Geçmişten Günümüze Evrensel Şifa Geleneği

advertisement
Geçmişten Günümüze Evrensel Şifa Geleneği: MÜZİK TERAPİ - Genç Gelişim Kişisel Gelişim
İnsan, doğumundan ölümüne dek müzikle iç içe bir hayat sürer. Her toplumun ve yörenin
kendine göre bir müziği vardır. Müzik Latince'de "Perilerin dili" anlamına gelir. Müziğin kendine
özgü bir dili vardır ve bu nedenledir ki, evrensel bir boyuta sahiptir.
Çağlar önce ruhsal hastalıkların müzikle tedavi edildiği tarih kitaplarında yazılmaktadır. Müzik;
Roma, Çin ve Mısır gibi çok eski uygarlıklarda hastalıkların tedavisinde kullanılmıştır. Farabi,
Razi, İbn-i Sina gibi İslam alimleri müziği tedavi amaçlı kullanmış ve konu ile ilgili çeşitli
çalışmalar yapmıştır. Ünlü hekim Şuuri, hangi müzik makamının hangi vakitte etkili olduğu
belirtirken, Büyük İslam alimi Farabi (870-950) makamların insan ruh sağlığı üzerindeki etkilerini
yazmıştır. Dokuzuncu yüzyılda ...
Çetİn ÖZBEY
www.cetinozbey.com
İnsan, doğumundan ölümüne dek müzikle iç içe bir hayat sürer. Her toplumun ve yörenin
kendine göre bir müziği vardır. Müzik Latince'de "Perilerin dili" anlamına gelir. Müziğin kendine
özgü bir dili vardır ve bu nedenledir ki, evrensel bir boyuta sahiptir.
Çağlar önce ruhsal hastalıkların müzikle tedavi edildiği tarih kitaplarında yazılmaktadır. Müzik;
Roma, Çin ve Mısır gibi çok eski uygarlıklarda hastalıkların tedavisinde kullanılmıştır. Farabi,
Razi, İbn-i Sina gibi İslam alimleri müziği tedavi amaçlı kullanmış ve konu ile ilgili çeşitli
çalışmalar yapmıştır. Ünlü hekim Şuuri, hangi müzik makamının hangi vakitte etkili olduğu
belirtirken, Büyük İslam alimi Farabi (870-950) makamların insan ruh sağlığı üzerindeki etkilerini
yazmıştır. Dokuzuncu yüzyılda yaşamış olan İslam bilgini Ebu Bekir Razi, melankoliklerin
tedavisi üzerine yazdığı kitabında şu sözlere yer verir: "Melankolik hasta özellikle güzel sesle
okunan şarkılar dinlemelidir."
1/5
Geçmişten Günümüze Evrensel Şifa Geleneği: MÜZİK TERAPİ - Genç Gelişim Kişisel Gelişim
Selçuklu Sultanı Nureddin Zengi, Şam'da bir hastane yaptırır ve burada hastaların tedavisinde
müzik kullanılmaya başlanır. Osmanlı döneminde 1484-1488 yıllarında Edirne'de II. Beyazıd
tarafından Tunca nehri kenarında yaptırılan Darüşşifa'da özellikle ruhsal hastalıkların
tedavisinde müzik terapi kullanılmıştır. Darüşşifa'yı ziyaret eden Evliya Çelebi,
Seyahatnamesi'nde söyle yazar: "Müziğin insan ruhu üzerindeki olumlu etkisi konusunda yeterli
bilgi ve tecrübeye sahip olan Darüşşifa'nın hekimbaşısı, hastalarına önce çeşitli müzik
makamları dinletiyor, kalp atışlarının hızlanıp hızlanmadığına bakıyor, faydalı buldukları
melodiyi belirliyor, şikayetleri ve benzer hastalıkları bir araya getiriyor, Darüşşifa'nın müzik
ekibine haftanın belirli günlerinde konserler tertip ediyordu." Benzer bir hastane Kayseri'de
hizmet verilmiştir. Günümüzde ise, gerek çocuk gerekse yetişkin ruh hastalıklarının tedavisinde
müzik terapisi önemli bir yere sahiptir.
İslam dünyasında müzik terapinin gerekliliği ve hastalıklar üzerindeki olumlu etkileri ve
iyileştirici niteliği 8-9. yüzyılda belirtilmiştir. Batıda ise, müzik terapinin ruhsal
hastalıklarda yaygın olarak kullanımı 2. Dünya Savaşı sonrasına dayanmaktadır.
Amerikan Müzik Terapi Birliği 1997 yılında müzik terapinin bir bilim dalı olduğunu ifade
eden şu tanımı yaptı: "Müzik terapi bireylerin fiziksel, psikolojik, sosyal ve zihinsel
ihtiyaçlarını karşılamada müziği ve müzik aktivitelerini kullanan uzmanlık dalıdır."
Nörolojiden Onkolojiye Şifa Kaynağı
Müzik terapinin kullanım alanı oldukça geniştir. Nöroloji, kardiyoloji, onkoloji, psikiyatri gibi klinik
alanlarında ve özel gereksinimli bireylerin tedavisinde tamamlayıcı bir yöntem olarak
kullanılmaktadır. Ayrıca müzik terapi, alkol ve madde bağımlılığının tedavisinde de önemli bir
yere sahiptir. Yapılan bilimsel araştırmalarda klasik Türk müziği ile klasik batı müziğinin
hastalıklar üzerinde iyileştirici bir etkiye sahip olduğu saptanmıştır.
Müzik dinlemek, insanın estetik duygusunu ve ritim sezgisini uyararak geliştirir ve içindeki güçlü
duyguları uyandırır. Müzikle bireyin yaşama heyecanı artar. Müzik, kişiyi dinlendirir, canlandırır,
sakinleştirir ve insani yönünü zenginleştirir.
Müzik insanın duygusal ve fizyolojik tepkiler vermesini sağlar. Örneğin, insanlar dinledikleri
müziğe dansla eşlik ederek negatif enerjilerini yararlı bir biçimde aktarma olanağı bulur. Anne
karnındaki bebek bile müziğe olumlu tepkiler verir; doğduktan sonra müzik sesiyle sakinleşir ve
huzur içinde uykuya geçer. Bir yaşından itibaren müzik sesi duyduğunda sallanarak, zıplayarak
ve birçok beden hareketiyle müziğe eşlik eder.
2/5
Geçmişten Günümüze Evrensel Şifa Geleneği: MÜZİK TERAPİ - Genç Gelişim Kişisel Gelişim
Uluslararası Tıp Müzik Kurumu'nun araştırmasına göre klasik müzik dinlemek insanın bedensel
ve duygusal sağlığını olumlu etkilemektedir. Günde 20 dakika dinlenilen klasik müzik, bağışıklık
sistemini güçlendirerek, hastalıklara karşı vücudun direncini artırmakta, aynı zamanda seratonin
ve dopamin hormonlarının salgılanışını artırmaktadır. Büyük İslam âlimi İbn-i Sina, müziğin tıpta
hastalıkların tedavisindeki önemini şu sözlerle belirtmektedir: "… En iyi ve en etkili tedavi
yöntemlerinden biri, hastanın akli ve ruhi güçlerini arttırmak, ona hastalıkla daha iyi mücadele
için cesaret vermek, ona en iyi musikiyi dinletmek, onu sevdiği insanlarla bir araya getirmektir."
Müzik hayvanları bile etkiler; müzik dinletilen ineklerin daha çok süt verdiği, tavukların ise daha
düzenli yumurtladıkları görülmüştür.
Beyninizi Çalıştıran, Hormonları Dengeleyen Sihirli Güç
Yapılan araştırmalarda, müziğin ruhsal hastalıkların oluşumunda etkisi olan ve insanın duygusal
durumunu düzenleyen seratonin, dopamin, adrenalin, testosteron gibi hormonları olumlu
etkilediği; kan basıncı, solunum ritmi gibi fizyolojik işlevleri düzenlediği ve beyindeki oksijen ve
kanlanmanın dengesini sağladığı gözlenmiştir. Müzisyenlerin sağ ve sol beyinleri arasındaki
bağlantı ve bilgi alışverişini sağlayan korpus kallosum adı verilen yapının diğer insanlarınkine
göre daha sağlam ve daha geniş olduğu saptanmıştır. Ünlü kalp doktoru Mehmet Öz, ölüm
korkusu nedeniyle kalp ameliyatlarında ölümlerin fazla olduğunu, ancak hastalara terapötik
etkisi olan müziklerin dinletilmesiyle ölümlerin azaldığını ve tedavide başarılı sonuçlar aldıklarını
ifade etmektedir. Viyana'da Meidling Rehabilitasyon Merkezi'nde komada bulunan hastalara
Türk musikisi makamları dinletilmekte ve birçok hastanın müziğin etkisiyle komadan çıktığı
belirtilmiştir.
Müzik, merkezi sinir sistemi ve beyin kabuğunda yer alan düşünme, öğrenme, konuşma, beden
kontrolü ile ilgili merkezleri uyarmaktadır ve bu alandaki gelişmeleri desteklemektedir. McGill
Üniversitesi'nden nörolog Anne Blood, "Farklı müziklerle beyindeki farklı merkezleri
çalıştırabildiğimiz için, nörolojik ve ruhsal bozukluklar sonucunda zarar gören kısımları tekrar
etkinleştirebiliriz; hatta beynimizde hasara uğramış merkezleri zaman içinde uygun müzikleri
dinleyerek onarabiliriz." der.
3/5
Geçmişten Günümüze Evrensel Şifa Geleneği: MÜZİK TERAPİ - Genç Gelişim Kişisel Gelişim
Müzik Dinleyin, Depresyonu Yenin
Müzik terapide, ritim, melodi ve harmoni gibi müzik unsurları tedavi amaçlı kullanılır. Müzik,
hastanın sinir ve endokrin sistemi üzerinde olumlu etkiler oluşturarak, duygu ve düşüncelerde
anlamlı tepkilerin ortaya çıkmasını sağlar. Kimi zaman hasta, terapi sürecinde müzik yaparak
aktif bir rol üstlenir. Dolayısıyla, bu alandaki yeteneği gelişir, özgüveni artar ve kendince anlamlı
bir uğraşı bulur.
Müzik terapi grupla yapıldığı gibi bireysel de yapılmaktadır. Örneğin, grup terapisinde terapiye
katılan herkes ritim vurgulayıcı (Orff aletleri) bir müzik aleti alır. Terapist herhangi bir ritimle
başlar, birkaç saniye sonra yanındaki uygun bir ritimle ona eşlik eder ve sırayla herkes müziğe
katılır. Böylece grubun bütün üyeleri müziğin o luşumunda aktif rol alarak terapi sürecine girmiş
olur.
Herkes kendini büyük bir orkestranın bir üyesi gibi algılayıp olumlu duygular yaşar.
Müzikle tedavi edilen şizofren, manik depresif hastalar, bu hastalıkların semptomlarını
daha az göstermektedir. Özellikle depresyon hastaları daha mutlu olmakta ve yaşama
ümitle bakabilmektedirler.
9. yüzyılda şöyle bir olay yaşanır: Birçok ilmi alanda çalışmalar yapan İslam âlimi Yakup El
Kindi'nin komşusunun oğlu amansız bir hastalığa yakalanır, ayağa kalkacak gücü bile kalmaz.
Yemeden içmeden kesilir. Bölgedeki hiçbir hekim hastalığı iyileştirecek bir çare bulamaz.
Tüccar, oğlunu iyileştirecek bir kişinin olduğunu ve o kişinin de komşusu Kindi olduğunu öğrenir;
fakat aralarında pek sıcak olmayan bir ilişki vardır. Tüccar, Kindi'den medet dilemekten başka
çaresi olmadığını düşünür. Tüccarın yardım talebine Kindi olumlu yanıt verir. Kindi, hastayı
muayene ettikten sonra müzikle uğraşan talebelerini çağırır ve müzik çalmaları söyler. Müzik
çaldıkça hasta tepki verir; adeta ölüm uykusundan uyanarak önce kımıldamaya, sonrada oturup
konuşmaya başlar. Kindi, tüccara, oğluyla son konuşmasını yapması gerektiğini söyler.
Baba-oğul belli bir süre sohbet ettikten sonra, hasta eski haline dönerek bitkin bir şekilde yatağa
uzanır ve hiçbir tepki vermemeye başlar. Bu arada müzik de kesilir. Tüccar, oğlunu iyileştireceği
umuduyla müziğin yeniden çalınmasını ister; fakat Kindi, "Oğlun müziğin etkisiyle son gücünü
toplayıp konuştu. Artık bir daha kendine gelemez; çünkü ömrü bu kadarmış" diye cevap verir.
4/5
Geçmişten Günümüze Evrensel Şifa Geleneği: MÜZİK TERAPİ - Genç Gelişim Kişisel Gelişim
Müziğin İnsanlar Üzerinde Olumlu Etkileri
5/5
Download