DÝZÝ + 13 22 ARALIK 2012 CUMARTESÝ Bediüzzaman'ýn baba tarafýndan þeceresi PROF. DR. AHMED AKGÜNDÜZ NAKÎBÜ’L-EÞRÂFLIK MÜESSESESÝ Osmanlý Devleti’nde de ilk olarak Sâdât nikâbeti Sultan Yýldýrým Bayezid zamanýnda Mayýs 1400 tarihinde tesis edilmiþtir. Evlâd-ý Resul olan bu kýymetli insanlara daha önceleri olduðu gibi Osmanlý Devleti’nde de hürmet gösterilmiþtir. Ayrýca onlara âid iþleri görmek için vazifeli me’mûrlar ve baþlarýna da bakan statüsündeki nakîb’ül-eþraf tâyin edilmiþtir. Nakîb'ül-eþraf adý verilen bu görevli, Peygamber Efendimizin (asm) torunlarýnýn iþlerine bakar, neseblerini kayd ve zapteder, doðumlarýný ve vefâtlarýný deftere geçirir, onlarý âdî iþlere ve þânlarýna uygun olmayan san’atlara girmekten menederdi. Fena hâllere düþmelerine mâni olur, haklarýný korurdu. Seyyid ve þerif olduklarý belgelerle ispatlanmýþ olan bu þahýslara toplum tarafýndan çok büyük saygý, sevgi ve itibar gösterilmiþtir. Ayný zamanda devlet de onlarý vergi verme ve benzeri bütün kamu yükümlülüklerinden muaf tutmuþtur. Kendilerinden önceki Türk ve Ýslâm devletlerindeki yerleþmiþ uygulama gibi, Osmanlý Devleti’nde de seyyidler askerî sýnýfdan muaf tutulmuþtur. 2- HZ. ALÝ, ÇOCUKLARI VE BEDÝÜZZAMAN’IN HEM ÞERÎF VE HEM DE SEYYÝD OLUÞUNA DAÝR ÞECERELER Hz. Ali’nin (ra) ilk hanýmý Ýslâm peygamberi Hz. Muhammed’in (asm) kýzý Fatýma’dýr. Hz. Ali, Fatýma vefat edene kadar baþkasýyla evlenmemiþtir. Fatýma’dan 5 çocuðu olmuþtur; isimleri þunlardýr: Hasan, Hüseyin, Zeyneb el-Kübra, Ümmü Gülsüm (Hz. Ömer ile evlenmiþtir) ve Muhsin. Muhsin, henüz Fatýma’nýn karnýndayken vefat etmiþtir. 3- HZ. HASAN VE ÞERÎFLER: BEDÝÜZZAMAN’IN BABA TARAFINDAN ÞECERESÝ Hasan bin Ali bin Ebu Talib (d. 624 – ö. 669), Ali bin Ebu Talib ve Fatýma Zehra’nýn büyük oðullarý ve Hz. Muhammed’in (asm) ilk torunudur. Þia çoðunlukla onu imamlarýnýn ikincisi kabul eder, çok küçük bir fýrkaya göre ise ikinci imam Hüseyin bin Ali’dir. Onun, Hz. Peygamber'in Ehl-i Beyt’inden olduðu konusunda herkes hem fikirdir. Babasý ile otuz yedi yýl, dedesi ile ise sekiz yýl birlikte bulunmuþtur. Hz. Hasan, hicretten elli yýl sonra Safer Ayý’nda, kendisine verilen kuvvetli zehir karþýsýnda ciðerleri parçalanmýþ ve þehit olmuþtur. Onun lakaplarý arasýnda Mucteba (zeki, seçilmiþ) ve Sýbti Ekber en meþhur olanlarýdýr.3 Bediüzzaman’a göre Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, gayb-âþinâ nazarýyla görmüþ ki: Âl-i Beyti, Âlem-i Ýslâm içinde bir þecere-i nuraniye hükmüne geçecek. Âlem-i Ýslâmýn bütün tabakatýnda kemalât-ý insaniye dersinde rehberlik ve mürþidlik vazifesini görecek zâtlar, ekseriyet-i mutlaka ile Âl-i Beytten çýkacak.4 Önemle ifade edelim ki, bizim yaptýðýmýz araþtýrmalar, Bediüzzaman Hazretlerinin babasý tarafýndan Hz. Hasan neslinden yani þerîf olduðu ve de ayný zamanda Abdülkadir-i Geylânî’nin torunlarý arasýnda yer aldýðýdýr. 5 Bediüzzaman Hazretlerinin neslinin devam ettiði zat, Hz. Hasan’ýn oðlu Hasan el-Müsennâ’dýr ki, annesi Bint-i Mansûr olduðu kaynaklarda kaydedilmektedir. Hasan El-Müsennâ’nýn evladlarý þöylece zikredilebilir: Hasan El-Müsennâ Ýbrahim El-Ðamr (762) Ca'fer (Bunun nesli Ýran ve Irak’ta Eþrâf-ý Selîkýyyûn diye bilinmektedir.) Davud (Medine, Mýsýr ve Irak’ta yayýlan bu nesle Eþrâf-ý Þahbâniyyûn denmektedir.) Hasan el-Müselles (764) (Nesli Irak, Hicaz ve Mýsýr’da yayýlmýþtýr.) Abdullah el-Mahd (145 H./762), (Abdülkadir-i Geylânî ve Bediüzzaman’a giden kol bunun neslidir.) Burada Bediüzzaman’ýn þeceresinin dayandýðý Abdullah el-Mahd’ýn evlatlarý üzerinde duracaðýz. Mahd lakabýný almasýnýn sebebi baba tarafýndan Hz. Hasan’a (Hasan bin Hasan) ve anne tarafýndan ise Hz. Hüseyin’e (Fatýma bint-i Hüseyin) dayanmasýdýr. 7 Abdullah el-Mahd (762) Ýdris (Eþrâf-ý Edârise’nin aslýdýr; Sünûsiler, Ýdrisîler ve Endülüs Seyyidleri.) Süleyman (Maðrib ve Cezayir’dekilerin dedesi) Yahya ( Sahib’üd-Deylem diye bilinir; Baðdad’da Harun Reþid zamanýnda vefat etmiþtir. ) Ebu Abdullah Muhammed ( En-Nefs’üz-Zekiyye diye bilinir. Türkistan ve Irak’da yayýlmýþtýr. Benül-Eþter þerifleri bunun neslindendir. ) Ebül-Hasan Ýbrahim (Irak ve Hicaz’da torunlarý bulunmaktadýr.) Ebu Hamza Musa El-Cûn ( Abdülkadir-i Geylani ve Bediüzzaman’a giden kol bunun neslidir. ) Ebu Hamza Musa El-Cûn Bu zatýn 9 kýzý ve 3 oðlu dünyaya gelmiþtir. El-Cûn siyah olan her þeyte denmektedir ve özellikle de siyah bulutlara bu ad verilmektedir. Ýbrahim (251/865) ( Yemame ve Hicaz’daki þeriflerin dedesidir. ) Muhammed Derec Ebu Muhammed Abdullah (247/861) ( Nesli en çok yayýlan evladýdýr. Abdülkadir-i Geylani ve Bediüzzaman’a giden kol bunun neslidir. ) Ebu Muhammed Abdullah (247/861) Halife Mütevekkil zamanýnda vefat eylemiþtir. Þeyh-i Muslih diye meþhurdur. Ahmed ( Nesli Eþrâf-ý Ahmediyyûn diye bilinir. Hicaz ve Yemen’de münteþirdir. ) Yahya ( Es-Süveykî, Hicaz ve Yemame þeriflerinin dedesidir. ) Süleyman ( Mekke’deki Þeriflerin dedesidir. ) Salih Ebul-Hasan Musa es-Sânî (254/868) ( Halife Mühtedi zamanýnda zehirlenerek vefat etmiþtir. ) Ebul-Hasan Musa es-Sânî (254/868) Bu zatýn 16 oðlu olduðu bilinmektedir. Bu sebeple hepsinin Arapça olarak þeceresini verecek ve sonra da Bediüzzaman’ýn neslinin devam ettiði Ebu Muhammed Davud üzerinde kýsaca duracaðýz.8 Ebu Muhammed Davud Medine’de son ömrünü geçirmiþtir. Hasan Musa Mahmud Muhammed ( Buna Rûmî ve evladlarýna da Benu’r-Rum denmektedir. ) Muhammed er-Rûmî Muhammed el-Asfar Yahya Ebu Muhammed Hasan Ebu Muhammed Hasan Yahya Muhammed Abdullah Ebu Salih Musa Cengidost Muhyiddin Abdülkadir-i Geylânî9 Bu arada Musul ve civarýnda evlâd-ý Resûl ile alakalý çok sayýda vakýf bulunduðunu, Kanuni Sultan Süleyman zamanýnda yapýlan 947/1540 tarihli Tapu-Tahrir Defterinden anlýyoruz. Bu Deftre’den Ýmam Musa Kâzým, Ca'fer-i Sâdýk, Ýmam Yahya bin Ebil-Kasým gibi zatlara ve onlarýn evlatlarýna ait vakýflarýn dökümünü görüyoruz. Not: Dipnotlar dizi yazýnýn sonunda yer alacaktýr. { DEVAM EDECEK { 1- GENEL OLARAK ÝSLÂM TARÝHÝNDE SEYYÝDLER VE ÞERÝFLER Þunu önemle ifade edelim ki, Ýslâm’da âl-i beyt, sâdât, ehl-i beyt ve benzeri tabirlerle anýlan evlâd-ý Resûle özel bir önem verilmiþtir. Bunlarýn zekât almasýnýn yasak olmasý, devlet hazinesinden belli bir paya istihkaklarý bulunmasý sebebiyle, tarih boyunca Müslüman devlet adamlarýnýn seyyidler ve þerifler denilen insanlara özel hürmet ve alâka göstermeleri, bu meseleyi daha da önemli kýlmýþtýr. Þerîf, necib, asil, üstün gibi anlamlara gelmekte olup çoðulu þürefâ veya eþrâftýr. Hz. Ali ve Fatýma’nýn çocuklarýndan olan Hz. Hasan’ýn soyundan gelenler þerîf, Hz. Hüseyin’in soyundan gelenler ise seyyid olarak anýlmýþlardýr.1 Ancak bu genel deðildir. Þunu önemle belirtelim ki, Abbasiler ve Osmanlýlar zamanýnda seyyidlere genel manada þerîf dendiðini ve nikabet’üleþrâf ünvanýnýn seyyidlik manasýný da kapsadýðýný belirtmek gerekiyor. Zira bu gruba giren þahsiyetler, askeri hizmetlerden ve bazý vergilerden muaf tutulduklarý gibi, kendilerine belli haklar da tahsis ediliyor.2 Osmanlý devletine ait arþiv vesikalarýnda Hz. Ali evladýnýn unvanlarý ifade edilirken seyyid, þerîf veya “seyyidþerîf” unvanlarý kullanýlmýþtýr. Seyyid-þerîf unvanýnýn bir arada kullanýlmasý seyyid ve þerîf iki aile arasýnda akrabalýk baðý kurulduðuna iþaret etmektedir. Nitekim þerîf ve seyyid aileleri birbirlerinden kýz alýp verirlerse bu suretle doðan çocuk, seyyid-þerîf unvanýný taþýmýþtýr. Bu çerçevede Osmanlý’da kadýn evlendiðinde eþinin sosyal statüsü ile anýlmakla beraber bu anlayýþýn aksine olarak seyyid veya þerîf olan kadýnlarýn neseb asaletlerine dayanýlarak doðan çocuðun da hem annesi hem de babasý vasýtasýyla sosyal konumunun belirlendiði görülmektedir. Hz. Hasan’ýn Evladlarýnýn Þeceresi6 DÝZÝ + 23 ARALIK 2012 PAZAR Abdülkadir Geylânî'ye (ks) kadar gelen soyaðacý PROF. DR. AHMED AKGÜNDÜZ Hz. Muhammed (asm) (570 - 632) Hz. Hatice (556 - 621) Hz. Ali (599 - 661) Hz. Fatýma l Havle binti Manzur l Abudrrahman Þah-i Zenan binti Yezdcurd l Fatýma l Biþr 9 l Hasan el-Esrem l Talha l Ebubekir l Ahmed l Hasan el Müsennes l Ömer (764) Nesli Irak, Hicaz, Mýsýr'da yayýlmýþtýr. l Ýsmail l Davud l Abdullah (Medine, Mýsýr ve Irak'ta yayýlan bu nesle Eþraf-ý Þahbaniyyun denmektedir.) l Kasým l Akil l Hasan el-Müsenna l Cafer Hasan el-Müsenna (661-715) (Nesli Ýran ve Irak'ta Eþraf-ý Selîkýyyun diye bilinmektedir.) l Ýbrahim el-Ðamr (762) l Abdullah el-Mahd (145H/762) Ýsmail (110 - 158) Ýmam Musa Kâzým (127-183) l Ýdris l Hamza l Abdullah Musa es-Sânî (256 H / 870) l Musa l Hasan l Ýshak l Yahya l Ýbrahim (251 / 865) l Muhammed Derec l Ebu Muhammed Abdullah (247/861) (Nesli ençok yayýlan evladýdýr. Abdülkadir Geylânî ve Bediüzzaman’a giden kol bunun neslidir.) l Ýbrahim l Ýsa l Küçük Muhammad l Muhammed Rumi Ebu Muhammed Davud l Yahya l Ebu Cafer Muhammed Ýmam Ebu Alaaddin Muhammed el-Cevad (D.195 H) l Muhammed el-Asfar l Ali l Hüseyin Ýmam Ali Rýza (148-203 H.) l Mahmud l Süleyman (Maðrib ve Cezayirdekilerin dedesi) l Yahya l Ebu Muhammed Hasan Muhammed Rumi l Hasan l Ebül Kasým Muhammed l Ebu Muhammed Davud Ali bin Muhammed el-Hadi Ýmam Kemaleddin Ýsa Ebu Muhammed Hasan Ýmam Ebül Ata Abdullah l Ahmed (Nesli Eþraf-ý (254/868 - Halife Mühtedi zamanýnda zehirlenerek vefat etmiþtir.) Hz. Ýmam Cafer-i Sadýk (80-148 H) l Yusuf l Süleyman l Ebul-Hasan Musa es-Sânî l Ümm-i Seleme Abdullah Eb'ül Mekarim (D.150 H/768) (Eþraf-ý Edarise'nin aslýdýr; Sunisiler, Ýdrisiler ve Endülüs Seyidleri.) Ahmediyyun diye bilinir. Hicaz ve Yemen’de münteþirdir.) l Yahya es-Süveykî (Hicaz ve Yemame Þeriflerinin dedesidir.) l Süleyman (Mekkedeki Þeriflerin dedesidir.) l Salih l Zeynep Ebu Hamza Musa El-Cun (130/747) l Ýdris (130/747) (Abdülkadir Geylânî ve Bedüzzaman’a giden kol bunun neslidir) Hz. Ýmam Muhammed Bakýr (57-114 H) l Abdullah (Ennefsüz Zekiye diye bilinir. Türkistan ve Irak'ta yayýlmýþtýr. Benül-Eþter Þerifleri bunun neslindendir.) l Ebu Hamza Musa El-Cun Hz. Ýmam Zeynelabidin Ali es-Seccad Abdullah el-Mahd (687-762) Muhammed ( Sahibü'd-Deylem diye bilinir. Baðdat’ta Harun Reþit zamanýnda vefat etmiþtir.) l Ebül-Hasan Ýbrahim (Irak ve Hicaz'da torunlarý bulunmaktadýr.) Zeyd bin Ali Yahya nemle ifade edelim ki, bütün ayrýntýlarýyla baba canibinden þerîf olduðu ortaya çýkan ve ancak anne tarafýndan seyyid olan Abdülkadir-i Geylânî Hazretlerinin nesli bizim için önem arz etmektedir. Zira Bediüzzaman Hazretleri baba tarafýndan onun torunudur. Bu sebeple üzerinde biraz daha ayrýntýlý duracaðýz. Âl-i Geylânî diye bilinen bu aile, 1920 yýlýnda Irak’ta baþbakan olan Seyyid Abdurrahman Nakîb Geylani’nin de kökleridir. Sâdât-ý Hýyâliyyîn, Bû Cum'a ve Hidâdiyyîn sâdâtý tamamen Abdülkadir-i Geylânî Hazretlerinin neslinden gelen seyyid veya þeriflerdir. Abdülkadir Geylani (1078-1166), Ýslâm bilgini. Kadirî tarikatýnýn mürþididir. Muhyiddîn, Kutb-i Rabbânî, Kutb-i A’zam, Gavs, Gavsü'l-A’zam, Sultânu'l-Evliyâ (evliyalarýn sultaný) olarak da anýlýr. Künyesi Ebu Muhammed’dir. Babasý Ebu Salih bin Musa Cengidost’tur. Annesinin ismi Fatýma, lakabý Ümmü'l-Hayr olup o da peygamber soyundan gelmektedir. Bundan dolayý hem Seyyid, hem de Þerif’tir. Abdülkâdir Geylânî çok sayýda kýz ve erkek çocuk sahibi olmuþtur. Onlar vâsýtasýyla Kadirilik Mýsýr, Kuzey Afrika, Endülüs (Ýspanya), Irak, Suriye ve Anadolu’ya yayýlmýþtýr. Oðullarýndan Ebû Abdurrahmân Þerafeddîn Îsâ Mýsýr’a yerleþmiþ olup Mýsýr’daki Kâdirî þeriflerin de de si dir. Ab dül kâ dir Gey lâ nî’nin to run la rý, Kuzey Afrika’da daha çok “Þerif”, Irak, Suriye ve Anadolu’da ise Seyyid ve Geylânî diye anýlmaktadýr. Kadirî tarikatýnýn kurucusudur. Ö Ýmam Mahmud Tahir Muhammed Abdullah Ebu Salih bin Musa Cengidost Ýmam Cemalüddin Muhammed Fatýma Muhyiddin Abdülkadir Geylani (470-561) Abdullah es-Sevmaî Ebu Salih bin Musa Cengidost ile Fatýma'nýn evlâdý olan Abdülkadir Geylânî Hazretleri, baba tarafýndan Hz. Hasan, anne tarafýndan Hz. Hüseyin'nin soyundan gelmektedir. Bu özelliðiyle hem Seyyid, hem de Þerif olmaktadýr. { DEVAM EDECEK { l Ebu Abdullah Hz. Hüseyin (626-680) Hz. Hasan (H. 3-50) DÝZÝ + 24 ARALIK 2012 PAZARTESÝ 13 Bediüzzaman’ýn babasý tarafýndan dedeleri; Sâdât-ý Hýyâliyyîn PROF. DR. AHMED AKGÜNDÜZ eðiþik zaman ve vesilelerle Ýslâm dünyasýnýn her tarafýna daðýlan seyyidlerin Güneydoðu Anadolu bölgesine de gelip yerleþtikleri görülmektedir. Bölgedeki seyyidlerin göçlerinin Baðdat'tan gerçekleþtiði ve bunun orada yaþayan bir hükümdarýn yaptýðý zulümlerden kaynaklandýðý, Güneydoðu Anadolu'da halk arasýnda yaygýn bir kanaattir. Kimi seyyid ailelerinin Harun Reþid döneminin tekabül ettiði milâdî sekizinci yüzyýlýn sonlarý ile dokuzuncu yüzyýlýn baþlarýnda Baðdat'tan bölgeye göç ettikleri anlaþýlmaktadýr. Abbasi halifeliðinin Moðollar tarafýndan ortadan kaldýrýldýðý 656/1258 yýlýna yakýn veya onu izleyen tarihlerde de Baðdat'tan bölgeye kimi seyyid göçlerinin olduðu görülmektedir.13 Öncelikle Bediüzzaman'ýn bu ayrýntýlý þecerelerine nasýl ulaþtýk? Bediüzzaman Hazretlerinin mübarek neslini Osmanlý Arþivleri ve Ýstanbul Müftülüðünde bulunan Nikabet'ül-Eþrâf belgeleri arasýnda bulmaya çalýþtýk. Bitlis ve Hizan'daki nüfus ve tapu kayýtlarýný tamamen inceledik. Ancak istediðimiz neticeye ulaþamadýk. Daha sonra bir ara Bitlis'in de Musul'a baðlý kaldýðýný hesaba katarak ve de D Osmanlý döneminde mevcut Nakib'ül-Eþrâflarýn aynen devam ettiðini öðrenerek himmetimizi Irak'a çevirdik. Kýymetli kardeþim Adnan Budak Beyin de gayretleriyle Üstad'ýn þeceresi ile belgeye aylar sonra Üstad'ýn dedelerinin mezarlarýnýn bulunduðu Sincar'a baðlý Hýyal Köyü yakýnlarýnda oturan ve çok kýymetli bir tarihçi, araþtýrmacý ve neseb ilmi mütehassýsý olan Dr. Mahmud Said Bey vasýtasýyla ulaþmýþ olduk. Ýleriki satýrlarda vereceðimiz bilgilerin temelini oluþturan, ama Osmanlý Arþiv Belgeleri ve özellikle Tapu-Tahrir Kayýtlarýyla teyid edilen bu þecerenin yazýlýþ tarihi 1935'lere varmaktadýr. Zira Þecereyi kaleme alan Hamed el-Hiyâlî 1937'de vefat eylemiþtir. Þecereyi tasdik eden Nakib'ülEþraf ise 1935'de o görevi yürütmektedir. Bu þecereyi hazýrlayan Üstad'ýn babasý tarafýndan mensup olduðu Sâdât-ý Hýyâliyyîn aþiretinin reisi Hamed el-Hýyâlî'dir. Bu zat Sâdât-ý Hýyâliyyîn'ýn Bu-Hüseyin El-Bekr dalýna müntesiptir.14 Hazýrlamýþ olduðu þecereyi tasdik eden Nakib'ülEþrâf Abdülfettahed Bedreddin, 1935 tarihinde Musul Nakib'ül-Eþrâfýdýr. Daha önce Trablusþam Nakib'ül-Eþrâflýðýný da yapan bu zat, Sâdât-ý Hýyâliyyîn'in Âl-i Za'bî kolundandýr ve Ali Bekkâr ez-Za'bî'nin torunudur.15 Þecerede ayrýca Verþan Hâlid el-Hadîdî,16 Hüseyin es-Sumayda'î ve benzeri þahsiyetlerin de mühür ve tasdiki bulunmaktadýr. Þimdi asýl soruya gelelim, bundan 70 küsur yýl evvel hazýrlanan bu Þecereyi mezkûr zat nasýl hazýrlamýþ hem anne ve hem de baba tarafýndan Üstad'ýn neslini ve yaþadýðý mekânlarý nasýl öðrenmiþ? Bu sorunun cevabý bizce de meçhuldür; ancak en kuvvetli ihtimal bu zat beþ sene Kafkas Harbine katýlmýþ ve esir düþmüþtür. Ayný cephede savaþan Bediüzzaman ile tanýþmýþ olmasý ve Üstad'ýn onun Sâdât-ý Hýyâliyyîn'den olduðunu öðrenmesi üzerine, bu mesele hakkýnda aralarýnda bilgi alýþ veriþi meydana gelmiþ olmasý ihtimalidir. Þimdi ifade edelim ki, Hiyâlî yerine Cibâlî tabiri de kullanýlmaktadýr. Zira Sincar'a 30 km uzakta bulunan bu köy daðlýktýr. Bazýlarýna göre çorak arazi olduðu için bu ad verilmiþtir. Abdülkadir-i Geylani'nin bu kahraman evlâdý Seyyid Abdülaziz Haçlý Seferlerine karþý Selâhaddin Eyyubî ile birlikte Askalan þehrinin fethine katýlmýþ ve daha sonra Baðdad'daki idarecilerin (Ve­zir­E­bül-Mu­zaf­fer­Ab­dul­lah­bin­Yu­suf'un bas­ký­sý­­ve­da­ha­son­ra­da­Þah­Ýs­ma­il'in­Bað­dad'a­gi­re­rek Ab­dül­ka­dir-i­Gey­la­ni'nin­tür­be­si­ni­tah­rib­ey­le­me­si)­zulmüne maruz kalýnca, Musul'un kuzeyinde yer alan Sincar bölgesine ve burada da Hýyâl Köyüne hicret etmiþtir. Diðer kardeþi Seyyid Abdürezzak'ýn torunlarýnýn da Ard'ul-Hýyâl da de- nilen Sincar bölgesine yerleþtiði nakledilmektedir. Nitekim Hýyâl harabeleri arasýnda hem Seyyid Abdülkadir Geylanî'nin makamý ve hem de Seyyid Abdülaziz'in kabri bulunmaktadýr. Hýyâliyyûnun nesilleri, biraz sonra göreceðimiz gibi, torunlarýndan Þeyh Ebu Salih Þemsüddin Mu ham med el-Ek hal (El-Keh­h âl) (651739/1338,­Sin­car­Ka­za­sý-Ku­zey­I­rak)'ýn evlâdlarýnýn isimlerine göre adlandýrýlmýþlardýr. Bu arada bir ara Hýyâl ve çevresine Yezidîler musallat olup Müslümanlara zulm edince, Abdülkadir-i Geylani'nin torunlarý, çevreye daðýlmýþlar ve Bitlis'e kadar uzanmýþlardýr. Tell-i Hiyal da denilen bu köy Sincar'a 30 km uzaklýktadýr. Haritada Sincar ve Bitlis görülmektedir. Bitlis ile Sincar arasý 448 km'dir. Musul'un 140 km batýsýnda yer alan Sincar þehri, 1516 yýlýnda Osmanlý ülkesine katýlmýþ ve idarî olarak Diyarbekir Eyâletinin bir sancaðý hâline getirilmiþtir. Sincar Kanunnâmesi, BOA. TTD. 64 (840), sh. 325-326'da yer almakta ve tesbitlerimize göre ilk defa tarafýmýzdan yayýnlanmýþ bulunmaktadýr. Sincâr Kanunnâmesi'nin kapsamýnda ayrýca Tell-i A'fer, Hâtuniye ve Hýyâl nâhiyeleri de bulunmaktadýr. Sâdât-ý Hýyâliyyîn Irak, Suriye ve Türkiye'de yayýlmýþ vaziyettedir. Tekrar hatýrlatalým ki, bu çevrelerde Abdülkadir Geylanî'nin oðullarý Seyyid Abdülaziz ile Seyyid Abdürezzak'ýn torunlarý birbirine karþmýþlardýr ve bu iki nesil Sâdât-ý Hiyâliyyîn denilen þerif ve seyyidleri teþkil eylemektedirler.17 Þunu da söylemeden geçemeyeceðiz ki, büyük tarihçi el-Âmirî'nin 9 ciltlik Irak'taki aþiretlerle alâkalý kitabýnda yer alan 63 Kürt aþireti içinde, Bediüzzaman Hazretlerinin baba tarafýný temsil eden Hýyâlîlerin ismi bulunmamakta ve bilâkis bunlar Sâdât Kabileleri arasýnda zikredilmektedir. Merak edenleri, bu kýymetli eseri mütalâa etmeye dâvet ediyoruz. Zira bu eser, Kuzey Irak ve bu bölgeye yakýn olan Türkiye, Ýran ve Suriye içinde kalan çevre bölgelerdeki bütün, Sâdât Kabilelerini, Kürt, Türkmen ve Arap aþiretlerini teker teker saymakta ve ayrýntýlý bilgiler vermektedir.18 Osmanlý Devletinin Yavuz Sultan Selim zamanýnda 1518 yýlýnda yapýlan tahrir neticesinde Sincar Kazasýna baðlý Hýyâl Köyünün tapu kaydý, Baþbakanlýk Osmanlý Arþivi, Tapu-Tahrir Defteri, No: 64 (840), sh. 346. Dikkat edilirse burada tamamen Abdülkadir-i Geylani torunlarýna ait isimler bulunmaktadýr. Nitekim 19. Yüzyýldan itibaren hazýrlanan Musul Salnâmelerinde de konuyla alâkalý bilgiler verilmekte ve Seyyid Abdülaziz'in kabrinden bahis açýlmaktadýr.19 Özellikle nesilleri devam eden bazý evlâtlarýnýn ayrýntýlarýný vereceðiz. Diðerlerini þecerede göstereceðiz. 8 Þeyh Abdürezzak (603/1208) Büyük âlim ve muhaddisdir. Þeyh Abdülvehhâb (593/1197) Bunun evlâdlarý: Davud a Þeyh Abdülaziz Hiyâl yahut Cibâl denilen Sincar'da yerleþmiþ. Üstad'ýn dedesidir. Süleyman a a a a a a a Mansûr Ahmed Seyfeddin Süleyman (553611/1214), Nasr, Abdurrahim, Ýsmail, Ebül-Mehâsin Fadlullah ve Abdüsselam, Davud ve Abdullah isimleriyle oðullarý ve Su'âde ise kýzýdýr. Özellikle Nasr'ýn çocuklarý çok meþhurdur. Davud Hasan Ahmed Sadaka Abdülvehhab (Ma’arrat'ün-Nu’man’ gelmiþ ve Davudilerden bir hanýmla evlenmiþtir. Muhammed Hüsamüddin Þarþýk el-Hasan elHýyali (652-739/1254, Hýyal-Sincar) a Þeyh Abdülkerim Þeyh Ebubekr Abdülaziz el-Hiyâlî (Musul, 532-602/1205) Bu zatýn iki evlâdý bulunmaktadýr: Birincisi, Þeyh Þemseddin Muhammed eþ-Þarþýk ve diðeri de Baðdad'da vefat eden kýzý Zehra'dýr. Þecerenin bu kýsmýný da aþaðýda vermek istiyoruz. Muhammed Hüsamüddin Þarþýk el-Hasan el-Hýyali Baþbakanlýk Osmanlý Arþivi, Tapu-Tahrir Defteri, No: 64 (840), sh. 346. Haci Abdullah Ýbrahim Muhammed Haci Ýbrahim Salih (iki oðlu var: Ahmed ve Seyyid Abdullah-i Þemdini) Abdullah-i Þemdini (oðlu Ali, onun 2 oðlu: A. Rahim ve M. Said) Ahmed Bu zatýn 5 oðlu var: Seyyid Taha, Salih, Muhammed, Ebubekir ve Abdulkerim. Seyyid Taha-i Hakkari (Bu zatýn 4 oðlu var: Habib, Mahmud, Alaeddin ve Ubeydullah) Ubeydullah (Bu zatýn 5 oðlu var: Reþid, Alaaddin, Mazhar, Abdülkadir ve M. Sýddýk) M. Sýddýk (Bu Zatýn 4 oðlu var: Reþid, Musluhuddin, Taha ve Þemseddin) Taha (Bu zatýn 7 oðlu var: Salih, Ýzeddin, M. Sýddýk, Abdullah, Ahmed, Mazhar ve Hacý) { DEVAM EDECEK { Büyük bir âlimdir; ilim elde etmek için Mekke ve Þam gibi merkezlere hicret etmiþ ve Ýbn-i Teymiyye gibi âlimlerden ders almýþtýr. Neticede babalarýnýn kabirlerinin bulunduðu Hiyal karyesine gelmiþ ve orada vefat etmiþtir. Osmanlý Tapu-Tahrir Defterlerinde kayýtlarý vardýr. Bunun adýndaki Þarþýk künyesi, bu isimle bilinen köyde Þeyh Salih'in annesine rüyasýnda bu zatýn doðacaðýný müjdelemesi olarak kaydedilmektedir.24 DÝZÝ + 13 25 ARALIK 2012 SALI 4 PROF. DR. AHMED AKGÜNDÜZ Muhyiddin Abdülkadir Geylani Þeyh Ebu Salih Þemsüddin Muhammed el-Ekhal El-Hiyâlî (El-Kehhâl) (651-739/1338, Sincar Kazasý-Hýyâl). Büyük bir âlim olan bu zat, evvela Þam ve Halep'in büyük âlimlerinden ilim tahsil etmiþ, sonra Mekke baþta olmak üzere bazý ilim merkezlerini gezmiþ ve kendisinden Ýbni Teymiyye gibi âlimler ders okumuþ ve neticede Sincar'ýn bir köyü olan memleketi Hiyal'e geri dönerek orada vefat etmiþtir. a a a a a Veliyyüddin Ahmed a a a Hüsâmeddin Muhammed Zeynelâbidîn Þeyh Ebu Raðîb Þeyh Abdürrezzak Þeyh Ali Ve nihayet Þeyh Ahmed, Þeyh Yusuf, Þeyh Hüseyin, Þeyh Hasan, Cal'ut, Yusuf, Mustafa, Ýbrahim ve sonunda Es-Seyyid Muhammed el-Hiyâlî Þeyh Muhammed Nureddin Ali Sâdât-ý Hiyaliyyîn'in ve bu arada Bediüzzaman Hazretlerinin dedesidir. Mýsýr, Þam, Hama, Diyarbekir, Mardin ve Bitlis tarafýnda nesilleri vardýr. Osmanlý Devleti Mýsýr'da onu Nakib'ül-Eþrâf olarak tayin eylemiþtir. a a Nâsýr Muhammed Þerefüddin a a Ömer Muhammed Þemseddin a a Hilal Þeyh Þerefüddin ve Þeyh Bedreddin (841/1437) a Câsim El-Bû Câsim Buraya ilaveten Þeyh Þemseddin'in de 7 çocuk arasýnda olmasýna raðmen elimizde ayrýntýlý bilgi yoktur. a Ali Nureddin Þeyh Ahmed a a Þeyh Þemseddin Muhammed (4 Safer 840/1436) iki evlad Þeyh Hüseyin a Hüseyin El-Bû Hüseyin Þeyh Hasan El-Ekhal a a Þeyh Nureddin Ali Ahmed et-Tuhr, Þerefüddin Baðdad'daki Âl-i Nakîb, Musul'daki Derâviþe ve benzeri þerif aþiretlerinin dedesidir. El-Hüsâm Abdülaziz Hüsâmeddin, Þam ve benzeri bölgelerdeki þeriflerin dedesidir. a El-Ýz Hüseyin, Ýzzeddin Hiseyin El-Bedr Hasan, Hasan Bedreddin (775/1373) Muhammed Derviþ Ali El-Kebir a a Ebubekir Abdülaziz (devamý var yazmýyoruz.) Zeynüddin a Þeyh Nureddin Ali a Þeyh Muhyiddin Abdülkadir a Þeyh Þemseddin Muhammed a a Þeyh Yusuf Maalesef Safevi Hükümdarý Þah Ýsmail Baðdad'ahakim olunca Abdülkadir-i Geylânî Hazretlerinin türbesini tahrip etmiþ ve bu hadise üzerine evladlarý daðýlmýþtýr. Bunlardan Kansu Gavri kendilerine büyük ikramlarda bulunmuþ ve bir kýsmý Haleb ve çevresine yerleþmiþtir. Yavuz Sultan Selim Mýsýr'a hakim olunca Þeyh Yusuf Þam Bölgesine geri dönmüþtür. Þeyh Zeynel-Âbidîn Önemle ifade edelim ki, Baðdad Seferiyle Baðdad'ý fetheden Kanunî Sultan Süleyman, ilk iþ olarak Abdülkadir Geylânî Hazretlerinin türbesini tamir edip burayý Þeyh Alâ'addin'in torunlarýna teslim etmek olmuþtur. Þeyh Alâaddin Ali (785-853/1383-1449) Bu zat Hiyâl Köyünde dünyaya gelmiþ; ancak Sultan Barsbay'ýn Âmid seferinden dönüþünden sonra Mýsýr'a yerleþmiþtir. O dönemde Kadirî þeyhlerinin reisidir. Annesi Fatima Bint-i Haydar'dýr. Torunlarýnýn bir kýsmý Hýyâl ve çevresinde yaþamaya devam etmiþlerdir. { DEVAM EDECEK { Þeyh Muhyiddin Abdülkadir (Bazýlarýna göre çocuðu yoktur) DÝZÝ + 13 26 ARALIK 2012 ÇARÞAMBA 5 PROF. DR. AHMED AKGÜNDÜZ Þeyh Alâaddin Ali (785-853 / 1383-1449)1 a l Þeyh Þemseddin Muhammed el-Hamevi Þeyh Ahmed Hamevi l (6 Safer 901/26 Ekim 1495 öl. Dedesi Þeyh Bedreddin'in Türbesinde medfun; çocuðu olduðu bilinmiyor deniliyor ve bize göre Bediüzzaman'ýn dedelerinden olan zat budur.) Muhyiddin Abdülkadir (933/1527) (3 evlâdý vardýr.) l Þeyh Muhyiddin Yahya Hamevi l Þeyh SâlihEbü'n-Necâ (910 / 1504) (Kadirî Tarikatý Þeyhi) a Þeyh Abdülbasýt Hamevi (903/1496) Þeyh Bedreddin Hüseyin Hamevi a l l a l ÞEYH ABDÜRREZZAK l a l Þeyh Bedreddin Hasan Hamevi 1- Þeyh Derviþ Hamevi 2- Þeyh Þerefüddin Abdullah Hamevi (Doð. 922 / 1516) 3- Þeyh Afifüddin Hüseyin Hamevi (926/1520) 2 l Þeyh Þerefüddin Kasým Hamevi (Ö. 6 Rebiü'l-Ahir 916 / 13 Temmuz 1510) ( 5 evlâdý vardýr.) l Þeyh Þemseddin Muhammed el-Hamevi (doð. 885 / 1480) a a l Þeyh Abdullah Hamevi (doð. 926/1520). Annesi, Þeyh Muhyiddin Abdülkadir'in kýzý. l Muhammed a Bize göre bu zatýn babasý Þeyh Bedreddin Hasan Hamevî'dir. Þeyh Alâaddin Ali'nin (785-853 / 1383-1449) torunu olan bu zat Hama'ya baðlý Ma'arratü'nNu'man beldesine göç eylemiþ ve burada neseben amca çocuklarý olan Davudiye Þerifleri (Davud bin Seyfeddin Süleyman bin Abdülvehhâb bin Abdülkadir Geylanî) ile birlikte mekân tutmuþtur. Burada Þeyh Sadaka'nýn kýz kardeþi ve Þeyh Ahmed'in kýzý ile evlenmiþtir. Þeyh Sadaka Þeyh Abdülvehhab'ýn babasýdýr. Þeyh Ahmed ise, "bin Hasan bin Davud bin Ahmed bin Mansûr bin Süleyman bin Davud bin Seyfeddin Süleyman bin Þeyh Abdülvehhab bin Þeyh Abdülkadir Geylanî" þeklinde þecereye sahiptir. Üç erkek ve iki kýz çocuðu vardýr.4 l (doð. 885 / 1480) 2- Þeyh Tac'ül-Arifin Þihabüddin Ahmed Hamevi (886/1481 - 936/1529) 3- Þeyh Abdülkadir Hamevi (doð. 4 Muharrem 893 / 1488) ( 1 evlâdý vardýr.) 1- Þeyh Þemseddin Muhammed el-Hamevî Farac a a l Mahmud a Abdullah5 Korsýnc'da medfundur (Yeni Adý Karbastý-Hizan). En büyük oðludur. Sonradan Urfa'ya baðlý Harran'a göç eylemiþtir. Orada Sâdât-ý Bekkâre'den birinin kýzýyla evlenmiþ ve bu evlilik sonrasý Bilâdü’l-Ekrâd diye bilinen Hakkâri'ye baðlý Þirvan'a ve oradan da Bitlis tarafýna yerleþmiþtir. Burada vefat etmiþ ve Korsýnc'da defnedilmiþtir. l Abdürrezzak a a l (doð. 2 Muharrem 934 / 1527) 4- Þeyh Berekât Hamevi (Þeyh Abdübasýt'ýn kýzýnýn oðlu) 5- Þeyh Muhammed Ebü'lVefa el-Hamevi Seyyid Abdülkadir (Bu zat Nikabetü'l-Eþraf görevini üstlenen ve çok sayýda seyyid ailesinin temelini teþkil eden bir þahsiyettir.) Abdurrahman Sermit'te medfundur (Yeni Adý Yamaç-Hizan) a a Abdülvehhâb a l Seyyid Sultan a Abdullah a Seyyid Abdülkadir l Abdullah l Abdurrahim l Abdurrahman a l Mirza Reþan a a (Reþan kelimesi Araplar tarafýndan Verþan tarzýnda kullanýlmaktadýr ve bu ismi taþýyan çok sayýda evlâd-ý Resûl bulunmaktadýr.) Mirza Halid a Bunlar Hakkâri'ye o zaman baðlý olan Bitlis-Hizan’da yerleþtiklerinden Kürdî diye lâkap almýþlardýr; Sâdât-ý Hýyâliyye'den olduklarý kesindir.6 a a Hýdýr a l Abdürrezzak (3 evlâdý vardýr.) Ali (Osmanlý Tapu kayýtlarýnda Alo olarak ve Kürtlerin telâffuzuyla kaydedilmiþtir.) a Sofi Mirza (1920) a (Mirza kelimesinin Ýbnü’l-Murtaza yani Hz. Ali torunu manasýnda kullanýlan ifadenin Türkçe kullanýlýþ þekli olduðu, bunun bey ve emir manasýnda olan Mirza kelimesi ile alâkasý olmadýðý kaynaklarda zikredilmektedir. Bunlar dedeleri Seyyid Murtaza bin Zeynelabidin bin Seyyid Mirza'ya dayanmaktadýrlar ve Mirza kelimesini Âl-i Murtaza olarak anlamak gerekmektedir. Nitekim elimizdeki bir belgede Bediüzzaman Hazretleri babasýnýn adýný 1935 yýlýnda tevkif edildiðinde “Mirza Murtaza” olarak vermiþtir. 7 1- Hamid 2- Mecid 3- Tarýk3 DÝPNOTLAR: 1- Bu konuda ayrýntýlý bilgi için bkz. Muhammed bin Yahya et-Tâdifî, KitâbuKalâ'id'il-Cevâhir fî Menâkýbý'þ-Þeyh Abdülkadir, Kahire: Dâr'Kütüb'il-Arabiyyetil-Kübrâ, 1331 H.,sh. 45 vd. 2- Ali Abdülðafur el-Âlûsî, El-Kelim'üt-Tayyib ve's-Sehâb'üs-Sayyib fî Neseb-i Âl-i Ebit-Tayyib. 3- Sâdât-ý Hýyâliyyîn Þeceresi, Vrk. 5. 4- Bu konuda ayrýntýlý bilgi için bkz. Muhammed bin Yahya et-Tâdifî, Kitâbu Kalâ'id'il-Cevâhir fî Menâkýbý'þ-Þeyh Abdülkadir, Kahire: Dâr'Kütüb'il-Arabiyyetil-Kübrâ, 1331 H.,sh. 44 vd. 5- Bu zattan itibaren elimizdeki temel kaynak, Irak Nikabetü's-Sâdâtil-Eþrâf Dairesinin mühürlerini taþýyan ve Muhammed Sâlih el-Hatîb, Hüseyin es-Sumeydaî, Verþan Hâlid el-Hadîdî ve Hamd el-Hýyâlî gibi seyyid ve þeriflerin tasdiklerini ihtiva eden Sâdât-ý Hýyâliyyîn Þeceresidir. Belgeyi tamamen kitabýmýza alacaðýz. Mukaddimesinde belirtildiði gibi, biüyük âlimler, þeyhler ve de neseb ilmi mütehassýslarý tarafýndan tedkik ve tasdik edilmiþtir. Sâdât-ý Hýyâliyyîn Þeceresi, Vrk. 1. 6- Hýyâliyyîn Þeceresi, Vrk. 4. 7- Emniyet Genel Müdürlüðü Arþivi. Bediüzzaman'ýn babasýna "Sofi" ünvanýnýn verilmesi, "mücerred takva ve salâhatýndan dolayý" þeklinde izah edilebileceði gibi, Þark'ta ilmi olmayan veya az bir ilme sahip olup da bir tarikat mensubu olan herkese "sofi", Arapça ilmi olana da "molla", yüksek âlimlere ise "seyda" diye hitab ettikleri de hatýrlatýlabilir. Bkz: Necmeddin Þahinler, Nurs Yolu, sh. 69. Badýllý, Mufassal Tarihçe-i Hayat, I, sh. 63; http://mosulnetwork.org/index.php?do=article&id=18015. 30.11.2012; Ezher el-Abîdî, Esmâ ve Elkab Musuliyye, 1999. Bu müellif, Sûfî lakabýnýn Musul ve civarýnda genellikle kendisi büyük mutasavvýf olan Ahmed bin Ýbrahim isimli bir zata ait olduðunu ancak bu ünvanýn müttaki ve salih olan diðer aileler hakkýnda da kullanýldýðýný belirtmektedir. { DEVAM EDECEK { ÞEYH ABDÜRREZZAK (6 Safer 901/26 Ekim 1495 öl.) 1- Þeyh Þemseddin Muhammed el-Hamevi DÝZÝ + 27 ARALIK 2012 PERÞEMBE 13 6 Muhyiddin Abdülkadir Geylânî (470-561) l Þeyh Abdurrahim l Seyyid Halef Muhammed el- Hamevi l Þeyh Þemseddin Abdurrahman (Sermit - Hizan, Yeni adý Yamaç.) l Saadet (Baðdat) l Seyyid Hamza l Seyyid Muhammed l Seyyid Hamza l l Seyyid Ali Sufi Mirza (1920) l Mirza Halid l l Hýdýr Ali (Alo) YENÝ ASYA'NIN NOTU: Risale-i Nur Enstitüsü'nün araþtýrmalarý neticesi tesbit ettiði doðum tarihi 1878'dir. (1914, Nurs) l Abdullah l Mercan l Duriye (1305-1967) l Haným (1945 Mekke) l Seyyid Musa l Abdülmecid Mirza Reþan l Molla l Abdullah Bediüzzaman Said Nursî (1876-1960 -Þanlýurfa) Muhammed (1295 H-1951, Nurs) Abdulvehhab l Þeyh Salih Þeyh Muhammed l l Þeyh Abdülgani l Þeyh Ebül Mehasin Fadlullah (Tatarlar tarafýndan þehid edildi.) l Seyyid Ýbrahim l l Þeyh Abdülcebbar (Rabat) Bedreddin (Þam) l Þeyh Bedr Hasan l Aiþe l Abdullah (Korsinc - Hizan, Yeni adý Yamaç.) l l l l Þeyh Musa (Þam) Þeyh Yahya (Baðdat) Þeyh Ýbrahim (Vasýt) Þerefüddin Hüseyin l Ýzzeddin Þeyh Alaaddin Ali (Kahire) Muhammed el- Hamevi Þeyh Bedreddin Hasan Hamevi l Þeyh Abdürrezzak (6 Safer 901 / 26 Ekim 1495 Ö. Dedesi Þeyh Bedreddin'in türbesinde medfun.) l Hüseyin Þemseddin Muhammed l l l Þeyh Ebu Salih Þemsüddin Muhammed el-Ekhal (Sancar Kazasý-Hiyal Köyü 651 / 739 / 1338) Muhyiddin Abdülkadir l Þeyh Þemseddin l l B l Abdülaziz Hüsameddin l BEDÝÜZZAMAN'IN ANNE-BABASI VE KARDEÞLERÝ abasý Sofi Mirza: Bütün Doðu'da olduðu gibi, bölge halkýnýn fýtrî ve millî bir âdeti olan, adlarý tasðir etme, yani küçültme, kýsaltma geleneðine binâen, halk arasýnda "Mirza" Efendiye "Sofi Mirza" veya mezar taþýnda yazýlý olduðu þekilde “Mirze” diye kullanýldýðý gibi, annesi "Nûriye Haným'a" da "Nûre" denilirdi. Sofi Mirza Efendi ümmî olduðu halde, kýz erkek demeden bütün çocuklarýný okutmuþ ve âlim yetiþtirmiþtir. Hattâ ekserisinin de Arabî ilimde icazetli olduklarý, þarkta ve Nurs Köyü'nde çok kimselerden nakledilmektedir. Annesi Nuriye: Bediüzzaman Hazretleri'nin fýtrî olan kendi âdet-i kavmiyesine riayetkârlýðýndan mýdýr bilmiyorum, annesinin ismini "Nûriye" olarak yazan Nûr Talebelerinin yazýlarýný tashih ettiði sýrada, birkaç kitapta “Nûriye” isminin Arapça müennes alâmeti olan "ye" harfini silerek "Nûre" olarak býrakmýþtýr. Fakat nüfus kaydýnda Nûriye olarak geçmektedir. l Muhammed Hüsamüddin Þarþýk el-Hasan el-Hýyali (Kuzey Irak 652 / 1254) l Þeyh Nureddýn Ali, Sâdât-ý Hiyaliyyîn'in ve bu arada Bediüzzaman Hazretlerinin dedesidir. l l Zehra (Baðdat) l Ahmed et-Tuhr Þeyh Muhammed el-Hettak el-Hýyali (Rufiya-Berdereþ Kazasý Hiyal-Sancar), (652 / 1254) Þeyh Abdürrezzak (Baðdat) l Þeyh Abdülaziz (Musul, 532-602 / 1205) l l Þeyh Ýsa (Kahire) Þeyh Abdullah (Baðdat) l l l Fatýma l Seyyid Abdullah l Seyyid Ýbrahim l Seyyid Ali (Bu zat Sadat-ý Hadidiyenin dedesi ve reisidir. Bediüzzaman Hazretlerinin annesi de bu sülâleye dayanmaktadýr.) Çocuklarý: Dü riye: Bediüzzaman'ýn Rus Harbi'nde þehid düþen yeðeni Ubeyd'in annesi. Birinci Cihan Harbi'nden ev vel Nurs De re si ne dü þe rek þe hî den gark olduðu nakledilmektedir. Haným: Büyük ve meþhur bir âlime olarak yetiþtiði rivayetler arasýndadýr. Doðum tarihi 1306/1889 yýlýdýr. Bu merhûme haným, Birinci Cihan Harbi'nden evvel, Molla Said isminde, âlim bir zâtla evlenmiþ, bilâhare 1913 senesinde, Þeyh Selim veya Bitlis Hadisesi ismiyle, meþhur "Hürriyet'in ilâný"na karþý hükümete isyan edenlerin arasýnda, bu Molla Said'in de ismi karýþmasýyla, hanýmý "Haným" ile birlikte Þam'a hicret etmiþlerdir. Þam'da çok talebesi olan Molla Said Efendi ders okuturken, takýldýðý çetin meseleleri, perde ve hicap arkasýnda oturan hanýmý, Âlime Haným'a sorarmýþ. O ise hiç duraklamadan hemen meseleyi çözer, cevap verirmiþ, diye hâlen Þam'da hayatta olan Bitlisli Molla Abdulazîz Efendi anlatmýþlardý. Haným 1945'de Mekke-i Mükerreme'de tavaf ederken vefat etmiþtir. l Þeyh Ýsmail (Baðdat) l Þeyh Ebu Salih Nasr Molla Abdullah: Bediüzzaman'ýn yeðeni ve fedâi talebesi merhûm Abdurrahman’ýn babasýdýr. 18 Haziran 1332 / 1 Temmuz 1916 tarihinde Ermeni Mezalimi ile alâkalý tutanakta “Ulemâdan Bediüzzaman Said-i Kürdî'nin birâderi Molla Abdullah” kaydý bulunduðuna göre, 1914 yýlýnda Nurs Köyünde vefat ettiði rivayeti doðru deðildir. Bkz: Osmanlý Arþivi, Arþiv Belgelerine Göre Kafkaslar'da Ve Anadolu'da Ermeni Mezâlimi, 1 9 0 6 - 1 9 1 8, sh. 220. Molla Muhammed: 1289/1872'de dünyaya gelmiþ ve 1951'de, kendi köyü olan “Nurs”ta (bilâveled) vefat eylemiþtir. Osmanlý nüfus kaydýnda doðum tarihi 1295 ve 1296 Hicrî tarih olarak gösterilmiþtir. Uzun boylu, elâ gözlü, buðday renkli ve sarý sakallý olduðu belirtilmektedir. Bediüzzaman Said Nursî: 23 Mart 1960 Urfa'da vefat etmiþtir. Molla Abdülmecid: 1305/1890'da doðmuþ ve Haziran 1967'de Konya’da (beþ çocuk babasý) vefat etmiþtir. Hanýmý Muhabbet Haným'dýr. Mercan Haným: Ne zaman ve nerede vefat ettiði belli deðildir. Nurs Köyü Mezarlýðý’nda, bu ulema yetiþtiren âilenin reisi, Bediüzzaman'ýn babasý Sofi Mirza ile hanýmý Nuriye ve oðlu Molla Mehmed ile Molla Abdullah yan yana yatmaktadýrlar. Allah'ýn nûruna ve rahmetine gark olsunlar. (Ankara'daki Nüfus-Vatandaþlýk Genel Müdürlüðü Arþivi, Nurs Köyü-Hizan Defteri, No: 13, sh. 53-54; Türkçe Belge ise Hizan Nüfus Müdürlüðünden alýnan Nüfus Örneði; Badýllý, Mufassal Tarihçe-i Hayat) { DEVAM EDECEK { Þeyh Abdulvehhab (Baðdat) PROF. DR. AHMED AKGÜNDÜZ + DÝZÝ 28 ARALIK 2012 CUMA 13 7 Bediüzzaman'ýn anne tarafýndan Hz. Hüseyin'e (ra) dayanan þeceresi Bediüzzaman, seyyid olduðunu neden açýkça söylememiþtir? Ç ünkü seyyidlik konusunda Bediüzzaman’ýn kendisini öne çýkarmasý “Mehdilik iddiasý olduðu”nu gündeme getirecekti. Toplumda Mehdî hakkýnda öylesine bir imaj yerleþmiþtir ki, o sanki harikulâde özelliklere sahip bir kimsedir. Bir çýrpýda zulme gömülen dünyayý düzeltecek, hakký, adaleti tesis edecek, kurtla kuzuyu barýþtýracak, birden Sünnet-i Seniyyeyi yerleþtirecek, Þeriatý hâkim kýlacak. Ve bunlarý îman, hayat ve þeriat hakikatleri çerçevesinde gerçekleþtirecek. Bu durum gönlü kýrýk, morali bozuk bir kýsým mü’minlere büyük bir ümit ve tesellî kaynaðý olurken, birçoklarýna da aradýklarýný bulamamanýn, görememenin ezikliðini de yaþatabilmektedir. Çünkü daha çok gördükleriyle hükmeden halk tabakasý, bu vazifeleri hepsini birden bizzât Hz. Mehdî’nin þahsýndan beklemeye baþlýyorlar. Devamýný þahs-ý mânevînin yürüteceði bu hizmetin harikalýðýný tam göremedikleri için de hakikatlerin kuvveti bir derece noksanlaþýyor, kesin deliller zann-ý gâlibe dönüþmeye, mütehayyir ehl-i îmanda da muannid dalâlet ve zýndýkaya karþý tam galebesi görünmemeye baþlýyor. Ehl-i siyaset evhama kalkýþýrken bir kýsým hocalar da itiraza kalkýyorlar. Siyasîlerin evhamý büyük bir problemdir. Çünkü rahatsýzlýklarýný hücumlarýný arttýrarak aksettiriyorlar. Bir mektûbunda bu hususa dikkat çeken Bediüzzaman, böyle fikirleri ortaya atmanýn, ehl-i dünya ve ehl-i siyaseti telâþa vereceðini, hatta verdiðini, hücumlara vesile olduðunu belirtiyor. Böyleleri Risale-i Nur’un neþrine zarar verebilirlerdi. Ýþte bunlar ve daha baþka önemli sebepler dolayýsýyladýr ki Bediüzzaman, bilhassa mahkemelerde seyyidliði konusunda aþikâr ifadelerden kaçýnmýþtýr. (...) Seyyidlik, dolayýsýyla Mehdîlik meselesini gündeme getirme ve tartýþma konusu yapmanýn diðer bir önemli sakýncasý da, herþeyden önce Risale-i Nur’un esas edindiði hakiki ihlasa, hiçbirþeye, hatta mânevî ve uhrevî makamlara dahi âlet olmayýþýna zarar vermesiydi. Bediüzzaman, “Bu zaman, þahs-ý mânevî zamaný olduðu için, böyle büyük ve bakì hakikatler, fânî ve sukùt edebilir þahsiyetlere binâ edilmez” diyor, daima þahs-ý mânevîyi nazara veriyor, bakì hakikatlerin fanî ve çürütülebilir þahsiyetlere binâ edilemeyeceðini söylüyor, hizmetkârlýðý, sadece maddî deðil mânevî makamlara dahi tercih ediyor, maddî ve mânevî füyuzât hislerini fedâ etmede tereddüt etmiyor, ihlas gereði o büyük makamlar dahi verilse tereddütsüzce fedâ edeceðini söylüyor, bütün himmet ve mesâîsini îmanlarýn kurtulmasýna tahsis ediyordu. Bu ve buna benzer birkýsým hikmetler sebebiyledir ki Bediüzzaman kendini, seyyidliðini her zaman mevz-u bahis etmemiþ, Risalelerde ise bu konu hakkýnda kesin ifade kullanmamýþtýr... -SON- { Ayrýntýlý bilgi ve belgeler için bkz: Bediüzzaman'ýn Hz. Peygamber'e Kadar Uzanan Soy Aðacý , Prof. Dr. Ahmed Akgündüz - 2012 { PROF. DR. AHMED AKGÜNDÜZ