ÇEVRE WM M »t tt' IGINTIL ARININ • >HMIi:iHJRDÜKIFRİ Sivas'taki asbest yığıntısından alınan örneğin mikroskopik resmi Ülkemizde çevre kirliliğinin ve meslek hastalıklar/arının boyutlarının Avrupa ülkelerindekinden çok daha büyük boyutlu olmasının diğer nedenleri de İhmalkarlık" ve "para gelsin de nasıl gelirse gelsin " düşüncesidir* Prof. Dr, Güner GÖYMEN I H ızla İlerliyen teknoloji endüstride yeni ham maddelerin kullanılması zorunluluğunu da birlikte getirmiştir Yeni hammadde gereksinimleri bir çok yeni malzemenin çevreye getirebileceği zarar ye neden olabileceği meslek hastalıkları dikkate alınmaksızın kullanılması sonucunu doğurmuştur. Teknik gelişme çabasındaki ülkelerde, zararlı ham madde kullanımı ve kullanım esnasında gereken önlemlerin alınmaması, tehlikenin boyutlarını şüphesiz daha arttırmaktadır. Gelişmiş ülkelere erişebilme çabası, yetkili makamların çevreyi kirleten ve meslek hastalıklarına neden olan faktörleri gözardı etmesine veya önemsememesine neden olmaktadır. Ülkemizde çevre kirliliğin ve meslek hastalıkİarlarının boyutlarının avrupa ülkelerindekinden çok daha büyük boyutlu olmasının diğer nedenleri de "İhmalkarlık" ve "para gelsin de nasıl gelirse gelsin "düşüncesidir. Bu tutumların neden olduğu suçlamalara karşı da "Bilgisizlik" bir kalkan gibi kullanılmaktadır, Bilgisizlik her konuda kötüdür. Fakat yetkili ve dolayısı ile sorumlu olan kişi ve mercilerin ilgili oldukları konularda bilgisizlik en önemli İnsan haklarından biri olan sağlıklı yaşama hakkına tecavüz eden bir nitelikte İse, Meslek hastalıkları ve çevre kirliliği İle ilgili bilgiler gelişmiş ülkelerde İlkokul şifalarında ve yamaklık eğitimi seviyesinde başlayıp, yetişkin işçilere verilen kurslarla devam etmektedir, Günlük yaşantımızda ve mesleki çalışmalarımız esnasında karşılaştığımız çevre kirliliklerine ve meslek hastalıklarına sayısız örnekler verebiliriz. Bunların olmaması için nelerin gerektiğini de düşünürüz. Fakat bazen öyle kirlenmelerle ve hastalıklarla karşılaşmaktayız ki bunların gerek yetkili makamların gerekse çevre sakinlerinin gözlerinden nasıl kaçtığını anlamak mümkün olmayan bîr kirlilik ve hastalık odağını kamu oyunun en az bir kısımına duyurabilmektir, Sivas ili il merkezinde, en işlek 13 ÇEVRE caddelere en fazla 1-2 km uzaklıkta olan ve en az onbeş stnedenberi orada bulunan ASBEST YIĞINTISI gözden kaçması olanak dışı olan bir kirlilik ve tehlike odağıdır, Sivas Çimento fabrikasına bir kaç km uzaklıkta bulunan bu asbest yığıntılarının yükseklikleri 1-2 metreyi bulmaktadır, Üstleri tamamen açık olan asbest yığınlarından, esinti ve fırtınalarla çevreye yayılan asbest lifleri, kilometrelerce mesafede etki h olmaktadırlar, Bu etkili alanlar içerisinde okullar, çocuk parkları, spor tesisleri ve insanların yoğun olarak bulundukları birçok mekan vardır, Resim 1 ve 2 de bu yığıntıdan alınan asbest liflerinin ve asbest yığıntısının fotoğrafları görülmektedir. Asbest yığıntısı, 1982 yılındanberi kapısı mühürlenmiş olan asbest tozu üretme fabrikasının bahçesinde açıkta bulunarak çevreyi kirletmeye devam etmektedir, "ASBEST" son günlerde güncel bir konu olmuştur. Bu konuyu gündeme getiren "Asbestli gemi"ye şükran borcumuz var, Bilindiği gibi asbest Ca-Mg-Na-Fe içeren bazı silikat minerallerinin lif yapılı agregatlarına verilen bir isimdir. Literatürde asbest ismi altında bahsedilen mineral grubu çeşitli fiziko-kimyasa! Özelliklere sahip, farklı iç yapılı kristallerdir, İç yapı özelliklerinden dolayı bazı asbest türleri ölümcül "ASBESTOS" hastalığına neden olmaktadır, Amosit krikodolitve krizotil lifleri hastalık yapan asbest türleridir, Endüstride bunlar kullanılmaktadır Asbestler yüksek ısıya dayanıklı, deniz suyundan ve birçok kimyasal maddeden etkilenmeyen, mukavemetli ve bükülebİİİr olmaları nedeni ile ham madde olarak bîr çok endüstri sektöründe kullanım alanı bulabilmektedir, Çimento ürünlerine katıldığında çelik kafese benzer şekildeki bağlayıcılık özelliğinden dolayı vazgeçilemez bir ham madde durumuna gelmiştir Ülkemizde 14 Kaçak asbest işleme atölyesi yapılan su borularında, ital edilen krokidolit, krizotil ve amosit lifleri karıştırılarak kulanılmaktadır. Gelişmiş ülkeler, A,B,D, ve Avrupa Topluluğu ülkeleri uzun yıllar asbest kullanmışlardır, 30 yıl önce İngiltere ve A,B,D. de asbeste bağlı yüksek sağlık riskini gösteren tıbbî ve biyolojik çalışmalar yapılmıştır. Bazı asbest türlerinin ölümcül asbestos hastalığı yaptığı için solunmasının çok tehlikeli olduğu kesinlikle anlaşılmıştır. İçme suyu ile sindirim sistemine geçen asbest liflerinin zararlı etkileri bugün halen bir çok tıbbi çalışmada incelenmektedir. Asbest liflerinin bazı miğde ve bağırsak hastalıklarına neden olabileceği saptanmıştır. Su borularından akan sulara geçen asbest liflerinin bu suların kullanıldığı her yerde atık sularında bile asbeste bağlı çevre kirliliği yapacağını düşünmek zor değildir. Bu gün eldeki bilgilere göre 300 kadar kullanım alanı bulunan asbest İİfleriin kullanılması A.B.D, ve Avrupa Topluluğu ülkelerinde yasaklanmış durumdadır. Bu gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkeler arasında "asbest pazarlamacılığı" yaparak asbesten para kazanmaktadırlar. Örneğin Güney Afrika'dan alınan krokodîlît (mavi asbest) Türkiye'ce satılmakta, Türkiye'de İse bu ham madde İnşaat malzemelerinin yapımında kullanılmakta ve bu asbestli malzemeler Türkiye tarafından Çin'e kadar bütün asya ülkelerine satılmaktadır. Ülkemizde asbestler "Kanada standartlarına" göre hazırlanmaktadır.Bu demektir ki, asbestli inşaat malzemesi üreten fabrikalarımız "Kanada standartlarına uyan" İthal asbesti kullanmak zorundadır. Ülkemiz asbest oluşumu rezervi bakımından dünyada altıncı sırayı almaktadır. Asbest yatağı olma olasılığı olan bu zuhurların asbest cinsleri henüz sistemli bir şekilde incelenmediğinden hiç bir turlu değeriendirîlememektedir, İLO, havada bulunması kabul edilebilen asbest lifleri İle ilgili sınır değerini, AVRUPA TOPLULUĞU ülkeleri için, ençok 1-2 lif/ml olarak önermiştir. Buna rağmen Avusturya ulusal Sağlık ve Tıbbi araştırma Konseyi amosit, krizotil ve krokidolit İçin teneffüs edilebilir ortamdaki sınır değerini 1 lîf/ml olarak, Danimarka ise 0,1 lif/ml olarak kabul etmiştir, Diğer taraftan, 1991 yılında İSCÜM (İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği) tarafından Ankara'da düzenlenen "ASBEST MİNERALİ LİFLERİNE MARUZİYET SEMİNER"İnde İLO, Türkiye İçin çalışılan ortamlarda, havada bulunması kabul edilebilen asbest lifleri ile ilgili sınır değerini 5 lîf/ml olarak önermiş ve bu öneri kabul edİlmiştirJLO'nun bize ve AT ülkelerine önerdiği sınır değerleri arasındaki fark anlaşılmamakta ve açıklama gerektirmektedir. İnsanın en doğal ve en önemli hakkı olan "Sağlıklı Yaşama Hakkı" "İnsan Hakları" kapsamındadır. İnsan haklarının savunduğunu iddia eden ülkelerin, bu hakları farklı toplumlarda, farklı şekilde savunmalarını, o ülkenin yetkili ve sorumlu mercileri kontrol etmek zorundadır, Sivas İl merkezindeki bîr asbest yığıntısının düşündürdüklerini çevre kirliliği ve meslek hastalıkları konusunda ne denli dikkatli olmamız gerektiğini ortaya koyan bîr Örnek olarak genç meslektaşlarıma göstermeyi bîr görev bîldîm.