1-15 Ağustos 2011 SAYI: 18 MÜSİAD Araştırmalar ve Yayın Komisyonu GÜNCEL EKO-YORUM KÜRESEL RİSKLER VE TÜRKİYE’YE YANSIMALARI B ilindiği gibi, Amerika’da yaşanan borç krizinin ar- de, buradan gelecek dış talebin zayıflaması anlamına dından, uluslararası derecelendirme kuruluşu S&P, gelecektir. Bununla birlikte, AB’de çıkabilecek bir krizABD’nin kredi notunu düşürmüştür. Bununla birlikte, le zayıflayacak dış talebi kompanse etmek için iç talebi Amerikan piyasaları bu gelişmeye beklenen tepkiyi ver- canlandırmak amacıyla TCMB de şimdiden önlemler memiştir. Zira, normalde, kredi notu düşürüldüğünde, almaya başladı. Ani bir kararla toplanan Para Politikası bir ülkede yatırım yapmak risk taşıyor anlamına gel- Kurulu faiz oranlarını düşürme kararı aldı. Böylelikle, iç mektedir. Bu ise, sıfır riskli olarak tanımlanan uzun va- talebi ve dolayısıyla ekonomiyi canlandırmak için bir deli Amerikan hazine bonolarına risk primi eklemeli ve adım atmış oldu. Zira, bilhassa yılın ikinci yarısından faiz oranlarını arttırmalıydı. Halbuki, bu böyle olmadı ve itibaren, ekonomide bir soğuma bekleniyordu. Şimdi, yatırımcılar Amerikan tahvili almaya devam ettiler, yani gelebilecek krize karşı bu durumun tersine çevrilmesi Amerikan borcuna daha da yöneldiler. Böylece faizler, çalışmaları başlatılmış oldu. beklenenin aksine düşüş gösterdi. Amerikan hükümeti de, geçen hafta, 30 yıllık Sonuç olarak, beklenen kötü senaryolar Beklenen kötü tahvilleri % 1,25 gibi düşük bir orana sadahilinde bile, Türkiye’de kriz çıkacağı senaryolar dahilinde bitledi. beklentisi yersizdir. Türkiye’de enflasyon bile, Türkiye’de kriz artık tek haneli olup fiyat istikrarı yolunABD’de düşük faizlerin sürdürülmesi ise, çıkacağı beklentisi da gitmektedir ve dolayısıyla krizi artık piyasadaki likiditenin bol olacağı ve güyersizdir. Türkiye’de diğer makroekonomik göstergelerle de venli liman arayan bu paranın Türkiye tanımlamak gerekmektedir. Nitekim enflasyon artık tek gibi olumlu makroekonomik görünüm Türkiye, artık kırılgan bir ekonomiye sahaneli olup fiyat sergileyen ülkelere gireceği beklentisini hip değildir. Krizin çıkması için kurdaki güçlendirmektedir. Bu da, cari açığımıdalgalanmaların yanı sıra, milli gelir ve istikrarı yolunda zı finanse etmemiz için ihtiyaç duyulan işsizlik gibi verilere de bakmak gerekir gitmektedir ve bir gelişme olacaktır. Yine bu bağlamda, ki, bunlar da oldukça iyi bir performans dolayısıyla krizi artık yurtdışındaki düşük faizler, Türkiye’deki sergilemektedir. Zira, ilk çeyrekte gelen faizlerin düşük kalmasına olumlu yönde diğer makroekonomik % 11’lik büyüme ile Türkiye milli gelir katkıda bulunacaktır. Bu ise, ekonomideartışında dünyada rekor kırdı. İkinci çeygöstergelerle ki canlanmayı beraberinde getirecektir. rekte de oldukça iyi bir oran beklenmekde tanımlamak tedir. İşsizlikte de, kriz öncesi seviyelere gerekmektedir. Öte yandan, Avrupa ülkelerinde yaşainmiş bulunmaktayız. nan mali sıkıntılar nedeniyle, Avrupa Merkez Bankası gereken tedbirleri almaya çalışmakta- Bununla birlikte, krizin gelmeyeceğinin en önemli hadır. Örneğin, son sıkıntıların baş gösterdiği İtalya’da, bu bercilerinden biri de kamu maliyesinde gösterilen olamüdahalelerin yavaş da olsa olumlu etkileri hissedil- ğanüstü performanstır. 41 yıl sonra ilk kez bütçe yılın meye başlandı. Yine de, bölgede sorun yaşayan birçok ilk yarısında “fazla” verdi. Yıl sonu hedefinin 34 milyar ülke olduğundan, AB’de bir kriz yaşanması ihtimali hala TL “açık” olduğu düşünüldüğünde, kamu maliyesinin ne bir soru işaretidir. Kriz çıkması durumunda ise çok ciddi denli güçlü bir durum sergilediği ortadadır. Bunun yanı bir şekilde olmasa da, Türkiye de bundan etkilenecek- sıra, bankacılık sektörünün de oldukça güçlü olduğu göz tir. Nitekim dış ticaretimizin neredeyse yarısı AB ülke- önüne alındığında, ülkemizde kriz çıkması hiç de muhleriyle yapılmaktadır. Avrupa’da bir kriz çıkması demek temel gözükmemektedir. 1 Sanayi İvme Kaybediyor T ÜİK verilerine göre, sanayi üretim endeksi Haziran ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre % 6,7 arttı. Böylelikle endeksteki artış hızı yılbaşından bu yana süren düşüş trendini devam ettirmiş oldu. Mevsimsel etkilerden arındırılmış rakamlara göre ise endeks, bir önceki aya göre % 0,9 oranında bir azalışla yılın en düşük seviyesini kaydetti. Bu da, gerçekleşen yıllık bazdaki artışın mevsimsel etkilerden kaynaklandığına, böylelikle alınan önlemler çerçevesinde aslında sanayinin temposunda bir düşüş yaşandığına işaret etti. Kaynak: TÜİK Toplam sanayideki bu gelişme, endeksin, sanayinin motoru olan imalat sanayi sektöründe de paralel bir seyir izlemesinden kaynaklandı. İmalat sanayi için Haziran endeksi, geçen yılın aynı ayına göre % 7,5 oranında artış göstermesine rağmen, mevsimsellikten arındırılmış rakamlarla Mayıs ayına göre % 1 oranında düşüş göstererek imalat sanayindeki ivme kaybının sinyallerini verdi. Enflasyonda Yaz Rehaveti 2011 Temmuz ayında tüketici fiyat endeksindeki artış, yıllık bazda % 6,31 olarak gerçekleşti. Bir önceki aya göre ise, tüketici fiyatlarında % 0,41 oranında bir düşüş görüldü. Bu düşüşte, gıda kalemindeki % 1,2 ve giyim grubundaki % 4,8 oranlarındaki fiyat azalışları büyük rol oynadı. Bu ise, mevsimsel olarak beklenen bir gelişme olmakla beraber, Temmuz ayı için tüketici enflasyonun beklendiği gibi, hatta daha da iyi bir seviyede, olumlu seyretmesini sağladı. Tüketici enflasyonunda beklenenin üzerinde gerçekleşen bu gerileme, Haziran ayındaki düşüşle birlikte, önceki aylarda yükseliş trendi gösteren enflasyonun etkilerini telafi etmiş oldu. Kaynak: TÜİK Üretici fiyatları endeksi ise, yıllık bazda % 10,34 oranında bir artış gösterirken, bir önceki aya göre % 0,03’lük bir düşüş sergiledi. Üretici fiyatlarındaki bu aylık düşüşte ise, % 6,06 oranındaki azalışıyla tarım sektöründeki fiyatlar etkili oldu. Bununla birlikte, kurların büyük ölçüde etkilerinin görüldüğü sanayi sektöründe % 1,22 oranında bir fiyat artışı görüldü. Alt kalemlerde ise imalat sanayinde bu artış % 1,34 olarak kaydedildi. Bu gelişme de, kurdaki artışın ilk etapta üretici fiyatlarında etkilerini göstermeye başladığının sinyalini verdi. 2 2 İhracat Hedefi Yolunda, İthalat Beklenenden Hızlı 2011 Haziran ayında, ihracat %19,3 artarak 11,4 milyar dolar, ithalat ise % 41,7 oranında artarak 21,6 milyar dolar olarak gerçekleşti. Böylece, Haziran ayında dış ticaret açığı, yılın en yüksek seviyesine imza atarak, 10,2 milyar dolar olarak kaydedildi. 2010 Haziran ayında % 62,6 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı ise Haziran ayında % 52,8’e düştü. Bununla birlikte, son 12 aylık döneme bakıldığında, ihracat hacminin 124,7 milyar dolara varmış olması, 127 milyar dolar olan 2011 yılı ihracat hedefinin rahatlıkla karşılanacağını, yani ihracattaki gidişatın istenen yönde olduğunu gösterdi. Ancak, aynı perspektiften ithalat rakamları değerlendirildiğinde, 2011 hedefi olan yaklaşık 200 milyar dolar seviyesinin aşılacağı gözlemlendi. Nitekim, son 12 aydaki ithalat hacmi 222 milyar olarak kaydedildi. Sadece ilk 6 aydaki ithalat değeri ise 120 milyar doları buldu. Dolayısıyla, ithalat hızının yavaşlamasıyla ilgili beklentiler geçerliliğini sürdürürken, TCMB’nin aldığı önlemlerin etkilerinin daha uzun vadede görüleceği ortaya çıktı. Kaynak: TÜİK İhracat istenilen hedefe doğru yolunda giderken, ithalattaki, hedefin üstündeki artışın sebebine ise alt kalemlere bakıldığında ulaşmak mümkündür. Motorlu taşıtlar dışında, Haziran ayında, ithalat gruplarında, ağırlıklı olarak en yüksek etkiyi yapan kalemin, makine, kazan ve teçhizatlar, yani yatırım malları olarak görüldü. Diğer birçok alt kalemde ithalattaki artış oranı % 30-40 civarlarında seyrederken, bu kalemdeki artışın Haziran’da % 60’ın üzerinde olması, ve bunun Ocak-Haziran arası dönemde de % 60 seviyelerine yaklaşmış olması, yatırım trendinin güçlü olduğunu açıkça gözler önüne serdi. Dolayısıyla, bu da, yatırımın güçlü olduğu bir ortamda, gerek dış ticaret açığının, gerekse cari açığın hızlarının yavaşlamasının zaman alacağının sinyalini verdi. Öte yandan, aylık kıyaslamalar yapılmasını sağlayan mevsimsellikten arındırılmış verilere göre, Haziran ayında ihracat % 2,9 artarken, ithalattaki artış % 0,8 olarak gerçekleşti. Bu da, Mayıs ayına göre, ihracatın, ithalata göre, bir nebze de olsa daha yüksek bir artış gerçekleştirdiğini gösterdi. 3 Cari Açık Yılın İlk Yarısında 45 Milyar Dolar Oldu TCMB tarafından açıklanan Ödemeler Dengesi istatistiklerine göre 2011 Haziran ayında ödemeler dengesinde 7,5 milyar dolarlık bir cari işlem açığı gerçekleşti. Bu rakama, 9 milyar dolar civarındaki dış ticaret açığı olumsuz yönde etki ederken, 1,85 milyar dolar seviyesindeki net hizmet gelirleri olumlu yönde katkıda bulundu. Hizmetler dengesindeki olumlu katkı, büyük oranda, mevsimsel bir etki olarak açıklanabilecek ve turizm gelirlerinde görülen % 19 oranındaki artıştan geldi. Bu rakamlar doğrultusunda, yılın ilk 6 ayındaki cari açık 45 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Bu rakam, geçen yılın aynı döneminde 20,2 milyar dolar idi. Bununla birlikte, TCMB, cari açığın, ciddi bir düşüş göstererek yılın ikinci yarısında 27 milyar dolar civarında gerçekleşmesini beklediğini açıkladı. Ödemeler dengesinin, cari açığı finansman eden ikinci bölümünü oluşturan sermaye ve finans hesaplarına bakıldığında ise, doğrudan yatırımlarda bir artışın söz konusu olmadığı, bunun yerine, en önemli değişikliğin, portföy yatırımlarında, yani sıcak para girişinde olduğu gözlemlendi. Bunun başlıca sebebi de, borç senetlerindeki yükümlülüklerin artması oldu. Para Politikası Kurulu Global Risklere Karşı Toplandı TCMB global ekonomideki riskleri değerlendirmek ve gerekli tedbirleri almak üzere, Para Politikası Kurulu’nu olağanüstü topladı. Bilindiği gibi, küresel ekonomide algılanan risk, temelde bazı Avrupa ülkelerindeki kamu borcu sorunu ve 2009 krizi sonrası beklenen ekonomik toparlanmanın gerçekleşmemesi ile birlikte artan çift dipli kriz kaygılardan kaynaklanmaktadır. Bu ise, sadece sorun yaşayan gelişmiş ülkeleri değil, gelişmekte olan ülkeleri de ve dolayısıyla küresel ekonomiyi olumsuz yönde etkileme riski taşımaktadır. Zira, bu belirsizlik doğrultusunda, küresel risk iştahı, yani yatırımcıların risk almaya yönelik eğilimi, azalmaya devam etmektedir. Bu ise, Türkiye gibi, dış sermaye ihtiyacı olan ülkeleri için olumsuz bir gelişmedir. Nitekim, yüksek seyreden cari açığın finansmanı için Türkiye’nin yabancı fona ihtiyacı vardır. İşte, döviz girişinin, risk iştahı azalması sonucu aşağı yönde hareket edeceğini göre TCMB de, gereken tedbirleri almak için olağanüstü bir toplantı yapma gereği duymuştur. Toplantı neticesinde, Kurul, ülkeye para girişinin hız kazanması için, faiz koridorunun kademeli olarak daraltılmasının uygun olacağını belirtti. Faiz koridoru, TCMB’nin gecelik borç alma ve verme faizleri arasındaki farktır. Bu fark, yani koridor, daraldığı takdirde, faizlerdeki oynaklık algısı azalacak, bu da yatırımcıları cezbedecektir. Kurul, aynı zamanda politika faiz oranını % 6,25’ten % 5,75’e düşürerek, çıkabilecek bir ekonomik krize karşı iç piyasaları canlandırmak için şimdiden tedbir almış oldu. 4 4