Kalp Ye ter siz li ği - Cerrahpaşa Tıp Fakültesi

advertisement
İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri
Sık Görülen Kardiyolojik Sorunlarda Güncelleme
Sempozyum Dizisi No: 40 • Haziran 2004; s. 9-41
Kalp Yetersizliği
Prof. Dr. Barış İlerigelen
Kalp yetersizliği, rastlanma sıklığı giderek artan, mortalitesi ve morbiditesi yüksek, önemli bir sağlık sorunudur. Buna karşın, günlük uygulamada tanı
ve tedavisinde hata oranları oldukça yüksektir. Kalp yetersizliği ventriküllerin sistolik ve/veya diyastolik fonksiyon bozukluğuna bağlı olarak gelişir.
Etiolojisinde sıklık sırasına göre koroner arter hastalığı, sistemik hipertansiyon, kardiyomiyopatiler, kapak hastalıkları ve diğer nedenler yer alır.
Kalp yetersizliğinin gelişiminde nörohormonal aktivasyon anahtar rol oynar.
Tanıda kalp yetersizliği semptom ve bulgularının yanı sıra objektif verilerin
(ekokardiyografi bulguları gibi) varlığı gereklidir. Tedavide genel önlemler,
ilaç tedavisi ve girişimsel yöntemler söz konusudur. Kalp yetersizliğinde mortaliteyi ve morbidiyeyi azalttığı kanıtlanmış olan anjiyotensin dönüştürücü
enzim (ACE) inhibitörleri, beta blokerler ve aldosteron reseptör blokerinin
(spironolakton) kullanımı büyük önem taşır. Anjiyotensin II reseptör blokerleri, ACE inhibitörlerini tolere edemeyen hastalarda veya ACE inhibitörlerine ek olarak kullanılır. Dijital glikozidleri ve diüretikler semptomatik yarar
sağlar, ancak mortaliteyi azaltmaz. Diğer ilaçların kullanımı sınırlıdır. Kalp
yetersizliği hastalarının çoğunda sol ventrikül sistolik fonksiyonu bozuktur,
ancak özellikle yaşlı hipertansiflerde izole diyastolik disfonksiyon söz konusu
olabilir (diyastolik kalp yetersizliği). Diyastolik kalp yetersizliği tedavisi ile
ilgili bilgilerimiz sınırlıdır. İleri evredeki kalp yetersizliğinde girişimsel yöntemler ile ilgili deneyimler giderek artmaktadır. Akut kalp yetersizliği genellikle koroner arter hastalığına bağlı olarak ortaya çıkar, erken tanı ve tedavisi
çok önemlidir.
KALP YE TERSİZLİĞİNİN ÖNEMİ
Kalp yetersizliği önemli bir sağlık sorunudur. Mortalitesi ve morbiditesi
9
• Barış İlerigelen
çok yüksektir. Mortalitesi dört yılda %50, dokuz yılda %75 civarındadır. Ağır
kalp yetersizliğinde bir yıllık mortalite % 60’ın üzerindedir. İnsidansı (popülasyondaki kişide oluşma riski) ve prevalansı (popülasyonda belirli bir zaman
dilimindeki olgu sayısı) giderek artmaktadır. Bunun başlıca iki nedeni vardır:
Birincisi; koroner arter hastalığı (özellikle akut miyokard infarktüsü) ve hipertansiyon tedavisinde giderek daha iyi sonuçların alınması ve yaşam süresi
uzayan hastalarda zamanla kalp yetersizliği gelişme oranının artmasıdır.
İkincisi; ekokardiyografinin daha yaygın kullanımıyla kalp yetersizliği tanısı
konulan hasta sayısındaki artıştır. Kalp yetersizliği insidansı % 0.3, prevalansı
% 2 civarındadır. Altmış beş yaş üzerinde prevalans % 3’e ulaşmaktadır. Kalp
yetersizliği, hastaneye yatış nedenleri arasında ön sıralarda yer almaktadır.
Tanısal tetkiklerin, tedavinin ve hastaneye yatışların maliyeti yüksektir. Öte
yandan günlük pratikte kalp yetersizliğinin tanı ve tedavisinde standart bir
yaklaşım söz konusu değildir. Kardiyologların, iç hastalıkları uzmanlarının ve
pratisyenlerin uygulamaları önemli farklılıklar göstermektedir.
KALP YE TERSİZLİĞİNİN TANIMI
Kalp yetersizliği, ventriküllerin kanla dolma ve/veya kanı pompalama
özelliğini bozan herhangi bir yapısal ya da fonksiyonel kalp hastalığına bağlı
olarak oluşan, hemodinamik, renal, ve nörohormonal yanıtlarla karakterize
kompleks bir klinik sendromdur. Konjestif kalp yetersizliği, sıvı retansiyonu
ve ödemin ön planda olduğu kronik kalp yetersizliğini tanımlar. Tüm hastalarda volüm yüklenmesi bulguları görülmediğinden eski bir terim olan “konjestif kalp yetersizliği” yerine “kalp yetersizliği” terimi seçilmelidir. Sol ventrikül
yetersizliği, sol ventrikül disfonksiyonuna bağlı kalp yetersizliğini tanımlar.
Bu terim genellikle akciğer ödeminin temel bozukluk olduğu durumlarda kullanılmaktadır; oysa akciğer ödemi her zaman sol ventrikül yetersizliğine bağlı
değildir. Bu nedenle “sol ventrikül yetersizliği” terimini kullanırken dikkatli
olmak gerekir. Sağ ventrikül yetersizliği, sağ ventrikül disfonksiyonuna bağlı
kalp yetersizliğini ve çoğu zaman da yanlış olarak sıvı retansiyonuna bağlı
kalp yetersizliğini tanımlamak için kullanılır, oysa sıvı retansiyonu genellikle
sol ventrikül yetersizliğinin yol açtığı renal perfüzyon bozukluğunun sonucudur. Tek başına sağ ventrikül yetersizliği çok nadirdir. Bu nedenle “sağ ventrikül yetersizliği” terimi genellikle kullanılmaz. Kalp yetersizliği hastalarının
çoğunda sistolik fonksiyon bozukluğu söz konusudur. Kalp yetersizliği kliniği
olan, sol ventrikül sistolik fonksiyonlarının normal olmasına karşın diyastolik
10
Kalp Yetersizliği •
fonksiyon bozukluğu saptanan hastalarda diyastolik kalp yetersizliğinden söz
edilir. Kalp yetersizliği hastalarının yaklaşık % 40’ında diyastolik kalp yetersizliği söz konusudur. Diyastolik kalp yetersizliği genç hastalarda çok seyrek,
yaşlı hipertansiflerde ise oldukça sık görülür.
KALP YE TERSİZLİĞİNİN ETİOLOJİSİ
Kalp yetersizliğinin en sık rastlanan nedeni koroner arter hastalığıdır. Sistemik hipertansiyon, kapak hastalıkları, kardiyomiyopatiler, doğumsal kalp
hastalıkları, miyokardit, tiroid hastalıkları ve kardiyotoksik ilaçların kullanımı
diğer başlıca nedenlerdir. TURKAY çalışmasının sonuçlarına göre Türkiye’de
kalp yetersizliği etyolojisinde koroner arter hastalığı % 54, hipertansiyon %
31.5, kardiyomiyopati % 13.5, kapak hastalıkları % 11.5, diğer nedenler ise %
5.7 oranında söz konusudur.
KALP YE TERSİZLİĞİNİN FİZYOPATOLOJİSİ
Kalp yetersizliğini başlatan nedenler ventrikül hipertrofisi ve/veya dilatasyonuna ve bunun sonucunda sistolik ve/veya diyastolik disfonksiyona yol
açarlar. Koroner arter hastalığı sistolik disfonksiyonun, sistemik hipertansiyon ise diyastolik disfonksiyonun en sık rastlanan nedenidir. Sistolik ve diyastolik disfonksiyon genellikle birliktedir (Tablo 1). Kalp yetersizliğinin gelişiminde nörohormonal aktivasyonun önemli rol oynadığı bilinmektedir. Kalp
yetersizliğini başlatan nedenler bir yandan ventriküler remodeling’e (yeniden
yapılanma), öte yandan nörohormonal aktivasyona yol açarlar. Ventriküler
remodeling ventrikül disfonksiyonunun ortaya çıkmasına neden olurken nörohormonal aktivasyonu da uyarır. Benzer şekilde sol ventrikül disfonksiyonu
da nörohormonal aktivasyona yol açar. Nörohormonal aktivasyon bir yandan
ventriküler remodeling’i uyararak ventrikül fonksiyonunda bozulmaya yol
açarken öte yandan da kalp yetersizliği semptom ve bulgularının ortaya çıkmasını sağlar (Tablo 2). Nörohormonal aktivasyon ile kalp yetersizliği semptom
ve bulguları arasındaki ilişki Tablo 3’de özetlenmiştir. Kalp yetersizliğinde
nörohormonal aktivasyon başlangıçta kompansatuar (koruyucu) bir mekanizma ise de zamanla olumsuz etkiler gösterebilir. Nörohormonal aktivasyonun
öğeleri iki grupta incelenebilir: 1-Vasokonstriktör / Antinatriüretik / Mitojenik (uzun vadede zararlı) faktörler, 2-Vasodilatör / Natriüretik / Antimitoje-
11
• Barış İlerigelen
Tablo 1. Kalp yetersizliğinin gelişim süreci
Ba latan nedenler
¥
¥
¥
¥
¥
Anatomik
Fonksiyonel bozukluk
Ventrik l
dilatasyonu
Ventrik l
dilatasyonu
Koroner arter hastal
Sistemik hipertansiyon
Kapak hastal klar
Kardiyomiyopatiler
Di er nedenler
Normal
Kalp yetersi
Ventrik l
hipertrofisi
Ventrik l
disfonksiyon
Remodeling
Semptomsuz
ventrik l
disfonksiyonu
Tablo 2. Kalp yetersizliğinde nörohormonal aktivasyon
Ba latan olay
Remodeling
¥
¥
¥
¥
¥
¥ H cre kayb
¥ Dilatasyon
Koroner arter hastal
Sistemik hipertansiyon
Kardiyomiyopatiler
Kapak hastal klar
Di er nedenler
Ventrik l
disfonksiyonu
¥ Kan bas nc nda progre
d
¥ Dola an kan vol m nde
azalma
¥ Anormal refleks kont
N rohormonal
Periferik vasokonstriksiyon
Sodyum ve su tutulumu
Organ kan ak m nda azalma
12
Kalp yetersizl
semptom
Kalp Yetersizliği •
Tablo 3. Kalp yetersizliğinde semptom ve bulgular ile nörohormonal aktivasyon
arasındaki ilişki
Semptom / bulgu
İlişkili nörohormonal aktivasyon
• Taşikardi
• Sempatik sinir sistemi,
(vagal uyarının geri çekilmesi)
• Üçüncü kalp sesi
• Sempatik sinir sistemi ?
• Renal tuz ve su retansiyonu
• RAAS, ADH, endotelin sempatik
sinir sistemi, (ANP etkisine direnç)
• Kapiller permeabilite artışı (ödem gelişimi)
• ANP
• Arteriyal konstriksiyon
• RAAS, sempatik sinir sistemi,
endotelin, vasodilatör sistemlerin
(ANP, Pg, NO) yetersiz kalması)
• Venöz konstriksiyon
• RAAS, sempatik sinir sistemi
RAAS: Renin-anjiyotensin-aldosteron sistemi, ADH: Antidiüretik hormon,
ANP: Atriyal natriüretik peptid, Pg: Prostoglandin, NO: Nitrik oksit
Tablo 4. Kalp yetersizliğinde nörohormonal aktivasyon
Vazokonstriktör / Antinatriüretik /
Mitojenik faktörler
Vazodilatör / Natriüretik /
Antimitojenik faktörler
• Renin-anjiyotensin-aldosteron sistemi
• Natriüretik peptidler
• Sempatik sinir sistemi
• Adrenomodullin
• Arginin-vasopressin
• Bradikinin
• Endotelin
• Vazodilatör prostoglandinler
• Sitokinler
• Dopamin
• NO (Nitrik Oksit)
nik (yararlı) faktörler (Tablo 4).
KALP YE TERSİZLİĞİNİN EVRELENDİRMESİ
Kalp yetersizliğinin gelişim süreci incelendiğinde, başlatan nedenler, ventriküler remodeling, semptomsuz ventrikül disfonksiyonu ve klinik kalp yetersizliği dönemlerinin varlığı dikkati çekmektedir (Tablo 1). Bu nedenle kalp
yetersizliği dört evreye ayrılabilir. Evre A’da kalp yetersizliği gelişme riski
13
• Barış İlerigelen
yüksek olan, kalp yetersizliği semptom ya da bulguları olmayan hastalar (sistemik hipertansiyon, koroner arter hastalığı, diyabet, kardiyotoksik ilaç tedavisi,
aşırı alkol kullanımı, romatizmal ateş öyküsü ya da ailede kardiyomiyopati
öyküsü) yer alır. Evre B’de yapısal kalp hastalığı olan ancak kalp yetersizliği
semptom ya da bulguları olmayan hastalar söz konusudur. Evre C’de halen ya
da önceden kalp yetersizliği semptomları olan hastalar yer alır. Evre D’de ise
maksimal tıpsal tedaviye karşın istirahatte kalp yetersizliği semptomları olan,
refrakter kalp yetersizliği hastaları söz konusudur.
KALP YE TERSİZLİĞİNDE TANI
Kalp yetersizliği tanısı için semptom ve bulguların varlığı esastır. Ancak
yalnızca semptom ve bulgulara dayanarak tanıya varmak yanlıştır. Kalp
yetersizliğini düşündüren semptom ve bulgulara diğer hastalıklarda da rastlanabilir. Ayrıca belirli bir semptomun ya da bulgunun olmaması kalp yetersizliğinin olmadığı anlamına gelmez. Fizik muayene bulgularının yorumlanmasında gözlemciler arasında önemli farkların olabileceği de unutulmamalıdır.
Semptomların ve bulguların skorlanmasına dayanan ve uzun yıllardır kullanılmakta olan Framingham tanı kriterleri gibi yöntemlerin de yeterli olduğu söylenemez. EKG ve göğüs röntgeni kalp yetersizliği tanısında yardımcı olabilir.
Özellikle EKG ve göğüs röntgeninin normal bulunması durumunda semptom
ve bulguların kalp yetersizliği dışı nedenlere bağlı olma olasılığı yüksektir.
Ancak EKG ve göğüs röntgeni bulgularına dayanarak kalp yetersizliği tanısına varmak doğru değildir, diğer hastalıklarda da aynı bulgulara rastlanabilir.
Kalp yetersizliği tanısında güncel yaklaşım klinik değerlendirmenin objektif
verilerle desteklenmesine dayanmaktadır (Tablo 5 ve 6).
Semptomlar
1. Pulmoner konjesyona işaret eden semptomlar: efor dispnesi, ortopne,
paroksismal gece dispnesi
2. Sistemik venöz konjesyona işaret eden semptomlar: periferik ödem,
assit, karın ağrısı ve bulantı
3. Düşük kalp debisine işaret eden semptomlar: yorgunluk, egzersiz
toleransında azalma, mental durumda değişiklik/konfüzyon, renal
disfonksiyon
Bulgular
1. Sol kalp yetersizliği ve pulmoner venöz konjesyon ile ilişkili bulgular:
akciğerlerde staz ralleri, solunum seslerinde azalma, kalp perküsyonunda matite, üçüncü kalp sesi, kalp apeks vurusunun yer değiştirmesi
14
Kalp Yetersizliği •
2. Düşük kalp debisi ile ilişkili bulgular: taşikardi, pulsus alternans,
düşük nabız basıncı, hipotansiyon
3. Sağ kalp yetersizliği ve sistemik venöz konjesyon ile ilişkili bulgular:
periferik ödem, jugular ven basıncı artışı, belirgin v dalgaları ve dik y inişi,
hepatojugular reflu, hepatomegali, assit, sağ kalp kökenli üçüncü kalp sesi,
palpasyonda sol parasternal kaldırma
EKG
1. Akut ST-T değişiklikleri: miyokard iskemisine işaret eder
2. Atriyal fibrilasyon/diğer taşiaritmiler: tiroid hastalığı ya da yüksek
ventrikül hızına bağlı kalp yetersizliğini düşündürür
3. Bradiaritmiler: düşük kalp hızına bağlı kalp yetersizliğini düşündürür
4. Q dalgaları: geçirilmiş miyokard infarktüsünü ve kasılma bozukluğuna bağlı kalp yetersizliğini düşündürür
5. Düşük voltaj: perikard sıvısını düşündürür
6. Sol ventrikül hipertrofisi bulguları: diyastolik fonksiyon bozukluğunu
düşündürür
Göğüs Röntgeni
1. Kardiyomegali
2. Akciğerlerde intersitisyel dansiteler (Kerley B çizgileri)
3. Akciğerlerde diffüz alveolar dansiteler
4. Plevral effüzyon
Ekokardiyografi
Kalp yetersizliği tanısında, istirahat sırasında kardiyak fonksiyon bozukluğunun objektif olarak ortaya konmasında (sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonunun düşük olması, diyastolik fonksiyon bozukluğu) ekokardiyografi tercih
edilen yöntemdir. Ayrıca etyolojinin saptanmasında ve eşlik eden durumların
(trombüs gibi) ortaya konmasında da ekokardiyografi yararlıdır.
Nükleer Anjiyografi
Özellikle sol ventrikül ve daha az oranda sağ ventrikül ejeksiyon fraksiyonunun ve kalp volümlerinin ölçümünde güvenilir sonuçlar verir.
15
• Barış İlerigelen
Manyetik Rezonans
Ekokardiyografi gibi ventrikül fonksiyonlarının değerlendirilmesinde,
yapısal bozuklukların saptanmasında yarar sağlar.
Natriüretik Peptidler
Natriüretik peptidlerin (NP) plasma düzeylerindeki yükselme, özellikle
tedavi görmeyen hastalarda kalp yetersizliği tanısında yararlı olabilir. Bu
amaçla en sık kullanılanlar N terminal atriyal natriüretik peptid (NT ANP),
brain natriüretik peptid (BNP) ve prekürsörü olan N terminal pro BNP (NT
pro BNP)’dir.
Diğer Tanı Yöntemleri
Tam kan sayımı, idrar tahlili, biyokimya tetkikleri, egzersiz testi, akciğer
fonksiyon testleri, tiroid fonksiyon testleri ve invazif inceleme yöntemleri kalp
yetersizliği tanısı için gerekli değildir. Ancak bu yöntemler tanıyı destekleyici
ya da dışlayıcı yönde yarar sağlayabilirler ve alternatif ya da ek tanıyı ortaya
koymakta yardımcı olabilirler.
Tablo 5. Kalp yetersizliğine tanısal yaklaşım
Kalp yetersizli ini d nd ren semptomlar-bulgular
EKG, g s radyogram , yap labiliyorsa
plasma NP d zeyi l m
Normal ise kalp
yetersizli i olas l
az
Normal de il
Normal ise kalp
yetersizli i olas l
az
Ekokardiyografi, radyon klid ventrik lografi,
manyetik rezonans
Tan ku kuluysa kalp
Normal de il
yetersizli i tedavisine
Kalp yetersizli inin etiolojisi, derecesi,
Tan ku kuluysa kalp
presipite edenfakt rler (gerekirse ek tan
yetersizli i tedavisine
y ntemleri)
yan t?
Tedavi
16
Kalp Yetersizliği •
Tablo 6. Kalp yetersizliğinde tanısal değerlendirme
Yaklaşım
Kalp yetersizliği tanısı
Gerekli
• Uyumlu semptomlar
+++
• Uyumlu bulgular
• Kardiyak fonksiyon bozukluğu +++
(Ekokardiyografi/diğer)
• Tedaviye yanıt
Destekleyici
Dışlayıcı
+++
++ (yoksa)
+ (yoksa)
+++ (yoksa)
+++
• EKG
• Göğüs radyogramı
Alternatif ya da
ek tanı
+++ (yoksa)
+++ (normal ise)
+ (normal ise)
Pulmoner konjesyon
ya da hepatomegali
Akciğer hastalığı
• Tam kan sayımı
Anemi/sekonder
polisitemi
Böbrek/karaci-
• Biyokimya ve idrar tahlili
ğer
hastalığı,diyabet
• Plasma NP düzeyleri
• Egzersiz testi
+ (yüksek ise)
+++ (normal ise)
+ (bozuksa)
++ (normal ise)
• Akciğer fonksiyon testleri
Akciğer hastalığı
• Tiroid fonksiyon testleri
Tiroid hastalığı
• İnvazif tetkikler
Koroner anjiyografi
Koroner arter
hastalığı,iskemi
• Kalp debisi
+++ (istirahatte
düşük ise)
• Sol atriyum basıncı
+++ (istirahatte
yüksek ise)
++ (özellikle
egzersiz sırasında
normal ise)
+++ (tedavi
görmeyenlerde
normal ise)
KALP YE TERSİZLİĞİNDE TEDAVİ PRENSİPLERİ
Kalp yetersizliği tedavisi ilgili temel prensipler aşağıda sıralanmıştır:
1. Kalp yetersizliği varlığının belirlenmesi: Doğru tanı çok önemlidir.
Kalp yetersizliğinin ayırıcı tanısında akciğer hastalıkları, böbrek hastalıkları, karaciğer hastalıkları, anemi, hipotiroidi, maligniteler, hipokalemi, psikojenik bozukluklar, bacaklarda varis gibi çok sayıda durum
dikkate alınmalıdır. Uygun tanısal yaklaşım yukarda özetlenmiştir.
17
• Barış İlerigelen
2. Mevcut tablonun ortaya konması: Hastanın temel sorunlarının saptanması gerekir (pulmoner ödem, efor dispnesi, yorgunluk, periferik
ödem gibi).
3. Semptomların ağırlığının belirlenmesi: Bu amaçla, genellikle New
York Heart Association (NYHA) sınıflandırması kullanılır (Tablo 7).
4. Kalp yetersizliği etiolojisinin saptanması: Anamnez, fizik muayene ve
laboratuar yöntemleri etiolojinin saptanmasında yardımcı olur.
5. Presipite eden ve alevlendiren faktörlerin araştırılması: Kalp yetersizliğini presipite eden ve alevlendiren başlıca durumlar Tablo 8’de özetlenmiştir.
6. Kalp yetersizliği tedavisini etkileyebilecek eşlik eden hastalıkların saptanması: Akciğer hastalıkları, böbrek hastalıkları, endokrin hastalıklar
ve anemi gibi durumlar tedavi yaklaşımını değiştirebilir.
7. Prognoz tahmini: Kalp yetersizliğinde başlıca prognostik göstergeler
Tablo 9’da özetlenmiştir.
8. Hasta ve hasta yakınlarıyla işbirliği: Kalp yetersizliği tedavisine hastanın ve hasta yakınlarının aktif katılımı çok önemlidir. Bunu sağlamak
amacıyla hastalığın niteliği, tedavi ve izlem konularında ayrıntılı bilgi
vermek gerekir. Ayrıca hastaların vücut ağırlıklarını her gün ölçmeleri
önemlidir. Üç gün içinde 2 kg artış diüretik uygulama planında değişikliği gerektirebilir.
9. Uygun tedavinin seçimi: Kalp yetersizliği etyolojisi, hastanın semptomları ve sorunları dikkate alınarak uygun tedavi yöntemi belirlenir.
10. İlerlemenin izlenmesi ve buna göre tedavi: Uygulanan tedaviye alınan
yanıt izlenerek tedaviye aynen devam edilir ya da gerekli değişiklikler
yapılır.
Tablo 7. New York Heart Association (NYHA) sınıflandırması
NYHA I
Olağan fiziksel aktiviteler sırasında semptom yok
NYHA II
Fiziksel aktivitelerde hafif sınırlanma: olağan aktivite sırasında semptom-
lar
NYHA III
da
18
Fiziksel aktivitelerde belirgin sınırlanma: olağan aktiviteden daha azınsemptomlar
Kalp Yetersizliği •
Tablo 8. Kalp yetersizliğini presipite eden ve alevlendiren durumlar
• Akut miyokard iskemisi
• Kontrol altına alınamamış hipertansiyon
• Obezite
• Atriyal fibrilasyon ve diğer aritmiler
• Negatif inotropik ilaçların kullanımı
• Nonsteroidal anti-enflamatuar ilaçların kullanımı
• Aşırı alkol kullanımı
• Endokrin bozukluklar
• İlaç kullanımı ve tuz kısıtlaması konusunda hasta kompliyansının iyi olmaması
ya da hastaya yeterli bilginin verilmemesi
• Eşlik eden infeksiyonlar
Tablo 9. Kalp yetersizliğinde prognostik göstergeler
Klinik
• NYHA sınıfı
• Uçüncü kalp sesi
• Kardiyomegali
• Zirve egzersiz oksijen tüketimi
EKG
• Ventriküler aritmiler
• Atriyum fibrilasyonu
• Ventrikül içi ileti gecikmesi
Biyokimya
• Hiponatremi
• Plasma natriüretik peptid düzeyi
• Plasma renin aktivitesi
• Plasma norepinefrin düzeyi
Hemodinamik
• Sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu
• Sağ ventrikül fonksiyonu
• Sol ventrikül dolum basıncı
• Sağ atriyum basıncı
19
• Barış İlerigelen
Kalp Yetersizliğinde Tedavinin Amaçları
1. Korunma: Kalp yetersizliği gelişme riski yüksek olan hastalarda (Evre
A) risk faktörleriyle mücadele (hipertansiyonlu hastalarda iyi kan basıncı
kontrolu gibi), yapısal kalp hastalığı olan ancak kalp yetersizliği semptom ve
bulguları gelişmemiş hastalarda (Evre B) klinik kalp yetersizliği (Evre C) gelişiminin önlenmesi (miyokard infarktüsü sonrası prognozu iyileştiren ilaçların
kullanımı gibi) önemlidir.
2. Mortaliteyi Azaltmak: Kalp yetersizliği tedavisinin temel amacıdır.
3. Morbiditeyi Azaltmak: Yatağa bağımlı kalmak, sık sık hastaneye yatmak
gibi yaşam kalitesini bozan durumların azaltılması önemlidir.
4. Semptomları Azaltmak: Semptomatik tedavi, hastaların kendilerini daha
iyi hissetmelerini sağladığından göz ardı edilmemelidir.
KALP YETERSİZLİĞİ TEDAVİSİ
Tedavi yaklaşımları üç başlık altında toplanabilir:
1. Genel önlemler
A. Diyet Önerileri
• Tuz kısıtlaması: Evre C’den itibaren tuz alımının sınırlanması gerekir (4 gr/
gün, ileri evrelerde 2 gr/gün sodyum ile). Özellikle sol ventrikül sistolik fonksiyonları belirgin olarak bozulmuş (EF <0.20) ve renal yetersizliği olan hastalarda yarar sağlar. Bununla birlikte sol ventrikül fonksiyonlarında ciddi bozulma
olmayan (EF >0.35) hastalarda, özellikle hiponatremi (serum sodyumu < 135
mEq/L) de söz konusuysa tuz kısıtlamasında dikkatli olmak gerekir.
• Sıvı kısıtlaması: İleri evrelerdeki kalp yetersizliği hastalarında hiponatremi
söz konusu olsun ya da olmasın sıvı alımı 1.5-2 litre/gün ile sınırlanmalıdır.
• Alkol kullanımının sınırlanması: Orta miktarda alkol alımına (günde iki ölçüye kadar) izin verilir. Alkolik kardiyomiyopati düşünülen hastalarda alkol
kullanımına son vermek gerekir.
B- Fazla Kiloların Verilmesi : Fazla kilolu ya da obez kişilerin (vücut kütle
indeksi >30) kilo vermesi gerekir (Vücut kütle indeksi 25-30 olmalıdır).
C. Sigaranın Kesilmesi: Sigara önemli bir koroner arter hastalığı risk faktörüdür. Bu nedenle Evre A’dan itibaren sigara kullanımının sonlandırılması
20
Kalp Yetersizliği •
gerekir.
D. Düzenli Fiziksel Egzersiz: Gün aşırı en az 30 dakika yürüyüş gibi düzenli
egzersiz yalnızca kardiyovasküler fonksiyonları düzeltmez, ayrıca dışkılama
dengesini sağlar, kas gücünü arttırır, düşmeyi ve bu nedenle oluşabilecek yaralanmaları da önler. Fiziksel egzersiz yapamayan, ağır kalp yetersizliği hastalarının en azından oturur konumda bacak egzersizleri yapması tromboemboli
riskini azaltabilir.
E. Kalp Yetersizliğini Ağırlaştırabilen İlaçların Kesilmesi: Non-steroidal antienflamatuarlar, sınıf! antiaritmikler, kalsiyum antagonistleri (amlodipin ve
felodipin dışında), trisiklik antidepressanlar, kortikosteroidler ve lityum, kalp
yetersizliğini ağırlaştırabilir.
2. İlaç Tedavisi
ACE inhibitörleri, anjiyotensin reseptör blokerleri, beta blokerler ve spironolaktonun (spironolactone-aldosteron reseptör blokeri) kalp yetersizliğinde
mortaliteyi ve morbiditeyi azalttığı kanıtlanmıştır. Diüretikler ve dijital glikozidleri sempomatik yarar sağlarlar, ancak bu ilaçların prognoz üzerine olumlu etkileri gösterilmemiştir. Kalsiyum kanal blokerleri, vazodilatörler, pozitif
inotropikler (dijital glikozidleri dışında), antitrombotikler ve antiaritmiklerin
kalp yetersizliği tedavisindeki yeri sınırlıdır. Diyastolik kalp yetersizliği tedavisi konusundaki klinik çalışma verileri ise yetersizdir.
A. Mortaliteyi ve Morbiditeyi Azalttığı Kanıtlanmış Olan İlaçlar
ACE (Anjiyotensin Dönüştürücü Enzim) İnhibitörleri
• Tedavideki yeri: Hemodinamik düzelme, semptomlarda iyileşme, egzersiz
kapasitesinde artış, mortalite ve morbiditede azalma sağlarlar.
• Endikasyonları: Tüm evrelerdeki kalp yetersizliği hastalarında, kontrendikasyon söz konusu olmadıkça kullanılmalıdırlar.
• Etki mekanizmaları: Anjiyotensin I’in anjiyotensin II’ye enzimatik dönüşümünü bloke ederler. Bunun sonucunda vazodilatasyon oluşur ve sıvı retansiyonu azalır, kaslara ve böbreklere kan akımı düzelir , egzersiz kapasitesi artar,
diüretik gereksinimi azalır. ACE inhibitörlerinin etkisinde bradikinin yıkımını
azaltmalarının da rolü vardır. Bradikinine ait hemodinamik ve antiaritmik etki-
21
• Barış İlerigelen
lerin ACE inhibitörlerinden sağlanan yararda rol oynadığı düşünülmektedir.
• Uygulama: Kalp yetersizliğinde ACE inhibitörlerinden sağlanan yarar bu
ilaçların grup etkisi olarak kabul edilmektedir. Tedaviye başlamadan önce hastanın kan basıncı, serum elektrolitleri ve renal fonksiyonları değerlendirilmelidir. ACE inhibitörlerine oral yoldan, çok düşük dozda başlanmalı, doz giderek
arttırılıp hedef doza ulaşılmalıdır (Tablo 10). Hedef doza ulaşılamayan hastalarda tolere edilebilen en yüksek doz uygulanmalıdır.
• İzlem: Postural hipotansiyon semptomları değerlendirilmeli, üre, kreatinin, elektrolit düzeyleri tedaviye başladıktan 1-2 hafta sonra ve ardından periyodik olarak izlenmelidir.
• Kontrendikasyonları: Gebelik, hipotansiyon (sistolik kan basıncı < 80
mmHg ise), renal disfonksiyon (serum kreatinini > 3 mg/dl ise) ve hiperkalemi (serum potasyum düzeyleri > 6 mmol/l ise) başlıca kontrendikasyonlardır.
Anjiyoödem öyküsü olanlarda ve ağır kapak darlıklarının varlığında da ACE
inhibitörü kullanımından kaçınılmalıdır.
• Yan etkileri: Öksürük (en sık rastlanan yan etki), hipotansiyon, hiperkalemi, anjiyoödem, üre, kreatinin ve potasyum düzeylerinde artış başlıca yan
etkileridir.
Anjiyotensin Reseptör Blokerleri (ARB)
• Tedavideki yeri: Hemodinamik düzelme, semptomlarda iyileşme, egzersiz
Tablo 10. Kalp yetersizliğinde ACE inhibitörü dozları
ACE inhibitörü
Trandolapril
Benazepril
Perindopril
Hedef doz
1 mg
4 mg
2-5 mg
2 X 5-10 mg
2 mg
4 mg
Silazapril (Cilazapril)
0.5 mg
1- 2.5 mg
Kaptopril (Captopril)
3 X 6.25 mg
3 X 25-50 mg
Enalapril
2.5 mg
2 X 10 mg
Fosinopril
10 mg
20 mg
Lisinopril
2.5 mg
5-20 mg
Kinapril (Quinapril)
Ramipril
22
Başlangıç dozu (gün)
2.5-5 mg
5 -10 mg
1.25-2.5 mg
2 X 2.5-5 mg
Kalp Yetersizliği •
kapasitesinde artış, mortalite ve morbiditede azalma (ACE inhibitörlerini tolere edemeyen hastalarda ya da ACE inhibitörleriyle birlikte) sağlarlar.
• Endikasyonları: ACE inhibitörlerini tolere edemeyen (genellikle inatçı öksürük ve bazen anjiyoödem nedeniyle) hastalarda ya da ACE inhibitörleriyle
kombine edilerek kullanılırlar.
• Etki mekanizmaları: Anjiyotensin II Tip 1 reseptörlerini bloke ederler. Böylece anjiyotensin II’nin olumsuz etkilerini ortadan kaldırırlar. Ayrıca Tip II
reseptörlerde aktivasyon sağlamalarının olumlu etkilerinde rol oynadığı düşünülmektedir. Sonuç olarak vazodilatasyon oluşur ve sıvı retansiyonu azalır,
kaslara ve böbreklere kan akımı düzelir ve böylece egzersiz kapasitesi artar.
ARB’nin ACE inhibitörlerinden farklı olarak bradikinin yıkımı üzerine etkileri
yoktur.
• Uygulama: Kalp yetersizliğinde ARB’den sağlanan yararın bu ilaçların
grup etkisi olup olmadığı halen tartışmalıdır. Halen losartan, valsartan ve
kandesartan (candesartan) ile yapılan büyük kapsamlı klinik çalışmaların
sonuçları alınmıştır. Tedaviye başlamadan önce hastanın kan basıncı, serum
elektrolitleri ve renal fonksiyonları değerlendirilmelidir. ARB’ne oral yoldan,
çok düşük dozda başlanmalı, doz giderek arttırılıp hedef doza ulaşılmalıdır
(Tablo 11). Hedef doza ulaşılamayan hastalarda tolere edilebilen en yüksek
doz uygulanmalıdır.
• İzlem: Postural hipotansiyon semptomları değerlendirilmeli, üre, kreatinin, elektrolit düzeyleri tedaviye başladıktan 1-2 hafta sonra ve ardından periyodik olarak izlenmelidir.
• Kontrendikasyonları: Gebelik, hipotansiyon (sistolik kan basıncı < 80
mmHg ise), renal disfonksiyon (serum kreatinini > 3 mg/dl ise) ve hiperkalemi (serum potasyum düzeyleri > 6 mmol/l ise) başlıca kontrendikasyonlardır.
• Yan etkileri: Hipotansiyon, hiperkalemi, anjiyonörotik ödem, kan üre ve
kreatinin düzeylerinde artış, öksürük (nadir) başlıca yan etkilerdir.
Tablo 11. Kalp yetersizliğinde Anjiyotensin Reseptör Blokerleri (ARB) dozları
ARB
Başlangıç dozu (gün)
Hedef doz
Losartan
12.5 mg
50 mg
Valsartan
40 mg
160 mg
Kandesartan
4-8 mg
32 mg
23
• Barış İlerigelen
Beta Blokerler
• Tedavideki yeri: Hemodinamik düzelme, semptomlarda iyileşme, egzersiz
kapasitesinde artış, mortalite ve morbiditede azalma sağlarlar.
• Endikasyonları: Evre B’den itibaren, klinik durumu dengeli olan tüm kalp
yetersizliği hastalarında (ağır kalp yetersizliğinde uzmana danışarak kullanılmalı), kontrendikasyon olmadıkça kullanılmalıdırlar.
• Etki mekanizmaları: Beta reseptörleri bloke ederler. Bunun sonucunda
hemodinamik düzelme, antiaritmik yarar, miyokard hücre metabolizmasında
iyileşme ve antioksidan etki sağlarlar. Karvedilol (Carvedilol) beta blokajın
yanısıra alfa blokaj etkisine de sahiptir.
• Uygulama: Tedaviye oral yoldan, düşük dozda başlanmalı, en az iki haftalık aralıklarla doz iki katına çıkarılıp hedef doza ulaşılmalıdır (Tablo 12).
Hedef doza ulaşılamayan hastalarda beta blokerler tolere edilebilen en yüksek
dozda kullanılmalıdırlar.
• İzlem: Kalp hızının, kan basıncının klinik durumu (semptomlar –özellikle
konjesyon bulguları- vücut ağırlığı) izlenmelidir. Tedaviye başlandıktan 1-2
hafta sonra ve doz titrasyonu tamamlandıktan 1-2 hafta sonra kan biyokimya
tetkikleri yapılmalıdır.
• Kontrendikasyonları: Tek kesin kontrendikasyon astımdır. Ağır kronik
obstrüktif akciğer hastalığı, akut dekompanse kalp yetersizliği, semptomlu
hipotansiyon, kalp bloku ve bradikardi (kalp hızı < 60/dakika) söz konusuysa, uzman desteğiyle dikkatle kullanılmaları gerekir.
• Yan etkileri: Başlıca yan etkileri hipotansiyon, düşük kalp hızı ve bronkospazmdır.
Aldosteron Reseptör Blokerleri
• Tedavideki yeri: Spironolakton’un ileri evredeki kalp yetersizliği hastaların-
Tablo 12. Kalp yetersizliğinde beta bloker dozları
Beta Bloker
Başlangıç dozu
Hedef doz
Bisoprolol
1.25 mg
10 mg
Karvedilol
1-2 X 3.125 mg
2 X 25 mg
Metoprolol
12.5 - 25 mg
200 mg
(CR / XL)*
*CR/XL metoprolol’ün yavaş salınımlı ve uzun etkili formudur
24
Kalp Yetersizliği •
da mortaliteyi ve morbiditeyi azalttığı kanıtlanmıştır. Diğer aldosteron reseptör blokerleriyle ilgili henüz böyle bir kanıt yoktur.
• Endikasyonları: Spironolakton, ileri evredeki kalp yetersizliğinde (NYHA
III-IV), ACE inhibitörleri, beta blokerler ve diğer diüretiklerle birlikte kullanılır.
• Etki mekanizmaları: Distal tubulusta aldosteron’un kompetitif inhibitörüdürler. Spironolakton’un kalp yetersizliğindeki yararlı etkisinin diüretik özelliğinden değil (düşük dozda uygulanıyor ve belirgin diürez sağlamıyor), aldosteron’un olumsuz etkilerini önlemekten kaynaklandığı kabul edilmektedir.
• Uygulama: Serum potasyum ve kreatinin düzeyleri uygunsa spironolakton tedavisine oral olarak günde 25 mg (tek doz) ile başlanır. Bir ay sonra
hastanın semptomları devam ediyorsa ve serum potasyum düzeyleri normal
ise doz 50 mg’a yükseltilir. Bundan bir hafta sonra serum potasyum düzeyi
yeniden değerlendirilmelidir.
• İzlem: Tedaviye başlandıktan 4-6 gün sonra serum potasyum ve kreatinin
düzeyleri kontrol edilir. Periyodik kontrollarda serum potasyum düzeyi 5-5.5
mmol/l ise doz yarıya indirilir, > 5,5 mmol/l ise ilaç kesilir.
• Kontrendikasyonları: Renal fonksiyon bozukluğu (serum kreatinini > 2.5
mg/dl ise) ve hiperkalemi (serum potasyumu > 5 mmol/l ise) başlıca kontrendikasyonlarıdır.
• Yan etkileri: Ağrılı jinekomasti ve hiperkalemi spironolakton’un en sık rastlanan yan etkileridir.
B. Semptomatik Yarar Sağlayan Ancak Prognoz Üzerine Olumlu
Etkisi Gösterilmemiş Olan İlaçlar
Diüretikler
• Tedavideki yeri: Konjesyona bağlı semptomlarda düzelme sağlarlar, ödemi
azaltırlar, egzersiz kapasitesini arttırırlar ve nefes darlığını geriletirler. Prognoza nasıl etki ettikleri bilinmemektedir (spironolakton dışında).
• Endikasyonları: Konjesyon bulgularının (ödem, dispne gibi) varlığında
kullanılmalıdırlar.
• Etki mekanizmaları: Renal tubular hücrelerde elektrolit pompasını inhibe
ederek su, klorid ve sodyum reabsorbsiyonunu azaltırlar. Böylece diürez sağlarlar.
• Uygulama: Genellikle lup diüretikleri (furosemid: furosemide gibi), daha
seyrek olarak tiazaidler kullanılır. Bazen da potasyum tutucu diüretiklerle
25
• Barış İlerigelen
(amilorid: amiloride, triamteren:triamterene) kombinasyon yapılır. Su ve
sodyum retansiyonunu düzelten en düşük dozda uygulanmalıdırlar. Bu doz
genellikle her hasta için yavaş doz artırımı yapılarak bulunur. Birkaç gün içinde yeterli sonuç alınamadığında doz artırımına gidilir. Doz artırımı genellikle
bir önceki dozun iki katına çıkartılması şeklinde yapılır. Semptom ve bulguların ağırlığına göre tedaviye IV (furosemid 2 X 20-200 mg gibi) ya da oral
yoldan başlanır, daha sonra oral kullanımla devam edilir. Kalp yetersizliğinde
oral diüretik dozları Tablo 13’de özetlenmiştir.
• İzlem: Postural hipotansiyon semptomları, vücut ağırlığı, üre, kreatinin,
elektrolit düzeyleri yakından izlenmelidir.
• Kontrendikasyonları: Belirgin postural hipotansiyon varlığında diüretikler kontrendikedir. Yaşlılarda ve böbrek hastalarında dikkatle kullanılmaları
gerekir.
• Yan etkileri: Elektrolit bozuklukları (hipopotasemi, hiperpotasemi, hiponatremi, hipomagnesemi), hipotansiyon, renal fonksiyon bozukluğu, metabolik
bozukluklar (glukoz intoleransı, kan LDL kolesterol düzeyinde artış, hiperürisemi), asit/baz dengesi bozukluğu, allerjik raş, jinekomasti (furosemid
ile), ototoksisite (yüksek dozda iv furosemid kullanımı sırasında) başlıca yan
etkileridir.
Dijital Glikozidleri
• Tedavideki yeri: Digoksin (Digoxin)’in mortaliteyi azalttığı gösterilmemişTablo 13. Kalp yetersizliğinde diüretik dozları (oral)
Başlangıç dozu (gün)
Maksimum doz (gün)
20-40 mg
0.5-1 mg
5-10 mg
400 mg
10 mg
200 mg
500-1000 mg
25-50 mg
2.5-5 mg
1000 mg
100 mg
10 mg
2.5-5 mg
25-50 mg
20 mg
200 mg
Lup diüretikleri
Furosemid (Furosemide)
Bumetanid (Bumetanide)
Torsemid (Torsemide)
Tiazid diüretikleri
Klorotiazid (Chlorothiazide)
Hidroklorotiazid (Hydrochlorothiazide)
Metolazon (Metolazone)
Potasyum tutucu
Diüretikler*
Amilorid (Amiloride)
Triamteren (Triamterene)
*Potasyum tutucu diüretiklerden spironolakton, yukarda ayrı bir başlık altında ele alınmıştır.
26
Kalp Yetersizliği •
tir, ancak semptomlarda ve egzersiz kapasitesinde düzelme, hastaneye yatışlarda azalma sağlar . Digitoksin (Digitoxine)’in tedavideki yeri konusunda
yeterli veri yoktur.
• Endikasyonları: Atriyal fibrilasyonun eşlik ettiği kalp yetersizliği olgularında (kalp hızı kontrolu) ve ACE inhibitörü, diiüretik, beta bloker kullanımına
karşın semptomlu hastalarda kullanılırlar.
• Etki mekanizmaları: Hücre membranındaki ATP-bağımlı sodyum/potasyum pompasını inhibe ederek kalsiyumun ve böylece kontraktilitenin artmasına yol açarlar. Vagal tonusu arttırır, ventrikül hızını azaltır, diyastol sırasında
daha iyi doluma olanak tanırlar.
• Uygulama: Önerilen digoksin dozu oral yoldan, 0.25 mg/gün’dür. Yaşlı
hastalarda (70 yaş üstü) 0.125 mg/gün uygundur. Renal fonksiyon bozukluğunun varlığında renal atılımı olmayan digitoksin 0.1-0.15 mg/gün dozlarında
kullanılabilir.
• İzlem: İstirahat kalp hızı, kan dijital düzeyleri (digoksin’in terapötik
serum düzeyleri 1-2 ng/ml) izlenmelidir.
• Kontrendikasyonları: Atriyoventriküler blok varlığında kullanılmamalıdırlar. Sinüs düğümünü baskılayan diğer ilaçlarla (beta blokerler ya da amiodaron: amiodarone) birlikte kullanımda dikkatli olmak gerekir. Elektrolit
bozukluklarında (özellikle hipokalemi) dijital glikozidlerinin kullanımından
kaçınılmalıdır (entoksikasyon riski artıyor). Ciddi ventriküler aritmilerin varlığı bir diğer kontrendikasyondur.
• Yan etkileri: Dijital entoksikasyonu, anoreksi, bulantı, kusma, daire, kilo
kaybı, halüsinasyonlar, mental konfüzyon, psikoz, insomnia, baş dönmesi,
halsizlik, mavi-yeşil-sarı görme, bulanık görme, skotom ve çeşitli ritm-iletim
bozuklukları başlıca yan etkileridir.
C. Kalp yetersizliğinde kullanımı sınırlı olan ilaçlar
Kalsiyum Kanal Blokerleri
Sistolik disfonksiyona bağlı kalp yetersizliğinde genel olarak kullanılmazlar. Kalp yetersizliğini ağırlaştırabilirler. Hipertansiyon ya da angina’nın söz
konusu olduğu olgularda ACE inhibitörleri ve beta blokerler etkisiz ise ya da
iyi tolere edilemiyorsa sağkalıma etkisi nötr olan amlodipin (amlodipine) ve
felodipin (felodipine) tedaviye eklenebilir.
Vazodilatörler
Kalp yetersizliği tedavisinde spesifik rol oynamazlar, eşlik eden angina ya
27
• Barış İlerigelen
da hipertansiyon tedavisinde kullanılabilirler. ACE inhibitörlerini tolere edemeyen hastalarda anjiyotensin reseptör blokerleriyle birlikte hidralazin-nitrat
kombinasyonu tercih edilir.
Pozitif İnotropikler
Dijital dışındaki oral pozitif inotopiklerin kalp yetersizliğinde sürekli kullanımı mortalitede artışa neden olabilir. İnotropik ajanlar genellikle son dönem
kalp yetersizliğinde transplantasyon öncesinde kullanılırlar. Bununla birlikte
tedaviye bağlı komplikasyonlar oluşabilir ve prognoz üzerine etkileri iyi bilinmemektedir.
Kalp yetersizliğinde dopaminerjik ajanların kullanımıyla ilgili halen yeterli veri yoktur.
Antitrombotikler
Atriyal fibrilasyonda antikoagülanlar, daha önce miyokard infarktüsü geçirenlerde aspirin ya da antikoagülanlar yararlıdır. Bu iki durum dışında kalp
yetersizliğinde antitrombotiklerin yararı ile ilgili yeterli kanıt yoktur. Trombo-embolik olay riski yüksek, (derin ven trombozu da dahil) yaşlı, mobil olmayan, ağır kalp yetersizliği hastalarında oral antikoagülanlar uygun olabilir.
Antiaritmikler
Genel olarak, kalp yetersizliğinde antiaritmiklerin kullanım endikasyonu
yoktur. Atriyal fibrilasyonda, sürekli ya da süreksiz ventrikül taşikardisinin
varlığında kullanılabilirler (özellikle amiodaron).
D. Diyastolik Kalp Yetersizliği Tedavisi
Kalp yetersizliğinde ilaç tedavisiyle ilgili, sonlanmış olan geniş kapsamlı klinik çalışmaların hemen hemen tümüne (yakın zamanda sonuçlanan
CHARM çalışmasının “preserved” kolu dışında) sol ventrikül sistolik fonksiyon bozukluğu olan hastalar alınmıştır. Bu nedenle diyastolik kalp yetersizliğinde uygun ilaç tedavisi ile ilgili bilgilerimiz sınırlıdır. Diyastolik kalp
yetersizliğinin gelişiminde sistemik hipertansiyon ve sol ventrikül hipertrofisinin sıklıkla söz konusu olduğu dikkate alınırsa antihipertansif ve sol ventrikül hipertrofisini gerileten ilaç tedavisinin korunmadaki önemi ortaya çıkar.
Diyastolik kalp yetersizliği tedavisinin teorik amacı ventrikül relaksasyonunu
ve bunun sonucunda ventrikül dolumunu düzeltmektir. Bu amaçla çeşitli ilaç
28
Kalp Yetersizliği •
gruplarının kullanımı düşünülebilir.
Diüretikler
Sıvı yüklenmesi bulgularının varlığında yararlı olabilirler. Ancak yüksek
dozda kullanılmaları önyükte azalmaya ve semptomlarda artışa neden olabilir. Hipertrofik ya da restriktif kardiyomiyopati, konstriktif perikardit söz
konusuysa hipotansiyona ve klinik bozulmaya yol açabilirler. Diyastolik kalp
yetersizliğinde diüretik dozları sistolik kalp yetersizliğindeki dozun yarısı
kadar olmalıdır (birkaç gün oral yoldan furosemid 40 mg/gün, daha sonra
konjesyonun devam ettiği dönemde 20 mg/gün, ardından günaşırı 20 mg
gibi).
Beta Blokerler
Kalp hızını azaltarak diyastol dönemini uzatırlar ve ventrikülün dolumunu arttırırlar. Ayrıca altta yatan miyokard iskemisi üzerine olumlu etkileri vardır. Ancak sol ventrikülün gevşeme hızını yavaşlatarak diyastolik fonksiyon
üzerine olumsuz etki de gösterebilirler. Diyastolik kalp yetersizliğinde beta
blokerler düşük dozda (sistolik kalp yetersizliğindeki dozun yarısı kadar)
kullanılmalıdır. Diyastolik kalp yetersizliğinde beta bloker kullanımının mortalite ve kalp yetersizliği nedeniyle hastaneye yatışlara etkisini araştıran, nebivolol ile yapılan SENIORS çalışması devam etmektedir.
ACE İnhibitörleri
Sol ventrikülün gevşeme hızını arttırırlar, sol ventrikül hipertrofisinin geriletilmesi ve antihipertansif etkileriyle uzun dönemde yararlı olabilirler. Hipertrofik ya da restriktif kardiyomiyopati, konstriktif perikardit söz konusuysa
hipotansiyona ve klinik bozulmaya yol açabilirler. Diyastolik kalp yetersizliğinde ACE inhibitörleri düşük dozda (sistolik kalp yetersizliğindeki dozun
yarısı kadar) kullanılmalıdır. Diyastolik kalp yetersizliğinde ACE inhibitörü
kullanımının mortalite ve kalp yetersizliği nedeniyle hastaneye yatışlara etkisini araştıran, perindopril ile yapılan PEP-CHF çalışması devam etmektedir.
Anjiyotensin Reseptör Blokerleri (ARB)
ACE inhibitörleri gibi gevşemeyi direkt olarak düzeltebilirler, sol ventrikül hipertrofisinin geriletilmesi ve antihipertansif etkileriyle uzun dönemde
yararlı olabilirler. Hipertrofik ya da restriktif kardiyomiyopati, konstriktif
perikardit söz konusuysa hipotansiyona ve klinik bozulmaya yol açabilirler.
Yakın zamanda sonuçlanan CHARM çalışmasının “preserved” kolunda, kandesartan kullanımı ile elde edilen sonuçlar –her ne kadar mortalitede azalmayı
29
• Barış İlerigelen
göstermese de- sonraki çalışmalar için umut vericidir. Diyastolik kalp yetersizliğinde ARB kullanımının mortalite ve kardiyovasküler nedenlerle hastaneye
yatışlara etkisini araştıran, irbesartan ile yapılan I-PRESERVE çalışmasının
sonuçları merakla beklenmektedir.
Kalsiyum Kanal Blokerleri
Sol ventrikül hipertrofisinin geriletilmesi ve antihipertansif etkileriyle
uzun dönemde yararlı olabilirler. Altta yatan miyokard iskemisi üzerine olumlu etki gösterebilirler. Dihidropridin dışı kalsiyum kanal blokerleri (özellikle
verapamil) kalp hızını azaltarak, diyastol dönemini uzatır. Ayrıca hipertrofik
kardiyomiyopati söz konusuysa ventrikülün gevşemesini sağlayarak (özellikle verapamil) olumlu etki gösterebilirler.
Aldosteron Reseptör Blokerleri
Miyokardiyal kollajen üzerindeki etkileriyle fibrozu geriletebilirler. Spironolakton, oral yoldan 25mg/gün dozunda verilebilir.
Vazodilatörler
Nitratların miyokard iskemisi üzerinde olumlu etkileri varsa da önyükü
azaltmaları hemodinamik ve klinik bozulmaya neden olabilir (özellikle hipertrofik veya restriktif kardiyomiyopati, konstriktif perikardit söz konusuysa).
Dijital Glikozidleri ve Diğer Pozitif İnotropikler
Diyastolik kalp yetersizliği tedavisinde pozitif inotropik ilaçların yararı
yoktur. Ayrıca altta yatan miyokard iskemisini kötüleştirebilirler.
3. Girişimsel Yöntemler
İlaç tedavisi ile kalp yetersizliği mortalite ve morbiditesinde azalma sağlanmasına karşın yine de ek tedavi yöntemlerine gereksinim vardır. Evre D kalp
yetersizliği hastalarında optimal tıpsal tedaviye karşın mortalite çok yüksektir
(birinci yılda % 75, ikinci yılda % 92). Tüm hastaların ilaçları iyi tolere edemeyeceği de dikkate alınırsa günlük pratikte ilaç tedavisiyle elde edilen sonuçların yeterli olamayacağı söylenebilir. Ayrıca kapak disfonksiyonu, devam eden
iskemi ve ritm-iletim bozukluklarında ilaç tedavisinde ilaçlar başarılı değildir.
Son yıllarda geliştirilen girişimsel yöntemlerle ventrikül pompa fonksiyonu
ve aritmiler üzerinde olumlu etkiler sağlanabilmektedir. Aşağıda bir kısmi
cerrahi, bir kısmı ise cerrahi olmayan başlıca girişimsel yöntemler özetlenmektedir.
Revaskülarizasyon: Koroner arter hastalığına bağlı kalp yetersizliğinde reva-
30
Kalp Yetersizliği •
külarizasyon girişimleri semptomlarda düzelme sağlayabilir. Başlıca üç revaskülarizasyon yöntemi vardır: koroner by-pass cerrahisi, perkütan koroner girişim (anjiyoplasti, stent uygulaması) ve transmiyokardiyal lazer uygulaması.
Kapak Cerrahisi: Ağır sol ventrikül disfonksiyonu ve ileri mitral yetersizliği
olan hastalarda mitral kapak cerrahisiyle semptomlarda azalma sağlanabilir.
Aort darlığı olan hastalarda ağır sol ventrikül disfonksiyonu gelişmeden önce
cerrahi girişim uygulanması önem taşır.
Kalp Transplantasyonu: Son dönem kalp yetersizliğinde en etkin tedavi yöntemidir. Uygun hasta seçimi koşuluyla sağkalımı, egzersiz kapasitesini arttırır,
yaşam kalitesini iyileştirir, hastaların işlerine dönmelerini sağlar. En önemli
sınırlama donör organ bulmaktaki güçlüktür.
Ventriküler Destek Aletleri: Mekanik destek aletlerinin yardımıyla fonksiyonları son derece azalmış sol ventrikülün yükünü azaltmak, kardiyak anatomi ve
fizyolojiyi düzelterek yeterli kalp debisini sağlamak amaçlanmaktadır. Ventriküler destek aletleri transplantasyona köprü olarak ve sürekli hemodinamik
destek amacıyla kullanılabilirler. Son yıllarda takılabilir (implante edilebilir)
destek aletlerinin gelişmesi kalp transplantasyonu uygulanamayan hastalarda
alternatif bir tedavi yöntemi olarak kullanılabilmelerini sağlamıştır.
Yapay Kalp: Son yıllarda doğal kalbin yerine mekanik takılabilir (implante
edilebilir) aletlerin kullanımı gerçekleşmiştir. Kalp transplantasyonu uygulanamayan hastalarda tedavi seçeneğidir.
Dinamik Kardiyomiyoplasti: İskelet kasının kalbi çevreleyerek ventriküler
duvar stresini azaltması, daha fazla dilatasyonu önlemesi sistolik ve özellikle
diyastolik fonksiyonlarda düzelme sağlaması prensibine dayanır. Bu amaçla
önce latissimus dorsi kası uzun süreli uyarıyla (pacing) kalp kasının yapısal
ve fonksiyonel özelliklerine sahip hale getirilir, daha sonra kalbin çevresine
sarılır ve pacemaker yardımıyla kalple senkronize olarak çalışması sağlanır.
Bu yöntem çok sınırlı kullanım alanına sahiptir. Kalp transplantasyonuna
alternatif değildir.
Pasif Ventriküler Duvar Stresini Azaltan Aletler: Ventriküllere blok halinde dikilen polyester ağın ventriküllerin daha fazla genişlemesini önlemesi ve böylece
diyastolik fonksiyonlarda iyileşme sağlaması prensibine dayanır. Bu yöntem
henüz deneme aşamasındadır.
Kısmi (Parsiyel) Sol Ventrikülektomi (Batista Operasyonu): Sol ventrikülün kıs-
31
• Barış İlerigelen
mi rezeksiyonunun duvar gerilimini azaltıp normale yakın kalp anatomisi
sağlayabileceği teorisine dayanmaktadır. Bu amaçla sol ventrikülün papiller
kaslar arasındaki serbest duvarı mitral annulusa 2 cm kalıncaya kadar çıkarılır
ve kalp tamir edilir. Beraberinde mitral kapak cerrahisi de uygulanabilir. Bu
yöntem halen kalp yetersizliği tedavisinde önerilmemektedir.
Endoventriküler Sirküler Patch Plasti (Dor İşlemi): Ventrikül anevrizması ya da
miyokard diskinezisi olan hastalarda infarktüse uğramış miyokard segmentinin çıkarılması prensibine dayanır. Böylece sol ventrikül çapı küçülür, duvar
gerilimi azalır ve sol ventrikül sistolik fonksiyonlarında düzelme sağlanır. Dor
işleminin komplikasyon oranı ve mortalitesi düşüktür. Geniş diskinetik ya da
akinetik miyokard segmentleri olan hastalarda bu tedavi yöntem düşünülmelidir.
Sol Ventriküle Şekil Veren Aletler: Ventrikül çapını küçülterek duvar stresini
azaltmak için ventrikülün özel aletlerle bölünmesi prensibine dayanır. Uygulama epikardiyal ekokardiyografi kılavuzluğunda, atan kalpte (kardiyotomi
uygulamadan) yapılır. Bu aletlerin halen iki örneği vardır: Myosplintte üç polietien çubuk, CardioCrasp’da iki sert bar sistemi kullanılmaktadır. Bu yöntem
henüz deneme aşamasındadır.
Pacemaker (Kalp pili) Uygulaması: Klasik endikasyonlar (bradikardiler ile
ilişkili) dışında kalp yetersizliği tedavisinde yeri yoktur. Resnkronizasyon
tedavisi (her iki ventriküle birlikte pacemaker uygulanması ve eşzamanlı olarak uyarı verilmesi) semptomları ve egzersiz kapasitesini iyileştirebilir, ancak
mortalite ve morbidite üzerine etkisi bilinmemektedir.
Takılabilen Kardioverter Defibrilatörler (Implantable Cardioverter Defibrillators:
ICD): Genellikle pektoral bölgeye, subkutan olarak yerleştirilen ve endokardiyal “lead” sistemine bağlanan elektronik aletler (ICD) yardımıyla kardiyoversiyon ve defibrilasyonun yanı sıra bradikardi ve taşikardilerin baskılanması
da mümkündür. Bu uygulamanın kalp yetersizliği tedavisindeki yeri ile ilgili
yeterli veri yoktur.
Radyofrekans Kateter Ablasyonu: Bir elektrod kateteri yardımıyla aritminin
başlamasından ya da devamından sorumlu tutulan miyokard bölgesinde radyofrekans enerjisiyle termal hasar oluşturulması (ablasyon) prensibine dayanır. Kalp yetersizliğinde resiprokal taşikardilerin tedavisinde ya da seçilmiş
atriyal fibrilasyonlu hastalarda kullanılabilir, sürekli ventriküler taşikardilerdeki yeri konusunda yeterli veri yoktur.
İntraaortik Balon Pompası: Torasik aortaya (genellikle femoral arter yoluyla)
32
Kalp Yetersizliği •
yerleştirilen bir balonun EKG veya basınç dalgasına göre diyastolde şişirilip
sistolde söndürülmesi prensibine dayanır. Balonun diyastolde şişmesi aort
kökünde diyastolik basıncı arttırır ve dolayısıyla koroner perfüzyon da artar,
sistol sırasında sönmesi ise aort içindeki volümün aniden düşmesine ve ard
yükün azalmasına yol açar. Bu yöntem son evre kalp yetersizliğinde transplantasyona köprü olarak uygulanabilir.
Ultrafiltrasyon: Akciğer ödemi ve/veya ağır, refrakter (konjesyonlu) kalp
yetersizliği söz konusu ise uygulanabilir. Genellikle geçici yarar sağlar.
Hücre ve Gen Tedavisi: Bu yöntemin teorik temeli, infarktüs sonrasında fibröz bölgelere kontraktil hücrelerin implantasyonunun fonksiyonel olarak rejenere olan bölgeler oluşturmasıdır. Üç değişik yaklaşım söz konusudur. Rezidü kardiyomiyositlerin mitotik siklusa girmeleri için uyarılması, skar dokusu
fibroblastlarının kontraktil hücrelere transformasyonu ve egzojen kontraktil
hücrelerin skar dokusuna direkt implantasyonu. Hücre ve gen tedavisi ile ilgili deneysel çalışmalar devam etmektedir. Bu yöntem yakın bir gelecekte ileri
evre kalp yetersizliği tedavisinde önemli yer alabilir.
AKUT KALP YE TERSİZLİĞİ
Ağır kalp yetersizliği semptomlarının dakikalar-saatler içinde gelişmesi
akut kalp yetersizliği olarak adlandırılır. Akut kalp yetersizliği iki başlık altında ele alınabilir:
1. Akut Akciğer Ödemi
Akut akciğer ödemi her zaman kalp yetersizliğine bağlı değildir, kalp dışı
nedenlerle de gelişebilir. Kalp kökenli akut akciğer ödeminden genellikle koroner arter hastalığı sorumludur ve akut miyokard iskemisi ya da infarktüsünün
belirtisi olarak ortaya çıkabilir. Daha seyrek olarak hipertansiyon, kapak hastalıkları, aritmiler ve volüm ya da sıvı yüklenmesine bağlıdır. Kalp dışı nedenlere bağlı akciğer ödemi ise erişkinin sıkıntılı solunum sendromu (adult respiratory distress syndrome: ARDS), aşırı dozda ilaç ya da narkotik ajan kullanımı,
ağır hipoalbuminemi, üremi, nörojenik ya da lenfanjitik karsinomatozis gibi
durumlarda ortaya çıkabilir. Kalp kökenli akut akciğer ödemi, pulmoner kapiller basıncın 20 mmHg’yı aşması sonucunda kapillerlerden interstisyuma aşırı
sıvı geçişiyle başlar (interstisyel ödem). İnterstisyumda giderek daha fazla
sıvı birikimi interselüler membranlarda hasara yol açar ve pulmoner kapiller
33
• Barış İlerigelen
basıncın total onkotik basıncı aşmasıyla (genellikle 30 mmHg) sıvı alveollerde
de birikir (alveolar ödem).
TANI
Akut akciğer ödemi genellikle dramatik bir klinik tabloyla karşımıza çıkar.
Hasta ileri derecede dispneik, ve taşipneiktir. Boğulma hissi, wheezing, anksiyete, öksürük, köpüklü ve bazen köpükle karışık, kanlı balgam (pembe renkte) çıkartma yakınmalarına sıkça rastlanır. Hasta siyanotik olabilir, bazen de
bilinç bulanıklığı ya da kaybı gözlenir. Fizik muayenede taşikardi, boyun ven
dolgunluğu, S3 galo ve akciğer alanlarında yaygın raller en sık rastlanan bulgulardır. Kalp yetersizliğine ait diğer semptom ve bulgular da mevcut olabilir.
Akut kalp yetersizliğinin nedeni miyokard iskemisi ya da infarktüsü ise hasta
göğüs ağrısı tanımlayabilir, ancak özellikle diyabetik ve yaşlı hastalarda göğüs
ağrısı yakınması olmayabilir. EKG’de miyokard iskemisini ya da nekrozunu,
sol ventrikül hipertrofisini düşündüren bulgular ve aritmiler saptanabilir.
Göğüs röntgeninde akciğer alanlarında yaygın bulanıklık alveolar ödeme, Kerley B çizgileri ise interstisyel ödeme işaret eder. Akciğer bulguları tek taraflı
olabilir ve yalancı tümör görünümü oluşturabilir. Kardiyomegali saptanabilir,
ancak kronik kalp yetersizliğinin tersine akut kalp yetersizliğinde kardiyomegalinin olmaması nadir değildir. Kalp kökenli akut akciğer ödeminin ayırıcı
tanısında özellikle ağır astım, pnömoni, pnömotoraks ve pulmoner emboli
gibi primer akciğer problemleri dikkate alınmalıdır. Anamnezde özellikle
kalp hastalığı (iskemik, valvüler, konjestif kalp yetersizliği), akciğer hastalığı,
ilaç kullanımı araştırılmalıdır. Başlangıç laboratuar değerlendirmesinde arter
kan gazlarının ölçümü, kan sayımı, elektrolitler, üre, kreatinin ve miyokard
nekrozu göstergeleri (CK-MB, troponin gibi) yer almalıdır. Ekokardiyografi
ventrikül disfonksiyonunun ve eşlik eden kardiyak patolojilerin mevcut olup
olmadığını ortaya koyarak tanıya önemli katkıda bulunur. Kalp kökenli akut
akciğer ödemi tanısına, hızla yapılan bir değerlendirme sonrasında varmak
gerekir. Altta yatan nedeni ortaya çıkartmak için gereğinde stres testleri (egzersiz testi, stres ekokardiyografi, nükleer görüntüleme) ve kalp kateterizasyonu
gibi ek tanı yöntemlerine başvurulur. Ancak bu yöntemleri hastanın klinik
durumu dengeli hale geldikten sonraya saklamak ve altta yatan nedeni ortaya
çıkartmak için zaman kaybetmeden agresif tedaviye başlamak gerekir.
TEDAVİ
34
Kalp Yetersizliği •
Akut kalp yetersizliğinde erken tedavi yaşam kurtarıcı olabilir. Bu nedenle
hastayla hangi koşulda karşılaşılırsa karşılaşılsın derhal müdahele etmek gerekir. Klinik durum dengeli hale geldikten sonra tedavi planı yeniden değerlendirilir. Eşlik eden durumlara göre farklı tedavi yöntemleri uygulanabilir.
A. Acil Tedavi
1. Hastane Dışı Uygulamalar
a. Aspirasyonun önlenmesi için hastanın oturur pozisyonda olması gerekir. Bu amaçla baş ve sırta yastıkla destek yapılır.
b. Turnike uygulamasıyla venöz dönüş azaltılmaya çalışılır. Bu amaçla
dört ekstremiteden üçü eşzamanlı olarak çarşaf ya da lastikle sıkıştırılır. Her
bir ekstremite sırayla, 15 dakika aralıklarla serbest bırakılır.
c. Sublingual nitrat (nitrogliserin: nitroglycerine 0.4 mg, ya da daha yavaş
etkili olan isosorbid dinitrat: isosorbide dinitrate 5 mg, 5-10 dakika arayla tekrar edilerek) kullanımı sol ventrikül dolum basıncını azaltıp kalp debisini arttırır ve 15-20 dakika içinde nefes darlığının azalmasını sağlayabilir. Beraberinde
transdermal nitrogliserin (25-50 mg) uygulanır.
d. Akut miyokard infarktüsü kliniği söz konusuysa hastaya düşük dozda
aspirin (325 mg oral ya da 160 mg çiğnetilerek) verilir.
e. Oksijen inhalasyonuna başlanır.
f. Hasta en yakın acil sağlık merkezine –oturur konumda- hızla sevk edilir.
2. Hastanedeki Uygulamalar
a. Venöz turnike uygulamasına hastanede nadiren başvurulur (diğer tedavi yöntemlerine yanıt vermeyen hastalarda).
b. Yüksek konsantrasyonda (%50-100) oksijen inhalasyonuyla PO2’nin
uygun sınırlarda (90-100 mmHg) tutulması amaçlanır.Damar yolu açılır ve
idrar sondası takılır.
c. Morfin sülfat’ın 1mg/ml’lik dilüe solüsyonu 1mg/dakika hızında, 3-5
mg dozunda kullanılır. Gerekirse 15-30 dakikalık aralarla toplam doz 10-15
mg olacak şekilde tekrarlanır. Hastaların 24 saatlik morfin sülfat gereksinimi ortalama 30 mg’dır. Morfin, venöz göllenmeyi azaltır ve böylece önyükü
düşürür, anksiyeteyi ve taşipneyi azaltır, ventrikül fibrilasyonu eşiğini arttırır.
Kusma ve aspirasyonu önlemek amacıyla morfin uygulamasından 15 dakika
kadar önce antiemetik (metoklopramid:metoclopramide 5mg iv gibi) verilmesi yerinde olur. Morfin uygulamasına bağlı olarak solunum depresyonu oluşursa nalokson (naloxone) 0.4 mg iv (maksimum doz:1.2 mg) verilir.
d. Furosemid 40-80 mg IV yolla yavaşca verilir. Semptomlar devam ediyor-
35
• Barış İlerigelen
sa ve kan basıncı dengeli ise 30 dakika sonra tekrarlanır. Hastanın kan volümü
normal ya da düşükse furosemid kullanımı -özellikle beraberinde morfin ya
da nitratlar uygulanmışsa- ağır hipotansiyona yol açabilir. Furosemid kullanımından 10 dakika sonra, ilacın venodilatör etkisi nedeniyle genellikle dispne
düzelir. İkinci doza yanıt alınamıyorsa önyük ve/veya ardyükü azaltan ilaçların kullanımı gerekir.
e. Sublingual ve transdermal nitrata ek olarak ağır akut kalp yetersizliği
hastalarında IV nitrat (nitrogliserin ya da isosorbid dinitrat, doz şemaları kullanılarak infüzyon halinde, ya da bolus şeklinde) kullanılmalıdır. Nitratlar sol
ventrikülün yükünü azaltarak pulmoner konjesyonu azaltırlar. Düşük dozda
(40 mg) furosemid kullanımının ardından yüksek dozda (3 mg) isosorbid dinitrat’ın 5 dakikada bir IV bolus şeklinde uygulanmasının yüksek doz furosemid
ile birlikte düşük dozda isosorbid dinitrat kullanımına göre daha iyi sonuç
verdiği gösterilmiştir. Sodyum nitroprussid (nitroprusside) infüzyonu bir
diğer seçenek olabilir, ancak nitratlar gibi antianginal özelliğe sahip olmaması
dezavantajıdır.
f. ACE inhibitörlerinin (sublingual kaptopril ya da IV enalaprilat) kullanımı kalbin önyükünü ve ardyükünü azaltarak yarar sağlar. Morfin, furosemid
ve nitrat tedavisine yanıt vermeyen, kan basıncı normal ya da yüksek olan
hastalarda kaptopril 6.25-12.5 mg çiğnetilmeli ya da enalaprilat 2 saat boyunca
1mg iv uygulanmalıdır.
g. Başlangıç tedavisine iyi yanıt vermeyen hastalarda ve kan basıncı düşük
olanlarda IV pozitif inotrop ajanların kullanımı düşünülebilir. Bu amaçla optimal doza titre edilerek sürekli dobutamin (dobutamine)ya da dopamin (dopamine) infüzyonu uygulanır.
h. Aminofilin’in (Aminophylline) akut kalp yetersizliği tedavisinde spesifik bir yeri yoktur ve gereğinden fazla kullanılmaktadır. Aritmilere neden
olabilir, morfin ile birlikte kullanımında bulantı, kusma oluşabilir. Eğer bronkospazm ve diafragma yorgunluğu belirginse aminofilin denenmelidir. Yükleme dozu 2-5 mg/kg’dır ve 20 dakikada yavaşça IV verilmelidir. Daha sonra
0.3-0.6 mg/kg/saat dozunda devamlı infüzyon uygulanmalıdır. Yaşlılarda
doz daha düşük olmalıdır.
ı. Endotrakeal intübasyon ve mekanik ventilasyon , ciddi solunum yetersizliği olan (PO2 < 50 mmHg, ya da PCO2 > 50 mmHg) hastalarda düşünülmelidir.
Tedavinin izlenmesinde genellikle pulmoner arter (PA) kateterizasyonu
önerilmektedir.
36
Kalp Yetersizliği •
B. Klinik Durum Dengeli Hale Geldikten Sonraki Tedavi
1. Nitrat ya da nitroprussid IV uygulamasına devam edilir, endikasyon
varsa daha sonra oral nitrata geçilir.
2. Kalp hızı yüksekse ve sol ventrikül fonksiyonu uygunsa ya da akut miyokard infarktüsü tanısı kesinleşmişse tedaviye oral beta bloker eklenir.
3. Kan basıncı yüksek olmaya devam ediyorsa, oral antihipertansif tedaviye (ACE inhibitörü ve/veya ciddi sol ventrikül disfonksiyonu yoksa amlodipin gibi bir kalsiyum kanal blokeri) başlanır ve devam edilir.
4. Belirgin sol ventrikül disfonksiyonu varsa (EF < 0.35-40), oral yoldan
ACE inhibitörü kullanılır.
5. Diüretiğe IV ya da oral yoldan devam edilir.
C. Eşlik Eden Durumlara Göre Tedavi
1. Akut Miyokard İskemisi: Nitrat IV, beta bloker oral ya da IV (dikkatle ve
düşük dozda), aspirin oral, heparin subkutan, glikoprotein IIB/IIIA reseptör
blokeri infüzyon şeklinde uygulanır.
2. Akut Miyokard İnfarktüsü: Nitrat IV, beta bloker oral ya da IV (dikkatle ve
düşük dozda), aspirin oral ya da çiğnetilerek, heparin iv ya da subkutan, ACE
inhibitörü oral, trombolitik IV bolus ya da infüzyon şeklinde kullanılır, primer
anjiyoplasti düşünülür.
3. Hipertansiyon: Kan basıncı çok yüksekse nitroprussid (nitroprusside)
infüzyonu ya da ACE inhibitörü sublingual ya da IV kullanılır.
4. Hipotansiyon: Kan basıncı düşükse dopamin (dopamine) ya da dobutamin (dobutamine) infüzyonu uygulanır, intra-aortik balon pompasının kullanımı düşünülür.
5. Ritm Bozuklukları: Ventrikül taşikardisi için lidokain (lidocaine), iv bolusu takiben infüzyon şeklinde kullanılır. Atriyal fibrilasyon (hızlı ventrikül
yanıtlı) ya da supraventriküler taşikardiler için digoksin, beta bloker ya da
diltiazem IV yoldan uygulanır (sol ventrikül disfonksiyonu varsa son ikisi dikkatle kullanılmalıdır), genellikle elektriksel kardiyoversiyon gerekir.
6. Volüm ya da Sıvı Yüklenmesi: Furosemid iv kullanımına ek olarak diyaliz
ve ultrafiltrasyon düşünülür.
7. Kapak Hastalıkları: Mitral ya da aort darlığına taşikardi ya da atriyum fibrilasyonu eşlik ediyorsa kalp hızını azaltmak amaçlanır. Aort yetersizliğinde
diüretikler iv ya da oral kullanılır, kan basıncının kontrolu amaçlanır ve sol
ventrikül disfonksiyonu eşlik ediyorsa ACE inhibitörü ve digoksin oral yoldan
kullanılır. Mitral yetersizliğinde nitroprussid infüzyonu ya da nitrogliserin IV,
37
• Barış İlerigelen
ACE inhibitörü oral yoldan uygulanır, miyokard iskemisini azaltmaya yönelik
diğer yaklaşımlar (gerekirse koroner revaskülarizasyon girişimleri) denenir.
tir.
Akut akciğer ödeminde tanı ve tedavi yaklaşımı Tablo 14’de özetlenmiş-
Tablo 14. Akut akciğer ödeminde tanı ve tedavi stratejisi
Akut akci er demi
Anamnez
Laboratuar tetkikleri
Radyolojik inceleme
Fizik muayene
Tedavi giri imleri
Hastan n oturur konumda tutulmas
Oksijen tedavisi
IV di retik
D n lecekler:
Sublingual nitrogliserid
IV morfin
S rekli ta ikardilerin sonland r lmas
Yeterli oksijenizasyon ve
klinik yan t
Yetersiz oksijenizasyon ve
klinik yan t
IV di retiklere iyi
di rez yan t
nt be edin
PA kateterizasyonunu
d nn
yi yan t
Yetersiz
di rez yan t
D n lecekler:
Daha agresif di rez
Ardy k azalmas
IV inotroplar
Yetersiz yan t
nh be edin
Nedeni ara t r n
38
Kalp Yetersizliği •
Tablo 14 (devamı). Akut akciğer ödeminde tanı ve tedavi stratejisi
skemik
(EKG de i iklikleri)
Aritmik
Miyokardiyal
Ge ici
aritmile
Ekokardiyografi
Akut koroner
iskemi tedavisi
Antiaritmik
tedavi
Valvuler
( f r mler)
T psal tedavinin
optimize edilmesi
Kalp-d
nedenle akci er
demi (pulmoner kapille
t kal bas nc normal)
Ekokardiyografi
Ekokardiyografi
T psal ya da
cerrahi tedavi
Tan sal de il
Tan sal
D n lecekler:
PA kateterizasyonu
Holter izlenimi
Stres testi (iskemi ya da
aritmiyi provake etmek i in
2. Kardiyojenik Şok
Şok doku perfüzyonunun ileri derecede bozulması durumudur; hipotansiyon, düşük kalp debisi, oligüri, ekstremitelerde soğukluk ve serebral fonksiyonlarda bozulma ile karakterizedir. Kardiyojenik şok (pompa yetersizliği)
kalp yetersizliğinin ekstrem bir örneğidir ve mortalitesi % 90 civarındadır.
Kardiyojenik şokun en sık rastlanan nedeni miyokard infarktüsüdür. Diğer
başlıca nedenleri akut masif pulmoner emboli, kalp tamponadı, ani gelişen
kapak yetersizliği ve kalp-içi şantlardır.
39
• Barış İlerigelen
TANI
Şoka ait klinik bulguların (hipotansiyon, oligüri, eksremitelerde soğukluk ve serebral fonksiyonlarda bozulma) özellikle akut miyokard infarktüsü
sırasında gelişmesi kardiyojenik şoku düşündürür. Göğüs ağrısının yanı sıra
EKG bulguları ve miyokard nekrozuna işaret eden enzim değişikliklerinin
saptanması akut miyokard infarktüsü tanısında yardımcı olur. Ekokardiyografik inceleme kapak yetersizliğini, kalp-içi şantları, ventrikül fonksiyonunu
ve kalp tamponadını değerlendirmek için gereklidir. Pulmoner kapiller tıkalı
konum basıncının normal ya da yüksek bulunması kardiyojenik şoku diğer
şok türlerinden (hipovolemik, anaflaktik ve septik şok) ayırt etmede en önemli
parametredir; zira diğer şok türlerinde pulmoner kapiller tıkalı konum basıncı
düşüktür.
TEDAVİ
Hastaların yoğun bakım ünitesinde hemodinamik izlem altında tutulması
ve tedavi edilmesi gerekir. Tam yatak istirahati, sürekli oksijen (%60’lık) inhalasyonu, ağrının ve anksiyetenin giderilmesi esastır. Sol ve/veya sağ ventrikül
disfonksiyonuna bağlı kardiyojenik şokta pozitif inotropik ilaçların kullanımı
yararlıdır. Sistolik kan basıncı 80 mmHg’dan ya da ortalama kan basıncı 60
mmHg’dan daha düşük olan hastalarda yalnızca pozitif inotropik etkileri olan
dobutamin ve milrinon (milrinone) nadiren tek başına kullanılır. Vazopressör
ve pozitif inotropik özellikleri olan dobamin (5-15 mg/kg/dakika) genellikle
gerekir. Bazı durumlarda uygun kan basıncını devam ettirmek için daha güçlü
vazopressör etkisi olan norepinefrin (norepinephrine) 0.02-0.04 mg/kg/dakika dozunda, pozitif inotropiklerle birlikte kullanılır. Pulmoner kapiller tıkalı
konum basıncı 18 mmHg’nın altındaysa sıvı infüzyonu, 25 mmHg ya da üzerindeyse giliseril trinitrat (glyceryl trinitrate) ya da nitroprussid gibi kısa etkili venöz dilatörler uygulanmalıdır. İntra-aortik balon pompası yerleştirilmesi
ortalama arter basıncını, kalp debisini ve koroner perfüzyonu attırır, ardyükü
düşürür. Bu uygulama ancak geçici düzelme sağlayabilir ve koroner revazkülarizasyona, mitral yetersizliğinin ve kalp-içi şantların cerrahi yöntemle düzeltilmesine ya da kalp transplantasyonuna köprü olarak uygulanır. Ağır aort
yetersizliği ya da aort disseksiyonu söz konusu olan hastalarda intraaortik
balon uygulaması kontrendikedir. Trombolitik tedaviye kıyasla tıkalı damara
yönelik acil revaskülarizasyon girişimleri daha yararlıdır. Agresif tıpsal tedaviye yanıt alınamıyorsa uzun ya da kısa dönemli ventriküler destek aletlerinin
kullanımı yarar sağlayabilir.
40
Kalp Yetersizliği •
KAYNAKLAR
1.
Cleland JGF, Cohen-Solal A, Cosin Aguilar J, et al. Management of heart failure in primary care (the IMPROVEMENT of Heart Failure Programme): an international survey. Lancet 2002; 360:1631-39.
2.
ESC Task force Report. Guidelines for the diagnosis and treatment of chronic heart failure. Eur Heart J 2001; 22:
1257-60. Kalp yetersizliği tanı ve tedavisiyle ilgili Avrupa Kardiyoloji Derneğinin son kılavuzu.
3.
Hunt SA, Baker DW, Chin MH, et al. ACC/AHA guidelines for the evaluation and management of chronic
heart failure in adult: executive summary: a report of the American College of Cardiology/American Heart
Association Task Force on Practice Guidelines (Committee to revise the 1995 Guidelines for the Evaluation and
Management of Heart Failure). J Am Coll Cardiol 2001; 38:2101-13.
4.
İlerigelen B ed. Kalp yetersizliği özel sayısı. T Klin Kardiyoloji 2004; 17: 2.
5.
Jessup M, Brozena S. Medical Progress: Heart failure. N Engl J Med 2003;348:2007-18.
6.
Kahn MG ed. Cardiac Drug Therapy. Philadelphia. Saunders, 2003.
7.
Mc Murray JJV, Cleland JGF ed. Heart Failure in Clinical Practice. London. Martin Dunitz, 2000.
8.
Mc Murray JJV, Pfeffer MA ed. Heart Failure Updates. London. Martin Dunitz, 2003.
41
Download