2013-III

advertisement
2013-III
İçindekiler
1.
GENEL DEĞERLENDİRME
1.1. Para Politikası Uygulamaları ve Parasal Koşullar
1
1.2. Makroekonomik Gelişmeler ve Temel Varsayımlar
5
1.3. Enflasyon ve Para Politikası Görünümü
1.4. Riskler ve Para Politikası
2.
3.
4.
5.
6.
7.
1
ULUSLARARASI EKONOMİK GELİŞMELER
8
10
13
2.1. Küresel Büyüme
14
2.2. Emtia Fiyatları
17
2.3. Küresel Enflasyon
19
2.4. Finansal Koşullar ve Risk Göstergeleri
21
2.5. Sermaye Akımları
24
2.6. Küresel Para Politikası Gelişmeleri
25
ENFLASYON GELİŞMELERİ
29
3.1. Enflasyon
29
3.2. Beklentiler
39
ARZ ve TALEP GELİŞMELERİ
47
4.1. Gayri Safi Yurt İçi Hasıla Gelişmeleri ve İç Talep
48
4.2. Dış Talep
51
4.3. Emek Piyasası
55
FİNANSAL PİYASALAR ve FİNANSAL ARACILIK
75
5.1. Finansal Piyasalar
76
5.2. Kredi Hacmi ve Parasal Göstergeler
90
KAMU MALİYESİ
115
6.1. Bütçe Gelişmeleri
115
6.2. Kamu Borç Stokundaki Gelişmeler
119
ORTA VADELİ ÖNGÖRÜLER
121
7.1. Mevcut Durum, Kısa Vadeli Görünüm ve Varsayımlar
121
7.2. Orta Vadeli Görünüm
124
7.3. Riskler ve Para Politikası
127
KUTULAR
Kutu 3.1. Yurt İçi Maliyet Unsurlarının Enflasyon Üzerindeki Etkisi
41
Kutu 4.1. Küresel İthalat Büyümesi ve Türkiye’nin İhracatı
Kutu 4.2. Türkiye’de Konjonktürel Etkilerden Arındırılmış Cari Açık
60
Kutu 4.3. Tarım Dışı Sektörde Ortalama Çalışılan Saat
Kutu 4.4. Türkiye’de Göreli Konut Deflatörü
Kutu 5.1. Otomatik Dengeleyici Bir Politika Aracı Olarak Rezerv Opsiyonu Mekanizması
62
66
69
96
Kutu 5.2. Bankaların Dış Borç Gelişmeleri ve ROM
100
Kutu 5.3. TCMB Likidite Yönetimi ve Gecelik Piyasa Faizi
105
Kutu 5.4. Özel Sektör Tahvilleri İçin Getiri Eğrisi
111
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
1. Genel Değerlendirme
Yılın ikinci çeyreğinde küresel para politikasına dair gelişmeler finansal
piyasalar üzerinde belirleyici olmuştur. Küresel ekonomide süregelen kırılganlıklar
ve gelişmiş ülkelerin para politikalarına dair artan belirsizlik sonucu risk iştahındaki
oynaklık artmıştır (Grafik 1.1). Özellikle ABD Merkez Bankası’nın tahvil alımlarını
yakın bir gelecekte azaltabileceğine dair verdiği sinyaller Mayıs ayından itibaren
gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışına yol açmıştır (Grafik 1.2).
Grafik 1.1.
Grafik 1.2.
Küresel Risk İştahı Endeksleri
Gelişmekte Olan Ülkelere Portföy Akımları
(4 Haftalık HO, Milyar ABD Doları)
Credit Suisse Risk İştahı Endeksi
VIX (sağ eksen, ters çevrilmiş)
Hisse Senedi Fonları
Borçlanma Senedi Fonları
-6
-8
45
-9
-9
0710
0110
Kaynak: Credit Suisse, Bloomberg.
0713
-6
0113
40
0712
-6
0112
-3
35
0711
-3
-4
0111
0
30
0710
0
-2
0110
3
25
0709
3
0
0109
20
0708
2
0108
6
0713
6
0113
15
0712
4
0112
9
0711
9
0111
10
6
Kaynak: EPFR, Bloomberg.
Küresel iktisadi faaliyet zayıf seyrini korurken küresel büyümeye dair
tahminler
aşağı
yönlü
güncellenmektedir.
ABD
ekonomisindeki
istikrarlı
büyümeye rağmen, gerek Euro Bölgesi ekonomilerindeki zayıf seyir gerekse
gelişmekte olan ülkelerdeki yavaşlama eğilimi sürmektedir. Son dönemde
sermaye hareketlerinde gözlenen oynaklık kredi ve beklenti kanalı üzerinden
gelişmekte olan ülke ekonomilerine dair aşağı yönlü riskleri artırmaktadır. Böyle
bir konjonktürde hem fiyat istikrarını koruyabilmek hem de finansal istikrarı
gözetebilmek açısından çok araçlı ve esnek bir politika çerçevesine sahip
olmanın önemi devam etmektedir.
1.1. Para Politikası Uygulamaları ve Parasal Koşullar
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) 2010 yılının sonlarından itibaren
tasarladığı makro finansal riskleri de gözeten para politikası çerçevesini
uygulamaya devam etmektedir. Bu doğrultuda, özellikle sermaye akımlarındaki
Enflasyon Raporu 2013-III
1
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
oynaklığın fiyat istikrarını ve finansal istikrarı bozucu etkilerinin sınırlanmasına özel
önem atfedilmektedir.
2012
yılının
üçüncü çeyreğinden
itibaren
enflasyon görünümünün
iyileşmesi ve sermaye girişlerinin güçlenmesi nedeniyle TCMB kademeli olarak
parasal genişlemeye gitmiştir. Bu süreçte küresel risk iştahına bağlı olarak dönem
dönem
dalgalanmalar
gözlense
de
likidite
politikasının
büyük
ölçüde
destekleyici olduğu ve piyasaya ihtiyacından daha fazla fonlama yapılarak
gecelik piyasa faizlerinin koridorun alt sınırına yakın olmasının sağlandığı
görülmektedir (Grafik 1.1.1 ve Grafik 1.1.2). 2013 yılının Mayıs ayına kadar kısa
vadeli faiz oranları daha düşük seviyelere indirilirken TCMB ortalama fonlama
faizi düşürülmüştür. Ayrıca sermaye girişlerinin finansal istikrar üzerindeki olumsuz
etkilerinin azaltılması amacıyla da Rezerv Opsiyonu Katsayıları (ROK) kademeli
olarak artırılmıştır.
Grafik 1.1.1.
Grafik 1.1.2.
TCMB Fonlaması*
Kısa Vadeli Faizler
(2 Haftalık Hareketli Ortalama, Milyar TL)
(Yüzde)
BIST ve BPP Ters Repo ile Çekilen
TCMB Diğer Fonlama
Haftalık Repo (Miktar İhalesiyle)
Aylık Repo
Net APİ
75
Gecelik Borç Alma -Verme Faiz Koridoru
TCMB Ortalama Fonlama Faizi
BIST Gecelik Repo Faizleri (10 günlük HO)
Politika Faizi
75
65
65
15
15
13
13
0713
0513
0313
0113
1112
0912
1
0712
1
0512
-5
0312
3
-5
0112
5
3
1111
5
5
0911
15
5
0711
15
0511
7
0713
7
0513
25
0313
25
0113
9
1112
35
0912
35
0712
11
9
0512
11
0312
45
0112
45
1111
55
0911
55
* Diğer fonlama, TCMB'nin piyasa yapıcılığı repo imkânı, borç verme faiz oranından sağlanan BIST bünyesinde repo imkânı ve Bankalararası Para
Piyasası depo verme imkânından oluşmaktadır
Kaynak: BIST, TCMB.
Mayıs ayının sonlarından itibaren yaşanan gelişmeler para politikası
duruşunun değiştirilmesini gerektirmiştir. Bu dönemde küresel para politikalarına
dair artan belirsizliklerin hızlı sermaye çıkışlarına, Türk lirasında aşırı değer kaybına
ve finansal piyasalarda dalgalanmalara yol açması üzerine TCMB piyasaya
verdiği likiditenin kompozisyonunu değiştirerek likidite politikasını sıkılaştırmıştır
(Grafik 1.1.1). Para Politikası Kurulu (Kurul), enflasyonda gözlenen artışın
fiyatlama davranışlarında bozulmaya yol açmasını engellemek ve finansal
istikrarı desteklemek amacıyla Temmuz ayı toplantısında faiz koridorunun üst
sınırının 75 baz puan artırılmasına karar vermiştir. Ayrıca, ek sıkılaştırma
dönemlerinde faiz koridoru ve likidite politikasının etkisini güçlendirmek amacıyla
2
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
bazı ilave düzenlemeler yapılmıştır. Kurul, enflasyon görünümü orta vadeli
hedeflerle
uyumlu
olana
kadar
para
politikasının
temkinli
duruşunun
korunacağını belirterek gerektiğinde ek parasal sıkılaştırmaya gidilebileceğini
ifade etmiştir.
Öte yandan Kurul, küresel ekonomiye dair belirsizliklerin ve sermaye
akımlarındaki oynaklığın devam ettiğine dikkat çekerek Türk lirası likidite
politikasının esnekliğinin artırılmasına karar vermiştir. Bu çerçevede, fiyat istikrarını
ve finansal istikrarı etkileyen gelişmelerin yakından takip edilerek TCMB
tarafından
sağlanan
Türk
lirası
likiditesinin
kompozisyonunda
gereken
ayarlamaların yapılacağı vurgulanmıştır.
Risk iştahındaki azalış, likidite politikasının sıkılaşması ve küresel faizlerdeki
yükselişe paralel olarak Temmuz ayı itibarıyla Nisan Enflasyon Raporu’nun
yayımlandığı döneme kıyasla piyasa nominal faizlerinde her vadede belirgin bir
artış gözlenirken reel faizler de benzer bir eğilim sergilemiştir (Grafik 1.1.3 ve
Grafik 1.1.4).
Grafik 1.1.3
Grafik 1.1.4.
Getiri Eğrisi*
(Yüzde)
Türkiye’nin İki Yıllık Reel Faizi*
(Yüzde)
30 Nisan
9
9
8
8
7
7
6
6
5
5
4
4
0,5
1
1,5
2
2,5
Vade(yıl)
3
3,5
5
5
4
4
3
3
2
2
1
1
0
0
-1
-1
0510
0710
0910
1110
0111
0311
0511
0711
0911
1111
0112
0312
0512
0712
0912
1112
0113
0313
0513
0713
Getiri (yüzde)
26 Temmuz
4
*BIST Tahvil ve Bono Piyasasında işlem gören tahvillerin fiyatları kullanılarak,
Extended Nelson-Siegel (ENS) yöntemiyle oluşturulmuştur.
Kaynak: BIST, TCMB.
* Getiri eğrisinden hesaplanan 2 yıllık iskontolu tahvil getirisinden TCMB
Beklenti Anketi’nden alınan 2 yıl sonrası TÜFE enflasyon beklentisinin
çıkarılmasıyla hesaplanmıştır.
Kaynak: BIST, TCMB.
Son dönemde kredi faizleri de yukarı yönlü bir hareket göstermiştir. Likidite
koşullarına daha hızlı tepki veren ticari kredi faizlerinde daha belirgin bir artış
gözlenirken tüketici kredisi faizlerindeki artış daha sınırlı olmuştur (Grafik 1.1.5).
Öte yandan, bankaların Türk lirası fonlama maliyetini temsil eden mevduat, para
takası ve TCMB ortalama fonlama faizi ile bankalarca ihraç edilen bono/tahvil
faizleri de yükseliş göstermiştir (Grafik 1.1.6).
Enflasyon Raporu 2013-III
3
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 1.1.5.
Grafik 1.1.6.
TL Kredi Faizleri
Bankaların Fonlama Maliyetine Dair Gelişmeler
(Yüzde)
(Yüzde)
Taşıt
İhtiyaç
13
Bankalarca İhraç Edilen Tahvil/Bono Faizi
Mevduat Faizi
13
TCMB Ortalama Fonlama Faizi
3 Ay Vadeli TL Kur Takası Faizi
11
11
9
9
7
7
5
5
3
3
Konut
Ticari
21
19
19
17
17
15
15
13
13
11
11
9
9
7
7
5
5
0811
0911
1011
1111
1211
0112
0212
0312
0412
0512
0612
0712
0812
0912
1012
1112
1212
0113
0213
0313
0413
0513
0613
0713
1110
0111
0311
0511
0711
0911
1111
0112
0312
0512
0712
0912
1112
0113
0313
0513
0713
21
Kaynak: TCMB.
Kaynak: KAP, TCMB.
Son aylarda sermaye akımlarındaki yavaşlamaya rağmen krediler güçlü
seyrini devam ettirmiştir. Temmuz ayı itibarıyla toplam kredilerin artış eğilimi
geçtiğimiz yılların ortalamasından daha hızlı bir büyümeye işaret etmektedir
(Grafik 1.1.7). Bu gelişmeler sonucunda yıllık kredi artış oranları da referans
seviyenin belirgin olarak üzerinde seyretmektedir (Grafik 1.1.8). Finansal
piyasalardaki belirsizliğin artmasına bağlı olarak hem kredi arzının hem de kredi
talebinin büyüme hızlarında bir miktar yavaşlama gözlenebilecektir. Bununla
birlikte 2013 yılı sonu itibarıyla kredilerin yıllık büyümesinin referans oranın üzerinde
gerçekleşmesi beklenmektedir.
Grafik 1.1.7.
Grafik 1.1.8.
Kur Etkisinden Arındırılmış Toplam Kredilerin
Büyüme Eğiliminin Geçmiş Yıllarla Karşılaştırılması
Kredilerin Yıllık Büyüme Oranı
(Yüzde)
(Haftalık Değişimin 13 Haftalık Hareketli Ortalaması,
Yıllıklandırılmış, Yüzde)
2007-2012 Ortalaması
Ticari
2013
Toplam
Tüketici
40
45
45
35
35
40
40
30
30
35
35
25
25
30
30
20
20
25
25
15
15
20
20
15
15
10
10
10
10
5
5
Kaynak: TCMB.
Ara
Kas
Eki
Eyl
Ağu
Haz
Tem
Nis
May
Mar
Şub
0
Oca
0
1110
0111
0311
0511
0711
0911
1111
0112
0312
0512
0712
0912
1112
0113
0313
0513
0713
40
Kaynak: TCMB.
Yılın ikinci çeyreğinde finansal koşullarda bir önceki çeyreğe kıyasla sınırlı
bir sıkılaşma gözlenirken, çeyrek genelinde finansal koşullar destekleyici
konumunu sürdürmüştür (Grafik 1.1.9). Bununla birlikte, Mayıs ayının sonlarından
itibaren gözlenen sermaye akımlarındaki zayıflamaya paralel olarak Temmuz ayı
4
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
itibarıyla finansal koşulların daha sıkı bir konuma geçtiği tahmin edilmektedir.
Para politikasının temkinli duruşu da göz önüne alınarak, tahminler üretilirken yılın
ikinci yarısında finansal koşulların iç talep ve krediler üzerindeki destekleyici
etkisinin ortadan kalktığı bir görünüm esas alınmıştır.
Grafik 1.1.9.
Finansal Koşullar Endeksi
2,0
1,5
1,5
1,0
1,0
0,5
0,5
0,0
0,0
-0,5
-0,5
-1,0
-1,0
-1,5
-1,5
-2,0
-2,0
-2,5
-2,5
-3,0
-3,0
sıkılaştırıcı
destekleyici
2,0
-3,5
-3,5
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
13
Kaynak: TCMB.
Yöntem İçin Bakınız: “Türkiye İçin Finansal Koşullar Endeksi”, TCMB Ekonomi Notları 12/31.
1.2. Makroekonomik Gelişmeler ve Temel Varsayımlar
Enflasyon
Enflasyon 2013 yılının ikinci çeyreğinde öngörülenin üzerinde bir artış
göstererek çeyrek sonu itibarıyla yüzde 8,3 düzeyinde gerçekleşmiştir (Grafik
1.2.1). Enflasyonun beklenenden yüksek seyretmesinde esas olarak Nisan
Enflasyon Raporu’nda yukarı yönlü risk oluşturduğu vurgulanan işlenmemiş gıda
fiyatlarındaki gelişmeler belirleyici olmuştur. Nitekim işlenmemiş gıda ve tütün dışı
enflasyon öngörülerle büyük ölçüde uyumlu gerçekleşmiştir (Grafik 1.2.2).
Grafik 1.2.1.
Grafik 1.2.2.
Nisan Enflasyon Tahminleri ve Gerçekleşmeler
İşlenmemiş Gıda ve Tütün Dışı Enflasyon İçin Nisan
Tahminleri ve Gerçekleşmeler
(Yüzde)
(Yüzde)
Nisan 2013 Tahminleri*
Gerçekleşme
Nisan 2013 Tahminleri*
Gerçekleşme
10
9
9
9
9
8
8
8
8
7
7
Yüzde
10
Yüzde
10
10
4
4
4
4
*Enflasyonun tahmin aralığı içinde kalma olasılığı yüzde 70’tir.
Kaynak: TÜİK,TCMB.
Enflasyon Raporu 2013-III
0613
5
0313
5
1212
5
0912
5
0612
6
0613
6
0313
6
1212
6
0912
7
0612
7
*Enflasyonun tahmin aralığı içinde kalma olasılığı yüzde 70’tir.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
5
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Geçtiğimiz
çeyrekte
enflasyonun
tahminlerin
ötesinde
bir
artış
göstermesinde hizmet enflasyonunun beklenenden yüksek gerçekleşmesi de
kısmen rol oynamıştır. Beklenenden yüksek seyreden hizmet enflasyonunun yıl
sonu enflasyon tahmini üzerindeki etkisi yaklaşık 0,1 puan artırıcı yönde olmuştur.
Öte yandan, döviz kuru gelişmelerinin temel mal grubu fiyatları üzerindeki etkileri
henüz gözlenmezken, temel mal grubu fiyatları baz etkisinin de katkısıyla düşüş
eğilimini sürdürmüştür (Grafik 1.2.3). Bu gelişmeler çerçevesinde temel enflasyon
göstergeleri ikinci çeyrekte yatay bir görünüm sergilemiştir (Grafik 1.2.4).
Grafik 1.2.3.
Grafik 1.2.4.
Temel Mal ve Hizmet Grubu Fiyatları
Temel Enflasyon Göstergeleri H ve I
(Yıllık Yüzde Değişim)
(Yıllık Yüzde Değişim)
12
12
10
10
10
10
8
8
8
8
6
6
6
6
4
4
4
4
2
2
0
0
2
2
-2
-2
0
0
Kaynak: TÜİK.
12
0613
1212
0612
1211
0611
1210
0610
1209
I
0609
1208
0608
1207
0607
H
1206
0908
1208
0309
0609
0909
1209
0310
0610
0910
1210
0311
0611
0911
1211
0312
0612
0912
1212
0313
0613
Hizmet
0606
Temel Mallar
12
Kaynak: TÜİK.
Arz ve Talep
2013 yılının ilk çeyreğine ilişkin milli gelir verileri Nisan Enflasyon Raporu'nda
öngörüldüğü şekilde iktisadi faaliyetin yurt içi talep kaynaklı olarak toparlanma
eğilimine girdiğine işaret etmiştir. Yılın ikinci çeyreğine dair açıklanan veriler ise
tüketim talebindeki ılımlı artışın sürdüğüne işaret etmektedir. Ancak yakın
dönemde küresel likidite koşullarındaki değişime paralel olarak finansal
piyasalarda yaşanan dalgalanmalar, yılın ikinci yarısında iç talebin Nisan
Enflasyon Raporu’nda öngörülene kıyasla daha zayıf seyretmesine neden
olabilecektir. Nitekim, yakın dönemde iç piyasa sipariş beklentilerinde yılın ikinci
çeyreğine göre bir miktar düşüş gözlenmektedir.
2013 yılının ikinci çeyreğinde dış talep zayıf seyrini korumuştur. Bu
dönemde Euro Bölgesi iktisadi faaliyetindeki yavaşlama devam ederken küresel
büyümeye ilişkin tahminler aşağı çekilmiştir. Bu çerçevede ihracat ağırlıklı küresel
büyüme endeksi de sınırlı ölçüde aşağı yönlü güncellenmiştir (Grafik 1.2.5).
6
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 1.2.5.
İhracat Ağırlıklı Küresel İktisadi Faaliyet Endeksi (2008Ç2=100)*
110
Nisan 2013
110
Temmuz 2013
1214
0914
0614
101
0314
101
1213
102
0913
103
102
0613
103
0313
104
1212
105
104
0912
105
0612
106
0312
107
106
1211
107
0911
108
0611
109
108
0311
109
* Yöntem için bakınız: Enflasyon Raporu 2010-II, Kutu 2.1 “Türkiye için Dış Talep Göstergesi”.
Kaynak: TCMB, Bloomberg, Consensus Forecasts Temmuz 2013 ve Nisan 2013 Bültenleri.
İç ve dış talep gelişmeleri birlikte değerlendirildiğinde, tahminler üretilirken
toplam talep koşullarının enflasyondaki düşüşe katkısının bir önceki rapor
dönemine kıyasla sınırlı ölçüde arttığı bir görünüm esas alınmıştır. Bu güncelleme,
iktisadi faaliyetin enflasyon üzerindeki etkilerinin genelde gecikmeli olarak ortaya
çıkması nedeniyle 2013 yıl sonu enflasyon tahminlerini etkilemezken 2014 yıl sonu
enflasyon öngörüleri üzerinde 0,1 puan düşürücü etkide bulunmuştur.
Enerji, İthalat ve Gıda Fiyatları
Son
üç
aylık
dönemde
ithalat
fiyatları
Nisan
Enflasyon
Raporu
varsayımlarıyla uyumlu gerçekleşerek yatay seyretmiştir (Grafik 1.2.6). Öte
yandan, yakın dönemde gözlenen döviz kuru hareketlerine bağlı olarak Türk
lirası cinsinden ithalat fiyatlarında belirgin bir artış gözlenmiştir. Bunun yanı sıra
Nisan ayında 103 ABD doları olarak belirlenen 2013 yılı ortalama petrol fiyatı
varsayımı, Temmuz ayının ilk üç haftasındaki vadeli fiyatların ortalamasıyla
uyumlu şekilde yukarı yönlü güncellenerek 107 ABD dolarına yükseltilmiştir
(Grafik 1.2.6). Bu gelişmeler 2013 yıl sonu enflasyon tahminini 0,8 puan, 2014
tahminini ise 0,2 puan yukarı yönlü etkilemiştir.
Enflasyon Raporu 2013-III
7
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 1.2.6.
Petrol ve İthalat Fiyat Varsayımlarındaki Güncellemeler
Petrol Fiyatları* (ABD Doları/Varil)
İthalat Fiyatları* (ABD Doları, 2010=100)
Nisan 2013
Temmuz 2013
130
120
120
110
110
100
100
90
90
80
80
70
70
60
60
1209
0310
0610
0910
1210
0311
0611
0911
1211
0312
0612
0912
1212
0313
0613
0913
1213
130
* Taralı alan tahmin dönemini göstermektedir.
Kaynak: Bloomberg, TCMB.
Nisan 2013
120
120
115
115
110
110
105
105
100
100
95
95
90
90
0909
1209
0310
0610
0910
1210
0311
0611
0911
1211
0312
0612
0912
1212
0313
0613
0913
1213
Temmuz 2013
* Taralı alan tahmin dönemini göstermektedir.
Kaynak: TCMB, TÜİK.
Gıda fiyatlarının yıllık artış oranı varsayımı ise bir önceki Rapor’da olduğu
gibi yüzde 7 olarak korunmuştur. Diğer bir ifadeyle, son dönemde işlenmemiş
gıda fiyatlarında gözlenen olumsuz seyrin geçici olacağı ve fiyatların Ağustos
ayından itibaren kademeli olarak normalleşeceği varsayılmıştır.
Maliye Politikası ve Vergi Ayarlamaları
Orta vadeli tahminler üretilirken, yılın kalanında tütün ve enerji ürünlerine
yönelik
bir
fiyat ayarlamasının
yapılmayacağı
varsayılmıştır. Diğer
vergi
ayarlamaları ve yönetilen/yönlendirilen fiyatların ise enflasyon hedefleri ve
otomatik fiyatlama mekanizmaları ile uyumlu olacağı bir görünüm esas alınmıştır.
Maliye politikasının duruşu için Orta Vadeli Program (OVP) projeksiyonları
temel alınmıştır. Bu çerçevede, önümüzdeki dönemde mali disiplinin süreceği ve
faiz dışı harcamaların GSYİH’ye oranının yılın ilk yarısına kıyasla önemli bir değişim
göstermeyeceği varsayılmıştır. Dolayısıyla, yıl sonu enflasyon tahmininde maliye
politikasından kaynaklanan bir güncelleme yapılmamıştır.
1.3. Enflasyon ve Para Politikası Görünümü
Orta vadeli tahminler oluşturulurken yakın dönemde küresel düzeyde para
politikalarına ilişkin artan belirsizlik ve zayıflayan sermaye akımları karşısında para
politikasının temkinli ve esnek duruşunu koruduğu bir çerçeve esas alınmıştır. Bu
doğrultuda likidite politikasının genel olarak sıkı tutulduğu, faiz koridorunun
gerektiğinde aktif olarak kullanıldığı ve kredilerin yıllık büyüme oranının 2014
8
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
yılının ortalarında yüzde 15 düzeyine indiği varsayılmıştır. Bu çerçevede
enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2013 yılı sonunda yüzde 5,2 ile yüzde 7,2
aralığında (orta noktası yüzde 6,2), 2014 yılı sonunda ise yüzde 3,3 ile yüzde 6,7
aralığında (orta noktası yüzde 5,0) gerçekleşeceği tahmin edilmektedir.
Enflasyonun
orta
vadede
yüzde
5
düzeyinde
istikrar
kazanacağı
öngörülmektedir (Grafik 1.3.1).
Grafik 1.3.1.
Enflasyon ve Çıktı Açığı Tahminleri
12
Tahmin Aralığı*
Belirsizlik Aralığı
Yıl Sonu Enflasyon Hedefleri
Çıktı Açığı
10
10
Kontrol
Ufku
8
8
0616
0316
1215
0915
0615
0315
1214
-4
0914
-2
-4
0614
-2
0314
0
1213
2
0
0913
2
0613
4
0313
4
1212
6
0912
6
0612
Yüzde
12
* Enflasyonun tahmin aralığı içinde kalma olasılığı yüzde 70’tir.
Sonuç olarak, enflasyon tahminlerine temel oluşturan varsayımlar ve dışsal
koşullar
bir
arada
değerlendirildiğinde,
temelde
döviz
kuru
ve
petrol
fiyatlarındaki gelişmeler göz önüne alınarak 2013 yıl sonu enflasyon tahmini 0,9
puan yukarı yönlü güncellenmiştir. Küresel ekonominin zayıf görünümü ve iç
talebin ılımlı seyri nedeniyle söz konusun gelişmelerin 2014 yıl sonu enflasyonu
üzerindeki etkisinin sınırlı kalacağı tahmin edilmektedir.
Enflasyonun kısa vadede enerji fiyatlarındaki baz etkisi kaynaklı olarak
dalgalı bir seyir izlemesi beklenmektedir. Bu çerçevede yıllık enflasyonun
Temmuz ayında artış gösterdikten sonra Ağustos ayından itibaren aşağı yönlü bir
eğilim göstereceği tahmin edilmektedir. Yıl sonunda enflasyonun hedefin
üzerinde olması beklense de, tütün fiyatlarında 2013 yılı Ocak ayında gözlenen
yüksek artışın yıllık enflasyon üzerindeki etkisinin ortadan kalkmasıyla 2014 yılının
başlarında
enflasyonun
yüzde
5
hedefine
yaklaşacağı
öngörülmektedir
(Grafik 1.3.1). Çekirdek enflasyon göstergelerinin (H ve I) ise son dönemdeki
döviz kuru hareketlerinin gecikmeli etkilerine bağlı olarak
yılın üçüncü
çeyreğinde sınırlı bir yükseliş gösterdikten sonra yıl sonuna kadar genelde yatay
bir seyir izlemesi beklenmektedir.
Enflasyon Raporu 2013-III
9
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Açıklanacak her türlü yeni veri ve haberin para politikası duruşunun
değiştirilmesine
tahminleri
neden
oluşturulurken
olabileceği
para
vurgulanmalıdır.
politikası
Dolayısıyla,
enflasyon
görünümüne ilişkin ifade edilen
varsayımlar, TCMB tarafından verilmiş bir taahhüt olarak algılanmamalıdır.
1.4. Riskler ve Para Politikası
Küresel ekonomideki kırılganlığa ve küresel düzeyde para politikalarına
ilişkin artan belirsizliklere bağlı olarak sermaye akımlarındaki oynaklığın devam
etmesi esnek bir politika çerçevesini gerekli kılmaktadır. Bu çerçevede
önümüzdeki dönemde küresel likidite koşulları para politikası üzerinde belirgin rol
oynayacaktır. TCMB’nin makro finansal riskleri dengelemeye yönelik tasarladığı
çerçeve
ve
bu
kapsamda
geliştirdiği
araçlar,
küresel
ekonomideki
kırılganlıklardan kaynaklanabilecek şokların yurt içi ekonomi üzerindeki olumsuz
etkilerini sınırlamaya yönelik esnek bir çerçeve sunmaktadır.
Mevcut durumda küresel iktisadi faaliyete dair açıklanan veriler istikrarlı bir
görünüm çizmezken, gelişmiş ülkelerin ekonomi politikalarına ilişkin belirsizliklerin
uzun süre devam etmesi halinde önümüzdeki dönemde risk iştahının dalgalı bir
seyir izlemesi ve sermaye akımlarındaki zayıf seyrin sürmesi beklenebilir. Bu durum
enflasyon ve finansal istikrar görünümü üzerinde risk oluşturabilecektir. TCMB
böyle bir senaryonun gerçekleşmesi halinde döviz kurundaki aşırı oynaklığı
azaltmak amacıyla faiz koridorunu ve diğer para politikası araçlarını etkin bir
şekilde kullanacaktır.
Öte yandan, küresel ekonomideki toparlanmanın gecikmesi ve bunun
sonucunda gelişmiş ülke merkez bankalarının uzunca bir süre miktarsal
genişlemeye devam etmesi de aşağı yönlü bir risk olarak önemini korumaktadır.
Böyle bir durumda gelişmekte olan ülkelere olan sermaye akımları bir süre için
tekrar hızlanabilecektir. Bu senaryonun gerçekleşmesi halinde TCMB Türk lirası
likiditesini bollaştırarak kısa vadeli faiz oranlarını düşük düzeylerde tutarken
zorunlu karşılıklar ve Rezerv Opsiyonu Mekanizması aracılığıyla hızlı sermaye
girişlerinin finansal istikrar üzerindeki olumsuz etkilerini sınırlayacaktır.
Son dönemde orta vadeli enflasyon beklentilerinde sınırlı da olsa bir
bozulma dikkat çekmektedir. Enflasyonu artıran birden fazla unsurun aynı
dönemde ortaya çıkması enflasyon beklentilerinin yükselmesine neden olmuştur.
İşlenmemiş gıda grubundaki fiyat artışları, petrol fiyatlarındaki yükseliş ve döviz
kurunda gözlenen oynaklık kısa vadede enflasyonu olumsuz etkilemeye devam
10
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
edebilecektir. Her ne kadar bu etkilerin geçici olması beklense de gıda
fiyatlarındaki
düzeltmenin
beklenenden
daha
geç
gerçekleşmesi
veya
piyasalardaki oynaklığın bir müddet daha sürmesi olasılık dahilindedir. Bu riskler
karşında TCMB, enflasyon görünümü hedeflerle uyumlu olana kadar temkinli
duruşunu koruyacak ve fiyatlama davranışlarını yakından izleyerek gerektiğinde
para politikasının duruşunu daha da sıkılaştıracaktır.
TCMB, para politikası stratejisini oluştururken maliye politikasına ve vergi
düzenlemelerine ilişkin gelişmeleri enflasyon görünümüne etkileri bakımından
yakından takip etmektedir. Raporda baz senaryoda oluşturulan enflasyon
tahminleri OVP’de belirlenen çerçeveyi esas almaktadır. Dolayısıyla önümüzdeki
dönemde mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda
öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceği varsayılmaktadır. Maliye politikasının
söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli
enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da
güncellenmesi söz konusu olabilecektir.
Küresel dengesizlikler karşısında ekonomimizin dayanıklılığını koruması
açısından maliye ve finansal sektör politikalarındaki temkinli duruşun sürdürülmesi
kritik önem taşımaktadır. Orta vadede ise mali disiplini kalıcı hale getirecek ve
tasarruf açığını azaltacak yapısal reformların güçlendirilmesi makroekonomik
istikrarı destekleyecektir. Bu yönde atılacak adımlar aynı zamanda para
politikasının hareket alanını genişletecek ve uzun vadeli kamu borçlanma
faizlerinin düşük düzeylerde kalıcı olmasını sağlayarak toplumsal refaha olumlu
katkıda
bulunacaktır.
Bu
çerçevede,
OVP’nin
gerektirdiği
yapısal
düzenlemelerin hayata geçirilmesi büyük önem taşımaktadır.
Enflasyon Raporu 2013-III
11
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
12
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
2. Uluslararası Ekonomik Gelişmeler
Geçtiğimiz üç aylık dönemde açıklanan veriler, küresel iktisadi faaliyetin
yılın ilk çeyreğinde zayıf seyrettiğine ve bu seyrin yılın ikinci çeyreğinde de
devam ettiğine işaret etmektedir. Söz konusu zayıf seyirde gelişmekte olan
ülkelerin olumsuz büyüme performansı belirleyici olurken, Euro Bölgesi’nde
devam etmekte olan durgunluk ve Çin ekonomisinde gözlenen yavaşlama
küresel büyümeyi aşağı çeken başlıca unsurlar olmuştur. Öte yandan,
gelişmekte olan ülkelerin zayıf büyüme performansına bağlı olarak yılın ilk
çeyreğinde yavaşlama eğilimine girmiş olan gelişmekte olan ülke sermaye
akımları, ikinci çeyrekte de belirgin bir biçimde gerilemiştir. Olumsuz seyreden
küresel büyümeye bağlı olarak emtia fiyatları ise yılın ikinci çeyreğinde azalarak
küresel enflasyon oranlarının düşük seyrine katkı sunmuştur. Ancak, sermaye
çıkışları yaşayan gelişmekte olan ülke para birimlerinin değer kaybetmesine
bağlı olarak enflasyon bekleyişlerinde gözlenebilecek olası
bozulmaların
enflasyon üzerinde yukarı yönlü bir baskı oluşturabileceği değerlendirilmektedir.
Zayıf seyreden küresel iktisadi faaliyete bağlı olarak küresel para politikası
yılın ikinci çeyeğinde gevşek seyretmeye devam etmiştir. Ne var ki, Mayıs ayı
sonunda Amerikan Merkez Bankası’nın (Fed), tahvil alımlarını yakın gelecekte
sınırlandırma ve daha sonra da tamamen sonlandırma yönünde verdiği
sinyaller, geçtiğimiz çeyrek para politikası gelişmelerinde belirleyici olmuştur. Fed
Başkanı Bernanke’nin açıklamalarının akabinde, küresel risk iştahının düştüğü,
gelişmekte olan ülke finansal piyasalarında belirsizliğin ve sermaye akımlarının
oynaklığının belirgin olarak arttığı gözlenmiştir. Söz konusu açıklamalara bağlı
olarak, halihazırda gelişmekte olan ülkelerde görülen
sermaye çıkışlarının
önümüzdeki dönemde de devam etmesi durumunda, bu ülkelerin para
politikalarında muhtemel sıkılaşmalar gözlenebilecektir. Bu durumun, yavaşlama
eğilimine girmiş bulunan gelişmekte olan ülkeler büyümesini daha da aşağı
çekerek, önümüzdeki dönem küresel büyüme görünümü üzerinde belirgin bir
aşağı yönlü risk unsuru oluşturabileceği düşünülmektedir. Özetle, Fed’in
önümüzdeki dönem tahvil alımlarına ilişkin duruşunun, küresel para politikasının
önümüzdeki dönem seyri ve dolayısıyla küresel büyüme görünümü üzerinde
büyük oranda belirleyici olacağı değerlendirilmektedir.
Enflasyon Raporu 2013-III
13
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
2.1. Küresel Büyüme
Küresel iktisadi faaliyet yılın ilk çeyreğinde gerek gelişmiş gerekse
gelişmekte olan ülkelerde aşağı yönlü bir seyir izlemiştir. Özellikle Euro
Bölgesi’nde
süregelen
resesyon
ve
Çin
ekonomisinin
büyüme
hızındaki
yavaşlama küresel iktisadi faaliyetin zayıf seyrinde etkili olmuştur. Türkiye’nin
ihracatı içinde önemli paya sahip ülkelerin büyüme oranları da söz konusu
dönemde gerilemeye devam ederek zayıf görünümünü korumuştur (Grafik 2.1.1
ve Grafik 2.1.2).
Grafik 2.1.1.
Grafik 2.1.2.
Küresel Büyüme Oranları*
Küresel Büyüme Oranları*
(Yüzde Değişim, Yıllık)
(Yüzde Değişim, Yıllık)
Gelişmekte Olan Ülkeler
Gelişmiş Ülkeler
10
10
8
8
6
6
4
4
GSYİH Ağırlıklı Büyüme
İhracat Ağırlıklı Büyüme
6
5
4
2
2
0
0
-2
-2
-4
-4
-6
-6
234123412341234123412341
2008
2009
2010
2011
2012 2013
* Toplulaştırma yapılırken ülkelerin küresel GSYİH içindeki payları
kullanılmıştır.
Kaynak: Bloomberg, TCMB.
4
3
2
2
1
0
0
-1
-2
-2
-3
-4
-4
-6
-5
2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1
2008
2009
2010
2011
2012 2013
* İhracat ağırlıklı endeks oluşturulurken ülkeler Türkiye ihracatı içindeki
payları ile ağırlıklandırılmıştır.
Kaynak: Bloomberg, TCMB.
Büyük ölçüde özel sektör tüketim harcamalarına bağlı olarak yılın ilk
çeyreğinde yüzde 1,8 oranında (yıllıklandırılmış) büyüme kaydeden ABD
ekonomisinin, yılın ikinci çeyreğinde de büyümeye devam edeceği tahmin
edilmektedir. Ancak, 2013 yılının başında uygulamaya konulan daraltıcı maliye
politikası ile Fed’in üçüncü parasal genişleme paketi çerçevesinde uyguladığı
tahvil alımları politikasını sonlandırabileceğine ilişkin açıklamaları neticesinde
Mayıs ayında ortaya çıkan belirsizliğin, söz konusu dönemde iktisadi faaliyet
üzerinde olumsuz bir etki oluşturabileceği ve dolayısıyla büyümenin ilk çeyreğin
altında kalabileceği değerlendirilmektedir. Nitekim, ABD ekonomisine ait PMI
verileri yılın ikinci çeyreğinde ilk çeyreğe göre belirgin bir şekilde gerilemiştir
(Grafik 2.1.3).
Euro Bölgesi’nde yaşanan iktisadi daralma süreci, yılın ilk üç aylık
döneminde de devam etmiş ve bu dönemde GSYİH bir önceki yılın aynı
dönemine göre yüzde 1,1 oranında gerilemiştir. PMI endeksleri ekonomideki
14
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
daralmanın yılın ikinci çeyreğinde de devam edeceğine işaret ederken, işsizlik
oranındaki artışın Nisan ve Mayıs aylarında da devam etmiş olması, söz konusu
yargıyı güçlendirmektedir (Grafik 2.1.4).
Grafik 2.1.3.
Grafik 2.1.4.
ABD PMI Endeksleri
Euro Bölgesi PMI Endeskleri
İmalat Sanayii
32
32
26
20
26
35
35
20
30
30
Kaynak: Markit.
0313
40
0912
40
0312
45
0911
45
0311
50
0910
50
0310
55
0909
55
0309
60
0908
60
0313
0912
38
0312
44
38
0911
44
0311
50
0910
50
0310
56
0909
56
0309
62
0908
62
0308
İmalat Sanayii
Hizmetler
68
0308
Hizmetler
68
Kaynak: Markit.
Gelişmekte olan ekonomiler içerisinde ise Çin, yılın ilk çeyreğinde
kaydetmiş olduğu yüzde 7,7’lik büyümenin ardından yavaşlamaya devam etmiş
ve ikinci çeyrekte yüzde 7,5 oranında büyümüştür. Yatırımlar, söz konusu
büyümeye 5,9 puan ile en büyük katkıyı verirken, tüketimin katkısı sınırlı kalmaya
devam etmiş, dış ticaret ise büyümeyi aşağı çekmiştir. Dolayısıyla, Çin ekonomisi
ikinci çeyrekte de talep kaynaklı bir büyüme görünümü sergilememiştir.
Yavaşlamanın önümüzdeki dönemde de devam edeceğine dair algıların güçlü
olmasına bağlı olarak, 2013 yıl sonu itibarıyla, Çin ekonomisinin, yüzde 7,5’lik
büyüme hedefinin altında kalma olasılığının belirgin olarak artmış olduğu
değerlendirilmektedir. Hedefin altında kalınması durumunda, Çin’in, 15 yıl önce
yaşanmış olan Asya finansal krizinden bu yana ilk kez yıllık büyüme hedefinin
altında kalacak olması dikkat çekicidir.
Yılın ilk üç aylık döneminde, gerek gelişmiş ve gerekse gelişmekte olan
ülkelerin iktisadi faaliyetlerinde gözlenen yavaşlamanın, yılın ikinci çeyreğinde
de devam etmesi beklenmektedir. Özellikle, Fed’in tahvil alımları şeklindeki
genişletici para politikasına ilişkin Mayıs ayında ortaya çıkan belirsizliklere bağlı
olarak, gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışlarının önümüzdeki dönemde
devam etmesi durumunda, söz konusu ülkelerin büyüme görünümü yılın kalan
döneminde daha olumsuz bir seyir sergileyebilecektir. Nitekim, yılın ikinci
çeyreğine ait küresel PMI verileri, küresel iktisadi faaliyetin gerek imalat
sanayiinde gerekse hizmetler sektöründe ilk çeyreğe kıyasla gerilediğine işaret
Enflasyon Raporu 2013-III
15
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
etmektedir (Grafik 2.1.5). Buna ilaveten, 2013 yılına ilişkin Consensus Forecasts
büyüme tahminlerinin Temmuz ayında, bir önceki Enflasyon Raporu dönemine
göre belirgin bir şekilde aşağı yönlü güncellendiği görülmektedir (Tablo 2.1.1).
Buna bağlı olarak, Temmuz ayı büyüme tahminleriyle güncellenen GSYİH ve
ihracat ağırlıklı küresel üretim endeksleri de, bir önceki Enflasyon Raporu
dönemine göre aşağı yönlü güncellenmiştir (Grafik 2.1.6). Sonuç olarak, olumsuz
seyreden küresel büyüme performansının önümüzdeki dönemde de sürerek
Türkiye’nin dış talebini baskılamaya devam edeceği öngörülmektedir.
Grafik 2.1.5.
Grafik 2.1.6.
Markit Küresel PMI Endeksleri
Küresel Üretim Endeksleri*
(2008 Ç2=100)
ER-Nisan (İhracat Ağırlıklı)
ER-Temmuz (İhracat Ağırlıklı)
ER-Nisan (GSYİH Ağırlıklı)
ER-Temmuz (GSYİH Ağırlıklı)
İmalat Sanayi
Hizmetler
65
112
65
60
110
60
112
110
108
108
106
106
55
55
50
50
104
104
45
102
102
100
100
45
40
40
98
98
Gerçekleşen Beklenen 96
0313
0912
0312
0911
0311
0910
94
0310
30
0909
30
0309
96
0908
35
0308
35
1234123412341234123412341234
2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013
94
* İhracat ağırlıklı endeks oluşturulurken ülkeler Türkiye ihracatı içindeki
payları ile ağırlıklandırılmıştır.
Kaynak: Bloomberg, Consensus Forecasts, TCMB.
Kaynak: Markit.
Tablo 2.1.1.
2013 ve 2014 Yılsonlarına İlişkin Büyüme Tahminleri
Consensus Bültenleri
(Ortalama Yüzde Değişim, Yıllık)
Nisan
Temmuz
2013
2014
2013
2014
2,6
3,2
2,4
3,1
-
-
ABD
2,1
2,7
1,8
2,7
Euro Bölgesi
-0,4
0,9
-0,6
0,8
Almanya
0,7
1,7
0,4
1,6
Fransa
-0,1
0,7
-0,3
0,6
İtalya
-1,4
0,5
-1,8
0,4
İspanya
-1,6
0,2
-1,6
0,3
Yunanistan
-4,9
-1,4
-4,8
-1,0
Japonya
1,3
1,3
1,9
1,5
İngiltere
0,7
1,6
1,0
1,7
-
-
Dünya
Gelişmiş Ülkeler
Gelişmekte Olan Ülkeler
6,6
6,7
6,1
6,4
Çin
8,2
8,0
7,5
7,6
Hindistan
6,1
6,8
5,9
6,6
Latin Amerika
3,4
3,8
3,0
3,7
Brezilya
3,1
3,7
2,5
3,2
Doğu Avrupa
2,7
3,6
2,3
3,3
Asya Pasifik
Kaynak: Consensus Forecasts.
16
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
2.2. Emtia Fiyatları
2013 yılının ikinci çeyreğinde emtia genel endeksi, tüm alt kalemlerdeki
düşüşe bağlı olarak, bir önceki çeyreğe göre yüzde 6,4 oranında gerilemiştir. Söz
konusu dönemde enerji fiyatları yüzde 4,7, endüstriyel metal fiyatları yüzde 9,8,
tarım fiyatları yüzde 12, değerli metal fiyatları ise yüzde 23,8 oranında düşüş
kaydetmiştir (Grafik 2.2.1).
Grafik 2.2.1.
Grafik 2.2.2.
S&P Goldman Sachs Emtia Fiyatları Endeksleri*
ABD Ham Petrol Stokları
(Milyon Varil)
Enerji
Değerli Metal
80
80
*Ocak 2009 ortalaması 100 olarak alınmıştır.
Kaynak: Bloomberg.
0713
120
0113
120
0712
160
0112
160
0711
200
0111
200
0710
240
0110
240
0709
280
0109
280
450
450
400
400
350
350
300
300
250
250
1982
1984
1986
1988
1990
1992
1994
1996
1998
2000
2002
2004
2006
2008
2010
2012
Genel
Metal
Tarım
Kaynak: ABD Enerji Bakanlığı.
Yılın ikinci çeyreğinde gerek arz gerekse talep yönlü gelişmeler petrol
fiyatlarının hareketi üzerinde belirleyici olmuştur. Talep açısından bakıldığında,
söz konusu dönemde başta Çin ekonomisindeki yavaşlama olmak üzere küresel
iktisadi faaliyetin zayıf seyrine yönelik göstergeler ve Fed’in önümüzdeki dönem
para politikası seyrine ilişkin yapmış olduğu açıklamalar, petrol fiyatları üzerinde
aşağı yönlü baskı oluşturmaktadır. ABD ham petrol üretimindeki artışa bağlı
olarak stoklarının yüksek seviyelerde seyretmesi de petrol fiyatları açısından
olumlu bir görünüm oluşturmaktadır (Grafik 2.2.2). Bununla birlikte, halen
sürmekte olan ortadoğu kaynaklı politik riskler, petrol arzına yönelik kaygı
oluşturabilecek bir unsur olarak dikkatle izlenmektedir. Özellikle Mısır’da yaşanan
gelişmeler ham petrol taşımacılığına ilişkin bir risk unsuru oluştururken, Libya,
Nijerya ve Irak ham petrol üretiminde yaşanan problemler de piyasadaki diğer
risk unsurları olarak değerlendirilmektedir. Nitekim, ikinci çeyrek boyunca 102
ABD doları civarında hareket eden petrol fiyatları, bu gelişmelerle birlikte,
Temmuz ayı ortası itibarıyla, 109 ABD doları seviyesine çıkmıştır. Tüm bu gelişmeler
neticesinde, önümüzdeki 18 ay için yapılan vadeli sözleşmelerde petrol
Enflasyon Raporu 2013-III
17
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
fiyatlarında bir önceki Enflasyon Raporu dönemine kıyasla, kısa uçta daha
belirgin olmak üzere, yukarı yönlü bir hareket görülmektedir (Grafik 2.2.3).
Grafik 2.2.3.
Grafik 2.2.4.
Ham Petrol (Brent) Fiyatları*
WTI – Brent Fiyat Gelişmeleri
(ABD Doları/Varil)
140
26 Nisan
Gerçekleşen
(ABD Doları/Varil)
26 Temmuz
120
Brent
140
120
Fark (sağ eksen)
WTI
140
30
130
25
120
100
100
20
110
15
100
80
80
60
60
10
90
5
80
* 1-26 Nisan ve 1-10 Temmuz tarihleri arasında vadeli sözleşmelerde
oluşan fiyatların basit ortalamalarıdır.
Kaynak: Bloomberg.
0713
0413
0113
1012
0712
0412
0112
1011
0711
0411
0111
1010
0710
-5
0410
0
60
0110
40
0109
0509
0909
0110
0510
0910
0111
0511
0911
0112
0512
0912
0113
0513
0913
0114
0514
0914
40
70
Kaynak: Bloomberg.
2013 yılı içerisinde giderek azaldığı görülen WTI ile Brent tipi ham petrol
fiyatları arasındaki fark 2011 yılı başından bu yana en düşük seviyesine ulaşmıştır
(Grafik 2.2.4). Söz konusu farkın azalmasında ABD ham petrol üretimindeki artışa
bağlı olarak, Brent tipi ham petrole yönelik talep baskısının hafiflemesi etkili
olmaktadır. Ayrıca, WTI fiyatının oluştuğu yer olan Oklahoma’da daha önce
yeterli petrol boru hattı olmaması sebebiyle oluşan ve WTI fiyatları üzerinde aşağı
yönlü baskı oluşturan arz fazlasının, yeni petrol boru hattı projeleriyle azalıyor
olması da fiyat farkının azalmasında etkili olan bir diğer unsur olarak
değerlendirilmektedir.
2012 yılı yaz aylarında şiddetli kuraklık sebebiyle ciddi artış gösterdikten
sonra düşüş eğilimine giren tarım fiyatları, 2013 yılı ikinci çeyreğinde de düşüş
eğilimini korumuş ve yüzde 12 oranında azalış göstermiştir. Her ne kadar tarım
ürünleri üretimine ve stok seviyelerine ilişkin beklentiler olumlu olsa da,
tarım
fiyatlarının önümüzdeki dönem seyri iklim koşullarına bağlı olarak belirsizliğini
korumakta ve 2013 yılı geneli için gerek aşağı yönlü gerekse yukarı yönlü riskleri
canlı tutmaktadır.
18
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
2.3. Küresel Enflasyon
2013 yılının ikinci çeyreğinde gelişmiş ülkelerde genel ve çekirdek tüketici
enflasyon oranları bir önceki Enflasyon Raporu dönemine göre, sınırlı da olsa,
artış göstermiştir. Buna karşın, zayıf seyreden büyüme performanslarına bağlı
olarak gelişmekte olan ülkelerde genel tüketici enflasyonu yılın ikinci çeyreğinin
başlarında düşme eğilimi sergilemiş ancak, Haziran ayında artarak, geçtiğimiz
Enflasyon Raporu seviyesinin üzerine çıkmıştır. Bununla birlikte, söz konusu ülke
grubunun çekirdek enflasyon oranları yatay seyrederek bir önceki Enflasyon
Raporu seviyesinde gerçekleşmiştir (Grafik 2.3.1 ve Grafik 2.3.2).
Grafik 2.3.1.
Grafik 2.3.2.
Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkeler
Tüketici Fiyat Enflasyonu
Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkeler
Çekirdek Tüketici Fiyat Enflasyonu
(Yıllık, Yüzde)
(Yıllık, Yüzde)
GOÜ
GÜ
GOÜ
GÜ
0
0
1
1
-2
-2
0
0
1209
0609
1208
0608
Kaynak: Bloomberg, TCMB.
6
0613
2
1212
2
0612
2
1211
2
0611
3
1210
3
0610
4
1209
4
0609
4
1208
4
0608
6
0613
6
1212
5
0612
5
1211
8
0611
8
1210
6
0610
10
10
Kaynak: Bloomberg, Datastream, TCMB.
2013 yılının ikinci çeyreğinin sonu itibarıyla, gerek ABD gerekse Euro Bölgesi
enflasyon telafisi, bir önceki Enflasyon Raporu dönemindeki seviyesinin altında
kalmıştır. Euro Bölgesi’ndeki daralmanın önümüzdeki dönemde de devam
edeceği beklentisinin güçlenmesi bölgede telafi oranlarının düşüşünde etkili
olmuştur. Benzer şekilde, gerek büyüme oranlarında yavaşlama beklentisi
gerekse Fed’in son dönem açıklamaları sonrasında para politikasında sıkılaştırma
beklentisi nedeniyle, ABD enflasyon telafisi de yılın ikinci çeyreğinde aşağı yönlü
hareket etmiştir (Grafik 2.3.3).
Enflasyon Raporu 2013-III
19
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 2.3.3.
ABD ve Euro Bölgesi Enflasyon Telafisi
(Yüzde)
Euro Bölgesi
3,5
ABD
3,5
0713
0113
0,0
0712
0,5
0,0
0112
1,0
0,5
0711
1,0
0111
1,5
0710
2,0
1,5
0110
2,0
0709
2,5
0109
3,0
2,5
0708
3,0
Kaynak: Bloomberg.
Küresel enflasyon tahminlerine bakıldığında, aşağı yönlü güncellenen
büyüme tahminlerine paralel olarak, gerek 2013 gerekse 2014 yıl sonuna ilişkin
enflasyon tahminlerinin de, çoğunlukla, aşağı yönlü güncellendiği görülmektedir
(Tablo 2.3.1). Ne var ki, halihazırda enflasyon oranlarında artışın gözlendiği ve
geçtiğimiz çeyrekte de sermaye çıkışının en çok yaşandığı bölge olan Latin
Amerika’ya ilişkin 2013 yıl sonu enflasyon tahmini, genel eğilimin aksine, yukarı
yönlü güncellenmiştir. Buna paralel olarak, gelişmekte olan ülke sermaye
akımlarında gözlenen çıkışın önümüzdeki dönemde de devam etmesi ve
gelişmekte olan ülke para birimlerinde meydana gelen değer kaybının
enflasyon bekleyişlerini kalıcı olarak bozması durumunda, söz konusu ülke
grubuna ait enflasyon oranları üzerinde yukarı yönlü bir baskı oluşabileceği
değerlendirilmektedir. Öte yandan, yılın ikinci çeyreğinde düşüş göstermiş olan
emtia fiyatlarının, zayıf seyreden küresel iktisadi faaliyete paralel olarak,
önümüzdeki dönemde de küresel enflasyon oranları üzerinde bir baskı unsuru
oluşturmayacağı düşünülmektedir.
Tablo 2.3.1.
2013 ve 2014 Yılsonlarına İlişkin Enflasyon Tahminleri (Yıllık Yüzde Değişim)
Nisan
Dünya
Gelişmiş Ülkeler
ABD
Euro Bölgesi
Almanya
Fransa
İtalya
İspanya
Yunanistan
Japonya
İngiltere
Gelişmekte Olan Ülkeler
Asya Pasifik*
Çin
Hindistan
Latin Amerika
Brezilya
Doğu Avrupa
2013
2,8
1,9
1,7
1,7
1,2
1,9
2,0
-0,1
0,1
2,9
3,9
3,2
8,2
6,6
5,7
5,2
2014
3,1
2,1
1,6
2,0
1,6
1,7
1,5
1,3
1,9
2,5
4,0
3,5
7,4
6,5
5,7
5,0
2013
2,6
1,5
1,5
1,6
1,0
1,5
1,7
0,0
2,7
3,6
2,6
8,1
7,0
5,8
4,9
Temmuz
2014
3,0
1,9
1,5
1,9
1,4
1,6
1,4
2,1
2,5
3,8
3,2
7,3
6,7
5,6
4,9
* Japonya hariç tahminleri göstermektedir.
Kaynak: Consensus Forecasts.
20
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
2.4. Finansal Koşullar ve Risk Göstergeleri
2013 yılının ikinci çeyreği, küresel büyümeye ilişkin kaygılar ve Fed’in tahvil
alım programını önümüzdeki dönemde sonlandırılabileceğine ilişkin verdiği
sinyaller nedeniyle belirsizliklerin devam ettiği bir dönem olmuş, küresel risk iştahı
bu dönemde düşüş göstermiştir (Grafik 2.4.1). Öte yandan Bernanke’nin Haziran
ayı sonlarından itibaren para politikasının esnekliğini koruduğunu vurgulamaya
başlaması küresel risk iştahının son dönemde yeniden bir toparlanma eğilimine
girmesini sağlamıştır. Bu gelişmelerin ardından Federal Funds futures sözleşmeleri,
ABD’de uzun süredir sıfıra yakın tutulan politika faizinin artmaya başlayacağı
tarihe ilişkin beklentinin belirgin biçimde daha erkene alındığını ima etmektedir
(Grafik 2.4.2). Buna ek olarak, beklenen artış miktarında da önemli bir yükseliş
gözlenmektedir.
Grafik 2.4.1.
Grafik 2.4.2.
Küresel Risk İştahı Endeksleri
ABD Politika Faizi Futures Oranları
(Yüzde)
Credit Suisse Risk İştahı Endeksi
VIX (sağ eksen, ters çevrilmiş)
6
26 Temmuz 2013
10
4
15
2
20
2013 ER II (26 Nisan)
2,0
2,0
1,8
1,8
1,6
1,6
1,4
1,4
1,2
1,2
0,8
0,6
0,6
0,4
0,4
0,2
0,2
0,0
0,0
-4
35
-6
40
Kaynak: Bloomberg, Credit Suisse.
0713
0113
0712
0112
0711
0111
0710
45
0110
-8
0116
0,8
0715
30
0115
1,0
-2
0714
1,0
0114
25
0713
0
Sözleşme Vadesi
Kaynak: Bloomberg.
ABD’de para politikası beklentilerinin sıkılaşmasına paralel olarak orta ve
uzun vadeli getirilerde de belirgin bir artış gözlenmiştir (Grafik 2.4.3). Öte yandan
ABD para politikası gelişmeleri ve küresel risk iştahındaki dalgalanmalar,
Dünya’da en yaygın kullanılan rezerv para olan ABD dolarının değeri üzerinde
de belirsizlik oluşturmuştur. Bunun neticesinde, gerek gelişmiş ülke para
birimlerinin gerekse de gelişmekte olan ülke para birimleri üzerine yazılan 1 ay
vadeli döviz kuru opsiyonlarının ima ettiği oynaklıklar, yılın ikinci çeyreğinde, bir
önceki
Enflasyon
Raporu
dönemine
göre,
belirgin
biçimde
artmıştır
(Grafik
2.4.4). Öte yandan, Temmuz ayında Fed’in piyasaları sakinleştiren
açıklamaları ima edilen kur oynaklıklarına da yansımıştır.
Enflasyon Raporu 2013-III
21
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 2.4.3.
Grafik 2.4.4.
ABD Getiri Eğrisi
İma Edilen Döviz Kuru Oynaklıkları*
(Yüzde)
(ABD Doları Karşısında, Yüzde)
Değişim
2013 ER II (26 Nisan)
25 Temmuz 2013
15
10
10
5
5
0
0
30 yıl
0713
15
0113
-0,5
20
0712
-0,5
20
0112
0,0
25
0711
0,0
25
0110
0,5
20 yıl
1,0
0,5
7 yıl
1,0
10 yıl
1,5
5 yıl
1,5
4 yıl
2,0
3 yıl
2,5
2,0
2 yıl
2,5
1 yıl
3,0
6 ay
30
Gelişmekte Olan Ülkeler Ortalaması
3,5
3,0
3 ay
30
0111
3,5
Gelişmiş Ülkeler Ortalaması
4,0
0710
4,0
* Gelişmiş ülkeler: Euro bölgesi, Japonya, Birleşik Krallık, Avustralya,
İsviçre ve Kanada. Gelişmekte olan ülkeler: Meksika, Brezilya, G. Kore,
Polonya, Macaristan, Çek Cum. ve G. Afrika.
Kaynak: Bloomberg.
Kaynak: Bloomberg.
Yılın ikinci çeyreğinde, küresel risk iştahı ve büyüme kaynaklı endişeler
gerek gelişmiş gerekse de gelişmekte olan ülke borsalarını olumsuz etkilemiştir.
Öte yandan, bu dönemde yatırımcıların güvenli liman olarak görülen ülkelere
yönelmeleri nedeniyle, başta ABD olmak üzere, gelişmiş ülke hisse senedi
piyasalarındaki düşüşler, gelişmekte olan ülke hisse senedi piyasalarına kıyasla
sınırlı kalmıştır (Grafik 2.4.5). Aynı dönemde, hisse senedi piyasalarındaki
gelişmelere paralel olarak, gelişmekte olan ülke borçlanma senedi getirilerindeki
artış, ABD hazine bonosu getirilerindeki artışın belirgin olarak üzerine çıkmıştır
(Grafik 2.4.6).
Grafik 2.4.5.
Grafik 2.4.6.
Küresel Hisse Senedi Piyasaları
Bölgesel EMBI+ Gelişmeleri*
(ABD Doları Bazında, 2007=100)
(5 Yıl Vadeli)
Genel
Avrupa
MSCI - Gelişmekte Olan Ülkeler
Kaynak: Bloomberg.
200
200
100
100
0713
300
0113
300
0712
60
400
0112
60
400
0711
70
500
0111
70
0713
80
0113
80
0712
90
0112
90
0711
100
0111
100
0710
110
0110
110
500
0710
120
0110
MSCI - Gelişmiş Ülkeler
120
Asya
Latin Amerika
* EMBI+ endeksleri ülkelerin ABD doları cinsi tahvil ve bonolarının ABD
hazine tahvil ve bonoları ile arasındaki getiri farkı şeklinde
tanımlanmaktadır.
Kaynak: Bloomberg.
Son dönemde, gelişmekte olan ülkelere benzer bir şekilde, Euro
Bölgesi’ndeki sorunlu ülkelere ait borçlanma senedi getirileri de güvenli liman
22
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
olarak algılanan Almanya’nın devlet tahvili getirilerine kıyasla yükselmiştir
(Grafik 2.4.7). Öte yandan, para piyasalarında likidite koşullarının ve karşı taraf
riskinin bir ölçütü olarak kabul edilen LIBOR-gecelik endeks takası (OIS) farkları
yılın ikinci çeyreğinde gerek ABD gerekse de Euro Bölgesi için belirgin bir değişim
göstermemiştir (Grafik 2.4.8).
Grafik 2.4.7.
Grafik 2.4.8.
GIIPS Ülkeleri Getiri Farkı *
LIBOR-Gecelik Endeks Takası (OIS) Farkları
(10 Yıl Vadeli, Almanya Devlet Tahvillerine Kıyasla, Yüzde)
Yunanistan(sol eksen)
Portekiz
60
20
İrlanda
İspanya
İtalya
17
50
(3 Ay Vadeli, Puan)
ABD Doları
Euro
1,0
1,0
0,8
0,8
0,6
0,6
0,4
0,4
0,2
0,2
0,0
0,0
14
40
11
30
8
20
*GIIPS Ülkeleri: Yunanistan, İrlanda, İtalya, Portekiz, İspanya.
Kaynak: Bloomberg.
0713
0113
0712
0112
0711
0111
0110
0713
0113
0712
0112
0711
-1
0111
0
0710
2
0110
10
0710
5
Kaynak: Bloomberg.
Avrupa Merkez Bankası (ECB)’nın 2013 Temmuz ayına ilişkin kredi eğilim
anketine
göre,
Euro
Bölgesi’nde
bankacılık
sektörü
kredi
koşullarındaki
sıkılaştırma yılın ilk çeyreğine kıyasla bir miktar azalmış olsa da, kredi talebi
daralmaya devam etmiştir (Grafik 2.4.9). Fed’in yayımladığı son kredi eğilim
anketi ise, ABD’de kredi koşullarındaki gevşemenin yılın ilk çeyreğinde de devam
ettiğini, kredi talebinin ise gerek büyük ve orta ölçekli gerekse küçük ölçekli
firmalar için arttığını göstermektedir (Grafik 2.4.10).
Grafik 2.4.9.
Grafik 2.4.10.
Euro Bölgesi Kredi Eğilim Anketi*
ABD Kredi Eğilim Anketi*
(Yüzde)
(Yüzde)
Kredi koşulları, büyük firma
Kredi koşulları, küçük/orta firma
Talep, büyük firma
Talep, küçük/orta firma
Kredi koşulları, büyük/orta firma
Kredi koşulları, küçük firma
Talep, büyük/orta firma
Talep küçük firma
100
100
75
75
75
75
50
50
50
50
25
25
25
25
0
0
0
0
100
100
*Kredi koşullarında
etmektedir.
Kaynak: ECB.
yukarı
yönlü
Enflasyon Raporu 2013-III
hareketler
sıkılaşmaya
2013
2012
2011
2010
2009
2008
2007
2006
2005
2003
2004
-75
2013
-75
2012
-75
2011
-75
2010
-50
2009
-50
2008
-50
2007
-50
2006
-25
2005
-25
2004
-25
2003
-25
işaret
Kaynak: Fed.
23
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
2.5. Sermaye Akımları
2013 yılının ilk çeyreğinde yavaşlama eğilimine giren gelişmekte olan ülke
sermaye
akımları,
yılın
ikinci
çeyreğinde
belirgin
biçimde
gerilemiştir
(Grafik 2.5.1). Japonya Merkez Bankası’nın Nisan ayında açıkladığı yeni miktarsal
genişleme politikasının gelişmekte olan ülkelere yönelen sermaye akımları
üzerindeki etkisi sınırlı kalmış; öte yandan, Bernanke’nin Mayıs ve Haziran
aylarında yaptığı açıklamalar ile 2013 yılı bitmeden Fed’in varlık alımlarını
azaltmaya başlayacağına ve 2014 yılı ortasında miktarsal genişleme politikasının
tamamen sonlandırılacağına dair verdiği sinyaller, gelişmekte olan ülkelerden
sermaye çıkışlarını tetiklemiştir. Nisan ve Mayıs aylarında sabit getirili menkul
kıymet piyasalarına fon girişleri önceki çeyreğe kıyasla azalarak da olsa devam
ederken, hisse senedi piyasalarından çıkışlar gözlenmiştir (Grafik 2.5.2). Haziran
ayında ise küresel likiditenin azalacağına dair endişelerle bozulan risk iştahına
paralel olarak gerek hisse senedi, gerekse borçlanma senedi piyasalarından sert
çıkışlar görülmüştür. Sonuç itibarıyla, yılın ikinci çeyreği, sermaye akımlarının
oynaklığının belirgin biçimde arttığı bir dönem olmuştur.
Grafik 2.5.1.
Grafik 2.5.2.
Gelişmekte Olan Ülkeler Yıllık Fon Akımları
Gelişmekte Olan Ülkeler Aylık Fon Akımları
(Birikimli, Milyar ABD Doları)
(Milyar ABD Doları)
Hisse Senedi Fonları
Borçlanma Senedi Fonları
VIX Endeksi (sağ eksen, ters çevrilmiş)
Borçlanma Senedi Fonları
Hisse Senedi Fonları
100
100
40
80
80
30
60
60
20
40
40
20
20
20
30
10
0
40
-10
60
-30
Kaynak: EPFR, Bloomberg.
0113
0712
0112
0711
0111
0710
0110
70
0709
-40
0108
0113
0712
0112
0711
0111
0710
0110
0709
-40
0109
-40
0708
-20
0108
-20
50
-20
0109
0
0708
0
10
Kaynak: EPFR, Bloomberg.
Çeyreklik bazda incelendiğinde, yılın ikinci çeyreğinde önceki çeyrekteki
sermaye
girişlerinin
yarısından
daha
fazla
bir
bölümünün
geri
alındığı
anlaşılmaktadır (Tablo 2.5.1). Portföy dağılımı bazında çıkışların büyük çoğunluğu
hisse senedi piyasalarından olurken, bölgesel dağılıma bakıldığında, Latin
Amerika ülkelerinin fon çıkışlarından aldığı payın geçen çeyreğe kıyasla göreli
olarak daha fazla olduğu görülmektedir.
24
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Tablo 2.5.1.
Gelişmekte Olan Ülkelere Yönelen Fon Akımlarının Kompozisyonu
(Çeyreklik, Milyar ABD Doları)
Portföy Dağılımı
Toplam
2012
2013
1.Çeyrek
2.Çeyrek
3.Çeyrek
4.Çeyrek
1.Çeyrek
2.Çeyrek
32,4
-3,5
19,2
42,8
42,9
-24,5
Bölgesel Dağılım
Hisse Senedi
Fonları
Borçlanma
Senedi Fonları
Yükselen
Asya
Yükselen
Avrupa
Latin
Amerika
Orta Doğu
ve Afrika
21,2
-7,8
7,0
27,9
27,8
-21,4
11, 2
4,3
12,1
14,9
15,1
-3,0
14,7
-4,0
6,2
24,0
24,5
-12,9
5,7
0,0
4,5
6,3
6,2
-3,8
9,3
0,2
6,8
9,9
9,2
-6,7
2,7
0,3
1,7
2,7
3,0
-1,0
Kaynak: EPFR.
Önümüzdeki dönemde, gelişmekte olan ülkelere yönelen sermaye
akımlarını belirleyen iten ve çeken faktörlere ilişkin aşağı yönlü risklerin geçen
Enflasyon Raporu dönemine kıyasla arttığı değerlendirilmektedir. Küresel
likiditenin azalma ihtimalinin yükselmiş olması yanında, uluslararası yatırımcıların
riskten kaçınma eğiliminde artış görülmesi sermaye akımlarını azaltabilecek
unsurlar olarak görülmektedir. Buna ek olarak, ABD’de ekonomik toparlanma
sinyalleri görülürken, gelişmekte olan ülkelerin beklenenden daha zayıf büyüme
görünümü sergiliyor olmasının, önümüzdeki dönemde sermaye akımlarındaki
düşüş eğiliminin devam etmesine neden olabileceği düşünülmektedir. Bu
çerçevede, gerek sermaye akımlarındaki olası zayıf seyre ve gerekse oynaklık
artışına bağlı olarak, gelişmekte olan ülkelerde finansal istikrara yönelik risklerin
önümüzdeki dönemde canlı kalmaya devam edeceği düşünülmektedir.
2.6. Küresel Para Politikası Gelişmeleri
2013 yılı ikinci çeyreğinde politika faizleri gelişmiş ülkelerde düşüş yönünde
hareket ederken, gelişmekte olan ülkelerde daha karmaşık bir yapı gözlenmiştir.
İlk çeyrekte politika faizlerini sabit tutan bir çok gelişmiş ülke merkez bankası,
özellikle küresel büyümeye dair bekleyişlerin kötüleşmesiyle birlikte, politika
faizlerini indirme kararı almıştır. Bu bağlamda, başta ECB olmak üzere İsrail,
Güney Kore ve Avustralya merkez bankaları yılın ikinci çeyeğinde politika
faizlerinde indirime gitmiştir (Grafik 2.6.1). Gelişmekte olan ülkeler tarafında ise,
2012 yılında ve 2013 yılının ilk çeyreğinde en hızlı faiz indiren merkez
bankalarından olan Macaristan ve Polonya, yılın ikinci çeyreğinde de faiz
indirmeye (Nisan-Temmuz döneminde 75’er baz puan) devam etmiştir, Brezilya
ve Endonezya merkez bankaları ise, enflasyonist kaygılar ve Bernanke’nin
açıklamasını takiben finansal piyasalarında meydana gelen oynaklık karşısında
politika faizlerini, sırasıyla, 125 baz puan ve 75 baz puan artırmışlardır
(Grafik 2.6.2).
Enflasyon Raporu 2013-III
25
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 2.6.1.
Grafik 2.6.2.
Gelişmiş Ülkelerin Politika Faiz Oranlarındaki
Değişimler: Ocak 2012 - Temmuz 2013*(Baz Puan)*
Gelişmekte Olan Ülkelerin Politika Faiz Oranlarındaki
Değişimler: Ocak 2012 - Temmuz 2013*(Baz Puan)
Kaynak: Bloomberg, TCMB hesaplamaları.
* 12 Temmuz 2013 itibarıyla.
500
300
100
100
-100
-100
-300
-300
-500
-500
Romanya
300
Türkiye
-180
2012
Güney Afrika
-180
May'13
2013 Ç1
Rusya
-130
Haz'13
Nis'13
Macaristan
-130
Tem'13
Endonezya
-80
Çek Cum.
-80
Euro Bölgesi
-30
Norveç
-30
Kanada
20
Avustralya
20
Güney Kore
70
İsveç
120
70
İsrail
120
500
Polonya
170
Kolombiya
2013 Ç1
Peru
May'13
2012
Tayland
Haz'13
Nis'13
Şili
Tem'13
Brezilya
170
Kaynak: Bloomberg, TCMB hesaplamaları.
* 12 Temmuz 2013 itibarıyla.
Politika faizlerindeki bu hareketliliğe karşın, son dönemde para politikası
açısından en önemli gelişme Fed’in tahvil alımlarını yakın gelecekte sınırlandırma
ve daha sonra da tamamen durdurma yönünde verdiği sinyaller olmuştur. İlk
olarak, 3 Mayıs’ta istihdam verilerinin olumlu gelmesiyle birlikte piyasalarda
sıkılaştırmanın başlayacağına dair bir algı oluşmuş ve uzun dönemli faizlerde artış
gözlenmiştir (Grafik 2.6.3). Bunu takiben, Bernanke, 22 Mayıs’ta yaptığı
konuşmada, istihdam piyasasındaki görece olumlu seyre bağlı olarak, tahvil
alımlarının azaltılabileceğini söylemiş; bu gelişme ABD’de uzun süredir sıfıra yakın
tutulan politika faizinin artmaya başlayacağı tarihe ilişkin beklentinin erkene
alınmasına ve beklenen artış miktarının da yükselmesine yol açmıştır (Grafik
2.4.2). Ayrıca, söz konusu açıklamanın ardından, ABD de dahil olmak üzere
küresel anlamda piyasa faizleri önemli oranda artmış ve özellikle gelişmekte olan
ülke para birimleri, sermaye çıkışlarına bağlı olarak, değer kaybetmiştir. 19
Haziran tarihinde gerçekleşen Para Politikası Kurulu toplantısı sonrası yapılan
açıklamalar da bu durumu doğrular nitelikte olmuş, Fed, daha önce açıklandığı
gibi işsizlik oranı kalıcı olarak yüzde 6,5’in altına ininceye kadar politika faizinin
düşük seviyelerinin korunacağını, ancak tahvil alımlarının yıl sonuna doğru
azaltılarak, 2014 yılı ortalarında işsizlik oranı yüzde 7 civarına gerilediğinde
tamamen durdurulabileceğini belirtmiştir.
26
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 2.6.3.
ABD 10 yıl Vadeli Hazine Tahvili Getirisi (Yüzde)
Toplantı tutanaklarının
açıklanması ve Bernanke'nin
konuşması 11 Temmuz
3,0
2,8
Para Politikası Kurulu
Toplantısı 19 Haziran
2,6
3,0
2,8
Bernanke'nin konuşması
22 Mayıs
2,6
2,4
2,2
2,4
İstihdam verilerinin
açıklanması 3 Mayıs
2,2
2,0
1,8
1,8
1,6
1,6
1,4
1,4
02.07.2012
16.07.2012
30.07.2012
13.08.2012
27.08.2012
10.09.2012
24.09.2012
08.10.2012
22.10.2012
05.11.2012
19.11.2012
03.12.2012
17.12.2012
31.12.2012
14.01.2013
28.01.2013
11.02.2013
25.02.2013
11.03.2013
25.03.2013
08.04.2013
22.04.2013
06.05.2013
20.05.2013
03.06.2013
17.06.2013
01.07.2013
15.07.2013
2,0
Kaynak: Bloomberg.
Söz konusu açıklamalar sonrasında ABD’de 10 yıllık hazine tahvilinin getirisi
ilk çeyrek sonunda bulunduğu yüzde 1,93 seviyesinden, ikinci çeyrek sonunda
yüzde 2,52’ye yükselmiştir. Bloomberg’in Temmuz ayı anketine göre, uzun
dönemli faizlerdeki artış beklentisinin Haziran ayındaki ankete oranla yükselmiş
olması, Fed’in 19 Haziran tarihindeki açıklamalarının likiditenin daralacağı
yönündeki beklentileri pekiştirdiğine işaret etmektedir. Bununla birlikte, Bernanke,
toplantı tutanaklarının açıklanmasının ardından, 11 Temmuz’da katıldığı bir
konferansta,
halihazırda
işsizlik
oranının
istihdam
piyasasındaki
durumu
olduğundan daha iyi gösterdiğini ve önümüzdeki dönemde büyüme ve
istihdamı destekleyici gevşek bir para politikasının gerekliliğini koruduğunu
vurgulayarak, piyasalara, verilen tepki ve yaşanan paniğin aşırı olduğu mesajını
vermiştir.
Grafik 2.6.4.
Grafik 2.6.5.
Gelişmiş Ülkeler, Ortalama Faiz-Beklenti
Politika Faizi
Beklenti Nisan
Beklenti Temmuz
0,85
0,80
Enflasyon Hedeflemesi Yapan Gelişmekte Olan
Ülkeler, Ortalama Faiz-Beklenti
Politika Faizi
Beklenti Nisan
Beklenti Temmuz
0,85
6,75
0,80
6,50
6,50
6,25
6,25
6,00
6,00
5,75
5,75
5,50
5,50
0,75
0,75
0,70
0,70
0,65
0,65
0,60
0,60
6,75
0,55
0,55
0,50
0,50
5,25
5,25
0,45
0,45
5,00
5,00
0,40
0,40
4,75
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2
2011
2012
Kaynak: Bloomberg, TCMB hesaplamaları.
Enflasyon Raporu 2013-III
2013
2014
4,75
1
2
3
2011
4
1
2
3
4
1
2012
2
3
2013
4
1
2
2014
Kaynak: Bloomberg, TCMB hesaplamaları.
27
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
2013 yılı ikinci çeyreği itibarıyla gelişmiş ülkelerde ortalama politika faizinin
Nisan ayında öngörülenden daha fazla gerileyerek yüzde 0,45 olarak
gerçekleştiği görülmektedir (Grafik 2.6.4). Gelişmekte olan ülkelerde ise yaklaşık
2 baz puanlık bir yükselişle yüzde 4,92 olan ortalama politika faizi, Nisan ayı
beklentileriyle uyumlu bir seviyede gerçekleşmiştir (Grafik 2.6.5). Ortalama
politika faizlerinde önümüzdeki bir yıllık döneme ilişkin bekleyişler ise gelişmekte
olan
ülkeler
için
bir
önceki
Enflasyon
Raporu
dönemine
göre
pek
farklılaşmazken, gelişmiş ülkelerde ise aşağı yönlü güncellenmiştir. Söz konusu
aşağı yönlü güncellemede, ECB’nin tekrar 25 baz puanlık bir faiz indirimine gitme
beklentisinin belirleyici olduğu düşünülmektedir. Her ne kadar ortalama politika
faizlerine ilişkin bekleyişler gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülkeler için
halihazırda belirgin bir sıkılaştırmaya işaret etmiyor olsa da, Bernanke’nin
açıklamalarına bağlı olarak son dönemde gözlenen gelişmekte olan ülke
sermaye çıkışlarının artarak devam etmesi durumunda, söz konusu ülke
grubunun para politikasını sıkılaştırabileceği değerlendirilmektedir.
28
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
3. Enflasyon Gelişmeleri
3.1. Enflasyon
2013 yılının ikinci çeyreğinde yıllık tüketici enflasyonu bir önceki çeyreğe
kıyasla 1 puan artarak yüzde 8,30 oranına yükselmiştir. Bu gelişmede işlenmemiş
gıda grubunun Haziran ayındaki seyri temel belirleyici olmuştur. Bu dönemde
temel mal grubu yıllık enflasyonunda azalış eğilimi sürmüş, hizmet enflasyonunda
ise artış gözlenmiştir. İktisadi faaliyetteki toparlanmanın sınırlı olması enflasyon
görünümüne olumlu katkı sunmaya devam etmiş, aynı dönemde maliyet yönlü
baskıların da zayıf seyri ile temel enflasyon göstergeleri ılımlı bir görünüm
sergilemiştir. Ancak enflasyon, işlenmemiş gıda fiyatlarının yılın ilk çeyreğinin
ardından ikinci çeyrekte de öngörülenin üzerinde artması sonucunda Nisan
Enflasyon Raporu’nda sunulan patikanın üzerinde gerçekleşmiştir.
Alt gruplar detayında bakıldığında yılın ikinci çeyreğinde gıda ve hizmet
gruplarında çeyreklik fiyat değişim oranları geçmiş yıl ortalamalarına kıyasla
daha yüksek gerçekleşirken başta enerji grubu olmak üzere diğer alt grup
enflasyonlarında daha olumlu bir seyir gözlenmiştir (Grafik 3.1.1). Tüketici
enflasyonunun seyrinde yıllık enflasyonu bu dönemde 12,6 puan yükselen
işlenmemiş gıda grubu fiyatları belirleyici olmuştur. Grubun enflasyona yaptığı
katkı 2012 yılı sonuna kıyasla 2,3 puan artmıştır (Grafik 3.1.2). Hizmet
enflasyonunda ise bu çeyrekte bir miktar artış gözlenmiş, grubun enflasyona
yaptığı katkı yaklaşık 0,2 puan yükselmiştir. Diğer taraftan, enerji ve temel mal
fiyatlarındaki olumlu seyir bu çeyrekte de sürmüştür.
Sonuç olarak yılın ikinci çeyreğinde uluslararası emtia fiyatlarının ılımlı seyri
ile ekonomik faaliyetteki sınırlı toparlanma enflasyonun seyrine olumlu katkı
sunarken, yıllık tüketici enflasyonu temelde işlenmemiş gıda grubu fiyatları
kaynaklı yükselmiştir. Yaklaşık yüzde 20 seviyesine yükselen işlenmemiş gıda yıllık
enflasyonunda yılın kalan döneminde beklenen düzeltmenin miktarı tüketici
enflasyonunun yıl sonundaki seviyesini de belirleyecektir. Diğer taraftan, mevcut
dönemde Türk lirasında gözlenen değer kaybının enflasyon üzerindeki olumsuz
yansımalarının başta enerji ve dayanıklı tüketim malları olmak üzere üçüncü
çeyrekten
itibaren
gözlenmeye
başlayacağı
tahmin
edilmektedir.
Bu
çerçevede, temel mal ve çekirdek enflasyon göstergelerinde gözlenen ılımlı
seyirde bir miktar bozulma görülebilecektir.
Enflasyon Raporu 2013-III
29
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 3.1.1.
Grafik 3.1.2.
Gruplar İtibarıyla TÜFE
Yıllık Tüketici Enflasyonuna Katkı
(İkinci Çeyrek Yüzde Değişim)
2007-2012 Ortalaması
Temel Mallar**
Tütün ve Altın*
2013
8
14
12
Hizmetler
Gıda ve Enerji***
12
12
6
10
10
8
8
6
6
4
4
2
2
10
4
8
2
6
0
4
2
-2
0
-4
-2
-6
-4
Gıda
Enerji Tütün ve Temel Hizmet
Altın* Mallar**
TÜFE
0
0
I II III IV I II III IV I II III IV I II III IV I II III IV I II
2008
2009
2010
2011
2012
2013
* Tütün ve Altın: Alkollü içecekler ve tütün ürünleri ile altın.
** Temel Mallar: Gıda, enerji, alkollü içecekler ve tütün ile altın dışında kalan mallar.
*** Gıda ve Enerji: Gıda ve alkolsüz içecekler ile enerji.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
Mevsimsel etkilerden arındırılmış işlenmemiş gıda fiyatları ilk çeyreğin
ardından ikinci çeyrekte de yükselmiştir (Grafik 3.1.3). Böylelikle geçen yıl sonuna
kıyasla grup fiyatlarında gözlenen yukarı yönlü hareket devam etmiştir.
İşlenmemiş gıda fiyatlarındaki hareketin temel unsuru, Haziran ayında yıllık
enflasyonu yüzde 37,91’e ulaşan taze meyve-sebze fiyatları olmuştur. Nitekim bu
dönemde taze meyve-sebzenin göreli fiyatı da önemli bir oranda yükselmiştir
(Grafik
3.1.4).
2012
yılının
son
çeyreğinden
itibaren
gerilemekte
olan
mevsimsellikten arındırılmış tarım fiyatlarının ikinci çeyrekte belirgin olarak
artması, işlenmemiş gıda fiyatlarındaki eğilimin üretici fiyatlarına paralel
olduğuna işaret etmiştir. Buna karşın, geçen yılın aynı döneminden gelen baz
etkisi ve endekse bu dönemde dahil edilen bazı ürünlerin fiyatlarındaki
hareketler işlenmemiş gıdada yıllık enflasyonun oynaklığını belirgin bir şekilde
artırmaktadır. Bu oynaklık da tüketici enflasyonunun seyrinde ciddi bir belirsizlik
yaratmaktadır. Taze meyve-sebze dışındaki işlenmemiş gıda grubunda da yıllık
enflasyon ilk çeyreğe kıyasla yükselirken ikinci çeyrek itibarıyla yıllık işlenmemiş
gıda enflasyonu yüzde 19,39 olmuştur. Geçen yıldan gelen baz etkileri göz
önüne alındığında, işlenmemiş gıda enflasyonunun yılın üçüncü çeyreğinde
gerilemesi, son çeyrekte ise yükselmesi beklenmektedir.
30
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 3.1.3.
Grafik 3.1.4.
İşlenmemiş Gıda Fiyatları
Taze Meyve-Sebze ve Tüketici Fiyatları
(Mevsimsellikten Arındırılmış, Yıllıklandırılmış 3 Aylık Ortalama
Yüzde Değişim)
(Mevsimsellikten Arındırılmış Fiyat Endeksi, 2003=100)
Taze Meyve-Sebze Fiyatları
100
80
100
260
80
240
240
220
220
200
200
180
180
160
160
140
140
120
120
60
60
40
40
20
Tüketici Fiyatları
260
20
0
0
Kaynak: TÜİK, TCMB.
0605
1205
0606
1206
0607
1207
0608
1208
0609
1209
0610
1210
0611
1211
0612
1212
0613
0613
0213
1012
0612
0212
1011
0611
80
0211
80
1010
-60
0610
-60
0210
100
1009
100
0609
-40
0209
-40
1008
-20
0608
-20
Kaynak: TÜİK, TCMB.
2013 yılının ikinci çeyreği, işlenmiş gıda fiyatlarında yüzde 0,99’luk artış ile
son iki yıllık dönemdeki en düşük çeyreklik artışa sahne olmuştur. Bu çerçevede
yıllık işlenmiş gıda enflasyonu beklentiler dahilinde azalış eğilimini sürdürmüş ve
Haziran ayı itibarıyla yüzde 8,11 olmuştur (Grafik 3.1.5). 2013 yılının ilk yarısındaki
gelişmeler değerlendirildiğinde, işlenmiş gıda ürünlerinde belirgin bir ayrışma
göze çarpmaktadır. Yurt içi buğday fiyatlarında geçen yılın ikinci yarısından
itibaren gözlenen seyre paralel olarak ekmek ve tahıllar grubundaki artış eğilimi
yılın ilk yarısında da korunmuş ve bu grupta yıllık enflasyon yüzde 11,75’e
yükselmiştir. Öte yandan, ekmek ve tahıllar dışı işlenmiş gıda grubunda ise
fiyatlar yılın ilk yarısında büyük ölçüde yatay seyretmiş ve ilk altı ayda birikimli
fiyat artışı yüzde 0,90 olmuştur (Grafik 3.1.6). Bu gelişmeye istinaden, bu alt
grupta yıllık enflasyon ikinci çeyrekte de istikrarlı olarak gerilemiştir. Böylelikle,
ikinci çeyrek itibarıyla yıllık işlenmiş gıda enflasyonu öngörüler dahilinde
gerçekleşmiştir. Önümüzde dönemde ise yurt içi buğday fiyatlarındaki artışın
sona ermiş olmasıyla ekmek ve tahıllar grubunda yıllık enflasyonun azalışa
geçmesi, buna karşılık Türk lirasındaki değer kaybının etkisiyle diğer işlenmemiş
gıda ürünlerinde yıllık enflasyonun bir miktar yükselmesi beklenmektedir.
Enflasyon Raporu 2013-III
31
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 3.1.5.
Grafik 3.1.6.
Gıda Fiyatları
İşlenmiş Gıda Fiyatları
(Yıllık Yüzde Değişim)
(Endeks, 2003=100)
İşlenmiş Gıda
İşlenmemiş Gıda
35
35
30
30
25
25
20
20
Ekmek ve Tahıllar
Ekmek Tahıllar dışı İşlenmiş Gıda
250
250
230
230
210
210
190
-10
110
110
0609
0909
1209
0310
0610
0910
1210
0311
0611
0911
1211
0312
0612
0912
1212
0313
0613
Kaynak: TÜİK, TCMB.
0613
-10
1212
130
-5
0612
130
-5
1211
150
0611
150
0
1210
5
0
0610
5
1209
170
0609
170
1208
10
0608
10
1207
15
0607
15
190
Kaynak: TÜİK, TCMB.
Özetle, 2012 yılında yüzde 3,90 olarak gerçekleşen gıda enflasyonu, 2013
yılının ilk yarısında işlenmemiş gıda fiyatlarındaki seyre paralel olarak yükselmiştir.
Haziran ayı itibarıyla yüzde 12,88 olan gıda enflasyonu Nisan Enflasyon
Raporu’nda öngörülen seviyenin üzerinde gerçekleşmiştir.
Tablo 3.1.1.
Mal ve Hizmet Grubu Fiyatları
(Üç Aylık ve Yıllık Yüzde Değişim)
II
2012
III
IV
Yıllık
I
II
0,39
1,36
2,74
6,16
2,63
1,33
1. Mallar
-0,19
1,12
3,25
5,82
2,95
0,90
Enerji
-0,57
3,70
5,02
13,79
0,86
-0,92
TÜFE
Gıda ve Alkolsüz İçecekler
İşlenmemiş Gıda
İşlenmiş Gıda
Enerji ve Gıda Dışı Mallar
Temel Mallar
Dayanıklı Mallar (Altın Hariç)
Alkollü İçecek, Tütün ve Altın
2. Hizmetler
2013
-5,85
4,01
3,12
3,90
7,06
-1,69
-14,76
7,01
2,82
-2,78
13,87
-4,70
1,55
1,92
3,35
9,37
1,63
0,99
4,78
-2,24
2,50
3,78
0,92
3,65
5,88
-2,93
3,03
4,49
-1,52
4,86
-0,05
-0,69
-0,48
0,17
2,54
0,05
-0,17
1,03
0,04
0,57
12,41
-1,35
1,96
2,00
1,38
7,09
1,78
2,50
Kira
1,27
1,59
1,61
5,46
1,25
1,59
Lokanta ve Oteller
2,62
2,66
1,74
9,31
2,07
2,18
Ulaştırma
1,79
3,21
0,81
8,16
1,88
2,34
Haberleşme
2,07
1,79
3,00
7,08
0,40
1,28
Diğer Hizmetler*
2,00
1,27
0,41
6,04
2,58
4,02
* Kira, lokanta ve oteller, ulaştırma ile haberleşme hizmetleri dışında kalan hizmetler.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
Enerji fiyatları yılın ikinci çeyreğinde yüzde 0,92 oranında azalmıştır (Tablo
3.1.1). Bu azalışta Nisan ayında belirgin oranda düşen uluslararası petrol fiyatları
paralelinde bu çeyrekte yüzde 2,30 oranında gerileyen yurt içi akaryakıt fiyatları
etkili olmuştur. Bunun yanında, katı yakıtlar ve tüp gaz fiyatlarında bu dönemde
gözlenen belirgin gerileme ile konut grubu enerji fiyatlarında da düşüş
32
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
kaydedilmiştir (Grafik 3.1.7). Sonuç olarak, enerji grubu yıllık enflasyonu yılın ikinci
çeyreğinde 0,39 puan düşerek yüzde 8,83 olmuştur. Yılın kalan döneminde ek bir
vergi ve kamu fiyat ayarlaması yapılmayacağı varsayımı altında ve geçen yılın
ikinci yarısındaki baz etkisi göz önünde bulundurulduğunda enerji grubu yıllık
enflasyonunun yıl sonunda tarihsel olarak oldukça düşük bir seviyede
gerçekleşmesi öngörülmektedir. Ancak, son dönemde hem Türk lirasında
yaşanan değer kaybı hem de uluslararası petrol fiyatlarında gözlenen artışın
yansımaları söz konusu olumlu gidişatı sınırlayabilecektir.
Grafik 3.1.7.
Grafik 3.1.8.
Enerji Grubu Fiyatları
Temel Mal ve Hizmet Grubu Fiyatları
(Endeks, 2003=100)
(Yıllık Yüzde Değişim)
Konut Grubu*
Akaryakıt
270
Enerji (genel)
260
250
Hizmet
14
14
260
12
12
10
10
8
8
6
6
4
4
2
2
250
240
Temel Mallar
270
240
*Konut grubunda yer alan enerji kalemleri elektrik, su, doğalgaz, tüp gaz
ve katı yakıtlardır.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
0908
1208
0309
0609
0909
1209
0310
0610
0910
1210
0311
0611
0911
1211
0312
0612
0912
1212
0313
0613
-2
0613
-2
0313
200
1212
200
0912
0
0612
0
0312
210
1211
210
0911
220
0611
220
0311
230
1210
230
Kaynak: TÜİK, TCMB.
Temel mal grubu yıllık enflasyonundaki düşüş eğilimi yılın ikinci çeyreğinde
sürmüş ve enflasyon yüzde 3,28 seviyesine gerilemiştir (Grafik 3.1.8). Bu
dönemde, grup fiyatlarının mevsimsellikten arındırılmış artış eğilimi de önceki
çeyreğe kıyasla düşmüştür (Grafik 3.1.9). Dayanıklı tüketim malları fiyatlarının
yatay seyrettiği yılın ikinci çeyreğinde, yıllık enflasyon sınırlı bir oranda artarak
yüzde 1,39’a yükselmiştir (Grafik 3.1.10). Alt gruplar bazında, bu yükselişte
otomobil fiyatlarının belirleyici olduğu görülmektedir (Tablo 3.1.2). Dayanıklı
tüketim malları dışındaki temel mal gruplarında yıllık enflasyon yavaşlama
eğilimindedir. Yılın ikinci çeyreğinde, giyim grubu fiyatlarının mevsimsellikten
arındırılmış artış eğilimi yavaşlamış ve grup yıllık enflasyonu yüzde 5,24’e
gerilemiştir. Bu grupta 2011 yılında tekstil ve hazır giyim ithalatında alınan koruma
önlemleri kapsamında yapılan gümrük vergisi artışlarının enflasyon üzerindeki
etkilerinin azaldığı gözlenmektedir. Giyim ve dayanıklı dışı temel mallar
grubunda ise yıllık enflasyonda 2012 yılının ikinci yarısında başlayan azalış eğilimi,
bu yılın ikinci çeyreğinde de sürmüştür (Grafik 3.1.10). Son dönemde Türk
lirasında kaydedilen değer kaybının ikinci çeyrek sonu itibarıyla temel mal
Enflasyon Raporu 2013-III
33
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
fiyatlarına yansımadığı gözlenmektedir. Ancak, özellikle giyim dışı temel
mallarda döviz kuru geçişkenliğinin görece yüksek olması nedeniyle önümüzdeki
dönemde grup enflasyonunda bir miktar yükseliş olacağı öngörülmektedir.
Grafik 3.1.9.
Grafik 3.1.10.
Temel Mal Fiyatları
Temel Mal Fiyatları
(Mevsimsellikten Arındırılmış, Yıllıklandırılmış 3 Aylık
Ortalama Yüzde Değişim)
(Yıllık Yüzde Değişim)
Giyim ve Dayanıklı Dışı Temel Mallar
Dayanıklı Mal (altın hariç)
15
Giyim
0
-5
-5
-5
-5
-10
-10
-10
-10
1206
Kaynak: TÜİK, TCMB.
0613
0
1212
0
0612
0
1211
5
0611
5
1210
5
0610
5
1209
10
0609
10
1208
10
0608
10
1207
15
0607
15
1205
0606
1206
0607
1207
0608
1208
0609
1209
0610
1210
0611
1211
0612
1212
0613
15
Kaynak: TÜİK, TCMB.
Tablo 3.1.2.
Temel Mal Fiyatları
(Üç Aylık ve Yıllık Yüzde Değişim)
2012
2013
II
III
IV
Yıllık
I
II
Temel Mallar
5,88
-2,93
3,03
4,49
-1,32
4,86
Giyim ve Ayakkabı
22,34
-11,37
12,00
8,20
-10,90
20,95
Dayanıklı Mallar (Altın Hariç)
-0,05
-0,69
-0,48
0,17
1,41
0,05
Mobilya
1,76
-0,58
1,84
6,33
3,19
0,65
Elektrikli ve Elektriksiz Aletler
-2,75
-0,65
-0,96
-3,41
0,94
-2,66
Otomobil
0,42
-0,82
-1,07
-0,40
1,09
0,72
Diğer Dayanıklı Mallar
3,13
0,69
0,54
5,68
1,22
1,53
2,42
1,28
1,05
7,71
2,76
1,15
Diğer
Kaynak: TÜİK, TCMB.
Hizmet grubu yıllık enflasyonu bir önceki çeyreğe kıyasla 0,56 puan artarak
yüzde 7,88 seviyesinde gerçekleşmiştir (Grafik 3.1.8). Böylelikle yılın ikinci
çeyreğinde fiyat artışları geçmiş yıl ortalamalarının belirgin olarak üzerine
çıkmıştır. Bu gelişmede haberleşme ve diğer hizmet grupları belirleyici olurken,
kira,
lokanta-otel
ve
ulaştırma
gruplarındaki
artışlar
da
yüksek
tarihsel
ortalamalarına oldukça yakın seyretmiştir (Grafik 3.1.11). Haziran ayı itibarıyla
yıllık artış oranları incelendiğinde, lokanta-otellerde hizmet grubu genelinin
üzerindeki yatay seyrin korunduğu, kira grubundaki istikrarlı artış eğiliminin
sürdüğü, ulaştırma ve diğer hizmet grubunda ise belirgin bir yükseliş olduğu
görülmektedir (Grafik 3.1.12).
34
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 3.1.11.
Grafik 3.1.12.
Alt Gruplar İtibarıyla Hizmet Fiyatları
Alt Gruplar İtibarıyla Hizmet Fiyatları
(İkinci Çeyrek Yüzde Değişim)
(Yıllık Yüzde Değişim)
2007-2012 Ortalama
2013
3,5
3,0
3,0
2,5
2,5
2,0
2,0
1,5
1,5
1,0
1,0
0,5
0,5
0,0
0,0
-0,5
-0,5
Diğer Hizmetler*
Ulaştırma
Lokanta ve Otel
20
Haberleşme
Kira
20
16
16
12
12
8
8
4
4
0
0
-4
-4
-8
-8
0308
0608
0908
1208
0309
0609
0909
1209
0310
0610
0910
1210
0311
0611
0911
1211
0312
0612
0912
1212
0313
0613
Lokanta Otel
Diğer H.*
3,5
Haberleşme
4,0
Ulaştırma
4,0
Kira
4,5
Hizmet
4,5
*Diğer hizmetler kira, lokanta ve oteller, ulaştırma ile haberleşme hizmetleri dışında kalan hizmetlerdir.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
Haziran ayında şoför kurs ücreti kaleminde kaydedilen yüksek oranlı artış
hizmet grubu yıllık enflasyonundaki yükselişe yaklaşık 0,5 puanlık katkı yapmıştır.
Bu gelişmenin grup yıllık enflasyonu üzerindeki etkisi bir yıl boyunca devam
edecek ve ana eğilimde bir kereliğine mahsus geçici bir sıçrama görülecektir.
Dolayısıyla
şoför
kurs
ücreti
hariç
tutularak
hesaplanan mevsimsellikten
arındırılmış eğilimler daha sağlıklı bilgi içermektedir. Buna göre, Haziran ayında
hizmet enflasyonundaki ana eğilim aylık bazda değişmezken çeyreklik bazda
yukarı yönlü seyrini korumuştur (Grafik 3.1.13).
Hizmet grubu ana eğilimindeki yükselişte iktisadi faaliyetin yanı sıra önemli
bir maliyet unsuru olan ücretlerin de etkili olduğu düşünülmektedir. 2012 yılının
ikinci yarısında iktisadi faaliyette gözlenen belirgin yavaşlama, döviz kurlarındaki
istikrarlı seyir ve reel birim ücretlerdeki ılımlı düzeyler paralelinde hizmet
enflasyonundaki ana eğilim görece sınırlı kalmış ve yıl sonu itibarıyla yaklaşık
yüzde 7 düzeyinde gerçekleşmiştir. Buna karşılık, 2013 yılının ilk yarısında iktisadi
faaliyetteki toparlanma ve reel birim ücretlerdeki artışların hız kazanmasıyla
birlikte ana eğilim Haziran ayı itibarıyla yüzde 8 düzeyine yükselmiştir (Grafik
3.1.13). 1 Bu dönemde yayılım endeksi ise bir önceki çeyreğe kıyasla gerilemekle
birlikte seviye itibarıyla enflasyondaki ana eğilimin zayıf olduğu dönemlerin
üzerinde seyretmiştir.
TCMB bünyesinde ücret-enflasyon ilişkisini inceleyen güncel çalışmalar başta emek-yoğun sektörlerde olmak üzere
ücretlerden fiyatlara istatistiki ve iktisadi olarak anlamlı bir geçişkenlik bulmaktadır. İlgili çalışmalar için bkz. Kutu 3.1 ve Enflasyon
Raporu 2013-II, Kutu 3.2.
1
Enflasyon Raporu 2013-III
35
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 3.1.13.
Grafik 3.1.14.
Hizmet Fiyatları
Hizmet Fiyatları Yayılım Endeksi*
(Mevsimsellikten Arındırılmış, Yıllıklandırılmış Üç Aylık
Ortalama Yüzde Değişim)
(Mevsimsellikten Arındırılmış Üç Aylık Ortalama)
0,2
0613
0613
0,2
1212
0,3
0612
0,3
1211
0,4
0611
0,4
1210
0,5
0610
0,5
1209
0,6
0609
-2
0,6
1208
-2
0,7
0607
0
1212
0
0612
2
1211
2
0611
4
1210
6
4
0610
6
1209
8
0609
10
8
1208
10
0608
12
1207
14
12
0607
14
0,7
0608
16
1207
Hizmet
Şoför Kurs Ücreti Hariç Hizmet
16
* Yayılım Endeksi: Ay içinde fiyatı artan maddelerin sayısı ile fiyatı azalan
maddelerin sayısı arasındaki farkın toplam madde sayısına oranı olarak
hesaplanmaktadır.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
Temel enflasyon göstergelerinden H ve I’nın yıllık enflasyonları yılın ikinci
çeyreğinde sırasıyla yüzde 6,11 ve 5,57’ye gerilemiştir (Grafik 3.1.15). Bu azalışta
hizmet grubu enflasyonundaki artışa karşın temel mal grubu enflasyonundaki
yavaşlama belirleyici olmuştur. Mevsimsellikten arındırılmış veriler, ana eğilimin H
endeksinde ilk çeyrek sonuna kıyasla belirgin bir değişiklik göstermediğine, I
endeksinde ise bir miktar gerilediğine işaret etmektedir (Grafik 3.1.16). Yukarıda
bahsedilen Haziran ayındaki şoför kurs ücretlerinde gözlenen bir kerelik artış hariç
tutulduğunda ise temel enflasyon göstergelerindeki ana eğilimin daha düşük
düzeylere işaret ettiği de not edilmelidir.
Grafik 3.1.15.
Grafik 3.1.16.
Temel Enflasyon Göstergeleri H ve I
Temel Enflasyon Göstergeleri H ve I
(Yıllık Yüzde Değişim)
(Mevsimsellikten Arındırılmış, Yıllıklandırılmış
Üç Aylık Ortalama Yüzde Değişim)
H
H
I
-5
0313
0912
0312
0911
0311
0910
0310
0909
0309
0908
0308
0907
0307
0
0906
0
0306
2
0313
-5
2
20
0912
0
4
0312
0
4
0911
5
6
0311
5
6
0910
10
0310
10
0909
8
0309
8
0908
15
0308
15
0907
10
0307
10
0906
20
0306
12
Kaynak: TÜİK.
36
I
12
Kaynak: TÜİK, TCMB.
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
İkinci çeyrekte TÜFE’ye ilişkin yayılım endeksi yatay seyrederken H
göstergesine ilişkin yayılım endeksinde düşüş kaydedilmiştir (Grafik 3.1.17). TCMB
bünyesinde takip edilen alternatif çekirdek enflasyon göstergelerinden FCORE ilk
çeyreğe kıyasla
yatay
seyrini korurken SATRIM
aşağı
yönlü bir
eğilim
sergilemektedir (Grafik 3.1.18). Sonuç itibarıyla temel enflasyon göstergeleri,
yayılım endeksleri ve alternatif çekirdek göstergeler birlikte incelendiğinde,
enflasyonun ana eğiliminin ilk çeyrek sonuna kıyasla görece daha düşük bir
seviyede olduğu değerlendirilmektedir. Ancak, ikinci çeyrek sonunda Türk
lirasında yaşanan değer kaybının ise önümüzdeki dönemde enflasyon eğilimi
açısından yukarı yönlü bir risk oluşturduğu da not edilmelidir.
Grafik 3.1.17.
Grafik 3.1.18.
TÜFE ve H Yayılım Endeksleri
Temel Enflasyon Göstergeleri SATRIM ve FCORE*
(Mevsimsellikten Arındırılmış Üç Aylık Ortalama)
TÜFE
0,6
(Üç Aylık Ortalama)
H
0,6
FCORE
1,6
SATRIM
1,6
1,4
1,4
1,2
1,2
1,0
1,0
0,8
0,8
0,6
0,6
0,4
0,4
0,2
0,2
0,0
0,0
-0,2
-0,2
0,5
0,5
0,4
0,4
0,3
0,3
0,2
0,2
Kaynak: TÜİK, TCMB.
0313
0912
0312
0911
0311
0910
0310
0909
0309
0908
0308
0907
0307
0906
0313
0912
0312
0911
0311
0910
0310
0909
0309
0908
0308
0907
0307
0906
0,0
0306
0,1
0306
0,1
*SATRIM: Mevsimsellikten arındırılmış veriler ile hesaplanan budanmış
ortalama enflasyon.
FCORE: Faktör modele dayalı gösterge
(Bakınız Enflasyon Raporu 2011-I, Kutu 3.2).
Kaynak: TCMB.
Üretici fiyatları 2013 yılı ikinci çeyreğinde tarım fiyatlarındaki belirgin artışın
etkisiyle yüzde 1,95 oranında artmıştır (Tablo 3.1.3). Bir önceki çeyreğe kıyasla
üretici fiyatları yıllık artış oranı ise 2,93 puan artarak yüzde 5,23’e yükselmiştir.
Tarım grubundaki hareket bu dönemde tarihsel ortalamalarından daha yüksek
bir oranda artan meyve-sebze fiyatlarından kaynaklanmıştır (Grafik 3.1.20). Öte
yandan, geçen yıldan bu yana yükseliş eğilimde olan yurt içi buğday fiyatları bu
dönemde yüzde 1,24 oranında düşmüştür. Buna ek olarak, ikinci çeyrekte
pamuk ve süt fiyatları sırasıyla yüzde 2,51 ve yüzde 2,21 oranında azalmıştır.
Enflasyon Raporu 2013-III
37
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Tablo 3.1.3.
ÜFE ve Alt Kalemler
(Üç Aylık ve Yıllık Yüzde Değişim)
2012
2013
II
III
IV
Yıllık
I
II
ÜFE
-0,89
0,97
1,72
2,45
0,50
1,95
Tarım
-3,36
0,91
-3,31
-4,17
-0,06
6,94
-3,75
2,82
-4,78
-5,05
2,32
10,72
Bitkisel, Meyve ve Sebze Ürünleri
Canlı Hayvanlar ve Hayvansal Ürünler
-2,44
-0,16
-0,29
-3,15
-8,47
-0,62
-0,37
0,98
2,74
3,83
0,61
0,98
Madencilik
2,24
2,13
0,13
5,49
3,90
2,11
İmalat
-0,83
1,22
-0,17
1,27
1,87
0,88
Petrol Ürünleri Hariç İmalat
-0,36
0,87
0,18
1,48
1,75
1,04
Petrol ve Ana Metal Ürünleri Hariç İmalat
-0,09
1,15
0,48
2,50
1,76
1,11
2,57
-1,41
28,21
23,64
-11,28
1,45
Sanayi
Elektrik, Gaz ve Su
Kaynak: TÜİK, TCMB.
Grafik 3.1.19.
Grafik 3.1.20.
Üretici ve Tüketici Fiyatları
Tarım Fiyatları
(Yıllık Yüzde Değişim)
(İkinci Çeyrek Yüzde Değişim)
ÜFE
25
TÜFE
25
20
20
15
15
10
10
5
5
0
0
-5
-5
2007-2012 Ortalaması
12
2013
10
10
8
8
6
6
4
4
2
2
0
0
0605
1205
0606
1206
0607
1207
0608
1208
0609
1209
0610
1210
0611
1211
0612
1212
0613
-2
Kaynak: TÜİK.
12
-2
Bitkisel Ürünler ile Canlı Hayvan ve
Meyve ve Sebze
Hayvansal
Ürünleri
Ürünler
Tarım
Kaynak: TÜİK.
İmalat fiyatları 2013 yılı ikinci çeyreğinde emtia fiyatlarındaki ılımlı seyre
karşın Türk lirasındaki değer kaybının kısmi yansımaları doğrultusunda yüzde 0,88
oranında artmıştır (Tablo 3.1.3). Bu dönemde ABD doları cinsinden ithalat fiyatları
ise emtia fiyatlarındaki düşüşle gerilerken Türk lirası cinsinden ithalat fiyatları
çeyrek sonunda Türk lirasında gözlenen değer kaybıyla artış göstermiştir
(Grafik 3.1.21). Petrol hariç imalat sanayi fiyatları bu çeyrekte yüzde 1,04
oranında artmış ve bu grupta yıllık enflasyon bir önceki çeyreğe kıyasla 1,44
puan artarak yüzde 3,88 olmuştur. Bu çeyrekte ara malı, sermaye malı ve
dayanıksız tüketim malları fiyatlarında artış gözlenirken dayanıklı tüketim malları
fiyatlarında
düşüş
kaydedilmiştir.
Dayanıklı
tüketim
malları
fiyatlarında
mücevherat imalatı fiyatlarındaki düşüş etkili olurken dayanıksız tüketim malları
fiyatlarındaki artışta meyve-sebze imalatı fiyatları belirleyici olmuştur. Genel
38
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
olarak değerlendirildiğinde, 2013 yılı ikinci çeyreği itibarıyla petrol hariç imalat
sanayi fiyatlarında ılımlı artış eğilimi korunmuş ve tüketici fiyatları üzerinde üretici
fiyatları kaynaklı belirgin bir maliyet baskısı gözlenmemiştir (Grafik 3.1.22). Ancak
önümüzdeki dönemde, Türk lirasındaki değer kaybının imalat sanayi fiyatlarına
geçişinin başta dayanıklı tüketim olmak üzere tüketici fiyatlarında maliyet yönlü
bir baskı ortaya çıkaracağı değerlendirilmektedir.
Grafik 3.1.21.
Grafik 3.1.22.
ABD Doları ve Türk Lirası Cinsinden İthalat
Fiyatları*(Endeks, 2010=100)
Petrol Hariç İmalat Sanayi Fiyatları
(Üç Aylık Ortalama Yüzde Değişim)
125
125
100
100
75
75
*Haziran ayı verisi tahmindir.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
0613
1212
0612
1211
0611
1210
0610
1209
0609
1208
0608
1207
0607
1206
50
0606
50
3,0
3,0
2,5
2,5
2,0
2,0
1,5
1,5
1,0
1,0
0,5
0,5
0,0
0,0
-0,5
-0,5
-1,0
-1,0
0313
0613
150
0910
1210
0311
0611
0911
1211
0312
0612
0912
1212
150
0909
1209
0310
0610
İthalat Fiyatları (ABD Doları)
İthalat Fiyatları (TL)
Kaynak: TÜİK, TCMB.
3.2. Beklentiler
2013 yılının ilk yarısında temel enflasyon göstergelerindeki ılımlı görünüm
paralelinde yatay bir seyir izleyen orta vadeli enflasyon beklentileri Temmuz
ayında artış göstermiştir (Grafik 3.2.1). Bu gelişmede, son dönemde Türk lirasında
gözlenen değer kaybının ve Haziran ayı enflasyonunun beklentilerin üzerinde
gerçekleşmesinin etkili olduğu düşünülmektedir. Enflasyon beklentileri vadeler
bazında incelendiğinde, önümüzdeki bir yıllık döneme ilişkin beklentiler bir
önceki çeyreğe kıyasla yukarı doğru güncellenirken, iki yıl sonrası için
beklentilerde daha sınırlı bir yükseliş gözlenmiştir (Grafik 3.2.2). Bununla birlikte
enflasyon beklentileri halen 2013 ve 2014 yıl sonları için yüzde 5 olarak belirlenen
hedefin üzerinde seyretmektedir.
Enflasyon Raporu 2013-III
39
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 3.2.1.
Grafik 3.2.2.
12 ve 24 Ay Sonrasındaki TÜFE Beklentileri*
Enflasyon Beklentileri Eğrisi*
(Yıllık Yüzde Değişim)
(Yıllık Yüzde Değişim)
Nisan 2013
Belirsizlik Aralığı
12 Ay
5
5
4
3
3
2
2
0713
4
0108
0408
0708
1008
0109
0409
0709
1009
0110
0410
0710
1010
0111
0411
0711
1011
0112
0412
0712
1012
0113
0413
0713
4
5
4
0715
6,1
6
5
0515
6
0315
6
7
6
0115
6,5
8
7
1114
7
0914
7
9
8
0714
8
10
9
0514
8
11
10
0314
9
0114
9
Enflasyon Hedefi
Temmuz 2013
11
1113
10
0913
24 Ay
10
*TCMB Beklenti Anketi’nde çeşitli vadelerde oluşan enflasyon beklentileri
kullanılarak doğrusal interpolasyon yöntemiyle oluşturulmuştur. 2013 yılı
öncesi için ikinci anket dönemi beklentileridir.
Kaynak: TCMB.
*TCMB Beklenti Anketi verileri olup, 2013 yılı öncesi için ikinci anket dönemi
beklentileridir.
Kaynak: TCMB.
Hem gelecek 12 hem de 24 ay sonrası için enflasyon beklentilerinin olasılık
dağılımları incelendiğinde Temmuz ayında enflasyon beklentilerinde bir miktar
bozulma gözlenmektedir (Grafik 3.2.3 ve Grafik 3.2.4).
Grafik 3.2.3.
Grafik 3.2.4.
Gelecek 12 Aylık Enflasyon Beklentilerinin Olasılık
Dağılımı (Yüzde)*
Gelecek 24 Aylık Enflasyon Beklentilerinin Olasılık
Dağılımı (Yüzde)*
Mayıs 2013
60
58
50
60
50
Temmuz 2013
40
40
60
Mayıs 2013
51
Haziran 2013
50
39
40
30
50
45
40
Temmuz 2013
27
23
30
20
60
52
Haziran 2013
40
40
28
30
30
30
30
22
14 15
20
20
10
10
17
15
20
11
8
10
0 0 0
2 3 2
3
4
0
0
< 3,50 3,50-4,49 4,50-5,49 5,50-6,49 6,50-7,49
≥ 7,5
4 5 3
2 2
0 0 0
5
0
10
0
< 3,50
3,50-4,49 4,50-5,49 5,50-6,49 6,50-7,49
≥ 7,5
* Yatay eksen enflasyon beklenti aralıklarını, dikey eksen ise belirtilen aralığa karşılık gelen olaılık dağılımı tahminini ifade etmektedir. TCMB Beklenti Anketi
verileri olup, 2013 yılı öncesi için ikinci anket dönemi beklentileridir. Detaylı bilgi için Bkz.: TCMB Genel Ağ sayfasından "Veriler/Anketler/Beklenti
Anketi/Yöntemsel Açıklama.
Kaynak: TCMB.
40
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Kutu
Yurt İçi Maliyet Unsurlarının Enflasyon Üzerindeki Etkisi
3.1
Maliyet unsurları enflasyon dinamiklerinin önemli belirleyicilerindendir. Türkiye gibi
küçük açık ekonomilerde, yerli üretimde kullanılan ithal girdi oranının yüksek olması
dolayısıyla ithalat fiyatları ve döviz kuru gibi yurt dışı kaynaklı maliyet unsurları, yurt
içi kaynaklı maliyet unsurlarına göre daha fazla öne çıkabilmektedir. Nitekim, ithal
fiyatları ve döviz kurundan fiyatlara geçiş konusunda kapsamlı çalışmalar
mevcutken, yurt içi kaynaklı maliyet unsurları ve enflasyona etkileri konusunda
görece daha az sayıda çalışma bulunmaktadır. Bu kutuda, bu konuya yönelik
anlayışı geliştirmek amacıyla, Bayesçi yöntemlerle Türkiye için Yeni Keynesçi Phillips
Eğrisi (NKPC) tahminleri elde edilmekte ve temelde yurt içi kaynaklı maliyet
baskılarının enflasyon üzerindeki etkileri üzerinde durulmaktadır. 2
Literatürde
NKPC tahminlerinde, reel marjinal maliyet ölçütü olarak yaygınlıkla
çıktı açığı kullanılmaktadır. Ancak, çıktı açığının verimlilik artışlarını doğrudan
yansıtmaması ve ücretlerdeki katılıklar gibi unsurlar iki serinin dinamiklerinin farklı
olmasına yol açmakta, dolayısıyla reel marjinal maliyetleri yakalamak açısından
çıktı açığına alternatif seriler kullanılabileceğine işaret etmektedir. Bu bağlamda,
bu çalışmada yurt içi maliyet unsuru olarak çıktı açığının yanı sıra reel birim ücret
serilerine yer verilmiştir.
Model ve Tahmin Yöntemi
Analizde kullanılan Yeni Keynesçi Phillips Eğrisi denklem (1)’de yer almaktadır:
(1)
Buna göre bugünkü enflasyon ( ); geçmiş enflasyon, beklenen enflasyon (
ve reel marjinal maliyetin (
) bir fonksiyonudur. Geçmişe ve ileriye dönük
fiyatlama davranışının enflasyon üzerindeki etkisi sırasıyla
ölçülmektedir.
verirken,
(
)
ve 1-
katsayılarıyla
toplam reel marjinal maliyetin enflasyon üzerindeki etkisini
enflasyon şoklarını göstermektedir. Reel marjinal maliyet ise, yurt içi
) ve yurt dışı (
) kaynaklı bileşenlerden oluşmaktadır:
(2)
Denklem
(2)’de
, yurt içi kaynaklı maliyet unsurlarının toplam içindeki payını
belirtmektedir. Çalışmada reel marjinal maliyetin yurt dışı kaynaklı kısmı ithal girdi
fiyatları ve döviz kuruna ilişkin maliyetleri yansıtmaktadır.
2 Bu
kutuda sunulan analiz, Başer, Küçük ve Öğünç (2013) çalışmasına dayanmaktadır.
Enflasyon Raporu 2013-III
41
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
.
Denklem (3)’te
(3)
yerli para cinsinden ithal fiyatlarındaki çeyreklik değişimleri
göstermektedir. Reel marjinal maliyetin yurt içi kaynaklı kısmı için alternatif
denklemler denenmiştir. Baz modelde yalnızca çıktı açığı ( ̃
birim ücretin (
kullanılırken; reel
) kendi başına ve/veya çıktı açığı ile birlikte kullanıldığı
alternatifler belirlenmiştir. Denklem (4), (4’) ve (4’’) bu alternatifleri göstermektedir.
̃
̃
̃
(4)
(4’)
(4’’)
̃
Model
parametreleri 2005ç2-2012ç3 dönemi3 için Bayesçi yöntem kullanılarak
tahmin edilmiştir. Tahminlerde kullanılan tüketici enflasyon serisi, işlenmemiş gıda
ve alkol-tütün dışı TÜFE’nin mevsimsellikten arındırılmış çeyreklik ortalamalarının
yıllıklandırılmasıyla elde edilmiştir. Reel birim ücret serisi için tarım dışı toplam ücret
ve asgari ücret serileri kullanılarak alternatif seriler oluşturulmuştur. Çıktı açığı serisi
Alp, Öğünç ve Sarıkaya (2012) çalışmasının güncellenmiş tahminlerinden elde
edilmiştir.4
Sonuçlar
Analiz sonuçları, yurt içi reel marjinal maliyet ölçütü olarak çıktı açığını kullanan
baz modelin, reel birim ücret serilerini içeren alternatif modellere göre tüketici
enflasyonunu açıklamakta görece daha başarılı olduğunu göstermektedir. Baz
model tahminleriyle ilgili öne çıkan unsurlardan ilki, geleceğe dönük fiyatlama
davranışının en az geçmişe dönük fiyatlama davranışı kadar önemli olduğudur.
Denklem (1)’de yer alan
ve
katsayıları, 2003ç2-2012ç3 dönemi için
sırasıyla 0,56 ve 0,44 olarak tahmin edilirken, 2005ç2-2012ç3 dönemi için yapılan
analizlerde sırasıyla 0,49 ve 0,51 olarak tahmin edilmiştir. Bu durum, açık enflasyon
hedeflemesine geçilmesiyle geleceğe dönük fiyatlama davranışının daha önemli
hale geldiğine işaret etmektedir.
2001 krizinin etkilerini dışlamak ve 2003 bazlı fiyat endeksini kullanmak amacıyla çalışmadaki analizler 2003ç1’den başlatılmıştır.
Ancak, reel birim ücret serilerinin 2005ç2’den başlaması, model karşılaştırması için 2005ç2’den başlayan örneklemin
kullanılmasını gerektirmiştir.
4 Model denklemleri, veri seti, parametrelere ilişkin önseller ve tahmin sonuçları Başer, Küçük ve Öğünç (2013) çalısmasında
ayrıntılı olarak anlatılmaktadır. İzleyen bölümde grafiklerde sunulan değerler anılan çalışmanın güncellenmiş tahminleridir.
3
42
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
İkinci
olarak, reel marjinal maliyet unsurları içinde yurt dışı kaynaklı unsurların
payının daha yüksek olduğu görülmektedir. Denklem (2)’de yurt içi kaynaklı reel
marjinal maliyet serisinin önünde yer alan
katsayısı, 0,36 olarak tahmin edilmiştir.
Diğer bir deyişle, tüketici enflasyonu üzerinde etkili olan maliyet unsurlarının yüzde
64’e yakın kısmı TL cinsinden ithal fiyatlarındaki değişimlerden kaynaklanmaktadır.
Grafik 1’de tüketici enflasyonu ile tahmin edilen reel marjinal maliyet serileri yurt
içi ve yurt dışı ayrımında sunulmaktadır. Buna göre, enflasyondaki dönüm
noktalarının büyük ölçüde yurt dışı maliyetlerden kaynaklandığı, ancak yurt içi
maliyet unsurlarının da enflasyon üzerinde etkili olduğu görülmektedir. 2013ç1’ye
kadar uzanan son döneme bakıldığında, tüketici enflasyonu üzerinde etkili olan
yurt içi maliyetlerin çıktı açığına bağlı olarak zayıf seyrettiği ancak yurt dışı
maliyetlerin enflasyonu artıcı yönde etki yapmaya başladığı göze çarpmaktadır. 5
Grafik 1. Baz Modelden Alınan Yurt İçi ve Yurt Dışı Kaynaklı Reel
Marjinal Maliyet Ölçüleri ve Tüketici Enflasyonu (*)
Yurt içi maliyetler
Yurt dışı maliyetler
Tüketici enflasyonu
0,20
0,20
0,15
0,15
0,10
0,10
0,05
0,05
0,00
0,00
-0,05
-0,05
-0,10
-0,10
-0,15
-0,15
234123412341234123412341234123412
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012 2013
(*) İşlenmemiş gıda ve alkol-tütün dışı TÜFE.
Reel birim ücretlerin modele dahil edilmesi, tüketici enflasyon dinamiklerinin daha
iyi anlaşılması açısından ek bir katkı sağlamazken, emek yoğunluğu yüksek olan
hizmet sektörü enflasyon dinamikleri için oldukça önemli bir rol oynamaktadır.
Hizmet sektörü enflasyonu için tahmin edilen alternatif modeller arasında
açıklayıcı gücü en yüksek model, çıktı açığı ile hizmet sektörü reel birim ücretinin
(reel asgari ücret/hizmet sektörü verimliliği) birarada kullanıldığı denklem (4’’)’ü
esas alan model olmuştur.
5
2012 yılı son çeyreğinde gözlenen yükselişte enerji sektöründeki kamu fiyat ve vergi ayarlamalarının etkisi hissedilmektedir.
Enflasyon Raporu 2013-III
43
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 2. Hizmet Sektörü İçin Tahmin Edilen
Toplam Reel Marjinal Maliyet Ölçüsü
Grafik 3. Hizmet Sektörü İçin Tahmin Edilen Yurt İçi
Kaynaklı Reel Marjinal Maliyet Ölçüsü
Belirsizlik aralığı
Yurt içi maliyet ortalama tahmin
Hizmet enflasyonu (sağ eksen)
Belirsizlik Aralığı
Toplam maliyet ortalama tahmin
Hizmet enflasyonu (sağ eksen)
0,10
0,14
0,08
0,12
0,06
0,15
0,14
0,12
0,10
0,10
0,04
0,02
0,08
0,00
0,06
-0,02
0,04
-0,04
0,10
0,05
0,08
0,00
0,06
0,04
-0,05
0,02
-0,06
-0,08
0,00
-0,10
-0,02
0,02
-0,10
0,00
-0,15
-0,02
234123412341234123412341234123412
234123412341234123412341234123412
2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 20122013
2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 20122013
Bu model için alınan tahmin sonuçlarına göre, geçmişe dönük fiyatlama davranışı
hizmet enflasyonu üzerinde tüketici enflasyonu üzerinde olduğundan çok daha
fazla etkilidir. 2005ç2-2012ç3 dönemi için
ve
katsayıları sırasıyla 0,71 ve
0,29 olarak tahmin edilmiştir. Öte yandan, hizmet alt kalemi için, yurt içi kaynaklı
maliyet ölçülerinin toplam maliyetler içindeki payı yüzde 65’e yakın tahmin
edilmiştir. Diğer bir deyişle, tüketici enflasyonu için ithalat fiyatları ve döviz kuru
gelişmeleri maliyet unsurları üzerinde belirleyici olurken, hizmet enflasyonu için asıl
belirleyici çıktı açığı ve asgari ücrete dayalı reel birim ücretlerdir. Grafik 2 ve 3’te
hizmet sektörü enflasyonu ile modelden elde edilen toplam ve yurt içi reel marjinal
maliyet tahminleri sunulmaktadır. Buna göre, hizmet sektörü enflasyonu tahmin
edilen marjinal maliyet ölçülerini yakından izlemektedir. Ayrıca, hizmet sektörü için
elde edilen toplam maliyet serisinin, önemli ölçüde yurt içi maliyet serisi tarafından
belirlendiği görülmektedir. Bulgular son dönemde hizmet sektörü reel birim
ücretlerinde görülen artışların hizmet sektörü üzerinde yurt içi kaynaklı maliyet
baskısı oluşturduğuna işaret etmektedir.
Sonuç olarak, çıktı açığının cari ve gecikmeli değerlerine dayanan yurt içi maliyet
ölçülerinin reel birim ücret serilerini içeren ölçülere göre tüketici enflasyonunu
açıklamakta daha iyi olduğu bulunmuştur. Öte yandan, asgari ücrete dayanan
reel birim ücretlerin hizmet sektörü enflasyon dinamikleri için önemli olduğu
sonucuna ulaşılmıştır. Yurt içi kaynaklı maliyet unsurlarının toplam maliyet unsurları
içindeki payı, hizmet enflasyonu için yaklaşık yüzde 65 ile tüketici enflasyonuna
kıyasla daha yüksektir.
44
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Kaynakça
Alp, H. F. Öğünç ve Ç. Sarıkaya (2012), “Para Politikası ve Çıktı Açığının
Kompozisyonu”, Ekonomi Notları No. 12/07.
Başer, S., H. Küçük ve F. Öğünç (2013), “Türkiye’de Enflasyon Dinamikleri: Yurt İçi
Maliyet Unsurlarının Rolü”, Ekonomi Notları No.13/11.
Enflasyon Raporu 2013-III
45
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
46
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
4. Arz ve Talep Gelişmeleri
2013 yılı ilk çeyreğine ilişkin Gayri Safi Yurt İçi Hasıla verilerine göre iktisadi
faaliyet Nisan Enflasyon Raporu’nda ortaya koyulan görünümle büyük ölçüde
uyumlu gerçekleşmiştir. 2012 yılının son iki çeyreğinde yataya yakın bir seyir
izleyen GSYİH, nihai yurt içi talebin katkısıyla ilk çeyrekte dönemlik bazda güçlü
bir artış göstermiştir. İlk çeyrekte gerek GSYİH gerekse nihai yurt içi talepte
gözlenen güçlü artışların, 2012 yılının ikinci yarısındaki zayıf seyrin telafisini de
içerdiği düşünülmektedir. Bu nedenle iktisadi faaliyet ve iç talepteki ana eğilimin
ılımlı olduğu değerlendirilmektedir. Öte yandan, zayıf küresel talebe paralel
olarak ihracat yatay seyrederken ithalat önemli bir artış göstermiş, böylece talep
bileşenleri arasındaki dengelenme süreci öngörüldüğü şekilde bir miktar
bozulmuştur.
Yılın ikinci çeyreğine ilişkin veriler iktisadi faaliyetin ılımlı bir şekilde
toparlandığına işaret etmektedir. Üretim tarafından değerlendirildiğinde, sanayi
üretim endeksi Nisan-Mayıs döneminde bir önceki çeyrek ortalamasının üzerinde
seyretmiştir. Ayrıca, 2013 yılı Nisan dönemine ait hanehalkı işgücü anketi
verilerine göre tarım dışı istihdam ılımlı bir artış kaydetmiştir. Harcama tarafından
incelendiğinde, ikinci çeyrekte nihai yurt içi talepteki toparlanmanın devam
ettiği tahmin edilmektedir. Tüketim malları üretimi ve ithalatı Nisan-Mayıs
döneminde bir önceki çeyreğe göre artış kaydetmiştir. Öte yandan, yatırım
mallarına ilişkin göstergeler tüketim talebine kıyasla daha zayıf bir görünüme
işaret etmektedir. Nitekim sermaye malları üretimi bu dönemde gerilemiş,
taşımacılık hariç yatırım malları ithalatı ise sınırlı oranda artış göstermiştir. İnşaat
yatırımlarına ilişkin göstergelerden mineral maddeler üretim ve ithalatı dönemlik
bazda gerilemiştir.
Dış talebe ilişkin göstergeler ikinci çeyrekte mal ve hizmet ihracatının
yataya yakın bir seyir izlediğine, mal ve hizmet ithalatının ise iç talepteki
toparlanmaya ve altın ithalatındaki yükselişe bağlı olarak arttığına işaret
etmektedir. Böylece, talep bileşenleri arasındaki dengelenmenin bir miktar
bozulacağı, dolayısıyla cari işlemler açığında bir miktar yükselişe neden olacağı
öngörülmektedir. Öte yandan, emtia fiyatlarındaki görünüm ve TCMB’nin makro
finansal riskleri gözeten para politikası duruşu cari işlemler açığındaki bozulmayı
sınırlamaktadır.
Enflasyon Raporu 2013-III
47
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Önümüzdeki dönemde, istihdam kanalının toparlanmayı destekleyici
yönde hareketini sürdüreceği beklenmektedir. Öte yandan, Mayıs ayından bu
yana Amerika Birleşik Devletleri’nde destekleyici para politikası uygulamalarının
süresine ilişkin ortaya çıkan belirsizlikler sonrası finansal piyasalarda yaşanan
gelişmeler özellikle güven kanalından yurt içi talebin önümüzdeki dönemki seyri
üzerinde aşağı yönlü riskleri artırmıştır. Bu nedenle, yılın ilk yarısında sağlıklı bir
toparlanma gösteren nihai yurt içi talebin ikinci yarıda daha zayıf bir seyir
izlemesi olası senaryolar arasında yer almaktadır. Bu çerçevede yılın ikinci
yarısında yurt içi talep gelişmelerinin enflasyondaki düşüş sürecine destek
vermesi ve cari açıktaki artışı sınırlaması beklenmektedir.
4.1. Gayri Safi Yurt İçi Hasıla Gelişmeleri ve İç Talep
TÜİK tarafından açıklanan milli gelir verilerine göre GSYİH 2013 yılının ilk
çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 3,0 oranında artış
kaydetmiştir. İlk çeyrekte büyüme nihai yurt içi talep kaynaklı gerçekleşmiştir.
Nihai yurt içi talep üç çeyrek arka arkaya negatif katkı sağladıktan sonra bu
dönem büyümeye 2,8 puan katkı sağlamıştır (Grafik 4.1.1). Son dönemde yıllık
büyümenin temel sürükleyicisi olan net ihracat ise ilk çeyrekte büyümeye katkı
yapmamıştır. Mevsimsellikten arındırılmış verilerle değerlendirildiğinde, GSYİH ilk
çeyrekte bir önceki çeyreğe göre yüzde 1,6 oranında artış kaydetmiştir. Uzun
süredir yataya yakın bir seyir izleyen nihai yurt içi talep, ilk çeyrekte dönemlik
bazda güçlü bir artış sergilemiştir (Grafik 4.1.2). Öte yandan, ilk çeyrekte gerek
GSYİH gerekse nihai yurt içi talepte gözlenen güçlü artışların, 2012 yılının ikinci
yarısındaki zayıf seyrin telafisini de içerdiği düşünülmektedir. Bu nedenle iktisadi
faaliyetin ve iç talep görünümünün ana eğiliminin halen ılımlı olduğu
değerlendirilmektedir.
Grafik 4.1.1.
Grafik 4.1.2.
GSYİH Büyümesine Katkılar
GSYİH ve Nihai Yurt İçi Talep
Nihai Yurt İçi Talep
Stok Değişimi
(Mevsimsellikten Arındırılmış, Milyar TL, 1998 Fiyatlarıyla)
Net İhracat
GSYİH
25
25
20
20
15
15
10
10
5
5
0
0
-5
-5
- 10
-10
- 15
-15
- 20
-20
- 25
-25
123412341234123412341234123412341
2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 20122013
Kaynak: TÜİK.
48
GSYİH
Nihai Yurt İçi Talep
32
32
30
30
28
28
26
26
24
24
22
22
20
20
18
Millions
(Yüzde Puan)
18
12341234123412341234123412341234123412341
2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012
2013
Kaynak: TÜİK, TCMB.
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
İlk
çeyreğe
ilişkin
özel
kesim
talebi
gelişmeleri
daha
yakından
incelendiğinde, ev aletleri ve otomobil satışları gibi kalemleri içeren dayanıklı
tüketim talebindeki artışların güçlenerek devam ettiği, diğer tüketim kaleminin
ise istikrarlı bir şekilde arttığı görülmektedir (Grafik 4.1.3). 1 Özel sektör makineteçhizat yatırımları da arka arkaya üç çeyrek azalmanın ardından dönemlik
bazda artış sergilemiştir. Özetle ilk çeyreğe ilişkin milli gelir verileri, 2012 yılının ikinci
yarısında destekleyici duruma geçen para politikasının etkilerinin özel kesim
talebinde belirginleşerek görüldüğüne işaret etmektedir.
Grafik 4.1.3.
Grafik 4.1.4.
Özel Kesim Talebi
Tüketim Malları Üretim ve İthalat Miktar Endeksleri
(Reel, Mevsimsellikten arındırılmış, 2011Ç1=100)
(Mevsimsellikten Arındırılmış, 2010=100)
110
Dayanıklı Tüketim
Diğer Tüketim
Makine Teçhizat Yatırımları (sağ eksen) 110
105
100
100
90
95
90
80
85
70
80
60
75
70
50
Üretim
İthalat (sağ eksen)
120
125
115
115
110
105
105
95
100
85
95
75
90
65
85
55
80
123412341234123412341234123412341
45
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 12*
2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 20122013
2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 20122013
2013
Kaynak: TÜİK, TCMB.
* Nisan-Mayıs dönemini kapsamaktadır.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
Grafik 4.1.5.
Grafik 4.1.6.
Sermaye Malları Üretim ve İthalat Miktar
Endeksleri
Metalik Olmayan Mineral Maddeler Üretim ve
İthalatı
(Taşımacılık Araçları Hariç, Mevsimsellikten Arındırılmış,
2010=100)
( Mevsimsellikten Arındırılmış, 2010=100)
Üretim
İthalat
Üretim
140
140
130
130
120
120
110
110
100
100
90
90
95
80
80
90
70
70
85
60
60
80
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 12*
2006 2007 2008 2009 2010 2011 20122013
* Nisan-Mayıs dönemini kapsamaktadır.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
İthalat (sağ eksen)
115
125
110
115
105
105
95
100
85
75
65
55
45
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 12*
2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 20122013
* Nisan-Mayıs dönemini kapsamaktadır.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
TÜİK, yurt içi tüketim harcamalarını on alt kalemde yayımlamaktadır: 1.Gıda, 2. Giyim, 3. Konutla ilgili harcamalar (elektrik ve su
ödemeleri gibi), 4. Mobilya-Ev Aletleri, 5. Sağlık, 6. Ulaştırma-Haberleşme, 7. Eğlence-Kültür, 8. Eğitim, 9. Lokanta-Otel, 10. Çeşitli
Mal ve Hizmetler. Dayanıklı tüketime gösterge olması açısından, mobilya-ev aletleri, ulaştırma haberleşme (otomobil satışlarını
içeren) ve eğlence-kültür (televizyon satışlarını içeren) kalemler toplanmıştır. Sadece dayanıklı malları içeren bir veri
yayımlanmadığından, kur ve finansman koşullarına daha duyarlı kalemlerin hareketine gösterge olması açısından bu üç kalem
toplanmıştır. Diğer tüketim ise yurt içi tüketimin diğer alt kalemlerinin toplamıdır.
1
Enflasyon Raporu 2013-III
49
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
İkinci çeyrekte nihai yurt içi talepteki toparlanmanın devam ettiği
düşünülmektedir. Nisan-Mayıs döneminde tüketim malları üretim ve ithalatındaki
artışlar devam etmiştir (Grafik 4.1.4). Yatırımlara ilişkin göstergeler ise tüketim
talebine kıyasla zayıf bir görünüme işaret etmektedir. Nitekim taşımacılık hariç
yatırım mallarında ithalat sınırlı oranda artarken, üretim gerilemiştir (Grafik 4.1.5).
İnşaat yatırımlarına ilişkin göstergelerden mineral maddeler üretim ve ithalatı da
dönemlik bazda gerilemiştir (Grafik 4.1.5).
Nihai yurt içi talepteki toparlanmanın, istihdam ve kredi kanallarının verdiği
desteğin bir miktar zayıflayarak da olsa sürmesiyle, ılımlı şekilde devam etmesi
beklenmektedir. Öte yandan, Mayıs ayından bu yana ABD’de destekleyici para
politikası uygulamalarının süresine ilişkin ortaya çıkan belirsizlikler sonrası finansal
piyasalarda yaşanan gelişmeler özellikle güven kanalından yurt içi talebin
önümüzdeki dönemki seyri üzerinde aşağı yönlü riskleri artırmıştır. Nitekim,
Temmuz ayında İktisadi Yönelim Anketi (İYA)’nin iç talebe ilişkin göstergeleri ile
yatırım ve istihdam eğiliminde zayıflama görülmektedir (Grafik 4.1.7 ve Grafik
4.1.8). Öte yandan, tüketici güven endeksleri Haziran ayında gerilerken, Temmuz
ayında TCMB-TÜİK güven endeksinde artış gerçekleşmiştir (Grafik 4.1.9)..
Stoklara ilişkin göstergeler ikinci çeyrekte de stok biriktirme sürecinin
başlamadığına işaret etmektedir. Stokların seviyesine dair bir gösterge olan İYA
mamul mal stokları yatay bir seyir izlerken, stoklardaki değişim ile ilgili olan PMI
nihai ürün stoku göstergesi azalmıştır. PMI girdi stoku göstergesi de düşük
düzeylerde yatay bir seyir izlemiştir (Grafik 4.1.10). Güven kanalı stokların hareketi
üzerinden de iktisadi faaliyet üzerinde rol oynamaktadır. Nitekim, nihai talebin
stoklarla karşılanmaya devam edilmesi halinde üretimin talepten daha zayıf
kalması
muhtemeldir.
Öte
yandan,
stoklardaki
birikimli
düşüşler
değerlendirildiğinde talebin istikrar kazanmasıyla stok biriktirme amacıyla
yapılacak üretimin, ekonomik aktiviteyi destekleyici yöndeki potansiyeli devam
etmektedir.
50
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 4.1.7.
Grafik 4.1.8.
Gelecek Üç Ay İç Piyasa Sipariş Beklentileri ve
Kayıtlı İç Piyasa Siparişleri
İYA Yatırım ve İstihdam Beklentisi
(Mevsimsellikten Arındırılmış)
(Mevsimsellikten Arındırılmış, Yüzde)
Kayıtlı İç Piyasa Siparişler (Normal ÜstüNormal Altı)
İç Piyasa Sipariş Beklentileri
(Artacak-Azalacak, sağ eksen)
Yatırım Beklentisi ( Artacak-Azalacak)
İstihdam Beklentisi ( Artacak-Azalacak)
30
30
0
40
20
20
-10
30
10
10
20
0
0
-20
-30
10
-40
-10
-10
-20
-20
-30
-30
-40
-40
0
-50
-10
-60
Kaynak: TCMB.
Kaynak: TCMB
Grafik 4.1.9.
Grafik 4.1.10.
CNBC-e ve TÜİK-TCMB Tüketici Güven Endeksleri
Stok Göstergeleri
CNBC-e
TÜİK-TCMB (sağ eksen)
124
0713
0113
0712
0112
0711
0111
0710
0110
0709
0109
0708
0108
0707
0713
0113
0712
0112
0711
0111
0710
-60
0110
-60
0709
-30
0109
-50
-80
0708
-50
0108
-20
0707
-70
(Mevsimsellikten Arındırılmış)
İYA Mamul Mal Stoku (Normal Üstü-Normal Altı, sağ Eksen)
PMI Nihai Ürün Stoku
PMI Girdi Stoku
85
80
55
20
104
75
53
51
15
94
70
49
47
84
65
45
43
74
60
64
55
41
39
54
50
0708
1108
0309
0709
1109
0310
0710
1110
0311
0711
1111
0312
0712
1112
0313
0713
114
Kaynak: CNBC-e, TÜİK, TCMB.
10
5
0
-5
-10
37
35
-15
2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 23*
2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013
*İYA üçüncü çeyrek verisi için Temmuz ayı verisi kullanılmıştır.
Kaynak: MARKIT, TCMB.
Sonuç olarak, yılın ilk yarısında sağlıklı bir toparlanma gösteren nihai yurt içi
talebin ikinci yarıda ılımlı şekilde toparlanmaya devam etmesi beklenmektedir.
Ancak, son dönemdeki finansal gelişmelere bağlı olarak toparlanma görünümü
üzerindeki aşağı yönlü riskler artmıştır. Bu çerçevede, yurt içi talep gelişmelerinin
enflasyondaki düşüş sürecine destek vermesi ve cari açıktaki artışı sınırlaması
beklenmektedir.
4.2. Dış Talep
2013 yılı ilk çeyreğine ilişkin milli gelir verileri talep bileşenlerindeki
dengelenmenin bir miktar bozulduğuna işaret etmektedir. Bu dönemde mal ve
hizmet ihracatı yıllık bazda yüzde 3,4, mal ve hizmet ithalatı ise yüzde 3,2
oranında artış göstermiştir. Böylelikle, 2012 yılı boyunca yıllık büyümeye en yüksek
katkı yapan net ihracat kalemi ilk çeyrekte büyümeye olumlu yönde katkıda
Enflasyon Raporu 2013-III
51
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
bulunamamıştır (Grafik 4.2.1). Mevsimsellikten arındırılmış verilerle mal ve hizmet
ihracatı küresel koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle yatay seyrederken, iç
talepteki artışa paralel olarak mal ve hizmet ithalatı güçlü bir artış kaydetmiştir
Grafik 4.2.1.
Grafik 4.2.2.
Net İhracatın Yıllık Büyümeye Katkısı
Mal ve Hizmet İhracat ve İthalatı
(Yüzde Puan)
(Mevsimsellikten Arındırılmış, 1998 Sabit Fiyatlarıyla Milyar TL)
İthalat
8
İhracat
Net İhracat
8
6
6
4
4
2
2
0
0
İhracat
9,0
İthalat
9,0
8,5
8,5
8,0
8,0
7,5
7,5
7,0
7,0
-2
-2
-4
-4
6,5
6,5
-6
-6
6,0
6,0
-8
-8
5,5
5,5
-10
-10
5,0
1
20112012
2
3
2011
4
1
2
3
2012
4
1
2*
2013
* Tahmin.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
Millions
(Grafik 4.2.2).
5,0
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 12*
2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 20122013
* Tahmin.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
2013 yılı ikinci çeyreğine ilişkin veriler değerlendirildiğinde, ihracat miktar
endeksinin önceki iki çeyrekte olduğu gibi Nisan-Mayıs döneminde de azaldığı
görülmektedir. Bu düşüşte altın ihracatındaki yavaşlamanın etkileri görülmeye
devam etmektedir. Nitekim altın ihracatı dışlanarak oluşturulan çekirdek endeks,
genel endeksin aksine anılan dönemde ılımlı artış kaydetmeyi sürdürmüştür
(Grafik 4.2.3). Yakın döneme ilişkin göstergeler Haziran ayında ihracat genel
miktar endeksinin ve altın hariç ihracat miktar endeksinin aylık bazda
yükselebileceğine işaret etmektedir. Çeyreklik olarak ise mevcut görünümün
devam edeceği öngörülmektedir.
Küresel eğilimlere bakıldığında, dünya ithalat talebinin Nisan-Mayıs
döneminde ilk çeyreğe göre ılımlı bir artış gösterdiği dikkat çekmektedir. Ancak,
ihracatımızda önemli paya sahip olan ana ticaret ortağımız Euro Bölgesi’nin
ithalat talebinde kötüleşme sürmektedir. Orta ve Doğu Avrupa Bölgesi ise ilk
çeyrekteki seviyesini korumaktadır. Diğer taraftan, Afrika ve Orta Doğu ülkeleri ile
Asya Bölgesi ithalat talebi bu dönemde yükseliş kaydetmiştir (Grafik 4.2.4). Bu
doğrultuda, Mayıs ayı itibarıyla dış talep koşullarında ilk çeyreğe kıyasla sınırlı
ölçüde daha olumlu bir görünüm olduğu vurgulanmalıdır. Bu gelişmeler ışığında,
yılın ikinci çeyreğinde mal ve hizmet ihracatının ana eğiliminin artış yönünde
olmaya devam ettiği, bununla birlikte altın ihracatındaki düşüş kaynaklı olarak
mal ve hizmet ihracatının yataya yakın bir seyir izlediği tahmin edilmektedir
(Grafik 4.2.2).
52
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 4.2.3.
Grafik 4.2.4.
İhracat Miktar Endeksleri
Dünya ve Bölge İthalatları
(Mevsimsellikten Arındırılmış, 2010=100)
(Reel, Mevsimsellikten Arındırılmış, 2005=100)
İhracat
Orta ve Doğu Avrupa
Afrika ve Orta Doğu
Asya
Dünya
Altın Hariç İhracat
140
140
180
170
120
120
100
100
80
80
60
60
1 2 34 12 3 4 12 3 41 2 3 41 23 4 1 23 4 12 3 41 2 34 12*
180
170
160
160
150
150
140
140
130
130
120
120
110
110
100
100
90
90
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 12*
2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 20122013
* Nisan-Mayıs dönemi.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 20122013
* Nisan dönemi
Kaynak: Netherlands Bureau for Economic Policy Analysis.
PMI göstergeleri iktisadi faaliyetin küresel düzeyde toparlanmaya devam
ettiğine dair sinyaller içermektedir. Nitekim küresel PMI imalat endeksi ilk
çeyrekte olduğu gibi ikinci çeyrekte de 50 düzeyinin üstündeki seyrini korumuştur
(Grafik 4.2.5). ABD, Euro Bölgesi ve Japonya’ya ait endekslerde ılımlı toparlanma
sergilemektedir. Ancak Çin’in son birkaç aydır PMI endeksinin düşüş eğiliminde
olması ve 50 seviyenin altına inmesi bir risk unsuru olarak belirmektedir. Ayrıca,
orta vadeli göstergelerden ihracat ağırlıklı küresel büyüme görünümünde bir
önceki Enflasyon Raporu dönemine göre bir miktar bozulma mevcuttur
(Grafik 4.2.6).
Grafik 4.2.5.
Grafik 4.2.6.
PMI Endeksleri
İhracat Ağırlıklı Küresel Üretim Endeksi
(Mevsimsellikten Arındırılmış)
(Mevsimsellikten Arındırılmış, 2010 Ç1=100)
Küresel
Euro Bölgesi
Çin
ABD
Japonya
İhracat Ağırlıklı (Nisan)
İhracat Ağırlıklı (Temmuz)
65
112
60
60
110
110
55
55
108
108
50
50
106
106
45
45
104
104
40
102
102
35
35
100
100
30
30
65
0607
1007
0208
0608
1008
0209
0609
1009
0210
0610
1010
0211
0611
1011
0212
0612
1012
0213
0613
40
112
98
98
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4
2010
2011
2012
2013
2014
Kaynak: Bloomberg, TCMB hesaplamaları.
Kaynak: Markit.
İthalat miktar endeksi ilk çeyrekteki güçlü eğilimini Nisan-Mayıs dönemine
de taşımış ve ilk çeyreğe kıyasla yaklaşık yüzde 8 oranında artış kaydetmiştir.
Yakın dönem göstergeleri Haziran ayında düşüşe işaret etse de çeyreklik
bazdaki
artışın
Enflasyon Raporu 2013-III
ilk
çeyreğin
yukarısında
olmaya
devam
edeceğini
53
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
göstermektedir. Bu kuvvetli artışlarda altın ithalatındaki artışların rolü de büyüktür.
Nitekim, altın dışlanarak oluşturulmuş çekirdek ithalat göstergesindeki artışlar çok
daha ılımlı düzeylerdedir (Grafik 4.2.7). Bu bilgiler ışığında, GSYİH altında yer alan
mal ve hizmet ithalatının ikinci çeyrekte artışını sürdürdüğü düşünülmektedir
(Grafik 4.2.2). Toplam krediler ise 2007-2012 ortalamasına yakın ancak, yurt içi
talebin
zayıf
seyrettiği
2012
yılına
kıyasla
daha
güçlü
seyretmektedir
(Grafik 4.2.8). Diğer taraftan, Haziran ayında gerek yurt içi gerekse yurt dışı
kaynaklı belirsizlikler nedeniyle tüketici güven endekslerindeki düşüş ve faizlerdeki
bir miktar yükseliş nihai yurt içi talebin artışını sınırlandıracak gelişmeler olarak ön
plana çıkmaktadır. Yine de ihracatın yatay seyriyle birlikte değerlendirildiğinde
net ihracatın yılın ikinci çeyreğinde 2 yıl aradan sonra ilk kez büyümeye negatif
katkı yapması beklenmektedir (Grafik 4.2.1).
Grafik 4.2.7.
Grafik 4.2.8.
İthalat Miktar Endeksleri
Toplam Krediler*
(Mevsimsellikten Arındırılmış, 2010=100)
(13 Haftalık Yıllıklandırılmış Hareketli Ortalama, Kur
Etkisinden Arındırılmış, Yüzde)
İthalat
Toplam Krediler (2007-2012)
Toplam Krediler (2012)
Toplam Krediler (2013)
Altın Hariç İthalat
135
40
125
125
35
35
115
30
30
105
105
25
25
95
95
20
20
15
15
10
10
5
5
0
0
115
85
85
75
75
65
65
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 12*
2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 20122013
40
1
4
7
10
13
16
19
22
25
28
31
34
37
40
43
46
49
52
135
* Toplam bankacılık sektörü (Katılım bankaları dahil), kredi kartları dahil,
TGA hariç.
Kaynak: TCMB.
* Nisan-Mayıs dönemi.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
İthalat talebindeki güçlü artışla birlikte cari işlemler dengesindeki iyileşme
süreci de sekteye uğramış ve cari açıktaki yükseliş son dönemde hızlanmıştır.
Ancak, ana eğilime ilişkin göstergelerden altın ve enerji hariç cari işlemler
dengesinde sıfıra yakın görünüm korunmaktadır. Ayrıca, enerji hariç cari işlemler
dengesi ile enerji ve altın hariç cari işlemler dengesindeki ayrışma altın dış
ticaretinin cari işlemler dengesindeki bozulmada önemli bir rol oynadığını
göstermektedir (Grafik 4.2.9). Bu gelişmeler sonucunda 12 aylık birikimli cari
işlemler dengesinin de son aylarda bozulma sergilediği gözlenmektedir
(Grafik 4.2.10). Ancak son dönemdeki finansal gelişmelere bağlı olarak iç talep
üzerinde
artan
aşağı
yönlü
risklerin
cari
açıktaki
artışı
da
sınırlaması
beklenmektedir.
54
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 4.2.9.
Grafik 4.2.10.
Cari İşlemler Dengesi (CİD)
Cari İşlemler Dengesi (CİD)*
(Mevsimsellikten Arındırılmış, Milyar ABD Doları)
(12-Aylık Birikimli, Milyar ABD Doları)
CİD
CİD (enerji hariç)
CİD (enerji ve altın hariç)
CİD
CİD (enerji ve altın hariç)
-20
-70
-70
-25
-90
-90
-25
0608
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 12*
2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 20122013
* Haziran için tahmin.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
30
0613
-20
0213
-50
1012
-50
0612
-15
0212
-15
1011
-30
-10
0611
-30
-10
0211
-10
-5
1010
-10
-5
0610
10
0
0210
10
0
1009
5
0609
5
0209
30
1008
10
10
* Haziran için tahmin.
Kaynak: TÜİK, TCMB
4.3. Emek Piyasası
Toplam ve tarım dışı işsizlik oranları 2013 yılının ilk çeyreğinde bir önceki
döneme göre sınırlı ölçüde gerilemiştir (Grafik 4.3.1). Bu dönemde, tarım dışı
istihdam önceki döneme kıyasla artış göstermiş ve işgücüne katılım oranındaki
artışın göreli olarak zayıf seyretmesinin de etkisiyle işsizlik oranları azalmıştır
(Grafik 4.3.2). Öte yandan, 2013 yılının Mart-Nisan dönemlerinde tarım dışı
istihdamdaki artış hızı çok değişmezken işgücüne katılımdaki artışın etkisiyle işsizlik
oranları yatay bir seyir izlemiştir (Grafik 4.3.1)2.
Grafik 4.3.1.
Grafik 4.3.2.
İşsizlik Oranları
Tarım Dışı İşsizlik Oranına Katkılar
(Mevsimsellikten Arındırılmış, Yüzde)
(Mevsimsellikten Arındırılmış)
İşgücüne Katılım Oranı (sağ eksen)
İşsizlik Oranı
Tarım Dışı İşsizlik Oranı
20
18
52
3
51
2
50
16
İstihdamın Etkisi
Nüfus Artışı Etkisi
Katılım Oranı Etkisi
Tarım Dışı İşsizlik Oranı (Üç Aylık Fark)
1
49
0
14
48
12
47
10
8
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 12*
2006
2007
2008
* Nisan dönemi.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
2009
2010
2011
2012 2013
-1
46
-2
45
-3
1
2
3
2010
4
1
2
3
2011
4
1
2
3
4
2012
1
2*
2013
* Nisan dönemi itibarıyla, Şubat dönemine göre iki aylık fark.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
Nisan dönemi itibarıyla 2013 yılında hizmetler sektörü istihdamındaki
artışların genel istihdam artışına verdiği katkı zayıflamıştır (Grafik 4.3.3 ve Grafik
4.3.4). Alt sektörlere bakıldığında, ticaret, lokantalar ve oteller ile mali kuruluşlar,
Türkiye'de 2004-2011 yılları arasında toplam istihdam ile ortalama çalışılan saat arasındaki ilişki, TÜİK Hanehalkı İşgücü Anketi
mikro bazlı veri seti kullanılarak Kutu 4.3'te incelenmektedir.
2
Enflasyon Raporu 2013-III
55
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
gayrimenkul kiralama ve iş hizmetleri kalemleri hizmetler istihdamındaki artışa
katkı sağlamıştır. İnşaat sektörü istihdamında 2012 yılının başlarından bu yana
süregelen artış eğiliminin 2012 yılının son aylarına doğru kırıldığı gözlenmektedir.
2013 yılının ilk çeyrek verilerine göre bu kırılmanın teyit edildiği, ancak artış
eğiliminin zayıf da olsa sürdüğü görülmektedir. 2013 yılının Nisan döneminde ise
kayıtlı inşaat istihdamı bir önceki döneme göre belirgin bir artış kaydetmiştir
(Grafik 4.3.3).
Grafik 4.3.4.
Hizmet ve İnşaat Sektörleri İstihdamı
Tarım Dışı İstihdam
(Mevsimsellikten Arındırılmış, Milyon Kişi)
(Mevsimsellikten Arındırılmış, Üç Aylık Yüzde Değişim)
İnşaat -Kayıtlı
İnşaat -Kayıt dışı
Hizmet (sağ eksen)
2,0
1,8
12,7
12,2
1,6
1,4
11,7
1,2
11,2
1,0
Thousands
Grafik 4.3.3.
Tarım Dışı istihdam
Tarım Dışı istihdam (Hizmet hariç)
3
3
2
2
1
1
0
0
-1
-1
-2
-2
-3
-3
10,7
0,8
0413
1012
0412
1011
0411
1010
0410
1009
0409
1008
0408
1007
9,2
0407
0,2
1006
9,7
0406
0,4
0407
0807
1207
0408
0808
1208
0409
0809
1209
0410
0810
1210
0411
0811
1211
0412
0812
1212
0413
10,2
0,6
Kaynak: TÜİK HİA, TCMB.
Kaynak: TÜİK HİA, TCMB.
Sanayi istihdamı ise 2012 yılının son çeyreğinin ardından hem 2013 yılının ilk
çeyreğinde hem de Mart-Nisan dönemlerinde artış göstermiştir. Söz konusu
dönemlerde
sanayi
istihdamında
gerçekleşen
güçlü
artışlar
tarım
dışı
istihdamdaki artışta belirleyici bir rol oynamıştır. Sanayi üretimindeki dalgalı
toparlanmaya karşın istihdam daha güçlü ve kesin bir artış sergilemektedir
(Grafik 4.3.5).
Grafik 4.3.5.
Grafik 4.3.6.
Sanayi İstihdamı ve Üretimi
Toplam İstihdam Beklentisi ve PMI İstihdam Endeksi
(Mevsimsellikten Arındırılmış)
(Mevsimsellikten Arındırılmış, 2005 = 100)
Sanayi İstihdamı
Sanayi İstihdamı-Kayıtlı
Üretim
140
120
130
130
120
120
110
110
100
60
0513
80
1112
80
0512
35
1111
70
0511
90
1110
90
0510
40
1109
80
0509
100
1108
45
0508
90
1107
50
0507
100
1106
55
0506
110
Kaynak: TÜİK HİA, TCMB.
56
Toplam İstihdam Beklentisi
PMI (sağ eksen)
140
60
30
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 23*
2007
2008
2009
2010
2011
2012 2013
*Temmuz dönemi.
Kaynak: TCMB İktisadi Yönelim Anketi, Markit.
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Öncü göstergeler, 2013 yılının ikinci çeyreğinde istihdamdaki artış hızının
azalabileceği yönünde sinyaller vermektedir. İlk olarak, sanayi üretimi Mayıs
ayında bir önceki döneme göre sınırlı da olsa gerileme kaydetmiş ve Mart
ayından beri genel eğilime bakıldığında da dalgalı görünümünü sürdürmüştür
(Grafik 4.3.5). Sanayi üretimi artış eğilimi gösterse de istihdama kıyasla zayıf
kalmakta ve istihdam artışına ilişkin beklentileri sınırlandırmaktadır. İkinci olarak,
imalat sanayi istihdamı için gösterge niteliğinde olan PMI istihdam değeri de
iyimser konumda bulunmasına rağmen özellikle Haziran ayında gerilemiştir
(Grafik 4.3.6). Benzer biçimde, İktisadi Yönelim Anketi göstergeleri arasında yer
alan ve imalat sanayi sektöründe faaliyet gösteren özel şirketlerin görüşlerini
yansıtan Toplam İstihdam Beklentisi yılın ilk çeyreğinde geçen yılın son çeyreğine
göre belirgin bir biçimde artmasına rağmen ikinci ve üçüncü çeyreklerde
yönünü aşağıya çevirmiştir (Grafik 4.3.6). Bunlara ek olarak, inşaat sektörüne ara
malı sağlayan metalik olmayan mineral ürünler imalatı sektörünün yılın ikinci
çeyreğine ilişkin üretim ve ithalat gelişmeleri inşaat faaliyetinde yavaşlama
sinyali vermektedir (Grafik 4.3.7).
Türkiye genelinde hanehalkının görüşlerini yansıtan TCMB Tüketici Güven
Endeksi 2013 yılının ikinci çeyreğindeki yatay seyrin ardından Temmuz
döneminde
bir
önceki
döneme
göre
artış
kaydederek
uzun
dönemli
ortalamasının sınırlı ölçüde üzerine çıkmıştır (Grafik 4.3.8). İstihdama ilişkin diğer
öncü göstergelerin yatay seyrine paralel olarak, Tüketici Güven Endeksi de uzun
dönemli ortalamasının etrafındaki seyrini sürdürmektedir.
Grafik 4.3.7.
Grafik 4.3.8.
Metalik Olmayan Mineral Ürün Üretimi, İthalatı ve
İnşaat Katma Değeri
Hanehalkı Beklentileri ve Tarım Dışı İşsizlik Oranı*
(Mevsimsellikten Arındırılmış, 2005 = 100)
150
Katma Değer
İthalat
Üretim
150
140
140
130
130
120
120
110
Tarım Dışı İşsizlik Oranı (mev. arın.)
Yeni Tüketici Güven Endeksi (sağ eksen)
20
Yeni Tüketici Güven Endeksi (2005-2012
dönemi ortalaması)
100
18
90
110
16
80
100
100
14
70
90
90
80
80
12
60
70
70
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 12*
2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013
* Üretim ve ithalat gelişmeleri Nisan-Mayıs dönemi verileri ile
hesaplanmıştır.
Kaynak: TÜİK HİA, TCMB.
Enflasyon Raporu 2013-III
10
50
1234123412341234123412341234123
2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013
*Tarım dışı işsizlik oranı 2013 yılı 2. çeyreği için Nisan dönemi verisi
kullanılmıştır. TCMB Tüketici Güven Endeksi 2013 yılı 3. Çeyraği için
Temmuz dönemi verisi kullanılmıştır.
Kaynak: TÜİK, TCMB Tüketici Eğilim Anketi.
57
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Emek piyasası gelişmeleri iç talep açısından değerlendirildiğinde, özellikle
saatlik kazanç gelişmelerinin katkısıyla artan toplam ücret ödemelerinin 2013 ilk
çeyreği itibarıyla yurt içi tüketim harcamalarına destek sağladığı görülmektedir.
İşgücü Maliyeti Endeksleri kapsamında yayımlanan tarım dışı sektörde saatlik
kazanç endeksi 2013 ilk çeyreğinde reel olarak artamaya devam etmiştir. Söz
konusu artış çeyreklik bazda asgari ücretteki artışın üzerinde kalmakla birlikte yıllık
bazda iki serinin uyumlu bir hareket sergilediği gözlenmektedir (Grafik 4.3.9).
İstihdam gelişmelerini de içeren toplam ücret ödemeleri ücretler paralelinde
artışını sürdürmekte ve uzun dönem eğiliminin üzerinde seyretmektedir. Eş
zamanlı olarak, dayanıklı tüketim mallarına yönelik harcamalar dışarıda
bırakılarak hesaplanan hanehalkı yurt içi tüketim harcamaları çok güçlü
olmamakla birlikte artmakta ve 2013 yılının ilk çeyreğinde uzun dönem eğilimini
takip etmektedir (Grafik 4.3.10).
Grafik 4.3.9.
Grafik 4.3.10.
Tarım Dışı Sektörlerde Saatlik İşgücü Maliyeti
(Mevsimsellikten Arındırılmış, 2010=100)
Hanehalkı Yurt İçi Tüketimi* ve Reel Ücret Ödemeleri**
Kazanç Endeksi (Yıllık Yüzde Artış, sağ eksen)
Reel Kazanç Endeksi*
Reel Asgari Ücret*
110
(Uzun Dönemli Eğilimden Sapma, Mevsimsellikten Arındırılmış)
Reel Ücret Ödemeleri - Kısa Dönem İş İstatistikleri
14
0,06
12
0,04
106
10
0,02
102
8
0,00
6
-0,02
4
-0,04
2
-0,06
0
-0,08
98
94
90
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1
2007
2008
2009
* Reelleştirilirken TÜFE kullanılmıştır.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
2010
2011
2012 2013
Mobilya, Ev Aletleri, Ev Bakım Hizmetleri, UlaştırmaHaberleşme ve Eğlence-Kültür Hariç Tüketim Harcamaları
123412341234123412341234123412341
2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 20122013
* Sabit fiyatlar ile açıklanan hanehalkı yurt içi tüketim harcamalarından
Mobilya, Ev Aletleri, Ev Bakım Hizmetleri, Ulaştırma ve Haberleşme ile
Eğlence ve Kültür alt kalemlerinin çıkarılması ile hesaplanmıştır.
** Sanayi, İnşaat, Ticaret, Konaklama-Yiyecek, Mesleki Bilimsel ve Teknik
Faaliyetler ile İdari ve Destek Hizmet Faaliyetleri sektörlerindeki toplam
ücret ödemelerinin ağırlıklı ortalaması alınarak hesaplanmaktadır. Ücret
ödemeleri reelleştirilirken TÜFE kullanılmıştır.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
Ücret gelişmeleri maliyet unsuru olarak incelendiğinde, sanayi ve hizmetler
sektörlerinde reel birim ücretlerin 2013 yılının ilk çeyreğinde artmaya devam
ettiği gözlenmektedir (Grafik 4.3.11). Saatlik ücretlerdeki artışın yanı sıra ortalama
verimliliğin zayıf seyri reel birim ücretlerdeki artışın sürmesine neden olmaktadır
(Grafik 4.3.11). Söz konusu artış, kar marjlarının daralmış ve ücretlerden gelen
maliyet baskısının artmış olabileceğine işaret etmektedir. Reel birim ücretlerdeki
bu artış özellikle emek yoğunluğu yüksek olan hizmet sektörü için bir risk unsuru
olarak görülmektedir. Bununla birlikte makro ölçekte ortalama değerler
üzerinden gözlenen bu olgu kompozisyon değişiminden gelen etkileri de
barındırdığı için kesin bir çıkarım yapmak mümkün olmamaktadır.
58
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 4.3.11.
Grafik 4.3.12.
Reel Birim Ücret* (Çalışılan Saat Başı Ücret/Verimlilik)
Tarım Dışı Sektörde Katma Değer ve İstihdam
(Mevsimsellikten Arındırılmış, 2005=100)
(Mevsimsellikten Arındırılmış, 2008=100)
Sanayi
İmalat Sanayi
Hizmetler
Katma Değer
110
110
105
105
100
100
95
95
90
90
85
İstihdam (sağ eksen)
1998
Fiyatlarıyla
27
Milyon
Kişi
19
25
18
23
17
21
16
15
85
80
80
19
75
75
17
123412341234123412341234123412341
2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 20122013
* Hizmetler sektöründe reel birim ücret toplam ücret ödemelerinin ciroya
bölünmesi ile hesaplanmıştır. Sanayi sektörlerinde ise toplam ücret ödemeleri
üretim ve ilgili ÜFE’ye bölünmüştür.
Kaynak: TÜİK Kısa Dönem İş İstatistikleri, TCMB.
20
14
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 12*
2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 20122013
* Tahmin.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
Özetle, 2013 yılında Nisan dönemi itibarıyla tarım dışı sektörde istihdam
makul oranlarda artış göstermiştir. Ancak aynı zamanda işgücüne katılımın da
artması işsizlik oranlarının yatay seyretmesine neden olmaktadır. 2013 yılının ikinci
çeyreğine ilişkin öncü göstergeler ve Nisan 2013 dönemi işgücü piyasası verileri
ışığında, tarım dışı istihdam artışlarının yılın ikinci çeyreğinde de
sürmesi
beklenmektedir (Grafik 4.3.12). Bununla birlikte, küresel iktisadi görünüme ilişkin
belirsizliklerin özellikle sanayi sektöründe istihdam koşullarındaki iyileşmeyi
sınırlandırabileceği düşünülmektedir.
Enflasyon Raporu 2013-III
59
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Kutu
Küresel İthalat Büyümesi ve Türkiye’nin İhracatı
4.1
İhracatın
önemli bir belirleyicisi ihracat yapılan pazarlardaki büyümedir. Ticaret
ortaklarımızın Türkiye’den yaptıkları ithalat dünya genelinden yaptıkları toplam
ithalatlarının küçük bir kısmını oluşturduğu için, bu pazarlardaki toplam ithalat
talebi Türkiye’nin ihracatı açısından büyük ölçüde bağımsız bir dış değişken olarak
3
düşünülebilir.
Bu kutuda Türkiye’nin ihracat yaptığı pazarlardaki büyüme
incelenmekte ve Türkiye’nin ihracat büyümesiyle olan ilişkisi anlatılmaktadır.
Küresel
ithalat büyümesinin güçlü olduğu yıllarda Türkiye’nin ihracatı da hızlı
artma eğilimi göstermiştir (Grafik 1). Ancak Türkiye’nin ihracatının ağırlıklı olduğu
ülke veya sektörlerdeki talep dünya genelinden daha güçlü veya zayıf
seyredebilmektedir. Örneğin Türkiye’nin ihracatının büyük bir kısmının yapıldığı
Avrupa ülkelerinde küresel kriz sonrası toparlanmanın zayıf olması Türkiye’nin
ihracatını olumsuz etkilemiştir. Daha güçlü bir toparlanma sergileyen ve dünya
ticaretinde büyük ağırlığa sahip ABD ve Uzak Doğu ülkelerinin ise Türkiye
ihracatındaki ağırlığı görece düşüktür. Türkiye’nin ihracat yaptığı ülke veya
sektörlere özel bu tür farklılıkları doğru bir şekilde hesaba katabilmek amacıyla,
ülke ve sektör bazında her ihracat pazarını Türkiye’nin ihracatı içindeki payıyla
ağırlıklandırmak
suretiyle
bir
“ağırlıklandırılmış
küresel
ithalat
büyümesi”
hesaplanmıştır. Grafik 2’de gösterilen bu küresel ithalat ölçüsünün Türkiye’nin
ihracatı açısından anahtar bir belirleyici olduğu görülmektedir.
4
Grafik 1. Türkiye’nin İhracat Büyümesi ve Küresel
İthalat Büyümesi
Grafik 2. Türkiye’nin İhracat Büyümesi ve
Ağırlıklandırılmış Küresel İthalat Büyümesi
(Cari ABD Doları Cinsinden, Yıllık Yüzde Değişim)
(Cari ABD Doları Cinsinden, Yıllık Yüzde Değişim)
40
40
40
40
30
30
30
30
20
20
20
20
10
10
10
10
0
0
0
0
-20
-10
Türkiye'nin İhracatı
Küresel İthalat Büyümesi
-30
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
-30
-20
Kaynak: UNCTAD, TCMB hesaplamaları.
-10
-10
Türkiye'nin İhracatı
-20
-30
Ağırlıklandırılmış Küresel
İthalat Büyümesi
-20
-30
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
-10
Kaynak: UNCTAD, TCMB hesaplamaları.
Türkiye’den yapılan ithalat küresel ithalatın yüzde1’i civarındadır.
UNCTAD verileri küresel (mal) ihracatını sektörlere ve ülkelere göre ayrıştırarak vermektedir. İhracatımızda önemli 100 ülke ile
SITC 1-digit seviyesinde 10 sektöre ayrıştırılmış verilerle çalışılmıştır. Bu 1000 (100 ülke x 10 sektör) ihracat pazarının büyüme
ortalaması, her yıl için her bir pazardaki ithalat büyümesini o pazarın Türkiye ihracatı içinde bir önceki yıldaki payı ile
ağırlıklandırmak suretiyle hesaplanmıştır. Anılan 100 ülke, 2012 yılı dünya ithalatının yüzde 95’ini Türkiye ihracatının ise yüzde
97’sini kapsamaktadır.
3
4
60
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 2’deki yeni gösterge, Grafik 1’deki ağırlıksız küresel ithalat büyümesinden
oldukça farklı sonuçlar verebilmektedir. Örneğin, Grafik 1’e dayanarak Türkiye’nin
ihracat performansının 2010 ve 2011 yıllarında dünya ithalat büyümesiyle
karşılaştırıldığında zayıf kaldığı şeklinde bir izlenim edinilebilir. Ancak Grafik 2’de bu
izlenimin doğru olmadığı görülmektedir. Avrupa’nın ihracatımızdaki yüksek
ağırlığını hesaba katan Grafik 2’deki ölçü, ihracat büyümemizin kriz sonrasında
ithalat pazarlarındaki büyümeye eşit veya daha güçlü olduğunu göstermektedir.
Grafik
1 ve 2 ile ilgili not edilmesi gereken diğer bir husus ise, bu grafiklerdeki
Türkiye ihracatı serisinin doğrudan TÜİK’ten değil, analizde içsel tutarlılık amacıyla
UNCTAD’tan (anılan 100 ülkenin Türkiye’den yaptıklarını rapor ettikleri ithalat
miktarlarının toplamı olarak) alınmış olmasıdır. Ancak bu iki serinin büyüme oranları
birbirine oldukça yakındır (Grafik 3). Grafikteki son gözlem olan 2012 yılı ile ilgili
ilginç bir bulgu ise, ticaret ortaklarımızın ithalat kayıtlarına göre Türkiye’nin
2012’deki toplam ihracat artışının altın dışı kalemlerden kaynaklanan kısmının TÜİK
verilerine kıyasla oldukça yüksek olduğudur.
Grafik 3. Çalışmadaki ve TÜİK Verilerindeki
Türkiye İhracat Büyümesinin Karşılaştırılması
Grafik 4. Türkiye'nin ihracat Pazarlarındaki Payının
Artışı (2004=100)
(Cari ABD doları, Yüzde Değişim)
Türkiye'nin ihracatı (UNCTAD)
Türkiye'nin ihracatı (TÜİK)
130
130
30
30
120
120
20
20
110
110
10
10
100
100
0
0
90
90
80
80
70
70
60
60
-10
-10
-20
-30
-30
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
-20
Kaynak: UNCTAD, TÜİK,
Grafik
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
40
40
Kaynak: UNCTAD, IMF, TCMB hesaplamaları.
2’deki küresel ithalat göstergesinden özetle şu sonuçlara ulaşılmaktadır:
Örneklem döneminde (1995-2012 yıllarında) Türkiye’nin ihracat artışı ithalat
pazarlarındaki büyümeden belirgin şekilde daha hızlı olmuştur. Bu büyüme farkının
ima ettiği pazar payı artışı bir endeks olarak Grafik 4’te gösterilmektedir. Anılan
pazar payı artışı özellikle 2001 krizi sonrasında (2001-2003 döneminde) çok güçlü
olmuş, 2004 ve sonrasında da yüksek olmaya devam etmiştir. TL’nin aşırı değerli
olduğuna dair tartışmaların zaman zaman gündeme geldiği 2009 ve 2010
yıllarında anılan artış ara vermekle birlikte 2011 ve 2012 yıllarında tekrar hız
kazanmıştır. Son olarak, Grafik 2’deki ihracat büyüme hızında 2004 yılı sonrasında
görülen azalma ihracat performansındaki bir düşüşten çok ihracat pazarlarımızın
büyüme hızındaki aşağı yönlü bir eğilimi yansıtmaktadır.
Enflasyon Raporu 2013-III
61
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Kutu
4.2
Türkiye’de Konjonktürel Etkilerden Arındırılmış Cari Açık
Türkiye’de cari denge son yıllarda oldukça oynak bir yapı sergilemiştir. Özellikle
küresel krizi takiben Türkiye ekonomisinde gözlenen yurt içi talep kaynaklı güçlü
0
yüksek düzeyi olarak gözlenmiştir
-4
(Grafik 1). Bu süreçte Türkiye
-6
Merkez
-8
2010 yılının sonlarından itibaren
-10
araç çeşitliliğine giderek finansal
-12
yaklaşımı benimsemiş ve
cari
0,7
0,0
-2
-1,2 -1,4
-1,6
-2,0
-2,5
-4
-3,5
-3,6
Bankası,
istikrarı da gözeten bir politika
-0,3 -0,6
-4,4
-6
-5,5
-6,0 -5,8
-6,2
-5,9
-8
-10
-9,7
-12
2003
Cumhuriyet
0
1,0
-2
2012
en
2011
tarihin
2010
yakın
2
2009
oranı
4
2,2
2008
gelire
2
2007
10’a yaklaşan cari açığın milli
Enerji Hariç Cari Denge
Cari Denge
4
2006
genişlemiştir. 2011 yılında yüzde
Grafik 1. Cari Dengenin Milli Gelire Oranı (Yüzde)
2005
görünümü altında cari açık hızla
2004
toparlanma ve zayıf dış talep
Kaynak: TÜİK, TCMB.
açığı sınırlamaya yönelik tedbirler almıştır. Söz konusu tedbirlerin ardından cari
dengede belirgin bir düzelme eğilimi gözlenmiştir.
Türkiye’de
cari açığın makro finansal riskler açısından önemli bir gösterge
niteliğinde olması cari denge dinamiklerinin daha iyi anlaşılmasını gerektirmektedir.
Örneğin, herhangi bir dönemde iç ve dış talebin veya dış ticaret hadlerinin cari
denge üzerindeki etkilerinin (konjonktürel etkilerin) ayrıştırılması, gerek cari açığın
yapısal bileşenine dair fikir vermesi gerekse cari açığa yönelik uygulanabilecek
politikalara ışık tutması bakımından önem taşımaktadır. Bu kutu, cari dengeyi
konjonktür etkilerinden arındıran Kara ve Sarıkaya (2013) çalışmasının bulgularını
özetlemektedir.
Cari açık üzerindeki konjonktürel etkilerin belirlenebilmesi için öncelikle ithalat ve
ihracatın temel sürükleyicileri olan iç ve dış talebin, ana eğilimlerine kıyasla hangi
düzeyde olduklarının incelenmesi gerekmektedir. Nitekim yurt içi (dışı) talebin uzun
vadeli eğiliminin üzerinde olması, ithalat (ihracat) için de normal üstü bir seviye
ima edecektir. 2001 ve 2009 krizlerinin ardından gözlenen güçlü toparlanmayla
birlikte yurt içi talep 2005-2008 dönemi genelinde ve 2011 yılında uzun vadeli
eğiliminin üzerinde seyretmiştir. Küresel talep ise 2005-2008 döneminde yurt içi
talebe benzer bir seyir izlerken son krizin ardından zayıf bir görünüm sergilemiş ve
uzun dönem eğiliminin altında kalmıştır (Grafik 2 ve 3). Cari açığın milli gelire oranı,
iç ve dış talep koşullarının güçlü olduğu 2005-2008 döneminde yüzde 5,5-6
civarında gerçekleşirken, “güçlü iç talep-zayıf dış talep” şeklinde özetlenebilecek
2010-2011 döneminde yüzde 10 seviyesine yaklaşmıştır (Grafik 1).
62
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 2. Yurt İçi Talep ve Eğilimi
Grafik 3. Yurt Dışı Talep ve Eğilimi
(1998 Sabit Fiyatlarıyla, Milyar TL)
Yurt İçi Talep
Eğilim (HP)
Eğilim (Doğrusal)
35
30
(2008-II=100)
35
105
30
25
25
20
20
15
15
Kaynak: TÜİK, Yazarların hesaplamaları.
Ele
110
105
100
95
95
90
90
85
85
80
80
75
75
70
70
65
65
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
10
Yabancı Gelir
Eğilim (HP)
Eğilim (Doğrusal)
100
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
10
110
Kaynak: TÜİK, Yazarların hesaplamaları.
alınan iki alt dönemde yurt içi talep koşulları benzer iken dış talep
görünümünün belirgin biçimde farklılaşması, konjonktürel unsurların cari açık
yansımaları açısından faydalı bir karşılaştırma imkânı sunmaktdır. Bu çerçevede,
“iç ve dış talep uzun dönemli eğilimlerinden sapmamış olsaydı cari denge hangi
düzeyde gerçekleşirdi?” sorusuna verilecek cevap, konjonktürel (çevrimsel)
etkilerden arındırılmış cari denge kavramını tanımlamaktadır. Böylelikle, çevrim
karşıtı (counter-cyclical) politikalarla ekonomide haddinden fazla bir yavaşlamaya
neden olmaksızın cari açığın düşürülebileceği alt sınır da çizilmiş olmaktadır.
Grafik 4. İthalat Birim Değer Endeksi (2010=100)
Eğilim (Doğrusal)
Eğilim (HP)
İthalat BDE
Grafik 5. İhracat Birim Değer Endeksi (2010=100)
Eğilim (Doğrusal)
Eğilim (HP)
İhracat BDE
140
140
130
130
120
120
120
120
110
110
110
110
100
100
100
100
90
90
90
90
80
80
80
80
70
70
70
70
60
60
60
60
50
50
50
50
40
40
40
40
0198
0199
0100
0101
0102
0103
0104
0105
0106
0107
0108
0109
0110
0111
0112
130
Kaynak: TÜİK, Yazarların hesaplamaları.
Ancak,
140
130
0198
0199
0100
0101
0102
0103
0104
0105
0106
0107
0108
0109
0110
0111
0112
140
Kaynak: TÜİK, Yazarların hesaplamaları.
iç ve dış talebin “normal” seyriyle uyumlu dış ticaret görünümünün
belirlenmesi, cari dengedeki konjonktürel dalgalanmaları tamamen ortadan
kaldırmak için yeterli olmamaktadır. Çünkü ABD doları cinsinden ifade edilen cari
denge, iç ve dış talep kadar uluslararası fiyatlardan da etkilenmektedir. 2007-2008
döneminde belirgin biçimde gözlenebildiği üzere küresel büyüme ve likidite
çevrimlerine bağlı olarak ortaya çıkan geçici fiyat hareketlerinin cari denge
Enflasyon Raporu 2013-III
63
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
üzerindeki etkileri milli gelirin yüzde 1’ine kadar ulaşabilmektedir (Grafik 4, Grafik 5
ve Grafik 7). Bu gözlem, ithalat ve ihracat fiyatları için de ayrı bir düzeltme
ihtiyacına işaret etmektedir. Dolayısıyla, çevrim düzeltmesi yapılırken iç ve dış
talepte olduğu gibi dış ticaret fiyatlarındaki uzun dönem eğilimden sapmalar da
arındırılmaktadır:
̂
[
(
)
(
)]
̂
[
(
)
(
)]
Burada X ve M mal-hizmet ihracat ve ithalatını, D ve Yf iç talep ve küresel talebi,
PX ve PM ihracat ve ithalat fiyatlarını, Ɛ ithalat ve ihracatın talep esnekliklerini, (YfYf*), (D-D*), (Px-Px*) ve (Pm-Pm*) ise ilgili değişkenlerin uzun vadeli eğilimlerinden
yüzde sapmalarını ifade etmektedir.5 Gerek iç ve dış talep gerekse fiyatlardaki
trend dışı dalgalanmaların dış ticaret üzerindeki etkisi çıkarıldığında uyarlanmış
ihracat ( ̂ )ve ithalata ( ̂ )ulaşılmaktadır.
Grafik 6. Cari Dengenin Milli Gelire Oranında
Çevrim Uyarlaması (Yüzde)
Grafik 7. Çevrim Uyarlamasına Katkılar
(Yüzde Puan)
Çevrim Uyarlamalı Cari Denge/GSYİH
Dış Talep
Toplam Uyarlama
Fiyat
İç Talep
Cari Denge/GSYİH
-10
-10
-4
-4
-6
-6
-12
-12
Kaynak: TÜİK, Yazarların hesaplamaları.
Kara
2012
-2
2011
-2
2010
-8
2009
-8
2008
0
2007
0
2006
-6
2005
-6
2004
2
2003
2
2012
-4
2011
-4
2010
4
2009
4
2008
-2
2007
-2
2006
6
2005
6
2004
0
2003
0
Kaynak: Yazarların hesaplamaları.
ve Sarıkaya’nın (2013) bu çerçeveyi kullanarak yaptıkları hesaplamalara
göre, konjonktür etkilerinden arındırılmış cari açığın milli gelire oranı son on yıllık
dönemde yüzde 4,5-5 aralığında dalgalanmıştır (Grafik 6). Cari dengede çevrim
etkilerinin en belirgin olduğu dönemler 2009 ve 2011 yılları olmuştur. 2009 yılında 3,5
puanlık bir düşüşle yüzde 2 seviyesine gerileyen cari açığın milli gelire oranındaki
iyileşme büyük ölçüde kriz dönemindeki çevrim etkilerinden kaynaklanmış ve
dolayısıyla kalıcı olmamıştır. 2011 yılında ise tam tersine çevrimsel unsurlar cari
dengede belirgin bir bozulmaya neden olmuştur.
5
Hesaplamalarda kullanılan filtreler ve esneklikler konusunda detaylı bilgi için bkz. Kara ve Sarıkaya (2013).
64
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Çevrim
uyarlaması yapılmamış ve yapılmış oranlar arasındaki fark cari açığın
konjonktürel kısmına tekabül etmekte ve Grafik 7’de siyah çizgi ile gösterilmektedir.
Politika tasarımına yol göstermesi amacıyla konjonktürel etki üç bileşene ayrılmıştır:
İç talep, dış talep ve dış ticaret fiyatları. Bu ayrıştırma ışığında bazı önemli
çıkarımlar yapmak mümkündür: Birincisi, çevrimsel unsurların cari açığın milli gelire
oranı üzerindeki etkisinin 4 puana kadar ulaşabildiği ve bunun daha çok ithalattaki
(ve iç talepteki) dalgalanmalardan kaynaklandığı görülmektedir. Dolayısıyla, yurt
içi politikaların cari dengedeki dalgalanmaları sınırlama konusunda önemli bir
alanı bulunmaktadır. Nitekim alınan tedbirler sonrasında iç talep kaynaklı ek cari
açığın 2012 yılında büyük ölçüde sıfırlanması buna güzel bir örnek teşkil etmektedir.
İkincisi,
küresel krizi takip eden dönemde dış talepteki zayıf görünümün cari
dengeyi olumsuz etkilediği görülmektedir. 2009 yılı ve sonrasında dış konjonktüre
bağlı olarak oluşan ek cari açık, milli gelirin yüzde 2’si civarında seyretmektedir.
Başta en büyük ticaret ortağımız olan Euro Bölgesi olmak üzere küresel talebin
uzunca bir müddet zayıf seyretme ihtimalinin bulunması, cari açığa ilişkin
projeksiyonlarda dikkate alınması gereken bir husus olarak değerlendirilmektedir.
Özetle, cari açıktaki çevrimsel hareketlerin bileşenlerine ayrıştırılarak incelenmesi,
para politikası veya diğer konjonktürel (yapısal olmayan) politika tedbirlerinin
sınırlarının anlaşılması açısından önemlidir. Ekonominin hızlı büyüdüğü ve sermaye
girişlerinin yoğun olduğu 2011 yılına benzer dönemlerde cari açığı hedef alan yurt
içi politikalar açısından iç talep merkezli önemli bir hareket alanı bulunmaktadır.
Bununla birlikte bulgular, üretim sürecinde yapısal bir iyileşme olmaksızın, kısa
vadede iktisadi büyümeden ödün vermeden cari açığı yüzde 5’lerin belirgin
olarak
altına
indirmenin
oldukça
güç
olduğunu
göstermektedir.
Küresel
ekonomilerin konjonktürel durumu da dikkate alındığında, önümüzdeki dönemde
cari dengenin makroekonomik ve finansal istikrar açısından önemini koruyacağı
düşünülmektedir.
Kaynakça
Kara, H. ve Ç. Sarıkaya (2013). “Konjonktürel Etkilerden Arındırılmış Cari Açık”,
TCMB Ekonomi Notları, 13/18.
Enflasyon Raporu 2013-III
65
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Kutu
4.3
Tarım Dışı Sektörde Ortalama Çalışılan Saat
İşgücü verileri üzerinden iktisadi faaliyeti istihdam seviyesinden daha çok toplam
çalışılan saat yansıtmaktadır. Bu seriler genelde birlikte hareket etmekle birlikte
zaman zaman aralarında farklılık oluşabilmektedir. TÜİK veri tabanı üzerinden
hesaplanan tarım dışı sektördeki toplam çalışılan saat ve istihdam verileri ortalama
çalışılan saatin zaman içinde gerilediğini ima etmektedir (Grafik 1). Bazı
dönemlerde ortaya çıkan uç değerler hariç tutularak bakıldığında, ortalama
çalışılan saatin 2005 yılı başından 2012 yılı sonuna kadar yaklaşık üç saat gerilediği
gözlenmektedir. Bu azalma istihdam kompozisyonundaki değişimi yansıtabileceği
gibi, mikro ölçekte davranışsal bir değişimden de kaynaklanabilir. Bu kutunun
amacı ortalama saatteki düşüşün ne kadarının kompozisyondaki değişimden, ne
kadarının davranışsal değişimden kaynaklandığını ortaya koymaktır.
Grafik 1. Ortalama Çalışılan Saat (Aylık, İş Başında
Olmayanlar Hariç, Mevsimsellikten Arındırılmış)6
Grafik 2. Ortalama Çalışılan Saat (Yıllık, İş Başında
Olmayanlar ve Uç Değerler Hariç)
Ort. Saat - Uç Değerler Hariç
Ortalama Saat
54
Veri Tabanı
Mikro Veri Seti
54
54,0
54,0
53
53
53,5
53,5
52
52
53,0
53,0
51
51
50
50
52,5
52,5
52,0
52,0
50,5
50,5
45
45
50,0
50,0
44
44
Kaynak: TÜİK Veri Tabanı, TCMB.
2012
46
2011
51,0
46
2010
51,0
2009
47
2008
51,5
47
2007
51,5
2006
48
2005
49
48
0405
1005
0406
1006
0407
1007
0408
1008
0409
1009
0410
1010
0411
1011
0412
1012
0413
49
Kaynak: TÜİK Veri Tabanı ve HİA Mİkro Veri Setleri, TCMB.
Bu amaçla, 2004-2011 yılları arasındaki Hanehalkı İşgücü Anketi mikro veri setleri
bir araya getirilerek bir analiz yapılmıştır. Veri setine sadece tarım dışı sektörde
ücretli çalışanlar dâhil edilmiş, ücretli çalışanlar arasından ise 2004 yılı bazında
ücreti 100 TL’nin altında olanlar uç gözlem olarak kabul edilerek veri setinden
çıkarılmıştır. Bu şekilde bir arındırma yapıldığında, seviye farkı olmakla birlikte mikro
veri
setinden
hesaplanan
ortalama
çalışılan
saat,
TÜİK
veri
tabanından
hesaplanan ortalama çalışılan saate benzer bir eğilim göstermektedir (Grafik 2).
Kullanılan veri setinin uyumunu bu şekilde teyit ettikten sonra mikro veri üzerinden
TÜİK veri tabanında fiili çalışılan saate göre istihdam rakamları açıklanmaktadır. Zaman aralıkları şu şekildedir: 0, 1-16, 17-35, 3639, 40, 41-49, 50-59, 60-71 ve 72+ saat. Zaman aralıklarının orta noktaları o grup için çalışılan saat olarak kabul edilmiştir. Daha
sonra çalışılan saatler istihdam payları ile ağırlıklandırılarak toplam çalışılan saat ve bu değeri istihdama bölmek suretiyle
ortalama çalışılan saat hesaplanmıştır. 72 saat ve üzeri çalışanlar 72 saat çalışıyor kabul edilmiştir.
6
66
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
istihdam yapısını kontrol ederek ortalama çalışılan saati tahmin etmek mümkün
gözükmektedir. Bunun için bir kişinin esas işinde haftalık çalıştığı süre, yıl kukla
değişkenleri,
istihdam
yansıtan
çok
değişkeni
ve
kullanılarak
yapısını
sayıda
kontrol
etkileşim
terimleri
tahmin
edilmiştir.
7
Kontrol değişkenleri; cinsiyet, kayıt
dışılık, yaş grupları, medeni hal,
eğitim
durumu,
meslek8,
NUTS1
düzeyinde bölge, kentte yaşama,
Grafik 3. Ortalama Çalışılan Saat - Kompozisyon
Etkileri Kontrol Edildikten Sonra
Tahmin edilen
(Kompozisyon etkileri kontrol edilmiş)
Hesaplanan
54
53
54
53
52,3
52
52
50,9
51
51
gösteren
kukla
değişkenlerinden
2011
2010
işteki tecrübe ve firma büyüklüğünü
2009
49
2008
49
2007
kayıtlılık, okuma-yazma durumu, son
2006
50
2005
50
2004
tam zamanlı çalışma, daimi iş, okula
Kaynak: TÜİK HİA Mikro Veri Setleri , TCMB.
oluşmaktadır. İstihdam yapısındaki değişim bu değişkenler üzerinden kontrol
edildikten sonra, tahmin edilen yıl marjinal etkileri esas alınarak ortalama çalışılan
saat için yeni bir patika oluşturulmuştur. Grafik 3’te görüleceği üzere istihdam
yapısının yukarıda bahsedilen değişkenler ekseninde değişmediği durumda
ortalama çalışılan saatteki azalma eğilimi ortadan kalkmaktadır. Mikro ham
veriden hesaplanan ortalama çalışılan saat 2005-2011 yılları arasında 1,3 saat
gerilemiştir. Kompozisyon etkileri kontrol edildikten sonra, tahmin edilen gerileme
0,3 saat olmaktadır. Dolayısıyla, ortalama çalışılan saatteki gerilemenin önemli bir
kısmı istihdam kompozisyonundaki değişimden kaynaklanmaktadır.
Tahmin
sonuçları cinsiyet ve kayıtlı-kayıt dışı çalışma ayrımında çalışılan saatte
önemli farklılıklar olduğunu ortaya koymaktadır. Kayıt dışı çalışanlarda ve
erkeklerde ortalama çalışılan saat daha yüksektir (Grafik 4). Söz konusu kategoriler
için ayrıca denklem tahmin edilmiş, aynı kontrol değişkenleri kullanılarak
kompozisyon etkilerinden arındırılmış çalışılan saat değerleri hesaplanmıştır
(Grafik 4).
İstihdam
yapısını
kontrol
etmek
özellikle
kadınlarda
sonuçları
etkilemekte, ortalama çalışılan saati arttırmaktadır. Bununla birlikte, kayıt dışı erkek
çalışanlarda ortalama çalışılan saat diğer gruplardan farklı olarak zaman içinde
azalmaktadır. Diğer taraftan, kayıtlı çalışanlarda çalışılan saat zaman içinde
değişmezken kadınlarda kayıt dışı olarak istihdam edilenlerde ortalama çalışılan
saat artış göstermiştir.
Yer kısıtı nedeniyle denklemlere yer verilmemiştir. Analiz tamamen seriler arasındaki ilişklileri tanımlamak üzere gerçekleştirilmiştir
ve nedensellik analizi amacı taşımamaktadır.
8 TÜİK 2004-2009 dönemi için sektör verilerini Nace Rev1 sınıflamasını esas alarak yayımlarken 2010 yılından itibaren sadece
Nace Rev2 sınıflamasına göre yayımlamaya başlamıştır. Tüm dönem için geçerli olan bir sektör verisi bulunmamaktadır. Bu
nedenle denklemlerde sektör değişkeni kullanılmamış bunun yerine meslek değişkenine yer verilmiştir.
7
Enflasyon Raporu 2013-III
67
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Tablo 1’de cinsiyet ve kayıt dışılık
ayrımında istihdam paylarının zaman içindeki
değişimi ve tahmin edilen denklemlerden marjinal yıl etkileri esas alınarak
hesaplanan ortalama çalışılan saat patikaları yer almaktadır. Bu veriler özellikle
kayıt dışı istihdamın payındaki azalmanın ortalama çalışılan saatin gerilemesinde
önemli etkisi olduğunu ortaya koymaktadır. Bunun yanı sıra kayıt dışı erkeklerde
çalışılan saatin azalması da ortalama çalışılan saatte düşüş eğilimi oluşmasına katkı
sağlamaktadır. Özetle, ortalama çalışılan saatte gözlenen gerilemede davranışsal
etkilerden ziyade kompozisyonel etkiler rol oynamaktadır.
Grafik 4. Cinsiyet ve Kayıtlı - Kayıt Dışı Çalışan Ayrımında Ortalama Çalışılan Saat - Kompozisyon
Etkileri Kontrol Edildikten Sonra*
Kayıt Dışı Erkek
Kayıtlı Erkek
59
59
59
57
57
57
55
55
55
53
53
53
51
51
51
49
49
49
47
47
47
47
45
45
45
45
Kayıtlı Kadın
55
2011
2010
2009
2008
2007
2004
2010
2009
2008
2007
2006
2005
2004
2011
51,4
49
56,0
2006
51
59
57
2005
51,7
53
57,1
Kayıt Dışı Kadın
59
59
57
57
57
57
55
55
55
55
53
53
53
51
51
51
49
49
49
47
47
45
45
49
47
2011
2010
2009
2008
45
2007
2011
2010
2009
2008
2007
2006
2005
2004
51
48,4
2004
45,8
45
53
2006
46,8
47
59
50,4
2005
59
Kaynak: TÜİK HİA Mikro Veri Setleri, TCMB.
Tablo 1. Cinsiyet ve Kayıtlı - Kayıt Dışı Çalışan Ayrımında İstihdam Payları ve Tahmin Edilen Ortalama
Çalışılan Saat
Tahmin edilen ort. çalışılan saat
İstihdam payları
( Kompozisyon etkileri hariç )
Erkek
Kadın
Erkek
Kadın
Kayıtlı
Kayıt Dışı
Kayıtlı
Kayıt Dışı
Kayıtlı
Kayıt Dışı
Kayıtlı
Kayıt Dışı
2005
56,2
22,9
15,1
5,8
51,6
59,3
46,6
49,1
2011
60,8
15,5
19,0
4,7
51,7
57,1
46,8
50,4
0,03
-0,49
0,03
0,07
Bilgi için : ortalama çalışılan saatteki değişime katkı (saat)
2005-2011
2,37
-4,38
1,82
-0,54
Kaynak: TÜİK HİA Mikro Veri Setleri, TCMB.
68
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Kutu
Türkiye’de Göreli Konut Deflatörü
4.4
Giriş
Konutun
teminat olarak kullanılabilmesi, konut kredilerinin kredi piyasasında
önemli bir paya sahip olması, konut kredisi üzerine finansal enstrümanlar
yazılabilmesi ve konut fiyatı değişimlerinin zenginlik etkisi aracılığı ile tüketim ve
tasarruf davranışlarını etkilemesi konut fiyatlarının çeşitli kanallar ile ekonomik
etkiler ortaya koyabilmesine sebep olmaktadır. Bu nedenlerle konut sektörünün
kendi dinamiklerini ve diğer ekonomik değişkenlerle etkileşimini ayrıntılı bir şekilde
analiz edebilmek için sağlıklı bir konut fiyat endeksine sahip olmak önem
taşımaktadır. Türkiye’de uzun dönemli bir konut fiyatı endeksi bulunmamasından
dolayı, bu kutuda Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’dan (GSYİH) elde edilen konut
deflatörünün konut fiyatları için iyi bir gösterge olabileceği bazı ülkeler için
gösterilmekte ve Türkiye için göreli konut deflatörü hesaplanmaktadır 9.
GSYİH
hesaplama yöntemlerinden birisi olan harcama yönteminde konut ile
alakalı olarak iki temel kalem bulunmaktadır. İlki tüketim harcamaları kalemi
altında bulunan kira harcamaları, ikincisi ise yatırım harcamaları altında bulunan
konut yatırımı harcamalarıdır. Konut yatırımı kalemi GSYİH’nin hesaplandığı dönem
içindeki yeni yapılan konutları içermektedir. Dolayısıyla bu kaleme ait deflatörün
yeni yapılan konut fiyatlarını yansıtması beklenmektedir. Bu sebeple, GSYİH’den
hesaplanan konut deflatörünün, genel konut fiyatları için bir gösterge değeri
olduğu düşünülebilir10. Kutunun ilk kısmında konut deflatörünün konut fiyatı için iyi
bir gösterge olabileceği ve önemli bilgiler içerebileceği varsayımı farklı konut fiyatı
dinamiklerine sahip ABD, İspanya, Güney Kore ve Almanya için incelenmekte ve
bu ülkelerde konut deflatörünün konut fiyatları ile benzer dinamiklere sahip olduğu
gösterilmektedir. Bu gözlemlerden yola çıkarak kutunun ikinci kısmında ise Türkiye
için konut deflatörleri incelenmektedir. Elde edilen sonuçlar konut deflatörünün
göreli olarak 1998 sonrası dönemde dalgalı bir seyir izlediğini ve aşağı veya yukarı
yönlü uzun dönemli bir eğilim göstermediğini ortaya koymuştur. Ekonomik büyüme
dönemlerinde genel deflatörden daha hızlı büyüyen konut deflatörünün,
ekonomik durgunluk zamanlarında ise genel deflatöre göre daha yavaş
büyüdüğü tespit edilmiştir.
Daha ayrıntılı analiz için bakınız: Kılınç, M, ve Tunç, C. (2013) “Türkiye'de Göreli Konut Deflatörü” TCMB Ekonomi Notu No. 13/14.
Fakat konut fiyat endeksi ile konut deflatörü arasında önemli farklılıklar bulunması da olasıdır. Konut deflatörü sadece yeni
yapılan konutların yani konut akımının fiyatına dair bir bilgi verecektir. Konut fiyat endeksi ise (geniş kapsamında) genel konut
stokunun fiyatı olabilecektir. Akım ve stok konut fiyatı farklarından dolayı bu iki seri farklılaşabilecektir. Ayrıca konut fiyat endeksi
ve konut deflatörü arasında kapsam farkı da olabilecektir. Konut deflatörü ülkedeki tüm alanları kapsarken, konut fiyat endeksi
kapsamları bazen coğrafik olarak daha sınırlı olabilmektedir. Bu tarz sebeplerle iki seri arasında önemli farklar olsa bile, iki seri de
aynı konut değişkeni hakkında bir fiyat verisi olduğu için, serilerdeki hareketlerin paralel olması ve serilerin birbirleri hakkında iyi
bir gösterge olması beklenebilecektir.
9
10
Enflasyon Raporu 2013-III
69
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
ABD GSYİH Konut Deflatörü ve Konut Fiyatları
Grafik 1’de ABD için, Case-Shiller konut fiyat endeksi, US Federal Housing Finance
Agency tarafından üretilen konut fiyatı endeksi (Housing Price Index – HPI) ve
harcama yöntemiyle hesaplanan GSYİH’nin yatırım kaleminin altında bulunan
konut yatırımları deflatörü gösterilmektedir. HPI ile GSYİH konut deflatörü arasındaki
korelasyon yüzde 96,3 ve yıllık yüzdelik değişimleri arasındaki korelasyon yüzde
89,3’tür. Aynı korelasyonlar Case-Shiller endeksi ve GSYİH konut deflatörü için
sırasıyla yüzde 87,8 ve yüzde 86,1 olarak gerçekleşmiştir. Hem GSYİH konut
deflatörünün hem de yıllık bazda yüzde değişiminin konut fiyat endeksleriyle
büyük oranda benzer şekilde hareket etmesi, GSYİH konut deflatörünün konut fiyat
endeksi için faydalı bir bilgi içeriğine sahip olduğunu ortaya koymaktadır.
Grafik 1. ABD - Konut Fiyat Endeksi (HPI), CaseShiller Endeksi ve GSYİH-Konut Deflatörü
(1995Q1=1)
HPI
Case-Shiller
GSYİH-Konut Deflatörü
1,3
1,3
2,5
2,5
1,3
1,3
2,0
2,0
1,2
1,2
1,5
1,5
1,2
1,2
1,0
1,0
1,1
1,1
0,5
0,5
1,1
1,1
0,0
0,0
1,0
1,0
Grafik
1995Ç1
1996Ç1
1997Ç1
1998Ç1
1999Ç1
2000Ç1
2001Ç1
2002Ç1
2003Ç1
2004Ç1
2005Ç1
2006Ç1
2007Ç1
2008Ç1
2009Ç1
2010Ç1
2011Ç1
2012Ç1
3,0
1995Ç1
1996Ç1
1997Ç1
1998Ç1
1999Ç1
2000Ç1
2001Ç1
2002Ç1
2003Ç1
2004Ç1
2005Ç1
2006Ç1
2007Ç1
2008Ç1
2009Ç1
2010Ç1
2011Ç1
2012Ç1
3,0
Grafik 2. ABD - GSYİH Konut Deflatörü / Kira ve
Konut hariç GSYİH Deflatörü
2’de konuttan elde edilen deflatörün GSYİH’den konut ve kira giderleri
çıkarılarak elde edilen deflatörlere oranı (göreli fiyatlar) çizilmiştir. Konutun göreli
fiyatının 1997-2007 arasında yüzde 30 kadar arttığı ve ardından 2008 krizi sonrası
dönemde yüzde 15 civarında azaldığı gözlenmektedir. Bu sonuçlar genel olarak
göreli konut deflatörünün ABD’deki konut fiyatı balonu ve daha sonraki düzeltmeyi
yakalayabildiğini göstermektedir.
İspanya, Güney Kore ve Almanya için GSYİH Konut Deflatörü ve Konut Fiyatları
İspanya da konut fiyatlarında 2008 küresel krizi öncesinde önemli bir konut fiyatı
artışı ve kriz sonrasında da yine önemli bir konut fiyatı düşüşü yaşamış ülkelerden
birisidir. Grafik 3’de GSYİH genel deflatörü, GSYİH konut deflatörü ve KFE yer
almaktadır. Grafikte görüldüğü üzere İspanya’da konut fiyatları 2000 yılı başından
70
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
2007 yılı sonuna kadar yüzde 145 oranında artmış, 2008 başından 2012 üçüncü
çeyreğine kadar olan dönemde de yüzde 25 oranında düşmüştür. Konut
fiyatlarındaki
bu
dalgalanma
GSYİH
altındaki
konut
deflatörü
ile
de
gözlenmektedir. GSYİH konut deflatörü 2000 yılı başından 2007 yılı sonuna kadar
yüzde 60 oranında artmış, 2008 başından 2012 üçüncü çeyreğine kadar olan
dönemde de yüzde 18 oranında düşmüştür. Grafik 4, aynı değişkenlerdeki yüzde
değişimi ifade etmektedir. Yüzde değişimlerden de gözlendiği gibi GSYİH konut
deflatörü ve KFE’deki değişimler çok benzer şekilde gerçekleşmektedir. Buna ek
olarak, GSYİH deflatörü ile KFE arasındaki korelasyon yüzde 99,6 ve yıllık değişimleri
arasındaki korelasyon yüzde 96,2 olarak gerçekleşmiştir. Öte yandan, GSYİH
deflatörü ile KFE, GSYİH genel deflatöründen ciddi oranda farklılaşmaktadır. Bu
karşılaştırmalardan, İspanya gibi büyük oranlı konut fiyatı dalgalanmaları yaşamış
bir ülkede GSYİH’den elde edilen konut deflatörünün konut fiyatı dinamikleri
açısından önemli bir bilgi değeri olduğu ortaya çıkmaktadır.
Grafik 3. İspanya - GSYİH Deflatörü, GSYİH Konut
Deflatörü ve Konut Fiyat Endeksi (2000Q1=1)
1,7
2,6
2,4
1,6
2,2
1,5
2
1,4
1,8
1,3
10
20
8
15
6
10
4
2
5
0
0
1,6
-2
1,2
1,4
GSYİH Defl.
GSYİH-Konut Defl.
KFE (sag eksen)
1,1
1,2
1
-4
-6
-8
-5
GSYİH Defl.
GSYİH-Konut Defl.
KFE (sağ eksen)
-10
-15
2001Ç1
2001Ç4
2002Ç3
2003Ç2
2004Ç1
2004Ç4
2005Ç3
2006Ç2
2007Ç1
2007Ç4
2008Ç3
2009Ç2
2010Ç1
2010Ç4
2011Ç3
2012Ç2
2000Ç1
2000Ç4
2001Ç3
2002Ç2
2003Ç1
2003Ç4
2004Ç3
2005Ç2
2006Ç1
2006Ç4
2007Ç3
2008Ç2
2009Ç1
2009Ç4
2010Ç3
2011Ç2
2012Ç1
1
Grafik 5. Güney Kore - GSYİH Deflatörü, GSYİH
Konut Deflatörü ve Konut Fiyat Endeksi
(2002Q1=1)
Grafik 6. Almanya - GSYİH Deflatörü, GSYİH Konut
Deflatörü ve Konut Fiyat Endeksi (2002Q1=1)
GSYİH-Konut Defl.
GSYİH Defl.
KFE
1,8
1,4
1,6
1,3
1,3
1,4
1,4
1,2
1,2
1,2
1,2
1,1
1,1
1,0
1,0
0,8
0,8
Enflasyon Raporu 2013-III
1
1,4
1
0,9
0,9
0,8
0,8
2005Ç2
2006Ç1
2006Ç4
2007Ç3
2008Ç2
2009Ç1
2009Ç4
2010Ç3
2011Ç2
2002Ç1
2002Ç4
2003Ç3
2004Ç2
2005Ç1
2005Ç4
2006Ç3
2007Ç2
2008Ç1
2008Ç4
2009Ç3
2010Ç2
2011Ç1
2011Ç4
2012Ç3
1,6
GSYİH-Konut. Defl.
KFE
GSYİH Delf.
2000Ç4
2001Ç3
2002Ç2
2003Ç1
2003Ç4
2004Ç3
1,8
Grafik 4. İspanya - GSYİH Deflatörü, GSYİH Konut
Deflatörü ve Konut Fiyat Endeksi (Yıllık Yüzde
Değişim)
71
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 5 Güney Kore’de GSYİH deflatörü, GSYİH konut deflatörü ve Konut Fiyat
Endeksi’ni 2002 yılı başında itibaren göstermektedir. Grafikte görüldüğü üzere 2002
ilk çeyreğinden 2013 üçüncü çeyreğine kadar olan dönemde Konut Fiyat Endeksi
yüzde 53, GSYİH konut deflatörü ise yüzde 65 oranında artmıştır. Bu iki endeks, aynı
dönemde yüzde 24 artan GSYİH deflatöründen önemli oranda ayrışmışlardır.
Güney Kore bu dönemde konut fiyatlarında göreli önemli bir artış yaşamış, fakat
ABD veya İspanya gibi herhangi bir ciddi konut fiyatı düşüşü sergilememiştir. Böyle
bir örnekte de GSYİH konut deflatörü konut fiyatları ile çok uyumlu bir eğilim
sergilemiştir. Grafik 6 ise Almanya’da GSYİH deflatörü, GSYİH konut deflatörü ve
Konut Fiyat Endeksi’ni 2001 yılı başından itibaren göstermektedir. Grafikte
görüldüğü üzere GSYİH deflatörü ve Konut Fiyat Endeksi, ABD, İspanya veya Kore
örneklerinin aksine GSYİH deflatöründen önemli bir ayrışma göstermemiştir. 2001 yılı
başından 2011 yılı başına kadar olan dönemde, GSYİH konut deflatörü yüzde 22,
Konut Fiyat Endeksi yüzde 15 ve GSYİH deflatörü yüzde 12 oranında artmıştır.
Dinamikler açısından bakıldığında da 2006 yılına kadar olan dönemde hem GSYİH
konut deflatörü hem de Konut Fiyat Endeksi GSYİH deflatörünün altında seyretmiş,
daha sonra ise iki seri de hızla artarak GSYİH deflatörünün üzerine çıkmıştır. Bu
nedenlerden dolayı Almanya gibi genel fiyatların ve konut fiyatlarının göreli olarak
ılımlı olduğu bir ülkede de GSYİH deflatörünün konut fiyatları hakkında önemli bilgi
değerine sahip olduğu görülmektedir.
Türkiye’de Göreli Konut Deflatörü
Türkiye’de GSYİH içinde konut ile alakalı veriye baktığımızda çok parçalı bir durum
ortaya çıkmaktadır. GSYİH hesaplamalarında 1987 baz yılı (1987-2007 arası) verileri
ile 1998 baz yılı verileri arasında konut verisi açısından farklılıklar vardır. 1987 bazlı
GSYİH’de sabit sermaye oluşumu alt kalemlerinden, konut inşaatı ve bina inşaatı
detayları verilirken, 1998 bazlı GSYİH’de ise sadece toplam inşaat verisi
verilmektedir. İnşaat deflatörünün konut deflatörü hakkında iyi bir gösterge olduğu
varsayımı altında, Türkiye için güncel bir şekilde takip edilebilecek ve konut fiyatı
dinamikleri hakkında bilgi içerebilecek bir seriye ulaşılabilmektedir 11. Grafik 7
GSYİH-İnşaat deflatörü ile GSYİH genel deflatörü ve TCMB tarafından oluşturulan
konut fiyat endeksini (TCMB-KFE) karşılaştırmaktadır. 2010 yılı 1. Çeyreğinde 1
değerine eşitlenen endeksler, 2013 1. Çeyrek itibarıyla GSYİH İnşaat deflatöründe
1,29’a, TCMB Konut Fiyat Endeksinde 1,37’ye ve GSYİH deflatöründe ise 1,23’e
ulaşmıştır. Buradan hem inşaat deflatörünün hem de konut fiyat endeksinin
Bu varsayımın dayandırıldığı ayrıntılar ve grafiklerin oluşturulmasına dair bakınız: Kılınç, M, ve Tunç, C. (2013) “Türkiye'de Göreli
Konut Deflatörü” TCMB Ekonomi Notları No. 13/14.
11
72
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
seviye olarak genel deflatörden yukarıda seyrettiği gözlenmektedir. Seviye
grafiğinde 2003 sonrası genel deflatörden yukarı yönlü ayrışan inşaat deflatörü
2006 yılında düzeltme yaparak tekrar genel deflatör seviyesine gerilemiştir. 2006
sonrasında yine hızlı bir şekilde genel deflatörden yukarı yönlü ayrışan inşaat
deflatörü 2009 krizi sırasında düzeltme yaparak tekrar genel deflatör seviyesine
yaklaşmıştırBenzer bir ayrışma 2010 sonrasında da gözlenmiş ve inşaat deflatörü
2013Ç1’de 2010Ç1’e yüzde 29 artarken, genel deflatör yüzde 23 artmıştır. Bu
dalgalanmalardan
inşaat
deflatörünün
bir
varlık
fiyatı
benzeri
ekonomik
dalgalanmalarla eş yönlü hareket ettiği izlenimi ortaya çıkmaktadır. 2003 sonrası
ekonomik büyüme dönemlerinde inşaat deflatörü hızlı artışlar yaşamış ve bu
artışlar ekonomik yavaşlama dönemleriyle kesintiye uğramıştır.
Grafik 7. Türkiye – GSYİH İnşaat Deflatörü, GSYİH
Deflatörü ve TCMB Konut Fiyat Endeksi (KFE)
(2010Q1=1)
GSYİH Deflatörü
TCMB-KFE
GSYİH-İnşaat Deflatörü
1,6
1,4
1,6
1,3
1,3
1,4
1,2
1,2
1,1
1,1
1,0
1,0
0,9
0,9
0,8
0,8
0,7
0,7
1,2
1
1
0,8
0,8
0,6
0,6
0,4
0,4
0,2
0,2
2013Ç1
2012Ç1
2011Ç1
2010Ç1
2009Ç1
2008Ç1
2007Ç1
2006Ç1
2005Ç1
2004Ç1
2003Ç1
2002Ç1
2001Ç1
2000Ç1
1999Ç1
0
1998Q1
0
1999Ç1
1999Ç4
2000Ç3
2001Ç2
2002Ç1
2002Ç4
2003Ç3
2004Ç2
2005Ç1
2005Ç4
2006Ç3
2007Ç2
2008Ç1
2008Ç4
2009Ç3
2010Ç2
2011Ç1
2011Ç4
2012Ç3
1,2
Grafik 8. GSYİH İnşaat Deflatörü / GSYİH İnşaat ve
Kira Hariç Deflatörü (2010Q1=1)
Grafik 8 inşaat deflatörlerinin inşaat ve kira kalemleri dışlanarak elde edilen GSYİH
deflatörlüne oranını göstermektedir12. 1998 yılın başından başlayan ve 2001 krizi
sonrasında hızlanan bir göreli fiyat düşüşü 2003 yılı sonu ile en düşük noktasına
ulaşmıştır. Bu süreçte göreli fiyatlarda yüzde 20 civarında bir kayıp gerçekleşmiştir.
2004 yılı sonrasında ise göreli inşaat deflatörü bir artış eğilimine girmiş fakat bu artış
eğilimi 2006 gelişmekte olan ülke dalgalanmaları sırasında bir duraksama
yaşamıştır. 2006 sonrasında toparlanan göreli deflatör 2008 son çeyreğinde tepe
değerine ulaşmış ve 2003-2008 arası dönemde yüzde 16 civarında artış
sergilemiştir. 2008’de başlayan küresel finansal kriz sürecinde göreli inşaat fiyatları
2008 sonundan 2010 ilk çeyreğine kadar yüzde 11 oranında değer kaybetmiştir.
Kriz sonrasında ekonomide başlayan toparlanma ile birlikte konut fiyatları da
yükselmeye başlamış ve 2010 başından 2013 birinci çeyreğine kadar olan süreçte
yüzde 6 oranında artmıştır.
12
Serilerdeki oynaklığı telafi etmek için 4 çeyreklik hareketli ortalamalar çizdirilmiştir.
Enflasyon Raporu 2013-III
73
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
74
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
5. Finansal Piyasalar ve Finansal Aracılık
2013 yılının ikinci çeyreğinde finansal piyasalarda belirsizliklerin artmasına
yol açan gelişmeler yaşanmış, sermaye çıkışlarına paralel olarak finansal koşullar
sınırlı bir miktar sıkılaşmıştır. Bu durumda etkili olan başlıca faktörler Fed’in varlık
alımlarını azaltma yönünde verdiği sinyaller ve başta Çin olmak üzere bazı
gelişmekte
olan
ülkelerin
büyüme
performanslarının
beklenenin
altında
gerçekleşmesidir. Söz konusu gelişmeler uluslararası yatırımcıların gelişmekte olan
ülkelere ilgisinin azalmasına ve Türkiye ile birlikte tüm gelişmekte olan ülkelerden
sermaye çıkışlarına neden olmuştur. Türkiye’de ise ekonomik aktivitedeki
canlanmanın beklenenden yavaş seyretmesi ve uluslararası bir derecelendirme
kuruluşunun not artırımı sonrası yatırımcıların kâr amaçlı satış gerçekleştirmeleri
finansal koşullardaki gevşemeyi sınırlayan etmenler olmuştur.
Çeşitli finansal göstergelerin ağırlıklı ortalaması alınarak Türkiye için
hesaplanan finansal koşullar endeksi (FKE) ikinci çeyrekte de ekonomik aktiviteyi
destekleyici yönde gerçekleşmekle birlikte sınırlı bir düşüş sergilemiştir (Grafik 5.1).
Bu dönemde döviz kuru hariç tüm değişkenler endekse pozitif yönde katkı
sağlamaya devam etmiş, döviz kurunun katkısı ise sıfıra yakın gerçekleşmiştir.
Sermaye girişlerinin endekse pozitif katkısı oldukça azalırken, kredi faizlerindeki
hızlı düşüş finansal koşullara en fazla pozitif katkı sağlayan faktör olmuştur.
Grafik 5.1.
Finansal Koşullar Endeksi ve Katkılar*
sıkılaştırıcı
destekleyici
Ticari Kredi Faizi
Gösterge Faiz
Sermaye Akımları
FKE
Reel Efektif Döviz Kuru
Kredi Standartları
Borsa Getirisi
2,0
2,0
1,5
1,5
1,0
1,0
0,5
0,5
0,0
0,0
-0,5
-0,5
-1,0
-1,0
-1,5
-1,5
-2,0
-2,0
-2,5
-2,5
-3,0
-3,0
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
13
*Finansal koşullar endeksine ilişkin detaylar için bakınız: Ekonomi Notu, No.12/31.
2013 yılının Temmuz ayı başından itibaren sermaye çıkışlarının devam
etmesi, TCMB’nin likidite duruşundaki sıkılaşmanın sürmesi ile birlikte piyasa
Enflasyon Raporu 2013-III
75
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
faizlerinin artması ve bankaların risk iştahındaki azalma nedeniyle kredi
koşullarında daralma beklentisi finansal koşulların ekonomiyi destekleyici etkisinin
önümüzdeki dönemde de azalacağına işaret etmektedir.
5.1. Finansal Piyasalar
Küresel Risk Algılamaları
Yukarıda bahsi geçen gelişmelerin etkisiyle uluslararası yatırımcıların
portföylerinde yeniden yapılandırmaya gitmeleri sonucu Nisan ayı Enflasyon
Raporu döneminden bu yana gelişmekte olan ülkelerin risk primlerinde artışlar
gözlenmiştir (Grafik 5.1.1). Gelişmekte olan ülkelere yönelik risk iştahındaki
azalmaya paralel olarak hisse senedi fiyatları da gerileme göstermiştir
(Grafik
5.1.2). Geçtiğimiz Enflasyon Raporu döneminde makroekonomik
göstergelerdeki olumlu gelişmeler ve not artırımı beklentileri ile diğer gelişmekte
olan ülkelerden olumlu yönde ayrışma sürecinde olan Türkiye’nin hisse senedi
piyasası bu rapor döneminde diğer gelişmekte olan ülkelerden daha olumsuz
performans göstermiştir. Bu durumda etkili olan faktörlerden biri Mayıs ayı
ortasında uluslararası bir derecelendirme kuruluşunun not artırımı sonrası
yatırımcıların kâr amaçlı satış gerçekleştirmeleri olmuştur. Mayıs ayı ortasından
sonuna kadar göreli olarak hızlı bir düşüş sergileyen Türkiye’nin hisse senedi
endeksi, bu tarihten itibaren diğer gelişmekte olan ülkelere benzer bir eğilim
göstermiştir.
Grafik 5.1.1.
Grafik 5.1.2.
Göreli EMBI Endeksleri (31.07.2012 =1)
Göreli MSCI Borsa Endeksleri* (31.07.2012 =1)
EMBI Avrupa
EMBI Türkiye
EMBI Asya
EMBI Latin Amerika
1,4
Gelişen Avrupa
Latin Amerika
Gelişen Asya
Türkiye
1,4
1,5
1,3
1,3
1,4
1,4
1,2
1,2
1,3
1,3
1,1
1,1
1,2
1,2
1,1
1,1
1
1,0
0,9
0,9
0,6
0,8
0,8
0,5
0,7
0,7
1
1
Kaynak: Bloomberg, TCMB.
76
0713
0613
0513
0413
0313
0213
0713
0613
0513
0413
0313
0213
0113
1212
1112
1012
0912
0812
0712
0,5
0113
0,6
1212
0,7
1112
0,7
1012
0,8
0912
0,8
0812
0,9
0712
0,9
1,5
*MSCI (Morgan Stanley Capital International) endeksleri çeşitli ülke ya
da ülke gruplarının borsalarının Amerikan doları cinsinden
performanslarını yansıtmaktadır.
Kaynak: Bloomberg, TCMB.
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Portföy Hareketleri
Geçtiğimiz Enflasyon Raporu döneminden bu yana Türkiye’ye yabancı
portföy yatırımları azalmıştır (Grafik 5.1.3). Bu dönemde hisse senedi piyasasına
ek olarak DİBS piyasasında da not artırımı sonrası kâr amaçlı satışlar
gerçekleşmiştir. Nisan ayında yüksek artış kaydeden kur takası işlemlerinde ise
Mayıs ayında bir düzeltme hareketi kaydedilmiştir. Portföy akımlarına 2013 yılı
başından bu yana birikimli olarak bakıldığında toplam sermaye akımlarının
Haziran ayında ve Temmuz ayı başında geçtiğimiz yıllar eğiliminin tersine hareket
ederek son beş yılın ortalamasının altına düştüğü görülmektedir (Grafik 5.1.4).
19 Temmuz haftasında ise koridorun üst bandında artış sinyali verilmesinin de
olası etkisiyle sermaye girişi gözlenmiştir.
Grafik 5.1.3.
Grafik 5.1.4.
Yurt Dışı Yerleşiklerin Net Portföy Hareketleri*
Sene Başından İtibaren Birikimli Portföy Akımları*
(Aylık, Milyar ABD Doları)
(Milyar ABD Doları)
Bilanço Dışı YP Pozisyon
Repo
DİBS
Hisse Senedi
Toplam
2013
2012
2008-2012 ortalaması
25
Ara
1012
0912
0812
0712
* Son veri 19 Temmuz 2013 itibarıyladır.
Kaynak: BDDK, TCMB.
Eki
0
Kas
0
Eyl
-9
Ağu
-9
Haz
5
Tem
5
Nis
-6
May
-6
Mar
10
-3
Şub
10
-3
Oca
15
0
0713
15
0
0613
3
0513
3
0413
20
0313
20
0213
6
0113
6
1212
25
1112
9
9
*Haftalık net portföy akımlarından hesaplanmaktadır. Son veri 19
Temmuz 2013 itibarıyladır.
Kaynak: BDDK, TCMB.
Döviz Kurları
Nisan ayı Enflasyon Raporu döneminden bu yana gelişmekte olan
ülkelerin para birimlerinde dalgalı bir seyir gözlenmiştir. Mayıs ayının ikinci
yarısında Fed Başkanı Bernanke’nin parasal genişlemenin kademeli olarak
azaltılabileceği mesajının ardından düşen küresel risk iştahı nedeniyle gelişmekte
olan ülkelerin para birimlerinin çoğu ABD doları karşısında değer kaybetmiştir.
Türk lirası da gelişmekte olan ülkelerin para birimlerine paralel bir eğilim izlemiştir
(Grafik 5.1.5). 2012 yılının son çeyreğinden itibaren zayıf seyreden kur sepeti ve
risk primi arasındaki ilişki son dönemde yeniden güçlenmiş ve risk primindeki
belirgin artışa paralel olarak sepet kur da yükselmiştir. (Grafik 5.1.6). Ancak
Enflasyon Raporu 2013-III
77
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
çeyreğin sonlarına doğru, faiz koridoru üst bandının artırılması ile Türk lirası tekrar
değer kazanmaya başlamıştır.
Grafik 5.1.5.
Grafik 5.1.6.
TL ve Gelişmekte Olan Ülkelerin Para Birimlerinin ABD Doları
Karşısında Değeri ( 01.11.2010=1)
Kur Sepeti ve Risk Primi
%20-%80 Aralığı
GOÜ Ortalaması
Türkiye
Kur Sepeti
EMBI+ Türkiye (sağ eksen)
1,40
1,40
1,30
1,30
2,3
450
400
2,2
350
1,20
1,20
1,10
1,10
2,1
300
250
2
0713
0513
0313
0113
1112
0912
0712
150
0512
1,9
0312
0,90
0112
0,90
200
1111
1,00
1110
0111
0311
0511
0711
0911
1111
0112
0312
0512
0712
0912
1112
0113
0313
0513
0713
1,00
Kaynak: Bloomberg.
Mayıs ayından bu yana gelişmekte olan ülke risk primlerinde görülen artış
ve döviz piyasalarında yaşanan dalgalanma opsiyonların ima ettiği döviz kuru
oynaklıklarına da yansımıştır. Döviz piyasasındaki aşırı oynaklığın fiyat istikrarı ve
finansal istikrar üzerindeki olası etkilerini gidermek amacıyla TCMB gerekli görülen
günlerde kısa süreli ek parasal sıkılaştırma uygulamış, ve ayrıca bu işlemleri
destekleyici
yönde,
sterilize
edilmemiş
gün
içi
döviz
satım
ihaleleri
gerçekleştirmiştir. Buna ek olarak, gelişmekte olan ülkelerden yoğun sermaye
çıkışlarının olduğu bu dönemde, bankaların ROM kapsamında gönüllü olarak
biriktirdikleri rezervlerin bir kısmını kullanmaları ROM’un otomatik dengeleyici
olarak çalıştığına işaret etmektedir. Ayrıca, çeyreğin sonunda faiz koridoru üst
bandında yapılan artışın da Türk lirasının ima oynaklığının göreli olarak düşük
seviyelerde kalmasında etkili olduğu düşünülmektedir. Döviz kuru oynaklıklarında
son dönemde yaşanan artışa rağmen TCMB’nin almış olduğu önlemler
sayesinde Türk lirasının ima edilen kur oynaklığının, cari açık veren gelişmekte
olan ülke para birimlerine kıyasla hem kısa hem de orta vadelerde düşük
seviyelerini korumakta olduğu gözlenmektedir (Grafik 5.1.7-5.1.8).
78
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 5.1.7.
Grafik 5.1.8.
Opsiyonların İma Ettiği Kur Oynaklığı*
(1 Ay Vadeli)
30
Opsiyonların İma Ettiği Kur Oynaklığı*
(12 Ay Vadeli)
Cari Açık Veren Gelişmekte
Olan Ülkeler
27
30
30
27
27
24
24
21
21
Türkiye
18
Cari Açık Veren
Gelişmekte Olan Ülkeler
30
27
24
24
Türkiye
21
21
18
15
15
12
12
18
18
15
15
12
0713
0513
0313
0113
1112
0912
0712
0512
0312
0112
1111
0911
0713
0513
0313
0113
1112
0912
6
0712
9
6
0512
9
3
0312
6
3
0112
6
1111
9
0911
9
12
*Cari açık veren gelişmekte olan ülkeler arasında Brezilya,Şili, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Meksika,Polonya,G. Afrika, Endonezya,Romanya ve
Kolombiya yer almaktadır.
Kaynak: Bloomberg.
Para Politikası Uygulamaları
Nisan ayı Enflasyon Raporu döneminden bu yana, TCMB küresel
belirsizliklerin yarattığı makro finansal riskleri de gözeterek esnek para politikası
uygulamalarına devam etmiştir. Bu çerçevede ikinci çeyreğin başında güçlü
sermaye akımlarının devam etmesi ve kredi büyümesinin referans değerin
üstünde seyretmesi sebebiyle, finansal istikrara dair riskleri dengelemek amacıyla
bir yandan kısa vadeli faiz oranları düşük tutulmuş, diğer yandan döviz
rezervlerini artırıcı yönde makro ihtiyati
tedbirlere devam edilmiştir. Bu
doğrultuda Mayıs ayında politika faizi ile gecelik borç verme ve alma faiz
oranları 50’şer baz puan indirilirken, yabancı para zorunlu karşılık oranları ve
döviz Rezerv Opsiyonu Katsayıları artırılmıştır. Öte yandan, Mayıs ayı sonundan
itibaren küresel para politikalarına ilişkin belirsizliklerin artmasının etkisiyle
gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışları gerçekleşmiş ve döviz kurlarında
aşırı oynaklık gözlenmiştir. Hem döviz kurlarındaki aşırı oynaklık hem de kredi
büyümesinin referans değerin üstünde seyretmesi sebebiyle TCMB, kısa süreli ek
parasal
sıkılaştırmalar
gerçekleştirmiş
ve
takip
eden
dönemde
parasal
sıkılaştırmanın etkisini güçlendirmek amacıyla döviz satım ihalelerine başlamıştır.
Söz konusu gelişmeler sonucunda bu dönemde TCMB tarafından sağlanan
likiditenin kompozisyonu net dış varlıklardan net iç varlıklara kaydırılmaya
başlanmıştır (Grafik 5.1.9). Ayrıca, Temmuz ayında hem küresel belirsizliklerin etkisi
hem de Türk lirasındaki değer kaybı ve yüksek seyreden enflasyonun genel
fiyatlama davranışlarını bozmasını engellemek amacıyla faiz koridorunun üst
bandı 75 baz puan artırılmıştır.
Enflasyon Raporu 2013-III
79
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 5.1.9.
Net Dış Varlıklar ve Net İç Varlıkların Para Tabanına Oranı
Net Dış Varlıklar
Net İç Varlıklar
1,5
1,5
1,2
1,2
0,9
0,9
0,6
0,6
0,3
0,3
0
0
0713
0613
0513
0413
0213
0313
0113
1212
1112
1012
0912
0812
0712
0612
0512
0412
0312
0212
-0,3
0112
-0,3
Kaynak: TCMB.
Yılın ikinci çeyreğinde piyasadaki likidite açığı temel olarak döviz satım
ihaleleri ve bankaların Rezerv Opsiyonu Mekanizması kullanım oranlarındaki
düşüşün etkisiyle artış göstermiştir (Grafik 5.1.10). Bu kapsamda bankaların Türk
lirası likidite ihtiyacı yapılan döviz satım ihaleleri ile yaklaşık 12,2 milyar TL ve
bankaların ROM kullanım oranlarındaki düşüşün etkisiyle yaklaşık 7 milyar TL artış
göstermiştir. TCMB ek parasal sıkılaştırma çerçevesinde piyasaya sağladığı
likiditede bir hafta vadeli repo ve geleneksel ihale yöntemiyle düzenlenen aylık
repo miktarlarını azaltmıştır. Bu dönemde bankaların TCMB gecelik borç verme
olanaklarına daha yoğun olarak başvurdukları gözlenmiştir. Bu gelişmelere
paralel olarak TCMB ortalama fonlama faizi ile BIST gecelik repo faizlerinin artış
gösterdiği gözlenmektedir (Grafik 5.1.11) (Kutu 5.3, TCMB likidite yönetiminin BIST
gecelik faizi üzerindeki etkisini analiz etmektedir).
Grafik 5.1.10.
Grafik 5.1.11.
TCMB Fonlaması*
BIST Repo-Ters Repo Pazarı Gecelik Faizler*
(2 Haftalık Hareketli Ortalama, Milyar TL)
(Yüzde)
BIST ve BPP Ters Repo ile Çekilen
TCMB Diğer Fonlama
Haftalık Repo (Miktar İhalesiyle)
Aylık Repo
Net APİ
Gecelik Borç Alma -Verme Faiz Koridoru
TCMB Ortalama Fonlama Faizi
BIST Gecelik Repo Faizleri (10 günlük HO)
Politika Faizi
5
3
1
15
15
0713
0513
0313
0113
1112
0912
0712
0512
0312
1
0112
-5
1111
5
-5
0911
5
3
15
0713
7
5
0513
25
0313
25
7
0113
35
1112
9
35
0912
9
0712
45
0512
11
45
0312
11
0112
55
1111
13
55
0911
13
0711
15
65
0511
75
65
75
* Diğer fonlama, TCMB'nin piyasa yapıcılığı repo imkânı, borç verme faiz oranından sağlanan BIST bünyesinde repo imkânı ve Bankalararası Para
Piyasası depo verme imkânından oluşmaktadır
Kaynak: BIST, TCMB.
Haziran ve Temmuz aylarında gerçekleştirilen ek parasal sıkılaştırmaların
da etkisiyle son dönemde likidite endeksinin 1 değerinin altına indiği göze
çarpmaktadır (Grafik 5.1.12). Bu durum TCMB’nin para politikasının sıkı duruşuna
dair önemli bir göstergedir. Bu dönemde TCMB’nin bilanço kompozisyon
80
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
ayarlamasının etkisiyle bankacılık sektörüne sağlanan Türk lirası likiditenin
vadesinin kısaldığı göze çarpmaktadır. Türk lirası likidite kompozisyonunun
vadesindeki kısalmanın referans değerin üzerinde seyreden kredi büyümesi
üzerinde de azaltıcı yönde etkili olması beklenmektedir. Bu dönemde TCMB
fonlamasının bankacılık sektörü yükümlülükleri içindeki payının artış göstermesi
para politikasının aktarımını güçlendirmektedir (Grafik 5.1.13).
Grafik 5.1.12.
Grafik 5.1.13.
Likidite Duruşu*
TCMB Fonlamasının Bankacılık Sektörü
Yükümlülükleri İçindeki Payı
(Yüzde)
Likidite Endeksi
0
0112
0212
0312
0412
0512
0612
0712
0812
0912
1012
1112
1212
0113
0213
0313
0413
0513
0613
0713
0,4
1
0
0
0613
0,5
2
1
0413
5
0213
0,6
3
2
1212
0,7
4
3
1012
10
5
4
0812
0,8
6
5
0612
15
0,9
7
6
0412
1,0
8
7
0212
20
1,1
8
1211
25
1,2
1011
Fonlama Ortalama Vadesi
(gün, sağ eksen)
0811
1,3
* Endeksin t zamanındaki değeri, TCMB’nin son 20 iş günü içerisinde bankalararası para piyasasında yaptığı toplam fonlamanın yine son 20 iş
gününde bankalararası para piyasasında oluşan likidite açığı üzerine koşulan regresyonun katsayısını ifade etmektedir. TCMB’nin likidite ihtiyacı kadar
fonlama yaptığı dönemlerde endeks 1 değerini alacak, likidite politikası ile ek sıkılaştırma amaçlandığında endeks 1’in altına düşecek ve son olarak
genişleyici likidite politikaları uygulandığında ise endeks 1’i aşacaktır.
Kaynak: TCMB.
TCMB, bankaların likidite yönetimlerini kolaylaştırmak ve toplam fonlama
maliyetlerini öngörebilmelerine yardımcı olmak amacıyla miktar ihalesi açılacak
günlerdeki fonlama tutarını ve bir ay vadeli repo ihale miktarına ilişkin üst sınırı
yılın son çeyreğinde de duyurmaya devam etmiştir. Ancak, önümüzdeki
dönemde söz konusu limitlere dair bir değişiklik yapılmadığı sürece basın
duyurusu yapılmayacaktır. Yapılan TL likidite öngörüleri çerçevesinde, geçtiğimiz
Enflasyon Raporu döneminden bu yana politika faizinden yapılan fonlama
miktarının alt sınırı 0,2 milyar TL olarak korunurken, üst sınırı ise Mayıs ayında 6,5
milyar TL’den 9 milyar TL’ye yükseltilmiştir. Ayrıca, geleneksel yöntemle yapılan
bir ay vadeli repo ihaleleri kapsamında ise üst sınır Mayıs ayında 1 milyar TL’den
0,5 milyar TL’ye düşürülmüştür. Temmuz ayında ise hem politika faizinden yapılan
fonlamaya hem de bir ay vadeli repo ihalelerine ilişkin üst sınırlar kaldırılmıştır.
Ayrıca, ek parasal sıkılaştırma yapılan günlerde hem döviz satım ihalesi
düzenlenmemesi hem de bankalara piyasa yapıcı imkânı üzerinden fonlama
yapılmamasına karar verilmiştir.
Mayıs ayında finansal istikrara ilişkin riskleri dengelemek amacıyla yabancı
para zorunlu karşılık oranları artırılarak efektif zorunlu karşılık oranı yüzde 11,9
seviyesine yükseltilmiştir (Grafik 5.1.14). Ayrıca, bu dönemde hem kuruluş
Enflasyon Raporu 2013-III
81
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
aşamasını tamamlamak hem de Rezerv Opsiyonu Mekanizması’nın etkinliğini
artırmak amacıyla döviz rezerv opsiyonu oranlarına yüzde 30-35 basamağı ilave
edilmiş ve ilk dilim hariç diğer dilimlerde Rezerv Opsiyonu Katsayısı 0,1 puan
yükseltilmiştir (Grafik 5.1.15). Bu dönemde altın Rezerv Opsiyonu Katsayıları’nda
ise herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. Mevcut durumda döviz ve altın rezerv
opsiyonunun son dilimine denk gelen katsayılar sırasıyla 2,8 ve 2,5 olmuştur.
Grafik 5.1.14.
Grafik 5.1.15.
Yabancı Para Zorunlu Karşılık Oranları
Döviz Rezerv Opsiyonu Katsayıları
(Yüzde)
60
YP Zorunlu Karşılık Aralığı
Ağırlıklı Ortalama YP Zorunlu Karşılıklar
14
14
12
12
10
10
8
8
6
60
2 2,2 2,3 2,4 2,5 2,7 2,8
1,9 1,9 2,1 2,2 2,3 2,4 2,6 2,7
50
1,7 1,7 1,7 1,9 2 2,1 2,2 2,4 2,5
1,4 1,4 1,4 1,4 1,6 1,7 1,8 1,9 2,1 2,2
40
1,5 1,7 1,8
50
40
30
1,5 30
6
20
20
4
4
10
2
2
0
0
10
1 1
1
1
1
1 1,1 1,3 1,4 1,4 1,4 1,4 1,4
Kaynak: TCMB.
07.06.13
10.05.13
12.04.13
07.12.12
09.11.12
12.10.12
31.08.12
03.08.12
06.07.12
22.06.12
11.11.11
14.10.11
30.09.11
0
0613
0313
1212
0912
0612
0312
1211
0911
0611
0311
1210
0910
0610
0
Kaynak: TCMB.
Rezerv Opsiyonu Katsayıları’nın artırılması bankalar açısından imkânın
maliyetini kademeli olarak yükseltmektedir. Nitekim yılın ilk çeyreğine göre, hem
döviz hem de altın ROM için, ikinci çeyrekte son dilimleri kullanan banka
sayısında bir azalma olduğu ve bankaların kümülatif kullanma oranlarının alt
dilimlere kaydıkları göze çarpmaktadır (Grafik 5.1.16-Grafik 5.1.17). Yılın ikinci
çeyreğinde Nisan ayında Rezerv Opsiyonu Katsayıları’na alınan 0,2 puanlık
artışların da devreye girmesinin bankaların kullanma oranlarındaki düşüşte etkili
olduğunu göstermektedir.
Grafik 5.1.16.
Grafik 5.1.17.
Bankaların Döviz ROM Kullanma Oranı Dağılımı*
24
Bankaların Altın ROM Kullanma Oranı Dağılımı*
24
26 Nisan
30
30
19 Temmuz
19 Temmuz
26 Nisan
5
5
0
0
0
0
Yüzde
25-30
4
20-25
4
15-20
10
10-15
10
5-10
8
0-5
8
55-60
15
50-55
15
45-50
12
40-45
12
35-40
20
30-35
20
25-30
16
20-25
16
15-20
25
10-15
25
5-10
20
0-5
20
Yüzde
*Bankaların Rrezerv Opsiyonu Mekanizması kümülatif kullanma oranını göstermektedir. Sol ve sağ eksenler mekanizmayı kullanan bankaların sayısını
göstermektedir. Ayrıca, 26 Nisan tarihinde yüzde 30-35 arası dilim varmış gibi hesaplanmıştır.
Kaynak: TCMB.
82
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Rezerv opsiyonu kullanma oranlarında bankalar arasında farklılaşmalar
olmasına rağmen son dönemde birçok bankanın imkândan daha az
faydalanması sebebiyle hem altın hem de döviz için sektör kullanım oranı düşüş
göstermiştir. Bankaların imkândan faydalanma oranı 19 Temmuz 2013 tesis
dönemi itibarıyla döviz imkânı için yüzde 78,7 (47,2/60), altın imkânı içinse yüzde
75,5 (22,6/30) olarak gerçekleşmiştir (Grafik 5.1.18 ve Grafik 5.1.19). Özellikle 10
Mayıs tarihli tesis döneminde ROK’lardaki artışın devreye girmesi, bankaların
rezerv opsiyonu kullanım oranlarındaki düşüşte etkili olmuştur. Bunun yanı sıra,
bazı bankaların proje finansmanı olarak bu dönemde yabancı para kredi
vermeleri
ve
küresel
piyasalarda
yaşanan
dalgalanmalar
da
kullanım
oranlarındaki düşüşte etkili olmuştur. Ayrıca, altın ROM kullanım oranlarındaki
azalışta son dönemde altın fiyatlarında görülen düşüşün de etkili olduğu
düşünülmektedir.
Grafik 5.1.18.
Grafik 5.1.19.
Bankaların Döviz İmkânını Kullanma Oranları
Bankaların Altın İmkânını Kullanma Oranları
(Yüzde)*
Altın İmkanı (Üst Limit)
Altın İmkanı Kullanımı
30
30
50
50
25
25
40
40
20
20
30
30
15
15
20
20
10
10
10
10
5
5
0
0
0
0
*Tesis dönemleri itibarıyladır.
Kaynak: TCMB.
30.09.11
11.11.11
23.12.11
03.02.12
16.03.12
27.04.12
08.06.12
20.07.12
31.08.12
12.10.12
23.11.12
04.01.13
15.02.13
29.03.13
10.05.13
21.06.13
60
30.09.11
11.11.11
23.12.11
03.02.12
16.03.12
27.04.12
08.06.12
20.07.12
31.08.12
12.10.12
23.11.12
04.01.13
15.02.13
29.03.13
10.05.13
21.06.13
60
(Yüzde)*
Döviz İmkanı (Üst Limit)
Döviz İmkanı Kullanımı
*Tesis dönemleri itibarıyladır.
Kaynak: TCMB.
Sonuç olarak, bankaların Rezerv Opsiyonu Mekanizması kapsamında
gönüllü olarak biriktirdikleri rezervlerin bir kısmını son dönemde kullandıkları göze
çarpmaktadır (Grafik 5.1.20). Bankalar, 19 Temmuz tarihli tesis dönemi itibarıyla
26 Nisan tarihli tesis dönemine göre Türk lirası zorunlu karşılıkların döviz olarak
tutulan kısmının yaklaşık 6,3 milyar ABD dolarını kullanmışlardır. Bu kapsamda
tutulan rezervlerin sermaye çıkışları durumunda bankalar tarafından kullanılması
Rezerv Opsiyonu Mekanizması’nın otomatik dengeleyici olarak çalıştığını
göstermektedir.
Enflasyon Raporu 2013-III
83
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 5.1.20.
ROM Kapsamında Tutulan Döviz ve Altın Rezervleri
(Milyar ABD Doları)
40
ROM Döviz
40
ROM Altın
0
0
0513
0613
5
0313
0413
5
0113
0213
10
1212
10
1012
1112
15
0812
0912
20
15
0712
20
0512
0612
25
0312
0412
25
0112
0212
30
1211
30
1011
1111
35
0911
35
Sermaye çıkışlarının görüldüğü bir dönemde bankaların yabancı paraya
ulaşım imkânlarının azalıp azalmadığının anlaşılması önem arz etmektedir.
Bankaların yabancı para cinsi bilanço kalemlerindeki değişimler bankaların
yabancı para kaynak kullanımlarına dair önemli bilgi vermektedir. Yılın ikinci
çeyreğinde
bankaların
yabancı
para
bilanço
kalemlerindeki
değişimler
incelendiğinde, bu dönemde yurt dışı bankalara borçların arttığı ve gerçek kişi
mevduatlarının azaldığı göze çarpmaktadır (Grafik 5.1.21). Artan küresel
belirsizliklere rağmen, bankaların yurtdışı bankalardan sağladıkları fonlardaki
artış, bankaların yabancı para kaynak konusunda sorun yaşamadıklarına işaret
etmektedir.
Ayrıca, yılın ikinci çeyreğinde TCMB’nin rezervlerinin aşağı yönlü bir seyir
izlediği göze çarpmaktadır (Grafik 5.1.22). Bu dönemde Mayıs ayında yapılan YP
zorunlu karşılık oranlarındaki artış rezervleri artırıcı yönde etkilerken; bankaların
rezerv opsiyonu kullanım oranlarındaki düşüş, döviz satım ihaleleri ve altın
fiyatlarındaki düşüş rezervleri düşürücü yönde etki etmiştir. Altının değer kaybı
TCMB’nin altın rezervlerinin ABD doları cinsinden değerini düşük göstermekle
beraber bankaların altın için Rezerv Opsiyonu Mekanizması’nı daha az
kullanmasına da yol açarak rezervlerin düşmesinde etkili olmaktadır. Aynı şekilde
ABD doları ve euronun değer kazanması da bankaların Türk lirası zorunlu karşılık
yükümlülükleri için tesis etmeleri gereken döviz miktarını azalttığından TCMB
rezervlerinin azalmasına yol açmaktadır. Ayrıca, yılın ikinci çeyreğinde döviz
satım ihalelerinin etkisiyle TCMB’nin net rezervi azalış göstermiştir.
84
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 5.1.21.
Grafik 5.1.22.
Bankaların Seçilmiş YP Bilanço Kalemlerindeki
Değişim (Milyar ABD Doları)
TCMB Döviz Rezervleri
(19 Temmuz 2013 İtibarıyla, Milyar ABD Doları)
TCMB diğer döviz rez.
ROM döviz
TCMB diğer altın rez.
17 Mayıs- 12 Temmuz Arası Değişim
İlk Çeyrek Sonuna Göre Değişim
140
Krediler (Mali Kesim Hariç)
Y.Dışı Bankalardan Alacaklar
Y.İçi Nakit ve Benzeri Varlıklar
Menkul Değerler
Y.Dışı Bankalara Borçlar
Y.İçi Bankalara Borçlar
Bankalar Mevduat
Katılım Fonları
Ticari Mevduat
YP ZK için döviz
ROM altın
Kıym.mad. için altın
140
120
120
100
100
80
80
60
60
40
40
20
20
0
0
Gerçek Kişi Mevduat
-4
-2
0
2
4
6
8
0911
1011
1111
1211
0112
0212
0312
0412
0512
0612
0712
0812
0912
1012
1112
1212
0113
0213
0313
0413
0513
0613
-6
Kaynak: BDDK,TCMB.
Kaynak: TCMB.
Yılın ikinci çeyreği itibarıyla bakıldığında TCMB’nin rezervlerinin uluslararası
kriterlerle uyumlu olduğu göze çarpmaktadır. Brüt rezervlerin kısa vadeli dış borç
(KVDB) istatistiklerine oranı olarak hesaplanan Greenspan Guidetti rasyosuna
göre Türkiye’nin değeri eşik değer olan yüzde 100’ün üzerindedir (Grafik 5.1.23).
Ayrıca, brüt rezervin kalan vadeye göre KVDB’ye oranı da yüzde 80 seviyesinde
seyretmektedir. Bir diğer rezerv yeterlilik rasyosu olan rezervlerin ithalatı karşılama
oranının ise 6,5 ay olduğu göze çarpmaktadır (Grafik 5.1.24). Söz konusu rasyolar
da TCMB’nin rezervlerinin yeterliliğine işaret etmektedir.
Grafik 5.1.23.
Grafik 5.1.24.
Greenspan Guidetti Rezerv Yeterlilik Rasyosu
Rezervin İthalatı Karşılama Oranı*
(Yüzde)
Brüt Rezerv/KVDB
Brüt Rezerv/ KVDB (Kalan Vadeye Göre)
130
120
Brüt Rezerv/ İthalat
Döviz Rezerv/İthalat
130
7,5
7,5
120
7,0
7,0
6,5
6,5
6,0
6,0
110
100
100
5,5
5,5
90
90
5,0
5,0
4,5
4,5
4,0
4,0
3,5
3,5
3,0
3,0
80
80
70
60
60
0112
0212
0312
0412
0512
0612
0712
0812
0912
1012
1112
1212
0113
0213
0313
0413
0513
70
Kaynak: TCMB.
0112
0212
0312
0412
0512
0612
0712
0812
0912
1012
1112
1212
0113
0213
0313
0413
0513
110
*Aylık ortalama ithalat verisi kullanılmıştır.
Kaynak: TCMB.
Piyasa Faizleri
Yılın ikinci çeyreğinde küresel para politikalarındaki belirsizlikle beraber
gelişmekte olan ülke piyasa faizlerinin hem uzun hem de kısa vadelerde artış
gösterdiği gözlenmiştir (Grafik 5.1.25 ve Grafik 5.1.26). Türkiye’de de 2013 yılı ilk
Enflasyon Raporu 2013-III
85
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
çeyreğine göre piyasa faizleri kısa vadelerde daha fazla olmak üzere tüm
vadelerde artış göstermiştir (Grafik 5.1.27 ve Grafik 5.1.28).
Grafik 5.1.25.
Grafik 5.1.26
Beş Yıl Vadeli Piyasa Faizleri*
Altı Ay Vadeli Piyasa Faizleri**
(26 Temmuz 2013 İtibarıyla, Yüzde)
(26 Temmuz 2013 İtibarıyla, Yüzde)
Türkiye
GOÜ Ortalama
GOÜ Ortalama
Türkiye
12
12
12
10
10
10
10
8
8
8
8
6
6
6
6
4
4
4
4
2
2
2
2
0
0
0
0
0212
0312
0412
0512
0612
0712
0812
0912
1012
1112
1212
0113
0213
0313
0413
0513
0613
0713
0212
0312
0412
0512
0612
0712
0812
0912
1012
1112
1212
0113
0213
0313
0413
0513
0613
0713
12
*Grafik 5.1.27’de yer alan ülkeler kullanılmıştır.
Kaynak: Bloomberg, TCMB.
**Grafik 5.1.28’de yer alan ülkeler kullanılmıştır.
Kaynak: Bloomberg, TCMB.
Grafik 5.1.27.
Grafik 5.1.28.
İkinci Çeyrekte Beş Yıl Vadeli Piyasa Faizlerindeki
Değişim
İkinci Çeyrekte Altı Ay Vadeli Piyasa Faizlerindeki
Değişim
(30 Nisan -26 Temmuz Arası Değişim, Yüzde)
(30 Nisan -26 Temmuz Arası Değişim, Yüzde)
4,0
4,0
3,5
3,5
3,5
3,5
3,0
3,0
3,0
3,0
2,5
2,5
2,5
2,5
2,0
2,0
2,0
2,0
1,5
1,5
1,5
1,5
1,0
1,0
1,0
1,0
0,5
0,5
0,5
0,5
0,0
0,0
0,0
0,0
-0,5
-0,5
-0,5
-0,5
Kaynak: Bloomberg, TCMB.
Türkiye
Endonezya
Hindistan
Brezilya
Çin
Peru
Kolombiya
Malezya
Meksika
Güney Afrika
Çek Cum.
Güney Kore
Tayland
Polonya
Macaristan
Şili
Romanya
4,0
Türkiye
Endonezya
Kolombiya
Brezilya
G. Afrika
Peru
Hindistan
Meksika
Güney Kore
Polonya
Çek Cum.
Malezya
Çin
Tayland
Macaristan
Şili
Filipinler
İsrail
Romanya
4,0
Kaynak: Bloomberg, TCMB.
Bu dönemde küresel risk algılamalarındaki bozulmaya paralel olarak BIST
gecelik repo faizi beklentilerinin bir önceki Enflasyon Raporu dönemine kıyasla
artış gösterdiği gözlenmektedir (Grafik 5.1.29). Bu dönemde bir ay vadeli repo
ihale faiz oranlarının koridorun üst bandını aşması da piyasa oyuncularının
koridorun üst bandında bir artırım beklediğini göstermektedir. Bu durum piyasa
faizlerini artırıcı yönde etkilemektedir. Ayrıca, bu dönemde açıklanan Haziran ayı
enflasyon rakamının piyasa beklentisinden yüksek gelmesi ve Türk lirasının değer
kaybının
da
etkisiyle
enflasyon
beklentilerinde
bir
artış
olduğu
göze
çarpmaktadır (Grafik 5.1.30). Bu durum da piyasa faizlerini yükseltici yönde
etkilemektedir.
86
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 5.1.29.
Grafik 5.1.30.
BIST Repo-Ters Repo Pazarı Gecelik Faiz Beklentisi *
Enflasyon Beklenti Eğrisi **
Nisan 2013
0,2
0,1
0,1
5
7
6,13
6,0
5,85
0
3
6,13
5,5
5,5
5,0
5,0
1113
0
6,0
9
0815
0,2
6,5
0615
0,3
7,5
6,45
0415
0,4
0,3
6,60
0215
0,4
6,5
1214
0,5
Nisan 13
7,0
1014
0,6
0,5
7,20
0814
0,6
7,0
0614
0,7
0514
0,8
0,7
0314
0,8
Temmuz 13
7,5
0,9
Temmuz 2013
0114
0,9
**Beklenti Anketi’nden alınmıştır. Değerler sırasıyla cari ay sonu, cari yıl
sonu, 12 ay sonrası ve 24 ay sonrasına dair beklentileri göstermektedir.
Kaynak: TCMB.
*Beklenti Anketi’nden alınmıştır.
Kaynak: TCMB.
Mayıs ayında politika faizi ile gecelik borç verme ve alma faiz oranlarının
indirilmesi ve Türkiye’nin kredi notunun artırılarak ikinci bir derecelendirme
kuruluşu tarafından da yatırım yapılabilir ülke seviyesine yükselmesinin etkisiyle
tüm vadelerde faizler sınırlı oranda düşüş göstermiştir. Faizlerdeki düşüşün sınırlı
olmasının
sebebi
ise
bu
gelişmelerin
daha
önceden
fiyatlanmasından
kaynaklanmaktadır. Ancak Mayıs ayı sonundan bu yana küresel para
politikasına dair belirsizliklerin artması ve TCMB’nin ek parasal sıkılaştırmalara
başlamasının da etkisiyle tüm vadelerde faizler artış göstermiş ve getiri eğrisi
yukarı doğru kaymıştır (Grafik 5.1.31). Bu dönemde gösterge faizin de benzer bir
eğilim sergilediği göze çarpmaktadır (Grafik 5.1.32).
Grafik 5.1.31.
Grafik 5.1.32.
Getiri Eğrisi*
Gösterge Faizin Seyri
(Yüzde)
(Yüzde)
22 Mayıs
30 Nisan
9
9
Getiri (yüzde)
8
8
7
7
6
6
5
5
4
4
0,5
1
1,5
2
2,5
Vade(yıl)
3
3,5
4
*BIST Tahvil ve Bono Piyasasında işlem gören tahvillerin fiyatları kullanılarak,
Extended Nelson-Siegel (ENS) yöntemiyle oluşturulmuştur.
Kaynak: BIST, TCMB.
12
12
11
11
10
10
9
9
8
8
7
7
6
6
5
5
4
4
0112
0212
0312
0412
0512
0612
0712
0812
0912
1012
1112
1212
0113
0213
0313
0413
0513
0613
0713
26 Temmuz
Kaynak: BIST.
İki yıl vadeli faizlerin iki yıl vadeli enflasyon beklentilerine göre daha fazla
artmasının etkisiyle Türkiye’nin iki yıl vadeli reel faizi bir önceki rapor dönemine
Enflasyon Raporu 2013-III
87
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
göre yükselmiştir (Grafik 5.1.33). Gelişmekte olan ülkelerin nominal faiz
sıralamasında üst sıralarda bulunan Türkiye’nin reel faizi de bir önceki çeyreğe
göre diğer gelişmekte olan ülkeler ile kıyaslandığında yukarı seviyelere ilerlemiştir
(Grafik 5.1.34).
Grafik 5.1.33.
Grafik 5.1.34.
Türkiye’nin İki Yıllık Reel Faizi* (Yüzde)
İki Yıllık Reel Faizler* (26 Temmuz 2013 Tarihi İtibarıyla)
5
5,00
4
4,00
5
4
4
3
3
3
3,00
2
2,00
1
1,00
0
0,00
-1
-1,00
2
2
1
1
0
0
-1
-2
-2
Brezilya
Türkiye
Şili
Kolombiya
Macaristan
Polonya
Hindistan
Endonezya
Romanya
Malezya
Peru
Çin
Meksika
Güney Kore
Güney Afrika
Tayland
İsrail
Çek Cum.
Filipinler
0510
0710
0910
1110
0111
0311
0511
0711
0911
1111
0112
0312
0512
0712
0912
1112
0113
0313
0513
0713
* Getiri eğrisinden hesaplanan 2 yıllık iskontolu tahvil getirisinden TCMB
Beklenti Anketi’nden alınan önümüzdeki 2 yıla ait TÜFE enflasyon
beklentisinin çıkarılmasıyla hesaplanmıştır.
Kaynak: BIST, TCMB.
-1
*Ülkelerin 2 yıllık devlet tahvili getirilerinden Consensus Forecasts
tahminlerinden elde edilen gelecek 2 yıla ait enflasyon beklentisinin
çıkarılmasıyla hesaplanmıştır.
Kaynak: Bloomberg, Consensus Forecasts, TCMB.
Kredi Faizleri ve Bankacılık Sektörünün Fon Maliyetleri
Finansal olmayan kesime açılan kredilerin faiz oranlarında yaşanan
gerileme eğilimi 2013 yılının ikinci çeyreğinde sürmüştür. TCMB’nin faiz
koridorunun alt ve üst sınırında gerçekleştirdiği indirimlerin beraberinde, tüketici
kredisi ve ticari kredi faiz oranlarında azalış gerçekleşmiştir. TCMB’nin uyguladığı
gecelik faiz oranlarına daha duyarlı olan ticari kredilerin faiz oranlarının, yılın
ikinci çeyreğinde yaklaşık 160 baz puan gerilediği görülmektedir (Grafik 5.1.36).
İkinci çeyrekte likidite politikalarında gerçekleşen sıkılaşmanın ve Mayıs ayının
son döneminden itibaren artan ortalama fonlama maliyetinin, özellikle bankalar
arasında yaşanan yoğun rekabet ve düşen kar marjlarının etkisiyle ikinci
çeyrekte
tüketici
kredileri
ve
ticari
kredi
faiz
oranlarına
yansımadığı
değerlendirilmektedir (Grafik 5.1.35). Fonlama maliyetindeki artışların yanında,
Temmuz ayında TCMB’nin faiz koridorunu genişletici yönde aldığı kararın kredi
faizleri üzerinde etkilerinin görüleceği düşünülmektedir.
88
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 5.1.35.
Grafik 5.1.36.
Tüketici Kredileri Faizlerindeki Gelişmeler
TL Ticari Kredi Faizindeki Gelişmeler
(Akım Veriler, Yıllık Faizler, Yüzde)
(Akım Veriler, Yıllık Faizler, 4 Haftalık Hareketli Ortalama,
Yüzde)
Taşıt
Ticari Kredi Faiz Oranı
22
İhtiyaç
Konut
22
Ticari Kredi Faiz Oranı (KMH Hariç)
22
22
20
20
20
18
18
18
18
16
16
14
14
12
12
10
10
8
8
6
6
4
4
16
16
14
20
14
8
8
1110
0111
0311
0511
0711
0911
1111
0112
0312
0512
0712
0912
1112
0113
0313
0513
0713
0912
1112
0113
0313
0513
0713
10
1111
0112
0312
0512
0712
10
0911
12
1110
0111
0311
0511
0711
12
Kaynak: TCMB.
Kaynak: TCMB.
2012 yılının ikinci yarısından itibaren düşme eğilimi sergileyen mevduat faiz
oranları, Mayıs ayı sonuna kadar kredi faizleriyle paralel hareket ederek
geriledikten
maliyetinin
sonra,
likidite
yükselmesiyle
politikasının
uyumlu
sıkılaşması
olarak
ve
belirgin
ortalama
bir
artış
fonlama
kaydetmiştir
(Grafik 5.1.37). Bankaların işletmelere kullandırdıkları kredilere uyguladıkları kâr
marjlarını gevşetmelerinin beraberinde, ticari kredi faizi ile mevduat faizi
arasındaki farkın bu çeyrekte azaldığı ve 2011 yılında gerçekleşen parasal
sıkılaştırmadan önceki seviyeye yaklaştığı görülmektedir (Grafik 5.1.38).
Grafik 5.1.37
Grafik 5.1.38
TL Mevduat Faiz Oranı ve TCMB Ortalama Faiz
TL Ticari Kredi Faizi – Mevduat Faizi Farkı
(Akım Veriler, Yıllık Faizler, 4 Haftalık Hareketli Ortalama,
Yüzde)
TL Mevduat Faiz Oranı
11,0
Ticari Kredi Faizi-Mevduat Faizi
TCMB Ortalama Faiz (sağ eksen)
13
8
12
7
10,0
11
9,0
8
Ticari Kredi Faiz Oranı (KMH Hariç)Mevduat Faizi
7
6
6
5
5
4
4
3
3
2
2
5
1
1
4
0
0
10
9
8,0
Kaynak: TCMB.
0613
0213
0413
1212
1012
0812
0612
0212
0412
1211
1011
0811
0613
0413
0213
1212
1012
0812
0612
0412
0212
1211
1011
0811
5,0
0611
6
6,0
0211
0411
7
1210
7,0
1010
8
Kaynak: TCMB.
Tüketici kredileriyle benzer vadeye sahip devlet iç borçlanma senedi
getirileri ve kur takası faiz oranları, Mayıs ayı son haftasına kadar azalış
kaydetmiştir. İzleyen dönemde küresel piyasalarda para politikalarına dair artan
belirsizliklere paralel olarak TCMB’nin daha sıkı bir para politikası uygulamasının
da etkisiyle bu dönemden itibaren hızlı bir yükseliş göstermiştir (Grafik 5.1.39).
Enflasyon Raporu 2013-III
89
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Bankaların yurt içinde ihraç ettikleri tahvil ve bonoların birincil piyasa faizleri de
2013’ün Nisan ve Mayıs aylarında gerilerken, Haziran ayında artış sergilemiş ve
mevduat faizlerinin belirgin bir biçimde üstünde gerçekleşmiştir (Grafik 5.1.40).
Grafik 5.1.39
Grafik 5.1.40
TL Kur Takası İşlemleri Faiz Oranları
Bankalarca Yurt İçinde İhraç Edilen Tahvil ve
Bonoların Birincil Piyasa Faiz Oranları
(7 Günlük Hareketli Ortalama)
5 Yıl
2 Yıl
5
4
4
3
3
13
11
11
9
9
7
7
5
5
3
3
0811
0911
1011
1111
1211
0112
0212
0312
0412
0512
0612
0712
0812
0912
1012
1112
1212
0113
0213
0313
0413
0513
0613
0713
0613
0413
6
5
0213
7
6
1212
7
1012
8
0812
9
8
0612
9
0412
10
0212
11
10
1211
11
1011
12
0811
Bankalarca İhraç Edilen Tahvil/Bono Faizi
Mevduat Faizi
TCMB Ortalama Fonlama Faizi
1 Ay
12
Kaynak: Bloomberg.
Kaynak: KAP, TCMB.
5.2. Kredi Hacmi ve Parasal Göstergeler
Kredi büyümesinin iktisadi faaliyet ve toplam taleple ilişkisini özetleyen bir
gösterge olan ve kredi stokundaki yıllık değişim olarak hesaplanan net kredi
kullanımı, 2011 yılının üçüncü çeyreğinde en yüksek seviyesine ulaştıktan sonra
dört çeyrek boyunca gerilemiştir. 2012 yılının son çeyreğinden itibaren ise,
kredilerin büyüme hızında yaşanan toparlanma ile beraber, net kredi kullanım
oranında artış yaşandığı gözlenmektedir (Grafik 5.2.1).
Grafik 5.2.1.
Grafik 5.2.2.
Yurt İçi Kredi Stoku ve Net Kredi Kullanımı
Firmaların Yurt Dışından Sağladığı Kredi Stoku ve
Yıllık Net Kredi Kullanımı (Milyar ABD Doları)
(GSYİH'ye Oran, Yüzde, Yıllık)
Kredi / GSYİH (sol)
Net Kredi Kullanımı / GSYİH (sağ)
Yurt Dışından Sağlanan Kredi Stoku (sol)
Yurt Dışından Net Kredi Kullanımı (sağ)
65
18
60
16
55
14
65
10
8
60
6
12
50
10
45
8
40
4
55
2
0
6
35
4
30
2
25
0
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2*
2008
2009
2010
* 2013 yılı ikinci çeyrek verisi tahmindir.
Kaynak: TCMB.
2011
2012
2013
50
-2
-4
45
-6
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2*
2008
2009
2010
2011
2012
2013
* Mayıs 2013 itibarıyladır.
Kaynak: TCMB
Yurt içinde yerleşik firmaların yurt dışından sağladığı kredinin yurt dışı
finansman olanaklarındaki gelişmelere paralel olarak 2011 yıl sonundan itibaren
artış eğilimi sergilediği görülmektedir. Benzer şekilde, yurt dışından net kredi
90
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
kullanımı da 2012 yılı ikinci çeyreğinden itibaren ivmelenme kaydetmiştir
(Grafik 5.2.2). Mayıs ayı itibarıyla ikinci çeyrekte reel kesimin yurt dışı yerleşik
kurum
ve
kuruluşlardan
kullandığı
net
finansmanda
artış
yaşandığı
gözlenmektedir.
Yurt içi bankalarca finansal olmayan kesime kullandırılan kredilerin
büyüme hızı, 2012 yılının Kasım ayından itibaren belirgin bir ivmelenme
göstermiştir. 2013 yılının ikinci çeyreğinde de kredilerin büyüme hızı referans
değerin üzerinde bir eğilim sergilemeyi sürdürmüştür. Finansal olmayan kesime
açılan krediler kur etkisinden arındırılmış olarak 2013 yılı ikinci çeyreği sonunda bir
önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 23,1 (Grafik 5.2.3), ikinci çeyrek
ortalaması itibarıyla yıllıklandırılmış bazda ise yüzde 34,9 (Grafik 5.2.4) oranında
bir büyüme kaydetmiştir. İlk çeyrekten farklı olarak, ikinci çeyrekte gerek tüketici
kredilerinin gerekse ticari kredilerin büyüme hızları 2007-2012 ortalamalarının
belirgin bir biçimde üzerinde gerçekleşmiştir. 2013 yılı ikinci çeyreğinde
zayıflayan sermaye girişleri ve sıkılaşan likidite koşullarından dolayı arz tarafında
belirgin bir gevşeme olmamıştır. Diğer taraftan ılımlı ekonomik toparlanmanın ve
düşük kredi faizlerinin sürüklediği kredi talebine ilave olarak, faizlerde indirim
sürecinin sonuna gelindiğine dönük algının güçlenmesi neticesinde kredi
talebinin öne alınmasının kredilerin büyüme hızının bu dönemde de artış
göstermesine yol açtığı düşünülmektedir.
Grafik 5.2.3.
Grafik 5.2.4.
Kredilerin Yıllık Büyüme Hızları
Kredilerin Çeyreklik Büyüme Hızları
(Yıllık Yüzde Değişim)
Ticari
(Kur Etkisinden Arındırılmış, 13 Haftalık Hareketli Ortalama,
Yıllıklandırılmış, Yüzde)
Toplam
Tüketici
Ticari
Toplam
Tüketici
45
45
60
60
40
40
50
50
35
35
40
40
30
30
30
30
20
20
20
20
15
15
10
10
10
10
0
0
Kaynak: TCMB.
1110
0111
0311
0511
0711
0911
1111
0112
0312
0512
0712
0912
1112
0113
0313
0513
0713
25
1110
0111
0311
0511
0711
0911
1111
0112
0312
0512
0712
0912
1112
0113
0313
0513
0713
25
Kaynak: TCMB.
Tüketici kredilerinin büyüme hızı, ikinci çeyrekte geçmiş yıllardaki ortalama
eğilime paralel hareket ederek artış göstermeye devam etmiştir (Grafik 5.2.5). Alt
kalemler incelendiğinde, mevsimsel unsurların etkisiyle taşıt kredilerinin de
toparlanmasıyla birlikte tüm tüketici kredisi alt türlerinin büyüme hızında yaşanan
artışa katkı sağladığı, bununla birlikte özellikle konut ve ihtiyaç kredilerindeki
büyümenin oldukça güçlü olduğu görülmektedir (Grafik 5.2.6).
Enflasyon Raporu 2013-III
91
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 5.2.5.
Grafik 5.2.6.
Tüketici Kredilerinin Büyüme Hızlarının Geçmiş
Yıllarla Karşılaştırılması (13 Haftalık Yıllıklandırılmış Hareketli
Tüketici Kredileri Haftalık Büyüme Hızları
(13 Haftalık Yıllıklandırılmış, Hareketli Ortalama, Yüzde)
Ortalama, Kur Etkisinden Arındırılmış, Yüzde)
120
Taşıt
120
35
100
100
30
30
80
80
25
25
60
60
20
20
40
40
15
15
20
20
10
10
0
0
5
5
Konut
40
35
-20
Ara
Eki
Kas
Eyl
Ağu
Haz
Tem
Nis
May
Mar
Şub
0
Oca
0
Kaynak: TCMB.
İhtiyaç
-20
0110
0310
0510
0710
0910
1110
0111
0311
0511
0711
0911
1111
0112
0312
0512
0712
0912
1112
0113
0313
0513
0713
2007-2012 Ortalaması
2013
40
Kaynak: TCMB.
2013 yılı ikinci çeyreğine ilişkin Banka Kredileri Eğilim Anketi sonuçlarına
göre, bankalar konut ve taşıt kredilerine ilişkin standartlarda bir değişim
gerçekleştirmezken, ihtiyaç kredilerine ilişkin standartlarda sınırlı düzeyde
sıkılaştırma gerçekleştirmiştir. Fon maliyetleri ve bilanço kısıtlamalarında yaşanan
iyileşmenin yanında bankalararası rekabet tüketici kredilerinde standartları
gevşetici yönde etkide bulunurken genel ekonomik faaliyete ilişkin beklentiler
standartları sıkılaştıran başlıca unsur olmuştur. Diğer yandan, tüm tüketici
kredilerinde talepte artış yaşandığı bankalarca ifade edilmiştir (Grafik 5.2.7 ve
Grafik 5.2.8). Tüketici finansman şirketlerince kullandırılan taşıt ve konut
kredilerinin büyüme hızlarının da bu dönemde güçlü seyrederek artış göstermesi,
tüketici kredilerinde talepte yaşanan artışı teyit etmektedir. Bankalar 2013 yılının
üçüncü çeyreğinde tüm alt kalemlerdeki bireysel kredi talebinde artış,
standartlarda ise sınırlı düzeyde sıkılaştırma beklediklerini bildirmiştir.
Grafik 5.2.7.
Grafik 5.2.8.
Tüketici Kredileri Standartları
Tüketici Kredileri Talebi
(Net Değişim)
Taşıt
Diğer
Konut
Taşıt
Diğer
150
125
125
125
125
100
100
100
100
75
75
75
75
50
50
50
50
25
25
25
25
0
0
0
0
*Bankalara kredi standartlarının ne yönde değiştiği sorulmaktadır.
Yanıtların yüzdeleri kullanılarak hesaplanan net eğilimler kredi arzındaki
değişimin yönünü göstermektedir. Endeks,
(Biraz Gevşetme+Çok
Gevşetme)-(Biraz
Sıkılaştırma+Çok
Sıkılaştırma)+100
şeklinde
hesaplanmıştır. Endeksin 100’ün üzerinde olması kredi standartlarındaki
gevşemeyi ifade etmektedir.
Kaynak: TCMB.
92
150
0308
0608
0908
1208
0309
0609
0909
1209
0310
0610
0910
1210
0311
0611
0911
1211
0312
0612
0912
1212
0313
0613
150
0308
0608
0908
1208
0309
0609
0909
1209
0310
0610
0910
1210
0311
0611
0911
1211
0312
0612
0912
1212
0313
0613
150
(Net Değişim)
Konut
*Bankalara kredi talebinin ne yönde değiştiği sorulmaktadır. Yanıtların
yüzdeleri kullanılarak hesaplanan net eğilimler kredi talebindeki
değişimin yönünü göstermektedir. Endeks, (Biraz Artış+Çok Artış)-(Biraz
Azalma+Çok Azalma)+100 şeklinde hesaplanmıştır. Endeksin 100’ün
üzerinde olması kredi talebindeki artışı ifade etmektedir.
Kaynak: TCMB.
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
2012 yılının son aylarından itibaren belirgin bir toparlanma gösteren ticari
kredilerin büyüme hızı, 2013 yılı ikinci çeyreğinde güçlü seyrini sürdürerek 20072012
ortalamasının
üzerine
çıkmıştır
(Grafik 5.2.9).
Para
birimi
bazında
incelendiğinde de gerek TL gerekse YP cinsinden kullandırılan ticari kredilerin
büyüme hızının artış kaydettiği görülmektedir (Grafik 5.2.10). Banka Kredileri
Eğilim Anketi sonuçları, tüm ölçekler bazında firmaların kredi talebinde önemli bir
artış yaşandığını göstermektedir. Vade bazında incelendiğinde de tüm
vadelerde kredi talebinde artış gerçekleşmiştir.
Grafik 5.2.9.
Grafik 5.2.10.
Ticari Kredilerin Geçmiş Yıllarla Karşılaştırılması
TL ve YP Ticari Kredilerin Büyüme Hızları
(13 Haftalık Yıllıklandırılmış Hareketli Ortalama, Kur
Etkisinden Arındırılmış, Yüzde)
(13 Haftalık Yıllıklandırılmış, Hareketli Ortalama, Kur
Etkisinden Arındırılmış, Yüzde)
0
0
0613
10
0313
10
1212
20
0912
20
0612
30
0312
30
1211
40
0911
40
0611
50
0311
0
50
0910
0
60
0610
5
60
0310
5
Ara
10
Eki
10
Kas
15
Eyl
15
Ağu
20
Haz
25
20
Tem
25
Nis
30
May
30
Mar
35
Şub
35
Oca
40
Kaynak: TCMB.
TL Ticari Krediler
YP Ticari Krediler (yurt dışı şubeler dahil)
2013
1210
2007-2012 Ortalaması
40
Kaynak: TCMB.
Bankaların Kredi Eğilim Anketi’ne verdikleri yanıtlar, 2013 yılı ikinci
çeyreğinde bankaların tüm ölçekler bazında ticari kredi standartlarında sınırlı
düzeyde gevşeme gerçekleştirdiklerini göstermektedir (Grafik 5.2.11). 2013 yılı
ikinci çeyreğinde ticari kredilerin standartlarında sınırlı düzeyde yaşanan
gevşemede en önemli etkenin rekabet baskısı olduğu, bunun neticesinde de
ticari krediler üzerine uygulanan kâr marjının azaldığı görülmektedir. Bankalar,
2013 yılının üçüncü çeyreğinde tüm vadelerde ve ölçeklerde kredi talebinde
artış, genel olarak ticari kredi standartlarında da sıkılaşma beklediklerini ifade
etmiştir.
Enflasyon Raporu 2013-III
93
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 5.2.11.
Grafik 5.2.12.
İşletmelere Verilen Kredilere İlişkin Standartlar
İşletmelerin Kredi Talebi
(Net Değişim)
(Net Değişim)
KOBİ
Genel
150
KOBİ
200
150
Genel
200
175
175
125
125
150
150
100
100
125
125
75
75
100
100
75
75
50
50
25
25
0
0
50
50
0
0
0308
0608
0908
1208
0309
0609
0909
1209
0310
0610
0910
1210
0311
0611
0911
1211
0312
0612
0912
1212
0313
0613
25
0308
0608
0908
1208
0309
0609
0909
1209
0310
0610
0910
1210
0311
0611
0911
1211
0312
0612
0912
1212
0313
0613
25
*Bankalara kredi standartlarının ne yönde değiştiği sorulmaktadır.
Yanıtların yüzdeleri kullanılarak hesaplanan net eğilimler kredi arzındaki
değişimin yönünü göstermektedir.
Endeks,
(Biraz Gevşetme+Çok
Gevşetme)-(Biraz
Sıkılaştırma+Çok
Sıkılaştırma)+100
şeklinde
hesaplanmıştır. Endeksin 100’ün üzerinde olması kredi standartlarındaki
gevşemeyi ifade etmektedir.
Kaynak: TCMB.
*Bankalara kredi talebinin ne yönde değiştiği sorulmaktadır. Yanıtların
yüzdeleri kullanılarak hesaplanan net eğilimler kredi talebindeki
değişimin yönünü göstermektedir. Endeks, (Biraz Artış+Çok Artış)-(Biraz
Azalma+Çok Azalma)+100 şeklinde hesaplanmıştır. Endeksin 100’ün
üzerinde olması kredi talebindeki artışı ifade etmektedir.
Kaynak: TCMB.
Yılın ikinci çeyreğinde tüketici kredilerinde ve ticari kredilerde kuvvetli
seyrin sürdüğü ve kredilerdeki artışın öngörülen seviyelerin üzerinde olduğu
görülmüştür. Yılın ikinci çeyreğinde sermaye girişlerinin oldukça zayıf ve oynak
olmasının yanında TCMB’nin likidite politikasını daha sıkı hale getirmesinin arz
tarafında gevşemeyi sınırlandırdığı, diğer yandan düşük kredi faizlerinin ve
toparlanan yurt içi nihai talebin beraberinde kredi talebinin güçlü olduğu
değerlendirilmektedir. Son dönemde gelişmiş ülkelerin para politikalarına dair
belirsizliklerin etkisiyle sermaye girişlerindeki zayıflığın sürdüğü gözlenmektedir. Bu
gelişmelerin
beraberinde
önümüzdeki
dönemde
bankaların
dış
kaynak
kullanımının yavaşlaması beklenmektedir. Mevsimsel unsurların etkisinin yanında,
TCMB’nin likidite kompozisyonunda ve faiz koridorunda yaptığı ayarlamaların
neticesinde mevcut durumda aşırı hızlı seyreden kredi büyümesinin yavaşlayarak
kademeli olarak mevduat büyüme hızına yakınlaşacağı değerlendirilmektedir
(Grafik 5.2.13).
Grafik 5.2.13
Kredi ve Mevduat Büyümesi*
(Yıllık Değişimlerin GSYİH’ye Oranı)
16
Mevduat
16
Kredi
0413
0113
1012
0712
0412
0112
1011
0711
0
0411
0
0111
2
1010
4
2
0710
6
4
0410
8
6
0110
10
8
1009
10
0709
12
0409
14
12
0109
14
*Katılım bankaları dahil, bankalararası mevduat hariç, kur etkisinden arındırılmamış.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
94
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Parasal Göstergeler
M3 tanımlı para arzının yıllık büyümesinde gözlenen artış eğilimi özel
sektöre açılan kredilerdeki artışa paralel olarak yılın ikinci çeyreğinde de devam
etmiştir. Karşılık kalemlerinin M3 büyümesine verdikleri katkılara bakıldığında aynı
dönemde parasal sektörün net dış varlıklarında belirginleşen artış yönündeki
katkının,
Kamudan
Alacaklar
kalemindeki
azalışla
kısmen
dengelendiği
gözlenmektedir. Banka kârlılıklarına paralel olarak artan diğer kalemi ise
bankacılık sektörü için mevduat dışı fon kaynağı yaratma gücünü koruduğuna
işaret etmektedir (Grafik 5.2.14).
Grafik 5.2.14.
Grafik 5.2.15.
M3 Para Arzının Bilanço Karşılıklarının Seyri
Emisyon ve Cari Tüketim Harcamaları*
(M3’ün Yıllık Büyümesine Katkılar)
(Mevsimsellikten Arındırılmış)
4. Diğer
3. Özel Sektörden Alacaklar
2. Kamudan Alacaklar
1. Net Dış Varlıklar
1+2+3+4= M3 (Yıllık Yüzde Büyüme)
40
Cari Tüketim Harcamaları (yıllık yüzde değişim)
Emisyon Hacmi (yıllık yüzde değişim)
Emisyon Hacmi (sağ eksen)
40
35
30
30
30
20
20
10
10
0
0
-10
-10
-20
0507
0807
1107
0208
0508
0808
1108
0209
0509
0809
1109
0210
0510
0810
1110
0211
0511
0811
1111
0212
0512
0812
1112
0213
0513
-20
Kaynak: TCMB.
Yüzde
Milyar TL
75
70
65
25
60
20
55
50
15
45
10
40
35
5
30
0
25
3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2
2009
2010
2011
2012
2013
*Tüketim harcamaları cari fiyatlarla mobilya, ev aletleri ve ulaştırma
haberleşme hariç özel tüketim ve kamu tüketimini içermektedir.
Kaynak: TÜİK,TCMB.
Mevsimsellikten arındırılmış emisyon hacmi, 2009 yılı sonrasında sergilediği
güçlü eğilimin ima ettiği seviyenin altında kalmış olmasına rağmen, yıllık artış hızı
yılın ikinci çeyreğinde de artmaya devam etmiştir. (Grafik 5.2.15). Dengeye
uyarlama süreci nedeniyle emisyon büyüklüğünün geçmişte cari tüketim
harcamalarındaki gelişmelerle gösterdiği eş anlı hareketlilik son dönemlerde bir
miktar zayıflamış gibi görünse de, yılın ikinci çeyreğinde artış eğiliminin
güçlenerek devam etmesi iktisadi faaliyette toparlanmanın sürdüğüne dair bir
işaret olarak algılanmaktadır.
Enflasyon Raporu 2013-III
95
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Kutu
5.1
Otomatik Dengeleyici Bir Politika Aracı Olarak Rezerv Opsiyonu
Mekanizması
Gelişmiş ülkelerin uyguladığı parasal genişleme politikaları sonrasında kısa vadeli
sermaye akımlarındaki artan oynaklığın oluşturduğu finansal risklerin önüne
geçebilmek için gelişmekte olan ülkeler konvansiyonel olmayan politika araçlarını
kullanmaya başlamıştır. Bu dönemde TCMB, aşırı kur oynaklığını azaltmak ve kısa
vadeli sermaye hareketlerinin ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak için
yeni bir makro-ihtiyati politika aracı olarak Rezerv Opsiyonu Mekanizması (ROM)’nı
aşamalı olarak uygulamaya koymuştur.1
ROM döviz kurundaki dalgalanmaları azaltarak döviz kurunda istikrar sağlayıcı ve
bu dalgalanmaların gelişmekte olan ülkeler iç çevrimleri üzerindeki bozucu
etkilerini önleyici piyasa dostu bir araç olarak kurgulanmıştır. Örneğin, gelişmekte
olan ülkelere sermaye girişinin olduğu bir dönemde doların fonlama maliyeti göreli
olarak daha düşük olacağı için bankalar ROM imkanını daha fazla kullanmak
isteyeceklerdir.
Böylece,
sermaye
girişlerinin
bir
bölümü
merkez
bankası
rezervlerine yönlendirilerek TL üzerindeki değerlenme baskısı azalacaktır. Sermaye
çıkışlarının olduğu dönemde ise mekanizma tam tersi yönde işleyecek ve TL
üzerindeki değer kaybetme baskısı hafifleyecektir.
Bu kutuda, rezerv opsiyonu mekanizmasının ABD doları/TL döviz kuru beklentileri
üzerindeki etkisi incelenmektedir. Cevaplanmak istenen temel iki soru; (i)
piyasanın ABD Doları/TL döviz kurundaki oynaklık, çarpıklık ve basıklık beklentilerinin
ROM sonrasında diğer benzer gelişmekte olan ülke kurlarına kıyasla ne ölçüde
farklılaştığı (ii) ABD doları/TL döviz kuru beklentilerinin dışsal faktörlere hassasiyetinin
ne ölçüde değiştiği olarak sıralanabilir.
Metodolojik olarak, öncelikle opsiyon sözleşmeleri kullanılarak her ülke için döviz
kuru dağılımlarının oynaklık, çarpıklık ve basıklık istatistikleri elde edilmiştir. Daha
sonra her bir ülke için elde edilen yüksek momentler kullanılarak her bir moment
için ayrı ayrı dinamik faktör modeliyle ortak dışsal faktörler hesaplanmıştır. Son
olarak elde edilen ortak dışsal faktörler ve TCMB tarafından kullanılan diğer politika
araçları kontrol edilerek yukarıda cevaplanmak istenen sorular için SUR modeli
tahmin edilmiştir.2
Göreli Döviz Kuru Beklentileri
Rezerv
opsiyonu mekanizmasının, diğer benzer gelişmekte olan ülkelere kıyasla
ABD doları/TL döviz kurundaki oynaklık, çarpıklık ve basıklık beklentileri üzerindeki
etkisini analiz etmek için aşağıdaki SUR modeli tahmin edilmiştir (Denklem 1).
1
2
Detaylar için bkz. Alper, Kara, Yörükoğlu (2012), Oduncu vd. (2013), Küçüksaraç ve Özel (2012).
Detaylar için bkz. Değerli ve Fendoğlu (2013).
96
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
( )
,
( )
ve
( )
( )
∑
( )
( )
( )
∑
( )
( )
( )
∑
( )
( )
( )
sırasıyla ABD doları/TL kurunun standart sapma, çarpıklık ve
basıklık değerlerini görece olarak göstermektedir. Örneğin
( )
’deki bir artış, ABD
doları/TL kurunun standart sapmasının diğer benzer gelişmekte olan ülkelerinkine
göre arttığını ifade etmektedir.
bankaların ROM çerçevesinde TCMB’de
tuttuğu miktarın TCMB toplam uluslararası rezervleri içerisindeki payını gösterirken,
TCMB tarafından kullanılan diğer politika araçları olan ek parasal sıkılaştırma
(AMT) ve döviz kuru müdahalelerini (FXS) göstermektedir.3
Tablo 1: SUR Modeli Tahmin Sonuçları
Bağımlı Değişken
( )
( )
( )
ROM
-0,307***
(0,099)
-0,148*
(0,085)
-0,093
(0,075)
AMT
-0,013
(0,026)
0,039
(0,032)
0,014
(0,029)
FXS
0,011
(0,027)
-0,008
(0,034)
-0,039
(0,030)
( )
0,437***
(0,059)
( )
0,446***
(0,057)
( )
0,276***
(0,054)
( )
0,276***
(0,054)
( )
0,503***
(0,048)
( )
0,358***
(0,050)
Sabit terim
Gözlem Sayısı
R2
p(x2)
Q(5)
0.102***
(0.026)
235
0,887
0,000
0,868
0.057***
(0.019)
235
0,710
0,000
0,711
0,046***
(0,014)
235
0,731
0,000
0,264
Not: ***, **, * sırasıyla yüzde 1, yüzde 5 ve yüzde 10 anlamlılık seviyelerini ifade etmektedir.
Tablo 1 incelendiğinde, ABD doları/TL döviz kuru beklentilerinin diğer gelişmekte
olan ülkelere göre ROM’un etkisiyle daha düşük oynaklık ve çarpıklık değerlerine
sahip olduğu görülmektedir. ROM’un kurdaki aşırı hareket beklentilerini yansıtan
basıklık istatistiği üzerindeki etkisi ise azaltıcı yönde bulunmakla birlikte istatistiksel
olarak anlamlı gözükmemektedir.
ROMt , Rezerv Opsiyonu Mekanizmasının uygulanmaya başlandığı tarih olan 30 Eylül 2011 öncesinde 0, sonrasında ise 1
değerini alan bir zaman kukla değişkeni olarak alındığında da benzer sonuçlar elde edilmektedir.
3
Enflasyon Raporu 2013-III
97
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Otomatik Dengeleyici Bir Politika Aracı Olarak ROM
Rezerv opsiyonu mekanizmasının, ABD doları/TL döviz kurundaki oynaklık, çarpıklık
ve basıklık beklentilerinin ortak dışsal faktörlere olan hassasiyetine etkisini
incelemek için aşağıdaki SUR modeli tahmin edilmiştir (Denklem 2).
( )
,
( )
( )
( )
( )
∑
( )
( )
( )
( )
( )
∑
( )
( )
( )
( )
( )
∑
( )
( )
ve
( )
( )
sırasıyla ABD doları/TL döviz kuru beklentilerinin standart sapma,
çarpıklık ve basıklık değerlerini göstermektedir.
( )
,
( )
ve
( )
ise sırasıyla
oynaklık, çarpıklık ve basıklık istatistikleri için dinamik faktör modeli kullanılarak elde
edilen ortak dışsal faktörleri göstermektedir. Denkleme ortak dışsal faktör
değişkeninin yanısıra, ROM ve ortak dışsal faktör etkileşim değişkeni konularak
yüksek momentlerin ortak dışsal faktörlere hassasiyetinin ROM sonrasında ne
yönde değiştiği incelenmektedir.
Tablo 2: SUR Modeli Tahmin Sonuçları
Bağımlı Değişken
( )
-0,209***
(0,052)
( )
-0,078**
(0,031)
( )
-0,242**
(0,101)
0,004***
(0,001)
-0,004
(0,006)
0,002*
(0,001)
-0,008
(0,007)
AMT
FXS
( )
( )
-0,003
(0,012)
0,014
(0,013)
0,867***
(0,056)
0,017
(0,056)
0,018
(0,011)
-0,017
(0,012)
0,905***
(0,047)
0,059
(0,047)
( )
( )
( )
( )
Gözlem Sayısı
R2
p(x2)
Q(5)
0,008**
(0,003)
-0,049*
(0,026)
0,037
(0,033)
-0,040
(0,035)
235
0,977
0,000
0,972
235
0,935
0,000
0,915
0,767***
(0,049)
0,154***
(0,052)
235
0,871
0,000
0,922
Not: ***, **, * sırasıyla yüzde 1, yüzde 5 ve yüzde 10 anlamlılık seviyelerini ifade etmektedir.
98
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Tablo
2’deki
sonuçlar,
Rezerv
Opsiyonu
Mekanizması’nın
uygulanmaya
başlanmansıyla birlikte; (i) ortak dışsal faktörler ve TCMB tarafından kullanılan diğer
politika araçları kontrol edildiğinde ABD doları/TL döviz kuru oynaklık, çarpıklık ve
basıklık beklentilerinin anlamlı derecede düşüş gösterdiğini; (ii) tüm momentler için
ortak dışsal faktörlerin arttırıcı yönde etkide bulunduğunu; (iii) ABD doları/TL döviz
kurundaki aşırı hareket beklentilerini gösteren basıklık istatistiğinin ortak dışsal
faktörlere hassasiyetinin azaldığını, dolayısıyla ROM’un otomatik dengeleyici bir
işlevi bulunduğunu göstermektedir.
Sonuç olarak, yakın dönemde birçok gelişmekte olan ülke merkez bankası, kısa
vadeli sermaye akımlarındaki artan oynaklığın döviz kuru oynaklığı ve yerel iş
çevrimlerine etkisini sınırlamak amacıyla makro-ihtiyati tedbirlere başvurmuştur.
TCMB’nin uygulamaya koyduğu yeni bir makro-ihtiyati politika aracı olan Rezerv
Opsiyonu Mekanizması da ABD doları/TL döviz kuru beklentilerinin diğer gelişmekte
olan ülkelere gore olumlu yönde ayrışmasına ve dışsal faktörlere olan duyarlılığının
azalmasına sebep olmuştur.
Kaynakça
Alper, K., Kara, H., Yörükoğlu, M. 2012. Rezerv Opsiyonu Mekanizması. TCMB
Ekonomi Notları No. 2012-28.
Değerli, A., Fendoğlu, S. 2013. Reserve Option Mechanism as a Stabilizing Policy
Tool: Evidence from Exchange Rate Expectations. CBRT Working Paper No.
13/28.
Küçüksaraç, D., Özel, Ö. 2012. Reserve Options Mechanism and Computation of
Reserve Options Coefficients. TCMB Ekonomi Notları No. 2012-33/07.
Oduncu, A., Akçelik, Y., Ermişoğlu, E. 2013. Reserve Option Mechanism and FX
Volatility. CBRT Working Paper No. 13/03.
Enflasyon Raporu 2013-III
99
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Kutu
5.2
Bu
Bankaların Dış Borç Gelişmeleri ve ROM
kutuda Türkiye’deki bankacılık sektörünün dış borç dinamiklerinin diğer
gelişmekte
olan
ülke
bankacılık
sektöründen
farklılaşıp
farklılaşmadığını
incelenmektedir. Ayrıca, kutuda son dönemde gündemde olan konulardan biri
olan rezerv opsiyonu mekanizmasının bankaların kısa vadeli dış borçlarında
herhangi bir artışa yol açıp açmadığı da ele alınmaktadır.
Bankacılık Sektörü Dış Borç Gelişmeleri
Bankaların dış borçları 2005 yılından itibaren artış eğilimde olup sadece küresel kriz
döneminde düşüş göstermiştir. 2012 yılı son çeyrek verilerine göre Türkiye’deki
bankacılık sektörünün dış borcu yaklaşık olarak 113 milyar ABD doları seviyesinde
olup bu borcun yaklaşık yüzde 60’ının vadesinin 1 yıldan kısa vadeli olduğu göze
çarpmaktadır. Bankaların dış borç istatistiği, Türkiye’de yerleşik bankaların
yurtdışında yerleşik banka ve ticari kuruluşlardan sağladıkları kısa vadeli döviz veya
Türk lirası kredilerini, yurt dışında yerleşik gerçek, tüzel kişi ve bankaların yurtiçi
yerleşik bankalardaki döviz ve Türk lirası cinsinden mevduatlarını ve yurt dışında
ihraç edilmiş döviz ve Türk lirası cinsinden menkul kıymet ihraçlarını kapsamaktadır.
Dış borç istatistiklerinin türetilmesinde yerleşiklik baz olarak alınması sebebiyle,
bankaların dış borçları içerisinde yurt dışındaki şubelerinden kullandıkları fonlar da
dış borç içerisinde yer almaktadır.
Türkiye’deki
bankaların dış borcundaki artışın bize özgü olup olmadığının
anlaşılması önem arz etmektedir. Bu sebeple bu çalışmada Türkiye’deki bankacılık
sektörü dış borç gelişmeleri diğer gelişmekte olan ülke bankacılık sektörü dış borç
gelişmeleri ile karşılaştırılmaktadır. Bu amaç doğrultusunda Dünya Bankası’nın dış
borç verileri kullanılarak seçilmiş gelişmekte olan ülkelerdeki bankaların hem
çeyreklik hem de yıllık büyüme oranları hesaplanmıştır. Türkiye’deki bankaların dış
borç büyümesinin genel olarak diğer gelişmekte olan ülkelere paralel hareket
ettiği gözlenmektedir (Grafik 1 ve Grafik 2). Ancak son dönemde Türkiye’nin diğer
gelişmekte olan ülke ortalamasından bir miktar hızlı büyüdüğü göze çarpmaktadır.
100
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 2. Bankaların Dış Borcunun Çeyreklik
Büyümesi ( 4 Çeyreklik HO,Yüzde)
GOÜ Ortalaması
GOÜ Ortalaması
10
0
0
Kaynak: Dünya Bankası.
0313
-10
0312
-10
0313
0912
0312
0911
0311
0910
0310
0909
0309
0908
-100
0308
-100
0907
-50
0307
-50
10
0911
0
0311
0
0910
50
20
0310
50
20
0909
100
30
0309
100
30
0908
150
40
0308
150
Türkiye
40
0907
200
0307
Türkiye
200
0912
Grafik 1. Bankaların Dış Borcunun Yıllık
Büyümesi (Yüzde)
Kaynak: Dünya Bankası.
Dış borçtaki büyüme oranının yanı sıra hangi vadede büyümenin gerçekleştiğinin
de incelenmesi önem arz etmektedir. Özellikle bankaların daha uzun vadeli
borçlanmaları durumunda bu durum finansal istikrar açısından riskleri azaltacak bir
faktör
olacaktır.
Bu
doğrultuda
bankaların
dış
borçlarını
vadesine
göre
incelediğimizde, özellikle kısa vadede dış borcun diğer gelişmekte olan ülkelere
göre daha hızlı seyrettiği dikkat çekmektedir (Grafik 3 ve Grafik 4) .
Kaynak: Dünya Bankası.
0
-10
-20
-20
-30
-30
0313
-10
1112
0313
1112
0712
0312
1111
0711
0311
1110
0710
0310
-20
1109
-20
0709
-10
0309
-10
10
0
0712
0
1111
0
20
10
0711
10
30
20
0311
10
40
30
1110
20
50
40
0710
20
60
50
0310
30
GOÜ Ortalaması
60
1109
30
Türkiye
40
0709
Türkiye
0309
GOÜ Ortalaması
40
Grafik 4. Bankaların Kısa Vadeli Dış Borcunun
Çeyreklik Büyümesi (4 Çeyreklik HO, Yüzde)
0312
Grafik 3. Bankaların Uzun Vadeli Dış Borcunun
Çeyreklik Büyümesi (4 Çeyreklik HO, Yüzde)
Kaynak: Dünya Bankası.
Bankaların Dış Borcundaki Artış Türkiye’ye Özgü Mü?
Bankaların
dış borcunun diğer gelişmekte olan ülkelerdeki dış borcundan da
farklılaşıp farklılaşmadığının incelenmesi önem arz etmektedir. Bu kapsamda
gelişmekte olan birçok ülkenin bankacılık sektörünün dış borç büyümesi ile
Enflasyon Raporu 2013-III
101
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Türkiye’deki birçok ülkenin dış borç gelişmesi kıyaslanmıştır. Bu kapsamda çeyreklik
frekansta 2005 yılından ilk çeyreğinden 2012 yılının son çeyreğine kadar olan
bankaların dış borç verileri kullanılmıştır. Bu kapsamda öncelikle bankaların yıllık dış
borç büyümeleri hesaplanmıştır. Analiz kapsamında her bir gelişmekte olan ülke
banka dış borcu ile Türk bankacılık sektörünün dış borcunun yıllık büyümesinin
ortalamasının farklılaşıp farklılaşmadığı incelenmiştir. Bu analize dair ilk sonuçlar
Tablo 1’de yer almaktadır. Sonuçlar Türkiye’deki bankacılık sektörünün dış
borcunun diğer gelişmekte olan ülkelerin banka dış borçlarından istatistiksel olarak
farklılaşmadığını göstermektedir.
Tablo 1. Dış Borç Yıllık Büyüme Oranlarına Göre
Ülkeler
t-test
Brezilya
Şili
Kolombiya
Çek Cumhuriyeti
Macaristan
Hindistan
Endonezya
Kore
Malezya
Meksika
Polonya
Rusya
Güney Afrika
Tayland
1,04
0,68
1,40
-0,11
-1,67
-2,04**
0,89
-1,32
1,08
-0,54
1,07
0,33
-1,35
1,32
SatterthwaiteWelch t-test*
1,04
0,68
1,40
-0,11
-1,67
-2,04**
0,89
-1,32
1,08
-0,54
1,07
0,33
-1,35
1,32
Anova F-test
Welch F-test*
1,07
0,46
1,97
0,01
2,80
4,18**
0,79
1,74
1,16
0,30
1,14
0,11
1,82
1,75
1,07
0,46
1,97
0,01
2,80
4,18**
0,79
1,74
1,16
0,30
1,14
0,11
1,82
1,75
Tablo, t-test ve Satterthwaite-Welch t-testleri için t değerlerini, Anova ve WELCH F-testleri için ise F değerlerini göstermektedir.
Dış
borcun yıllık büyüme oranlarında farklılaşıp farklılaşma olmadığının yanı sıra
borcun kısa ve uzun olarak ayrı ayrı incelenmesi de önem arz etmektedir. Bu
amaç doğrultusunda ilk olarak uzun vadeli dış borç istatistiklerinde diğer
gelişmekte olan ülke bankacılık sektöründen bir farklılaşma olup olmadığı
incelenmektedir. Analiz sonuçları Kolombiya, G.Afrika ve Meksika’da bankaların
uzun vadeli dış borçlarının Türkiye’deki bankacılık sektöründen farklılaştığına işaret
etmektedir. G. Afrika ve Kolombiya’da uzun vadeli dış borç büyümesinin
Türkiye’den hızlı, Meksika’nın ise bizden yavaş olduğu göze çarpmaktadır. Ancak
diğer ülkelerle bakıldığında, analiz sonuçları uzun vadeli dış borç büyümesinin
diğer ülkelerden istatistiksel olarak farklılaşmadığını göstermektedir (Tablo 2).
Uzun vadeli dış borç gelişmelerinin yanı sıra kısa vadeli dış borç istatistiklerinin diğer
gelişmekte olan ülke banka kısa vadeli dış borcundan farklılaşıp farklılaşmadığı
incelenmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda yapılan analiz sonuçlarına göre
Türkiye’deki kısa vadeli dış borç büyümesinin bazı gelişmekte olan ülke para
birimlerinden
istatistiksel
olarak
farklılaştığını
göstermektedir.
Ayrıca
Türkiye
bankacılık sektörünün kısa vadeli borçlarının büyüme hızının diğer gelişmekte olan
ülkelere göre daha yüksek olduğu göze çarpmaktadır (Tablo 2).
102
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Tablo 2. Uzun ve Kısa Vadeli Dış Borç Yıllık Büyüme Oranlarına Göre
Uzun Vadeli Dış Borçlar
Ülkeler
t-test
Brezilya
Şili
Kolombiya
Çek C.
Macaristan
Hindistan
Endonezya
Kore
Malezya
Meksika
Polonya
Rusya
G.Afrika
Tayland
1,57
0,29
2,41***
0,30
-1,26
-1,34
-0,16
0,33
1,52
-2,29***
1,33
0,81
2,15***
0,84
Kısa Vadeli Dış Borçlar
SatterthwaiteWelch t-test*
1,57
0,29
2,41***
0,30
-1,26
-1,34
-0,16
0,33
1,52
-2,29***
1,33
0,81
2,15***
0,84
t-test
SatterthwaiteWelch t-test*
-2,86***
0,98
0,10
-3,54***
-4,06***
0,47
-0,71
-4,79***
-2,37***
0,85
-2,83***
-2,23***
-3,81***
1,20
-2,86***
0,98
0,10
-3,54***
-4,06***
0,47
-0,71
-4,79***
-2,37***
0,85
-2,83***
-2,23***
-3,81***
1,20
Tablo, t-test ve Satterthwaite-Welch t-testleri için t değerlerini göstermektedir.
Yukarıda
yapılan analizler Türkiye’deki bankacılık sektörünün kısa vadeli dış
borcunun diğer gelişmekte olan ülkelerdeki bankacılık sektörüne göre bir miktar
daha yüksek olduğunu göstermektedir. Bu durumun rezerv opsiyonu mekanizması
ile ilgili olup olmadığının anlaşılması önem arz etmektedir. Bu kapsamda TCMB
tarafından açıklanmakta olan bankaların kısa vadeli dış borç verisi aylık frekansta
kullanılarak Rezerv Opsiyonu Mekanizması’nın bankaların kısa vadeli dış borcunu
artırıp artırmadığı incelenmiştir.
Bu doğrultuda bankaların kısa vadeli dış borcu ve bu borcu oluşturan kalemler ele
alınarak ROM öncesi ve sonrası dönemde yıllık büyüme oranlarında bir farklılaşma
olup olmadığı incelenmiştir. Analizin amacı bankaların ROM sonrasında kısa vadeli
yabancı para borçlanmalarını artırıp artırmadığını incelemek olduğundan Türk
lirası cinsi mevduatlar bankaların kısa vadeli dış borçlarından çıkarılmıştır. Ayrıca,
kısa vadeli dış borç istatistikleri içerisinde kalan kalemler de ayrı ayrı incelenmiştir.
2011 Eylül öncesi ROM öncesi dönemken, sonraki dönem ise ROM sonrası olarak
ele alınmıştır.
Tablo 3. ROM Öncesi ve Sonrası Bankaların Kısa Vadeli Dış Borç Büyüme Kalemleri
Ülkeler
KVDB
(TL Mevduat Hariç)
Döviz Kredileri
Banka Mevduatı
DTH
-0,80
-1,33
0,63
1,77
0,26
0,45
0,07
0,20
-0,09
-0,14
0,01
0,02
-2,89***
-2,82***
8,36***
7,97***
t- test
Satterthwaite-Welch
t-test* F-test
Anova
Welch F-test
Tablo, t-test ve Satterthwaite-Welch t-testleri için t değerlerini, Anova ve WELCH F-testleri için ise F değerlerini göstermektedir.
Enflasyon Raporu 2013-III
103
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Analiz
sonuçları bankaların kısa vadeli dış borç yıllık büyüme hızlarında ROM
öncesi ve sonrasında bir farklılaşma olmadığını göstermektedir. Alt kalemler
bazında bakacak olursak döviz kredileri ve banka mevduatlarında herhangi bir
farklılaşma gözlenmezken sadece döviz tevdiat hesaplarında bir miktar artışın
olduğu göze çarpmaktadır. Ancak döviz tevdiat hesaplarının bankaların kısa
vadeli dış borçları içerisinde küçük bir paya sahip olduğu göz önüne alınmalıdır.
Sonuç ve Değerlendirme
Bankaların
dış borcunun diğer gelişmekte olan ülkelere paralel bir seyir izlediği
görülmekle beraber son dönemde bankaların dış borçlarında bir hızlanma olduğu
göze çarpmaktadır. Bankaların dış borçlarının diğer gelişmekte olan ülkelerden
farklılaşıp farklılaşmadığını incelemek amacıyla yapılan analiz sonuçları, bankaların
kısa vadeli dış borç büyümesinin istatistiksel olarak bazı gelişmekte olan ülke
bankacılık sektörü borç büyümesinden farklılaştığını göstermektedir. Ayrıca,
Türkiye’deki bankacılık sektörünün daha hızlı bir kısa vadeli dış borç büyümesinin
olduğu da analiz sonuçlarından biridir.
Rezerv
Opsiyonu Mekanizması’nın bankaların yurt dışı borçlanmalarını artırıp
artırmadığına dair yapılan analiz sonuçları, bankaların kısa vadeli dış borç
büyümesinin
Rezerv
Opsiyonu
Mekanizması’ndan
sonra
farklılaşmadığını
göstermektedir.
Kaynakça
Enflasyon Raporu (2013), II, Bölüm 5: Finansal Piyasalar ve Aracılık, Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankası.
104
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Kutu
TCMB Likidite Yönetimi ve Gecelik Piyasa Faizi
5.3
Kısa vadeli piyasa faizleri parasal aktarım mekanizmasının ilk aşamasında önemli
rol oynamaktadır. Geleneksel enflasyon hedeflemesi rejiminde uzun vadeli faizlerin
kontrolü açısından gecelik piyasa faizlerinin politika faizine yakın seviyelerde
oluşması arzu edilen bir durumdur. Türkiye’de kısa vadeli piyasa faizlerine
aktarımda BIST Repo/Ters Repo gecelik faizi (BIST faizi) kritik önem taşımaktadır.
Geleneksel enflasyon hedeflemesi uygulanan dönemde BIST faizi politika faizini
oldukça yakından takip etmiştir. Ancak, küresel kriz sonrasında yeni para politikası
uygulamalarının bir sonucu olarak likidite yönetiminin operasyonel çerçevesi
değişmiş, kısa vadeli faizler politika faizi dışındaki diğer araçlardan da etkilenmeye
başlamıştır. Bunun sonucunda geleneksel olmayan para politikası uygulamalarının
başladığı 2010 yılı sonundan itibaren, BIST gecelik faiziyle TCMB ortalama fonlama
faizi4 arasındaki fark (BIST faiz farkı) genişlemiş ve daha dalgalı hale gelmiştir
(Grafik 1). Bu durum, piyasaları doğru yönlendirebilmek adına gecelik piyasa faiz
oranlarının dinamiklerini daha iyi anlamayı gerekli kılmıştır. Dolayısıyla likidite
yönetimi gibi diğer para politikası araçlarının kısa vadeli faizler ve faiz farkı
üzerindeki etkilerinin anlaşılması büyük önem taşımaktadır. Küçük, Özlü, Talaslı,
Ünalmış ve Yüksel (2013) çalışmasında, söz konusu faiz farkının belirleyicileri
araştırılmakta ve yeni para politikası döneminde TCMB’nin likidite politikaları ile faiz
koridorunun bu fark üzerinde etkili olduğu gösterilmektedir. Bu kutuda, söz konusu
çalışmanın bulguları özetlenmektedir.
Grafik 2. TCMB Faiz Koridoru, Gecelik Faizler ve
Net Likidite Açığı
Grafik 1. BIST Faiz Farkı (BIST Gecelik Faizi-TCMB
Ortalama Fonlama Faizi)
TCMB faiz koridoru üst bant
TCMB faiz koridoru alt bant
BIST gecelik faiz
1 hafta vadeli repo ihale faizi
Net likidite açığı (sağ eksen, milyar TL)
BIST Gecelik Faiz
TCMB Ortalama Fonlama Faizi
BIST Faiz Farkı
20
20
15
15
10
10
5
5
0
0
25
20
15
10
5
0
-5
BIST gecelik faizi BIST Repo/Ters Repo piyasasında gerçekleşen
ortalama fonlamanın, TCMB ortalama fonlama faizi ise TCMB'nin
Bankalararası Para Piyasası (depo verme) ve Açık Piyasa İşlemleri
(İMKB repo, piyasa yapıcısı repo, miktar ihalesi ile haftalık repo,
geleneksel ihale ile haftalık repo, aylık repo) ile yaptığı vadesi gelmemiş
fonlamanın ağırlıklı ortalamasıdır.
Kaynak: BIST, TCMB.
0613
0912
1211
0311
0610
0909
1208
0308
0607
0906
1205
-10
0305
0613
0912
1211
0311
0610
0909
1208
0308
0607
0906
1205
-5
0305
-5
180
160
140
120
100
80
60
40
20
0
-20
Net likidite açığı TCMB’nin BIST Repo/Ters Repo Pazarı’ndaki gecelik net
fonlaması ve piyasa yapıcısı bankalara tanınan repo imkanının
toplamından oluşmaktadır.
Yeni para politikası çerçevesinde birden fazla politika aracının kullanılması ile birlikte politika faizi TCMB’nin bankaları fonlama
maliyetini tek başına temsil edememektedir. Bu nedenle yeni dönem için TCMB’nin bankaları fonlamada kullandığı farklı
faizlerin ağırlıklı ortalamasının kullanılması tercih edilmiştir.
4
Enflasyon Raporu 2013-III
105
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Para Politikasının Operasyonel Çerçevesi
Yeni para politikası çerçevesinde TCMB piyasalara günlük, haftalık ve aylık olmak
üzere farklı vadelerde fonlama yapabilmektedir. TCMB, temel politika aracı olan
bir hafta vadeli repo ihaleleri ile piyasalara verdiği likiditenin miktarını günlük
olarak ayarlayarak; gecelik piyasa faizinin, gecelik borç verme ve borç alma
faizlerinden oluşan faiz koridoru içinde hedeflenen seviyelerde oluşmasını
sağlamaktadır. Piyasanın günlük likidite ihtiyacının, bir hafta ve bir ay vadeli
fonlama ile tamamen karşılanmadığı günlerde, bankalar TCMB’den gecelik
vadede BIST Repo/Ters Repo Pazarı’ndaki repo işlemleri ve piyasa yapıcısı
bankalara tanınan borçlanma imkanı aracılığıyla fon bulabilmektedir. BIST repo
işlemlerinde bankalar faiz koridorunun üst sınırından borçlanırken, piyasa yapıcısı
bankalarla yapılan repo işlemlerinde belli limitler dahilinde koridorun üst sınırından
bir miktar daha düşük bir faiz uygulanmaktadır. Dolayısıyla, haftalık ve daha uzun
vadeli TCMB fonlamasının toplam likidite ihtiyacına göre daha az bir miktarda
yapılması, gecelik piyasada oluşan likidite açığını artırarak piyasa faizlerinin
yükselmesine neden olmaktadır (Grafik 2). Bu çerçeve, faizlerin günlük olarak
belirlenmesi konusunda önemli bir esneklik sağlamanın yanı sıra TCMB’nin gecelik
piyasa faizi ile ortalama fonlama faizini ayrıştırarak döviz kuru ve kredi kanallarını
farklı şekilde etkilemesine olanak sunmaktadır (Kara, 2012).
BIST Faiz Farkının Belirleyicileri
Yukarıda bahsedilen operasyonel çerçeve dahilinde, piyasadaki likidite koşullarını
belirleyen arz ve talep unsurlarının etkileşiminin faiz farkı üzerinde etkili olması
beklenmektedir.
Likidite Arzı ve Para Politikasına İlişkin Değişkenler
BIST
faiz farkını açıklamak için kullanılan politika değişkenlerinin ilki, piyasanın
gecelik borçlanma ihtiyacını gösteren net likidite açığı değişkenidir. Net likidite
açığı, TCMB’nin BIST Repo/Ters Repo Pazarı’ndaki gecelik net fonlaması ve piyasa
yapıcısı bankalara tanınan repo imkanının toplanmasıyla elde edilmektedir
(Grafik 2). Analizde bu değişkenin içinde bulunulan tesis dönemindeki toplam
zorunlu karşılık yükümlülüğüne oranı kullanılmaktadır. Net likidite açığının artması,
piyasadaki likidite koşullarının sıkılaştığı anlamına geldiğinden, BIST faiz farkını yukarı
yönlü etkilemesi beklenmektedir.
106
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Likidite arzına ilişkin bir diğer değişken, TCMB tarafından açık piyasa işlemleriyle
sağlanan haftalık ve daha uzun vadeli fonlamanın bankaların toplam zorunlu
karşılık
yükümlülüklerine
oranıdır.
Bu
orandaki
yükselişin
likidite
koşullarını
rahatlatarak faiz farkını düşürmesi beklenmektedir. TCMB fonlamasının vade
yapısının da faiz farkı üzerinde etkili olabileceği düşünülerek, haftalık fonlamanın
haftalık ve daha uzun vadedeki toplam fonlamaya oranı da açıklayıcı değişken
olarak kullanılmıştır. Bu orandaki bir artış, uzun vadeli TCMB fonlamasının payının
azalması anlamına geleceğinden, bu durumun likidite koşullarını sıkılaştırarak faiz
farkını yukarı yönlü etkilemesi beklenmektedir.
Para
politikası operasyonel çerçevesi, BIST faizlerinin faiz koridoru içinde yer
almasını gerektirmektedir. Faiz koridorunun alt ve üst bandındaki değişimler kısa
vadeli piyasa faizlerinin yönü üzerinde belirleyici olmakta, özellikle koridorun üst
bandı fonlama belirsizliğine ilişkin önemli bilgi taşımaktadır. Bu nedenle TCMB
gecelik borç verme ve borç alma faizlerinin faiz farkını aynı yönde etkileyeceği
tahmin edilmektedir.
Likidite Talebi ve Likidite Koşullarına İlişkin Diğer Değişkenler
Likidite talebinin büyük kısmı bankaların toplam zorunlu karşılık yükümlülüklerinden
oluşmaktadır. Zorunlu karşılıklardan kaynaklanan likidite talebini ölçmek için tesis
döneminin başlangıcından bu yana kümülatif rezerv birikiminin tesis dönemi
ortalama rezerv yükümlülüğüne oranı kullanılmıştır. 14 günlük rezerv tesis
döneminin herhangi bir gününde tesis dönemi başından itibaren biriktirilen
kümülatif rezerv oranı yüksekse, ertesi gün rezerv yükümlülüklerden kaynaklanan
talep baskısı daha az olacağından, faiz farkının aşağı yönlü etkilenmesi
beklenmektedir.
Bankaların
TCMB fonlamasına ve kısa vadeli faizlere ilişkin beklentileri ile TCMB
repo ihalelerindeki teklif davranışlarına ilişkin değişkenler de likidite koşulları
üzerinde belirleyici olmaktadır. Dolayısıyla, ihale teklif karşılama oranı, likidite
belirsizliği, kısa vadeli faiz beklentileri, bankalar arası likidite dağılımı gibi
değişkenler de faiz farkını açıklamakta kullanılmıştır. Bunların yanı sıra dönemsel
faktörleri kontrol etmek amacıyla; rezerv tesis döneminin ilk ve son günü, vergi
ödeme günleri ve çeyreklik bilanço dönemleri için kukla değişkenler de analize
dahil edilmiştir. Ayrıca, ihale üst sınırındaki kural değişikliklerinin etkisini yakalamak
amacıyla da bir kukla değişken eklenmiştir.5
5
Analize dahil edilen değişkenlere ilişkin ayrıntılı bilgi Küçük, Özlü, Talaslı, Ünalmış ve Yüksel (2013) çalışmasında sunulmaktadır.
Enflasyon Raporu 2013-III
107
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Analiz Sonuçları
Çalışmada, geleneksel olmayan para politikası uygulamalarının başladığı Mayıs
2010 sonrasına odaklanılmakta ve yeni para politikası çerçevesine ilişkin
değişkenler kullanılmaktadır.6 BIST faiz farkı ( ) günlük frekansta aşağıdaki denklem
ile modellenmekte ve En Küçük Kareler (EKK) yöntemiyle tahmin edilmektedir:7
( ⁄ )
(
)
( )
Denklemde
yer alan değişken tanımlamaları ve tahmin sonuçları Tablo 1’de
sunulmaktadır. TCMB politikalarıyla doğrudan veya dolaylı ilişkili olan değişkenlerin
BIST faiz farkını açıklamakta önemli olduğu görülmektedir. Net likidite açığının faiz
farkı üzerindeki etkisi, yalnızca BIST gecelik faizleri koridor içinde salındığı
dönemlerde istatistiksel olarak anlamlı bulunmakta ve bu değişken beklendiği gibi
faiz farkını aynı yönde etkilemektedir. Benzer şekilde TCMB fonlaması, fonlamanın
vade yapısı gibi likidite politikalarıyla ilişkili değişkenlerin BIST faiz farkını açıklamakta
anlamlı olduğu bulunmaktadır.
Sistemin
likidite talebine ve koşullarına ilişkin kullanılan diğer değişkenlerin,
ortalama kümülatif rezerv pozisyonu dışındaki tümünün BIST faiz farkını açıklamakta
beklendiği yönde etkili ve istatistiksel olarak anlamlı olduğu bulunmaktadır.
Vadeye göre değişen zorunlu karşılıklar ve ROM gibi araçların varlığı, bankaların
kümülatif rezerv pozisyonunu tüm sektör için hesaplamasını zorlaştırmaktadır. Söz
konusu değişkenin etkisinin anlamsız çıkmasında bu zorlukların etkili olduğu
düşünülmektedir. Teklif karşılama oranı, fonlama belirsizliği ve faiz beklentisi
değişkenleri faiz farkını beklendiği gibi aynı yönde etkilemektedir (Tablo 1).
2010 yılının Mayıs ayına kadar politika faizi TCMB gecelik borçlanma faizi iken, bu tarihten sonra politika faizi bir hafta vadeli
repo faizi olarak belirlenmiştir. Yapılan operasyonel değişiklik, TCMB’nin faiz koridorunu aktif kullanabilmesinin, başka bir deyişle
gecelik borçlanma, borç verme ve haftalık repo faiz oranlarını birbirinden farklı amaçlarla kullanabilmesinin önünü açmıştır.
Mayıs 2010-Kasım 2010 arasında TCMB kullandığı aktif para politikası araçlarını aşamalı olarak çeşitlendirmiştir. Kasım 2010’dan
itibaren ise yeni bir politika yaklaşımı benimsendiği Para Politikası Kurulu toplantılarında daha somut bir şekilde ifade edilmiştir.
Yukarıdaki denklem Kasım 2010 sonrası için tahmin edildiğinde de çok benzer sonuçlar elde edilmektedir.
7 Kullanılan değişkenler ve tahmin yöntemi Avrupa Merkez Bankası’nın politika faizi ve euro gecelik faizi arasındaki farkı
inceleyen Linzert ve Schmidt (2011) çalışmasını baz almaktadır.
6
108
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Tablo 1. Geleneksel Olmayan Para Politikası Dönemi İçin Tahmin Sonuçları
(20 Mayıs 2010 – 6 Mayıs 2013)
Bağımlı değişken: BIST faiz farkı
Katsayı
Standart hata
Bağımlı değişken (t-1)
0,64***
0,06
Bağımlı değişken (t-10)
0,05
0,03
-0,13 ***
0,05
Net likidite açığı ( ) (BIST faizi koridor içinde salınırken)
2,11**
0,89
TCMB fonlaması vade yapısı (
0,56***
0,18
-0,31**
0,14
0,55***
0,12
İhale teklif karşılama oranı değişimi ( ( ⁄ ))
0,13***
0,03
Fonlama belirsizliği (
0,25**
0,11
0,52***
0,21
0,2***
0,04
Politika Değişkenleri
TCMB fonlaması (Haftalık ve daha uzun vadelerde,
)
Faiz koridoru üst bant değişimi (
)
Faiz koridoru alt bant değişimi (
)
)
Likidite Talebi ve Koşulları
)
Bankalararası likidite dağılımı (
)
Kısa vadeli faiz beklentisi ( )
Bankaların kümülatif rezerv pozisyonu (
Kukla değişken: İlk gün (
)
)
Kukla değişken: Son gün (
)
0,52
0,44
0,2***
0,07
-0,22***
0,08
Kukla değişken: Bilanço dönemi (
)
1,16***
0,31
Kukla değişken: Vergi ödemleri (
)
0,27***
0,08
-0,08*
0,05
-0,84*
0,50
Kukla değişken: İhale kural değişiklikleri (
Sabit terim
R2 (Uyarlanmış R2 )
)
0,85 (0,85)
Not: ***, ** ve * yüzde 1,5 and 10’luk istatistiksel anlamlılık düzeyini ifade etmektedir. Standart hata
değerleri otokorelasyon ve değişen varyans için düzeltilmiştir.
Analizde kullanılan kukla değişkenlerin tümünün BIST faiz farkını açıklamakta etkili
olduğu gözlenmektedir. Rezerv tesis döneminin ilk (son) gününde bankaların
rezerv biriktirme amaçlı likidite taleplerinin daha güçlü (az) olması nedeniyle ilk
gün (son gün) kukla değişkeninin işareti pozitif (negatif) çıkmaktadır. Benzer şekilde
yüklü vergi çıkışlarının olduğu günlerde ve çeyrek sonlarındaki bilanço raporlama
dönemlerinde faiz farkı üzerinde yukarı yönlü baskı oluşmaktadır. Son olarak TCMB
repo ihalelerinde teklif üst sınırına ilişkin yapılan değişikliklerin de faiz farkı üzerinde
etkili olduğu bulunmaktadır.
Enflasyon Raporu 2013-III
109
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Sonuç ve Genel Değerlendirme
Bu
çalışma yeni para politikası çerçevesinde uygulanan likidite yönetiminin
gecelik faizler üzerinde etkili olduğunu göstermektedir. Örneğin, etkin likidite
yönetiminin geniş bir faiz koridoru ile birlikte kullanılması BIST gecelik piyasa faizinin
bazı dönemlerde TCMB ortalama fonlama faizinden farklılaşmasına neden
olabilmektedir. Bu faizlerdeki farklılaşma döviz kuru ve kredi büyümesinin farklı
kanallardan etkilenebilmesini sağlamaktadır. Analiz sonuçları, BIST gecelik faizi ile
TCMB fonlama faizi arasındaki farkta 2010 yılının ikinci yarısından itibaren gözlenen
yükselişin ve söz konusu farkın oynaklığındaki artışın çok araçlı para politikası
uygulamasının önemli bir parçası olan likidite yönetiminin doğal bir sonucu olduğu
görüşünü desteklemektedir. TCMB, fonlamanın miktarı, fonlamanın zamanlaması,
fonlamanın vade yapısı ve faiz koridoru gibi araçları bir arada kullanarak BIST faiz
farkını etkileyebilmektedir. Söz konusu bu politika değişkenlerinin yanısıra, sistemin
likidite ihtiyacını gösteren teklif karşılama oranı, faiz beklentileri, fonlama belirsizliği
gibi değişkenlerin de BIST faiz farkını açıklamakta önemli olduğu bulunmaktadır.
Sonuç olarak, fiyat istikrarının yanısıra finansal istikrara da katkı sağlamayı
hedefleyen yeni para politikası çerçevesinde etkin likidite yönetimi önemli bir araç
olarak değerlendirilmektedir.
Kaynakça
Kara, H. (2012), “Küresel Kriz Sonrası Para Politikası”, İktisat, İşletme ve Finans,
27(315), sf. 9-36.
Küçük, H., P. Özlü, A. Talaslı, D. Ünalmış ve C. Yüksel (2013), “What explains the BIST
spread?: Evidence from conventional and unconventional policy
episodes in Turkey”, yayımlanmamış çalışma.
Linzert, T., S. Schmidt (2011), “What explains the spread between the Euro
overnight rate and the ECB’s policy rate?”, International Journal of
Finance and Economics, 16, sf. 275-289.
110
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Kutu
5.4
Özel Sektör Tahvilleri İçin Getiri Eğrisi
Bu kutuda öncelikle son dönemde hızla gelişmekte olan özel sektör tahvil piyasası
tanıtılmakta ve bu piyasada işlem gören tahvil ve bonolar için getiri eğrisi tahmin
edilmektedir. Kutunun ikinci bölümünde ise özel sektör tahvilleri ve devlet tahvilleri
için hesaplanan getiri eğrileri kıyaslanarak, özel sektör tahvillerinin para politikası
şoklarına verdiği tepkiler vaka analizi ile incelenmektedir.
Özel Sektör Tahvil Piyasası İçin Getiri Eğrisi Tahmini
Türkiye’de özel sektör tahvil piyasası henüz gelişme aşamasındadır. Piyasa, 2011
yılından itibaren özellikle bankacılık sektörünün ihraçlarının artmasıyla hızlı bir
büyüme kaydetmiştir. Bankacılık sektörünün yanı sıra faktoring firmaları, aracı
kurumlar ve reel sektör firmaları da bu dönemde tahvil ihraçlarını artırmışlardır.
Bu piyasada işlem gören tahviller arasında değişken faizli, sabit kuponlu, kuponsuz
ve varlığa dayalı menkul kıymetler yer almaktadır. Genellikle değişken kuponlu
tahvillerin vadesi diğerlerine göre daha uzundur. Getiri eğrisi hesaplamasında
sadece kuponsuz ve sabit kuponlu tahvillerin kullanılabilmesinden dolayı değişken
faizli tahviller ve varlığa dayalı menkul kıymetler veri setinden çıkarılmıştır.
Özel
sektör tahvilleri için getiri eğrisi Nelson Siegel yöntemi kullanılarak tahmin
edilmiştir. Getiri eğrisi tahmin edilmesinde kuponsuz ve sabit kuponlu tahvillerin
günlük ortalama fiyat verisi kullanılmıştır. Tahmin aşamasında, gerçekleşen ve
tahmin edilen tahvil fiyatları arasındaki farkın karelerinin toplamı minimize
edilmektedir. Nelson Siegel yönteminin seçilmiş olmasının en önemli sebebi, bu
metodun getiri eğrisinin herhangi bir tahvile özgü hareketten önemli ölçüde
etkilemesine izin vermemesi ve böylece getiri eğrisindeki aşırı dalgalanmayı
ortadan kaldırmasıdır. Böylece genel faiz seviyesi ve vade yapısı hakkında
güvenilir bilgiye ulaşılmaktadır.
Getiri eğrisi tahmin dönemi 1 Ağustos 2012’den başlamaktadır. Bu tarihten önceki
dönemde gün içerisinde düzenli olarak yeterli kuponsuz veya sabit kuponlu
tahvilin işlem görmemesi sebebiyle 1 Ağustos ‘dan önceki dönem ele alınmamıştır.
Ayrıca, getiri eğrisi tahmini için teknik sebeplerden ötürü 1 aydan kısa vadeli
kağıtlar veri setinden çıkarılmıştır.8
8
Bahsedilen teknik sebeplerin ayrıntısı için Kanlı vd. (2013) çalışmasına başvurulabilir.
Enflasyon Raporu 2013-III
111
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Getiri
eğrisi tahmin edilirken tahvillerin risk primi ve likiditesinin birbirine benzer
olması daha uygun olacaktır. Ancak, özel sektör tahvil ve bono ihraççılarının risk
primlerinde farklılıklar olduğu bilinmektedir. Bu doğrultuda reel sektör firmalarının
risklilik yapılarının daha farklı olması sebebiyle bu firmaların tahvil ve bonoları veri
setinden çıkarılmıştır. Ayrıca, finansal firmaların da risk primlerinde farklılıklar
olabilmektedir. Bu sebeple en uygun yaklaşım finansal firmaları risklerine göre
gruplayarak her grup için ayrı bir getiri eğrisi tahmin etmektedir. Ancak, mevcut
durumda yeteri kadar tahvilin işlem görmemesi sebebiyle bu yaklaşım şu anda
kullanılamamaktadır. Nelson Siegel yönteminin tahvile özgü hareketlerden önemli
ölçüde etkilenmemesinden dolayı mevcut durumda farklı riskliliğe sahip finansal
firmalar aynı veri setinde kullanılmıştır. Tahvil ihraçları arttıkça zenginleşecek veri
seti
önümüzdeki
dönemde
daha
sağlayacaktır.
Veri
setinin
oluşturulmasının
rafine
tahminlerin
yapılmasına
olanak
Grafik 1. Veri Setindeki Tahvillerin Vadeye Göre
Dağılımı
1000
1000
günlerini
900
900
kapsayan vade dağılımının sağa
800
800
700
700
yanaşık ve en uzun vadenin 2,5 yıl
600
600
500
500
400
400
300
300
200
200
100
100
civarında olduğu göze çarpmaktadır
(Grafik 1). Ayrıca, ortalama vadenin
0,44 yıl, medyanın ise 0,35 yıl olduğu
çekici husus ise uzun vadeli tahvillerin
fazla
işlem
görmediğidir.
2,50
2,25
2,00
1,75
1,50
0
0,25
göze çarpmaktadır. Bir diğer dikkat
1,25
0
1,00
işlem
0,75
bütün
0,50
ardından,
Kaynak: BIST, Yazarların Hesaplaması.
Yapılan
işlemlerin çok büyük bir kısmı 15 aya kadar vadeli kağıtlarda gerçekleşmektedir. Bu
sebeple özel sektör tahvilleri için tahmin edilen getiri eğrisi kısa vadeli faizler için
daha güvenilir bilgi sunmaktadır. Önümüzdeki yıllarda bu piyasada uzun vadeli
sabit kuponlu tahvil ihraçlarının ve işlem hacminin artmasıyla özel sektör getiri eğrisi
uzun vadeli faizler için de daha güvenilir bilgi sağlayacaktır.
Özel Sektör Getiri Eğrisi Tahmin Sonuçları
Bu
bölümde tahmin sonuçlarına yer verilmektedir. Bu kapsamda zaman serisi
olarak
6
ve
9
ay
vadelerdeki
özel
sektör
ve
devlet
tahvil
getirileri
karşılaştırılmaktadır (Grafik 2 ve Grafik 3). Ele alınan piyasalardaki getirilerin benzer
bir eğilim sergilediği gözlenmektedir. Ayrıca, özel sektör ve devlet tahvilleri
arasındaki risk primini yansıtan bir fark olduğu ve söz konusu farkın son dönemde
önemli ölçüde azaldığı görülmektedir. İki piyasada oluşan getiriler arasındaki farkı
belirleyen faktörlerin tesbiti mevcut tahmin koşulları altında sağlıklı sonuç
vermeyecektir.
112
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 2. 6 Ay Vadedeki Tahvil Getirileri
Grafik 3. 9 Ay Vadedeki Tahvil Getirileri
(10 günlük HO,Yüzde)
(10 günlük HO,Yüzde)
Özel Sektör Tahvili
9
10
Kaynak: BIST, Yazarların Hesaplamaları.
4
4
3
3
0713
5
0613
5
0513
6
0413
6
0313
7
0213
7
0113
8
1212
8
1112
9
1012
9
0912
3
0713
3
0613
4
0513
4
0413
5
0313
5
0213
6
0113
6
1212
7
1112
7
1012
8
0912
8
0812
Özel Sektör Tahvili
10
Devlet Tahvili
Devlet Tahvili
0812
9
Kaynak: BIST, Yazarların Hesaplamaları.
Para Politikası Şoklarına Karşı Vaka Analizleri
Bu bölümde para politikası kaynaklı şokların özel sektör ve devlet tahvil getirileri
üzerine etkisi incelenmektedir. Bu doğrultuda, 22 Ocak ve 16 Nisan tarihlerinde
yapılmış olan ve piyasa beklentilerinden farklılaşan iki PPK kararı incelenmektedir.
22 Ocak’ta PPK piyasa beklentilerinden farklı olarak faiz koridorunun hem üst hem
de alt bandını düşürmüştür. Bu dönemde ayrıca hem zorunlu karşılık oranları hem
de altın ROK’larda artışa gidilmiştir. Kararın ardından devlet tahvilleri özellikle kısa
vadelerde koridorun hem alt hem de üst bandındaki indirimin etkisiyle düşüş
gösterirken özel sektör tahvilleri devlet tahvillerinden ayrışarak artış göstermiştir
(Grafik 4). Böyle bir farklılaşmaya yol açan en önemli faktörün zorunlu karşılık ve
ROK’larda yapılan artış olduğu düşünülmektedir. Söz konusu makro ihtiyati
önlemler finansal firmaların kârlılığını etkilemektedir.
Grafik 4. Ocak PPK Kararı Sonrası Tepkiler
Grafik 5. Nisan PPK Kararı Sonrası Tepkiler
(Yüzde)
(Yüzde)
6,4
6,0
Enflasyon Raporu 2013-III
1,45
1,30
1,15
1,00
0,85
5,0
0,70
5,0
0,55
5,5
0,40
5,5
6,0
5,8
5,8
5,6
5,6
5,4
5,4
5,2
5,2
5,0
5,0
1,45
6,0
6,2
1,30
6,5
6,4
6,0
1,15
6,5
6,6
6,2
0,70
7,0
0,55
7,0
Kaynak: BIST, TCMB, Yazarların Hesaplamaları.
6,6
1,00
7,5
0,40
7,5
Özel Sektör (17 Nisan)
Devlet (16 Nisan)
Devlet (17 Nisan)
Özel Sektör (16 Nisan)
0,85
Özel Sektör (23 Ocak)
Devlet (22 Ocak)
Devlet (23 Ocak)
Özel Sektör (22 Ocak)
Kaynak: BIST, Yazarların Hesaplamaları.
113
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Sürpriz
olarak algılanabilecek bir diğer para politikası kararı ise Nisan ayında
gerçekleşmiştir. Bu toplantıda ROK’lar beklentilere paralel olarak artırılırken, faiz
oranları beklentilerin ötesinde düşürülmüştür. Bu dönemde faiz oranlarındaki
düşüşün beklentilerin üzerinde olmasının etkisiyle devlet tahvilleri düşüş göstermiştir.
Özel sektör getirileri de bu dönemde ROK’larda artış olmasına rağmen düşüş
göstermiştir (Grafik 5). Bu durumda piyasanın ROK’lardaki artışı karar öncesinde
fiyatlamasının etkili olduğu düşünülmektedir.
Sonuç
Özel
sektör tahvilleri hem finansal hem de reel sektör firmaları için borçlanma
alternatiflerini genişletmektedir. Son dönemde Türkiye’deki özel sektör tahvil
piyasası da özellikle bankacılık sektöründeki ihraçların etkisiyle artış göstermiştir.
Bu
çalışmada Türkiye’deki özel sektör tahvilleri için Nelson Siegel yöntemi
kullanılarak getiri eğrisi tahmin edilmiştir. Sonuçlar, Nelson Siegel yönteminin
oldukça başarılı olduğunu göstermektedir. Ayrıca çalışmada sürpriz para politikası
kararlarının
özel
sektör
tahvil
getirileri
üzerine
etkileri
örneklendirilerek
anlatılmaktadır.
Türkiye’deki
özel sektör tahvillerinin göreli olarak kısa vadeli olması ve farklı risk
primlerine sahip tahvillerin aynı veri setine dahil edilmesi tahminlerin etkinliğini
azaltmaktadır. Ancak hem söz konusu tahvillerin vadesinin uzaması hem de
likiditesinin artmasıyla önümüzdeki dönemde uzun vadeli getiriler daha sağlıklı
biçimde elde edilebilecektir. Ayrıca, farklı risk primlerine sahip tahviller gruplara
ayrıştırılarak her risk grubu için farklı getiri eğrisi tahmin edilebilecektir.
Kaynakça
Akıncı, Ö., Gürcihan,B., Gürkaynak, R. and Özel,Ö. (2006), “Devlet İç Borçlanma
Senetleri için Getiri Eğrisi Tahmini,” TCMB Çalışma Tebliği No: 06/08.
Gürkaynak, R., Sack,B. and Swanson,E. (2006), “The U.S. Treasury Yield Curve: 1961
to the Present,” FEDS 2006-28, Board of Governors of the Federal Reserve
System (U.S.).
Kanlı, B., Küçüksaraç,D. ve Özel,Ö. (2013), “Yield Curve Estimation for Corporate
Bonds in Turkey” TCMB Çalışma Tebliği No:13/26.
114
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
6. Kamu Maliyesi
2013 yılının ilk yarısı itibarıyla bütçe performansının, 2012 yılının Eylül ayında
ve 2013 yılının başında gerçekleştirilen vergi düzenlemeleri çerçevesinde bazı
vergi
oranlarının
artırılması,
BOTAŞ’ın
önceki
dönemlerden
kaynaklanan
yükümlülüklerini yerine getirmeye başlaması ve iktisadi faaliyette gözlenen göreli
canlanmaya bağlı olarak tüketime dayalı vergi gelirlerinin belirgin bir şekilde
yükselmesiyle birlikte geçen yılın aynı dönemine göre iyileştiği gözlenmektedir.
Faiz ödemelerinde gözlenen dönemsel düşüş ve Halkbank’ın ikincil halka
arzından elde edilen gelir de bu dönemde bütçe performansını olumlu yönde
etkileyen diğer unsurlar olmuştur. Yılın kalan kısmında iç talepte beklenen artışa
bağlı olarak dolaylı vergi gelirlerinde gözlenecek artışlar, 2013 yılında bütçe
performansını olumlu yönde etkileyebilecek bir faktör olarak öne çıkmaktadır.
Bununla
birlikte,
kamu
maliyesi
dengelerinde
gözlenen
olumlu
seyrin
sürdürülebilmesi ve mali disiplinin kalıcılığının sağlanabilmesi açısından mali
çerçevenin
OVP’de
öngörülen
kurumsal
ve
yapısal
iyileştirmelerle
güçlendirilmesinin kritik önemini koruduğu vurgulanmalıdır.
6.1. Bütçe Gelişmeleri
Merkezi yönetim bütçesi 2013 yılının ilk yarısında 3,1 milyar TL, faiz dışı bütçe
dengesi ise 26,4 milyar TL fazla vermiştir (Tablo 6.1.1). 2012 yılının aynı dönemi ile
karşılaştırıldığında bütçe dengesinin iyileştiği ve fazla verdiği görülmektedir. Faiz
dışı giderlerdeki yüksek artışa karşın, tüketime dayalı vergi gelirlerindeki artışın hız
kazanması ve faiz giderlerindeki dönemsel düşüş bütçe performansında
gözlenen iyileşmede belirleyici olmuştur.
Tablo 6.1.1.
Merkezi Yönetim Bütçe Büyüklükleri
(Milyar TL)
Merkezi Yönetim Bütçe Giderleri
Faiz Giderleri
Faiz Hariç Bütçe Giderleri
Merkezi Yönetim Bütçe Gelirleri
I. Vergi Gelirleri
II. Vergi Dışı Gelirler
Bütçe Dengesi
Faiz Dışı Denge
Ocak-Haziran
2012
Ocak-Haziran
2013
Artış Oranı
(Yüzde)
Gerçekleşme / Bütçe
Hedefi (Yüzde)
168,9
26,3
142,6
162,2
131,2
24,9
-6,7
19,6
187,9
23,3
164,6
190,9
158,4
26,2
3,1
26,4
11,2
-11,3
15,4
17,7
20,7
4,9
34,8
46,5
44,0
46,9
51,6
49,8
60,6
138,4
Kaynak: Maliye Bakanlığı.
2012 yılında vergi gelirlerindeki yavaşlama ve faiz dışı harcamalardaki
hızlanma eğilimi neticesinde yükselen merkezi yönetim bütçe açığının GSYİH’ye
oranının 2013 yılının ikinci çeyreği itibarıyla yüzde 1,3’e düşeceği tahmin
Enflasyon Raporu 2013-III
115
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
edilmektedir (Grafik 6.1.1). Faiz dışı bütçe fazlasının GSYİH’ye oranı ise, 2012 yılı
üçüncü çeyreğinde gördüğü yüzde 1,1 oranındaki düşük seviyeden sonra
artmaya başlamıştır. Söz konusu oranın 2013 yılı ikinci çeyreği itibarıyla yüzde 1,8
seviyesinde gerçekleşmesi beklenmektedir.
Grafik 6.1.1.
Grafik 6.1.2.
Merkezi Yönetim Bütçe Dengeleri
Merkezi Yönetim Bütçe Gelirleri ve Faiz Dışı
Harcamalar
(Yıllıklandırılmış, GSYİH’ye Oran Olarak, Yüzde)
(Yıllıklandırılmış, GSYİH’ye Oran Olarak, Yüzde)
Bütçe Dengesi
Faiz Dışı Bütçe Dengesi
7
7
5
5
3
3
1
1
-1
-1
-3
-3
-5
-7
2008
2009
2010
2011
Faiz Dışı Harcamalar
26
24
24
22
22
20
20
18
18
-5
16
16
-7
14
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2*
2007
Bütçe Gelirleri
26
2012 2013
14
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2*
2007
2008
2009
2010
2011
2012 2013
* 2013 yılının ikinci çeyreğine ilişkin veriler tahmindir.
Kaynak: Maliye Bakanlığı.
2009
yılında
küresel
ekonomik
krizin
Türkiye
ekonomisine
olumsuz
yansımalarını sınırlamak amacıyla hayata geçirilen mali önlemlerin etkisiyle artan
merkezi yönetim faiz dışı harcamalarının GSYİH’ye oranının, izleyen yıllarda
azalma eğilimine girdiği, 2012 yılının ikinci çeyreğinden itibaren ise belirgin bir
artış eğilimine girerek, 2013 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 22,6’ya yükseldiği
görülmektedir. Diğer yandan, merkezi yönetim bütçe gelirlerinin GSYİH’ye oranı,
2012 yılı Eylül ayında
ve 2013 yılı Ocak ayında gerçekleştirilen vergi
düzenlemelerinin ve iktisadi faaliyetteki göreli hızlanmanın etkisiyle, 2013 yılının
ikinci çeyreği itibarıyla son yıllarda gördüğü en yüksek seviye olan yüzde 24,4
olarak gerçekleşmiştir (Grafik 6.1.2).
Merkezi yönetim faiz dışı bütçe giderlerinde 2012 yılının ikinci yarısından
itibaren kaydedilen yüksek artış eğiliminin 2013 yılının ilk yarısında da sürdüğü
görülmektedir. Bu çerçevede, merkezi yönetim faiz dışı bütçe giderleri 2013
yılının ilk yarısında önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 15,4 oranında artmıştır
(Tablo 6.1.2).
116
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Tablo 6.1.2.
Merkezi Yönetim Faiz Dışı Harcamaları (Milyar TL)
Faiz Hariç Bütçe Giderleri
1. Personel Giderleri
2. SGK Devlet Primi Giderleri
3. Mal ve Hizmet Alım Giderleri
4. Cari Transferler
a) Görev Zararları
b) Sağlık, Emeklilik ve Sosyal Y.G.
c) Tarımsal Destekleme Ödemeleri
d) Gelirden Ayrılan Paylar
5. Sermaye Giderleri
6. Sermaye Transferleri
7. Borç Verme
Ocak-Haziran
2012
142,6
43,8
7,3
12,3
66,7
0,9
34,4
6,3
16,7
7,2
1,1
4,1
Ocak-Haziran
2013
164,6
49,0
8,1
13,3
75,3
1,4
36,5
6,8
19,6
12,0
2,2
4,7
Artış Oranı
(Yüzde)
15,4
11,7
10,3
8,0
13,0
64,1
6,3
8,0
17,3
65,8
99,6
13,0
Gerçekleşme/ Bütçe
Hedefi (Yüzde)
46,9
50,4
48,1
39,9
49,8
31,7
50,1
75,3
48,1
35,8
43,2
42,2
Kaynak: Maliye Bakanlığı.
2013 yılının ilk yarısında faiz dışı harcamalar içindeki ana kalemlerden cari
transferler, personel giderleri ve mal ve hizmet alım giderleri sırasıyla yüzde 13,
yüzde 11,7 ve yüzde 8 oranında artmıştır. Cari transferler içinde sağlık, emeklilik
ve sosyal yardım giderlerinin artış oranı göreli olarak yavaş kalmış, gelirden
ayrılan paylardaki artış ise cari transferlerdeki genel artış oranını yukarı taşımıştır.
Diğer harcama kalemleri incelendiğinde, 2013 yılının ilk yarısı itibarıyla
sermaye giderlerindeki ve sermaye transferlerindeki yüksek oranlı artışlar göze
çarpmaktadır. Sermaye giderlerindeki yüzde 65,8 oranındaki artışta yol yapım
giderlerindeki yükseliş etkili olmuştur.
2013 yılının ilk yarısında merkezi yönetim genel bütçe gelirleri önceki yılın
aynı dönemine göre yüzde 18,2 oranında yükselmiştir (Tablo 6.1.3). Söz konusu
dönemde vergi gelirleri yüzde 20,7 oranında, vergi dışı gelirler ise yüzde 4,9
oranında artış göstermiştir.
Tablo 6.1.3.
Merkezi Yönetim Genel Bütçe Gelirleri
(Milyar TL)
Genel Bütçe Gelirleri
I-Vergi Gelirleri
Gelir Vergisi
Kurumlar Vergisi
Dahilde Alınan Katma Değer Vergisi
Özel Tüketim Vergisi
İthalde Alınan Katma Değer Vergisi
II-Vergi Dışı Gelirler
Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri
Faizler, Paylar ve Cezalar
Sermaye Gelirleri
Ocak-Haziran
2012
Ocak-Haziran
2013
Artış Oranı
(Yüzde)
Gerçekleşme/ Bütçe
Hedefi (Yüzde)
156,1
184,5
18,2
51,1
131,2
26,8
14,4
15,4
31,3
23,3
24,9
10,9
10,2
1,4
158,4
29,5
15,4
19,0
40,0
30,9
26,2
7,5
12,2
5,4
20,7
10,1
7,0
23,8
27,6
32,3
4,9
-31,5
19,1
286,9
49,8
47,1
52,6
52,3
48,1
50,5
60,6
81,7
54,3
58,0
Kaynak: Maliye Bakanlığı.
Enflasyon Raporu 2013-III
117
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Vergi gelirleri, iç talepteki hareketlenme, 2012 yılı Eylül ve 2013 yılı Ocak
ayında alınan gelir artırıcı tedbirler ve BOTAŞ’ın geciken ödemelerini düzenli
olarak yerine getirmeye başlamasıyla birlikte iyi bir performans göstermiştir. Bu
çerçevede, 2013 yılının ilk yarısında özellikle tüketime dayalı dolaylı vergilerde
yüksek oranlı artışlar kaydedilmiştir. Bu dönemde ÖTV tahsilatında gerçekleşen
yüzde 27,6 oranındaki artışta petrol ve doğalgaz ürünlerinden, motorlu
taşıtlardan ve alkollü içkilerden elde edilen gelirlerdeki yükselişler etkili olmuştur.
Dahilde alınan KDV yüzde 23,8 oranında artarken, ithalde alınan KDV’nin 2012
yılındaki duraklama döneminden sonra 2013 yılının ilk yarısında BOTAŞ
ödemelerinin de katkısıyla yüzde 32,3 oranında arttığı görülmektedir.
2013 yılının ilk yarısında vergi dışı gelirlerdeki artış hızı sınırlı kalmasına karşın
alt kalemlerden sermaye gelirleri çok yüksek oranda artarken, teşebbüs ve
mülkiyet gelirleri önemli büyüklükte düşmüştür. Sermaye gelirlerindeki yüksek artış
esas olarak Halkbank ikincil halka arzından elde edilen özelleştirme gelirinin
Ocak ayında bütçeye aktarılmasından kaynaklanmıştır. Teşebbüs ve mülkiyet
gelirlerindeki düşüşte ise Merkez Bankası karından bütçeye aktarılan tutarın
azalması belirleyici olmuştur.
Reel vergi gelirleri 2012 yılının ilk üç çeyreğinde zayıf seyreden iç talebin
etkisiyle gerilemiş, son çeyrekte ise bazı vergi oranlarında gerçekleştirilen artışlar
ve baz etkisiyle birlikte yükselmiştir. 2013 yılında ise iç talebin göreli olarak
canlanması ve Ocak ayında uygulamaya konulan gelir artırıcı tedbirlerin
etkisiyle yüksek oranda artmaya devam etmektedir (Grafik 6.1.3).
Grafik 6.1.3.
Grafik 6.1.4.
Reel Vergi Gelirleri
Reel KDV ve ÖTV Gelirleri
(Yıllık Yüzde Değişim)
(Yıllık Yüzde Değişim)
25
25
60
20
20
50
Reel Dahilde Alınan KDV Gelirleri
Reel ÖTV Gelirleri
Reel İthalde Alınan KDV Gelirleri
60
50
40
40
30
30
15
15
10
10
20
20
5
5
10
10
0
0
0
0
-5
-5
-10
-15
12341234123412341234123412
2007
2008
2009
2010
2011
2012 2013
-10
-10
-20
-20
-10
-30
-30
-15
-40
-40
12341234123412341234123412
2007
2008
2009
2010
2011
2012 2013
Kaynak: Maliye Bakanlığı.
2012 yılındaki iç ve dış talep arasındaki dengelenmeden olumsuz yönde
etkilenen vergi kalemlerinin başında tüketime dayalı vergiler gelmektedir. Söz
118
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
konusu vergiler 2012 yılının ilk üç çeyreğinde son derece olumsuz bir performans
sergilerken son çeyrekte lehte işleyen baz etkisi ve vergi tedbirlerinin etkisiyle
önemli oranda artışlar gerçekleştirmiştir. 2013 yılında ise tüketime dayalı
vergilerdeki hızlanma eğiliminin güçlendiği görülmektedir. Bu çerçevede, 2013
yılının ikinci çeyreğinde önceki yılın aynı dönemine göre reel olarak dahilde
alınan KDV yüzde 22,4, ithalde alınan KDV yüzde 20,5, ÖTV ise yüzde 17,7
oranında artmıştır (Grafik 6.1.4).
6.2. Kamu Borç Stokundaki Gelişmeler
Kamu borç stoku göstergelerindeki iyileşme eğilimi, 2013 yılının Haziran ayı
itibarıyla devam etmektedir. Toplam kamu net borç stoku ve AB tanımlı genel
yönetim nominal borç stokunun GSYİH’ye oranları azalmaya devam etmiş,
borçlanmanın reel maliyeti düşük seviyelerde gerçekleşmiş ve borç stokunun
ortalama vadesi uzamıştır.
Merkezi yönetim borç stoku 2013 yılının Haziran ayı itibarıyla, 2012 yılına
göre bir miktar artarak 552 milyar Türk lirası düzeyine yükselmiştir (Grafik 6.2.1).
Toplam kamu net borç stoku ve AB tanımlı genel yönetim nominal borç
stokunun GSYİH’ye oranları ise 2013 yılının ilk çeyreği itibarıyla, bir önceki yıl
sonuna göre 1,3 ve 0,4 puan azalarak, sırasıyla yüzde 15,7 ve 35,7 olarak
gerçekleşmiştir (Grafik 6.2.1).
Grafik 6.2.1.
Grafik 6.2.2.
Kamu Borç Stoku Göstergeleri
Merkezi Yönetim Borç Stokunun Kompozisyonu
(Yüzde)
552,1
70
600
500
Değişken Faizli ***
YP Cinsi/YP Endeksli **
100
27,3
80
Sabit Getirili
80
28,3
Top. Kamu Net Borç Stoku *
(GSYİH'nin Yüzdesi Olarak)
AB Tanımlı Genel Yönetim Nominal Borç Stoku *
(GSYİH'nin Yüzdesi Olarak)
Merkezi Yönetim Toplam Borç Stoku
(Milyar TL, sağ eksen)
34,7
60
300
34,0
35,7
40
37,9
400
50
37,7
60
40
15,7
30
20
200
100
10
0
0
2003
2005
2007
2009
2011
2013/3
20
0
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013/6
* Borç stokunun GSYİH’ye oranları 2013 yılının ilk çeyreği itibarıyladır.
** Değişken faizli borç stoku, vadesi bir yıldan kısa olan iskontolu senetleri ve değişken faizli DİBS’leri kapsamaktadır.
*** YP Cinsi/YP endeksli borç stoku, dış borç stoku ile döviz cinsi ve dövize endeksli iç borç stokunu kapsamaktadır.
Kaynak: Hazine Müsteşarlığı.
Hazine’nin, borç stokunun likidite, faiz oranı ve döviz kuruna olan
hassasiyetini azaltma yönündeki borçlanma stratejisi, 2013 yılının ilk yarısı
Enflasyon Raporu 2013-III
119
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
itibarıyla devam etmektedir. Bu bağlamda, sabit getirili borç senetlerinin toplam
borç stoku içindeki payı 2012 yılı ile aynı seviyededir (Grafik 6.2.2). Kamu
mevduatının aylık ortalama borç servisini karşılama oranı ise yüzde 217,2
düzeyindedir. Nakit iç borçlanmanın ortalama vadesinin 2012 yılı ortalamasına
göre belirgin olarak artmasıyla birlikte, iç borç stokunun vadeye kalan ortalama
süresi 40,7 aya çıkmıştır (Grafik 6.2.3). Tahvil ihracı yoluyla gerçekleştirilen dış
borçlanmanın tutarı ise 3,2 milyar ABD doları olup, söz konusu borçlanmanın
ortalama vadesi 20,1 yıldır (Grafik 6.2.4).
Grafik 6.2.3.
Grafik 6.2.4.
Nakit İç Borçlanmanın Ortalama Vadesi ve İç Borç
Stokunun Vadeye Kalan Ortalama Süresi (Ay)
Tahvil İhracı Yoluyla Borçlanma
Dış Borçlanma (sağ eksen, milyar ABD doları)*
Dış Borçlanmanın Ortalama Vadesi (yıl)
Dış Borçlanmanın Azami Vadesi (yıl)
İç Borç Stokunun Ortalama Vadesi
Nakit İç Borçlanmanın Ortalama Vadesi
71,8
75
75
35
7
30
60
60
6
25
40,7
45
45
8
5
20
4
2
20…
2012
2011
2010
2009
2008
0
2007
1
0
2006
5
2001
2012
2013/6
2011
2010
2009
2008
2007
2006
2005
2004
2003
2002
2001
0
2000
0
3
10
2005
15
2004
15
15
2003
30
2002
30
* İlgili yılda yapılan toplam dış borçlanma miktarını göstermektedir.
Kaynak: Hazine Müsteşarlığı.
Kaynak: Hazine Müsteşarlığı.
İç borç çevirme oranı, 2013 yılının Mayıs ayı sonunda yüzde 87,3
düzeyindedir (Grafik 6.2.5). 2009 yılının başından 2011 yılının başına kadar hızlı bir
düşüş eğilimi gösteren iskontolu hazine bonosu ihalelerinde gerçekleşen
ortalama reel faiz oranı ise, düşük seviyelerde seyretmektedir (Grafik 6.2.6).
Grafik 6.2.5.
Grafik 6.2.6.
Toplam İç Borç Çevirme Oranı
İskontolu İhalelerde Gerçekleşen Ortalama
Borçlanma Vadesi ve Faiz Oranı
(Yüzde)
110
110
100
100
700
Vade (gün)
Ort. Bileşik Faiz (sağ eksen)
Reel Faiz (sağ eksen)
600
30
25
500
20
400
87,3
90
15
90
300
89,3
70
80
70
2005
2007
2009
2011
2013/5
100
5
0
0
1203
0604
1204
0605
1205
0606
1206
0607
1207
0608
1208
0609
1209
0610
1210
0611
1211
0612
1212
0613
81,4
2003
10
200
84,5
80
Kaynak: Hazine Müsteşarlığı, TCMB.
120
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
7. Orta Vadeli Öngörüler
Bu bölümde tahminlere temel oluşturan varsayımlar özetlenmekte, bu
çerçevede üretilen orta vadeli enflasyon ve çıktı açığı tahminleri ile para
politikası
görünümü
önümüzdeki
üç
yıllık
dönemi
kapsayacak
şekilde
sunulmaktadır.
7.1. Mevcut Durum, Kısa Vadeli Görünüm ve Varsayımlar
Parasal Koşullar
Mayıs ayında, yapılan faiz indirimleri ve kredi not artırımına bağlı olarak
tüm
vadelerdeki
getirilerde
gözlenen
aşağı
yönlü
hareket,
küresel
belirsizliklerdeki artışla beraber ay sonunda tersine dönmüş ve getiri eğrisi yukarı
doğru kaymıştır (Grafik 7.1.1). Bu dönemde TCMB gerek döviz kurundaki
oynaklığın artması gerekse kredi büyümesinin yüksek seyretmesi sebebiyle ek
parasal sıkılaştırmaya başvurmuş, bunun yanı sıra döviz satım ihaleleri açmıştır.
Temmuz ayı PPK toplantısında finansal istikrarı desteklemek ve fiyatlama
davranışları üzerindeki yukarı yönlü riskleri sınırlamak amacıyla ölçülü bir parasal
sıkılaştırmaya gidilmiştir. Bu doğrultuda, faiz koridorunun üst sınırı 75 baz puan
artırılmış
ve
gerekli
görüldüğünde
ek
parasal
sıkılaştırmaya
gidileceği
vurgulanmıştır. Ayrıca, ek sıkılaştırma dönemlerinde faiz koridoru ve likidite
politikasının etkisini güçlendirmek amacıyla bazı ilave düzenlemeler yapılmıştır.
Grafik 7.1.1.
Getiri Eğrisi*
Getiri (yüzde)
26 Temmuz
22 Mayıs
30 Nisan
9
9
8
8
7
7
6
6
5
5
4
4
0,5
1
1,5
2
2,5
Vade(yıl)
3
3,5
4
*BIST Tahvil ve Bono Piyasasında işlem gören tahvillerin fiyatları kullanılarak, Extended NelsonSiegel (ENS) yöntemiyle oluşturulmuştur.
Kaynak: BIST, TCMB.
Enflasyon Raporu 2013-III
121
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Enflasyon
2013 yılının ikinci çeyreğinde yıllık tüketici enflasyonu yüzde 8,3 oranına
yükselmiş ve Nisan Enflasyon Raporu tahminlerinin üzerinde gerçekleşmiştir. Bu
gelişmede işlenmemiş gıda fiyatlarının yılın ilk çeyreğinin ardından ikinci çeyrekte
de öngörülenin üzerinde artması belirleyici olmuştur. Bu dönemde temel mal
grubu yıllık enflasyonunda azalış eğilimi sürmüş, hizmet enflasyonunda ise
beklenenden daha yüksek bir artış gözlenmiştir. Hizmet enflasyonundaki bu
gelişmenin yıl sonu enflasyon tahmini üzerindeki etkisi yaklaşık 0,1 puan artırıcı
yönde olmuştur. İktisadi faaliyetteki toparlanmanın sınırlı olması enflasyon
görünümüne olumlu katkı sunmaya devam etmiş, aynı dönemde maliyet yönlü
baskıların da zayıf seyri ile temel enflasyon göstergeleri ılımlı bir görünüm
sergilemiştir.
İşlenmemiş gıda fiyatlarında geçen yıl sonuna kıyasla gözlenen yukarı
yönlü hareket devam etmiş, yılın ikinci çeyreğinde mevsimsel etkilerden
arındırılmış işlenmemiş gıda fiyatları temelde taze meyve ve sebze fiyatlarındaki
hareketler sonucu yükselmiştir. Bununla birlikte, işlenmemiş gıda fiyatlarının
oynaklığı göz önüne alınarak 2013 yıl sonu için gıda fiyat artış oranına dair
varsayım Nisan Enflasyon Raporu’nda olduğu gibi yüzde 7 olarak korunmuştur.
Tablo 7.1.1.
Varsayımlardaki Güncellemeler
Çıktı Açığı
Gıda Fiyat Enflasyonu
(Yılsonu Yüzde Değişim)
İthalat Fiyatları
(ABD doları, Yıllık Ortalama Yüzde Değişim)
Petrol Fiyatları
Nisan 2013
Temmuz 2013
2013 Ç1
-2,0
-2,0
2013 Ç2
-1,8
-2,0
2013-2015
7,0
7,0
2013
-1,4
-1,3
2014
-
-1,7
2013
103
107
(Ortalama, ABD doları)
2014
98
102
İhracat Ağırlıklı Küresel Üretim Endeksi
2013
1,6
1,2
2014
2,5
2,4
(Yıllık Ortalama Yüzde Değişim)
Talep Koşulları
2013 yılının ilk çeyreğinde iktisadi faaliyet Nisan Enflasyon Raporu’nda
belirtilen görünümle büyük ölçüde uyumlu gerçekleşmiştir. İlk çeyrekte dönemlik
bazda GSYİH’de gözlenen artışta, nihai yurt içi talep önemli bir rol oynamıştır.
Öte yandan, zayıf küresel talebe paralel olarak ihracat yatay seyrederken
122
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
ithalat önemli bir artış göstermiştir. Yılın ikinci çeyreğine dair açıklanan veriler ise
tüketim talebindeki ılımlı artışın sürdüğüne işaret etmektedir.
Son dönemde küresel likidite koşullarındaki değişime paralel olarak
finansal piyasalarda yaşanan dalgalanmalar, yılın ikinci yarısında iç talebin bir
önceki Rapor döneminde öngörülene kıyasla daha zayıf seyretmesine neden
olabilecektir. Nitekim, yakın dönemde firmaların iç piyasa sipariş beklentilerinde
yılın ikinci çeyreğine göre bir miktar bozulma gözlenmektedir.
2013 yılının ikinci çeyreğinde dış talep zayıf seyrini korumuştur. Bu dönemde
Euro Bölgesi iktisadi faaliyetindeki yavaşlama devam ederken küresel büyümeye
ilişkin tahminler aşağı çekilmiştir. Bu çerçevede ihracat ağırlıklı küresel büyüme
endeksi de sınırlı ölçüde aşağı yönlü güncellenmiştir (Grafik 7.1.2)
İç ve dış talep gelişmeleri birlikte değerlendirildiğinde, tahminler üretilirken
toplam talep koşullarının enflasyondaki düşüşe katkısının bir önceki rapor
dönemine kıyasla sınırlı ölçüde arttığı bir görünüm esas alınmıştır. Bu güncelleme
iktisadi faaliyetin enflasyon üzerindeki etkilerinin genelde gecikmeli olarak ortaya
çıkması nedeniyle 2013 yıl sonu enflasyon tahminlerini etkilemezken 2014 yıl sonu
enflasyon öngörüleri üzerinde 0,1 puan düşürücü etkide bulunmuştur.
Grafik 7.1.2.
İhracat Ağırlıklı Küresel İktisadi Faaliyet Endeksi (2008Ç2=100)
110
110
Nisan 2013
109
Temmuz 2013
109
1214
0914
0614
0314
1213
0913
101
0613
102
101
0313
102
1212
103
0912
104
103
0612
105
104
0312
106
105
1211
106
0911
107
0611
108
107
0311
108
Kaynak: TCMB, Bloomberg, Consensus Forecasts Nisan 2013 ve Temmuz 2013 Bültenleri.
İthalat Fiyatları
Yılın ikinci çeyreğinde ithalat fiyatları Nisan Enflasyon Raporu’ndaki
varsayımlarla uyumlu seyrederken petrol fiyatları öngörülerin bir miktar üzerinde
gerçekleşmiştir (Grafik 7.1.3). Bu çerçevede, Nisan Enflasyon Raporu’nda 103
ABD doları olarak belirlenen 2013 yılı ortalama petrol fiyatı varsayımı Temmuz
Enflasyon Raporu 2013-III
123
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
ayının ilk üç haftasındaki vadeli fiyatların ortalamasıyla uyumlu şekilde
güncellenerek 107 ABD dolarına yükseltilmiştir (Tablo 7.1.1). Bu dönemde, küresel
gelişmelere bağlı olarak Türk lirasında gözlenen değer kaybı, Türk lirası cinsinden
ithalat
fiyatlarının
bir
önceki
Rapor
dönemine
göre
daha
yüksek
gerçekleşmesine neden olmuştur. Bu gelişmeler 2013 yıl sonu enflasyon tahminini
0,8 puan, 2014 tahminini ise 0,2 puan yukarı yönlü etkilemiştir.
Grafik 7.1.3.
Petrol ve İthalat Fiyat Varsayımlarındaki Güncellemeler
Petrol Fiyatları* (ABD Doları/Varil)
İthalat Fiyatları* (ABD Doları, 2010=100)
Nisan 2013
Temmuz 2013
130
120
120
110
110
100
100
90
90
80
80
70
70
60
60
1209
0310
0610
0910
1210
0311
0611
0911
1211
0312
0612
0912
1212
0313
0613
0913
1213
130
* Taralı alan tahmin dönemini göstermektedir.
Kaynak: Bloomberg, TCMB.
Nisan 2013
120
120
115
115
110
110
105
105
100
100
95
95
90
90
0909
1209
0310
0610
0910
1210
0311
0611
0911
1211
0312
0612
0912
1212
0313
0613
0913
1213
Temmuz 2013
* Taralı alan tahmin dönemini göstermektedir.
Kaynak: TCMB, TÜİK.
Maliye Politikası ve Vergi Ayarlamaları
Orta vadeli tahminler üretilirken, yılın kalanında tütün ve enerji ürünlerine
yönelik
bir
fiyat ayarlamasının yapılmayacağı varsayılmıştır. Diğer
vergi
ayarlamaları ve yönetilen/yönlendirilen fiyatların ise enflasyon hedefleri ve
otomatik fiyatlama mekanizmaları ile uyumlu olacağı bir görünüm esas alınmıştır.
Maliye politikasının duruşu için Orta Vadeli Program (OVP) projeksiyonları
temel alınmıştır. Bu çerçevede, önümüzdeki dönemde mali disiplinin süreceği ve
faiz dışı harcamaların GSYİH’ye oranının yılın ilk yarısına kıyasla önemli bir değişim
göstermeyeceği varsayılmıştır. Dolayısıyla, yıl sonu enflasyon tahmininde maliye
politikasından kaynaklanan bir güncelleme yapılmamıştır.
7.2. Orta Vadeli Görünüm
Orta vadeli tahminler oluşturulurken yakın dönemde küresel düzeyde para
politikalarına ilişkin artan belirsizlik ve zayıflayan sermaye akımları karşısında para
politikasının temkinli ve esnek duruşunu koruduğu bir çerçeve esas alınmıştır. Bu
doğrultuda likidite politikasının genel olarak sıkı tutulduğu, faiz koridorunun
124
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
gerektiğinde aktif olarak kullanıldığı ve kredilerin yıllık büyüme oranının 2014
yılının ortalarında yüzde 15 düzeyine indiği varsayılmıştır. Bu çerçevede
enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2013 yılı sonunda yüzde 5,2 ile yüzde 7,2
aralığında (orta noktası yüzde 6,2), 2014 yılı sonunda ise yüzde 3,3 ile yüzde 6,7
aralığında (orta noktası yüzde 5,0) gerçekleşeceği tahmin edilmektedir.
Enflasyonun
orta
vadede
yüzde
5
düzeyinde
istikrar
kazanacağı
öngörülmektedir (Grafik 7.2.1).
Grafik 7.2.1.
Enflasyon ve Çıktı Açığı Tahminleri
12
Tahmin Aralığı*
Belirsizlik Aralığı
Yıl Sonu Enflasyon Hedefleri
Çıktı Açığı
10
10
Kontrol
Ufku
8
8
0616
0316
1215
0915
0615
0315
1214
-4
0914
-4
0614
-2
0314
-2
1213
0
0913
2
0
0613
2
0313
4
1212
6
4
0912
6
0612
Yüzde
12
* Enflasyonun tahmin aralığı içinde kalma olasılığı yüzde 70’tir.
Sonuç olarak, temelde döviz kuru ve petrol fiyatlarındaki gelişmelere bağlı
olarak enflasyon tahminleri Nisan Enflasyon Raporu’na göre yukarı yönlü
güncellenmiştir. Maaliyet yönlü bu unsurların 2013 yıl sonu enflasyon tahmini
üzerindeki yükseltici etkisinin 0,8 puan, 2014 yıl sonu tahminine yansımasının ise
0,2 puan olması beklenmektedir. Ayrıca hizmet grubu fiyatlarındaki gelişmeler
de 2013 yıl sonu enflasyon tahminini 0,1 puan arttırmıştır (Grafik 7.2.2). Böylece,
2013 yıl sonu enflasyon tahmini bir önceki Rapor’a göre 0,9 puan yukarı
çekilmiştir. Bu gelişmeler çıktı açığındaki aşağı yönlü güncellemeyle birlikte
değerlendirildiğinde, 2014 yıl sonu tahminindeki güncelleme 0,1 puan ile sınırlı
kalmıştır.
Enflasyonun kısa vadede enerji fiyatlarındaki baz etkisi kaynaklı olarak
dalgalı bir seyir izlemesi beklenmektedir (Grafik 7.2.1). Bu çerçevede yıllık
enflasyonun Temmuz ayında artış gösterdikten sonra Ağustos ayından itibaren
aşağı yönlü bir eğilim göstereceği tahmin edilmektedir. Yıl sonunda enflasyonun
hedefin üzerinde olması beklense de, enflasyondaki düşüşün 2014 yılı ilk
çeyreğinde belirginleşeceği öngörülmektedir. Bu gelişmede Ocak ayında tütün
Enflasyon Raporu 2013-III
125
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
fiyatlarında gözlenen yüksek artışın yıllık enflasyon üzerindeki etkisinin ortadan
kalkması belirleyici olacaktır. Özetle, 2014 yılının başlarında enflasyonun hedefle
uyumlu seviyelere geleceği tahmin edilmektedir.
Grafik 7.2.3’de çıktı açığı tahminlerindeki güncelleme sunulmaktadır. 2013
ilk çeyreğine ilişkin açıklanan milli gelir verileri Nisan Enflasyon Raporuyla uyumlu
gerçekleşmiştir. Bu nedenle, 2013 yılı ilk çeyreğine ait çıktı açığı bir önceki
Rapor’daki seviyesi korunmuştur (Tablo 7.1.1). Ancak, yakın döneme dair veriler
doğrultusunda çıktı açığı tahminleri, yılın ikinci çeyreğinden itibaren aşağı yönlü
güncellenmiştir (Grafik 7.2.3).
Nisan 2013 Enflasyon Raporu ve Temmuz 2013 Enflasyon Raporu Tahminlerinin Karşılaştırması
Grafik 7.2.2.
Grafik 7.2.3.
Enflasyon Tahmini
Çıktı Açığı Tahmini
9
9
Gerçekleşme
1
1
Nisan 2013
0,5
8
0,5
8
0
Temmuz 2013
7
7
6
6
5
5
0
-0,5
-0,5
-1
-1
-1,5
-2
0316
1215
0915
0615
0315
1214
0914
0614
0314
1213
-2,5
0913
-2,5
0613
0316
1215
0915
0615
0315
1214
0914
0614
0314
1213
0913
0613
4
0313
4
-2
0313
Nisan 2013
Kaynak: TCMB.
-1,5
Temmuz 2013
Kaynak: TÜİK, TCMB.
İşlenmemiş gıda ve tütün gibi para politikasının kontrolü dışındaki
kalemlerde öngörülemeyen oynaklıklar, enflasyon tahminlerinin sapmasına
neden olan başlıca unsurlar arasındadır. Bu nedenle, işlenmemiş gıda ve tütün
dışı enflasyon tahminleri de kamuoyuyla paylaşılmaktadır. Bu çerçevede,
işlenmemiş gıda ile tütün ve alkollü içecekler kalemlerini dışlayan enflasyon
tahminleri Grafik 7.2.4’te sunulmaktadır. Bu şekilde hesaplanan enflasyon
göstergesinin 2013 yılı üçüncü ve dördüncü çeyreklerinde temelde enerji
grubundaki baz etkisine bağlı olarak düşüş eğiliminde olacağı tahmin
edilmektedir. Orta vadede işlenmemiş gıda ile tütün ve alkollü içecekler
kalemlerini dışlayan enflasyonun yüzde 4,5 civarında istikrar kazanacağı tahmin
edilmektedir.
126
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 7.2.4.
İşlenmemiş Gıda ve Tütün** Dışı Enflasyon Tahmini
Tahmin Aralığı*
Çıktı Açığı
0616
0316
0612
1215
-4
0915
-4
0615
-2
0315
-2
1214
0
0914
2
0
0614
2
0314
4
1213
6
4
0913
6
0613
8
0313
8
1212
10
0912
12
10
Yüzde
12
* Enflasyonun tahmin aralığı içinde kalma olasılığı yüzde 70’tir.
**Tütün: Alkollü içecekler ve tütün.
TCMB Tahminlerinin Enflasyon Beklentileri ile Kıyaslanması
İktisadi birimlerin sözleşme ve planlamalarında enflasyon hedeflerini esas
almaları, geçici fiyat dalgalanmalarından ziyade enflasyonun orta vadeli
eğilimine odaklanmaları büyük önem taşımaktadır. Bu çerçevede, referans teşkil
etmesi açısından, TCMB’nin mevcut enflasyon tahminlerinin diğer iktisadi
birimlerin enflasyon beklentileri ile kıyaslanması önem taşımaktadır. Beklenti
Anketi’ne yanıt veren katılımcıların 12 ve 24 ay sonrasına ilişkin beklentilerinin
TCMB’nin
baz
senaryo
tahminlerinin
üzerinde
seyrettiği
gözlenmektedir
(Tablo 7.2.1). Ayrıca enflasyon beklentilerinin Nisan ayına kıyasla yükselmiş olması
beklentilerin yakından takip edilmesini gerekli kılmaktadır.
Tablo 7.2.1.
TCMB Enflasyon Tahminleri ve Beklentiler
TCMB Tahmini
TCMB Beklenti Anketi*
Enflasyon Hedefi**
2013 Yıl sonu
6,2
7,2
5,0
12 Ay Sonrası
5,2
6,4
5,0
24 Ay Sonrası
4,9
6,1
5,0
Temmuz ayı anket verileri.
*
2013-2015 dönemi yıl sonu enflasyon hedefleri kullanılarak doğrusal interpolasyon yöntemi ile oluşturulmuştur.
**
Kaynak: TCMB.
7.3. Riskler ve Para Politikası
Küresel ekonomideki kırılganlığa ve küresel düzeyde para politikalarına
ilişkin artan belirsizliklere bağlı olarak sermaye akımlarındaki oynaklığın devam
etmesi esnek bir politika çerçevesini gerekli kılmaktadır. Bu çerçevede
önümüzdeki dönemde küresel likidite koşulları para politikası üzerinde belirgin rol
oynayacaktır. TCMB’nin makro finansal riskleri dengelemeye yönelik tasarladığı
Enflasyon Raporu 2013-III
127
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
çerçeve
ve
bu
kapsamda
geliştirdiği
araçlar,
küresel
ekonomideki
kırılganlıklardan kaynaklanabilecek şokların yurt içi ekonomi üzerindeki olumsuz
etkilerini sınırlamaya yönelik esnek bir çerçeve sunmaktadır.
Mevcut durumda küresel iktisadi faaliyete dair açıklanan veriler istikrarlı bir
görünüm çizmezken, gelişmiş ülkelerin ekonomi politikalarına ilişkin belirsizliklerin
uzun süre devam etmesi halinde önümüzdeki dönemde risk iştahının dalgalı bir
seyir izlemesi ve sermaye akımlarındaki zayıf seyrin sürmesi beklenebilir. Bu durum
enflasyon ve finansal istikrar görünümü üzerinde risk oluşturabilecektir. TCMB
böyle bir senaryonun gerçekleşmesi halinde döviz kurundaki aşırı oynaklığı
azaltmak amacıyla faiz koridorunu ve diğer para politikası araçlarını etkin bir
şekilde kullanacaktır.
Öte yandan, küresel ekonomideki toparlanmanın gecikmesi ve bunun
sonucunda gelişmiş ülke merkez bankalarının uzunca bir süre miktarsal
genişlemeye devam etmesi de aşağı yönlü bir risk olarak önemini korumaktadır.
Böyle bir durumda gelişmekte olan ülkelere olan sermaye akımları bir süre için
tekrar hızlanabilecektir. Bu senaryonun gerçekleşmesi halinde TCMB Türk lirası
likiditesini bollaştırarak kısa vadeli faiz oranlarını düşük düzeylerde tutarken
zorunlu karşılıklar ve Rezerv Opsiyonu Mekanizması aracılığıyla hızlı sermaye
girişlerinin finansal istikrar üzerindeki olumsuz etkilerini sınırlayacaktır.
Son dönemde orta vadeli enflasyon beklentilerinde sınırlı da olsa bir
bozulma dikkat çekmektedir. Enflasyonu artıran birden fazla unsurun aynı
dönemde ortaya çıkması enflasyon beklentilerinin yükselmesine neden olmuştur.
İşlenmemiş gıda grubundaki fiyat artışları, petrol fiyatlarındaki yükseliş ve döviz
kurunda gözlenen oynaklık kısa vadede enflasyonu olumsuz etkilemeye devam
edebilecektir. Her ne kadar bu etkilerin geçici olması beklense de gıda
fiyatlarındaki
düzeltmenin
beklenenden
daha
geç
gerçekleşmesi
veya
piyasalardaki oynaklığın bir müddet daha sürmesi olasılık dahilindedir. Bu riskler
karşında TCMB, enflasyon görünümü hedeflerle uyumlu olana kadar temkinli
duruşunu koruyacak ve fiyatlama davranışlarını yakından izleyerek gerektiğinde
para politikasının duruşunu daha da sıkılaştıracaktır.
TCMB, para politikası stratejisini oluştururken maliye politikasına ve vergi
düzenlemelerine ilişkin gelişmeleri enflasyon görünümüne etkileri bakımından
yakından takip etmektedir. Raporda baz senaryoda oluşturulan enflasyon
tahminleri OVP’de belirlenen çerçeveyi esas almaktadır. Dolayısıyla önümüzdeki
128
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
dönemde mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda
öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceği varsayılmaktadır. Maliye politikasının
söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli
enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da
güncellenmesi söz konusu olabilecektir.
Küresel dengesizlikler karşısında ekonomimizin dayanıklılığını koruması
açısından maliye ve finansal sektör politikalarındaki temkinli duruşun sürdürülmesi
kritik önem taşımaktadır. Orta vadede ise mali disiplini kalıcı hale getirecek ve
tasarruf açığını azaltacak yapısal reformların güçlendirilmesi makroekonomik
istikrarı destekleyecektir. Bu yönde atılacak adımlar aynı zamanda para
politikasının hareket alanını genişletecek ve uzun vadeli kamu borçlanma
faizlerinin düşük düzeylerde kalıcı olmasını sağlayarak toplumsal refaha olumlu
katkıda
bulunacaktır.
Bu
çerçevede,
OVP’nin
gerektirdiği
yapısal
düzenlemelerin hayata geçirilmesi büyük önem taşımaktadır.
Enflasyon Raporu 2013-III
129
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
130
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafikler
1. GENEL DEĞERLENDİRME
Grafik 1.1.
Grafik 1.2.
Grafik 1.1.1.
Grafik 1.1.2.
Grafik 1.1.3.
Grafik 1.1.4.
Grafik 1.1.5.
Grafik 1.1.6.
Grafik 1.1.7.
Grafik 1.1.8.
Grafik 1.1.9.
Grafik 1.2.1.
Grafik 1.2.2.
Grafik 1.2.3.
Grafik 1.2.4.
Grafik 1.2.5.
Grafik 1.2.6.
Grafik 1.3.1.
Küresel Risk İştahı Endeksleri
Gelişmekte Olan Ülkelere Portföy Akımları
TCMB Fonlaması
Kısa Vadeli Faizler
Getiri Eğrisi
Türkiye’nin İki Yıllık Reel Faizi
TL Kredi Faizleri
Bankaların Fonlama Maliyetine Dair Gelişmeler
Kur Etkisinden Arındırılmış Toplam Kredilerin Büyüme Eğiliminin Geçmiş Yıllarla Karşılaştırılması
Kredilerin Yıllık Büyüme Oranı
Finansal Koşullar Endeksi
Nisan Enflasyon Tahminleri ve Gerçekleşmeler
İşlenmemiş Gıda, Tütün ve Enerji Dışı Enflasyon İçin Nisan Tahminleri ve Gerçekleşmeler
Temel Mal ve Hizmet Grubu Fiyatları
Temel Enflasyon Göstergeleri H ve I
İhracat Ağırlıklı Küresel İktisadi Faaliyet Endeksi (2008Ç2=100)
Petrol ve İthalat Fiyat Varsayımlarındaki Güncellemeler
Enflasyon ve Çıktı Açığı Tahminleri
1
1
2
2
3
3
4
4
4
4
5
5
5
6
6
7
8
9
2. ULUSLARARASI EKONOMİK GELİŞMELER
Grafik 2.1.1.
Küresel Büyüme Oranları
14
Grafik 2.1.2.
Küresel Büyüme Oranları
14
Grafik 2.1.3.
ABD PMI Endeksleri
15
Grafik 2.1.4.
Euro Bölgesi PMI Endeskleri
15
Grafik 2.1.5.
Markit Küresel PMI Endeksleri
16
Grafik 2.1.6.
Küresel Üretim Endeksleri
16
Grafik 2.2.1.
S&P Goldman Sachs Emtia Fiyatları Endeksleri
17
Grafik 2.2.2.
ABD Ham Petrol Stokları
17
Grafik 2.2.3.
Ham Petrol (Brent) Fiyatları
18
Grafik 2.2.4.
WTI – Brent Fiyat Gelişmeleri
18
Grafik 2.3.1.
Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkeler Tüketici Fiyat Enflasyonu
19
Grafik 2.3.2.
Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkeler Çekirdek Tüketici Fiyat Enflasyonu
19
Grafik 2.3.3.
ABD ve Euro Bölgesi Enflasyon Telafisi
20
Grafik 2.4.1.
Küresel Risk İştahı Endeksleri
21
Grafik 2.4.2.
ABD Politika Faizi Futures Oranları
21
Grafik 2.4.3.
ABD Getiri Eğrisi
22
Grafik 2.4.4.
İma Edilen Döviz Kuru Oynaklıkları
22
Grafik 2.4.5.
Küresel Hisse Senedi Piyasaları
22
Grafik 2.4.6.
Bölgesel EMBI+ Gelişmeleri
22
Grafik 2.4.7.
GIIPS Ülkeleri Getiri Farkı
23
Grafik 2.4.8.
LIBOR-Gecelik Endeks Takası (OIS) Farkları
23
Grafik 2.4.9.
Euro Bölgesi Kredi Eğilim Anketi
23
Grafik 2.4.10.
ABD Kredi Eğilim Anketi
23
Grafik 2.5.1.
Gelişmekte Olan Ülkeler Yıllık Fon Akımları
24
Grafik 2.5.2.
Gelişmekte Olan Ülkeler Aylık Fon Akımları
24
Grafik 2.6.1.
Gelişmiş Ülkelerin Politika Faiz Oranlarındaki Değişimler: Ocak 2012 - Temmuz 2013
26
Grafik 2.6.2.
Gelişmekte Olan Ülkelerin Politika Faiz Oranlarındaki Değişimler: Ocak 2012 - Temmuz 2013
26
Grafik 2.6.3.
ABD 10 yıl Vadeli Hazine Tahvili Getirisi
27
Grafik 2.6.4.
Gelişmiş Ülkeler, Ortalama Faiz-Beklenti
27
Grafik 2.6.5.
Enflasyon Hedeflemesi Yapan Gelişmekte Olan Ülkeler, Ortalama Faiz-Beklenti
27
3. ENFLASYON GELİŞMELERİ
Grafik 3.1.1.
Gruplar İtibarıyla TÜFE
30
Grafik 3.1.2.
Yıllık Tüketici Enflasyonuna Katkı
30
Grafik 3.1.3.
İşlenmemiş Gıda Fiyatları
31
Grafik 3.1.4.
Taze Meyve-Sebze ve Tüketici Fiyatları
31
Grafik 3.1.5.
Gıda Fiyatları
32
Enflasyon Raporu 2013-III
131
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 3.1.6.
İşlenmiş Gıda Fiyatları
32
Grafik 3.1.7.
Enerji Grubu Fiyatları
33
Grafik 3.1.8.
Temel Mal ve Hizmet Grubu Fiyatları
33
Grafik 3.1.9.
Temel Mal Fiyatları
34
Grafik 3.1.10.
Temel Mal Fiyatları
34
Grafik 3.1.11.
Alt Gruplar İtibarıyla Hizmet Fiyatları
35
Grafik 3.1.12.
Alt Gruplar İtibarıyla Hizmet Fiyatları
35
Grafik 3.1.13.
Hizmet Fiyatları
36
Grafik 3.1.14.
Hizmet Fiyatları Yayılım Endeksi
36
Grafik 3.1.15.
Temel Enflasyon Göstergeleri H ve I
36
Grafik 3.1.16.
Temel Enflasyon Göstergeleri H ve I
36
Grafik 3.1.17.
TÜFE ve H Yayılım Endeksleri
37
Grafik 3.1.18.
Temel Enflasyon Göstergeleri SATRIM ve FCORE
37
Grafik 3.1.19.
Üretici ve Tüketici Fiyatları
38
Grafik 3.1.20.
Tarım Fiyatları
38
Grafik 3.1.21.
ABD Doları ve Türk Lirası Cinsinden İthalat Fiyatları
39
Grafik 3.1.22.
Petrol Hariç İmalat Sanayi Fiyatları
39
Grafik 3.2.1.
12 ve 24 Ay Sonrasındaki TÜFE Beklentileri
40
Grafik 3.2.2.
Enflasyon Beklentileri Eğrisi
40
Grafik 3.2.3.
Gelecek 12 Aylık Enflasyon Beklentilerinin Olasılık Dağılımı
40
Grafik 3.2.4.
Gelecek 24 Aylık Enflasyon Beklentilerinin Olasılık Dağılımı
40
4. ARZ VE TALEP GELİŞMELERİ
Grafik 4.1.1.
GSYİH Büyümesine Katkılar
48
Grafik 4.1.2.
GSYİH ve Nihai Yurt İçi Talep
48
Grafik 4.1.3.
Özel Kesim Talebi
49
Grafik 4.1.4.
Tüketim Malları Üretim ve İthalat Miktar Endeksleri
49
Grafik 4.1.5.
Sermaye Malları Üretim ve İthalat Miktar Endeksleri
49
Grafik 4.1.6.
Metalik Olmayan Mineral Maddeler Üretim ve İthalatı
49
Grafik 4.1.7.
Gelecek Üç Ay İç Piyasa Sipariş Beklentileri ve Kayıtlı İç Piyasa Siparişleri
51
Grafik 4.1.8.
İYA Yatırım ve İstihdam Beklentisi
51
Grafik 4.1.9.
CNBC-e ve TÜİK-TCMB Tüketici Güven Endeksleri
51
Grafik 4.1.10.
Stok Göstergeleri
51
Grafik 4.2.1.
Net İhracatın Yıllık Büyümeye Katkısı
52
Grafik 4.2.2.
Mal ve Hizmet İhracat ve İthalatı
52
Grafik 4.2.3.
İhracat Miktar Endeksleri
53
Grafik 4.2.4.
Dünya ve Bölge İthalatları
53
Grafik 4.2.5.
PMI Endeksleri
53
Grafik 4.2.6.
İhracat Ağırlıklı Küresel Üretim Endeksi
53
Grafik 4.2.7.
İthalat Miktar Endeksleri
54
Grafik 4.2.8.
Toplam Krediler
54
Grafik 4.2.9.
Cari İşlemler Dengesi (Mevsimsellikten Arındırılmış)
55
Grafik 4.2.10.
Cari İşlemler Dengesi (12-Aylık Birikimli)
55
Grafik 4.3.1.
İşsizlik Oranları
55
Grafik 4.3.2.
Tarım Dışı İşsizlik Oranına Katkılar
55
Grafik 4.3.3.
Hizmet ve İnşaat Sektörleri İstihdamı
56
Grafik 4.3.4.
Tarım Dışı İstihdam
56
Grafik 4.3.5.
Sanayi İstihdamı ve Üretimi
56
Grafik 4.3.6.
Toplam İstihdam Beklentisi ve PMI İstihdam Endeksi
56
Grafik 4.3.7.
Metalik Olmayan Mineral Ürün Üretimi, İthalatı ve İnşaat Katma Değeri
57
Grafik 4.3.8.
Hanehalkı Beklentileri ve Tarım Dışı İşsizlik Oranı
57
Grafik 4.3.9.
Tarım Dışı Sektörlerde Saatlik İşgücü Maliyeti
58
Grafik 4.3.10.
Hanehalkı Yurt İçi Tüketimi ve Reel Ücret Ödemeleri
58
Grafik 4.3.11.
Reel Birim Ücret
59
Grafik 4.3.12.
Tarım Dışı Sektörde Katma Değer ve İstihdam
59
5. FİNANSAL PİYASALAR VE FİNANSAL ARACILIK
Grafik 5.1.
Finansal Koşullar Endeksi ve Katkılar
75
Grafik 5.1.1.
Göreli EMBI Endeksleri
76
132
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 5.1.2.
Göreli MSCI Borsa Endeksleri
76
Grafik 5.1.3.
Yurt Dışı Yerleşiklerin Net Portföy Hareketleri
77
Grafik 5.1.4.
Sene Başından İtibaren Birikimli Portföy Akımları
77
Grafik 5.1.5.
TL ve Gelişmekte Olan Ülkelerin Para Birimlerinin ABD Doları Karşısında Değeri ( 01.11.2010=1)
78
Grafik 5.1.6.
Kur Sepeti ve Risk Primi
78
Grafik 5.1.7.
Opsiyonların İma Ettiği Kur Oynaklığı (1 Ay Vadeli)
79
Grafik 5.1.8.
Opsiyonların İma Ettiği Kur Oynaklığı (12 Ay Vadeli)
79
Grafik 5.1.9.
Net Dış Varlıklar ve Net İç Varlıkların Para Tabanına Oranı
80
Grafik 5.1.10.
TCMB Fonlaması
80
Grafik 5.1.11.
BIST Repo-Ters Repo Pazarı Gecelik Faizler
80
Grafik 5.1.12.
Likidite Duruşu
81
Grafik 5.1.13.
TCMB Fonlamasının Bankacılık Sektörü Yükümlülükleri İçindeki Payı
81
Grafik 5.1.14.
Yabancı Para Zorunlu Karşılık Oranları
82
Grafik 5.1.15.
Döviz Rezerv Opsiyonu Katsayıları
82
Grafik 5.1.16.
Bankaların Döviz ROM Kullanma Oranı Dağılımı
82
Grafik 5.1.17.
Bankaların Altın ROM Kullanma Oranı Dağılımı
82
Grafik 5.1.18.
Bankaların Döviz İmkânını Kullanma Oranları
83
Grafik 5.1.19.
Bankaların Altın İmkânını Kullanma Oranları
83
Grafik 5.1.20.
ROM Kapsamında Tutulan Döviz ve Altın Rezervleri
84
Grafik 5.1.21.
Bankaların Seçilmiş YP Bilanço Kalemlerindeki Değişim
85
Grafik 5.1.22.
TCMB Döviz Rezervleri
85
Grafik 5.1.23.
Greenspan Guidetti Rezerv Yeterlilik Rasyosu
85
Grafik 5.1.24.
Rezervin İthalatı Karşılama Oranı
85
Grafik 5.1.25.
Beş Yıl Vadeli Piyasa Faizleri
86
Grafik 5.1.26.
Altı Ay Vadeli Piyasa Faizleri
86
Grafik 5.1.27.
İlk Çeyrekte Beş Yıl Vadeli Piyasa Faizlerindeki Değişim
86
Grafik 5.1.28.
İlk Çeyrekte Altı Ay Vadeli Piyasa Faizlerindeki Değişim
86
Grafik 5.1.29.
BIST Repo-Ters Repo Pazarı Gecelik Faiz Beklentisi
87
Grafik 5.1.30.
Enflasyon Beklenti Eğrisi
87
Grafik 5.1.31.
Getiri Eğrisi
87
Grafik 5.1.32
Gösterge Faizin Seyri
87
Grafik 5.1.33
Türkiye’nin İki Yıllık Reel Faizi
88
Grafik 5.1.34
İki Yıllık Reel Faizler
88
Grafik 5.1.35
Tüketici Kredileri Faizlerindeki Gelişmeler
89
Grafik 5.1.36
TL Ticari Kredi Faizindeki Gelişmeler
89
Grafik 5.1.37
TL Mevduat Faiz Oranı ve TCMB Ortalama Faiz
89
Grafik 5.1.38
TL Ticari Kredi Faizi – Mevduat Faizi Farkı
89
Grafik 5.1.39
TL Kur Takası İşlemleri Faiz Oranları
90
Grafik 5.1.40
Bankalarca Yurt İçinde İhraç Edilen Tahvil ve Bonoların Birincil Piyasa Faiz Oranları
90
Grafik 5.2.1
Yurt İçi Kredi Stoku ve Net Kredi Kullanımı
90
Grafik 5.2.2
Firmaların Yurt Dışından Sağladığı Kredi Stoku ve Yıllık Net Kredi Kullanımı
90
Grafik 5.2.3
Kredilerin Yıllık Büyüme Hızları
91
Grafik 5.2.4
Kredilerin Çeyreklik Büyüme Hızları
91
Grafik 5.2.5
Tüketici Kredilerinin Büyüme Hızlarının Geçmiş Yıllarla Karşılaştırılması
92
Grafik 5.2.6
Tüketici Kredileri Haftalık Büyüme Hızları
92
Grafik 5.2.7
Tüketici Kredileri Standartları
92
Grafik 5.2.8
Tüketici Kredileri Talebi
92
Grafik 5.2.9
Ticari Kredilerin Geçmiş Yıllarla Karşılaştırılması
93
Grafik 5.2.10
TL ve YP Ticari Kredilerin Büyüme Hızları
93
Grafik 5.2.11
İşletmelere Verilen Kredilere İlişkin Standartlar
94
Grafik 5.2.12
İşletmelerin Kredi Talebi
94
Grafik 5.2.13
Kredi ve Mevduat Büyümesi
94
Grafik 5.2.14
M3 Para Arzının Bilanço Karşılıklarının Seyri
95
Grafik 5.2.15
Emisyon ve Cari Tüketim Harcamaları
95
6. KAMU MALİYESİ
Grafik 6.1.1.
Grafik 6.1.2.
Grafik 6.1.3.
Merkezi Yönetim Bütçe Dengeleri
Merkezi Yönetim Bütçe Gelirleri ve Faiz Dışı Harcamalar
Reel Vergi Gelirleri
Enflasyon Raporu 2013-III
116
116
118
133
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 6.1.4.
Grafik 6.2.1.
Grafik 6.2.2.
Grafik 6.2.3.
Grafik 6.2.4.
Grafik 6.2.5.
Grafik 6.2.6.
Reel KDV ve ÖTV Gelirleri
Kamu Borç Stoku Göstergeleri
Merkezi Yönetim Borç Stokunun Kompozisyonu
Nakit İç Borçlanmanın Ortalama Vadesi ve İç Borç Stokunun Vadeye Kalan
Ortalama Süresi
Tahvil İhracı Yoluyla Borçlanma
Toplam İç Borç Çevirme Oranı
İskontolu
Toplam
İhalelerde
İç Borç Çevirme
Gerçekleşen
Oranı Ortalama Borçlanma Vadesi ve Faiz Oranı
118
119
119
120
120
120
120
7. ORTA VADELİ ÖNGÖRÜLER
Grafik 7.1.1.
Grafik 7.1.2.
Grafik 7.1.3.
Grafik 7.2.1.
Grafik 7.2.2.
Grafik 7.2.3.
Grafik 7.2.4.
Getiri Eğrisi
İhracat Ağırlıklı Küresel İktisadi Faaliyet Endeksi (2008Ç2=100)
Petrol ve İthalat Fiyat Varsayımlarındaki Güncellemeler
Enflasyon ve Çıktı Açığı Tahminleri
Enflasyon Tahmini
Çıktı Açığı Tahmini
İşlenmemiş Gıda ve Tütün Dışı Enflasyon Tahmini
121
123
124
125
126
126
127
Tablolar
2. ULUSLARARASI EKONOMİK GELİŞMELER
Tablo 2.1.1.
2013 ve 2014 Yılsonlarına İlişkin Büyüme Tahminleri
16
Tablo 2.3.1.
2013 ve 2014 Yılsonlarına İlişkin Enflasyon Tahminleri
20
Tablo 2.5.1.
Gelişmekte Olan Ülkelere Yönelen Fon Akımlarının Kompozisyonu
25
3. ENFLASYON GELİŞMELERİ
Tablo 3.1.1.
Mal ve Hizmet Grubu Fiyatları
32
Tablo 3.1.2.
Temel Mal Fiyatları
34
Tablo 3.1.3.
ÜFE ve Alt Kalemler
38
6. KAMU MALİYESİ
Tablo 6.1.1.
Merkezi Yönetim Bütçe Büyüklükleri
115
Tablo 6.1.2.
Merkezi Yönetim Faiz Dışı Harcamaları
117
Tablo 6.1.3.
Merkezi Yönetim Genel Bütçe Gelirleri
117
7. ORTA VADELİ ÖNGÖRÜLER
Tablo 7.1.1.
Varsayımlardaki Güncellemeler
122
Tablo 7.2.1.
TCMB Enflasyon Tahminleri ve Beklentiler
127
134
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Geçmiş Enflasyon Raporlarında Yayınlanan Kutular
2013-II
1.1. Kredi İvmesi ve İktisadi Konjonktür
2.1. İhracat Ağırlıklı Küresel PMI Endeksi ve Büyüme Eşiği
3.1. TÜFE ve ÜFE Enflasyon Oranları Arasındaki Farklılaşmanın Nedenleri
3.2. Asgari Ücret, İşveren Maliyeti ve ÜFE Enflasyonu
4.1. Sanayi Üretim Endeksinde Güncellemeler
4.2. Sermaye Birikiminin Kapasite Kullanım Oranlarına Etkisi
4.3. Altın Dış Ticaretinin Makro Büyüklüklere Etkisi
4.4. İşgücüne Katılım Oranına Katkılar
4.5. 2008 Yılı İstihdam Teşviklerinin Farklı Demografik Gruplar İtibarıyla İstihdama Etkisi
5.1. Geleneksel Olmayan Para Politikası Araçları ve Kredi Büyümesi
5.2. Gecelik Kur Takası Faizleri ve BIST Gecelik Repo Faizleri Arasındaki İlişki
2013-I
1.1. Türkiye için Makul Kredi Büyüme Oranı Ne Olmalı?
2.1. Mali Uçurum ve Olası Etkileri
3.1. Tütün Ürünlerinde Vergilendirme Yönteminde Son Değişiklikler ve ÖTV Artışlarının Fiyatlara Etkisi
4.1. Türkiye İhracat Büyümesinin Küresel Hasıla ve Pazar Payı Bileşenleri
4.2. 2012 Yılı Cari İşlemler Dengesinin Geriye Dönük Bir Muhasebesi
5.1. Rezerv Opsiyonu Mekanizması ve Kur Oynaklığı
5.2. TCMB Para Politikası ve ABD Doları/TL Döviz Kuru Beklentileri: Ülkelerarası Karşılaştırma
2012-IV
2.1. Son Dönem Portföy Akımlarını Belirleyen Faktörler
3.1. Yönetilen Fiyatlar ile Dolaylı Vergi Ayarlamalarının Tüketici Enflasyonuna Etkileri
4.1. Stoklardaki Son Dönem Hareketler
4.2. Türkiye’nin Altın Stokunun Hesaplanması
4.3. Altının Cari İşlemler Dengesi ve Büyüme Üzerine Etkisi
4.4. Ticaret-Hizmet Sektöründe Reel Birim Ücretler
5.1. Rezerv Opsiyonu Mekanizması
5.2. Finansal Koşullar Endeksi
5.3. Ek Parasal Sıkılaştırma’nın Döviz Kurları Üzerindeki Etkisi
2012-III
2.1. ABD Konut Piyasası Dinamikleri
3.1. TÜFE’de Mevsimlik Ürünler ve Öngörülemeyen Oynaklık
3.2. Türkiye’de Enflasyonun Yüksek Seyrinde Öne Çıkan Alt Gruplar
4.1. İktisadi Faaliyetin İkinci Çeyrekteki Ana Eğilimi
4.2. İhracatta Bölgesel ve Sektörel Çeşitlenme
4.3. 2001 ve 2008 Krizleri Sonrası İşsizlik Oranı Gelişmelerinin, İşgücü,İstihdam ve Büyüme Dinamikleri
İtibarıyla İncelenmesi
5.1. Çapraz Kur Takası ve Bono Piyasaları Arasındaki İlişki
5.2. Türkiye’nin Net Finansal Döviz Pozisyonu
2012-II
2.1. Euro Bölgesi’nde Son Dönemde Öne Çıkan Gelişmeler
4.1. İktisadi Faaliyetin Ana Eğilimi: Mevsimsellikten Arındırılmış Veriler
4.2. Bölgesel Reel İhracat Gelişmeleri
4.3. İthalat Fiyatlarındaki Son Dönem Eğilimler
4.4. GSYİH, İşgücü, İstihdam ve İşsizlik
5.1. Para Politikası Kararlarının TCMB Rezervleri Üzerindeki Etkileri
5.2. Tüketici Kredilerinde Oluşan Marjlar ve Kredi Arzı
6.1. Yeni Teşvik Sisteminin (Yatırımlarda Devlet Yardımları) Temel Özellikleri
Enflasyon Raporu 2013-III
135
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
7.1. İç ve Dış Talep Ayrımında Çıktı Açığı
7.2. Enflasyon Beklentileri ve İletişim
2012-I
2.1. 9 Aralık Kararları ve Euro Bölgesi Borç Krizi
2.2. Orta Doğu Ülkelerinde Artan Kamu Harcamalarının Ham Petrol Fiyatlarına Olası Etkileri
3.1. Enflasyon Ana Eğiliminin Temel Bileşenler Analiziyle İncelenmesi
4.1. Türkiye İçin Gerçek Zamanlı Bir İş Çevrimi Göstergesi
4.2. Son Dönem Talep Kompozisyonu Gelişmeleri
4.3. İhracatın İthalatı Karşılama Oranlarına Sektörel Bir Bakış
4.4. 2005-2007 ve Son Dönem İşsizlik Oranı Gelişmelerinin Sektörel Kaynakları İtibarıyla Karşılaştırması
5.1. Son Dönemde Likidite Yönetimi ve Etkileri
5.2. Küresel Kriz Sonrasında Para Politikasının Değişen Rolü
7.1. 2011 Yıl Sonu Enflasyon Tahminlerindeki Değişimlerin Kaynakları
7.2. 2012 Yılı Tüketici Enflasyonu Üzerinde Baz Etkilerinin Rolü
2011-IV
2.1. Bilanço Durgunlukları: Japonya – ABD Kıyaslaması
2.2. Euro Bölgesi Borç Krizi ve Borç Sürdürülebilirliği
2.3. Türkiye İçin Reel Efektif Kur Göstergeleri
3.1. Tütün Ürünlerinde Vergilendirme Yöntemi ve Fiyatlara Etkisi
3.2. Döviz Kuru ve İthalat Fiyat Geçişkenliğinde Güncel Tahminler
3.3. Fiyat Serilerinden Kısa Dönemli Dalgalanmaların Arındırılması
4.1. Türkiye Ekonomisi İş Çevrimlerinin Küresel Ekonomi ile İlişkisi
4.2. Yatırım Oranlarındaki Gelişmeler
5.1. Enflasyon Telafisinin Para Politikası Analizlerinde Kullanılması
2011-III
2.1. Gelişmekte Olan Ülkelere Yönelen Portföy Yatırımları
3.1. Mikro Veriler ile Fiyat Katılığı Üzerine Bulgular
3.2. Enflasyon Sürprizlerinin Enflasyon Beklentileri Üzerine Etkisi
4.1. Yatırım Malları Fiyatları ve Yatırım Harcamaları
4.2. Ücret ve Kazanç Verileri
4.3. Ekonomi Saati Bakış Açısı ile İktisadi Faaliyette Son Durum
4.4. Türkiye’nin Son Krizlerinde Sabit Sermaye Büyümesindeki Kayıplar ve Bu Kayıpların
Potansiyel GSYİH’ye Etkisi
5.1. BDDK Düzenlemelerinin Olası Etkileri
5.2. Kredi Notunun “Yatırım Yapılabilir” Seviyeye Yükselmesi
5.3. TCMB Bünyesinde Parasal Analiz
6.1. Yapısal Bütçe Dengesi ve Mali Duruş
2011-II
3.1. Giyim ithalatında Ek Vergi Oranlarının TüFE’ye Olası Etkileri
4.1. İşgücü Piyasasında Farklılaşan Eğilimler
5.1. Kredi Genişlemesi ve Cari Açık
5.2. Zorunlu Karşılıklara İlişkin Kararların Etkileri
7.1. TCMB’nin Yeni Para Politikası Yaklaşımı ve İletişimi
2011-I
2.1. Euro Bölgesi Çevre ülke Ekonomilerinin Borç Krizine Karşı Duyarlılıkları
2.2. İkinci Niceliksel Genişleme Sonrası ABD’de Uzun Vadeli Nominal Tahvil Getirilerinde Gözlenen Artışın
Nedenleri
3.1. İşlenmemiş Gıda Fiyatlarında Oynaklığın Nedenleri
3.2. Çekirdek Enflasyon Göstergeleri Üzerine Bir Değerlendirme
5.1. Döviz Piyasalarında Yakın Dönem Gelişmeler ve Türev Piyasaları
7.1. Enflasyon Hedeflemesi Rejimi Çerçevesinde Finansal İstikrar: TCMB Uygulamaları
7.2. Zorunlu Karşılıkların Para Politikasındaki Yeri
7.3. 2010 Yıl Sonu Enflasyon Tahminlerindeki Değişimlerin Kaynakları
2010-IV
2.1. Gelişmekte Olan Ülkelere Sermaye Akımları
3.1. Buğday Fiyatlarının Seyri ve Tüketici Fiyatlarına Etkileri
136
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
4.1. İktisadi Faaliyette Ramazan Ayı Etkisi
4.2. Belirsizlik ve İktisadi Faaliyet
5.1. Döviz ve Sermaye Piyasalarında Finansal Bulaşıcılık Etkisi: Türkiye Uygulaması
7.1. İthalat Fiyatları Projeksiyonu
2010-III
2.1. 2010 Yılı İkinci Çeyreğinde Gelişmekte Olan Ekonomilerde Para Politikası Duruşunun Belirleyicileri
3.1. Enflasyonun “Ana Eğilim”i
4.1. İç ve Dış Piyasaya Yönelik Kapasite Kullanım Oranları
4.2. İstihdam Koşullarına İlişkin Gözlemler
4.3. Tarım Dışı İstihdam ve Üretim Gelişmeleri Açısından 2000-2001 ve 2008-2009 Krizlerinin Karşılaştırılması
6.1. Bütçe Açığı ve Kamu Borç Stokundaki Gelişmeler: Uluslararası Karşılaştırma
7.1. Eylül 2008-Temmuz 2010 Döneminde Para Politikası
2010-II
2.1. Türkiye İçin Dış Talep Göstergesi
3.1. Gıda Fiyatlarındaki Artışlarda Et Fiyatlarının Rolü
4.1. Küresel Kriz, Dış Talep Şokları ve Türkiye Ekonomisi
5.1. Para Politikası Kararlarının Piyasa Faizleri Üzerine Etkisi
5.2. Türkiye’de Para Politikasının Kriz Sonrası Süreçte Çıkış Stratejisi
6.1. Mali Kural: Genel Çerçeve ve Türkiye İçin Planlanan Uygulama
7.1. Yakın Dönem Enflasyon Gelişmeleri Sonrasında İletişim Politikası ve Enflasyon Beklentileri
2010-I
1.1. 2009 Yıl Sonu Enflasyon Tahminlerinin Geriye Dönük Bir Muhasebesi
3.1. Türkiye’de İşlenmemiş Gıda Enflasyonunda Oynaklık: Durum Tespiti
3.2. Baz Etkileri ve 2010 Yılı Enflasyon Görünümüne Yansımaları
5.1. Merkez Bankasının DİBS Alımlarının Piyasa Getirileri Üzerindeki Etkileri
5.2. Banka Kredileri Eğilim Anketi ve Kredi Gelişmeleri
5.3. Firma Mali Yapısı ve Kredi Aktarım Mekanizması
7.1. 2008 Yılındaki Hedef Revizyonu Öncesi ve Sonrasında Enflasyon Beklentileri
2009-IV
2.1. ABD ve EURO Bölgesinde Deflasyon Riski
2.2. Gelişmekte Olan Ülkelere Sermaye Akımları: IIF 2009-2010 Tahminleri
3.1. Dayanıklı Tüketim Malı Fiyatları 2009 Yılı Seyri: Vergi Düzenlemelerinin Etkisi
4.1. Finansal Stres ve İktisadi Faaliyet
5.1. Banka Kredileri Eğilim Anketi ve Kredi Gelişmeleri
2009-III
2.1. Küresel Durgunluklar ve Ekonomi Politikaları
3.1. Geçici Vergi Düzenlemelerinin Tüketici Fiyatları Üzerine Etkisi
4.1. İhracattaki Ana Eğilimin Takibi: Çekirdek Göstergelere İhtiyaç Var Mı?
5.1. Kriz Sürecinde Ülke Riskliliğinin Politika Faizlerine Etkisi
6.1. Küresel Krizin Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkelerin Mali Dengeleri Üzerine Etkileri
2009-II
1.1. Küresel Krizin Etkisini Hafifletmeye Yönelik Olarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Tarafından Alınan Önlemler
2.2. 2008 Kasım Döneminden Bugüne Uygulanan Ön Yüklemeli Para Politikası ve Etkileri
2.1. Küresel Ekonomiye İlişkin Beklentiler
4.1. İstihdamdaki Ana Eğilimin Takibi: Çekirdek Göstergelere İhtiyaç Var Mı?
5.1. Gelişmekte Olan Ülkelerin Risk Primlerindeki Değişimler ve Faiz Kararları
5.2. Küresel Kriz ve Finansal Aracılık
2009-I
2.1. Küresel Ekonomiye İlişkin Beklentiler
7.1. Enflasyon Hedeflemesi Uygulayan Ülkelerde Hesap Verme Mekanizması
2008-IV
3.1. Bitkisel Üretim Tahminleri ve Fiyat Gelişmeleri
3.2. Petrol Fiyatları Üzerine Ampirik Bulgular
4.1. Türkiye Ekonomisinde Büyümenin Kaynakları
2008-III
2.1. Küresel Enflasyon Gelişmeleri ve Para Politikası Tepkileri
3.1. Gıda Fiyatlarında Orta Vadeli Öngörüler
Enflasyon Raporu 2013-III
137
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
4.1. 2008 Yılının İlk Çeyreğinde İktisadi Faaliyette Hızlanma Var Mı? Mevsimsel Unsurlar ve
Çalışılan İş Günü Sayısının Milli Gelir Verilerine Etkisi
5.1. Likidite Gelişmeleri ve Para Politikası Referans Faiz Oranı
2008-II
2.1. Küresel Enflasyondaki Son Dönem Gelişmeleri
3.1. Son Dönem Gıda Fiyat Gelişmeleri
4.1. Milli Hesaplar Güncellemesi
5.1. Gelişmekte Olan Ülkelerin Risk Primi Oynaklığı ve Risk İştahı Esnekliği Üzerine Değerlendirme
2008-I
2.1. Yuan’ın Değer Kazanması ve Olası Gelişmeler Üzerine Kısa Bir Değerlendirme
2007-IV
5.1. Getiri Eğrileri ve Para Politikası Kararları
2007-III
3.1. Son Dönem Tarımsal Hammadde Fiyatları Gelişmeleri
4.1. 2001 Yılı Sonrası Türkiye’nin İhracat Performansındaki Yapısal Değişim
2007-II
3.1. Ücretler ve Hizmet Enflasyonu
5.1. Enflasyona Endeksli Tahvillerin Enflasyon Beklentilerine İlişkin İçerdiği Bilgiler
2007-I
3.1. Dayanıklı Tüketim Malları Fiyatlarının Mayıs Ayı Sonrası Seyri
3.2. Yurt İçi Fiyatlarda Çin Etkisi
6.1. 2007 Yılı Hazine Finansman Programı
2006-IV
2.1. Türkiye’ye Yönelik Sermaye Akımlarını Belirleyen Unsurlar: Yapısal VAR Analizinden Sonuçlar
2.2. Emtia Piyasaları
7.1. Enflasyon Hedeflemesi Rejimi, Hesap Verebilirlik ve IMF Şartlılığı
2006-III
3.1. Fiyat Seviyesi ve Enflasyonun Olası Şoklar Karşısındaki Davranışları
4.1. Firmaların Fiyatlama Davranışlarının İncelenmesine Yönelik Anket Çalışması Sonuçları
4.2. Uluslararası Enerji Fiyat Artışları ve Cari İşlemler Hesabına Etkileri
5.1. Türkiye’de Firmaların Borç Yapıları
2006-II
2.1. Uluslararası Altın Fiyat Gelişmeleri ve TÜFE Üzerine Etkileri
3.1. Göreli Fiyat Farklılaşması, Verimlilik ve Reel Kur
6.1. Enflasyon Hedeflemesi Rejimi ve Hesap Verebilirlik ve IMF Şartlılığı
2006-I
2.1. Çekirdek Enflasyonun Ölçümünde Özel Kapsamlı TÜFE Göstergelerinin Kullanımı
2.2. Türkiye’de Döviz Kurundan Fiyatlara Geçişkenlik:Yeni Endeks ile Birlikte Geçişkenlik Değişti Mi?
3.1. İmalat Sanayinde Verimlilik Gelişmeleri
5.1. Maliye Politikasına İlişkin Taahhütler
6.1. Enflasyon Hedeflemesi Rejimi ve Hesap Verebilirlik
138
Enflasyon Raporu 2013-III
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Kısaltmalar
AB
Avrupa Birliği
ABD
Amerika Birleşik Devletleri
BDDK
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu
BoJ
Japonya Merkez Bankası
CDS
Kredi İflas Takası
DİBS
Devlet İç Borçlanma Senedi
ECB
Avrupa Merkez Bankası
EMBI
Gelişmekte Olan Piyasalar Tahvil Endeksi
EPFR
Emerging Portfolio Fund Research
Fed
Amerikan Merkez Bankası
GSYİH
Gayri Safi Yurt İçi Hasıla
IEA
Uluslararası Enerji Ajansı
IMF
Uluslararası Para Fonu
BIST
Borsas İstanbul
İYA
İktisadi Yönelim Anketi
KDV
Katma Değer Vergisi
KOBİ
Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler
Kurul
Para Politikası Kurulu
MKK
Merkezi Kayıt Kuruluşu
OIS
Gecelik Endeks Takası
OPEC
OSD
Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü
OVP
Orta Vadeli Program
ÖTV
Özel Tüketim Vergisi
PMI
Satın Alma Yöneticileri Endeksi
ROK
Rezerv Opsiyonu Katsayısı
ROM
SGK
Rezerv Opsiyonu Mekanizması
TCMB
TÜFE
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
TÜİK
Türkiye İstatistik Kurumu
WTI
Texas Tipi Ham Petrol
TL
Türk Lirası
Otomotiv Sanayii Derneği
Sosyal Güvenlik Kurumu
Tüketici Fiyat Endeksi
Enflasyon Raporu 2013-III
139
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
2013 Yılı Para Politikası Kurulu Toplantıları ve Rapor Takvimi
140
PPK Toplantıları
PPK Özetinin İnternet
Yayını
Enflasyon Raporu
22 Ocak 2013
29 Ocak 2013
29 Ocak 2013
19 Şubat 2013
26 Şubat 2013
26 Mart 2013
29 Mart 2013
16 Nisan 2013
24 Nisan 2013
16 Mayıs 2013
23 Mayıs 2013
18 Haziran 2013
25 Haziran 2013
23 Temmuz 2013
30 Temmuz 2013
20 Ağustos 2013
27 Ağustos 2013
17 Eylül 2013
24 Eylül 2013
23 Ekim 2013
31 Ekim 2013
19 Kasım 2013
26 Kasım 2013
17 Aralık 2013
24 Aralık 2013
Finansal İstikrar
Raporu
30 Nisan 2013
30 Mayıs 2013
30 Temmuz 2013
31 Ekim 2013
28 Kasım 2013
Enflasyon Raporu 2013-III
Download