Dil ve Kültür Kültür için, bir topluluğu veya bir ulusu diğerlerinden ayıran değerlerin toplamıdır, diyebiliriz. O topluluğun dili, bu dille ortaya koyduğu eserleri, gelenek ve görenekleri, yiyecek ve içecekleri, kılık kıyafeti, insanlar arası ilişkileri bu kapsamda değerlendirilebilir. Bu nedenle Türk kültürü, Yunan kültürü, İngiliz veya Alman kültürü ifadelerini kullanabiliyoruz. Dil, kültürün en önemli unsurudur. Dil olmazsa toplumsal değerlerimizi, dille ortaya konan eserleri yayamayız ve gelecek kuşaklara aktaramayız. Dil, bu nedenle kültür ailesinin reisliği görevini üstlenmiştir. “Dilin taşıyıcılık fonksiyonu” sayesinde geçmişle gelecek arasında bağ kurabiliyoruz. Kültürlü insan ait olduğu toplumun değer yargılarını genellikle hazır bulur ve uygular. Medeni insan ise başka toplulukların toplumsal değerlerini fark eder, kendisine uygun olanı alır veya bu değerlere saygı duyar. O halde kendi kültürünü temsil eden bir kişi evrensel değerlere, siyasi, ekonomik ve teknolojik gelişmelere uyum sağladıkça medeni olma özeliğini de ortaya koymuş olur. Türkler, tarihi zaman içinde Batıya doğru ilerledikçe önce İslam medeniyetinin ardından da Rönesansla şekillenen Avrupa medeniyetinin etkisine girmiştir. Bu süreçten dilimiz de etkilenmiştir. Önce Arapça, Farsça; ardından da Fransızca ve İngilizce kelimeler dilimize dolayısıyla kültürümüze dahil olmuştur. Dilimizin inceliklerini en iyi şekilde öğrenmek ve bu dille oluşturulmuş eserleri öncelikli olarak okumak millet olma şuurumuzu pekiştirecektir. Düşünmek ve konuşmak bizi insan yapıyor; ancak millet olabilmek için aynı dili konuşmak ve aynı kültür dairesi içinde yaşamak gerekiyor. Ahmet Tok, Fenerbahçe Anadolu Lisesi Türk Dili ve Öğretmeni