Ekim-1998 MİLLETİMİZ İSTENİYOR PARÇALANMAK ّ ٰ ص ُموا بِ َحب ِْل للاِ َج ۪ميعا َو َل ِ ََوا ْعت تَفَ َّرقُوا (Al-i İmran: 3/103) Muhterem Müslümanlar! Asırlarca üç kıtada hâkimiyet kuran, en önemli denizlerle adalara ulaşan ve İslam Dini'ne yıllar boyunca hizmet eden yüce milletimiz, dün olduğu gibi bugün de parçalanmak istenmektedir. Dünya milletlerine insanlık anlayışıyla örnek olmuş olan milletimiz, dünya üzerinde insan için verilmesi gereken en güzel yaşayış ve davranış biçimini İslam adına sergilemiş bir millettir. Ecdadımız sahip olduğu mertlik, dürüstlük ve insan haklarına adaletle muamele gibi, güzel hasletleriyle gönülleri fetheylemiş, ruhlara tesir etmesini bilmiştir. Temizliğin, doğruluğun, karşılıklı saygı ve sevginin, Allah için sevmenin, Allah için yardımlaşmanın en güzel örneğini vermiş olan bu yüce millet, bu hasletlerini, hiç şüphesiz ki İslam’ın güzellikleriyle kazanmıştır. İslamlığı kabul ile başlayan bu örnek yaşayış, asırlarca birlik ve beraberliğin tesisi ve toplum içinde kardeşlik ruhunun canlı tutulmasıyla bugüne kadar gelebilmiştir. Bundan sonra da bu birlik ve beraberliğin sürdürülmesi Devlet-Millet kaynaşması, Bayrak, Sancak ve Vatan sevgisinin toplu bir şekilde yüreklerde hissedilmesiyle sürdürülecektir. Aziz Müslümanlar! Gerçek böyle iken ne hazindir ki; ülkemizin milli bütünlüğü ve güvenliğine karşı eylemlerde bulunan bölücü terör örgütü, İslami inanç ve itikat esaslarıyla bağdaşmayan eylemleriyle; yolları kesmekte, köyleri basmakta, çocuk, ihtiyar, kadın demeden masum insanlarımızı acımasızca öldürmekte ve her türlü zararı vermektedir. Gerçek huzurumuz; bu konuda uyanık olmamıza ve dayanışma içerisinde bulunmamıza bağlı bulunmaktadır. Değerli Mü'minler! Şu hakikati hiçbir zaman hatırdan çıkarmamalıyız. Vatan, Bayrak ve minarelerden yükselen ezan sesleri devamlı kalsın istiyorsak-ki hiç şüphesiz istiyoruz- bu ancak birbirimizi sevmemiz, birlik ve beraberlik içerisinde içteki ve dıştaki düşmanlarımıza karşı yek-vücut olmamızla mümkün olabilecektir. Bu güzel gerçek, İstiklâl Marşımızda bakınız nasıl ifade ediliyor: "Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda... Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda.../ Canı, cananı bütün varımı alsın da Hûda/ Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda" Vatan olmadan hür yaşamak mümkün müdür? Vatan olmadan ibadetlerimizi serbestçe yapabilmemiz, gönül huzuruna ermemiz mümkün müdür? işte bunun içindir ki binlerce şehit kanları akıtılmıştır bu cennet vatan için... Aziz Müslümanlar! 1071 tarihinden başlayarak Anadolu'da yaşamaya başlayan milletimiz, 26 Ağustos Başkumandanlık Meydan Muharebesi'nden sonra Türkiye Cumhuriyeti olarak tarihteki şerefli yerini almıştır. Bu cennet vatan toprakları üzerinde huzurla yaşamamızı çekemeyen çeşitli grupların, bölücü mihrakların olduğu artık bilinen bir gerçektir. Düşmanın taktiği önce parçalamak sonra yutmak şeklindedir. Bu asırlar boyunca da böyle olmuştur. Bir milleti yıkmak için dışarıdan güç yetiremeyen mihraklar onu içten bölmek, fertlerini birbirine düşürmek, sucu veya bucu şeklinde bölücü sloganlarla ayırarak parçalamak ve yutmak gayreti içerisindedirler. Aklı başında olan insanlar bu oyunları ve tezgâhlarını çok iyi tanırlar ve aldanmazlar. Birlik ve beraberlik şuuru ile vatanlarını maddeten ve manen korumanın önemini idrak ederek dikkatli bulunurlar. Muhterem Mü'minler! Hutbemizin başında serlevha halinde sunduğumuz ayet-i kerimede Cenab-ı Hak "Hepiniz toptan Allah'ın habl-i metinine (Yüce Kur'an) sımsıkı sarılın. Parçalanmayın." buyurmakla, Resulullah (s.a.v.) de; "Müslüman Müslüman'ın kardeşidir," demekle Mü'minleri kaynaşmaya, kucaklaşmaya ve asırlar öncesinden birlik ve beraberliğe çağırmaktadırlar. Şunu unutmayalım ki bu asil Milletin hayatiyeti huzurlu yaşayışı; ancak ve ancak birlik ve beraberlik içerisinde düşmanların oyununa gelmeden kardeşlik şuuru ile millet ve devlet olarak birbirimize sahip çıkmakla mümkün olacaktır.