minik minik EĞĠTĠM VE REHBERLĠK DERGĠSĠ / SAYI:3 NĠSAN 2016 Sevgili Anne ve Babalar; YATAĞAN ZÜBEYDE HANIM ANAOKULU *** OKUL MÜDÜRÜ RUKİYE CAN “minik minik”in üçüncü sayısıyla karşınızdayız. Bu sayımızda toplumumuzun kanayan yarası olan “ÇOCUK İHMALİ, İSTİSMARI ve ÇOCUĞUN MAHREMİYET EĞİTİMİ” ne yer verdik. Bundan dolayı dergimizi “ÖZEL SAYI” olarak 8 sayfa çıkardık. Çocuklarınızı her türlü ihmalden, istismardan korumak ve onlara mahremiyet eğitimini sağlıklı bir şekilde vermek istiyorsanız, dergimizin bu sayısını muhakkak okumalısınız. İlk iki sayımızın ve 3. Sayımızın basımı için maddi desteklerini esirgemeyen Eylem TERZİ, Ali ŞİMŞEK, Songül KIZIL, Mehmet ÖZKAYNAK, Elvan ŞALLI, Sibel DANACI, Derya ÇELEBİ ve Figen COŞKUN isimli velilerimize çok teşekkür ediyoruz. *** Her türlü görüş ve önerilerinize açık olduğumuzu belirtir ve iyi okumalar YAYINA HAZIRLAYAN MUSTAFA ŞAHAN / PSİKOLOJİK DANIŞMAN VE REHBER ÖĞRETMEN *** -Para ile satılmaz- *** “ÇOCUĞU AMAÇ DIŞI KULLANMA: İSTİSMAR”(SAYFA 3) “MAHREMİYET EĞİTİMİ NEDİR?” (SAYFA 5) “ÇOCUK KALSAYDIM” –Şiir- (SAYFA 8) dileriz… *** ÇOCUKLARI İHMAL ETMEK Mİ? Yeryüzünde canlılar arasında en uzun süre bakıma ve korunmaya muhtaç tek varlık insandır. Bu bakım ve koruma anne karnında başlar ve hemen hemen ergenliğin sonuna kadar devam eder. Bu dönemdeki bebeklerin, çocukların ve gençlerin sağlık, fiziksel, duygusal, cinsel bakım ve ihtiyaçlarının karşılanmasından birinci derecede anne-baba sorumludur. Anne-babaların, çocuklarının gerekli bakım ve ihtiyaçlarını bilerek veya bilmeyerek karşılamaması “ihmal”dir. İhmal sözlükte, “gerekli ilgiyi göstermeme, boşlama, savsaklama, önem vermeme” anlamlarına gelir. Bu ihtiyaçların(bedensel, ruhsal, sosyal ihtiyaçlarının) bilerek veya bilmeyerek karşılanmaması, çocukların görmezden gelinmesine, ihmaline neden olur. “Çocuk ihmali”, çocuğa bakmakla yükümlü ve/veya onu eğitmekle görevli kişilerin çocuğun bakım, beslenme, barınma, sevgi, güven ve eğitim gibi ihtiyaçlarını karşılama konusunda görevlerini gerektiği gibi yerine getirmemeleridir. Çocuk ihmalini dört başlık altında toplayabiliriz: 1.Sağlık İhmali: Çocuğun gerekli tıbbi bakımlarının, tedavilerinin yetersiz yapılması ya da hiç yapılmamasıdır. Aynı zamanda bebek anne karnındayken, annenin gerekli tıbbi kontrol ve tedavilerinin yapılmaması, beslenme ihtiyacının giderilmemesi veya eksik giderilmesi, gebelik döneminde annenin fiziksel ya da duygusal şiddete maruz kalması ve annenin sigara, alkol, uyuşturucu madde kullanması da sağlık ihmaline girer. Ayrıca, hamile bir kadının ihmalinden en çok baba sorumludur. “Çocuk Ġhmali, Ġstismarı ve Mahremiyet Eğitimi” Özel Sayısı Sağlık ihmali sonucunda çocuklarda ciddi hastalıklar ortaya çıkabilir. Gebelik dönemindeki sağlık ihmali bebeğin engelli doğmasına ya da ölü doğumlara sebep olabilir. Ağır derece de sağlık ihmalleri ise ölümle sonuçlanabilir. minik minik 2.Fiziksel İhmal: Yetersiz temizlik, uygun olmayan giysiler, fiziki açıdan yetersiz ev koşulları, kazalara karşı önlem almamak “fiziki ihmale” girer. Fiziksel ihmal sonucunda da çeşitli hastalıklar ve hatta ölümler meydana gelebilir. 3.Cinsel İhmal: Çocuklara mahremiyet eğitimi vermeme, cinsel istismara karşı bilgilendirmeme ve bu konuya karşı ilgisiz davranma ve cinsel gelişime gerekli önemin verilmemesi, çocukları “cinsel ihmale” maruz bırakmaktır. Çocuğun cinsel ihmale maruz kalması; cinsel istismara, cinsel hastalıklara, davranış ve kişilik bozukluklarına sebep olabilir. 4.Duygusal İhmal: Çocuklara yeterli sevgi, ilgi, şefkat göstermemek, çocuklara ergenlik yıllarında denetim ve destekte bulunmamak, çocukların eğitim ihtiyaçlarına, başarı ve başarısızlıklarına kayıtsız kalmak, tehlikeli davranışlara yönelmesine göz yummak, çocukları duygusal açıdan ihmal etmektir. Duygusal ihmalin sonuçları kısa süre içinde görülmese de uzun bir süre sonra bir takım ruhsal ve davranışsal problemlerin oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Çocuk; Zaman içerisinde ailesiyle vakit harcamıyorsa, Anne ve babaya karşı soğuk davranıyorsa, Onlara isyan ediyorsa, Evden kaçıyorsa, Yanlış arkadaşlıklar ediniyorsa, duygusal ihmale maruz kaldığı düşünülebilir. Ayrıca içe kapanık, sessiz, pasif, korkulu, kaygılı, mutsuz, amaçsız ve acımasız gibi görünüyorsa, çocuğun duygusal ihtiyaçlarının karşılanıp karşılanmadığı sorgulanabilir. Duygusal açıdan ihmal edilmiş kişilerde –özellikle ergenlik ve yetişkinlik dönemlerindeaileden kopma görülebilir. Kızlarda duygusal ihmal, kızın kocaya kaçmasına, yaşından daha büyük kişilerle ilişkiye girmesine, yanlış kişilerle evlenmesine ve sık sık psikiyatrik hastalıklar yaşamasına neden olabilir. Bakım, beslenme ve fiziksel ihtiyaçların en iyi karşılandığı zengin ailelerde, çocuğa yönelik duygusal açıdan ihmal varsa, bu ihmal sonucu, Pahalı maddelere olan bağımlılık, Gece hayatı, kumar, Hız tutkunluğu, Sık sık eş veya sevgili değiştirme, Sık sık iş değiştirme, Çete kurma, Aşırı derece de dışarıda vakit harcama gibi davranışlar gözlenebilir. Duygusal ihmalin en ağır sonuçları, annesiz veya babasız ya da kimsesiz çocuklarda gözlenir. Sadece aile birliğinin var olmasıyla dahi, çocukların birçok duygusal ihtiyacını kendiliğinden karşıladığı bilinmelidir. İhmalin Sonuçları İle İlgili Anne Babalara Çözüm Önerileri Sağlık ihmallerinin ve fiziksel ihmallerin sonucunda gözle görülür sağlık sorunları ve davranışsal sorunlar gözlenmektedir. Çözüm, gözle görülür ihtiyaçların karşılanmasıyla mümkündür ve bu ihtiyaçlar karşılandığında ihmalin önemli bir kısmı ortadan kaldırılmış demektir. İhmalin bilinmeden olanı ve gözle görülemeyeni duygusal olanıdır. Burada en çok duygusal ihmalin sonuçlarıyla baş etmek için çözüm önerileri sıralanacaktır. minik minik İhmale maruz kalmış çocuğun erken teşhisi, ileride oluşacak psikolojik ve fiziksel problemlerin engellenmesini sağlar. İhmali erkenden fark etmenin yolu da çocukların gelişim dönemi özelliklerini ve ihtiyaçlarını iyi öğrenmekten geçmektedir. İhmale uğramasın diye çocuğu istismar etme (ihtiyaçlarını fazlasıyla karşılama, çok yedirme, çok para verme, çok şımartma, aşırı sevgi vb.) yolundan vazgeçilmelidir. İhtiyaçlar ne eksik ne fazla oranda verilmeli, ölçülü ve ihtiyacı karşılar nitelikte giderilmelidir. Hamilelik döneminde annenin ihtiyaçları karşılanmadığında, bebeğinde ihtiyaçlarının karşılanmadığı iyi bilinmelidir. İhmal edilmiş bebeklerin ihtiyaçları bir uzmandan destek alınarak karşılanmalı. Doğum öncesi ihmal daha çok biyolojik sonuçlar doğuracağından her zaman tıbbi tedavi yolları araştırılmalıdır. Emziren anne stresten uzak olduğu durumlarda çocuğunu emzirmelidir. Stres hormonlarının süt aracılığıyla bebeğe geçeceği hiçbir zaman unutulmamalıdır. Sayfa 2 minik minik İhmal edilmiş çocuklara acımak ve her istediklerini yerine getirmek daha kötü sonuçlar doğurabilir. Doğum öncesi ve bebeklik döneminde olan çocukların ihmalinden sadece anne sorumlu değildir. Anneyi strese sokan, onunla tartışan ve ona şiddet uygulayan babalar baş aktörlerdir. Çocuktaki davranış bozukluklarının duygusal ihmalden, ilgi ve özveri eksikliğinden kaynaklandığı biliniyorsa, önce ihmalin önüne geçilmeli, sonrasında bir uzmandan yardım alınarak gerekli ilgi ve ihtiyaçların karşılanması gerekir. Çocuğu yanlış arkadaşlıklardan kurtarmanın en güzel yolu çocukla arkadaş olmaktır. Olumlu arkadaşlıklarını desteklemeniz, olumlu davranış gösteren arkadaşları ile zaman geçirmesini sağlamanız önemli bir adım olacaktır. 0-7 yaş çocuklarda oyunun tedavi edici özelliğe sahip olduğu unutulmamalıdır. Çocukluk dönemi ihmal sonuçlarıyla baş etmenin en güzel yolu, ihmale uğradığını tespit ettiğiniz an çocuğun oyunlarla duygusal açlığını ifade etmesine olanak sağlamaktır. Kurallarına göre oynadığı oyunlarda çocuk, ihmale maruz kalmışlığını bir şekilde hissettirecektir. Örneğin; çocuk oyuncağı ile konuşurken “Senin de mi baban çok meşgul olduğundan seninle birlikte değil?” gibi cümlelerle bu ihmali yansıtabilir. Ergenlik döneminde ihmale maruz kalmış çocuklarda spor, sosyal faaliyetler, öğretmen iş birliği, resim çalışmaları, müzik, olumlu arkadaş ortamları ihmalin izlerini hafifletmede birebirdir. Anne babanın ergenlik dönemindeki çocuğuyla etkili ve empatik iletişimler kurması, arkadaşça sohbetler etmesi görülen olumsuzlukları azaltacaktır. (Yararlanılan Kaynak: Çocuk Bu İhmale Gelmez, Uzman Klinik Psikolog Mehmet KURTOĞLU, Nesil Yayınları, Ocak 2016) *** ÇOCUĞU AMAÇ DIŞI KULLANMA: İSTİSMAR(SÖMÜRÜ) Çocuk yetiştirme sürecinde anne-babalar, bakıcılar, akrabalar, öğretmenler bilerek ya da bilmeyerek, çocuklarının gelişimini olumsuz yönde etkileyecek; kimi zaman şiddet, kimi zaman da ekonomik, duygusal ve cinsel sömürü şeklinde davranışlar sergilemektedir. Bu nedenle istismar, önlenmesi ve müdahalelerde bulunulması gereken çok önemli bir halk sağlığı sorunudur. Çocuk istismarı; çocukların beden ve ruh sağlığına zarar veren, fiziksel, zihinsel, duygusal, sosyal ve ahlaki gelişimlerini durduran-engelleyen ve herhangi bir kaza sonucunda oluşmayan davranışlardır. Anne-baba bilmeyerek de çocuğu istismar edebilir.(Örneğin; çocuğun gözü önünde çıplak ya da iç çamaşırlarla dolaşma, terbiye etme amaçlı övünülen şiddet davranışları vb.) Bundan dolayı, anne ve babaların, istismar oluşturacak her davranışı fark etmeleri gerekmektedir. Bu fark etme, ancak çocuğun gelişiminin iyi bir şekilde öğrenilmesi ve istismar davranışlarının bilinmesiyle mümkündür. Bazen, çocuk ihmal edilmesin diye dahi istismar edilebilir. Çocuğa aşırı sevgi, aşırı saygı duyma gibi davranışlar sergilenebilir. Bu tip davranışlarında istismara yol açtığı da unutulmamalıdır. İSTİSMAR ÇEŞİTLERİ NELERDİR? 1-FİZİKSEL İSTİSMAR Belirlenmesi en kolay olan istismar çeşididir. “Fiziksel istismar”, yetişkin bir bireyin, otoriteyi sağlama, cezalandırma ve öfkeyi boşaltma amacıyla, elle veya herhangi bir aletle(dişleriyle ısırma, sopa, sigara, kemer, bıçak, silah vb.) çocuğun vücudunun herhangi bir yerine uygulayarak çocuğa ceza vermesidir. En acımasız fiziksel istismar(şiddet), aile içi olanıdır. Çocuğun, anne, baba, ağabey, amca, dayı vb. gibi değer verdiği, saygı duyduğu ve sonsuz bir sevgi beslediği aile üyeleri tarafından uygulanan istismar, en kötü sonuçların yaşandığı istismardır. 2-DUYGUSAL İSTİSMAR Fiziksel, ekonomik ve cinsel açıdan istismara uğramış çocuk, duygusal istismar izlerini de taşımaktadır. Çocuğa nefretle bakmak, çocuğu korkutmak ve reddetmek, çocuğun istenilmediğini, sevilmediğini vurgulamak(Sen benim çocuğum değilsin!), çocuğa küfürlü sözler, aşağılayıcı ifadeler sarf etmek, çocukla alay etmek, çocuğu diğer eşe karşı kullanmak gibi davranışlar ve ifadeler duygusal minik minik Sayfa 3 minik minik istismara neden olmaktadır. Aşırı bir şekilde, “Dur!”, “Yapma!”, “Yeter!”, “Haddini bil!”, “Karışma!”, “Dokunma!”, “Kırma!”, “Beni kızdırma!”, “Seni doğuracağıma taş doğursaydım!”, “Sen beceriksizsin!”, “Sen yapamazsın!”, “Sesini kes!” gibi cümleler… Çocuk sarılmak istediğinde sarılmamak, sevilmek istediğinde sevmemek, önemsizmiş gibi davranmak… çocuğu duygusal açıdan istismar etmektir. Ayrıca, aşırı derece de şımartmak, çocukta oluşan ilgiyi kullanmak, çocuğu ağlatmak, utandırmak, suçlu hissetmesini sağlamak, aşırı ödül vermek gibi olumlu veya olumsuz davranışlar da çocuğun duygusal açıdan istismarına neden olmaktadır. Anne ve babanın disiplin yöntemlerindeki zıtlıklar(birinin onaylaması, diğerinin onaylamayıp cezalandırması) da duygusal istismara sebep olmaktadır. Çoğu ruhsal hastalığın temelinde anne baba tutumlarının farklılıklarının etkili olması yatar. Çocuğun anne ve baba tartışmalarına şahit olması da duygusal istismara yol açmaktadır. (Çocuk üzüntü, öfke, korku yaşar ve bir gün annesiz veya babasız kalacağını, kendisine bakılmayacağını düşünür.) 3-EKONOMİK İSTİSMAR Çocuğun gelişimini engelleyen, duraklatan, haklarını ihlal eden işlerde veya düşük ücretli bir işte iş gücü olarak çalışması veya bir başkası tarafından çalıştırılmasıdır. Çocukları maddi gelir elde etme amaçlı zorla çalıştırmak, onları ekonomik gelir sağlayan bireyler olarak görmek, dilendirmek, hırsızlık, gasp gibi olaylara bulaştırmak da çocuğu istismar etmektir. 4-CİNSEL İSTİSMAR Yetişkinlerin cinsel çıkarları doğrultusunda çocuğu kullanması, çocuktan cinsel anlamda faydalanmasıdır. Aile içinde ve aile dışında olmak üzere iki şekilde ele alınabilir. Aile içi cinsel istismar; cinsel istismar içerisinde en gizlenen türdür ve bu çocuklarda görülen psikolojik problemler hayatlarının sonuna kadar devam eder. Cinsel istismar, çocuklarda aşağıdaki dört etkiyi de aynı anda oluşturur: 1. Zedelenmiş cinsellik: Cinsel tutum ve duygular normalden sapmaktadır. Cinsellik ve normal sevgiler birbirine karışabilir. Aile içinde gerçekleşmişse, cinsel tutumlarda daha ağır olumsuzluklar gözlenebilir. Aile dışında gerçekleşse de cinsel tutumlarda sapmaların görülmesi muhtemeldir. 2. İhanet: Sevilen ve tanıdık biri tarafından istismar edilen çocuklarda ihanete uğramış duygusu yaşanmaktadır. Çocuk korku, üzüntü, güven kaybı ve depresyon yaşamaktadır. 3. Acizlik: İstek ve irade dışında maruz kalınan istismar vakaları çocuğun kendini aciz, çaresiz hissederek; çocukta öfkeye, endişeye, korkulu rüyalara, bedensel şikâyetlere, suça yönelmeye, öğrenme güçlüğüne ve en sonunda intikam duygularını yaşamaya sebep olabilir. 4. Damgalanmak: Utanç ve suçluluk duyguları zamanla çocuğun benliğine işlemekte ve çocuğun kendisini böyle algılamasına yol açmaktadır. İstismara uğramış çocuk, damgalanma duygularını yaşayarak, hayattan soyutlanmaktadır. CİNSEL İSTİSMARIN SONUÇLARI NELERDİR? Cinsel istismar, ortaya çıkarılması en zor istismar türlerindendir. Tecavüzle gerçekleşen eylemler dışında, cinsel istismarı tespit etmek çoğu zaman mümkün olmamaktadır. Bunun en büyük nedeni, toplum olarak istismar edilene ilişkin bakış açımızın olumsuz olmasıdır. Özellikle anne, çocuğu eğer yakın çevresi tarafından istismara maruz bırakılmışsa, bunu gizleme yoluna gidebilir. Adının çıkması denilen durumu(!) yaşamamak için yapılan bu gizleme çalışmaları, istismarcıyı cesaretlendirmekte ve istismar eylemini farklı çocuklara da uygulamasına yol açmaktadır. Çocuk, cinsel tacizle başa çıkacak durumda değildir. Bazen kendisine uygulanan eylemin cinsel istismar olduğunu dahi fark etmeyebilir. İlerleyen yaşlarında ise bunu fark ettiğinde bu olaydan olumsuz bir şekilde etkilenecektir. Bundan dolayı istismarın ne olduğu, kendisini nasıl koruması gerektiği «mahremiyet eğitimi» çerçevesinde çocuklara erken yaşlarda (4-7 yaş) anlatılmalıdır. İHMAL VE İSTİSMARIN ÖNÜNE GEÇMEK İÇİN ANNE BABALARA ÇÖZÜM ÖNERİLERİ O Evliliğe her yönden hazır olmak ve evlenecek çiftlerin birbirine uyumu çok önemlidir. O Çocuk, evliliğin bir kurtarıcısı ya da can sıkıntısının bir ürünü olacaksa, bu çocukların ihmal ve istismar mağduru olacakları şimdiden anlaşılabilir. O İlle de erkek olsun, ille de kız olsun demeyin! O Annelik ve babalık görevini öğrenin! Anne ve babalık biyolojik olarak oluşur fakat gerçek bir anne baba olmak, fedakârlık ve detaylı bir gelişim bilgisini öğrenmeyi gerektirir. minik minik Sayfa 4 minik minik O Madde kullanan veya psikolojik rahatsızlığı olan eş tedavi olmalıdır. Alkolik, madde bağımlısı bir ebeveyn, istismar etme konusunda her zaman büyük bir tehlikedir. Bu tehlike hem eşine hem de çocuklara şiddet şeklinde ortaya çıkmaktadır. Alkol bazen, çocukların cinsel açıdan da istismar edilmesine yol açabilir. Çünkü alkol, ahlaki olanla ahlaki olmayanı birbirinden ayırma becerisini yok eder. Psikolojik rahatsızlığı(paranoya, kaygı bozukluğu vb.) olan ebeveynler tedavi olmazsa, çocuk için ihmal ve istismar kaçınılmaz olur. O Çocuklara küçük yaşlardan itibaren; merhamet, mahremiyet, sorumluluk, memnuniyet ve mutluluk aşılamak gerekir. Bu da ancak, iyi bir rol-model(örnek) olmakla mümkündür. O Çocukların gelişimini takip edin! İlgili anne babalar çocuklarının hangi dönemde olduğunu, o dönemin gelişim özelliklerini, çocuklarının ilgi ve ihtiyaçlarını bilir ve yerine getirir. O Anne ve baba çocuk yetiştirirken tutarlı davranmalı, birinin A dediğini diğeri B dememeli. O Anne ve baba olarak çocukların gözü önünde fikir ayrılıklarınızı hiçbir zaman paylaşmayın. Çocuklara ikili ilişkiyle ilgili sorunları veya şahsi sorunları yansıtmayın. O Çocukları evliliğin kurtarıcısı olarak görmekten vazgeçin! Evlilik ilişkisi bitmiş bir ailede evlilik, çocuk için devam ettirilmemeli. O Kardeş kıskançlığının önüne geçin! Kardeşler arasında ayrım yapıldığını düşünen çocuk, duygusal açıdan ihmale ve istismara maruz kalmış olabilir. Haksızlığa uğramışlık hissi, çocukta öfke doğuracağından bu çocuklarda zamanla kardeşlerine veya anne babaya gizliden gizliye, patlaması muhtemel bir saldırgan davranışın ortaya çıkmasına neden olabilir. O Kurallara duygusallık katmayın! Gülerek, öfkelenerek, yalvararak kural koymak, çocuklarda kuralsızlığı pekiştiren tavırlardır. Çocukların her istediklerini elde ettikleri bir ortamda büyümeleri, duygusal açıdan istismar nedenidir. Bundan dolayı sınırlar ve kurallar, belirgin ve gelişim dönemine uygun olmalıdır. O Etkili bir iletişim sergileyin! Etkili iletişimde aktif dinleme esastır. Aktif dinleme, anlatılan durumla ilgili soruların sorulmasını, anlaşılmayanların anlaşılmaya çalışılmasını sağlayan, beden dilinin doğru kullanıldığı bir dinleme biçimidir. Beden dilini kullanırken; iletişim esnasında çocuğun hizasında bulunmak, jest ve mimiklerle ne anladığımızı çocuğa hissettirmek çok önemlidir. Aynı zamanda kişiliğe yönelik olumsuz eleştirilerde bulunmamak, önyargılı ve suçlayıcı olmamak, sen dili yerine ben dilini kullanmak etkili iletişimin olmazsa olmazlarındandır. MAHREMİYET EĞİTİMİ NEDİR? Mahremiyet eğitiminde, mahremiyetin bir davranış olarak sergilenmesini sağlamak amaçlanmalıdır. Mahremiyet, kelime anlamı olarak «gizlilik ve kişisel gizlilik» anlamlarına gelir. Mahremiyet eğitimi; çocuğun küçük yaşlardan itibaren (3 yaş), özerkliğinin ve kendisine ait kişisel bir gizliliğinin farkına varması, gizliliğini sergilemesi, bu gizliliğini koruması, başkalarının da gizliliğine ve özerkliğine saygı duyması sürecidir. Mahremiyet eğitiminin uzun bir süreci kapsadığı unutulmamalıdır. Mahremiyet eğitimi, çocuğun gelişimine uygun, davranış eğitimi şeklinde, 3-7 yaşları arasında verilmelidir. MAHREMİYET BİLİNCİNİ AŞILAMAK İÇİN ANNE-BABALARIN YAPMASI GEREKENLER 1. «BEDENİM BANA AİTTİR!» BİLİNCİ O Çocuk bedeninin kendine ait olduğunu hissetmelidir. Bu his anne-baba tarafından kazandırılmalıdır. Çocukların bedenleriyle ilgili tasarruflarda, çocuklardan onay almak gerekir. Anne, altını ıslatmış/üzerini kirletmiş/terlemiş oğlunun-kızının pantolonunu/kıyafetlerini öfkeyle çıkarmamalı, çocuğun onurunu kırmamalı, sabırlı olmalıdır. Bu durumda «Altını ıslatmışsın/üzerin kirlenmiş değiştireyim istersen. Çok terlemişsin, istersen atletini çıkaralım.» tavrıyla yaklaşmalıdır. Çocuk, izin alarak sevilmelidir. «Seni öpebilir miyim kızım/oğlum? Seni kucaklayabilir miyim? Yanağını okşayabilir miyim?» gibi sorularla çocuk izin almaya alıştırılmalıdır. 2. «DOKUNULMASI YASAK OLAN YERLERİM» REFLEKSİ O minik minik Çocuklar 4 yaşından itibaren, vücutlarının belli bölgelerine temas edilmesinden rahatsız olmaya başlamalıdırlar. Dokunulması yasak olan, çocuğun özel bölgelerinin arka, Sayfa 5 minik minik göğüs ve bacak arası bölgeler olduğu çocuklara oyunlarla anlatılmalıdır. Çocuk oyuncak bebeğini giydirerek görülmemesi gereken bölgeleri öğrendiğini ispat edebilir. Çocuklar anne-baba, akraba, eş-dost tarafından cinsel organlarına dokunularak, öpülerek, vurularak sevilmemelidir. Alt değiştirme sırasında, eğer çocuklar farklı cinsiyete sahiplerse ve ergenlik öncesi dönemdelerse orada bulunmamaları gerekir. Bir zaruret olmadığı taktirde, çocuğun altını sadece anne değiştirmeli, bunun mümkün olmadığı zamanlarda sürekli farklı kişiler değil, sabit kişilerin(anneanne, babaanne vb.) değiştirmesi daha uygun olur. Tuvalet temizliği görevi adım adım çocuğa devredilmelidir. 4 yaşlarındaki bir çocuk, artık kendi temizliğini kendi yapar hale gelmelidir. Bu süre en çok 5 yaşına kadar uzatılabilir. 3. FİZİKSEL BASKIYA DİRENME GÜCÜ O Küçük yaşlardaki çocuklar kendi güçsüzlüklerini ve çaresizliklerini, büyüklerin gücünü keşfettikçe anlar. Ne yazık ki yetişkinler bazen farkında olmadan, çocukların üzerinde güç gösterisinde bulunurlar. (Bir amcanın çocuğu zorla sevmek istemesi gibi) Fakat çocuk, o esnada kendinden büyük birinin gücüne teslim olur ve ondan kaçılamayacağını hafızasına yazar. Yapılan araştırmalarda suiistimal edilmiş çocukların birçoğunun bu düşünce yüzünden çırpınmadığını, bağırmadığını, kaçmaya çalışmadığını gösterir. Çocuklarında bu olumsuz kanaati oluşturmak istemeyen anne-babalar, çocuklarını severken büyük ve orantısız güç gösterilerinden sakınmalıdırlar. Çocuğa, kendisine karşı bir güç gösterisinde bulunulduğunda direnme ve karşılık vermenin işe yarayacağı bilinci edindirilmelidir. Bunun için de çocuğun kaçma becerisini geliştirecek saklambaç, mendil kapmaca, yakalamaca, köşe kapmaca gibi oyunlar oynanabilir. Anne-babanın ceza amaçlı güç kullanması da çocuğun «fiziksel baskılara direnme refleksini» zedeler. Aile içi itişip kakılmaya alışan, zor kullanılarak bazı davranışlara ikna edilen çocuğun tacize direnme becerisi kırılır. Kendi gücünün yetersizliğini öğrenen çocuk, büyükler karşısındaki güçsüzlüğünü kabul eder ve zor anlarda güçlüye kendini teslim etme pasifliği kazanır. Bu nedenle çocuklar asla fiziksel güç kullanarak bir işe razı edilmemelidir. (Bahçede oynayan çocuğu yaka paça eve sokmak vb.) 4. «VÜCUDUM GÖRÜNMEMELİ» HİSSİ O Çocuk, vücudunun belli bölgelerinin, özellikle genital bölgelerinin görünmesinden ve açıkta bulunmasından rahatsızlık duymalıdır. Bebek yürümeye başladığı andan itibaren, ortada çırılçıplak bırakılmamalıdır. Çocuk hatırlayabildiği en küçük yaştan itibaren (bu yaklaşık 3 yaştır) başkalarının yanında genital bölgelerinin hep iç çamaşırı ile örtülü olduğunu hatırlamalıdır. Özellikle 4 yaşından itibaren çocuk, ev içinde ve ev dışında çırılçıplak bulunmamalı, giysilerini kendisinin giyip çıkarmasına izin verilmelidir. Böylece çocuk, kendi çıplaklığına karşı bilinçsizce bir alışkanlık kazanır ve buna bağlı olarak refleks geliştirir. Başkalarının yanında kendini çıplak görmeye alışkın olmayan çocuk, giysilerinin birileri tarafından değiştirilmesinden büyük rahatsızlık duyar. Çocuk, ev dışında sokak ortasında başkalarının rahatlıkla görebileceği yerlerde tuvaleti yaptırılmamalı, altı değiştirilmemeli ve çırılçıplak havuza/denize sokulmamalıdır. Sokak ortasında tuvalet yaptırılan çocuğun utanma hissi zedelenmiş olur. 5. «SÖZEL VE GÖRSEL VE SANAL MAHREMİYET» BİLİNCİ O minik minik Anne-baba veya herhangi biri, çocukların duyacağı bir şekilde belden aşağı konuşmamalı, cinsel sohbetlerde bulunmamalı, özel bölgelerle ilgili konuşmamalı, küfür etme gibi mahremiyeti zedeleyici sözcükleri kullanmamalıdır. Anne ve baba, özellikle 0-3 yaş arası bebeklerin gözü önünde çıplak veya iç çamaşırları ile bulunmamalıdır. Çocuk anne ve babasının özel hayatlarına şahit olmamalıdır. Çocuk, sözel ve görsel mahremiyeti zedeleyici küfür, erotik, pornografik içerikli film, resim ve müziklerden uzak tutulmalıdır. Bunun için de çocuk, internetle, TV ile denetimsiz bir şekilde baş başa bırakılmamalıdır. Çocuğa internette yabancılarla konuşmaması gerektiği, sanal ortam da olsa bu ortamın gerçek ortamdan farkının olmadığı anlatılmalıdır. Özel resimlerin ve bilgilerin(TC kimlik numarası, doğum tarihi, telefon numarası vb.) sanal ortamlarda(facebook, twitter, instagram vb.) paylaşılmaması gerektiği, «Nasıl ki sokaktan geçen bir yabancıya resimlerini, özel bilgilerini vermiyorsan, sanal âlemde de bu bilgilerini kimseye vermemelisin.» gibi açıklayıcı cümlelerle çocuğa anlatılmalıdır. «Çocuk bir şeyden anlamaz, bilmez.» anlayışından uzak durmalı, çocuğun her şeyi kayıt altına aldığı unutulmamalıdır. Sayfa 6 minik minik 6. «YALNIZLIK VE ÇIPLAK OLMAMA» BİLİNCİ O Banyoda çıplak olmama, soyunup giyinirken, tuvalette ve banyoda yalnız olma davranışlarını kazandırmada en önemli husus, anne ve babanın çocuğa model olmasıdır. Tuvalet eğitimi esnasında tuvaletini tek başına yapabilecek seviyeye gelmiş çocuğun tuvalette yalnız bırakılmasında fayda vardır. Yalnız kalamıyorsa, anne veya baba, çocuk tuvaletini yaparken sırtını dönerek, çocuğuna yalnız yapılacak bir davranış içerisinde olması gerektiği mesajını verebilir. Her ne sebeple olursa olsun, 4 yaşına girmiş bir çocuğa tuvaletin «özel» bir mekân olduğu, tuvalet ihtiyacını gideren birinin başkaları tarafından görülmesinin doğru olmayacağı öğretilmelidir. Anne-baba çocuklarıyla tamamen çıplak halde aynı anda banyoda bulunmamalı ve birlikte yıkanmamalıdır. Çocuklar 3 yaşından itibaren banyo yaparken üzerlerinde külot bulunmalıdır. Böylece çocuklar, genital bölgelerinin görülmemesi gerektiğini pratikte uygulayarak da öğrenir. Özellikle 7 yaşından sonra genital bölgelerinin her ne sebeple olursa olsun bir başkası tarafından görülmemesi gerekir. Çocuk, kendi odasında anne-baba yardımı dışında soyunma ve giyinmede kimsenin olmaması gerektiğini bilmelidir. Anne ve baba yalnızlık ilkesine uymuyorsa, aile içinde eşlerin ve çocukların yanında giyinip soyunuyorsa çocuğa mahremiyete dair hiçbir şey öğretemezler. 7. «İZİN VERİRSEM KABUL EDİLİRSİN» İLKESİ O Anne-baba ve yakın akrabalar 4 yaşından itibaren çocuğun odasına girerken kapıyı çalıp, «girebilir miyim» diyerek izin almalı ve bu bilinç çocuğa adım adım kazandırılmalıdır. Bu izin alma, anne ve babasının odasına girmek üzere olan çocuğun da izin almasını sağlayacaktır. 7 yaşından sonraysa, artık çocuktan izin almadan onun özel dünyasına adım atılmaması gerekir. Böylece çocuk, odasının kendisine ait olduğunu, biricikliğini ve özerkliğini hissedecektir. Çocuk, odasının özel alanı olduğunu kavrayıncaya, kendi izni olmadan özel dünyasına kimsenin giremeyeceğini ve gerekirse izin vermeyebileceğini öğreninceye kadar bu eğitim devam etmeli ve gereken özen gösterilmelidir. Bu eğitim, hem çocuğun kişiliğine saygıyı arttırır, hem de rahatsız olduğu bir durumda ona itiraz edebilme becerisini kazandırır. 8. AKRABA-ÇEVRE FARKINDALIĞI O Çocuklar, çevresindeki her yetişkine karşı sonsuz güven duygusu beslerler. Onların dünyasında bir yetişkinin yalan söylemesi, kötülük düşünmesi ve anormal davranışlar sergilemesi neredeyse imkânsızdır. Bir çocuğun çevresinde kendisi için tehlike olabilecek kişileri kavrayabilmesi en erken 7-9 yaş döneminde başlar. Hatta birçok çocuk, bu tehlikelerin büyüklüğünü ancak 14-15 yaşlarında ya da ergenlik döneminde kavrayabilir. Çocukların yetişkinleri kategorize etmesi ne kadar zor da olsa, ilk çocukluk yanılgılarının önüne geçebilmek ve «amca» diye hitap ettiği yabancılar ile kendi amcası arasındaki farkı öğrenmesi için anne-babanın rehberliğine ihtiyacı vardır. (Öz amca ile Bakkal Ali Amca arasındaki fark öğretilmeli.) Kuzenler «kardeş» değildirler. Toplumumuzda kuzenlere, «siz kardeşsiniz» dendiğini, buna bağlı olarak zaman zaman birlikte yatmalarına, hatta masumca birlikte «banyo yapmalarına» izin verildiğini çok fazla görmekteyiz. Bu yüzden kuzenlere kesinlikle «siz kardeşsiniz» denmemeli, onlara birbirlerinin akrabaları olduğu öğretilmelidir. 9. BAŞKALARININ MAHREMİYETİNE SAYGI DUYMAK O Bu konuda öncelikle anne-baba çocuğa örnek olmalıdır. (Odasına girerken, sevmek, öpmek için izin istemek. Cinsel obje içerikli ses ve görselleri çocuğun gözü önünde dinleyip izlememe. Çocuğun yanında başkalarının mahremiyetini ihlal edici konuşmalar yapmama, küfür etmeme vb.) Anne-baba izin istiyorsa çocuk da isteyecektir. Anne-baba çocuğu izliyorsa çocuk da izleyecektir. Bundan dolayı iyi örnek olmalı ve izlemenin, bir başkasının özel bölgesine bakmanın ve dokunmanın hoş bir davranış olmadığı çocuğa anlatılmalıdır. Bu anlatım, küçük çocuklarda oyun yöntemi kullanılarak yapılmalıdır. Çocuğa nasihat ederek mahremiyeti öğrenemeyeceği bilinmelidir. 10. «HAYIR» DİYEBİLMEYİ ÖĞRENMEK O minik minik İstismar edilmiş çocuklarla yapılan görüşmelerde görülen gerçeklerden biri de, çocuğun ilk andan itibaren «hayır» diyememesidir. Çocuğa «hayır» demeyi öğretmek, çocuğun isteklerine «hayır» cevabı vermekle öğretilmez. Çocuğun «hayır» kelimesini Sayfa 7 minik minik kullanmayı öğrenmesinin temel şartı, çocuk «hayır» dediğinde anne-babanın bu cevaba saygı duyması ve bunu «evet»e çevirmek için çaba harcamamasıdır. Aile içinde kendini değerli bulan, duygu ve düşüncelerine saygı duyulan ve hak ettiği statü verilen çocuk, kendini rahat ifade eder. Çocuk, hoşuna gitmeyen bir istek karşısında, «hayır» diyebiliyor, bu tercihi ailesi ve çevresi tarafından saygı görüp bu isteksizliği anlayışla karşılanıyorsa; böyle bir çocuk, istismar olaylarına karşı savunma sistemini geliştiriyor demektir. Kendi yaş dönemine göre, «vicdan mekanizması» gelişmemiş çocuğa «hayır» demeyi öğretmek doğru değildir. Vicdani duyguları gelişmemiş bir çocuk «hayır» demeyi öğrenirse, artık hayatı boyunca iyi-kötü her şeye hayır diyebilir. Kaynaklar: 1) Çocuk Bu İhmale Gelmez / Uzman Klinik Psikolog Mehmet KURTOĞLU / Nesil Yayınları / Ocak 2016 2)Nezaket ve Zarafet İçin Mahremiyet Eğitimi / Uzman Pedagog Dr. Adem GÜNEŞ / Timaş Yayınları / Aralık 2015 *** NİSAN AYINDA DOĞANLAR… CEYDA YERLİ MUHSİN ŞİMŞEK ÇOCUK KALSAYDIM / Mustafa ŞAHAN “İstismara uğramış tüm çocuklara” Çocuk kalsaydım İlk günkü gibi masum Çekin ellerinizi, dokunmayın Kimsesizim, savunmasız Günahsızım, suçsuzum Kirli emelleriniz sizin olsun Bana oyuncaklarımı verin Ne kabahati vardı Doğmadan gömdüğünüz hayallerimin Hadi getirin Bana yarınlarımı getirin Oysa inanmıştım size Çok güzeldi yediğim çikolatalar İnanmıştım o manalı gülüşünüze Şimdi her gece rüyamda Beni bir çakal kovalar NİSAN ALAZ ÜSTÜN ALİŞAN ÖZENÇ YASİN KÜÇÜK CEYDA ARAS ELİF NAZ ŞAHBUDAK CEYLİN ARAS İSA UTKU NESLİHAN KANTAŞ NİSAN ŞAŞI ZEYNEP KESKİN DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN ÇOCUKLAR BU AY ZİYARET ETMENİZİ TAVSİYE ETTİĞİMİZ SİTE: Çocuk ve Bilgi Güvenliği Derneği http://cbgd.org/ BU AY OKUMANIZI TAVSİYE ETTİĞİMİZ İKİ KİTAP: Kararıverdi birden masmavi gökyüzü Bir sessizlik bürüdü her yanı Korumak gerekmez mi öksüzü? Bir çakal nefesi, bir kurt gözü Çekildi damarlarımın kanı İtmeyin beni, tutun ellerimden Sevgiye, şefkate muhtacım ben Ne olur sarın yaralarımı Bırakmayın beni onlara Geri verin bana oyuncaklarımı Umutlarımı, yarınlarımı… minik minik Sayfa 8