SiSTEM KURAMı VE TOP,LUMSAL ÖRGÜTLERE UYGULANIŞI Dr. ilhan Atilla DicLE Dr. Vlkü DicLE Atatürk Üniversitesi İşletme Fakültesi Son on-onbeş yıl içinde sosyal bilimlerin sosyoloji, psikoloji, siyasi ilim­ ler, kamu yönetimi, işletme, haberleşme, v.b., dallarında üzerinde titizlik. le durulan konulardan biri sistem kuramı (systems theory) ve bunun top­ lumsal örgüt1ere uygulanışı olmuştur. Bu alanlarda toplumbilimcilere yep­ yeni ışıklar tutan sistem kuramı sosyal bilimlerde ve bilhassa örgüt ve yö­ netime ilişkin çalışmalarda ileri adımlar atılmasına yol açmıştır. Bu ma­ kalede sİstem ve sistem kuramı tanımlandıktan sonra bunun örgüt1ere uy­ gulanışı yönünde yapılmış çalışmalara değinilecek ve bir örgütsel sistem kuramının esasları ile böyle bir kurarnın getirdiği faydalar belirtilmeğe ça­ lışılacaktır. SiSTEMİN TANıMı «Sistem» esas itibariyle parçalar arasında muntazam ilişkilerin varlığı gelen ve eskidenberi kullanılan bir kavramdır. Kavramın birçok yazarlar tarafından tanımı yapılmış ve herbiri sistemin farklı yönlerine önem vermiştir. Örneğin, Johnson, Kast ve Rosenzweig sistemi «düzenli bir bütün, bu bütünü meydana getiren elemanların birleşimi» şeklinde tanımlamakta ve aynı zamanda kelimeyi plan, metot, düzen ve tertip anlamlarında kul­ anlamına lanmaktadırlar. ı Parsons ve Shils de sistemin aşağıdaki tanımını vermektedirler: 1 R. A. Johnson. F. E. Kast ve J. E. Rosenzweig, The Theory and Management of Systems. New York, MeGraw· Hill Book Co., Ine., 1963, s. 4. 86 Bir sistemin en genel ve temel özelliği parçaların birbirlerine bağlılığıdır. Birbirine bağlılığın esasını parçalar veya elemanlar arasında düzenli ilişkile­ rin varlığı meydana getirmektedir. Diğer bir deyimle, birbirine bağlılık bir sistemi meydana getiren parçalar arasındaki i1işkilerdc var olan düzendir.2 Her sistemin bir sınırı vardır. Bu S111ır içinde parçaların birbirlerine ve birbirleriyle olan ilişkileri onların sınır dışında, sistemin çev­ resindeki unsurlarla olan ilişkilerinden daha kuvvetlidir. Esasen sistemi ayakta tutan da çizilen farazi sınırlar içindeki bu kuvvetli ilişkilerdir. bağlılığı Birbirine bağlılığın doğal neticesi olarak, sistemin bir veya birkaç un­ surunda meydana gelecek herhangi bir değişme sistemin tümünü etkileye· cektir. Sistemler ancak toplumsal bir çevre içinde var olabilmekte ve çevre­ leriyle kurdukları ilişkilerin derecesine bağlı olarak açık veya kapalı sis­ temler olarak nitelendirilmektedirler. Bütün sosyal sistemlerin çevreleriy­ le ilişkileri kuvvetli olduğundan bunlara «açık sistemler» adı da verilmek­ tedir. Çevrelerine açık olma niteliği sistemlerin devamlı değişime uğramala­ yol açmaktadır. Sistemin değişmesi içten veya dıştan gelen nedenler­ le olabilir. Amaç, çevresindeki değişikliklere sistemin kendini uydunnası­ dır. Sosyal sistemlerin devamlı olarak değişime uğramaları onlara, yuka­ rıdakilere ilaveten, dinamik olma niteliğini de kazandırmaktadır} rına Bu şekilde tanımlanan sistem kavramı etrafında çeşitli sistem kuram­ Bu kuramların ortak tarafları bulunmakla beraber ara­ farklar da gözden kaçmayacak kadar büyüktür. ları geliştirilmiştir. larındaki GENEL SiSTEMLER KURAMı (General Systems Theory) Son yirmi-otuz yıl içinde çeşitli bilim dallarında yapılan araştırmaların neticelerini birbirlerine yardımcı olacak şekilde bir araya getirmek için ça­ balar harcanmaktadır. Birçok çalışma alanlarına uygulanabilecek il mı mo­ dellerin geliştirilebileceği ve bunların yardımıyla çeşitli disiplinler arasında düzenli ilişkilerin ve işbirliğinin sağlanabileceği iddia edilmektedir. «Genel Sistemler Kuramı» bu gibi iddiaların ilk ürünü sayılabilir. ilk defa von Bertalanffy tarafından 1930 larda ortaya atılıp örgütlendi· rilen Genel Sistemler Kuramının amacı iIimler arası işbirliğinin sağlanma­ sıdır.4 1954 te Genel Sistemler Kuramını Geliştirme Cemiyeti kurulmuş, 1956 da da ilk Genel Sistemler Yıllığı yayınlanmıştır. s 2 Taleoıt Parsons vc Edward A. Shils (Eds.), Toward A General Theory of Action. Cambridge; Harvard University Press, 1951, s. to7. 3 Walter BucklcY, Sociology and Modern Systems Theory. Englewood Cliffs, N. J., Prentice­ Hali, Ine., 1967. 4 Ludvig von Bertalanffy. «General Systems Theory: A Critical Review», General Systems, VII (962), s. 1 - 10. S R. P. Biller, General Systems Theory: A Bibliographical Essay. University of Southern Ca­ lifomia, School of Publie Administratiol1, 1964, s. 4 - 8 (yayınlanmamıştır). 87 Genel Sistemler Kuramının öncülerinden biri olan Kenneth Boulding sistemlerin bulunabileceği çeşitli kademeleri anlamamıza yardım edebilecek ilk teorik modeli sunmuştur.6 Modelinde yer alan dokuz basamak şunlar­ dır: ı. çerçeveler (frameworks) - statik yapılar; 2. Otomatik makineler (clockworks) - önceden tayin lerde bulunan basit dinamik sistemler; edilmiş hareket­ 3. Termostatlar (thermostats) - kendi kendilerini düzenlemek suretiyle dengelerini devam ettirebilen sistemler; 5. Bitkiler (planst) - toplumsal genetik sistemler; hayatın ilk seviyesini meydana getiren 6. Hayvanlar (animals) - var olma bilincine sahip yüksek hareket ye­ tenekleri olan sistemler; 7. İnsanlar (humans) - lisan ve semboller kullanma sistemler; 8. Toplumlar (societies) _ insanların sistemler; ve işbirliğiyle yeteneğine ortaya çıkmış sahip sosyal 9. Mücerret sistemler (transcendental systems) - sistematik bir yapı sahip, bizce bilinemiyen, nihai ve varlıklarından kur­ tulunamıyan sistemler. ve ilişkiler şebekesine Yine Genel Sistemler Kuramının öncülerinden James Miller de yukarı­ dakine benzer bir modelle insan davranışının belli başlı beş kademede ça­ lışılabileceğini belirtmiştir. Bunlar hücreler, organlar, şahıslar, guruplar ve toplumlardır .7 DİGER SİSTEM KURAMLARI ğe Sistem fikri etrafında geliştirilen kuramların hepsini burada özetlerne­ imkan bulunmadığından bunların sadece birkaç örneğini vermekle ye­ tineceğiz. Sistem fikrini önce fiziksel sistemlere (örneğin, elektronik beyin, si­ lah sistemi), sonra da yönetimin görevlerine uygulamak suretiyle bir sistem kuramı geliştiren Optner sistemlerin beş ana unsurdan ibaret olduğunu be­ lirtmektedir. Bunlar (1) sistemin girdileri (inputlar), (2) girdilerin işlenme­ sini sağlayan merkezi dizge (processing), (3) sistemin çıktıları (outputs), (4) kontrol ve (5) sistemin kendisini çevreye devamlı olarak uydurmasını ve böylece yaşayabilmesini sağlayan «feedback» mekanizması. 8 6 Kenneth Boulding, «General Systems Theor\': The Skclcton of Scicncc)" General Systems, i (1956),s. lL. 7 James Miller, Llvlng Systems. C. I, 1961, s. 1 - 27 (ya.vınlanmamıştır). 8 Stanford L. Optner, Systems Analysls for Business Management. Englewood eliffs, N. J., PrentİCc - Hall, Ine., 1960, s. 9 ll. . 88 Sistem fikrini küçük guruplar ve toplumsal örgütlere uygulayan Ho­ ortaya attığı sosyal sistemler kuramının esaslarını da şöyleee özet­ lemek mümkündür. mans'ın Her sosyal sistem üç yönlü bir çevre içinde yaşamaktadır: fiziksel, kül­ türel, teknolojik. Fiziksel çevre arazi, iklim v.b., etkenleri içine alır. Kültü· rel çevre içinde normlar, değerler ve toplumun amaçları yer alır. Teknolojik çevreyi ise mevcut bilgi seviyesi ile bunun neticesi olan bütün icatlar mey­ dana getirir. Bu dış etkenler sistemin içinde belirli eylemlerin (activities), insanlar arasındaki ilişkilerin (interaetions) ve şahıslarda belirli hislerin (sentiments) doğmasına yol açmaktadırlar. Böylece sosyal sistemlerin dav­ ranışı esas itibariyle dış etkenler tarafından tayin ediliyor. Çevrede mey­ dana gelen herhangi bir değişme sistemin de değişmesini ve çevresine göre yeni bir şekil almasını gerektiriyor. 9 Homans gibi Parsons da sosyal sistemlerle ilgilenmekte, ancak kuramı­ daha geniş toplumlar kademesinde geliştirmektedir. Ona göre sosyal sis­ temler İnsanlar arasındaki ilişkiler sisteminden başka birşey değildir. Top­ lum bir hareketler sistemidir (action system). Her hareket sistemi, herbiri toplumun bir problemine işaret eden, dört yönden incelenebilir: (1) toplu. mun devam ettirilmesi (maintenance), (2) sistemi teşkil eden çeşitli un­ surların birleştirilmesi (integration), (3) sistemin amaçlarına ulaşılması (goal-attainment) ve (4) sistemin çevredeki değişikliklere uydurulması (adap­ tation).lo nı Easton 11 ve onu takiben Almond, Coleman ve Powel 12 ve daha birçok bilimciler de aynı kavramları siyası sistemlere uygulamışlar­ dır. Örneğin, Easton'ın geliştirdiği modelde siyasi sistemlerin girdiler, iç­ girdiler (withinputs), çıktılar ve feedbackten ibaret olduğu iddia edilmek­ tedir. Girdiler siyasi sistemin çevresindeki kuvvetler veya siyasi değişken· ler; içgirdiler sistemin kendi içinde mevcut kuvvetlerdir. Bundan başka gir­ diler dilekler (demands) ve destekler (support) olmak üzere ikiye ayrılmak· tadır. Şahıs veya guruplardan gelen dilekler ve sistemin devamını sağlayan destekler sistemin içinden veya dışından gelebilir. Desteklerin elde edilmesi ancak sistemin çıktılarıyla mümkündür. Çıktılar sistemin çevreye ihraç ettiği ürünlerdir (kanunlar, tüzükler, kararlar, v.b.). Feedback ise çevredeki şart­ ların, reaksiyonların öğrenilmesine ve gereken karar ve tedbirlerin alınması­ na imkan hazırlayan bir mekanizmadır. çağdaş siyası kaç 9 Sistemlere ve sistem kuramlarına değinmişken bunlara kavramı da tanımlamak gerekmektedir. ilişkin diğer bir· George C. Homans, The Human Group, New York; Harcourt, Brace, and World, Ine., 1950. 10 Taleott Parsons, Socleties. Englewood Cliffs, N. J., Prentice Haıı, Ine., 1966. Da\'id Easton, A Fraınework for Political Analysis. Englc\\'ood Cliffs, N. J., Prcntiee - Hall, Ine., 1965. 12 Gabriel A. Al moııd James ColeDlan \'C G. B. Powc1I, Jr. (Eds.). Comparative Politics. Boslon, LiUlc, Brown and Company, 1966. \i i 89 SİSTEM PLANLAMASI (Systems Design) «Sistem planlaması» yeni bir sistemin planlanması, taslağının çizilmesi veya mevcut bir sistemin yeniden düzenlenmesi anlamına gelen bir terim­ dir. Her iki halde de sistem planlamasının üç aşaması vardır: (1) araştırma, (2) varsayımların belirlenmesi ve (3) uygulama. Önce kurulacak veya yeniden düzenlenecek sistem hakkında gerekli bilgi toplanır, sonra bu bilgiye da­ yanılarak yeni bir nıodel teklif edilir, denenir ve onaylandığı takdirde, uy­ gulanır. SİSTEM ANALİZİ (Systems Analysis) Sistem analizi, var olan bir sistemin yeniden düzenlenmesi halinde, plan­ ilk basamağını teşkil eder. Belirli tekniklerin (örneğin, hareket araştırması, PERT/PEP, doğrusal programlama) yardımıyla girişilen bu ey­ lemde aşağıdaki hususların saptanmasına bilhassa dikkat edilir: Jamanın sı, L Sistemin merkezı dizgesi, 2. Sistemin çıktıları ve amaçları, 3. İstenen amaçlara ulaşabilmek için gerekli girdiler, 4. Güvenilirlik ve doğruluğun devamı için gerekli kontrol mekanizma­ ve 5. Gerekli düzeltmelerin yapılması ve sistemin çevresine uydurulabil­ mesi için gerekli feedback mekanizması. MODERN BİR SİSTEM KURAMINA DoGRU Sistem kavramı ve sistem kuramlarından bahsetmek çağdaş toplumbL limcHer arasında gayet yaygın olmasına rağmen henüz ortada ortaklaşa kul­ lanılabilecek tek bir sistem kuramı yoktur. Böyle bir kuramın teşkili yö­ nünde bir teşebbüste bulunmak, sistemin, sistem kuramının tanımlarını yapmak, özelliklerini ve sağladıkları faydaları belirtmek mümkündür. Sistemin özlü bir tanımını yapmak gerekirse denebilir ki sistem gerek birbirleriyle ve gerekse değişen çevreleriyle devamlı ilişkileri olan ve ara­ larında kuvvetli bir dayanışma bulunan unsurların birleşmesinden meydana gelen ve belirli bir hüviyeti bulunan bir bütündür. Bu tanımın kapsamına giren unsurları aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür: 1. Sistem bir bütündür; 2. Daha küçük parçaların birleşmesinden meydana gelmiştir; 3. Sistemi meydana getiren parçalar sisteme nazaran birer subsistem, kendilerini meydana getiren daha küçük parçalara nazaran birer sistem­ dirler; 4. Bir sistemi meydana getiren parçalar halindedirler; bağımsız olmayıp karşılıklı dayanışma S. Sistemin dır; 90 parçaları arasında sistematik ve dinamik llişkiler var­ 6. Her sistemin bir çevresi olup aralarında dinamik ilişkiler vardır; 7. Sosyal sistemler çevrelerine açık olma niteliğini taşır ve kesin sı­ nırları yoktur. Sınırlar sadece sistemin analizini kolaylaştırmak için çizil­ miş farazi hatlardır; S Çizilen sınırlar ilişkiler onların içinde sistemin parçaları arasındaki çevreleriyle olanından daha kuvvetlidirier; dayanışma ve 9. Sistemlerin içinde yer aldığı toplumsal çevre ve onun etkisiyle sis­ temlerin kendileri devamlı değişime uğramaktadıriar; 10. Yaşayabilmek, hüviyetlerini dcvam ettirebilmek, büyüyüp gelişebil­ mek için sistemlerin (a) çevreden girdiler ithal etmeleri, (b) bu girdileri işlemeleri, (c) çevrelerine çıktılar ihraç etmeleri, (d) çevrelerine dair haber alabilmeleri ve çevrelerine kendilerini uydurabilmeleri, ve (e) bütün bunlar üzerinde müessir bir kontrol sağlamaları gerekmektedir; 1 ı. Sistemler değişirken her hangi bir karışıklığa yer vermemek için sürecinde bir düzen sağlamaya çalışırlar. Diğer bir deyimle, sistem­ ler değişmek fakat düzenli bir şekilde değişmek zorundadırlar; ve değişme 12. Bütün sosyal sistemler amaca yönelmişlerdir. Her sosyal sistem belirli bir amaca ulaşmak için kurulmuştur ve sisteme hüviyetini kazan­ dıran da bu amaçtır. sonra sistem kuramının bir tanımını yapmak mümkündür. bu alanda yaratılmış ilmi bilginin, yukarıda sıralanan ve sis­ temlerin çalışılmasına, izahına ve eylemlerine dair öngörülerde bulunulması­ na yardımcı, bir dereceye kadar toplumbilimcilerin çoğunluğu tarafından kabul edilen, birbirine bağlı esaslar, prensipler ve varsayımların tümüdür. Bu Sistem sunuştan kuramı Sistcm kuramına değişik yönlerden bakılabilir. Böyle bir kuram, her evvel, karışık sorunları sistematik bir şekilde ele almamıza yardım eden bir araç vazifesi görür. Toplumsal bir olaya ilişkin bilgileri sistematik olarak toplayıp varsayımlar kurmak, onları birleştirerek geliştirmek ve sis­ temleri düzenli ve etkili bir şekilde anlamaya, izaha ve tabiatıarı hakkında öngörülerde bulunmaya yardımcı olmak gibi faydalar sağlar. şeyden Sistem ya yeniden kuramı, Sistem bilecek bir kuramı ussallığa, etkenliğe Sistem lojisidir. kuramı içinde sistemlerin analiz bir çerçevedir. edilebileceği, kurulabileceği ve· düzenlenebileceği ve verimliliğe ulaşılmasında kullanıla­ araçtır. bir davranış, bir Nihayet, sistem kuramı belirli bir toplamıdır. düşünce tarzı kavramların, ve bir araştırma metodo­ terimlerin, prensiplerin ve varsayımların SiSTEM KURAMlNIN ÖRGÜTLERE UYGULANIŞI İlmin amacı esas itibariyle kendine konu teşkil eden olayların en iyi şekilde anlaşılması, izahı ve tabiatlarına dair öngörülerde bulunulmasını 91 sağlamaktır. Örgüt biliminin de amacı budur. Örgütlerin anlaşılması, izahı öngörülerde bulunulması yolunda şimdiye kadar birçok kurarnlar ortaya atılmıştır. Bu kuramların sınıflandırılması ve her özelliklerinin sıralanması mümkündUr. ve onlar hakkında görüşler, sınıfın Örgüt kuramlarını iki ana guruba ayırabiliriz: geleneksel ve modern. Geleneksel örgüt kuramları da ayrıca ikiye ayrılır: klasik ve neoklasik. Klasik örgüt kuramları örgütsel çalışmaların başlangıcında ortaya atıl­ Weberp Taylor,14 Fayol,lS Gulick ve Unvick,16 Mooney ve Reiley17 ve daha birçoklarının içinde bulunduğu zengin bir yazar kadrosu vardır. Bu kuramlar esas itibariyle örgütlerin biçimsel yönleriyle ilgilenmekte ve çoğu­ zaman «İlmi sevk ve idare» (Scientific Management) veya Taylorism diye adlandırılmaktadır. Weber rasyonel ve teknik üsti.inıüğe sahip bir bürokra­ sinin ilk modelini, Taylor örgütlerde rasyonel hareketlerin ölçülerini, Fayo) , Gulick, Mooney ve Reiley de örgütlerde verimliliğin genel prensip ve ölçütle. rini ortaya koymuşlardır. mıştır. Klasik örgüt kuramları örgütlin amaçlarıyla işe başlar. Sonra sırayla tespit edilen amaca ulaşmak için yapılacak işlerin tlimü kararlaştırılır, en yüksek verimi sağlayacak şekilde bölünür ve her şahsın yapabileceği görev­ ler şeklinde örgüt içinde dağıtılır. Bu kuramların ortak unsurları iş bölümü ve ihtisaslaşma, emir birliği, denetim alanı ve yetkinin devridir. Eşgüdümlemenin sağlanabilmesi için gö­ revler bir araya getirilerek idari birimler yaratılmaktadır. Her birimin ba­ şında sadece bir yönetici bulunmakta ve her yönetici ancak belirli sayıda memur veya işçiyi (S-i) denetleyebilmektedir. Birimler birleştirilerek şube­ ler, şubeler bir araya getirilerek bölümler haline sokulmakta ve bu işlem örgüt bir piramit şeklini alıncaya kadar devam etmektedir. Personelin atanması görevlerin ihtiyacına cevap verecek şekilde yapılmaktadır. Ödüller başarı esasına göre dağıtılmaktadır. Şahıs ancak bir kişiden emir almakta. haberleşme yukarıdan aşağıya olmaktadır. Klasik kuramlarda önemli olan görevlerin verimli bir şekilde yerine ge· tirilmesidir. Bu nedenle insan unsuru ve bu unsurun örgütün biçimsel ya­ pısı üzerindeki etkileri göz önüne alınmamaktadır. Kararlar bilinçli olarak ve bütün alternatiflere ilişkin tüm bilgiye dayanılarak yapılmaktadır. Her iş­ çi örgüt içindeki rasyonel davranışa uymak zorundadır. İşçiler kendilerine verilen görevleri yerine getirecek birer makine sayılmaktadırlar. İşleri on· lara uydurmaktan çok onların işlere uymaları istenmekte ve işçi çoğu zaman bir eşya gibi işlem görmektedir. Bundan dolayı bu kuramlara «makine mo­ deli» de denilmektedir. 13 Max Weber. «The Essentiaı.~ of Bureaucratic Organization: An İdeal Type Construction», A Reader In Bureaucracy, Robert K. Merton, (Eds), New York, The Free Press of Glencoe, 1952, s. 18 - 27. 14 Frederick W. Taylor, Scientific Management. New York. Harper and Row, 1947. 15 Henri Fayol, General and Industrial Management. İngilizceye çev.: Constance Storrs, Lon­ don, Sir Isaac Pitman and Sons. Ltd., 1949. 16 Luther Gulick ve Undall F. Urwick (Eds.). Papers on the Science of AdminlstraUon. New York: Institute of Public Administration, 1937. 17 James D. Mooney ve Alan C. Reiley, Onward Industı·y, 1\ ı.! W York: Harper and Ro\\', 1931. 92 Genellikle «insan ilişkileri» (human relations) olarak bilinen neoklasik örgüt kuramları klasiklerin kusurlarını gidermek için Mayo,IS Roethlisber­ ger ve Dickson,ı9 Lewin 20 ve Whyte ıı gibi toplumbilimdIerin çalışmalarıyla ortaya çıkmış bir cereyanın ürünleridir. Klasik teoristkrin söylediklerine karşı çıkanların çoğu bu kategoriye girmektedirler. İnsan ilişkileri okulu­ nun Hawthorne'da yaptığı ve klasik teoristlerin zayıf noktalarına işaret eden araştırmaların neticeleri bu kategorideki kuramların niteliklerini ortaya koymaktadır: 22 1. Üretim düzeyi toplumsal düzgülerle saptanır; 2. İşçinin mutluluk ve motivasyonunda iktisadi olmayan ödüller daha önemli bir roloynarlar; 3. Aşırı ihtisaslaşma hiç bir suretle işbölümünün en verimli şekli de­ ğildir; 4. İşçiler genellikle yönetime, onun norm ve ödüllerine bireyolarak, fakat gurupların üyeleri olarak tepki gösterirler; değil, 5. ve Aşırı iş bölümü iş başında gerginliklerin doğmasına, işlerin yeknesak dar bir hücrede sistemin bütününü ve bütün içindeki yerini görernemesine sebep sık1cı olmasına, çalışma şevkinin zayıflamasına, işçinin körleşip olmaktadır. Bundan başka, aşırı iş bölümünün örgütün yetki ve nüfuz bakımından parçalara bölünmesine ve her bölüm başkanının kendini bir imparatorluğun başında görmesine de yol açmaktadır. İş bölümünün bu sakıncalarını gidermek için neoklasikler işçilerin ka­ zamanda bir kaç işte çalışmaları, belirli zaman ara­ örgüt içinde iş değiştirmeleri ve yönetimin alttan gelmesi (bottom-up management) gibi tavsiyelerde bulundular; rarlara katılmaları, aynı lıklanyla aynı 6. Örgütün kağıt üzerindeki biçimsel yapısı (formalorganization) ve sistemi ve hatta en iyi planlar bile insan davranışı ile işlemez hale gelebilmektedir. Bu nedenle önemli olan örgütün biçimsel değil doğal yön­ leridİr (informalorganizations); ve ilişkiler verimliliğinde şahısların yönetim kabiliyetleri, örgütsel ha­ ve kontrol sistemlerinin etkinliği, yetkinin merkeziyet derecesi gi­ bi etkenler roloynadığından ideal denetim sahası (span of control) şeklinde bir prensibin kabulü güçtür. 7. Denetimin berleşme Neoklasik kuramların, ranın diğer tarafı olduğu bir tarafı klasikler tarafından mühürlenmiş pa­ söylenebilir. Klasikler en verimli örgütün en tat­ 18 Elton Mayo Hawthornc'daki araştırmaları yönetenlerden birisi olup «İnsan İlişkileri» oku­ lunun öncülerindendir. 19 F.J. Roethlisberger ve W. J. Dickson. Management and the Worker. Cambridge: Han'ard Vniversty Press, 1939. 20 Kurt Lewin, «Group Decisİon .md Social Change», G. E. Swanson, et aL., (Eds.), Readlngs In Social Psychology. New York. Holt, Rinehart and Winston. 1952. II William F. Whytc. et aL, Money and Motlvatlon. New York, Harper and Ro\\'. 1955. 22 Amitai Etzioni. Modern Organizations. Englcwood Cmfs. N. J., Prentice - Hall, Ine., 1964, Dördüncü Bölüm. 93 min edici olacağını söylerken, neoklasikler tam aksini, en tatmin edici ör­ gütün en verimli olacağını iddia ediyorlardı. Biri örgütün biçimsel yönleri­ ne, diğeri doğalolanlara; biri işçileri teşvik için maddi, diğeri sosyal ödül­ lere önem veriyordu. Biri örgütün rasyonel ve verimli çalışmasını amaç edin­ mekte ve işçinin bu amaca ulaşmak için kullanılan bir araç olduğuna inan­ makta iken, diğeri örgütün, onun rasyonellik ve verimliliğinin şahsın tatmin ve mutluluğu için kullanılması gerektiğini savunuyordu. Yukarıda özellikleri belirtilen klasik ve neoklasik örgüt kuramlarının or­ Etzioni, bu kuramlardan hiç birinin örgütlerin ta­ biatında saklı çıkmazı anlıyamadıklarını ve örgütün amacı olan rasyonellik ve verimlilik ile işçilerin amacı olan tatmin ve mutluluk arasında daima bir çelişki bulunduğunu belirtmektedir.ı3 Bu kuramların hepsi de örgütün ancak bir yönüne bakabilmektc ve bu nedenle de kısmi olmaktan ileri geç e­ memektedirler. Örgütlerin biçimsel ve doğal yönleri, üretim ve üyelerin mut­ luluğu bu kuramlarda birleştirilememektedir. Örgütlerin iç dünyası az çok ele alınmakta, çevreleri ve örgütlerin çevreleriyle olan ilişkileri ihmal edil­ mektedir. tak kusurlarına değinen Bu kurarnlar örgütlerde ortaya çıkan ve verımın düşmesine yol açan zaman tek nedene bağlamak ta ve örgütleri biribirlerine bağ­ lı ve çevreleriyle devamlı ilişkileri bulunan parçalardan meydana gelen ka­ rışık bir bütün olarak görememektedirler. Sorunların nedenlerinin derinli­ ğine inilmemekte, örgüt çapında bir araştırma yapılmamakta, ve netice ola­ rak ta problemlerin çözümü yüzeyde kalmakta ve kısa vadeli olmaktadır. soıunları çoğu MODERN ÖRGÜT KURAMLARI Geleneksel örgütkuramlarının yukarıda sunulan kusurları ancak mo­ dern örgüt kuramlarının ortaya çıkmasıyla giderilebilmiştir. Bu kategoride­ ki kuramların hepsi de sentezci bir niteliğe sahiptirler. Örgütleri en iyi şekil­ de incelemenin esasının onları tüm sistemler olarak ele almak olduğunu am­ pirik metodlarla ortaya koymaktadırlar. Bununla beraber, modern kuram­ lara bağdaşık bir düşünce sistemi olarak bakmak da doğru değildir. Her bi­ Hmcinin sistemleri çalışırken üzerinde önemle durduğu unsurlar diğerlerin­ den farklıdır. Ancak şu var ki sistem kuramı bu kategoriye giren kuram­ lardan birçoğunun metodolojisini teşkil etmektedir. Sistem kuramının esaslarını uygulamak suretiyle geliştirilen modern örgüt kuramlarının sayısı oldukça kabanktır. Bunlardan bir kısmı doğnıdan doğruya yukarıda formüle edilen sistem kuramının çerçevesi içinde ve onun terim ve kavramlarını kullanarak geliştirilmiş iken, diğerleri aynı veya benzer düşünce tarzları içinde fakat değişik kavramlarla sunulmuşlardır. Bu sonunculara örnek teşkil eden çalışmaların en önemlileri şunlardır: Takott Parsons'un sistemin dört sorunu (örgütün devam ettirilmesi, çe­ ve çevresindeki de­ şitli unsurlarının birleştirilmesi, amaçlarına ulaşılması 23 Ibld., s. 39. 94 ğişikliklere uydurulma~l) Ye beş değişken kalıbını (affectivity - affective neutrality, quality-performance, diffuseness - specificity, particularism - unİ­ versalism, ve self-orientation - collectivity) uygulamakla geliştirdiği örgüt ku­ ramı; 24 Rensis Likert'in örgütü iki gurupta yer alan mevkilerle (linking pin) birbirlerine bağlanan guruplardan (interlocking groups) meydana gelen bir bütün sayan modeli;25 örgütü bir sosyo - teknik sistem olarak çalışan Tavis­ toek modeli; 26 Kahn'm örgütü birbirleriyle kilitli ve birbirlerinin sahaları­ na girebilen rollerden meydana gelen bir bütün sayan «Overlapping-Role-Set» modeli;27 Etzioni'nin örgütün biçimsel ve doğal yönlerini çevreleriyle birlikte çalışan yapısal modeli;28 Chris Argyris'in örgütün üretim ve insan unsurları­ nı birleştiren «İntegration» ve «Mix» modelleri.29 Örgütleri doğrudan doğruya sistem kuramının çerçevesi, teri m ve kav­ içinde ele alan çalışmalara örnek olarak da sistemlerin çevreleriyle olan ilişkileri ile değişim süreçlerini çalışan Edgar Sehein'in «Adaptive-Cop­ ing System» modeli;30 Bertram Gross'un örgütlere uyguladığı «Genel Sis­ temler» modeli; 31 Daniel Katz ve Robert Kahn'ın örgütü üretim, destek bul­ ma, devam ettirme, çevreye uydurma ve yönetim subsistemlerinden ibaret sayan modelleri 32 ile William Scott'ın örgütler üzerindeki çalışmaları veri­ lebilir}3 ramları Yukarıda örnekleri verilen model ve kuramlann her birinde sistem ku­ örgütlere farklı yol ve şekillerde uygulanmak istenmiş, fakat bu dene­ meler ancak kısmen başarılı olabilmiştir. ramı Bu alandaki karışıklığı azaltmak, sistem kurammın örgütlerin çalışılma­ smda en yüksek verimi sağlayacak şekilde kullanılması amacıyla ve üze­ rinde konuya ilişkin yazarların çoğunluğunun fikir birliğine varacağını um­ duğumuz bir denemeyi aşağıda sunuyoruz. 24 Taleott Parsons, "Suggestions for a Saeiologieal Approaeh to the Theory of Organizations», Admlnistrative Science Quarterly, i (lune, September 1956), s. 63 85 \"e 224 - 239. 25 Rensis Likert, New Patterns of Management. New York; MeGraw - Hill Book Co., Ine., 26 A. K. Rke, The Enterprlse and İts Envlronment. London, Tavistoek Publieations, 1963. 27 R. L. Kahn, et aL., Organizatlonal Stress: Studies in Role Confllct and Amblgulty. 1961. New York; John Wiley and Sons, Ine .. 1964. 28 Etzioni, op. elt., s. 41 - 49. 29 Chris Argyris, Integrating the Indivldual and the Organlzatlon. New York: John Wiley and Sons, Ine., 1964. 30 Edgar H. Schein, Organlzational Psychology. Engle\\ood Cliffs, N. J. : Prcntiee· Hall, Ine., 1965. 31 Bertram M. Gross, «What are Your Organization's Objeeti"es? A General Systems Approaeh to Planning», Human Relatlons, XVIII (1965) (The Tavistaek Institute of Human Relations, London, England), s. 192 - 216. 32 Danİel Katz \'e Robert L. Kahn, The Soclal Psychology of Organizations. New York, John Wiley and Sons, Ine., 1966. 33 William G. Scott. Organization Theory: A Behavloral Analysis for Management. lll., Richard D. Irwin, Ine., 1967. Hoınewood, 95 ÖRGÜTSEL SiSTEM KURAMı: BİR DENEME Örgüt birbirleriyle ve devamlı olarak değişen çevreleriyle dinamik iliş­ kileri bulunan, birbirlerine kuvvetli bağlarla bağlı unsurlardan meydana ge­ len ve belirli bir hüviyeti devam ettiren tüm bir açık sistemdir. Böylece tanımlanan örgütsel sistemin niteliklerini lamak mümkündür: aşağıdaki gibi sıra· 1. Örgüt bir açık sistemdir; çeşitli unsurlardan meydana gelmiş bir bütündür; bu unsur· teknolojik, ve (d) amaca ilişkin olanlardır. olmayıp birbirleriyle yakın ilişkileri var­ dır ve bunları birbirlerinden kesin olarak ayırmaya da imkan yoktur. Böy­ Le bir sınıflama örgütlerin analizini kolaylaştırdığı için faydalıdır. 2. Örgüt ıar ~a) beşeri, (b) yapısal, (c) Bu unsurlar bağımsız birimler ve onlara ilişkin davra­ tarzlan, psikolojik ihtilaflar, motivasyon, öğrenme, düşünme, var olma bilinci, v.b.), (2) guruplar ve onlara ilişkin davranışlar (şahıslar arası ilişkiler, haberleşme, tesir edebilme, gurup ve guruplar arası ihtilaf­ lar, v.b.), (3) yönetim felsefe ve ideolojileri, ve (4) örgütsel değerler. Örgütün beşeri unsurları şunlardır: (1) şahıslar nışlar (göruş Örgütün yapısal unsurları kapsamına aşağıdakiler girmektedir: (ı) res­ mi kararlar (örgüte ilişkin kanunlar, nizamnameler, kararnameler, v.b.), (2) resmi kararların neticesi olarak yerleştirilmiş eylemler (iş akımı, yazı işleri, personel yönetimi - mevkilerin sınıflandırılması, maaş ve ücret sistemleri, işe alma, yetiştirme, terfi, emekIilik - maliye - gelirler, harcamalar, bütçe, pa. ra ve maliye politikaları· yetki hiyerarşisi, resmi haberleşme kanalları, ka­ rar verme, planlama, kontrol, v.b.), ve (3) gayriresmi olarak yerleştirilmiş eylemler (rol ilişkileri, gayriresmi haberleşme ve karar alma sistemleri, v.b.). Örgütün teknolojik unsurları iki çeşittir: mevcut bilgi düzeyi (piyasada mevcut ve örgütlerin kullanabileceği bilginin tümü) ve bunun maddi netice­ leri (insan icadı bütün aletlerı makinelerı v.b.). Örgütün amaca ilişkin unsurları ise resmi olarak saptanmış amaçlarla, üyelerin gayriresmi olarak kabul etmiş oldukları amaçlardan ibarettir; 3. Örgütler ayrı sistemler olarak ele alınabilecek ve aynı unsurlardan subsistemlerin birleşmesinden meydana gelmişlerdir. Bu subsis­ temlerin neler olacağı her örgütün kuruluş planında belirtilebileceği gibi tamamen teorik te olabilir; müteşekkil 4. Örgütü meydana getiren subsistemler ve unsurlar arasında mevcut ve dinamik ilişkilerin doğal neticesi olarak, örgütler iç ihtilaf ve gerginliklerden ari değillerdir; devamlı 5. Örgüt ile toplumsal çevresi arasında da devamlı ve dinamik ilişki­ ler vardır. Tabii ki bu her örgüttin çevrenin ayrılmaz bir parçası olduğunu, örgütlerin sınırları kesin olarak çizHemeyen açık sistemler olduklarını ve çizilen farazi sınırlar içinde subsistemler ve unsurlar arasındaki bağların 96 Ve dayanışmanın çevreyle tini ortaya koymaktadır; alanından olduğu daha kesif ve kuvvetli hakika· 6. Örgütlerin çevresi devamlı değişime uğramaktadır. Böyle bir çevre içinde yaşayabilmek, büyüyebilmek ve hüviyetlerini devam ettirebilmek için her örgütün (a) değişmesi ve kendini çevresindeki değişikliklere uydurma­ sı, (b) çevresinden yeni girdiler ithal etmesi, (c) bu girdileri etkili ve ve· rimli bir şekilde işlemesi, (d) çevreye yeni çıktılar ihraç etmesi, (e) çevre· deki şartlar ve tepkiler hakkında haber almak (feedback) ve (f) yan etki­ lerle zararlı entropik etkenlere karşı örgütün korunabilmesi için bir kont· rol mekanizmasına sahip olması zorunludur; 7. Değişime uğrarken yıkıcı olabilecek şaşkınlık ve karışıklıklara yer vermemek için örgütler değişim sürecinde bir düzen sağlamaya çalışırlar ve ancak bu yolla varlıklarını ve hüviyetlerini devam ettirebilirler; ve 8. Örgütler amaçlara yönelmiş varhklardır. Her örgütün kendine has Ancak yaşamak, büyümek, gelişmek ve bunlar içinde kendi­ ni devamlı surette çevresindeki değişimlere uydurmak her örgütün amaç­ ları arasında yer alır veya almalıdır. amaçları vardır. Esasları yukarıda sıralanan örgütsel sistem kuramı esas itibariyle da­ ha önce tanımı yapılan sistem kuramının örgütsel çalışmalara uygulanışı ve örgütlerin anlaşılması, izahı ve tabiatıeri hakkında öngörülerde bulunul­ masında kullanılmasıdır. ÖRGÜTSEL SiSTEM KURAMlNIN SAGLADIGI FAYDALAR Şimdi sistem kuramının örgüt leneksel örgüt kuramları ötesinde çalışmalarına getirdiği sağladığı gelişmeleri faydaları ve ge· özetliyelim. Örgütsel 'sistem kuramı örgütlere daha realist, hakikatlere daha yakın bir bakış tarzı getirmiştir. Subsistemler ve unsurlar örgütün bütününden sonra ancak ikinci derecede önem taşırlar. Fakat bu, örgütün subsistem ve unsurlarının ihmal edildiği anlamına gelmez_ Ayrı birimler olarak organla­ rın işleyiş ve eylemlerine, onların bütün içindeki paylarına, birbirleriyle ve bütünle olan ilişkilerine gereken önem verilmekte, fakat bir bütün olarak ör· gütün amaçları da hiç bir zaman gözden kaçırılmamaktadır. Sistem kuramının esasları göz önünde bulundurularak ussal, etkenli ve verimli bir örgütün planlanması veya yeniden düzenlenmesi, örgütün işleyi­ şi ve eylemleri üzerinde güvenilir bir kontrol mekanizmasının kurulması, açık haberleşme kanalları yardımıyla güvenilir bir feedback mekanizması­ nın tesisi, kaynakların kullanılışında israfın önlenmesi ve örgütün daha sıh­ hatli kılınması mümkün olabilir. Örgütsel sistem kuramı örgütün tabiatında saklı çelişkilerin, ihtilafların kabullenir ve ihtilafların icabında çok ya­ varlığını tanır, kaçınılmazlığını rarlı olabileceği kanısındadır. Üretim ve insan unsurlannın ikisine de gereken önemi veren, aralann­ daki ilişkileri ikisinin de lehinde işleyecek şekilde düzenleyen örgütsel sistem 97 kuramı örgütsel çıkmazı (üyelerin amacı olan mutluluk ile örgütün amacı olan üretim ve verimlilikarasındaki çelişki) en iyi şekilde çözebilmektedir. Örgütsel sistem kuramında problemlerin meydana çıktıkları yerlerde tez elden bastırılmaları, basit ve tek nedenlere bağlanmaları gibi zarar verİ­ ci davranışlar önlenmektedir. Problemlerin menşeine inilmek suretiyle ger­ çekıere daha yakın bir şekilde ele alınması ve daha etkili çözümlere bağ­ lanması mümkün olmaktadır. Alınan kararlar örgüt ve çevresi çapında top­ lanan bilgilere dayanmakta ve daha rasyonelolmaktadır. örgütlerin daha geniş toplumsal çevrenin ayrılmaz par­ ortaya koymaktadır. Bunun neticesi olarak, çevre ile örgüt­ lerin birbirleri üzerindeki etkileri gerçekıere daha yakın bir tarzda çalışıla­ bilmektedir. Sistem kuramı çaları olduğunu Örgütsel değişim, değişimin menşei ve unsurları, değişim süreci ve do­ neticeler örgütsel sistem kuramının yardımıyla açıklığa kavuşmak­ ğurduğu tadır. Nihayet, sistem kuramının ayrılmaz parçaları olan sistem planlaması ve sistem analizinin tatbikatta örgütlerin etkenliği ve verim1iliği yönünde büyük faydalar sağladığı ve tasarruflara yol açtığı bilinen bir gerçektir. Sistem kuramının örgütsel çalışmalara getirdiği faydaları tek cümleyle özetlemek istersek diyebiliriz ki bu kuram örgütün parçalarından çok bütü­ nüne, denge halinden çok değişimine, kendi başına çalışılmasından çok için­ de bulunduğu çevreyle birlikte ele alınmasına gereken önemi vermek sure­ tiyle örgütsel çalışmalara daha gerçekçi bir bakış tarzı getirmiştir. Kurulan bu temel üzerinde yeni çalışmaların başlatılacağını ve bunların Türk özel ve kamu örgütlerine ve üzerinde önemle durulan reorganizasyon çalışmalarında ilgililere ışık tutacağını ümit etmekteyiz. 98