13 DİZİ - Yeni Asya

advertisement
DÝZÝ
+
13
22 ARALIK 2012 CUMARTESÝ
Bediüzzaman'ýn baba tarafýndan þeceresi
PROF. DR. AHMED AKGÜNDÜZ
NAKÎBÜ’L-EÞRÂFLIK MÜESSESESÝ
Osmanlý Devleti’nde de ilk olarak Sâdât nikâbeti Sultan Yýldýrým Bayezid zamanýnda Mayýs 1400 tarihinde
tesis edilmiþtir. Evlâd-ý Resul olan bu kýymetli insanlara
daha önceleri olduðu gibi Osmanlý Devleti’nde de hürmet gösterilmiþtir. Ayrýca onlara âid iþleri görmek için
vazifeli me’mûrlar ve baþlarýna da bakan statüsündeki
nakîb’ül-eþraf tâyin edilmiþtir. Nakîb'ül-eþraf adý verilen
bu görevli, Peygamber Efendimizin (asm) torunlarýnýn
iþlerine bakar, neseblerini kayd ve zapteder, doðumlarýný ve vefâtlarýný deftere geçirir, onlarý âdî iþlere ve þânlarýna uygun olmayan san’atlara girmekten menederdi.
Fena hâllere düþmelerine mâni olur, haklarýný korurdu.
Seyyid ve þerif olduklarý belgelerle ispatlanmýþ olan
bu þahýslara toplum tarafýndan çok büyük saygý, sevgi
ve itibar gösterilmiþtir. Ayný zamanda devlet de onlarý
vergi verme ve benzeri bütün kamu yükümlülüklerinden muaf tutmuþtur. Kendilerinden önceki Türk ve Ýslâm devletlerindeki yerleþmiþ uygulama gibi, Osmanlý
Devleti’nde de seyyidler askerî sýnýfdan muaf tutulmuþtur.
2- HZ. ALÝ, ÇOCUKLARI VE BEDÝÜZZAMAN’IN HEM
ÞERÎF VE HEM DE SEYYÝD OLUÞUNA DAÝR ÞECERELER
Hz. Ali’nin (ra) ilk hanýmý Ýslâm peygamberi Hz. Muhammed’in (asm) kýzý Fatýma’dýr. Hz. Ali, Fatýma vefat edene
kadar baþkasýyla evlenmemiþtir. Fatýma’dan 5 çocuðu olmuþtur; isimleri þunlardýr: Hasan, Hüseyin, Zeyneb el-Kübra, Ümmü Gülsüm (Hz. Ömer ile evlenmiþtir) ve Muhsin.
Muhsin, henüz Fatýma’nýn karnýndayken vefat etmiþtir.
3- HZ. HASAN VE ÞERÎFLER: BEDÝÜZZAMAN’IN
BABA TARAFINDAN ÞECERESÝ
Hasan bin Ali bin Ebu Talib (d. 624 – ö. 669), Ali bin
Ebu Talib ve Fatýma Zehra’nýn büyük oðullarý ve Hz.
Muhammed’in (asm) ilk torunudur. Þia çoðunlukla onu
imamlarýnýn ikincisi kabul eder, çok küçük bir fýrkaya
göre ise ikinci imam Hüseyin bin Ali’dir. Onun, Hz.
Peygamber'in Ehl-i Beyt’inden olduðu konusunda herkes hem fikirdir. Babasý ile otuz yedi yýl, dedesi ile ise
sekiz yýl birlikte bulunmuþtur. Hz. Hasan, hicretten elli
yýl sonra Safer Ayý’nda, kendisine verilen kuvvetli zehir
karþýsýnda ciðerleri parçalanmýþ ve þehit olmuþtur. Onun lakaplarý arasýnda Mucteba (zeki, seçilmiþ) ve Sýbti Ekber en meþhur olanlarýdýr.3
Bediüzzaman’a göre Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, gayb-âþinâ nazarýyla görmüþ ki: Âl-i Beyti, Âlem-i
Ýslâm içinde bir þecere-i nuraniye hükmüne geçecek. Âlem-i Ýslâmýn bütün tabakatýnda kemalât-ý insaniye dersinde rehberlik ve mürþidlik vazifesini görecek zâtlar,
ekseriyet-i mutlaka ile Âl-i Beytten çýkacak.4
Önemle ifade edelim ki, bizim yaptýðýmýz araþtýrmalar,
Bediüzzaman Hazretlerinin babasý tarafýndan Hz. Hasan
neslinden yani þerîf olduðu ve de ayný zamanda Abdülkadir-i Geylânî’nin torunlarý arasýnda yer aldýðýdýr. 5
Bediüzzaman Hazretlerinin neslinin devam ettiði zat, Hz. Hasan’ýn oðlu Hasan el-Müsennâ’dýr ki, annesi Bint-i Mansûr olduðu kaynaklarda kaydedilmektedir.
Hasan El-Müsennâ’nýn evladlarý þöylece zikredilebilir:
Hasan El-Müsennâ
Ýbrahim El-Ðamr
(762)
Ca'fer
(Bunun nesli Ýran ve Irak’ta
Eþrâf-ý Selîkýyyûn diye
bilinmektedir.)
Davud
(Medine, Mýsýr ve Irak’ta yayýlan
bu nesle Eþrâf-ý Þahbâniyyûn
denmektedir.)
Hasan el-Müselles (764)
(Nesli Irak, Hicaz ve
Mýsýr’da yayýlmýþtýr.)
Abdullah el-Mahd (145 H./762),
(Abdülkadir-i Geylânî ve
Bediüzzaman’a giden kol
bunun neslidir.)
Burada Bediüzzaman’ýn þeceresinin dayandýðý Abdullah el-Mahd’ýn evlatlarý üzerinde duracaðýz.
Mahd lakabýný almasýnýn sebebi baba tarafýndan Hz. Hasan’a (Hasan bin Hasan) ve anne tarafýndan ise Hz. Hüseyin’e (Fatýma bint-i Hüseyin) dayanmasýdýr.
7
Abdullah el-Mahd (762)
Ýdris
(Eþrâf-ý Edârise’nin
aslýdýr; Sünûsiler,
Ýdrisîler ve Endülüs
Seyyidleri.)
Süleyman
(Maðrib ve
Cezayir’dekilerin
dedesi)
Yahya
( Sahib’üd-Deylem
diye bilinir; Baðdad’da
Harun Reþid zamanýnda
vefat etmiþtir. )
Ebu Abdullah Muhammed
( En-Nefs’üz-Zekiyye diye bilinir.
Türkistan ve Irak’da yayýlmýþtýr.
Benül-Eþter þerifleri bunun
neslindendir. )
Ebül-Hasan Ýbrahim
(Irak ve Hicaz’da
torunlarý
bulunmaktadýr.)
Ebu Hamza Musa El-Cûn
( Abdülkadir-i Geylani ve Bediüzzaman’a
giden kol bunun neslidir. )
Ebu Hamza Musa El-Cûn
Bu zatýn 9 kýzý ve 3 oðlu dünyaya gelmiþtir. El-Cûn siyah olan her þeyte denmektedir ve özellikle de siyah bulutlara bu ad verilmektedir.
Ýbrahim (251/865)
( Yemame ve Hicaz’daki þeriflerin dedesidir. )
Muhammed Derec
Ebu Muhammed Abdullah (247/861)
( Nesli en çok yayýlan evladýdýr. Abdülkadir-i Geylani ve
Bediüzzaman’a giden kol bunun neslidir. )
Ebu Muhammed Abdullah (247/861)
Halife Mütevekkil zamanýnda vefat eylemiþtir. Þeyh-i Muslih diye meþhurdur.
Ahmed
( Nesli Eþrâf-ý Ahmediyyûn diye bilinir.
Hicaz ve Yemen’de münteþirdir. )
Yahya
( Es-Süveykî, Hicaz ve
Yemame þeriflerinin dedesidir. )
Süleyman
( Mekke’deki
Þeriflerin dedesidir. )
Salih
Ebul-Hasan Musa es-Sânî (254/868)
( Halife Mühtedi zamanýnda zehirlenerek
vefat etmiþtir. )
Ebul-Hasan Musa es-Sânî (254/868)
Bu zatýn 16 oðlu olduðu bilinmektedir. Bu sebeple hepsinin Arapça olarak þeceresini verecek ve sonra da Bediüzzaman’ýn neslinin devam ettiði
Ebu Muhammed Davud üzerinde kýsaca duracaðýz.8
Ebu Muhammed Davud
Medine’de son ömrünü geçirmiþtir.
Hasan
Musa
Mahmud
Muhammed
( Buna Rûmî ve evladlarýna da Benu’r-Rum denmektedir. )
Muhammed er-Rûmî
Muhammed el-Asfar
Yahya
Ebu Muhammed Hasan
Ebu Muhammed Hasan
Yahya
Muhammed
Abdullah
Ebu Salih Musa Cengidost
Muhyiddin Abdülkadir-i Geylânî9
Bu arada Musul ve civarýnda evlâd-ý Resûl ile alakalý çok sayýda vakýf bulunduðunu, Kanuni Sultan Süleyman zamanýnda yapýlan 947/1540 tarihli Tapu-Tahrir Defterinden anlýyoruz. Bu Deftre’den Ýmam Musa Kâzým, Ca'fer-i
Sâdýk, Ýmam Yahya bin Ebil-Kasým gibi zatlara ve onlarýn evlatlarýna ait vakýflarýn dökümünü görüyoruz.
Not: Dipnotlar dizi yazýnýn sonunda yer alacaktýr.
{
DEVAM EDECEK
{
1- GENEL OLARAK ÝSLÂM TARÝHÝNDE
SEYYÝDLER VE ÞERÝFLER
Þunu önemle ifade edelim ki, Ýslâm’da âl-i beyt, sâdât,
ehl-i beyt ve benzeri tabirlerle anýlan evlâd-ý Resûle özel
bir önem verilmiþtir. Bunlarýn zekât almasýnýn yasak olmasý, devlet hazinesinden belli bir paya istihkaklarý bulunmasý sebebiyle, tarih boyunca Müslüman devlet adamlarýnýn seyyidler ve þerifler denilen insanlara özel
hürmet ve alâka göstermeleri, bu meseleyi daha da önemli kýlmýþtýr. Þerîf, necib, asil, üstün gibi anlamlara
gelmekte olup çoðulu þürefâ veya eþrâftýr. Hz. Ali ve Fatýma’nýn çocuklarýndan olan Hz. Hasan’ýn soyundan gelenler þerîf, Hz. Hüseyin’in soyundan gelenler ise seyyid
olarak anýlmýþlardýr.1 Ancak bu genel deðildir. Þunu önemle belirtelim ki, Abbasiler ve Osmanlýlar zamanýnda
seyyidlere genel manada þerîf dendiðini ve nikabet’üleþrâf ünvanýnýn seyyidlik manasýný da kapsadýðýný belirtmek gerekiyor. Zira bu gruba giren þahsiyetler, askeri
hizmetlerden ve bazý vergilerden muaf tutulduklarý gibi, kendilerine belli haklar da tahsis ediliyor.2
Osmanlý devletine ait arþiv vesikalarýnda Hz. Ali evladýnýn unvanlarý ifade edilirken seyyid, þerîf veya “seyyidþerîf” unvanlarý kullanýlmýþtýr. Seyyid-þerîf unvanýnýn bir
arada kullanýlmasý seyyid ve þerîf iki aile arasýnda akrabalýk baðý kurulduðuna iþaret etmektedir. Nitekim þerîf ve
seyyid aileleri birbirlerinden kýz alýp verirlerse bu suretle
doðan çocuk, seyyid-þerîf unvanýný taþýmýþtýr. Bu çerçevede Osmanlý’da kadýn evlendiðinde eþinin sosyal statüsü ile anýlmakla beraber bu anlayýþýn aksine olarak seyyid veya þerîf olan kadýnlarýn neseb asaletlerine dayanýlarak doðan çocuðun da hem annesi hem de babasý vasýtasýyla sosyal konumunun belirlendiði görülmektedir.
Hz. Hasan’ýn Evladlarýnýn Þeceresi6
DÝZÝ
+
23 ARALIK 2012 PAZAR
Abdülkadir Geylânî'ye (ks)
kadar gelen soyaðacý
PROF. DR. AHMED AKGÜNDÜZ
Hz. Muhammed (asm)
(570 - 632)
Hz. Hatice
(556 - 621)
Hz. Ali
(599 - 661)
Hz. Fatýma
l Havle binti Manzur
l Abudrrahman
Þah-i Zenan
binti Yezdcurd
l Fatýma
l Biþr
9
l Hasan el-Esrem
l Talha
l Ebubekir
l Ahmed
l Hasan el Müsennes
l Ömer
(764) Nesli Irak, Hicaz,
Mýsýr'da yayýlmýþtýr.
l Ýsmail
l Davud
l Abdullah
(Medine, Mýsýr ve Irak'ta
yayýlan bu nesle Eþraf-ý
Þahbaniyyun denmektedir.)
l Kasým
l Akil
l Hasan el-Müsenna
l Cafer
Hasan el-Müsenna
(661-715)
(Nesli Ýran ve Irak'ta Eþraf-ý
Selîkýyyun diye bilinmektedir.)
l Ýbrahim el-Ðamr (762)
l Abdullah el-Mahd
(145H/762)
Ýsmail (110 - 158)
Ýmam Musa Kâzým
(127-183)
l Ýdris
l Hamza
l Abdullah
Musa es-Sânî
(256 H / 870)
l Musa
l Hasan
l Ýshak
l Yahya
l Ýbrahim (251 / 865)
l Muhammed Derec
l Ebu Muhammed
Abdullah (247/861) (Nesli
ençok yayýlan evladýdýr.
Abdülkadir Geylânî ve
Bediüzzaman’a giden kol
bunun neslidir.)
l Ýbrahim
l Ýsa
l Küçük Muhammad
l Muhammed Rumi
Ebu Muhammed
Davud
l Yahya
l Ebu Cafer Muhammed
Ýmam Ebu Alaaddin
Muhammed el-Cevad
(D.195 H)
l Muhammed el-Asfar
l Ali
l Hüseyin
Ýmam Ali Rýza
(148-203 H.)
l Mahmud
l Süleyman
(Maðrib ve Cezayirdekilerin
dedesi)
l Yahya
l Ebu Muhammed Hasan
Muhammed Rumi
l Hasan
l Ebül Kasým Muhammed
l Ebu Muhammed Davud
Ali bin Muhammed el-Hadi
Ýmam Kemaleddin Ýsa
Ebu Muhammed
Hasan
Ýmam Ebül Ata Abdullah
l Ahmed (Nesli Eþraf-ý
(254/868 - Halife Mühtedi
zamanýnda zehirlenerek vefat
etmiþtir.)
Hz. Ýmam Cafer-i Sadýk
(80-148 H)
l Yusuf
l Süleyman
l Ebul-Hasan Musa es-Sânî
l Ümm-i Seleme
Abdullah Eb'ül
Mekarim
(D.150 H/768)
(Eþraf-ý Edarise'nin aslýdýr;
Sunisiler, Ýdrisiler ve Endülüs
Seyidleri.)
Ahmediyyun diye bilinir. Hicaz
ve Yemen’de münteþirdir.)
l Yahya es-Süveykî
(Hicaz ve Yemame Þeriflerinin
dedesidir.)
l Süleyman
(Mekkedeki Þeriflerin
dedesidir.)
l Salih
l Zeynep
Ebu Hamza Musa
El-Cun (130/747)
l Ýdris
(130/747) (Abdülkadir Geylânî
ve Bedüzzaman’a giden
kol bunun neslidir)
Hz. Ýmam Muhammed
Bakýr (57-114 H)
l Abdullah
(Ennefsüz Zekiye diye bilinir.
Türkistan ve Irak'ta yayýlmýþtýr.
Benül-Eþter Þerifleri bunun neslindendir.)
l Ebu Hamza Musa El-Cun
Hz. Ýmam Zeynelabidin
Ali es-Seccad
Abdullah el-Mahd
(687-762)
Muhammed
( Sahibü'd-Deylem diye bilinir.
Baðdat’ta Harun Reþit zamanýnda
vefat etmiþtir.)
l Ebül-Hasan Ýbrahim
(Irak ve Hicaz'da torunlarý bulunmaktadýr.)
Zeyd bin Ali
Yahya
nemle ifade edelim ki, bütün ayrýntýlarýyla baba canibinden þerîf olduðu ortaya çýkan ve ancak anne tarafýndan seyyid olan Abdülkadir-i Geylânî Hazretlerinin
nesli bizim için önem arz etmektedir. Zira Bediüzzaman Hazretleri baba tarafýndan onun torunudur. Bu sebeple üzerinde biraz daha ayrýntýlý
duracaðýz. Âl-i Geylânî diye bilinen bu aile, 1920
yýlýnda Irak’ta baþbakan olan Seyyid Abdurrahman Nakîb Geylani’nin de kökleridir. Sâdât-ý Hýyâliyyîn, Bû Cum'a ve Hidâdiyyîn sâdâtý tamamen Abdülkadir-i Geylânî Hazretlerinin neslinden gelen seyyid veya þeriflerdir.
Abdülkadir Geylani (1078-1166), Ýslâm bilgini.
Kadirî tarikatýnýn mürþididir. Muhyiddîn, Kutb-i
Rabbânî, Kutb-i A’zam, Gavs, Gavsü'l-A’zam,
Sultânu'l-Evliyâ (evliyalarýn sultaný) olarak da
anýlýr. Künyesi Ebu Muhammed’dir. Babasý Ebu
Salih bin Musa Cengidost’tur. Annesinin ismi
Fatýma, lakabý Ümmü'l-Hayr olup o da peygamber soyundan gelmektedir. Bundan dolayý
hem Seyyid, hem de Þerif’tir.
Abdülkâdir Geylânî çok sayýda kýz ve erkek
çocuk sahibi olmuþtur. Onlar vâsýtasýyla Kadirilik Mýsýr, Kuzey Afrika, Endülüs (Ýspanya), Irak, Suriye ve Anadolu’ya yayýlmýþtýr. Oðullarýndan Ebû Abdurrahmân Þerafeddîn Îsâ Mýsýr’a yerleþmiþ olup Mýsýr’daki Kâdirî þeriflerin
de de si dir. Ab dül kâ dir Gey lâ nî’nin to run la rý,
Kuzey Afrika’da daha çok “Þerif”, Irak, Suriye
ve Anadolu’da ise Seyyid ve Geylânî diye anýlmaktadýr. Kadirî tarikatýnýn kurucusudur.
Ö
Ýmam Mahmud Tahir
Muhammed
Abdullah
Ebu Salih bin
Musa Cengidost
Ýmam Cemalüddin
Muhammed
Fatýma
Muhyiddin Abdülkadir Geylani
(470-561)
Abdullah es-Sevmaî
Ebu Salih bin Musa Cengidost ile Fatýma'nýn evlâdý
olan Abdülkadir Geylânî Hazretleri, baba
tarafýndan Hz. Hasan, anne tarafýndan Hz.
Hüseyin'nin soyundan gelmektedir. Bu özelliðiyle hem Seyyid, hem de Þerif olmaktadýr.
{
DEVAM EDECEK
{
l Ebu Abdullah
Hz. Hüseyin
(626-680)
Hz. Hasan
(H. 3-50)
DÝZÝ
+
24 ARALIK 2012 PAZARTESÝ
13
Bediüzzaman’ýn babasý tarafýndan
dedeleri; Sâdât-ý Hýyâliyyîn
PROF. DR. AHMED AKGÜNDÜZ
eðiþik zaman ve vesilelerle Ýslâm dünyasýnýn her tarafýna daðýlan seyyidlerin Güneydoðu Anadolu bölgesine de
gelip yerleþtikleri görülmektedir. Bölgedeki seyyidlerin göçlerinin Baðdat'tan gerçekleþtiði ve
bunun orada yaþayan bir hükümdarýn yaptýðý
zulümlerden kaynaklandýðý, Güneydoðu Anadolu'da halk arasýnda yaygýn bir kanaattir. Kimi seyyid ailelerinin Harun Reþid döneminin
tekabül ettiði milâdî sekizinci yüzyýlýn sonlarý ile
dokuzuncu yüzyýlýn baþlarýnda Baðdat'tan bölgeye göç ettikleri anlaþýlmaktadýr. Abbasi halifeliðinin Moðollar tarafýndan ortadan kaldýrýldýðý
656/1258 yýlýna yakýn veya onu izleyen tarihlerde de Baðdat'tan bölgeye kimi seyyid göçlerinin olduðu görülmektedir.13
Öncelikle Bediüzzaman'ýn bu ayrýntýlý þecerelerine nasýl ulaþtýk?
Bediüzzaman Hazretlerinin mübarek neslini
Osmanlý Arþivleri ve Ýstanbul Müftülüðünde bulunan Nikabet'ül-Eþrâf belgeleri arasýnda bulmaya çalýþtýk. Bitlis ve Hizan'daki nüfus ve tapu kayýtlarýný tamamen inceledik. Ancak istediðimiz
neticeye ulaþamadýk. Daha sonra bir ara Bitlis'in
de Musul'a baðlý kaldýðýný hesaba katarak ve de
D
Osmanlý döneminde mevcut Nakib'ül-Eþrâflarýn aynen devam ettiðini öðrenerek himmetimizi Irak'a çevirdik. Kýymetli kardeþim Adnan Budak Beyin de gayretleriyle Üstad'ýn þeceresi ile belgeye aylar sonra Üstad'ýn dedelerinin mezarlarýnýn bulunduðu Sincar'a baðlý Hýyal
Köyü yakýnlarýnda oturan ve çok kýymetli bir tarihçi, araþtýrmacý ve neseb ilmi mütehassýsý olan
Dr. Mahmud Said Bey vasýtasýyla ulaþmýþ olduk.
Ýleriki satýrlarda vereceðimiz bilgilerin temelini
oluþturan, ama Osmanlý Arþiv Belgeleri ve özellikle Tapu-Tahrir Kayýtlarýyla teyid edilen bu þecerenin yazýlýþ tarihi 1935'lere varmaktadýr. Zira
Þecereyi kaleme alan Hamed el-Hiyâlî 1937'de
vefat eylemiþtir. Þecereyi tasdik eden Nakib'ülEþraf ise 1935'de o görevi yürütmektedir.
Bu þecereyi hazýrlayan Üstad'ýn babasý tarafýndan mensup olduðu Sâdât-ý Hýyâliyyîn aþiretinin
reisi Hamed el-Hýyâlî'dir. Bu zat Sâdât-ý Hýyâliyyîn'ýn Bu-Hüseyin El-Bekr dalýna müntesiptir.14
Hazýrlamýþ olduðu þecereyi tasdik eden Nakib'ülEþrâf Abdülfettahed Bedreddin, 1935 tarihinde
Musul Nakib'ül-Eþrâfýdýr. Daha önce Trablusþam Nakib'ül-Eþrâflýðýný da yapan bu zat, Sâdât-ý Hýyâliyyîn'in Âl-i Za'bî kolundandýr ve Ali
Bekkâr ez-Za'bî'nin torunudur.15 Þecerede ayrýca Verþan Hâlid el-Hadîdî,16 Hüseyin es-Sumayda'î ve benzeri þahsiyetlerin de mühür ve
tasdiki bulunmaktadýr.
Þimdi asýl soruya gelelim, bundan 70 küsur
yýl evvel hazýrlanan bu Þecereyi mezkûr zat nasýl hazýrlamýþ hem anne ve hem de baba tarafýndan Üstad'ýn neslini ve yaþadýðý mekânlarý
nasýl öðrenmiþ? Bu sorunun cevabý bizce de
meçhuldür; ancak en kuvvetli ihtimal bu zat
beþ sene Kafkas Harbine katýlmýþ ve esir düþmüþtür. Ayný cephede savaþan Bediüzzaman ile tanýþmýþ olmasý ve Üstad'ýn onun Sâdât-ý Hýyâliyyîn'den olduðunu öðrenmesi üzerine, bu
mesele hakkýnda aralarýnda bilgi alýþ veriþi
meydana gelmiþ olmasý ihtimalidir.
Þimdi ifade edelim ki, Hiyâlî yerine Cibâlî tabiri de kullanýlmaktadýr. Zira Sincar'a 30 km uzakta bulunan bu köy daðlýktýr. Bazýlarýna göre
çorak arazi olduðu için bu ad verilmiþtir. Abdülkadir-i Geylani'nin bu kahraman evlâdý
Seyyid Abdülaziz Haçlý Seferlerine karþý Selâhaddin Eyyubî ile birlikte Askalan þehrinin fethine katýlmýþ ve daha sonra Baðdad'daki idarecilerin (Ve­zir­E­bül-Mu­zaf­fer­Ab­dul­lah­bin­Yu­suf'un
bas­ký­sý­­ve­da­ha­son­ra­da­Þah­Ýs­ma­il'in­Bað­dad'a­gi­re­rek
Ab­dül­ka­dir-i­Gey­la­ni'nin­tür­be­si­ni­tah­rib­ey­le­me­si)­zulmüne maruz kalýnca, Musul'un kuzeyinde yer
alan Sincar bölgesine ve burada da Hýyâl Köyüne hicret etmiþtir. Diðer kardeþi Seyyid Abdürezzak'ýn torunlarýnýn da Ard'ul-Hýyâl da de-
nilen Sincar bölgesine yerleþtiði nakledilmektedir. Nitekim Hýyâl harabeleri arasýnda hem
Seyyid Abdülkadir Geylanî'nin makamý ve hem
de Seyyid Abdülaziz'in kabri bulunmaktadýr.
Hýyâliyyûnun nesilleri, biraz sonra göreceðimiz
gibi, torunlarýndan Þeyh Ebu Salih Þemsüddin
Mu ham med el-Ek hal (El-Keh­h âl) (651739/1338,­Sin­car­Ka­za­sý-Ku­zey­I­rak)'ýn evlâdlarýnýn isimlerine göre adlandýrýlmýþlardýr. Bu arada
bir ara Hýyâl ve çevresine Yezidîler musallat olup Müslümanlara zulm edince, Abdülkadir-i
Geylani'nin torunlarý, çevreye daðýlmýþlar ve
Bitlis'e kadar uzanmýþlardýr.
Tell-i Hiyal da denilen bu köy Sincar'a 30
km uzaklýktadýr. Haritada Sincar ve Bitlis görülmektedir. Bitlis ile Sincar arasý 448 km'dir.
Musul'un 140 km batýsýnda yer alan Sincar
þehri, 1516 yýlýnda Osmanlý ülkesine katýlmýþ ve
idarî olarak Diyarbekir Eyâletinin bir sancaðý
hâline getirilmiþtir. Sincar Kanunnâmesi, BOA. TTD. 64 (840), sh. 325-326'da yer almakta
ve tesbitlerimize göre ilk defa tarafýmýzdan yayýnlanmýþ bulunmaktadýr. Sincâr Kanunnâmesi'nin kapsamýnda ayrýca Tell-i A'fer, Hâtuniye ve Hýyâl nâhiyeleri de bulunmaktadýr.
Sâdât-ý Hýyâliyyîn Irak, Suriye ve Türkiye'de
yayýlmýþ vaziyettedir. Tekrar hatýrlatalým ki,
bu çevrelerde Abdülkadir Geylanî'nin oðullarý
Seyyid Abdülaziz ile Seyyid Abdürezzak'ýn torunlarý birbirine karþmýþlardýr ve bu iki nesil
Sâdât-ý Hiyâliyyîn denilen þerif ve seyyidleri
teþkil eylemektedirler.17
Þunu da söylemeden geçemeyeceðiz ki, büyük tarihçi el-Âmirî'nin 9 ciltlik Irak'taki aþiretlerle alâkalý kitabýnda yer alan 63 Kürt aþireti içinde, Bediüzzaman Hazretlerinin baba tarafýný temsil eden Hýyâlîlerin ismi bulunmamakta
ve bilâkis bunlar Sâdât Kabileleri arasýnda zikredilmektedir. Merak edenleri, bu kýymetli eseri
mütalâa etmeye dâvet ediyoruz. Zira bu eser,
Kuzey Irak ve bu bölgeye yakýn olan Türkiye, Ýran ve Suriye içinde kalan çevre bölgelerdeki
bütün, Sâdât Kabilelerini, Kürt, Türkmen ve
Arap aþiretlerini teker teker saymakta ve ayrýntýlý bilgiler vermektedir.18
Osmanlý Devletinin Yavuz Sultan Selim zamanýnda 1518 yýlýnda yapýlan tahrir neticesinde
Sincar Kazasýna baðlý Hýyâl Köyünün tapu
kaydý, Baþbakanlýk Osmanlý Arþivi, Tapu-Tahrir Defteri, No: 64 (840), sh. 346. Dikkat edilirse
burada tamamen Abdülkadir-i Geylani torunlarýna ait isimler bulunmaktadýr. Nitekim 19.
Yüzyýldan itibaren hazýrlanan Musul Salnâmelerinde de konuyla alâkalý bilgiler verilmekte
ve Seyyid Abdülaziz'in kabrinden bahis açýlmaktadýr.19
Özellikle nesilleri devam eden bazý evlâtlarýnýn ayrýntýlarýný vereceðiz. Diðerlerini þecerede göstereceðiz.
8
Þeyh Abdürezzak
(603/1208)
Büyük âlim ve muhaddisdir.
Þeyh Abdülvehhâb (593/1197)
Bunun evlâdlarý:
Davud
a
Þeyh Abdülaziz
Hiyâl yahut Cibâl denilen
Sincar'da yerleþmiþ.
Üstad'ýn dedesidir.
Süleyman
a a a a a a a
Mansûr
Ahmed
Seyfeddin Süleyman (553611/1214), Nasr, Abdurrahim,
Ýsmail, Ebül-Mehâsin Fadlullah ve
Abdüsselam, Davud ve Abdullah
isimleriyle oðullarý ve Su'âde ise
kýzýdýr. Özellikle Nasr'ýn çocuklarý
çok meþhurdur.
Davud
Hasan
Ahmed
Sadaka
Abdülvehhab
(Ma’arrat'ün-Nu’man’
gelmiþ ve
Davudilerden bir
hanýmla evlenmiþtir.
Muhammed Hüsamüddin Þarþýk el-Hasan elHýyali (652-739/1254, Hýyal-Sincar)
a
Þeyh Abdülkerim
Þeyh Ebubekr Abdülaziz el-Hiyâlî (Musul, 532-602/1205)
Bu zatýn iki evlâdý bulunmaktadýr: Birincisi, Þeyh Þemseddin Muhammed eþ-Þarþýk ve diðeri de Baðdad'da
vefat eden kýzý Zehra'dýr. Þecerenin bu kýsmýný da aþaðýda vermek istiyoruz.
Muhammed
Hüsamüddin Þarþýk
el-Hasan el-Hýyali
Baþbakanlýk Osmanlý Arþivi,
Tapu-Tahrir Defteri,
No: 64 (840), sh. 346.
Haci
Abdullah
Ýbrahim
Muhammed
Haci
Ýbrahim
Salih (iki oðlu var: Ahmed ve Seyyid Abdullah-i Þemdini)
Abdullah-i Þemdini (oðlu Ali, onun 2 oðlu: A. Rahim ve M. Said)
Ahmed
Bu zatýn 5 oðlu var: Seyyid Taha, Salih, Muhammed, Ebubekir ve Abdulkerim.
Seyyid Taha-i Hakkari (Bu zatýn 4 oðlu var: Habib, Mahmud, Alaeddin ve Ubeydullah)
Ubeydullah (Bu zatýn 5 oðlu var: Reþid, Alaaddin, Mazhar, Abdülkadir ve M. Sýddýk)
M. Sýddýk (Bu Zatýn 4 oðlu var: Reþid, Musluhuddin, Taha ve Þemseddin)
Taha (Bu zatýn 7 oðlu var: Salih, Ýzeddin, M. Sýddýk, Abdullah, Ahmed, Mazhar ve Hacý)
{
DEVAM EDECEK
{
Büyük bir âlimdir; ilim elde etmek için Mekke ve Þam gibi
merkezlere hicret etmiþ ve Ýbn-i Teymiyye gibi âlimlerden ders
almýþtýr. Neticede babalarýnýn kabirlerinin bulunduðu Hiyal
karyesine gelmiþ ve orada vefat etmiþtir. Osmanlý Tapu-Tahrir
Defterlerinde kayýtlarý vardýr. Bunun adýndaki Þarþýk künyesi, bu
isimle bilinen köyde Þeyh Salih'in annesine rüyasýnda bu zatýn
doðacaðýný müjdelemesi olarak kaydedilmektedir.24
DÝZÝ
+
13
25 ARALIK 2012 SALI
4
PROF. DR. AHMED AKGÜNDÜZ
Muhyiddin Abdülkadir Geylani
Þeyh Ebu Salih Þemsüddin Muhammed el-Ekhal El-Hiyâlî (El-Kehhâl) (651-739/1338, Sincar Kazasý-Hýyâl).
Büyük bir âlim olan bu zat, evvela Þam ve Halep'in büyük âlimlerinden ilim tahsil etmiþ, sonra Mekke baþta olmak üzere bazý ilim merkezlerini gezmiþ ve kendisinden Ýbni Teymiyye gibi âlimler ders okumuþ ve neticede Sincar'ýn bir köyü olan
memleketi Hiyal'e geri dönerek orada vefat etmiþtir.
a
a
a
a
a
Veliyyüddin
Ahmed
a
a
a
Hüsâmeddin
Muhammed Zeynelâbidîn
Þeyh Ebu Raðîb
Þeyh Abdürrezzak
Þeyh Ali
Ve nihayet Þeyh Ahmed,
Þeyh Yusuf, Þeyh Hüseyin,
Þeyh Hasan, Cal'ut, Yusuf,
Mustafa, Ýbrahim ve sonunda Es-Seyyid Muhammed
el-Hiyâlî
Þeyh Muhammed Nureddin
Ali
Sâdât-ý Hiyaliyyîn'in ve bu
arada Bediüzzaman
Hazretlerinin dedesidir.
Mýsýr, Þam, Hama,
Diyarbekir, Mardin ve Bitlis
tarafýnda nesilleri vardýr.
Osmanlý Devleti Mýsýr'da
onu Nakib'ül-Eþrâf olarak
tayin eylemiþtir.
a
a
Nâsýr
Muhammed Þerefüddin
a
a
Ömer
Muhammed
Þemseddin
a
a
Hilal
Þeyh Þerefüddin ve Þeyh
Bedreddin (841/1437)
a
Câsim
El-Bû Câsim
Buraya ilaveten
Þeyh Þemseddin'in de
7 çocuk arasýnda olmasýna
raðmen elimizde ayrýntýlý
bilgi yoktur.
a
Ali Nureddin
Þeyh Ahmed
a
a
Þeyh Þemseddin
Muhammed (4 Safer
840/1436) iki evlad
Þeyh Hüseyin
a
Hüseyin
El-Bû Hüseyin
Þeyh Hasan El-Ekhal
a
a
Þeyh Nureddin Ali
Ahmed et-Tuhr, Þerefüddin
Baðdad'daki Âl-i Nakîb,
Musul'daki Derâviþe ve
benzeri þerif
aþiretlerinin dedesidir.
El-Hüsâm Abdülaziz
Hüsâmeddin,
Þam ve benzeri
bölgelerdeki þeriflerin
dedesidir.
a
El-Ýz Hüseyin, Ýzzeddin
Hiseyin
El-Bedr Hasan, Hasan
Bedreddin (775/1373)
Muhammed
Derviþ
Ali El-Kebir
a
a
Ebubekir Abdülaziz
(devamý var yazmýyoruz.)
Zeynüddin
a
Þeyh Nureddin Ali
a
Þeyh Muhyiddin Abdülkadir
a
Þeyh Þemseddin Muhammed
a
a
Þeyh Yusuf
Maalesef Safevi Hükümdarý Þah Ýsmail Baðdad'ahakim olunca
Abdülkadir-i Geylânî Hazretlerinin türbesini tahrip etmiþ ve bu
hadise üzerine evladlarý daðýlmýþtýr. Bunlardan Kansu Gavri
kendilerine büyük ikramlarda bulunmuþ ve bir kýsmý Haleb ve
çevresine yerleþmiþtir. Yavuz Sultan Selim Mýsýr'a hakim olunca Þeyh Yusuf Þam Bölgesine geri dönmüþtür.
Þeyh Zeynel-Âbidîn
Önemle ifade edelim ki, Baðdad Seferiyle
Baðdad'ý fetheden Kanunî Sultan Süleyman, ilk
iþ olarak Abdülkadir Geylânî Hazretlerinin
türbesini tamir edip burayý Þeyh Alâ'addin'in
torunlarýna teslim etmek olmuþtur.
Þeyh Alâaddin Ali (785-853/1383-1449)
Bu zat Hiyâl Köyünde dünyaya gelmiþ; ancak Sultan
Barsbay'ýn Âmid seferinden dönüþünden sonra Mýsýr'a
yerleþmiþtir. O dönemde Kadirî þeyhlerinin reisidir.
Annesi Fatima Bint-i Haydar'dýr. Torunlarýnýn bir
kýsmý Hýyâl ve çevresinde yaþamaya
devam etmiþlerdir.
{
DEVAM EDECEK
{
Þeyh Muhyiddin Abdülkadir
(Bazýlarýna göre çocuðu yoktur)
DÝZÝ
+
13
26 ARALIK 2012 ÇARÞAMBA
5
PROF. DR. AHMED AKGÜNDÜZ
Þeyh Alâaddin Ali (785-853 / 1383-1449)1
a
l
Þeyh Þemseddin Muhammed
el-Hamevi
Þeyh Ahmed Hamevi
l
(6 Safer 901/26 Ekim 1495 öl. Dedesi
Þeyh Bedreddin'in Türbesinde medfun;
çocuðu olduðu bilinmiyor deniliyor ve
bize göre Bediüzzaman'ýn dedelerinden
olan zat budur.)
Muhyiddin Abdülkadir
(933/1527) (3 evlâdý vardýr.)
l
Þeyh Muhyiddin Yahya
Hamevi
l
Þeyh SâlihEbü'n-Necâ
(910 / 1504)
(Kadirî Tarikatý Þeyhi)
a
Þeyh Abdülbasýt Hamevi
(903/1496)
Þeyh Bedreddin Hüseyin
Hamevi
a
l
l
a
l
ÞEYH ABDÜRREZZAK
l
a
l
Þeyh Bedreddin Hasan Hamevi
1- Þeyh Derviþ Hamevi
2- Þeyh Þerefüddin Abdullah
Hamevi (Doð. 922 / 1516)
3- Þeyh Afifüddin Hüseyin
Hamevi (926/1520) 2
l
Þeyh Þerefüddin Kasým
Hamevi
(Ö. 6 Rebiü'l-Ahir 916 / 13
Temmuz 1510) ( 5 evlâdý vardýr.)
l
Þeyh Þemseddin
Muhammed el-Hamevi
(doð. 885 / 1480)
a
a
l
Þeyh Abdullah Hamevi
(doð. 926/1520).
Annesi, Þeyh Muhyiddin
Abdülkadir'in kýzý.
l Muhammed
a
Bize göre bu zatýn babasý Þeyh Bedreddin Hasan Hamevî'dir.
Þeyh Alâaddin Ali'nin (785-853 / 1383-1449) torunu olan bu zat Hama'ya baðlý Ma'arratü'nNu'man beldesine göç eylemiþ ve burada neseben amca çocuklarý olan Davudiye Þerifleri
(Davud bin Seyfeddin Süleyman bin Abdülvehhâb bin Abdülkadir Geylanî) ile birlikte mekân
tutmuþtur. Burada Þeyh Sadaka'nýn kýz kardeþi ve Þeyh Ahmed'in kýzý ile evlenmiþtir. Þeyh
Sadaka Þeyh Abdülvehhab'ýn babasýdýr. Þeyh Ahmed ise, "bin Hasan bin Davud bin Ahmed bin
Mansûr bin Süleyman bin Davud bin Seyfeddin Süleyman bin Þeyh Abdülvehhab bin Þeyh
Abdülkadir Geylanî" þeklinde þecereye sahiptir. Üç erkek ve iki kýz çocuðu vardýr.4
l
(doð. 885 / 1480)
2- Þeyh Tac'ül-Arifin
Þihabüddin Ahmed Hamevi
(886/1481 - 936/1529)
3- Þeyh Abdülkadir Hamevi
(doð. 4 Muharrem 893 / 1488)
( 1 evlâdý vardýr.)
1- Þeyh Þemseddin
Muhammed el-Hamevî
Farac
a
a
l
Mahmud
a
Abdullah5
Korsýnc'da medfundur (Yeni Adý Karbastý-Hizan). En büyük oðludur. Sonradan Urfa'ya baðlý
Harran'a göç eylemiþtir. Orada Sâdât-ý Bekkâre'den birinin kýzýyla evlenmiþ ve bu evlilik sonrasý Bilâdü’l-Ekrâd diye bilinen Hakkâri'ye baðlý Þirvan'a ve oradan da Bitlis tarafýna yerleþmiþtir. Burada vefat etmiþ ve Korsýnc'da defnedilmiþtir.
l
Abdürrezzak
a
a
l
(doð. 2 Muharrem 934 / 1527)
4- Þeyh Berekât Hamevi
(Þeyh Abdübasýt'ýn kýzýnýn oðlu)
5- Þeyh Muhammed Ebü'lVefa el-Hamevi
Seyyid Abdülkadir
(Bu zat Nikabetü'l-Eþraf
görevini üstlenen ve çok sayýda
seyyid ailesinin temelini
teþkil eden bir þahsiyettir.)
Abdurrahman
Sermit'te medfundur (Yeni Adý Yamaç-Hizan)
a
a
Abdülvehhâb
a
l
Seyyid Sultan
a
Abdullah
a
Seyyid Abdülkadir
l
Abdullah
l
Abdurrahim
l
Abdurrahman
a
l
Mirza Reþan
a
a
(Reþan kelimesi Araplar tarafýndan Verþan tarzýnda kullanýlmaktadýr ve bu ismi taþýyan çok
sayýda evlâd-ý Resûl bulunmaktadýr.)
Mirza Halid
a
Bunlar Hakkâri'ye o zaman baðlý olan Bitlis-Hizan’da yerleþtiklerinden Kürdî diye lâkap
almýþlardýr; Sâdât-ý Hýyâliyye'den olduklarý kesindir.6
a
a
Hýdýr
a
l
Abdürrezzak
(3 evlâdý vardýr.)
Ali
(Osmanlý Tapu kayýtlarýnda Alo olarak ve Kürtlerin telâffuzuyla kaydedilmiþtir.)
a
Sofi Mirza (1920)
a
(Mirza kelimesinin Ýbnü’l-Murtaza yani Hz. Ali torunu manasýnda kullanýlan ifadenin Türkçe
kullanýlýþ þekli olduðu, bunun bey ve emir manasýnda olan Mirza kelimesi ile alâkasý olmadýðý
kaynaklarda zikredilmektedir. Bunlar dedeleri Seyyid Murtaza bin Zeynelabidin bin Seyyid
Mirza'ya dayanmaktadýrlar ve Mirza kelimesini Âl-i Murtaza olarak anlamak gerekmektedir.
Nitekim elimizdeki bir belgede Bediüzzaman Hazretleri babasýnýn adýný 1935 yýlýnda tevkif
edildiðinde “Mirza Murtaza” olarak vermiþtir. 7
1- Hamid
2- Mecid
3- Tarýk3
DÝPNOTLAR:
1- Bu konuda ayrýntýlý bilgi için bkz. Muhammed bin Yahya et-Tâdifî, KitâbuKalâ'id'il-Cevâhir fî Menâkýbý'þ-Þeyh Abdülkadir, Kahire: Dâr'Kütüb'il-Arabiyyetil-Kübrâ, 1331 H.,sh. 45 vd.
2- Ali Abdülðafur el-Âlûsî, El-Kelim'üt-Tayyib
ve's-Sehâb'üs-Sayyib fî Neseb-i Âl-i Ebit-Tayyib.
3- Sâdât-ý Hýyâliyyîn Þeceresi, Vrk. 5.
4- Bu konuda ayrýntýlý bilgi için bkz. Muhammed bin Yahya et-Tâdifî, Kitâbu Kalâ'id'il-Cevâhir fî Menâkýbý'þ-Þeyh Abdülkadir, Kahire: Dâr'Kütüb'il-Arabiyyetil-Kübrâ, 1331 H.,sh. 44 vd.
5- Bu zattan itibaren elimizdeki temel kaynak,
Irak Nikabetü's-Sâdâtil-Eþrâf Dairesinin mühürlerini taþýyan ve Muhammed Sâlih el-Hatîb, Hüseyin es-Sumeydaî, Verþan Hâlid el-Hadîdî ve Hamd
el-Hýyâlî gibi seyyid ve þeriflerin tasdiklerini ihtiva
eden Sâdât-ý Hýyâliyyîn Þeceresidir. Belgeyi tamamen kitabýmýza alacaðýz. Mukaddimesinde belirtildiði gibi, biüyük âlimler, þeyhler ve de neseb ilmi
mütehassýslarý tarafýndan tedkik ve tasdik edilmiþtir. Sâdât-ý Hýyâliyyîn Þeceresi, Vrk. 1.
6- Hýyâliyyîn Þeceresi, Vrk. 4.
7- Emniyet Genel Müdürlüðü Arþivi. Bediüzzaman'ýn babasýna "Sofi" ünvanýnýn verilmesi, "mücerred takva ve salâhatýndan dolayý" þeklinde izah
edilebileceði gibi, Þark'ta ilmi olmayan veya az bir ilme sahip olup da bir tarikat mensubu olan herkese
"sofi", Arapça ilmi olana da "molla", yüksek âlimlere
ise "seyda" diye hitab ettikleri de hatýrlatýlabilir.
Bkz: Necmeddin Þahinler, Nurs Yolu, sh. 69. Badýllý,
Mufassal Tarihçe-i Hayat, I, sh. 63; http://mosulnetwork.org/index.php?do=article&id=18015.
30.11.2012; Ezher el-Abîdî, Esmâ ve Elkab Musuliyye, 1999. Bu müellif, Sûfî lakabýnýn Musul ve civarýnda genellikle kendisi büyük mutasavvýf olan Ahmed bin Ýbrahim isimli bir zata ait olduðunu ancak
bu ünvanýn müttaki ve salih olan diðer aileler hakkýnda da kullanýldýðýný belirtmektedir.
{
DEVAM EDECEK
{
ÞEYH ABDÜRREZZAK (6 Safer 901/26 Ekim 1495 öl.)
1- Þeyh Þemseddin
Muhammed el-Hamevi
DÝZÝ
+
27 ARALIK 2012 PERÞEMBE
13
6
Muhyiddin
Abdülkadir Geylânî
(470-561)
l Þeyh
Abdurrahim
l Seyyid Halef
Muhammed
el- Hamevi
l Þeyh Þemseddin
Abdurrahman
(Sermit - Hizan,
Yeni adý Yamaç.)
l Saadet
(Baðdat)
l Seyyid Hamza
l Seyyid
Muhammed
l Seyyid Hamza
l
l Seyyid Ali
Sufi Mirza (1920)
l
Mirza Halid
l
l
Hýdýr
Ali (Alo)
YENÝ ASYA'NIN NOTU:
Risale-i Nur Enstitüsü'nün
araþtýrmalarý neticesi
tesbit ettiði doðum
tarihi 1878'dir.
(1914, Nurs)
l Abdullah
l Mercan
l Duriye
(1305-1967)
l Haným
(1945 Mekke)
l Seyyid Musa
l Abdülmecid
Mirza Reþan
l Molla
l
Abdullah
Bediüzzaman
Said Nursî
(1876-1960 -Þanlýurfa)
Muhammed
(1295 H-1951, Nurs)
Abdulvehhab
l
Þeyh Salih
Þeyh Muhammed
l
l
Þeyh Abdülgani
l Þeyh Ebül Mehasin Fadlullah
(Tatarlar tarafýndan
þehid edildi.)
l Seyyid Ýbrahim
l
l
Þeyh Abdülcebbar
(Rabat)
Bedreddin (Þam)
l Þeyh Bedr Hasan
l Aiþe
l Abdullah
(Korsinc - Hizan,
Yeni adý Yamaç.)
l
l
l
l
Þeyh Musa
(Þam)
Þeyh Yahya
(Baðdat)
Þeyh Ýbrahim
(Vasýt)
Þerefüddin
Hüseyin
l Ýzzeddin
Þeyh Alaaddin Ali
(Kahire)
Muhammed
el- Hamevi
Þeyh Bedreddin Hasan
Hamevi
l Þeyh Abdürrezzak
(6 Safer 901 / 26 Ekim
1495 Ö. Dedesi
Þeyh Bedreddin'in
türbesinde medfun.)
l Hüseyin
Þemseddin Muhammed
l
l
l Þeyh Ebu Salih
Þemsüddin Muhammed
el-Ekhal
(Sancar Kazasý-Hiyal Köyü
651 / 739 / 1338)
Muhyiddin Abdülkadir
l Þeyh Þemseddin
l
l
B
l Abdülaziz
Hüsameddin
l
BEDÝÜZZAMAN'IN ANNE-BABASI VE KARDEÞLERÝ
abasý Sofi Mirza: Bütün Doðu'da olduðu gibi, bölge halkýnýn fýtrî ve millî bir âdeti olan, adlarý tasðir etme,
yani küçültme, kýsaltma geleneðine binâen, halk arasýnda "Mirza" Efendiye "Sofi Mirza" veya mezar taþýnda yazýlý olduðu þekilde “Mirze” diye kullanýldýðý gibi, annesi "Nûriye Haným'a" da "Nûre" denilirdi. Sofi
Mirza Efendi ümmî olduðu halde, kýz erkek demeden bütün çocuklarýný okutmuþ ve âlim yetiþtirmiþtir.
Hattâ ekserisinin de Arabî ilimde icazetli olduklarý, þarkta ve Nurs Köyü'nde çok kimselerden nakledilmektedir.
Annesi Nuriye: Bediüzzaman Hazretleri'nin fýtrî olan kendi âdet-i kavmiyesine riayetkârlýðýndan mýdýr bilmiyorum, annesinin ismini "Nûriye" olarak yazan Nûr Talebelerinin yazýlarýný tashih ettiði sýrada, birkaç kitapta “Nûriye”
isminin Arapça müennes alâmeti olan "ye" harfini silerek "Nûre" olarak býrakmýþtýr. Fakat nüfus kaydýnda Nûriye
olarak geçmektedir.
l Muhammed
Hüsamüddin Þarþýk
el-Hasan el-Hýyali
(Kuzey Irak 652 / 1254)
l Þeyh Nureddýn Ali,
Sâdât-ý Hiyaliyyîn'in ve bu
arada Bediüzzaman
Hazretlerinin dedesidir.
l
l Zehra
(Baðdat)
l Ahmed et-Tuhr
Þeyh Muhammed
el-Hettak el-Hýyali
(Rufiya-Berdereþ Kazasý Hiyal-Sancar), (652 / 1254)
Þeyh Abdürrezzak
(Baðdat)
l Þeyh Abdülaziz
(Musul, 532-602 / 1205)
l
l
Þeyh Ýsa (Kahire)
Þeyh Abdullah
(Baðdat)
l
l
l Fatýma
l Seyyid Abdullah
l Seyyid Ýbrahim
l
Seyyid Ali
(Bu zat Sadat-ý Hadidiyenin
dedesi ve reisidir.
Bediüzzaman Hazretlerinin
annesi de bu sülâleye
dayanmaktadýr.)
Çocuklarý:
Dü riye: Bediüzzaman'ýn Rus Harbi'nde þehid
düþen yeðeni Ubeyd'in annesi. Birinci Cihan Harbi'nden ev vel Nurs De re si ne dü þe rek þe hî den
gark olduðu nakledilmektedir.
Haným: Büyük ve meþhur bir âlime olarak yetiþtiði rivayetler arasýndadýr. Doðum tarihi 1306/1889 yýlýdýr. Bu
merhûme haným, Birinci Cihan Harbi'nden evvel, Molla
Said isminde, âlim bir zâtla evlenmiþ, bilâhare 1913 senesinde, Þeyh Selim veya Bitlis Hadisesi ismiyle, meþhur "Hürriyet'in ilâný"na karþý hükümete isyan edenlerin
arasýnda, bu Molla Said'in de ismi karýþmasýyla, hanýmý
"Haným" ile birlikte Þam'a hicret etmiþlerdir. Þam'da çok
talebesi olan Molla Said Efendi ders okuturken, takýldýðý
çetin meseleleri, perde ve hicap arkasýnda oturan hanýmý, Âlime Haným'a sorarmýþ. O ise hiç duraklamadan
hemen meseleyi çözer, cevap verirmiþ, diye hâlen
Þam'da hayatta olan Bitlisli Molla Abdulazîz Efendi anlatmýþlardý. Haným 1945'de Mekke-i Mükerreme'de tavaf ederken vefat etmiþtir.
l Þeyh Ýsmail
(Baðdat)
l Þeyh Ebu
Salih Nasr
Molla Abdullah: Bediüzzaman'ýn yeðeni ve fedâi
talebesi merhûm Abdurrahman’ýn babasýdýr. 18 Haziran 1332 / 1 Temmuz 1916 tarihinde Ermeni Mezalimi
ile alâkalý tutanakta “Ulemâdan Bediüzzaman Said-i
Kürdî'nin birâderi Molla Abdullah” kaydý bulunduðuna göre, 1914 yýlýnda Nurs Köyünde vefat ettiði rivayeti doðru deðildir. Bkz: Osmanlý Arþivi, Arþiv Belgelerine Göre Kafkaslar'da Ve Anadolu'da Ermeni Mezâlimi, 1 9 0 6 - 1 9 1 8, sh. 220.
Molla Muhammed: 1289/1872'de dünyaya gelmiþ ve 1951'de, kendi köyü olan “Nurs”ta (bilâveled) vefat eylemiþtir. Osmanlý nüfus kaydýnda doðum tarihi 1295 ve 1296 Hicrî tarih olarak gösterilmiþtir. Uzun boylu, elâ gözlü, buðday renkli ve sarý
sakallý olduðu belirtilmektedir.
Bediüzzaman Said Nursî: 23 Mart 1960 Urfa'da
vefat etmiþtir.
Molla Abdülmecid: 1305/1890'da doðmuþ ve Haziran 1967'de Konya’da (beþ çocuk babasý) vefat etmiþtir. Hanýmý Muhabbet Haným'dýr.
Mercan Haným: Ne zaman ve nerede vefat
ettiði belli deðildir.
Nurs Köyü Mezarlýðý’nda, bu ulema yetiþtiren âilenin reisi, Bediüzzaman'ýn babasý Sofi Mirza ile hanýmý
Nuriye ve oðlu Molla Mehmed ile Molla Abdullah yan
yana yatmaktadýrlar. Allah'ýn nûruna ve rahmetine
gark olsunlar. (Ankara'daki Nüfus-Vatandaþlýk Genel
Müdürlüðü Arþivi, Nurs Köyü-Hizan Defteri, No: 13, sh.
53-54; Türkçe Belge ise Hizan Nüfus Müdürlüðünden alýnan Nüfus Örneði; Badýllý, Mufassal Tarihçe-i Hayat)
{
DEVAM EDECEK
{
Þeyh Abdulvehhab
(Baðdat)
PROF. DR. AHMED AKGÜNDÜZ
+
DÝZÝ
28 ARALIK 2012 CUMA
13
7
Bediüzzaman'ýn anne tarafýndan
Hz. Hüseyin'e (ra) dayanan þeceresi
Bediüzzaman, seyyid
olduðunu neden açýkça
söylememiþtir?
Ç
ünkü seyyidlik konusunda Bediüzzaman’ýn kendisini
öne çýkarmasý “Mehdilik iddiasý olduðu”nu gündeme
getirecekti. Toplumda Mehdî hakkýnda öylesine bir
imaj yerleþmiþtir ki, o sanki harikulâde özelliklere
sahip bir kimsedir. Bir çýrpýda zulme gömülen dünyayý düzeltecek, hakký, adaleti tesis edecek, kurtla kuzuyu barýþtýracak,
birden Sünnet-i Seniyyeyi yerleþtirecek, Þeriatý hâkim kýlacak.
Ve bunlarý îman, hayat ve þeriat hakikatleri çerçevesinde
gerçekleþtirecek. Bu durum gönlü kýrýk, morali bozuk bir kýsým
mü’minlere büyük bir ümit ve tesellî kaynaðý olurken, birçoklarýna da aradýklarýný bulamamanýn, görememenin ezikliðini
de yaþatabilmektedir. Çünkü daha çok gördükleriyle hükmeden halk tabakasý, bu vazifeleri hepsini birden bizzât Hz.
Mehdî’nin þahsýndan beklemeye baþlýyorlar. Devamýný þahs-ý
mânevînin yürüteceði bu hizmetin harikalýðýný tam
göremedikleri için de hakikatlerin kuvveti bir derece noksanlaþýyor, kesin deliller zann-ý gâlibe dönüþmeye, mütehayyir
ehl-i îmanda da muannid dalâlet ve zýndýkaya karþý tam
galebesi görünmemeye baþlýyor. Ehl-i siyaset evhama
kalkýþýrken bir kýsým hocalar da itiraza kalkýyorlar.
Siyasîlerin evhamý büyük bir problemdir. Çünkü rahatsýzlýklarýný hücumlarýný arttýrarak aksettiriyorlar. Bir mektûbunda bu hususa dikkat çeken Bediüzzaman, böyle
fikirleri ortaya atmanýn, ehl-i dünya ve ehl-i siyaseti telâþa
vereceðini, hatta verdiðini, hücumlara vesile olduðunu
belirtiyor. Böyleleri Risale-i Nur’un neþrine zarar verebilirlerdi. Ýþte bunlar ve daha baþka önemli sebepler dolayýsýyladýr ki Bediüzzaman, bilhassa mahkemelerde seyyidliði
konusunda aþikâr ifadelerden kaçýnmýþtýr. (...)
Seyyidlik, dolayýsýyla Mehdîlik meselesini gündeme
getirme ve tartýþma konusu yapmanýn diðer bir önemli
sakýncasý da, herþeyden önce Risale-i Nur’un esas edindiði
hakiki ihlasa, hiçbirþeye, hatta mânevî ve uhrevî makamlara dahi âlet olmayýþýna zarar vermesiydi. Bediüzzaman,
“Bu zaman, þahs-ý mânevî zamaný olduðu için, böyle
büyük ve bakì hakikatler, fânî ve sukùt edebilir þahsiyetlere binâ edilmez” diyor, daima þahs-ý mânevîyi
nazara veriyor, bakì hakikatlerin fanî ve çürütülebilir þahsiyetlere binâ edilemeyeceðini söylüyor, hizmetkârlýðý,
sadece maddî deðil mânevî makamlara dahi tercih ediyor,
maddî ve mânevî füyuzât hislerini fedâ etmede tereddüt
etmiyor, ihlas gereði o büyük makamlar dahi verilse tereddütsüzce fedâ edeceðini söylüyor, bütün himmet ve
mesâîsini îmanlarýn kurtulmasýna tahsis ediyordu.
Bu ve buna benzer birkýsým hikmetler sebebiyledir ki
Bediüzzaman kendini, seyyidliðini her zaman mevz-u
bahis etmemiþ, Risalelerde ise bu konu hakkýnda kesin
ifade kullanmamýþtýr...
-SON-
{
Ayrýntýlý bilgi ve belgeler için bkz:
Bediüzzaman'ýn Hz. Peygamber'e
Kadar Uzanan Soy Aðacý ,
Prof. Dr. Ahmed Akgündüz - 2012
{
PROF. DR. AHMED AKGÜNDÜZ
Download