tc gazġ ünġversġtesġ sosyal bġlġmler enstġtüsü ġktġsat anabġlġm

advertisement
T.C.
GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ
SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ
ĠKTĠSAT ANABĠLĠM DALI
ĠKTĠSAT POLĠTĠKASI BĠLĠM DALI
TÜRKĠYE’DE BELEDĠYE BORÇLARININ GENEL BÜTÇEYE
ETKĠLERĠ: 1980–2009 DÖNEMĠ ANALĠZĠ
YÜKSEK LĠSANS TEZĠ
Hazırlayan
AHMET KAZAN
Tez DanıĢmanı
Prof. Dr. M. NECAT COġKUN
Ankara-2011
T.C.
GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ
SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ
ĠKTĠSAT ANABĠLĠM DALI
ĠKTĠSAT POLĠTĠKASI BĠLĠM DALI
TÜRKĠYE’DE BELEDĠYE BORÇLARININ GENEL BÜTÇEYE ETKĠLERĠ: 1980–2009
DÖNEMĠ ANALĠZĠ
YÜKSEK LĠSANS TEZĠ
Hazırlayan
AHMET KAZAN
Tez DanıĢmanı
Prof. Dr. M. NECAT COġKUN
Ankara-2011
ÖNSÖZ
Türkiye’de özellikle bütçe açıkları ekonomide enflasyon, faiz oranı, cari
açık vb birçok sorunu beraberinde getirerek ekonomik istikrarsızlıklara neden
olmuĢtur. Bütçe açıklarının oluĢumunda pek çok etkenin rol oynadığı
bilinmektedir.
Bu etkenlerden biri olarak gördüğüm belediyelerin borçlarının 1980–
2009 yılları arasında bütçe açıklarına nasıl bir etkide bulunduğu sorusu beni
bu çalıĢmayı yapmaya yönelten unsur olmuĢtur.
Hazırladığım bu çalıĢma belediye borçlarının genel bütçeye etkisi
noktasında literatürde bilinenden farklı bir yol sunmaktadır.
Tezin hazırlanması aĢamasında bana sürekli yol gösteren ve desteğini
hiçbir zaman esirgemeyen, değerli hocam Prof. Dr. Necat COġKUN’a sonsuz
teĢekkürlerimi bir borç bilirim.
Son olarak tez çalıĢmamın her aĢamasında benden desteğini
esirgemeyen eĢim Esra’ya göstermiĢ olduğu sabır ve katkılarından dolayı
kendisine teĢekkürlerimi sunarım.
Ahmet KAZAN
Ankara, 2011
ii
ĠÇĠNDEKĠLER
ÖNSÖZ ............................................................................................................ i
ĠÇĠNDEKĠLER ................................................................................................. ii
KISALTMALAR CETVELĠ .............................................................................. vi
TABLOLAR LĠSTESĠ ..................................................................................... vii
ġEKĠLLER LĠSTESĠ ....................................................................................... ix
GĠRĠġ ..............................................................................................................1
BĠRĠNCĠ BÖLÜM
KAMU HARCAMALARI ve BÜTÇE AÇIĞI
1.1. KAMU HARCAMALARI ........................................................................3
1.1.2. Kamu Harcamalarının Sınıflandırılması ........................................ 4
1.1.2.1. Ekonomik Tasnife Göre Kamu Harcamaları ........................... 4
1.1.2.2. Fonksiyonel Tasnife Göre Kamu Harcamaları ........................ 7
1.1.2.3. Analitik Tasnife Göre Kamu Harcamaları ............................... 8
1.2. BÜTÇE AÇIĞI ....................................................................................12
1.2.1. Bütçe Açığı Kavramları ............................................................... 13
1.2.1.1. Geleneksel Bütçe Açığı ........................................................ 13
1.2.1.2. Birincil Açık (Temel=Faiz DıĢı Bütçe Açığı) .......................... 14
1.2.1.3. ĠĢlemsel (Operasyonel) Açık ................................................ 15
1.2.1.4. Cari Açık ............................................................................... 16
1.2.1.5. Tam Ġstihdam Bütçe Açığı – Dönemsel (Konjonktürel) Açık . 17
1.2.2. Bütçe Açıklarının Finansman Yöntemleri .................................... 18
1.2.2.1. Ġktisat Okullarında Bütçe Açıklarının Finansmanı ................. 18
1.2.2.1.1. Klasik YaklaĢım ............................................................. 18
1.2.2.1.2. Keynesyen YaklaĢım ..................................................... 19
1.2.2.1.3. Parasalcı (Monetarist) YaklaĢım .................................... 21
1.2.2.1.4. Bütçe Açıklarının Finansmanı Ġle Ġlgili Diğer Teoriler ..... 23
1.2.2.2. Uygulamada Bütçe Açıklarının Finansman Yöntemleri ........ 26
1.2.2.2.1. Borçlanma...................................................................... 27
iii
1.2.2.2.1.1. Ġç Borçlanma ........................................................... 29
1.2.2.2.1.2. DıĢ Borçlanma ......................................................... 31
1.2.2.2.2. Para Basımı (Monetizasyon).......................................... 32
1.2.2.2.3. Vergiler .......................................................................... 35
1.2.3. Bütçe Açıklarının Makroekonomik Etkileri ................................... 35
1.2.3.1. Bütçe Açıklarının Enflasyon Üzerindeki Etkisi ...................... 36
1.2.3.2. Bütçe Açıklarının Faiz Oranı Üzerindeki Etkisi ..................... 38
1.2.3.3. Bütçe Açıklarının Ġstihdam Üzerindeki Etkisi ........................ 40
1.2.3.4. Bütçe Açıklarının Büyüme Üzerindeki Etkisi ......................... 41
1.2.3.5. Bütçe Açıklarının Ödemeler Bilançosu Üzerindeki Etkisi ...... 42
ĠKĠNCĠ BÖLÜM
BELEDĠYELERĠN MALĠ YAPISI ve FĠNANSMAN KAYNAKLARI
2.1. BELEDĠYELERĠN GELĠRLERĠ............................................................46
2.1.1. Genel Bütçe Vergi Gelirleri Tahsilatından Verilen Pay ................ 48
2.1.2. Belediyelerin Öz Gelirleri ............................................................ 50
2.1.2.1. Vergi Gelirleri........................................................................ 51
2.1.2.1.1. Emlak Vergisi ................................................................. 51
2.1.2.1.2. Çevre Temizlik Vergisi ................................................... 52
2.1.2.1.3. HaberleĢme Vergisi ....................................................... 52
2.1.2.1.4. Elektrik ve Havagazı Tüketim Vergisi ............................ 53
2.1.2.1.5. Eğlence Vergisi .............................................................. 53
2.1.2.1.6. Yangın Sigorta Vergisi ................................................... 53
2.1.2.1.7. Ġlan ve Reklam Vergisi ................................................... 54
2.1.2.2. Harçlar .................................................................................. 54
2.1.2.3. Harcamalara Katılım Payları ................................................ 54
2.1.3. BağıĢ, Yardım ve Fonlar ............................................................. 55
2.1.4. Borçlanma ................................................................................... 56
2.1.5. Diğer Gelirler ............................................................................... 57
2.2. BELEDĠYELERĠN GĠDERLERĠ ...........................................................57
2.2.1. Cari Harcamalar .......................................................................... 58
iv
2.2.2. Transfer Harcamaları .................................................................. 60
2.2.3. Yatırım Harcamaları .................................................................... 60
2.3. 1980 – 2009 DÖNEMĠ ARASI BELEDĠYELERĠN GELĠR VE GĠDER
ANALĠZĠ.....................................................................................................61
2.3.1 Belediye Gelirlerinin Analizi ......................................................... 61
2.3.2. Belediye Giderlerinin Analizi ....................................................... 65
2.3.3. Belediye Gelirleri ile Belediye Giderleri Arasındaki ĠliĢki ............. 69
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
FĠNANSMAN KAYNAĞI OLARAK BORÇLANMA ve BELEDĠYELERĠN
BORÇ DURUMU
3.1. BELEDĠYELERĠN BORÇLANMA NEDENLERĠ ..................................73
3.2. BELEDĠYELERDE BORÇLANMA ......................................................76
3.2.1. Belediyelerde Borçlanma Mevzuatı............................................. 76
3.2.2. Ġç Borçlanma ............................................................................... 78
3.2.2.1. Tahvil Ġhraç Suretiyle Borçlanma .......................................... 79
3.2.2.2. Ġller Bankasından Borçlanma ............................................... 80
3.2.3. DıĢ Borçlanma ............................................................................ 81
3.2.3.1. DıĢ Borçlanma Türleri........................................................... 83
3.2.3.1.1. Hazine Garantili Borçlanma ........................................... 83
3.2.3.1.2. Hazine Garantisi Olmaksızın Borçlanma ....................... 84
3.3. BELEDĠYELERĠN BORÇ DURUMU ...................................................86
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
TÜRKĠYE'DE BELEDĠYE BORÇLARININ GENEL BÜTÇEYE ETKĠLERĠ:
1980–2009 DÖNEMĠ ANALĠZĠ
4.1. 1980–1989 DÖNEMĠ ANALĠZĠ............................................................93
4.2. 1990–1999 DÖNEMĠ ANALĠZĠ............................................................96
4.3. 2000–2009 DÖNEMĠ ANALĠZĠ..........................................................110
SONUÇ .......................................................................................................129
v
KAYNAKÇA ................................................................................................135
ÖZET ..........................................................................................................150
ABSTRACT .................................................................................................152
vi
KISALTMALAR CETVELĠ
BġB
: BüyükĢehir Belediyesi
BÜMKO
: Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü
DPT
: Devlet Planlama TeĢkilatı
FTPL
: Fiyat Düzeyinin Maliye Teorisi
GBVP
: Genel Bütçe Vergi Gelirleri Payları
GKDDKBH : Genel Bütçe DıĢı Daire ve Kurum Borçları Hesabı
GSMH
: Gayri Safi Milli Hasıla
GSYĠH
: Gayri Safi Yurtiçi Hasıla
HDTM
: Hazine ve DıĢ Ticaret MüsteĢarlığı
KĠT
: Kamu Ġktisadi TeĢekkülleri
KKBG
: Kamu Kesimi Borçlanma Gereği
MĠGM
: Mahalli Ġdareler Genel Müdürlüğü
TÜĠK
: Türkiye Ġstatistik Kurumu
vii
TABLOLAR LĠSTESĠ
Tablo 1: 2009 Merkezi Yönetim Bütçesi Ekonomik Sınıflandırma ................ 12
Tablo 2: Mahalli Ġdare Harcamalarının GSMH Ġçindeki Payları .................... 45
Tablo 3: Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Mahalli Ġdarelere Verilen Pay
Oranları .......................................................................................... 49
Tablo 4: Belediyelerin Gelirleri ..................................................................... 62
Tablo 5: Belediye Gelirlerinin Yüzde Dağılımı .............................................. 63
Tablo 6: Belediye Harcamaları ..................................................................... 66
Tablo 7: Belediye Giderlerinin Yüzde Dağılımı ............................................ 67
Tablo 8: Belediye Gelirleri Ġle Belediye Giderleri Arasındaki ĠliĢki ................ 69
Tablo 9: Reel Belediye Giderleri – Reel Belediye Gelirleri ........................... 71
Tablo 10: Belediyelerin Türlerine Göre Dağılımı .......................................... 75
Tablo 11: Belediyelerin Borç Stoku .............................................................. 86
Tablo 12: Belediyelerde Ġç ve DıĢ Borç Stokunun Yüzde Dağılımı............... 87
Tablo 13: Belediyelerin Reel Borç Stoku ...................................................... 88
Tablo 14: Belediyelerin Finansman Kaynaklarının Yüzde Dağılımı.............. 90
Tablo 15: Türkiye Brüt DıĢ Borç Stoku - Borçlu Dağılımı ............................. 91
Tablo 16: Hazine Garantisi Ġle Sağlanan Krediler ........................................ 92
Tablo 17: 1980–1989 Dönemi Kamu Kesimi Borçlanma Gereğinin Bütçe
Türlerine Göre Dağılımı ............................................................... 94
Tablo 18: 1980-1989 Döneminde Kamu Kesimi Borçlanma Gereğinin Bütçe
Türlerine Göre Dağılımı (GSMH'ya Oranlar %) ............................ 95
Tablo 19: Uzun Vadeli Kamu Borç Stoku ..................................................... 96
Tablo 20: 1990–1999 Döneminde Kamu Kesimi Borçlanma Gereğinin Bütçe
Türlerine Göre Dağılımı ............................................................... 97
Tablo 21: 1990–1999 Döneminde Kamu Kesimi Borçlanma Gereğinin Bütçe
Türlerine Göre Dağılımı (GSMH'ya Oranlar %) ............................ 98
Tablo 22: Borçluya Göre Hazine Garantili DıĢ Borç Stoku ........................... 99
Tablo 23: 1994–1999 Döneminde Hazine Garantili Borçların DıĢ Borç ve
Toplam Borç Ġçindeki Oranı ....................................................... 100
Tablo 24: 1992–1999 Yıllarında Hazine’ce Üstlenilen Garantili Borçlar ..... 102
viii
Tablo 25: 1992–1999 Arasında Hazinece Üstlenilen Garantili Borçlardan
Yapılan Tahsilat ve Ödenmeyen Tutarlar................................... 106
Tablo 26: 1990–1999 Arası Bütçe GerçekleĢmeleri ................................... 109
Tablo 27: Kamu Kesimi Borçlanma Gereğinin Bütçe Türlerine Göre Dağılımı
................................................................................................... 112
Tablo 28: Kamu Kesimi Borçlanma Gereğinin Bütçe Türlerine Göre Dağılımı
(GSMH'ya Oranlar %) ................................................................ 113
Tablo 29: Borçluya Göre Hazine Garantili DıĢ Borç Stoku ......................... 114
Tablo 30: 2000–2009 Döneminde Hazine Garantili Borçların DıĢ Borç ve
Toplam Borç Ġçindeki Oranı ....................................................... 115
Tablo 31: Hazine Garantileri Nedeniyle Üstlenilen Ödemeler .................... 116
Tablo 32: Garantili Krediler Nedeniyle Hazinenin Borçlarını Üstlendiği
Belediyeler ................................................................................. 118
Tablo 33: Dönemler Ġtibariyle Vadesi GeçmiĢ Hazine Alacak Stoku .......... 122
Tablo 34: Belediyelerin 4749 Sayılı Kanun Kapsamındaki UzlaĢma Durumu
................................................................................................... 123
Tablo 35: 5216 Sayılı ve 5393 Sayılı Kanunlar Kapsamındaki BüyükĢehir
Belediyeleri, Belediyeler ve Bağlı KuruluĢlardan Alacaklı Olan
KuruluĢlar Listesi........................................................................ 126
ix
ġEKĠLLER LĠSTESĠ
ġekil 1: Belediye Gelirlerinin Yüzde Dağılımı ............................................... 63
ġekil 2: Belediye Giderlerinin Yüzde Dağılımı .............................................. 67
ġekil 3: Reel Belediye Giderleri – Reel Belediye Gelirleri ............................ 72
ġekil 4: Belediyelerin Reel Borç Stokunun Seyri .......................................... 89
ġekil 5: Hazine Garantili Belediye Borçlarının Yüzde Dağılımı .................. 101
ġekil 6: 1992-1999 Döneminde Üstlenilen Hazine Garantileri Ġçinde
Belediyelerin Payı ......................................................................... 103
ġekil 7: 2000-2009 Döneminde Hazine Garantileri Nedeniyle Üstlenilen
Ödemelerin Yıllar Ġtibariyle Seyri .................................................. 119
GĠRĠġ
Türkiye’de 1980 sonrasında hızlı kentleĢmeyle birlikte gittikçe artan
görevlerine paralel olarak giderlerinde de sürekli bir artıĢ olan; ancak
gelirlerinde aynı oranda bir artıĢ olmayan belediyelerin, yerel nitelikteki
hizmetlerini yerine getirmek için düĢtükleri kaynak sıkıntısını gidermek
amacıyla “borçlanma” adı verilen ve olağanüstü gelir olarak adlandırılan
kaynak türüne sıklıkla baĢvurmuĢlardır. Bu bağlamda belediyeler iç ve dıĢ
kaynaklardan borçlanmıĢlardır.
Belediyeler dıĢ borç kullanımında özellikle Hazine garantili dıĢ borçlara
baĢvurmuĢlardır. Ancak bu borçlar zamanı geldiğinde belediye tarafından
ödenmediğinde Hazine’ye kalmaktadır. Bunun sonucunda Hazine kendi
borçları yanında bir de önceden garanti etmiĢ olduğu bu belediye borçlarını
ödemek zorunda kalmakta ve sonuçta Hazine’nin borçlanma ihtiyacı daha da
artmaktadır.
OluĢan bu süreç kamu mali yönetiminde giderek artan mali
disiplinsizliğin yaygınlaĢmasını da beraberinde getirerek makro dengelerin
bozulma nedenlerinden biri olmuĢtur.
Bu çalıĢmada, Türkiye’de belediyelerin borçlanmaları konusunun ele
alınarak bunların genel bütçe üzerindeki sonuçlarının ayrıntılı bir Ģekilde
değerlendirilmesi ve bu konuda çözüm önerileri getirilmesi amaçlanmaktadır.
Bu amaca ulaĢmak için çalıĢma dört bölümden oluĢmaktadır. Birinci
bölümde kamu harcamaları ile bütçe açıkları konusuna değinilerek bütçe
açıklarının makroekonomik etkileri konusundaki literatüre yer verilecektir.
Ġkinci bölümde belediyelerin gelir ve giderleri ile incelenen dönem olan
1980–2009 arasındaki gelir ve gider analizlerine değinilecektir.
2
Üçüncü bölümde belediyelerin borçlanma nedenleri, mevzuatı ve
çeĢitlerinden bahsedildikten sonra 1980–2009 yılları arasında belediyelerin
borç durumu analiz edilecektir.
Dördüncü bölümde onar yıllık üç dönem halinde belediye borçlarının
genel bütçe üzerinde meydana getirdiği etkilerin analiz incelemesine yer
verilecektir.
Sonuç bölümünde ise dördüncü bölümde yapılan değerlendirmeler
sonucu Türkiye’de belediye borçlarının genel bütçe üzerinde meydana
getirdiği etkiler ile ilgili elde edilen bulgular kısaca belirtilip çalıĢmanın genel
bir değerlendirmesi yapılarak sorunun çözümüne yönelik tarafımızca
düĢünülen politikalara yer verilecektir.
3
BĠRĠNCĠ BÖLÜM
KAMU HARCAMALARI VE BÜTÇE AÇIĞI
Birinci bölümde kamu harcamaları ile bütçe açığı kavramları
açıklanacak, bu kavramların tanımları ile çeĢitleri anlatıldıktan sonra bütçe
açığının
makroekonomik
etkilerine
değinilerek
kavramsal
altyapı
oluĢturulmaya çalıĢılacaktır.
1.1. KAMU HARCAMALARI
1.1.1. Kamu Harcamalarının Tanımı
Bir ülke ekonomisinde kamu kesimi, toplumun refahını artırmayı temel
amaç
olarak
belirlemiĢtir.
Bu
doğrultuda
gereksinmeleri
karĢılamaya
yönelik
olarak
kamu
kesimi
genellikle
toplumsal
bölünemeyen,
fiyatlandırılamayan, pazarlanamayan ve yoğun dıĢsal ekonomiler yaratan mal
ve hizmet üretmeyi amaçlamaktadır.
Kamu harcamaları kısaca, devletin yukarıda belirtilen amacını
gerçekleĢtirmek için yaptığı bütçe harcamalarıdır. Siyasal bir organın kamu
hizmetleri için topladığı vergiler ve sağladığı diğer kaynaklardan bütçe
belgesi ile ayırdığı tüm ödenekler kamu harcamasıdır (Bulutoğlu, 1981:218).
Para Ģeklinde ödemesi yapılan, yetkili kiĢilerce gerçekleĢtirilen ve sürekli
artma eğilimi gösteren kamu harcamaları, yukarıda ifade edildiği üzere kamu
ihtiyaçlarını karĢılamaya yöneliktir.
Kamu harcamalarının tanımlanmasına iliĢkin iki yaklaĢım vardır: Dar
anlamda kamu harcamaları, merkezi idare tarafından gerçekleĢtirilen
hizmetler dolayısıyla yapılan giderleri ifade etmekte; geniĢ anlamda kamu
harcamaları ise merkezi idare harcamalarını, yerel yönetim harcamalarını,
4
devletin ve yerel yönetim kuruluĢlarının iktisadi giriĢimleri ve sosyal güvenlik
gibi
hizmetleri
dolayısıyla
katlanılan
harcamaları kapsamaktadır.
Bu
harcamalar, her ülkeye göre değiĢen bir yapıya sahiptir (Akdoğan, 2007:62).
Son
dönemlerde
kamu
harcama
beraberinde kamu harcaması tanımının da
anlayıĢındaki
değiĢiklikler
değiĢmesini beraberinde
getirmiĢtir. Kamu harcamalarının ortak bir tanımının yapılması zor olmakla
birlikte yine de bu kavramla ilgili çeĢitli tanımlamalar yapılmıĢtır.
Bu bağlamda, belirtilen tanımlardan biri Ģudur: “Kamu harcamaları,
kamu tüzel kişilerinin yaptıkları harcamalardır” (Herekman, 1988:54). Kamu
harcamaları konusunda ileri sürülen bir diğer tanım da Ģöyledir: “Kamu
harcamaları kamu gücünün kullanılması yoluyla yapılan harcamalardır”
(Nadaroğlu, 1974:133). Kamu harcamalarının en çok kabul gören bir baĢka
tanımı da Ģöyledir. “Kamu harcamaları kamu hizmetlerinin sağlanması
amacıyla yapılan harcamalardır” (Uluatam,1991:147).
1.1.2. Kamu Harcamalarının Sınıflandırılması
Kamu
harcamaları
çeĢitli
ölçülendirmelere
dayanılarak
değiĢik
sınıflandırmalara tabi tutulabilir. Genel olarak kamu harcamalarını ekonomik,
fonksiyonel ve analitik tasnife göre ayırmak mümkündür.
1.1.2.1. Ekonomik Tasnife Göre Kamu Harcamaları
Literatürde farklı ekonomik tasnifler de yapılmakla birlikte, genel olarak
ekonomik tasnifi “cari harcamalar”, “yatırım harcamaları” ve “transfer
harcamaları” olarak ele almak mümkündür.
5
Cari harcamalar, belirli bir dönemde gayri safi milli hasılaya (GSMH)
katkıda bulunan ve o dönemde tüketilen harcamalardır. Bu harcamalar,
ekonominin varolan üretim kapasitesini kullanmak için gerekli mal ve
hizmetlerin satın alınmasına yönelik olarak yapılmaktadır (Ulutürk, 1998:114).
Bu bakımdan, bir hizmet veya iĢgücü, bir mal veya eĢya karĢılığında yapılan
ödemeler olarak da tanımlanırlar (Erginay, 1973 -1974:80).
Temel fonksiyonu devlet mekanizmasının iĢleyiĢini sağlamak olan cari
harcamalara örnek olarak Devletin memurlarına ödediği maaĢları, yollukları,
satın aldığı kırtasiye malzemelerini, ödediği kiraları sayabiliriz. Cari
harcamalar mal ve hizmet satın almaya yönelik harcamalar olduklarından
ekonomide toplam arz toplam talep dengesi, efektif talep düzeyi üzerinde
etkide bulunurlar, ekonominin makro dengelerini etkilerler (Türk, 1999:54).
Cari
harcamalar,
nitelikleri
itibariyle
her
yıl
tekrarlanma
görünümündedirler. Genellikle, bir bütçe dönemi içerisinde tüketilmesi söz
konusu faydanın elde edilmesi amacıyla yapılmaktadırlar. (Akdoğan,
2007:86).
Ancak bazı kamu harcamalarının etkileri döneminde yok olmadığı,
gelecek dönemlere de geçtiği halde, bunların nesnel varlıklar halinde
olmamaları, cari harcamalar olarak nitelendirilmelerine neden olmaktadır.
Örneğin, eğitim ve sağlık harcamalarının bir üretici güç olarak insan üzerinde
gelecek dönemlere de kalıcı etkileri olduğu halde, bunlar cari harcama
sayılmaktadır. Bunlara insan sermayesine yatırım ya da kalkınma carisi de
denilmektedir (Bulutoğlu, 1981:219)
Yatırım
harcamaları,
üretimi
artıran,
üretkenliği
olumlu
yönde
etkileyen, kaynakların daha iyi kullanılmalarını sağlayan, üretim faktörlerinin
verimliliğini çoğaltan, çoğu dayanıklı mal niteliğinde ve faydası birden fazla
yıla yaygın mallara yapılan harcamalardır (Gürsoy, 1975:132). Bir baĢka
ifadeyle, yatırım harcamaları üretim araçlarını dolayısıyla üretim kapasitesini
6
artırmak için yapılan, üretim faktörlerinin verimliliğini artıran ve faydası birden
fazla yıla yayılan dayanıklı mallar için yapılan harcamalardır (Erginay, 1985:
70).
Yatırım harcamaları yukarıda da ifade edildiği üzere faydası uzun
dönemli harcamalardır. Yollar, yapılar, barajlar, tesisler, büyük onarımlar,
kamulaĢtırma giderleri vb. bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Yatırım
harcamaları,
ele
alınan
dönemde,
GSMH’ya
katkıda
bulunmakla birlikte, kamu sektöründe sermaye birikimine de yol açmaktadır.
Bu durum yatırım harcamalarını ekonominin toplam talep düzeyi üzerinde ve
ekonomik kalkınmanın gerçekleĢtirilmesi konusunda önemli etkilere sahip
kılmaktadır (Ulutürk, 1998:116).
Transfer harcamaları, devletin mal veya hizmet gibi bir üretim faktörü
elde etmediği; ekonomik, sosyal ve mali nedenlerle satınalma gücünün bir
kısım kiĢiler veya sosyal gruplara karĢılıksız olarak intikal ettirildiği
harcamalardır (Öner, 1986:34). Devlet bu tür harcamalar karĢılığında
herhangi bir mal ve hizmet elde etmemektedir. Transfer ödemeleri kiĢilere ve
firmalara yapılmaktadır. KiĢilere yapılan ödemelere örnek olarak, sosyal
sigorta ödemeleri, harp gazilerine ödenen aylıklar, öğrencilere verilen burslar
ve fakirlere yapılan yardımları gösterilebilir. Firmalara yapılan ödemelere ise
vergi ödemeleri ve sübvansiyonları örnek gösterebiliriz.
Türkiye'de transfer harcamaları dört grupta toplanabilir (Erginay,
1985:189).
a- Ġktisadi Transferler: Devletin, Ġktisadi Devlet TeĢekküllerinin
yatırımlarına katkıda bulunmak amacıyla yaptığı transferlerdir.
b- Mali Transferler: Devletin katma bütçeli kuruluĢlara yaptığı
transferlerdir. (Üniversiteler, il özel idareleri ve mahalli idareler v.b.).
7
c- Sosyal Transferler: Devletin sosyal amaçlarla yaptığı transferlerdir.
Örneğin, emekli sandığı, dernek ve yardım kuruluĢlarına yapılan yardımlar ve
öğrenci bursları.
d- Borç Ödemeleri: Bütçe yılı içinde ödenmemiĢ giderlerin takip eden
yıllarda ödenmesi transfer ödemesi sayılır. Bunlar, devletin iç ve dıĢ
borçlanmalar karĢılığında ödediği faizler, borç taksitleri, evvelki yıllara ait
zamanında ödenmemiĢ giderler ile geçmiĢ yıllara ait borçlardır.
1.1.2.2. Fonksiyonel Tasnife Göre Kamu Harcamaları
Fonksiyonel (görevsel) tasnifte, giderler yoluyla gerçekleĢtirilmesi
öngörülen amaçlara yönelik hizmetler, bir baĢka deyiĢle, devletin klasik ve
sosyo-ekonomik nitelikteki hizmetleri göz önünde tutularak her bir hizmet
grubu için yapılan giderler dikkate alınmaktadır (Akdoğan, 2007:82).
Eğitim, sağlık, bayındırlık, savunma, idari giderler gibi çeĢitli baĢlıklar
altında giderlerin tasnifi, kamu hizmetlerinin etkin ve baĢarılı bir Ģekilde
yürütülmesi, kaynakların etkin olarak kullanılması, hizmet mükerrerliklerinin
ve noksanlıklarının önlenmesi ve gider rakamlarının daha anlamlı olması gibi
yönlerden oldukça önemli ve faydalıdır (Akdoğan, 2007:83).
Fonksiyonel tasnif, ayrıca, belirli bir hizmetin yerine getirilmesinin
toplam maliyetinin saptanmasında, toplam maliyetin saptanması müteakip
birim maliyetin (olabildiğince) tespit edilmesine ve birim maliyete tesir eden
etkenlerin gözden geçirilerek hizmette etkinlik sağlamaya ve harcanan para
ile elde edilen fayda arasında kıyaslamalar yapmaya (Gürsoy, 1975:131)
imkân hazırlamaktadır.
Böylece kamu harcamalarının hangi hizmetleri, dolayısıyla amaçları
gerçekleĢtirmek
için
kullanıldıkları
ortaya
çıkmaktadır.
Harcamaların
8
hizmetlere göre tasnif edildiği bu ayrımla hizmetler için öncelik sıralaması
yapmak da mümkün olmaktadır (Tural, 1987:19).1
Program bütçenin ülkemizde uygulanıĢında kamu harcamalarının
fonksiyonel dağılımı yerine idari ve örgüt yapısı ele alınmakta ve bu ayrım
idari fonksiyonel bir özellik göstermekteydi. Konsolide bütçe ödenek ve
harcamalarının idari-fonksiyonel dağılımında genel bütçeli idarelerle katma
bütçeli
idarelerin
temel
faaliyetleri
göz
önünde
bulundurulmaktaydı.
Dolayısıyla fonksiyonel olarak devletin hangi hizmet alanına ne kadarlık pay
ayırdığı tam olarak tespit edilememekte ve aynı zamanda aynı görevi birden
fazla idarenin yapması nedeniyle bu idarelerin harcama-hizmet etkinlikleri
ölçülememekteydi (Sakal, 2003:100).
1.1.2.3. Analitik Tasnife Göre Kamu Harcamaları
Türkiye’de 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun
2004 yılından itibaren yürürlüğe girmesiyle analitik bütçe sınıflandırılmasına
geçilmiĢtir. Analitik bütçe sistemi, detaylı bir kurumsal kodlamayla program
sorumlularının tespitine imkan vermekte, mevcut bütçede var olmayan
fonksiyonel sınıflandırmayı sağlamakta, aynı kodlamanın konsolide bütçeli
kuruluĢlar
dıĢındaki
kuruluĢlarda
da
uygulanabilmekte,
uluslararası
karĢılaĢtırmalara imkan vermekte ve ölçmeye ve analize elveriĢli olmaktadır.
Analitik bütçe sınıflandırması; kurumsal sınıflandırma, fonksiyonel
sınıflandırma ve ekonomik sınıflandırma olmak üzere üç ana grupta
oluĢmakta olup, fonksiyonel sınıflandırma ile ekonomik sınıflandırma
arasında ayrıca finansman tipi sınıflandırma yer almaktadır.
1
Türk bütçe sisteminde, 5018 sayılı KMYKK’nun yürürlüğe girdiği 2004 yılına kadar, idarifonksiyonel ayrım 14 başlık altında gerçekleştirilmekteydi: Genel hizmetler, savunma, adalet-emniyet,
tarım-orman-köy, su işleri, karayolları, bayındırlık, ulaştırma, madencilik, eğitim, sağlık, kültürturizm, sosyal hizmetler ve borç faizleri.
9
Analitik bütçe sınıflandırması, 01.01.2005 tarihinden itibaren mahalli
idareler, sosyal güvenlik kurumları, düzenleyici ve denetleyici kurumlar ile
özel bütçeli kurum ve kuruluĢlarda, 01.01.2006 tarihinden itibaren döner
sermayeli kuruluĢlar ile diğer kurum ve kuruluĢlarda (kamu iktisadi
teĢebbüsleri hariç) tamamen uygulamaya geçirilmiĢtir.
Kurumsal sınıflandırma, siyasi ve idari sorumluluğun belirlenmesini ve
program sorumlularının tespitini hedeflerken, aynı anayasal otoriteye tahsis
edilen kaynakların aynı kodda yer alması ilkesini benimsemektedir. Siyasi ya
da bürokratik olarak yönetim yetkisi kurumsal sınıflandırmanın temel kriteri
olarak kabul edilmektedir. Kurumsal sınıflandırma ile değiĢik kurumlardaki
aynı görev tanımlı birimler arasında bir mukayese yapılması da sağlanmıĢ
olur.
Bu sınıflandırmada dört düzeyli ve sekiz haneli bir kodlama sistemi
benimsenmiĢtir (Analitik Bütçe Sınıflandırılması Eğitim El Kitabı, 2000, 3-4;921).
Birinci düzey, bakanlıklar ile anayasal olarak eĢdeğer kurumları ve
bütçe türlerini belirlemektedir. Ġkinci düzey, birinci düzeyde tanımlanan
yöneticilere karĢı doğrudan sorumlu birimler ile bütçe türleri kapsamında yer
alan kurumları ifade etmektedir. Üçüncü düzey kodlar, ana hizmet birimleri
gibi ikinci düzeye bağlı birimleri kapsamaktadır. Dördüncü düzey kodlar,
destek ve lojistik birimleri ile politikaları uygulayan birimleri tanımlamaktadır.
Kurumsal Sınıflandırma Anahtarı
01 - 37
Genel Bütçe
38 - 39
Yükseköğretim Kurumları
40 - 41
Özel Bütçeli Kurumlar
42
Düzenleyici ve Denetleyici Kurumlar
43
Sosyal Güvenlik Kurumları
10
44 - 45
İl Özel İdareleri
46 - 47
Belediyeler
48
Mahalli İdare Birlikleri
Fonksiyonel sınıflandırma, devlet faaliyetlerinin tümünü göstermek
üzere tasarlanmıĢtır. Dört düzeyli ve altı haneli kod grubundan oluĢmaktadır.
Birinci düzey, devlet faaliyetlerini 10 ana fonksiyona ayırmaktadır. Ana
fonksiyonlar, ikinci düzeyde programlara bölünmektedir. Üçüncü düzey
kodlar ise nihai hizmetleri göstermektedir. Dördüncü düzey açılarak
muhtemel ihtiyaçlar için boĢ bırakılmıĢtır.
Fonksiyonel Sınıflandırma
(Birinci Düzey)
KODU BİRİNCİ DÜZEY
01
Genel Kamu Hizmetleri
02
Savunma Hizmetleri
03
Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri
04
Ekonomik İşler ve Hizmetler
05
Çevre Koruma Hizmetleri
06
İskan ve Toplum Refahı Hizmetleri
07
Sağlık Hizmetleri
08
Dinlenme, Kültür ve Din Hizmetleri
09
Eğitim Hizmetleri
10
Sosyal Güvenlik ve Sosyal Yardım Hizmetleri
Finansman tipi sınıflandırmaya, genel devlet tanımına giren bütün
kurumları kavrayabilmek için ihtiyaç duyulmuĢ ve devirli ödenekleri izlemek
için geliĢtirilmiĢtir. Bu sınıflandırma harcamanın hangi kaynaklarla (genel
bütçe, katma bütçe, sosyal güvenlik kurumları, özerk kuruluĢlar, döner
sermayeler ve bütçe dıĢı fonlar) finanse edildiğini göstermektedir. Finansman
tipinin
belirlenmesinde
taĢımamaktadır.
ödemenin
nereye
yapıldığı
hususu
önem
11
Finansman tipi sınıflandırmayla, aynı zamanda, dıĢ proje kredileriyle
özel ödeneklerin takibi de olanaklıdır.
FĠNANSMAN TĠPĠ KODLAR
(2006 Yılından Ġtibaren Uygulanan)
1 - Genel Bütçeli Ġdareler
2 - Özel Bütçeli Ġdareler
3 - Düzenleyici ve Denetleyici Kurumlar
4 - Sosyal Güvenlik Kurumları
5 - Mahalli Ġdareler
6 - Özel Ödenekler
7 - DıĢ Proje Kredileri
8 - BağıĢ Ve Yardımlar
Devlet
faaliyetlerinin
milli
ekonomi
üzerindeki
etkilerine
göre
gruplanmasıyla oluĢturulan ekonomik sınıflandırma, kamunun milli gelir ve
piyasa üzerindeki etkilerinin ölçülmesini amaçlamaktadır. Altı haneli ve dört
düzeyli kod grubundan oluĢan bu sınıflandırma, bütçe politikalarının seçici bir
Ģekilde uygulanmasını sağlamaktadır (2004 Bütçe Gerekçesi, 2003:51).
Birinci Düzey Ekonomik Kodlar
01
02
03
04
05
06
07
08
09
Personel Giderleri
Sosyal Güvenlik Kurumlarına Devlet Primi Giderleri
Mal ve Hizmet Alım Giderleri
Faiz Giderleri
Cari Transferler
Sermaye Giderleri
Sermaye Transferleri
Borç Verme
Yedek Ödenekler
Ekonomik sınıflandırmaya göre 2009 yılı bütçesinin dağılımı bütçe
ödenekleri itibariyle, Tablo 1’de verilmektedir.
12
Tablo 1: 2009 Merkezi Yönetim Bütçesi Ekonomik Sınıflandırma (TL)
Düzenleyici ve
Genel Bütçeli
Özel Bütçeli
Denetleyici
Kurumlar
Kurumlar
Kurumlar
Personel Giderleri
50.910.896.848
6.083.068.453
217.234.699
Sos. Güv. Dev. Prim.
6.449.472.452
779.028.725
14.298.823
Gid.
Mal ve Hizmet Alım Gid.
23.062.286.336
2.845.495.700
251.186.964
Faiz Giderleri
57.500.000.000
0
30.000
Cari Transfer
96.610.519.112
1.366.263.000
1.250.196.362
Sermaye Giderleri
13.226.540.740
3.229.736.000
190.664.260
Sermaye Transferi
5.257.603.000
715.588.000
0
Borç Verme
3.257.016.000
1.403.826.000
0
Yedek Ödenek
1.467.809.000
0
0
257.742.143.488
16.423.005.878
1.923.611.108
Toplam
Kaynak: Bütçe Türleri Ġtibariyle Ödenek (A) Cetveli Ġcmalleri, www.bumko.gov.tr
1.2. BÜTÇE AÇIĞI
Bütçe açığı, en basit ifadeyle kamu harcamalarının kamu gelirlerini
aĢması sonucu ortaya çıkan negatif değer olarak tanımlanabilir. Kamunun
ekonominin içinde bulunduğu duruma göre gelirlerinden çok harcama
yapması veya harcamaları kadar gelir elde edememesi durumunda bütçe
açığı oluĢmaktadır. Bu durum eĢitlik olarak Ģöyle yazılabilir (Schiller,
1997:273).
Bütçe Açığı = Kamu Harcamaları > Kamu Gelirleri
Devletin belli bir dönemde (genellikle 1 yılda) bütçe giderleri ile gelirleri
arasındaki giderler lehine oluĢan fark olarak ifade edilen bütçe açıkları,
toplam hükümet gelirleri ile giderleri arasındaki farkı ölçen ve en yaygın
olarak
kabul
edilen
geleneksel
açık
(conventional
deficit)
olarak
tanımlanmaktadır. Geleneksel açık tamamen nakit bazlı olarak ölçüldüğünde
13
“Kamu Kesimi Net Borçlanma Gereği (KKBG)” Ģekline dönüĢmektedir. Kamu
kesiminin elde ettiğinden daha fazlasını harcadığı bu açık pozisyonu için
tanımlanan KKBG bütün ülkelerde geçerli olan klasik bir tanımdır (Bulut,
2002:30).
Bütçe açığı tanımı yukarıda da ifade edildiği üzere genel olarak bütçe
gelirleri ve giderleri arasındaki gider lehine fark olarak belirtilmekle birlikte bu
tanım yapılacak farklı analizlerde istenilen sonucu vermeyebilir. Çünkü bir
ekonomide eğer enflasyon bütçe üzerindeki etkileri ya da faiz harcamaların
etkileri ortaya konulmak isteniyorsa, bu durumda farklı bütçe açık tanımları
gerekmektedir. Genel olarak bütçe açıklarının tespitinde ideal bir ölçüye
ulaĢmak oldukça zordur. Çünkü açık ölçütlerinin birbirlerinden farklı özellikleri
olmasından dolayı değiĢik avantaj ve dezavantajları bulunmaktadır. Mali
açığın etkisinin belirlenmesinde dikkat edilmesi gereken baĢlıca faktörler,
kamu kesimi kapsamında ölçüme konu olacak açık tipi, kamu kesiminin
hacim ve bileĢimi ve zaman boyutu Ģeklinde olacaktır (Özen, 2002:38).
1.2.1. Bütçe Açığı Kavramları
1.2.1.1. Geleneksel Bütçe Açığı
Bütçe açığı denildiğinde, ilk akla gelen bütçe açığı geleneksel bütçe
açığı (conventional budget deficit) dır. Geleneksel bütçe açığı, borçlardaki
değiĢmeler dikkate alınmaksızın toplam kamu harcamaları ile toplam kamu
gelirleri arasındaki farkı ölçer (Erdem, Siverekli 2001:68). Diğer bir ifadeyle,
geleneksel açık, borç anapara geri ödemeleri hariç (ama borçlanmanın faiz
ödemeleri dahil) bütün kamu harcamaları ile borçlanma dıĢındaki kamu
gelirleri arasındaki fark Ģeklinde ifade edilmektedir (Bulut, 2002:30). Bu tanım
daha önce ifade ettiğimiz gibi “Kamu Kesimi Borçlanma Gereği (KKBG)”
olarak adlandırılan tanımdır. Bu kamu açığı tanımı klasik bir tanımdır ve
14
kamu
açıklarının
karĢılaĢtırılabilir
olması
amacıyla
birçok
ülkede
kullanılmaktadır.
KKBG, geleneksel açığın nakit bazında ölçümünü ifade etmektedir. Bir
baĢka deyiĢle, kamunun toplam nakdi harcamaları ile toplam nakdi gelirleri
arasındaki harcamalar lehine olan fark, KKBG'ni vermektedir (ġen, SağbaĢ
2004:2) .
KKBG, en kapsamlı açık ölçüm yöntemi olup; kamu kesimini oluĢturan
birimlerin tamamının açıklarını ihtiva etmektedir. Türkiye uygulamasında
KKBG, kamu kesimini oluĢturan merkezi hükümet, KĠT'ler, yerel yönetimler,
sosyal güvenlik kuruluĢları, döner sermayeli kuruluĢlar, fonların açıkları ve
özelleĢtirme kapsamındaki kuruluĢların açıkları toplamından oluĢmaktadır
(ġen, SağbaĢ, 2004:3) .
1.2.1.2. Birincil Açık (Temel=Faiz DıĢı Bütçe Açığı)
Hükümetin hasıladan aldığı paydan daha fazla harcama yaptığını
içeren bütçe açığı kavramı, hükümetin harcamalarını gerçekleĢtirmek için ne
kadar borçlanacağı sorusunu cevaplandırır. Hükümetin önceki yıllardan devir
aldığı borçlara tekabül eden borç stoku ve nominal faiz haddi dikkate
alındığında bütçe açığı nominal ve reel olarak aĢağıdaki Ģekilde gösterilebilir:
Nominal Bütçe Açığı = G + TR + iB – T
Reel Bütçe Açığı = G + TR + rB – T
G: Hükümet alımları
TR: Transfer ödemeleri
i: Nominal faiz haddi
r: Reel faiz haddi
B: Borç Stoku
T: Vergi gelirleri
15
Diğer taraftan bütçe açığı net faiz ödemeleri dıĢarıda tutularak, faiz
dıĢı hükümet harcamalarının vergi gelirlerini aĢan kısmı biçiminde de
tanımlanabilir. Bu alternatif bütçe açığı kavramına temel bütçe açığı/faiz dıĢı
bütçe açığı denir (Ünsal, 2009:564)
Temel Bütçe Açığı = Hükümet Harcamaları – Net Faiz Ödemeleri –
Vergi Gelirleri
Birincil açık borç faizlerini içermeyen harcama-kaynak dengesidir.
Enflasyon durumunda faiz oranları yükselerek nominal faiz oranlarını artırdığı
için geleneksel bütçe açığı büyümektedir. Bu nedenle, geleneksel açıktan
faiz ödemelerinin düĢülmesi kaynak-harcama dengesinin daha rahat elde
edilmesini sağlamaktadır (Egeli, 2002:33).
Birincil açık aracılığıyla, önceden gerçekleĢtirilen borçlanmalar için
zorunlu olan faiz ödemeleri dıĢlanmakta, hükümetin kontrol edebileceği,
geliĢmelerin nasıl olduğuyla ilgili yorumların yapılabileceği bir sonuç elde
edilmektedir (Bulut, 2002:30). Birincil açığın bir diğer tanımı aĢağıdaki Ģekilde
yapılabilir:
Birincil açık = KKBG - Toplam Borç Faiz Ödemeleri
1.2.1.3. ĠĢlemsel (Operasyonel) Açık
ĠĢlemsel açık, diğer ismi ile iĢlevsel veya operasyonel açık,
(operational deficit), KKBG ile birincil açık arasında yer alan bir bütçe açığı
türü olup, birincil açığa yalnızca reel faiz ödemelerinin ilave edilmesi suretiyle
hesaplanmaktadır. Yani, sıra ile takip edecek olursak geleneksel açığın
hesaplanmasında faiz ödemeleri harcamalara dahil edilirken, birincil açığın
hesaplanmasında
faiz
ödemeleri
hariç
tutulmakta,
iĢlemsel
açığın
hesaplanmasında ise, faiz ödemelerinin yalnızca reel değeri dikkate
16
alınmaktadır.
Buna
karĢın
anapara
ödemeleri
açık
hesabına
dahil
edilmemektedir. Böylece enflasyonun faiz ödemeleri üzerinde meydana
getirdiği aĢınma dikkate alınmamıĢ olmaktadır (ġen; SağbaĢ 2004, 10).
ĠĢlemsel açık, özellikle enflasyonun yüksek olduğu ülkeler için daha
anlamlı bir bütçe açığı türüdür. ĠĢlemsel açık ile enflasyonun faiz ödemeleri
üzerinde meydana getirdiği erozyonu hesaplamada dikkate alınmıĢ ve faiz
ödemelerinin bütçeye getirdiği reel yük giderlere dahil edilmiĢ olmaktadır
(ġen; SağbaĢ 2004, 10).
ĠĢlemsel Açık = Birincil Açık + Reel Faiz Ödemeleri
ĠĢlemsel açık, yüksek enflasyona ve yüksek iç borca sahip ülkeler için
önemli bir düzeltme sayılmaktadır. Ekonomik mantığı ise enflasyonun
uyardığı faiz ödemelerini dıĢlamasıdır. Yani, faiz ödemeleri alacaklılar için
yeni bir gelir olmayıp, sadece anaparadaki aĢınmayı telafi etmektedir. Bu
nedenle, tekrar devlet tahvillerine yatırılmadıkları için toplam talebi
etkilemezler (Egeli, 2002:34).
1.2.1.4. Cari Açık
Cari açık, yatırım harcamaları için yapılan giderlerin ve iktisadi varlık
satıĢı gibi sermaye gelirlerinin dahil edilmediği açıktır (ġen ve SağbaĢ,
2004:14). Diğer bir ifadeyle cari açık, geleneksel açıktan yatırım harcamaları
ile sermaye gelirlerinin çıkarılması sonucu elde edilen açıktır. EĢitlik Ģeklinde
gösterirsek;
Cari Açık = Cari Harcamalar - Cari Gelirler
= [Geleneksel Açık - (Yatırım Harcamaları - Sermaye Gelirleri)]
17
Net değer bütçe açığı olarak da bilinen cari açığın, ekonomideki
toplam tasarruflara ve büyümeye devletin yapmıĢ olduğu katkıyı ölçtüğü ileri
sürülmektedir. Devletin kaynakları harekete geçirerek büyümeye katkıda
bulunabilmesi toplam yatırımlar üzerindeki etkisiyle ölçülmektedir (Egeli,
2002:35).
1.2.1.5. Tam Ġstihdam Bütçe Açığı – Dönemsel (Konjonktürel) Açık
Tam istihdam hasıla düzeyi (potansiyel hasıla düzeyi) itibariyle
tanımlanan bütçe açığına yapısal bütçe açığı denir.
G>T olmak koĢuluyla;
Yapısal Açık = G-T (Y*, t) dir.
Burada;
G: Kamu Harcamalarını
T: Kamu Gelirlerini
Y*: Tam Ġstihdam Seviyesindeki GSMH'yı (Potansiyel GSMH)
t: Vergi oranını göstermektedir.
Tam istihdam bütçe açığı olarak da adlandırılan yapısal açık, bütçe
açığını bir tek hasıla düzeyi (tam istihdam hasıla düzeyi) itibariyle ele almakta
ve reel yurtiçi hasıladaki değiĢimlerin bütçe açığı üzerindeki etkisini
gidermektedir (Ünsal, 2009:568). Tam istihdam bütçe açığı ekonomik faaliyet
seviyesindeki değiĢmelerin bütçe dengesi üzerinde meydana getirebileceği
etkilerin sağlıklı bir biçimde değerlendirilmesine olanak sağlamakta ve ülkede
uygulanmakta olan geniĢletici veya daraltıcı maliye politikaları hakkında bilgi
vermektedir.
Konjonktürel (devresel) bütçe açığı ise tam istihdam bütçe açığı ile fiili
bütçe açığı arasındaki farktır. Devresel bütçe açığı, hasıladaki değiĢimlerden
18
kaynaklanan bütçe açığını yansıtmaktadır. Diğer bir ifadeyle ekonomideki
daralma ya da geniĢlemelere bağlı olarak değiĢen bütçe açığıdır.
1.2.2. Bütçe Açıklarının Finansman Yöntemleri
1.2.2.1. Ġktisat Okullarında Bütçe Açıklarının Finansmanı
1.2.2.1.1. Klasik YaklaĢım
Bilindiği gibi Klasik iktisat, ekonominin düzgün iĢleyen bir piyasa
mekanizması sayesinde dengeye geldiğini ve bu çerçevede devletin
ekonomiye müdahalesinin olabildiğince sınırlı olmasını savunmaktadır.
Küçük devlet anlayıĢı nedeniyle Klasik iktisatçılar, kamu harcamalarının en
düĢük düzeyde tutulmasını ve dolaylı vergilerle finanse edilmesini, borçların
olağanüstü bir kamu geliri olması nedeniyle ancak verimli yatırımlarda
kullanılması Ģartıyla
alınması gerektiğini savunmuĢlardır (Dileyici
ve
Özkıvrak, 2006:42).
Klasik yaklaĢımın sınırlı devlet anlayıĢı bütçe politikasına yön
vermiĢtir. Denk bütçe teorisi, Klasik iktisat teorisi çerçevesinde geliĢtirilmiĢtir.
Klasik iktisatçılara göre, devlet bütçesi denk olarak hazırlanıp uygulanmalıdır.
Zira bütçe açıkları, ekonomik ve politik sorunları beraberinde getirmektedir.
Klasiklere göre bütçe açıkları, enflasyon ve iĢsizlik gibi ekonomik
istikrarsızlıkların kaynağını oluĢturarak mali ve parasal disiplini bozmaktadır.
Devlet bütçesi sürekli açık verirse, istisnai ve olağanüstü gelir niteliğindeki bir
gelir normal gibi algılanmaya baĢlanır. Borçlanma kamu maliyesini zor
duruma düĢürür (ġen ve SağbaĢ, 2004:46).
Klasik iktisatta ekonominin kendi kendini düzelten mekanizmalara
sahiptir. Bu nedenle devletin ekonomiye karıĢması dengesizlikleri daha uzun
süreli kılar ve kaynak dağılımını olumsuz etkiler. Dolayısıyla ekonomiye
19
devletin karıĢmasını ortadan kaldıracak Ģekilde “en iyi bütçe denk bütçe” ve
“en iyi vergi nötr (kaynak dağılımını etkilemeyen) vergidir” görüĢü tüm
ekonomiye hakimdir ( Kumcu ve Eğilmez, 2005: 32).
Klasiklere göre kamu harcamaları, vergi resim harç mülk ve teĢebbüs
gelirleri gibi normal kamu gelirleri ile finanse edilmelidir. Çünkü bütçe
açıklarının olağanüstü bir kamu geliri olan borçlanma ile karĢılanması
ekonomik istikrarsızlığa neden olur. Zira devletin borçlanması ile özel
yatırımlarda kullanılacak verimli fonlar özel kesimden kamu kesimine çekilmiĢ
olur (Dileyici ve Özkıvrak, 2010:43). Sonuçta devletin borçlanması nedeniyle
yapacağı anapara ve faiz ödemeleri bütçe açıklarının daha da artmasına yol
açacaktır. Yine de Klasik teori, bütçe açıklarının finansmanında borçlanmayı
sınırlı ölçüde ve verimli yatırımlara yönelikse kabul etmektedir (Arıcan,
2005:79).
Klasik teoriye göre bütçe denkliğinin gerçekleĢmesi için, gelir
dalgalanmalarına rağmen, devlet giderlerinin değiĢmemesi esastır. Diğer bir
deyiĢle, vergi gelirlerinin çoğaldığı dönemlerde, devlet harcamalarının
artırılması; herhangi bir nedenle vergi gelirlerinin düĢtüğü yıllarda da bu
harcamaların azaltılması gerekir (Sönmez, 1994:208).
Klasik yaklaĢımda bütçe açıklarının para basımı yoluyla karĢılanması
da sakıncalıdır. Klasik Miktar Teorisi’nin geçerliliği nedeniyle
kamu
harcamalarını karĢılamak üzere para basılması para arzını artırarak sonuçta
fiyatlar genel seviyesini artacaktır. Bu da enflasyonu beraberinde getirecektir.
1.2.2.1.2. Keynesyen YaklaĢım
Keynesyenlere göre bütçe denkliği, nötr vergi gibi politikalar doğru
yaklaĢımlar değildir. Ekonominin içinde bulunduğu koĢullara göre devlet
bütçesinin açık veya fazla vermesi, artan ya da azalan oranlı vergiler tercih
20
edilmelidir (Kumcu ve Eğilmez, 2005:33). Keynesçi ekonomi politikasında
bütçe açıkları, özel sektör harcamaları arzu edilen istihdam düzeyini
oluĢturmaya yeterli olmadığı sürece, arzu edilen bir araçtır. Özel sektörün
talebi canlı ve yeterli ise bütçe açıklarına gerek yoktur. Bu takdirde devlet
harcamalarının vergilerle finanse edilmesi gerekmektedir.
Klasik teoride bütçenin kontrolü önemli iken Keynesyen teoride
bütçenin etkisi önemlidir. Keynesçi yaklaĢımda amaç, durgunluk içindeki
ekonomiyi geniĢleme safhasına sokmak, devlet harcamaları ile özel sektör
harcamalarındaki yetersizlikleri gidererek ekonomiyi tam istihdam düzeyine
getirmektir (Dileyici ve Özkıvrak, 2006:44). Eğer ekonomide tam istihdamın
sağlanması bütçe açığını gerektiriyorsa bu para arzı yoluyla finanse
edilebileceği gibi, borçlanma yoluyla da finanse edilebilir. Ġktisadi etkileri
bakımından her iki açık finansman yöntemi arasında fark yoktur. Önemli olan
bütçe açığı aracılığı ile efektif talebin uyarılmasıdır (Taban ve Kara, 2006:13).
Keynesçi bütçe açıkları üzerindeki tartıĢmaların en önemli odak
noktası dıĢlama etkisi (crowding out) dir (Taban ve Kara, 2006:13). DıĢlama,
geniĢletici maliye politikasının faiz oranlarında yükselmeye yol açarak özel
harcamaları, özellikle de yatırımı azaltmasıyla ortaya çıkar (Dornbush ve
Fisher, 1998:131). Keynesçi iktisatta ekonomi eksik istihdamda olduğundan
bütçe açıklarının özel yatırımları dıĢlama etkisinin çok küçük ve önemsizdir.
Dolayısıyla bütçe açıkları daraltıcı para politikası uygulanmadığı sürece
dıĢlama etkine yol açmaz.
Keynesyen yaklaĢımda bütçe açıklarının finansmanı ve sonuçları ISLM modeli çerçevesinde analiz edilmektedir. Bilindiği gibi IS-LM modeli, bir
kapalı ekonomideki marjinal tüketim eğilimi, likidite tercihi ile faiz oranları
arasındaki iliĢki, vergi oranı, yatırımların faizlere karĢı esnekliği gibi temel
parametre ve büyüklükler veri iken, mal ve para piyasalarında eĢanlı denge
koĢullarını incelemektedir. Buna göre, bütçe açıklarının borçlanmayla finanse
edilmesi durumunda açığın finansmanı için ihraç edilen kamu kesimi
21
borçlanma kâğıtlarının nemaları özel kesimin servetinde bir artıĢa neden
olacaktır. Söz konusu artıĢ, mal piyasasında geniĢletici etki yaratacaktır.
Teknik bir anlatımla, IS eğrisi sağa kayacaktır.
Keynesyen görüĢ, özel kesim harcamalarındaki yetersizlik nedeniyle
oluĢan talep daralmasını engellemek için ekonomide kamu harcamalarının
artırılmasını benimsemektedir. Bu nedenle Keynesyen görüĢ, kamu bütçe
açıklarının finansmanında vergilerin esas alınmasının harcanabilir geliri ve de
özel kesim harcamalarını azaltıcı etki edeceğini esas alarak ekonomik
durgunluk dönemlerinde kamu açıklarının borçlanma ile finansmanını çözüm
olarak önerir (Arıcan, 2005:80).
Kamu harcamaları ve kamu gelirlerinin iktisadi konjonktüre uygun
olarak
düzenlenmesiyle
toplam
talep
üzerinde
meydana
getirilecek
değiĢiklikler üretim ve istihdam hacmini de etkileyecektir. Keynesyen iktisat,
iĢsizlik, enflasyon gibi temel makro ekonomik problemlerle harcama ve
vergilerle toplam talebin ayarlanarak mücadele edilmesinin mümkün
olduğunu ileri sürer. Özellikle kamu harcamalarında yapılacak değiĢikliklerin
toplam talep üzerinde direkt etkisi vardır. Vergiler de toplam talep üzerinde
etkili olmakla birlikte harcamalara nazaran daha dolaylı etkileri içerirler (Eker,
Altay ve Sakal, 1997:66).
1.2.2.1.3. Parasalcı (Monetarist) YaklaĢım
Monetarist yaklaĢıma göre enflasyon, bütçe açıkları vb. ekonomik
sorunların nedeni yanlıĢ para politikalarıdır. Devletin para ve maliye
politikaları ile ekonomiye müdahalesi yanlıĢtır. Bu nedenle devletin denk
bütçe uygulamasının daha yerinde olduğunu, bütçe açığının olması halinde
de, bu açığın finansmanının para arzı artıĢları ile karĢılanmaması gerektiğini
savunurlar. Çünkü enflasyonun temel nedeni, hükümetlerin para arzını aĢırı
ölçüde artırmalarıdır. Bu nedenle para arzı artıĢları kontrol altına alınmalıdır.
22
Bunun için Milton Friedman, para arzının her yıl üretim artıĢ hızına eĢit bir
oranda artırılmasını savunmuĢtur (SavaĢ, 1994:223).
Parasalcı görüĢe göre, bütçe açığının vergilerle veya halka devlet
tahvili satılarak borçlanmayla finanse edildiği durumda, ekonomide ödünç
verilebilir fon talebi artacak ve faiz oranları yükselecektir. Faiz oranlarındaki
artıĢ, yatırımlar için bir maliyet unsuru taĢıdığından özel sektör yatırımları
daralacaktır. Bu durumda özel sektör harcamaları kamu harcamalarındaki
artıĢ kadar azalırken, toplam harcama veya milli gelir düzeyinde bir değiĢme
olmayacaktır (Kaldor ve Trevithick, 1981'den aktaran; Orhan, 1989:71).
Ayrıca Friedman, kamu tahvilleri ile özel sektör tahvil ve hisse
senetlerinin ikame durumlarının oldukça fazla olduğunu açıklamaktadır.
Kamu, tahvil ihracı yolu ile finansmanını gerçekleĢtirdiğinde, hem özel
kesimin piyasadan bulabileceği fonları azaltacak, hem de faiz haddinde
sebep olacağı yükselme nedeniyle bu fonların maliyetini artıracaktır. Sonuç
olarak, kamu sektörü tahvilleri piyasada özel sektör tahvil ve hisse
senetlerinin yerine geçecek ve bir süre sonra üretimde ve dolayısıyla gelirde
azalmalar
oluĢacaktır.
Bu
mekanizmaya
portfolio
crowding
out
adı
verilmektedir (Friedman, 1972'den aktaran; Kesbiç ve Bakımlı, 2004:40).
Keynesyen
teorinin para
miktarını ihmal edip,
sadece
kamu
harcamalarını bütçe açığı yolu ile artırarak tam istihdama ulaĢmaya
indirgenen iktisat politikası önerileri, parasalcılar tarafından reddedilmektedir.
Parasalcılar, para arzı veri iken kamu harcamalarındaki artıĢın özel
yatırımları ve diğer harcamaları azaltacağını diğer bir ifadeyle dıĢlama
etkisinin varlığından bahsederler. Bu durumda, maliye politikasının ekonomi
üzerinde bir etkisi yoktur. Yani maliye politikasının uzun dönem etkisi yararlı
olmayıp olumsuzdur (Kazgan,1997:243).
23
1.2.2.1.4. Bütçe Açıklarının Finansmanı Ġle Ġlgili Diğer Teoriler
a) Ricardocu Denklik Teoremi
Ricardocu denklik teoremi, devletin iktisadi faaliyetlerinin ölçümünde
temel göstergenin reel kamu harcamaları olduğunu ve bu harcamaların
finansman biçiminin önemli olmadığını savunmaktadır. Dolayısıyla bu
teoremde, bütçe açıklarının vergi veya borçlanma ile finansmanı arasında bir
fark olmadığı ve bu iki finansman biçiminin ekonomik kararlar üzerindeki
etkisinin denk olduğu savunulmaktadır (Arıcan, 2005:84).
Bu teoride önerme Ģudur: tahvil basarak borçları finanse etmek
vergileri sadece erteler, bu nedenle birçok durumda bu tamamiyle bugünkü
vergilendirmeye
denktir.
Diğer
bir
ifadeyle
bütçe
açığında
devlet
harcamalarındaki bir kesintiyle karĢılanmayan artıĢ, tasarruflarda bütçe
açığını tam olarak karĢılayacak kadar bir artıĢa yol açacaktır (Dornbush ve
Fisher, 1998:598).
Barro ise Ricardocuların temel gözlemini dikkate alarak maliye
politikasının reel kamu harcamaları ve marjinal vergi oranları araçlarının etkili
olduğunu, devlet kamu harcama düzeyini değiĢtirmeden bu harcamaların
vergi yerine borçlanma ile finanse etmesi reel faiz oranları, toplam talep ve
sermaye bikrimi üzerinde bir etkisi olmayacağını belirtmiĢtir. Barro’ya göre,
net servet etkisi varsayımı, kamu harcamalarının vergiler yerine borçlanma
yolu ile finanse edilmesi Ģeklinde ifade edilen geniĢletici maliye politikalarının
toplam talep üzerinde pozitif etkide bulunacağının göstergesidir (Arıcan,
2005:84).
Ricardocu denklik; bütçe açığı oluĢtuğunda rasyonel beklentilere sahip
olan bireylerin, hükümetin bu açıkları yüksek vergilerle kapatacağı, bu
nedenle gelecekteki yüksek vergileri ödemek için daha çok tasarruf yapacağı
varsayımına dayanır. Yukarıda da ifade edildiği üzere Ricardo’ya göre borç
24
almak ya da vergi koymak ekonomide aynı etkileri doğuracaktır. Zira
gelecekte alınacak böyle bir verginin (bugünkü) değeri ile Ģu anda alınacak
bir borcun değeri aynıdır. Bunu bilen ve rasyonel bir Ģekilde davranan bütün
ekonomik ajanlar borçlanmanın yapılmadığı durumdaki davranıĢ tarzını
gösterirler ve böylece kamu borçlanmasının ekonomideki etkisinin “nötr”
olmasına neden olurlar.
b) HoĢ Olmayan Aritmetik
Sargent ve Wallace (1981), birincil açıklar üzerinde durmakta ve
devlet bütçe kısıtından hareketle bütçe açıklarının finansmanı konusunda
önemli çıkarsamalar yapmaktadırlar. Buna göre, bugün uygulanan sıkı para
politikaları nedeniyle açıkların finansmanı için borçlanma yolunun seçilmesi
uzun dönemde borçların parasal finansmanından daha enflasyonist sonuçlar
yaratabilecektir. HoĢ Olmayan Monetarist Aritmetik diye adlandırılan bu
önermedeki düĢünce, devletin vergiler veya daha fazla borçlanma yoluyla
finanse edemeyeceği bir borç ve faiz yükü ile karĢı karĢıya gelecek olması
nedeniyle, sürekli bütçe açıklarının enflasyona neden olmasıdır. Bu durumda
devlet ödemelerini yapmak için para basmak zorunda kalacak ve bu para arzı
artıĢı nedeniyle ortaya çıkan enflasyon, söz konusu açıkların borçlanmaya
gidilmeden önce para basılarak finanse edilmesi durumunda ortaya çıkacak
enflasyondan daha yüksek olacaktır (Dornbush ve Fischer, 1998: 593).
Sargent
ve
Wallace’a
göre,
mali
otoriteler
bütçe
disiplinini
sağlayamadığı sürece kamu borçlarının parasallaĢması olgusu sebebiyle,
enflasyonla mücadele etmek için cari dönemde uygulanan sıkı para
politikaları uzun dönemde enflasyon oranını düĢürmek yerine yükseltecektir.
Bu bağlamda Sargent ve Wallace, para politikası uygulamalarının maliye
politikası tarafından desteklenmesi gerektiğini, diğer bir deyiĢle para ve
maliye politikalarının koordineli bir biçimde uygulanması gerektiğini ileri
sürmüĢlerdir. Para ve maliye politikaları arasında ki koordinasyonun
sağlanması ile birlikte, bir taraftan para otoriteleri parasal tabanı fiyat istikrarı
25
çerçevesinde belirlerken, diğer taraftan mali otoritelerde kamu harcamalarını
kamu gelirleri ile sınırlandıracaklardır (Sargent and Wallace 1981’den
aktaran, Büyükakın ve Erarslan, 2004:28).
HoĢ olmayan monetarist aritmetik yaklaĢımı, bütçe açıklarının
kapatılmasında emisyon yerine borçlanmaya dayalı bir finansman yönteminin
ilk bakıĢta fiyat istikrarının sağlanması yönünde olumlu izlenimler bıraksa da,
gerçekte böyle bir finansman yönteminin gelecek bir zamanda enflasyonist
baskılara yol açacağını göstermektedir. KuĢkusuz ki borçlanmanın uzun
dönemde enflasyona yol açmasının temel nedeni, reel faiz oranlarının
ekonominin büyüme oranından daha fazla olmasıdır (Sargent and Wallace
1981’den aktaran, Büyükakın ve Erarslan, 2004:28).
Sargent ve Wallace’a göre bütçe açığının problem olması için süreklilik
göstermesi gerekir. Bütçe açığı büyük ve çok uzun yıllar sürse bile mutlaka
enflasyon meydana gelmeyebilir. Diğer bir ifadeyle bütçe açıkları kaçınılmaz
olarak enflasyonist değildir. Ancak bütçe açığı ne kadar büyükse ve zaman
olarak çok uzun zamandan beri sürüyorsa bütçe açığının para yaratılarak
kapatılması yönünde bir giriĢim olasılığı o kadar büyük olacaktır. Bu da
kuskusuz yüksek oranlı bir enflasyonu beraberinde getirir (Parasız,
2003:312).
c) Arz Yönlü Ġktisat
Basit Keynesyen model çerçevesinde, bütçe açığı vergi haddi ile aynı
yönde değiĢir: Vergi haddi yükselince vergi gelirleri artar ve böylece, ceteris
paribus, bütçe açığı azalır. Dolayısıyla, Keynesyen analize göre bütçe açığını
kapatmak için, vergi haddi yükseltilmelidir. Bu geleneksel görüĢe karĢı çıkan
bazı iktisatçılara göre ise, bütçe açığını kapatmak için vergi haddini
Keynesyen modelde önerilenin tam tersine düĢürmek gerekir ki bu alternatif
yaklaĢım arz yönlü iktisat olarak nitelendirilir (Ünsal, 2009:571).
26
Arz yönlü iktisat yaklaĢımının politika önermelerine göre, bütçe
denkliğine riayet edilmelidir. Açık bütçe uygulamaları, yatırımı ve üretimi
olumsuz yönde etkileyen yüksek vergilerin bir sonucudur. Ayrıca bütçe
açıkları enflasyona sebep olmaktadır. Hızlı ekonomik kalkınma ve düĢük
enflasyon birbirinden ayrılmaz iki hedeftir. Bu iki hedefe ulaĢmak için
vergilerin indirilmesi stratejisi, kamu harcamalarının azaltılması ile birlikte
hayata geçirilmelidir (ġen ve Sağbas, 2004:55-56).
Arz iktisatına göre açık bütçenin zorunlu olarak enflasyonist olması
gerekmez. Önemli olan bütçe açığı değil, bu açığın nasıl finanse edildiğidir.
Bütçe açıklarının para arzını arttırmasına engel olmalıdır. Para arzı, ulusal
ekonominin büyümesine bağlı olarak, yavaĢ ve istikrarlı bir artıĢ göstermeli,
bütçe açıkları ile iliĢkisi olmamalıdır (SavaĢ, 1986:181-182).
Arthur Laffer’in adıyla özdeĢleĢtirilen arz yönlü iktisat, özünde klasik
ekonominin en iyi bütçe denk bütçedir ve en iyi vergi nötr vergidir
önermelerine dayanarak, vergi indirimlerinin ekonomiyi canlandırılabileceği
iddiasını ortaya koymuĢtur. ABD’de Reagan ve Bush, Ġngiltere’de Thatcher
yönetimleri tarafından uygulanmıĢ olan arz yönlü iktisattan beklenen sonuçlar
alınamamıĢtır (Kumcu ve Eğilmez, 2005: 35).
.
1.2.2.2. Uygulamada Bütçe Açıklarının Finansman Yöntemleri
Ġktisat teorisinde devletin belirli bir dönemde gelir ve gider tahminlerini
gösteren bütçenin denk olması gerektiği kabul gören bir unsurdur. Aksi
takdirde kamu gelirlerinin yeterli düzeyde artırılamaması veya kamu
harcamalarındaki
artıĢlar
nedeniyle
bütçe
açıkları
oluĢmaktadır.
Ekonomilerde oluĢan bütçe açıklarının yanı sıra bu açıkların finansman
Ģekilleri de ekonomi politikası bakımından büyük bir önem arzetmektedir.
Yukarıda da bahsedildiği üzere Klasiklerde devletin normal finansman
kaynağı vergiler iken, Keynes için borçlanma da vergi ile beraber bir
27
finansman kaynağı olarak kabul edilmektedir. Uygulamada ise kamu
açıklarının finansmanında vergi artırımı ve borçlanma ile beraber para basımı
(monetizasyon) yoluna da baĢvurulmaktadır.
Bütçe açığını kapatmada bu kaynaklardan bazen biri bazen de hepsi
birden kullanılabilmektedir. Ancak bunun tercihi, siyasi koĢullara ya da
ekonomide meydana getirdiği etkiye göre değiĢebilmektedir.
1.2.2.2.1. Borçlanma
Borçlanma kamu gelirleri ile harcamaları arasında oluĢan dengesizliği
gidermek için kullanılan bir kamu geliridir. Borçlanma, hükümetin karar
organları için, belirli limitler içerisinde hemen her zaman mümkün olan bir
olay olup, kamu harcamalarının finansman yönünü oluĢturan bir araç olarak
vergilemenin
alternatifidir
(Buchanan,
2001:194).
Verginin
sınırına
eriĢildiğinde, vergi almanın mümkün olmadığı dönemlerde, diğer kamu
gelirleri
ve
normal
devlet
gelirlerinin
eksikliğini
tamamlamak
veya
vergilemeye alternatif olmak üzere borçlanmaya baĢvurulmaktadır (Türk,
1992:272).
Sosyal refah devleti anlayıĢı içerisinde devlete her geçen gün daha
fazla görev yüklenmesi nedeniyle artan ihtiyaçlarını karĢılayabilmek için daha
çok harcama yapmak zorunda kalmakta ve bu giderlerin gelirler ile
karĢılanması zor olmaktadır. ĠĢte bu durumlarda devlet borçlanma yoluna
gitmektedir.
Borçlanma yapısı itibariyle vergiler gibi kesin olmayan bir gelir
kaynağıdır. Bunun nedenini ise borçlanmanın anaparası ile beraber bir
maliyet unsuru olan faizin de geri ödenmesi olarak belirtebiliriz. Borçlanmanın
bu yapısına rağmen devletin borçlanmaya baĢvurma nedenleri Ģöyle
sıralanabilir (Bülbül, 1988:53-55).
28
•
Devletin
gelirleri
kadar
harcamada
bulunmaması;
gelir
ve
giderlerinin zaman ve mekân uyumsuzluğu (zamandaki uyumsuzluk devletin
gelirlerinin, bazı aylarda, diğer aylara göre, az ya da çok olmasıdır.)
•
Devletin vadesi gelen borçlarını yeni borçlarla finanse etmesi
sorunu,
•
Doğal afetler ve savaĢ gibi durumlarda zorunlu karĢılanması
gereken harcamaların finansmanı,
•
Yurt dıĢından yapılan büyük sanayi ve teknoloji transferi sırasında
meydana gelen harcama artıĢı,
•
SanayileĢme reformları ve büyük yatırımlar sırasında meydana
gelen finansman ihtiyacı,
•
DıĢ ödemeler bilançosunda ortaya çıkan açıkların kapatılması.
Devletin borçlanma yolu ile finansman yöntemi iç borçlanma ve dıĢ
borçlanma olarak iki kaynaktan gerçekleĢmektedir.
Vergi gelirleri harcamaları karĢılamaya yetmediği zaman diğer bir
ifadeyle bütçe açığı söz konusu olduğu zaman devlet borçlanmak zorundadır.
Bu durumda devlet ya halka tahvil satarak ya da merkez bankasından ödünç
alarak borçlanır. Hazine açıklarını finanse etmek için merkez bankasından
borç aldığı zaman parasal finansmanı çalıĢtırır. Hazine açığı halktan borç
alarak finanse ettiği zaman borç finansmanı çalıĢır.
Devlet borçlarını mutlak değer olarak istikrarlı hale getirmek anlamlı bir
hedef değildir. Büyüyen bir ekonomide hükümet borçlarının mutlak değer
olarak artmasının, hükümet borçlarının hasılaya oranı veya kısaca borç oranı
(debt ratio) artmadıkça bir sakıncası yoktur. Diğer bir ifadeyle büyüyen bir
ekonomide amaç borç oranını istikrarlı hale getirme olmalıdır (Ünsal,
2009:574).
Borç oranı için aĢağıdaki denklem oluĢturulabilir:
29
r: Reel ya da enflasyona uyarlanmıĢ faiz oranı
z: GSYĠH’nin bir oranı olarak ölçülen faiz dıĢı ya da birincil bütçe
fazlası
y: Reel GSYĠH büyüme oranı
b: borç oranı
∆b = b(r – y) – z > 0
Borç oranının geliĢimi, reel faiz oranı, çıktının büyüme hızı ve faiz dıĢı
bütçe fazlası arasındaki iliĢkiye bağlıdır. Faiz oranları ne kadar yüksek ve
çıktının büyüme hızı ne kadar düĢükse borç oranının yükselme olasılığı o
kadar fazla olacaktır (Dornbush ve Fisher, 1998:592).
1.2.2.2.1.1. Ġç Borçlanma
Ġç borçlanma, hükümetin, tahvil, bono gibi araçlarla iç piyasadan yani;
özel kiĢi ve kuruluĢlardan, ticari bankalardan ve sigorta Ģirketlerinden
borçlanması olarak tanımlanabilir. Diğer bir ifadeyle, Ġç borçlanma hükümetin
ülke sınırları içindeki kiĢi ve kuruluĢlara milli para cinsinden borçlanmasıdır.
Bu borçlanmanın ekonomik niteliği, satın alma gücünün özel ve kamu kesimi
arasında el değiĢtirmesidir (Erol, 1992:50).
Bu borçlanma türü, bütçe açıklarının finansmanının en çok baĢvurulan
finansman yöntemlerinden birisidir. Ġç borçlanma, milli ekonomi içerisinde bir
el değiĢtirme olmakla birlikte özellikle kullanılmayan fonların üretime
katılmasını sağlamak yoluyla kalkınmayı hızlandırıcı ve ekonomik dengeyi
koruyucu etkiler yaratabilir (Eker ve Meriç, 2000;54).
Devletin iç borçlanmaya baĢvurma nedenlerini Ģöyle sıralamak
mümkündür (Saraçoğlu, 2002;56):
30
-Mevcut vergilerin arttırılmasının ya da yeni vergiler konulmasının
yaratacağı ekonomik, siyasi ve sosyal güçlükler,
-Devletin gelir ve giderleri arasında zaman yönünden ortaya
çıkabilecek dengesizlikler,
-Ekonomisinde kamu kesimi ağırlık taĢıyan ülkelerde kamu kesimi
kaynak açıkları,
-Ekonomide görülen sürekli ve/veya geçici dengesizliklerin giderilmesi,
-Vadesi gelen bir borcun ödenmesi.
Ġç borçlanma ile bütçe açıklarının finansmanı doğrudan ve dolaylı
olmak üzere iki Ģekilde gerçekleĢmektedir. Doğrudan borçlanma yönteminde,
merkez bankası, devletin bütçe açıklarını para basarak finanse etmektedir.
Bu yöntemin seçilmesinin sebebi, kamu kesiminin özel kesime tahvil faizi
ödemek istememesidir. Merkez bankası aracılığı ile borçlanmaya gidilmesi
durumunda sistem üç Ģekilde iĢlemektedir. Ġlki, Hazine, Merkez Bankasından
kullanmıĢ olduğu kısa vadeli avansa karĢılık devlet iç borçlanma senedi
vererek borcu parasallaĢtırır. Ġkincisi, merkez bankasının piyasaya ulusal
para kanalize etmesidir. Bu yöntem hazinenin faiz yükünün ağırlaĢma
olasılığı döneminde hazinenin rahatlamasını sağlar. Üçüncüsü ise ticari
bankaların, ellerindeki senet ve tahvilleri merkez bankasına götürerek
reeskonta tabi tutmasıdır (Karabağlı, 2003:31).
Dolaylı borçlanma Ģeklinde devlet, bankalara, merkez bankasına, özel
ve mali kurumlar ile bireylere hazine bonosu ve tahvil ihracı yaparak
piyasadan finansman sağlamaktadır. Borçlanma vade açısından kısa ve
uzun olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Kısa vadeli borçlanma bütçede
meydana gelen geçici açıklar için tercih edilirken; uzun vadeli borçlanma,
kamu
gelirlerinin,
kamu
giderlerini
karĢılayamadığı
dönemler
için
kullanılmaktadır. Kısa vadeli borçlanmaya uzun vadeli borçlanmaya hazırlık
amacı ya da ekonomik koĢulların kısa vadeli borçlanmaya daha elveriĢli
olması nedeni ile baĢvurulmaktadır. Uzun vadeli borçlanma da devletin
yatırım harcamalarının finansmanı için en cazip borçlanma Ģeklidir. Bu
31
Ģekilde harcama - finansman arasındaki zaman uyumsuzluğu giderilmeye
çalıĢılmaktadır.
1.2.2.2.1.2. DıĢ Borçlanma
DıĢ borçlanma, ülkeler arasında fon fazlası bulunan ülkelerden fon
açığı bulunan ülkelere yönelik akımlar olarak da tanımlanabilir. DıĢ
borçlanma çeĢitli açılardan tasnif edilebilir. Ancak en yaygın olanları;
borçların vadelerine ve kaynaklarına göre yapılan tasniftir (Bal, 2001:14). DıĢ
borçlar, sermaye piyasaları ile uluslar arası kuruluĢlar yanında doğrudan
doğruya devletlerden de sağlanabilir.
DıĢ
borçlanma
ekonominin
dıĢsal
etkilere
olan
hassasiyetini
arttırmaktadır. Özellikle faiz ve kur riski, zaman zaman borçlanan ülke
ekonomisinde beklenmeyen etkiler yaratabilmektedir. Bu itibarla her ülke için
doğal bir borç sınırı vardır. Bu sınır ülkeden ülkeye farklılıklar göstermektedir.
Öncelikle hangi gerekçelerle yapılmıĢ olursa olsun doğal borçlanma sınırının
aĢılması durumunda borçlanmanın o ülke için faydadan çok bir maliyet
unsuru haline geleceği kabul edilmelidir (Evgin, 2000:16).
Ülkeleri
yaklaĢımlar
dıĢ
borçlanmaya
bulunmaktadır.
Ancak
götüren
devleti
sebepler
iç
konusunda
borçlanma
yerine
farklı
dıĢ
borçlanmaya yönelten iki önemli sebep vardır. Birincisi ekonomideki mevcut
kaynaklara ek bir kaynak sağlamak, ikincisi döviz cinsinden yeni ödeme
imkanları gerçekleĢtirebilmektir. Birinci sebep, özellikle yatırım projelerini
destekleyecek iç tasarruf miktarı yetersiz kalan ülkeler açısından önemlidir.
DıĢ borçlanma ile sağlanan kaynaklar borçlanılan yılda ülkenin toplam
harcamalarını arttırdığı için tüketim ve yatırım için kullanılabilir. DıĢ kaynaklar,
ülkenin yatırım yapma kapasitesini arttırır.
32
DıĢ borçlanmanın bütçe açıklarının finansmanında kullanılmasına pek
sıcak bakılmamaktadır. Klasikler bu duruma tamamen karĢı çıkmıĢlardır.
Devletlerin döviz ile ödemek zorunda olduğu dıĢ borçlar, vadeleri geldiğinde,
özellikle az geliĢmiĢ ve geliĢmekte olan ülkeleri en baĢta ödemeler dengesi
krizleri olmak üzere, birçok krizle karĢı karĢıya bırakabilmektedir. Keynesyen
görüĢ içinde aynı durum geçerlidir. Bütçe açıklarının finansmanında iç
borçları normal bir kamu geliri olarak görmesine karĢın, dıĢ borçlar için aynı
düĢünceyi paylaĢmadığı görülmektedir.
Ancak, dıĢ borçlanma uluslararası piyasalarda kredibilitesi yüksek olan
ülkeler için bütçe açıklarının finansmanında alternatif bir yol olabileceği
belirtilmektedir. Bu ülkeler, uluslararası politik ve ekonomik konjonktüre bağlı
olarak yabancı ülkelerden, yabancı bankalardan, uluslararası piyasalardan ya
da IMF, Dünya Bankası gibi uluslararası mali kuruluĢlardan dıĢ finansman
sağlayabilmektedirler. 1980'lerdeki dünya borç krizinden alınan dersler
ıĢığında IMF, Dünya Bankası gibi uluslar arası mali kuruluĢların dıĢ
borçlanma üzerindeki sıkı denetimleri ve bu kuruluĢların onayından
geçmediği sürece dıĢ borç teminini neredeyse imkansız hale gelmesi de
bütçe açıklarının finansmanında bu yöntemin kullanabilirliğini büyük ölçüde
sınırlandırdığı ifade edilmektedir (ġen ve SağbaĢ, 2004:78-79).
1.2.2.2.2. Para Basımı (Monetizasyon)
Devletin kamu harcamalarının finansmanında kullandığı diğer bir
yöntem ise hükümranlık gücüne dayanarak gerçekleĢtirdiği para basımıdır.
Devlet iki ayrı biçimde para basarak gelir sağlayabilmektedir. Bunlardan
birincisi; piyasanın ufaklık (bozuk) para ihtiyacını karĢılamak için madeni para
basması ve kağıt para basıp piyasaya sürmesidir (Herekman, 1997:118).
Ġkincisi ise; hükümetin bütçe açığını merkez bankasından borçlanarak
finanse etmesi, hükümetin ihraç ettiği tahvilleri hazine aracılığıyla merkez
bankasına satması biçiminde olur. Bu finansman biçiminde, merkez bankası
33
hazinenin kendisinden borçlandığı tutarı para basarak öder ve böylece
parasal taban (M0) hazinenin ihraç ederek merkez bankasına sattığı devlet
tahvillerinin bedeli kadar artar (Ünsal, 2009:573).
Bütçe açıklarının
finansmanı amacıyla kamu borçlanma kağıtlarının merkez bankasınca satın
alındığı bu duruma para basımı ya da monetizasyon denir. Monetizasyona
hükümetlerin bazen popülist politikalar uğruna, bazen de zorunlu olarak
baĢvurdukları görülmektedir.
Hükümetin parasal finansmana baĢvurmak suretiyle, diğer bir ifadeyle
merkez bankası vasıtasıyla para basarak elde ettiği gelire ise senyoraj denir.
Bütçe açığının tümüyle para basılarak finanse edildiği durumda reel senyoraj,
reel bütçe açığına eĢittir. Reel senyoraj ise nominal para arzı büyüme oranı
ile reel para arzının-reel para talebinin çarpımına eĢittir (Ünsal, 2009: 580).
Bütçe açığının borçla ve parasal finansmanı arasında önemli bir fark
vardır. Borç finansmanıyla karĢılaĢtırıldığında, parasal finansman, kısa
dönemde faiz oranlarını düĢürme eğilimindedir. Bunun nedeni, parasal
finansman nominal para stokunu artırırken (IS-LM modelinde LM eğrisini
sağa doğru kaydırarak), borç finansmanının böyle bir etkisinin olmamasıdır.
Bu durumda, kısa dönemde borçla finansman, parasal finansmana göre
yatırım düzeyini düĢürür.
Fiyat düzeyine etkisi konusunda parasal finansmanın etkisi borç
finansmanına göre daha yüksektir. Bunun iki nedeni vardır. Birincisi, parasal
finansman para stokunu artırır, borç finansmanı artırmaz. Ġkincisi, borç
finansmanı durumunda genel fiyat düzeyindeki bir artıĢı daha büyük bir borç
stokunun tüketim üzerindeki servet etkisidir (Dornbush ve Fisher, 1998:598599).
Bütçe açığının para basılarak finanse edildiği durumlarda hükümet
vergileme
gücüne
sahip
olamadığı
için
istikrarlı
bir
vergi
sistemi
oluĢturamamakta ve ellerinde nakit bulunduranlar geniĢ bir vergi yükü ile
34
karĢı karĢıya kalmaktadır. Böyle durumlarda enflasyon vergisi hükümet için
kazanç oluĢtururken, reel para balansı tutanlar için bir kayıp söz konusudur.
Halkın nominal para talebini arttırmasının nedeni enflasyon etkisini telafi
etmek çabasıyla açıklanabilir. Belirli bir gelir düzeyi ve faiz oranı karĢısında
halk eğer elinde belirli bir reel para stoku bulundurmak istiyorsa, elindeki
nominal parayı enflasyon oranında arttırmak zorundadır. Aksi halde
enflasyon, mevcut nominal para stokunun reel değerini arzu edilen düzeyin
altına düĢürecektir. Halk reel para balanslarını sabit tutabilmek için nominal
para stokuna enflasyonu dengeleyecek oranda ilavede bulunmak isteyecek,
yani gelirin bir kısmını nominal para stokunu arttırmak amacıyla kullanacak,
böylece gelirinden daha az harcama yapmak ve aradaki farkı devlete
aktarmak zorunda bırakılacaktır (HDTM, 1991:204-205).
Bununla birlikte, enflasyon vergisi kamu iç borçlarının reel değerini de
düĢürmektedir. Enflasyon vergisi olağan vergiler gibi bir vergi değildir.
Hükümetler, gelir vergileri ve tüketim vergileri gibi enflasyon vergisi
kanunlarını yürürlüğe koyamazlar. Ancak enflasyon bir vergi gibi iĢlem görür.
Hükümet vergileri arttırmıĢ gibi enflasyondan gelir elde eder (Parkin,
1997:234).
Geleneksel vergilere benzetilirse; enflasyon vergi oranına, para talebi
vergi tabanına karĢılık gelmektedir. Sabit bir reel para talebi düzeyinde belirli
bir enflasyon oranı hükümete para basma yoluyla belirli bir reel gelir elde
etme olanağı vermektedir. Bu gelir enflasyon vergisi olarak isimlendirilmekte,
reel para balansı sahiplerinden hükümete doğru bir reel kaynak transferi söz
konusu olmaktadır.
Devletin enflasyon vergisiyle oluĢturacağı gelir miktarı, vergi oranı
(enflasyon oranı) ile vergileme nesnesi (reel parasal taban) çarpımına eĢittir.
Reel üretim sabitken, enflasyon vergisi geliri aĢağıdaki gibi hesaplanır
(Dornbush ve Fisher, 1998:563):
35
Enflasyon vergisi geliri = enflasyon oranı x reel parasal taban
1.2.2.2.3. Vergiler
Ekonomide bütçe açıkları ile karĢı karĢıya kalındığında oluĢan bu
açıkların giderilmesinde baĢvurulan bir diğer yurtiçi kaynağı vergi oranlarının
artırılmasıdır. Devletin kamu harcamalarını karĢılamak amacıyla toplumu
meydana getiren kiĢi ve kurumlardan zorla ve karĢılıksız aldığı vergiler ile
benzeri gelir kaynakları bütçe açıklarının giderilmesinde önemli bir faktördür
(Bulut, 2002:35).
Vergilerin artırılması açıkların finansman yollarından birisi olmakla
birlikte vergi artırımının da (kayıt dıĢını kayıt altına almanın dıĢında) bir sınırı
vardır. Çünkü mükelleflerin geliri, servetleri veya harcamaları üzerinden
alınan vergiler onların kullanacakları varlıkları azaltarak tepkilerine neden
olur. Eğer vergiler artırılmaya devam ederse vergi kaçakçılığı, harcamaların
azalması
ve
sermaye
birikiminin
yavaĢlaması
gibi
olumsuzluklarla
karĢılaĢılabilir. Bu durumda vergi gelirleri artmak yerine azalabilir (Bulut,
2002:39).
1.2.3. Bütçe Açıklarının Makroekonomik Etkileri
Bütçe açıkları, günümüzde geliĢmiĢ ve geliĢmekte olan ülkelerde farklı
boyutlarda olmak üzere makro ekonomik dengeler üzerinde olumsuz
sonuçlara yol açan önemli bir ekonomik ve mali sorun olarak karĢımıza
çıkmaktadır.
Bir makro ekonomik değiĢken olarak bütçe açıkları, fiyatlar genel
seviyesi, ekonomik büyüme, faiz oranları, ödemeler bilançosu gibi çeĢitli
ekonomik değiĢkenleri farklı Ģekillerde etkilemektedir. Bu baĢlık altında, bütçe
36
açıklarının, enflasyon, faiz oranı, istihdam, büyüme ve ödemeler dengesi gibi
temel
makro
ekonomik
değiĢkenler
üzerindeki
etkileri
açıklanmaya
çalıĢılmıĢtır.
1.2.3.1. Bütçe Açıklarının Enflasyon Üzerindeki Etkisi
Birçok iktisat teorisyeninin OECD ülkeleri ile geliĢme olan ülkelerde
yapmıĢ olduğu incelemelerde bütçe açıkları ile enflasyon arasında pozitif bir
iliĢkinin olduğu görülmüĢtür (Maxwell, 1997:42). Ancak bütçe açığı enflasyon
iliĢkisi incelenirken açığın finansman Ģekli önem arzetmektedir.
Bütçe açığının oluĢturduğu en önemli etkilerden biri parasal geniĢleme
neticesinde enflasyonist baskıların artmasıdır. Bütçe açıkları ile parasal
geniĢleme arasında doğrudan bir iliĢki vardır. Çünkü bütçe açıkları genellikle
merkez bankası kaynaklarından ya da özel kesimden borçlanma yoluyla
finanse edilmektedir. Bütçe açıkları merkez bankasının direk avansları ya da
bu kuruma bono veya tahvil satılarak finanse edildiğinde para arzı sürekli
artıĢ gösterir. Bütçe açıklarının faiz oranlarını yükseltici etkisi olduğundan
merkez bankası faiz oranlarındaki arıtıĢı önleyebilmek amacıyla parasal
tabanı ve para stokunu artırma yoluna gitmekte bu da nihai olarak enflasyona
neden olmakladır.
Para arzındaki artıĢ ile enflasyon arasındaki iliĢki Milton Friedman’ın
miktar teorisi ile açıklanmıĢtır. Buna göre para arzındaki artıĢ ile fiyatlardaki
artıĢ arasında pozitif bir iliĢki vardır. Uzun dönem ortalama enflasyon oranı =
para artışı – milli gelir artışı + paranın dolanım hızıdır (Taylor, 1996:190). Bu
denklem aĢağıda belirtildiği Ģekilde formüle edilebilir:
(π) = m – g + v
π: Enflasyon oranı
m: Para stokundaki değiĢim oranı
37
g: Ekonomik büyüme oranı
v: Paranın dolaĢım hızının büyüme oranı
Para arzındaki artıĢın kısa dönemde enflasyon üzerinde fazla etkisi
olmasa da uzun dönemde enflasyonu arttırmaktadır (Bulut, 2002:70).
Bütçe açıklarının enflasyonu etkilediği konusu literatürde artık
tartıĢılmamaktadır. Ancak etkinin ne Ģekilde gerçekleĢtiği, ele alınan teoriye
göre farklılaĢmaktadır. Bu teoriler: Monetarist teori ve fiyat düzeyi mali teorisi
(The Fiscal Theory of the Price Level – FTPL) olarak adlandırılmaktadır.
Önceki bölümlerde de açıklandığı üzere Monetarist görüĢe göre, bütçe
açıklarındaki her artıĢ, para arzında bir artıĢa ve beraberinde fiyatlar genel
düzeyinde bir yükseliĢe neden olur. Mali Ģoklar, fiyatlar genel düzeyi
tarafından hemen absorbe edildiği için, bütçe açığındaki her artıĢ para
arzında bir artıĢa ve dolayısıyla enflasyona neden olur.
FTPL teorisi ise Ģu önermelerle baĢlamıĢtır.
- Bazı varsayımlar altında, uzun dönemde fiyat düzeyini ve enflasyonu
belirleyen para miktarı değil mali açıklar ve bu açıkların getirdiği kamu borç
stokudur.
- Bu durumda enflasyonu kontrol etmek için para politikası ve merkez
bankası bağımsızlığı yeterli değildir, hatta merkez bankası bağımsızlığı
istenmedik sonuçlara götürebilir.
ĠĢte bu noktada FTPL yaklaĢımının, enflasyon ve açıklarla ilgili
politikalara parasalcı yaklaĢımın karĢıtı bir açıklama getirdiği görülür (Uygur,
2001:11).
Bu kuramsal modelin çözüm olarak vardığı sonuç Ģudur; makro
anlamda fiyat düzeyini belirleyen, parasalcı yaklaĢımda olduğu gibi para
38
miktarı değil, kamunun borç stoku ile bütçe dengesini iliĢkilendiren zamanlar
arası bütçe kısıtıdır (Uygur, 2001:12). Parasalcı yaklaĢımın temelindeki
miktar kuramı eĢitliği gibi, FTPL yaklaĢımın temelinde bir zamanlar arası
(intertemporal) hükümet bütçesi eĢitliği vardır. Bu eĢitlikte kamunun herhangi
bir zaman noktasındaki reel borç stoku gelecek dönemlerdeki reel bütçe
fazlalarının iskonto edilmiĢ Ģimdiki değerlerinin toplamına eĢittir.
FTPL savunucuları para ve maliye politikası arasındaki ayrımın,
monetarist görüĢün savunduğu gibi kesin olmadığını ve aralarındaki iliĢkinin
genel fiyat düzeyi üzerinde önemli etkileri bulunduğunu söylemektedir. Bu
teoride, mali politikanın zamanlararası kamu bütçe kısıtının sağlanmasından
bağımsız olarak faiz dıĢı bütçe fazlasını oluĢturmasına izin verilmekte ve
kısıtın sağlanması fiyat seviyesindeki değiĢmelerle olmaktadır. Bu teoride,
Ricardocu (Ricardian) veya Parasal Üstünlük (Monetary Dominant, MD)
rejiminde fiyat seviyesinin parasal değiĢkenlerle belirlendiği savunulurken
“Ricardocu olmayan (non-Ricardian or FTPL) veya Mali Üstünlük (Fiscal
Dominant, FD)” rejiminde ise zamanlararası kamu bütçe kısıtının fiyat
seviyesindeki değiĢmelerle sağlandığı vurgulanmaktadır.
1.2.3.2. Bütçe Açıklarının Faiz Oranı Üzerindeki Etkisi
Kamu açıklarının faiz oranı üzerindeki olumsuz etkisi, açıkların
özellikle iç borçlanma yoluyla finansmanı söz konusu olduğunda ortaya
çıkmaktadır.
Ġç
borçlanma
ile
finanse
edilen
kamu
açıklarının
ilk
makroekonomik etkisi faiz oranlarındaki meydana gelen artıĢtır (Demir, Çevik
ve BeĢer, 2005:255). Zira kamu açıklarının finansmanında borçlanmanın
tercih edilmesiyle oluĢan ilave para talebi faiz oranlarının artmasına neden
olmaktadır. Artan faiz oranları bir yandan üretim maliyetini arttırırken diğer
yandan özel sektör tüketim ve yatırım taleplerinin düĢmesine neden
olmaktadır (Boskin, 1987:270).
39
Kamu borçları birikiminin en önemli nedenleri arasında yer alan bütçe
açıkları bir bakıma vergilerin daha sonraki nesillere aktarılmasını sağlayarak
toplam yaĢam boyu tüketimin artmasına neden olmaktadır (Demir, Çevik ve
BeĢer, 2005:255). Ekonominin tam istihdamda olduğu varsayımı altında
tüketimin artması tasarrufların azalması ile sonuçlanacak ve buna bağlı
olarak da faiz oranları sermaye piyasasını dengelemek için yükselecektir. Bu
durumda bütçe açıklarının özel sermaye birikimini dıĢlaması söz konusu
olacaktır (Ataç, 1994:171). Bununla birlikte kamunun finansman gereksinimi
niteliğinin ve mali piyasaların derinliğinin de bütçe açıklarının faiz oranı
üzerindeki etkisini Ģekillendiren önemli etkenlerden olduğundan bahsedilebilir
(Demir, Çevik ve BeĢer, 2005:255).
Bilindiği gibi bütçe açıkları ve bu açıklar sonucu oluĢan yüksek faizler
yabancı yatırımcıların yurtiçi tahvillere olan talebini artırmaktadır. Yabancı
yatırımcıların yurtiçinde tahvil alabilmeleri için nakde olan ihtiyaçları ise faiz
oranlarının yükselmesine etkide bulunan bir diğer faktör olmaktadır.
Eğer bütçe açıkları emisyon yoluyla finanse edilirse kısa dönemde faiz
oranları üzerinde bir baskı oluĢmamaktadır. Kısa dönemde para arzındaki
artıĢlar sonucunda faiz oranlarında düĢmeler meydana gelmekte ve toplam
talepteki artıĢlar yatırımları teĢvik edici bir etkide bulunmaktadır. Üretimin
artması vergi gelirlerini artırmakta bu ise bütçe açıklarının azalmasına yol
açmaktadır. Böylece ekonomi fiyat yükseliĢlerinin olmadığı ve bütçe açığının
azaldığı daha düĢük bir milli gelir seviyesinde dengeye gelmektedir (Gönül,
1992:9).
Uzun dönemde ise ekonomide atıl kaynaklar mevcut değilse fiyatlar
artacağı için para arzının reel dengesi azalacak ve fiyat artıĢları bütçe
açıklarını daha da artıracaktır. Sonuçta enflasyon yükselecek ve nominal
faizler artacaktır. Böylece yatırımlar kısa döneme nazaran daha da azalacak
ve toplam üretimdeki artıĢlar daha düĢük seviyelerde gerçekleĢmiĢ olacaktır
(Yıldırım, 2005:65).
40
1.2.3.3. Bütçe Açıklarının Ġstihdam Üzerindeki Etkisi
Yatırım harcamaları içinde kamunun önemli bir payı bulunmaktadır.
Kamu kesimi özellikle yapmıĢ olduğu altyapı yatırımlarıyla özel sektörün
geliĢimini teĢvik ederek yatırımların ve istihdamın artmasına öncülük edebilir.
Ayrıca
devletin
ekonomide
geliĢmesini
istediği
üretim
dalları
için
sübvansiyonlar vererek yeni üretim ve istihdam artıĢlarına neden olmaktadır.
Bütçe açıkları nedeniyle bu harcamalardaki kısıntılar yeni istihdam
imkanlarını azaltmakta hatta mevcut istihdam seviyesinde düĢüĢlere neden
olabilmektedir (Türk, 1999:81).
Bütçe açıklarının neden olduğu faiz oranlarındaki artıĢın maliyetleri
artırdığı, özel sektör kaynaklarının kamu kesimince kullanımı nedeniyle özel
sektörün dıĢlandığı,
açıklar nedeniyle
artan
enflasyonun
ekonomide
belirsizlikleri artırarak beklentileri olumsuzlaĢtırdığı daha önce belirtilmiĢtir.
Buna göre kamu açıkları nedeniyle faizlerde meydana gelen artıĢ maliyetleri
artırdığından üretimin karlılığını azaltmakta, yatırımlar durmaktadır. Hatta
kamu açıklarını kapatmak için uygulanan talep kısıcı politikalar nedeniyle
mevcut üretimler de azalmaktadır. Yeni yatırımların yapılmaması, mevcut
üretimin azalması özellikle nüfusu hızla artan, geliĢmekte olan ülkelerde
istihdam problemlerini artırmaktadır (Bulut, 2002:73).
Kamu açıklarının neden olduğu enflasyon, tasarrufları azaltmakta,
belirsizlikleri artırmakta ve yatırımcıların beklentilerini kötüleĢtirmektedir.
Geleceğe yönelik olumsuz beklentilerin olduğu bu belirsizlik ortamında yeni
yatırımların olması, yeni iĢ sahalarının kurulması da mümkün olamamaktadır.
Kamu
açıklarının
sebep
olduğu
enflasyon
bir
çok
makroekonomik
dengesizliğin sebebi olduğu gibi iĢsizliğin de asıl sebebini oluĢturmaktadır
(Bulut, 2002:73).
41
1.2.3.4. Bütçe Açıklarının Büyüme Üzerindeki Etkisi
Kamu harcamalarının arttırılması Ģeklinde gerçekleĢen bir bütçe açığı
ekonomik büyüme üzerinde olumlu etkilere sahip olabilir. Kamu kesimi
tarafından gerçekleĢtirilen gerekli altyapı yatırımları ve bunların sürekli bakım
ve onarımı özel yatırımları teĢvik etmekte, sağlık ve eğitim-öğretim hizmetleri
ile beĢeri sermayenin niteliği ve niceliği artırılmakta, yeni geliĢmelerle birlikte
karmaĢıklığı artan ekonomik yapıya karĢı gerekli yasal ve idari kararların
alınmasıyla iĢgücü ve sermayenin etkinliği artırılmakta ve böylece ekonomik
büyüme hızlanmaktadır. Yani fiziki ve beĢeri sermayenin artırılması,
teknolojik geliĢme ve kaynak kullanımında etkinliğin artırılmasına yönelik
yapılan kamu harcamaları ekonomik büyümeyi olumlu yönde etkilemektedir.
Ancak kamu harcamalarının finansmanında daha fazla vergi toplama
ve daha fazla borçlanma gereği yüksek faiz oranlarına ve enflasyona neden
olarak özel sektörün verimliliğini azaltmaktadır. Özel sektörün kullanacağı
kaynakların kamu tarafından kullanımı maliyetleri artırarak özel sektörün
dıĢlanmasına neden olmaktadır. Artan borç yükü ise gelecek nesillerin
yükümlülüğünü artırarak borçların finansmanında ülkeleri zor duruma
sokmaktadır. Bütçe açıklarının sürekliliği daha fazla borçlanmayı ve daha
fazla faiz yüküne katlanmayı zorunlu kılmaktadır. Ayrıca, artan vergiler
insanların daha az çalıĢmasına, tasarrufun azalmasına ve büyümenin
düĢmesine neden olmaktadır (Bulut, 2002:66-67).
Sonuç olarak, kısa dönemde ekonominin büyüme hızında olumlu
etkilere sahip olabilen bütçe açıkları, uzun dönemde özel yatırımları
dıĢlayarak, fiyatları artırarak, tasarrufları azaltarak ve iĢsizliği artırarak
ekonomik büyümeyi olumsuz yönde etkilemektedir.
42
1.2.3.5. Bütçe Açıklarının Ödemeler Bilançosu Üzerindeki Etkisi
Bütçe açığının finansmanında kullanılan borçlanmanın ödemeler
dengesi üzerine doğrudan bir etkisi bulunmamakla birlikte bu etki dolaylı
olarak faiz oranları ve döviz kurları aracılığıyla gerçekleĢecektir.
Yukarıda da ifade edildiği üzere hükümetin bütçe açıklarını finanse
etmek için borçlanmaya baĢvurması durumunda faiz oranları yükselir.
Yüksek faiz oranları ise aslında iki etkiye sahiptir. Bunlardan birincisi; özel
yatırım harcamalarının cesaretini kırmasıdır. Bu, dıĢlama etkisidir. Ġkinci etki
ise, yabancılar için yurtiçi finansal yatırımların oldukça çekici hale gelmesidir
(Mc Conen, Campell ve Brue, 1993:358-359). Yurtiçi finansal kaynakların
cazip hale gelmesi yurtiçine yabancı fonların akıĢını hızlandırmaktadır. Bu ise
döviz kurlarının artmasına engel olarak yerli paranın aĢırı değerlenmesine
neden olmaktadır. Çünkü yabancı yatırımcılar yerli finansal enstrümanları
alabilmek için kendi paralarını yerli paraya çevirmek zorundadırlar. Bu ise
yabancı paranın kur artıĢını engellerken, yerli paraya olan aĢırı talepten
dolayı
yerli
paranın
değerlenmesine
yol
açar.
Yerli
paranın
aĢırı
değerlenmesi ise üretim maliyetlerini diğer ülkelere göre artırdığından ihracat
azalırken, ithalat artmaktadır. Böylece, sonuç olarak bütçe açıklarının artması
dıĢ ticaret açıklarını da (ikiz açıklar) artırmaktadır (Ball ve Mankiw, 1995:9899).
Hükümetler politik tercih olarak ülkeye sıcak para giriĢini hızlandırmak
ve böylece döviz kurlarını baskı altında tutabilmek için zaman zaman yüksek
faiz politikasına baĢvurabilmektedir. Baskı altına alınan döviz kurları ithalatı
kamçılarken ihracatı baltalamaktadır. Sonuçta da dıĢ ödemeler sorunu
gündeme gelmektedir. Benzer Ģekilde ülkeye akan sıcak paranın verimli
alanlarda kullanılmaması halinde ülkeler yine ciddi dıĢ ödemeler sorunu ile
karĢı karĢıya kalabileceklerdir.
43
Keynesyen teoriye göre geniĢletici bir maliye politikası ile kamu
harcamalarının artırılması veya vergi oranlarının düĢürülmesi öncelikle
harcanabilir gelir miktarını artırarak tüketim harcamalarını tetiklemektedir. Bu
noktada ithalat da hızla artarak cari iĢlemler dengesi üzerinde baskılar
oluĢturmaktadır. Öte yandan bütçe açıklarıyla mücadelede tasarruf artıĢı ve
dıĢ borçlanma yerine yoğun olarak ulusal piyasadan borçlanma seçeneğinin
kullanılması özellikle geliĢmekte olan ülkelerde faiz oranlarının yükselmesine
yol açmaktadır. Tasarruf düzeyinin yetersiz olduğu kamu açıklarının ve
ekonomik büyümenin finansmanında alternatif kaynakların son derece kısıtlı
olduğu ilgili ülkelerde faizler kamu kesiminin iç piyasadan yoğun borçlanması
ile bir dıĢlama (crowding out) etkisi meydana getirerek yatırım-tasarruf
dengesinin bozulmasına da yol açmaktadır (Ghebreselassie and Burger
2005’den aktaran, Sever ve Demir, 2007:48).
Bütçe açıklarının doğrudan ya da dolaylı biçimde cari açıkları etkilediği
yönündeki teorik yaklaĢımların yanında cari açıkların bütçe açıklarını tek
yönlü olarak tetiklediği biçiminde değerlendirmeler de bulunmaktadır. Buna
göre cari açıklar nedeniyle büyüme oranının daha da yavaĢlaması
sonucunda bütçe açıkları artıĢ göstermektedir. Bu durumun özellikle
geliĢmekte olan acık ekonomilerde daha fazla olduğu savunulmaktadır
(Baharumshah 2005’den aktaran, Sever ve Demir, 2007:4). Çünkü bu
ülkelerin en önemli sorunlarından bir tanesi de ekonomik kalkınmayı
gerçekleĢtirebilmek için yeterli miktarda iç tasarruflarının bulunmamasından
dolayı yurt dıĢı sermaye giriĢlerine yoğun miktarda ihtiyaç duymalarıdır.
Alınan bu borçların verimli alanlarda kullanılmamıĢ olması halinde ise fon
ihtiyacını karĢılamak için tekrar dıĢ borçlanma yoluna gitmek zorunda
kalacaklardır. Ancak bu borçlanmalar öncekine oranla daha yüksek miktara
ulaĢacak ve faiz oranlarında da artıĢ olacaktır. Artan faiz oranlarının kur
üzerinde meydana getirdiği baskılar ihracatı olumsuz etkilemektedir. Böylece
ülkenin dövize olan ihtiyacı azalan ihracat nedeniyle giderek artmaya devam
edecektir (Sofracı, 2000: 451).
44
Kamu harcamalarındaki artıĢtan dolayı meydana gelen bütçe açığının
cari iĢlemler dengesini etkilediği kabul görmesine rağmen bazı iktisatçılar da
Ricardocu Denklik Teoremini desteklemektedir. Bu teoriye göre vergi indirimi
nedeniyle bütçe açığı, cari iĢlemler dengesi üzerinde bir etki teĢkil
etmemektedir. Hükümet harcamalarının sabit ve borçlanma baskının
bulunmadığı kabul edilecek olursa cari vergi oranlarındaki indirim arzulanan
tasarruf düzeyini etkilemeyecektir. Ġnsanlar azalan vergi yükünü ileride
ödeyeceklerini bildikleri için tasarruflarını artıracaklardır. Vergi indiriminden
dolayı azalan kamu tasarruflarına eĢ miktarda özel tasarruflar artacağı için
ulusal
tasarruflar
dolayısıyla
(Colander, 1998:432).
cari
iĢlemler
dengesi
etkilenmeyecektir
45
ĠKĠNCĠ BÖLÜM
BELEDĠYELERĠN MALĠ YAPISI VE FĠNANSMAN KAYNAKLARI
Mahalli idarelerin gelirlerinin gayri safi millî hasıla (GSMH) içindeki
payı 1980 yılında yüzde 1.63’ den 2000 yılında yüzde 4.76’ ya çıkmıĢtır. Bu
durum mahalli idarelerin ülke ekonomisi içinde giderek artan bir önem
kazandığını göstermektedir. Bu payın yüzde 4.41’lik bölümü belediyelere ait
olup belediyelerin gelirleri mahalli idare gelirlerinin toplam büyüklüğünün
yüzde 92’sini oluĢturmaktadır. Geriye kalanın yüzde 0.29’u il özel idarelerine,
yüzde 0.06’sı ise köylere ait kısmıdır. Mahalli idarelerin GSMH içindeki
payına harcamalar yönünden bakıldığında rakamın büyüdüğü ve 2000 yılı
için bu oranın yüzde 4.9 olmuĢtur. 2009 yılı itibariyle ise mahalli idarelerin
GSMH içindeki payı ise yüzde 3,7 olarak gerçekleĢmiĢtir.
Tablo 2: Mahalli idare Harcamalarının GSMH içindeki Payları (1980-2009)
1980
1985
1990
1995
2000 2006 2007 2008 2009
Harcamalar
1.54
1.83
2.37
3.38
4.73
3.3
3.6
3.5
3.5
1. Cari Giderler
0.96
0.79
1.25
1.21
1.72
1.9
2
1.9
1.9
2. Yatırım
harcamaları
0.64
0.89
0.68
0.97
1.6
1.4
1.5
1.3
1.3
a. Sabit sermaye
0.62
0.86
0.69
0.95
1.59
1.4
1.5
1.3
1.3
b. Stok değiĢimi
0.03
0.03
-0.01
0.02
0.01
0
0
0
0
3. Cari
transferler
0.07
0.09
0.39
1.08
1.17
0.2
0.2
0.2
0.2
4. KamulaĢtırma
ve S.Değer ArtıĢı
0.02
0.1
0.06
0.1
0.16
-0.1
-0.1
0
0
5. Sermaye
transferleri
-0.16
-0.04
-0.01
0.02
0.09
0
0
0
0
Kaynak: 2000 ve öncesi yıllara ait veriler www.dpt.gov.tr. sitesinden, 2006 ve
sonraki yıllara ait veriler www.bumko.gov.tr. sitesinden alınmıĢtır.
46
2.1. BELEDĠYELERĠN GELĠRLERĠ
Belediyelerin teĢkilat, görev ve yetkilerini düzenleyen mevzuatın
değiĢme sürecine bakıldığında bu idarelerin gelirlerine iliĢkin kanunların daha
sık
değiĢtiği
görülmektedir.
Belediyelerin
gelirlerine
iliĢkin
ilk
temel
düzenleme 1914 yılında Rüsumu Belediye Kanunu ile yapılmıĢ, daha sonra
1924 yılında çıkarılan 423 sayılı Belediye Vergi ve Resimleri Kanunuyla mali
yapı yeniden düzenlenmiĢtir. 1948 yılında kabul edilen 5237 sayılı Belediye
Gelirleri Kanunu ise 1981 yılında çıkarılan 2464 sayılı Belediye Gelirleri
Kanunuyla yürürlükten kaldırılmıĢtır. 2464 sayılı Kanunla kapsamlı bir
düzenleme getirilmiĢ, ancak, maktu olarak düzenlen vergi ve harçlar, zaman
içinde yüksek enflasyon nedeniyle gelir kaynağı olma özelliğini yitirmiĢtir. Ġlk
defa 04.12.1985 tarihli ve 3239 sayılı Kanunla maktu vergi ve harç miktarları
beĢ katına çıkarılmıĢ; 03.05.1992 tarihli ve 92/3278 sayılı Kararname ile de
on katına çıkarılmıĢtır. Son olarak da 30.12.2004 tarihli ve 5281 sayılı
Kanunla günün Ģartlarına uygun olarak yeniden düzenlenmiĢtir.
Belediye gelirlerini düzenleyen baĢka bir düzenleme 5393 sayılı
Belediye Kanununun2 59. maddesinde yapılmıĢtır. Bu maddeye göre
belediyelerin gelirleri Ģunlardır:
a) Kanunlarla gösterilen belediye vergi, resim, harç ve katılma payları.
b) Genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılan pay.
c) Genel ve özel bütçeli idarelerden yapılacak ödemeler.
d) TaĢınır ve taĢınmaz malların kira, satıĢ ve baĢka suretle
değerlendirilmesinden elde edilecek gelirler.
e) Belediye meclisi tarafından belirlenecek tarifelere göre tahsil
edilecek hizmet karĢılığı ücretler.
f) Faiz ve ceza gelirleri.
g) BağıĢlar.
2
13.07.2005 tarih ve 25874 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
47
h) Her türlü giriĢim, iĢtirak ve faaliyetler karĢılığı sağlanacak gelirler.
i) Diğer gelirler.
Belediye gelir sağlayan diğer önemli yasal düzenlemeler 1319 sayılı
Emlak Vergisi Kanunu ile 2380 sayılı Belediyelere ve Ġl Özel Ġdarelerine
Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanunlarıdır.
Ancak, Emlak Vergisi Kanununda 2004 yılında yapılan değiĢiklik ile bu
vergiden büyükĢehir belediyelerine ayrılan paylar kaldırılmıĢtır.
Belediye gelirleri, öz gelirler ve merkezi bütçeden yapılan transferler
olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Son yıllarda borçlanma da özellikle
belediyeler için gittikçe önem kazanan bir finansman kaynağı olarak
karĢımıza çıkmaktadır. 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu ise belediyelerin
öz gelirlerini vergiler, harçlar, harcamalara katılma payları olarak üç ana
grupta düzenlemiĢtir. Aynı durum büyükĢehir belediyeleri için de geçerlidir.
2464 sayılı Kanunda belediyeler için altı adet vergi ve onüç adet harç
öngörülmüĢtür. Vergi ve harçlardan maktu olarak düzenlenenler için alt ve üst
limitler konulmuĢ, bu limitler arasında miktar tespit etme yetkisi; vergilerde
belediye meclisine, harçlarda ise Bakanlar Kuruluna verilmiĢtir.
Vergiler
herhangi
bir
hizmetle
bağlı
olmaksızın,
harçlar
ise
belediyelerin sunduğu hizmetlerin karĢılığı olarak kanunla düzenlenen gelir
kaynaklarıdır. Belediyelerin bir diğer gelir kaynağı ise harcamalara katılma
paylarıdır.
Katılma
payı,
temel
kentsel
altyapı
hizmetleri
olan
su,
kanalizasyon ve yol harcamalarının bir bölümünün bu hizmetlerden
faydalananlar arasında bölüĢtürülmesi suretiyle elde edilen gelirlerdir.
Belediyelerin, 2464 sayılı Kanunda sayılanlar dıĢında baĢka öz
gelirleri de bulunmaktadır. ĠĢletme ve teĢebbüs gelirleri, ceza ve faiz gelirleri
ile belediye mallarının satıĢından veya kiralanmasından elde edilen gelirler
bunlar arasındadır.
48
2.1.1. Genel Bütçe Vergi Gelirleri Tahsilatından Verilen Pay
Belediyelerin gelirlerinin önemli bir kısmı merkezi bütçe vergi
gelirlerinden bu idarelere yapılan transferlerden oluĢmaktadır. Ülkemizde
merkezi idareden mahalli idarelere transfer sistemi pay ayırma yöntemine
dayanmaktadır. 1982 yılında çıkarılan 2380 sayılı Belediyelere ve Ġl Özel
Ġdarelerine Genel Bütçe Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkındaki Kanun
gereğince, genel bütçe vergi gelirleri tahsilatı toplamı üzerinden belediyelere
%9.25 pay verilmesi öngörülmüĢtür. Bu pay, 1989 yılına gelinceye kadar, son
nüfus sayımındaki rakamlar esas alınmak suretiyle, nüfus kriterine göre
dağıtılmıĢtır. Ancak, 1989 yılı sonrasında bütçe kanunlarına konulan
hükümlerle payın verilmesi, hesaplanması ve dağıtımına iliĢkin esaslar
yeniden düzenlenmiĢtir. Yeni düzenleme ile payların dağıtımı belediyelerin
nüfusları, kalkınmıĢlık dereceleri, mali kaynakları ve turistik durumları göz
önünde bulundurularak ĠçiĢleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Bayındırlık ve
Ġskan Bakanlıklarının birlikte tespit edecekleri ve BaĢbakanlıkça uygun
görülecek esas ve usuller çerçevesinde yapılması öngörülmüĢtür.
Bütçeden belediyelere ayrılan payların oranı, 2380 sayılı Kanunda
%9.25 olarak öngörülmesine karĢılık bu oran ilerleyen yıllarda sık sık
değiĢikliğe uğramıĢtır. Örneğin, 1985 yılında genel bütçe vergi gelirlerinden
belediyelere %8.15 pay ayrılırken, bu pay 1986-1994 yılları arasında %8.55
olarak uygulanmıĢtır. 1994 yılında çıkarılan 3986 sayılı Ekonomik Denge
Vergisi Kanunu ile önceki yıllar %8.55 oranında olan belediye paylarının
1994 yılında %7.55’e düĢürülmesi kabul edilmiĢtir. Ancak bu oran Anayasa
Mahkemesinin kararı ile iptal edilmiĢ ve belediye paylarının oranı 1995 yılı
için %9,25 olarak uygulanmıĢtır.
Genel bütçe vergi gelirlerinden alınan payın oranındaki değiĢim
bunlarla da sınırlı kalmamıĢtır. Bu oran 1996 yılından itibaren %9.25 olarak
uygulanırken, 21.02.2001 tarih ve 4629 sayılı Bazı Kanunların Tasfiyesi
Hakkında Kanun’la 2002 yılından itibaren geçerli olmak üzere %6’ya
49
düĢürülmüĢ ve fonların kapatılmasıyla önceki yıllarda bütçe gelirlerinden
ayrılan payların bir kısmının fonlara aktarılması uygulamasına son verilmiĢtir.
Genel bütçe vergi gelirlerinden belediyelere aktarılan payda meydana gelen
düĢüĢ 2003 yılında da devam etmiĢ ve 4969 sayılı Kanuna eklenen geçici
maddeyle belediyelere ayrılan payın 2003 yılı sonuna kadar %6 yerine %5
olarak uygulanmasına karar verilmiĢtir.
2004-2008 yılları arasında %6 olarak uygulanan belediye paylarının
oranı, 15.07.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5779 sayılı Ġl Özel Ġdarelerine ve
Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun
ile 2008 Ağustos ayından itibaren %5,35 olarak uygulanmıĢtır.
Tablo 3: Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Mahalli Ġdarelere Verilen Pay
Oranları
YILLAR
BELEDĠYELERE
ĠL ÖZEL ĠDARELERĠNE
TOPLAM
BÜYÜKġEHĠR
BELEDĠYELERĠNE
1985
1986
1987 (1)
1988 (1)
1989 (1)
1990 (1)
1991 (1)
1992 (1)
1993 (1)
1994 (1)
1995 (1)
1995 (2)
1996 (1)
1996 (3)
1997
1998
1999
2000
2001
2002 (4)
2003 (5)
2004
2005
2006
2007
8.15%
8.55%
8.55%
8.55%
8.55%
8.55%
8.55%
8.55%
8.55%
8.55%
8.55%
9.25%
8.55%
9.25%
9.25%
9.25%
9.25%
9.25%
9.25%
6.00%
5.00%
6.00%
6.00%
6.00%
6.00%
1.15%
1.20%
1.20%
1.20%
1.20%
1.20%
1.20%
1.20%
1.20%
1.20%
1.20%
1.70%
1.20%
1.70%
1.70%
1.70%
1.70%
1.70%
1.70%
1.12%
1.12%
1.12%
1.12%
1.12%
1.12%
9.30%
9.75%
9.75%
9.75%
9.75%
9.75%
9.75%
9.75%
9.75%
9.75%
9.75%
10.95%
9.75%
10.95%
10.95%
10.95%
10.95%
10.95%
10.95%
7.12%
6.12%
7.12%
7.12%
7.12%
7.12%
5%
5%
5%
5%
5%
5%
5%
5%
5%
5%
5%
5%
5%
5%
5%
5%
5%
5%
5%
4.10%
3.50%
4.10%
%5(6)
%5(6)
%5(6)
50
2008
2008(7)
2009(7)
Not
6.00%
5.35%
5.35%
1.12%
1.15%
1.15%
7.12%
6.50%
6.50%
%5(6)
5%
5%
(1) 2.2.1981 Tarih Ve 2380 Sayılı "Belediyelere Ve Ġl Özel Ġdarelerine Genel Bütçe Vergi
Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkındaki Kanun"un 4.12.1985 Tarih ve 3239 sayılı Kanunla
değiĢik 1´Ġnci Maddesi Uyarınca 1987 yılından itibaren uygulanacak oran belediyeler için
%9,25, il özel idareleri için %1,70 ve toplam %10,95 olmakla birlikte, bu yıl bütçe kanununa
konulan hükümle 1986 yılında geçerli oranlar uygulanmıĢtır.
(2) Anayasa Mahkemesinin, 17.6.1995 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan ve esas sayısı
1995/2, karar sayısı 1995/1 olan yürürlüğü durdurma kararına istinaden bu tarihten itibaren
yıl sonuna kadar kanuni oranlar uygulanmıĢtır.
(3) Anayasa Mahkemesinin, 19.7.1996 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan ve esas sayısı
1996/23, karar sayısı 1996/5-1 olan yürürlüğü durdurma kararına istinaden bu tarihten
itibaren yıl sonuna kadar kanuni oranlar uygulanmıĢtır.
(4) - 2.2.1981 tarih ve 2380 sayılı "Belediyelere Ve Ġl Özel Ġdarelerine Genel Bütçe Vergi
Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkındaki Kanun" un 21.2.2001 tarih ve 4629 sayılı kanunla,
değiĢik 1´inci maddesi uyarınca bu oranlar belediyeler için % 6, il özel idareleri için %1,12
olarak uygulanmaktadır.
- 27.6.1984 tarih ve 3030 sayılı kanun´un 8.1.2002 tarih ve 4736 sayılı kanunla değiĢik
18´inci maddesinin (b) fıkrasında % 3 olarak yer alan ve 27.4.1985 tarih ve 85/9382 sayılı
bakanlar kurulu kararı uyarınca % 5 olarak uygulanan büyükĢehir belediyelerine verilecek
pay oranı, 29.1.2002 tarih ve 2002/3548 sayılı bakanlar kurulu kararı uyarınca 2002 yılında
% 4,1 olarak uygulanmıĢtır. (Adapazarı büyükĢehir belediye payı 2002-2005 % 5)
(5) 2003 yılı Bütçe Kanunu ile ġubat ayı gelirlerinin dağıtımından baĢlamak üzere, 2380 ve
3030 sayılı kanunlarla genel bütçe vergi gelirlerinden belediyelere ve büyükĢehir
belediyelerine verilmekte olan payların oranları sırasıyla % 6´dan % 5´e ve % 4.1´den %
3.5´e (Adapazarı BüyükĢehir Belediye payı % 4.5) indirilmiĢtir. Anayasa Mahkemesinin
2003/41 esas sayılı kararıyla bu uygulamanın yürürlüğü durdurulmakla birlikte, 31 temmuz
2003 tarih ve 4969 sayılı kanunla yalnızca 2003 mali yılı için indirimli oranların
uygulanmasına devam edilmiĢtir.
(6) 5216 sayılı kanunla
(7) 5779 sayılı kanuna göre 2008 Ağustos ayından itibaren uygulanan oranlar
Kaynak: http://www.gib.gov.tr/fileadmin/user_upload/VI/GBG/Tablo_12.xls.htm
2.1.2. Belediyelerin Öz Gelirleri
Belediyelerin öz gelirlerini üç baĢlık altında toplayabiliriz. Bunlar vergi,
harç ve katılım payı gelirleridir. Vergi gelirleri, ilgili mahalli idarece alınan
emlak (bina, arsa, arazi) vergisi, çevre temizlik vergisi, haberleĢme vergisi,
elektrik ve havagazı tüketim vergisi, eğlence vergisi, yangın sigorta vergisi,
51
ilan ve reklam vergisinden; harçlar, bina inĢaat harcı, iĢyeri açma izni harcı,
yapı kullanma izni harcı, ölçü ve tartı aletlerinin muayene harcı, hayvan
kesimi muayene ve denetleme harcı, iĢgal harcı, kaynak suları harcı, tatil
günlerinde çalıĢma ruhsat harcı, tellallık harcı, toptancı hali resmi ve diğer
harçlardan; katılım payları ise yol harcamalarına katılma payı, kanalizasyon
harcamalarına katılma payı ve su tesisleri harcamalarına katılma payıdır.
2.1.2.1. Vergi Gelirleri
2.1.2.1.1. Emlak Vergisi
Belediyelerin vergi gelirleri içindeki en yüksek orana sahip olan Emlak
Vergisi 1970 yılında yürürlüğe giren 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu’na
göre tahsil edilmektedir. Emlak Vergisi yerel yönetim vergilerinin en tipik olanı
olan emlak vergisi, genel olarak ve tercihen yerel yönetimlere bırakılmaktadır.
Bunun temel olarak iki nedeni vardır. Birincisi vergi konusunun yerelleĢmesi,
diğeri de emlak değerini etkileyen faktörler arasında belediye hizmetlerinin
önemli bir yer tutmasıdır (Nadaroğlu 2001:87). Belediye vergileri içinde
önemli bir yere sahip olan emlak vergisi, Türkiye sınırları içersinde bulunan
bina, arazi ve arsaların mükellef tarafından beyan veya kanun hükümlerine
göre tespit olunan vergi değeri üzerinden alınan ve tahsil olunan servet
vergisidir.
1985 tarihinde yürürlüğe giren 3239 sayılı Kanunla yapılan değiĢiklikle,
emlak vergisi genel bütçe vergi gelirleri kapsamından çıkartılarak, 1 Ocak
1986 tarihinden itibaren yerel yönetimlere devredilmiĢtir. Emlak vergisi oranı
meskenlerde binde 1, diğer binalarda binde 2, arazilerde binde 1, arsalar
içinse binde 3 olarak uygulanmaktadır. 01.01.2002 tarihi itibarıyla BüyükĢehir
belediye sınırları ve mücavir alanlarda mesken, arazi ve arsalara iliĢkin
Emlak Vergisi oranları %100 artırımlı olarak uygulanmaya baĢlanmıĢtır. Bina,
arsa ve arazi vergisi ilgili belediye tarafından mükellefin beyanı üzerine tarh
52
ve tahakkuk ettirilir ve ilk taksiti Mart, Nisan ve Mayıs aylarında, ikincisi de
Kasım ayında olmak üzere iki eĢit taksitte ödenir. Ġlk vergi belediyeler
tarafından tahsil edilip yüzde 15’i il özel idaresi payı olarak ayrıldıktan sonra,
yüzde 85’i belediyelere kalmaktadır.
2004 yılına kadar emlak vergilerinden büyükĢehirlere pay aktarımı
yapılmakta iken bu yılda yapılan değiĢiklikle emlak vergisinden büyükĢehir
belediyelerine ayrılan paylar kaldırılmıĢtır.
2.1.2.1.2. Çevre Temizlik Vergisi
24 Temmuz 1993 yılında 3914 sayılı yasa ile çıkarılan “Çevre Temizlik
Vergisi Kanunu” ile uygulamaya konulan Çevre Temizlik Vergisi’ne tabi
olanlar, belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde bulunan ve belediyenin
çevre temizlik hizmetlerinden yararlanan konut, iĢyeri ve diğer Ģekillerde
kullanılan binalardır.
5281 sayılı Vergi Kanunlarının Yeni Türk Lirasına Uyumu ile Bazı
Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılması Hakkında Kanunu’nun 18. maddesiyle, 2464
sayılı Kanun’un mükerrer 44. maddesinin dördüncü ve beĢinci fıkraları,
konutlara ait çevre temizlik vergisi, su tüketim miktarı esas alınmak suretiyle
metreküp baĢına hesapları değiĢtirilmiĢtir.
2.1.2.1.3. HaberleĢme Vergisi
2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun 29. maddesine göre,
belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde Posta Telgraf Telefon ĠĢletmesi
tartından tahsil edilen telefon, teleks, faksimili ve data ücretleri (tesis, devir ve
nakil ücretleri hariç) HaberleĢme Vergisine tabidir.
53
2.1.2.1.4. Elektrik ve Havagazı Tüketim Vergisi
2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’na göre, belediye sınırları ve
mücavir alanlar içinde elektrik ve havagazı tüketimi, Elektrik ve Havagazı
Tüketim Vergisine tabidir. Elektrik ve havagazı tüketenler, Elektrik ve
Havagazı Tüketim Vergisini ödemekle mükelleftir. Elektrik ve havagazını
dağıtan kuruluĢlar, satıĢ bedeli ile birlikte bu verginin de tahsilinden ve ilgili
belediyeye yatırılmasından sorumludur.
2.1.2.1.5. Eğlence Vergisi
2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun 17. maddesine göre,
belediye sınırları ile mücavir alanlar içinde yer alan eğlence iĢletmelerinin
faaliyetleri Eğlence Vergisine tabidir. Verginin mükellefi, eğlence yerlerini
iĢleten gerçek veya tüzel kiĢileridir. Verginin matrahı biletle girilen yerlerde
Eğlence Vergisi hariç olmak üzere bilet bedeli olarak sağlanan ve müĢterek
bahislerde, bahsi tertip eden kuruluĢa isabet eden gayrisafi hasılat ile, biletle
girilmesi zorunlu olmayan bar, pavyon, gazino, gece kulübü, taverna, bilardo,
masa futbolu gibi eğlence yerlerinde iĢin mahiyetine göre çalıĢılan her gün
için Belediye Meclislerince takdir edilecek miktardır.
2.1.2.1.6. Yangın Sigorta Vergisi
2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun 40. maddesine göre,
belediye sınırları ve mücavir alanlar içindeki menkul ve gayrimenkul mallar
için yapılan yangın sigortaları dolayısıyla alınan primler; Yangın Sigorta
Vergisine tabidir. Yangın Sigorta Vergisini, sigorta Ģirketleri ödemekle
mükelleftir.
54
2.1.2.1.7. Ġlan ve Reklam Vergisi
2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun 12. maddesine göre,
belediye sınırları ile mücavir alanları içinde yapılan her türlü ilan ve reklam,
Ġlan ve Reklam Vergisi’ne tabidir. Verginin mükellefi, yurt dıĢından gönderilen
ilan ve reklamlar dahil olmak üzere, ilan ve reklamı kendi adına yapan veya
yaptıran
gerçek
veya
tüzel
kiĢilerdir.
Verginin
oranı
maktu
olarak
belirlenmiĢtir.
2.1.2.2. Harçlar
Belediye Harçlarının konusuna bina inĢaat harcı, iĢyeri açma izni
harcı, yapı kullanma izni harcı, ölçü ve tartı aletlerinin muayene harcı, hayvan
kesimi muayene ve denetleme harcı, iĢgal harcı, kaynak suları harcı, tatil
günlerinde çalıĢma ruhsat harcı, tellallık harcı, toptancı hali resmi ve diğer
harçlar girmektedir. Belediye yönetimleri harç gelirlerinden yalnızca iĢgal
harcı ile tatil günlerinde çalıĢma harcının tarifelerini kanunda belirtilen alt ve
üst sınırlar içinde belirleyebilmekte, diğer harçların tarifelerinin belirlenmesi
konusunda herhangi bir yetkisi bulunmamaktadır (Arıkboğa, 2004:189).
2.1.2.3. Harcamalara Katılım Payları
Harcamalara katılma paylarında amaç, belediyenin yapmakta olduğu
kimi kent hizmetlerinin giderlerine yerel halkın bir ölçüde para ile katılmasını
sağlamaktır (KeleĢ 2006:354). 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun 3.
kısmında düzenlenen harcamalara katılma payları; yol harcamalarına katılma
payları, kanalizasyon harcamalarına katılma payları ve su tesislerine katılma
paylarından oluĢmaktadır. Harcamalara katılma payları bina ve arsalarda
vergi değerinin %2’sini geçemez. Paylar, yol harcamalarına katılma payı için
bu hizmetin yapıldığı yollardan faydalanan kiĢiler arasında, su tesisleri ile
55
kanalizasyon harcamalarına katılma payları için ise hizmetten faydalanma
Ģekillerine göre ilgili gayrimenkul sahipleri arasında %2 esasına göre
hesaplanıp tahakkuk ettirilmektedir. Harcamalara katılma paylarının yeni
altyapıyı (raylı sistemler, merkezi ısıtma sistemleri, katı atık bertaraf
hizmetleri gibi) kapsamayıp yol, su kanal hizmetleri ile sınırlı kaldığı, kanun
gereği emlak vergisinin belli bir oranı (%2) ile sınırlandırılması ve yatırım
sürecinin uzaması nedeniyle projenin bedelinin tespitinin zorlukları nedeniyle
eleĢtirilmektedir (ÜstünıĢık, 2002:542).
2.1.3. BağıĢ, Yardım ve Fonlar
Devlet
yardımları genellikle iki baĢlık altında incelenmektedir.
Bunlardan ilki, genel nitelikteki Ģartsız yardımlar, diğeri de belirli bir amaçla
yapılan Ģarta bağlı yardımlardır. Genel yardımlar; hizmetin türünü ve
standardını önceden belirtmeden, yani, kullanım ve denetim konusunda belirli
kriterlere baĢvurmadan yapılan ve
belediyelerin genel mali gücünü
desteklemek, gelir yetersizliğini, gelirinde devlet müdahalesiyle meydana
gelen eksiklikleri karĢılamak veya onlar arasında mevcut bulunabilen vergi
yükü eĢitsizliğini gidermek amacına yatkın yardımlardır.
Belediyeler,
kanunlara uygun olmak Ģartıyla, bu yardımları diledikleri gibi harcama
yetkisine sahiptirler. Belediyelerin özerkliğini azaltma ihtimali daha az
olduğundan, bu yardımlar özel ve Ģartlı yardımlara tercih edilmektedir. Özel
yardımlar; belirli bir hizmetin kurulması veya yerine getirilmesi için gerekli
tesislerin inĢası veya belediyelerin belirli bir görevi istenilen düzeyde yerine
getirmesi Ģartıyla yapılan yardımlardır. Bu yardımlar hangi hizmet veya
maksada tahsis edilmiĢse, onun dıĢında kullanılamaz (Kalabalık, 1999:613).
56
2.1.4. Borçlanma
Yerel yönetimler, yerel halk tarafından seçilmiĢ kiĢilerce yönetilen, bir
tüzel kiĢiliği olan, bağımsız ya da özerk bir konumu ve kendisine ait bir
maliyesi bulunan yönetsel kurumlardır (Güler, 1998:8). Merkezi idarenin
dıĢında yer alan yerel yönetimler, hem kendi gelirlerini arttırma konusunda
baĢarısız
olmaları
hem
de
harcamalarındaki
artıĢlar
nedeniyle
borçlanmaktadır. Borçlanma, 1980’li yılların ilk yarısı sona erdiğinde, Türkiye
yerel yönetim tarihine yeni bir unsur olarak girmiĢtir. Burada sözü edilen
devlet kuruluĢlarına değil özel kuruluĢlara olan borçlanmadır. Türkiye’de
1980’li yıllara kadar kredi gereği kamu kaynaklarından sağlanmıĢtır (Güler,
1998:205). 1986 yılından itibaren özellikle Merkez bankasının kamu kesimine
kredi verme uygulamasını daraltması nedeniyle yerel yönetimler özel
sermayeden borçlanmaya baĢlamıĢtır.3 Yerel yönetimlerin yabancı kaynak
kullanımı da aynı tarihte yaygınlaĢmaya baĢlamıĢtır. Ancak küreselleĢme ile
birlikte yerel yönetimlerin özellikle 1990’lı yıllarda uluslararası resmi kredi
kaynakları ile özel kredi kaynaklarından hazine kefaletine dayanan dıĢ
borçlanmaları artmıĢtır (Güler, 1998:211). Bu borçlar zamanı geldiğinde yerel
yönetimler tarafından ödenmediğinde ise hazine tarafından ödenmiĢtir.
Bunun sonucunda hazine kendi borçları yanında bir de önceden garanti
etmiĢ olduğu yerel yönetimlerin borçlarını ödemek zorunda kalmıĢ bu da
hazinenin borçlanma ihtiyacını daha da arttırmıĢtır.
Belediyelerin,
kendilerine
ayrılmıĢ
sınırlar
içerisindeki
kamu
hizmetlerini etkin ve verimli bir Ģekilde yürütebilmeleri, belediyelerin bu
hizmetleri karĢılayacak miktarda gelirlerinin olmasına bağlıdır. Türkiye’de
belediyelerin harcamalarını karĢılayacak yeterli gelir kaynaklarına sahip
olamamaları, yatırım ihtiyacının yüksek olması, harcamalarda mali disiplinin
olmaması, nüfus ölçeğinin toplam maliyetler üzerinde yarattığı olumsuzluk ve
3
http://idari.cu.edu.tr/igunes/yerel/borclanma1.htm, 16/09/2010
57
yüksek cezai faizler birçok belediyenin borç stokunun artmasına neden
olmuĢtur (KurtuluĢ 2006:138).
2.1.5. Diğer Gelirler
Belediyelerin yukarda açıklanan gelir kaynaklarının yanında, özel
yasalara göre ve diğer mevzuat hükümleriyle sağlanan baĢka gelirleri de
vardır. Bu gelirleri Ģöyle özetlemek mümkündür:
- Belediye teĢebbüs ve iĢletme gelirlerinden sağlanan gelirler: Bu
gelirler belediyelerin Ģehiriçi ulaĢım, su, elektrik, doğalgaz, sinema, tiyatro,
kaplıca, plaj, hamam, fırın, lokanta, hastane, eczane gibi teĢebbüslerden elde
ettikleri gelirlerdir.
- Belediyelere ait menkul veya gayrimenkullerinden sağlanan gelirler:
- Belediyelerin akde bağladıkları her türlü sözleĢme ve taahhütler
dolayısıyla elde ettikleri gelirler.
- Belediye yasaklarına uymayanlardan alınan çeĢitli para cezaları.
2.2. BELEDĠYELERĠN GĠDERLERĠ
Bütçede belediye harcamaları, belediye gelirleri kalemi kadar önemli
bir yer tutmaktadır. Belediyelerin kanunlarla kendilerine verilen görevleri ve
belde
halkının
talepleri
doğrultusunda
verecekleri
hizmetleri
finanse
edebilmek için harcama yapmaları zorunludur. Belediyelerin görev ve
sorumlulukları 03.07.2005 tarih ve 5393 sayılı Kanun’un 14. maddesinde
genel olarak tanımlandıktan sonra, yetki ve imtiyazları 15. maddesinde
belirtilmiĢtir. Belediyelerin görev ve sorumlulukları, yerel düzeyde ve ortak
nitelikte olmak Ģartıyla kentsel altyapı, kent bilgi sistemleri, çevre, temizlik,
katı atık, zabıta, itfaiye, acil yardım, Ģehir içi trafik, mezarlık, yeĢil alanlar,
konut, kültür ve sanat, turizm, spor, sosyal hizmet ve yardım, kadın ve çocuk
koruma evi hizmetleridir. Ayrıca, devlete ait okul binaları, sağlık tesisleri,
58
kültür ve tabiat varlıkları ile tarihi dokunun korunması, gıda bankacılığı ile ilgili
hizmetleri gerçekleĢtirmektir. Hizmetlerin yerine getirilmesinde öncelik sırası;
belediyenin mali durumu ve hizmetin ivediliği dikkate alınarak belirlenecektir.
Belediye hizmetlerinin, vatandaĢlara en yakın yerlerde ve en uygun
yöntemlerle sunulması da temel alınmıĢtır.
Belediyelerin, kanunda belirtilen görev ve sorumlulukları yerine
getirmek amacıyla yaptıkları ve 5393 sayılı kanunun 60. maddesinde
belirtilen baĢlıca harcamaları Ģunlardır: Belediye binaları, belediyelerin
personeli, her türlü altyapı, her türlü gelirin takip ve tahsili, belediye zabıta ve
itfaiye, katıldığı Ģirketi, kuruluĢ ve birliklerle ortaklık payı ve üyelik aidatları,
mezarlıklar, faiz ve borçlanma ve sigorta giderleri, sosyal hizmet ve
yardımlar, temsil, tören ve tanıtım, imar düzenleme, sosyo-kültürel, sanatsal
ve bilimsel etkinlik, proje giderleriyle ilgili harcamalardır.
Belediyelerin
harcamaları
temelde
cari
harcamalar,
yatırım
harcamaları ve transfer harcamalarından oluĢmaktadır. Ancak yukarıda da
ifade edildiği üzere 2004 yılından itibaren ülkemizde analitik bütçe sistemi
uygulamasına geçildiğinden cari, yatırım ve transfer harcamalarının tanımı
değiĢmiĢtir. Eski ve yeni tanımlamalara göre belediye harcamaları aĢağıdaki
Ģekilde açıklanabilir.
2.2.1. Cari Harcamalar
Belediyelerin cari giderleri personel, yolluk, hizmet alımları, tüketim
mal ve malzemeleri alımları, demirbaĢ alımları ve diğer giderlerden
oluĢmaktadır. Cari harcamalar nitelikleri gereği yeni bir üretim kapasitesi
ortaya çıkarmadan mevcut kapasiteyle hizmetlerin görülmesini sağlayan
harcamalardır.
59
Cari
harcamalar
nitelikleri
gereği
büyük
ölçüde
yinelenen
harcamalardır. Memur maaĢları tüketim malzemeleri, enerji sarfiyatı gibi
konularda ani bir azaltma mümkün olamamaktadır. Emeklilik çağına gelmiĢ
memurların ve tüm iĢçilerin emekli edilerek ücretlere iliĢkin harcamalar
azaltılabilse de bu durum cari yılda transfer harcamalarında sıçramaya yol
açmaktadır.
Cari harcamalar tekrarlanan harcamalar olduklarından bunların
tekrarlanan gelirlerle (recurrent revenues) ile finanse edilmesi gerekmektedir.
Cari ve transfer harcamalarını sürekli gelirleri ile finanse edemeyen
belediyelerin mali zorluklarla karĢı karıya kalması kaçınılmaz olabilmektedir.
Analitik bütçe sisteminde;
- Personel için yapılan ödemeler (sosyal güvenlik dahil) ile bütçe
kanunlarıyla belirlenmiĢ asgari değeri aĢmayan ve normal ömrü bir yıl veya
daha uzun olmayan mal ve hizmet alımları ve faiz giderleri “cari giderler”,
- Cari nitelikli mal ve hizmet alımlarının finansmanı amacıyla yapılan
karĢılıksız ödemeler “cari transferler”,
- Her ikisinin toplamı ise “toplam cari giderler” olarak ifade edilmektedir
(2005 Yılı Bütçe Hazırlama Rehberi, 2004). Dolayısıyla analitik bütçe
sisteminde;
Cari Harcamalar = Personel Giderleri + Sosyal Güvenlik Kurumlarına
Devlet Primi Giderleri + Mal ve Hizmet Alım Giderleri + Faiz Giderleri + Cari
Transferler
olarak ifade edilebilir.
60
2.2.2. Transfer Harcamaları
Kurumlara katılma payları ve sermaye teĢkili iktisadi transferler ve
yardımlar, mali transferler, sosyal transferler ve borç ödemeleri gibi
kalemlerden oluĢmaktadır.
Transfer harcamalarının bazı kalemleri yatırım harcamaları ve cari
harcamalar ile yakından iliĢkilidir. Örneğin borçlanmak suretiyle yatırımların
arttırılması belli bir süre bu borcun anapara ve faizinin ödenmesini yani
transfer harcamalarındaki artıĢı gündeme getirecektir.
Emekli edilen personelin tazminat ve ikramiyeleri de transfer
harcamaları kaleminden ödenmektedir. Bu nedenle cari yılda çok sayıda
personelin emekli edilmesi, transfer harcamalarını o yıl için arttıracak ancak
cari harcamalar yanında, sosyal güvenlik kesenekleri bu kalemden ödendiği
için uzun vadeli olarak mali transfer harcamaları düĢecektir.
Analitik bütçe sisteminde ise transfer harcamaları borç vermeye iliĢkin
giderlerden oluĢmaktadır.
2.2.3. Yatırım Harcamaları
Yatırım harcamaları beldede üretimi ve/veya kamu mallarının düzeyini
arttıran ülke ekonomisinin kalkınmasına ve milli gelir artıĢına neden olan
harcamalardır. Bazı yatırım harcamaları sosyal sabit sermayeyi bazıları ise
daha önce tamamlanmıĢ sosyal sabit sermaye yatırımlarını bakım ve onarım
yaparak bakımsızlıktan ve aĢınmaktan korumaktadır.
Yatırım harcamalarının bir kısmı büyük ölçekli ve bu yüzden de hem
zaman
hem
de
finansal
imkanlar
nedeniyle
tamamlanamayan yıllara sari nitelikte yatırımlardır.
bir
bütçe
yılında
61
Analitik bütçe sınıflandırmasında;
- Bütçe kanunları ile belirlenmiĢ asgari değeri aĢan ve normal ömrü bir
yıl veya daha uzun olan mal ve hizmet alımları “sermaye giderleri”,
- Sermaye nitelikli mal ve hizmet alımlarının finansmanı amacıyla
yapılan karĢılıksız ödemeler “sermaye transferleri”
- Her ikisinin toplamı ise “toplam sermaye (Yatırım) giderleri”
olarak ifade edilir (2005 Yılı Bütçe Hazırlama Rehberi, 2004).
Dolayısıyla analitik bütçe sisteminde;
Yatırım Harcamaları = Sermaye Giderleri + Sermaye Transferleri
şeklinde gösterilebilir.
2.3. 1980 – 2009 DÖNEMĠ ARASI BELEDĠYELERĠN GELĠR VE
GĠDER ANALĠZĠ
2.3.1 Belediye Gelirlerinin Analizi
1980 yılından 2009 yılına kadar belediye gelirlerinin yapısı, Tablo 4 ile
buradaki verilere dayanılarak çıkarılan Tablo 5 ve Grafik 1'de görülmektedir.
62
Tablo 4: Belediyelerin Gelirleri (Bin TL)
1980
1981
1982
1983
1984
1985
1986
1987
1988
1989
KAYNAKLAR
52
76
91
151
243
547
1.130
1.700
2.742
4.119
A. ÖZ GELĠRLER
B. GENEL BÜTÇE PAYI
C. VERGI DIġI GELĠRLER
D. BORÇLANMA
1. Ġç Borçlanma
2. DıĢ Borçlanma
31
0
20
1
1
0
16
37
22
1
1
0
19
41
30
1
1
0
37
61
41
12
12
0
57
104
72
9
8
1
1994
96
279
133
39
30
9
1995
244
499
174
213
116
98
1996
315
770
324
292
221
71
1997
469
1.261
582
429
293
136
1998
764
2.335
390
631
322
308
1999
1990
1991
1992
1993
KAYNAKLAR
7.434
12.988
25.977
57.234
108.375
217.737
426.370
916.365
1.830.117
2.931.361
A. ÖZ GELĠRLER
B. GENEL BÜTÇE PAYI
1.604
4.108
1.912
7.446
3.191
12.770
6.333
25.270
18.565
48.400
32.235
97.696
52.893
191.530
102.682
413.533
249.660
786.359
375.687
1.243.464
953
769
544
225
2000
1.594
2.036
1.020
1.015
2001
2.975
7.041
3.226
3.814
2002
10.377
15.254
7.200
8.054
2003
21.534
19.876
9.061
10.815
2004
53.480
34.326
24.244
10.082
2005
104.585
77.362
61.071
16.291
2006
257.522
142.628
81.448
61.180
2007
443.707
350.391
223.191
127.200
2008
657.520
654.690
527.955
126.735
2009
C. VERGI DIġI GELĠRLER
D. BORÇLANMA
1. Ġç Borçlanma
2. DıĢ Borçlanma
KAYNAKLAR
4.836.907 7.525.576 10.075.241 12.447.479 14.542.116 16.200.282 20.372.864 24.808.552 29.289.257 29.243.495
A. ÖZ GELĠRLER
639.509
846.299 1.207.810 2.156.842 2.099.199 2.746.967 4.497.082 6.909.137 7.277.947 7.059.701
B. GENEL BÜTÇE PAYI
2.116.593 3.332.678 4.057.802 4.427.038 6.805.620 8.677.983 9.368.846 10.456.549 12.508.740 13.358.440
C. VERGI DIġI GELĠRLER
996.053 1.553.432 2.319.213 3.086.103 3.424.729 4.348.609 6.506.936 6.282.436 5.949.325 6.426.820
D. BORÇLANMA
1.084.752 1.793.167 2.490.415 2.777.496 2.212.568
426.723
445.799 1.160.430 3.553.245 2.398.534
1. Ġç Borçlanma
909.006 1.662.178 2.374.389 2.693.091 2.128.824
374.337
287.467
900.670 2.146.702 1.388.232
2. DıĢ Borçlanma
175.746
130.989
116.027
84.404
83.744
52.386
158.332
259.760 1.406.543 1.010.302
Kaynak: 2004 ve öncesi veriler, KurtuluĢ, 2006:155; 2005 ve sonraki veriler, DPT verileri ile Muhasebat Genel Müdürlüğü’nün Belediyelere Ait Kamu
Hesapları Bülteni verilerinden yararlanılarak tarafımızca hesaplanmıĢtır.
63
Tablo 5: Belediye Gelirlerinin Yüzde Dağılımı
1980- 1986- 1991- 1996- 20012006 2007 2008 2009
1985 1990 1995 2000 2005
A. Öz Gelirleri
B. Genel Bütçe
Payı
C. Vergi DıĢı
Gelirler
22,1
19,8
14,7
13,0
13,5
21,6
27,8
24,8
24,1
45,0
52,4
45,4
43,4
44,9
45,0
42,1
42,7
45,7
27,4
14,1
21,3
22,5
24,2
31,3
25,3
20,3
22,0
D. Borçlanma
5,4
13,7
18,6
21,1
17,3
2,1
4,7
12,1
8,2
1. Ġç Borç
4,6
8,8
10,6
16,5
15,2
1,3
3,6
7,3
4,7
2. DıĢ Borç
0,9
4,9
6,0
4,6
2,2
0,8
1,0
4,8
3,5
100,0
100,0
100,0
100,0
13,5
100,0
100,0
100,0
100,0
Toplam
Kaynak: Tablo 4 verilerinden yararlanılarak tarafımızca düzenlenmiĢtir.
ġekil 1: Belediye Gelirlerinin Yüzde Dağılımı
Yüzde
60
50
A. Vergi Gelirleri
40
B. Genel Bütçe Payı
30
C. Vergi Dışı Gelirler
20
D. Borçlanma
10
0
1980- 1986- 1991- 1996- 20011985 1990 1995 2000 2005
2006
2007
2008
2009
Dönem
Kaynak: Tablo 4 verilerinden yararlanılarak tarafımızca düzenlenmiĢtir.
Belediyelerin toplam gelirleri 1980 yılında 52 bin TL iken, 2009 yılına
gelindiğinde 562.375 kat artarak 29,24 milyar TL’ye yükselmiĢtir. Bu
dönemde belediye gelirlerinin GSMH’ye oranı %1’den % 3’e yükselmiĢtir.
Belediye
gelirlerinde
meydana
gelen
bu
artıĢın
nedenleri
arasında
belediyelerin öz gelirleri (vergi, harç, katılım payı gelirleri) ve vergi dıĢı
gelirlerindeki artıĢlar ile borçlanma gelirlerindeki artıĢ gösterilebilir.
Belediyelerin öz gelirleri, belediyeler açısından önemli bir gelir kalemi
durumundadır. 1980-1985 döneminde belediye gelirlerinin %22,1’i öz
64
gelirlerden oluĢmakta iken, bu oran daha sonraki dönemlerde sürekli
azalarak 2001-2005 döneminde %13,5’e kadar düĢmüĢ, bu dönemden sonra
özellikle 5393 sayılı Belediye Kanunundaki değiĢikliklerden sonra 2009
yılında %24,1’e yükselmiĢtir. Belediyelerin öz gelirleri GSMH'nin 1980 yılında
%0.6'sını oluĢturmakta iken, bu oran 2009 yılına gelindiğinde %0.7'ye
yükselmiĢtir. 1985 yılından sonra ise öz gelirler, borçlanma gelirlerinin de
gerisinde kalmıĢtır. Bunun nedeni ise, belediyelerin iç ve dıĢ mali
piyasalardan borçlanmaya gitmeye baĢlamalarıdır (Güler, 1994:20-25).
Belediye gelirleri arasında en önemli kaynak genel bütçe vergi
gelirlerinden belediyelere aktarılan paydır. GBVP, 1980 sonrası dönemlerde
belediye gelirlerinin ortalama %44-45’ine tekabül etmektedir. GBVP’nin
belediye gelirleri içindeki en yüksek oranı 1986-1990 döneminde %52,4 ile
olurken daha sonraki dönemlerde %42,1 ile %45,7 arasında dalgalanma
göstermiĢtir.
Belediyelerin diğer bir önemli gelir kalemini, teĢebbüs ve iĢletme
gelirleri, sözleĢme ve taahhüt gelirleri, para ve cezalar gibi gelirlerden oluĢan
vergi dıĢı gelirler oluĢturmaktadır. Belediyelerin vergi dıĢı gelirleri 1980
yılında toplam gelirlerin % 27,4'ünü oluĢturmakta iken, bu oran 2009 yılında
%22 seviyesine gerilemiĢtir.
Belediyelerin borçlanma gelirleri, belediyelerin önemli bir diğer gelir
kalemidir. Borçlanma gelirleri, 1985 yılından itibaren önemli miktarda artıĢ
göstermiĢ ve devamlılık arz etmeye baĢlamıĢtır. 1985 yılına kadar sadece
Ġller Bankası'ndan borçlanan belediyelerin, bu tarihten itibaren, özellikle de
büyükĢehir belediyelerinin kurulmasıyla birlikte, ticari bankalardan ve dıĢ mali
piyasalardan borçlanmaya baĢladıkları görülmektedir. 1981 yılında sadece 1
milyar TL iç borçlanmaya giden belediyelerin, 1990’lı yıllarda sürekli artmıĢ
ve bu dönemde belediyelerin öz gelirlerinden daha yüksek bir konuma
gelmiĢtir. Daha sonraki dönemlerde 4749 sayılı Kanun ve 5393 sayılı Kanun
65
ile
belediye
borçlanmalarına
getirilen
düzenlemeler
ile
belediyelerin
borçlanmalarında önemli ölçüde azalmalara neden olmuĢtur. Borçlanma
gelirlerinin belediye gelirleri içindeki payı 1980-1985 döneminde %5,4 iken,
bu oran 1996-2000 döneminde %21,1 ile en yüksek dönemine ulaĢmıĢ, daha
sonra ise azalarak 2009 yılında %8,2 düzeyine gerilemiĢtir.
2.3.2. Belediye Giderlerinin Analizi
1980 sonrasında belediye giderleri, kentlerin nüfus sayısındaki artıĢ ve
buna paralel olarak nüfusun talep ettiği altyapı, ulaĢım, temizlik gibi hizmetler
için yapılan giderler ile çeĢitli kanunlarla belediyelerin görev, yetki ve
sorumluluklarında yapılan artıĢa bağlı olarak sürekli artıĢ göstermiĢtir.
1980 yılından 2009 yılına kadar belediye gelirlerinin yapısı, Tablo 6 ile
buradaki verilere dayanılarak çıkarılan Tablo 7 ve Grafik 2'de görülmektedir.
Görüleceği üzere belediye harcamaları içinde en önemli payı cari harcamalar
almaktadır. Cari harcamaların toplam harcamalar içindeki payı 1980-1985
döneminde %58,9 iken, bu oran gittikçe azalarak 1996-2000 döneminde
ortalama %40,7 ile en düĢük düzeyine ulaĢmıĢtır. Daha sonraki dönemlerde
cari harcamaların toplam harcamalar içindeki oranı artarak 2009 döneminde
%57,7’ye ulaĢmıĢtır.
Cari harcamaların toplam harcamalar içindeki payının gerilemesinin
nedeni olarak 1980'li yılların ilk yarısında kamu maliyesinde sağlanan
disiplinin yanı sıra BġB'nin sisteme girmesi gösterilebilir. BġB, diğer
belediyelere göre daha geniĢ kaynaklara sahip olup farklı görev tanımı
dolayısıyla harcamaları içerisinde cari harcamaların payı daha düĢüktür
(KurtuluĢ, 2006:34).
66
Tablo 6: Belediye Harcamaları (Bin TL)
1980
1981
1982
1983
1984
1985
1986
1987
1988
1989
HARCAMALAR
66
83
104
161
239
499
1,073
1,737
2,784
4,398
A. CARĠ HARCAMALAR
1. Personel
2. Diğer Cari
48
37
11
56
40
16
65
47
19
100
71
29
149
101
47
261
165
96
411
242
169
677
392
285
1,090
656
434
2,169
1,374
795
B. YATIRIM HARCAMALARI
12
17
22
41
61
154
413
716
1,118
831
6
10
16
21
29
84
249
344
576
1,399
C. TRANSFER HARCAMALARI
1990
1991
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
HARCAMALAR
7,951
15,267
28,540
60,298
120,931
236,334
449,477
1,018,075
1,902,393
2,889,838
A. CARĠ HARCAMALAR
1. Personel
2. Diğer Cari
B. YATIRIM HARCAMALARI
4,699
3,425
1,274
1,226
7,844
5,886
1,957
2,366
14,576
11,466
3,111
5,988
29,399
23,267
6,132
13,708
47,993
35,396
12,597
22,787
90,258
63,081
27,177
47,559
178,311
119,959
58,352
117,718
369,540
243,007
126,533
267,986
725,184
487,938
237,246
566,007
1,266,571
889,750
376,821
680,503
C. TRANSFER HARCAMALARI
2,025
5,058
7,976
17,191
50,151
98,517
153,448
380,549
611,202
942,764
2006
2007
2008
2009
2000
2001
2002
2003
2004
2005
HARCAMALAR
4,809,620 8,043,055 10,192,116 13,336,425 13,691,234 16,500,668 21,640,204 25,832,553 30,959,084 31,012,132
A,CARĠ HARCAMALAR
1,968,596 2,911,798
3,966,943
5,634,093
7,025,637
8,911,316 12,101,874 14,060,320 17,341,916 17,894,218
1. Personel
2. Diğer Cari
1,295,351 1,834,228
673,245 1,077,570
2,378,329
1,588,614
3,338,834
2,295,259
4,164,153
2,861,484
4,686,623
4,224,693
4,769,213
7,332,661
5,072,880 5,944,940 6,429,912
8,987,440 11,396,976 11,464,306
B. YATIRIM HARCAMALARI
1,122,302 1,577,596
2,029,959
2,991,751
2,759,187
4,301,581
6,542,569
8,343,037
9,916,676
7,792,210
C. TRANSFER HARCAMALARI 1,718,722 3,553,661 4,195,214 4,710,581 3,906,409 3,287,771 2,784,048 3,429,196 3,700,492 5,325,704
Kaynak: 2004 ve öncesi veriler, KurtuluĢ, 2006:155; 2005 ve sonraki veriler, TÜĠK verileri ile Muhasebat Genel Müdürlüğü’nün Belediyelere
Ait Kamu Hesapları Bülteni verilerinden yararlanılarak tarafımızca hesaplanmıĢtır.
67
Tablo 7: Belediye Giderlerinin Yüzde Dağılımı
19801985
19861990
19911995
19962000
20012005
2006
2007
2008
2009
Cari Harcamalar
58.9
50.4
41.2
40.7
46.1
55.9
54.4
56.0
57.7
Yatırım Harcamaları
26.6
24.0
20.0
24.9
22.1
30.3
32.3
32.0
25.1
Transfer Harcamaları
14.5
25.6
38.8
34.4
31.8
13.8
13.3
12.0
17.2
Toplam
100.0
100.0
100.0
100.0
100.0
100.0
100.0
100.0
100.0
Dönem
Kaynak: Tablo 6 verilerinden yararlanılarak tarafımızca düzenlenmiĢtir.
ġekil 2: Belediye Giderlerinin Yüzde Dağılımı
Yüzde
70
60
50
Cari Harcamalar
40
30
Yatırım Harcamaları
Transfer Harcamaları
20
10
0
19801985
19861990
19911995
19962000
20012005
2006
2007
2008
2009
Dönem
Kaynak: Tablo 6 verilerinden yararlanılarak tarafımızca düzenlenmiĢtir.
Cari harcamaların toplam harcamalar içindeki payında 2006 yılından
sonra önemli artıĢlar yaĢanmıĢtır. Tablo 6’daki veriler incelendiğinde personel
harcamalarında önemli artıĢlar olmamasına rağmen cari harcamalardaki bu
artıĢta, 2005 yılında yürürlüğe giren 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun
belediyelerin görev, yetki ve sorumluluklarını geniĢleterek belediyelerin mal
ve hizmet alımlarını artırması ile 2006 yılından itibaren uygulanan analitik
bütçe sisteminde faiz giderlerinin cari harcamalar içerisine alınması etkili
olmuĢtur.
68
Belediye yatırım giderlerini incelediğimizde, 1980-1985 döneminde
toplam
belediye
harcamalarının
ortalama
%26,6’sını
oluĢturduğunu
görmekteyiz. 1990 sonrasında belediyelerin yatırım harcamalarında yaĢanan
artıĢa rağmen toplam harcamalar içindeki payı 2006 yılına kadar ortalama
%22-23 oranında gerçekleĢmiĢ, 2006 yılından sonra ise artarak ortalama
%30 düzeyinde olmuĢtur. Grafik 2’de de görüleceği üzere cari harcamaların
2006 yılından sonra belediye giderleri içindeki payında bir değiĢiklik
olmamasına rağmen bu dönemde transfer harcamalarındaki azalıĢa paralel
olarak yatırım harcamalarında bir artıĢ meydana gelmiĢtir. Bu artıĢın nedeni
olarak 2006 yılından itibaren uygulanan analitik bütçe sisteminde faiz
harcamalarının
transfer
harcamalarından
çıkarılması
sonucu
transfer
harcamalarında meydana gelen düĢüĢ olarak gösterilebilir.
1980-2009
arası
dönemde
belediyelerin
transfer
harcamaları
belediyelerin diğer harcamaları gibi sürekli bir artıĢ göstermiĢ olmasına
rağmen oransal olarak dalgalı bir seyir izlemiĢtir. 1980-1985 döneminde
transfer harcamalarının belediye harcamaları içindeki oranı %14,4 iken bu
oran 1991-1995 döneminde %38,8 ile en yüksek seviyesine ulaĢmıĢtır. Bu
artıĢın nedeni olarak bu dönemde belediye borçlarındaki artıĢ ile beraber
borç faiz ödemelerindeki artıĢı gösterebiliriz. Transfer harcamalarının payı
2005 yılı sonuna kadar tedricen azalmıĢ olsa da yüksek oranlarını korumuĢ
ve 2001-2005 döneminde ortalama %31,8 seviyesinde gerçekleĢmiĢtir.
Transfer harcamalarında 2006 yılından itibaren bir azalma görülmüĢ ve
belediye harcamaları içindeki payı 2006 yılında %13,8, 2007 yılında %13,3,
ve 2008 yılında ise %12 olmuĢtur. Bu azalmada yukarıda da ifade edildiği
üzere
analitik
bütçe
sisteminde
transfer
harcamalarının
tanımının
değiĢtirilmesi sonucu faiz giderlerinin transfer harcamaları içerisinden
çıkarılmasının büyük bir etkisi olmuĢtur. 2009 yılında transfer harcamalarında
bir artıĢ gözlemlenmiĢ ve belediye harcamaları içindeki oranı da %17,2’ye
çıkmıĢtır.
69
2.3.3. Belediye Gelirleri ile Belediye Giderleri Arasındaki ĠliĢki
1980-2009 yılları arasında belediyelerin gelir-gider dengesi cari
fiyatlarla Tablo 8’de gösterilmiĢtir. Görüleceği üzere birkaç yıl dıĢında genel
olarak belediye gelirleri giderleri karĢılamada yetersiz kalmıĢtır.
Tablo 8: Belediye Gelirleri ile Belediye Giderleri Arasındaki ĠliĢki (Bin TL)
Yıllar
1980
1981
1982
1983
1984
1985
1986
1987
1988
1989
1990
1991
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
Belediye
Giderleri
(1)
66
83
104
161
239
499
1,073
1,737
2,784
4,398
7,951
15,267
28,540
60,298
120,931
236,334
449,477
1,018,075
1,902,393
2,889,838
4,809,620
8,043,055
10,192,116
13,336,425
13,691,234
16,500,667
21,640,204
25,832,553
30,959,084
31,012,132
Belediye
Gelirleri
(2)
52
77
91
151
243
547
1,130
1,700
2,742
4,119
7,434
12,988
25,977
57,234
108,375
217,737
426,370
916,365
1,830,117
2,931,361
4,836,907
7,525,576
10,075,241
12,447,479
14,542,115
16,200,282
20,372,864
24,808,552
29,289,257
29,243,495
(2) / (1)
0.79
0.93
0.88
0.94
1.02
1.10
1.05
0.98
0.98
0.94
0.93
0.85
0.91
0.95
0.90
0.92
0.95
0.90
0.96
1.01
1.01
0.94
0.99
0.93
1.06
0.98
0.94
0.96
0.95
0.94
Gelir ve Gider
Farkı
-14
-6
-13
-10
4
48
57
-37
-42
-279
-517
-2,279
-2,563
-3,064
-12,556
-18,597
-23,107
-101,710
-72,276
41,523
27,287
-517,479
-116,875
-888,946
850,881
-300,385
-1,267,340
-1,024,001
-1,669,827
-1,768,637
Kaynak: Tablo 4 ve Tablo 6 verilerinden yararlanılarak tarafımızca düzenlenmiĢtir.
70
Belediyelerin
gelir-gider
dengesinin
açık
vermesinin
sebepleri
arasında iyi bir mali yönetim kurulamamasının yanında ekonomik ve sosyal
değiĢimlerden kaynaklanan talep artıĢı da bulunmaktadır. Kentsel kamu
hizmetlerine olan ihtiyaç, nüfus artıĢı ile doğru orantılıdır. ÇeĢitlenen ve artan
hizmet talebi özellikle büyükĢehirlerde yüksek maliyetler dolayısıyla belediye
harcamalarını daha hızlı artırmaktadır.
Tablo 8’in incelemesinden de görüleceği üzere 1984, 1985, 1986,
1999, 2000 ve 2004 yılları dıĢında kalan yıllarda belediye giderlerinin
belediye gelirlerinin üzerinde seyrettiği görülmektedir. Belediye gelirlerinin
belediye giderlerini karĢılama oranlarına bakıldığında 1980 yılında belediye
gelirlerinin belediye giderlerini karĢılama oranı % 89 iken 1985 yılında % 110
olduğu, 1986 yılından sonra bir gerileme dönemine girdiği, 1998 yılında %96
olduğu görülmektedir. 1999 ve 2000 yıllarında %100,1 olan bu oran 2004 yılı
haricinde diğer yıllar %94-96 düzeylerinde kalmıĢtır. Tablo 8’de belirtilen
belediye gelirlerinin borçlanma dahil veriler olduğu göz önüne alındığında
belediyelerin aldığı iç ve dıĢ borçlar dahi bütçe açıklarının oluĢmasını
engelleyememiĢtir.
1980-2009 arası dönemde belediyelerin reel gelirleri ile
reel
giderlerinin seyrini Tablo 9 ile Grafik 3’ten görmek mümkündür. Tablodan ve
Grafikten belediye giderlerinin belediye gelirleri ile paralel bir seyir izlediğini
ve gelirlerin azaldığı dönemlerde giderlerde de bir azalmanın olduğunu
gözlemek mümkündür.
Belediye gelir ve giderlerinin dönemler itibariyle incelenmesinden de
görüldüğü üzere birkaç istisna yıl dıĢında, belediyelerin gelirlerinin genelde
giderlerini karĢılamaya yetmediği, belediyelerin artan görev ve sorumlulukları
oranında gelirlerini artıramadıkları ve sürekli olarak borçlanma gereği
duydukları anlaĢılmaktadır.
71
Tablo 9: Reel Belediye Giderleri – Reel Belediye Gelirleri (Bin TL)
Yıllar
1980
1981
1982
1983
1984
1985
1986
1987
1988
1989
1990
1991
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
GSMH Fiyat
Deflatörü
(1987=100)
10.42
15.05
19.31
24.32
36.13
55.24
74.92
100
170
298
470
747
1,222
2,045
4,238
7,932
14,120
25,587
44,859
69,868
105,415
163,740
236,409
289,596
317,004
333,951
373,056
419,688
473,124
474,836
Reel
Belediye
Giderleri
6.33
5.51
5.39
6.62
6.62
9.03
14.32
17.37
16.38
14.76
16.92
20.44
23.36
29.49
28.53
29.80
31.83
39.79
42.41
41.36
45.63
49.12
43.11
46.05
43.19
49.41
58.01
61.55
65.44
65.31
Reel
Belediye
Gelirleri
4.99
5.12
4.71
6.21
6.73
9.90
15.08
17.00
16.13
13.82
15.82
17.39
21.26
27.99
25.57
27.45
30.20
35.81
40.80
41.96
45.88
45.96
42.62
42.98
45.87
48.51
54.61
59.11
61.91
61.59
Kaynak: GSMH Deflatör verileri www.tuik.gov.tr sitesinden alınarak Tablo 4 ve
Tablo 6 verilerinden tarafımızca düzenlenmiĢtir.
72
ġekil 3: Reel Belediye Giderleri – Reel Belediye Gelirleri
Bin TL
70
60
50
40
Reel Belediye Giderleri
30
Reel Belediye Gelirleri
20
10
2008
2006
2004
2002
2000
1998
1996
1994
1992
1990
1988
1986
1984
1982
1980
0
Dönem
Kaynak: Tablo 9 verilerinden yararlanılarak tarafımızca düzenlenmiĢtir.
73
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
FĠNANSMAN KAYNAĞI OLARAK BORÇLANMA VE BELEDĠYELERĠN
BORÇ DURUMU
3.1. BELEDĠYELERĠN BORÇLANMA NEDENLERĠ
Türkiye’nin 1960’lı yıllarda 21 milyon olan toplam nüfusunun % 25’i,
1980’lerde 50 milyon olan toplam nüfusun % 38’i, 2000 nüfus sayımı
sonuçlarına göre 67,8 milyon olan toplam nüfusunun % 65’i kentlerde
yaĢamaktaydı. Yapılan son nüfus sayımına göre ise; Türkiye nüfusunun %
75’i il ve ilçe merkezlerinde yaĢamaktadır. Görüleceği üzere son 50 yıl
içerisinde ülkemizin kentsel nüfusunda ciddi artıĢlar gerçekleĢmiĢtir.
1960’larda % 25 civarı olan kentsel nüfus oranı, günümüzde % 70’lere kadar
yükselmiĢtir (TÜĠK, 2008).
Türkiye nüfusunun yaklaĢık % 70’inin kentlerde yaĢıyor olması ve
bunun sonucundaki hızlı kentleĢme, kentsel altyapı hizmetlerine olan
ihtiyacın da artmasına neden olmuĢtur. Ġçme suyu Ģebeke ve kanalizasyon
sisteminin kurulması, çöplerin ve dönüĢtürülebilir atıkların toplanması ve
depolanması, etkin bir toplu ulaĢım sisteminin oluĢturulması, kentlerde
oluĢan ihtiyaçların baĢında gelmektedir.
Yerel halka en yakın kuruluĢlar olan belediyeler, kentlerde yaĢayan
nüfusun artan ve çeĢitlenen bu hizmet taleplerini karĢılayabilmek, kentleri
daha yaĢanır ve daha modern hale getirebilmek için çok çeĢitli alanlarda
faaliyet göstermeye baĢlamıĢ, bu faaliyetleri yerine getirebilmek amacıyla
daha çok harcama yapmak zorunda kalmıĢ ve sonuçta yeni kaynak
arayıĢlarına girmiĢtir. Fakat bu süreçte belediyelerin kaynaklarının önemli
ölçüde artmasına karĢın, bu kaynaklar çoğu zaman klasik belediye
hizmetlerinin
dahi
tam
anlamıyla
yerine
getirilmesine
yetmemiĢtir.
74
Belediyeler,
yukarıda
ifade
edilen
hizmetleri
karĢılayacak
kaynak
yaratamamıĢlar ve borçlanma yoluna yönelmiĢlerdir.
Genel olarak belediyeleri borçlanmaya iten nedenleri Ģu Ģekilde
sıralayabiliriz:
a) Gelir-Gider Dengesizliği:
Belediye harcamalarının toplumsal geliĢme ve kentleĢme ile birlikte
artması buna karĢılık belediyelerin olağan gelirlerinin yetersiz kalması
olağanüstü bir gelir kaynağı olan borçlanmaya gitmelerine neden olmuĢtur.
Belediyelerin tüm harcama çeĢitleri ele alındığında (cari, yatırım ve transfer)
GSMH içindeki paylarındaki artıĢlar önemli seviyelere çıkmıĢtır (Falay,
1995:13-24). Özellikle belediyelerin yatırım taleplerindeki artıĢlar (içme suyu,
kanalizasyon, ulaĢım, katı atık vs) belirtilen harcama kalemleri içinde etkili
olmaktadır. Harcamalardaki artıĢlar yüksek oranda olurken gelir paylarındaki
artıĢlar o oranda artmamıĢtır.
b) Kaynak Kullanımında Etkinsizlik
Belediye gelirlerinin harcamalarını karĢılamaya yetecek düzeyde
olmamasının
dağıtmamaları
yanında
da
belediyelerin
borçlanmanın
gelirlerini
sebeplerinden
harcamalarına
olmuĢtur.
etkin
Özellikle
belediyelerin siyasi kaygılar ve personele maaĢ ödeme konusunda dikkatsiz
davranmaları cari harcamaları, halka Ģirin görünme konusunda prestij
yatırımlarına girmeleri yatırım harcamalarını artırmıĢtır (Dönmez, 1995:648652). Hesapsız yapılan bu harcama düzenlemeleri esasta yapılması gereken
harcamaları engellemekte onları gerçekleĢtirmek için belediyeleri borçlanma
yapmaya sevk etmektedir.
75
c) Merkezi Yönetimin Kaynak Yetersizliği
Özellikle 1980 sonrasında belediye sayısındaki artıĢ belediyelerin
önemli gelirlerinden olan genel bütçe vergi gelirleri paylarının azalmasına
(Falay, 1995:13) kiĢi baĢına düĢen gelir paylarının kiĢi baĢına düĢen
harcama paylarını karĢılamada yetersiz kalmasına dolayısıyla borçlanmaya
neden olmaktadır.
d) Belediye Sayısında Meydana Gelen ArtıĢ
Ülkemizde belediyeleri borçlanmaya iten diğer bir sebebin, belediye
sayısında meydana gelen artıĢ olduğu söylenebilir. Belediye sayısında
meydana gelen artıĢ, belediyelerin önemli gelirlerinden olan genel bütçe vergi
gelirleri paylarının (GBVGP) azalmasına neden olmuĢtur. GBVGP’nin
azalması sonucu gelirlerinde azalma meydana gelen belediyeler, kaynak
ihtiyaçlarını karĢılayabilmek için borçlanma yoluna yönelmiĢlerdir.
Türkiye’de 1980 yılında belediye sayısı 1.725 iken bu sayı günümüzde
2.949 olmuĢtur. AĢağıdaki tabloda da görüldüğü üzere Türkiye’de 16
BüyükĢehir, 65 Ġl, 892 Ġlçe, 1.976 Belde Belediyesi olmak üzere toplam 2.949
belediye bulunmaktadır.
Tablo 10: Belediyelerin Türlerine Göre Dağılımı
Türü
BüyükĢehir
Belediyesi
BüyükĢehir
Ġlçe Belediyesi
Ġl
Belediyesi
Ġlçe
Belediyesi
Belde
Belediyesi
Sayısı
16
143
65
749
1,976
Kaynak: http://www.mahalli-idareler.gov.tr/Home/Dokumanlar/5747gore bel son
durumu.doc
Toplam
2,949
Bu noktada ilk olarak, 06.03.2008 tarihinde kabul edilen 5747 sayılı
“BüyükĢehir Belediyesi Sınırları Ġçerisinde Ġlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda
DeğiĢiklik Yapılması Hakkında Kanun”un getirdiği yeniliklerden bahsetmek
gerekmektedir. Söz konusu Kanun ile birlikte 100 ilçe belediyesinden 1’inin
76
tüzel kiĢiliği kaldırılarak mahalleye, 283 ilk kademe belediyesinden; 35’i ilçe
belediyesine, 8’i BüyükĢehir dıĢına çıkarılarak belde belediyesine, 239’u bağlı
oldukları ilçe belediyesine bağlanarak mahalleye, 1’i BüyükĢehir dıĢına
çıkarılarak köye dönüĢtürülerek 240 ilk kademe belediyesinin tüzel kiĢiliği
kaldırılmıĢtır. Ayrıca 5393 sayılı “Belediye Kanunu”nun 11’nci maddesi
kapsamında 24.03.2008 tarihi itibariyle 25 belde belediyesinin tüzel kiĢiliği
kaldırılarak mahalleye dönüĢtürülmüĢtür (Mahalli Ġdareler Genel Müdürlüğü,
2009).
Özetle, 5747 sayılı “BüyükĢehir Belediyesi Sınırları Ġçerisinde Ġlçe
Kurulması ve Bazı Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılması Hakkında Kanun”dan
önce 3.225 olan belediye sayısı söz konusu Kanun’dan sonra 2.949’a
düĢmüĢtür. 5747 sayılı Kanun ile belediye sayısında meydana gelen bu
azalma, hizmetin kalitesini ve yeterliliğini doğrudan artırmayan cari giderleri
azaltmak suretiyle kaynak israfının önlenmesine ve hizmet etkinliğinin
artmasına katkı sağlayacaktır (Arıkboğa, 2008:32-35).
3.2. BELEDĠYELERDE BORÇLANMA
3.2.1. Belediyelerde Borçlanma Mevzuatı
Türkiye’de belediyelerin borçlanmasına iliĢkin düzenlemeler temelde
2005
tarih
ve
5393
sayılı
Belediye
Kanunu’nun
68.
maddesinde
bulunmaktadır. 5393 sayılı Belediye Kanunu’nda belediyelerin borçlanması
açısından ön denetim sistemi getirilmektedir (Ekici ve Toker 2005:15).
Belediye ve bağlı kuruluĢlar ile bunların sermayesinin yüzde 50’sinden
fazlasına sahip oldukları Ģirketler, en son kesinleĢmiĢ bütçe gelirlerinin yüzde
10’unu geçen iç borçlanma yapabilmeleri için ĠçiĢleri Bakanlığı’nın onayını
almak zorundadırlar. Belediye, görev ve hizmetlerinin gerektirdiği giderleri
karĢılamak amacıyla aĢağıda belirtilen usûl ve esaslara göre borçlanma
yapabilir ve tahvil ihraç edebilir. 5393 sayılı Belediye Kanunu’na göre,
77
a) DıĢ borçlanma, 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin
Düzenlenmesi Hakkında Kanun hükümleri çerçevesinde sadece belediyenin
yatırım programında yer alan projelerinin finansmanı amacıyla yapılabilir.
b) Ġller Bankası’ndan yatırım kredisi ve nakit kredi kullanan belediye,
ödeme plânını bu bankaya sunmak zorundadır. Ġller Bankası hazırlanan geri
ödeme plânını yeterli görmediği belediyenin kredi isteklerini reddeder.
c) Tahvil ihracı, yatırım programında yer alan projelerin finansmanı için
ilgili mevzuat hükümleri uyarınca yapılır.
d) Belediye ve bağlı kuruluĢları ile bunların sermayesinin yüzde
ellisinden fazlasına sahip oldukları Ģirketlerin, faiz dahil iç ve dıĢ borç stok
tutarı, en son kesinleĢmiĢ bütçe gelirleri toplamının 213 sayılı Vergi Usul
Kanunu’na göre belirlenecek yeniden değerleme oranıyla artırılan miktarını
aĢamaz. Bu miktar büyükĢehir belediyeleri için bir buçuk kat olarak uygulanır.
e) Belediye ve bağlı kuruluĢları ile bunların sermayesinin yüzde
ellisinden fazlasına sahip oldukları Ģirketler, en son kesinleĢmiĢ bütçe
gelirlerinin, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’na göre belirlenecek yeniden
değerleme oranıyla artırılan miktarının yılı içinde toplam yüzde onunu
geçmeyen iç borçlanmayı belediye meclisinin kararı; yüzde onunu geçen iç
borçlanma için ise meclis üye tam sayısının salt çoğunluğunun kararı ve
ĠçiĢleri Bakanlığının onayı ile yapabilir.
f) Belediyelerin ileri teknoloji ve büyük tutarda maddi kaynak gerektiren
alt yapı yatırımlarında Devlet Plânlama TeĢkilatı MüsteĢarlığının teklifi
üzerine Bakanlar Kurulunca kabul edilen projeleri için yapılacak borçlanmalar
(d) bendindeki miktarın hesaplanmasında dikkate alınmaz. DıĢ kaynak
gerektiren projelerde Hazine MüsteĢarlığının görüĢü alınır.
78
Türkiye’de belediyeler görev ve hizmetlerinin gerektirdiği giderleri
karĢılamak amacıyla borç alınan kaynağa göre iç ve dıĢ borçlanma
yapabilirler.
3.2.2. Ġç Borçlanma
Belediyeler, 5393 sayılı Belediye Kanunu’na göre, yılı içinde alınacak
iç borçlanmada yeniden değerleme oranıyla bulunacak bütçe gelirinin yüzde
10’unu geçmeyen ve yüzde 10’unu geçen borçlanma olarak onay ve izin
makamını iki ayrı Ģekilde düzenlenmektedir:
1- Belediye ve bağlı kuruluĢları ile bunların sermayesinin yüzde
ellisinden fazlasına sahip oldukları Ģirketlerin bir mali yıl içinde almak istediği
iç borç tutarı, en son kesinleĢmiĢ bütçe gelirlerinin 213 sayılı Vergi Usul
Kanunu’nda belirlenen yeniden değerleme oranıyla arttırılan miktarının yılı
içinde toplam yüzde 10’unu geçmeyen borçlanmayı belediye meclisinin kararı
ile yapabilirler. Belirtilen oranlara kadar borçlanmada meclis kararı ile
yeterlidir. BaĢka bir makamın onayına ve iznine gerek yoktur.
2- Belediye ve bağlı kuruluĢları ile bunların sermayesinin yüzde
ellisinden fazlasına sahip oldukları Ģirketlerin bir mali yıl içinde almak istediği
iç borç tutarı, en son kesinleĢmiĢ bütçe gelirlerinin 213 sayılı Vergi Usul
Kanunu’nda belirlenen yeniden değerleme oranıyla arttırılan miktarının yılı
içinde toplam yüzde 10’unu geçen borçlanmayı ise meclis üye sayısının salt
çoğunluğunun kararı ile ve ĠçiĢleri Bakanlığının onayı ile yapabilir.
Belediyeler, iç borçlanmayı Ġller Bankası’ndan veya tahvil ihracı suretiyle
yapabilirler.
79
3.2.2.1. Tahvil Ġhraç Suretiyle Borçlanma
Belediyeler,
tahvil
çıkarmak
suretiyle
de
borçlanabilir.
Ancak,
borçlanma yatırım programında yer alan projelerin finansmanı için kullanılır
ve tahvil ihracı ilgili mevzuat hükümleri uyarınca yapılır. Belediyeler, cari
harcamalarının finansmanı için tahvil ihracı suretiyle borçlanamaz.
5393 sayılı Belediye Kanunu’na göre, belediyelere tasdikli imar
planlarının tatbiki dolayısıyla yapılacak istimlak bedellerinin ödenmesine,
istimlakin amacına ve imar planına uygun olarak yapılacak tesislerin
meydana getirilmesine tahsis olunmak ve en çok 20 yılda itfa olunmak üzere
tahvil çıkarma yetkisi vermiĢtir. Ancak, belediye meclisi tarafından alınacak
tahvil çıkarma kararı valinin değerlendirmesi ile birlikte ĠçiĢleri Bakanlığına
gönderilmekte ve Hazine MüsteĢarlığının da mütalaası alındıktan sonra
ĠçiĢleri Bakanlığının teklifi üzerine BaĢbakanın tasdiki ile kesinleĢmektedir.
Belediyeler, tahvil ihraç ederken, 1981 tarih ve 2499 sayılı Sermaye
Piyasası Kanunu hükümlerini de dikkate almak zorundadır. 2499 sayılı
Kanunun 3. maddesinin (h) bendi; anonim ortaklıklar, mevzuata göre
özelleĢtirme kapsamına alınanlar dahil kamu iktisadi teĢebbüsleri, mahalli
idareler ile bunlarla ilgili özel mevzuatları uyarınca faaliyet gösteren kuruluĢ,
idare ve iĢletmeleri ihraççı olarak tanımlanmıĢtır. Kanunun 13. maddesi ise;
mahalli idareler ve bunlarla ilgili özel mevzuatları uyarınca faaliyet gösteren
kuruluĢ idare ve iĢletmeler, mevzuata göre özelleĢtirme kapsamına alınanlar
dahil kamu iktisadi teĢebbüslerinin tahvil ve sermaye piyasası aracı
niteliğindeki diğer borçlanma senedi ihraç limitleri Bankalar Kurulu’nca
belirleneceğini
ve
bu
durumda,
özel
kanunlarda
belirlenen
limitler
uygulanmayacağını hüküm altına alınmıĢtır.
Belediyelerin uluslararası sermaye piyasalarında satılmak üzere tahvil
ihraç etmeleri için, belediyenin öncelikle uluslararası sermaye piyasalarında
faaliyet gösteren bir aracı kurum ile anlaĢması gerekir. Bu aracı kuruluĢ
80
belediyenin ya da ilgili kuruluĢlarının kurumsal yapısını mali ve idari olarak
ayrıntılı inceler. Belediyenin gelir ve giderleri, hesapları, organizasyonu,
yönetilme Ģekli, kurumsallığı ve prestiji dikkatle analiz edilir. Belediyenin ve
uluslar arası piyasanın gelecekteki durumlarına dair olası tüm senaryolar
incelenir ve bu süreç sonunda karar verilen fiyattan miktarda tahvil çıkarılarak
ihraç edilir (Dönmez 2002:38-39). Tahvil piyasaları, 1990-1997 yılları
arasında ve yalnızca Ankara BüyükĢehir Belediyesi uygulaması ile sınırlı
kalmıĢ kaynaklardan birisidir.
3.2.2.2. Ġller Bankasından Borçlanma
1933 yılında 2531 sayılı yasa ile kurulan Belediyeler Bankası, 1945
yılında yürürlüğe giren 13.06.1945 tarih, 4759 sayılı Ġller Bankası Kanunu ile
Ġller Bankası’na dönüĢtürülmüĢ ve 1981 yılında da 1480 sayılı yasa ile devlet
bankası olmuĢtur. Yapısı itibarıyla, bütün iĢlemlerinde kuruluĢ kanununa ve
özel hukuk hükümlerine bağlı olup, tüzel kiĢiliğe sahip bir kuruluĢtur (Tortop,
1991:301). Belediyeler, il özel idareleri ve köyler Ġller Bankası’nın ortaklarıdır.
4759 sayılı Kanun çerçevesinde Ġller Bankası’nın görevleri,
- Yerel yönetimlere kredi sağlamak,
- Yerel yönetimlerin talepleri üzerine, yatırım programları dahilinde alt
ve üst yapı yatırımlarını yapmak ya da yaptırmak,
- Yerel yönetimlere yatırımları için gerekli araç, gereç ve malzemeyi
satmak veya kiralamak,
- Yerel yönetimlerin taĢınır veya taĢınmaz mallarını sigorta ettirmek,
- Yönetmeliğinde izin verilen bankacılık iĢlerini yapmak olarak
belirlenmiĢtir.
Belediyeler, Ġller Bankası’ndan yatırım kredisi ve nakit kredisi
kullanabilirler. Ġller Bankası’ndan yatırım ve nakit kredisi kullanan belediye,
ödeme planını bu bankaya sunmak zorundadır. Ġller Bankası hazırlanan geri
ödeme planını yeterli görmediği belediyenin kredi isteklerini reddeder.
81
3.2.2.3. Diğer KuruluĢlardan Borçlanma
Belediyeler, kanunda belirtilen Ģartlara uymak suretiyle diğer kamu
kurum ve kuruluĢları ile özel bankalardan da borçlanabilirler. Ġller Bankası
belediyelerin borç almalarına aracılık edebilir veya kefillik edebilir. Bankanın
aracılık ya da kefillik yapabildiği kurumlar arasında Hazine MüsteĢarlığı,
Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı Ġdaresi ve benzeri kuruluĢlarca yurtiçinden de
verilecek krediler yer almaktadır. Yine Ġller Bankası’nın belediyelerin kanuni
payından borçlarından sonra kalan kısmı ile orantılı olarak aracılık ve kefillik
iĢlerinde bulunduğu belirtilmektedir (Çetinkaya ve DemirbaĢ 2004:24).
Belediyeler, bunların dıĢında çeĢitli kamu kurumlarına (Sosyal Güvenlik
Kurumları,
KĠT’ler
yükümlülükleri
gibi)
yerine
ve
kendi
getirmemek
aralarında
suretiyle
birbirlerine
de
bir
olan
mali
anlamda
borç
kullanmaktadırlar (Emil ve Yılmaz 2005:73).
3.2.3. DıĢ Borçlanma
Türkiye de yerel yönetimler, uzun yıllar boyunca alt yapı yatırımlarını
kamu kredileri ile finanse etmiĢlerdir. Kredi sağlayan kaynak 1933-1945 yılları
arasında Belediyeler Bankası, 1945’ten günümüze kadar ise Ġller Bankası
olmuĢtur. Ġller Bankası’nca verilen kredilerin sık sık ertelenmiĢ ya da silinmiĢ
olması nedeniyle belediyelerce yapılan bu alt yapı yatırımları merkezi idarece
finanse edilmiĢtir.
1980’li yıllarda Ġller Bankası belediyelere kredi vermeyi sürdürmüĢse
de bu krediler giderek azalmıĢ ve belediyeler 1990’lı yıllarda yerli ve ticari
bankalar ile dıĢ piyasalardan borçlanmaya baĢlamıĢlardır. Ġç piyasalardan
borçlanma
Ġller
Bankası
garantörlüğünde
gerçekleĢirken,
kullanımında ise Hazine MüsteĢarlığı devrede olmuĢtur.
dıĢ
kredi
82
Türkiye’de belediyelerin dıĢ borçlanmaları, 1993 yılına kadar hiçbir
kamu kurumunun izin ve denetimine tabi tutulmamıĢtır. Proje ve yatırım
safhalarında Ġller Bankası mekanizmaları tamamen devre dıĢı kalmıĢtır.
Devlet Planlama TeĢkilatı’nın projeyi uygun bulması, öncelikli görmesi ve
yatırım programına alması, Hazine MüsteĢarlığı’nın ise dıĢ kredi ve anlaĢma
evrelerinde iĢlevlerini yerine getirirken en iyimser deyimle günü kurtarmayı
hedefleyen kısa görüĢlü siyasi baskı altında kalmıĢ olması bilinen bir
gerçektir (Esen, 2000: 75).
Özellikle 1990’lı yıllarda, belediyelerin dıĢ borç stokunda önemli
artıĢlar meydana gelmiĢtir. Belediyelerin dıĢ borç geri ödemesinde
gösterdikleri sorumsuz tutum baĢta olmak üzere dıĢ borçlarının Hazine
tarafından silineceği beklentisi, hızlı kur artıĢlarının bütçelerinde oluĢturduğu
mali baskılar ve borç ödeme ilke ve etik prensiplerinin yerleĢmemiĢ olması
belediyelerin ve belediyelere bağlı idarelerin dıĢ borç geri ödemelerinin
önemli bir bölümünün Hazine tarafından üstlenilmesi sonucunu doğurmuĢtur.
Söz konusu bu üstlenimler Hazine’nin üzerine önemli bir yük getirerek,
Hazine’nin borçlanma gereğini artırmıĢtır.
Belediyelerin dıĢ borç ödeme konusunda sergiledikleri bu davranıĢlar
neticesinde bir takım önlemler alınmıĢtır. Buna göre; ilk olarak; 1998 yılından
itibaren bütçe kanunlarına konulan sınırlayıcı maddelerle, belediyelerin
Hazine garantili dıĢ borçlanmalarına üst limit getirilmiĢtir. Ġkinci olarak;
09.04.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4749 sayılı “Kamu Finansmanı ve Borç
Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun”, bir yandan dıĢ borç izni için
Hazine MüsteĢarlığı’na baĢvuru ve MüsteĢarlıktan izin alınması Ģartını
getirirken, diğer yandan da dıĢ borçlanmayı, sadece, yerel yönetimlerin
yatırım programlarında yer alan projelerin finansmanıyla sınırlamaktadır (Gül,
2009:101-102). Son olarak da 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun borçlanmaya
iliĢkin hükümleri içeren 68. maddesinde borçlanmanın hangi usul ve esaslar
çerçevesinde yapılacağı belirtilerek borçlanmanın belli bir disiplin altında
alınması sağlanmıĢtır.
83
4749
sayılı
Kanunun
ve
tamamlayıcı
mevzuatının
hükümleri
neticesinde; BüyükĢehir belediyeleri, belediyeler ve bunlara bağlı kuruluĢlar
ile sair yerel yönetim kuruluĢlarınca gerçekleĢtirilen dıĢ borçlanmanın kamu
yatırım programında yer alan projelerle sınırlı tutulması, belediyelerin dıĢ
borçlanmasının
oldukça
sıkı
kurallara
tabi
tutulması
ve
denetim
mekanizmaları ile somut ölçütlere dayalı kredi izin müessesesinin getirilmesi
söz konusu Kanun’un ve tamamlayıcı mevzuatının en temel yenilikleri
arasında gösterilebilir (Gül, 2009:102).
3.2.3.1. DıĢ Borçlanma Türleri
3.2.3.1.1. Hazine Garantili Borçlanma
Daha önceki bölümlerde de ifade edildiği üzere belediyeler belirli
koĢullar altında Hazine’nin geri ödeme garantisi altında dıĢ borçlanmaya
gidebilmektedir. “Hazine geri ödeme garantisi” kavramı ise, 4749 sayılı
Kanunun 3. maddesinde tanımlanmıĢtır. Söz konusu Kanun maddesinde
“Hazine geri ödeme garantisi”, kamu iktisadi teşebbüsleri, özel hukuk
hükümlerine tâbi olmakla beraber sermayelerinin yüzde ellisinden fazlası
kamuya ait olan kuruluşlar, fonlar, kamu bankaları, yatırım ve kalkınma
bankaları, Büyükşehir belediyeleri, belediyeler ve bunlara bağlı kuruluşlar ile
sair yerel yönetim kuruluşları lehine bu kuruluşların dış finansman
kaynağından sağladıkları dış borçlarının geri ödenmesi hususunda verilen
garantileri” Ģeklinde tanımlanmıĢtır.
Belediyelerin dıĢ borçlanmaları ile ilgili hükümlerden bazılarına “4749
Sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında
Kanun”a istinaden çıkarılan “Hazine Garantileri Verilmesi, Ġzlenmesi,
BütçeleĢtirilmesi
ve
Raporlanmasına
ĠliĢkin
Esas
ve
Usullere
Dair
84
Yönetmelik4”in 6. maddesinde “Herhangi bir mali yıl içerisinde hazine
garantileri altında sonuçlandırılan garantili finansman imkanlarının toplam
tutarı o yıl Bütçe Kanununda belirtilen garanti limitini aşamaz” denilerek
garanti limiti hüküm altına alınmıĢtır5. Ayrıca söz konusu Yönetmeliğin 7.
maddesinde de Hazine
geri ödeme ve yatırım
garantisi verilirken
uygulanacak usul ve esaslar belirtilmiĢtir. Buna göre belediyenin borç için
MüsteĢarlığa baĢvurduğu dönemde MüsteĢarlığa borcu olmayacak, borcu
ödeyebilmek için yeterli mali yapıya sahip olduğu anlaĢılacak, borç servisini
yürütecek Proje Koordinasyon Birimi kurulacaktır.
3.2.3.1.2. Hazine Garantisi Olmaksızın Borçlanma
4749 sayılı Kanunun 8. maddesine göre belediyelerin Hazine garantisi
olmaksızın dıĢ finansman imkânlarından kredi temin etmesi, Hazine
MüsteĢarlığı’nın iznine tabidir. Söz konusu maddede; “Kamu mevduat
bankaları ile özel yatırım ve kalkınma bankaları hariç olmak üzere, bu Kanun
kapsamındaki kuruluşlarca sağlanacak her türlü dış imkân ile diğer kurum ve
kuruluşlar lehine verilecek garantiler Müsteşarlığın iznine tabidir. Kamu
yatırım ve kalkınma bankaları tarafından sağlanacak bir yıl ve daha kısa
vadeli dış imkân bu izne tabi değildir. Bu iznin verilmesi Hazine garantisi
sağlandığı anlamına gelmez.
İzin verilmesine ilişkin usul ve esaslar
yönetmelikle düzenlenir.” ifadesi yer almaktadır.
Bahsi geçen Kanun maddesine dayanılarak çıkarılan Kamu Kurum ve
KuruluĢlarının
Hazine
Garantisi
Olmaksızın
Hibe
Hariç
DıĢ
Ġmkân
Sağlamasına Ġzin Verilmesine ve Sağlanan DıĢ Ġmkânın Ġzlenmesine ĠliĢkin
Yönetmelikte6 de Hazine garantisi olmaksızın dıĢ kredi teminine iliĢkin
düzenlemeler yapılmıĢtır. Söz konusu Yönetmeliğin 5. maddesine göre kamu
4
12.04.2002 Tarih ve 24724 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
Örneğin 2009 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun 19. maddesinde garanti limiti 4 milyar ABD
doları olarak belirlenmiştir.
6
09.02.2009 tarih ve 27136 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır
5
85
kurum ve kuruluĢların yapım, mal ve hizmet satın alım projeleri ile iĢletme
sermayesi ihtiyaçlarının finansmanı amacıyla herhangi bir dıĢ finansman
kaynağından dıĢ imkân sağlaması ve söz konusu kurum ve kuruluĢların diğer
kuruluĢların dıĢ borçlanmaları için garanti vermesi MüsteĢarlığın iznine
tabidir. Ayrıca, MüsteĢarlıkça izin verilmesi Hazine garantisi sağlandığı
anlamına gelmemektedir.
Hazine garantisi olmaksızın dıĢ kredi temin etmek isteyen belediyenin
ilk olarak Hazine MüsteĢarlığı’na müracaat etmesi zorunludur. Yönetmeliğin
5. maddesinde belirtilen düzenlemelere göre Hazine MüsteĢarlığı da söz
konusu talep doğrultusunda aĢağıdaki kriterlere göre hareket etmektedir;
- Yıllık Yatırım Programında yer alan yatırım projelerine ilişkin Devlet
Planlama Teşkilatı Müsteşarlığının yatırımın Yıllık Yatırım Programındaki yeri
ve dış imkân ile gerçekleştirilmesine ilişkin görüşü,
-
Kurum
ve
kuruluşun,
başvuruda
bulunduğu
tarih
itibarıyla
Müsteşarlığa, vadesi gelmiş yükümlülüklerinden ödenmemiş borcunun
bulunmaması,
- Büyükşehir belediyeleri, belediyeler, bağlı kuruluşları ve bunların
sermayesinin yüzde ellisinden fazlasına sahip oldukları şirketler için iznin
verildiği tarih itibarıyla 5393 sayılı Belediye Kanununda öngörülen borçlanma
limitinin aşılmamış olması ve iznin belediyenin yatırım programında yer alan
projelerin finansmanı için talep edilmiş olması.
Hazine garantisiz kredi sağlanması taleplerinin daha çok büyükĢehir
belediyeleri ile bunlara bağlı kuruluĢ ve iĢtiraklerinden geldiği ve genellikle
mal ve ekipman alımı için yapıldığı gözlenmektedir. ĠĢletme sermayesi için
yapılacak borçlanmalardan Hazine MüsteĢarlığı’nca kaçınılmaktadır (Tozar,
2005: 39).
86
3.3. BELEDĠYELERĠN BORÇ DURUMU
Özellikle son 20 yıl içerisinde belediyelerin kaynaklarının yüksek
oranda artmasına karĢın yerel ihtiyaçların hızlı ĢehirleĢme süreciyle birlikte
sürekli olarak artması, kaynakların verimli kullanılamaması ve kötü mali
yönetim
belediyelerin
mali yapılarını olumsuz etkilemiĢ ve
sonuçta
belediyelerin borç stoku hızla artmıĢtır. Bahsi geçen konunun daha açık bir
Ģekilde görülmesine yardımcı olan 1994-2009 yılları arasında belediyelerin
cari fiyatlar ile toplam borç stoku Tablo 11’de gösterilmiĢtir.
Tablo 11: Belediyelerin Borç Stoku (Milyon TL)
Ġç Borç
DıĢ Borç
TOPLAM
Ġç Borç
DıĢ Borç
TOPLAM
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
63
98
161
85
148
233
170
298
468
547
495
1.041
1.35
806
2.157
2.592
1.303
3.895
4.118 13.207
1.557 2.653
5.675 15.860
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
13.095 17.319 22.609 20.413 27.682 33.782 35.496 40.442
2.613
2.051 1.751 1.914 2.298 3.602 4.797 5.874
15.708 19.370 24.360 22.327 29.980 37.384 40.293 46.316
Kaynak: 2004 ve öncesi yıllara ait veriler, KurtuluĢ, 2006:20: 2005 ve sonraki yıllara ait
veriler, www.migm.gov.tr. sitesinden alınmıĢtır.
Tablodaki verilerden görüleceği üzere belediyelerin borç stoku sürekli
bir artıĢ göstermiĢtir. 1994 yılında toplam 161 milyon TL olan toplam borç
stoku 2009 yılında 287,6 kat artarak 46.316 milyon TL’ye ulaĢmıĢtır. Bu
dönemde belediyelerin iç borç stokunda sürekli bir artıĢ gözlemlenirken dıĢ
borç, 2001 yılına kadar arttıktan sonra 2005 yılına kadar azalan bir seyir
göstermiĢ, bu tarihten sonra da tekrar artıĢ eğilimine girerek 2009 yılında
5.874 milyon TL’ye ulaĢmıĢtır.
87
Tablo 12: Belediyelerde Ġç ve DıĢ Borç Stokunun Yüzde Dağılımı
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
Ġç Borç
39.1
36.5
36.3
52.4
62.6
66.5
72.6
83.3
DıĢ Borç
60.9
63.5
63.7
47.6
37.4
33.5
27.4
16.7
TOPLAM
100.0
100.0
100.0
100.0
100.0
100.0
100.0
100.0
Ġç Borç
2002
83.4
2003
89.4
2004
92.8
2005
91.4
2006
92.3
2007
90.4
2008
88.1
2009
87.3
DıĢ Borç
16.6
10.6
7.2
8.6
7.7
9.6
11.9
12.7
TOPLAM
100.0
100.0
100.0
100.0
100.0
100.0
100.0
100.0
Kaynak: Tablo 11 verilerinden yararlanılarak tarafımızca düzenlenmiĢtir.
Belediyelerin iç ve dıĢ borç stokunun oransal dağılım Tablo 12’de
gösterilmiĢtir. Borç stoku ile ilgili olarak göze çarpan en önemli özellik dıĢ
borçların toplam borç stoku içindeki payının sürekli azalma eğiliminde, buna
karĢın iç borçların toplam borç stoku içindeki payının da sürekli artma
eğiliminde olmasıdır. 1994 yılında %60,9, 1995 yılında %63,5 ve 1996 yılında
%63,7 olan dıĢ borç oranı bu tarihten sonra azalma eğilimine girerek 2004
yılında %7,2 ile en düĢük düzeyine ulaĢmıĢtır. Bu tarihten sonra tekrar bir
artıĢ eğilimine giren dıĢ borcun oranı 2009 yılında %12,7 düzeyine gelmiĢtir.
DıĢ borç stokunun 1996 yılına kadar oransal olarak artmasının nedeni, bu
döneme kadar belediyelerin dıĢ borçlanmasında herhangi bir yasal
sınırlamanın bulunmamasıdır. DıĢ borçlanmaya iliĢkin olarak 1998 yılından
itibaren konulan sınırlayıcı düzenlemelerle, belediyelerin dıĢ borçlanmalarına
üst limitler getirilmiĢ ve sonuç olarak dıĢ borç stokunun toplam borç stoku
içindeki payı gittikçe azalmıĢtır.
Belediyelerin borç stoklarında reel olarak yaĢanan geliĢmeler Tablo
13’de gösterilmiĢtir. Tablo verilerine göre belediyelerin reel borç stoku 2001
yılına kadar genel itibariyle bir artıĢ göstermiĢ ve 4,21 milyon TL ile 2001
yılında en yüksek düzeyine ulaĢmıĢtır. 2000 ve 2001 yıllarında Türkiye’de
yaĢanan ekonomik krizler belediyeleri de etkilemiĢ ve belediye borç stokunda
88
önemli bir artıĢ yaĢanmıĢtır. 2002 yılında belediyelerin reel borç stokunda
yaĢanan düĢüĢten sonra belediyelerin reel borç stoku 2009 yılına kadar bir
artıĢ eğilimine girerek bu yılda 4,17 milyon TL olmuĢtur.
Tablo 13: Belediyelerin Reel Borç Stoku
Yıllar
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
GSMH Fiyat
Toplam Borç
Deflatörü
Stoku
(1994=100)
100
187
233
503
958
1.548
2.387
3.763
5.478
6.733
7.380
7.780
8.702
9.803
11.063
11.104
161
233
468
1.041
2.157
3.895
5.675
15.860
15.708
19.370
24.360
22.327
29.980
37.384
40.293
46.316
Reel Borç
Stoku
1,61
1,25
2,01
2,07
2,25
2,52
2,38
4,21
2,87
2,88
3,30
2,87
3,45
3,81
3,64
4,17
Kaynak: GSMH Deflatör verileri www.tuik.gov.tr sitesinden alınarak Tablo 12
verilerinden tarafımızca düzenlenmiĢtir.
Belediyelerin reel borç stokunun yıllar itibariyle seyri Grafik 4
yardımıyla gösterilmiĢtir. Grafikten görüleceği üzere 1994-2009 yılları
arasında belediyeler en düĢük reel borç stoku 1,25 milyon TL ile 1995 yılında
görülürken, en yüksek reel borç stokuna 4,21 milyon TL ile 2001 yılında
ulaĢmıĢtır.
89
ġekil 4: Belediyelerin Reel Borç Stokunun Seyri
Milyon TL
4,50
4,00
3,50
3,00
2,50
2,00
1,50
1,00
0,50
0,00
2009
2008
2007
2006
2005
2004
2003
2002
2001
2000
1999
1998
1997
1996
1995
1994
Reel Borç Stoku
Yıllar
Kaynak: Tablo 13 verilerinden yararlanılarak tarafımızca düzenlenmiĢtir.
SSK primleri, vergi, elektrik faturaları ve dıĢ borç üstlenimleri
nedeniyle
oluĢan
Hazine
alacakları
gibi
kamu
kuruluĢlarına
olan
yükümlülüklerin ödenmemesiyle oluĢan iç borçlar ile belediyeler için önemli
bir kaynak yaratılmıĢtır. Yüksek oranlı gecikme faizi ve cezaların maliyetinin
yüksek olması, belediyelerin iç borç stokunun hızla artmasına neden
olmuĢtur. Tahkim ve borçların yeniden yapılandırılması gibi uygulamalar ise
ancak geçici bir mali rahatlama yaratmıĢ, mali yapıda istikrar sağlanamadığı
için alınan önlemler kalıcı bir iyileĢme sağlamamıĢtır (KurtuluĢ, 2006:9).
Belediyelerin mevcut borç stokunun finansmanının yanı sıra, yatırım
sonrası ve borç ödemeleri öncesi bütçe dengesinin çoğu zaman açık vermesi
finansman ihtiyacı sorununu daha da kötüleĢtirerek belediyelerin borç
stokunun hızla artmasına neden olmuĢtur.
Özellikle son yıllarda belediyelerin net ödeyici olmasına rağmen
finansman ihtiyacı ve dolayısıyla borç stoku artmaya devam etmiĢtir. Borç
ödemeleri dolayısıyla oluĢan finansman ihtiyacının önemli bir bölümü
anapara ödemeleri dolayısıyla ortaya çıkmakla birlikte, faiz ödemeleri için
90
gerekli finansman ihtiyacının da sürekli artmıĢtır. Belediyeler her ne kadar
yükümlülüklerini erteleyerek cari yıl için kaynak yaratsalar da, bu kaynağın
maliyeti oldukça yüksek olmuĢ ve her geçen yıl bu borçların maliyeti
niteliğindeki faiz ödemeleri için daha fazla kaynak yaratma ihtiyacı doğmuĢtur
(KurtuluĢ, 2006:12).
Tablo 14: Belediyelerin Finansman Kaynaklarının Yüzde Dağılımı
1981-85
1986-90
1991-95
96-2000
2001-2005
99,2
0,8
91,2
8,8
88,7
11,3
88,2
11,8
67,0
33,0
66,9
33,1
55,3
44,7
67,3
32,7
76,6
23,4
69,8
30,2
-78,5
31,0
147,5
12,9
48,0
39,1
5,5
33,4
61,1
91,5
-29,4
37,9
155,0
-91,2
36,2
Net Ġç Borçlanma
-159,3
Net DıĢ Borçlanma
44,5
Diğer
214,8
Kaynak: KurtuluĢ, 2006:13,
6,7
48,8
44,4
-40,6
30,3
110,3
137,9
-184,8
146,9
10,1
-162,4
152,3
Borç Ödemeleri
Ġç Borç Ödemeleri
DıĢ Borç Ödemeleri
Anapara Ödemeleri
Faiz Ödemeleri
Net Finansman
Kaynakları
Faiz Ödemeleri Hariç
Net Ġç Borçlanma
Net DıĢ Borçlanma
Diğer
Faiz Ödemeleri Dahil
Borç ödemelerinde, artan borç stoku ve finansman maliyetlerinin
sonucu olarak faiz harcamaları ön plana çıkmıĢtır. Bazı yıllarda toplam borç
ödemeleri içerisindeki payı yüzde 40’lar seviyesine kadar yükselen faiz
ödemelerinin payı 2001-2005 döneminde ortalama yüzde 30,2 düzeyine
gerilemiĢtir. Belediyelerin borçlarına karĢılık GBVP’dan yapılan kesintiler
çoğu zaman faiz ödemelerini bile karĢılayamamıĢ ve ödenemeyen faiz borç
stokunun en büyük parçası haline gelmiĢtir.
Tablo 15, Türkiye’nin dıĢ borç stokunun borçlu açısından dağılımını
ABD doları cinsinden göstermektedir. Tablodaki verilere göre Türkiye’nin dıĢ
borç stoku sürekli artarken mahalli idarelerin dıĢ borcu orta ve uzun vadeli
91
borçlardan oluĢmakta ve dıĢ borç stoku dönemler itibariyle değiĢkenlik
göstermektedir.
Tablo 15: Türkiye Brüt DıĢ Borç Stoku - Borçlu Dağılımı (Milyon ABD Doları)
TOPLAM
KISA VADELĠ BORÇLAR
UZUN VADELĠ BORÇLAR
KAMU
GENEL YÖNETĠM
Merkezi Yönetim
Mahalli Ġdareler
Fonlar
FĠNANSAL KURULUġLAR
FĠNANSAL OLMAYAN
KURULUġLAR
TCMB
ÖZEL SEKTÖR
TOPLAM
KISA VADELĠ BORÇLAR
UZUN VADELĠ BORÇLAR
KAMU
GENEL YÖNETĠM
Merkezi Yönetim
Mahalli Ġdareler
Fonlar
FĠNANSAL KURULUġLAR
FĠNANSAL OLMAYAN
KURULUġLAR
TCMB
ÖZEL SEKTÖR
TOPLAM
KISA VADELĠ BORÇLAR
UZUN VADELĠ BORÇLAR
KAMU
GENEL YÖNETĠM
Merkezi Yönetim
Mahalli Ġdareler
Fonlar
FĠNANSAL KURULUġLAR
FĠNANSAL OLMAYAN
KURULUġLAR
TCMB
ÖZEL SEKTÖR
Kaynak: www.hazine.gov.tr
1989
43,911
5,745
38,166
29,446
24,726
23,056
643
1,027
1,280
1990
52,381
9,500
42,881
33,268
28,069
26,034
939
1,095
1,306
1991
53,623
9,117
44,506
34,999
29,477
27,285
1,051
1,142
1,728
1992
58,595
12,660
45,935
36,076
30,776
28,401
1,441
934
1,856
1993
70,512
18,473
52,039
39,575
34,071
31,444
1,843
783
1,837
1994
68,705
11,187
57,518
41,705
36,723
33,404
2,480
839
1,519
1995
75,948
15,500
60,448
41,753
37,524
33,893
2,577
1,054
1,342
3,440
3,894
3,793
3,444
3,668
3,464
2,887
7,028
1,692
7,487
2,125
6,658
2,849
6,158
3,702
6,626
5,838
8,949
6,863
11,178
7,517
1996
79,299
17,072
62,227
40,192
36,174
32,487
2,561
1,126
1,185
1997
84,356
17,691
66,665
38,864
34,612
31,557
2,209
846
1,333
2,833
2,919
2,944
3,356
3,725
3,654
3,780
11,397
10,637
10,876
16,925
12,081
23,760
10,320
27,357
13,437
29,244
23,599
27,480
20,348
29,148
1998
1999
2000
2001
2002
96,351 103,123 118,602 113,592 129,538
20,774 22,921 28,301 16,403 16,424
75,577 80,202 90,301 97,189 113,114
39,737 42,526 47,621 46,110 63,619
35,466 37,411 42,186 40,961 58,855
32,446 34,634 39,514 38,729 56,773
2,311
2,187
2,123
1,709
1,460
709
591
549
522
621
1,327
1,758
1,709
1,495
984
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
144,109 161,011 169,740 207,610 249,390 277,115 268,646
23,013 32,205 38,283 42,640 43,175 50,562 49,410
121,096 128,806 131,457 164,970 206,215 226,553 219,236
69,503 73,828 68,278 69,837 71,325 74,912 79,854
65,161 70,114 65,922 67,854 68,776 72,234 77,139
63,346 68,583 64,643 66,576 67,120 69,757 74,054
1,281
1,113
961
1,031
1,470
2,338
2,995
534
418
318
247
186
139
91
765
656
318
487
620
590
1,106
3,577
3,058
2,039
21,513
30,080
18,123
36,855
12,662
50,516
1,496
1,929
2,088
1,609
13,115 13,519 11,664 11,529
82,019 121,371 139,977 127,853
92
Tablo verileri incelendiğinde mahalli idarelerin dıĢ borç stokunda 1995
yılına kadar bir artıĢ gözlemlenirken, 1996-2005 yılları arasında bir azalma
yaĢanmıĢ ve son olarak 2006 yılından itibaren tekrar bir artıĢ görülmüĢtür.
Mahalli idarelerin dıĢ borç stokunda görülen bu değiĢkenliğin nedeni olarak
daha önce ifade edildiği üzere dıĢ borçlanmada getirilen yasal sınırlamalar
gösterilebilir. Ancak dıĢ borçlanma konusunda yürürlükte bulunan yasal
düzenlemelere rağmen 2006 yılından itibaren dıĢ borç stokunda bir artıĢ
yaĢanmıĢtır.
ArtıĢın
nedeni
ise
bazı
büyükĢehir
belediyelerinin
gerçekleĢtirmiĢ olduğu yatırımlar nedeniyle bu belediyelere sağlanan Hazine
garantili dıĢ borçlardır. Söz konusu durum Tablo 16’da gösterilmiĢtir.
Tablo 16: Hazine Garantisi ile Sağlanan Krediler
Milyon $
2003 2004
KAMU
0
2
GENEL YÖNETĠM
0
2
YEREL YÖNETĠMLER
0
2
0
0
SAMSUN SU VE KANALĠZASYON ĠDARESĠ
0
0
ADANA BÜYÜKġEHĠR BELEDĠYESĠ
0
0
ANTALYA BÜYÜKġEHĠR BELEDĠYESĠ
0
0
BURSA BÜYÜKġEHĠR BELEDĠYESĠ
0
0
ĠSTANBUL BÜYÜKġEHĠR BELEDĠYESĠ
0
0
ĠZMĠR BÜYÜKġEHĠR BELEDĠYESĠ
0
0
KAYSERĠ BÜYÜKġEHĠR BELEDĠYESĠ
0
0
SAMSUN BÜYÜKġEHĠR BELEDĠYESĠ
0
0
ZONGULDAK BELEDĠYESĠ
0
2
MĠLAS BELEDĠYESĠ
0
0
FĠNANSAL KURULUġLAR
0
0
FĠNANSAL OLMAYAN KURULUġLAR
ÖZEL
218 806
TOPLAM
218 808
Kaynak: Hazine MüsteĢarlığı Hazine Garantili Borç Verileri, www.hazine.gov.tr
2005 2006 2007 2008 2009
208 1,778 361 1,315 1,610
147
561 227
217
341
147
561 227
217
341
40
0
0
0
0
0
192
0
0
0
0
0
56
24
0
0
0
0
155
0
0
287
0
0
322
0
0 171
0
0
107
0
0
0
0
0
82
0
38
0
0
0
0
0
19
0
0
0
0
0
0
255 134
654 1,084
61
961
0
444
184
590
255 542
684 1,143
798 2,032 903 1,999 2,753
Tablodan görüleceği üzere belediyelere 2003 yılında Hazine garantisi
ile kredi sağlanmamıĢ, 2004 yılında ise 2 milyon dolar ile çok düĢük bir
düzeyde kredi sağlanmıĢtır. Ancak 2005 yılından itibaren belediyelere Hazine
garantili kredi miktarında büyük artıĢlar yaĢanmıĢ ve ilerleyen yıllarda
kredilerin faizi ile beraber dıĢ borç stoku artmıĢtır.
93
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
TÜRKĠYE’DE BELEDĠYE BORÇLARININ GENEL BÜTÇEYE ETKĠLERĠ:
1980–2009 ANALĠZĠ
4.1. 1980–1989 DÖNEMĠ ANALĠZĠ
1980’li yılların baĢından itibaren, Türkiye’de belediyeler küreselleĢme
sürecinin etkisinde kalarak borçlanma kaynaklarına sıklıkla baĢvurmuĢlar ve
sonuçta yerel düzeyde devletin transfer harcamalarının artmasına neden
olmuĢlardır. Bununla birlikte, 1980’lere kadar kamu hizmeti olarak görülen
yerel altyapı yatırımlarını bu dönemden itibaren belediyeler üstlenmiĢ,
yatırımların finansman kaynağı da iç ve dıĢ mali piyasalar oluĢturmuĢtur. Bu
çerçevede, 1980 sonrasında Ġller Bankası, üretim alanından çekilmeye
baĢlamıĢ ve yerel altyapı harcamaları kamu kredileri ile finanse etme
geleneği ve tekeli sona ermiĢtir. 1985 yılına kadar kamu kaynaklarından kredi
açan Ġller Bankası, bu tarihten sonra belediyeler ile ticari bankalar arasında
mali aracılık yapmaya baĢlamıĢtır. Dolayısıyla, 1980-1989 döneminin kritik
tarihinin 1986 yılı olduğu söylenebilir.
Bu tarihten itibaren, kamu kredileri, Hazine yardımları ve fonlar geriye
çekilerek, finansman gereksinmesinin, kamu kaynakları yerine özel sermaye
kaynaklarından karĢılanması hem teĢvik edilmiĢ hem de zorunlu kılınmıĢtır
(Önal, 2008:196). Ancak, söz konusu durum belediyeleri borçlarının
katlanarak artmasına yol açmıĢtır (Güler, 1997: 44, 61). Sonuç olarak, mali
küreselleĢme
sürecinde
Türkiye’de
belediyelerin
kredi
ihtiyacı,
Ġller
Bankası’nın kamu kredisi tekelinin ortadan kaldırılması neticesinde, yerli ve
yabancı özel mali sermaye kaynaklarından karĢılanmaya baĢlamıĢtır (Önal,
2008:197).
94
1986 yılına kadar kamu kesimi açıklarının oluĢmasında payı olmayan
belediyeler bu dönemde gelir fazlası gerçekleĢtirmiĢ, ancak 1986’dan sonra
yukarıda açıklanan nedenlerle devamlı açık vermeye baĢlamıĢlardır. 19801989 döneminde kamu kesimi borçlanma gereğinin bütçe türlerine göre
dağılımını gösteren Tablo 17, bahsi geçen durumun daha net bir Ģekilde
görülmesine yardımcı olmaktadır.
Tablo 17: 1980-1989 Dönemi Kamu Kesimi Borçlanma Gereğinin Bütçe
Türlerine Göre Dağılımı (Bin TL)
1980
166
135
257
16
25
-
1981
124
48
192
0
3
-
1982
157
70
206
-3
14
-
1983
313
101
304
4
68
-
1984
979
538
421
-20
1
-78
-109
-
465
434
319
244
374
287
689
477
1.194
753
Konsolide Bütçe
-Faiz DıĢı Konsolide Bütçe
KĠT
Mahalli Ġdareler
Döner Sermayeli KuruluĢlar
Sosyal Güvenlik KuruluĢları
Fonlar
ÖzelleĢtirme Kap. Kur.
1985
798
123
869
-39
-149
0
-213
-
1986
1.411
80
1.320
136
-147
0
-850
-
1987
2.607
341
2.470
344
-1
-426
-431
-
1988
3.990
- 988
2.805
467
177
-508
-690
-6
1989
7.673
- 588
4.420
475
- 33
- 841
899
- 310
Toplam Kamu Kesimi Borç. Gereği
Toplam Kamu Faiz DıĢı Borç.Gereği
1.267
592
1.869
538
4.563
2.297
6.235
1.257
12.283
4.023
Konsolide Bütçe
-Faiz DıĢı Konsolide Bütçe
KĠT
Mahalli Ġdareler
Döner Sermayeli KuruluĢlar
Sosyal Güvenlik KuruluĢları
Fonlar
ÖzelleĢtirme Kap. Kur.
Toplam Kamu Kesimi Borç. Gereği
Toplam Kamu Faiz DıĢı Borç. Gereği
Kaynak: DPT Ekonomik ve Sosyal Göstergeler, www.dpt.gov.tr
1986 yılına kadar borçlanma gereği ihtiyacı duymayan belediyeler bu
tarihten itibaren artan bir şekilde borçlanma gereksinimi içerisine girmişlerdir.
Tablo 18’den de görüleceği üzere 1986 yılından itibaren belediyelerin
borçlanma gereksinimlerinin GSMH’ya oranı 1986 yılı öncesine göre artmış
95
ve 1980-1989 döneminde binde 5 ile 1987 yılında en yüksek düzeyine
ulaştıktan sonra 1989 yılında binde 2 düzeyine gerilemiştir.
Tablo 18: 1980-1989 Döneminde Kamu Kesimi Borçlanma Gereğinin Bütçe
Türlerine Göre Dağılımı (GSMH'ya Oranlar %)
Konsolide Bütçe
-Faiz DıĢı Konsolide Bütçe
KĠT
Mahalli Ġdareler
Döner Sermayeli KuruluĢlar
Sosyal Güvenlik KuruluĢları
Fonlar
ÖzelleĢtirme Kap. Kur.
Toplam Kamu Kesimi Borç. Gereği
Toplam Kamu Faiz DıĢı Borç.Gereği
Konsolide Bütçe
-Faiz DıĢı Konsolide Bütçe
KĠT
Mahalli Ġdareler
Döner Sermayeli KuruluĢlar
Sosyal Güvenlik KuruluĢları
Fonlar
ÖzelleĢtirme Kap. Kur.
Toplam Kamu Kesimi Borç. Gereği
Toplam Kamu Faiz DıĢı Borç.Gereği
1980
3.1
2.5
4.9
0.3
0.5
-
1981
1.5
0.6
2.4
0.0
0.0
-
1982
1.5
0.7
1.9
0.0
0.1
-
1983
2.2
0.7
2.2
0.0
0.5
-
1984
4.4
2.4
1.9
-0.1
0.0
-0.3
-0.5
-
8.8
8.2
4.0
3.0
3.5
2.7
4.9
3.4
5.4
3.4
1985
2.3
0.3
2.5
-0.1
-0.4
0.0
-0.6
-
1986
2.8
0.2
2.6
0.3
-0.3
0.0
-1.7
-
1987
3.5
0.5
3.3
0.5
0.0
-0.6
-0.6
-
1988
3.1
-0.8
2.2
0.4
0.1
-0.4
-0.5
-
1989
3.3
-0.3
1.9
0.2
0.0
-0.4
0.4
-0.1
3.6
1.7
3.7
1.1
6.1
3.1
4.8
1.0
5.3
1.7
Kaynak: DPT Ekonomik ve Sosyal Göstergeler, www.dpt.gov.tr
Belediyeler artan borç stoklarının bir kısmını uzun vadeli dıĢ
borçlanma ile karĢılamıĢlar ve 1987 yılından itibaren dıĢ borç stoklarında bir
artıĢ yaĢamıĢlardır. Söz konusu durum Tablo 19’da gösterilmiĢtir. Tablo
verilerine göre belediyelerin dıĢ borç stoku 1989 yılı sonu itibariyle 643
milyon dolara ulaĢmıĢtır.
96
Tablo 19: Uzun Vadeli Kamu Borç Stoku (Milyon Dolar)
KAMU BORÇ STOKU
GENEL YÖNETĠM
Merkezi Yönetim
Mahalli Ġdareler
Fonlar
FĠNANSAL KURULUġLAR
FĠNANSAL OLMAYAN KURULUġLAR
1987
1988
1989
26,477 28,188 29,446
22,362 23,634 24,726
21,118 22,198 23,056
408
448
643
835
988 1,027
904 1,289 1,280
3,211 3,264 3,440
Kaynak: Hazine MüsteĢarlığı Türkiye Brüt DıĢ Borç Stoku ve Servisi Verileri, www.hazine.gov.tr
1989 yılı sonu itibariyle belediyelerin toplam dıĢ borç stoku 643
milyon dolara ulaĢmıĢ olmaklar beraber bu borçların uzun vadeli yapısından
ve geri ödeme zamanının gelmemesinden dolayı Hazine adına 1980–1989
yılları arasında herhangi bir üstlenim olmamıĢ, dolayısıyla söz konusu
dönemde belediye borçlarının genel bütçe üzerinde herhangi bir etkisi
olmamıĢtır.
4.2. 1990–1999 DÖNEMĠ ANALĠZĠ
Türkiye ekonomisinin 1989 yılında alınan dıĢ finansal serbestleĢme
kararıyla, 1990’lı yıllarda tamamen dıĢa açık bir ekonomi konumuna gelmiĢtir
(Yeldan, 2001: 25). Finansal serbestleĢmenin bir sonucu olarak 1990’lardan
itibaren, hem kamu kesiminin toplam dıĢ borç miktarı içinde yerel
yönetimlerin payı, hem de yerel yönetimlerin borçlanmasında dıĢ borcun payı
artmıĢtır (KurtuluĢ, 2006:13). Dolayısıyla, 1990’lı yıllar, kamu kesimi
borçlanma gereğindeki artıĢla birlikte borçlanmadaki artıĢın hızlandığı bir
dönem olmuĢtur. Söz konusu durum Tablo 20’de gösterilmektedir.
Tablo 20’den de görüleceği üzere belediyelerin kamu kesimi
borçlanma gereği (KKBG) üzerindeki artırıcı etkisi 1990’lı yıllarda önemli
derecede hissedilmiĢtir. Buna göre 1990 yılında 1,6 milyon TL olan
97
belediyelerin borçlanma gereği sürekli artarak, 1999 yılında 349,7 milyon TL
olarak gerçekleĢmiĢtir.
Tablo 20: 1990-1999 Döneminde Kamu Kesimi Borçlanma Gereğinin Bütçe
Türlerine Göre Dağılımı (Bin TL)
Konsolide Bütçe
-Faiz DıĢı Konsolide Bütçe
KĠT
Mahalli Ġdareler
Döner Sermayeli KuruluĢlar
Sosyal Güvenlik KuruluĢları
Fonlar
ÖzelleĢtirme Kap. Kur.
1990
11.955
-2.012
14.848
1.600
-68
-1.086
2.424
907
1991
33.516
9.443
19.639
1.731
76
875
5.945
2.329
1992
47.434
7.136
35.818
8.676
78
2.603
13.876
7.662
1993
133.666
17.196
13.230
14.355
86
11.537
16.984
13.952
1994
152.093
-146.192
-12.226
15.868
261
22.568
35.049
25.960
Toplam Kamu Kesimi Borç. Gereği
Toplam Kamu Faiz DıĢı Borç.Gereği
29.141
8.958
64.111
25.503
116.147
48.514
203.811
39.422
239.574
-180.434
Konsolide Bütçe
-Faiz DıĢı Konsolide Bütçe
KĠT
Mahalli Ġdareler
Döner Sermayeli KuruluĢlar
Sosyal Güvenlik KuruluĢları
Fonlar
ÖzelleĢtirme Kap. Kur.
1995
1996
1997
1998
1999
316.150 1.237.871 2.240.653 3.894.959 9.284.421
-259.966 -259.530
-37.264 -2.281.636 -1.436.419
-17.139
-82.502 -115.288
697.436 1.814.755
16.070
42.350
83.099
206.187
349.761
2.102
-1.875
-4.955
-14.371
-49.807
33.762
4.575
25.769
204.709
194.484
49.784
21.291
5.846
26.206
526.860
-10.700
72.468
22.882
1.611
68.700
Toplam Kamu Kesimi Borç. Gereği
Toplam Kamu Faiz DıĢı Borç.Gereği
390.029 1.294.178 2.258.006 5.016.737 12.189.173
-353.698 -431.235 -355.288 -1.746.634
173.838
Kaynak: DPT Ekonomik ve Sosyal Göstergeler, www.dpt.gov.tr
Tablo 21’de görüleceği üzere 1992 yılında belediyelerin borçlanma
gereksinimlerinin GSMH’ye oranı %0,8 ile en yüksek düzeyine ulaĢırken bu
oran daha sonraki yıllarda artan borçlanma gereksinimi ile beraber GSMH’nin
de artmasıyla %0,3-0,4 düzeylerinde seyretmiĢtir.
YaĢanan
bu
süreçte
yerel
yönetimlerin
borçlanmasına
iliĢkin
mevzuatın oldukça karmaĢık olması ve sınırlayıcı hükümlerin bulunmaması
önemli bir rol oynamıĢtır. ġöyle ki, 1990-1999 döneminde belediyelerin
98
borçlanması 1580 sayılı Belediye Kanunu’na göre yapılmıĢtır. Kanunun 70.
maddesi belediye meclislerine borç alma ve borç verme yetkisi vermiĢ ve bu
yetkiyi
konu,
miktar,
ödeme
Ģekli
ve
ödeme
süreleri
yönünden
kısıtlamamıĢtır. Kanunun 71. maddesi, belediye meclisinin borçlanmaya
iliĢkin kararının kesinlik kazanabilmesi için mahalli en büyük mülkiye
memurunun onayını gerek Ģart olarak belirlemiĢtir. Görüldüğü üzere, 1580
sayılı Kanun borçlanmayı meclis kararına bağlamıĢ, kararın merkezi idarece
denetimi dıĢında herhangi bir sınırlama getirmemiĢtir. Tahvil çıkarma
konusunda ise belediyeler merkezi yönetimin vesayeti altında tutulmuĢ,
ancak miktar konusunda herhangi bir kısıtlama getirilmemiĢtir (Bali,
2007:554-555). Sonuçta 1990-1999 döneminde borçlanma konusunda
herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan belediyeler gerek oluĢan bütçe açıkları
gerekse de projelerin finansmanı için oluĢan kaynak ihtiyaçlarını karĢılamak
adına sıklıkla borçlanma yoluna baĢvurarak borçlanma gereksinimlerini
sürekli artırmıĢlardır.
Tablo 21: 1990–1999 Döneminde Kamu Kesimi Borçlanma Gereğinin Bütçe
Türlerine Göre Dağılımı (GSMH'ya Oranlar %)
Konsolide Bütçe
-Faiz DıĢı Konsolide Bütçe
KĠT
Mahalli Ġdareler
Döner Sermayeli KuruluĢlar
Sosyal Güvenlik KuruluĢları
Fonlar
ÖzelleĢtirme Kap. Kur.
Toplam Kamu Kesimi Borç. Gereği
Toplam Kamu Faiz DıĢı Borç.Gereği
Konsolide Bütçe
-Faiz DıĢı Konsolide Bütçe
KĠT
Mahalli Ġdareler
Döner Sermayeli KuruluĢlar
1990
3.0
-0.5
3.7
0.0
0.0
-0.3
0.6
0.2
1991
5.3
1.5
3.1
0.3
0.0
0.1
0.9
0.4
1992
4.3
0.6
3.2
0.8
0.0
0.2
1.3
0.7
1993
6.7
0.9
0.7
0.7
0.0
0.6
0.9
0.7
1994
3.9
-3.8
-0.3
0.4
0.0
0.6
0.9
0.7
7.3
2.3
10.1
4.0
10.5
4.4
10.2
2.0
6.2
-4.6
1995
4.0
-3.3
-0.2
0.2
0.0
1996
8.3
-1.7
-0.6
0.3
0.0
1997
7.6
-0.1
-0.4
0.3
0.0
1998
7.3
-4.3
1.3
0.4
0.0
1999
11.9
-1.8
2.3
0.4
-0.1
99
Sosyal Güvenlik KuruluĢları
Fonlar
ÖzelleĢtirme Kap. Kur.
0.4
0.6
-0.1
0.0
0.1
0.5
0.1
0.0
0.1
0.4
0.0
0.0
0.2
0.7
0.1
Toplam Kamu Kesimi Borç. Gereği
Toplam Kamu Faiz DıĢı Borç.Gereği
5.0
-4.5
8.6
-2.9
7.7
-1.2
9.4
-3.3
15.6
0.2
Kaynak: DPT Ekonomik ve Sosyal Göstergeler, www.dpt.gov.tr
1990’lar, aynı zamanda, yerel yönetimlerin Hazine garantili dıĢ borç
stokunun önemli artıĢlar gösterdiği yıllar olmuĢtur. Tablo 22 verilerine göre
1990 yılı baĢında 892 milyon dolar olan belediyelerin Hazine garantili dıĢ
borç stoku 1999 yılında 2,16 milyar dolara ulaĢmıĢtır. Finansman açığının
sürekli olması, yüksek cezai faizler, kur artıĢları ve ödeme kapasitesi
olmamasına rağmen verilen garantiler borç stokunun hızla artmasına neden
olmuĢ, 1980’li yılların ikinci yarısından itibaren yoğunlaĢan dıĢ borçlanmanın
etkileri 1990’lı yıllarda etkisini göstermeye baĢlamıĢtır (KurtuluĢ, 2006:46).
Tablo 22: Borçluya Göre Hazine Garantili DıĢ Borç Stoku (Milyon $)
Yıllar
1990
1991
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
Mahalli
Ġdareler
(1)
892
1.058
925
1.229
1.752
1.987
2.034
2.180
2.292
2.161
Genel Toplam
(2)
1/2 (%)
7.242
7.499
7.072
7.614
7.876
7.612
7.468
6.847
6.651
6.563
12,3
14,1
13,0
16,1
22,2
26,1
27,2
31,8
34,5
32,9
Kaynak: Hazine Müsteşarlığı Hazine Garantisi ile Sağlanan Krediler,
www.hazine.gov.tr
Tablo verilerine göre Hazine garantili belediye dıĢ borç stokunun
toplam Hazine garantili dıĢ borç stoku içindeki oranı yıllar itibariyle artan bir
seyir izlemiĢtir (bakınız Grafik 5). Buna göre 1990 yılında %12,3 olan bu
oran, 1999 yılı itibariyle % 32,9 olmuĢtur. 1999 yılında ise 1998 yılına göre bir
100
azalma yaĢanmıĢtır. Bunun nedeni olarak 1998 yılından itibaren belediyelerin
Hazine garantili dıĢ borçlanmasına bütçe kanunları ile sınırlama getirilmesi
gösterilebilir.
Tablo 23: 1994–1999 Döneminde Hazine Garantili Borçların DıĢ Borç ve
Toplam Borç Ġçindeki Oranı (TL)
DıĢ
Borç
Toplam
Borç
98
148
298
495
806
1,303
1994
1995
1996
1997
1998
1999
161
233
468
1,041
2,157
3,895
Hazine
Garantili
Borç
67.3
121.3
218.7
446.3
716.7
1,167.10
Haz. Gar.
Borç/DıĢ
Borç (%)
68.67
81.96
73.39
90.16
88.92
89.57
Haz. Gar.
Borç/Toplam
Borç (%)
41.80
52.06
46.73
42.87
33.23
29.96
Kaynak: Borç stoku verileri, KurtuluĢ, 2006:20, Hazine garantili borç stoku verileri, Tablo
22 verilerinin Merkez Bankası yıl sonu döviz kurlarına çevrilmesi suretiyle tarafımızca
düzenlenmiĢtir.
Tablo 23, 1994-1999 yılları arasında belediyelerin Hazine garantili
borç stokunun yine belediyelerin dıĢ borç stoku ile toplam borç stoku içindeki
oranını göstermektedir. Tablo verilerinden görüleceği üzere belediyelerin dıĢ
borçlarının büyük bir kısmını Hazine garantili borçlar oluĢturmaktadır. Aynı
Ģekilde belediyelerin iç ve dıĢ borçları toplamından oluĢan toplam borç stoku
içinde Hazine garantili borçlar, önemli düzeylerde seyretmiĢtir.
Hazine
garantili
krediler,
krediyi
kullanan
kurumun
Hazine
MüsteĢarlığının kreditöre verdiği geri ödeme garantisi altında aldığı
kredilerdir.
Kredinin
geri
ödemesinde
belediyelerin
yetersiz
kaldığı
durumlarda bu yükümlülüğü Hazine üstlenmektedir. Bu durum ise,
belediyelerin borcu sahiplenmeyerek ihtiyacı, yatırım büyüklüğünü, teknoloji
tercihini ve maliyetleri dikkate almadan dıĢ kredi talebinde bulunmalarına yol
açmıĢtır (Bali, 2007:558). Teknik, mali ve ekonomik açıdan yapılır nitelikte
olmayan bazı projelerde ise siyasi tercihler devreye girmiĢtir (DPT, 2001:56).
Gerek proje bazında yaĢanan bu eksiklikler gerekse de borçlanma
101
konusunda mevzuat sınırlamalarının bulunmaması, yaĢanan süreçte artan
Hazine garantili belediye dıĢ borç stokunu beraberinde getirmiĢtir.
ġekil 5: Hazine Garantili Belediye Borçlarının Yüzde Dağılımı
40
35
Yüzde
30
25
20
15
10
5
0
1990
1991
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
Yıllar
Kaynak: Tablo 22 verilerinden yararlanılarak tarafımızca düzenlenmiĢtir.
Belediyelerin artan Hazine garantili dıĢ borç stokuna paralel olarak
Hazine’nin üstlendiği garantili borç miktarı da artıĢ göstermiĢtir. Nitekim
Hazinenin üstlendiği garantili belediye borç miktarı 1992 yılı itibariyle 44
milyon dolar iken, bu miktar 1997 yılına kadar artarak bu yılda 888 milyon
dolara yükselmiĢtir. Daha sonra azalan bir seyir izleyen bu borç miktarı 1999
yılı itibariyle 525 milyon dolar olmuĢtur.
102
Tablo 24: 1992–1999 Yıllarında Hazine’ce Üstlenilen Garantili Borçlar
Bin $
1992
1993
1994
1995
ĠĢletmeci KuruluĢlar
0
66.670
127.604
304.925
Mali Kurumlar
0
0
0
49.304
Belediyeler
44.187
81.149
191.536
469.557
Fonlar ve Diğer
0
0
80.052
113.004
Üniversiteler
0
0
5.915
9.343
Toplam
44.187
147.819
405.225
946.133
ĠĢletmeci KuruluĢlar
Mali Kurumlar
Belediyeler
Fonlar ve Diğer
Üniversiteler
Toplam
1996
64.952
8.964
511.006
81.644
7.449
674.015
1997
39.278
0
888.168
90.795
9.175
1.027.416
1998
189.637
211.732
716.924
89.439
5.569
1.213.301
1999
22.812
43.356
525.373
47.266
2.894
641.701
Kaynak: 1992-1998 yıllarına ait veriler, 1998 Yılı SayıĢtay Hazine İşlemleri Raporu, s.
27; 1999 yılı verileri, 1999 Yılı SayıĢtay Hazine İşlemleri Raporu, s. 50.
ġekil 6, üstlenilen Hazine garantili krediler içinde yerel yönetimlerin
yıllar
içinde
sahip
oldukları
payı
göstermektedir.
Ġlk
üstlenimin
gerçekleĢtirildiği 1992 yılı dikkate alınmadığı takdirde Hazine tarafından
üstlenilen tutarların asgari yarısının yerel yönetimler adına yapıldığı ortaya
çıkmaktadır. Mali krizin yaĢandığı ve döviz kurlarının devalüasyon nedeniyle
artıĢ gösterdiği 1994 yılında yüzde 50'ler seviyesinde olan yerel yönetimlerin
toplam üstlenilen tutarlar içindeki payı, idari tedbirlerin hayata geçirildiği 1998
yılına kadar yüzde 80'lerin üzerine çıkarak zirve noktasına ulaĢmıĢtır. Bu
artıĢ, Ankara BüyükĢehir Belediyesi'nin metro projesi çerçevesinde JaponSamurai piyasasında Hazine garantisi olmaksızın yapmıĢ olduğu tahvil
ihracının geri ödemesinin bir sonucudur (Cangöz, 2001:7).
103
ġekil 6: 1992-1999 Döneminde Üstlenilen Hazine Garantileri Ġçinde
Belediyelerin Payı
100.00
80.00
%
60.00
40.00
20.00
0.00
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
Kaynak: Tablo 24 verilerinden yararlanılarak tarafımızca düzenlenmiĢtir.
Belli bir plan ve program dahilinde yapılmayan borçlanmanın Hazine
tarafından üstlenilmesi, Ģüphesiz kaynak dağılımını dıĢ borç almayan ve
aldığı borcu sorunsuzca geri ödeyen belediyeler aleyhine bozmaktadır.
Ayrıca bu durum, vergi yükünün ulusal düzeyde borcunu ödemeyen
belediyelerin sınırları içinde yaĢayan mükelleflerden diğer mükelleflere
kaydırılması anlamına da gelmektedir (Bali, 2007:560).
Garantili krediler, yukarıda da ifade edildiği üzere krediyi kullanan
kurumun Hazine MüsteĢarlığının kreditöre verdiği geri ödeme garantisi
altında aldığı krediler olup, alınan kredilerden kullanıcı kuruluĢ tarafından
ödenemeyen taksitler Hazine MüsteĢarlığınca ödendikten sonra ilgili
kuruluĢlar Hazineye borçlandırılmaktadır. Bu nedenle Hazine borcu olarak
kabul edilmeyen söz konusu kullanımlar dıĢ borç stok dengesini etkilemeyip
nakit dengesini ilgilendirdiğinden stoka eklenmemektedir. Diğer bir ifadeyle
garantili kredi uygulamaları sonucunda, Hazine ile kuruluĢlar arasında bir
borç alacak iliĢkisinin doğmaktadır.
Garantili krediler, incelenen 1990–1999 döneminde yürürlükte bulunan
Devlet Muhasebesi Yönetmeliği uyarınca Hazine alacakları arasında
104
izlenmiĢtir. Ancak garanti verilen krediler Hazine hesaplarına tam ve uygun
Ģekilde kaydedilmemiĢ, dolayısıyla Hazinenin ne kadar alacağı olduğu tam
olarak tespit edilememiĢtir. Nitekim bu alacakların kaydedildiği Genel Bütçe
DıĢı Daire ve Kurum Borçları Hesabı 1997 ve 1998 yıllarında SayıĢtay
tarafından reddedilmiĢtir.7
Hazine garantili krediler doğrudan Hazinenin borcu olmadığından
kullanım aĢamasında Hazinece kayıt yapılmamaktadır. Ancak Hazinece
garanti verilen bir borç borçlu kuruluĢ tarafından ödenmezse Hazine bu borcu
garantör sıfatıyla ödemek zorundadır. Ödeme sırasında yapılacak iĢlem önce
devlet borçları hesabına alacak kaydı yapılarak borcun stoka dahil edilmesi,
ardından aynı rakamın geri ödemeyle birlikte devlet borçları hesabına borç
yazılarak stoktan çıkarılmasıdır. Devlet Borçları Saymanlığı ise ilgili dönemde
sadece ödeme kaydı yapmıĢtır. Bu durumda garantili krediler borç stokuna
girmediği halde stoktan düĢülmüĢ olur (SayıĢtay, 1996:14).
Söz konusu dönemde Hazinenin garantili krediler nedeniyle kamu
kuruluĢlarından alacakları Genel Bütçe DıĢı Daire ve Kurum Borçları Hesabı
(GBDDKBH) ile izlenmemiĢ, bütçe gelir ve giderleri ile iliĢkilendirilmemiĢ ve
bu hesaba kaydedilen alacaklar bütçe dıĢı gider unsuru, alacaklar
karĢılığında yapılan bir kısım tahsilatlar bütçe dıĢı bir gelir unsuru olarak ele
alınmıĢtır.
Ancak, bu iliĢkinin uygulamada, Hazine garantili kredi kullanan
kuruluĢlara dolayısıyla belediyelere bir kaynak aktarma mekanizmasına
dönüĢtüğü görülmektedir. Belediyelerin borç geri ödemelerini düzenli
yapmadığından geri ödeme yükü Hazineye kalmaktadır. Nitekim 1992
yılından baĢlayarak belediyeler, karĢılaĢtıkları mali sıkıntılar nedeniyle,
giderek daha sık bir Ģekilde Hazine garantisine baĢvurarak, dıĢ borçlarının
7
Hazine Müsteşarlığı tarafından Hazine alacaklarını takip etmek amacıyla tutulan Genel Bütçe Dışı
Daire ve Kurum Borçları Hesabı, 1997 ve 1998 yılında Sayıştay tarafından reddediliştir (11.10.1999
tarih ve 4934 sayılı Sayıştay Genel Kurul Kararı).
105
Hazine tarafından ödenmesi yönünde taleplerde bulunmaya baĢlamıĢlardır.
Ġlk olarak 1992 yılında Ġstanbul Gaz Dağıtım Sanayi ve Ticaret A.ġ.
(ĠGDAġ)’ın 44,2 milyon ABD doları tutarındaki garantili borcu Hazine
tarafından üstlenilmiĢtir. BaĢlangıçta arızî olarak değerlendirilen bu durum,
1994 yılında yaĢanan mali krizle kuruluĢların borç ödeme kapasitelerinin
düĢmesinin de verdiği ivme ile kamudaki mali disiplinsizliğin önemli
nedenlerinden birisi olan yapısal bir sorun haline gelmiĢtir (Cangöz, 2001:6).
Sonuç olarak garantili kredilerden üstlenilen tutarların geri tahsil
edilmesinde güçlükler yaĢanması nedeniyle belediyeler garantili kredilerden
kaynaklanan borç taksitlerini çoğunlukla ödeyememiĢ ve Hazine, garantör
sıfatı ile asıl borçlu kimliğine dönüĢmüĢtür. Bahsi geçen durum Tablo 23’te
gösterilmiĢtir. Tablo verilerine göre belediyelerin Hazine garantili borçlarını
ödememesi nedeniyle Hazine tarafından üstlenilen borçlar 1998 yılına kadar
sürekli artıĢ eğiliminde olmuĢtur.
KuruluĢlara sağlanan garantili krediler Hazineye büyük yük getirmiĢ ve
giderek artmıĢtır. Bu kaynakların devlete geri dönüĢü düĢük oranda
gerçekleĢmektedir. Hazine garantili borçların geri dönüĢümü Tablo 25’te
gösterilmiĢtir. Tablodan görüleceği üzere 1992–1999 yılları arasında
Hazine’nin üstlendiği belediye borçlarının toplam tutarı 3,4 milyar dolar
olmuĢtur.
106
Tablo 25: 1992–1999 Arasında Hazinece Üstlenilen Garantili Borçlardan
Yapılan Tahsilat ve Ödenmeyen Tutarlar
Bin $
ĠĢletmeci
Mali
Fonlar
Genel
Belediyeler Üniversiteler
KuruluĢlar Kurumlar
ve Diğer Toplam
Yıllar
1992
0
0
44.187
0
0
44.187
1993
66.670
0
81.149
0
0
147.819
1994
127.604
0
191.536
5.915
80.052
405.107
1995
304.925
49.304
469.557
9.343 113.004
946.133
1996
64.952
8.964
511.006
7.449
81.644
674.015
1997
39.278
0
888.168
9.175
90.795 1.027.416
1998
189.637 211.732
716.924
5.569
89.439 1.213.301
1999
22.812
43.356
525.373
2.894
47.266
694.701
1992-1999
815.878 313.356 3.427.900
37.834 502.200 5.152.679
toplamı
Tahsilat
445.103
58.495
886.160
414
27.805 1.417.977
Ödenmeyen
370.775 254.861 2.541.740
37.420 474.395 3.635.004
Tutar
Kaynak: 1992-1998 yıllarına ait veriler 1998 Yılı SayıĢtay Hazine İşlemleri Raporu, s. 27; 1999 yılı
verileri 1999 Yılı SayıĢtay Hazine İşlemleri Raporu, s. 50.
Rakamlardan da görüldüğü üzere garantili kredilerden Hazinenin
yaptığı geri ödemelerin yıllar itibariyle seyri incelendiğinde belediyelerin bu
kredilere iliĢkin geri ödemeleri büyük bir çoğunlukla yapmadığı görülmüĢtür.
Özellikle 1990’lı yılların ortasından itibaren Hazine tarafından sağlanan
finansman imkanlarının, belediyelerce yeterince sorumlu davranılmaması
nedeniyle Hazine garantilerinden kaynaklanan yükümlülükler ciddi boyutlara
ulaĢmıĢtır. Bu süreç, baĢlangıçta geçici olarak değerlendirilmiĢ fakat ilerleyen
yıllar bunun aslında ülke ekonomisi açısından ciddi bir sorun olduğunu
göstermiĢtir (Bali, 2007:560). Bu bağlamda;
 Hazine alacaklarına iliĢkin yasal prosedürün dağınık ve yetersiz
olması, özellikle Hazine alacağının ödenmemesi durumunda nasıl tahsil
edileceğine iliĢkin yasal bir düzenleme olmayıĢı,
 1992 yılında yapılan tahkim düzenlemesinin Hazine’ye ciddi bir yük
getirmesi ve Hazine’ye olan borçlarını düzenli olarak ödeyen kuruluĢların da
tahkim sonucunda söz konusu borçlarını ödememe eğilimine girmesi,
 1994 yılında yaĢanan ekonomik krizin getirdiği olumsuz etkenler,
107
 Kamuda yaĢanan genel mali disiplinsizlik
 Özellikle yerel yönetimlerin, Hazine aracılığıyla sağladıkları finansman
imkanlarını birer yükümlülük olarak değil de birer gelir aracı görmeleri ve
edindikleri bu imkanları finansman amaçları yerine verimsiz olan baĢka
alanlarda değerlendirmeleri, kamu kesiminde genel olarak ciddi bir mali
disiplinsizliğe yol açmıĢtır (BaĢbakanlık, 2005:132-133).
1990’lı yıllarda özellikle belediyelerin yürüttüğü projeler için gerekli
finansman Hazine garantili dıĢ kredilerle sağlanmıĢ olduğu ancak söz konusu
kurumların bazılarının kredi borçlarını geri ödeyememeleri sebebiyle söz
konusu ödemelerin Hazine tarafından üstlenildiği yukarıda ifade edilmiĢti.
Ancak bu kredilerin geri ödenmemesi alıĢkanlık haline gelmiĢ ve garantili
krediler bir sübvansiyon aracı olarak kullanılmıĢtır (SayıĢtay, 2000:36). ġöyle
ki, belediyelerin 1999 yılı sonu itibariyle ödenmemiĢ ve Hazine tarafından
üstlenen Hazine garantili borcu 2,49 milyar dolara ulaĢmıĢ, borçlu
belediyelerce geri ödenmeyen garantili krediler nedeniyle Hazine ağır ve
öngörülemeyen bir yük altına girmiĢ ve sonuçta bu krediler gizli bir
sübvansiyona dönüĢmüĢtür.
1992
yılına
kadar
mevcut
olmayan
üstlenim
uygulamasının
mevcudiyetini görmek uygulamada "kendi dıĢ borçlarını Hazine'ye ödeterek
ilave kaynak yaratmak" Ģeklinde yeni bir finansman modelinin ortaya çıkması
sonucunda Hazine, nakit yönetimini yürütürken sağlanan garantilerin riske
dönüĢmesinden
kaynaklanan
beklenmedik
ödemelerle
karĢı
karĢıya
kalmıĢtır. Diğer bir ifadeyle kamu finansmanı açısından devlet bütçesinin
hazırlık safhasında öngörülemeyen ek yükler ortaya çıkmıĢtır.
Garantili kredi mekanizmasının aksamasına ve zaman içerisinde kamu
mali yönetimi için dikkat edilmesi gereken bir risk unsuru olarak ortaya
çıkmasının nedeni olarak gösterilebilecek olan belediyelerin gösterdikleri
sorumsuz davranıĢ Hazine’nin üzerine önemli bir yük getirerek, Hazine’nin
borçlanma gereğinin artmasına neden olmuĢtur.
108
OluĢan bu durum nedeniyle, 1990’lı yılların sonuna doğru,
belediyelerin borçlanmasına çeĢitli sınırlamalar getirilmeye baĢlanmıĢ ve ilk
olarak Bütçe Kanunu’na 1998 ve 1999 yılında konulan sınırlayıcı maddelerle,
belediyelerin Hazine garantili dıĢ borçlanmalarına üst limit getirilmiĢtir. Bunun
sonucu olarak Hazine’nin üstlendiği borç miktarı 1998 ve 1999 yıllarında
azalmıĢtır.
Ülkemizde 1986 yılına kadar bütçelerde borçların hem ana parası hem
faizi gösterilmiĢtir. 1986 yılından itibaren bütçe kanunlarında sadece faiz
ödemelerine yer verilmiĢ, borç anapara ödemeleri ise Hazine MüsteĢarlığı
içinde yer alan Devlet Borçları Saymanlığınca ayrı bir hesapta izlenmeye
baĢlanmıĢtır. Ancak yine de konsolide bütçe harcamalarının finansmanı
amacıyla toplanan vergi gelirleri, vergi dıĢı gelirler ve borçlanma hasılatının,
bütçede
yeri
olmayan
Hazine
garantilerine
iliĢkin
ödemelerin
gerçekleĢtirilmesinde kullanılmasıyla, bütçe ilkeleriyle de çeliĢir bir Ģekilde,
meclis iradesi dıĢında ve ödeneğe bağlı olmaksızın belirli kamu kuruluĢlarının
ve yerel yönetimlerin yürüttüğü projelerin finansmanı gerçekleĢtirilmiĢtir
(Cangöz, 2001:11). Öngörülmeyen bu tutarlar nedeniyle Hazine üzerinde
oluĢan nakit problemleri, hem kamu harcamalarının finansmanı için toplanan
vergi ve vergi dıĢı gelirlerin Hazinenin nakit açıklarında kullanılmasına, hem
de beklenenden daha fazla gerçekleĢtirilen borçlanma nedeniyle artan faiz
giderlerinin oluĢmasına dolayısıyla da bütçe açıklarına neden olmuĢtur.
Öte yandan, Hazine'nin belediyelerin garantili borçlarını üstlenmesi
suretiyle karĢımıza çıkan ödenmeyen Hazine alacakları, bir diğer sorunu
oluĢturmaktadır. Diğer bir ifadeyle belediyeler tarafından ödenmeyen garantili
borçlar neticesinde Hazinenin belediyelerden bir alacağı doğmuĢ, ancak bu
tutar ilgili hesaplara borçlanma gideri olarak kaydedilmekle birlikte bunu
dengeleyici alacak kayıtları yapılmayarak aslında yukarıda da ifade edildiği
üzere belediyelere gizli sübvansiyonlar sağlanmıĢ ve Hazinenin borçlanma
miktarının artmasına neden olmuĢtur.
109
Sonuçta yukarıda da ifade edildiği üzere Hazine tarafından üstlenilen
belediyelerin borçları devlet muhasebesi açısından bir borç olmamakta ancak
uygulamada ödenmeyen bu borçlar neticesinde Hazine borçlanması gereken
miktardan daha fazla borçlanarak bütçe açıklarının olması gerekenden daha
fazla oluĢmasına neden olmuĢtur.
Tablo 26, 1990–1999 yılları arasında oluĢan bütçe açıklarını milyon
dolar cinsinden belirtmektedir. Belediye borçlarının Hazine tarafından ilk
olarak üstlenildiği 1992 yılından 1999 yılına kadar oluĢan bütçe açığı 75,3
milyar dolar olmuĢtur. Bu dönemde Hazine tarafından üstlenilen garantili
borçların toplam tutarının ise 2,5 milyar dolar olduğu göz önünde
bulundurulduğunda oluĢan bütçe açıklarının %3,3’lük miktarını Hazine
tarafından üstlenilen belediye borçları oluĢturmaktadır. Diğer bir ifadeyle
Hazine tarafından üstlenilen belediye borçlarının bütçe açıkları üzerindeki
etkisi %3,3 oranında gerçekleĢmiĢtir
Tablo 26: 1990-1999 Arası Bütçe GerçekleĢmeleri
Milyon Dolar
1990
1991
1992
1993
1994
Harcamalar
23.352
26.090
26.344
33.921
23.490
Gelirler
19.327
19.525
20.813
24.715
19.564
Bütçe Dengesi
- 4.025
- 6.565
- 5.532
- 9.206
- 3.926
1995
1996
1997
1998
1999
Harcamalar
28.240
36.848
39.317
49.931
51.999
Gelirler
23.082
25.375
28.401
37.769
35.055
Bütçe Dengesi
- 5.158 - 11.472 - 10.916 - 12.162 - 16.944
Kaynak: BÜMKO Konsolide Bütçe GerçekleĢmeleri verilerinden yararlanılarak
Merkez Bankası yıl sonu dolar kuru verilerine göre tarafımızca düzenlenmiĢtir.
110
4.3. 2000–2009 DÖNEMĠ ANALĠZĠ
1990’lı yıllarda kaynakların yetersiz oluĢu, borçların Hazine tarafından
silineceği beklentisi ve hızlı kur artıĢları vb nedenlerle belediyeler dıĢ borç
geri ödemelerini yapmamıĢ ve bu borçların önemli bir bölümü Hazine
tarafından üstlenilmiĢtir. Belediyelerin borç geri ödemelerindeki bu sorunlar
nedeniyle 1990’lı yılların sonuna doğru belediyelerin borçlanmasına çeĢitli
sınırlamalar getirilmeye baĢlanmıĢtır: Bunlardan ilki daha önce de ifade
edildiği üzere 1998 ve 1999 yılları Bütçe Kanunlarına konulan sınırlayıcı
maddelerle, belediyelerin Hazine garantili dıĢ borçlanmalarına getirilen üst
limittir. Belediyelerin borçlanması ile ilgili olarak 2000-2009 döneminin önemli
düzenlemelerinden birisi, 09.04.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4749 sayılı
Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
olmuĢtur. Kanun, bir yandan dıĢ borç izni için Hazine MüsteĢarlığı’na baĢvuru
ve MüsteĢarlıktan izin alınması Ģartını getirirken, diğer yandan da dıĢ
borçlanmayı, sadece, yerel yönetimlerin yatırım programlarında yer alan
projelerin finansmanıyla sınırlamaktadır. Belediyelerin borçlanması ile ilgili
temel düzenlemeler ise önce 24.12.2004 tarihinde yürürlüğe giren mülga
5272 sayılı Belediye Kanunu, daha sonra 13.07.2005 tarihinde yürürlüğe
giren 5393 sayılı Belediye Kanunu ile yapılmıĢtır. Kanunların borçlanmaya
iliĢkin hükümlerinin arkasında da yine 1986 sonrasında yaĢanan kontrolsüz
dıĢ borçlanma ve borçları ödeme konusundaki isteksizliğin Hazine’yi zor
durumda bırakması ve dolayısıyla kamu kesimi borçlanma gereğini
yükselterek, kamu mali yönetimindeki disiplinsizliği artırması vardır (Bali,
2007: 558-562, 564, 569).
Dolayısıyla 2000’li yıllara gelindiğinde, özellikle 2002’den itibaren,
belediyelerin reel borç ödemelerinde gözlemlenen düĢüĢ trendi, büyük
ölçüde, bu yasal düzenlemelerin bir sonucu olarak değerlendirilebilir. Tablo
27’de gösterildiği üzere bahsedilen bu durum belediyelerin borçlanma
gereksinimlerine de yansımıĢ ve 2005 yılına kadar belediyelerin borçlanma
gereksinimlerinde bir düĢüĢ olmuĢtur.
111
Tablo 27 verilerine göre 2003 yılı haricinde 2000–2005 yılları arasında
belediyelerin borçlanma gereğinde sürekli bir düĢüĢ yaĢanmıĢtır. 2000 yılında
505 milyon TL olan borçlanma gereği 2003 yılında 1.357 milyon TL olarak
gerçekleĢirken, 2005 yılı itibariyle de 449 milyon TL fazla vermiĢtir. Tablo
27’de gösterildiği üzere belediyelerin borçlanma gereğinin GSMH’ya oranı
2000 ve 2003 yıllarında %0,30 olarak gerçekleĢirken 2005 yılında %0,07
fazla vermiĢtir.
112
Tablo 27: Kamu Kesimi Borçlanma Gereğinin Bütçe Türlerine Göre Dağılımı
(Milyon TL)
2000
2001
2002
2003
2004
BORÇLANMA GEREĞĠ
14.850 29.030 35.008 33.355 20.367
Merkezi Yönetim Bütçesi(1)
2005
2006
-1.992 -14.268
2007
553
2008
15.391
2009
60.844
13.726
30.790
40.744
40.204
30.300
8.117
4.643
13.708
17.432
62.824
2.617
11
-2.768
-2.646
-2.451
-872
-3.725
-1.027
-247
-1.680
Mahalli Ġdareler
505
566
234
1.357
-295
-449
1.015
3.848
6.018
2.754
Döner Sermaye
-140
-171
-521
-1.122
-1.076
-1.125
-393
-957
-653
-401
-17
-136
102
133
203
138
-889
-783
53
0
-362
-1.845
-2.772
-3.956
-4.379
-4.713
-5.717
-6.986
-7.647
-3.092
Fonlar
-1.479
-822
-11
-615
-1.935
-3.087
-9.202
-7.251
436
439
TOPLAM KAMU
Toplam Kamu (Faiz Hariç)*
14.850 29.030 35.008 33.355 20.367
1.992 -14.268
553 15.391
-7.056 -14.279 -19.297 -27.761 -38.025 -48.954 -61.337 -49.892 -38.438
60.844
-771
Toplam Kamu (Özel. Hariç)
16.763
23.576
65.135
Toplam Kamu (Faiz+Özel. Hariç)*
-5.142 -12.661 -18.840 -27.332 -36.334 -44.969 -49.379 -38.097 -30.254
3.520
KĠT
Sosyal Güv. KuruluĢları (2)
ĠĢsizlik Sigortası Fonu
30.649
35.464
Kaynak: BÜMKO Kamu Kesimi Borçlanma Gereği, www.bumko.gov.tr
(1) 2006-2009 merkezi yönetim bütçe tanımlıdır
(2)Genel sağlık sigortası dahildir.
(*) Negatif işaret fazlayı
göstermektedir.
33.784
22.058
1.992
-2.310
12.347
113
Belediye Kanunu ile getirilen borçlanma konusundaki sınırlamalara
rağmen 2005 yılından 2008 yılına kadar belediyelerin borçlanma gereğinde
sürekli bir artıĢ yaĢanmıĢ, 2009 yılında ise bir önceki yıla göre bir düĢüĢ
yaĢanmıĢtır. Bu dönemde belediyelerin borçlanma gereğindeki artıĢın nedeni
olarak ise daha önceki bölümlerde ifade edildiği üzere 2005 yılında yürürlüğe
giren yeni Belediye Kanunu ile belediyelerin artan görevleri karĢısında
harcamalarının artması gösterilebilir. Zira 2006 yılında belediyeler 1,01 milyar
TL borçlanma gereğine ihtiyaç duymuĢken bu rakam 2008 yılında 6,1 milyar
TL, 2009 yılında da 2,75 milyar TL olarak gerçekleĢmiĢtir. Tablo 28,
KKBG’nin bütçe türlerine göre dağılımını GSMH’nin yüzdesi olarak
göstermektedir. Bu dönemde borçlanma gereğinin GSMH’ya oranı ise 2006
yılında %0,13, 2007 yılında %0,46, 2008 yılında %0,63 ve 2009 yılında
%0,29 olmuĢtur.
Tablo 28: Kamu Kesimi Borçlanma Gereğinin Bütçe Türlerine Göre Dağılımı
(GSMH'ya Oranlar %)
BORÇLANMA GEREĞĠ
Merkezi Yönetim Bütçesi(1)
KĠT
Mahalli Ġdareler
Döner Sermaye
Sosyal Güv.KuruluĢları (2)
ĠĢsizlik Sigortası Fonu
Fonlar
2000
8.91
8.24
1.57
0.30
-0.08
-0.01
-0.22
-0.89
2001
12.08
12.82
0.00
0.24
-0.07
-0.06
-0.77
-0.34
2002
9.99
11.63
-0.79
0.07
-0.15
0.03
-0.79
0.00
2003
7.33
8.84
-0.58
0.30
-0.25
0.03
-0.87
-0.14
2004
3.64
5.42
-0.44
-0.05
-0.19
0.04
-0.78
-0.35
TOPLAM KAMU
Toplam Kamu (Faiz Hariç)*
Toplam Kamu (Özel. Hariç)
Toplam Kamu (Faiz+Özel. Hariç)*
8.91
-4.23
10.06
-3.09
12.08
-5.94
12.76
-5.27
9.99
-5.51
10.12
-5.38
7.33
-6.10
7.43
-6.01
3.64
-6.80
3.95
-6.50
BORÇLANMA GEREĞĠ
Merkezi Yönetim Bütçesi(1)
KĠT
Mahalli Ġdareler
2005
-0.31
1.25
-0.13
-0.07
2006
-1.88
0.61
-0.49
0.13
2007
0.07
1.63
-0.12
0.46
2008
1.62
1.83
-0.03
0.63
2009
6.43
6.64
-0.18
0.29
114
Döner Sermaye
Sosyal Güv.KuruluĢları (2)
ĠĢsizlik Sigortası Fonu
Fonlar
-0.17
0.02
-0.73
-0.48
-0.05
-0.12
-0.75
-1.21
-0.11
-0.09
-0.83
-0.86
-0.07
0.01
-0.80
0.05
-0.04
0.00
-0.33
0.05
TOPLAM KAMU
Toplam Kamu (Faiz Hariç)*
Toplam Kamu (Özel. Hariç)
Toplam Kamu (Faiz+Özel. Hariç)*
0.31
-7.54
0.31
-6.93
-1.88
-8.09
-0.30
-6.51
0.07
-5.92
1.46
-4.52
1.62
-4.05
2.48
-3.18
6.43
-0.08
6.88
0.37
Kaynak: BÜMKO Kamu Kesimi Borçlanma Gereği, www.bumko.gov.tr
(1) 2006-2009 merkezi yönetim bütçe tanımlıdır
(2)Genel sağlık sigortası dahildir.
(*) Negatif işaret fazlayı
göstermektedir.
2000’li yıllar, aynı zamanda belediyelerin Hazine garantili dıĢ borç
stokunda genel itibariyle azalıĢların yaĢandığı dönem olarak karĢımıza
çıkmaktadır. Söz konusu durum Tablo 29’da gösterilmektedir.
Tablo 29: Borçluya Göre Hazine Garantili DıĢ Borç Stoku
Milyon $
Kamu
Genel Yönetim
Merkezi Yönetim
Mahalli Ġdareler
Fonlar
Finansal KuruluĢlar
Finansal Olmayan KuruluĢlar
Özel
GENEL TOPLAM
2000
6,667
2,669
45
2,075
549
410
3,587
64
6,731
2001
6,054
2,222
35
1,665
522
344
3,488
57
6,110
2002
6,101
2,067
25
1,421
621
439
3,595
178
6,280
2003
5,495
1,800
15
1,250
534
413
3,282
348
5,843
2004
4,502
1,510
5
1,087
418
306
2,687
805
5,307
Milyon $
Kamu
Genel Yönetim
Merkezi Yönetim
Mahalli Ġdareler
Fonlar
Finansal KuruluĢlar
Finansal Olmayan KuruluĢlar
Özel
GENEL TOPLAM
2005
3,225
1,151
0
833
318
186
1,887
1,157
4,381
2006
2,282
1,023
0
775
248
79
1,180
2,021
4,303
2007
2,385
1,004
0
818
187
138
1,242
2,486
4,870
2008
2,714
1,217
0
1,079
138
254
1,242
2,998
5,712
2009
3,310
1,290
0
1,199
91
750
1,271
3,230
6,540
Kaynak: Hazine MüsteĢarlığı 2009 Yılı Kamu Borç Yönetimi Raporu, www.hazine.gov.tr
115
Tablo verilerine göre 2000 yılı baĢında 2,07 milyar dolar olan
belediyelerin Hazine garantili dıĢ borç stoku 2006 yılına kadar sürekli azalmıĢ
ve bu yılda 775 milyon dolar ile en düĢük düzeyine ulaĢmıĢtır. 2007 yılında
artıĢ eğilimine giren Hazine garantili dıĢ borç stoku 2009 yılı itibariyle 1,19
milyar dolara ulaĢmıĢtır.
2000’li yıllarda aynı zamanda belediyelerin Hazine garantili borç
stokunun dıĢ borç stoku ve toplam borç stoku içindeki oranı da azalmıĢtır.
Tablo 30 söz konusu durumu yansıtmaktadır.
Tablo 30: 2000-2009 Döneminde Hazine Garantili Borçların DıĢ Borç ve
Toplam Borç Ġçindeki Oranı (TL)
Dış
Borç
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
1,557
2,653
2,613
2,051
1,751
1,914
2,298
3,602
4,797
5,874
Toplam
Borç
5,675
15,860
15,708
19,370
24,360
22,327
29,980
37,384
40,293
46,316
Hazine
Garantili
Borç
1,394
2,386
2,334
1,745
1,459
1,119
1,095
953
1,632
1,792
Haz. Gar.
Borç/Dış
Borç (%)
Haz. Gar.
Borç/Toplam
Borç (%)
89.53
89.94
89.32
85.08
83.32
58.46
47.65
26.46
34.02
30.51
24.56
15.04
14.86
9.01
5.99
5.01
3.65
2.55
4.05
3.87
Kaynak: Borç stoku verileri, Tablo 29, Hazine garantili borç stoku verileri, Tablo 29
verilerinin Merkez Bankası yıl sonu döviz kurları esas alınarak tarafımızca düzenlenmiĢtir.
Görüleceği üzere belediyelerin Hazine garantili borç stokunun dıĢ borç
ve toplam borç stoku içindeki payı 2007 yılına kadar azalan bir seyir
izlemiĢtir. Bu oran 2008 yılında artmıĢ olmasına rağmen 2009 yılında tekrar
azalmıĢtır.
116
Belediyelerin azalan dıĢ borç stoku ile birlikte Hazine’nin üstlendiği
borçlar da azalmıĢtır. Tablo 31 ve Tablo 32, bahsi geçen konu hakkında
detaylı bilgiler vermektedir. Tablo 31 ve Tablo 32 verilerinden görüleceği
üzere 2001 yılından itibaren Hazine tarafından üstlenilen belediyelerin
Hazine garantili borçları sürekli azalarak 2001 yılında 1.128 bin dolar olarak
gerçekleĢen Hazine’nin üstlendiği garantili belediye borçları 2009 yılı itibariyle
49,5 bin dolar olmuĢtur. Bu azalıĢta baĢlıca etken olarak Hazine garantili
borçları disipline eden 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin
Düzenlenmesi Hakkında Kanun karĢımıza çıkmaktadır.
Tablo 31: Hazine Garantileri Nedeniyle Üstlenilen Ödemeler
Bin ABD Doları
BORÇLU KURULUġ
GENEL TOPLAM
Garantili DıĢ Borç
Kamu
Genel Yönetim
Merkezi Yönetim
Mahalli Ġdareler
Fonlar
Finansal Olmayan KuruluĢlar
Finansal KuruluĢlar
BORÇLU KURULUġ
GENEL TOPLAM
Garantili DıĢ Borç
Kamu
Genel Yönetim
Merkezi Yönetim
Mahalli Ġdareler
Fonlar
Finansal Olmayan KuruluĢlar
Finansal KuruluĢlar
2000
2001
2002
2003
2004
1,127,929 1,307,743 1,120,150 671,661 447,784
862,001 1,101,322 907,450 477,654 299,697
862,001 1,101,322 907,450 477,654 299,697
431,602 574,485 470,864 319,349 254,389
156
13,127
12,385 11,652 10,926
418,062 561,358 458,479 307,697 243,463
13,384
0
0
0
0
430,399 526,837 436,586 158,305 45,308
0
0
0
0
0
2005
340,827
212,643
212,643
194,238
0
194,238
0
18,405
0
2006
336,562
211,487
211,487
137,592
0
137,592
0
73,895
0
2007
2008
332,035 275,552
200,783 136,930
200,783 136,930
85,222 53,865
0
85,222 53,865
0
115,561 83,065
0
-
2009
213,866
175,329
175,329
49,572
0
49,572
0
125,757
0
Kaynak: Hazine MüsteĢarlığı 2009 Yılı Kamu Borç Yönetimi Raporu, www.hazine.gov.tr
Hazine üstlenimlerinin yıllar itibari ile seyrini gösteren aĢağıdaki
grafikten de görüleceği üzere, 4749 Sayılı Kanun ve ilgili yönetmelikler
kapsamında, mali disiplini sağlamaya yönelik olarak alınan önlemlerin
etkisiyle son yıllarda verilen Hazine garantileri nedeniyle yapılan üstlenimlerin
azalma eğilimine girdiği görülmektedir.
117
118
Tablo 32: Garantili Krediler Nedeniyle Hazinenin Borçlarını Üstlendiği Belediyeler (Bin USD)
BELEDĠYELER
2000
2001
2002
2003
418.062 561.358 458.479 307.697
ADANA BÜYÜKġEHĠR BELEDĠYESĠ
16.509
89.652
87.947
25.909
ADAPAZARI BÜYÜKġEHĠR BELEDĠYESĠ
36.934
8.754
8.430
9.495
ALANYA BELEDĠYESĠ
893
0
0
0
ANKARA BÜYÜKġEHĠR BELEDĠYESĠ
84.741
53.098
47.438
25.647
ASAT - ANTALYA SU VE ATIKSU ĠDARESĠ GENEL
7.039
8.762
10.453
9.755
MÜDÜRLÜĞÜ
ASKĠ - ANKARA SU VE KANALĠZASYON ĠDARESĠ
9.854
11.961
15.433
20.210
BAFRA BELEDĠYESĠ
20.071
11.419
5.238
2.540
BANDIRMA BELEDĠYESĠ
1.209
5.217
6.647
6.339
BURSA BÜYÜKġEHĠR BELEDĠYESĠ
0
18.104
49.470
40.398
DALAMAN BELEDĠYESĠ
5.495
12.655
12.348
4.347
DĠDĠM BELEDĠYESĠ
14.075
11.483
9.984
9.404
EGO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (ANKARA)
38.772
36.116
37.072
40.700
FOÇA BELEDĠYESĠ
0
0
0
170
GASKĠ - GAZĠANTEP BÜYÜKġEHĠR BEL.SU VE
12.205 111.361
10.980
10.481
KAN. ĠD.GN.MD.
GAZĠANTEP BÜYÜKġEHĠR BELEDĠYESĠ
983
304
0
0
SKENDERUN BELEDĠYESĠ
7.676
6.599
9.329
9.619
ĠSKĠ - ĠSTANBUL SU VE KANALĠZASYON ĠDARESĠ
25.933
33.686
28.714
0
ĠZMĠR BÜYÜKġEHĠR BELEDĠYESĠ
101.537
98.047
65.982
41.122
ĠZMĠT BÜYÜKġEHĠR BELEDĠYESĠ
12.157
14.467
15.223
17.279
ĠZSU - ĠZMĠR SU VE KANALĠZASYON ĠDARESĠ
10.304
3.655
4.640
4.844
KAYSERĠ BÜYÜKġEHĠR BELEDĠYESĠ
0
0
0
0
MARĠÇ-MARMARĠS-ĠÇMELER-ARMUTALAN
5.852
20.719
28.067
25.758
BELEDĠYE BĠRLĠĞĠ
MENEMEN BELEDĠYESĠ
2.002
1.838
1.788
0
MĠLAS BELEDĠYESĠ
0
0
0
0
YOZGAT BELEDĠYESĠ
3.822
3.461
3.296
3.680
Kaynak: Hazine MüsteĢarlığı 2009 Yılı Kamu Borç Yönetimi Raporu, www.hazine.gov.tr
2004
2005
2006
2007
2008
2009
TOPLAM
243.463
24.762
10.023
0
22.879
194.238
26.173
9.781
0
22.209
137.592
22.533
9.280
0
21.278
85.222
26.835
9.568
0
6.986
53.865
27.291
0
0
0
49.572
28.063
0
0
0
2.509.549
375.673
102.265
893
284.276
2.821
6.367
10.840
10.697
9.326
9.457
85.517
0
0
4.516
28.271
4.676
9.164
42.488
652
0
0
2.784
22.285
4.707
2.200
36.831
1.113
0
0
3.935
0
0
2.206
27.375
1.034
0
0
1.242
0
0
2.038
15.564
0
0
0
2.390
0
0
973
4.513
0
0
0
2.259
0
0
0
0
0
57.458
39.268
36.537
158.528
44.228
61.527
279.431
2.969
9.701
0
0
0
0
0
154.728
0
8.657
0
38.779
18.072
2.544
0
0
4.822
0
34.552
17.068
0
0
0
1.094
0
15.820
17.518
0
0
0
1.025
0
0
6.568
0
0
0
487
0
0
7.018
0
0
0
0
0
0
3.524
0
4.739
1.287
49.308
88.333
395.840
128.893
25.987
4.739
13.425
1.088
1.917
1.857
884
0
99.567
0
0
2.033
0
2.258
0
0
2.762
0
0
2.842
0
0
984
0
0
1.530
0
5.628
10.376
16.292
119
ġekil 7: 2000-2009 Döneminde Hazine Garantileri Nedeniyle Üstlenilen
Ödemelerin Yıllar Ġtibariyle Seyri
Bin USD
600
500
400
300
200
100
0
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
Yıl
Kaynak: Tablo 31 verilerinden yararlanılarak tarafımızca düzenlenmiĢtir.
Son yıllarda belediyelere eskisine oranla daha az Hazine garantili dıĢ
finansman imkanı sağlanması, geçmiĢ yıllarda borç ödeme performansı
yüksek olan, borcunu aksatmayan kuruluĢlara öncelik verilmesi politikasının
bir sonucu olarak garanti üstlenimlerinin ve bu üstlenimden dolayı Hazine
MüsteĢarlığının aldığı risklerin eskisine oranla azaldığı söylenebilir. Bunun en
önemli nedeni yukarıda da ifade edildiği üzere 4749 Sayılı Kanun ve buna
bağlı olarak çıkarılan yönetmelikler uyarınca, Hazineye vadesi geçmiĢ borcu
bulunan kurum ve kuruluĢlara yeni garanti sağlanmamasıdır. Bu nedenle,
2000’li yıllarda belediyelere verilen garantiler sınırlı kalmıĢtır.
Önceki dönemlerde yaĢanan tecrübeler ıĢığında hazırlanan 4749
sayılı Kanun ve ikincil düzenlemeler uyarınca, hazine garantisi verme yetkisi
Hazine MüsteĢarlığına verilmiĢtir. Ayrıca, kanun kapsamında yer alan
kuruluĢların garantisiz dıĢ krediler için MüsteĢarlıktan izin alması gerektiği
hüküm altına alınmıĢtır. Hazinenin yaĢadığı en büyük sorunlardan biri olan
belediyelerin garantili borçlarının üstlenilmesi ve bu borçların tahsil
edilememesi konusu 4749 sayılı Kanundaki düzenlemelerle aĢılmaya
çalıĢılmıĢtır. Konu ile ilgili olarak atılan olumlu adımlardan bir tanesi yerel
120
yönetimler tarafından hazine garantisi ile sağlanacak kredi anlaĢmasının
imzalanmasından önce dıĢ borç ödeme hesabı açılmasıdır. DıĢ borç ödeme
hesabı açılmasının arkasında yatan temel düĢünce, yerel yönetimlere
sağlanan hazine garantili dıĢ borçlarının ödenmesine öncelik verilmesi ve söz
konusu kredi borçlarının hazine tarafından üstlenilecek olan miktarın asgariye
indirilmesidir (Ġnan, 2006:114-116).
4749 sayılı Borçlanma Kanununun getirdiği en önemli değiĢikliklerden
biri, Hazine garantisi verilen kredilerle ilgili olarak yapılması gereken
ödemeler için Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası nezdinde bir risk hesabı
ihdas edilmesidir. Kanunun konuyla ilgili 13 üncü maddesi 01.01.2003
tarihinden itibaren yürürlüğe girmiĢtir. Bu risk hesabına, garantili kredilerden
yapılan tahsilatlar, ikrazen verilen kredilerden alınan ikraz ücretleri ve
kredilere garanti verilmesi sırasında kurumlardan alınan garanti ücretleri gelir
olarak kaydedilmektedir. Hesabı oluĢturan bir diğer kalem de Bütçe
Kanunlarıyla hesaba aktarılmak üzere öngörülen ödeneklerdir. Hesabın
kaynakları arasında bütçeden aktarılacak ödeneğin de sayılmıĢ olması,
Meclise, garantili kredilerden yapılan üstlenimler üzerinde bir kontrol imkanı
sağlamaktadır.
Risk hesabının uygulamaya girmesinin en önemli nedeni, Hazine
garantili borç kapsamında ilgili kuruluĢlarca geri ödemesi yapılamayan
tutarlar ve devletin yüklenmiĢ olduğu örtülü yükümlülüklerin öngörülememesi
olmuĢtur.
01.01.2003 tarihinden itibaren, ilgili kurum ve kuruluĢlar, ikraz ve
garanti ücreti ile risk hesabından yapılacak ödemelerden doğan Hazine
alacaklarının geri ödemesinin, Risk Hesabına zamanında aktarılmasından da
sorumlu tutulmuĢlardır. Hesaba aktarılması gereken tutarların vadesinde
ödenmemesi durumunda, 6183 sayılı Kanun çerçevesinde gecikme zammı
uygulanacağı belirtilmiĢtir.
121
4749 sayılı Kanun ile getirilen bir diğer yenilik, “DıĢ Borç Ödeme
Hesabı” oluĢturulmasıdır. Bu Kanun, Hazine’nin üstlenimiyle sonuçlanan
risklerin
gerçekleĢmesinin
engellenmesi
ve
kuruluĢların
geri
ödeme
yükümlülüklerinin karĢılanması için bir DıĢ Borç Ödeme Hesabı oluĢturulması
gereğini hükme bağlamıĢtır. Hesap, kuruluĢ gelirlerinin belli bir oranının
aktarılması suretiyle ve proje uygulayıcı kuruluĢun yetkili organlarının kararı
ile bir banka nezdinde oluĢturulacaktır. Bununla beraber, DıĢ Borç Ödeme
Hesabı oluĢturulmasına iliĢkin yetkili organın kararının kesin olduğu, belediye
veya bağlı kuruluĢun yönetim değiĢikliği veya baĢka bir kararı ile iptal
edilemeyeceği veya gelirleri azaltacak Ģekilde değiĢtirilemeyeceği de hükme
bağlanmıĢtır.
2000-2009 döneminde Hazinenin üstlendiği belediyelerin garantili
borçlarında zamanla düĢüĢ görülmesine rağmen vadesi geçmiĢ Hazine
alacakları, Tablo 33’de gösterildiği üzere yıllar itibariyle ciddi oranda artıĢ
göstermiĢtir. Bu nedenle Hazine alacaklarına tahakkuk eden gecikme faiz ve
cezalarının iktisadi, sosyal Ģartlara veya idare tarafından verilen görev
çerçevesinde borç ödeme kabiliyetinin geçici veya sürekli olarak gerilemiĢ
olmasına bağlı olarak cezaya muhatap borçlularla uzlaĢma sağlanabileceği,
talebin borçludan geleceği kararlaĢtırılmıĢtır.8 Alacak yönetimi açısından ciddi
risk oluĢturan bu durumun düzeltilmesi amacıyla 4749 sayılı Kanunun geçici
3 üncü maddesiyle “uzlaĢma” müessesesi düzenlenmiĢtir (SayıĢtay, 2002:6970).
8
4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun geçici 3 üncü
maddesinin gerekçesi
122
Tablo 33: Dönemler Ġtibariyle Vadesi GeçmiĢ Hazine Alacak Stoku
(Bin TL)
BORÇLU KURULUġ
GENEL TOPLAM
Kamu
Genel Yönetim
Merkezi Yönetim
Mahalli Ġdareler
Fonlar
Finansal Olmayan KuruluĢlar
Organizasyonlar
Kitler
Kamu ĠĢletmeleri
Finansal KuruluĢlar
Kamu Bankaları
Özel
2002
6,694,628
6,694,628
6,271,513
63,257
3,781,144
2,427,112
423,114
0
241,897
181,217
1
1
0
2003
17,991,077
17,988,282
17,275,313
70,781
6,320,042
10,884,490
712,969
471
446,696
265,802
0
0
2,794
2004
31,394,285
31,392,675
30,435,990
81,856
10,203,795
20,150,339
956,685
0
630,289
326,396
0
0
1,611
2005
32,106,415
32,106,415
31,328,903
18,053
5,106,594
26,204,255
777,512
0
762,502
15,010
0
0
0
GENEL TOPLAM
2006
2007
2008
42,618,144 53,314,793
8,143,058
Kamu
Genel Yönetim
42,463,429 52,210,299
6,682,666
Merkezi Yönetim
18,914
19,722
44,429
Mahalli Ġdareler
5,250,356
5,975,520
6,638,237
Fonlar
37,194,159 46,215,057
0
Finansal Olmayan KuruluĢlar
154,715
1,104,494
1,460,392
Organizasyonlar
0
0
0
Kitler
136,504
1,061,125
1,405,345
Kamu ĠĢletmeleri
18,211
43,369
55,047
Finansal KuruluĢlar
0
0
0
Kamu Bankaları
0
0
0
Özel
0
0
1
Kaynak: Hazine MüsteĢarlığı Vadesi GeçmiĢ Alacak Stoku, www.hazine.gov.tr
2009
9,047,731
7,320,054
57,388
7,262,666
0
1,727,677
0
1,727,676
0
0
0
0
4749 sayılı Kanun, bu çerçevede çıkartılan yönetmelik, tebliğler ve
Bütçe Kanunlarında belirtilen garanti limitinin getirdiği mali disiplinin etkisiyle
Hazine üstlenimleri geçen yıllara oranla azalan bir eğilim göstermeye
baĢlamıĢ, önceki üstlenimlerden kaynaklanan vadesi geçmiĢ alacakların belli
bir kısmının da uzlaĢma müessesesi yoluyla tahsiline gidilmiĢtir.
Tablo 33’deki verilerden görüleceği üzere vadesi geçmiĢ hazine
alacaklarının yıllar itibarıyla ciddi oranda artıĢ göstermesinin yanı sıra söz
konusu alacakların gecikme faiz ve cezalarıyla birlikte borçlu kurum ve
kuruluĢlardan mevcut ekonomik koĢullarda tahsilinin güçleĢmeye baĢlaması
123
4749 Sayılı Kanunla getirilen uzlaĢma müessesinin çıkıĢ noktası olmuĢtur.
Hazine alacaklarına tahakkuk eden gecikme faiz ve cezalarının iktisadi,
sosyal Ģartlara veya idare tarafından verilen görev çerçevesinde borç ödeme
kabiliyetinin geçici veya sürekli olarak gerilemiĢ olmasına bağlı olarak cezaya
muhatap borçlularla uzlaĢma sağlanabileceği, talebin borçludan geleceği
kararlaĢtırılmıĢtır.9 Söz konusu kanunun konuya iliĢkin geçici 3 üncü
maddesiyle getirilen usul ve esaslar çerçevesinde, Hazineye borcu olan
kurum ve kuruluĢlarla UzlaĢma Komisyonu marifetiyle görüĢmeler yapılmıĢtır
(SayıĢtay, 2005:75).
Kanunun yürürlüğe girdiği 09.04.2002 tarihinde 2 milyar TL’si anapara,
65,7 milyon TL’si faiz/masraf ve 3 milyar TL’si ise gecikme faizi olmak üzere
toplam 5.16 milyar lira olan vadesi geçmiĢ Hazine alacaklarının, yapılan
uzlaĢmalar sonucunda, 80,78 milyon TL tutarındaki gecikme faizi silinmiĢtir.
Söz konusu durum Tablo 34’de gösterilmiĢtir. Silinen bu rakam vazgeçilen
bütçe geliri niteliğinde olduğundan bütçeye bir yük getirmektedir.
Tablo 34: Belediyelerin 4749 Sayılı Kanun Kapsamındaki UzlaĢma Durumu
09.04.2002 tarihi itibariyle vadesi geçmiĢ
Kurum
Ankara BB
Antalya BB
ASKĠ
(Ankara)
Diyarbakır
Su
EGO
(Ankara)
ESHOT
(Ġzmir)
Gaziantep
BB
Ġller Bankası
9
UzlaĢma
Durumu
uzlaĢıldı
uzlaĢıldı
uzlaĢıldı
Faiz /
Masraf
Anapara
345,546,103
17,883,216
19,481
7,512,307
33,994,546 17,845,524
TL
KuruluĢun
UzlaĢma
Gecikme
Sonucu
Toplam
Faizi
Silinen
Gecikme
Faizi
844,441,716 1,190,007,300
0
44,992,843
70,388,366 17,453,177
92,880,995
144,721,065
26,148,915
uzlaĢıldı
0
407,933
299,254
707,187
200,840
uzlaĢıldı
159,068,221
66,536
358,501,432
517,636,189
0
uzlaĢıldı
2,959,580
0
10,994,895
13,954,475
6,844,799
9,343,196 13,603,893
$7,500,000 $7,701,349
6,099,504 3,141,652
39,120,344
$1,430,497
9,979,900
62,067,434
$16,631,847
19,221,056
490,220
uzlaĢıldı
uzlaĢıldı
10,185,857
4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun geçici 3 üncü
maddesinin gerekçesi
124
Ġzmir BB
ĠZSU (Ġzmir)
Konya B
Tarsus
Belediye
BaĢkanlığı
uzlaĢıldı
uzlaĢıldı
uzlaĢıldı
268,656,008
30,498,410
4,015,391
4,905,922
84,344
895,758
350,181,665
59,943,110
7,500,122
623,743,595
90,525,864
12,411,271
0
16,712,250
2,601,924
uzlaĢıldı
237,009
560,334
314,201
1,111,544
35,766
4,222,653
1,177,699
8,591,493
13,991,845
108,705
23,863,347
476,196
20,690,023
45,029,566
0
uzlaĢılamadı
20,126,384
0
14,266,138
34,392,522
0
uzlaĢılamadı
19,842,803
0
21,570,185
41,412,988
0
uzlaĢılamadı
52,003,200
0
70,494,874
122,498,074
0
uzlaĢılamadı
180,068,187
7,808,441
144,227,588
332,104,216
0
Ġzmit BB
uzlaĢılamadı
640,631,519
2,299,119
706,556,792 1,349,487,430
0
Adana BB
uzlaĢılamadı
108,108,417
2,342,596
59,423,900
169,874,913
0
54,219,386
0
79,420,150
133,639,536
0
32,547,079
0
28,525,135
61,072,214
0
5,936,737
1,025,934
7,680,488
14,643,159
0
12,912,669
0
22,708,980
35,621,649
0
41,448,532
1,600,249
17,877,770
60,926,551
0
0
10,092
41,205
51,297
0
2,074,232,097 65,784,010 3,021,225,198 5,161,241,306
80,782,453
Alanya B
Didim B
Dalaman B
Ġskenderun
Su
ĠZGAZ
(Ġzmit)
GASKĠ
(Gaziantep)
Adapazarı B
Bafra B
Menemen B
Yozgat B
ĠSKĠ
(Ġstanbul)
Kayseri Su
uzlaĢması
iptal edildi
uzlaĢması
iptal edildi
geç
baĢvurdu
uzlaĢılamadı
geç
baĢvurdu
uzlaĢılamadı
UzlaĢmaya
baĢvurmadı
UzlaĢmaya
baĢvurmadı
UzlaĢmaya
konu borcu
kalmadı
Borcunu
defaten
ödedi
Toplam:
Kaynak: SayıĢtay 2002 Hazine ĠĢlemleri Raporu, s.160
UzlaĢmaya iliĢkin bir diğer düzenleme ise yeni belediye kanunlarının
yürürlüğe girmesi ile birlikte olmuĢtur. Söz konusu uzlaĢma çalıĢmalarının
yasal dayanağını 5216 Sayılı BüyükĢehir Belediyesi Kanununun geçici 3
üncü maddesi, 5272 Sayılı Belediye Kanunun geçici 7 inci maddesi, 5393
Sayılı Belediye Kanunun10 geçici 5 inci maddesi, 2005/8928 Sayılı Bakanlar
10
5272 Sayılı Kanunun Anayasa Mahkemesince iptali üzerine yürürlüğe konulmuştur.
125
Kurulu Kararı ile 2005/1 Sayılı Genel Tebliğ Hükümleri teĢkil etmiĢtir.
Belirtilen yasal düzenlemelerle birlikte uzlaĢma müessesesi, 4749 Sayılı
Kanunla getirilenden daha farklı bir boyut kazanmıĢtır. Zira yeni düzenleme,
belediyeler,
bağlı kuruluĢları ile
sermayesinin
%50’sinden fazlasının
belediyelere ait olduğu Ģirketlerin sadece Hazine ye değil diğer kamu kurum
ve kuruluĢlarına olan borç ve alacaklarını da kapsaması sebebiyle daha
geniĢ bir alanı kapsamıĢtır.
Düzenlemeler ile BüyükĢehir belediyeleri ve belediyelerle bunlara bağlı
kuruluĢlar ile sermayesinin %50'sinden fazlası bunlara ait Ģirketlerin,
Hazineye olan borçlarından 31.12.2004 tarihi itibariyle vadesi geçmiĢ olanlar
uzlaĢma kapsamına alınmıĢtır. Daha önce 4749 Sayılı Kanunun geçici 3
üncü maddesi kapsamında uzlaĢma sağlanmıĢ ve uzlaĢması devam eden
borçları ile yargı organları tarafından verilmiĢ olan geçici ve/veya nihai
kararlar nedeniyle uzlaĢması iptal edilememiĢ borçları için de uzlaĢma
talebinde bulunmalarına imkan sağlanmıĢtır (SayıĢtay, 2004:86).
Bu kapsamda, baĢvuruda bulunan kurum ve kuruluĢların vade tarihi
31/12/2004 ve öncesine ait borç ve alacaklarından ödenmemiĢ olanları ile
bunların 31/12/2004 tarihi itibarıyla (bu tarih dahil) hesaplanmıĢ ve
ödenmemiĢ fer’i ve cezaları dikkate alınmıĢtır. UzlaĢmaya tabi tutulacak
alacak/borç rakamlarının tespitinde ise anapara rakamı, TEFE katsayıları ile
değerlemeye tabi tutulduktan sonra bulunan rakam, alacaklı kurum ve
kuruluĢların ilgili mevzuatına göre hesaplanmıĢ gecikme zammı/faizi ve diğer
fer’ileri toplamı ile karĢılaĢtırılmıĢ ve bunlardan düĢük olanı "DüĢük Olan
Değerleme Tutarı" ve anapara olarak uzlaĢma çalıĢmalarına esas alınmıĢtır.
Ayrıca,
baĢvuruda
bulunan
kurum
ve
kuruluĢların
alacak ve
borç
rakamlarında karĢılıklı mutabakatı sağlamaları Ģartı aranmıĢ; aksi haldeki
baĢvurular ise değerlendirmeye alınmamıĢtır.
Tablo 35, 5216 sayılı ve 5393 sayılı Kanunlar kapsamındaki
büyükĢehir belediyeleri, belediyeler ve bağlı kuruluĢlardan alacaklı olan
126
kuruluĢlar listesi ile belediyelerin bu kuruluĢlara olan uzlaĢma öncesi ve
uzlaĢma sonrası borç miktarını vermektedir.
Tablo 35: 5216 sayılı ve 5393 sayılı Kanunlar Kapsamındaki BüyükĢehir
Belediyeleri, Belediyeler ve Bağlı KuruluĢlardan Alacaklı Olan KuruluĢlar
Listesi (TL)
Sıra
Alacaklı KuruluĢlar
No
UzlaĢma Öncesi
UzlaĢma Sonrası
1
Hazine MüsteĢarlığı
8,759,854,467.90
5,636,221,015.82
2
SSK
2,139,073,207.98
1,502,164,648.74
3
TEDAġ
1,188,397,971.46
821,889,891.34
4
Maliye Bakanlığı
1,007,422,409.86
712,850,384.13
5
BüyükĢehir Belediyeleri
898,519,876.01
657,921,975.60
6
Emekli Sandığı
618,662,297.82
588,198,026.49
7
Bağlı KuruluĢlar
312,301,908.98
90,395,548.35
8
Ġller Bankası
242,674,701.20
237,478,281.17
9
Ġl Özel Ġdareleri
170,667,182.72
81,052,808.01
10
BOTAġ
137,259,875.65
91,032,020.42
11
Çevre ve Orman Bakanlığı
37,158,186.54
28,927,214.47
12
Gençlik Spor
27,286,329.97
22,638,361.55
13
Verem SavaĢ Derneği
24,799,459.90
17,734,732.46
14
DSĠ
16,167,954.87
15,058,030.38
15
SHÇEK
15,707,022.43
14,247,413.61
16
Kültür Bakanlığı
14,129,000.78
9,208,268.61
17
SYDV
10,020,744.11
8,197,134.38
18
Üniversite Hastaneleri
7,031,050.08
6,688,479.09
19
Belediyeler Birliği
6,305,748.27
5,559,839.49
20
Darülaceze Md.
5,794,203.18
3,869,816.67
21
Vakıflar Genel Müdürlüğü
5,443,372.34
4,834,041.04
22
Devlet Hastaneleri
5,198,752.35
4,923,204.51
23
TKĠ
4,981,176.98
4,127,495.91
24
Belediyeler
4,716,283.05
3,257,451.27
25
YURTKUR
820,426.66
793,529.01
127
26
Eti Maden ĠĢl.Gn.Md.
360,542.00
360,542.00
27
TCDD
189,596.48
189,596.48
28
TOKĠ
163,433.50
163,433.50
29
SEKA
141,818.38
141,818.38
30
Ġl Sağlık Müdürlükleri
131,626.45
126,531.26
31
Kızılay
31,683.67
24,756.34
32
Tarım ve KöyiĢleri Bakanlığı
31,652.54
20,895.64
33
Hıfzıssıhha Enstitüsü
9,615.61
9,615.61
34
Sağlık Ocakları
6,078.15
6,078.15
35
Karayolları Genel Müdürlüğü
4,048.98
2,253.06
36
Telekomünikasyon Kurumu
2,170.68
1,676.96
15,661,465,877.53
10,570,316,809.89
Genel Toplam
Kaynak: Hazine MüsteĢarlığı Belediyeler UzlaĢma Komisyonu Faaliyet Raporu,
www.hazine.gov.tr
Tablodan görüleceği üzere belediyelerin toplam 15,66 milyar TL olan
borcu, uzlaĢma sonrası 5,1 milyar TL azalarak 10,57 milyar TL’ye
gerilemiĢtir. Bu durumda belediye kanunlarıyla getirilen uzlaĢma dolayısıyla
Hazine’nin alacaklarından feragat ettiği tutarın yaklaĢık 3,12 milyar TL olduğu
görülmektedir. KuĢkusuz vazgeçilen bu tutar yine bütçe gelirinden feragat
niteliği taĢımakta ve belediye borçlarının bütçeye etkisi vazgeçilen tutar olan
5,1 milyar TL olmuĢtur. Özellikle belediyelerin borç ve alacakları ile ilgili bu
düzenlemelerin akabinde uzun vadeli ve daha sağlıklı bir planlama
yapabilmeleri ve asli fonksiyonlarını ifa edebilmelerinin de önü açılmaya
çalıĢılmıĢtır.
Ancak silinen tutarlar, alacak kayıtlarının yapıldığı yıllara iliĢkin bütçe
gideri yapılması gereken tutarları ifade etmektedir. Zira, bütçe ile bütçe dıĢı
kurumlar
arasındaki
iliĢki,
bütçeden
yapılacak
transfer
ödemeleriyle
kurulmalıdır. Ancak, bu iliĢki silinen alacaklarda kurulmamakta, ilgili alacaklar,
silindiği yıllarda bütçe gideri yapılmamaktadır. Diğer bir deyiĢle, finansman
kaynakları bütçe dıĢında kullanılmakta, ilgili kurumlara “transfer gideri”
128
niteliğindeki ödemeler ise bütçe dıĢında gerçekleĢtirilmektedir. Bu durum,
bütçe uygulaması açısından değerlendirildiğinde;

Alacak kayıtlarının silindiği yıllarda gider bütçesi olması
gerekenden daha az görünmektedir.

Bütçe, merkezi yönetimin bütün faaliyetlerini kapsayan bir belge
olmaktan çıkmakta, yapılan iĢlemler kesin hesap sürecinin dıĢında
kalmaktadır.

Borç ve alacak yönetiminde zaaflara yol açılmaktadır.

Uygulama, mali disiplin ve kamu harcamalarında saydamlık
ilkeleri ile çeliĢmektedir (SayıĢtay, 2007:62).
Sonuçta uzlaĢma yoluyla alacakların silinmesi uygulaması dolaylı bir
terkin (borç silme) olarak görülebilir. Böylece bütçe gelirinin bir kısmından
feragat edilmiĢtir.
129
SONUÇ
Son otuz yıllık süreç içerisinde köylerden kentlere doğru göç oranı
sürekli artmıĢ ve son yapılan sayıma göre nüfusumuzun %70’i kentlerde
yaĢamaya baĢlamıĢtır. Kentlerde artan nüfusun doğal bir sonucu olarak da
baĢta su ve kanalizasyon altyapısı, toplu taĢıma, imar gibi kentsel altyapı
hizmetleri olmak üzere kent yaĢamı ile ilgili birçok talep ön plana çıkmıĢtır.
YaĢanan bu sürece ek olarak çeĢitli yasal düzenlemelerle merkezi idarenin
bazı görev ve yetkileri de belediyelere yüklenerek belediyelerin görevleri
artmıĢtır.
Belediyeler artan bu talep ve görevleri karĢılamakta büyük sorunlar ve
özellikle de kaynak sıkıntısı içine girmiĢlerdir. Belediyelerin kaynaklarının bu
süreçte önemli ölçüde artmasına karĢın bu kaynaklar belediye hizmetlerinin
tam anlamıyla yerine getirilmesine yetmemiĢ ve belediyeler birçok dönemde
bütçe açıkları vermiĢtir.
Giderlerini
belediyeler
karĢılamak
kendilerine
için
yüklenen
yeterli
kaynaklara
görevleri
yerine
sahip
olmayan
getirebilmek
ve
karĢılaĢtıkları nakit sıkıntılarını aĢmak için olağanüstü bir gelir niteliğinde olan
borçlanma alternatifini gündeme getirmiĢlerdir. Borçlanma ise, yapısı
itibariyle geri ödenmesi yıllara sâri olan ve dolayısıyla gelecek nesilleri
gelirleri ipotek altına sokan bir kaynak niteliğindedir.
Belediyeler kendi gelir kapasitelerini yaratma konusunda sınırlı
imkanlara sahip oldukları zaman iç borçlanma ile hazine kefaletine dayanan
dıĢ borçlanma yoluna baĢvurmaktadırlar. 1986 yılından itibaren özellikle
Merkez bankasının kamu kesimine kredi verme uygulamasını daraltması
nedeniyle yerel yönetimler özel sermayeden borçlanmaya baĢlamıĢtır.
1986 yılı aynı zamanda küreselleĢmenin de etkisiyle belediyelerin
yabancı kaynak kullanımının yaygınlaĢmaya baĢladığı bir dönem olmuĢtur.
130
Özellikle 1990’lı yıllarda Hazine kefaletine dayanan dıĢ borçlanmalarda
önemli oranda bir artıĢ yaĢanmıĢtır.
Özgelirleri ve merkezi hükümetten sağlanan gelirlerin yetersizliği
nedeniyle baĢvurulan Hazine garantili borçlanma zamanla belediyelerin
önemli bir finansman kaynağı haline gelerek belediyeler için çok cazip bir
finansman
Ģekline
dönüĢmüĢtür.
BaĢlangıçta
yatırımların
finansman
maliyetlerinin düĢürülmesi amacıyla geliĢtirilen Hazine garantili krediler,
belediyelerin merkezi bütçeden sağlayamadıkları ve kendi imkanları ile
oluĢturamadıkları kaynağı, kullandıkları dıĢ borcu Hazine’ye ödetmek
suretiyle elde ettiği bir finansman mekanizmasına dönüĢmüĢtür.
Hazine
belediyeler
garantili
borçlanma
kredi
kullanmaya
konusunda
baĢladıkları
herhangi
bir
1990’lı
yıllarda
kısıtlamaya
tabi
tutulmamıĢlardır. Bununla beraber borçlanma mevzuatındaki karmaĢıklık ve
belediyelerin borçlanma miktarı konusunda merkezi yönetimden bağımsız
olması belediyelerin yüksek miktarlarda Hazine garantili kredi kullanmalarına
neden olmuĢtur. Bunun doğal bir sonucu olarak da belediyelerin Hazine
garantili dıĢ borç stokunda büyük artıĢlar olmuĢtur. Buna göre 1990 yılı
baĢında 892 milyon dolar olan belediyelerin Hazine garantili dıĢ borç stoku
1999 yılında 2,16 milyar dolara ulaĢmıĢtır.
Belediyelerin artan Hazine garantili dıĢ borç stokuna paralel olarak
Hazine’nin üstlendiği garantili borç miktarı da artıĢ göstermiĢtir. Diğer bir
ifadeyle garantili kredilerden üstlenilen tutarların geri tahsil edilmesinde
güçlükler yaĢanması nedeniyle belediyeler garantili kredilerden kaynaklanan
borç taksitlerini çoğunlukla ödeyememiĢ ve Hazine, garantör sıfatı ile asıl
borçlu kimliğine dönüĢmüĢtür. Nitekim ilk üstlenimin gerçekleĢtiği 1992 yılı
itibariyle Hazinenin üstlendiği garantili belediye borç miktarı 44 milyon dolar
iken, bu miktar 1997 yılına kadar artarak bu yılda 888 milyon dolara
yükselmiĢtir. Artan Hazine garantili dıĢ borçları karĢısında 1990’lı yılların
sonuna doğru, belediyelerin borçlanmasına çeĢitli sınırlamalar getirilmeye
131
baĢlanmıĢ ve ilk olarak Bütçe Kanunu’na 1998 ve 1999 yılında konulan
sınırlayıcı maddelerle, belediyelerin Hazine garantili dıĢ borçlanmalarına üst
limit getirilmiĢtir. Bunun sonucu olarak Hazine’nin üstlendiği borç miktarı 1998
ve 1999 yıllarında azalmıĢtır. Ancak yine de 1992–1999 yılları arasında
Hazine’nin üstlendiği belediye borçlarının toplam tutarı 3,4 milyar dolar
olmuĢtur.
1990’lı yıllarda yürürlükte olan Devlet Muhasebesi Yönetmeliği
uyarınca
garantili
kredilerin
Hazine
alacakları
arasında
izlenmesi
gerekmektedir. Ancak garanti verilen krediler Hazine hesaplarına tam ve
uygun Ģekilde kaydedilmediğinden Hazinenin ne kadar alacağı olduğu tam
olarak tespit edilememiĢtir. Dolayısıyla üstlenilen belediyelerin Hazine
garantili dıĢ borçları, konsolide bütçe harcamalarının finansmanı amacıyla
toplanan vergi gelirleri, vergi dıĢı gelirler ve borçlanma hasılatının, bütçede
yeri olmayan Hazine garantilerine iliĢkin ödemelerin gerçekleĢtirilmesinde
kullanılmasıyla, belediyelere yönelik gizli bir sübvansiyona dönüĢmüĢtür.
Öngörülmeyen bu tutarlar nedeniyle Hazine üzerinde oluĢan nakit
problemleri, hem kamu harcamalarının finansmanı için toplanan vergi ve
vergi dıĢı gelirlerin Hazinenin nakit açıklarında kullanılmasına, hem de
beklenenden daha fazla gerçekleĢtirilen borçlanma nedeniyle artan faiz
giderlerinin oluĢmasına neden olmuĢtur. Sonuçta 1992–1999 yılları arasında
Hazine’nin üstlendiği belediye borçlarının toplam tutarı 2,5 milyar dolar
aslında bir bütçe açığı niteliğini taĢımaktadır.
2000’li yıllarda belediyelerin Hazine garantili dıĢ borç stokunda ve
üstlenilen garantili kredilerde genel itibariyle azalıĢlar yaĢanmıĢtır. Bu
azalıĢta baĢlıca etken olarak Hazine garantili borçları disipline eden 4749
sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
ile Belediye Kanunlarıdır.
132
1990’lı yıllarda yaĢanan olumsuz tecrübeler ıĢığında hazırlanan 4749
sayılı Kanun ve ikincil düzenlemeler uyarınca, hazine garantisi verilmesi
yetkisi Hazine MüsteĢarlığına verilirken, Hazine garantisi verilen kredilerle
ilgili olarak yapılması gereken ödemeler için Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası nezdinde bir risk hesabı ihdas edilmiĢtir. Risk hesabının uygulamaya
girmesiyle, Hazine garantili kapsamında ilgili kuruluĢlarca geri ödemesi
yapılamayan tutarlar ve devletin yüklenmiĢ olduğu örtülü yükümlülükler
ortadan kaldırılmıĢtır.
2000-2009 döneminde Hazinenin üstlendiği belediyelerin garantili
borçlarında zamanla düĢüĢ görülmesine rağmen vadesi geçmiĢ Hazine
alacakları yıllar itibariyle ciddi oranda artıĢ göstermiĢtir. Alacak yönetimi
açısından ciddi risk oluĢturan bu durumun düzeltilmesi amacıyla gerek 4749
sayılı Kanunun geçici 3 üncü maddesiyle, gerekse de Belediye Kanunları ile
“uzlaĢma” müessesesi düzenlenmiĢtir. 4749 sayılı Kanun kapsamındaki
uzlaĢma müessesesi sadece Hazine garantili borçlar için düzenlenmiĢken,
belediye kanunları kapsamındaki uzlaĢma müessesesi Hazine garantili
borçlarla beraber belediyelerin diğer kamu kurumlarına olan iç borçları için
düzenlenmiĢtir.
UzlaĢma müessesesiyle, 80,78 milyon TL’si 4749 sayılı Kanun ile, 5,1
milyar TL’si de Belediye Kanunları ile olmak üzere belediyelerin toplam 5,2
milyar TL borcu silinmiĢtir. UzlaĢma yoluyla alacakların silinmesi uygulaması
dolaylı bir terkin niteliğinde olduğundan bütçe gelirinin 5,2 milyar TL’lik
kısmından feragat edilmiĢtir.
2000’li yıllarda yürürlüğe giren 4749 sayılı Kanun ve Belediye
Kanunları ile belediyelerin Hazine garantili dıĢ borçlarının, bütçe açığına
neden olmasının önüne geçilmiĢse de, uzlaĢma müessesesi bu dönemde,
garantili dıĢ borçların yerini alarak bütçe açığı oluĢturan baĢka bir uygulama
olmuĢtur. Sonuçta 1990’lı yıllarda oluĢan bütçe açıklarının bir nedeni olarak
belediyelerin
garantili
dıĢ
borçlarının
Hazine
tarafından
üstlenilmesi
133
karĢımıza çıkmakta iken, 2000’li yıllarda bu nedenlerden biri belediyelerin
Hazine garantili dıĢ borçları değil uzlaĢma müessesesi olmuĢtur.
Görüleceği
üzere
belediyelerin
mali
yükümlülüklerini
yerine
getirmemeleri mali disiplini bozucu bir etki yaparak bütçe açıklarına neden
olmaktadır. OluĢan bütçe açıkları ise enflasyon, faiz oranları, istihdam ve cari
açıklar üzerinde son derece olumsuz etkiler meydana getirerek ülke
ekonomisi üzerinde istenmeyen sonuçlara yol açmaktadır.
Belediyelerin Hazine garantili kredilerinin geri ödenmesi için 4749
sayılı Kanun ile bir çözüm bulunmuĢ olsa da bu yeterli düzeyde değildir.
Kurulan uzlaĢma müesseseleri bulunan çözümün yeterli olmadığının bir
kanıtı olmaktadır. Belediyelerin uzlaĢma ile silinen borçları ise ancak geçici
bir çözüm sağlamaktadır. Yapılan tüm düzenlemelere rağmen 2009 yılı sonu
itibariyle belediyelerin borç stoklarının hala çok yüksek olması bunun bir
göstergesidir. Dolayısıyla gelecek dönemler için mali riskler belediyelerin
karĢılaĢabileceği en büyük sorun olarak karĢımıza çıkmaktadır.
Uzun vadeli mali plan ve programlarına sahip olmayan belediyelerin
tekrar borç ödeme döngüsüne girmesi büyük bir ihtimaldir. Bu nedenle
belediyelerin hem finansman ihtiyacını karĢılayacak çözümler üretilmeli hem
de bütçe açığının oluĢması noktasında mali kurallar getirilmelidir.
Bu bağlamda;

Belediyelerin öz gelirlerinin artırılmasına yönelik düzenlemeler
yapılmalı ve öz gelirlerin tahsili noktasında kendi seçmenleriyle karĢı karĢıya
gelmek istemeyen belediyelerin merkezi idare tarafından etkin bir Ģekilde
denetlenmesi gerekmektedir.

Belediyelerin en büyük kaynaklarının genel bütçe vergi
gelirlerinden aktarılan pay olduğu göz önüne alındığında bu payın
134
belediyelere daha çok aktarılmasını sağlamak adına belediye sayısında bir
azaltmaya gidilmelidir. Özellikle sayıca fazla olan küçük ölçekli belediyelerin
azaltılmasıyla aynı zamanda belediye giderlerinin büyük oranda verimsiz
harcama niteliğinde olan cari harcamalara yapılmasının da önüne geçilmiĢ
olacaktır.

Belediyelerin mali yapılarının güçlendirilmesi adına stratejik
planlar yapılarak uzun vadede yatırım ve finansman planlarının yapılması
zorunlu hale getirilmelidir.

Belediyelere gelir elde etmek adına kanunlar ile fiilen faaliyet
gösteremediği alanlarda faaliyette bulunması için Ģirket kurma yetkisi
verilmiĢtir. Ancak bu Ģirketlerin gelir elde etmek bir yana sürekli zarar ederek
belediye üzerinde bir yük oldukları göz önüne alındığında kamusal faaliyette
bulunanlar hariç zarar eden Ģirketlerin tasfiyesi sağlanmalı, faaliyette
bulunanların ise belli bir oranda kar elde edebilmelerini zorunlu kılacak yasal
düzenlemelerin yürürlüğe girmesi sağlanmalıdır.

Bazı Avrupa Birliği ülkelerinde uygulanmakta olan belediyelerin
bütçe açıklarını sınırlamaya yönelik olarak mali kural düzenlemeleri yürürlüğe
koyulmalıdır.

belediyeler
ÇeĢitli
adına
düzenlemelerle
gelecek
kurulan
dönemlerde
uzlaĢma
borçların
müesseseleri,
yeniden
silineceği
beklentisini beraberinde getirdiğinden belediyelerin borçlarını zamanında
ödememesine neden olmaktadır. Bu tür davranıĢların önüne geçmek için
uzlaĢma uygulamalarına son verilmelidir.
135
KAYNAKÇA
ABDĠOĞLU, Zehra; TERZĠ, Harun,
“Enflasyon ve Bütçe Açıkları ĠliĢkisi: Tanzi ve Patinkin Etkisi”, Atatürk
Üniversitesi Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Dergisi, Cilt: 23, Sayı: 2, s.
195-211, 2009.
AKDOĞAN, Abdurrahman,
Kamu Maliyesi, Gazi Kitabevi, Ankara, 2007.
ARICAN, EriĢah,
“Ricardocu Denklik Teoremi ve Teorilerde Kamu Açıklarına ĠliĢkin
YaklaĢımlar: Türkiye Ekonomisine ĠliĢkin Bir Uygulama”, Marmara
Üniversitesi ĠĠBF Dergisi, Cilt XX, Sayı 1, s. 77-94, 2005.
ARIKBOĞA, Erbay,
“Belediyelerde Ölçek Reformu”, Marmara ve Boğazları Belediyeler
Birliği Dergisi, Sayı 9, s. 32-35 2008.
ARIKBOĞA, Ülkü,
Yönetimler Arası Mali ĠliĢkiler, Ġstanbul, Yaylacık Matbaası, 2004.
ATAÇ, Beyhan,
Maliye Politikası, 3. Baskı, EskiĢehir Anadolu Üniversitesi Eğitim
Sağlık ve Bilimsel AraĢtırma ÇalıĢmaları Vakfı Yayınları No 86, 1994.
BAL, Harun,
Uluslararası Finansman, DıĢ Borç Yönetimi ve Türkiye, TBB,
Ġstanbul, 2001.
136
BALĠ, B. Bülent,
“Türkiye’de
Yerel
Yönetimlerin
Borçlanmasına
Mali
Özerklik
Perspektifinden Bir BakıĢ”, Yerel Yönetimler Üzerine Güncel Yazılar
– II, Editörler, Hüseyin Özgür, Muhammet Kösecik, Nobel Yayınevi,
Ankara, ġubat, 2007.
BALL, Laurance, MANKĠW N.Gregory,
“What Do Budget Deficit Do?”, Budget Deficit and Debt: Issues and
Options A symposium sponsored by the Federal Reserve Bank of
Kansas City,
http://www.kc.frb.org/publicat/sympos/1995/pdf/s95manki.pdf,
1995,
EriĢim tarihi: 20.02.2011.
BAġBAKANLIK,
Türkiye’de Yönetimler Arası Mali ĠliĢkiler: Sorunlar ve çözüm
önerileri, Ankara, 2005.
BOSKĠN, Michael J.,
“Deficit, Public Debt, Interest Rate and Private Saving: Perspectives
and Reflections on Recent Analyses and on US Experience”, Private
Saving and Public Debt, John S. Flemming and Stefano Gorini, New
York, Basil Blackwell Ltd. 1987.
BUCHANAN, James,
“Maliye Politikası ve Mali Tercih: Denk Olmayan Bütçelerin Etkileri”,
(Çev. Esra Siverekli Demircan), Kamu Tercihi ve Anayasal Ġktisat
Dergisi, S.3, 2001.
BULUT, Cihan,
Kamu Açıkları, Ġstanbul: Der Yayınları, 2002.
137
BULUTOĞLU Kenan,
Kamu Ekonomisine GiriĢ, Filiz Kitabevi, Ġstanbul, 1981.
BÜLBÜL, Duran
“Sosyal ve Ekonomik Etkileri Açısından Devlet Borçlanması” Maliye
Dergisi, Sayı:88, 1988.
BÜYÜKAKIN, Tahir; ERARSLAN, Cemil, “
Enflasyon
Hedeflemesi
ve
Türkiye’de
Uygulanabilirliğinin
Değerlendirilmesi”, Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Dergisi, 2004/2, s. 18-37, 2004.
CANCA, Aykut Kadir,
“Belediyeler Borç Batağında mı?”,http://www.stratejikboyut.com/haber/
belediyeler-borc-bataginda-mi--?28301.html,
EriĢim
Tarihi:
04.10.2009.
CANGÖZ, M. CoĢkun,
“Kamu Mali Yönetiminde Bir Risk Kaynağı KoĢullu Yükümlülükler”, V.
Türkiye Finans Eğitimi Sempozyumu, Balıkesir Üniversitesi, Kasım
2001.
COLANDER, D. C.,
Macroeconomics, Irwin McGraw-Hill, Boston, 1998.
ÇETĠNKAYA, Özhan; DEMĠRBAġ, Tolga,
“Türkiye’de Belediyelere ĠliĢkin Borçlanma Mevzuatı, Borçlanma
Yapısı ve Belediye Borçlanma Yapısının Ġncelenmesi”, Akdeniz
Ġ.Ġ.B.F. Dergisi, Cilt 4, Sayı 8, s. 18-37, 2004.
138
DEMĠR Murat; ÇEVĠK SavaĢ; BEġER Kemal,
“Kamu Kesimi Finansman Açıklarının Ekonomik Etkileri”, Marmara
Üniversitesi Ġ.Ġ.B.F. Dergisi, Cilt XX, Sayı 1,s. 247-267, 2005.
DĠLEYĠCĠ, Dilek; ÖZKIVRAK, Özlem,
“Bütçe AnlayıĢındaki DeğiĢim Süreci: Denk Bütçe Ġlkesinin Erozyonu
ve Açık Bütçe Politikası”, Hukuk ve Ġktisat AraĢtırmaları Dergisi, Cilt
2, No 1, s. 33-55, 2010.
DORNBUSCH, Rudiger; FISHER, Stanley,
Makroekonomi, Çevirenler, Salih Ak, Erhan Yıldırım, Refia Yıldırım,
Ġstanbul, Mart, 1998.
DÖNMEZ, Mustafa,
“Belediyelerin Borç Alıp Vermeleri”, Yerel Yönetim ve Denetim, Cilt 7,
Sayı 6, s. 30-41, Haziran, 2002.
“Belediyelerin
Borçlanmaları
Üzerine
Bir
Ġnceleme”,
Ġller
ve
Belediyeler Dergisi, s. 648-652, Aralık, 1995.
EGELĠ, Haluk,
“Mali Açıkların Ölçümüne Yönelik Bazı Gözlemler ve Bu Konuda
GeliĢtirilmiĢ Alternatif Açık Ölçüleri”, Dokuz Eylül Üniversitesi SBE
Dergisi, C.4, S.2, s. 29-40, 2002.
EKER Aytaç; MERĠÇ, Metin,
Devlet Borçları: Kamu Kredisi, Anadolu Matbaacılık, Ġzmir, 2000.
EKER, Aytaç; ALTAY Asuman; SAKAL, Mustafa,
Maliye Politikası, Anadolu Matbaası, Ġzmir, 1997.
139
EKĠCĠ, Birol; TOKER, M. Cem,
“Avrupa’da ve Ülkemizde Yerel Yönetimlerin Denetimi ve Etkinliği”,
ÇağdaĢ Yerel Yönetimler, Cilt 14, Sayı 1, s. 5-28, 2005.
EMĠL, Ferhat; YILMAZ, H.Hakan,
“Yerel Yönetimlerde Borçlanma”, Mali YerelleĢme, TESEV Yayınları,
s. 69-89, Ġstanbul, 2005.
ERDEM, Ekrem; D. SĠVEREKLĠ Esra;
“Türkiye'de Kamu Açıklarının Yapısı ve Dağılımı”, Kamu Tercihi ve
Anayasal Ġktisat Dergisi, Sayı 3, s. 67-92, Temmuz-Ağustos-Eylül
2001.
ERGĠNAY, Akif;
Kamu Maliyesi, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Yayınları, No:334,
Sevinç Matbaası, Ankara, 1973-1974.
Kamu Maliyesi, 11.b., Turhan Kitabevi, Ankara, 1985.
EROL, Ahmet,
Ekonomik Etkileri Açısından Türkiye’de Devlet Borçları (19811990),
Maliye
ve
Gümrük
Bakanlığı
AraĢtırma
Planlama
ve
Koordinasyon Kurulu BaĢkanlığı Yayın No:1992/324, Ankara, 1992.
ESEN, Hikmet,
“Yerel Yönetimlerde DıĢ Kredi Kullanımı ve Geri Ödeme Sorunu”,
SayıĢtay Dergisi, Sayı 38, s. 74-102, 2000.
EVGĠN, Tülay,
Dünden Bugüne DıĢ Borçlarımız, Hazine MüsteĢarlığı, A.Ġ.D. Yayın
No. 26, Haziran, 2000.
140
FALAY, Nihat,
“1980 Sonrasında Yerel Yönetimlerin Finansman Açığı Sorunu ve
Türkiye”, ÇağdaĢ Yerel Yönetimler, Cilt:4, Sayı:5, s.13-24, Eylül,
1995.
GÖNÜL, AyĢenur,
Bütçe Açıklarının Borçlanma Yerine Para Basımı ile Finanse
Edilmesinin Ekonomik Etkileri, DPT Yayını, Ankara, 1992.
GÜL, Mustafa,
“Türkiye’de Belediyelerin DıĢ Borçlanması”, SayıĢtay Dergisi, Sayı
74-75, s. 97-115, Temmuz-Aralık, 2009.
GÜLER, Birgül Ayman,
“Belediye Gelirlerinin Yapısı”, ÇağdaĢ Yerel Yönetimler Dergisi, Cilt
3, Sayı 1, s. 19-37, Ocak, 1994.
Yerel Yönetimler- Liberal Açıklamalara EleĢtirel YaklaĢım, Türkiye
ve Orta Doğu Amme Ġdaresi Enstitüsü, 2. Basım, Ankara, Mart, 1998.
“Yerel Altyapı Yatırımı ve Finansmanı Ġller Bankası: 1945-1995”,
Amme Ġdaresi Dergisi, C.: 30, Sayı 1, s. 43-67, Mart, 1997.
GÜRSOY, Bedri,
Kamu Maliyesi, C:1, Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları,
No:378, Sevinç Matbaası, Ankara, 1975.
HAZĠNE ve DIġ TĠCARET MÜSTEġARLIĞI,
“1980’den 1990’a Türkiye Ekonomisi Politikaları ve Uygulama
Semineri”, Ankara, 1991.
141
HEREKMAN, Aykut,
Kamu Maliyesi Devlet Faaliyetleri ve Finansman Teknikleri, 2.b.,
Sevinç Matbaası, Ankara, 1988.
Kamu Maliyesi: Devlet Faaliyetleri ve Finansmanı Teknikleri, Cilt
1, Ġstanbul 1997.
ĠNAN, Altuğ,
“Kamu Borç Yönetiminde KoĢullu Yükümlülüklerin Rolü”, SayıĢtay
Dergisi, Sayı 62, s. 107-121, Temmuz-Eylül, 2006.
KALABALIK, Halil,
“Yerel Yönetimlerin Mali Özerkliği”, Ġller ve Belediyeler Dergisi,
Sayı:640, s. 612-618, Ekim, 1998.
KARABAĞLI ġule,
Türkiye'de
1980
Sonrası
Dönemde
Kamu
Harcamalarının
Finansmanında Kullanılan Yöntemler Ve Bunların Özel Sektör
Yatırım Tercihleri Üzerindeki Etkisi (YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans
Tezi), Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2003.
KAZGAN, Gülten,
Ġktisadi DüĢünce veya Politik iktisadın Evrimi, Remzi Kitabevi, 7.
Basım, Ġstanbul, 1997.
KELEġ, RuĢen,
Yerinden Yönetim ve Siyaset, BeĢinci Basım, Cem Yayınevi,
Ġstanbul, 2006.
142
KESBĠÇ, C. Yenal; BAKIMLI Esat,,
“Hazine
Borçlanmalarının
Özel
Kesime
Aktarılabilecek
Fonlar
Üzerindeki Etkisi: Türkiye Ġçin Bir Analiz”, Finans-Politik-Ekonomik
Yorumlar, Yıl 41, Sayı 486, s. 34-54, Eylül, 2004.
KUMCU, Ercan ve Mahfi EĞĠLMEZ,
Ekonomi Politikası Teori ve Türkiye Uygulaması, Remzi Kitabevi,
8. Baskı, Ġstanbul, Mart, 2005.
KURTULUġ, BarıĢ,
Türkiye’de
Belediyelerin
Mali
Yapısı
ve
Harcamalarının
Finansmanı, DPT Yayın No:2692, Ankara, 2006.
MALĠYE BAKANLIĞI,
Analitik Bütçe Sınıflandırması Eğitim El Kitabı, Bütçe ve Mali
Kontrol Genel Müdürlüğü Yayını, Türk Tarih Kurumu Basımevi,
Ankara, 2000.
MAXWELL, J. Fry,
Emancipating the Banking System and Developing Markets for
Government Debt, London, 1997.
Mc CONEN, R.CAMPELL ve L.Stanley BRUE,
Economics, Mc-Grow Hill International Edition, 1993.
NADAROGLU, Halil,
Kamu Maliyesi Teorisi, ĠĠTĠA. Nihat Sayar Yardım Vakfı Yayınları,
Ġstanbul, 1974.
Mahalli Ġdareler, 7.Baskı, Beta Yayını, Ġstanbul, 2001.
143
ORHAN, Osman Z.,
Keynezyen ve Monetarist Ġktisat Politikaları, Ġstanbul: Bilim Teknik
Yayınevi, 1989.
ÖNAL, YAKAR, AyĢegül,
“Türkiye’de Belediyelerin Borçlanma Süreci: 1960-2006”, Ġ.Ü. Siyasal
Bilgiler Fakültesi Dergisi, No:39, s. 187-206, Kasım, 2008.
ÖNER, Erdoğan,
Kamu Maliyesi-I,
Maliye
ve Gümrük Bakanlığı,
APK, Yayın
No:1986/282, 1986.
ÖZEN, Ahmet,
Türkiye'de Transfer Harcamaların Bütçe Açıkları Üzerinde Etkileri,
Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans
Tezi, 2002.
PARASIZ, Ġlker,
Para Politikası, Ezgi Kitabevi Yayınları, Bursa, Mart, 2003.
PARKIN M., v.d.,
Macroeconomics, Addison Wesley, Third Edition, 1997.
SAKAL, Mustafa,
Türkiye’de Mali Disiplin Sorunu: Kamu Açıkları ve Borçlanmanın
Sürdürülebilirliği, Gazi Kitabevi, Ankara, 2003.
SAVAġ, Vural F.,
Keynesyen Ġktisat Yıkılırken (Makro Teori’de Bunalım), Beta Basım
Yayım, 2. Baskı, Ġstanbul, Ekim, 1986.
Politik Ġktisat, Ġkinci Baskı, Beta Basım Yayın, Ġstanbul: 1994.
144
SAYIġTAY,
1996 Yılı Hazine ĠĢlemleri Raporu, Ankara, Ekim, 1997.
1998 Yılı Hazine ĠĢlemleri Raporu, Ankara, Ekim, 1999
2000 Yılı Hazine ĠĢlemleri Raporu, Ankara, Ekim, 2001.
2002 Yılı Hazine ĠĢlemleri Raporu, Ankara, Ekim, 2003.
2004 Yılı Hazine ĠĢlemleri Raporu, Ankara, Ekim, 2005.
2005 Yılı Hazine ĠĢlemleri Raporu, Ankara, Ekim, 2006.
2007 Yılı Hazine ĠĢlemleri Raporu, Ankara, Eylül, 2008.
SCHĠLLER, Bradley R.,
The Economy Today, Seventh Edition, U.S.A. The McGraw-Hill Com.
Inc, 1997.
SEVER, ErĢan; DEMĠR, Murat,
“Türkiye’de Bütçe Açığı ile Cari Acık Arasındaki ĠliĢkilerin VAR Analizi
ile Ġncelenmesi”, EskiĢehir Osmangazi Universitesi ĠĠBF Dergisi
2(1), s. 47-63, Nisan 2007.
SOFRACI, Erdem Ġ.,
Bütçe Açığı Finansman Yöntemleri ve Enflasyonist Etkileri,
Marmara Ünv.Yay., Ġstanbul, 2000.
SÖNMEZ, Nezihe,
Kamu Bütçesi ve Bütçe Politikası, Anadolu Matbaacılık, Ġzmir, 1994.
SÖNMEZ, Sinan,
Kamu Ekonomisi Teorisi: Kamu Harcamalarında Etkinlik ArayıĢı,
V Yayınları, Ankara, 1987.
ġEN Hüseyin; SAĞBAġ Ġsa;
Bütçe Açıkları Teori ve Türkiye Uygulaması, Seçkin Yayıncılık,
Ankara, 2004.
145
TABAN, Sami; KARA, Akif,
“Türkiye'de Kamu Kesimi Ġç Borçlanmasının Özel Yatırım Harcamaları
Üzerindeki Etkisi”, EskiĢehir Osmangazi Üniversitesi ĠĠBf Dergisi,
Cilt 1, No 2, s. 11-26, Ekim, 2006.
TAYLOR, John B.,
How
Should Monetary Policy Respond to Shocks While
Maintaining
Long-Run
Price
Stability?
Coceptual
Issues
Achieving Price Stability, Missouri, Federal Reserve Bank of Kansas
City Symposium Series, 1996.
TORTOP, Nuri,
Mahalli Ġdareler, Dördüncü Baskı, TODAĠE Yayın No:237 Ankara,
1991.
TOZAR, Aslı,
Türkiye’de Yerel Yönetim Projelerinin DıĢ Finansmanı, Bu Tür
Projelerin Finansmanına ĠliĢkin Dünya Örnekleri ve Türkiye Ġçin
Öneriler, Hazine Uzmanlık Tezi, Ankara, Ocak, 2005.
TURAL, Aziz,
Türk Bütçe Sistemi, Maliye ve Gümrük Bakanlığı, APK Yayınları,
Ankara, 1987.
TÜRK, Ġsmail,
Kamu Maliyesi, 3. Baskı, Turhan Kitabevi Ankara, 1999.
Kamu Maliyesi, 9.b, Turhan Kitapevi, Ankara 1992.
TÜRKĠYE ĠSTATĠSTĠK KURUMU,
Ġstatistik Göstergeler 1923-2008, TÜĠK Yayınları, 2009
146
ULUATAM, Özhan,
Kamu Maliyesi, 4.b., SavaĢ Yayınları, Ankara, 1991.
ULUTÜRK, Süleyman,
Türkiye’de Planlı Dönemde Kamu Harcamalarının GeliĢimi ve
Devletin Ekonomideki Rolü, Akçağ Basım Yayım Dağıtım, Ankara,
1998.
UYGUR, Ercan,
“Enflasyon, Para ve Mali Baskı: Ġktisat Politikasında Geri KalmıĢlık”,
Ġktisat, ĠĢletme ve Finans Dergisi, Yıl: 16, Sayı 189, s. 7-23, Ġstanbul,
2001.
ÜNSAL, Erdal,
Makro Ġktisat, 8. Baskı, Ġmaj Yayıncılık, Ankara, 2009
ÜSTÜNIġIK, Belma,
“Yerel
Yönetim
Yatırımlarının
Finansmanı”,
Yerel
Yönetimler
Sempozyumu Bildirileri, TODAĠE, Ankara, 2002.
YALINPALA, Jale,
“Senyoraj, Enflasyon Vergisi ve Ġç Borçlanma ĠliĢkisi”, Çukurova
Üniversitesi ĠĠBF Dergisi, Cilt 8, Sayı 1, s. 99-106, 1998.
YELDAN, Erinç,
KüreselleĢme Sürecinde Türkiye Ekonomisi, Ġstanbul, ĠletiĢim,
2001.
YILDIRIM, Uğur,
Bütçe Açıklarının Finansmanı ve Makro Ekonomik Etkileri, Yüksek
Lisans Tezi, Kırıkkale, 2005.
147
ĠNTERNET KAYNAKLARI
BÜTÇE VE MALĠ KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ,
2009 Yılı Genel Bütçeli Ġdareler (A) Cetveli Ġcmali (Ekonomik
Sınıflandırma), http://www.bumko.gov.tr/TR/Genel/BelgeGoster.aspx?F6E10
F8892433CFF7A2395174CFB32E14E35FDD7960B0895,
EriĢim: 14.08.2010.
Cumhuriyetten Günümüze Konsolide Bütçe Dengesi,
http://www.bumko.gov.tr/TR/Genel/BelgeGoster.aspx?F6E10F8892433CFFA
79D6F5E6C1B43FF6CB60B44B4D43F98, EriĢim: 08.01.2011
Kamu Kesimi Borçlanma Gereği,
http://www.bumko.gov.tr/TR/Genel/BelgeGoster.aspx?F6E10F889243
3CFFAAF6AA849816B2EFE79B29C5BA7F364B, EriĢim: 10.01.2011
Mahalli Ġdareler Giderleri, http://www.bumko.gov.tr/TR/Genel/Belge
Goster.aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EF8F6F70DD952A620
5, EriĢim: 15.12.2010.
DEVLET PLANLAMA TEġKĠLATI,
Ekonomik
ve
Sosyal
Göstergeler,
http://www.dpt.gov.tr/Portal
Design/PortalControls/WebIcerikGosterim.aspx?Enc=83D5A6FF03C7B4FC
C41EB0226750A883, EriĢim: 15.12.2010.
GELĠR ĠDARESĠ BAġKANLIĞI,
http://www.gib.gov.tr, EriĢim: 06.12.2010.
148
HAZĠNE MÜSTEġARLIĞI,
2009 Yılı Kamu Borç Yönetimi Raporu,
http://www.hazine.gov.tr/irj/portal/anonymous?NavigationTarget=navurl://ca8
a5b252efea63752b1cb4e1cc81997&InitialNodeFirstLevel=true,
EriĢim: 12.01.2011.
Belediyeler UzlaĢma Komisyonu Faaliyet Raporu,
http://www.hazine.gov.tr/irj/portal/anonymous/BUKOMISYONU,
EriĢim: 20.01.2011
Hazine Garantisi ile Sağlanan Krediler,
http://www.hazine.gov.tr/irj/portal/anonymous/DisBorcIstatistikleri,
EriĢim:
02.12.2010.
Türkiye Brüt DıĢ Borç Stoku – Borçlu Dağılımı,
http://www.hazine.gov.tr/irj/portal/anonymous?NavigationTarget=navurl://117
816a277a052a2cebb3c84027196b8, EriĢim: 04.01.2011.
Türkiye Brüt DıĢ Borç Stoku ve Servisi Verileri,
http://www.hazine.gov.tr/irj/portal/anonymous/DisBorcIstatistikleri,
EriĢim:
05.01.2011
Vadesi GeçmiĢ Alacak Stoku,
http://www.hazine.gov.tr/irj/portal/anonymous/AlacakVerileri,
EriĢim:
14.01.2011
MAHALLĠ ĠDARELERĠ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ,
Belediyelerin
Türlerine
Göre
Dağılımı,
http://www.mahalli-
idareler.gov.tr/Home/Dokumanlar/5747gore bel son durumu.doc, EriĢim:
28.12.2010.
149
Mahalli Ġdareler 2009 Yılı Faaliyet Raporu,
http://www.mahalliidareler.gov.tr/Home/Dokumanlar/2009_faaliyet_raporu.pdf
EriĢim Tarihi: 21.09.2010.
MUHASEBAT GENEL MÜDÜRLÜĞÜ,
Kamu Hesapları Bülteni, https://portal.muhasebat.gov.tr/ mgmportal/
faces/khbDetay?birimDizini=Belediyeler&_afrLoop=10395580276036938&_a
frWindowMode=0&_adf.ctrl-state=10pch41zvw_63, EriĢim: 18.12.2010.
TÜRKĠYE CUMHURĠYETĠ MERKEZ BANKASI,
Döviz Kuru, http://evds.tcmb.gov.tr/cbt.html, EriĢim: 08.01.2011.
TÜRKĠYE ĠSTATĠSTĠK KURUMU,
Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi 2008 Nüfus Sayımı Sonuçları,
http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=3992, 2008, EriĢim:
18.10.2010.
150
ÖZET
KAZAN, Ahmet. Türkiye’de Belediye Borçlarının Genel Bütçe’ye Etkileri:
1980-2009 Dönemi Analizi, Yüksek Lisans Tezi, Ankara – 2011.
Türkiye’de belediyeler 1990 sonrası dönemde oluĢan finansman
ihtiyaçlarını karĢılamak için sıklıkla borçlanma yoluna baĢvurmuĢlardır.
Özellikle bu dönemde Hazine garantili dıĢ borçlanma belediyeler için çok
cazip bir kaynak haline gelmiĢtir. Çünkü Hazine garantisi ile verilen krediler
geri ödenmediğinde Hazine borçlu duruma gelerek belediyelerin bu borçlarını
üstlenmektedir.
Belediyelerin
borcunu
ödememesi
sonucu
Hazine
tarafından
öngörülemeyen bu tutarlar nedeniyle oluĢan nakit problemleri, hem kamu
harcamalarının finansmanı için toplanan vergi ve vergi dıĢı gelirlerin
Hazinenin nakit açıklarında kullanılmasına, hem de beklenenden daha fazla
gerçekleĢtirilen borçlanma nedeniyle faiz giderlerinin artmasına neden
olmuĢtur. Sonuçta bu giderler bütçe açığını artırıcı bir etki meydana
getirmiĢtir.
2000’li yıllarda yürürlüğe giren yasal düzenlemelerle Hazine üzerinde
ciddi yük oluĢturan garantili kredilere sınırlandırmalar getirilmesi ile
belediyelerin Hazine garantili dıĢ borç stokunda ve üstlenilen garantili
kredilerde
azalıĢlar
yaĢanmıĢtır.
Bu
azalıĢlar
nedeniyle
Hazine
garantilerinden kaynaklanan bütçe açıkları da azalmıĢtır. Ancak önceki
dönemlerin birikimi sonucu vadesi geçmiĢ Hazine alacakları ile beraber
belediyelerin diğer kamu kurumlarına olan iç borçları yıllar itibariyle artıĢ
göstermiĢ ve uzlaĢma müessesesi adı altında yapılan yasal düzenlemelerle
bu borçlara ait alacakların bir kısmı silinmiĢtir. Silinen bu alacaklar yine bütçe
açıklarını artırıcı bir etki meydana gelmiĢtir.
151
Sonuçta
1990’lı
yıllarda
oluĢan
bütçe
açıklarının
bir
nedeni
belediyelerin garantili dıĢ borçlarının Hazine tarafından üstlenilmesi iken,
2000’li yıllarda bu nedenlerden biri “uzlaĢma müessesesi” ile alacakların
silinmesi olmuĢtur.
Anahtar Sözcükler:
1. Bütçe açıkları
2. Belediyeler
3. Borçlanma
4. Hazine garantili borçlanma
5. UzlaĢma
152
ABSTRACT
KAZAN, Ahmet. The Effects of Municipalities Debts in Turkey on
General Budget: Analysis of 1980-2009 Period, Ankara – 2011.
In Turkey funding to meet the needs of municipalities after 1990 is
often resorted to borrowing. Especially in this period, the Treasury
guaranteed external debt has become a very attractive source for the
municipalities. Because the Treasury guarantee loans not paid back,
Treasury owed to debs that assumed by municipalities.
Municipalities can not pay the debt by the Treasury as a result of this
unforeseen amounts of cash because of problems occurred. Consisting of
cash problems, both, tax and non-tax revenues collected to finance public
expenditures and the Treasury's use of cash deficits as well as higher than
expected interest expenses, led to an increase in borrowing. After all these
expenses have created an impact to increase the budget deficit.
The guaranteed loans which is serious burden on Treasury. have
been limitationsby the legal regulations came into force in the 2000s. In this
regard, guaranteed loans undertaken by municipalities and the Treasury
guaranteed external debt stock has experienced decreases. However
Treasury overdue receivables, as a result of the accumulation of earlier
periods, with the domestic debt of municipalities to other public institutions
has increased over the years. And under the name of the institution of legal
regulations, some of the liabilities of the receivables has been deleted.
Deleted these receivables gave rise to an enhancing effect on budget deficits
again.
As a result, a major cause of budget deficits of the 1990s,
municipalities Treasury guaranteed external debts that were assumed by the
153
Treasury, a major cause of budget deficits in the 2000s is "institution of
reconciliation" with the deletion of the receivables.
Key Words:
1. Budget deficits
2. Municipalities
3. Borrowing
4. Treasury guaranteed borrowing
5. Reconciliation.
Download