Bilge Begüm YAVUZYİĞİT Müziğin Sihrini Keşfetmek Hiç müzik dinlerken kendinizi farklı dünyalarda hissettiniz mi? Kendi hislerinizi sizden daha iyi anlatan bir şarkıya denk geldiniz mi? Bence müzik bu dünyanın sahip olduğu en sihirli şey: daha ışınlanma icat edilememişken bizi saniyeler içinde farklı dünyalara yollayabilme gibi bir özelliği var. Tek yapmanız gereken kulaklığınızı takarak dünyayı susturmak ve müziğin sesini açmak. İşte bu kadar basit: bizi bir süreliğine de olsa, günlük yaşamın monotonluğundan ve stresinden uzaklaştıracak uzay gemisinin anahtarı parmağınızın ucunda, tek yapmanız gereken oynat tuşuna basmak ve yolculuğun keyfini çıkarmak. Ben müzik dinlemeyi hep dünyadan uzaklaşmak gibi görmüşümdür ve müzik dinlemeyi sevmeyen insanlara her zaman hayret etmişimdir. Benim için müzik dinlememek nefes almamak gibi bir şey. Müziğe kendimi ifade etmek ve benim gibi hisseden başka insanların olduğunu, yalnız olmadığımı görmek için ihtiyacım var... Gözlerimi kapatırım, çevremdeki objeler zaman içinde kaybolurken kendimi bambaşka bir dünyada, bambaşka hislerle, beni anlayan insanların arasında bulurum. Ne zaman kendimi düşüncelerim içinde boğulur gibi hissetsem hemen odama çıkıp beni rahatlatacak şeyler dinleyerek fazla mesai yapan beynimi susturmaya, düşüncelerimi dünyada yaşadığım sorunlardan uzaklaştırmaya çalışırım. Galiba hislerimi anlatırken şarkı sözlerini kullanman da bu yüzden: benim için müzik zor zamanlarımda her zaman yanımda olan bir dost gibi, kendimi bazı şarkılara o kadar bağlıyorum ki bazen hayatımı onlara göre yaşamaya başlıyorum, yani hayatım şarkı sözleri ile bütünleşiyor, bazen bir şarkı hayat stilimi değiştirmeye, beni başka bir insan yapmaya yetiyor. Benim müzikle tanışmam ve ona bu kadar değer yüklemem nasıl ve ne zaman mı oldu peki? Ortaokul döneminde. En karanlık zamanımda… Çoğu zaman gençler kendilerini çıkmaz bir sokakta, karanlığın içinde bulurlar. Birçok kez bunun nedeni bir hatada hayatlarının bittiğini ya da yere düşünce bir daha kalkamayacaklarını düşünmeleridir, biliyorum çünkü ben de aynı hisleri yaşadım. Böyle bir karanlığa sadece gençlik zamanında düşülür diye gelir geçer bir yargı da yok. Bütün insanların mutlaka kendilerini bambaşka biri gibi hissettikleri ve karanlıkta kaldıkları dönemler vardır. İşte en çok kendimizi böyle dönemlerde, günlük hayatın stresinin ve sorunlarının yarattığı karadeliğe çekilirken, kırılgan hissederiz ve tutunacak bir dal ararız. Ben de her diğer genç gibi böyle karanlık bir dönemden geçtim, kendimi herkesten soyutlayışımı ve sırtımı müziğe verişimi çok iyi hatırlıyorum. İşte o zamandan beri müzik benim kurtarıcım, karanlıkta deniz fenerim oldu. Sirenlerle dolu bir denizde kendimi kaybetmeden karaya çıkabildiysem bunun tek nedeni şarkılardır. İşte şu an hala en sevdiğim müzik grubunu olan Imagine Dragons’ı keşfetmem de tam bu zamana denk geldi, o deniz fenerini ben hep grubun solisti Dan Reynolds gibi düşündüm. Her zaman sesi beni yatıştırmaya, içimi umutla doldurmaya yetti. Bu noktada beni içimdeki karanlıktan çekip çıkaran şarkıdan bahsetmezsem olmaz. Şarkının adı ‘On Top Of The World’. Yani dünyanın en tepesinde. Benim için bunun iki anlamı var: birincisi mutluluktan havalarda olmak, ikinci ve asıl anlamı ise dünyadan uzaklaşmak. Şarkı insanların inişli çıkışlı hayatlarına değiniyor, şarkıcı dünyanın tepesinde olduğundan ve sonunda mutluluğu bulduğundan bahsediyor. Bence bunun nedeni yeterli bir uzaklıktan dünyanın ve içindeki her şeyin küçücük görünmesi: insanlar, problemler, olaylar… Mutluluğa kadar olan sancılı kısımdan bahsetse de hayatın devam ettiğini, aşağı kadar olan sert ve uzun düşüşün sonunda hemen ayağa kalkıp devam etmemiz gerektiğini anlatıyor şarkı. Beni kurtaran da bu sözlerdi işte: mutluluğa ulaşmanın kolay bir yol olmadığını, “cennete giden yolun, metrelerce bulutlu cehennemden” geçtiğini, sürekli düşüp yeniden kalkmanın zor olabileceğini ancak en sonunda istenilen şeye ulaşılacağını bana öğreten bu şarkıydı, Imagine Dragons’tı. Her şarkıları benimle bütünleşti, hayatımı bir şekilde etkiledi ve bana bir şeyler kattı. Bana her zaman umut verdi, benim de kendimi göstermek için zamanım geleceğini bana söyledi. Sanki beni benden iyi anlayan ve bana bir insanın verebileceği en iyi tavsiyleri veren bir arkadaşımdı. Şimdi bile ne zaman bir Imagine Dragons şarkısı duysam içimi umut kaplıyor, kontrolsüz bir şekilde gülmeye başlıyorum. Çoğu zaman da şarkıları ciğerlerimi yırtacak kadar yüksek sesle söylüyor, kendimi müziğin ritmine ve şarkı sözlerine kaptırıyorum. Imagine Dragons’a karşı olan sevgi, şarkı dinleme ve yeni şarkılar keşfetme isteğimiz de uyandırdı, böylece farklı şarkılar da dinlemeye başladım. Bulduğum her şarkı sanki aklımda olan ancak nasıl dile getireceğimi bilemediğim için içimde tuttuğum düşünceleri anlatıyordu adeta. İşte bu da müziğin sihrini anlamaya başladığım zamanlara denk geliyor. Bence herkes için o ‘denk gelinen’ şarkı vardır: bizi bizden iyi anlatan, kendimizi bulmamızı sağlayan… Bu da insanların müziğe olan inancını ve sevgisini körükleyen dönüm noktası benim gözümde. Şarkı sözlerinin mucizevi gücü, insanların çoğu zaman söyleyemediği şeyleri dile getirerek onları adeta büyülüyor, bazen hissettiklerini bile bilmedikleri duyguları omlara hissettiriyor, hayatlarının dönüm noktalarını asla unutmamalarını sağlıyor. Hayatlarımıza daha çok anlam yükleyen şarkı sözleri ve melodiler bence. Mutlaka bizimle aynı duyguları taşıyan bir şarkı, bizim zevkimize uyan bir grup ya da şarkıcı vardır. Önemli olan bence bu sihri yakalayabilmek, sihri bulana kadar durmamak ve kendimizi tamamen müziğe vererek bu dünyadan, kısa bir süreliğine de olsa, uzaklaşmak. Müziğin bizim yerinize konuşmasına izin vermek.