Yeni Malzemeler ve Üretim Yöntemleri Biomimetik Yrd.Doç.Dr.Aysun AYDAY “Gelişimin en kısa yolu taklittir !!!” Bi-o-mim-ic-ry • Yunanca: Bios: hayat mimesis: taklit • Model olarak Doğa: Biomimikri yeni bir bilim dalı olup doğanın modellerini inceler ve sonra onları taklit eder veya onlardan esinlenir. Bu şekilde insanların problemlerini çözmek için prosesler tasarlar ve geliştirir. • Ölçü (ölçek) olarak Doğa: Biomimikri doğanın “ekolojik standartlar”ını kullanır. Ne yapılır? Nasıl yapılır? • Akıl hocası (yol gösterici-danışman) olarak Doğa: Biyomimikri doğayı görme ve değerlendirmenin yeni bir yoludur. Doğa yol göstericidir. • Çok uzun zamanlardan beri var olan çalışmalar arasında, en etkileyici çalışmalardan birisi Benyus‟a ait. 1997 yılında Amerikalı doğa bilimci Janine Benyus, “Biomimicry: Innovation Inspired by Nature” (Biyomimetik: Doğadan İlham Alan Yenilik) adlı kitabıyla konuyu dünyanın gündemine taşıdı. Benyus, kitabının yayınlanmasının ardından 1998 yılında, mimarlık firmaları, tasarım stüdyoları ve üreticilere danışmanlık hizmeti veren Biomimicry Institute‟u kurdu. Dernek tarafından kurumlara verilen Biomimicry eğitimleri, onların doğadan esinlenerek yeni tasarımlar, ürünler ve hizmetler yaratabilmelerini sağlıyor • Biyomimetik birçok açıdan bilim insanlarının çalışmalarında önemli yer tutuyor. • Yenilikçiliğin en büyük gerekçesi eksikleri kapatma arayışı ve mükemmeliyetçiliktir. • Mükemmelin peşinde koşan insanoğlunun kendini buna en yakın hissettiği yer, mükemmeliyete sahip gözüken „doğa‟ ya en yakın olduğu yerdir. Doğanın Özellikleri Janine Benyus, “Biomimicry: Inspired from the Nature” adlı kitabında doğanın bazı özelliklerini şu şekilde tanımlıyor; • Güneş ışığında canlanır (güneş altında çalışır), • Enerjiyi yalnızca ihtiyacı kadar kullanır, • Doğanın her zerresinde fonksiyon-şekil uyumu vardır (şekiller fonksiyonlara göre biçimlenmiştir), • Her şeyin geri dönüşümünü yapar, • İşbirliğini ödüllendirir, • Çeşitliliğe imkan verir, • Lokal uzmanlık gerektirir (her bölgede o koşullara en iyi uyum sağlayanlar bulunur), • Kendi aşırılıklarını engeller, • Gücü maximum verimle kullanır, • ve belki de her şeyden önemlisi göze hitap eder Biomimetik nedir? • Biomimikri ve biomimetik insan problemlerini çözmek için doğanın, onun modellerinin, sistemlerinin, proseslerinin ve onu oluşturan elemanların incelenmesi ve ondan ilham alınmasıdır. • Biyomimicry, “Bio” ve “Mimic” köklerinin birleşiminden oluşmakta. Yani canlı ve taklit. Canlı yapıların taklit edilmesi. Biomimicry, bu bilim dalının adıyken, Biomimetik ise, genel olarak bilimsel literatürde bir canlının özelliğinin taklit edilme sürecidir, yani malzemenin geliştirilme sürecindeki biyolojik tüm basamakları içinde bulunduran sürece verilen literatür ismidir. • doğadaki herhangi bir canlıya fonksiyonu, biçimi ve mekanizma tamamen ya da kısmen taklit etmektir Biyomekanik, biyomalzeme, biyolojik sistemler kavramları hep biyomimetik‟in içindedir. Biyomekanik, canlıların hareketlerinin anatomik prensiplerini inceler ve bu prensipleri insan yapımı araçlara uygular. Biyomekanik analizler, tüm bir organı veya organizmayı içine alan geniş bir alanı kapsar Hezârfen Ahmed Çelebi (d. 1609 - ö. 1640), 17. yüzyılda Osmanlı'da yaşamış Müslüman Türk bilgini. Kendi geliştirdiği takma kanatlarla uçmayı başaran ilk insanlardan olmuştur. Çelebi, kuşların uçuşunu inceleyerek tarihi uçuşundan önce hazırladığı kanatlarının dayanıklılık derecesini ölçmek için, Okmeydanı'nda deneyler yapmıştır. Ayrıca, Leonardo Da Vinci'nin uçma konusundaki çalışmalarında kendinden çok önce bu konuda deneyler yapan İsmail Cevheri‘ den ilham aldığı sanılmaktadır. 1632 yılında lodoslu bir havada Galata Kulesi'nden kuş kanatlarına benzer bir araç takıp kendini boşluğa bırakan ve uçarak İstanbul Boğazı'nı geçip 3358 m. Leonardo da Vinci’nin not defterinden kendi cümleleriyle şunlar aktarılmaktadır: “Bu canlının kanatları çok ince ve esnektir. Kanat zarında bulunan özel kas lifleri var, sertliği kontrol ediyor. Kanadın büyük kısmı kontrol sağlıyor. Zar hava geçirmiyor. Eklemlerde manevra sağlayıcılar var. Kanat kemikleri çok ince. Şu anda bu canlıyı aynı oranda taklit edemiyorum. Ancak gelecekte uçuş makinesi yapmak isteyen sanatçıların bu canlıyı dikkate almaları gerekmektedir. Yarasa ve L.da Vinci’nin yarasa kanadı üzerine çalışması Biyonik; • Doğada bulunan yöntem ve sistemleri inceleyip modern mühendislik sistemlerinde ve teknolojilerinde kullanılır. • Biyonik kelimesi, Yunancada bion: yaşam ünitesi, eki olan –ic: benzer, birlikte anıldığında ‘’yaşam benzeri’’ anlamına gelmektedir. • biyoloji ve elektronik kelimelerinin birleşimi 1980 doğumlu Claudia Mitchell, 2003 yılında bir motor kazası sonucunda sol kolunu omzundan itibaren kaybetmiştir. Dördüncü biyonik insan olarak tarihe geçmiş ve ilk biyonik kolun sahibi olmuştur. Kazadan sonra, düşünerek kontrol ettiği yeni biyonik kolu ile günlük işini görebilir hale gelmiştir. Mitchell’in kaybettiği organındaki sinir uçlarına tekrar bağlanmıştır ve göğüs kasındaki hareketleri algılamaktadır. Sol göğsünün üzerindeki sinir uçlarına bağlanan ünite, beyinden gelen sinyalleri yapay organa aktarabilmiştir. Biyomimetik Biyomimikri ve Biyomekanik Tasarım Örnekleri Yumuşakça Kabukları ve Biyomimetik Uygulamaları Laminat (tabakalı) kompozit malzemelerin ilham kaynağını yumuşakçaların “Abalone” olarak bilinen türü oluşturuyor. Yumuşakça kabukları, bugün üretebildiğimiz ileri teknoloji seramikler ile kıyaslandığında çok daha dayanıklı ve yük altında kararlı bir yapı sergilemektedirler. Bunda en büyük etken laminat kompozit yapısına sahip olmaları. Örneğin, salyangoz ve midye gibi yumuşakça kabukları kalsiyum karbonat ve polymorfu olan aragonite tabakalarından ve bunları besleyen ve çeşitli proteinleri içeren canlı dokudan meydana gelmektedir. Burada, aragonit tabakası yük için gereken mukavemeti sağlarken, canlı doku da amortisör gibi davranıyor ve yapıya tokluk sağlıyor. Abalone kabuklarının tabakalı yapısıyla birlikte mukavemet kazandırıcı en önemli yanlarından birisi de “geometri etkisi”dir. Midye kabuğu (SEM) tuğladan bir duvar görünümü ortaya çıkar. Bu duvar, harç niteliğindeki bir proteinden ve kalsiyum karbonattan yapılmış tuğlalardan oluşur. Kalsiyum karbonat kırılgan bir niteliğe sahip olmasına karşın, kabuk katmanlı yapısından dolayı olağanüstü sağlam ve insan yapımı seramikten daha az kırılgandır Çelik Gibi Tok Malzeme? Abalone Kenneth Vecchio 1970’lerde henüz bir çocuk olduğu zamanlarda, Long Island’da Atlantik Plajında yarışırken, deniz kabuklarını kırmanın zor olduğunu görüyor ve “onlar gevrek/kırılabilir görünüyorlar, fakat onlardan bir parça koparmak için bir çekiçle vurmam gerekiyor” diye düşünüyordu. K. Vecchio San Diego’da University of California’da bir makine ve uzay/havacılık/uçak mühendisi ve halen deniz kabuklarıyla uğraşıyor, fakat şimdilerde pratik uygulamalar için ilham almak üzere onları kullanıyor. Dr. Vecchio’nun yapmayı amaçladığı sentetik malzeme doğada uzun zamandır sayısız miktarda bulunuyor, sert kabuklulara ait deniz hayatı 600 milyon yıldır var. • Dr. Vecchio’nun çalışma grubu onun hazırladığı rapordan etkilenen uzay ve havacılık şirketlerinden ve diğer iş alanlarından çağrılar alıyorlar, bu rapor başlangıç ham bileşenleri aluminyum ve titanyum olan olağanüstü olarak sert, mukavemetli ve tok bir malzemeyi anlatıyor. • Onun çalışma ekibi bu malzemeyi yapmayı başardığı zaman, bu madde, yarısı kadar bir ağırlığa fakat çelik kadar bir katılığa sahipti. Tuğladan daha sertti, fakat tuğladan zor kırılıyordu. Eğer çatlarsa, çatlaklar daha küçük çatlaklara ayrılmıyordu, parçalanma olmadan yolunu değiştiriyordu ve sıklıkla kaybolup gidiyordu. • Dr. Vecchio şu sıralar Journal of the Minerals, Metals and Materials Society’de bir makale yayınlıyor; bu rapor onun sadece iyi bir düşük ağırlıklı yapı malzemesi yağmadığını gösteriyor, yapılan malzeme penetrasyon deneylerinde mükemmel bir performans gösteriyor, yani malzeme mermiyi durduruyor. (laboratuarda, saatte 2000 mil hızla ateşlenen bir tungsten çubuk Dr. Vecchio’nun üç çeyrek inch kalınlığındaki malzemesinin sadece yarısına kadar penetre oldu). Abolone adlı deniz canlısından esinlenilerek elde edilen malzeme, ABD'de ordunun çeşitli laboratuvarlarında denendikten sonra tanklarda zırh olarak kullanılmıştır Sarısu-Kandıra Metalik-intermetalik Laminat (MIL) kompozit Toklaştırma Mekanizması • Çatlak dallanması • Çatlak körelmesi • Enerji absorpsiyon mekanizması Velcro • Yaklaşık 30 yıldır kullanılan bağlama elemanı • Bir yanı kancalardan, diğer yanı halkalardan (liflerden) oluşan bir yapı • Günlük hayatımızın bir parçası • Bitkiden kopyalanmış Halka ve kanca bağlayıcılar 1948’de İsviçreli mühendis, Georges de Mestral tarafından bulundu. Köpek Balığı Derisi • Köpek balıkları üzerinde taramalı elektron mikroskobuyla yapılan incelemelerde, balığın derisinin şeritler içerdiği görülmüştür. Şeritler, dikey su girdapları veya su spiralleri oluşturarak suyu balığın vücuduna daha çok yapıştırır ve suyun yüzmeye karşı direncini azaltır. Şeritlerin bu etkisi "Ribblet etkisi" olarak bilinir ve bu konu ile ilgili NASA'nın Langley Araştırma Merkezi'nde Ribblet deri araştırmaları yapılmaktadır. Son on yıldır da bu etki mayolar üzerinde uygulanmaktadır Yeni lifler ve yeni dokuma teknikleri ile yapılan mayolar, yüzücünün vücudunu sararak suya en az direnç gösterecek şekilde üretilmektedir. Nitekim yapılan araştırmalar bu mayoların diğer mayo tiplerine oranla sürtünme direncini %8 azalttığını göstermişti Termit binaları • • • • Termitlerin bilinen en önemli özelliklerinden biri, insanların bile kolaylıkla yıkamayacakları sağlamlıkta yuvalar yapmalarıdır. Bu yuvalar ağaç içlerinde bulundukları gibi çoğunlukla da toprağın üstünde ve altında da yer alırlar. Bir termit yuvası açıldığında süngerimsi bir görüntüyle karşılaşılır. Yuva yaklaşık 2,5 cm. genişliğinde ya da daha dar sayısız hücrelerden oluşur. Bu hücreleri birbirlerine ancak termitlerin geçebileceği büyüklükte dar delikler bağlar. Termitlerin bu harika binaları yaparken kullandıkları hammaddeyse sadece toprak, kendi salgıları ve atıklarından ibarettir. Amerika'da bulunan Empire State binası iyi bir kıyas imkanı oluşturmaktadır. Bu binanın uzunluğu 443 metredir. Termitlerse 1–2 cm ebatlarında olan böceklerdir. Bu küçük cüsselerine rağmen 7 metre yüksekliğinde devasa yuvalar yaparlar. Eğer termitler insanlarla aynı boyda olsalardı, yaptıkları yuvalar da Empire State binasının şu anki uzunluğundan 4 kat daha yüksek olurdu. • Termitler bakteri kullanarak mantar yetiştirirler. Bu üretim sonucunda ortaya yan ürün olarak karbondioksit gazı çıkar. Bu zehirli gaz yuvadan atılmazsa termitler boğularak ölebilir. Fakat termit yuvalarındaki özel bir sistemle birkaç dakika içinde havalandırma kapakları açılır ve zehirli gaz dışarı atılır. • Günümüzde termit yuvalarının özel havalandırma bacaları ve tünelleri örnek alınarak inşa edilen binalardaki ısıtma ve soğutma sistemleriyle, diğer binalara oranla enerjiyi %90 daha verimli kullanabiliyor. Ayrıca elektrik kullanmaksızın klima yapmayı da termitlerden öğreniyoruz. Zimbabede yeni yapılan binalarda termit bacaları taklit edildiğinde %35-40 enerji tasarrufu sağlanıyor. İSKELET VE KAS YAPISI İskeletin üç fonksiyonu vardır: • Biri mekanik olup, vücut ağırlığını desteklemek (taşıma görevi), • İkincisi ana vücut organlarını korumak (koruma görevi), • Ve üçüncüsü, kalsiyum ve fosfat gibi mineral iyonlar için bir depo görevi yapmak (metabolik görev). Doğal kompozitlere başka bir örnek olarak kasları kemiklere bağlayan dokuları yani "tendon"ları verebiliriz. Tendonlar, kendilerini oluşturan kolajen bazlı lifler sayesinde son derece sert bir yapı kazanırlar. Bu liflerin bir başka özelliği ise birbirlerine örülme şekilleridir. Demet, fasikül Demet – çelik halat Asma köprülerinde kullanılan çelik halat teknolojisi 1. Kablo demeti 2. Kablo teli 3. Taşıyıcı halat 4. Kas 5. Kas lifi Nilüfer çiçeği Lotus Bitkisi • Lotus bitkisinin yaprağına düşen yağmur damlaları, yaprağın üzerinden kayarak yere damlarlar. Niçin? • Su damlası yaprak yüzeyi ile bir bağlantı oluşturamaz. Bunun etkisiyle su esaslı olan yapışkan maddeler, bal, yağ ve diğer akışkansı sıvılar bu tip yüzeylerde tutunamazlar. • Bu olay bilim adamları tarafından ele alınmakta ve bundan Nano kaplamaları vasıtasıyla faydalanılmaya çalışılmaktadır. • Bu durum hijyenik açıdan temizliğe önem vermeleri gerekenler için (Gıda maddesi satıcıları, Lokaller, Kahvehaneler, Kasaplar ve Mezbahalar gibi) tatbik edilmesi arzu edilir bir konu haline gelmiştir. Bu husus ayrıca temizlik işlerini kolaylaştırmak ve değerli mallarını uzun süreli olarak, kir ve çevre şartlarından korumak isteyenler için de önemli olmuştur. LOTUS EFEKTİ • Lotus efektli yüzeyler, suyun hareketiyle temizlenebilen, hidrofob ve nanoyapıya sahip yüzeylerdir. Bu tip yüzeyler genellikle “temizlenmesi kolay”, “kir itici”, “kire dayanıklı”, kendi kendini temizleyen” veya “lotus efekti” gibi sözcüklerle ifade edilmektedir. Bu açıklamalardan her biri diğerine benzemekle birlikte aslında farklıdır ve bir yüzeyin davranışını anlatmak için kullanılmaktadır Hidrofilik- Hidrofobik- Süper Hidrofobik Lotus efektli yüzeyler, suyun hareketiyle temizlenebilen, hidrofob ve nano yapıya sahip yüzeylerdir. Bu yüzeyler üzerinde biriken her yabancı partikül adeta bilardo topları gibi çarpışarak yaprak üzerinden kayar. Bitkinin bu özelliği yeni geliştirilen teknolojide kullanılmaktadır. Self Cleaning Video