Bediüzzaman Hazretleri Risale-i Nur eserlerinde Kur`anın harf sayısı

advertisement
Sorularlarisale.com
Bediüzzaman Hazretleri Risale-i Nur eserlerinde
Kur'anın harf sayısı hakkında 300.620 rakamını
vermektedir. Oysa bu rakam bazı İslam alimlerinin
verdiği rakamlarla çelişmektedir. Bu konuda ne
dersiniz?
Soru:
"Bediüzzaman Kur’an harflerinin sayısını 300.620 olarak ifade ediyor. Halbuki,
Abdullah b. Kesir ve mücahidin 321.180, Fadl b. Ata b. Yesar 325.015, Sellâm Ebu
Muhammed el-Hamanî 340.740 harf olduğunu söylüyorlar."
"Abdülaziz Bekkine ise, mevcut Kur'anların 322.671 harf tuttuğunu belirtmiştir.
Suyutî, İtkan’da; İbn Abbas’tan yapılan rivayete göre, Kur'an’ın tamamının 323.671
harf olduğunu zikreder. Ayrıca Kur'an harflerini kesin bir sayıya bağlamada
gösterilecek gayret, faydası olmayan bir meşgaleden öteye geçmez. Başka
kitapları okumaya vakit bulamayan Bediüzzaman nasıl oluyor da Kur'an
harflerini saymaya vakit bulmuştur, demeden edemiyoruz.Görüldüğü gibi
Said Nursî’nin verdiği rakam, rivayetlerin hiçbiri ile tevafuk etmemektedir."
Cevap:
- Alimlerin Kur’an’ın kelime ve harf sayımında farklı rakamlar ortaya koymalarının
hikmetleri vardır. Kelimelerin sayımındaki farklılık, örfî/nahvî, kitabî kelimelerin
nazara alınıp alınmamaktan kaynaklanmaktadır. Harflerin sayımındaki farklı
sayıların elde edilmesi ise, -kuvvetli bir ihtimalle- Hatt-ı Osmanîde küçük bir dikme
halinde yazılan elifler ile hemzenin yuvası olan vav ve ya gibi zait harflerin sayılıp
sayılmamasından kaynaklanmıştır. Ayrıca, hatt-ı osmanî ile diğer hatlar arasında
kendini gösteren elifler/çekmeler, belki de şeddelerin de rolü olmuştur.
- Kur’an’ın harflerini farklı bir sayıda tespit ettiği için, Bediüzzaman Said Nursi’yi
eleştirmek art niyetin bir ürünüdür. Çünkü, ta sahabeden beri gelen bu gibi
çalışmalarda -sorudaki bilgilerde de geçtiği gibi- bu konuyu tespit etmeye çalışan
alimlerin vardığı sonuçlar da hep farklı olmuştur. “Bediüzzaman’ın tespiti, diğer
alimlerin tespitlerine uymuyor” diye yapılan bir eleştiri, diğer alimler için de
geçerlidir. Söz gelimi “Neden Mucahid’in tespiti diğerlerinden farklıdır, hatta
hocası olan İbn Abbas’ın tespitinden de farklıdır?” Bu farklılığın bir açıklaması
varsa, yukarıda arz ettiğimiz şekildedir. Kaldı ki, böyle büyük sayılarda bazı
farklılıkların olması pek fazla bir önemde arz etmez. Tespit edilen bütün sayılar
300.000'de birleşiyor, fakat küsuratta farklılık gösteriyor.
page 1 / 2
“Başka kitapları okumaya fırsat bulmayan Bediüzzaman, nasıl olur da bu
harfleri saymaya vakit bulmuştur?” şeklindeki ön yargı kokan sorunun cevabı
ise şudur:
- Başta Tercümanu’l-Kur’an İbn Abbas olmak üzere birçok büyük İslam aliminin
Kur’an’ın ayetleri yanında kelime ve harflerini de saymış olmaları, bu sayımın öyle
önemsiz, faydasız bir şey olmadığının göstergesidir. Sonsuz ilim sahibi Allah’ın
kelamı olan Kur’an’ın kullandığı kelime ve harflerin sayılması ve onlardaki bazı
esrarın varlığını bulmaya yönelik çabaların olması, Allah’ın kitabına verilen değerden
başka ne ile izah edilebilir?
- Bununla beraber, Bediüzzaman’ın, Kur’an’ın harflerini baştan sona saymadığı
bilinmektedir. Gerek Kur’an’ın kelimelerinin gerekse harflerinin sayısıyla ilgili
bilgileri eskiden gençlik zamanında -bir defa bakmakla yetinen harika hafızasıylahıfzettiği eski malumatına, eski tefsirlerden almıştır. Onlara itimat etmiştir.
Aşağıdaki ifadelerinden bu bilgiye ulaşmak mümkündür.
“Rumuzat-ı Semaniyeyi yazdığım zaman hem çok acele telif edilmiş;
hem benim eski mahfuzatıma itimad ederek, takribî iki mikyas
yaptım. Onunla, hem eski ulemanın hesaplarına binaen hurufat-ı
Kur'âniyenin i'câz cihetinde esrarını yazdım. Sonra, meşhur
Kamusü'l-Lügat sahibi Mecedüddîn-i Firuz Âbâdî'nin, el-Mikyas
nâmındaki tefsir-i meşhur u makbulünün hurufat ve kelimat-ı
Kur'âniyeye dair beyanatına baktık, yüzde doksanı bizim hesabımıza
tevafuk etmiş. Yalnız, beş on yerinde muhalefet gördük. Sonra
tahkikî bir hesap yaptım. Bizimki doğru, onunki matbaaların sehvi
olduğu tahakkuk etti. Madem böyle azîm yekûnlardaki tevafuklarda
küçük küsuratlar ve küçük farklar zarar vermez diye, daha tam
tamına tahkikî bir tarzda bütün Kur'ân'ı, bütün hurufatıyla ve kelâm
ve kelimatıyla hesap etmeye ve letaif-i i'câziyeyi onunla tam takviye
etmeye vakit bulamadım. Zâlimler bana vakit bırakmadılar. Ben de
o takribî mikyaslarımla ve mahfuzatımla ve eski ulemanın
hesaplarına ve Kenzü'l-Arş duasındaki adedlerime(oradaki sayılarla
ilgili bilgilerle) iktifa eyledim.”(bk. Emirdağ Lahikası-I, 135.. Mektup).
page 2 / 2
Powered by TCPDF (www.tcpdf.org)
Download