AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI İçindekiler TÜRKİYE GÜNDEMİ .................................................................................................................................. 3 Türkiye BMGK'ya giremedi .................................................................................................................. 3 Başbakan Ahmet Davutoğlu: Bedelli yok............................................................................................. 3 Davutoğlu: Mazlumlara kapılarımızı açmaya devam edeceğiz............................................................ 3 Polis otobüsü devrildi: 23 yaralı .......................................................................................................... 4 Başbakanlık Müsteşarlığına atama yapıldı .......................................................................................... 4 HSYK seçimlerinin gösterdiği gerçek – Mahmut ÖVÜR, Sabah ........................................................... 4 Zorluk yasası... – Ali BAYRAMOĞLU, Yeni Şafak .................................................................................. 5 AFRİKA GÜNDEMİ .................................................................................................................................... 7 Üç ülke Batı Afrika'dan gelenleri kabul etmeyecek ............................................................................. 7 Sudan'da muhalefet seçimi boykot edecek......................................................................................... 7 “Tunus’ta insan hakları sadece slogandan ibaret” .............................................................................. 7 AMERİKA – İNGİLETERE GÜNDEMİ .......................................................................................................... 8 Türkiye BM'deki Oylamada Kaybetti ................................................................................................... 8 ABD: ‘PYD’yle Doğrudan Görüşme Yapıldı’.......................................................................................... 8 İslam Devleti İle Savaş Abd-Türkiye Bağlarında Kapanması Zor Yaralar Açabilir................................. 9 IŞİD Kobani'den 'neredeyse tamamen çıkarıldı' .................................................................................. 9 Erdoğan ateş hattında ....................................................................................................................... 10 Türkiye ve IŞİD'in düşmanları ortak" ................................................................................................. 10 ABD, PKK ile işbirliğini artırabilir ........................................................................................................ 11 AVRUPA GÜNDEMİ ................................................................................................................................ 11 Almanya’da ulaşıma grev darbesi...................................................................................................... 11 Asya-Avrupa Zirvesi Ukrayna krizinin gölgesinde başladı.................................................................. 12 ‘Yardım koridoru açılsın’ .................................................................................................................... 12 İşte fark bu......................................................................................................................................... 12 ‘Daha fazla temas kurmak gerekiyor’ ................................................................................................ 13 Steinmeier: PKK'ya silah yardımı yok ................................................................................................ 13 Türkiye, AB sürecinde kamuoyunda 'zihinsel dönüşüm' için harekete geçti .................................... 13 Almanya Uyum Bakanı Özoğuz'dan 'ayrımcılık' açıklaması ............................................................... 14 1 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Alman Dışişleri Bakanı twitterde soruları cevapladı .......................................................................... 14 Fransız-Alman ortaklığı güçleniyor .................................................................................................... 14 İnsanları İd Canavarından Kurtarmak Zorundayız – Bild - Paul Ronzheimer ..................................... 15 Marcus: "Türkiye Silah Vermelidir" - Frankfurter Allgemeine Sonntagszeitung - Michael Martens. 16 Kobani ve Türkiye... Koenigs: BM Misyonu Olmazsa Alman Ordusu Da Rol Almaz – Deutschlandradio - Sandra Schulz ..................................................................................................... 20 ASYA – PASİFİK GÜNDEMİ ..................................................................................................................... 22 Tartışmalı tapınağa adak ................................................................................................................... 22 Polis Hong Kong'da göstericilerin kurduğu barikatları kaldırdı ......................................................... 22 DJ Japonya Maliye Bakanı Aso, hisselerdeki sert düşüşün Abenomi’den kaynaklanmadığını savundu ........................................................................................................................................................... 22 Hong Kong'da yine göstericilerin barikatları kaldırıldı....................................................................... 23 Nepal'de çığdan ölenlerin sayısı 30'a yükseldi .................................................................................. 23 Türkmenistan'da 'dolar' krizi ............................................................................................................. 23 Azeri muhalife hapis cezası ............................................................................................................... 24 Dağlık Karabağ işgalinde dört bin kayıp ............................................................................................ 24 Rusya ve Ukrayna Devlet Başkanlarının katıldığı çalışma kahvaltısı Milano’da başladı .................... 25 ORTADOĞU GÜNDEMİ .......................................................................................................................... 25 Kobani'deki IŞİD hedefleri bombalandı ............................................................................................. 25 "Güvenli bölge"nin çerçevesi netleşiyor............................................................................................ 25 IŞİD Kobani'de kapıya yükleniyor ...................................................................................................... 26 İran'dan Pakistan'a 'sınıra müdahale' uyarısı .................................................................................... 26 İsrail: Suriyeli muhaliflere yardım ettik ............................................................................................. 26 2 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI TÜRKİYE GÜNDEMİ Türkiye BMGK'ya giremedi AA BM Güvenlik Konseyi 2015-2016 geçici üyeliği seçiminde Batı Avrupa ve Diğerleri grubundan Yeni Zelanda'nın ardından üçüncü turda 132 oy alan İspanya Konsey'e seçildi. BM Genel Kurulu'ndaki oylamada, yıl sonunda görev süreleri dolacak olan Arjantin, Ruanda, Güney Kore, Avustralya ve Lüksemburg'un yerine, bu ülkelerin grubunda yer alan beş yeni üye için seçim yapıldı. Seçimlerin ilk turunda Afrika grubundan 190 oyla Angola, Latin Amerika ve Karayipler grubundan 181 oyla Venezuela ve Asya-Pasifik grubundan 187 oyla Malezya ve Batı Avrupa ve Diğerleri grubunda ise Yeni Zelanda 145 oy alarak Konsey'e seçildiler. 121 oy alan İspanya ve 109 oy alan Türkiye ise oyların üçte iki çoğunluğunu alamadıkları için ikinci tura kaldı. İkinci turdaki seçimlerde de İspanya 120, Türkiye 73 oy alınca seçimlerde üçüncü tura geçilmek zorunda kalındı. Bu tur sonunda ise İspanya 132 ülkenin desteğini alarak BMGK'ya seçilen beşinci ülke oldu. Türkiye ise son turda 60 oy alabildi. Türkiye, BM Güvenlik Konseyi'nde 1951-1952, 19541955, 2009-2010 yıllarında geçici üyelik görevinde bulunmuş, 1961 yılında ise iki yıllık dönemi Polonya ile paylaşarak bir yıl BMGK'da yer almıştı. Başbakan Ahmet Davutoğlu: Bedelli yok Hürriyet Böyle bir konjonktürde bedelli askerliğin mümkün olmadığını belirten Davutoğlu, “Fakir çocuğunun askerlik yapması, zengin çocuğun bedel ödeyerek askerlik yapmaması olmaz” dedi. Davutoğlu, yeni hazırlanan güvenlik düzenlemelerini savunarak, “Geri adım atmıyoruz. Bazı acil durumlarda savcıdan izin alma konusu sıkıntı yaratıyor. Eğer bu olmasaydı, Bingöl’de olay yaşanmayacaktı” diye konuştu. Davutoğlu: Mazlumlara kapılarımızı açmaya devam edeceğiz AA Başbakan Ahmet Davutoğlu, 2012'de Gazze'yi ziyareti sırasında bir Filistinlinin kendisine "Arakanlıları yalnız bırakmayın" dediğini belirterek, "Düşünün öyle bir Gazzeli ki tepesinden bombalar yağıyor, içeride en yakınını şehit vermiş insanlar, ölüm tehdidi altındalar ama gönüllerinden Arakan'ı eksik etmiyorlar. Onlara o direniş gücünü veren şey, savundukları Gazze'nin aynı zamanda Arakan olduğunu hissetmeleridir. Savundukları Gazze'nin aynı 3 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI zamanda Şam, Bağdat, Somali olduğunu hissetmeleridir. Onlar Gazze'yi savunmuyorlar, onlar tarihe, mekana ve zamana sinmiş olan bir imanı savunuyorlar, muhabbeti, aşkı savunuyorlar" dedi. Polis otobüsü devrildi: 23 yaralı DHA Konya'dan Isparta'ya giden 42 A 38181 plakalı Çevik Kuvvet polislerini taşıyan otobüs, saat 05.00 sıralarında Çay- Dinar karayolunun 8'inci kilometresinde sürücünün direksiyon kontrolünü yitirmesi sonucu yoldan çıkarak devrildi. İçerisinde 23 polis memurunun bulunduğu otobüs ters dönerek tavanı çöktü. Başbakanlık Müsteşarlığına atama yapıldı Dünya Bülteni Başbakanlık Müsteşarlığına, Kalkınma Bakanlığı Müsteşarı Kemal Madenoğlu atandı. Madenoğlu'nun atamasıyla ilgili karar, Resmi Gazete'de yayımlandı. HSYK seçimlerinin gösterdiği gerçek – Mahmut ÖVÜR, Sabah HSYK seçimleri bir dönüm noktasıydı ve o dönüm noktasını Türkiye ve çoğulculuk kazandı. Bu siyasete de örnek olacak"Yeni Türkiye"ye gidişin ilk önemli adımı. Böylece yargı mensupları, HSYK seçimlerini normalleştirerek ülkeye nefes aldıran bir çıkışa öncülük etti. Ancak iş burada bitmiyor. Sonuç ilk adım için başarılı olsa da yargıdaki tablo kaygı yaratıyor. Seçim sonuçlarına bakın, Yargıda Birlik Platformu'nun en yüksek oyu 5800... İkinci sırada, Paralel Yapı geliyor. Aldıkları oy ortalama 4500 civarında. YARSAV ve Yargıçlar Sendikası'nın ortalaması ise daha aşağılarda. Geleceği öngöremeyen ve zikzaklar çizen YARSAV bir anlamda yargının CHP'si pozisyonunda. Ortaya çıkan tablo, "Paralel Yapı"nın yenilmesine rağmen yargı içinde ciddi bir güç olduğunu gösteriyor. Bu da yargının geleceği adına "korku" yaratıyor. Çünkü ortada vicdanıyla hareket etmediğini, tek merkezden gelen emirlerle karar verdiğini, siyaseti dizayn etmek için her şeyi yaptığını ve dinleme kararlarıyla topluma kâbus yaşattığını bildiğimiz bir yargı gücü var. O gücün neler yapabileceğini aylar önce Hanefi Avcıanlatmıştı: 4 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI "Kamu kurumunda çalışan her kişi kendi elde ettiği bilgileri, cemaate aktarıyor. Bu yukarıda birleştiriliyor. Büyük bir havuz oluşturuyorlar. Sonra kime dava açılacak, kim tutuklanacak yukarıda karar veriyorlar. Önce olayı kendileri yakın medya üzerinden sızdırıyorlar. Sonra polis savcının işini yapıyor. Tespit tutanağı fezlekeye geçiyor. Fezleke iddianame oluyor. Savcılar şikâyet dilekçilerini dikkate almıyor. Tanık üretiliyor. Bu adamların çalışma biçiminin gösterilmesi lazım." Böyle bir gücün var olduğu bir yargı sisteminin, tarafsız ve bağımsız olma ihtimali var mı? Yeni HSYK'nın işi hiç kolay değil. Eski Anayasa Raportörü Osman Can, "HSYK normalleşirken, yargıda normalleşmenin sadece HSYK seçimiyle sınırlı olmadığını unutmayalım" diyor ve HSYK'nın yapması gereken şu önerileri sıralıyor: 1. Son dört yılda paralel yapının yol açtığı hasarlara dair bir bilanço çalışması, 2. Eski HSYK tarafından bloke edilen yasal prosedürlerin hızla işletilmesi. Ancak örgütlü hareket eden veya sevk ve idareyle sorumlu olanlar ile diğerlerini birbirinden ayırmak gerekir. Paralel yapı geçtiğimiz on yıl içinde siyasete de yaslanarak bir çekim merkezine dönüştü ve pek çok yargı mensubu bu sayede o yapıyla birlikte hareket etmek zorunda kaldı. Siyasetin hatalarının faturasını bu yargıçlara çıkarmak da çok isabetli olmaz. HSYK için meşruiyet ve adalet en yüce iki değer olmak zorunda. 3. Son on yılda mesleğe alımların incelenmesi. Özellikle 2011 sonrasında Yargıtay ve Danıştay'a yapılan ve CHP liderinin 160 militan olarak nitelendirdiği atamaların hukukiliğinin incelenmesi zorunludur. HSYK, bu önerilerin ne kadarını hayata geçirir göreceğiz ama asıl önemli görev siyasete düşüyor. Siyaset, HSYK gibi kurumları mutlaka yeniden düzenlenmeli ama tüm toplumun beklentilerini güvenceye alacak yeni anayasa hazırlamayı da öne çekmeli. Zorluk yasası... – Ali BAYRAMOĞLU, Yeni Şafak Karşımızda yeni bir fatura var. Kobane olaylarının ardından polisin yetkilerini genişleten tasarı yasalaşmak üzere. Yeni düzenlemelerle ne yazık ki, bir süre yasalarda birey lehine değişiklikler ve demokratik iyileştirmeler geri alınacak. Bunlara göre şüphelilerin ev ve işyerlerinde arama yapabilmek için 'somut delile dayalı kuvvetli şüphe' yerine 'makul şüphe' yeterli sayılacak. Anayasal düzene karşı suçlarda 'somut delile dayalı olma şartı aranmadan dinleme, teknik takip' yanında 'gizli soruşturmacı' da görevlendirilebilecek. 5 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Gerekçeleri ne olursa olsun güvenlik amaçlı bu adımların bireyin özgürlük alanını daralttığına, devlete aşırı bir müdahale imkanı verdiğine, kanıt yerine kuşku, suç yerine tehlike gibi kavramları devreye sokarak demokrasiyi zedelediğine şüphe yoktur. Bu Türkiye için de böyledir, 11 Eylül 2001 sonrası düzenlemelerin işaret ettiği gibi ABD ve İngiltere için de... Hiç bir örnek diğerini doğrulamaz. Ve elde edilen sonuçlar da her yerde kuşkuludur ve istenilenin tersi istikamettedir. 11 Eylül sonrası güvenlikçi dalganın Batı'da yarattığı İslamofobik dalga, bunun İslam dünyasında yarattığı ters siyasallaşma bu duruma sadece bir örnektir. Her asayiş hamlesi siyasi iklimi şekillendirdiği oranda, bir kaç yangını söndürmek yanında sistematik hukuk ihlallerine, özgürlük üzerinde devlet tahakkümüne ve bunun kalıcı sonuçlarına zemin hazırlar. Mesele sadece yangın da değildir. Güvenlik-özgürlük dengesinde şakülün iyice kayması, sorunların çözümünde ve toplumun yol alışında siyasal araçların azalması ve hareket alanının daralması, pek çok deneyimin kanıtladığı, açık ve kalıcı sonuçlardır. Kaldı ki cemaat meselesinde olduğu gibi bu ülke kaç kez yaşayarak sınamıştır, yetki dozundaki ölçüsüzlüğün yetki gaspına ve keyfiliğe yol açtığını... Peki çıkacak bu yasalar? Görünür iki neden var. İlki paralel yapıyla mücadele, ikincisi şiddet olayları karşısında devleti tahkim etme. Paralel yapının Türk demokrasisinin önündeki en önemli sorunlardan birisi olduğuna şüphe yok. Bu konudaki uyarılarımızı 2010'dan bu yana durmaksızın yapıyoruz. Bu yapının 17-25 Aralık tipi darbe girişimlerine karşı HSYK Yasası gibi hukuk devleti ve güçler ayrılığının sınırlarını zorlayan olağanüstü tedbirleri sineye çekiyoruz. Sineye çekerken bu otoriterleşme baskısının sorunlu olduğunu söylüyor, cemaate karşı demokratik bir eylem planı oluşturmanın gereğini ifade ediyoruz. Bugün sıkıntı politikaların ters istikamette gitmesidir. Olağanüstü tedbirleri olağan ve daimi hale getirilecek adımların atılmasıdır. Bir süre önce, özellikle siyasi iktidarın canını yakan ve görerek sınırladığı teknik dinleme imkanlarının, bu kez iktidar tarafından kullanılması hukuk düzenini keyfiliğe taşır, otoriterleşme baskısının bedeli ağır olur. Temizlik temiz ve hukuki olmalıdır. Bunu Balyoz davalarıyla ilgili söyledik, şimdi kürsüde bir taraf yer değiştirdi yine söylüyoruz. Düzenlemelerin ikinci boyutunun, Kürt meselesiyle, sokak hareketleriyle ilgili olduğu ortada. Kobane olaylarının, sokak gösterilerinin Türk siyasal sistemine bu denli yasaklayıcı girdiler katması başlı başına ciddi bir sorundur. Getirilen hükümlerin arkasındaki zihniyet, toplumsal olaylar karşısında asayiş araçlarını öne alan bir zihniyettir. Ve bunlar, kanun koyucunun amacı 6 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI ne olursa olsun, sıcak olaylarda devreye girmek yanında, Kürt siyasi alanını sistematik olarak daraltma işlevini görecek, denetleme politikalarına zemin hazırlayacaklardır. Ancak bugün Kürt sorunuyla ilgili esas olan alan daraltmak değil o alanı düzenlemektir, yani siyasettir. Güvenlik güçleriyle halk karşı karşıya gelirse bu tedbirlerin hiç bir işlevinin olmayacağını hükümet bilmez mi? AFRİKA GÜNDEMİ Üç ülke Batı Afrika'dan gelenleri kabul etmeyecek Dünya Bülteni Jamaika, Guyana ve Trinidad&Tobago, Ebola virüsünün etkili olduğu Batı Afrika ülkelerinden gelenleri, ülkelerine almayacaklarını açıkladı. Jamaika'da yetkililer, Gine, Liberya ve Sierra Leone'dan gelecek kişilerin ülke topraklarına girişlerini yasakladıklarını bildirdi. Karar, ABD'li bir çiftin Sangster Uluslararası Havaalanı'nda karantina altına alınmasının ardından geldi. Çiftin, iki hafta önce Liberya'da bulunduğu belirtiliyor. Sudan'da muhalefet seçimi boykot edecek Dünya Bülteni Sudan'ın en büyük muhalefet partilerinden Popüler Kongre Partisi (PKP) önümüzdeki yıl Nisan ayında yapılması planlanan genel seçimleri boykot etme kararı aldı. Parti boykot kararına gerekçe olarak demokrasi eksikliğini gösterdi. Sudan'da muhalif lider Hasan el Turabi'nin başında bulunduğu PKP, Sudan'ın etkili birkaç muhalif partisinden biri olarak biliniyor. PKP lideri Turabi, Sudan Devlet Başkanı Ömer el Beşir'in istifa edeceğini açıklamasına rağmen yine de seçimleri yönlendirmeye çalıştığını belirtiyor. “Tunus’ta insan hakları sadece slogandan ibaret” Euronews Sosyal medya takipçimiz: “Tunus’ta yapılacak seçimlere günler kala insan hakları konusu adayların ne kadar gündeminde?” Tunus ve Cezayir İnsan Hakları İzleme Ofisi Başkanı Amna Guellali: “Tunus’ta genel seçimler 26 Ekim’de yapılacak ve cumhurbaşkanlığı seçimleri de 23 Kasım’da düzenlenecek, yani çok yakında. Adayların ve partilerin söylemlerinde ve bildirilerinde insan hakları konusuna 7 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI yeterince yer verilmediğini söyleyebilirim. Ancak öncelikle Tunus’ta insan hakları konusunda şu ana kadar yapılanlara bir göz atalım. Bin Ali rejiminin devrilmesinden yaklaşık 4 yıl sonra birçok karışık sonuç elde ettiğimiz söylenebilir. Ocak 2014’te yeni anayasanın kabul edilmesi Tunus için çok olumlu bir adım oldu çünkü bu anayasa oldukça önemli bir dizi hak ve özgürlükleri içeriyor. Basın ve ifade özgürlüğü açısından da birçok değişiklik yapıldı. Diğer alanlarda ise çok küçük sonuçlar elde ettik ya da hiç sonuç alamadık. Örneğin Bin Ali rejiminin devrilmesinden bu yana işkence ve suistimaller sorunu kökünden halledilmedi. Çünkü güvenlik güçlerine yönelik kapsamlı bir reform yapılmadı. Ayrıca Tunus’taki adli makamlar hala vatandaşlarının haklarını ve özgürlüklerini garanti altına almıyor. Daha önce Bin Ali rejiminde hakim olan cezasızlık sistemi hala işliyor. Kadınlara yönelik şiddet de Tunus’ta oldukça endişe verici bir sorun. Hükümet bu soruna bir çözüm bulmayı henüz başaramadı. Şimdiye kadar adaylar ve partiler seçim kampanyalarında çoğunlukla ‘sosyal adalet’, ‘herkes için kalkınma’ ya da ‘yoksullukla mücadele edelim’ gibi sloganlar kullandı. Ancak bu sorunları çözmek ve vatandaşların haklarını güvence altına almak için küresel bir vizyon önerisinde bulunmadılar. Yani şu ana kadar sadece sloganlar vardı.” AMERİKA – İNGİLETERE GÜNDEMİ Türkiye BM'deki Oylamada Kaybetti Amerika’nın Sesi BM Güvenlik Konseyinin iki yeni daimi üyeliği için yapılan oylamada Türkiye, Yeni Zelanda ve İspanya'dan daha az oy aldı ve Konseye seçilemedi. New York’ta kapalı yolla yapılan oylamada Türkiye, grubundaki ilk turda yeterli oyu alamadı. İlk turda Yeni Zelanda’nın seçilmesinden sonra Türkiye ikinci turda İspanya ile yarıştı; ancak her iki ülke de gerekli oyu sağlayamadı. Bunun üzerine üçüncü tura gidildi ve bu oylamada 132 oy alan İspanya geçici üyeliğe seçildi. Türkiye üçüncü turda 60 oyda kaldı. ABD: ‘PYD’yle Doğrudan Görüşme Yapıldı’ Amerika’nın Sesi Savunma Bakanlığı Sözcüsü Tuğamiral John Kirby’yle Dışişleri Bakanlığı’nda ortak basın brifingi düzenleyen Amerika Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki, şimdiye kadar PYD’yle görüşmelerinin aracılarla yapıldığını, ancak son görüşmenin doğrudan olduğunu bildirdi. Psaki, görüşmenin kiminle yapıldığını söylemedi, sadece bir Dışişleri Bakanlığı yetkilisinin görüşmeyi “Irak ve Suriye dışında yaptığını” söylemekle yetindi. Görüşmeye askeri yetkililerin katılmadığını kaydeden Psaki, “Türkiye’yle eşgüdümlü yapılıp yapılmadığı” sorusuna, “Türkiye’yle düzenli görüşmelerimiz var. Ayrıntısına giremem” yanıtını verdi. Dışişleri 8 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Bakanlığı Sözcüsü Psaki, bir gazetecinin Kobani’de IŞİD’le mücadele ettikleri için ABD’nin PKK’yı terör örgütleri listesinden çıkarıp çıkarmayacağı sorusuna, “PKK ve PYD üyeleri arasındaki bağın farkındayız. PKK konusunda uzun süredir kaygılarımız aynı. Örgütü terör örgütleri listesinde tutma konusundaki tutumumuz değişmedi” yanıtını verdi. İslam Devleti İle Savaş Abd-Türkiye Bağlarında Kapanması Zor Yaralar Açabilir World Politics Review ABD tam da Türkiye’yi sözde İslam Devleti (İD) ile savaşa -özellikle de Kobani için süren mücadeleye- yardıma ikna ettiğini düşünürken Ankara umutları suya düşüren bir açıklamada bulundu. Yetkililer Türk savaş uçaklarının bombalı saldırı gerçekleştirdiklerini ancak İD’yi değil Türkiye’deki Kürt gerillaları vurduklarını söylediler. Türkiye’nin güneydoğusundaki Kürt isyancılara yönelik bu saldırı Kobani’deki dengeleri değiştirecek bir adım değil ancak zamanlaması uluslararası baskılara karşı bir meydan okuma niteliğinde. İD’yi “geriletmek ve yok etmek” için ABD öncülüğündeki çabalar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yönetimindeki Türkiye ile NATO’daki müttefiklerini özellikle ABD'yi ayıran gediği açıkça su yüzüne çıkardı. Bu anlaşmazlık Ankara ve Washington arasındaki stratejik ilişkiye kalıcı yaralar bırakacak gibi görünüyor. İD karşıtı koalisyona katılan ülkelerin genelkurmay başkanları ile yaptığı toplantının ardından Başkan Barack Obama, “Dikkatlerimizi bölgedeki tüm ülkelerin bu kanseri söküp atma konusundaki işbirliğine ne şekilde katıldıklarına çevirmek zorunda olacağız.” dedi. IŞİD Kobani'den 'neredeyse tamamen çıkarıldı' BBC Türkçe BBC'ye bilgi veren Kobani'deki Kürt güçleri IŞİD'in Kobani'nin büyük bölümünden çekildiğini, sadece şehrin doğusundaki iki bölgenin hala radikal İslamcı militanların elinde olduğunu söyledi.YPG'nin kadın militanlardan oluşan kolu YPJ liderlerinden Baharin Kendal, IŞİD'in kontrolündeki son iki bölgede çatışmaların sürdüğünü ifade etti.Kendal, yakında IŞİD kuşatmasını kırmayı ümit ettiklerini de belirtti.Kobani'ye silah, sağlık malzemesi ve yeni militan girişinin olduğunu ifade eden Kendal, lojistik desteğin hangi kanallarla Kobani'ye girdiği hakkında ise yorum yapmadı.Kobani'deki gelişmeleri Mürşitpınar'da takip eden BBC muhabiri Kasra Naji, savaşı sınırda izleyen Kürtler arasında iyimserliğin arttığını ifade etse de "Yine de Kobani'den yoğun çatışma sesleri gelmeye devam ediyor. Özellikle şehrin kuzeyinde ve doğusunda ağır silahlar kullanılıyor" diyor. 9 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Erdoğan ateş hattında Fincancial Times İngiltere'nin saygın gazetelerinden Fincancial Times, Türkiye'nin İslamcı militanlar, Kobani nedeniyle içerdeki huzursuzluk ve ABD'nin IŞİD'e karşı savaşta daha büyük rol oynaması için yaptığı baskılar nedeniyle zor günler geçirdiğine dikkat çekerek, "Erdoğan bu baskıya karşı koyabilecek mi?" diye sordu. Gazete, Diyarbakır'da Erdoğan'ın Kobani'deki savaşla ilgili tutumuna karşı duyulan öfkenin geride bıraktığı yaraların hala görülebildiğini belirterek, Diyarbakır Belediye Başkanı Gülten Kışanak'ın, "Öfke ve nefret büyüyor. Kobani tepkisi devam ediyor" şeklindeki sözlerine yer verdi. Financial Times, şiddet eylemlerinin Erdoğan'ın Suriye savaşı ile ilgili duruşunun sonuçlarından sadece bir kısmı olduğu yorumunda bulunarak, "ABD hava saldırılarının devam ettiği bir sırada sadece yüzlerce metre uzaktaki Türk tankları herşeyi gören bir noktada beklerken, IŞİD'in Kobani'ye saldırıları devam ediyor ve Türkiye'nin müttefikleri Ankara'nın cihadçılara karşı savaştaki kararlılığını sorguluyor" şeklinde yazdı. Bu "anlaşmazlığın" tam da Erdoğan'ın otoritarizmi ve Türkiye'nin Batı'dan uzaklaşığı yolundaki iddialar nedeniyle eleştiri oklarına hedef olduğu bir sırada meyadana geldiğini ve böylece Türkiye'nin uluslararası saygınlığına daha fazla gölge düşürdüğü görüşüne yer veren gazete, "Bu, komşu ülkedeki savaşın halkta bıkkınlık yaratması, bölgedeki Kürtlerle iyi gitmeyen ilişkiler ve Erdoğan'ın kendi ajandası da dahil olmak üzere bir dizi faktörden kaynaklanıyor" diye yazdı. Türkiye ve IŞİD'in düşmanları ortak" Daily Telegraph İngiliz Daily Telegraph gazetesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Kobani'ye yönelik politikasını sert bir dille eleştirdi. Gazetede yer alan makalede, "Türkiye ve IŞİD'in düşmanları ortak; işte bu yüzden Erdoğan harekete geçmeyecek" yorumuna yer verildi.Gazetenin dış haberler editörü David Blair, kaleme aldığı yazısında Suriye'nin Türkiye sınırındaki Kürt yerleşim yeri Kobani'nin IŞİD tarafından kuşatma altında olduğunu hatırlatarak, Recep Tayyip Erdoğan'ın gözünde Kürt gerillalarla Suriye lideri Esad'ın IŞİD'e göre daha kötü bir şöhrete sahip olduğunu savundu.Makalede şu ifadelere yer verildi: "Eğer tehlike kentten kalkarsa Türkiye hiçbir övgüyü hak etmeyecek. Bugüne kadar Türkiye'nin IŞİD'e karşı tavrı en iyi haliyle belirsiz oldu. Otoriter Başbakan Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanı oldu; hatta Amerika'nın asıl amacının Suriye'deki petrolü çalmak olduğunu söyleyen garip bir iddiada bulundu. Bu arada IŞİD'e karşı direnç gösteren Kobani halkı için Türkiye parmağını kıpırdatmayı reddederken, bu kentten binlerce insan Türkiye'ye sığındı ve kendilerini çevik kuvvet tarafından atılan göz yaşartıcı gazının içinde buldular." 10 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Gerçek şu ki; Erdoğan üç farklı düşman ile yüzleşiyor: Kendi ülkesinde ve Suriye'deki Kürt isyancılar, IŞİD ve Şam'daki Esad yönetimi. Şu anda Kürt gerillalar ve Esad, IŞİD'e göre Erdoğan'ın gözünde açıkça daha kötü şöhrete sahipler. Türkiye ve IŞİD ortak düşmanlara sahip. Bundan dolayı IŞİD karşıtı kampanya dışında kalmak ve aşırıcıların Kürtlerle ve belki Esad ile boy ölçüşmelerini izlemek Türkiye için daha mantıklı." ABD, PKK ile işbirliğini artırabilir Economist Haftalık İngiliz dergisi Economist bugünkü sayısında, "Türkiye ve Kürtler" başlığı altında, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin PKK mevzilerine yapılan son hava saldırılarını özetliyor ve "çözüm süreci artık bitti mi" diye soruyor... Yazı özetle şöyle: Barış sürecinin kaderi Suriye'deki Kobani kentiyle bağlantılıdır. İstanbul Şehir Üniversitesi'nden siyaset bilimci Mesut Yeğen, PKK'ya karşı hava saldırılarını 'gövde gösterisi' olarak görüyor ve çözüm sürecinin kör topal süreceğini düşünüyor."Ama Kobani düşerse, kurtarılamaz" diye de ekliyor.Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır milletvekili Altan Tan da "Yol haritası yeni bir şey içermiyor. PKK'nın silahsızlandırılmasını istiyor. Bu, mevcut koşullar altında mümkün değildir" diyor.Tan'ın koşullardan kasdı Suriye ve Irak'ta IŞİD karşıtı savaş.IŞİD'e karşı PKK'nın direnişi ve laik olması, Kürt isyancıları Amerika için IŞİD'e karşı potansiyel müttefik haline getirdi.PKK'nın aksine herhangi bir terörist listesinde olmayan PYD'ye yönelik Amerikan desteği de gelecekteki işbirliğinin göstergesi olabilir.Türkiye de bundan korkuyor.Çözüm süreci çamura saplanıp, PKK'nın bölgesel nüfuzu arttıkça, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan çizgi değiştiriyor. Sınırında kargaşa ve AKP'nin seçim performansının zayıflaması halinde yolsuzluk suçlamasıyla olası kovuşturma korkusu nedeniyle, Erdoğan artık Türkiye'nin milliyetçileri arasında yeni dostlar arıyor.Türkiye Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'in şahin açıklamaları rastlantı olmasa gerek. AVRUPA GÜNDEMİ Almanya’da ulaşıma grev darbesi Euronews Alman havayolu şirketleri Lufthansa ve Germanwings çalışanlarının grevi en az 100 uçuşun iptal edilmesine yol açtı. Sendikaların greve neden olan erken emeklilik tartışmalarında uzlaşmaya varamadığı kaydedildi. Öte yandan Almanya’da demiryolları çalışanları da greve gitti. Grevden dolayı çok sayıda tren seferi iptal edildi. 11 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Asya-Avrupa Zirvesi Ukrayna krizinin gölgesinde başladı Euronews İtalya’nın ev sahipliğinde düzenlenen 10. Asya- Avrupa Zirvesi (A S EM) Milano kentinde başladı. Zirveye katılan liderler İtalya Cumhurbaşkanı Giorgio Napolitano tarafından karşılandı. Avrupa ve Asya arasında ticari ilişkilerin geliştirilmesini amaçlayan forum bu yıl Ukrayna krizinin gölgesinde başladı. “Sürdürülebilir büyüme ve güvenlik sorunları için ortak sorumluluk” teması ile başlayan forumda gözler Rusya Devlet Başkanı Vlademir Putin ve Ukraynalı mevkidaşı petro Poroşenko’nun üzerinde olacak. ‘Yardım koridoru açılsın’ DW Sol Parti Uluslararası İlişkiler Sözcüsü Sevim Dağdelen Kobani için acilen bir yardım koridoru açılması gerektiğini söyledi. Dağdelen “Federal hükümet kuşatma altındaki Kobani'ye bir yardım koridoru açılması için Türkiye'ye baskı yapmalıdır” dedi. Alman-Türk Parlamenterler Grubu Başkan Yardımcılığı görevini de yürüten Sevim Dağdelen'in yaptığı açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Suriye'nin kuzeyinde kuşatılmış diğer iki Kürt bölgesinden ve Irak'ın kuzeyinden yardım gönderilebilmesi için bir koridor açılmalıdır. Türkiye'nin mevcut blokaj tutumu nedeniyle Kobani'yi savunanlar su ve yiyecek gibi temel malzemelerden yoksun durumdadır. Federal hükümet buna seyirci kalamaz. Federal hükümetten Türkiye ile askeri ilişkileri keserek ve Patriot füzelerini derhal çekerek Erdoğan rejiminin insana düşman politikasını kabul etmediğini gösteren açık bir işaret vermesi istenmektedir.” İşte fark bu Sabah Avrupa Almanya’da önceki gün ülkeye gelen mülteci sayısı açıklandı. II. Dünya Savaşı’ndan sonra görülen en yüksek sayıya ulaşıldığı belirtildi. Şuanda 94 bin 200 olan rakamın yılsonuna kadar 230 bine ulaşacağı öngörüldü. Bu sayı ülkede endişeye yol açtı. Almanya’da ilticacıların kalacağı yerler konusunda da arayış sürerken, Türkiye, Suriye ve Irak’tan 2 milyon kişiyi sığınmacı olarak kabul etti. “VATANDAŞIMIZ KIYMETLİ” 12 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI EKONOMI Bakanı Nihat Zeybekci, Almanya’dan yükselen Türkiye’nin Kobani’ye müdahale etmesi gerektiği sesine “Kobani’de bir tek sivil kalmadı, hepsi Türkiye’de. Kobani’den 200 bin kişi Türkiye’ye geldi” şeklinde yanıt verdi. Bakan, Türkiye’nin Kobani’ye girmesi halinde ikinci adımın ne olacağının söylenmediğini belirtti ve “Almanya için vatandaşının hayatı hayatıson derece kıymetliyse, Türkiye için de kıymetli” dedi. ‘Daha fazla temas kurmak gerekiyor’ Sabah Avrupa Almanya’da iki gün temaslarda bulunan Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzekereci Volkan Bozkır, “Benim burada edindiğim intiba, buralarda daha fazla temas kurmak, daha fazla Avrupalıyı, Almanı, Avrupa Birliği üyelerini Türkiye’ye getirmek ve karşılıklı konuşarak mesajlarımızı tartışarak belli noktalara varmayı sağlamaktan geçiyor” dedi. Bakan Bozkır, Başkent Berlin’de Federal Meclis’te Alman Meclisi Başkan Yardımcısı Claudia Roth ile görüştükten sonra açıklama yaptı. Almanya temaslarını tamamladığını ifade eden Bozkır, iki gün boyunca çok önemli görüşmeler gerçekleştirdiğini belirterek, Türkiye-Almanya ve Türkiye-AB iliskilerindeki Almanya’nın katkısında karşılıklı önemli anlayış sağladıklarını sandığını ifade etti. Steinmeier: PKK'ya silah yardımı yok Euractive Almanya Başbakanı Angela Merkel liderliğindeki Hıristiyan Demokratların (CDU) parlamentodaki sözcüsü Volker Kauder, PKK da dahil IŞİD'e karşı mücadele veren gruplara silah gönderilebileceğini söylemiş, ancak bunun 'Türkiye'ye rağmen değil, ancak Türkiye ile birlikte yapılabileceğini' söylemişti. Twitter üzerinden yayınlanan bir söyleşisinde konuyu değerlendiren Steinmeier, 'PKK Türkiye'yi şiddetle tehdit ettiği sürece böyle bir şey söz konusu olamaz' dedi. Türkiye, AB sürecinde kamuoyunda 'zihinsel dönüşüm' için harekete geçti Euractive Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, Türkiye'nin yeni 'Avrupa Birliği İletişim Stratejisi'ni Brüksel'de düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı. Geçtiğimiz üç yıl içinde hem Avrupa Birliği'nden Türkiye'ye bakışta, hem de Türkiye'den Avrupa Birliği'ne bakışta 'hasar almış bir resim' ortaya çıktığını belirten Bozkır, bu bakışı onarmaya çalışacaklarını söyledi. 13 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Almanya Uyum Bakanı Özoğuz'dan 'ayrımcılık' açıklaması Trt Türk Özoğuz, Stiftung Bildung Eğitim Vakfı tarafından Beuth Yüksekokulu’nda düzenlenen toplantıda, ülkede doğan her üç çocuğun göçmen kökenli olduğuna işaret ederek, ‘’Biz bir göç toplumuyuz. Bizim toplum üzün süre göçün ne olduğunu anlamadı’’ dedi. Uzun bir zaman öğrencilerin değişik derecelere göre okullarda ayrıştırıldığını hatırlatan Özoğuz, bu eğitim sisteminin revize edildiğini kaydetti. Ailenin eğitim sisteminin yapısını bilmediğini, bu boşluğun kapatılması gerektiğini vurgulayan Özoğuz, bunun da Stiftung Bildun Eğitim Vakfı tarafından düzenlenen ‘’KomMent’’ gibi değişik rehberlik projeleriyle yapıldığını kaydetti. Özoğuz, çocukların başarılı olması için olumlu örnek insanlara her alanda ihtiyaç duyulduğunu ifade ederek, birçok göçmen futbolcunun yer aldığı Alman Milli Takımı’nın bir örnek olduğunu belirtti. Alman Dışişleri Bakanı twitterde soruları cevapladı Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier, #FragSteinmeier lakabını kullanarak internet sosyal ağı twitter'de kendisine yöneltilen soruları cevaplandırdı. Twitter'de yayınlanan resimde Alman Bakan, bilgisayar başında küçük bir ofiste soruları cevaplandırmaya hazırlanmış olarak görülüyordu. İlk soru Federal Parlamento Yeşiller Partisi milletvekillerinden Volker Beck tarafından yöneltildi. Beck, Hristiyan Demokratlar Birliği CDU/CSU Fraksiyon Başkanı Kauder'in PKK'ya silah gönderilebilir yönündeki açıklaması hakkında bir soru yönelterek, bu durumda PKK'nın terör listesinde yeralmasının doğru olup olmadığını sordu. Steinmeier, Beck'e verdiği cevapta PKK'nın Türkiye'yi şiddetle tehdit etmeye devam ettiği sürece bu sorunun sorulamayacağını belirtti. Fransız-Alman ortaklığı güçleniyor Deutsche Welle Fransa Maliye Bakanı Michel Sapin, Lüksemburg'da düzenlenen AB Maliye Bakanları Toplantısı'ndan sonra yaptığı açıklamada, Almanya ile birlikte konjonktürel canlanmanın önünü açacak ortak yatırım alanları oluşturacaklarını belirtti. Alman mevkidaşı Wolfgang Schaeuble ile görüş birliğinde olduklarını ifade eden Fransız Bakan, izleyecekleri yolla ilgili şunları söyledi: "Biz eski yöntemlerle değil, yeni yöntemlerle Almanya ve Fransa'nın atılımlar yapabilmesi için hızlı ve pratik şekilde müdahele edebilmelerini istiyoruz." 14 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI İnsanları İd Canavarından Kurtarmak Zorundayız – Bild - Paul Ronzheimer Kobani Uğruna Şavaş: İslam Devleti (İD) Teröristleri İle Kürt Savaşçılar Haftalardır NATO Ülkesi Türkiye Sınırında Çatışıyor. İD’yi Türk Sınırından Uzak Tutanlar Öncelikle Kürtler Ama Güçleri Daha Ne Kadar Yetecek? Bild Bu Soruyu Kürdistan Başkanı Mesud Barzani’ye Sordu PAUL RONZHEİMER: Sayın Barzani Kobani’nin İD’ye karşı savunulabileceğini hâlen ümit ediyor musunuz? MESUD BARZANİ: Uluslararası toplumdan tıpkı Erbil’de olduğu gibi destek talebinde bulundum ve hâlen her gün hava saldırıları düzenleniyor. Ama Kobani’yi savunan insanların daha fazla yardıma ihtiyacı var! Uluslararası toplum İD’nin yakında Kobani’yi tamamen kontrol etmemesi için desteğini azami seviyeye çıkarmalıdır. PAUL RONZHEİMER: Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan Kobani’ye müdahale etmek istemiyor. Türkiye nasıl bir rol oynuyor? BARZANİ: Türkiye önemli bir ülke ve ABD’yle birlikte Kobani’yi kurtarmak için daha fazlasını yapabilir. İD’nin sadece Kürt halkı için bir tehdit olmadığını düşünüyorum. İD aynı zamanda bölgesel ve uluslararası güvenlik için de bir tehdit teşkil ediyor. İD’in mali akışını yok etmek ve yabancı cihatçıların Suriye ve Irak’a gelişlerini engellemek için daha iyi bir koordinasyona ihtiyaç var. İD ile mücadele diğer jeopolitik çıkarlarla karıştırılmamalıdır. RONZHEİMER: Batı İD ile mücadeleyi kazanmak için kara birlikleriyle mi saldırmalıdır? BARZANİ: Kürdistan’da kara birliklerinin gerekli olduğunu düşünmüyorum. Bu savaşta, silah ve gerekli eğitimi almaları halinde, sadece peşmergelerimizle savaşabiliriz. Suriye’de durum çok karışık. Suriye’de İD’e karşı kazanmak ve İD’nin yok edilmesi için, bölgesel güçlerin net bir stratejiye ve karşılıklı anlaşmalarına ihtiyaç var. Her hâlükârda ihtiyacımız olan şey ileri teknolojik silahlardır. Tanka, topçulara, zırhlı personel taşıyıcılara ve tank delici roketlere ihtiyacımız var. İD’ye karşı savaşan koalisyon şimdi bizi desteklemek zorunda. RONZHEİMER: Batı size nasıl yardım edebilir? BARZANİ: Almanya’dan şimdiye kadar yapılan yardımlar için müteşekkiriz. Almanya’nın bu yolu devam ettireceğini ve peşmergeye silahlı eğitim vermeye ve daha fazla silah yardımında bulunmaya devam edeceğini ümit ediyoruz. İD’yi zayıflatmak ve mağlup etmek için bu silahlara acilen ihtiyacımız var. Çünkü insanlar daha fazla vahşet planlayan ve kan dökmek isteyen İD canavarlarından kurtarılmalıdır. 15 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Marcus: "Türkiye Silah Vermelidir" - Frankfurter Allgemeine Sonntagszeitung - Michael Martens Suriye'de Kürtler "İslam Devletine” Karşı Mücadele Veriyor. Kürtler, PKK ile Yakın İlişki İçinde. Amerikalı Kürt Uzmanı Aliza Marcus, Buna Rağmen Türkiye'nin ve Batı'nın Yardım Etmesi Gerektiğini Söylüyor-MICHAEL MARTENS: Bayan Marcus, Suriyeli Kürtler haftalardır "İslam Devleti" (İD) teröristlerine karşı Kobani'yi savunuyor. Ama şehrin düşmesi an meselesi. Bundan sonra ne olacak? ALIZA MARCUS: Kobani düşerse, İD muazzam bir psikolojik zafer kazanmış olacak, çünkü bunu ABD'ye, Batı'ya ve resmî söyleme göre Türkiye'ye karşı da başarmış olacak. Buna bağlı olarak Batı için yenilgi de ağır olacak. Kobani herkes için bir sembol haline geldi. MARTENS: Kobani'nin düşmesini engellemek için yapılabilecek neler var? MARCUS: Türkiye, Kobani'ye silah göndermenin bir yolunu bulmalı. Türkiye bunu resmî olarak yapamaz ama başka yollar da var. Kobani savunucularına silah yardımı için Batı'nın koordineli bir çabası gerekecektir. MARTENS: Kobani'de savaşan Suriyeli Kürtler, Kürdistan İşçi Partisi (PKK) ile sıkı ilişki içinde. PKK ise Türkiye, ABD ve AB'de terör örgütü olarak kabul ediliyor. Bu kabulde haklılık payı var mı? MARCUS: Şu dönemde bu soruya verilecek cevap, bir karara varmak bağlamında önem taşımıyor. PKK terör örgütü olarak kabul edilir veya edilmez. Asıl soru, PKK bugün Orta Doğu'da bir çözümün parçası mıdır, değil midir? MARTENS: Peki, öyle midir? MARCUS: Evet. Bir defa, hâlihazırda reddedilse de kabul de görse PKK görmezden gelinemeyecek bir faktördür. İkinci olarak PKK, Batı'nın çıkarlarına aykırı değildir, aksine prensipte Orta Doğu'da bizimle ortak amaçlar için mücadele veriyor. MARTENS: Suriye'deki Kürtlere Washington'da nasıl bakılıyor? Onlar hakkında ABD'nin bilgisi var mı? MARCUS: Daha ziyade bizim lehimize mücadele veren Kürtleri doğal müttefik olarak görmeye hazır olan kimse yok maalesef. PKK'nın terör örgütleri listesinden çıkarılması çağrıları yapan birtakım etkili insanlar var, ancak bunlar henüz küçük bir grup. Ama Suriyeli Kürtlere verilecek destek PKK'nın terör örgütleri listesinden çıkarılmasına bağlanacak olursa, bu hiçbir şey olmayacağı anlamına gelecektir. Yani Türkiye, PKK'nın listeden çıkarılmasına hiçbir zaman onay vermeyecek ve ABD de Türkiye'nin onayı olmadan böyle bir adımı atmayacaktır. Oysa PKK ile Suriyeli Kürtler arasında yeterince mesafe var. Onların her birinin kendilerine ait yönetim yapıları bulunuyor. İşte bu mesafe, Batı'nın PKK'ya karşı taahhütlere 16 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI girildiği yönündeki suçlamalarla karşılaşabileceğinin de farkında olarak Suriyeli Kürtlerle diyalog kurmasının yolunu açıyor. MARTENS: Hakikaten, Türkiye'deki PKK ve Suriye'deki Kürtler arasındaki sıkı bağlar nasıl kuruldu? MARCUS: Abdullah Öcalan'ın Suriye'de bulunduğu 1980'li ve 90'lı yıllarda PKK'nın orada güçlü şekilde organize olmuştu. Suriye'nin kuzeyindeki Kürt bölgelerinde PKK çok aktifti. MARTENS: Mevcut Suriye diktatörünün babası Hafız Esad bunlara bu kadar kolayca göz mü yumdu? MARCUS: Esad bunu çok akıllıca yaptı. Hafız Esad, desteklediği Suriye'deki Kürtleri, onların Suriye'deki konumlarına konsantre olmalarını engellemek için PKK'ya itti. Şam rejimi, Suriyeli Kürtlerin PKK'ya katılmalarına göz yumdu. Anlaşma, Öcalan'ın Kürtlerin Suriye'deki konumlarını gündeme getirmemesi şeklindeydi; zaten bunu hiçbir zaman yapmadı. Esad'ın meselesi, Suriye'deki Kürtlerin siyasal enerjilerini Türkiye'ye yönlendirmekti. Bu pek çok Suriyeli Kürt'ten kabul gördü, çünkü onların zaten Türkiye'deki Kürtlerle sıkı bağları vardı. Suriye, 1999'dan sonra Kürtlere ve örgütlerine sert tavır aldı. PKK ile ilişkisi olan her şey yerle bir edildi. Fakat Irak Savaşı sıralarında 2003'ten sonra, bunlar Beşar Esad'ın karşısına net bir muhalefet olarak çıktı. PKK içinde tecrübe kazanan yahut ondan etkilenen Suriyeli Kürtler, bugün Kobani ve Suriye'deki diğer Kürt bölgelerinde belirleyici olan "Demokratik Birlik Partisinin" kuruluşunda önemli rol oynadı. MARTENS: Bazıları Suriye'deki Kürt bölgelerini Orta Doğu'da çok etnikli demokratik bir yönetim modeli olarak tanımlıyor. Durum biraz fazla mı abartılıyor? MARCUS: Bölgede çıta çok yüksek değil. Ama Amerika ve Avrupa, Suriye'deki Kürt kantonlarının demokrasi yönündeki gelişimlerine çoğulcu partiler sistemiyle yardım edebilir. Ancak Kürtlerden bunu isteyeceksek, onlarla konuşmamız lazım. PKK lideri Öcalan, Kobani'nin düşmesinin Türkiye'de Kürtlerle Türkler arasında devam eden barış sürecine ciddi bir darbe vuracağı uyarısında bulunmuştu. Korkarım ki bu gerçekleşecek. Kürtler boğazlanırken onlara yardım etmezsek bizi niye dinlesinler ki? Böyle bir durumda gelecekte Batı'ya güvenmek Kürtlere zor gelecektir. MARTENS: Kürtlerin başka hangi dostları var ki? MARCUS: Bu yerinde bir itiraz. Kürtlerin fazla bir seçeneği yok. Bu yüzden, Kobani düştükten sonra bile Türkiye'deki barış süreci belki de kesin olarak başarısızlığa uğramayacaktır. Ama kestirilebilir bir süre boyunca Kürtler ve Türkler arasında bir güvensizlik, hatta belki şiddet de yaşanacaktır. MARTENS: "İnsan Hakları İzleme Örgütü" (HRW), Suriye'deki Kürt bölgeler hakkında, en azından Orta Doğu'daki diğer egemenlik alanlarıyla karşılaştırıldığında kulağa çok olumlu gelen bir rapor yayımladı. 17 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI MARCUS: İnsan hakları konusunda bölgedeki durum Suriye'nin Kürt bölgelerindeki gibi olsa bir başarıdan söz edebilirdik. Bu rapor ayrıca Kürtlerin Batı tarafından kabul görme çabaları için güzel bir örnektir. Suriyeli Kürtler, raporda bildirilen eksikliklere itiraz etmedi ve bunlara çare bulacaklarına dair söz verdiler. Temel eleştiri noktalarından biri küçük yaştaki savaşçıların savaşa sürülmesiydi; Kürtler buna son vereceklerini bildirdi. PKK da kendisine katılmak isteyen küçük yaştaki insanları artık savaşa sokmuyor. MARTENS: Bir yanda Kürt kadınları, Güneydoğu Anadolu'da haklardan mahrum: Küçük yaştaki kızlar kuzenleriyle evlendiriliyor, hiçbir şey yapmalarına izin verilmiyor, her işi onlar yapıyorlar. Öte yandan PKK içinde ve Suriyeli Kürtler arasında siyasal görevlerin dağılımı konusunda kesin bir eşitlik var. Kadın parti liderleri, belediye başkanları, gerilla komutanları bulunuyor. Bunlar birbiriyle nasıl bağdaşıyor? MARCUS: Gelenekler, aile, din ve kültür, kadınların kendi seçtikleri bir hayat sürmelerini zorlaştırıyor. PKK'nın Kürtler nezdinde gördüğü saygı, bütün bunların Kürt bölgelerinde yavaş yavaş değişmesinde önemli bir rol oynuyor. Bir Kürt kızı bir PKK gazetesi için çalışacağını söylediğinde, kızın ailesi hayır deyip geçemiyor. Çünkü bu şekilde sadece kızlarına değil, Kürt milliyetçiliğine de hayır demiş olacaklarını biliyorlar. Bu kadınların ve kızların işine yarıyor. "Bunu veya şunu yapmama izin vermezseniz, PKK'ya katılırım." diyor. PKK, prensip olarak insanlara şöyle söylüyor: "Bunlara kendi aileniz içinde izin vermiyor olabilirsiniz, ama bizim resmî politikamızı kabul etmeye mecbursunuz. Kadınların kamusal görevler üstlenebileceğini kabul edeceksiniz ve bu tür görevleri üstlenen kadınlara saygı göstereceksiniz." Bu önemli bir mesajdır ve PKK'ya katılmak pek çok Kürt kızı için o ümitsiz durumlarından kurtulmanın bir yoludur. Bu politikanın etkili olmadığı yerlerde durum daha da kötü. Güneydoğu şehri Batman'da 2002-2003'te genç Kürt kızları arasında bir intihar dalgası yaşandı. Bu dönem, Öcalan'ın tutukluluğunun ilk yıllarıydı. Yani PKK'nın prensipte aktif olmadığı ve savaşçı toplamayı bıraktığı bir dönemdi. Dolayısıyla genç Kürt kızları için bu çıkış yolu kapanmıştı. İntihar dalgasının nedeni anlaşılamadı ve PKK bağlantısı, çok sayıdaki açıklama çabasından sadece biriydi. Kesin olan ise PKK'nın Kürt kızları için bir seçenek olmaktan çıktığı yıllarda, bölgede Kürt kızları arasında hiç olmadığı kadar intihar vakasının olduğudur. MARTENS: Kürt kadınları, özel hayatlarında evden çıkamadıkları hâlde, siyasi meselelerde üç gece eve uğramadıklarını, yine de kimsenin kendilerine bir şey söylemeye cesaret edemediğini söylüyor. MARCUS: PKK'nın bu politikası insanları düşünmeye zorladı. Öte yandan PKK Kürtlerin geleneklerini de dikkate aldı. Mesela kadın savaşçılarına evlenmeyi yasakladı. Kürt aileler, kızlarını dağa göndermek ve sonradan onların dağda evlendiğini görmek istemiyordu. Onlar, kızlarının bakire kalmasını ve aile izni olmadan evlenmemesini istiyorlardı. MARTENS: PKK içinde, Batı tarafından bir partner olarak kabul edilmeye dair bir arzu yahut ilgi var mı? 18 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI MARCUS: PKK, Batı tarafından muhatap alınmayı çok istiyor. Bunun aksi kesinlikle söz konusu olamaz. Eylülde yine iki haftalığına Türkiye'nin güneydoğusundaydım. Orada Kürt nüfus arasındaki Amerikan yanlısı hava şaşırtıcı seviyede. Amerikalı oluşumu bir avantaj saydığım ender bölgelerden biri de orası oldu. Batı orada, onun çıkarları ve ihtiyaçları konusunda büyük hassasiyet gösterecek bir müttefikle ortaklık kurma fırsatını kaçırıyor. MARTENS: Memnuniyetle karşılanmak isteyen Amerikalılara tavsiye edilebilecek başka bir yer daha var: Kosova. Orada 1999'da Yugoslavya'ya karşı savaşta Arnavut çeteciler NATO'nun kara birliklerini oluşturuyordu. Bu, "İD"ye karşı yürütülecek savaş için bir model olabilir mi? MARCUS: Elbette ki NATO, Kürtlerle birlikte çalışabilir. Kürtler bu ortaklığın arayışı içinde. Suriyeli Kürtler İD’ye ve diğer İslamcı gruplara karşı mücadele ediyor; savaşçıları her gün canlarını ortaya koyuyorlar. Suriyeli Kürt lider Salih Müslim'in oğlu kısa süre önce hayatını kaybetti. Müslim'le geçenlerde Londra'da görüştüm. Müslim orada Chatham House'da bir konuşma yaptı; sürekli olarak çıkarları aynı olduğu için Kürtlerin Batı'nın potansiyel bir müttefiki olduğunu vurguladı. Suriyeli Kürtlerin de Batı gibi Esad'ın iktidardan uzaklaştırılmasına ve demokratik bir Suriye'ye ilgi duyduklarını teyit etti. Suriyeli Kürtlerin İslamcı teröre karşı verdikleri mücadelenin niçin görmezden gelindiğini anlamadıklarını dile getiren Müslim'in Batı'ya çağrısı, "Biz her şeye açığız, bırakın konuşalım." şeklindeydi. MARTENS: Bazı Kürtler, Kobani düştüğü takdirde PKK ile Türkiye arasındaki ateşkesin son bulacağı konusunda uyarıda bulunuyor. Peki, PKK terörizme öyle kolayca dönebilir mi? Kürtler arasında buna destek bulabilir mi? MARCUS: Türkiye'nin güneydoğusunda genç, militan bir nesil yetişti. Bunlar gerekirse PKK'nın komuta yetkisi dışında hareket ediyor, kendi başlarına sokaklara barikat kuruyor, gelip geçenlerin üstünü başını arıyor, dükkânları tahrip ediyor. Geçtiğimiz günlerde Türkiye'deki çatışmalarda 30'u aşkın insan hayatını kaybetti. Orada da görüldü ki bu genç insanları kontrol etmek o kadar da kolay değil. MARTENS: Yani PKK'dan daha radikal bir genç Kürt nesli var, öyle mi? MARCUS: Evet, son seyahatimde pek çok PKK mensubu da bu konuyu teyit etti. PKK belki bu insanları zapt edebilir, ama bunun için o denli büyük bir siyasal sermayeyi ortaya koyması gerekir ki zaten bunu sadece bir defa yapabilir. MARTENS: Suriyeli Kürtler, Ankara'nın Suriye'deki İslamcıları desteklediğini iddia ediyor. Bu doğru mu? MARCUS: Bu iddiaları Kürtlerden hep duyuyorum. Ama İslamcıların Türkiye tarafından aktif şekilde desteklendiğine dair bir kanıt görmedim. Herhalde bir devlet politikası olarak desteklemiyorlardır. Türkiye sadece sınırlarını görmezden gelmekte kararlı. MARTENS: Peki bu İslamcıların dolaylı olarak desteklenmesi değil mi? 19 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI MARCUS: Evet, ama dışarıdan iddia edildiği seviyede değil. Türkiye silah vermiyor; yaptığı sadece sınırlarında olup biteni görmezden gelmek. Bu doğru bir politika değil, en başta ülkenin güvenliğini zayıflatır. Ama Ankara'nın durumdan sorumlu tutulabileceğini düşünmüyorum. Öyle ya da böyle, İslamcılar Suriye'de avantajlı konumdalar. Suriyeli Kürtlerin silah donanımı iyi değil. Kobani'deki savaşçılara ikmal malzemesi zorlukla ulaştırılıyor. İşte bunun için Türkiye kesinlikle eleştirilebilir: Türkiye, Kobani'deki Suriyeli Kürtlere yönelik her türlü organize desteği geri çeviriyor. Kobani ve Türkiye... Koenigs: BM Misyonu Olmazsa Alman Ordusu Da Rol Almaz – Deutschlandradio - Sandra Schulz Yeşiller Partisi Meclis Grup Başkanı Katrin Göring-Eckardt, BM misyonu kapsamında Alman Ordusunun İslam Devletine (İD) ile Savaşta Müdahalede Bulunmasını Önerdi. Yeşiller Partisinin İnsan Hakları Politikaları Sözcüsü Tom Koenigs, -Deutschlandradioya (DLF) Belirttiğine Göre- BM Misyonu Olmaksızın Şimdiki Ortamda Alman Ordusu İçin Hiçbir Rol Görmüyor, Daha Ziyade Türkiye ile Daha Açık Bir Şekilde Diplomatik Olarak Yakınlaşılması Gerektiğine İnanıyor---Tom Koenigs ile Röportaj-SANDRA SCHULZ: Kara birliklerinin Suriye’ye gönderilmesi, Washigton’un da Paris’in de Londra’nın da yahut Berlin’in de vatandaşlarına -potansiyel seçmenlerine- kolaylıkla açıklayabileceği bir durum değil. Bunun nedeni ise bir ülkeye asker gönderildiğinde aynı zamanda oradan çıkış hususunda da bir planın olması gerekir. Fakat dün gelen bir habere göre Kobani’de İD’ye yapılan hava saldırısı ilk defa açıkça etkisini gösterdi. Yeşiller Partisinin İnsan Hakları Politikaları Sözcüsü Tom Koenigs konuğumuz. Günaydın. KOENIGS: Günaydın, Sayın Schulz. SCHULZ: Meclis Grup Başkanı’nız Katrin Göring-Eckardt, Federal Alman ordusuna bağlı kara birliklerinin BM misyonu kapsamında İD’ye karşı operasyon düzenlemesi şeklinde bir fikri gündeme getirdi. Tabii ki söz konusu durum, 1999 yılında Joschka Fischer’in Kosova misyonunun görüşüldüğü Parti oturumunda boyalı protestoya uğramasıyla aynı değil. Acaba Yeşiller Partisindeki savaş karşıtları boya torbalarını yeniden mi çıkarıyor? KOENIGS: Bunun olacağını düşünemiyorum çünkü bizim burada söz ettiğimiz şey, BM misyonuyla orada barışın muhtemelen sağlanabileceği. Bu, çok açık. Bu, oldukça uzak görünüyor. En azından İD karşıtı koalisyonun tamamının katılacağı bir BM misyonu doğru olacaktır. Ancak şu anda, BM misyonu olmaksızın hâlihazırdaki çatışma ortamında Alman ordusunun üstlenebileceği bir rol görmüyorum. Daha ziyade Türkiye ile net bir şekilde 20 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI diplomatik adımların atılması gerektiğine inanıyorum. Çünkü bu çatışmanın sona erdirilmesine matuf çözümlerin çoğunun anahtarı Türkiye'nin elinde. SCHULZ: Yeşiller grubu tarafından ilk defa Alman askerlerinin görevlendirilmesi gündeme getiriliyor. Barışın silahlarla sağlanması şimdi Yeşiller Partisinin yeni görevi mi? KOENIGS: Sizin bunu farklı yorumladığınızı düşünüyorum. Burada söz konusu olan, barışı sağlamak için uluslararası örgütleri de oyuna dâhil etmek. Çünkü öyle görünüyor ki Türkiye, bunu tek başına başaramayacak ve Amerikalılar da sadece hava saldırılarıyla bunu sağlayamayacak. Çatışma, uluslararası açıdan ele alınmalı ve BM bu konuda en doğru adres. Burada sıcak bir çatışma söz konusu olduğundan, bunun nasıl görüneceğini tartışmak doğru ve bu, sadece mavi bereli askerlerin yapabileceği bir operasyon. Ancak Almanya'nın BM’nin askerî misyonlarına ne yazık ki çok az katıldığı da bir başka nokta. Bu nedenle tartışmalar yapılıyor ve BM misyonuyla ilgili olarak ilerleme kaydedilemiyor. Hâlihazırda daha fazlasının söz konusu olduğunu düşünüyorum. Diplomatik çevrelerde İD karşıtı koalisyon büyük önem kazandı. Fakat bu barışçıl çözüme ortak olan Türkiye’nin İD ve Kürt savaşçıları aynı kefeye koyması kabul edilemez. --Türkiye, Zor Durumda-SCHULZ: Bu, şu anda Türkiye’ye daha fazla baskı yapılmasının doğru olduğu anlamına mı geliyor? KOENIGS: Kesinlikle doğru. Şüphesiz Türkiye’nin çok zor bir durumda olduğunu görmek lazım. Aynı zamanda Türkiye, şu anda iç barışını da bir nebze tehlikeye atmış vaziyette ve Erdoğan'ın ülkedeki Kürtlere yönelik sunduğu barış önerisini yeniden gündeme getirmesini umut etmekten başka yapacak bir şey yok. Çünkü bu, havayı bir şekilde zehirliyor. Hâlihazırda Türkiye'de 30'dan fazla insan hayatını kaybetti. --Özellikle Suriye ve Irak-SCHULZ: Fakat İD’ye karşı ne yapılacağı hususunda kimsenin net bir cevabı yok mu? KOENIGS: Şu anda İD'ye karşı gerçekten bir şeyler yapabilecek olanların, komşu devletler ve İD'nin faal olduğu ülkelerin demokratları olduğuna inanıyorum. Bu, özellikle Suriye ve Irak için geçerli. Şu anda daha da güçleneceği gözlemlenen Özgür Suriye Ordusunun -eğitim aracılığıyla da- desteklenmesi kesinlikle doğru olur. Türkiye’nin bunu çok daha önceden yapmış olmasını isterdim çünkü Özgür Suriye Ordusu yani Suriye’deki ılımlı savaşçılar, Kobani'ye yardım etmeyi de önermişti. Türkiye buna izin vermedi. SCHULZ: Yeşiller Partisinden siyasetçi Tom Koenigs, bugün konuğumuzdu. Çok teşekkür ederiz. KOENIGS: Çok teşekkürler, Sayın Schulz. 21 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI ASYA – PASİFİK GÜNDEMİ Tartışmalı tapınağa adak Trt Türk Hükümet Sözcüsü Yoşihide Suga, halihazırda resmi bir ziyaret için İtalya'da bulunan Abe'nin başbakan olarak değil, vatandaş olarak kişisel inançları doğrultusunda tapınağa Şinto tarzı "masakaki" süsleri gönderdiğini söyledi. Tapınakta savaşlarda ölenleri anmak için 17-20 Ekim'de düzenlenen Sonbahar Festivali'ne 110 milletvekili katılırken, bakanlardan giden olmadı. Sağlık ve Çalışma Bakanı Yauhisa Şiozaki de Başbakan Abe gibi tapınağa adak gönderdi. Kasım ayında Çin'in başkenti Pekin'de düzenlenecek Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği Zirvesi sırasında Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile ilk kez ikili görüşme yapması beklenen Abe'nin, bölgede gerilimi tırmandırmamak için tapınağı ziyaret etmek yerine adak gönderdiği ileri sürüldü. Polis Hong Kong'da göstericilerin kurduğu barikatları kaldırdı Trt Türk Ming Pao gazetesinin haberine göre, gösterilerin ana merkezi Admiralty'daki barikatlar yerinde dururken, polis bu sabah Mong Kok'taki çoğunluğu tahta olan barikatları testere kullanarak söktü. Barikatların etrafını bir anda çeviren polis, yaklaşık 35 dakikada gösteri alanını temizlerken, küçük bir grup ile polis arasında kısa süreli gerginlik yaşandı. Göstericiler Mong Kok'daki Nathan Road ve Argyle caddelerini yaklaşık 3 haftadır barikatla kapatmıştı. Polis, son günlerde göstericilerin barikatlarını kaldırmak için defalarca girişimde bulundu. Güvenlik kaynakları, operasyonun amacının göstericileri meydandan atmak değil, sadece barikatları kaldırarak sokakları temizlemek olduğunu belirtti. DJ Japonya Maliye Bakanı Aso, hisselerdeki sert düşüşün Abenomi’den kaynaklanmadığını savundu WSJ Japonya Maliye Bakanı Taro Aso, hisse senedi piyasalarında perşembe günü görülen sert düşüşün ardından cesur bir tavır sergileyerek, Nikkei Endeksi 10 bin puanın altına gerilemedikçe ekonominin Japonya Başbakanı Shinzo Abe’nin büyüme yanlısı tedbirlerinin olumlu etkilerini hissetmeyi sürdüreceğini söyledi. Aso, Tokyo’daki hisse fiyatlarının geçtiğimiz hafta sert düşüş kaydetmesinin, hanehalkı harcamalarını olumsuz etkileyerek Japon ekonomisini yavaşlatabileceği endişelerine neden olması üzerine konuştu. Nikkei gecelik işlemlerde 14,672.55 puana kadar geriledi. Aso, “Abe yönetiminden önce endeksin 10 bin puanın altında olduğunu hatırlamanızı istiyorum” dedi. 22 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Taro Aso, 10 bin puan seviyesi kırılmadıkça, Abenomi’nin servet etkisinin ortadan kalktığının söyleyenemeyeceğini savundu. Hong Kong'da yine göstericilerin barikatları kaldırıldı Dünya Bülteni Hükümet karşıtı gösterilerin 20 gündür devam ettiği Hong Kong'da polis, protestoların önemli merkezlerden Mong Kok'taki barikatları kaldırdı. Ming Pao gazetesinin haberine göre, gösterilerin ana merkezi Admiralty'daki barikatlar yerinde dururken, polis bu sabah Mong Kok'taki çoğunluğu tahta olan barikatları testere kullanarak söktü. Barikatların etrafını bir anda çeviren polis, yaklaşık 35 dakikada gösteri alanını temizlerken, küçük bir grup ile polis arasında kısa süreli gerginlik yaşandı. Göstericiler Mong Kok'daki Nathan Road ve Argyle caddelerini yaklaşık 3 haftadır barikatla kapatmıştı. Polis, son günlerde göstericilerin barikatlarını kaldırmak için defalarca girişimde bulundu. Güvenlik kaynakları, operasyonun amacının göstericileri meydandan atmak değil, sadece barikatları kaldırarak sokakları temizlemek olduğunu belirtti. Nepal'de çığdan ölenlerin sayısı 30'a yükseldi Dünya Bülteni Nepal Trekking Acenteleri Birliği'nden yetkililer, Katmandu'nun 200 kilometre uzaklığındaki Narkhu köyü yakınlarında iki Hindistanlı ile iki Kanadalının cesedinin bulunduğunu ve ölü sayısının 30'a yükseldiğini açıkladı. Ölenler arasında Hindistan ve Kanada'nın yanı sıra Nepal, İsrail, Slovakya ve Polonya vatandaşları da bulunuyor. Son yılların en kötü tipisinin yaşandığı bölgede hala kayıp olan yaklaşık 70 kişinin bulunması için düzenlenen arama kurtarma çalışmaları, yarın sabah devam edecek. Bölgede etkili olan kötü hava koşulları ve karanlığın çökmesi yüzünden ertelenen arama kurtarma çalışmalarında şimdiye kadar 220 kişi kurtarıldı. Türkmenistan'da 'dolar' krizi Dünya Bülteni Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat’ta döviz bürolarında dolar, ülkenin yerel parası manat karşısında değer kazanacağı söylentileri üzerine satılmıyor. 23 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI "Türkmenistan Gündemi" ajansı Aşkabat’taki döviz bürolarında 6Ekimden bu yana dolar satılmadığını bildirdi. Türkmenistan hükümeti 2009’dan bu yana doları 2,85 manat oranında tutuyordu. Manatın dolar karşısında değer kaybetmesini istemeyen Cumhurbaşkanı Gurbanguli Berdimuhammedov 13 Ekim’de hükümetini acil toplantıya çağırdı. Toplantıda konuşan Berdimuhammedov, ekonomik stratejinin uygulamasında milli para birimi manatın istikrarını korumasının önemini kaydetti. Ülkede döviz büroları sadece Amerikan dolarını satın alıyorlar ve piyasaya dolar satmıyorlar. Azeri muhalife hapis cezası Dünya Bülteni Azerbaycan’da muhalefetteki Müsavat Partisi üyesi Orhan Eyüpzade, polise karşı şiddet kullanarak direnmek suçundan iki yıl hapis cezasına çarptırıldı. Eyüpzade’nın avukatı bu kararı siyasi olarak değerlendiklerini ve kabul etmediklerini belirterek temyize götüreceklerini söyledi. Orhan Eyubzade 6 Mayısta gerçekleşen Nida eylemcilerinin tutuklanmasını protesto eden beş kişiden biri idi. Protestodan sonra arkadaşları ile polise karşı koydukları için 15 ile 20 gün arasında değişen süre boyunca gözaltında tutulmuşlardı. "Kafkas Uzel" 4 Eylülde Eyüpzade’nin yargılanmasına başlandığını ve 9 Ekimde savcı onun için üç yıl hapis cezası istediğini bildirmişti. Dağlık Karabağ işgalinde dört bin kayıp Dünya Bülteni Azerbaycan ve Ermenistan arasında yapılan Karabağ savaşından sonra hala 4 bin kişinin kayıp olduğu belirtiliyor. Uluslararası Kızılhaç Konseyi (UKHK) yetkilisi Zara Amatuni’ye göre Karabağ savaşından sonra çoğu Azeri olmak üzere aralarında Ermenistan ve Dağlık Karabağ vatandaşlarının da olduğu 4 bin kişiye ulaşılamadığını belirtti. UKHK’nin bölgede yaptığı faaliyetler hakkında da bilgi veren Amatuni bunların her iki taraftan esirlerin tutukluluk şartları hakkında bilgi almak, aileleri ile yazışmaları düzenlemek ve esirlerin evlerine dönmeleri için çaba göstermekten ibaret olduğunu söyledi. Zara Amatuni ayrıca esirler konusunda insan haklarını açıkça ihlal eden tarafların cezalandırılması için teklifler olduğunun da altını çizdi. 24 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Rusya ve Ukrayna Devlet Başkanlarının katıldığı çalışma kahvaltısı Milano’da başladı Rusya’nın sesi Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko’nun da katıldığı çalışma kahvaltısı İtalya’nın Milano şehrindeki kent idare binasında başladı. Asya-Avrupa Forumu ASEM’in 10. Zirvesi kapsamında İtalya Başbakanı Matteo Renzi tarafından organize edilen çalışma kahvaltısına İngiltere Başbakanı David Cameron, Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’ın yanı sıra, Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ve AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy da katılıyor. Liderlerin çalışma kahvaltısında Ukrayna meselesinin çözüme kavuşturulması sürecini ele almaları bekleniyor. ORTADOĞU GÜNDEMİ Kobani'deki IŞİD hedefleri bombalandı AA ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerine ait savaş uçakları, Halep'e bağlı Kobani'deki (Ayn el Arap) terör örgütü IŞİD hedeflerini bombaladı. Son günlerde Kobani'nin batı kısmındaki IŞİD hedeflerini yoğun şekilde bombalayan koalisyon güçleri, bu kez kentin doğusunda bulunan ve Türkiye sınırına yakın mevzileri vurdu. Bombardımanın ardından IŞİD militanları, Mürşitpınar Sınır Kapısı yakınına çok sayıda havan mermisi attı. Kentteki sokak çatışmaları ve güvenlik güçlerinin sınır hattındaki önlemleri devam ediyor. "Güvenli bölge"nin çerçevesi netleşiyor AA Türkiye'nin bölgede artan IŞİD tehdidi ve 2 milyona yaklaşan sığınmacı sorununa karşı uluslararası alanda gündeme getirdiği ve Batı'da da yankı bulan "güvenli bölge" önerisinin detayları netleşmeye başladı. Suriye'de, IŞİD'in ilerleyişi karşısında ABD önderliğinde kurulan koalisyona Türkiye'nin vereceği destek üzerine görüşmeler sürerken, Suriye sınırları içinde güvenli bölgeler oluşturulmasına yönelik yeni detaylar ortaya çıkmaya başladı. 25 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI IŞİD Kobani'de kapıya yükleniyor Milliyet Terör örgütü IŞİD, bugün Kobani'deki (Ayn el Arap) sınır kapısına yönelik saldırı başlattı. Kobani'deki sınır kapısının denetimini sağlamaya çalışan terör örgütü, bölgeye havan mermisi attı. Saldırı sonrası yükselen Duman Suruç ilçesinden de görüldü. Yerel kaynaklar, IŞİD güçlerinin kapıya yaklaşık 1 kilometre mesafede olduğunu ve iki grup arasındaki sokak çatışmalarının devam ettiğini belirtti. İran'dan Pakistan'a 'sınıra müdahale' uyarısı Dünya Bülteni İran Devrim Muhafızları Ordusu Komutan Yardımcısı General Hüseyin Selami, Pakistan'ın sınır güvenliğini sağlamaması durumunda, o topraklara müdahale edeceklerini söyledi. Fars Haber Ajansına göre, düzenlediği basın toplantısında, ülkesine yönelik tehditlere karşı önlem alması için Pakistan'a çağrıda bulunan Selami, "Pakistan, sınır güvenliğini sağlamaz ise ülkemize yönelik tehditleri bertaraf etmek için müdahale ederiz" ifadelerini kullandı. İsrail: Suriyeli muhaliflere yardım ettik Dünya Bülteni İsrail Savunma Bakanı Moshe Ya'alon, ülkesinin, "radikal" unsurları sınırından uzak tutmak için Özgür Suriye Ordusu ÖSO ve Suriye'deki diğer ılımlı muhalif gruplara yardım ettiğini belirtti. Ya'alon, Haaretz gazetesine verdiği özel demeçte, Suriye’nin İsrail sınırına yakın bölgelerinde istikrarın bulunmadığını belirterek, "Buralar, Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) gibi daha ılımlı grupların kontrolü altında. Bu grupların, bizim bölge halkına sağladığımız insani yardımdan yararlandıkları sır değil" dedi. 26