T.C. TRAKYA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KARDİYOLOJİ ANABİLİM DALI Tez Yöneticisi Yrd. Doç. Dr. Meryem AKTOZ AKUT İNFERİYOR MİYOKARD İNFARKTÜSÜ İLE İLİŞKİLİ KLİNİK SAĞ VENTRİKÜL DİSFONKSİYONU TANISINDA BRAİN NATRİÜRETİK PEPTİD’İN DEĞERİ (Uzmanlık Tezi) Dr. Tarık YILDIRIM EDİRNE- 2010 1 TEŞEKKÜR Uzmanlık eğitimim boyunca ve tez çalışmam sırasında fikirlerini ve emeğini esirgemeyen değerli hocam Yrd. Doç. Dr. Meryem Aktoz’a ve gerek kardiyoloji alanında gerekse sosyal hayatta her zaman destek olan Kardiyoloji AD Başkanı Prof. Dr. Armağan Altun’a ve eğitimimin her aşamasında destek olan değerli öğretim üyelerine, asistan arkadaşlarıma, Nükleer Tıp AD öğretim üyesi Prof. Dr. Gülay Altun’a, İstatistik AD öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. F. Nesrin Turan’a, Kardiyoloji Kliniği hemşireleri ve çalışanlarına teşekkür ederim. 2 İÇİNDEKİLER GİRİŞ VE AMAÇ .............................................................................................................1 GENEL BİLGİLER .........................................................................................................3 ST SEGMENT YÜKSELMELİ MİYOKARD İNFARKTÜSÜ .................................3 SAĞ VENTRİKÜL ANATOMİSİ VE MİYOKARD İNFARKTÜSÜ .................... 10 KARDİYAK FONKSİYONLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ .............................. 14 NATRİÜRETİK PEPTİDLER .................................................................................. 22 GEREÇ VE YÖNTEMLER ....................................................................................... 25 BULGULAR .................................................................................................................... 28 TARTIŞMA ...................................................................................................................... 37 SONUÇLAR ..................................................................................................................... 40 ÖZET .................................................................................................................................. 41 SUMMARY ...................................................................................................................... 43 KAYNAKLAR ................................................................................................................ 45 EKLER 3 SİMGE VE KISALTMALAR A : Geç Diyastolik Akım AKS : Akut Koroner Sendrom AKŞ : Açlık Kan Şekeri Am : Doku Doppler Geç Diyastolik Akım Hızı AMİ : Akut Miyokard İnfarktüsü ANP : Atrial Natriüretik Peptid BNP : Brain Natriuretic Peptide (Beyin Natriüretik Peptid) CK-MB : Creatine Kinase-Muscle Brain isoenzyme (Kreatin Kinaz-MB izoenzimi) cTnI : Cardiac Troponin I Cx : Sirkumflex Arter DM : Diyabetes Mellitus DZ : Deselerasyon Zamanı E : Erken Diyastolik Akım Hızı EF : Ejeksiyon Fraksiyonu EKG : Elektrokardiografi Em : Doku Doppler Erken Diyastolik Akım Hızı EZ : Ejeksiyon Zamanı GFR : Glomerular Filtration Rate (Glomerüler Filtrasyon Hızı) h : hour (saat) Ht : Hipertansiyon IVGZ : İzovolümetrik Gevşeme Zamanı 1 IVKZ : İzovolümetrik Kasılma Zamanı IvS : İnterventriküler Septum KAG : Koroner Anjiografi KH : Kalp hızı LAD : Left Anterior Descenden (Sol Ön İnen Arter) LBBB : Left Bundle Branch Block (Sol Dal Bloğu) LV : Left Ventricle (Sol Ventrikül) LVEF : Left Ventricular Ejection Fraction (Sol Ventrikül Ejenksiyon Fraksiyonu) Mİ : Miyokard İnfarktüsü MPI : Myocardial Performance Index (Miyokard Performans İndeksi) PD : Posteriyor Duvar PTCA : Percutaneous Transluminal Coronary Angioplasty (Perkütan Transluminal Koroner Anjioplasti) RCA : Right Coronary Artery (Sağ Koroner Arter) RSm : Triküspit Anulus Sistolik Akım Hızı RV : Right Ventricle (Sağ Ventrikül) RVFAC : Right Ventricular Fractional Area Change (Sağ Ventrikül Fraksiyonel Alan Değişimi) RVMI : Right Ventricular Myocardial Infarction (Sağ Ventrikül Miyokard İnfarktüsü) STYMİ : ST Yükselmeli Miyokard İnfarktüsü TAPSE : Tricuspit Anulus Planimetric Systolic Excursion (Triküspit Anulus Düzlemsel Sistolik Hareketi) TDI : Tissue Doppler Imaging (Doku Doppler Ekokardiyografi) tPA : tissue Plasminogen Activator (Doku Plazminojen Aktivatörü) V3R-V4R : Sağ Prekordial 3.ve 4. Derivasyonlar 2 GİRİŞ VE AMAÇ Ülkemizde de tüm dünyada olduğu gibi kalp hastalıkları ölüm nedenlerinin başında gelmektedir. TEKHARF çalışmasında ülkemizde 2 milyon kalp hastasının olduğu ve her yıl 90 bin yeni hasta eklendiği saptanmıştır. Sadece 2008 yılında yaklaşık olarak 390 bin yeni koroner olay vakası gelişmiş olup bunların yaklaşık 90 bin tanesinin ölüm ile sonuçlandığı bildirilmiştir (1). Amerika’da ise yılda 1 milyondan fazla miyokard infarktüsü vakası saptanmaktadır (2). Akut miyokard infarktüsü (AMİ) sonrasında sol ventrikülün hem sistolik hem de diyastolik fonksiyonları bozulmaktadır. Sol ventrikül fonksiyon bozukluğunun derecesi morbidite ve mortalitenin belirleyicilerinden biri olarak gösterilmiştir (3). Sol ventrikül fonksiyonu bozuk olan kişilerde sağ ventrikül fonksiyon bozukluğu mortalitenin bağımsız belirleyicisidir (4). Akut inferiyor miyokard infarktüsüne yaklaşık %50 sağ ventrikül miyokard infarktüsü (RVMI) eşlik etmektedir (5). RVMI sağ ventrikül fonksiyonlarının baskılanmasına böylece sağ kalp yetmezliği ve düşük atım hacmine neden olmaktadır. Artmış juguler venöz basınç, temiz akciğer sahası ve hipotansiyon RVMI için spesifik olmakla birlikte sensitivitesi %25’in altındadır (6). Elektrokardiyografi (EKG)’de en sık kullanılan sağ derivasyon V4 (V4R)’de ST segment yükselmesi RVMI’yı gösterse de bu bulgunun geçici olması dezavantajıdır (7). Natriüretik peptidlerden Brain Natriüretik Peptid (BNP) basınç veya hacim yüküne bağlı kalbin duvar stresinin artması sonucu ventriküler miyokarddan sentezlenmektedir. BNP, sağ atrium basıncını, sistemik vasküler direnci, sempatik sinirlerin uyarımını, aldosteron salgılanmasını ve hücre hipertrofisini azaltıp, sodyum atılımını artırır (8). Kalp yetersizliğinde BNP seviyesi artış derecesi kötü sonlanım noktası ile ilişkili iken ilk kez AMİ geçiren primer 1 perkütan transluminal koroner anjioplastiye (PTCA) alınan hastalarda da BNP yüksekliği kötü sonlanımla ilişkili bulunmuştur (9). Biz çalışmamızda sağ ventrikül tutulumu olan ve olmayan inferiyor miyokard infarktüsünde, konvansiyonel ve doku Doppler ekokardiyografi (TDI) ile saptanan sağ ventrikül fonksiyon bozukluğunun serum BNP seviyesi ile ilişkisini değerlendirmeyi amaçladık. 2 GENEL BİLGİLER ST SEGMENT YÜKSELMELİ MİYOKARD İNFARKTÜSÜ Tanım Akut miyokard infarktüsü; genellikle epikardiyal koroner arterlerde akut trombotik tıkanma sonucu oluşan, uzamış iskemi ile birlikte geri dönüşümsüz kalp kası nekrozudur. Dünya sağlık örgütü tanımına göre aşağıdaki 3 bulgudan 2’sinin olması durumunda miyokard infarktüsü tanısı koyulur: 1. 30 dakikadan uzun süren göğüs ağrısı 2. Karakteristik EKG bulguları 3. Kreatin kinaz-MB izoenzimi (CK-MB) ve troponin düzeylerinde artış ACC/AHA tarafından tarif edilen AMİ tanımı ise: A. Akut gelişen veya yakın zamanda geçirilen miyokard infarktüsü tanısı için aşağıdakilerden herhangi biri: 1. Biyokimyasal belirteçlerin (tercihen troponin) yükselişi ve dereceli düşüşü ile beraber aşağıdakilerden en az biri: a. İskemik semptomlar b. EKG’de patolojik Q dalgalarının bulunması c. İskemi düşündüren EKG değişikliği (ST segment değişikliği veya sol dal bloğu (LBBB)) d. Koroner arter girişimi olanlar (koroner anjioplasti) 2. Akut miyokard infarktüsünün patolojik bulguları 3 B. Yerleşmiş miyokard infarktüsü tanısı için aşağıdaki kriterlerden herhangi biri: 1. Seri EKG’de yeni patolojik Q dalgalarının gelişimi 2. İyileşen veya iyileşmiş miyokard infarktüsünün patolojik bulguları (10). Son olarak 2007 yılında uluslarası miyokard infarktüsü (Mİ) sınıflaması yapıldı (11). Bu sınıflamaya göre: Tip 1: Spontan Mİ (plak erozyonu, rüptürü, fissürü, disseksiyonu gibi primer koroner olaya bağlı) Tip 2: Miyokard oksijen sunu ve gereksinimindeki dengesizliğe bağlı Mİ (koroner arter spazmı, koroner emboli, anemi, aritmi, hipotansiyon gibi) Tip 3: Ani beklenmeyen kardiyak ölüm (kardiyak enzimlerle teyit edilmemiş) Tip 4a: Perkütan koroner girişim ile ilişkili Mİ Tip 4b: Stent trombozu ile ilişkili Mİ (akut veya otopside teyit edilmiş) Tip 5: Koroner by-pass ile ilişkili Mİ veya da koroner anjiyografi veya otopside taze trombüs saptanması Akut Miyokard İnfarktüsünün Patogenezi Akut Mİ hemen her zaman trombozun eşlik ettiği aterosklerozun sebep olduğu koroner kan akımında ani bir azalma sonucu meydana gelir. Mİ’nin ortaya çıkışı ve sonuç, darlığın yerine, miyokard iskemisinin ciddiyetine ve süresine bağlıdır. Akut ST yükselmeli miyokard infarktüsünde (STYMİ) tıkayıcı ve persistan tromboz hakimdir. Ölümcül koroner trombüslerin çoğunun oluşumu zedelenebilir bir plağın (inflame, ince fibröz kapsüllü, yağdan zengin bir plak) aniden kopmasıyla hızlanmaktadır. Koroner arterin tamamen tıkanmasından dolayı oluşan miyokard infarktüsü, ciddi iskemiden 15-30 dakika sonra gelişmeye başlar ve zamana bağlı bir şekilde subendokarddan subepikarda doğru yayılır. Reperfüzyon, miyokardı nekroz gelişim riskinden korur. Yetersiz ama devamlı kan akımı, tamamen reperfüzyon ile miyokardın kurtarılması için gereken zaman aralığının uzamasını sağlar. Plak parçalanmasının trombotik cevabı dinamiktir: Sıklıkla vazospazmın eşlik ettiği trombozis ve trombolizis kendiliğinden oluşur ve kan akımının geçici olarak tıkanmasına ve distal embolizasyona sebep olur. Distal embolizasyon, infarktüse bağlı açılan epikardial bir artere rağmen miyokard reperfüzyonunun başarılı bir şekilde gelişmesini önleyen mikrovasküler tıkanmaya sebep olur. Koroner trombozisde, başlangıçtaki tıkanma genellikle trombosit agregasyonuna bağlıdır fakat fibrin, gelişen kırılgan trombosit tıkacının sağlamlaşması için 4 önemlidir. Bu yüzden, hem trombositler, hem de fibrin persistan koroner tıkacın gelişmesinde rol oynarlar (12). Teşhis Akut Mİ’de reprfüzyonda gecikme miyokard nekrozunun artışı ile sonlanacağı için erken tanının konulması ve hızlı bir şekilde reperfüzyon çok önemlidir. İyi bir klinik anamnez, fizik muayene ve EKG ile tanı kolayca konulabilmektedir. Anamnez: Akut Mİ geçiren hastalarda göğüs ağrısı en önemli semptom olsa da göğüs ağrısı eşdeğerleri olan dispne, aritmi, senkop, presenkopla da hasta başvurabilir. Ağrının özellikleri önemlidir: Ezici, baskı tarzında, sıkıştırıcı, yanıcı, hazımsızlık duygusu, göğüste ağırlık hissi biçiminde tanımlanır. Süresi genellikle 30 dakikadan uzundur. Yerleşimi genellikle sternum altındadır. Bazen göğsün sol tarafından bazen de epigastriyumdan başlar. Göğsün her iki yanına, her iki kola, ön kola, omuzlara, boyna, çeneye ve sırta yayılabilir. Ağrının şiddeti gittikçe artar. İstirahat ve nitratlara yanıt vermez. Bulantı, kusma, soğuk terleme, ölüm korkusu ağrıya eşlik eden diğer semptomlardır. Fizik Muayene: Akut Mİ hastalarının tipik ve tanısal bir fizik muayene bulgusu yoktur. Komplikasyonların eşlik etmediği hastaların çoğunda fizik muayene normaldir. Hastaların tansiyon arteryel değerleri genelde normal veya düşüktür. Ağrı ve korku duygusunun yoğun olduğu hastalarda ise kan basıncı değerleri yüksek olabilir. Sağ ventrikül Mİ ile beraber olan inferiyor duvar infarktüslerinde özellikle ilk saatlerde derin hipotansiyon görülebilir. İleti yollarını etkileyen veya yine inferiyor duvar infarktüslerinde bradikardiye ve atriyoventriküler bloklara eğilim varken, özellikle anteriyor duvarı etkileyen infarktüsler ise kalp hızında yükselme eğilimi ile birliktedir. Kardiyovasküler sistem muayenesinde ise görülebilecek başlıca bulgular üçüncü kalp sesi ve dördüncü kalp sesi ile papiller adale tutulumuna bağlı olan mitral yetersizliği üfürümüdür. Akciğer muayenesinde ise kalp yetmezliği eşlik ediyorsa krepitan ral duyulabilir. Sağ ventrikül miyokard infarktüslü hastalarda santral venlerde konjesyon sonucu juguler venöz dolgunluk ve karaciğer konjesyon bulguları saptanabilir. Bu hastalarda karaciğer palpasyonu sırasında ağrı oluşabilir. İnferiyor Mİ’ye klinik olarak sağ ventrikül Mİ’nün eşlik etmediği hastalarda kalp ve akciğer sesleri tamamen normal de olabilir. Fizik muayenesi normal olan hastaların prognozları daha iyidir. 5 Elektrokardiyografi: Elektrokardiyografi acil servise göğüs ağrısı ile başvuran hastalara ilk yapılması gereken tetkiktir. Tipik anginal semptomlarla acil servise başvuran hastaların EKG ’lerinde ST segment yükselmesi veya yeni gelişen LBBB saptanması halinde mekanik veya farmakolojik reperfüzyon tedavisi gündeme gelirken, ST segment depresyonu ve/veya T negatifliği varlığında tedavi şekli değişmektedir. ST segment yükselmeli miyokard infarktüsünde EKG tanıda olduğu kadar hastanın takibinde de önemlidir. ST segment yükselmesinin verilen reperfüzyon tedavisi sonrasında gerilemesi önemlidir. ST segment yükselmesi AMİ başlangıcının yaklaşık 1. saatinde en yüksek seviyeye çıkar. Eğer reperfüzyon sağlanamazsa 10-20 saatte başlangıç durumuna yavaş yavaş döner (13). ST segmentinin reperfüzyon için ne zaman değerlendirileceği konusunda farklı görüşler mevcuttur. Bu konudaki son ortak görüş ise reperfüzyonun 60-90. dakikasında ST segmentinde %50 veya daha az gerileme başarısız reperfüzyon olarak kabul edilmiştir (12). Göğüs ağrısı ile başvuran hastalarda kimi zaman iskemiye bağlı olmayan ST segment değişiklikleri (kardiyomiyopati, sol ventrikül hipertrofisi, erken repolarizasyon vb.) saptanırken, miyokard nekrozu gelişen bazı hastalarda, EKG normal olarak izlenebilmektedir. Geçici ST segment yüksekliği akut perikardit, vazospastik angina ve spontan trombolizize uğrayan MI olgularında gözlenebilmektedir (14). Göğüs ağrısı sırasında çekilen EKG’nin normal olması akut koroner sendrom tanısını dışlamak için yeterli değildir. Miyokard hasarının biyokimyasal belirteçleri: Hasarlı miyositlerden dolaşıma salınan başlıca proteinler miyoglobin, kreatinin kinaz (CK), CK’ın MB izoenzimi (CK-MB), troponinler (I ve T), kalp yağ asidi bağlayıcı protein (KYABP), aspartat aminotransferaz (AST) ve laktat dehidrogenazdır (LDH) (Tablo 1) (15). Kardiyak troponinler yüksek sensitiviteleri nedeniyle tercih edilirler. Troponin ölçümü mümkün değilse CK-MB en iyi alternatiftir. Troponinler sadece tanı amaçlı kullanılmaz. Hem akut koroner sendromların hem de kalp yetersizliğinin prognoz tayininde kullanılan önemli belirteçlerdir. İskemik kalp hastalığı dışında troponinler konjestif kalp yetersizliği (KKY), hipotansiyon, böbrek yetersizliği, miyokardit, akciğer embolisi, kardiyoversiyon, kalp cerrahisi sonrası, sepsis, genel durum bozukluğu, defibrilasyon yapılması, akut nörolojik hastalık, amiloidozda da yükselir (16). CK-MB hızla kanda saptanıp kaybolduğu için semptomların başlamasından sonra erkenden başvuranlarda ve hastanede reinfarktüsün saptanmasında kullanılabilir. CKMB miyokardit, kardiyak kateterizasyon, şok, kardiyak cerrahi sonrası, hipotiroidizm, kronik böbrek yetersizliği (KBY) gibi durumlarda da yüksek saptanabilir. Miyoglobin duyarlı ama özgün olmayan, çok erken dönemde yükselen bir proteindir. Yükselmemesi Mİ tanısını dışlar 6 ama yalancı pozitiflik oranı %50’dir. KYABP, kalp dışında iskelet kası ve böbrekte mevcuttur. Salınım özellikleri miyoglobine benzer ama myoglobinden spesifik olduğu ileri sürülmüştür. Miyoglobin gibi kardiyak hasarın erken saptanmasında kullanılır ve yalancı pozitiflik oranı yüksektir. Total CK, AST ve LDH tayinleri artık önerilmemektedir (17). Tablo 1. Miyokard hasarı belirteçleri (18) Belirteç İlk değerlendirme Pik yükselme için Normal zamanı (saat) geçen süre (saat) sınırlara dönme süresi KYABP 1.5 5-10 24 saat Miyoglobin 1-4 6 24 saat Troponin I 6-12 24 5-10 gün Troponin T 3-12 12-48 5-14 gün CK-MB 3-12 24 48-72 saat 24-48 10-14 gün 10 LDH KYABP: Kalp yağ asidi bağlayıcı protein; CK-MB: Kreatin kinaz kardiyak formu; LDH: Laktat dehidrogenaz. Akut Miyokard İnfarktüsünün Tedavisi Akut miyokard infarktüsü tanısı konulduğu anda hasta tedavisi geciktirilmeden başlanmalıdır. Ambulans hizmeti artık, genel kanının aksine, sadece bir hasta nakil aracı olarak değil, hastaya ilk tanının konduğu, triyajının kararlaştırıldığı, hatta gerektiğinde reperfüzyon tedavisinin yapıldığı yer olarak değerlendirilmektedir. Ambulanslarda eğitimli personel bulunmalı, EKG hemen çekilmeli ve tele-konsültasyon yöntemiyle hekimler tarafndan değerlendirilmelidir. Hedeflenen zaman çizelgesinde ambulans 15 dakika içinde hastaya ulaşmalı, EKG 10 dakika içinde elektronik olarak değerlendirilmek üzere sunulmalı, 5 dakika içinde hekim tarafından değerlendirilmeli, ambulans hastaya ulaştıktan sonra 30 dakika içinde trombolitik tedaviye başlanmalı ya da 120 dakika içinde primer perkütan transluminal koroner anjioplasti (primer PTCA) ile rekanalizasyon yapılabilmelidir (19). Hastalarda ağrı sempatik aktivasyonu ve kalbin iş yükünü artıracağından opioidler kullanılmalı, nefes darlığı ya da kalp yetersizliği bulguları olanlara oksijen 2-4l/dakika rutin olarak verilmelidir. Tedavinin en önemli basamağı antitrombotik tedavidir. Asetil salisilik asit ve tienopiridinler (tiklopidin ve klopidogrel) hastaya hemen başlanmalı ve antikoagülan olarak heparin, enoksaparin, bivalirudin veya fondaparinuks önerilen dozlarda başlanmalıdır (20). 7 ST segment yükselmeli miyokard infarktüsü olan hastaların tedavisinde oral beta bloker tedavinin yararları iyi bilinmektedir. Ancak intravenöz beta bloker tedavisi erken evrede rutin olarak önerilmemektedir (21). Beta bloker tedavisi yeniden infarktüs gelişmesi ve ventriküler fibrilasyon gibi kötü sonuçlu aritmi gelişimini azaltır. Kalp hızı ve kan basıncını azaltarak miyokardın oksijen ihtiyacını azaltır. Bradikardi, kalp yetersizliği ve hipotansiyon bu tedavinin kullanımını kısıtlayan başlıca klinik faktörlerdir. Anjiyotensin dönüştürücü enzim (ADE) inhibitörleri özellikle sistolik disfonksiyonu olan (EF<%40) ve kalp yetersizliği hastalarında AMİ erken döneminde mutlaka kullanılmalıdır (22). Herhangi bir kontrendikasyonu olmayan hastaya ilk 24 saatte başlanmalıdır. ADE inhibitörleri renin-anjiotensin sistemini bloke ederler, ön yükü azaltırlar ve ventrikül yeniden şekillenmesini önleyerek etki gösterirler. Akut Mİ geçiren hastaların çoğunda anormal lipid profili vardır. Birçok sekonder koruma çalışmasında, lipid düşürücü tedavilerin gelecekteki mortalite ve reinfarktüs insidansını azalttığı gösterilmiştir. Akut koroner sendrom (AKS) sırasında statin tedavisine erken başlanması, tekrarlayan iskemik olaylarda azalma ile ilişkilidir (23). Klinik çalışmalar yoğun yüksek doz statin tedavisinin AKS sonrasında yararlı olduğunu saptamıştır (24,25). Yeni ESC klavuzu hangi reperfüzyon yönteminin seçileceğinden çok, daha önemli olarak gördüğü reperfüzyon zamanına odaklanmaktadır. Buna göre, en iyi reperfüzyon tedavisi en çabuk yapılandır. Yeni klavuzda reperfüzyon stratejisi seçilirken ağrı başlangıcının ikinci saati belirleyicidir. Ağrının başlangıç saatine ek olarak bir başka belirleyici ise ilk tıpsal temas ile reperfüzyon arasında öngörülen gecikmedir. Tüm şartlar altında ilk tıpsal temas ile perkütan koroner girişim arasındaki süre iki saat olarak önerilmiştir. İki saatin üzerinde süre gecikmesi söz konusu ise trombolitik tedavi önerilmektedir (20). Primer Perkütan Transluminal Koroner Anjioplasti: Akut Mİ tanılı hastada öncesinde veya eşzamanlı fibrinolitik tedavi verilmeden uygulanan anjioplasti ve/veya stent uygulama işlemidir. Primer perkütan koroner girişime alınan hastalarda, PTCA zamanı ile mortalite ilişkili olmasına rağmen, infarkt sorumlu arterin açılma olasılığı semptom süresine daha az bağımlıdır (19). STYMİ’de risk artışıyla paralel olarak primer PTCA’nın yararları artmaktadır. Fibrinolitik tedaviye ait daha fazla kanama riski nedeniyle PTCA daha avantajlı olabilir. Bununla birlikte, özellikle primer PTCA’nın zamanlama açısından uygun olmadığı durumlarda fibrinolitik tedavinin göreceli ve kesin kontrendikasyonlarına dikkat edilerek uygulanması önemlidir. 8 Fibrinolitik Tedavi: Fibrinolitik tedavi etkinliği tedaviye başlama zamanı kısaldıkça artmaktadır. Klasik (birinci ve ikinci jenerasyon) trombolitik ajanlar streptokinaz, ürokinaz, rt-PA’dır. Reteplaz, tenekteplaz, lanoteplaz, monteplaz, pamiteplaz ve stafilokinaz üçüncü kuşak trombolitik ajanlardır. Bu ajanların ortak özelliği plazma yarı ömürlerinin uzun olmasıdır. Bu, onların tek veya tekrarlayan bolus enjeksiyonlar şeklinde kullanılmasına imkan verir. Akut Mİ olan hastalarda üçüncü kuşak ajanlar ile ikinci kuşak ajanlara göre daha yüksek anjiyografik açıklık oranlarının elde edildiği bildirilmiştir. Mortalite oranları ise benzerdir (26). Akut Mİ’de uygulanan trombolitik sonrası 90. dakikada kan akım düzeyi ile iki yıllık sağkalım arasında ilişki gösterilmiştir. Metaanaliz sonuçları AMİ seyrinde hiçbir trombolitik ajanın diğerine üstün olmadığını düşündürmektedir. Akselere t-PA uygulamasının streptokinaza üstün bulunduğu çalışmalara dayanılarak ilk dört saat içinde başvuran genç hastalara akselere t-PA, daha geç başvuran hastalarla yaşlılarda streptokinaz tercih edilebilir. Akut Miyokard İnfarktüsünün Doğal Seyri Akut Mİ mortalitesi reperfüzyon stratejilerindeki gelişmelere rağmen yüksek seyretmektedir. Hastaların %25’i ölmekte ve bu ölümlerin %50’si hastaneye ulaşamadan gerçekleşmektedir. Akut dönemi atlatıp sağ kalanlarda 30 günlük mortalite %20’ye ulaşmaktadır (Tablo 2) (27). Tablo 2. Akut miyokard infarktüsünde ölümlerin zamana göre dağılımı (27) Ölüm Oran (%) Hastane öncesi 52 Hastane içi ilk 24 saat 19 Hastane içi 24-48 saat 8 İlk 2-30 gün 21 Yapılan klinik çalışmalar ve kayıtlar incelendiğinde AMİ hastalarında erken dönem ölüm riskinin en önemli bağımsız tahmin göstergeleri; ileri yaş, yüksek Killip sınıfı, yüksek kalp hızı, düşük sistolik kan basıncı ve anteriyor infarkt lokalizasyonu olarak belirlenmiştir (28-30). Killip sınıflaması ve ölüm oranları Tablo 3’de gösterilmiştir. Bunların yanı sıra geçirilmiş infarktüs anamnezi, boy, tedaviye başlamak için geçen süre, diyabet, vücut ağırlığı ve sigara kullanımı da diğer bağımsız risk göstergeleri olarak sayılmaktadır (30). 9 Tablo 3. Killip sınıflaması (31) Sınıf Ölüm oranı 1: Kalp yetersizliği yok ~ % 2-6 2: Hafif ve orta derecede kalp yetersizliği (Üçüncü kalp sesi, sırtın ~ % 10-20 yarısını aşmayan raller) 3: Pulmoner ödem ~ %30-40 4: Kardiyojenik şok ≥% 50-70 SAĞ VENTRİKÜL ANATOMİSİ VE MİYOKARD İNFARKTÜSÜ Sağ ventrikül anatomik olarak sternumun arkasında ve sol ventrikülün önünde yer alır. Sağ ventrikül kas kitlesi sol ventrikülün yaklaşık 1/6 ‘sı kadar olup duvar kalınlığı ince (3-4 mm) ve sol ventrikülün elipsoidal şeklinden farklı olarak yarım ay şeklindedir. Sağ ventrikül anatomik, yapısal ve fonksiyonel olarak iç akım yolu ve dış akım yolu olarak 2’ye ayrılır (Şekil 1). İç ve dış akım yolu kalın bir kas olan krista supraventrikülaris tarafından ayrılır. İkinci bir kavite içi kas olan moderatör band ise dış akım yolunda septumdan sağ ventrikül ön duvarına tutunur. Sağ ventrikülün apikal kısmı ise yoğun trabeküllü ve hareketsiz olan kısmıdır (32,33). RA: Right Atrium (Sağ Atrium), RV: Right Ventricle (Sağ ventrikül), RV outflow: Right Ventricle outflow (Sağ ventrikül dış akım yolu), RV inflow: Right ventricle inflow (Sağ ventrikül iç akım yolu), A: Anulus, B: Bazal, M: Mid (orta), Ap: Apeks. Şekil 1. Sağ ventrikül iç ve dış akım yolunun ekokardiyografik görünümü: A- sağ ventrikül iç akım yolu, B- sağ ventrikül dış akım yolu Sağ ventrikül iç akım yolundaki kas yapısı enodakard altında uzunlamasına iken epikard altında döngüsel yapıdadır. Sağ ventrikül çıkış yolunun adale kitlesi daha fazladır. Dış 10 akım yolunda kas yapısı hem subepikardial hem de subendokardial uzunlamasına seyreder. Bu fonksiyonel dizilimin sebebi tam olarak anlaşılamamış olsa da artmış sağ ventrikül basıncına karşı direnç oluşturup basıncın pulmoner artere yansımasını önler (34,35). Sağ ventrikül duvar hareketi karmaşık bir düzene sahiptir. Sistol sırasında iç akım yolunda bazalden apekse uzunlamasına eksende kısalma olurken, septumda radyal hareket olur. Ek olarak döngüsel hareket sağ ventrikülün rotasyonunu sağlar İzovolümetrik kasılma süresi boyunca döngüsel hareket epikard altındaki kaslarca kontrol edilir. Uzun eksendeki kısalma ise endokard altındaki kaslar tarafından ejeksiyon fazında kontrol edilir. İç akım yolundaki kasılma dış akım yolunu peristaltik hareketle 25 msn’de etkiler (36,37). İnce yapılı sağ ventrikül duvarı pulmoner arter basıncı değişikliklerine çok duyarlıdır. Normal kalpte sağ ventrikül ejeksiyonu sol ventriküle göre daha düşük dirençlidir. Kronik olarak art yükün artışı sağ ventrikül dilatasyonuna ve kas hipertrofisine neden olur. Sağ ventrikül çapının basınç veya hacim yüküne bağlı artışı atım hacmini etkiler. Pulmoner embolide art yükün ani artışı triküspit anulusun genişlemesine ve triküspit yetersizliğine neden olur. Eğer hızlı bir şekilde tedavi edilmezse miyokard yapısında değişiklikle beraber sağ ventrikül diyastol sonu basıncında ve sağ atriyum basıncında yükselmeye neden olur. RVMI gelişmesi durumunda sağ ventrikülün dilatayonu aynı mekanizma ile triküspit yetersizliğine neden olur (38). Sağ ve sol ventrikül interventriküler septum sayesinde ilişkilidir. Sağ taraflı basınç veya hacim yüklenmesi septumun hareketlerinde tersine dönmeye neden olur. Septum iki ventrikül arasında basınç iletimini sağlar. Sol ventrikül diyastol sonu basıncı yüksek olan kişilerde juguler venöz basınçta belirgin ‘a’ dalgasının görülme nedeni septumun basıncı sağ ventriküle yansıtmasıdır. Benzer mekanizma perikardın basıncı yansıtmasında da geçerlidir. Sonuç olarak, restiktif sol ventriküle bağlı artmış atriyoventriküler basınç farkı erken diyastolde sağ ventriküle de yansıyıp sağ ventrikül erken diyastolik doluşunda bozulmaya neden olacaktır (39). Sağ ventrikül konusu sağ koroner arter (RCA)’in konus dalından beslenir. Anterolateral duvar RCA’nın akut marjin dalından, posteriyor duvar ve septumun 1/3 posterior kısmı RCA’nın posterior desenden arter dalından beslenir. Sağ ventrikül anteriyor duvar beslenmesi ise hem sol ön inen (LAD) arterden hem de konus dalından olur. LAD’nin 1.septal dalından çıkan moderatör band arteri sağ ventrikül moderatör bandını geçip anterolateral duvarı kanlandırır. 11 Pulmoner hipertansiyonda sağ ventrikül oksijen ihtiyacı artar ve RCA‘nın perfüzyon basıncı ise azalır. Sağ ventrikül perfüzyonu hem sistol hem de diyastolde olmasına rağmen sistolik komponentin azalması sağ ventrikül basıncının artışı ile sonuçlanır (40). Sağ ventrikül MI (RVMI) sıklıkla RCA’nın akut marjin dalı öncesi tıkanması ile oluşur. RVMI sol koroner sistemin dominant olduğu durumlarda sol sirkumfleks arterin oklüzyonu sonucu da oluşabilmektedir. Nadiren LAD oklüzyonu da sağ ventrikül inferiyorunda infarkt oluşturabilmektedir. Sol koroner sistemdeki tıkanma sonucunda oluşan geniş nekrozun aksine RCA tıkanmasında sağ ventrikülde daha az nekroz izlenir. Sağ ventrikülün nekroza daha dirençli olmasının nedenleri ise: a. Sağ ventrikül kavite içi basıncı düşük olduğundan dolayı akut koroner tıkanma sırasında oksijen ihtiyacı azdır. b. Sağ ventrikül hem sistolde hem diyastolde kanlanır. c. Sağ ventrikül hemodinamik streste sol ventriküle göre daha fazla oksijen ekstrakte edebilir. d. Yoğun kollateral akım mevcuttur. e. Thebesian venöz sistemi ile diyastolde de kanlanabilir (32,41-43). Akut inferiyor MI’ya %10-50 RVMI eşlik eder (44,45). Sol ventrikül fonksiyonu bozuk olan kişilerde sağ ventrikül fonksiyon bozukluğu mortalitenin bağımsız belirleyicisidir (4). Akut RVMI için sağ prekordiyal derivasyonlardan RV4’te 0.5mm ST elevasyonu bulunması %83 sensitif ve %77 spesifiktir (46). 1 mm’den fazla yükselme olması duyarlılığı daha da artırır. RV3 ve RV4’teki elevasyon geçicidir ve infarkt başlangıncının ilk 24 saatinde gözlenir (47). RVMI’da sistolik disfonksiyon dışında hemodinamik bozukluğun belirleyicileri sağ ventrikül kompliansının azalması ve perikardiyal sıkıştırmadır. Sağ ventrikül MI’da fizik muayene bulgusu olarak hipotansiyon, artmış juguler venöz basınç ve juguler ven trasesinde belirgin y inişi, Kusmaul bulgusu, pulsus paradoksus, sağ ventrikül üçüncü ve dördüncü kalp sesi bulunabilir. Sağ Ventrikül İskemisi ve Yönetimi Sağ ventrikül iskemisinin tedavisinde, sinüs ritminin sağlanması, ön yükün optimal hale getirilmesi, oksijen sunumunun ve isteminin optimizasyonu, hemodinamik bozukluğun devam etmesi halinde parenteral inotropik destek sağlanması, reperfüzyonun sağlanması, gerektiğinde intraaortik balon pompası ile mekanik destek sağlanması amaçlanır. 12 Sağ ventrikül infarktüsünde bradiaritmi sık olup, deprese sağ ventrikülün atım volümü düşük olduğundan sol ventrikül ön yükünün de azalmasına böylece kalp debisinin düşmesine neden olmaktadır (48). Bu yüzden her iki ventrikülün atım volümü kalp hızına bağımlıdır. Bradikardi sadece refleks aracılı olmayıp, sinüs nodunun düşük atım volümüne yetersiz hız yanıtı, vagal tonusun artışı, iskemi veya farmakolojik ajanlara bağlı gelişebilir. İskemik sağ ventrikülde sağ atriyum transportu kritik öneme sahiptir. Atriyoventriküler dissenkroniye neden olan atriyoventriküler blok gelişmesi sağ atriyumun sağ ventrikül doluşuna katkısını azaltıp hemodinamik bozukluğun daha da kötüleşmesine neden olur. Ek olarak atriyoventriküler dissenkroni triküspit yetersizliği derecesini artırıp sağ ventrikül performansını daha da düşürür. Atropin bazı hastalarda sinüs ritmini sağlasa da çoğu hastada geçici kalp pili takılması gerekir. İskemik sağ ventrikül dilate ve endomiyokardiyal potansiyeli düşük olduğundan geçici kalp pili yerleştirilmesi nispeten zordur. Bazı yayınlarda atropine yanıt vermeyen atriyoventriküler blok durumunda hızlı intravenöz aminofilinin sinüs ritmini sağlamada etkin olduğu gösterilmiş ve bu etkiyi iskemi nedeniyle meydana gelen adenozinin bradikardik etkisinin ortadan kalkmasına bağlamışlardır (49). Yine kliniğimizde AMİ geçirip 2-5 gün sonra antriyoventriküler blok gelişen dar QRS’li hastalarda atropine rezistans olması durumunda aminofilin kullanılmasının etkin olduğu gösterilmiştir (50). Sağ ventrikül miyokard infarktüsünde dilate ve kompliansı bozulmuş sağ ventrikül ön yük bağımlı olduğundan diüretikler ve vazodilatörler kontrendikedir. Başlangıç değerlendirmesinde hastanın temiz akciğer sahası ile beraber düşük kalp debisi olması durumunda santral venöz basınç değeri 15 mmHg’dan düşüktür. Bu hastalarda intravenöz sıvı tedavisi verilmeli ve sıvı tedavisine yanıt alınamayan durumlarda hemodinamik olarak hacim durumu monitörize edilmelidir. Fizyolojik ritmin sağlanamadığı ve/veya intravenöz hacim yüklemesine yanıt alınamayan hastalarda inotropik tedavi değerlendirilmelidir. Deneysel çalışmalarda hayvanlarda inotropik tedavinin sağ ventrikül preformansında ve interventriküler septum kontraksiyonunda artışa neden olduğu gösterilmiştir. Dobutamin gibi inotropik ajanın kullanımı sırasında hipotansiyon ve aritmi gibi komplikasyonlar gelişip hemodinamik durumda daha da bozulmaya neden olabilir. Şiddetli hipotansiyon durumunda hastalarda vazopressör tedavi endikedir. İntraaortik balon pompası düşük atım hacimli ve dirençli hipotansiyonu olan durumlarda endikedir. Koroner kan akımı perfüzyon basıncını artırması en önemli etki mekanizmasıdır. İntraaortik balon pompası aynı zamanda deprese sol ventrikül performansını 13 da artırır. Deprese sağ ventrikül büyük ölçüde septal kontraksiyon bağımlıdır ve sol ventrikül performansının iyileştirilmesi sağ ventrikül atım hacminin de artışına neden olur. Hem sol hem de sağ ventikülün atım hacmini toparlamak için en etkin tedavi reperfüzyon tedavisidir. KARDİYAK FONKSİYONLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ Sistolik Fonksiyonların Değerlendirilmesi Sol ventrikülün M-mode kayıtları parasternal uzun aks görüntüsünden elde edilir. Bu düzlemde interventriküler septum (IVS) ve posterior duvar (PD)’a ultrason ışınlarının dik olarak gelmesi gerekmektedir. Sol ventrikül diyastol sonu çap IVS ve PD endokardı arasındaki en uzak çap, sol ventrikül sistol sonu çap ise IVS ve PD endokardı arasındaki en kısa çaptır. Sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu (EF) basit olarak diyastol sonu çapının karesinden sistol sonu çapın karesinin çıkarılıp diyastol sonu çapın karesine bölünmesi ile bulunur (51,52). Ölçüm sadece bazal septum ve PD’nin bazalinden geçtiğinden M-mode ekokardiografi ölçümü bölgesel duvar hareket bozukluklarında (miyokard infarktüsü, sol dal bloğu gibi) doğru sonuç vermeyebilir. Bu gibi durumlarda Simpson yöntemi daha güvenilirdir. Sol ventrikülün sistolik fonksiyonlarını değerlendirmede kullanılan bir diğer ekokardiyografi parametresi fraksiyonel kısalmadır. Fraksiyonel kısalma M-mode ekokardiyografi ile hesaplanır. Sol ventrikül diyastol sonu çap ile sistol sonu çap farkının diyastol sonu çapa oranıdır. Normal değeri %30’un üzerindedir. M-mode yöntemle sol ventrikül sistolik fonksiyonlarını değerlendirmede kullanılan diğer yönemler ise ortalama dairesel lif kısalma hızı ve arka duvar kalınlaşma hızıdır. İki boyutlu ekokardiyografi ile kalbi değişik düzlemlerde görüntülemek mümkün olduğu için sol ventrikül sistolik fonksiyonun hesaplanmasında daha doğru ve güvenilir sonuçlar alınabilir. M-mod ekokardiyografiye göre belirgin üstünlüğü vardır (53). Klasik yöntemi Simpson geliştirmiştir. Buna göre sol ventrikül birçok düzlemde kesitlenerek ortaya çıkan dilimlerin alanları toplanır ve bundan sol ventrikül hacimi hesaplanır. Sol ventrikül hacmini hesaplamak için Simpson yöntemi üzerinde değişiklikler yapılarak birçok yöntem geliştirilmiştir. Bunlar içerisinde en iyisi apeks hacmini elipsoid olarak varsayarak yapılmış olan düzenlemedir (modifiye Simpson modeli) (54). Aynı zamanda en yaygın kullanılan modeldir. İki boyutlu ekokardiyografiyle apikal 4 boşluk görüntüleri alınır, sol ventrikül sistol ve diyastol sonu hacimleri endokard sınırları dikkatli bir şekilde çizilerek, sol ventrikül sistol, diyastol sonu volümleri ve EF otomatik olarak hesaplanır. Bu ölçüm yöntemindeki temel 14 sorun sol ventrikül endokard sınırlarını doğru olarak çizebilmek için gereken yüksek çözünürlüklü görüntülerin elde edilmesidir. İki boyutlu ekokardiyografide sol ventrikül duvar hareketlerinin değerlendirilimesi sol ventikül sistolik fonksiyonları hakkında bilgi sağlar. Duvar stresi ölçümü, dP/dt tayini, spektral doku Doppler ekokardiyografi, strain ve strain rate ile sol ventrikül segmenter duvar hareket analizi yine sol ventrikülün sistolik fonksiyonlarını değerlendirmede kullanılabilen diğer ekokardiyografi parametreleridir. Doku Doppler görüntüleme (DDG), pulsed doku Doppler görüntüleme ve renkli doku Doppler görüntüleme olarak ikiye ayrılır. Temelde pulsed (PW) Doppler yönteminin modifiye edilmiş bir şeklidir. Renkli doku Doppler görüntüleme yönteminde duvar hareketleri hız büyüklüğü ve yönüne göre renk ile kodlanmaktadır. İlk olarak Isıaz ve ark. tarafından PW Doppler tekniği kullanılarak, miyokardiyal velositelerin değerlendirilmesi amacıyla kullanılan doku Doppler ekokardiyografik görüntüleme yöntemi, sonrasında aşamalar kaydetmiştir (54). Yöntemde prensip olarak, düşük hızlı ve yüksek amplitüdlü miyokardiyal hızlar görüntülenerek, yüksek hız ve düşük frekanslarda hareket eden kan akımı filtre edilmektedir (55). PW DDG ile kardiyak siklus boyunca sistolik Sm, erken diyastolik Em ve geç diyastolik Am dalgaları görüntülenir. Bu dalgaların pik hızları ve oluşum zamanları normal kalpte segmentler ve seviyeler arasında farklılık gösterir (56). Kalp döngüsü boyunca apeks göreceli olarak sabit olup kalbin bazali aksiyal planda uzun eksen boyunca hafif rotasyonla birlikte apikale doğru hareket eder. Bu nedenle sistolik ve diyastolik miyokard hızları bazal ve lateral segmentlerde en yüksektir. Doku Doppler yöntemi ile ölçülen triküspit anulus hareketi uzun aks boyunca miyokardiyal kısalmanın derecesini gösterir. Triküspit anulus hareketinin ölçümü görüntü kalitesinden bağımsızdır. Ayrıca bu yöntem bölgesel diyastolik fonksiyonlar hakkında da bilgiler sunmaktadır. Bölgesel miyokardiyal kasılmayı değerlendirken, miyokardiyal velosite ölçümlerinin sınırlılıklarını bilmek gerekilidir: (1) apeksin sınırlı hareketinden dolayı apikal segmentler değerlendirilemez; (2) pik velosite ölçümü incelenen bölge ve transdüser arasındaki açıya bağlıdır, apikal bölgede açı fazla olacağından yanıltıcı sonuçlar verebilir; (3) genel kalp hareketi, kardiyak rotasyon ve yan dokuların kontraksiyonu çekme etkisiyle ölçülen velosite değerlerini etkilemektedir. Doku Doppler görüntüleme parametreleri, çeşitli sistolik ve diyastolik velositeler ve zaman aralıklarından oluşmaktadır. Sistolik miyokardiyal velosite (Sm), bazal miyokardiyumun kalbin uzun eksenine paralel olarak apekse doğru longitudinal hareketinin hızıdır. Diyastolik miyokardiyal velositeler olan erken velosite (Em) ve geç velosite (Am), 15 sistolik velositenin ters yönünde miyokardiyal velositelerdir. Zaman aralıkları, diyastol bitiminden aortik/pulmoner kapak açılımına kadar olan sürede ventrikül hacmi değişmeksizin ventrikül kavite basıncını artırıp aortik/pulmoner kapağın açılmasını sağlayan miyokardiyal kasılmanın olduğu zaman aralığı olan izovolümetrik kasılma zamanı (İVKZ), aortik/pulmoner kapağın açılması ve kapanması arasında geçen ve kanın aorta/pulmoner artere pompalandığı ejeksiyon zamanı (EZ) ve aortik/pulmoner kapağın kapanmasından mitral/triküspit kapak açılımına kadar geçen ve ventrikül hacminin değişmeden kaldığı zaman aralığı izovolümetrik gevşeme zamanıdır (İVGZ). Tanımlarından anlaşılacağı gibi, İVKZ ve EZ sistolik parametre, İVGZ ise diyastolik parametredir. Global Miyokard Performans İndeksi (MPİ) ilk defa Tei Chuwa ve ark. tarafından tarif edilmiştir (57). Miyokardın hem sistolik hem diyastolik fonksiyonunu yansıtır. Kardiyovasküler hastalıklarda morbidite ve mortalite ile ilişkili bulunmuştur. Kolay hesaplanır ve normal sağlıklı kişilerde dar bir aralığa sahiptir. Bu indeks sol kalp için kalp hızı, ventrikül yapısı ve ard-yükünden etkilenmeyen mitral ve aort akımlarından elde edilen doppler traselerinden kolayca ölçülmektedir. Pulsed Doppler (PWD) ekokardiyografi ile kalbin İVGZ ile İVKZ toplamının, ejeksiyon zamanına bölünmesi ile MPİ değeri hesaplanmaktadır (Şekil 2). Miyokard performans indeksinin bileşenlerinden İVKZ atrioventriküler kapakların kapanmasından semilunar kapakların açılmasına kadar olan zamandır. Bu dönemde sol ventrikül içi basınç hızla artar ve aort basıncına eşitlenir. Yüzey EKG’sinde R dalgasının tepesi İVKZ’nin başlangıç dönemidir ve bu dönemde ventrikül içi hacim sabittir. Sol ventrikül içi basınç 8-12 mmHg’dan 90-100 mmHg’ya kadar yükselmektedir. Aktin miyozin kenetlenmesi bu dönemde maksimumdur. Sitoplazmik kalsiyumun en fazla kullanıldığı dönemdir. Ventrikül içi basınç aort basıncını geçtiğinde aort kapak açılması ile İVKZ sona erer. EZ semilunar kapakların açılmasıyla başlar ve semilunar kapakların kapanmasıyla sona erer. İVGZ ise aort kapak kapanmasından mitral kapak açılmasına kadar geçen süredir. Normal sınırlardaki sol ventrikül doluş basınçlarında İVGZ, sol ventrikül gevşemesinin iyi bir göstergesidir. Sol atriyum basıncının yükselmiş olduğu durumlarda İVGZ kısalır. Ventrikül hacmi değişmeden basıncın azaldığı evredir. Hesaplamada kullanılan süreler Doppler ekokardiyografi ile kolaylıkla hesaplanabilir. Görüntü kalitesi düşük olan hastalarda da kolayca elde edilmesi önemli bir avantajıdır. Sağlıklı kişilerde MPİ değeri sol ventrikül için 0.39±0.05 olarak saptanmıştır. Sağ ventrikül için MPİ değeri ise 0.28±0.04 olarak tespit edilmiştir (58). İdiopatik dilate kardiyomiyopatide 0.59±0.10 tespit edilmiştir (59). Genel kabul edilen görüşe göre MPİ değeri yaş, kalp hızı ve 16 ön yük değişikliklerinden konvansiyonel yöntemlere göre daha az etkilenmektedir (60). Yaş ile etkileşimi ise İVGZ’de yaş ile oluşan artışa paralel indeksin değerinde de artış olabileceği yönündedir. Sistolik fonksiyon bozukluğu İVKZ’nin uzaması ve ejeksiyon zamanının kısalması ile sonuçlanır. Sistolik ve diyastolik fonksiyonların her ikisinin anormal olması da miyokardiyal gevşemenin bozulmasına bu da gevşeme periyodunun uzamasına yol açar. Dolayısıyla bu intervallerden hesaplanan MPİ’nin hem sistolik hem diyastolik fonksiyonları yansıtacağı açıktır. ICT: İzovolümetric Contraciton Time (İzovolümetrik kasılma zamanı), IRT: İsovolumetrik Relactation Time (izovolümetrik gevşeme zamanı) ET: Ejection Time (Ejeksiyon Zamanı), a: mitral veya triküspit kapaktan geçen akımın bitişi ve başlangıcı arasındaki süre, E: Erken diyastolik dolum, A:Geç diyastolik dolum. Şekil 2. Miyokard performans indeksinini hesaplanması (61) 17 Diyastolik Fonksiyonların Değerlendirilmesi Sol ventrikül diyastolik fonksiyonlarının belirleyicileri gevşeme, ventriküler kompliyans, miyokard gerginliği, atriyal kontraksiyon, perikardiyal sınırlama ve kalp hızıdır (62,63). Sol ventrikül diyastolik fonksiyonunu belirlemede en sık kullanılan yöntem transmitral akımın doppler ekokardiografik yöntemle incelenmesidir (64,65). Doku Doppler ile mitral anulus komşuluğundan elde edilen Ea ve A’ dalgaları da sol ventrikül diyastolik fonksiyonu değerlendirmesinde kullanılır. Em/Am oranı yine transmitral değerlendirmede olduğu gibi yorumlanır. E/Ea oranı 15’den büyükse diyastolik disfonksiyon göstergesi olarak kabul edilir. Bu yöntem özellikle atriyal fibrilasyon gibi A dalgasının kaybolduğu hastalarda diyastolik fonksiyonu değerlendirmede faydalıdır. Diyastolik fonksiyon tanısında manyetik rezonans inceleme, radyonüklid ventrikülografi ve invaziv yötemler de kullanılabilir (66). Diyastolik fonksiyonların bozukluk derecesi şu şekilde gösterilir (Tablo 4). Tablo 4. Diyastolik disfonksiyon derecelemesi (66) Normal Anormal gevşeme Psödonormal Restriktif E/A >1 <1 DZ (msn) <240 >240 IvGZ (msn) <100 >100 Ea (cm/sn) >8 <8 >1 >2 <240 <140 <100 <60 <8 <8 E: Erken Diyastolik akım hızı; A: Geç diyastolik akım; DZ: Deselerasyon zamanı; IvGZ: İzovolümetrik gevşeme zamanı; Ea: Doku Doppler erken diyastolik akım hızı. Normal Patern: Genç ve sağlıklı kişilerde görülen normal paternde, sol ventrikül erken diyastolik akım hızının (E dalgası), atriyal doluş hızına (A dalgası) oranı (E/A oranı) >1, E dalgasının deselerasyon zamanı (DZ) 200±40 msn’dir. Yapılan çalışmalarda mitral akım paterninin yaştan etkilendiği gösterilmiştir. Yaş ilerledikçe, E/A oranı küçülmeye başlar, DZ uzar. Uzamış Gevşeme Paterni (Tip 1 Diyastolik Disfonksiyon): Sol ventrikül gevşemesinin bozulduğu bireylerde sol atrium sol ventriklü arası basınç gradienti azalıp erken dolum hızı azalır (67). E/A <1, DZ <240 msn, IVGZ >100 msn, Ea<8 cm/ saniye oalrak saptanır. Pulmoner ven trasesinde S>D, renkli M-mode ölçümde Vp <45cm/sn’dir. Psödonormal Patern (Tip 2 Diyastolik disfonksiyon): Transmitral akım E ve A dalgası normal dolum paternine benzer. E/A<1, DZ >240 msn, IVGZ<100 msn, Ea <8 cm/sn, pulmoner ven trasesinde S/D<1 ve renkli akım M-mode ekokardiografide Vp <45cm/sn’dir. Sol ventrikül gevşemesi ve kompliansı bozulmuş ve sol ventrikül basınçları artmıştır. 18 Restiktif Patern (Tip 3 Diyastolik Disfonksiyon): Diyastolik fonksiyon bozukluğunun son safhasıdır. Sol ventrikül gevşemesi ve kompliansı ileri derecede azalmış, sol atrium basıncı ve sol ventrikül sertliği ileri derecede artmış, erken diyastolik dolum hızı artmış, deselerasyon zamanı ve geç atriyal dolum azalmıştır. E/A>2, DZ <140msn, IVGZ <60 msn, Ea <8 cm/sn ve pulmoner ven akım trasesinde sistolik dalga gözlenmez. Renkli M-mode akım tarsesinde Vp<45cm/sn’dir. Kısalmış DZ ile sol ventrikül diyastol sonu basınç arasında ters ilişki mevcuttur (68,69). Sol Atriyum Değerlendirilmesi Sol atriyum boyutları parasternal uzun aks ve apikal pencerelerden değerlendiriliken fonksiyonları ise Doppler ekokardiografi ile değerlendrilir. Sol atriyum ölçümleri sistol sonunda, mitral kapak açılmadan sol atriyum en geniş halinde iken alınmalıdır. Sol atriyum ölçümünün normal değeri 19-40 mm’dir. Sol atriyum American Society of Echocardiography önerisine göre 2 boyutlu ekokardiyografi ile değerlendirilmelidir. Bu öneriye göre alan uzunluk ölçümü daha idealdir. Sol atriyum volüm indeksi referans aralığı maksimum 22±6 ml/m2, minimum 9±4ml/m2‘dir (70,71). Apikal görüntülerden süperior-inferiyor çapı ve medio-lateral çapı alınarak ta değerlendirme yapılabilir. Sol atriyum volüm indeksi hesaplanırken apikal 4 boşluk ve 2 boşluktan sol atriyum alanı Simpson’un diskler metodu kullanılarak ölçüm yapılır. Sol atriyum fonksiyonlarının değerlendirilmesi için kullanılan transmitral ve pulmoner ven Doppler akım ölçümleri aynı zamanda sol ventrikül diyastolik fonksiyonlarını ve dolum basınçlarını gösterir (72-74). Konjenital kalp hastalığı, mitral kapak hastalığı veya birincil atriyal patoloji yokluğunda artmış olan sol atriyum volümü ventriküler dolum basıncı yüksekliğini gösterir. Artmış olan sol ventrikül sertliği durumunda sol atriyum basıncını artırarak sol ventrikül dolumunu sağlar (75). Bu ise atriyal duvar gerilimini artırıp boşluk dilatasyonuna neden olur. Bu yüzden diyastolik disfonksiyonun şiddeti arttıkça sol atriyum hacmi de artar (76). Sağ Ventrikülün Ekokardiyografik Değerlendirilmesi Sağ ventrikül (RV) sistolik fonksiyonlarının ölçümü klinik olarak önemli olduğu gibi prognostik önem de arzeder (77-81). Sağ ventrikülün kompleks anatomisi ve sternumun arkasında olması nedeni ile sistolik fonksiyonlarının invaziv olmayan yöntemlerle değerlendirilmesi zordur (82-84). 19 Pulmoner vasküler rezistans düşük olduğundan hafif bir sağ ventrikül fraksiyonel kısalma RV’den yüksek miktarlarda volüm atılmasına neden olur (85). Sağ ventrikül performansını değerlendirmede birçok ekokardiyografik yöntem tanımlanmıştır. Apikal 4 boşluk görüntülemede fraksiyonel kısalma ve sağ ventrikül fraksiyonel alan değişimi (RVFAC), M-mode yöntemle triküspit anulus düzlemsel sistolik hareketi (TAPSE), doku doppler görüntüleme ile triküspit anulus sistolik akım hızı ölçümü sağ ventrikülün sistolik fonksiyonları hakkında bilgi sağlar (86-91). Sağ ventrikül fonksiyonlarını global olarak değerlendirmede ise miyokard performans indeksi yardımcıdır (85). Sağ ventrikül sistolik fonksiyonları birkaç şekilde değerlendirilebilir: a. Görsel analiz ile subjektif olarak b. Sağ ventrikül fraksiyonel alan değişimi ölçümü c. Triküspit anulusun değerlendirilmesi d. Triküspit anulus düzlemsel sistolik hareketi (TAPSE) (Şekil 5) e. Triküspit anulus pik sistolik akım hızı (Sm) (Şekil 6) Sağ ventrikül sistolik hareketlerinin görsel olarak incelenmesi kabaca bilgi sağlasa da, sağ ventrikül miyokard infarktüsü geçiren hastaların yarısında görülebilir duvar hareket kusuru ve sağ ventrikül dilatasyonu oluşmaz (92). Sağ ventrikül fraksiyonel alan değişimi için apikal 4 boşluk ve subkostal sagittal kesit kullanılarak ölçüm yapılır. Elipsoidal shell yöntemine göre apikal 4 boşluk görüntüden ölçülen RV alanının 2/3’ü ile subkostal sagittal kesitten ölçülen RV hilal çapının (RV serbest duvarı-triküspit kapak birleşimi ile RV çıkış yolu pulmoner kapak birleşimi arasındaki mesafe) çarpımı RV volümünü vermektedir (93,94). Bu yöntemle hesaplanan (VdiyastolVsistol)x100/Vdiyastol bize RV fraksiyonel alan değişimini verir (Şekil 3,4). RV: Right Ventricle (Sağ ventrikül), PV: Pulmonic valve (pulmoner kapak), TV:Tricuspid valve (triküspit kapak), AV: Aortic valve (aort kapak), RVOT: sağventrikül çıkış yolu, D: Diameter. Şekil 3. Elipsoidal sheell modele göre sağ ventrikül hacminin hesaplanması (94) 20 RVAD: Right ventricular diastolic area (Sağ ventrikül diyastolik alan), RVAS: Right ventricle systolic area (Sağ ventrikül sistolik alan), RVFAC: Sağ ventrikül fraksiyonel alan değişimi. Şekil 4. Sağ ventrikül fraksiyonel alan değişimi ölçümü (95) Yapılan çalışmalarda triküspit anulus düzlemsel sistolik hareketi (TAPSE) ’nin sağ ventrikül ejeksiyon fraksiyonu ile ilişkili olduğu gösterilmiştir (96). TAPSE >20 mm olması RV sistolik hareketinin normal olduğunu gösterir. Doku Doppler görüntülemede Sm’nin >11,5 cm/sn olması normal RV sistolik fonksiyonu olduğunu gösterir (91,97). TAPSE ve Sm’nin radyonüklid ventrikülografi ile karşılaştırıldığında kullanım kolaylığı ve tekralanabilirliği yanında %80 spesifik ve sensitif olduğu gösterilmiştir (90). TAPSE: Trikuspid annulus planimetric systolic excursion (Triküspit anulus düzlemsel sistolik hareketi). Şekil 5. Triküspit anulus düzlemsel hareket ölçümü (85) 21 S: sistolik dalga, E: erken dolum dalgası, A: geç dolum dalgası. Şekil 6. Triküspit anulus lateral doku Doppler akımları (98) NATRİÜRETİK PEPTİDLER Dört adet natriüretik peptid tanımlanmıştır; atriyal natriüretik peptid (ANP), BNP, C ve D tip natriüretik peptid. Hepsi 17 aminoasidden oluşan bir halka yapısına sahip olup görevleri hacim yüküne karşı kalbi korumaktır. ANP ve BNP birincil olarak kalpten salınmakta olup etkileri vazodilatasyon, diürez ve natriürezdir (8). ANP atriyumdan sentezlenip salınımı gerçekleşirken, BNP birincil olarak ventriküllerden sentezlenip salınmakta fakat patolojik durumlarda kalbin tüm boşluklarından sentez ve salınımı gerçekleşmektedir (99). ANP granüller halinde depo edilip egzersiz gibi küçük uyaranlarda salınırken, BNP granüllerde çok az depo edilip basınç veya hacim yükü altında sentezlenip salınımı gerçekleşir (100). C tip natriüretik peptid ise birincil olarak endotelyal hücrelerden sentezlenip, miyokard dokusundan da sentezlenip farelerde miyokard infarktüsü sonrası yeniden şekillenmeyi önlediği gösterilmiştir (101). D tip natriüretik peptid yakın zamanda tanımlanmış olup fonksiyonu tam olarak bilinmemektedir (102). 22 Brain Natriüretik Peptidin Fizyolojik Etkileri Brain natriüretik peptid ventrikülerden hacim yükü ve basınç yükü olması durumunda salınır. Ventriküllerden pre-pro BNP olarak sentezlenip pro-BNP’ye sonrasında ise biyolojik aktif olan BNP ve biyolojik açıdan inaktif olan N terminal BNP’ye dönüşür. BNP 32 aminoasitten oluşan bir polipeptiddir (103). BNP ventriküler hacim yükü artışına, vazokonstrüksiyona, sodyum retansiyonuna ve renin anjiotensin aldosteron sistemi aktivasyonuna karşı regülatör rol üstlenir (101). Natriüretik peptidlerden ANP ve BNP etkilerini membran yüzeyinde bulunan natriüretik peptid reseptör A (NPR-A)’ya bağlanarak gösterir. C tip natriüretik peptid ise natriüretik peptid reseptör B (NPR-B)’ye bağlanır. Natriüretik peptidlerin kandan temizlenmesi ise natriüretik peptid reseptör C (NPR-C) ile gerçekleştirilir. BNP ek olarak nötral endopeptidaz ile enzimatik yıkılır. Renal filtrasyon ve pasif eksresyonun da bir miktar BNP atılımında etkisi vardır. Brain natriüretik peptid vazodilatasyon ve natriürezis yaparken renin-anjiotensin sistemini de inhibe eder. BNP değeri ileri yaş, renal yetersizlik, sol ventrikül disfonksiyonu, daha önce kalp yetersizliği, AKS, atriyal fibrilasyon, yüksek pulmoner basınç ve yüksek debili durumlar olan sepsis, siroz ve hipertiroidide artar (104-109). Brain natriüretik peptid vasküler tonusu azaltıp, venöz kapasiteyi artırır. Aynı zamanda vazopressin etkilerini inaktive eder (110). Kalbin önyükünü düşürürken refleks taşikardi yapmaz. Bu azalma muhtemelen vagal stimulusla, santral sinir sisteminden sempatik uyarımın supresyonuyla ve otonomik sinir uçlarından katekolamin salınımının azalması yoluyla olmaktadır (111). Brain Natriüretik Peptidin Prognostik Değeri Birçok çalışmada kalp yetersizliği olan hastalarda BNP yüksekliğinin kötü sonlanımla ilişkili olduğu gösterilmiştir. Akut veya kronik kalp yetersizliği olan hastaların BNP seviyesinin 100 pg/ml’nin üzerinede olması ölüm riskini %35 artırır (112). Nefes darlığı ile acil servise başvuran hastaların alındığı Breathing Not Properly Multinational Study’de BNP seviyesinin 100 pg/ml’nin üzerinde saptanması kalp yetersizliği tanısı için %90 sensitif ve %76 spesifik olarak saptanmış (113). Yine nefes darlığı ile acil servise başvuran 600 hastanın dahil edildiği PRIDE (ProBNP Investigation of Dipnea in the Emergency Department) çalışmasında N terminal BNP’nin kalp yetersizliği tanısında sensitif ve spesifik olduğu gösterilmiştir. Kronik kalp yetersizliği olan hastalarda BNP seviyesi mükemmel bir prognostik göterge olmakla kalmayıp hastaların fonksiyonel durumları hakkında da bilgi verir (111,114). 23 Stabil koroner arter hastalığı olan 1085 hasta ile yapılan bir çalışmada sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu ve BNP’nin gelecekteki kardiyovasküler olayları öngermede en güçlü prognostik faktörler olduğu 2,5 yıllık izlemde gösterilmiştir (115). Kararsız angina pektoris ve MI hastalarında yapılan çalışmalarda da troponin ile BNP’nin prognostik rolü gösterilmiştir (111,114,116,117). N terminal BNP’nin MI sonrası 3-6 ay yüksek saptanması azalmış sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonunun göstergesidir (111). Bazı çalışmalarda MI sonrası ölçülen BNP seviyesinin ejeksiyon fraksiyonu ile beraber ani ölüm prediktörü olduğu gösterilmiştir (117). Yapılan bir çalışmada kalp yetersizliği olmayan daha önceden MI geçirmemiş stabil angina pektoris ve akut koroner sendromlu hastalar karşılaştırılmış ve akut koroner sendrom grubunda BNP seviyesi stabil angina pektoris grubuna göre daha yüksek saptanmış, aynı zamanda 3 damar hastalığı olanların 1 veya 2 damar hastalığı olanlara göre yine BNP seviyesi daha yüksek saptanıp akut koroner sendromlu hastalarda BNP seviyesi yüksekliğinin sistolik kalp yetersizliği yokluğunda çok damar hastalığı olasılığını artırdığı gösterilmiştir (118). Sol kalp yetmezliği dışında BNP sağ ventrikül disfonksiyonuna neden olan primer pulmoner hipertansiyon, kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH), kronik tromboembolik pulmoner hipertansiyon, soldan sağa şantlı kalp hastalıklarında da artar (119). Yapılan çalışmalarda sağ ventrikül ejeksiyon fraksiyonu <%40 olan hastaların BNP seviyesi ejeksiyon fraksiyonu >%40 olan hastalara göre belirgin olarak daha yüksek saptanmıştır (120). 24 GEREÇ VE YÖNTEMLER Akut inferiyor Mİ tanısı ile Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı’nda takip edilen hastaların klinik sağ ventrikül disfonksiyonu bulgularının BNP düzeyi ve ekokardiyografik parametrelerle ilişkisini değerlendirmeyi amaçlayan çalışmamız Trakya Üniversitesi Yerel Etik Kurulu tarafından onaylandı (Ek-1). Tüm olgular çalışma hakkında sözlü ve yazılı olarak bilgilendirilerek yazılı onamları alındı (Ek-2). Çalışmamız Trakya Üniversitesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı koroner yoğun bakım ünitesinde yatırılarak takip edilen 61 akut inferiyor Mİ’li hastada uygulandı. Çalışmaya akut inferiyor Mİ ile koroner yoğun bakım ünitesine alınan 34 hasta (24 erkek ve 10 kadın) ve akut inferior Mİ + sağ ventrikül Mİ olan 27 hasta (18 erkek ve 9 kadın) dahil edildi. Akut inferiyor Mİ tanısı 1) 30 dakikadan uzun süren tipik göğüs ağrısı 2) kardiyak enzimlerde belirgin artış olması 3) D2, D3, aVF derivasyonlarının en az ikisinde 1mm ve daha fazla ST segment yükselmesi ile konuldu. RV4’de 1mm ve daha fazla ST segment yükselmesi akut inferiyor + sağ ventrikül Mİ’nin EKG tanı kriteri olarak kullanıldı. ÇALIŞMAYA DAHİL EDİLME KRİTERLERİ İlk kez akut inferiyor ve inferiyor + sağ ventrikül Mİ geçiren normal sinüs ritmine sahip ve kalp hızı dakikada 50-120 aralığında olan hastalar çalışmaya alındı. ÇALIŞMADAN DIŞLAMA KRİTERLERİ a. Daha önce miyokard infarktüsü geçirmiş veya revaskülarizasyon yapılmış olan hastalar 25 b. Daha önce tanımlanmış yapısal kalp hastalığı c. Orta veya şiddetli derecede kapak hastalığı d. Orta veya şiddetli derecede perikardiyal sıvı e. Papiller adale, serbest duvar veya interventriküler septumda rüptür gibi MI’nin mekanik komplikasyonları f. Yetersiz ekokardiyografi görüntüsü g. Sinüs dışı ritmi olan hastalar h. Kreatinin klirensi 30ml/dk altında olan hastalar Akut inferiyor Mİ ve akut inferiyor + sağ ventrikül Mİ ile başvuran hastalar koroner yoğun bakım ünitesine alındıktan sonra ilk 12 saat içinde hastalardan 5 ml EDTA’lı tüpe kan örneği alındı. Kanlar +4 santigrad derecede 3000/dk devir ile 5 dakika santrifüje edilip plazmaları -70 santigrad derecede saklandı. Ayrılan serumdan radioimmunassay yöntemi ile Phoenix Pharmaceuticals, Inc 94010 California BNP kiti (BNP direct RIA, Phoenix Pharmaceuticals, California, USA) ile DPC Gambyt CR Gamma Counter cihazı kullanılarak BNP seviyesi ölçüldü. Avrupa Kardiyoloji Cemiyetinin akut ve kronik kalp yetersizliği klavuzunda önerdiği gibi hastaların BNP seviyesi ≥400 pg/ml ve <400 pg/ml olarak da belirlendi (121). Hastaların tahmini kreatinin klirensleri Cockroft-Gault yöntemi ile belirlendi. Bu formüle göre kreatinin klirensi (140-yaş)xkilo / serum kreatininx72 formülü ile hesaplanıp kadınlarda 0.85 ile çarpılarak ölçüm yapıldı (122). Hastaların TnI seviyeleri ölçümü için 4 ml Lityum heparinli tüpe kan alınıp plazmaları Siemens Stratus cihazında Siemens troponin kiti (cTnI direct fluorometric, Siemens, Nework, USA) ile florometrik olarak ölçüldü. cTnI normal aralık 0.00-0.06 ng/ml olarak kabul edildi. Hastalar ilk 12 saatte ekokardiyografi laboratuarına alınıp ekokardiyografik parametreleri kayıt edildi. Hastalara verilecek olan tedavi takip eden hekimlerce belirlendi. Kontrendikasyonu olmayan tüm hastalara rutin anti iskemik tedavi verildi. EKOKARDİYOGRAFİ Akut inferiyor Mİ ile başvuran hastalar ilk 12 saatte ekokardiyografi için ekokardiyografi laboratuvarına alındı. Hastaların EKG monitörizasyonu yapıldıktan sonra sol lateral dekübit pozisyonda "Vingmed System GE ultrasound, Horten, Norway " ekokardiyografi cihazı 2.5-3.5 MHz transdüser kullanılarak, parasternal uzun eksen, 26 parasternal kısa eksen, apikal dört boşluk, apikal iki boşluk, subkostal inceleme ile ekokardiyografik inceleme yapıldı. Hastalara M-mode, iki boyutlu ekokardiyografi, PW ve CW doppler ve renkli doku Doppler ekokardiyografik inceleme yapıldı. Amerikan Ekokardiyografi Dernegi'nin ve Amerikan Ekokardiyografi Birligi, Avrupa Ekokardiyografi Birligi, Amerikan Kalp Birligi ve Amerikan Kardiyoloji Koleji Ekokardiyografi Komitesi’nin ortak hazırladığı boşluk kantifikasyonu kılavuzuna göre aort ve pulmoner damar çapları ile boşlukların değerlendirilmesi yapıldı (123). Doppler ekokardiografik ölçümler ise Amerikan Ekokardiyografi Cemiyeti Doppler ekokardiyografi kılavuzuna göre yapıldı (124). Tüm Doppler ölçümleri hastanın ekspiryumu sonunda nefes alması engellenerek kayıt edildi. Ardışık 3 ölçümün ortalaması alındı. PW Doppler hızlarının ölçümleri ekokardiografi cihazının kompres ve rejekt ayarı en yüksek ve kazanç ile filtre ayarı en düşük konumda iken, hız ayarı -30 ile +30 cm/ saniye ve örneklem volüm genişliği 5 mm olacak şekilde yapıldı. Sol ventrikül fonksiyonlarını analiz etmek için parasternal uzun eksen, kısa eksen, apikal 4 ve 2 boşluk görüntü ile ekokardiografik incelemeye başlandı. Aort ve sol ventrikül duvar kalınlıkları değerlendirildikten sonra Teicholz yöntemi ile sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu hesaplandı. Parasternal kısa eksenden duvar hareketleri değerlendirildi. Apikal 4 boşluk ve 2 boşluk görüntülerden biplan EF Simpson yöntemi ile hesaplandı. Mitral inflow akımı örneklem volüm mitral kapağın ventriküler yüzüne konularak diyastolik fonksiyonlar değerlendirildi. Sağ ventrikül sistolik fonksiyonlarını değerlendirmek için RVFAD, TAPSE, RSm, global fonksiyonları için ise doku Doppler görüntüleme yöntemi kullanıldı. İSTATİSTİKSEL ANALİZLER İstatistiksel değerlendirme, AXA507C775506FAN3 seri numaralı STATISTICA AXA 7.1 ve Medcalc istatistik programları kullanılarak yapıldı. Ölçülebilen verilerin normal dağılıma uygunlukları Shapiro Wilks testi ile bakıldıktan sonra normal dağılım gösterenler için gruplar arası kıyaslamalarda bağımsız gruplarda t testi, normal dağılım göstermeyenler için ise Mann Whitney U testi kullanıldı. Değişkenler arası ilişki değerlendirilmesinde Spearman rho ve Pearson korelasyon analizi kullanıldı. Niteliksel verilerde Pearson χ2 testi, Fisher’s kesin ki-kare analizi, Yates düzeltmeli ki-kare testi ve Kolmogrov-Smirnov iki örnek testi kullanıldı. BNP düzeyi için Receiver Operating Curve (ROC) analizi ile cut-off değerleri hesaplandı. Tanımlayıcı istatistikler olarak Median (Min-Max) değerleri ve aritmetik ortalama±standart sapma verildi. Tüm istatistikler için anlamlılık sınırı p<0.05 olarak seçildi. 27 BULGULAR Çalışmaya toplam 61 hasta alındı. Hastaların 27 (%44) tanesi akut inferiyor + sağ ventrikül Mİ (ortalama yaş 59.48±11.46) ve 34 (%56) tanesi akut inferiyor Mİ hastası (ortalama yaş 61.06±11.83) idi. Hastaların 42 (%69) tanesi erkek 19 (%31)’u kadın idi. Yaş, cinsiyet, VKI, DM ve HT açısından fark tespit edilmedi. Ağrı başlangıç saatine baktığımızda inferiyor + sağ ventrikül Mİ’li hastaların hastaneye daha erken başvurduğunu tespit ettik. Hastane içi komplikasyon açısından baktığımızda (ölüm, mitral yetersizlik, elektriki komplikasyon ve embolik komplikasyon) ise gruplar arasında fark saptamadık. Revaskülarizasyon açısından değerlendirdiğimizde izole inferiyor Mİ olan hastalarda revaskülarizasyon yapılmayan hasta sayısını daha fazla tespit ettik (Tablo 5). İnferiyor + sağ ventrikül Mİ grubunda sol ventrikül E/E’ oranı belirgin olarak daha yüksek tespit edildi. Aynı zamanda TAPSE ve RV FAD istatistiksel olarak daha düşük seviyede saptandı (Tablo 6). İnferiyor Mİ grubu ile inferiyor+sağ ventrikül Mİ grubu BNP ve TnI seviyeleri açısından karşılaştırıldığında iki grup arasında fark saptanmadı (Tablo 7). 28 Tablo 5. Sağ ventrikül tutulumuna göre hastaların demografik, klinik, laboratuvar değerleri ve anjiografik özellikleri Değişken Yaş (yıl) Cinsiyet (K/E) VKI (kg/m2) DM (n, %) HT (n, %) Sigara (n, %) Aile hikayesi (n, %) SKB(mmHg) DKB(mmHg) KH (/dk) ABS (h) Revaskülarizasyon Trombolitik (n, %) PTCA (n, %) Yapılmayan (n, %) Killip sınıfı 1 (n, %) 2 (n, %) 4 (n, %) GFR (ml/dk) Gensini skoru İnferiyor+RV Mİ (n=27) 59.48 ±11.46 9/18 27.47±4.28 6, 22.2 11, 40.7 15, 55.6 11, 40.7 134.12±38.25 (148.50(50.00-200.00)) 76.25±29.28 (89.00(5.00-100.00)) 74.37±12.33 (76.50(55.00-94.00)) 4.26±3.03 (4.00(1.00-16.00)) İzole İnferiyor Mİ (n=34) 61.06±11.83 10/24 25.57±4.28 3, 8.8 16, 47.1 17, 50 19, 55.9 129.28±20.10 (130.00(80.00-160.00)) 80.75±11.17 (80.00(60.00100.00)) 71.72±12.92 (70.50(52.00-95.00)) 6.59±5.11 (4.50(1.00-24.00)) 21, 77.8 5, 18.5 1, 3.7 18, 52.9 7, 20.6 9, 26.5 24, 88.9 2, 7.4 1, 3.7 107.10±38.95 (101.24(32.63-208.33)) 32.87±28.59 (25.00(0.00-100.00)) 28, 82.4 6, 17.6 0 92.33±37.21 (87.79(43.60-212.24)) 30.77±27.24 (25.00(0.00-88.00)) P 0.60‡ 0.74* 0.86‡ 0.17† 0.62* 0.67* 0.24* 0.99‡ 0.88# 0.36‡ 0.04#! 0.42*ʱ 1.00ʱ 0.50# 0.91# RV Mİ: Sağ Ventrikül Miyokard İnfarktüsü; VKI: Vücut Kitle İndeksi; DM: Diyabetes Mellitus; HT: Hipertansiyon; SKB: Sistolik Kan Basıncı; DKB: Diyastolik Kan Basıncı; ABS: Ağrı Başlangıç Saati; h: saat; KH: Kalp hızı; PTCA: Perkütan transluminal koroner anjioplasti; GFR: Glomerüler Filtrasyon Hızı. ‡: Bağımsız gruplarda t testi, #: Mann Whitney U testi, * : Pearson χ2 analizi, ʱ :Kolmogrov-Smirnov iki örnek testi, ! : p<0.05 düzeyinde anlamlı. Veriler ortalama±standart sapma, median (minimum-maksimum) ya da sayı (%) biçiminde gösterildi. 29 Tablo 6. Sağ ventrikül tutulumuna göre hastaların ekokardiyografik özellikleri İnferiyor+RV Mİ (n=27) (median(min-max)) 38.92±3.99 LA (mm) (38.68(32.37-49.52)) 50.50±4.54 LVDSÇ (mm) (50.50(37.00-57.00)) 35.12±4.70 LVSSÇ (mm) (35.00(24.00-43.00)) 57.62±7.05 LVEF (%) (57.50(43.00-70.00)) 0.80±0.20 Mitral E dalgası (0.79(0.46-1.19)) (cm/sn) 0.75±0.24 Mitral A dalgası (0.74(0.27-1.29)) (cm/sn) 218.71±60.64 DZ (msn) (205.50(122.00-414.00)) 1.26±0.79 E/A oranı (1.00(0.36-3.97)) 12.55±6.2 E/E’ oranı (11.15(6.33-29.75)) 6.62±1.21 Septal Sm (cm/s) (6.00(4.00-9.00)) 61.54±16.32 Septal IVGZ (msn) (59.00(44.00-111.00)) 77.79±16.13 Septal IVKZ (msn) (79.50(48.00-127.00)) 267.50±22.13 Septal EZ (msn) (270.00(222.00-303.00)) 0.54±0.10 Septal MPI (0.52(0.42-0.88)) 7.71±1.83 Lateral Sm (cm/s) (7.50(4.00-11.00)) 66.71±16.60 Lateral IVKZ (64.00(37.00-111.00)) (msn) 77.79±16.13 Lateral IVGZ (msn) (77.00(55.00-118.00)) 264.87±19.52 Lateral EZ (msn) (265.50(229.00-307.00)) Değişken İzole İnferiyor Mİ (n=34) (median(min-max)) 40.31±4.28 (41.08(30.84-47.10)) 50.59±3.56 (51.00(40.00-55.00)) 34.78±3.82 (34.50(27.00-41.00)) 57.50±6.71 (56.50(45.00-69.00)) 0.73±0.24 (0.71(0.40-1.45)) 0.77±0.17 (0.77(0.36-1.01)) 217.00±62.63 (217.00(124.00-384.00)) 1.02±0.44 (0.86(0.40-2.27)) 9.68±3.14 (9.34(3.64-16.11)) 6.91±1.17 (7.00(5.00-10.00)) 60.56±16.38 (59.00(41.00-111.00)) 80.47±15.52 (85.00(44.00-111.00)) 265.81±29.93 (268.00(185.00-333.00)) 0.53±0.10 (0.52(0.33-0.85)) 7.28±1.99 (7.50(4.00-11.00)) 66.12±17.44 (63.00(44.00-111.00)) 74.06±16.04 (74.00(41.00-117.00)) 262.59±40.03 (264.00(148.00-351.00)) P 0.46‡ 0.81# 0.43‡ 0.38‡ 0.47‡ 0.66‡ 0.65# 0.33# 0.05‡! 0.16# 0.80# 0.62‡ 1.00‡ 0.80# 0.77# 0.54‡ 0.54‡ 0.99# RV Mİ: Sağ Ventrikül Miyokard İnfarktüsü; LA: sol atrium;LVDSÇ: Sol ventrikül diyastol sonu çap; LVSSÇ: Sol ventrikül sistol sonu çap; LVEF: Sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu,;DZ: deselerasyon zamanı; E/A oranı: Erken dolum dalgasının geç dolum dalgasına oranı; E/E’: Erken dolum dalgasının doku Doppler erken dolum dalgasına oranı; Septal Sm: Septal sistolik dalga; RVFAD: Sağ ventrikül fraksiyonel alan değişimi; Biplane EF: İki boşluktan sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu; LV KI: Sol ventrikül kitlesi; LA VOLİND: Sol atrium hacim indeksi; IVGZ: izovolümik gevşeme zamanı; IVKZ: izovolümik kasılma zamanı; RSm: Sağ ventrikül sistolik dalga; RV EZ: Sağ ventrikül ekesiyon zamanı; RV MPI: Sağ ventrikül miyokard performans indeksi; TAPSE: Triküspit anulus düzlemsel sistolik hareketi; EZ: ejeksiyon zamanı; MPI: miyokard performans indeksi. ‡: Bağımsız gruplarda t testi, #: Mann Whitney U testi, ! : p<0.05 düzeyinde anlamlı. Veriler ortalama±standart sapma, median (minimum-maksimum) biçiminde gösterildi. 30 Tablo 6 (devam). Sağ ventrikül tutulumuna göre hastaların ekokardiyografik özellikleri Değişken Lateral MPI RSm (cm/s) RV IVKZ (msn) RV IVGZ (msn) RV EZ (msn) RV MPI TAPSE (mm) RVFAD (%) Biplane EF (%) LV KI (gr/m2) LAVOLİND (cm3) İnferiyor+RV MI (n=27) (median(min-max)) 0.55±0.12 (0.55(0.32-0.82)) 11.00±1.50 (13.00(9.00-13.00)) 69.37±16.17 (65.00(41.00-104.00)) 77.92±25.10 (74.00(30.00-159.00)) 259.42±29.02 (268.00(177.00-296.00)) 0.58±0.14 (0.57(0.38-0.97)) 17.04±1.64 (19.00(14.00-24.00)) 46.37±9.86 (46.50(30.00-70.00)) 55.17±7.87 (56.00(42.00-66.00)) 116.80±22.59 (111.45(79.47-169.55)) 24.72±6.19 (24.24(15.45-37.77)) İzole İnferiyor MI (n=34) (median(min-max)) 0.54±0.11 (0.50(0.40-0.83)) 13.94±2.17 (12.50(8.00-21.00)) 65.97±14.95 (65.00(41.00-100.00)) 80.00±21.52 (74.00(44.00-133.00)) 244.97±39.74 (251.0(140.00-303.00)) 0.61±0.16 (0.57(0.42-1.16)) 21.23±2.35 (21.00(12.00-27.00)) 55.50±7.77 (55.00(39.00-73.00)) 57.09±7.65 (58.50(42.00-75.00)) 106.13±25.31 (105.97(64.16-171.31)) 26.16±9.05 (26.80(8.37-46.76)) P 0.70# 0.90# 0.30‡ 0.62# 0.13# 0.62# 0.00#! 0.00‡! 0.11‡ 0.07‡ 0.58‡ RV Mİ: Sağ Ventrikül Miyokard İnfarktüsü; LA: sol atrium;LVDSÇ: Sol ventrikül diyastol sonu çap; LVSSÇ: Sol ventrikül sistol sonu çap; LVEF: Sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu,;DZ: deselerasyon zamanı; E/A oranı: Erken dolum dalgasının geç dolum dalgasına oranı; E/E’: Erken dolum dalgasının doku Doppler erken dolum dalgasına oranı; Septal Sm: Septal sistolik dalga; RVFAD: Sağ ventrikül fraksiyonel alan değişimi; Biplane EF: İki boşluktan sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu; LV KI: Sol ventrikül kitlesi; LA VOLİND: Sol atrium hacim indeksi; IVGZ: izovolümik gevşeme zamanı; IVKZ: izovolümik kasılma zamanı; RSm: Sağ ventrikül sistolik dalga; RV EZ: Sağ ventrikül ekesiyon zamanı; RV MPI: Sağ ventrikül miyokard performans indeksi; TAPSE: Triküspit anulus düzlemsel sistolik hareketi; EZ: ejeksiyon zamanı; MPI: miyokard performans indeksi. ‡: Bağımsız gruplarda t testi, #: Mann Whitney U testi, ! : p<0.05 düzeyinde anlamlı. Veriler ortalama±standart sapma, median (minimum-maksimum) biçiminde gösterildi. 31 Tablo 7. Sağ ventrikül tutulumuna göre inferiyor miyokard infarktüsünde brain natriüretik peptid ve troponin I seviyeleri Değişken BNP (pg/ml) TnI (ng/ml) İnferiyor+RV MI (n=27) (median(min-max)) 372.92±324.75 (245.19(75.91-1279.57)) 1.78±6.13 (0.12(0.01-29.82)) İzole İnferiyor MI (n=34) (median(min-max)) 430.13±320.39 (281.66(76.89-1015.54)) 7.11±13.21 (1.38(0.02-50)) p 0.52# 0.01#! BNP: Brain Natriüretik Peptid; TnI: Troponin I, RV MI: Sağ ventrikül miyokard infarktüsü. #: Mann Whitney U testi, ! : p<0.05 düzeyinde anlamlı ESC kalp yetersizliği klavuzunda belirtilen BNP seviyesinin 400 pg/ml sınır değerine göre hastalar 2 gruba ayrıldı. 23 hastanın BNP seviyesi ≥400 pg/ml idi, 38 hastanın BNP seviyesi <400 pg/ml saptandı. BNP seviyesine göre hastaların demografik, klinik ve anjiografik özellikleri Tablo 8’de gösterildi. Brain natriüretik peptid seviyesi ≥400 pg/ml olan grupta anlamlı olarak Killip sınıfı 3-4 olan hasta sayısı daha fazla saptandı. Sağ ventrikül Mİ olan hastalardan 9 (%33.3) kişide BNP seviyesi ≥400 pg/ml saptanırken, 18 (%66,6) hastada BNP seviyesi <400 pg/ml olarak tespit edildi. BNP seviyesi ≥400 pg/ml olan grubun sistolik kan basıncı ve diyastolik kan basıncı değerleri istatistiki anlamlı olarak daha düşük idi. Yaş, cinsiyet, VKI, DM ve HT açısından her 2 grup arasında anlamlı bir farklılık tespit edilmedi. Revaskülarizasyon açısından değerlendirildiğinde de 2 grup arasında anlamlı bir farklılık saptanmadı. Her 2 grubun TnI ve GFR değerleri açısından bir farlılık tespit edilmedi. Hastaların ekokardiyografik verileri Tablo 9’da gösterildi. Gruplar arasında BNP seviyesi ≥400 pg/ml olan grupta sol ventrikül diyastol sonu çap ve sol ventrikül sistol sonu çap anlamlı olarak daha büyük, sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu ve sağ ventrikülün sistolik fonksiyon götergelerinden olan TAPSE ise anlamlı olarak daha düşük saptandı. 32 Tablo 8. Brain natriüretik peptid seviyesine göre hastaların demografik, klinik ve anjiografik özellikleri Değişken Yaş (yıl) Cinsiyet(E/K) VKI (kg/m2) DM (n, %) HT (n, %) Sigara (n, %) SKB (mmHg) DKB (mmHg) KH (/dk) RVMI (n, %) İnf Mİ (n, %) Ağrı başlangıç saati (h) Trombolitik (n, %) PTCA (n, %) No revaskülarizasyon (n, %) Reperfüzyon (n, %) Killip 1 (n, %) Killip 3-4 (n, %) TnI (ng/ml) GFR (ml/dk) Gensini skoru Çok damar hastalığı (n,%) Tek damar hastalığı (n,%) BNP≥400 pg/ml n=23 56.12 ± 10.37 55 (36-78) 18/5 26.50 ± 4.76 26.53 (16.41-33.50) 4, 44.4 8, 29.6 12, 37.5 121.35 ± 28.50 130 (50-150) 72.47 ± 29.03 80 (50-100) 72.76 ± 14.33 69(52-95) 9, 33.3 14, 41.2 4.35 ± 3.55 3 (1-14) 18, 46.2 3, 25.0 BNP<400 pg/ml n=38 60.46 ± 11,19 60 (45-81) 24/14 26.42 ± 4.03 26.12 (18.73-34.66) 5, 55.6 19, 70.4 20, 62.5 137.11 ± 27.83 140(80-200) 82.22 ± 15.73 85(40-100) 73.32 ± 12.11 74(52-95) 18, 66.7 20,58.8 5.70 ± 4.64 4 (2-24) 21,53.8 9,23.7 2, 20 8, 80 0.174x 7, 31.8 16, 30.8 7, 77.8 3.36 ± 9.76 0.69 (0.01-40.93) 101.33 ± 39.72 95.17 (49.68-212.24) 21.91 ± 20.64 18.50(0-66.50) 15, 68.2 36, 69.2 2, 22.2 5.38 ± 11.80 0.58 (0.02-50) 99.35 ± 38.12 89.01(32.63-208.33) 35.49 ± 28.24 30(0-100) 0.853x 0.021x 0.008x 8, 28.6 20,71.4 0.160x 8, 42.1 11,57.9 0.358x P 0.323xx 0.34xx 0.996xx 0.937x 0.371x 1.000x 0.023x 0.075xx 0.387xx 0.717x 0.841x 0.328x 0.914x 0.188x 0.864x 0.562xx 0.056x BNP: Brain natriüretik peptid; VKI: Vücut Kitle İndeksi; DM: Diyabetes Mellitus; HT: Hipertansiyon; SKB: Sistolik Kan Basıncı; DKB: Diyastolik Kan Basıncı; KH: Kalp hızı; RVMI: Sağ Ventrikül Miyokard İnfarktüsü; İnf Mİ: İnferiyor Miyokard İnfarktüsü; h: saat; PTCA: Perkütan Transluminal Koroner Anjioplasti; TnI: Troponin I; GFR: Glomerüler Filtrasyon Hızı. *:Mann Whitney U testi, **: Bağımsız gruplarda t testi. 33 Tablo 9. Brain natriüretik peptid seviyesine göre hastaların ekokardiyografik parametreleri Değişken LA (mm) LA vol indeks LVDSÇ (mm) LVSSÇ (mm) LVEF (%) LVKI (gr/m2) E/E’ DZ (msn) E/A SSm (cm/s) SEm (cm/s) SAm (cm/s) SIVKZ (msn) SIVGZ (msn) SEZ (msn) SMPI LSm (cm/s) LEm (cm/s) LAm (cm/s) BNP≥400 pg/ml n=23 40.16 ± 4.60 40.28(32.37-46.52) 24.65 ± 8.88 21.24 (14.37-46.76) 52.53 ±2.53 53 (47-56) 36.71 ± 4.15 37 (29-43) 55.23 ±7.28 56 (43-69) 118.34 ± 25.23 116.79 (64.16-171.31) 11.39 ± 5.63 11.43 (3.64-29.75) 201.35 ± 52.94 204 (124-300) 1.32 ±0.83 0.98 (0.67-3.97) 6.82 ± 1.18 7 (5-10) 7.76 ± 2.02 7 (4-11) 8.65 ± 3.43 8 (3-16) 60.41±17.16 59 (41-111) 79.23 ± 17.18 78 (44-111) 265.65 ± 26.37 262 (222-333) 0.53 ± 012 0.52 (0.33-0.85) 7.18 ± 2.19 7 (4-11) 8.53 ± 2.32 8 (4-14) 9.59 ± 3.69 11 (4-17) BNP<400 pg/ml n=38 39.67 ± 3.85 39.81(32.98-49.52) 25.72 ± 7.70 25.86 (8.37-39.05) 49.51 ± 4.21 49 (37-57) 33.92 ± 3.94 34 (24-43) 58.92 ± 6.36 60 (46-70) 106.39 ± 23.71 103.22 (72.25-169.55) 10.70 ± 4.68 9.12 (5.45-27.50) 222.89 ± 64.50 214 (122-414) 1.05 ± 0.50 0.91 (0.36-2.89) 6.84 ± 1.19 7 (4-9) 7.49 ± 2.18 8 (3-12) 9.32 ± 2.43 10 (3-13) 60.54 ± 15.76 59 (41-111) 81.73 ± 16.44 81 (44-127) 265.68 ± 27.11 270 (185-307) 0.54 ± 0.09 0.53 (0.35-0.88) 7.57 ± 1.79 8 (4-11) 8.76 ± 3.08 9 (4-17) 11.00 ± 3.82 10 (3-19) P 0.599xx 0.594x 0.001x 0.004xx 0.018xx 0.120xx 0.634x 0.564xx 0.634x 0.465x 0.859xx 0.660xx 0.849xx 0.676xx 0.613xx 0.978xx 0.540xx 0.780xx 0.154xx BNP: Beyin natriüretik peptid; LA: Sol Atriyum; LA vol indeks: Sol Atriyum Volüm İndeksi; LVDSÇ: Sol Ventrikül Diyastol Sonu Çap; LVSSÇ: Sol Ventrikül Sistol Sonu Çap; LVEF: Sol ventrikül Ejeksiyon Fraksiyonu; LVKI: Sol Ventrikül Kitle İndeksi; E/E’: Mitral iç akım erken doluş dalgasının doku Doppler erken doluş dalgasına oranı; DZ: Deselerasyon Zamanı; E/A: Mitral iç akım erken doluş dalgasının geç doluş dalgasına oranı; SSm: Septal S dalgası; SEm: Septal E dalgasıSAm: Septal A dalgası; SIVKZ: Septal İzovolümik Kasılma Zamanı; SIVGZ: Septal İzovolümik Gevşeme Zamanı; SEZ: Septal Ejeksiyon Zamanı; SMPI: Septal Miyokard Performans İndeksi; LSm: Lateral S dalgası; LEm: Lateral E dalgası; LAm: Lateral A dalgası; LIVGZ: Lateral İzovolümik Gevşeme Zamanı; LIVKZ: Lateral İzovolümik Kasılma Zamanı; LEZ: Lateral Ejeksiyon Zamanı; LMPI: Lateral Miyokard Performans İndeksi; RSm: Triküspit lateral anulus S dalgası; RV E/A: Triküspit iç akım erken doluş dalgası/geç doluş dalgası; REm: Triküspit lateral anulus E dalgası; RAm: Triküspit lateral anulus A dalgası; REZ: Sağ ventrikül Ejeksiyon zamanı; RIVGZ: Sağ İzovolümik Gevşeme Zamanı RIVKZ: Sağ İzovolümik Kasılma Zamanı; RMPI: Sağ Miyokard Performans İndeksi; RV: Sağ ventrikül; RA: Sağ atriyum; TAPSE: Triküspit anulus düzlemsel planimetrik hareketi; RV FAD: ğağ ventrikül fraksiyonel alan değişimi. *:Mann Whitney U testi, **: Bağımsız gruplarda t testi. 34 Tablo 9 (devam). Brain natriüretik peptid seviyesine göre hastaların ekokardiyografik parametreleri Değişken LIVGZ (msn) LIVKZ (msn) LEZ(msn) LMPI RSm (cm/s) RV E/A REm (cm/s) RAm (cm/s) RIVGZ (msn) RIVKZ (msn) REZ (msn) RMPI RV bazal çap (mm) RV orta çap (mm) RV uzun çap (mm) RA çap (mm) TAPSE (mm) RV FAD (%) BNP≥400 pg/ml n=23 79.47 ± 15.90 78 (57-118) 66.82 ± 15.97 65 (44-104) 262.82 ± 32.58 262(198-351) 0.56 ± 0.13 0.54 (0.40-0.82) 12.14±2.00 12(6-15) 0.94 ± 0.43 0.86 (0.43-1.86) 12.82 ± 3.94 12 (7-23) 15.35 ± 5.00 15 (7-23) 78.35 ± 23.73 76 (30-122) 68.59 ± 16.21 63 (44-104) 252.12 ± 41.48 270 (140-303) 0.60 ± 0.17 0.59 (0.42-1.16) 40.19 ± 5.24 41.01 (32.60-53.46) 27.61 ± 4.61 28.19 (19.80-37.44) 64.15 ± 12.38 65.01 (45.32-83.48) 43.59 ± 4.89 43.26 (35.88-55.27) 18.41±2.67 18.5(14-24) 48.86±8.35 49(30-64) BNP<400 pg/ml n=38 73.78 ± 16.43 74 (41-107) 66.38 ± 19.34 63 (37-111) 261.86 ± 32.36 265 (148-318) 0.54 ± 0.11 0.54 (0.32-0.83) 12.97±2.57 12.5(9-21) 0.78 ± 0.32 0.69 (0.24-1.67) 11.84 ± 3.32 11 (6-22) 16.62 ± 4.90 17 (6-27) 80.13 ± 23.28 74 (48-159) 65.84 ± 14.92 63 (41-100) 249.32 ± 33.68 251 (172-303) 0.60 ± 0.15 0.55 (0.38-0.97) 38.58 ± 5.62 38.32 (26.69-50.82) 26.42 ± 5.12 27.17 (14.60-36.23) 63.58 ± 6.90 63.42 (49.98-82.37) 40.97 ± 6.98 41.21 (25.18-56.86) 20.00±2.96 19.5(14-27) 52.16±10.67 53(30-73) p 0.303xx 0.591xx 0.797xx 0.712xx 0.559* 0.457x 0.660xx 0.406xx 0.890x 0.778xx 0.678x 0.878x 0.263xx 0.256xx 0.449xx 0.059xx 0.042xx 0.219** BNP: Beyin natriüretik peptid; LA: Sol Atriyum; LA vol indeks: Sol Atriyum Volüm İndeksi; LVDSÇ: Sol Ventrikül Diyastol Sonu Çap; LVSSÇ: Sol Ventrikül Sistol Sonu Çap; LVEF: Sol ventrikül Ejeksiyon Fraksiyonu; LVKI: Sol Ventrikül Kitle İndeksi; E/E’: Mitral iç akım erken doluş dalgasının doku Doppler erken doluş dalgasına oranı; DZ: Deselerasyon Zamanı; E/A: Mitral iç akım erken doluş dalgasının geç doluş dalgasına oranı; SSm: Septal S dalgası; SEm: Septal E dalgasıSAm: Septal A dalgası; SIVKZ: Septal İzovolümik Kasılma Zamanı; SIVGZ: Septal İzovolümik Gevşeme Zamanı; SEZ: Septal Ejeksiyon Zamanı; SMPI: Septal Miyokard Performans İndeksi; LSm: Lateral S dalgası; LEm: Lateral E dalgası; LAm: Lateral A dalgası; LIVGZ: Lateral İzovolümik Gevşeme Zamanı; LIVKZ: Lateral İzovolümik Kasılma Zamanı; LEZ: Lateral Ejeksiyon Zamanı; LMPI: Lateral Miyokard Performans İndeksi; RSm: Triküspit lateral anulus S dalgası; RV E/A: Triküspit iç akım erken doluş dalgası/geç doluş dalgası; REm: Triküspit lateral anulus E dalgası; RAm: Triküspit lateral anulus A dalgası; REZ: Sağ ventrikül Ejeksiyon zamanı; RIVGZ: Sağ İzovolümik Gevşeme Zamanı RIVKZ: Sağ İzovolümik Kasılma Zamanı; RMPI: Sağ Miyokard Performans İndeksi; RV: Sağ ventrikül; RA: Sağ atriyum; TAPSE: Triküspit anulus düzlemsel planimetrik hareketi; RV FAD: ğağ ventrikül fraksiyonel alan değişimi. *:Mann Whitney U testi, **: Bağımsız gruplarda t testi. 35 Anlamlılık düzeyi <0.10 kabul edildiğinde tüm grupta BNP’nin artışını belirleyen değişkenler; sistolik kan basıncı, sol ventrikül diyastol sonu çap, Gensini skoru, sol ventrikül sistol sonu çap, sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu, sağ atriyum çapı, TAPSE, Killip sınıfı değişkenlerine stepwise lojistik regresyon analizi yapıldı. Analiz sonucunda akut inferiyor ve inferiyor+sağ ventrikül Mİ’de sistolik kan basıncı azaldıkça BNP seviyesinin 0.972 kat arttığı (%95 GA=0.947-0.996), sol ventrikül diyastol sonu çap arttığında BNP seviyesinin 1.324 kat arttığı (%95 GA=1.090-1.607) tespit edildi (Tablo 10). Diğer değişkenler ise etkisiz saptandı. Tablo 10. Brain natriüretik peptid düzeyine etki açısından stepwise lojistik regresyon analizi Değişken B Standart Wald Serbestlik Odd hata ki-kare derecesi Ratio %95 GA Alt Üst sınır sınır P SKB -0.029 0.13 5.035 1 0.972 0.947 0.996 0.025 LVDSÇ 0.281 0.099 8.034 1 1.324 1.090 1.607 0.005 SKB: Sistolik kan basıncı, LVDSÇ: Sol ventrikül diastol sonu çap, GA: güven aralığı. . Hastaların BNP seviyesinin ekokardiyografik parametrelerle ilişkisi açısından yapılan korelasyon analizinde BNP seviyesinin RSm, TAPSE ve sol ventrikül kitle indeksi ile korele olduğu tespit edildi ( Tablo 11). Tablo 11. Brain natriüretik peptid düzeyi ile ekokardiyografik parametreler arasındaki korelasyon Değişken Korelasyon düzeyi P RSm -0.347x 0.045! TAPSE -0.402x 0.018! LVKİ 0.353x 0.048! RSm: Triküspit lateral anulus S dalgası; TAPSE: Triküspit anulus planimetrik düzlemsel hareketi; LVKİ: Sol ventrikül kitle indesi. x : Pearson korelasyon analizi, !: <0.05 düzeyinde anlamlı. 36 TARTIŞMA Akut miyokard infarktüsünde sol ventrikül tutulumunun genişliği ölüm ve kalp yetersizliği açısından bilinen en güçlü faktördür (3). Bununla birlikte her iki ventrikülün ortak bir septumu olması ve perikard iletimi sayesinde birbirini etkilemesi hem sistolik hem de diyastolik fonksiyonlarını etkileyebilmektedir. A.inferiyor miyokard infarktüsüne %10-50 oranında sağ ventrikül tutulumu eşlik etmektedir (22,23). Sağ ventrikül tutulumu olanlarda ölüm, şok ve aritmi insidansı daha fazladır (4,5). Bizim amacımız başvuru anında bakılan sağ ventrikül tutulumu olan ve olmayan inferiyor Mİ’li hastalarda serum BNP seviyesi ile sağ ventrikül fonksiyon bozukluğunun ilişkisini değerlendirmek idi. Çalışmamızda sağ ventrikül tutulumu olan inferiyor Mİ ile izole inferiyor Mİ grupları arasında BNP seviyesi açısından fark yoktu. Brain natriüretik peptid ventriküllerden hacim veya basınç yükü artışına bağlı olarak salgılanır. BNP seviyesi iskemik semptom başlangıcından 2-4 saat sonra artmaya başlayıp ilk 24 saat sonrasında stabilize olur. Çalışmamızda BNP seviyesinin iki grup arasında farklı çıkmamasının nedeni olarak, gruplar arasında semptom başlangıcından hastane başvurusuna kadar geçen sürenin farklı olması en önemli etkendi. Çünkü BNP’nin serum seviyesi bu süre içinde oldukça değişkendi. Bizim sağ ventrikül tutulumu olan inferiyor Mİ grubunun hastaneye başvuru süresi daha kısa olduğu için bu grubun BNP seviyesinin yüksek olmamasını buna bağladık. Kaya ve ark. (125)’nın yaptığı çalışmada ise başvuru sırasındaki BNP seviyesi sağ ventrikül tutulumu olan inferiyor Mİ’li grupta daha yüksek saptandı. Kararsız angina pektoris ve Mİ hastalarında yapılan çalışmalarda troponin seviyesi ile beraber BNP’nin prognostik rolü gösterilmiştir (111,114). N terminal BNP’nin Mİ sonrası 3-6 ay yüksek saptanması azalmış sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonunun göstergesi olarak 37 bulunmuştur (111). Bazı çalışmalarda Mİ sonrası ölçülen BNP seviyesinin ejeksiyon fraksiyonu ile beraber ani ölüm prediktörü olduğu gösterilmiştir (118). Omland ve ark. (126)’nın yapmış olduğu bir çalışmada akut koroner sendromlu hastalarda ilk 3 günde bakılan BNP seviyesi yüksekliğinin uzun dönem mortaliteyi göstermede bağımsız bir risk faktörü olduğu vurgulanmıştır. Yine hastaların başvuru sırasındaki TnI değerleri açısından izole inferiyor Mİ grubunda değerlerin a.inferiyor+sağ ventrikül Mİ grubuna göre anlamlı olarak daha fazla olduğunu tespit ettik. İnferiyor+sağ ventrikül Mİ olan hastaların daha TnI değerini daha düşük saptamamızın nedeni yine benzer olarak hastaların semptomatik olup TnI yükselmesine fırsat kalmadan hastaneye müracaat etmesine bağladık. Shamir ve ark. ise hastane içi dönemde sağ ventrikül tutulumu olan inferiyor Mİ grubunda daha fazla aritmik hadise olduğunu gösterdiler (127). Hastane içi dönemde hastalarda aritmik hadise açısından sağ ventrikül tutulumu olan inferiyor Mİ grubunda izole inferiyor Mİ grubuna göre daha fazla aritmi gözlenmesine rağmen istatistiki anlamlılık saptamadık. Yapılan bir çalışmada kalp yetersizliği olup sol ventrikül EF’si <%45 olan sınıf 2 ve sınıf 3 hastaların BNP seviyesi karşılaştırılmış ve BNP düzeyi ile sol ventrikül EF arasında negatif korelasyon tespit edilmiş (128). Başka bir çalışmada sağ ventrikül EF< %40 olan hastaların BNP seviyesi EF’si >%40 olan hastalara göre daha yüksek saptanmıştır (120). Biz çalışmamızda BNP seviyesi ile sol ventrikül EF arasında ilişki saptayamadık. Ancak BNP yüksek olan grupta LVDSÇ ve LVKİ’yi daha büyük tespit ettik. Ek olarak TAPSE ve Rsm değerini daha düşük saptadık. Sağ ventrikül tutulumu olan inferiyor Mİ’de sağ ventrikül sistolik fonksiyonlarının bozulduğunu tespit ettik (TAPSE, RSm, RV FAD). Çalışmamızda BNP seviyesi ≥400 pg/ml olan grupta sistolik ve diyastolik kan basınçlarını daha düşük saptadık. Bu düşüşün sağ ventrikül Mİ’ye bağlı olduğunu düşündük. Yapılan bir başka çalışmada Mayer ve ark. (129) kalp yetersizliği olan fonksiyonel mitral yetersizlikli hastalarda BNP düzeyi ile sol ventrikül EF, sol atriyum çapı, sol ventrikül diyastol sonu çap, posteriyor duvar ve septum kalınlığı ile ilişkisine baktılar. Sonuçta sol ventrikül diyastol sonu çap ile BNP düzeyi arasında pozitif korelasyon tespit ettiler. Bizim çalışmamızda sağ ventrikül tutulumu olan ve olmayan inferiyor Mİ olup BNP seviyesi≥400 pg/ml olan hastalarda sol ventrikül diyastol sonu ve sistol sonu çap daha büyük, LVEF ve TAPSE daha düşüktü. Sol ventrikül diyastol sonu çaptaki artışın BNP seviyesini 1.324 kat artırdığını saptadık. Aynı zamanda BNP düzeyi ≥400 pg/ml olan grupta sistol sonu çapın da anlamlı olarak daha yüksek olduğunu bulduk. Aynı çalışmada posteriyor duvar, septum, sol 38 atriyum genişliği ile BNP düzeyi arasında ilişki tespit etmediler. Literatürle uyumlu olarak sol atriyum çapı, sol atriyum volüm indeksi, posteriyor duvar ve septum kalınlığı ile BNP düzeyi arasında fark saptamadık. Ono ve ark. (130) sol ventrikül diyastolik fonksiyon parametreleri ile BNP düzeyini karşılaştırdıkları çalışmada mitral iç akımların (E ve A dalgası) BNP düzeyi ile ilişkili olduğunu gösterdiler. Yine bu çalışmada diyastolik fonksiyonun en erken bozulan parametresi olan IVGZ ile BNP düzeyi arasında ilişki saptamadılar. Biz de BNP ile diyastolik disfonksiyon arasında ilişi saptamadık. Nagaya ve ark. (131)’nın pulmoner hipertansiyonu olan hastalarda sağ ventrikül diyastolik fonksiyonları ile BNP düzeyini karşılaştırdıkları çalışmada, sağ ventrikül diyastolik fonksiyonları ile BNP düzeyi arasında ilişki tespit ettiler. Sağ ventrikül diyastolik çap ile BNP düzeyi arasında ise ilişki saptamadılar. Bu çalışmada hastaların pulmoner arter basıncının yüksek olması bu sonuca neden olmuş olabilir. Bizim çalışmamızda ise sağ ventrikül diyastolik fonksiyonları açısından baktığımızda BNP düzeyi yüksek ve düşük olan gruplar arasında fark saptamadık. Nagaya ve ark. çalışmasının aksine bizim hasta grubumuzda sağ ventrikül diyastolik disfonksiyonuna katkıda bulunan pulmoner hipertansiyon gibi bir patoloji yoktu. Çalışmamızda sağ ventrikül diyastolik çapı ile BNP yüksek ve düşük olan gruplar arasında fark saptamadık. Hastalar revaskülarizasyon açısından değerlendirildiğinde izole inferiyor Mİ grubunda revaskülarizasyon yapılmayan hasta sayısını daha fazla saptadık. Serum BNP seviyesi için alınan kan revaskülarizasyon tedavisine başlamadan önce alındığı için revaskülarizasyon oranlarındaki farkın serum BNP seviyesini etkilediğini düşünmemekteyiz. Çalışmamızın sınırlayıcı faktörleri ventrikül fonksiyonlarının değerlendirilmesinde ekokardiyografi dışında görüntüleme yönteminin kullanılmamış olmasıdır. Sağ ventrikül fonksiyonları manyetik rezonans ve nükleer görüntüleme yöntemleri ile değerlendirilebilir. Bu yöntemlerin hem maliyetli olması hem de hasta açısından riskli olması ve yatak başı kullanılamaması nedeniyle rutin değerlendirmede ekokardiyografiye üstünlükleri sınırlıdır. 39 SONUÇLAR Bu çalışma, akut inferiyor Mİ geçiren hastalarda sağ ventrikül fonksiyon bozukluğunun BNP ile ilişkisini değerlendirmek için Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Kliniği’nde yapılmıştır. Sonuç olarak; 1. Sağ ventrikül tutulumu olan inferiyor Mİ ile izole inferiyor Mİ grupları arasında BNP seviyesi açısından fark olmadığını tespit ettik. 2. Sağ ventrikül tutulumu olan inferiyor Mİ’de sağ ventrikül sistolik fonksiyonlarının bozulduğunu tespit ettik (TAPSE, RSm, RV FAD). Aynı zamanda hastaların sol ventrikül diyastolik disfonksiyon oranını da yüksek saptadık. 3. BNP ile ventrikül fonksiyonlarının korelasyon analizinde BNP’nin sağ ventrikül sistolik fonksiyon göstergesi olan RSm ve TAPSE ile negatif, sol ventrikül kitle indeksi ile pozitif korele olduğunu tespit ettik. 4. BNP seviyesi 400 pg/ml’nin üzerinde olan hastalarda LVDSÇ, LVSSÇ, sağ atriyum çapı daha büyüktü. Sistolik kan basıncı, LVEF, TAPSE ve Gensini skoru daha düşüktü. Killip sınıfı 4 olan hasta sayısı daha fazlaydı. Stepwise lojistik regresyon analizi kullanıldığında LVDSÇ ve başvuru sırasındaki sistolik kan basıncının BNP seviyesini bağımsız olarak etkilediğini tespit ettik. Bu da bize BNP seviyesi yüksek olan grubun sol ve sağ ventrikül sistolik fonksiyonlarının daha kötü olduğunu düşündürdü. 40 ÖZET Çalışmamızda sağ ventrikül tutulumu olan ve olmayan inferiyor miyokard infarktüslü hastalarda brain natriüretik peptid seviyesi ile sağ ventrikül disfonksiyonu arasındaki ilişki varlığı araştırıldı. Çalışmaya inferiyor miyokard infarktüsü (n=34) ve inferiyor+sağ ventrikül miyokard infarktüsü (n=27) ile başvuran toplam 61 hasta alındı. Hastaların yaş ortalaması inferiyor+sağ ventrikül miyokard infarktüsü grubunda 59.48±11.46, inferiyor miyokard infarktüsü grubunda 61.06±11.83 idi. Hastalar brain natriüretik peptid seviyesine göre ≥400 pg/ml ve <400 pg/ml olarak iki gruba ayrıldı. Brain natriüretik peptid seviyesi ≥400 pg/ml olan hastaların sol ventrikül diyastol sonu çap (p=0.001), sol ventrikül sistol sonu çap (p=0.004), sağ atriyum çapı (p=0.059) daha büyük, sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu (p=0.018), sistolik kan basıncı (p=0.023), diyastolik kan basıncı (p=0.075), triküspit anulus düzlemsel sistolik hareket (p=0.042) değerleri daha düşük idi. Stepwise lojistik regresyon analizinde inferiyor+sağ ventrikül miyokard infarktüsünde sistolik kan basıncı azaldıkça beyin natriüretik peptid seviyesinin 0.972 kat (%95 Güven Aralığı=0.947-0.996), sol ventrikül diyastol sonu çap arttığında beyin natriüretik peptid seviyesinin 1.324 kat arttığı (%95 Güven Aralığı =1.0901.607) tespit edildi. Hastalar sağ ventrikül tutulumu olan ve olmayan akut inferiyor miyokard infarktüsü olarak gruplandığında sağ ventrikül miyokard infarktüsü olan hastaların sağ ventrikül sistolik fonksiyonları bozuk ve sol ventrikül diyastolik disfonksiyon oranı daha sık saptandı. Hastaların brain natriüretik peptid seviyesi ile ekokardiyografik parametreleri arasında korelasyon analizi yapıldığında brain natriüretik peptidin triküspit anulus düzlemsel sistolik 41 hareketi ve triküspit sistolik dalga ile negatif, sol ventrikül kitle indeksi ile pozitif korele olduğu tespit edildi. Sonuç olarak bu çalışma akut inferiyor miyokard infarktüsü hastalarının başlangıç değerlendirmesinde bakılan brain natriüretik peptid seviyesi ile sağ ventrikül sistolik fonksiyonları arasında ilişki olduğunu gösterdi. Ek olarak brain natriüretik peptid ≥400 pg/ml olan hastalarda daha fazla hipotansiyon, sağ ventrikül sistolik disfonksiyonu ve sol ventrikül çaplarında artış olduğunu gösterdi. Anahtar Kelimeler: İnferiyor miyokard infarktüsü, sağ ventrikül disfonksiyonu, beyin natriüretik peptid. 42 THE VALUE OF BNP LEVELS IN THE DIAGNOSIS OF CLINICAL RIGHT VENTRICULAR DISFUNCTION RELATED WITH ACUTE INFERIOR MYOCARDIAL INFARCTION SUMMARY The relation between the right ventricule dysfunction and serum levels of brain natriuretic peptide in inferior myocardial infarction patients with or without right ventricule involvement has been evaluated in the present study. 61 patients with acute inferior myocardial infarction alone (n=34) and acute inferior and right ventricular myocardial infarction (n=27) has been enrolled. The mean age of acute inferior myocardial infarction and right ventricular involvement group was 59.48±11.46, while it was 61.06±11.83 in lone inferior myocardial infarction group. The patients were also divided into two groups according to serum brain natriuretic peptide levels as ≥400 pg/ml and <400 pg/ml. In the brain natriuretic peptide ≥400 pg/ml group, left ventricule end diastolic diameter (p=0.001), left ventricule end systolic diameter (p=0.04), right atrial diameter (p=0.059) were observed to be greater while left ventricule ejection fraction (p=0.018), systolic blood pressure (p=0.023), diastolic blood pressure (p=0.075), and tricuspid annulus planimetric systolic excursion values (p=0.042) were observed to be subdued. With the stepwise logistical regression analysis, in patients with inferior myocardial infarction and right ventricular involvement, Brain natriuretic peptide levels and systolic blood pressure levels were found to be correlated (Brain natriuretic peptide increased by 0.972 times %95 Confidence Interval=0.947-0.996), while the levels of left 43 ventricule enddiastolic diameter and brain natriuretic peptide levels were positively correlated (Brain natriuretic peptide increased by 1.324 times (%95 Confidence Interval =1.090-1.607). With patients were classified into two groups as acute inferior myocardial infarction and acute inferior myocardial infarction with right ventricule involvement, the right ventricular systolic functions were observed to be impaired while the rate of left ventricule diastolic dysfunction were increased in inferior myocardial infarction and right ventricular involvement group. When the correlation analysis between the brain natriuretic peptide levels of patients and echocardiographic parameters was made, brain natriuretic peptide levels were found to be negatively correlated with the values of tricuspid annulus planimetric systolic excursion and RSm, and positively correlated with the index of left ventricular mass. In conclusion, in acute inferior myocardial infarction, initial brain natriuretic peptide levels are observed to be valuable in predicting the right ventricule involvement in patients with right ventricule involvement diagnosed with electrocardiography and clinical evaluation. In addition, higher rates of hypotension, right ventricular dysfunction and increase in left ventricule diameters were observed in patients with brain natriuretic peptide levels ≥400 pg/ml. We concluded that initial brain natriuretic peptide levels ≥400 pg/ml in patients presenting with acute inferior MI does predict right ventricular dysfunction. Key words: Inferior myocardial infarction, right ventricular dysfunction, brain natriuretic peptide. 44 KAYNAKLAR 1. Onat A, Ugur M, Tuncer M, Ayhan E, Kaya Z, Kucukdurmaz Z et al. Age at death in the Turkish adult risk factor study: Temporal trend and regional distribution at 56,700 person-years' follow-up. Turk Kardiyol Dern Ars 2009;37(3):155-60. 2. Heper C. Multidispliner Kardiyoloji, Miyokard İnfarktüsü. 2.Baskı. Bursa: Format Matbaacılık, 2004:1;355-76. 3. Gaudron P, Eilles C, Kugler I, Ertl G. Progressive left ventricular dysfunction and remodeling after myocardial infarction. Potential mechanisms and early predictors. Circulation 1993;87:755-63. 4. Zornoff LA, Skali H, Pfeffer MA, St John Sutton M, Rouleau JL, Lamas GA et al. Right ventricular dysfunction and risk of heart failure and mortality after myocardial infarction. J Am Coll Cardiol 2002;39:1450-5. 5. Kinch JM, Ryan TJ. Right ventricular infarction. N Engl J Med 1994;330:1211–7. 6. Dell’Italia LJ, Starling MR, O’Rourke RA. Physical examination for exclusion of hemodynamically important right ventricular infarction. Ann Intern Med 1983;99:608– 11. 7. Braat SH, Brugada P, de Zwaan C, Coenegracht JM, Wellens HJJ. Value of electrocardiogram in diagnosing right ventricular involvement in patients with an acute inferior wall myocardial infarction. Br Heart J 1983;49:368–72. 8. Daniels LB, Maisel AS. Natriuretic peptides. J Am Coll of Cardiol 2007;50:2357-68. 9. Kuklinska AM, Sobkowicz B, Mroczko B, Sawicki R, Musial WJ et al. Prognostic significance of the admission plasma B-type natriuretic peptide measurement in patients with first ST-elevation myocardial infarction in comparison with C-reactive protein and TIMI risk score. Clinica Chimica Acta 2007;382:106-11. 45 10. Antman E, Alpert JS, Thygesen K, Bassand JP. Myocardial infarction redefined. A concensus document of the joint Europen Society of Cardiology /American of cardiology comitte for the redefinition of myocardial infarction. J Am Coll Cardiol 2000;36:959-69. 11. Thygesen K, Alpert JS, White HD. On behalf of the Joint ESC/ACCF/AHA/WHF Task Force for the Redefinition of Myocardial Infarction; Universal Definition of Myocardial Infarction. Circulation. 2007;116:2634-53. 12. Van de Werf F, Ardissino D, Betriu A, Cokkinos DV, Falk E, Fox KAA et al. Task Force Report: Management of acute myocardial infarction in patients presenting with STsegment elevation. The Task Force on the Management of Acute Myocardial Infarction of the European Society of Cardiology. Eur Heart J 2003;24:28-66. 13. Jr. Clements SD. The role of the electrocardiogram in the diagnosis of myocardial infarction. Prim Care 1981; 8(3):355-70. 14. Atar S, Birnbaum Y. Ischemia-induced ST-segment elevation: classification, prognosis, and therapy. J Electrocardiol 2005;38:1-7. 15. Wu AH, Apple FS, Gibler WB, Jesse RL, Warshaw MM, Valdes R Jr. National Academy of Clinical Biochemistry Standards of Laboratory Practice: recommendations for the use of cardiac markers in coronary artery diseases. Clin Chem 1999;45:1104-21. 16. Galvani M, Ferrini D, Ottani F, Eisenberg PR. Early risk stratification of unstableangina/non-Q myocardial infarction: biochemical markers of coronary thrombosis. Int J Cardiol 1999;68:55-61. 17. Ellis AK. Serum protein measurements and the diagnosis of acute myocardial infarction. Circulation 1991;83:1107-9. 18. Jaffe AS. More rapid biochemical diagnosis of myocardial infarction: necessary? Prudent? Cost effective? Clin Chem 1993; 39(8):1567-9. 19. Antman EM, Hand M, Armstrong PW, Bates ER, Green LA, Halasyamani LK et al. 2007 Focused Update of the ACC/AHA 2004 Guidelines for the Management of Patients With ST-Elevation Myocardial Infarction. A Report of the American College of Cardiology/American Heart Association Task Force on Practice Guidelines. Circulation 2008;117:296-329. 20. Van de Werf F, Bax J, Betriu A, Blomstrom-Lundqvist C, Crea F, Falk V. Management of acute myocardial infarction in patients presenting with persistent ST-segment elevation: the Task Force on the Management of ST-Segment Elevation Acute Myocardial Infarction of the European Society of Cardiology. Eur Heart J 2008;29(23): 2909-45. 21. Pfisterer M, Cox JL, Granger JB, Brener SJ, Naylor CD, Califf RM et al. Atenolol use and clinical outcomes after thrombolysis for acute myocardial infarction: the GUSTO-I experience. Global Utilization of Streptokinase and TPA (alteplase) for Occluded Coronary Arteries. J Am Coll Cardiol 1998; 32(3):634-40. 46 22. Gruppo Italiano per lo Studio della Sopravvivenza nell'infarto Miocardico (GISSI-3). Effects of lisinopril and transdermal glyceryl trinitrate singly and together on 6-week mortality and ventricular function after acute myocardial infarction. Lancet 1994; 343(8906):1115-22. 23. Spencer FA, Allegrone J, Goldberg RJ, Gore JM, Fox KA, Granger JB et al (GRACE investigators). Association of statin therapy with outcomes of acute coronary syndromes: the GRACE study. Ann Intern Med 2004;140:857-66. 24. Schwartz GG, Olsson AG, Ezekowitz MD, Ganz P, Oliver MF, Waters D et al (Myocardial Ischemia Reduction with Aggressive Cholesterol Lowering (MIRACL) Study Investigators). Effects of atorvastatin on early recurrent ischemic events in acute coronary syndromes: the MIRACL study: a randomised controlled trial. JAMA 2001;285:1711-8. 25. Nissen SE, Tuzcu EM, Schoenhagen P, Brown BG, Ganz P, Vogel RA et al. Effect of intensive compared with moderate lipid-lowering therapy on progression of coronary atherosclerosis: a randomised controlled trial. JAMA 2004;291:1071-80. 26. Yaşar AS, Biçer A, Turhan H, Şaşmaz H. Çalışmalar kılavuzluğunda üçüncü kuşak trombolitik ajanlar. Türk Kardiyol Dern Ar 2004;32:564-70. 27. Kleiman NS, White HD, Ohman EM, Ross AM, Woodlief LH, Califf RM et al. Mortality within 24 hours of thrombolysis for myocardial infarction. The importance of early reperfusion. The GUSTO Investigators, Global Utilization of Streptokinase and Tissue Plasminogen Activator for Occluded Coronary Arteries. Circulation 1994;90:2658-65. 28. Fox KA, Dabbous OH, Goldberg RJ, Pieper KS, Eagle KA, Van de Werf F et al.Prediction of risk of death and myocardial infarction in the six months after presentation with acute coronary syndrome: prospective multinational observational study. BMJ 2006;333(7578):1091. 29. Morrow DA, Antman EM, Charlesworth A, Cairns R, Murphy SA, de Lemos JA et al. TIMI risk score for ST-elevation myocardial infarction: A convenient, bedside, clinical score for risk assessment at presentation: An intravenous nPA for treatment of infarcting myocardium early II trial substudy. Circulation 2000;102(17):2031-7. 30. Lee KL, Woodlief LH, Topol EJ, Weaver WD, Betriu A, Col J et al (GUSTO-I Investigators). Predictors of 30-day mortality in the era of reperfusion for acute myocardial infarction. Results from an international trial of 41,021 patients. Circulation 1995; 91(6):1659-68. 31. Killip T, Kimball JT. A survey of the coronary care unit: concept and results. Prog Cardiovasc Dis 1968;11(1):45-52. 32. Dell’Italia LJ. The right ventricle: anatomy, physiology and clinical importance. Curr Prob Cardiol 1991;16:659-720. 33. Grant RP, Downey FM, MacMahon H. The architecture of the right ventricular outflow tract in the normal human heart and in the presence of ventricular septal defects. Circulation 1961;24:223–35. 47 34. Armour JA, Randall WC. Structural basis for cardiac function. Am J Physiol 1970;218:1517–23. 35. Gibson D. The right ventricular infundibulum: has it a role? Eur J Echocardiogr 2003;4:3 36. Torrent-Guasp F, Buckberg GD, Clemente C, Cox JL, Coghlan HC, Gharib M. The structure and function of the helical heart and its buttress wrapping. The normal macroscopic structure of the heart. SeminThorac Cardiovasc Surg 2001;13:301–19. 37. Ribeiro A, Lindmarker P, Juhlin-Dannfelt A, Johnsson H, Jorfeldt L. Echocardiography Doppler in pulmonary embolism: right ventricular dysfunction as a predictor of mortality rate. Am Heart J 1997;134:479–87. 38. Henein MY, O’Sullivan CA, Coats AJ, Gibson DG. Angiotens in converting enzyme (ACE) inhibitors revert abnormal right ventricular filling in patients with restrictive left ventricular disease. J Am Coll Cardiol 1998;32:1187–93. 39. Gomez A, Bialostozky D, Zajarias A, Santos E, Palomar A, Martinez ML et al. Right ventricular ischemia in patients with primary pulmonary hypertension. J Am Coll Cardiol 2001;38:1137–42. 40. Goldstein JA, Harada A, Yagi Y, Barzilai B, Cox JL. Hemodynamic importance of systolic ventricular interaction, augmented right atrial contractility and atrioventricular synchrony in acute right ventricular dysfunction. J Am Coll Cardiol 1990;16:181–9. 41. Cross CE. Right ventricular pressure and coronary flow. Am J Physiol 1962;202:12-6. 42. Saito D, Yamada N, Kusachi S, Tani H, Shimizu A, Hina K, et al. Coronary flow reserve and oxygen metabolism of the right ventricle.Jpn Circ J 1989;53:1310-6. 43. Setaro JF, Cabin HS. Right ventricular infarction. Cardiol Clin1992;10:69-90. 44. Kinch JW, Ryan TJ. Right ventricular infarction. N Engl J Med1994;330:1211-7. 45. Anderson FA, Falk E, Nielson D. Right ventricular infarction:frequency, size, and topography in coronary heart disease-aprospective study comprising 107 consecutive autopsies from a coronary care unit. J Am Coll Cardiol 1987;10:1223-32. 46. Klein HO, Tordjman T, Ninio R, Sareli P, Oren V, Lang R et al. The early recognition of right ventricular infarction: diagnostic accuracy of the electrocardiographyc V4R lead. Circulation 1983;67:558-65. 47. Zehender M, Kasper W, Kauder E, Schonthaler M, Geibel A, Olschewski M, et al. Right ventricular infarction as an independent predictor of prognosis after acute inferior myocardial infarction. N Engl J Med 1993:328:981-8. 48. Clemmensen P, Bates ER, Califf RM, Hlatky MA, Aronson LG, George BS et al. Complete atrioventricular block complicating inferior wall acute myocardial infarction treated with reperfusion therapy. The American Journal of Cardiology 1991; 67(4):22530. 48 49. Wesley RC, Lerman BB, DiMarco JP, Berne RM, Belardinelli L. Mechanism of atropineresistant atrioventricular block during inferior myocardial infarction: possible role of adenosine. J Am Coll Cardiol 1986;8:1232–4. 50. Altun A, Kirdar C, Ozbay G. Effect of aminophylline in patients with atropine-resistant late advanced atrioventricular block during acute inferior myocardial infarction. Clin Cardiol 1998;10:759-62. 51. Sahn DJ, DeMaria A, Kisslo J, Weyman A. Recommendations regarding quantitation in M-mode echocardiography: results of a survey of echocardiographic measurements. Circulation 1978;58:1072-83. 52. Teichholz LE, Kreulen T, Herman MV, Gorlin R. Problems in echocardiographic volume determinations: echocardiographic-angiographic correlations in the presence of absence of asynergy. Am J Cardiol 1976;37:7-11. 53. Schiller NB, Acquatella H, Ports TA, Drew D, Goerke J, Ringertz H, et al. Left ventricular volume from paired biplane two-dimensional echocardiography. Circulation 1979;60:547-555. 54. Isaaz K, Thompson A, Ethevenot G et al. Doppler echocardiographic measurements of flow velocity motion of left ventricular posterior wall. Am J Cardiol 1989;64:66–75. 55. Pellerin D, Sharma R, Elliott P, Veyrat C. Tissue Doppler, strain, and strain rate echocardiography for the assessment of left and right systolic ventricular function. Heart 2003;89 (Suppl III):iii9–17. 56. Oki T, Tabata T, Mishiro Y, Yamada H, Abe M, Onose Y et al. Pulsed tissue Doppler imaging of left ventricula systolic and diastolic wall motion velocities to evaluate differences between long and short axes in healthy subjects. J Am Soc Echocardiogr 1999;12 (5):308-13. 57. Tei C, Ling LH, Hodge DO, Bailey KR, Oh JK, Rodeheffer RJ et al. New index of combined systolic and diastolic myocardial performance: a simple and reproducible measure of cardiac function-a study in normals and dilated cardiomyopathy. J Cardiol 1995;26(6):357-66. 58. Lindqvist P,Calcuttea A,Henein M. Echocardigraphy in the assessment of right heart function. European Journel of Echocardiography 2008;9:225-34. 59. Moller J, Sondergaard E, Poulsen SH, Aplleton CP, Egstrup K. Serial Doppler echocardiographic assessment of left and right ventricular performance after a first myocardial infarction. J Am Soc Echocardiogr 2001;14(4):249-55. 60. Ulucay A, Tatli E. Myocardial performance index. Anadolu Kardiyol Derg 2008; 8(2):143-8. 61. Pellet AA, Tolar WG, Merwin DG, Kerut EK. The Tei index: Methadology and disease state values. Echocardiography 2004;21:669-672 62. De Maria AN, Blanchard D. The hemodynamic basis of diastology. J Am Coll Cardiol 1999;34:1659-62. 49 63. Dağdelen S, Eren N, Karabulut H, Akdemir İ, Ergelen M, Akçay M. Sol ventrikül hipertrofisi ile diyastolik fonksiyonları arasındaki ilişkinin yeni ekokardiyografik yaklaşımlarla değerlendirilmesi. Türk Kardiyol Dern Arş 2001;29:173-80. 64. Garcia MJ, Thomas JD, Klein AL. New Doppler echocardiographic applications for the study of diastolic function. J Am Coll Cardiol 1998;32:865-75. 65. Mandinov L, Eberli FR, Seiler C, Hess OM. Diastolic heart failure. Cardiovasc Res 2000;45:813-25. 66. Nishimura RA, Abel MD, Hatle LK, Tajik AJ. Assessment of diastolic function of the heart: background and current applications of Doppler echocardiography. Mayo Clin Proc 1989;64(2):181-204 67. Appleton CP, Hatle LK, Popp RL. Relation of transmitral flow velocity patterns to left ventricular diastolic function: new in sights from a combined hemodynamic and Doppler echocardiographic study. J Am Coll Cardiol 1988;12:426-40. 68. Vanoverschelde JL, Raphael DA, Robert AR, Cosyns JR. Left ventricular filling in dilated cardiomyopathy: relation to functional class and hemodynamics. J Am Coll Cardiol 1990;15:1288-95. 69. Schiller N, Foster E. Analysis of left ventricular systolic function. Heart 1996;75 Suppl 2:17–26. 70. Triposkiadis F, Tentolouris K, Androulakis A, Trikas A, Toutouzas K, Kyriakidis M et al. Left atrial mechanical function in the healthy elderly: new insights from a combined assessment of changes in atrial volume and transmitral flow velocity. J Am Soc Echocardiogr 1995;8:801–9. 71. Appleton CP, Galloway JM, Gonzalez MS, Gaballa M, Basnight MA. Estimation of left ventricular filling pressures using two dimensional and Doppler echocardiography in adult patients with cardiac disease. Additional value of analyzing left atrial size, left atrial ejection fraction and the difference in duration of pulmonary venous and mitral flow velocity at atrial contraction. J Am Coll Cardiol 1993;22:1972–82. 72. Basnight MA, Gonzalez MS, Kershenovich SC, Appleton CP. Pulmonary venous flow velocity: relation to hemodynamics, mitral flow velocity and left atrial volume, and ejection fraction. J Am Soc Echocardiogr 1991;4:547–58. 73. Jensen JL, Williams FE, Beilby BJ, Johnson BL, Miller LK, Ginter TL et al. Feasibility of obtaining pulmonary venous flow velocity in cardiac patients using transthoracic pulsed wave Doppler technique. J Am Soc Echocardiogr 1997;10:60–6. 74. Douglas PS. The left atrium: a biomarker of chronic diastolic dysfunction and cardiovascular disease risk. J Am Coll Cardiol 2003;42:1206–7. 75. Pritchett AM, Mahoney DW, Jacobsen SJ, Rodeheffer RJ, Karon BL, Redfield MM. Diastolic dysfunction and left atrial volume: a population-based study. J Am Coll Cardiol 2005;45:87–92. 50 76. Sun JP, James KB, Yang XS, Solankhi N, Shah MS, Arheart KL et al. Comparison of mortality rates and progression of left ventricular dysfunction in patients with idiopathic dilated cardiomyopathy and dilated versus nondilated right ventricular cavities. Am J Cardiol 1997;80:1583–7. 77. Patel AR, Dubrey SW, Mendes LA, Skinner M, Cupples A, Falk RH et al. Right ventricular dilation in primary amyloidosis: an independent predictor of survival. Am J Cardiol 1997;80:486–92. 78. de Groote P, Millaire A, Foucher-Hossein C, Nugue O, Marchandise X, Ducloux G et al. Right ventricular ejection fraction is an independent predictor of survival in patients with moderate heart failure. J Am Coll Cardiol 1998;32:948–54. 79. Ghio S, Gavazzi A, Campana C, Inserra C, Klersy C, Sebastiani R et al. Independent and additive prognostic value of right ventricular systolic function and pulmonary artery pressure in patients with chronic heart failure. J Am Coll Cardiol 2001;37:183–8. 80. Ghio S, Recusani F, Klersy C, Sebastiani R, Laudisa ML, Campana C et al. Prognostic usefulness of the tricuspid annular plane systolic excursion in patients with congestive heart failure secondary to idiopathic or ischemic dilated cardiomyopathy. Am J Cardiol 2000;85:837–42. 81. Levine R, Gibson T, Aretz T, Gillam LD, Guyer DE, King ME et al. Echocardiographic measurement of right ventricular volume. Circulation 1984;69:497–505. 82. Tomita M, Masuda H, Sumi T, Shiraki H, Gotoh K, Yagi Y et al. Estimation of right ventricular volume by modified echocardiographic subtraction method. Am Heart J 1992;123:1011–22. 83. Ota T, Fleishman C, Strub M, Stetten G, Ohazama CJ, von Ramm OT et al. Real-time, three dimensional echocardiography: feasibility of dynamic right ventricular volume measurement with saline contrast. Am Heart J 1999;137:958–66. 84. Feigenbaum H, Armstrong WF, Ryan T. Feigenbaums Echocardiography. 6th edition. Philadelphia: Lippincott Williams & Wilkins,2005:203-10. 85. Kaul S, Tei C, Hopkins J, Shah P. Assessment of right ventricular function using twodimensional echocardiography. Am Heart J 1984;107:526–31. 86. Hammarstrom E, Wranne B, Pinto F, Puryear J, Popp R. Tricuspid annular motion. J Am Soc Echocardiogr 1991;4:131–9. 87. Miller D, Farah MG, Keith F, Schluchter M, Hoit BD. The relation between quantitative right ventricular ejection fraction and indices of tricuspidal annular motion and myocardial performance. J Am Soc Echocardiogr 2004;17:443–7. 88. Alam M, Wardell J, Andersson E, Samad BA, Nordlander R. Characteristic of mitral and tricuspid annular velocities determined by pulsed wave Doppler tissue imaging in healthy subjects. J Am Soc Echocardiogr 1999;12:618–28. 51 89. Ueti OM, Camargo EE, Ueti Ade A, de Lima-Filho EC, Nogueira EA. Assessment of right ventricular function with Doppler echocardiographic indices derived from tricuspid annular motion: comparison with radionuclide angiography. Heart 2002;88:244–8. 90. Meluzin J, Spinarova L, Bakala J, Toman J, Kreici J, Hude P et al. Pulsed Doppler tissue imaging of the velocity of tricuspidal annular systolic motion; a new, rapid, and noninvasive method of evaluating right ventricular systolic function. Eur Heart J 2001;22:340–8. 91. Chockalingam A, Gnanavelu G, Alagesan R. Myocardial performance index in evaluation of acute right ventricular myocardial infarction. Echocardiography 2004;21(6):587-94. 92. Denslow S, Wiles HB. Right ventricular volumes revisited:a simple model and simple formula for echocardiographic determination. J Am Soc Echocardiogr 1998;11:864-73. 93. Dağdeviren B, Eren M, Görgülü S, Soylu O, Özer N, Yıldırım A ve ark. Sağ Ventrikül Sistolik Fonksiyonunun Belirlenmesinde Doku Doppler Yönteminin Değeri. Ana Kar Der 2001;1:85-9. 94. Kaul S, Tei C, Hopkins JM, Shah PM. Assessment of right ventricular function using two-dimensional echocardiography. Am Heart J 1984;107:526-31. 95. Horton KD, Meece RW, Hill JC. Assesment of the right ventricle by Echocardiography: a primer for cardiac sonographers. J Am Soc Echocardiogr 2009;22:776-92 96. Spencer KT, Weinert L, Lang RM. Effect of age, heart rate and trikuspid regurgitation on the Doppler echocardiographic of right ventricular diastolic function. Cardiology 1999;92:59-64. 97. Yasue H, Yoshimura M, Sumida H, Kikuta K, Kugiyama K, Jougasaki M et al. Localization and mechanism of secretion of B-type natriuretic peptide in comparison with those of A-type natriuretic peptide in normal subjects and patients with heart failure. Circulation 1994;90:195–203. 98. Greil GF, Beerbaum P, Razavi R, Miller O. Imaging the right ventricle: non-invasive imaging. Heart 2008;94:803-8 99. Yoshimura M, Yasue H, Okumura K, Ogawa H, Jougasaki M, Mukoyama M et al. Different secretion patterns of atrial natriuretic peptide and brain natriuretic peptide in patients with congestive heart failure. Circulation 1993;87:464–9. 100.Soeki T, Kishimoto I, Okumura H, Tokudome T, Horio T, Mori K et al. C-type natriuretic peptid, a novel antifibrotic and antihypertrophic agent, prevents cardiac remodeling after myocardial infarction. J Am Coll Cardiol 2005;45:608–16. 101.Schweitz H, Vigne P, Moinier D, Frelin C, Lazdunski M. A new member of the natriuretic peptide family is present in the venom of the green mamba (Dendroaspis angusticeps). J Biol Chem 1992; 267:13928-32. 102.Scardovi AB. Clinical applications of brain natriuretic peptide testing. Ital Heart J Suppl.2004;5(5):343-56. 52 103.Beck-da-Silva L, de Bold A, Fraser M, Williams K, Haddad H. Brain natriuretic peptide predicts successful cardioversion in patients with atrial fibrillation and maintenance of sinus rhythm. Can J Cardiol 2004;20:1245-8. 104.Schwam E. B-type natriuretic peptide for diagnosis of heart failure in emergency department patients: a critical appraisal. Acad Emerg Med 2004;11:686-91. 105.Bertinchant JP. Brain natriuretic peptide (BNP) and N-terminal-pro BNP in chronic haemodialysed renal failure. Arch Mal Coeur Vaiss 2004;97:881-8. 106.Osca J, Quesada A, Arnau MA, Osa A, Hervás I, Almenar L et al. Brain natriuretic peptide. Diagnostic value in heart failure. Rev Esp Cardiol 2002;55:7-15. 107.Choi EY, Kwon HM, Yoon YW, Kim D, Kim HS. Assessment of extent of myocardial ischemia in patients with non-ST elevation acute coronary syndrome using serum B-type natriuretic peptide level. Yonsei Med J 2004;45:255-62. 108.Watanabe M, Murakami M, Furukawa H, Nakahara H, Tanaka H, Sunamori M. Decreased plasma brain natriuretic peptide levels after a successful maze procedure. J Heart Valve Dis 2003;12:287-91. 109.Baughman KL. B-Type natriuretic peptide- a window to the heart. N Engl J Med 2002; 347:158-9. 110.Schultz HD, Gardner DG, Deschepper CF, Coleridge HM, Coleridge JC. Vagal C-fiber blockade abolishes sympathetic inhibition by atrial natriuretic factor. Am J Physiol 1988;155:6-13. 111.Schnabel R, Lubos E, Rupprecht HJ, Espinola-Klein C, Bickel C, Lackner KJ. B-type natriuretic peptide and the risk of cardiovascular events and death in patients with stable angina: results from the AtheroGene study. J Am Coll Cardiol 2006;47:552–8. 112.Maisel AS, Krishnaswamy P, Nowak RM, McCord J, Hollander JE, Duc P. Rapid measurement of B-type natriuretic peptide in the emergency diagnosis of heart failure. N Engl J Med 2002;347:161–7. 113.De Lemos JA, Morrow DA, Bentley JH, Omland T, Sabatine MS, McCabe CH et al. The prognostic value of B-type natriuretic peptide in patients with acute coronary syndromes. N Engl J Med 2001;345:1014–21. 114.Lindahl B, Lindback J, Jernberg T, Johnston N, Stridsberg M, Venge P et al. Serial analyses of N-terminal pro-B-type natriuretic peptide in patients with non-ST-segment elevation acute coronary syndromes: a Fragmin and fast Revascularisation during In Stability in Coronary artery disease (FRISC)-II substudy. J Am Coll Cardiol 2005;45:533–41. 115.Kwan G, Isakson SR, Beede J, Clopton P,Maisel AS, Fitzgerald RL. Short-term serial sampling of natriuretic peptides in patients presenting with chest pain. J Am Coll Cardiol 2007;49:1186–92. 116.James SK, Lindback J, Tilly J,Siegbahn A, Venge P, Armstrong P et al. Troponin-T and N-terminal pro-B-type natriuretic peptide predict mortality benefit from coronary 53 revascularization in acute coronary syndromes: a GUSTO-IV substudy. J Am Coll Cardiol 2006;48:1146–54. 117.Tapanainen JM, Lindgren KS, Makikallio TH, Vuolteenaho O,Leppaluoto J, Huikuri HV. Natriuretic peptides as predictors of non-sudden and sudden cardiac death after acute myocardial infarction in the beta-blocking era. J Am Coll Cardiol 2004;43:757–63. 118.Palazzuoli A, Gennari L, Calabria P, Quatrini I, Vecchiato L, De Paola V et all. Relation of Plasma Brain Natriuretic Peptide Levels in Non–ST-Elevation Coronary Disease and Preserved Systolic Function to Number of Narrowed Coronary Arteries Am J Cardiol 2005;96:1705-10. 119.Kucher N, Printzen G, Goldhaber SZ. Prognostic role of brain natriuretic peptide in acute pulmonary embolism. Circulation 2003;107:2545-7. 120.Mariano-Goulart D, Eberle MC, Boudousq V, Hejazi-Moughari A, Piot C, Caderas de Kerleau C et al. Major increase in brain natriuretic peptide indicates right ventricular systolic dysfunction in patients with heart failure. The European Journal of Heart Failure 2003;5:481–8. 121.Dickstein K, Cohen-Solal A, Filippatos G, J.V. McMurray J, Ponikowski P, PooleWilson PA. ESC guidelines for the diagnosis and treatment of acute and chronic heart failure 2008. Eur Heart J 2008: 29;2388-2442 122.Cockcroft D. Prediction of creatinine clearance from serum creatinine. Nephron 1976;16:31-41. 123. Lang RM, Biering M, Devereux RB, Flachskampf FA, Foster E, Pellikka PA et al. Recommendations for chamber quantification. Eur J Echocardiogr 2006; 7(2):79-108. 124. Quinones MA, Otto CM, Stoddard M, Waggoner A, Zoghbi WA. Recommendations for quantification of Doppler echocardiography: a report from the Doppler Quantification Task Force of the Nomenclature and Standards Committee of the American Society of Echocardiography. J Am Soc Echocardiogr 2002; 15(2):167-84. 125.Kaya MG, Ozdogru I, Kalay N, Dogan A, Inanc T, Gul I et all. Plasma B-type natriuretic peptide in diagnosing inferior myocardial infarction with right ventricular involvement. Coronary Artery Disease 2008;19:609-13. 126.Omland T, Persson A, Ng L, O’Brien R, Karlsson T, Herlitz J et al. N-terminal pro-Btype natriuretic peptide and longterm mortality in acute coronary syndromes. Circulation 2002;106:2913-8. 127.Shamir MR, Eikelboom JW, Natarajan MK, Diaz R, Yi C, Gibbons RJ et al. Impact of right ventricular involvement on mortality and morbidity in patients with inferior myocardial infarction. J Am Coll Cardiol 2001;37:37-43. 128.Kjaer A, Hildebrant P, Appel J. Neurohormones as a markers of right and left sided cardiac dimensions and function in patient with untreated chronic heart failure. Int J Cardiol 2005 18;99(2):301-6. 54 129.Mayer SA, De Lemos JA, Murphy SA. Comparison of B-type natriuretic peptide levels in patients with heart failure with versus without mitral regurgitation. Am J Cardiol 2004 15;93(8):1002-6. 130.Ono M, Tanabe K, Asanuma T. Doppler echocardiography derived index of myocardial performance. Comparison with brain natriuretic peptide levels in varous heart disease. Jpn Circ J 2001;65(7):637-42. 131.Nagaya N, Nishikimi T, Okano Y. Plasma brain natriuretic peptide levels increase in proportion to the extent of right ventricular dysfunction in pulmonary hypertension. J Am Coll Cardiol 1998 31(1):202-8. 55 EKLER 56 Ek-1 57 Ek-2 GÖNÜLLÜ BİLGİLENDİRİLMİŞ OLUR FORMU Bu katıldığınız çalışma bilimsel bir araştırma olup, araştırmanın adı “Akut inferiyor miyokard infarktüsü ile ilişkili klinik sağ ventrikül disfonksiyonunun tanısında BNP’nin değeri”dir. Bu araştırmanın amacı, inferiyor miyokard infarktüsünde sağ ventrikül tutulumunun BNP ile ilişkisinin araştırılmasıdır. Bu araştırmada size ek herhangi bir tedavi uygulanmayacaktır. Araştırmada size elektrokardiyografi ve ekokardiyografi işlemi yapılacaktır.. Başvuru anından 24 saat içinde 5 cc venöz kan alınacaktır. Bu araştırma ile ilgili olarak araştırıcının önerilerine uyma sizin sorumluluklarınızdır. Bu araştırmada sizin için herhangi bir risk yoktur Araştırmaya bağlı bir zarar söz konusu olduğunda, bu durumun tedavisi sorumlu araştırıcı tarafından yapılacak, ortaya çıkan masraflar Arş Gör Tarık Yıldırım tarafından karşılanacaktır. Araştırma sırasında sizi ilgilendirebilecek herhangi bir gelişme olduğunda, bu durum size veya yasal temsilcinize derhal bildirilecektir. Araştırma hakkında ek bilgiler almak için ya da çalışma ile ilgili herhangi bir sorun, istenmeyen etki ya da diğer rahatsızlıklarınız için 2357641-4315 no.lu telefondan Dr. Tarık Yıldırım’a başvurabilirsiniz. Bu araştırmada yer almanız nedeniyle size hiçbir ödeme yapılmayacaktır ayrıca, bu araştırma kapsamındaki bütün muayene, tetkik, testler ve tıbbi bakım hizmetleri için sizden veya bağlı bulunduğunuz sosyal güvenlik kuruluşundan hiçbir ücret istenmeyecektir. Bu araştırma Üniversite araştırma fonu tarafından desteklenmektedir. Bu araştırmada yer almak tamamen sizin isteğinize bağlıdır. Araştırmada yer almayı reddedebilirsiniz ya da herhangi bir aşamada araştırmadan ayrılabilirsiniz; bu durum herhangi bir cezaya ya da sizin yararlarınıza engel duruma yol açmayacaktır. Araştırıcı bilginiz dahilinde veya isteğiniz dışında, uygulanan tedavi şemasının gereklerini yerine getirmemeniz, çalışma programını aksatmanız veya tedavinin etkinliğini artırmak vb. nedenlerle sizi araştırmadan çıkarabilir. Araştırmanın sonuçları bilimsel amaçla kullanılacaktır; çalışmadan çekilmeniz ya da araştırıcı tarafından çıkarılmanız durumunda, sizle ilgili tıbbi veriler de gerekirse bilimsel amaçla kullanılabilecektir. Size ait tüm tıbbi ve kimlik bilgileriniz gizli tutulacaktır ve araştırma yayınlansa bile kimlik bilgileriniz verilmeyecektir, ancak araştırmanın izleyicileri, yoklama yapanlar, etik kurullar ve resmi makamlar gerektiğinde tıbbi bilgilerinize ulaşabilir. Siz de istediğinizde kendinize ait tıbbi bilgilere ulaşabilirsiniz Çalışmaya Katılma Onayı: Yukarıda yer alan ve araştırmaya başlanmadan önce gönüllüye verilmesi gereken bilgileri okudum ve sözlü olarak dinledim. Aklıma gelen tüm soruları araştırıcıya sordum, yazılı ve sözlü olarak bana yapılan tüm açıklamaları ayrıntılarıyla anlamış bulunmaktayım. Çalışmaya katılmayı isteyip istemediğime karar vermem için bana yeterli zaman tanındı. Bu koşullar altında, bana ait tıbbi bilgilerin gözden geçirilmesi, transfer edilmesi ve işlenmesi konusunda araştırma yürütücüsüne yetki veriyor ve söz konusu araştırmaya ilişkin bana yapılan katılım davetini hiçbir zorlama ve baskı olmaksızın büyük bir gönüllülük içerisinde kabul ediyorum. Bu formun imzalı bir kopyası bana verilecektir. 58 Gönüllünün, Adı-Soyadı: Adresi: Tel.-Faks: Tarih ve İmza: Velayet veya vesayet altında bulunanlar için veli veya vasinin, Adı-Soyadı: Adresi: Tel.-Faks: Tarih ve İmza: Açıklamaları yapan araştırmacının, Adı-Soyadı: Görevi: Adresi: Tel.-Faks: Tarih ve İmza: Olur alma işlemine başından sonuna kadar tanıklık eden kuruluş görevlisinin/görüşme tanığının, Adı-Soyadı: Görevi: Adresi: Tel.-Faks: Tarih ve İmza: * Bu örnek form araştırıcılara fikir vermek için formda bulunması gereken asgari bilgiler verilerek hazırlanmıştır, gerektiğinde eklemeler yapılmalıdır. İstendiğinde Etik Kurul sekreterliğinden ya da Tıp Fakültesi web sayfasından temin edilerek ve üzerinde gerekli düzenlemeler yapılmak suretiyle kullanılabilir (ör. bu paragraf, metindeki noktalı kısımlar ve parantezler çıkarılmalı ve uygun şekilde düzenlenmelidir). Gönüllünün beyan ve imzası, bilgilendirme metninin devamı şeklinde olmalıdır; kesinlikle ayrı sayfalarda olmamalıdır. Konuyla ilgili olarak T.Ü. Tıp Fakültesi Etik Kurul yönergesi okunmalıdır. 59 Ek-3 Hastaların demografik, klinik, laboratuar ve ekokardiyografik verileri 60