Başbakan Davutoğlu’nun 03 Mayıs 2016 tarihli grup toplantısında yaptığı konuşmanın tam metni Mayıs 03, 2016 - 1:56:00 Ülkemizin her bir köşesinden gelen AK yürekler, AK gönüller, değerli dava arkadaşlarım, sevgili misafirlerimiz, bizleri ekranları başında izlemekte olan aziz vatandaşlarım; sizleri sevgi, saygı ve muhabbetlerimle selamlıyorum. Sizlerin şahsınızda bütün vatandaşlarımızı hasretle, muhabbetle selamlıyorum. Sözlerimin hemen başında aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza şifa, ailelerine ve milletimize sabır ve metanet diliyorum. Sizlerle birlikte aynı davayı hizmet etmeyi hayatımın en büyük mazhariyeti sayıyorum. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan öncülüğünde 3 Kasım 2002’de milletimizden aldığı emaneti layıkıyla temsil eden AK Parti hareketinin bir mensubu olmaktan ve sizlerle aynı safta omuz omuza olmaktan büyük onur duyuyorum. Bu kadro büyük Türkiye davasını omuzlamış bir kadrodur. Sizler gibi doğru yol arkadaşlarıyla bütün şeytani odaklara karşı, bütün hile ve tuzaklara karşı Türkiye’nin hukukunu koruyan bu harekete hizmet etmekten daha kıymettar, daha değerli hiçbir şey yoktur. Hiç şüphesiz milyonların desteğiyle, milyonların rızasıyla, milyonların emeğiyle, milyonların gözyaşı ve dualarıyla var olan bu hareket, tüzüklerle, kurullarla, mevzuatla, prosedürle varlık kazanmış bir partiden çok daha fazlasıdır. Bu hareket bin yıllık kimliğimizle sürdüğümüz tarihi yürüyüşümüzün adıdır. Bu hareket her zaman söylediğim gibi nevzuhur bir hareket değil, 200 yıllık mücadelemizin zafer sembolüdür. Nesillerce ödenen bedellerin neticesidir AK Parti. Hiçbir tartışmaya, hiçbir hesaba, hiçbir makama kurban edilmeksizin korunacak en kıymetli emanetimizdir. AK Parti büyük bir davanın adıdır. Bu dava, yeryüzünün sorumluluğunu taşıyan, bütün mahlukata karşı kendini sorumlu sayan büyük ve onurlu Türkiye davasıdır. Türkiye ise sadece bizim ülkemiz, sadece bizim vatanımız, sadece bizim evimiz, yurdumuz değil, aynı zamanda yüz milyonlarca mazlumun yüzünü döndüğü umudun adresidir. Biz bu ülkeyi, bu vatanı, bu devleti büyük ödeyerek koruduk ve savunduk. Allah’ın izniyle kıyamete kadar burada bu vatanı hak etmiş olarak yaşayacağız. Bu ülke, adaletin ve merhametin yurdudur. Biz bu ülkeye, bu vatana, bu toprağa aşkla, imanla, sadakatle bağlı bir kadroyuz. Bu ülkeye hizmet etmekten daha ulvi bir dava, insanlığa hizmet etmekten daha yüksek bir makam ve mevki tanımıyoruz. Değerli arkadaşlarım, 3 Kasım 2002’yle 1 Kasım 2015 tarihleri arasında verilen destansı mücadelenin hangi badirelerden geçerek bugünlere geldiğini çok iyi biliyorsunuz. 2007 Cumhurbaşkanlığı krizini, 27 Nisan e-muhtırasını, AK Parti’ye açılan kapatma davasını, Gezi eylemlerini, 17-25 Aralık yargı darbesini, 6-7 Ekim olaylarını hatırlıyorsunuz. Bu zorlu dönemeçlerden Allah’a ve millete yaslanan kararlı ve dürüst bir siyasetle çıktığımızı hatırlıyorsunuz. Biz bu badireleri doğru yerde durmaya devam ederek, bu kadroların samimiyetine ve milletin desteğine güvenerek aştık. Biz bu kritik kavşakları milletin asli gündemini ıskalamayarak, siyaset mühendisliklerine prim vermeyerek dosdoğru bir siyasi kararlılıkla geçtik. AK Parti’nin milletin iradesinden doğan siyasetini engelleme çabaları bugün de aynı şekilde devam ediyor. 7 Haziran sonrasında AK Parti’nin artık sonu geldi diyerek sevinç çığlıkları atanları hatırlayınız. Onlar aslında Türkiye’nin 2002’den bu yana yazmakta olduğu büyük destanının son ermesine seviniyorlardı. Onlar aslında milli iradenin sesinin yeniden kesilebileceğine, siyasetin üzerinde yeniden vesayet hesapları yapılabilir hale gelmesine seviniyorlardı. Ama hepiniz gördünüz, şahit oldunuz, millet de şahit oldu, biz dik durduk ve heveslerini kursaklarında bıraktık. Bu ülkeyi hükümetsiz bırakmayız dedik, elimizi taşın altına koyduk. Diğer partiler görevden kaçarken biz milletin verdiği her görev başımızın üstündedir dedik ve bu yola baş koyduk. Normalde biraraya gelmesi imkansız terör örgütleri bir yerden düğmeye basılmış gibi eşzamanlı olarak harekete geçtiler. Sadece bu ülkenin insanlarına saldırmadılar, ülkemizin istikrarına, insanlarımızın kardeşliğine saldırdılar. Bizi 78 milyonluk bir aile yapan birliğimize, dirliğimize saldırdılar. Bu saldırılara karşı dimdik durduk ve dedik ki, Türkiye sahipsiz değildir, terör örgütlerinin bu ülkeyi esir almasına asla izin vermeyiz. Biz bir Seçim Hükümetiyiz, bizim görevimiz ülkeyi seçime götürmekle sınırlı demedik… 1 Kasım bütün bir milletin bizimle olduğunu gösterdi, Allah razı olsun. Salonu dolduran bütün misafirlerimize tekrar tekrar teşekkür ediyorum. Mademki Türkiye saldırı altındadır, karışlarına çıkmak bizim görevimiz dedi. Milletimiz AK Parti’nin Türkiye’nin yegane siyasi umudu olduğunu bir kere daha gördü. AK Parti’nin Türkiye için siyaset yapan, ülkeyi yönetme sorumluluğunu sonuna kadar hisseden ve bunun gereğini cesaretle yapan yegane parti olduğunu bir kere daha takdir etti ve 1 Kasım’da milletin oylarıyla bir destan yazdık, hep beraber yazdık bu destanı, milletimiz bir kere daha AK Parti dedi. Bunu sizler başardınız, bizler başardık, memleket şuuruyla, hizmet aşkıyla, sorumluluk duygusuyla ve ilkeli siyasetimizle kazandık. Bunu ülkemize hizmet etmek konusundaki samimiyetimizle kazandık. Seçimde milletimize 2002’den bu yana sürdürdüğümüz atılımları daha ileri seviyelere taşıyacak yeni reformların sözünü verdik. Milletimiz bize inandı, biz de sözümün arkasında durarak 3 ay gibi kısa bir zaman içinde bütün vaatlerimizi yerine getirdik. Türkiye’ye yakışan, özgürlükçü, demokratik, adil bir anayasa sözü verdik, inşallah bu sözümüzün de gereğini yerine getireceğiz. AK Parti verdiği hiçbir sözden kaçmamıştır, kaçmaz. Başka partiler seçimden önce söyler, sonra unutur ama, AK Parti millete verdiği hiçbir sözü unutmaz. Allah’a şükürler olsun, bugüne kadar milletimize mahcup olmadık, inşallah bundan sonra da mahcup olmayacağız. Değerli dava arkadaşlarım, bölgemiz ve ülkemiz kritik bir dönemden geçiyor. Ülkeler iç çatışmalar ile yok ediliyor, ahlaksız bir çıkar çatışmasının sonucu olarak insanlar kıyıma uğratılıyor. Moğol saldırıları, Haçlı saldırıları ve Birinci Dünya Savaşı esnasında yaşanan acılardan daha fazla acı yaşanıyor, katliam gerçekleştiriliyor. Bugüne kadar bölgemizin zenginliği olan farklılıklar birer iç çatışmaya dönüştürülüyor ve bölgenin geleceğini yok edecek nifak tohumları ekiliyor. Paravan örgütler bu çatışmanın tarafı haline getirilerek bu sürece taşeronluk yapıyor. Adları, ideolojileri farklı görünse de hepsi bu fitnenin içinde birer hizmetkar görevi ifade ediyor. Bu yüzden bölgenin tek istikrar adası olan Türkiye’yi hedef alıyor. Türkiye’yi de bir şiddet sarmalının içine çekmek, bir kaos oluşturmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Allah’a hamdolsun, Türkiye tüm bu kirli, kanlı ve ahlaksız saldırılara karşı hak ettiği cevabı verebilecek güçtedir, çünkü AK Parti iktidardadır. Milletimiz müsterih olsun, Türkiye’de güçlü bir devlet, istikrarlı bir Hükümet var. Yapılan her saldırı bizi derinden üzse de, canımızı acıtsa da emin olun hak ettikleri cevabı alıyorlar, yaptıkları saldırılar asla yanlarına kalmıyor. 7 Haziran sonrası ortaya çıkan siyasi tablo karşısında kanlı ellerini ovuşturarak harekete geçen şer odakları bugüne kadar hak ettikleri cevabı aldılar, almaya da devam edecekler. Değerli dava arkadaşlarım, bu hareketin en önemli hasleti, Anadolu’yu kucaklaması, Anadolu’nun, Trakya’nın, Mezopotamya’nın, Kafkasya’nın çocuklarını birleştirmesidir. Bu hareketin en önemli özelliği, başından sonuna yerli ve milli olmasıdır, tepeden tırnağa ayaklarının bu topraklara basmasıdır. Bize her türlü eleştiriyi getirebilirler, olabilir, her iktidarın doğruları kadar yanlışları da olabilir. Ama bizim bu topraklara aşkımızı, bu milletle aramızdaki bağı asla sorgulayamazlar. Bizim… Kastamonu’ya da, Dadaşlara da, Mersin’e de, Bursa’ya da, bütün illerimize teşekkür ediyorum. Her birinizle 7 Haziran, 1 Kasım öncesi yaptığım mitingleri tek tek şimdi gözümün önünde hatırlıyorum, nasıl meydanları doldurduğunuzu, nasıl biz yürekten bağlı olduğunuzu hepinizin biliyorum. Tek tek saymak çok vakit alır, am biliniz ki yüreğim hepinizin yanındadır. Biz de sizi seviyoruz, Allah razı olsun. Bizim Türkiye sevdamız onların fitnelerini de boğar, kendilerini de boğar Allah’ın izniyle. Bizim Türkiye sevdamız onların korkak, yüzsüz, anonim, kişiliksiz ve karaktersiz saldırılarından zerre miktar etkilenmez. AK Parti milletle siyaset yapan geleneğin son halkasıdır ve hamdolsun milletten aldığı destekle eski Türkiye defterini kapatmıştır. Eski Türkiye defterini yeniden açmayı hedefleyen sanal şartlan ve müfterilerin Türkiye’ye ameliyat yapmasına da müsaade etmeyecektir. Maskeli tetikçilerin, siyaseti desise ve ayak oyunu zannedenlerin her türlü fitne ve fesadından geçmişte olduğu gibi bugün de bizleri Rabbimiz korusun. Bizler küresel odakların ameliyat girişimlerine, tefrika tohumlarına pabuç bırakmadık, Allah’ın izniyle küresel güçlerin çakma yerli versiyonlara da asla bırakmayız. AK kadınlarımıza, Antalya’ya, bütün misafirlere tekrar tekrar teşekkür ediyorum. Bizler gözümüzü Türkiye’nin büyük hedeflerine dikmişiz. Birileri iftira ve kumpaslarla uğraşırken biz milletimize daha fazla hizmet etmek için koşturuyoruz. Ülkemizin, milletimizin ihtiyaç duyduğu reformları, atılımları birer birer hayata geçiriyoruz. Her hafta ülkemizin farklı bir ilinde iktidarımızın hizmet nişanesi olan onlarca açılışlar yapıyoruz. Hiçbir elimize elimiz boş gitmiyoruz. Mardin’e Eylem Planımızla gittik, Diyarbakır’a projelerimizle gittik, Van’a, Bingöl’e, Manisa’ya, Düzce’ye, Antalya’ya, Muş’a toplu açılışlarla gittik. Türkiye’nin her yerinde dev yatırılar yapıyor, büyük eserler kazandırıyoruz. Her hafta milletimizle kucaklaşıyor, kuzeyi güneyle, doğuyu batıyla buluşturuyoruz. İşte Cumartesi günü Muş’taydık, Muş’a sembolik bir günde, Kurtuluşunun Yıl Dönümünde 1 milyar 28 milyon lira değerindeki 171 tesisimizin açılışıyla taçlandırmak üzere gittik. Muş’ta da, Varto’da da milletimizle kucaklaştık. Özellikle Varto’da, hani şimdi Mecliste terör yapan bazı danışman kılıklı adamların artık burası kurtarıldı diye ilan ettikleri Varto var ya Ağustos ayında, elhamdülillah, her sokağına adım attım, oradaki her kardeşimle buluştum, çocuklarımızla kucaklaştım, gençlerimizle top oynadım. Ve tek bir şeyi gösterdim, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Varto’dadır ve Türkiye’nin her yerinde hiçbir engel olmadan milletle buluşur. Teşekkür ediyorum. Bir Antalya bir Tekirdağ, bir Bursa bir Erzurum, Türkiye’nin doğusu-batısı, Gelibolu, Çanakkale burada. Hepinize teşekkür ediyorum. Hiçbir şehrimiz, hiçbir insanımız mağduriyet yaşamasın, devletin hizmetlerinden mahrum kalmasın istiyoruz. Bunun için çalışıyoruz, bunun için projeler başlatıyoruz, yatırımlar yapıyoruz. Türkiye ekonomisini 14 yılda şaha kaldırdık, Türkiye’yi küresel ekonomide yukarılara taşıdık. Üretimden istihdama, dış ticaretten yatırıma topyekun bir kalkınma yaşadık. Tüm karamsar senaryolara rağmen bu kalkınma, bu şahlanış devam ediyor, devam edecek Allah’ın izniyle. 2015 yılında beklentilerin üstünde gerçekleştirdiğimiz büyüme piyasalara can verdi, ümit verdi, yerli ve yabancı yatırımcının Türkiye’nin potansiyeline olan güveni daha da arttı. Bakınız, 2016 yılının ilk 3 ayında yabancı yatırımcı toplamda 2,6 milyar doların üzerinde menkul kıymet alımı yaptı. Sanayi üretim endeksi aylardır yüzümüzü güldürüyor. Türkiye’yi 34 yılın ardından tek haneli enflasyonla biz tanıştırdık ve enflasyonla mücadeleyi kararlılıkla sürdürüyoruz. Mart ayı enflasyon oranı piyasa beklentilerin de altında gelmişti. Burada, ben bu kürsüde bu enflasyon daha da düşecek demiştim, elhamdülillah öyle de oldu, Nisan ayında enflasyon yüzde 6,50 seviyesine kadar düştü. Değerli arkadaşlar, bu son 3 yılın en düşük seviyesidir. Bu istikrarın, kararlılığın, AK Parti hükümetlerinin işini ne kadar ciddiyetle yaptığının bir göstergesidir. Bu istikrar, bu kararlılık devam edecek. Ülkemizi daha da kalkındıracak reformları bir bir hayata geçireceğiz. Bu güzel ülkeyi küresel ekonominin en önemli aktörlerinden biri yapacağız. Bu aziz milletin refahını, huzurunu daha arttıracağız. Birileri bizi yolumuzdan alı koymak için sığ gündemlere hapsetmeye çalışıyor olabilir, biz bunlara takılarak yolumuzdan geri kalmayacağız, bizi yavaşlatmalarına asla izin vermeyeceğiz. İcraatlarımıza, milletimizle kucaklaşmaya, milletimiz için koşturmaya durmaksızın devam edeceğiz. Biz, bir davanın, bir idealin siyasetini yapıyoruz. Bu dava, bu ülkenin, bu toprakların istiklal davasıdır. Sadece ve sadece Türkiye için siyaset yapıyoruz. Sadece ve sadece milletimizin refahı ve huzuru için siyaset yapıyoruz. Dünyanın her yerine Türkiye’nin tezlerini ve imkanlarını anlatıyoruz. Dünyanın her yerinde vatandaşlarımızın itibarını yükseltmek için çalışıyoruz. Yeryüzünün bütün mazlumları için Türkiye artık bir umut halinde büyüyor. Zulme uğrayan, haksızlığa uğrayan, adalet ve merhamet bekleyen, ya Rab, katından bize bir yardımcı gönder diyen bütün insanlar adına hak ve adalet mücadelesi veriyoruz. Aziz kardeşlerim, İstanbul AKSEM’de AK Parti hareketinin felsefesi ve uygulama esaslarını şu 10 madde altında özetlemiştim. Müsaadenizle burada da, tam da bu özel günlerde kısaca bu maddeleri sizlere hatırlatmak istiyorum. Bir; AK Parti kadim bir hareketin bugünkü sözcüsüdür. İki; AK Parti milli ve demokratik değerleri özümsemiş, öncülük yapmış bir partidir. Üç; mazlum coğrafyaların halklarının sözcüsüdür, öncüsüdür. Dört; AK Parti bütün insanlığa mesajı olan özgürlük ve adaleti bütün dünyaya sathında savunan evrensel bir partidir. Beş; AK Parti bütün bu ilkeleri harekete geçirecek olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne yeni bir vizyon teklif eden ve bu vizyonu hayata geçiren partidir. Altı; AK Parti ahlaki olan, ahlakı siyasetin özü olarak gören bir ahlak hareketedir. Yedi: AK Parti bir gönül ve muhabbet hareketidir. Sekiz; AK Parti bir ortak akıl hareketidir. Dokuz: AK Parti edebi esas alan, mahviyeti öne çıkaran bir nezaket, nezahet hareketidir. On; AK Parti yürüdüğü zaman arşı titreten disiplinli bir teşkilatın adıdır. Değerli arkadaşlar; AK Parti güçlü bir geleneğe, güçlü bir medeniyet birikimine sahip köklü bir hareketin adıdır. Bir dava partisidir, bir misyon hareketidir. Milletimiz için AK Parti istikrar demektir, güçlü ve müreffeh bir ülke demektir. Ülkemizin içinden geçtiği koşullar AK Parti’nin varlığını daha da anlamlı kılmakta, AK Parti kadrolarının omuzlarındaki sorumluluğu daha da artırmaktadır. İşte muhalefetin hali ortada, artık onlardan Türkiye’nin geleceği için hayırlı bir söz duymayı beklemiyoruz, bir katkı vermelerini beklemiyoruz. Yeni anayasa için kendi tabanlarına verdikleri sözü bile tutmuyorlar. HDP, ahlaksız bir şiddeti, insanlarımızı hedef alan bir şiddeti halen savunmaya Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde dahi uygulamaya kalkışıyor. Şehirlerimizi yangın yerine çevirenlere selam göndermeye devam ediyor. Kendilerinin en çok oyu alarak yerel yönetimlerin kendilerinde olduğu şehirlere bile ihanet ediyorlar. İnsanların kendilerine verdiği oylara ihanet ederek bölgesel taşeronluğu tescillenmiş eli kanlı bir örgütün sözcülüğünü yapmaya devam ediyorlar. Dokunulmazlık konusu açıldığında mangalda kül bırakmayan ucuz kahramanlar, şimdi süreci engellemek için milletvekillerimize saldırıyor, pespayeliğin her türlüsünü sergiliyorlar. Gerilimi de tırmandırmaya çalışarak iyice çirkinleşiyor, iyice kendilerini tüketiyorlar. Kendilerini tükenirken siyaseti de tüketme ve Meclis çatısını kavganın, kargaşanın, çözümsüzlüğün adresi gibi gösterme gayreti içindeler. Şundan hiç şüpheniz olmasın: Diyarbakır Ulu Cami’nin kardeşi Bursa Ulu Cami’yi kana bulamak isteyen cani terör örgütünü destekleyen herkese dokunulacaktır, mutlaka dokunulacaktır, hiçbir yere kaçamazlar. Buradan bu saldırı esnasında Bursa Ulu Cami civarında vakur bir şekilde dimdik ayakta duran Osman Gazi’nin torunlarını da, Bursalılara da selam ediyorum. Camileri kana bulamaya teşebbüs eden bir örgüt bu coğrafyaya, bu topraklara ait olamaz. Bunları savunanlar da bu topraklara, bu millete ait olamaz. Ancak ve ancak yabancı unsurların maşası, taşeronu olabilir. Biz de o yabancı unsurların maşalarına nasıl dokunulacağını gayet iyi biliyor, gerekeni yapıyoruz. Bu maşalara gereken dersi veren, Meclis çatısı altında zorbalığa geçit vermeyen AK Parti Grubumuzu yürekten tebrik ediyorum, siz dün bir destan yazdınız. Değerli kardeşlerim; CHP ve HDP aynı sistematik çabanın içindeler. Siyasetten ümitlerini kesip istikrarsızlıktan medet umar hale gelmişler. Ülkemizin ana muhalefet partisinin görüntüsü siyasi bir komediden giderek bir siyasi drama, bir siyasi trajediye dönüşüyor. Ülkemiz için katkı verecek hiçbir değer, hiçbir söylem üretmiyorlar. Çaresizlik içinde hakaret ve iftiraya başvuruyorlar. Sayın Kılıçdaroğlu’nun söylemlerindeki tutarsızlık parti tabanını bile rahatsız eder hale gelmiş durumda. Bir gün Türkiye’yi kuran parti olmaktan bahsediyor, ertesi gün Türkiye’yi iftiralar eşliğinde dışarıya şikayet ediyor. Bir gün paralel yapının sözcüsü oluyor, bir gün hendek kazanlara, çukur kazanlara, barikat kuranlara arkadaş diyor. Partisinden bazı milletvekilleri teröre destek çıkıyor, ama o sesini bile çıkaramıyor. Galiba o milletvekilleri CHP içinde Sayın Kılıçdaroğlu’nun müdahil olamadığı bir denklemle varlıklarını sürdürüyorlar. Kılıçdaroğlu ne zaman konuşsa olumsuz ve karamsar bir dil kullanıyor. Aksi defaatle kanıtlanmış iftiraları tekrar tekrar gündeme getirerek gerçeğe ihanet ediyor. Toplumu korkutuyor, ayrıştırıcı bir dil kullanıyor. Karşı karşıya olduğumuz şeyin adı çok nettir arkadaşlar. Bu kadar tutarsızlığın adı ancak siyasal şizofrenidir, hastalıklı bir zihniyetin ürünüdür. En ağır ifadeleri kullanıp, hakaret edip sonra da Türkiye kutuplaşıyor diye konuşmasına devam etmek, sadece siyasal şizofreniyle izah edilebilir. Aziz kardeşlerim, değerli dava arkadaşlarım; biz buradan ülkemizin her köşesindeki 81 vilayetimizdeki mahalle teşkilatındaki kardeşlerime kadar bütün teşkilatımıza ve bize gönül veren bütün üyelerimize 10 milyonu aşkın ve bize 1 Kasım’da oy veren 24 milyona yakın vatandaşımıza hitaben tekrar söylüyorum; biz başka partiler gibi değiliz, başka siyasi kadrolar gibi değiliz. Biz siyasi menfaatlerinin peşinde koşanlardan değiliz. Bu harekete kazanmak için katılanlar bunu bilmezler. Bu kervana yüklerini tutmak için dahil olanlar ne bu lisanı bilirler, ne bu manaya aşinadırlar. Bizim derdimiz; Türkiye’yi hedeflerine ulaştırmak, bu milletin yüzünü güldürmek, gönül rızasını almaktır. Türkiye’nin yeni nesillerine doğru olmaktır bizim davamız. Bu hizmet bayrağını AK Parti’nin tarihi misyonunun hakkını vererek liyakatle taşıyabilmektir. Biz bunun için bu yüce çatı altındayız. Biz bunun için seçimler bitmiş olmasına rağmen ülkenin her yerinde meydanlarındayız, her sokaktayız, her hanedeyiz, ama en önemlisi her vatandaşımızın gönlündeyiz. İnandığımız doğrulardan, lekesiz ve temiz siyasetten, milletimizin hiçbir ferdini ayrı gayrı görmeksizin adil ve güçlü Türkiye’yi değerlerimize yaslanarak inşa etmekten geri durmayacağız. Diyarbekirli Sait Paşa ne güzel söylemiş: “Korkma düşmandan ki ateş olsa yandırmaz seni, Müstakim ol, Hazreti Allah utandırmaz seni.” Müstakim olduk, müstakim oluyoruz, müstakim olmaya devam ediyoruz, Allah sıratı müstakimden ayırmasın. Bütün bu dava, bütün bu faaliyetler, bütün bu teşkilatlar, bütün bu toplantılar, bütün bu tüzükler, bütün bu kurallar sadece sıratı müstakim üzere olmak içindir. Onun önüne geçen hiçbir kural, önüne geçen hiçbir kurul, onun önüne geçen hiçbir anlayışı kabul etmiyoruz. Allah sıratı müstakimden ayırmasın. Biz bu şiara sahip çıkacak, karşımıza yedi düvel çıksa, söz konusu ortak ilkelerimizse asla boyun eğmeyeceğiz. Milletin emanetini taşımakta olduğumuzu asla unutmayacağız. Bu ülkenin gençlerin hayallerini gerçeğe dönüştürmenin boynumuza borç olduğunu asla aklımızdan çıkarmayacağız. Birileri bizim kuşağımızın gençlik hayallerini çaldı, biz şimdi birilerinin gençlerimizin hayallerini yine çalmasına müsaade etmeyeceğiz. Zerre kadar hayrın da, zerre kadar şerrin de hesabının tutulmakta olduğunun şuuruyla hareket edeceğiz. Ülkemize, milletimize, bizi biz yapan değerlerimize ihanet etmeyeceğiz, edenlere de izin vermeyeceğiz. Silopi’de kulağıma eğilip bizi yalnız bırakmayın diyen yaşlı amca da, Bergama’da yağmur altında saatlerce bekledikten sonra ellerini semaya açıp dua eden yaşlı teyze de, dünyanın dört yanında bu hareketin başarısı için dua eden, umudunu AK Parti’ye bağlayan milyonlar da merak etmesin. Nefsimi ayaklar altına alırım, bir fanin terk etmeyeceği düşünülen her makamı elimin tersiyle iterim, ama asla bu kutlu hareketteki hiçbir dava arkadaşımın kalbini kırmam, dünya mazlumlarının tek umudu olan bu AK harekete zarar görmesine, bu AK yürekli kadroların üzülmesine, yeise düşmesine asla izin vermem. Bugün herkes imtihandadır, herkes kendi imtihanını verecek. Biz sadece bir tek dosya tutana inanırız; şu sağ ve sol omuzumuzda dosya tutanlar var ya, onlar hakkı yazsınlar, gerisi ne yazarsa yazsın. Biz onlar için geldik, biz onların tuttukları dosyalar için yaşıyorum. Son nefeste onların hakkımızda hayır şehadet etmesi için gayret sarf ediyoruz. Son nefesimize kadar bu dosyaların hayır içinde olması için Rabbime niyazda bulunacağım. Kim ne fitne yaparsa yapsın, kim ne üretirse üretsin. Kim ne yazarsa yazsın arkadaşlar, hepimiz önce bu iki dosya yazıcının dosyasından korkalım, Allah’tan korkalım, başka hiçbir şeyden korkmayalım. Allah bizi bu millete mahcup etmesin. Bu hissiyatla bütün Müslümanların mübarek Miraç Kandilini tebrik ediyorum. Bu mübarek vakitlerde Suriye’de, Irak’ta, Filistin’de, hele hele Miracın gerçekleştiği Mescid-i Aksa’da ve dünyanın her köşesinde zorluklar yaşayan mazlumlara dua edelim. Allah ülkemize merhametiyle muamele etsin, dirlik ve düzenimizle muamele etsin, Allah hiçbirimizi kendi heva ve hevesine zebun olanlardan eylemesin. Allah bizi ülkemize, vatanımıza, milletimize hizmetten alı koymasın, sıratı müstakimden ayırmasın. Ne güzel söylemişler, tekrar söylüyorum: “Vakitler hayrola, hayırlar fethola, şerler defola. Allah yar ve yardımcımız olsun.