MÜCAHiDÜDD iN KAYMAZ ler arasındaki irtibat ve insicamı da yorum için bir kar'ine olarak değerlendiren Mücahid'in bazan mecazi tefsir yaptığı da olmuştur. Nitekim Bakara süresinin 81 . ayetinde geçen "suçu onu kuşatırsa ... " ifadesini, "İnsanın işlediği günahlar birikir, kalbini karartır ve gittikçe kalbin her tarafını kaplar" şeklinde açıklamıştır. Aynı şekilde Müddessir süresinin 4. ayetindeki "Elbiseni temizle" cümlesini, "Yaptığın arnelleri salih kişilerin arnelleri gibi yap" diye yorumlamıştır. Öte yandan kaynaklarda Mücahid'in bazan hatalı tefsirler yaptığı ve adeta sırf re'y ile hareket ettiği ileri sürülmüştür. Mesela Ra'd süresinin 43. ayetinde geçen, "yanında kitabın bilgisi bulunan" şahıstan kastedilenin Medine'de ihtida eden Abdullah b. Selam olduğunu söylemiş. bunu duyan Sa'id b. Cübeyr sürenin Mekke'de nazil olduğunu hatırlatarak Mücahid'in yanıldığını belirtmiştir. Mücahid b. Cebr'e nisbette yayımlanan iki tefsir Darü'l-kütübi'l-Mısriyye'de kayıtlı (nr. 2075) yazma nüshaya dayanmaktadır. Bunlardan ilkini gerçekleştiren Abdurrahman SGret'i mevcut yazmayı tahkik etmiş, ayrıca Taberi'nin tefsirinde ve diğer tefsirlerde bulunan bilgilerden Mücahid'e nisbet edilenleri almış, nüshada tefsiri yer almayan bazı sürelerin açıklamasını da bu şekilde oluşturmuştur ( Tefsiru Mücahid, Devha 1976; 1-11, Beyrut, ts) . İkinci neşir M. Abdüsselam Ebü'n-N'il'e ait olup doktora tezi olarak hazırlanmıştır. Araştırmacı ilk yayının eksiklerini gidermeye çalışmış , yazmadaki bilgileri ilk neşirde olduğu gibi zenginleştirmiştir ( Tefsirü 'l-İmam Mücahid b. Cebr, Nasr 141 0/ 1989). İsmail Cerrahoğlu, bu neşirlerde kullanılan yazmadaki tefsir rivayetlerinin Mücahid'e nisbetini zayıf görmekte, aynı şeyin ilk naşir tarafından yapılan eklemeler için de söz konusu olduğunu belirtmektedir. BİBLİYOGRAFYA : Mücahid b. Cebr, Te(slru Mücahid (nşr. Abdurrahman Tahir b. Muhammed es-SOretl), Beyrut, ts. (el-MenşOratü'l-ilmiyye), neşredenin girişi, 1, 24-61; İbn Sa'd, et-Taba~at, V, 464-467; Taber1, Cami'u'l-beyan, ı , 40, 148; XXX, 30, 101, 332, 350; EbO Nuaym, Jfilye, lll, 228, 279-283; Hat1b ei-Bağdad1, Ta~yldü'l-'ilm (nşr. YOsuf el-Iş), Dı­ maşk 1974, s. 105; Kurtüb1. el-Cami', 1, 39; Zeheb1, A'lamü'n-nübela', IV, 450-456; a.mlf .. Te?kiretü 'l-l;ıu({fı?, ı , 92; İbn Hacer, Teh?fbü 't-Teh?lb, V, 370-374; Süyüt1, el-it~an (Buga), ll, 1234; M. Hüseyin ez-Zeheb1, et-Te{sfr ve'l-mü{essirun, Kahire 1381/1961 , 1, 104, 105; Ahmed İsmail Nevfel, Mücahid: el-Mü{essir ve't-te(slr, Kahire 1411 / 1990, s. 53-56 ; İsmail Cerrahoğlu. "Tefsirde Mücahid ve Ona isnad Edilen Tefsir", AÜİFD, XXIII (ı978), s. 31-50. ~ M URAMMET FATİH KESLER ı ı MÜCAHiDÜDDiN KAYMAZ ( j~l.3 ~..ıJI~~) Ebu Mansur Mücahidüddin el-Hadım Kaymaz b. Abdiilah ez-Zeynl er-Rumi (ö . 595/ 1199) L Begteginliler'in Erbil ve Musul naibi. _j Zeynüddin Ali Küçük b. Begtegin'in azatiçin Zeyn'i nisbesiyle anılır. Ali Küçük tahta çıktıktan sonra onu çocukları Muzafferüddin Kökböri ile Yusuf Yına! Tegin'e atabeg tayin etti ve Erbil'in idaresini ona bıraktı . Mücahidüddin, Ali Küçük'ün ölümünün (563/1 168) ardından yerine geçen büyük oğlu Kökböri'yi hapse atarak tahta Yusuf Yına! Tegin'i çıkardı. Daha sonra serbest bırakılan Kökböri, Musul Atabegi ll. Seyfeddin Gazi'nin hizmetine girdi ve Harran kendisine ikta edildi. Böylece Erbil, Kökböri'nin ayrılması üzerine Musul'a tabi oldu ve Yusuf Yına! Tegin Mücahidüddin'in vesayeti altında yönetimi üstlendi. Musul ordusu Selahadd'in-i Eyyüb'i'nin karşısında bozguna uğrayınca (571/1 ı 75) ll. Seyfeddin Gazi, Mücahidüddin'i yanına çağırıp saltanat naibi yaptı ve bütün devlet işlerini ona bıraktı. lısı olduğu Mücahidüddin, Selahaddin-i Eyyüb'i ile (572/1 177) ve bu konudaki gayretleri Selahaddin tarafın­ dan şükran ve takdirle karşılandı. Bu arada hasta olan ll. Seyfeddin'den sonrasını düşünerek kendisine rakip gördüğü Vezir Celaleddin b. Cemaleddin Cevad el-İsfaha­ n'i'den kurtulma yolları aradı ve onu Seyfeddin Gazi'ye aziettirip hapse attırmak suretiyle etkisiz duruma getirdi (573/l ı 78). İki yıl sonra da Seyfeddin Gazi öldü ve yerine, veliaht tayininde Mücahidüddin'in etkili olduğu kardeşi izzeddin Mes'Qd b. Mevdüd geçti. Ardından Halep hakimi ei-Melikü's-Salih İsmail b. NGreddin Mahmud Zeng'i topraklarının amcasının oğlu İzzed­ din Mes'Qd'a devredilmesini vasiyet edereköldü (577/l 181 ). Mes'Qd, bölgedeki hakimiyetini gittikçe genişleten Selahaddin-i Eyyüb'i'nin kendisinden daha çabuk davranmasından çekinerek süratle gidip şeh­ ri teslim aldı . Fakat Mücahidüddin. Selahaddin'in bu önemli şehri bir gün ele geçireceğini tahmin ettiği için Mes'Gd'u, kardeşi Sincar hakimi ll. imadüddin Zeng'i'nin Musul'a daha yakın olan topraklarına karşılık Halep'i ona vermeye ikna etti. Nitekim bir yıl sonra. bir ara Musul'u da kuşatan Selahaddin Halep'i zaptetti ( 18 barış yapılmasını sağladı Safer 5791 12 Haziran 1183); ardından halifeye mektup yazarak Musul'un kendisine bırakılması gerektiğini bildirdi. Bunun üzerine Mücahidüddin, Musul'da daha şid­ detli bir Eyyüb'i kuşatmasına karşı savunma hazırlıklarına başlamakla görevlendirildL Ancak bu sırada İzzeddin Mes'Qd onu aziedip hapse attı (579/1 ı 83). Olayın hemen arkasından Mücahidüddin'in hapsedilmesini bahane eden Erbil hakimi Yusuf Yinal Tegin ve arkasından bazı şehirlerin hakimleri ayaklanarak Selahaddin tarafında yer aldılar ve onu Musul'a saldırma­ sı için teşvik ettiler. Durumun ciddiyetini kavrayan izzeddin Mes'Qd, iki defa heyet gönderip barış istediyse de Selahaddin 581 (1185) yılının başlarında Musul'a doğru harekete geçti. Bu arada izzeddin Mes'Qd, Mücahidüddin'i de serbest bırakarak görevine iade etmişti. Gerek Mücahidüddin'in gördüğü hazırlık gerekse halkın umulmadık direnişi karşısında Selahaddin önce başlattığı kuşatmayı kaldırarak Ahlat' a yöneldiyse de arkasından geri döndü ve şeh­ ri tekrar kuşattı. Fakat bu defa da kendisi ağır bir hastalığa yakalanıp Harran'a çekilmek zorunda kaldı. Bunun üzerine Mücahidüddin'in gayretiyle oluşturulan bir heyet Harran'a gönderilerek barış sağlandı. imzalanan antlaşmaya göre ortak sınırın tesbitinden sonra Musul'da Selçuklu sultanının yerine Selahaddin'in adı hutbelerde okunacak ve şehirde basılacak sikkelerde yine onun adına yer verilecekti. Selahaddin 589'da ( 1193) ölünce Mücahidüddin. Musul'un tekrar bölgenin liderliğini elde etmesi için çalışan İzzeddin Mes'Qd'a yardımcı oldu. Onun aynı yıl içerisinde ölmesi üzerine yerine kimin geçeceği konusunda çekişmeler başlayınca da oğlu Nüreddin Zeng'i Arslanşah'a biat etmek suretiyle ağırlığını koydu. Nüreddin de onu naiblik makamında tutup ölümüne kadar (Reblülewel 595 1 Ocak 11 99) devlet işle­ rini kendisine bıraktı. Mücahidüddin siyası ve asker! başarıla­ özellikle bayındırlık faaliyetlerine de önem vermiş , halkı refah içinde yaşatan idareciliği ve dindar, hayır sever, alim, şair kişiliğiyle tarihe geçmiştir. Muhtaçlara maaş bağlatmış, yetimhaneler açtırmış ve yönettiği yerlerde fakir bırakma­ mıştır. Musul'da kendi adıyla anılan büyük bir cami, b'imaristan. hankah, medrese ve bir yetimhane, Erbil'de yine kendi ismiyle bilinen bir medrese ve bir hankah inşa ettirmiş, buralara çeşitli vakıflar bağlamış­ tır. Ayrıca Erbil'in ortasında etrafı bahçelerle çevrili bir havuz, Dicle üzerinde Murının yanında 443 MÜCAHiDÜDDiN KAYMAZ sul Köprüsü gibi birkaç köprü ve bunların yanı sıra çeşitli çarşılar yaptırmıştır. BiBLİYOGRAFYA : ibnü'l-Esir, el-Kamil, bk. indeks.; a.mlf., et-Tari/]-u'l-bahir fi 'd-devleti 'l-Atabekiyye bi'l-Mevşıl (nşr. Abdülkad ir Ahmed Tul eymat), Kahire 1382/ 1963, bk. indeks; ibnü'l-Müstevfi, Tarib-u irbil (nşr Sami es-Sakkar), Bağdad 1980, ll, 20, 24, 25; Sıbt ibnü'l-Cevzi, Mir'atü'z-zaman, Vlll/ 1, s. 458; Ebu Şame, Kitabü 'r-Ravzateyn (nşr. İbra him ez-Zeybek), Beyrut 1418/ 1997, ll, 40, 4 ı, ı 73, 420, 453, 454; III, 60, 63, 77-78, 80, ı ı4 , ı24 , 200, 20ı , 223; ibn Hallikan, Ve{eyat, lV, 82-84; İbn Vasıl, Müferricü'l-kürub, ll, 47; ibn Kesir, el-Bidaye, Xlll, tür.yer.; Said ed-Diveci, el-Mevşıl fi'l-'ahdi'l-Atabeki, Bağdad 1963, tür. yer.; Abdülkadir Ahmed Tuleymat, MU?afferüddin Kökböri, Kahire ı963, tür.yer.; Muhsin M. Hüseyin, irbil fi 'l-'ahdi'l-Atabeki, Bağdad 1976; Ramazan Şeşen , Selahaddin Devrinde Eyyübiler Devleti, istanbul 1983, bk. indeks; Sactık Ahmed Davud Cevde, Mücahidüddin Kaymaz: Na'ibü irbil ve'lMevşıl, Beyrut 1406/1985; Sami es-Sakkar, imaretü lrbil fi 'l-'aşri 'l-'Abbasi ve mü'erril]-uha ibnü'l-Müstevfi, Riyad 1413/1992, tür.yer.; Gülay Öğün Bezen, Begteginliler, Erbil'de Bir Türk Beyliği (526-630/11 32-1233), istanbul 2000, s. 55, 57, 58, 60, 64-68, 71-77, 80, 93-94, 100, 123124; Abbas el-Azzavı. "Alü Bektekin Mu?afferüddin Kökböıi", MMiADm., XXI (1946), s. 516517; Coşkun Alptekin. "Erbil'de Bir Türk Beyliği", MÜTAD, sy. 3 (1988), s. 1-10. Iii SM ES-SAKKA.R ı MÜ CARi ( i.S.)~') EbO Abdiilah Muhammed b. Muhammed b. Ali ei-Mücari ei-Endelüsi (ö . L Kıraat 862/1458) ve hadis alimi. _j Endülüs'te Gırnata (Granada) bölgesindeki Vadlaş (Guadix) şehrinin kuzeydoğusun­ da bir yerleşim yeri olan Mucer'e (Mojar) nisbet edildiğine göre burada doğduğu­ nu söylemek mümkündür; nisbesi Mucarl olarak da okunmuştur (EbO Ca'fer el-Belevi, s. 425). Birvezir oğlu olan Mücarltahsilini Gırnata 'da yaptı . Ebu Muhammed Abdullah b. Muhammed b. Cüzey'den tefsir, hadis, usul ve nahiv okuyarak icazet aldı . Ebu Abdullah Muhammed b. Muhammed el-Kay' at! el-Kinani'nin derslerini otuz yıl boyunca takip ederek kendisinden kı­ raat, nahiv ve fıkıh gibi alanlarda faydalandı. Yine kıraat, fıkıh ve Arapça okuduğu, ayrıca kendisinden hadis rivayet ettiği Ebu Abdullah Muhammed b. Ali el-Haffar ile usul-i fıkıh ve nahiv dersleri aldığı elMuvfıfa~iit sahibi İbrahim b. Musa eş-Şa­ tıbl, Ebu Yahya İbn Asım ve Ebu Abdul- 444 lah İbn Allak da onun Gırnata'daki hocaları arasında yer alır. Mücarl. daha sonra tahsilini ilerietmek ve hac farlzasını eda etmek maksadıyla seyahate çıktı. Önce Tilimsan'a gitti; burada Ebu Osman Said b. Muhammed elUkbanl et-Tilimsanl, İbn Merzuk ei-Hafid ve diğer bazı alimlerden fıkıh , feraiz, tefsir, mantık, hesap ve hendese gibi alanlarda istifade etti. 798 (1396) yılında Bicaye üzerinden Tunus'a geçti; 799'da (ı 397) Mısır'a gitti. Bicaye'de Ebü 'I -Kasım ei-Meşezza11, Tunus'ta İbn Arafe, Kahire'de Ömer b. Raslan ei-Bülkinl. Zeynüddin el-lraki gibi alimlerden çeşitli konularda faydalandı Bulkinl onu kendi medresesinde çocukları­ na ve torunlarına Arapça dersleri vermekle görevlendirdi. Gırnata'ya döndükten sonra burada talebe yetiştirmekle meşgul olan Mücarl'den özellikle kıraat ve hadis alanında pek çok kişi istifade etti. Maliki fakihi Ebu Abdullah Muhammed b. Muhammed es-Sarakustl, kendisinden kıraat-i seb'a okuyan Abbas b. Ahmed eş-Şavl, Gırnata Camii hatibi kadı Ebu ömer Muhammed b. Manzur el-Kaysi onun talebelerinden bazıları­ dır. "Raviye, rahhil.l, mukri, fakih, hatimetü'r-ruvat bi'I-Endelüs" gibi ifadelerle anı­ lan Mücarl, talebelerinden Ebu Abdullah Muhammed b. Ahmed ei-Ci'dalle'nin tesbitine göre 2 Cemaziyelahir 862'de (ı 7 Nisan 1458) vefat etti (a.g.e., s. 201 ). Şern­ seddin es-Sehavl'nin bu tarihi 856 (1452) olarak zikretmesi doğru değildir. Bernfı­ m ec'i için talebelerinden Ebü'I-Hasan Ali b. Ebü ' I-Kasım ei-Beyazl'ye verdiği kazetnamenin 858 (1454) tarihini taşıması da (Bernamec, s. 81) Şemseddin es-Sehil.vl'nin tesbitinin yanlış olduğunu göstermektedir. Mü cari'nin günümüze ulaşan tek eseri Bernômec'i olup onun Gırnata'dan on dört, TIIimsan'dan beş, Bicaye'den iki, Tunus'tan bir ve Mısır'dan on iki olmak üzere kendilerinden istifade ettiği toplam otuz dört hocasının biyografisini ihtiva etmektedir. Eser, Muhammed Ebü'I-Ecfan tarafından tahkik edilerek Bernômecü'l-Mücfıri adıy­ la neşredilmiştir (Beyrut 1982). BİBLİYOGRAFYA : Mücari, Bernamec (nşr. Muhammed Ebü'I·Ecfan), Beyrut 1982, s. 81 ; ayrıca bk. neşredenin girişi , s. 32-43, 69-72; Sehavi, eçl-Qav'ü 'l-lami', IX, 151 ; Ebu Ca'fer Ahmed b. Ali ei-BeleVi, Şebetü Ebi Ca'{er (nşr. Abdullah ei·İmranl). Beyrut 1403/ 1983, s. 157, 164, 183, 186, 190, 199-201, 204, 216, 425. Iii MUHAMMED EL-RADİ EB ü 'L-ECFAN ı MÜCAŞii ( ~~ !} Ebü'l-Hasen Ali b. Faddal el-Mücaşii ei-Kayrevani (ö. 479/1086) Tefsir ve Arap dili iilimi. L _j Kayrevanlı olup Hecer'de (Bahreyn) doğ­ dair bazı kaynaklarda yer alan bilgi doğru değildir. Şair Ferezdak'ın torunlarından olduğu için Ferazdakl, soyu Mücaşi' b. Darim yoluyla Temlm kabilesine uzandığı için Mücaşil yanında Temlml nisbeleriyle de anılmıştır. Mücaşil tahsilini muhtemelen Kayrevan'da yapmıştır. Mekki b. Ebu Talib'den Kurtuba'daki evinde ders aldığına göre tahsil için değişik merkeziere seyahatler yapmış olmalıdır. Kayrevan'daki siyası huzursuzluklar öğrenimi­ ni tamamladıktan sonra Mücaşil'nin burayı terketmesine sebep oldu. Kayrevan'dan muhtemelen Hilalller'in (Beni Hilal) istilası yüzünden ayrılarak İslam coğrafyasının en doğusunda yer alan Gazne'ye kadar gitti. Yolculuğu sırasında Mısır, Suriye ve Irak'taki önemli merkezleri ziyaret etmiş olmalıdır. Talebesi Abdülgafir b. İsmail eiFarisl. onun Nlşabur'a ilk defa 460'1ı (ı 068) yılların başında uğradığını belirtir (İbrahim b. Muhammed es-Sarlflnl, s. 597) . Gazne'de devlet adamlarından yakın ilgi gören Mücaşil, onlardan gelen talepler üzerine çeşitli konularda eserler yazdı. 470'te (1077-78) Nlşabur'a geri döndü. Ömrünün sonlarına doğru Bağdat'a geçti ve burada Nizamülmülk'ün iltifat ve ikramı­ na mazhar oldu, onun himayesinde nahiv ve lugat dersleri verdi, Mağrib ricalinden aldığı hadisleri rivayet etti. Nlşabur ve Bağdat'taki derslerine devam eden talebeleri arasında Abdülgafır ei-Farisl, Ahmed b. Muhammed ei-Meydanl, Harlrl, Ebu Galib Şüca' b. Faris ez-Zühll es-Sühreverdl, Ebu Bekir Muhammed b. Ahmed el-Kattan, Ebü'I-Berekat Hibetutlah b. Mübarek es-Sakat!, İbnü'ş-Şecerl, Ebü'I-Hüseyin Mübarek b . Abdülcebbik et-Tuyurl gibi isimler yer alır. Mücaşil 22 Reblülewel479'da (7 Temmuz 1086) Bağdat'ta vefat etti ve Babülebrez'e defnedildi. Safeöıve İbn Tağ­ rlberdl'nin Gazne'de öldüğüne dair verdikleri bilgi doğru değildir. duğuna İmamü'I-Haremeyn ei-Cüveynl'nin özellikle Arap dilindeki engin birikimi sebebiyle takdir ettiği Mücaşil nahiv ve tefsir sahasında iyi yetişmiş bir alim olmasının yanında Arap şiiri , kıraat, siyer ve tarihle de ilgilenmiştir. Nahivde Basra ekolüne mensup ise de bu ekole bağlılıkta aşırı git-