Tilkililer’den Kobanê’ye anlamlı destek Sayfa 4’te Mazgirt ve Ovacık Belediye Başkanları Londra’daydı El-Com’da ‘Maraş katliamı’ konulu bir anma düzenlendi Sayfa 6’da Sayfa 7’de telgraf.co.uk Carşamba, 24/12/2014 Sayı HAFTALIK HABER GAZETESİ 448 Britanya Yeni Yıla Yoksulluk, Evsizlik ve Açlık Krizi İle Giriyor Yılbaşı ve Noel bayramı vesilesiyle, ülke genelinde milyarları bulan alışveriş çılgınlığı yaşanırken, yapılan son araştırmalara göre kışın sert koşullarında enerji faturalarını ödeyemeyen 1 Milyon aile çok zor durumda. Gıda bankalarını kullananların sayısı 913,138 kişi, açlık sınırında olan insanların sayısında da ciddi bir artış olduğunu gösterirken, devletin kendi istatistiklerine göre 93 bin çocuk Noel’i evsiz geçirecek. İşçi Parti’nin yaptığı araştırmaya göre gaz ve elektrik faturalarını ödemeyen çocuklu ailelerin sayısı, bir milyonun üzerinde. Son on yılın en yüksek seviyesinde olan bu rakam, bu ailelerin gelirleri ile faturaları arasında senede ortalama 400 sterlin açık olduğu belirtiliyor. Rakamları açıklayan Enerji ve İklim Değişikliği Gölge Bakanı, Caroline Flint, ‘‘Muhafazakarların başarısız planı altında, enerji faturalarını ödeyemeyen bir milyon aile ve bu kışı nasıl geçireceklerini düşünen milyonlarca aileyle, Britanya enerji fiyatı krizi yaşıyor. O yüzden bir sonraki İşçi Parti hükümeti enerji fiyatlarını 2017 senesine kadar dondurarak, hanelere ortalama 120 sterlin kazanç sağlanacak ve dolandırıcı faturaların önüne geçecek yeni bir regülatör ile enerji piyasasını gelecek için düzene koyacak.’’ Konut sorunu her geçen gün daha da büyüyor Evsizlik örgütü Crisis, Noel bayramında 4 bin kişiyi ağırlayacağını açıkladı. Başka bir evsizlik kurumu Shelter, Kasım ayında yaptığı açıklamada, devletin kendi istatistiklerine göre, 93 bin çocuğun Noel’i evsiz geçireceğini belirtmişti. Bu sayının her okulda üç çocuğun evsiz olması anlamına geldiğini belirten kurum, son üç senede geçici pansiyonlarda kalan ailelerin sayısının iki katına çıktığı belirtiliyor. Haberin devamı sayfa 9da Sibel Bulut şahsında Kobanê’de yaşamını yitiren savaşçılar Londra’da anıldı Haberin devamı sayfa 11te ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014 2 Fransa’nın Londra elçiliği önünde adalet çağrısı 9 Ocak 2013’te Fransa’nın başkenti Paris’te katledilen üç Kürt kadın devrimci Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylamez’in katledişlerinin üzerinden geçen iki yıla rağmen olayın aydınlatılmamış olması Fransa’nın Londra büyükelçiliği önünde protesto edildi. Roj kadın meclisi tarafından Fransa büyükelçiliği önünde Perşembe günü yapılan eylemde üç Kürt kadın devrimci için adalet çağrısı yapıldı. Öğlen saatlerinde Londra merkezde bulunan Fransa elçiliği önünde bir araya gelen grup Fransa hükümetini protesto ederek, adalet çağrısı yaptı. Kadınlar sık sık ‘Adalet İstiyoruz’ diye slogan attı. Kadınların elçilik yetkililerine vermek üzere hazırladığı dosya elçilik yetkilileri tarafından teslim alınmadı. Roj Kadın meclisi tarafından yapılan açıklamada şunlar belirtildi: ‘‘Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez yoldaşların Paris’te alçakça katledilişlerinin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen bu cinayetler halen aydınlatılmamıştır. Fransa hükümeti sessiz kalarak cinayete ortak olduğunu göstermiştir.’’ Kürt kadın devrimciler Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylamez 3 Ocak 2013 tarihinde öğlen saatlerinde Fransa’nın başkenti Paris’te vahşice katledilmişlerdi. HAFTALIK HABER GAZETESI ROJNAMEYA NÛÇEYAN A HEFTANE Editör Alaettin Sinayiç editor@telgrafnews.com Muhabirler Esra Türk Erem Kansoy haber@telgrafnews.com Grafiker Yüksel Adıgüzel grafiker@telgrafnews.com Yayın Sahibi Tel News Ltd. Adres 33 Dalston Lane London E8 3DF Telefon 0207 9230 838 0742 9481 490 Web www.telgraf.co.uk Reklam reklam@telgrafnews.com Soru ve görüşleriniz: director@telgrafnews.com BÜYÜK REKLAM KAMPANYASI Kürt ve Türk toplumuna ulaşmanın en iyi yolu Tüm reklamlarınızda %30 indirim Yeni yıl kutlamalarınızda %40 indirim Tüm seri ilanlarınız ÜCRETSİZ www.telgraf.co.uk reklam@telgrafnews.com 07429481490 | 02079230838 ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014 3 ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014 4 Maraş ve Roboski katliamları anılacak Maraş katliamının 36’ıncı, Roboski katliamının ise 3’üncü yıldönümü vesilesiyle ‘Maraş’tan Roboski’ye, unutmadık, unutturmayacağız’ adı altında bir anma etkinliği düzenleniyor. Britanya Demokratik Güç Birliği platformu tarafından organize edilen anma etkinliği 28 Aralık Pazar günü Kürt Toplum Merkezinde gerçekleşecek. Anma programı çerçevesinde Maraş ve Roboski katliamını anlatan belgesel gösterimi yanında bir panel gerçekleştirilecek. Panele araştırmacı ve aynı zamanda Maraş katliamı mağdurlarından olan Mehmet Şeker, Roboski katliamında yaşamını yitirenlerin yakını Ferhat Encü, Ahmet Güven ve yazar Aziz Tunç konuşmacı olarak katılacak. Anma etkinliği hazırlık komitesi tarafından yapılan açıklamada, yeni katliamların önünün ancak, yaşanan katliamların hesabının sorulmasıyla alınabileği belirtildi. Açıklamanın devamında şunlar belirtildi; ‘‘Türk devletinin kendi karanlık ve katliamlarla dolu tarihiyle yüzleşmesini sağlamak, aynı zamanda yeniden yaşanabilecek katliamların önünü almak anlamına gelmektedir. Acılarımız halen çok taze, çünkü Maraş’ta ve Roboski’de katliamı gerçekleştiren zihniyet bugün bile öldürmeye devam edi- UCFL Yeni Yönetimini Belirliyor Toplumun siyasette daha aktif bir şekilde yer alması için çalışmalarını yürüten UCFL (Isçi Partili Birleşik Topluluklar (United Communities For Labour) yeni yönetimini belirlemek için kongreye gidiyor. 10 Ocak Cumartesi günü Edmonton’da bulunan İşçi Parti bürosunda yapılacak kongrede UCFL’in yeni yönetimi belirlenecek. Britanya’nın Ulusal ve güncel siyasetini takip eden ve bu bağlamda Britanya’da yerel yönetimlerde toplumumuzun yor. Devlet, bazen birebir kendi polisi ve askeri ile bu cinayetleri işlerken, bazen de maşalarına havale etmektedir. Bu zihniyete karşı mücadele etmek, hafızalarımızdan hiçbir zaman silinmeyecek vahşet görüntülerinin hesabını sormaktan geçiyor. Bu yüzden unutmamanın ve unutturmamanın çok önemli olduğunu söylüyoruz. Devletin başındaki zihniyet bugün Maraş’ta, acılarımızı, ölen canlarımızı anmamıza bile izin vermiyor. Bu zihniyet üç yıl önce tüm dünyanın gözleri önünde 17’si çocuk olan 34 Kürdü merkezi bir kararla savaş uçaklarından yağdırdığı bombalarla katletti. Roboski halen adalet bekliyor, Sivas’ın, Çorum’un, Maraş’ın beklediği gibi.’’ Anma programı bilgileri şöyle: Panelistler: Mehmet Şeker (Alan Dilpak) Ahmet Güven Aziz Tunç Ferhat Encü (Roboski’den canlı bağlantı ile) Maraş ve Roboski katliamları belgeseli gösterimi Tarih: 28.12.2014 Saat: 15:00 Yer: Kürt Toplum Merkezi Düzenleyen: Britanya Demokratik Güçbirliği Platformu sorunlarına çözüm üretmeyi hedefleyen bir çalışma grubu olan UCFL, son yerel seçimlerde Haringey, Hackney ve İslington seçim bölgelerinde 5 tane meclis üyesi çıkarmıştı. Tilkililer’den Kobanê’ye anlamlı destek UCFL tarafından konuyla ilgili yapılan açıklamada, UCFL olarak, İşçi Parti bünyesinde siyaset yapmak isteyen toplum temsilcilerimizin seçiminde ve eğitiminde önemli çalışmalar yaptıklarını ve bu çalışmaların yeni yönetim kadrosu ile birlikte daha da ileriye taşınacağı belirtildi. Herkesi kongreye katılmaya davet eden UCFL yönetimi, yönetim kadrolarında yer almak isteyen ve düşüncelerini bizlerle paylaşmak isteyen herkesi kongremize davet ediyoruz. Kongrede yapılacak seçimlerde, 2 eşbaşkan, başkan yardımcısı, koordinatör, genel sekreter, sekreter ve sayman seçilecek. Kongre, 10 Ocak Cumartesi günü, saat 17:00’de, 205 Fore Street, N18 2TZ adresinde bulunan Edmonton Labour Party bürosunda yapılacak. Başkent Londra’da yaşayan Maraş’ın Pazarcık ilçesine bağlı Ruviyan (Tilkililer) köylüleri, çadır kentlerde yaşayan Kobanêliler için topladıkları 27 bin Türk lirası tutarındaki parayı Suruç’ta ilgililere teslim etti. Teslim töreninde konuşan Ruviyan derneği yönetim kurulu üyesi Birkan Ovayolu, ‘Pazarcık’ta bir köy var ve o köylülerin yüreği Kobanê’de atıyor’ dedi. ‘Pazarcık’ta bir köy var ve o köylülerin yüreği Kobanê’de atıyor’ DAİŞ çetelerinin Kobanê’ye yönelik işgal saldırıları nedeniyle Suruç’a gelen ve çadır kentlerde yaşayan on binlerce kişiye yönelik her alanda destek sürüyor. Kürdistan, Türkiye ve Avrupa’nın birçok bölgesinden gönderilenler çadır kentlerdeki Kobanêlilere ulaştırılıyor. Maraş’tan göç eden Ruviyan (Tilkiler) köylüleri tarafından başkent Londra’da kurulan yardımlaşma derneği bünyesinde toplanan 27 bin TL, Rojava Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’ne teslim edildi. Kısa bir konuşma yapan Tilkiler Köyü Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği yönetim kurulu üyesi Birkan Ovayolu, DAİŞ çetecilerinin insanlık değerlerine saldırısının Alevi, Sünni, Êzidi ve diğer farklı inanç ve kültürlerin kaynaşmasını sağladığını söyledi. Ruviyanlılar olarak, Kobanê için seferber olduklarını belirten Ovayolu sözlerini şöyle sürdürdü: «Aslında köylülerimizden topladığımız paranın belki çok önemi yoktur. Fakat ilk kez böylesi bir duygu birlikteliği ve dayanışma ruhu bizi sevindirdi. Birileri bilmelidir Pazarcık’ta bir köy var ve o köylülerin yüreği Kobanê’de atıyor. Artık tüm mezhepler, inançlar ve kültürler bir olmuş Kobanê’de DAİŞ çetelerine karşı verilen mücadelenin yanında yer alıyor. Bizde Londra’da köylülerimizden topladığımız nakit yardımını Rojava Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’ne teslim ettik. Bu paranın çadır kentlerde elektrik ve ısınma sorunun giderilmesi için elektrik kabloları ve sobalar alınacak.” Rojava Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği yetkilileri yardımı teslim aldıktan sonra emeği geçen tüm Ruviyan köylülerine teşekkür etti. ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014 5 Tek Çatı Altında Her Türlü Emlak Hizmeti Emlak piyasasında her türlü hizmet ve bilgi vermeyi hedefleyen, Zeynel Akdoğan ve Hasan Şahin yönetimindeki, Hawkes Property Group (Hawkes Emlak Grubu) Stoke Newington’da bulunan ofisinde halka ve basına açık yeni yıl resepsiyonu düzenledi. Kira ve ev fiyatlarındaki artışlardan dolayı emlak piyasası sık sık haber konusu olsa da toplumumuzun, özellikle kuzey Londra’daki, hakimiyeti artmaya devam ediyor. Üç ay önce Stoke Newington’da açılan Hawkes Emlak Grubu, emlak piyasasının önde gelen şirketleri arasına girmeyi hedefliyor. Beş kişilik uzman ekibi ve hizmet sunduğu alanlarda sahip olduğu endüstriyel standart belgeleriyle, Hawkes, emlak piyasasına iddialı bir giriş yaptı. Yöneticilerden, Akdoğan, çalışmalarına ilişkin gazetemize şöyle konuştu: ‘‘Yaklaşık üç aydır Stoke Newington’da açtığımız ofisimizdeyiz. Yeni olmakla birlikte, daha önce kendi çevremizden, kişisel olarak bu piyasa içerisinde çok bağlantılarımız vardı. Biz de bu kontaklarımızı kullanarak bir emlakçı açmaya karar verdik. Hem emlak işi yapacak, hem de inşa, onarım, tasarım ve mimarlık işleri, gibi, hepsinin bir arada olduğu bileşik bir işyeri kuralım dedik. Bize gelen ev almak isteyen kişiye, hem almak konusunda hizmet verebilelim, hem mortgage konusunda yardımcı olalım, ev aldıktan sonra eve ek yapılacaksa, çatı katı odası eklenecekse, yardımcı olabilelim diye düşündük. Bu işlerin hepsini bir çatı altında yapmak için böyle bir yer kurduk. Kısa bir geçmişimize rağmen başarılı olduğumuza inanıyorum.’’ Mortgage danışmanı, Ünal Ezgü, geniş deneyimiyle, Hawkes’ta mortgage konusunda her türlü destek ve bilgi veriyor. Hawkes, mortgage ve kiralama hizmetleri yanı sıra, mühendislik, mimarlık ve bina incelemeleri dahil, emlak alanında her konuda hizmet ve bilgi sunuyor. Hawkes bünyesi içerisinde mimar Devrim Şahin öncülüğünde, Deco Architecture Engineering hizmetlerine de ulaşabilirsiniz. Akdoğan, Hawkes’un kiracı profilinin yüzde 70 İngilizlerden oluştuğunu, yüzde 30’un ise Türkiyeli olduğunu; Landlord, yani ev sahiplerinin, yüzde 70 Türkiyeli, geriye kalan yüzde 30’un ise Britanya’nın diğer azınlık kesimlerinden olduğunu belirtti. Hawkes’un konutları genellikle Stoke Newington, Tottenham ve İslington bölgelerinde. Londra’daki konut sorununun temel sebebinin yüksek talebe karşı az ev olmasından kaynaklandığını belirten Akdoğan, konuya ilişkin şöyle konuştu: ‘‘Konut sorunu arz ve taleple alakalı. Londra genelinde çok az konut var ama çok fazla ihtiyaç var. İnsanlar evlerin fiyatlarından dolayı satın alamıyorlar, o yüzden kiraya para ödüyorlar. Bu da kiracı sayısının ve kira fiyatlarının artmasının anlamına geliyor. Düşük gelirli insanlar için çok büyük bir sorun bu. Çare olarak insanlar, örneğin, iki yatak odalı evleri paylaşıp, kirayı ortaklaşa ödüyorlar.’’ ‘‘Hükümet ev inşa etmeli’’ Akdoğan, şöyle devam etti: ‘‘Hükümet, bu konuda, özellikle Londra bazında, yeni adımlar atmazsa, yeni binalar kurmazsa, yeni çok katlı binalara izin vermezse bu sorun böyle devam edecek. Londra’da toprak yok, dolayısıyla çare eski yerleri yıkıp yeni binalar kurmaktır diye düşünüyorum. ‘‘Biz elimizden geldiği kadar kira fiyatlarında makul olmaya çalışıyoruz. Ama talep yüksek olunca fiyatlar artıyor.’’ ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014 6 Londra’da Mazgirt ve Ovacık Belediyeleriyle dayanışma etkinliği düzenlendi. BÜYÜK REKLAM KAMPANYASI Kürt ve Türk toplumuna ulaşmanın en iyi yolu %30 indirim Yüz Çiçek Açsın Kültür Merkezi, ADHK ve Avrupa demokratik kadın hareketi tarafından organize edilen yemekli geceye Ovacık belediye başkanı Mehmet Fatih Maçoğlu ve Mazgirt belediye başkanı Tekin Türkel katıldı. Day-Mer’de yapılan etkinliğe Londra’da bulunan bir çok kitle örgütü de destek verdi. Çok sayıda kişinin katıldığı etkinlik Maraş, Roboski ve Kobane’de yaşamını yitirenler anısına bir dakikalık saygı duruşu ile başladı. ADHK temsilcisi Yusuf Demir yaptığı açılış konuşmasında Avrupa’dan belediyelere sadece ekonomik destek değil siyasi ve manevi destek verilmesi gerektiğini vurguladı. Sosyalist belediyecilik anlayışımızın yerel yönetimlerde halkla birlikte yönetmenin esas olduğunu vurguladı. Demir’in konuşmasından sonra Ovacık belediye başkanı Mehmet Fatih Maçoğlu ve Mazgirt belediye başkanı Tekin Türkel yaptıkları çalışmaları anlattılar. Kentlerinde yürüttükleri ücretsiz taşıma ve su hizmetleri hakkında bilgi verdiler. Sosyal ve Kültürel çalışmaların yanında altyapı çalışmalarına da hız verdiklerini belirten başkanlar, yerel halkı karar alma süreçlerine katmaya gayret ettiklerini ifade ettiler. Halkı üretime teşvik ediyoruz Mazgirt belediye başkanı Tekin Türkel yaptığı konuşmada Dersim coğrafyasının tarihsel kültürel yapı- Tüm reklamlarınız sını anlattıktan sonra, Dersim halkının Osmanlı ve Cumhuriyet tarihi boyunca nasıl kıyımdan geçirildiğini, kültürünün nasıl yok edilmeye çalışıldığını anlattı. Ekonomik sorunların giderilebileceğini, fakat toplumsal kültürel tahribatın giderilmesinin zor olacağını ifade eden Türkel, yönetimleri döneminde tüm imkansızlıklara rağmen yalnızca halkın ve dostların desteğiyle önemli çalışmalar yaptıklarını, Mazgirt’i yaşanabilir bir ilçe haline getirebilmek için tüm olanaklarını seferber ettiklerini ifade etti. ‘Halkı üretime teşvik ederek, önemli küçük kazanımlar elde ettik’ diyen Türkel, Dersimlilerin ve dostlarının desteğine ihtiyaç duyduklarını söyledi. Halka 50 kuruş, devlet kurumlarına 3 lira Ovacık belediye başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu ise yaptığı konuşmada şunları belirtti; ‘‘Biz suyun tonunu yerleşik halka 50 kuruşa verirken, devletin kamu kuruluşlarına tonunu 3 liraya satıyoruz, halkın doğal hakkı olan temiz içme suyunu en ucuza karşılıyoruz. Ulaşımın ücretsiz olması gerekir dedik ve gereğini yerine getirmeye çalışıyoruz. 7 aylık sosyalist belediyecilik döneminde yapabildiklerini ve yapacaklarını sosyalist belediyeciliğin geleceği açısından ele aldık.’’ Ovacıkla ilgili yeni projelerini açıklayan Maçoğlu, Halkın desteğini isteyerek ‘söz yetki karar halka’ şiarıyla hareket ederek halk meclislerin önemine işaret etti. Dayanışma etkinliği gerçekleştirilen soru ve cevap bölümünden sonra sona erdi. Belediye başkanları Londra’da hizmet veren birçok toplum merkezini de ziyaret ettikten sonra Londra’dan ayrıldılar. %40 indirim Yeni yıl kutlamalarınız ücretsiz Tüm seri ilanlarınız www.telgraf.co.uk reklam@telgrafnews.com 07429481490 | 02079230838 ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014 7 El-Com’da ‘Maraş katliamı’ konulu bir anma düzenlendi Maraş Katliamının 36’ıncı yıldönümü vesilesiyle başkent Londra’da hizmet veren Elbistan Toplum Merkezi’nde (El-Com) konulu bir anma yapıldı. Mehmet Şeker’in konuşmacı olarak katıldığı anma etkinliği Pazar günü El-Com binasında yapıldı. Kendi ailesi de Maraş Katliamı mağduru olan Mehmet Şeker canlı tanıklıklarını ve araştırmalarını sinevizyon eşliğinde aktardı. Maraş tarihi ile ilgili bilgiler veren Şeker, konuşmasında Maraş’taki Kürt ve Alevi olgusuna dikkat çekti. Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde Maraş’ın Kürt şehri olarak yazıldığını söyleyen Şeker, Maraş’a sahip çıkmanın önemine değindi. Ayrıca Baba İshak isyanından başlayarak çoğu Alevi-Kızılbaş isyanının Maraş dolaylarında yapıldığını söyledi. Ermeni Katliamının başlangıç yerinin de Maraş’ın Zeytun bölgesi olduğunu söyleyen Şeker, Maraş katliamına ulaşan süreçte egemenlerin yönetememe krizinde olduğunu, o dönemin hükümetlerinin hepsinin ömrünün çok kısa olduğunu ve en uzun hükümetin 2 sene sürdüğünü belirtti. Katliamda Alparslan Türkeş’in rolü Alparslan Türkeş’e bağlı kadroların Adana MİT dairesinde yönetime gelmeleriyle Maraş Katliamını planlayan ve yöneten ekibin oluştuğunu aktaran Şeker bunun Bülent Ecevit’in arşivinde belgelendiğini söyledi. Maraş Katliamı boyunca çok kötü olayların yaşandığını ve hepsini ayrı ayrı anlatmak yerine küçük bir çocuk ve annesinin başına gelenleri bir şiir eşliğinde anlatarak katliamdaki vahşeti gözler önüne serdi. Anma etkinliği soru-cevap bölümünden sonra sona erdirildi. Eğitim Köşesi OKTAY ŞAHBAZ Urswick Ortaokulu Bilgisayar Bölüm Başkanı oktyshbz@googlemail.com Okul ile iyi ilişki kurmak Bir çoğumuz için okul ile olan ilişkimiz yılda bir yada en fazla iki defa yapılan veli toplantılarının dışına çıkmıyor. Yine çoğumuz için, bu ilişki, burada bize söylenen ve dinlediklerimiz oluyor. Bu haftaki yazımda okul ile aile ilişkisinin önemi ve bunun neden ve nasıl olabileceği konusunda bazı noktalarda bulunmak istedim, umarım faydalı olur. Eminim hepimiz okul, aile ve öğrenci üçgenin ne kadar önemli olduğunu sayısız defa duymuşuzdur. Aslında sürekli velilere belirtilen bu kavram herkesin dikkate alması ve en iyi şekilde uygulaması gereken gerçeklerden bir tanesi. Okulun ve öğrencinin iyi bir şekilde çalışması ancak ailenin vereceği destek ile mümkün olabilir. Kimi aile bu ilişki sayesinde çocuğunun durumunu, başarısını veya başarısızlığını öğrenir. Kimi aile ise, daha etkili bir rol alıp okulda çocuklarının öğrendiği dersten tutun da, onların okulunda gönüllü çalışmalar yapmaya kadar gider. Bu üçgeni iyi işleten velilerin çocukları ya başarılı olurlar yada işler kötüye gitmeye başladığında büyük sorunlar ortaya çıkmadan müdahale ederler. Okulu ile iyi bir ilişkinin kurulması için okul ve aile arasında düzenli, güvenli ve dürüst bir bilgi paylaşımının olması gerekiyor. Her okulun ailelere bu konuda olanaklar yaratması bir çok müdürün en temel görevi. Ayrıca her müdür okullarının kapısını ailelere ve topluma açıp sınıf ve ev arasında bir bağ kurula bilineceğini göstermesi lazım. Bunu yapan müdür başta veliler olmak üzere, okuldaki öğretmen veya öğrenci olsun herkes kesim tarafından sevilir ve saygı duyulur. Bu nokta kadar önemli olan bir şey ise ailelerin okula dürüst ve zamanlı bilgi vermeleri. Dışarıdan içine kapanık olarak görünen bizim gibi toplumlarda bu konuda maalesef bilgi paylaşımı çok az. Çocuklarımızın hayatında önemli olan bazı gelişmeleri zamanında okula bildirmemiz, eğitim seviyesi açısından önemli bir nokta. Örnek verelim, anne ve baba ayrılıyor ya da boşanıyor – yetişkinler için bile çok zor olan bu dönem bir çocuk için (yaşı ne olursa olsun) tahmin edilemeyeceği kadar daha zor bir tecrübedir. Bir çok çocuk böyle dönemlerde kendilerini diğer çocuklardan daha farklı görüp o zamana kadar girmediği ve göstermediği davranışları sergiler. Yine bir başka örnek ise aileden birisinin vefat etmesi olabilir – yine hem yetişkinler için hem de çocuklar için böyle bir şer zor bir döneme tekabül eder ve yardım şarttır. Bu veya buna benzer durumların okullar ile paylaşılması çocuğun okul tarafından gereken yardımı ve desteği almasını sağlar. İngiltere’de gerek ilkokullarda, gerekse de ortaokullarda SENCO (Special Education Needs Co-ordinator), yani, Özel Eğitim İhtiyacı Koordinatörleri görev alır. Bu öğretmenler çocukların sağlık, sosyal ve psikolojik ihtiyaçlarını karşılamak ile sorumlu olan kişilerdir. Bir okuldaki SENCO öğrenci, veli, bunun yanında bir çok kurum ve kuruluş ile yakından çalışır. SENCO’lar sosyal, sağlık ve psikolojik sorunlar yaşayan çocuklar ile yakından ilgilenip okuldaki öğretmenlere bu tür sorunları olan öğrenciler ile nasıl ilgilenebilecekleri konusunda eğitim verirler. Bu tür ihtiyaçları olan öğrencilerinin velileri ile SENCO sürekli bir diyalog içindedir. Her aile kendi okullarındaki SENCO’lar ile sınıf öğretmenleri aracılığıyla irtibata geçip görüşebilir. Ailelerin en temelde okulda öğrencilerinin sınıf öğretmeni, yada İngiltere’deki adıyla ‘tutor’, ile bir diyalog içinde olması gerekiyor. Veli, toplantılarının dışında bu öğretmeni ile diyalog içinde olup çocukları hakkında istedikleri zaman bilgi alabilirler. Bunun dışında genel okul sorunları ile ilgili her veli okul müdürü ile görüşebilir. Müdür ile bu konuda istenilen zamanda randevu talep edip görüşme, duygu ve düşüncelerini bildirme, her velinin temel hakkıdır. Son olarak okulun gidişatı veya okul müdürü hakkında olan şikayet yada öneriler konusunda ise Okul Aile Birliği (School Governors) paneli yada bölge eğitim müdürlükleri (LEA) ile görüşebilirler. Bu bilgilere her gün ihtiyacımız olmasa da, gerek duyduğumuzda kullanabileceğimiz bazı ilişki yöntemleri. ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014 8 Aile İçinde Kadın Üzerinde Baskı, Üstünlük Kurmayı Amaçlayan ve Kontrol İçeren Davranışlar Suç Kapsamına Alınıyor İçişleri Bakanı, Theresa May, aile içinde cinsiyete dayalı, kadın üzerinde baskı ve üstünlük kurmayı amaçlayan ve kontrol içeren davranışlar suç kapsamına alınacağını açıkladı. Bu suçun beş seneye kadar hapis cezası ve para cezası olacak. Bakanlık, yeni yasanın, fiziksel şiddet olmayan fakat, aşırı psikolojik ve duygusal baskıya varan davranışların mağdurlarını koruyacağını belirtti. Baskılı kontrol davranışların mağdurlarının hayatlarının her alanının eşleri tarafından kontrol edilebileceğini, bunun da gündelik olarak tehdit ve aşağılamayla karşı karşıya kalmalarının anlamına geldiği belirtildi. Aile içi şiddete karşı çalışma yürüten kurumlar şiddetin sadece fiziksel olmadığını ve psikolojik baskının da yasalar içerisinde yer alması gerektiğini uzun yıllardır dile getiriyorlardı. Mevcut yasalar uygulanmıyor Fakat, kadın kurumu Refuge, var olan yasaların yeterli olduğunu ve baskılı kontrol davranış için yeni bir yasaya ihtiyaç olmadığını iddia etti. Refuge’in başkanı Sandra Horley, var olan yasaların uygulanmadığını söyleyerek polisi eleştirdi. Horley’in açıklaması şöyle: ‘‘Refuge, hükümetin kadına ve kızlara karşı uygulanan şiddet konusuna hitap etmek istediğini anlıyoruz, fakat, baskılı kontrolü suç saymanın ihtiyaç duyulan çözüm olduğuna inanmıyoruz. Yasalar zaten yeterli- sorun doğru uygulanmamalarıdır. Fiziksel şiddetin varlığının kanıtı bulunan durumlarda bile polis tutuklama gerçekleştirmiyor, öyleyse, polis ve jüri baskıyla kontrol gibi anlaşılması zor kavramları nasıl anlayacak?’’ Kontrol etme davranışların her zaman göze batmadığını belirten Horley, bu davranışların kriminal suç olduğunu kanıtlamasının da çok zor olabileceğini ifade etti. Horley, bu yasanın kasıtsız olarak polislerin daha hafif bir suç olarak görmesine yol açıp, ağır şiddet vakalarının düşük suç olarak yargılanmasına yol açabileceğini belirtti. Horley, polis ve diğer devlet kurumlarının neden çok sayıda kadın ve çocuğun yeterli olarak korunamadığını araştırması gerektiğini ifade etti. May konuya ilişkin açıklamasında, ‘‘Baskı ile kişi üzerinde kontrol oluşturmak işkenceyle aynı derecede olabilir. Bir çok vakada, mağdurun üzerindeki hakimiyet gelişir ve fail tamamen kontrole sahip olana kadar, seneler içerisinde artar. Ufak bir hata bile şiddetli tepkiye neden olabilir ve mağdurlar hayatlarını korku içerisinde geçirirler’’, dedi. May, baskı ile kişi üzerinde kontrol oluşturmanın, mağdurun ne zaman yemek yiyebileceği, ne zaman uyuyabileceği ve ne zaman tuvalete gidebileceğinin kontrol edilmesine kadar uzanabileceğini belirterek, tacizci kişinin mağdurun arkadaşlarını görmesini ve maddi kısıtlama yapabileceği bir durum yarattığını ifade etti. Daiş’e Katılmak İçin İstanbul Uçağına Binen 15 Yaşındaki Kız Uçaktan İndirildi Başkent Londra’da, İstanbul’a havalanmak üzere olan bir uçak, ‘içinde Suriye’ye gitmeyi planlayan 15 yaşında bir kız çocuğu olduğu’ ihbarı üzerine pistte durduruldu. Yetkililer, 6 Aralık’ta yaşanan olayla ilgili, Londra Emniyet Müdürlüğü terörle mücadele ekiplerinin Heathrow Havaalanı’nda hareket halindeki uçağı havalanmasına kısa bir süre kala durdurduklarını aktardı. Suriye’deki iç savaşa katılmayı planladığı belirtilen 15 yaşındaki İngiliz kızın, ailesinin haberi olmadan para biriktirip İstanbul’a uçak bileti aldığı bildirildi. BBC muhabir June Kelly, polisin Londra’nın Tower Hamlets bölgesindeki yerel halktan aldığı ihbar üzerine harekete geçtiğini söyledi. Genç kızın ailesine teslim edildiği belirtildi. Evening Standard gazetesine konuşan bir yetkili, “Uçak pistte hareket halindeydi fakat uçağın geri dönmesini sağladık. Neden olacağı aksamalara rağmen böyle önemli bir karar aldık. Yine de onun gitmesine engel olduk. Muhtemelen hayatını kurtardık” dedi. Gazeteye göre, aynı zaman diliminde Suriye’ye gitmek isteyen 15 yaşındaki bir diğer kız çocuğunun uçağı ise polisin müdahalesinden önce havalandı. ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014 Baş sayfadaki haberin devamı... Enerji ve İklim Değişikliği Gölge Bakanı, Caroline Flint; ‘‘Enerji faturaların yüksek olmasının bir sebebi, Avrupa’da enerji tasarrufu düşük olan en fazla evlere sahip olmamızdan kaynaklanıyorçatılardan, duvarlardan ve camlardan kaçan sıcaklık. O yüzden, İşçi Parti önümüzdeki 10 senede en az beş milyon evi yenileyecek. Planlarımız milyonlar için daha ucuz faturalar ve daha sıcak evler anlamına gelecek.’’ Flint’in belirttiği gibi evlerin enerji tasarrufu sorunu yanı sıra, düşük gelirli aileler artan geçim maliyetine karşı maaşların yükselmemesi, ayın sonunda gelir ve giderin arasında açık olmasına sebep oluyor. Ulusal Enerji Eylem (National Energy Action) kurumu, hükümete, düşük gelirli ailelere de, emeklilere ödenen, kış yakıt ödemesinin verilmesini göz önünde bulundurması çağrısını yaptı. Devletin geçtiğimiz günlerde açıkladığı rapor, yakıt fiyatlarının 2003 ve 2013 seneleri arasında %153.6 artarken, maaşların %28 arttığı belirtilmişti. Shelter, kendi yaptığı araştırmada bu tür geçici konutlarda, bir çok ailenin kendisini güvensiz hissettiğini, çocukların psikolojilerinin etkilendiğini, uyuşturucu kullanımıyla karşılaştıklarını bulmuşlardı. Yeni yıla binlerce aile zor ve tehlikeli koşullarda gireceğinin anlamına geliyor. Geçtiğimiz günlerde Church of England’ın finanse ettiği rapor, gıda bankalarını kullanmak zorunda kalan insanların sayısının neden hızla arttığını araştırarak, yükselen açlık sorununa ilişkin, sebepleri ve önüne geçmek için atılması gereken adımlara yönelik önerilerde bulunmuştu. 9 Glasgow’da Feci Kaza: 6 ölü, 7 yaralı Gıda bankalarını kullananların sayısı 2005 senesinde üç binin altındayken, 2014’te bu rakam neredeyse bir milyon kişiye yükseldi- 913,138 kişi. Finansal krizden sonra devletin sosyal yardımlara uyguladığı kesintiler yanı sıra yüksek seviyelerdeki enflasyona karşı artmayan maaşların geçim sıkıntısını kriz seviyesine getirdiği belirtiliyordu. Rapor, son on senede Britanya’da enflasyonun hızla arttığını ve 2003-2013 seneleri arasında gıda enflasyonunun %47 seviyesinde olduğunu yazıyor. Aynı şekilde, konut fiyatları bu yıllar içerisinde %30.4 arttı; yakıtta %153.6 artış olduğu aktarılıyor raporda. Bu artışlar, batı ülkeleri arasında en yüksek seviyede. Maaşlar, 2003-2013 seneleri arası sadece %28 artış gösterdi. Britanya, aynı zamanda, en zengin batı ülkeleri arasında, nüfusun en düşük gelirli %20’sinin en düşük maaş aldığı ülke. BÜYÜK REKLAM KAMPANYASI Kürt ve Türk toplumuna ulaşmanın en iyi yolu %30 indirim İskoçya’nın Glasgow kentinde kontrolden çıkan çöp arabasının yayalara çarpması sonucu 6 kişi hayatını kaybetti, 7 kişi yaralandı. Queen Street Tren İstasyonu yakınlarında, meydana gelen kazada, kontrolden çıkarak kaldırımda yürüyen yayaları ezen belediyeye ait çöp arabası, bir otelin duvarına çarparak durabildi. İskoç polisinden yapılan açıklamada, kazada 6 kişinin hayatını kaybettiği ve yaralanan 7 kişinin hastanede tedavi altına alındığı belirtildi. Kaza sırasında Noel dolayısıyla dükkanların bulunduğu sokağın kalabalık olduğu bildirildi. Polis açıklamasında, “Glasgow Belediyesine ait bir çöp arabası Queen Sokağı’nın kuzey yönünde seyrederken, Modern Sanat Galerisinin önündeki kaldırımda duran yayalara çarpmıştır ve George Meydanı’na doğru yoluna devam etmiştir. Bu meydanda ise Millenium Oteline çarpmıştır” denildi. Tüm reklamlarınız %40 indirim Yeni yıl kutlamalarınız ücretsiz Tüm seri ilanlarınız www.telgraf.co.uk reklam@telgrafnews.com 07429481490 | 02079230838 10 ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014 ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014 11 Kobanê’de Yaşamını Yitiren Sibel Bulut Londra’da Anıldı Rojava’nın Kobanê kantonunda Daiş çeteleriyle girdiği çatışmada yaşamını yitiren MLKP savaşçısı Sibel Bulut (Eylem Deniz) Londra’da anıldı. Kobane’de 12 Aralık’ta yaşanan çatışmada yaşamını yitiren Sibel Bulut için başkent Londra’da yapılan anma Manor House’ta yapılan bir yürüyüşle ile başladı. Öğlen saatlerinde başlayan ve çok sayıda kişinin katıldığı yürüyüş MLKP’li Komünist kadınlar, Sosyalist Kadınlar Birliği ve Roj Women tarafından organize edildi. Turnpike lane tren istasyonuna kadar devam eden yürüyüşte sürekli olarak YPG, YPJ ve MLKP lehine sloganlar atıldı. Üzerlerinde ‘Kobane şehidi Sibel Bulut ölümsüzdür’ , ‘Rojava devrimi yolumuzu aydınlatıyor’ , ‘Dünya kadınları Daiş’e karşı birleşin’ yazılı büyük pankartların açıldığı yürüyüşte, Arin Mirkan, Kader Ortakaya ve Sibel Bulut’un resimlerinin yanında MLKP ve PKK bayrakları kaldırıldı. Turnpike Lane istasyonunda sona eren yürüyüşten sonra kitle Haringey’de bulunan Kürt Toplum Merkezinde yapılan anmaya katıldı. Bir dakikalık saygı duruşu ile başlayan anma programında yapılan konuşmalarda temel gündem, başta Kobane’de olmak üzere tüm Kürdistan’da yürütülen mücadelede kadının öncü rolüydü. Yapılan açıklamada şunlar belirtildi; ‘‘Devrimi bütün benliğinde hisseden ve savaşan Sarya yoldaş, Arin’in fedai ruhunu ve Kader’in enternasyonal bilincini kuşanan, Rojava kadın devriminin sembollerinden biri oldu. Saryamız, 1986 yılında Dersim’de dünyaya geldi. Genç ömrüne, yıllarca biriktiremeyeceğimiz mücadele deneyimleri biriktiren Komutan Sarya, gazetecilik dahil mücadelenin farklı alanlarında devrim yolculuğunu sürdürdü. Her dönem kendini aşan bir irade ile daha ileri mevzilere taşınan Sarya yoldaş, Kobanê’de ölümsüzlük mertebesine yükseldi. Partimiz ve yoldaş Parti MLKP’nin; “Kobanê’nin çağrısına ses verin. Hemen şimdi harekete geçin” çağrısına tereddütsüz uyan Sarya yoldaşımız, bulunduğu Cizire kantonundan, Kobanê’ye geçerek yüksek bir performansla DAİŞ karanlığını parçalayan kadın şafağımız oldu. “Kobanê’nin yanında olmak, her onurlu insanın görevidir, vicdan sahibi olan herkes, bu savaşta, Kobanê halkının yanında yer almalıdır. Bir komünist olarak ben bu haklı kavganın tam ortasında olmalıyım” diyen Sarya yoldaşımız, hareketli taburlar içinde yer aldı. “Kobane düştü düşecek” diyenlere inat, halkların eşitliği ve kadınların özgürlüğü için DAİŞ çetelerine karşı sokak sokak, ev ev çatıştı.’’ Rojava devrimi aynı zamanda bir kadın devrimidir ‘‘Sarya yoldaşımız, kadın özgürlük mücadelesini bilince çıkaran, “Rojava devrimi aynı zamanda bir kadın devrimidir.” diyerek tüm kadınları Rojava devrimine sahip çıkmaya çağıran yoldaşımız, kadın özgürlük mücadelemizin komünist kadın savaşçısı olarak öncü çıkışlarımızdan biri olmuştur. Bu çıkışların devam edeceği bilinmelidir. Bu yangını ve kavgayı Avrupa topraklarına taşıyan biz komünist, sosyalist ve yurtsever kadınlar olarak; Sarya yoldaşa ve tüm şehitlerimize layık olmak, devrim yangınını bölgemizde ve dünyanın dört bir yanına taşımayı onursal görevimiz olarak görüyor ve söz veriyoruz!.. Ne pahasına olursa olsun bu sözü tutacağız’’ Açıklama, ‘Sibel Bulut Yoldaş Yaşıyor, Rojava Direniyor’, ‘Sarya Komutan Yaşıyor, MLKP Savaşıyor’ , ‘Sarya Komutan Yaşıyor, YPJ Savaşıyor’ , ‘Yaşasın Kadın Devrimimiz’ sözleriyle sona erdi. 12 ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014 ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014 13 Maraş Katliamı Ahmet GÜVEN Yüzlerce ölü ve yaralı Aleviler için tarihin kanlı katliamlarından biri olan Maraş katliamına değinmeden önce gerçeğin üzerindeki perdeyi kaldırmamız gerekiyor. Eğer gerçeğin üzerindeki perdeyi kaldırmazsak, bu gerçek her on yılda bir yüreğimize saplanıp canımızı yakmaya devam edecektir. Gerçek şu ki; tarih boyunca bütün Alevi katliamlarını devlet yapmıştır. Selçuklular döneminde öyledir, Osmanlılar döneminde öyledir. Cumhuriyet döneminde bu gerçek değişmemiştir. Maraş katliamında devlet öne çıkmamış, desteklediği sivil faşistleri öne sürmüştür. Arada otuz kusur yıl geçmesine rağmen sorumlular yargılanmamış, yapanların yanına kâr kaldığı için, 93’de Sivas katliamı, ardından Gazi katliamı gelmiştir. Dostun bahçasına bir hoyrat girmiş Korudur ey Benli Dilber korudur Gülünü dermemiş dalını kırmış Korudur ey Benli Dilber korudur Pirsultan Emri veren bir üst rütbeli asker Sabahın erken saatlerinden faşist güruh Yörükselim mahallesinin üst tarafındaki ormanlıkta toplanır. O yıllar Yörükselim, Alevilerin yaşadığı bir mahalledir. Aleviler kendilerini savunmak için sokağa çıkıp tedbir alırlar. Akşama doğru, bayrak çekilmiş tanklarla üst rütbeli bir askerin komutanlık ettiği askerler mahallenin alt tarafından girerler. Halk, askerleri alkışlayarak karşılar. Ama daha sonra kedi ölüm fermanlarını alkışladıklarını söyleyeceklerdi. Üst rütbeli, endişeye gerek olmadığını belirterek halkı evlerine dağıtır. Sokaklar boşaltılıp herkes evine gittikten sonra, ormanlığa faşistlerin yanına gider. Artık katliam için ortam hazırlanmış olur. Başından mahalleye cesaret edip giremeyen faşistler, komutandan cesaret alarak saldırıya geçerler. Faşistler camlara yürüdüler Kürsüleri kırdılar, höykürdüler Tığ teber şahı merdan Tanrı Dağı kadar Türk’tü bunlar Hıra Dağı kadar Müslüman Ve de kanlı bıçaklı düşman Enver Gökçe O dönem Maraş nüfusunun ( çoğu kırsalda olmakla beraber) yüzde kırkı Alevidir ve bölgenin Alevileri çoğunlukla Kürt kökenlidir. Faşistler, Türkçülük ve İslam adına çocuk, yaşlı demeden savunmasız insanları katlederler ve bir yandan evleri yağmalarlar. Yüzün üzerinde insanın katledildiği katliamda yüzlerce insan yaralanır. Vahşetin yaraları daha sarılmadan ve sorumlular açığa çıkarılmadan 12 Eylül cuntası iktidara geçer. Cunta ile birlikte Aleviler üzerinde baskılar daha da artırılır. O dönemi yaşayanlar bilir, karakol kurulmayan Alevi köyü ve şiddette maruz kalmayan Alevi yok gibidir. Bunun üzerine insanlar yerlerinden ve yurtlarından ayrılmak zorunda kalırlar, başta Avrupa olmak üzere dünyanın bir çok ülkesine dağılırlar. Bu gün Maraş’ın hem içinde hem de ilçe ve köylerinde Alevi nüfusu oldukça azalmıştır. Kırk hanelik köyde dört ev kaldıysa, iki yüz hanelik köylerde yedi ev, bazı köylerde hiç kalmamışsa, durumun vahameti açısından belirtmek önemlidir. Alevilere yapılan hiç bir katliam aydınlatılmamıştır. Katiller bilinmesine rağmen, devlet korumuş ve mükafatlandırmıştır. Daha sonra meclise gönderilenler, terfi ettirilenler herkesin malumudur. O dönemin katillerinden Türkeş’in, Demirel’in, 12 Eylül generallerinin ne dediğini hepimiz biliyoruz. Bunları burada tekrarlamayacağım. Ama bunların cesaret aldıkları, devletin tek din tek millet projesini bilince çıkarmamız gerekiyor. Bu projenin dışında kalan her kesim, ittihat ve Terakki’den bu yana katliamlara maruz kalmıştır. Artık insanlarımızın şunu sorması gerekiyor; Osmanlıdan Cumhuriyete ne değişmiştir? Osmanlı döneminde Aleviler katlediliyordu, Cumhuriyet döneminde katliamlara devam edildi. Osmanlı döneminde Cem yapmak yasaktı, Cumhuriyet döneminde yasaklar devam etti ve halen Cem Evleri ibadet yeri olarak kabul edilmemektedir. Sonuç olarak; Kaybettiğimiz tüm canları buradan saygı ile anarken, bir daha canımızın yanmaması için, `tek din tek millet projesinin ortadan kaldırılması ve katillerin yargılanması gerekiyor. Not: Ahmet Güven 28 Aralık 2014 Cumartesi günü Kürt Toplumu Merkezinde yapılacak ‘Maraş’tan Roboski’ye’ adlı panele konuşmacı olarak katılacaktır. New Era Evleri Sakinlerinin Yürüttüğü Kampanya Sonuç Verdi Aylardır kampanya yürüten, Hoxton’daki, New Era evlerinin sakinleri amaçlarına ulaştılar. Kampanyanın büyümesiyle, evleri satın alıp kiraları yükselteceklerini açıklayan, Amerikan şirketi, Westbrook Partners, evleri Dolphin Square Foundation’a sattıklarını açıkladı. Dolphin Square Foundation piyasa değerinin altında kira ücreti olan evler sağlıyor. Westbrook, evlerin kiralarını aylık 800 sterlinden, 2,000 sterline kadar yükselteceklerini söylemişlerdi. Bunun üzerine ev sakinleri kampanya başlatmışlardı. Kiracıların, kiraların yükselmemesi için başlattıkları imza kampanyası dahilinde toplanılan 300 bin imza, büyük bir kitlenin de katılımıyla, geçtiğimiz haftalarda Başbakanlığa teslim edilmişti. Birçok kesimden destek gören kampanya, Russell Brand gibi popüler isimler ile birlikte Hackney Belediye Başkanı Jules Pipe ve İşçi Parti Hackney Belediye Encümeni Feryal Demirci gibi isimlerden de destek almıştı. New Era konutları, 1930 yılındaki, yapımından itibaren piyasa değeri altında kira ücreti uygulamasıyla, düşük ve orta gelirli ailelerin yaşayabildikleri evler olmaya devam edecekler. Ankara Anlaşmalılara İyi Haber Britanya, ülkede çalışan Türkiye vatandaşlarının Ankara anlaşması kapsamında sahip olduğu sosyal yardım haklarını kısıtlamak için Avrupa Adalet Divanı’na açtığı davayı kaybetti. Daily Mail gazetesinin haberine göre mahkeme kararı, İngiltere’de yasal olarak çalışan Türkiye vatandaşı işçilerin aynı Avrupa Birliği vatandaşı ülkelerden gelen işçiler gibi devletin sunduğu Daha önce, ülkenin en zengin, Milletvekili, Muhafazakar Parti’li Richard Benyon’ın ailesinin sahip olduğu Benyon Estate şirketi, yüzde 10’nuna sahip olduğu konutlarda, hissesini satmak zorunda kalmıştı. Jules Pipe, gelişmeden ötürü memnuniyetini dile getirerek şöyle konuştu: ‘‘Westbrook, bizim baştan beri yapmasını istediğimiz doğru şeyi yaptı. Durmaksızın kampanya yürüten New Era sakinlerini taktir etmek istiyorum.’’ Dolphin Square’nin 2016 senesine kadar var olan kiralara bağlı kalacağını memnuniyetle karşıladığını belirten Pipe, evlerle ilgili gelecek planlarına ilişkin de teminat almaya devam edeceklerini ifade etti. Pipe, Londra’nın emlak sorununa ilişkin de yükselen kiralar ve güvencesiz kira anlaşmalarının önüne geçilmesi için yeni düzenlemeler uygulanması gerektiğini belirtti. sosyal yardım ve emeklilik haklarından yararlanmaya devam edebileceği anlamına geliyor. İngiltere’de çalışan Türkiye vatandaşı işçiler 1963 tarihli Ankara anlaşması kapsamında hem kendileri hem de aileleri için devletten yardım alma hakkına sahip. Türkiyeli işçiler ayrıca ülkede emekli olma ve emekli olduktan sonra Türkiye’ye geri dönerlerse emeklilik maaşlarını burada almaya devam etme hakkına da sahip. İngiltere İş ve Emeklilik Departmanı konu ile ilgili yayınladığı basın açıklamasında, “İngiliz halkı bu ülkeye gelenlerin ekonomiye katkı sağlamasını talep etme hakkına sahip. Biz bu kararın doğurduğu sonuçları detaylı olarak inceleyeceğiz” dedi. ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014 14 Rojava’ya Giden Eski İngiliz Askerler Geri Döndüler Daiş’e karşı savaşmak için Rojava’ya giden eski İngiliz askerler Jamie Read ve James Hughes, Britanya’ya geri döndüler. Döndüklerinde havaalanında altı saat sorgulanan Read ve Hughes, tutuklanmadan serbest bırakıldılar. Dönüşlerinin ardından Sky News’e konuşan eski askerler, paralı asker olarak Rojava’ya gitmediklerini, ve gitme kararlarını Alan Henning’in Daiş tarafından öldürüldükten sonra aldıklarını belirttiler. Daiş’e karşı savaşmak için Kürdistan’a gitme ihtiyacını hissettiklerini, ve Henning’in öldürülmesinin son damla olduğunu belirttiler. Read ve Hughes, polisin, olası Daiş destekçilerinin saldırılarına karşı, kendilerini koruma altına aldığını ve evlerine alarm takıldığını anlattılar. Daha önce Afganistan’da savaşmış olan, 26 yaşındaki, Hughes, evlerinin çevresinde devriye bulunduğunu belirtti. Rojava’dayken, Daiş tarafından rehin alınmalarına karşı, kendilerini vurmak için ayrı bir mermi tuttuklarını belirten, Cumbria’lı, 24 yaşındaki Read, şöyle konuştu: ‘‘Orada herkes kendisi için bir mermi saklıyor. Hiç kimse Daiş tarafından esir alınmak istemiyor. Hiç kimse kafasının kesilmesinin YouTube’de izlenilmesini istemiyor. Acımasız bir durum gibi ama gitmenin en iyi yolu öyledir. Eskilerin söylediği gibi, ‘birbiriniz için birer atım tutacaksınız’.’’ İkili, öldürülmeleri ya da rehin alınmaları durumunda aileleri için birer video çektiklerini söylediler. Geçen hafta, Savunma Bakanlığı, Ocak ayında, bir grup İngiliz askerlerinin Irak askeri ve Peşmerge’yi eğitmek için Bağdat ve Kürdistan’a gideceklerini açıklamıştı. ‘Lions of Rojava’ (Rojava’nın Aslanları) Facebook sayfasında halen Amerika, Almanya, Hollanda ve Estonya’dan gönüllülerin, Rojava’da, YPG saflarında savaştıklarını duyurdu. BM Silah Ticareti Antlaşması Bugün Yürürlüğe Giriyor Birleşmiş Milletler, Uluslararası Silah Ticareti Antlaşmasının (ATT), bugün yürürlüğe gireceğini bildirdi. BM Cenevre Ofisi’nde yapılan basın toplantısında konuşan BM Cenevre Ofisi Sözcüsü Corinne Momal Vanian, antlaşmanın 130 ülke tarafından imzalandığını ve 60 ülkenin de antlaşmayı onayladığını söyledi. Antlaşmanın yürürlüğe girmesi için en az 50 ülke tarafından onaylanması gerekiyordu. Uluslararası Silah Ticareti Antlaşması, taarruz helikopterlerinden otomatik tüfeklere kadar bütün konvansiyonel silahların ticaretine düzenleme getirirken, bunların savaş suçları ve insanlığa karşı suç işlenen ülke ve gruplara satışının yasaklanmasını öngörüyor. Antlaşmayla, dünya genelinde yaklaşık 85 milyar dolar arasında olduğu tahmin edilen yasa dışı silah ticaretinin azaltılması hedefleniyor. Almanya, İngiltere, Fransa gibi ülkeler antlaşmayı onaylayan ülkeler arasında yer alırken, en büyük silah ihracatçısı ABD antlaşmayı imzalamasına rağmen henüz onaylamadı. DUYURU Roj Kadın Meclisi (RKM) Kadınlar için Bilgisayar Kursu Başlatıyor Yetkin ve donanımlı, eğitimli kadrosu ile Roj Kadın Meclisi kadınların kişisel ve mesleki gelişimi için bilgisayar kursu başlatıyor. Roj Kadın Meclisi, Kadınların yasama aktif katılımını desteklemek için temel ve orta düzeyde bilgisayar kursu başlatmaktadır. Bilgisayar kursu hiç kullanma bilmeyenler ile mevcut bilgi ve yeteneklerini geliştirmek isteyenleri hedef almaktadır. Başlama Tarihi: 15/12/2014 PAZARTESİ Kurs Saatleri: 11:00-13:00 pm Yer: KURT TOPLUM MERKEZI, 11 Portland Gardens, Fairfax Hall, London N4 1HU Kurs ücretsizdir Kayıtlar ve daha fazla bilgi için aşağıdaki telefonları arayınız Ezgi: 07503961176 | Cigdem: 07846450372 | Email: rojwomen@gmail.com ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014 15 Erem Kansoy’dan Fotoğraf Sergisi Bu yılın Ekim ayında Güney Kürdistan’da bulunan gazeteci Erem Kansoy, buradaki mülteci kamplarını ziyaet etmiş ve yaşanan savaşın etkilerine şahit olmuştu. Çeşitli gazetelerde bölgeden yayınladığı haber ve fotoğrafların yanısıra televizyon programlarına da katılarak bölgede tanıklık ettiği olayları anlatan Kansoy, burada görüntülemiş olduğu fotoğraflar ile Londra’da yardım amaçlı bir sergi düzenleyerek yardım topladı. Toplam 31 fotoğraf ile ‘savaşın çocukları’ konulu fotoğraf sergisinde, Güney Kürdistan’da bulunan Kawergosk Kampı, Duhok Kampı, Ainkawa’da bulunan kiliseler, Kuştepe Kampı gibi kalabalık nüfuslu mülteci kamplarından çocuk fotoğrafları yer aldı. Yüzçiçek Açsın Kültür Merkezi’nin katkılarıyla Edmonton’da bulunan dernek binasında gerçekleştirilen Sergiye Mazgirt Belediye Başkanı Tekin Türkel Ve Ovacık Belediye başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu da dernekte düzenlenen kahvaltının ardından sergiyi dolaştı. Katılımın oldukça kalabalık olduğu kahvaltı ve sergide yardım amaçlı satışa sunulan tüm fotoğraflar satılarak 400 Poundluk bir gelir elde edildi. Toplanan yardım Ocak ayı içerisinde gazetecilik görevini yerine getirmek üzere yine bölgeye gidecek olan Erem Kansoy tarafından yerlerinden edilmiş ihtiyaç sahibi insanlara ulaştırılacak. ‘Tiyatro Gelecek’ Erdal Eren’i andı Haydar Ulus Noel Day-Mer Bünyesinde bir araya gelen ve gençlerin oluşturduğu Tiyatro Gelecek ekibi çok kısa bir sürede hazırladığı ‘Yazıyooor Yazıyoor’ oyununu Erdal Eren’i anmak üzere sahneledi. 17-18 Aralık Tarihlerinde Day-Mer’in Tottenham’da bulunan binasında sahnelenen oyuna ilgi yoğundu. Gençlerin yaklaşık 1 buçuk ayda hazırlandığı ve sahnelendiği oyunda seyirciler hem güldü hem ağladı. Düzenlenen anma etkinliğinde ise tiyatro oyunundan önce gösterime sunulan belgeseller ile de Erdal Eren anıldı. Tiyatro Gelecek ekibi, Deniz Gezici yönetmenliğinde, Anıl Doğan, Anıl Duman, Ayşe Sena Kartal, Canberk Arslan, Dilan Taş, İbrahim Çiçek, Meltem Kara, Rojda Karasu, Sidar Koca, Taylan Erdal’dan oluşuyor. Tiyatronun müziklerinde ise Hale Kalkavan, Ülkem Yılmaz ve İlker Özel. Makyaj ise Hazal Nurdoğan tarafından üstlenildi. Yakın tarihte çalışmalarına başlayan tiyatro ekibi yönetmeni Deniz Gezici ise Erdal Eren’i anmak üzere hazırladıkları “Yazıyooo, Yazıyo” oyunu hakkında şunları söyledi; “Bu oyuna hazır bir teksirden çalışmadık. Ekip çalışması yaptık, çoğunluğunu şair ve yazar Akın Olgun desteği ile yazılan oyun Tiyatro Gelecek ekibininde katkılarıyla oyunlaştırıldı. Toplamında 1 buçuk ayda yazılıp sahneleştirilen bu oyun bu kadar kısa zaman içerisinde çok büyük emekler verilerek anlamlı bir amaç için hazırlandı. Tüm tiyatro severleri ve duyarlı vatandaşlarımızı oyunumuza geldikleri için teşekkür ediyoruz. Gençlerle çalıştığım için çok mutlu oldum onlardan öğrendiğim çok şey oldu, gençlerle önemli emekler vermek ve gençlere yardımcı olmak benim için çok önemli. Ekibimiz ilk oyunun ardından çalışmalarına devam edecek dileyen herkes bize katılabilir”. Baba Elbisesiyle Picturehouse Sinemasında Düşük Ücreti Protesto Etti Hackney Citizens’ın gerçekleştiği eylemde, Haydar Ulus Noel Baba olarak, Hackney, Mare Street’te bulunan, Picturehouse sinemasının çalışanlarına düşük saat ücreti vermesini protesto etti. Ulus, Randal Cremer ilk okulundan öğrenciler ve diğer kurum temsilcileriyle birlikte sinemaya bir çuval kömür bırakarak, işletmeyi cimri ve kötü anlamına gelen ‘scrooging’ ünvanını verdiler. Scrooging, Charles Dickens’in ünlü A Christmas Carol (Bir Noel Şarkısı) kitabındaki paylaşmayı sevmeyen Scrooge karakterinden bir alıntı. Hackney Citizens, sivil toplum kurumlarının bir arada çalıştığı bir ittifak grubu. Kurumun amacı Hackney’de, saat ücreti £9.15 olan, geçim sağlayan maaş ödeyen işyerlerini kutlayıp, ödemeyenleri protesto etmekti. Saat ücretleri £7.90 olan sinema çalışanlarına teşekkür edilip, kek dağıtıldı. Ulus, Picturehouse yöneticilerine verilmesi için, sinemanın menajeri Lyn Goleby’e mektup vermek istedi fakat, bu istek kabul edilmedi. Ulus mektubun kabul edilmemesinden dolayı hayal kırıklığına uğradığını ifade ederek, düşük ücrete karşı herkesin tepki göstermesi gerektiğini belirtti. Britanya’nın asgari ücreti £6.50, fakat Londra’nın hayat pahalılığından kaynaklı, bu ücretin yeterli olmadığı anlamına geliyor. Asgari ücret, geçim masrafları göze alınarak hesaplanıyor. ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014 16 Happy Days’den Kaçırılmayacak Fırsat Londra’da kökleşmiş ve profesyonel hizmet veren Happy Days Holiday turizm firması müşterilerine kaçırılmaz fırsatlar sunuyor. Uzun yıllardır Londra’da hizmet veren ve uygun fiyatları ile fark yaratan firma 2015 yaz tatili biletlerinizde 5 taksitle ödeme imkanı sunuyor. Erken rezervasyonlar ile uygun fiyatlar yakalayabileceğiniz ve profesyonel hizmet alabileceğiniz Happy days Holiday, güler yüzlü personeli ile müşteri memnuniyeti odaklı hizmetlerine devam ediyor. Kıbrıs ve Türkiye’de kaçırılmayacak tatil fırsatları “Tatile gitmeyen kalmasın” sloganıyla, Türkiye ve Kıbrıs’ta olduğu gibi, Avrupa’da da tatil beldelerinde tatil yapma imkanını uygun fiyatlarla ayağınıza getiriyor. 5 yıldızlı otellerden bütçeye uygun otellere kadar çok sayıda denize sıfır konaklama seçeneği, herşey dahil ve en ekonomik tatil fırsatlarına Happy Days Holidays ile kolaylıkla ulaşılabiliyor. Firma, Avrupa’ya seyahatlerde tercihe göre kısa tatil imkanları da sağlıyor. Deniz turizminin yanı sıra kültür tatilleri ile de alternatif tatil seçenekleri veren firma, turlara ilginin her geçen gün yükseldiğine dikkat çekerek, talebi karşılamak için değişik turlar da düzenliyor. Başta Türkiye, Kıbrıs, Yunanistan ve Balkan ülkeleri olmak üzere farklı bölgelere düzenlenen turlar kapsamında, Yat turları, Karadeniz turlarının ile birlikte Çanakkale gezisi ve Anzac kutlama turları gibi son yıllarda ilginin arttığı turlar da yapılıyor. Happy Days Holidays’in deneyimli çalışanları, müşterilerden gelen talepler doğrultusunda, özel turlar da organize ediyor. belittiler. Her ay düzenlenen tur programlarına yarım pansiyon otel konaklamaları, havaalanından transferler, tura dahil olan yerlerin giriş ücretleri, ara transferler ve rehber hizmetleri de dahil ediliyor. Happy Days, Türkiye’nin en gözde tatil destinasyonları olan Bodrum ve İzmir’e direkt uçuşlar ile tatil severlerin gözde mekanı Kıbrıs’a en iyi fiyatları sunarak tatillerinizi de ekonomik hale getiriyor. İsteğe göre oluşturulan paketlerle, Türkiye ve Kıbrıs’a gitmeyi planlayan gurbetçiler, tatillerini ara uçuşlarla birleştirip memleket özlemini de giderebiliyor. İstanbul, Muş, Gaziantep, Kahraman Maraş, Elazığ, Malatya, Şanlı Urfa, Mardin ve daha bir çok il’e ekonomik uçak biletleri sağlayan Happy Days, acil durumlarınızda da hızlıca uçak biletlerini uygun fiyatlara bulmanıza yardımcı oluyor. Happy days Holiday www.happydaysholiday.com web sitesini ziyaret edebilir veya 341 Green Lanes, Harringay,N4 1DZ, London adresinde ziyaret edebilirsiniz. Daha fazla bilgi ve rezervasyonlarınız için 0207 993 8363 numaralı telefondan Happy dyas Holiday firmasına ulaşabilirsiniz. ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014 17 ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014 18 İslam Karşıtı Gösteriye 17 Bin Kişi Katıldı Dünya nüfusu her saniye 2,6 kişi artıyor Dünya Nüfus Vakfı tarafından açıklanan son verilere göre, yılda 80 milyon artan dünya nüfusu, yıl sonunda 7 milyar 284 milyon 283 bine ulaşacak. 1970 yılında dünya nüfusunun bugünkünün yarısı kadar olduğu hatırlatılan açıklamada, hızlı nüfus artışının gelişmekte olan ülkelerde doğum kontrolünün etkin bir şekilde uygulanamamasından kaynaklandığı bildirildi. Alman polisi ülkenin doğusundaki Dresden kentinde İslam karşıtlarının düzenlediği gösteriye 17 bin 500 kişinin katıldığını açıkladı. Yürüyüşte göçmenler ve sığınmacılar hakkında konuşmalar yapıldı. Katılımcılar hep birlikte Noel şarkıları söyledi. Kentte aynı zamanda bu yürüyüşe karşıt gösteriler de yapıldı. Münih’te de 12 bin dolayında kişi yürüyüşe karşı eylem yaptı. Kısa adı Pegida olan, “Batı’nın İslamileşmesine Karşı Yurtsever Avrupalılar” adlı grup, Ekim ayından bu yana her hafta “Batı’nın İslamileşmesini” protesto eden yürüyüşler düzenliyor. Dün yapılan protesto polis kayıtlarına göre, şu ana kadarkilerin en kalabalığı oldu. Almanya Başbakanı Angela Merkel ve bazı diğer siyasiler, Almanları aşırı eğilimli gruplarca suistimal edilmemeleri konusunda uyarmıştı. Merkel “Almanya’da toplantı özgürlüğü var ama başka ülkeler- den bize gelen insanlar hakkında kışkırtma ve yalanlara yer yok. Yürüyüşlere katılan herkesin, bu tür olayları düzenlerce kullanılmama konusunda dikkatli olmaları gerek” demişti. Yürüyüşün organizatörleri “radikal olmadıklarını” söylüyor, ancak yürüyüşe aşırı sağcı gruplar da destek veriyor. Süddeutsche Zeitung gazetesinin haberine göre, gelişmekte olan ülkelerde her dört kadından biri, istemesine rağmen doğum kontrolü uygulayamadığı için hamile kalıyor. Son verilere göre, dünya şayet 100 kişiden oluşan bir köy olsaydı, 15 Afrikalı, 60 Asyalı, 10 Avrupalı yaşıyor olacaktı. Nüfus artış hızının aynen devam etmesi durumunda ise, 2050 yılında 134’e ulaşacak olan köy nüfusunun, 33 Afrikalı, 73 Asyalı ve 10 Avrupalı’dan oluşacağı hesaplanıyor. Asya ve Avrupa nüfusu düşerken, Afrika’da nüfus artışının yüzde 15’den 25’e çıkması öngörülüyor. Aile planlamasının bir insanlık hakkı olduğunu belirten Dünya Nüfus Vakfı Başkanı Renate Bähr’e göre, her kadın nezaman ve kaç tane çocuk yapacağına özgürce karar verebiliyor olsaydı ve hamile kadınlar yeterli sağlık hizmeti alabilseydi, yılda 200 bin kadın ve 2 milyon bebek hayatta kalacak ve istenmeyen hamileliklerin oranı yüzde 70 düşecekti. ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014 AB Adalet Divanı: Birleşik Krallık AB vatandaşlarından Vize İstememeli Avrupa Birliği’nin en yüksek yargı organı Adalet Divanı, Birleşik Krallık’ın AB üyesi ülkelerde oturma izni olan kişilerden vize istememesi gerektiği hükmüne vardı. Adalet Divanı, “AB vatandaşlarının Avrupalı olmayan aile fertlerinin” de Birleşik Krallık’a vizesiz giriş yapabilmesini istedi. Başbakan David Cameron’un sözcüsü karara katılmadıklarını açıkladı. Hükümet konu ile ilgili Birleşik Krallık Yüksek Mahkemesinin vereceği kararı bekliyor. İspanya’ya yerleşen İrlanda vatandaşı Sean McCarthy ve Kolombiyalı eşi Patricia McCarthy Rodriguez, Birleşik Krallık vize kurallarının serbest dolaşım haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle 2012’de Avrupa Adalet Divanı’nda dava açmıştı. Çift, Kolombiyalı Rodriguez’in ailesini görmek için, vize başvurusu yapmadan Birleşik Krallığa girmesi gerektiğini söylüyordu. Birleşik Krallık devleti yetkilileri ise ülkeyi ziyaret etmek istiyorsa Rodriguez’in her altı ayda bir “aile izni” almasını talep ediyordu. Sean McCarthy, Avrupa Adalet Divanı’nın kararından çok memnun olduğunu söyledi. Karar, yalnızca yakınları AB ülkelerinde yaşayanları kapsıyor. 19 İngiliz Parlamentosunda Tarihi Cinsel İstismar ve Cinayet Olayı Soruşturuluyor Polis, Westminster Parlamentosunda 1970 ve 1980’lerde çocuk istismar çetesi soruşturması kapsamında aldığı bilgilere dayanarak cinayet soruşturması başlattı. Londra Polis Birimi, Metropolitan Police, bir tanığın, zamanın milletvekillerinin ve devlet görevlilerinin de bulunduğu çocuk istismar çetesinin üç çocuğu öldürdükleri iddiasının ‘geçerli ve gerçek’ olduğunu açıkladı. İddialar üzerine polis cinayet soruşturması başlattı. Çetenin, otuz sene boyunca Parlamento merkezli olmak üzere, askeri tesisler de dahil, Londra’nın çeşitli bölgelerinde ve çevresinde taciz olaylarına karıştıkları belirtildi. Çocukların, milletvekilleri ve üst düzey devlet yetkililer tarafından cinsel taciz ve tecavüze uğradıkları polise anlatıldı. Cinayet soruşturmasını yöneten başkomiser, Kenny McDonald, yaptığı basın açıklamasında tanığa inandıklarını ifade etti. İstismarın 1975 ile 1984 yılları arasında, tanığın yedi ve 16 yaş arası olduğu dönemde gerçekleştiği bildirildi. Tacizin kimi zaman Pimlico bölgesinde bir evde, kimi zaman da partilerde olduğu; bir grup erkek ya da tek bir erkek dahil olduğu, iddia ediliyor. Tanık, evinden alınarak Parlamentoya yakın olan Dolphin Square konutlarına götürüldüğünü polise anlattı. Çocuk istismarı konusunda deneyimli olan polisler, Nick olarak bilinen, tanığın doğru söylediğini düşünüyorlar. Polis kayıp kişilerin raporlarını inceliyor. 20 ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014 ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014 ‘AFAD,180 bin Kobanêli için hiçbir yardım yapmadı’ Kobanê Kriz Koordinasyon Merkezi yaptığı yazılı açıklamada, zaman zaman Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve AKP hükümet temsilcilerinin resmi açıklamalarında Kobanêlilere ‘kucak açtıkları’ ve Başbakanlığa bağlı AFAD üzerinden her türlü yardımın gerçekleştirildikleri sözlerinin yalan olduğunu belirterek, “Yaklaşık 190 bin Kobanêli insanın resmi olmayan bilgilere göre sadece 10 bin kadarını kendi çadır kamplarında barındıran AFAD, geri kalan 180 bin Kobanêli için bugüne kadar hiç bir yardım yapmış değildir. Yabancı devlet ve kurumlardan AFAD’ın aldığı yardımlar 180 bin Kobanêli için asla kullanılmamıştır» dedi. Rojava’nın Kobanê Kantonu’ndan gelen insanlar için DBP’li belediyeler, HDP, DTK bileşenleri, Rojava Yardımlaşma Derneği ile yerli ve uluslararası sivil toplum kuruluşlarının ve halkın desteğiyle altı çadır kent ve çevre illerde ailelerin yanında barınan on binlerce insanın yiyecek, giyecek, ısınma, sağlık, eğitim ve benzeri ihtiyaçlarının adil ve verimli sağlanması amacıyla kurulan Kobanê Kriz Koordinasyonu 3 aylık bir dönemde Türkiye’ye 190 bin sivilin geldiğini ve bunların ihtiyaçlarının giderilmesine dönük faaliyetlerin bugüne dek başarıyla yürütülmeye çalışıldığı belirtildi. AKP EMEK HIRSIZLIĞI YAPIYOR AKP Hükümetinin, uluslararası hukuktan doğan yükümlülüklerini yerine getirmediği gibi resmi makamlar tarafından Kriz Koordinasyon Merkezi’ne çeşitli engeller de 21 direnen YPG/YPJ güçleri ile halen orada bulunan sivil halka yardımların gönderilebilmesi için halen insani yardım koridorunun açılmamış olması, DAİŞ’i desteklemekten başka bir anlam taşımamaktadır. Türk askerlerinin gözü önünde DAİŞ’in insanlık dışı faaliyetlerini yürütüyor olması da başlı başına bir skandaldır.” GELEN YARDIMLAR KOBANÊLİLERE ULAŞTIRILMIYOR koyulduğunu açıklayan Kriz Merkezi, “Diğer yandan kurumlarımızın tüm sağladığı yardımlar ve kapsamlı çalışmalar AKP Hükümeti tarafından kendi faaliyetleriymiş gibi yansıtılmaya çalışılarak bir de emek hırsızlığı yapmaktadırlar” dedi. Tüm baskı ve engellemelere rağmen yerlerinden zorla göç ettirilen Kobanêlilerin en azından topraklarına dönene kadar daha yaşanabilir koşullar içinde hayatlarını idame ettirmelerini sağlamanın öncelikli sorumlulukları olduğunu kaydeden Kriz Koordinasyonu açıklamasında şunlara yer verdi: “AKP Hükümeti’nin de aynı sorumluluk bilincinde olması gerekmektedir. Maraş Valiliği’nin Kobanê’den gelen halkımızı otobüslere bindirerek Mürşitpınar sınır kapısına kadar göndermiş olması karşısında AKP Hükümeti’nin açıklama bile yapmamış olması sorumsuzluğun en açık göstergesidir. Kobanê kentinde Kobanê yerine Halep’i öne çıkarmaya çalışan AKP Hükümetinin, Suriye politikalarındaki tutarsızlığının bir kez daha ortaya çıktığını belirten Kriz merkezi açıklamasında şunlara yer verdi. “Zaman zaman Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve AKP Hükümet temsilcilerinin resmi açıklamalarında Kobanê krizi sebebiyle zorunlu göç mağduru olan insanlara “kucak açtıkları” ve onlar için Başbakanlığa bağlı AFAD üzerinden her türlü yardımı gerçekleştirdikleri yönünde gerçeği yansıtmayan ifadelerde bulunmayı sürdürmektedirler. Yaklaşık 190.000 Kobanêli insanın resmi olmayan bilgilere göre sadece 10.000 kadarını kendi çadır kamplarında barındıran AFAD, geri kalan 180.000 Kobanêli için bugüne kadar hiç bir yardım yapmış değildir. Yabancı devlet ve kurumlardan AFAD’ın aldığı yardımlar 180.000 Kobanê’li için asla kullanılmamıştır.» SIĞINMACILARDAN %20 KATKI PAYI KESİLİYOR AKP Hükümetinin, hem bütçeden ayrılan yardım miktarını hem de yurtdışından AFAD’a aktarılan ayni ve nakdi yardımların detaylı listesini ve bu yardımların nerelerde kullanıldığını içeren istatistikleri kamuoyuyla paylaşması gerektiğini belirten Kriz Merkezi, ayrıca 180 bin Kobanêli sığınmacı için AFAD’ın neden hiçbir yardım gerçekleştirmediği konusunda bir açıklama yapmasını, diğer yandan tedavi ve ilaç ihtiyacı olan sığınmacılardan devletin %20 katkı payı alınması uygulamasına derhal son verilmesi gerektiğini açıkladı. başta olmak üzere Kobanê Rojava’nın üç kantonundan gelen insanların Suruç başta olmak üzere çevre il ve ilçeler eyerleştirildiğini, özellikle barınma ve diğer temel ihtiyaçların giderilmesi için Koordinasyona bağlı 5 depo üzerinde yardım malzemelerinin sığınmacılara düzenli dağıtıldığını belirten Kriz Merkezi, Kobanê Kriz Koordinasyonu’na bağlı 5 çadır kentte 11 bin kişinin barındığını, ayrıca 10 bin kişi kapasiteli altıncı çadır kentin de tüm engellemelere rağman faaliyete geçirilmesi için yoğun çaba sarf edildiği belirtildi. Kriz Merkezi, bölgeye yerleştirilen sığınmacılar hakkında da şu bilgileri verdi: “Suruç ilçe merkezi ile bağlı köylerinde bulunan yaklaşık 42.000 Kobanêli insan Suruç halkının misafiri olarak evlerde barınmaktadırlar. Çadır kentlerdeki sığınmacıların yararlandırıldığı gıda, giyecek, ilaç, vs. ihtiyaçlar yine koordinasyon tarafından dağıtılmaktadır. Urfa şehir merkezi ile Suruç dışındaki ilçelerde bulunan 69.600 Rojavalı ve Suriye’nin diğer kentlerinden gelen sığınmacılara da koordinasyon tarafından düzenli olarak temel ihtiyaç malzemeleri gönderilmeye devam edilmektedir. Diğer yandan Adıyaman’da 7500, Amed’de 11000, Malatya’da 3000, Batman’da 3000, Mardin’de 4000, Antep’te 4500, Antalya’da 1800, Hatay’da 1000 Kobanêli evlerde barındırılmaktadır.” DAİŞ’E ÜCRETSİZ TEDAVİ, KOBANÊLİLERE PARALI AKP Hükümeti’nin Kobanê’den gelen insanlara karşı takındığı tutum da son derece provokatif olduğunu, Rojavalıları “makul şüpheli” olarak gören güvenlik güçlerinin uluslararası toplumun tersine dışlayıcı ve düşmanca yaklaşımının, AKP Hükümeti’ni DAİŞ yanlısı bir pozisyona soktuğunu belirten Kriz Merkezi, DAİŞ üyelerinin Türkiye hastanelerinde ücretsiz hizmet alırken, Rojavalı hasta ve yaralıların hayati tehlikeleri olsa bile Türk Hükümeti’ne bağlı polis ve askerlerce hastanelerden refakatçileriyle birlikte apar topa alınıp sorgulandığını ve bazılarının tutuklandığını açıkladı. KAMUOYUNA DUYARLILIK ÇAĞRISI DAİŞ’i tehdit olarak görmeyen AKP Hükümeti’nin Suriye’nin geleceğinde özgürlükçü bir model olarak duran kanton sistemini tehdit olarak algılamasının AKP dış politikasının çarpıklığına en açık örneği olduğunu belirten Kobanê Kriz Koordinasyonu, Kobanêli sığınmacıların kısa ve uzun vadeli ihtiyaçlarının karşılanması adına yardım kuruluşlarını acilen harekete geçmeye ve AKP Hükümeti’nin Kobanê’li sığınmacılara karşı bu ayrımcı yaklaşımı karşısında yurtiçi ve yabancı kamuoyunu duyarlılığa çağırdı. AKP Hükümeti’nin Kobanêli sığınmacılara karşı takındığı bu olumsuz tavırdan vazgeçmesinin, güvensizliğin artmasını engelleyeceğini kaydeden Kriz Merkezi, “Bu bağlamda AKP Hükümeti’ni Kobanê krizi bağlamında derhal kapsamlı bir politika değişikliğine gitmeye davet ediyoruz. Rojava devrimini ve 100. gününü dolduran Kobanê direnişini selamlıyor; Suphiler, Arinler ve Kaderler şahsında Kobanê şehitlerini saygıyla anıyoruz. Buradan tüm halklarımızı Kobanê sınırında direniş nöbetine katılmaya ve halkların özgürlüğü için mücadele eden bu direnişi desteklemeye çağırıyoruz» dedi. 21 ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014 ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014 23 18 Aralık Göçmenler Günü: Kutlama değil, protesto yaptılar Birleşmiş Milletler tarafından, 2000 yılında Dünya Göçmenler Günü olarak ilan edilen 18 Aralık’ta, İngiltere’nin göçmenlik ile mültecilik politikaları ve uygulamaları, İçişleri Bakanlığının Londra’daki merkezi önünde yapılan bir gösteri ile protesto edildi. Dünyanın dört bir tarafına yayılan iç savaşlardan, ülkelerindeki baskıcı rejimlerin, zulüm, işkence ve anti demokratik uygulamalarından ve yoksulluktan kurtulmak için hayatlarını tehlikeye atarak, uzun ve zorlu bir yolculuğun ardından bin bir ümitle ayak bastıkları İngiltere’de de suçlu muamelesi gören göçmenler, uluslararası göçmenlik gününü kutlamak yerine, İçişleri bakanlığını protesto etmeyi tercih ettiler. Göçmen hakları için çalışmalar yapan kampanya grupları ve Ulusal Öğrenci Birliği NUS’in Siyahi Öğrenciler Branşı tarafından düzenlenen protestoya katılan; ilticacılar, göçmenler, kampanya grupları ve aktivistler İçişleri Bakanlığı’nın kapısında, göçmenlere yönelik politika ve anti demokratik uygulamaları protesto ederek adalet talep ettiler. ‘Irkçı sınır dışı etmeler için değil, iş ve eğitim için yatırım’, ‘adalet yoksa barış da yok’, ‘iltica bir haktır, gitmeyeceğiz mücadele edeceğiz’ sloganları ile İçişleri bakanlığını; ilticacıların kapatıldığı kampları işleten özel güvenlik firmalarının ölümlere yol açan uygulamalarını ise, ‘G4S cinayetten suçlu’, ‘Transcor cinayetten suçlu’ sloganları ile gösteri boyunca protesto ettiler. Özel güvenlik firması G4S için çalışan üç güvenlik görevlisinin, 2010 yılında sınır dışı ederek Angola’ya göndermek istedikleri Jimmy Mubenga’nın kalp krizi geçirerek ölümüne yol açtığı için açılan davadan berat ettiğinin ertesi gününe denk gelen protestoda Mubenga’nın posterlerini taşıyan göstericiler, G4S, İçişleri bakanlığı ve beraat kararı veren mahkemeye tepki gösterdiler. Son zamanlarda giderek artan ırkçı cinayetler ve siyahları öldüren polislere peş peşe verilen beraat kararlarını, nefesi kesilerek öldürülen Eric Garner’ şahsında protesto eden göstericiler, dünya çapında yaygınlaşan ‘Nefes alamıyorum’ sloganı ile yaşanan adaletsizliklere dikkat çektiler. Çok sayıda kampanya temsilcisi, göçmen, ilticacı ve aktivist protesto esnasında yaptıkları konuşmalarda; başta ekonomik olmak üzere İngiltere’de yaşanan tüm sorunların faturasının göçmenlere kesen ve ırkçılığı körükleyen söylem ve politikalar da protesto edildi. Göçmenlerin ülke ekonomisine katkıları ve toplumsal alanda üstlendikleri sorumlulukların, ulusal sağlık servisi ve eğitim gibi kilit kurumların ihtiyaç duyduğu personelin büyük bir kısmını karşılamasının görmezden gelinmesini de eleştiren konuşmacılar, hükümetin göçmeleri ve yerli emekçileri karşı karşıya getirecek olan yeni uygulamalarını da teşhir ettiler. Göçmenlerin İngiltere’nin günlük yaşamı ve kültürel dokusunda yarattığı zenginliklerden her gün faydalanmaktan çekinmeyen politikacıların, iki yüzlü yaklaşımlarını da teşhir eden konuşmacılar, göçmenliğe yol açan en büyük etkenin İngiltere’nin de aralarında bulunduğu emperyalist ülkelerin yağmacı politikalarından kaynaklandığına da dikkat çektiler. Göçmenlerin suçlu muamelesi gördüğü ve insan haklarının sınırlarından geçemediği Avrupa’ya, ulaşabilmek için sadece bu yıl içinde 3 bin 419 mültecinin Akdeniz’de hayatını kaybettiği, göçmenlik günü nedeniyle Uluslararası Af Örgütü’nün yaptığı açıklamada yer aldı. Yaklaşık 232 milyon insan kendi ülkesi dışında göçmen olarak yaşıyor. Dünyada göçmen çeşitliliğinin en çok olduğu İngiltere’de, göçmenlik tartışmaları sürekli olarak çıkan göçmenlik yasaları, değişen uygulamalar, Mayıs ayında yapılacak olan seçimler ve hükümetin kemer sıkma politikaları nedeniyle hız kesmiyor. Zita HOLBOURNE PCS Sendikası MYK Üyesi ve Aktivist Sayın Zita, sizce İngiltere göçmenler için güvenli bir yer mi? Hayır güvenli olduğunu ve hoş karşılandığını düşünmüyorum. Hasmane bir yaklaşım var ve her geçen gün giderek daha fazla hissediliyor. Bütün ana akım partiler ırkçı söylemlerde ısrar ediyor. UKİP tarafından göçmenler çok alçak bir biçimde, ırkçı görüşlerle günah keçisi olarak gösteriliyor. Irkçılık yine gündemde, son yıllarda güçlü yasalar ve politikalar yüzünden bastırılan ırkçılık yeniden baş gösterdi. Çok iğrenç bir ortam var, göçmenlere karşı ırkçı yasalar, ırkçı politikalar ve ırkçı saldırılar yapılıyor. İngiltere ki sadece son yıllarda değil, yüz yıllardan beri göçmen toplumlarla var olan bir ülke, bu yüzden göçmenlerden nefret etmek hiç mantıklı değil. Önce Fransız protestonlar, sonra Yahudiler, Karaiypliler, Müslümanlar ve şimdi de Doğu Avrupalılar ırkçılığın hedefinde. Irkçı saldırılar tarihsel olarak İngiltere’de sürekli var oldu. Dünyanın dört bir tarafında yaşayan İngilizlere kimse neden buradasınız diye sormuyor ama onlar tuhaf bir biçimde İngiltere’ye katkı sunan göçmenleri sorguluyor. 24 ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014 ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014 25 Maraş’ta katliam yetmedi araziler ve mallar da gasp edildi ZEYNEP KURAY - ANF Maraş katliamı her yıl etkinlik ve eylemlerle protesto edilse de, hiçbir zaman vahşice katledilenlerin kim olduğu somutlaştırılmadı. Onlar birer sayı olarak kaldı. Bu sorunu aşabilmek için yola çıkan ve 11 il, 12 ilçe ve çok sayıda köy gezip 30.000 km yol kat eden araştırmacı-yazar Aziz Tunç, katledilen 88 insanın ailelerine ulaştı. Aziz Tunç, “Maraş Kıyımı” kitabının ardından kaleme aldığı “Beni Sen Öldür” adlı yeni kitabında katledilen insanları bir sayı olmaktan çıkarıp, somut, gözle görünür, elle tutulur halde karşımıza çıkarıyor. Adını, katliam sırasında saldırganların eline düşmek istemediği için eşine Beni sen öldür, onların eline bırakma” diyen Ümmühan Doğan’ın trajik sözlerinden alan kitabın yazarı Tunç, katliamın korkunç ve bilinmeyen gerçeklerini, el konulan çocukları, kayıp cenazeleri, katliama uğradıkları yetmezmiş gibi malları, mülkleri gasp edilip hala geri verilmeyenleri ANF’ye anlattı. “Maraş Kıyımı” isimli kitabınızdan sonra “Beni Sen Öldür” kitabını yazdınız. Bu kitapta diğerine kıyasla yeni olan ne? Maraş Kıyımı kitabını yazarken, Maraş katliamına dair hem kendimin hem de genel olarak kamuoyunun yetersiz bir bilgiye sahip olduğunu gördüm. Daha doğrusu önemli bir bilgisizlik yaşandığını gördüm. Maraş katliamının her yıl dönümünde şu kadar insan öldürüldü diye protestolar, etkinlikler yapıyoruz, anıyoruz ancak bu katliamda kimlerin hayatını kaybettiğine dair bir bilgi sahibi olmadığımızı fark ettim. Bu nedenle bu hususa dair bir çalışma yapma kararını verdim. Bu çalışmaya karar verdikten bir müddet sonra KCK adı altındaki operasyonlar sırasında tutuklandığım için ancak tahliyemden sonra işe koyuldum. Nasıl bir yol izlediniz? 1.5 yıl boyunca katliam mağdurlarının izini aradım. 11 il, 12 ilçe ve çok sayıda köy gezdim. Katliamda yakınlarını kaybetmiş Kürt, Türk, Alevi, devrimci, solcu tüm ailelere ulaştım. 340 kişiyle görüştüm, bunlardan 64’ünü kameraya çektim. Ve ortaya elinizdeki kitap çıktı. Bu kitapla bu insanların hikayelerini öğrendik, ayrıca o insanların ilk kez resmini gördük, böylece katledilen insanlar artık bir sayı olmaktan çıkıp, somut, gözle görünür, elle tutulur halde karşımıza çıktılar. Katledilen insanların aileleriyle tanıştım, hangi koşullarda yaşadıklarına tanık oldum. Dolayısıyla 36 yıl sonra artık Maraş katliamıyla ilgili somut verilere sahibiz. KATLEDİLEN 88 KİŞİDEN 55’İNİN FAİLİ MEÇHUL 340 insanla yaptığınız konuşmalar ışığında katliam hakkında yeni bilgilere ulaşabildiniz mi? 1990 yıllarından bu yana Maraş katliamı hakkında onca araştırma yapmama rağmen, bu insanlarla görüştükten sonra bilgilerimin ne kadar yetersiz ve eksik olduğunu fark ettim. Bir kere Maraş katliamındaki yargılama sürecinin çok üstün körü yapıldığına, hakkaniyetli bir yargılama yapılmadığına, sıkıyönetimin katliamcıları koruduğuna dair zaten genelde bir bilgi sahibiyiz, ancak bu katliamda öldürülen Kürt, Türk, Alevi, Solcu, devrimci 88 kişiden 55’inin faili meçhul olduğunu bu araştırma sonucunda gördüm. Yargılanan katillerin arasında bu 55 insanın faili bulunamamış. Bunların kimin tarafından öldürüldüğü belli değil. Dolayısıyla öldürme sürecine katılan katiller onları öldürdükleri için değil, suça iştirak ettikleri gerekçesiyle yakalanmış ve o günün koşullarında cinayetten 24 yıl almaları gerekirken, sadece 5 yıl cezayla salıverilmişler. Bir kısmının ise infaz yasası gereği cezaları düşmüş ve geriye kalan cezayı yatıp çıkmışlar. 30 insanın katilleri yakalanmış ama o katillere bu suçtan değil, ölüme sebebiyet vermek gibi muğlak hukuksal ifadelerle az cezalarla salıverilmişler. Yani 1990 yılında gelindiğinde Maraş katliamını işlemekten hiç kimse cezaevinde kalmamıştır. Bu durum da katliamın üstünün örtüldüğünü gösteren çok açık bir göstergedir. FAİK TÜRÜN KATLİAMDAN 1 HAFTA ÖNCE MARAŞ’TAYDI Katliam kararını alan asıl sorumlulara ise hiç dokunulmadı… Evet, yargılanmadılar ancak bilinmez değiller. O dönemin MİT üst düzey yetkililerinden Şahap Homiş, Adana Bölge Yöneticisi Nazmi Kavanozoğlu ile MHP Milletvekili Mehmet Yusuf Özbaş katliamın sorumlularındandır. Bu isimler zaten Ecevit’in arşivinde çıkan bir belgede de mevcuttur. Ben bu çalışma esnasında daha özgün bir bilgiye ulaştım, o da Maraş katliamından bir hafta önce 12 Mart’ın işkenceci generali Faik Türün’ün Maraş’a gittiğini tespit ettim. Şimdi Faik Türün Maraş’a dondurma yemeye gitmedi herhalde. Bu bilgiye nasıl ulaştınız? Bu bilgi o dönemde Belçika’da çıkan bir gazetede açıkça yazıyor. Ancak o dönemin demokratik kamuoyu sıkıyönetim sonrası yaşanan bir dizi gelişmeden dolayı konuya hakim olamadığı için bu bilgi üzerinde gerekli çalışmalar yapılamamış. Bugün ortaya çıkan şudur ki, Maraş katliamından bir hafta önce Faik Türün Maraş’a gidiyor ve bu bilgiyi Belçika’daki bir gazete aktarıyor. Bu, katliamın nasıl tertiplendiğini anlamamız için önemli bir veri. Maraş katliamı ile sizce ne amaçlanıyordu? Bu katliamın stratejik amacı etnik arındırmadır. Devleti oluşturanların 1920’lerden başlamak üzere uyguladıkları etnik arındırma, Türkleştirme ve Sünnileştirme amaçlı bir politikanın sonucuydu. Stratejik olarak böyleydi ancak konjonktürel olarak da dönemin yükselen toplumsal mücadelesini bastırma amacıyla yapıldı. Maraş katliamını tek başına konjoktürel sebeplerle izah etmek eksik bir izahtır. Evet, Maraş katliamının böyle bir boyutu vardı ama aynı zamanda da Kürtleri ve Alevileri Maraş’tan tasfiye etmek, böylece farklı etnik yapıları tamamen ortadan kaldırmak amacı da özel olarak güdülmüştür. Çünkü orada katledilenler ve baskıya maruz bırakılanlar sadece Kürtler ve Aleviler değildi. Aynı zamanda Türk devrimcilerin yanı sıra Romanlar ve Çerkezlere de saldırılmıştı. Dolayısıyla bu katliamın sadece yükse- AZIZ TUNÇ lerine geçirildiğini ve artık herhangi bir hak talep etme imkanına sahip olmadıklarını fark ediyorlar. Bu da Maraş katliamıyla ilgili mutlaka üzerinde durulması gereken çok önemli bir olgu. Maraş katliamına yönelik bugünkü tavır sadece protestodan ibaret olmamalı, aynı zamanda hak alma mücadelesi olarak da görülmelidir. Bu yoksul ve emekçi insanların alın teriyle edindikleri evlerinin, arsalarının gasp edilmesi sessiz sedasız geçiştirilecek bir durum değildir. Bunun mutlaka bir şekilde hesabı sorulması gerekir. ÇOCUKLARA EL KONDU Katliamdan sonra çocuklarda el konduğunu ortaya çıkarttınız, bunu açabilir misiniz? Evet, katliam esnasında ailesinden çok sayıda kişinin öldürüldüğü iki yaşındaki O.Ü. isimli bir kız çocuğu bir subay tarafından alıkonuyor. Çocuğun katliam sırasında yaralanan babaannesi 6 ay Adana’da ve Ankara’da tedavi gördükten sonra çocuğu bulmak için tekrar Maraş’a geliyor. Subayın evinde olduğunu öğreniyor ve gidip geri istiyor. Subay çocuğu vermemek için diretiyor ancak daha sonra vermek zorunda kalıyor. Aynı şekilde, Nurhaklı bir aile için de bunu yapıyorlar. Annebabası öldürülen ve en büyüğü 16 yaşında olan kız çocuğuna dört kardeşini almak için baskı yapıyorlar. Katliamdan sonra bir hafta boyunca devlet kurumuna yerleştirilen 16 yaşındaki kız çocuğu, kardeşlerini vermesi için sürekli baskı yapıldığını, ancak daha sonra amcasının gelip hepsini kurtardığını anlattı. Bu tamamen soykırımcı mantığın yansımasıdır. len mücadeleyi bastırmaya yönelik olarak gerçekleştirildiğini düşünmek eksik kalır. İKİ CENAZE KAYIP Maraş katliamında çokça tartışılan başka bir husus ise kaç kişinin hayatını kaybettiğiydi. Siz bu rakamlara ulaşabildiniz mi? Bir de kitabınızda iki cesedin kayıp olduğunu açıklıyorsunuz, bu konuyu da açabilir misiniz ? 88 kişi katledildi. Ben saldırganlar içinde yer alıp ölenleri kayıp listesine dahil etmedim. “Maraş Kıyımı” isimli kitabımda cenazelerin kayıp olduğunu belirttiğim gibi, bu son kitapta da iki cesedin kayıp olduğu bilgisini somutlaştırdım. Kıyım sırasında Hatice Yılmaz isimli bir kadının kolu bileziklerini almak için kesiliyor, daha sonra cenazesi ilgililere teslim ediliyor ancak cenazenin kaybolduğu görülüyor. Bu benim ürettiğim bir bilgi değil, Maraş katliamıyla ilgili dosyada da var ve aynen şöyle ifade edilir: “Hatice Yılmaz’ın cesedi muhtara teslim edildikten sonra alınmaya gelindiğinde kayıp oldu”. Benzer bir şekilde Mahmut Ünal isimli Adıyamanlı Türk-Sünni bir öğretmen katledilmiş ve onun da cesedi kayıptır. Bu da hem dosyada, hem de aile tarafından teyit edilmiş bir bilgidir. Herhangi birisi devletin eşyasını aldığı takdirde devlet bütün hışmıyla çullanır ve kimin aldığını ortaya çıkartır, yargılar. Ama burada bir ceset kayboluyor ancak devlet dönüp bu ceset nasıl kaybolur diye sormuyor bile. KATLİAMI PROTESTO AYNI ZAMANDA HAK ALMA MÜCADELESİ OLMALI Kitabınızda aynı zamanda katledilen ve evlerinden kaçmak zorunda kalan insanların mal ve mülklerinin de gasp edildiğini açıklıyorsunuz. Bu gasp kim tarafından gerçekleştirildi? Bu gasp doğrudan devlet tarafından değil de devletin onayıyla başkaları tarafından gerçekleştirilmiş. Şöyle ki, katliam mağdurlarının bir kısmı arsasını ve evini zor bela satar ya da takas ederken, mağdurların önemli bir kısmının aldığı arsa, yaptığı gecekondu ya da oturduğu ev başkaları tarafından gasp edilmiş. Tekrar geri döndüklerinde evlerinin başkaları tarafından kullanıldığını, arsalarının başkalarının üzer- ‘BENİ SEN ÖLDÜR, ONLARIN ELİNE BIRAKMA’ Kitabın başlığını bu anlatımlardan birinden aldınız. Bu anlatımı bize de aktarabilir misiniz? Saldırılan bir evde ölümü bekleyen bir anne, baba ve çocuklar. O saldırıda kendilerine yapılacak zulmü, baskıyı ve olabilecek tecavüzü içine sindiremediği için Sünni olan Ümmühan Doğan eşine, ‘Beni sen öldür, onların eline bırakma’ diyor. Daha sonra bu saldırıdan eşiyle birlikte kurtarılıyor ancak oğlu yaşamını yitiriyor. Yatalak kalıyor ve evladını kaybetmenin hüznüyle sonunda intihar ediyor. Bu katliamdan sağ çıkanlar da daha sonraki hayatlarında bu katliamın yarattığı etkilerle yaşamışlar. Dokuz yaşındaki bir kız çocuğu katledilen babası için ağıt yaka yaka ölüyor. KATLİAMCILIK POLİTİKASI KÜRTLER VE ALEVİLERDE TERS TEPTİ AKP döneminde 36 yıl sonra hala Maraş katliamını anmak isteyen demokratik kitle örgütlerine yasak konuyor, Alevi açılımı deniyor boş çıkıyor, anaokullarına kadar Sünnileştirme politikası dayatılıyor, muhalefet dün olduğu gibi bastırılıyor. Bu durumu nasıl yorumluyorsunuz? Bütün bunlar cumhuriyetin ilk başından beri tasarlananların devamıdır. Katliamcılık bir politikadır, bunlar tesadüfler sonucunda olan şeyler değildir. Katliam egemen siyasal iktidarın, yani devletin doğrudan denetimi ve tasarımı olmadan yapılamaz. Dolayısıyla bu katliamcı politikalar başından beri bu topraklarda Türk ve Sünni olmayan herkesi yok etmeye, imha etmeye, sindirmeye, asimile etmeye dönük planlanmıştır. Bugüne kadar yürütülen bu politika Kürtlerde ve Alevilerde ters tepti. Çünkü Rumlar, Ermeniler, Süryaniler, Yahudiler bir biçimde imha edilebildiler, bu topraklardan atılabildiler. Ama Kürtler ve Aleviler biraz daha farklı bir özellik arz ettiler. Bu çok kolay olmadı. Bugün de aynı politika sürdürülmeye çalışıyor ama güçleri yettiği kadar. Ancak görünen o ki Kürtlerle ilgili tasarının başarısızlığı Aleviler açısından da bir takım kazanımların doğmasına yol açacak. Alevilerin bu noktada yapması gereken Kürt demokratik siyasal hareketle ortak hareket etmektir. ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014 26 Cehennemden Kaçış: Irak’ta IŞİD Esaretinde İşkence ve Seks Köleliği Uluslararası Af Örgütü, Ortadoğu’da terör estiren Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) tarafından kaçırılan Ezidi kadınların maruz kaldığı vahşeti anlatanan bir rapor hazırladı. “Daiş tarafından esir alınan yüzlerce, belki de binlerce Ezidi kadın, militanlara ve örgütün destekçilerine ‘satıldı’ ya da ‘hediye edildi‘” denilen rapor, Daiş’in tecavüzü bir silah olarak kullandığını ortaya koyuyor. Daiş’in elinden kaçmayı başararak Güney Kürdistan’daki kamplara sığınan 42 Ezidi kadınla görüşen Af Örgütü’nün hazırladığı raporun başlığı, “Cehennemden Kaçış: Irak’ta Daiş Esaretinde İşkence ve Seks Köleliği“. Rapor şu dikkat çekici ifadelerle başlıyor: “Ağustos 2014’te, Daiş’liler, Şengal Dağı’ndan kaçan yüzlerce, binlerce Ezidi erkek, kadın ve çocuğu esir aldı. Yüzlerce erkek öldürüldü, diğerleriyse ölümle tehdit edilerek Müslüman yapıldı. Genç kadınlar ve aralarında 12 yaşındakilerin de olduğu kız çocukları aileleri ve akrabalarından ayrılarak satıldı, hediye olarak verildi ya da IŞİD savaşçıları ve destekçileriyle evlenmeye zorlandı. bölümü Büyük işkence ve tecavüz, cinsel saldırının da aralarında olduğu kötü muameleye maruz kaldı ve benzer şekilde İslamiyet’i kabul etmeye zorlandı.” Af Örgütü’nün konuştuğu Ezidi kadınlardan biri olan 27 yaşındaki Vafa, hem kendisinin hem de kız kardeşinin zorla evlendirilmekle tehdit edildikten sonra intihara kalkıştığı geceyi şu sözlerle anlattı: “Eşarpları boynumuzun etrafına doladık ve karşılıklı olarak çekebildiğimiz kadar çektik, sonra ben bayıldım… Birkaç gün konuşamadım.” 16 yaşındaki Randa ise aralarında hamile annesinin de olduğu çok sayıda akrabasıyla birlikte kaçırıldığını ve kendisinden yaşlı birinin tecavüzüne uğradığını anlattı. ‘IŞİD savaş suçu işliyor’ Uluslararası Af Örgütü Kıdemli Kriz Danışmanı Donatella Rovera’ya göre, Ezidi kadınlara tecavüz eden IŞİD militanlarının yaptıkları, ‘savaş suçu‘ ve ‘insanlığa karşı işlenen suçlar’ kapsamında değerlendirilmeli. Cinsel köle olarak tutulanların büyük bölümünün 14 yaşından küçük kız çocukları olduğuna dikkat çeken Rovera, ”Yüzlerce Ezidi kadın ve kız çocuğunun hayatı, İŞİD esaretinde yaşadıkları cinsel şiddet ve cinsel köleliğin dehşeti yüzünden paramparça oldu” dedi. Ezidi kadınlarının IŞİD’in elinden kaçmayı başarsalar bile ‘derinden sarsıldığını‘ anlatan Rovera, militanların cinsel şiddetine maruz kalan Ezidi genç kız ve kadınların, ihtiyaç duydukları yardım ve desteği alamadığının da altını çizdi. ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014 27 28 ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014 ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014 29 Sudoku Zor Sudoku Basit KARİKATÜRLER ALEVİLİKTE GAĞAN … Kadim Laçin Gağan, Kürtçe bir kelimedir ve aynı zamanda Dersim coğrafyasında Kızılbaş Kürt Alevileri tarafından günümüze kadar kutlanan geleneksel dinsel bir etkinliktir. Gağan, Kürtçe’nin Zazaca ve Kurmanci şivesinden geldiği biliniyor. Kışın en keskin aylarında olan Aralık’a denk getirilen bu inanç tamamen doğa ile ilintili olduğu bilinmektedir. Güneş ve Ay’ın dönüşümü ve gezegenin soğuması gibi inançlardan yola çıkılarak yeni bir başlangıç için ibadete durulma, yalvarış ve yakarışlar içerir. Bu nedenle yardımlaşma ve paylaşma öne çıkarılmıştır. Gağan’da pişirilen Hamurlu börek, kek, kömbe veya benzeri eski usul yemekler, daha doğrusu olanaksızlıklardan yapılan o yemeklerin, yiyecek ve giyeceklerin paylaşılmasıdır. Bir başka ön görüye göre ise Hicri takvime göre yeni yıl olarak sayılan ve ayrıca Aleviler’de dinsel bir inanış olarak yardımlaşma ve paylaşımcılık bayramı 21 Aralık’ta GAĞAN adıyla kutlanır. Dersim ve Dersim kökenli Alevi Kürtler de 21-25 Aralık tarihlerinde kutlanan bu bayramdan dolayı da Aralık ayına Kürtçe Maha Gağan’de denir. Dersim, Sivas, Maraş, Kayseri, Malatya, Adana, Erzincan gibi bölgelerde Aleviler tarafından binlerce yıldır kutlanıyor. Köy ve Kırsal alanlarda yaşam bulan bu dinsel inanış ve paylaşım bayramı kentleşme ile birlikte ve Kentler ile birlikte 1970’li yıllarda yok olmaya yüz tuttu. Alevilerin yaşadığı Bölgede yılın son ayına “Gağan Ayı” denir. Bölgenin çok eski geleneklerinden birisi olan gağan boyunca, dayanışma ve yardımlaşma öne çıkıyor. Gağan ayında 3 gün oruç tutuluyor. 21 Aralık ta başlayan Oruç 24 Aralık akşamı sona ere ve 25 Aralık ta bayram havasında kutlama yapılır. Gağan’da bazı yörelerde çocuklar sabah erken kalkar, türküler söyleyerek ev ev dolaşır. Kömbe denilen yemek pişirilir ve yoksullara dağıtılır. Bölgede Ermeniler de aynı ayda yani 24-25-26 Aralık tarihlerinde kutlardı bu da Hristiyan aleminin Noel gününe denk geliyor. Hristiyanlar Noel’i kutlarken Aleviler Gağan’ı kutlardı. Bir başka iddia ise Hristiyanların Noel’i 2 bin yıl önce Alevilerin Gağan’dan aldığı, kopya ettiği şeklindedir. Hz İsa’nın doğum tarihi olarak 25 Aralık Noel ayinlerinin Alevilerin Gağan Ceminde etkilendiği de öne sürülmektedir. Aleviler ve Asurilerin bir grubu olan Yezidi inancında ki Kürtlerin dinsel inanışları büyük oranda yakın ritüelleri kapsar. Yezidiler de 24 Aralık’ta oruç tutarlar. Mezopotamya, Anadolu ve Ortadoğu üçgenin de ki egemen olan dinlerden uzak kalmayı başarmaya çalışmış inançlar ve topluluklar kendi inanışlarını korumayı diğer dinlerden uzak kalarak, uzak yaşayarak ayakta tutmaya çalıştılar. Esasında tek tanrılı ve tek peygamberli dinlerde uzak kalmış, dağ başlarında yaşamaya zorlanmış halkların doğada aldıkları bir inanışın ve etkileşimin günüde sayılabilir. Bütün tek tanrılı ve tek peygam- berli dinlerin başlangıcı Ortadoğu, Mezopotamya ve Anadolu üçgenidir. Bugünün tarihi ile 2600 yıllık bir geçmişi var yani M.Ö 2500 yıl öncesine dayanır. Bütün Peygamberler buradan çıktı ve bütün dinlerin kitapları buralarda yazıldı ve yaygınlaştırıldı. İbrani inancı güney Mezopotamya ve Ortadoğu da var oldu. Musa, İsa ve Muhammed ve bunların insan topluluklarına dayattıkları dinsel ayetler, inanışlar, yalvarış ve yakarışların varoluşlarının kaynağıdır bu üçgen. Tıpkı bunlar gibi dağ başlarında kendisini korumaya çalışmış Kızılbaş Alevilik geleneği de çok daha önceki Zerdüştü inancından bu yana Gağan isimli inanışını, kutlamasını bugünlere kadar taşıyabilmiştir. Aslında İslam ve Hristiyanlığın ulaşamadığı yerlerde yaşamayı başarmış diyebiliriz. Kızılbaş Alevilik te em önemli inanış, ibadet veya geleneksel ritüellerden biridir Gağan. Musahiplik (sadıç), Gağan ve Xhızır (Hızır) gibi günler, kutlama veya uygulamalar en vazgeçilmez ritüellerdir. İslamiyetin ve Yahudilik dışında hemen hemen her inançta önemsenen bir aydır Aralık. Asuriler, Ermeniler, Rumlar, Aleviler ve Anadolu’nun en eski halkları Aralık ayında ibadet ve dayanışmayı önemserler. Sonuç olarak 21-31 Aralık tarihleri bir çok topluluk ve inançlarda kutsal günlerdir. Tek tanrılı ve tek peygamberli dinlerin dışında ki halklarda, doğayı esas alan inançlarda ise daha çarpıcı kutsallıkları içerir. Hristiyanlıkta ki Hz.İsa’nın doğumuyla lakası olmayan bir dinsel yakarış günüdür. 21 Aralık, 21 Mart ve 21 Haziran aynı zamanda önemli günler olarak kutlana gelmektedir. Bu tarihlerde gün ile gecenin uzaması, denkleşmesi veya iklimin yön değiştirmesi, doğanın renk değiştirmesi gibi etkenlerden yola çıkıldığı anlaşılmaktadır. ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014 30 SERi iLANLAR İlanlarınızı reklam@telgrafnews.com adresine gönderebilirsiniz Bu sayfada 1 kutu ilan £10 0742 948 1490 İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz. YETER CLEANİNG GOOD LUCK ŞOFÖR OKULU İşyerleri ve Evler itina ile temizlenir. Kısa sürede fazla para harcamadan ehliyet almak, güvenli sürücü olmak için vitesli & otamatik direksiyon dersleri verilir. 07803506942 07909539577 Erken test günü alınır Ali 07723921216 Sağlıklı ve zinde bir vücuda sahip olmak için henüz gec değil, özel ve grup dersleri ile kendinizi yeniden kesfetme zamanı. Deniz Dogrusoz Personal Trainer 07455947693 www.deniz-personal-tranining.com ALTUN CLEANING SERVICES 07427424619 Ufuk Kaya 07405891522 MEM Painting and Decoration El sanatları kursu verilir Takı, Mosaic, geleneksel el sanatları. Her türlü boya ve dekorasyon işi itina ile yapılır. Hurdar Sinop Tel:07448 654 828 07984 513 968 TOPCU MOBILE CAR MECHANIC Her türlü araba tamiri işleriniz yapılır REPAIRS SERVICING DIAGNOSTICS PRE-MOT/FAILURES AHMET TOPCU 07415106521 07405756462 Horizon Books Kitap Satış Temsilcisi Hurdar Hand Crafts Özel Türkçe Dersi Türkçe diksiyon ve gramer dersleri verilir. Diren Yalçın 07504 662756 Mahmut Söylemez BALINZA LAUNDRY & CLEANING SERVICES Her türlü çamaşır yıkama işi yapılır. Evden alıp eve teslim servisimiz mevcuttur. One 2 One English for children and adults 07428336181 OREL BOOKKEEPING & ADMIN 07768282295 sunaorel@hotmail.com Yıldız Adıgüzel Qualified English Language Teacher SATS, GCSE, A LEVEL, ESOL, IELTS & BUSINESS ENGLISH For more information and Free consultation: t 0753 4491 623 e yildizadiguzel@hotmail.co.uk ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014 SERi iLANLAR İlanlarınızı reklam@telgrafnews.com adresine gönderebilirsiniz 31 Bu sayfada 1 kutu ilan £30 0742 948 1490 İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz. PRIVATE MATHS LESSON POZITIVE MATHS TEACHING Erdal Çetinkaya KS1,KS2,KS3, A-LEVELS,GCSE 07577927419 Sevin Bookkeping Rezan Uygur 078013934448 sevinbookkeping.co.uk BÜYÜK REKLAM KAMPANYASI Kürt ve Türk toplumuna ulaşmanın en iyi yolu %30 %40 indirim ücretsiz Tüm reklamlarınız Yeni yıl kutlamalarınız Tüm seri ilanlarınız indirim www.telgraf.co.uk reklam@telgrafnews.com | 07429481490 | 02079230838 Grup WXQ Her türlü düğün, nişan, kına gecesi, doğum günü yada partilerinizde profesyonel müzik ekibimizle hizmetinizdeyiz... Di dawet, şîranî, şeva hinê, pîrozbahiya rojbûnên we de bi Koma WXQ di xîmeta we de ne. 0793 9412 553 ÇARŞEM, 24 BERFANBAR 2014 Demîrtaş: Em ê benda hilbijartinê tarûmar bikin Hevserokê Giştî yê HDP’ê Selahattîn Demîrtaş di kongreya Rêxistina HDP’ê ya Îzmîrê de axivî û diyar kir ku ew rêhevalên Kemal Pîr û Mazlum Doganan ên ji bo azadî û jiyana bi rûmet canê xwe fedakirin e, ne yên dizanin. Demîrtaş têkildarî îdîayên HDP û AKP li hev hatin re jî axivî û wiha got: “Bazariyek wisa kirin nemerdî ye. Gelo em ewqas nemerd in vîna gelê xwe ji AKP’ê re bifiroşin? Tifaqa sereke ya me li kolanan kiriye. HDP têra xwe heye. Em ê benda hilbijartinê tarûmar biki Rêxistina HDP’ê ya Îzmîrê 1’emîn Kongreya xwe li Basmaneyê bi tevlîbûna deh hezaran kesan û Hevserokê Giştî yê HDP’ê Selahattîn Demîrtaş li dar xist. Di salona kongreyê de têkildarî komkujiya Gurgum, 19’ê Kanûnê, cînayetên kar û gelek mijarên din pankart hatin daliqandin. Posterên Rêberê Gelê Kurd Abdullah Ocalan, Sakîne Cansiz, Leyla Şaylemez, Fîdan Dogan, Kader Ortakaya û kesên di berxwedana Kobanê de jiyana xwe ji dest dan hatin daliqandin. ‘HEWL DIDIN BI TIRSA KOMKUJIYÊ CIVAKÊ BITEPISÎNIN’ Hevserokê Giştî yê HDP’ê Selahattîn Demîrtaş diyar kir ku tevgera siyasî ya Kurd bi salan e têkoşînê dike û gelek berdêlên mezin dan û wiha got: “HDP ji siyaseta Tirkiyeyê weke rojekê hilda. Êdî mirov ji ber mezhepên hev hatin astan ji hev bitirsin. Niha dibêjin ‘parçebûnê dikin’ divê baş bê dîtin ku kesên civakê li dijî hev tînin parçekirina civakê dikin. Divê baş bê dîtin kî civakê parçe dike. Ji ber ku bi Serokwezîr re di heman raman de nîn in mirovan li qadan bêrûmet dikin. Gelan weke Gazî û Gurgumê dixwazin bi tirsa komkujiyan bitepisînin. Hikûmeta AKP’ê vê yêkê dike û hikûmetên buhrî jî wisa kirin.” ‘TIŞTÊN HDP DIPARÊZE TI HIKÛMET NEWÊRIN BIPARÊZIN’ Demîrtaş anî ziman ku HDP li ser du esasan polîtîkayên xwe yên hilbijartinê diyar kir û wiha axivî: “Ji bo hêrs, dijminahî û kînê ji holê rake ti cudahiyan neke û ferqê nexe navbera ti baweriyan û hemû kes bêtirs di nava jiyaneke aştiyane de bijî derket rê. Mîsyona HDP’ê ya herî mezin wê ev be.” Demîrtaş bal kişand ser polîtîkayên AKP’ê yên aboriyê û wiha pêde çû: “Yên bêkar em in û xizan em in. Lê herî zêde bacê em didin. Hedefa HDP’ê ya duyemîn mafê xizan, bindest û kedkaran parastin e. Em ê li ser van her du esasan siyaseteke nû bikin. Li Tirkiyeyê ti partî newêrin van polîtîkayan biparêzin.” ‘EM NE RÊHEVALAN DIZAN RÊHEVALÊN KEMAL PÎRAN IN’ Demîrtaş têkildarî pêvajoya hilbijartinê jî wiha got: “Di hilbijartinan de pêwîstiya me bi hêzekê tineye. Êdî em ji hikûmetê ti daxwazan nakin. Em Kurd û Elewiyan bi rê ve bibin. Niha dibêjin ên ji nav gel derdikevin nikarin welat bi rê ve bibin. Çawa li Çanakkaleyê Kurd û Tirkan bi hev re şer kir niha jî xwediyên vê dewletê yên li wir li ber xwe dane. Dîsa em dikarin pergalê ava bikin. Berî her tiştî em diz nîn in. Em pere nadizin. Em Rêhevalên Kemal Pîr û Mazlum Doganan ên ji bo azadî û jiyana bi rûmet canê xwe fedakir in em rêhevalên dizan nîn in.” Demîrtaş da zanîn ku ji Trabzonê heya Samsun, Antalyayê wê li her derê nûnerên gel bibin parlamentoyê û wiha pêde çû: “Em ê bendan tarumar bikin. Em ê wê bendê bi ser Evren û AKP’ê de hilweşînin. Niha AKP ji hemû kesî bêtir benda hilbijartinê diparêze. Em destûra vê yekê nadin. Em ê hê bêtir bixebitin û benda hilbijartinê tarûmar bikin.” ‘BI AKP’Ê RE BAZARÎ NEMERDÎ YE’ Demîrtaş bersiva îdîayên HDP û AKP li hev hatin jî wiha da: “Gelo nemerdiyek wisa dibe? Bazartiye wisa kirin nemerdiye. Ji partiya me re îftîra kirin erzaniye. Gelo em ewqas nemerd in vîna gelê xwe bifiroşin AKP’ê? Gol hûn me bi xwe re tevlî hev dikin? Em dê di bin ala HDP’ê de bikevin hilbijartinê. Em ê AKP’ê hilweşînin. Wê demê wê bibînin kê bi kê re peyman kirine. Ev hemû ji bo partiya me reş bikin tên gotin. Tifaqa sereke ya me li kolanan kiriye. HDP têra xwe heye. Em ê benda hilbijartinê tarûmar bikin.” ‘PADÎŞAHÊ DI QESRÊ DE DIJÎ WÊ NEŞAD BE’ Demîrtaş bal kişand ser Qesra Serokomariyê û wiha axaftina xwe berdewam kir: “Yekî berê xwe da Erdogan û jêre got, ‘Tê bibi xelîfe’ Wi jî xwar. Gaz danê. Ji me re jî gaz tê lê ev ya polîsan e weke wê nîn e. Ev xelîfeyê sexte hatiye gazê û gotiye ew ê bibe padîşah. Lê dawiya wî weke ya çîrokan bi dilşadî xilas nabe. Dawiya padîşahê li qesrê dijî wê neşad bi dawî bibe.” Demîrtaş bal kişand ser îstîsmara olê ya AKP dike û wiha dawî li axaftina xwe anî: “Yê tirsa Xwedê li cem heyî li Roboskiyê 34 zarokan qetil nake û li nava kolanan zarokan qetil nake. An vê yekê nekin an jî ji vî gel re Mislimantiyê nebêjin. Hem zirarê didin gel û hem jî didin Mislimantiyê. AKP weke DAIŞ’ê Mislimantiyê ji cîhanê re şaş dide nasîn.” Piştî axaftina Demîrtaş hilbijartin pêk hat û Cavît Ugur û Mizgîn Îrgat ji hevseroktiyê re hatin hilbijartin. 9 Heyeta Îmraliyê bi Akdogan re hevdîtin kir Heyeta Îmraliyê ya ku Çarşema buhrî yekemîn car ji raya giştî veşartî li Îmraliyê hevdîtin pêk anî, bi Alîkarê Serokwezîr Yalçin Akdogan re hevdîtin pêk anî û piştî hevdîtinê daxuyaniya; “Em ketin serdemek nû. Di mijara wê kîjan sernav bên nîqaşkirin mutabakateke girîng heye.” da. Heyeta Îmraliyê ya bi Rêberê Gelê Kurd Abdullah Ocalan re hevdîtin pêk anî bi Alîkarê Serokwezîr Yalçin Akdogan re hevdîtin pêk anîn û li ber avahiya serokwezîriyê daxuyanî dan çapemeniyê. Parlamenterê HDP’ê Sirri Sureyya Onder bal kişand ser krîzên berê di çarçoveya çareserî û muzakereyê de hatin jiyîn û anî ziman ku pirsgirêkên derketin ji ber ku li Tirkiyeyê ti ceribandinên wisa çênebûn têgihiştinek navxweyî ya nû pêk anîn û wiha got: “Bi berxwedan Kobanê me dilşikestinek jiyabû. Ez dixwazim bêjim em krîzeke girîng li pey xwe hişt. Ez dixwazim bêjim ji bo hemû pirsgirêkên têkildarî çareseriyê de bi tevkariya Birêz Ocalan pirsanî li Îmraliyê pêk bên em ketin pêvajoya nû. Ev nayên wateya hemû pirsgirêk çareser bûn.Tê wateya pêvajoya diyalogê neyê girtin. Di mijara wê kîjan sernav bên nîqaşkirin mutabakateke girîng heye. Piştî me bi desteyên peywirdar ên partiya xwe re hevdîtin kir em ê biçin Îmraliyê û piştre biçin Qendîlê.” Onder bersiva pirsa ji pêvajoya çareseriyê re bername heye yan na wiha da: “Bername ji bo me dema herî kin e. Tiştên rojek şûnde bên kirin îro yên mehke şûnde bên kirin di nava hefteyekê de û yên 3 meh şûnde bên kirin di nava mehekê de bên kirin. Rêgez û nêzîkahiyeke me ya wisa heye. Hînî pêvajo dirêj bibe em ê rastî êrîş, enfeksiyonan û hin caran bên. Hûn 3-5 meh ji me nabihîzin wê hevdîtinên gelek lezgîn pêk bên.” Onder têkildarî pirsa mijar çek berdanê de jî wiha got: “Em her tim dibêjin sernavên wisa di medyayê de bên nîqaşkirin wê pirsgirêkan derxe. Ev nayê wetaye ji gel û çapemeniyê hin tişt tên veşartin. Em dixwazin hinek rê bigirin û bi aliyan re nîqaş bên kirin û bêyî mudaxele li nîqaşan pêk bên nîqaşan bimeşînin.” Onder anî ziman ku Muşteşariya Ewlehî û Pergala Cemawariyê jî dibe ku tevlî hevdîtina bibe û wiha axaftina xwe berdewam kir: “Hewcehî bi hevokên gel fêm nekin afirandinê tine ye. Em ê vê pirsgirêkê çareser bikin, em di asta daxwaz bikin nîn in, em vîna nû ya komarekê pêk bînin in. Aştiya me ya muşterek wê wisa pêk bê. Nîjadên heya niha ji şer feyde digirtin û bi siyaseta parçebûnê tevdigeriyan hebûn. Em têgehan gelek baldar bikar tînin. Em bi xîzmê pirsgirêk re eleqedar dibin.” ‘WÊ NIHA ŞÛNDE JÎ ÇÊBIN’ Onder têkildarî nîqaşên li ser daxwaza xweseriyê jî wiha got: “Me niha mekanîzmayên vê yekê pêk anîne. Em ê cara yekemîn dest bi nîqaşê bikin.” Onder têkildarî pirsa hikûmetê ji heyetê re qedexeya axaftinê anî jî wiha da: “Em reşkirinê red dikin. Em weke xeta siyasî ji gelan ti tişt neyê veşartin û ti tişt neyê reşkirin difikirin. Ji Îmraliyê re hevdîtin jî hatin û çûnên me yên Îmraliyê yên ji raya giştî veşartî çêbûn û wê niha û şûnde jî çêbibin. Em pêş bikevin wê li gorî ruhê pêvajoyê xizmet bidomin.” Onder anî ziman ku wê bi Leyla Zana re biçe Îmraliyê. Onder têkildarî pirsa gera Demîrtaş a Rûsyayê de jî wiha bertek nîşan dan: “Hûn dema Serokwezîr diçe Îtalyayê dipirsin” û wiha axivî: “Bernameya Birêz Demîrtaş diyar e. Li vî welatî bi sed hezaran Kurdên penaber hene û li her derê hilbijêrên me hene. Ji bo wan agahdar bikin û xebatên me yên dîplomatîk hene. Birêz serokê me yê giştî weke hemû serokên partiyan wê hevdîtinên xwe bike.” Onder têkildarî pirsekî din a têkildarî xweseriyê de jî wiha got: “Di mijara nivîsandina makezagona nû de têkildarî xweseriyê û di nava pergala demokratîk de dê çawa bê jiyîn xebatên me çêbûn û li wir in. Xweserî tiştekî ev ax jê re biyanî ye nîn e. Em dîrokê danîn aliyekî îro li hemû cîhanê li gorî normên demokratîk ji navendê raye nayên komkirin. Ya me dixwazin erdnîgarî û etnîsîte nîn e tenê aîdî heremek nîn e. Welatiyên Trabzonê ji çemê xwe re biryara xwe bikar bin bidin. Dapîr li wir rastî şîdeta leşkeran tên. Heke em bêjin Demokrasî dê hemû kes memnun bibe. Wê demê em demokrasiyê dixwazin.” Onder têkildarî pirsa HDP dê weke partî bikeve hilbijartinê yan na jî wiha got: “HDP wê weke partî bikeve hilbijartinê. Lê tenê plana me ya B tine ye heye Z yê planên me hene. Anket me weke li banda benda ji sedî 10 nîşan didin. Lê em ji sedî 60 jî deng bigirin daxwaza me ya benda hilbijartinê bê rakirin heye.” Onder têkildarî gotinên Serokê CHP’ê Kiliçdaroglu yên der barê tifaqa HDP’ê de jî gotin “gelek eyp kir” nirxand û wiha dawî li axaftina xwe anî: “Em partiyeke siyasî ne û asta partiya me hatiye xwîn û canê gelek gelê me heye û em ne jî AKP’ê ji ti kesî re nakin qurban. Baweriya me bi û hêza me ya xweser heye. Baweriya me bi kedkar û gelên em bi hev re ava bikin heye.” ÇARŞEM, 24 BERFANBAR 2014 8 Kürt Toplum Merkezi-KCC & Halkevi bünyesinde Gitar Bağlama Semah Folklor Tiyatro İngilizce Kürtçe (Kurmanci) Matematik Kurslarının kayıtları başlamıştır. Daha fazla bilgi için aşağıdaki telefon numaralarını arayabilirsiniz. Halkevi KCC 31-33 Dalston Ln, London E8 3DF 11 Portland Gardens, London N4 1HU 020 7249 6980 020 8880 1804 ÇARŞEM, 24 BERFANBAR 2014 800 penaberên ji Tirkiyeyê hatin birêkirin di kêliya dawî de hatin rizgarkirin Drama penaberên ji şer û pevçûnên li Sûriyeyê reviyan a li Derya Spî dewam dike. Bi sedan penaberên ku bazirganên mirovan ên li Tirkiyeyê ew li keştiya kargo kirin, li nêzî peravên Sîcîlyayê di kêliya dawî de ji xeniqînê hatin rizgarkirin. Li gorî ajansa nûçeyan a Îtalya ANSA, 800 koçberên li Tirkiyeyê li keştiyeke kargo hatine siwarkirin, 100 mîl nêzî girava Sîcîlyayê hatine rizgarkirin. Di nûçeya ajansê de hat ragihandin ku keştiya ji 70 metreyî ji aliyê şebekeyan ve hatiye terikandin û koçberên di keştiyê de jî bi rêya telefonê xwe gihandine yekîneyên ewlekariya peravê û alîkarî xwestine. Li Kurdistanê sala borî 6 hezar û 857 zarokên kêmî 5 salî mirin Wezîrê Tenduristiyê Mehmet Muezzîngolu diyar kir ku li gorî qeydên Saziya Îstatîstîka Tirkiyeyê di 2013’an de li Rohilatê Anatolyayê 2 hezar û 576, li Başurêrojhilatê Anatolyayê 4 hezar û 281 zarok di bin temenê 5 salî de mirine. Cigirê serokê giştî yê CHP’ê Sezgîn Tanrilkulu der barê mirina bebekên li Amedê de û her wiha der barê mirinên Li Afganîstanê bombeya li kêleka rê teqiya: 7 mirî Li Afganîstanê, bombeyek li kêleka rêya di navbera bajarên Asadabad û Narî de hatibû bicihkirin teqiya û di encamê de 7 kesan jiyana xwe ji dest dan. Yekîneyên ewlekariyê bal kişandin ser rîska qeza yan jî noqbûna keştiyê ya binê avê. Tê gotin ku piraniya koçberên hatine rizgarkirin penaberên ji Sûriyeyê ne. Herî dawî di êvara Înê de di encama operasyoneke li peravên Îtalyayê de, 194 koçberên Sûriyeyî yên ji Tirkiyeyê bi keştiyeke bazirganiyê hatibûn birêkirin, hatibûn rizgarkirin. Hatibû ragihandin ku beriya destwerdana yekîneyên ewlekariya peravî, av ketiye nava keştiyê û piştre jî noqî binê avê bûye. Di nava vê salê de 160 hezar penaber derbasî Îtalyayê bûn û di nava çend hefteyên dawî de herî kêm di nava 10 keştiyên bazirganî de bi hezaran penaber di kêliya dawî de ji xeniqînê hatin rizgarkirin. Ev keştiyên ku piraniya wan ji Tirkiyeyê hatin birêkirin, li Derya Spî ji bo noqî binê avê bibe, hatibûn terikandin. zarokên li herêma Rojhilatê Anatolyayê û Başurêrojhilatê Anatolyayê de pêk hatine de pêşnûme pirsek da Muezzînoglu. Muezzînoglu bersiv da pêşnûmepirsê. Muezzîngolu got di 23’ê Çileyê 2014’an de li Amedê zarokê du salî Muhammet Mîraç Şîmşek bi teşîsa broşîtê birine Hekîmtiya Malbatî ya hejmar 1 a Alîpinarê û li derziyekê lê dixisin û jiyana xwe ji dest dide. Muezzîoglu got ku ji Şîmşek pêkanîn aşiyê nehatiye kirin. Muezzîngolu got li gorî Saziya îstatîstikên Tirkiyeyê, li Rojhilatê Anatolyayê di 2009’an de 3 hezar û 89, di 2010’an de 2 hezar û 768, di 2011’ê de 2 hezar û 732, 2012’an de 2 hezar û 446, di 2013’an de 2 hezar û 576, li Başurêrojhilatê Anatolyayê di 2009’an de 4 hezar 997, 2010’an de 4 hezar û 630, 2011’an de 4 hezar û 512, di 2012’an de 4 û 450, di 2013’an de 4 hezar û 281 zarokên temenê wan di bin 5’an de jiyana xwe ji dest dane. Li Afganîstanê, bombeyek li kêleka rêya di navbera bajarên Asadabad û Narî de hatibû bicihkirin teqiya û di encamê de 7 kesan jiyana xwe ji dest dan. 2 ji kesên jiyana xwe ji dest dane zarokên keç in û 3 ji birîndaran jî jin in. 7 Li Îtalyayê li dijî rêxistina neo-faşîst operasyon Hat ragihandin ku li Îtalyayê di operasyona birûskê ya li hemberî rêxistineke neo-faşîst de gelek çek û teqemenî hatine bidestxistin. Di encama operasyona li gelemperiya Îtalyayê hat meşandin de, bi dehan kes hatin binçavkirin, herî kêm 14 kes hatin girtin. Di çarçoveya operasyona duh danê sibê li Îtalyayê destpê kir de li bajarên L’Aquila, Montesilvano, Chieti, Ascoli Piceno, Varese, Como, Modena, Palermo, Milano, Torino, Gorizia, Padova, Udine, La Spezia, Venedik, Napoli, Roma û Pavia serdegirtin hatin kirin. Di operasyonê de ji rêxistina bi navê “Yekîneyên Pêşeng ên Rêxistina Sîstema Nû” ya neofaşîst, ku hat tespîtkirin amadekariya çalakiyên bombeyî û çekdarî li hemberî siyasetmedar û hin saziyên dewletê dikin, 14 kes hatin girtin. Di operasyona ku dozgerê antîmafyda yê L’Aquila Giuseppe Romano Gargarella birêve bir û Tevgera Taybet a Leşkerî ya Îtalyayê (ROS) beşdar bû de, hat ragihandin ku nêzî 50 kes hatine binçavkirin û 14 ji van hatine girtin û li girtîgehê hatine bicihkirin. Li gorî agahiyan, endamên rêxistina neofaşîst a xwe weke dewama rêxistina terorê ya neofaşîst a xwe weke “Sîstema Nû” (Ordine Nuovo) bi nav dike, zêdeyî deh siyasetmedarên bê parazvan digerin, hedef girtine. Tê îdîakirin ku rêxistinê plan kiriye di dema kar de li hemberî hin qereqol, walîtî, dadgeh û saziyên dewletê êrîşên bombeyî bike. Endamên rêxistinê wê bi sûcdariya ‘bi anîna dema faşîst re hilweşandina sîstema demokratîk, cihêkariya nîjadî, olî û etnîkî û terorîzmê’ bên darizandin. Tê texmînkirin ku cebilxaneyên hatine desteserkirin, rêxistinê di ser Slovanya derbasî welêt kiriye. Rexistina faşîst a bi navê Ordine Nuovo, bi taybetî bi êrîşên xwe yê salên 1970’yî tê naskirin. Girtiyên zîndana Urmiyê dawî li çalakiya xwe anîn Greva birçîbûnê ya girtiyên siyasî yên Kurd, piştî 33 rojan, bi daxuyaniyekî bi dawî bû. Di daxuayniyê de hat destnîşankirin ku ew greva xwe ya birçîbûnê serketî dibînin û ji bo wê jî dawî li vê çalakiyê tînin. Di daxuyaniya girtiyên Kurd ên li Girtîgeha Urmiyê de wiha hat gotin: “Em girtiyên siyasî di zindana Urmiyê de 33 roj e ji bo bidawîanîna zext û gefên Komara Îslamî di greva birçîbûnê de ne. Di encama nerazîbûnên me de, berpirsên Li Endonezyayê bîlançoya şemitîna axê: 95 mirî, 13 winda Hat ragihandin ku ji ber şemitîna axê ya 12’ê Kanûnê li gundê Jemblung ê li girava Komara Îslamî ya Îranê bi me re axivîn û diyar kirin ku nêzî 40 kes ji zindaniyên edlî veguhestine beşên din û 13 girtiyên siyasî jî ku beriya niha şandibûn beşên din dîsa vegerandine beşa 12. a zindanê. Her wiha soz dane ku eger greva birçîbûnê bidawî bibe, ew ê daxwazên me têxin meriyetê. Ji bo wê jî me biryar girt ku em dawî li çalakiya xwe bînin û me bangawaziya KODAR’ê erênî bersivand. Her wiha em wek girtiyên li zindana Urmiyê, spasî û rêzên xwe pêşkêşî hemû gelê xwe dikin ku di vê pêvajoyê de bi xebatên cur bi cur piştgiriya me kirin û em bi tenê nehiştin. Girtiyên Zîndana Urmiyê” Java ya Endonezyayê, 95 kesan jiyana xwe ji dest dane. Xebatên lêgerîn-rizgarkirinê îro bi dawî bû. Rayedaran diyar kirin ku di bûyerê de 95 kesan jiyana xwe ji dest dane, 13 kes jî hînê winda ne. ÇARŞEM, 24 BERFANBAR 2014 6 Berdevkê YBŞ: Em ê tola xaka Êzîdîxan rakin Berdevkê Yekîneyên Berxwedana Şengalê (YBŞ) Berxwedan Tolhildan, diyar kir ku bi heviya azadkirina Şengalê ev 5 meh in bi gerîlayên HPG/YJA STAR re li çiyayê Şengalê şer dikin û got: “Berxwedana li ser axa Êzîdîxan, bi hesta tolhildana ji hovîtiya tê jiyandin dikare pêk were.” Berdevkê YBŞ’ê Berxwedan Tolhildan der barê operasyona rizgarkirina Şengalê ku di 18’ê Kanûnê de ji aliyê hêzên HPG/ YJA STAR, YBŞ Û YPG’ê ve hate destpêkirin ev 3 roj in dom dike de, ji ANHA’yê re axivî. Berxwedan Tolhildan destnîşan kir ku wan navê “Şehîd Şîno” li operasyonê kiriye û anî ziman ku ew bi hêviya vê rojê ev 5 meh in li gel gerîlayên HPG/YJA STAR di çeperan de û li çiyayê Şengalê şer dikin, heta niha ji bilî wan li eniyên berxwedanê ti hêzeke din nebû. Tolhildan da zanîn ku destpêkirina operasyona rizgarkirinê ya di Cejna Êzî de, ji bo gelê Êzîdî wate û moralek cuda daye. Tolhildan anî ziman ku li navenda Şengalê pevçûna wan a yekemîn a bi çeteyan re li Taxa Qendîl (nuqteya çeteyan a li daketina bajar) çêbûye û wiha dom kir: “Em li gel gerîlayên PKK’ê hatin vê derê û zêdetirî 3 saaten sor, Digura û Dahola rizgar kirine û niha ev herêm di bin kontrola hêzên YBŞ, HPG û pêşmergeyan de ne. ‘ALIYÊ ROJHILAT BI TEMAMÎ HATE RIZGARKIRIN’ me bi çeteyan re şer kir. Di encama pevçûnan de me karîbû çeteyan ji vir bavêjin. Piştî ku me çete ji war avêtin, pêşmerge jî li pey me hatin û gihiştin me.” Berxwedan Tolhildan, da zanîn ku ev 5 meh e li gel gerîlayên HPG’ê re li dijî çeteyan şer dikin, lê ji roja ku Şengal ji aliyê çeteyan ve hate dagirkirin û fermana 74’an bi serê Êzidiyan anî, pêşmerge cara yekemîn 2 roj berê karîbûne bên çiyayê Şengalê. Tolhildan daxuyand ku piştre bi pêşmergeyan re di çarçoveya hemleya rizgarkirina Şengalê de gundên Sinunê, Xane- DAIŞ’ê nêzî 100 şervanên xwe yên biyanî îdam kir Berdevkê YBŞ’ê da zanîn ku ev 3 rojin li navenda Şengalê jî pevçûnên bi çeteyên DAIŞ’ê re didomin û got ku aliyê rojhilat ê Şengalê bi temamî hatiye rizgarkirin. Tolhildan ev agahî dan: “Taxên Berberojk, Suka Serî û Sukê bi temamî di destê me de ne. Beşek ji taxa Hey Nasır jî di destê me de.” Tolhildan got ku li herêma çiyayî tu bandorek çeteyan nemaye, hemû girên stratejîk di destê wan de ne û wiha dirêjî da axaftina xwe: “Çeteyên DAIŞ’ê li navenda bajêr niha li taxên Suka Jêrî, Heyu Bîlançoya 4 salan:120 hezar leşkerên Sûriyeyê hatin kuştin Navenda Şopandinê ya Mafê Mirovan a Sûriyeyê ku navenda wê li Londonê ye, diyar kir ku di şerê navxweyî yê li Sûriyeyê di 2011’an de destpê kiriye heta niha 120 hezar leşkerên Sûriyeyê mirine. Li gorî nûçeya televîzyona El Arabiya, rêxistina mafê mirovan a muxalîf a bi navê DAIŞ a ku li hemû eniyên Sûriye û Iraqê têk diçe, nêzî 10 şervanên xwe yên biyanî yên xwest rêxistinê biterikîne, îdam kir. Li gorî nûçeya rojnameya DYA Financial Times a agahiyên xwe dispêre çavkaniyên herêmî, DAIŞ a di dema dawî de li hemberî Kurdan û artêşa Iraqê têk çû, ji hev belav dibe. Herî dawî nêzî 100 şervanên biyanî yên xwestin Reqqayê biterikînin, ji aliyê rêxistinê ve hatin înfazkirin. Nêzî 400 biyanî jî, li bajarên cuda yên Sûriyeyê girtî ne. Kesekî ji mûxalefeta Sûriyeyê ya nexwest navê xwe aşkera bike ji rojnameyê re axivî û anî ziman ku DAIŞ’ê herî dawî dest bi rêxistinbûyîna polîsê leşkerî kiriye û şervanên xwe yên bi wezîfeya xwe ranebûne tespît kiriye û dest bi girtinan kiriye. Hat ragihandin ku bi taybetî li Reqqayê polîsê leşkerî avêtine ser gelek malan û gelek kes li ber deriyê malan înfaz kirine. Li gorî daneyên Saziya Çavdêriya Mafên Mirovan a Sûriyeyê, di êrîşên hewayî de di nava du mehan de herî kêm 800 endamên DAIŞ’ê hatin kuştin. Yermuk û beşek ji taxa Heyu Nasir mane.” Berxwedan Tolhildan diyar kir ku di operasyon û pevçûnan de çeteyan derbeyên giran xwarine û wiha pê de çû: “Operasyonên ku me wekî YBŞ û HPG’ê pêk anîn, gelekî serkeftî bûn. Gelek windahiyên çeteyan çêbûn, gelek cenazeyên wan di destê me de ne. Dîsa gelek wesayît, çek û cebilxane hatin desteserkirin. Ya herî girîng jî, herêmên stratejîk dibin serweriya me de ne.” Tolhildan got ku heta çeteyan bi temamî ji Şengalê paqij dikin wê operasyona xwe bibiryarî bidomînin û got: “Tolhildan got, “Berxwedana li ser axa pîroz Êzîdîxan, bi hesta tolhildana ji hovîtiya tê jiyandin dikare pêk were.” Mîrsad tê zanîn, der barê krîza ku ji 2011’an heta niha li Sûriyeyê berdewam dike de hejmara kesên heta niha miriye aşkera kir. Mîrsad, di krîza ku ji 2011’an de ye li Sûriyeyê tê jiyîn hêzên ewlehiyê yên dewleta Suriyeyê li dijî komên çekdar diparêze li du koman ên weke ‘leşkerên Sûriyeyê’ û ‘mîlîsên alîgirên rejîmê’ veqetand. Mîrsad got ku piştî Beşar Esad hilbijartinên Serokkomariyê qezenc kiriye şûnde ji axaftina xwe ya 16’ê Tîrmehê heta 16’ê Kanûnê di nava 5 mehan de hêzên dewleta Sûriyeyê diparêzin windahiya wan 10 hezar û 949 hat aşkerakirin. Li gorî daxuyaniya hatiye dayîn, hat gotin ku di êrîşên DAIŞ, Cebhet El-Nusra, Muhacîrîn û êrîşên cuda yên komên Îslamî de 5 hezar û 631 leşkerên Sûriyeyê û 5 hezar û 227 mîlîs hatine kuştin. Mîrsad got ku windahiyên Hîzbullahê jî wek 91 derbasî qeydan bûye. ÇARŞEM, 24 BERFANBAR 2014 95 ÇARŞEM, 24 BERFANBAR 2014 4 Di destpêka sala 1978’an de di hilbijartinan de CHP bûbû desthilatdar. Di bin Serokwezîrtiya Bulent Ecevît de hikûmetek hatibû avakirin. Li aliyê din hêzên faşîst di bin pêşengiya MHP’ê de li her derê Tirkiyeyê birêxistin dibûn. Di nav dewleta kûr de kadroyên wan cih girtibûn. Desthilatdariya veşartî di dest wan de bû. Hin endamên vê rêxistinê di nav rêxistina Kontrgerîla de tetîkêşî dikirin. Li gelek deverên Tirkiyeyê dest bi kuştina çepgir, şoreşger û Elewiyan kiribûn. Dem hat li herêma Kurdistan jî dest bi rêxistinbûnê kirin. Di destpêkê de Elezîz, Sêwas, Meletî û Mereş wek heremên pîlot ji xwe re hilbijartin. Ji Meletiyê destpê kirin. Di 7’ê Nîsanê de bi postê bombeyek ji Şaredarê Meletiyê Hemît Fendoglu re hat şandin û di encama teqîna vê bombeyê de Hemîd Fendoglu, bûk û 2 neviyên wî jiyana xwe ji dest dan. Piştî vê bûyêrê hin bombeyên din jî bi postê hatibûn rêkirin.. Mehek berê jî li Kurdistan bi navê PKK rêxistinek nû partîbûna xwe îlan kiribû. PKK li her derê bi rêxistin dibû. *** Di dawiya salên 1978’an de dor hatibû Mereşê. Di navbera 8 mehan de amedekariyê vê komkujiyê hatibû kirin... Berî komkûjiyê hefteyek hin kesên ku xwe wek wezîfedarên dewletê dabûn nasandin, malên şoreşger û Elewiyan destnîşan dikirin. Di bin navê jimartinên fermî de, li kîjan malê çend kes dimînin tespît dikirin û ser deriyên wan jî bi boyaxa sor îşaret dikirin. Xwediyên malê ancax hefteyek şûnde hîn dibûn ku ev mal çima hatine nîşankirin.. Faşîstan dest bi çalakiyên provoksiyonan kiribûn. Ji bo gel tehrîk bikin bombe yên tesîr hindik davêtin Mizgeftan û digotin çepgir û Elewî ev bombe avêtin cihê parezgehên olî. Di heman demê de mîtîng û meş organize dikirin.. Kanûna 1978’an bû. Ji Enqere û ji bajarê derdorê ber bi Mereşê tetîkkêşên faşîst bi rê ketibûn.. Dema ku ev amadekarî, ev çûn û hatin pêk dihat, dewlet, emniyet, îstixbarat û artêş bêdeng bû.. Hikûmeta demê ya Bulent Ecevît jî nikaribû mudaxeleyî vê karesetê bike. Bi tenê bi cîvîn û daxuyaniyan behsa vê rewşê dihat kirin. Faşîstan di her navendên beşê saziyên fermî de mirovê xwe bicih kiribûn.. *** Di 19’ê Kanûnê de starta qetlîamê hatibû dayîn. Cihê destpêka komkujiyê Sînemaya Çîçek bû. Fîlmek nîjadperest bi navê “Guneş Ne Zaman Dogacak” ew ê bihata nîşandan. Ji Edeneyê du kesan ev film anîbûn Komeleya Mereşê. Di 19 Kanûnê roja Sêşemê saet di 20’an de fîlm û sloganên faşîstên Tirk bi hev re destpê kirin. Ber bi dawiya Film bombeyek bêtesîr ji aliyê Okkeş Kenger ve di sînemayê de hat teqandin.. 20 Kanûn 1978 Di 20 mehê de Qehwexaneyek şoreşger ku diçinê hat bombekirin. Ji bo faşîst werin tehrîkkirin, dora royê mala mamosteyek faşîst tê bombekirin, mal di wê saetê de vala ye.. 21 Kanûn 1978 Di 21’ê Kanûnê de jî plan dewam dike. Du mamosteyên şoreşger Hacî Çolak û Komkujiya Mereşê Di dawiya salên 70’yî de, di siyaseta Tirkiyeyê de aloziyên mezin pêk dihatin. Mustefa Yuzbaşioglu dema ji dibistanê diçin mala xwe têne gulebarankirin û jiyana xwe ji dest didin. 22 Kanûn 1978 Di 22’ê Kanûnê de ew ê cenaze werin rakirin lê faşîst li derdora bajêr li gundan bi gotina “ew ê komunîstên erîşî mizgeftan bikin” mirov kom dikirin.. Muftiyê bajêr jî di heman rojê de, bi wesayitek taybet li nava bajêr digere û banga cîhadê li gel dike. 5 hezar mirov ji bo cenaze rakin civiyabûn. Dema ber bi mizgeftê ve bi rê ketin, hêzên dewletê yên ewlekariyê pêşî li wan girtin û ser hemû kesan lêgerîn kirin. Piştî ku bawerî anîn ev kes bê çekin ew serbet berdan. Lê li pêşiya wan hêzên faşîstan di kemînê de bûn. Dema kortej nezîkî mizgefta Ulu Camîî bû, ew girseya ji aliyê faşîstan ve hatî komkirin derdiketin pêşiya wan. Û erîş kirin. Piştre berê xwe dan navend û avahiyên CHP, DISK, TÖB-DER, POL-DER, TIKP, Sendîqa Tekstil. Û li nav bajar belav bûn. Erîşî dikanan dikirin. Elewî û şoreşgeran jî bersiv didan van erîşan û di encama vê bersivdayînê de 3 faşîst bi navê Cemil KARADUTLU, Memili BAKICI, Hamza YILMAZ têne kuştin. 22’ê Kanûnê jî bi vî awayî derbas dibe.. *** 23 Kanûn 1978 Berpisyarên komkujiyê her wiha li gundên ku civaka Sunî dijîn geriyan û bi propagandaya ” li bajêr komunîst, Elewî û çepgir bûne yek erîşî mizgeftê dikin” mirov kom dikirin. Li ser vê yekê hin kes tên bajêr û tevlî nav reffên erîşkaran dibin. Erîşkar, rêyên bajar digirin bin kontrola xwe. Piştî van amadekariya erîş destpê dikin. Hêzên dewletê bêdeng dimînin. Ji der- dorê alîkarî û teqwiye. Dewlet bêdeng e û meydan ji êrîşkaran re dimîne. 24 Kanûn 1978 Êdî li taxên ku bi giranî Elewî dijîn alav dûman û hawar bi hev re bilind dibûn, lê hawar bê bersiv diman.. Wê rojê li Mereşê şewitandin, tecawiz kirin, talan kirin, birîndar kirin, kuştin, bombekirin, bi cesedan leyistin, zarok kuştin, destdirêjiya jinan kirin.. Eş, qîrîn, nalîn, hawar ji mala derket kolanan, ji kolanan gihîşt nexweşxaneyan û ji wê derê jî gihîşt goristanan. Nexweşxwaneyên Mereşê wek nexweşxaneyên şer bi birîndaran tijî bûbûn.. *** Û bajar terk kirin.. Li pey xwe birîndarê xwe, li pey xwe miriyên xwe, li pey xwe axa xwe, li pey xwe goristanên xwe hiştin û koç kirin.. Ji aliyê din jî, ji Dîlok, Riha,Edene û ji derdorê hin kes li hawara xizmên xwe ber bi Mereşê ve dimeşiyan.. Û heman aqûbet hat serê wan jî.. Di 24 Kanûna sala 1978’an de di rojnamayên Tirkiyeyê de ev manşet hebûn. Rojnameyan ev komkûjiya ku gav bi gav nêzdibû didîtin, lê di rûpelên xwe de hiç cîh nedabûn, piştî komkûjiyê dest bi nivîsên derew kiribûn.. Di dawiya komkûjiyê de bîlançoyek wiha derdiket holê.. Bîlançoya komkujiyê: Hejmara yên hatinin kuştin: 111 Hejmara birîndaran: ji hezarî zêdetir.. Malên ku hatin şewitandin: 552 Cîhên kar ên hatin şewitandin û xerakirin: 289 Maşînên hatin şewitandin: 8 Piştî komkujiyê, li Tirkiyê û li Kurdistanê li hin bajaran wek Edene, Enqere, Elezîz, Çewlik, Erzîncan, Erzîrom, Dîlok, Stenbol, Mereş, Qers, Meletî, Sêwas, Riha û Hatay rewşa awarte hat îlankirin.. Komkujî ji aliyê daîreya şerê taybet ve hatîbû organîzekirin û di komkujiyê de endamên kontrgerîla hatibûn bikaranîn. Ev îdea ji aliyê Serokwezîrê demê Bulent Ecevît ve jî hatibû îtirafkirin. *** Doz piştî 12 Îlonê li dadgehên leşkerî yên Edene, Mereş, Dîlok, Semsûr, Hatay bi hejmara 1980/82 hat vekirin û bi hejmara 1980/520 jî bi encam bûn.. Li dadgehan ev stastîk derketin holê. Der heqê 804 kesan de doz hat vekirin. 29 kesî cezayê îdamê 7 kesî Cezayê Muebbet 7 kesî cezayê 15-24 sal 29 kesî cezayê 10-15 sal 259 kesî cezayê 5-10 sal 26 kesî cezayê 1-5 salan girtin. 379 kesî Berat kir. Doza 68 kesan jî bi hin sedeman ji dosyê hat derxistin.. Ev biryar li Dadgeha Bilind xera bû.. Cezayê îdamê pêk nehat û sal derbas bûn doz hat girtin.. Lê Kurd û Elewî, ji bo ku vê komkujiyê neyê jibîrkirin, ji bo ku berpirsyar derkebin pêşberî edaletê, têdikoşin. Û ev têkoşîn hînê jî dewam dike. Lê zîhniyeta ku ev komkujiya Mereşê pêk anî îro jî li Tirkiyê li Roboskiyê bi qetilkirina 34 kurdan li Tirkiyê desthilatdar e. FARUK SAKIK -ANF ÇARŞEM, 24 BERFANBAR 2014 3 Sîbel Bulut li Londonê hat bibîranîn Şervana MLKP’ê Sîbel Bulut (Eylem Denîz) a li Kobanê di şer û pevçûnên li dijî DAIŞ’ê de jiyana xwe ji dest da, li Londonê hat bibîranîn. Ji bo Sîbel Bulut a di 12’ê Kanûnê de li Kobanê jiyana xwe ji dest da, meşek hat li darxistin. Piştî meşê jî li Navenda Civaka Kurd bernameyeke bîranînê hat li dar xistin. Ji bo Sîbel Bulut a di 12’ê Kanûnê de li Kobanê jiyana xwe ji dest da, li Londonê li Manor Huse meşek pêk hat. Jinên komunîst ên MLKP’î, Yekîtiya Jinên Sosyalîst û Roj Women meş organîze kirin. Meşa heta îstasyoan trênê ya Turnpîke lane berdewam kir. Pankart û dovîz hatin hildan û her wiha posterên Sîbel Bulut, Kader Ortakaya û Arîn Mîrxan hatin hildan. Girseyê piştî meşê tevlî bernameya li Navenda Civaka Kurd a Harîngey pêk hat bûn. Deqeyek rêz hat girtin û di axaftinên hatin kirin de jî li ser rola pêşeng a jinan nîqaş hatin meşandin. Di axaftinên hatin kirin de wiha hate gotin: “Me Sîbel Bulut di 12’ê Kanûnê de li eniya başurê Kobanê li Termîk a cihê herî stratejîk di pevçûneke li hembar DAIŞ’ê winda kir. Hevala Sîbel ku şoreşgerî ji kûrahî de hîs kir û şer dikir bû yek ji sembola şoreşa jinê ya Rojava. Hevala me ya Sarya di 1986’an de li Dêrsimê hatiye dinê. Di temenê xwe yê ciwan de gelek tecrûbe qezenc kiriye rojnamegerî jî di nav de li gelek qadan şoreşgerî meşandiye. Her tim li mevziya pêş cih girtiye û li Kobanê gihişt mertebeya nemiriyê. Li Kobanê cih girtin, peywira her kesekî bi rûmet e. Her kesê xwedî wijdan divê di vî şerî de cih bigirin û li cem gelê Kobanê cih bigirin. Hevala Sarya wek komunîstekê di nava şerê gel de cihê xwe girt. Kolan bi kolan li dijî DAIŞ’ê ji bo azadiya jinan û wekheviya gelan şer kir. Şoreşa Rojava di heman demê Şoreşa jinê ye. Hevala Sarya jî bi vê şîarê bang li hemû jinan kiriye ku di vî şerî de cihê xwe bigirin. Hevala Sarya û hemû şervanên jin niha Kobanê anîne asta serkeftinê.” Daxuyanî bi dirûşmên, “Hevala Sîbel Bulut dijî, Rojava li ber xwe dide”, “Hevala Sarya dijî, MLKP şer dike” bi dawî bû. Ji komeleya Ruviyan ji bo Kobanê piştgirî Welatiyên ji gundê Ruviyan a girêdayî navçeya Pazarcixa Gurgumê yên li Londonê dijîn, ji bo Kobaniyên li konbajaran de dijîn 27 hezar TL’yê kom kiribûn teslîmî cihên eleqedar kirin. Piştgiriya ji bo Kobaniyên li konbajaran dijîn didome. Alîkariyên ji Tirkiye, Kurdistan û Ewropayê tên şandin digîhin Kobaniyên li konbajaran dijîn. Gundiyên Ruviyan yên li Londonê dijîn, di bin banê Komeleya alîkariya ku li Londonê hatiye avakirin de 27 hezar TL kom kirin û teslîmî Komeleya Piştevanî û Alîkariya Rojava kirin. Endamê Desteya Rêveberiya Komeleya Piştevanî û Alîkariya Gundê Ruviyan Bîrkan Ovayolu axaftinek kurt kir û diyar kir ku piştî êrîşên çeteyên DAIŞ’ê, gelê Elewî, Sunnî, Êzîdî û baweriyên din ketine nava piştevaniyê û da zanîn ku ew wek Ruviyan, ji bo Kobanê seferber bûne. Ovayolu axaftina xwe wiha berdewam kir: “Pereyê ku me ji gundiyên xwe berhev kir, zêde girîngiya wê tine. Lê di rojeke wisa ya ruhê piştevanî yekbûyînê de em gelek kêfxweş bûn. Divê bê zanîn ku li Bazarcixê gundek heye û dilê wan li Kobanê davêje. Êdî hemû bawerî û çand li gel Kobanê cih digirin. Me pereyê ku li Londonê berhev kir teslîmî Komeleya Piştevanî û Alîkariya Rojava kir. Bi vî pereyî wê amûrên elektrîkê û sobeyên elektîrîkê bên kirîn.” ÇARŞEM, 24 BERFANBAR 2014 2 Xaçepirs Gotinên Pêşiyan Bersiva Hefteya Borî Birîno; Bijankên te, Têla tembûra min bûn. Di nava çavên te de, Kilam şîn dibûn. Tu çû... Ker bûm, Lal bûm, Kor bûm, Şîn jî nema, Kesk jî nema, Tenê reş bû para min. Li te pîroz be , Bêdengiya min. Li min pîroz be, Reşiya min. Bêrîvan ZînZal Ava hêdî hêdî, me ecêb jê dî Aş ji dest çûye, pirsa çeqçeqê dike. Agir bi agir venamire. Av diçe lê aş li cîhê xwe dimîne. telgraf.co.uk Çarşem, 24/12/2014 Sayı ROJNAMEYA HEFTEYÎ 448 Sîbel Bulut li Londonê hat bibîranîn Şervana MLKP’ê Sîbel Bulut (Eylem Denîz) a li Kobanê di şer û pevçûnên li dijî DAIŞ’ê de jiyana xwe ji dest da, li Londonê hat bibîranîn. Ji bo Sîbel Bulut a di 12’ê Kanûnê de li Kobanê jiyana xwe ji dest da, meşek hat li darxistin. Piştî meşê jî li Navenda Civaka Kurd bernameyeke bîranînê hat li dar xistin. de cihê xwe girt. Kolan bi kolan Di daxûyaniya hatî kirin de bal hat li dijî DAIŞ’ê ji bo azadiya jinan û kişandin ser jiyana Sibel Bulut û di wekheviya gelan şer kir. têkoşîna tê meşandin de giringiya rola jinê. Di daxûyaniyê de wiha Şoreşa Rojava di heman demê hat gotin; “Li Kobanê cih girtin, Şoreşa jinê ye. Hevala Sarya jî bi vê peywira her kesekî bi rûmet e. şîarê bang li hemû jinan kiriye ku di vî şerî de cihê xwe bigirin. Hevala Her kesê xwedî wijdan divê di vî Sarya û hemû şervanên jin niha şerî de cih bigirin û li cem gelê Kobanê anîne asta serkeftinê.” Kobanê cih bigirin. Hevala Sarya Berdevama nûçeyê di rûpelê 3´yan de ye wek komunîstekê di nava şerê gel Ji komeleya Ruviyan ji bo Kobanê piştgirî Komkûjiya Mereşê Rûpel 2 Heyeta Îmraliyê bi Akdogan re hevdîtin kir Rûpel 6 Rûpel 9