TBMM B :7 25 . 3 . 1979 Asıl önemli olan, Türkiye böyle olayların çıkabi­ leceği ortama nasıl itilmiştir? Bu ortam nasıl oluş­ muştur? Bu ortam bir günde, bir yılda oluşmamıştır. Benden önceki konuşmacılar da belirttiler bunu. Bu ortam, yıllarca Türkiye'de mezhep ayrılıkları­ nı körükleyerek, düşünce ayrılıklarını düşmanlığa dönüştürerek, etnik çelişkiler varmış gibi gösterile­ rek ve körüklenilerek oluşmuştur. Bu ortama, ekonomik güçlüklerden de yararlana­ rak binlerce gencin yüreklerinde kinle, ellerinde si­ lahla, kafalarında bağnazlıkla gelinmiştir ve onun da ötesinde devlet güçlerini beğenmeyip, devleti ko­ rumak üzere devlet güçlerinin üstünde başka güçler yetiştirme heveslerinin ve bu yolda yıllar süren çaba­ ların, girişimlerin sonucu olarak ulaşılmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin değerli üyeleri; bu yaraları sarmak, önce demokrasimizin vazgeçil­ mez unsurları olan siyasi partilerimize ve onları oluş­ turan bizlere düşmektedir. Türkiye gibi hızlı bir ekonomik değişim ve siya­ sal bilinçlenmenin oluştuğu bir ülkede, zaman içinde devletin kurumlan, toplumsal ilişkiler değişebilir, de­ ğişmesi zorunludur da. Ancak, her devletin belli bir temeli ve o temelin belli ilkeleri vardır. O ilkeler de­ ğiştirilemez, değiştirilmeye kalkışılırsa, devlet çöke­ bilir, toplum çözülüp, dağılabilir. Bu ise, politik ihti­ raslardan, parti çıkarlarından daha da önemlidir. Türkiye Cumhuriyeti Devletinde temel, Atatürk ilkelerinden oluşmuştur. Atatürk'ün milliyetçilik ve laiklik anlayışı, bu temelin öz unsurlarıdır. Onun da ötesinde, toplum yapımızın harcıdır. Oysa Türkiye'de yıllarca, okul kitaplarında bile bu temel zedelenmiş, harç kazınmaya çalışılmıştır. Bütün bu olaylar getirmiştir Türkiye'yi bu nok­ taya ve dört ay önce sivil güçlerce önlenmesi güçleşen olaylar karşısında Hükümet, Atatürk ilkelerine dayanan Devletimizi ve barış içinde demokrasiyi teh­ likelerden koruyabilmek için Silahlı Kuvvetleri göre­ ve çağırmıştır. Bugün önümüzde dört aylık bir sıkıyönetim uy­ gulaması vardır. Tabii bazı çevrelerin arzuladığı gibi sımsıkı bir yönetim, Anayasa kurallarını hiçe sayan bir uygulama olmamıştır bu. Tam tersine, temel hak ve özgürlüklere yapılan saldırılar ve engellere karşı çıkılmış; ister sağ, ister sol adına, hangi maske ar­ dında olursa olsun, bütün terörist eylemlere karşı yansız bir tutumla Devlet güçleri seferber edilmiş, devletin etkinliği ve devletten başka gücün demok­ rasilerde devlet adına iş yapamayacağı anlayışı yay­ gınlaştırılmıştır. - O : 1 Şimdi muhalefet partilerine mensup parlamenter arkadaşlarıma sormak istiyorum; bu dört aylık sıkı­ yönetim uygulaması döneminde Silahlı Kuvvetler yan tutmuştur diyebilir misiniz? Bütün muhalefet parti­ lerinin bu konuda haklı görülebilecek bir eleştirileri olmamıştır şimdiye kadar. Bunu siz de, millet de bili­ yor zaten. Sadece bir yerde takılmıştır plaklar bugün de olduğu gibi; «Eşgüdüm» sözcüğünde. Yasal yön­ den, Sayın Erdoğan Bakkalbaşı'nın iki ay önceki Tür­ kiye Büyük Millet Meclisi toplantısında grubum adı­ na yaptığı açıklamadan sonra bu konuda fazla bir şey söylemeye gerek görmüyorum. Ayrıca, «Eşgüdüm» demeseydik de, yasadaki Fransızca deyimi olan eş­ güdüm karşılığı, «Koordinasyon» deseydik, plaklar dört ay boyunca ve bugün nerede takılırdı, hep me­ rak ediyorum. (CHP sıralarından «Bravo» sesleri, alkışlar) Değerli arkadaşlarım, her ülkenin, her devletin buhranlı dönemleri olmuştur. Bu sıkıntılı dönemleri atlatmak, devletin bütün kurumlarına, başta Parla­ mentoya ve onun unsurları siyasi partilere yani siz­ lere düşmüştür, bizlere düşmektedir. Siyasi partiler sonu belli olmayan yollarda kendilerine yarar sağla­ mayacağı da belli iken «Ben iktidar olamadım, on­ lar da olmasın, benden sonrası tufan» anlayışıyla ha­ reket edemezler; ederlerse bundan ülke zararlı çıkar, parlamenter sistem zararlı çıkar, bizzat siyasi partiler zararlı çıkar. (CHP sıralarından «Bravo» sesleri, al­ kışlar) Konuşmamın başında da belirttiğim gibi, dört ay önce Meclislerde ender rastlanan görüş birliğiyle bü­ tün siyasi partilerin ve grupların katılmasıyla 537 oy­ la sıkıyönetim ilan edildi. O günden bugüne dünyada ve özellikle bölgemizde gelişen olaylar, sıkıyönetim mahkemelerinin el koyduğu ve mesafe almaya başla­ dığı dosyalar, ülkemiz üzerinde varlığı açık seçik olan dış güçlerin hesapları ve oyunları açık seçik or­ tada iken, sadece siyasal parti çıkarları için denilebi­ lecek bir davranışa, bir yönetim ve otorite boşluğu yaratabileceği açık olan bir davranışa, yani «sıkıyö­ netim bir anda kalksın» anlayışını nasıl içimize sindi­ rebiliriz, ben yine anlayamıyorum. Dört aylık sıkıyö­ netim döneminde hem eskisinden daha ciddi sayıla­ bilecek iddialarda bulunacaksınız, hem de sıkıyöne­ tim oylamasını, Hükümeti düşürme aracı olarak kul­ lanmaya kalkışacaksınız ve bunu halka açıklayacak­ sınız ve bundan sonra da çıkacaksınız «Türkiye'nin sorunlarını çözüme ulaştırmaya biz çalışıyoruz» diye­ ceksiniz, Hem de «Bunların eline altın versen bakır 134 —