TERÖR VE ŞİDDETİN ÖNLENMESİNDE DİNI DEGERLERİN YERİ VE ÖNEMİ Doç. Dr. Fikret KARAMAN* insanın varlık alemindeki yeri ve değeri tartışılmayacak kadar önemlidir. Çünkü o, ruh ve beden kabiliyetleri bakımından canlıların en mükemmeli olarak yaratılmış­ tır. Allah bu üstün yaratılışı şöyle açıklıyor: "Biz insam en güzel biçimde yarattlk. " 1 "Şüphesiz biz ona (doğru yolu da) gösterdik. ister şükredici olsun isterse nankö1: " 2 O, hür iradesiyle ya bu kabiliyetlerini güzel kullanarak "insan-ı kamil" olacak, ya da tersini tercih ederek canlıların en aşağı mertebesinde yer alacaktır. Ancak bu iradenin kullanılmasında inanç, ibadet, ahlak, eğitim, rehberlik ile içinde yaşadığı sosyal ve kültürel çevrenin rolü vardır. Bu nedenle hem yaratanın iradesi hem de kamu vicdanı onu sosyal hayatın merkezine yerleştirerek doğuştan bazı temel hak ve hürriyetlerle donatmıştır. Hayat hakkı başta olmak üzere kendisine verilen maddi ve manevi kazanımlarını koruyabilmek için daima huzur ve güven dolu bir ortama ulaş­ manın özlemi içindedir. Şüphesiz ki toplumsal huzur, barış ve güvenliğin sağlanma­ sında siyasi, idari, adli ve ekonomik sebeplerin rolü olduğu gibi, inanç, ibadet ve ahlak gibi temeli din! değerlere dayanan sosyal davranışların önemi de küçümsenemez. Bu çalışına ve araştırmamazda, "Terör ve Şiddetin Önlenmesinde Dini Değer­ lerin Yeri ve Önemi" üzerinde duracağız. Konu hem sosyal içeriği, hem de güncel olması bakımından çok kapsamlı tartışmalara açıktır. Fakat biz bu makalemizde dinin insana yüklediği sorumluluk, barış, sulh, terör, şiddet, suç-ceza ilişkisi, dini değerlerin önemi ve ca ydırıcılığını tartışacağız. Dini değerlerden maksat, en son ve evrensel olan İslam dini ile onun insanlığa getirdiği prensiplerdir. * 2 Elazığ Müftüsü. Tin, 95/4. İnsan, 76/3. 107 DİYANET iLMi DERGi • CİLT: 36 • SAYI: 3 • TEMMUZ-AGUSTOS-EYLÜL 2000 1- İnsan ve Sorumluluk İnsan akıl, irade, düşünce, konuşma ve muhakeme gücü gibi nimetlerle donatı­ larak Allah' ın "Halifesi" unvanİyle yaratılmış şerefli bir varlıktır3. Melekler insanın yeryüzünde kan olabileceği şeklinde tin kendisinde dökebileceği, itirazda bulunmuşlarsa da Allah, bu husustaki bilgi ve hikme- olduğunu hatırlatmıştır. Başka üstlenmeye muhatap huzursuzlukların kaynağı muhtemel fesad ve bir ayette ise onun her türlü emaneti kılındığı açıklanmıştır. "Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler (sorumluluğundan) korktular. Onu insan yüklendi. Doğrusu o çok zalim, çok cahildir. "4 Öyle anlaşılıyor ki dini hükümlerin her biri insana verilen bir emanettir. Bunlar; iman, ibadet, itaa, adalet ve kasının ırzına, malına, canına nettir. Ancak ayetin sonunda dığından Söz sorumluluktan içinde riniz elinin birer açılmışken şu ve elinin evinde bir de dikkat toplumda belli bir sistem ve çobandır ve her birile- muhafaza etmekten sorumludur. Devlet adamları ve o da eli ve eli kapıl­ çekilmiştir. görülmektedir: "Her birileriniz çobandır bırakmak, baş­ göstermek de birer ema- hadis mealini de buraya almakta yarar görü- altındakileri layıkıyle çobandır Kötülükleri meyyal olup ve kaprislerine incelendiğinde sorumluluğun dağıtıldığı kek ailesinde bir sının olabileceğine altındakileri layıkıyle çobandır doğruluktur. varlığına saygı insanın haksızlığa bahisle cahil ve zalim yorum. Konu dikkatlice hiyerarşi ve manevi muhlifaza etmekten sorumludur. Er- altındakilerden altındakilerden sorumludur. Kadın da koca- sorumludur. Hizmetçi de efendisi- nin malında bir çobandır ve elinin altındakilerden sorumludur. "5 2- Din, Barış ve Sulh Din ve barış birbiriyle ğerlerini oluşturmaktadır. bağlantılı iki kavramdır. Her ikisi de toplumun ortak de- Burada kastedilen din başka dillerde adı ne olursa olsun Allah tarafından gönderilmiş bütün sema vi dinlerin Kur' an' daki ortak adı olan "İs­ lam" dır. Bu nedenle önce genel olarak dinin, daha sonra da İslam'ın tanımını yaparak diğer açıklamalara 3 Bakara. 2/3 1. 4 Ahzab, 5 Buhari, Cumua, 10. 108 33/72. geçmek uygun olur. TERÖR VE ŞiDDETiN ÖNLENMESİNDE DİNİ DEGERLERİN YERİ VE ÖNEMİ Din: "Akıl sahiplerini kendi lıür iradeleriyle en iyiye, en doğruya ve en güzele ulaştıran bir kanundur. "6 Dini n kurucusu Allah, tebliğeisi peygamber, muhatabı ise insandır. mutlu Gayesi de insanı iyi ve kötülükler hususunda uyararak dünya ve ahirette kılmaktır. İslam: Kelime olarak "barış, huzur, güven, mutluluk ve esenlik" anlamına gelir. Hz. Peygamber (a.s) de bu anlamları teyiden İslam'ı şöyle açıklamıştır: "Allah 'a ibadet edip, O 'na hiçbir şeyi ortak koşrnamak, namazı dosdoğru kılmak, farz edilmiş olan zekatı vermek, ramazanda oruç tutmak"dır.7 İslam'ı din olarak kabul eden kimseye de müslüman denir. Hz. Peygamber (a.s) müslümanın özelliklerini ise şöy­ le tanımlamıştır: "Müslüman dilinden, elinden müslümanların selanıette kaldtğı kinısedi1:"8 Yine bir sahabinin ona hangi İslam'ın daha hayırlı olduğunu sorması üzerine de şu cevabı vermiştir: "İslam 'ın en hayır/ısı; yiyecek yedirnıen, tanıdığına tanımadığına selam vermendir."9 "Hiçbiriniz, kendiniz için arzu ettiğinizi kardeşi­ niz için de arzu etmedikçe (tam anlamıyle) iman etmiş o!amaz." 10 Günlük hayatımızda sık sık kullandığımiz "sulh" kavramı da barış, baı·ışma, bave güvenlik manalarma gelmektedir. Büyük hadis bilgini İmam-ı Buhar! Sahibi'nde "Kitabii's-Sulh" adı altında müstakil bir bölüm açarak birden fazla insanın, ailenin, toplumun hatta savaş halindeki iki tarafın anlaşmazlık, fesad ve tartışmalarını kaldırıp aralarını düzeltmek, iyileştirmek ve birbirlerine yaklaştırmak için gerekli özel hükümleri düzenlemektedir. rışıklık, rahatlık, uyuşma, uzlaşma İslam' ın öngördüğü hayat tarzında asıl hedef barı ştır. Çünkü o, bütün insanlığa ruh! sukfıneti, zihnl saadeti ve huzur ortamını kurmak üzere gönderilmiştir. Zira Hz. Peygamber (a.s)'in tebliğ hayatı boyunca izlediği metod da bunu göstermektedir. Mekke ve Medine dönemlerinde birçok tahrik ve engellerle karşılaştı. Şirk ve küfürde birleşen düşmanın hücumuna maruz kaldı. Bu olağanüstü hallere rağmen Resulullah vahiy ile, akl-ı selim doğrultusundaki orta yolu, barış ve huzuru ön planda tutmuş çok zorunlu hallerde ise, sadece savunma hakkını kullanmıştır. Bir Müslümanın kanını akıtmak şöyle dursun savaş meydanlarında Müslümanlarla savaşma­ yan gayri müslim kadınların, çocukların, yaşlıların ibadetleriyle meşgul din adamlarının öldürülmesini, ibadethanelerinin tahrip edilmesini, hatta ağaçların kesilme6 7 8 9 S. Şerif Clircanl. Kitiibu't-Ta'r({al, Darıı'r-Reşad, Kalıire. Bulıari. İman, 37. Bulıilri. İman, 3. Buhi\ri. İman, 5. 10 Buhari, İman, 6. 109 DİYANET iLMi DERGi • CİLT: 36 • SAYI: 3 • TEMMUZ-AGUSTOS-EYLÜL 2000 sini, ekinierin talan edilmesini ve hayvanların öldürülmesini bile yasaklamıştır. İs­ Him onun döneminde geniş bir coğrafyaya yayılmasına rağmen Müslümanlardan şehit olanların sayısı yüz, düşmanlardan ölenlerin sayısı ise yüz yirmi idi. 11 Kur'an'ın yanadır. nüzulu, içeriği genel işaret ve ikazları da barış, sulh ve emniyetten Bu önceliği gösteren ayetlerden bazıları şunlardır: "Ey iman edenler! Hep birden Çünkü o apaçık düşmanımzdır. "12 barışa girin, sakın şeytanın peşinden gitmeyhı. "Artık onlar bırakıp bir tarafa çekilir de sizinle savaşmazlar ve size barışı teküp ederlerse bu durumda Allah size, onların aleyhinde bir yola girme hakkı vermemiştir. " 13 "Allah kullanm esenlik yurduna çağırıyor ve O, dilediğini doğru yola iletir. " 14 "Eğer kü o onlar barışa yanaşırlarsa sen de ona yanaş ve Allah'a tevekkül et. bilendir. "15 Çün~ işitendir, "0, öyle Allah~tır ki, kendisinden başka hiçbir tanrı yoktw: O, nıülkün sahibidil; eksiklikten münezzelıtir. Seliimet verendir, emniyet verendir, gözetip koruyandır ... "16 " ... Sulh daima hayırlıdır. "17 " ... O halde siz (gerçek) mü' minler iseniz Allah 'tan korkun, ve Resulüne itaat edin." 18 aramzı düzeltin, Allalı "Mü' minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasım düzeltin ve Allah 'tan korkun ki esirgenesiniz. "19 Görülüyor ki bu ayetler barış, sulh, huzur ve hayır üzere antlaşma yaptıktan sonra tevekkül etmek, Allah'a ve O'nun elçisine itaat etmek ve mü'minlerin birbirlerinin kardeşleri olduğunu kabul ederek ihtilaf ve kargaşa anında aralarını düzeltmek gibi önemli hususlara vurgu yapmaktadır. ll Afzalur-Ralımaıı, "Hz. Muhammed'', Siret AnsikloJJCdisi. inkiliUı Yavınl::ın, İstanbul, !981, c. !. s. 494. 12 Bakara. 2/208. 13 Nisa, 4/90. 14 Yunus, 10/25. 15 Ental, 8/61. 16 Haşr, 59/23. 17 Nisa, 4/128. 18 Eııfi\1, 8/1. 19 Hucurat. 49110. 110 TERÖR VE ŞiDDETiN ÖNLENMESİNDE DiNI DEGERLERİN YERI VE ÖNEMİ Hz. Peygamber (a.s) de insanların arasını düzeltmek, fitne, fesat, nefret ve tefrikayı önlemek maksadiyle arabuluculuk misyonunu üstlenen kişi veya heyete, taraflan ikna etmek amacıyle yalan söz söylemelerine bile izin vermiştir. Çünkü barış; fert ve toplum hayatı açısından daima hayıı·dır: "insanlar arasuu iyileşti!·ip düzelten ve bunun için lıa­ ylr maksadiyle söz ulaşflran veya hay1r kascilyle söz söyleyen kimse yalanci değildir. " 20 3- Terör ve Şiddet Toplumun huzur ve güvenliğini tehdit eden bütün olumsuz davranışları terör ve şid­ det kavramlarıyla ilişkilendirmek mümkündür. Bu eylemleri gerçekleştirenler başlan­ gıçta, masum, mağdur ve kuıtarma rolü ile ortaya çıkar. Dışa yansıyan amaçları arasın­ da ise ezilen zümreleri kurtarma, çalışanların haklarını alma, gelir dağılımındaki adaletsizliği giderme, herkese yeterince eğitim ve iş imkanı sağlama, tam bağımsızlığa kavuş­ turma ve diğer bazı hakları elde etme gibi iddiaları görmek mümkündür. Oysa ki terör ve şiddetin arka planındaki hedef ve amaçlar çok daha farklıdır. Bu nedenle terör ve şid­ det olayları daha çok inanç, düşünce, kültür, eğitim, sağlık ve ekonomik problemlerini çözememiş çevrelerde destek bulmaktadır. Dikkatle incelendiğinde görülecektir ki, te- rör amaçlı bütün örgütler üye kazanmak için siyasi heyacan ağırlıklı bir ortam hazırla­ maya çalışmaktadırlar. Hedefe ulaşabilmek uğruna pembe tablolar, parlak vaad ler, zengin kaynaklar, şehevl arzular, saltanat, yetki, makam ve otorite gibi faktörler birer müjde olarak takdim edilmektedir. İnce hesaplar üzerine hazırlanıp ortaya konulan bu müjde ve umutlar ister yerli ister yabancı kaynaklı olsun sonucu değiştirmez. Profesyonel gerillacı Carlos Marigella terörle ilgili yazdığı bir el kitabında teröristşu lere yöntemi önennektedir: "Büyük şehirlerin giriş mekte olan ülkelerde köylerden şehirlere akm kendisine gecekondu vererek kendinize vardır. yoUanna yer/eşin. Daima Fakir ve iş geliş­ arayanlan buraya alm, bağlaym. Giriş çıkışlan kontrol edin. Elektrik, su, kanafizasyon ve yol gibi alt yapmın gelmesini engelieyin ki sömürülmesini kolay yapabilesiniz. "2 1 İnsanlık tarihinde iz bırakmış nice toplumların ortaya çıkmasında, yaşamasında ve )'8k a!r::.::~~~d2. be~ze: o!cıylcırın PtkilPri Rrı l~itckin1 l(itabıiTllZ l(ür'an du, hir tecrübe olarak geçmiş millet!eri~ karşımızda durmaktadır. he!ak ':'e felRkPtlerine zemin hazırla- yan, şirk, küfür, zulüm, isyan, inat, ahiakl bozulma ve sosyal adaletsizliklere dikkat çekerek ders ve ibret almamızı önermektedir. Özellikle fert ve toplum hayatını olumsuz etkileyen eylemler ile huzur, barış ve güvenliği zedeleyen davranışlara dikkat çekmiş20 Buhiiri, es-Sulh, 3. 2! Terör ve Terörle Mücadele Dım1m Değerlendirmesi, Başbakanlık Basıınevi, Ankara, !983, s. 53. ll ı DİYANET İLMİ DERGi • CİLT: 36 • SAYI: 3 • TEMMUZ-AGUSTOS-EYLÜL 2000 tir. Konunun daha iyi anlaşılması için birkaç ayet meiilini buraya almakta yarar görüyorum: ".·.Kim bir nefsi bir başka nefs e ya da yeryüzündeki bir fesada karş1lzk olmaksmn (haksızca) öldürürse, sanki bütün insanlan öldürmüş gibi olur. Kim de onu (öldürülmesine engel olarak) diriltirse, bütün insanları diriltmiş gibi olur. "22 "Kim bir mil'nıini kasden öldürürse cezasi, içinde ebediyen kalacaği cehennenıdir. "23 "Allah 'm ayetlerini inkar edenle1; !ı akslZ yere peygamberlerin canianna k1yanlar ve adaleti emreden insanları öldürenler (yok mu), onlara acı bir azabı haber ver. "24 "Hak!t bir sebep olmad1kça Allah 'm mulıterem k1ldığ1 cana kiymayın, bir kimse zulmen öldürülürse, onun velisine (hakkını alması için) yetki verdik. " 25 "Fitne adam öldürmekten daha kötüdür. "26 "Fitne tamamen yok edilineeye kadar ve din (kulluk) daAlah için oluncayakadar onlarla savaşuı. "27 "Onlara yeryüzünde fesad çıkarmayın, denildiği zaman, 'Biz ancak ıslah edicileriz. 'Derle1: Şunu bilin ki, onlar bozguncu/arın ta kendileridir, lakin anlamazlar. "28 ".·.Yeryüzünde fesat Çikaranlar işte lanet onlar içindir. " 29 "Yeryüzünde bozgunculuk yapıp dir! ik, düzenlik vermeyen aşzn gidenlerin emrine uymaym. "30 ".·.Alla/ı' a kulu!k edin, yeryüzünde bozgunculuk yaparak karış1klzk ç1karmaym! ... "3 ı "İnsanlamı bizzat kendi istekleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu, ki Allah yaptıklannm bir klSlnuıı onlara tattırsm; befki de (tuttukları kötü yoldan) dönerler. "32 22 Maide, 5/32. 23 N isa, 4/93. L4 Al-i Im ran, 3/2 ı. 25 lsriı, 17133. 26 Bakara, 2/ ı 9 ı. 27 Bakara, 2/1 92. 28 Bakara, 2/1 ı- ı 2. 29 Ra'd, ı 3/25. 30 Şııara, 26/15 ı- ı 52. 3 ı Aııkebuı, 29/36. 32 ROm, 30/4 I. ı 12 TERÖR VE ŞiDDETiN ÖNLENMESİNDE DİNİ DEGERLERİN YERİ VE ÖNEMİ "Kim Allalı 'a ve Peygamberine karşı isyan eder ve suurlamu aşarsa Allah onu, de- vamlı kılacağı bir ateşe sokar ve onun için alçaltzcı bir azap vardır. "33 Bu ayetlerin mealieri incelendiğinde ilk dört tanesinde haksız yere, kasıtlı olarak ve zulmen bir insanı öldürmenin çirkinliğine dikkat çekildiğini görüyoruz. Öyle ki bir nefsi (canı) öldürmek bütün insanları öldürmeye denk kabul edilmiştir. Çünkü insan hayatı kutsaldır. Yaratanın dışında kimsenin onun üzerinde tasarruf hakkı yoktur. Öldürülen insanın peygamber, hükümdar veya herhangi bir şahıs olması sonucu değiştirmez. Zira öldürme (kati) olayı terör ve şiddetin en ileri derecesidir. Beşinci ve altıncı ayetlerde ise fitne tehlikesine işaret edilmektedir. Fitne türevleriyle birlikte Kur'an'ın 60 yerinde geçmektedir. İnsanın hareket, hasiret ve kararını etkilernesi bakımından gecenin zifiri karanlığına benzetilmi ş bir kargaşa ortamıdır. Diğer bir yönüyle fitne "şiddete başvurarak bir düşünceyi bastırmak ve ortadan kaldırmak" tıı-.34 Bu hususta hedefe ulaşmak için yalan, hile, kargaşa, tartışma, yara! ama, öldürme hatta savaş bile çıkarılabilir. Nitekim pratikte karşılaşılan olaylarda da görüldüğü gibi fitne, kriz ve bunalım dönemlerinde toplumu kemiren bir vampir olup öldürmekten daha tehlikelidir. Diğer ayetlerde ise; yeryüzünde fesad çıkarmak, bozgunculuk yapmak, isyan etmek, taşkınlıklarda bulunmak, dirlik ve düzenlik ortamını bozarak karışıklık meydana getirmek isteyenlerin karakterlerine dikkat çekilmektedir. Kendilerine bu kötülüklerden vazgeçin denildiği zaman, haklılıklarını isbat için; "Biz ancak ıslah edicileriz. "35 diyerek kendilerini savunmaktadırlar. Nitekim çağımızda şiddet ve terör olayiarına bulaşmış kimselerin psikolojik ve sosyolojik yapıları incelendiğinde de benzer cevaplarta karşılaşılmaktadır. Bu ayet mdillerinin ortak bir yönü de terör ve şiddeti oluşturan öldürme, fitne, isyan, fesad, kargaşa ve toplumsal huzuru bozmak gibi eylemlerin yasak. çirkin ve zararlı olduklarının açık bir üslı1p ile ortaya konulmuş olmasıdır. Bu olumsuz davranışlara teşeb­ büs eden katil, bağiy (terörist veya anarşist) cezalariyle bazen lanetlenmiş, bazen zalim ve gafil olarak kınanmış, bazen de büyük ve çetin bir azap ile tehdit edilmişlerdir. 4- Suç ve Ceza İlişkisi durulmuştur. Iki kavram arasındaki oramının daima birbirini dengelernesi gerekmektedir. Aksi halde suç ve ceza anlayışı ya da uygulaması tarafların sübjektif değerlendirilme- 33 Nisa, 4/J 4. 34 Mevdud!, Tejhimu'/-Kur'an (Tercüme: Komisyon}, İnsan Yayınları, İstanbul, 1996, c. I. s. 153. 35 Bakara, 2/J 1. ll3 DİYANET iLMi DERGi • ClLT: 36 • SAYI: 3 • TEMMUZ-AGUSTOS-EYLÜL 2000 sine bırakılması halinde çoğu zaman kin, husGmet, zulüm ve şiddet olayiarına yol açar. Esasen adalet ilkesi de anak suç ve ceza arasındaki hassasiyetİn korunmasıyla mümkün olabilir. Yeri gelmişken bu iki kavramın anlamına da işaret etmekte yarar vardır. Suç; kanuna, töreye, ahlaka, toplumsal kurallara aykırı olan, yasalarda karşılığında ceza öngörülen fiil ve davranışlardır. Kusur. hata, şer ve cürüm gibi kelimelerle de ifade edilmektediı-.3 6 İslam hukukunda suç tarif edilirken, "Yüce Allah 'zn had cezası koyarak menetmiş olduğu dini mahzurlardzr" şeklinde açıklandığı görülmektedir. Buradaki "mahzurlar" terimiyle, yasaklanmış bir hareketi işlernek veya emredilmiş olan bir fiiii yapmamak kastedilmektedir. "Dini ma/ızurlar" deyimiyle de bir şeyin suç olabilmesi için dinen yasaklanmış olması gereği şart koşu lmuştur. Nitekim modern hukuk da suçu, kanunun yasakladığı bir şeyi yapmak veya kanununemrettiği bir şeyi yapmamak diye tanımlamaktadır. Şu halde bir şeyin yapılması veya yapılmaması konusunda ceza gerekmezse o şey suç değildir.37 Ceza; isim olarak "Bir şeyin karşzlığz veya bedeli," masdar olarak da "iyi veya kö- tü olan birfiil ve davramşzn tam ve yeterli karşzlığmı vermek" anlamına gelir. İslam li- teratüründe cezanın terim olarak biri genel, diğeri özel olmak üzere iki manada kullanıldığı görülür. Genel anlamda ceza; dünyev] ve uhrev] veya caydırıcı müeyyidelerden ibarettir. Özel anlamda ise dünyada yerleşmiş, benimsenmiş kurallara aykırı davranış­ ları önlemek amacıyla hukuk düzeni tarafından suçiuya uygulanacak maddi ve manevi müeyyideleri ifade eder. Günümüzde en modern toplumların bile kamu düzenini ve huzurunu sağlamak amacıyla teknolojinin bütün nimetlerinden yararlanmaianna rağmen nüfus hareketliliğinin olduğu yerlerdeki suç çeşitlerini ve oranlarını kontrol altına alaınaınışlardır. Bazı önemli yerleşim merkezlerinde işlenen polisiye suçların daima artma temayülünde olduğu ortaya çıkmıştır. Örneğin Alınanya'nın Berlin şehrinde yıllık 250 bin suç işlenınekte olup bu şehrin nüfusunun her 15 kişiden birinin, Fransa'nın başkenti Paris'te 300 bin suç işlendi­ ği bu da nüfusun 30 kişiden birinin, İstanbul'da ise yılda 125 bin suçun işlendiği bu da her 77 kişiden birinin suç işlediği anlamına gelmektedir. Diğer ülkeler ve şehirlerde işle­ nen suç miktarları da bu örneklerden cok farklı değildir. O halde bu rakamları aşağıy8 çekmenin tek yolu işlenen suçun karşılıksız kalmaması, özellikle "meçhul cinayet" haline dönüşmeden durumuna denk bir ceza ile caydırıcı olabilecek tedbirlerin alınmasıdır. 36 Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, Gelişim Yayınları, 1986. İstanbul. c. 17, s. 10844. 37 Türkiye Diyanet Vak(l islam Ansiklopedisi. İstanbul 1993, c. 7, s. 469. ' l' "At l TERÖR VE ŞiDDETiN ÖNLENMESİNDE DiNI DEGERLERİN YERİ VE ÖNEMİ Hz. Ali (r.a)'nin Haridiere dikçe ya da kurulu yönetime söylediği şu karşı açık sözler anlamlıdır: "Herhangi bir suç işleme­ çıkarmadıkça isyan ülke içerisinde dolaşmakta serbestsin iz. Ancak bunlardan birini yapacak olursamz ülkede kanun, hukuk ve nizamın korunması için size karşı gerekli tavrı alznnı. "38 Bir günEnsardan Nevvas bin Sem'an Hz. Peygamber (a.s.)'e gelerek iyilik (birr) ve hakkında kötülük (ism) sordu. Peygamberimiz (a.s) de bu iki ve sosyal anlamda bir ders olmak üzere kavramı insanlığa ahlaki şöyle cevaplandırmışlardır: "İyilik, güzel ahlaktu; kötülük ise, işlendiği zaman gönlünün rahat etmediği, göğsü­ nün adeta karıncalanıp ve diğer insanların bu durumu bilmelerini arzu etnıediğin dav- ramşlarıdır. "3 9 İslam ve kamu vicdanın öngördüğü ölçülerle suç ve ceza kavramına bakıldığında bunlar toplumun huzur, güven ve sükunetini korumaya matuf ikaz ve lam bir iman ve olgun bir ahlak lüm, başkasının malına canına anlayışıyla hırsızlık, yaralama, trafik işaretlerdir. Sağ­ kazası, kavga, zu- ve ırzına tecavüz gibi olumsuz eylemlerin önünü kesrnek mümkün olabilir. 5- Dini Değerlerin Önemi ve Caydırıcılığı: şiddet; Terör ve her türlü kargaşanın, huzursuzluğun ve gerilimin kaynağını teşkil et- mektedir. Müslüman memleketler özellikle Ortadoğu ve ülkemiz de bu gerilimden nasibini almıştır. Objektif ve bilimsel bir düşünce ile olaya yaklaşıldığı zaman terör ve ondan kaynaklanan zulüm, gibi şiddet, tedhiş, koı·kutma, rctmesi gerekirdi. Ne nuyu sadece ülkemiz yazık dağılmış, ki yaşanan ocaklar bir o merkezleri. '.'tt ve kayıplardır. boşalan karşılaşılan kadarının sönmüş, kadınlar akıtılan gözyaşları, yakılan ağıtlar, kün olmayan ve açısından incelediğimizde, mızın hayatını kaybettiğini, leler direnme, ayaklanma, yaralama ve öldürme suçların müslümanların yaşadığı coğrafyada olmaması Bu da olaylar hiç de böyle son çeyrek yaralı ya da en asgari düzeyde seyasır ve sakat kaldığını dul, çocuklar ise yetim aksayan eğitim, maksatlayapılan mezralar. köyler. beldeler. değildir. boyunca binlerce Ko- insanı­ görürüz. Nice ai- kalmıştır. Aynı sebeple mesai ve hizmetler ise telafisi müm- maddi harcamalar, kapanan fabrikalar, kısaca bu uğurda buharlaşıp iş kaybolan ser- ek0!!0!!'ik k'!yn'!kl!:ı_n S'!)''<'!! o!ıırıık ifw-IP cctm<ek miimkiin ıiPğilrlir_ 0Prs vp ihrPt al- mak için bundan daha dramatik bir tablo olamaz. Büyük bir bela ve musibet olan terör ve anarşinin ismi, yeri, şekli, sağı, solu, dini ya da dinsizi ne olursa olsun hepsi 38 Afzalur-Rahman, a.g.e., c. i, s. 408. 39 et-Tae, c. 5, s. 3. aynıdır. DİYANET iLMi DERGi • CİLT: 36 • SAYI: 3 • TEMMUZ-AGUSTOS-EYLÜL 2000 Bu eylemlerin ortak amacı, toplumsal huzur ile barışı bozmak, milli bütünlüğü zedelemek, devlet otoritesini zayıf! atmak, ülkenin ekonomik kaynaklarını yok etmek, savunma gücünü tahrip etmek, halkın devlete olan bağlılığını koparmak, her çeşit milll ve manevi' değerlerden soğutmaktır. Bu olumsuz davranışların içinde olan, onlara destek veren veya yataklık eden kim olursa olsun suç işleme noktasında hepsi aynıdır. Bunlardan birini diğe­ rine oranla daha iyi veya az tehlikeli şeklinde sınıflandırmak da yanlıştır. Suçu işleyen kim olursa olsun hangi isim, sembol ve örgüt adıyle yaparsa yapsın sonuç değişmemeli dir. Zaten prim yapmak ve taraftar kazanmak amacıyle çoğu zaman dini değerlerden ve inançlardan söz etmektedirler. Hatta dince kutsal sayılan isim, sıfat ve işaretleri kullanmaktadırlar. Bu da terörün bir başka aınacıdır. Nitekim tarihte ve çağımızda benzer olaylarla sık sık karşılaşılmaktadır. Oysa ki dinlerin oı1ak ruhu her türlü zulüm, terör, şiddet ve haksızlığa karşıdır. Bu eylemi yapanları lanetlemiş ve insanlığın katili olarak değerlendirmiştir. Özellikle ilahi dinlerin sonuncusu olan İslamiyet, adalet dini olup her feı1 ve toplum taminat altına almıştır. Ruhunda huzur, barış, iyilik, yardımlaşma ve ahlaki' güzellik vardır. Her şahıs; bu ortak değerler ile itikadi', amell, kalbi' veya vicdan! hükümlere muhatap kılınmıştır. İlk kez Hz. Peygamber (a.s)'ın kurmak istediği toplumsal hayatın merkezine, huzur ve barışı yerleştirdiğini görüyoruz. Bu hususta başanya ulaşmak için öncelikle akraba, komşu, arkadaş, grup ve genel sorumluluk ile disiplin ve organize ön planda tutulmuştur. Bunun en canlı örneğini Hz. Peygamber (a.s), Medine'ye hicretinden hemen sonra göstermiştir. Zira O, muhacir ve ensar arasında kardeş­ lik akdini kurmakla işe başladı. Daha sonra müslümanların organize edilerek bir devlet bütünlüğü içinde yaşamalarını sağladı. Günün şartlarında yazılı metin haline getirilen, Medine şehir devletinin anayasasında zulüm ve şiddeti yasaklamıştır. Tarih boyunca bir çok gelişmiş ülkelerin hukuk sistemine de ışık tutan ve konumuzia ilgisi olan maddelerden birkaçını buraya almakta yarar vardır: hakkını korumayı "Zalim ve bozguncıı kim olursa olsun, zulüm, günah, taşkmltk ve bozgunculıık karşr­ sznda bütün müslümanların dayamşmasr ve birlik halinde hareket etmesi, devlete ve kamu düzenine karşc çekanların ce::.alandınlmasz, onlara yardzmdan kaçzmlması, müslümanlarla birlikte teslimiyet ve dayamşma içinde yaşamak isteyenlerin korunması, onlara zulüm etmekten ve tecavüzden kaçzmnası, toplumun varan sulhta ise. müslim veva gayri miislim hif· kinıserı.in b~tşkm·:nn: suçundan sorumlu tutulmaması, her suçlunun kendi suçunun cezasını çekmesi, toplumun günah ve taşkm/ık değil, iyilik ve takva konusunda yardımlaşma esasına dayanması. "40 herkesin sullıu kabul etmesi. hiç bir asi ve m!inıin knrımm(117!11S', 40 İzzeddin Beli k, Ayet ve Hadisler/e İslami Hayat (Tercüme: Komisyon), Hikmet Yayınları. İstanbul. 1992, c. 4. s. 50. ! !6 TERÖR VE ŞiDDETiN ÖNLENMESİNDE DiNI DEGERLERİN YERi VE ÖNEMİ İslam, toplumsal huzurun sağlanması için beş temel ilkenin korunmasını emretmiş­ tir. Bunları ihmal edenlerin başarılı rumadır. Müslüman mada iyi bir sınav şanan çelişkiler toplumların, ve güvenilir bir hayata (canı) Bu ana ilkeler; Dini koruma, nefsi erişmesi mümkün değildir. koruma, nesli koruma ve malı ko- hayati önem arz eden söz konusu prensipleri uygula- verdiklerini söylemek güçtür. ve sosyal problemler bunun en temel ilkelerin ana esprisine de aklı koruma, Çağımızda karşılaşılan çıkmazlar, canlı örneğidir. Şimdi yeri ya- gelmişken bu kısaca değinelim: a- Dinin Korunması: Din; insan hayatının temel direğidir. Ona bağlı ve kalbi temiz hareketi de temiz olur. Zira din ve inanç duygusu, davranışları etkiler. Çünkü ha- olanın yatın güzellikleri gönüllere ışık ğerlerinden inancın tutan güzelliklerine tabidir. Bu nedenle dini gerçeklerin, sadeliği ve güzelliği ile öğrenilmesi akıllara, gerekmektedir. Zira dinin de- yoksun olmak ise insanlık için bir felakettir. Zulmün, terörün, şiddetin ve her çeşit haksızlığın yayılınasma fırsat vermektedir. 4 1 Asr suresi bu hususu şöyle özetlemiştir: "Andolsun asra ki, muhakkak insan kat'i bir ziyandadll: Ancak, iman edip gü- zel amelierde bulunanlar ve birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabırlı olmayı tavsiye edenle1; bunun dışmdadzr (onlar zarardan kurtulmuşlardır). "42 b- Nefsin Korunması: İslam insan hayatma ve onun korunmasına çok önem verBu nedenle insan canına kıymayı, şirk ve inkar gibi ağır bir suç saymıştır. Zarar miştir. vermeyen hayvanı bile boş yere öldürmek yasaklanmıştır. Bir insanın haksız yere öldürülmesi bütün insanların öldürülmesi gibi telakkİ edilerek öldürme olayı "insanhk su- çu" ğu sayılmıştır. Silahlı eşkıyalığı, halkın için devlete karış (Allah ve Resulüne huzur ve sükununu kaçırdığı ve düzeni bozdukarşı) işlenmiş büyük bir suç olarak görmüş ve 4 karşılığında ağır cezalar koymuştur. 3 Kur'an'ın şu ayetinde de insan hayatına kıyına­ nın haram kılınan davranışlar arasında yer "De ki; Rabbinizin size neleri haram koşmayın, onların da aldığı açıklanmıştır: k!ldığzm okuyayzm: O'na hiç bir ana-babaya iyiLik edin,fakirLik korkusuyla rızkuıı bir veririz; kötülüklerin açzğma çocuklarınızı da gizlisine de şeyi ortak öldürmeyin. Sizin de yaklaşnıayzn ve AL- Ümuiur ki düşünüp anlarsınız . .. 4 4 41 İ. Hakkı İzmirli, Anglikan Kilisesine Cevap (Sadeleştireıı: Dr. Fahri Uııaıı), T. Diyaııet Vakfı, Ankara, 1995, s. 56. 42 Asr, 103/1-3. 43 Kur 'an-t Kerim Açıklanıalı Meali 44 En'am, 6/151. (Hazırlayan: Hey'et), Türkiye Diyanet Vakfı, Ankara, 1993. s. 12. ı 17 DİYANET iLMi DERGi • CİLT: 36 • SAYI: 3 • TEMMUZ-AGUSTOS-EYLÜL 2000 c- Aklın Korunması: Dinin, fert ve toplum huzuru açısından önem verdiği değer­ Ierden biri de "akır nimetidir. Kur'an'a göre insanı insan yapan, onun her türlü aksiyonuna anlam kazandıran ve ilahi emirler karşısında yükümlülük ve sorumluluk altına girmesini sağlayan akıldır. Kur'an'da akıl kelimesi 49 ayrı yerde geçmektedir. Bu ayetlerde genellikle "akletme" nin, bakıp ibret almanın ve doğru düşünmenin önemi üzerinde durulmuştur. 4 5 İslam, aklı hem talim, terbiye, tefekkür ve ictihad gibi hayati önem arzeden alanlarda, hem de itikat, ibadet, muamelat ve ahlaki davranışların yerine getirilmesinde ön bir şart olarak kabul etmiştir. Dolayısıyla onun sıhhatini zedeleyen içki ve uyuşturucuların kullanımını da yasaklamıştır. d- Neslin Korunması: İnsan nesiinin bekası ve temiz olarak korunmasının en iyi ve en uygun ortamı meşru bir şekilde evliliktir. Evlilik ise aile hayatına atılan ilk adımdır. Milletin varlığı, huzuru ve geleceği sağlam bir aile temeline bağlıdır. Aksi halde tecrübelerle sabittir ki yeryüzünde huzur ve asayişi bozmanın en kestirme yolu, aile hayatı­ nı, özellikle yetişen nesli bozmak ve dini değerlerden yoksun bırakmaktır. Bu konuda da Cenab-ı Hakk şöyle buyurmuştur: "0, dönüp gitti mi (yahut bir iş başına geçti mi) yeryüzünde ortalığı fesada vermek, ekinleri tahrip edip nesilleri bozmak için çalışu; Allah bozgunculuğu sevmez. "46 e- Malın Korunması: İnsan maddi ve manevi ihtiyacını karşılamak için ekonomik kaynaklara muhtaçtır. Bu ancak meşru bir kazancın mahsulü olan temiz mal ile karşıla­ nabilir. Bu değer ve sermayenin toplumun bütün fertleri ve birimleri arasında adil bir şekilde dağılım ve hareketliliğin i sağlamak için ticaret, şirket, vakıf, vasiyet, borç, alış­ veriş, hibe ve infak gibi yöntemlerin işlemesi gerekir. Ekonomik hayatı ve insan ahlakını olumsuz etkileyen israf, kumar, rüşvet, hırsızlık ve benzer hilelerle elde edilen kazançlar hem yasaklanmış, hem de Kur'an'da kınanmıştır: "Mallarzmzı aramzda haks1z sebeblerle yemeyin. Kendiniz bilip dururken, insanların mallarından bir kısmmı haram yollardan yemeniz için o mallan hakimfere (idareciler, mahkeme hakimleri ne) vermeyin."4t Bugün çağın teknolojisiyle na geliyorsa elbette bunlara orantılı karşı olarak terör, ve anarşik eylemler meyda- silah gücü, güvenlik, psikolojik, sosyolojik ve strate- 45 Türkiye Diyanet Vakft İs/dm Ansiklopedisi. c. 2, s. 242. 46 Bakara, 2/205. 47 Baka ra, 2/188. 118 şiddet TERÖR VE ŞİDDETİ N ÖNLENMESİNDE DiNI DEGERLERİN YERi VE ÖNEMİ jik metotlar ile lar ve alınacak caydırıcı ınüeyyideler uygulanacaktır. önlemler saklı kalmak Bu yöntemle şartıyle insanlığın yapılacak çalışına­ dünya ve ahiret mutluluğunu ınüjdeleyen yüce İslam dininin rahınetinden, şefkatinden ve diğer caydırıcı hükümlerin- den yararlanmanın tecrübe ve kamu bir fırsat olduğunu vicdanı unutmamak gerekir. Nitekim bilim, akıl, tarih, da bu hususu teyid etmektedir. 1- İslam evrensel değerleriyle her çağın dinidir. ilke olarak o insanın kendisiyle, insanın insanla ve insanın tabiat ile barışını ifade eder. Din ile devlet, hatta vatandaş ile devlet arasındaki ilişkileri şüphe ve güvensizlik ortamına çekenler ya da içerde ve dı­ şarda olumsuz gelişmelere çanak tutmak isteyen kötü niyetli insanlar olabilir. Bu sinsi plana karşı şahsi çıkarlanmızı aşarak daha duyarlı davranınalıyız. Terör ile dini değer­ leri mukayese ederek her ikisini de ülke için potansiyel tehlike şeklinde göstermek yanlıştır. Çünkü amaçları taban tabana zıddır. Merhum Prof. Dr. Ayhan Songar'ın dediği gibi: "Terör bazı siyasi neticeler elde etmek için başvurulan bir çeşit soğuk harp taktiği­ kilitlenmişzir. dir. Her türlü devlet otoritesini reddeden bir hayal alemine ve maceraya İslam ise Allah 'm yarattıği insanlara nıünasip gördüğü en ileri bir inanç sistemi, insan hayatına yarayan bir düşünce nizamıdır. Ondan uzaklaşmak ya da geri dönüş ise kar- gaşa ve belirsizliğe gömülmek demektir. "48 2- İslaın'ın insanliğa getirdiği ilk mesaj "oku" emridir. Bu emir eğitim, bilim, kültür ve medeniyet olarak değerlendirilmelidir. Zira bu değerlerin olduğu yerde cehalet, terör ve şiddet olayları destek bulamaz. Cumhuriyetimizin kuruluşundan hemen sonra T.B.M.M.'de bir konuşma yapan İzmir Mebusu Hacı Süleyman Efendi'nin şu sözleri ibretlerle doludur: "Her türlü saadet dinden, o da maariften doğar. İ/im ve irfan sebebiyle dindar bir hatt-ı duııcı, adamın dünya ve ahireti ma 'murdur. Çünkü din, günliik hayatta bir hareket, ikbfllde bir koruyucu,feldkette bir teselli, tehlikeye karşı meşakkat zamanlarındaki dayanak ve kederli günlerde istinatgah ve emin bir sığznma yaryeri- dir. İnsan hiss-i dinden ayrıldiğı an kalp, her türlü insani meziyetlerden uzaklaş u~ tiim faziletler yıkılu: Vazifeşinaslık, çekilir. Biz, mademkı lıalka bize irtibatz azalmıştır. aogru Halktan le dini ve mukaddes vazife/erin anlaşmasının iffet, şefkat, gıdzyorıız, aldığmıız muhabbet, aniann uhuvveı, adalet, yardımlaşma, hissiyamıa saygılı oiaiım. nalkın paramn bir parças11ız onlara saJfederek, böy- lfasına çalışalım ve hükümet ile halk arasmdaki hukuk bir bölümüne olsun hizmet etmiş bulunalım. Bugün muzdarip insanlzifa 48 Ahmet Ersöz, İrtica Dosyası, Cihan Yayınları, İstanbul, !999. 119 DİYANET iLMi DERGi • CİLT: 36 • SAYI: 3 • TEMMUZ-AGUSTOS-EYLÜL 2000 çare olacak yegane am il eelılin imhasma, ma' rifetin ihyasma, güzel alılakuı yaytiması­ na hizmet etmektir. "4 9 Nitekim yaşanan olaylar da göstermiştir ki, eğitim düzeyi yüksek, dini dışında inancı sağlam, terör ve şiddet sosyal hak ve özgürlüklerle taban donatılmış toplumlarda istisnaların bulamamıştır. 3- İslam, insanların maddi ve manevi ihtiyaçlarını eksiksiz olarak karşılanmasını emretmektedir. Çünkü onun şartları, olabilmesinin sürekli öngördüğü olması, temel haklar evrenseldir. Bir ilkenin evrensel herkese şamil olması, bütünsel olması, tutarlı ol- ması, her zaman ve her yerde uygulanabilmesidir. Bu şartlar çerçevesinde İslam' ın ev- prensiplerini şöyle sıralamak mümkündür: "Din hürriyeti (akmal hürriyeti (çalışıp kazanma güvencesi), can güvenliği, ırz ve namus güvencesi, mekan, mesken hiirriyeti, seyahat etme hiirriyeti, hakkını arama ve savunma hürriyeti, öğrenim hürriyeti ve güvencesi"dir.SO Araştırmamızın hacmi bu temel prensipierin alt başlıklarına ve detayına girmeye imkan vermemektedir. Dikkat edilirse terör ve şiddetin üretilmesine özellikle istismarına malzeme olabilecek her şey dinin temel değerleri olarak önceden insanlığa sunulmuştur. Bize düşen bu hakları yerinde, zarensel insanlık haklarının lın çalışması), manında ve kendi ölçüleri içinde kullanılması ve yaşatılmasını sağlamaktır. 4- İslam' ın fert ve topluma yük! ediği önemli bir görev ise sorumluluk duygusudur. Bunun genel adı "Emr-i bi'! ma'rufnehy-u ani'lnıiinker"dir. Mu'tezile ekolü başta ol- mak üzere, bazı İslam bilginleri bu görevi yerine getirmeyi vacip kabul etmiştir. Nitekim şu luğa davet ayette de bütün insanlar, kendi ilgi ve yetki alanları içinde sürekli bir sorumlu- edilmişlerdir: "Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü men eden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.''5 1 Yüce Peygamberimiz (a.s) de bu hususu şöyle açık­ lamışlardır: "Sizden bir kimse çirkin bir değiştirsin. iş görürse onu eliyle, eğer buna gücü yetmezse diliyle Buna da gücü yetmezse kalben nefret etsin. Bu ise imanın en zayıf derecesi- dir. "52 Burada hatırlatılınası gereken bir husus da toplumsal huzur ve asayişin zedelenmemesi için iyiliği emretme ve kötülükten alıkoyma sorumluluğunu üstlenen bilgin ve ~9 Veli Öztürk, Maarif Meselelerimiz/e İlgili Bir Tarihi Belge, Ayyıldız Gazetesi, s. 2, 29 Ocak 2000. 50 Hüseyin Atay, "Kur'an'da İnsanın Doğal Hakları, Müslümanların Durumunu Tesbit ve Müslümanlık Kur'an 'ın Neresinde?", İslami Araştmnalar, I 999, c. 12, s. 2, 89 vd. 51 AI-i İmran, 3/104. 52 Müsliın, İman, 20. 120 TERÖR VE ŞiDDETiN ÖNLENMESİNDE DİNİ DEGERLERİN YERİ VE ÖNEMİ uzmanın asıl görevi, nasihat, vaaz ve irşad yapmak, ilgililere plan, program ve çözüm- ler önermektedir. Emniyet ve kuvvet asayişi alıkoymakta kin, kötülüklerden bulunduğundan temin ise devlet otoritesine aittir. Zira iyiliği tel- hükümetler sorumludur. Çünkü onun elinde imkan ve huzur, güven, barış ve otoriteyi sağlaması daha kolaydır. 5- İslam inanç, ibadet ve ahlak esaslarıyla ferdin maddi ve manevi hayatını disipline edebilecek zenginliklerle doludur. Namaz kötülüklerden geliştirir. duygusunu Oruç beden ve ruh eğitimini uzaklaştırır. olgunlaştırır. Zekat yardımlaşma Hac ise insanın ruh ve gö- nül alemini Allah sevgisiyle dolduracak İslam'ın azarnet ve ihtişamını hatırlatır. Toplumsal huzurun sağlanmasında ahlak kurallarının doğruluk, yardımlaşma, fedakarlık, çalışma değerlerine bağlı mukaddes nin temel harcıdır. ipine yapışm, barışını vatanını gördüğü toplumda terör ve saygı, sevmek, beraberliği­ şiddet barınamaz. etkileyen faktörlerden biri de birlik ve beraberlik ru- Cenab-ı Hakk'ın şu ayrılmayın; bilinci, emaneti korumak, sevgi, olmak gibi temel normlar her milletin birlik ve Bu değerlerin itibar 6- Toplumun huzur ve hudur. Nitekim Karşılıklı önemi de büyüktür. emri de bunu teyid etmektedir: "Ve topluca Alla!ı'tn Allah 'm size olan nimetini hatırlaym. Hani siz birbirinize düş­ man idiniz, (Allah) kalbierinizi uzlaştırdı. O'nun nimetiyle kardeş haline geldiniz. "53 7- Toplumun barış ve istikrarı açısından gençlik önemlidir. Bilgi, kültür, inanç, ah- lak, vatan, bayrak, ezan ve hürriyet gibi azim ve heyecan dolu değerlerle donatılması gereken bu kitle olması gereken noktada toplumun her kademesindeki luşçuluk, ruhçuluk hatta ciddi tehlikeler ya çıkan insanı değildir. Çağımızda gençlik başta olmak üzere etkileyen materyalzim, pozitivizm, feminizm, varo- satanİst düşünce tuzağı yaygınlaşmıştır. Diğer ile ucu intihar ve ölüme kadar uzanan yandan cennet ve mükafatını müjdeleyerek orta- ancak Kur'an ve Sünnet başta olmak üzere bilimden uzak, hurafelerle dolu bir çok bölgesel ve lokal tarikat, cemaat ve gerçek inanç prensiplerindeki meşreblerin sapmaların de faaliyetleri dikkate boyutu daha net alındığında karşımıza çıkmaktadır. Örnek olması bakımından bu saplantılaı·dan sadece "ateizm "in gençler üzerindeki de yapılan bir araştırmanın sonuçlarına i~arel elıııek i~[iyoıum: inanıp inanmadıkları yolundaki soruya verdikleri cevapta %60'ı ::Sü gci1ç:crin Allah':.: kesin, %22'sinin prob- lemli, %8'nin inançsız,% 4'ünün bilgisiz,% 2'sinin ise müdahaleli olarakAllah'a inan- 53 Al-i İmran, 3/103. 121 DİYANET iLMi DERGi • CİLT: 36 • SAYI: 3 • TEMMUZ-ACJUSTOS-EYLÜL 2000 dığı, sonuçta % l6'sının ilgisiz, gençlerin Allah 'a olan inancını inançsız veya inanç aleyhtarı olduğu görülmüştür. Bu olumlu ya da olumsuz etkileyen faktörler ise önem sıra­ göre aile, okul, okunan kitap ve arkadaş grubu olduğu anlaşılmıştır.5 4 Gençlik baş­ sına ta olmak üzere toplumun çeşitli kademelerini olumsuz etkileyen bu akımlar yalnızca İs­ öğretileri lam dininin temel rikimi olmayan savunmasız için değil, aynı zamanda bu tehlikelere karşı entellektüel bimüslümanlar için de büyük tehlikeler oluşturmaktadır. O halde günümüzde terör ve şiddetin alt yapısını hazırlayan olumsuzlukları asgari- ye indirmek için gençlik kesimi başta olmak üzere bütün insanımıza, İslam'ın temel prensipleri, ilgili kurumlarca açık ve net bir biçimde öğreti lmelidir. Bu hususta yazılı ve görsel yayın organlarının katkıları manevi da esirgenmemelidir. Nitekim günümüzde "milli ve değerlerimiz" alanında yaşanan ler sonucunda karşılaşılan yeterli olmalıdır. vebaii taşımaya ilginç olaylar, çelişkiler, gariblikler ve cehalet- bireysel ve toplumsal olaylar artık ders ve ibret almamız için Aksi halde bu milletin hataların tekranndan veya ısrarından doğacak tahammülü yoktur. Konuyu İslam tarihinde "Veda Hutbesi" olarak bilinen, fert ve toplumun ilk temel evrensel haklarını açıklayan şu nasıl "EY NAS! Bu günleriniz bir ay ise, bu rımz şehriniz cümlelerle tamamlamak istiyorum: Mekke mukaddes bir gün ise, bu nasıl da öyle mukaddestir, her türlü mübarek bir şehir ise, aylarınız nasıl canlarınız, mukaddes mallarzmz, ırzla­ taarrıızdan korwınıuştur... EY MÜMİNLER! Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi muhafaza ediniz! Müslüman müsliimamn kardeşidir. Böylece bütün müslümanlar herhangi bir hakka tecavüz, si vermiş başkasuıa olsun. Nefsinize de EY NAS! Aklımzı kardeştir. helcil değildir. zıılmetmeyiniz! başımza toplayımz Din Meğer kardeşlerinize ait olan ki gönül hoşluğuyla kendi- Nefsinizin de üzerinizde hakkc vardır ... da benden sonra birbirinizin boynwıu vuracak surette dal(ilet ve vahşete düşerek (cahiliyvet devrine) dönmevini7f"55 54 Müııir Koştaş, Üniversite Öğrencilerinde D ine Bakış. T. Diyaııet Vakfı Yayını, An k. !995. s. 30 v.d. 55 Kamil Miras, Salıi/ı-i Buhari Muluasarı Tecrid-i Sari/ı Terc., c. 10. s. 390 v.d. 122