َلَ وَاعْتَصِ مُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَم۪يعاً وَ تَفَرَّقُوا

advertisement
Nisan-1985
İSLAM DİNİNE BAYRAKTARLIK VE
YAYILMASINA ÖNCÜLÜK EDEN TÜRK
MİLLETİ PARÇALANMAK İSTENİYOR
Abdurrahman KAHYAOĞLU
َ‫موا ِب َحبْ ِل ال ّٰل ِه َج ۪ميعاً َوَل‬
ِ ‫اع َت‬
ْ ‫َو‬
ُ ‫ص‬
‫َت َف َّر ُقوا‬
(Al-i İmran: 103)
Muhterem Müslümanlar,
Asırlarca üç kıtada hâkimiyet kuran, en önemli
denizlerle adalara ulaşan ve böylece İslam Dinine yıllar
boyunca bayraktarlık yapan, O'nun yayılmasına öncülük
eden yüce milletimiz, dün olduğu gibi, bugün de
parçalanmak istenmektedir.
Avrupa, Asya ve Afrika milletlerini şecaat ve
cesaretiyle uzun zaman titretmiş bulunan milletimiz,
İslam adına, insan için verilmesi gereken en güzel
yaşayış ve davranış biçimini de vermiştir. Ecdadımız
sahip olduğu dürüstlük, mertlik ve insan haklarına
adaletle muamele gibi, güzel hasletleriyle gönülleri
fethetmiş, ruhlara tesir etmesini bilmiştir. Temizliğin,
doğruluğun, karşılıklı saygı ve sevginin, Allah için
sevmenin, Allah için yardımlaşmanın en güzel örneğini
vermiş olan bu yüce millet, bu hasletlerini, hiç şüphesiz
ki İslam'ın güzellikleriyle kazanmıştır, İslamlığı kabul
ile başlayan bu örnek yaşayış, asırlarca birlik ve
beraberliğin tesisi ile kardeşlik ruhunun canlı
tutulmasıyla, bugüne kadar gelebilmiştir. Bundan sonra
da bu birlik ve beraberliğin sürdürülmesi, ordu millet
kaynaşması, bayrak, sancak ve Vatan sevgisinin toplu
bir şekilde yüreklerde çarptırılması ile sürdürülecektir.
Aziz Müslümanlar,
Şu hakikati hiçbir zaman hatırdan çıkarmamalıyız.
Vatan, bayrak ve minarelerden yükselen ezan sesleri,
devamlı kalsın istiyorsak ki hiç şüphesiz istiyoruz bu
ancak birbirimizi sevmemiz, birlik ve beraberlik
içerisinde içteki ve dıştaki düşmanlarımıza karşı
yekvücut olmamızla mümkün olabilecektir. Bu güzel
gerçek, bakınız İstiklal Marşımızda nasıl ifade ediliyor:
"Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda
Canı, cananı bütün varımı alsın da Hüda
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda"
Vatan olmadan hür yaşamak mümkün müdür?
Vatan olmadan imanın gereği, bütün ibadetlerimizi
serbestçe yapabilmemiz mümkün müdür? İşte bunun
içindir ki binlerce şehit kanı akıtılmıştır bu cennet vatan
için.
Muhterem Müminler,
İslam Dinine asırlar boyunca öncülük eden yüce
milletimiz, bakınız ilhamını tarihin hangi canlı
sahnelerinden almıştır. Sene 1071, Ağustos ayının 28'i.
Gün mübarek cuma günü. Malazgirt Savaşının cereyan
ettiği bu cuma gününde İslam memleketlerinin
minberlerinden okunan hutbede şöyle deniyordu:
"Allah'ım, Müslüman Türkün sancağını yükselt.
Ordusunu meleklerinle destekle, niyet ve azmini hayır
ve başarıyla neticelendir. Çünkü O, senin rızan için
senin yoluna düştü, rahatını terk etti, malı ve canı ile
buyruklarına uymaya yöneldi. O'na zafer kısmet eyle.
O'nun şerefli olarak düşmanlarını mahvetmesi, sancağını
yükseltip zaferlerin en son derecesine erişmesi için
Allah'a dua ve niyazda bulununuz. Allah'ım, O'nun
bütün güçlüklerini kolaylaştır ve şirki O'nun önünde
boyun eğdir." İşte yapılan bu dua ve niyazlar orduyu
zafere götürüyordu.
Nihayet aynı iman vecdi içerisinde yola çıkan ve
Resulullah'ın müjdelediği mübarek ordu olma şerefine
nail olmak için, kahramanca çarpışan ecdadımız,
İstanbul'un fethini gerçekleştirmiş ve dokuz asırdan beri
İslam Âlemi'nin en büyük düşmanı olan Bizans
İmparatorluğu'na son vermiştir. Bu önemli tarihi hadise
aynı zamanda orta çağın sonu ve yeniçağın da başlangıcı
olmuştur. Şanlı tarihimizi tetkik ettiğimiz zaman bu ve
buna benzer nice ibretli ve şerefli sayfalar göreceğiz.
Aziz Müslümanlar,
1071 tarihinden başlayarak bin seneye yakın bir
süredir. Anadolu'da yaşayan milletimiz, 26 Ağustos
Başkumandanlık Meydan Muharebesi'nden sonra
Türkiye Cumhuriyeti olarak tarihteki şerefli yerini
almıştır.
Bu cennet vatan topraklan üzerinde huzurla
yaşamamızı çekemeyen çeşitli grupların, bölücü
mihrakların olduğu artık bilinen bir gerçektir. Düşmanın
taktiği önce parçalamak sonra da yutmak şeklindedir. Bu
asırlar boyunca da böyle olmuştur. Bir milleti yıkmak
için dışardan güç yetiremeyen mihraklar onu içten
bölmek, fertlerini birbirine düşürmek, şu'cu veya bu'cu
şeklindeki bölücü sloganlarla ayırarak parçalamak ve
yutmak gayreti içerisindedirler. Aklı başında olan
insanlar bu oyunları ve tezgâhtarlarını çok iyi tanırlar ve
aldanmazlar. Birlik ve beraberlik şuuru ile vatanlarını
maddeten ve manen korumanın önemini idrak ederek
dikkatli bulunurlar.
Muhterem Müminler,
Hutbemizin başında serlevha halinde sunduğumuz
ayeti kerimede Cenab-ı Hak, "Hepiniz toptan Allah'ın
habli metinine (Yüce Kur'an'ına) sımsıkı sarılın.
Parçalanmayın" 1 buyurmakla, Resulullah (s.a.v.) da
"Müslüman, Müslümanın kardeşidir" demekle İslam'a
hizmet vermiş olan Müminleri asırlar öncesinden birliğe
ve beraberliğe çağırmaktadırlar.
Şunu unutmayalım ki, Müslüman Türk milletinin
hayatiyeti, huzurlu yaşayışı ancak ve ancak birlik ve
beraberlik ile düşmanların oyununa gelmeden kardeşlik
şuuru içerisinde olmakla, millet ve devlet olarak
birbirimize sahip çıkmakla mümkün olacaktır.
1
Âl-i İmran, 103.
Download