Hayatımız Sınav (mı?) Hayatımız Sınav (mı?) Aşağıdaki yazı Mezun ÖSS Üniversiteye Hazırlık Dergisi´nde 2006 yılında yayınlanmıştı. Siz ÖSS´nin yerine YGS, LYS, KPSS, DGS ...´yi koyarak okuyabilirsiniz. "Bu yıl derslere, sınavlara çalıştığım kadar Dershanedeyken ÖSS´ye çalışsaydım Tıp Fakültesini kazanırdım." Taylan ALGÜL Veterinerlik Fakültesi Öğrencisi Merhaba Sevgili Gençler, Her yıl yaklaşık bir buçuk milyon adayın katıldığı bir sınava hazırlanıyorsunuz. Bu, bu yaşınıza kadar hazırlandığınız ilk ciddi sınav olmadığı gibi, muhtemelen hayatınızdaki son ciddi sınav da olmayacak! Öncesinde pek çoğunuz en azından bir OKS’ye (eski adıyla LGS, şimdiki adıyla SBS) girmiştiniz. Ve yine, her ne kadar bazılarınıza çok büyük, çok hayati bir sınav gibi görünse de, ÖSS (YGS-LYS) girdiğiniz son büyük sınav da olmayacak. ÖSS’den sonra üniversite yaşamınız boyunca her biri deve dişi (!) gibi görünen bir çok vize ve final sınavına gireceksiniz. Bunlar yetmezmiş gibi, okul biter bitmez KPSS gibi, KPDS gibi, LES gibi, sınavlara gireceksiniz. Dahası edinmek istediğiniz mesleğe, girmek istediğiniz sektöre ve kuruma özgü sınavlar karşınıza çıkacak. Öyle ki, şu an üniversiteli veya üniversite mezunu olan birçok arkadaşınızın dediği gibi: - “ÖSS aslında hiç de zor değilmiş!” diyeceksiniz. Peki, ne yapmalı? Bir kere aslında yukarıda peş peşe sıraladığımızda gözünüzü korkutan sınavlara, daha doğrusu sınav olayına bakışımızı değiştirmeliyiz. Hepsi bir solukta, bir paragrafta sıralanan bunca sınava bakarak: - “Hayatımız Sınav!” demek de var; - "Sınavları hayatımızın kaçınılmaz ve sıradan bir parçası" olarak görmek de var. Sınava girmek, sınanmak, elenmek, seçilmek, yerleştirilmek, daha kötüsü seçilememek ve yerleştirilememek hoşumuza gitmeyebilir. Ama bu hoşnutsuzluğumuz bir gerçeği değiştirmiyor: “Sınavlar hayatımızın kaçınılamaz bir parçasıdır.” Yanlış anlaşılmasın, o Fransızlara ait olduğu söylenen meşhur atasözünü hatırlatmaya çalışmıyorum: "Tcvz kaçınılmazsa zevk almaya bak!" diyorlarmış Fransızlar. Ama ben: “Aslında her sınav aşılması gereken bir engel olmanın ötesinde, hayatımız adına büyük imkanlar vadeden bir fırsat” olduğunu söylüyorum. Yolumuzdaki Engeller.. Eski zamanlarda bir Kral, saraya gelen yolun üzerine kocaman bir kaya koydurmuş, kendisi de pencereye oturmuştu. Bakalım neler olacaktı? Sabahtan öğlene kadar ülkenin en zengin tüccarları, en güçlü kervancıları, saray görevlileri birer birer geldiler. Hepsi kayanın etrafından dolaşıp saraya girdiler. Pek çoğu Kralı yüksek sesle eleştirdi. Halkından bu kadar vergi alıyor, ama yolları temiz tutamıyordu. Sonunda bir köylü çıkageldi. Saraya meyve ve sebze getiriyordu. Sırtındaki küfeyi yere indirdi, iki eli ile kayaya sarıldı ve ıkına sıkına itmeye başladı. Kan ter içinde kaldı, ama sonunda kayayı da yolun kenarına çekti. Tam küfesini yeniden sırtına almak üzereydi ki, kayanın eski yerinde bir kesenin durduğunu gördü. Açtı... Kese altın doluydu. Bir de Kralın notu vardı içinde.. "Bu altınlar kayayı yoldan çeken kişiye aittir." diyordu Kral. Köylü, bugün dahi pek çoğumuzun farkında olmadığı bir ders almıştı: "Her engel, yasam koşullarınızı daha da iyileştirecek bir fırsattır…" Onur TULUK(KR KARİYER REHBERLİK)