Niğde Üniversitesi İİBF Dergisi, 2012, Cilt: 5, Sayı: 2, s

advertisement
Niğde Üniversitesi İİBF Dergisi, 2012, Cilt: 5, Sayı: 2, s.53-62
53
CAMERON-FREEMAN-QUINN ÖRGÜT KÜLTÜRÜ TİPOLOJİLERİ
EKSENİNDE ÖRGÜT KÜLTÜRÜ FARKLILAŞMA DİNAMİKLERİ
Belgin AYDINTAN ∗
Aykut GÖKSEL ∗∗
ÖZET
Örgüt kültürünün sahip olduğu önemden hareketle hastanelerde mevcut örgüt kültür
tiplerini tespit etmeyi amaçlayan çalışma 343 gözlem, ihtisas ve genel hizmet olmak üzere iki tür
hastane üzerinde gerçekleştirilmiştir. İki ayrı ilde bulunan hastanelere ilişkin bulgular
değerlendirildiğinde genel olarak hastanelerin hiyerarşi kültürüne sahip oldukları görülmektedir.
Bununla beraber kültürel farklılıkların demografik değişkenlere göre mevcut olup olmadığı
sorgulandığında, ihtisas hastanelerinde adhokrasi ve genel hizmet hastanelerinde hiyerarşi kültürünün
baskın olduğu; hekimlerde piyasa, yardımcı sağlık personelinde adhokrasi kültürünün yaygın olduğu
ve erkeklerde piyasa kültürünün hâkim olduğu görülmektedir. Genel olarak ele alındığında hiyerarşi
kültürünün hâkim olduğu hastanelerin idari tutum ve sahip oldukları değerler setinin çalışanları
motive etmediği anlaşılmaktadır. Mevcut çalışma hiyerarşik kültür hâkim bir yapı içinde görev yapan
çalışanların idari tutum ve örgüt kültürü değerlerinden motive olmamalarının nedensellik
çalışmalarının yapılmasını önermektedir. Bununla beraber araştırma, inceleme alanında tespit edilmiş
olan örgüt kültür türlerini dikkate alınması durumunda, sağlık hizmeti politika yapıcıları ve hastane
yöneticilerine verdikleri hizmetlerin stratejik planlaması aşamasında katkı sağlayacağını
öngörmektedir.
Anahtar kelimeler: Örgüt Kültür Tipleri, Hastane İşletmeleri, Cameron-Quinn-Freeman,
JEL Sınıflandırması: M14
DYNAMICS OF ORGANIZATIONAL CULTURE DIFFERENTIATION ON THE
AXIS OF ORGANIZATIONAL CULTURE TYPES OF
CAMERON-QUINN-FREEMAN
ABSTRACT
Starting from the importance of organizational cultures’ point of view study aims to put
forward current hospital organizational culture carried out 343 observations and two different types of
hospitals.
The findings obtained from the hospital situated in two different cities states that dominant
organizational culture type is hierarchy culture in the hospitals. By using a deeper analyze it found
that adhocracy culture is dominant in specialist, hierarchic culture in general hospitals. The most
descent culture type is market culture between medical man and males and adhocracy culture between
supportive health staff. Finally the study shows that staffs being in hierarchy culture are motivated by
neither the administrative attitudes nor the cultural values of the hospitals. The relational and
causality analysis of the findings put forward by this study is recommended to be done for the future
research. This study envisages a contribution to health politics former and hospital administrator if the
results are taken in attention in making strategic plans.
Key words: Organizational Culture Types, Hospital Businesses, Cameron-QuinnFreeman,
JEL Classification: M14
∗
Doç.Dr.Gazi Üniversitesi, İİBF,İşletme Bl.,Beşevler, Ankara, E-posta: abelgin@gazi.edu.tr
∗∗
Yrd.Doç.Dr.Gazi Üniversitesi, İİBF, İşletme Bl.,Beşevler,Ankara,E-posta:agoksel@gazi.edu.tr
Belgin AYDINTAN, Aykut GÖKSEL
54
GİRİŞ
Örgüt kültürü sahip olduğu önemi her geçen gün arttırarak sürdürmektedir.
Örgütlerin içyapılarının, süreçlerinin ve bireylerarası ilişkilerin düzenlenmesinde sahip
olduğu büyük etkinin yanında örgüt kültürü, örgütün dış çevre içindeki yerinin ve gücünün
belirlenmesinde de önemli rol oynamaktadır. Bu nedenle örgütlerin sahip olduğu kültür
türünün tanımlanması, örgütün gelecekte bulunması hedeflenen noktaya varmasını
sağlamak amacıyla tasarlanmasına imkân sağlayacaktır. Bu çerçevede değerlendirildiğinde
örgüt kültürü stratejik bir öneme ulaşmaktadır. Bu görüş açısıyla mevcut çalışma
hastanelerdeki örgüt kültür türlerini betimlemeyi, varsa örgüt kültür farklılıklarını tespit
etmeyi amaçlamaktadır.
1.KURAMSAL ÇERÇEVE
Desphande ve Webster, örgütsel davranış, sosyoloji ve antropoloji alanında
yapılan 100’den fazla çalışmayı incelemişler ve örgüt kültürünü “bireylerin örgütün
işleyişini anlamalarına yardımcı olan ve böylece onlara örgütteki davranış şekillerini
gösteren paylaşılmış değerler ve inançlar örüntüsü” olarak tanımlamışlardır. Desphande ve
Webster’ın (1989) kültür çalışmalarının teorik örneklerinin her biri pazarlama araştırması
uygulamalarını içeren beş alternatif teorik paradigmayı temel almaktadır. Bunlar; 1)
Karşılaştırmalı yönetim, 2) Durumsallık yönetimi, 3) Bilişsel yaklaşım, 4) Örgütsel
sembolizm ve 5) Yapısal/psikodinamik perspektiftir (Desphande, Farley ve Webster, 1993).
Yönetimde kültürlerarası karşılaştırmalı yaklaşımda kültür (örneğin ulusal kültür
gibi), örgütteki öz inançlar ve değerlerin geliştirilmesi ve güçlendirilmesini etkileyen dış
kaynaklı bir değişken olarak görülmektedir. Durumsallık yaklaşımı ile ilgili çalışmalarda
kültür, örgüt içinde ve örgüt tarafından geliştirilen inanç ve değerlerden meydana gelen iç
kaynaklı bağımsız bir değişken olarak görülmektedir (Deal ve Kennedy, 1982; Peters ve
Waterman, 1982). Durumsallık modellerinde işletme performansının ölçümü, örgüt
üyelerinin paylaştıkları, değerler, inançlar, özdeşleşme ve bağlılık gibi faktörler tarafından
önemli ve sistematik bir şekilde etkilenmektedir. Durumsallık yaklaşımı açısından örgüt
kültürünün, yapı, büyüklük, teknoloji gibi değişkenleri araştırma konusu yapmış olan
geleneksel durumsallık yaklaşımını tamamlayıcı bir rolü vardır. Bu iki yaklaşım, örgütsel
kültürü yöneticilerin stratejileri daha etkin olarak uygulayabilmesi için bir araç olarak
görmekte ve strateji ile kültürü birbirini destekleyici ve uyumlu iki unsur olarak ele
almaktadır.
Diğer üç örgütsel paradigma ise örgütsel kültüre sosyolojiden ziyade antropolojik
bir yaklaşım sergilemektedirler. Bu görüşe göre kültür örgütün bir değişkeni ya da örgütün
sahip olduğu bir “şey” değil; ta kendisidir. Bu bakış açısına paralel olarak örgütler
ekonomik ya da maddi unsurlardan ziyade, dışavurumcu, fikri, sembolik unsurlar olarak
kabul edilmektedirler. Bu üç perspektif bilişsel, sembolik ve yapısal/psikodinamik olarak
tanımlanmaktadır.
Örgütsel sembolizm bakış açısından örgüt, paylaşılan sembol ve içerikler bütünü
olarak görülmekte ve bunların bireylerin uygun davranışları oluşturmakta kullanacakları
ipuçlarını bulup, bu davranışları göstermelerinde çerçeve oluşturduklarını kabul etmektedir.
Böylece örgüte katılan üyelerin örgütsel kimlik ve bağlılık duyguları ve sosyalleşmeleri
daha kolay olmaktadır.
Yapısal/psikodinamik görüş, örgütlerin hedeflere ulaşma ve sorun çözme amacını
gerçekleştiren birer araç olmadığını savunarak, daha ziyade insanların sosyal
Niğde Üniversitesi İİBF Dergisi, 2012, Cilt: 5, Sayı: 2, s.53-62
55
anlaşmalarında açıkça ortaya çıkan bilinç dışı ilişkilerinin yapısal biçimlerini ortaya
çıkarmayı hedefler.
Bilişsel yaklaşım, örgütsel kültürü, değerler, paylaşılan bilgiler sistemi, inançlar
sistemi ve bireyin çevresini tanımladığı benzersiz bir algı bütünü olarak görür. Bunlar
davranışlara rehberlik eden kurallardır. Bu yaklaşım yöneticinin zihnine odaklanan bir
bakış açısıyla örgütleri bir bilgi sistemleri olarak görür (Weick,1985).
Bilişsel yaklaşımın dayanağı olan örgütsel bilgi süreci perspektifinden örgütsel
kültür ve pazarlama stratejisi ilişkisinin incelenmesi Webster ve Deshpande (1990)
tarafından yapılmıştır. Yazarlar bu çalışmalarında, Quinn ve arkadaşlarının, Quinn (1988),
Quinn ve McGrath (1985) çalışmalarında örgütsel etkinlik modeli olarak tanımladıkları
rekabetçi değerler yaklaşımından esinlenerek Örgütsel Kültür Tipolojisi Modelini
geliştirmişlerdir. Quinn ve Rohbaugh (1983) buldukları değer gruplarının, Jung (1923)’ın
psikolojik arketipleri tanımlayan boyutlarla örtüştüklerini bulgulamışlardır. Cameron ve
Fremann (1991) çalışmalarında kültürü, örgüt üyelerinin değerleri, varsayımları ve
yorumları olarak tanımlamış ve yine bu unsurları psikolojik ve örgütsel düzeyde boyutlar
oluşturan ortak gruplar olarak görmüş ve bu analojiye uygun olarak kültür tipleri modeli
oluşturulabileceğini öngörmüşlerdir. Bundan hareketle, Jung’ın çalışmasının çerçevesine
uygun olarak, kendi rekabetçi değerler modeline bunu adapte etmişler ve modele ek bir
tanımlama katmışlardır. Temel olarak örgüt kültürünü tanımlayan iki boyut söz konusudur.
Bu boyutlar, örgütsel davranış literatürü ile sistem ve yapısal perspektiften gelen teorileri
birleştiren organik ve mekanik olarak adlandırılan boyutlar ile içsel devamlılık ve dışsal
konumdur (Van de Ven, 1976; Zey-Ferrell, 1981). Bunlar aynı zamanda Ruekert, Walker
ve Roering (1985:15)’in belirttiği geleneksel örgüt teorisinin baskın unsurları olan birinin
güçlü yanlarının diğerinin zayıf yanlarını telafi eden boyutlarıdır.
Rekabetçi değerler yaklaşımına göre değerler boyutları, 1) içsel ve dışsal 2)
esneklik ve durgunluk 3) araç ve sonuç olmak üzere sınıflandırılabilir.
Örgütsel etkinlikten hareketle geliştirilen değer boyutlarından ilki, örgütü odak
noktası alarak, içsel mikro bakış açısından -örgütteki bireylerin refahı ve gelişmesi- örgütün
kendisinin başarısı ve gelişimine dek uzayan bir makro bakış açısı ile ele almaktadır. Bu
boyutta örgütsel yaşam, örgütü sosyo-teknik bir organizma olarak görerek başlar ve dışsal
bakış açısıyla örgütü amaçlarının gerçekleştirilmesi için yapısal bir boyutta görür. İkinci
değer boyutu, örgütün yapısal boyutunu durgunluktan esneklik ekseninde odak noktası
olarak ele almaktadır. Bu boyutta kontrol ve dik hiyerarşik yapı ile yenilikçilik ve değişim
boyutun özünde görülmektedir. Bu çerçevede farklılaşma ve bütünleşme dengesi örgütsel
tasarımın en önemli unsuru olarak kabul edilmektedir. Üçüncü değer boyutu örgütün
planlama, amaç belirleme gibi araç süreçlerinden başlayarak, üretkenlik gibi sonuçlara
odaklanmaktadır. Bu boyut amaç ve sonuç dengesinin kurulmaya çalışıldığı, değişken bir
dengeyi ifade etmektedir (Quinn ve Rohbaugh, 1983: 367-369).
Açıklanan rekabetçi değerler modeli boyutlarının unsurları, kültürel yapı tiplerinin
tanımlanması aşamasında, örgütsel kültür tiplerinin unsurları olmaktadır.
Belgin AYDINTAN, Aykut GÖKSEL
56
Şekil 1. Rekabetçi Değerler Modeli ile Örgütsel Kültür Tipleri İlişkisi
Kaynak: QUINN, R. E. ve J. Rohrbaugh (1983), "A Spatial Model of Effectiveness Criteria: Toward
a Competing Values Approach to Organizational Analysis," Management Science, Vo. 29, No. 3 ve
DESHPANDE, R., J. U. Farley ve F. E. Webster, Jr. (1993), “Corporate Culture, Customer
Orientation, and Innovativeness in Japanese Firms: A Quadrad Analysis”, Journal of Marketing, Vol.
57, January, ‘den uyarlanmıştır.
Yukarıdaki şekil Quinn ve Rohrbaugh (1983:369) ile Deshpande ve arkadaşlarının
(1993:25) Cameron ve Freeman (1991) ve Quinn (1988)’den uyarlanan modelini
yansıtmaktadır. Şekilde görüldüğü gibi eksenlerden biri organik süreçten mekanistik
sürece doğru bir geçişi başka bir deyişle örgütsel yapıya esneklik, doğallık ya da
özgünlüğün mü daha çok yoksa kontrol, istikrar ya da düzenin mi daha hâkim olduğunu
ifade etmekte, diğer eksen ise içsel devamlılıktan dışsal konumlamaya doğru bir geçişi
diğer bir deyişle örgütsel yapıda yumuşatma ve bütünleşme gibi stratejilerin mi yoksa
rekabet ve çevresel farklılaştırmanın mı daha hâkim olduğunu ifade etmektedir. Bu şekille
örtüşen benzer bir çalışma Quinn ve Cameron (1983:42) tarafından, örgütün yaşam seyri
üzerinde kültürlerdeki değişimlerin etkilerini araştıran sistemsel ve yapısal bir model olarak
ortaya konan “Etkinlik Değeri Modeli”dir (Quinn ve Cameron, 1983).
Bunlarla ilişkili olarak klan, hiyerarşi, adhokrasi ve piyasa olarak adlandırılan 4
kültür tipi ortaya çıkmaktadır. Şeklin sağ alt çeyreği piyasa kültürü olarak adlandırılmakta;
rekabetçiliği ve amaçlara yönelikliği ifade etmektedir (Cameron ve Freeman, 1991). Piyasa
işlem maliyetleri, örneğin; işçinin hak ettiği ücretinin belirlenmesi; takım çalışmasında
bulunan işçilerin takıma katkılarının tek tek değerlendirilmesinin zorluğu ya da tek alıcı ve
tek satıcının bulunduğu bir pazarda ürün için biçilen fiyatın doğruluğu gibi, piyasa
Niğde Üniversitesi İİBF Dergisi, 2012, Cilt: 5, Sayı: 2, s.53-62
57
mekanizmasına göre yönlendirilmektedir. Bu ayarlamaları bazı durumlarda örgüt bazı
durumlarda piyasa bazı durumlar da ise bürokrasi gerçekleştirmektedir. Dolayısıyla
buradaki esas nokta alım-satım arasındaki karşılıklı adaletin sağlanabilirliliğidir. İşçi
tarafından verilen hizmetin ya da satılan malın hak ettiği karşılığının ödenmesi gibi (Ouchi,
1980). Bu açıdan örgütsel etkinliğin temel belirleyicisi piyasa mekanizmasının gerektirdiği
verimliliği sağlamaktır. Bu kültür tipi klan kültürünün yansıttığı değerler setine zıttır
(rekabetçi değerler terminolojisi de zaten buradan gelmektedir). Zira klan kültürü uyumu,
bağlılığı, katılımı ve takım çalışmasını ifade eder. Klan kültüründe, örgüt üyelerinin örgüte
katılımı ile sağlanan bağlılıkları, örgütsel uyum ve personel tatmini finansal ve pazar payı
hedeflerine kıyasla daha önemlidir (Deshpande, Farley ve Webster, 1993:26).
Adhokrasi kültürü olarak adlandırılan sağ üst çeyrek, girişimcilik, yaratıcılık ve
adaptasyonu ifade etmektedir. Esneklik ve tolerans, bu kültürün en önemli inançlarını
oluşturmaktadır ve örgütsel etkinlik, büyüme için yeni pazarlar ve yollar bulmak olarak
tanımlanmaktadır. Bu kültür, rekabetçi değerler modelinde karşılığını hiyerarşi olarak
bulmaktadır. Hiyerarşi kültürü, emirler, kurallar ve düzenlemelerle tanımlanır. İşlemler,
yakından gözetim, değerlendirme ve komuta altında gerçekleşir. Bu açıdan örgütsel
etkinlik, katılık, tutarlılık ve açıkça belirlenmiş hedeflerin gerçekleştirilmesi olarak
tanımlanmaktadır (Deshpande, Farley ve Webster, 1993:26).
Uygulamada aynı stratejik iş birimi içinde ürün grupları arasında bile birkaç kültür
tipinin bazı özelliklerinin bulunduğu gözlemlenmektedir. Ancak zaman içinde kültür
tiplerinden biri daha egemen olmaktadır. Aynı zamanda stratejik bir iş biriminde kalıcı bir
kültür tipinin bulunduğunu da söylemek zordur zira liderlik stili üzerinde piyasa kültürü
egemenken stratejik vurgu üzerinde klan kültürünün daha egemen olduğunu söylemek
mümkündür. İyi bir örgüt performansı için rekabet avantajı ve pazar üstünlüğü sağlamada
kültür tipinin piyasa kültürü olması beklenirken buna karşılık bürokratik bir örgütte
belirliliği ve düzenli faaliyetleri ifade eden kültür tipinin hiyerarşi olması beklenir. Değişen
pazar ihtiyaçlarını karşılamada yeniliği, girişimciliği ve risk almayı ifade eden adhokrasi
kültürünün sadakati ve gelenekleri ifade eden ve içsel devamlılık üzerinde etkili olan klan
kültüründen daha iyi piyasa performansı göstermesi beklenir.
2.
ARAŞTIRMA
SINIRLILIKLARI
YÖNTEMİ,
ÖLÇÜM
VE
ARAŞTIRMANIN
Araştırma, Ankara’da bulunan kadın ve göz hastalıkları konusunda ihtisaslaşmış
iki hastane ile Edirne’nin Uzunköprü ilçesinde bulunan genel hizmet amaçlı Devlet
Hastanelerinde gerçekleştirilmiştir. Çalışmada 367 katılımcıya soru formu ulaştırılmış,
ancak 24 anket, verilerinin eksikliği veya yetersizliğinden dolayı analizlere dâhil
edilmemiştir. 343 katılımcının, 223’ünü ihtisas hastanesinden, 120’si genel hizmet
hastanesinden; 60’ı hekim, 283 yardım sağlık personeli ve 259’si kadın, 84’ü erkektir.
Belgin AYDINTAN, Aykut GÖKSEL
58
Örgüt kültür betimlemesi 4’er ifadeden oluşan toplam 16 soruyu içermektedir. Her
soru 4’lü ifade setinden oluşmakta ve denek, örgüt kültür tipinin belirteçleri olan bu ifadeler
arasında, ifadelerin örgütünü tanımlama yüksekliliğine göre 100 puanı paylaştırmaktadır.
Bu şekilde örgüt türleri puanları oluşmakta ve örgütte mevcut ve/veya /hâkim örgüt
tipolojileri tanımlanmaktadır. Araştırma uygulandığı alanlar için geçerli olsa da, toplam
gözlem sayısının yüksekliği, demografik değişkenler için genel bir fikir oluşturmak
amacıyla kullanılabilmektedir.
3. ANALİZ ve BULGULAR
Araştırmada kolayda örneklem seçimi ve veri toplama aracı olarak, anket
kullanılmıştır. Araştırmada kullanılan anket Desphande, Farley ve Webster (1993)
çalışmasından alınarak Türkçeye tercüme edilmiş, ifade ve gramer yapısı açısından
değerlendirmek üzere denenmiş ve takiben deneklere uygulanmıştır. Üç bölümden
oluşturulan veri toplama aracının 1. kısmında demografik bilgiler, 2.kısmında çalışılan
kurumun idari yapısı ve kabul gördüğü varsayılan kültürel değer setinin bireyi motive
edip/etmediği ve 3. kısmında örgüt kültür türünü betimleyen sorular yer almaktadır.
Tüm gözlem verileri, bir bütün olarak ele alındığında, hastanelerde hiyerarşi
kültürünün hâkim olduğu ve bunu piyasa kültürünün izlediği anlaşılmaktadır. Bu durum
hastane işletmeciliğin rutin işlemlerinin çokluğu, işlemleri sağlıklı gerçekleşmesindeki
formalizasyon derecesinin yüksekliği ile idare yapısındaki emir komuta anlayışının
yoğunluğuna bağlanabilir. Buna karşın genel olarak hastane örgüt kültüründe hiyerarşi
türünün daha hâkim olması, piyasa kültürünün var olmasına veya meslek, cinsiyet ve
hastane türlerine göre farklı kültür türlerinin baskın olmasına engel teşkil etmez. Bu tür
farklılıklar bir örgütün farklı grup ve bölümlerinde farklı kültür türlerinin olabileceği
gerçeğiyle açıklanmaktadır. Bu tür farklılıkları tespit etmek amacıyla çalışmada bağımsız
Niğde Üniversitesi İİBF Dergisi, 2012, Cilt: 5, Sayı: 2, s.53-62
59
çift örneklem testine başvurulmuştur. Kültür türlerinin araştırma alanında incelenmeye
tabi tutulan değişkenlere göre farklılaşıp farklılaşmadığı tablo 3’te görülmektedir.
Tablo 3. Değişkenlere Göre Kültür Faklılıkları
Buna göre uzman hastanelerde adhokrasi kültürünün daha baskın olduğu genel
hizmet hastanelerinde ise hiyerarşi kültürünün hâkim olduğu istatistikî olarak
kanıtlanmaktadır. Hekimler arasında piyasa, sağlık personelinde ise adhokrasi kültürünün
hâkim olduğu görülmektedir. Cinsiyet açısından kültür farklılıkları incelendiğinde
erkeklerin piyasa kültürüne sahip oldukları görülmektedir.
Hekimlerin yaptıkları işte daha fazla risk, inisiyatif ve yaratıcılık unsurlarını daha
fazla kullanma zorunluluğu kendilerine bağlı bireyleri yönetme gereği ve içinde
bulundukları yüksek rekabet şartları sebebiyle piyasa kültürü özellikleri göstermeleri anlam
kazanmaktadır. Benzer şekilde uzman hastanelerin yenilik ve girişimciliği, yaratıcılık ve
riski daha fazla içermeleri sebebiyle adhokrasi kültürünün baskın olması anlaşılabilir
niteliktedir. Erkeklerin amaca yönelik rekabetçi yapısı başarının önde gelen hedef olma
özelliği sebebiyle piyasa kültürü tanımı içinde yer alması elde edilen sonuca anlamlılık
kazandırmaktadır.
Bireylerin hastanenin idari tutumu ve hastanede önemsenen değerler seti açısından
işlerinde motive olup olmamalarına göre kültürel yapı incelendiğinde tablo 4 ‘teki
sonuçlara ulaşılmaktadır.
Belgin AYDINTAN, Aykut GÖKSEL
60
Genel olarak hastanelerde hiyerarşi ve piyasa kültürünün hâkim olduğu verisini
dikkate alarak hastanenin idari tutumunun çalışanları motive etmeyen görüşe sahip
olanlarının hastane kültürünü tanımlamaları hiyerarşi ve piyasa yönünde olmaktadır. Bir
başka deyişle hastanenin idari tutumundan, hastanenin sahip olduğu kültürel değerler
setinden motive olmayanlar hastaneleri hiyerarşi kültür türünde betimlemektedirler. Bu
bulgunun ilişki analizlerinin yapılması gelecek çalışmalar için yararlı olacaktır. Tablo 1’de
ortaya konulan sonuçlarla tutarlı olarak hastane kültür türlerinin hiyerarşi ve daha sonra
piyasa kültür tiplerinde olduğu bir kez daha dikkatleri çekmektedir.
SONUÇ
343 gözlem, kadın ve göz hastalıklarında uzman iki ve bir genel hizmet
hastanesinde gerçekleştirilen bu çalışma hastanelerde baskın olan kültür tipinin hiyerarşi
olduğunu ortaya koymaktadır. Kurallar, politikalar ve benzeri biçimsel araçların varlığı ve
yoğunluğu emir komuta yapısı ve kesinliği ile verimliliğe yönelikliği açısından hastanelerin
hiyerarşik kültür yapısında olmaları anlamlı karşılanmalıdır. Bu gerekliliklerin
oluşmasında, özellikle iş yükünün fazlalılığı ve kurallara uyulmaması durumunda
işlemlerin oluşturacağı risklerin yüksekliği dikkate alınmalıdır. Bunun yanında hastanelerde
piyasa kültürünün de önemli ölçüde yer aldığı gözlemlenmektedir. Bu durumun sağlık
hizmet sektöründe artan rekabet içinde hastanelerin ortaya koydukları başarı ve hedef
odaklılıkla açıklanması mümkündür.
Hâkim hiyerarşi kültürünün bulunduğu hastanelerin bireyleri idari tutumları ve
mevcut kültürel değerler setiyle motive etmediği anlaşılmaktadır. Bu ilişkinin nedensellik
çalışmaları ve istatistikî anlamlılığı adımsal (stepwise) regresyon ve/veya yapısal eşitlik
modeliyle incelenmeye muhtaçtır. Kültür türlerinin çalışma alanındaki demografik
değişkenler boyutunda farklılıklarının incelenmesi ihtisas hastanelerinde adhokrasi, genel
hizmet hastanelerinde hiyerarşi kültürünün baskın olduğu, erkeklerde piyasa kültürünün
baskın olduğu ve hekimlerde piyasa kültürünün, sağlık personelinde ise adhokrasi
Niğde Üniversitesi İİBF Dergisi, 2012, Cilt: 5, Sayı: 2, s.53-62
61
kültürünün baskın olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. İhtisas hastanelerinin yaratıcı,
yenilikçi, girişimci, esneklik ve risk içeren iş yapılarının, bu hastanelerin, adhokrasi kültürü
içinde tanımlanmasında önemli rol oynadığı düşünülmektedir. Genel hizmet veren
hastanelerin ise verimlilik amacıyla kuralcı politikalara daha fazla sahip olması hiyerarşi
kültürünün açıklanabilmesine destek olmaktadır. Genel olarak yardımcı sağlık personeli
mesleklerini icra ederken ortaya koydukları uyum ve risk alıcı tutumları ile adhokrasi
kültürünü betimlemedikleri görülmektedir. Erkeklerin kadınlara göre başarı odaklı amaca
yönelik ve rekabetçi davranışlarının fazlalığı onların piyasa kültürü hâkim bir yapıda
olmalarına sebep olacağı düşünülmektedir.
Mevcut çalışma ortaya koyduğu bulgularla mevcut durumu açıklayıcı olması ve
demografik değişkenler arası kültür tipleri farklılıklarını tespit etmesi bakımından
anlamlıdır. Bu bulgular ışığında farklılıkların ilişki ve nedensellik analizlerinin
yapılmasının yararlı olacağı öngörülmektedir. Bunların yanında mevcut çalışmanın ortaya
koyduğu bulguların, hastane yönetimlerinin ve sağlık hizmeti politikaları belirleyicilerinin,
bulgulanmış kültür tipleri özelliklerinden hareketle belirledikleri uzun dönemli amaçları
için yapacakları girişim ve planlamalara katkı sağlayacağı umulmaktadır.
KAYNAKÇA
DEAL, T. E. ve A. E. Kennedy (1982), CorporateCulture. Reading, MA: Addison-Wesley
Publishing Company.
DESHPANDE, R., J. U. Farley ve F. E. Webster, Jr. (1993), “Corporate Culture, Customer
Orientation, and Innovativeness in Japanese Firms: A Quadrad Analysis”, Journal
of Marketing, Vol. 57, January, s. 23-37.
OUCHI, William G. (1980), "Markets, Bureaucracies, and Clans," Administrative Science
Quarterly, Vol.25, March, s. 129-141.
QUINN, R. E. (1988), Beyond Rational Management. San Francisco: Jossey-Bass Inc.,
Publishers.
QUINN, R. E. ve K. Cameron (1983), “Organizational Life Cycles and Shifting Criteria of
Effectiveness: Some Preliminary Evidence”, Management Science, Vol.29, No.1,
January, s. 33-51.
QUINN, R. E. ve J. Rohrbaugh (1983), "A Spatial Model of Effectiveness Criteria: Toward
a Competing Values Approach to Organizational Analysis," Management Science,
Vo. 29, No. 3,s. 363-77.
QUINN, R. E. ve M. R. McGrath (1985), "Transformation of Organizational Cultures: A
Competing Values Perspective," in Organizational Culture, Peter Frost et al.,
eds.Beverly Hills, CA: Sage Publications, Inc.
RUEKERT, Robert W. ve O. C. Walker, Jr. (1990), "Shared Marketing Programs and the
Performance of Different Business Strategies," Review of Marketing, Vol. 4,
Valarie A. Zeithaml, ed. Chicago: American Marketing Association, s. 329-66.
VAN DE VEN, Andrew (1976), "On the Nature, Formation, and Maintenance of Relations
among Organizations," Academy of Management Review, Vol.1, October, s. 24-36.
WEBSTER, F. E. ve Rohit Deshpande (1990), "Analyzing Corporate Cultures in
Approaching the Global Marketplace," Report, No. 90-111. Cambridge, MA:
Marketing Science Institute, June.
Belgin AYDINTAN, Aykut GÖKSEL
62
WEICK, K. E. (1985), "The Significance of Corporate Culture," in Organizational
Culture, P. J. Frost et al., eds. Beverly Hills, CA: Sage Publications, Inc., s. 3813899.
ZEY-FERRELL, M. (1981), "Criticisms of the Dominant Perspective on Organization,"
Sociological Quarterly, Vol.22, Spring, s. 181-205.
Download