Yecder_04 ç.indd

advertisement
YECDER KİTAPLARI
4
YENİDEN YAPILANMANIN
EŞİĞİNDE KUR’AN KURSLARI
YECDER IV. ULUSAL DİN GÖREVLİLERİ
SEMPOZYUM BİLDİRİLERİ
(27 NİSAN 2013 - İSTANBUL)
YECDER / YENİDEN YAPILANMANIN EŞİĞİNDE KUR’AN KURSLARI
Copyright © Yecder, 2014
Bu eserin tüm yayın hakları Yunus Emre Camii Külliyesi Eğitim ve Kültür Derneği’ne
aittir. Eserde yer alan metin ve resimlerin Yunus Emre Camii Külliyesi Eğitim ve Kültür
Derneği’nin önceden yazılı izni olmaksızın elektronik, mekanik, fotokopi ya da herhangi
bir kayıt sistemi ile çoğaltılması, yayımlanması ve depolanması yasaktır.
Kitabın Sahibi
Mehmet Keskin / Sarıgazi Yunus Emre Camii İmam Hatibi
Yayına Hazırlayan
Şadettin Göksu /DKAB Öğretmeni
Redaksiyon
Ayşe Umurbek/DKAB Öğretmeni
Görsel Tasarım
Yüksel Yücel
ISBN: 978-605-62091-2-3
Yayın Numarası: 3
Basım Tarihi: Nisan 2014
Basım Yeri:
Armoni Nüans Görsel Sanatlar ve İletişim Hizmeti San. ve Tic. A.Ş.
Yukarıdudullu, Bostancı Yolu Cad. Keyap Çarşı
B- 1 Blk. N.24 Ümraniye/İstanbul
Tel.: 0216 540 36 11 pbx Faks : 0216 540 42 72
info@armoninuans.com
YECDER
Sarıgazi Yunus Emre Camii Külliyesi Eğitim ve Kültür Derneği
Meclis Mahallesi, Cemal Gürsel Caddesi, Yunus Sk. No: 2
Sarıgazi – Sancaktepe / İSTANBUL
Tel: 0216 621 17 57
www.yecder.org - yecdermail@gmail.com
262
Yeniden Yapılanmanın Eşiğinde Kur’an Kursları
2. KUR’AN KURSLARI ÖĞRETİMİNDE MEDRESE MODELİ VE
ARAPÇA EĞİTİMİNİN EHEMMİYETİ
Mehmet Taha BARAN179
İslam dininin öncelikli hedefi insandır. Buna göre dinî bilginin yaşadığımız hayatı aydınlatacak tarzda sürekli kendini yenilemesi, İslam’ın aydınlık
mesajının akıllarda ve gönüllerde tazelenmesi, bilgiyle hayat arasında dinamik bir bağın kurulması, dünya ile ahiret arasında çok kuvvetli bir ilişki
olduğu için son derece önemlidir. Bundan dolayı her Müslüman’ın üzerine
özel olarak Kuran-ı Kerim’in bazı sure ve ayetlerini öğrenmesi farz-ı ayndır. Genel olarak da bütün Müslümanlar üzerine Kur’an-ı Kerim’in hepsini
öğrenmek ve öğretmek farzı- kifayedir. Bilindiği üzere ülkemizde Kur’an-ı
Kerim’in öğretilmesi özellikle Kur’an kurslarında veya camilerde Diyanet İşleri Başkanlığı öncülüğünde yapılmaktadır. İşte Kur’an kurslarımız ezbere
dayalı bir sistem üzerine kurulmuştur. Ama gerçek olanı şudur ki; Kuran-ı
Kerim’i daha iyi anlama da anlatma da mutlaka Arapçayı anlamaktan geçer.
Bunun için kanaatimce kurslarımızda Arapça eğitimi kaçınılmaz olmalıdır.
Ülkemizde modern eğitim anlayışının benimsenmesinden sonra köklü değişimler yaşanmış ve İslami ilimler de bundan olabildiğince etkilenmiştir.
Medresenin eğitim ve öğretim sistemi ile modern din eğitim ve öğretim sistemlerinin tarihi, niteliği, müfredatı, kazanımları, yetersizlikleri ve çağdaş
eğitim anlayışı içerisindeki konumları açısından değerlendirilmesini yapmak amacıyla medreseler konusu önem arz etmektedir. Bu amaçla medreselerimizde öğretilen Arapçayı Kur’an kurslarında da öğretmeliyiz. Ve aynı
zamanda Kur’an kurslarımızda öğretilen güzel Kur’an okuma ilimleri ve tekniklerini de medreselerimizde öğretmeliyiz. Çünkü medreseler, yaklaşık bin
küsur yıl İslam medeniyetinin temellerini atan, çok eskiye dayanan eğitim
kurumlarımızdır. Ve İslam medeniyetinin geliştirdiği, medeniyeti yeşerten,
filizlendiren ve geliştirerek yeni ufuklara eriştiren özgün bir eğitim modeli, medreselerimizi ve Kur’an kurslarımızı birbirinden ayırt etmeden, daha
güzel DİN-İ İSLAM’A nasıl daha fazla hizmet edeceğiz diye düşünerek çok
çalışmamız gerekmektedir.
179 Oduncular Sitesi İmam Hatibi, Batman
Yeniden Yapılanmanın Eşiğinde Kur’an Kursları
263
Bu nedenle Batman Merkez Oduncular Sitesi Camii avlusundaki, hem
yöneticiliğini yaptığım ve hem de öğreticiliğine devam ettiğim medresemizde Kuran-ı Kerim ve temel dinî bilgiler dersinin yanında ağırlıklı olarak
Arapçayı öğretiyoruz. Ayrıca uzun süre medreselerde gördüğüm eğitim ve
öğretim tarzını de sizinle paylaşmak istiyorum. Bu çalışmanın geleceğe ışık
tutmasını Cenab-ı Allah’tan temenni ederim. Ve bu fırsatı bana verdiği için
YECDER’e de çok teşekkür ederim.
Değerli Hâzırûn!
Sunumumun başlığından da anlaşıldığı gibi, medreselerimizi ve medreselerimizin asırlar boyu Kur’an-ı Kerim’e ve dinî eğitime verdikleri hizmetleri daha yakından tanımak için bu konuyu seçtim. Ayrıca medreselerde olduğu gibi Kur’an kurslarında da Arapçaya önem verilmesi kanaatindeyim.
Çünkü her bir Kur’an kursu aynı zamanda bir medresedir. Nasıl ki her bir
medrese aynı zamanda bir Kur’an kursu olduysa.
MEDRESELERİN KISACA TARİHÇESİ
Medreselerin tarihi İslam’ın gelişi ile başlamıştır. Mescid-i Nebevi’den
“Suffe” denilen yerde kalan bir gurup sahabe dinlerini öğrenmek için peygamberimizi dinlemek sureti ile ders alıyorlardı. Ve bu şekilde medrese eğitimi Dört Halife Dönemi, Emevi Dönemi ve Abbasi Dönemi’ne kadar devam
etti. Selçuklu veziri olan Nizam’ül-Mülk zamanına kadar özellikle Bağdat’ta
tam teşekküllü medreseler açıldı. Ve bu medreselere “Nizamiye Medreseleri” deniliyordu. Daha sonra özellikle Osmanlı Dönemi’nde genel olarak
Anadolu’nun hemen hemen her şehrinde medreseler açıldı. Ve bu medreselerde her alanda dersler okutuluyordu. Hatta bu derslerin içinde fennî ilimlerde vardı. Mesela fizik, kimya, astronomi, cebir gibi ilimler okutuluyordu.
Ama İslami ilimler daha ağırlıkta idi ve genellikle şu ilimler okutuluyordu:
Kur’an-ı Kerim, tecvit, hadis, tefsir, akait ve fıkıh gibi dersler veriliyordu
daha sonra bu medreseler bütünü ile dinî ilimler alanında eğitim vermeye
başladılar. Şu zamana kadar bulunan bütün medreselerde ilk başta Kur’an-ı
Kerim, tecvit ve Arapça grameri yani nahiv, sarf, belagat ve diğer ilimlerde
tefsir, hadis, siyer ve fıkıh gibi dersler verilmektedir.
264
Yeniden Yapılanmanın Eşiğinde Kur’an Kursları
ARAPÇANIN ÖNEMİ
Çok Değerli Hâzırûn!
Biz Müslümanlar niye Arapçaya önem veriyoruz. Bilindiği üzere Allah’ın
kelamı olan kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim Arapça olarak Hz.Muhammed’e
gönderilmiştir. Bakınız Cenab-ı Allah Yusuf suresinin ikinci ayetinde
Kur’an-ı Kerim’in Arapça bir kitap olduğuna dair şöyle buyurmaktadır: “
‫ن‬
‫כ‬
‫א‬
‫اא‬
‫אه‬
‫ا א ا‬Anlayasınız diye Biz onu Arapça bir Kur’an
olarak indirdik.” Kur’an-ı Kerim’in Arapça olarak indirildiğine dair Kur’an-ı
Kerim’de pek çok ayet vardır. Ve aynı zamanda Kur’an-ı Kerim, ana dili
Arapça olan bir peygambere gönderilmiştir. İşte peygamberimizin ana dili
Arapça olduğu içindir ki onun hadisleri Arapça olarak onun dilinden yazılarak bize kadar ulaşmıştır. İşte Arapçanın ehemmiyeti bundan meydana
çıkmaktadır. Yani Müslümanların dini olan İslam’ın ana kaynakları olan
Kur’an ve sünnetin bizlere neyi emrettiğini ya daneyi nehyettiğini bilmemiz
için Arapçayı bilmemiz gerekmektedir. Bilindiği gibi bir dili öğrenmeden
onu anlamak mümkün değildir. İşte İslam dinini öğrenmek isteyen bir Müslüman mutlaka Arapçayı öğrenmek zorundadır. Özellikle bu konu ile ilgilenen kişilerin yani Diyanet İşleri camiasında çalışan Din İşleri Yüksek Kurulu
üyelerinin, kurul uzmanlarının, müftülerin, vaizlerin, Kur’an kurslarında
öğretmenlik yapanların, eğitim merkezlerinde öğretmenlik yapanların,
imamlık yapanların ve ilahiyat fakültelerinde hocalık yapanların Arapçayı
çok iyi bir şekilde bilmeleri gerekmektedir.
Çok Değerli Hâzırûn!
Sunumumuzun başında da ifade ettiğim gibi genel olarak Kur’an-ı
Kerim’in Müslümanlar arasında öğrenilmesi ve öğretilmesi farzı-kifayedir
çünkü Kur’an-ı Kerim dinimizin temel kaynağıdır. Onun için bütün İslam
toplumlarında bir topluluğunKur’an-ı Kerim’i bilmesi gerekmektedir. Eğer
bir toplumda hiç kimse Kur’an’ı bilmiyorsa o toplumun hepsi günahkâr olur.
Ama özel olarak da Kur’an-ı Kerim’in bazı süre ve ayetlerini öğrenmesi her
müslümanın üzerine farz-ı ayndir. Yani akil ve baliğ her Müslüman bilmek
zorundadır. Öğrenmediği takdirde günahkâr olacaktır. Nedir bu sure? İşte
bu sure, her gün namazda okuduğumuz Fatiha süresidir. Çünkü Resulullah
(s.a.v) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır:
Yeniden Yapılanmanın Eşiğinde Kur’an Kursları
‫ا כ אب‬
‫اء א‬
265
‫ة‬
Yani: “Namazda Fatiha süresini okumayan kişinin namazı sahih değildir.”
Namazda okuduğumuz Ettehiyyatü duası da dâhil okuduğumuz dualarımızın, tekbirlerimizin ve zikirlerimizin hepsi Arapçadır. Ve namazdan
sonra yaptığımız tesbihatlarımız ve dualarımızın hepsi de Arapça olarak
yapılmaktadır.
KUR’AN KURSLARINDA ARAPÇA ÖĞRETMEK
Çok değerli arkadaşlar Kur’an kursu denildiği zaman içinde Kur’an-ı Kerim öğrenilen ve öğretilen mekânlar akla gelmektedir. Ve bu mekânlarda
hafızlık da yapılmaktadır. Ve bu kurslarda diğer dinî bilgilerde verilmektedir. İşte daha önce de ifade ettiğimiz gibi Kur’an-ı Kerim ve sünnet Arapça
olduğundan, bu büyük kaynakları daha iyi anlayabilmemiz için mutlaka
Arapça öğrenmemiz gerekmektedir. Onun için ben şuanki Kur’an kurslarında Arapça dersinin verilmesinin büyük ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.
İmam hatiplerde olduğu gibi Kur’an kurslarında da Arapça dersi çok uygun
olacaktır. Tabi Kur’an kurslarından alınan belgeler imam hatip diplomasıyla eşdeğer olursa Kur’an kurslarına daha fazla rağbetin olacağı kanaatindeyim. Şimdi özel Kur’an kurslarına baktığımızda hemen hemen hepsinde
Arapça dersi verilmektedir. Ama Diyanet’e bağlı kurslarda Arapça dersi verilmemektedir. Buda bana göre büyük bir eksikliktir. Çünkü Kur’an-ı Kerim
tecvit kurallarına uyularak her ne kadar güzel okunsa da eğer okuyan kişi
manasını anlamıyorsa o zaman okuduğu Kur’an’dan tam anlamıyla zevk
alamaz. Birde bazı ilimlerin öğrenilmesi farz-ı ayndır, bazı ilimlerin öğrenilmesi ise farz-ı kifayedir. İşte Arapçanın öğrenilmesi farz-ı kifayedir yani: bir
toplumda Arapçayı bilen hiç yoksa o toplumun hepsi günahkâr olur. Niye
o toplum günahkâr olur çünkü Müslümanlar Kur’an ve sünnetin manasını
anlamayacaklar dolayısı ile dinlerini de öğrenemeyecektirler. İşte o zaman
günahkâr olurlar. Ama eğer o toplumda bazı insanlar Arapçayı bilirseler,
Kur’an’ı, sünneti ve nebiyi o topluma anlatırlar. Böylelikle hem kendileri sevap almış olurlar hem de toplumlarını günahtan kurtarmış olurlar. Bunun
için ben şöyle bir öneride bulunmak istiyorum, medreselerde olduğu gibi
Kur’an kurslarında da Arapça derslerinin verilmesi çok iyi ve yerinde ola-
266
Yeniden Yapılanmanın Eşiğinde Kur’an Kursları
caktır. Ve Kur’an kurslarında okutulan kıraat ve tecvit derslerinin de medreselerde verilmesi çok iyi ve yerinde olacaktır. Yani; medreselerle Kur’an
kursları arasında köprü kurulması ve her iki kurumun birbirini tamamlayan
iki kurum olması lazımdır düşüncesindeyim, çünkü her bir medrese aynı
zamanda bir Kur’an kursudur. Ve her bir Kur’an kursu da aynı zamanda bir
medresedir. Cenab-ı Allah medreselerimizi ve Kur’an kurslarımızı sadece
Allah rızası için çalışan kurumlardan eylesin. Bu iki kurumumuzun halkımıza faydalı olmasını Cenab-ı Allah’tan temenni ediyorum. Hepinize saygı
ve selamlarımı sunuyorum, teşekkür ediyorum.
Download