2015-III İçindekiler 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. GENEL DEĞERLENDİRME 1 1.1. Para Politikası Uygulamaları ve Finansal Koşullar 2 1.2. Makroekonomik Gelişmeler ve Temel Varsayımlar 6 1.3. Enflasyon ve Para Politikası Görünümü 10 1.4. Riskler ve Para Politikası 11 ULUSLARARASI EKONOMİK GELİŞMELER 13 2.1. Küresel Büyüme 13 2.2. Emtia Fiyatları ve Küresel Enflasyon 16 2.3. Finansal Koşullar, Risk Göstergeleri ve Sermaye Akımları 18 2.4. Küresel Para Politikası Gelişmeleri 19 ENFLASYON GELİŞMELERİ 21 3.1. Temel Enflasyon Görünümü 22 3.2. Gıda, Enerji ve Alkol-Tütün Fiyatları 26 3.3. Yurt İçi Üretici Fiyatları 28 3.4. Beklentiler 30 ARZ ve TALEP GELİŞMELERİ 41 4.1. Arz Gelişmeleri 41 4.2. Talep Gelişmeleri 43 4.3. Emek Piyasası 49 FİNANSAL PİYASALAR ve FİNANSAL ARACILIK 61 5.1. Finansal Piyasalar 62 5.2. Kredi Hacmi ve Parasal Göstergeler 73 KAMU MALİYESİ 79 6.1. Bütçe Gelişmeleri 79 6.2. Kamu Borç Stokundaki Gelişmeler 82 ORTA VADELİ ÖNGÖRÜLER 87 7.1. Mevcut Durum, Kısa Vadeli Görünüm ve Varsayımlar 87 7.2. Orta Vadeli Görünüm 89 KUTULAR Kutu 3.1. Enflasyonu Açıklamada Kredilerin Bilgi Değeri 32 Kutu 3.2. Türkiye’de Tütün Ürünleri Piyasasında Firma Stratejisi, Tüketici Davranışı ve Vergilendirme 34 Kutu 3.3. Gıda Ürünlerinde İhracat-Enflasyon İlişkisi 37 Kutu 4.1. Anket Verilerinin Yakın Dönemli Milli Gelir Tahminlerinde Kullanımı 52 Kutu 4.2. Petrol Fiyatlarının İhracat Üzerindeki Etkisi 57 Kutu 6.1. Kamu Harcama Çarpanı 84 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 1. Genel Değerlendirme 2015 yılının ikinci çeyreğinde küresel finans piyasalarındaki oynaklık devam etmiştir. Küresel para politikalarındaki farklılaşmanın sürmesi, Amerika Merkez Bankası (Fed)’nın normalleşme sürecine dair belirsizlikler ve Euro Bölgesi’nde Yunanistan’ın borç krizine ilişkin gelişmeler süregelen oynaklıkta etkili olmuştur. Bu dönemde, özellikle gelişmiş ülkelerdeki uzun vadeli faizlerin oynaklığı oldukça yüksek seviyelere ulaşmıştır (Grafik 1.1). Gelişmekte olan ülke faizleri de bu gelişmeden etkilenmiştir. Bu çerçevede, gelişmekte olan ülkelere yönelik portföy akımları zayıf seyretmiştir (Grafik 1.2). Küresel iktisadi faaliyette 2014 yılı boyunca gözlenen yavaşlama eğilimi, büyük ölçüde gelişmekte olan ülkeler kaynaklı olarak yılın ilk çeyreğinde de sürmüştür. Avrupa ekonomisinde toparlanma belirtileri gözlenmekle birlikte jeopolitik problemler Türkiye’nin dış talebini sınırlamaya devam etmiştir. Küresel piyasalarda yaşanan oynaklığın etkileri Türkiye ekonomisinde de gözlenmiş ve iç belirsizlikler ile birlikte finansal göstergelerde dalgalanmalar yaşanmıştır. Gelişmiş ülkelerin uzun vadeli faizlerindeki oynaklıkların yükseldiği ve bunun gelişmekte olan ülkelerin faizlerindeki duyarlılığı artırdığı bu dönemde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından uygulanmakta olan faiz koridoru çerçevesi ve sıkı likidite politikası ekonominin küresel şoklara olan hassasiyetini azaltmada önemli rol oynamıştır. Ayrıca, TCMB tarafından döviz likiditesini, çekirdek yükümlülükleri ve uzun vadeli borçlanmayı destekleyici yönde atılan yapısal ve konjonktürel adımların ekonominin dayanıklılığını artırdığı değerlendirilmektedir. Grafik 1.1. Grafik 1.2. ABD Faiz Oynaklığı Endeksi (MOVE Endeksi) Gelişmekte Olan Ülkelere Portföy Akımları (Baz Puan) (4 Haftalık Hareketli Ortalama, Milyar ABD Doları) ve Döviz Kurları Oynaklık Endeksi (JPMVXYEM) (Yüzde) Hisse Senedi Fonları Borçlanma Senedi Fonları 8 JPMVXYEM (sağ eksen) Kaynak: Bloomberg. 4 0715 5 -10 0415 6 -8 0115 0715 0415 0115 1014 0714 0414 0114 1013 0713 0413 0113 1012 30 0712 30 7 -6 1014 50 0714 50 8 -4 0414 70 9 -2 0114 70 10 0 1013 90 11 2 0713 90 12 4 0413 110 0113 110 13 6 1012 130 0712 130 Kaynak: EPFR, Bloomberg. 2015 yılının ilk çeyreğinde iktisadi faaliyet tüketim harcamaları kaynaklı artış göstermiştir. Bu dönemde, mal ve hizmet ihracatı dönemlik bazda artarken ithalat gerilemiş, böylece net ihracat dönemlik büyümeye pozitif katkı yapmıştır. İkinci çeyreğe ilişkin göstergeler iktisadi faaliyetteki ılımlı artışın devam ettiğine işaret etmektedir. Küresel ekonomideki yavaşlama ve jeopolitik problemler sebebi ile dış talep zayıf seyrederken, iç talep büyümeye ılımlı düzeyde bir katkı yapmaktadır. Bu çerçevede, büyümenin önümüzdeki dönemde ılımlı ve kademeli bir seyir izleyeceği öngörülmektedir. 2015 yılının ikinci çeyreğinde enflasyon gıda fiyatları kaynaklı düşüş kaydetmiş olsa da, bu dönemde Türk lirasında gözlenen değer kaybının çekirdek enflasyonda artışa yol açmasıyla enflasyon görünümünde henüz arzu edilen iyileşme gerçekleşmemiştir. Gıda fiyatlarında öngörülen kısmi iyileşme ve temkinli para Enflasyon Raporu 2015-III 1 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası politikasının katkısı ile enflasyon görünümündeki bozulmanın sınırlı kalacağı ve enflasyonun orta vadede hedefe ulaşacağı değerlendirilmektedir. 1.1. Para Politikası Uygulamaları ve Finansal Koşullar TCMB, küresel piyasalardaki belirsizliklerin yanı sıra gıda ve enerji fiyatlarında yaşanan oynaklıkları dikkate alarak 2015 yılı ikinci çeyreğinde temkinli para politikası duruşunu sürdürmüştür. Bu dönemde faiz oranlarında herhangi bir değişiklik yapılmazken, çekirdek enflasyon ve enflasyon bekleyişleri üzerinde oluşabilecek riskleri sınırlamak amacıyla sıkı likidite politikası uygulamasına devam edilmiştir. Son dönemde artış gösteren likidite ihtiyacının karşılanmasında marjinal fonlamanın ağırlığı artırılarak TCMB ortalama fonlama faizi yükseltilmiştir (Grafik 1.1.1). TCMB ortalama fonlama faizi Haziran ayı ortalarından itibaren yüzde 8,5 seviyelerinde seyretmektedir (Grafik 1.1.2). BIST bankalararası gecelik faizi ise bir önceki Rapor döneminde olduğu gibi koridorun üst sınırına yakın gerçekleşmiştir. Grafik 1.1.1. Grafik 1.1.2. TCMB Fonlaması* TCMB Faizleri ve BIST Bankalararası Gecelik Repo Faizleri (2 Haftalık Hareketli Ortalama, Milyar TL) (Yüzde) 80 70 80 70 60 60 50 50 40 40 30 30 20 20 10 10 0 0 0615 0415 0215 1214 1014 0814 0614 0414 0214 1213 -10 1013 -10 *Marjinal Fonlama, gecelik vadede faiz koridorunun üst bandından sağlanan fonlamadır. Kaynak: BIST, TCMB. Gecelik Borç Alma -Verme Faiz Koridoru Ortalama Fonlama Faizi (5 Günlük HO) BIST Gecelik Repo Faizleri (5 Günlük HO) 1 Hafta Vadeli Repo Faiz Oranı 14 14 12 12 10 10 8 8 6 6 4 4 2 2 1013 1113 1213 0114 0214 0314 0414 0514 0614 0714 0814 0914 1014 1114 1214 0115 0215 0315 0415 0515 0615 0715 Marjinal Fonlama Piyasa Yapıcılara Sağlanan Fonlama Haftalık Repo (Miktar İhalesiyle) Aylık Repo BIST ve BPP Ters Repo ile Çekilen Net APİ Kaynak: BIST, TCMB. Bankacılık sisteminin Türk lirası likidite ihtiyacının karşılanmasında TCMB tarafından sağlanan fonların yanı sıra bankaların farklı piyasalardan sağladıkları kısa vadeli fonlar da önemli bir yer tutmaktadır. TCMB dışındaki piyasa oyuncularından sağlanan ve en fazla bir hafta vadeye sahip olan fonların başında swap piyasasından sağlanan fonlar gelirken; bunu BIST bünyesindeki Bankalararası Para Piyasasında TCMB haricindeki bankalar ve aracı kurumlar ile yapılan işlemler takip etmektedir (Grafik 1.1.3). TCMB fonlaması dışında söz konusu piyasalardaki işlem hacimleri ile bu piyasalarda geçerli olan faizler göz önünde bulundurularak hesaplanan piyasa ağırlıklı ortalama fonlama faizi, temel olarak TCMB’nin faiz ve likidite politikaları tarafından belirlenen BIST gecelik repo faizini yakından takip etmektedir (Grafik 1.1.4). TCMB ve TCMB dışı fonların toplam içindeki ağırlıklarına göre hesaplanan efektif fonlama faizinin ise Temmuz ayı itibarıyla yüzde 9,3 civarında olup; yüzde 8,5 civarında seyreden TCMB ortalama faizinden daha yüksek olduğu ve son dönemde TCMB ortalama fonlama faizindeki artışları yansıttığı görülmektedir. 2 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 1.1.3. Grafik 1.1.4. TCMB Dışı Piyasa Fonlaması (1 Hafta Vadeye Kadar) Bankaların Para Piyasalarında Finansman Maliyetleri (2 Haftalık Hareketli Ortalama, Milyar TL) (Yüzde, 5 Günlük Hareketli Ortalama) BIST Bankalar Arası (TCMB Hariç, Gecelik) Gecelik Borç Alma -Verme Faiz Koridoru BIST Repo/Ters Repo BIST Gecelik Repo Faizleri Ortalama Fonlama Faizi TCMB+Piyasa Ağırlıklı Ortalama Faiz (En Fazla Haftalık Vade) Swap (En fazla 1 Hafta Vadeli) Piyasa Ağırlıklı Ortalama Faiz (En Fazla Haftalık Vade) 14 14 12 12 10 10 8 8 6 6 10 4 4 0 2 2 80 70 70 60 60 50 50 40 40 30 30 20 20 10 0 1013 1113 1213 0114 0214 0314 0414 0514 0614 0714 0814 0914 1014 1114 1214 0115 0215 0315 0415 0515 0615 0715 1013 1113 1213 0114 0214 0314 0414 0514 0614 0714 0814 0914 1014 1114 1214 0115 0215 0315 0415 0515 0615 0715 80 Kaynak: BIST, TCMB. Kaynak: BIST, TCMB. Temkinli para politikası duruşuna bağlı olarak, getiri eğrisinin yataya yakın konumu korunmuştur. Bir önceki Rapor dönemine göre getiri eğrisinde önemli bir değişiklik gözlenmemekle birlikte, özellikle 2 yıldan uzun vadeli piyasa faizlerinde sınırlı bir artış yaşanmıştır (Grafik 1.1.5). Bu gelişme sonucu BIST bankalararası gecelik repo faizleri ile 5 yıl vadeli faiz arasındaki fark bir miktar azalmıştır (Grafik 1.1.6). TCMB, önümüzdeki dönemde de enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurların yakından izlenerek enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar getiri eğrisini yataya yakın tutmak suretiyle para politikasındaki temkinli duruşun sürdürüleceğini yinelemiştir. Grafik 1.1.5. Grafik 1.1.6. 1 Mayıs – 28 Temmuz Arası Getiri Eğrisi Piyasa Faizleri (Yüzde) (Yüzde) 5 Yıl - BİST Faiz Farkı 1 Mayıs-28 Temmuz Ortalama BİST Bankalararası Gecelik Repo Faizleri (5 Gün Ort.) 1-28 Temmuz Ortalama 10,5 10,0 10,0 9,5 9,5 9,0 9,0 10,00 9,00 8,00 7,00 5,00 4,00 3,00 2,00 1,00 0,50 8,5 0,25 8,5 14 5 Yıllık Piyasa Faizi 14 12 12 10 10 8 8 6 6 4 4 2 2 0 0 -2 -2 -4 -4 0711 0911 1111 0112 0312 0512 0712 0912 1112 0113 0313 0513 0713 0913 1113 0114 0314 0514 0714 0914 1114 0115 0315 0515 0715 10,5 Vade (Yıl) Kaynak: Bloomberg. Kaynak: TCMB, Bloomberg. Uygulanmakta olan geniş faiz koridoru ve sıkı likidite politikasının ekonominin küresel şoklara olan hassasiyetini azaltarak finansal istikrarı desteklediği ve fiyat istikrarı hedefinin sağlanması için gerekli ortamın oluşturulmasına katkı verdiği değerlendirilmektedir. Küresel kriz sonrası dönemde, gelişmiş ülkelerin uyguladıkları konvansiyonel olmayan politikalar ve küresel para politikalarına dair süregelen belirsizlikler bu ülkelerin uzun vadeli faizlerinde oynaklık artışlarına neden olmuştur. Gelişmekte olan ülke faizleri de küresel para politikası gelişmelerine aşırı duyarlı hale gelmiştir. Bu durumun yurt içine olan olumsuz etkilerini sınırlamak amacıyla TCMB geniş faiz koridoru ve aktif likidite politikasının bir arada kullanıldığı bir para politikası tasarlayarak uygulamaya koymuştur. TCMB’nin uyguladığı geniş faiz Enflasyon Raporu 2015-III 3 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası koridoru ve sıkı likidite politikası ekonomimizin küresel şoklara karşı dayanıklılığını artırmış ve temel hedef olan fiyat istikrarını sağlamada etkili bir politika çerçevesi olmuştur. Geniş faiz koridoru çerçevesi şoklar karşısında kısa vadeli faiz oranlarını geçici olarak uzun vadeli faiz oranlarının üzerine çıkarmaya ve getiri eğrisini yataya yakın veya ters eğimli hale getirmeye imkan vermektedir. Böylelikle yerli para cinsinden uzun vadeli faizler daha istikrarlı seyretmekte ve ekonominin küresel uzun vadeli faiz şoklarına olan hassasiyeti azalmaktadır. Ayrıca, getiri eğrisinin bu konumu enflasyona düşüş yönünde destek veren etkili bir politika duruşu oluşturmaktadır. Nitekim, özellikle 2014 yılının başındaki güçlü parasal sıkılaştırma sonrasında küresel faizlerin yurt içi piyasalar üzerindeki etkisinin önemli ölçüde azaldığı ve çekirdek enflasyon göstergelerinde belirgin bir iyileşme yaşandığı gözlenmektedir (Grafik 1.1.7). Grafik 1.1.7 ABD 10 Yıllık Faizi-GOÜ 10 Yıllık Faizleri Haftalık Puan Değişim Regresyonunun Katsayısı (60 Günlük Kayan Pencere, 5 Günlük HO) En Yüksek-En Düşük Katsayı Aralığı GOÜ Ortalaması Seçilmiş GOÜ Ort Türkiye 4 3 4 3 2 1 1 0 0 -1 -1 -2 -2 -3 -3 1011 1211 0212 0412 0612 0812 1012 1212 0213 0413 0613 0813 1013 1213 0214 0414 0614 0814 1014 1214 0215 0415 0615 2 *GOÜ Ortalaması ve En Yüksek-En Düşük Katsayı Aralığı hesaplanırken Brezilya, Şili, Macaristan, Polonya, Peru, G. Afrika, Meksika, Malezya, Kolombiya, Çin, Kore, Hindistan, İsrail, Romanya, Endonezya, Çek C., Tayland ve Filipinler kullanılmıştır. Seçilmiş GOÜ Ortalaması hesaplanırken ise Brezilya, G. Afrika, Hindistan ve Endonezya Kullanılmıştır. ** Katsayılar ∆GOU10YıllıkFaizi = β0 +β1 * ∆USD10YıllıkFaizi regresyonunun tahmin edilmesiyle elde edilmiştir. TCMB, faiz koridoru ve sıkı likidite politikasının yanı sıra küresel finansal oynaklık karşısında geliştirdiği politika araçlarını etkin bir şekilde kullanmaya devam etmektedir. Finansal sistemle ilgili olarak alınan bu önlemler, basiretli borçlanmayı teşvik ederek, iç ve dış belirsizlikler karşısında makrofinansal riskleri sınırlamak açısından önem taşımaktadır. 2015 Ocak ayı itibarıyla yürürlüğe giren Türk Lirası zorunlu karşılıklara çekirdek yükümlülük oranlarına göre farklılaşan oranlarda faiz ödenmesi uygulaması kapsamında bankalara ödenen faiz oranlarında 8 Mayıs 2015 tesis döneminden başlanmak üzere 50 baz puan artış yapılmıştır. Zorunlu karşılıklara ödenen kısmi faizin yükseltilmesi Rezerv Opsiyon Mekanizması (ROM) yoluyla tutulan rezervleri azaltmakta, böylece döviz satışı ile benzer etkiyi göstererek sistemin TCMB’den fonlama ihtiyacını artırmaktadır. Ayrıca, Türk lirasının değer kaybettiği dönemlerde ROM çerçevesinde tutulan rezervlerin değerleme etkisiyle otomatik olarak azalması döviz likiditesini dengeleyici bir rol oynamaktadır. Bunun yanı sıra yabancı para zorunlu karşılık oranlarının çekirdek olmayan kredi/mevduat yükümlülüklerin oranındaki artış vadesini eğiliminin uzatmaya yönelik yavaşlamasına katkı artırılmasının verdiği son dönemde değerlendirilmektedir (Grafik 1.1.8). Ayrıca yabancı para zorunlu karşılıkların uzun vadeli borçlanmayı teşvik edecek şekilde değiştirilmesinin ardından mevduat dışı kısa vadeli yabancı para yükümlülüklerin payında görülen gerileme yılın ikinci çeyreğinde daha da belirginleşmiştir (Grafik 1.1.9). 4 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 1.1.8. Grafik 1.1.9. Kredi/Mevduat Oranı Mevduat Dışı YP Yükümlülüklerinin Vade Dağılımı (Yüzde) (Yüzde Pay) Finansal İstikrar Raporu'nda Zorunlu Karşılık Tedbirlerinin Açıklanması 130 120 130 60 120 55 Finansal İstikrar Raporu'nda Zorunlu Karşılık Tedbirlerinin Açıklanması 60 55 1 Yıla Kadar 70 30 30 Kaynak: TCMB. 40 3 Yıldan Uzun 0114 0214 0314 0414 0514 0614 0714 0814 0914 1014 1114 1214 0115 0215 0315 0415 0515 0615 0515 0115 70 0914 35 0514 35 0114 80 0913 80 0513 40 0113 90 0912 90 0512 45 0112 45 0911 100 0511 100 0111 50 0910 50 0510 110 0110 110 Kaynak: TCMB. TCMB, yılın ikinci çeyreğinde, döviz satım tutarlarının günlük olarak belirlendiği esnek döviz satım ihalelerine devam ederken, 13 Şubat ve 10 Mart 2015 tarihlerinde yapılan Rezerv Opsiyon Katsayıları (ROK) değişiklikleriyle de, ROM döviz rezervlerinden çıkış sağlayarak piyasadaki döviz likiditesini desteklemiştir. Bunun yanı sıra, bankaların kendilerine tanınan borçlanma limitleri çerçevesinde TCMB’den alabilecekleri döviz depolarının faiz oranlarında ilk çeyrekte yapılan ayarlamalara ilave değişiklikler yapılmıştır. Buna göre, 9 Ekim 2014 öncesinde yüzde 10 olan bankaların bir hafta vadeli olarak TCMB’den ABD doları ve euro borçlanma imkanı faizleri son düzenlemeler ile birlikte sırasıyla yüzde 3 ve yüzde 1,25 seviyelerine indirilmiştir. Bankalar şimdiye kadar bu imkana başvurmamış olsalar da, bir hafta vadeli döviz depo üst limiti ve faizlerinde yapılan ayarlamalar bankacılık sektörü için finansal piyasalarda güven artırıcı bir unsur olarak tampon vazifesi görmektedir. Döviz likiditesine ilişkin bir başka tedbir olarak 5 Mayıs 2015 tarihinden itibaren TCMB nezdinde ABD doları cinsinden tutulan zorunlu karşılıklara, rezerv opsiyonlarına ve serbest hesaplara faiz ödenmesi uygulamasına başlanmıştır. Uygulanacak faiz oranı değişen küresel ve yerel finansal piyasa koşulları çerçevesinde günlük olarak belirlenip duyurulmaya başlanmıştır. Ayrıca, son dönemde Euro Bölgesi’nde gözlenen gelişmeler nedeniyle 1 Şubat 2015 tarihinden itibaren bankalar ve finansman şirketlerinin TCMB nezdindeki euro cinsi döviz hesaplarından alınmaya başlanan yıllık binde 2 oranındaki komisyon, 1 Temmuz 2015 tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde yıllık on binde 5’e indirilmiş, 27 Temmuz itibari ile ise kaldırılmıştır. Sıkı para politikası duruşunun ve alınan makroihtiyati önlemlerin etkisiyle kredi büyüme hızları makul düzeylerde seyretmektedir. Finansal olmayan kesime kullandırılan (kur etkisinden arındırılmış) krediler yılın ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre ılımlı bir artış göstererek yüzde 18,1 oranında büyümüştür. Tüketici ve ticari kredi ayrımında bakıldığında, BDDK tarafından yürürlüğe konulan uygulamaların da katkısı ile ticari kredilerin tüketici kredilerine göre daha hızlı büyümeye devam ettiği görülmektedir. 2015 yılı ikinci çeyreğinin sonunda tüketici kredileri yıllık büyüme oranı yüzde 15,1’e gerilerken, aynı oran kur etkisinden arındırılmış ticari krediler için yüzde 21,6 olarak gerçekleşmiştir. Benzer şekilde, kredilerin büyüme eğilimleri geçmiş yıllar ortalamaları ile karşılaştırıldığında ticari krediler ortalamaya yakın seyrederken tüketici kredilerinin ortalamanın oldukça altında bulunduğu gözlenmektedir (Grafik 1.1.10 ve 1.1.11). İktisadi faaliyetteki ılımlı seyir ve finansal koşullarda son Enflasyon Raporu 2015-III 5 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası dönemde gözlenen sıkılaşma ile birlikte önümüzdeki dönemde kredi büyümesinin bir miktar yavaşlayabileceği değerlendirilmektedir. Grafik 1.1.10. Grafik 1.1.11. Tüketici Kredilerinin Yıllıklandırılmış Büyüme Hızlarının Geçmiş Yıllarla Karşılaştırılması Ticari Kredilerin Büyüme Hızlarının Geçmiş Yıllarla Karşılaştırılması (13 Haftalık Yıllıklandırılmış Hareketli (13 Haftalık Yıllıklandırılmış Hareketli Ortalama, Yüzde) Ortalama, Kur Etkisinden Arındırılmış, Yüzde) 2007-2014 Ortalaması 2014 2015 40 40 2007-2014 Ortalaması 2014 2015 40 5 5 0 0 0 Ara 35 Kas Mar Ara Eki Mar Kaynak: TCMB. Eki 5 0 Eyl 5 Ağu 10 Haz 10 Tem 10 Nis 15 10 May 20 15 Şub 20 15 Oca 20 15 Kas 20 Eyl 25 Ağu 25 Haz 25 Tem 30 25 Nis 30 May 35 30 Şub 35 30 Oca 35 40 Kaynak: TCMB. 1.2. Makroekonomik Gelişmeler ve Temel Varsayımlar Enflasyon 2015 yılının ikinci çeyreğinde yıllık tüketici enflasyonu ilk çeyrek sonuna kıyasla yaklaşık 0,4 puan azalarak yüzde 7,20 oranına gerilemiş ve Nisan Enflasyon Raporu öngörüsüne yakın gerçekleşmiştir (Grafik 1.2.1 ve 1.2.2). Gıda enflasyonundaki düşüş enflasyondaki iyileşmenin ana belirleyicisi olurken çekirdek enflasyon büyük ölçüde döviz kuru etkileriyle yükselmiştir. Bu dönemde gıda fiyatlarındaki düzeltme ile birlikte bu grubun yıllık enflasyona olan katkısı yaklaşık 2,3 puana inmiştir. Buna karşılık Türk lirasında gözlenen değer kaybı enflasyondaki düşüşü sınırlayan bir gelişme olmuştur. Grafik 1.2.1. Grafik 1.2.2. Nisan 2015 Tüketici Enflasyon Tahmini ve Gerçekleşmeler (Yüzde) İşlenmemiş Gıda ve Tütün Dışı Enflasyon İçin Nisan 2015 Tahminleri ve Gerçekleşmeler (Yüzde) Gerçekleşme Gerçekleşme Nisan 2015 Tahminleri* 6 6 5 5 5 5 0615 6 0515 6 0415 7 0315 7 0215 7 0115 7 1214 8 Yüzde 8 0615 8 0515 8 0415 9 0315 9 0215 9 0115 9 1214 Yüzde Ocak 2015 Tahminleri* * Enflasyonun tahmin aralığı içinde kalma olasılığı yüzde 70’tir. Kaynak: TÜİK, TCMB. Uygulanan temkinli para ve maliye politikaları ile alınan makroihtiyati önlemler enflasyonu, özellikle enerji ve gıda dışı (çekirdek) enflasyon göstergelerini, olumlu yönde etkilemektedir. Bununla birlikte, döviz kurlarında son dönemde gözlenen gelişmelerin gecikmeli yansımaları enflasyon görünümündeki iyileşmeyi geciktirmektedir. Nitekim çekirdek enflasyon göstergelerinin ana eğiliminde ikinci çeyrekte önceki döneme kıyasla belirgin bir bozulma gözlenmiştir (Grafik 1.2.3). Bu görünümde 6 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz kuru kaynaklı maliyet baskılarının bir önceki döneme kıyasla güçlenmesi belirleyici olmuştur. Para politikasında sürdürülen temkinli duruş ve yurt içi talepteki ılımlı seyir ise maliyet baskılarının fiyatlara yansımasını sınırlamaya devam etmiştir. Grafik 1.2.3. Grafik 1.2.4. Temel Enflasyon Göstergeleri H ve I Gıda ve Gıda Dışı Fiyatlar (Yıllık Yüzde Değişim) (Mevsimsellikten Arındırılmış, Yıllıklandırılmış Üç Aylık Ortalama Yüzde Değişim) Gıda ve Yemek Hizmetleri 15 Kaynak: TÜİK, TCMB. 2 0615 3 0415 0615 0415 0215 1214 1014 0814 0614 0414 0214 1213 1013 0813 0613 0413 0213 3 0215 4 2 1214 4 1014 6 5 0814 5 0614 8 6 7 0414 10 8 9 0214 10 9 1213 12 11 1013 14 12 11 0813 16 14 13 7 18 Gıda ve Yemek Hizmetleri Hariç TÜFE 16 0613 13 18 0413 I 0213 H 15 Kaynak: TÜİK, TCMB. Nisan Enflasyon Raporu’nda öngörüldüğü üzere yılın ikinci çeyreğinde hava koşullarının arzı destekleyici yönde olmasıyla birlikte gıda fiyatlarında belirgin bir düzeltme gözlenmiştir. Tüketim sepetinin yaklaşık yüzde 25’ini oluşturan gıda grubunun yıllık enflasyonu Haziran ayı itibarıyla yüzde 9,28’e gerilemiş, benzer şekilde gıda ve yemek hizmetleri grubunun yıllık enflasyonu da kayda değer bir düşüş sergilemiştir. Bu dönemde gıda ve yemek hizmetleri hariç tüketici enflasyonu ise yukarıda değinilen maliyet baskılarıyla bir önceki döneme kıyasla 1 puan artarak yüzde 5,82’ye yükselmiştir (Grafik 1.2.4). Özetle yılın ikinci çeyreğinde enflasyon gıda fiyatları kaynaklı düşüş kaydetmiş olsa da bu dönemde Türk lirasında gözlenen değer kaybının söz konusu düşüşü sınırlamasıyla enflasyon görünümünde henüz arzu edilen iyileşme gerçekleşmemiştir. Gıda fiyatlarında öngörülen kısmi iyileşme ve temkinli para politikasının katkısı ile enflasyon görünümündeki bozulmanın sınırlı kalacağı ve enflasyonun orta vadede hedefe ulaşacağı değerlendirilmektedir. Arz ve Talep 2015 yılı ilk çeyreğine ilişkin Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) verilerine göre iktisadi faaliyet Nisan Enflasyon Raporu’nda ortaya konulan görünüme kıyasla daha güçlü bir seyir izlemiş ve milli gelir dönemlik bazda yüzde 1,3, yıllık bazda ise yüzde 2,3 oranında artmıştır (Grafik 1.2.5). Milli gelir bileşenleri üretim yönünden incelendiğinde, ilk çeyrekte inşaat haricindeki tüm sektörlerin bir önceki çeyrek ortalamalarına kıyasla artış kaydettiği görülmektedir. Bu dönemde milli gelir büyümesinde tarım ve net vergi kalemleri öne çıkarken, sanayi ve hizmet kalemleri ılımlı artış eğilimini korumuştur (Grafik 1.2.6). İlk çeyrek gelişmeleri mevsimsellikten arındırılmış verilerle harcama tarafından değerlendirildiğinde, nihai yurt içi talebin tüketim harcamaları kaynaklı artış gösterdiği görülmektedir. Yatırım harcamaları ise gerek kamu gerekse özel kesimde bir önceki çeyreğe göre daralmıştır. Mal ve hizmet ihracat ve ithalatı verilerine göre, ilk çeyrekte ihracat dönemlik bazda artarken ithalat gerilemiştir. Altın hariç dış ticaret verileri değerlendirildiğinde bu dönemde yurt içi talepteki artış eğilimi doğrultusunda ithalat miktar Enflasyon Raporu 2015-III 7 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası endeksinin istikrarlı şekilde arttığı, dış talepteki zayıf seyre paralel olarak ise ihracatın gerilediği gözlenmiştir. Grafik 1.2.5. Grafik 1.2.6. GSYİH ve Nihai Yurt İçi Talep GSYİH Dönemlik Büyümesi ve Üretim Yönünden Katkılar (Reel, Mevsimsellikten Arındırılmış, Milyar TL) (Yüzde Puan) GSYİH Net Vergi Tarım İnşaat Nihai Yurt İçi Talep Sanayi Hizmetler GSYİH 5 4 4 30 3 3 28 28 2 2 26 26 1 1 24 24 0 0 22 -1 34 32 32 30 22 123412341234123412341234123412341 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 20142015 Kaynak: TÜİK. Millions 5 34 -1 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2010 2011 2012 2013 2014 2015 Kaynak: TÜİK. 2015 yılı ikinci çeyreğine ilişkin açıklanan veriler iktisadi faaliyetteki ılımlı artışın devam ettiğine işaret etmektedir. Sanayi üretimi Nisan-Mayıs döneminde bir önceki çeyreğe göre yüzde 1,0 oranında artış kaydetmiştir. Haziran ayına ilişkin göstergelerle birlikte değerlendirildiğinde sanayi üretiminin yılın ikinci çeyreğinde dönemlik bazda artış göstermesi beklenmektedir. İç talebe ilişkin satış, üretim ve ithalat göstergeleri nihai yurt içi talebin tüketim talebi kaynaklı artış eğilimine devam edeceğine işaret etmektedir. Yatırımlara ilişkin göstergeler ise zayıf görünümün ikinci çeyrekte de süreceği sinyalini vermektedir. Altın hariç ihracat miktar endeksinin, ilk çeyrekteki daralmanın ardından Nisan-Mayıs döneminde önceki çeyreğe göre düşük oranda artması, altın hariç ithalatın ise artış eğilimini sürdürmesi dış talebin büyümeye katkısının ikinci çeyrekte sınırlı kalabileceğine işaret etmektedir (Grafik 1.2.7). Önümüzdeki dönemde, iktisadi faaliyetteki toparlanmanın devam edeceği öngörülmekle birlikte, büyümeye dair riskler bulunmaktadır. Dış talebe ilişkin gerek jeopolitik gelişmeler gerekse Avrupa’daki sorunlar kaynaklı aşağı yönlü riskler devam etmektedir. Ayrıca, yerel belirsizlikler ve güven endekslerindeki zayıf seyir ile küresel para politikaları kaynaklı finans piyasalarında gözlenen oynaklıklar özel kesim nihai talebinin büyümeye yaptığı katkıyı sınırlayabilecek risk unsurlarıdır. Aşağı yönlü riskleri canlı tutan bu faktörlere karşın, küresel kriz sonrası gözlenen güçlü istihdam performansı ile petrol fiyatlarındaki düşük seviyeler cari denge ve enflasyon görünümü üzerinde olumlu etki yaparak iç talep ve ekonomi politikaları açısından alan oluşturmaktadır. Ayrıca, tarım katma değerinde beklenen düzeltme üretim tarafından büyümeyi destekleyebilecek bir faktör olarak ortaya çıkmaktadır. Bütün bu değerlendirmeler çerçevesinde, 2015 yılının ikinci yarısında ılımlı büyüme eğiliminin devam edeceği ve talep koşullarının enflasyona düşüş yönünde katkı vereceği öngörülmektedir. Dış ticaret hadlerindeki olumlu gelişmelerin ve tüketici kredilerindeki yavaşlamanın etkisiyle cari dengedeki iyileşme eğiliminin önümüzdeki dönem devam edeceği ancak dış talepteki zayıf seyrin bu iyileşmeyi bir miktar sınırlayabileceği tahmin edilmektedir (Grafik 1.2.8). 8 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 1.2.7. Grafik 1.2.8. Altın Hariç İhracat ve İthalat Miktar Endeksleri Cari İşlemler Dengesi (CİD) (Mevsimsellikten Arındırılmış, 2011ç1=100) (12-Aylık Birikimli, Milyar ABD Doları) 130 120 120 110 110 100 100 90 90 80 70 30 70 -70 -70 -90 -90 60 0509 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 12* 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 15 *Nisan-Mayıs dönemini içermektedir. Kaynak: TÜİK, TCMB. 0515 -50 1114 -50 0514 80 1113 -30 0513 -30 1112 -10 0512 -10 1111 10 0511 10 1110 60 CİD CİD (altın hariç) CİD (enerji ve altın hariç) 30 0510 130 İthalat 1109 İhracat Kaynak: TCMB. Petrol, İthalat ve Gıda Fiyatları Yılın ikinci çeyreğinde petrol fiyatları bir önceki Rapor’da öngörülen patikanın sınırlı bir miktar üzerinde gerçekleşirken, ABD doları cinsinden ithalat fiyatları ise öngörülen patikanın altında kalmıştır (Grafik 1.2.9). Yıl bazında ise, ortalama petrol fiyatları varsayımı 2015 yılı geneli için yüzde 2’ye, 2016 yılı için ise yüzde 6’ya yakın bir oranda düşürülmüştür (Tablo 7.1.1). Bununla uyumlu olarak, ortalama ithalat fiyatlarının yıllık yüzde değişimine dair varsayımlarda 2015 yılı için 1,7 puan, 2016 yılı için ise 1,4 puan aşağı yönlü güncelleme yapılmıştır. Gıda fiyatı gelişmelerine bakıldığında işlenmemiş gıda fiyatlarının 2015 yılının ikinci çeyreğinde belirgin bir düzeltme yaptığı ve gıda fiyatlarının enflasyona katkısında önemli bir gerileme yaşandığı gözlenmiştir. Söz konusu düzeltmenin devam edeceği ve yetkili kurumlar tarafından alınmakta olan önlemlerin etkilerinin ortaya çıkacağı öngörüleri ile 2015 yıl sonu gıda enflasyonu varsayımı yüzde 9’dan yüzde 8’e güncellenmiştir. Grafik 1.2.9. Petrol ve İthalat Fiyat Varsayımlarındaki Güncellemeler Petrol Fiyatları (ABD Doları/Varil) Tem.15 Nis.15 80 70 70 60 60 50 50 1215 0915 0615 0315 1214 0914 0614 0314 40 1213 40 105 100 100 95 95 90 90 Gerçekleşme 85 85 1215 80 105 0915 90 110 0615 Gerçekleşme 90 110 0315 100 1214 110 100 115 0914 110 Nis.15 115 0614 120 0314 120 1213 Tem.15 İthalat Fiyatları (ABD Doları, 2010=100) Kaynak: Bloomberg, TÜİK, TCMB. Taralı alanlar tahminleri göstermektedir. Maliye Politikası ve Vergi Ayarlamaları Orta vadeli tahminler üretilirken vergi ayarlamalarının ve yönetilen/yönlendirilen fiyatların enflasyon hedefini aşmayacağı ve otomatik fiyatlama mekanizmaları ile uyumlu olacağı bir görünüm Enflasyon Raporu 2015-III 9 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası esas alınmıştır. Maliye politikasının orta vadeli duruşu için 2015-2017 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program projeksiyonları temel alınmıştır. Bu çerçevede, dönem boyunca sıkı bir maliye politikası duruşu sergileneceği ve faiz dışı harcamaların milli gelire oranının kademeli olarak azalacağı varsayılmıştır. 1.3. Enflasyon ve Para Politikası Görünümü Orta vadeli tahminler oluşturulurken enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar getiri eğrisini yataya yakın tutmak suretiyle para politikasındaki temkinli duruşun sürdürüleceği bir çerçeve esas alınmıştır. Ayrıca, sıkı makro ihtiyati çerçevenin de katkısıyla yıllık kredi büyüme oranının makul seviyelerde seyretmeye devam edeceği değerlendirilmektedir. Bu çerçevede enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2015 yılı sonunda yüzde 6,0 ile yüzde 7,8 aralığında (orta noktası yüzde 6,9), 2016 yılı sonunda ise yüzde 3,7 ile yüzde 7,3 aralığında (orta noktası yüzde 5,5) gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Enflasyonun orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağı öngörülmektedir (Grafik 1.3.1). Grafik 1.3.1. Enflasyon ve Çıktı Açığı Tahminleri Tahmin Aralığı* Belirsizlik Aralığı Yıl Sonu Enflasyon Hedefleri Çıktı Açığı 12 12 10 Kontrol Ufku 0618 0318 1217 -4 0917 -4 0617 -2 0317 -2 1216 0 0916 0 0616 2 0316 2 1215 4 0915 4 0615 6 0315 6 1214 8 0914 8 0614 Yüzde 10 * Enflasyonun tahmin aralığı içinde kalma olasılığı yüzde 70’tir. 2015 yılı ikinci çeyreğinde döviz kuru hareketlerinin çekirdek enflasyon eğilimindeki iyileşmeyi geciktirmesi yıl sonu enflasyon tahminini 0,5 puan yukarı yönlü etkilemiştir. Öte yandan, ithalat ve gıda fiyatları görünümünde bir önceki Rapor’a kıyasla gözlenen iyileşme yıl sonu enflasyon tahminine sırasıyla 0,1 puan ve 0,3 puan aşağı yönlü etkide bulunmuştur. Sonuç olarak, yılın ikinci yarısında ithalat ve gıda fiyatlarındaki görünümün ikinci çeyrek çekirdek enflasyon gelişmelerinin olumsuz etkisini büyük ölçüde telafi edeceği tahmin edilmektedir. Bu çerçevede, Nisan Enflasyon Raporu’nda yüzde 6,8 olarak verilen 2015 yıl sonu enflasyon tahmini 0,1 puan yukarı yönlü güncellenmiştir. Nisan Enflasyon Raporu’nda yüzde 5,5 olarak verilen 2016 yıl sonu enflasyon tahmini ise değiştirilmemiştir. 2016 yılı ortalama ithalat fiyatı varsayımındaki aşağı yönlü güncellemenin 2016 yıl sonu enflasyonunu yaklaşık 0,1 puan aşağı çekeceği; ancak 2015 yıl sonu enflasyon tahminindeki yükselişten dolayı bu etkinin telafi edileceği değerlendirilerek 2016 yıl sonu enflasyon tahmini korunmuştur (Grafik 1.3.1). 2015 yılının kalan döneminde de baz etkileri enflasyonun seyrinde belirleyici olacaktır. Enflasyonun Eylül ayına kadar düşüş eğiliminde olacağı; ancak baz etkileri kaynaklı olarak Eylül ayında 10 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası bir miktar yükseldikten sonra dalgalı bir seyir izleyerek yıl sonunda yüzde 6,9’a ulaşacağı tahmin edilmektedir. 1.4. Riskler ve Para Politikası Sıkı para politikası duruşunun ve alınan makro ihtiyati önlemlerin etkisiyle kredi büyüme hızları makul düzeylerde seyretmektedir. Ticari kredi büyümesi yakın dönemdeki güçlü seyrini devam ettirirken, tüketici kredisi büyüme hızında özellikle konut dışı kalemler kaynaklı bir yavaşlama gözlenmektedir. Bunların yanı sıra, kredi bileşiminde arzu edilen şekilde ticari kredileri tüketici kredilerine kıyasla daha yüksek bir hızda büyümektedir. Son dönemde finansal koşullarda yaşanan kısmi sıkılaşmanın da etkisiyle yılın ikinci yarısında toplam kredi büyümesinin bir miktar yavaşlayacağı tahmin edilmektedir. Kredilerdeki bu görünüm bir yandan orta vadeli enflasyon baskılarını sınırlarken diğer yandan cari dengedeki düzelmeyi desteklemektedir. Dış talep zayıf seyrini korurken iç talep büyümeye ılımlı düzeyde katkı vermektedir. Avrupa ekonomisinde gözlenen toparlanma dış talebi olumlu etkilese de, süregelen jeopolitik gelişmeler ve küresel ticaretteki yavaşlama ihracat büyümesini sınırlandırmaktadır. Öte yandan, petrol fiyatlarının düşük seviyesini koruması durumunda birikimli enerji ithalatı azalmaya devam edecektir. Sonuç olarak, dış ticaret hadlerindeki olumlu gelişmeler ve tüketici kredilerinin ılımlı seyri cari dengedeki iyileşmeyi desteklerken ihracatın göreli olarak zayıf görünümü bu iyileşmeyi sınırlamaktadır. İç talep ise temelde tüketim kaynaklı olarak ılımlı bir artış eğilimi sergilemektedir. Diğer taraftan, güven endekslerindeki zayıf seyir ile iç ve dış belirsizlikler özel kesim nihai talebinin büyümeye yaptığı katkıyı sınırlayabilecek risk unsurlarıdır. Bu bağlamda, iktisadi faaliyetteki toparlanmanın kademeli olacağı ve toplam talep koşullarının enflasyona düşüş yönünde katkı vermeye devam edeceği öngörülmektedir. Yılın ilk çeyreğinde oldukça olumsuz seyreden ve enflasyonun yüksek gerçekleşmesinde belirleyici olan işlenmemiş gıda grubu enflasyonu yakın dönemde önemli bir düzeltme yaparak enflasyonu olumlu etkilemiştir. Benzer şekilde son dönemde petrol fiyatlarında görülen gerileme enflasyonu düşürücü yönde katkı vermektedir. Öte yandan, döviz kuru hareketleri özellikle temel mal grubu üzerinde etkili olarak çekirdek enflasyon eğilimindeki iyileşmeyi geciktirmektedir. Bu çerçevede, küresel piyasalardaki belirsizlikler ile enerji ve gıda fiyatlarındaki oynaklıklar da dikkate alındığında, para politikasındaki temkinli yaklaşımın sürdürülmesi gerekmektedir. Gıda fiyatlarında öngörülen kısmi iyileşme ve temkinli para politikasının katkısı ile enflasyon görünümündeki bozulmanın sınırlı kalacağı ve enflasyonun orta vadede hedefe ulaşacağı değerlendirilmektedir. Önümüzdeki dönemde para politikası kararları enflasyon görünümündeki iyileşmenin hızına bağlı olacaktır. Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlar yakından izlenecek ve enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar getiri eğrisini yataya yakın tutmak suretiyle para politikasındaki temkinli duruş sürdürülecektir. Küresel piyasalara dair riskler önemini korumaktadır. Küresel ekonomiye ilişkin azalan öngörülebilirlik ve gelişmiş ülkelerin para politikalarındaki farklılaşma ile birlikte artan belirsizlikler küresel piyasaların veri akışına duyarlılığının yüksek seviyelerde kalmasına neden olmaktadır. Bütün bu gelişmeler sonucunda, risk iştahı ve sermaye akımlarındaki oynaklık sürmektedir. TCMB, sermaye akımlarına yönelik dengeleyici konjonktürel politikaların yanı sıra finansal sistemin dayanıklılığını artırmaya yönelik yapısal tedbirlerin de önemli olduğuna dikkat çekmiştir. Bu doğrultuda, son dönemde Enflasyon Raporu 2015-III 11 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz likiditesini, çekirdek yükümlülükleri ve uzun vadeli borçlanmayı destekleyici yönde atılan adımların ekonominin dayanıklılığını artırdığı değerlendirilmiştir. Gerekli görülmesi halinde aynı doğrultuda ilave önlemler alınmaya devam edilebileceği belirtilmiştir. Küresel kriz sonrası dönemde, özellikle ABD para politikasının çıkış sürecinde gelişmekte olan ülkelerde uzun vadeli faizler küresel para politikalarına aşırı duyarlı hale gelmiştir. Bu süreçte TCMB’nin uyguladığı geniş faiz koridoru ve sıkı likidite politikası ekonomimizin küresel şoklara karşı dayanıklılığını artırmıştır. Önümüzdeki dönemde, küresel para politikalarının normalleşmeye başlamasından sonra sözle yönlendirme politikaları sayesinde uzun vadeli faiz oranlarındaki oynaklık kalıcı olarak düşebilecektir. Bu baz senaryo altında ülkemizde de geniş bir faiz koridoruna olan ihtiyacın zaman içerisinde azalabileceği değerlendirilmektedir. Böyle bir durumda, TCMB faiz politikasının operasyonel çerçevesinin de kademeli olarak sadeleştirilmesi söz konusu olabilecektir. Maliye politikasına ve vergi düzenlemelerine ilişkin gelişmeler enflasyon görünümüne etkileri bakımından yakından takip edilmektedir. Para politikası duruşu oluşturulurken, mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceği varsayılmaktadır. Maliye politikasının söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da güncellenmesi söz konusu olabilecektir. Son yıllarda mali disiplinin sürdürülmesi Türkiye ekonomisinin olumsuz dış şoklara karşı duyarlılığını azaltan temel unsurlardan biri olmuştur. Küresel belirsizliklerin yüksek olduğu mevcut konjonktürde bu kazanımların korunarak daha da ileriye götürülmesi önem taşımaktadır. Mali disiplini kalıcı hale getirecek ve tasarruf açığını azaltacak her türlü tedbir makroekonomik istikrarı destekleyecek ve uzun vadeli kamu borçlanma faizlerinin düşük düzeylerde seyretmesini sağlayarak toplumsal refaha olumlu katkıda bulunacaktır. 12 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2. Uluslararası Ekonomik Gelişmeler 2015 yılının ilk çeyreğinde küresel iktisadi faaliyet zayıf seyrini sürdürmüş ve yıl sonuna ilişkin küresel büyüme tahminleri bir önceki Enflasyon Raporu dönemine göre aşağı çekilmiştir. Anılan dönemde gelişmekte olan ülkelerde zayıf büyüme performansı devam ederken; gelişmiş ülkelerde ise iktisadi faaliyet görece olumlu seyrini devam ettirmiştir. Gelişmekte olan ülkeler grubunda süregelen zayıf büyüme performansında; Çin ekonomisindeki yavaşlama, emtia fiyatlarındaki zayıf seviyelerin sürmesi, dış finansman koşullarının sıkı seyrediyor olması ve jeopolitik faktörler belirleyici olmaya devam etmektedir. Gelişmiş ülkeler grubu büyüme performansındaki görece olumlu görünümde ise finansal koşullardaki gevşeklik, düşük petrol fiyatları ve iyileşen işgücü piyasası etkili olmuştur. Önümüzdeki döneme ilişkin küresel büyüme üzerindeki risklerin halen aşağı yönlü olduğu değerlendirilmektedir. Son dönemde finansal piyasalarda artan oynaklığın, gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülke büyüme performansları üzerindeki yakın dönemli önemli bir risk unsuru olabileceği değerlendirilmektedir. Küresel iktisadi faaliyette belirgin bir toparlanma gözlenmemiş olmasına bağlı olarak, yılın ikinci çeyreğinde, endüstriyel ve değerli metal fiyatları düşüş kaydetmiş; söz konusu düşüşte Çin ekonomisindeki yavaşlama belirleyici olmuştur. Anılan dönemde petrol fiyatları ise, toplam arzda azalma meydana geleceği beklentilerine paralel olarak, artmıştır. Benzer şekilde, iklim koşullarının etkisiyle, tarım fiyatları da yükselerek emtia genel endeksinde artışa yol açan alt kalemlerden biri olmuştur. Emtia genel endeksindeki artışa karşın, yılın ikinci çeyreğinde, gelişmiş ülkelerde enflasyon oranları belirgin bir değişim göstermezken; gelişmekte olan ekonomilerde genel olarak zayıf seyreden iç talebe bağlı olarak enflasyon oranlarındaki artış eğilimi durmuştur. Çıktı açığının, küresel ölçekte, enflasyon üzerinde yukarı yönlü bir baskı unsuru oluşturacak düzeylerde olmaması ile uyumlu olarak para politikası da yılın ikinci çeyreğinde gevşek seyretmeye devam etmiştir. Amerikan Merkez Bankası’nın (Fed) faiz artırımına hangi tarihte başlayacağı ve ne hızla artıracağına ilişkin belirsizlik finansal piyasalardaki hareketlerin en temel belirleyicisi olmaya devam etmektedir. Bu bağlamda, Fed’in politika faizlerini çok kısa vadede artırmayacağına dair açıklamaları geçtiğimiz çeyreğin başlarında risk iştahında olumlu bir seyre yol açarken; son dönemde Yunanistan ve dolayısıyla Euro Bölgesi’ne ilişkin sorunlar kaynaklı olarak finansal piyasalarda oynaklık artışı ve risk iştahında bozulma yaşanmıştır. Yunanistan konusunda bir anlaşmaya varılması ise finans piyasalarında olumlu etki yapmıştır. Finansal piyasalardaki oynaklığın artışına paralel olarak gelişmekte olan ülke sermaye akımları da yılın ikinci çeyreğinde oynak seyretmiş; Haziran ayında ve Temmuz ayının ikinci yarısında hisse senedi piyasalarından büyük miktarlı çıkışlar gerçekleşmiştir. Yukarıdaki gelişmelere ek olarak gelişmekte olan ülkelerde iktisadi faaliyetin zayıf seyrinin devamı, gelişmekte olan ülkelere yönelen sermaye akımları üzerindeki başlıca aşağı yönlü risk olarak değerlendirilmektedir. 2.1. Küresel Büyüme Küresel iktisadi faaliyette 2014 yılı boyunca gözlenen yavaşlama eğilimi, büyük ölçüde gelişmekte olan ülkeler kaynaklı olarak bu yılın ilk çeyreğinde de devam etmiş ve küresel ekonominin büyüme hızı, bir önceki çeyreğin altında gerçekleşmiştir (Grafik 2.1.1). Bu dönemde Çin ekonomisinin büyüme hızında meydana gelen yavaşlama ile Rusya ve Brezilya ekonomilerinde yaşanan daralma, küresel büyüme hızını yavaşlatan en önemli faktörler olmuştur. Gelişmekte olan ülkeler tarafında, Doğu Avrupa ile Latin Amerika bölgelerinde büyüme hızının sıfıra yaklaştığı görülmektedir (Grafik 2.1.2). Enflasyon Raporu 2015-III 13 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Gelişmiş ülkeler tarafında ise Japonya’da süregelen resesyon, küresel büyüme hızını aşağıya çeken bir diğer faktör olmuştur. Buna karşın, Euro Bölgesi’nde geçtiğimiz yıl görülen olumlu büyüme performansı, bu yılın ilk çeyreğinde de devam etmiştir. ABD'de ise GSYİH bir önceki çeyreğe göre, yıllıklandırılmış bazda, yüzde 0,2 oranında gerilemiştir. Söz konusu gerilemede, ABD dolarının değerlenmesine bağlı olarak olumsuz seyreden net ihracat performansı ve kötü hava koşulları etkili olmuştur. Ancak, bu gelişmeye rağmen, ABD ekonomisi yılın ilk çeyreğinde baz etkisi nedeniyle bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2,9 oranında büyümüş ve küresel büyüme hızını olumlu yönde etkilemiştir. Grafik 2.1.1. Grafik 2.1.2. Küresel Büyüme Oranları* Bölgelere Göre Gelişmekte Olan Ülkelerin Büyüme Oranları * (Yıllık Yüzde Değişim) (Yıllık Yüzde Değişim) Gelişmekte Olan Ülkeler (GOÜ) Gelişmiş Ülkeler Küresel GSYİH 9 6 9 Latin Amerika Asya Doğu Avrupa 12 12 9 9 6 6 3 3 0 0 -3 -3 -6 -6 6 3 3 0 0 -3 -3 -9 -6 123412341234123412341234123412341 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 15 -6 *Küresel endeksler oluşturulurken ülkeler, GSYİH'larının toplam üretim içerisindeki paylarına göre ağırlıklandırılmıştır. Kaynak: Bloomberg, TCMB. -9 2341234123412341234123412341 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 15 * Toplulaştırma yapılırken ülkelerin, bölgesel GSYİH içindeki payları kullanılmıştır. Kaynak: Bloomberg, TCMB. Yılın ikinci çeyreğine ilişkin küresel PMI verileri, bir önceki çeyreğe göre daha olumsuz bir büyüme performansına işaret etmektedir (Grafik 2.1.3). Ancak bu dönemde, Euro Bölgesi imalat sanayi PMI endeksinin yükselmeye devam ettiği görülmektedir (Grafik 2.1.4). Bu durum Euro Bölgesi'ndeki olumlu büyüme performansının devam ettiğine ve yılın ikinci çeyreğinde büyüme hızının ilk çeyrekteki değerinin üzerine çıkabileceğine işaret etmektedir. Bu çerçevede, Yunanistan'a dair yaşanan sürecin, Euro Bölgesi büyümesi üzerindeki olumsuz etkisinin sınırlı düzeyde kalacağı tahmin edilmektedir. ABD’de ise imalat sanayi PMI verileri yılın ikinci çeyreğinde, ilk çeyreğe kıyasla belirgin bir şekilde olumsuz bir seyir izlemiştir (Grafik 2.1.4). Sanayi üretiminin yıllık büyüme hızının, Nisan ve Mayıs aylarında yavaşlamış olması da PMI verisini destekler niteliktedir. Ancak bu gelişmelere rağmen, ilk çeyrekte yaşanan daralmanın neden olduğu baz etkisi nedeniyle, ABD ekonomisinin ikinci çeyrekte çeyreklik bazda, pozitif bir büyüme oranı yakalaması beklenmektedir. ABD işgücü piyasasındaki olumlu görünümün ikinci çeyrekte de devam etmiş olması ve işsizlik oranının Haziran ayı itibarıyla yüzde 5,3 seviyesine gerilemesi söz konusu beklentiyi desteklemektedir. Japonya ekonomisine ilişkin imalat sanayi PMI endeksindeki olumsuz seyrin yılın ikinci çeyreğinde de devam etmiş olması, yaşanan resesyonun anılan dönemde de devam etmiş olduğuna işaret eder niteliktedir (Grafik 2.1.4). Gelişmekte olan ülkelere ilişkin imalat sanayi PMI endeksleri, Brezilya, Meksika ve Çin ekonomileri için çok daha belirgin olmak üzere, yılın ikinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe kıyasla gerilemiştir. Buna ilaveten, öncü göstergeler, Rusya ve Brezilya ekonomilerinde yaşanan resesyonun, yılın ikinci çeyreğinde de sürdüğüne işaret etmektedir. Gerek PMI endekslerindeki bozulma, gerekse sanayi üretimi, dış ticaret hacmi ve sabit sermaye yatırımlarının yıllık büyüme hızlarındaki yavaşlama nedeniyle, Çin ekonomisinin ikinci çeyrekte de yavaşlamaya devam edeceği ve büyüme hızının ilk çeyrek 14 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası değerinin altında gerçekleşebileceği tahmin edilmektedir. Özetle, gelişmekte olan ülkelerin iktisadi faaliyetlerinde görülen yavaşlamanın, yılın ikinci çeyreğinde de devam etmesi beklenmektedir. Grafik 2.1.3. Grafik 2.1.4. İmalat Sanayi PMI Endeksleri Kaynak: Markit. 60 0315 1114 0714 0314 1113 40 0713 40 0313 45 1112 45 0712 50 0312 50 1111 55 0711 55 0310 0315 1114 0714 0314 1113 0713 0313 48 1112 48 0712 50 0312 50 1111 52 0711 52 0311 54 1110 54 0710 56 0310 56 Euro Bölgesi ABD Japonya 60 0311 58 1110 Hizmetler İmalat Sanayi 58 0710 Küresel PMI Endeksleri Kaynak: Markit. Temmuz ayı Consensus Forecasts bültenlerine göre, 2015 ve 2016 yıl sonlarına ilişkin küresel büyüme tahminleri, bir önceki Enflasyon Raporu dönemine göre 0,1 puan aşağı yönlü güncellenmiştir (Tablo 2.1.1). Gelişmiş ülkeler grubunda, ABD ve İngiltere için büyüme tahminleri aşağı yönlü güncellenirken, Japonya ve Euro Bölgesi’ne ilişkin büyüme tahminlerinde herhangi bir değişiklik olmamıştır. Gelişmekte olan ülkeler grubunda ise, gerek 2015 gerekse 2016 yıl sonu büyüme tahminlerinin, Asya Pasifik ve Latin Amerika bölgeleri için aşağı yönlü güncellendiği görülmektedir (Tablo 2.1.1). Sonuç olarak, Temmuz ayı Consensus Forecasts bültenleri, küresel ekonominin, önemli ölçüde gelişmekte olan ülkeler kaynaklı olarak yılın ikinci çeyreğinde de yavaşlamaya devam edeceği ve büyüme hızının ilk çeyrek değerinin altında kalacağı beklentisini destekler niteliktedir. Bu çerçevede, Temmuz ayı büyüme tahminleriyle güncellenen ihracat ağırlıklı küresel üretim endeksinin yıllık büyüme hızının Nisan Enflasyon Raporu döneminden belirgin olarak farklılaşmadığı görülmektedir (Grafik 2.1.5). Bu nedenle, olumsuz seyreden küresel büyüme performansının Türkiye’nin dış talebini önümüzdeki dönemde de baskılamaya devam edeceği öngörülmektedir. Tablo 2.1.1. 2014 ve 2015 Yıl Sonuna İlişkin Büyüme Tahminleri (Yıllık Ortalama Yüzde Değişim) Nisan Dünya Gelişmiş Ülkeler ABD Euro Bölgesi Almanya Fransa İtalya İspanya Yunanistan Japonya İngiltere Gelişmekte Olan Ülkeler Asya Pasifik* Çin Hindistan Latin Amerika Brezilya Doğu Avrupa Rusya Temmuz 2015 2,7 2016 3,2 2015 2,6 2016 3,1 2,9 1,5 1,9 1,1 0,6 2,5 0,7 1,0 2,6 2,8 1,8 2,0 1,6 1,2 2,4 2,0 1,7 2,5 2,4 1,5 1,9 1,2 0,7 3,0 -0,4 1,0 2,5 2,8 1,8 1,9 1,6 1,2 2,6 1,3 1,7 2,4 6,1 6,9 7,7 0,5 -1,1 -0,4 -4,0 6,1 6,8 8,0 2,1 1,2 2,0 0,2 5,9 6,8 7,7 0,0 -1,6 -0,2 -3,5** 6,0 6,7 8,0 1,5 0,6 2,0 0,5** * Japonya hariç tahminleri göstermektedir. ** Haziran ayı Consensus Forecasts bülteninden alınan tahminleri göstermektedir. Kaynak: Consensus Forecasts. Enflasyon Raporu 2015-III 15 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 2.1.5. İhracat Ağırlıklı Küresel Üretim Endeksi* (Yıllık Yüzde Değişim) 6 6 Nisan ER Tahmini: 1,90 4 4 2 2 0 0 -2 -2 Temmuz ER Tahmini:1,89 -4 -4 -6 -6 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 *Toplulaştırma yapılırken ülkeler, Türkiye'nin ihracatı içerisindeki payları ile ağırlıklandırılmıştır. Kaynak: Bloomberg, TCMB. 2.2. Emtia Fiyatları ve Küresel Enflasyon 2015 yılının ikinci çeyreğinde emtia fiyatları genel endeksi bir önceki çeyrek sonuna göre yüzde 11,1 oranında artış göstermiştir. Bu dönemde yükselen petrol fiyatlarının etkisiyle enerji endeksi yüzde 16,5 oranında artmıştır. Özellikle Haziran ayı iklim koşullarının etkisiyle tarım endeksinde de yüzde 11,3 oranında bir artış gerçekleşmiştir. Endüstriyel ve değerli metal endekslerinin ise, genel olarak Çin ekonomisindeki yavaşlamadan kaynaklanmak üzere, anılan dönemde sırasıyla yüzde 4,9 ve 1,5 oranlarında düştüğü görülmektedir (Grafik 2.2.1). Grafik 2.2.1. Grafik 2.2.2. S&P Goldman Sachs Emtia Fiyatları Endeksleri* Ham Petrol (Brent) Fiyatları* (ABD Doları/Varil) 60 60 40 40 0716 80 0116 80 0715 40 100 0115 40 120 100 0113 60 0715 60 0415 80 0115 80 1014 100 0714 100 0414 120 0114 120 0714 140 24 Temmuz 2015* Nisan ER Gerçekleşen 120 0114 140 Enerji Değerli Metal 0713 Genel Endüstriyel Metal Tarım * 1-24 Temmuz tarihleri arasında vadeli sözleşmelerde oluşan fiyatların basit ortalamalarıdır. Kaynak: Bloomberg. *Ocak 2014 ortalaması 100 olarak alınmıştır. Kaynak: Bloomberg. Petrol fiyatları yılın ikinci çeyreğinde arz fazlasının düşeceği beklentilerine paralel olarak yükselmiştir. ABD ham petrol üretiminde yaşanan sınırlı oranda daralma ve stok miktarında peşpeşe gelen düşüşler söz konusu beklentileri güçlendirmiştir. Ne var ki, Haziran ayı OPEC toplantısında düşük fiyat politikasının devamına karar verilmesi ve beraberinde uzun aradan sonra ilk kez ABD aktif ham petrol sondaj makinesi sayısının artış göstermesi fiyatları tekrar düşüş eğilimine sokmuştur. Son olarak, İran ile nükleer müzakerelerde nihai bir anlaşmaya varılmış olması ve bunun sonucunda İran petrolünün güçlü 16 bir biçimde uluslararası piyasalara taşınacağı beklentileri fiyatlar üzerindeki baskıyı Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası kuvvetlendirmiştir. Bütün bu gelişmelerin sonucunda Nisan ayında ortalama 65 ABD dolarından işlem gören Aralık 2015 vadeli Brent tipi ham petrol kontratı 24 Temmuz itibarıyla ortalama 59 ABD dolarından işlem görmüştür (Grafik 2.2.2). Son dönem ekonomik gelişmeler, başta İran ile müzakereler ve ABD kaya petrolü sektörünün beklentileri aşan performansı olmak üzere, genel olarak arz fazlası görünümünün önümüzdeki dönemde devam edeceğine işaret etmektedir. Zayıf küresel talep görünümü ile birlikte düşünüldüğünde düşük ham petrol fiyatları üzerinde jeopolitik riskler dışında önemli bir yukarı yönlü risk faktörü olmadığı görülmektedir. 2014 yılı ortalarından itibaren gözlenen enerji fiyatlarındaki düşüşün, gelişmiş ülkelerin enflasyonlarına büyük oranda yansımış olduğu görülmektedir. Geçtiğimiz Rapor döneminden bugüne bakıldığında, söz konusu ülkeler enflasyon görünümünde, çekirdek enflasyon oranında sınırlı bir düşüş haricinde, önemli bir değişim söz konusu değildir. Gelişmekte olan ülkeler grubu enflasyon rakamlarındaki artış eğilimi ise durmuştur (Grafik 2.2.3 ve Grafik 2.2.4). Bununla birlikte Brezilya, Şili, Arjantin gibi bazı Latin Amerika ülkelerinde enflasyon artmaya devam ederken; Rusya’da ise genel endeks görünümüyle uyumlu olarak enflasyonun düşme eğiliminde olduğu görülmektedir. Grafik 2.2.3. Grafik 2.2.4. Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkeler Tüketici Fiyat Enflasyonu (Yıllık, Yüzde) Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkeler Çekirdek Tüketici Fiyat Enflasyonu (Yıllık, Yüzde) GOÜ GÜ GOÜ GÜ -2 -2 0 0 Kaynak: Bloomberg, TCMB. 5 0315 0914 1 0314 1 0913 0 0313 0 0912 2 0312 2 0911 2 0311 2 0910 3 0315 3 0914 4 0314 4 0913 4 0313 4 0912 6 0312 6 0911 5 0311 8 0910 8 Kaynak: Bloomberg, Datastream, TCMB. 2015 yıl sonuna ilişkin enflasyon beklentileri geçtiğimiz Rapor dönemine göre gelişmiş ülkeler grubunda çoğunlukla sınırlı miktarda yukarı yönlü güncellenirken, İngiltere’de ise bir miktar aşağı yönlü güncelleme yapılmıştır. Asya-Pasifik ülkeleri grubu 2015 yılsonu enflasyon beklentilerinde ise bir değişim olmamıştır. Latin Amerika ülke grubunda Brezilya’da belirgin oranda yukarı yönlü güncelleme yapılırken; Doğu Avrupa Bölgesi enflasyon oranı, çoğunlukla Rusya kaynaklı olarak, aşağı yönlü güncellenmiştir. 2016 yılsonuna ilişkin küresel enflasyon tahmini ise, Euro Bölgesi ülkeleri kaynaklı olarak, sınırlı da olsa yukarı yönlü güncellenmiştir (Tablo 2.2.1). Petrol fiyatları ve Avrupa para politikası gelişmelerinin gelişmiş ülkeler grubu enflasyonu üzerindeki etkilerinin beklentilere büyük oranda yansımış olduğu görülmektedir. Bu bağlamda aşağı yönlü riskler önemli oranda azalmış olsa da Yunanistan’a dair gelişmeler önemli bir aşağı yönlü risk kaynağı olarak enflasyon beklentilerini etkileme potansiyeline sahiptir. Çin ekonomisindeki yavaşlama Asya-Pasifik bölgesi enflasyonunda aşağı yönlü hareketin devam edebileceğini ima ederken, emtia ihracatçısı Latin Amerika ülkelerinde beklentilerin bozulmasına paralel olarak zayıflayan sermaye akımları nedeniyle değer kaybeden yerel para birimleri, söz konusu ülke grubu enflasyon oranlarını yukarı yönlü Enflasyon Raporu 2015-III 17 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası etkilemektedir. ABD para politikasındaki normalleşme süreci de benzer bir dinamik ile Latin Amerika ve Doğu Avrupa ülkelerinde enflasyon üzerindeki yukarı yönlü riskleri arttırmaktadır. Tablo 2.2.1. 2015 ve 2016 Yıl Sonuna İlişkin Enflasyon Tahminleri (Yıllık Ortalama Yüzde Değişim) Nisan Dünya Gelişmiş Ülkeler ABD Euro Bölgesi Almanya Fransa İtalya İspanya Yunanistan İngiltere Japonya Gelişmekte Olan Ülkeler Asya Pasifik* Çin Hindistan Latin Amerika Brezilya** Doğu Avrupa Temmuz 2015 2,5 2016 3,0 2015 2,6 2016 3,1 0,1 0,1 0,4 0,1 0,1 -0,5 -1,3 0,4 0,7 2,2 1,2 1,6 1,1 0,8 1,2 0,5 1,6 1,0 0,2 0,2 0,6 0,3 0,2 -0,2 -1,3 0,2 0,8 2,2 1,3 1,6 1,2 1,1 1,1 0,3 1,6 1,1 2,0 1,4 5,4 14,6 7,9 8,5 2,6 2,0 5,6 11,9 5,6 5,8 2,0 1,4 5,4 14,5 8,4 8,0 2,5 1,9 5,6 12 5,5 5,6 * Japonya hariç tahminleri göstermektedir. ** Aralık/Aralık enflasyonu. Kaynak: Consensus Forecasts. 2.3. Finansal Koşullar, Risk Göstergeleri ve Sermaye Akımları Küresel iktisadi faaliyette yavaşlamanın gözlendiği yılın ikinci çeyreğinde toparlanmaya ilişkin kaygıların da artmasına karşın, Fed’in politika faiz artışının kademeli ve yavaş olacağına ilişkin sinyaller küresel risk iştahının olumlu seyretmesine yol açmıştır (Grafik 2.3.1). Söz konusu gelişmede Fed’in, ilk faiz artırımına gerektiğinden fazla önem atfedilmemesi gerektiğine ve faiz artış sürecinin yavaş olmasının beklendiğine dair açıklaması etkili olmuştur (Grafik 2.3.2). Öte yandan, son dönemde Yunanistan ve dolaylı olarak Euro Bölgesi’ne ilişkin oluşan kaygıların risk iştahına belirgin bir etkisinin olmadığı gözlenmektedir. Grafik 2.3.1. Grafik 2.3.2. Küresel Risk İştahı Endeksleri FOMC Üyelerinin Politika Faiz Projeksiyonları (Medyan, Yüzde) EM-VXY GOÜ Oynaklık Endeksi 18 Mart 2015 VXY G7 Oynaklık Endeksi 12 17 Haziran 2015 19 Mart 2014 12 4,0 4,0 11 11 3,5 3,5 10 10 3,0 3,0 2,5 2,5 2,0 2,0 1,5 1,5 1,0 1,0 0,5 0,5 9 9 8 8 7 7 6 6 Kaynak: Bloomberg, JP Morgan. 0715 0515 0315 0115 1114 0914 0714 0514 0314 5 0114 5 0,0 0,0 2015 2016 2017 Uzun Vade Kaynak: Fed. Gerek Fed’in gerekse de diğer önde gelen gelişmiş ülke merkez bankalarının politika faiz oranlarının bir süre daha düşük seviyelerde kalması beklentisine karşın, küresel para politikalarının yavaş da olsa normalleşmeye başlayacağı algısıyla gelişmiş ülkelerde uzun vadeli getiriler artmaya başlamıştır (Grafik 2.3.3). Bununla birlikte son dönemde finansal piyasalarda gözlenen oynaklığın etkisiyle, gelişmiş 18 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ülke hisse senedi piyasaları dalgalı seyretmeye başlamış, gelişmekte olan ülke borsaları ise hızla değer kaybetmiştir. Buna paralel olarak gelişmekte olan ülkelerde risk primlerinde de artışlar gözlenmiştir (Grafik 5.1.1). Grafik 2.3.3. Grafik 2.3.4. 10 Yıl Vadeli Tahvil Getirileri Gelişmekte Olan Ülkeler Haftalık Fon Akımları (Yüzde) (Milyar ABD Doları) Hisse Senedi Fonları Borçlanma Senedi Fonları Almanya 10 Yıllık Tahvil Getirisi ABD 10 Yıllık Tahvil Getirisi 4,0 4,0 15 15 10 10 5 5 Kaynak: Bloomberg. 0715 0515 0315 0115 1114 0914 0714 0514 0314 0114 1113 -15 0913 -15 0713 0,0 0513 0,0 0313 -10 0,5 0113 -10 0,5 0715 -5 1,0 0115 -5 1,0 0714 0 0114 0 1,5 0713 2,0 1,5 0113 2,0 0712 2,5 0112 2,5 0711 3,0 0111 3,0 0710 3,5 0110 3,5 Kaynak: EPFR. Finansal piyasalarda gözlenen oynaklığa bağlı olarak, yılın ikinci çeyreğinde gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımları da oldukça dalgalı seyretmiştir. Mayıs ayının ikinci yarısı ve Temmuz ayı başlarında hisse senedi piyasalarında gözlenen sermaye girişlerine karşın, Haziran ayında ve Temmuz ayının ikinci yarısında büyük ölçekli çıkışlar gerçekleşmiştir (Grafik 2.3.4). ABD dolarında bir süredir gözlenen değerlenme eğiliminin sona erdiği bu dönemde özellikle Haziran ayından itibaren küresel risk iştahında meydana gelen dalgalanmaların ve gelişmekte olan ülkelerin riskliliğine yönelik oluşan hassasiyetin sermaye çıkışlarında etkili olduğu değerlendirilmektedir. Önümüzdeki dönem sermaye hareketleri açısından değerlendirildiğinde, Fed’in, politika faizlerini beklenenden yavaş artırma beklentisi gelişmekte olan ülkelere sermaye akımlarını destekleyecek bir gelişme olarak ortaya çıksa da; Yunanistan’a dair kaygılar ve gelişmekte olan ülkelerde zayıf büyüme görünümünün devam etmesi, söz konusu ülke grubuna yönelik sermaye akımları üzerindeki aşağı yönlü riskleri canlı tutmaktadır. 2.4. Küresel Para Politikası Gelişmeleri 2015 yılının ikinci çeyreğinde, küresel para politikasının genel eğiliminde, ilk çeyreğe kıyasla önemli bir değişiklik olmamış ve gevşeme eğilimi devam etmiştir. Küresel büyümenin zayıf seyrinin devam etmesi ve küresel enflasyon üzerinde çıktı açığı kaynaklı bir baskının gözlenmiyor olması bu gelişmede etkili olmuştur. Gelişmiş ülkeler özelinde bakıldığında, 2015 Nisan-Temmuz döneminde, Kore, Avustralya, Norveç ve Kanada merkez bankaları 25’er baz puan; İsveç Merkez Bankası ise 10 baz puanlık faiz indirimi gerçekleştirmiştir (Grafik 2.4.1). Gelişmekte olan ülkelerde ise Rusya Merkez Bankası 2014 yılının son çeyreğinde gerçekleştirdiği 750 baz puanlık artışı geri almaya devam etmiş, ilk çeyrekteki 300 baz puanlık indirimin ardından NisanTemmuz döneminde politika faizini 250 baz puan daha aşağı çekmiştir. Ayrıca, 2015 yılı Nisan-Temmuz döneminde Romanya Merkez Bankası 50; Macaristan Merkez Bankası 60 ve Tayland Merkez Bankası 25 baz puanlık faiz indirimi yapmıştır. Çin ve Hindistan merkez bankaları da, büyüme performanslarındaki zayıf görünüm çerçevesinde politika faizlerini 25’er baz puan indirmiştir. Anılan dönemde Brezilya ve Güney Afrika merkez bankaları ise tüm dünya merkez bankalarından ayrışarak politika faizlerini Enflasyon Raporu 2015-III 19 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası artırmıştır. Bu bağlamda, Brezilya Merkez Bankası 50’şer baz puanlık iki faiz artışı yaparken; Güney Afrika Merkez Bankası ise 25 baz puanlık artış gerçekleştirmiştir (Grafik 2.4.2). Grafik 2.4.1. Grafik 2.4.2. Gelişmiş Ülkelerin Politika Faiz Oranlarındaki Değişimler: Ocak 2014 – Temmuz 2015*(Baz Puan) Gelişmekte Olan Ülkelerin Politika Faiz Oranlarındaki Değişimler: Ocak 2014 - Temmuz 2015*(Baz Puan) Tem'15 Haz'15 May'15 Tem'15 Haz'15 May'15 Nis'15 2015 Ç1 2014 Nis'15 2015 Ç1 2014 100 1000 75 75 750 750 50 50 25 25 500 500 250 250 100 0 0 -25 -25 -50 -50 1000 0 0 * 28 Temmuz 2015 itibarıyla. Kaynak: Bloomberg, TCMB hesaplamaları. Meksika Romanya Türkiye Güney Afrika Rusya Macaristan Endonezya Polonya Kolombiya Peru Tayland Şili Brezilya Kanada -750 Çek Cum. -750 Euro Bölgesi -125 Norveç -500 -125 Avustralya -250 -500 Kore -250 -100 İsveç -75 İsrail -75 -100 * 28 Temmuz 2015 itibarıyla. Kaynak: Bloomberg, TCMB hesaplamaları. Fed’in faiz artırma sürecine ne zaman başlayacağı ve politika faizini ne hızla artıracağı hali hazırda finansal piyasaların yakından ilgilendiği en önemli soru olmaya devam etmektedir. Fed tarafından yapılan açıklamalarda, enerji fiyatları kaynaklı olarak enflasyon eğiliminde meydana gelen düşüşün geçici görüldüğü ve işgücü piyasasının toparlanmakta olduğu vurgulanmış; enflasyonun orta vadede yüzde 2’lik hedefe doğru artacağının öngörüldüğü belirtilmiştir. Faiz artırımını gerekli kılan bu yorumlara karşın, özellikle sözle yönlendirme ifadelerinde, politika faizinin “normal” kabul edilen düzeylere çekilmesinde aceleci davranılmayacağı ve artış eğilimin daha yavaş olacağı vurgusu dikkat çekmiştir. Bu çerçevede, Kurul üyelerinin de özellikle 2016 ve 2017 yıl sonu politika faizi tahminlerini aşağı yönlü güncelledikleri görülmüştür (Grafik 2.3.2). Orta vadede Fed’in politika duruşu ile ilgili algılar, daha önce beklenilene kıyasla, gevşemiş olmasına karşın, 10 yıllık tahvil faizlerinin geçtiğimiz Enflasyon Raporu döneminden bugüne yükselme eğiliminde olduğu dikkat çekmiştir (Grafik 2.3.3). Aynı dönemde, Avrupa’da da tahvil faizlerinde yükseliş gözlenmiştir. 20 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 3. Enflasyon Gelişmeleri 2015 yılının ikinci çeyreğinde tüketici enflasyonu bir önceki çeyreğe kıyasla yaklaşık 0,4 puan azalarak yüzde 7,20 oranına gerilemiştir. Enflasyondaki bu düşüşte işlenmemiş gıda fiyatlarındaki düzeltme belirleyici olmuştur. Böylelikle gıda grubu fiyat artışlarının yıllık enflasyona olan katkısı yaklaşık 2,3 puana inmiştir. Diğer taraftan, Türk lirasında gözlenen değer kayıpları enflasyondaki düşüşü sınırlayan en önemli gelişme olmuştur. Yılın ilk dört ayında, geçmiş dönemde yaşanan döviz kuru artışlarının birikimli yansımalarının azalması ile gerileyen temel mal grubu yıllık enflasyonu, dönem içinde gözlenen değer kayıplarının etkisiyle Mayıs ve Haziran aylarında yükseliş kaydetmiştir. Bu dönemde döviz kuru etkilerine ek olarak petrol fiyatlarındaki toparlanma ile birlikte yurt içi enerji enflasyonu da yükselmiştir. Hizmet enflasyonu ise ikinci çeyrekte sınırlı bir yükseliş kaydetmiştir. Bu gelişmede enflasyon ve enflasyon beklentilerinin yüksek seyrinin yanısıra, işgücü maliyetlerindeki hızlı artış eğilimi etkili olmuştur. Ayrıca taze meyve-sebze dışı gıda fiyatlarındaki birikimli artışlar yemek hizmetleri kanalından hizmet enflasyonunu olumsuz etkilemeye devam etmiştir. Sonuç olarak, çekirdek enflasyon göstergelerinin ana eğilimi bir önceki çeyreğe kıyasla temelde döviz kuru etkileri kaynaklı yükselmiştir. 2015 yılının ilk çeyreğinde endeks tarihinin en yüksek artışını kaydeden gıda fiyatlarında ikinci çeyrekte belirgin bir düzeltme gerçekleşmiş ve grup fiyatları bu dönemde endeks ortalamasının üzerinde bir oranda azalış kaydetmiştir. Bu azalışta işlenmemiş gıda grubunda, taze meyve-sebze fiyatlarında ürün arzındaki artışla birlikte gözlenen belirgin gerileme belirleyici olmuştur. İkinci çeyrekte gıda grubu dışında tüm gruplarda fiyat artışları tarihsel ortalamaların üzerinde gerçekleşmiştir (Grafik 3.1). Bir önceki çeyreğe kıyasla gıda grubunun yıllık enflasyona katkısı yaklaşık 1,2 puan gerilerken enerji, temel mal ve hizmet gruplarının katkıları sırasıyla 0,4, 0,3 ve 0,1 puan yükselmiştir (Grafik 3.2). Grafik 3.1. Grafik 3.2. Gruplar İtibarıyla TÜFE Yıllık Tüketici Enflasyonuna Katkı (İkinci Çeyrek Yüzde Değişim) 2007-2014 Ortalaması (Yüzde Puan) 2015 10 10 12 Gıda 12 8 8 10 10 6 6 8 8 4 4 6 6 2 2 4 4 0 0 2 2 -2 -2 -4 Temel Mallar* -4 Gıda Enerji Tütün ve Temel Hizmet Altın* Mallar** TÜFE Tütün ve Altın** Hizmetler Enerji 0 0 I III 2008 I III 2009 I III 2010 I III 2011 I III 2012 I III 2013 I III I 2014 2015 *Temel Mallar: Gıda, enerji, alkollü içecekler ve tütün ile altın dışında kalan mallar. ** Tütün ve Altın: Alkollü içecekler ve tütün ürünleri ile altın. Kaynak: TÜİK, TCMB. Özetle yılın ikinci üç aylık döneminde enflasyon gıda fiyatları kaynaklı düşüş kaydetmiş olsa da bu dönemde Türk lirasında gözlenen değer kaybının söz konusu düşüşü sınırlamasıyla enflasyon görünümünde henüz arzu edilen iyileşme gerçekleşmemiştir. ABD doları bazlı enerji dışı ithalat fiyatlarındaki ılımlı seyre karşın son dönemde yaşanan döviz kuru hareketleri çekirdek enflasyon eğilimindeki iyileşmeyi geciktirmiştir. Ancak döviz kuru gelişmelerinin enerji dışında kalan diğer gruplara Enflasyon Raporu 2015-III 21 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası yansımasının toplam talep koşullarındaki ılımlı görünüm çerçevesinde tarihsel ortalamalara kıyasla daha sınırlı olduğu değerlendirilmektedir. Önümüzdeki dönemde de döviz kuru geçişkenliğinin enflasyon üzerindeki etkisinin sınırlı kalacağı tahmin edilmektedir. Bununla birlikte, küresel piyasalardaki belirsizlikler ile enerji ve gıda fiyatlarındaki oynaklıklar enflasyon görünümü üzerinde risk oluşturmaktadır. 3.1. Temel Enflasyon Görünümü Temel mal grubu yıllık enflasyonu ikinci çeyrekte 0,43 puan artarak yüzde 5,97 oranına yükselmiştir (Tablo 3.1.1, Grafik 3.1.1). Bu gelişmede yıllık enflasyonu yaklaşık 2 puanlık artışla yüzde 5’e yükselen dayanıklı tüketim malları etkili olmuştur (Grafik 3.1.2). Dayanıklı tüketim mallarında döviz kuru etkileriyle Nisan-Mayıs döneminde gözlenen nispeten yüksek aylık fiyat artışlarının ardından grup fiyatları Haziran ayında daha ılımlı bir görünüm sergilemiştir. Türk lirasının son dönemde euro karşısında da değer kaybetmesi, euronun daha etkili olduğu beyaz eşya ve otomobil fiyatlarını bu çeyrekte olumsuz yönde etkilemiştir. Genel olarak toplam talep koşullarındaki ılımlı seyrin, döviz kuru gelişmelerinin temel mal grubu enflasyonuna yansımasını sınırladığı gözlenmektedir. Alt gruplardan giyim grubunda yıllık enflasyon ikinci üç aylık dönemde dalgalı bir seyir izlese de bir önceki çeyrek sonuna kıyasla bir değişim göstermemiştir. “Dayanıklı ve giyim dışı temel mallarda” ise yıllık enflasyon kademeli yavaşlama eğilimini sürdürmüş, ancak Türk lirasındaki zayıflama grup enflasyonunda daha olumlu bir görünümü engellemiştir. Bu gelişmeler ışığında, temel mal grubunun tüketici enflasyonuna olan katkısı ikinci çeyrekte 1,65 puana yükselmiştir (Grafik 3.2). Bu gelişmelere ilaveten, mobilya, ev tekstili ve giyim ürünlerinden alınan gümrük vergilerinde son dönemde yapılan artışların önümüzdeki dönemde temel mal fiyatları üzerinde yukarı yönlü bir risk unsuru oluşturduğu değerlendirilmektedir. Grafik 3.1.1. Temel Mal ve Hizmet Grubu Fiyatları (Yıllık Yüzde Değişim) Temel Mallar 14 Hizmet 14 12 10 10 8 8 6 6 4 4 2 2 0 0 -2 -2 1208 0309 0609 0909 1209 0310 0610 0910 1210 0311 0611 0911 1211 0312 0612 0912 1212 0313 0613 0913 1213 0314 0614 0914 1214 0315 0615 12 Kaynak: TÜİK, TCMB. İkinci çeyrekte temel mal enflasyonunun ana eğiliminde büyük ölçüde döviz kuru kaynaklı belirgin bir bozulma gözlenmiştir (Grafik 3.1.3). Mevsimsellikten arındırılmış olarak fiyatlar Nisan ve Mayıs aylarında önemli bir artış sergilemiş, ancak Haziran ayında daha düşük oranlı bir fiyat artışı gerçekleşmiştir. 22 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 3.1.2. Grafik 3.1.3. Temel Mal Fiyatları Temel Mal Fiyatları (Yıllık Yüzde Değişim) (Mevsimsellikten Arındırılmış, Yıllıklandırılmış 3 Aylık Ortalama Yüzde Değişim) Giyim ve Dayanıklı Dışı Temel Mallar 20 20 20 20 15 15 15 15 10 10 10 10 5 5 5 5 0 0 0 0 -5 -5 -5 -5 -10 -10 -10 -10 Dayanıklı Mal (altın hariç) Kaynak: TÜİK, TCMB. 0615 1214 0614 1213 0613 1212 0612 1211 0611 1210 0610 1209 0609 1208 0608 1207 0607 1207 0608 1208 0609 1209 0610 1210 0611 1211 0612 1212 0613 1213 0614 1214 0615 0607 Giyim Kaynak: TÜİK, TCMB. Tablo 3.1.1. Mal ve Hizmet Grubu Fiyatları (Üç Aylık ve Yıllık Yüzde Değişim) 2014 TÜFE 1. Mallar Enerji Gıda ve Alkolsüz İçecekler İşlenmemiş Gıda İşlenmiş Gıda Temel Mallar Giyim ve Ayakkabı Dayanıklı Mallar (Altın Fiyatları Hariç) Mobilya Elektrikli ve Elektriksiz Aletler Otomobil Diğer Dayanıklı Mallar Giyim ve Dayanıklı Dışı Temel Mallar Alkollü İç. Tütün Ür. ve Altın 2. Hizmetler Kira Lokanta ve Oteller Ulaştırma Haberleşme Diğer Hizmetler* 2015 II III IV Yıllık I II 2,06 2,05 -1,12 0,41 -2,16 2,82 6,16 22,36 -0,39 4,00 -2,51 -1,24 2,75 2,85 -0,92 2,10 1,82 2,81 2,68 0,02 2,42 0,69 -0,30 0,11 1,50 0,02 2,82 -2,39 -10,50 -0,08 -1,11 0,69 -0,10 0,26 1,82 0,45 3,05 2,25 3,95 4,05 2,48 2,67 1,63 1,99 -0,74 2,90 3,53 2,36 2,98 10,38 -0,29 1,56 -0,31 -1,19 1,07 1,38 0,00 0,81 1,78 2,02 -0,38 0,14 0,21 8,17 7,99 -1,54 12,73 12,24 13,16 8,89 8,40 8,70 7,73 1,64 13,72 7,02 9,57 7,73 8,59 7,34 13,98 7,76 2,50 8,64 3,03 3,34 1,96 8,82 16,40 2,30 -1,10 -12,43 3,91 3,55 2,44 5,14 1,38 1,78 4,49 2,32 1,47 3,42 0,10 2,26 2,95 1,68 1,37 1,44 -3,85 -9,27 1,45 6,60 22,37 1,43 1,24 0,98 1,62 3,19 2,16 0,61 2,40 1,77 3,59 2,06 -0,11 3,00 * Kira, lokanta ve oteller, ulaştırma ile haberleşme hizmetleri dışında kalan hizmetler. Kaynak: TÜİK, TCMB. Hizmet grubunda yıllık enflasyon ikinci çeyrekte ilk çeyreğe kıyasla 0,32 puanlık artışla yüzde 8,85’e yükselmiştir (Grafik 3.1.1). Bu gelişmede fiyatları tarihsel ortalamaların belirgin olarak üzerinde artış gösteren lokanta-otel ile “diğer hizmetler” alt grupları belirleyici olmuştur (Grafik 3.1.4 ve Grafik 3.1.5). Diğer taraftan, yıllık enflasyon bu dönemde ulaştırma ve haberleşme hizmetlerinde gerilerken kirada nispeten yatay seyretmiştir (Grafik 3.1.5). Hizmet enflasyonundaki yükselişte öne çıkan lokanta-otel grubu fiyatları üzerinde gıda fiyatlarındaki birikimli artışların etkileri gözlenmeye devam etmiştir. Her ne kadar bu çeyrekte gıda fiyatlarında bir düzeltme gözlense de, hem düzeltmenin büyük ölçüde taze meyve ve sebze ile sınırlı kalması, hem de et fiyatlarında ek artışların gözlenmesiyle lokanta-otel grubunda fiyat artışları hız kesmemiştir. Bunun yanında, “diğer hizmetler” grubunda özellikle döviz kuru etkilerine bağlı olarak artan paket tur fiyatlarının seyri ön plana çıkmıştır. Bu gelişmelerle hizmet grubunun tüketici enflasyonuna olan katkısı 2,60 puana yükselmiştir. Enflasyon Raporu 2015-III 23 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 3.1.4. Grafik 3.1.5. Alt Gruplar İtibarıyla Hizmet Fiyatları (Yıllık Yüzde Değişim) Diğer Hizmetler* Haberleşme Ulaştırma 20 Kira 20 Lokanta ve Otel 0615 -5 1214 -5 0614 0 0613 0 1212 5 0612 5 1211 10 0611 10 1210 15 0610 15 0608 Haberleşme Ulaştırma Lokanta Otel Kira Diğer Hizmetler* 4,0 3,5 3,0 2,5 2,0 1,5 1,0 0,5 0,0 -0,5 Hizmet 4,0 3,5 3,0 2,5 2,0 1,5 1,0 0,5 0,0 -0,5 1209 2015 0609 2007-2014 Ortalama 1208 (İkinci Çeyrek Yüzde Değişim) 1213 Alt Gruplar İtibarıyla Hizmet Fiyatları *Diğer hizmetler kira, lokanta ve oteller, ulaştırma ile haberleşme hizmetleri dışında kalan hizmetlerdir. Kaynak: TÜİK, TCMB. Mevsimsellikten arındırılmış verilere göre hizmet enflasyonu ana eğilimi ikinci çeyrekte yatay seyrederek son dönemdeki yüksek seviyesini korumuştur (Grafik 3.1.6). Bu dönemde hizmet fiyatları yayılım endeksi ise yukarı yönlü bir hareket göstererek ikinci çeyrek itibarıyla tarihsel yüksek seviyelerine yakın bir düzeye yükselmiştir (Grafik 3.1.7). Grafik 3.1.6. Grafik 3.1.7. Hizmet Fiyatları Hizmet Fiyatları Yayılım Endeksi* (Mevsimsellikten Arındırılmış, Yıllıklandırılmış Üç Aylık Ortalama Yüzde Değişim) (Mevsimsellikten Arındırılmış Üç Aylık Ortalama) Kaynak: TÜİK, TCMB. 0615 1214 0614 0,2 1213 0,2 0613 0,3 1212 0,3 0612 0,4 1211 0,4 0611 0,5 1210 0,5 0610 0,6 1209 0,6 0609 0,7 1208 0,7 0608 -2 0615 -2 1214 0 0614 2 0 1213 2 0613 4 1212 6 4 0612 6 1211 8 0611 8 1210 10 0610 12 10 1209 12 0609 14 1208 16 14 0608 16 * Yayılım Endeksi: Ay içinde fiyatı artan maddelerin sayısı ile fiyatı azalan maddelerin sayısı arasındaki farkın toplam madde sayısına oranı olarak hesaplanmaktadır. Kaynak: TÜİK, TCMB. Talep koşullarındaki ılımlı seyre karşın maliyet yönlü baskılar hizmet fiyatları üzerinde belirleyici olmaya devam etmektedir. Taze meyve-sebze dışı gıda grubunda yıllık enflasyonun yüksek seviyesini korumasıyla yemek hizmetleri grubunda yıllık enflasyon ikinci çeyrekte de yükselmiştir (Grafik 3.1.8). Bunun yanında, Türk lirasındaki birikimli değer kayıplarının etkisi döviz kuru duyarlılığı yüksek olan “diğer hizmetler” alt grubunda hissedilmeye devam etmiştir. Ayrıca, hizmet sektöründeki saatlik işgücü maliyetlerinin yıllık artış eğiliminin son yıllarda yüzde 10’un üzerinde seyretmesi işgücü maliyetleri ile doğrudan ilişkili olan bu grupta enflasyonun yüksek seyrine katkı yapan bir diğer unsur olmuştur (Grafik 3.1.9). Böylelikle, endeksleme davranışının belirgin olduğu hizmet grubunda enflasyon katılığı sürmüştür. 24 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 3.1.8. Grafik 3.1.9. Yemek Hizmetleri ve Gıda Fiyatları* Haberleşme Hariç Hizmet Fiyatları ve Hizmet Sektöründe Saatlik İşgücü Maliyet Endeksi (Yıllık Yüzde Değişim) (Yıllık Yüzde Değişim, 3 Aylık Ortalama) Haberleşme Hariç Hizmet Taze Meyve-Sebze Dışı Gıda Yemek Hizmetleri (sağ eksen) 16 16 Saatlik İşgücü Maliyeti Endeksi (3 çeyreklik hareketli ortalama) 14 15 14 14 12 13 10 12 14 12 12 10 10 8 8 6 6 4 4 11 8 10 6 9 8 4 * Taze meyve-sebze dışı gıda. Kaynak: TÜİK, TCMB. 0315 0914 0314 0913 0313 0912 0312 0911 0311 0910 0310 0909 0309 0308 0615 1214 0614 1213 0613 1212 0612 1211 0611 1210 0610 1209 6 0609 2 0908 7 Kaynak: TÜİK, TCMB. Para politikasında sürdürülen temkinli duruş ve yurt içi talepteki ılımlı seyir hizmet enflasyonunda öngörülen kademeli iyileşmeyi destekleyen unsurlar olarak değerlendirilmekle birlikte, yukarıda sayılan maliyet yönlü etkiler daha baskın gelmektedir. Sonuç olarak, gıda fiyatları, döviz kurları ve ücretlerden kaynaklanan birikimli maliyet artışları enflasyon beklentilerini de olumsuz etkilemekte ve enflasyonun arzu edilen seviyelere düşme sürecini geciktirmektedir. Temel mal ve hizmet gruplarındaki görünüm paralelinde temel enflasyon göstergelerinden H ve I’nın yıllık enflasyonları, H’de daha sınırlı olmak üzere, ikinci çeyrekte yükselerek sırasıyla yüzde 7,82 ve 7,51 olmuştur (Grafik 3.1.10). Bunun yanında, temel enflasyon göstergelerinin ana eğilimlerinde önceki çeyrek sonuna kıyasla belirgin bir bozulma gözlenmiştir (Grafik 3.1.11). Yılın ilk çeyreğinin tersine, bu dönemde temel mal eğilimindeki yukarı yönlü hareket enflasyonun ana eğilimini olumsuz etkilemiştir. Grafik 3.1.10. Grafik 3.1.11. Temel Enflasyon Göstergeleri H ve I Temel Enflasyon Göstergeleri H ve I (Mevsimsellikten Arındırılmış, Yıllıklandırılmış Üç Aylık Ortalama Yüzde Değişim) Kaynak: TÜİK. I 20 0615 1214 0614 -5 1213 -5 0613 0 1212 0 0612 5 1211 5 0611 10 1210 10 0610 15 1209 15 0609 0615 1214 0614 1213 0613 1212 0 0612 0 1211 2 0611 2 1210 4 0610 4 1209 6 0609 6 1208 8 0608 8 1207 10 0607 10 H 20 1208 12 0608 I 1207 H 12 0607 (Yıllık Yüzde Değişim) Kaynak: TÜİK, TCMB. Öte yandan, dönem sonları itibarıyla yayılım endekslerine göre fiyat artırma eğilimi bir önceki çeyreğe kıyasla belirgin bir değişim göstermemiştir. Ancak, yayılım endeksleri Nisan-Mayıs döneminde yükselirken Haziran ayında aynı ölçüde gerilemiştir (Grafik 3.1.12). TCMB bünyesinde takip edilen alternatif çekirdek enflasyon göstergeleri de dönem içinde benzer hareketler sergilemiştir (Grafik 3.1.13). Özetle, yılın ilk çeyreğinde döviz kuru ve petrol fiyatlarındaki gelişmelere paralel olarak fiyatlama davranışında gözlenen bozulma, ikinci çeyreğin ilk iki ayında da sürse de, Haziran ayı itibarıyla bir miktar Enflasyon Raporu 2015-III 25 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tersine dönmüştür. Para politikasında sürdürülen temkinli duruşa bağlı olarak yurt içi talep koşullarındaki ılımlı seyir ile enerji dışı ithalat fiyatlarındaki olumlu görünüm maliyet baskılarının tüketici fiyatlarına yansımasını kısmen sınırlamaya devam etmiştir. Özellikle gıda fiyatlarındaki düzeltme sonucunda manşet enflasyonda kaydedilen aşağı yönlü hareketlerin sürmesi halinde, önümüzdeki dönemde fiyatlama davranışlarındaki normalleşmenin hızlanacağı öngörülmektedir. Grafik 3.1.12. Grafik 3.1.13. TÜFE ve H Yayılım Endeksleri Temel Enflasyon Göstergeleri SATRIM ve FCORE* (Yıllıklandırılmış Üç Aylık Ortalama) TÜFE 0,5 H 0,5 0615 1214 0614 1213 0613 1212 0612 1211 0,0 0611 0,0 1210 0,1 0610 0,1 1209 0,2 0609 0,2 1208 0,3 0608 0,3 1207 0,4 0607 0,4 Kaynak: TÜİK, TCMB. 15 FCORE SATRIM 15 10 10 5 5 0 0 0607 1207 0608 1208 0609 1209 0610 1210 0611 1211 0612 1212 0613 1213 0614 1214 0615 (Mevsimsellikten Arındırılmış Üç Aylık Ortalama) *SATRIM: Mevsimsellikten arındırılmış veriler ile hesaplanan budanmış ortalama enflasyon. FCORE: Faktör modele dayalı gösterge. (Bakınız Enflasyon Raporu 2011-I, Kutu 3.2). Kaynak: TCMB. 3.2. Gıda, Enerji ve Alkol-Tütün Fiyatları Tarım katma değeri 2014 yılındaki daralmanın ardından 2015 yılı ilk çeyreğinde artış kaydetmiştir. Bitkisel üretim tahminleri de 2015 yılı için meyve, sebze ve tahıl ürünleri üretiminde bir önceki yıla kıyasla artış öngörmektedir. Bu çerçevede, gıda fiyatları taze meyve ve sebze fiyatları ürün arzındaki artışla birlikte ikinci çeyrekte önemli bir düzeltme eğilimi sergilemiştir. Mart ayında yüzde 14’ün üzerinde olan gıda yıllık enflasyonu ikinci çeyrek sonu itibarıyla yüzde 9,28’e gerileyerek Nisan Enflasyon Raporu varsayımının ima ettiği düzeyin bir miktar altında gerçekleşmiştir (Grafik 3.2.1). Gıda yıllık enflasyonunda ikinci çeyrekte gözlenen gerilemede temelde işlenmemiş gıda fiyatlarındaki görünüm etkili olmuştur (Grafik 3.2.2). Mevsimsellikten arındırılmış verilerle yılın ilk dört ayında işlenmemiş gıda ürünleri fiyatlarında kayda değer artışlar izlenmiş, bu dönemde aşırı yağış, sel ve don olayları özellikle sera ve açıkta yetişen bazı sebze ürünlerinin arzını olumsuz yönde etkilemişti. Mayıs ve Haziran ayları ile birlikte işlenmemiş gıda fiyatlarında artan meyve ve sebze ürün arzına bağlı olarak bir düzeltme eğilimi gözlenmiştir. Böylelikle işlenmemiş gıda yıllık enflasyonu bir önceki çeyreğe kıyasla 8,57 puan azalarak yüzde 9,36’ya gerilemiştir. Diğer taraftan, taze meyve ve sebze fiyatlarındaki düşüşlere karşılık, kırmızı et fiyatlarındaki yüksek artış eğilimi canlı hayvan varlığındaki arz sıkıntısına bağlı olarak devam etmiş, kırmızı ette son bir yıllık dönemdeki fiyat artışı yüzde 23’lere ulaşmıştır. Kırmızı et fiyatlarında süregelen bu olumsuz görünüm gerek gıda gerekse yemek hizmetleri enflasyonundaki iyileşmeyi sınırlayabilecek önemli bir risk unsuru olarak belirmektedir. Bu gelişmelere ek olarak, fındık, yer fıstığı, badem içi gibi kuru meyvelerdeki yüksek oranlı fiyat artışları bu çeyrekte de hız kesmeden sürmüştür (Grafik 3.2.3). İşlenmiş gıda yıllık enflasyonunda ilk çeyrekte gözlenen yavaşlama eğilimi ikinci üç aylık dönemde de devam etmiştir (Grafik 3.2.2). Bu gelişmede, buğday fiyatlarında son aylardaki ılımlı seyre 26 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası bağlı olarak aylık fiyat artışları yavaşlayan ekmek ve tahıl ürünleri grubu temel belirleyici olmuştur. Ekmek ve tahıl dışı işlenmiş gıda grubu genelinde ise işlenmiş kırmızı et ve sıvı yağ kalemleri dışında fiyatlar nispeten ılımlı bir seyir kaydetmiştir. Alt kalemlerden zeytinyağı fiyatlarında 2015 yılı ile birlikte keskin bir artış eğilimi gözlenmiştir (Grafik 3.2.3). İşlenmiş gıda fiyatlarının önümüzdeki dönemdeki görünümü açısından buğday fiyatlarının seyri büyük önem arz etmektedir. 2015 yılı ilk tahminlerine göre buğday üretiminin geçen yıla göre yüzde 18,4 artışla 22,5 milyon ton ile kayda değer bir yükseliş göstereceği tahmin edilmektedir. Ekmek-tahıl grubu fiyat artışlarını sınırlayacak bu gelişmeye karşılık, 2015 dönemi için açıklanan buğday müdahale alım ve satım fiyatları, yurt içi buğday fiyatları kanalıyla ekmek ve tahıl grubu enflasyonundaki düşüşü sınırlayabilecektir. Grafik 3.2.1. Grafik 3.2.2. Gıda ve Enerji Fiyatları Gıda Fiyatları Kaynak: TÜİK, TCMB. İşlenmemiş Gıda 20 0615 -10 0315 -10 1214 -5 0914 -5 0614 0 0314 0 1213 5 0913 5 0613 10 0313 10 1212 15 0912 15 0911 0615 0315 1214 0914 0614 0314 1213 0913 0613 0313 1212 0912 0612 0312 1211 18 16 14 12 10 8 6 4 2 0 -2 -4 0911 18 16 14 12 10 8 6 4 2 0 -2 -4 (Yıllık Yüzde Değişim) İşlenmiş Gıda 20 0612 Enerji 0312 Gıda 1211 (Yıllık Yüzde Değişim) Kaynak: TÜİK, TCMB. İkinci üç aylık dönemde gıda enflasyonu yavaşlarken, gıda ve yemek hizmetleri hariç tüketici enflasyonu Nisan-Mayıs aylarındaki gelişmelerle yükselmiştir (Grafik 3.2.4). Mevcut durumda, gıda ve yemek hizmetleri grubunun yıllık enflasyonu yüzde 10,32, gıda ve yemek hizmetleri hariç tüketici enflasyonu ise yüzde 5,82 seviyesindedir. Gıda fiyatlarında yılın ikinci çeyreğinde kaydedilen düzeltmenin tarımsal üretimdeki olumlu görünüm paralelinde önümüzdeki dönemde de süreceği öngörülmektedir. Kısa vadede gözlenen olumlu resme ek olarak, yetkili kurumlar tarafından alınmakta olan önlemlerin orta vadede gıda enflasyonunun tüketici enflasyon hedefi ile uyumlu seviyelere gerilemesine katkı sağlayacağı değerlendirilmektedir. Grafik 3.2.3. Grafik 3.2.4. Seçilmiş Gıda Fiyatları Gıda ve Gıda Dışı Fiyatlar (Fiyat Endeksi, 2005=100) (Yıllık Yüzde Değişim) Kaynak: TÜİK, TCMB. Enflasyon Raporu 2015-III 0615 0315 0 1214 2 0 0914 120 0311 0611 0911 1211 0312 0612 0912 1212 0313 0613 0913 1213 0314 0614 0914 1214 0315 0615 120 4 2 0614 180 6 4 0314 180 8 6 1213 240 10 8 0913 240 12 10 0613 300 14 12 0313 300 16 14 1212 360 Gıda ve Yemek Hizmetleri Hariç TÜFE 16 0912 360 420 0612 420 Gıda ve Yemek Hizmetleri 0312 TÜFE (Mev. Arındırılmış) Taze Meyve ve Sebze (Mev. Arındırılmış) Kırmızı Et Zeytinyağı Kuru Meyve ve Sert Kabuklu Yemişler Kaynak: TÜİK, TCMB. 27 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Enerji fiyatları ikinci çeyrekte yüzde 1,44 oranında artmıştır. Uluslararası petrol fiyatlarında ikinci çeyreğin ortalarında gözlenen güçlü artış eğilimi dönem sonuna doğru yavaşlamış ve Brent tipi ham petrolün varil fiyatı 61 ABD doları civarında çeyreği tamamlamıştır. Bunun yanında, Türk lirasındaki değer kaybının da etkisiyle, akaryakıt fiyatları anılan dönemde yüzde 3,13 oranında artmıştır. Tüpgaz fiyatları ise bu dönemde yüzde 1,60 oranında gerilemiştir (Grafik 3.2.5). Fiyatı belediyelerce belirlenen şebeke suyu fiyatları ilk çeyrekteki yüksek artışın ardından bu dönemde de yüzde 2,45 oranında artarak yukarı yönlü eğilimini korumuştur. Sonuç olarak, enerji grubu yıllık fiyat artış oranı bir önceki çeyrek sonuna kıyasla 2,60 puan artışla yüzde 2,78 olmuş, grup fiyatlarının tüketici enflasyonunu sınırlayıcı etkisi azalarak da olsa sürmüştür (Grafik 3.2.1). Grafik 3.2.5. Grafik 3.2.6. Petrol ve Seçilmiş Yurt İçi Enerji Fiyatları* Yurt İçi Enerji Fiyatları (Endeks, Aralık 2010=100) Petrol Fiyatı (Brent varil fiyatı, TL) Akaryakıt Likit Hidrokarbonlar (Tüpgaz) 180 (Yıllık Yüzde Değişim) 180 35 160 160 25 25 140 140 15 15 120 120 5 5 100 100 -5 -5 80 80 -15 -15 60 60 -25 -25 35 1210 0311 0611 0911 1211 0312 0612 0912 1212 0313 0613 0913 1213 0314 0614 0914 1214 0315 0615 1210 0311 0611 0911 1211 0312 0612 0912 1212 0313 0613 0913 1213 0314 0614 0914 1214 0315 0615 *Petrol fiyatları TL cinsinden hesaplanmıştır. Kaynak: TÜİK, TCMB, Bloomberg. Akaryakıt Likit Hidrokarbonlar (Tüpgaz) Doğalgaz Elektrik Kaynak: TÜİK. Alkollü içecekler ve tütün ürünleri fiyatları ilk çeyrekte ÖTV artışına bağlı belirgin bir yükseliş sergiledikten sonra ikinci çeyrekte kayda değer bir değişim göstermemiştir. 3.3. Yurt İçi Üretici Fiyatları Yurt içi üretici fiyatları (Yİ-ÜFE) yılın ikinci çeyreğinde imalat sanayi fiyatlarındaki gelişmelerin etkisiyle yüzde 2,81 oranında artarken yıllık enflasyon yüzde 6,73’e yükselmiştir (Tablo 3.3.1, Grafik 3.3.1). Tablo 3.3.1. Yİ-ÜFE ve Alt Kalemler (Üç Aylık ve Yıllık Yüzde Değişim) 2014 Yİ-ÜFE Madencilik İmalat Petrol Ürünleri Hariç İmalat Petrol ve Ana Metal Ürünleri Hariç İmalat Elektrik, Gaz Üretimi ve Dağıtımı Su Temini Ana Sanayi Gruplarına göre Yİ-ÜFE Ara Malı Dayanıklı Tüketim Malları Dayanıklı Tüketim Malları (Altın Hariç) Dayanıksız Tüketim Malları Sermaye Malı Enerji 2015 II -0,38 -1,77 0,11 0,40 0,70 -4,85 2,29 III 2,02 0,92 2,18 2,35 2,37 1,01 0,95 IV -0,82 -2,86 -1,01 -0,06 0,16 1,53 4,54 Yıllık 6,36 1,02 7,63 8,98 9,56 -3,56 11,90 I 2,60 0,33 2,64 2,65 2,70 1,80 13,75 II 2,81 3,59 3,45 3,12 3,22 -3,33 2,21 -0,57 -1,18 1,44 2,18 -3,76 -1,04 1,45 -0,50 -0,39 4,79 -0,07 1,18 -0,36 0,84 1,29 0,49 -5,54 -0,88 6,53 7,55 7,38 13,82 -7,64 5,97 1,97 5,15 2,91 3,24 2,29 2,23 2,96 3,20 2,98 3,31 1,33 2,87 Kaynak: TÜİK, TCMB. 28 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Bu dönemde imalat sanayi fiyatları yüzde 3,45 oranında artmış, grup yıllık enflasyonu ise yüzde 7,39’a yükselmiştir (Tablo 3.3.1, Grafik 3.3.2). Grup fiyatlarındaki bu yükselişte, gıda imalatı ve uluslararası petrol fiyatlarındaki artışın yanı sıra, Türk lirasındaki değer kaybının etkisi ile genele yayılan artışlar etkili olmuştur. Nitekim yılın ikinci çeyreğinde ithalat fiyatları ABD doları bazında yatay seyrederken Türk lirası bazında belirgin bir yükseliş kaydetmiştir (Grafik 3.3.3). Grafik 3.3.1. Grafik 3.3.2. Yurt İçi Üretici ve Tüketici Fiyatları İmalat Fiyatları (Yıllık Yüzde Değişim) Yİ-ÜFE 20 20 TÜFE Kaynak: TÜİK. 25 20 20 15 15 10 10 5 5 0 0 -5 -5 -10 -10 0615 1214 0614 1213 0613 1212 -5 0612 -5 1211 0 0611 0 1210 5 0610 5 1209 10 0609 10 1208 15 0608 15 Petrol ve Ana Metal Hariç İmalat İmalat 25 0607 1207 0608 1208 0609 1209 0610 1210 0611 1211 0612 1212 0613 1213 0614 1214 0615 (Yıllık Yüzde Değişim) Kaynak: TÜİK, TCMB. Bu dönemde ana sanayi gruplarında genele yayılan fiyat artışları gözlenmiştir (Tablo 3.3.1). Dayanıklı tüketim mallarında fiyatlar altın ve mobilya kalemlerinin etkisi ile yüzde 3,20 oranında yükselmiştir. Dayanıksız tüketim malları fiyatlarında yüzde 3,31 oranında gerçekleşen çeyreklik artışın temel belirleyicisi bir önceki çeyreğe benzer şekilde gıda imalatı sektörü olmuştur. Başta kırmızı et, işlenmiş meyve ve sebzeler, katı ve sıvı yağlar olmak üzere gıda imalatı fiyatları yükselişini hız kesmeden sürdürmüştür. Nitekim kırmızı et ve sıvı yağ üretici fiyatlarındaki gelişmelerin yansımaları bu dönemde tüketici fiyatları üzerinde belirgin olarak hissedilmiştir. Üretici fiyatlarının ana eğilimi hakkında bilgi içeren petrol ve ana metal hariç imalat sanayisinde çeyreklik fiyat artışları bir önceki döneme kıyasla hızlanmıştır (Grafik 3.3.4). Sonuç olarak, Türk lirasındaki değer kaybı ve gıda imalatı kaynaklı yukarı yönlü etkiler doğrultusunda tüketici fiyatları üzerinde üretici fiyatları kaynaklı maliyet yönlü baskılar bir önceki çeyreğe kıyasla güçlenmiştir. Grafik 3.3.3. Grafik 3.3.4. ABD Doları ve Türk Lirası Cinsinden İthalat Fiyatları* Ana Metal ve Petrol Hariç İmalat Sanayi Fiyatları (Endeks, 2010=100) (Mevsimsellikten Arındırılmış, Çeyreklik Yüzde Değişim) İthalat Fiyatları (ABD Doları) 170 170 6 6 150 150 5 5 130 130 4 4 110 110 3 3 90 90 2 2 70 70 1 1 50 50 0 *Haziran ayı verisi tahmindir. Kaynak: TÜİK, TCMB. Enflasyon Raporu 2015-III 0615 1214 0614 1213 0613 1212 0612 1211 0611 1210 0610 1209 0609 1208 0608 İthalat Fiyatları (TL) 0 I II III IV I II III IV I II III IV I II III IV I II III IV I II 2010 2011 2012 2013 2014 2015 Kaynak: TÜİK, TCMB. 29 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 3.4. Beklentiler Türk lirasında 2015 yılının ilk çeyreğinde gözlenen hızlı değer kaybı eğiliminin ikinci çeyrekte yavaşlayarak da olsa devam etmesiyle birlikte enflasyon beklentilerindeki bozulma bu dönemde de sürmüştür. Temmuz ayında ise, orta vadeli beklentilerde önemli bir değişiklik gözlenmemiştir (Grafik 3.4.1). Enflasyon beklentileri vadeler bazında incelendiğinde, Ağustos ayı sonuna kadar olan beklentiler bir önceki çeyreğe kıyasla aşağı yönlü güncellenirken takip eden bir yıllık döneme ilişkin beklentiler bir miktar yükselmiştir. Bir yılın üzerindeki daha uzun vadeli beklentilerde ise aradaki farkın azaldığı gözlenmiştir (Grafik 3.4.2). Bununla birlikte enflasyon beklentileri halen 2015 ve 2016 yılsonları için yüzde 5 olarak belirlenen hedefin üzerinde seyretmektedir. Grafik 3.4.1. Grafik 3.4.2. 12 ve 24 Ay Sonrasındaki TÜFE Beklentileri* Enflasyon Beklentileri Eğrisi* (Yıllık Yüzde Değişim) (Yıllık Yüzde Değişim) 12 Ay 5 4 5 4 4 3 3 2 2 *TCMB Beklenti Anketi verileri olup, 2013 yılı öncesi için ikinci anket dönemi beklentileridir. Kaynak: TCMB. 0715 0708 1108 0309 0709 1109 0310 0710 1110 0311 0711 1111 0312 0712 1112 0313 0713 1113 0314 0714 1114 0315 0715 4 6 5 0717 5 7 6 0517 6 8 7 0317 6 9 8 0117 7 10 1116 7 11 9 0916 8 Temmuz 2015 10 0716 8 Enflasyon Hedefi Belirsizlik Aralığı 0516 9 Nisan 2015 0316 9 11 0116 10 1115 10 0915 24 Ay *TCMB Beklenti Anketi’nde çeşitli vadelerde oluşan enflasyon beklentileri kullanılarak doğrusal interpolasyon yöntemiyle oluşturulmuştur. 2013 yılı öncesi için ikinci anket dönemi beklentileridir. Kaynak: TCMB. Orta vadeli enflasyon beklentilerinin olasılık dağılımları incelendiğinde, Temmuz ayı itibarıyla enflasyon beklentilerinde Nisan ayına kıyasla bir bozulma görülmektedir (Grafik 3.4.3 ve Grafik 3.4.4). Özellikle 24 ay sonrası için enflasyonu yüzde 6,5 ve üzerinde bekleyenlerin oranında artış gözlenmiştir. Grafik 3.4.3. Grafik 3.4.4. Gelecek 12 Aylık Enflasyon Beklentilerinin Olasılık Dağılımı* Gelecek 24 Aylık Enflasyon Beklentilerinin Olasılık Dağılımı* (Yüzde) (Yüzde) Nisan 2015 70 70 60 60 60 Nisan 2015 51 59 Temmuz 2015 60 54 Temmuz 2015 50 50 42 50 50 40 40 38 40 40 31 30 30 25 25 20 20 20 0 0 0 0 10 1 3 0 3,50-4,49 4,50-5,49 5,50-6,49 6,50-7,49 10 10 ≥ 7,5 9 12 10 5 0 0 < 3,0 20 20 14 10 30 30 0 0 1 0 0 < 3,50 3,50-4,49 4,50-5,49 5,50-6,49 6,50-7,49 ≥ 7,5 * Yatay eksen enflasyon beklenti aralıklarını, dikey eksen ise belirtilen aralığa karşılık gelen olasılık dağılımı tahminini ifade etmektedir. TCMB Beklenti Anketi verileri olup, 2013 yılı öncesi için ikinci anket dönemi beklentileridir. Detaylı bilgi için Bkz.: TCMB Genel Ağ sayfasından "Veriler/Anketler/Beklenti Anketi/Yöntemsel Açıklama. Kaynak: TCMB. 30 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kutu 3.1 Son Enflasyonu Açıklamada Kredilerin Bilgi Değeri 1 yıllarda kredilerin bir finansman aracı olarak ekonomideki ağırlığı giderek artarken para politikası uygulamasındaki rolü de gerek yurt içinde gerekse küresel ölçekte önemli değişimlere uğramıştır. Birçok ülkede küresel krizi takip eden dönemde finansal istikrarın korunmasına yönelik makro ihtiyati tedbirler ekonomi politikalarının merkezine oturmuş; Türkiye’de de 2010 yılının sonlarından itibaren para politikası çerçevesinde kredilerin önemi artmıştır. Geleneksel enflasyon hedeflemesine makro ihtiyati uygulamaların da eklenmesiyle birlikte para politikasının enflasyon kontrolünde etki alanının ne olduğu sorusundan hareketle bu kutuda, kredilerin enflasyona dair bilgi içeriği ele alınmaktadır. Parasal koşulların yanında kredilerin de iş çevriminin önemli bir belirleyicisi olduğu düşüncesiyle, enflasyonu açıklamadaki anlamlılığı sınanmak üzere Phillips eğrisi tahminlerinde çeşitli kredi değişkenlerine yer verilmiştir. Bu değişkenler tahminlerde çıktı açığı yerine ve çıktı açığı ile birlikte olmak üzere iki farklı şekilde kullanılmıştır. Kredileri içerir Phillips eğrisi denkleminin genel yapısı şu şekildedir: 𝜋𝑡 = 𝑐 + 𝛼𝜋𝑡−1 + 𝛽𝜋𝑡𝑚 + ∑1𝑖=0 𝛾𝑖 ∆𝑒𝑡−𝑖 + ∑𝐽𝑗=0 𝛿𝑗 𝑘𝑟𝑡−𝑗 + 𝜑∆𝑎ö𝑡𝑣𝑡 + 𝜀𝑡 , 𝑗 = 0, … 6 Burada π tüketici enflasyon oranını; πm t ABD doları cinsinden ithalat fiyat enflasyonunu; et $/TL döviz kurunu; kr kredileri; aötvt akaryakıt ürünleri üzerindeki maktu ÖTV tutarını (TL/litre); εt ise hata terimini göstermektedir. Baz modelde kr yerine çıktı açığı değişkeni kullanılmıştır. δ katsayısı istatistiksel olarak anlamlı ve pozitif tahmin edilen değişkenler “enflasyona dair bilgi içeriği var” şeklinde değerlendirilmiştir. Kullanılan kredi verileri bankacılık sektörünün finansal olmayan kesime kullandırdığı nominal kredi hacmini ifade etmektedir. Krediler için veri dönüştürme yöntemi itibarıyla üç farklı tanım yapılmıştır: (i) Net kredi kullanımı (∆𝑫𝒕 /𝒀𝒕 ): Kredi stokundaki (Dt ) çeyreklik farkın mevsimsellikten arındırılmış ilgili çeyrek nominal GSYİH’ye oranı, (ii) Kredi çevrimi: Kredi stokunun HP(1600) ile hesaplanmış trendinden arındırılmış çevrim bileşeni, (iii) Kredi stokunun çeyreklik değişimi. Bu üç tanım, bireysel kredi kartları, konut, taşıt, ihtiyaç, toplam tüketici, konut hariç toplam tüketici kredisi ile ticari ve toplam kredi olmak üzere 8 farklı kredi türü için hesaplanmıştır. Bu çerçevede tahmin edilen Phillips eğrilerine dair özet bulgular Tablo 1’de sunulmaktadır. Öne çıkan temel noktalar işe şu şekilde özetlenebilir: Finansal koşulların bir göstergesi olan kredi değişkenleri enflasyonu açıklamada ek bir katkı sağlamaktadır. İş çevrimine dair herhangi bir değişken içermeyen (1) numaralı denklemin açıklayıcı gücü yüzde 69 iken, finansal faktörlerin etkisini görmeye yönelik olarak eklenen farklı kredi tanımlarının içerildiği denklemlerin (3)(10) açıklayıcı gücü yüzde 73 ila 76 arasında değişmektedir. Bu durum kredilerin enflasyonu açıklamada bilgi değeri olduğuna, kredilerde artış (düşüş) olduğunda enflasyonun yükselme (yavaşlama) eğilimi gösterdiğine işaret etmektedir. Krediler enflasyonu açıklamada çıktı açığı yerine kullanıldığında denklemlerin açıklama gücünde bir kayıp olmamaktadır. İş çevrimi değişkeni olarak çıktı açığının kullanıldığı (2) numaralı Phillips eğrisinin açıklama gücü ile kredilerin kullanıldığı denklemlerinki birbirine yakın tahmin edilmiştir. 1 Kutudaki değerlendirmeler Öğünç ve Sarıkaya (2015) çalışmasına dayanmaktadır. Analizle ilgili detaylar için bu çalışmaya bakılabilir. Enflasyon Raporu 2015-III 31 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kredi tanımları arasında takip edilmek üzere “net kredi kullanımı” tanımı daha işlevsel bir gösterge olarak öne çıkmaktadır. Net kredi kullanımı, denklemlerdeki açıklama gücünün yüksekliği bakımından kredi çevrimi ve çeyreklik değişim tanımlarına kıyasla biraz daha üstün görünmektedir. Bu tanımın ayrıca geriye dönük olarak pek fazla güncelleme göstermemesi (gerçek zamanlılık özelliği) de önemli bir avantaj olarak belirmektedir. Tablo 1. Phillips Eğrisi Tahminleri: Çıktı Açığı Yerine Krediler (a)(b)(c) (Bağımlı Değişken: İşlenmemiş Gıda ve Alkol-Tütün Dışı TÜFE Çeyreklik Enflasyonu) Örneklem: 05Ç1-15Ç1 (1) Veri Dönüşümü: (2) Çevrim Değişkeni İçermeyen Model Baz Model (3) (4) (5) Net Kredi Kullanımı Net Kredi Kullanımı Net Kredi Kullanımı Konut Hariç Tüketici Ticari (KEA) Toplam (KEA) (6) HP (7) (8) (9) (10) HP HP Çeyreklik Değişim Çeyreklik Değişim Ticari Toplam Ticari Ticari (KEA) Sabit Terim t 0,61*** 0,69*** 0,14 -0,04 -0,17 Konut Hariç Tüketici 0,81*** 0,85*** 0,82*** 0,12 Enflasyon İthalat Fiyatları ABD Doları t-1 0,49*** 0,38*** 0,50*** 0,46*** 0,45*** 0,36*** 0,36*** 0,37*** 0,47*** 0,43*** t 0,16*** 0,13*** 0,18*** 0,15*** 0,15*** 0,15*** 0,15*** 0,15*** 0,15*** 0,15*** t 0,08*** 0,08*** 0,08*** 0,07*** 0,06*** 0,07*** 0,07*** 0,07*** 0,07*** 0,07*** t-1 0,03*** 0,04*** 0,03*** 0,04*** 0,04*** 0,03*** 0,01 0,02** 0,03*** 0,04*** t 0,05*** 0,05*** 0,02*** 0,07*** 0,07*** 0,06*** 0,06*** 0,06*** 0,05*** 0,06*** 0,05*** 0,04*** 0,04*** 0,05*** Kredi Türü: Akaryakıt Vergi Çıktı açığı Tüketici Kredisi t 0,08*** t-6 0,05*** t-1 0,04*** t-6 Ticari Kredi 0,39*** t-1 0,06*** 0,04*** t-5 0,08*** 0,06*** 0,05*** t-6 R2 R2 (Uyarlanmış) 0,11 0,04*** 0,73 0,79 0,79 0,80 0,79 0,78 0,78 0,78 0,78 0,78 0,69 0,75 0,75 0,76 0,75 0,74 0,74 0,74 0,73 0,73 Notlar: (a) Enflasyon tanımı olarak, mevsimsel etkilerden arındırılmış çeyreklik işlenmemiş gıda ve alkol-tütün dışı tüketici enflasyonu kullanılmıştır. (b) *** yüzde 5, ** yüzde 10, * yüzde 15 düzeyinde anlamlılıkları ifade etmektedir. (c) HAC standart hata ve kovaryanslar kullanılmıştır. KEA ifadesi ilgili kredilerin kur etkisinden arındırılmış olduğunu göstermektedir. Tabloda, veri dönüşümü bazında, istatistiksel ve iktisadi olarak anlamlı bulunan kredi türlerine ait denklem tahminleri arasından açıklayıcı gücü en yüksek olanlara yer verilmiştir. Enflasyonu açıklama gücü bakımından tüketici kredisi tanımları arasında “konut hariç tüketici” kredisi, ticari kredilerde ise kur etkisinden arındırılmış ticari krediler öne çıkmıştır. Ayrıca, konut kredilerinin tüketici enflasyonuna dair bilgi içeriği görece zayıf bulunmuştur. Tüketici ve ticari krediler ayrımında ise bilgi içeriği olarak belirgin bir ayrışma gözlenmemiştir. (3) ve (4) numaralı denklemler için birbirine yakın R2 değerleri tahmin edilmiştir. Bu paralelde toplam krediler (5) de ana bileşenleriyle benzer bilgi içeriğine sahiptir. Eşit tutarda bir kredi artışı için tüketici kredilerinin ticari kredilere kıyasla daha yüksek bir enflasyonist etkisi olmaktadır. Ancak, örneklemdeki ortalama paylar esas alındığında, sonuçlar iki kredi türünden birinin daha enflasyonist olduğu yönünde güçlü bir bulgu ortaya koymamaktadır. (3) ve (4) numaralı denklemlerde tüketici kredisi için tahmin edilen katsayı toplamı ticari krediler için tahmin edilenin 3 katıdır. Buna göre, milli gelir içindeki pay itibarıyla 1 puanlık artışın tüketici kredilerinde daha yüksek bir enflasyonist etkisi olmaktadır. Diğer taraftan, milli gelir içindeki pay itibarıyla ticari kredilerin tüketici (konut hariç) kredilerine kıyasla ortalamada 5 kat daha büyük olduğu izlenmektedir. Dolayısıyla, katsayı büyüklüklerindeki bu farklılaşma ölçek etkisini de yansıtmaktadır. Ölçek etkisinin ortadan kalktığı kredi çevrimi tanımı için ise tahmin edilen ticari ve tüketici kredisi katsayılarının birbirine yakın olduğu izlenmektedir (bkz. (6) ve (7)). Ancak yukarıda da değinildiği gibi, eğer iki kredi türü için eşit tutarda (örneğin 100’er TL) bir artışın etkisi değerlendirilecek olursa, tüketici kredilerinin ticari kredilere kıyasla daha yüksek bir enflasyonist etkisi olmaktadır. 32 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Buraya kadar özetlenen sonuçlar kredilerin enflasyonu açıklamada çıktı açığına alternatif bir gösterge olabileceğine işaret etmektedir. Krediler ile çıktı açığı arasında yakın bir ilişki olduğu gibi, Tablo 2. Phillips Eğrisi Tahminleri: Çıktı Açığı ile Birlikte Krediler (a)(b)(c) (Bağımlı Değişken: İşlenmemiş Gıda ve Alkol-Tütün Dışı TÜFE Çeyreklik Enflasyonu) ekonomiye gelen şokların türüne göre bu ilişki Örneklem: 05Ç1-15Ç1 zayıflayabilecek ve iş çevrimini temsil etmede Veri Dönüşümü: tek bir gösterge yeterli olmayabilecektir. Bu Kredi Türü: noktada “krediler enflasyonu açıklamada çıktı açığına ek bilgi sağlar mı?” sorusu gündeme gelmektedir. Bu soruya cevap bulmak amacıyla çıktı açığı ve kredilerin açıklayıcı değişken olarak bir arada kullanıldığı Phillips eğrisi tahminleri Tablo 2’de sunulmaktadır. Krediler enflasyonu açıklamada çıktı açığına ek bilgi sağlamaktadır. Çıktı açığı ve krediler Sabit Terim Enflasyon İthalat Fiyatları ABD Doları Akaryakıt Vergi Çıktı Açığı Δ(Çıktı Açığı) Toplam Kredi Kredi İvmesi R2 R2 (Uyarlanmış) (1) (2) (11) Net Çevrim Kredi Değişkeni Baz Kullanımı İçermeyen Model Toplam Model (KEA) t 0,61*** 0,69*** 0,06 t-1 0,49*** 0,38*** 0,36*** t 0,16*** 0,13*** 0,14*** t 0,08*** 0,08*** 0,06*** t-1 0,03*** 0,04*** 0,04*** t 0,05*** 0,05*** 0,06*** t 0,08*** 0,04** t-1 t-2 t-6 0,05*** 0,05*** t-1 t-1 0,05** t-2 t-5 0,04*** t-1 0,73 0,79 0,83 0,69 0,75 0,77 (12) Net Kredi Kullanımı Toplam (KEA) 0,38 0,41*** 0,13*** 0,07*** 0,08*** 0,06*** 0,15*** -0,07*** 0,03 0,08*** -0,09*** 0,04*** 0,86 0,81 (13) Net Kredi Kullanımı Toplam (KEA) 0,07 0,54*** 0,15*** 0,07*** 0,07*** 0,05*** 0,04** 0,09*** 0,05*** 0,06*** 0,83 0,78 Notlar: (a) (b) (c) açıklamaları için bakınız Tablo 1 notlar bölümü. için pozitif katsayı sınırlaması getirilen (11)’de her iki değişken için iktisadi ve istatistiksel olarak anlamlı katsayılar tahmin edilmiştir. Aralarındaki güçlü ilişkiye rağmen çıktı açığı katsayılarında baz modele kıyasla belirgin bir değişim olmadan krediler için tahmin edilen katsayıların anlamlı bulunması ve baz modele kıyasla denklemin açıklayıcı gücünün artması, kredilerin ek bilgi değeri olduğunu göstermektedir. Bu sonuç, enflasyonu açıklarken çıktı açığı ve kredilerin birbirini tamamlayıcı şekilde değerlendirilebileceğine işaret etmektedir. Bulgular kredi büyümesinin yanı sıra kredi ivmesi, aynı şekilde çıktı açığının yanında çıktı açığındaki değişimin de enflasyon üzerinde etkili olabileceğine işaret etmektedir. Enflasyonu açıklama gücü bakımından en iyi denklem olan (12)’de çıktı açığı ve kredilerin ikinci gecikmeli değerleri için negatif katsayılar elde edilmiştir. Ters işaretli ardışık gecikmeler, “mutlak değerce eşit katsayı kısıtı” altında iktisadi açıdan yorumlanabilir, anlamlı bir hale getirildikleri (13)’te çıktı açığındaki değişim ve kredi ivmesi şeklinde ifade edilmiştir. Bu yolla (13)’ün enflasyonu açıklama gücünde (11)’e kıyasla belirgin bir değişiklik olmamıştır. Bununla birlikte ivme göstergelerinin anlamlı bulunmasında, göstergelerde keskin hareketlere sebep olan küresel kriz ve toparlanma süreçlerinin etkili olmuş olabileceği düşünülmektedir. Özetle, enflasyon kontrolünde araç seçimi ve mevcut para politikasının etki alanı konularında faydalı olabileceği düşünülen sonuçlar şöyle sıralanabilir: (i) Kredi göstergeleri enflasyonu açıklamada herhangi bir bilgi kaybı olmaksızın çıktı açığına alternatif olabileceği gibi ek bilgi de sağlayabilmektedir. (ii) Gecikme yapısı itibarıyla kredi gelişmelerinin enflasyona aktarımı bir buçuk yıla kadar ulaşabilmektedir. (iii) Kredi tanımları arasında net kredi kullanımı göstergesi öne çıkmaktadır. (iv) Kredilerin düzeyinin yanında ivmesi de enflasyonu etkileyebilmektedir. (v) Eşit tutarda bir kredi artışı için tüketici kredilerinin ticari kredilere kıyasla daha yüksek bir enflasyonist etkisi olmaktadır. (vi) Çıktı açığı tahmin edilirken kredi gelişmelerinin de dikkate alınması iş çevriminin daha iyi resmedilmesini sağlayabilecektir. Kaynakça Öğünç, F. ve Sarıkaya, Ç. (2015). “Enflasyonu Açıklamada Kredilerin Bilgi Değeri”, TCMB Ekonomi Notu, No: 15/12. Enflasyon Raporu 2015-III 33 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kutu Türkiye’de Tütün Ürünleri Piyasasında Firma Stratejisi, Tüketici Davranışı ve Vergilendirme 3.2 2 Tütün ürünlerinin vergilendirilmesinde, mali otoritelerden sağlık otoritelerine, firmalardan ekonomik politika yapıcılara kadar taraf olan pek çok kurum bulunduğundan öngörülebilir ve sürdürülebilir bir vergi geliri sağlayan bir yapının temini büyük önem kazanmaktadır. Bu sebeple yukarıda belirtilen özelliklere uygun bir vergi şemasının belirlenmesinde mali konuların yanında firmaların fiyatlama stratejileri, tüketici davranışı, sağlık ve sektöre ilişkin konular da dikkate alınabilecektir. Bu notta vergi sisteminin tüketici davranışları ve firma stratejileri üzerindeki etkileri tartışılmakta ve bu çerçevede uygun bir vergi şemasına ilişkin çıkarımlar paylaşılmaktadır. Türkiye’de Mevcut Tütün Ürünleri Vergilendirmesi Türkiye’deki vergilendirme sisteminde Tablo.1: Tütün Ürünlerinde Nihai Tüketici Fiyatının Bileşenleri tütün ürünleri özel bir yer tutmaktadır. Nihai Satış Fiyatı (NSF): Tütün ürünlerinin farkı, Özel Tüketim Vergisi’nin (ÖTV) üretici Y Üretici Fiyatı: X Dağıtım/bayii payı: Y∗p fiyatı Nispi ÖTV miktarı: 𝑌 ∗ ö𝑡𝑣 üzerinden değil, doğrudan nihai satış Maktu ÖTV miktarı: fiyatı üzerinden hesaplanıyor olmasıdır. Katma Değer Vergisi (KDV) de hem üretici fiyatı hem (𝑋 + 𝑌 ∗ 𝑝 + 𝑀 + 𝑌 ∗ ö𝑡𝑣) ∗ 𝑘𝑑𝑣 NSF = Üretici fiyatı + Dağıtım ve bayii payı + ÖTV miktarı + KDV miktarı 𝑌 = 𝑋 + 𝑌 ∗ 𝑝 + (𝑌 ∗ ö𝑡𝑣 + 𝑀) + (𝑋 + 𝑌 ∗ 𝑝 + 𝑀 + 𝑌 ∗ ö𝑡𝑣) ∗ 𝑘𝑑𝑣 hesaplanan ÖTV miktarı üzerinden hem de maktu olarak alınmaktadır. 𝑌 ∗ ö𝑡𝑣 + 𝑀 KDV miktarı: de alınmaktadır. Ayrıca, ÖTV hem nispi M Toplam ÖTV miktarı: 𝑁𝑆𝐹 = 𝑌 = (1 + 𝑘𝑑𝑣) ∗ (𝑋 + 𝑀) 1 − (1 + 𝑘𝑑𝑣) ∗ ö𝑡𝑣 − (1 + 𝑘𝑑𝑣) ∗ 𝑝 Notlar: Burada, “ötv” nispi ÖTV oranını, “kdv” KDV oranını, “p” dağıtıcı ve bayii payının oranını göstermektedir. Mevcut durumda nihai tüketici fiyatı oluşumunu Tablo 1’den takip etmek mümkündür3: 1’deki çıkarımdan görüldüğü Grafik 1: Tütün Ürünlerinde ÖTV Gelişmeleri (TL, Yüzde) satış fiyatı ile üretici fiyatı ve maktu ÖTV arasında doğrusal bir ilişki varken 4,5 80 4,0 70 3,5 nihai satış fiyatı ile ÖTV, KDV ve 3,0 dağıtıcı arasında 2,5 doğrusal olmayan bir ilişki vardır. Son 2,0 10 yıllık dönemde ÖTV oranlarındaki 1,5 40 uygulanış kaydedilmiştir. biçimi göz ÖTV’nin önünde 0514 0913 0113 0512 0911 0111 0 0510 0,0 0909 10 0109 0,5 0508 nispi ÖTV’de zaman içinde belirgin Nispinin bağlayıcı olduğu dönem Maktu ve Nispinin bağlayıcı olduğu dönem Nispi (minimum miktar, TL) 20 0105 Görüldüğü üzere hem maktu hem de artışlar 30 1,0 gelişmeler Grafik 1’de sunulmaktadır. Maktunun (nispi minimum miktar) bağlayıcı olduğu dönem 50 0907 oranları 0107 payı 60 0506 üzere, diğer unsurlar sabitken, nihai 0905 Tablo Maktu (TL) Nispi (Yüzde, sağ eksen) Renkli bölgeler farklı ÖTV şemalarının belirleyici olduğu üç ayrı dönemi göstermektedir. İlk dönemde, nispi oran çok düşük olduğundan ürünler, satış fiyatı üzerinden hesaplanan nispi miktar yerine, belirlenmiş olan minimum nispi tutara tabidir. Dolayısıyla tüm ürüner aynı tutara tabi olduğundan, bu dönem maktu bir mikarın bağlayıcı olduğu bir dönem olarak değerlendirlmektedir. bulundurulduğunda, belirli dönemlerde tüm ürünler için geçerli olan sabit bir maktu miktar, bazı dönemlerde ise nihai satış fiyatı üzerinden hesaplanan nispi tutar bağlayıcı olmaktadır. Bu farklı durumlar firmalar için farklı fiyatlama davranışları ima edebilmektedir. Kutudaki değerlendirmeler Atuk ve Özmen (2015) çalışmasına dayanmaktadır. Analizle ilgili detaylar için bu çalışmaya bakılabilir. 3 Bu konu ile ilgili detaylı analizler Atuk, Çebi ve Özmen (2011) ile 2013-I Enflasyon Raporu Kutu 3.1’de sunulmaktadır. 2 34 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Tütün Ürünleri Segmentleri Tütün ürünleri farklı tüketici gruplarına yönelik fiyat segmentlerine göre kategorize Grafik 2: Segmentlere Göre Satış Payları (Yüzde) edilebilmektedir. Orta Alt Üst 70 60 60 ilgili segmentlerdeki ürünlerinin satış paylarına ilişkin 50 50 seyir Grafik 2’de sunulmaktadır. 40 40 30 30 20 20 10 10 0 0 Genel olarak fiyat segmentleri üç aşamalı olarak sınıflandırılmaktadır (alt, orta, üst). Dönem boyunca Son 10 yıllık dönemlerde üst segment ürünlerin paylarında belirgin bir değişiklik olmazken tüketim tercihlerinde orta segment ürünlerden alt segment ürünlere doğru kayış olduğu görülmektedir. hareket büyük oranda fiyatlarındaki ürün Bu artış 0105 0705 0106 0706 0107 0707 0108 0708 0109 0709 0110 0710 0111 0711 0112 0712 0113 0713 70 Kaynak: TAPDK. eğiliminin bir sonucudur. Dolayısıyla, tüketicilerin fiyat hareketlerine duyarlı oldukları ve gerektiğinde fiyat değişimlerine segmentler arası geçişle karşılık verdikleri değerlendirilmektedir. Firma Stratejileri ÖTV tutarı nihai satış fiyatına göre belirlendiğinden ve nihai satış fiyatının firmalar tarafından belirlenmesinden dolayı, firma stratejileri fiyatlar ve vergi gelirleri üzerinde doğrudan belirleyici olmaktadır. Bu vergi sistemi duruma göre firmalara hem fiyat artırma hem de fiyat düşürme yönünde teşvikler sunabilmektedir. Firmaların Fiyat Artırma Tercihleri İlk olarak alt ve üst segment arasındaki fiyat farkının az olduğu bir durumu ele alalım. Bu durum, maktu ÖTV’nin baskın olduğu bir vergi şemasında mümkündür. Bütün ürünlerden aynı miktarda ÖTV alındığı böyle bir ortam, firmalara orta ve üst segmenteki ürünlerin fiyatlarını artırma yönünde bir teşvik sunmaktadır. Çünkü böyle bir durumda nihai ürün fiyatındaki artışlar ek bir vergi geliri ortaya koymadan firmaların karlılığını artıracaktır. Nitekim, böyle bir eğilimin bir örneği Ocak-Temmuz 2005 döneminde gözlenmiştir. Tüm ürünlerin maktu bir miktara tabi olduğu bu dönemde orta ve üst segment ürünlerin fiyatları yükselmiştir.4 Maliyet değişimleri dışında, firmaların fiyat artırma tercihlerinin maktu ve nispi ÖTV oranlarına göre nasıl değiştiğini takip etmek mümkündür. Grafik 3.a’da aynı vergi gelirini sağlayan maktu ve nispi ÖTV kombinasyonları ile her bir kombinasyonda ortaya çıkan alt ve üst segment fiyat farkı gösterilmektedir. Söz konusu fiyat farkı nispi ÖTV arttıkça artmakta, maktu ÖTV arttıkça azalmaktadır. Dolayısıyla mevcut vergi sisteminde, firmaların fiyat artıma güdüsünün nispi ÖTV ile ters, maktu ÖTV ile doğru orantılı olduğu görülmektedir. Firmaların Fiyat Düşürme Tercihleri İkinci olarak da nihai satış fiyatlarının üretici fiyatlarına olan duyarlılığının çok yüksek olduğu bir durumu ele alalım. Böyle bir durum ise nispi ÖTV’nin baskın olduğu bir vergi şemasında mümkündür. Böyle bir durumda, üretici fiyatlarındaki küçük bir indirim nihai satış fiyatlarında çok daha büyük bir düşüşe yol açarak firmaya satış payını yükseltme imkanı sağlayabilmektedir. Bu durum diğer taraftan aynı zamanda vergi gelirlerinde de yüksek oranda bir düşüşe sebep olabilmektedir. 4 Detaylar için bknz. Atuk ve Özmen (2015). Bu dönemde geçerli olan maktu miktar, nispi ÖTV’nin minimum tutarıdır. Enflasyon Raporu 2015-III 35 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Nitekim, böyle bir eğilimin bir örneği Ocak-Aralık 2013 döneminde gözlenmiştir. Tüm ürünlerin fiyatlarının belirlenmesinde nispi vergi seviyesinin belirleyici olduğu bu dönemde alt ve orta segmentte belirgin olmak üzere tüm segmentlerde fiyat düşüşleri olmuştur.5 Fiyat azaltma güdüsünün maktu ve nispi ÖTV oranlarının seyrine göre nasıl değiştiğini takip etmek mümkündür. Grafik 3.b’de aynı vergi gelirini sağlayan maktu ve nispi ÖTV kombinasyonları ile her bir kombinasyonda ortaya çıkan üretici fiyatı ve vergi geliri esnekliği gösterilmektedir. Üretici fiyatındaki bir birimlik düşüşün nihai fiyatlar ve vergi geliri üzerindeki etkisi nispi ÖTV arttıkça artmakta, maktu ÖTV arttıkça azalmaktadır. Dolayısıyla, fiyat düşürme güdüsü nispi ÖTV ile doğru, maktu ÖTV ile ters orantılıdır. Grafik 3.a: Firmaların Fiyat Artırma Tercihi* Grafik 3.b: Firmaların Fiyat Düşürme Tercihi* 0,0 4 TL Paket Başına Ortalama Vergi Geliri Sağlayan Nispi ve Maktu ÖTV Kombinasyonları 0,0 60 0,8 1,2 40 1,6 30 2,0 20 2,4 10 2,8 3,2 0 Maktu (paket başına, TL) 50 Nispi (satış fiyatına oran, yüzde) Maktu (paket başına, TL) 0,4 Üst ve Alt Segment Arasındaki Fiyat Farkı (her bir kombinasyon için) 60 0,4 0,8 50 1,2 40 1,6 30 2,0 2,4 20 2,8 10 3,2 0 Nispi (satış fiyatına oran, yüzde) 4 TL Paket Başına Ortalama Vergi Geliri Sağlayan Nispi ve Maktu ÖTV Kombinasyonları Üretici Fiyatındaki Yüzde10’luk Düşüşün Vergi Gelirlerine Etkisi (her bir kombinasyon için) 0 3,5 3,0 -2 2,5 -4 2,0 1,5 -6 1,0 -8 0,5 0,0 *Hesaplamalar için detaylı bilgi için blnz. Atuk ve Özmen (2015). Üst paneldeki her bir nokta maktu ve nispi vergi kombinasyonlarını göstermektedir. Alt panel ise her bir kombinasyondaki fiyat farkını göstermektedir. Firma -10 * Hesaplamalar için detaylı bilgi için blnz. Atuk ve Özmen (2015). Üst paneldeki her bir nokta maktu ve nispi vergi kombinasyonlarını göstermektedir. Alt panel ise her bir kombinasyondaki üretici fiyat düşüşünün vergi gelirlerine etkisini göstermektedir. stratejilerinin analizinin ortaya koyduğu en temel çıkarım, uç örneklerdeki vergi şemalarının (çok yüksek maktu, çok düşük nispi ya da çok yüksek nispi, çok düşük maktu) her iki fiyat değiştirme güdüsünden birini tetikleyebileceği ve bu durumların hem fiyatlarda hem de vergi gelirlerinde bir oynaklığa yol açabileceği yönündedir. Mevcut durumda vergi şeması içerisinde nispi vergi payının azaltılmasının firmaların fiyat düşürme tercihlerini sınırlayarak önümüzdeki dönemde vergi geliri hedefinden feragat etmeden fiyatlar üzerindeki artış baskısını da dengeleyebileceği düşünülmektedir. Sonuç olarak daha öngörülebilir ve sürdürülebilir bir fiyat yapısı ve vergi geliri sağlayan vergi şemasının uç değerlerden uzak daha dengeli bir nispi ve maktu ÖTV oranları ile sağlanabileceği değerlendirlmektedir. Kaynakça Atuk, O. ve Özmen, M. U. (2015). “Türkiye’de Tütün Ürünleri Piyasasında Firma Stratejisi, Tüketici Davranışı ve Vergilendirme”, TCMB Çalışma Tebliği No:15/18. Atuk, O., Çebi, C. ve Özmen, M. U. (2011). “Tütün Ürünlerinde Özel Tüketim Vergisi Uygulaması”, TCMB Ekonomi Notları, No:11/16. 5 Detaylar için bknz. Atuk ve Özmen (2015). 36 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kutu Gıda Ürünlerinde İhracat-Enflasyon İlişkisi 3.3 Tüketici Fiyat Endeksi’nin (TÜFE) yaklaşık yüzde 24’ünü teşkil eden gıda fiyat endeksinin 2009 sonrası TÜFE’ye göre daha hızlı yükseldiği ve daha oynak bir hareket sergilediği dikkat çekmektedir (Grafik 1). Gıda fiyat endeksi 2005–2015 yılları arasında yaklaşık yüzde 200 oranında artarken, aynı dönemde TÜFE’deki artış yüzde 150 ile sınırlı kalmıştır. Özellikle 2009 sonrası gıda fiyat endeksi ve TÜFE arasındaki makasın daha da açıldığı göze çarpmaktadır. Grafik 1.TÜFE ve Gıda Fiyat Endeksi 350 TÜFE Gıda 300 Grafik 2. Meyve-Sebze Üretim ve İhracatı (Bin Ton) Üretim İhracat (sağ eksen) 55 5,5 50 5,0 45 4,5 40 4,0 35 3,5 30 3,0 250 200 150 üretimi yılda ortalama yüzde 1,55 gibi düşük bir oranda 2014 2013 2012 2011 2010 2009 2008 2007 2006 2005 2014 8,00% 2013 (Grafik 3). Veri ufkunda yer alan 11 yılda meyve-sebze 8,50% 2012 payı yüzde 8 seviyesinden yüzde 11 seviyesine yükselmiştir 9,00% 2011 sebze ihracatının toplam meyve-sebze üretimi içindeki 9,50% 2010 yurt dışında alıcı bulmuştur. Bunun neticesinde, meyve- 10,00% 2009 içinde üretilen meyve ve sebze giderek artan bir oranda 10,50% 2008 oranında artış göstermiştir (Grafik 2). Bir başka deyişle, yurt 11,00% 2007 artarken, meyve ve sebze ihracatı toplamda yüzde 51 Grafik 3. Meyve-Sebze İhracatının Toplam Üretim İçindeki Payı (Yüzde) 2006 olarak ele alındığında meyve ve sebzede 2003– 2014 yılları arasında toplam üretim miktarı yüzde 17 2005 Genel Kaynak: TÜİK ve yazarların hesaplamaları. 2004 Kaynak: TÜİK. 2003 0105 0805 0306 1006 0507 1207 0708 0209 0909 0410 1110 0611 0112 0812 0313 1013 0514 1214 0 2004 50 2003 100 Kaynak: TÜİK. artarken, ortalama yıllık ihracat artışı yüzde 4,64 olarak gerçekleşmiştir. Meyve-sebze ürünlerinin dışındaki gıda ürünlerini de kapsayacak daha geniş bir yelpazede ürün bazında üretim-ihracat gelişmeleri incelendiğinde ise özellikle peynir, tavuk eti, yumurta, ceviz, mandalina ve şeftali gibi ürünlerde üretimin ve ihracatın 2000’li yılların başından itibaren oransal olarak yüzde 40 ila yüzde 200 aralığında arttığı dikkat çekmektedir (Grafik 4). Diğer yandan, aynı dönem için ürün bazında ihracatın üretim içindeki payı ve fiyatlar birlikte incelediğinde ceviz, domates, kayısı, tavuk eti, peynir ve yumurta gibi fiyatların yaklaşık 2 kat arttığı ürünlerde ihracatın üretim içindeki payının da hemen hemen benzer oranlarda arttığı görülmektedir (Grafik 5). Yukarıda özetlenen veriler gıda ürünleri üretiminde yıllık artış oranlarının göreli olarak düşük kaldığı (yani arzın kısıtlı oranda arttığı) bir ortamda yaşanan güçlü ihracat artışlarının gıda fiyatları üzerinde artış yönünde baskı yapabileceğine işaret etmektedir. Ayrıca, özellikle 2009 yılı sonrasında TÜFE’ye göre belirgin olarak daha hızlı Enflasyon Raporu 2015-III 37 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası artan gıda fiyatları endeksindeki harekete gıda ihracatındaki artışın da katkı vermiş olabileceği akla yatkın gelmektedir. Ancak bu argümanın gıda fiyatlarına etki eden diğer faktörler de hesaba katılarak sayısallaştırılabilmesi için uygun bir veri setinin ekonometrik bir model çerçevesinde incelenmesi gerekmektedir. Bu tür bir analiz Türkiye’de gıda fiyatı dinamiklerinin daha iyi anlaşılabilmesi açısından önem arz etmektedir. Grafik 4. Seçilmiş Ürünler için Üretim ve İhracat – Miktar (Bin Ton) Kaynak: FAO, TÜİK. Grafik 5. Seçilmiş Ürünler için Fiyat (TL) ve İhracatın Üretim İçindeki Payı (Yüzde) Kaynak: FAO, TÜİK. 38 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Gıda fiyatlarını arz ve talep yönlü faktörler etkilemektedir. Üretim miktarı, üretim maliyetleri ve akar yakıt fiyatları en önemli arz yönlü faktörler olarak sıralanabilir. Talep yönlü faktörler arasında da iç talep göstergesi olarak milli gelir; çevrimsel faktörleri kontrol eden gösterge olarak çıktı açığı; dış talep göstergesi olarak ise yukarıda da detaylı olarak anlatıldığı üzere fiyatlara etkisi ürün bazında giderek daha belirgin hale gelen ihracat sayılabilir. Ayrıca döviz kurunun fiyatlara geçişkenliğini de dikkate almak gerekmektedir. Bu çerçevede, TÜİK tarafından fiyatı derlenen meyve, sebze, bakliyat, tahıl, et, süt ve süt ürünlerini içeren 36 gıda maddesinin fiyat davranışları yukarıda belirtilen arz-talep bileşenleri kontrol edilerek ve uygun ekonometrik yöntemler kullanılarak analiz edilmiştir. Sabit ürün etkilerini kontrol edebilmek amacıyla panel veri yöntemlerinin kullanıldığı çalışmada gıda fiyatları aşağıdaki denklem çerçevesinde modellenmiştir: 𝑙𝑛𝐹𝑖𝑦𝑎𝑡𝑖,𝑡 = 𝛼0 + 𝛼1 𝑙𝑛𝐹𝑖𝑦𝑎𝑡𝑖,𝑡−1 + 𝛼2 𝑙𝑛𝑀𝑎𝑙𝑖𝑦𝑒𝑡𝑖,𝑡 + 𝛼3 𝑙𝑛Ü𝑟𝑒𝑡𝑖𝑚𝑖,𝑡 + 𝛼4 𝑙𝑛İℎ𝑟𝑎𝑐𝑎𝑡𝑖,𝑡 + 𝛼5 Ç𝚤𝑘𝑡𝚤𝐴ç𝚤ğ𝚤𝑡 + 𝛼6 𝑙𝑛𝐾𝑢𝑟𝑡 + 𝛼7 𝑙𝑛𝐴𝑘𝑎𝑟𝑦𝑎𝑘𝚤𝑡 + 𝜖𝑖,𝑡 . 𝐹𝑖𝑦𝑎𝑡 ve 𝐴𝑘𝑎𝑟𝑦𝑎𝑘𝚤𝑡 (Motorin) verileri TÜİK’ten alınırken, üretim maliyetini gösteren 𝑀𝑎𝑙𝑖𝑦𝑒𝑡, üretim miktarını gösteren Ü𝑟𝑒𝑡𝑖𝑚 ve ihracat miktarını gösteren İℎ𝑟𝑎𝑐𝑎𝑡 değişkenlerine ilişkin veriler Dünya Tarım ve Gıda Örgütü (FOA) internet sitesinden alınmıştır. Tüm veriler yıllık frekanstadır. Ç𝚤𝑘𝑡𝚤𝐴ç𝚤ğ𝚤 değişkeni HP filtresi kullanılarak hesaplanmış, TL/ABD doları kur verisi ise TCMB internet sitesinden alınmıştır. Ç𝚤𝑘𝑡𝚤𝐴ç𝚤ğ𝚤 hariç tüm değişkenlerin doğal logaritması denklemde kullanılmıştır. Yukarıda belirtilen modelde fiyat, üretim miktarı ve net dış ticaret değişkenleri arasındaki ilişkinin tek yönlü olmadığı (endojen) varsayımı ile Arellano ve Bond (1991) iki basamaklı dinamik panel, fark genel momentler modeli (Difference GMM Estimator) kullanılarak tahmin edilmiştir. Tablo 1’de gösterilen tahmin sonuçlarına göre, üretim miktarı ile fiyatlar arasında beklendiği gibi istatistiksel olarak güçlü negatif bir ilişki vardır. Buna göre, üretim miktarındaki yüzde 1’lik bir artış fiyatlarda yüzde 0,29’lık bir düşüşe sebep olmaktadır. Üretim maliyetleri ve fiyatlar arasında ise yine istatistiksel olarak güçlü pozitif bir ilişki vardır. Üretim maliyetlerindeki her 1 liralık artış fiyatlara 0,41 kuruş olarak yansımaktadır. İhracat, çıktı açığı, kur ve akaryakıt fiyatları arasındaki ilişki de istatistiksel olarak anlamlı ve pozitiftir; ihracat miktarındaki yüzde 1’lik artış fiyatları yüzde 0,05 oranında artırmaktadır. Çıktı açığındaki 1 liralık artış fiyatları yüzde 0,0032 artırmaktadır. Gıda fiyatlarındaki kur geçişkenliği ise TL/ABD doları değişkeni ile ölçülmüştür. Buna göre, döviz kurundaki yüzde 1’lik artış fiyatlarda yüzde 0,13’lük bir artışa sebep olmaktadır. Akaryakıt fiyatlarındaki yüzde 1’lik artış ise fiyatlara yüzde 0,17’lik artış olarak yansımaktadır. Model fiyatlardaki değişimin yüzde 75,91’ini açıklamaktadır ve istatistiksel olarak anlamlıdır. Tablo1. Tahmin Sonuçları Enflasyon Raporu 2015-III Değişken Katsayı Std. Hata T-İstatistik P>t Fiyat ( t-1) 0,4093 0,0317 12,92 0,000 Ü𝑟𝑒𝑡𝑖𝑚 𝑀𝑖𝑘𝑡𝑎𝑟𝚤 -0,2916 0,1040 -2,80 0,008 𝑀𝑎𝑙𝑖𝑦𝑒𝑡 0,4135 0,04917 8,41 0,000 İhracat 0,0497 0,0143 3,46 0,001 0,053 Çıktı Açığı 3,24e-06 1,62 e-06 2,00 Tl/ABD Doları 0,1263 0,0659 1,92 0,03 Akaryakıt 0,1649 0,5342 3,09 0,004 R2 0,7591 F(6,32) 262 0,000 39 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Sonuç olarak, bu araştırmada Türkiye’deki gıda fiyatlarının üretim miktarı ve üretim maliyetleri gibi arz yönlü faktörlerin yanı sıra, net dış ticaret ve çıktı açığı gibi talep yönlü faktörler ile döviz kuruna da bağlı olduğu ortaya koyulmaktadır. Gıda fiyatlarına en büyük ve anlamlı etkinin sırasıyla maliyetler ve üretim miktarından geldiği, ayrıca son yıllarda artan ihracatın hissedilir ölçüde fiyatlar üzerinde yukarı yönlü baskıya sebep olduğu gösterilmektedir. Kaynakça Arellano, M. ve S. Bond (1991): “Some Tests of Specification for Panel Data: Monte Carlo Evidence and an Application to Employment Equations,” Review of Economic Studies, 58, 277–97. Balkan, B. , S.H. Kal ve S. Tümen, 2015, Türkiye’de Gıda Enflasyonu Bileşenleri, devam eden çalışma. 40 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 4. Arz ve Talep Gelişmeleri 2015 yılı ilk çeyreğine ilişkin Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) verilerine göre iktisadi faaliyet Nisan Enflasyon Raporu’nda ortaya konulan görünüme kıyasla daha güçlü bir seyir izlemiş ve milli gelir dönemlik bazda yüzde 1,3, yıllık bazda ise yüzde 2,3 oranında artmıştır. Milli gelirdeki dönemlik artışta tarım ve net vergi kalemleri öne çıkarken, sanayi, inşaat ve hizmet kalemleri toplamı ılımlı artış eğilimini korumuştur. İlk çeyrek gelişmeleri mevsimsellikten arındırılmış verilerle harcama tarafından değerlendirildiğinde, nihai yurt içi talebin tüketim harcamaları kaynaklı artış gösterdiği görülmektedir. Yatırım harcamaları ise gerek kamu gerekse özel kesimde bir önceki çeyreğe göre daralmıştır. Mal ve hizmet ihracatı dönemlik bazda artarken ithalat gerilemiş, böylece net ihracat dönemlik büyümeye pozitif katkı yapmıştır. 2015 yılı ikinci çeyreğine ilişkin açıklanan veriler iktisadi faaliyetteki ılımlı artışın devam ettiğine işaret etmektedir. Sanayi üretimi Nisan-Mayıs döneminde bir önceki çeyreğe göre yüzde 1,0 oranında artış kaydetmiştir. İç talebe ilişkin satış, üretim ve ithalat göstergelerine göre nihai yurt içi talep dönemlik bazda artmaya devam etmektedir. Altın hariç ihracat miktar endeksinin, ilk çeyrekteki sert daralmanın ardından Nisan-Mayıs döneminde önceki çeyreğe göre düşük oranda artması, dış talebin büyümeye katkısının ikinci çeyrekte sınırlı kalabileceğine işaret etmektedir. Önümüzdeki dönemde, iktisadi faaliyetteki toparlanmanın devam edeceği öngörülmekle birlikte, büyümenin gücüne dair aşağı yönlü risklerin geçerliliğini koruduğu düşünülmektedir. Güven endekslerindeki zayıf seyir sonucunda yılın ikinci yarısına ilişkin belirsizlikler çerçevesinde güven kanalının desteği bir süre daha zayıf kalabilecektir. Yakın dönemde finansal koşullarda da bir miktar sıkılaşma yaşanmıştır. Dış talebe ilişkin gerek jeopolitik gelişmeler gerekse küresel para politikasındaki belirsizlikler ve Avrupa’daki sorunlar kaynaklı aşağı yönlü riskler devam etmektedir. Aşağı yönlü riskleri canlı tutan bu faktörlere karşın, küresel kriz sonrası gözlenen güçlü istihdam performansı ile cari açık ve enflasyonda öngörülen düşüşlerin ekonomi politikaları açısından alan oluşturmasının yanı sıra tarım katma değerinde beklenen düzeltme büyümeyi destekleyebilecek faktörler olarak değerlendirilmektedir. Çıktı açığına ilişkin göstergeler 2015 yılı ikinci çeyreğinde talep koşullarının enflasyona düşüş yönünde verdiği desteğin sürdüğüne işaret etmektedir. İmalat sanayi kapasite kullanım oranı ikinci çeyrekte sınırlı bir toparlanma gösterirken, halen düşük düzeylerde seyretmeye devam etmektedir. İşsizlik oranı yakın dönemde düşme eğiliminde olsa da bir yıl öncesine göre daha yüksek seviyelerde seyretmektedir. Sonuç olarak, 2015 yılında toplam talep koşullarının enflasyondaki düşüş sürecini desteklemeye devam edeceği öngörülmektedir. Dış ticaret hadlerindeki iyileşmenin ve mevcut makroihtiyati çerçevenin de cari işlemler dengesindeki iyileşmeyi destekleyeceği tahmin edilmektedir. 4.1. Arz Gelişmeleri TÜİK tarafından açıklanan verilere göre, GSYİH 2015 yılının ilk çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 2,3 oranında artmıştır (Grafik 4.1.1). Üretim yönünden incelendiğinde, yıllık bazda ilk çeyrekte inşaat haricindeki sektörlerin katma değeri artarken, inşaat katma değeri yüzde 3,5 oranında gerilemiştir. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış verilere göre ise GSYİH bir önceki çeyreğe kıyasla yüzde 1,3 oranında artış kaydetmiştir. Bu dönemde, tarım katma değeri geçtiğimiz yılın Enflasyon Raporu 2015-III 41 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası son çeyreğine göre yüzde 5,3 artarak çeyreklik büyümeye en yüksek katkı yapan sektör olmuştur (Grafik 4.1.2). Net vergi ise çeyreklik bazda yüzde 3,9 artarak tarımdan sonra büyümeye en yüksek katkı yapan kalem olmuştur. Diğer taraftan, sanayi ve hizmet katma değerleri bir önceki çeyreğe göre sırasıyla yüzde 0,4 ve yüzde 0,8 oranlarında artmıştır. İnşaat katma değeri ise yüzde 0,2 oranında gerilemiştir. Grafik 4.1.1. Grafik 4.1.2. GSYİH Yıllık Büyümesi ve Üretim Yönünden Katkılar GSYİH Çeyreklik Büyümesi ve Üretim Yönünden Katkılar (Mevsimsellikten Arındırılmış, Yüzde Puan) (Yüzde Puan) Net Vergi Tarım İnşaat Net Vergi Tarım İnşaat Sanayi Hizmetler GSYİH Sanayi Hizmetler GSYİH 14 14 12 12 10 10 8 6 4 4 2 2 0 0 -2 5 5 4 4 8 3 3 6 2 2 1 1 0 0 -2 -1 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2010 2011 2012 2013 -1 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2014 2015 2010 Kaynak: TÜİK. 2011 2012 2013 2014 2015 Kaynak: TÜİK. Sanayi üretimi yıllık artış hızındaki 2014 yılı dördüncü çeyreğinde gözlenen yavaşlama 2015 yılının ilk çeyreğinde de devam etmiştir. Nisan ve Mayıs ayı verileri ortalaması ise bir önceki yılın aynı döneminin yüzde 2,2 oranında üzerinde kalmış; böylece sanayi üretiminin yıllık artış hızında iki çeyrektir süregelen yavaşlama bu dönemde yerini artışa bırakmıştır (Grafik 4.1.3). Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış verilere göre Nisan-Mayıs döneminde sanayi üretimi, Mayıs ayında otomotiv sektöründe gerçekleşen grevlere rağmen ilk çeyreğe kıyasla artış kaydetmiştir (Grafik 4.1.4). Mayıs ayındaki grevlerin otomotiv sektörü üzerinden yıllık sanayi üretimi büyümesine yaklaşık 1,7 puan, aylık sanayi üretimi büyümesine ise yaklaşık 1,0 puan düşürücü etkisi olduğu tahmin edilmektedir. Grafik 4.1.3. Grafik 4.1.4. Sanayi Üretim Endeksi Sanayi Üretim Endeksi (Yıllık Yüzde Değişim) (Mevsimsellikten Arındırılmış, Çeyreklik Yüzde Değişim) 20 20 15 15 10 10 5 5 0 0 -5 -5 -10 -10 -15 -15 -20 -20 -25 -25 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 12* 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 20142015 *Nisan-Mayıs dönemini kapsamaktadır. Kaynak: TÜİK. 5 5 4 4 3 3 2 2 1,0 1 1 0 0 -1 -1 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2* 2010 2011 2012 2013 2014 2015 Kaynak: TÜİK. Haziran ayında, taşıt sektöründe Mayıs ayındaki üretim düşüşünün önemli oranda geri alınabileceği böylece üretimde ölçülü bir toparlanma gözlenebileceği düşünülmektedir. Nitekim Otomotiv Sanayicileri Derneği (OSD) tarafından açıklanan verilere göre, Haziran ayında taşıt üretimi mevsimsellikten arındırılmış olarak Nisan ayı seviyesine yaklaşmıştır. Öte yandan, anket göstergelerinde belirgin bir iyileşme göze çarpmamaktadır. PMI ve PMI üretim endeksi göstergeleri 50 seviyesinin belirgin olarak altında kalmıştır. İYA son üç ay üretim hacmi ve gelecek üç ay üretim beklentisi soruları ise bir 42 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası miktar iyileşme gösterse de düşük seviyelerdeki seyrini sürdürmektedir (Grafik 4.1.5 ve 4.1.6). Dolayısıyla önümüzdeki dönemde sanayi üretimindeki gidişatın ılımlı olması beklenmektedir. Ayrıca, küresel para politikalarına yönelik belirsizlik ile birlikte özellikle döviz kurunda gözlenen oynaklığın yurt içi talep üzerindeki olumsuz etkilerinin yanı sıra, parite etkisi ve yurt dışı talepte bir canlanma olmaması sonucunda zayıf seyreden ihracat yılın geri kalanında sanayi üretimindeki artışların ılımlı seviyelerde seyretmesi beklentisini desteklemektedir. Grafik 4.1.5. Grafik 4.1.6. PMI ve PMI Üretim İYA Son Üç Ay Üretim ve Gelecek Üç Ay Üretim Beklentisi (Mevsimsellikten Arındırılmış, Artacak-Azalacak) (Mevsimsellikten Arındırılmış) Son Üç Ay Üretim PMI Üretim PMI Gelecek Üç Ay Üretim (sağ eksen) 62 62 25 35 58 58 20 54 54 15 20 50 50 10 15 46 46 5 42 42 0 30 25 5 Kaynak: Markit. 0 0611 0911 1211 0312 0612 0912 1212 0313 0613 0913 1213 0314 0614 0914 1214 0315 0615 0615 0315 1214 0914 0614 0314 1213 0913 0613 0313 1212 0912 0612 0312 1211 0911 0611 10 Kaynak: TCMB. 4.2. Talep Gelişmeleri 2015 yılı birinci çeyreğine ilişkin GSYİH verileri harcama yönünden değerlendirildiğinde, net ihracatın yıllık büyümeye yaptığı negatif katkının bir önceki çeyreğe göre yükseldiği, nihai yurt içi talebin katkısının ise özellikle özel tüketim kaynaklı olarak önceki iki çeyreğe kıyasla artış kaydettiği görülmektedir (Grafik 4.2.1). Bu dönemde özellikle taşıt olmak üzere dayanıklı mallara yapılan harcamalar özel tüketimi artıran başlıca kalem olmuştur. Mevsimsellikten arındırılmış verilere göre ise hem net ihracat hem de nihai yurt içi talep dönemlik büyümeye pozitif katkı yapmıştır. Grafik 4.2.1. Grafik 4.2.2. Talep Yönünden Yıllık Büyümeye Katkılar Yurt İçi Özel Tüketim ve Alt Kalemleri (Yüzde Puan) (Mevsimsellikten Arındırılmış, 2011Ç1=100) Net İhracat Stok Değişimi Nihai Yurt İçi Talep GSYİH Özel Tüketim Diğer Tüketim* 20 20 15 15 10 10 5 5 0 0 -5 -5 -10 -10 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2010 2011 Kaynak: TÜİK. Enflasyon Raporu 2015-III 2012 2013 2014 15 Dayanıklı Tüketim* 115 115 110 110 105 105 100 100 95 95 90 90 85 85 80 80 75 75 70 70 123412341234123412341234123412341 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 15 *TÜİK, yurt içi tüketimi on alt kalemde yayımlamaktadır. Ağırlıklı olarak, otomobil, mobilya ve televizyon gibi dayanıklı malları içeren, mobilya-ev aletleri, ulaştırma-haberleşme ve eğlence-kültür (TV satışlarını içeren) kalemleri dayanıklı tüketim olarak isimlendirilmiştir. Diğer tüketim, dayanıklı tüketim hariç yurt içi tüketim olarak hesaplanmıştır. Kaynak: TÜİK. 43 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Özel tüketim, 2014 yılının ikinci yarısında belirsizliklerin azalması ve finansal koşullardaki gevşeme sonucunda başladığı ılımlı artış eğilimini ilk çeyrekte ivmesi sınırlı oranda azalsa da korumuştur. Bu artışta, önceki iki çeyrekteki yüksek oranlı artışlara rağmen dayanıklı mallara yapılan harcamaların yukarı yönlü seyrini sürdürmesi önemli bir rol oynamıştır (Grafik 4.2.2). Dayanıklı mal haricinde kalan tüketim mallarındaki çeyreklik artış oranı ise daha düşük seviyede gerçekleşmiştir. 2014 yılı ikinci yarısında toparlanmaya başlayan özel makine-teçhizat yatırımlarının yılın ilk çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre düşüş kaydettiği görülmektedir. Diğer taraftan, özel inşaat yatırımlarında ilk çeyrekte artış gerçekleşse de bu artış oranı önceki çeyrekte hava koşullarının da olumsuz etkisiyle gerçekleşen düşüşü telafi edecek düzeyde değildir (Grafik 4.2.3). Böylelikle toplamda özel yatırımlar yılın ilk çeyreğinde gerileme kaydetmiştir. Kamu kesimi tarafında, tüketim harcamalarında mal ve hizmet alımları kaynaklı çeyreklik bazda belirgin bir artış yaşanırken; yatırım harcamaları büyük oranda makine-teçhizat yatırımlarındaki düşüşe bağlı olarak 2014 yılı son çeyreğine göre gerilemiştir. Toplamda ise mevsimsellikten arındırılmış kamu harcamaları yüzde 2,1 oranında artarak dönemlik büyümeye katkı sağlamıştır (Grafik 4.2.4). Grafik 4.2.3. Grafik 4.2.4. Özel Yatırımlar ve GSYİH Özel ve Kamu Kesimi Talebi (Mevsimsellikten Arındırılmış, 2011Ç1=100) (Mevsimsellikten Arındırılmış, 2011Ç1=100) GSYİH Özel Makine Teçhizat Özel İnşaat 120 110 Özel Kesim Talebi 120 140 110 130 130 120 120 110 110 100 100 90 90 80 80 70 100 100 90 90 80 80 70 70 60 60 70 50 60 50 123412341234123412341234123412341 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 15 Kaynak: TÜİK. Kamu Kesimi Talebi 140 60 123412341234123412341234123412341 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 15 Kaynak: TÜİK. 2015 yılı ikinci çeyreğine ilişkin veriler yurt içi talepte geçen yılın ikinci yarısında başlayan toparlanma eğiliminin ikinci çeyrekte daha çok tüketim kaynaklı olarak devam edebileceğine işaret etmektedir. Nisan-Mayıs döneminde tüketim mallarının gerek üretimi gerekse de ithalatı artmaktadır. Yılın ilk çeyreğinde özel tüketim büyümesini destekleyen otomobil satışlarının ikinci çeyrekte de güçlü seyrettiği görülmektedir (Grafik 4.2.5). Bu dönemde tüketici güvenindeki zayıf seyir tüketim talebi üzerinde önemli bir risk unsuru olarak belirmektedir. Diğer taraftan, yatırımlara ilişkin göstergeler tüketim kadar olumlu değildir. Hafif ticari araç satışlarındaki hızlı artış eğiliminin bu dönemde durakladığı görülmektedir (Grafik 4.2.6). Makine-teçhizat üretimi ve ithalatında da bu dönemde düşüş gözlenmektedir (Grafik 4.2.7). İnşaata ilişkin göstergelerden mineral maddeler üretim ve ithalatı ise inşaat yatırımlarında kuvvetli bir artışa işaret etmemektedir (Grafik 4.2.8). 44 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 4.2.5. Grafik 4.2.6. Tüketim Malları Üretim ve İthalat Miktar Endeksleri İç Piyasa Araç Satışları (Mevsimsellikten Arındırılmış, 2010=100) (Mevsimsellikten Arındırılmış, Bin Adet) Otomobil Satışları Hafif Ticari Araç Satışları (sağ eksen) 70 Üretim İthalat (sağ eksen) 130 125 125 115 120 16 60 105 115 110 95 105 85 100 75 95 14 50 12 40 10 8 30 65 90 85 55 80 45 6 20 4 10 2 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 12* 1234123412341234123412341234123412 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 15 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 15 * Nisan-Mayıs dönemini kapsamaktadır. Kaynak: TÜİK, TCMB. 18 Kaynak: ODD, TCMB. Grafik 4.2.7. Grafik 4.2.8. Makine-Teçhizat Üretim ve İthalat Miktar Endeksleri Mineral Maddeler Üretim ve İthalat Miktar Endeksleri (Mevsimsellikten Arındırılmış, 2010=100) (Mevsimsellikten Arındırılmış, 2010=100) Üretim İthalat 160 150 140 130 120 110 100 90 80 70 60 Üretim 160 150 140 130 120 110 100 90 80 70 60 İthalat (sağ eksen) 120 140 115 130 110 120 105 110 100 100 95 90 90 80 85 70 80 60 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 12* 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 12* 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 15 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 15 * Nisan-Mayıs dönemini kapsamaktadır. Kaynak: TÜİK, TCMB. Kaynak: TÜİK,TCMB. 2014 yılı ikinci yarısında küresel ekonomideki yavaşlama ve jeopolitik gelişmeler kaynaklı olarak başlayan zayıflamanın dış talep üzerindeki etkileri 2015 yılı ilk çeyreği itibarıyla sürmüştür. Bu dönemde her ne kadar mal ve hizmet ihracatında üç çeyrek aranın ardından artış gözlense de, bu artışın yoğun bir şekilde gerçekleşen altın ihracatından kaynaklandığı görülmektedir. Mal ve hizmet ithalatında ise düşüş gözlenirken, bu düşüşte de altın ithalatının bir önceki döneme kıyasla belirgin oranda azalması etkilidir (Grafik 4.2.9). Küresel ekonomideki gelişmelerin ihracat üzerindeki etkisini daha net gözlemleyebilmek için mal bazında altın hariç dış ticaret miktar endeksleri incelendiğinde, ilk çeyrekte ihracatın gerilediği, ithalatın ise arttığı görülmektedir (Grafik 4.2.10). Böylelikle, 2014 yılı ikinci yarısından itibaren gözlenen altın hariç mal bazında dengelenme sürecindeki bozulma ilk çeyrekte devam etmiştir. Bu bozulmanın Mayıs ayı itibarıyla 2015 yılı ikinci çeyreğinde bir miktar sınırlandığı görülse de, ihracatın bu dönemde düşük oranda artması dış talebin büyümeye katkısının sınırlı kaldığına işaret etmektedir. Enflasyon Raporu 2015-III 45 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 4.2.9. Grafik 4.2.10. Mal ve Hizmet İhracat ve İthalatı ile GSYİH İhracat ve İthalat Miktar Endeksleri (Mevsimsellikten Arındırılmış, 2011Ç1=100) GSYİH İhracat 130 İthalat (sağ eksen) 125 (Altın Hariç, Mevsimsellikten Arındırılmış, 2011Ç1=100) 120 115 İhracat 130 130 120 120 120 110 110 110 100 100 100 90 90 90 80 80 80 70 70 70 110 105 100 95 90 85 80 75 60 123412341234123412341234123412341 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 15 Kaynak: TÜİK. 130 İthalat 60 60 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 12* 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 15 *Nisan-Mayıs dönemini içermektedir. Kaynak: TÜİK, TCMB. Özetle, 2015 yılı ilk çeyreğinde iktisadi faaliyet tüketimdeki olumlu seyir ile birlikte öngörülenden daha güçlü bir büyüme sergilemiştir. Finansal koşullardaki sıkılaşma ile belirsizlik algısında son dönemde bir azalma olmaması büyümeyi hem tüketim hem de yatırımlar yoluyla sınırlamaktadır. Diğer taraftan, euro/ABD doları paritesindeki gelişmeler, önemli dış ticaret ortaklarımızda yavaşlayan büyüme ve jeopolitik gelişmeler bu dönemde büyümeyi sınırlayan dış talep kaynaklı diğer unsurlar olarak ön plana çıkmaktadır. 2015 görünümü 2015 yılında büyümenin iç talep kaynaklı olacağına dair Nisan Enflasyon Raporu’nda çizilen görünüm korunmaktadır. İhracatın, dış ticaret ortaklarında yavaşlayan büyümeye, parite kaynaklı artan maliyete ve jeopolitik risklere bağlı olarak zayıf seyredeceği düşünülmektedir. Bununla birlikte, büyüme üzerindeki risklerin bir önceki döneme kıyasla daha dengeli olduğu düşünülmektedir. Otomobil, beyaz eşya ve konut satışlarındaki olumlu görünümle uyumlu olarak ikinci çeyrekte TÜİK-TCMB güven endeksi göstergelerinden dayanıklı tüketim mallarına yönelik harcama yapma beklentisi artmıştır (Grafik 4.2.11). Bununla birlikte, hanehalkı enflasyon beklentisi azalmıştır. Bu dönemde finansal koşullarda bir miktar sıkılaşma gözlenmiştir. Nitekim, yılın ikinci çeyreğinde tüketici kredisi faiz oranı artışını sürdürmüştür (Grafik 4.2.12). Buna ek olarak, firmaların istihdam beklentilerinde zayıflama gözlenmektedir. Bu çerçevede, yılın ikinci çeyreğinde özel tüketim harcamalarının artacağı ancak söz konusu artışı finansal koşulların ve tüketici güveninin sınırlayabileceği düşünülmektedir. Dolayısıyla, ikinci çeyrekte özel tüketim harcamalarındaki artışın bir miktar yavaşlayacağı, yılın ikinci yarısında ise söz konusu sınırlayıcı faktörlerdeki seyre bağlı olarak ılımlı seyredeceği tahmin edilmektedir. 46 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 4.2.11. Grafik 4.2.12. Tüketici Güven Endeksi Kredi Kartı Harcamaları ve Tüketici Kredisi Faiz Oranı 130 Tüketici Güven Endeksi (sağ eksen) 125 Kredi Kartı (Milyar TL) Tüketici Kredisi Faizi (sağ eksen, yüzde)* 100 95 120 90 115 85 110 80 105 75 100 70 95 65 90 60 85 55 Millions Dayanıklı Tüketim Mallarına Yönelik Harcama Yapma Düşüncesi Enflasyon Beklentisi 90 18 17 80 16 70 15 60 14 13 50 12 40 11 30 10 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 1234123412341234123412341234123412 2010 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 15 2011 2012 2013 2014 15 *Konut, taşıt ve ihtiyaç kredisi faizi ortalamasıdır. Kaynak: BDDK, TCMB. Kaynak: TÜİK, TCMB. Yılın ikinci çeyreğinde Türk lirasında gözlenen değer kaybı sürmüştür. Böylelikle, Türk lirasındaki seyir hem bilanço hem de yatırım malları fiyatları kanallarından yatırım talebini sınırlamaya devam etmiştir. Bu dönemde kur oynaklığında gözlenen artış da, kapasite kullanımındaki düşük seviye göz önüne alındığında, özel yatırımları olumsuz yönde etkilemeyi sürdürmüştür. Kurun seviyesi ve oynaklığındaki seyrin de etkisiyle yatırım eğilimi yılın ikinci çeyreğinde gerilemiştir (4.2.13). Buna ek olarak, euro/dolar paritesindeki azalış eğilimi ihracat yapan firmalarda karlılığı azaltması sebebiyle yatırımları sınırlayabilmektedir. Özel yatırımların ikinci çeyrekte zayıflayacağı düşünülmekte, yılın ikinci yarısında ise finansal koşullarda ek bir sıkılaşma olmaması durumunda ılımlı seyredebileceği tahmin edilmektedir. Grafik 4.2.13. Grafik 4.2.14. Yatırım ve İstihdam Eğilimi Küresel PMI İstihdam Eğilimi Küresel Yatırım Eğilimi 30 30 20 20 10 10 0 0 -10 -10 -20 -20 -30 -30 -40 -40 62 58 58 54 54 50 50 46 46 42 42 -50 1234123412341234123412341234123412 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 15 Kaynak: TÜİK, TCMB. 0611 0911 1211 0312 0612 0912 1212 0313 0613 0913 1213 0314 0614 0914 1214 0315 0615 -50 Euro Bölgesi 62 Kaynak: MARKIT. Avrupa ekonomisinde 2014 yılı son çeyreği ve 2015 yılı ilk çeyreğinde gözlenen toparlanma eğilimi yılın ikinci çeyreğinde bir miktar güç kaybetmiştir (Grafik 4.2.14). Euro Bölgesi dışındaki önemli dış ticaret ortaklarımızın 2015 yılı büyüme hızlarına ilişkin beklentileri, jeopolitik gelişmelerin de etkisiyle aşağı yönlü revize edilmektedir (Grafik 4.2.15). Buna ek olarak, euro/ABD doları paritesindeki aşağı yönlü eğilim bazı sektörlerde rekabet gücünü olumsuz yönde etkileyerek ihracatı sınırlayabilmektedir. Bütün bu gelişmeler çerçevesinde, kısa vadede ihracatın büyümeye katkısının sınırlı kalmaya devam edeceği tahmin edilmektedir. Enflasyon Raporu 2015-III 47 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 4.2.15. Grafik 4.2.16. 2015 Yılı Büyüme Tahminleri* Çıktı Açığı (Yıllık Yüzde Değişim) (Yüzde) İngiltere ABD Rusya 4 4 3 3 2 2 1 1 -3 -4 -4 -5 -5 1,0 0,5 0,5 0,0 0,0 -0,5 -0,5 -1,0 -1,0 -1,5 -1,5 -2,0 -2,0 4 0615 -3 0515 -2 0415 -2 0315 -1 0215 0 0115 0 -1 1,0 1 2014 *Yatay eksen tahminin yapıldığı dönemi, dikey eksen ise 2015 yılı büyüme tahminini göstermektedir. Kaynak: Consensus Forecasts. 2 3 4 2015 1 2 3 4 2016 Kaynak: TCMB. Küresel ekonomiye ilişkin azalan öngörülebilirlik ve gelişmiş ülkelerin para politikalarındaki farklılaşma ile artan belirsizlikler sonucunda risk iştahı ve sermaye akımlarındaki oynaklık sürmektedir. Söz konusu durum, 2015 yılı büyümesi üzerinde aşağı yönlü bir risk unsuru olarak önemini korumaktadır. Buna ek olarak, yurt içi belirsizliklerin sürmesi de firmaların yatırım ve istihdam kararları ile tüketici güvenini olumsuz yönde etkileyerek büyüme üzerinde aşağı yönlü risk oluşturmaktadır. Öte yandan, küresel kriz sonrası gözlenen güçlü istihdam performansı ile cari açık ve enflasyonda öngörülen düşüşlerin ekonomi politikaları açısından alan oluşturmasının yanı sıra tarım katma değerinde beklenen düzeltme büyümeyi destekleyebilecek faktörler olarak değerlendirilmektedir. Sonuç olarak, 2015 yılında talep koşullarının enflasyona düşüş yönünde katkı vereceği öngörülmektedir (Grafik 4.2.16). Dış ticaret hadlerindeki olumlu gelişmelerin ve tüketici kredilerindeki ılımlı seyrin etkisiyle cari dengenin önümüzdeki dönemde iyileşme eğilimi sergileyeceği ancak ihracattaki görece görünümün bu iyileşmeyi sınırlayabileceği tahmin edilmektedir (Grafik 4.2.17). Grafik 4.2.17. Cari İşlemler Dengesi (CİD) (12 Aylık Birikimli, Milyar ABD Doları) CİD CİD (altın hariç) CİD (enerji ve altın hariç) 30 30 0515 1114 -90 0514 -90 1113 -70 0513 -70 1112 -50 0512 -50 1111 -30 0511 -30 1110 -10 0510 -10 1109 10 0509 10 Kaynak: TÜİK, TCMB. 48 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 4.3. Emek Piyasası 2014 yılında artış kaydeden toplam ve tarım dışı işsizlik oranları 2015 yılının ilk çeyreğinde, işgücü arzına ilişkin görünümün değişmesinin etkisiyle gerilemiştir (Grafik 4.3.1). 2014 yılının Kasım dönemine kadar hızlı bir şekilde artan tarım dışı işgücü, bu dönemden sonra yatay bir seyir izlemiştir (Grafik 4.3.2). Bu durum, istihdam artışlarında 2014 yılı son çeyreğine kıyasla bir ivmelenme olmamasına rağmen işsizlik oranlarının gerilemesine neden olmuştur. Mart-Nisan döneminde ise tarım dışı istihdam artışı güçlü olmamasına karşın işgücü arzındaki zayıf görünümün devam etmesinin etkisiyle işsizlik oranları azalmaya devam etmiştir. Grafik 4.3.1. Grafik 4.3.2. İşsizlik Oranları Tarım Dışı İstihdam ve İşgücünün Çalışabilir Yaştaki Nüfusa Oranı (Mevsimsellikten Arındırılmış, Yüzde) (Mevsimsellikten Arındırılmış, Yüzde) İşgücüne Katılım Oranı (sağ eksen) İşsizlik Oranı Tarım Dışı İşsizlik Oranı 18 16 14 Tarım Dışı İstihdam/ 15+ Nüfus 52 38 51 37 50 36 40 35 39 34 38 46 33 37 45 32 36 44 31 35 43 30 34 49 42 Tarım Dışı İşgücü / 15+ Nüfus (sağ eksen) 41 * Nisan dönemi. Kaynak: TÜİK. 0415 1014 0414 1013 0413 1012 0412 1011 0411 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 1010 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 12* 0410 6 1009 8 0409 10 1008 47 0408 48 12 Kaynak: TÜİK. Tarım dışı istihdam gelişmeleri incelendiğinde, hizmetler sektörünün tarım dışı istihdamdaki artışı sürüklemeye devam ettiği görülmektedir (Grafik 4.3.3). Ancak, hizmet sektörü altında istihdam artışı tüm sektörlere yayılmamaktadır. Nisan dönemi itibarıyla 2015 yılında ticaret, lokanta-otel, idari hizmetler ve kamu yönetiminin de yer aldığı toplum hizmetleri sektörleri hizmet istihdamındaki artışa katkı yapmaktadır. Diğer taraftan teknik hizmetler, bilgi-iletişim, gayrimenkul ve finansal faaliyetler sektörlerinde istihdam kayıpları yaşanmaktadır. Jeopolitik gelişmelere bağlı olarak turizm sektöründe son dönemde gözlenen durağanlık, lokanta-oteller sektörü başta olmak üzere, ticaret ve ulaştırma sektörlerindeki istihdam açısından risk unsuru olarak değerlendirilmektedir. Sanayi sektörü istihdamı, üretim artışındaki ivme kaybına paralel olarak, 2014 yılının ikinci yarısından itibaren yatay bir seviye etrafında dalgalanmaktadır (Grafik 4.3.4). Yaklaşık son bir yıllık dönemde sanayi istihdamında birikimli olarak bir artış yaşanmamıştır. Öncü göstergeler sanayi istihdamındaki görünümün yılın ikinci çeyreğinde iyileşeceği yönünde belirgin bir sinyal üretmemektedir. Her ne kadar sanayi üretimi artmaya devam etse de anket göstergeleri istihdam artışı yönünde beklentiyi sınırlandırmaktadır. Sanayi üretimi, Mayıs ayında otomotiv sektöründeki grevlerin de etkisiyle gerilemekle birlikte, Nisan-Mayıs dönemi ortalaması itibarıyla, ilk çeyrek ortalamasının üzerindedir. Bununla birlikte, PMI istihdam değeri, Haziran ayı itibarıyla son üç aydır, istihdam artışı ve azalışına giden firmaların oranlarının aynı olduğunu ifade eden nötr değerine yakın bir seviyede bulunmakta ve istihdamda yatay bir görünüme işaret etmektedir. Enflasyon Raporu 2015-III 49 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 4.3.3. Grafik 4.3.4. Tarım Dışı İstihdamdaki Üç Aylık Yüzde Değişime Katkılar (Mevsimsellikten Arındırılmış, Puan) Sanayi Üretimi, İstihdamı (2010=100) ve PMI İstihdam Değeri* (Mevsimsellikten Arındırılmış) Sanayi Üretimi İnşaat Tarım Dışı İstihdam Sanayi Hizmetler 4 4 3 3 2 2 1 1 Sanayi istihdamı PMI İstihdam Değeri (sağ eksen) 125 70 120 65 115 60 110 55 105 50 100 0615 1214 0614 1213 0613 1212 0612 1211 0611 1210 30 0610 35 80 1209 40 85 0609 90 0415 0215 1214 1014 0814 0614 0414 0214 1213 1013 0813 0613 0413 -2 0213 -2 1212 -1 1012 -1 45 95 1208 0 0608 0 *İstihdam verisi Nisan, üretim verisi Mayıs ayı itibarıyladır. Sanayi üretimi üç aylık ortalama olarak hesaplanmıştır. Kaynak: TÜİK, Markit. Kaynak: TÜİK. İnşaat istihdamı 2015 yılının ilk çeyreğindeki gerilemeden sonra Mart-Nisan döneminde sınırlı bir oranda toparlanmıştır (Grafik 4.3.5). İnşaat istihdamıyla yakından ilişkili olan metalik olmayan mineral maddeler üretimi incelendiğinde, Mayıs ayı itibarıyla, yukarı yönlü bir eğilim gözlenmektedir. Üretimdeki bu görünüm, çok güçlü olmasa da inşaat istihdamındaki artışı destekler niteliktedir. Bir diğer öncü gösterge olarak izlenen Kariyer.net firmasından sağlanan toplam iş ilanı sayısı Haziran ayında bir miktar artış göstermiştir. Bu veri ılımlı istihdam artışı yönünde sinyal vermeye devam etmektedir (Grafik 4.3.6). Öte yandan, başvuru sayısında Haziran ayında gözlenen hızlı artış neticesinde tarım dışı işsizlik oranı ile yakından ilişkisi bulunan ilan başına başvuru sayısında yükseliş gözlenmektedir. Grafik 4.3.5. Grafik 4.3.6. İnşaat Sektörü İstihdamı ve Metalik Olmayan Mineral Madde Üretimi* (Mevsimsellikten Arındırılmış, 2010=100) Kariyer.net Toplam İlan (2010=100), Başvuru (2010=100) ve İlan Başına Başvuru (Mevsimsellikten Arındırılmış) İnşaat İstihdamı Diğer Metalik Olmayan Mineral Ürünlerin İmalatı (3 aylık ortalama) 150 150 Toplam İş İlanı Toplam İş Başvurusu Toplam İlan Başına Başvuru (sağ eksen) 210 258 190 140 140 130 130 120 120 130 110 110 110 100 100 90 90 50 80 80 30 208 170 150 158 108 *İstihdam verisi Nisan, üretim verisi Mayıs ayı itibarıyladır. Üretim verisi üç aylık ortalama olarak hesaplanmıştır. Kaynak: TÜİK. 70 58 0615 1214 0614 1213 0613 1212 0612 1211 0611 1210 0610 1209 0609 1208 0608 8 1207 0615 1214 0614 1213 0613 1212 0612 1211 0611 1210 0610 1209 0609 1208 0608 1207 90 Kaynak: TCMB, Kariyer.net, TCMB. 2015 yılı ilk çeyreğinde gözlenen zayıf istihdam görünümüne karşın saatlik ücretler artış eğilimini korumuştur. 2014 yılından sonra 2015 yılının ilk çeyreğinde de ücret artışları firma maliyetlerini yukarı çeken bir unsur olmaya devam etmektedir. 2014 yılında yıllık TÜFE enflasyonunun üzerinde, yüzde 11,4 oranında artış gösteren saatlik ücretler 2015 yılı ilk çeyreğinde de reel olarak artmaya devam etmiştir (Grafik 4.3.7). Saatlik ücretlerdeki bu artış asgari ücret artışıyla uyumlu hareket etmiştir. 2015 yılı için 50 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası geçerli olacak asgari ücret tutarları, öngörülen enflasyon esas alındığında, yıl genelinde de ücretlerde reel artışa işaret etmektedir. 2014 yılında verimlilik artışı yaşanmamış, saatlik ücretlerdeki artış doğrudan birim ücretlere yansımıştı. 2015 yılının ilk çeyreğinde sanayi sektöründe bir miktar verimlilik artışı gözlenirken, iktisadi faaliyetteki yavaşlamaya paralel olarak, ticaret-hizmet sektöründe 2014 yılı ikinci çeyreğinden itibaren süregelen verimlilik kayıpları devam etmiştir. Verimlilik gelişmeleri sanayi sektöründe birim işgücü maliyetindeki artışı az da olsa sınırlarken, ticaret-hizmet sektöründe birim işgücü maliyetindeki artışa ivme kazandıran bir faktör olmuştur (Grafik 4.3.8). Ücret artışlarının asgari ücret artışına paralel hareket ettiği ve mevcut verimlilik eğiliminin korunduğu varsayımı altında birim işgücü maliyetindeki yıllık artışın yüzde 10’un altına gerilemesi beklenmemektedir. Bu görünüm işgücü maliyetinin özellikle emek yoğun hizmet sektöründe enflasyon katılığını artıran bir unsur olabileceğine işaret etmektedir. Grafik 4.3.7. Grafik 4.3.8. Tarım Dışı Sektörlerde Saatlik İşgücü Maliyeti Birim İşgücü Maliyeti* (Mevsimsellikten Arındırılmış, 2010=100) (Yıllık Yüzde Değişim) 118 Kazanç Endeksi (Yıllık Yüzde Artış, sağ eksen) Reel Kazanç Endeksi* 14 Reel Asgari Ücret* 114 12 110 10 Sanayi Hizmetler 30 30 25 25 20 20 15 15 10 10 5 5 106 8 102 6 98 4 0 0 94 2 -5 -5 90 0 -10 2008 2009 2010 2011 2012 2013 -10 123412341234123412341234123412341 12341234123412341234123412341 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 20142015 20142015 * Hizmetler sektöründe birim ücret, toplam ücret ödemelerinin hizmet fiyatlarıyla reelleştirilmiş ciroya bölünmesi ile hesaplanmıştır. Sanayi sektörlerinde ise toplam ücret ödemeleri üretime bölünmüştür. Kaynak: TÜİK, TCMB. * Reelleştirilirken TÜFE kullanılmıştır. Kaynak: TÜİK, ÇSGB, TCMB. Özetle, 2015 yılının ilk çeyreğinde, işsizlik oranı, tarım dışı istihdam artışında bir hızlanma olmamasına karşın, işgücü arzındaki yavaşlamanın katkısıyla gerilemiştir. Hizmetler sektörü tarım dışı istihdam artışının belirleyicisi olmuş, sanayi sektöründen de sınırlı bir katkı gelmiştir. Mart-Nisan döneminde hizmet sektörü tarım dışı istihdam artışını sürüklemeye devam etmektedir. Bu dönemde işsizlik oranları hem tarım dışı istihdam artışı hem de işgücü arzının zayıf olmasının etkisiyle gerilemeye devam etmiştir. Önümüzdeki dönemde, ekonomik aktivitede ılımlı toparlanma varsayımı altında, sanayi ve inşaat sektörleri istihdamında da sınırlı miktarda artışlar olabilecektir. Buna karşın, hizmetler istihdamının artışında, jeopolitik gelişmelere tepki veren turizm sektörünün de etkisiyle, bir miktar yavaşlama olabileceği düşünülmektedir. Diğer taraftan yatırım eğilimindeki zayıflık istihdam üzerinde aşağı yönlü risk oluşturmaktadır. Bu doğrultuda, işsizlik oranlarında yılın geri kalanında ciddi bir gerileme beklenmemektedir. Enflasyon Raporu 2015-III 51 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kutu 4.1 Milli Anket Verilerinin Yakın Dönemli Milli Gelir Tahminlerinde Kullanımı gelir verileri iktisadi faaliyetin seyrine ilişkin görünümü en kapsamlı sunan göstergelerdendir. Bununla birlikte, bir çeyreğe ilişkin milli gelir verilerinin yayımlanması çeyrek bittikten 70/90 gün sonra gerçekleşmektedir. Bu durum, yakın döneme ilişkin büyüme tahminlerinin önemini artırmaktadır. Milli gelir verileriyle yakından ilişkili olan ve aylık bazda yayımlanan sanayi üretim endeksi ve dış ticaret verileri kısa dönemli tahminlerde önemli rol oynamaktadır. Ancak, bu verilerin de ilgili ay bittikten yaklaşık 40 gün sonra açıklanması nedeniyle sadece bu göstergelerin tahmin üretmede kullanılması halinde tahmin hataları ancak çeyrek bittikten sonra belirgin düşüşler kaydedebilmektedir. Milli gelir ve üretim/ticaret verilerinin aksine anket verileri oldukça zamanlı bilgi vermektedir. Örneğin, bir aya ilişkin İYA verileri o ay bitmeden önce, PMI verileri ise o ay bittikten sonraki iş günü yayımlanmaktadır. Bu bağlamda, daha zamanlı olan ve sadece geçmişe dair değil geleceğe yönelik de sinyaller içeren anket verilerinin tahmin oluşturma sürecine entegre edilmesi önem arz etmektedir. PMI ve İYA göstergeleri ile milli gelir dönemlik değişimi arasında pozitif bir korelasyon olması, bu anketlerin tahmin sürecinde kullanılabileceklerine işaret etmektedir (Tablo 1). Tablo 1. Milli Gelir Çeyreklik Yüzde Değişimi ile Korelasyonlar PMI Yeni Siparişler (Seviye) İYA-Kayıtlı Siparişlerin Normale Göre Seviyesi (Dönemlik Fark) Sanayi Üretim Endeksi (Dönemlik Yüzde Değişim) Altın Hariç İthalat Miktar Endeksi (Dönemlik Yüzde Değişim) 2008Ç1-2009Ç4 0,93 0,95 0,96 0,96 2010Ç1-2012Ç4 0,78 0,70 0,80 0,64 2013Ç1-2015Ç1 0,30 0,34 0,52 0,48 2015 yılı ilk çeyreğinde milli gelir verileri anket verilerinin ima ettiğinin ötesinde bir artış sergilemiştir. Önceki dönemlerdeki hareketler değerlendirildiğinde, bazı çeyreklerde büyüme ve anket verilerinin farklı sinyaller verse de takip eden dönemlerde bu serilerin uyumlu hareket ettikleri görülmektedir (Grafik 1 ve Grafik 2). Özellikle, ekonomide sert ve yüksek oranlı dalgalanma dönemlerinde anketlerin bilgi potansiyeli artabilmektedir. Diğer yandan, milli gelir büyümesi ile anket verilerinin korelasyonu son dönemde zayıflarken, benzer bir durumun sanayi üretimi ve altın hariç ithalat miktar endeksi için de geçerli olduğu not edilmelidir. Bu gelişmede, tarım katma değerinin milli gelir büyümesinde meydana getirdiği dalgalanma da rol oynamaktadır. Özetle, sadece anket göstergelerini kullanarak yapılan tahminler yanıltıcı olabilecektir. Ancak, anket göstergeleri güncel bilgiler içerebileceğinden üretim/ticaret verilerinin yanında, anketlerin de tahmin sürecine dahil edilmesi faydalı olabilecektir. Bu kutuda, anketlerin zamanlılık avantajını etkin şekilde tahminlerde kullanımına imkan veren bir yöntemin sonuçları incelenmektedir. 52 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 1. Milli Gelir Dönemlik Büyümesi ve PMI Yeni Siparişler (Mevsimsellikten Arındırılmış) Grafik 2. Milli Gelir Dönemlik Büyümesi ve İYA-Kayıtlı Siparişlerin Normale Göre Seviyesi (Mevsimsellikten Arındırılmış, Dönemlik Fark) GSYİH GSYİH PMI Yeni Siparişler (sağ eksen) 6 70 İYA-Kayıtlı Siparişlerin Normale Göre Seviyesi Dönemlik Farkı (sağ eksen) 6 65 4 60 2 55 15 4 10 2 5 50 0 45 -2 40 0 0 -5 -2 -10 35 -4 30 -6 25 1234123412341234123412341234123412 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 15 Kaynak: TÜİK, MARKIT. Anket verilerinin milli 20 -15 -4 -20 -6 -25 1234123412341234123412341234123412 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 15 Kaynak: TÜİK, TMCB. gelir tahmin sürecinde sanayi üretimi ve dış ticaret verileriyle birlikte kullanılmasında çeşitli sorunlar ortaya çıkmaktadır. İlk olarak, milli gelir verileri çeyreklik olarak yayımlanırken, üretim, dış ticaret ve anket verileri aylık olarak yayımlanmaktadır. İkinci olarak, bir tarihte elde bulunan veriler farklı aylara ait olacaktır. Örneğin, bir aya ilişkin sanayi üretimi verisi genel olarak, bu ayı takip eden ikinci ayın 8’inde, PMI verisi ise bir sonraki ayın ilk iş günü açıklanmaktadır. Bu durumda, 1 Ocak’ta Aralık ayı PMI verileri, 8 Ocak’ta ise Kasım ayı sanayi üretimi verileri açıklanmaktadır. Milli gelir verileri çeyreklik olarak yayınlandığı için aylık verileri de çeyreklik ortalama olarak kullanma yoluna gidilse bile, Ocak ayındaki bilgi setinde sanayi üretimi için Aralık ayı verisi eksik olacaktır. Son olarak, milli gelir ve sanayi üretimi verileri çok eski dönemlere kadar yayımlanıyorken, PMI verileri Mayıs 2005’ten, yeni İYA verileri ise Ocak 2007’den bu yana yayımlanmaktadır. Bu durumda, hali hazırda yayımlanmakta olan 1998 bazlı milli gelir verileri tahmininde sanayi üretimi verileri 1998’den itibaren kullanılabilecekken PMI verilerinin de yer aldığı bir En Küçük Kareler modeli ancak 2005 yılından başlayacaktır. Bu durum, PMI kullanıldığında, 2005 öncesi bazı bilgilerin (2005 öncesi GSYİH-SÜE ilişkisi gibi) tahmin sürecine dahil edilmemesi anlamına gelebilecektir. Özetle, anket verileri zamanlı bilgi sunma potansiyeline sahip olsa da milli gelir ile farklı frekansta açıklanması (mixed frequency), sanayi üretimi gibi verilere göre daha geç yayımlanmaya başladığı için örneklemin başında eksik veri bulunması (missing data) ve anket verileri zamanlı açıklandığı için üretim ve dış ticaret verilerinde örneklem sonunda eksik veri bulunması (ragged ends), tahmin sürecinde bilginin etkin kullanılması için çözülmesi gereken konular olarak öne çıkmaktadır. Akkoyun ve Günay (2013) farklı frekansta yayımlanan, farklı başlangıç ve farklı bitiş tarihlerine sahip verileri işleyebilen bir dinamik faktör modeli kullanarak yakın dönemli milli gelir tahmininde PMI ve İYA göstergelerinin bilgi değerini incelemişlerdir. Yazarların kullandığı faktör modeli yönteminde, seriler ortak bir bileşen (common factor) kaynaklı hareket ile seriye özgü hareketler (idiosyncratic) olarak ikiye ayrılmaktadır. Kalman filtresi yardımıyla faktör elde edilmekte ve bu faktör tahminlerde kullanılmaktadır. Yöntemin daha detaylı hali Akkoyun ve Günay (2012) çalışmasında bulunmaktadır. Bu kutuda, mevsimsellikten arındırılmış verilerle, milli gelir verileri çeyreklik değişim olarak, sanayi üretimi ve altın hariç ithalat miktar endeksi verileri aylık değişim olarak 1998’den itibaren, PMI verileri ise Mayıs 2005’ten itibaren aylık seviye olarak kullanılarak dinamik faktör modeli ile örneklem dışı tahminler incelenmiştir (pseudo-out of sample forecasting). Bu uygulamada, bir tarihte veri yayımlanma takvimi dikkate alınarak Enflasyon Raporu 2015-III 53 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tahminler oluşturulmakta, daha sonra örneklem genişletilerek yeni tahminler elde edilmektedir. Örneğin, Grafik 3’te sunulan tahminlerde, ilk olarak Mayıs 2008 itibarıyla elde olan verilerle faktör elde edilerek 2008 yılı ilk çeyreğine ilişkin tahminler oluşturulmuş, daha sonra Ağustos 2008’e kadar olan verilerle yeniden faktör elde edilmiş ve 2008 yılı ikinci çeyreği tahmin edilmiştir. Anket verilerinin tahmin sürecine etkisini görmek için ilk olarak tahmin edilmek istenilen çeyreğin bitiminden iki ay sonra yapılan tahminler değerlendirilmektedir (Grafik 3). Grafikten de görüleceği üzere milli gelir dönemlik büyümesi, sanayi üretimi ve altın hariç ithalat miktar endeksi verilerinden oluşan baz modele anket verisinin dahil edilmesi tahminleri sınırlı şekilde etkilemektedir. Bu beklenen bir durumdur, zira sanayi üretimi ve dış ticaret verileri milli gelir büyümesinin hesaplanmasında doğrudan kullanılmaktadır. Tahmin edilmek istenilen çeyrek için bu değişkenlerin tüm aylara ilişkin verileri açıklandığında, anket göstergelerinin ek bilgi değeri sınırlı olmaktadır. Yukarıda da vurgulandığı üzere anket göstergelerinin tahmin sürcine asıl katkısı zamanlılık avantajlarından gelmektedir. Grafik 4’te gösterilen ve tahmin edilmek istenilen çeyreğin ortasındaki verilerle üretilen tahminlerde anket göstergesi kullanılmadığı durumdaki baz modelde tahmin performansı, özellikle kriz döneminde, oldukça zayıftır. Baz modele, PMI verisinin eklenmesi ile tahmin hataları azalmaktadır. Grafik 4’teki tahminlerin oluşturulmasında çeyreğin ortasındaki aydaki bilgilerin kullanılması, o çeyreğin ilk ayına ilişkin PMI verisinin bilgi setinde yer alırken o çeyreğe ilişkin sanayi üretimi ve ithalat miktar endekslerine ait verilerin yer almadığı bir durumu ortaya çıkarmaktadır. Özellikle 2008-2009 küresel kriz döneminde anket verilerinin kullanılmasının iktisadi faaliyetin seyri konusunda oldukça zamanlı bilgi verdiği görülmektedir. Nitekim, gerek 2008 yılı son çeyreği ve 2009 yılı ilk çeyreğindeki sert daralmalar, gerekse 2009 yılı ikinci çeyreğindeki güçlü toparlanma daha o çeyreklerin ortasında anket verileri kullanılarak tahmin edilebilmektedir. Grafik 3. Çeyrek Bittikten İki Ay Sonra Mevcut Olan Bilgilerle Tahminler ve Milli Gelir Büyüme Gerçekleşmesi Gerçekleşme SÜE ve İth Mikt. SÜE, İth. Mikt. ve PMI-YS 6 4 2 Gerçekleşme SÜE ve İth Mikt. SÜE, İth. Mikt. ve PMI-YS 6 8 4 6 6 4 4 2 2 -1 -1 -3 -3 -5 2 -1 Grafik 4. Çeyreğin İkinci Ayı İtibarıyla Mevcut Olan Bilgilerle Tahminler ve Milli Gelir Büyüme Gerçekleşmesi 8 -1 -3 -3 -5 -5 -5 -7 -7 -7 12341234123412341234123412341 2008 Akkoyun 2009 2010 2011 2012 2013 2014 15 -7 12341234123412341234123412341 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 15 ve Günay (2012) çalışmasında detayları anlatılan yöntemin bir avantajı da tahminlerin veriler açıklandıkça güncellenebilmesidir. Bu durumun yakın dönemli büyüme tahmini üretme sürecinde nasıl kullanılabileceği aşağıdaki örneklerle gösterilmektedir. İlk olarak kriz dönemindeki bir çeyrek incelenmiş, daha sonra yakın döneme ilişkin bir örnek sunulmuştur. Grafik 5’te 2008 yılı son çeyreği için 30 Eylül itibarıyla (çeyrek başlamadan önceki gün) elde bulunan verilerle oluşturulan tahminden, o çeyreğe ilişkin üç ayın da 54 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası sanayi üretimi ve ithalat miktar verilerinin yayımlandığı 10 Şubat tarihine kadar olan zaman diliminde veri açıklanmaları sonrası tahminlerin nasıl değiştiği gösterilmektedir. Buna göre, küresel ekonomik krizin etkisiyle dönemlik bazda yüzde 5,9 daralan milli gelire ilişkin çeyrek başlamadan yapılan tahminler pozitif büyümeye işaret etmektedir. 1 Ekim’de Eylül ayına ilişkin PMI verileri sonrası modelin yeniden çalıştırılmasıyla tahminler yüzde 2 civarında dönemlik daralmaya işaret etmektedir. Bu noktada, 1 Ekim itibarıyla tahmin etmeye çalıştığımız son çeyreğe ilişkin elimizde veri bulunmadığı, sanayi üretimi ve ithalat miktarına dair en son Temmuz ayı verilerinin olduğu not edilmelidir. Ancak, PMI Yeni Siparişler endeksinin Eylül ayında çok sert şekilde düşmesi model tarafından son çeyrek tahminlerine de yansıtılmaktadır. 8 Ekim ve 10 Ekim’de üçüncü çeyreğe ilişkin bir veri olan Ağustos ayı üretim ve ithalat miktar verisi sonrası tahminler önemli oranda güncellenmemiştir. Ancak, 1 Kasım’da son çeyreğe ilişkin ilk veri olan Ekim ayı PMI Yeni Siparişler verisi bilgi setine dahil olduğunda model iktisadi faaliyetteki daralmanın Ekim ayında elde bulunan verilerle yapılan tahmine göre çok daha sert olacağına işaret etmektedir. Takip eden veri akışı ile birlikte tahminlerde bir miktar güncelleme olmuştur. Tahminleri gösterilen 2008 yılı dördüncü çeyrek verilerinin 31 Mart 2009 tarihinde açıklanacağı dikkate alındığında, daha çeyreğin içinde ve üretim ile dış ticaret verilerini görmeden önce iktisadi faaliyetteki daralmaya ilişkin net sinyaller alındığı vurgulanmalıdır. İkinci örnek ise daha yakın dönemden alınmıştır (Grafik 6). Yukarıda da vurgulandığı üzere bazı dönemlerde anket göstergeleri ile milli gelir arasındaki ilişki zayıflamaktadır. Bu da tahminlerin performansını olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Nitekim, 2015 yılı ilk çeyreğine ilişkin veriler açıklandıkça modelin verdiği tahminler incelendiğinde, 1 Şubat’ta Ocak Ayı PMI verileri sonrası dönemlik büyüme tahmininin negatife güncellendiği görülmektedir. Bu durum, Ocak ayında PMI Yeni Siparişler göstergesinin 50 seviyesinin altına düşmesinin bir yansımasıdır. Takip eden dönemde, Aralık ayı sanayi üretimi ve ithalat miktar endeksi verileri sonrası büyüme tahmini bir miktar yukarı güncellenmiştir. Ancak, 1 Nisan’da Mart ayı PMI verileri açıklandıktan sonra modelin büyüme tahmininin tekrar dönemlik bazda daralma olarak güncellendiği görülmektedir. Bununla birlikte, takip eden dönemde açıklanan güçlü sanayi üretimi verilerinin bilgi setine dahil olması ile birlikte büyüme tahmini tekrar 10 Haziran’da açıklanan rakama yaklaşmıştır. Grafik 5. 2008Ç4’e İlişkin Tahminlerin Veri Açıklanma Sonrası Değişimi Tahmin Grafik 6. 2015Ç1’e İlişkin Tahminlerin Veri Açıklanma Sonrası Değişimi Tahmin Gerçekleşme Gerçekleşme 2 2 1,4 1,4 1 1 1,2 1,2 0 0 1,0 1,0 -1 -1 0,8 0,8 -2 -2 0,6 0,6 -3 -3 0,4 0,4 -4 -4 -5 -5 0,2 0,2 -6 -6 0,0 0,0 -7 -7 -0,2 -0,2 -8 -8 -0,4 -0,4 Enflasyon Raporu 2015-III 55 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Sonuç olarak, anket verileri sanayi üretimi ve dış ticaret verilerine göre daha erken açıklanmakta, ayrıca geleceğe dair de sinyaller içermektedir. Buna karşın, anket verilerinin daha kısa bir örneklem için bulunması bir kısıt oluştururken, anket verilerinin erken açıklanma avantajını tahmin sürecine dahil etmek çözülmesi gereken bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Farklı frekanslı, farklı başlangıç ve farklı bitiş tarihine sahip verilerden oluşan bir sistemi modellemeye imkan veren dinamik faktör modeli yaklaşımı kullanılarak her bir veri açıklandıktan sonra bu verilerin tahminlerle ilgili ima ettiği görünüm değerlendirilebilmektedir. Bu sistem otomatik olduğu için tahmin üretme sürecinde yargısallık azalmakta, verilerin tahmin performansına etkisi objektif bir şekilde değerlendirilebilmektedir. Bazı dönemlerde anketler ile milli gelir verileri arasındaki uyumun azalması, tahmin performansını olumsuz etkileyebilmektedir. Ancak, anketler sanayi üretimi ve dış ticaret verileri ile birlikte değerlendirildiğinde tahmin hatası gecikmeli de olsa azalmaktadır. Bu kutudaki örnekleri basit tutabilmek adına anket verisi olarak yalnızca PMI Yeni Siparişler verileri kullanılarak oluşturulan bir modelden tahminler elde edilmiştir. Grafik 2’de sunulduğu üzere İktisadi Yönelim Anketi verileri de uygun dönüşüm ile birlikte milli gelir büyümesi tahmininde kullanılabilmektedir. Bu çerçevede, farklı anketlerin ve ihracat ile istihdam gibi göstergelerin tahmin sürecine katkısının incelenmesi ve zaman içindeki performansın dinamik şekilde değerlendirilmesi yakın dönemli tahminlerdeki hatanın azalmasına katkı yapacaktır. Kaynakça Akkoyun, H.Ç. ve Günay, M. (2012), “Nowcasting Turkish GDP Growth”, TCMB Çalışma Tebliği, 12-33. Akkoyun, H.Ç. ve Günay, M. (2013) “Milli Gelir Büyümesi Tahmini: PMI ve İYA Göstergelerinin Rolü”, TCMB Ekonomi Notu, No: 13-31. 56 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kutu 4.2 Petrol Petrol Fiyatlarının İhracat Üzerindeki Etkisi fiyatlarının 2014 yılının ikinci yarısından itibaren hızla düşmesi, dış denge üzerindeki etkilerine ilişkin tartışmaları da gündeme getirmiştir. Bu konuda daha çok dış ticaret kanalı ile oluşacak etkiler üzerinde durulmakta, Türkiye’nin ithalat faturasının yaklaşık ortalama yüzde 20-25’ini enerji kalemlerinin oluşturduğu dikkate alınarak, cari işlemler dengesi üzerindeki olumlu etkilere vurgu yapılmaktadır.1 Ancak, petrol fiyatlarındaki düşüş bir gelir etkisi yaratarak Türkiye’nin ihracatı üzerinde iki yönlü bir etkide de bulunabilecektir. Bir yandan, petrol fiyatlarının düşmesi ile reel gelirleri azalan petrol ihraç eden ülkelere yapılan ihracat azalabilecekken diğer yandan göreli alım gücü artan petrol ithal eden ülkelerin talep artışı bu olumsuz etkileri bir ölçüde telafi edilebilecektir. Bu noktadan hareketle, bu kutuda, dünya petrol fiyatlarındaki değişimin gelir etkisi kanalıyla Türkiye’nin ihracatı üzerine doğrudan etkisi incelenmektedir. Bu amaçla, ilk aşamada petrol fiyatlarının Türkiye’nin ihracat yaptığı petrol ihraç/ithal eden ülkelerin büyümelerine etkisi analiz edilmiş; ikinci aşamada ise bu ülke grupları için büyümenin ihracatı nasıl etkilediği ihracat talep fonksiyonu aracılığıyla tahmin edilmiştir. Son aşamada tahmin edilen petrol fiyatı-büyüme ve büyüme-ihracat esneklikleri kullanılarak petrol fiyatlarının ihracat üzerine etkisi hesaplanmıştır. Türkiye’nin ihracatının yaklaşık üçte biri petrol ihraç eden ülkelere yapılmaktadır (Grafik 1). Ayrıca, petrol fiyatlarının daha çok talep kaynaklı olarak yükseldiği 2000’li yıllarda, petrol ihraç eden ülkelere yapılan ihracatın toplam ihracattaki payının zaman içinde arttığı gözlenmektedir. Böylece petrol gelirlerine duyarlı bu ülkeler, diğer ülkelerden, örneğin petrol ithalatçısı AB ülkelerinden, ayrışmaktadır (Grafik 2). Dolayısıyla, petrol fiyatlarındaki değişimlerin Türkiye’nin ihracatını hangi yönde etkileyeceği araştırılırken petrol fiyatlarındaki hareketlerin petrol ihraç ve ithal eden ülkelerin büyümeleri üzerindeki farklılaşan etkilerinin de dikkate alınması gerektiği düşünülmektedir.2 Grafik 1. Türkiye’nin İhracatı İçindeki Paylar (2013 Yılı, Yüzde) Petrol İthal Eden Gelişmekte Olan Ülkeler: 13% Grafik 2. Türkiye’nin İhracatı İçindeki Paylar (Son 10 Yıl, Yüzde) Petrol İhraç eden Ülkeler Petrol İhraç Eden Ülkeler: 32% 90 80 Petrol İthal eden Gelişmş Ülkeler Petrol İthal eden Gelişmekte olan Ülkeler 70 60 50 40 30 20 Petrol İthal Eden Gelişmiş Ülkeler: 55% 10 0 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 Kaynak: TÜİK, Yazarların hesaplamaları. Veriler, Türkiye’nin ihracat pazarının yaklaşık yüzde 90’ını oluşturan 67 ülkeye yapılan toplam ihracat içindeki payları göstermektedir. 1 2 Bakınız Dünya Bankası (2014), Baffes ve diğ. (2015). İhracat talep modellerinde bölgesel farklılıkları için bakınız Çulha ve Kalafatcılar (2014) ve Bozok ve diğ. (2015). Enflasyon Raporu 2015-III 57 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Analiz 2003-2013 dönemini kapsayan yıllık veriler kullanılarak yapılmıştır. İnceleme dönemi boyunca Türkiye’nin ihracatının yaklaşık yüzde 90’ını oluşturan 67 ülke analize dahil edilmiştir. Bunlar arasından 27 ülke “petrol ihraç eden ülke” olarak sınıflandırılmıştır.3 Geriye kalan petrol ithal eden ülkelerden 28’i “petrol ithal eden gelişmiş ülke”, 12’si ise “petrol ithal eden gelişmekte olan ülke” olarak sınıflandırılmıştır. Ülkelerin büyüme oranlarının petrol fiyat esnekliğinin ölçüldüğü ilk aşamada Rasmussen ve Roitman (2011) çalışmasından yola çıkarak aşağıdaki denklem dinamik panel yöntemleri ile tahmin edilmiştir. 𝑔_𝐺𝑆𝑌İ𝐻𝑖,𝑡 = 𝑐 + 𝛼 ∗ 𝑔_𝐺𝑆𝑌İ𝐻𝑖,𝑡−1 + 𝛽1 ∗ 𝑔_𝑃𝑒𝑡𝑟𝑜𝑙𝑡 + 𝛽2 ∗ 𝑔_𝑃𝑒𝑡𝑟𝑜𝑙𝑡−1 + 𝛾 ∗ 𝑔_𝐷ü𝑛𝑦𝑎𝑡 + 𝜀𝑖,𝑡 burada, 𝑔_𝐺𝑆𝑌İ𝐻𝑖,𝑡 , i ülkesinin t yılındaki büyüme oranını; 𝑔_𝑃𝑒𝑡𝑟𝑜𝑙𝑡 , t yılında ortalama petrol fiyatının t-1 yılı ortalamasına kıyasla yüzde değişimini; 𝑔_𝐷ü𝑛𝑦𝑎𝑡 ise t yılında küresel büyüme oranını göstermektedir. Bu denklemde analiz açısından önemli olan katsayılar büyümenin petrol fiyat esnekliğini gösteren 𝛽1 ve 𝛽2 katsayılarıdır.4 İkinci aşamada Türkiye için dış talep ve göreli fiyatları içeren standart bir ihracat talep fonksiyonu sabit etkiler panel yöntemi ile tahmin edilmiştir:5 𝑔_𝐼ℎ𝑟𝑎𝑐𝑎𝑡𝑖,𝑡 = 𝑐 + 𝛼 ∗ 𝑔_𝐺𝑆𝑌İ𝐻𝑖,𝑡 + 𝛽 ∗ 𝑔_𝑅𝑒𝑒𝑙𝐾𝑢𝑟𝑖,𝑡 + 𝜀𝑖,𝑡 burada, 𝑔_𝐼ℎ𝑟𝑎𝑐𝑎𝑡𝑖,𝑡 , Türkiye’nin i ülkesine yaptığı (altın hariç) reel ihracatın yıllık büyüme oranını; 𝑔_𝐺𝑆𝑌İ𝐻𝑖,𝑡 , i ülkesinin t yılındaki büyüme oranını; 𝑔_𝑅𝑒𝑒𝑙𝐾𝑢𝑟𝑖,𝑡 ise i ülkesi ile Türkiye arasındaki ikili reel kurdaki yıllık değişimi göstermektedir. Denklemin katsayıları ülkelere yapılan ihracat miktarına göre ağırlıklandırılmıştır.6 İlk aşamadan elde edilen sonuçlar, petrol fiyatlarının değerlerinin Tablo1. Petrol Fiyatı – Büyüme İlişkisi (Dinamik Panel Tahmin Sonuçları) gecikmeli büyüme Bağımlı Değişken: Yıllık Büyüme Oranı (Yüzde) üzerinde Ülke Grupları istatistiksel olarak anlamlı bir etkisinin olduğunu göstermektedir (Tablo 1). Beklendiği gibi, petrol fiyatlarındaki artış petrol büyüme ihracatçısı oranını ülkelerin artırırken petrol 𝑔_𝐺𝑆𝑌İ𝐻𝑖,𝑡−1 𝑔_𝑃𝑒𝑡𝑟𝑜𝑙𝑡 ithalatçısı gelişmiş ülkelerin büyüme 𝑔_𝑃𝑒𝑡𝑟𝑜𝑙𝑡−1 oranının azaltmaktadır. Ancak, mutlak 𝑔_𝐷ü𝑛𝑦𝑎𝑡 değer 𝑆𝑎𝑏𝑖𝑡 olarak ülkelerin petrol büyüme ihracatçısı oranı petrol fiyatlarına çok daha fazla duyarlıdır. Diğer taraftan, değişimlerinin, gelişmekte olan petrol petrol ülkelerin fiyat ithalatçısı büyüme Gözlem sayısı Ülke sayısı Petrol İhracatçısı Ülkeler (a) (b) 0,0299 -0,145 (0,215) (0,144) -0,0135 -0,0088 (0,0375) (0,0412) 0,0560** 0,0703** (0,0252) (0,0290) 1,374*** 1,408*** (0,401) (0,422) 2,192 3,085** (1,500) (1,265) 269 269 27 27 Petrol İthalatçısı Gelişmiş Ülkeler (a) (b) 0,344*** 0,482*** (0,0901) (0,115) 0,00610 0,00098 (0,0069) (0,0074) -0,0160** -0,0280*** (0,0068) (0,0078) 1,091*** 1,105*** (0,0834) (0,0853) -1,652*** -1,697*** (0,315) (0,290) 280 280 28 28 Petrol İthalatçısı Gelişmekte Olan Ülkeler (a) (b) 0,502*** 0,579*** (0,138) (0,172) -0,0205 -0,0250 (0,0165) (0,0177) -0,0115 -0,0147 (0,0146) (0,0147) 0,901*** 0,936*** (0,280) (0,264) 0,312 -0,0700 (0,608) (0,699) 120 120 12 12 Notlar: Dinamik panel tahminlerinde örneklem boyutu için düzeltilmiş standart hatalar parantez içinde gösterilmiştir. ***; **; * sırasıyla %1; %5 ve %10 düzeyinde istatistiksel anlamlılığı ifade etmektedir. (a) kolonlarındaki sonuçlar tüm olası gecikme değerlerinin enstrüman olarak kullanılması ile elde edilmiş tahminleri göstermektedir. (b) kolonları ise sınırlandırılmış sayıda gecikme değerinin enstrüman olarak kullanılması ile elde edilmiş tahminleri göstermektedir. Dolayısıyla, tahmin edilen katsayının (a) ve (b) kolonlarındaki aralıkta olduğu değerlendirilmektedir. oranları üzerindeki etkisi istatistiksel olarak anlamlı değildir. IMF-World Economic Outlook sınıflaması dikkate alınmıştır. Her grupta yer alan ülkeleirn listesi için bknz. Çulha, Özmen ve Yılmaz (2015). Ülkeler ve dünya geneli için gelir/talep değişkeni olarak UNCTAD tarafından 2005 yılı fiyat ve kurları kullanılarak hesaplanan ABD doları cinsinden GSYİH verileri kullanılmıştır. Petrol fiyatı olarak ABD tüketici fiyatı endeksine göre reelleştirilmiş ABD doları cinsinden Brent petrol fiyatı kullanılmıştır. 5 Bu konuda kavramsal bir arka plan için bakınız Goldstein ve Khan (1985). 6 Her ülkeye yapılan reel ihracat verisi, ABD doları cinsinden (bir basamaklı düzeyde) sektörel ihracatın her bir sektöre ilişkin birim değer endeksine bölünmesi ile elde edilmiş ve 2005 bazlı olarak hazırlanmıştır. İhracat verisi TÜİK veri tabanından alınmıştır. Fiyat göstergesi olarak Türkiye’nin her bir ülke ile karşılıklı tüketici fiyatları bazlı hesaplanmış reel kur serisi kullanılmıştır. Hesaplamada kullanılan fiyat endeksleri UNCTAD’dan alınmıştır. Reel kur endeksindeki artışlar Türk Lirasının değerlendiği anlamına gelmektedir. 3 4 58 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası İkinci aşamadan elde edilen sonuçlar, beklendiği şekilde, ülkelerin büyüme oranları ile Türkiye’nin Tablo 2. Büyüme – İhracat İlişkisi (Sabit Etkiler Panel Tahmin Sonuçları) Bağımlı Değişken: Yıllık Reel İhracat Büyüme Oranı (Yüzde) ihracatı arasında eş anlı ve pozitif bir ilişkiyi göstermektedir (Tablo 2). İhracatın Ülke Grupları Petrol İhracatçısı Petrol İthalatçısı Ülkeler Gelişmiş Ülkeler büyüme esnekliği ülke gruplarına göre farklılaşmaktadır. Petrol ithalatçısı gelişmiş ülkelerin gelir esnekliği, petrol ihracatçısı ülkelere kıyasla çok daha 𝑔_𝐺𝑆𝑌İ𝐻𝑖,𝑡 yüksektir. 𝑔_𝑅𝑒𝑒𝑙𝐾𝑢𝑟𝑖,𝑡 Petrol 𝑆𝑎𝑏𝑖𝑡 fiyatının Türkiye’nin ihracatı (reel ihracat- petrol fiyatı esnekliği) üzerindeki etkisi iki farklı esnekliğin (petrol fiyatlarının büyümeye etkisi ve büyümenin ihracat üzerine etkisi) çarpımı ile elde edilebilir: Petrol ihracatçısı ülkeler için bu esneklik Gözlem sayısı Ülke Sayısı 1,510*** (0,162) 0,0656 (0,230) 7,565** (3,635) 293 27 Petrol İthalatçısı Gelişmekte Olan Ülkeler 3,555*** (0,375) -0,176 (0,107) 1,597*** (0,424) 308 28 1,632 (1,360) -0,169 (0,396) 14,42* (7,284) 132 12 Notlar: Düzeltilmiş standart hatalar parantez içinde gösterilmiştir. ***; **; * sırasıyla %1; %5 ve %10 düzeyinde istatistiksel anlamlılığı ifade etmektedir. Denklemlerde kontrol değişkeni olarak petrol fiyatlarındaki değişim de yer almaktadır. Tahminler, dönem boyunca ülkelere yapılan ortalama ihracat büyüklüğüyle ağırlıklandırılmıştır. 0,08 (0,056*1,510) ile 0,11 (0,070*1,510) aralığındadır. Petrol ithalatçısı gelişmiş ülkeler içinse bu esneklik -0,06 (0,016*3,555) ile -0,10 (-0,028*3,555) aralığındadır. Örneğin, tahminlere göre, petrol fiyatlarının yüzde 10 arttığı bir durumda, Türkiye’nin petrol ihracatçısı ülkelere yaptığı reel ihracat yüzde 0,8-yüzde 1,1 oranında artarken petrol ithalatçısı gelişmiş ülkelere yaptığı reel ihracat yüzde 0,6- yüzde 1,0 oranında azalacaktır. Söz konusu esnekliklerde bir asimetri olmadığı varsayımıyla, petrol fiyatlarındaki yüzde 10’luk bir düşüş de benzer oranlarda fakat ters yönde bir etki yapacaktır. Söz konusu iki etkinin Türkiye’nin ihracatına nihai etkisinin ne olacağı ise iki ülke grubunun toplam ihracat içindeki göreli payına bağlı olacaktır. Grafik 1’de görüldüğü üzere, 2013 yılında, örneklemde bulunan 67 ülkeye yapılan toplam ihracatın yüzde 32’si petrol ihraç eden ülkelere, yüzde 55’i ise petrol ithal eden gelişmiş ülkelere yapılmıştır. Bu paylar dikkate alındığında, petrol fiyatlarının reel ihracat üzerinde gelir kanalı yoluyla belirgin bir etkisinin olmadığı sonucuna varılmaktadır. Çalışmanın sonuçlarından petrol fiyatlarının hızlı düştüğü dönemlere ilişkin çıkarım yaparken göz önünde bulundurulması gereken bazı noktalar bulunmaktadır. İlk olarak, genelde petrol fiyatlarının arttığı bir dönemden tahmin edilen katsayılar düşüş dönemlerinde farklılık gösterebilecektir. İkincisi, çalışmada raporlanan katsayılar petrol fiyatlarının ihracat üzerinde yalnızca gelir kanalıyla gözlenen doğrudan etkilerini ölçmektedir. Dolayısıyla bu ölçüm diğer makroekonomik değişkenler veya özellikle petrol ihracatçısı ülkelerin finansal istikrarına yönelik kaygılar sebebiyle ortaya çıkabilecek dolaylı etkileri kapsamamaktadır. Kaynakça Baffes, J., Kose, M. A., Ohnsorge, F. ve Stocker, M. (2015). The great plunge in oil prices: Causes, consequences, and policy responses. World Bank Policy Research Note, 15(01). Bozok, İ., Şen Doğan, B. ve Yüncüler, Ç. (2015). Estimating Income and Price Elasticity of Turkish Exports with Heterogeneous Panel Time-Series Methods. TCMB Çalışma Tebliği, yayın aşamasında. Çulha, O. Y., ve Kalafatçılar, M. K. (2014). Türkiye’de İhracatın Gelir ve Fiyat Esnekliklerine Bir Bakış: Bölgesel Farklılıkların Önemi, TCMB Ekonomi Notları, 2014-05. Çulha, Özmen ve Yılmaz (2015), Petrol Fiyatlarının İhracat Üzerindeki Etkisi, TCMB Ekonomi Notları, 2015-10. Dünya Bankası (2014), Focus Note, Aralık. Goldstein, M., ve Khan, M. S. (1985). Income and price effects in foreign trade. Handbook of international economics, 2, 1041-1105. Rasmussen, T. ve Roitman, A. (2011). Oil shocks in a global perspective: Are they really that bad?. IMF Working Papers, 11/194. Enflasyon Raporu 2015-III 59 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 60 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 5. Finansal Piyasalar ve Finansal Aracılık Küresel finans piyasalarında süregelen belirsizlik ve dalgalanmalar 2015 yılı ikinci çeyreğinde de devam etmiştir. Fed’in faiz artırımının zamanlamasına dair belirsizliklerin yanı sıra olası bir faiz artırımının küresel ekonomi üzerindeki etkileri konusunda farklı değerlendirmelerin yer alması piyasalardaki oynaklığı artıran bir unsur olmuştur. Euro Bölgesi’nde ise Yunanistan’daki borç krizine ilişkin gelişmeler küresel piyasalarda risk algısını bozan bir diğer unsur olmuştur. Öte yandan, gelişmekte olan ülkelerde son dönemde Çin hisse senedi piyasalarında yaşanan yüksek oranlı düşüş küresel risk iştahını olumsuz etkilemiştir. Tüm bu gelişmeler sonucunda gelişmekte olan ülkelere yönelik fon akımları yılın ikinci çeyreğinde de zayıf kalmıştır. Bu gelişmeler çerçevesinde Türkiye piyasaları da dalgalı bir seyir izlerken çeyrekler itibarıyla bakıldığında ikinci çeyrekte uzun vadeli piyasa faizlerinde bir önceki çeyreğe göre belirgin bir değişim gözlenmemiştir. Kısa vadeli piyasa faizlerinde ise çeyreklik olarak sınırlı bir düşüş gerçekleşmiştir. İkinci çeyreğin başlarında seçim belirsizliğinin de etkisiyle değer kaybeden Türk lirası Haziran ortalarından itibaren diğer gelişmekte olan para birimlerinden olumlu yönde ayrışmış, Temmuz ayı sonlarına doğru ise iç gelişmeler nedeniyle tekrar değer kaybetme eğiliminde olmuştur. Türkiye için hesaplanan Finansal Koşullar Endeksi (FKE) ikinci çeyrekte, 2015 Nisan Enflasyon Raporu’nda tahmin edildiği üzere, nötr düzeyin biraz altında ılımlı bir sıkılaşma göstermiştir. Tarihsel ortalamasının biraz üzerinde gerçekleşen kredi standartları haricinde, endekste yer alan tüm finansal değişkenler ikinci çeyrekte sınırlı da olsa finansal koşullara sıkılaştırıcı yönde katkı vermiştir. TCMB’nin küresel piyasalardaki oynaklığın yurt içi piyasalar üzerindeki etkisini sınırlamak amacıyla geliştirdiği politika araçlarının ikinci çeyrekte etkin olarak kullanılmasının yurt içi piyasalardaki dalgalanmaları hafifleterek makro-finansal istikrara katkı sağladığı düşünülmektedir. TCMB’nin uyguladığı temkinli para politikası ve makroihtiyati politikalar neticesinde yavaşlayan kredilerin yıllık büyüme oranı yılın ikinci çeyreğinde bir önceki döneme göre ılımlı bir artış göstermiştir. Son dönemde finansal koşullarda gözlenen sınırlı sıkılaşma, kredilerin yıllık büyüme oranının yılın son çeyreğinde aşağı yönlü bir seyir izleyebileceğine işaret etmektedir. Bu çerçevede, önümüzdeki dönemde kredilerin enflasyon ve cari dengedeki iyileşmeye katkıda bulunacağı tahmin edilmektedir. Grafik 5.1. Grafik 5.2. Finansal Koşullar ve Kredi Büyümesi* Finansal Koşullar Endeksine Katkılar* EMBI Getiri Eğrisinin Eğimi Gösterge Faiz Sermaye Akımları sıkılaştırıcı destekleyici FKE (standardize) 3,0 2,5 2,0 1,5 1,0 0,5 0,0 -0,5 -1,0 -1,5 -2,0 -2,5 -3,0 Net Kredi Kullanımı/GSYİH (yıllık, yüzde, sağ eksen) 14 3 Kredi Faizi Reel Efektif Döviz Kuru Kredi Standartları 3 Borsa Getirisi 12 2 2 1 1 0 0 -1 -1 -2 -2 10 8 6 4 2 0 -2 -4 123412341234123412341234123412 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 15 * FKE’ye ilişkin detaylar için bakınız: TCMB Çalışma Tebliği:15/13. Enflasyon Raporu 2015-III -3 -3 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 15 *Getiri eğrisinin eğimini temsilen 10-2 yıl vadeli faiz farkı alınmıştır. 61 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 5.1. Finansal Piyasalar Küresel Risk Algılamaları 2015 yılı ikinci çeyreği küresel para politikalarındaki belirsizliklerin devam ettiği bir dönem olmuştur. Bu dönemde özellikle Fed’in faiz artırımının ne zaman başlayacağı küresel piyasaları etkileyen en önemli unsur olurken, ABD ekonomisine dair açıklanan verilerin seyri küresel piyasalarda dönem dönem dalgalanmalara yol açmıştır. ABD ekonomisine dair veriler içinde bulunduğumuz Enflasyon Raporu döneminde karışık sinyaller vermiş ancak FOMC üyelerinin Haziran ayında açıklanan politika faizi tahminleri Fed’in faiz artışına bu yıl başlayacağı şeklinde yorumlanmıştır. ABD para politikasında artan belirsizlik faiz oynaklığının artmasına sebep olmuş, faiz artışı beklentileriyle beraber ise ABD 10 yıllık tahvillerinin faizi artış kaydetmiştir (Grafik 5.1.1). Öte yandan gerek üyelerin 2016 ve 2017 için politika faizi tahminlerini düşürmeleri gerekse Fed Başkanı Yellen’ın ilk faiz artışının zamanlamasından ziyade faiz artırımı sürecinin patikasına ve hızına odaklanılması gerektiğini belirtmesi faiz artırımının yavaş ve tedrici bir şekilde yapılacağı beklentilerini güçlendirmiş ve bu da faiz oynaklığında düşüş yönünde etki yapmıştır. Euro Bölgesi’nde ise ECB’nin uygulamakta olduğu genişlemeci politikaların da etkisiyle iktisadi faaliyetin ve yüzde 2’lik hedefin oldukça altında seyreden Euro Bölgesi enflasyonunun sınırlı miktarda iyileştiği gözlenmektedir. Ancak Haziran ayının ikinci yarısından itibaren Yunanistan’ın borçlarının yeniden yapılandırılmasına dair süreç Euro Bölgesi’ndeki toparlanma beklentilerini sınırlamış ve küresel piyasalarda risk algısını bozan bir diğer belirsizlik unsuru olmuştur. Bu dönemde Çin’de iktisadi faaliyet zayıf bir görünüm arz ederken, yakın zamanda hisse senedi piyasalarındaki panik ve yüksek oranlı düşüş de küresel risk iştahının düşmesine sebep olmuştur. Bu çerçevede, gelişmekte olan ülkeler döviz kuru oynaklığı geçtiğimiz Enflasyon Raporu dönemine göre bir miktar düşük gerçekleşmekle birlikte, 2014 yılı geneline göre yüksek seyretmeye devam etmektedir (Grafik 5.1.2). Grafik 5.1.1. Grafik 5.1.2. 10 Yıl Vadeli ABD Hazine Tahvil Faizleri (Yüzde)ve Faiz Oynaklığı Endeksi (MOVE Endeksi)(Baz Puan) Gelişmekte Olan Ülkeler Döviz Kurları Oynaklık Endeksi (JPMVXYEM) (Yüzde) 5 Kaynak: Bloomberg. 0715 0415 0115 1014 0714 0414 0114 1013 0713 0413 0113 1,0 5 40 4 4 0715 6 50 0515 7 6 0315 1,5 0115 8 7 60 1114 9 8 70 0914 2,0 0714 9 0514 10 80 0314 10 0114 11 90 1113 2,5 0913 12 11 100 0713 13 12 110 3,0 0513 14 13 0313 14 120 0113 ABD 10 Yıllık Faizleri MOVE Endeksi (sağ eksen) 3,5 Kaynak: Bloomberg, Yukarıda bahsedilen Fed faiz artırımı ve Yunanistan’a dair belirsizliklerin yanı sıra, gelişmekte olan ülke büyüme oranlarının beklentilerin altında kalması ve jeopolitik gelişmelerden dolayı küresel risk iştahı düşük düzeylerde kalmış, ABD’de açıklanan verilerin karışık sinyaller vermesinin de etkisiyle Gelişmekte Olan Ülkeler Euro-Tahvil Endeksleri (EMBI) dalgalı bir seyir izlemiştir (Grafik 5.1.3). Diğer taraftan, gelişmekte olan ülkelerin Kredi Temerrüt Takası (CDS) primlerinde EMBI’ye göre daha belirgin artışlar 62 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası görülmüştür (Grafik 5.1.4). Türkiye’nin risk primi göstergeleri ise Haziran ayında seçim belirsizliği dolayısıyla; son dönemde ise artan jeopolitik riskler sebebiyle artış kaydetmiştir. Grafik 5.1.3. Grafik 5.1.4. Bölgesel EMBI Endeksleri Kümülatif Kredi Temerrüt Takası (CDS) Değişimleri (24 Temmuz 2014’ten İtibaren, Baz Puan) 100 100 80 80 60 60 40 40 20 20 0 0 0715 0615 0515 0415 0315 0215 0115 1214 -20 1114 -20 0715 0515 0315 0115 1114 0914 0714 0514 0314 0114 1113 0913 0713 0513 0313 650 600 550 500 450 400 350 300 250 200 150 100 0113 650 600 550 500 450 400 350 300 250 200 150 100 Türkiye Gelişmekte Olan Ülkeler* Seçilmiş Ülkeler Ortalaması** 1014 EMBI Latin Amerika 0914 EMBI Türkiye EMBI Asya 0814 EMBI Avrupa 0714 (Baz Puan) *GOÜ içerisinde Brezilya, Şili, Kolombiya, Macaristan, Endonezya, Meksika, Polonya, Romanya ve Güney Afrika bulunmaktadır. **Seçilmiş GOÜ arasında ise Brezilya, Endonezya ve G. Afrika yer almaktadır. Kaynak: Bloomberg. Kaynak: Bloomberg. Portföy Hareketleri Yukarıda özetlenen küresel gelişmeler çerçevesinde 2015 yılı ikinci çeyreğinde gelişmekte olan ülkelerde portföy akımları zayıf ve dalgalı bir seyir izlemiştir. Mayıs ayının ilk yarısında olumlu seyreden küresel risk iştahıyla beraber gözlenen fon girişleri, Mayıs ayının ikinci yarısından itibaren ABD ekonomisine ilişkin olumlu veriler ve Yunanistan’a dair endişeler sebebiyle gelişmekte olan ülke varlıklarına olan talebin düşmesiyle tersine dönmüştür (Grafik 5.1.5). Haziran ayı ortalarından itibaren ise gelişmekte olan ülkelere yönelik portföy akımlarında bir miktar toparlanma gözlense de bu toparlanmanın kalıcı olmadığı görülmektedir.. Bu dönemde Türkiye’ye gelen portföy akımları da benzer bir hareket izlemiş ve geçmiş yıllar ortalamasının belirgin ölçüde altında kalmıştır (Grafik 5.1.6). Türkiye’deki portföy akımlarında da Haziran ortalarından itibaren sınırlı bir düzelme görülmektedir. Grafik 5.1.5. Grafik 5.1.6. Gelişmekte Olan Ülkelerde Portföy Hareketleri* Türkiye’deki Portföy Hareketleri* (Milyar ABD Doları) 40 40 2008-2014 Ortalaması 20 (Milyar ABD Doları) 9 9 2008-2014 ortalaması 7 20 7 5 0 0 -20 -20 2015 5 2014 3 1 1 -1 -1 -40 *Hisse senedi ve borçlanma senetlerine yapılan portföy hareketlerini kapsamaktadır. Kaynak: EPFR. -3 Aralık Kasım Ekim Eylül Ağustos Haziran Mayıs Nisan Mart -5 Ocak -5 Şubat Aralık Kasım Ekim Eylül Ağustos Temmuz Haziran Mayıs Nisan -60 Mart -60 Şubat 2015 -3 2014 Temmuz -40 Ocak 3 *Hisse senedi ve DİBS portföy hareketlerini kapsamaktadır. DİBS verisinden Repo’ya girişler çıkarılmıştır. Kaynak: TCMB. Döviz Kurları 2015 yılı birinci çeyreğinde piyasalarda Fed’in para politikasında normalleşmeyi beklenenden daha erken başlatabileceğine dair algı oluşurken, FOMC üyelerinin Haziran ayında yayımlanan ABD Enflasyon Raporu 2015-III 63 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ekonomisine dönük tahminlerini takiben Fed’in destekleyici politika duruşunu bir süre daha devam ettireceği yönündeki beklentiler artmıştır. Bu bağlamda dolar endeksinde 2015 yılının birinci çeyreğinde devam etmekte olan yukarı yönlü eğilim Mart ayının ikinci haftasından itibaren kesintiye uğramış ve dolar endeksi 2015 yılının ikinci çeyreğinde oynaklığını sürdürmekle birlikte daha düşük seviyelerde gerçekleşmiştir. Gelişmekte olan para birimleri de dolar endeksi ile büyük ölçüde uyumlu bir şekilde hareket etmiştir. Dolar endeksindeki gerileme sonucu, gelişmekte olan para birimlerindeki önceki değer kayıpları bir miktar telafi edilmiştir (Grafik 5.1.7). Grafik 5.1.7. Grafik 5.1.8. TL ve Gelişmekte Olan Ülke Para Birimlerinin ABD Doları Karşısında Değeri* ( 01.10.2014=1) Kur Sepeti ve Ülke Risk Primi Türkiye GOÜ Ortalama* Seçilmiş GOÜ Ortalaması** DXY Dolar Endeksi (sağ eksen) 1,25 100 1,20 Kur Sepeti EMBI+ Türkiye (sağ eksen) 3,0 102 280 2,9 260 98 1,15 2,8 96 240 94 1,10 2,7 92 1,05 220 90 2,6 88 *Gelişmekte olan ülkeler arasında Brezilya, Şili, Kolombiya, Çek C., Macaristan, Meksika, Polonya, Romanya, G.Afrika, Hindistan , Endonezya ve Türkiye yer almaktadır. Kaynak: Bloomberg. Son veri: 28 Temmuz 2015 0715 0615 0515 0415 0315 0215 0115 1014 180 1214 2,4 0715 0715 0615 0515 0415 0415 0315 0215 0215 0115 1214 1214 1114 1014 84 1014 0,95 200 2,5 86 1114 1,00 Kaynak: Bloomberg. Türk lirası, 2015 yılının ikinci çeyreği başında kurlar ve risk primi arasındaki ilişkinin güçlenmesi ve iç belirsizliklerin de etkisiyle dolar endeksindeki düşüşten diğer gelişmekte olan ülkelere göre gecikmeli etkilenmiş, yataya yakın ve dalgalı bir seyir izlemiştir. Haziran ayının ortalarından Temmuz ayı ortasına kadar olan dönemde seçimin sonuçlanmış olması ve olumlu gelen bazı verilerin etkisiyle Türk lirası ABD dolarına karşı diğer gelişmekte olan ülkelerden olumlu ayrışmıştır. Temmuz ayının ikinci yarısında ise, jeopolitik risklerdeki artış nedeniyle Türk lirası ABD dolarına karşı diğer gelişmekte olan ülkelerden daha hızlı değer kaybetmiştir (Grafik 5.1.7). Bu nedenle Türk lirası, geçtiğimiz Enflasyon Raporu’nun yayımlandığı tarihten bu güne oynak bir seyir izlemiş ve kur sepeti, 28 Temmuz 2015 tarihi itibarıyla 2,91 değerini alarak Nisan ayı sonundaki 2,84 değerine göre yüzde 2,5 düzeyinde artış göstermiştir. Ülke risk primini ölçen EMBI+ endeksi de yine dalgalı bir seyir izlemekle birlikte birinci çeyrekteki düzeyinin 20 baz puan üzerinde gerçekleşmiştir (Grafik 5.1.8). Kur sepetinin birinci çeyreğin aksine bu çeyrekte EMBI+ endeksini oldukça yakından takip ettiği görülmektedir. Yukarıda belirtilen gelişmeler çerçevesinde 2015 yılı ikinci çeyreğinde, gelişmekte olan ülke para birimlerinin ima edilen kur oynaklık düzeyi ve ülkeler arası oynaklık farklılaşmasında göreli azalışlar gözlenmiştir. Türk lirasının ima edilen oynaklığı ise Mayıs ayı ortalarından itibaren artarak, genel seçimlerin yapıldığı Haziran ayı başlarında 2014 Ocak ayından bu yana gözlenen en yüksek seviyeye ulaşmıştır (Grafik 5.1.9). Haziran ayının izleyen haftalarında ise petrol fiyatlarındaki düşüşün de etkisiyle Türk lirasının ima edilen oynaklığı diğer cari açık veren ülkelerin azalan kur oynaklığı patikasıyla paralellik ederken, son dönemdeki gelişmeler sonucu tekrar yükselmiştir. 64 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Risk primleri ve ima edilen oynaklıkların izlediği bu seyir doğrultusunda, satın alma (call) ve satma (put) opsiyonlarının ima ettiği oynaklıklar arasındaki farkı ifade eden risk reversal pozisyonlarının da, geçen Enflasyon Raporu’nu izleyen dönemde dalgalı bir seyir izlediği gözlenmektedir. Temmuz ortasına kadar Türk lirasındaki olumlu gelişmelerle tutarlı olarak risk reversal pozisyonlarında düşüşler gözlenmiştir. Ancak, Temmuz ayının son döneminde Türk lirasında gözlenen değer kayıplarının etkisiyle değer kaybı yönündeki beklentilerin değer kazancı yönündeki beklentilere göre arttığı görülmektedir (Grafik 5.1.10). Grafik 5.1.9. Grafik 5.1.10. Opsiyonların İma Ettiği Kur Oynaklığı* Çeşitli Vadelerde 25 Delta Risk Reversal Pozisyonu* (1 Ay Vadeli) (5 Günlük HO, Yüzde) 1 Ay 3 Ay 12 Ay ABD Doları/TL Kuru (sağ eksen) 8 Cari Açık Veren Gelişmekte Olan Ülkeler 27 27 Türkiye 2,8 2,7 12 9 9 6 6 3 3 *Cari açık veren gelişmekte olan ülkeler arasında Brezilya, Şili, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Meksika, Polonya, G. Afrika, Hindistan Endonezya, Romanya ve Kolombiya yer almaktadır. Kaynak: Bloomberg. 2,6 2,3 2,2 3 2,1 2 2 1,9 1 1,8 0715 0415 0115 1014 0714 0414 0114 1013 1,7 0713 0 0413 0715 12 0515 4 0315 15 0115 2,4 15 1114 5 0914 18 0714 2,5 18 0514 6 0314 21 0114 21 1113 7 0913 24 0713 24 *Risk reversal pozisyonu, aynı deltaya sahip satın alma (call) ve satma (put) opsiyonlarının ima ettiği oynaklıklar arasındaki farkı göstermektedir. Bu farkın yüksek olması, Türk lirasında değer kaybı yönündeki beklentilerin değer kazanma yönündeki beklentilere göre daha fazla olduğu anlamına gelmektedir. Kaynak: Bloomberg, TCMB. Para Politikası Uygulamaları 2015 yılı başında TCMB, çekirdek enflasyon eğilimlerinin olumlu seyri, gerileyen petrol fiyatları ve bekleyişlerde görülen iyileşmeye bağlı olarak politika faizlerinde ölçülü indirimlere giderken, likidite politikasını sıkı tutmak suretiyle temkinli bir para politikası duruşu sergilemiştir. Yılın ikinci çeyreğinde, küresel piyasalardaki oynaklıkların yanı sıra yurt içi kaynaklı belirsizlikler sonucu finansal piyasalar dalgalı bir seyir izlemiştir. Gıda ve enerji fiyatlarında yaşanan oynaklıklar ve döviz kuru hareketleri sonucunda çekirdek enflasyon eğilimindeki iyileşmenin gecikmesi ile piyasalarda devam eden belirsizliklere bağlı olarak TCMB bu dönemde temkinli para politikası duruşunu sürdürmüş; Mayıs, Haziran ve Temmuz aylarında politika faiz oranlarında herhangi bir değişikliğe gitmeyerek bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını yüzde 7,5, gecelik borç verme faizini yüzde 10,75, piyasa yapıcısı bankalara repo işlemleri yoluyla tanınan borçlanma imkanı faizini yüzde 10,25 ve gecelik borç alma faizini yüzde 7,25 oranında sabit tutmuştur. Bu dönemde, çekirdek enflasyon ve enflasyon bekleyişleri üzerinde oluşabilecek risklere karşı temkinli para politikası sıkı likidite politikasıyla desteklenmiştir. TCMB fonlaması ağırlıklı olarak bir hafta vadeli repo ihaleleriyle yapılmaya devam ederken, marjinal fonlamanın payı giderek artırılmıştır (Grafik 5.1.11). Buna bağlı olarak, ortalama fonlama faizinin önceki Rapor dönemine göre daha yüksek seviyelerde oluşması sağlanmıştır. 2015 yılı ilk çeyrek ortalaması yüzde 7,9 olan ortalama fonlama faizi, 2015 yılı ikinci çeyreğinde ortalama yüzde 8,4 olarak gerçekleşmiştir. Bunun yanı sıra, geçen çeyrekte olduğu gibi bu çeyrekte de bankalararası gecelik repo faizlerinin faiz koridorunun üst bandında oluşması sağlanmıştır (Grafik 5.1.12). Enflasyon Raporu 2015-III 65 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 5.1.11. Grafik 5.1.12. TCMB Fonlaması* TCMB Faizleri ve BIST Bankalararası Gecelik Repo Faizleri (10 Günlük Hareketli Ortalama, Milyar TL) (Yüzde) 80 70 80 60 50 50 40 40 30 30 20 20 10 10 0 0 0615 0415 0215 1214 1014 0814 0614 0414 0214 1213 -10 1013 14 14 70 60 -10 Gecelik Borç Alma -Verme Faiz Koridoru Ortalama Fonlama Faizi (5 Günlük HO) BIST Gecelik Repo Faizleri (5 Günlük HO) 1 Hafta Vadeli Repo Faiz Oranı *Marjinal Fonlama, gecelik vadede faiz koridorunun üst bandından sağlanan fonlamadır. Kaynak: BIST, TCMB. 12 12 10 10 8 8 6 6 4 4 2 2 1013 1113 1213 0114 0214 0314 0414 0514 0614 0714 0814 0914 1014 1114 1214 0115 0215 0315 0415 0515 0615 0715 Marjinal Fonlama Piyasa Yapıcılara Sağlanan Fonlama Haftalık Repo (Miktar İhalesiyle) Aylık Repo BIST ve BPP Ters Repo ile Çekilen Net APİ Kaynak: BIST, TCMB. Bankacılık sisteminin Türk lirası likidite ihtiyacının karşılamasında TCMB tarafından sağlanan fonların yanı sıra bankaların farklı piyasalardan sağladıkları kısa vadeli fonlar da önemli bir yer tutmaktadır. TCMB dışındaki piyasa oyuncularından sağlanan ve en fazla bir hafta vadeye sahip olan fonların başında swap piyasasından sağlanan fonlar gelirken; bunu BIST bünyesindeki Bankalararası Repo/Ters Repo Pazarında TCMB haricindeki bankalar ile ve BIST bünyesindeki Repo/Ters Repo Pazarında aracı kurumlar ile yapılan işlemler takip etmektedir (Grafik 5.1.13). Söz konusu piyasalardaki işlem hacimleri ile bu piyasalarda geçerli olan faizler göz önünde bulundurularak ve TCMB fonlaması dışarıda tutularak hesaplanan piyasa ağırlıklı ortalama fonlama faizi, temel olarak TCMB’nin faiz ve likidite politikaları tarafından belirlenen BIST gecelik repo faizini yakından takip etmektedir (Grafik 5.1.14). Gerek TCMB gerekse TCMB dışı fonların toplam içindeki ağırlıklarına göre hesaplanan efektif fonlama faizinin ise Temmuz ayı itibarıyla yüzde 9,3 civarında olup; yüzde 8,5 civarında seyreden TCMB ortalama faizinden daha yüksek olduğu ve son dönemde TCMB ortalama fonlama faizindeki artışları yansıttığı görülmektedir. Grafik 5.1.13. Grafik 5.1.14. TCMB Dışı Piyasa Fonlaması (1 Hafta Vadeye Kadar) Bankaların Para Piyasalarında Finansman Maliyetleri (10 Günlük Hareketli Ortalama, Milyar TL) (5 Günlük Hareketli Ortalama, Yüzde) BIST Bankalar Arası (TCMB Hariç, Gecelik) Gecelik Borç Alma -Verme Faiz Koridoru BIST Repo/Ters Repo Ortalama Fonlama Faizi BIST Gecelik Repo Faizleri Swap (En fazla 1 Hafta Vadeli) TCMB+Piyasa Ağırlıklı Ortalama Faiz (En Fazla Haftalık Vade) Piyasa Ağırlıklı Ortalama Faiz (En Fazla Haftalık Vade) 70 70 60 60 50 50 40 40 30 30 20 20 10 10 0 0 Kaynak: BIST, TCMB. 66 14 14 12 12 10 10 8 8 6 6 4 4 2 2 1013 1113 1213 0114 0214 0314 0414 0514 0614 0714 0814 0914 1014 1114 1214 0115 0215 0315 0415 0515 0615 0715 80 1013 1113 1213 0114 0214 0314 0414 0514 0614 0714 0814 0914 1014 1114 1214 0115 0215 0315 0415 0515 0615 0715 80 Kaynak: BIST, TCMB. Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası TCMB, bu dönemde de getiri eğrisinin yataya yakın konumunu korumak suretiyle para politikasındaki temkinli duruşunu sürdürmüştür. 2014 yılının son çeyreğinden bu yana 5 yıllık piyasa faizleriyle BIST Bankalararası Gecelik Repo Faizleri arasındaki fark negatif değerlerde seyretmektedir (Grafik 5.1.15). Bu dönemde sıkı likidite politikasının da etkisiyle piyasa faizlerinde sınırlı bir artış yaşanmış ve getiri eğrisi yataya yakın konumunu korumuştur (Grafik 5.1.16). TCMB, önümüzdeki dönemde de enflasyon beklentilerini, fiyatlama davranışlarını ve enflasyonu etkileyen diğer unsurları yakından izleyecek ve enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar getiri eğrisini yataya yakın tutmak suretiyle para politikasındaki temkinli duruşunu sürdürecektir. Grafik 5.1.15. Grafik 5.1.16. Piyasa Faizleri 1 Mayıs – 28 Temmuz Arası Getiri Eğrisi (Yüzde) (Yüzde) 5 Yıl - BİST Faiz Farkı 1 Mayıs-28 Temmuz Ortalama BİST Bankalararası Gecelik Repo Faizleri (5 Gün Ort.) 0 -2 -2 -4 -4 Kaynak: Bloomberg, TCMB. 9,0 9,0 8,5 8,5 9,00 2 0 9,5 10,00 2 9,5 8,00 4 7,00 6 4 10,0 5,00 6 10,0 4,00 8 3,00 10 8 2,00 10 10,5 1,00 12 1-28 Temmuz Ortalama 10,5 0,50 12 0711 0911 1111 0112 0312 0512 0712 0912 1112 0113 0313 0513 0713 0913 1113 0114 0314 0514 0714 0914 1114 0115 0315 0515 0715 14 0,25 5 Yıllık Piyasa Faizi 14 Vade (Yıl) Kaynak: Bloomberg. TCMB, faiz ve likidite politikasının yanı sıra küresel piyasalardaki oynaklık karşısında geliştirilen politika araçlarını da etkin bir şekilde kullanmaya devam etmektedir. Alınan bu tedbirlerle makro finansal risklerin sınırlanarak fiyat istikrarı hedefinin sağlanması için gerekli ortamın sağlanması amaçlanmaktadır. TCMB yakın dönemde, finansal istikrarın temeli olan basiretli borçlanmanın teşvik edilmesi açısından bankaların çekirdek dışı fonlama kaynaklarının kontrol altında tutulması ve uzun vadeye yayılmasını amaçlayan bazı yapısal tedbirler almıştır. Kasım 2014 Finansal İstikrar Raporu’nda duyurulan bu tedbirler, yabancı para zorunlu karşılık oranlarının çekirdek dışı yükümlülüklerin vadesini uzatıcı şekilde düzenlemesi ve Türk lirası zorunlu karşılıklara çekirdek yükümlülük oranlarına göre değişen oranlarda faiz ödenmesi uygulamalarını içermektedir. Yabancı para zorunlu karşılık oranlarında yapılan düzenleme kapsamında, 3 Ocak 2015 ve 10 Mart 2015 tarihlerindeki duyurularda bankaların ve finansman şirketlerinin yabancı para cinsinden çekirdek dışı kısa vadeli yükümlülükleri için uygulanan zorunlu karşılık oranları vade uzatımını teşvik edici yönde artırılmıştır. Nitekim, 2014 Kasım’dan bu yana mevduat dışı yabancı para yükümlülüklerin vadesinde önemli bir uzama eğilimi gözlenmektedir (Grafik 5.1.17). Türk lirası zorunlu karşılıklara faiz ödenmesi kapsamında ise, çekirdek yükümlülük oranı (mevduat ve öz kaynağın kredilere oranı) sektörün üzerinde olan bankalara uygulama başında TCMB ortalama fonlama maliyetinin 500 baz puan eksiği oranında diğer bankalara da 700 baz puan eksiği oranında faiz ödenmeye başlanmış; 8 Mayıs 2015 tesis döneminden itibaren ise Türk lirası cinsinden tesis edilen zorunlu karşılıklara ödenen faiz oranlarında 50 baz puan artırıma gidilmiştir. Bu düzenlemelerin etkisiyle, Kasım 2014’ten itibaren Kredi/Mevduat oranının daha istikrarlı bir seyir izlediği gözlenmektedir (Grafik 5.1.18). Enflasyon Raporu 2015-III 67 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 5.1.17. Grafik 5.1.18. Mevduat Dışı YP Yükümlülüklerinin Vade Dağılımı Kredi/Mevduat Oranı (Yüzde) (Yüzde) Finansal İstikrar Raporu'nda Zorunlu Karşılık Tedbirlerinin Açıklanması 60 Finansal İstikrar Raporu'nda Zorunlu Karşılık Tedbirlerinin Açıklanması 60 130 55 120 120 50 110 110 45 100 100 40 40 90 90 35 35 80 80 30 30 70 70 55 130 1 Yıla Kadar 50 45 Kaynak: TCMB. 0515 0115 0914 0514 0114 0913 0513 0113 0912 0512 0112 0911 0511 0111 0910 0510 0110 0114 0214 0314 0414 0514 0614 0714 0814 0914 1014 1114 1214 0115 0215 0315 0415 0515 0615 3 Yıldan Uzun Kaynak: TCMB.. Bunların yanı sıra, yakın dönemde döviz likiditesini düzenlemeye ve finansal sistemde güveni artırmaya yönelik bir dizi tedbir alınmıştır. TCMB, 27 Şubat 2015 tarihinden itibaren piyasadaki oynaklıklara karşı daha esnek bir döviz likidite politikası uygulamak adına TCMB döviz satım ihalesi tutarını döviz piyasasındaki koşullara göre günlük olarak belirlemeye başlamıştır. Esnek döviz satım ihaleleri yoluyla sene başından bu yana 28 Temmuz 2015 itibarıyla yaklaşık 6,2 milyar ABD doları satım gerçekleştirilmiştir. Piyasaya doğrudan döviz satımının yanında Rezerv Opsiyonu Mekanizması (ROM) oynaklıkları azaltıcı yönde kullanılmıştır. 13 Şubat 2015 tarihinden itibaren geçerli olan Rezerv Opsiyonu Katsayıları (ROK) düzenlemeleriyle, yukarıda bahsedilen yabancı para zorunlu karşılık oranlarındaki uyarlamalar sonucunda ihtiyaç duyulan döviz likiditesini karşılamak amacıyla ilk yüzde 30’luk dilimdeki döviz ROK 0,2 puan düşürülmüştür. Bu değişiklik ile TCMB’nin ROM döviz rezervlerinden piyasaya yaklaşık 1,5 milyar ABD doları likidite verilmiştir. Benzer bir şekilde 10 Mart 2015 tarihinde yapılan duyuruda ise aynı oran 0,2 puan daha düşürülmüş ve 1,3 milyar ABD doları daha piyasaya çıkmıştır. Böylelikle, sene başından itibaren TCMB, ROM döviz rezervlerinden yaklaşık 5,5 milyar ABD doları çıkış sağlayarak piyasadaki döviz likiditesini desteklemiştir (Grafik 5.1.19). Yapılan bu değişiklikler piyasaya döviz likiditesi sağlamak dışında bankaların aracılık maliyetlerini azaltmak suretiyle finansal sistemi destekleyici bir şekilde de çalışmaktadır. Grafik 5.1.19. Grafik 5.1.20. ROM Döviz Rezervi (Milyar ABD Doları) TCMB Döviz Rezervleri (16 Temmuz 2015 İtibarıyla, Milyar ABD Doları) YP ZK İçin Döviz TCMB Diğer Döviz Rez. 0 0114 0214 0314 0414 0514 0614 0714 0814 0914 1014 1114 1214 0115 0215 0315 0415 0515 0615 0715 20 0615 0 20 0315 20 25 1214 20 25 0914 40 30 0614 60 40 30 0314 60 35 1213 80 35 0913 100 80 0613 100 0313 120 1212 120 0912 45 40 Kaynak: TCMB. 68 140 0612 40 140 0312 45 50 1211 13 Şubat ve 27 Şubat ROK Düzenlemeleri 0911 50 Kaynak: TCMB.. Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası TCMB, küresel para politikalarının normalleşme sürecine girmesi beklentileriyle Türkiye’de dengeli büyümenin ve sermaye akımlarının sürekliliğini desteklemek amacıyla, bankaların Döviz Depo Piyasası’nda kendilerine tanınan borçlanma limitleri çerçevesinde TCMB’den alabilecekleri döviz depolarının faiz oranlarını 9 Ekim 2014 tarihinden itibaren kademeli olarak aşağıya çekmiştir. 9 Ekim 2014 öncesinde yüzde 10 olan bankaların bir hafta vadeli olarak TCMB’den ABD doları ve euro borçlanma imkanı faizleri birinci çeyrekte yapılan düzenlemelerin ardından 9 Haziran, 24 Temmuz ve 27 Temmuz tarihlerinde açıklanan kararlar sonucunda sırasıyla yüzde 3,0 ve yüzde 1,25 seviyelerine düşürülmüştür. TCMB, 24 Temmuz’da yaptığı duyuruda, gerekli görülmesi halinde ABD doları ve euro için söz konusu oranların ayrı bir basın duyurusuna gerek kalmaksızın iş günlerinde sabah saat 9:30’da her iki yönde değiştirilebileceği ve ilan edildiği gün için geçerli olacağını açıklamıştır. Bankalar şimdiye kadar bu imkana başvurmamış olsalar da, bir hafta vadeli döviz depo üst limiti ve faizlerinde yapılan ayarlamalar bankacılık sektörü için finansal piyasalarda güven artırıcı bir unsur olarak tampon vazifesi görmektedir. Bunlara ek olarak, 5 Mayıs 2015 tarihinden itibaren TCMB nezdinde ABD doları cinsinden tutulan zorunlu karşılıklara, rezerv opsiyonlarına ve serbest hesaplara faiz ödenmesi uygulamasına başlanmıştır. Uygulanacak faiz oranının değişen küresel ve yerel finansal piyasa koşulları çerçevesinde günlük olarak belirlenmesi kararlaştırılmış, belirlenen faiz oranının her gün saat 9.30’da ilan edileceği belirtilmiştir. Bu çerçevede, 13 Temmuz 2015 tarihine kadar 12 baz puan, bu tarihten 27 Temmuz 2015 tarihine kadar 15 baz puan, 27 Temmuz’dan sonra ise 21 baz puan faiz ödenmeye başlanmıştır. Ayrıca, son dönemde Euro Bölgesi’nde gözlenen gelişmeler nedeniyle 1 Şubat 2015 tarihinden itibaren bankalar ve finansman şirketlerinin TCMB nezdindeki euro cinsi döviz hesaplarından alınmaya başlanan yıllık binde 2 oranındaki komisyon, 1 Temmuz 2015 tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde yıllık on binde 5’e, 27 Temmuz itibarıyla ise sıfıra indirilmiştir. TCMB rezervlerinde bir önceki Enflasyon Raporu dönemine göre önemli bir değişiklik yaşanmamıştır (Grafik 5.1.20). Bu dönemde, yukarıda bahsedilen döviz likiditesini destekleyici döviz satım ihaleleri ile TCMB’nin diğer döviz rezervi ve finansal kuruluşların döviz rezerv opsiyonu kapsamında tesis ettikleri tutar azalmış, bu düşüş bankaların yabancı para zorunlu karşılık yükümlülükleri kapsamında tutulan rezervlerdeki artışla telafi edilmiştir. Finansal kuruluşların Rezerv Opsiyonu Mekanizmasını (ROM) kullanma oranları ikinci çeyrekte yüksek seviyesini sürdürmüş ve 16 Temmuz 2015 tesis dönemi itibarıyla bu oran döviz için yüzde 93,5 (56,08/60) ve altın için yüzde 90,5 (27,16/30) olarak gerçekleşmiştir. Piyasa Faizleri 2015 yılının ikinci çeyreğinde, gelişmekte olan ülke uzun vadeli piyasa faizleri dalgalı bir seyir izlemiştir. Türkiye özelinde ise ikinci çeyrek başında geçtiğimiz Enflasyon Raporu dönemine göre yukarı yönlü olan eğilimin; baz etkisi, beklenenden olumlu gelen bazı veriler ve iç belirsizlik algısının azalması gibi nedenlerle çeyrek sonuna doğru yataya döndüğü görülmektedir. Bu dönemde 5 yıllık piyasa faizleri Hindistan’da Şubat ayından beri gözlenen yatay eğilimi korurken Brezilya’da yatay ve dalgalı bir seyir izlemiş, Güney Afrika ve Endonezya’da ise artış göstermiştir (Grafik 5.1.21 ve Grafik 5.1.23). Türkiye’de ise Şubat ayından itibaren gözlenen 5 yıl vadeli faizlerdeki yukarı yönlü eğilim Haziran ayı başlarında da sürerken, izleyen dönemdeki olumlu gelişmelerin etkisiyle bir süre yatay seyretmiştir (Grafik 5.1.21). Ancak yakın dönemde iç belirsizliklerdeki artışlara bağlı olarak Enflasyon Raporu 2015-III 69 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası geçtiğimiz Enflasyon Raporu’nun yayımlandığı tarihe göre Türkiye’nin 5 yıllık faizlerinde 35 baz puanlık artış olmuştur (Grafik 5.1.23). Grafik 5.1.21. Grafik 5.1.22. Beş Yıl Vadeli Piyasa Faizleri* Altı Ay Vadeli Piyasa Faizleri (28 Temmuz 2015 İtibarıyla, Yüzde) 0715 0515 0115 1114 0914 16 15 14 13 12 11 10 9 8 7 6 5 4 3 0714 0514 0114 1113 0913 16 15 14 13 12 11 10 9 8 7 6 5 4 3 0715 0515 0315 6 0115 7 6 1114 7 0914 8 0714 9 8 0514 10 9 0314 10 0114 11 1113 12 11 0913 12 0713 13 0713 14 13 Güney Afrika Endonezya Brezilya Hindistan Türkiye 0315 Güney Afrika Endonezya 0314 (28 Temmuz 2015 İtibarıyla, Yüzde) Brezilya Hindistan Türkiye 14 * Brezilya için 4 yıllık piyasa faizi verisi kullanılmıştır. Kaynak: Bloomberg Kısa vadeli piyasa faizlerinde Güney Afrika ve Hindistan durağan bir seyir izlerken Brezilya ve Endonezya faizleri yukarı yönlü ayrışmıştır. Türkiye’de ise faiz eğilimdeki değişim 6 ay vadeli faizlerde daha belirgin görünmektedir (Grafik 5.1.22). Bu durum ülkeler arası karşılaştırmalara da yansımış ve Türkiye (15 baz puan ile) 6 ay vadeli faizleri sınırlı miktarda artan gelişmekte olan ülkeler arasında yer almıştır (Grafik 5.1.24). 2015 yılının ikinci çeyreğindeki piyasa faizi gelişmeleri Türkiye’nin Euro Bölgesi’ne dönük aşağı yönlü risklerden olumsuz etkilenmediğini gösterirken kısa vadeli piyasa faizlerindeki ölçülü artışın çoğunlukla yakın dönemdeki iç gelişmelerden kaynaklandığı görülmektedir. Grafik 5.1.23. Grafik 5.1.24. Geçtiğimiz Rapor Dönemine göre Beş Yıl Vadeli Piyasa Faizlerindeki Değişim Geçtiğimiz Rapor Dönemine göre Altı Ay Vadeli Piyasa Faizlerindeki Değişim (1 Mayıs – 28 Temmuz 2015 Arası Değişim, Yüzde) (1 Mayıs – 28 Temmuz 2015 Arası Değişim, Yüzde) 0,7 0,7 0,8 0,8 0,6 0,6 0,6 0,6 0,5 0,5 0,4 0,4 0,4 0,4 0,2 0,3 0,3 0,0 0,2 0,2 -0,2 0,1 0,1 -0,4 -0,6 0,0 0,0 -0,6 -0,8 -0,1 -0,8 -1,0 * Brezilya için 4 yıllık piyasa faizi verisi kullanılmıştır. Kaynak: Bloomberg. 0,0 -0,2 Macaristan Çin Hindistan Güney Kore Şili Tayland Romanya Kolombiya Malezya Çek Cum. Türkiye Polonya Meksika Endonezya Peru Brezilya -0,4 Güney Afrika Peru Endonezya Kolombiya Romanya Türkiye Güney Afrika Brezilya Çek Cum. Polonya Meksika Hindistan Tayland Çin Malezya Macaristan Şili Güney Kore -0,1 0,2 Kaynak: Bloomberg. 2015 yılı boyunca süregelen TCMB’nin temkinli para politikasını sıkı likidite politikası ile desteklemesi sonucu BIST gecelik repo faizleri yılın ikinci çeyreğinde de faiz koridorunun üst bandına yakın bir seyir izlemeye devam etmiştir (Grafik 5.1.12). Bu çerçevede, Temmuz ayında iç belirsizlikler ve enflasyon gelişmeleri nedeniyle temkinli para politikası duruşuna dönük öngörülerin katkısıyla BIST RepoTers Repo pazarı gecelik faiz beklentisi dağılımının orta noktası bir önceki Enflasyon Raporu dönemindeki 70 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası değerin sağında, yaklaşık 50 baz puan üzerinde gerçekleşmiştir (Grafik 5.1.25). Uzun vadeli piyasa faizleri üzerinde etkili olan enflasyon beklentilerinde ise Nisan ayına kıyasla cari yıl sonuna dönük beklentilerde belirgin (yaklaşık 42 baz puan) artış olmuştur (Grafik 5.1.26). Ancak bu kısa dönemli beklenti uyarlamasının 12 ve 24 ay sonrasına dair beklentilere sınırlı ölçüde yansıdığı görülmektedir. Grafik 5.1.25. Grafik 5.1.26. BIST Repo-Ters Repo Pazarı Gecelik Faiz Beklentisi* 0,7 7,8 0,6 7,6 0,5 0,5 7,4 0,4 0,4 7,2 0,3 7,0 0,2 0,1 12 6,6 13 6,4 0817 11 6,8 6,55 6,6 0617 10 6,8 0417 9 7,0 6,69 6,91 0217 8 7,2 6,4 0 7 7,4 7,05 1115 0 7,6 7,29 1216 0,1 8,0 7,8 1016 0,2 Temmuz 2015 7,71 0816 0,3 Nisan 2015 0716 0,6 8,0 0516 0,7 0,8 0316 0,8 Enflasyon Beklenti Eğrisi * 0116 Nisan 2015 Temmuz 2015 *Beklenti Anketi’nden alınmıştır. Değerler sırasıyla, cari yıl sonu, 12 ay sonrası ve 24 ay sonrasına dair beklentileri göstermektedir. Kaynak: TCMB. *Beklenti Anketi’nden alınmıştır. Kaynak: TCMB. 2015 yılı ikinci çeyreğinde dalgalı bir seyir izleyen Türkiye gösterge faizi Haziran ayının ilk haftasını izleyen dönemde aşağı yönlü bir eğilim gösterirken, 10 -28 Temmuz döneminde 52 baz puanlık artış kaydederek geçtiğimiz Enflasyon Raporu’nun yayımlandığı tarihteki düzeyine yaklaşmıştır. Aynı dönemde 24 aylık ortalama enflasyon beklentilerindeki sınırlı artışın nominal 2 yıllık devlet faizlerindeki artışın altında kalması nedeniyle 2 yıllık reel faizlerde 28 baz puan civarında yükseliş gerçekleşmiştir (Grafik 5.1.27). Gelişmekte olan ülkeler arası 2 yıllık reel faiz karşılaştırması yapıldığında Türkiye’de reel faizlerin (yüzde 9 civarındaki faizlerle yukarı yönlü ayrışan Brezilya’nın ardından) yüzde 2-3 aralığında reel faiz gösteren Endonezya, Hindistan ve Kolombiya ekonomilerine yakınsadığı görülmektedir (Grafik 5.1.28). Grafik 5.1.27. Grafik 5.1.28. Türkiye’nin İki Yıllık Reel Faizi* ve Gösterge Faiz İki Yıllık Reel Faizler** (Yüzde, 28 Temmuz 2015 itibarıyla) (28 Temmuz 2015 Tarihi İtibarıyla) 5 Gösterge Faiz (sağ eksen) 12 4 11 3 10 2 9 1 8 7 -1 6 0114 0214 0314 0414 0514 0614 0714 0814 0914 1014 1114 1214 0115 0215 0315 0415 0515 0615 0715 0 * 2 yıllık devlet tahvili getirilerinden TCMB Beklenti Anketi’nden alınan önümüzdeki 2 yıla ait TÜFE enflasyon beklentisinin çıkarılmasıyla hesaplanmıştır. Kaynak: Bloomberg, TCMB. Enflasyon Raporu 2015-III 10 10 9 9 7 7 6 6 4 4 3 3 1 1 -1 -1 -2 -2 Brezilya Türkiye Endonezya Hindistan Kolombiya Güney Afrika Peru Meksika Çin Romanya Şili Malezya Polonya Güney Kore Filipinler Tayland Macaristan İsrail Çek Cum. Reel Faiz **Ülkelerin 2 yıllık devlet tahvili getirilerinden Consensus Forecasts tahminlerinden elde edilen gelecek 2 yıla ait enflasyon beklentisinin çıkarılmasıyla hesaplanmıştır. Kaynak: Bloomberg, Consensus Forecasts, TCMB. 71 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kredi Faizleri ve Bankacılık Sektörünün Fon Maliyetleri Sene başında yatay bir görünüm sergileyen finansal olmayan kesime açılan kredi faiz oranları, ikinci çeyrekte yurt içi finansman koşullarının sıkılaşmasıyla birlikte artış göstermiştir. Tüketici kredileri incelendiğinde, konut kredisi faiz oranları bir önceki çeyreğe göre yaklaşık 100 baz puan artış gösterirken taşıt kredileri faiz oranları daha sınırlı artarak 85 baz puan yükselmiştir. Tüketici kredileri faiz oranlarında en yüksek artış 120 baz puan ile ihtiyaç kredilerinde gerçekleşmiştir (Grafik 5.1.29). Bu dönemde ticari kredi faiz oranları tüketici kredileri faiz oranlarına göre daha az artış göstermiştir. Ticari kredi faizleri ikinci çeyrekte, bir önceki çeyreğe göre 70 baz puan artarken, KMH hariç ticari kredi faiz oranlarındaki artış 100 baz puan olmuştur (Grafik 5.1.30). Kredi Eğilim Anketi’ne göre bankalar yılın üçüncü çeyreğinde hem yurt içi hem de yurt dışı finansman koşullarında sıkılaşma beklemektedir. Bu beklenti, kredi faiz oranlarında görülen artışın devam edebileceğini ima etmektedir. Grafik 5.1.29. Grafik 5.1.30. Tüketici Kredileri Faizlerindeki Gelişmeler TL Ticari Kredi Faizindeki Gelişmeler (Akım Veriler, Yıllık Faizler, Yüzde) (Akım Veriler, Yıllık Faizler, 4 Haftalık Hareketli Ortalama, Yüzde) Taşıt Konut İhtiyaç Ticari Kredi Faiz Oranı Kaynak: TCMB. 20 0515 0215 1114 5 0814 5 0514 8 0214 8 1113 11 0813 11 0513 14 0213 14 1112 17 0812 17 0512 0715 0315 7 1114 7 0714 9 0314 9 1113 11 0713 11 0313 13 1112 13 0712 15 0312 15 1111 17 0711 17 0311 19 1110 19 Ticari Kredi Faiz Oranı (KMH Hariç) 20 0212 21 1111 21 Kaynak: TCMB. Bankacılık sektörünün en önemli finansman kaynağı olan ve ağırlıklı olarak üç aydan daha kısa vadeye sahip mevduatlara ödenen faiz oranı, TCMB tarafından sürdürülen temkinli para politikası duruşunun ve dönem içinde artış gösteren ağırlıklı fonlama maliyetinin etkisiyle bir önceki çeyreğe göre 40 baz puan artmıştır. Ticari kredi faiz oranlarının yılın ilk çeyreğinde mevduat faiz oranlarına kıyasla daha fazla yükselmesi sonucunda ticari kredi faizi ile mevduat faizi arasındaki fark artarak yüzde 3,79 düzeyinde gerçekleşmiştir (Grafik 5.1.31). Gelişmekte olan ülkelere yönelik fon akımlarının zayıf ve dalgalı olması bankalarca ihraç edilen tahvil ve bono faizlerini de etkilemiştir. Çeyreğin başındaki zayıf seyir nedeniyle yaklaşık 100 baz puan artan bono ve tahvil faizleri, Haziran ayında sınırlı düşüş göstererek çeyrek sonunda yüzde 10,3 oranında gerçekleşmiştir (Grafik 5.1.32). 72 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 5.1.31. Grafik 5.1.32. TL Ticari Kredi ve TL Mevduat Faizi Bankaların Fonlama Maliyetine Dair Göstergeler (Akım Veriler, Yıllık Faizler, 4 Haftalık Hareketli Ortalama, Yüzde) TL Mevduat Faiz Oranı TL Ticari Kredi Faiz Oranı Ticari Mevduat Farkı (sağ eksen) 17 6,5 15 13 11 9 7 12 6,0 11 5,5 10 5,0 9 4,5 8 4,0 7 3,5 6 3,0 5 2,5 4 2,0 3 13 11 9 7 5 3 0112 0312 0512 0712 0912 1112 0113 0313 0513 0713 0913 1113 0114 0314 0514 0714 0914 1114 0115 0315 0515 0112 0312 0512 0712 0912 1112 0113 0313 0513 0713 0913 1113 0114 0314 0514 0714 0914 1114 0115 0315 0515 0715 5 Bankalarca İhraç Edilen Tahvil/Bono Faizi Mevduat Faizi TCMB Ortalama Fonlama Faizi Kaynak: TCMB. Kaynak: TCMB. 5.2. Kredi Hacmi ve Parasal Göstergeler Finansal istikrar açısından önem arz eden ve kredi büyümesinin iktisadi faaliyet ve toplam taleple ilişkisini özetleyen bir gösterge olan net kredi kullanımının GSYİH’ye oranı 2015 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki döneme göre ılımlı bir şekilde artarak yüzde 14,4 seviyesinde gerçekleşmiştir (Grafik 5.2.1). Önümüzdeki dönemde, TCMB’nin temkinli politika duruşunun ve alınan makroihtiyati tedbirlerin etkisiyle net kredi kullanımının GSYİH’ye oranının ılımlı bir seyir izlemeye devam edeceği tahmin edilmektedir. Firmaların yurt dışından sağladığı kredilerin 2015 yılı ikinci çeyreğinde tarihsel ortalamalara yakın seyretmesi yurt dışı borçlanmasında zorluk yaşanmadığını göstermektedir (Grafik 5.2.2). Bununla birlikte, firmaların yurt dışından kredi kullanımının geçen yılın aynı dönemine göre sınırlı olarak arttığı gözlenmektedir. Grafik 5.2.1. Grafik 5.2.2. Yurt İçi Kredi Stoku (1) ve Net Kredi Kullanımı (2) Firmaların Yurt Dışından Sağladığı Kredi Stoku Net Kredi Kullanımı (Milyar ABD Doları) (GSYİH'ye Oran, Yüzde, Yıllık) Net Kredi Kullanımı / GSYİH (sağ eksen) 14 10 70 12 9 65 10 8 8 7 75 60 55 6 50 4 45 2 40 35 0 30 -2 25 -4 123412341234123412341234123412 2009 2010 2011 ve Yıllık Yurt Dışından Kredi / GSYİH Kredi / GSYİH 2008 (1) 2012 2013 2014 2015 (1) Yurt içi krediler, katılım bankaları dahil toplam bankacılık sektörü kredileri olup, yurt dışı şubeler ve kredi kartları dahildir. (2) Net Kredi Kullanımı nominal kredi stokunun yıllık değişimi olarak hesaplanmaktadır. * Tahmin. Kaynak: TCMB. Yurt Dışından Net Kredi Kullanımı / GSYİH (sağ 4,0 eksen) 3,0 2,0 6 5 1,0 4 0,0 3 2 -1,0 1 0 -2,0 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 12* 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 (1) Nisan ayı verisini içermektedir. * Tahmin. Kaynak: TCMB TCMB’nin uyguladığı temkinli para politikası ve BDDK’nın konut hariç bireysel kredilere yönelik yürürlüğe koyduğu makroihtiyati uygulamalar neticesinde yavaşlayan finansal olmayan kesime kullandırılan kredilerin yıllık büyüme oranı yılın ikinci çeyreğinde bir önceki döneme göre ılımlı bir artış göstermiştir. Ancak, yılın ikinci çeyreğinin son döneminde, kredilerin yıllık büyüme oranı aşağı yönlü hareket etmiştir. Toplam kredilerin ayrımlarına bakıldığında, BDDK tarafından yürürlüğe konulan Enflasyon Raporu 2015-III 73 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası uygulamalar ve tüketici güveninin zayıf seyri neticesinde ticari kredilerin tüketici kredilerine göre daha hızlı büyümeye devam ettiği görülmektedir. Bu gelişmeler ışığında, finansal olmayan kesime açılan krediler kur etkisinden arındırılmış olarak 2015 yılı ikinci çeyreği sonunda geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 18,1 oranında artmıştır (Grafik 5.2.3). Yılın ikinci çeyreğindeki gelişmeleri yansıtan 13 haftalık hareketli ortalamalara göre, söz konusu krediler yıllıklandırılmış olarak yüzde 21,2 oranında büyüme kaydetmiştir (Grafik 5.2.4). Ancak hem tüketici hem de ticari kredi faiz oranlarında görülen artış, yavaşlayan iktisadi faaliyet ve bankaların yurt içi ve yurt dışı fonlama koşullarında sıkılaşma beklentisinin bahsedilen aşağı yönlü hareketi destekleyebileceği değerlendirilmektedir. Grafik 5.2.3. Grafik 5.2.4. Kredilerin Yıllık Büyüme Hızları Kredilerin Yıllıklandırılmış Büyüme Hızları (Kur Etkisinden Arındırılmış, Yıllık, Yüzde Değişim) Ticari (Kur Etkisinden Arındırılmış, 13 Haftalık Hareketli Ortalama, Yıllıklandırılmış, Yüzde) Tüketici Toplam Ticari Tüketici Toplam 30 30 40 40 28 28 35 35 26 26 24 24 30 30 25 25 0715 0415 0115 1014 0714 0414 0114 1013 0713 0413 0113 1012 0715 Kaynak: TCMB. 0712 0 0412 0 0112 5 10 0415 12 10 0115 12 5 1014 14 0714 10 14 0414 10 0114 16 1013 15 16 0713 15 0413 18 0113 20 18 1012 20 0712 20 0412 22 20 0112 22 Kaynak: TCMB. 2015 yılının ilk çeyreğinde geçmiş yıllar ortalamasının bir miktar altında seyreden tüketici kredileri yıllıklandırılmış büyüme oranı, yılın ikinci çeyreğinde düşüş göstermiştir. Mevsimsel etkilere rağmen düşen tüketici kredileri büyüme oranı çeyreğin sonunda yüzde 12,3 değerini almıştır (Grafik 5.2.5). Bir önceki çeyreğe göre görülen bu düşüş, çeyrek sonunda yıllıklandırılmış olarak yüzde 4,3 büyüyen ihtiyaç kredilerinden kaynaklanmıştır. Kredi Eğilim Anketi’nde bankaların ihtiyaç kredilerinin standart ve talebinde yılın ikinci çeyreğinde değişim olmadığını belirtmelerine rağmen görülen bu düşüşte zayıf seyreden iktisadi görünümün ile tüketici güven endekslerindeki gelişmelerin etkili olduğu değerlendirilmektedir. Düşük seyreden büyüme oranları ihtiyaç kredilerindeki tahsili gecikmiş alacaklar (TGA) oranının yükselmesine neden olmuş ve bu durum, bireysel krediler TGA oranlarını da arttırmıştır. Ortalama vadesi 5 yıl olan ve faiz duyarlılığı daha yüksek konut kredilerinin yıllıklandırılmış büyüme oranının diğer alt kalemlere göre daha yüksek olduğu görülmektedir. Geçmiş yıllar ortalamasına yakın seyreden konut kredilerinin büyüme oranı çeyrek sonunda yüzde 23,1 değerini almıştır. Kredi Eğilim Anketi’ne göre bankalar bir sonraki çeyrekte konut kredileri talebinde sınırlı bir azalma öngörürken, standartlarda gevşeme olmasını beklemediklerini belirtmişlerdir. BDDK tarafından yürürlüğe konan makroihtiyati uygulamalar neticesinde negatif seviyelerde seyreden taşıt kredileri büyümesi, mevsimsel etkilerle beraber toparlanmaya başlamıştır. Yılın üçüncü çeyreğinde, taşıt sektöründe yaşanan canlılık eşliğinde bu toparlanmanın devam edebileceği değerlendirilmektedir (Grafik 5.2.6). 74 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 5.2.5. Grafik 5.2.6. Tüketici Kredilerinin Yıllıklandırılmış Büyüme Hızlarının Geçmiş Yıllarla Karşılaştırılması (13 Haftalık Yıllıklandırılmış Tüketici Kredileri Yıllıklandırılmış Büyüme Hızları Hareketli Ortalama, Yüzde) 2014 2007-2014 Ortalaması 40 2015 35 (13 Haftalık Yıllıklandırılmış, Hareketli Ortalama, Yüzde) Konut İhtiyaç Taşıt 0715 0415 Ara 0115 -30 1014 -30 Kaynak: TCMB. 50 0714 0 0414 -20 0 0114 -20 1013 5 0713 -10 5 0413 -10 0113 10 1012 0 10 0712 0 0412 15 0112 10 15 Eki 20 10 Kas 20 20 Eyl 25 20 Ağu 25 Haz 30 Tem 30 Nis 30 May 40 30 Mar 35 40 Şub 50 Oca 40 Kaynak: TCMB. Yılın ikinci çeyreğinde, ticari kredilerin yıllıklandırılmış büyüme hızı geçmiş yıllar ortalamasının bir miktar altında kalmış ve çeyrek sonunda yüzde 25,7 değerini almıştır (Grafik 5.2.7). Ticari kredilerin alt kalemlerine bakıldığında, tüketici kredilerine göre daha güçlü olan seyrin TL cinsinden kullandırılan ticari krediler kaynaklı olduğu görülmektedir. Yabancı para cinsinden kullandırılan ticari krediler ise 2015 yılı başından itibaren düşüş eğilimdedir (Grafik 5.2.8). Bu durum, firmaların ticari kredi kullanmalarında yatırım saikinin azaldığı ve işletme sermayesi finansmanı ile mevcut borçları çevirme ihtiyacının belirginleştiği şeklinde değerlendirilmektedir. Yılın ikinci çeyreğini kapsayan Kredi Eğilim Anketi sonuçlarına göre bu dönemde bankaların işletmelere kullandırdığı kredilerin standartlarında önemli bir değişim gerçekleşmemiştir. Ayrıca; bankaların verdikleri yanıtlar, ilk çeyrekte işletmelere kullandırılan kredilere ilişkin standartlarda vadeye ve para cinsine göre bir farklılaşma olmadığını göstermektedir. Ölçek ayrımına bakıldığında, KOBİ’lere kullandırılan kredilere ilişkin standartlarda bir miktar sıkılaşma olduğu görülmektedir. İkinci çeyrekte ticari kredi standartlarını etkileyen en önemli faktör olarak genel ekonomik faaliyetlere ilişkin beklentiler öne çıkmaktadır. Talep tarafına bakıldığında ise, yatırım talebinin azaldığı ve borcun yeniden yapılandırma saikinin arttığı görülmektedir. Yılın üçüncü çeyreğinde bankalar TL cinsi ticari kredi talebinin artacağını ancak YP cinsi kredi talebinin düşeceğini beklemektedir. Toplam ticari kredi talebinde sınırlı bir artış öngörülmektedir. Aynı dönemde, bankalar ticari kredi standartlarında önemli bir değişim beklememektedir. Grafik 5.2.7. Grafik 5.2.8. Ticari Kredilerin Yıllıklandırılmış Büyüme Hızlarının Geçmiş Yıllarla Karşılaştırılması (13 Haftalık TL ve YP Ticari Kredilerin Yıllıklandırılmış Büyüme Hızları (13 Haftalık Yıllıklandırılmış, Hareketli Ortalama, Kur Etkisinden Arındırılmış, Yüzde) Yıllıklandırılmış Hareketli Ortalama, Kur Etkisinden Arındırılmış, Yüzde) TL Ticari Krediler YP Ticari Krediler (yurt dışı şubeler dahil) 2007-2014 Ortalaması 40 35 2014 40 45 2015 35 40 45 40 35 35 30 30 25 25 Kaynak: TCMB. Enflasyon Raporu 2015-III Ara Kas Eki Eyl Ağu Tem Haz May Nis Mar Şub 0 Oca 0 0715 -5 5 0415 0 -5 5 0115 5 0 10 1014 10 5 10 0714 15 10 0414 15 0114 15 1013 20 15 0713 20 0413 20 0113 20 1012 25 0712 25 0412 30 0112 30 Kaynak: TCMB. 75 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kredi büyümesine tüketici kredileri ve ticari krediler ayrımında bakıldığında, tüketici kredileri yıllık büyüme oranı 2015 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki döneme göre azalırken, ticari kredilerin yıllık büyüme oranının bu dönemde yatay bir seyir izlediği görülmektedir. Bu çerçevede, 2015 yılı ikinci çeyreğinde de ticari krediler tüketici kredilerine kıyasla daha hızlı artmaya devam etmiştir. Son yıllarda uygulamaya konulan makroihtiyati politikalar kredi genişleme hızının sürdürülebilir düzeylere çekilmesinin yanı sıra kredi kompozisyonunun tüketimden ziyade üretimi teşvik edici bir şekle dönüşmesinde önemli rol oynamıştır. Bu bağlamda, ticari kredilerin tüketici kredilerine göre daha hızlı büyümesi hem dengelenme sürecine hem de finansal istikrara katkı sağlamaktadır. Ek olarak, Temmuz ayı başında yürürlüğe giren 6637 sayılı Kanun’da yapılan değişikliğin reel sektör firmalarının finansman yapısına olumlu katkı yapması beklenmektedir. TCMB ve BDDK tarafından uygulanan politikalar neticesinde kredi büyümesi daha makul düzeylerde seyrederken, mevduat büyümesi hızının kredi büyümesi hızını yakaladığı görülmektedir (Grafik 5.2.9). Bu gelişmede TCMB’nin çekirdek yükümlülükleri teşvik eden zorunlu karşılık ve zorunlu karşılıklara faiz ödenmesi politikalarının etkili olduğu değerlendirilmektedir. M2 tanımlı para arzı ve krediler arasındaki ilişkiye bakıldığında kredilerin ve para arzının büyüme hızlarının birlikte hareket ettiği ve makul düzeylerde seyrettiği gözlenmektedir (Grafik 5.2.10). Kredi ve mevduat büyümelerinin birbirine yakın oranlarda gerçekleşmesinin bankacılık sektörünün dış finansman ihtiyacını azaltarak önümüzdeki dönemde olası finansal dalgalanmalara karşı sektörün dayanıklılığını artıran bir faktör olabileceği değerlendirilmektedir. Bu çerçevede, bankacılık sektöründe finansmanın daha büyük oranda mevduat gibi çekirdek kalemlerden sağlanıyor olması sistemin sağlamlığını artıracaktır. Grafik 5.2.9 Grafik 5.2.10. Kredi ve Mevduat Büyümesi * M2 Para Arzı ve Krediler* (Yıllık Yüzde Değişim, Kur Etkisinden Arındırılmış) (Yıllık Değişimlerin GSYİH’ye Oranı) Mevduat M2 Kredi Krediler 35 35 14 14 30 30 12 12 25 25 10 10 20 20 8 8 15 15 6 6 4 4 10 10 2 2 5 5 0 0 0 0 * Katılım bankaları dahil, bankalararası mevduat hariç, kur etkisinden arındırılmamış. Kaynak: TÜİK, TCMB. 0111 0411 0711 1011 0112 0412 0712 1012 0113 0413 0713 1013 0114 0414 0714 1014 0115 0415 16 0111 0411 0711 1011 0112 0412 0712 1012 0113 0413 0713 1013 0114 0414 0714 1014 0115 0415 16 * Toplam bankacılık sektörü (katılım bankaları dahil). Kredi kartları dahil. TGA hariç. Kaynak: TCMB. Parasal Göstergeler 2015 yılının ikinci çeyreğinde de özel sektöre açılan krediler M3 tanımlı geniş para arzının yıllık büyümesinde belirleyici olmaya devam etmiştir. M3 para arzındaki ivmelenme temelde bankalar tarafından finans dışı özel kişi ve kuruluşlara açılan kredileri içeren Özel Sektörden Alacaklar kalemindeki artıştan kaynaklanmıştır. Banka kârlılıklarına paralel olarak seyreden ve göreli olarak durağan bir seyir izleyen Diğer kalemi, bankacılık sektörü için mevduat dışı fon kaynağı olma özelliğini korumakla birlikte, bu kalemin para arzı üzerindeki negatif katkısı bir önceki çeyreğe göre azalmıştır. Diğer taraftan, 76 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kamudan Alacaklar kaleminin M3 büyümesine 2014 yılı ikinci çeyreğinden itibaren vermeye başladığı pozitif yöndeki katkısı yılın ikinci çeyreğinde negatif bölgeye geçerek para arzını azaltıcı yönde katkı yapmaya başlamıştır (Grafik 5.2.11). Net dış varlıklar kalemi de yıl başından itibaren M3 büyümesini aşağı çeken unsurlardan biri olmuştur. Grafik 5.2.11. Grafik 5.2.12. M3 Para Arzının Bilanço Karşılıklarının Seyri Emisyon ve Cari Tüketim Harcamaları* (M3’ün Yıllık Büyümesine Katkıları) (Mevsimsellikten Arındırılmış) Cari Tüketim Harcamaları (yıllık yüzde değişim) Emisyon Hacmi (yıllık yüzde değişim) Emisyon Hacmi (sağ eksen) Milyar TL 4. Diğer 3. Özel Sektörden Alacaklar 2. Kamudan Alacaklar 1. Net Dış Varlıklar 1+2+3-4= M3 (Yıllık Yüzde Büyüme) 40 Yüzde 40 35 105 30 30 30 95 20 20 85 25 75 20 10 65 10 15 55 0 0 10 -10 5 -20 -20 0 0507 0907 0108 0508 0908 0109 0509 0909 0110 0510 0910 0111 0511 0911 0112 0512 0912 0113 0513 0913 0114 0514 0914 0115 0515 -10 Kaynak: TCMB. 45 35 25 12341234123412341234123412341234 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 *Tüketim harcamaları cari fiyatlarla mobilya, ev aletleri ve ulaştırma haberleşme hariç özel tüketim ve kamu tüketimini içermektedir. Kaynak: TÜİK,TCMB. Mevsimsellikten arındırılmış emisyon hacmi yıllık büyüme hızı 2014 yılının son çeyreğinden itibaren artmaktadır (Grafik 5.2.12). Bununla birlikte cari tüketim harcamaları yıllık büyüme oranında önemli bir artış görülmemektedir. Temkinli para politikası duruşuyla birlikte alınan makroihtiyati önlemlerin ve zayıf seyreden sermaye akımlarının etkisiyle emisyon hacmindeki hızlanmanın özel kesim yurt içi talebi üzerindeki etkisinin ılımlı olması beklenmektedir. Enflasyon Raporu 2015-III 77 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 78 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 6. Kamu Maliyesi 2015 yılının ilk yarısında merkezi yönetim bütçe performansı, özellikle vergi gelirlerinde kaydedilen yüksek artışın etkisiyle önceki yılın aynı dönemine göre iyileşmiştir. Vergi gelirlerindeki yüksek artışa tüketime dayalı olan dolaylı vergilerin öncülük ettiği görülmektedir. Vergi gelirlerindeki hedefin üzerindeki performansa karşın faiz dışı harcamalardaki yüksek artış eğiliminin sürdüğü ve 2015 yılı hedefinin üzerinde seyredilmekte olduğu dikkat çekmektedir. 2015-2017 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program’da (OVP) faiz dışı harcamalardaki artış hızını kontrol altına almak yoluyla mali konsolidasyon sağlanacağı ve süreklilik arz etmeyen gelirler kullanılarak orta ve uzun vadede harcama seviyesinin kalıcı olarak yükselmesine sebep olacak politikalar uygulanmayacağı belirtilmektedir. OVP dönemi boyunca öngörülen, faiz dışı harcamaları yavaşlatarak mali uyum sağlama çabasının, TCMB’nin öncelikli hedefleri olan fiyat istikrarını sağlama ve makroekonomik istikrara destek verme yolunda yardımcı olacağı düşünülmektedir. 6.1. Bütçe Gelişmeleri Merkezi yönetim bütçe dengesi 2015 yılının ilk yarısında 0,8 milyar Türk lirası, faiz dışı bütçe dengesi ise 30,5 milyar Türk lirası fazla vermiştir (Tablo 6.1.1). 2015 yılının ilk altı ayında önceki yılın aynı dönemine kıyasla merkezi yönetim bütçe dengelerinde kayda değer bir iyileşme gözlenmektedir. Faiz hariç bütçe giderleri artış hızında 2015 yılı için hedeflenen yavaşlamadan yılın ilk yarısı itibarıyla uzak kalınmasına rağmen, vergi gelirleri performansının hedefin üzerinde yüksek bir patikada seyretmekte olması, merkezi yönetim bütçe dengesinin fazla vermesinde belirleyici olmuştur. Tablo 6.1.1. Merkezi Yönetim Bütçe Büyüklükleri (Milyar TL) Merkezi Yönetim Bütçe Giderleri 2014 Ocak-Haziran 213,9 2015 Ocak-Haziran 236,7 Artış Oranı (Yüzde) 10,7 Gerçekleşme/ Bütçe Hedefi (Yüzde) 50,0 Hedeflenen Yıllık Değişim Oranı (Yüzde) 5,5 Faiz Giderleri 26,5 29,7 12,3 55,0 8,2 Faiz Hariç Bütçe Giderleri 187,4 206,9 10,4 49,4 5,1 Merkezi Yönetim Bütçe Gelirleri 210,5 237,5 12,8 52,5 6,2 I. Vergi Gelirleri 168,1 194,7 15,8 50,0 10,5 II. Vergi Dışı Gelirler -9,3 34,1 33,5 -1,7 65,1 Bütçe Dengesi -3,4 0,8 - - - Faiz Dışı Denge 23,1 30,5 32,2 92,4 21,3 Kaynak: Maliye Bakanlığı. 2014 yılında bir miktar yükselerek yüzde 1,3’e çıkan merkezi yönetim bütçe açığının GSYİH’ye oranının, 2015 yılının ilk yarısı itibarıyla yüzde 1 seviyesine gerileyeceği tahmin edilmektedir (Grafik 6.1.1). Faiz dışı bütçe fazlasının GSYİH’ye oranı ise, 2012 yılının üçüncü çeyreğinde gördüğü yüzde 1,1 oranındaki düşük seviyeden sonra artmaya başlamış ve 2013 yılını yüzde 2 seviyesinde kapatmıştır. 2014 yılında yüzde 1,6 seviyesine gerilemiş bulunan söz konusu oranın 2015 yılı ikinci çeyreği itibarıyla yüzde 1,9 seviyesine yükselmesi beklenmektedir. Enflasyon Raporu 2015-III 79 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 6.1.1. Grafik 6.1.2. Merkezi Yönetim Bütçe Dengeleri Merkezi Yönetim Bütçe Gelirleri ve Faiz Dışı Harcamalar (Yıllıklandırılmış, GSYİH’ye Oran Olarak, Yüzde) (Yıllıklandırılmış, GSYİH’ye Oran Olarak, Yüzde) Bütçe Dengesi Faiz Dışı Bütçe Dengesi 3 3 1 1 -1 -1 -3 -3 -5 -5 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2* 2010 2011 2012 2013 2014 2015 Bütçe Gelirleri 26 Faiz Dışı Harcamalar 26 24 24 22 22 20 20 18 18 16 16 14 14 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2* 2010 2011 2012 2013 2014 2015 * 2015 yılının ikinci çeyreğine ilişkin veriler tahmindir. Kaynak: Maliye Bakanlığı. 2012 yılından itibaren belirgin bir artış eğilimine giren ve 2013 yılı sonunda yüzde 22,8 olarak gerçekleşen merkezi yönetim faiz dışı harcamalarının GSYİH’ye oranı, 2014 yılının üçüncü çeyreği itibarıyla 2008 yılından bu yana en yüksek seviyesi olan yüzde 23,1 oranına ulaşmıştır. 2014 yılının son çeyreğinde bir miktar düşerek yüzde 22,8 oranına gerileyen söz konusu oranın 2015 yılı ikinci çeyreği itibarıyla küçük bir miktar artarak yüzde 22,9 seviyesinde gerçekleşmesi beklenmektedir (Grafik 6.1.2). Diğer yandan, merkezi yönetim bütçe gelirlerinin GSYİH’ye oranı, 2012 yılı Eylül ayında ve 2013 yılı Ocak ayında gerçekleştirilen vergi düzenlemelerinin ve iktisadi faaliyetteki göreli hızlanmanın etkisiyle, 2013 yıl sonu itibarıyla yüzde 24,8 oranına çıkmıştır. 2014 yılında, özellikle iç talebe dayalı vergi gelirlerindeki yavaşlamanın etkisiyle yüzde 24,3 seviyesine gerileyen söz konusu oranın, 2015 yılı ikinci çeyreğinde artarak yüzde 24,8 seviyesine çıkacağı tahmin edilmektedir. Merkezi yönetim faiz hariç bütçe giderlerinin 2012 yılının ikinci yarısından itibaren içine girdiği yüksek artış eğiliminin 2015 yılının ilk yarısı itibarıyla bir miktar hız kesmiş olduğu gözlenmektedir. Buna rağmen, faiz hariç bütçe giderlerinde 2015 yılının ilk yarısındaki artış oranı 2015 yılı için hedeflenen artış oranının halen çok üzerindedir. Bu çerçevede, merkezi yönetim faiz hariç bütçe giderleri 2015 yılının ilk yarısında önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 10,4 oranında artmıştır (Tablo 6.1.2). Tablo 6.1.2. Merkezi Yönetim Faiz Dışı Harcamaları (Milyar TL) Faiz Hariç Bütçe Giderleri 1. Personel Giderleri 2. SGK Devlet Primi Giderleri 3. Mal ve Hizmet Alım Giderleri 4. Cari Transferler a) Görev Zararları b) Sağlık, Emeklilik ve Sosyal Y.G. c) Tarımsal Destekleme Ödemeleri d) Gelirden Ayrılan Paylar 5. Sermaye Giderleri 6. Sermaye Transferleri 7. Borç Verme 2014 Ocak-Haziran 187,4 57,0 9,6 15,2 83,0 1,5 39,9 6,8 22,8 13,9 2,7 6,0 2015 Ocak-Haziran 206,9 63,0 10,3 18,3 87,7 1,6 36,6 7,2 27,4 17,1 3,7 6,9 Artış Oranı (Yüzde) 10,4 10,4 7,9 20,0 5,8 7,4 -8,4 6,1 19,9 22,8 35,6 15,5 Gerçekleşme/ Bütçe Hedefi (Yüzde) 49,4 52,8 50,9 44,4 49,7 36,8 45,4 72,3 50,3 41,7 54,0 65,6 Kaynak: Maliye Bakanlığı. 2015 yılının ilk yarısında faiz hariç bütçe giderleri içindeki ana kalemlerden mal ve hizmet alım giderleri ile personel giderleri sırasıyla yüzde 20 ve yüzde 10,4 oranında artarken, cari transferlerdeki artış 80 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası oranı yüzde 5,8 düzeyinde kalmıştır. Cari transferlerdeki artışın göreli olarak sınırlı kalmasında sağlık, emeklilik ve sosyal yardım giderlerindeki düşüş belirleyici olmuştur. Merkezi yönetim gelirlerinden diğer kamu kurum ve kuruluşlarına ayrılan paylarda ise yüzde 19,9 seviyesinde yüksek oranlı artış kaydedilmiştir. Söz konusu artışta 2015 yılının ilk yarısındaki yüksek merkezi yönetim vergi geliri performansı kadar, yerel idarelerin borçlarına mahsup edilmek üzere kesinti yapılması uygulamasının 6 ay süreyle ertelenmesi de etkili olmuştur. Diğer yandan, kamu yatırım giderleri olarak nitelenebilecek olan sermaye giderleri ve sermaye transferlerindeki yüksek oranlı artışlar dikkat çekmektedir. Sermaye giderlerindeki artışta yol yapım giderlerindeki yükseliş belirleyici iken, sermaye transferlerindeki artışta il özel idarelerine yapılan sermaye transferi önemli rol oynamıştır. Borç verme kalemindeki yüzde 15,5 oranındaki artışın gerisinde ise KİT’lere verilen borçlardaki yükseliş yatmaktadır. 2015 yılının ilk yarısında merkezi yönetim genel bütçe gelirleri bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 12,8 oranında yükselmiştir (Tablo 6.1.3). Söz konusu dönemde vergi gelirleri yüksek bir performans göstererek yüzde 15,3 oranında artmış iken, vergi dışı gelirler bir önceki yıl seviyesi civarında gerçekleşmiştir. Tablo 6.1.3. Merkezi Yönetim Genel Bütçe Gelirleri (Milyar TL) 2014 Ocak-Haziran 2015 Ocak-Haziran Artış Oranı (Yüzde) Gerçekleşme/ Bütçe Hedefi (Yüzde) 202,2 168,1 34,9 15,4 19,7 40,7 31,5 34,1 8,8 17,0 6,4 228,2 194,7 40,2 16,9 22,3 48,5 36,1 33,5 11,2 13,7 6,9 12,8 15,8 15,3 9,8 12,7 19,2 14,9 -1,8 27,5 -19,8 8,6 51,7 50,0 48,8 46,8 50,4 51,6 48,1 65,1 118,0 47,4 66,3 Genel Bütçe Gelirleri I-Vergi Gelirleri Gelir Vergisi Kurumlar Vergisi Dahilde Alınan Katma Değer Vergisi Özel Tüketim Vergisi İthalde Alınan Katma Değer Vergisi II-Vergi Dışı Gelirler Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri Faizler, Paylar ve Cezalar Sermaye Gelirleri Kaynak: Maliye Bakanlığı. Vergi gelirleri incelendiğinde, 2015 yılının ilk yarısında önceki yılın aynı dönemine göre özel tüketim vergisi, gelir vergisi ve ithalde alınan KDV tahsilatında yüksek oranlı artışlar olduğu gözlenmektedir. Asgari ücret artışlarının 2015 yılında yüksek tutulması, gelir vergisi büyük ölçüde maaş ve ücretler üzerinden kesilen stopajlardan sağlandığından tahsilatı olumlu yönde etkilemiştir. Tüketime dayalı olan vergi türlerinden ÖTV ve dahilde alınan KDV sırasıyla yüzde 19,2 ve yüzde 12,7 oranında artmıştır. ÖTV tahsilatının ayrıntıları incelendiğinde ise, motorlu taşıtlar üzerinden yapılan tahsilatın yüzde 50,3 gibi çok yüksek bir oranda arttığı göze çarpmaktadır. ÖTV tahsilatı içinde yüksek paya sahip olan, petrol ve doğalgaz ürünleri üzerinden yapılan tahsilattaki artışın ise göreli olarak düşük kalarak yüzde 12,5 oranında gerçekleştiği görülmektedir. Vergi dışı gelirlerin performansının bir önceki yıl seviyesinde kalmasında, 6360 sayılı Kanun ile feshedilen il özel idarelerinden 2014 yılı Mart ayında bütçeye intikal eden ve süreklilik arz etmeyen 3 milyar TL tutarındaki tahsilatın yarattığı baz etkisi önemli rol oynamıştır. Diğer yandan, 2014 yılı OcakHaziran döneminde özelleştirme geliri olarak bütçeye aktarılan tutar 5,3 milyar Türk lirası iken, 2015 yılının aynı döneminde özelleştirme tahsilatı 6,1 milyar Türk lirası olmuştur. Enflasyon Raporu 2015-III 81 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2012 yılının Eylül ayında bazı vergi oranlarında gerçekleştirilen artışlar ve baz etkisiyle birlikte pozitif değerler almaya başlayan reel vergi gelirlerindeki yıllık değişim oranı, 2013 yılının üçüncü çeyreğinden itibaren yavaşlamaya başlamış ve 2014 yılının son çeyreği itibarıyla vergi gelirleri reel olarak bir önceki yıl seviyesinde gerçekleşmiştir. 2015 yılının ikinci çeyreğinde ise reel vergi gelirlerinde önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 10 oranında bir artış gerçekleşmiştir (Grafik 6.1.3). Söz konusu artışın alt kalemleri incelendiğinde, tüketime dayalı vergilerden ithalde alınan KDV, ÖTV ve dahilde alınan KDV tahsilatlarının reel olarak sırasıyla yüzde 22, yüzde 10,1 ve yüzde 9,3 oranında yükseldiği görülmektedir (Grafik 6.1.4). Grafik 6.1.3. Grafik 6.1.4. Reel Vergi Gelirleri Reel KDV ve ÖTV Gelirleri (Yıllık Yüzde Değişim) (Yıllık Yüzde Değişim) Reel Dahilde Alınan KDV Gelirleri Reel ÖTV Gelirleri Reel İthalde Alınan KDV Gelirleri 25 25 50 50 20 20 40 15 15 30 30 10 10 20 20 5 5 10 10 0 0 0 0 -5 -5 -10 -10 -20 40 10,0 -10 2011 2012 2013 2014 -20 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 2010 -10 2010 2015 2011 2012 2013 2014 2015 Kaynak: Maliye Bakanlığı. 6.2. Kamu Borç Stokundaki Gelişmeler Kamu borç stoku göstergelerinin 2015 yılının ilk yarısında olumlu bir görünüm sergilediği söylenebilir. Toplam kamu net borç stokunun GSYİH’ye oranı azalmaya devam etmiş, borç stokunun ortalama vadesi uzamış ve borçlanmanın reel maliyeti son aylarda göreli olarak düşük seviyelerde gerçekleşmiştir. Grafik 6.2.1. Grafik 6.2.2. Kamu Borç Stoku Göstergeleri Merkezi Yönetim Borç Stokunun Kompozisyonu (Yüzde) 40 400 300 20 200 9,2 30 10 32,2 100 80 60 40 20 0 2001 2003 2005 2007 2009 2011 2013 2015/3 80 60 40 100 0 33,9 500 100 29,4 600 50 33,8 60 YP Cinsi/YP Endeksli * 27,9 700 Değişken Faizli 38,4 650,9 Sabit Getirili 38,2 70 Top. Kamu Net Borç Stoku (GSYİH'nin Yüzdesi Olarak) AB Tanımlı Genel Yönetim Nominal Borç Stoku (GSYİH'nin Yüzdesi Olarak) Merkezi Yönetim Toplam Borç Stoku (Milyar TL, sağ eksen) 0 20 0 2001 2003 2005 2007 2009 2011 2013 2015/6 * YP Cinsi/YP endeksli borç stoku, dış borç stokunu kapsamaktadır. Kaynak: Hazine Müsteşarlığı. Merkezi yönetim borç stoku, 2015 yılı Haziran ayı itibarıyla 650,9 milyar Türk lirası seviyesindedir (Grafik 6.2.1). Toplam kamu net borç stokunun GSYİH’ye oranı 2014 yıl sonuna göre 1,5 puan azalırken, 82 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası AB tanımlı genel yönetim nominal borç stokunun GSYİH’ye oranı yaklaşık olarak aynı düzeydedir (Grafik 6.2.1). Sabit getirili borç senetlerinin toplam borç stoku içindeki payı, 2014 yılı ile aynı seviyededir (Grafik 6.2.2). İç borçlanmanın döviz ve faiz yapısını incelediğimizde, 2015 yılının ilk beş ayında yapılan sabit faizli borçlanmanın payının bir önceki yıla göre arttığı görülmektedir. Kamu mevduatının aylık ortalama borç servisini karşılama oranı yüzde 409,4 düzeyindedir. İç borç stokunun vadeye kalan ortalama süresi artarak 57,9 ay olmuştur (Grafik 6.2.3). Tahvil ihracı yoluyla gerçekleştirilen dış borçlanmanın tutarı ise 3 milyar ABD doları olup, söz konusu borçlanmanın ortalama vadesi 19,7 yıl olmuştur (Grafik 6.2.4). Grafik 6.2.3. Grafik 6.2.4. Nakit İç Borçlanmanın Ortalama Vadesi ve İç Borç Stokunun Vadeye Kalan Ortalama Süresi (Ay) Tahvil İhracı Yoluyla Borçlanma Dış Borçlanma (sağ eksen, milyar ABD doları)* Dış Borçlanmanın Ortalama Vadesi (yıl) İç Borç Stokunun Ortalama Vadesi Dış Borçlanmanın Azami Vadesi (yıl) Nakit İç Borçlanmanın Ortalama Vadesi 8 70 30 7 5 20 4 3 2 2014 2015/6 2013 2012 2011 2010 0 2009 0 2008 1 2007 5 2001 2014 2015/6 2013 0 2012 0 2011 10 2010 10 2009 10 2008 20 2007 20 2006 15 2005 30 2004 30 2003 40 2002 40 2001 50 2000 6 25 50 2006 60 2005 57,9 60 35 2004 70 80 2003 75,9 2002 80 * İlgili yılda yapılan toplam dış borçlanma miktarını göstermektedir. Kaynak: Hazine Müsteşarlığı. İç borç çevirme oranı, 2015 yılı Mayıs ayı sonunda yüzde 86,5 düzeyindedir (Grafik 6.2.5). 2009 yılının başından 2011 yılının başına kadar hızlı bir düşüş eğilimi kaydettikten sonra, küresel finansal dalgalanmalar ve temkinli para politikası duruşu nedeniyle 2013 yılı ikinci yarısında artmaya başlayan ortalama reel faiz oranı1 ise, son aylarda daha düşük seviyelerde seyretmektedir (Grafik 6.2.6). Grafik 6.2.5. Grafik 6.2.6. Toplam İç Borç Çevirme Oranı İskontolu İhalelerde Gerçekleşen Ortalama Borçlanma Vadesi ve Faiz Oranı (Yüzde) 110 700 100 90 86,5 80 Vade (gün) Ort. Bileşik Faiz (sağ eksen) Reel Faiz (sağ eksen) 30 600 25 500 20 400 15 300 10 200 5 100 0 81,5 2002 2004 2006 2008 2010 2012 2014 -5 1203 0604 1204 0605 1205 0606 1206 0607 1207 0608 1208 0609 1209 0610 1210 0611 1211 0612 1212 0613 1213 0614 1214 0615 0 70 Kaynak: Hazine Müsteşarlığı, TCMB. Reel faizler, nominal faiz oranlarının (Hazine’nin yaptığı TL cinsi kuponsuz senet ihalesinde kabul edilen ortalama yıllık bileşik faiz oranı) gelecek on iki aylık TÜFE beklentisinden (TCMB Beklenti Anketi) arındırılması suretiyle hesaplanmıştır. 1 Enflasyon Raporu 2015-III 83 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kutu 6.1 Kamu Kamu Harcama Çarpanı harcama çarpanı, kamu harcamalarında meydana gelen bir birimlik dışsal değişimin milli gelir üzerinde meydana getirdiği etki olarak tanımlanmaktadır. Kamu harcama çarpanının işareti ve aldığı değer maliye politikası uygulamalarının ekonomik aktivite üzerinde meydana getirdiği etkinin belirlenmesi açısından önem arz etmektedir. Türkiye’de 2001 yılı başında meydana gelen finansal kriz sonrasında faiz ödemelerinin GSYİH içindeki payı belirgin bir şekilde azalırken faiz dışı harcamaların GSYİH içindeki payının ise artma egilimi içinde olduğu gözlenmektedir. Ayrıca, bu dönemde artan faiz dışı bütçe harcamalarına bütçe gelirlerindeki artışların eşlik ettiği, bütçenin faiz dışı fazla verdiği, bütçe açıkları ve borç stokunun GSYİH içindeki paylarının ise belirgin bir şekilde azaldığı gözlenmektedir (Tablo 1). Faiz dışı kamu harcamalarının GSYİH içindeki payının artış eğilimi içinde olması beraberinde cevaplanması gereken bazı soruları da gündeme getirmektedir: Kamu harcama artışlarının büyümeye katkısı nedir? Kamu harcama çarpanının işareti pozitif midir? Maliye politikası etkin bir araç mıdır? Artan kamu harcamalarının özel sektör davranışları üzerinde dışlama (crowding-out) etkisi var mı? Kamu tüketim ve kamu yatırım harcaması ayrımında incelendiğinde kamu harcama çarpanının boyutunda bir farklılaşma var mı ? Tablo 1. Genel Devlet Bütçesi (GSYİH’ya oran olarak, yüzde) 2001 2003 2005 2007 2009 2011 2013 Vergiler 19,0 18,7 18,6 18,6 18,5 20,1 21,4 Toplam Gelir 30,9 31,6 32,9 33,6 34,6 36,4 40,0 Cari Harcamalar 13,1 13,8 13,4 15,0 17,7 16,6 18,0 Yatırım Harcamaları 3,5 2,9 2,9 3,2 3,3 3,3 4,2 Faiz ödemeleri 17,6 13,3 7,2 5,9 5,7 3,4 3,3 Faiz Dışı Harcamalar 25,1 26,2 25,8 28,0 34,4 33,4 37,4 Toplam Harcama 42,7 39,5 33,0 33,8 40,1 36,8 40,7 Bütçe Dengesi Faiz Dışı Bütçe Dengesi -11,8 -7,9 -0,1 -0,2 -5,5 -0,4 -0,7 5,8 5,4 7,1 5,7 0,3 3,0 2,6 AB Tanımlı Borç Stoku 77,9 67,7 52,7 39,9 46,0 39,1 36,2 Kaynak: Kalkınma Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı Akademik yazında yer alan çalışmalar maliye politikasının etkinliğini belirleyen pek çok faktör olduğunu, hem teorik düzlemde hem de amprik olarak mali çarpanın boyutu konusunda bir görüş birliği olmadığını vurgulamaktadır. Mali çarpanın hesaplanmasına dair yapılan amprik çalışmalar mali çarpanın ülkeden ülkeye ve aynı ülke içinde de zamandan zamana farklı değerler alabildiğini göstermektedir. Bu nedenle, maliye politikası araçları kullanılırken bu uygulamaların ekonomik aktivite üzerindeki etkisinin belirlenmesi konusunda ekonominin içinde bulunduğu durumun doğru bir şekilde değerlendirilmesi önem arz etmektedir. 84 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Bu kutuda, Türkiye’de kamu harcamalarına gelen şokların GSYİH üzerindeki dinamik etkileri 2002.I-2014.IV dönemi itibarıyla çeyreklik verilerle yapısal VAR yöntemi kullanılarak incelenmiştir2. Modelde yer alan değişkenleri kamu harcamaları, GSYİH, vergi gelirleri ve reel faiz oranları olarak sıralamak mümkündür. Veriler modelde reel, logaritmik ve birinci farkları alınmak suretiyle kullanılmıştır. Kamu harcamaları kapsam olarak reel GSYİH’nın bileşenleri olan kamu tüketimi ve kamu yatırımlarının toplamından oluşmaktadır. Analizde ayrıca kamu harcamalarının alt kalemleri olan kamu tüketimi ve kamu yatırımlarının GSYİH üzerindeki etkileri ayrı ayrı incelenmiştir. Grafik 1. Yapısal VAR Modelinde Kamu Harcaması Şokuna Etki-Tepki Fonksiyonları Kaynak: Çebi (2015). Grafikte G, kamu harcamaları, T vergi gelirleri, Y GSYİH ve R reel faiz oranlarını göstermektedir. Yapısal VAR yöntemi kullanılarak türetilen etki-tepki fonksiyonları çerçevesinde kamu harcamalarına gelen pozitif şoku takiben reel GSYİH, reel vergi gelirleri ve reel faiz oranları artmaktadır (Grafik 1). Etki-tepki fonksiyonları kullanılarak türetilen kamu harcama çarpanının aldığı değerler Tablo 2’de sunulmaktadır. Tablo 2’de üç farklı mali çarpan tanımına yer verilmiştir. Bunları etki çarpanı (impact multiplier), maksimum çarpan (peak multiplier) ve birikimli çarpan (cumulative multiplier) olarak sıralamak mümkündür. Etki çarpanı kamu harcamalarında meydana gelen bir birimlik artışın (pozitif harcama şoku) GSYİH üzerindeki ilk etkisini belirlerken, maksimum çarpan zaman içerisinde mali çarpanın aldığı maksimum değeri temsil etmektedir. Birikimli (kümülatif) çarpan ise incelenen dönem itibarıyla kamu harcama şokuna GSYİH’nın verdiği birikimli tepkinin kamu harcamalarının verdiği birikimli tepkiye bölünmesi yoluyla elde edilmektedir. Tablo 2. Kamu Harcama Çarpanı 2 Değişken Etki Maksimum Bir Yıllık Birikimli Kamu Harcaması 1,0 1,5 0,9 Kamu Tüketimi 1,4 1,9 1,7 Kamu Yatırımı 2,1 3,6 1,7 Kutuya ilişkin kapsamlı bilgi ve teknik detaylar Çebi (2015) çalışmasında bulunabilir. Enflasyon Raporu 2015-III 85 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kamu harcama çarpanı, şoku takiben ilk dönemlerde pozitif işaret almakta ve büyüklük olarak da 1’in üzerinde seyretmektedir. Etki çarpanı (ilk çeyrek) 1, maksimum çarpan (ikinci çeyrek) ise 1,5 olarak bulunmuştur ve bu değerlerin istatistiksel olarak anlamlı olduğu gözlenmektedir. İkinci çeyreği takiben mali çarpanın değeri düşmeye başlamakta ve istatistiksel olarak da anlamsız hale gelmektedir. Bir yıllık birikimli kamu harcama çarpanı değerinin de 1’e yakın olduğu (0,9) gözlenmektedir (Tablo 2). Kamu harcama bileşenlerinin mali çarpan etkisi farklılık göstermekte ve ilk dönemlerde etki çarpanı (ilk çeyrek) ve maksimum çarpan (ikinci çeyrek) itibarıyla kamu yatırım çarpanının kamu tüketim çarpanına göre daha etkin olduğu gözlenmektedir. Bununla birlikte, bir yıllık birikimli mali çarpanın her iki alt kalem için de benzer değerler taşıdığı görülmektedir. Sonuç olarak, kamu harcamalarında meydana gelen artışı takiben milli gelirin, vergi gelirlerinin ve faiz oranlarının arttığı gözlenmektedir. Kamu harcama artışlarının büyümeye önemli bir katkı sağladığı ve işaretinin pozitif olduğu bulunmaktadır. Bu bulgular, maliye politikasının kısa vadede etkin bir iktisat politikası aracı olduğunu ve kamu harcama çarpanının da 1’den büyük değer aldığını ortaya koymaktadır. Bu anlamda, kısa vadede dışlama etkisinin olmadığı, kamu harcama artışlarının özel kesim tüketimini de artırdığı sonucuna ulaşılmaktadır. Kamu harcama bileşenlerinin ekonomik aktivite üzerindeki etkisi başlangıçta farklılık göstermekte ve ilk dönemler itibarıyla kamu yatırımları lehine bir sonuç ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, mali çarpanın boyutunun zaman içerisinde göstereceği değişimin belirlenmesinde para ve maliye politikalarının etkileşimi de önemli bir rol oynamaktadır. Kamu harcama artışlarına faiz oranlarındaki artışların eşlik etmesi kamu harcama artışlarının büyüme üzerindeki (başlangıçtaki) genişletici etkisini zamanla azaltmaktadır. Kaynakça Çebi C., 2015. Government Spending Multiplier in Turkey. CBRT Working Paper No 15/15. 86 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 7. Orta Vadeli Öngörüler Bu bölümde tahminlere temel oluşturan varsayımlar özetlenmekte, bu çerçevede üretilen orta vadeli enflasyon ve çıktı açığı tahminleri ile para politikası görünümü önümüzdeki üç yıllık dönemi kapsayacak şekilde sunulmaktadır. 7.1. Mevcut Durum, Kısa Vadeli Görünüm ve Varsayımlar Finansal Koşullar Küresel finans piyasalarında 2014 yılının sonlarından itibaren gözlenmeye başlayan oynaklık ve artan belirsizlik ortamı 2015 yılının ikinci çeyreğinde de önemini korumuştur. Bu çeyrekte Fed’in faiz artırma sürecine girmesiyle ilgili belirsizlikler öne çıkmış ve ABD ekonomisine dair çeyrek içinde açıklanan verilerin algılanma şekline bağlı olarak çeyrek içinde faiz oranlarında oynaklık gözlenmiştir. Fed’in para politikasındaki oynaklık yaratan belirsizlik unsurları dönem içinde yapılan resmi açıklamalarla bir miktar giderilmiş; ancak, Haziran ayının ikinci yarısından itibaren Yunanistan’ın borçlarının yeniden yapılandırılmasına dair yaşanan süreç küresel piyasalardaki risk algısının bozulmasında etkili olmuştur. Bu gelişmelere ilave olarak bu dönemde, gelişmekte olan ülke büyüme oranlarının beklentilerin altında kalması ve jeopolitik gelişmelerden dolayı küresel risk iştahı düşük düzeylerde kalmış, gelişmekte olan ülkelerin risk primleri dalgalı bir seyir izlemiştir. Bir önceki Enflasyon Raporu döneminde birçok para birimine karşı belirgin şekilde değer kazanan ABD doları, Fed’in destekleyici politika duruşunu bir süre daha devam ettireceği yönündeki beklentilerin kuvvetlenmesiyle yılın ikinci çeyreğinde daha düşük seviyelerde ancak dalgalı bir seyir izlemiştir. TCMB, bu dönemde, gecelik borç alma ve borç verme faizleri ile bir hafta vadeli repo faizlerini değiştirmezken, çekirdek enflasyon görünümündeki olası riskleri sınırlamak amacıyla likidite kompozisyonunu değiştirerek ortalama fonlama faizini yükseltmiştir (Grafik 5.1.12). Bu gelişmeler çerçevesinde finansal koşullar önceki çeyreğe kıyasla bir miktar sıkılaşmıştır (Grafik 5.2). Enflasyon Yıllık tüketici enflasyonundaki düşüş eğilimi 2015 yılının ikinci çeyreğinde de sürmüş ve önceki çeyrekteki yüzde 7,61 oranından ikinci çeyrekte yüzde 7,20 oranına gerilemiştir. Yılın ikinci çeyreğinde gerçekleşen enflasyon oranı Nisan Enflasyon Raporu’nda öngörülen tahmin aralığının ortasına yakın gerçekleşmiştir. Yılın ikinci çeyreğinde enflasyon gıda fiyatları kaynaklı düşüş kaydetmiş olsa da bu dönemde Türk lirasında gözlenen değer kaybının söz konusu düşüşü sınırlamasıyla enflasyon görünümünde henüz arzu edilen iyileşme gerçekleşmemiştir. Döviz kurundaki değer kayıplarına hassas olan temel mal grubu yıllık enflasyonu Mayıs ve Haziran aylarında yükselmiştir. Enerji dışı ithalat fiyatlarının ılımlı bir seyir izlemesine karşın, son dönemde yaşanan döviz kuru hareketleri çekirdek enflasyon eğilimindeki iyileşmeyi geciktirmiştir. Ancak, ılımlı seyreden toplam talep koşulları nedeniyle, döviz kurundaki yükselişin enerji dışı enflasyona yansımasının sınırlı kalacağı tahmin edilmektedir. Hizmet enflasyonu ise yüksek seyreden enflasyon beklentileri ile hızla artan işgücü maliyetlerine paralel olarak ikinci çeyrekte sınırlı bir yükseliş kaydetmiştir. Enflasyon Raporu 2015-III 87 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Talep Koşulları 2015 yılı ilk çeyreğinde GSYİH, bir önceki rapor döneminde öngörülenden daha güçlü bir seyir izleyerek önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 2,3 oranında artmıştır. Bu doğrultuda, 2015 yılının ilk çeyreğine dair çıktı açığı sınırlı bir miktar yukarı yönlü olarak güncellenmiştir (Tablo 7.1.1, Grafik 7.2.3). Talep tarafından bakıldığında, yılın ilk çeyreğinde net ihracatın büyümeye negatif katkısı bir önceki çeyreğe göre artış gösterirken, nihai yurt içi talebin pozitif katkısı ise özellikle özel tüketim kaynaklı olarak önceki iki çeyreğe göre artış kaydetmiştir. 2015 yılının ikinci çeyreğine ilişkin açıklanan veriler, yurt içi talepteki geçen yılın ikinci çeyreğinde başlayan toparlanma eğiliminin daha çok tüketim kaynaklı olarak sürebileceğine işaret etmektedir. Nisan-Mayıs döneminde tüketim mallarının gerek üretimi gerekse ithalatı artarken, yılın ilk çeyreğinde özel tüketim büyümesini destekleyen otomobil satışlarının ikinci çeyrekte de güçlü seyrettiği görülmektedir. Fakat tüketici güvenindeki zayıf seyir, işgücü piyasasındaki gelişmeler ve yatırıma ilişkin göstergeler iktisadi faaliyet açısından tüketim kadar olumlu bir görünüme işaret etmediğinden, bu döneme ait çıktı açığı varsayımında herhangi bir güncelleme yapılmamıştır (Tablo 7.1.1). Dış talep 2015 yılının ilk çeyreğinde, 2014 yılının ikinci yarısından itibaren başlayan küresel ekonomideki yavaşlama ve jeopolitik gelişmeler kaynaklı zayıf seyrini sürdürmüştür. Bu dönemde mal ve hizmet ihracatında üç dönemin ardından artış gözlense de, bu artışın daha çok altın ihracatından kaynaklandığı görülmektedir. 2014 yılının ikinci yarısından itibaren gözlenen altın hariç mal bazında dengelenme sürecindeki bozulma 2015 yılının ilk çeyreğinde de devam ederken, Mayıs ayına ait veriler ihracatta sınırlı bir artışa işaret etmektedir. Nitekim, ihracat ağırlıklı küresel iktisadi faaliyet endeksi bir önceki döneme kıyasla belirgin bir farklılık göstermemiştir (Grafik 7.1.1). Grafik 7.1.1. İhracat Ağırlıklı Küresel İktisadi Faaliyet Endeksi (2008Ç2=100) 110 Temmuz 2015 110 109 Nisan 2015 109 1215 0915 0615 0315 1214 0914 0614 0314 100 1213 101 100 0913 102 101 0613 103 102 0313 104 103 1212 105 104 0912 106 105 0612 107 106 0312 108 107 1211 108 Kaynak: TCMB, Bloomberg, Consensus Forecasts Nisan 2015 ve Temmuz 2015 Bültenleri. Petrol, İthalat ve Gıda Fiyatları Yılın ikinci çeyreğinde petrol fiyatları bir önceki Rapor’da öngörülen patikanın sınırlı bir miktar üzerinde gerçekleşirken, ABD doları cinsinden ithalat fiyatları ise öngörülen patikanın sınırlı bir miktar altında gerçekleşmiştir (Grafik 7.1.2). Yıl bazında ise, ortalama petrol fiyatları varsayımı 2015 yılı geneli için yüzde 2’ye, 2016 yılı için ise yüzde 6’ya yakın bir oranda düşürülmüştür (Tablo 7.1.1). Bununla uyumlu olarak, ortalama ithalat fiyatlarının yıllık yüzde değişimine dair varsayımlarda 2015 yılı için 1,7 puan, 2016 yılı için ise 1,4 puan aşağı yönlü güncelleme yapılmıştır. 88 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası İşlenmemiş gıda fiyatlarında 2015 yılının ikinci çeyreğinde belirgin bir düzeltme yaşanmıştır. Söz konusu düzeltmenin devam edeceği ve yetkili kurumlar tarafından alınmakta olan önlemlerin etkilerinin ortaya çıkacağı öngörüleri ile 2015 yıl sonu gıda enflasyonu varsayımı yüzde 9’dan yüzde 8’e güncellenmiştir. Grafik 7.1.2. Petrol ve İthalat Fiyat Varsayımlarındaki Güncellemeler Petrol Fiyatları (ABD Doları/Varil) Nis.15 Tem.15 Kaynak: Bloomberg, TCMB. 105 100 100 95 95 90 90 Gerçekleşme 1215 1015 0815 85 0615 85 0415 1215 1015 0815 0615 0415 40 0215 40 1214 50 1014 50 0814 60 0614 70 60 0414 70 0214 80 1213 80 105 0215 90 110 1214 Gerçekleşme 90 110 1014 100 0814 110 100 115 0614 110 Nis.15 115 0414 120 0214 120 1213 Tem.15 İthalat Fiyatları (ABD Doları, 2010=100) Kaynak: TCMB, TÜİK. Maliye Politikası ve Vergi Ayarlamaları Orta vadeli tahminler üretilirken vergi ayarlamalarının ve yönetilen/yönlendirilen fiyatların enflasyon hedefini aşmayacağı ve otomatik fiyatlama mekanizmaları ile uyumlu olacağı bir görünüm esas alınmıştır. Maliye politikasının orta vadeli duruşu için 2015-2017 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program projeksiyonları temel alınmıştır. Bu çerçevede, dönem boyunca sıkı bir maliye politikası duruşu sergileneceği ve faiz dışı harcamaların milli gelire oranının kademeli olarak azalacağı varsayılmıştır. Tablo 7.1.1. Varsayımlardaki Güncellemeler Nisan 2015 Temmuz 2015 Çıktı Açığı 2015 Ç1 2015 Ç2 -1,70 -1,50 -1,60 -1,60 Gıda Fiyat Enflasyonu (Yıl sonu Yüzde Değişim) 2015 2016-17 9,0 8,0 8,0 8,0 2015 2016 -11,1 2,7 -12,8 1,3 2015 2016 60 67 59 63 2015 1,9 1,9 2016 - 2,4 İthalat Fiyatları (ABD doları, Yıllık Ortalama Yüzde Değişim) Petrol Fiyatları (Ortalama, ABD doları) İhracat Ağırlıklı Küresel Üretim Endeksi (Yıllık Ortalama Yüzde Değişim) 7.2. Orta Vadeli Görünüm Orta vadeli tahminler oluşturulurken enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar getiri eğrisini yataya yakın tutmak suretiyle para politikasındaki temkinli duruşun sürdürüleceği bir çerçeve esas alınmıştır. Ayrıca, sıkı makroihtiyati çerçevenin de katkısıyla yıllık kredi büyüme oranının makul seviyelerde seyretmeye devam edeceği değerlendirilmektedir. Bu çerçevede enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2015 yılı sonunda yüzde 6,0 ile yüzde 7,8 aralığında (orta noktası yüzde 6,9), 2016 yılı Enflasyon Raporu 2015-III 89 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası sonunda ise yüzde 3,7 ile yüzde 7,3 aralığında (orta noktası yüzde 5,5) gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Enflasyonun orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağı öngörülmektedir (Grafik 7.2.1). Grafik 7.2.1. Enflasyon ve Çıktı Açığı Tahminleri Tahmin Aralığı* Belirsizlik Aralığı Yıl Sonu Enflasyon Hedefleri Çıktı Açığı 12 12 10 Kontrol Ufku 0618 0318 1217 -4 0917 -4 0617 -2 0317 -2 1216 0 0916 0 0616 2 0316 2 1215 4 0915 4 0615 6 0315 6 1214 8 0914 8 0614 Yüzde 10 * Enflasyonun tahmin aralığı içinde kalma olasılığı yüzde 70’tir. 2015 yılı ikinci çeyreğinde döviz kuru hareketlerinin çekirdek enflasyon eğilimindeki iyileşmeyi geciktirmesi yıl sonu enflasyon tahminini 0,5 puan yukarı yönlü etkilemiştir. Öte yandan, ithalat ve gıda fiyatları görünümünde bir önceki Rapora kıyasla gözlenen iyileşme yıl sonu enflasyon tahminine sırasıyla 0,1 puan ve 0,3 puan aşağı yönlü etkide bulunmuştur. Sonuç olarak, yılın ikinci yarısında ithalat ve gıda fiyatlarındaki görünümün ikinci çeyrek çekirdek enflasyon gelişmelerinin olumsuz etkisini büyük ölçüde telafi edeceği tahmin edilmektedir. Bu çerçevede, Nisan Enflasyon Raporu’nda yüzde 6,8 olarak verilen 2015 yıl sonu enflasyon tahmini 0,1 puan yukarı yönlü güncellenmiştir. Nisan Enflasyon Raporu’nda yüzde 5,5 olarak verilen 2016 yıl sonu enflasyon tahmini ise değiştirilmemiştir. 2016 yılı ortalama ithalat fiyatı varsayımındaki aşağı yönlü güncellemenin 2016 yıl sonu enflasyonunu yaklaşık 0,1 puan aşağı çekeceği; ancak 2015 yılsonu enflasyon tahminindeki yükselişten dolayı bu etkinin telafi edileceği değerlendirilerek 2016 yıl sonu enflasyon tahmini değiştirilmemiştir. 2015 yılının kalan döneminde de baz etkileri enflasyonun seyrinde belirleyici olacaktır. Enflasyonun Eylül ayına kadar düşüş eğiliminde olacağı; ancak baz etkileri kaynaklı olarak Eylül ayında bir miktar yükseldikten sonra dalgalı bir seyir izleyerek yıl sonunda yüzde 6,9’a ulaşacağı tahmin edilmektedir. Güncellenen çıktı açığı tahminleri Grafik 7.2.3’te sunulmaktadır. 2015 yılının ilk çeyrek milli gelir gerçekleşmeleri bir önceki Rapor döneminde öngörülenden daha olumlu olduğundan, bu çeyreğe ilişkin çıktı açığı değeri bir miktar yukarı yönlü güncellenmiştir. Öte yandan, 2015 yılının ikinci çeyreğine ilişkin veriler ve öncü göstergeler ışığında 2015 yılı milli gelir tahminlerinde bir önceki Rapor’a göre önemli bir değişiklik yapılmamıştır. Bu doğrultuda, 2015 yılının ikinci çeyreğine ilişkin çıktı açığı tahmini bir önceki Rapor döneminde öngörülene göre bir miktar aşağı yönlü güncellenmiştir. Söz konusu güncellemeler 90 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası çerçevesinde, çıktı açığının bir önceki Rapor’a göre 2015 yıl sonu enflasyonu üzerinde değişikliğe yol açmayacağı değerlendirilmektedir. Nisan 2015 Enflasyon Raporu ve Temmuz 2015 Enflasyon Raporu Tahminlerinin Karşılaştırması Grafik 7.2.2. Grafik 7.2.3. Enflasyon Tahmini 10 Çıktı Açığı Tahmini 10 Gerçekleşme 9 1,0 1,0 0,0 0,0 9 8 Temmuz 2015 7 7 6 6 -1,0 5 1217 0917 0617 0317 -2,0 1216 0916 0616 0316 1214 Kaynak: TÜİK, TCMB. 1215 Temmuz 2015 -2,0 1217 0917 0617 0317 1216 0916 0616 0316 1215 0915 0615 4 0315 4 0915 Nisan 2015 1214 -1,0 0615 5 Nisan 2015 0315 8 Kaynak: TCMB. İşlenmemiş gıda ve tütün gibi para politikasının kontrolü dışındaki kalemlerde öngörülemeyen oynaklıklar, enflasyon tahminlerinin sapmasına neden olan başlıca unsurlar arasındadır. Bu nedenle, işlenmemiş gıda ve tütün dışı enflasyon tahminleri de kamuoyuyla paylaşılmaktadır. Bu çerçevede, işlenmemiş gıda ile tütün ve alkollü içecekler kalemlerini dışlayan enflasyon tahminleri Grafik 7.2.4’te sunulmaktadır. Bu şekilde hesaplanan enflasyon göstergesinin kademeli bir şekilde yüzde 4,5 civarına gerileyeceği tahmin edilmektedir. Grafik 7.2.4. İşlenmemiş Gıda ve Tütün* Dışı Enflasyon Tahmini Çıktı Açığı 0618 0318 1217 -4 0917 -2 -4 0617 -2 0317 0 1216 0 0916 2 0616 4 2 0316 4 1215 6 0915 6 0615 8 0315 10 8 1214 10 0914 12 0614 Yüzde Tahmin Aralığı* 12 *Tütün: Alkollü içecekler ve tütün. **Enflasyonun tahmin aralığı içinde kalma olasılığı yüzde 70’tir. TCMB Tahminlerinin Enflasyon Beklentileri ile Kıyaslanması İktisadi birimlerin sözleşme ve planlamalarında enflasyon hedeflerini esas almaları, geçici fiyat dalgalanmalarından ziyade enflasyonun orta vadeli eğilimine odaklanmaları büyük önem taşımaktadır. Bu çerçevede, referans teşkil etmesi açısından, TCMB’nin mevcut enflasyon tahminlerinin diğer iktisadi birimlerin enflasyon beklentileri ile kıyaslanması önem taşımaktadır. Beklenti Anketi’ne yanıt veren Enflasyon Raporu 2015-III 91 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası katılımcıların 12 ve 24 ay sonrasına ilişkin beklentilerinin TCMB’nin baz senaryo tahminlerinin üzerinde seyrettiği gözlenmektedir (Tablo 7.2.1). Ayrıca, enflasyon beklentilerinin bir önceki Rapor dönemine göre sınırlı bir miktar yükselmiş olması beklentilerin ve fiyatlama davranışının yakından takip edilmesini gerekli kılmaktadır. Tablo 7.2.1. TCMB Enflasyon Tahminleri ve Beklentiler TCMB Tahmini TCMB Beklenti Anketi* Enflasyon Hedefi** 2015 Yıl Sonu 6,9 7,7 5,0 12 Ay Sonrası 6,0 7,1 5,0 24 Ay Sonrası 5,2 6,7 5,0 Temmuz ayı anket verileri. * 2015-2016 dönemi yıl sonu enflasyon hedefleri kullanılarak doğrusal interpolasyon yöntemi ile oluşturulmuştur. ** Kaynak: TCMB. 92 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafikler 1. GENEL DEĞERLENDİRME Grafik 1.1. ABD Faiz Oynaklığı Endeksi 1 Grafik 1.2. Gelişmekte Olan Ülkelere Portföy Akımları ve Döviz Kurları Oynaklık Endeksi (JPMVXYEM) 1 Grafik 1.1.1. TCMB Fonlaması 2 Grafik 1.1.2. TCMB Faizleri ve BIST Bankalararası Gecelik Repo Faizleri 2 Grafik 1.1.3. TCMB Dışı Piyasa Fonlaması 3 Grafik 1.1.4. Bankaların Para Piyasalarında Finansman Maliyetleri 3 Grafik 1.1.5. 1 Mayıs – 28 Temmuz Arası Getiri Eğrisi Piyasa Faizleri ABD 10 Yıllık Faizi-GOÜ 10 Yıllık Faizleri Haftalık Puan Değişim 3 5 Grafik 1.1.11. Kredi/Mevduat Oranı Mevduat Dışı YP Yükümlülüklerinin Vade Dağılımı Mevduat Dışı YP Yükümlülüklerinin Vade Dağılımı Ticari Kredilerin Büyüme Hızlarının Geçmiş Yıllarla Karşılaştırılması Grafik 1.2.1. Nisan 2015 Tüketici Enflasyon Tahmini ve Gerçekleşmeler 6 Grafik 1.2.2. İşlenmemiş Gıda ve Tütün Dışı Enflasyon İçin Nisan 2015 Tahminleri ve Gerçekleşmeler 6 Grafik 1.2.3. Temel Enflasyon Göstergeleri H ve I 7 Grafik 1.2.4. Gıda ve Gıda Dışı Fiyatlar 7 Grafik 1.2.5. GSYİH ve Nihai Yurt İçi Talep 8 Grafik 1.2.6. GSYİH Dönemlik Büyümesi ve Üretim Yönünden Katkılar 8 Grafik 1.2.7. Altın Hariç İhracat ve İthalat Miktar Endeksleri 9 Grafik 1.2.8. Cari İşlemler Dengesi 9 Grafik 1.2.9. Petrol ve İthalat Fiyat Varsayımlarındaki Güncellemeler 9 Grafik 1.3.1. Enflasyon ve Çıktı Açığı Tahminleri 10 Grafik 1.1.6. Grafik 1.1.7. Grafik 1.1.8. Grafik 1.1.9. Grafik 1.1.10. 3 4 5 6 6 2. ULUSLARARASI EKONOMİK GELİŞMELER Grafik 2.1.1. Küresel Büyüme Oranları 14 Grafik 2.1.2. Bölgelere Göre Gelişmekte Olan Ülkelerin Büyüme Oranları 14 Grafik 2.1.3. Küresel PMI Endeksleri 15 Grafik 2.1.4. İmalat Sanayi PMI Endeksleri 15 Grafik 2.1.5. İhracat Ağırlıklı Küresel Üretim Endeksi 16 Grafik 2.2.1. S&P Goldman Sachs Emtia Fiyatları Endeksleri 16 Grafik 2.2.2. Ham Petrol (Brent) Fiyatları 16 Grafik 2.2.3. Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkeler Tüketici Fiyat Enflasyonu 17 Grafik 2.2.4. Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkeler Çekirdek Tüketici Fiyat Enflasyonu 17 Grafik 2.3.1. Küresel Risk İştahı Endeksleri 18 Grafik 2.3.2. FOMC Üyelerinin Politika Faiz Projeksiyonları 18 Grafik 2.3.3. 10 Yıl Vadeli Tahvil Getirileri 19 Grafik 2.3.4. Gelişmekte Olan Ülkeler Haftalık Fon Akımları 19 Grafik 2.4.1. Gelişmiş Ülkelerin Politika Faiz Oranlarındaki Değişimler: Ocak 2014 – Temmuz 2015 20 Grafik 2.4.2. Gelişmekte Olan Ülkelerin Politika Faiz Oranlarındaki Değişimler: Ocak 2014 – Temmuz 2015 20 3. ENFLASYON GELİŞMELERİ Grafik 3.1. Gruplar İtibarıyla TÜFE 21 Grafik 3.2. Yıllık Tüketici Enflasyonuna Katkı 21 Grafik 3.1.1. Temel Mal ve Hizmet Grubu Fiyatları 22 Grafik 3.1.2. Temel Mal Fiyatları 23 Grafik 3.1.3. Temel Mal Fiyatları 23 Grafik 3.1.4. Alt Gruplar İtibarıyla Hizmet Fiyatları 24 Grafik 3.1.5. Alt Gruplar İtibarıyla Hizmet Fiyatları 24 Grafik 3.1.6. Hizmet Fiyatları 24 Grafik 3.1.7. Hizmet Fiyatları Yayılım Endeksi 24 Grafik 3.1.8. Yemek Hizmetleri ve Gıda Fiyatları 25 Grafik 3.1.9. Haberleşme Hariç Hizmet Fiyatları ve Hizmet Sektöründe Saatlik İşgücü Maliyet Endeksi 25 Grafik 3.1.10. Temel Enflasyon Göstergeleri H ve I 25 Grafik 3.1.11. Temel Enflasyon Göstergeleri H ve I 25 Grafik 3.1.12. TÜFE ve H Yayılım Endeksleri 26 Grafik 3.1.13. Temel Enflasyon Göstergeleri SATRIM ve FCORE 26 Grafik 3.2.1. Gıda ve Enerji Fiyatları 27 Grafik 3.2.2. Gıda Fiyatları 27 Enflasyon Raporu 2015-III 93 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 3.2.3. Seçilmiş Gıda Fiyatları 27 Grafik 3.2.4. Gıda ve Gıda Dışı Fiyatlar 27 Grafik 3.2.5. Petrol ve Seçilmiş Yurt içi Enerji Fiyatları 28 Grafik 3.2.6. Yurt içi Enerji Fiyatları 28 Grafik 3.3.1. Yurt içi Üretici ve Tüketici Fiyatları 29 Grafik 3.3.2. İmalat Fiyatları 29 Grafik 3.3.3. ABD Doları ve Türk Lirası Cinsinden İthalat Fiyatları 29 Grafik 3.3.4. Ana Metal ve Petrol Hariç İmalat Sanayi Fiyatları 29 Grafik 3.4.1. 12 ve 24 Ay Sonrasındaki TÜFE Beklentileri 30 Grafik 3.4.2. Enflasyon Beklentileri Eğrisi 30 Grafik 3.4.3. Gelecek 12 Aylık Enflasyon Beklentilerinin Olasılık Dağılımı 30 Grafik 3.4.4. Gelecek 24 Aylık Enflasyon Beklentilerinin Olasılık Dağılımı 30 4. ARZ VE TALEP GELİŞMELERİ 94 Grafik 4.1.1. GSYİH Yıllık Büyümesi ve Üretim Yönünden Katkılar 42 Grafik 4.1.2. GSYİH Çeyreklik Büyümesi ve Üretim Yönünden Katkılar 42 Grafik 4.1.3. Sanayi Üretim Endeksi 42 Grafik 4.1.4. Sanayi Üretim Endeksi 42 Grafik 4.1.5. PMI ve PMI Üretim 43 Grafik 4.1.6. İYA Son Üç Ay Üretim ve Gelecek Üç Ay Üretim Beklentisi 43 Grafik 4.2.1. Talep Yönünden Yıllık Büyümeye Katkılar 43 Grafik 4.2.2. Yurt İçi Özel Tüketim ve Alt Kalemleri 43 Grafik 4.2.3. Özel Yatırımlar ve GSYİH 44 Grafik 4.2.4. Özel ve Kamu Kesimi Talebi 44 Grafik 4.2.5. Tüketim Malları Üretim ve İthalat Miktar Endeksleri 45 Grafik 4.2.6. İç Piyasa Araç Satışları 45 Grafik 4.2.7 Makine-Teçhizat Üretim ve İthalat Miktar Endeksleri 45 Grafik 4.2.8 Mineral Maddeler Üretim ve İthalat Miktar Endeksleri 45 Grafik 4.2.9 Mal ve Hizmet İhracat ve İthalatı ile GSYİH 46 Grafik 4.2.10 İhracat ve İthalat Miktar Endeksleri 46 Grafik 4.2.11 Tüketici Güven Endeksi 47 Grafik 4.2.12 Kredi Kartı Harcamaları ve Tüketici Kredisi Faiz Oranı 47 Grafik 4.2.13 Yatırım ve İstihdam Eğilimi 47 Grafik 4.2.14 Küresel PMI 47 Grafik 4.2.15 2015 Yılı Büyüme Tahminleri 48 Grafik 4.2.16 Çıktı Açığı 48 Grafik 4.2.17 Cari İşlemler Dengesi 48 Grafik 4.3.1. İşsizlik Oranları 49 Grafik 4.3.2. Tarım Dışı İstihdam ve İşgücünün Çalışabilir Yaştaki Nüfusa Oranı 49 Grafik 4.3.3. Tarım Dışı İstihdamdaki Üç Aylık Yüzde Değişime Katkılar 50 Grafik 4.3.4. Sanayi Üretimi, İstihdamı (2010=100) ve PMI İstihdam Değeri 50 Grafik 4.3.5. İnşaat Sektörü İstihdamı ve Metalik Olmayan Mineral Madde Üretimi 50 Grafik 4.3.6. Kariyer.net Toplam İlan (2010=100), Başvuru (2010=100) ve İlan Başına Başvuru 50 Grafik 4.3.7. Tarım Dışı Sektörlerde Saatlik İşgücü Maliyeti 51 Grafik 4.3.8. Birim İşgücü Maliyeti 51 5. FİNANSAL PİYASALAR VE FİNANSAL ARACILIK Grafik 5.1. Finansal Koşullar ve Kredi Büyümesi 61 Grafik 5.2. Finansal Koşullar Endeksine Katkılar 61 Grafik 5.1.1. 10 Yıl Vadeli ABD Hazine Tahvil Faizleri ve Faiz Oynaklığı Endeksi 62 Grafik 5.1.2. Gelişmekte Olan Ülkeler Döviz Kurları Oynaklık Endeksi (JPMVXYEM) 62 Grafik 5.1.3. Bölgesel EMBI Endeksleri 63 Grafik 5.1.4. Kümülatif Kredi Temerrüt Takası (CDS) Değişimleri 63 Grafik 5.1.5. Gelişmekte Olan Ülkelerde Portföy Hareketleri 63 Grafik 5.1.6. Türkiye’deki Portföy Hareketleri 63 Grafik 5.1.7. TL ve Gelişmekte Olan Ülke Para Birimlerinin ABD Doları Karşısında Değeri 64 Grafik 5.1.8. Kur Sepeti ve Ülke Risk Primi 64 Grafik 5.1.9. Opsiyonların İma Ettiği Kur Oynaklığı 65 Grafik 5.1.10. Çeşitli Vadelerde 25 Delta Risk Reversal Pozisyonu 65 Grafik 5.1.11. TCMB Fonlaması 66 Grafik 5.1.12. TCMB Faizleri ve BIST Bankalararası Gecelik Repo Faizleri 66 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 5.1.13. TCMB Dışı Piyasa Fonlaması 66 Grafik 5.1.14. Bankaların Para Piyasalarında Finansman Maliyetleri 66 Grafik 5.1.15. Piyasa Faizleri 67 Grafik 5.1.16. 1 Mayıs – 28 Temmuz Arası Getiri Eğrisi 67 Grafik 5.1.17. Mevduat Dışı YP Yükümlülüklerinin Vade Dağılımı 68 Grafik 5.1.18. Kredi/Mevduat Oranı 68 Grafik 5.1.19. ROM Döviz Rezervi 68 Grafik 5.1.20. TCMB Döviz Rezervleri 68 Grafik 5.1.21. Beş Yıl Vadeli Piyasa Faizleri 70 Grafik 5.1.22. Altı Ay Vadeli Piyasa Faizleri 70 Grafik 5.1.23. Geçtiğimiz Rapor Dönemine göre Beş Yıl Vadeli Piyasa Faizlerindeki Değişim 70 Grafik 5.1.24. Geçtiğimiz Rapor Dönemine göre Altı Ay Vadeli Piyasa Faizlerindeki Değişim 70 Grafik 5.1.25. BIST Repo-Ters Repo Pazarı Gecelik Faiz Beklentisi 71 Grafik 5.1.26. Enflasyon Beklenti Eğrisi 71 Grafik 5.1.27. Türkiye’nin İki Yıllık Reel Faizi ve Gösterge Faiz 71 Grafik 5.1.28. İki Yıllık Reel Faizler 71 Grafik 5.1.29. Tüketici Kredileri Faizlerindeki Gelişmeler 72 Grafik 5.1.30. TL Ticari Kredi Faizindeki Gelişmeler 72 Grafik 5.1.31. TL Ticari Kredi ve TL Mevduat Faizi 73 Grafik 5.1.32. Bankaların Fonlama Maliyetine Dair Göstergeler 73 Grafik 5.2.1 Yurt İçi Kredi Stoku ve Net Kredi Kullanımı 73 Grafik 5.2.2 Firmaların Yurt Dışından Sağladığı Kredi Stoku ve Yıllık Net Kredi Kullanımı 73 Grafik 5.2.3 Kredilerin Yıllık Büyüme Hızları 74 Grafik 5.2.4 Kredilerin Yıllıklandırılmış Büyüme Hızları 74 Grafik 5.2.5 Tüketici Kredilerinin Yıllıklandırılmış Büyüme Hızlarının Geçmiş Yıllarla Karşılaştırılması Tüketici Kredileri Yıllıklandırılmış Büyüme Hızları Ticari Kredilerin Yıllıklandırılmış Büyüme Hızlarının Geçmiş Yıllarla Karşılaştırılması TL ve YP Ticari Kredilerin Yıllıklandırılmış Büyüme Hızları Kredi ve Mevduat Büyümesi M2 Para Arzı ve Krediler M3 Para Arzının Bilanço Karşılıklarının Seyri Emisyon ve Cari Tüketim Harcamaları 75 Grafik 6.1.1. Merkezi Yönetim Bütçe Dengeleri 80 Grafik 6.1.2. Merkezi Yönetim Bütçe Gelirleri ve Faiz Dışı Harcamalar 80 Grafik 6.1.3. Reel Vergi Gelirleri 82 Grafik 6.1.4. Reel KDV ve ÖTV Gelirleri 82 Grafik 6.2.1. Kamu Borç Stoku Göstergeleri 82 Grafik 6.2.2. Merkezi Yönetim Borç Stokunun Kompozisyonu 82 Grafik 6.2.3. Nakit İç Borçlanmanın Ortalama Vadesi ve İç Borç Stokunun Vadeye Kalan Ortalama Süresi 83 Grafik 6.2.4. Tahvil İhracı Yoluyla Borçlanma 83 Grafik 6.2.5. Toplam İç Borç Çevirme Oranı 83 Grafik 6.2.6. İskontolu İhalelerde Gerçekleşen Ortalama Borçlanma Vadesi ve Faiz Oranı 83 Grafik 5.2.6 Grafik 5.2.7 Grafik 5.2.8 Grafik 5.2.9 Grafik 5.2.10 Grafik 5.2.11 Grafik 5.2.12 75 75 75 76 76 77 77 6. KAMU MALİYESİ 7. ORTA VADELİ ÖNGÖRÜLER Grafik 7.1.1. İhracat Ağırlıklı Küresel İktisadi Faaliyet Endeksi 88 Grafik 7.1.2. Petrol ve İthalat Fiyat Varsayımlarındaki Güncellemeler 89 Grafik 7.2.1. Enflasyon ve Çıktı Açığı Tahminleri 90 Grafik 7.2.2. Enflasyon Tahmini 91 Grafik 7.2.3. Çıktı Açığı Tahmini 91 Grafik 7.2.4. İşlenmemiş Gıda ve Tütün Dışı Enflasyon Tahmini 91 Enflasyon Raporu 2015-III 95 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Tablolar 2. ULUSLARARASI EKONOMİK GELİŞMELER Tablo 2.1.1. 2014 ve 2015 Yıl Sonuna İlişkin Büyüme Tahminleri 15 Tablo 2.2.1. 2015 ve 2016 Yıl Sonuna İlişkin Enflasyon Tahminleri 18 3. ENFLASYON GELİŞMELERİ Tablo 3.1.1. Mal ve Hizmet Grubu Fiyatları 23 Tablo 3.3.1. Yİ-ÜFE ve Alt Kalemler 28 6. KAMU MALİYESİ Tablo 6.1.1. Merkezi Yönetim Bütçe Büyüklükleri 79 Tablo 6.1.2. Merkezi Yönetim Faiz Dışı Harcamaları 80 Tablo 6.1.3. Merkezi Yönetim Genel Bütçe Gelirleri 81 7. ORTA VADELİ ÖNGÖRÜLER 96 Tablo 7.1.1. Varsayımlardaki Güncellemeler Tablo 7.2.1. TCMB Enflasyon Tahminleri ve Beklentiler 89 Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Son Enflasyon Raporlarında Yayınlanan Kutular 2015-II 3.1. Taze Meyve-Sebze Tedarik Zincirindeki Engelleri Azaltıcı Tedbirlerin Fiyatlar Üzerindeki Etkisi 3.2. Akaryakıt Fiyatlarının Nakliye Maliyetleri Kanalı ile Taze Meyve-Sebze Fiyatlar Üzerindeki Etkisinin İncelenmesi 3.3. Firma Maliyet Yapısı ve Maliyet Kaynaklı Enflasyon Baskıları 4.1. Altın Hariç İhracat ve İthalat Fiyatlarında Parite ve Enerji Etkileri 4.2. Asgari Ücret ve Ücret Dağılımı 4.3. Türkiye’nin Yakınsama Deneyimi Üzerine Bazı Gözlemler 4.4. Firmaların İhracat Kararlarında Gözlemlenemeyen Firma Farklılıkları ve Belirsizlik 4.5. Türkiye’de İşsizliğin Akış Dinamikleri 2015-I 3.1. Petrol Fiyatlarının Tüketici Fiyatları Üzerindeki Etkileri 3.2. Uluslararası Hububat Fiyatlarının Yurt İçi Fiyatlara Yansıması 3.3. 2015 Yılı Tüketici Enflasyonunda Baz Etkilerinin Rolü 4.1. Türkiye’de Şirketlerin Borç Dolarizasyonu ve Büyüme Performansı 4.2. Uluslararası Enerji Fiyatlarının Makroekonomik Etkileri 5.1. Zorunlu Karşılıklara Faiz Ödenmesi 7.1. 2014 Yıl Sonu Enflasyon Tahminlerindeki Değişimlerin Kaynakları 2014-IV 2.1. Gelişmekte Olan Ülke Tahvil Piyasalarına Yönelen Fon Akımlarının Belirleyicilerinin Zamana Göre Değişimi 3.1. Enflasyonun Çıktı Açığı ve Kredilere Duyarlılığı 4.1. Cari Denge Dalgalanmaları ve Cari Açık Düzeltmeleri 5.1. Çekirdek Olmayan Yükümlülükler 5.2. Uluslararası Sermaye Akımları ve Yurt İçi Kredi Büyümesi 5.3. Sermaye Hareketleri ve Kredi Büyümesi: Makroihtiyati Önlemlerin Etkisi 2014-III 3.1. Türkiye’de Enflasyonun İş Çevrimlerine Duyarlılığı 4.1. Gayrı Safi Yurt İçi Hasıla Verilerini Mevsimsellikten Arındırma: Doğrudan ve Dolaylı Yaklaşım 4.2. Türkiye Dış Ticaretinde Reel ve Cari Dengelenme 5.1. Kredi Büyümesi ve Cari Denge 5.2. Türkiye’de Tüketici ve Ticari Kredilerin Cari Açıkla İlişkisi 5.3. Bankacılık Sistemi TL Fonlama İhtiyacı Alt Bileşenleri ve TL Kredi İlişkisi 5.2. Türkiye’de Firmaların Krediye Erişimi: Anket Sonuçlarına Dayalı Bir İnceleme 2014-II 4.1. İnşaat Yatırım Harcamalarına İlişkin Güncellemeler 4.2. 2013 Yılında Türkiye ve Gelişmekte Olan Ülkelere Sermaye Akımları: Fed Politika Değişikliğinin Etkileri 5.1. Getiri Eğrileri Kullanılarak Döviz Kuru Hareketlerinin Öngörülmesi 5.2. Türkiye’de Şirketlerin Yabancı Para Borçluluğu ve Kur Riski 2014-I 3.1. Baz Etkilerinin 2014 Yılı Tüketici Enflasyonuna Yansımaları 4.1. Özel Sektör Makine-Teçhizat Yatırımlarının Belirleyicileri 4.2. Kurulan Şirket Sayıları ve İş Döngüleri 4.3. Karşılama Oranını Etkileyen Faktörler 4.4. Türkiye’de İhracatın Gelir ve Fiyat Esnekliklerine Bir Bakış: Bölgesel Farklılıkların Önemi 5.1. BDDK Tedbirleri 6.1. Yapısal Bütçe Dengesi ve Mali Duruş 7.1. 2013 Yıl Sonu Enflasyon Tahminlerindeki Değişimlerin Kaynakları Enflasyon Raporu 2015-III 97 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kısaltmalar ABD Amerika Birleşik Devletleri BDDK BIST Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu CDS DİBS Kredi Temerrüt Takası ECB EMBI Avrupa Merkez Bankası EPDK EPFR Enerji Piyayasası Düzenleme Kurumu FAO FED Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü FKE GOÜ Finansal Koşullar Endeksi GSYİH İYA Gayri Safi Yurt İçi Hasıla KDV KFP Katma Değer Vergisi KİT KOBİ Kamu İktisadi Teşebbüsleri ODA OPEC Orta Doğu ve Afrika Bölgesi OSD OVP Otomotiv Sanayii Derneği ÖTV PMI Özel Tüketim Vergisi PPK ROM Para Politikası Kurulu SGK TCMB Sosyal Güvenlik Kurumu TİM TMO Türkiye İhracatçılar Meclisi TL TÜFE Türk Lirası TÜİK TÜRKBESD YP Türkiye İstatistik Kurumu 98 Borsa İstanbul Devlet İç Borçlanma Senetleri Gelişmekte Olan Piyasalar Tahvil Endeksi Emerging Portfolio Fund Research Amerikan Merkez Bankası Gelişmekte Olan Ülkeler İktisadi Yönelim Anketi Kapsanmamış Faiz Paritesi Küçük ve Orta Bütçeli İşletmeler Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü Orta Vadeli Program Satın Alma Yöneticileri Endeksi Rezerv Opsiyonu Mekanizması Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Toprak Mahsülleri Ofisi Tüketici Fiyat Endeksi Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği Yabancı Para Enflasyon Raporu 2015-III Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2015 Yılı Para Politikası Kurulu Toplantıları ve Rapor Takvimi PPK Toplantıları PPK Özetinin İnternet Yayını Enflasyon Raporu 20 Ocak 2015 27 Ocak 2015 27 Ocak 2015 24 Şubat 2015 3 Mart 2015 17 Mart 2015 24 Mart 2015 22 Nisan 2015 30 Nisan 2015 20 Mayıs 2015 27 Mayıs 2015 23 Haziran 2015 30 Haziran 2015 23 Temmuz 2015 30 Temmuz 2015 18 Ağustos 2015 25 Ağustos 2015 22 Eylül 2015 1 Ekim 2015 21 Ekim 2015 28 Ekim 2015 24 Kasım 2015 1 Aralık 2015 22 Aralık 2015 29 Aralık 2015 Enflasyon Raporu 2015-III Finansal İstikrar Raporu 30 Nisan 2015 29 Mayıs 2015 30 Temmuz 2015 28 Ekim 2015 30 Kasım 2015 99