Asrın Problemi: Obezite, Gençlik

advertisement
PSİKOLOJİ / İbrahim BALCIOĞLU*
Asrın Problemi:
Obezite, Gençlik
“Obez ergenler ve çocukların kendi bedenlerine
yönelik olumsuz duyguları yoğundur. Çevresindeki
kişilerin kendilerini küçük gördüklerini, alay ettiklerini
sanmaktadırlar. Sonuçta benlik hislerinde zedelenme
meydana gelir ve toplumla ilişkileri bozulur. Obez çocuklar
okulda başarısızlık gösterirler, aile içi ve arkadaşlar
arasında problem yaşarlar.”
O
bezite, “şişman” karşılığı olarak kullanılan
“aşırı beslenmiş” anlamına gelir. Obezite,
alınan enerjinin harcanan enerjiden fazla
psikolojik rahatsızlıklar obez olmayanlara göre
olmasından kaynaklanan ve vücut yağ dokusunun
dair araştırmalar vardır. Batı toplumlarında zayıf-
artması ile karakterize olan kronik bir hastalıktır.
lık kavramı erişkinlerde ve çocuklarda tercih se-
Çocukluk çağı obezitesini sınıflandırmak için be-
bebidir, obez çocuklar dışlanabilmektedir.
den kitle indeksi (BKİ) en basit ve en yaygın kullanılan ölçümdür.
nın azalması arasında doğrusal bir ilişki olduğuna
Obez ergenler ve çocukların kendi bedenlerine yönelik olumsuz duyguları yoğundur. Çevre-
Dünyada obezite ve aşırı kiloluluk çok yaygın-
sindeki kişilerin kendilerini küçük gördüklerini,
dır. Özellikle obezite bütün dünyada çocuklarda
alay ettiklerini sanmaktadırlar. Sonuçta benlik
ve ergenlerde giderek artmaktadır. Obezite tek
hislerinde zedelenme meydana gelir ve toplumla
başına çeşitli sağlık problemlerine sebep olabilir.
ilişkileri bozulur. Obez çocuklar okulda başarısız-
Hipertansiyon, koroner kalp hastalığı, diabetes
lık gösterirler, aile içi ve arkadaşlar arasında prob-
Mellitus (Tip 2) gelişimi veya bazı habis (ölümcül
lem yaşarlar.
olabilen) rahatsızlıkların artışından sorumlu tutulmaktadır. Ayrıca, obeziteosteoartrit, obsdrüktif
uyku apnesisendromu, solunum problemleri, safra kesesi hastalıkları, inme (felç) gibi sağlık problemlerini arttıran bir durum olarak kabul edilmektedir.
Obezitenin meydana gelmesinde genetik, sosyoekonomik şartlar, çevresel etkenler, beslenme
alışkanlıkları, psikososyal problemlerin de etkili
olduğu bilinmektedir. Yapılan çalışmaların ço-
60 MAYIS 2014
daha sık bulunmuştur. Obezite ile benlik saygısı-
Obezitenin ve kilo fazlalığının, erken dönemde
tespit edilmesi ve tedavisi koruyucu hekimliğin
görevleri arasındadır. Yeni doğanda yağ dokusu
vücut ağırlığının %12’sini meydana getirir. Geç
infant döneminde %22’sini, 5 yaşında %16’sını
meydana getirir. Bu oran 10 yaşına kadar artmaya
başlar. Çocukların büyümekte ve gelişmekte olduğundan vücut fonksiyonları dinamiktir.
Obezite Önemli Bir Sağlık Problemi
ğunda obez ergenlerde depresyon, benlik say-
Çocukluk çağı obezitesi gelişen dünyada ve
gısı düşüklüğü, beden algısı bozukluğu ile ilgili
özellikle gelişmekte olan ülkelerde önemli bir
somuncubaba 61
bir sağlık problemidir. Ana nokta obezitede
şudur: Kişinin aldığı kalorinin ihtiyacından ve
harcadığından fazla olmasıdır. Merkezî sinir
sisteminde iştah ile ilgili merkezler vardır. Hipotalamusta tokluk ve iştah ile ilgili merkez
bulunmaktadır. Bu merkezlerin her türlü hastalığında obezite görülür.
Son zamanlarda yapılan geniş epidemiyolojik çalışmalar, obezitenin genetik faktörlerle
ilişkisini göstermektedir. Obez ebeveynlerin
sağlık problemidir. Prenetal dönem, 0-1 yaş, okul
öncesi, adolesan ve menapoz dönemleri kritik
devrelerdir ve bu dönemlerde obezite başlayabilir. Erişkin yaşta obez olanların çoğu çocukluk
çocukları aşırı kilolu olma eğilimindedir. Kilolu çocuklar ailelerinden ayrı yetiştirilirse yine
obez olmaya eğilimlidirler. Bu da obezitenin genetik yönünü gösterir.
çağında kilo almışlardır. Bu tip obezite genel ola-
Genetik etkenler özel bir çevresel bağlamla
rak yağ hücrelerinin sayısında artma ile karakte-
işlev görür. Bu şekilde fenotipik sonuçlar ortaya
rizedir.
çıkar. Kilo almaya genetik yatkınlık birey özel bir
Obezitenin yaygınlığı erişkinlerde ve çocuklarda giderek yaygınlaşmaktadır. Kilo artışı ile
obezitenin oranının %50’ye ulaştığı tahmin edilmektedir. Obezite ülkemizde özellikle kentlerde
yaşayan çocuklarda önemli bir sağlık problemidir.
çevreye maruz kaldığında kendini gösterir. İkizler ve evlat edinilmiş çocuklarla yapılan çalışmalarda çekirdek ailede obezite geçişinin %30-50,
evlat edinilmiş çocuklarda %10-30, ikizlerde
%50-80 olduğu gösterilmiştir. Obezitenin sebepleri arasındaki en önemli etkenlerden birisi
Obezite yaygınlığını etkileyen en önemli et-
ebeveynlerin obez olmasıdır. Her iki ebevey-
kenler arasında yaş, cins, ırk, sosyokültürel dü-
ni obez olan çocuklarda obezite gelişme sıklığı
zey, ailede obez bireylerin varlığı ve beslenme
%80, ebeveynlerden birisi obez olanlarda %40,
alışkanlıklarıdır. Düşük eğitim durumu, evlilik ve
her iki ebeveyni obez olmayanlarda ise %7 ola-
çalışmama obezite için risk faktörleri olarak ad-
rak tespit edilmiştir.
landırılır. Sigara, alkol, spor gibi alışkanlıkları de
obezite ile ilişkilidir.
Diyet kompozisyonu obezite için başka bir
sebeptir. Yağlı besin alanlarda, sukroz (sakkaroz,
Yakın akrabalar arasında obez kişilerin bulun-
sofra şekeri) içeren içecekleri kullananlarda ve
ması, üzerinde durulması gereken bir durumdur.
kafeterya tipi gıda tüketenlerde gereğinden fazla
Çocukların aile büyüklerini örnek alması, onlar
alınan enerji yağ olarak depo edilmektedir.
gibi obez olmak istemesi sıkça rastlanan bir durumdur. Aile bilinçli değilse kilo almak daha da
belirgin hale gelir. Yakın akrabalar arasındaki obezitenin varlığı kalıtımı akla getirmektedir.
Anne rahminde olduğu dönemden itibaren
bebeğin beslenme şekli, yaşamın daha sonraki
dönemlerindeki beslenme alışkanlığını etkilemektedir. Süt çocukluğunda karışık ve yapay bes-
Obezitenin sebepleri konusunda çeşitli gö-
lenme obezite riskini artırır. Anne sütü ile beslen-
rüşler ileri sürülmektedir. Merkezî sinir sistemi
me obeziteye karşı koruyucu etki göstermektedir.
zedelenmeleri, kalıtımsal bozukluklar, yetersiz fi-
Öğün sıklığı ve düzeni de beden ağırlığını etkile-
ziksel aktivite, ilaçlar, yüksek kalorili diyet, sigara
yen önemli faktörlerdendir. Günde üç veya daha
ve psikososyal problemler obezitenin sebepleri
fazla beslenen, öğünlerini düzenli tüketen kişiler-
arasında sayılabilir. Obezite birçok sebebi olan
de daha az obezite gözlenir. Günde bir veya iki
62 MAYIS 2014
kere, düzensiz beslenen kişilerde daha çok obezite tespit edilir.
Enerji alımı ve tüketimi arasındaki ilişki, pozitif veya negatif enerji balansını ortaya çıkararak
beden ağırlığını değiştirmektedir. Erişkinler yılda
ortalama 1 milyon k/cal tüketirler. Burada enerji
alımında tüketimine karşı yapılacak %5’lik bir hatanın beden ağırlığında ortalama 7 kg kadar değişimine sebep olduğu bilinmektedir. Obezite enerji
alımının tüketimini aştığı zaman ortaya çıkmaktadır. Çevremiz sınırsız biçimde kolaylıkla elde edilebilen, ucuz, leziz, enerji yüklü gıdalarla doludur. Bu
tabloya fiziksel aktiviteli yaşam tarzı da eklenmiştir. Bu çevresel şartlar yüksek enerji alımına ve düşük enerji kullanımına yol açmaktadır. Pozitif enerji
balansı ile beden kitlesi artmaktadır.
Aile Çevresinin Etkisi
Obezlerin fazla yeme isteğinin, aile çevresinden edinilen bir alışkanlık olabileceği ileri sürülmektedir. Fiziksel aktivite eksikliği, televizyon başında çok vakit seyretme, bilgisayarla aşırı ölçüde
ilgilenme gibi alışkanlıklar çoğu kez aile yaşamı
ile ilişkilidir. Obez ailelerce evlat edinilmiş çocuklarda da obezite sık gözlenir. Bu bulgu aile çevresinin etkisini kanıtlayan belgedir.
Fiziksel etkinlik, obezite gelişmesinin en önemli
sebebini meydana getirmektedir. Modern toplumlarda işler daha az enerji harcanarak yürütülmektedir. Sonuçta bedenin kullanamadığı enerjiyi yağ
olarak birikmektedir. Yapılan bir çalışmada obezitenin başlamasında fiziksel etkinliğin sorumluluk
payı %67,5 gibi çok önemli bir oranda olduğu
tespit edilmiştir. Epidemiyolojik çalışmalara göre
erkekler arasında kilo fazlalığına en fazla sedanter
hayat sürenlerde rastlanmaktadır.
Zengin çocukları aşırı beslenme, fakir aile çocukları dengesiz gıda alımı sebebiyle şişmanlamaktadırlar. Çocukların yağlı ve şekerli yiyecekleri,
hazır gıdaları tüketmeleri şişmanlamaya yol açmaktadırlar. Kilo artışı, yaygın kullanılan birkaç ilacın sık fakat genellikle gözden kaçan bir yan etkisi
olarak ortaya çıkabilmektedir. Duyarlı kişilerde kilo
artışı klinik olarak obezite ve ilişkili rahatsızlıklara
zemin hazırlayabilir. Yeme davranışı psikolojik olarak incelendiğinde yalnızca beslenme olayını ifade
etmektedir. Hayatın ilk günlerinde en erken “acı
çekme” iken, doymak en erken “rahatlama”dır.
Psikolojik durumla bağlantılı olan yemek yeme
ve yeme sıklığı arasında, fizyolojik ihtiyaçlardan
bağımsız bir ilişki mevcuttur. İnsanda yeme davranışının anksiyete, neşe, üzüntü, öfke gibi farklı
duygularla değiştiği yaygın kabul görmektedir.
Emosyonel durumla bağlantılı olan yemek yeme
davranışı “emosyonel yeme” olarak tanımlamaktadır. Emosyonel yemenin beden ağırlığı ilişkili
olduğu birçok çalışmada gösterilmiştir. Sıkıntı,
depresyon, yorgunluk sırasında yeme miktarda artma; korku, gerilim ve ağrı sırasında azalma
gerçekleşir. Öfke, depresyon, sıkıntı, anksiyete
ve yalnızlık gibi negatif emosyonlarla emosyonel
yeme davranışının ortaya çıktığı bildirilmektedir.
Dipnot
* Prof. Dr. İbrahim BALCIOĞLU
somuncubaba 63
Download