ve hisse senedi - Somuncu Baba Dergisi

advertisement
İ
slâm,
Kur’ân’ın
nüzûl sürecinde
M ü s l ü m a n
insanların
emeği
ile
geçinmelerini, helâlinden yiyip içmelerini ve haram kazanca
bulaşmamalarını öncelikli mesaj ve hedefleri arasında saymıştır.1 Onun oluşturduğu zihniyete göre;
Fıkıh
Abdullah KAHRAMAN*
Helâl haram ver Allah’ım/
Senin kulun yer Allah’ım, anlayışı sakattır. Bunun yerine;
Helâlinden ver Allah’ım/
Helâlse bu kulun yer Allah’ım
Az olsun helâl olsun/Haramsa boğazıma dursun Allah’ım,
anlayış ve ideali hâkimdir.
İSLÂM HUKUKUNA GÖRE
BORSA
VE HİSSE SENEDİ
42
Mayıs 2013
İslâm, helâl kazanç peşinde
olduğu için, kapitalizmin aksine, “ekonomik insan” modeline
sıcak bakmaz. Çünkü bu insan
açgözlü olup çıkar ve menfaatinden başka bir şey düşünmez.
Onun için mutlak anlamda kazanmak ve servet biriktirmek
esastır ve hedeftir. Bu hedefe
varmak için kullanılan yöntemler önemli değildir. Âdetâ hedefe kilitlenilmiştir. Doymak ve
pes etmek de olmadığı için kapitalist insan sürekli kazanç peşindedir. Bir zamandan sonra kazanmak ve tüketmek onun için
hayat tarzı haline gelir. Hâlbuki
İslâm insanı için kazanmak, yemek, tüketmek sadece bir araçtır. Bununla insan esasen kendi zarûrî ve temel ihtiyaçlarını,
kimseye muhtaç olmadan, el
avuç açmadan karşılar. Artanı da bu durumda olmayanlara tasadduk eder. Biriktirmesini
de üstün bir ideal uğruna yapar.
Böylece, “O da çalışıp kazansaydı, bana ne.” anlayışı yerine,
Müslüman, “Komşusu açken tok
yatan gerçek mü’min olamaz.”2
prensibine göre hareket eder.
O, mutlak anlamda kazanmayı
değil, helâlinden kazanmayı hedefler. Nefsinin doymazlığını,
dünya işlerinde kendinden daha
aşağıda olanlara bakarak, “kanaat” ile dizginler.
İslâm’da para kazanmak kadar kazanç yöntemleri de önemlidir. Bunun için sözleşmelere
mutlaka bağlı kalınmasını emreden Yüce Allah, haksız kazanca bulaşmayı da şiddetle yasaklar. Hz. Peygamber (s.a.v.),
sözleşmelerin bilinmezlik, gizlilik, haksız kazanç ve taraflardan
sadece birine menfaat sağlamasını yasaklar. Tarafların kazançları arasında olabildiğinde denklik bulunmasını temin etmek
isteyen Hz. Peygamber (s.a.v.),
karşı tarafın bilgisizliğinden, zayıflığından, tecrübesizliğinden
yararlanarak onu aldatmayı da
kesin olarak yasaklar. Hatta o,
“Bizi aldatan bizden değildir.”3
esasını bir alış-veriş tezgâhında
gördüğü hilekârlığı bertaraf etmek için getirmiştir. Buna göre
alış-veriş yapan taraflar, ne aldıklarını, ne kadar aldıklarını,
hangi kaliteyi aldıklarını bilmek
zorundadırlar ve bunu soruşturma hakkına sahiptirler.
Borsanın Taşıdığı
Bazı Sakıncalar
Batı kökenli bir kavram olan
borsa, aslında devlet kontrolünde ticarî değere sahip malların
alınıp satıldığı devamlı pazarları
ifade eder. Önceleri, ticaret borsaları, sanayi borsaları, tarım
ürünleri borsaları ve altın borsası gibi borsalar şeklinde doğup gelişmişti. Ancak günümüzde, hisse senetleri gibi menkul
kıymetlerin alınıp satıldığı borsa öne çıkmış ve diğerlerini gölgede bırakmıştır.
Menkul kıymetlerin alınıp
satıldığı yere “menkul kıymetler
borsası” denilmektedir. Menkul
kıymet ifadesi içine, tamamen
faizli olan tahviller ve hazine bonoları girmektedir. Menkul kıymetler kapsamına girenlerden
birisi de “hisse senetleri”dir. Hazine bonosu ve tahvilin İslâm’a
göre haram olan fâizi kapsadıklarından dolayı alınıp satılmaları câiz değildir. Hisse senetlerinin durumu ise, helâl kazanç
sağlama yönteminde de kullanılmaları mümkün olduğu için
tartışmalıdır.
Günümüzde borsa olarak
tanımlanan şey, aslında menkul kıymetlerin ve hisse senetlerinin alınıp satıldığı pazarın adıdır. Borsaya hisse
senedi sürme hakkı, Ticaret
Kanunu’nun ilgili maddesine
göre, anonim şirketlere tanınmıştır. Anonim şirket, unvanı olan, esas sermayesi belirli
ve hisselere bölünmüş bir şirkettir. Bu şirket bir tüzel kişilik olup gerçek kişiler gibi, hak
ve sorumluluk sahibidir. Tüzel kişilik olan bu şirket, mülk
edinebilir, sözleşme yapabilir
ve sorumluluk altına girebilir.
Borçlarından yalnız mal varlığı
ile sorumludur. Ortakların so-
43
Sahabe Albümü
rumluluğu ise, sermaye payları oranındadır.
Borsa, modern toplum ve
ekonomilerde bir yatırım ve
para kazanma aracıdır. Kapitalist zihniyet ve onun hâkim olduğu ülkeler, uzun zamandan
beri yaptıkları planlarla borsayı
insanlığın gündemine taşıdılar
ve kolay yoldan para kazanma
yolu olarak reklam ettiler. Sermayesi olan insanlar için de bir
alternatif gibi gösterdiler. Ancak anonim şirketlerin ve borsanın işleyişinin taşıdığı bazı
belirsizlikler ve haksız uygulamalar İslâm âlimlerini bu konuda temkinli hareket etmeye
sevketti. Çünkü borsaya hisse
senedi süren anonim şirketlerin, İslâm’ın akitlerde olmasını istemediği fâiz başta olmak
üzere, “bozucu şartlar”a aldırış etmediği malumdur. Bunun
yanında bu şirketlerde yönetim
kurullarının ve genel kurulların mutlak hâkimiyetleri vardır. Bunlar, isterlerse kârdan
pay (temettü) dağıtmayabilir,
küçük ortakların haklarına el
koyar, onun payını düşürebilir, şirketin mal varlığını zimmetlerine geçirebilir, küçük
pay sahiplerinin şikâyet hakkını devre dışı bırakabilir. Bütün
bu olumsuzluklar borsada yaşanan ve şikâyet konusu yapılan hususlardır. Aynı zamanda
bunlar, İslâm’a, İslâm hukukuna ve İslâm iktisadına göre
haksızlık sayılan ve helâl kazancı olumsuz yönde etkileyen
hususlardır. Bu sebeple borsaya cevaz veren İslâm âlimleri
yanında cevaz vermeyenler de
vardır.
44
Mayıs 2013
Cevaz vermeyenlerin temel
gerekçesi, şudur: “Borsa yapı
olarak Müslümanların helâl kazanç yollarına tam olarak uymamakta ve belirsizlikler taşıdığı
için haram kazanca yol açmaktadır.” Câiz olduğunu söyleyenler ise görüşlerini şöyle gerekçelendirmişlerdir: “Şayet şirket
sermayesini belli hisselere ayırır, helâl olan işler yapar ve pay
sahiplerini kâr ve zarara ortak
ederse câiz olur.”
Temkinli Hareket
Etmek
O halde İslâm’a göre prensip
olarak hisse senedi almak ve bu
yolla ticaret ve yatırım yapmak
câizdir. Ancak bu durum mutlak olmayıp hisse senedinin şekline ve onu piyasaya süren şirketin ne alıp sattığına bağlıdır.
Buna göre hisse senedi çıkaran
şirket, fâiz, içki imali ve ticareti, karaborsacılık, hile, yalan ve
aldatma gibi dinen câiz olmayan
ve haram sayılan yollarla kazanç
sağlıyorsa onun hisse senedini almak câiz değildir. Nitekim
İslâm Fıkıh Akademisi, yaptığı toplantılarda şu sonuca varmıştır: “Kâr ve zarara endeksli
olarak çıkarılan hisse senetlerini almak câizdir. Ancak burada
helâllik, senedi çıkaran şirketin
ticarî işlem ve amaçlarının meşru olmasına bağlıdır.”
Aslında dinen alınıp satılması helâl olan işlerle meşgul olan
bir şirketin kârına haram bir şey
karışmışsa, bu şirketin hisse senedini elinde bulunduranlar haram karışan miktarı yaklaşık
olarak hesaplayıp –sevap bekle-
Bünyamin ERUL*
meden- ihtiyaç sahiplerine vermelidirler.
Hisse senetlerinin çeşitleri
vardır. Bunları kısaca şöyle ifade edebiliriz:
Tahvil ve hazine bonoları, birer faizli borç senedi olup alınıp
satılmaları câiz değildir. Kambiyo senetleri olan poliçe, bono ve
çekler, parayı veya borcu temsil eder. Üzerlerinde yazılı olan
değerden daha düşük değerle
alınıp satıldıkları için bu yolla
elde edilen kâr ve gelir fâizdir ve
helâl değildir.
Kâr ve zarar ortaklığı belgesi, burada önceden şart koşulan bir fâiz olmadığından alınıp
satılması câizdir. Gelir endeksli senet (Ges), devlete ait köprü, baraj ve oto yol gelirlerine ait
senetlerdir. Bunları bir anlamda
kâr ve zarara ortaklık senedi gibi
değerlendirip helâl ve câiz sayan
İslâm âlimleri vardır.
Sonuç olarak, gerçek mal
yerine kâğıtlara bir değer biçip
onları piyasaya sürerek para
kazanma esasına dayanan borsa ve hisse senedi gibi işlemler konusunda Müslümanların
temkinli hareket etmeleri daha
doğru bir yaklaşımdır. Bunlar
içerisinde ittifakla câiz olanları alıp satmak caiz iken, şüpheli olanlardan kaçınmak takvâya
daha uygundur.
Dipnot
*Prof. Dr.
1
2
3
4/Nisâ, 29; 53/Necm, 39.
Hâkim, II, 15; Heysemî, VIII, 167.
Müslim, Îmân 164, Fiten 16.
BİLAL B. HÂRİS (r.a)
Adı
: Bilal b. Hâris
mada Hz. Peygamber (s.a.v.)’in devesiyle
Künyesi
: Ebû Abdirrahmân
yarıştı ve kazandı.
Doğum yılı
: M. 602.
Ömrü
: 80 yaşlarında
Ölüm yılı
: H. 60.
Doğum yeri : Eş’âr
Baba adı
: Haris b. Usm b. Saîd el- Ölüm yeri
: Basra
Ölüm sebebi : Yaşlılık
Müzenî
Anne adı
: Tespit edilemedi
Hakkında
Eş(ler)i
: Tespit edilemedi
ona Medine’deki Akîk bölgesini vermişti.
Akrabaları
: Tespit edilemedi
Hadisleri
Oğulları
: Hâris, Abdurrahman, Yahya,
dilinden Müslümanların güvende oldu-
Kızları
: Tespit edilemedi
ğu kimsedir.” “Kişi Allah’ın hoşnut olaca-
Kabilesi
: Müzeyne
ğı öyle bir söz söyler ki, kendisiyle karşı-
: Hz. Peygamber (s.a.v.)
: “Müslüman, elinden ve
İslâm’a girişi : H. 5. senesi
laşacağı güne dek Allah’ın ne kadar büyük
Sohbet süresi : 5 yıl
bir hoşnutluk yazdığını tahmin bile ede-
Rivayeti
: 3-4
mez. Yine kişi Allah’ın öfkeleneceği öyle bir
Yaşadığı yer : Eş’âr, Medine, Basra
söz söyler ki, kendisiyle karşılaşacağı güne
Mesleği
: Koruculuk
dek Allah’ın ne kadar büyük bir gazap yaz-
Hicreti
: Medine
dığını tahmin bile edemez.” Savaşları
: Dûmetülcendel, Mekke’nin
Fethi, Kadisiye ve İfrikıyye
Görevleri
: Habercilik, sancaktarlık,
Fizikî yapı
: Tespit edilemedi
Mizacı
: Hareketli ve cevval idi.
Ayrıcalığı
: İyi bir biniciydi. Bir yarış-
Kaynaklar: İstîâb, I. 55; İsâbe, I. 326; Üsd, I.
128-129; DİA, VI. 153; Müsned, III, 469; İbn Sa’d,
Tabakât, I. 272, 291, 339.
*Prof. Dr.
45
Download