1946 0 : 1

advertisement
B:1Ö
17. Ö 1946
para cezası tertip ediyor. Vazifede ihmal edil­
mesi yüzünden Devletçe bir zarar husule gelen
ahvalde bir ay hapis cezası veriyor. Gkl! muhabir
veya ressamın hüviyeti hakkında sorulan suale
müddeti içinde veya hiç cevap verilmemesi ha­
linde Devletçe bir zarar husule gelmesine ihti­
mâl verilemez. Bu sebeple hapis cezasına lüzum
yoktur. Beşinci fıkranın bu şekilde tadilini rica
ediyorum.
Bir de 27 nci maddenin son fıkrasında muh­
bir, muhabir, muharrirlerin verdikleri haberle­
rin neşrinden doğacak suçlardan dolayı bunla­
rın faili asli sıfatiyle, gazeteci ile neşriyat mü­
dürünün Türk Ceza Kanununun 65 nci madde­
ci mucibince her an zimedhal olmak üzere mesul
alacakları ifade edilmektedir. Bu halde isabet
yoktur. Çünkü haber alma, haber verme fiil'
suç değildir. Bunlar efali istihzariyedir. Suç
teşkil eden fiil haberi neşretmek fiilidir. Bu
suçun mesulleri de 27 nci maddenin birinm
fıikrası mucibince gazeteci ile neşriyat müdürü­
dür- Çünki suç işliyen bunlardır. Suçun fa­
iline, faili asli denilir. Şuhalde faili asli de
bunlardır. Bunların mesuliyeti tam mesuli­
yettir. Muhbir, muhabir muharrirler neşir
suçu işlememişlerdir. Bunlar faili asli değildir­
ler. Bunlar yalnız haber vermekle neşir suçunu
işliyen gazeteci ile neşriyat müdürüne yardım
etmişlerdir. Neşir suçunun işlenmesi için hazır­
lık yapmışlar, suçun işlenmesini teshil etmişler,
kolaylaştırmışlardır. Bu yardımcılar Türk Ceza
Kanununun 65 nci maddesi mucibince fer'an
zimedhaldirler. Bunların mesuliyetleri tenzilâtlı
mesuliyetir. (Gülüşmeler, gürültüler). Yanlış
mı söyledim? Ben anladığımı söyledim. Yanlışsa
teshih edersiniz- (Devam devam sesleri) Bunlar
tam ceza almazlar. Şimdi soruyorum. Kendi imzasiyle yazıp gazeteye makale veren kimsenin
yani muharirin suçtaki rolü muhbirin yardı­
mından daha az mıdır? Hayır, ikisi müsavi mi­
dir? Hayır. Elbette muharririn yardımı daha çok­
tur. Çünki yazı ile hazırlamıştır. Şu halde muhar­
rir ile gazeteci ve neşriyat müdürü iş birliğiyle
müştereken bir suç işledikleri zaman, muharrir­
den daha az mı yardım gören gazteci ile neşri­
yat müdürü faili asli sıfatiyle tam ceza alıyor
da neden dolayı, ne sebeple muhbir ile beraber
bir suç işledikleri takdirde faili aslî olmaktan
çıkıp fer'an zimedhal oluyorlar? Neden bunlar
tenzilâtlı ceza alıyorlar da suç işlemiyen, haber
0:1
vermekten başka bir rolü olmayan muhbir faili
asli sıfatiyle tam ceza alıyor! Hakikat bunun
aksidir. Yani gazeteci ile neşriyat müdürü fail'
asli, muhbir, muhabir, muharrirler fer'an zimed­
haldirler. Binaenaleyh hem fıkra yanlış, hem de
ikinci fıkra hükmüne mübayindir. Bir maddenin
iki fıkrasına birbirini mübayin iki hüküm konulmutur- Bunun da tashih ve tadilini'rica ede­
rimBAŞKAN — 20 dakika tamam oldu.
NÎYAZÎ ÇITAKOĞLU (Çanakkale) — Sayın
arkadaşlar; hâlen meriyette bulunan Matbuat
Kanununun 27 nci maddesinin son fıkrası (muh­
bir, muharrirler ve yazıişleri müdürü tas­
ni ettikleri - dikkat buyurunuz - tasni et­
tikleri veya asılsız olduğunu bildikleri haberle­
rin neşrinden doğacak suçlardan mesul olurlar),
diyor. Çok doğru. Herhangi bir vatandaşa du­
rup dururken suç isnadetmek veya yalan oldu­
ğunu bile bile ortalığa asılsız'şayialar y a y m a \
kendini bilen bir gazetecinin değil, ancak en
basit ahlâk telâkkilerinden mahrum kimselerin
işi olsa gerektir. Şimdi bir de elimizdeki tasa­
rının aynı maddesinin buna temas eden noktası­
nı okuyalım, muhbir ve muharrirler verdikleri
haberlerin neşrinden doğacak suçlardan mesul
olup gazete veya mecmuanın sahibi ile yazı iş­
lerini fiilen idare eden kimse de bunlarla bir­
likte Türk Ceza Kanununun 65 nci maddesi mu­
cibince mesul olurlar. Görülüyor ki, arkadaşlar
burada ufak bir değişiklik yapılmış bulunmakta­
dır. Fakat ilk nazarda göze hakikaten ufacık
bir kısaltma gibi görünen bu değişiklik çok bü­
yük ve ehemmiyetli bir mâna taşıyor. Bu son
şekle göre muhbir, muhabir veya muharrir, doğ­
ru haber alacak ciddî bir kaynağın birgün mem­
leketimizde maalesef mevcut bulunmaması yü­
zünden bin müşkülâtla elde ettiği havadisin ya­
lan olduğunu bilse de bilmese de derhal mesul
olur. Peki amma böyle bir kanundan evvel ga­
zeteci vatandaşa doğru haber verecek, hiç ol­
mazsa günlük bir bülten olsun neşredecek bir
müessesenin vücudu lâzım değil midir? Gazete­
ci, haberin doğrusunu nereden alsın? îşte bu­
nun için arkadaşlar herşeyden evvel, memleket
propaganda teşkilâtını ıslâh etmek. lâzımgelir.
Radyomuzun gazetelere yazdırma servisi tam
mânasiyle vazifesini göremiyor, Ikanaatındapm.
Bugünkü dünya görüşü ile her türlü neşriyatı
içine alan propaganda teşkilâtının lüzumunu
-m-
Download