ekonomik yaklaşım.indb

advertisement
Ekonomik Yaklaşım, Cilt : 21, Sayı : 74, ss. 39-58
KAMU BORÇLANMASI KAMU YATIRIMLARINI
DIŞLIYOR MU?
Mehmet DURKAYA*
Servet CEYLAN**
Oktay Orçun BEKEN***
Özet
Gelişmekte olan ekonomilerde kamu yatırımlarının finansmanı için
kamu gelirleri çoğu zaman yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle, kamu
yatırımlarının finansmanında vergi gelirlerine ilave olarak borçlanma
seçeneği kullanılmaktadır. Oysa borç stokunun artması eşik değerden sonra
kamu yatırımlarını azaltmaktadır. Özellikle yüksek borç stokunun bulunduğu
gelişmekte olan ekonomilerde, kaynaklar genellikle borç ana para ve faiz
ödemelerine aktarılmaktadır. Kuşkusuz bu durum, kamu yatırımları gibi esnek
harcama kalemlerinin dışlanması sonucunu doğurmaktadır.
Çalışmada, Türkiye ekonomisi için faiz ödemeleri ile kamu yatırımları
arasındaki kısa ve uzun dönem ilişkiler incelenmiştir. 1980-2008 dönemi
yıllık zaman serilerini içeren analizde, uzun dönem ilişkileri incelemek için
Engle-Granger ve Johansen ko-entegrasyon testi, kısa dönem ilişkiler için
hata düzeltme modeli kullanılmıştır. Bulgular, faiz ödemelerinden kamu
yatırımlarına doğru tek yönlü nedensel bir ilişkinin olduğunu ortaya koymuştur.
Ayrıca çalışmada, bu iki değişken arasında negatif bir ilişki olduğu için faiz
ödemelerinin kamu yatırımlarını dışladığı tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Kamu Yatırımları, Borçlanma, Aşırı Borçlanma,
Dışlama, Ko-entegrasyon
*
Yrd. Doç. Dr., Giresun Üniversitesi, İİBF, İktisat Bölümü
Yrd. Doç. Dr., Giresun Üniversitesi, İİBF, İktisat Bölümü
***
Öğr. Gör., Giresun Üniversitesi, Alucra MYO
**
Mehmet DURKAYA / Servet CEYLAN / Oktay Orçun BEKEN
40
DOES THE PUBLIC INDEBTMENT CROWD OUT THE PUBLIC
INVESTMENT?
Abstract
Public revenues have mostly remained inadequate for the financing of
public investments in developing economies. Therefore, in addition to the use
of tax revenues, the choice of getting into debt has also been considered to
meet public investments. However, after threshold level, the expansion of debt
stock decreases public investments. Revenues are used for debt, principal,
and interest payments particularly in developing economies which experience
excessive debt stock. This is definitely certain to led to the exclusion of elastic
expenditure-component like public investments.
The study deals with long and short-term relationships between public
investment expenditures and debt interest payments. In the analysis in
which are included annual time series data for the period of 1980-2008,
Engle –Granger and Johansen co-integration test were employed for the
determination of the long-term relationship and error correction model was
used for the establishment of the short-term relationship. The results obtained
show the existence of a bi-directional causality from interest payments to
public investments. It was also found that interest payments crowded out
public investments due to the existence of a negative relationship between the
two variables.
Keywords: Public Investments, Indebtedness, Debt-Overhang, Crowding
Out, Co-Integration
1. GİRİŞ
Kamu borçları, büyüklük ve etkileri bakımından makroekonomik politika
hedeflerine ulaşabilmek açısından hem bir sorun hem de bir çözüm olarak
görülmektedir. Özellikle nüfus artışı, kentleşme, teknolojik ilerlemeler,
savunma harcamalarındaki artış, gelişen sosyal devlet uygulamaları ve
kamu hizmetlerinin çeşitliliğinin artması kamu harcamalarını da baskı altına
almaktadır. Piyasa aksaklıklarının giderilmesi ve refah artışı beklentilerinin
artması da kamu harcamalarındaki artışı hızlandırmakta ve harcamaların
finansmanını zorlaştırmaktadır. Temel finansman kaynağı olan vergi gelirlerinin
yetersiz kaldığı bu süreçte, borçlanma önemli bir finansman aracı olarak öne
Kamu Borçlanması Kamu Yatırımlarını Dışlıyor Mu?
41
çıkmaktadır. Vergilerin hukuki zorlamalar altında alınması, ekonomik karar
birimlerine yüklediği maliyetler ve kamuoyu baskısı gibi etkenler, yeni
vergiler veya vergi artışları yerine borçlanmanın tercih edilmesine neden
olmaktadır. Artan bütçe açıkları ve vergi gelirlerinin yetersizliği karşısında
izlenen borçlanma yolu, bazı endişeleri de beraberinde getirmektedir. Alınan
borçların belirli bir süre sonra anapara ve faiz ödemlerinin (borç servisi)
yapılacak olması ve genellikle gelişmekte olan ekonomilerde borcun yeniden
borçlanma ile ödenmesi, borç stokunun artması yanında kamu mali dengesi
üzerinde de bozucu etkiler ortaya çıkarabilmektedir. Temel makroekonomik
hedeflerden sapmalara neden olabilen bu yapılanma, borç stoku ve aşırı
borçlanma yanında yüksek faiz yükü nedeniyle dikkatleri faiz ödemelerine
yöneltmektedir.
Aşırı borçlanma sonucu ortaya çıkan borç servisinin yüksekliği,
politika hedefleriyle çatışan bir sorundur. Her şeyden önce aşırı borç
servisinin yüksekliği kamu harcama kompozisyonunu değiştirmektedir.
Değişim sonucunda genellikle harcama kompozisyonu içinde kamu yatırım
harcamaları gibi esnek harcama kalemlerinin payı azalmakta, borç anapara
ve faiz ödemelerinin payı ise artmaktadır. Oysa kamu yatırım harcamaları ve
özellikle altyapı yatırımları oldukça önemli bir pozitif dışsallık kaynağıdır. Bu
tür dışsallıklar hem ekonomi geneli verimliliği arttırmakta hem de özel sektör
yatırımlarını hızlandırmakta, dolayısıyla ekonomik büyümeye olumlu katkı
yapmaktadır. Aşırı borç servisinin oluşturduğu bir diğer sorun ise vergi artışı
beklentilerine neden olmasıdır. Bu yöndeki bir beklentinin sonucu da, özel
harcamaların azalmasına paralel olarak ekonomik büyümenin yavaşlamasıdır.
Genel anlamda kamunun yüksek borç yüküne sahip olması ile başlayan özel
harcamaların, kamu yatırımlarının ve ekonomi geneli verimliliğin azalması ile
devam eden bu sürecin ekonomik büyümeyi yavaşlattığı ifade edilebilir. Özel
anlamda ise, aşırı borçlanma sonucu oluşan borç sevisinin fazlalığı nedeniyle
kamu yatırımları azalmakta diğer bir ifadeyle dışlanmaktadır.
Literatürde, aşırı borçlanma ve bu durum sonucunda oluşan borç
servisi yüksekliğinin ekonomik etkileri; aşırı borçlanma hipotezi ve devamı
niteliğindeki borç Laffer eğrisi yaklaşımıyla açıklanmaktadır. Bu yaklaşımlarda
borçlanma, belirli bir sınıra kadar kamu yatırımlarının ve dolayısıyla
ekonomik büyümenin artmasına katkı yapmakta, bu sınırdan sonra ise kamu
yatırımlarını azaltmakta ve ekonomik büyümeyi yavaşlatmaktadır. Çalışmada
Türkiye ekonomisinde borçlanmanın kamu yatırımları üzerindeki etkileri bu
yaklaşımlar çerçevesinde incelenmiştir. Bu bağlamda, Türkiye ekonomisinde
42
Mehmet DURKAYA / Servet CEYLAN / Oktay Orçun BEKEN
borç servisinin daha doğrusu faiz ödemelerinin kamu yatırımlarını azaltacak
düzeyde olup olmadığı 1980-2008 dönemi yıllık verilerini içeren zaman serisi
analizi vasıtasıyla araştırılmıştır. Çalışmanın geri kalan bölümleri şu şekilde
biçimlenmiştir. İkinci bölümde aşırı borçlanma ile ilgili teorik yaklaşımlar ve
literatür taraması sunulmuştur. Devam eden bölümlerde çalışmada kullanılan
veri seti ve yöntem hakkında bilgiler verilmiştir. Beşinci bölümde elde edilen
bulgular ortaya konulmuş, son bölümde ise genel bir değerlendirme yapılmıştır.
2. TEORİK YAKLAŞIM VE LİTERATÜR
Kamu sektörü borç kullanımının amaç ve sınırının belirlenmesine
yönelik teorik yaklaşımlar, genellikle borçlanmada altın kural, massetme
kapasitesi, aşırı borçlanma hipotezi ve Borç Laffer eğrisi çerçevesinde
şekillenmektedir. Borçlanmada altın kural kavramı, kamu borçlarının
kamusal yatırım alanlarında kullanımının sağlanması ve cari harcamaları
finanse eden bir kaynak olarak kullanılmaması temeline dayanmaktadır. Borç
kullanım alanlarının sınırını çizen ve maliye politikası bütünlüğü içerisinde
mali kurallar kapsamında değerlendirilen bu yaklaşım, kamunun sadece
sermaye yatırımlarının finansmanında borç seçeneğini kullanmasını cari
harcamaların ise vergi ve diğer gelirlerle karşılanmasını önermektedir (Chote
vd., 2008, s.30). Altın kural yaklaşımında kamu borçlarından beklenen etki,
yatırımlardaki artışa paralel olarak toplam talep artışının gerçekleşmesi ve
büyüme sürecine pozitif katkılar sağlanmasıdır (Kellermann, 2007, s.1089).
Bu süreç, borçlanma yoluyla sağlanan fonların marjinal verimliliği ile
marjinal maliyetini karşılaştıran ve borçlanma sınırının tespitini ortaya koyan
massetme kapasitesi ile de yakından ilişkilidir. Borçların üretken yatırımlara
dönüşümünü içeren altın kural ve massetme kapasitesi, özellikle tasarruf
yetersizliğine sahip gelişmekte olan ekonomiler açısından daha da önem
kazanmaktadır. Borçlanma ile sağlanan fonlar, gelişmekte olan ekonomilerde
yetersiz düzeyde bulunan eğitim ve sağlık gibi altyapı yatırımlarının artmasına
olanak tanıyarak uzun dönemde sürdürülebilir bir büyümenin sağlanmasına
yardımcı olmaktadır.
Aşırı borçlanma hipotezi ise, borç stokunun gelecekte borcun geri
ödenme kapasitesini aşmasıyla ilgili olup, borcun sürdürülebilirliği temeline
dayanmaktadır. Yeniden borçlanamama ve mevcut borçları ödeyememe
sorunlarını içeren hipotez, borç verenlerin tutumu arasındaki değiş-tokuş
(trade off) ilişkilerine dikkat çekmektedir. Krugman (1988, s. 30), bu süreçte
fon sunumunda bulunanların iki farklı seçenekle hareket edebileceklerini
Kamu Borçlanması Kamu Yatırımlarını Dışlıyor Mu?
43
vurgulamaktadır. Birincisi, bir ülkeye sağlanan fonların kendilerine geri
döneceğine olan umutlarla hareket edip finansman sağlamaya devam etmektir.
İkincisi de, yeni finansman ile borçların anapara ve faiz ödemelerinin bir
kısmından vazgeçerek ülke borçlarının ödenebilirliğini sağlamaktır. Makul
düzeyde ödünç alınan fonların ekonomik büyümeyi artırabileceğini ancak
aşırı borçların ise büyümeye zarar vereceğini öne süren hipotez, biriken
borçların ülkenin geri ödeme gücünü aşması durumunda iç ve dış yatırımları
azaltarak büyümeyi olumsuz etkilediğine vurgu yapmaktadır (Hameed vd.,
2008, s.133). Aşırı borçlanma hipotezi, yatırımları ve dolayısıyla büyümeyi
azaltıcı unsurlar olarak farklı argümanları öne çıkarmaktadır. Öncelikle
artan borçlar iç ve dış yatırımcılar tarafından gelecek dönemlerde bir vergi
olarak algılanacaktır. Bununla birlikte, hükümetlerin ticari liberalizasyon
ve mali uyum gibi makroekonomik ortamın gelişmesini sağlayan reformları
gerçekleştirmesi zorlaşacak, sonuçta büyümenin kaynağı olan sermaye
birikimi azalacaktır. Ayrıca, aşırı borçluluğun ortaya çıkardığı belirsizlikler de
yatırım ve büyüme azalışlarında başka bir faktör olarak değerlendirilmektedir
(Pattillo vd., 2002, s.4-5). Dijkstra ve Hermes (2001, s.5-8), ise gelir düzeyi
oldukça düşük olan ekonomiler açısından bu olumsuzluğa dikkat çekerek
aşırı borçlanmanın makro ekonomik reformlar ve büyüme yönlü politikaları
olumsuz etkileyeceğini öngörmektedir. Bu anlamda aşırı borçlanma hipotezi,
borç ödemeye odaklı bir harcama politikasını öne çıkararak, kamu harcamaları
bileşenleri arasındaki tercihleri değiştirebilir. Nitekim, Hicks (1989), Heller
ve Diamond (1990), Calderón, Easterly ve Servėn (2003) tarafından yapılan
çalışmalarda, mali kısıtlama süreci geçiren ekonomilerde, mali ayarlamanın
yönünün kamu yatırımlarını azaltıcı nitelikte olduğu tespit edilmiştir.
Aşırı borçlanmanın etkileri ve borçlanma sınırı, aşırı borçlanma
hipotezinin devamı niteliğinde olan borç Laffer eğrisi yaklaşımıyla da
açıklanmaktadır. Borç stoku ile beklenen borç geri ödemesi arasındaki ilişkiyi
inceleyen bu yaklaşımda, borç stoku belirli bir eşik değere kadar yatırımlar,
dolayısıyla ekonomik büyüme üzerinde pozitif etki yaratarak borç geri
ödemesini artırmaktadır. Bu eşik değerden sonra borç stokundaki artışlar,
aşırı borçlanma etkileri ortaya çıkarmaktadır. Kuşkusuz bu yaklaşımda aşırı
borçluluk sınırı Borç Laffer Eğrisinin maksimum noktasında (eşik değerinde)
ortaya çıkmaktadır (Sen vd., 2007, s.4). İki süreç birlikte değerlendirildiğinde,
borçlanma artışlarının kamu yatırımları üzerindeki etkisi, borç stokunun
belirli bir eşik değerine kadar pozitif, bu eşik değerden sonra ise negatif
yönlü olacaktır (Blavy, 2006, s.13-14). Borç Laffer eğrisi ve aşırı borçluluk
44
Mehmet DURKAYA / Servet CEYLAN / Oktay Orçun BEKEN
yaklaşımlarında eşik değerden sonra ortaya çıkan vergi artışı beklentileri
Barro-Ricardo Hipotezi’nin öngörüsünde de mevcuttur. Barro (1974, s.10951117)’ya göre bütçe açıklarının finansmanında borçlanma yolu ile vergilerin
artırılması arasında bir fark oluşmamakta, borçlanma da gelecek dönem
vergilerin artırılması beklentisi ile sonuçlanmaktadır.
Kamu borç stoku veya borç servisinin kamu kesimi yatırımları üzerindeki
etkilerini inceleyen ampirik çalışmalardan elde edilen bulgular, genellikle
aşırı borçlanma hipotezi ve borç Laffer eğrisi yaklaşımları paralelindedir.
Bu çerçevede artan borçlanma, kamusal yatırım olanaklarını daraltmaktadır.
Ancak aşırı borçlanma sınırında olmayan ekonomilerde kamusal yatırımların
artmasında borçlanmanın faydalı bir finansman kaynağı olduğunu tespit eden
çalışmalar da mevcuttur.
Borç stoku veya borç servisinin kamu kesimi yatırımlarını azaltıcı etkisi
olduğunu tespit eden yazarlar arasında Hicks (1991), Heinemann (2002),
Pattillo vd. (2004), Mahdavi (2004) ve Blavy (2006) gösterilebilir. Hicks
(1991), yirmi dört gelişmekte olan ülkeyi kapsayan çalışması ile kamu
harcamalarında kesintiye gidilmesi sürecinde, yatırımların cari harcamalardan
daha fazla azaldığını tespit etmiştir. Yazar bu azalışın sosyal sektör ve
savunma harcamalarından ziyade altyapı harcamalarında daha belirgin
olduğunu ortaya koymuştur. Heinemann (2002) ise, on altı OECD ülkesinin
1980-1999 dönemi panel verilerini içeren çalışmasında kamu yatırımlarındaki
azalışın en önemli nedenlerinden birisinin aşırı kamu borçları olduğunu
belirlemiştir. 1969-1998 dönemi verilerini içeren Pattillo vd. (2004)’nin
çalışmalarında, altmış bir gelişmekte olan ülkenin büyük borç stoklarının
hem fiziksel sermaye birikimini hem de toplam faktör verimliliğini olumsuz
etkilediği, dolayısıyla ekonomik büyümeyi azaltıcı sonuçlar doğurduğu
tespit edilmiştir. Mahdavi (2004) de kırk yedi gelişmekte olan ekonomi için
kamu dış borç yükünün sermaye harcamaları üzerinde ters yönlü etkilerinin
bulunduğunu ortaya koymuştur. 1972-2001 dönemine ait analizde ayrıca, aşırı
borç yükünün kamu harcamalarının kompozisyonunu faiz ödemeleri lehine
değiştirdiği belirlenmiştir. Blavy (2006) ise, Jamaika ve otuz beş gelişmekte
olan ekonomiyi kapsayan çalışmasında yüksek kamu borçlarının kamu
yatırımlarını dışladığını ve verimlilik artışını azalttığını tespit etmiştir.
Genel bir ilke olarak borçlanma miktarındaki sürekli bir artışın yeterli
düzeyde vergi geliri artışı ile finanse edilememesi, gelecek dönemlerdeki
kamu harcamaları büyüklüğünde ve/veya kompozisyonunda bir değişikliği
Kamu Borçlanması Kamu Yatırımlarını Dışlıyor Mu?
45
zorunlu kılmaktadır. Kamu harcamaları kompozisyonundaki değişim ise
her zaman kamu yatırımlarının azalmasıyla sonuçlanmamakta, diğer esnek
harcama kalemleri de bu azalıştan etkilenebilmektedir. Örneğin Dutta (2007),
Hindistan ekonomisinin yüksek borç stokuna sahip olması nedeniyle yeni
finansman kaynaklarına erişemediğini, bu nedenle sosyal sektör yatırımlarının
olumsuz etkilendiğini ortaya koymuştur. Benzer sonuçları Lora ve Oliveria
(2007) da tespit etmişlerdir. Yazarlar elli ülkeyi kapsayan analizlerinde borç
yükü artıkça sosyal harcamaların azaldığını belirlemişlerdir.
Aşırı borçlanma sınırında olmayan ekonomilerde, kamusal yatırımların
arttırılmasında borçlanmanın etkili bir finansman aracı olduğunu gösteren
çalışmalar da mevcuttur. Clements vd. (2003), elli beş gelişmekte olan
ekonomi için dış borç servisindeki azalışların kamu yatırımlarını artırıcı
etkilerinin olduğunu tespit etmişlerdir. Lora (2007) ise yedi Latin Amerika
ülkesi için 1987-2001 dönemi panel verilerle yaptığı çalışmada, borç artışının
kamu altyapı yatırımlarını artırdığı sonucuna ulaşmıştır. Benzer şekilde Abu
Bakar (2008), Malezya için VAR yöntemi kullanarak yaptığı çalışmada,
borçlanmanın ekonomik büyüme üzerindeki etkisinin pozitif olduğunu
belirlemiştir.
3. VERİ SETİ
Çalışmanın verileri 1980-2008 dönemi yıllık toplam kamu yatırımları (Y)
ve faiz ödemelerinden (F) oluşmaktadır. Değişkenler, 1987=100 ve 1998 =
100 gayrisafi yurtiçi hasıla fiyat deflatörü vasıtasıyla reel hale getirilmiştir1.
Veriler, 2003-2008 TÜİK İstatistik Göstergeler, Maliye Bakanlığı Bütçe ve
Mali Kontrol Genel Müdürlüğü ile Devlet Planlama Teşkilatı web sayfasından
derlenmiştir. Değişkenlerin önündeki “L” ve “R” harfleri sırasıyla ilgili
değişkenin doğal logaritmasının alındığını ve reel hale getirildiğini, “∆”
işareti ise ilgili değişkenin birinci devresel farkının alındığını göstermektedir.
4. YÖNTEM
4.1. BİRİM KÖK TESTİ
Faiz ödemeleri ile kamu yatırımları arasındaki kısa ve uzun dönem
ilişkileri incelemeden önce, bu değişkenlere ait birim kök sınaması yapılmıştır.
1
1987=100 veya 1998 = 100 gayrisafi yurtiçi hasıla fiyat deflatörlerinin hiçbiri tüm dönemi
içermediğinden veriler, bu iki fiyat deflatörünün bir diğerine dönüştürülmesiyle elde edilen
seri vasıtasıyla reel hale getirilmiştir.
Mehmet DURKAYA / Servet CEYLAN / Oktay Orçun BEKEN
46
Çalışmada birim kök sınaması Dickey ve Fuller (1979) tarafından geliştirilen
genişletilmiş Dickey-Fuller (ADF) testiyle gerçekleştirilmiştir. Genişletilmiş
Dickey-Fuller sınaması için aşağıdaki (1) ve (2) numaralı (sabitli ve
sabitli+trendli) modeller tahmin edilmiştir.
k
x t 
0

x
1 t 1
  i xt i 
(1)
t
i 1
k
x t 
0

1 xt 1 
2 trend   i xt  i 
(2)
t
i 1
Yukarıdaki regresyon denklemlerinde; xt, ele alınan seriyi (lrf ve lry); k,
denkleme ilave edilen bağımlı değişken gecikmelerini,
ile parametreleri,
trend, doğrusal zaman trendini ve t , hata terimini temsil etmektedir. Tahmin
edilen (1) ve (2) numaralı regresyon denklemlerinde ele alınan serinin
durağan olup olmadığını belirlemek için 1 parametresi kullanılır. Tahmin
edilen denklemde 1  0 şeklinde ifade edilen sıfır hipotezinin reddedildiği
düzeyde xt serisinin durağan olduğuna hükmedilir.
4.2. KO-ENTEGRASYON TESTİ
Çalışmada kullanılan değişkenler arasındaki uzun dönem ilişkileri
araştırmak amacıyla Engle ve Granger (1987) tarafından oluşturulan çift
aşamalı ko-entegrasyon testi ve Johansen (1995) ko-entegrasyon testi
uygulanmıştır.
4.2.1. ENGLE-GRANGER KO-ENTEGRASYON TESTİ
Engle-Granger ko-entegrasyon testinin ilk aşaması, ko-varyans durağan
değişkenlerin bir alt seviyelerinde en küçük kareler yöntemine göre tahmin
edilerek hata terimlerinin tespit edilmesini içermektedir. İki değişken
arasındaki uzun dönem denklemi olarak ifade edilen ilk aşama, aşağıdaki (3)
ve (4) numaralı modellerce gösterilmektedir2. Çalışmada (3) ve (4) numaralı
modellerin sağ tarafında doğrusal zaman trendi içeren uzun dönem denklemleri
2
(3) ve (4) numaralı modellerce bağımlı ve bağımsız değişken ayrımı yapılmamasının iki
nedeni vardır. Bunlardan ilki, teoride lrf ve lry değişkenlerinin hangisinin dışsal değişken
olması gerektiği konusunda kesin bir yargının mevcut olmamasıdır. İkinci neden ise
Enders (2004, s.347)’de işaret edilmiştir. Bu gerekçeye göre büyük örneklemlerde (3) ve
(4) numaralı modellerce ifade edilen uzun dönem denklemlerinin aynı bulguya ulaşması
gerekir. Bu gereklilik, ko-entegrasyon analizinde Engle-Granger yönteminin kullanılıp
kullanılamayacağı noktasında bir kriter oluşturmaktadır.
47
Kamu Borçlanması Kamu Yatırımlarını Dışlıyor Mu?
de tahmin edilmiştir.
lry 
0

1
lrf 
1,t
(3)
lrf 
0

1
lry 
2, t
(4)
İkinci aşamada tahmin edilen (3) ve (4) numaralı denklemlerden elde
edilen hata terimleri için birim kök sınaması yapılmaktadır. Aşağıda verilen
Genişletilmiş Dickey-Fuller sınamasında (sabitsiz ve trendsiz versiyonu ) eğer
birim kökün varlığı reddediliyorsa iki değişken arasında uzun dönem ilişkinin
olduğu kabul edilmektedir.
m

i ,t

i ,t 1   
i ,t  j

t
, (İ=1, 2)
(5)
j 1
4.2.2. JOHANSEN KO-ENTEGRASYON TESTİ
Johansen ko-entegrasyon testi için aşağıdaki p gecikmeli vektör otoregresif
modeli (VAR) ele alalım:
Yt  A1Yt 1  ...  A p Yt  p  X t 
(6)
t
(6) numaralı denklemde: Y , durağan olmayan nx1 boyutlu (çalışmada
2x1 boyutlu doğal logaritmalı reel kamu yatırımları ve reel faiz ödemeleri)
değişken vektörünü, X , dx1 boyutlu deterministik değişkenler vektörünü ve
, hata terimini temsil etmektedir. Yukarıdaki VAR modelinin birinci farkı
alındığında aşağıdaki hata düzeltme modeli elde edilir.
p 1
Yt  Yt 1   i Yt i  X t 
t
(7)
i 1
p
p
   Ai  I ve i    A j
i 1
j  i 1
(7) numaralı denklemde  matrisinin rankı bağımsız ko-entegre
vektörlerinin sayısını ifade eder. Modelde rank ( )  0 ise, ko-entegrasyon
yoktur ve (7) numaralı denklem birinci farkında VAR modelini ifade eder.
Eğer rank ( )  1 ise, tek bir ko-entegrasyon vektörü mevcuttur ve  Yt 1
ifadesi hata düzeltme terimim ifade eder. Eğer 1  rank ( )  n ise, birden
Mehmet DURKAYA / Servet CEYLAN / Oktay Orçun BEKEN
48
fazla ko-entegre vektörü mevcuttur. Diğer taraftan rank ()  n ise, diğer bir
ifadeyle  full ranka sahipse ko-entegrasyondan bahsedilemez. Bu durumda
değişkenler bir alt seviyelerinde ((7) numaralı modele göre seviyelerinde)
durağandır. Ko-entegrasyon vektörlerinin sayısının belirlenmesi için 
’nin karekteristik köklerinin anlamlılığının test edilmesi gerekir. Bu amaçla
maksimum özgül değer (maximun eigenvalue) ve iz (trace) istatstiği kullanılır
(Enders, 2004, s.352). Bu çalışmada (8) numaralı denklemde verilen iz
istatistiği kullanılmıştır.
n
trace
(r )  T
 ln(1 
ˆ)
i
(8)
i  r 1
Burada: ˆi =karakteristik kökler ve T=kullanılabilir gözlem sayısını
gösterir. İz istatistiği için boş ve alternatif hipotezler ile hipotezlerin tablo
kritik değeriyle karşılaştırılmasıyla elde edilecek muhtemel sonuçlar Tablo
1’de sunulmuştur. Tablodan da görüleceği üzere H 0 hipotezinin kabul edildiği
düzeyde (iz istatistiği tablo kritik değerinden düşük olduğu durumda) koentegrasyon veya ko-entegre vektör sayısı hakkında karara varılır.
TABLO 1: İz İstatistiği için H 0 ve Alternatif Hipotezler (n değişkenli
durum)
Hipotezler
Sonuçlar
H0
H1
H 0 kabul
r 0
r0
Ko-entegresyon vekörü
yoktur
r 1
r 1
Bir ko-entegresyon vekörü
r2
r2
İki ko-entegresyon vekörü
.
.
.
.
.
.
.
.
r  n 1
r  n 1
n-1 ko-entegresyon vekörü
Seriler seviyelerinde
durağandır.
H 0 red
En az bir koentegresyon vekörü
En az iki ko-entegresyon vekörü
En az üç ko-entegresyon vekörü
49
Kamu Borçlanması Kamu Yatırımlarını Dışlıyor Mu?
4.3. HATA DÜZELTME MODELİ
Uzun dönem ilişki içinde olan iki değişken arasındaki kısa dönem
(neden-sonuç) ilişkileri araştırmak amacıyla hata düzeltme modelleri tahmin
edilmiştir. Granger (1988), ko-entergre olan değişkenler arasındaki nedensel
ilişkiyi standart Granger (1969) nedensellik testiyle araştırmanın sakıncalı
olacağını belirtmiştir. Ko-entegre değişkenler arasındaki nedensel ilişkinin
standart yöntemle araştırılması modelde yanlış spesifikasyon yapılmasına
(hata düzeltme teriminin dahil edilemediği için) ve orijinal seride var olan
bilgilerin kaybolmasına (değişkenlerin farkının alınması suretiyle) neden
olmaktadır (Taban, 2004, s.5). Bu nedenle uzun dönem ilişki içinde olan iki
değişken arasındaki nedensel ilişkileri araştırmak amacıyla aşağıdaki hata
düzeltme modeli tahmin edilmiştir3.
l
lry t 

r
11 u 1,t 1   i lry t  i   i lrf t  i 
11
i 1
i 1
k
lrf t 

(9)
1t
t
s
12 u1,t 1  
12
i lrf t i   i lryy t i 
i 1
i 1
(10)
2t
t
Hata düzeltme modelinde nedensel ilişkiler belirlenmesi için (9)numaralı
s
r
modelde 
i
0
ve
i 1
11
=0, (10) numaralı modelde

i
i
0
i 1
=0 ve
11
12
=0 hipo-
s
r
tezlerin test edilmesi gerekir. Bu hipotezlerden, 
testi ve
 0 ve
i 1
12
ve 
i
 0 için F
i 1
=0 içinse t testi uygulanır. Yukarıda ifade edilen bu iki
test (F ve t testi) kısa dönem Granger nedensellik testi ve uzun dönem Granger nedensellik testi olarak adlandırılmaktadır. Literatürde, gecikme parar
metrelerinin testi ( 
s
i
0
ve
i 1
düzeltme terimlerinin testi (

i
0 )
kısa dönem nedensel etkinin, hata
i 1
11
=0 ve
=0) ise uzun dönem nedensel etkinin
12
göstergesi olarak yorumlanmaktadır (Khan, 2004, s.10).
3
(9) ve (10) numaralı modellerde kullanılan hata düzeltme katsayısı
rasyon testini içerecek şekilde kullanılmıştır.
u 1,t 1 , her iki ko-enteg-
50
Mehmet DURKAYA / Servet CEYLAN / Oktay Orçun BEKEN
5. BULGULAR
Çalışmada dışlama, artan faiz ödemelerinin bütçe içerisindeki payını
artması dolayısıyla kamu yatırımları gibi esnek harcama kalemlerine
bütçeden oransal olarak daha az kaynak ayrılması olarak tanımlanmıştır. Bu
dışlamanın varlığı, iki değişken arasında negatif bir ilişkinin olması ve faiz
ödemelerinin kamu yatırımlarına Granger anlamda neden olması şartlarına
bağlıdır. Ayrıca önsel bulgu olarak, kamu yatırımlarının ve faiz ödemelerinin
bütçe içerisindeki paylarının grafiksel analizi bu ilişinin varlığının bütçe kısıtı
içerisinde incelenmesi açısından faydalı olacaktır.
5.1. GRAFİKSEL ANALİZ
Türkiye’nin 1980-2005 dönemi kamu yatırımları ve faiz ödemelerinin
konsolide bütçe harcamaları içindeki payları Grafik 1’ de sunulmuştur4.
Grafikten elde edilen ilk izlenimler, dönem içerisinde faiz ödemelerinin toplam
harcamalar içerisindeki payının arttığı yatırımların ise azaldığı yönündedir.
Türkiye’de konsolide bütçe harcamaları içinde faiz ödemelerinin payının
giderek artması, kaynak dağılımını etkileyerek, kamunun yatırımlara daha az
kaynak ayırmasına neden olmaktadır. Şöyle ki, 1980’li yıllarda yatırımların
4
2006 yılından sonra bütçe tanımının değişmesi dolayısıyla 2006, 2007 ve 2008 dönemi veriler Grafik 1’e dahil edilmemiştir. Ayrıca Grafik 1’de sadece konsolide bütçe içerisinde yer
alan yatırım harcamaları yer alırken, ekonometrik analiz kısmında toplam kamu yatırımları
analize tabi tutulmuştur.
Kamu Borçlanması Kamu Yatırımlarını Dışlıyor Mu?
51
toplam harcamalar içindeki ortalama payı yaklaşık % 19 iken 1990’lı yıllarda
%9’a, 2000’li yıllarda da %6 seviyelerine gerilemiştir. Faiz ödemelerinin
aynı on yıllık dönemler açısından değerleri ise %12, %29 ve %42 olarak
gerçekleşmiştir. Bu durum, faiz ödemeleri ile kamu yatırımları arasında
anlamlı bir ilişki mevcutsa, bu ilişkinin ters yönlü olduğunu göstermektedir.
5.2. EKONOMETRİK ANALİZ
5.2.1. BİRİM KÖK ANALİZİ SONUÇLARI
Değişkenler arasında ortaya çıkabilecek kısa ve uzun dönem ilişkileri
incelemeden önce değişkenlerin birim kök içerip içermediğinin araştırılması
gerekir. Çalışmada birim kök testi sabitli ve sabitli + trendli genişletilmiş
Dickey- Fuller (ADF) birim kök testi aracılığıyla gerçekleştirilmiştir. Tahmin
edilen ADF test sonuçları Tablo 2’de sunulmuştur. Tablodan, reel faiz
ödemeleri (RF) ve reel kamu yatırımları (RY) değişkenlerinin 0.10 anlam
düzeyine göre seviyelerinde birim kök taşıdığı görülmektedir. Değişkenlerin
birinci farklarını ifade eden büyüme oranlarının ise birim kök taşımadıkları
tespit edilmiştir.
TABLO 2: Birim Kök Testi Sonuçları
Değişkenler
LRF
LRY
∆LRF
∆LRY
Sabitli ADF
-3.043 [0] (-2.625)
-2.544 [0] (-2.625)
-5.108 [0] (-2.627)
-6.078 [0] (-2.627)
Sabitli ve Trendli ADF
-0.611 [0] (-3.225)
-3.180 [0] (-3.225)
-6.474 [0] (-3.229)
-5.982 [0] (-3.229)
Not: Tabloda verilen parantez içi değerler 0.10 anlamlılık seviyesinde, Mackinnon (1996)
tablo kritik değerlerini göstermektedir. Köşeli parantez içi değerler ise Schwartz Bilgi Kriteri
vasıtasıyla (maksimum 3 gecikmeyle) tespit edilen gecikme sayılarıdır.
5.2.2. KO-ENTEGRASYON TESTİ SONUÇLARI
Birim kök testi sonuçları, tüm değişkenlerin birinci farkında durağan
olduğunu ve bu nedenle değişkenler arasındaki uzun dönem ilişkinin
araştırılabileceğini göstermekedir. Değişkenler arasındaki uzun dönem
ilişkinin varlığının tespiti için öncelikle Engle-Granger ko-entegrasyon testi
kullanılmıştır. Reel kamu yatırımları ve reel faiz ödemeleri değişkenleri
arasında bağımlı-bağımsız değişken tayinine gidilmeksizin her iki duruma
göre de test sonuçları elde edilmiştir. U1, LRY değişkeninin bağımlı değişken,
Mehmet DURKAYA / Servet CEYLAN / Oktay Orçun BEKEN
52
U2 ise LRF değişkeninin bağımlı değişken olduğu uzun dönem denkleminden
elde edilen hata terimlerini göstermektedir. Ayrıca uzun dönem denkleminde
doğrusal zaman trendi içermeyen versiyon için elde edilen hata terimleri
model 1 olarak, doğrusal zaman trendini içeren versiyon için elde edilen hata
terimleri ise model 2 olarak adlandırılmıştır.
Reel kamu yatırımları ve reel faiz ödemeleri arasındaki uzun dönem
denklemlerden elde edilen hata terimlerine ilişkin ADF test istatistikleri Tablo
3’de sunulmuştur. Tablo 3’ün ortaya çıkardığı sonuçlar, hem model 1 hem de
model 2’ye göre U1 hata teriminin birim kök taşımadıklarını göstermektedir.
Diğer taraftan U2 model 1’e göre birim kök taşımazken, model 2’ye göre
birim kök taşımıştır. Hiçbir denklemde birinci derece ardışık bağıntı
problemiyle karşılaşılmamıştır. Engle-Granger ko-entegrasyon testi sonuçları
sadece trendsiz modele göre LRY ve LRF değişkenlerinin uzun dönem ilişki
içinde olduklarını, diğer bir ifadeyle ko-entegrasyon ilişkisinde olduklarını
göstermiştir.
TABLO 3: Engle-Granger Ko-entegrasyon Test Sonuçları
Model 1
Model 2
Değişkenler
ADF
LM(1)
ADF
LM(1)
U1
-2.999 [0]
0.815
-3.387 [0]
0.635
U2
-2. 134 [0]
0.006
-1.147 [0]
0.029
Not: Tabloda köşeli parantez içi değerler Schwartz Kriteri’ne göre belirlenen bağımlı
değişken gecikmesini, LM(1) : ardışık bağıntının (birinci derece) tespiti için belirlenen Lagrange
Multiplier test (F) istatistiğin göstermektedir. 0.10 anlamlılık seviyesinde, Mackinnon (1996)
tablo kritik değeri yaklaşık olarak,-1. 609’dur.
Enders (2004, s.347)’e göre (3) ve (4) numaralı modellerce ifade
edilen uzun dönem denklemlerinden elde edilen hata terimlerinin aynı koentegrasyon bulgusuna ulaşması gerekir. Ancak Model 2’de (trendli modelde)
bu gerekliliğin sağlanamadığı görülmüştür. Bu nedenle iki değişken arasındaki
uzun dönem ilişkiyi daha detaylı incelemek için Engle-Granger ko-entegrasyon
testine göre daha üstün özelliklere sahip olan Johansen ko-entegrasyon testi
kullanılmıştır. Johansen Ko-entegrasyon testi için hesaplanan iz (trace)
istatistikleri Tablo 4’de sunulmuştur. İz istatistikleri iki değişken arasında en
az bir ko-entegrasyon vektörü olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla Johansen
Kamu Borçlanması Kamu Yatırımlarını Dışlıyor Mu?
53
Ko-entegrasyon testi de iki değişkenin uzun dönemde birlikte hareket ettiğini
doğrulamıştır.
TABLO 4: Johansen Ko-entegrasyon Testi Sonuçları
Hipotezler
Sonuçlar
H0
H1
İz istatistiği
Anlamlılığı
r0
r 0
16.002
0.041
r 1
r 1
5.751
0.016
Not: Gecikme uzunluğu VAR modelinde tespit edilmiştir. Anlamlılık değerleri MacKinnonHaug-Michelis (1999) tablo değerlerine göre rapor edilmiştir.
LRY ve LRF değişkenleri seviyelerinde birim kök taşımalarına rağmen
doğrusal bileşenlerinin durağan tespit edilmesi, değişkenlerin seviyelerindeki
en küçük kareler yönteminin kullanılabileceğini göstermektedir. Uzun dönem
denklemleri olarak ifade edilen bu tahminlerin sadece eğim katsayıları Tablo
5’de sunulmuştur. Tablodaki bulgular incelendiğinde, bağımlı değişken ister
LRY isterse LRF olsun, iki değişken arasında negatif bir ilişkinin olduğu
görülmektedir.
TABLO 5: EKK Sonuçları
Bağımlı Değişken
LRY
LRY
LRF
LRF
-0.112 (0.1950)
-89.518 (3.162)
Not: Tablodaki değerler katsayıları, parantez içi değerler ilgili katsayıya ait t istatistiklerini
göstermektedir.
5.2.3.HATA DÜZELTME MODELİ SONUÇLARI
Reel kamu yatırımları ve reel kamu faiz ödemeleri arasında var olan
uzun dönem ilişkinin nedensellik boyutu, hata düzeltme modeli aracılığıyla
araştırılmış ve bu analize ilişkin sonuçlar Tablo 6’da sunulmuştur. Tablo 6’da
elde edilen bulgular hata düzeltme katsayısının sadece trendsiz uzun dönem
denklemlerinden elde edildiğini göstermektedir. Elde edilen sonuçlara göre,
reel faiz ödemeleri büyüme oranının reel kamu yatırımları büyüme oranına
Mehmet DURKAYA / Servet CEYLAN / Oktay Orçun BEKEN
54
neden olduğu dikkat çekmektedir. Bu bulgu hem F-testinin hem de hata
düzeltme katsayısının istatistiksel olarak anlamlı olmasından kaynaklanmıştır.
Diğer taraftan reel kamu yatırımları büyüme oranının reel faiz ödemeleri
büyüme oranına neden olmadığı görülmüştür. Bu bulgu hem F istatistiğinin
hem de hata düzeltme katsayısının istatistiksel olarak anlamlı olmamasından
kaynaklanmaktadır. Sonuç olarak reel faiz ödemeleri büyüme oranı ile reel
kamu yatırımları büyüme oranı arasında kısa ve uzun dönem nedensel ilişkinin
olduğu ve bu ilişkinin reel faiz ödemelerinden reel kamu yatırımlarına doğru
tek yönlü olduğu tespit edilmiştir5.
TABLO 6: Hata Düzeltme Modeli Sonuçları
Hipotez
F Testi
∆LRF, ∆LRY’nin
nedeni değildir.
∆LRY, ∆LRF’nin
nedeni değildir
4. 804
[1]
0. 101
[1]
Hata
Anlamlılık
Düzeltme
Düzeyi
Katsayısı
Anlamlılık
Düzeyi
0. 038
-0. 623
0. 007
0. 917
0. 011
0. 967
Not: Tabloda verilen köşeli parantez içi değerler Schwartz Kriteri’ne göre belirlenen
optimal gecikme uzunluğunu göstermektedir.
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Vergi gelirlerinin kamu harcamalarını karşılamaması nedeniyle
borçlanma yolunun tercih edilmesi, borcun hangi harcamaları finanse etmesi
gerektiği sorusunu da ön plana çıkarmaktadır. Bu çerçevede borçlanmanın,
ekonomik büyüme ve istihdam artışı sağlayan, özellikle de altyapı yatırımları
aracılığıyla özel sektör yatırımlarını besleyen kamu yatırımlarının finansmanı
için kullanılması gerekir. Bu tür bir uygulama sonucunda ortaya çıkacak
ekonomik büyüme, vergi kapasitesinin artmasına dolayısıyla borç ana para
ve faiz ödemeleri için gerekli kaynağın oluşmasına katkıda bulunacaktır.
Oysa bu süreçte oluşan kaynak artışı, borç vadesi içerisinde genellikle yeterli
düzeye ulaşamadığı gibi, borçlanmaya yeterli kapasite artışı yaratmayan diğer
harcama kalemleri için de sıklıkla başvurulmaktadır. Sonuç olarak borçlanma,
faiz ve ana para ödemelerini gerçekleştirmek amacıyla yeni kaynak arayışını
5
Vektör hata düzeltme modeline dayalı Granger nedensellik testi sonuçları rapor edilmemiştir. Bu model sonucunda da iki değişken arasında reel faiz ödemelerinden reel kamu yatırımlarına doğru tek yönlü (kısa ve uzun dönem) nedensel ilişki tespit edilmiştir.
Kamu Borçlanması Kamu Yatırımlarını Dışlıyor Mu?
55
gerektiren bir süreci de beraberinde getirmektedir.
Kamunun faiz ve ana para ödemelerini gerçekleştirmek amacıyla
kullandığı kaynakları sağlamada izlediği yollar, ödediği faiz tutarına eşdeğer
büyüklükte vergi artışı, yeniden borçlanma veya diğer kamu harcamalarını
azaltma olarak öne çıkmaktadır (Açba, 1994, s.191). Vergilerin hukuki
zorlamalar altında alınması, topluma maliyet yüklemesi ve bu maliyetlerin
kamuoyu baskısı oluşturması nedeniyle genellikle yeniden borçlanma seçeneği
tercih edilmektedir. Oysa borçlanmanın da bir sınırı mevcuttur ve bu sınırdan
sonraki borçlanma sürecinde kamu harcamaları bileşenlerinde değişim ve
kısıntılar kaçınılmaz olarak ortaya çıkmaktadır. Harcama kalemleri içerisinde
ise cari harcamalar, borç anapara ve faiz ödemeleri gibi yükümlülüklerden
vazgeçilememesi nedeniyle dikkatler yatırımlara yönelmektedir. Bu bağlamda
öncelik, yatırımların ertelenmesi veya yeni yatırım kararlarının alınmaması
doğrultusunda şekillenmektedir.
Çalışmada, borçlanmanın kamu yatırımlarını dışladığını ifade eden bu
sürecin Türkiye ekonomisi için geçerli olup olmadığı 1980-2008 dönemi yıllık
zaman serileri vasıtasıyla araştırılmıştır. Faiz ödemeleri ve kamu yatırımları
arasındaki Ko-entegrasyon ve nedensellik ilişkisinin incelendiği analizlerde,
Türkiye’de kamu yatırımlarının kamu faiz ödemelerinden etkilendiği sonucu
tespit edilmiştir. Uzun dönem denkleminde ise bu etkinin negatif yönlü olduğu,
diğer bir ifadeyle faiz yükünün artması nedeniyle kamusal yatırımların azaldığı
görülmüştür. Kamu kesiminin borçlanma aracılığıyla sağladığı fonların
üretken yatırımlara dönüşmesi borç kısır döngüsünün kırılması açısından
önem arz eden bir konudur. Ayrıca özel sektör yatırımlarının hızlanmasında
kamu yatırımlarının önemi de yadsınamaz bir gerçektir. Dolayısıyla
yukarıdaki bulgular, aynı zamanda, ülkenin büyüme ve istihdam artışı gibi
temel politika hedeflerine ulaşabilmesi için kamu borçlarının etkinliğini
tartışma konusu yapmaktadır. Bu çerçevede borç stokunun en azından kamu
yatırımlarını dışlamayacak bir seviyeye indirilerek faiz ödemeleri yükünün
makro ekonomik hedeflere engel oluşturmamasının sağlanması öncelikli bir
politika seçeneği olarak karşımıza çıkmaktadır.
Mehmet DURKAYA / Servet CEYLAN / Oktay Orçun BEKEN
56
KAYNAKÇA
ABU BAKAR, Nor’Aznin (2008), “Empirical Evaluation On External Debt
of Malaysia”, International Business & Economics Research Journal, 7
(2), 95-108.
AÇBA, Sait (1994), Devlet Borçlanması, Afyon Kocatepe Üniversitesi
İ.İ.B.F, Afyon.
BARRO, J., Robert (1974), “Are Government Bonds Net Wealth?”, The
Journal of Political Economy,82 (6), 1095-1117.
BLAVY, Rodolphe (2006), “Public Debt and Productivity: The Difficult
Quest for Growth in Jamaica”, IMF Working Paper, WP/06/235.
CALDERON, Cesar, EASTERLY, William, SERVEN, Luis (2003), “Latin
America’s Infrastructure in the Era of Macroeconomic Crisis”, (The
Limits of Stabilization: Infrastructure, Public Deficits, and Growth in
Latin America), Stanford University Pres, and The World Bank, United
States.
CHOTE, Robert, EMMERSON, Carl, TETLOW, Gemma (2008), “The
IFS Green Budget”,http://www.ifs.org.uk/budgets/gb2008/index.php,
Erişim: 24/03/2010.
CLEMENTS, Benedict, BHATTACHARYA, Rina, NGUYEN, Quoc, Toan
(2003), “External Debt, Public Investment, and Growth in Low-Income
Countries”, IMF Working Paper, WP/03/249.
DICKEY, David, FULLER, Wayne, Arthur (1979), “Distribution of the
Estimators for Autoregressive Series with a Unit Root”, Journal of the
American Statistical Association,74, 427-431.
DIJKSTRA, Geske, HERMES, Niels (2001), “The Uncertainty of Debt
Service Payments and Economic Growth of Highly Indebted Poor
Countries: Is There a Case for Debt Relief?”, WIDER Conference on
Debt Relief, 17-18 August, Helsinki.
DUTTA, Indranil (2007), “The Burden of Government Debt in the Indian
States; Implication for the MDG Poverty Target”, World Institute for
Development Economics Research, Research Paper No: 2007/14.
Kamu Borçlanması Kamu Yatırımlarını Dışlıyor Mu?
57
ENDERS, Walter (2004), Applied Econometric Time Series, 2nd Edition,
John Willey&Sons, USA.
ENGLE, Robert, GRANGER, Clive, William, John (1987), “Cointegration
and Error Correction: Representation, Estimation and Testing”
Econometrica, 55, 251-276.
GRANGER, Clive, William, John (1969), “Investigating Causal Relations
by Econometric Models and Cross-Spectral Methods”, Econometrica,
137, 424-438
GRANGER, Clive, William, John (1988) “Some Recent Devolopments in a
Concept of Causality”, Journal of Econometrica, 39, 199-211.
HAMEED, Abid, ASHRAF, Hammad, CHAUDHARY, Ali Muhammed
(2008), “External Debt and its Impact on Economic and Business
Growth in Pakistan”, International Research Journal of Finance and
Economics, 20, 132-140.
HEINEMANN, Friedrich (2002), “Factor Mobility, Government Debt and
the Decline in Public Investment”, Centre for European Economic
Research (ZEW) Discussion Paper, 02-19
HELLER, Peter, S., DIAMOND, Jack (1990), “International Comparisons of
Government Expenditure Revisited: The Developing Countries”, IMF
Occasional Paper, 69.
HICKS, L., Norman (1989), “Expenditure Reductions in High-Debt
Countries”, Finance and Development, 26, 35-37.
HICKS, L, Norman (1991), “Expenditure Reductions in Developing Countries
Revisited”, Journal of International Development, 3 (1), 29-37.
KELLERMAN, Kersten, (2007)“Debt Financing of Public Investment:
On a Popular Misinterpretation of the Golden Rule of Public Sector
Borrowing”, European Journal of Political Economy, 23, 1088-1104.
KHAN, Mahmood-ul-Hasan (2004) “Defence Expenditure and
Macroeconomic Stabilization: Causality Evidence from Pakistan”, State
Bank of Pakistan Working Papers, 2.
58
Mehmet DURKAYA / Servet CEYLAN / Oktay Orçun BEKEN
KRUGMAN, Paul (1988), “Financing vs. Forgiving a Debt Overhang”,
NBER Working Paper Series, 2486.
LORA, Eduardo (2007), “Public Investment in Infrastructure in Latin
America: Is Debt the Culprit?”, Inter-American Development Bank
Working Paper, 595.
LORA, Eduardo, OLIVERA, Mauricio (2007), “Public Debt and Social
Expenditure: Friends or Foes?”, Emerging Markets Review, 8, 299-310.
MACKINNON, James .G. (1996), “Numerical Distribution Functions for
Unit Root and Cointegration Tests”, Journal of Applied Econometrics,
11, 601-618.
MACKINNON, James .G., HAUG, Alfred .A., MICHELIS, Leo (1999),
“Numerical Distribution Functions of Likelihood Ratio Tests for
Cointegration”, Journal of Applied Econometrics, 14, 563-577.
MAHDAVI, Saeid (2004), “Shifts in the Composition of Government
Spending in Response to External Debt Burden”, World Development,
32(7), 1139-1157.
PATTILLO, Catherine, POIRSON, Helene, RICCI, Luca (2002), “External
Debt and Growth”, International Monetary Fund, WP/02/69, 1-49.
PATTILLO, Catherine, POIRSON, Helene, RICCI, Luca (2004), “What Are
the Channels through Which External Debt Affects Growth?”, IMF
Working Paper, WP/04/15.
SEN, Swapan, KASIBHATLA, Krishna M., STEWART, David B. (2007),
“Debt Overhang and Economic Growth–the Asian and the Latin
American Experiences”, Economic Systems, 31(1), 3–11.
TABAN, Sami (2004) “Türkiye’de Sağlık ve Ekonomik Büyüme İlişkisi:
Nedensellik Testi”, 3. Ulusal Bilgi, Ekonomi ve Yönetim Kongresi,
Eskişehir.
Download