T.C. TRAKYA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI EĞİTİM YÖNETİMİ TEFTİŞİ PLANLAMASI VE EKONOMİSİ BİLİM DALI UZAKTAN EĞİTİM TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI OKUL ÖNCESİ EĞİTİMDE AİLENİN OKULA KATILIMI VE OKUL YÖNETİCİLERİNİN SÜREÇTEKİ YÖNETİMİ REFİK ŞÜKRÜ ÖZSOY 1158258106 PROJE DANIŞMANI DOÇ. DR. TUNCER BÜLBÜL EDİRNE 2017 i Tezin Adı: Okul Öncesi Eğitimde Ailenin Okula Katılımı ve Okul Yöneticilerinin Süreçteki Yönetimi Yazan: Refik Şükrü ÖZSOY ÖZET İlkokul eğitiminin hemen öncesinde çocukların gelişimleri açısından oldukça büyük bir öneme sahip olan okul öncesi eğitim hizmetlerinin verilmesinde çocuğu tek başına düşünmemek ailesi ile bir bütün içerisinde düşünmek gerekmektedir. Okul öncesi eğitimin çocuklara verilmesini sağlayacak olan eğitimcilerin ve öğretmenlerin çocukların gelişimi açısından bu gelişime aileleri de katmaları gerekliliği doğmaktadır. Çocukların gelişimlerini aileler ile birlikte planlayarak eğitimin eğitim kurumundan sonra ev ortamında da devam etmesini sağlamaları gerekmektedir. Ailelerin çocuklarının gelişimi açısından çocuklarına destek olabilmeleri için okul yöneticileri ve öğretmenlerin aileleri desteklemeleri ve gerekli tüm donanıma sahip olmalarını sağlamaları gerekmektedir. Yöneticiler bu şekilde aileler ile kuracakları sıkı diyaloglar ile hem çocukların aileleri ile birlikte kaliteli vakit geçirmelerini sağlayacak hem de çocukların gelişimlerine destek sağlamış olacaklardır. Okul öncesi eğitim kurumlarında çocuklara verilecek olan kaliteli eğitimlerin daha faydalı olabilmesi için ilk öncelik ile ailelerin okula katılımlarının sağlanmasından geçmektedir. Ailelerin çocuklarının gelişimleri için okula katılımlarının sağlanmasında en büyük pay eğitim veren kişilerdedir. Eğitim veren kişiler yani öğretmenler bu katılımı sağlamak için birçok yöntemi bir arada kullanabilmektedirler. Ayrıca okul öncesi eğitime direk olarak dahil edilecek olan aileler diğer çocukların aileleri ile de iletişim kurarak kendilerini de geliştirme imkanı yakalayabileceklerdir. Bu şekilde ailelerin çocukları ile daha fazla vakit geçirmeleri sağlandığından dolayı çocukların daha kaliteli ve sağlıklı gelişim göstermeleri sağlanmış olacaktır. Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Eğitim, Yönetim, Aile Katılımı, Okul Yöneticisi ii Title of the Thesis: The Participation of the Family in Pre-School Education and the Administrative Management of the School Administrators Author: Refik Şükrü ÖZSOY ABSTRACT The education of primary school children's development in terms of just prior to quite a big importance in the provision of pre-school education services that the child alone to think about needs to be considered in a whole with the family. Will not be given to children of preschool education educators and teachers in terms of children's development that arises the necessity of the development of value added. Children's development plans with their families after the home environment education educational institutions also are required to provide to continue. In terms of the development of your children the families support their children to become school administrators and teachers have all the necessary hardware to support their families and are required to provide them. Administrators in this way to establish the tight with families and children with the dialogues together with their families to spend quality time and will be providing support to the development of children. Preschool educational institutions will be given to children in order to make them more useful for the quality education of first priority for ensuring the involvement of families with school. For the development of children of families in providing the largest share of participation in school education is in people. Providing education to ensure the participation of the people so that teachers are able to use many methods together. Also to be included in pre-school education directly to parents of children with other families who are establishing themselves, they will be able to catch the opportunity to develop. In this way, the children of families with more to spend, since children provided better quality and the healthy development will be provided. Keywords: Pre-school Education, Management, Family Participation, School Principal iii TEŞEKKÜR Proje çalışmalarım süresince desteklerini esirgemeyen ve beni yönlendiren proje danışmanım Sayın Doç. Dr. Tuncer Bülbül’e lisansüstü eğitimim boyunca engin bilgilerini bizlere aktaran değerli hocalarıma, çalışmamda desteğini esirgemeyen çalışma arkadaşlarıma ve hayatımın her döneminde beni destekleyen, bana güvenen, varlıklarını her zaman hissettiğim değerli aileme, teşekkürü bir borç bilirim. EDİRNE, 2017 Refik Şükrü ÖZSOY iv İÇİNDEKİLER ÖZET ................................................................................................................................ i ABSTRACT ..................................................................................................................... ii TEŞEKKÜR ................................................................................................................... iii İÇİNDEKİLER .............................................................................................................. iii TABLOLAR LİSTESİ .................................................................................................. vi I. BÖLÜM GİRİŞ 1.1. Problem ..................................................................................................................... 1 1.2. Amaç ......................................................................................................................... 1 1.3. Önem ......................................................................................................................... 2 1.4. Sınırlılıklar ............................................................................................................... 3 1.5. Okul Öncesi Eğitimde Aile Katılımı İle Alakalı Yapılan Çalışmalardan Örnekler ........................................................................................................................... 3 II. BÖLÜM İLGİLİ ALANYAZIN 2. Okul Öncesi Eğitim Hakkında Genel Bilgiler ........................................................ 12 2.1. Okul Öncesi Eğitimin Önemi ................................................................................... 12 2.2. Okul Öncesi Eğitimde Ailenin Önemi .................................................................... 13 2.3. Okul Öncesi Eğitimde Öğretmenlerin Önemi ...................................................... 14 2.4. Okul Öncesi Eğitim Programının Tanıtımı .......................................................... 16 2.4.1. Programın Temel Özellikleri ...................................................................... 18 2.4.2. Gelişim Özellikleri, Kazanımlar ve Göstergeler ....................................... 20 2.5. Okul Öncesi Eğitimde İletişim ................................................................................. 21 2.5.1. Okul Öncesi Eğitimde Yöneticinin Rolü ve Yönetici Aile İletişimi ........ 21 2.5.2. Okul Öncesi Eğitimde Öğretmenin Rolü ve Öğretmen Aile İletişimi .... 24 2.5.3. Okul Öncesi Eğitimde Ailenin Rolü ve Aile Okul İletişimi ..................... 28 v 2.5.4. Okul Aile İletişimi Gerçekleştirilirken Dikkat Edilmesi Gerekenler ..... 30 2.5.5. Okul Aile İş Birliği....................................................................................... 31 2.5.5.1. Okul Aile İşbirliğinde Dikkat Edilmesi Gerekenler .......................... 34 2.5.5.2. Okul Aile İşbirliğinin Yararları .......................................................... 36 2.5.6. Ailelerin Okula Katılımıında Yöneticilerin Süreçteki Yönetimi............. 37 2.6. Okul Öncesi Eğitimde Ailenin Okula Katılımı .................................................... 39 2.6.1. Aile Katılımı Gerçekleştirilirken Dikkat Edilmesi Gerekenler ............... 42 2.7. Aile Katılımının Yararları ........................................................................................ 44 2.7.1. Aile Katılımının Öğretmenler Açısından Yararları ................................. 44 2.7.2. Aile Katılımının Aileler Açısından Yararları ........................................... 45 2.7.3. Aile Katılımının Çocuklar Açısından Yararları ....................................... 47 III. BÖLÜM YÖNTEM 3.1. Araştırmanın Modeli ......................................................................................... 48 3.2. Çalışma Grubu ................................................................................................... 45 3.3. Verilerin Toplanması ......................................................................................... 50 3.4. Verilerin Analizi ................................................................................................. 50 3.5. Verilerin Geçerliği ve Güvenirliği .................................................................... 51 IV. BÖLÜM BULGULAR VE YORUM V. BÖLÜM SONUÇ VE ÖNERİLER KAYNAKLAR .............................................................................................................. 68 EKLER .......................................................................................................................... 69 vi TABLOLAR LİSTESİ Tablo No Sayfa No Tablo 1. Yöneticilerin Mesleki Kıdemlerine Göre Değerlendirilmesi........................... 46 Tablo 2. Ailelerin eğitim durumu demografik değişkenine göre frekans değerleri ....... 47 Tablo 3. ‘‘Aile katılımının gerçekleştirilmesinden memnun musunuz?’’ sorusunun değerlendirilmesi ............................................................................................................ 49 1 I. BÖLÜM GİRİŞ 1.1. Problem Okul öncesi eğitim, 0-6 yaşlarını kapsayan ve çocukların daha sonraki yaşamlarında önemli roller oynayan, çocuğun tüm gelişimlerinin zengin uyarıcı bir ortamda istenilir niteliklere doğru yönlendirileceği gelişim ve eğitim sürecidir. Eğitim doğumla birlikte başlar, bireyin yaşamı boyunca sürer. Öğrenmenin önemli bir kısmı okul öncesi döneme rastlayan yıllarda gerçekleşmektedir. Bu anlamda yaşamın en önemli dönemi olan okul öncesi yıllarda verilen eğitim çok önemlidir. Erken yaşlarda zengin deneyimlerle elde edilen temel bilgi ve beceriler, çocukların daha sonraki öğrenmelerinde başarılı olma şanslarını arttırmaktadır. İyi bir okul öncesi eğitim yaşamıyla ilkokuldaki uyum ve başarı arasında sıkı bir ilişki olduğu araştırmalarla ortaya konmuştur. Bu durum özellikle yetersiz sosyoekonomik çevre şartlarından gelen çocuklar için daha önemlidir. Okul öncesi dönem çocuğunun bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal gelişiminde sağlanan faydanın daha iyi anlaşılması sonucu okul öncesi eğitim kurumlarına duyulan ihtiyaç giderek artmıştır. Özellikle çalışan anne sayısının artması, oyun alanlarının azlığı ve şehir hayatının sıkışık düzeni okul öncesi eğitim kurumlarının sayısını arttırmıştır. 1.2. Amaç Çocuğun gelişimi ve eğitimi için okulu ve aileyi birbirinden ayrı düşünülemez. Okul ve aile arasında güçlü bir iş birliğinin olması gerekir. Bunun için okul ve aileler birbirleriyle iletişim kurmalı ve yakın ilişkiler içinde olmalıdırlar. Sağlıklı iletişim ve güçlü bir iş birliği için yöneticilere öğretmenlere ve ailelere ayrı ayrı görev ve sorumluluklar düşmektedir. 2 Bu sorumlulukları belirtmek ve ailenin okula katılım süreçlerini değerlendirmek amacı ile bu çalışmamız gerçekleştirilmiştir. 1.3. Önem Gerçekleştirilen çalışma kapsamında okul öncesi eğitim kurumlarının çocuklar üzerinde büyük bir öneme öneme sahip olduğu vurgulanmaya çalışılmıştır. Ayrıca çalışma kapsamında 0-6 yaş arasındaki çocukların evde ve okulda aileleri ve öğretmenleri ile ortaklaşa bir eğitim sistemine dahil edilmeleri ile ülke geleceği açısından ve ayrıca çocuk açısından kazanılacak olan faydalardan bahsedilmeye çalışılmıştır. Okul öncesi eğitim kurumları ile aileler arasında gerçekleşen iletişim ve işbirliği başta çocuklar olmak üzere okul öncesi eğitim kurumlarında görev alan yöneticiler, öğretmenler ve çocuğu okul öncesi eğitim kurumuna devam eden aileler için kazançlı sonuçlar verecektir. Okul aile işbirliğinin önemi kabul edilmesine ve sık sık okul aile işbirliğinin öneminden bahsedilmesine rağmen, uygulama boyutunda gerek okul öncesi eğitim kurumu yöneticileri ve öğretmenler gerekse aileler çeşitli sorunlarla karşılaşmaktadırlar. 0-6 yaş dönemi bilgi beceri, tutum ve alışkanlıkların kazanılmaya başlandığı, gelişimin en hızlı ve kritik olduğu insan yaşamının en önemli dönemidir. Erken yaşlarda elde elden kazanımlar, tutum ve davranışlar bireyin ilerleyen yaşamında mutlu, üretken, kendine güvenen, girişimci, araştırmacı, kendisine ve topluma faydalı bireyler olmasına imkan sağlayacaktır. Ailenin, bireyin yaşamında doğumdan önce başlayan ve yaşamın sonuna kadar devam eden etkileri vardır. Ailenin, çocuğun gelişiminde, kişiliğinin oluşmasında, davranışlarının biçimlenmesinde olumlu ya da olumsuz etkileri vardır. 3 1.4. Sınırlılıklar Araştırmanın sınırlılıkları yalnızca okul öncesi eğitim kurumları ve bu kurumlarda eğitim gören aileler ile birlikte bu kurumlarda yönetici ya da öğretmen olarak çalışan eğitim personelleri olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda devam ettirilen çalışmada okul öncesi eğitim sürecinde ailelerin okula katılımları ve aileler ile okul öncesi eğitim kurumu yönetici ve öğretmenlerinin karşılıklı ilişkilerine değinilmiştir. 1.5. Okul Öncesi Eğitimde Aile Katılımı İle Alakalı Yapılan Çalışmalardan Örnekler ‘‘Kustra’’ tarafından 1991 yılında gerçekleştirilen ‘‘Başarılı Aileler İçin Okul ve Toplum Ağı’’ konulu araştırmada, araştırmacı çocuklara ve ailelere yönelik sosyal hizmetlerin gelişimi için tavsiyelerde bulunmuştur. Araştırma sonucunda, mali kısıtlamalar nedeni ile daha etkin ve yeterli bir sosyal hizmet sunma sistemini geliştirme yöntemlerinin bulunmasının gerekliliği saptanmıştır. Araştırmacı bu yüzden iki hedef üzerine odaklanıldığını ileri sürmüştür. Bunlar aşağıdaki gibidir; 1. Okul başarısı, yerel yetkilendirme, aile katılımı, çocuk ve aile refahının gelişimi, 2. İş birliği ve koordinasyonun gelişimi. Araştırmacı, toplumların ihtiyaçlarını değerlendirecek, yerel ihtiyaçları karşılayacak, hizmetleri belirleyecek ve aile odaklı bir hizmet sunma sistemi geliştirecek olan ailelerden oluşan yerel yönetim kurullarını, okul personelini, hizmet tedarikçilerini ve toplum liderlerini şekillendireceği yerel bir program oluşturmayı ve bu programı uygulamadan önce hizmetlerin ekonomik olarak dezavantajlı ilköğretim okulu öğrencileri ile bu öğrencilerin ailelerini sunulduğu beş pilot sahanın oluşturulmasını önermektedir ((Baker, 1995:15-30). 4 ‘‘Büyükkaragöz’’ tarafından 1993 yılında gerçekleştirilen ‘‘Anne Babalarla, Öğretmenlerin Okul Öncesi Eğitim Programı Hakkındaki Görüşleri’’ konulu araştırmada, araştırmacı çocukları okul öncesi eğitim kurumuna devam eden anne babalarla bu kurumlarda görev yapan öğretmenlerin, okul öncesi eğitime yaklaşımlarına ve bu kurumlardaki amaçların nasıl gerçekleşebildiğine ve çocuklarda meydana gelen davranış değişikliklerine ait görüşlerini karşılaştırmıştır. Araştırmayı 3-6 yaş grubunun eğitimini üstlenen 70 öğretmen ve bu yaş grubu çocuklarının anne babaları oluşturmuştur. Annebabalarla öğretmenlerin ‘‘Okul öncesi eğitim programı’’ hakkındaki görüşleri anket yoluyla toplanmıştır. Araştırma sonucunda anne babaların okul öncesi eğitim kurumunda yapılan çalışmalar hakkında öğretmenlerle ilişki kurup bilgi alma yoluna gitmedikleri, çocuklarının anlattıkları ile bilgi sahibi oldukları, okul öncesi eğitim kurumlarının amaçlarının gerçekleştiği ve çocukların davranışlarında okul öncesi eğitim kurumuna başladıktan sonra olumlu değişmelerin olduğu konusunda anne babalar ve öğretmenlerin aynı olumlu görüşte birleştikleri saptanmıştır (Bauman, 2002). ‘‘Endsley ve Paminish’’ tarafından 1993 yılında gerçekleştirilen ‘‘Özel Kurumlarda Aile Katılımı Ve Günlük Bakımın Kalitesi’’ konulu araştırmada, araştırmacılar okul aile etkileşimini araştırmışlardır. Araştırmaya yöneticiler, aileler, eğitimciler ve çocuklar alınmıştır. Veriler, yöneticilerle yapılan görüşmeler, personele uygulanan anket ve iki gözlem aracı ile toplanmıştır. Araştırma sonucunda, personelin ailelerle iletişime verdiği değer yüksek olduğunda ve formal iletişime yüksek oranda girdiklerinde, ailenin iletişim yoluyla katılımının da yüksek olduğu, programın kalitesi yüksek olduğunda formal aile katılımının oldukça belirgin düzeyde gerçekleştiği, formal iletişimi ya da katılım faaliyetini teşvik eden yöneticilerin diğer etkinlikleri de destekleme eğiliminde oldukları saptanmıştır (Lines, 1995). ‘‘Wu’’ tarafından 1995 yılında gerçekleştirilen ‘‘Öğretmenlerin Yeterlilik Duyguları İle Öğretmenlerin Tayvan’da ki Erken Çocukluk Dönemi Programlarına Aile Katılımı Çalışmalarına İlişkin Okul Şartları Arasındaki İlişkiler’’ konulu araştırmada, araştırmacı öğretmenlerin yeterlilik duyguları ile öğretmenlerin Tayvan’da ki erken çocukluk dönemi programlarına aile katılımı çalışmalarına ilişkin okul şartları arasındaki ilişkileri incelemiştir. Araştırmaya 397 anaokulu öğretmeni alınmıştır. Veri toplama aracı olarak ‘‘Öğretmenlerin Aile Katılımı Uygulama Araştırması, Öğretmen Yeterlilik Ölçeği, 5 İlköğretim Okulları İçin Gözden Geçirilmiş Örgütsel Şartları Tanıtım Anketi (OCDQRE) ve Demografik Veri Sayfası’’ kullanılmıştır. Verilerin analizinde istatistiksel yöntem olarak hiyerarşik çoklu regresyon analizi yapılmıştır. Araştırma sonucunda öğretmenlerin kişisel yeterliliği ve öğretme yeterliliğinin, kullanılan çeşitli aile katılımı tekniği ve kullanılan tekniklerin etkinliği ile belirgin ölçüde ilişkili olduğu, okul şartlarının öğretmenlerin aile katılımı uygulamalarını etkilediği, kolej öğretmenlerinin davranışlarının, aile katılım tekniklerinin öğretmenler tarafından kullanım çeşitliliği ve etkinliği ile belirgin ölçüde ilgili olduğu, yol gösterici bir okul müdürünün bulunmasının gerekliliği, öğretmenlerin aile katılım uygulamaları ile ilişkili olduğu, okul türünün, hizmet içi eğitimin, sınıf büyüklüğünün, öğretim süresinin ve öğretmenlerin kullandığı aile katılım tekniklerinin aile katılım çalışmalarında etkili olduğu saptanmıştır (Öz ve İmamoğlu, 2002:29). ‘‘Doğan’’ tarafından 1995 yılında gerçekleştirilen ‘‘Ankara Merkez İlköğretim Okullarında Okul Aile İletişim Engelleri’’ konulu araştırmada, araştırmacı okul ve aileler arasındaki iletişim engellerini incelemiştir. Araştırma sonucunda karşılaşılan engellerin, okul ve öğrenci ile ilgili bilgilerin velilere öğrencilerle iletilmesi, okulla ilgili kararların alınmasına katılmama, öğretmenlerle rahat iletişim kuramama, velilerin okul ve öğrenciye yeterli zaman ayırmaması, sınıftaki öğrenci sayılarının fazla olması, velilerin her fırsatta öğretmen ve yöneticilerle görüşmeye çalışması olduğu saptanmıştır (Öz ve İmamoğlu, 2002:30). ‘‘Turan ve diğ.’’ tarafından 1997 yılında gerçekleştirilen ‘‘Çocukluk Döneminde Ev Ortamının Çocuğunun Eğitimine Etkisi’’ konulu araştırmada, araştırmacılar gecekonduda yaşayan 0-4 yaş çocuklarının ev ziyaretleri yoluyla ebeveynlerini eğiterek, çocuğun gelişimi ve eğitimini desteklemeyi amaçlamışlardır. Araştırmanın örneklemini 114 deney grubu, 114 kontrol grubu olmak üzere 228 anne ve çocuk oluşturmuştur. Çocukların ev ortamlarını iyileştirmek ve gelişimlerini desteklemek amacıyla deney grubu annelerine ‘‘Anne Eğitim Programı’’, çocuklarına ise ‘‘Gelişimsel Eğitim Programı’’ uygulanmıştır. Bu çalışmalar gerçekleştirildikten sonra deney ve kontrol grubuna, çocuğun gelişimine etki eden ev ortamını ve aile çevresini ev ziyaretlerindeki gözlemler yoluyla ortaya koymak amacıyla ‘‘Ev Ortamı Değerlendirme Ölçeği’’ uygulanmıştır. Araştırma sonucunda, eğitim verilen deney grubundaki annelerin, 6 çocukların davranışlarına karşı daha duyarlı, çocuklarına karşı daha fazla ilgili oldukları ve çocuklarının gelişimsel ilerlemesini destekledikleri, çocuklarına oyun araçlarının temininde artık materyallerden yararlanarak oyuncak yaptıkları, bu oyuncakları etkin halde kullandıkları, oyun zamanı planladıkları ve oyuncağın çocuğun gelişimindeki önemini kavradıkları saptanmıştır (Öz ve İmamoğlu, 2002:31). ‘‘Gökçe’’ tarafından 1998 yılında gerçekleştirilen ‘‘İlköğretimde Okul Aile İşbirliğinin Geliştirilmesi’’ konulu araştırmada, araştırmacı ilköğretimde okul aile işbirliğinin geliştirilmesine yönelik olarak okul yöneticileri, öğretmenler ve öğrenci velilerinin beklenti ve önerilerini belirlemeyi amaçlamıştır. Ankara’da ilköğretim okullarında görev yapan 16 okul yöneticisi ve 80 öğretmenin beklenti ve önerilerinin belirlenmesi amacıyla anket formu kullanılmıştır. Elde edilen veriler gruplandırılarak frekans ve yüzde şeklinde ifade edilmiştir. Araştırma sonucunda, hem okul yöneticilerinin, hem öğretmenlerin hem de velilerin tamamına yakınının sürekli etkileşim ve işbirliğinin sağlanması gerektiği konusunda görüş birliği içinde oldukları, okul yöneticileri ve öğretmenlerin öğrenci velilerinin öncelikle okula ve kendilerine yardımcı olmalarını isterlerken, öğrenci velilerinin ise, okul yönetimine aktif olarak katılmayı ve eğitimin niteliğinin artırılmasını istedikleri, yine okul yöneticileri ve öğretmenlerin, öğrenci velisinin okul etkinliklerine ve toplantılarına katılarak sorumluluklarını yerine getirmesini beklerlerken, öğrenci velilerinin ise, talep ve isteklerinin okul yönetimi tarafından dikkate alınmasını, sosyal faaliyetlerin artırılmasını ve okul aile birliğinin işlevsel hale getirilmesini istedikleri saptanmıştır (Öz ve İmamoğlu, 2002:33). ‘‘Küçükahmet’’ tarafından 2000 yılında gerçekleştirilen ‘‘Sınıf Yönetiminde Yeni Yaklaşımlar’’ konulu araştırmada, araştırmacı öğretmenlerin kişilik özelliklerini belirlemeyi amaçlamıştır. Araştırma sonucunda, demokratik öğretmenin bireysel özelliklerinin, giyimi ve konuşması ile örnek, mesleğini seven, tarafsız, çağdaş, önyargılı olmayan, yardımsever, dürüst, güler yüzlü, eleştiriye açık, espirili, hoşgörülü, adil, dengeli ve sevecen olduğu saptanmıştır (Öz ve İmamoğlu, 2002:35). ‘‘Kohl ve diğ.’’ tarafından 2000 yılında gerçekleştirilen ‘‘Okul Kavramına Çok Yönlü Aile Katılımı, Ailelerle İlişkiler ve Demografik Risk Faktörleri’’ konulu araştırmada, araştırmacılar aile katılımının çocukların akademik başarısı üzerindeki 7 etkisini ve aile katılımının çocukların sosyal yeterlilikleri ile ilişkisini incelemişlerdir. Bu araştırmaya, anaokulu öğrencileri ve dört farklı yüksek riskli çevrede olan ilkokul birinci sınıf öğrencileri olmak üzere, toplam 387 çocuk alınmıştır. Aile öğretmen ilişkisi, aile öğretmen ilişkisinin niteliği, aile katılımı, öğretmenin aile algısı, ailenin öğrenim durumu gibi faktörler ele alınmış, araştırma sonucunda, aile katılımının çocukların akademik başarısında ve sosyalleşmesinde önemli bir rol oynadığı saptanmıştır (Jaycoks, 2001). ‘‘Biber’’ tarafından 2000 yılında gerçekleştirilen ‘‘İlköğretim Birinci Sınıf Öğrencilerinin Ailelerinin Sosyo-Ekonomik Düzeylerine Göre Öğretmen Aile İletişimi’’ konulu araştırmada, araştırmacı ilköğretim birinci sınıf öğrencilerinin ailelerinin sosyo ekonomik düzeylerine göre öğretmen aile iletişiminin şeklini belirlemeyi amaçlamıştır. Araştırma sonucunda, alt sosyo ekonomik düzeyde bulunan ailelerin, öğretmenlerle öğrenci aracılığıyla iletişim kurdukları,bu ailelerin büyük bir bölümünün okul ziyaretlerinden çekindikleri, okul ziyaretlerinde bulunan ailelerin ise ziyarette bulunma sıklıklarının düzensiz, ziyaretlerinin süresi ve görüşmelerin yapıldığı yerin belirsiz olduğu, ailelerin veli toplantılarına daha çok not öğrenmek için katıldıkları, üst sosyo ekonomik düzey ailelerin ise öğretmenlerle öğrenci ve telefon aracılığıyla iletişlim kurdukları, okul dışında karşılıklı ev ziyaretlerinde bulundukları, veli toplantılarında çocuklarının katılımını ve arkadaşlık ilişkilerini öğrenmek istedikleri saptanmıştır (Öz ve İmamoğlu, 2002:36). ‘‘Canpolat’’ tarafından 2001 yılında gerçekleştirilen ‘‘Öğretmen Aile İş birliği İle Ailelerin Eğitim İhtiyaçlarının Belirlenmesi’’ konulu araştırmada araştırmacı, öğretmen aile iş birliği ile ailelerin eğitim ihtiyaçlarının belirlenmesini amaçlamıştır. Araştırmaya ilköğretim okullarına çocuğu devam eden 600 aile alınmıştır. Veri toplama aracı olarak anket kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, ailelerin okul aile iş birliği için bir programa ihtiyaç duydukları, ailelerin kendi ihtiyaçları doğrultusunda okulla görüştükleri, öğrenim seviyesine göre incelendiğinde; öğrenim düzeyi yüksek olan ailelerin çocuklarının eğitimi konusunda yeterli oldukları, eğitim düzeyi düşük olan ailelerin ise okul aile iş birliğine istekli oldukları saptanmıştır (Öz ve İmamoğlu, 2002:36). 8 ‘‘Gürşimşek ve diğ.’’ tarafından 2002 yılında gerçekleştirilen ‘‘Çocuğun Eğitiminde Aile Katılımının Önemi Bir Pilot Çalışma’’ konulu araştırmada, araştırmacılar alt sosyo ekonomik bölgelerde risk altındaki 5-6 yaş çocuklarının çeşitli alanlardaki gelişiminde ve çocuğun eğitiminde aile katılımının önemini incelemişlerdir. Araştırmanın örneklemini 5-6 yaş grubu 20 çocuk ve annelerinden oluşan grup oluşturmuştur. Araştırmada, çocuklar okul öncesi eğitim alırken, anneler haftanın üç günü yapılan toplantılara katılarak çocuk gelişimi ve eğitimi ile ilgili konularda 4 haftalık sürede bilgilendirilmiş, ayrıca annelere çalışılan konulara paralel olarak basit ev çalışmaları verilmiştir. Toplantılarda sınıfta çocuklarla çalışılan konular annelere ayrıntılı olarak anlatılmış ve bu konuları ev ortamında nasıl pekiştirebilecekleri konusunda bilgi verilerek anneler görevlendirilmiştir. Annelerin eğitim öğretim etkinliklerine aktif olarak katılımları sağlanmıştır. Araştırmada üç bölümden oluşan form ön test ve son test olarak uygulanmıştır. Araştırma sonucunda, anne ve çocuklarda olumlu düzeyde davranış değişikliği olduğu, özellikle çocukların öz bakım, temizlik, beslenme, sosyal beceri alanlarında çalışma sonrasında olumlu değişimlerin olduğu, ailenin çocuğun eğitim ve gelişimine ilişkin duyarlılık düzeyinin çeşitli alanlardaki gelişimi hızlandırdığı, okul öncesi çocukların motivasyonunu, sosyal becerilerini, gelişimini ve ilkokula hazırlık sürecini olumlu yönde etkilediği saptanmıştır (Öz ve İmamoğlu, 2002:36). ‘‘Ömeroğlu ve Can Yaşar’’ tarafından 2002 yılında gerçekleştirilen ‘‘Ev Merkezli Aile Çocuk Eğitimi Programının Ev Ortamına Etkisi’’ konulu araştırmada, araştırmacılar gece kondu bölgelerinde yaşayan 0-3 yaş çocuklarının ev ziyaretleri yoluyla ebeveynlerini eğiterek, çocuğun zengin uyarıcısı olan bir ev ortamı içerisinde gelişim ve eğitiminin desteklenmesini ve ev ortamındaki değişikliklerin incelenmesini amaçlamışlardır. Araştırmanın örneklemini 46 deney grubu, 46 kontrol grubu olmak üzere toplam 92 anne ve çocuk oluşturmuştur. Örneklemdeki annelerden iki deney grubu, iki kontrol grubu oluşturulmuştur. Veri toplama aracı olarak ‘‘Aile Bilgi Formu’’, ön test ve son test olarak ‘‘0-3 Yaş Ev Ortamı Değerlendirme Ölçeği’’ kullanılmıştır. Deney grubu, kendi içlerinde tesadüfi örneklem yöntemi ile iki gruba ayrılmıştır. Birinci deney grubundaki annelere, haftada bir ev ziyaretleri yoluyla ve ayda bir de Keçiören Çok Amaçlı Okul Öncesi Eğitim Merkezi’n de grup tartışması yoluyla eğitim verilmiştir. İkinci deney grubundaki annelere, yalnızca haftada bir ev ziyaretleri yoluyla eğitim verilmiştir. Kontrol grubundaki annelere hiç eğitim verilmemiştir. Araştırmada deney 9 grubundaki annelerin, kontrol grubundaki annelere göre çocuklarının davranışlarını kabul ettikleri, onlara sözel ve duygusal tepkide bulundukları ve çocuklarına karşı daha ilgili oldukları, çocuğun çevresini düzenledikleri, çocuklarına oyun araçları temin ettikleri ve evde oyuncakları kendilerinin yaptıkları saptanmıştır (Öz ve İmamoğlu, 2002:36). ‘‘Çeviş’’ tarafından 2002 yılında gerçekleştirilen ‘‘Denizli Merkez İlköğretim Okullarındaki Okul Aile İşbirliğinin Yönetici Öğretmen ve Veli tarafından İdeal Ve Pratik Düzeyde Değerlendirilmesi’’ konulu araştırmada, araştırmacı Denizli merkez ilköğretim okullarındaki okul aile iş birliğinin yönetici öğretmen ve veli tarafından ideal ve pratik düzeyde değerlendirilmesini amaçlamıştır. Araştırmanın örneklemini yöneticiler, öğretmenler ve ailelerden oluşan 180 kişi oluşturmuştur. Veri toplama aracı olarak anket kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, okul ile aile arasında işbirliğinin olduğu fakat ideal okul aile işbirliği ve iletişim düzeyine ulaşılamadığı, öğretmenlerin okul aile işbirliğine daha olumlu yaklaştıkları, velilerin okul aile işbirliğine olumlu bakmadıkları, yöneticilerin ise okul aile iletişimine olumlu baktıkları bu nedenle yöneticilerin görevleri gereği okul aile iletişiminde okulun geleceğini belirlemede etkili olduklarından daha idealist tutumla beklentilerini yüksek düzeyde tuttukları saptanmıştır (Öz ve İmamoğlu, 2002:36). ‘‘Çelenk’’ tarafından 2003 yılında gerçekleştirilen ‘‘Okul Aile İş birliği İle Okuduğunu Anlama Başarısı Arasındaki İlişki’’ konulu araştırmada, araştırmacı ilköğretim birinci sınıf öğrencilerinde, okul aile yardımlaşmasının okuduğunu anlama başarısıyla ilişkisini incelemiştir. Araştırmanın örneklemini, amaçlı örnekleme tekniği ile seçilen 233 ilköğretim okulu birinci sınıf öğrencisi oluşturmuştur. Araştırma sonucunda; aile üyelerinden eğitim yardımı alan ve okulla yakın iş birliği içerisine giren ailelerden gelen çocukların, okuduğunu anlama başarısının daha yüksek olduğu saptanmıştır (Aslanargun, 2007:119-135). ‘‘Aksu ve Baysal’’ tarafından 2005 yılında gerçekleştirilen ‘‘İlköğretim Okulu Müdürlerinde Tükenmişlik’’ konulu araştırmada, araştırmacılar İzmir ilinde görev yapmakta olan ilköğretim okulu müdürlerinin tükenmişlik düzeylerini belirleyerek, ilköğretim okulu müdürlerinin tükenmişlik düzeylerinin bazı değişkenlere göre anlamlı farklılık gösterip göstermediğini belirlemeyi amaçlamışlardır. Araştırma betimsel 10 niteliktedir. Araştırmanın evrenini, 2002-2003 eğitim öğretim yılında İzmir ili merkez ilçelerinde görev yapan resmi ilköğretim okulu müdürleri oluşturmuştur. Araştırmada, yöneticilerin sosyo-demografik durumlarını ve mesleki bilgilerini içeren ‘‘Bilgi Formu’’ ile ‘‘Maslach Tükenmişlik Envanteri Eğitimci Formu’’ kullanılmıştır. Toplam 218 veri değerlendirmeye alınmış, SPSS istatistik programında aritmetik ortalama ve standart sapma değerleri bulunmuş, t testi tek yönlü varyans analizi ve scheffe testi yapılmıştır. Araştırma sonucunda; okul müdürlerinin tükenmişliklerini algılamalarının öğrenim düzeylerine, kıdemlerine, görev yaptıkları ilçeye ve yöneticilik kıdemlerine göre anlamlı farklılık gösterdiği, tükenmişliği algılamalarının, okul müdürlerinin cinsiyetlerine ve ekonomik gelirlerine göre anlamlı farklılıklar göstermediği saptanmıştır (Aslanargun, 2007:119-135).. ‘‘Hill’’ tarafından 2007 yılında gerçekleştirilen ‘‘Öğrencileri Geliştirecek Sonuçlar İçin Okul Ve Aileler Arasındaki Derin İşbirliği’’ konulu araştırmada araştırmacı, eğitimcilerin ailelerin katılım uygulamalarına ilişkin görüşlerini değerlendirmiş, ailelerin çocuklarının eğitimindeki tutumlarını, inançlarını ve katılımlarını incelemiştir. Araştırma, Hillville Bölge Okulu olarak nitelendirilen bir şehir bölge okulunda yapılmıştır. Araştırmanın örneklemini, New Jersey şehri ilkokul, ortaokul ve lisesine kayıt olan 822 öğrencinin aileleri ile 153 eğitimci oluşturmuştur. Veri toplama aracı olarak ailelerin, okulda ve evde çocuklarının eğitimine katılımlarına ilişkin görüşlerini almak için anket kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, ailelerin evdeki katılım uygulamalarının okul içindeki katılım uygulamalarından daha fazla olduğu, okul aile işbirliğinin ilkokul öğrencilerinin aileleri arasında en yüksek, ortaokul ve lise öğrencilerinin aileleri arasında ise düşük olduğu, ailelerin çocuklarının okulları hakkındaki memnuniyetlerinin, ilkokulda en güçlü seviyede, ortaokul ve lisede ise düşük seviyede olduğu, neredeyse tüm eğitimcilerin aile katılımının öğrencilerinin başarısı ve iyi bir okul için önemli olduğunu ileri sürdükleri saptanmıştır. Aile katılımını arttırmak için toplum liderlerinin, eğitimcilerin ve ailelerin görüşleri ve tavsiyeleri ile bir plan geliştirilmiştir (Aslanargun, 2007:119-135). 11 II. BÖLÜM İLGİLİ ALANYAZIN Bu bölümde okul öncesi eğitim hakkında genel bilgiler, okul öncesi eğitimde iletişim ve okul öncesi eğitimde aile katılımı ile alakalı yapılan çalışmalardan örnekler konularına yer verilmiştir. 2. Okul Öncesi Eğitim Hakkında Genel Bilgiler Okul öncesi eğitim 0-6 yaş arası çocukları kapsayan en önemli dönemdir. Bu dönem kimlik gelişiminin oluştuğu, çocuğun zihinsel ve bedensel olarak etkileşimde bulunduğu dönemdir. Bu yüzden bu dönem aralığında ki çocukların gelişimini destekleyen bir ortamda bulunması gerekmektedir. Okul öncesi dönemde çocuklar öz bakım becerilerini geliştirebileceği fırsatlara ihtiyaç duymaktadırlar. Bu dönemde çocuk için önemli olan kendisine değer verilmesi, desteklenmesi ve başarılarıyla gurur duyulmasıdır. Çocuğun toplum içinde kendini birey olarak hissetmesi sorumluluk alabilmesine ve kendi seçimlerini yapabilmesine en büyük teşviktir. Özgüven sahibi olmasına yardımcı olarak bir şeyleri kendi keşfetmeye, yaşayarak öğrenmeye başlamaktadır. Okul öncesi dönem çocukta dil gelişimine ve hareket etme becerilerini geliştirmekte imkanlar yaratmaktadır. Ayrıca paylaşmayı ve yardımlaşmayı öğrenmesinde en önemli dönemdir. Bu eğitimi alan çocukların okula devam oranları ve okul başarılarının daha yüksek olduğu da gözlemlenmektedir. 2.1. Okul Öncesi Eğitimin Önemi Eğitimin ilk basamağını oluşturan okul öncesi eğitim çocuklar, aileler ve toplum açısından oldukça önemlidir. Çocuğun doğduğu günden, temel eğitimi almaya başladığı zamana kadar ki (0-6 yaş) sürece okul öncesi eğitimi denilmektedir. Bu dönem çocukların bedensel, psikomotor, zihinsel, sosyal ve dil gelişiminin büyük ölçüde tamamlandığı dönemdir. Erken çocukluk döneminde çocukların okul öncesi eğitim alması kişilik 12 temellerinin oturmasında ve kendilerine güven duymasın da önemli bir rol sağlamaktadır. Bu dönemde çocuklar daha yaratıcı olurlar ve öğrenme motivasyonları yükselir. 2.2. Okul Öncesi Eğitimde Ailenin Önemi Okul öncesi dönemde çocuğa çeşitli kazanımlar sağlayan temel kurum ailedir. Çocuk aile içinde temel kazanımları öğrenirken bunları pekiştirme fırsatını da okul öncesi eğitim programlarında bulmaktadır. Aile katılımı; ailelerin desteklenmesi, eğitilmesi ve eğitime katılımlarının sağlanmasına, çocukların deneyimlerinin, evleri ile eğitim kurumları arasındaki iletişim artışı ve sürekliliği ile arttırılmasına ve programların velilerin katılım ve katkıları ile zenginleştirilmesine yönelik sistematik bir yaklaşımdır. Aile katılımı, bilgi paylaşma ve ilişki kurma işlemidir; görünmeyen programın temel bir kurum olduğu kadar çocukların dünyaları arasında da bir tutarlılık köprüsü oluşturur. Veliler, öğretmenlerin kendilerini dinlemesinden, çocuklarıyla ilgili bilgileri paylaşmaktan, çocukların bakım sorunları ile ilgili öneriler almaktan ve veli olarak rolleri teşvik edildiğinde, desteklendiklerine inanırlar. Programda diğer ailelerle iletişim ve etkileşim içinde olmaları da veliler için destek ve teşvik oluşturur (Ensari-Zenbat, 1999:180). Ailenin eğitim sürecine katılımının sürekliliği, hazırlanan programların iyi planlanmış ve tüm kategorileri içerecek biçimde düzenlenmiş olmasına bağlıdır. Bu görüşten hareketle aile katılımının gerçekleşebileceği alanlar, temel olarak beş kategoride incelenebilir: Öğrenen Olarak Aile: Ailenin, öğretim programlarının hedef ve içeriği, öğrenme süreçleri, okulun politikası ve etkili ebeveynlik becerileri konusunda bilgi ve etkililik düzeyini geliştirmesi. Öğreten Olarak Aile: Ailenin, çocuğun ilk ve temel eğiticisi olduğu görüşünden hareketle evde öğrenme etkinliklerinde görev ve sorumluluk üstlenme becerilerinin gelişmesi, Bilgi Kaynağı Olarak Aile: Okul-aile arasında çocuğun gelişimini sağlayıcı iletişim kanallarının açık tutulması yoluyla, sürekli bir paylaşımını sağlama. 13 Destekleyici Olarak Aile: Okulun çeşitli gereksinmelerinin karşılanması açısından ailelerin, okul ve sınıf etkinliklerinde görev almaları, Danışman ve Karar Verici Olarak Aile: Ailenin, çocuğun gelişimi ile ilgili temel konularda okul yönetimi ve öğretmenle görüş alışverişinde bulunması, öneriler sunması ve karar verme sürecine etkin katılımı. Öğrenme sürecine aile katılımını hızlandırıcı öğelerin başında öğretmen yaklaşımının yer aldığı bilinmektedir. Öğretmenin açık, tutarlı ve kararlı bir yaklaşımla gereksinim alanlarını belirlemesi, tüm grubu kapsayacak çeşitlilikte etkinlikler plânlaması ve ebeveynlerle ilişkide takındığı olumlu yaklaşım velilerin katılımını sağlamada etkili olabilmektedir. Aileler açısından etkili bir iletişim kurmada öğretmende aranan temel özeliklerin; sıcaklık, duyarlılık, açıklık, güvenilir ve tutarlı olma, öğrenci merkezli olma, etkili disiplin anlayışı ve öğretim yöntemlerinde yeterlik olduğu görülmektedir. Galinsky (1990), bu özelliklerin yanı sıra öğretmenin gelişime açık olması, hizmet içi eğitimlerden yararlanma istekliliği ve kişisel yeterliliğin de etkili olduğunu belirtmektedir (Akt. Gürşimşek, 2002:38). 2.3. Okul Öncesi Eğitimde Öğretmenlerin Önemi Çocukların eğitim ve gelişim dönemlerinde anne ve babalarının ardından en önemli olma özelliği gösteren kişiler öğretmenleri olmaktadır. Çocuklar öğretmenleri yardımıyla çeşitli bilgi ve beceriler kazanmaktadır. Öğretmenlerinin duygusal tepkilerinden, düşüncelerinden, alışkanlıklarından etkilenmektedir. Bu durum sonucunda çocuk için öğretmen rol model olmaktadır. Özellikle okul öncesi eğitimde ve ilköğretimde çocuk bilerek ya da bilmeyerek öğretmeni gibi davranmaya başlamaktadır. Çocuk için öğretmen bu dönemlerde anne-babanın bile önüne geçebilmektedir. Bu nedenle öğretmenin özel ilgi ve becerilere sahip olması gerekmektedir. Öğretmen sınıfta öğrencilere en yakın olan onlara kılavuzluk eden kişidir. Bu sebeple eğitimin niteliğini yükseltmek ve sadece bilgi kaynaklı değil aynı zamanda tutum ve davranışlarıyla da yol gösterici olması gerekmektedir. Öğretmenlerin öğrenciler üzerinde belirli başlı bazı rolleri mevcuttur. Bu roller aşağıda belirtildiği gibidir; 14 Öğretmenin öncelikle görevi çocukların temel bilgi ve becerileri kazanarak evden okula oradan da topluma geçişlerini kolaylaştırmak olmalıdır, Öğretmen etkinliklere katılmalı ve çocukları etkinliklerde sorumluluk almaya, roller üstlenmeye ve zaman zaman liderlik rolünü de oynamaya teşvik etmelidir, Ortamda her çocuğa yetecek ve zengin yaşantılar sağlayacak çeşitlilikte malzeme bulundurmalıdır, Çocukların gelişimlerini ilerletecek eğitsel atmosferi yaratmaya çalışmalıdır, Çocukları daha sonraki öğrenmeler için cesaretlendirmeli ve istekli hale getirmeye çalışmalıdır, Öğretmen kendi grubundaki çocukları her yönüyle çok iyi tanımalı ve yeteneklerinin farkında olmalıdır, Çocuklara yönelik hedeflerini iyi seçebilmeli onları hedef davranışlara dönüştürebilmeli ve bunlara uygun etkinlikler planlayabilmelidir, Her gün programını değerlendirmeli ve bundan sonraki hedef ve hedef davranışlarını oluşturabilmelidir, Aileler ile iş birliği yapmalıdır. Her şeyden önemlisi, okul öncesi öğretmeni çocuk gelişimi ve eğitimi konusunda iyi bir eğitim almış olmalı, çocukları sevmeli, sürekli öğrenmeye açık, genel kültürünü, yaratıcılığını geliştirmeye istekli olmalı ve yaşam sevincini yitirmemiş olmalıdır (MEB, 2016). 2.4. Okul Öncesi Eğitim Programının Tanıtımı Okul öncesi eğitim programları, eğitim ve öğrenim gören çocukların; sosyal, duygusal, bilişsel ve psikomotor alanların da gelişmelerinin en üst düzeyde olmasını sağlamak için geliştirilmiştir. Okul öncesi eğitim programı ile çocuğa öz bakım becerileri ve kazanımlar öğretilerek ilkokula hazır hale gelmesi sağlanmaktadır. Bu program çocukların özelliklerine, gelişim seviyelerine bakılarak hazırlanan bir program olmalıdır. Programda kazanım ve göstergeler temel alınmalıdır. Gelişim özellikleri çocuklarda yaş gruplarına göre alınırken, kazanım ve göstergeler ise bütün olarak ele alınmalıdır. Öğretmen çocuğun gelişim özelliklerini dikkate alarak programdaki kazanım ve 15 göstergeleri kendi grubundaki çocuğa göre değiştirebilmelidir. Bu değişimi eğitim planına ekleyebilmektedir. Bu programla beraber öğretmenin hazırlayacağı etkinliklere örnek olması amacıyla farklı yaş gruplarındaki çocuklar için ‘‘Etkinlik Örnekleri’’ hazırlanmıştır. Bunun yanı sıra programla birlikte kullanılmak amacıyla ‘‘Millî Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitimi Programı ile Bütünleştirilmiş Aile Destek Eğitim Rehberi (OBADER)’’ oluşturulmuştur (Milli Eğitim Bakanlığı okul öncesi eğitim programı, 2013). Oluşturulan bu rehber doğrultusunda okul öncesi eğitim programı kapsamında uygulanmasına dikkat edilmesi gereken ilkeler mevcuttur. Bu ilkeler aşağıda maddeler şeklinde belirtildiği gibidir; Öğretmen her zaman sorular sorarak çocukları düşünmeye sevk etmelidir, Çocuklara soru sormaları için fırsat verilmeli ve soruları hemen yanıtlanmamalıdır, Öğretmen etkinliklere bizzat katılıp çeşitlendirmelidir, Gün içinde çeşitli etkinliklere yer verilmelidir, Etkinlikler aktif-pasif sıralamasını takip etmelidir, Programa her zaman için çocukların ilgisini çekecek bir materyalle başlanmalıdır, Öğretmen uygulama sırasında mimik, jest ve ses tonlamaları kullanmalıdır, Her çocuğun etkinliklere mümkün olduğunca katılması teşvik edilmeli ancak zorlanmamalıdır, Çocuğun önerileri öncelikle kabul edilmeli daha sonra neden böyle düşündüğünü açıklaması istenmelidir. Kabul edilemeyecek düzeyde olan durumlarda da öğretmen kabul etmeme nedenini açıklamalıdır, Etkinlikleri çocukların kendilerinin yapmaları sağlanmalıdır, Gerektiği zaman çocuklara model olma görevi sağlanmalıdır, Estetik değerlere önem verilmelidir, Çevreye duyarlı olmaları sağlanmalı, farkındalık eğitimi yapılmalıdır, Yeni öğretilecek bir beceri basamaklar şeklinde öğretilmelidir, 16 Çeşitli eğitim yöntemleri (panel, tartışma, beyin fırtınası vb.) kullanılarak çocukların gün içinde farklı uygulamaları yaşaması sağlanmalıdır. Programın çoklu zeka kuramı anlayışını benimsediği unutulmamalıdır, Çocuklar arasında gruplandırma yapılırken eşitlik ilkesine uyulmalıdır, Program uygulanırken çocukların yaratıcılıkları her zaman desteklenmelidir, Bir işi yapmada sadece bir yol olmadığı mesajı verilerek alternatif düşünme yollarını bulması sağlanmalıdır, Çocuklara tanımlama yapmaları için fırsatlar yaratılmalıdır (Bu olmasa ne olurdu? Ya da bak ve anlat çalışmaları), Her çocuğun ilgi alanının ve öğrenme stillerinin farklı olduğu unutulmamalıdır, Öğretmen etkinliğe başlarken çocukları teşvik etmeli, etkinlik bitiminde övmelidir, Yapılan etkinlikler üzerinde sohbet edilmelidir (neler öğrendik? nasıl yaptın? niçin böyle düşündün? vb.), Etkinlikler ya da yapılan işler anlatılarak, ortam düzenlenerek ve uygun materyal seçilerek çocuklar için kolaylaştırılmalıdır, Çocukla konuşurken göz seviyesine inilmeli ve dikkatli bir şekilde dinlenmelidir. Çocukların öğretmeni dinlediği kadar, öğretmen de çocukları dinlemelidir, Etkinlikleri uygulamada farklı mekanlar, farklı ortamlar kullanılmalıdır, Uygulama sırasında duyu eğitimine önem verilmelidir, Programın esnekliği ve geliştirilmeye açık oluşu iyi değerlendirilmelidir, Uygulama sırasında güler yüzlü olunmalı, çocuklarla hoş zaman geçirildiği hissettirilmelidir. 2.4.1. Programın Temel Özellikleri Okul öncesi eğitim programların bazı temel özellikleri vardır. Bu özellikler tüm eğitim kurumları açısından ortak değerler olması sağlanmalıdır. Bu kapsamda programın temel özellikleri aşağıdaki şekilde maddeler halinde belirtilmiştir (MEB, Temel Eğitim Genel Müdürlüğü, 2015); 17 Çocuk merkezlidir, Esnektir, Sarmaldır, Eklektiktir, Dengelidir, Oyun temellidir, Keşfederek öğrenme önceliklidir, Yaratıcılığın gelişmesi ön plandadır, Günlük yaşam deneyimlerinin ve yakın çevre olanaklarının eğitim amaçlı kullanılmasını teşvik eder, Temalar ve konular amaç değil araçtır, Öğrenme merkezleri önemlidir, Kültürel ve evrensel değerleri dikkate alır, Aile eğitimi ve katılımı önemlidir, Değerlendirme süreci çok yönlüdür, Özel gereksinime ihtiyacı olan çocuklar için uyarlamalara yer vermektedir, Rehberlik hizmetlerine önem vermektedir. Çocuğun okula, öğrenmeye ve araştırmaya dair olumlu tutumlar kazanabilmesi için; olumlu benlik algısı geliştirmesi, kendini değerli hissetmesi, akran ve öğretmenleriyle karşılıklı etkileşime girebilmesi önemlidir. Bunun yanı sıra çocuğun etkinliklere aktif katılması, eğitim ortamlarında yapacağı etkinlikleri ve oynayacağı materyalleri seçmesi için çocuğa özgürlük tanınması gerekmektedir. Program; çocuğun, fiziksel çevrenin ve ailenin değişen özelliklerine göre uyarlanmaya ve bireyselleştirilmeye uygundur. Program, ortaya çıkabilecek günlük ve anlık değişimlere göre eğitim sürecinde öğretmenin gerekli düzenlemeler yapabilmesine fırsat vermektedir. Bu programı kullanan öğretmen eğitim planlarını kendisi hazırlar, uygular ve değerlendirir. Sarmal bir program kazanım ve göstergelerin süreç boyunca ihtiyaç duyulduğu durumlarda farklı etkinlikler aracılığıyla tekrar tekrar ele alınmasını gerektirir. Böyle 18 yapıldığında kazanımların gerçekleşmesi, pekiştirilmesi ve kalıcılığının sağlanması mümkün olur. Çeşitli ülkelerdeki okul öncesi eğitimi programları incelendiğinde, programların farklı yaklaşım ve modelleri temel alarak oluşturulduğu görülmüştür. Bu programda 21. yüzyılın gereksinim duyduğu bireyi yetiştirmek, ulusal özellik ve gereksinimleri karşılamak amacıyla farklı öğrenme kuram ve modellerindeki çocuk merkezli uygulamalardan yararlanılarak bir senteze ulaşılmıştır. Program çocukların gelişimini çok yönlü desteklemeyi hedeflediği için bütün gelişim alanlarıyla ilgili kazanım ve göstergelerin eğitim planlarında dengeli bir şekilde ele alınması gerekmektedir. Çocuk oyun aracılığıyla öğrenir, kendini ve içinde yaşadığı dünyayı oyunla tanır ve kendini en iyi oyun sırasında ifade eder, kritik düşünme becerilerini oyun içinde kazanır. Çocuğun dili oyundur, diğer bir deyişle oyun, çocuğun işidir. Programda kazanım ve göstergeler ele alınırken oyunun bir yöntem ve/veya etkinlik olarak kullanılması özellikle önerilmektedir. Oyun aracılığıyla öğrenme bu programın ve okul öncesi eğitimini ayrılmaz parçası olarak görülmektedir. Keşfederek öğrenmede çocuğun öğrenme sürecine etkin katılması, öğrendiklerini farklı durumlara transfer etmesi ve yeni durumlarda kullanması önemlidir. Program çocuğun çevresinde olanları fark etmesini, merak ettiği konulara ilişkin sorular sormasını, araştırmasını, keşfetmesini ve oynayarak öğrenmesini teşvik eder. Böylece ezbere dayalı öğrenme yerine anlamlı öğrenme gerçekleşmiş olur. Çocukların öğrenme gereksinimleri ve öğrenme stillerine uygun ortamlarda kendilerini farklı yollarla ve özgün bir biçimde ifade etmeleri için gerekli olan fırsatlar yaratılmalıdır. Bu amaçla öğrenme sürecinde farklı materyaller, farklı yöntem ve tekniklerle çocukların bireysel farklılıkları desteklenmelidir. 19 2.4.2. Gelişim Özellikleri, Kazanımlar ve Göstergeler Gelişim özellikleri çocuğun sosyal, duygusal, psikomotor, bilişsel, dil gelişimi ve öz bakım becerilerini planlamaktadır. Okul öncesi eğitimde çocuğun gelişimsel düzeyleri belirlendikten sonra ilgi alanları ile yaşadıkları çevresel koşullar ele alınmaktadır. Kazanım ve göstergelerle ise çocukların farklı eğitim süreçleri oluşturulmaktadır. Bu süreç sonunda amaçlanan çocuğun gelişim düzeyini en üst aşamaya taşımaktır. 2013 yılında düzenlenen programda ‘‘amaç ve kazanımlar’’ yerine ‘‘kazanımlar ve göstergeler’’ şeklinde ifade değişikliği yapılmıştır. Bu programın çocuk merkezli bir program olarak güncelleşmesiyle kazanımlarda çocuk merkeze alınarak belirlenmektedir. Kazanımlar çocuk için gereken bilgi, beceri ve olgunluğu tanımlamaktadır. Göstergeler ise kazanımlara bağlı oluşmuştur ve kendi içinde basitten karmaşığa, somuttan soyuta ve birbirine bağlı aşamalar şeklinde sıralanarak kazanımın gerçekleşmesine hizmet etmektedir. Kazanımlar ise çocuğu merkeze alarak belirlenir ve çocuklar tarafından ulaşılması gereken sonuçları gösterir. Yani çocukların öğrenmeleri gereken bilgi, beceri ve yetkinlikleri tanımlar. Kazanımlara dayalı olarak oluşturulmuş olan göstergeler genellikle kendi içinde basitten karmaşığa, somuttan soyuta ve birbirini izleyen aşamalar hâlinde sıralanarak belirlenen kazanımın gerçekleşmesine hizmet ederler. Göstergeler, kazanımların gözlenebilir hâlidir. Öğretmenler belli bir kazanımla ilgili olarak etkinlik oluştururken göstergeler onlara yol gösterecektir. Bu durum, kazanımı kapsayıcı nitelikte etkinliklerin yazılmasını ve uygulanmasını kolaylaştıracaktır. Kazanım ve göstergelerle farklı eğitim süreçleri oluşturularak çocukları desteklemek ve onları bulundukları gelişim düzeyinden ulaşabilecekleri en üst aşamaya taşımak bu programın hedefidir (MEB, Temel Eğitim Genel Müdürlüğü, 2015). 2.5. Okul Öncesi Eğitimde İletişim Aileler ile çocuklar arasındaki ilişkilerin sağlam temeller üzerine kurulması için erkek ve kadın arasındaki iletişimin temelinin sağlam olması gerekmektedir. Doğduğu 20 günden itibaren çocuk, yaşayabilmek için anne ve babasına ihtiyaç duymaktadır. Çocuğun kendi ayakları üzerinde durabilmesi, özgüvenini geliştirebilmesi, kendisiyle ve çevresiyle uyum içinde, barışık olabilmesi, kendisini doğru ifade edebilmesi, ailenin vereceği eğitime ve ailesiyle olan iletişime bağlıdır. Aynı zamanda çocuğun gelişimi açısından aileler ile okul öncesi eğitim kurumlarında görevli olan yöneticiler ve öğretmenler ile de etkili bir iletişimin kurulması gerekmektedir. 2.5.1. Okul Öncesi Eğitimde Yöneticinin Rolü ve Yönetici Aile İletişimi Geçtiğimiz dönemler de okul öncesi eğitimin genel anlamda geniş bir yelpazeye yayılmasını sağlama çalışmaları çerçevesinde ilkokul içlerinde açılması planlanarak faaliyete geçirilen ana okulları sayesinde okul yöneticilerinin bu süreç içerisindeki rolleri de oldukça fazla derecede önem arz etmeye başlamıştır. Okul döneminde öğrenciye verilmesi gereken eğitimin kalitesinin ölçülmesi direk olarak okul yöneticilerinin tutumu ile alakalı olduğu gerçeği açıkça belirtilmelidir. Eğitim ile alakalı gerçekleştirilmesi gereken bütün faaliyetleri okul yöneticilerinin yürütmesi gerekmektedir. Yöneticilerin bu süreçleri en etkin bir şekilde yürütebilmesi ve yönetebilmesi açısından ciddi bir şekilde bilgi birikimine ve bu konu hakkında yeterli seviyede yeterliliğe sahip olması gerekmektedir (Arslan, 2003:396, Canerik, 2004:16, Başaran, 1992:113). Okul içerisinde gerçekleştirilmesi gereken tüm işlemlerin asıl amacı eğitim gören öğrencilerin ülke genelinde gelecek planlaması oluşturulması konusunda verimli, ahlaklı ve becerisi yüksek nesillerin gelişmesini sağlamak ve eğitimin daha üst seviyelere taşınmasını gerçekleştirmektir. Bu öğrencilerin daha üst seviyeler de yetiştirilmesini sağlamak adına gerçekleştirilecek olan tüm faaliyetlerin yönetilmesinde en etkili kişiler okul yöneticisi pozisyonunda çalışan öğretmenlerdir. Yöneticilerin sahip oldukları beceri ve yetenekler eğitim vermiş oldukları öğrencilere direk olarak katkı sağladığından dolayı yöneticilerin gelişimlerinin en üst düzeyde olması oldukça fazla öneme sahip olan bir konudur. Türkiye’de ve Dünya genelinde eğitim faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi hususunda en önemli yeri ve eğitimin temel yapısı okul birimlerinden meydana gelmektedir (Töremen ve Kolay, 2003:28). 21 Okullarda eğitim gören öğrencilerin geliştirilmesi ve gelecek nesillere çok daha iyi hizmet verilmesi açısından sağlanması gereken yönetici gelişimleri aşağıdaki şekilde sıralanabilmektedir; • Yöneticinin liderlik anlayışı, • Amaçlar ve misyon belirlenmesi, • Beklentiler, • Karara katılma, • Zaman kullanımı, • Program, • Planlama, • Akademik başarı, • Öğretim süreci, • İletişim, • Kaynaşma, • Bütünleşme, • Uyum, • Moral, • Yenilik, • Değişme, • Özerklik, • Esneklik, • Kültür, • İklim, • Değerlendirme, • Okul çevresi, • Aile katılımı üzerinde en çok durulan boyutlardır (Akçay ve Başar, 2004:173). Yukarıda belirtilen hususların tamamının değerlendirilmesi sonucunda öğrencilerin yetiştirilmesinde en etkili kişilerin eğitim gördükleri okulların yöneticileri olduğunu anlamak pekte güç olmayan bir sonuçtur. Öğrencilerin eğitim hayatları boyunca edinecek oldukları bilgilerin düzen içerisinde yürütülmesini sağlamak amacı ile oldukça planlı ve kapsamlı bir çalışmanın yapılmasından geçmektedir. Planlama ve öğrencilerin 22 gelişimlerinin desteklenmesi işlemlerinin yürütülmesinde en sorumlu olan kişiler yönetici vasfı altında çalışan yöneticilerdir (Balcı, 1993:23). Yönetim anlayışı çeşitli literatürlerin taramaları sağlandıktan sonra açıklanması hususunda tanımlamaların incelenmesi ile şu sonuçlara ulaşılmıştır. Yönetim direk olarak insan ilişkilerinden kaynaklı bir husus olduğundan dolayı insanlar arası kurulacak olan ilişkilerin önemi tüm kişiler tarafından en iyi şekilde benimsenmelidir. Öğrencilerin okul içerisinden edinecek oldukları her türlü bilgiyi ve davranışı okul yöneticilerinin örnek olarak sergiledikleri tutum ve davranışlardan kaynaklandığı belirlenmiştir (Akçay ve Başar, 2004:173; Çetinsoylu, 1998:46). Artık birçok ilkokul dahilinde kurulan ve açılan ana okullarının sayesinde okul yöneticilerine daha fazla işlem yürütme ve yönetme sorumluluğu da yüklenmektedir. Bu şekilde yöneticiler öğrenciler ve öğrencilerin velileri ile daha iyi bir ilişki kurmak durumunda ve kendi bilgilerini öğrenciler ile beraber ailelerine de aktarmalıdır. Yöneticilerin görev tanımları bu faaliyetler ile genişlik kazanmaktadır. Yöneticiler okul içerisinde eğitim gören bütün çocukların ailelerini tanımalı ve gerekli ise her çocuğa ayrı bir gelişim planı uygulanmasını sağlamalıdır. Her çocuk özeldir bilinci ile bütün çocukların topluma kazandırılmalarının sağlanması okul yöneticilerinin başarısından geçmektedir. Yöneticilerin bu tutum ve davranışlarından dolayı ailelerde çocuklarını göndermiş oldukları eğitim kurumuna güven duyacak ve eğitimin geliştirilmesi faaliyetlerine direk olarak katkı sağlayabileceklerdir (Çetinsoylu,1998:46; Tutkun ve Köksal, 2002:220). 2.5.2. Okul Öncesi Eğitimde Öğretmenin Rolü Ve Öğretmen Aile İletişimi Eğitim ve öğretimi en iyi seviye de vermek ile sorumlu olan kişiler yani öğretmenler, vermiş oldukları eğitimden keyif duymalıdırlar, eğitim kurumu içerisinde oluşabilecek olan olumsuz davranışlar ve tutumlara karşı önlem alabilme katsayılarının yüksek olması ve süreci yönetebilmeleri gerekmektedir, öğretmenlerin kurum içerisinde ya da kurum dışarısında tüm kişiler ile iletişim seviyelerinin en üst düzeyde olması 23 gerekmektedir, karşılaşabilecekleri her türlü olumsuzluğa anında müdahale edebilmelidirler ayrıca eğitim gören bütün çocukların aileleri ile de gerekli tüm paylaşımları sağlamaları gerekmektedir. Bu kapsam da öğretmenlerin sorumlulukları tartışılamaz derecede yüksektir (Özabacı ve Acat, 2005:213). Çocukların öğretim hayatına hazırlanması ve gelişimlerinin daha iyi olabilmesi adına verilen okul öncesi eğitim içerisinde görevli olan öğretmenler aslında çocukların eğitim hayatının en önemli dönemini oluşturduklarını unutmamalı ve verecekleri eğitimin çocukların bütün hayatlarını etkileyeceği bilincinde olmaları gerekmektedir. Bu eğitim döneminde göreli olan öğretmen yalnızca öğrenciye değil ailelerine karşıda birtakım sorumluluklar altına girmelidir. Eğitimi bütün literatürlerin sonuçları kapsamında incelediğimizde kesin suretle okulda verilen eğitim olarak kısıtlamamalıyız. Eğitim öğrencinin yaşamı boyunca her alanda verilmeli ve bu verilen eğitim her öğrenci adına farklı aşamalardan oluşmalıdır. Bu konuda en önemli görev yine öğretmenlerimize düşmektedir. Öğretmenler ne kadar geniş kapsamlı bilgi birikimine sahip ise eğitim verdikleri çocukların ve ailelerin gelişimi de o derece önemli olacaktır (Avcı ve diğ, 2000:52; Karakaş, 2002:39; Ömeroğlu, 1992:5). Öğretmenler açısından görev tanımlamaları yapıldığı takdirde üzerlerine düşen en önemli görev olarak karşımıza eğitim verdikleri öğrencilerin aileleri ile gerçekleştirilecek olan iletişim olduğu sonucuna ulaşmaktayız. Bu iletişim faaliyetlerinin iyi seviyeler de gerçekleştirilmesi öğrencinin okula adapte olmasında ve geleceğe yararlı yetişmesi açısından oldukça önemlidir. Öğretmenlerin öğrencilerin aileleri ile kuracakları etkili iletişimler sayesinde bilgi paylaşımı sağlanacak ve her iki tarafın gelişmesine katkı sağlanırken en önemli katkı öğrencilere sağlanmış olacaktır (Seplocha, 2004:96). İnsanlar arasında güçlü ve önemli derecede bir bağ kurulabilmesi açısından o kadar iyi derecede iletişimin sağlanması gerekmektedir. Tüm insanlar arasında iletişimin önemi vurgulandığı gibi aynı şekilde öğretmenler ve öğrencilerinin aileleri ile kurulacak olan iletişimde bir o kadar önemli bir seviyeye sahiptir. İnsanlar arasında kurulacak olan iletişimin önemi gelişim sağlamak ve devamlılık arz etmesi bakımından önem taşımaktadır. Bu iletişim kavramının sağlanması ile insanlar kendilerinin eksik olan 24 yönlerini belirleyebilecek ve gelişim sağlayabileceklerdir (Aral ve diğ, 2000:171; Güngör 2001:319; Özgüven, 2001:18-19). İletişim kuramayan insanların literatürlerce gerçekleştirilen tanımlamaları içerisinde çoğunlukla kendi içlerine kapanık ve güven hissetmeyen kişiler olarak tanımlanmaktadırlar. Bunun tam tersi olarak düzgün bir iletişim becerisine sahip olan insanların ise olayları daha iyi kavrayabildiği ve çözüm üretebildiklerinden bahsedilmektedir. İnsanlar arasında kurulan iletişimin düzgün olabilmesinin en önemli sebebi iletişim kurulan kişiler arasında fikir birliğinin yaratılmasından geçmektedir. Ulaşılmak istenen fikir ve amaç belirsiz bir şekilde iletişim kurulmaya çalışıldığında konu alakasız yerlere gidebilmekte ve ulaşılmak istenen sonuca layığı ile ulaşılamamaktadır (Bilen, 2004:39-40). Okulda öğrencilere eğitim vermekle sorumlu olan öğretmenlerin öğrencilerin aileleri ile kuracakları iletişimin etkili olabilmesi için düzenli ve planlı bir sürecin takip edilmesi gerekmektedir (Aral ve diğ., 2000:171). Öğretmenlerin öğrencilerin aileleri ile etkili bir iletişim kurmaları çocukların gelişimlerinin en iyi şekilde yönetilebilmesini sağladığından dolayı oldukça önemlidir. Farklı kaynakların daha önceden yapmış oldukları çalışmalar incelendiğinde ortak sonuçlara ulaşıldığı gözlemlenmiştir. Bu sonuçlar; öğretmenin yalnızca öğrenciler ile değil de öğrenciler ile aynı görevi paylaştıkları diğer öğretmenler ve öğrencilerin aileleri ile de etkin bir iletişim kurmaları gerekliliği belirtilmiştir. Ayrıca iletişim kabiliyeti yüksek olan öğretmen aynı zamanda oluşabilecek olan olumsuzluklara karşı da en etkili çözümü en hızlı şekilde üretebilmesi gerekmektedir (Kuru,2000; Karakaş, 2002:39). Öğrencilerin okul öncesi eğitim aldıkları dönemler de ve ilköğretim çağlarında kendilerine rol model edindikleri kişilerin öğretmenleri ya da aileleri olduğu yapılan çalışmalar sonucu belirlenmiştir. Bu kapsamda ailelerin ve öğretmenlerin kendi tutum ve davranışlarına çocuklara örnek olduklarından dolayı dikkat etmeleri gerekmektedir (Akbaba ve Samancı, 2004:1431). 25 Öğrencilerin öğrenim hayatları boyunca en etkili bir şekild gelişimlerinin sağlanması açısından en iyi şekilde planlama yapılması ve bu konu hakkında öğretmenler tarafından ailelerin bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Bu konunun sağlanmasında en önemli yöntem öğretmen ile aile arasında birebir iletişimin kurulması ile sağlanabilmektedir. Okul öncesi eğitim vermekle yükümlü olan öğretmenler her çocuğun gelişimini en üst seviyeye taşımak için birbirinden farklı metotlar uygulaması ve bu metotları da aileleri ile paylaşmaları gerekmektedir. Bu paylaşılan bilgiler öğrencinin kendi benliğini oluşturuncaya kadar etkili bir biçimde sürdürülmesi de öğretmen tarafından takip edilmelidir. Öğretmenler çocukların gelişimleri için planladıkları eğitim ve öğretim planlamalarını aileler ile eksiksiz olarak paylaşmaları en iyi yol olacaktır (Decker ve Decker, 2005:359; Jackman, 2005:18; Essa, 2003:67). Okul öncesi eğitimden sorumlu olan öğretmenlerin öğrencilerin aileleri ile kurdukları iletişim içerisinde daha çok ortak amaç doğrultusunda yapılması gereken işlemlerin paylaşılmasıdır. Tamamen öğrencilerin gelişimi amacı ile gerçekleştirilen bu iletişim ile çocukların ne kadar önemli oldukları her iki taraf tarafından da belirtilmelidir. Öğretmenlerin aileler ile kuracakları iletişimler de aileler akıllarına takılan bütün her şeyi çocuklarının öğretmenleri ile paylaşmalı ve bunun için çözüm üretilmesini istemelidir. Öğretmenler de bu istekler karşısından ellerinden gelenin fazlasını ortaya koymalı fakat bu durumu ailelere de belirterek ortak hareket edilmesini sağlamalıdırlar. Öğretmenler ayrıca aileleri aşağıda belirtilen hususlar da teşvik etmelidirler; Ailelere çocuğun okulda daha iyi olması için duyduğu isteği ifade etmeli, Okul ve sınıf programlarına ailelerin ilgilerini arttırmak için aileleri teşvik etmeli, Çocukların eğitimleri ve öğrenmeleri için yardımcı olacak yolları önermeli, Okul programlarını anlatmalı, Okul projeleri ve toplantıları hakkında bilgi vermeli, Disiplin hakkındaki düşüncelerini ifade etmelidir (Kostelnik ve diğ, 2004:212; Aksoy:2001: 361; Morrison, 2002:370). Okul öncesi eğitim kurumları içerisinde öğrencilerin gelişimlerinin tüm aşamalarından sorumlu olan öğretmenlerin öğrencilerin aileleri ile kurdukları iletişim 26 sayesinde güven ortamı yakalanabilecek ve çocukların gelişimine en önemli katkının sağlanması karşılıklı görüşlerin bildirilmesi doğrultusunda gerçekleştirilecektir. Bu anlatılan tüm gelişimin doğru bir şekilde planlanabilmesi okula eğitim almaya gelen her çocuğa gelecek nesillerde ülkenin çeşitli alanlarında hizmet verecek büyük kişilermiş gibi davranma konusunda kendisini eğitmiş öğretmenlerden geçmektedir. Öğretmenlerin bu bilinç üzerine aileler ile kuracakları tüm iletişimleri kendilerinde saklı tutmaları ve farklı aileler ile paylaşmamaları karşılıklı oluşacak olan güvenin daha da katlanmasına sebep olacaktır (Aksoy, 2001:361). 2.5.3. Okul Öncesi Eğitimde Ailenin Rolü Ve Aile Okul İletişimi İnsanlığın doğası gereği her türlü faaliyetlerini gerçekleştirmek adına sürekli olarak diğer insanlar ile iletişim kurmaları ve bu iletişim neticesinde yaşamlarını planlamaları gerekliliği mevcuttur. İnsanlar hayatları boyunca sahip oldukları görüşlerin birçoğunu etraflarından duydukları gibi benimsemektedirler. Bu etraflarından edindikleri bilgiler çerçevesinde görüşlere sahip olan insanların büyük çoğunluk ile görüşlerini örnek aldıkları kişiler aileleri olmaktadır. İnsanların küçük yaşlarda belli bir görüşe sahip olmalarındaki en büyük pay ailelerdedir (Özyürek ve Tezel Şahin, 2005:20). Farklı kaynaklardan yapılan literatür incelemeleri kapsamında ulaşılan ‘‘Gordon’’ tarafından 1993 yılında yapılmış bir çalışma ışığında, ‘‘anne ve babaların yani çocukların ebeveynlerinin çocuk üzerinde yarattıkları etki alanları oldukça fazla genişliktedir. Bir bakıma anne babalar 0-6 yaş döneminde hem çocuklarının tüm gereksinimlerinin yerine getirilmesinde en yakın olan kişiler olmakta ve ayrıca ilk eğitim veren öğretmenleri olarak benimsenmelerine olanak sağlamaktadır. Kişilik gelişiminin temellerinin 0-6 yaş döneminde atıldığı göz önüne alındığında, eğitsel kimliklerin belirlenmesinde anne baba rolünün önemi daha da iyi anlaşılmış olacaktır’’ (Akt: Çelenk, 2003:33). Çocukların küçük yaşlarda gelişim sağladıkları ve kendileri açısından önemli olan sosyal ortamın yaratılması hususları oldukça önemli bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Küçük yaştaki çocukların yukarıda belirtilen sosyal ortam kavramının 27 gelişmesini sağlayabilmek için en önemli etkenler çocukların aileleri ve eğitim gördükleri öğretmenleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Okul öncesi eğitim almakla yükümlü olan her çocuğun eğitimi ilk öncelikle aile ortamın da ayni evde başlamalıdır. Çocuklar hayatlarına ilk başladıkları günden itibaren ailelerin sahip olduğu tüm tutum ve davranışları kopyalayarak kendilerine benlik kazandırmaya çalışmaktadırlar. Bu tutum ve davranışlar aileler tarafından ne kadar önemli olduğu bilinci sağlanmalıdır. Okul öncesi dönemde, büyüme ve gelişmenin her aşamasında çocuğu korumak, yetiştirmek, çocuğun ihtiyaçlarını karşılamak, yaşam koşullarını iyileştirmek, gelişmesi için olanaklar sağlamak, ailenin olduğu kadar, yakın çevresinin, eğitim kurumlarının ve üyesi olduğu toplumun da görevleri olduğu unutulmamalıdır (Ural ve Efe, 2006:342; Ömeroğlu ve Yaşar, 2005). Tüm çocuklara bütün aileler tarafından kesinlikle en önemli yerde tutulmakta ve oldukça fazla önem verilmektedirler. Ülkemizde genel anlamda geleneksel bakış açısı ile incelemelerde bulunulduğunda her annenin evladı oldukça değerli ve en önemli noktada tutuldukları sonucuna ulaşmamız gayet mümkündür. Fakat bu kadar önem verilen çocukların gelişim planlamaları yapılırken eğitim açısından düşük seviye de kalan bazı ailelerin çocukların gelişimlerini farkında olmadan olumsuz etkileyebilme durumlarının da oluşabilmesinden bahsetmek gerekmektedir. Bilinçsiz olan ailelerin öğretmenler tarafından yönlendirilmesi ve çocukların gelişimlerine katkı sağlamalarının gerçekleştirilmesi oldukça önemlidir (Gökçe, 1991:208). Çocukların gelişimlerini desteklemek ve her türlü fedakarlıklarda bulunulması ailelerin en önemli görevlerinin başında gelmektedir. Çocukların gelişimlerinin en etkin bir şekilde planlandığı yıllar olan okul öncesi eğitim dönemlerinde ailelere düşen görevler kat ve kat artmaktadır. Ailelerin üzerlerine düşen görevleri en iyi şekilde planlayabilmek ve bu dönemi en iyi şekilde geçirmelerinin sağlanması amacı ile çocuklarının eğitim gördükleri okul birimlerinin yöneticileri ve öğretmenleri ile iletişim kurabilmeleri yolundan geçmektedir (Hamamcı, 2005:29). 28 Okuldaki çocuklarının öğretmenleri ile aileler arasında kurulan iletişim neticesinde çocuklara özel oldukları düşüncesi aşılanmalı ve ailelerin her türlü fedakarlıkları onlar için yaptıkları düşüncesi belirtilmelidir. Ayrıca ailelerin bu şekilde ir iletişim yoluna gitmeleri kendi çocukları ile kurdukları iletişiminde güçlenmesine sebep olarak daha güçlü bir aile yapısının oluşmasına da sebep olmaktadır (Seçkin ve Koç, 1997:6). 2.5.4. Okul Aile İletişimi Gerçekleştirilirken Dikkat Edilmesi Gerekenler İnsanların sosyal çevresini oluşturan diğer insanlar ile kurmak istedikleri ilişkileri güçlendirmek adına iletişim becerilerini yükseltmeleri gerekmektedir. Ayrıca insanların tamamının gelişebilmesi sosyal olması ile doğrudan alakalıdır (Salisch ve Saarni, 2001:289). Ailelerin çocukları ile kurmak istedikleri iletişimler ailenin çalışmak zorunda olduğu işinden kaynaklı yaşadığı problemler ile doğrudan alakalıdır. Bu şekilde yorgun olan aileler çocuklarına çok fazla vakit ayıramamakta ve çocukların gelişimlerini takip edememektedirler. Bu sayede çocuklar kendilerine yakın hissettikleri farklı kişileri kendilerine örnek almakta ve aileler ile iletişim kurulması durumu zorlaşmaktadır (Fraser ve Gestwicki, 2002:75). Yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı okuldaki öğretmenler ile aileler arasında iletişimin kurulmasıın neden bu kada önemli olduğuna ilişkin birtakım hususlar maddeler halinde belirtilmiştir; • Okul aile ilişkilerinin canlı tutulması ve olumlu yönde geliştirilmesinin herkesten çok her iki tarafın da ortak ilgi alanına yani; çocuklara yarar sağlayacağı unutulmamalıdır (Cömert ve Güleç, 2004:143), • Karşılıklı iletişim kurulması sağlanarak, aileler ve öğretmenler karşılıklı olarak birbirlerinin bakış açılarını kavramaya çalışmalıdırlar (Carlissle ve diğ, 2005:159), 29 • Aileler ile öğretmenler arasında etkili bir iletişim kurulması çalışmaları bazı engelleri yok etmede, öğretmenlerin ilgisi ve saygısı oldukça önemlidir. Öğretmenler ailelere saygı duydukları gibi ailelerin değerlerindeki çeşitliliğe ve kültürel farklılıklara da aynı oranda saygı duymalıdırlar. Çocuklardaki farklılıklar kabul edildikçe, ailelerdeki farklılıkları anlamak da bir o kadar kolaylaşacaktır. Ailelerin kültürlerini, değerlerini ve duygularını öğrenmeye ve onları dinlemeye daha fazla zaman ayırılmalıdır. Yanlış anlaşılmalar ve karşıtlıklar konusunda oldukça fazla dikkatli olunmalıdır, • Her şeyi kabul etmek gerçek dışı olarak kabul edilmektedir. Fakat iletişim ve günlük görüşme ile aileler ve öğretmenler birlikte çalışarak, güçlerini birleştirebilirler (Ömeroğlu ve diğ., 2003:122), • Aile, okulda çocuğun güven içinde olduğundan emin olmalıdır, • Aile, öğretmenin çocuğunun ihtiyaçlarını karşılamada yeterli olacağını bilmelidir, • Aile, çocuğunun öğretmene olan yakınlığını her zaman rahat karşılayamayabilir. Öğretmenin bu durumlara karşı tedbirli olması gerekmektedir, • Aile, okuldaki disiplin tutumu ve program hakkında bilgi sahibi olmalıdır, • Okul, aile problemlerinin çözümlenmesinde yardım edebilecek şartlara sahip olmalıdır, • Öğretmen, anne babanın çocuk için çok önemli kişiler olduğunu bilmelidir (Cömert ve Güleç, 2004:135), • Nitelikli bir okul, ailenin her isteğine teslim olmamalıdır fakat çocuğun yaşamındaki en önemli olgu olan aileyi anlamalı, saygı duymalı ve iyi bir iletişim kurmak için çaba sarf etmelidir (Aksoy ve Turla, 2001:378), • Ailelerin çalışma saatleri dikkate alınarak, yapılan toplantı ve etkinliklerin zamanları okul yönetimi tarafından en etkin bir biçimde tercih edilmelidir, • Okuma yazma bilmeyen ailelere karşı duyarlı davranılmalı, bu ailelerle sözlü iletişim kurulması yoluna gidilmelidir (Carlissle ve diğ, 2005:159). 2.5.5. Okul Aile İş Birliği Tüm Dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de sanayi kavramının gelişim göstermesi paralelinde aile yapıları küçülerek sadece anne, baba ve çocuklardan oluşan 30 çekirdek yapıya dönüşmüşlerdir. Bu kapsam çerçevesinde küçülen aile yapıları neticesinde çocuklara verilen eğitim iki aşamada verilmektedir. Aile çocukların gelişimlerini sağlama konusunda bu aşamalardan informal olanı üstlenmekte, okul ise formal aşamayı üstlenmektedir. Toplumsal amaçlara ulaşmada bu iki eğitim sürecinin birbiri ile bütünleşmesi ve tutarlılık göstermesi büyük önem taşımaktadır (Kaya, 2002:32). Eğitimciler yani öğrencilerin gelişmesini sağlayan öğretmen ve yöneticiler, öğrencinin okul içerisindeki başarısını arttırarak geleceğe taşınması konusunda ve toplum dahilinde iyi bir vatandaş olmasını sağlayacak yolların geliştirilmesini sağlayacak amaçlar içerisinde bulunması gerekmektedir. Yukarıda belirtilen bütün amaçlara ulaşmak adına yapılması gereken en önemli nokta aileler ile okul arasında güçlü bir iletişim bağının kurulmasının sağlanmasıdır. Farklı kaynaklarda daha önceden yapılan araştırmalar kapsamında ulaşılan bilgilere göre okul ile aileler arasında çocuklar açısından kurulacak olan iletişim faaliyetleri ile çocukların tutum ve davranışlarına ileriye dönük olumlu katkıların sağlanması amaçlanmaktadır. Bu yöntem ile çocukların gelişimine önemli katkıların sağlandığı gerçeği de unutulmamalıdır. Eğitim sisteminde öğrencilerinin yetiştirilmesi onların ihtiyaçlarının doğru belirlenmesi ancak amacına uygun yapılan okul ile ailelerin iletişim kabiliyetlerinin geliştirilmesi ile sağlanabilmektedir (Arslan ve Nural, 2004:99-108, Akbaba ve Samancı, 2004:1432). Okul öncesi eğitim kurumlarının üzerlerine düşen görevleri layıkı ile yerine getirebilmesi için bütün etken yöntemlerin bir arada ve eksiksiz olarak kullanılmasına bağlıdır. Bu bahsedilen yöntemlerin en önemlisi okul ile aileler arasında kurulacak olana iletişim faaliyetleridir. Okul öncesi eğitim veren kurumlar çocukların gelişimleri açısından ne kadar etkin bir metot hazırlayıp uygulamaya koysalar dahi çocukların aileleri ile iletişim kurulamadığı takdirde bu planlama başarısız olacaktır. Çünkü yalnızca okulda verilen eğitim hiçbir zaman yeterli değildir. Okulda başlatılan eğitim planlamasının aynen aile ortamında yani evde de devamlı hale dönüştürülmesi gerekmektedir (Sucuka ve diğ., 1997:307, Fetihi, 1998:5; Aral ve diğ., 2000:168). Aile ortamı içerisinde küçük yaştaki çocukların ailelerinden öğrenmiş oldukları bilgilerin tamamı çocukların gelişimlerini doğrudan etkilemektedir. Bu kapsamda çocuğa 31 verilebilecek en iyi eğitim ortamının oluşturulması için aileler ile okul yöneticileri ve öğretmenlerin bir arada ortaklaşa çalışma yürütmeleri gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Bu sebeplerden dolayı bu konu üzerinde oldukça fazla sayıda çalışma gerçekleştirilmeye başlanmıştır. Birçok çalışmadan edinilen bilgiler doğrultusunda iletişim faaliyetlerinin gerçekleştirilmesinde en etkili olan yöntemin okul dışında çocukların gelişiminden tamamen ailelerin sorumlu olduğu, okul içerisinde ise öğretmenlerin görüşü benimsenmiştir. Ancak bu yöntem uygulanırken ortak bir yöntemin uygulanması açısından iletişimin en iyi derecelerde tutulması ile sağlanacaktır (Yıldıran, 1983:82). Günümüz Dünya’sın da aileler ile okul arasında iletişimin sağlanması gerekliliği oldukça fazla derecede önemsenmeye başlamıştır. Çocukların gelecek nesillere faydalı birer birey olarak yetişmeleri açısından yalnızca okulların etkinlikleri azalmış bu etkinlikler aileler ile paylaşılmaya başlanmıştır. Bu bahsedilen önem yalnızca ilköğretim veya sonrası için değil okul öncesi eğitim açısından da önem kazanmıştır. Bütün çocuklar öğretmenler tarafından değerlendirilirken aileler ile bir bütün oldukları unutulmadan gerçekleştirilmelidir. Öğretmenler, yöneticiler ve aileler arasında kurulması gereken iletişimin en önemli sebeplerinden bir diğeri ise çocukların yaşam alanlarının yalnızca okul ve evden oluşmasından kaynaklıdır (Akbaba ve Samancı, 2004:1432; Kaya, 2002:32; Eliason ve Jenkins, 2003:58). Küçük yaştaki çocukların büyük bir çoğunluğu yaşamlarındaki bütün zamanları genellikle ailelerinin yanında geçirmektedirler. Bu sebepten dolayı ailelerin karakterlerini çocuklar direk olarak benimsemektedirler. Bu sebeplerin tamamından dolayı okul ile ailelerin iletişim kurmaları önem taşımaktadır (Karakaş, 2002:39). Çocukların gelişimlerini desteklemek ve çocuklara gelecek açısından bir yön belirlemek adına kurulan ve planlanan okul öncesi eğitimler yalnızca okul tarafından sağlanır ise yeterli olmamaktadır. Okul ile beraber aynı özende ve önemde ailelerinde katkısı sağlanmalıdır. Bu şekilde çocuklar üzerinde kalıcı ve etkin bir etkinin yaratılması sağlanabilecektir. Okul öncesi eğitimden sorumlu olan her öğretmen çocukların ailelerini birer öğretmenmiş gibi düşünerek etkinliğin her aşamasına dahil etmesi gerekmektedir. Bu sayede kurulan iletişim ile çocukların kazanılması daha da kolaylaşacaktır (Ömeroğlu ve Yaşar, 2005, Brewer, 2001:204). 32 2.5.5.1. Okul Aile İşbirliğinde Dikkat Edilmesi Gerekenler Okul ile aileler arasında kurulan iletişimin etkili olabilmesi açısından öncelikle dikkat edilmesi gereken nokta olarak öğretmenler ve aileler arasında çocuklar için belirlenen amaçlar doğrultusunda hareket edilmesinin sağlanması ile beraber bu duruma karşılıklı olarak inanç beslemek olmalıdır (Aral ve diğ., 2002:170). Okul öncesi verilen eğitimin çocukların yararına olabilmesi açısından çocukların aileleri ile kurulacak olan iletişim diyaloğuna önem verilerek etkin bir biçimde devamlılığı sağlanmalıdır. Okul öncesi eğitim çağında olan her öğrenci yaşı itibari ile ailelerine bağımlı olduklarından dolayı bu planlamada ailelerin dışarıda bırakılması çocukların gelişimine olumlu olmaktan ziyade olumsuz etkiler yaratabilecektir (Fetihi,1998:7). Bu planlamalar yapılırken ailenin okula katılması sağlanırken ailelerin çocukları dışında sağlayacakları farklı bir çıkar düşünerek hareket etmeleri konusunda dikkatli olunmalı ve bu şekilde bir planlama yoluna kesinlikle gidilmemelidir. Aile, öğretmenin belirlediği yola uyarak hareket etmeli ve bu süreçte kesinlikle öğretmenin işine karışmamalı ve kısıtlamamalıdır (Zembat ve Unutkan, 2001:43-44). Aileler ve öğretmenler arasındaki değer, tutum ve beklenti farklılıklarının farkına varılmazsa, bu durum ailenin okul öncesi eğitimden sorumlu öğretmenler ile işbirliği içinde çalışmasını engelleme noktasına getirebilir. Bazı süreçlerde aile veya öğretmen başa çıkma mekanizması olarak iş birliği gerçekleştirme süreçlerinde uzak durulabilir (Haseloff, 1990:52, Laloumi Vidali, 1997:19). Okul ile ailelerin iletişim kurmaları ile beraber gelişen süreçler içerisinde ele alınması gereken en temel konulardan bir diğeri de eğitim faaliyetlerinin sürekli hale dönüştürülmesinin sağlanmasını gerçekleştirmektir. Okul içerisinde çocukların gelişimlerini sağlanması adına verilen eğitimlerin tamamına aile ile çocuğun bir arada yaşadığı ev ortamı içerisinde de devam edilmesi gerekmektedir. Küçük yaştaki çocukların ilk öncelikli öğrenme ortamları evleridir. Okul öncesi eğitim kurumları evde öğrenilen 33 her türlü olgunun pekiştirilmesini sağlayan bir kurum olarak düşünülmelidir. Ailelerin okuldaki sorumlu yöneticiler ve öğretmenler ile kuracakları diyaloglar ile çocuğun gelişimi açısından olumlu yönde etkilerin gerçekleşmesini sağlayacaktır. Bu bahsedilen tüm süreçlerin en etkin bir şekilde yürümesi için öncelikli olarak okuldaki sorumlu öğretmenlerin aile yapısını anlamaları ve çözümlemeleri gerekmektedir (Sevinç ve Evirgen, 2003:100; Ömeroğlu ve Yaşar, 2005). Okul ve aile öyle bir işbirliği içinde olmalıdır ki; çocuk bu işbirliğinin yarattığı ortamda, dengeli, sosyal, uyumlu ve mutlu bir birey olarak yetişebilsin. Bunu sağlamak içinse, öncelikle aile okulu, okul aileyi tanımalı ve belli ilkelerde görüş birliği ve yardımlaşma içinde olmalıdır ( Oğuzkan ve Oral, 1997:105). Çocukların öğrenme becerilerini ve gelişmeleri açısından gerekli olan tüm planlamaların sağlanması işlemi okul ile aileler arasında kurulacak güçlü bağlar ile sağlanabilecektir. Bu süreçlerin ilerlemesinde okul öncesi eğitimin çocukların iyi bir geleceğe sahip olmaları konusunda çok hassas ve gerekli olduğu bilincinin aileler de oluşması gerekmektedir (Eliasan ve Jenkins, 2003:57-59). Aile ile okul iletişiminin güçlü olması ile çocuğa ve aileye verilmesi planlanan rehberlik hizmetinin de etkili olmasını sağlayacaktır. Bu okul ile aile arasında kurulan iletişimin önemlilik seviyesi karşılıklı duyulacak olan güven duygusunun gelişimi ile doğrudan alakalıdır. Öğretmenin, aile ile iletişim kurarak planlama gerçekleştirmesindeki güven verici ortamın oluşması çabaları içerisine girilmelidir (Cömert ve Güleç, 2004:143, Morrison, 2002:369; Eliason ve Jenkins, 2003:57-59). 2.5.5.2. Okul Aile İşbirliğinin Yararları Ailenin ve okulun bir arada çalışması, fikir ve bilgi alışverişini sağlama konusunu beraberinde getirmektedir. Bu konunun haricinde okulda verilmesi planlanan eğitim sürecinin ev ortamı içerisinde de desteklenmesi ve pekiştirilmesi faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi ile çocuklara verilen eğitimin kalıcı bir özellik kazanması sağlanmalıdır (Koç,1996:47). 34 Okul öncesi eğitim kurumları ile aileler arsındaki işbirliğinin yöneticiler, öğretmenler, aileler, çocuklar açısından oluşan faydaları oldukça fazla seviyelerdedir. Çocuğun gelişimi konusunda çocuğun kendisine katılan faydaların haricinde birçok açıdan kişiye fayda sağlanmaktadır (Bulut, 2000:5). Okul öncesi eğitimin çocuklara verilmesi amacı ile kurulan birimlerin, aileler ile sağladığı iletişim sayesinde kurdukları iş birliği neticesinde çocukların okul ve hayattaki başarı oranları yükselmektedir. İyi ve dikkatli planlanmış işbirliği çocukların hem ilerideki akademik hem de sosyal başarılarının arttırılmasını doğrudan desteklemektedir. Aynı zamanda çocuğun evde anne babasıyla yapmış olduğu etkinlikler çocuğun zihinsel ve duygusal gelişimini ve başarısını arttırmaktadır. Okul ile iş birliği sağlandığında çocuklar sadece evde değil okulda da daha iyisini yapma gayreti gösterirler. Çocukların akademik ve sosyal başarısı için okul, aile ve toplumla işbirliğinin faydaları son zamanlarda yapılan literatürler kapsamında belirtilmiştir. İş birliği dikkatli bir şekilde planlandığında, amaçlanan sonuçlara ulaşılabilmesi kolaylaşmaktadır (Davıes, 2000:19-20). Çağdaş ve ekonomik toplumun oluşturulması hususlarının sağlanması açısından; duygu ve düşüncelerini özgürce ifade edebilen, araştırmacı, meraklı, girişimci, kendi kendine karar verebilen, kendi haklarına ve başkalarının haklarına saygılı, yeteneklerini kullanma becerisine sahip ve öz denetim geliştirebilen çocuklar yetiştirebilmek ancak okul ve ailenin iş birliği ile mümkün olacaktır (Ömeroğlu ve Yaşar, 2005). Okul ile ailenin karşılıklı kuracakları iletişim sayesinde sağlanacak olan iş birliklerinin çocukların gelişimleri açısından sağlamış olduğu bazı faydalar aşağıda maddeler şeklinde sıralanmıştır; Çocukların, mutlu ve başarılı bir kişi olarak yaşama kazandırılmaları, Okul ile ev arasında, çocuklara gösterilebilecek farklı eğitim tutumlarının ortadan kalkmasının sağlanması, Evin devamı olan güvenli bir ortamda daha iyi bir öğrenme fırsatı yaratılabilmesi (Cömert ve Güleç, 2004:135), 35 Çocukların aileleri ve öğretmenlerini iş birliği içinde gördüklerinde, okulun aileleri tarafından değerli olarak görüldüğü mesajını almalarıdır (Carlisle ve diğ., 2005:161). 2.5.6. Ailelerin Okula Katılımında Yöneticilerin Süreçteki Yönetimi Okul öncesi ve ilköğretimde görev yapan öğretmenler, çocuklarla uzun süre etkileşim halindedirler. Bu durumdan dolayı çocukları etkilemede anne babadan sonra ikinci derecede önemli rol oynarlar. Öğretmen, çocuklarda önceden bulunan bütün bilgileri, beceri ve düşünme biçimlerini birleştirerek yeni farklı şeylerin bulunmasında onlara deneyimler kazandırmak için probleme yaklaşımlarındaki çeşitliliklerden yararlanır. Öğretmenin sergilediği davranışlar çocukları toplumsal, duygusal ve zihinsel olarak gelişimlerini her yönden etkiler. Bu nedenle öğretmen çevresinde bulunan her şeyi görmeli ve bu durumları öğrenme haline getirmeyi, öğrencilere rehberlik etmekle sorumludur (Aydoğan ve ark. 2014). Problem çözme yaklaşımlı eğitim etkinliklerin gerçekleştirilebilmesi için öğretmenlerin bazı yeterlikler edinmesi ve bazı özelliklere sahip olması gerektiği belirtilmektedir. Aydoğan’ın 2012 yılında yayımlamış olduğu bir çalışma da geçen Hennessy ve McCormick tarafından (1994) gerçekleştirilen bir araştırma verilerine göre, problem çözme sürecini daha etkin hale getirmek ve birçok alanda kullanılmak üzere deneyimlerin transfer edilebilmesi için öğretmenlerin sahip olması gereken özelliklerini şöyle sıralamaktadır (Aydoğan vd., 2012); Öğretmenler, problem çözme sürecinin bileşenlerini ve birbirleriyle nasıl etkileştiklerini modellemeli ve tam olarak anlamalıdır, Öğretmenler, öğrencilerin problem çözme basamaklarını uygulayabilecekleri etkinlikleri yapılandırmalı ve sunmalıdır, Verilen problemlerde, bilgiyi kullanma yolu önemlidir. Öğretmenler, genel olarak, öğrencilerin karşılaşabilecekleri güçlükleri ve problem çözme sürecini etkin olarak etkileyen etmenlerin farkında olmalıdırlar, 36 Öğrencilerin kendi düşüncelerini planlamaları için biliş üstü stratejilerin geliştirilmesi gerekmektedir. Öğretmenlerin, çocuklara problem çözme deneyimi sunarak çocukların gelecekte iyi problem çözücüler olarak yetişmelerindeki rolü, problem çözme süreciyle ilgili bilgi ve beceri düzeyi, anlayış, inanç ve tavırları önemlidir. Bu açıdan öğretmenin bazı açıdan düşüncelere sahip olması beklenir. Bunlar şu şekilde sıralanabilir (Aydoğan vd., 2012); Her çocuğun farklı problemleri bulunacağı gerçeğini anlamak ve kabul etmek, Çocuklara özgü problemlerin okul çevresinde olacağına inanmak, Bu problemlerin çocuklar açısından önem taşıdığına inanmak, Problem çözmede, çocuklara rehberlik etmenin önemini kavramak, Çocukların problem çözme becerilerini geliştirmede değişik yaşantıların ve keşiflerin önemine inanmak, Problem çözme için yaratılan fırsatlar ile akademik ilerleme arasındaki ilişkiyi bilmek, Problem çözme sayesinde değerli öğrenmelerin gerçekleştiğine inanmak, Çocuklara yeni problemler sunmadan önce, onların duygusal ve bilişsel gelişme, tutarlılık, güven duygusu, deneyimler ve bağımsızlık yönlerinden hangi gelişim basamağında olduklarını bilmenin önemini kavramak, Her alanda olduğu gibi problem çözme konusunda da çocuklar arasında bireysel farklılıklar olduğunu bilmek, Çocukların başarı ve başarısızlık deneyimlerini yaşamalarının önemini kavramak, Çocuklarda, problem çözmenin temelindeki sorumlu özgürlük fikrinin gelişmesinin önemini bilmek, Çoğu zaman yetişkinler için problem niteliğinde olmayan durumların, çocuklar açısından gerçek ve önemli birer problem olabileceğini düşünmek, Çocuklar için problem çözme ile çocukların problem çözmesi arasındaki ayrımı kavramak, Problem çözme konusunda, çocukların kendine güven ve bağımsızlık duygularını teşvik etmenin önemine inanmak, 37 Anne babalarla iletişim halinde çalışmanın, çocukların yaratıcılığını ve problem çözme konusundaki başarılarını artırdığı gerçeğine inanmak, Sürekli olarak problem çözme sürecine ait anlayış, tavır ve inançlarını geliştirmenin gerekliliğine inanmak. 2.6. Okul Öncesi Eğitimde Ailenin Okula Katılımı Aile katılımı ifadesinin tanımlanması işlemi farklı kaynakların belirtmiş olduğu tüm ifadeler derlenerek belirtilmiştir. Bu kapsamda aile katılımı; ‘‘ailelerin kendilerini, çocuklarını ve erken çocukluk programını sağlayacak doğrultuda becerilerini ortaya koyma süreci, anne babaların çocuklarının gelişim ve eğitimlerine katkıda bulunmaları için organize edilmiş etkinlikler bütünü ve okul ve aile arasındaki güçlü bir ortaklık için gereken karşılıklı anlayış’’ şeklinde ifade edilmesi uygun bulunmuştur (Tezel Şahin ve Ünver, 2005:23; Kuzu, 2006:4). Okul öncesi dönemde çocuklarımızın eğitim hedeflerini saptarken çocuğu tek başına düşünmek mümkün değildir. Tüm çocukları aileleri ile bir bütün olarak değerlendirmek gerekmektedir. Eğitimci olarak başarılı bir okul öncesi eğitimi amaçlanıyor ise içine anne babayı da alan aile eğitimini kapsayan, önem veren hedeflerin oluşturulması işlemleri sağlanmalıdır (Cömert ve Güleç, 2004:131). Çocukların ilk eğitim almaları gereken kişilerin kendi aileleri olduğu görüşünden yola çıkılarak, aileleri destekleyici, onları çocuk gelişimi ve eğitimi hakkında bilinçlendirici aile eğitim çalışmalarının planlanması ve uygulanması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Aileler çocukların ilk öğretmenleridir. Aileler çocukların sağlıklı ve başarılı yetişkinler olmalarını sağlamak için uygun çevre koşullarını sağlar ve çocuklarıyla etkileşimde bulunurlar. Okul öncesi eğitim programlarının temel amacı ailelerin bu rolünü desteklemek ve güçlendirmek için çocukların eğitimlerine katılmalarını sağlamaktır. Aileler çocuklarının davranışlarında, değerlerinde, öğrenmelerinde, kavram kazanmalarında, duygularında ve fikirlerinde etkileri uzun süren bir role sahiptirler (Editions, 2004:71, Eliason ve Jenkins, 2003:58). 38 Okul öncesi eğitimde aile katılımı çocukların gelişimi açısından en temel husustur. Çocuklarının eğitiminde aktif rol almayan aileler, çocuklarının geleceğini tehlikeye atmaktadırlar (Seligman, 2000:33). Bir okul öncesi eğitim kurumunda aileyi eğitime katmanın en önemli amacı, çocuğun bilişsel, duygusal ve sosyal gelişiminde ailenin desteklenmesidir. Diğer amaçları ise çocuğun ailedeki öğrenme ortamına ve tüm gelişmelerine katkıda bulunmak, çocukta görülen olumlu değişikliklerin devamlı olmasını sağlamak, ailenin çocuğun eğitimindeki rolünü fark etmesine yardımcı olmak, ailenin ev ortamında öğrenebileceği deneyimler hakkında bilgi vermek ve problemlerin çözümlerinde rehberlik etmektir (Koç, 1996:4647). Okul öncesi eğitimde aile katılımının varmak istediği nokta, eğitimde devamlılığı ve bütünlüğü sağlamaktır. Okulda verilen eğitimin evde, evde verilen eğitimin okulda desteklenmesi, devamlılığın söz konusu olması ve bu sayede hem okulda hem de evde çocuğun istendik davranışa güvenli ve kontrollü bir biçimde ulaşması ana amaçtır. Aileleri bilinçlendirerek ailenin okul öncesi eğitime destek olabilmesini sağlamak, çocukların en iyi şekilde büyüme ve gelişmelerine yardımcı olmak ve daha sonraki dönemlerde okul başarısını olumsuz yönde etkileyebilecek etkenleri azaltmak, aile yaşamını güçlendirmek yoluyla, çocuğun gelişimine katkıda bulunmak aile katılımının önemli amaçları arasında sayılabilmektedir (Gürşimşek, 2003:126). Aile katılımı faaliyetlerini destekleyen diğer amaçlar aşağıda belirtildiği gibi maddeler halinde sıralanmıştır; Çocuğun ailedeki öğrenme ortamına katkıda bulunmak • Çocuğun tüm gelişimine katkıda bulunmak, • Çocuğun ve ailenin gereksinimlerinin kurumdaki program tarafından sağlandığına emin olmak, • Çocukta görülen olumlu değişikliklerin devamlı olmasını sağlamak, • Ailenin kendi çocuğunun yaşamında ne kadar önemli rolü olduğunu pekiştirmek, • Problemleri önlemek ve alternatif disiplin yöntemleri sunmak, • Ailelere ev ortamında öğrenebilecekleri deneyimler hakkında bilgi vermek (Ömeroğlu ve diğ., 2003:119), 39 • Anne babalara eğitim vererek ailelerin okul öncesi eğitime destek olmasını sağlayabilmek, • Öğretimi daha etkili hale getirmek, • Aile içinde ve okul yapısında değişiklikler yapmak, • Çocuğun tüm gelişimleriyle ilgili aileleri bilinçlendirmek ve desteklemek, • Çocuğun evdeki öğrenme ortamlarını zenginleştirmek, • Problemler ve çözüm önerileri hakkında aileleri bilinçlendirmek ve alternatif disiplin yöntemleri sunmak, • Doğru anne baba tutumları kazandırırken, hatalı davranışları değiştirmek, çocukların hatalı davranışlarını nasıl değiştireceklerini öğretmek ve bunların davranışa dönüşmesini sağlamak, • Ailelere ev ortamında çocuklara kazandırabilecekleri deneyimler hakkında bilgi vermek, • Ailelerin çocuklarını daha iyi tanımalarına yardımcı olmaktır (Aksoy ve Turla, 1999). 2.6.1. Aile Katılımı Gerçekleştirilirken Dikkat Edilmesi Gerekenler Okul öncesi eğitim programları ne kadar iyi hazırlanmış olursa olsun, aileler tarafından desteklenmediği sürece etkili olmamaktadır. Okul öncesi eğitim kurumlarında çocuklarda kalıcı davranış değişikliklerinin gerçekleşebilmesi, programda planlanan öğrenme yaşantılarının ailede sürdürebilmesi ile mümkün olacaktır (Tezel Şahin ve Ünver, 2005:23). Okul yöneticileri ve öğretmenler, çocukların eğitiminin yalnızca okuldaki bölümü ile ilgilenmekle yetinmemeli, aileleri okulun ve eğitim sürecinin bir parçası olarak görmelidirler. Bu bakış açısı ile aileler yılda birkaç kez çocuklarının başarı durumlarını öğrenmek üzere veya herhangi bir sorun olduğunda okula gelen bireyler olarak değil, ‘‘aynı amacı gerçekleştirmeye çalışan ortaklar’’ olarak değerlendirilmeli, öğretmenler, aile katılımı ile ilgili beklentilerini ailelerle açık bir şekilde paylaşmalıdırlar (Ömeroğlu ve Yaşar, 2005, Carlisle ve diğ., 2005:160). 40 Okul ve aileler karşılıklı olarak zorlukları en aza indirmek için hem evde hem de okulda çocuk yetiştirme uygulamaları hakkında bilgi alışverişinde bulunmalıdırlar. Çocuklar ana okulundaki programa başlar başlamaz anne baba ile bilgiler paylaşırlarsa, aile katılımı sayesinde okulda sağlanan uygun eğitim ortamının evde de sönmeye uğramadan devamı sağlanmış olur. Uzun vade de bakıldığında çocuk eğitiminin sorumluluğunu daha yoğun olarak anne baba taşımaktadır. Onların daha okul öncesi dönemden başlayarak eğitim programına aktif olarak katılımı, çocuğun çeşitli öğrenmeleri üzerinde de çok olumlu ve kalıcı etkiler yaratmaktadır (Kuşin, 1991:74). Anne babalarla en çok ve doğrudan iletişime geçen kişiler olarak, aile katılımının başlaması, sürekli hale gelmesi ve başarıya ulaşmasında, öğretmen tutumları en önemli etkendir. Bu yüzden öğretmenler tutumlarını etkili hale getirecek bazı olumlu davranışları sergilemelidirler. Öğretmenler, çocuk okul ilişkisi içindeki problemlerle ilgili, aile katılımını sağlayacak ve geliştirecek stratejilerle ilgili bilgiye sahip olmalı, ailelerle olumlu ilişkilerin başlamasında ilk teşebbüsleri gerçekleştirmelidirler. Öğretmenler okullarının politikasını iyi uygulamalı, aile katılımını etkili kılabilmek için yeterli becerilere sahip olmalıdır. Aynı zamanda öğretmenler, aileleri cesaretlendirmeli, rahat olmalarını sağlamalı, velilere karşı objektif, duyarlı, yönlendirici, daha saygılı, daha empatik ve gerçekçi yaklaşmalıdırlar (Tezel Şahin ve Ünver, 2005:26). Etkili aile katılımını gerçekleştirebilmek için, aile katılımını engelleyen hususların bilinmesi gerekmektedir. Aile katılımının engellenmesine yönelik beliren hususlar aşağıda maddeler halinde sıralanmıştır; • Öğretmenlerin, aile katılımı etkinliklerini planlamanın çok zaman aldığına inanmaları, • Öğretmenlerin, aileleri programa katılımları için nasıl teşvik edeceklerini bilmemeleri, • Öğretmenlerin katılım programını nasıl yürüteceklerini bilmemeleri, • Öğretmenlerin, ailelerin kendi sınırlılıklarını aşacaklarını ve bunun karışıklığa yol açacağını düşünmeleri, • Öğretmenlerin, ailelerin önemli bilgileri arkadaşlarına aktarıp kendilerini zor durumda bırakacaklarına inanmaları, 41 • Hem ailelerde hem de öğretmenlerde görülen iş stresi, • Ailelerin, öğretmen ve çocuk arasındaki ilişkiyi kıskanması, • İletişim bozukluğu, • Okulun bürokrasisi (Zembat ve Unutkan, 2001:44-45), • Ailelere göre yöneticilerin olumsuz tutumları, • Yöneticilere göre ailelerin işbirliğine karşı ilgisizlikleri, • Zaman yetersizliği, • Ailelerin sosyoekonomik durumları. Araştırmalar, alt sosyoekonomik düzeyden gelen ailelerin daha az katılımda bulunduklarını göstermiştir (Öktem, 1994:97). 2.7. Aile Katılımının Yararları Okul öncesi eğitim için geliştirilen programlar aileden bağımsız olmak yerine aileyi içine almayı hedef almalıdır. Aileden destek almak hem program hedeflerine daha kısa zamanda ulaşılmasını hem de ailelerin bu alanda bilinçlenmesini sağlayacaktır (Vural, 2006:7). 2.7.1. Aile Katılımının Öğretmenler Açısından Yararları Öğretmenler, aile katılım çalışmaları aracılığıyla aileleri ve birey olarak çocukları daha iyi anlama fırsatı, yakından tanıma şansı elde etmekte ve bu yolla, çocukların eğitimi yönünde cesaretlendirebilmektedirler. anne Çocuğun babaları okuldaki çaba göstermeye deneyimlerinin daha anne kolay babalara bildirilmesi ile, öğretmenlerin programlar hakkında önemli geri bildirimler elde etmesine yardımcı olur ve böylece karşılıklı iletişimin başlamasını sağlar. Her çocuğun anne babasını ve ev ortamını bilen öğretmen, çocuğun okula gelmeden önce sahip olduğu deneyimleri çok daha doğru bir şekilde değerlendirebilmektedir. Ayrıca bu bilgileri kullanarak yeni deneyimler için basamaklar inşa edebilmektedir. Aile katılım çalışmaları ile öğretmenler ve okullar gereksinimleri konusunda bilgili anne babalara sahip olmaktadır. Böylece anne babalar sınıfa ve okula 42 her türlü desteği kolayca verebilmektedir. Sınıfa ve okula ekstra personel ve insan kaynakları sağlanmış olmakta, böylelikle çocuklara etkili bir öğrenme ortamı sunulmakta ve öğretmen, çocukların bireysel gereksinimlerine daha fazla zaman ayırabilmektedir. Aile katılım çalışmaları aracılığıyla öğretmenler, aile dinamikleri ve çocuğun öğrenme yolları gibi konuları sürekli olarak takip ederek öğrenmektedirler (Carlisse ve diğ., 2005:161, Ömeroğlu ve diğ.,2003:121). Aile katılımı, öğretmenleri olumlu etkilemekte ve öğretmenler aile katılımına daha ilgili bakabilmektedirler. Aile katılımını gerçekleştiren okul öncesi programlarının daha etkili ve kalıcı olduğu önemli bir bulgudur (Eryorulmaz, 1993:93). Çocuğun eğitimine ailenin katıldığı durumlarda öğretmenler çocuklar hakkında ayrıntılı bilgi alabilirler. Aile katılımı sonucunda ailelerin yanlarında bulunmasından dolayı eğitimcilerin moralleri artar ve iki taraf arasında olumlu iletişim yoluyla çatışmalar azalır (Davıes, 2000:20, Gürşimşek, 2002:31). Aile katılımı çalışmalarının öğretmenler açısından sağlanan faydalarının tamamı aşağıda maddeler halinde belirtilmiştir; • Ailelerin geçmiş yaşantıları, kültürleri, ilgileri, hedefi ve ihtiyaçlarını anlarlar, • Ailenin çabalarına saygı gösterirler, • Çocuk gelişimi ve eğitimi ile ilgili bilgilerini paylaştıkça kendi becerilerinin farkında olurlar, • Çocukların ve ailelerin ilgi ve yeteneklerinin farkında olurlar, • Çocukların bireysel farklılıklarını anlarlar, • Ailelerin gönüllü katılımlarına hazır olurlar, • Aileler ile bağlantı kurmak adına kendi yeteneklerinin farkında olurlar (Aksoy, 2001:360-361). 2.7.2. Aile Katılımının Aileler Açısından Yararları Ailelerin okul öncesi eğitim kurumlarında uygulanan programlara katılımları aile çocuk ve öğretmen açısından olumlu sonuçlar doğurmakta, ailelerin çocuklarının gelişimleri, eğitimleri ve gereksinimleri konusunda doğrudan eğitilmelerini ve 43 bilgilenmelerini sağlamaktadır. Çocuk ve aileyi merkeze alan programların uygulanması ve ailelerin çocuklarının okul öncesi eğitim yaşantılarına tanık olması, onların eğitimi adına da iyi bir fırsat olarak görünmektedir (Kaya ve Gültekin, 2003:314). Aile katılımı, ailelerin, kuruma olan güvenlerini sağlamaktadır. Çocuğun evdeki öğrenme ortamını hazırlamaya yardımcı olurlar. Okul aile iç içe olduğunda, aileler okuldan çok şey öğrenmekte ve çocuklarının eğitiminde güçlü kişiler haline gelmektedirler (Poyraz ve Dere, 2001:101). Ailelerin eğitim programlarına katılımları sonucu bilgi, davranış ve tutumlarında meydana gelecek istendik değişiklikler, toplum bilincini ve duyarlılığını geliştirerek toplumun eğitim politikalarına katkıda bulunur. Aile katılım etkinlikleri, çocuklarını destekleme ve yetenekleri hakkında kendilerini daha yeterli hissetmelerine yardımcı olur. Eğitime katılan ailelerin öz yeterliliklerin güçlendiği yolunda bazı ip uçları bulunmuştur (Ömeroğlu ve Yaşar, 2005, Epstein ve Sanders, 1998:340-341, Ural, 2005:378). Aile katılımı faaliyetlerinin aileleri açısından sağladığı faydalar aşağıda maddeler halinde sıralanmıştır; • Çocuklarının yaşantısında önemli yeri olan insanlar ve yer hakkında bilgi edinirler (Carlisse ve diğ., 2005:161), • Çocuklarının ilerlemelerinin farkında olurlar, • Çocuklarının sorunlarına etkili çözüm bulmayı öğrenirler, • Okulun programı ve politikalarını anlarlar, • Okul ve öğretmenlerle haberleşmede kolaylık yaşarlar, • Öğretmenin işinin zorluğunu anlarlar, okul etkinliklerini eve aktarırlar, • Okulda ve çocuklarla yapılan etkinliklerde kendilerine güven duyarlar ve kendi eğitimlerini geliştirirler, • Özel beceriler kazanırlar, • Okul ve diğer ailelerden gelen desteği hissederler (Aksoy, 2001:360), • Sınıflarda gönüllü olarak gözlem yapmaları için fırsat elde ederler (Galen, 1991:20). 44 2.7.3. Aile Katılımının Çocuklar Açısından Yararları Aileler çocuklarının eğitimine ilgi gösterdiklerinde veya katıldıklarında, çocuk başarılı bir yaşam için eğitimin önemli olduğu mesajını almaktadır. Çocuk bu mesajı ne kadar erken alırsa, okul başarısı için o kadar yararlı olur (Ural, 2005:378). Ailesi programa dahil edilen çocuk, anne babasının eğitimine önem ve değer verdiğini daha küçük yaşlarda görme fırsatı elde eder. Böylece çocuk okula bırakılıp unutulmadığını gerçeğini yaşar (İşmen ve Yıldız, 1996:31). Aile katılımı, çocuk açısından, aile ortamı ve okul ortamının ortak noktada birleşmesiyle daha kendine güvenli, uyumlu ve mutlu olma, etkinliklere kolay katılma, günlük yaşantısında kullanabileceği kalıcı davranışlar edinme, davranışların kalıcı ve iyi öğrenilmesinde başarılı olması açısından büyük yararlar sağlamaktadır (Oktay, 2003:161). Aile katılımı ile çocukların benlik saygısı, öğrenmeye güdülenme ve dil becerileri gelişmekte ve çocukların sınıf ortamında kendilerini daha güvenli ve desteklenmiş hissetmelerine neden olmaktadır. Aile katılımının, çocukların dil gelişimi ve bilişsel gelişimleri ile ilgili ölçümlerde çok daha iyi performans sergilemelerini sağladığı görülmektedir (Sucuka ve Kımmet, 2003:453, Ersoy ve Kandır, 2003:120). Aile katılımı faaliyetlerinin gerçekleşmesi ile çocuk açısından oluşan faydalar aşağıda maddeler halinde belirtilmiştir; • Olumlu kişilik özellikleri, alışkanlıklar, inançlar ve değerleri kazanırlar, • Aile denetiminin farkında olurlar ve ailelerine saygı duyarlar, • Okula devamları gelişir ve okulun öneminin farkında olurlar, • Kendi rolü ve değerinin farkında olurlar (Aksoy, 2001:360), • Zeka düzeylerinde kısa sürede artma olur, • İlerleyen yıllarda daha iyi ders dinlerler (Powel, 1998:65) 45 III. BÖLÜM YÖNTEM 3.1. Araştırma Modeli Bu proje kapsamında farklı kaynakların literatür taramalarının dışında gerçekleştirilmiş olan nitel araştırma yöntemleri ile bazı örnekler ile yapılan çalışma sayesinde pekiştirilmeye çalışılmıştır. Öğretmenler, yöneticiler ve aileler ile birebir görüşmeler yapılmıştır. Nitel araştırma, gözlem, görüşme ve doküman analizi gibi nitel veri toplama yöntemlerinin kullanıldığı, algıların ve olayların doğal ortamda gerçekçi ve bütüncül bir biçimde ortaya konmasına yönelik nitel bir sürecin izlendiği araştırma olarak tanımlanabilir. Başka bir deyişle nitel araştırma, kuram oluşturmayı temel alan bir anlayışla sosyal olguları bağlı bulundukları çevre içerisinde araştırmayı ve anlamayı ön plana alan bir yaklaşımdır. Tarama modelleri, geçmişte ya da halen var olan bir durumu var olduğu şekliyle betimlemeyi amaçlayan araştırma yaklaşımlarıdır. Araştırmaya konu olan olay, birey ya da nesne, kendi koşulları içinde ve olduğu gibi tanımlanmaya çalışılır. Onları, herhangi bir şekilde değiştirme, etkileme çabası gösterilmez. Bilinmek istenen şey vardır ve oradadır. Önemli olan onu uygun bir biçimde gözleyip belirleyebilmektir. 3.2. Çalışma Grubu Araştırmanın çalışma grubunu, 2016–2017 eğitim öğretim yılında Şanlıurfa ili Viranşehir ilçesinde anaokullarında görev 8 yönetici 4 öğretmen toplam 12 kişi oluşturmaktadır. Ayrıca okul öncesi eğitim çağında çocuk sahibi olan 12 tane aile çalışma grubu içerisine dahil edilmiştir. Çalışma kapsamında toplamda 8 yönetici, 4 öğretmen ve 12 aile ile görüşmeler sağlanmıştır. Bu sağlanan görüşmelerin tablo şekline dönüştürülmesi aşağıda 46 gerçekleştirilmiştir. Çalışma kapsamında az bir değişken kullanılmıştır. Bunun sebebi araştırmanın detaylarına inmek değil yalnızca yönetici ve aile bazında inceleme sağlayabilmektir. Bu proje çalışması kapsamında seçilen yönetici ve ailelere bazı demografik değişkenler eşliğinde aile katılımının okul öncesi eğitim kurumlarında işlemesinden memnuniyet duyuyor musunuz? Sorusuna alınan cevaplar doğrultusunda araştırmalara son verilmiştir. Bu kapsamda toplamda 24 kişiden bu soru ile alakalı cevaplar dinlenerek evet ya da hayır şeklinde sonuçlandırılmıştır. Bu cevaplar ayrıca okul yöneticilerinin kıdemlerine göre ayrı bir biçimde değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Ayrıca okul öncesi eğitim alan küçük yaştaki çocuğu olan ailelerin ise eğitim durumlarını kıyaslayan bir demografik değişken ile soruya verilen cevaplar kıyaslanmıştır. Tablo 1. Yöneticilerin Mesleki Kıdemlerine Göre Değerlendirilmesi Kıdem Süresi Frekans % 6-10 yıl 2 %17 16+ yıl 10 %83 Toplam 12 %100 Yukarıda ki tablodan hareketle yönetici pozisyonunda çalışan öğretmenlerin çalışma kapsamına dahil olanların yüksek bölümü 16 yıldan daha fazla tecrübeye sahip olduğu belirlenmiştir. Yalnızca 2 öğretmenin 10 yıldan daha az yönetici tecrübesine sahip olduğu görülmektedir. Aileler ise değişken olarak eğitim durumları ile karşılaştırma yapılması uygun görülmüştür. Bu kapsamda yapılan değerlendirmeler sonucu ulaşılan bilgiler aşağıda tabloda verilmiştir. 47 Tablo 2. Ailelerin eğitim durumu demografik değişkenine göre frekans değerleri Eğitim Durumu Frekans % İlkokul 1 %8,33 Ortaokul 2 %16,66 Lise 4 %33,3 Üniversite ve Üstü 5 %41,66 Toplam 12 %100 Yukarıdaki tablonun değerlendirilmesi sonucunda ailelerin büyük çoğunluğunun lise ve üzerinde eğitime sahip olduğu görülmektedir. Yalnızca 3 ailenin eğitim durumlarının ilkokul ve ortaokul olduğu tablodan hareketle belirtilebilmektedir. 3.3. Verilerin Toplanması Bu proje kapsamında yüz yüze görüşme şeklinde gerçekleştirilen bir değerlendirme çalışması mevcuttur. Bu çalışmanın verileri öğretmenler, yöneticiler ve aileler ile birebir görüşmeler sonucunda sağlanmıştır. 3.4. Verilerin Analizi Görüşmeler sırasında ses kayıt cihazı ve not alma yöntemiyle elde edilen veriler orijinalliğine müdahale edilmeden bilgisayar ortamında yazılı hale getirilmiştir. Yazılı hale getirilen veriler temalar ve sorular altında yeniden düzenlenmiştir. Daha sonrasında veriler bilgisayar ortamında tablo haline dönüştürülerek yorumlanmaları sağlanmıştır. 48 3.5. Verilerin Geçerliği ve Güvenirliği Bu çalışmada, geçerlik ve güvenirliğin sağlanabilmesi için araştırmacının başvurduğu stratejiler aşağıda sıralanmıştır; Araştırmacı yöneltilmesi gereken görüşme soruları ve incelenmesi planlanan temalar uzman kapsam bağlamında değerlendirme almak üzere görüşüne sunmuştur, Verilerin toplanması sırasında tarafsızlık amaç edinilmiş, görüşmecilerin görüşlerini özgürce belirtebileceği ortam sağlanmaya çalışılmıştır, Görüşme yapılacak katılımcılar amaçlı örnekleme ile belirlenmiştir, Görüşme yapılan kişiler arasından bilgi paylaşımında bulunmaktan çekinmeyen katılımcıların görüşlerine yer verilmiştir. 49 IV. BÖLÜM BULGULAR VE YORUM Okul öncesi eğitim kurumları ile aileler arasındaki iş birliği sadece çocuklar için değil, aynı zamanda yöneticiler, öğretmenler ve aileler içinde kazançlı sonuçlar verecektir. Kurumda verilen eğitimin evde, evde verilen doğru eğitimin kurumda desteklenmesi için aileler ve okul öncesi eğitim kurumları bir takım olarak çalışmalı, okul öncesi eğitim kurumları ile aileler arasında sürekli ve etkili işbirliği olmalı, eğitimciler ve aileler birbirlerini birer iş arkadaşı olarak görmelidirler. Bu araştırma, ‘‘Okul öncesi eğitimde ailenin okula katılımı ve okul yöneticilerinin süreçteki yönetimi’’ adlı çalışmayı pekiştirmek amacı ile farklı kaynaklardan da destek alınarak bazı noktalara değinerek okul öncesi eğitim kurumlarındaki yönetici, öğretmenler ile aileler arasındaki iletişim ve işbirliğinin, okul öncesi eğitim kurumlarında görev alan yöneticiler, öğretmenler ve çocuğu okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden ailelerin bakış açısına göre incelenmesi amaçlanmıştır. Bu başlık altında görüşmeler yoluyla elde edilen verilerin analizi yapılmıştır. Elde edilen bulgular ele alınıp incelenmiş ve yorumlanmıştır. Araştırma kapsamında, katılımcılar ile yapılan görüşmelerde katılımcılara altı adet soru yöneltilmiştir. Ailelere ve yöneticilere yöneltilen ‘‘aile katılımının gerçekleştirilmesinden memnun musunuz?’’ sorusuna verilen cevaplar aşağıdaki tabloda belirtilmiştir. Tablo 3. ‘‘Aile katılımının gerçekleştirilmesinden memnun musunuz?’’ sorusunun değerlendirilmesi Frekans % Evet 20 %83 Hayır 4 %17 Toplam 24 %100 50 Yukarıdaki tablodan hareketle okul öncesi eğitime ailelerin katılım aşamasından hem yöneticilerin hem de ailelerin büyük bir çoğunluk ile memnun oldukları sonucuna ulaşılmaktadır. Görüşmeye katılan yöneticilerin soruya vermiş oldukları yanıtlar aşağıdaki gibidir; Öğretmenlerimiz genelde haftanın bir günü plan dahilinde velilerini sınıfa davet ediyor. Velilerin yetenek ve bilgilerine göre birlikte etkinlik seçip uyguluyorlar, Öğretmenlerimiz oyun etkinliğinde oyuna dahil ediyorlar, herhangi bir hikayeyi canlandırmalarını istiyorlar. Bizler de doğum günü gibi özel günlere katılımlarını istiyoruz, Aileleri okula dahil etmek için her hafta cuma günleri aile katılımı etkinlikleri düzenliyoruz. Gönüllü olan aileler etkinliklerimizde bizlere yardımcı oluyorlar, Aile katılımı etkinlikleri planlıyoruz, Ebeveyn katılım formu ve ailelerin istekleri doğrultusunda aile katılım etkinlikleri düzenliyoruz, Seminerler düzenlenip aile bilinçlendiriliyor. Veli toplantısında ve bunlar dışında da aile ile sürekli diyalog halinde olarak aile okula katılımı konusunda teşvik ediliyor, Aile ile toplantılar, özel veli görüşmeleri, meslek tanıtımı, doğum günleri yapıyoruz, Öğretmenlerimiz eve etkinlikler yolluyorlar, dersler konusunda katılımlarını sağlıyorlar. Görüşmeye katılan öğretmenlerin soruya vermiş oldukları yanıtlar aşağıdaki gibidir; Bu konuda ilk başta ailenin bilgilendirilmesi için çalışıyorum. Okul öncesinde ailenin bu süreçte önemi çok büyük. Çocuklar için neler yapabilecekleri önemli bizim için. İlk başta çocuklar için okulda neler yapabilecekleri, nasıl katkıda bulunabilecekleri hakkında konuşuyorum eğer gelemezler ise de evde ne tür etkinlikler gerçekleştirebileceklerini konuşuyorum. Aile bilgi sahibi olduktan 51 sonra aileyi okula davet ediyorum. Ailenin en ufak katkısının bile bizler için önemini vurguluyorum. Bu süreçte çocuklar ile birlikte ailenin aktif olmasını sağlamaya çalışıyorum. Bu konuda önce ailelere danışıyorum. Aile katılımında neler yapabileceklerini öğreniyorum. Bu zamana kadar hikaye kurma etkinliği, meslek tanıtımı etkinliği, sanat etkinliği, bazı yiyecekler ile dikkat çekici sunular hazırladık. Bu tarz etkinlikler yaptık ve daha da çeşitlendirdik, Aile katılımı çalışmaları düzenliyoruz. Örneğin; deneyin aileye yaptırılması, meslek tanıtımlarında ailelerden yardım alınması, sınıf içi etkinliklerde aileye uygun plan yapılması gibi, Aile ile toplantılar, özel veli görüşmeleri, meslek tanıtımı, doğum günleri yapıyorum. Öğretmen ve aile arasındaki iletişimin niteliğinin katılımı sağlamadaki önemi büyüktür. Okulun eğitim programına istekle katılan aileler, öğretmen ile daha çok iletişim kurmak isterler. Anne ve babalar grupla yapılan toplantıdan ayrı olarak çocuğun gelişimini öğretmen ile bireysel olarak değerlendirmek isterler. Çocukları ile ilgili olarak kaygı ve sorunlarını ifade etmek, öğretmen tarafından dinlenmek ve anlaşılmak amacıyla öğretmen ile görüşmeye ihtiyaç duyarlar. Bireysel görüşmelerin amacı; çocuğun gelişimini, güçlü ve desteklenmesi gereken yönlerini ve sorunları aile ile paylaşmak, kardeş doğumu, taşınma gibi özel durumlarda benimsenmesi gereken tutum ve davranışlarla ilgili aileye bilgi vermek ve çözüm yolları aramaktır. Düzenli görüşmeler dönemde en az bir kez olmak üzere yılda iki kez yapılmalıdır. Bir sorun ortaya çıktığında görüşme takvimi beklenmeden görüşme yapılabilir, bunun dışında görüşme takvimine uyulmalıdır. Görüşmeye katılan yöneticilerin sorulan sorulara vermiş oldukları yanıtlar aşağıdaki gibidir; Sene başında ve sene ortasında toplantı yapıyoruz; onlara programdan bahsediyoruz, Birebir iletişime geçerek; yapılan etkinliklerin, uygulanan programın, aile ve çocuk üzerindeki önemini anlatarak sağlıyoruz, 52 Aileleri bu konuda bilinçlendirmek için veli toplantılarında gündem maddelerime programın incelenmesini ekliyoruz, Çocukların gelişimlerini, bizlerin neleri takip ettiği hakkında bilgi veriyoruz. Ailelerin desteklerini her zaman bekliyoruz. Herhangi bir sorun, problem durumlarında birebir görüşmeler yapıp özel çözümler üretmeye çalışıyoruz, Anne ve babalara eğitim dönemi içinde bilgilendirme toplantıları, bilgi yaprakları ile ailenin bu çalışmalar hakkında bilgilenmesi sağlanıyor, Okulda eğitici programlar slayt gösterileri hazırlayarak ya da eve bilgi kartları göndererek, Aile ile toplantılarda okulda nasıl aktif görev alabilecekleri hakkında bilgilendirme yapıyorum, Sene başı toplantısı ve veli görüşmelerinde program hakkında da sohbet ediliyor. Görüşmeye katılan öğretmenlerin soruya vermiş oldukları yanıtlar aşağıdaki gibidir; İlk başta ailenin anlayabileceği düzeyde programı anlatmaya çalışıyorum. Çocukların oyun ile neler öğrenebileceğini yapabileceğini anlatıyorum. Okul öncesinin önceliği ve bizim önceliğimizi anne babaya anlatıyorum. Ailenin en çok önem vermesi gereken konular üzerinde duruyorum. Okul öncesinde oyunun önemini vurgulayarak bu süreci tamamlamaya çalışıyorum, Bulunduğum yerden dolayı bu konuda zorlanıyorum çünkü insanlar çok bilinçsiz. Bazen özel olarak programı anlatıyorum, açıklıyorum. Bunu birebir görüşme yaparak tercih ediyorum, Velilere yapabilecekleri etkinlikleri ve yapılacak tarihleri evlere not olarak gönderiyorum açıklamaları da kağıt üzerinde yapıyorum. Bazen direk veliye anlatıyorum, Okulun mesaj bilgilendirme sistemi ile veliye not gönderme yolu ile, toplantılar vasıtasıyla yüz yüze bilgilendirme. Okul öncesi eğitimde yöneticinin rolü ve yöneticinin aile iletişiminin nasıl olması gerektiğini düşünüyorsunuz? Sorusuna yöneticilerin ve öğretmenlerin vermiş oldukları cevaplar aşağıda maddeler şeklinde belirtildiği gibidir; 53 Yönetici ile aile sürekli iletişim halinde olmalılar. Her konuda iş birliği içinde olmalılar ki çocukların eğitimi aksamasın, Yöneticinin de öğretmenin de aileyi, okul öncesi ve gelişim alanlarını destekleyen, teşvik eden etkinliklere yer vermesi gerektiğini düşünüyorum, Bence okul öncesi eğitimde yönetici, öğretmen ve ailenin koordineli bir şekilde çalışması gerektiğini düşünüyorum. Bu durumda yönetici birleştirici olmalıdır, Yönetici okulun tüm işlerinden sorumludur. Okuldaki işlerin yürütülmesi için tüm personel, öğretmenler ve aileler ile iş birlikli olarak hareket etmelidir, Yöneticinin rolü, okul iş ve işlemlerinin düzenli bir şekilde ilerlemesi açısından önemlidir. Okul gelir ve giderlerinin verimli bir şekilde kullanılmasında, öğretmenler arasında iş birliğinin sağlanmasında, okul öncesi eğitimin aileler tarafından doğru anlaşılması açısından, velileri bilgilendirme ve aile ile iletişiminin sürekliliği açısından önemlidir, Yönetici kontrollü, disiplinli, eğitimci, iletişimi kuvvetli, aynı zamanda cana yakın ve otoriter de olmalıdır. Aileye güven vermeli, diyalogları koparmadan yardım etmeye hazır olduğunu aileye hissettirmeli, Yönetici programın işleyişinin kontrolünü sağlayan, programdaki açık ve eksiklikleri görebilen ve motivasyon bakımından programa dahil olan herkesi destekleyebilmeli, Yönetici öğrenci ve velilerle her zaman ilgili ve samimi olmalıdır, Yönetici, öğretmen ve veli arasındaki iletişimi sağlıyor. Öğretmenin bir isteği olduğunda ya da velinin bir isteği olduğunda onu gerçekleştirebilecek köprü durumundadır. Yönetici ile iletişim her zaman çok önemlidir. Sadece öğretmen veli ile muhatap olmuyor aynı zamanda yönetici veli ile muhatap olduğu için bunların belli bir ilişki içinde olması gerekiyor, Yöneticiler okul öncesi eğitimde çok önemli rolde. Okulun imkanlarını en iyi düzeye getirip, eğitim öğretimi kolaylaştırıp verimli hale getirmek bence en önemli görevi. Yönetici aile ile ılımlı, yapıcı bir iletişimde olmalıdır, Yönetici aile okul ve aile öğretmen arasındaki iletişimi dengede tutacak kişidir. İlk başta kendi çalışmalıdır ki öğretmenler ve veliler de çalışsın. Yönetici okulun bulunduğu çevredeki maddi ve manevi şartları göz önüne alarak öğretmenlerden ve velilerden istekte bulunmalıdır, 54 Yönetici aile hakkında bilmesi gereken özel bir durum varsa bilmeli ve bunu öğretmene aktarmalı. Ailenin okuldan beklentilerine imkanlar ölçüsünde yanıt vermeli. Aileden yönetimi bağımsız, ayrı tutmalıdır. Okul öncesi eğitimde yöneticinin rolü ve yöneticinin aile iletişiminin nasıl olması gerektiğini düşünüyorsunuz? Sorusuna velilerin vermiş oldukları cevaplar aşağıda maddeler şeklinde belirtildiği gibidir; Yönetici alanında donanımlı ve tecrübeli olmalıdır. Okul işlerini yürütme ve yönetme konusunda başarılı olmak için okul ortamında güçlü bir iletişim kurmalı ve işbirliği sağlamalıdır. Yönetici ailelerin sorun ve problemleri ile yakından ilgilenmelidir. Ailelere karşı samimi, içten ve cana yakın davranmalıdır. Okul için aileleri de değerli hissettirmelidir, Okulu oluşturan unsurlar binadan ibaret değildir. Okulun en önemli unsurları yöneticiler, öğretmenler, çalışan personeller ve ailelerdir. Bunlar bir bütünün parçalarıdır ve tek başlarına iş yükünün altından kalkmaları mümkün değildir. Yöneticiler tüm aileler ile aynı seviyede ilgilenerek okul ile bağlantılarında aktif olmalarını sağlamalıdır. Ailelerin okula katılımlarını arttırarak çocuklarının yanında olmalarını ve öğretmenlere yardımcı olmalarına teşvik etmelidir, Yöneticinin okul işlerinin yapması yeterlidir. Okula gidip gelmediğim için yönetici aile iletişimi hakkında fikrim yok, Yöneticinin rolü okulda düzeni sağlamak ve çocuklarımızın eğitim-öğretimini sağlıklı şekilde almasına yardımcı olmaktır, Yönetici aile iletişiminin sağlıklı olması için empati kurulması gereklidir. Yöneticiler aileler gibi düşünmeli, onların ilgi ve isteklerini de göz ardı etmemelidir. Daha sonra okulun, çocukların ihtiyaçları için iş birliği sağlamalıdır. İletişimin çift yönlü, aktif ve sürekli olması önemlidir, Yönetici işini severek yapmalıdır. Okul onun için ikinci evi gibi olmalı ve ne gerekiyorsa sağlamalıdır. Bizleri sadece okulun işleri için çağırmamalı, çocuklarımız için de etkinlikler düzenlemelidir, Yöneticiler kurumlarının vizyonunu belirleyen ve simgeleyen kimselerdir. Veliler için de sözüne en çok itibar edilen kişidir. Bu noktada yöneticinin eğitime ve 55 veliye olan mesafesi çok önemli. İleri görüşlü, öngörü sahibi ve işini seven yöneticiler her kademe için itici bir kuvvet olacaktır. Yöneticiler, öğretmenler ve velilerin soruya verilen cevapları incelendiğinde şu sonuçlara ulaşıyoruz; yöneticiler aile ve öğretmenler arasında sürekli iletişimi sağlamalı, işbirliği olan okul ortamı oluşturmalıdır. Okulun imkanlarını en iyi şekilde kullanmalıdırlar. Eğitim ile alakalı gerçekleştirilmesi gereken bütün faaliyetleri tutum ve davranışları örnek olacak şekilde yürütmesi ve yönetebilmesi gerekmektedir. Okul öncesi eğitimde öğretmenin rolü ve öğretmen aile iletişiminin nasıl olması gerektiğini düşünüyorsunuz? Sorusuna yöneticilerin ve öğretmenlerin vermiş oldukları cevaplar aşağıda maddeler şeklinde belirtildiği gibidir; Veli sınıf içi etkinliklerden her zaman haberdar olmalı bence, etkinliklerden haberdar olursa öğrencinin öğrenmesi desteklenebilir, Yine teşvik eden programlara yer vermesini istiyoruz. Aile ile yapılan etkinliklerin çocuk üzerindeki etkisini; çocuğun arkadaşlarıyla iletişimi, seçtiği oyunlar, ilgilendiği konular hakkında aileye bilgi verilmesi düşüncesindeyim, Okul öncesi eğitimde öğretmen rehber konumunda olmalı hem öğrenci hem aile açısından. Öğrencinin eğitimine aileyi de dahil edebilmeli. Aile ile sürekli iletişim halinde olmalı, Ailenin çocuğunu okuldan aldığı zamanda çocuğu hakkında bilgilendirmeler almasını istiyoruz. Okuldaki eğitimin devamı evde aile tarafından sağlanmalıdır, Öğretmenin rolü, çocuk ve aile arasındaki iletişim bağının güçlenmesi için aile katılım etkinliklere yer verilmelidir. Aile-okul ilişkilerinin devamı için aile katılım çalışmaları, aile bilgilendirme çalışmaları yapılarak aileyi çocuğun eğitimine katılımı sağlanır, Öğretmen; sevecen, sınıf düzenini sağlayan, müziğe, dramaya, oyun bilgisine sahip, çocukların yaşına uygun eğitim verme becerisine sahip, çocukları geliştirme konusunda istekli olmalıdır. Aileyle iletişimi koparmamalı, aile bilgilendirilmeli, çocuk eğitimi konusunda aile ile iletişim devam ettirilmelidir, 56 Öğretmen öncelikle “Ben Dili” kullanmalı, empati yeteneği gelişmiş olmalı, dinlemeyi bilmeli ve çözüm odaklı yaklaşmalı, Öğretmenin en büyük rolü çocuklarına etik ahlak kurallarını öğretmek, yaratıcılıklarını geliştirmek, özgüvenlerinin tam olmasını sağlamak ve sonraki öğretim hayatlarına hazırlamak. Veliyle olan ilişkisinde de her çocuğun ne kadar değerli olduğunun bilincini kazandırmak olmalı, Ailedeki eğitimden sonra çocuklar okul öncesi eğitime başlıyorlar. Ben de çocuklara örnek davranışlar sergileyerek model olmaya çalışıyorum. Etkinliklerde çocukların aktif olmasını sağlıyorum. Sınıf içinde her zaman aktif olarak çocuklara model olma davranışlarımı sürdürüyorum. Aileleri de bilgilendiriyorum ve çocuklarına model olmalarını öneriyorum, Çocukların yaşı küçük olduğu için öğretmenleri rol model alıyorlar. Bu öğretmen için büyük bir sorumluluk. Davranışlarına, hareketlerine çok dikkat etmeli; öğrenciler ile pozitif bir ilişki kurabilmeli. Öğretmen aile ile sürekli iletişim halinde olmalı, aileleri eğitim öğretim konusunda bilgilendirmeli diye düşünüyorum, Öğretmen çocuğun ilkokul deneyimi olduğu için çok önemli. Belki de çocuğun ileriki yaşamını ve okula, okumaya bir şeyler öğrenmeye olan bakış açısını büyük oranda etkileyen kişi. Öğretmenle aile arasındaki iletişim çocukla öğretmen arasındaki ilişkiyi etkiler. Öğretmen ve aile arasındaki ilişki ne kadar iyi olursa çocuğun başarısının da o kadar artacağını düşünüyorum, Öğretmen aileyle sürekli iletişimi sağlayan bir yapı taşıdır. Aileye anlayabileceği ailede ayrıntılı bilgilendirme sağlayan kişi olmalıdır. Ailenin isteklerinin eğitimde göz ardı etmemeli, eğitim planlarını ailenin imkanları doğrultusunda şekillendirebilmelidir. Okul öncesi eğitimde öğretmenin rolü ve öğretmen aile iletişiminin nasıl olması gerektiğini düşünüyorsunuz? Sorusuna velilerin vermiş oldukları cevaplar aşağıda maddeler şeklinde belirtildiği gibidir; Öğretmen çocuklara her alanda farklı etkinlikler yaparak kişisel gelişimlerine katkı sağlamalı ve tamamlaması yolunda yardım etmelidir. Sınıfa hakim olmalı, 57 çocuklara model olarak onların aktif olmalarını sağlamalıdır. Öğretmenin her zaman iletişimde olmasını istiyorum. En ufak olumlu ya da olumsuz olaydan haberdar olarak çocuğum ile ilgilenmeyi arzu ediyorum, Çocuğumun iyi bir eğitim alması için öğretmenin yanındayız. Aileler olarak okul için her zaman görev alabiliriz. Öğretmen aile iletişimimiz sürekli ve aktif bir şekilde devam ediyor, Öğretmen çocuğum ile ilgileniyor ve eğitimini veriyor. Öğretmen ile birebir pek görüşmüyorum. Öğretmenin aile katılımı konusundaki isteklerini gerçekleştirmeye fırsatım olmuyor, Çocuğum öğretmeni sayesinde yeni bilgiler öğreniyor, beceriler kazanıyor. Öğretmen bizlere karşı samimi ve sıcakkanlı davranıyor, Öğretmenin rolü çocuklarımızın kendilerini geliştirmelerini, karakterlerinin oluşmasını, bilgi ve beceriler kazanmasını sağlamaktır. Çocuklarımız okulda güzel davranışlar kazanıyor, mutlu oluyorlar. Okul öncesindeki kritik yaşları sağlıklı bir şekilde çocuklarımızın atlatması öğretmenlerin sayesindedir. Bu yüzden öğretmenler ile aileler sağlıklı, güvene dayalı ilişkiler kurmalıdır, Öğretmenlerin çocuklarımızı kendi çocuğu gibi görüp davranmaları gerekmektedir. Çocuklarımıza ve bize karşı samimi, içten, yardımsever, sıcakkanlı olmalıdır. Öğretmen aile iletişimi güvene dayanmalıdır, 6 yaşına kadar karakterin büyük ölçüde oluştuğu da göz önüne alındığında öğretmenin önemi anlaşılacaktır. Öğretmen ve aile yapıcı unsurlar olup iş birliğini ihmal etmemelidir. Yöneticiler, öğretmenler ve velilerin soruya verilen cevapları incelendiğinde şu sonuçlara ulaşıyoruz; öğretmen çocuklara örnek olmalı ve rehber konumunda hareket etmelidir. Öğretmen gözlemlerini veli ile paylaşmalı, düzenli olarak öğrenci hakkında bilgilendirmeler yapmalıdır. Sonuç olarak öğretmenin sadece öğrenci ile değil aile ile de etkin bir iletişim kurması gerekmektedir. Okul öncesi eğitimde ailenin rolü ve aile okul iletişiminin nasıl olması gerektiğini düşünüyorsunuz? Sorusuna yöneticilerin ve öğretmenlerin vermiş oldukları cevaplar aşağıda maddeler şeklinde belirtildiği gibidir; 58 Toplantıdan toplantıya değil çocuğu ile her zaman ilgilenmesi gerektiğini düşünüyorum, Ailelerin aktif rol almaları ve işbirlikçi olmaları gerektiğini düşünüyorum, Okul öncesi eğitimde aile, okulu evde de desteklemeli; okulda verilen eğitim ile evdeki yaşantı paralel olmalı, Ailelerin okulun sorunları ile de duyarlı ve yardımsever olmaları gerekmektedir, Ailenin rolü; çocuğunun eğitimine ve çocuğunu tanıması açısından önemlidir. İletişim; okul yönetimi ve öğretmen ile iş birliği içinde olmalıdır. Okuldan beklentilerinin açık bir dille ifade edebilmelidir. Aile olarak sorumluluklarını yerine getirmelidir, Aile okulla bağını koparmamalı, çocuğu ile her gün bilinçli şekilde ilgilenmeli, öğretmenle paralel olarak davranışlarına dikkat etmelidir. Bilmediği ya da takıldığı konularda okula-öğretmene bunu danışmalı. Okula ve öğretmenin bilgi becerisine inanmalı ve güvenmelidir, Aile çocuğunu okula göndererek eğitimin yeterli olduğuna inanmamalı, eğitim hayat boyu ve her yerde devam eden bir süreç, bu yüzden gerekli katılımı yapmaları ve evde de çocuklarını desteklemeliler, Aile çocuklarının eğitiminde en önemli faktörün kendileri olduğunun bilmeli ve bu yüzden her daim okul ile iş birliği içerisinde olmalıdır, Aile okulda öğretmen ile sürekli iletişim halinde olmalıdır. Okul öncesinde sadece çocuğunu okula getirip götürmek yetmiyor ne yazık ki… Ailenin çocuğu ile ve bizimle her an iletişimde olması gerekiyor. Çocuğunun okulda neler yapıp yapmadığı, okul durumunun, kişisel gelişiminin her zaman takip edilmesi gerekiyor. Öğretmen ve ailelerin fikir alışverişlerinde bulunması gerekiyor, Temel eğitim zaten ailede başlıyor ve biz bu eğitimi aile ile paralel devam ettiriyoruz. Ailenin rolü çok büyük, aile çocuğu her anlamda etkilemekte, aile bireyleri çocuktan beklediği davranışları önce kendileri uygulamalıdır. Sürekli okul-öğretmen ile iletişim halinde olunmalıdır, Aile eğer çocuğuna yeterli ilgiyi göstermezse okulda öğrenilenleri evde de uygulatmazsa öğrenme oranı çok düşük oluyor. İlgili aile ile ilgisiz ailenin çocuğu arasında büyük farklar gözlemleniyor. Bulunduğum yerde çocukların çoğu okula tek başına gelip gidiyor. Ailelerle toplantı olmadığı sürece öğretmen zor 59 görüşebiliyor. Ailelerin bu ilgisizliği nedeniyle o çocuklarda eğitimde ilerleme daha yavaş oluyor, Aile eğitim programıyla doğrudan bağlantılı olmalı. Çocuğunun eğitiminde bilgi sahibi olmalı, beklenti ve imkanlarını okul ve öğretmen ile paylaşmalıdır. Okul öncesi eğitimde ailenin rolü ve aile okul iletişiminin nasıl olması gerektiğini düşünüyorsunuz? Sorusuna velilerin vermiş oldukları cevaplar aşağıda maddeler şeklinde belirtildiği gibidir; Okula destekleyici çalışmalar yapmalıyız. Okul ile iç içe olup okulumuz, çocuklarımız için elimizden geleni yapmalıyız. Olaylara karşı her zaman pozitif davranmalıyız, Okulun aktif bir çalışan unsuru olmaktan dolayı mutluyuz. Hem evde hem okulda çocuğumuzun eğitimine destek oluyoruz. İşbirlikli aile okul iletişimi yürütülmelidir, Okulda çocuğum ile ilgilenemiyorum çünkü çok fazla çocuğum var, Çocuğumu okula yolluyorum onun dışında bir şey yapmıyorum, Eğitim ilk ailede başlıyor. Daha sonra çocuklarımız okulda eğitim hayatına başlıyorlar. Okulda alınan eğitimin aileyi de dahil ederek alınması gerekiyor. Eğitim aile ve okulda ortak süreç olarak devam etmeli. Bu yüzden aile okul iletişimi çok önemlidir, Aileler olarak çocuklarımızın eğitimi için çok önemliyiz. Bu eğitimde bizler de üzerimize düşenleri yapmalıyız, Eğitim sürekli bir oluşumdur. Okullar sınırlı imkanlarıyla her şeyi değiştiremez. Aileler bu süreçte hem kaynak hem tamamlayıcı bir rol üstlenir. Yöneticiler, öğretmenler ve velilerin soruya verilen cevapları incelendiğinde şu sonuçlara ulaşıyoruz; ailenin sorumluluklarının sadece çocuğu okula getirip götürmek ve toplantılara katılmak olmadığı görülmüştür. Aile çocuğu ile her zaman ilgilenmeli, öğretmen ve yönetici ile de sürekli bir iletişim halinde bulunması gerekmektedir. 60 Aile katılımının gerçekleştirilmesinden memnun musunuz? Sorusuna yöneticilerin ve öğretmenlerin vermiş oldukları cevaplar aşağıda maddeler şeklinde belirtildiği gibidir; Evet, memnunum. Öğrencilerin evde de öğrenmesini desteklediğini düşünüyorum, Ailelerin çocukları ile daha verimli daha kaliteli zaman geçirdiklerine inandığım için aile katılımından memnunum, Evet, memnunum. Aile katılımı sayesinde çocuk okulu da evi gibi daha çok benimsiyor ve öğrenmeye daha açık oluyor, Çok memnunum, olumlu etkilerini görüyorum. Çocuk okula uyum sağlamada zorlanmıyor. Arkadaş ilişkileri hızlı bir şekilde gelişiyor. Okulda çocuğun evi gibi oluyor, Aileler bu konuda çok ilgili değiller. Aile katılımının gerçekleştirilmesi gerektiğini düşünüyorum, Aile katılımı çocuğun daha hızlı bir şekilde gelişebilmesi ve daha hızlı yol alabilmek için önemlidir. Aynı zamanda çocuk ve ebeveyn ilişkisi açısından da olumlu etkileri vardır. Aile katılımının gerçekleştirilmesinden memnunum, Aile katılımı çocuğun gelişimi açısından büyük bir öneme sahip. Aile katılırsa çocuk gelişir, iş birliğinin en güzel örneğidir, Yapılan toplantılarla aile katılımın iyileştiğini düşünüyorum. Ailenin kültürel seviyesi de bu durumda çok etkili ama öğretmen ısrarla bu konuda herkesi bilinçlendirmeli, Bu aslında programın en iyi yönlerinden biri çünkü aileleri bu süreçte aktif kılmak çok önemli. Çocuk ailesinin kendine olan desteğini görünce okul öncesinde daha başarılı olmaktadır, Aile katılımının eğitimde olumlu anlamda büyük getirisi vardır. Çocuk aile bireylerinin eğitimine katıldığını görünce motivasyonu artmakta ve aktif katılım gerçekleştirmektedir, Aile katılımları özellikle çocukların öğretmenlerine okuluna güveninin ve sevgisinin arttırdığı için memnunum, 61 Aile katılımları hem çocuk hem öğretmen hem yönetim hem de aile açısından çok etkilidir. Aile katılım çalışmalarına daha fazla yer verilmesi olumlu etkiler sağlayacaktır. Bireysel görüşmenin yararları aşağıda belirtildiği gibidir; Dinlenmek, Anlaşılmak, Endişe, duygu ve sorunları ifade etmek, Çatışmaları çözmektir. Bu çalışma kapsamında yönetici ve aileler ile görüşmeler sağlandıktan ve alınan cevaplar neticesinde bazı sonuçlara ulaşılmıştır. Ailenin okula katılımını destekleyici olmak gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca bazı ilkeler ve etik kurallar çerçevesinde bu işlemlerin devam etmesi gerekliliklerine ulaşılmıştır. Bu gereklilikler aşağıdaki gibidir; Her çocuğun ebeveyni ile düzenli ve planlı olarak bireysel görüşme yapılmalıdır, Çocukla ilgili paylaşılması gereken olumsuz bir durum varsa, konuşmaya olumlu bulunan davranışlarla başlanmalıdır. Olumsuz bulunan durumlar anlatılırken yargılayıcı ifadelerden kaçınılmalı, bu durumu gidermek için yapılanlardan bahsedilmelidir. Ebeveynden bu konuda destek istendiği ifade edilmelidir. Yalnızca sorunlu durumlarda değil olumlu gelişmeleri paylaşmak için de bireysel görüşmeler yapılmalıdır, Bazen evde ya da okulda oluşabilecek yeni durumlarda da bireysel görüşmeler yapılmalıdır, Görüşmeler için uygun bir ortam sağlanmalı, görüşmelerin kesintiye uğramasına izin verilmemelidir, Rahat bir atmosfer sağlanmalı, saydam olunmalı ve güven hissettirilmelidir, Görüşmelerin amacı açıklanmalı, çocuğun gelişim durumu ve davranışları hakkında ebeveyne bilgi verilmelidir, 62 Ebeveynden çocuğun evdeki davranışları ve olaylar hakkında bilgi alınmalı, yani durumlar karşılıklı olarak paylaşılmalıdır. 63 V. BÖLÜM SONUÇ VE ÖNERİLER Okul öncesi eğitimin çocuklarının gelişimi açısından faydalı olabilmesinde en önemli etken olarak aileler görülmektedir. Okul öncesi eğitim çağında olan çocukların gelişimlerinin sağlıklı ve kaliteli olabilmesinde en büyük sorumluluk sahibi olan kişiler çocukların kendi aileleridir. Aileler okula daha yeni başlamış olan çocuklarının okuldan önceki ilk öğretmenleri olarak tanımlanabilmektedir. Çünkü çocuklar ailelerini kendilerine rol model edinmektedirler. Çocukların gözlerinde aileler her zaman en önemli kişilerdir ve okul öncesi eğitim kurumlarında ki öğretmenleri dahi ailelerin duruşunu çocuklardan alamazlar. Okul öncesi eğitim kurumları yalnızca ailelerin ev içerisinde sunamadıkları hizmetlere katkıda bulunmaktadır. Diğer bir ifadeyle, okul öncesi eğitim kurumlarında ki eğitimciler ailelerin eksik kalan yönlerini tamamlamaktadırlar. Tüm bu sebeplerden dolayı okul öncesi eğitim çağında çocuğu bulunan aileler ile okul öncesi eğitim kurumlarında görevli olan öğretmenlerin bir uyum içerisinde devamlı olarak iletişimde olmaları gerekmektedir. Bu şekilde sağlanacak olan iletişimler ile hem çocuk hem de aileler daha mutlu ve huzurlu olacaklardır. Bu sayede iletişim kurularak ailelerin okula güvenmeleri ve aynı zamanda çocukların okula güvenmeleri de sağlanmış olmaktadır. Aileler ile öğretmenler arasında kurulacak olan sağlıklı iletişimler ile çocuk daha tutarlı ve dengeli gelişim gösterebilecektir. Bu gerekliliklerin ve iletişimin etkili bir biçimde sağlanabilmesi için öncelikli olarak ailelerin bu durumu desteklemeleri gerekmektedir. Daha sonrasında ise ailelerin öğretmenlerin kendilerini tanıyabilmesine olanak sağlamalıdırlar. Aileler ile okul öncesi eğitim kurumları arasında kurulacak olan iletişimin ne ailelere ne de öğretmenlere faydası vardır. Bu kurulacak olan iletişimin herkesten önce gelişmekte olan çocuklara faydası vardır. 64 Aileler, okulda öğrencilerin evde devamında çok bilinçli davranırlar ve çocuğun evdeki öğrenme ortamını hazırlarlar. Okul ve aile iç içe olduğunda, aileler okuldan çok şey öğrenmektedir ve çocukların eğitiminde güçlü kişiler haline gelmektedir. Yöneticilere yönelik ‘‘Çocuk Gelişimi ve Eğitimi’’, ‘‘Anne Baba Eğitimi’’, ‘‘Aile Katılımı’’, ‘‘İletişim’’, ‘‘İşbirliği’’ gibi konularla ilgili seminerler, paneller, konferanslar düzenlenebilir. Çalıştıkları kurumlarda, aileleri bilgilendirmek amacıyla, ailelere yönelik ‘‘Çocuk Gelişimi ve Eğitimi’’, ‘‘Anne Baba Eğitimi’’, ‘‘Aile Katılımı’’, ‘‘İletişim’’ ‘‘İşbirliği’’ gibi konularla ilgili seminerler, paneller, konferanslar düzenlenebilir. Aileleri okul yönetimine katmak ve okul aile ilişkilerini güçlendirmek amacıyla ailelere çeşitli sorumluluklar vermeleri, aileleri daha yakından tanımak için çeşitli sosyal etkinlikler ve toplantılar düzenlemeleri önerilebilir. Yöneticiler dışında ayrıca ailelere yönelikte bazı önerilerde bulunulması uygundur. Önceden planlayarak sınıf içerisinde yapılan mesleklere yönelik beceriler, sanat etkinlikleri, hikaye okuma vb. çalışmalara katılmaları önerilebilir. Okul aile işbirliği ve aile katılım çalışmalarından memnun olmamaları durumunda; memnuniyetsizliklerini öğretmen ve yöneticilerle konuşmaları önerilebilir. ‘‘Çocuk Gelişimi ve Eğitimi’’, ‘‘Anne Baba Eğitimi’’, ‘‘Aile Katılımı’’, ‘‘İletişim’’ ‘‘İşbirliği’’ ile ilgili konularda kurum içinde ve kurum dışında yapılan seminerlere, panellere , konferanslara katılmaları önerilebilir. Okul ile etkileşim içinde olmaları, yapılan toplantılara düzenli olarak katılmaları önerilebilir. Çocuklarının kurumda aldığı eğitimi evde desteklemeleri önerilebilir. 65 KAYNAKLAR Akbaba S.-Samancı O., İlköğretimde Veli-Öğretmen Görüşmelerinin Değerlendirilmesi, Ankara 2004, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü 12. Eğitim Bilimleri Kongresi Bildiriler, Cilt 2, s. 1431-1442. Akçay C.-Başar A., İlköğretim Okul Müdürlerinin Yönetsel Görevlere Ayırdıkları Zaman Ve Bunları Önemli Görme Dereceleri, Kuram Ve Uygulamada Eğitim Yönetimi, 2004, Sayı 38, s. 170-197. Aksoy A.-Turla A., Okul Aile İş birliği Gazi Üniversitesi Anaokulu Anasınıfı Öğretmeni El Kitabı, İstanbul, 2001-2002 Ders Yılı, YA-PA Yayınları. Aral N.-Kandır A.-Yaşar M., Okul Öncesi Eğitim ve Okul Öncesi Eğitim Programı, İstanbul, 2001, YA-PA Yayınları. Arslan Ü., Bünyesinde Anaokulu Bulunan İlköğretim Okullarındaki Müdürlerin Okul Yönetimine İlişkin Rolleri (Giresun Ve Trabzon İlleri Örneği), Ankara, 2001, OMEP Dünya Konsey Toplantısı ve Konferansı Bildiri Kitabı, Cilt 2, YA-PA Yayınları. Aslanargun E., ‘‘Okul Aile İş birliği ve Öğrenci Başarısı Üzerine Bir Tarama Çalışması’’, Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı 18. Avcı N.-Turla A.-Tezel F., Okul Öncesi Öğretmenlerinin Yönetim, Denetim ve Kurum İçindeki Personel İle İlgili Sorunlarının Bazı Değişkenlere Göre İncelenmesi, Çocuk Gelişimi Ve Eğitimi Dergisi, 2012, Sayı 3, s. 52-62. Aydoğan Y.-Ömeroğlu E.-Büyüköztürk G.-Özyürek A., Problem Çözme Becerileri Ölçeği Rehber Kitap, Ankara, 2012, Karaca Eğitim Yayınları ve Tic. Baker C., Zorunlu Eğitime Hayır, İstanbul, 1995, Ayrıntı Yayınları. Balcı A., Etkili Okul: Kuram, Uygulama ve Araştırma, (Yüksek Lisans Tezi), Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi, 1995. Başaran İ., Yönetimde İnsan İlişkileri, Ankara, 2001, Kadıoğlu Matbaası. 66 Baumann K., Home schooling in the United States: Trends and characteristics, 2002, Education Policy Analysis Archives, Sayı 10, No 26. Bilen M., Sağlıklı İnsan İlişkileri, 6. Baskı, Ankara, 2004, Anı Yayıncılık, s. 39-40. Canerik H., ‘‘Eğitim Yöneticiliği Ve Yabancılaşma’’, Öğretmen Dünyası Dergisi, 2004, s. 16-19. Cömert D.-Güleç H., Okul Öncesi Eğitim Kurumlarında Aile Katılımının Önemi: Öğretmen- Aile- Çocuk ve Kurum, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2004, s. 131-145. Çelenk S., (2003). ‘‘Okul Aile İş birliği İle Okuduğunu Anlama Başarısı Arasındaki İlişki’’, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, s. 33-39. Çetinsoylu N., İki Farklı Sosyal Çevrede Okul Öncesi Eğitim Kurumlarına Giden Çocukların Anne-Babalarının Okul Öncesi Eğitimden Beklentilerinin İncelenmesi, (Yüksek Lisans Tezi), 1998, Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü. Decker C.-Decker J., Planning And Administering Early Childhood Programs, 8. Baskı, 2005. Hoşcan E.-Zenbat R., Yönetim Stillerinin Ailenin Okulöncesi Eğitim Programlarına Katılım Üzerindeki Etkileri, Marmara Üniversitesi Anaokulu/Anasınıfı Öğretmeni El Kitabı, İstanbul, 1999, YA-PA Yayınları. Essa E., İntroduction To Early Childhood Education, 4. Baskı, 2003. Fraser S.-Gestwicki C., Authentic Childhood Exploring Reggio Emilia İn The Classroom, 2002. Gökçe E., ‘‘İlköğretimde Okul Aile İşbirliğinin Geliştirilmesi’’, 4. Ulusal Sınıf Öğretmenliği Sempozyumu, Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Özel Sayı, 1998, Denizli. Güngör A., Anne- Baba Çocuk İletişimi, Gazi Üniversitesi Anaokulu/Anasınıfı Öğretmeni El Kitabı 2001-2002 Ders Yılı, İstanbul, 2001, YA-PA Yayınları. 67 Gürşimşek I., Etkin Öğrenme ve Aile Katılımı, Dokuz Eylül Üniversitesi Anaokulu/Anasınıfı Öğretmeni El Kitabı, İstanbul, 2002, YA-PA Yayınları. Hamamcı Z., ‘‘Üç- Altı Yaşlarında Çocukları Olan Anne Ve Babaların Aile Eğitim İhtiyaçlarının Belirlenmesi’’, Çağdaş Eğitim Dergisi,2003, s. 28-36. Jackman H., Early Education Curriculum A Child Connection To The World, 3. Baskı, 2005. Jaycocks R., Rural home schooling and place-based education, 2001. Karakaş U., Okul Öncesi Öğretmenlerin Yeterlikleri, (Yüksek Lisans Tezi), Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2005. Kuru N., Nitelikli Bir Okul Öncesi Eğitim Öğretmeninden Beklenilen Kişisel Yeterliliklerin Eğitiminde Kalite Kapsamında İncelenmesi, (Yüksek Lisans Tezi), Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2000. Kostelnik M.-Soderman A.-Whiren A., Develepmentally Appropriate Curriculum Best Practices İn Early Childhood Education, 3. Baskı, 2004. Lines M., Home schooling., 1995. MEB, Okul Öncesi Eğitim Programı ile Bütünleştirilmiş Aile Destek Eğitim Rehberi, (OBADER), 2015. Morrison G., Fundamentals Of Early Childhood Education, 3. Baskı, 2002. Ömeroğlu E., ‘‘Okul Öncesi Çağı Çocuğunun Anne Ve Babasının Eğitime Katılımı’’, Okul Öncesi Eğitim Dergisi, 1992, s. 5-9. Öz S.-İmamoğlu B., Ev Okulları, Özgür ve Bilge Dergisi, 2002, Yıl 1, Sayı 6. Özabancı N.-Acat B., Öğretmen Adaylarının Kendi Özellikleri İle İdeal Öğretmen Özelliklerine Dönük Algılarının Karşılaştırılması Kuram Ve Uygulamada Eğitim Yönetimi, 2005, s. 211-236. Özgüven E., Ailede İletişim Ve Yaşam, Ankara, 2001, PDREM Yayınları. 68 Özyürek A.-Tezel F., 5-6 Yaş Grubunda Çocuğu Olan Ebeveynlerin Tutumlarının İncelenmesi, Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2005, s. 1934. Salısch M.-Saarnı C., Introduction To The Special Section Emotional Devolopment In Interpersonal Relationship. International Journal Of Behavioral Devolopment, 2001, s. 289. Seçkin N.-Koç G., Okul Öncesi Eğitimde Okul-Aile İş birliği Yaşadıkça Eğitim, 1997, s. 5-10. Seplocha H., Partnership For Learning Conferencing With Families, Young Children, 2004. Töremen F.-Kolay Y., İlköğretim Okulu Yöneticilerinin Sahip Olması Gereken Yeterlikler, Millî Eğitim Dergisi, 2003, s. 160. Tutkun F.-Köksal E., Okul –Aile İşbirliğinde Yeni Yaklaşımlar Eğitim Araştırmaları, 2002, s. 216-224. Ural E.-Efe K., Aile Sosyal Davranış Denetim Ölçeği, Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi 1. Uluslararası Okul Öncesi Eğitim Kongresi, 2006, Cilt 3, YAPA Yayınları. 69 EKLER Ek-1 Görüşme Formu Sevgili Yönetici ve Veliler, Okul öncesi eğitimde ailenin okula katılımı ve okul yöneticilerinin süreçteki yönetimini incelemek için yaptığım bir araştırmaya katkı sağladığınız için teşekkür ederim. Görüşmenin amacı, okul öncesi eğitimde ailenin okula katılımında yönetici, öğretmen ve ailelere düşen görev ve sorumlulukları belirtmek; ailenin okula katılım süreçlerini değerlendirmektir. Katılımınız için teşekkür ederim. Refik Şükrü ÖZSOY Okul Öncesi Eğitimde Ailenin Okula Katılımı ve Okul Yöneticilerinin Süreçteki Yönetimine İlişkin Yönetici, Öğretmen ve Velilerin Görüşleri KİŞİSEL BİLGİLER Meslekteki Kıdeminiz (Yöneticiler ve öğretmenler için) 0-5 yıl ( ) 6-10 yıl ( ) 11-15 yıl ( ) 16 ve yukarısı ( ) Eğitim Durumunuz (Veliler için) İlkokul ( ) Ortaokul ( ) Lise ( ) Üniversite ve Üstü ( ) 70 SORULAR 1. Okul öncesi eğitimde ailenin okula katılımı konusunda neler yapıyorsunuz? 2. Okul öncesi eğitime anne ve babanın katılabilmesi için program hakkında bilgilendirilmelerini nasıl sağlıyorsunuz? 3. Okul öncesi eğitimde yöneticinin rolü ve yönetici aile iletişimin nasıl olması gerektiğini düşünüyorsunuz? 4. Okul öncesi eğitimde öğretmenin rolü ve öğretmen aile iletişiminin nasıl olması gerektiğini düşünüyorsunuz? 5. Okul öncesi eğitimde ailenin rolü ve aile okul iletişiminin nasıl olması gerektiğini düşünüyorsunuz? 6. Aile katılımının gerçekleştirilmesinden memnun musunuz?