DIYANET .. iŞLERI BAŞKANLICI YAYlNLARI DİYANET DERGiSi DiNI, iLMi, EDEBI, MESLEKI AYLlK DERGI lmttyaz Sahibi ve Yazı !ı:ılerlni Fillen !dare Eden Sorumlu Müdür MEHMET KERVANCI Dint mzmetler ve Din Görevlilerini OJgunlaı;tırma Dairesi Ba.iıkanı ALLAH INSANLARDAN BiR TAKIMINI DOGRU YOLA ERIŞJiRDi, FAKAT BIR TAKIMI DA Ayyıldız Matbaası A.Ş. 17 7592 - 17 25 24 Ankara • Mizanpaj Grafik Stüdyo S 17 00 26 - Ankara SAPIKLIGI HAKETTI, ÇÜNKÜ BUNLAR ALLAH'I BIRAKIP ŞEYTANLARI DOST EDINMiŞ VE KENDILERiNi DOGRU YOLDA EYLÜL • EKIM 1975 CiLT: XIV - SAYI: 5 · SANMlŞLARDI. (ei.,.A'raf:. 30) "DİN KARDEŞiNDE BİR DE(1İŞİKIJK MEl'DANA GEI.İR "ÜZERİNDE BULUNDUGU HALİ BAŞKALAŞffiSA · BUNUN .İÇİN ONU TERKETME! ÇüNKü KARDEŞiN BİRKERE EGİLİRSE, BİRKERE DE DOGRULUR/' Iii DI Celal YILDIRIM Afyon Müftüsü . t m DiYANET DERGISi SAYI: 5 "1\:Iü'minler ancak lmrdeı;ıtirler. Artık iki kardeşinizin arasını bulup düzeltin. Allah'a karşı gelmekten sakının, umulur ki merhamet olımıır­ EYLÜL EKiM sımıız."ı 1975 (!) _el-Hucurat: 10. 267 DiN KARDEŞLİGt Dünya tarihinde gerçek karde§liğin ilk tohumu, Mekke vadisinde T e v h i d A k ı: d e s i 'nin fı§kınp dal-budak saldığı Ka'be-i Muazzama civarında atılmı§; burada yeııeren fidanlar Medine'de "İslam uhuvvet" bahçesinde neııv-u nema bulmu§ ve oradan da dünyanın d'6rt bucağına yayılma istidadı göstermi§tir. İslam Dininin tebligatçısı ve onun na§iri Hazret-i Muhammed (A.S.), bir yandan Allah'ın varlığını, birliğini gönüllere nak§ederken diğer yandan bu akide etrafında toplanan ve fakat ırkları, ülkeleri, renk ve dilleri ayn olan bahtiyarlan "Din karde§liği" adı altında birle§tirip kaynaııtırı­ ·yor; bunları rahle-i tedrisinde terbiye edip §ekillendiriyordu. Aynı zamanda büyük bir ruh mimarı olan Peyg:amber (A.S.) Efendimiz'in beııer ruhu üzerindeki tesiri pek büyük olmu§, geçmi§in derinliklerine uzanan kin ate§İ onunla sönmüııtür. O'nun meydana getirdiği karde§lik, öyle bir karde§liktir ki, onun he: yecanı kan ve soy karde§liğini çok gerilerde bırakıyor; Habe§li köleyle Kurey§li asilzadeyi kucakla§tırıyor, sarma§-dola§ ediyordu.' Mekkeli Muhacirlerle Medineli Ensan bir daha kopmamasıya birbirine bağlıyor, kalblerini tek kalb haline getirip yılların biriktirdiği kin ve husumeti, efendilik ve kölelilı:. farkını silip kaldınyordu. Medine'de güçlü iki kabile olan Evs ve Hazreçliler arasında surup giden bir asırlık kiı.ngütme davaSı ancak İslam'ın yüksek irfan mekte·binde sona eriyor; Raslllullah (A.S.) 'ın feyizli. çağrısıyla sulha kaVU§Uyor; birbirine hasım olan bu ilı:.i kom§U kabile, akıllara durgunluk verecek ölçüde karde§ oluyor, gönül gönüle vererek Hazret-i Peygamber'in safında yer alıyordu. Kur'an-ı Kerim'de Allah'ın inanmııı insanlara olan bu gönüller fetlıedici nimetinden bahsedilirken buyuruluyor ki: j 1 i 1 i ''Ey iman edenler! Allah'tan man olarak can verin.." gerektiği gibi korkmı ve ancak Müslü- "Hepiniz birden Allah'ın (manevi) urganıııa (Kur'an) sİmsıkı sarı­ size olan nimetini hatırlayın; halili .sizler birbirinize düşman iken O, gönülleriDizi ·(Islam saf ve temiz havası içinde) uzlaştırıp birleştirdi de O'nun bu nimeti sayesinde kardeş oldunuz.'' lın, ayrılmayın. Allah'ın DiYANET DERGISi SAYI: 5 EYLÜL EKiM 1975 . 268 "Siz bir zamanlar ateş ÇtLlı:urunuııı kenarına gelıni§ bulunuyordunuz; Allah sizi. kurtarmı§tı. Artık (İslam'ın) dosdoğru yolunu bulasınız diye Allah ayetlerini böylece size açıklıyor.''!? . Bir asır süren kavgayı hiçbir barı§sever durduramıyor; hiçbir kabile reisi bu hususta muvazene unsuru alamıyor. Ama İslam ve onun getirdiği lrarde§lik bu görevi Iayıkıyla yapıyor; kavga yerine barı§!, kan gütme (2) Al-i İmrAn sfitesi, Ayet: 103. yerine İnsan hayAtına ve onun hakianna saygıyı, kin yerine dtni getiriyor. Ve o günlerde İslam kardeşliğinin en güzel örneğini veren Rasülullah (A.S.) Efendimiz, bütün insanlara seslenerek şöyle diyordu: "Müslüman biN KA.B:DEŞL!Gİ müslümamın kardeı:;idir.".'l "ll:lüslümanlar kardeştirler; hiçbirinin üstiinlüğü yoktur."-4 diğeri üzerinde, takva Iıariç Hazret-i Peygamber- (A.S.), bununla iman ve ideal birliği içinde olan müslümaniann birbirinden üstün olmadığını, zenginle fakir, efendiyle köle · arasında takviidan başka: bir farkın bulunmadığını ilan ediyordu. Bu sese kulak ve kalb. vereİiler, köleliğin ezici kaydından, zu~ lüm ve haksızlığından kurtuldular, insan olmanın hakiki manasını bütün derinliğiyle öğrendiler; hele müslüman olmanın insanlığa nasıl bir şeref ve itibar getirdiğini, ona nasıl değer sunduğunu anlamakta gecikmedileı• . kardeş . Büyük Sahabi Ebü Zerr el-Gıffari (r.a.) rer nasılsa bir gaflet ya da zuhill_eserl olarak Bilal-i Habe§i'yi, Rabeşli siyah bir kadının diye kınamıştı. İslam adına buna çok üzülen Bilal (r.a.)'in bu üzüntüsünün sebebi Hazret-i Peygamber (a.s.) farafından öğrenilince, Ebü Zerr'in İslam Kardeşliğinin ruh ve manasma sığmayan bu davranışı ho§ kar§ılanmamı§tı. Rasülu1lah (a.s.) Efendimiz ona: oilu tısı "Hakika.t sen öyle bir adamsın ki send~ henüz cahiliyye devri kahnvar; onu (Bilal'i) annesiyle•mi ayıplıyorsun?!"s buyurdu. Peygamber Efendimiz'in, İslam Karde§liğini zedeler ölçüde olan bir söz ya da davralli§a karşı asla müsamaha etınediğini, iki müslüman arasında meydana gelen açıklığı süratle kapadığını bu olaydan öğrenmiş bulunuyoruz. Çünkü müslümanlar kardeŞ sevgisinin halesi içinde bulunduklan nisbette huzurludurlar ve bu oranda yüksek ahlaka hizmet ede. bilir, insan hakianna saygı gösterebilirler. ki müslümanlan bir araya getirip insanlığın hizm_etine ilim ve medeniyetin kaidesini kurmalannda muharrik bir kuvvet olı:nuştur. ... Bu anlayıştır sevketmiş; Şam dolaylannda İslam ordularını sevk ve .idare eden başkumandan Halid b. Velid (d.. ), İkinci Halife Ömer (r.a.)'in emriyle bu görevden aziedilip yerine Ebü Ubeyde b. Cerrah (r.a.) getirilince, ordu arasına sı­ zan münil.fıklar bu ortamdan yararlanmak isteyince, Halid b. Velid, İs- (3) EbO. Davud: Sürey b. Hanze_le (r.a.)den .. (4) Taberant! Hablb b. Harraş (r.a.)den- C!l.ıniussağir, C. 2, (5)_ Sahih-i · Buhart - C. 1. J} \------ ---~·--·---· DiYANET DERGiSi SAYI: 5 EYLÜL EKiM 1975 s. 186JMısır:? 269 !>İN KA.RDEŞLİG! lam karde§liğinin bozulmasına, birlik ve dirliğinin sarsılmasına te§ebbfis eden bu adamlara §U tarihi dersi vermi§tir: "Bugüne kadar bir kumandan olarak müslüman karde§lerimle birlikte Allah nzası, İslamiyetın yükselmesi için nasıl caııla ba§la savaş­ tnnsa bundan böyle de aynı iman ve anlayı§ içinde nefer olarak sava§a· cağım, Halifenin emrini duydum ve gönülden itaat ediyorum!"a Zira !slam'ın .feyiz pınarından kanasıya içen b1J bahtiyarlar, !slam karde§lik harcının tam dozunda bulunduğunu ve bu arızasız kullanıldığı. müddetçe iman kalesinin ku§kusuz yükseleceğini, güven ve g~la ihti§amını koruyacağını, inanmıyanlann gıpta nazarlannı kendine döndüreceğini çok iyi biliyorlardı, RasOlullah (a.s.)'ın: gibi bazısı bazı­ mübarek sözleri onların kulağında çınlıyor, hafızalarında iz bırakıyordu. Hazerde olsun, seferde olsun, barı§ta olsun, sullı günlerinde olsun onlar için ölçü ve düstur bu idi. ''Mü'miıı, mü'miıı kardeşi için bir binanın tuğlaları sını bağlayıp sağlamlaş~ır."r meıllindeki Bir ara bu ulvi sesin tesirini unutan büyük sahabi Sa'd b. Ebi Vak~ kas (r.a.), Selman-ı Farisi'nin de bulunduğu bir mecliste, ileri gelen birkaç sahabeye neseblerini kaçıncı babalanna kadar sayabileceklerini sormu§ ve sonra kendi nesebini sıralıyarak bu kez Selınan'a sormu§tu. Onun . bu tutumunu yadırgayan ve İslam karde§liği naınına üzülen Selman (r.a.) hemen §U cevabı verıni§ti: "İslam oğlu Selmiin." Sa'd'ın bu lüzumsuz ve aynı zamanda cahiliyye devrinin övünmeye medar kötü adetini geri getirir malıiyetteki sorusuna Hazret-i Ömer (r.a.) " sinirlenmi§ ve ona: "Ben de İsliim oğlu Ömer'im!" diyerek gerekli ikaz-. da bulunmu§tu .. Duruma .muttali olan Rasü.lullah (a.s.) Efendimiz, iman yapısını sarsabilecek, karde§lik bağlarını gev§etecek bu davraııl§ı da ho§ kar§ılamaml§; hem Selınan'ın kalbini ho§ tutmak, hem de Sa'd'e ögilt vermek için §Öyle buyurmu§tu: ;i '' DIYANET DERGISi SAYI: 5 i, EYLÜL EKiM 1975 '270 "Salman bendendir; Selman ehl.i beytimdendir."a (6) Fütuhu'ı;-Şam Li'l-VAltidij C. ı, S. 59/Mısır: 1935-1354. (7) Buhar! - Müslim - Tirmizi - Neset 1 C11.miussağir;c. 2, s. 184. Mısır baskı:? (8) Tefs!r-i İbni Keslr: C. • 1, s. 162/Mısır:? Hazret-i Ömer· (r.a.)'in hadiseye üzülüp sert çıkış yapinast ve kendi . nesebini de İslamiye te bağlıyaralt Se;Iman'la birleşmesi, şüphesiz ki !slam rnektabinde okuduğu §u hadise dayamyordu. Zira onlann ilham kaynağı, Allah'ın Kitabı, Rasıilullah'ın Sünneti idi. DİN KARDE~LİGİ "İman ehlinden olan mü'min, bedenden bir bölüm olan baş gibidir; başta olan bir ağrıdan dolayı nasıl beden elem ve acı duyarsa, mü'min de elıl-i iınitna dolrnnan bir dertten dolayı elem ve acı duyar.''9 Görülüyor ki, Rasfılullah (a.s.) Efendimiz din karde§liğini en yüksek mana ve heyecanda gönüllere enjekte ederken, en küçük bir kırgın­ lığa ve iki müslümanın arasında meydana gelen açıklığa imkan vermiyor; emsal kabıil etmeyen bağlayıcı metoduyla bir anda onlan birleııtirip ·kaynaııtınyordu. Ebu Zerr el-Gıffari öyle olınadı mı? Rasfılullah (a.s.)'ın; "Sende henüz cahiliyye devrinden kalına adetlerin kalıntısı vardır.'' mealindaki uyansından aldığı ilhamla ko§Up Bilal'in önünde bir yanağını toprak· üstüne koyarak uzamp ağlamış, özür dileyerek §U gönül alıcı sözleri söylemi§ti: "Ya Bilal, ayağınızı yüzümün üzerine koymadığımz müddetçe başımı yerden kaldırmayacağım .." İşte bu büyük insanlar, Peygamber terbiyesi alınış bahtiyar kişiler birbirlerine kar§! asla· kin gütmezlerdi; hele dargui durduklan görülmemiııtir. Çünkü affetmek mü'minin §iandır. Kinin bulunduğu yerde dinin nasıl bir sarsıntı geçireceğim çok. iyi biliyorlardı. Mescid-i Saadet'e gelemiyen bir karde§leıini herhalde .sorar ve ararlardı; bir derdi varsa hepsi birden ona Çare düşünür, ona dok~an bir musibetten müteessir olurlardı. Zira imanın artıp ekSiimiyen lezzetini her gün yudum yudum tadan mü'minlerin hafızasında Res1llüllah' (A. S.)ın şu mubarek sözleri bütün açıklığıyla yaşıyordu: "l\Iü'minler ·bir tek adam gibidir; başı ineinip ağrıyacak olursa her tarafı ağrır; gözü ağnyacak olursa her yanı ağrır.''ıo İslam karde§liğinin gönüllerde bıraktığı tesir, mü'minlerde bütün ha- yatlan boyunca kendini hissettirmi§, iGtihad farkından dolayı ikiye ayrılan niüslümanlar, birbirlerine ağır· bir dille hakarette bulunmaktan sa- Sahilı-i MUslim - Ahmed bin Hanbe!: Nu'm1l.n bin SAYI: EYLÜL EKiM 1975 (9) A:ıımed bin Hanbel: !bnl Sa'd'den.. (10) DI YAN ET DERGISI Beııir'den. 271 5 DiN KARDEŞLiG İ kınmışlardır. leri O kadar ki, Hazret-i Ali (r.a.) kar§! taraf hakkında şu söz- kullanmıştır: ''Kardeşlerimiz bize ne de kafirdirler."ıı . İmam-ı Şafii karşı serkeşlik ettiler; halbuki onlar ne fltsık, aleyh) hastalanınca, devrin büyük llinı adamlarından Ahmed bin Hanbel'in kadrini yücelterek içi hasret dolu derin bir nefes almış ve bu arada gözleri yaşarmıştı. Bunun sebebi sorulduğunda şu cevabı vermiştir: "Kardeşim Ahmed bin Hanbel'in gömleğiıli yüzüme sürüp bedeniıııe geçirmi§ olsaydım, derhal ıstırabım ge. çer, §ifa bulurdum!" Evet, (rahınetullahi mü'miııler iki el gibidir, biri diğerini yıkar da temizlenmesini sağlar. Yekdiğeriııden her an yardım görür. Atalanmızın "el eli yıkar, eller birleşir yüzü Yıkar" sözü ne kadar mfuıidardır! Bugün başka milletierin yaşayışma dikkat ettiğimiz zaman, İsla• . mlyetin kurmuş olduğu din kardeşliğinin cemiye te huzur ve sükün veren, onlar arasında dayanışma ve yardımiaşmayı gerçekleştiren feyizli meyvelerini onlarda göremiyoruz. Bu ancak Hazret-i Peygamber (a.s.)'ın kudretli ve bereketli elleriyle yetiştitip geliştirdiği bahçedeki ağaçlarda . bulunur. · · "Birbirine kavıışan iki din kardeşinin misali, birbirini yıkayan iki ele benzer. İki mü'min karşılaşmaya dur.sun mutlaka Allah birini diğerin­ den. hayıi"la faydalandırır."ı.e Ya bir de bu kar§llaşmada gönülden gelen bir sevgi ve saygı davranı§l içinde bakış olursa, o zaman mağfiret-i İlılhiyeye kapı açar~ Buna i§aretle Sevgili Peygamberimiz (a.s.) buyurdular ki: 1 DIYANET DERGiSI SAYI: ' ; ' 1 ~ -~ 5 EYLÜL. EKiM 1975 272 "Din kardeşine sevgiyle bakau kimseyi afveder) ."ıa Allalı bağışlar (günalılannı (ll) es-Sevtıiku'l-Muhrika Libııi Haceri'l-Heyteml.. (12) Deylemi - 1hytıu IDiiıııi'd-Din: C. 2, s. 201/Kalıire: 1967-1387. (13) Hakim: İbni ömer (r.a.)den - Ctııııiussa~~: C. 2, S. 182/Mısır baskı: ? MÜ;min iıir de bu sevgi ve saygıyla beraber karde§ine yardımcı oiur, onun elinden tutarak kendisine destek olmaya çalı§ırsa, bu arneli kendisine hem dünyada, hem de ahirette yardım görmesine vesile te§kil eder. Rasiilullah (a.s.) Efendimiz mü'mlıiin mü'mine olan yardımını §U cümlelerle övmelrte ve ilahi nusrata nasıl mazhar olacağını beyan etmektedir: - DİN KARDEŞLİGİ "Din kardeşine onun gıyabında yardım· eden kimseye Allah hem dünyada, hem de ahirette yardım eder.';J4 Onuncu asırda kitleler halinde Müslümanlığı kendi arzulanyla ka~ biil eden Türkler, bu hadis-i §eri:flerden almış olduklan derin bir haz neticesi Din Karde§liği'nin önemini kavramakta gecikmemi§, bilhassa bunu mesleki sahalara itmek süretiyle karde§liğin en güzel örneğini verıni§­ lerdir. Türkler sanatı ve sanatkan korumak ve aynı zamanda ülkelerinde sanayii geli§tirmek için Din Karde§liğini mesleki bir tarikat şekline sokmuş ve buna " A h i 1 i k " ismini vermişlerdir. ݧ terbiyesinde ve ha,yata atılmak isteyen sanatkan himayede A h i ı i k büyük rol oynamış ve böylece din karde§liğinin derin manası Türkler arasmda kısa z~anda kendini hissettiı,:ıni§; Karahanlılar zamanında ba§layarak Osmanlılann yükselme devri ortalarına kadar devm etmiştir. Bu a§ılıyor teşkilat, yeti§en ve yeti§mekte olan gençliğe ve yeti§tirdiği her gencin_ ve sanatkann §U İslam alılakını altı düstura da bağlı kalmasını sağlıyordu: ı. Elini açık tut (cömert ol!) 2. Sofranı açık tut (mislüirperver ol!) S. Kapini açık tut (din kardeşinle görüş!) 4. Dilini bağlı tut (ancak hayrile konuş!) 5. Gözünü bağlı tut (ancak· helaie bak!) 6. Belini bağlı tut (uçkuruna sahip ol!), Ahiler bu biye altı düsturdan ba§ka bir de, din karde§liğini §U altı ter- esasına bağlamı§lardır: 1. 2. S. 4. 5. 6; Uhuvvet = kardeşlik Fütuvvet = yiğitlik İruıanlığı sevmek (özellikle din kardeşini ayn bir açıdan s~vmek) Eşit haklara sahip olmak (kanun ·ve nizaınlar karşıSında herkes eşit muamele görmek) İş ahliikı (ticaret ve sanatta son derece dürüst olmak, hile yoluna asla sapmanıak) .- Ahiliğe bağlanmak (onun koymuş olduğu prensipierin - dışına DlYANET DERGISI SAYI: 5 çıkmamak)J5, EYLÜt EKIM 1975 j (14) Beyhaki Fi-Şa'bi'l-imll.n - C!l.miussag-ir: C. 2, s, 182jMısır: ? (15) Mezhepler ve Tarikatlar Tarihi: E.B.Ş.: S. 223.!f1İstanbul: 1964. 273 .DiN KARDEŞL!C:.t iAhiier birbirierlne, Özeliikie yetiııtirdikleri gençiere, gamber (a.s.)'m şu hadislerini sık sık hatırlatırlardi: Hazret-i Pey- . "Kim Allah için kendine bir (din) kardeşi edinirse, Allah onu Cennette öyle bir dereceye yükseltir ki o, o dereceye başka hiçbiı' am.eliyle erişemez!"ıB O halde tarih boyunca İslam aleminde hayırlı ve. feyizli çığırlar açıl· masma vestle olan Din Karde§liğine bugün her zamankinden daha çok muhtacız. Cemiyet arasındaki ülfet ve dayant§mayı yıkan, hakik! dostluğu kaldıran, menfaati ön plana alan, maddeden ba§ka hiçbir manevi değere yer vermiyen BATI ADETİ sath-ı mailinde yavaş yava§ etrafa yayılmakta ve İslam alemine sızınaktadır~ Kendi milli ve dini ·değerleri-_ mize sahip olduğumuz nisbette varlığımızı koruyabilir, gençliği sağlam karakterli· yetiştirebilir ve başkasına uydu olmaktan kurtulabiliriz. Şüp• he yok ki, dini ve milli tarihiİniz faziletlerle, yüksek ahlak örnekleriyle, ilim ve medeniyelin gönül açıcı havasıyla doludur. Onlan yeniden ihya etmek bizim görevii:nizdir. Küçük kusurlan, şahsi çıkarlan dikkate alariık kardeşlik havasını bozmak bize çok şeyler kaybettirir. önce şunu kabUl etmeliyiz ki, kusursuz insan olmaz; herkesin kendine göre birta· kım günah, kusur ve hatalan olabilir, Allah bundan ancak peygamberleri müstesna tutmuş, onları i s m e t sıfatiyle ·teçhiz etmi§tir. O hal· de din kardeşliğini her müslümandaki günah ve kusurlarla değil, onlardaki meziyetlerle değerlendirip devam ettirmek şarttır. Her hal-ü karda dedikoducu, kusur arayıcı değil nasihatçı ve hayırhalı olmak, İslam'ın ve insanlığın mana ve maksa?ma daha uygundur. Büyük ı DIYANET DERGISI SAYI: 5. :! '. ' .' . . EYLÜL EKIM hali saiıabi Eb1l Derda (r.a.) ne güzel tavsiyede bulunmuııtur: "Din ksiaeşinde bir değişiklik meydana gelir, üzerinde bulunduğu başkalaşırsa, bunun için onu terketme! Çünkü kardeşin bir kere eğrilirse, bir kere de doğrulnr."ı7 1975 274 (16) tbnu Ebl DünyA • !hyAu Ulfunl'd-Dtn: C, 2, s. 202jMısır:· 1967-1387. (17) !hya.u UlOmi'd-Dtn: c. 2, s. 234jMısır: 1967-1387~ - n:l:N K.ARDEŞL!Gt "Kardeşinden, Çiiıı.k:U günah işlediğinde ilgini kesme, onu terk de etme! o bugün günah irti.kab eder, yarın onu bıralar."ıs Bunun içindir ki RasCılullah (a.s.) Efendimiz, kardeşlik bağlarını koparanlan "şerir" olarak vasıflandırnuş ve bu hususta birçok tavsiyelerde bulunmuştur: · "Allah kullarının şerirleri, koğncnluk, getiren ve dostlar arasını açanlardır.''J9 Ziya Paşa ne güzel ağızkaralık edip söz götürüp söylemiştir: ".Adem ona derler ki garazdan ola salim Nefsinde dahi eyleye icra-yi ad!llet.." Bulıil.ri'nin EbU Hüreyre (r.a.)'den rivayet ettiği §U hadis-i şerif ise, kusur ve günahları dikkate alıp din ·kardeşinden ilgiyi kesmenin Sünnet-i RasCılullB.h'a aykıri olduğunu bir kez daha hatırlatıyor bize. Şöyle ki: Gayr-i ahlB.ki davranıştı;ı. bulunan kardeşinj. yeı'ip ağır söz sarfeden. bir müslümaru, Rasülullah (a.s.) bundan men'~tıııiştir: ''Kardeşinize karşı şeytana yardımcı olmayıııız !" DiYANET DERGiSi SAYI: 5 EYLÜL EKiM 1975 (18) lh;rıı.u Ulfl.mi'd-Dtii: C. 2, s. 234jMısır: 1967-1387. (19) Müsned-1 .1\.h:ıned bin Hanbel: EımiA b. Yeztd hadtslerl ..._ 275 .... ~ Dİ.i'f KARDEŞLiGİ Müs1fim.anlı~ yakıııan, cemiyet 'bÜnyesinde ·ka.rcieıılıiı: bağlarıni kuvvetlendirmek, Yiinus Emre'nin de §U .mısralanm hatırlayarak: "Elif koydum Btürü, pazar yaptım götürü. Yaratılanı ho§ gördüm Yaradan'dan ötürü." günah ve kusurlan sebebiyle aynlmamak, onlara ancak nasihatçı olmak; arası açılanlar vars~ onu düzeltmektir. Hayırhalı olmak, iyi dü§Ünmek, ho§görürlü olmak §iarımız olmalıdır. Konumuzu. Allah'ın §U beyanıyla tamamlamaya çalııııyoruz: "(Mü'l:nin) kullarıma de ki: (Kafirlere) en güzel olan sözü söylesinler. Çünkü şeytan aralarına fesat sokar. Şüphe yok ki şeytan insana i ·ı apaçık düşmandır." Kafirlere kar§ı bile en güzel söz söylemeyi emreden bir din, mü'minlere kar§ı kaba davranmaya cevaz verir mi? :Ayet, bilhassa müslüman karde§lerimize ·kar§ı nasıl davranmamızın gerektiğini herhalde ha. hrlatıyor ve bunun müstesna ölçüsünü veriyor. Allah iyilerle, iyi dü§ünenlerle beraberdir. !' . >f ; .. DIYANET DERGISI SAYI: 5 EYLÜL EKIM 1975 276 . i