2015-I İçindekiler 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. GENEL DEĞERLENDİRME 1 1.1. Para Politikası Uygulamaları ve Finansal Koşullar 2 1.2. Makroekonomik Gelişmeler ve Temel Varsayımlar 4 1.3. Enflasyon ve Para Politikası Görünümü 7 1.4. Riskler ve Para Politikası 8 ULUSLARARASI EKONOMİK GELİŞMELER 11 2.1. Küresel Büyüme 11 2.2. Emtia Fiyatları ve Küresel Enflasyon 14 2.3. Finansal Koşullar, Risk Göstergeleri ve Sermaye Akımları 15 2.4. Küresel Para Politikası Gelişmeleri 17 ENFLASYON GELİŞMELERİ 21 3.1. Temel Enflasyon Görünümü 22 3.2. Gıda, Enerji ve Alkol-Tütün Fiyatları 26 3.3. Yurt İçi Üretici Fiyatları 28 3.4. Beklentiler 29 ARZ ve TALEP GELİŞMELERİ 41 4.1. Arz Gelişmeleri 42 4.2. Talep Gelişmeleri 44 4.3. Emek Piyasası 51 FİNANSAL PİYASALAR ve FİNANSAL ARACILIK 61 5.1. Finansal Piyasalar 62 5.2. Kredi Hacmi ve Parasal Göstergeler 72 KAMU MALİYESİ 79 6.1. Bütçe Gelişmeleri 80 6.2. Kamu Borç Stokundaki Gelişmeler 82 ORTA VADELİ ÖNGÖRÜLER 85 7.1. Mevcut Durum, Kısa Vadeli Görünüm ve Varsayımlar 85 7.2. Orta Vadeli Görünüm 87 KUTULAR Kutu 3.1. Petrol Fiyatlarının Tüketici Fiyatları Üzerindeki Etkileria 31 Kutu 3.2. Uluslararası Hububat Fiyatlarının Yurt İçi Fiyatlara Yansıması 35 Kutu 3.3. 2015 Yılı Tüketici Enflasyonunda Baz Etkilerinin Rolü 39 Kutu 4.1. Türkiye’de Şirketlerin Borç Dolarizasyonu ve Büyüme Performansı 54 Kutu 4.2. Uluslararası Enerji Fiyatlarının Makroekonomik Etkileri 58 Kutu 5.1. Zorunlu Karşılıklara Faiz Ödenmesi 76 Kutu 7.1 2014 Yıl Sonu Enflasyon Tahminlerindeki Değişimlerin Kaynakları 90 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 1. Genel Değerlendirme 2014 yılının dördüncü çeyreğinde, küresel para politikalarındaki ayrışmaların devam etmesi ve normalleşme sürecine dair belirsizliklerin sürmesi sonucunda finans piyasalarında oynaklık artışları gözlenmiştir. Bu çerçevede, gelişmekte olan ülkelere yönelik portföy akımları dalgalı bir seyir izlemiş ve bu ülke kurlarında oynaklıklar artmıştır (Grafik 1.1). Yakın dönemde küresel iktisadi faaliyet görünümünün bozulmaya devam etmesinin ve daha çok arz yönlü faktörlerin etkisiyle petrol fiyatlarında sert düşüşler yaşanmış, bu gelişmeler sonucunda özellikle enerji ihracatçısı gelişmekte olan ülkelerde önemli dalgalanmalar olmuştur. Genel olarak, para politikası belirsizlikleri, iktisadi faaliyetteki yavaşlama ve petrol fiyatları kaynaklı olarak gelişmekte olan ülke risk primlerinin dalgalı bir seyir izlediği gözlenmektedir (Grafik 1.2). Küresel piyasalarda yaşanan oynaklık artışının etkileri Türkiye ekonomisinde de gözlenmiş ve risk primi göstergeleri ile kurlarda dalgalanmalar yaşanmıştır. Petrol başta olmak üzere emtia fiyatlarında yaşanan düşüşün temelde enflasyon ve dış denge açısından ekonomiyi olumlu etkileyecek olması ve para politikasındaki sıkı duruş, bu dönemde küresel oynaklıkların Türkiye’ye olumsuz yansımalarını sınırlandıran faktörler olmuştur. Grafik 1.1. Grafik 1.2. Gelişmekte Olan Ülkelere Portföy Akımları (4 Haftalık Hareketli Ortalama, Milyar ABD Doları) ve Döviz Kurları Oynaklık Endeksi (JPMVXYEM) (Yüzde) Gelişmekte Olan Ülkeler ve Türkiye CDS Gelişmeleri Hisse Senedi Fonları Borçlanma Senedi Fonları JPMVXYEM (sağ eksen) 8 13 6 12 4 11 0 -2 -4 300 Türkiye Gelişmekte Olan Ülkeler* Seçilmiş Ülkeler Ortalaması** 300 275 275 250 250 9 225 225 8 200 200 7 175 175 150 150 10 2 (Baz Puan) 6 Kaynak: EPFR, Bloomberg. 0113 0213 0313 0413 0513 0613 0713 0813 0913 1013 1113 1213 0114 0214 0314 0414 0514 0614 0714 0814 0914 1014 1114 1214 0115 0115 1014 0714 0414 0114 1013 100 0713 125 100 0413 125 3 0113 4 1012 -8 -10 0712 5 0412 -6 *Brezilya, Çek C., Endonezya, G. Afrika, Kolombiya, Macaristan, Meksika, Polonya, Romanya ve Şili. ** Brezilya, Endonezya ve G.Afrika. Kaynak: TCMB, Bloomberg 2014 yılı ilk çeyreğinden sonra yıllık büyümede bir miktar ivme kaybı yaşanmıştır. Bu yavaşlamada, olumsuz hava koşulları nedeniyle gerileyen tarım hasılasının yanı sıra jeopolitik gelişmelerden dolayı ihracatta gözlenen yavaşlama etkili olmuştur. Son çeyreğe dair göstergeler dış talebin zayıf seyri nedeniyle yıllık büyümenin ılımlı seyretmeye devam ettiğini göstermektedir. 2015 yılında iç talebin daha fazla katkı vermeye başlamasıyla birlikte büyüme oranında kademeli artışlar beklenmektedir. Para politikasındaki sıkı duruşun ve alınan makroihtiyati önlemlerin olumlu etkisi 2014 yılı son çeyreğinde devam etmiş ve çekirdek enflasyon eğilimleri hedefle uyumlu seviyelere yaklaşmıştır. Ayrıca, gerileyen petrol fiyatları enflasyondaki düşüş sürecini desteklemiş ve enflasyon beklentilerinde yakın dönemde belirgin bir iyileşme yaşanmıştır. 2015 yılında, birikimli kur etkilerinin azalmaya devam etmesinin, gıda enflasyonunun geçmiş yıllar ortalamasına dönmesinin ve gerileyen petrol fiyatlarının Enflasyon Raporu 2015-I 1 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası katkıları ile enflasyonda kayda değer bir düşüş süreci yaşanacağı öngörülmektedir. Bu çerçevede, yıl ortalarında enflasyonun hedefle uyumlu seviyelere yaklaşacağı tahmin edilmektedir. 1.1. Para Politikası Uygulamaları ve Finansal Koşullar 2014 yılı son çeyreğinde, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) sıkı politika duruşunu sürdürmüş ve küresel oynaklıkları da dikkate alarak dönem içinde sıkı para politikasını sıkı likidite politikasıyla desteklemiştir. Bu çerçevede, BIST gecelik repo faizleri Ekim ayından bu yana likidite politikasına bağlı olarak faiz koridorunun üst bandına yakın bir seyir izlemiştir (Grafik 1.1.1). 2014 yılı başından bu yana olduğu gibi, yılın son çeyreğinde de TCMB fonlaması ağırlıklı olarak bir hafta vadeli repo ihaleleriyle sağlanmış ve TCMB ağırlıklı ortalama fonlama faizi bir hafta vadeli repo ihale faizine yakın seviyelerde seyretmiştir (Grafik 1.1.2). Grafik 1.1.1. Grafik 1.1.2. TCMB Faizleri ve BIST Bankalararası Gecelik Repo Faizleri (Yüzde) TCMB Fonlaması* Gecelik Borç Alma -Verme Faiz Koridoru Ortalama Fonlama Faizi (5 Günlük HO) BIST Gecelik Repo Faizleri (5 günlük HO) 1 Hafta Vadeli Repo Faiz Oranı (2 Haftalık Hareketli Ortalama, Milyar TL) Marjinal Fonlama Piyasa Yapıcılara Sağlanan Fonlama Haftalık Repo (Miktar İhalesiyle) Aylık Repo BIST ve BPP Ters Repo ile Çekilen Net APİ 15 60 13 13 50 11 11 40 40 9 9 30 30 7 7 20 20 5 5 10 10 3 3 0 0 1 1 -10 Kaynak: BIST, TCMB. 60 50 -10 0113 0213 0313 0413 0513 0613 0713 0813 0913 1013 1113 1213 0114 0214 0314 0414 0514 0614 0714 0814 0914 1014 1114 1214 0115 0711 0911 1111 0112 0312 0512 0712 0912 1112 0113 0313 0513 0713 0913 1113 0114 0314 0514 0714 0914 1114 0115 15 *Marjinal Fonlama gecelik vadede faiz koridorunun üst bandından sağlanan fonlamadır. Kaynak: BIST, TCMB. Çekirdek enflasyon eğilimlerinin düşmeye devam etmesi, gerileyen petrol fiyatları ve beklentilerde gözlenen iyileşme ile enflasyon görünümünde oluşan olumlu gelişmeleri değerlendiren TCMB, Ocak ayında bir hafta vadeli repo ihale faizini ölçülü bir adımla yüzde 8,25’ten yüzde 7,75’e indirmiştir. Öte yandan, küresel piyasalarda artan oynaklık göz önüne alınarak gecelik faiz oranları sabit tutulmuş ve enflasyondaki düşüşün kalıcı olması için temkinli bir yaklaşım izlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu çerçevede, enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurların yakından izleneceği ve enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar getiri eğrisini yataya yakın tutmak suretiyle para politikasındaki sıkı duruşun sürdürüleceği ifade edilmiştir. Para politikasındaki sıkı duruşun etkisiyle, 5 yıllık piyasa faizleri ve BIST Bankalararası Gecelik Repo Faizleri arasındaki fark negatif değerlerde seyretmeye devam etmiştir (Grafik 1.1.3). Bu gelişmelere bağlı olarak getiri eğrisi yataya yakın konumunu sürdürmüştür (Grafik 1.1.4). 2 Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 1.1.3. Grafik 1.1.4. Piyasa Faizleri ve TCMB Fonlama Faizi Getiri Eğrisi (Yüzde) (Yüzde) 5 Yıl - BİST Faiz Farkı 3 Kasım-23 Ocak Ortalama 5 Yıllık Piyasa Faizi 2-23 Ocak Ortalama BİST Bankalararası Gecelik Repo Faizleri (5 Gün Ort.) TCMB Ortalama Fonlama Faizi 8,0 8,0 4 4 7,5 7,5 2 2 7,0 7,0 0 0 6,5 6,5 -2 -2 6,0 6,0 -4 -4 0511 0711 0911 1111 0112 0312 0512 0712 0912 1112 0113 0313 0513 0713 0913 1113 0114 0314 0514 0714 0914 1114 0115 Vade (Yıl) 9,00 6 10,00 8,5 6 8,00 8,5 7,00 8 5,00 9,0 8 4,00 9,0 3,00 10 2,00 9,5 10 1,00 10,0 9,5 0,50 10,0 12 0,25 14 12 14 Taralı alan her vade için 3 Kasım-23 Ocak dönemindeki en düşük ve en yüksek getirilerin arasında kalan alanı göstermektedir. Kaynak: Bloomberg. Kaynak: BIST, TCMB, Bloomberg. TCMB, 2015 yılında uygulayacağı para ve kur politikasının ana çerçevesini 10 Aralık 2014 tarihinde duyurmuş, ayrıca makro-finansal riskleri sınırlamaya ve basiretli borçlanmayı desteklemeye yönelik yeni makroihtiyati politikalar açıklamıştır. Bu kapsamda, dış borçlanma vadelerinin uzamasını teşvik amacıyla bankaların ve finansman şirketlerinin yabancı para cinsinden çekirdek dışı kısa vadeli yükümlülükleri için uygulanan zorunlu karşılık oranları artırılmıştır. İlave olarak, TCMB’nin TL cinsinden zorunlu karşılıklara çekirdek yükümlülükleri teşvik edici yönde faiz ödenmesine ilişkin düzenleme 2015 Ocak ayı itibarıyla yürürlüğe girmiştir. Ayrıca, rezerv opsiyonu dilim ve katsayılarında, zorunlu karşılık oranlarındaki uyarlamalar sonucunda ihtiyaç duyulan döviz likiditesini de önemli ölçüde karşılayacak şekilde teknik ayarlamalar yapılmıştır. Bu ayarlamalar ile Rezerv Opsiyon Mekanizması (ROM)’nın otomatik dengeleyici özelliğinin güçlenmesi beklenmektedir. Açıklanan politika önlemlerinin nihai olarak basiretli borçlanmayı destekleyerek makro-finansal riskleri sınırlayacağı ve dengeli büyümeye katkı sağlayacağı değerlendirilmektedir. Yılın son çeyreğinde finansal olmayan kesime kullandırılan kredilerin artış hızları, TCMB’nin sıkı para politikası duruşu ve alınan makroihtiyati önlemler neticesinde makul bir seyir izlemeye devam etmiştir. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından yürürlüğe konulan uygulamaların da katkısıyla tüketici kredileri geçmiş yıllara kıyasla daha yavaş büyürken, ticari krediler daha yüksek oranda bir artış sergilemektedir (Grafik 1.1.5 ve 1.1.6). Mevcut finansal koşullar ve Kredi Eğilim Anketi sonuçlarına göre 2015 yılının ilk çeyreğinde ticari ve tüketici kredilerinde talep ve arz koşullarına ilişkin önemli bir değişim beklememesi kredi büyümesinin mevcut eğilimlerini sürdüreceğine işaret etmektedir. Kredilerdeki bu görünümün bir yandan orta vadeli enflasyon baskılarını sınırlamaya devam edeceği diğer yandan da cari işlemler dengesindeki düzelmeyi destekleyeceği değerlendirilmektedir. Enflasyon Raporu 2015-I 3 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 1.1.5. Grafik 1.1.6. Tüketici Kredilerinin Büyüme Hızlarının Geçmiş Yıllarla Karşılaştırılması (13 Haftalık Yıllıklandırılmış Hareketli Ticari Kredilerin Büyüme Hızlarının Geçmiş Yıllarla Karşılaştırılması (13 Haftalık Yıllıklandırılmış Hareketli Ortalama, Yüzde) Ortalama, Kur Etkisinden Arındırılmış, Yüzde) 2007-2013 Ortalaması 2014 2007-2013 Ortalaması 2014 5 5 5 0 0 0 0 Ara Mar Kaynak: TCMB. Ara 5 Eki 10 Kas 10 Eyl 10 Ağu 15 10 Haz 15 Tem 15 Nis 20 15 May 25 20 Mar 25 20 Şub 25 20 Oca 25 Eki 30 Kas 30 Eyl 30 Ağu 35 30 Haz 35 Tem 35 May 40 35 Nis 40 Şub 40 Oca 40 Kaynak: TCMB. 1.2. Makroekonomik Gelişmeler ve Temel Varsayımlar Enflasyon 2014 yılının dördüncü çeyreğinde yıllık tüketici enflasyonu bir önceki çeyrek sonuna kıyasla 0,7 puan azalarak yüzde 8,17 oranına gerilemiş ve Ekim Enflasyon Raporu öngörüsünün altında gerçekleşmiştir (Grafik 1.2.1 ve 1.2.2). Bu dönemde yıllık enflasyon alt gruplar genelinde azalmış, en belirgin yavaşlama ise uluslararası petrol fiyatlarındaki keskin düşüşe bağlı olarak enerji grubunda kaydedilmiştir. Gıda grubu ise enflasyona en yüksek katkı yapan bileşen olmaya devam etmiştir. Temel mal grubunda yıllık enflasyon sınırlı bir oranda gerilerken, ana eğilimde yılın ikinci çeyreğinden itibaren kaydedilen iyileşme duraklamıştır. Buna karşılık, petrol fiyatlarındaki düşüşlerin akaryakıt ile bağlantısı güçlü hizmet grupları üzerindeki etkileri belirgin biçimde hissedilmiş ve hizmet enflasyonu ana eğiliminde kayda değer bir iyileşme görülmüştür. Grafik 1.2.1. Grafik 1.2.2. Ekim 2014 Tüketici Enflasyon Tahmini ve Gerçekleşmeler (Yüzde) İşlenmemiş Gıda ve Tütün Dışı Enflasyon İçin Ekim 2014 Tahminleri ve Gerçekleşmeler (Yüzde) Gerçekleşme Gerçekleşme Ekim 2014 Tahminleri* 9 9 9 8 8 8 8 7 7 7 7 6 6 6 6 1214 9 0914 10 0614 10 0314 10 Yüzde 10 1214 11 0914 11 0614 11 0314 Yüzde Ekim 2014 Tahminleri* 11 * Enflasyonun tahmin aralığı içinde kalma olasılığı yüzde 70’tir. Kaynak: TÜİK, TCMB Para politikasındaki sıkı duruş ve alınan makroihtiyati önlemler çekirdek enflasyon eğilimini olumlu bir şekilde etkilemeye devam etmektedir (Grafik 1.2.3). 2014 yıl sonu itibarıyla çekirdek enflasyon eğilimi kur değer kayıplarının ve olumsuz iklim koşullarının etkilerinin gözlenmeye başladığı 2013 yılı ortalarından önceki düzeylere gerilemiş bulunmaktadır. Yakın dönemde enflasyon dinamiklerini etkileyen en önemli 4 Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası gelişme petrol fiyatlarında yaşanan belirgin düşüş olmuştur (Grafik 1.2.4). Bu düşüş doğrultusunda, enerji grubunun yıllık enflasyonu önemli oranda azalmış ve yıl sonunda sıfırın altına gerilemiştir. Düşen petrol fiyatları kaynaklı olumlu maliyet gelişmeleri aynı zamanda çekirdek enflasyon eğilimindeki iyileşmeye katkı yapmaktadır. Grafik 1.2.3. Grafik 1.2.4. Temel Enflasyon Göstergeleri H ve I Petrol Fiyatları (ABD Doları/Varil) ve Enerji Enflasyonu (Mevsimsellikten Arındırılmış, Yıllıklandırılmış Üç Aylık Ortalama Yüzde Değişim) H 17 17 I (Yıllık Yüzde Değişim) Enerji Enflasyonu 18 15 15 140 Petrol Fiyatları (sağ eksen) 16 120 14 12 13 13 11 11 9 9 7 7 2 5 5 -2 3 3 100 10 8 80 6 4 60 Kaynak: TÜİK, TCMB. 40 0115 1014 0714 0414 0114 1013 0713 0413 0113 1012 0712 20 0412 -4 0112 1014 0714 0414 0114 1013 0713 0413 0113 1012 0712 0412 0112 0 Kaynak: Bloomberg, TÜİK. Özetle yılın son çeyreğinde enflasyon üzerinde petrol fiyatlarının düşüş yönlü etkisi açık bir biçimde gözlenmiştir. Enflasyon beklentilerinde uzunca bir sürenin ardından belirgin bir iyileşme yaşanmış ve petrol fiyatlarının genel enflasyon düzeyine olumlu etkisi başta hizmetler olmak üzere birçok alt gruba olumlu yansımıştır. Enflasyona düşüş yönünde katkı yapmakta olan uluslararası fiyat gelişmelerinin yanında döviz kurunun birikimli etkilerinin kademeli olarak ortadan kalkmasının, gıda enflasyonunun geçmiş yıllar ortalamasına dönmesinin ve para politikasında sürdürülen sıkı duruşun enflasyondaki düşüş eğilimini önümüzdeki dönemde de destekleyeceği değerlendirilmektedir. Bu çerçevede özellikle yılın ilk çeyreğinde tüketici enflasyonunda belirgin bir iyileşme olacağı ve enflasyonun yılın ortalarında hedefle uyumlu seviyelere gerileyeceği öngörülmektedir. Arz ve Talep 2014 yılı üçüncü çeyreğine ilişkin Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) verilerine göre iktisadi faaliyet Ekim Enflasyon Raporu’nda ortaya koyulan görünüme kıyasla daha zayıf gerçekleşmiştir. GSYİH üçüncü çeyrekte yıllık bazda yüzde 1,7 oranında artarken, bir önceki çeyreğe göre büyüme ise yüzde 0,4 ile sınırlı kalmıştır (Grafik 1.2.5). Milli gelir bileşenleri üretim yönünden incelendiğinde, olumsuz hava koşulları nedeni ile tarım katma değerinde yaşanan daralmanın milli gelirin düşük oranlı büyümesinde önemli bir faktör olduğu görülmektedir (Grafik 1.2.6). Harcamalar yönünden bakıldığında, üçüncü çeyrekte nihai yurt içi talep ilk yarıdaki düşüşünü telafi ederek 2013 yılı son çeyrek seviyesinin bir miktar üzerinde gerçekleşmiştir (Grafik 1.2.5). Özel tüketim harcamalarında iki çeyrek aranın ardından gözlenen güçlü toparlanma ve uzun bir süredir zayıf seyreden özel kesim yatırımlarının makine teçhizat yatırımları kaynaklı artması dönemlik büyümeyi desteklemiştir. Öte yandan, ihracatın göreli olarak zayıf seyri bu dönemde büyümeyi sınırlayıcı rol oynamıştır. Enflasyon Raporu 2015-I 5 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 1.2.6. GSYİH ve Nihai Yurt İçi Talep GSYİH Yıllık Büyümesi ve Üretim Yönünden Katkılar (Reel, Mevsimsellikten Arındırılmış, Milyar TL) (Yüzde Puan) GSYİH Nihai Yurt İçi Talep 32 32 30 30 28 28 26 26 24 24 22 22 Millions Grafik 1.2.5. 7 7 6 5 5 4 4 3 3 2 2 1 1 0 0 -1 -1 4 1 2 3 4 1 2012 14 Kaynak: TÜİK. 8 6 1234123412341234123412341234123 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 Tarım Sanayi GSYİH Net Vergi İnşaat Hizmetler 8 2 3 4 1 2013 2 3 2014 Kaynak: TÜİK. 2014 yılı Ekim-Kasım döneminde önceki çeyrek ortalamasının altında olan sanayi üretiminin, Aralık ayı PMI ve İYA anket göstergelerinin gerilemesi ile uyumlu olarak, yılın son çeyreğinde dönemlik bazda azalabileceği değerlendirilmektedir. Bununla birlikte, 2014 yılının son çeyreğine dair veriler tüketim talebinin bir önceki çeyreğe göre artış gösterdiğine, makine-teçhizat yatırımlarında ılımlı bir seyre, inşaat yatırımlarında da toparlanmaya işaret etmektedir. Böylelikle, yılın son çeyreğinde iç talepteki toparlanmanın ılımlı şekilde devam edeceği tahmin edilmektedir. Dış talep ise Avrupa ekonomisinde gözlenen yavaşlama ve çevre ülkelerdeki jeopolitik gelişmeler nedenleriyle zayıf seyrini sürdürmektedir. Zayıf dış talep ihracat büyümesini sınırlandırıcı etki yapmakla birlikte, ihracat büyümesinin ithalat büyümesi üzerinde devam etmesi ekonomideki dengelenme sürecini desteklemektedir (Grafik 1.2.7). Ayrıca düşen petrol fiyatları ithalat bedellerini azaltarak cari dengeye olumlu katkı vermektedir (Grafik 1.2.8). 2015 yılında iç talebin ılımlı şekilde toparlanması, dış talebin ise zayıf seyrini koruması beklenmektedir. Hava ve yağış koşullarına bağlı olarak tarım katma değerinde beklenen düzeltme büyümeyi destekleyecek bir faktör olacaktır. Ancak, dış talep kaynaklı olmak üzere büyüme üzerinde aşağı yönlü riskler bulunmaktadır. Bu çerçevede, 2015 yılında talep koşullarının hem enflasyondaki düşüş sürecini hem de, dış ticaret hadlerindeki iyileşme ve makroihtiyati tedbirlerin katkıları ile birlikte cari açıktaki iyileşmeyi destekleyeceği değerlendirilmektedir. Grafik 1.2.7. Grafik 1.2.8. İhracat ve İthalat Cari İşlemler Dengesi (CİD) (12-Aylık Birikimli, Milyar ABD Doları) İhracat (altın hariç) -20 -20 -30 -30 -40 -40 -30 -50 -50 -70 -70 -90 -90 1114 -10 0108 0508 0908 0109 0509 0909 0110 0510 0910 0111 0511 0911 0112 0512 0912 0113 0513 0913 0114 0514 0914 -10 -30 0514 0 1113 10 0 -10 0513 10 -10 1112 20 0512 30 20 10 1111 30 30 10 1110 40 0510 40 1109 50 CİD CİD (altın hariç) CİD (enerji ve altın hariç) 30 0509 50 Kaynak: TÜİK, TCMB. 6 60 1108 İthalat (altın hariç) 60 0511 (Nominal, yıllık yüzde değişim, 6-aylık hareketli ortalama) Kaynak: TCMB. Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Petrol, İthalat ve Gıda Fiyatları 2014 yılı son çeyreğinde petrol ve ithalat fiyatları görünümü Ekim Enflasyon Raporu’nda öngörülen patikanın oldukça altında gerçekleşmiştir (Grafik 1.2.9). Bu nedenle, ortalama petrol ve ithalat fiyatları varsayımları önemli ölçüde aşağı yönlü güncellenmiştir (Tablo 7.1.1). Söz konusu gelişmelerin doğrudan ve dolaylı etkileri neticesinde, bir önceki Rapor’a göre 2015 yıl sonu enflasyon tahmininde aşağı yönlü 0,6 puan güncelleme yapılmıştır. Gıda fiyatlarında 2015 yıl sonu enflasyon varsayımı ise yüzde 9 olarak korunmuştur. Grafik 1.2.9. Petrol ve İthalat Fiyat Varsayımlarındaki Güncellemeler Petrol Fiyatları (ABD Doları/Varil) Ocak 2015 Ekim 2014 90 90 80 80 70 70 Gerçekleşme 1215 0615 1214 0614 40 1213 40 0613 50 1212 50 0612 60 1211 60 110 110 105 105 100 100 Gerçekleşme 95 95 90 90 1215 100 115 0615 100 115 1214 110 0614 110 120 1213 120 0613 120 Ekim 2014 120 1212 130 0612 130 1211 Ocak 2015 İthalat Fiyatları (ABD Doları, 2010=100) Kaynak: Bloomberg, TÜİK, TCMB. Taralı alanlar tahminleri göstermektedir. Maliye Politikası ve Vergi Ayarlamaları Orta vadeli tahminler üretilirken vergi ayarlamalarının ve yönetilen/yönlendirilen fiyatların enflasyon hedefleri ve otomatik fiyatlama mekanizmaları ile uyumlu olacağı bir görünüm esas alınmıştır. Maliye politikasının orta vadeli duruşu için 2015-2017 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program projeksiyonları temel alınmıştır. Bu çerçevede, dönem boyunca sıkı bir maliye politikası duruşu sergileneceği ve faiz dışı harcamaların milli gelire oranının kademeli olarak azalacağı varsayılmıştır. 1.3. Enflasyon ve Para Politikası Görünümü Orta vadeli tahminler oluşturulurken enflasyon görünümünde sağlanan iyileşmenin kalıcı olması için temkinli bir yaklaşım sergileneceği ve getiri eğrisini yataya yakın tutmak suretiyle para politikasındaki sıkı duruşun sürdürüleceği bir çerçeve esas alınmıştır. Ayrıca, alınan makroihtiyati tedbirlerin de katkısıyla yıllık kredi büyüme oranının geldiği makul seviyelerin 2015 yılında devam edeceği değerlendirilmektedir. Bu çerçevede enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2015 yılı sonunda yüzde 4,1 ile yüzde 6,9 aralığında (orta noktası yüzde 5,5), 2016 yılı sonunda ise yüzde 3,2 ile yüzde 6,8 aralığında (orta noktası yüzde 5) gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Enflasyonun orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağı öngörülmektedir (Grafik 1.3.1). Enflasyon Raporu 2015-I 7 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 1.3.1. Enflasyon ve Çıktı Açığı Tahminleri Tahmin Aralığı* Belirsizlik Aralığı Yıl Sonu Enflasyon Hedefleri Çıktı Açığı 12 12 10 Kontrol Ufku 1217 0917 0617 -4 0317 -4 1216 -2 0916 -2 0616 0 0316 0 1215 2 0915 2 0615 4 0315 4 1214 6 0914 6 0614 8 0314 8 1213 Yüzde 10 * Enflasyonun tahmin aralığı içinde kalma olasılığı yüzde 70’tir. Sonuç olarak, Ekim Enflasyon Raporu’nda yüzde 6,1 olan 2015 yıl sonu enflasyon tahmini, 0,6 puan aşağı yönlü güncellenerek yüzde 5,5’e çekilmiştir. Bu güncelleme petrol fiyatlarından kaynaklanmıştır. 2014 yılına göre enflasyonda beklenen belirgin düşüşte birikimli kur etkilerinin azalmaya devam edeceği ve gıda enflasyonunun geçmiş yıllar ortalamasına döneceği öngörüleri ile gerileyen petrol fiyatları belirleyici olmuştur. Enflasyonun 2015 yılı içindeki seyrinde ise baz etkileri belirleyici olacaktır. Ağustos ayına kadar baz etkilerinin yıllık enflasyonu düşürücü yönde, yılın geri kalanında ise artırıcı yönde olacağı tahmin edilmektedir (Kutu 3.3). Bu çerçevede yıllık enflasyonun yılın üçüncü çeyreğine kadar düşüşünü sürdüreceği, son çeyrekte ise baz etkisiyle bir miktar yükselerek yüzde 5,5 seviyesine geleceği öngörülmektedir (Grafik 1.3.1). Açıklanacak her türlü yeni veri ve haberin para politikası duruşunun değiştirilmesine neden olabileceği vurgulanmalıdır. Dolayısıyla, enflasyon tahminleri oluşturulurken para politikası görünümüne ilişkin ifade edilen varsayımlar, Merkez Bankası tarafından verilmiş bir taahhüt olarak algılanmamalıdır. 1.4. Riskler ve Para Politikası Sıkı para politikası duruşunun ve alınan makroihtiyati önlemlerin etkisiyle kredi büyüme hızları makul düzeylerde seyretmektedir. Kredilerin bileşimi de arzu edilen yönde ilerlemeye devam etmektedir. Tüketici kredilerinin yıllık büyüme oranı düşük seviyelerde seyrederken ticari krediler göreli olarak daha güçlü bir seyir izlemektedir. Kredilerdeki bu görünüm bir yandan orta vadeli enflasyon baskılarını sınırlarken diğer yandan cari dengedeki düzelmeyi desteklemektedir. TCMB, önümüzdeki dönemde büyüme kompozisyonun iç talep lehine değişebileceğini tahmin etmektedir. Türkiye’nin en büyük ihracat pazarı olan Avrupa ülkelerinde büyümenin zayıf seyretmeye devam etmesi ve çevre ülkelerdeki jeopolitik gelişmeler sonucunda dış talepte yaşanan zayıflama ihracat büyümesini sınırlandırıcı etki yapmaktadır. İç talepte ise finansal koşullardaki iyileşme ve petrol fiyatlarındaki düşüşün yarattığı gelir etkisiyle bir miktar toparlanma olacağı öngörülmektedir. Özetle, dış talep 8 zayıf seyrini korurken iç talep büyümeye ılımlı düzeyde katkı vermektedir. Büyüme Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası kompozisyonundaki bu değişim enerji dışı cari açığı bir miktar artırabilecek olsa da enerji ticareti dengesindeki iyileşmeye bağlı olarak cari açığın azalmaya devam edeceği öngörülmektedir. Önümüzdeki dönemde iktisadi faaliyete dair aşağı yönlü riskler önemini korumaktadır. Küresel finans piyasalarında oynaklığın devam etmesi ve güven endekslerindeki zayıf seyir özel kesim nihai talebinin büyümeye yaptığı katkıyı sınırlayabilecektir. Dış talepte ek zayıflama gözlenmesi ve küresel büyüme oranlarının önemli oranda gerilemesi durumunda emtia fiyatlarında yaşanacak düşüşler enflasyonu azaltıcı etki yapacak, fakat aynı zamanda yurt içi iktisadi faaliyet üzerinde belirgin olumsuz etkiler gözlenebilecektir. Bu durumda, TCMB politika araçlarını ekonomiyi destekleyici yönde kullanacaktır. 2015 yılında enflasyon görünümünü olumlu yönde etkileyebilecek birçok faktör bulunmaktadır. İktisadi faaliyette öngörülen toparlanmanın kademeli bir şekilde gerçekleşmesi ve toplam talep gelişmelerinin enflasyondaki düşüş sürecini desteklemesi beklenmektedir. Para politikasındaki sıkı duruş ve alınan makroihtiyati önlemler enflasyonu, özellikle enerji ve gıda dışı (çekirdek) enflasyon göstergelerini olumlu yönde etkilemektedir. Birikimli döviz kuru gelişmelerinin yıllık enflasyon üzerindeki olumsuz yansımaları da kademeli olarak azalmaktadır. Ayrıca, başta petrol olmak üzere düşen emtia fiyatları enflasyondaki düşüş sürecini desteklemektedir. Nitekim, son dönemde orta vadeli enflasyon beklentilerinde kayda değer bir düşüş gözlenmektedir. Yakın dönemde küresel finans piyasaları dalgalı bir seyir izlemiştir. 2015 yılında gelişmekte olan ülkelere olan sermaye akımlarındaki oynaklığın devam edebileceği değerlendirilmektedir. Küresel para politikalarının normalleşme sürecine dair süregelen belirsizlikler, küresel risk iştahının ve sermaye akımlarının verilere duyarlı kalmasına neden olmaktadır. TCMB’nin mevcut politika çerçevesi, önümüzdeki dönemde ortaya çıkabilecek olası bir oynaklık karşısında gerekli tepkinin verilebilmesi konusunda yeterince esnekliğe sahiptir. Bu çerçevede, enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlar yakından izlenmeye devam edilerek enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar getiri eğrisini yataya yakın tutmak suretiyle para politikasındaki sıkı duruş sürdürülecektir. TCMB, mevcut politika duruşu altında enflasyonun 2015 yılı ortalarında hedefle uyumlu seviyelere geleceğini tahmin etmektedir. Bununla birlikte, enflasyondaki düşüşün kalıcı olması için temkinli bir yaklaşım gerekmektedir. Maliyet ve talep faktörlerinin enflasyondaki düşüşü desteklediği mevcut konjonktür, enflasyonu kalıcı olarak düşürmek için önemli bir fırsat vermektedir. Enflasyonun düşük seviyelerde kalıcı olması yatırımları ve potansiyel büyümeyi destekleyecek bir unsur olabilecektir. Bu çerçevede önümüzdeki dönemde enflasyonla mücadele kararlılıkla devam edecek ve para politikası kararları enflasyon görünümündeki iyileşmenin hızına bağlı olacaktır. Maliye politikasına ve vergi düzenlemelerine ilişkin gelişmeler enflasyon görünümüne etkileri bakımından yakından takip edilmektedir. Para politikası duruşu oluşturulurken, mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceği varsayılmaktadır. Maliye politikasının söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da güncellenmesi söz konusu olabilecektir. Enflasyon Raporu 2015-I 9 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası TCMB, Orta Vadeli Program’da enflasyonla mücadelenin öncelikli konu olarak yer almasının olumlu bir gelişme olduğunu ifade etmiştir. Ayrıca, açıklanan yapısal reformların uygulamaya geçirilmesinin büyüme potansiyelini önemli ölçüde artırabileceğini düşünülmektedir. Mali disiplini kalıcı hale getirecek ve tasarruf açığını azaltacak her türlü tedbir makroekonomik istikrarı destekleyecek ve uzun vadeli kamu borçlanma faizlerinin düşük düzeylerde seyretmesini sağlayarak toplumsal refaha olumlu katkıda bulunacaktır. 10 Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2. Uluslararası Ekonomik Gelişmeler Yılın ilk yarısında küresel iktisadi faaliyetteki yavaşlama eğilimi, üçüncü çeyrekte gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülke gruplarında devam etmiştir. Gelişmiş ülkeler tarafında ABD ekonomisi diğer ülkelerden ayrışarak olumlu büyüme performansı sergilerken; Japonya ve Euro Bölgesi’nde iktisadi faaliyet zayıf seyrine devam ederek küresel büyümedeki yavaşlamanın temel belirleyicilerinden olmuştur. Gelişmekte olan ülkeler tarafında ise Çin ve Hindistan’daki zayıf görünüme ek olarak, Brezilya ve Rusya’daki olumsuz büyüme performansı da küresel büyüme üzerinde aşağı yönlü etki oluşturan faktörler olmuştur. Yılın son çeyreğine ilişkin göstergeler küresel büyümedeki yavaşlama eğiliminin devam ettiğine işaret eder niteliktedir. Yılın son çeyreğinde emtia genel endeksinde, temelde enerji fiyatları kaynaklı olarak bir önceki çeyrek sonuna kıyasla yüzde 27 oranında düşüş meydana gelmiştir. Bu bağlamda, yılın ikinci yarısından itibaren, yüksek arz ve düşük talep koşullarına bağlı olarak süregelen petrol fiyatlarındaki düşüş eğilimi yılın son çeyreğinde hızlanarak devam etmiştir. Emtia fiyatlarındaki bu yüksek oranlı düşüş gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülke enflasyon oranlarına yansımış, her iki ülke grubunda da enflasyon oranları aşağı yönlü hareket etmiştir. Gelişmiş ülkeler para politikası yılın üçüncü çeyreğinde genel olarak gevşek seyretmeye devam ederken; Fed’in uygulamakta olduğu para politikası da diğer gelişmiş ülkeler para politikasından belirgin olarak ayrışmaya devam etmiştir. Olumlu seyreden büyüme performansına paralel olarak, Fed’in yakın zamanda faizlerini artırarak normal kabul edilen seviyelere çıkaracağı öngörülürken; Euro Bölgesi ve Japonya’da ise ek genişletici politikalar tartışılmaktadır. Gelişmekte olan ülke merkez bankalarının son çeyrekte izledikleri para politikasında ise, yılın ikinci yarısından itibaren petrol fiyatlarında meydana gelen yüksek oranlı düşüş ve buna bağlı olarak finansal piyasalardaki dalgalanmaların etkili olduğunu söylemek mümkündür. Bu bağlamda, petrol fiyatlarındaki düşüşe en sert tepki, Rusya Merkez Bankasının, yerli parada meydana gelen değer kaybının önüne geçmek amacıyla, yılın son çeyreğinde politika faizlerini toplam 750 baz puan artırması olmuştur. Küresel ölçekte para politikasında gözlenen ayrışma ve Fed’in politikasını yakın zamanda sıkılaştıracağına dair beklentiler, önümüzdeki dönem politika belirsizliğini artırmaktadır. Buna ilaveten, gerek küresel büyüme görünümündeki gerekse gelişmekte olan ülkelerde iktisadi faaliyetteki yavaşlama, yılın son çeyreğinde dalgalı bir seyir izlemeye devam etmiş olan sermaye akımları üzerindeki aşağı yönlü riskleri canlı tutmaktadır. Rusya ve Orta Doğu’ya ilişkin endişelerin de etkisiyle, küresel risk iştahındaki dalgalanmaların ve portföy akımlarındaki oynaklığın önümüzdeki dönemde de devam edeceği düşünülmektedir. 2.1. Küresel Büyüme Küresel ekonominin büyüme hızında 2014 yılının ilk yarısında meydana gelen yavaşlama eğilimi yılın üçüncü çeyreğinde de devam etmiştir. Bu dönemde gerek gelişmiş ülkelerin gerekse gelişmekte olan ülkelerin büyüme hızları yavaşlamıştır. Geçtiğimiz yılın ilk yarısıyla kıyaslandığında, özellikle gelişmekte olan ülkelerin büyüme hızının belirgin bir şekilde düştüğü gözlenmiştir (Grafik 2.1.2). 2014 yılının üçüncü çeyreğinde, ABD ekonomisinde meydana gelen güçlü büyümeye karşın, Japonya’daki resesyonun derinleşmesi küresel büyüme hızının yavaşlamasında önemli bir rol oynamıştır. Gelişmekte Enflasyon Raporu 2015-I 11 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası olan ülkeler tarafında ise, Çin ve Hindistan’ın beklenenden daha yavaş büyümesi, Brezilya’da yaşanan resesyonun devam etmesi ve Rusya ekonomisinde süregelen yavaşlama, küresel iktisadi faaliyetin zayıf seyretmesine yol açan faktörler olmuştur. Grafik 2.1.1. Grafik 2.1.2. Küresel Büyüme Oranları* Küresel Büyüme Oranları* (Yüzde Değişim, Yıllık) (Yüzde Değişim, Yıllık) ER-Ekim (İhracat Ağırlıklı) ER-Ocak (İhracat Ağırlıklı) ER-Ekim (GSYİH Ağırlıklı) ER-Ocak (GSYİH Ağırlıklı) 6 4 2 2 0 0 -2 -4 Gerçekleşen Beklenen -2 -6 12 6 4 123412341234123412341234123412341234 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 Gelişmekte Olan Ülkeler (GOÜ) Gelişmiş Ülkeler Çin ve Hindistan Hariç GOÜ -4 12 10 10 8 8 6 6 4 4 2 2 0 0 -2 -2 -4 -4 -6 * İhracat ağırlıklı endeks oluşturulurken ülkeler Türkiye ihracatı içindeki payları ile ağırlıklandırılmıştır. Kaynak: Bloomberg, TCMB. -6 23412341234123412341234123 -6 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 * Toplulaştırma yapılırken ülkelerin küresel GSYİH içindeki payları kullanılmıştır. Kaynak: Bloomberg, TCMB. 2014 yılının son çeyreğine dair küresel PMI verileri, önceki dönemlere kıyasla daha olumsuz bir büyüme performansına işaret etmektedir (Grafik 2.1.3). Bu dönemde, imalat sanayi PMI endeksleri Euro Bölgesi’nde yatay seyretmeye devam ederken; ABD’de ise belirgin bir şekilde gerilemiştir (Grafik 2.1.4). Ancak, ABD’de işsizlik oranındaki istikrarlı düşüş 2014 yılının son çeyreğinde de devam etmiştir. Ayrıca bu dönemde tüketici güveni ile sanayi üretiminin yıllık artış hızının belirgin bir şekilde yükseldiği görülmektedir. Bu gelişmeler, PMI endeksindeki gerilemeye rağmen, ABD ekonomisinin yılın son çeyreğinde büyümeye devam ettiğine işaret etmektedir. Japonya’da sanayi üretiminin yılık bazda Ekim ve Kasım aylarında gerilemiş olması ve bahsi geçen aylarda tüketici güveninde meydana gelen kötüleşme, Japonya ekonomisinde yaşanmakta olan resesyonun son çeyrekte de devam ettiğine işaret etmektedir. Gelişmekte olan ülkelere dair imalat sanayi PMI endekslerinin 2014 yılının son çeyreğinde genel olarak yükseldiği gözlenmektedir. Bu durum söz konusu ülke grubu için, geçtiğimiz yılın son çeyreğinde önceki çeyreğe kıyasla daha güçlü bir iktisadi faaliyete işaret etmektedir. Ancak, bahsi geçen dönemde, genel eğilimin tersine Çin, Rusya ve Brezilya ekonomilerine ilişkin imalat sanayi PMI endeksleri gerilemiştir. Bahsi geçen üç ülkenin gerek gelişmekte olan ülke grubu gerekse dünya ekonomisi içerisindeki ağırlığı dikkate alındığında, gelişmekte olan ülkelerin büyüme hızında yaşanan yavaşlamanın 2014 yılının son çeyreğinde de devam edeceği düşünülmektedir. Çin ekonomisinde sanayi üretiminin yıllık büyüme hızının geçtiğimiz yılın Ekim ve Kasım aylarında belirgin bir şekilde yavaşlamış olması, söz konusu yargıyı desteklemektedir. Özetle, gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülkelerin büyüme hızlarındaki düşüşe bağlı olarak 2014 yılının ilk dokuz aylık döneminde küresel büyüme hızında meydana gelen yavaşlama eğiliminin, yılın son üç ayında da devam edeceği tahmin edilmektedir. Bu dönemde özellikle Japonya, Çin, Brezilya ve Rusya ekonomilerinin küresel büyüme hızı üzerinde aşağı yönlü bir etki oluşturması beklenmektedir. 12 Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 2.1.3. Grafik 2.1.4. Markit Küresel PMI Endeksleri İmalat Sanayi PMI Endeksleri İmalat Sanayi Hizmetler Euro Bölgesi 60 60 55 55 60 55 55 50 50 45 45 40 40 Kaynak: Markit. 1214 0814 0414 1213 0813 0413 1212 0812 0412 1211 0811 0411 0410 1214 0814 0414 1213 0813 0413 1212 0812 0412 1211 0811 0411 1210 0810 45 0410 45 1210 50 0810 50 ABD 60 Kaynak: Markit. Ocak ayında, 2014 yıl sonuna ilişkin küresel büyüme tahmininin bir önceki Enflasyon Raporu dönemiyle aynı kaldığı görülmektedir. Söz konusu dönemde büyüme tahminleri, ABD için yukarı yönlü; Japonya ve İngiltere için ise aşağı yönlü güncellenmiştir. Özellikle Japonya büyümesinin belirgin bir şekilde aşağı yönlü olarak güncellendiği görülmektedir. Gelişmekte olan ülkelerin 2014 yılı büyüme tahminleri ise, geçtiğimiz Enflasyon Raporu dönemi ile kıyaslandığında, Asya Pasifik bölgesi için değişmezken; Doğu Avrupa için sınırlı miktarda yukarı yönlü, Latin Amerika için ise belirgin bir şekilde aşağı yönlü güncellenmiştir (Tablo 2.1.1). Ocak ayı tahminleriyle güncellenen GSYİH ve ihracat ağırlıklı küresel üretim endeksleri, küresel ekonominin 2014 yılının son çeyreğinde de büyümeye devam ettiğine işaret etmektedir. Ancak küresel büyüme hızı, Ekim Enflasyon Raporu dönemi ile kıyaslandığında GSYİH ağırlıklı endeks için öngörülenin altında kalırken, ihracat ağırlıklı endeks için öngörülen seviyesini korumuştur (Grafik 2.1.1). Bu nedenle, Türkiye’nin dış talebindeki zayıf görünümün geçtiğimiz yılın son çeyreğinde de devam ettiğini söylemek mümkündür. Diğer taraftan, Ocak ayı Consensus Forecasts bültenlerinden elde edilen 2015 yılı küresel büyüme tahmini, Ekim ayına kıyasla bir miktar aşağı yönlü güncellenmiştir. Söz konusu güncellemede, çoğunlukla, gelişmekte olan ülkelerin zayıf büyüme görünümleri belirleyici olmuştur (Tablo 2.1.1). Özellikle, Brezilya ve Rusya ekonomileri için çok belirgin olan aşağı yönlü güncellemeler, küresel büyüme hızındaki yavaşlamanın büyük ölçüde gelişmekte olan ülkeler kaynaklı olarak 2015 yılında da devam edeceğine işaret etmektedir (Tablo 2.1.1 ve Grafik 2.1.1). Tablo 2.1.1. 2014 ve 2015 Yıl Sonuna İlişkin Büyüme Tahminleri (Yıllık Ortalama Yüzde Değişim) Ekim Dünya Gelişmiş Ülkeler ABD Euro Bölgesi Almanya Fransa İtalya İspanya Yunanistan Japonya İngiltere Gelişmekte Olan Ülkeler Asya Pasifik* Çin Hindistan Latin Amerika Brezilya Doğu Avrupa Rusya Ocak 2014 2,7 2015 3,2 2014 2,7 2015 3,0 2,2 0,8 1,4 0,4 -0,3 1,3 0,2 1,1 3,1 3,1 1,2 1,5 0,8 0,5 1,9 1,9 1,2 2,6 2,4 0,8 1,5 0,4 -0,4 1,3 0,8 0,2 2,7 3,2 1,1 1,4 0,9 0,4 2,0 1,8 1,2 2,6 6,0 7,3 5,6 1,2 0,3 1,4 0,2 6,1 7,1 6,3 2,0 1,0 2,0 0,4 6,0 7,4 5,6 0,9 0,1 1,5 0,4 6,0 7,0 6,3 1,3 0,4 -0,2 -4,1 * Japonya hariç tahminleri göstermektedir. Kaynak: Consensus Forecasts. Enflasyon Raporu 2015-I 13 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2.2. Emtia Fiyatları ve Küresel Enflasyon 2014 yılının son çeyreğinde emtia genel endeksi bir önceki çeyrek sonuna göre yüzde 27,2 oranında düşmüştür. Söz konusu yüksek oranlı düşüşün temel belirleyicisi, bir önceki çeyrek sonuna göre yüzde 38,4 oranında gerileyen enerji fiyatları olmuştur. Aynı dönemde endüstriyel metal ve değerli metal endeksleri, sırasıyla, yüzde 6 ve yüzde 3 oranında gerilemiş; tarım endeksi ise yüzde 10,3’lük bir artış kaydetmiştir (Grafik 2.2.1). Tarım fiyatlarındaki söz konusu yükselişte Rusya’nın buğday ihracatında sınırlamaya gidebileceği kaygısı, Brezilya soya fasulyesi üretiminin beklentilerin altında kalması gibi faktörler etkili olmuştur. Diğer emtia fiyatlarındaki gerilemede ise yüksek arz ve düşük talep koşullarının meydana getirdiği aşağı yönlü fiyat baskısı belirleyici olmuştur. Grafik 2.2.1. Grafik 2.2.2. S&P Goldman Sachs Emtia Fiyatları Endeksleri* Ham Petrol (Brent) Fiyatları* (ABD Doları/Varil) Enerji Değerli Metal 24 Ekim 2014* 120 120 100 100 80 80 *Ocak 2013 ortalaması 100 olarak alınmıştır. Kaynak: Bloomberg. 0115 0914 0514 0114 40 0913 40 0513 60 0113 60 140 23 Ocak 2015* Gerçekleşen 140 120 120 100 100 80 80 60 60 40 40 0110 0510 0910 0111 0511 0911 0112 0512 0912 0113 0513 0913 0114 0514 0914 0115 0515 0915 0116 0516 0916 Genel Endüstriyel Metal Tarım * 1-23 Ocak ve 1 -24 Ekim tarihleri arasında vadeli sözleşmelerde oluşan fiyatların basit ortalamalarıdır. Kaynak: Bloomberg. Kasım ayı sonundaki OPEC toplantısında petrol üretiminde bir kısıtlamaya gidilmemesi kararıyla birlikte ham petrol fiyatlarının düşüş süreci hızlanmış ve Brent tipi ham petrol fiyatı, yıl sonu itibarıyla, 55,8 ABD doları olarak gerçekleşmiştir. Vadeli sözleşmeler, önümüzdeki dönemde de petrol fiyatlarının geçtiğimiz yılın ilk yarısındaki seviyelerinin oldukça altında seyretmeye devam edeceğine işaret etmektedir. Bu bağlamda, Brent tipi ham petrol üzerine yazılı Aralık 2015 tarihli kontrat 2 Ocak tarihinde 64,5 ABD dolarından işlem görmüştür (Grafik 2.2.2). ABD petrol üretiminde fiyatlara bağlı bir düzeltme olması veya OPEC’ten gelebilecek bir üretim kısıntısı kararı gibi gelişmeler, önümüzdeki dönemde petrol fiyatlarını yukarı yönlü etkileyebilecek unsurlar olarak değerlendirilmektedir. Çin ekonomisindeki görece zayıf seyir ise endüstriyel metal fiyatlarındaki aşağı yönlü baskının devam edeceğine işaret etmektedir. Geçtiğimiz Enflasyon Raporu dönemine kıyasla gelişmiş ülkelerde tüketici ve çekirdek enflasyon oranları, büyük oranda enerji fiyatlarındaki düşüşün etkisiyle, azalış kaydetmiştir. Gelişmekte olan ülkelerde ise, Rusya ve Latin Amerika kaynaklı olarak, tüketici ve çekirdek enflasyon oranları bir miktar yükselmiştir (Grafik 2.2.3 ve Grafik 2.2.4). 14 Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 2.2.3. Grafik 2.2.4. Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkeler Tüketici Fiyat Enflasyonu Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkeler Çekirdek Tüketici Fiyat Enflasyonu (Yıllık, Yüzde) (Yıllık, Yüzde) GOÜ GOÜ GÜ 3 2 2 2 2 0 0 1 1 -2 -2 0 0 0914 0314 0913 0313 0912 0312 0911 0311 0910 0310 0909 0309 0908 0914 3 0314 4 0913 4 Kaynak: Bloomberg, TCMB. 6 0313 4 0912 4 0312 6 0911 6 0311 5 0910 5 0310 8 0909 8 0309 6 GÜ 0908 10 10 Kaynak: Bloomberg, Datastream, TCMB. 2015 yıl sonuna ilişkin küresel enflasyon tahmini bir önceki Enflasyon Raporu dönemine kıyasla 0.5 puan aşağı yönlü güncellenmiştir. Enflasyon tahminlerinde, tüm ülke grupları için geçerli olmak üzere, oldukça belirgin güncellemeler yapılmıştır. Gelişmiş ülkelerde ve Asya-Pasifik grubunda yüksek miktarlı aşağı yönlü güncellemeler söz konusu olurken; Latin Amerika ve Doğu Avrupa bölgeleri için güncellemeler yukarı yönlü olmuştur (Tablo 2.2.1). Doğu Avrupa’daki söz konusu güncellemenin büyük oranda Rusya kaynaklı olması, ülkenin yerel para biriminde meydana gelen değer kaybının enflasyon oranları üzerinde belirleyici olacağına işaret etmektedir. Tablo 2.2.1. 2015 Yıl Sonuna İlişkin Enflasyon Tahminleri Consensus Bültenleri (Ortalama Yıllık Yüzde Değişim) Ekim Ocak Dünya Gelişmiş Ülkeler ABD Euro Bölgesi Almanya Fransa İtalya İspanya Yunanistan İngiltere Japonya Gelişmekte Olan Ülkeler Asya Pasifik* Çin Hindistan Latin Amerika Brezilya** Doğu Avrupa Rusya 3,1 2,6 1,8 1,0 1,6 1,0 0,6 0,7 0,0 1,9 1,8 0,7 0,1 0,7 0,3 0,2 -0,3 -0,6 0,9 1,2 3,3 2,7 6,8 11,7 6,3 5,3 6,2 2,5 1,8 5,9 12,3 6,4 7,1 10,8 * Japonya hariç tahminleri göstermektedir. ** Aralık/Aralık enflasyonu. Kaynak: Consensus Forecasts. 2.3. Finansal Koşullar, Risk Göstergeleri ve Sermaye Akımları Yılın son çeyreğinde, küresel iktisadi faaliyetteki zayıf seyrin ve ayrışmanın devam etmesinin yanı sıra hızla gerileyen enerji fiyatları kaynaklı bazı ülkelerde oluşan finansal oynaklıkların etkisiyle küresel risk iştahı olumsuz seyretmiştir (Grafik 2.3.1). ABD politika faizine ilişkin vadeli işlem sözleşmelerine bakıldığında, ABD’de politika faizinin artmaya başlayacağı tarihe ilişkin beklentilerde herhangi bir değişim olmadığı ancak politika faizine ilişkin uzun vadeli beklentilerin belirgin biçimde gerilediği görülmektedir (Grafik 2.3.2). Buna paralel olarak, politika faizi beklentilerindeki söz konusu gerileme ABD Enflasyon Raporu 2015-I 15 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası hazine bonosu getirilerine orta ve uzun vadelerde yansımış ve uzun vadeli ABD hazine bonosu getirileri yılın son çeyreğinde genel olarak düşüş eğilimi sergilemiştir (Grafik 2.4.3). Grafik 2.3.1. Grafik 2.3.2. Küresel Risk İştahı Endeksleri ABD Politika Faizi Vadeli İşlem Oranları (Yüzde) Credit Suisse Risk İştahı Endeksi 16 Ocak 2015 VIX (sağ eksen, ters çevrilmiş) 6 10 4 15 2 20 0 25 -2 30 -4 2014 ER IV (24 Ekim) 2,5 2,5 0115 Kaynak: Bloomberg, Credit Suisse. 1217 0717 0217 0916 0416 1115 0,0 45 0615 0,0 -8 0115 40 0714 -6 0114 0,5 0713 0,5 0113 35 0712 1,0 0112 1,0 0711 1,5 0111 1,5 0710 2,0 0110 2,0 Sözleşme Vadesi Kaynak: Bloomberg. Yılın son çeyreğinde risk iştahının gerilemesi ve büyüme performanslarında ülkeler bazında gözlenen ayrışma sonucunda gelişmekte olan ülke hisse senedi piyasaları değer kaybederken Asya ülkeleri bu eğilimden olumlu biçimde ayrışmıştır (Grafik 2.3.3). Öte yandan, aynı dönemde, ABD hisse senedi piyasalarındaki hızlı değerlenme eğiliminin katkısıyla gelişmiş ülke hisse senedi piyasaları sınırlı oranda değer kazanmıştır (Grafik 5.1.1). Diğer taraftan, Euro Bölgesi ve Japonya’da söz konusu değerlenme eğilimi gözlenmemiştir. Grafik 2.3.3. Grafik 2.3.4. Küresel Hisse Senedi Piyasaları Gelişmeleri Gelişmekte Olan Ülkeler Haftalık Fon Akımları (ABD Doları Bazında, 1 Ocak 2010=100) (Milyar ABD Doları) Hisse Senedi Fonları MSCI - Gelişmekte Olan Ülkeler Kaynak: Bloomberg. 0115 -15 1114 -15 0914 -10 0714 -10 0514 -5 0314 -5 0114 0 1113 0 0913 80 5 0713 80 10 5 0513 90 0115 100 90 0714 100 0114 110 0713 110 0113 120 0712 130 120 0112 130 0711 140 0111 140 0710 150 0110 150 Borçlanma Senedi Fonları 10 0313 160 0113 MSCI - Gelişmiş Ülkeler 160 Kaynak: EPFR. Gelişmekte olan ülkelere yönelen sermaye akımları yılın son çeyreğinde dalgalı bir seyir izlemiştir. Yılın ikinci çeyreğinden itibaren sermaye akımlarında süregelen toparlanma eğilimi son çeyrekte sekteye uğramış, Aralık ayında sermaye çıkışları bilhassa hız kazanmıştır (Grafik 2.3.4). Oynaklığın önceki çeyreğe kıyasla belirgin biçimde arttığı son çeyrekte, portföy dağılımı bazında çıkışlar ağırlıklı olarak hisse senedi piyasalarından olmuştur. ABD’de güçlenen büyüme sinyallerine istinaden Fed’in genişletici para politikasından çıkış stratejisi çerçevesinde beklenenden daha güçlü biçimde sıkılaşmaya gitme olasılığı ve küresel ölçekte para politikalarında gözlenen ayrışmanın önümüzdeki döneme ilişkin politika belirsizliğini artırdığı 16 Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası değerlendirilmektedir. Öte yandan, gerek küresel büyüme görünümündeki gerekse gelişmekte olan ülkelerde iktisadi faaliyetteki yavaşlama gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımları üzerindeki aşağı yönlü riskleri canlı tutmaktadır. Rusya ve Orta Doğu’ya ilişkin endişelerin belirsizliğe katkıda bulunduğu bu çerçevede, küresel risk iştahındaki dalgalanmaların ve portföy akımlarındaki oynaklığın önümüzdeki dönemde de devam edeceği düşünülmektedir. 2.4. Küresel Para Politikası Gelişmeleri Yılın son çeyreğinde petrol fiyatlarındaki keskin düşüş ve buna bağlı olarak finansal piyasalarda ortaya çıkan dalgalanmaların küresel para politikasının seyri üzerinde de belirgin etkileri olmuştur. Söz konusu düşüş Euro Bölgesi ve Japonya’da deflasyon olasılığını artırmış ve merkez bankalarının olası bir deflasyon – resesyon sarmalına yakalanma endişelerini de güçlendirmiştir. Bu çerçevede yılın ilk dokuz aylık döneminde borç verme faizini iki kez 10’ar baz puanlık indirerek “sıfır sınırına” yaklaştırmış olan Avrupa Merkez Bankası (ECB), yılın son çeyreğinde yeni bir tahvil alım programını uygulamaya koymuştur. Her ne kadar ECB’nin politika faizleri açısından hareket alanı azalmış olsa da, söz konusu gelişmeler Euro’ya dahil olmayan ancak Avrupa Birliği içinde yer alan İsveç ve Norveç merkez bankalarının politika faizlerini son çeyrekte 25’er baz puan aşağı çekmelerine neden olmuştur. Petrol fiyatlarındaki yüksek oranlı düşüş nedeniyle Kanada Merkez Bankası da politika faizini son çeyrekte 25 baz puan indirmiştir (Grafik 2.4.1). Diğer taraftan, İsviçre Merkez Bankası da Ocak ayında hem faiz indirimine gitmiş, hem de euro-frank kur hedefini uygulamadan kaldırmıştır. Gelişmekte olan ülkelerde ise petrol fiyatlarındaki gelişmelerden en çok etkilenen Rusya’da yerli para hızla değer kaybetmiş ve merkez bankası politika faizini Aralık ayında 750 baz puan artırmak durumunda kalmıştır. Benzer şekilde, yerli paranın değer kaybetmeye devam etmesi sonucu Brezilya’da da merkez bankası son çeyrekte 75 baz puan ve 2015 Ocak ayında 50 baz puan olmak üzere toplam 125 baz puan faiz artışı gerçekleştirirken; Endonezya Merkez Bankası ise enflasyonist kaygılar nedeniyle Kasım ayında politika faizini 25 baz puan artırmıştır. Öte yandan, Avrupa’daki gelişmeler paralelinde Romanya ve Polonya merkez bankalarının ise son çeyrekte politika faizlerini 50’şer baz puan indirdikleri görülmüştür. Benzer şekilde, Şili ve Peru merkez bankaları da iktisadi faaliyeti desteklemeye yönelik olarak politika faizlerini 25 baz puan düşürmüştür (Grafik 2.4.2). Bunların dışında Çin Merkez Bankası Aralık’ta 40 baz puan, Hindistan Merkez Bankası ise Ocak ayında 25 baz puan indirime gitmiştir. Grafik 2.4.1. Grafik 2.4.2. Gelişmiş Ülkelerin Politika Faiz Oranlarındaki Değişimler: Ocak 2014 – Ocak 2015*(Baz Puan) Gelişmekte Olan Ülkelerin Politika Faiz Oranlarındaki Değişimler: Ocak 2014 - Ocak 2015*(Baz Puan) * 23 Ocak 2015 itibarıyla. Kaynak: Bloomberg, TCMB hesaplamaları. Enflasyon Raporu 2015-I 600 350 100 100 -150 -150 Meksika 350 Romanya Kanada Çek Cum. -100 Euro Bölgesi -100 Norveç -75 Avustralya -50 -75 Kore -50 İsveç -25 İsrail -25 600 Türkiye 0 Güney Afrika 25 0 850 Rusya 25 850 1100 Macaristan 50 Oca'15 Ara'14 Kas'14 Eki'14 2014 Ç1-Ç2-Ç3 Endonezya 2014 Ç1-Ç2-Ç3 50 1100 Polonya 75 Kolombiya 100 Peru Eki'14 Tayland Ara'14 Kas'14 Şili 75 Oca'15 Brezilya 100 * 23 Ocak 2015 itibarıyla. Kaynak: Bloomberg, TCMB hesaplamaları. 17 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2014 yılı başlarında, küresel büyümede bir toparlanma bekleniyor olmasına karşın, bu durum yıl ortalarında değişmiş; ABD ekonomisi diğer büyük ekonomilerden ayrışarak olumlu bir görünüm sergilerken, Euro Bölgesi ve Japonya’da ise yılın başlarındaki olumlu tablonun yerini ekonomik büyümede yavaşlamaya ve deflasyon endişelerine bıraktığı görülmüştür. Bu durum gelişmiş ülkeler para politikasında da giderek belirginleşen bir ayrışmaya neden olmuştur. 2014 yılı son çeyreği itibarıyla Fed için faizin ne zaman artırılacağı ve ne hızla normal kabul edilen seviyelere döneceği tartışılırken, Euro Bölgesi ve Japonya’da ise ek olarak hangi genişletici politikaların uygulanabileceği değerlendirilmektedir. Fed, 17 Aralık tarihli son toplantısının ardından yaptığı duyuruda, reel ekonomide ve özellikle işgücü piyasasında gözlemlenen olumlu gelişmelerin devam ettiğini vurgulamış, enflasyon bekleyişlerinde enerji fiyatları kaynaklı düşüş görülse de bu etkilerin geçici olacağı ve işgücü piyasasındaki iyileşmeye paralel olarak enflasyonun yüzde 2 düzeyine doğru yavaş yavaş yükseleceği öngörüsünü paylaşmıştır. Buna karşın, politika normalleşmesi yani faiz artırımı konusunda “sabırlı” davranacağını belirtmiştir. Grafik 2.4.3. ABD 5 ve 10 Yıl Vadeli Hazine Tahvili Getirisi (Yüzde) 5 yıl vadeli 3,2 3,0 2,8 2,6 2,4 2,2 2,0 1,8 1,6 1,4 1,2 1,0 0,8 0,6 0,4 0,2 0,0 10 yıl vadeli 3,2 3,0 2,8 2,6 2,4 2,2 2,0 1,8 1,6 1,4 1,2 1,0 0,8 0,6 0,4 0,2 0,0 FOMC Toplantısı (28 Ekim) 02.01.2015 02.12.2014 02.11.2014 02.10.2014 02.09.2014 02.08.2014 02.07.2014 02.06.2014 02.05.2014 02.04.2014 02.02.2014 02.03.2014 02.01.2014 02.12.2013 02.11.2013 02.10.2013 02.09.2013 02.08.2013 02.07.2013 02.06.2013 02.05.2013 02.04.2013 02.02.2013 02.03.2013 02.01.2013 FOMC Toplantısı (16 Aralık) Kaynak: Bloomberg. Fed’in politika normalleşmesi konusundaki iletişimine paralel olarak, farklı vadelerdeki hazine bonosu faizlerinin 2014 yılı boyunca seyrinde de farklılaşma gözlenmiştir. Sözgelimi, 5 yıl vadeli tahvil faizlerinin 2014 yılı boyunca daha yatay seyrettiği görülürken, 10 yıl vadeli tahvil getirilerinin eğiliminin aşağı yönlü olduğu dikkat çekmektedir (Grafik 2.4.3). Fed’in faiz artırımı beklentisinin kısa vadeli faizler üzerindeki etkisinin daha belirgin olması, uzun vadeli faizlerin ise düşme eğilimi göstermesi, politika normalleşmesinin özellikle gelişmekte olan ülkeler üzerindeki olumsuz etkilerinin, tahvil alımlarının azaltılma sinyallerinin ilk verildiği Mayıs 2013 sonrasındaki sürece kıyasla daha sınırlı olabileceğine işaret etmektedir. ECB Ocak ayında yaptığı toplantıda oldukça kapsamlı bir tahvil alım programını uygulamaya koymuştur. Buna göre, ECB her ay 60 milyar euro tutarında Euro Bölgesi devletleri ile Avrupa Kuruluşları tarafından ihraç edilen tahvilleri satın alacak ve uygulamayı Mart 2015 - Eylül 2016 arasında devam ettirecektir. Tahvil alımlarının etkili olabilmesi maksadıyla bir takım kısıtlar içeren programın, gerekli görülmesi durumunda, miktarı belirtilmemek üzere uzatılabileceği açıklanmıştır. Bu gelişmeler çerçevesinde euro dolar karşısında önemli oranda değer kaybetmiştir. 18 Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Küresel para politikası duruşunda süregelen heterojen yapının önümüzdeki dönemde de devam etmesi olası görülmektedir. Fed’in para politikasının normalleşme sürecine girmesi durumunda, özellikle cari açık veren ülke merkez bankalarının yerli para birimleri üzerinde meydana gelen değer kaybını önlemek amacıyla, para politikalarındaki sıkı duruşu korumaya devam etmeleri beklenmektedir. Bununla birlikte, ECB ve diğer Avrupa Bölgesi merkez bankalarının, zayıf seyreden iktisadi faaliyetlerini desteklemek üzere, para politikalarındaki gevşek duruşu bir süre daha devam ettirecekleri değerlendirilmektedir. Enflasyon Raporu 2015-I 19 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 20 Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 3. Enflasyon Gelişmeleri 2014 yılı sonunda tüketici enflasyonu önceki yıla kıyasla yaklaşık 0,8 puan yükselerek yüzde 8,17 oranı ile enflasyon hedefi etrafındaki belirsizlik aralığının üzerinde gerçekleşmiştir. Enflasyondaki yükselişte özellikle Türk lirasındaki değer kaybının etkisiyle temel mal grubu fiyatlarında kaydedilen hızlı artış önemli bir paya sahip olmuştur. Enflasyonun belirsizlik aralığının üzerinde gerçekleşmesinde döviz kuru geçişkenliğinin yanında, kuraklık ve olumsuz hava koşullarına bağlı olarak gıda fiyatlarında kaydedilen keskin artış da etkili olmuştur. Gıda fiyatları aynı zamanda yemek hizmetleri kanalıyla hizmet enflasyonunu da olumsuz yönde etkilemiştir. Enflasyon beklentilerinde 2013 yılının ikinci yarısından itibaren gözlenen bozulma eğiliminin tüketici enflasyonunun ulaştığı yüksek seviyeye bağlı olarak yıl içinde sürmesi hizmet enflasyonundaki yükselişte etkili olan bir diğer unsurdur. Çekirdek enflasyon göstergelerinin yıllık artış oranları yıl genelinde yüksek seyretse de, mevsimsel etkilerden arındırılmış verilerle göstergelerin ana eğilimi yılın ikinci yarısında aşağı yönlü bir seyir izlemiştir. 2014 yılının son çeyreğinde yıllık tüketici enflasyonu bir önceki çeyreğe kıyasla 0,7 puan azalarak yüzde 8,17 olmuştur. Bu dönemde enflasyon, alt grupların genelinde gerilerken en belirgin yavaşlama uluslararası petrol fiyatlarındaki keskin düşüşe paralel olarak enerji enflasyonunda kaydedilmiştir (Grafik 3.1). Yılın son çeyreğinde, elektrik ve doğalgaz fiyatlarında geçmiş dönemden gelen birikimli maliyet artışlarının etkileriyle yapılan ayarlama sonucunda yükseliş gözlense de, petrol fiyatlarındaki seyir özellikle yurt içi akaryakıt ve tüpgaz fiyatları kanalıyla enerji fiyatlarının gerilemesinde önemli rol oynamıştır. Akaryakıt fiyatlarındaki düşüş aynı zamanda ilgili hizmet fiyatlarında da yavaşlamaya neden olmuştur. Buna ilave olarak, son çeyrekte işlenmiş gıda enflasyonunda devam eden yüksek seyre karşın işlenmemiş gıda fiyatlarındaki kısmi düzeltme eğilimiyle gıda enflasyonu da bir miktar gerilemiştir. Grafik 3.1. Grafik 3.2. Gruplar İtibarıyla TÜFE Yıllık Tüketici Enflasyonuna Katkı (Dördüncü Çeyrek Yüzde Değişim) (Yüzde Puan) 12 Gıda 12 10 10 8 8 6 6 4 4 2 2 Temel Mallar** 2007-2013 Ortalaması 2014 8 8 7 7 6 6 5 5 4 4 3 3 2 2 1 1 0 0 -1 -1 Gıda Enerji Tütün ve Temel Altın* Mallar** Hizmet TÜFE Hizmetler Tütün ve Altın* Enerji 0 0 I III 2008 I III 2009 I III 2010 I III 2011 I III 2012 I III 2013 I III 2014 * Tütün ve Altın: Alkollü içecekler ve tütün ürünleri ile altın. ** Temel Mallar: Gıda, enerji, alkollü içecekler ve tütün ile altın dışında kalan mallar. Kaynak: TÜİK, TCMB. Özetle yılın son çeyreği, petrol fiyatlarındaki belirgin düşüşün enerji fiyatları kanalıyla doğrudan etkilerinin gözlendiği ve gıda enflasyonunun işlenmemiş gıda fiyatlarındaki kısmi düzeltme eğilimi ile yavaşlamaya başladığı bir dönem olmuştur. Bu doğrultuda, enerji ve gıda gruplarının yıllık enflasyona yaptığı katkı sırasıyla 0,42 ve 0,25 puan azalmıştır (Grafik 3.2). Bu dönemde, ana eğilim bileşenlerinden temel mal ve hizmet gruplarında enflasyon sınırlı da olsa gerilemiştir. Enflasyon Raporu 2015-I 21 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2014 yıl sonu itibarıyla alt gruplar arasında enflasyona en yüksek katkı 3,11 puan ile gıda fiyatlarından gelmiştir. Olumsuz iklim koşulları ve döviz kuru baskılarının etkisiyle gıda fiyatlarının ulaştığı yüksek seviye, önümüzdeki dönemde enflasyonun yavaşlaması için bir alan olduğunu göstermektedir. Bunun yanında, özellikle yılın ilk çeyreğinde döviz kurunun birikimli etkilerinin kademeli olarak ortadan kalkması ve baz etkisi ile temel mal enflasyonunun önemli ölçüde gerileyeceği öngörülmektedir. Ayrıca, başta uluslararası petrol fiyatları olmak üzere ithalat fiyatlarındaki aşağı yönlü gidişatın yanı sıra iktisadi faaliyette öngörülen ılımlı seyrin de enflasyona düşüş yönünde katkı yapacağı öngörülmektedir. Sonuç olarak önümüzdeki dönemde tüketici enflasyonunun ilk çeyrekte belirgin olmak üzere aşağı yönlü bir seyir izlemesi beklenmektedir.1 Öte yandan, Türk lirasında gözlenen oynaklığın bu görünüm üzerindeki başlıca yukarı yönlü risk unsuru olduğu belirtilmelidir. 3.1. Temel Enflasyon Görünümü Yıl genelinde döviz kuru etkileriyle yüksek seyreden temel mal grubu yıllık enflasyonu, son çeyrekte yarım puan azalışla yıl sonu itibarıyla yüzde 8,89’a gerilemiştir (Tablo 3.1.1, Grafik 3.1.1). Yılın son çeyreği, temel mal grubu enflasyonu üzerinde döviz kuru etkilerinin hafiflemeye devam ettiği bir dönem olmuştur. Mayıs ayından bu yana yavaşlamakta olan dayanıklı tüketim malları enflasyonu, Türk lirasının döviz kuru sepetine karşı sergilediği nispeten istikrarlı seyir ve zayıf seyreden yurt içi tüketim talebine bağlı olarak azalışını sürdürmüş ve yıl sonunda yüzde 8,70’e gerilemiştir (Grafik 3.1.2). Döviz kuru geçişkenliğinin daha gecikmeli olarak gözlendiği “dayanıklı ve giyim dışı temel mallar” grubunda ise yıllık enflasyon yılın üçüncü çeyreğinde zirve yaptıktan sonra son çeyrekte yavaşlama eğilimine girmiştir. Giyim grubunda yıllık enflasyon dalgalı bir görünüm sergilese de, yılın son iki çeyreğinde nispeten yatay seyretmiş ve yılı yüzde 8,40 ile tamamlamıştır (Grafik 3.1.2). 2014 yılı boyunca enflasyonu yukarı çeken temel mal grubunun katkısı son çeyrekte sınırlı bir oranda azalmıştır. Ancak, mevcut yurt içi talep koşulları ile bir önceki yılın ilk çeyreğindeki yüksek baz göz önünde bulundurulduğunda, temel mal enflasyonunun ilk çeyrekte belirgin bir yavaşlama kaydedeceği öngörülmektedir. Grafik 3.1.1. Temel Mal ve Hizmet Grubu Fiyatları (Yıllık Yüzde Değişim) Temel Mallar Hizmet 14 12 12 10 10 8 8 6 6 4 4 2 2 0 0 -2 -2 1208 0309 0609 0909 1209 0310 0610 0910 1210 0311 0611 0911 1211 0312 0612 0912 1212 0313 0613 0913 1213 0314 0614 0914 1214 14 Kaynak: TÜİK, TCMB. 1 2015 yılı boyunca enflasyona ilişkin baz etkileri ile ilgili bir analiz Kutu 3.3’te sunulmaktadır. 22 Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Temel mal enflasyonu ana eğiliminde yılın ikinci çeyreğinden itibaren kaydedilen iyileşmenin son çeyrekte durakladığı görülmektedir (Grafik 3.1.3). Ancak, mevsimsellikten arındırılmış verilerle takip edilen ana eğilimde zaman zaman dalgalı bir seyir izlenebildiği not edilmelidir. Mevcut durumda yüzde 6 seviyesindeki ana eğilimin önümüzdeki dönemde yavaşlamaya devam edeceği öngörülmekte, ancak son dönemde döviz kurlarında gözlenen oynaklığın temel mal enflasyonu üzerinde risk oluşturduğu değerlendirilmektedir. Grafik 3.1.2. Grafik 3.1.3. Temel Mal Fiyatları Temel Mal Fiyatları (Yıllık Yüzde Değişim) (Mevsimsellikten Arındırılmış, Yıllıklandırılmış 3 Aylık Ortalama Yüzde Değişim) Giyim ve Dayanıklı Dışı Temel Mallar Dayanıklı Mal (altın hariç) Giyim Kaynak: TÜİK, TCMB. 1214 0614 1213 0613 1212 0612 1211 -10 0611 -10 1210 -10 0610 -10 1209 -5 0609 -5 1208 -5 0608 -5 1207 0 0607 0 1206 0 1214 0 0614 5 1213 5 0613 5 1212 5 0612 10 1211 10 0611 10 1210 10 0610 15 1209 15 0609 15 1208 15 0608 20 1207 20 0607 20 1206 20 Kaynak: TÜİK, TCMB. Tablo 3.1.1. Mal ve Hizmet Grubu Fiyatları (Üç Aylık ve Yıllık Yüzde Değişim) 2013 TÜFE 1. Mallar Enerji Gıda ve Alkolsüz İçecekler İşlenmemiş Gıda İşlenmiş Gıda Temel Mallar Giyim ve Ayakkabı Dayanıklı Mallar (Altın Fiyatları Hariç) Mobilya Elektrikli ve Elektriksiz Aletler Otomobil Diğer Dayanıklı Mallar Giyim ve Dayanıklı Dışı Temel Mallar Alkollü İçecekler Tütün Ürünleri ve Altın 2. Hizmetler Kira Lokanta ve Oteller Ulaştırma Haberleşme Diğer Hizmetler* IV 2,28 2,72 2,20 4,01 6,46 2,04 3,48 10,38 1,12 2,89 0,91 0,67 2,69 2,13 -4,39 1,16 1,81 2,42 0,18 0,09 0,82 Yıllık 7,40 7,18 5,15 9,67 12,88 7,11 6,20 4,82 7,62 9,50 -1,48 10,27 7,25 5,05 6,74 7,98 6,50 9,86 7,20 3,09 10,43 I 3,57 4,08 0,21 7,50 10,79 4,57 2,05 -10,32 9,54 3,14 3,86 16,65 2,78 3,21 8,24 2,37 1,30 4,54 1,24 -0,14 3,10 II 2,06 2,05 -1,12 0,41 -2,16 2,82 6,16 22,36 -0,39 4,00 -2,51 -1,24 2,75 2,85 -0,92 2,10 1,82 2,81 2,68 0,02 2,42 2014 III 0,69 -0,30 0,11 1,50 0,02 2,82 -2,39 -10,50 -0,08 -1,11 0,69 -0,10 0,26 1,82 0,45 3,05 2,25 3,95 4,05 2,48 2,67 IV Yıllık 1,63 1,99 -0,74 2,90 3,53 2,36 2,98 10,38 -0,29 1,56 -0,31 -1,19 1,07 1,38 0,00 0,81 1,78 2,02 -0,38 0,14 0,21 8,17 7,99 -1,54 12,73 12,24 13,16 8,89 8,40 8,70 7,73 1,64 13,72 7,02 9,57 7,73 8,59 7,34 13,98 7,76 2,50 8,64 * Kira, lokanta ve oteller, ulaştırma ile haberleşme hizmetleri dışında kalan hizmetler. Kaynak: TÜİK, TCMB. Hizmet grubunda yıllık enflasyon 2014 yılı genelinde yüksek bir seyir izlemiş ve Aralık ayı itibarıyla yüzde 8,59 olmuştur. Böylelikle grubun tüketici enflasyonuna katkısı 2,56 puan olarak gerçekleşmiştir. Ekim ayında yüzde 9 seviyesini aşarak son beş yılın zirvesine çıkan grup enflasyonunun yüksek seyrinde lokanta ve oteller grubu belirleyici olurken “diğer hizmetler” grubu da bu seyirde önemli rol oynamıştır. Buna karşılık haberleşme hizmetlerindeki ılımlı seyir grup enflasyonunu yıl genelinde sınırlamıştır (Grafik 3.1.4). Kasım ayından itibaren petrol fiyatlarındaki sert düşüşlerin akaryakıt ile bağlantısı güçlü Enflasyon Raporu 2015-I 23 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası gruplar üzerindeki etkileri belirgin biçimde hissedilmeye başlanmıştır. Nitekim dördüncü çeyrekte fiyatlar ulaştırma hizmetlerinde önceki çeyreğe göre gerilemiştir. Ayrıca bu dönemde lokanta otel, haberleşme ve “diğer hizmetler” gruplarında ise fiyatlar tarihsel ortalamaların altında bir oranda artmıştır. Böylelikle hizmet yıllık enflasyonu üçüncü çeyreğe kıyasla 0,4 puan azalmıştır (Grafik 3.1.1 ve Grafik 3.1.5). Grafik 3.1.4. Grafik 3.1.5. Alt Gruplar İtibarıyla Hizmet Fiyatları Alt Gruplar İtibarıyla Hizmet Fiyatları (Yıllık Yüzde Değişim) (Dördüncü Çeyrek Yüzde Değişim) Diğer Hizmetler* Ulaştırma Lokanta ve Otel 20 Haberleşme Kira 2007-2013 Ortalama 20 16 16 2014 3,0 3,0 2,5 2,5 2,0 2,0 12 12 1,5 1,5 8 8 1,0 1,0 0,5 0,5 0,0 0,0 0 0 -0,5 -0,5 -1,0 -1,0 Diğer H.* Ulaştırma Lokanta Otel Kira 1214 0614 1213 0613 1212 0612 1211 0611 1210 0610 1209 0609 -8 1208 -8 0608 -4 1207 -4 Haberleşme 4 Hizmet 4 *Diğer hizmetler kira, lokanta ve oteller, ulaştırma ile haberleşme hizmetleri dışında kalan hizmetlerdir. Kaynak: TÜİK, TCMB. Grup yıllık enflasyonundaki düşüş henüz sınırlı olmakla birlikte mevsimsellikten arındırılmış veriler hizmet enflasyonu ana eğiliminde kayda değer bir iyileşmeye işaret etmektedir. Enflasyonun üç aylık ortalamalara göre ana eğilimi ve fiyat yayılım endeksi yılın son iki ayında belirgin olarak gerilemiştir (Grafik 3.1.6 ve Grafik 3.1.7). Grafik 3.1.6. Grafik 3.1.7. Hizmet Fiyatları Hizmet Fiyatları Yayılım Endeksi* (Mevsimsellikten Arındırılmış, Yıllıklandırılmış Üç Aylık Ortalama Yüzde Değişim) (Mevsimsellikten Arındırılmış Üç Aylık Ortalama) Kaynak: TÜİK, TCMB. 1214 0614 1213 0,2 0613 0,2 1212 0,3 0612 0,3 1211 0,4 0611 0,4 1210 0,5 0610 0,5 1209 0,6 0609 0,6 1208 0,7 0608 0,7 1207 -2 1214 -2 0614 0 1213 2 0 0613 2 1212 4 0612 6 4 1211 6 0611 8 1210 10 8 0610 10 1209 12 0609 12 1208 14 0608 16 14 1207 16 * Yayılım Endeksi: Ay içinde fiyatı artan maddelerin sayısı ile fiyatı azalan maddelerin sayısı arasındaki farkın toplam madde sayısına oranı olarak hesaplanmaktadır. Kaynak: TÜİK, TCMB. Son dönemdeki bu yavaşlamaya rağmen hizmet enflasyonunun yüksek seyrinde maliyet yönlü baskıların etkisini azalarak da olsa sürdürdüğü görülmektedir. Gıda fiyatlarının doğrudan etkilediği gruplardan yemek hizmetlerinde fiyat artışları dördüncü çeyrekte bir miktar yavaşlasa da grup yıllık enflasyonu yüzde 15 ile yüksek düzeyini korumuştur (Grafik 3.1.8). Yurt içi talep koşullarının yanı sıra döviz kurları ile de yakından ilişkili olan “diğer hizmetler” grubunda ise enflasyon Kasım-Aralık döneminde düşüş kaydetmiştir (Grafik 3.1.9). Bu gelişmede, iktisadi faaliyette süregelen yavaşlama ve Türk lirasındaki değer kayıplarının etkisinin zayıflamasına ek olarak akaryakıt fiyatları ve dolayısıyla ulaştırma maliyetlerinden etkilenen gruplardaki olumlu seyir etkili olmuştur. 24 Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 3.1.8. Grafik 3.1.9. Yemek Hizmetleri ve Gıda Fiyatları* Diğer Hizmetler ve Döviz Kuru Sepeti (Yıllık Yüzde Değişim) (0,5*Euro+0,5*ABD Doları) (Yıllık Yüzde Değişim) Taze Meyve-Sebze Dışı Gıda Yemek Hizmetleri (sağ eksen) 16 15 14 Diğer Hizmetler Kur Sepeti (sağ eksen) 12 16 30 25 11 14 12 13 10 10 12 9 10 6 9 8 5 7 8 4 15 10 11 8 20 0 6 -5 5 -10 * Taze meyve-sebze dışı gıda. Kaynak: TÜİK, TCMB. 1214 0914 0614 0314 1213 0913 0613 0313 1212 0612 6 0609 0909 1209 0310 0610 0910 1210 0311 0611 0911 1211 0312 0612 0912 1212 0313 0613 0913 1213 0314 0614 0914 1214 2 0912 7 Kaynak: TÜİK, TCMB. Enflasyona düşüş yönünde katkı yapmakta olan uluslararası fiyat gelişmelerinin yanında para politikasında sürdürülen sıkı duruşun da hizmet enflasyonunda öngörülen kademeli iyileşmeyi desteklediği görülmektedir. Enflasyon beklentilerinde 2013 yılının ortalarından itibaren gözlenen bozulma eğiliminin son dönemde tersine dönmesi ve genel enflasyondaki düşüş, endeksleme davranışının güçlü olduğu hizmet gruplarına olumlu yansıyacaktır. Öte yandan, hizmet sektöründe önemli bir maliyet bileşeni olan asgari ücretlerdeki net artış oranının 2015 yılı için ortalama yüzde 12,2 olarak belirlenmesi grup enflasyonundaki düşüşü sınırlayabilecek bir gelişme olarak değerlendirilmektedir. Temel mal ve hizmet gruplarındaki görünüm paralelinde temel enflasyon göstergelerinden H ve I’nın yıllık enflasyonları son çeyrekte sınırlı bir düşüş kaydederek yıl sonu itibarıyla sırasıyla yüzde 9,55 ve 8,73 olmuştur (Grafik 3.1.10). Yılın başında alınan makroihtiyati tedbirlerin ve para politikasındaki sıkı duruşun olumlu etkileriyle temel enflasyon göstergelerinin ana eğilimindeki yavaşlama ise çok daha belirgin bir şekilde gözlenmiştir (Grafik 3.1.11). Ana eğilimdeki iyileşmenin temel unsuru, önceki çeyreklerin aksine, hizmet grubu olurken temel malların bu olumlu görünüme katkısı sınırlı olmuştur. Son çeyrekte TÜFE ve H yayılım endekslerine göre fiyat artırma eğilimi bir önceki çeyreğe kıyasla zayıflamış, TCMB bünyesinde takip edilen alternatif çekirdek enflasyon göstergeleri de bu dönemde görece düşük bir enflasyon eğilimine işaret etmiştir (Grafik 3.1.12 ve Grafik 3.1.13). Özetle, 2014 yılının son çeyreğinde enflasyon eğilimindeki yavaşlamanın belirginleştiği ve ana eğilim göstergelerinin enflasyon hedefi ile uyumlu düzeylere yaklaştığı gözlenmiştir. Grafik 3.1.10. Grafik 3.1.11. Temel Enflasyon Göstergeleri H ve I Temel Enflasyon Göstergeleri H ve I (Yıllık Yüzde Değişim) (Mevsimsellikten Arındırılmış, Yıllıklandırılmış Üç Aylık Ortalama Yüzde Değişim) 12 Kaynak: TÜİK. Enflasyon Raporu 2015-I I 20 1214 0614 1213 -5 0613 -5 1212 0 0612 0 1211 0 0611 2 1210 5 0610 5 1209 10 0609 10 1208 15 0608 15 1207 1214 0614 1213 0613 1212 0612 1211 0611 0 1210 2 0610 4 1209 4 0609 6 1208 6 0608 8 1207 8 0607 10 1206 10 H 20 0607 I 1206 H 12 Kaynak: TÜİK, TCMB. 25 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 3.1.12. Grafik 3.1.13. TÜFE ve H Yayılım Endeksleri Temel Enflasyon Göstergeleri SATRIM ve FCORE* (Mevsimsellikten Arındırılmış Üç Aylık Ortalama) (Yıllıklandırılmış Üç Aylık Ortalama) TÜFE 0,6 H 0,6 SATRIM 20 15 15 10 10 5 5 0 0 -5 -5 1206 0607 1207 0608 1208 0609 1209 0610 1210 0611 1211 0612 1212 0613 1213 0614 1214 1214 0614 1213 0613 1212 0612 0,0 1211 0,0 0611 0,1 1210 0,1 0610 0,2 1209 0,2 0609 0,3 1208 0,3 0608 0,4 1207 0,4 0607 0,5 1206 0,5 FCORE 20 *SATRIM: Mevsimsellikten arındırılmış veriler ile hesaplanan budanmış ortalama enflasyon. FCORE: Faktör modele dayalı gösterge. (Bakınız Enflasyon Raporu 2011-I, Kutu 3.2). Kaynak: TCMB. Kaynak: TÜİK, TCMB. 3.2. Gıda, Enerji ve Alkol-Tütün Fiyatları Yıl boyunca olumsuz hava koşulları ve Türk lirasındaki değer kaybı nedeniyle yüksek seyreden gıda grubu yıllık enflasyonu, yılın son çeyreğinde yüzde 12,73’e gerileyerek Ekim Enflasyon Raporu varsayımına yakın bir oranda gerçekleşmiştir (Grafik 3.2.1). Gıda enflasyonundaki düşüşte işlenmemiş gıda fiyatlarındaki kısmi düzeltme belirleyici olmuştur. İşlenmemiş gıda yıllık enflasyonu yılın üçüncü çeyreğine kıyasla 3,18 puan gerileyerek yüzde 12,24 olmuştur (Grafik 3.2.2). Taze meyve-sebze grubunda yıllık enflasyon dalgalı bir seyir izlemiş ve taze meyve fiyatları kaynaklı baz etkisi ile, yılı üçüncü çeyreğe kıyasla daha yüksek bir seviyede tamamlamıştır (Grafik 3.2.3). Yıllık enflasyondaki yükselişe karşın, son dönemde mevsimsellikten arındırılmış veriler taze meyve sebze fiyatlarında bir düzeltmeye işaret etmiştir. Yılın son çeyreğinde diğer işlenmemiş gıda grubunda ise yıllık enflasyon 6 puanlık azalışla yüzde 13,08’e gerilemiştir (Grafik 3.2.3). İşlenmiş gıda fiyatlarında, olumsuz arz koşullarının etkisiyle yıl genelinde gözlenen artış eğilimi son çeyrekte de sürmüştür (Tablo 3.1.1). Bu grupta, yıl genelinde ekmek-tahıllar grubunda yıllık enflasyonun diğer işlenmiş gıdalara kıyasla daha yüksek olduğu görülmüştür (Grafik 3.2.4).2 Böylece, işlenmiş gıda grubunda yüzde 13,16 ile son altı yılın en yüksek yıl sonu enflasyonu kaydedilmiştir. Grafik 3.2.1. Grafik 3.2.2. Gıda ve Enerji Fiyatları Gıda Fiyatları (Yıllık Yüzde Değişim) (Yıllık Yüzde Değişim) Gıda Enerji 18 16 İşlenmiş Gıda İşlenmemiş Gıda 18 35 16 30 30 25 25 20 20 15 15 14 14 12 12 10 10 35 -10 -10 Kaynak: TÜİK, TCMB. 0910 1210 0311 0611 0911 1211 0312 0612 0912 1212 0313 0613 0913 1213 0314 0614 0914 1214 -2 1214 -5 -2 0914 -5 0614 0 0314 0 0 1213 0 0913 2 0613 5 2 0313 5 1212 4 0912 10 4 0612 10 0312 6 1211 8 6 0911 8 Kaynak: TÜİK, TCMB. 2014 yılında temelde yurt içi arz koşullarından dolayı ulusalararası ve yurt içi gıda fiyatları birbirinden ayrışmıştır. Bu konuyla ilgili bir analiz Kutu 3.2’de sunulmaktadır. 2 26 Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 3.2.3. Grafik 3.2.4. İşlenmemiş Gıda Fiyatları İşlenmiş Gıda Fiyatları (Yıllık Yüzde Değişim) (Yıllık Yüzde Değişim) Ekmek ve Tahıllar Taze Meyve-Sebze Diğer İşlenmemiş Gıda 45 35 25 Ekmek ve Tahıllar Dışı İşlenmiş Gıda 45 35 35 30 30 25 25 20 20 15 15 10 10 25 35 Kaynak: TÜİK, TCMB. 1214 1214 0914 0614 0314 1213 0913 0613 0313 1212 0912 0612 0312 1211 -25 0614 -5 -25 1213 0 -5 0613 0 1212 -15 0612 5 -15 1211 5 0611 -5 1210 -5 0610 5 1209 5 0609 15 1208 15 Kaynak: TÜİK, TCMB. Enerji fiyatları yılın son çeyreğinde yüzde 0,74 oranında gerilemiştir. Uluslararası petrol fiyatlarındaki düşüş eğilimi bu dönemde güçlenerek devam etmiş ve Brent tipi ham petrolün varil fiyatı dördüncü çeyrek başındaki 93 ABD doları seviyesinden çeyrek sonunda 56 ABD doları seviyesine gerilemiştir. Bu keskin düşüşün enerji fiyatları üzerindeki ilk etkileri, son çeyrekte sırasıyla yüzde 11,2 ve yüzde 6,1 oranında gerileyen akaryakıt ve tüpgaz fiyatlarında izlenmiştir (Grafik 3.2.5). Böylelikle, Ağustos-Aralık döneminde akaryakıt ve tüpgaz fiyatlarında kaydedilen düşüşlerin tüketici enflasyonuna doğrudan etkisi yaklaşık -0,76 puan olmuştur. Konut grubundaki enerji kalemleri ise bu görünümden önemli ölçüde ayrışmıştır (Grafik 3.2.6). Elektrik ve doğalgaz fiyatları, büyük ölçüde Türk lirasındaki geçmiş değer kaybının birikimli etkisinin oluşturduğu maliyet baskıları nedeniyle yapılan ayarlama sonucunda, sırasıyla yaklaşık yüzde 9 ve 8 oranlarında yükselmiştir. Bu gelişmenin tüketici enflasyonuna doğrudan katkısı ise yaklaşık 0,4 puan olmuştur. Benzer şekilde, belediye şebeke suyu fiyatları ilk üç çeyreğin ardından son çeyrekte de belirgin bir oranda artmıştır. Sonuç olarak enerji grubu yıllık enflasyonu yılın son üç aylık döneminde 2,92 puan azalarak yüzde -1,54 ile endeks tarihinin en düşük seviyesine gerilemiştir (Grafik 3.2.1). Petrol fiyat düşüşlerinin tüketici enflasyonu üzerindeki toplam dolaylı etkilerinin yönetilen doğalgaz ve elektrik fiyatlarının seyrine bağlı olacağı belirtilmelidir.3 Grafik 3.2.5. Grafik 3.2.6. Petrol ve Seçilmiş Yurt İçi Enerji Fiyatları* Yurt İçi Enerji Fiyatları (Endeks, Aralık 2010=100) (Yıllık Yüzde Değişim) -20 -20 1214 80 -10 0914 80 -10 0614 90 0 0314 90 0 1213 100 0913 110 100 10 0613 110 10 0313 120 1212 130 120 20 0912 130 20 0612 140 30 0312 140 40 30 1211 150 0911 160 150 40 0611 160 1210 0311 0611 0911 1211 0312 0612 0912 1212 0313 0613 0913 1213 0314 0614 0914 1214 170 *Petrol fiyatları TL cinsinden hesaplanmıştır. Kaynak: TÜİK, TCMB, Bloomberg. 3 180 170 0311 180 Akaryakıt Likit Hidrokarbonlar (Tüpgaz) Doğalgaz Elektrik 1210 Petrol Fiyatı (Brent varil fiyatı, TL) Akaryakıt Likit Hidrokarbonlar (Tüpgaz) Kaynak: TÜİK. Petrol fiyatlarındaki düşüşün tüketici enflasyonu üzerindeki etkilerine dair daha kapsamlı bilgi Kutu 3.1’de sunulmaktadır. Enflasyon Raporu 2015-I 27 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Alkollü içecekler ve tütün ürünleri fiyatları dördüncü çeyrekte yatay seyretmiştir. Ancak, 2015 yılı Ocak ayından geçerli olmak üzere Bakanlar Kurulu Kararı ile tütün ürünleri ile alkollü içeceklerde özel tüketim vergisi tutarlarında gözlenen artışların Ocak ayı tüketici enflasyonuna etkisinin 0,25 puana ulaşabileceği öngörülmektedir. 3.3. Yurt İçi Üretici Fiyatları Yurt içi üretici fiyatları (Yİ-ÜFE) yılın son çeyreğinde imalat fiyatlarındaki azalışın etkisiyle yüzde 0,82 oranında gerilemiştir (Tablo 3.3.1). Böylelikle, yıllık Yİ-ÜFE enflasyonu yılın üçüncü çeyreğine kıyasla 3,48 puan gerileyerek yüzde 6,36 olarak gerçekleşmiştir (Grafik 3.3.1). Tablo 3.3.1. Yİ-ÜFE ve Alt Kalemler (Üç Aylık ve Yıllık Yüzde Değişim) 2013 Yİ-ÜFE Madencilik İmalat Petrol Ürünleri Hariç İmalat Petrol ve Ana Metal Ürünleri Hariç İmalat Elektrik, Gaz Üretimi ve Dağıtımı Su Temini Ana Sanayi Gruplarına göre Yİ-ÜFE Ara Malı Sermaye Malı Dayanıklı Tüketim Malları Dayanıksız Tüketim Malları 2014 IV Yıllık I II III IV Yıllık 2,43 1,49 1,50 1,57 1,63 0,11 2,28 6,97 12,64 8,45 8,00 7,85 -11,16 10,77 5,52 4,91 6,29 6,26 6,27 -1,17 3,66 -0,38 -1,77 0,11 0,26 0,55 -4,85 2,29 2,02 0,92 2,18 2,35 2,37 1,01 0,95 -0,82 -2,86 -1,01 -0,06 0,16 1,53 4,54 6,36 1,02 7,63 8,98 9,56 -3,56 11,90 1,65 1,09 -0,15 2,23 8,88 11,42 0,51 8,24 5,99 6,78 8,47 5,79 -0,57 -1,04 -1,18 2,18 1,45 1,18 -0,50 4,79 -0,36 -0,88 0,84 0,49 6,53 5,97 7,55 13,82 Kaynak: TÜİK, TCMB. Yılın son çeyreğinde imalat sanayi fiyatları yüzde 1,01 oranında azalmış, grup yıllık enflasyonu yüzde 7,63 seviyesine gerilemiştir (Tablo 3.3.1, Grafik 3.3.2). Bu dönemde, uluslararası petrol fiyatlarındaki aşağı yönlü seyir imalat fiyatlarında genele yayılan azalışlarda belirleyici olmuştur. Petrol fiyatları başta olmak üzere uluslararası emtia fiyatlarındaki düşüşlerin etkisiyle son çeyrekte hem ABD doları cinsinden hem Türk lirası cinsinden ithalat fiyatları gerilemiştir (Grafik 3.3.3). Grafik 3.3.1. Grafik 3.3.2. Yurt İçi Üretici ve Tüketici Fiyatları İmalat Fiyatları (Yıllık Yüzde Değişim) (Yıllık Yüzde Değişim) Yİ-ÜFE 20 20 TÜFE Petrol ve Ana Metal Hariç İmalat 16 25 İmalat (sağ eksen) 14 15 15 10 10 20 12 15 10 10 8 5 5 0 0 5 6 0 4 Kaynak: TÜİK. 1214 0614 1213 0613 1212 0612 1211 0611 1210 0610 1209 0609 1208 0608 -10 1207 0 0607 -5 1206 1214 0614 1213 0613 1212 0612 1211 0611 1210 0610 1209 0609 1208 0608 -5 1207 -5 2 Kaynak: TÜİK, TCMB. Üretici fiyatlarının ana eğilimi hakkında bilgi içeren petrol ve ana metal hariç imalat sanayisinde fiyatlar çeyreklik bazda yatay seyrederken yıllık enflasyon önceki çeyreğe kıyasla gerilemiştir (Grafik 3.3.2 ve Grafik 3.3.4). Yılın son çeyreğinde uluslararası emtia fiyatlarındaki düşüşün etkisiyle ara ve sermaye malı fiyatları gerilerken dayanaklı ve dayanıksız tüketim malları fiyatlarında ılımlı artışlar gözlenmiştir (Tablo 3.3.1). Sonuç olarak, dördüncü çeyrek itibarıyla başta uluslararası petrol fiyatları 28 Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası olmak üzere ithalat fiyatlarındaki görünüm paralelinde tüketici fiyatları üzerinde üretici fiyatları kaynaklı maliyet yönlü baskılar önceki çeyreğe kıyasla hafiflemiştir. Grafik 3.3.3. Grafik 3.3.4. ABD Doları ve Türk Lirası Cinsinden İthalat Fiyatları* Ana Metal ve Petrol Hariç İmalat Sanayi Fiyatları (Endeks, 2010=100) (Çeyreklik Yüzde Değişim) İthalat Fiyatları (ABD Doları) 170 170 İthalat Fiyatları (TL) 150 7 7 6 6 5 5 130 4 4 110 3 3 2 2 1 1 0 0 150 130 110 90 90 70 70 -1 I II III IV I II III IV I II III IV I II III IV I II III IV 1214 0614 1213 0613 1212 0612 1211 0611 1210 0610 1209 0609 1208 0608 50 1207 50 -1 2010 *Aralık ayı verisi tahmindir. Kaynak: TÜİK, TCMB. 2011 2012 2013 2014 Kaynak: TÜİK, TCMB. 3.4. Beklentiler 2014 yılı genelinde artış eğilimi gösteren orta vadeli enflasyon beklentileri, yılın son çeyreğinde uluslararası petrol fiyatlarındaki seyre bağlı olarak gerileyen enerji fiyatlarının etkisiyle azalış göstermiştir. Orta vadeli beklentilerde gözlenen bu iyileşme Ocak ayında artarak devam etmiştir (Grafik 3.4.1). Enflasyon beklentileri vadeler bazında incelendiğinde, yakın dönem enflasyon beklentilerinin bir önceki çeyreğe kıyasla yüksek bir oranda gerilediği, vade uzadıkça beklentilerdeki azalışın daha sınırlı olduğu görülmektedir (Grafik 3.4.2). Mevcut durumda, enflasyon beklentileri 2015 ve 2016 yıl sonları için yüzde 5 olarak belirlenen hedefin üzerinde seyretmektedir. Grafik 3.4.1. Grafik 3.4.2. 12 ve 24 Ay Sonrasındaki TÜFE Beklentileri* Enflasyon Beklentileri Eğrisi* (Yıllık Yüzde Değişim) (Yıllık Yüzde Değişim) 12 Ay 7 8 7 7 6 6 6 6 5 5 4 5 4 4 0108 0508 0908 0109 0509 0909 0110 0510 0910 0111 0511 0911 0112 0512 0912 0113 0513 0913 0114 0514 0914 0115 5 4 3 3 2 2 *TCMB Beklenti Anketi verileri olup, 2013 yılı öncesi için ikinci anket dönemi beklentileridir. Kaynak: TCMB. 0117 7 1116 9 8 0916 8 0716 8 0516 10 9 0316 10 0116 9 0315 9 1115 Enflasyon Hedefi Ocak 2015 11 0915 Ekim 2014 Belirsizlik Aralığı 0715 11 10 0115 10 0515 24 Ay *TCMB Beklenti Anketi’nde çeşitli vadelerde oluşan enflasyon beklentileri kullanılarak doğrusal interpolasyon yöntemiyle oluşturulmuştur. 2013 yılı öncesi için ikinci anket dönemi beklentileridir. Kaynak: TCMB. Hem gelecek 12 hem de 24 ay sonrası için enflasyon beklentilerinin olasılık dağılımları Ekim ayına göre kıyaslandığında, beklentilerdeki olumlu seyir dikkat çekmektedir (Grafik 3.4.3 ve Grafik 3.4.4). Özellikle, 12 ay sonrası için enflasyonu yüzde 5,5-6,49 aralığında bekleyenlerin payı bu dönemde önemli bir oranda artarken; 7,5 ve üzerinde bekleyenlerin payında belirgin bir azalış gözlenmiştir. Enflasyon Raporu 2015-I 29 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 3.4.3. Grafik 3.4.4. Gelecek 12 Aylık Enflasyon Beklentilerinin Olasılık Dağılımı* Gelecek 24 Aylık Enflasyon Beklentilerinin Olasılık Dağılımı* (Yüzde) (Yüzde) Ekim 2014 70 70 60 60 60 60 Ekim 2014 61 Ocak 2015 Ocak 2015 50 47 49 50 50 40 40 30 32 38 40 40 29 30 30 50 40 30 30 17 20 10 0 0 0 0 2 4 10 4 0 3,50-4,49 4,50-5,49 5,50-6,49 6,50-7,49 ≥ 7,5 20 15 6 10 0 0 < 3,0 18 20 20 0 0 5 2 0 10 0 < 3,50 3,50-4,49 4,50-5,49 5,50-6,49 6,50-7,49 ≥ 7,5 * Yatay eksen enflasyon beklenti aralıklarını, dikey eksen ise belirtilen aralığa karşılık gelen olasılık dağılımı tahminini ifade etmektedir. TCMB Beklenti Anketi verileri olup, 2013 yılı öncesi için ikinci anket dönemi beklentileridir. Detaylı bilgi için Bkz.: TCMB Genel Ağ sayfasından "Veriler/Anketler/Beklenti Anketi/Yöntemsel Açıklama. Kaynak: TCMB. 30 Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kutu 3.1 Petrol Fiyatlarının Tüketici Fiyatları Üzerindeki Etkileri Uluslararası petrol fiyatları 2014 yılının ikinci yarısında sert bir düşüş eğilimine girmiştir (Grafik 1). Bu kutuda, petrol fiyatlarındaki değişimlerin tüketici fiyatlarını hangi ölçüde etkilediği sorusu incelemektedir. 4 Grafik 1. Petrol Fiyatlarının Gelişimi* Grafik 2. Yurt içi Enerji Fiyatlarına Yansımalar (Ocak 2014=100) Brent Ham Petrol Fiyatı (TL/Varil) Akaryakıt fiyatı (TÜFE) Tüpgaz Fiyatı (TÜFE) Brent Ham Petrol Fiyatı (ABD Doları/Varil) Brent Ham Petrol Fiyatı (TL/Varil) (sağ eksen) 110 150 300 125 250 100 200 75 150 50 100 60 25 50 50 100 90 *Son veri 26 Ocak 2015 itibarıyla günlük ortalama veridir. Kaynak: Bloomberg, TCMB. Petrol 1214 1114 1014 0914 0814 0714 0614 0514 0414 0314 0214 70 0114 0109 0509 0909 0110 0510 0910 0111 0511 0911 0112 0512 0912 0113 0513 0913 0114 0514 0914 0115 80 Kaynak: Bloomberg, TCMB, TÜİK. fiyatlarındaki düşüşlerin enerji ve dolayısıyla tüketici enflasyonu üzerindeki ilk etkileri akaryakıt ve tüpgaz fiyatları üzerinden gözlenmektedir (Grafik 2). İlk elden ilişkili olan akaryakıt fiyatları üzerindeki petrol fiyat geçişkenliği, nihai fiyatlar üzerindeki paylar ve vergi yükü nedeniyle birebir olmamaktadır. Bunun nedeni aşağıda sunulan Türkiye’de akaryakıt ürünlerinde fiyat oluşumuna dair formül incelendiğinde daha net anlaşılmaktadır (EPDK, 2014). Akaryakıt Nihai Satış Fiyatı = (Rafineri Çıkış Fiyatı + Toptancı Payı + EPDK Gelir Payı + Dağıtıcı ve Bayi Payı + Maktu ÖTV ) * (1+KDV) Katma değer vergisi (KDV); rafineri çıkış fiyatı, gelir payı, toptancı, dağıtıcı ve bayi payı ile maktu özel tüketim vergisi (ÖTV) toplamı üzerinden alınmakta olup, tüm akaryakıt ürünleri için bu oran yüzde 18’dir. Litre başına TL olarak alınan maktu ÖTV tutarı ise akaryakıt türüne göre değişkenlik göstermektedir. Örneğin, mevcut durumda maktu ÖTV kurşunsuz 95 oktan benzin için 2,1765 TL/lt iken motorin için 1,5945 TL/lt seviyesindedir (Tablo 1). Akaryakıt ürünleri üzerindeki vergi yükünün nihai tüketici fiyatları içinde önemli bir paya sahip olması petrol fiyatlarındaki değişimlerin akaryakıt fiyatlarına yansımasını sınırlayan temel unsur olmuştur (dolaylı vergilerin toplam pompa fiyatı içerisindeki payı 2014 Kasım ayı itibarıyla motorinde yüzde 54, kurşunsuz 95 oktan benzinde yüzde 62 seviyesindedir). Tablo 1’de sunulan değerler ve yukarıdaki formülden hareketle, kurşunsuz benzinde rafineri çıkış fiyatı yüzde 10 düştüğünde, marjlar ve vergi oranları sabitken, nihai satış fiyatı yüzde 3,2 oranında düşüş kaydetmektedir. Dolayısıyla, petrol fiyatlarındaki düşüşlerin rafineri çıkış fiyatına birebir yansıdığı bir varsayım altında, uluslararası petrol fiyat düşüş oranının yaklaşık 1/3’ü yurt içi benzinin nihai satış fiyatına yansımaktadır. 4Bu kutuda yer alan bulgular Akçelik ve Öğünç (2015) çalışmasına dayanmaktadır. Konuya dair bir diğer analiz için bakınız Kutu 3.2. “Petrol fiyatları üzerine ampirik bulgular” Enflasyon Raporu 2008-IV. Enflasyon Raporu 2015-I 31 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Tablo 1. Akaryakıt Ürünleri Fiyat Oluşumu(1) Rafineri Çıkış Fiyatı Toptancı Marjı EPDK Gelir Payı Dağıtıcı ve Bayi Marjı Toplamı Maktu ÖTV (TL/LT)(2) KDV Nihai Satış Fiyatı Toplam Vergi (bilgi için) Kurşunsuz 95 Oktan Fiyatı (TL/litre) 1,27 0,08 0,00231 0,42 2,1765 0,71 4,66 2,89 Paylar (yüzde) 27,3 1,7 0,0 9,0 46,7 15,3 100,0 62,0 Motorin Fiyatı TL/litre) 1,4 0,05 0,00231 0,45 1,5945 0,63 4,13 2,22 Paylar (yüzde) 33,9 1,2 0,1 10,9 38,6 15,3 100,0 53,9 (1) EPDK (2014), İstanbul (Avrupa Yakası) fiyatlarıdır. (2) Gelir İdaresi Başkanlığı, Özel tüketim vergisi tutarları ve oranları, (I) sayılı liste, (A) cetveli. İzleyen bölümde petrol fiyatlarındaki gelişmelerin akaryakıt, ithalat ve tüketici fiyatlarına hangi ölçüde yansıdığı vektör özgecikmeli (VAR) modeller üzerinden analiz edilmeye çalışılmaktadır. (i) Yurt İçi Akaryakıt Fiyatlarına Geçişkenlik Petrol fiyatlarındaki değişimlerin yurt içi akaryakıt fiyatlarında yüzde kaçlık bir değişime neden olacağını (geçişkenlik etkisi) tahmin etmek üzere 2004 Ocak-2014 Eylül dönemini kapsayan aylık bazda bir VAR modeli oluşturulmuştur. Bu model; Cholesky sıralamasıyla risk primi (EMBI+ Türkiye)5, döviz kuru sepeti (0,5*ABD Doları+0,5*Euro), Brent tipi ham petrolün varil fiyatı (ABD doları bazında), çıktı açığı 6 ve akaryakıt fiyat endeksi7 değişkenlerinden oluşmaktadır. Akaryakıt ürünleri üzerindeki maktu ÖTV tutarları zaman içerisinde değişebilmektedir. Buradan hareketle, petrol fiyatının akaryakıt fiyatlarına geçişini tanımlamak için tüketici fiyat endeksindeki ağırlıkları yardımıyla akaryakıt ürünleri için bir maktu ÖTV tutarı serisi hesaplanmıştır. Bu akaryakıt maktu ÖTV tutarı değişkeni modele dışsal bir değişken olarak eklenmiştir.8 Bu modelden elde edilen etki tepki analizi sonuçları yüzde 10’luk Brent tipi petrol fiyat değişimine göre standart hale getirilmiştir. Buna göre, uluslararası Brent tipi petrol fiyatındaki yüzde 10’luk bir değişim, akaryakıt fiyatlarında ilk 2 ay sonunda yüzde 2,8, 12 ay sonunda yüzde 3, 24 ayın sonunda ise yüzde 3,3 oranında değişime neden olmaktadır. Beklendiği üzere geçişkenliğin büyük bölümü ilk 2 ayda tamamlanmaktadır. (ii) Tüketici Fiyatlarına Geçişkenlik Petrol fiyatlarındaki değişimlerin tüketici enflasyonu üzerindeki doğrudan birincil etkileri akaryakıt, tüpgaz gibi tüketici enerji fiyatları üzerinden olup, bu etkiler hızlı bir biçimde gerçekleşmektedir. Diğer taraftan petrol fiyatlarının doğalgaz, elektrik gibi diğer enerji fiyatlarına yansıması gecikmeli olarak ortaya çıkmaktadır. Türkiye’ye ilişkin risk primi göstergesi döviz kuru şoklarını tanımlayabilmek amacıyla modele eklenmiştir. Çıktı açığı değişkeni üç aylık GSYH üzerinden HP filtresi ile hesaplanmış, daha sonra çeyreklik çıktı açığı serisi Fernandez (1981) yöntemi kullanılarak aylık hale getirilmiştir. Aylık frekansa getirirken referans seri olarak mevsimsel etkilerden arındırılmış aylık sanayi üretimi verisi kullanılmıştır. GSYH’ye ait son verinin 2014 yılı üçüncü çeyrek olması nedeniyle, modellerin tahmininde ilgili yılın Eylül ayına kadar olan veriler kullanılmıştır. 7 Tüketici fiyat endeksinde yer alan akaryakıt fiyat endeksi olup; benzin, motorin ve LPG fiyatlarından oluşmaktadır. 8 Modellerde çıktı açığı seviye olarak alınırken, diğer değişkenlerin aylık ortalama değerlerinin yüzde değişimi kullanılmıştır. Bu model için gecikme uzunluğu seçme ölçütleri ve içsel bağıntı sorunu göz önüne alınarak gecikme sayısı 2 olarak belirlenmiştir. 5 6 32 Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Dolaylı etkiler ise petrol fiyatlarındaki değişimlerin üretim maliyetleri üzerinden tüketici fiyatlarında oluşturduğu etkiler olarak tanımlanmakta olup, bu etkilerin ortaya çıkması da zaman almaktadır. Akaryakıt fiyatlarındaki düşüşlerin şehir içi ulaşım, kargo, havacılık gibi ulaştırma hizmetlerine yansıması bu duruma örnek olarak verilebilir. Ayrıca, ithalat fiyatları üzerinden de bir kanal çalışabilmektedir (ECB, 2014). İthalat ürünleri yurt içi üretime girdi teşkil etmekte ve nihai tüketim mallarını doğrudan etkilemektedir. Bu çerçevede, petrol fiyat değişimlerinin ticaret ortaklarının çıktı fiyatlarını etkilemesi kanalıyla da dolaylı olarak yurt içi enflasyonu etkileyebilmesi söz konusudur. Bu çerçevede, petrol fiyatlarının hem doğrudan hem dolaylı olarak tüketici fiyatlarında ne kadarlık bir değişime neden olacağını tahmin etmek üzere yukarıda sunulan VAR modeli genişletilmiştir. Bu model Cholesky sıralamasıyla; risk primi (EMBI+ Türkiye), döviz kuru sepeti (0,5*ABD Doları+0,5*Euro), Brent tipi ham petrolün varil fiyatı (ABD doları bazında), ithalat fiyatları (ABD doları bazında), çıktı açığı, yurt içi üretici fiyat endeksi ve tüketici fiyat endeksi9 değişkenlerinden oluşmaktadır. Ayrıca benzer şekilde akaryakıt ürünleri maktu ÖTV tutarı değişkeni modele dışsal bir değişken olarak eklenmiştir.10 Modelden elde edilen etki tepki analizi sonuçlarına göre, uluslararası Brent tipi petrol fiyatındaki yüzde 10’luk bir değişim sırasıyla ilk 12 ve 24 ay sonunda ithalat fiyatlarında yüzde 3,2 ve 3,4; tüketici fiyatlarında ise yüzde 0,41 ve 0,49 oranlarında değişime neden olmaktadır (Grafik 3 ve 4). 11 Petrol fiyatlarının ithalat fiyatlarına geçişkenliği büyük ölçüde ilk 3 çeyrekte gerçekleşmektedir. Bulgular tüketici fiyatlarına olan geçiş etkisinin yaklaşık yarısının ilk dört ay içerisinde gerçekleştiğine işaret etmektedir. Geçişkenliğin önemli kısmı (yüzde 85’i) bir yılda olmakta, etkinin tamamlanması ise bir buçuk yılı bulmaktadır. Grafik 3. Yüzde 10’luk Petrol Fiyat Değişiminin ABD Doları cinsinden İthalat Fiyatlarına Etkisi (Yüzde) Grafik 4. Yüzde 10’luk Petrol Fiyat Değişiminin Tüketici Fiyatlarına Etkisi (Yüzde 4,0 0,7 3,5 0,6 3,0 0,5 2,5 0,4 2,0 0,3 1,5 0,2 1,0 0,1 0,5 0,0 0,0 1 Temmuz-Aralık 4 7 10 13 16 19 22 25 28 31 34 Aylar 1 4 7 10 13 16 19 22 25 28 31 34 Aylar döneminde Brent tipi ham petrol fiyatı ABD doları bazında yaklaşık yüzde 45 oranında gerilerken bu düşüşün anılan dönemde tüketici enflasyonuna akaryakıt ve tüpgaz fiyatları kaynaklı doğrudan etkisi (Türk lirasındaki değer kaybı olası etkiyi bir miktar sınırlasa da) -0,76 puan civarında olmuştur. Ulaştırma hizmetleri fiyatlarında son iki ayda kaydedilen düşüşler de dikkate alındığında bu etki -0,81 puana yükselmektedir. Yukarıda tüketici fiyatları için sunulan VAR modelinin, 2014 yılsonu için dinamik geçişkenlik öngörüsü ise -0,9 puan civarındadır. Petrol fiyatlarındaki düşüşlerin akaryakıt ile ilişkili diğer hizmet kalemleri üzerindeki düşüş yönlü etkileri ile birlikte değerlendirildiğinde, modelin kısa vadeli öngörülerinin gerçekleşmelerle uyumlu olduğu söylenebilir. Tüketici fiyat endeksi tanımı olarak mevsimsel etkilerden arındırılmış “işlenmemiş gıda, alkollü içecekler ve tütün dışı tüketici fiyat endeksi (İGTDTÜFE)” kullanılmıştır. Yapılan analizlerde petrol fiyatlarının işlenmemiş gıda, alkollü içecekler ve tütün gruplarına istatistiksel olarak anlamlı bir etkisi bulunamamıştır. Bu nedenle, tüketici fiyat endeksine dair geçişkenlik tahminleri, ilgili dönemde İGTD-TÜFE’ye olan tepki değerleri, İGTD-TÜFE fiyat endeksinin tüketici sepetindeki ortalama ağırlığıyla çarpılarak hesaplanmıştır. 10 Gecikme uzunluğu seçme ölçütleri ve içsel bağıntı sorunu göz önüne alınarak gecikme sayısı 3 olarak belirlenmiştir. 11 Örneklem başlangıcı olarak 2004 sonrası dönem alındığında, model tahminleri tüketici fiyatları için daha yüksek bir geçiş etkisine işaret etmektedir. 9 Enflasyon Raporu 2015-I 33 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Petrol fiyatlarındaki düşüşlerin 2015 yılına dair etkileri değerlendirilirken göz önünde bulundurulması gereken bazı noktalar bulunmaktadır. Yukarıda sunulan model tahminleri petrol fiyatlarındaki iniş ve çıkışların tesirini benzer şekilde değerlendirmekte olup ortalama etkileri yansıtmaktadır. Petrol fiyat düşüşlerinin kısa süre içerisinde ve sert bir biçimde gerçekleştiği durumlarda, tüketici enflasyonu üzerindeki etki model öngörülerine kıyasla daha yüksek olabilir. Ancak, fiyat düşüşlerinin tüketici enflasyonu üzerindeki dolaylı etkilerinde önemli bir paya sahip olan doğalgaz ve dolayısıyla elektrik fiyatlarının nasıl bir seyir izleyeceği belirsizliğini korumaktadır. Doğalgaz ve elektrik fiyatlarına yansımanın olmayacağı ya da sınırlı kalabileceği bir varsayım altında, petrol fiyat düşüşlerinin 2015 yılına dair etkileri VAR modelinin ima ettiği öngörülere kıyasla düşük olacağı not edilmelidir. Kaynakça Akçelik, F. ve Öğünç, F. (2015), “Pass-Through of Crude Oil Prices at Different Stages in Turkey”, TCMB devam eden çalışma.” ECB Monthly Bulletin (December, 2014), “Indirect Effects of Oil Price Developments on Euro Area Inflation”, Box III. Fernández, R. B. (1981), “A Methodological Note on the Estimation of Time Series”, The Review of Economics and Statistics, Vol. 63, pp. 471-476, No: 3. EPDK (2014), “Petrol Piyasası Fiyatlandırma Raporu”, Kasım 2014. 34 Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kutu Uluslararası Hububat Fiyatlarının Yurt İçi Fiyatlara Yansıması 3.2 2014 yılı temelde gıda fiyatları kaynaklı enflasyonun yüksek seyrettiği bir yıl olmuştur. Aynı dönemde, uluslararası gıda fiyatlarının ılımlı seyrettiği gözlenmiştir (Grafik 1). Bu bağlamda, yurtiçi fiyatların uluslararası fiyatlardan etkilenip etkilenmeyeceği ve olası dış ticaret tedbirlerine dair sorular gündeme gelmiştir. Bu çalışmada, gıda fiyatlarının artışına önemli katkı veren hububat ile ilişkili tüketici fiyatlarının uluslararası fiyatlardan ne kadar etkilendiği ele alınmıştır (Grafik 2).12 Grafik 1. Uluslararası ve Yurt içi Gıda Fiyatları* Grafik 2. Uluslararası ve Yurt içi Buğday Fiyatları* (Mart 2011=100) (Yıllık Yüzde Değişim) IGC Buğday Fiyatları (TL) FAO Gıda Fiyat Endeksi (TL) Yurt içi Gıda Fiyatları** (sağ eksen) 50 25 Buğday Üretici Fiyatları 150 150 Ekmek Tahıllar (TÜFE) 40 20 30 130 130 110 110 90 90 70 70 50 50 30 30 15 20 10 10 0 5 0 0104 0804 0305 1005 0506 1206 0707 0208 0908 0409 1109 0610 0111 0811 0312 1012 0513 1213 0714 -20 0103 0903 0504 0105 0905 0506 0107 0907 0508 0109 0909 0510 0111 0911 0512 0113 0913 0514 -10 *FAO gıda fiyat endeksi TL cinsinden kullanılmıştır. **TÜFE altında yer alan taze meyve sebze dışı gıda. Kaynak: TÜİK, TCMB, FAO . Çalışmada *IGC buğday fiyat endeksi aylık ortalama olup,TL cinsinden kullanılmıştır. Kaynak: TÜİK, TCMB, IGC (Uluslararası Hububat Konseyi) . Ocak 2003-Eylül 2014 tarihleri arasında aylık olarak hububat fiyatlarından etkilenen tüketici fiyatları, buğday üretici fiyatı ve uluslararası hububat fiyatları ile Türkiye geneli yağış endeksi ve mazot tüketici fiyatı kullanılmıştır. COICOP 5-basamaklı Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) alt grupları ağırlıkları kullanılarak buğday fiyatlarından etkilenen tüketici fiyat endeksi, hububat fiyatlarından doğrudan etkilenen tüketici fiyat endeksi (Hububat-1) ve hububat fiyatlarından doğrudan veya dolaylı etkilenen tüketici fiyat endeksi (Hububat-2) oluşturulmuştur. Bu endekslerin hangi maddelerden oluştuğu Tablo 1’de verilmiştir. Tablo 1: Oluşturulan Tüketici Fiyat Endeksleri Oluşturulan Fiyat Endeksi Buğday fiyatlarından etkilenen tüketici fiyat endeksi Doğrudan hububat fiyatlarından etkilenen tüketici fiyat endeksi (Hububat-1) Doğrudan veya dolaylı olarak hububat fiyatlarından etkilenen tüketici fiyat endeksi (Hububat-2) 12 Bu Kapsamı Normal ekmek, belediye ekmeği, bebek ve sade bisküvi, çubuk kraker, gofret, pasta, kek, baklava, yufka ve şehriye Buğday fiyatlarından etkilenen tüketici fiyat endeksi, teneke ve şişe bira, baldo ve ithal pirinç, mısır gevreği ve tavuk etleri, kırmızı ve yeşil mercimek Hububat-1 ile pirinç pilavı, tavuk şiş, döner, poğaça, simit, bira vb. yiyecek ve içecek hizmetleri Tüketici Sepetindeki Güncel Ağırlığı (2014) Yüzde 4,85 6,45 12,31 kutuda yer alan bulgular Akçelik ve Tuğer (2015) çalışmasına dayanmaktadır. Enflasyon Raporu 2015-I 35 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Uluslararası fiyatlarla ulusal fiyatlar arasında uzun dönemli ilişki olup olmadığı satın alma gücü paritesi teorik çerçevesinde değerlendirilmiştir. Mutlak satın alma gücü paritesinin dayandığı tek fiyat kanunu (law of one price) teorisine göre doğal veya devlet kaynaklı dış ticaret bariyerleri olmadığı sürece, herhangi bir ürün her yerde aynı fiyat üzerinden satılması beklenir (Obstfeld ve Rogoff, 1996). Buna göre logaritmik uluslararası emtia fiyatları TL cinsinden değeri y𝑡𝑇𝐿 (logaritmik nominal ABD Doları/TL kuru ile logaritmik uluslararası fiyatın toplamı) ile logaritmik tüketici fiyatları 𝑥𝑡 arasında aşağıdaki gibi istatistiki bir ilişki olması beklenir. y𝑡𝑇𝐿 = 𝛼0 + 𝛼1 𝑥𝑡 + 𝜀𝑡 (1) Mutlak satın alma gücü paritesine göre, (1) numaralı denklemde, yer alan y𝑡𝑇𝐿 serisi ile 𝑥𝑡 serisi aynı sayıda birim köke sahip olması durumunda iki seri arasında eş bütünleşim (cointegration) olması beklenir. Ayrıca, eş bütünleşim katsayısının, 𝛼1 , 1’e yakınsaması beklenir. Söz konusu teorinin, istatistiki olarak üç ana ürün grubunda (buğday, hububat1 ve hububat2) desteklenip desteklenmediği öncelikle birim kök sınamaları ile test edilmiştir. Serilerin kendisinde ve birinci değişimleri ile oluşan yeni serilerdeki birim kök sınamaları sonucunda serilerin I(1) olduğu sonucu ortaya çıkması durumunda serilerin uzun vadede ilişkili olup olmadıkları araştırılmıştır. Eş bütünleşim testleri, hem tek denklemli Engle ve Granger(1987) hem de iki değişkenli VAR modeli çerçevesinde Johansen (1988) yöntemleriyle yapılmıştır. Buğday, hububat1, hububat2 ve uluslararası hububat fiyatlarının TL cinsinden ifade edildiği seriler için, “serinin birinci değişiminde birim kök vardır” boş hipotezinin hepsi için reddedildiği görülmektedir. İkinci olarak serilerin seviyelerinde birim kök olup olmadığının sınandığı hipotez sonuçlarına göre, uluslararası emtia fiyatlarının TL cinsinden ifade edildiği serilerde ve ulusal fiyatları endeksi serilerinde birim kök vardır boş hipotezi yüzde 1 düzeyinde reddedilmemiştir. Buğday, Hububat-1 ve Hububat-2 serilerinin TL cinsinden uluslarası fiyatları ve ulusal üretici veya tüketici fiyat endekslerinin bir tane birim köke sahip olduğu bulgulandıktan sonra seriler arası Engle-Granger eş bütünleşim olup olmadığı hipotez sonuçları Tablo 2’de verilmiştir. Bunun için her bir değişken grubu için bağımlı değişken belirlenip tahmin hatalarında birim kök olup olmadığı Engle-Granger yöntemiyle sınanmıştır.13 Buna göre, tahmin edilen her modelin hata terimlerinde birim kök vardır boş hipotezi yüzde 1 düzeyinde reddedilmemiştir. Dolayısıyla, uluslararası fiyatlarla yurt içi fiyatlar arasında uzun vadeli bir ilişki olmadığı bulunmuştur. Tablo 2. Engle-Granger Eş Bütünleşim Testi Sonuçları 1 Denklem Bağımlı Değişken Kriter Gecikme Değeri P-değeri (EG tau istatistiği) P-değeri (EG z-istatistiği) Log(U. Buğday-TL) AIC 4 0,1495 0,0126 AIC 4 0,3026 0,0460 AIC 1 0,7819 0,5133 AIC 2 0,3286 0,0942 AIC 1 0,8173 0,5802 AIC 1 0,3686 0,1183 Log(Buğday-ÜFE) Log(Buğday-ÜFE) Log(U. Buğday-TL) 2 Log(Hububat1-TÜFE) Log(U. Hububat-TL) Log(U. Hububat-TL) Log(Hububat1-TÜFE) 3 Log(Hububat2-TÜFE) Log(U. Hububat-TL) Log(U. Hububat-TL) Log(Hububat2-TÜFE) Birim kök sınamalarında kullanılan gecikme değerleri Akaike Enformasyon Kriterine (AIC) göre belirlenmiştir. Hipotez sonucu belli olduktan sonra bağımlı değişken değiştirilip süreç tekrarlanmıştır. 13 36 Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Ayrıca Johansen (1988) yöntemiyle tahmin edilen VAR(2) modellerinde eş bütünleşim (cointegration) testi uygulanmış, tahmin edilen her model eş bütün vektör bulunamamıştır. Böylelikle hem Engle ve Granger hem de Johansen yöntemlerine göre ilgili fiyat endeksleri arasında uzun vadeli eş bütünleşim ilişkisi olmadığı bulunmuştur. Uluslararası buğday fiyatlarındaki değişimlerin yurt içi tüketici fiyatlarına yansıma derecesini tahmin etmek üzere aylık bazda bir VAR modeli oluşturulmuştur. Bu model; Cholesky sıralamasıyla uluslararası buğday fiyatları, buğday üretici fiyatı ve buğdaydan etkilenen tüketici fiyat endeksi değişkenlerinden oluşmaktadır.14 Yurt içi gıda fiyatları ulaşım maliyetleri ve iklim koşullarından etkilenmektedir. Bu nedenle, ulaşım maliyetlerini kontrol etmek için motorin tüketici fiyatının ve iklim koşullarını kontrol etmek için Türkiye geneli yağış endeksinin gecikmeli değerleri modele dışsal bir değişken olarak eklenmiştir.15 Bu VAR modeli, Ocak 2003Aralık 2009, Ocak 2010-Eylül 2014 ve Ocak 2003-Eylül 2014 dönemleri için çalıştırılmıştır.16 Bu modellerden elde edilen etki tepki analizi sonuçları yüzde 10’luk uluslararası buğday fiyat değişimine göre standart hale getirilmiştir. Buna göre, uluslararası buğday fiyatındaki yüzde 10’luk bir değişim, tüketici fiyatlarında ilk 2 yılın sonunda Ocak 2003-Eylül 2014 dönemi için yüzde 0,062 değişime neden olurken bu oran Ocak 2003-Aralık 2009 dönemi için yüzde 0,091, Ocak 2010-Eylül 2014 dönemi için yüzde 0,007’dir.17 Geçişkenliğin büyük bölümü ilk 1,5 yılda tamamlanmaktadır (Grafik 3). Yukarıda yer alan VAR model etki tepki analizleri uluslararası hububat fiyatları ile doğrudan etkilediği tüketici fiyatları ile doğrudan veya dolaylı olarak etkilediği tüketici fiyatları için tekrarlanmıştır. Buna göre, uluslararası hububat fiyatlarındaki yüzde 10’luk bir değişim, tüketici fiyatlarında doğrudan veya dolaylı olarak ilk 2 yılın sonunda Ocak 2003-Eylül 2014 dönemi için yüzde 0,084 değişime neden olurken bu oran Ocak 2003-Aralık 2009 dönemi için yüzde 0,114’e yükselirken Ocak 2010-Eylül 2014 dönemi için yüzde 0,022’ye gerilemektedir (Grafik 5). Grafik 3. Yüzde 10’luk Uluslararası Buğday Fiyatı Değişiminin Tüketici Fiyatlarına Etkisi (Yüzde) Ocak 2003-Eylül 2014 Grafik 4. Yüzde 10’luk Uluslararası Hububat Fiyatları Değişiminin Tüketici Fiyatlarına Doğrudan Etkisi (Yüzde) Ocak 2003-Eylül 2014 Ocak 2003-Aralık 2009 Ocak 2003-Aralık 2009 Ocak 2010-Eylül 2014 Ocak 2010-Eylül 2014 0,10 0,10 0,09 0,08 0,08 0,07 0,06 0,06 0,05 0,04 0,04 0,02 0,03 0,02 0,00 0,01 14 15 0,00 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 -0,02 Uluslararası buğday fiyatları TL cinsinden olup, mevsimsellikten arındırılmıştır. Türkiye geneli aylık yağış endeksi Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nden edinilmiş, mevsimsellikten arındırılarak kullanılmıştır. uzunluğu seçme ölçütleri ve içsel bağıntı sorunu göz önüne alınarak gecikme sayısı 2 olarak belirlenmiştir. Tüketici fiyatlarına etki hesaplanırken tepki değerleri ilgili endeksin tüketici sepetindeki güncel ağırlığıyla çarpılarak hesaplanmıştır. 16 Gecikme 17 Enflasyon Raporu 2015-I 37 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 5. Yüzde 10’luk Uluslararası Hububat Fiyatları Değişiminin Tüketici Fiyatlarına Toplam Etkisi (Yüzde) Ocak 2003-Eylül 2014 Ocak 2003-Aralık 2009 Ocak 2010-Eylül 2014 0,14 0,12 0,10 0,08 0,06 0,04 0,02 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 0,00 Sonuç olarak, uzun vadede uluslararası hububat fiyatlarıyla ilgili yurt içi tüketici fiyatları eş bütünleşik olmadığı tespit edilmiştir. Ayrıca, VAR model sonuçları son dönemde kısa vadeli ilişkinin de önemli oranda zayıfladığına işaret etmiştir. Buradan hareketle, son dönemdeki hububat fiyatları kaynaklı fiyat artışlarının temelde yurtiçi arz ve talep koşullarından kaynaklandığı düşünülmektedir. Kaynakça Akçelik F. ve Tuğer B. (2015), “Uluslararası Hububat Fiyatlarının Yurt İçi Fiyatlara Yansıması”, TCMB devam eden çalışma Engle, R. ve Granger, C. (1987), “Co-integration and Error Correction: Representation, Estimation, and Testing”, Econometrica, 55, 2, sayfa 251-276 Johansen, S. (1988), “Statistical Analysis of Cointegration Vectors”, Journal Of Economic Dynamics And Control, 12, 2/3, 231-254 Obstfeld, M. ve Rogoff, K. (1996) “Foundations of International Macroeconomics”, The MIT Press. 38 Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kutu 3.3 2015 Yılı Tüketici Enflasyonunda Baz Etkilerinin Rolü 2014 yılı genelinde yıllık enflasyon gıda, hizmet ve temel mal fiyatlarına bağlı olarak belirsizlik aralığı üst bandının üzerinde seyretmiştir. Hizmet grubu yıllık enflasyonu maliyet yönlü baskılar ve enflasyon beklentileri kanalıyla yılın ilk üç çeyreğinde yükselirken petrol fiyatlarındaki düşüşün de etkisiyle yılın son iki ayında gerilemiştir. 2014 yılının ilk çeyreğinde, para politikalarına dair küresel belirsizliklerin sürmesine ve yurt içi belirsizliklere bağlı olarak Türk lirasında gözlenen değer kaybı yılın ilk yarısında temel mal enflasyonunun yükselmesine sebep olmuştur. Yılın ikinci çeyreğinde Fed’in düşük faiz politikasını orta vadede sürdüreceğini açıklaması ve uzun vadeli faiz beklentilerini düşürmesine ek olarak ECB’nin politika faiz oranlarını indirmesi ve yeni bir nicel genişleme programını duyurması küresel likidite koşullarını iyileştirici yönde etki yapmış, aynı dönemde yurt içi belirsizliklerin de azalmasıyla finansal koşullarda iyileşme gözlenmiştir. Bu gelişmelerin yanında, yılın başında alınan makroihtiyati tedbirlerin ve para politikasındaki sıkı duruşun etkisiyle, kur değişimlerinin temel mal üzerindeki olumsuz etkileri azalmaya başlamış, ılımlı seyreden yurt içi talebin de katkısıyla yılın ikinci yarısında temel mal grubu yıllık enflasyonu gerilemiştir. Bu çerçevede, yıl genelinde yüksek seyreden çekirdek enflasyon göstergeleri, yılın ikinci yarısında aşağı yönlü bir seyir izlemiştir. Bu kutunun amacı, TÜFE alt gruplarında 2014 yılında görülen değişimlerin baz etkileri kanalıyla 2015 yılı yıllık tüketici enflasyonunun seyrine yansımalarını göstermektedir. Baz etkisi, bir endekste belli bir ayda görülen aylık değişimin o aya ait “normal” aylık değişimden sapması halinde, 12 ay sonraki yıllık enflasyon üzerinde ortaya çıkmaktadır.18 Dolayısıyla, yıllık enflasyondaki değişimin değerlendirilmesinde aylık cari fiyat gelişmelerine ek olarak baz etkisinin de göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Grafik 1 TÜFE alt kalemlerindeki baz etkilerinin 2015 yılı yıllık tüketici enflasyonundaki değişimlere beklenen katkılarını göstermektedir.19 Buna göre, yıl genelinde en büyük katkı temel mal, enerji ve işlenmemiş gıda kaynaklı olarak gıda grubundaki baz etkilerinden gelecektir. Özellikle, temel mal grubundan gelen baz etkileri yıllın ilk yarısında belirgin olacaktır. 2015 yılı Ocak ayında alkol-tütün, gıda ve temel mal grupları kaynaklı baz etkileri yıllık enflasyonu düşürücü yönde katkı yapacaktır. Ağustos ayına kadar baz etkilerinin çoğunlukla yıllık enflasyonu önceki aya kıyasla azaltıcı yönde olması beklenirken, yılın son beş ayında söz konusu etkilerin tersine döneceği tahmin edilmektedir. Kümülatif olarak bakıldığında, baz etkileri 2015 yıl sonu tüketici enflasyonunun 2014 yıl sonuna kıyasla 0,2 puan ile sınırlı bir miktarda azalmasına katkıda bulunacaktır (Grafik 2).20 Yıl genelinde baz etkilerinin kümülatif katkıları gıda, temel mal ve hizmet gruplarında negatif, enerji grubunda ise pozitif olacaktır. Özellikle, Ağustos ayından itibaren kümülatif baz etkilerinin “Normal” aylık değişim ilgili dönemdeki fiyat hareketlerinin genel eğilimini yansıtmaktadır. Ancak söz konusu “tipik” değişimin hesaplanmasında standart bir uygulama bulunmamaktadır. Bu analizde, “normal” değişim olarak alt kalemlerin 2008-2013 dönemindeki ilgili ay ortalama aylık enflasyonu kullanılmıştır. 19 Bu kutuda baz etkilerinin hesaplanmasında TÜFE alt kalemlerinin 2014 yılı ağırlıkları ile Enflasyon Raporu 2012-I, Kutu 7.2’deki yöntem kullanılmıştır. 20 Baz etkilerinin yıllık enflasyondaki değişimlere katkısının büyüklüğü “normal” aylık değişimin hesaplanma yöntemine göre farklılık gösterebilmektedir. Toplam kümülatif katkının seyrinin ve yönünün kullanılan yöntemden bağımsız olması sebebiyle büyüklüğe kıyasla yıllık enflasyonunun değişimi hakkında daha bilgilendirici olduğu düşünülmektedir. 18 Enflasyon Raporu 2015-I 39 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası genel enflasyona negatif katkısındaki azalmada enerji grubu önemli rol oynayacaktır. Söz konusu etkilerin enerji grubunu dışlayan çekirdek göstergelerin yıllık enflasyonunun değişimine katkısı ise daha belirgin olacaktır. Nitekim, kümülatif baz etkilerinin 2015 yılı Aralık ayı itibarıyla bir önceki yıl sonuna kıyasla ÖKTG-H göstergesinin yıllık enflasyon oranını 3, ÖKTG-I göstergesinin yıllık enflasyon oranını ise 2,6 puan azaltıcı yönde katkıda bulunması beklenmektedir (Grafik 2). Grafik 1. 2015 Yılında Yıllık TÜFE Enflasyonundaki Aylık Değişimlere Alt Kalemlerdeki Baz Etkilerinin Beklenen Katkıları (Yüzde Puan) Altın Hizmet Enerji Gıda Alkol-Tütün Grafik 2. Baz Etkilerinin Tüketici ve Temel Enflasyon Göstergeleri Yıllık Enflasyonlarındaki Değişimlere Kümülatif Katkısı (Yüzde Puan) Temel Mallar TÜFE H I 0,0 1,0 -0,5 0,5 -1,0 -1,5 0,0 -2,0 -0,5 -2,5 -3,0 -1,0 -3,5 Kaynak: TÜİK, TCMB. 1215 1115 1015 0915 0815 0715 0615 0515 0415 0315 0215 0115 -4,0 1214 1215 1115 1015 0915 0815 0715 0615 0515 0415 0315 0215 0115 -1,5 Kaynak: TÜİK, TCMB. Sonuç olarak, 2015 yılında TÜFE alt kalemlerindeki baz etkileri yıllık enflasyonun seyrinde önemli olacaktır. Ancak, yıllık enflasyonu belirleyen diğer bir etkenin cari fiyat gelişmeleri olduğu, dolayısıyla baz etkilerinin 2015 yılı enflasyon gerçekleşmelerinin tek belirleyicisi olmayacağı unutulmamalıdır. Özellikle, önümüzdeki dönemde döviz kuru ve petrol fiyatları gelişmeleri, hava koşulları ve toplam talep unsurlarının cari fiyatlar kanalıyla enflasyon üzerinde etkili olabileceği düşünülmektedir. Bununla birlikte, baz etkilerinin yıllık tüketici enflasyonundaki değişimlere katkısının anlaşılması enflasyon eğiliminin doğru saptanması açısından önem taşımaktadır. Kaynakça Enflasyon Raporu 2012-I, Kutu 7.2, “2012 Yılı Tüketici Enflasyonu Üzerinde Baz Etkilerinin Rolü”. 40 Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 4. Arz ve Talep Gelişmeleri 2014 yılı üçüncü çeyreğinde Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) yıllık bazda yüzde 1,7 gibi düşük oranlı bir artış sergilemiştir. Üretim açısından değerlendirildiğinde, olumsuz hava koşullarına bağlı olarak tarım katma değerinin yıllık bazda daralması milli gelirde gözlenen güçsüz büyümede temel belirleyici olmuştur. Harcama yönünden incelendiğinde ise, gerek iç talebin ılımlı seyri gerekse ihracat artışının yavaşlaması iktisadi faaliyetin düşük büyümesinde etkili olmuştur. Avrupa ekonomisinde gözlenen yavaşlamanın ve çevre ülkelerdeki jeopolitik gelişmelerin ihracat artışını sınırlamasına rağmen ithalattaki gerilemenin de etkisiyle yıllık büyümeye en yüksek katkıyı net ihracat yapmıştır. Talebin kompozisyonundaki değişime bakıldığında bir önceki Enflasyon Raporu’nda öngörülen şekilde iç talebin büyümeye katkısının arttığı görülmektedir. Çıktı açığına ilişkin tahminler, yılın ikinci yarısında talep koşullarının enflasyondaki düşüşe verdiği desteğin sınırlı ölçüde arttığına işaret etmektedir. Nitekim, söz konusu dönemde imalat sanayi kapasite kullanım oranı azalırken işsizlik oranında sınırlı bir artış gözlenmiştir. İşsizlik oranındaki artışta zayıflayan iktisadi faaliyete bağlı olarak yavaşlayan tarım dışı istihdamın yanı sıra iş gücüne katılım oranındaki yükseliş de etkili olmuştur. 2014 yılı son çeyreğine ilişkin açıklanan veriler sanayi üretimi yıllık artış hızında üçüncü çeyreğe kıyasla yavaşlamaya işaret etmektedir. Ekim-Kasım döneminde sanayi üretimi önceki çeyrek ortalamasının altında gerçekleşmiştir. PMI ve İYA göstergeleri sanayi üretimindeki Aralık ayında ılımlı bir seyre işaret etmektedir. Bu gelişmeler çerçevesinde, sanayi üretiminin yılın son çeyreğinde çeyreklik bazda azalacağı düşünülmektedir. Öte yandan, son çeyreğe dair göstergeler iç talepte bir miktar toparlanma olduğunu göstermektedir. Bu dönemde tüketim malları üretimi ile otomobil ve hafif ticari araç satışları artarken İYA iç piyasa sipariş beklentileri iyileşmiştir. Bununla birlikte, hem zayıf seyreden altın hariç ihracat hem de PMI ve İYA göstergeleri dış talepteki yavaşlamanın devam ettiğine işaret etmektedir. Bu çerçevede, yılın son çeyreğinde iktisadi faaliyette zayıf seyrin devam etmesi beklenmektedir. İç talebin dış talepten daha güçlü seyrettiği bir büyüme kompozisyonunun 2015 yılı için de geçerli olacağı düşünülmektedir. 2014 yılında tüketimi sınırlayan makro-ihtiyati tedbirlerden 2015 yılında ek bir sıkılaştırıcı katkı beklenmemektedir. Ayrıca finansal koşullarda süregelen iyileşme ve enflasyonda özellikle petrol fiyatları kaynaklı gözlenebilecek düşüşün alım gücü üzerindeki olumlu etkisi de tüketim harcamalarının 2015 yılında büyümeye katkısını pozitif etkileyebilecek faktörler arasında yer almaktadır. Buna ek olarak, 2014 yılının son çeyreğinde yatırım eğiliminde gözlenen ılımlı toparlanma, 2015 yılında yatırım harcamalarının katkısının bir önceki yıla kıyasla artabileceğine işaret etmektedir. Bütün bu gelişmelerden dolayı 2015 yılında iktisadi faaliyetteki büyümenin bir önceki yıla kıyasla daha güçlü olacağı tahmin edilmektedir. Üretim tarafından bakıldığında da tarımsal üretimden kaynaklanan baz etkileri nedeniyle 2015 yılında 2014’e kıyasla büyümenin bir miktar daha yüksek olacağı düşünülmektedir. Ancak Avrupa ekonomilerinde gözlenebilecek zayıf büyüme, süregelen jeopolitik riskler ve petrol ihracatçısı ülkelerdeki gelir azalışına bağlı olarak ihracatın 2015 yılında zayıf seyredeceği öngörülmektedir. Enflasyon Raporu 2015-I 41 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Sonuç olarak, 2015 yılında iç talebin büyümeye katkısının kademeli olarak artacağı, ancak dış talebin göreli olarak daha zayıf seyretmesi nedeniyle toplam talep koşullarının enflasyondaki düşüş sürecini destekleyeceği öngörülmektedir. Büyüme kompozisyonunda beklenen bu değişime rağmen, dış ticaret hadlerindeki iyileşmenin ve mevcut makroihtiyati çerçevenin cari işlemler dengesindeki iyileşmeyi destekleyeceği tahmin edilmektedir. 4.1. Arz Gelişmeleri TÜİK tarafından açıklanan verilere göre, GSYİH 2014 yılının üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 1,7 oranında artış kaydetmiştir. Üretim yönünden incelendiğinde, bu dönemde yıllık artış oranı sanayi, inşaat ve hizmet sektörlerinde sırasıyla yüzde 2,7, yüzde 1,0 ve yüzde 3,4 olarak gerçekleşmiştir. Öte yandan, tarım katma değeri geçen seneye göre yüzde 4,9 oranında azalmıştır. Yılın üçüncü çeyreğinin tarım katma değerinin GSYİH içindeki payının yüzde 14,2 ile en yüksek olduğu dönem olması bu düşüşün yıllık büyümeye etkisinin -0,7 puan gibi yüksek bir oranda gerçekleşmesine sebep olmuştur (Grafik 4.1.1). Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış verilere göre ise GSYİH bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,4 oranında artış kaydetmiştir. Bu dönemde, çeyreklik bazda, hizmetler katma değeri yüzde 1,1, sanayi ve inşaat katma değeri ise yüzde 0,2 oranında artarken, tarım katma değeri kuraklık kaynaklı olarak yüzde 2,5 gerilemiş ve yıllık büyümeyi olduğu gibi çeyreklik büyümeyi de sınırlamıştır (Grafik 4.1.2.). Grafik 4.1.1. Grafik 4.1.2. GSYİH Yıllık Büyümesi ve Üretim Yönünden Katkılar GSYİH Çeyreklik Büyümesi ve Üretim Yönünden Katkılar (Mevsimsellikten Arındırılmış, Yüzde Puan) (Yüzde Puan) Net Vergi 14 Tarım 12 12 İnşaat 10 5 Net Vergi Hizmetler 8 4 Sanayi 3 Hizmetler 6 4 4 2 2 0 0 -2 -2 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 2011 2012 2013 3 GSYİH 6 2010 4 İnşaat GSYİH Kaynak: TÜİK. 5 Tarım 10 Sanayi 8 14 2014 2 2 1 1 0 0 -1 -1 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 2010 2011 2012 2013 2014 Kaynak: TÜİK. Yılın dördüncü çeyreğinde sanayi üretimi yıllık artış hızında üçüncü çeyreğe göre bir yavaşlama gözlenmektedir (Grafik 4.1.3). Ayrıca, Ekim-Kasım döneminde sanayi üretimi seviyesi üçüncü çeyreğin yüzde 0,9 altında gerçekleşmiştir (Grafik 4.1.4). Yurt içi talepteki toparlanmanın henüz güçlü bir ivme yakalayamaması ile küresel büyüme görünümündeki zayıf seyrin giderek belirginleşmesi sonucunda yavaşlayan dış talebin bu dönemde sanayi üretimi artışını sınırladığı düşünülmektedir. Aralık ayına ilişkin PMI göstergelerinde Kasım ayına göre bir gerileme söz konusudur (Grafik 4.1.5). Benzer şekilde, üretim beklentilerindeki olumlu seyre karşın, İYA son üç ay üretim göstergesinde de zayıflama gözlenmektedir (Grafik 4.1.6). Bu bilgiler ışığında, yılın son çeyreğinde mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış sanayi üretiminin çeyreklik bazda azalış gösterebileceği tahmin edilmektedir. Son çeyrekte beklenen yavaşlamaya rağmen, yılın ilk üç çeyreğindeki gerçekleşmelerin etkisiyle 2014 yılı genelinde sanayi üretimi büyümesinin 2013 yılındaki büyümeden daha yüksek olması beklenmektedir. 42 Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 4.1.3. Grafik 4.1.4. Sanayi Üretim Endeksi Sanayi Üretim Endeksi (Yıllık Yüzde Değişim) (Mevsimsellikten Arındırılmış, Çeyreklik Yüzde Değişim) 20 20 18 18 16 16 14 14 12 12 10 10 8 8 6 6 4 4 2 2 0 0 5 5 4 4 3 3 2 2 1 1 0 0 -1 -1 -2 2010 2011 2012 2013 -2 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4* 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4* 2010 2014 2011 2012 2013 2014 *Ekim-Kasım dönemini kapsamaktadır. Kaynak: TÜİK. Grafik 4.1.5. Grafik 4.1.6. PMI ve PMI Üretim İYA Son Üç Ay Üretim ve Gelecek Üç Ay Üretim Beklentisi (Mevsimsellikten Arındırılmış, Artacak-Azalacak) (Mevsimsellikten Arındırılmış) Son Üç Ay Üretim PMI 62 62 PMI Üretim 50 35 Gelecek Üç Ay Üretim 45 58 58 30 40 25 35 54 54 30 20 25 50 50 46 46 15 20 15 10 10 5 5 Kaynak: Markit. 2014 1214 0914 0614 0314 1213 0913 0613 0313 1212 0912 0612 0312 1211 0911 0611 0 0311 0 1210 1214 0914 0614 0314 1213 0913 0613 0313 1212 0912 0612 0312 1211 0911 0611 0311 42 1210 42 Kaynak: TCMB. yılında GSYİH büyümesinin sanayi üretimi büyümesinin altında gerçekleşmesi beklenmektedir. 2013-2014 tarım yılında yağış miktarının geçen yıldan ve mevsim normallerinden düşük olması sonucunda gerçekleşen kuraklığın bitkisel üretimde yol açtığı düşüş, bu gelişmede başlıca etken olacaktır. Zira, bitkisel üretim GSYİH içindeki tarım alt kaleminin önemli bir kısmını oluşturmakta ve bu iki değişkenin yıllık değişimleri büyük oranda beraber hareket etmektedir (Grafik 4.1.7). TÜİK tarafından yayımlanan 2014 yılı bitkisel üretim verilerine göre bitkisel üretim 2013 yılına göre tahıl ve meyveler kaynaklı olmak üzere gerilemiştir (Grafik 4.1.8). Bu sebeple, tarım sektörünün de 2014 yılında daralacağı ve büyümeye negatif katkı yapacağı hesaplanmaktadır. Diğer taraftan, Ekim ayında başlayan 20142015 tarım yılında bitkisel üretim için elverişli iklim şartlarının Haziran ayına kadar sürmesi durumunda 2015 yılında tarım katma değerinin büyümeye katkısının tekrar normal düzeylerine gelmesi ve ekonomik büyümeyi desteklemesi beklenebilecektir. Enflasyon Raporu 2015-I 43 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 4.1.7. Grafik 4.1.8. Bitkisel Üretim* ve GSYİH Tarım 2014 Yılı Bitkisel Üretimi (Yıllık Yüzde Değişim) 15 (Milyon Ton) Bitkisel Üretim GSYİH Tarım 10 15 70 10 60 5 5 0 0 63,7 59,6 2013 2014 50 40 28,528,6 30 18,217,1 20 Tahıllar ve Diğer Bitkisel Ürünler 2014 2013 2012 2011 2010 2009 2008 2007 2006 0 2005 -15 2004 -15 2003 10 2002 -10 2001 -10 2000 -5 1999 -5 * Bitkisel üretim tahıllar ve diğer bitkisel ürünler, meyveler, sebzeler ile çayın toplamıdır. Kaynak: TÜİK, TCMB. Sebzeler Meyveler Kaynak: TÜİK. 4.2. Talep Gelişmeleri 2014 yılı üçüncü çeyreğine ilişkin GSYİH verileri harcama yönünden değerlendirildiğinde, net ihracat yıllık büyümeye en yüksek katkı yapan kalem olurken, nihai yurt içi talep düşük de olsa pozitif katkı yapmıştır (Grafik 4.2.1). Özel tüketim harcamaları, mevsimsellikten arındırılmış verilerle, iki çeyrek daralmanın ardından güçlü bir toparlanma sergilemiştir. Kriz sonrası dönemde tüketimin alt kalemlerinin gelişimi değerlendirildiğinde mobilya ve ev aletleri ile otomobil satışları gibi dayanıklı malları içeren kalemlerin toplanmasıyla elde edilen dayanıklı tüketim malları talebi göstergesi, makroihtiyati tedbirlerin de etkisiyle 2010 yılı son çeyreğinden sonra zayıflamıştır (Grafik 4.2.2). 2012 yılı ikinci yarısında toparlanmaya başlayan dayanıklı tüketim malları talebi, 2013 yılı ikinci yarısından sonra finansal koşullardaki sıkılaşma ve belirsizlik algılamasındaki artış ile birlikte tekrar zayıflama eğilimine girmiştir. 2014 yılı üçüncü çeyreğinde güçlü bir artış sergileyen bu kalem, 2014 yılı ikinci yarısında iç talepte toparlanma beklentisini destekleyen bir seyir izlemektedir. Dayanıklı tüketim ile ilişkili kalemler dışındaki gelire görece daha duyarlı kalemler ise 2010 yılı son çeyreğinden sonra milli gelirdeki artış ile büyük ölçüde uyumlu hareket etmiştir. Bu kaleme ilişkin talep 2013 yılı ikinci yarısında oldukça zayıflasa da, 2014 yılı üçüncü çeyreğinde tekrar artış kaydetmiştir. Grafik 4.2.1. Grafik 4.2.2. Talep Yönünden Yıllık Büyümeye Katkılar Yurt İçi Özel Tüketim ve GSYİH (Yüzde Puan) (Mevsimsellikten Arındırılmış, 2011Ç1=100) Net İhracat 20 20 Stok Değişimi 15 Nihai Yurt İçi Talep GSYİH 10 5 15 2013 2014 105 100 95 90 90 85 85 80 80 75 75 -10 2012 Diğer Tüketim* 95 -5 2011 110 105 5 -5 2010 115 Dayanıklı Tüketim* 100 0 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 GSYİH 110 10 0 -10 115 70 70 123412341234123412341234123412341234123 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 14 Kaynak: TÜİK. 44 *TÜİK, yurt içi tüketimi on alt kalemde yayımlamaktadır. Ağırlıklı olarak, otomobil, mobilya ve televizyon gibi dayanıklı malları içeren, mobilya-ev aletleri, ulaştırma-haberleşme ve eğlence-kültür (TV satışlarını içeren) kalemleri dayanıklı tüketim olarak isimlendirilmiştir. Diğer tüketim, dayanıklı tüketim hariç yurt içi tüketim olarak hesaplanmıştır. Kaynak: TÜİK. Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Uzun bir süredir zayıf seyreden özel kesim yatırımları yakın dönemde toparlanma sinyalleri vermektedir. Nitekim, özel makine teçhizat yatırımları üçüncü çeyrekte artış kaydederken, özel inşaat yatırımları ilk yarıdaki artışların ardından üçüncü çeyrekte yatay seyretmiştir (Grafik 4.2.3). Üçüncü çeyrekte özel kesim talebindeki toparlanmaya ek olarak kamu kesimi de tüketim kaynaklı artış sergilemiş, böylece nihai yurt içi talep unsurları üçüncü çeyrekte artış kaydetmiştir (Grafik 4.2.4). Grafik 4.2.3. Grafik 4.2.4. Özel Yatırımlar ve GSYİH Özel ve Kamu Kesimi Talebi (Mevsimsellikten Arındırılmış, 2011Ç1=100) (Mevsimsellikten Arındırılmış, 2011Ç1=100) GSYİH Özel Makine Teçhizat Özel İnşaat 120 120 110 110 100 100 140 Özel Kesim Talebi 140 130 Kamu Kesimi Talebi 130 120 120 110 110 100 100 90 90 80 80 70 90 90 80 80 70 70 60 60 70 50 50 60 60 123412341234123412341234123412341234123 12341234123412341234123412341234123 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 14 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 14 Kaynak: TÜİK. 2014 yılı son çeyreğine ilişkin veriler iç talepteki toparlanmanın ılımlı şekilde devam ettiğine işaret etmektedir. Ekim-Kasım döneminde tüketim malları üretimi bir önceki çeyrek ortalamasına kıyasla artarken, ithalatı gerilemiştir (Grafik 4.2.5). Yatırımlara ilişkin göstergelerden makine-ekipman üretimi çeyreklik bazda önemli bir değişim göstermezken ithalatı artış kaydetmiştir (Grafik 4.2.6). İç piyasaya yapılan otomobil ve hafif ticari araç satışları son çeyrekte artış göstermiştir (Grafik 4.2.7). İYA-gelecek üç aydaki iç piyasa sipariş beklentileri incelendiğinde, tüketim malları üreten sektörlerin beklentilerindeki toparlanmanın devam ettiği gözlenirken, yatırım malları üreten sektörlerin beklentilerindeki belirgin iyileşme dikkat çekmektedir (Grafik 4.2.8). İnşaat istihdamındaki artış ve merkezi yönetim bütçe gerçekleşmeleri, inşaat yatırımları ile kamu tüketiminde son çeyrekte artış sinyalleri vermektedir. Sonuç olarak, 2014 yılı üçüncü çeyreğinin ardından son çeyrekte de iç talepte toparlanma beklenmektedir. Grafik 4.2.5. Grafik 4.2.6. Tüketim Malları Üretim ve İthalat Miktar Endeksleri Makine-Ekipman Üretim ve İthalat Miktar Endeksleri (Mevsimsellikten Arındırılmış, 2010=100) (Mevsimsellikten Arındırılmış, 2010=100) 125 Üretim İthalat (sağ eksen) 120 115 115 150 150 140 140 130 130 95 120 120 85 110 110 75 100 100 90 90 80 80 70 105 100 95 65 90 İthalat 160 105 110 Üretim 125 85 55 70 80 45 60 160 60 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 34* 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 34* 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 14 14 *Ekim-Kasım dönemini kapsamaktadır. Kaynak: TÜİK, TCMB. Enflasyon Raporu 2015-I 45 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 4.2.7. Grafik 4.2.8. İç Piyasa Araç Satışları İYA-İç Piyasa Sipariş Beklentileri (Mevsimsellikten Arındırılmış, Bin Adet) Otomobil Satışları (Mevsimsellikten Arındırılmış, Artacak-Azalacak) Tüketim Malları Hafif Ticari Araç Satışları (sağ eksen) 60 30 55 25 50 45 20 40 35 15 30 10 25 20 5 Yatırım Malları 40 40 30 30 20 20 10 10 0 0 -10 -10 -20 -20 -30 -30 -40 -40 15 -50 10 0 -50 12341234123412341234123412341234 1234123412341234123412341234123412341234 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 Kaynak: OSD, TCMB. Kaynak: TCMB. Mal ve hizmet ihracatındaki artış 2014 yılı ilk çeyreğinden sonra duraklarken, ithalat gerilemiş böylece reel olarak dengelenme süreci devam etmiştir (Grafik 4.2.9). Küresel ekonomideki gelişmelerin ihracat üzerindeki etkisini daha net gözlemleyebilmek için altın hariç ihracat miktar endeksi değerlendirildiğinde, üçüncü çeyrekte yedi çeyrek aranın ardından söz konusu endeksin, dönemlik bazda, gerilediği görülmektedir (Grafik 4.2.10). İhracattaki yavaşlamada komşu ülkelerdeki gelişmeler de önemli rol oynamıştır. Nitekim, Rusya ve Irak’a yapılan ihracat 2014 yılında gerilemiştir (Grafik 4.2.11). Sonuç olarak, 2014 yılı ikinci yarısında iç talep güçlenirken dış talep zayıflamıştır. Böylece, iktisadi faaliyetteki toparlanma sınırlı kalmıştır. Grafik 4.2.9. Grafik 4.2.10. Mal ve Hizmet İhracat ve İthalatı ile GSYİH İhracat ve İthalat Miktar Endeksleri (Mevsimsellikten Arındırılmış, 2011Ç1=100) 130 GSYİH 125 İhracat 120 İthalat (sağ eksen) (Altın Hariç, Çeyreklik Yüzde Değişim) 115 130 11 İhracat 11 120 9 İthalat 9 110 7 7 100 5 5 90 3 3 80 1 1 70 -1 -1 110 105 100 95 90 85 80 75 60 1234123412341234123412341234123 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 Kaynak: TÜİK. 46 14 -3 -3 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4* 2010 2011 2012 2013 2014 *Ekim-Kasım dönemini içermektedir. Kaynak: TÜİK, TCMB. Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 4.2.11. Grafik 4.2.12. Rusya ve Irak’a Yapılan İhracat Küresel Ekonomiye İlişkin Büyüme Tahminleri (Yıllık Yüzde Değişim) (Bir Önceki Yıla Göre Yüzde Değişim) 2011 Tahminleri 2013 Tahminleri 2015 Tahminleri 60 40 40 20 20 0 0 -20 -20 -40 -40 -60 -60 -80 -80 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 34* 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 14 *Ekim-Kasım dönemini kapsamaktadır. Kaynak:TÜİK. 4,7 4,2 4,2 3,7 3,7 3,2 3,2 2,7 2,7 WEO-II 60 4,7 WEO-I 80 WEO-II Irak 80 2012 Tahminleri 2014 Tahminleri WEO-I Rusya t-1 t-1 t t Kaynak: Dünya Ekonomik Görünümü Raporu. Özetle, Türkiye ekonomisi 2014 ilk üç çeyreğinde finansal koşullardaki sıkılaşma, belirsizlik algısındaki artış ve dış talepteki zayıflama gibi talebi düşürücü yönde etki eden gelişmelerin yanında hava ve yağış koşulları kaynaklı arz yönlü negatif bir şoka da maruz kalmış ve büyüme 2013 yılına göre daha düşük gerçekleşmiştir. Yılın ilk yarısında küresel ve yurt içi belirsizliklerin etkisine bağlı olarak iç talep zayıflarken dış talebin büyümeye desteği iktisadi faaliyetteki yavaşlamayı sınırlamıştır. İkinci yarıda ise iç talep toparlanma eğilimine girerken, küresel ekonomideki yavaşlama ve jeopolitik gelişmeler kaynaklı olarak dış talep zayıflamıştır. Bir başka deyişle, 2013 yılı ortasındaki Fed açıklamaları ve yıl başındaki gelişmelerin yurt içi talep üzerindeki etkileri hafiflerken dışı talepteki zayıflama toparlanmanın güç kaybetmesine neden olmuştur. Talebi zayıflatıcı yöndeki bu gelişmelere ek olarak, hava ve yağış koşullarının olumsuz etkisi ile birlikte 2008-2013 döneminde büyümeye istikrarlı şekilde katkı yapan tarım katma değeri 2014 yılında büyümeyi düşürmüştür. Tarım katma değerindeki gerileme doğrudan etkinin yanında gıda fiyatlarındaki artış sonucu alım gücündeki azalma ile birlikte talep tarafından dolaylı olarak da iktisadi faaliyeti olumsuz şekilde etkilemiştir. Böylece, 2014 yılında iktisadi faaliyet, yılın başında öngörülenden daha zayıf seyretmiştir. Sonuç olarak, 2014 yılında yurt içi ve yurt dışı kaynaklı gelişmeler büyümeyi zayıflatıcı yönde etki ederken, tarım kaynaklı olarak arz yönlü negatif bir şok da yaşanmıştır. Böylece, tarım dışı milli gelir büyümesi, son çeyreğe ilişkin öngörülerle birlikte, 2013’e göre yaklaşık bir puan düşerken, milli gelir büyümesindeki düşüş daha belirgin olmuştur. 2015 Görünümü 2015 yılı geneline ilişkin görünüm değerlendirildiğinde, 2014 yılı geneline göre iç talebin daha güçlü, dış talebin ise daha zayıf olması beklenmektedir. Hava ve yağış koşullarına bağlı olarak tarım katma değerinde beklenen düzeltme büyümeyi destekleyecek bir faktör olacaktır. OVP’ye göre oldukça sınırlı oranda artması öngörülen kamu kesimi harcamalarının seyri de 2015 yılı büyümesinde belirleyici olacaktır. Bu gelişmeler çerçevesinde 2015 yılında büyümenin 2014’e göre hızlanması beklense de iç ve dış talep unsurlarına ilişkin çeşitli riskler bulunmaktadır. Enflasyon Raporu 2015-I 47 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2015 yılı büyüme görünümüne ilişkin en önemli risk dış talep kaynaklıdır. IMF tarafından 2011-2014 yıllarına ilişkin Dünya Ekonomik Görünümü Raporu’nda yayımlanan tahminlerin evrimi incelendiğinde, 2011-2014 döneminde büyüme tahminlerinin zaman içinde aşağı yönlü güncellendiği görülmektedir (Grafik 4.2.12). Avrupa ekonomisinin toparlanma sürecindeki kırılganlıklar ve petrol fiyatlarındaki düşüşün petrol ihracatçısı olan pazarlarımızda gelir kanalından talebi sınırlayıcı etki yapacak olması dış talebe ilişkin aşağı yönlü riskleri artırmaktadır. Grafik 4.2.13. Grafik 4.2.14. Tüketici Güven Endeksi Kredi Kartı Harcamaları ve Tüketici Kredisi Faiz Oranı 120 200 180 110 160 100 140 90 120 100 80 80 70 60 Millions Kredi Kartı (Milyar TL) Tüketici Güven Endeksi Dayanıklı Mal Alma İhtimali Enflasyon Beklentisi (sağ eksen) Tüketici Kredisi Faizi (sağ eksen, yüzde)* 90 17 80 16 70 15 60 14 13 50 12 40 60 20 50 18 40 11 0 12341234123412341234123412341234 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 14 30 10 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 2010 Kaynak: CNBC-e. 2011 2012 2013 14 *Konut, taşıt ve ihtiyaç kredisi faizi ortalamasıdır. Kaynak: BDDK, TCMB. Dış talepte riskler aşağı yönlü iken özel tüketime ilişkin riskler daha dengelidir. 2014 yılında özel tüketimin yavaşlamasında etkili olan önemli faktörlerden 2015 yılında ek bir sıkılaşma beklenmemektedir. Tüketici güven endeksi halen zayıf seyretse de dayanıklı mal alma uygunluğu algısı toparlanma eğilimindedir (Grafik 4.2.13). Ayrıca, 2015 yılında düşen petrol fiyatları ile birlikte alım gücünde iyileşme olması, bunun da tüketici güvenini olumlu etkilemesi beklenmektedir. Nitekim, CNBC-e tarafından tüketici güven endeksi kapsamında sorulan enflasyon beklentisi sorusu ile tüketici güveni arasındaki negatif ilişki dikkat çekmektedir. 2014 yılında tüketimdeki yavaşlamada finansal koşullardaki sıkılaşma ve makroihtiyati tedbirler de önemli rol oynamıştır. Nitekim, kredi kartı harcamalarında bazı kalemlere taksit imkanının kaldırılması ve diğer kalemlerde taksit sayısının sınırlandırılması sonucu kredi kartı harcamaları düşmüştür (Grafik 4.2.14). Ayrıca, 2013 yılındaki Fed açıklamaları sonrasında yükselme eğilimine giren kredi faiz oranları da tüketimi 2014 yılı boyunca kısıtlamıştır. 2014 yılı içinde kredi faiz oranlarının gerileyerek, 2014 başına kıyasla yaklaşık 2 puan düşmesi ve genel anlamda finansal koşulların iyileşme eğiliminde olması 2015 yılında tüketim talebini destekleyebilecektir. Sonuç olarak, tüketici güvenindeki düşük seyir özel tüketime dair aşağı yönlü risk oluştursa da, istihdamda ve reel ücretlerde öngörülen artış, petrol fiyatlarındaki düşüş ve finansal koşullardaki iyileşme riskleri dengelemektedir. Özel yatırım talebinde ise aşağı yönlü riskler daha belirgindir. Kriz sonrası dönemde iktisadi faaliyetteki güçlü toparlanma, Türk lirasındaki değer kazancı ile birlikte ithal malların fiyatının göreli olarak düşmesi, ucuz ve bol likidite gibi faktörlerin etkisiyle 2010 ve 2011 yıllarında yatırımlar yüksek oranda artmıştır. Ancak, büyümenin zayıflamasıyla birlikte ortaya çıkan atıl kapasitenin yakın dönemde yatırımları sınırlayan önemli bir unsur olduğu düşünülmektedir (Grafik 4.2.15). Nitekim, özel sektör makine teçhizat yatırımlarının milli gelir içindeki payının dönemsel olarak en yüksek noktaya ulaştığı 1997 ve 2006 yıllarında kapasite kullanım oranının da dönemsel en yüksek seviyelerde olduğu gözlenirken, 2010-2011 48 Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası yıllarında yatırım artışı kapasitenin kriz öncesi seviyelere gelmesinden önce olmuştur. Bu doğrultuda, kapasite kullanım oranlarının halen düşük düzeylerde seyretmesi, atıl kapasite nedeniyle kapasite artırıcı yatırım ihtiyacının daha düşük olduğu şeklinde yorumlanmaktadır. Kurlardaki gelişmelerin yatırım malları fiyatlarına geçişinin oldukça yüksek olması, Türk lirasında son dönemdeki değer kayıpları ile birlikte değerlendirildiğinde, fiyat etkisinin yatırımları sınırlayan bir başka olumsuz kanal olduğu görülmektedir (Grafik 4.2.16). Küresel ekonomiye ilişkin aşağı yönlü risklerin canlılığını koruması gibi unsurlar ise talebe dair belirsizlikler nedeniyle yatırımları olumsuz yönde etkilemeye devam etmektedir. Grafik 4.2.15. Grafik 4.2.16. Özel Sektör Makine Teçhizat Yatırımlarının Milli Gelir İçindeki Payı ve Kapasite Kullanım Oranı Makine Teçhizat Sektörünün Büyümesi, Deflatörünün Artışı ve Dolar/TL Kuru (Mevsimsellikten Arındırılmış, Yüzde) Özel Makine-Teçhizat/Milli Gelir (Yıllık Yüzde Değişim) Özel Makine-Teçhizat (Reel) Kapasite Kullanım Oranı (sağ eksen) Özel Makine-Teçhizat Deflatörü 60 78 10 75 40 40 8 72 20 20 6 69 0 0 4 66 2 63 0 60 100 ABD Doları/TL -20 -20 -40 2014,4 1996,4 1994,4 1992,4 2012,4 60 12 2010,4 81 2008,4 80 14 2006,4 80 2004,4 84 2002,4 16 2000,4 100 1998,4 87 18 -40 123412341234123412341234123412341234123412341234 03 04 05 06 07 08 09 10 11 12 13 14 Kaynak:TÜİK, TCMB. Grafik 4.2.17. Grafik 4.2.18. Bir Sonraki Yılda Yapılması Planlanan Yatırımların Amacı Yatırım ve İstihdam Eğilimi ile Özel Makine-Teçhizat Yatırımları Çevrimi (Mevsimsellikten Arındırılmış) Yatırım Eğilimi İstihdam Eğilimi 100 Diğer 30 80 20 20 70 10 10 60 0 0 50 -10 -10 -20 -20 -30 -30 -40 -40 Verimlilik Artışı Kapasite Artırımı 40 30 20 Yenileme 10 -50 -50 12341234123412341234123412341234 0 2014 Güz Kaynak: TCMB Yatırım Anketi. Özel Makine-Teçhizat Yatırımları Çevrimi (HP Filtresi ile) 30 90 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 14 Kaynak: TÜİK, TCMB. Ekonomide atıl kapasite olsa da, özel sektör makine teçhizat yatırımlarının tamamen imalat sanayinde ve tamamen kapasite artırımı için yapılmadığı not edilmelidir. Nitekim, TCMB tarafından yılda iki kez yapılan yatırım anketinin güz döneminde “bir sonraki yıla ilişkin yatırımların amacı” sorusuna verilen cevaplar incelendiğinde, kapasite artırımı amaçlı yatırımların, yatırım sebeplerinin yaklaşık yüzde 25’ini açıklayabildiği görülmektedir (Grafik 4.2.17). Yıpranmış tesislerin yenilenmesi ve üretimde verimliliğin artırılması da yatırım kararlarında etkili olan unsurlardandır. Diğer yandan, TÜİK Sanayi ve Enflasyon Raporu 2015-I 49 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Hizmet İstatistiklerine göre hizmetler sektörü de makine-teçhizat yatırımlarında önemli bir rol oynamaktadır. Bu çerçevede, verimlilik artışı ve yıpranmış tesislerin yenilenmesi gibi amaçlarla yapılan yatırımların ve hizmetler sektöründeki büyüme eğiliminin yatırımları destekleyebileceği düşünülmektedir. Son dönemde İYA- yatırım eğiliminde gözlenen iyileşme de yatırımlara ilişkin olumlu sinyal veren bir göstergedir (Grafik 4.2.18). Bu çerçevede, yatırımcı güveninde bir bozulma olmaması ve finansal koşulların sıkılaşmaması durumunda, yatırımların trende dönüş yönünde bir eğilim sergilemesi beklenmektedir. Nitekim makine-teçhizat yatırımı verilerinin HP filtresinden geçirilmesiyle elde edilen çevrim bileşeni, İYA-yatırım eğilimi ile birlikte değerlendirildiğinde, yatırım eğiliminin özel makine-teçhizat yatırımlarına ilişkin toparlanma sinyalleri verdiği görülmektedir. Sonuç olarak, özel makine-teçhizat yatırımlarında 2015 yılında ek bir düşüş beklenmemekte ve yatırımların 2014 yılı seviyelerine yakın gerçekleşeceği düşünülmektedir. Bununla birlikte, belirsizlik algılamalarında ek bir bozulma ya da finansal koşullarda sıkılaşma olması durumunda özel sektör makine-teçhizat yatırımları 2015 yılında da büyümeyi düşürücü yönde etki yapabilecektir. Özel sektör inşaat yatırımlarında ise son dönemde gözlenen artışın, aşağı yönlü riskler bulunmakla birlikte, 2015 yılında ılımlı şekilde devam edeceği öngörülmektedir. Özetle, Avrupa ekonomilerinde yapısal sorunlar kaynaklı zayıf büyüme, petrol ihracatçısı pazarların büyümelerinde oluşabilecek düşüş ile Fed kararları sonrası sermaye akımları ve finansal koşulların gelişimine ilişkin belirsizlikler, 2015 yılı büyümesi üzerinde en önemli aşağı yönlü riskler olarak değerlendirilmektedir. Kriz sonrası güçlü istihdam performansı, 2014 yılına göre petrol fiyatlarındaki düşüş ve finansal koşullardaki sıkılığın azalması gibi unsurlar sonucu tüketim talebinde beklenen toparlanma, cari açık ve enflasyondaki düşüşün para politikasındaki manevra alanını artırması, güçlü kamu maliyesi ile tarım katma değerinde öngörülen düzeltme ise büyümeyi destekleyebilecek faktörler olarak değerlendirilmektedir. Grafik 4.2.19. Grafik 4.2.20. Çıktı Açığı (Yüzde) Cari İşlemler Dengesi (CİD) (12 Aylık Birikimli, Milyar ABD Doları) CİD CİD (altın hariç) CİD (enerji ve altın hariç) -30 -30 -1,0 -1,0 -50 -50 -1,5 -1,5 -70 -70 -2,0 -2,0 -90 -90 4 2014 Kaynak: TCMB. 1 2 3 2015 4 1 2 2016 1114 -0,5 3 30 0514 -0,5 1113 -10 0513 -10 1112 0,0 0512 0,0 1111 10 0511 10 1110 0,5 0510 0,5 1109 30 0509 1,0 1108 1,0 Kaynak: TÜİK, TCMB. Sonuç olarak, talep gelişmeleri enflasyona düşüş yönünde destek verirken, cari işlemler dengesindeki düzelme sürmektedir. 2015 yılında iç talebin ılımlı şekilde toparlanması, dış talebin ise zayıf seyretmesi beklenmektedir. Bu çerçevede, 2015 yılında toplam talep koşullarının enflasyondaki düşüş sürecini destekleyeceği öngörülmektedir (Grafik 4.2.19). Büyüme kompozisyonunda beklenen bu değişime rağmen, dış ticaret hadlerindeki iyileşmenin ve mevcut makroihtiyati çerçevenin cari işlemler dengesindeki iyileşmeyi destekleyeceği tahmin edilmektedir (Grafik 4.2.20). 50 Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 4.3. Emek Piyasası Toplam ve tarım dışı işsizlik oranları, 2014 yılının ilk çeyreğindeki yatay görünümün ardından artış eğilimine girmiş, Ekim dönemi itibarıyla yılın son çeyreğinde de bir miktar yavaşlayarak bu eğilimi korumuştur (Grafik 4.3.1). Tarım dışı istihdamın ilk çeyrek sonrasındaki zayıf görünümü ve işgücünde yıl genelinde gözlenen artış eğilimi, tarım dışı işsizlik oranını artırıcı yönde etkilemiştir (Grafik 4.3.2). Tarım dışı istihdam yılın ikinci ve üçüncü çeyreğinin büyük kısmında gerilemiş, Ağustos dönemiyle birlikte bir miktar toparlanma göstermiştir. Ancak istihdamdaki iyileşme, işgücündeki hızlı artışın gerisinde kalmış ve işsizlik oranı artmaya devam etmiştir. Grafik 4.3.1. Grafik 4.3.2. İşsizlik Oranları Tarım Dışı İstihdam ve İşgücünün Çalışabilir Nüfusa Oranı(Mevsimsellikten Arındırılmış) (Mevsimsellikten Arındırılmış, Yüzde) İşgücüne Katılım Oranı (sağ eksen) İşsizlik Oranı Tarım Dışı İşsizlik Oranı 18 38 51 37 41 36 40 35 39 34 38 46 33 37 45 32 36 31 35 30 34 16 50 42 * Ekim dönemi. Kaynak: TÜİK. 1014 0414 1013 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 0413 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 34* 1012 43 0412 6 1011 44 0411 8 1010 10 0410 47 1009 48 12 0409 49 1008 14 Tarım Dışı İstihdam/ 15+ Nüfus Tarım Dışı İşgücü / 15+ Nüfus (sağ eksen) 52 Kaynak: TÜİK. Tarım dışı istihdam gelişmeleri alt sektörler itibarıyla incelendiğinde, hizmetler sektörünün tarım dışı istihdamdaki artışı sürüklediği görülmektedir (Grafik 4.3.3). 2014 yılının ilk çeyreğini takiben hizmet istihdamında gözlenen artışa en yüksek katkı ticaret-lokanta-otel sektörlerinden gelmektedir. Bunun yanısıra anılan dönemde iş hizmetleri ve kamu sektörünün önemli pay sahibi olduğu eğitim ve sağlık sektörlerinin de hizmet istihdamındaki artışa katkısı olmuştur. Tarım dışı istihdamda ikinci ve üçüncü çeyrekte gözlenen gerileme sanayi ve inşaat sektörlerinden kaynaklanmıştır. Söz konusu sektörlerin istihdamında Ağustos dönemiyle birlikte toparlanma başlamıştır. İktisadi faaliyet gelişmeleri incelendiğinde, sanayi üretiminde yılın son çeyreğinde bir canlanma beklenmemektedir (Bölüm 4.1). İnşaat sektörüyle yakından ilişkili olan metalik olmayan mineral maddeler üretimi de Ekim-Kasım döneminde üçüncü çeyreğe kıyasla yüzde 0,65 gibi ılımlı bir oranda artmıştır. Ekim dönemi itibarıyla sanayi ve inşaat istihdam gerçekleşmelerinin üretim değerlerinin ima ettiğine göre daha olumlu olduğu gözlenmektedir. Enflasyon Raporu 2015-I 51 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 4.3.3. Grafik 4.3.4. Tarım Dışı İstihdamdaki Üç Aylık Yüzde Değişime Katkılar (Mevsimsellikten Arındırılmış, Puan) İYA İstihdam Beklentisi ve PMI İstihdam Değeri (Mevsimsellikten Arındırılmış) Sanayi İnşaat Hizmetler Tarım Dışı İstihdam 4 4 3 3 Toplam İstihdam Beklentisi PMI İstihdam (sağ eksen) 120 60 110 55 100 50 90 45 1 80 40 0 0 70 35 -1 -1 60 30 2 2 1 50 25 12341234123412341234123412341234 1014 0814 0614 0414 0214 1213 1013 0813 0613 0413 0213 1212 1012 0812 -2 0612 -2 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 Kaynak: TÜİK, TCMB. Kaynak: TÜİK, TCMB, Markit. Sanayi üretimi yılın son çeyreğinde bir miktar gerilerken firmalara uygulanan anket göstergeleri istihdamda artış sinyali içermektedir. TCMB İYA göstergeleri arasında yer alan ve imalat sanayi sektöründe faaliyet gösteren özel firmaların görüşlerini yansıtan Toplam İstihdam Beklentisi yılın son çeyreğinde artarak iyimser beklentiler yönündeki eğilimini sürdürmüştür (Grafik 4.3.4). Benzer biçimde, imalat sanayi sektöründe yer alan özel firmaların değelendirmelerini içeren PMI istihdam değeri de yılın son çeyreğinde artmıştır. Bu göstergeler her ne kadar sanayi istihdamı açısından olumlu bir görünüm çizse de üretim gelişmelerindeki zayıf seyir istihdam artışı beklentisini sınırlandırmaktadır. İnsan kaynakları alanında faaliyet gösteren Kariyer.net firması tarafından sağlanan yeni iş ilanı sayısında da bir yavaşlama gözlenmektedir. Söz konusu firma verilerine göre, işsizlik oranını öncüleme niteliği taşıyan ilan başına başvuru sayısındaki artış 2014 yılı son çeyreğinde de devam etmektedir (Grafik 4.3.5). Söz konusu artışta, gerek yeni ilan sayısındaki yavaşlama gerekse başvuru sayısındaki artış eğiliminin sürmesi etkili olmuştur. Grafik 4.3.5. Grafik 4.3.6. Kariyer.net Toplam İlan Başına Başvuru ve Tarım Dışı İşsizlik Oranı (Mevsimsellikten Arındırılmış) Hanehalkı Yurt İçi Tüketimi* ve Reel Ücret Ödemeleri ** (Yıllık Yüzde Değişim) Kariyer.net Toplam İlan Başına Başvuru Reel Ücret Ödemeleri - Kısa Dönem İş İstatistikleri Tarım Dışı İşsizlik Oranı (yüzde, sağ eksen) 210 18 190 17 16 170 15 Mobilya, Ev Aletleri, Ev Bakım Hizmetleri, Ulaştırma-Haberleşme ve Eğlence-Kültür Hariç Tüketim Harcamaları 15 10 10 5 5 0 0 -5 -5 15 150 14 130 13 110 12 11 90 10 1214 0614 1213 0613 1212 0612 1211 0611 1210 0610 1209 0609 1208 0608 8 1207 9 50 0607 70 -10 -10 1234123412341234123412341234123 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 * Sabit fiyatlar ile açıklanan hanehalkı yurt içi tüketim harcamalarından Mobilya, Ev Aletleri, Ev Bakım Hizmetleri, Ulaştırma ve Haberleşme ile Eğlence ve Kültür alt kalemlerinin çıkarılması ile hesaplanmıştır. ** Sanayi, İnşaat, Ticaret-Hizmet sektörlerindeki toplam ücret ödemelerinin ağırlıklı ortalaması alınarak hesaplanmaktadır. Ücret ödemeleri reelleştirilirken TÜFE kullanılmıştır. Kaynak: TÜİK, Kariyer.net. 52 Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2014 yılı ilk çeyreğini takiben istihdam artış hızı yavaşlamış ancak ücretler enflasyonun üzerinde bir artış göstermiştir. Buna bağlı olarak toplam ücret ödemeleri hız kesmekle birlikte iç talebi destekler yönde hareket etmeye devam etmiştir. Ancak, eş zamanlı olarak, dayanıklı tüketim mallarına yönelik harcamalar dışarıda bırakılarak hesaplanan hanehalkı yurt içi tüketim harcamaları ise düşük bir oranda artmıştır (Grafik 4.3.6). Maliyet boyutuyla ele alındığında, 2014 yılında ücretlerin, firma maliyet artışını yukarı çeken bir unsur olduğu değerlendirilmektedir. 2014 yılı başında belirlenen asgari ücret ve takip eden ortalama ücret artışları 2014 yılı enflasyon tahmininin üzerinde seyretmiştir. 2014 yılı üçüncü çeyreği itibarıyla, saatlik kazanç endeksindeki yıllık artış yüzde 12 olarak gerçekleşmiştir (Grafik 4.3.7). Saatlik ücretlerdeki bu artışın etkisiyle birim ücretler 2014 yılı üçüncü çeyreği itibarıyla yılllık bazda, enflasyona yakın bir oranda artış göstermiştir (Grafik 4.3.8). Yakın zamanda açıklanan 2015 yılı için geçerli olacak asgari ücret tutarları, nominal olarak yüzde 12,2 düzeyinde yıllık ortalama ücret artışına karşılık gelmektedir. Bu değerler, tahmin edilen enflasyon esas alındığında, önümüzdeki yıl ücretlerde kayda değer bir reel artışa işaret etmektedir. Sonuç olarak, hali hazırda ılımlı seyreden verimlilik artışı veri alındığında önümüzdeki dönemde birim ücret artış hızında bir gerileme beklenmemektedir. Firma maliyet yapısındaki ağırlığı dikkate alındığında işgücü maliyetleri ikincil derecede öneme sahip olsa da, verimlilik artışlarının eşlik etmemesi durumunda, ücret artışları, özellikle emek yoğun hizmet sektöründe enflasyon katılığını artıran bir unsur olabilecektir. Grafik 4.3.7. Grafik 4.3.8. Saatlik Kazanç Endeksi ve Asgari Ücret (İki Çeyreklik Yüzde Birim Ücret* (Çalışılan Saat Başı Ücret/Verimlilik) Değişim) (Yılık Yüzde Değişim) Saatlik Kazanç Endeksi (Mev. Arındırılmış) Saatlik Kazanç Endeksi ( Mev. Arındırılmış, 4 çeyreklik ort.) 10 Sanayi Hizmetler 10 30 30 9 9 25 25 8 8 20 20 15 15 10 10 5 5 0 0 -5 -5 Asgari Ücret 7 7 6 6 5 5 4 4 3 3 2 2 3412341234123412341234123412341234 -10 -10 1234123412341234123412341234123 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 Kaynak: TÜİK İşgücü Maliyet Endeksleri, ÇSGB. * Hizmetler sektöründe birim ücret, toplam ücret ödemelerinin hizmet fiyatlarıyla reelleştirilmiş ciroya bölünmesi ile hesaplanmıştır. Sanayi sektörlerinde ise toplam ücret ödemeleri üretime bölünmüştür. Kaynak: TÜİK Kısa Dönem İş İstatistikleri, TCMB. Özetle, 2014 yılı ikinci çeyreğinden itibaren zayıf seyreden tarım dışı istihdam Ağustos-Ekim döneminde inşaat ve sanayi istihdamında gözlenen toparlanmadan gelen katkıyla makul oranda artış göstermiştir. Ancak, işgücüne katılımdaki artış eğiliminin etkisiyle işsizlik oranları artmaya devam etmiştir. Öncü göstergeler ve Ekim dönemi itibarıyla gerçekleşmeler ışığında, yılın son çeyreğinde istihdamda iyileşen bir görünüm beklense de işgücüne katılımdaki artış dikkate alındığında işsizlik oranında belirgin bir düşüş beklenmemektedir. Enflasyon Raporu 2015-I 53 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kutu 4.1 Türkiye’de Şirketlerin Borç Dolarizasyonu ve Büyüme Performansı Türkiye’de 1 finansal olmayan şirketler uzun vadeli yabancı para (YP) cinsinden borçlanma eğilimleri son yıllarda düşmekle birlikte oldukça yüksek düzeylerdedir. Bu gelişmede, 1990’lı yıllarda yaşanan makroekonomik istikrarsızlığın oluşturduğu alışkanlıkların yanı sıra zaman içinde yurt içinde finansal sistemin yerli para cinsinden yeterince uzun vadeli kaynak üretememesi ve Türk lirası cinsinden kredilerde “dış kaynak priminin” yüksek seyretmesi etkili olmuştur.2 Finansal açıdan güçlü, büyük, ihracatçı şirketler finansal ihtiyaçlarını ağırlıklı olarak uzun vadeli olmak üzere YP cinsinden borçlanarak gidermiş ve yatırımlarını gerçekleştirmişlerdir. Diğer yandan, kaynak ihtiyacı en fazla olan ve iç piyasaya yönelik üretim yapan küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ), ise bu imkânı yeterince kullanamamış ve bankacılık sisteminin yüksek dış kaynak primleriyle karşı karşıya kalmışlardır. Türkiye’deki finansal sistemin şirketlerin ihtiyaç duyduğu kaynakları yeterince sağlayamaması iki önemli sorunu gündeme getirmiştir. Birinci olarak, yenileşmenin potansiyel lokomotifi olan KOBİ’lerin yeterli finansman kaynaklarına erişememeleri ve yeterince istihdam yaratamamaları dolayısıyla ülkenin büyüme potansiyelinin etkili olarak kullanılamamasıdır (Dünya Bankası, 2010). İkinci olarak, yerli para cinsinden uzun vadeli finansman kaynaklarının sınırlı olması ve dolayısıyla başta büyük şirketler olmak üzere YP cinsinden yüksek düzeylerde borçlanmaları sonucunda ekonominin dış sermaye akımlarındaki ani duruşlarında oluşabilecek kur şoklarına karşı olan duyarlılığının artması ve dolayısıyla finansal istikrarı tehdit etme potansiyelidir. Öte yandan, şirketlerin önemli oranda YP cinsinden borçlanabilmelerinin avantajları da bulunmaktadır. Öncelikle, büyük ve ihracatçı şirketler finansman ihtiyaçlarını YP cinsinden uzun vadeli ucuz kredi sağlayarak giderebilmelerinin söz konusu şirketlerin büyümelerini destekleyebilme potansiyeli vardır. Ayrıca, şirketlerin YP cinsinden borçlanmaları ve Türk lirası cinsinden daha az kaynak talep etmeleri ihtiyacı olan diğer ekonomik birimlere veya şirketlere kullandırılabilecek kaynak arzını da artırmaktadır. Nitekim Türkiye’de son yıllarda KOBİ’lerin ve tüketici kesiminin bankacılık sisteminden kullandıkları kaynak miktarı hızla büyümüştür. Literatürde borç dolarizasyon oranı olarak adlandırılan, şirketlerin YP cinsinden borçlarının toplam borçları içindeki payıyla ilgili olarak şirketlerin büyüme performansını etkileyen iki faktör öne çıkmaktadır. Birinci olarak, yurt içi kaynakların sınırlı olduğu bir ortamda, şirketlerin YP cinsi kaynaklara erişimine sahip olmaları şirketlerin büyümesini olumlu yönde etkilemesidir. İkinci olarak ekonomik birimlerin YP cinsi borç stoklarının büyümesi ve yüksek ithal girdi kullanmaları özellikle bilanço kanalıyla ekonominin kırılganlığını artırması ile bağımsız bir para ve kur politikasının oluşturulmasını sınırlandırmasıdır. Şirket büyümesi üzerindeki etkileri açısından birbirine zıt yönde hareket eden bu iki kanalın net etkisi deneysel olarak araştırılmaya değer olduğu düşünülmektedir. Kutudaki değerlendirmeler Alp ve Yalçın (2015) çalışmasına dayanmaktadır. Literatürde borç dolarizasyonuna neden olan faktörler arasında; uzun vadeli yerli para cinsinden kredi piyasalarının yeterince gelişmemesi, döviz kurunda ve sermaye hareketlerinde belirgin oynaklık, makroekonomik oynaklık, yetersiz kurumsal kapasite, ekonomik politikalardaki belirsizlik, düzenlemelerdeki yetersizlikler gibi değişkenler öne çıkmaktadır. Alp ve Yalçın (2015) çalışması Türkiye’de şirketlerin borç dolarizasyonu oranını artırıcı faktörler arasında, tahmin sonuçlardan elde edilen önem sırasına göre, dolarizasyon eğiliminde alışkanlıkların yarattığı belirgin ataleti, yüksek kamu kesimi borçlanma gereğini, Türk lirasındaki değerlenmeyi, şirketlerin ihracat payındaki artışı, bir teminat göstergesi olarak net maddi duran varlıkların payının yüksekliğini, enflasyon oranındaki artışı, yüksek kaldıraç oranını, firma ölçeğindeki büyümeyi ve Chicago Borsası oynaklık endeksindeki düşüşü saymaktadır. 1 2 54 Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Bu kutuda, TCMB Sektörel Bilançoları çerçevesinde 1996-2010 dönemini kapsayan ve finansal tablolarını peş peşe en az üç yıl süreyle raporlayan ortalama 7 binden fazla şirketin verileri yapılan analizde kullanılmıştır. Veri setinde yer alan şirketler, ekonomideki satışların yaklaşık yüzde 58’ni, ihracatın yüzde 72’sini ve YP cinsi borçların yüzde 40’ını ekonomik faaliyet gerçekleştirmekte açısından önemli bir olup paya sahiptirler. 70 Küçük Orta Tüm Firmalar 40 göre borç dolarizasyon oranının ölçekle birlikte arttığı 30 tespit edilmiştir. Ayrıca, son yıllarda söz konusu oranın 20 KOBİ’lerde giderek düştüğü büyük şirketlerde ise yatay 10 bir seyir izlediği gözlenmiştir. Benzer eğilim ihracat-satış oranları yüksek olan şirketlerde de gözlenmiştir. 2’de, imalat şirketleri için dolarizasyon oranlarının büyüklüğüne göre ağırlıklı ortalama olarak 2013 gruplarına göre zaman içindeki eğilimi verilmiştir. Buna 2012 50 2011 oranının 2010 dolarizasyon 2009 borç 2008 1’de, 2006 şirket Grafik Büyük 60 2007 Grafik Grafik 1. Ölçeklerine Göre Şirketlerin Borç Dolarizasyon Oranları (Yüzde) Kaynak: TCMB Sektör Bilançoları ve Hülagü ve Yalçın (2014) Dönem içinde ortalama çalışan sayısı 50 kişiden az olan şirketler küçük ölçekli, ortalama çalışan sayısı 250 kişiden fazla olanlar büyük ölçekli ve 50-250 arasında çalışanı olanlar ise orta ölçekli olarak tanımlanmıştır. reel satış ve istihdam büyümeleri hesaplanmıştır. Buna göre, YP cinsinden borcu olmayan şirketlerin (dol rate=0) normal zamanlarda oldukça kötü satış ve istihdam büyümesi performansı sergiledikleri görülmektedir. Bu durum, Türkiye’de YP cinsinden kredilere erişimi olmayan şirketlerin finansal kısıt altında olduklarına işaret etmektedir. Borç dolarizasyon oranı sıfır ile yüzde 25 arasında olan şirketlerin diğerlerine oranla oldukça güçlü bir satış büyümesi performansı yakaladığı görülmektedir. Buna karşın, normal zamanlarda, dolarizasyon oranı sıfır olan şirketlerin istihdam artışı negatif olup, çoğu zaman dolarizasyon oranı artıkça istihdam artış oranının arttığı hesaplanmıştır. Diğer yandan, 2008-2009 krizinin etkilerinin gözlendiği 2008-2010 döneminde dolarizasayon oranının yüzde 75’ten yüksek olduğu şirketlerde satışlardaki küçülmenin oldukça belirgin olduğu ve istihdam artışının hemen hemen olmadığı görülmektedir. Bu bulgu, kur oynaklığının arttığı kriz dönemlerinde yüksek dolarizasyonun şirketlerin özellikle satış büyümelerini olumsuz etkilediğini ima etmekte ve takip edilen bölümde verilen ekonometrik çalışmadan elde eden bulgularla paralellik arz etmektedir. Grafik 2. Dolarizasyon Oranı ve Satış ve İstihdam Büyümesi (Yüzde) Satış Büyümesi İstihdam Büyümesi 0,08 0,15 0,06 0,10 0,04 0,05 0,02 0,00 0,00 -0,05 -0,02 -0,04 -0,10 1997-2010 2002-2007 dol rate=0 25<dol rate<75 2002-2010 2008-2010 0<&dol rate<25 dol rate>75 1997-2010 2002-2007 2002-2010 2008-2010 dol rate=0 0<&dol rate<25 25<dol rate<75 dol rate>75 Kaynak: TCMB Sektör Bilançoları. Borç dolarizasyon oranının şirketlerin satış ve istihdam büyümelerine etkileri dinamik panel yöntemi (GMM) kullanılarak tahmin edilmiştir. Bu çerçevede, şirketlerin reel satış ve istihdam büyüme oranlarının belirleyicileri ayrı ayrı modellenmiştir. En sade modelde, satış büyüme oranının temel belirleyicileri olarak; satış büyüme Enflasyon Raporu 2015-I 55 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası oranının birinci gecikmesi, borç dolarizasyon oranı, şirketlerin işgücü verimliliğini temsil eden reel satışların istihdama oranı, ihracat-satış oranı (ihracat payı) ve kaldıraç oranı gibi şirkete özgü değişkenler ile yurt içi makro gelişmeleri yansıtan reel döviz kurundaki değişim ve dış dünyadaki gelişmeleri temsil eden Chicago Borsası oynaklık endeksi kullanılmıştır. Şirket istihdam oranının belirleyicileri ise satış büyüme oranı modelinde kullanılan değişkenlere ek olarak şirketlerin reel maddi duran varlıklarındaki atış oranı olarak alınmıştır. Şirket büyüme oranlarının şirketlerin ihracat ve dolarizasyon oranlarının derecesi ile 2001 ve 2008-2009 krizlerine duyarlı olup olmadığını dikkate almak üzere ilgili kukla değişkenler eklenerek modeller zenginleştirilmiştir. Bu çerçevede borç dolarizasyon ve ihracat oranlarına bakılarak şirketler yüksek ve düşük borç dolarizasyon oranlı ile düşük ve yüksek ihracat oranlı olarak sınıflandırılmış ve bu doğrultuda kukla değişkenler oluşturulmuştur.3 Ayrıca, iki kriz kukla değişkeni üretilmiştir. Birinci kriz kukla değişkeni 2001 krizini kontrol etmek üzere 2000-2002 dönemine ‘bir’ geri kalan yıllara ‘sıfır’; ikinci kriz kukla değişkeni ise 2008-2009 krizini kontrol etmek üzere 2008-2010 dönemine ‘bir’ geri kalan yıllara ‘sıfır’değerleri verilerek oluşturulmuştur. Borç dolarizasyonu oranı yukarıda kukla değişkenleriyle etkileşimleri modele eklenerek tahminler tekrarlanmıştır. Bu çerçevede, veriler üzerinde yapılan betimleyici analizden ve modellerin tahmin edilmesinden elde edilen bulgular aşağıda özetlenmiştir. Burada vurgulanan bulgular daha ziyade satış büyüme oranı modeli tahminlerinden elde edilmiştir. İstihdam büyüme oranı modelinden elde edilen tahminler ise yer kısıntından dolayı burada ayrıca irdelenmemekle birlikte ana hatlarıyla satış büyümesi tahminleriyle paralellik göstermektedir. Söz konusu tahminlerin tamamına ilişkin ayrıntılı değerlendirmeler Alp ve Yalçın (2015)’den ulaşılabilir. Grafik 3. İmalat Şirketlerinde Net Kar Marjı (Yüzde) 2001 krizi sonrasında esnek döviz kuru rejimine 8,0 geçilmesiyle birlikte, YP geliri sınırlı olan küçük ve orta 7,0 ölçekli şirketler giderek daha az oranda (Türk lirası 6,0 cinsinden krediler oranla) YP cinsinden kredi kullanmaları 4,0 şirket 3,0 borçluluk oranları ve finansal giderlerin satışlar içindeki payları 2001 krizinden sonra belirgin olarak düşmüştür. Bu 2010 2009 2008 2007 -2,0 2006 daha sınırlı olmuştur (Grafik 3). Ayrıca, şirketlerin ortalama 0,0 -1,0 2005 şirketlerin net kar marjlarındaki daralma 2001 krizine oranla 1,0 2004 2008-2009 krizinde kur oynaklığının da neden olduğu 2,0 2003 dönemlere oranla daha az duyarlı hale getirmiştir. Nitekim 2002 önceki 2001 karşı 2000 şoklarına 1999 kuru 1998 döviz 1996 bilançolarını 5,0 1997 Özellikle Net kar marjları, vergi sonrası karların satışlara oranının şirketlerin satışlarıyla ağırlıklandırılmasıyla toplulaştırılmıştır. Kaynak: TCMB Sektör Bilançoları bulgular, şirketlerin 2008 yılında, 2001 yılına oranla daha sağlıklı bir bilanço yapısına sahip oldukları görüşünü desteklemektedir. Ekonometrik bulgular, borç dolarizasyon oranındaki artışın şirket satış büyümesini artırıcı yönde etkilediğini göstermektedir. Başka bir ifadeyle, düşük maliyetli YP cinsinden kaynağa erişime sahip olmanın borçlanma kısıtlarını hafifleterek şirketlerin büyümesini desteklediği görülmektedir. Bu etki ihracatçı ve yüksek dolarizasyon oranına sahip şirketlerde daha belirgindir. Buna karşın, düşük ihracat oranına (ihracatı olmayan şirketler dahil) sahip olup da yüksek borç dolarizasyonu olan şirketlerde dolarizasyonun şirket büyümesi 3 Borç dolarizasyon oranları dönem ortalaması olarak en yüksek yüzde 75 diliminde olan şirketler yüksek dolarizasyon, en düşük yüzde 50 diliminde olanlar ise düşük dolarizasyon oranlarına sahip şirketler olarak sınıflandırılmıştır. Benzer şekilde, göre ihracat oranları dönem ortalaması olarak en yüksek yüzde 75 diliminde olan şirketler yüksek ihracat oranlı (ihracatçı) ve ihracat oranları yüzde 50 diliminin altında olanlar ise düşük ihracat oranlı (buna ihracat yapmayan şirketler de dâhil) şirketler olarak gruplandırılmıştır. 56 Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası üzerindeki etkisi olumsuz olduğu tahmin edilmiştir. Başka bir ifadeyle, korunmamış bilançolarda dolarizasyonun büyümeyi negatif yönde etkilediği tahmin edilmiştir. Bu çerçevede, söz konusu şirketlerin döviz kuru riskinden kaçınmak üzere kısa vadede türev ürünlerini kullanmaları ve uzun dönemde ise YP cinsinden gelirlerini artırmaları önerilmektedir. Yapılan tahminler, 2001 krizinde borç dolarizasyonunun şirket büyümesini olumlu, dış talebin belirgin olarak zayıfladığı 2008-2009 krizinde ise olumsuz yönde etkilediğini göstermektedir. Bu bulgu, şirketlerin kur riskinden kaçınmak için uluslararası piyasalarda talepleri döngüsel hareketlere daha az duyarlı olan ihraç ürünlerinde rekabetçi olabilmelerinin önemini teyit etmektedir. 2001 yılında Türk lirasındaki değer kaybının neden olduğu rekabet kazancı ve güçlü dış talepten dolayı dolarizasyon şirket büyümesini olumlu yönde etkilerken, 20082009 krizinde zayıf dış talepten kaynaklı olarak, negatif bilanço etkisi 2001 krizine oranla daha sınırlı olmasına karşın, dolarizasyonun şirket büyümesi üzerindeki etkisi daraltıcı olmuştur. Şirkete özgü değişkenlerden kaldıraç, ihracat ve işgücü verimlilik oranları borç dolarizasyon oranında olduğu gibi şirketlerin satış büyüme oranlarını pozitif yönde desteklediği, satış büyümesinin gecikmeli değeri ise negatif etkilediği tahmin edilmiştir. Bu değişkenlerden kaldıraç ve verimlilik oranlarının katsayıları oldukça yüksek tahmin edilmiştir. Bu bulgu, Türkiye’de şirketlerin finansmana erişimlerinin iyileştirilmesi ve işgücü verimliliğinin artırılması yoluyla şirketlerin büyüme performanslarının önemli ölçüde yükseltilebileceğini ima etmektedir. Ayrıca, ihracat oranı için pozitif katsayının tahmin edilmesi şirketlerin borçları ile gelirlerinin döviz kompozisyonu arasında uyum sağlama eğiliminde olduklarını göstermektedir. İhracat payındaki büyüme bir yandan doğrudan satışları artırırken diğer yandan YP cinsi krediye erişimi kolaylaştırmak yoluyla şirketlerin finansal kısıtını hafifleterek şirketin satış büyüme performansını dolaylı yönden desteklemektedir. Yukarıda yapılan analiz, şirketler YP cinsinden borçları ile YP cinsinden gelirleri arasında bir denge sağlamaları (doğal koruma) durumunda negatif bilanço etkilerini sınırlayabildiklerini ve dolayısıyla sürdürülebilir bir büyümeyi yakalayabildiklerini göstermektedir. Ayrıca, özellikle küçük ve orta ölçekli şirketlerin ihracat performanslarını artırmaları yoluyla borçlanma kısıtlarını YP cinsinden borçlanarak giderebildikleri ve yüksek bir büyüme performansı yakalayabildikleri görülmektedir. Kısaca, şirketlerin dış pazarlarda rekabet etme güçlerini artırıcı politikaların hayata geçirilmesi, bir yandan düşük maliyetli YP cinsinden borçlanmalarına imkân tanırken diğer yandan söz konusu borçların olumsuz bilanço etkilerinden kaçınılmaktadır. Bu çerçevede, daha istikrarlı kar marjları ve büyüme oranları ancak ihracat oranlarındaki artışla sağlanabileceği düşünülmektedir. Kaynakça Alp, B. ve C. Yalçın (2015) “Türkiye’de Şirketlerin Borç Dolarizasyonu ve Büyüme Performansı” TCMB Çalışma Tebliği No: 15/01. Dünya Bankası (2010) Türkiye – Yatırım Ortamı Değerlendirmesi: Krizden Özel Sektor Öncülüğünde Büyümeye. Washington DC. Hülagü, T. ve C. Yalçın (2014), “Türkiye’de Yabancı Para Borcu ve Kur Riskinin Mikro Analizi,” Yayımlanmamış Not. Enflasyon Raporu 2015-I 57 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kutu 4.2 Uluslararası Enerji Fiyatlarının Makroekonomik Etkileri Enerji fiyatlarındaki gelişmeler birçok ülke için önemli dinamik etkilere sahip olabilmektedir. Türkiye için enerji ihtiyacının büyük bir bölümünün ithalat ile sağlanması, enerji ürünlerinin tüketim sepetinde önemli bir ağırlığı olması ve enerji ihracatı yapan ülkelerin Türkiye’nin ihracatı içinde yüksek bir payının bulunması sebepleri ile enerji fiyatlarındaki hareketler ekonomi üzerinde değişik kanallar aracılığı ile etkili olabilmektedir. Bu kanallar sebebi ile cari işlemler dengesi, enflasyon ve dış talep enerji fiyatlarındaki hareketlere duyarlı hale gelmektedir. Bu kutuda 2006 sonrası dönem için uluslararası enerji fiyatlarındaki hareketlerin bazı makroekonomik değişkenler üzerindeki etkilerine bakılmaktadır. Bu çerçevede, Kılınç ve Tunç (2014) çalışmasında para politikası şoklarının tahmini için kullanılan yöntem baz alınmıştır.4 Türkiye ekonomisine ait makroekonomik değişkenler A(L)y(t)=ε(t) yapısal formu şeklinde yazıldığında, y(t) t zamanında gözlenen değişkenler, A(L) tekil-olmayan ve L geçikme değerine sahip katsayı matrisi ve ε(t) ise t zamanındaki yapısal şoklar olarak ifade edilebilmektedir. Blok dışsallık varsayımı altında y(t), A(L) ve ε(t) ifadelerini yurt içi ve yurt dışı faktörler olarak aşağıdaki gibi berlirlenebilmektedir: y(t) = [ yd (t) ] ye (t) A (L) A12 (L) A(L) = [ 11 ] A21 (L) A22 (L) ε (t) ε(t) = [ d ]. εe (t) Modelin indirgenmiş formu B(L)y(t)=u(t) şeklinde yazıldığında, yapısal formdaki şokları indirgenmiş formdaki kalıntılar şeklinde yazmak mümkündür: ε(t) = A0 u(t). Blok dışsallık varsayımı altında yurt içi değişkenler yurt dışı değişkenleri ne eşzamanlı olarak ne de geçikmeli olarak etkilemektedir. Bu nedenle A matrisinin A21 (L) kısmı her zaman için 0 değerlerinden oluşmaktadir. Blok dışsallık özellikle küçük açık ekonomiler için dikkate alınması gereken önemli ve gerçekçi bir varsayımdır. Bu ekonometrik modelde veriler aylık frekansta kullanılmıştır. Yurt dışı değişkenler (ye) olarak Dünya Bankası Enerji Fiyat Endeksi, Dünya Sanayi Üretim Endeksi, Fed faiz oranı (aylıklandırılmış efektif Fed fon oranları) ve yurt içi değişkenler (yd ) olarak GSYİH, TÜFE, M3, döviz kuru, EMBI ve bankalararası gecelik faiz oranının aylıklandırılmış ortalaması kullanılmıştır. Grafik 1’de uluslararası enerji fiyatlarında yaşanan yüzde 1’lik bir düşüşün diğer makroekonomik değişkenler üzerindeki etkisi etki-tepki fonksiyonları şeklinde gösterilmiştir. Enerji fiyatlarındaki hareketlerin enflasyon üzerinde önemli bir etkisi olduğu gözlenmektedir. Türkiye’de tüketici fiyatları yüzde 1’lik küresel enerji fiyatı düşüşüne tepki olarak azalmakta ve ikinci çeyrek sonunda bu düşüş tepe noktasına ulaşarak yüzde 0,07 değerini almaktadır. Bu etki ayrıca tüm dönem boyunda istatistiki olarak anlamlı bulunmaktadır. İstatistiki olarak güçlü bir şekilde anlamlı tepki veren diğer bir değişken ise risk primi göstergesi olan EMBI’dir. Enerji fiyatlarındaki düşüş Türkiye’nin risk primini hızlı bir şekilde düşürmekte ve bir çeyrek sonunda düşüş miktarı yüzde 0,015 puanı bulmaktadır. Bu bulgu, Türkiye’de enerji ithalatının en büyük dış açık kalemlerinden 4 Yapısal vektör öz gecikme modeli ve blok dışsallık varsayımı için Kılınç ve Tunç (2014) çalışmasına bakınız. 58 Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası birisi olması ve enerji fiyatlarındaki düşüşlerin dış açığı azaltıcı yönde çalışması ile uyumludur. Bu sonuca göre enerji fiyatlarındaki düşüşlerin cari dengeyi düzelterek ülke riskliliğinin azalmasına katkıda bulunduğu değerlendirilebilecektir. Reel kur ilk tepki olarak, risk primindeki düşüş ile uyumlu ile artmakta (değerlenmekte) fakat daha sonra bir azalış sergilemektedir. Milli gelir gelişmelerine bakıldığında ise dönem boyunca istatistiki olarak anlamlı bulunmamakla birlikte, enerji fiyatlarındaki yüzde 1’lik bir düşüşün yaklaşık bir yıl içinde milli gelirde yüzde 0,02 puan civarında bir artışa sebep olduğu gözlenmektedir. Milli gelir etkisinde ekonomik olarak, azalan enerji fiyatları sebebi ile yurt içinde haracama gücünün artmasının yanında ihracatımızda önemli paya sahip enerji üreten ülkelerin milli gelirlerinin olumsuz etkilenmesi ve dolayısı ile dış talepte bu ülkeler kaynaklı azalışlar olması gibi farklı yönlerde çalışan faktörler bulunabilmektedir. Son olarak faiz gelişmelerine bakıldığında, enflasyonda ve risk priminde yaşanan azalışlarla uyumlu bir şekilde, gecelik faizlerin düştüğü gözlenmektedir. Bu düşüş istatistiki olarak anlamlı bulunmakta ve tepe noktasına ikinci çeyrek civarında ulaşmaktadır. Grafik 1. Enerji Fiyatı Etki-Tepki Fonksiyonları (Yüzde 1’lik Uluslararası Enerji Fiyatı Düşüşüne Makroekonomik Değişkenlerin Tepkisi (Yüzde) GSYİH 0,05 0,06 M3 TÜFE 0,01 0,02 0,00 0,04 0,04 0,03 0,00 -0,01 -0,02 0,02 0,02 0,01 -0,02 -0,03 -0,04 -0,04 0,00 0,00 -0,01 -0,05 -0,06 -0,06 -0,02 -0,02 1 5 9 13 17 21 25 0,20 0,10 -0,08 1 29 DÖVİZ KURU 0,20 -0,07 0,10 5 9 13 17 21 25 29 EMBI 0,005 0,000 -0,005 0,00 -0,10 -0,10 -0,02 -0,04 -0,06 -0,06 -0,08 -0,015 -0,025 -0,025 -0,10 0,2 KÜRESEL ENERJİ FİYAT ENDEKSİ 0,5 0,0 5 9 13 17 21 25 29 DIŞ TALEP 0,05 -0,4 0,04 -0,10 1 5 9 13 17 21 25 29 FED FAİZİ 0,05 0,02 0,03 0,03 0,01 0,01 0,01 0,01 0,00 0,00 -0,01 -0,01 -0,01 -0,01 -0,03 -0,03 -0,02 -0,02 -0,05 -0,03 0,0 -0,2 FAİZ -0,04 -0,010 1 13 17 21 25 29 0,00 -0,015 29 9 -0,02 -0,005 -0,30 25 -0,04 5 0,02 -0,30 21 -0,02 0,00 -0,08 17 0,00 0,000 -0,020 13 0,02 0,02 -0,020 9 0,04 0,04 -0,20 5 0,06 0,005 -0,20 1 0,08 1 0,00 -0,010 0,07 0,06 0,05 0,04 0,03 0,02 0,01 0,00 -0,01 -0,02 -0,03 0,02 -0,5 -0,6 -0,8 -1,0 -1,0 -1,2 -1,5 1 5 9 13 17 21 25 29 -0,05 1 5 9 13 17 21 25 29 -0,03 1 5 9 13 17 21 25 29 Not: Yatay eksen şok sonrasında geçen ay sayısını göstermektedir. Noktalı çizgiler 1 standart sapmalık aralıkları göstermektedir. Sonuç olarak, küresel enerji fiyatlarının Türkiye ekonomisi üzerinde önemli etkileri olduğu gözlenmektedir. Enerji fiyatlarının düşmesi sonucunda enflasyon ve risk primi gerilemekte, milli gelir sınırlı bir artış sergilemekte ve faiz oranları düşmektedir. Kaynakça Kılınç, M., ve Tunç, C. (2014), “Identification of Monetary Policy Shocks in Turkey: A Structural VAR Approach”, TCMB Çalışma Tebliği, No:14/23. Enflasyon Raporu 2015-I 59 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 60 Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 5. Finansal Piyasalar ve Finansal Aracılık Yılın son çeyreğinde küresel finansal piyasalar dalgalı bir seyir izlemeye devam etmiştir. Japonya, Çin ve Euro Bölgesi büyüme görünümünde zayıf bir seyir gözlenirken, ABD’de açıklanan büyüme rakamları ve öncü göstergeler iktisadi faaliyette toparlanmaya işaret etmiştir. Bu gelişmeler gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikalarında ayrışmaya neden olmuştur. Euro Bölgesi ve Japonya’da gevşek para politikası duruşunun sürdürüleceği beklentisinin yanı sıra Fed’in para politikasında normalleşmeyi beklenenden daha erken başlatabileceğine dair algılar güçlenmiştir. Öte yandan iktisadi faaliyetteki toparlanmaya rağmen Fed’in faiz artışında acele etmeyeceğine dair yaptığı açıklamalar faiz kararına ilişkin belirsizlikleri korumuştur. Ayrıca Ortadoğu’da artan jeopolitik riskler ve petrol fiyatlarındaki belirgin düşüşün petrol ihraç ve ithal eden ekonomiler üzerindeki etkilerinin farklılaşması küresel finansal piyasaların dalgalı bir seyir izlemesine yol açmıştır. Petrol fiyatlarındaki gerileme özellikle petrol ihraç eden gelişmekte olan ülkelerin makro göstergeleri ve finansal piyasalarını olumsuz etkilerken, enerji ithal eden Türkiye’nin cari açık ve enflasyon görünümünde iyileşmeye destek vermiştir. Düşen petrol fiyatlarının yanı sıra Euro Bölgesi ve Japonya’da açıklanan nicel genişleme paketleri ve Fed’in faiz artışında sabırlı davranacağına ilişkin açıklamalar Türkiye’de finansal piyasaları göreli olarak daha olumlu etkilemiş ve küresel finansal piyasalarda yaşanan dalgalanmaların yurt içi piyasalara olumsuz yansımalarını sınırlamıştır. Enflasyon görünümü ve cari açıktaki iyileşme Türkiye’ye ilişkin risk algılamalarını, döviz kuru, hisse senedi ve bono piyasalarını olumlu etkilemiştir. Türkiye için hesaplanan Finansal Koşullar Endeksi 2014 yılının son çeyreği için finansal koşulların bir önceki döneme kıyasla daha destekleyici bir konuma geldiğini göstermekle birlikte gelinen seviye itibarıyla önümüzdeki dönemde kredilerde belirgin bir ivmelenmeye işaret etmemektedir (Grafik 5.1). Bu dönemde endekste yer alan çeşitli değişkenlerin finansal koşullara katkıları da genellikle düşük de olsa pozitif seviyede gerçekleşmiştir (Grafik 5.2). Kredi koşulları ve kredi faizinin katkısı son çeyrekte nötr seviyesine yakın gerçekleşirken risk primi, döviz kuru, borsa getirisi ve piyasa faizleri destekleyici yönde katkı vermiştir. Grafik 5.1. Grafik 5.2. Finansal Koşullar ve Kredi Büyümesi* Finansal Koşullar Endeksine Katkılar* sıkılaştırıcı destekleyici FKE (standardize) 3,0 2,5 2,0 1,5 1,0 0,5 0,0 -0,5 -1,0 -1,5 -2,0 -2,5 -3,0 EMBI Getiri Eğrisi Eğim Gösterge Faiz Sermaye Akımları Net Kredi Kullanımı/GSYİH (yıllık, yüzde, sağ eksen) 14 12 Kredi Faizi Reel Efektif Döviz Kuru Kredi Standartları Borsa Getirisi 3 3 2 2 6 1 1 4 0 0 -1 -1 -2 -2 10 8 2 0 -2 -4 12341234123412341234123412341234 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 *Finansal koşullar endeksine ilişkin detaylar için bakınız: TCMB Ekonomi Notu:12/31. Enflasyon Raporu 2015-I -3 -3 12341234123412341234123412341234 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 *Getiri eğrisinin eğimini temsilen 10-2 yıl vadeli faiz farkı alınmıştır. 2010 yılı öncesinde getiri eğrisinden geriye giden sağlıklı uzun vadeli bir faiz elde edilemediği için 10 yıl vadeli para takası faizi getiri eğrisinin uzun ucunu temsil eden faiz olarak kullanılmıştır. 61 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 5.1. Finansal Piyasalar Küresel Risk Algılamaları Küresel para politikalarındaki belirsizlikler 2014 yılının son çeyreğinde de devam etmiş, ABD ekonomisinin üçüncü çeyrek yıllık büyüme oranının bir önceki çeyrek büyüme oranına benzer şekilde oldukça yüksek olması ile birlikte öncü göstergelerde gözlenen toparlanma Fed’in faiz artırımını daha erken bir tarihe alabileceği yönünde güçlü bir algı oluşturmuştur. Öte yandan, Euro Bölgesi’ndeki iktisadi faaliyetin zayıf seyri ve mevcut deflasyonist duruma karşılık olarak ECB politika faizi ve bankaların ECB nezdindeki mevduatlarına uyguladığı negatif faizi sabit tutarken ekonomiyi canlandırmak için daha önce duyurduğu ve iki yıl sürdürmeyi planladığı varlığa dayalı menkul kıymet satın alımları politikasını yılın ilk çeyreğinde uygulamaya başlamıştır. Bu çeyrekte gözlenen diğer bir önemli gelişme ise Japonya’nın 2014 yılı ikinci ve üçüncü çeyrek verilerinin ekonomide daralmaya işaret etmesi nedeniyle Japonya Merkez Bankası’nın ekonomiyi destekleme amacıyla nicel ve nitel genişleme politikalarını hayata geçirmesidir. Bu dönemde küresel para politikalarına dair devam eden belirsizlikler, artan jeopolitik riskler ve enerji ve emtia fiyatlarında gözlenen sert düşüş oynaklık endekslerinde keskin artışlara yol açmıştır (Grafik 5.1.1 - Grafik 5.1.2). Bozulan risk algılamaları sonrasında küresel yatırımcıların güvenli liman olarak gördükleri ABD varlıklarına artan talebi ve yatırımcıların hisse senedinden ziyade devlet tahvillerini tercih etmesi, ABD’de uzun vadeli faizlerdeki düşüş eğiliminin sürmesini sağlamıştır (Grafik 5.1.1). Grafik 5.1.1. Grafik 5.1.2. 10 Yıl Vadeli ABD Hazine Tahvil Faizleri ve Faiz Oynaklığı Endeksi (MOVE Endeksi)(Yüzde) JPMVXYEM Oynaklık Endeksi (Yüzde) ABD 10 Yıllık Faizleri 3,0 120 14 14 110 13 13 12 12 11 11 10 10 80 9 9 70 8 8 7 7 6 6 5 5 4 4 100 90 2,5 2,0 60 1,5 50 Kaynak: Bloomberg. 0115 1014 0714 0414 0114 1013 0713 0413 40 0113 1,0 0113 0213 0313 0413 0513 0613 0713 0813 0913 1013 1113 1213 0114 0214 0314 0414 0514 0614 0714 0814 0914 1014 1114 1214 0115 MOVE Endeksi (sağ eksen) 3,5 Kaynak: Bloomberg, Yılın son çeyreğinde, ABD ekonomisi büyüme rakamlarının açıklanması sonrasında Fed’in faiz artırımı ile ilgili sinyaller, gelişmekte olan ülke büyümelerinin beklentilerin altında kalma riski ve enerji fiyatlarında görülen keskin düşüş gelişmekte olan ülkelere yönelik risk algılarını olumsuz yönde etkilemiş ve bu ülkelerin risk primlerinde artışlar gözlenmiştir. 2014 yılının ilk yarısında Gelişmekte Olan Ülkeler Bono Endeksi (EMBI) değerinde görülen düşüş yılın ikinci yarısında yerini artış eğilimine bırakmıştır (Grafik 5.1.3). Diğer taraftan, yılın ikinci yarısında dalgalı bir seyir izleyen Kredi Temerrüt Takası (CDS) primlerinde yılın son çeyreğinde, düşen enerji fiyatları ile birlikte özellikle petrol ihraç eden ülkelere yönelik risk algısının artmasından dolayı sert bir artış gözlenmiştir (Grafik 5.1.4). 62 Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 5.1.3. Grafik 5.1.4. Bölgesel EMBI Endeksleri Kümülatif Kredi Temerrüt Takası (CDS) Değişimleri (24 Ocak 2014’ten İtibaren, Baz Puan) (Baz Puan) EMBI Avrupa EMBI Türkiye EMBI Asya 650 EMBI Latin Amerika 650 600 600 550 550 500 500 450 Türkiye Gelişmekte Olan Ülkeler* Seçilmiş Ülkeler Ortalaması** 20 20 0 0 -20 -20 450 -40 -40 400 400 -60 -60 350 350 -80 -80 300 250 250 -100 -100 200 200 -120 -120 150 150 -140 -140 0115 1114 0914 0714 0514 0314 0114 1113 0913 0713 0513 0313 100 0113 100 0114 0214 0214 0314 0314 0414 0414 0514 0514 0614 0614 0714 0714 0814 0814 0914 0914 1014 1014 1114 1114 1214 1214 0115 0115 300 * GOÜ içerisinde Brezilya, Şili, Kolombiya, Çek Cum., Macaristan, Endonezya, Meksika, Polonya, Romanya ve Güney Afrika bulunmaktadır. ** Seçilmiş Ülkeler Brezilya, Endonezya ve Güney Afrika'dan oluşmaktadır. Kaynak: Bloomberg. Kaynak: Bloomberg. Portföy Hareketleri Gelişmekte olan ülkelerin büyüme performanslarında gözlenen ivme kaybı ve küresel para politikaları kaynaklı belirsizlikler nedeniyle 2014 yılı son çeyreğinde gelişmekte olan ülkelerde yaşanan portföy çıkışları 2015 yılı başında da devam etmiştir (Grafik 5.1.5). Bu dönemde Türkiye’ye portföy akımları ise düşen enerji ve emtia fiyatlarının ülke riskini azaltmasından dolayı artmış ve özellikle petrol ihraç eden diğer gelişmekte olan ülkelerden belirgin olarak farklılaşmıştır. Ekim-Kasım döneminde görülen güçlü portföy girişlerine karşılık Aralık ayında ise sınırlı çıkışlar yaşanmıştır. Bununla beraber, 2014 yılı başından itibaren birikimli portföy akımları pozitif düzeyde gerçekleşmiştir (Grafik 5.1.6). Grafik 5.1.5. Grafik 5.1.6. Gelişmekte Olan Ülkelerde Portföy Hareketleri* Türkiye’deki Portföy Hareketleri* (Milyar ABD Doları) 80 (Milyar ABD Doları) 80 9 60 60 2013 2008-2013 Ortalaması 40 20 0 9 2008-2013 ortalaması 7 7 2013 40 5 5 20 3 3 0 1 1 2015 *Hisse senedi ve borçlanma senetlerine yapılan portföy hareketlerini kapsamaktadır. Kaynak: EPFR. Enflasyon Raporu 2015-I -3 -3 Aralık Kasım Eylül Ekim Ağustos Temmuz Mayıs -5 Haziran -5 Mart Aralık Kasım Ekim Eylül Ağustos Temmuz Haziran Mayıs Nisan Mart -60 Ocak -60 Şubat -40 -1 2014 2015 Nisan 2014 -40 -1 Şubat -20 Ocak -20 *Hisse senedi ve DİBS portföy hareketlerini kapsamaktadır. DİBS verisinden Repo’ya girişler çıkarılmıştır. Kaynak: TCMB. 63 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Döviz Kurları ABD’de açıklanan olumlu büyüme ve istihdam verileri, öncü göstergelerin işaret ettiği iktisadi toparlanma ve Fed’in açıklamaları, piyasalarda Fed’in para politikasında normalleşmeyi beklenenden daha erken başlatabileceğine dair bir algı oluşturmuştur. Diğer taraftan Euro Bölgesi ve Japonya’da ekonomiyi destekleyecek yeni nicel genişleme hamleleriyle gevşek para politikası duruşunun sürdürüleceğine yönelik beklentiler Dolar Endeksi’nin yılın üçüncü çeyreğindeki hızlı yükselişini yılın son çeyreğinde de devam ettirmesine neden olmuştur. Ekim Enflasyon Raporu döneminden bu yana gelişmekte olan ülke para birimleri de ABD doları karşısında değer kaybetmiştir (Grafik 5.1.7). Yılın son çeyreğinde Türk lirası diğer gelişmekte olan ülke para birimlerine paralel bir hareket göstermiştir. Bu dönemde, kur sepeti ve risk primi arasındaki ilişki devam etmiş ve her ikisi de yüksek dalgalanma göstermekle beraber sınırlı düzeyde artmıştır. Ekim Enflasyon Raporu’nun yayımlandığı 31 Ekim 2014 tarihinde 2,50 seviyesinde seyreden kur sepeti, 22 Ocak 2015 itibarıyla 2,48 seviyelerinde gerçekleşmiştir (Grafik 5.1.8). Bu dönemde Türk lirası ABD doları karşısında yüzde 4,5 civarında değer kaybederken euro karşısında yüzde 5 değer kazanmıştır. Grafik 5.1.7. Grafik 5.1.8. TL ve Gelişmekte Olan Ülke Para Birimlerinin ABD Doları Karşısında Değeri* ( 22.05.2013=1) Kur Sepeti ve Ülke Risk Primi Türkiye GOÜ Ortalama* Seçilmiş GOÜ Ortalaması** DXY Dolar Endeksi (sağ eksen) 1,40 1,35 Kur Sepeti EMBI+ Türkiye (sağ eksen) 95 2,8 500 2,7 450 2,6 400 2,5 350 87 2,4 300 85 2,3 250 2,2 200 2,1 150 2 100 93 1,30 91 1,25 89 1,20 1,15 83 1,05 0115 1114 0914 0714 0514 0314 0114 1113 79 0913 0,95 0713 81 0513 1,00 *Gelişmekte olan ülkeler arasında Brezilya, Şili, Kolombiya, Çek C., Macaristan, Meksika, Polonya, Romanya, G.Afrika, Hindistan , Endonezya ve Türkiye yer almaktadır. **Seçilmiş GOÜ ortalaması hesaplanırken ise Brezilya, Endonezya, G. Afrika ve Hindistan kullanılmıştır. Kaynak: Bloomberg. 1,9 50 0112 0312 0512 0712 0912 1112 0113 0313 0513 0713 0913 1113 0114 0314 0514 0714 0914 1114 0115 1,10 Kaynak: Bloomberg. Yukarıda bahsi geçen gelişmeler çerçevesinde 2014 yılının dördüncü çeyreğinin ortalarından itibaren gelişmekte olan ülke para birimlerinin ima edilen kur oynaklıklarında artışlar gözlenmiştir. (Grafik 5.1.9). Son dönemde olumsuz seyreden küresel risk iştahıyla beraber, Türk lirasının ima edilen oynaklığı da diğer gelişmekte olan ülkelere benzer hareket ederek artmıştır. Buna ek olarak, döviz kurlarında dördüncü çeyrek ortalarından itibaren gözlenen hareket, satın alma (call) ve satma (put) opsiyonlarının ima ettiği oynaklıklar arasındaki farkı ifade eden risk reversal pozisyonlarında da gözlenmiştir. Aralık ayı ortalarında Rusya kaynaklı dalgalanmalar sırasında ima edilen kur oynaklıklarındaki gelişmelere paralel olarak risk reversal pozisyonları da artmıştır (Grafik 5.1.10.). Bu farkın artması, Türk lirasının değer kaybı yönündeki beklentilerin değer kazanma yönündeki beklentilere göre daha fazla olduğunu göstermektedir. 64 Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 5.1.9. Grafik 5.1.10. Opsiyonların İma Ettiği Kur Oynaklığı* Çeşitli Vadelerde 25 Delta Risk Reversal Pozisyonu* (1 Ay Vadeli) (5 Günlük HO, Yüzde) 1 Ay 12 Ay 7 30 Cari Açık Veren Gelişmekte Olan Ülkeler 27 30 27 Türkiye 24 3 Ay ABD Doları/TL Kuru 2,4 6 2,3 5 2,2 24 3 3 0 1,7 *Cari açık veren gelişmekte olan ülkeler arasında Brezilya, Şili, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Meksika, Polonya, G. Afrika, Hindistan Endonezya, Romanya ve Kolombiya yer almaktadır. Kaynak: Bloomberg. 0115 1,8 1114 1 0914 6 0714 6 0514 1,9 9 0314 2 9 0114 2 12 1113 3 12 0913 2,1 0713 4 15 0513 18 15 0313 18 0113 21 0513 0613 0713 0813 0913 1013 1113 1213 0114 0214 0314 0414 0514 0614 0714 0814 0914 1014 1114 1214 0115 21 *Risk reversal pozisyonu, aynı deltaya sahip satın alma (call) ve satma (put) opsiyonlarının ima ettiği oynaklıklar arasındaki farkı göstermektedir. Bu farkın yüksek olması, Türk lirasının değer kaybı yönündeki beklentilerin değer kazanma yönündeki beklentilere göre daha fazla olduğu anlamına gelmektedir. Kaynak: Bloomberg, TCMB. Para Politikası Uygulamaları 2014 yılının dördüncü çeyreğinde küresel finansal piyasalar dalgalı bir seyir izlemiştir. Bu dönemde Avrupa ve Japonya’da yeni genişleme paketleri açıklanırken, ABD haricindeki bölgelerde iktisadi faaliyetteki yavaşlama devam etmiştir. Fed’in para politikasında normalleşmeye başlayacağına dair beklentiler bulunsa da küresel ekonomide gözlenen yavaşlama ile birlikte para politikalarındaki normalleşme sürecinin ötelenme olasılığı da bulunmaktadır. Küresel para politikalarının normalleşme sürecine dair süregelen belirsizlikler, küresel risk iştahının ve sermaye akımlarının verilere duyarlı kalmasına neden olmuştur. Bu süreçte TCMB sıkı para politikasını duruşunu sürdürmüş, 2015 yılı Ocak ayında özellikle enerji ve gıda dışı enflasyon göstergelerinde ve enflasyon beklentilerindeki olumlu gelişmeleri dikkate alarak bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını yüzde 8,25’ten yüzde 7,75’e düşürmüştür. TCMB, küresel para politikalarının normalleşme sürecinde Türkiye’de dengeli büyümenin ve sermaye akımlarının sürekliliğini desteklemek amacıyla, bankaların Döviz ve Efektif Piyasalarındaki mevcut toplam 10,8 milyar ABD doları işlem yapma limitlerini bankaların bilanço büyüklüklerinde ve TCMB rezervlerinde görülen artışı dikkate alarak 10 Aralık 2014 tarihinden itibaren 21,62 milyar ABD dolarına yükseltmiştir. Öte yandan, küresel finans ve iktisadi faaliyet gelişmelerine dair belirsizliklerin devam etmesi sebebiyle makro-finansal riskleri sınırlamaya ve basiretli borçlanmayı desteklemeye yönelik makroihtiyati politikaların uygulanması önem taşımaktadır. Bu çerçevede kısa vadeli ve yabancı para cinsi borçlanmanın kontrol altında tutulması önem arz etmektedir. Özel sektörün dış borcu incelendiğinde, kısa vadeli dış borçlanmanın çok büyük bir kısmının bankacılık sektörü tarafından gerçekleştirildiği ve bankacılık sektörü kısa vadeli borcunun son yıllarda çok hızlı bir artış sergilediği görülmektedir (Grafik 5.1.11). TCMB, 3 Ocak 2015 tarihinde yaptığı duyuruda finansal istikrarı desteklemek amacıyla bankaların ve finansman şirketlerinin yabancı para cinsinden çekirdek dışı kısa vadeli yükümlülükleri için uygulanan zorunlu karşılık oranlarını vade uzatımını teşvik edici yönde artırmıştır (Grafik 5.1.12). Böylece, hâlihazırda yüzde 11,7 olan yabancı para ortalama zorunlu karşılık oranı yüzde 12,8 seviyesine yükseltilmiştir. Bankacılık sektöründe vadelerin uzamasıyla beraber TCMB rezervlerinin kısa vadeli dış Enflasyon Raporu 2015-I 65 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası borçları karşılama oranının artması beklenebilecektir. Ayrıca, TCMB’nin TL cinsinden zorunlu karşılıklara ödemeye başladığı faizin çekirdek yükümlülükleri teşvik edici yöndeki düzenlemesi 2015 Ocak ayı itibarıyla yürürlüğe girmiştir. Bu düzenlemelerin basiretli borçlanmayı destekleyerek makro-finansal riskleri sınırlayacağı ve dengeli büyümeye katkı sağlayacağı değerlendirilmektedir (Kutu 5.1). Grafik 5.1.11. Grafik 5.1.12. Kısa Vadeli Dış Borç Yabancı Para Zorunlu Karşılık Oranları (Milyar ABD Doları) (Yüzde) 150 150 Bankalar 120 20 Mevcut Oranlar 18 Özel Sektör Yeni Oranlar 120 16 14 90 90 60 60 30 30 12 10 8 6 4 0 0605 1205 0606 1206 0607 1207 0608 1208 0609 1209 0610 1210 0611 1211 0612 1212 0613 1213 0614 0 2 0 1 yıl Kaynak: TCMB. 2 yıl 3 yıl 5 yıl 5+ yıl Kaynak: TCMB. 2014 yılındaki Ocak ayındaki PPK ara toplantısında alınan para politikasının operasyonel çerçevesini sadeleştirme kararı kapsamında başlanan TCMB fonlamasının ağırlıklı bir hafta vadeli repo ihaleleriyle yapılması uygulanmasına Ekim Enflasyon Raporu döneminden bu yana devam edilmiştir (Grafik 5.1.13). Öte yandan 2014 yılının Eylül ayından itibaren jeopolitik riskler ve finansal piyasalarda yaşanan oynaklık göz önünde bulundurularak sıkı para politikası sıkı likidite politikasıyla da desteklenmiştir. Bu sebeple, BIST gecelik repo faizleri Ekim Enflasyon Raporu döneminden bu yana likidite politikasına bağlı olarak faiz koridorunun üst bandına yakın bir seyir izlemiştir (Grafik 5.1.14). Grafik 5.1.13. Grafik 5.1.14. TCMB Fonlaması* TCMB Faizleri ve BIST Bankalararası Gecelik Repo Faizleri (2 Haftalık Hareketli Ortalama, Milyar TL) (Yüzde) 60 15 50 13 13 40 40 11 11 30 30 9 9 20 20 7 7 10 10 5 5 0 0 3 3 1 1 50 -10 0113 0213 0313 0413 0513 0613 0713 0813 0913 1013 1113 1213 0114 0214 0314 0414 0514 0614 0714 0814 0914 1014 1114 1214 0115 -10 *Marjinal Fonlama, gecelik vadede faiz koridorunun üst bandından sağlanan fonlamadır. Kaynak: BIST, TCMB. 66 Gecelik Borç Alma -Verme Faiz Koridoru Ortalama Fonlama Faizi (5 Günlük HO) BIST Gecelik Repo Faizleri (5 günlük HO) 1 Hafta Vadeli Repo Faiz Oranı 15 0711 0911 1111 0112 0312 0512 0712 0912 1112 0113 0313 0513 0713 0913 1113 0114 0314 0514 0714 0914 1114 0115 60 Marjinal Fonlama Piyasa Yapıcılara Sağlanan Fonlama Haftalık Repo (Miktar İhalesiyle) Aylık Repo BIST ve BPP Ters Repo ile Çekilen Net APİ Kaynak: BIST, TCMB. Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2014 yılının son çeyreğinden bu yana 5 yıllık piyasa faizleriyle BIST Bankalararası Gecelik Repo Faizleri arasındaki fark negatif değerlerde seyretmektedir (Grafik 5.1.15). Piyasa faizlerinde gözlenen düşüş sıkı likidite politikasının da etkisiyle kısa vadeli faizlerde daha sınırlı olmuş ve getiri eğrisi yataya yakın konumunu korumuştur (Grafik 5.1.16). TCMB, önümüzdeki dönemde enflasyon beklentilerini, fiyatlama davranışlarını ve enflasyonu etkileyen diğer unsurları yakından izleyecek ve enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar getiri eğrisini yataya yakın tutmak suretiyle para politikasındaki sıkı duruşunu sürdürecektir. Grafik 5.1.15. Grafik 5.1.16. Piyasa Faizleri ve TCMB Fonlama Faizi 3 Kasım - 23 Ocak Arası Getiri Eğrisi (Yüzde) (Yüzde) 14 5 Yıl - BİST Faiz Farkı 5 Yıllık Piyasa Faizi BİST Bankalararası Gecelik Repo Faizleri (5 Gün Ort.) TCMB Ortalama Fonlama Faizi 14 9,00 9,00 12 12 8,75 8,75 10 10 8,50 8,50 8 8 8,25 8,25 6 6 8,00 8,00 4 4 7,75 7,75 2 2 7,50 7,50 0 0 7,25 7,25 -2 -2 7,00 7,00 Kaynak: Bloomberg, TCMB. 9,00 10,00 8,00 7,00 5,00 4,00 3,00 2,00 1,00 0,50 2-23 Ocak Ortalama 0,25 -4 0511 0711 0911 1111 0112 0312 0512 0712 0912 1112 0113 0313 0513 0713 0913 1113 0114 0314 0514 0714 0914 1114 0115 -4 3 Kasım-23 Ocak Ortalama Vade (Yıl) Kaynak: Bloomberg TCMB, 3 Ocak 2015 tarihinde yaptığı duyuruda Rezerv Opsiyonu Mekanizması (ROM)’nın otomatik dengeleyici özelliğinin güçlendirilmesi amacıyla, rezerv opsiyonu dilimlerinde ve katsayılarında değişikliğe gitmiştir. Buna göre zorunlu karşılık oranlarındaki uyarlamalar sonucunda ihtiyaç duyulan döviz likiditesini karşılamak amacıyla ilk yüzde 30’luk dilimde döviz Rezerv Opsiyonu Katsayısı (ROK) 0,2 puan düşürülmüştür. Ayrıca, imkân üst limiti değişmeden yüzde 55’in üzerindeki dilim sayısı ve her ilave dilime karşılık gelen ROK 0,2 puan artırılmıştır (Grafik 5.1.17). Söz konusu değişikliğin, ROM kullanımını etkileyen diğer faktörlerin sabit kaldığı varsayımı altında, ROM kullanım oranını sınırlı ölçüde düşürmesi beklenmektedir. Ayrıca üst dilimlerdeki ROK artışları ile ROM’un sermaye hareketlerine karşı otomatik dengeleyici özelliğinin güçleneceği değerlendirilmektedir. 16 Ocak 2015 tesis dönemi itibarıyla bankaların ROM imkânından faydalanma oranı döviz için yüzde 90 (54,2/60), altın için ise yüzde 88 (26,3/30) olarak gerçekleşmiştir (Grafik 5.1.18). Enflasyon Raporu 2015-I 67 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 5.1.17. Grafik 5.1.18. Döviz Rezerv Opsiyonu Katsayıları (ROK) Bankaların Döviz İmkânını Kullanma Oranları * (Yüzde) 10 0 0 *Yüzde 55’ten sonraki her yüzde 1’lik dilim için ROK 0,2 oranında artmaktadır. Kaynak: BIST, TCMB. 1214 10 0914 20 0614 20 0314 30 1213 30 0913 40 0613 40 0911 27.02.15 31.04.14 07.06.13 10.05.13 12.04.13 07.12.12 09.11.12 12.10.12 31.08.12 03.08.12 06.07.12 22.06.12 0 11.11.11 10 50 0313 1,0 1,0 1,0 1,0 1,1 1,3 1,4 1,4 1,4 1,4 1,4 1,4 1,2 50 1212 1,5 1,5 1,5 30 60 0912 1,5 1,7 1,8 1,8 1,9 Döviz İmkânı Kullanımı 60 0612 1,4 1,4 1,4 1,4 1,6 1,7 1,8 1,9 2,1 2,2 2,6 2,3 Rezerv Opsiyonu Oranı (Yüzde) 1,7 1,7 1,7 1,9 2,0 2,1 2,2 2,4 2,5 2,9 2,7 40 20 Döviz İmkânı (üst limit) * 1,9 1,9 2,1 2,2 2,3 2,4 2,6 2,7 3,1 3,1 50 0312 2,0 2,2 2,3 2,4 2,5 2,7 2,8 3,2 1211 60 *Tesis dönemleri itibarıyladır. Kaynak: TCMB. TCMB rezervlerinde Ekim Enflasyon Raporu dönemine göre düşüş yaşanmıştır (Grafik 5.1.19). Bu dönemde, bankaların döviz rezerv opsiyonu kapsamında tesis ettikleri rezerv ROM kullanım oranındaki düşüşe bağlı olarak azalmış, bankaların yabancı para zorunlu karşılık yükümlülükleri kapsamında tutulan rezervlerde ise kayda değer bir değişiklik gözlenmemiştir. Ayrıca, TCMB 17 Aralık 2014 tarihinden itibaren enerji ithalatçısı kamu iktisadi teşebbüslerinin döviz ihtiyacının gerekli görülen kısmının T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı ve TCMB tarafından doğrudan karşılanacağını duyurmuştur. Öte yandan TCMB, 23 Ocak 2015 tarihinde yaptığı değişiklikle İhracat Reeskont kredisi limitlerini artırmış ve krediden yararlanabilecek firma kapsamını genişletmiştir. Bu değişiklikler sayesinde ihracatçılar ve döviz kazandırıcı hizmet sektörü firmaları TCMB reeskont kredisi imkanını daha fazla kullanabilecektir. 2014 yılında 13 milyar ABD doları olarak gerçekleşen ihracat reeskont kredisi yoluyla TCMB rezervlerine sağlanan katkının getirilen yeni imkanlarla 2015 yılında 15 milyar ABD dolarının üzerinde olması beklenmektedir. Önümüzdeki dönemde döviz satım ihalelerine devam edilmesi ise TCMB döviz rezervini azaltıcı yönde etkileyecektir (Tablo 5.1.1). Grafik 5.1.19. Tablo 5.1.1. TCMB Döviz Rezervleri Döviz Rezervine Katkılar (16 Ocak 2015 İtibarıyla, Milyar ABD Doları) TCMB Diğer Döviz Rez. ROM Döviz TCMB Diğer Altın Rez. YP ZK İçin Döviz ROM Altın Kıym.Mad. İçin Altın Döviz Satışları (-) Reeskont Kredileri (+) 140 140 Mart 2014 1,05 0,48 120 120 Nisan 2014 1,02 0,36 100 Mayıs 2014 0,50 2,06 Haziran 2014 0,42 1,54 100 80 80 Temmuz 2014 0,38 1,46 60 60 Ağustos 2014 0,21 1,38 Eylül 2014 0,31 1,42 0,72 0,80 2,19 1,55** 1,32 0,79 1,34 2.04+ 1,33+ 1,27+ 40 20 20 0 0 1111 0112 0312 0512 0712 0912 1112 0113 0313 0513 0713 0913 1113 0114 0314 0514 0714 0914 1114 0115 40 Kaynak: TCMB. 68 (Milyar ABD Doları) Ekim 2014 Kasım 2014 Aralık 2014* Ocak 2015* Şubat 2015 Mart 2015 * KİT’lere yapılan doğrudan döviz satışı dahil edilmiştir **21 Ocak 2015 itibarıyladır. +Geçici veriler. Kaynak: TCMB. Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Piyasa Faizleri 2014 yılının son çeyreğinin başında gelişmekte olan ülkelerin risk primlerinde gözlenen azalmalar nedeniyle gelişmekte olan ülkelerin piyasa faizlerinde düşüş yaşanmıştır. Aralık ayında küresel piyasalarda yaşanan belirsizliklerin etkisi ile piyasa faizlerinde oynaklık gözlenmiş, Ocak ayında ise düşüş eğilimi devam etmiştir. (Grafik 5.1.21 ve Grafik 5.1.22). Bu dönemde Türkiye’nin piyasa faizleri de enflasyon görünümünde yaşanan iyileşmenin de etkisiyle düşüş göstermiştir. Türkiye’nin jeopolitik ve ekonomik risklerin yaşandığı bölgelere yakınlığı piyasa faizlerinin diğer gelişmekte olan ülke faizlerine göre daha oynak bir seyir izlemesine sebep olmuştur. Ülke bazında bakıldığında ise Türkiye, beş yıl ve altı ay vadeli piyasa faizlerinde bir önceki Enflasyon Raporu dönemine göre en fazla düşüş kaydeden ülkeler arasında görünmektedir (Grafik 5.1.23 ve Grafik 5.1.24). Grafik 5.1.20. Grafik 5.1.21. Beş Yıl Vadeli Piyasa Faizleri* Altı Ay Vadeli Piyasa Faizleri (22 Ocak 2015 İtibarıyla, Yüzde) Güney Afrika Endonezya 14 13 12 11 11 10 10 9 9 8 8 7 7 6 6 5 5 4 4 0113 0213 0313 0413 0513 0613 0713 0813 0913 1013 1113 1213 0114 0214 0314 0414 0514 0614 0714 0814 0914 1014 1114 1214 0115 12 Brezilya Hindistan Türkiye 13 12 11 10 9 8 7 6 5 4 3 2 Güney Afrika Endonezya 13 12 11 10 9 8 7 6 5 4 3 2 0113 0213 0313 0413 0513 0613 0713 0813 0913 1013 1113 1213 0114 0214 0314 0414 0514 0614 0714 0814 0914 1014 1114 1214 0115 (22 Ocak 2015 İtibarıyla, Yüzde) Brezilya Hindistan 14 Türkiye 13 * Brezilya için 4 yıllık piyasa faizi verisi kullanılmıştır. Kaynak: Bloomberg. Grafik 5.1.23. 2014 Yılı 4. Çeyrekte Beş Yıl Vadeli Piyasa Faizlerindeki Değişim 2014 Yılı 4. Çeyrekte Altı Ay Vadeli Piyasa Faizlerindeki Değişim (3 Kasım 2014 – 22 Ocak 2015 Arası Değişim, Yüzde) 0,4 0,2 0,0 -0,2 -0,4 -0,6 -0,8 -1,0 -1,2 -1,4 -1,6 -1,8 -2,0 (3 Kasım 2014 – 22 Ocak 2015 Arası Değişim, Yüzde) 1,0 * Brezilya için 4 yıllık piyasa faizi verisi kullanılmıştır. Kaynak: Bloomberg. 0,4 0,2 0,0 -0,2 -0,4 -0,6 -0,8 -1,0 -1,2 -1,4 -1,6 -1,8 -2,0 1,0 0,8 0,8 0,6 0,6 0,4 0,4 0,2 0,2 0,0 0,0 -0,2 -0,2 -0,4 -0,4 -0,6 -0,6 -0,8 -0,8 Brezilya Çek Cum. Polonya Meksika Malezya Güney Kore Kolombiya Tayland Macaristan Şili Peru Güney Afrika Çin Endonezya Hindistan Türkiye Romanya Malezya Peru Güney Kore Kolombiya Çek Cum. Çin Polonya Meksika Şili Tayland Brezilya Romanya Hindistan Güney Afrika Macaristan Endonezya Türkiye Grafik 5.1.22. Kaynak: Bloomberg. TCMB Eylül ayından itibaren artan jeopolitik riskler ve finansal piyasalarda gözlenen oynaklığa karşılık sergilediği sıkı para politikası duruşunu 2014 yılının son çeyreğinde de ilave likidite önlemleri ile devam ettirmiştir. Buna karşın, bu dönemde piyasa faizlerinde gözlenen düşüşe paralel olarak BIST Repo-Ters Repo pazarı gecelik faiz beklentileri dağılımının orta noktasının bir önceki Enflasyon Raporu Enflasyon Raporu 2015-I 69 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası dönemine göre sola kaydığı gözlenmiştir (Grafik 5.1.25). Piyasa faizleri üzerinde etkili olabilecek bir diğer unsur olan enflasyon beklentilerinde ise Ekim ayına kıyasla bir miktar azalma gözlenmiştir (Grafik 5.1.26). Grafik 5.1.24. Grafik 5.1.25. BIST Repo-Ters Repo Pazarı Gecelik Faiz Beklentisi* Enflasyon Beklenti Eğrisi * Ekim 2014 1,1 0,2 0,2 0,1 0,1 8 9 10 11 12 6,5 6,38 6,0 0 7 6,81 6,5 1014 0 13 7,0 6,0 0317 0,3 7,5 6,79 7,0 0117 0,3 7,5 1116 0,4 0916 0,5 0,4 8,0 7,54 0716 0,5 8,0 0516 0,6 0316 0,6 8,5 0116 0,7 9,0 9,02 8,5 1115 0,7 9,0 0915 0,8 0715 0,9 0,8 9,5 9,16 0515 0,9 Ocak 2015 9,5 1 0315 1 0115 1,1 Ocak 2015 1114 Ekim 2014 *Beklenti Anketi’nden alınmıştır. Değerler sırasıyla, cari yıl sonu, 12 ay sonrası ve 24 ay sonrasına dair beklentileri göstermektedir. Kaynak: TCMB. *Beklenti Anketi’nden alınmıştır. Kaynak: TCMB. 2014 yılının son çeyreğinde Türkiye’de reel faiz küresel piyasalardaki hareketlerle birlikte dalgalı bir seyir izlemiştir. İki yıl vadeli enflasyon beklentilerinde yaşanan sınırlı miktardaki iyileşme ile birlikte, nominal faiz oranlarının seyri reel faizlerin bu çeyrekteki hareketini belirleyen temel unsur olmuştur (Grafik 5.1.27). Gösterge faiz ise, son çeyreğin başlarında önemli bir düşüş sergilemiş, Aralık ayı içerisinde ise küresel belirsizliklerin etkisiyle Türkiye’nin risk primine paralel olarak dalgalı bir seyir izlemiştir (Grafik 5.1.27). Bu dönemde Türkiye’nin iki yıl vadeli reel faizi diğer gelişmekte olan ülkelere göre daha fazla düşerek orta seviyelere doğru hareket etmiştir (Grafik 5.1.28). Bu durumda TCMB’nin sıkı politika duruşunun yanı sıra enflasyon ve dış denge görünümünde gözlenen iyileşmelerin de etkili olduğu değerlendirilmektedir. Grafik 5.1.26. Grafik 5.1.27. Türkiye’nin İki Yıllık Reel Faizi* ve Gösterge Faiz İki Yıllık Reel Faizler** (Yüzde, 22 Ocak 2015 İtibarıyla) (22 Ocak 2015 Tarihi İtibarıyla) Reel Faiz Gösterge Faiz (sağ eksen) 12 11 3 10 2 9 1 8 0 7 -1 6 0713 0813 0913 1013 1113 1213 0114 0214 0314 0414 0514 0614 0714 0814 0914 1014 1114 1214 0115 4 * Gösterge tahvilin faizinden TCMB Beklenti Anketi’nden alınan önümüzdeki 2 yıla ait TÜFE enflasyon beklentisinin çıkarılmasıyla hesaplanmıştır. Kaynak: Bloomberg, TCMB. 7 6 5 4 3 2 1 0 -1 -2 6 5 4 3 2 1 0 -1 -2 Brezilya Endonezya Hindistan Kolombiya Çin Peru Türkiye Güney Afrika Malezya Meksika Şili Güney Kore Polonya Tayland Filipinler Romanya Macaristan İsrail Çek Cum. 5 **Ülkelerin 2 yıllık devlet tahvili getirilerinden Consensus Forecasts tahminlerinden elde edilen gelecek 2 yıla ait enflasyon beklentisinin çıkarılmasıyla hesaplanmıştır. Kaynak: Bloomberg, Consensus Forecasts, TCMB. Kredi Faizleri ve Bankacılık Sektörünün Fon Maliyetleri 2014 yılı başında önemli ölçüde artış gösteren finansal olmayan kesime açılan kredi faiz oranları, yılın geri kalan döneminde gerek yurt içi gerekse yurt dışı finansman koşullarının daha az sıkı hale gelmesi ile birlikte kademeli olarak azalış göstermiştir. Tüketici kredileri faiz oranlarında bir önceki 70 Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası çeyreğe göre en fazla düşüş yaklaşık 50 baz puan ile ihtiyaç kredilerinde gerçekleşmiştir (Grafik 5.1.28). Önemli bir bölümü kısa vadeli olarak kullandırılan ticari kredilerin faiz oranları ise çeyrek başında yükselse de son verilerle beraber aşağı yönlü hareket etmiştir. Bu gelişmelerin sonucunda ticari kredi faiz oranı 2014 yılının dördüncü çeyreğinde üçüncü çeyrek sonuna göre 50 baz puan artış göstermiştir (Grafik 5.1.29). Ayrıca, yılın son çeyreğine yönelik Kredi Eğilim Anketi sonuçlarına göre bankalar kredilerden alınan faiz dışı ücret ve komisyonlara ilişkin koşulları da bir miktar sıkılaştırmıştır. Grafik 5.1.28. Grafik 5.1.29. Tüketici Kredileri Faizlerindeki Gelişmeler TL Ticari Kredi Faizindeki Gelişmeler (Akım Veriler, Yıllık Faizler, 4 Haftalık Hareketli Ortalama, Yüzde) 8 5 5 Kaynak: TCMB. 1114 8 0814 11 0514 11 0214 14 1113 14 0813 17 0513 17 1114 0814 0214 0514 1113 8 0813 8 0213 0513 10 1112 10 0812 12 0512 14 12 0212 14 1111 16 0811 16 0211 0511 18 1110 18 0213 20 20 Ticari Kredi Faiz Oranı (KMH Hariç) 1112 İhtiyaç 20 Ticari Kredi Faiz Oranı 20 0812 Konut 0512 22 0212 Taşıt 22 1111 (Akım Veriler, Yıllık Faizler, Yüzde) Kaynak: TCMB. Mevduatlara ödenen faiz oranı 2014 yılının üçüncü çeyreğindeki ılımlı yükselişin ardından, kısa vadeli piyasa faizlerindeki gelişmelerin yansımasıyla yılın son çeyreğinde yaklaşık 40 baz puanlık bir artış göstermiştir. Bu gelişme, Kredi Eğilim Anketi’nde bankaların yurt içi fonlama koşullarının sıkılaştığını belirtmeleri ile uyumludur. Ticari kredi faiz oranının çeyreğin son döneminde düşmesi ile ticari kredi faizi ile mevduat faizi arasındaki fark azalmış ve yüzde 3,30 değerinin bir miktar altında gerçekleşmiştir (Grafik 5.1.30). Yılın dördüncü çeyreğinde, bankalarca ihraç edilen tahvil ve bono faizleri Türkiye’ye giren fon miktarına bağlı olarak mevduat ve TCMB ortalama fonlama faizlerinin aksine düşüş göstermiştir (Grafik 5.1.31). Grafik 5.1.30. Grafik 5.1.31. TL Ticari Kredi ve TL Mevduat Faizi Bankaların Fonlama Maliyetine Dair Göstergeler (Akım Veriler, Yıllık Faizler, 4 Haftalık Hareketli Ortalama, Yüzde) TL Mevduat Faiz Oranı Bankalarca İhraç Edilen Tahvil/Bono Faizi TL Ticari Kredi Faiz Oranı Ticari Mevduat Farkı (sağ eksen) 17 15 13 Mevduat Faizi 7,0 12 6,5 11 12 6,0 10 11 5,5 9 5,0 11 4,5 4,0 9 13 TCMB Ortalama Fonlama Faizi 10 9 8 8 7 7 6 6 3,5 5 5 4 4 3 3 Kaynak: TCMB. Enflasyon Raporu 2015-I 1114 0914 0714 0514 0114 0314 1113 0913 0713 0513 0113 0313 1112 0912 0712 2,0 0112 0312 0512 0712 0912 1112 0113 0313 0513 0713 0913 1113 0114 0314 0514 0714 0914 1114 0115 5 0512 2,5 0112 0312 3,0 7 Kaynak: TCMB. 71 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 5.2. Kredi Hacmi ve Parasal Göstergeler Finansal istikrar açısından önem arz eden ve kredi büyümesinin iktisadi faaliyet ve toplam taleple ilişkisini özetleyen bir gösterge olan net kredi kullanımının GSYİH’ye oranı, kredi stok büyüklüğünün artış hızındaki yavaşlamayı yansıtacak şekilde 2014 yılının dördüncü çeyreğinde düşüş eğilimini sürdürmüş ve yüzde 10 seviyesinde gerçekleşmiştir (Grafik 5.2.1). Önümüzdeki dönemde, TCMB’nin sıkı politika duruşunun ve alınan makro ihtiyati tedbirlerin etkisiyle net kredinin GSYİH’ye oranının ılımlı bir seyir izleyeceği değerlendirilmektedir. Firmaların yurt dışından sağladığı net kredi kullanımının ise bu dönemde tarihsel ortalamalara yakın seyretmesi yurt dışı borçlanmasında zorluk yaşamadığını göstermektedir (Grafik 5.2.2). Grafik 5.2.1. Grafik 5.2.2. Yurt İçi Kredi Stoku ve Net Kredi Kullanımı* Firmaların Yurt Dışından Sağladığı Kredi Stoku ve Yıllık Net Kredi Kullanımı* (Milyar ABD Doları) (GSYİH'ye Oran, Yüzde, Yıllık) Yurt Dışından Uzun Vadeli Kredi / GSYİH Kredi / GSYİH Net Kredi Kullanımı / GSYİH (sağ eksen) 75 18 10 70 16 9 Yurt Dışından Uzun Vadeli Net Kredi Kullanımı / 3,5 GSYİH (sağ) 3 65 14 8 2,5 7 2 6 1,5 5 1 4 0,5 6 3 0 35 4 2 -0,5 30 2 1 -1 25 0 0 60 12 55 10 50 8 45 40 1 3 2008 1 3 2009 *Net Kredi Kullanımı hesaplanmaktadır. **Tahmin. Kaynak: TCMB. 1 3 1 3 1 3 1 3 2010 2011 2012 2013 nominal kredi stokunun yıllık 1 2008 2014 değişimi -1,5 123412341234123412341234123 3 2009 2010 2011 2012 2013 2014 olarak *Ekim 2014 itibarıyladır, Tahmin. Kaynak: TCMB 2014 yılının başından itibaren TCMB’nin uyguladığı sıkı para politikası ve BDDK’nın sene başında yürürlüğe koyduğu uygulamalar neticesinde yavaşlayan finansal olmayan kesime kullandırılan kredilerin yıllık büyüme oranı, 2014 yılının son çeyreğinde yatay bir seyir izlemiştir. Son üç aylık dönemdeki kredi gelişmelerini yansıtan yıllıklandırılmış toplam kredi büyüme oranı, geçmiş yıllar ortalamasına yakın bir seviyede bulunmaktadır. BDDK tarafından yürürlüğe konulan uygulamalar ve tüketici güven endekslerinin zayıf seyri neticesinde tüketici kredileri ticari kredilere göre daha yavaş büyümeye devam etmektedir. Bu gelişmeler ışığında, finansal olmayan kesime açılan krediler kur etkisinden arındırılmış olarak 2014 yılı dördüncü çeyreği sonunda bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 16,5 (Grafik 5.2.3), dördüncü çeyreği kapsayan 13 haftalık hareketli ortalamalara göre ise yıllıklandırılmış bazda yüzde 16,7 oranında bir büyüme kaydetmiştir (Grafik 5.2.4). Yıllık ve yıllıklandırılmış büyüme oranlarının birbirine yakın seyretmesi, kısa vadede toplam kredi büyüme oranındaki yatay seyrin devam edeceğini ima etmektedir. Kredi Eğilim Anketi sonuçlarına göre 2015 yılının ilk çeyreğinde bankaların ticari ve tüketici kredilerinde talep ve arz koşullarına ilişkin önemli bir değişim beklememesi yatay seyrin devam edeceği beklentisini desteklemektedir. 72 Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 5.2.3. Grafik 5.2.4. Kredilerin Yıllık Büyüme Hızları Kredilerin Yıllıklandırılmış Büyüme Hızları (Kur Etkisinden Arındırılmış, Yıllık, Yüzde Değişim) Ticari (Kur Etkisinden Arındırılmış, 13 Haftalık Hareketli Ortalama, Yıllıklandırılmış, Yüzde) Tüketici Toplam Ticari Tüketici Toplam 30 30 40 40 28 28 35 35 26 26 30 30 24 24 25 25 20 22 22 Kaynak: TCMB. 0115 1014 0714 0414 0114 1013 0713 0413 0113 1012 0712 0412 0 0112 0 0115 10 1014 10 0714 12 0414 5 12 0114 5 1013 14 0713 10 14 0413 15 10 0113 15 16 1012 18 16 0712 18 0412 20 0112 20 20 Kaynak: TCMB. Mayıs ayından başlayarak yıllıklandırılmış büyüme oranı yükselmeye başlayan tüketici kredileri, Ağustos ayında yüzde 15 seviyesine ulaşmış ve yılın geri kalanında bu seviyede seyretmiştir (Grafik 5.2.5). Yılın ikinci döneminde mevsimsel ortalamaya yaklaşan tüketici kredilerinin alt kalemleri incelendiğinde, ortalama vadesi 5 yıl olan ve faiz duyarlılığı yüksek konut kredilerinin diğer alt kalemlere göre daha yüksek yıllıklandırılmış büyüme oranına sahip olduğu görülmektedir. Diğer bireysel krediler ise zayıf seyretmektedir. Kredi Eğilim Anketi sonuçlarına göre ihtiyaç kredilerindeki zayıf seyir genel ekonomik faaliyetlere dair beklentilerden kaynaklanmaktadır. Ayrıca, bankaların ihtiyaç kredileri standartlarında bir miktar sıkılaşmaya gitmesi bu durumu desteklemiştir. Taşıt kredileri ise baz etkisi nedeniyle kuvvetli bir toparlanma göstermektedir. Sonuç olarak, konut kredilerinin yıllıklandırılmış büyüme hızı çeyrek sonu itibarıyla yüzde 20,7 oranında gerçekleşirken ihtiyaç kredilerinin yıllıklandırılmış büyüme hızı aynı dönem için yüzde 13,5 oranı ile geçmiş yıllarının ortalamasının altında kalmıştır (Grafik 5.2.6). Yılın son çeyreğini kapsayan anket sonuçlarına göre bankalar, 2015 yılı ilk çeyreği için tüketici kredilerinin tüm alt kalemlerinde, standartlarda bir miktar sıkılaştırma gerçekleşeceğini beklerken kredi talebi tarafında ihtiyaç kredilerinde bir miktar artış, konut ve taşıt kredilerinde ise sınırlı bir düşüş olacağını öngörmektedirler. Grafik 5.2.5. Grafik 5.2.6. Tüketici Kredilerinin Yıllıklandırılmış Büyüme Hızlarının Geçmiş Yıllarla Karşılaştırılması (13 Haftalık Yıllıklandırılmış Tüketici Kredileri Yıllıklandırılmış Büyüme Hızları (13 Haftalık Yıllıklandırılmış, Hareketli Ortalama, Yüzde) Hareketli Ortalama, Yüzde) 2007-2013 Ortalaması 40 40 50 Taşıt 50 35 35 40 40 30 30 30 30 25 25 20 20 20 20 10 10 15 15 0 0 Kaynak: TCMB. Enflasyon Raporu 2015-I 0115 1014 0714 0414 0114 1013 0713 -30 0413 -30 0113 -20 1012 Ara Kas Eki Eyl Ağu Tem Haz May Nis 0 Mar 0 Şub 5 Oca 5 -10 -20 0712 10 -10 0412 10 İhtiyaç Konut 0112 2014 Kaynak: TCMB. 73 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Yılın üçüncü çeyreğinde mevsimsel ortalamaya yakın bir seviyede seyreden ticari kredilerin yıllıklandırılmış büyüme hızı dördüncü çeyrekte geçmiş yıllar ortalamasının üzerine çıkmıştır (Grafik 5.2.7). Tüketici kredilerine kıyasla daha güçlü seyreden ticari kredilerdeki bu hareket ağırlıklı olarak yabancı para cinsinden kullandırılan ticari kredilerden kaynaklanmaktadır. 2014 yılı Nisan ayından itibaren yukarı yönlü hareket eden yabancı para cinsinden kullandırılan ticari kredilerin yıllıklandırılmış büyüme oranı yılın son döneminde yüzde 20 seviyesinde gerçekleşmiştir (Grafik 5.2.7). Kredi Eğilim Anketi sonuçlarına göre, ticari kredilerin standartları bir miktar sıkılaşmıştır. Bankalar bu sıkılaşmayı, firma ölçeği, vade ve para cinsi ayrımlarında benzer miktarlarda gerçekleştirmiştir. Bu sıkılaştırmada en önemli etken olarak genel ekonomik gelişmelere dair beklentiler öne çıkmaktadır. Anket sonuçlarına göre, ticari kredi talebinde de bir önceki çeyreğe göre bir miktar azalış olmuştur. Firma ölçeği ayrımına bakıldığında, bu düşüş KOBİ ve büyük ölçekli firmalarda benzer şekilde gerçekleşmiştir. Vade ayrımında ise hem uzun hem de kısa vadeli ticari kredilere yönelik talepler bir miktar sıkılaşmıştır. Bankalar, 2015 yılının ilk çeyreğinde genel ticari kredi standartlarında bir değişim beklememekte, ancak uzun vadeli ticari kredilerin standartlarında bir miktar sıkılaşma olabileceğini öngörmektedir. Anket sonuçlarına göre KOBİ’lerin kredi talebinde sınırlı bir artış beklenirken, bu artışın Türk Lirası cinsinden kullandırılan ticari kredilere daha çok yansıyacağı düşünülmektedir. Grafik 5.2.7. Grafik 5.2.8. Ticari Kredilerin Yıllıklandırılmış Büyüme Hızlarının Geçmiş Yıllarla Karşılaştırılması TL ve YP Ticari Kredilerin Yıllıklandırılmış Büyüme Hızları (13 Haftalık Yıllıklandırılmış, Hareketli Ortalama, Kur Etkisinden Arındırılmış, Yüzde) (13 Haftalık Yıllıklandırılmış Hareketli Ortalama, Kur Etkisinden Arındırılmış, Yüzde) 2007-2013 Ortalaması 2014 40 40 35 35 TL Ticari Krediler YP Ticari Krediler (yurt dışı şubeler dahil) 45 45 40 40 35 35 30 30 30 30 25 25 25 25 20 20 20 20 15 15 15 15 10 10 5 5 Kaynak: TCMB. 0115 1014 0714 0414 0114 1013 0713 0413 0113 1012 0712 0412 0112 Ara Eki Kas Eyl -5 Ağu -5 Tem 0 Haz 0 0 Nis 0 May 5 Mar 5 Şub 10 Oca 10 Kaynak: TCMB. 2014 yılı dördüncü çeyreğinde tüketici kredileri yıllık büyüme oranı düşmeye devam ederken ılımlı olarak artan ticari kredilerin etkisiyle toplam kredilerin yıllık büyüme oranı yatay seyretmiştir. Sıkı para politikası duruşu ve alınan makroihtiyati önlem sonucunda ticari kredilerin tüketici kredilerine göre daha hızlı büyümeye devam etmesi ekonomideki dengelenme sürecini desteklemektedir. TCMB ve BDDK tarafından uygulanan politikalar neticesinde yavaşlayan kredi büyümesinin kademeli olarak mevduat büyüme hızına yaklaşacağı düşünülmektedir (Grafik 5.2.9). Kredi ve mevduat büyümeleri farkındaki azalmanın aynı zamanda bankacılık sektörünün dış finansman ihtiyacını da azaltarak önümüzdeki dönemde olası finansal dalgalanmalara karşı sektörün dayanıklılığını artıracak bir faktör olabileceği değerlendirilmektedir. 74 Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 5.2.9 Kredi ve Mevduat Büyümesi* (Yıllık Değişimlerin GSYİH’ye Oranı) 18 Mevduat 18 Kredi 16 14 14 12 12 10 10 8 8 6 6 4 4 2 2 0 0 -2 -2 0109 0409 0709 1009 0110 0410 0710 1010 0111 0411 0711 1011 0112 0412 0712 1012 0113 0413 0713 1013 0114 0414 0714 1014 16 *Katılım bankaları dahil, bankalararası mevduat hariç, kur etkisinden arındırılmamış. Kaynak: TÜİK, TCMB. Parasal Göstergeler M3 tanımlı geniş para arzının yıllık büyümesinde özel sektöre açılan kredilerdeki artış seyrinin belirleyici olma özelliği 2014 yılının geri kalanında olduğu gibi dördüncü çeyreğinde de devam etmiştir. Ağırlıklı olarak bankalar tarafından finans dışı özel kişi ve kuruluşlara açılan kredileri içeren Özel Sektörden Alacaklar kaleminindeki artış hızının gerilemesi M3 para arzındaki gerilemenin temel unsuru olmuştur. Diğer taraftan, Kamudan Alacaklar kaleminin M3 büyümesine 2014 yılı ikinci çeyreğinden itibaren vermeye başladığı pozitif yöndeki katkısı yılın son çeyreğinde de devam etmiştir. 2014 yılı üçüncü çeyreğine göre net dış varlıklar kaleminin negatif katkısında artış gözlenmiştir. Buna karşılık banka kârlılıklarına paralel olarak göreli olarak durağan bir seyir izleyen Diğer kaleminin negatif katkısı ise bankacılık sektörü için mevduat dışı fon kaynağı olma özelliği korumakla birlikte yılın ikinci çeyreği sonuna göre artış göstermiştir (Grafik 5.2.10). Grafik 5.2.10. Grafik 5.2.11. M3 Para Arzının Bilanço Karşılıklarının Seyri Emisyon ve Cari Tüketim Harcamaları* (M3’ün Yıllık Büyümesine Katkıları) 4. Diğer 3. Özel Sektörden Alacaklar 2. Kamudan Alacaklar 40 1. Net Dış Varlıklar 1+2+3-4= M3 (Yıllık Yüzde Büyüme) 30 (Mevsimsellikten Arındırılmış) Cari Tüketim Harcamaları (yıllık yüzde değişim) 20 Emisyon Hacmi (yıllık yüzde değişim) 40 Emisyon Hacmi (sağ eksen) Yüzde 30 20 10 10 0 0 95 30 85 25 75 20 65 15 55 10 45 35 -10 5 -20 -20 0 0507 0907 0108 0508 0908 0109 0509 0909 0110 0510 0910 0111 0511 0911 0112 0512 0912 0113 0513 0913 0114 0514 0914 -10 Kaynak: TCMB. Milyar TL 35 25 1234123412341234123412341234 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 *Tüketim harcamaları cari fiyatlarla mobilya, ev aletleri ve ulaştırma haberleşme hariç özel tüketim ve kamu tüketimini içermektedir. Kaynak: TÜİK,TCMB. Mevsimsellikten arındırılmış emisyon hacmi yıllık artış hızında 2014 yılının dördüncü çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre azalış gözlenmiştir (Grafik 5.2.11). Bu gelişmede sıkı para politikası duruşunun ve yıl başında alınan makro ihtiyati önlemlerin etkisiyle tüketici kredileri büyüme hızlarının yavaşlaması ve özel kesim yurt içi talebinin ılımlı seyretmesi etkili olmuştur. Enflasyon Raporu 2015-I 75 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kutu 5.1 Zorunlu Karşılıklara Faiz Ödenmesi Zorunlu karşılık (ZK), bankaların yerli ve yabancı para cinsinden yükümlülüklerine karşılık merkez bankaları nezdinde tuttuğu fon miktarıdır.1 Altın para döneminde ZK ihtiyati rezerv bulundurma amacıyla tutulurken sonraki dönemlerde buna parasal büyüklüklerin kontrolü ve likidite yönetimi misyonları da eklenmiştir (Gray, 2011). ZK maliyeti bankalar tarafından mevduat sahiplerine ve/veya kredi kullananlara yansıtılmaktadır.2 ZK’lara faiz ödenmesi ise bu aracılık maliyetinin yükünü hafifletici bir etki yapmaktadır. Standart ZK faizi uygulamasının mevduat faizleri üzerinde yukarı yönlü, kredi faizleri üzerinde ise aşağı yönlü bir etki yaratarak kredi-mevduat faiz farkını düşürmesi beklenmektedir. Dolayısıyla ZK faizi uygulamasının hem yurtiçi tasarrufu teşvik edici, hem de ekonomik büyümeyi destekleyici etkisi olabilecektir. Merkez bankaları kredi-mevduat faiz farkı üzerinde yaratmak istediği etkinin derecesine bağlı olarak ZK’nın kaynak maliyetini hangi oranda telafi edeceğine karar verecektir. Eğer finansal sistemde yapısal bir likidite açığı varsa ve ticari bankalar likidite ihtiyaçlarını merkez bankasından borçlanarak karşılıyorsa ZK faizi olarak merkez bankasının borç verme faizi kullanılabilir (Gray, 2011). Merkez bankaları ZK faizini genellikle politika faizinden düşük olarak belirlemektedir. Politika faizi-ZK faizi farkının sabitlenmesi maliyeti tam olarak gidermese de en azından ZK maliyetinin politika faizindeki değişimlere duyarlılığını yok etmektedir. 2010 yılı itibarıyla 121 ülke merkez bankasının ZK uygulamalarını inceleyen bir IMF çalışmasına göre merkez bankalarının 35’i ZK faizi ödemesi yapmakta; bunların 25’i politika faizinin oldukça altında, geriye kalan 10’u ise politika faizinin biraz altında veya politika faizi düzeyinde ödeme yapmaktadır. TCMB tarafından 21 Ekim 2014’te yapılan basın duyurusunda belirtildiği üzere TL zorunlu karşılıklara Kasım 2014’ten itibaren faiz ödenmektedir (TCMB, 2014a). Söz konusu basın duyurusunda sunulan çerçevede TCMB’nin TL ZK’ya uygulanacak faizi 2015 yılından itibaren bankaların çekirdek yükümlülük oranına (mevduat ve özkaynağın kredilere oranı) bağlı makro-ihtiyati bir araç olarak kullanması planlanmıştır. Bu çerçevede ZK faizi banka bazında farklılaştırılarak bankaların kaynak olarak yurtdışı borçlanma yerine mevduatı ve kendi kaynaklarını kullanmalarını özendirmek amaçlanmıştır. Bu politikanın bankacılık sektörünün mevcut sağlıklı yapısının daha da güçlendirilmesi açısından finansal istikrara katkı vermesi hedeflenmektedir. Ayrıca söz konusu politikanın yurt içi tasarrufun desteklenmesi ve dengeli ekonomik büyüme açısından olumlu etkileri olacağı tahmin edilmektedir. Yurt içi tasarrufların teşvik edilmesi Türkiye’nin yapısal sorunlarından biri haline gelen cari açık probleminin hafifletilmesinde olumlu rol oynayabilecektir. 2011 yılının sonunda uygulamaya konulan ROM kapsamında tutulacak döviz ve altın miktarı bankaların inisiyatifinde olduğundan bu mekanizmanın yurt dışı şoklar karşısında otomatik dengeleyici özelliğine sahip olması beklenmektedir. ROM’un güçlü sermaye girişleri yaşanan dönemlerde bankacılık sisteminin dolayısıyla ülkenin döviz ve altın rezervlerini güçlendirmek gibi bir fonksiyonu da vardır. Söz konusu mekanizma hızlı sermaye girişinin yurt içi krediye dönüşümünü yavaşlatarak dengeli büyümeye katkı Bu kutuda “bankalar” ve “zorunlu karşılığa tâbi kuruluşlar” ifadeleri dönüşümlü olarak kullanılmaktadır. Türkiye’de bankaların yanısıra finansman şirketleri de zorunlu karşılığa tâbidir. 2 Reinhart ve Reinhart (1999) on gelişmekte olan ülke üzerine yapılan çalışmada zorunlu karşılık oranlarındaki değişikliklerin hem mevduat hem de kredi faiz oranları üzerinde etkili olduğunu bulmaktadır. 1 76 Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası sağlamaktadır. Nitekim uygulamanın devreye girdiği tarihten 2013 yılının ortalarına kadar geçen dönemde yurtdışından hızlı sermaye girişi yaşanan dönemlerde bankaların ROM imkânını yüksek oranlarda kullandıkları görülmektedir. Güçlü sermaye çıkışları yaşanan dönemlerde ise yurt dışı kaynak maliyetinin göreli olarak artması ve ROM kullanımının azalması beklenmektedir. 2013 yılının ortasında Fed’in para politikasında normalleşme sinyali vermesi sonrasında gelişmekte olan ülkelerden yüklü sermaye çıkışları başlamıştır. Ancak Türk bankalarının yurtdışından kaynak bulma konusunda sıkıntı yaşamamaları ve TCMB’nin sıkı ve temkinli para politikasının da etkisiyle YP kaynak maliyetlerinin TL kaynak maliyetine göre avantajlı yapısını koruması nedenleriyle söz konusu imkân bankacılık sistemi tarafından yaygın bir şekilde kullanılmaya devam etmiştir. Kısacası söz konusu dönemde Türk bankacılık sistemi ROM’un otomatik dengeleyici özelliğini kullanmaya ihtiyaç duymamıştır. 21 Ekim tarihli TCMB duyurusunda belirtildiği üzere TL ZK faizi bankaların TL kaynak maliyeti açısından önemli bir gösterge olan TCMB ortalama fonlama faizi ile birebir hareket edecektir. Bu mekanizma sayesinde TL zorunlu karşılığın bankalara maliyeti büyük ölçüde sabitlenecektir. Bu durumda, ROM kullanımı daha çok yabancı para kaynak maliyetine bağlı olacak ve ROM’un otomatik dengeleyici özelliği güçlenecektir.3 ROM’un devrede olduğu bir sistemde TL ZK’ya faiz ödenmesinin hem maliyet hem de döviz/TL likidite dengesi üzerinde etkisi olacaktır. Başabaş rezerv opsiyonu katsayıları (ROK) bankaların TL ZK yükümlülüklerini TL veya döviz cinsinden tutma konusunda kayıtsız kaldıkları oranı ifade etmektedir.4 ZK faizi ödemesinin miktarına da bağlı olarak başabaş ROK’un TL kaynaklar lehine değişmesi ile birlikte bankaların ROM imkânını daha az kullanmaya başlamaları beklenmektedir. Bu çerçevede piyasadaki döviz likiditesinin artması, TL likiditesi ihtiyacı doğması ve bankaların TL mevduata ödedikleri faizleri artırması beklenmektedir. Böylece TCMB’nin ZK faizi uygulaması başta TL cinsi tasarruflar olmak üzere yurt içi tasarrufu üç farklı şekilde teşvik edebilecektir: (i) Bankaların TL ZK maliyetini azaltarak kârlılıklarını düşürmeden daha yüksek mevduat faizi ödeyebilmelerine imkân sağlayarak; (ii) ZK faizi oranı bankaların çekirdek kaynak kullanımına bağlı olduğundan bankaların yurt içinden mevduat toplamasını daha avantajlı hale getirerek; (iii) ROM kapsamında tutulan dövizlerin göreli maliyet avantajını düşürüp bankaların döviz cinsinden borçlanmak yerine TL cinsinden borçlanmasını avantajlı hale getirerek. Özetle uygulama nedeniyle bankaların daha yüksek mevduat faizleri belirlemesi sayesinde uygulamanın yurt içi tasarruf üzerindeki etkisinin pozitif yönde olması beklenmektedir. Ancak krediler üzerindeki etkinin yönü belirsizdir. Yeni ZK faizi uygulaması kredileri ters yönde çalışan iki kanaldan etkileyebilecektir: (i) Bankaların TL ZK maliyetini ve dolayısıyla bankalardan kredi kullananlara yansıtılan maliyeti azaltarak; (ii) Çekirdek yükümlülük oranına göre ZK faizi oranı bankaların kredi hacmine ters orantılı olarak belirlendiği için bankaların yüksek miktarda kredi açmalarını dezavantajlı hale getirerek. Bu çerçevede uygulamanın mevduat faizlerini artırması beklenirken kredi faizlerini hangi yönde etkileyeceği belirsizdir. Son olarak, TL ZK tutmanın kaynak maliyetinin kısmen de olsa telafi edilmesi bankaların kârlılığına olumlu yönde etki edebilecektir. Yeni ZK faizi duyurusunun bankaların hisse senedi fiyatlarını artırması; bu artış oranının da bankaların çekirdek yükümlülük oranlarına bağlı olarak banka bazında farklılaşması beklenmektedir. 3 4 Detaylar için bakınız Aslaner ve diğerleri (2014), Ünalmış ve Ünalmış (2015). Bakınız, Küçüksaraç ve Özel (2012). Enflasyon Raporu 2015-I 77 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Nitekim 21 Ekim 2014’deki ZK faizi duyurusunun ardından BIST’te işlem gören seçilmiş bankaların hisse senedi Grafik 1. Seçilmiş Bankalar için Çekirdek Yükümlülük Oranı ve Hisse Senedi Getirisi (Yüzde) 110 fiyat 105 artışları çekirdek yükümlülük oranına göre yükümlülük oranı yüksek getirilerinin genellikle bankaların daha yüksek Çekirdek Oran farklılık göstermektedir. Grafik 1 çekirdek 95 90 Sonuç 85 uygulamaya TCMB konan yeni tarafından ZK faizleri üzerindeki etkisi ters yönde çalışan aktarım kanalı bulgular nedeniyle piyasaların Banka-2 belirsizdir. yeni 2 ZK 2,5 3 3,5 4 4,5 5 5,5 17-21 Ekim Kapanış Getirisi faizi beklenen etkisi yukarı yönlü iken kredi Ayrıca Banka-3 Banka-6 uygulamasının mevduat faizleri üzerindeki iki Banka-1 100 olduğunu ortaya koymaktadır. olarak, Banka-5 Banka-4 BIST-Banka Notlar: Hisselerinin Hazine’ye devrini içeren kanun tasarısı nedeniyle bir kamu bankasının hisse senedi getirisi diğer bankalardan pozitif yönde ayrışmıştır. Rapor’un yayıma hazırlandığı sırada üçüncü çeyrek bilanço verileri mevcut olmakla birlikte kutuda Ekim ayındaki piyasa tepkisi analiz edildiğinden halka açık ikinci çeyrek bilanço verileri kullanılmıştır. ZK faizi duyurusu iki aşamada yapılmış, bu nedenle bankaların hisse senedi getirileri 17-21 Ekim arası için hesaplanmıştır. 18 Ekim Cumartesi günü Merkez Bankası Başkanı’nın bir konferans sırasında yaptığı sunumda yeni ZK sistemine ilişkin bazı genel prensipler paylaşılmış, sisteminin detayları ise 21 Ekim Salı günü açıklanmıştır. Sektörün çekirdek oran hesabında tüm mevduat ve katılım bankalarına ilişkin veri kullanılmıştır. Diğer tüm detaylar için bakınız, Ünalmış ve Ünalmış, 2015. Kaynak: Bloomberg, Türkiye Bankalar Birliği ve yazarların hesaplamaları. duyurusunu etkin bir şekilde fiyatladığını göstermektedir. Kaynakça Aslaner, O., Çıplak, U. Kara, H. ve Küçüksaraç D. (2014). “Reserve Option Mechanism: Does it Work as an Automatic Stabilizer?”, TCMB Çalışma Tebliği, 14/38. Gray, S. (2011). “Central Bank Balances and Reserve Requirements”, IMF Working Paper, WP/11/36. Küçüksaraç, D. ve Özel, Ö. (2012). “Rezerv Opsiyonu Mekanizması ve Optimal Rezerv Opsiyonu Katsayılarının Hesaplanması”, TCMB Çalışma Tebliği, 12/32. Reinhart, C.M. ve Reinhart, V.R. (1999). “On the Use of Reserve Requirements in Dealing with Capital Flow Problems”, International Journal of Finance and Economics, 4(1), 27-54. TCMB (2014a). “Çekirdek Yükümlülüklere Sağlanacak Desteğe İlişkin Basın Duyurusu” http://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/tcmb+tr/tcmb+tr/main+menu/duyurular/basin/2014/d uy2014-72. TCMB (2014b). “Para Politikası Kurulu Toplantı Özetine İlişkin Basın Duyurusu” http://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/TCMB+TR/TCMB+TR/Main+Menu/Duyurular/Basin/2014/ DUY2014-20. Ünalmış, D. ve Ünalmış İ. (2015). “Zorunlu Karşılıklara Faiz Ödenmesi”, TCMB Ekonomi Notu, yayımlanma aşamasında. 78 Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 6. Kamu Maliyesi Merkezi yönetim bütçe dengesi 2014 yılında bir önceki yıla göre bir miktar zayıflasa da bütçe sürecinde belirlenen hedefin üzerinde bir performans sergilemiştir. Söz konusu performansta istikrarlı ve sürekli bir gelir kaynağı olmayan vergi dışı gelirler başat rol oynamıştır. Vergi gelirleri hedefin bir miktar üzerinde gerçekleşirken, faiz dışı bütçe harcamaları 2012 yılından itibaren sürdürdüğü yüksek artış eğilimini 2014 yılında da korumuş ve hedefin üzerinde bir artış sergilemiştir. 2015-2017 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program (OVP), maliye politikasının önümüzdeki dönemde enflasyon oranının düşürülmesine, cari işlemler açığının azaltılmasına, yurt içi tasarrufların ve büyüme potansiyelinin artırılmasına destek vereceğini öngörmektedir. Bu çerçevede, OVP dönemi boyunca sıkı maliye politikası uygulamaları neticesinde mali disiplinin devam ettirileceği ve borç stokunun GSYH’ye oranının da kademeli olarak düşmeye devam edeceği varsayılmaktadır (Tablo 6.1). Ayrıca, süreklilik arz etmeyen gelirler kullanılarak orta ve uzun vadede harcama seviyesinin kalıcı olarak yükselmesine sebep olacak politikalar uygulanmayacağına işaret edilmektedir. Bu çerçevede, öngörülen mali uyumun özellikle faiz dışı harcamaları kontrol altında tutmak suretiyle sağlanacağı değerlendirilmektedir. Tablo 6.1. Merkezi Yönetim ve Genel Devlet Bütçe Dengesi (GSYİH'nin Yüzdesi Olarak) 2013 2014* 2015** 2016** 2017** 26,1 25,4 24,3 23,6 22,8 Faiz Dışı Harcamalar 22,9 22,6 21,5 21,1 20,5 Faiz Giderleri 3,2 2,8 2,8 2,5 2,3 24,9 24,0 23,2 22,8 22,5 Vergi Gelirleri 20,8 19,9 20,0 19,9 19,8 Diğer Gelirler 4,1 4,1 3,2 2,9 2,8 Bütçe Dengesi -1,2 -1,4 -1,1 -0,7 -0,3 Harcamalar Gelirler Faiz Dışı Denge 2,0 1,5 1,7 1,8 2,0 Genel Devlet Dengesi -0,7 -0,8 -0,5 -0,2 0,1 Genel Devlet Faiz Dışı Dengesi 2,6 2,2 2,4 2,4 2,5 AB Tanımlı Nominal Borç Stoku 36,2 33,1 31,8 30,0 28,5 * Gerçekleşme Tahmini. ** Program. Kaynak: Orta Vadeli Program (2015-2017). OVP dönemi boyunca öngörülen faiz dışı harcamaları yavaşlatarak mali uyum sağlama çabasının, TCMB’nin öncelikli hedefleri olan fiyat istikrarını sağlama ve makroekonomik istikrara destek verme yolunda yardımcı olacağı beklenmektedir. Bu sebeple, maliye politikası uygulamalarının Orta Vadeli Programda öngörülen çerçeveye uygun olarak yürütülmesi kritik önem taşımaktadır. Diğer yandan, mali disiplinin kalıcılığının sağlanabilmesi ve mali uyum çabalarının sonuç verebilmesi açısından, mali çerçevenin OVP’de öngörülen kurumsal ve yapısal iyileştirmelerle güçlendirilmesinin önemini koruduğu vurgulanmalıdır. Enflasyon Raporu 2015-I 79 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 6.1. Bütçe Gelişmeleri Merkezi yönetim bütçesi 2014 yılında 22,7 milyar Türk lirası açık verirken, faiz dışı bütçe dengesi 27,2 milyar Türk lirası fazla vermiştir (Tablo 6.1.1). 2013 yılı ile karşılaştırıldığında, merkezi yönetim faiz dışı bütçe fazlası ve bütçe açığı bir miktar kötüleşmekle birlikte 2014 yılında hedefin üzerinde performans göstermişlerdir. Faiz hariç bütçe giderleri 2014 yılı hedefini aşmasına karşın, vergi dışı gelirlerde hedefe göre çok yüksek oranda gerçekleşme kaydedilmiştir. Faiz giderlerindeki sınırlı düşüşün de katkısıyla merkezi yönetim bütçe açığı 2014 yılı hedefinin 10,6 milyar Türk lirası altında kalmıştır. Tablo 6.1.1. Merkezi Yönetim Bütçe Büyüklükleri (Milyar TL) Merkezi Yönetim Bütçe Giderleri Faiz Giderleri Faiz Hariç Bütçe Giderleri Merkezi Yönetim Bütçe Gelirleri I. Vergi Gelirleri II. Vergi Dışı Gelirler Bütçe Dengesi Faiz Dışı Denge 2013 2014 Artış Oranı (Yüzde) 408,2 50,0 358,2 389,7 326,2 49,4 -18,5 31,4 448,4 49,9 398,5 425,8 352,4 56,8 -22,7 27,2 9,8 -0,2 11,2 9,3 8,1 14,9 -13,4 Gerçekleşme/ Bütçe Hedefi (Yüzde) Hedeflenen Yıllık Değişim Oranı (Yüzde) 102,7 96,0 103,7 105,6 101,2 127,2 68,2 145,4 7.0 4.0 7.4 3.5 6.8 -10.8 - Kaynak: Maliye Bakanlığı. 2013 yılındaki yüksek bütçe performansının etkisiyle yüzde 1,2’ye düşen merkezi yönetim bütçe açığının GSYİH’ye oranının, 2014 yılında bir miktar yükselerek yüzde 1,3 oranında gerçekleşeceği tahmin edilmektedir (Grafik 6.1.1). Faiz dışı bütçe fazlasının GSYİH’ye oranı ise, 2012 yılının üçüncü çeyreğinde gördüğü yüzde 1,1 oranındaki düşük seviyeden sonra artmaya başlamış ve 2013 yılını yüzde 2 seviyesinde kapatmıştır. Söz konusu oranın 2014 yılında yüzde 1,6 seviyesine gerilemesi beklenmektedir. Grafik 6.1.1. Grafik 6.1.2. Merkezi Yönetim Bütçe Dengeleri Merkezi Yönetim Bütçe Gelirleri ve Faiz Dışı Harcamalar (Yıllıklandırılmış, GSYİH’ye Oran Olarak, Yüzde) (Yıllıklandırılmış, GSYİH’ye Oran Olarak, Yüzde) Bütçe Dengesi Faiz Dışı Bütçe Dengesi Bütçe Gelirleri Faiz Dışı Harcamalar 7 7 26 5 5 24 24 3 3 22 22 1 1 20 20 -1 -1 -3 -3 18 18 -5 -5 16 16 -7 14 -7 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4* 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 26 14 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4* 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 * 2014 yılının dördüncü çeyreğine ilişkin veriler tahmindir. Kaynak: Maliye Bakanlığı. 2012 yılından itibaren belirgin bir artış eğilimine giren ve 2013 yılı sonunda yüzde 22,9 olarak gerçekleşen merkezi yönetim faiz dışı harcamalarının GSYİH’ye oranı, 2014 yılının üçüncü çeyreği itibarıyla 2008 yılından bu yana en yüksek seviyesi olan yüzde 23,2 oranına ulaşmıştır. 2014 yılının son çeyreğinde ise bu oranın bir miktar düşerek yüzde 22,8 oranına gerilemesi beklenmektedir (Grafik 6.1.2). Diğer yandan, merkezi yönetim bütçe gelirlerinin GSYİH’ye oranı, 2012 yılı Eylül ayında ve 2013 yılı Ocak ayında gerçekleştirilen vergi düzenlemelerinin ve iktisadi faaliyetteki göreli hızlanmanın etkisiyle, 2013 yıl 80 Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası sonu itibarıyla yüzde 24,9 oranına çıkmıştır. Söz konusu oranın 2014 yılında, özellikle iç talebe dayalı vergi gelirlerindeki yavaşlamanın etkisiyle yüzde 24,4 seviyesine gerileyeceği tahmin edilmektedir. Merkezi yönetim faiz hariç bütçe giderlerinde 2012 yılının ikinci yarısından itibaren görülmeye başlanan yüksek artış eğiliminin 2014 yılında da sürdüğü görülmektedir. Bu çerçevede, merkezi yönetim faiz hariç bütçe giderleri 2014 yılında önceki yıla göre yüzde 11,2 oranında artmıştır (Tablo 6.1.2). 2014 yılında faiz hariç bütçe giderleri içindeki ana kalemlerden cari transferler, personel giderleri ve mal ve hizmet alım giderleri sırasıyla yüzde 9,1, yüzde 14,7 ve yüzde 11,8 oranında artmıştır. Personel giderleri ve SGK devlet primi giderleri faiz dışı giderlerdeki hızlı artış eğiliminin ana belirleyicileri olarak ön plana çıkmaktadırlar. Diğer yandan, mal ve hizmet alım giderleri, sermaye giderleri, sermaye transferleri ve borç verme kalemleri 2014 yılı başlangıç ödeneklerini önemli miktarda aşarak hedefin üzerinde gerçekleşmişlerdir. Borç verme kaleminde yüksek gerçekleşme kaydedilmesinde KİT’lere verilen borçlardaki artış belirleyici olmuştur. Tablo 6.1.2. Merkezi Yönetim Faiz Dışı Harcamaları (Milyar TL) Faiz Hariç Bütçe Giderleri 1. Personel Giderleri 2. SGK Devlet Primi Giderleri 3. Mal ve Hizmet Alım Giderleri 4. Cari Transferler a) Görev Zararları b) Sağlık, Emeklilik ve Sosyal Y.G. c) Tarımsal Destekleme Ödemeleri d) Gelirden Ayrılan Paylar 5. Sermaye Giderleri 6. Sermaye Transferleri 7. Borç Verme 2013 358,2 96,2 16,3 36,4 148,7 4,1 71,8 8,7 39,9 43,8 7,7 9,1 2014 398,5 110,4 18,9 40,7 162,3 3,8 77,3 9,1 47,3 48,0 7,7 10,5 Artış Oranı (Yüzde) 11,2 14,7 16,1 11,8 9,1 -5,9 7,7 5,3 18,8 9,7 0,2 15,1 Gerçekleşme/ Bütçe Hedefi (Yüzde) 103,7 100,4 100,3 108,2 99,2 89,8 100,3 94,6 100,3 130,8 117,9 137,6 Kaynak: Maliye Bakanlığı. 2014 yılında merkezi yönetim genel bütçe gelirleri bir önceki yıla göre yüzde 9 oranında yükselmiştir (Tablo 6.1.3). Söz konusu dönemde vergi gelirleri yüzde 8,1 oranında, vergi dışı gelirler ise yüzde 14,9 oranında artmıştır. Vergi gelirleri 2014 yılı hedefinin bir miktar üzerinde gerçekleşirken, vergi dışı gelirler son derece yüksek bir gerçekleşme oranı yakalamıştır. Tablo 6.1.3. Merkezi Yönetim Genel Bütçe Gelirleri (Milyar TL) Genel Bütçe Gelirleri I-Vergi Gelirleri Gelir Vergisi Kurumlar Vergisi Dahilde Alınan Katma Değer Vergisi Özel Tüketim Vergisi İthalde Alınan Katma Değer Vergisi II-Vergi Dışı Gelirler Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri Faizler, Paylar ve Cezalar Sermaye Gelirleri 2013 2014 Artış Oranı (Yüzde) Gerçekleşme/ Bütçe Hedefi (Yüzde) 375,6 326,2 63,8 29,0 38,0 85,5 62,7 49,4 14,3 23,7 10,1 409,2 352,4 73,9 32,3 38,1 91,1 64,4 56,8 16,1 28,3 9,5 9,0 8,1 15,9 11,4 0,3 6,6 2,6 14,9 12,6 19,6 -5,5 104,1 101,2 104,4 103,9 96,2 101,9 99,3 127,2 198,0 108,7 109,1 Kaynak: Maliye Bakanlığı. Vergi gelirleri incelendiğinde, 2014 yılında, gelir vergisi ve kurumlar vergisi tahsilatlarında göreli olarak yüksek oranlı artışlar olduğu, gelir vergisi ve kurumlar vergisi hariç tutulduğunda ise yüzde 9 olan vergi gelirleri artış oranının yüzde 5,5’e gerilediği görülmektedir. Bu durum büyük ölçüde iç tüketime Enflasyon Raporu 2015-I 81 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası dayalı vergi tahsilatlarındaki yavaşlamadan kaynaklamaktadır. Tüketime dayalı olan vergi türlerinden ÖTV ve ithalde alınan KDV sırasıyla yüzde 6,6 ve yüzde 2,6 oranında artarken, dahilde alınan KDV tahsilatındaki artış hızı yüzde 0,3 ile sınırlı kalmıştır. ÖTV tahsilatının ayrıntıları incelendiğinde ise, motorlu taşıtlar ve tütün mamulleri üzerinden yapılan tahsilatların sırasıyla yüzde 21,6 ve yüzde 8 oranında artmasına karşın, toplam ÖTV tahsilatı içinde yüksek paya sahip olan petrol ve doğalgaz ürünleri üzerinden yapılan tahsilattaki artışın sadece yüzde 1 oranında kaldığı görülmektedir. 2014 yılındaki hedefe göre yüksek bütçe performansında vergi dışı gelirler ana belirleyicilerin başında gelmektedir. Vergi dışı gelirlerdeki yüksek performansta, Merkez Bankası ve kamu bankalarından bütçeye teşebbüs ve mülkiyet geliri olarak yapılan kar transferlerinin hedefin üzerinde gerçekleşmiş olması etkili olmuştur. 2012 yılının Eylül ayında bazı vergi oranlarında gerçekleştirilen artışlar ve baz etkisiyle birlikte pozitif değerler almaya başlayan reel vergi gelirlerindeki yıllık değişim oranı, 2013 yılının üçüncü çeyreğinden itibaren yavaşlamaya başlamış ve 2014 yılının ikinci çeyreğinde negatif değer almıştır. 2014 yılının üçüncü çeyreği itibarıyla kısmen baz etkisi kaynaklı olarak, kısmen de gelir ve kurumlar vergisindeki göreli yüksek tahsilat performansı kaynaklı olarak sınırlı miktarda da olsa reel artış kaydedilmiştir. 2014 yılının son çeyreği itibarıyla ise vergi gelirleri reel olarak bir önceki yıl seviyesinde gerçekleşmiştir (Grafik 6.1.3). 2014 yılının son çeyreği itibarıyla tüketime dayalı vergilerden dahilde alınan KDV ve ithalde alınan KDV tahsilatları reel olarak sırasıyla yüzde 9,7 ve yüzde 6,6 gerilerken, ÖTV tahsilatı reel olarak yüzde 3,4 oranında yükselmiştir (Grafik 6.1.4). Grafik 6.1.3. Grafik 6.1.4. Reel Vergi Gelirleri Reel KDV ve ÖTV Gelirleri (Yıllık Yüzde Değişim) 25 25 20 20 (Yıllık Yüzde Değişim) Reel Dahilde Alınan KDV Gelirleri 60 Reel ÖTV Gelirleri 50 Reel İthalde Alınan KDV Gelirleri 60 50 40 40 30 30 15 15 10 10 20 20 5 5 10 10 0 0 0 0 -10 -10 -20 -20 -30 -5 -5 -10 -10 -30 -15 -15 -40 1234123412341234123412341234 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 -40 1234123412341234123412341234 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 Kaynak: Maliye Bakanlığı. 6.2. Kamu Borç Stokundaki Gelişmeler Kamu borç stoku göstergeleri, 2014 yılı itibarıyla olumlu bir görünüm sergilemektedir. Toplam kamu net borç stoku ve AB tanımlı genel yönetim nominal borç stokunun GSYİH’ye oranları azalmaya devam etmiştir. Ayrıca, sabit getirili borç senetlerinin toplam borç stoku içindeki payı artmış, borç stokunun ortalama vadesi uzamış ve borçlanmanın reel maliyeti son aylarda göreli olarak düşük seviyelerde gerçekleşmiştir. Merkezi yönetim borç stoku, 2014 yılı itibarıyla 612 milyar Türk lirası seviyesindedir (Grafik 6.2.1). Toplam kamu net borç stokunun ve AB tanımlı genel yönetim nominal borç stokunun GSYİH’ye oranları, 82 Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2014 yılının üçüncü çeyreğinde bir önceki yıl sonuna göre sırasıyla 2,2 ve 2,1 puan azalmıştır (Grafik 6.2.1). Grafik 6.2.1. Grafik 6.2.2. Kamu Borç Stoku Göstergeleri Merkezi Yönetim Borç Stokunun Kompozisyonu (Yüzde) 40 400 300 10,4 30 20 31,2 500 100 80 60 20 2005 2007 2009 2011 2013 20 0 0 2003 60 40 100 0 80 40 200 10 32,2 50 100 29,4 600 34,1 60 YP Cinsi/YP Endeksli * 32,6 700 612,0 Değişken Faizli 36,2 70 Sabit Getirili 38,4 Top. Kamu Net Borç Stoku (GSYİH'nin Yüzdesi Olarak) AB Tanımlı Genel Yönetim Nominal Borç Stoku (GSYİH'nin Yüzdesi Olarak) Merkezi Yönetim Toplam Borç Stoku (Milyar TL, sağ eksen) 0 2001 2003 2005 2014 2007 2009 2011 2013 * YP Cinsi/YP endeksli borç stoku, dış borç stoku ile döviz cinsi ve dövize endeksli iç borç stokunu kapsamaktadır. Kaynak: Hazine Müsteşarlığı. Sabit getirili borç senetlerinin toplam borç stoku içindeki payı, 2013 yılı sonuna göre bir miktar artmıştır (Grafik 6.2.2). Ayrıca, iç borçlanmanın döviz ve faiz yapısını incelediğimizde, 2014 yılının ilk on bir ayında sabit faizli borçlanmanın payının bir önceki yılın aynı dönemine göre arttığı görülmektedir. Kamu mevduatının aylık ortalama borç servisini karşılama oranı yüzde 278,9 düzeyindedir. İç borç stokunun vadeye kalan ortalama süresi artarak 55 ay olmuştur (Grafik 6.2.3). Tahvil ihracı yoluyla gerçekleştirilen dış borçlanmanın tutarı ise 6,3 milyar ABD doları olup, söz konusu borçlanmanın ortalama vadesi 14,8 yıl olmuştur (Grafik 6.2.4). Grafik 6.2.3. Grafik 6.2.4. Nakit İç Borçlanmanın Ortalama Vadesi ve İç Borç Stokunun Vadeye Kalan Ortalama Süresi (Ay) Tahvil İhracı Yoluyla Borçlanma Dış Borçlanma (sağ eksen, milyar ABD doları)* Dış Borçlanmanın Ortalama Vadesi (yıl) Dış Borçlanmanın Azami Vadesi (yıl) İç Borç Stokunun Ortalama Vadesi Nakit İç Borçlanmanın Ortalama Vadesi 75 75 68,5 60 35 8 30 7 60 55,0 6 25 45 45 30 30 5 20 4 15 3 10 2 15 2014 2013 2012 2011 2010 2009 2008 2007 2006 2005 2004 0 2003 1 0 2002 2014 2013 2012 2011 2010 2009 2008 2007 2006 2005 2004 2003 2002 2001 0 2000 0 5 2001 15 * İlgili yılda yapılan toplam dış borçlanma miktarını göstermektedir. Kaynak: Hazine Müsteşarlığı. İç borç çevirme oranı, 2014 yılı Kasım ayı sonunda yüzde 81,3 düzeyindedir (Grafik 6.2.5). 2009 yılının başından 2011 yılının başına kadar hızlı bir düşüş eğilimi kaydettikten sonra, küresel finansal Enflasyon Raporu 2015-I 83 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası dalgalanmalar ve temkinli para politikası duruşu nedeniyle 2013 yılı ikinci yarısında artmaya başlayan ortalama reel faiz oranı1 ise, son aylarda daha düşük seviyelerde seyretmektedir (Grafik 6.2.6). Grafik 6.2.5. Grafik 6.2.6. Toplam İç Borç Çevirme Oranı İskontolu İhalelerde Gerçekleşen Ortalama Borçlanma Vadesi ve Faiz Oranı (Yüzde) Vade (gün) Ort. Bileşik Faiz (sağ eksen) 110 100 100 90 90 84,5 80 81,3 70 80 70 2003 2005 2007 2009 2011 2013 700 Reel Faiz (sağ eksen) 30 600 25 500 20 400 15 300 10 200 5 100 0 0 -5 1203 0604 1204 0605 1205 0606 1206 0607 1207 0608 1208 0609 1209 0610 1210 0611 1211 0612 1212 0613 1213 0614 1214 110 Kaynak: Hazine Müsteşarlığı, TCMB. Reel faizler, nominal faiz oranlarının (Hazine’nin yaptığı TL cinsi kuponsuz senet ihalesinde kabul edilen ortalama yıllık bileşik faiz oranı) gelecek on iki aylık TÜFE beklentisinden (TCMB Beklenti Anketi) arındırılması suretiyle hesaplanmıştır. 1 84 Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 7. Orta Vadeli Öngörüler Bu bölümde tahminlere temel oluşturan varsayımlar özetlenmekte, bu çerçevede üretilen orta vadeli enflasyon ve çıktı açığı tahminleri ile para politikası görünümü önümüzdeki üç yıllık dönemi kapsayacak şekilde sunulmaktadır. 7.1. Mevcut Durum, Kısa Vadeli Görünüm ve Varsayımlar Finansal Koşullar 2014 yılının son çeyreğinde, küresel finansal piyasalar dalgalı bir seyir izlemiştir. Gelişmiş ülkelerde izlenen para politikalarındaki ayrışma belirginleşmiş, petrol fiyatı gelişmeleri enerji ithalatçısı ve ihracatçısı olan ülkeleri farklı yönde etkilemiş, bu nedenle küresel ölçekte ülkeler arasında iktisadi koşullar farklılaşmıştır. Petrol fiyatlarındaki düşüşlerin enflasyon ve cari açık görünümüne olumlu yansıması, ülkemize ilişkin risk algılamalarını olumlu etkilemiştir. Ayrıca, Euro Bölgesi ve Japonya’da açıklanan nicel genişleme paketleri ve Fed’in faiz artışında sabırlı davranacağına ilişkin açıklamaların da etkisiyle bu dalgalanmaların yurt içi piyasalara olumsuz etkileri sınırlı kalmıştır. Enflasyon Yıllık tüketici enflasyonu, 2014 yılı sonunda yüzde 8,17 olarak gerçekleşerek hedefin belirgin şekilde üzerinde kalmıştır (Kutu 7.1). Bir önceki çeyreğe kıyasla gözlenen yaklaşık 0,7 puanlık azalışta petrol fiyatlarındaki düşüşe paralel olarak gerileyen enerji fiyatları belirleyici olmuştur. Ayrıca, işlenmemiş gıda fiyatlarındaki kısmi düzeltme eğilimiyle gıda enflasyonunun bir miktar gerilemesi de olumlu katkı yapmıştır. Bu dönemde, ana eğilim bileşenlerinden temel mal ve hizmet gruplarında da enflasyon sınırlı da olsa gerilemiştir. Böylece son çeyrekte enflasyonun ana eğilimindeki düşüş belirginleşmiştir. Bir önceki yıl sonuna göre kıyaslandığında ise tüketici enflasyonunun 0,8 puan arttığı görülmektedir. Bu artışta döviz kurunda gözlenen değer kayıpları ve yıl genelinde yüksek seyreden gıda fiyat artışları etkili olmuştur. Aynı zamanda hizmet fiyatlarının yüksek seyri de olumsuz yönde etki yapmıştır. Talep Koşulları Gayri Safi Yurt İçi Hasıla 2014 yılı üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 1,7 büyüyerek düşük oranlı bir artış kaydetmiştir. Bu doğrultuda çıktı açığı 2014 yılının ikinci yarısı için sınırlı miktarda aşağı yönlü güncellenmiştir (Tablo 7.1.1). İktisadi faaliyetin düşük büyümesinde belirleyici olan temel gelişme jeopolitik faktörlere bağlı olarak ihracat artışının yavaşlaması olmuştur. Bunun yanı sıra tarım katma değerindeki düşüş de büyümeyi sınırlamıştır. Özel tüketim harcamaları, mevsimsellikten arındırılmış verilerle, iki çeyrek aranın ardından güçlü bir artış kaydetmiş, özel kesim yatırımlarında toparlanma sinyalleri gözlenmiştir. Böylece nihai yurt içi talep gelişmeleri üçüncü çeyrekte bir miktar toparlanma eğilimi göstermiştir. Ancak bu artış tahmin edilenden daha ılımlı gerçekleşmiştir. Özetle, yılın üçüncü çeyreğinde toplam talep koşullarının enflasyondaki düşüşe verdiği katkı artmıştır. Yılın son çeyreğinde ihracattaki zayıf seyre paralel olarak sanayi üretimi yıllık artış hızında üçüncü çeyreğe göre bir yavaşlama gözlenmiştir. Ekim-Kasım döneminde sanayi üretimi seviyesi üçüncü Enflasyon Raporu 2015-I 85 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası çeyreğin altında gerçekleşmiştir. İç talebe dair göstergeler ise ek bir ivmelenmeye işaret etmemiştir. Bu gelişmeler ışığında 2014 yılı son çeyreğinde iç talepteki toparlanmanın ılımlı şekilde devam ettiği, dış talebin ise zayıf seyrini sürdürdüğü bir görünüm öngörülmektedir. Dış talep gelişmeleri incelendiğine, aşağı yönlü risklerin arttığı gözlenmektedir. Küresel ekonomideki zayıflamanın sürmesi ve petrol fiyatlarındaki düşüşle gelirleri olumsuz etkilenen petrol ihracatçısı ülkelerden yönelen talebin azalacak olması, dış talebi kısıtlama potansiyeli taşımaktadır. Nitekim, ihracat ağırlıklı küresel iktisadi faaliyet endeksinde bir önceki Rapor dönemine kıyasla bir miktar azalma gözlenmektedir. Bu gelişmelere bağlı olarak önümüzdeki dönemde ihracatın büyümeye vereceği katkının bir miktar zayıflayabileceği değerlendirilmektedir (Grafik 7.1.1). Grafik 7.1.1. İhracat Ağırlıklı Küresel İktisadi Faaliyet Endeksi (2008Ç2=100) 112 Ekim 2014 112 111 Ocak 2015 111 1215 0915 0615 0315 1214 0914 102 0614 103 102 0314 104 103 1213 105 104 0913 106 105 0613 107 106 0313 108 107 1212 109 108 0912 110 109 0612 110 Kaynak: TCMB, Bloomberg, Consensus Forecasts Ekim 2014 ve Ocak 2015 Bültenleri. Petrol, İthalat ve Gıda Fiyatları Yılın son çeyreğinde petrol ve ithalat fiyatları görünümü Ekim Enflasyon Raporu’nda öngörülen patikanın oldukça altında gerçekleşmiştir (Grafik 7.1.2). Bu nedenle, orta vade için ortalama petrol ve ithalat fiyatları varsayımları önemli ölçüde aşağı yönlü güncellenmiştir (Tablo 7.1.1). Söz konusu gelişmelerin doğrudan ve dolaylı etkileri neticesinde, bir önceki Rapor’a göre 2015 yıl sonu enflasyon tahmininde aşağı yönlü 0,6 puan güncelleme yapılmıştır. Gıda fiyatlarında 2015 yıl sonu enflasyon varsayımı ise yüzde 9 olarak korunmuştur. Grafik 7.1.2. Petrol ve İthalat Fiyat Varsayımlarındaki Güncellemeler Petrol Fiyatları (ABD Doları/Varil) İthalat Fiyatları (ABD Doları, 2010=100) 120 80 70 70 60 60 Gerçekleşme Kaynak: Bloomberg, TCMB. 86 1215 0615 1214 0614 1213 0613 40 1212 40 0612 50 1211 50 105 105 100 100 Gerçekleşme 95 95 90 90 1215 90 80 110 0615 90 110 1214 100 115 0614 100 Ekim 2014 115 1212 110 0612 120 110 1211 120 120 Ocak 2015 1213 130 Ekim 2014 0613 Ocak 2015 130 Kaynak: TCMB, TÜİK. Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Maliye Politikası ve Vergi Ayarlamaları Orta vadeli tahminler üretilirken vergi ayarlamalarının ve yönetilen/yönlendirilen fiyatların enflasyon hedefleri ve otomatik fiyatlama mekanizmaları ile uyumlu olacağı bir görünüm esas alınmıştır. Maliye politikasının orta vadeli duruşu için 2015-2017 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program projeksiyonları temel alınmıştır. Bu çerçevede, dönem boyunca sıkı bir maliye politikası duruşu sergileneceği ve faiz dışı harcamaların milli gelire oranının kademeli olarak azalacağı varsayılmıştır. Tablo 7.1.1. Varsayımlardaki Güncellemeler Ekim 2014 Ocak 2015 -1,50 -1,50 9,0 8,0 8,0 -3,3 -1,60 -1,55 9,0 8,0 8,0 -7,3 2014 Ç3 2014 Ç4 2015 2016 2017 2015 Çıktı Açığı Gıda Fiyat Enflasyonu (Yıl sonu Yüzde Değişim) İthalat Fiyatları (ABD doları, Yıllık Ortalama Yüzde Değişim) 2016 - 4,5 Petrol Fiyatları (Ortalama, ABD doları) 2015 92 55 2016 - 64 İhracat Ağırlıklı Küresel Üretim Endeksi (Yıllık Ortalama Yüzde Değişim) 2014 1,9 1,9 2015 2,4 2,0 7.2. Orta Vadeli Görünüm Orta vadeli tahminler oluşturulurken enflasyon görünümünde sağlanan iyileşmenin kalıcı olması için temkinli bir yaklaşım sergileneceği ve getiri eğrisini yataya yakın tutmak suretiyle para politikasındaki sıkı duruşun sürdürüleceği bir çerçeve esas alınmıştır. Ayrıca, alınan makroihtiyati tedbirlerin de katkısıyla yıllık kredi büyüme oranının geldiği makul seviyelerin 2015 yılında devam edeceği değerlendirilmektedir. Bu çerçevede enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2015 yılı sonunda yüzde 4,1 ile yüzde 6,9 aralığında (orta noktası yüzde 5,5), 2016 yılı sonunda ise yüzde 3,2 ile yüzde 6,8 aralığında (orta noktası yüzde 5) gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Enflasyonun orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağı öngörülmektedir (Grafik 7.2.1). Grafik 7.2.1. Enflasyon ve Çıktı Açığı Tahminleri Tahmin Aralığı* Belirsizlik Aralığı Yıl Sonu Enflasyon Hedefleri Çıktı Açığı 12 12 10 Kontrol Ufku 1217 0917 0617 -4 0317 -4 1216 -2 0916 -2 0616 0 0316 0 1215 2 0915 2 0615 4 0315 4 1214 6 0914 6 0614 8 0314 8 1213 Yüzde 10 * Enflasyonun tahmin aralığı içinde kalma olasılığı yüzde 70’tir. Enflasyon Raporu 2015-I 87 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Sonuç olarak, Ekim Enflasyon Raporu’nda yüzde 6,1 olan 2015 yıl sonu enflasyon tahmini, yüzde 0,6 puan aşağı yönlü güncellenerek yüzde 5,5’e çekilmiştir (Grafik 7.2.2). Bu güncellemede, başta petrol olmak üzere düşen emtia fiyatları belirleyici olmuştur. Enflasyonun 2015 yılı içindeki seyrinde ise baz etkileri belirleyici olacaktır. Ağustos ayına kadar baz etkilerinin yıllık enflasyonu düşürücü yönde, yılın geri kalanında ise artırıcı yönde olacağı tahmin edilmektedir (Kutu 3.3). Bu çerçevede yıllık enflasyonun yılın üçüncü çeyreğine kadar düşüşünü sürdüreceği, son çeyrekte ise baz etkisiyle bir miktar yükselerek yüzde 5,5 seviyesine geleceği öngörülmektedir. Çıktı açığı tahminleri Grafik 7.2.3’te sunulmaktadır. Buna göre, Ekim Enflasyon Raporu’na kıyasla çıktı açığı patikası bir miktar aşağı yönlü güncellenmiştir. Bu güncellemede, 2014 üçüncü çeyreğine dair milli gelir verilerinin zayıf seyretmesi ve dış talep görünümünün daha olumsuz olması belirleyici olmuştur. Ekim 2014 Enflasyon Raporu ve Ocak 2015 Enflasyon Raporu Tahminlerinin Karşılaştırması Grafik 7.2.2. Grafik 7.2.3. Enflasyon Tahmini 10 Çıktı Açığı Tahmini 10 Gerçekleşme 9 1,0 1,0 0,0 0,0 9 8 8 Ekim 2014 5 Kaynak: TÜİK, TCMB. Ocak 2015 0915 0615 0315 1214 -2,0 0914 -2,0 0614 1216 0916 0616 0316 1215 0915 0615 0315 1214 4 0914 4 0614 -1,0 1216 Ocak 2015 5 -1,0 0916 6 0616 6 Ekim 2014 0316 7 1215 7 Kaynak: TCMB. İşlenmemiş gıda ve tütün gibi para politikasının kontrolü dışındaki kalemlerde öngörülemeyen oynaklıklar, enflasyon tahminlerinin sapmasına neden olan başlıca unsurlar arasındadır. Bu nedenle, işlenmemiş gıda ve tütün dışı enflasyon tahminleri de kamuoyuyla paylaşılmaktadır. Bu çerçevede, işlenmemiş gıda ile tütün ve alkollü içecekler kalemlerini dışlayan enflasyon tahminleri Grafik 7.2.4’te sunulmaktadır. Bu şekilde hesaplanan enflasyon göstergesinin 2015 yılının ilk üç çeyreğinde düşeceği, son çeyrekte ise baz etkisiyle bir miktar yükseleceği ve orta vadede yüzde 4,5 civarında istikrar kazanacağı tahmin edilmektedir. 88 Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 7.2.4. İşlenmemiş Gıda ve Tütün* Dışı Enflasyon Tahmini Tahmin Aralığı* Çıktı Açığı 1213 1217 -4 0917 -4 0617 -2 0317 -2 1216 0 0916 0 0616 2 0316 2 1215 4 0915 4 0615 6 0315 6 1214 8 0914 10 8 0614 10 0314 12 Yüzde 12 *Tütün: Alkollü içecekler ve tütün. **Enflasyonun tahmin aralığı içinde kalma olasılığı yüzde 70’tir. TCMB Tahminlerinin Enflasyon Beklentileri ile Kıyaslanması İktisadi birimlerin sözleşme ve planlamalarında enflasyon hedeflerini esas almaları, geçici fiyat dalgalanmalarından ziyade enflasyonun orta vadeli eğilimine odaklanmaları büyük önem taşımaktadır. Bu çerçevede, referans teşkil etmesi açısından, TCMB’nin mevcut enflasyon tahminlerinin diğer iktisadi birimlerin enflasyon beklentileri ile kıyaslanması önem taşımaktadır. Beklenti Anketi’ne yanıt veren katılımcıların 12 ve 24 ay sonrasına ilişkin beklentilerinin TCMB’nin baz senaryo tahminlerinin üzerinde seyrettiği gözlenmektedir (Tablo 7.2.1). Ayrıca, enflasyon beklentilerinin bir önceki Rapor dönemine göre düşmüş olması beklentilerde kayda değer bir iyileşmeye işaret etse de beklentilerin halen hedefin üzerinde olması fiyatlama davranışlarının yakından takip edilmesini gerekli kılmaktadır. Tablo 7.2.1. TCMB Enflasyon Tahminleri ve Beklentiler TCMB Tahmini TCMB Beklenti Anketi* Enflasyon Hedefi** 2015 Yıl Sonu 5,5 6,8 5,0 12 Ay Sonrası 5,4 6,8 5,0 24 Ay Sonrası 5,0 6,4 5,0 Ocak ayı anket verileri. * 2015-2016 dönemi yıl sonu enflasyon hedefleri kullanılarak doğrusal interpolasyon yöntemi ile oluşturulmuştur. ** Kaynak: TCMB. Enflasyon Raporu 2015-I 89 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kutu 2014 Yıl Sonu Enflasyon Tahminlerindeki Değişimlerin Kaynakları 7.1 2014 yılı boyunca yıl sonu enflasyon tahminlerinde yapılan güncellemelerde gıda fiyatlarının yanı sıra emtia ve döviz kurundaki gelişmeler belirleyici olmuştur. 2014 yılında yaşanan kuraklık gıda fiyatlarındaki yukarı yönlü güncellemelerde etkili olurken, küresel büyüme ve gelişmiş ülke para politikalarına ilişkin belirsizlikler başta petrol olmak üzere emtia fiyatları ve döviz kurundaki oynaklığı artırıcı yönde etki yapmıştır. 2014 yıl sonu itibarıyla enflasyon yüzde 8,2 düzeyine gerileyerek Ekim Enflasyon Raporu’nda sunulan yüzde 8,9’luk tahminin altında gerçekleşmiştir. TCMB’nin enflasyon hedeflemesi rejimi çerçevesinde yayınladığı raporlar aracılığıyla kamuoyuna hesap verme yükümlülüğü bulunmaktadır. Söz konusu yükümlülük çerçevesinde bu kutuda 2014 yılı boyunca yıl sonu enflasyon tahminlerinde yapılan değişiklikler ve nedenleri özetlenmektedir. Ocak Enflasyon Raporu Enflasyon tahminleri oluşturulurken likidite politikasının genel olarak sıkı tutulduğu ve alınan makroihtiyati tedbirlerin de katkısı ile yıllık kredi büyüme oranının 2014 yılının ikinci yarısından itibaren yüzde 15 referans değerine yakınsadığı bir görünüm temel alınmıştır. Enflasyonun yılın ilk yarısında vergi ayarlamaları ve döviz kuru hareketlerinin gecikmeli etkilerine bağlı olarak yüksek seyredeceği ancak bu etkilerin ortadan kalkmasıyla yılın ikinci yarısından itibaren düşüşe geçeceği öngörülmüştür. Bu doğrultuda, Ocak 2014 Enflasyon Raporu’nda 2014 yıl sonu enflasyonu yüzde 6,6 olarak tahmin edilmiştir. Çekirdek enflasyon göstergelerinin de 2014 ikinci çeyreğinden itibaren kademeli bir düşüş eğilimi göstereceği öngörülmüştür. Tablo.1. 2014 Yılı için Enflasyon Raporu Varsayımları Gıda Fiyatları Ocak ER 8,0 Nisan ER 9,0 Temmuz ER 9,0 Ekim ER 12,5 Gerçekleşme 12,7 2,4 2,3 2,0 1,9 1,8* 0,0 0,5 -1,8 -2,7 -3,1* 105 106 108 102 99 (Yıllık Yüzde Değişim) İhracat Ağırlıklı Küresel Üretim Endeksi (Yıllık Ortalama Yüzde Değişim) İthalat Fiyatları (Yıllık Ortalama Yüzde Değişim) Brent Tipi Ham Petrol Varil Fiyatı (ABD doları) * Ocak 2015 itibarıyla tahminler. Nisan Enflasyon Raporu İktisadi faaliyet, 2013 yılı son çeyreğinde Ocak Enflasyon Raporu’nda belirtilen görünümle büyük ölçüde uyumlu gerçekleşmiştir. Nihai yurt içi talepte kamu kaynaklı bir miktar hızlanma gözlenirken, özel kesim talebi ılımlı seyrini korumuştur. Özel kesim nihai yurt içi talebinin zayıfladığına dair öncü göstergeler ve finansal koşulların bir önceki Rapor’a göre sıkılaşmasına bağlı olarak 2014 yılı ikinci çeyreğinden itibaren çıktı açığı tahminleri sınırlı bir miktar aşağı çekilmiştir. Yılın ilk çeyreğinde gıda fiyatlarının olumsuz seyretmesi sonucu Ocak Enflasyon Raporu’nda yüzde 8 varsayılan 2014 yıl sonu gıda fiyat artışı yüzde 9’a yükseltilmiştir. Bu güncelleme, 2014 yıl sonu enflasyon tahminini 0,3 puan yukarı çekmiştir. Öte yandan, Nisan Enflasyon Raporu’nda 2014 yılı ortalama petrol fiyatı 90 Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ve ithalat fiyat artış varsayımı bir önceki Rapor’a göre sınırlı ölçüde yukarı yönlü güncellenmiş ve bu güncelleme yıl sonu enflasyonunu 0,1 puan yükseltmiştir. Enflasyonun görece yüksek seyretmesine bağlı olarak 2014 yılının ilk çeyreğinde fiyatlama davranışında gözlenen bozulma da enflasyonun ana eğilimini etkilemek suretiyle yıl sonu enflasyon tahminine yaklaşık 0,3 puan yükseltici etki yapmıştır. Temmuz Enflasyon Raporu Yılın ilk çeyreğinde iktisadi faaliyet, Nisan Enflasyon Raporu’ndaki öngörülerle uyumlu gerçekleşmiştir. Bu dönemde zayıf seyreden özel kesim talebi kamu talebindeki artış ile telafi edilmiş, sonuç olarak nihai yurt içi talep yatay bir seyir izlemiştir. Yılın ikinci çeyreği için iktisadi faaliyetin, üretim ve harcama yönlü öncü göstergeler de dikkate alındığında, Nisan Enflasyon Raporu ile uyumlu bir görünüm takip edeceği tahmin edilmiştir. Yılın ikinci çeyreğinde tüketici fiyat enflasyonu, özellikle gıda grubu fiyatlarındaki artış, kuraklık ve döviz kurunun yansımaları nedeniyle, oldukça olumsuz bir seyir izlemiş, bir önceki çeyreğe göre 0,8 puan artarak yüzde 9,2 oranında gerçekleşmiştir. Yılın ikinci çeyreğinde petrol fiyatları Nisan Enflasyon Raporu’ndaki öngörülerin bir miktar üstünde ve ithalat fiyatları ise bir miktar altında gerçekleşmiştir. Bu sebeple, 2014 yılı ortalama petrol fiyatı varsayımı yukarı, ithalat fiyatları varsayımı ise aşağı yönlü güncellenmiştir. Sonuç olarak, ithalat fiyatlarında beklenen olumlu seyir, döviz kurunun birikimli etkilerinin zayıflaması ve zayıf seyreden özel kesim nihai yurt içi talebin etkisiyle, enflasyonun kademeli olarak azalacağı ve sene sonunda Nisan Enflasyon Raporu’nda öngörülen yüzde 7,6 düzeyine ineceği tahmin edilmiştir. Ekim Enflasyon Raporu İktisadi faaliyet, 2014 yılının ikinci çeyreğinde Temmuz Enflasyon Raporu’nda ortaya koyulan görünümden daha zayıf seyretmiştir. Nihai yurt içi talep, yılın ikinci çeyreğinde de azalırken, küresel büyüme gelişmelerine bağlı olarak ihracat öngörülenden zayıf seyretmiştir. Sonuç olarak, Ekim Enflasyon Raporu’nda çıktı açığı sınırlı bir miktar aşağı yönlü güncellenmiştir (Grafik 1.a). Bu güncelleme 2014 yıl sonu enflasyon tahminini 0,1 puan azaltmıştır. Yılın üçüncü çeyreğinde petrol ve ithalat fiyatları Temmuz Enflasyon Raporu’nda öngörülen patikanın altında seyretmiş, bu gelişmeler çerçevesinde 2014 yılı için petrol ve ithalat fiyatları varsayımı aşağı yönlü güncellenmiştir. Varsayımlardaki bu güncellemeler, 2014 yıl sonu enflasyon tahmini üzerinde 0,3 puan azaltıcı yönde etki yapmıştır (Tablo 1). Gıda enflasyonunda üçüncü çeyrekte de devam eden yüksek seyir nedeniyle, yıl sonu gıda grubu enflasyonu varsayımı yüzde 9’dan yüzde 12,5’a çıkarılmıştır. Bu güncelleme, 2014 yıl sonu enflasyon tahminini 0,8 puan artırmıştır. Ekim ayı başında açıklanan yüzde 9’luk elektrik ve doğalgaz fiyat artışları ise, Temmuz Enflasyon Raporu öngörülerinin üzerinde gerçekleşmiş,bu gelişme neticesinde 2014 yıl sonu enflasyon tahmini 0,2 puan yukarı yönlü güncellenmiştir. Fiyatlama davranışındaki bozulma ise yıl sonu enflasyon tahmini üzerinde 0,7 puan artırıcı yönde etkilemiştir. Sonuç olarak, 2014 yıl sonu enflasyon tahmini Temmuz Enflasyon Raporu’na göre 1,3 puan yukarı yönlü güncellenmiş ve yüzde 8,9 olarak belirlenmiştir (Grafik 1.b). Enflasyon Raporu 2015-I 91 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Tablo 2. 2014 Yıl Sonu Enflasyon Tahminlerindeki Güncellemeler ve Kaynakları Ocak 14 6,6 Enflasyon Tahminleri (Yüzde) Nisan 14 7,6 Temmuz 14 7,6 Ekim 14 8,9 İki Enflasyon Raporu Tahmini Arasındaki Farkın Kaynakları (puan katkı) Nis-Oca Tem-Nis Eki-Tem Gıda 0,3 0,0 0,8 Ara-Eki* 0,0 İthalat Fiyatları ve Kur Etkisi 0,4 0,0 -0,3 -0,6 Enflasyonun Ana Eğilimi 0,3 0,0 0,7 -0,1 Çıktı Açığı 0,0 0,0 -0,1 0,0 Elektrik ve Doğalgaz 0,0 0,0 0,2 0,0 *Tahmin ile gerçekleşme arasındaki farkın kaynaklarını göstermektedir. 2014 yıl sonu enflasyonu yüzde 8,2 olarak gerçekleşmiştir. Kaynak: TCMB. 2014 Yıl Sonu Enflasyon Gerçekleşmesi 2014 yılının son çeyreğinde ithalat fiyatlarındaki gelişmeler enflasyonun tahmin edilenin altında gerçekleşmesinde temel unsur olarak ön plana çıkmıştır. Bunda, özellikle petrol fiyatlarındaki gelişmeler belirleyici olmuştur. İthalat fiyatlarında öngörülen söz konusu aşağı yönlü seyir, Ekim Enflasyon Raporu’nda sunulan 2014 yıl sonu tahmini (yüzde 8,9) ile gerçekleşme (yüzde 8,2) arasındaki 0,7 puanlık farkın 0,6 puanını açıklamaktadır (Tablo 2). Yılın son çeyreğinde gıda ve tütün fiyatları büyük ölçüde beklentilerle uyumlu gerçekleşmiştir. Öte yandan, ithalat fiyatlarındaki gelişmelerin bağlantılı hizmet sektörlerine tahmin edilenden bir miktar olumlu yansıdığı görülmüştür. Bu durum, ithalat fiyatlarındaki düşüşün fiyatlama davranışını olumlu yönde etkilemeye başladığına işaret etmektedir. Dolayısıyla, Ekim tahmini ile yılsonu gerçekleşmesi arasındaki 0,7 puanlık farkın 0,1 puanı ana eğilimdeki iyileşmeden kaynaklanmaktadır. Grafik 1. a: 2014 Yılı Boyunca Çıktı Açığı Tahminindeki Güncellemeler Grafik 1.b: 2014 Yılı Boyunca Enflasyon Tahminindeki Güncellemeler Ocak ER Nisan ER Ekim ER Temmuz ER -1 -1 -1,5 12 Ocak ER Temmuz ER 12 10 10 8 8 6 6 4 4 -1,5 -2 -2 -2,5 -2,5 0913 Kaynak: TCMB. Özetle, Gerçekleşme Nisan ER Ekim ER 1213 0314 0614 0914 1214 2 2 1213 0314 0614 0914 1214 Kaynak: TÜİK, TCMB. 2014 yıl sonuna dair enflasyon tahminlerinin çeyrekler arasında farklılaşmasında gıda fiyatları ile ithalat fiyatlarındaki hareketler ve enflasyonun ana eğilimindeki gelişmeler etkili olmuştur (Grafik 1.b). TCMB enflasyon raporları aracılığıyla tahminlerdeki güncellemeleri ve kaynaklarını şeffaf bir şekilde kamuoyuna açıklamış ve bu bağlamda hesap verme sorumluluğunu düzenli olarak yerine getirmiştir. 92 Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafikler 1. GENEL DEĞERLENDİRME Grafik 1.1. Gelişmekte Olan Ülkelere Portföy Akımları ve JPMVXYEM Oynaklık Endeksi 1 Grafik 1.2. Gelişmekte Olan Ülkeler ve Türkiye CDS Gelişmeleri 1 Grafik 1.1.1. TCMB Faizleri ve BIST Bankalararası Gecelik Repo Faizleri 2 Grafik 1.1.2. TCMB Fonlaması 2 Grafik 1.1.3. Piyasa Faizleri ve TCMB Fonlama Faizi 3 Grafik 1.1.4. Getiri Eğrisi 3 Grafik 1.1.5. Tüketici Kredilerinin Büyüme Hızlarının Geçmiş Yıllarla Karşılaştırılması 4 Grafik 1.1.6. Ticari Kredilerin Büyüme Hızlarının Geçmiş Yıllarla Karşılaştırılması 4 Grafik 1.2.1. Ekim 2014 Tüketici Enflasyon Tahmini ve Gerçekleşmeler 4 Grafik 1.2.2. İşlenmemiş Gıda ve Tütün Dışı Enflasyon İçin Ekim 2014 Tahminleri ve Gerçekleşmeler 4 Grafik 1.2.3. Temel Enflasyon Göstergeleri H ve I 5 Grafik 1.2.4. Petrol Fiyatları (ABD Doları/Varil) ve Enerji Enflasyonu 5 Grafik 1.2.5. GSYİH ve Nihai Yurt İçi Talep 6 Grafik 1.2.6. GSYİH Yıllık Büyümesi ve Üretim Yönünden Katkılar 6 Grafik 1.2.7. İhracat ve İthalat 6 Grafik 1.2.8. Cari İşlemler Dengesi (CİD) 6 Grafik 1.2.9. Petrol ve İthalat Fiyat Varsayımlarındaki Güncellemeler 7 Grafik 1.3.1. Enflasyon ve Çıktı Açığı Tahminleri 8 2. ULUSLARARASI EKONOMİK GELİŞMELER Grafik 2.1.1. Küresel Büyüme Oranları 12 Grafik 2.1.2. Küresel Büyüme Oranları 12 Grafik 2.1.3. Markit Küresel PMI Endeksleri 13 Grafik 2.1.4. İmalat Sanayi PMI Endeksleri 13 Grafik 2.2.1. S&P Goldman Sachs Emtia Fiyatları Endeksleri 14 Grafik 2.2.2. Ham Petrol (Brent) Fiyatları 14 Grafik 2.2.3. Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkeler Tüketici Fiyat Enflasyonu 15 Grafik 2.2.4. Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkeler Çekirdek Tüketici Fiyat Enflasyonu 15 Grafik 2.3.1. Küresel Risk İştahı Endeksleri 16 Grafik 2.3.2. ABD Politika Faizi Vadeli İşlem Oranları 16 Grafik 2.3.3. Küresel Hisse Senedi Piyasaları Gelişmeleri 16 Grafik 2.3.4. Gelişmekte Olan Ülkeler Haftalık Fon Akımları 16 Grafik 2.4.1. Gelişmiş Ülkelerin Politika Faiz Oranlarındaki Değişimler: Ocak 2014 – Ocak 2015 Grafik 2.4.2. Gelişmekte Olan Ülkelerin Politika Faiz Oranlarındaki Değişimler: Ocak 2014 – Ocak 2015 Grafik 2.4.3. ABD 5 ve 10 Yıl Vadeli Hazine Tahvili Getirisi 18 3. ENFLASYON GELİŞMELERİ Grafik 3.1. Gruplar İtibarıyla TÜFE 21 Grafik 3.2. Yıllık Tüketici Enflasyonuna Katkı 21 Grafik 3.1.1. Temel Mal ve Hizmet Grubu Fiyatları 22 Grafik 3.1.2. Temel Mal Fiyatları 23 Grafik 3.1.3. Temel Mal Fiyatları 23 Grafik 3.1.4. Alt Gruplar İtibarıyla Hizmet Fiyatları 24 Grafik 3.1.5. Alt Gruplar İtibarıyla Hizmet Fiyatları 24 Grafik 3.1.6. Hizmet Fiyatları 24 Grafik 3.1.7. Hizmet Fiyatları Yayılım Endeksi 24 Grafik 3.1.8. Yemek Hizmetleri ve Gıda Fiyatları 25 Grafik 3.1.9. Diğer Hizmetler ve Döviz Kuru Sepeti 25 Grafik 3.1.10. Temel Enflasyon Göstergeleri H ve I 25 Grafik 3.1.11. Temel Enflasyon Göstergeleri H ve I 25 Grafik 3.1.12. TÜFE ve H Yayılım Endeksleri 26 Grafik 3.1.13. Temel Enflasyon Göstergeleri SATRIM ve FCORE 26 Grafik 3.2.1. Gıda ve Enerji Fiyatları 26 Grafik 3.2.2. Gıda Fiyatları 26 Grafik 3.2.3. İşlenmemiş Gıda Fiyatları 27 Grafik 3.2.4. İşlenmiş Gıda Fiyatları 27 Grafik 3.2.5. Petrol ve Seçilmiş Yurt içi Enerji Fiyatları 27 Grafik 3.2.6. Yurt içi Enerji Fiyatları 27 Grafik 3.3.1. Yurt içi Üretici ve Tüketici Fiyatları 28 Enflasyon Raporu 2015-I 93 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 3.3.2. İmalat Fiyatları 28 Grafik 3.3.3. ABD Doları ve Türk Lirası Cinsinden İthalat Fiyatları 29 Grafik 3.3.4. Ana Metal ve Petrol Hariç İmalat Sanayi Fiyatları 29 Grafik 3.4.1. 12 ve 24 Ay Sonrasındaki TÜFE Beklentileri 29 Grafik 3.4.2. Enflasyon Beklentileri Eğrisi 29 Grafik 3.4.3. Gelecek 12 Aylık Enflasyon Beklentilerinin Olasılık Dağılımı 30 Grafik 3.4.4. Gelecek 24 Aylık Enflasyon Beklentilerinin Olasılık Dağılımı 30 4. ARZ VE TALEP GELİŞMELERİ 94 Grafik 4.1.1. GSYİH Yıllık Büyümesi ve Üretim Yönünden Katkılar 42 Grafik 4.1.2. GSYİH Çeyreklik Büyümesi ve Üretim Yönünden Katkılar 42 Grafik 4.1.3. Sanayi Üretim Endeksi 43 Grafik 4.1.4. Sanayi Üretim Endeksi 43 Grafik 4.1.5. PMI ve PMI Üretim 43 Grafik 4.1.6. İYA Son Üç Ay Üretim ve Gelecek Üç Ay Üretim Beklentisi 43 Grafik 4.1.7. Bitkisel Üretim ve GSYİH Tarım 44 Grafik 4.1.8. 2014 Yılı Bitkisel Üretimi 44 Grafik 4.2.1. Talep Yönünden Yıllık Büyümeye Katkılar 44 Grafik 4.2.2. Yurt İçi Özel Tüketim ve GSYİH 44 Grafik 4.2.3. Özel Yatırımlar ve GSYİH 45 Grafik 4.2.4. Özel ve Kamu Kesimi Talebi 45 Grafik 4.2.5. Tüketim Malları Üretim ve İthalat Miktar Endeksleri 45 Grafik 4.2.6. Makine-Ekipman Üretim ve İthalat Miktar Endeksleri 45 Grafik 4.2.7 İç Piyasa Araç Satışları 46 Grafik 4.2.8 İYA-İç Piyasa Sipariş Beklentileri 46 Grafik 4.2.9 Mal ve Hizmet İhracat ve İthalatı ile GSYİH 46 Grafik 4.2.10 İhracat ve İthalat Miktar Endeksleri 46 Grafik 4.2.11 Rusya ve Irak’a Yapılan İhracat 47 Grafik 4.2.12 Küresel Ekonomiye İlişkin Büyüme Tahminleri 47 Grafik 4.2.13 Tüketici Güven Endeksi 48 Grafik 4.2.14 Kredi Kartı Harcamaları ve Tüketici Kredisi Faiz Oranı 48 Grafik 4.2.15 Özel Sektör Makine Teçhizat Yatırımlarının Milli Gelir İçindeki Payı ve Kapasite Kullanım Oranı 49 Grafik 4.2.16 Makine Teçhizat Sektörünün Büyümesi, Deflatörünün Artışı ve Dolar/TL Kuru 49 Grafik 4.2.17 Bir Sonraki Yılda Yapılması Planlanan Yatırımların Amacı 49 Grafik 4.2.18 Yatırım ve İstihdam Eğilimi ile Özel Makine-Teçhizat Yatırımları Çevrimi 49 Grafik 4.2.19 Çıktı Açığı 50 Grafik 4.2.20 Cari İşlemler Dengesi (CİD) 50 Grafik 4.3.1. İşsizlik Oranları 51 Grafik 4.3.2. Tarım Dışı İstihdam ve İşgücünün Çalışabilir Nüfusa Oranı 51 Grafik 4.3.3. Tarım Dışı İstihdamdaki Üç Aylık Yüzde Değişime Katkılar 52 Grafik 4.3.4. İYA İstihdam Beklentisi ve PMI İstihdam Değeri 52 Grafik 4.3.5. Kariyer.net Toplam İlan Başına Başvuru ve Tarım Dışı İşsizlik Oranı 52 Grafik 4.3.6. Hanehalkı Yurt İçi Tüketimi* ve Reel Ücret Ödemeleri 52 Grafik 4.3.7. Saatlik Kazanç Endeksi ve Asgari Ücret 53 Grafik 4.3.8. Birim Ücret 53 5. FİNANSAL PİYASALAR VE FİNANSAL ARACILIK Grafik 5.1. Finansal Koşullar ve Kredi Büyümesi 61 Grafik 5.2. Finansal Koşullar Endeksine Katkılar 61 Grafik 5.1.1. 10 Yıl Vadeli ABD Hazine Tahvil Faizleri ve Faiz Oynaklığı Endeksi 62 Grafik 5.1.2. JPMVXYEM Oynaklık Endeksi 62 Grafik 5.1.3. Bölgesel EMBI Endeksleri 63 Grafik 5.1.4. Kümülatif Kredi Temerrüt Takası (CDS) Değişimleri 63 Grafik 5.1.5. Gelişmekte Olan Ülkelerde Portföy Hareketleri 63 Grafik 5.1.6. Türkiye’deki Portföy Hareketleri 63 Grafik 5.1.7. TL ve Gelişmekte Olan Ülke Para Birimlerinin ABD Doları Karşısında Değeri 64 Grafik 5.1.8. Kur Sepeti ve Ülke Risk Primi 64 Grafik 5.1.9. Opsiyonların İma Ettiği Kur Oynaklığı 65 Grafik 5.1.10. Çeşitli Vadelerde 25 Delta Risk Reversal Pozisyonu 65 Grafik 5.1.11. Kısa Vadeli Dış Borç 66 Grafik 5.1.12. Yabancı Para Zorunlu Karşılık Oranları 66 Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 5.1.13. TCMB Fonlaması 66 Grafik 5.1.14. TCMB Faizleri ve BIST Bankalararası Gecelik Repo Faizleri 66 Grafik 5.1.15. Piyasa Faizleri ve TCMB Fonlama Faizi 67 Grafik 5.1.16. 3 Kasım - 23 Ocak Arası Getiri Eğrisi 67 Grafik 5.1.17. Döviz Rezerv Opsiyonu Katsayıları (ROK) 68 Grafik 5.1.18. Bankaların Döviz İmkânını Kullanma Oranları 68 Grafik 5.1.19. TCMB Döviz Rezervleri 68 Grafik 5.1.20. Beş Yıl Vadeli Piyasa Faizleri 69 Grafik 5.1.21. Altı Ay Vadeli Piyasa Faizleri 69 Grafik 5.1.22. 2014 Yılı 4. Çeyrekte Beş Yıl Vadeli Piyasa Faizlerindeki Değişim 69 Grafik 5.1.23. 2014 Yılı 4. Çeyrekte Altı Ay Vadeli Piyasa Faizlerindeki Değişim 69 Grafik 5.1.24. BIST Repo-Ters Repo Pazarı Gecelik Faiz Beklentisi 70 Grafik 5.1.25. Enflasyon Beklenti Eğrisi 70 Grafik 5.1.26. Türkiye’nin İki Yıllık Reel Faizi* ve Gösterge Faiz 70 Grafik 5.1.27. İki Yıllık Reel Faizler 70 Grafik 5.1.28. Tüketici Kredileri Faizlerindeki Gelişmeler 71 Grafik 5.1.29. TL Ticari Kredi Faizindeki Gelişmeler 71 Grafik 5.1.30 TL Ticari Kredi ve TL Mevduat Faizi 71 Grafik 5.1.31 Bankaların Fonlama Maliyetine Dair Göstergeler 71 Grafik 5.2.1 Yurt İçi Kredi Stoku ve Net Kredi Kullanımı 72 Grafik 5.2.2 Firmaların Yurt Dışından Sağladığı Kredi Stoku ve Yıllık Net Kredi Kullanımı 72 Grafik 5.2.3 Kredilerin Yıllık Büyüme Hızları 73 Grafik 5.2.4 Kredilerin Yıllıklandırılmış Büyüme Hızları 73 Grafik 5.2.5 Tüketici Kredilerinin Yıllıklandırılmış Büyüme Hızlarının Geçmiş Yıllarla Karşılaştırılması Tüketici Kredileri Yıllıklandırılmış Büyüme Hızları Ticari Kredilerin Yıllıklandırılmış Büyüme Hızlarının Geçmiş Yıllarla Karşılaştırılması TL ve YP Ticari Kredilerin Yıllıklandırılmış Büyüme Hızları Kredi ve Mevduat Büyümesi M3 Para Arzının Bilanço Karşılıklarının Seyri Emisyon ve Cari Tüketim Harcamaları 73 Grafik 6.1.1. Merkezi Yönetim Bütçe Dengeleri 80 Grafik 6.1.2. Merkezi Yönetim Bütçe Gelirleri ve Faiz Dışı Harcamalar 80 Grafik 6.1.3. Reel Vergi Gelirleri 82 Grafik 6.1.4. Reel KDV ve ÖTV Gelirleri 82 Grafik 6.2.1. Kamu Borç Stoku Göstergeleri 83 Grafik 6.2.2. Merkezi Yönetim Borç Stokunun Kompozisyonu 83 Grafik 6.2.3. Nakit İç Borçlanmanın Ortalama Vadesi ve İç Borç Stokunun Vadeye Kalan Ortalama Süresi 83 Grafik 6.2.4. Tahvil İhracı Yoluyla Borçlanma 83 Grafik 6.2.5. Toplam İç Borç Çevirme Oranı 84 Grafik 6.2.6. İskontolu İhalelerde Gerçekleşen Ortalama Borçlanma Vadesi ve Faiz Oranı 84 Grafik 5.2.6 Grafik 5.2.7 Grafik 5.2.8 Grafik 5.2.9 Grafik 5.2.10 Grafik 5.2.11 73 74 74 75 75 75 6. KAMU MALİYESİ 7. ORTA VADELİ ÖNGÖRÜLER Grafik 7.1.1. İhracat Ağırlıklı Küresel İktisadi Faaliyet Endeksi 86 Grafik 7.1.2. Petrol ve İthalat Fiyat Varsayımlarındaki Güncellemeler 86 Grafik 7.2.1. Enflasyon ve Çıktı Açığı Tahminleri 87 Grafik 7.2.2. Enflasyon Tahmini 88 Grafik 7.2.3. Çıktı Açığı Tahmini 88 Grafik 7.2.4. İşlenmemiş Gıda ve Tütün Dışı Enflasyon Tahmini 89 Enflasyon Raporu 2015-I 95 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Tablolar 2. ULUSLARARASI EKONOMİK GELİŞMELER Tablo 2.1.1. 2014 ve 2015 Yıl Sonuna İlişkin Büyüme Tahminleri 13 Tablo 2.2.1. 2015 Yıl Sonuna İlişkin Enflasyon Tahminleri 15 3. ENFLASYON GELİŞMELERİ Tablo 3.1.1. Mal ve Hizmet Grubu Fiyatları 23 Tablo 3.3.1. Yİ-ÜFE ve Alt Kalemler 28 5. FİNANSAL PİYASALAR VE FİNANSAL ARACILIK Tablo 5.1.1. Döviz Rezervine Katkılar 68 6. KAMU MALİYESİ Tablo 6.1. Merkezi Yönetim ve Genel Devlet Bütçe Dengesi 79 Tablo 6.1.1. Merkezi Yönetim Bütçe Büyüklükleri 80 Tablo 6.1.2. Merkezi Yönetim Faiz Dışı Harcamaları 81 Tablo 6.1.3. Merkezi Yönetim Genel Bütçe Gelirleri 81 7. ORTA VADELİ ÖNGÖRÜLER 96 Tablo 7.1.1. Varsayımlardaki Güncellemeler 87 Tablo 7.2.1. TCMB Enflasyon Tahminleri ve Beklentiler 89 Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Son Enflasyon Raporlarında Yayınlanan Kutular 2014-IV 2.1. Gelişmekte Olan Ülke Tahvil Piyasalarına Yönelen Fon Akımlarının Belirleyicilerinin Zamana Göre Değişimi 3.1. Enflasyonun Çıktı Açığı ve Kredilere Duyarlılığı 4.1. Cari Denge Dalgalanmaları ve Cari Açık Düzeltmeleri 5.1. Çekirdek Olmayan Yükümlülükler 5.2. Uluslararası Sermaye Akımları ve Yurt İçi Kredi Büyümesi 5.3. Sermaye Hareketleri ve Kredi Büyümesi: Makroihtiyati Önlemlerin Etkisi 2014-III 3.1. Türkiye’de Enflasyonun İş Çevrimlerine Duyarlılığı 4.1. Gayrı Safi Yurt İçi Hasıla Verilerini Mevsimsellikten Arındırma: Doğrudan ve Dolaylı Yaklaşım 4.2. Türkiye Dış Ticaretinde Reel ve Cari Dengelenme Öngörülmesi 5.1. Kredi Büyümesi ve Cari Denge 5.2. Türkiye’de Tüketici ve Ticari Kredilerin Cari Açıkla İlişkisi 5.3. Bankacılık Sistemi TL Fonlama İhtiyacı Alt Bileşenleri ve TL Kredi İlişkisi 5.2. Türkiye’de Firmaların Krediye Erişimi: Anket Sonuçlarına Dayalı Bir İnceleme 2014-II 4.1. İnşaat Yatırım Harcamalarına İlişkin Güncellemeler 4.2. 2013 Yılında Türkiye ve Gelişmekte Olan Ülkelere Sermaye Akımları: Fed Politika Değişikliğinin Etkileri 5.1. Getiri Eğrileri Kullanılarak Döviz Kuru Hareketlerinin Öngörülmesi 5.2. Türkiye’de Şirketlerin Yabancı Para Borçluluğu ve Kur Riski 2014-I 3.1. Baz Etkilerinin 2014 Yılı Tüketici Enflasyonuna Yansımaları 4.1. Özel Sektör Makine-Teçhizat Yatırımlarının Belirleyicileri 4.2. Kurulan Şirket Sayıları ve İş Döngüleri 4.3. Karşılama Oranını Etkileyen Faktörler 4.4. Türkiye’de İhracatın Gelir ve Fiyat Esnekliklerine Bir Bakış: Bölgesel Farklılıkların Önemi 5.1. BDDK Tedbirleri 6.1. Yapısal Bütçe Dengesi ve Mali Duruş 7.1. 2013 Yıl Sonu Enflasyon Tahminlerindeki Değişimlerin Kaynakları 2013-IV 1.1. Para Piyasaları ve TCMB 2.1. Para Politikası İletişiminde “Sözle Yönlendirme” 3.1. TÜFE ve Alt Gruplarda İthalat Fiyatları ve Döviz Kuru Geçişkenliği 4.1. Köprü Günü Değişkenin Sanayi Üretim Endeksi Üzerindeki Etkisi 4.2. Kamu Harcamalarının GSYİH Büyümesine Katkısı 4.3. Türkiye’de Konut Kiralarında Katılık Derecesi 4.4. Türkiye’nin Nüfus ve Sosyal Yapısındaki Değişimlerin Hanehalkı Tasarrufları Üzerindeki Etkileri 5.1. Oynak Sermaye Akımlarını Ilımlılaştırmada Makro-İhtiyati Tedbirlerin Etkinliği: Türkiye Örneği 5.2. Arakazanç Ticareti (Carry Trade) Getirileri 6.1. Türkiye’de Kamu Harcama Şoklarının Reel Kur ve Dış Ticaret Dengesi Üzerindeki Etkileri Enflasyon Raporu 2015-I 97 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kısaltmalar ABD Amerika Birleşik Devletleri BDDK BIST Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu CDS DİBS Kredi Temerrüt Takası ECB EMBI Avrupa Merkez Bankası EPDK EPFR Enerji Piyayasası Düzenleme Kurumu FAO FED Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü FKE GOÜ Finansal Koşullar Endeksi GSYİH İYA Gayri Safi Yurt İçi Hasıla KDV KFP Katma Değer Vergisi KİT KOBİ Kamu İktisadi Teşebbüsleri ODA OSD Orta Doğu ve Afrika Bölgesi OVP ÖTV Orta Vadeli Program PMI PPK Satın Alma Yöneticileri Endeksi ROM SGK Rezerv Opsiyonu Mekanizması TCMB TİM Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası TMO TL Toprak Mahsülleri Ofisi TÜFE TÜİK Tüketici Fiyat Endeksi TÜRKBESD YP Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği 98 Borsa İstanbul Devlet İç Borçlanma Senetleri Gelişmekte Olan Piyasalar Tahvil Endeksi Emerging Portfolio Fund Research Amerikan Merkez Bankası Gelişmekte Olan Ülkeler İktisadi Yönelim Anketi Kapsanmamış Faiz Paritesi Küçük ve Orta Bütçeli İşletmeler Otomotiv Sanayii Derneği Özel Tüketim Vergisi Para Politikası Kurulu Sosyal Güvenlik Kurumu Türkiye İhracatçılar Meclisi Türk Lirası Türkiye İstatistik Kurumu Yabancı Para Enflasyon Raporu 2015-I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2015 Yılı Para Politikası Kurulu Toplantıları ve Rapor Takvimi PPK Toplantıları PPK Özetinin İnternet Yayını Enflasyon Raporu 20 Ocak 2015 27 Ocak 2015 27 Ocak 2015 24 Şubat 2015 3 Mart 2015 17 Mart 2015 24 Mart 2015 22 Nisan 2015 30 Nisan 2015 20 Mayıs 2015 27 Mayıs 2015 23 Haziran 2015 30 Haziran 2015 23 Temmuz 2015 30 Temmuz 2015 18 Ağustos 2015 25 Ağustos 2015 22 Eylül 2015 1 Ekim 2015 21 Ekim 2015 28 Ekim 2015 24 Kasım 2015 1 Aralık 2015 22 Aralık 2015 29 Aralık 2015 Enflasyon Raporu 2015-I Finansal İstikrar Raporu 30 Nisan 2015 29 Mayıs 2015 30 Temmuz 2015 28 Ekim 2015 30 Kasım 2015 99