minik minik - YATAĞAN - Zübeyde Hanım Anaokulu

advertisement
minik minik
EĞĠTĠM VE REHBERLĠK DERGĠSĠ / SAYI:3
NĠSAN 2016
Sevgili Anne ve Babalar;
YATAĞAN ZÜBEYDE
HANIM ANAOKULU
***
OKUL MÜDÜRÜ
RUKİYE CAN
“minik minik”in üçüncü sayısıyla karşınızdayız. Bu sayımızda toplumumuzun
kanayan yarası olan “ÇOCUK İHMALİ, İSTİSMARI ve ÇOCUĞUN MAHREMİYET
EĞİTİMİ” ne yer verdik. Bundan dolayı dergimizi “ÖZEL SAYI” olarak 8 sayfa çıkardık.
Çocuklarınızı her türlü ihmalden, istismardan korumak ve onlara mahremiyet
eğitimini sağlıklı bir şekilde vermek istiyorsanız, dergimizin bu sayısını muhakkak
okumalısınız.
İlk iki sayımızın ve 3. Sayımızın basımı için maddi desteklerini esirgemeyen
Eylem TERZİ, Ali ŞİMŞEK, Songül KIZIL, Mehmet ÖZKAYNAK, Elvan ŞALLI, Sibel
DANACI, Derya ÇELEBİ ve Figen COŞKUN isimli velilerimize çok teşekkür ediyoruz.
***
Her türlü görüş ve önerilerinize açık olduğumuzu belirtir ve iyi okumalar
YAYINA HAZIRLAYAN
MUSTAFA ŞAHAN /
PSİKOLOJİK
DANIŞMAN VE
REHBER ÖĞRETMEN
***
-Para ile satılmaz-
***
“ÇOCUĞU AMAÇ DIŞI
KULLANMA:
İSTİSMAR”(SAYFA 3)
“MAHREMİYET
EĞİTİMİ NEDİR?”
(SAYFA 5)
“ÇOCUK KALSAYDIM”
–Şiir- (SAYFA 8)
dileriz…
***
ÇOCUKLARI İHMAL ETMEK Mİ?
Yeryüzünde canlılar arasında en uzun süre bakıma ve korunmaya muhtaç
tek varlık insandır. Bu bakım ve koruma anne karnında başlar ve hemen hemen
ergenliğin sonuna kadar devam eder. Bu dönemdeki bebeklerin, çocukların ve
gençlerin sağlık, fiziksel, duygusal, cinsel bakım ve ihtiyaçlarının karşılanmasından
birinci derecede anne-baba sorumludur. Anne-babaların, çocuklarının gerekli bakım
ve ihtiyaçlarını bilerek veya bilmeyerek karşılamaması “ihmal”dir.
İhmal sözlükte, “gerekli ilgiyi göstermeme, boşlama, savsaklama, önem
vermeme” anlamlarına gelir. Bu ihtiyaçların(bedensel, ruhsal, sosyal ihtiyaçlarının)
bilerek veya bilmeyerek karşılanmaması, çocukların görmezden gelinmesine,
ihmaline neden olur. “Çocuk ihmali”, çocuğa bakmakla yükümlü ve/veya onu
eğitmekle görevli kişilerin çocuğun bakım, beslenme, barınma, sevgi, güven ve
eğitim gibi ihtiyaçlarını karşılama konusunda görevlerini gerektiği gibi yerine
getirmemeleridir.
Çocuk ihmalini dört başlık altında toplayabiliriz:
1.Sağlık İhmali: Çocuğun gerekli tıbbi bakımlarının,
tedavilerinin yetersiz yapılması ya da hiç yapılmamasıdır. Aynı
zamanda bebek anne karnındayken, annenin gerekli tıbbi
kontrol ve tedavilerinin yapılmaması, beslenme ihtiyacının
giderilmemesi veya eksik giderilmesi, gebelik döneminde annenin
fiziksel ya da duygusal şiddete maruz kalması ve annenin sigara, alkol,
uyuşturucu madde kullanması da sağlık ihmaline girer. Ayrıca, hamile bir
kadının ihmalinden en çok baba sorumludur.
“Çocuk Ġhmali,
Ġstismarı ve
Mahremiyet Eğitimi”
Özel Sayısı
Sağlık ihmali sonucunda çocuklarda ciddi hastalıklar ortaya çıkabilir.
Gebelik dönemindeki sağlık ihmali bebeğin engelli doğmasına ya da ölü
doğumlara sebep olabilir. Ağır derece de sağlık ihmalleri ise ölümle
sonuçlanabilir.
minik minik
2.Fiziksel İhmal: Yetersiz temizlik, uygun olmayan giysiler, fiziki açıdan yetersiz ev koşulları, kazalara
karşı önlem almamak “fiziki ihmale” girer. Fiziksel ihmal sonucunda da çeşitli hastalıklar ve hatta ölümler
meydana gelebilir.
3.Cinsel İhmal: Çocuklara mahremiyet eğitimi vermeme, cinsel istismara karşı bilgilendirmeme ve bu
konuya karşı ilgisiz davranma ve cinsel gelişime gerekli önemin verilmemesi, çocukları “cinsel ihmale”
maruz bırakmaktır. Çocuğun cinsel ihmale maruz kalması; cinsel istismara, cinsel hastalıklara, davranış ve
kişilik bozukluklarına sebep olabilir.
4.Duygusal İhmal: Çocuklara yeterli sevgi, ilgi, şefkat göstermemek, çocuklara ergenlik yıllarında
denetim ve destekte bulunmamak, çocukların eğitim ihtiyaçlarına, başarı ve başarısızlıklarına kayıtsız
kalmak, tehlikeli davranışlara yönelmesine göz yummak, çocukları duygusal açıdan ihmal etmektir.
Duygusal ihmalin sonuçları kısa süre içinde görülmese de uzun bir süre sonra bir takım ruhsal ve
davranışsal problemlerin oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Çocuk;
 Zaman içerisinde ailesiyle vakit harcamıyorsa,
 Anne ve babaya karşı soğuk davranıyorsa,
 Onlara isyan ediyorsa,
 Evden kaçıyorsa,
 Yanlış arkadaşlıklar ediniyorsa, duygusal ihmale maruz kaldığı düşünülebilir.
Ayrıca içe kapanık, sessiz, pasif, korkulu, kaygılı, mutsuz, amaçsız ve acımasız gibi
görünüyorsa, çocuğun duygusal ihtiyaçlarının karşılanıp karşılanmadığı sorgulanabilir.
Duygusal açıdan ihmal edilmiş kişilerde –özellikle ergenlik ve yetişkinlik dönemlerindeaileden kopma görülebilir. Kızlarda duygusal ihmal, kızın kocaya kaçmasına, yaşından daha
büyük kişilerle ilişkiye girmesine, yanlış kişilerle evlenmesine ve sık sık psikiyatrik
hastalıklar yaşamasına neden olabilir. Bakım, beslenme ve fiziksel ihtiyaçların en iyi
karşılandığı zengin ailelerde, çocuğa yönelik duygusal açıdan ihmal varsa, bu ihmal sonucu,
 Pahalı maddelere olan bağımlılık,
 Gece hayatı, kumar,
 Hız tutkunluğu,
 Sık sık eş veya sevgili değiştirme,
 Sık sık iş değiştirme,
 Çete kurma,
 Aşırı derece de dışarıda vakit harcama
gibi davranışlar gözlenebilir.
Duygusal ihmalin en ağır sonuçları, annesiz veya babasız ya da kimsesiz çocuklarda gözlenir.
Sadece aile birliğinin var olmasıyla dahi, çocukların birçok duygusal ihtiyacını kendiliğinden
karşıladığı bilinmelidir.
İhmalin Sonuçları İle İlgili Anne Babalara Çözüm Önerileri
Sağlık ihmallerinin ve fiziksel ihmallerin sonucunda gözle görülür sağlık sorunları ve davranışsal
sorunlar gözlenmektedir. Çözüm, gözle görülür ihtiyaçların karşılanmasıyla mümkündür ve bu ihtiyaçlar
karşılandığında ihmalin önemli bir kısmı ortadan kaldırılmış demektir. İhmalin bilinmeden olanı ve gözle
görülemeyeni duygusal olanıdır. Burada en çok duygusal ihmalin sonuçlarıyla baş etmek için çözüm
önerileri sıralanacaktır.





minik minik
İhmale maruz kalmış çocuğun erken teşhisi, ileride oluşacak psikolojik ve fiziksel
problemlerin engellenmesini sağlar. İhmali erkenden fark etmenin yolu da çocukların gelişim
dönemi özelliklerini ve ihtiyaçlarını iyi öğrenmekten geçmektedir.
İhmale uğramasın diye çocuğu istismar etme (ihtiyaçlarını fazlasıyla karşılama, çok
yedirme, çok para verme, çok şımartma, aşırı sevgi vb.) yolundan vazgeçilmelidir.
İhtiyaçlar ne eksik ne fazla oranda verilmeli, ölçülü ve ihtiyacı karşılar nitelikte
giderilmelidir.
Hamilelik döneminde annenin ihtiyaçları karşılanmadığında, bebeğinde ihtiyaçlarının
karşılanmadığı iyi bilinmelidir. İhmal edilmiş bebeklerin ihtiyaçları bir uzmandan destek
alınarak karşılanmalı.
Doğum öncesi ihmal daha çok biyolojik sonuçlar doğuracağından her zaman tıbbi tedavi
yolları araştırılmalıdır. Emziren anne stresten uzak olduğu durumlarda çocuğunu
emzirmelidir. Stres hormonlarının süt aracılığıyla bebeğe geçeceği hiçbir zaman
unutulmamalıdır.
Sayfa 2
minik minik








İhmal edilmiş çocuklara acımak ve her istediklerini yerine getirmek daha kötü sonuçlar
doğurabilir.
Doğum öncesi ve bebeklik döneminde olan çocukların ihmalinden sadece anne sorumlu
değildir. Anneyi strese sokan, onunla tartışan ve ona şiddet uygulayan babalar baş
aktörlerdir.
Çocuktaki davranış bozukluklarının duygusal ihmalden, ilgi ve özveri eksikliğinden
kaynaklandığı biliniyorsa, önce ihmalin önüne geçilmeli, sonrasında bir uzmandan
yardım alınarak gerekli ilgi ve ihtiyaçların karşılanması gerekir.
Çocuğu yanlış arkadaşlıklardan kurtarmanın en güzel yolu çocukla arkadaş olmaktır.
Olumlu arkadaşlıklarını desteklemeniz, olumlu davranış gösteren arkadaşları ile zaman
geçirmesini sağlamanız önemli bir adım olacaktır.
0-7 yaş çocuklarda oyunun tedavi edici özelliğe sahip olduğu
unutulmamalıdır. Çocukluk dönemi ihmal sonuçlarıyla baş etmenin en
güzel yolu, ihmale uğradığını tespit ettiğiniz an çocuğun oyunlarla
duygusal açlığını ifade etmesine olanak sağlamaktır.
Kurallarına göre oynadığı oyunlarda çocuk, ihmale maruz kalmışlığını bir
şekilde hissettirecektir. Örneğin; çocuk oyuncağı ile konuşurken “Senin de
mi baban çok meşgul olduğundan seninle birlikte değil?” gibi cümlelerle bu
ihmali yansıtabilir.
Ergenlik döneminde ihmale maruz kalmış çocuklarda spor, sosyal faaliyetler, öğretmen iş
birliği, resim çalışmaları, müzik, olumlu arkadaş ortamları ihmalin izlerini hafifletmede
birebirdir.
Anne babanın ergenlik dönemindeki çocuğuyla etkili ve empatik iletişimler kurması,
arkadaşça sohbetler etmesi görülen olumsuzlukları azaltacaktır.
(Yararlanılan Kaynak: Çocuk Bu İhmale Gelmez, Uzman Klinik Psikolog Mehmet KURTOĞLU, Nesil Yayınları, Ocak 2016)
***
ÇOCUĞU AMAÇ DIŞI KULLANMA: İSTİSMAR(SÖMÜRÜ)
Çocuk yetiştirme sürecinde anne-babalar, bakıcılar, akrabalar, öğretmenler bilerek ya da
bilmeyerek, çocuklarının gelişimini olumsuz yönde etkileyecek; kimi zaman şiddet, kimi zaman da
ekonomik, duygusal ve cinsel sömürü şeklinde davranışlar sergilemektedir. Bu nedenle istismar,
önlenmesi ve müdahalelerde bulunulması gereken çok önemli bir halk sağlığı sorunudur.
Çocuk istismarı; çocukların beden ve ruh sağlığına zarar veren, fiziksel, zihinsel, duygusal, sosyal
ve ahlaki gelişimlerini durduran-engelleyen ve herhangi bir kaza sonucunda oluşmayan davranışlardır.
Anne-baba bilmeyerek de çocuğu istismar edebilir.(Örneğin; çocuğun gözü önünde çıplak ya da
iç çamaşırlarla dolaşma, terbiye etme amaçlı övünülen şiddet davranışları vb.) Bundan dolayı, anne
ve babaların, istismar oluşturacak her davranışı fark etmeleri gerekmektedir. Bu fark etme, ancak çocuğun
gelişiminin iyi bir şekilde öğrenilmesi ve istismar davranışlarının bilinmesiyle mümkündür.
Bazen, çocuk ihmal edilmesin diye dahi istismar edilebilir. Çocuğa aşırı sevgi, aşırı saygı duyma
gibi davranışlar sergilenebilir. Bu tip davranışlarında istismara yol açtığı da unutulmamalıdır.
İSTİSMAR ÇEŞİTLERİ NELERDİR?
1-FİZİKSEL İSTİSMAR
Belirlenmesi en kolay olan istismar çeşididir. “Fiziksel istismar”, yetişkin bir bireyin, otoriteyi
sağlama, cezalandırma ve öfkeyi boşaltma amacıyla, elle veya herhangi bir aletle(dişleriyle ısırma, sopa,
sigara, kemer, bıçak, silah vb.) çocuğun vücudunun herhangi bir yerine uygulayarak çocuğa ceza
vermesidir. En acımasız fiziksel istismar(şiddet), aile içi olanıdır. Çocuğun, anne, baba, ağabey, amca, dayı
vb. gibi değer verdiği, saygı duyduğu ve sonsuz bir sevgi beslediği aile üyeleri tarafından uygulanan
istismar, en kötü sonuçların yaşandığı istismardır.
2-DUYGUSAL İSTİSMAR
Fiziksel, ekonomik ve cinsel açıdan istismara uğramış çocuk, duygusal istismar izlerini de
taşımaktadır. Çocuğa nefretle bakmak, çocuğu korkutmak ve reddetmek, çocuğun istenilmediğini,
sevilmediğini vurgulamak(Sen benim çocuğum değilsin!), çocuğa küfürlü sözler, aşağılayıcı ifadeler sarf
etmek, çocukla alay etmek, çocuğu diğer eşe karşı kullanmak gibi davranışlar ve ifadeler duygusal
minik minik
Sayfa 3
minik minik
istismara neden olmaktadır. Aşırı bir şekilde, “Dur!”, “Yapma!”, “Yeter!”, “Haddini bil!”, “Karışma!”,
“Dokunma!”, “Kırma!”, “Beni kızdırma!”, “Seni doğuracağıma taş doğursaydım!”, “Sen beceriksizsin!”,
“Sen yapamazsın!”, “Sesini kes!” gibi cümleler… Çocuk sarılmak istediğinde sarılmamak, sevilmek
istediğinde sevmemek, önemsizmiş gibi davranmak… çocuğu duygusal açıdan istismar etmektir.
Ayrıca, aşırı derece de şımartmak, çocukta oluşan ilgiyi kullanmak, çocuğu ağlatmak, utandırmak,
suçlu hissetmesini sağlamak, aşırı ödül vermek gibi olumlu veya olumsuz davranışlar da çocuğun
duygusal açıdan istismarına neden olmaktadır. Anne ve babanın disiplin yöntemlerindeki zıtlıklar(birinin
onaylaması, diğerinin onaylamayıp cezalandırması) da duygusal istismara sebep olmaktadır. Çoğu ruhsal
hastalığın temelinde anne baba tutumlarının farklılıklarının etkili olması yatar. Çocuğun anne ve baba
tartışmalarına şahit olması da duygusal istismara yol açmaktadır. (Çocuk üzüntü, öfke, korku yaşar ve
bir gün annesiz veya babasız kalacağını, kendisine bakılmayacağını düşünür.)
3-EKONOMİK İSTİSMAR
Çocuğun gelişimini engelleyen, duraklatan, haklarını ihlal eden işlerde veya düşük ücretli
bir işte iş gücü olarak çalışması veya bir başkası tarafından çalıştırılmasıdır. Çocukları maddi
gelir elde etme amaçlı zorla çalıştırmak, onları ekonomik gelir sağlayan bireyler olarak
görmek, dilendirmek, hırsızlık, gasp gibi olaylara bulaştırmak da çocuğu istismar etmektir.
4-CİNSEL İSTİSMAR
Yetişkinlerin cinsel çıkarları doğrultusunda çocuğu kullanması, çocuktan cinsel anlamda
faydalanmasıdır. Aile içinde ve aile dışında olmak üzere iki şekilde ele alınabilir. Aile içi cinsel istismar;
cinsel istismar içerisinde en gizlenen türdür ve bu çocuklarda görülen psikolojik problemler hayatlarının
sonuna kadar devam eder. Cinsel istismar, çocuklarda aşağıdaki dört etkiyi de aynı anda oluşturur:
1. Zedelenmiş cinsellik: Cinsel tutum ve duygular normalden sapmaktadır. Cinsellik ve normal
sevgiler birbirine karışabilir. Aile içinde gerçekleşmişse, cinsel tutumlarda daha ağır olumsuzluklar
gözlenebilir. Aile dışında gerçekleşse de cinsel tutumlarda sapmaların görülmesi muhtemeldir.
2. İhanet: Sevilen ve tanıdık biri tarafından istismar edilen çocuklarda ihanete uğramış duygusu
yaşanmaktadır. Çocuk korku, üzüntü, güven kaybı ve depresyon yaşamaktadır.
3. Acizlik: İstek ve irade dışında maruz kalınan istismar vakaları çocuğun kendini aciz, çaresiz
hissederek; çocukta öfkeye, endişeye, korkulu rüyalara, bedensel şikâyetlere, suça yönelmeye,
öğrenme güçlüğüne ve en sonunda intikam duygularını yaşamaya sebep olabilir.
4. Damgalanmak: Utanç ve suçluluk duyguları zamanla çocuğun benliğine işlemekte ve çocuğun
kendisini böyle algılamasına yol açmaktadır. İstismara uğramış çocuk, damgalanma duygularını
yaşayarak, hayattan soyutlanmaktadır.
CİNSEL İSTİSMARIN SONUÇLARI NELERDİR?
Cinsel istismar, ortaya çıkarılması en zor istismar türlerindendir. Tecavüzle gerçekleşen eylemler
dışında, cinsel istismarı tespit etmek çoğu zaman mümkün olmamaktadır. Bunun en büyük nedeni,
toplum olarak istismar edilene ilişkin bakış açımızın olumsuz olmasıdır. Özellikle anne, çocuğu eğer yakın
çevresi tarafından istismara maruz bırakılmışsa, bunu gizleme yoluna gidebilir. Adının çıkması denilen
durumu(!) yaşamamak için yapılan bu gizleme çalışmaları, istismarcıyı cesaretlendirmekte ve istismar
eylemini farklı çocuklara da uygulamasına yol açmaktadır. Çocuk, cinsel tacizle başa çıkacak durumda
değildir. Bazen kendisine uygulanan eylemin cinsel istismar olduğunu dahi fark etmeyebilir. İlerleyen
yaşlarında ise bunu fark ettiğinde bu olaydan olumsuz bir şekilde etkilenecektir. Bundan dolayı istismarın
ne olduğu, kendisini nasıl koruması gerektiği «mahremiyet eğitimi» çerçevesinde çocuklara erken
yaşlarda (4-7 yaş) anlatılmalıdır.
İHMAL VE İSTİSMARIN ÖNÜNE GEÇMEK İÇİN ANNE BABALARA ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
O
Evliliğe her yönden hazır olmak ve evlenecek çiftlerin birbirine uyumu çok önemlidir.
O
Çocuk, evliliğin bir kurtarıcısı ya da can sıkıntısının bir ürünü olacaksa, bu çocukların ihmal ve
istismar mağduru olacakları şimdiden anlaşılabilir.
O
İlle de erkek olsun, ille de kız olsun demeyin!
O
Annelik ve babalık görevini öğrenin! Anne ve babalık biyolojik olarak oluşur fakat gerçek bir
anne baba olmak, fedakârlık ve detaylı bir gelişim bilgisini öğrenmeyi gerektirir.
minik minik
Sayfa 4
minik minik
O
Madde kullanan veya psikolojik rahatsızlığı olan eş tedavi olmalıdır. Alkolik, madde
bağımlısı bir ebeveyn, istismar etme konusunda her zaman büyük bir tehlikedir. Bu tehlike hem
eşine hem de çocuklara şiddet şeklinde ortaya çıkmaktadır. Alkol bazen, çocukların cinsel açıdan
da istismar edilmesine yol açabilir. Çünkü alkol, ahlaki olanla ahlaki olmayanı birbirinden ayırma
becerisini yok eder. Psikolojik rahatsızlığı(paranoya, kaygı bozukluğu vb.) olan ebeveynler tedavi
olmazsa, çocuk için ihmal ve istismar kaçınılmaz olur.
O Çocuklara küçük yaşlardan itibaren; merhamet, mahremiyet, sorumluluk, memnuniyet ve
mutluluk aşılamak gerekir. Bu da ancak, iyi bir rol-model(örnek) olmakla mümkündür.
O
Çocukların gelişimini takip edin! İlgili anne babalar çocuklarının hangi dönemde olduğunu, o
dönemin gelişim özelliklerini, çocuklarının ilgi ve ihtiyaçlarını bilir ve yerine getirir.
O
Anne ve baba çocuk yetiştirirken tutarlı davranmalı, birinin A dediğini diğeri B dememeli.
O
Anne ve baba olarak çocukların gözü önünde fikir ayrılıklarınızı hiçbir zaman paylaşmayın.
Çocuklara ikili ilişkiyle ilgili sorunları veya şahsi sorunları yansıtmayın.
O
Çocukları evliliğin kurtarıcısı olarak görmekten vazgeçin! Evlilik ilişkisi bitmiş bir ailede
evlilik, çocuk için devam ettirilmemeli.
O
Kardeş kıskançlığının önüne geçin! Kardeşler arasında ayrım yapıldığını düşünen çocuk,
duygusal açıdan ihmale ve istismara maruz kalmış olabilir. Haksızlığa uğramışlık hissi, çocukta
öfke doğuracağından bu çocuklarda zamanla kardeşlerine veya anne babaya gizliden gizliye,
patlaması muhtemel bir saldırgan davranışın ortaya çıkmasına neden olabilir.
O
Kurallara duygusallık katmayın! Gülerek, öfkelenerek, yalvararak kural koymak, çocuklarda
kuralsızlığı pekiştiren tavırlardır. Çocukların her istediklerini elde ettikleri bir ortamda
büyümeleri, duygusal açıdan istismar nedenidir. Bundan dolayı sınırlar ve kurallar, belirgin ve
gelişim dönemine uygun olmalıdır.
O
Etkili bir iletişim sergileyin! Etkili iletişimde aktif dinleme esastır. Aktif dinleme, anlatılan
durumla ilgili soruların sorulmasını, anlaşılmayanların anlaşılmaya çalışılmasını sağlayan, beden
dilinin doğru kullanıldığı bir dinleme biçimidir. Beden dilini kullanırken; iletişim esnasında
çocuğun hizasında bulunmak, jest ve mimiklerle ne anladığımızı çocuğa hissettirmek çok
önemlidir. Aynı zamanda kişiliğe yönelik olumsuz eleştirilerde bulunmamak, önyargılı ve
suçlayıcı olmamak, sen dili yerine ben dilini kullanmak etkili iletişimin olmazsa
olmazlarındandır.
MAHREMİYET EĞİTİMİ NEDİR?
Mahremiyet eğitiminde, mahremiyetin bir davranış olarak sergilenmesini sağlamak amaçlanmalıdır.
Mahremiyet, kelime anlamı olarak «gizlilik ve kişisel gizlilik» anlamlarına gelir. Mahremiyet eğitimi;
çocuğun küçük yaşlardan itibaren (3 yaş), özerkliğinin ve kendisine ait kişisel bir gizliliğinin farkına
varması, gizliliğini sergilemesi, bu gizliliğini koruması, başkalarının da gizliliğine ve özerkliğine saygı
duyması sürecidir. Mahremiyet eğitiminin uzun bir süreci kapsadığı unutulmamalıdır. Mahremiyet
eğitimi, çocuğun gelişimine uygun, davranış eğitimi şeklinde, 3-7 yaşları arasında verilmelidir.
MAHREMİYET BİLİNCİNİ AŞILAMAK İÇİN ANNE-BABALARIN YAPMASI GEREKENLER
1. «BEDENİM BANA AİTTİR!» BİLİNCİ
O
Çocuk bedeninin kendine ait olduğunu hissetmelidir. Bu his anne-baba tarafından
kazandırılmalıdır. Çocukların bedenleriyle ilgili tasarruflarda, çocuklardan onay almak
gerekir.
Anne,
altını
ıslatmış/üzerini
kirletmiş/terlemiş
oğlunun-kızının
pantolonunu/kıyafetlerini öfkeyle çıkarmamalı, çocuğun onurunu kırmamalı, sabırlı
olmalıdır. Bu durumda «Altını ıslatmışsın/üzerin kirlenmiş değiştireyim istersen.
Çok terlemişsin, istersen atletini çıkaralım.» tavrıyla yaklaşmalıdır. Çocuk, izin
alarak sevilmelidir. «Seni öpebilir miyim kızım/oğlum? Seni kucaklayabilir miyim?
Yanağını okşayabilir miyim?» gibi sorularla çocuk izin almaya alıştırılmalıdır.
2. «DOKUNULMASI YASAK OLAN YERLERİM» REFLEKSİ
O
minik minik
Çocuklar 4 yaşından itibaren, vücutlarının belli bölgelerine temas edilmesinden
rahatsız olmaya başlamalıdırlar. Dokunulması yasak olan, çocuğun özel bölgelerinin arka,
Sayfa 5
minik minik
göğüs ve bacak arası bölgeler olduğu çocuklara oyunlarla anlatılmalıdır. Çocuk oyuncak
bebeğini giydirerek görülmemesi gereken bölgeleri öğrendiğini ispat edebilir. Çocuklar
anne-baba, akraba, eş-dost tarafından cinsel organlarına dokunularak, öpülerek,
vurularak sevilmemelidir. Alt değiştirme sırasında, eğer çocuklar farklı cinsiyete
sahiplerse ve ergenlik öncesi dönemdelerse orada bulunmamaları gerekir. Bir zaruret
olmadığı taktirde, çocuğun altını sadece anne değiştirmeli, bunun mümkün olmadığı
zamanlarda sürekli farklı kişiler değil, sabit kişilerin(anneanne, babaanne vb.)
değiştirmesi daha uygun olur. Tuvalet temizliği görevi adım adım çocuğa devredilmelidir.
4 yaşlarındaki bir çocuk, artık kendi temizliğini kendi yapar hale gelmelidir. Bu süre en
çok 5 yaşına kadar uzatılabilir.
3. FİZİKSEL BASKIYA DİRENME GÜCÜ
O
Küçük yaşlardaki çocuklar kendi güçsüzlüklerini ve çaresizliklerini, büyüklerin gücünü
keşfettikçe anlar. Ne yazık ki yetişkinler bazen farkında olmadan, çocukların üzerinde
güç gösterisinde bulunurlar. (Bir amcanın çocuğu zorla sevmek istemesi gibi) Fakat
çocuk, o esnada kendinden büyük birinin gücüne teslim olur ve ondan kaçılamayacağını
hafızasına yazar. Yapılan araştırmalarda suiistimal edilmiş çocukların birçoğunun bu
düşünce yüzünden çırpınmadığını, bağırmadığını, kaçmaya çalışmadığını gösterir.
Çocuklarında bu olumsuz kanaati oluşturmak istemeyen anne-babalar, çocuklarını
severken büyük ve orantısız güç gösterilerinden sakınmalıdırlar. Çocuğa, kendisine karşı
bir güç gösterisinde bulunulduğunda direnme ve karşılık vermenin işe yarayacağı
bilinci edindirilmelidir. Bunun için de çocuğun kaçma becerisini geliştirecek
saklambaç, mendil kapmaca, yakalamaca, köşe kapmaca gibi oyunlar oynanabilir.
Anne-babanın ceza amaçlı güç kullanması da çocuğun «fiziksel baskılara direnme
refleksini» zedeler. Aile içi itişip kakılmaya alışan, zor kullanılarak bazı davranışlara
ikna edilen çocuğun tacize direnme becerisi kırılır. Kendi gücünün yetersizliğini
öğrenen çocuk, büyükler karşısındaki güçsüzlüğünü kabul eder ve zor anlarda güçlüye
kendini teslim etme pasifliği kazanır. Bu nedenle çocuklar asla fiziksel güç kullanarak bir
işe razı edilmemelidir. (Bahçede oynayan çocuğu yaka paça eve sokmak vb.)
4. «VÜCUDUM GÖRÜNMEMELİ» HİSSİ
O
Çocuk, vücudunun belli bölgelerinin, özellikle genital bölgelerinin görünmesinden ve
açıkta bulunmasından rahatsızlık duymalıdır. Bebek yürümeye başladığı andan itibaren,
ortada çırılçıplak bırakılmamalıdır. Çocuk hatırlayabildiği en küçük yaştan itibaren (bu
yaklaşık 3 yaştır) başkalarının yanında genital bölgelerinin hep iç çamaşırı ile örtülü
olduğunu hatırlamalıdır. Özellikle 4 yaşından itibaren çocuk, ev içinde ve ev dışında
çırılçıplak bulunmamalı, giysilerini kendisinin giyip çıkarmasına izin verilmelidir.
Böylece çocuk, kendi çıplaklığına karşı bilinçsizce bir alışkanlık kazanır ve buna bağlı
olarak refleks geliştirir. Başkalarının yanında kendini çıplak görmeye alışkın olmayan
çocuk, giysilerinin birileri tarafından değiştirilmesinden büyük rahatsızlık duyar. Çocuk,
ev dışında sokak ortasında başkalarının rahatlıkla görebileceği yerlerde tuvaleti
yaptırılmamalı, altı değiştirilmemeli ve çırılçıplak havuza/denize sokulmamalıdır.
Sokak ortasında tuvalet yaptırılan çocuğun utanma hissi zedelenmiş olur.
5. «SÖZEL VE GÖRSEL VE SANAL MAHREMİYET» BİLİNCİ
O
minik minik
Anne-baba veya herhangi biri, çocukların duyacağı bir şekilde belden aşağı konuşmamalı,
cinsel sohbetlerde bulunmamalı, özel bölgelerle ilgili konuşmamalı, küfür etme gibi
mahremiyeti zedeleyici sözcükleri kullanmamalıdır. Anne ve baba, özellikle 0-3 yaş
arası bebeklerin gözü önünde çıplak veya iç çamaşırları ile bulunmamalıdır. Çocuk anne
ve babasının özel hayatlarına şahit olmamalıdır. Çocuk, sözel ve görsel mahremiyeti
zedeleyici küfür, erotik, pornografik içerikli film, resim ve müziklerden uzak
tutulmalıdır. Bunun için de çocuk, internetle, TV ile denetimsiz bir şekilde baş başa
bırakılmamalıdır. Çocuğa internette yabancılarla konuşmaması gerektiği, sanal ortam da
olsa bu ortamın gerçek ortamdan farkının olmadığı anlatılmalıdır. Özel resimlerin ve
bilgilerin(TC kimlik numarası, doğum tarihi, telefon numarası vb.) sanal
ortamlarda(facebook, twitter, instagram vb.) paylaşılmaması gerektiği, «Nasıl ki
sokaktan geçen bir yabancıya resimlerini, özel bilgilerini vermiyorsan, sanal
âlemde de bu bilgilerini kimseye vermemelisin.» gibi açıklayıcı cümlelerle çocuğa
anlatılmalıdır. «Çocuk bir şeyden anlamaz, bilmez.» anlayışından uzak durmalı,
çocuğun her şeyi kayıt altına aldığı unutulmamalıdır.
Sayfa 6
minik minik
6. «YALNIZLIK VE ÇIPLAK OLMAMA» BİLİNCİ
O
Banyoda çıplak olmama, soyunup giyinirken, tuvalette ve banyoda yalnız olma
davranışlarını kazandırmada en önemli husus, anne ve babanın çocuğa model olmasıdır.
Tuvalet eğitimi esnasında tuvaletini tek başına yapabilecek seviyeye gelmiş çocuğun
tuvalette yalnız bırakılmasında fayda vardır. Yalnız kalamıyorsa, anne veya baba, çocuk
tuvaletini yaparken sırtını dönerek, çocuğuna yalnız yapılacak bir davranış içerisinde
olması gerektiği mesajını verebilir. Her ne sebeple olursa olsun, 4 yaşına girmiş bir
çocuğa tuvaletin «özel» bir mekân olduğu, tuvalet ihtiyacını gideren birinin başkaları
tarafından görülmesinin doğru olmayacağı öğretilmelidir. Anne-baba çocuklarıyla
tamamen çıplak halde aynı anda banyoda bulunmamalı ve birlikte yıkanmamalıdır.
Çocuklar 3 yaşından itibaren banyo yaparken üzerlerinde külot bulunmalıdır.
Böylece çocuklar, genital bölgelerinin görülmemesi gerektiğini pratikte uygulayarak da
öğrenir. Özellikle 7 yaşından sonra genital bölgelerinin her ne sebeple olursa olsun bir
başkası tarafından görülmemesi gerekir. Çocuk, kendi odasında anne-baba yardımı
dışında soyunma ve giyinmede kimsenin olmaması gerektiğini bilmelidir. Anne ve baba
yalnızlık ilkesine uymuyorsa, aile içinde eşlerin ve çocukların yanında giyinip
soyunuyorsa çocuğa mahremiyete dair hiçbir şey öğretemezler.
7. «İZİN VERİRSEM KABUL EDİLİRSİN» İLKESİ
O
Anne-baba ve yakın akrabalar 4 yaşından itibaren çocuğun odasına girerken kapıyı
çalıp, «girebilir miyim» diyerek izin almalı ve bu bilinç çocuğa adım adım
kazandırılmalıdır. Bu izin alma, anne ve babasının odasına girmek üzere olan çocuğun da
izin almasını sağlayacaktır. 7 yaşından sonraysa, artık çocuktan izin almadan onun özel
dünyasına adım atılmaması gerekir. Böylece çocuk, odasının kendisine ait olduğunu,
biricikliğini ve özerkliğini hissedecektir. Çocuk, odasının özel alanı olduğunu
kavrayıncaya, kendi izni olmadan özel dünyasına kimsenin giremeyeceğini ve gerekirse
izin vermeyebileceğini öğreninceye kadar bu eğitim devam etmeli ve gereken özen
gösterilmelidir. Bu eğitim, hem çocuğun kişiliğine saygıyı arttırır, hem de rahatsız olduğu
bir durumda ona itiraz edebilme becerisini kazandırır.
8. AKRABA-ÇEVRE FARKINDALIĞI
O
Çocuklar, çevresindeki her yetişkine karşı sonsuz güven duygusu beslerler. Onların
dünyasında bir yetişkinin yalan söylemesi, kötülük düşünmesi ve anormal davranışlar
sergilemesi neredeyse imkânsızdır. Bir çocuğun çevresinde kendisi için tehlike olabilecek
kişileri kavrayabilmesi en erken 7-9 yaş döneminde başlar. Hatta birçok çocuk, bu
tehlikelerin büyüklüğünü ancak 14-15 yaşlarında ya da ergenlik döneminde
kavrayabilir. Çocukların yetişkinleri kategorize etmesi ne kadar zor da olsa, ilk çocukluk
yanılgılarının önüne geçebilmek ve «amca» diye hitap ettiği yabancılar ile kendi amcası
arasındaki farkı öğrenmesi için anne-babanın rehberliğine ihtiyacı vardır. (Öz amca ile
Bakkal Ali Amca arasındaki fark öğretilmeli.) Kuzenler «kardeş» değildirler.
Toplumumuzda kuzenlere, «siz kardeşsiniz» dendiğini, buna bağlı olarak zaman zaman
birlikte yatmalarına, hatta masumca birlikte «banyo yapmalarına» izin verildiğini çok
fazla görmekteyiz. Bu yüzden kuzenlere kesinlikle «siz kardeşsiniz» denmemeli, onlara
birbirlerinin akrabaları olduğu öğretilmelidir.
9. BAŞKALARININ MAHREMİYETİNE SAYGI DUYMAK
O
Bu konuda öncelikle anne-baba çocuğa örnek olmalıdır. (Odasına girerken, sevmek,
öpmek için izin istemek. Cinsel obje içerikli ses ve görselleri çocuğun gözü önünde
dinleyip izlememe. Çocuğun yanında başkalarının mahremiyetini ihlal edici
konuşmalar yapmama, küfür etmeme vb.) Anne-baba izin istiyorsa çocuk da
isteyecektir. Anne-baba çocuğu izliyorsa çocuk da izleyecektir. Bundan dolayı iyi örnek
olmalı ve izlemenin, bir başkasının özel bölgesine bakmanın ve dokunmanın hoş bir
davranış olmadığı çocuğa anlatılmalıdır. Bu anlatım, küçük çocuklarda oyun yöntemi
kullanılarak yapılmalıdır. Çocuğa nasihat ederek mahremiyeti öğrenemeyeceği
bilinmelidir.
10. «HAYIR» DİYEBİLMEYİ ÖĞRENMEK
O
minik minik
İstismar edilmiş çocuklarla yapılan görüşmelerde görülen gerçeklerden biri de, çocuğun
ilk andan itibaren «hayır» diyememesidir. Çocuğa «hayır» demeyi öğretmek, çocuğun
isteklerine «hayır» cevabı vermekle öğretilmez. Çocuğun «hayır» kelimesini
Sayfa 7
minik minik
kullanmayı öğrenmesinin temel şartı, çocuk «hayır» dediğinde anne-babanın bu cevaba
saygı duyması ve bunu «evet»e çevirmek için çaba harcamamasıdır. Aile içinde
kendini değerli bulan, duygu ve düşüncelerine saygı duyulan ve hak ettiği statü verilen
çocuk, kendini rahat ifade eder. Çocuk, hoşuna gitmeyen bir istek karşısında, «hayır»
diyebiliyor, bu tercihi ailesi ve çevresi tarafından saygı görüp bu isteksizliği anlayışla
karşılanıyorsa; böyle bir çocuk, istismar olaylarına karşı savunma sistemini geliştiriyor
demektir. Kendi yaş dönemine göre, «vicdan mekanizması» gelişmemiş çocuğa «hayır»
demeyi öğretmek doğru değildir. Vicdani duyguları gelişmemiş bir çocuk «hayır» demeyi
öğrenirse, artık hayatı boyunca iyi-kötü her şeye hayır diyebilir.
Kaynaklar: 1) Çocuk Bu İhmale Gelmez / Uzman Klinik Psikolog Mehmet KURTOĞLU / Nesil Yayınları / Ocak 2016
2)Nezaket ve Zarafet İçin Mahremiyet Eğitimi / Uzman Pedagog Dr. Adem GÜNEŞ / Timaş Yayınları / Aralık 2015
***
NİSAN AYINDA DOĞANLAR…
CEYDA YERLİ
MUHSİN ŞİMŞEK
ÇOCUK KALSAYDIM / Mustafa ŞAHAN
“İstismara uğramış tüm çocuklara”
Çocuk kalsaydım
İlk günkü gibi masum
Çekin ellerinizi, dokunmayın
Kimsesizim, savunmasız
Günahsızım, suçsuzum
Kirli emelleriniz sizin olsun
Bana oyuncaklarımı verin
Ne kabahati vardı
Doğmadan gömdüğünüz hayallerimin
Hadi getirin
Bana yarınlarımı getirin
Oysa inanmıştım size
Çok güzeldi yediğim çikolatalar
İnanmıştım o manalı gülüşünüze
Şimdi her gece rüyamda
Beni bir çakal kovalar
NİSAN ALAZ ÜSTÜN
ALİŞAN ÖZENÇ
YASİN KÜÇÜK
CEYDA ARAS
ELİF NAZ ŞAHBUDAK
CEYLİN ARAS
İSA UTKU
NESLİHAN KANTAŞ
NİSAN ŞAŞI
ZEYNEP KESKİN
DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN
ÇOCUKLAR 
BU AY ZİYARET ETMENİZİ TAVSİYE ETTİĞİMİZ SİTE:
Çocuk ve Bilgi Güvenliği Derneği http://cbgd.org/
BU AY OKUMANIZI TAVSİYE ETTİĞİMİZ İKİ KİTAP:
Kararıverdi birden masmavi gökyüzü
Bir sessizlik bürüdü her yanı
Korumak gerekmez mi öksüzü?
Bir çakal nefesi, bir kurt gözü
Çekildi damarlarımın kanı
İtmeyin beni, tutun ellerimden
Sevgiye, şefkate muhtacım ben
Ne olur sarın yaralarımı
Bırakmayın beni onlara
Geri verin bana oyuncaklarımı
Umutlarımı, yarınlarımı…
minik minik
Sayfa 8
Download