O. Senatosu B : 29 lamlı hale getirilmesini istemek görevimizdir. Bu aynı zamanda Beş Yıllık Plânın hükümleri­ nin yerine getirilmesi bakımından da önem taşımaktadır. Sayın senatörler, Krediler konusuna gelince, söz söyleme ha­ zinesi zengin bir konuya gelmiş oluyoruz. Bu­ rada sadece bir konuya değineceğim. O da sa­ nayici kredileridir. Resmî bilgilerden anlaşıldığına göre, 1967 yılı Ekim ayında Merkez Bankası kredileri ile birlikte toplam kredi hacmi 30,6 milyar liraya ulaşmıştır. Özel sektörün bankalardan aldığı krediler aynı tarihte 19,8 milyardır. Yine özel sektörün Merkez Bankası kaynaklarından kul­ landığı krediler ise, 3 milyarın üstündedir. Şu hale göre toplam özel sektör kredisi 22.8 mil­ yar civarındadır. Önemli olan nokta, böyle bir malî kudretten sanayi kesimine düşen kısmın nasıl bir büyüklük teşkil ettiğidir. Sanayi kesi­ minin Türkiye Sınai Kalkınma Bankası ile Sa­ nayi Yatırım Bankasından aldığı sanayi kre­ dileri 1967 Ekim sonunda sadece 1 milyar lira­ dan ibarettir. Ticari krediler içindeki sanayi kredileri ise bilinmemektedir. Bir tahmine gö­ re ticari kredilerdeki sanayi kredileri % 40 civarındadır. Bu doğru olsa bile, % 18 e kadar varan faiz, komisyon, gider vesaire karşısın­ da bu kredi kolaylıklarının sanayiciye ne kadar faydalı olabileceği meydandadır. Sanayimize gerçekten hizmet edecek bir vasıta olarak selektif kredi politikasının önemi hepimizce ma­ lûmdur. Ancak bugüne kadar şahidolduğumuz husus bu konuda fiilen hiçbir şey yapılmadı­ ğıdır. Pragramlarda selektif kredilere dair ifa­ delere yer vermekle, bu politikaları formüle edip yürürlüğe koymak aynı şey değildir. Sayın senatörler; Buraya kadar izahına çalıştığımız konulan, kısaca özetlemek gerekirse, şu ana noktalara toplıyarak bir kez daha parmak basmakta fay­ da görürüz. Bugün, uluslararası ekonomik politikanın dış ticaret politikası şeklinde geçerli olduğunu rahatlıkla söyliyebiliriz. Dış ticaret, günümüzde; sadece mal müba­ delesi olmayıp, uluslararası, sermaye, para, hiz­ met ve insan mübadelesi şeklinde bir yörünge­ ye oturmuştur. 6 . 2 . 1968 0 : 1 Ulusların, ekonomik sistemleri hangi yönü çizerse çizsin, uluslararası ilişkilerde etkili ol­ mak için, devletler çeşitli tedbirler alma yolu­ na gitmiştir. Ticaret hadlerini, az gelişmiş memleketler aleyhine işleme gerçeği gözden kaçırılmamalı ve bu suretle, plânda, adı geçen gelişmeyi sınırkyan faktör olarak gözüken dış ticaret po­ litikasında gerekli ve yeterli tedbirler alına­ rak, dış ticaretimiz ümitsiz bir yönde bulundu­ ğu kanısından kurtarılmalıdır. Dış ekonomik ilişkilerimizde, menfaatleri­ mizi koruyabilmek için gerekli incelemelerin önceden yapılması ve yasama organlarına da bilgi verilmesi sistemini işler hale getirmeyi sa­ mimiyetle benimsemek ve önemsemek gerek­ mektedir. Anayasanın 51 nci maddesinin, Devleti bağ­ layıcı hükmünün hangi ölçüde yol aldığı ve uygulandığı da izlenmeye muhtaç konulardan birisidir. Anayasanın bir ilke olarak ortaya koydu­ ğu ve her iktidar icraatının bu ilke ile kısıtJandığı konusu da âdeta unutulmuş gibi saf dışın­ da kalmakta bu konuya eğilenlere ancak üzün­ tü vermektedir. Bu konulan gerçekten bilen Bakanlığın va­ tansever ve bilgili ihtisas elemanlarının varlı­ ğı, bizi bu ölçüde karamsarlıktan uzaklaştır­ maktadır. Ancak, ihtisas elemanlannın Anayasa ışığı altında, parti ve kişisel baskılardan uzak tu­ tularak çalışmalannı sağlamak da Hükümetin başlıca görevleri içerisinde bulunmaktadır. Konu buraya gelmişken bir ticaret gazetesin­ deki bir yazıdan bahsetmek istiyorum. Burada 4 sıfırlı fazlalıklardan bahsetmektedir. Bu yazı­ yı bir parlömanterin okuyup da yüreğinin burkulmaması imkân dâhilinde değildir. Tabiat şart­ larının biraz zorlaması halinde, bütün ulaşımın aksadığı, özellike Şarkta yüzlerce vatandaşımı­ zın hastalanıp öldüğü bir ülkede, Başkentin bâ­ zı kişilerine 4 sıfırlı değer biçmek Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu acıklı durumun bir tab­ losudur. Tarih makam sahiplerine sıfırlı değer biçilme günlerini iyi işaret olarak göstermemiş­ tir. Biz ticari kazançları değeri dört sıfırlı kişi­ lerin ortaklığına bağlıyanlarm ve tüm bu ortak-