PROFAŞİST EYLEM Dünya düzeninde büyük değişiklikler yaratan I.Dünya Savaşı dönem eşiği; kültürel arkaplanda bahçeşehir anlayışına doğru ilerlerken dönemin önemli eşiklerinden biri Fordizm akımıdır. Kamu müdahalelerinin ve konut reformlarının üst seviyeye ulaştığı bu dönemde bir arızaya çözüm arama davranışı yeni kopmalara gebe olacaktır. FORDİZM: Kitlesel Üretim Kitlesel Tüketim Gerektirir. Sermayenin savaş endüstrisine kayması Savaşın tahribatları Göç alan kentle beraber yoğun konut açığı Barınma standartlarının düşmesi yeni arayışları gündeme getirir. Teknolojinin gelişmesi ile beraber insanların ve işçilerin yeni düzene ayak uyduramadıkları gerekçesiyle toplumu ve kenti yeniden organize etmek idealleşir. Kapitalist düzenle beraber mekan üretimi yeniden üretilebilirlik, fonksiyonellik ve tekrarlanabilirlik gibi metalarla tanımlanır. Soyut mekân, kapitalist toplumun baskın mekânıdır, çünkü içsel olarak “üretim ilişkilerine ve bu ilişkilerin zorunlu kıldığı düzene ve bağlı olarak da bilgiye, işaretlere, kodlara ve ‘karşıt’ ilişkilere bağlıdır. (Lefebvre,1974-The Production of Space-190) 4 İNSAN + DOĞA + TEKNOLOJİ BÜTÜNLEŞMESİ: Kentlerin sıkışıklığını azaltmak için Kentsel planlamanın ve kenti zone’lara ayırmanın ilk adımları bu akımla beslenir. yoğunluğun arttırılması gerekir.DÜŞEYDE YÜKSELMEK Sanayi Kentine Karşı Düzen Arayışları Ebenezer Howard ve ‘Garden City’ IDEAL KENT MİMARLIK: Corbusier, La Ville Radieuse (1933) kentsel yapıla(ş)nma . Kapitalizm ile soyut mekân arasındaki ilişki, Bauhaus’un homojen mimarisinde somutlaşır. Mekan temsilleri sermayenin mekanıdır. Özneye ihtiyaç yoktur. Yaratılan fonksiyonel mimarlıkla mimarın kendini ortaya koymasına gerek kalmaz. STANDARTLAŞMA_ ‘Her şey için bir fonksiyon vardır. Mimara iş düşmez, mimar butona basar, fonksiyon planı çıkartır’ Frankfurt Kitchen- Bahaus,1924 BAUHAUS “WE MUST BUILD ON A CLEAR SITE” Corbusier Kültür endüstrisi, eski olanla tanıdık olanı yeni bir nitelikte birleştirirken tüketicileri kendisine uydurmaktadır. Böylelikle, yüksek ve düşük sanat ürünleri her ikisinin de aleyhine bir araya getirilmektedir (Adorno,2006-Aydınlanmanın Diyalektiği). Popüler Kültür Kitle Kültürü/Kültür Endüstrisi HILBERSEIMER =VERTICAL CITY,1924 Kentin heterojen yapısını düzenleme çabası Walter Benjamin’e göre, modern dönemi betimleyen özellikler arasında yaşamın “şeyleşme”si başta gelir ve bu çerçevede “diyalektik düşünce” egemendir. Modern dönemin betimleyici özelliği metaların kitlesel üretimi ve insan iliişkilerinin şeyselleşmesidir. Buna teknoloji neden olur. Bunun sonucunda, geleneğin ve geleğe dayanan yaşam tarzının yıkılıp yok olmasıdır. İmgeler, metalaşır ve algılamalarımızın nesneleri olur, fantazyalarımızın materyalize olmuş biçimlerine dönüşürler (Oskay,1981) kuram: Büyük bir kopma paradigması; yeni bana yeni bir deneyim veriyor mu? Modern anlayış ve her durumu planlayıp kontrol altına alma furyesiyle beraber, öznenin nesneyi modern olarak anlamlandırabilmesi ve algılayabilmesi için, nesneyi tanımlayamadığı yeniliklere getirme anlayışı gelişmeye başlar. Öznenin nesne ile olan ilişkisinde, onu alımlamaya iten bir nesneden uzaklaşması işe modern insan gittikçe tembelleşir. ÖZNENİN YENİ İLE OLAN DENEYİMİ DUCHAMP: ‘READY MADE’ standartlaşmış/seri üretim nesnesiyle sanat öznenin yeni olmayan ama yeni olanla diyaloğunu yaratır. ‘eski-yeni diyalektiğinde yukarıdan değil, eşit bakışla bakılmalıdır’ kuram: ‘ yeni??? Fountain,1917 Öznenin modernliği deneyimleyebilmesi için nesnenin daha önce görülmedik başka bir biçime girmesi gerekiyordu.’ G.AKIN Soyutlama /Arayüz Doğrudan Deneyim MİMARLIKTA TEMSİLİYET/TEMSİLİYETSİZLİK Temsil, nesneleri ve süreci organize eden bir olgudur. Temsiliyet tasarım için tamamen yeni bir gerçeklik oluşturmaya başlar ve tasarım sürecinde temsiller gerçek objelerin yerine geçer, tasarımcı düşüncelerini, ve yaratacağı biçimleri temsil aracılığıyla gerçekleştirir.(Akın, 1986) kuram: Deformasyon Mimarlığı Enformasyon Mimarlığı SİBER KÜLTÜR : Ham maddesi bilgi olan bir dönüştürme sürecidir. Temsiliyet ‘ Husserl a philosophy which put essence back into existence’ F.Gomez Fenomenolojik Varlık, asıl varlık, nesneler dünyası değil, nesneler dünyası için aşkın (TRANSCENDENT) olan bir dünyadır. FENOMENOLOJİ Diego Velázquez's F.Bacon,1953 Portrait of Pope Innocent X,1650 Fenomenoloji, araştırma ile tasarım arasındaki boşluğa yerleşir. Kartezyen bakış açısını yıkarak, bilimdeki kesinlik ya da muğlaklık alanlarından uzaklaşmanın gerekliliğini de vurgulayan bir bakış açısıdır. İkiyi ayrılmış dünyayı bir araya getiren bu yöntem, mimarlık ve felsefe alanında geleceğin seyrini değiştirecek bir sıçramaya neden olur. Çünkü ilk defa, fenomenoloji, bir çözüm arayışı değildir. Öz’ü varoluşun içine oturtur. Sınırlar arasında gidip gelmeye yarayan algısal bir muğlaklıktır.Descartes ile metafizik dünyayla kesilen ilişki fenomenoloji ile yön değiştirir. Algı bilince yön verendir. Duygu ve düşünce iç içe geçerken, algı ve bilinç arasında gidiş gelişlerle beslenir. felsefe: Varlığın özüne yeni bir bakış M.M.PONTY EINSTEIN FİZİĞİ Newton fiziğine göre zamanın ve uzayın mutlak oluşu söz konusuyken, Einstein’ın görelilik kuramıyla beraber uzay ve zamanın mutlak sınırları muğlakşalır, ve göreceli olmaya başlar. Bilim alanındaki bu büyük sıçrama, yeni bir metodoloji ve görme biçimi olan fenomenolojinin kapılarını da açar. 17.yy ‘da bilimle sınırlarını kesin olarak ayıran felsefe alanının bilim alanından beslenmeye başladığı kaçınılmazdır. Materyal olana ilgi Sayısallaşan dünya 3 ana ilgi alanı ortaya çıkarmıştır. bilim: SİBER KÜLTÜR uzay ve zamanın sınırları Sembolik olana ilgi Deneysel/Öznel olana ilgi