İSLAM AİLESİNİN TEMEL NİTELİKLERİ Dr. Ahmet IJAiVI:AN SelçukÜniv. ilahiyat Fak. İslam Hukuku Öğr. Üyesi ve çocuklardan oluşan· topluluk"; "Evlilik ve kan bağına dayanan, kan koca, çocuklar ve kardeşler arasındaki ilişkilerin oluşturduğu toplum içindeki en küçük birlik." 9f Ana-baba Sözlükler aileyi böyle tanımlıyor. Bu tanırnlar içinde, aileyi aile yapan sıcaklığı ve yakınlığı bulmak büyük çaba gerektiriyor. Aile gerçekten basit bir topluluktan mı ibaret? Acaba sadece belli bireyler arasındaki ilişkilerin oluş­ turduğu toplumun en küçük birliğini aile olarak görmek yeterli mi? Doğal olarak sözlükler bir olgunun, bir kurumun, bir olayın ve niteliğin sadece dışa yansıyan belli başlı özelliklerini temel alarak tanımlar yapacaklanrdır. Fakat bu tanırnlan o olgu, kurum, olay ya da niteliğin kabaca kuşatılması olduğundan çoğu zaman asıl kimliğe yer vermezler. İşte aile de bu talihsizliği yaşayan kavramlardan birisidir. İnsan kaynaklı zaaflar taşıyan bu kategorilendirmeye aile anlayışına baktığımızda, kurum olarak ailenin üzerine bina edildiği temel ruhun öne çıkanldığİnı görürüz. Bu ruh, "huzur, sevgi ve rahmet"tir. karşı İslam'ın Allah, insanı yaratan ve onun hemen huYüce Yaratıcı, Kur'an'da bu gerçeği .lirliyor: yanıbaşında şu olan cümleyle be- "Içinizden, kendileriyle huzura kavuşacağınız eşler sevgi ve rahmet var etmesi O'nun varlığının belgelerindendir. Bunlarda düşünen toplum için dersler vardır. " 1 Öyleyse bir İslam ailesinin en temel niteliği, o ailenin bir huzur yuvası ve bir sevgi-rahmet pınan. olmasıdır. Bu ailede anne ile baba birbirleri dohiyısıyla huzura. kavuşurlar; çocuklar bu huzurlu havada dünyayı tanırlar ve . hep beraber Jcarşılıklı sevgi-rahmet vasatında şahsiyet kayaratıp, aranızda zanırlar. İslam ailesinde. anne-baba, daima üzerlerine adeta titdeğerlerdir. Onlara üzüntü verilmemeye çalışılır. çerçevedeki arzu ve istekleri derhal yerine getirilir, incitmemeye azami gayret gösterilir. Bu,o kadar önemli bir İslami hassasiytettir ki, Kur'an tevhid gerçekliğinin yanında hemen ana-baba haklanna, .bir bcişka ifadeyle ki. şinin anne-babasına karşı daşıdığı sorurnluluğa işaret et- renilen Meşru ·miştir: 49 "Rabbin, yalnız kendisine tapmanıza ve ana-babaya iyi davranmamza hükmetmiştir. Eğer ikisinden biri veya her ikisi senin yanında kocayacak olursa, onlara 'öf bile deme! Onlan azarlama; onlara güZel söz söyle! Onlara acıyarak alçak gönüllülük kanatlannı ger ve: 'Rabbim! Küçükken beni büyüttükjeri gibi, Sen de onlara acı" de." 2 "De ki: "Geliniz, size Rabbinizin haram kıldığı şeyleri O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın! Ana-babaya iyi davranın! Yoksulluktan korkarak çocuklannızı öldürmeyin! ... "3 anlatayım. ·Hatta şükrün sadece kendisine yapıldığı Yüce Allıih; bir yerde anne ve babaya da şükredileceğini bildirerek, üstelik bunun için emir de vererek onlann derecelerinin ne yükseklikte olduğunu göstermiştir: "... Biz 'Bana ve ana-babana şükret' diye insana öğütte bulunmuşuzdur. "4 Az önce "ana-babanın her isteği yerine getirilir" derken bunu "meşru çerçevede" şartıyla kayıtlarnıştık. İşte Kur'an bu meşru çerçeveyi en genel biçimde "İslami değerler ve liükürnler" olarak belirlemiş ve şöyle .buyurmuştur: "De ki: 'Eğer babalarınız, oğullannız, kardeşleriniz, elde ettiğiniz mallar, durgun gitmesinden korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden evler. size, Allah'ta~. Elçisi'nden ve O'nun yolunda cihad etmekten daha sevimli ise, Allah'ın buyruğu gelene kadar bekleyin. Allah, yoldan çıkan toplumu doğru yola koy• maz.'6 eşleriniz, akrabanız, Öyleyse Allah ve Elçisi'nin düzenlemelerine ve bu. cihad etmeye ters düşen ebeveyn istekleri müslümanı bağlamayacaktır. Konuyla ,ilgili bir başka ayette de şu buyruk ye.r almaktadır: uğurda "Ey insanoğlu! Ana-baban, seni körükörüne bana onak koşman için zorlansa onlara itaat etme! Dünya iş­ lerinde onlarla güzel geçin! Bana yönelen kimsenin yoluna uy; sonunda dönUjünüz Banadır. O zaman yaptıklannızı size bildiririm. "6 . Her iki ayet aslında ailenin gerek kendi iç hayatını, gerekse dış ilişkile~ni yani toplumsal· ilişkilerini islami değer ve hükümlere göre dizayn etmesini öngörmektedir. Bu da şu demektir: İslam ailesi, Allah ve Rasulü'nün is~ediği gibi yaşayan bir ailedir. İslam ailesinde çocuklar, Allah'ın bir emaneti olarak değer taljır. Çocuğu bahşeden, onun cinsiyetini belirleyen Yüce Yaratıcı'dır ve O, ana-babadan bu yavrunun iyi yetiştirilmesini istemektedir: "Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah'ındır; diO, dilediğine kız çocuk, dilediğine de erkek çocuk verir; yahut hem kız, hem erkek çocuk verir; dilediğini de kısir bırakır. O bilendir, her şeye gücü yetendir.''7 lediğini yaratır. "Beyinsizlikleri yüzünden köriikörüne çocuklarını öldürenler ve Allalı'ın kendilerine verdiği rızıkları -Allalı'a iftira ederek- haram sayanlar kaybetmi§lerdir. Onlar §a" §ırmı§lardır, doğru yolda değillerdir.'.s Ailenin gücü, neşesi ve hayat kaynağı olan çocuklar, dünyada girilen en büyük sınavın da konusudur. Çocuklara verilen terbiye, onlara kazandırılan kimlik anababanın ahiketteki başarılarının en büyük belirleyicilerindendir. Ayetleri bir kere daha okuyalım: aslında "Mallarınızın ve çocuklarınızın da bir sınav ol- duğıınu, büyük ödiiliin Allalı katında bulunduğunu bilin!" 9 "Ey inanan/ar! Ma/larınız ve çocuklarınız, sizi Allah'ı anmaktan alıkoymasıni Böyle olanlar ziyana uğ­ rayan/ardır. "10 ''Mal ve çocuklar dünya hayatının süsiidür. Kalıcı olan yararlı i§ler, Rabbinin katında sevapça ve ümit bakımından daha iyidir .'"'11 İşte islam ailesi bu bilinçle yavrusunu eğitir, onu İslam şahsiyetinin canlı bir örneği yapmaya çalışır. Lokman'ın (a.s.) çocuğuna bu yönde yaptığı şu tavsiyeler, Kur'an tarafından örnek alınmak üzere bize de bil- dirilmiştir: "(Lokman öğütlerine devam ederek dedi ki): Yavrum, iyilik veya kötülük) hardal tanesi ağırlığınca bir şey de olsa, bir kayanın içinde, göklerde veya· yerde bulunsa Allah mutlaka onu getirir. Çünkü Allah'ın bilgisi her şeye ulaşır ve O herşeyi haber alır. Yavrum, namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçir ve baJjına gelene sabret. Çünkü bunlar (Allah'ın yapmanı emrettiği) kesin iş­ lerdendir. İnsanlara yanak büküp yüz çevirme ve yeryüzünde böbtürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini beğenip övünen kimseyi sevmez. Yürüyüşünde tutumlu ol, sesini de kıs. Çünkü seslerin en çirkini eşeklerin sesidir."12 (yaptığın Hz. Peygamber'in (s.a.s.) "Bir babanın çocuğuna bı­ rakacağı en büyük miras, iyi bir isimle güzel bir terbiyedir."13 buyruğu da aynı tesbite vurgu yapmaktadır. İslam ailesinin bir diğer özelliği, bu yuvaya mensup herkesin üzerine düşen görevleri bir ibadet vecdiyle yerine getirmesidir. lbadet vecdi diyoruz, ·çünkü aile bireylerinin görevleri, kısmen Kur'an-ı Kerim'de, büyük ölçüde Peygamber Sünneti'nde dini-şer'i bir muhteva ile duyurulmuş ve bu konuda müslümanlaı: uyarılmıştır. Nisa Suresi'nde yer alan bir ayet-i kerime sözkonusu görevleri en g~nel Sö çerçevesiyle şöyle belirlemektedir: "Allalı'ın bazılarını bazılarından üstün kılmasından ve erkeklerin mallarından harcamalarından dolayı, erkekler kadınları kollayıp gözetirler.lyi kadınlar, gönülden saygılı olup Allalı'ın kendilerini korumasına kar§ılık, saklı olanı muhafaza ederler ... " 14 Hz. Peygamber'in meşhur ''Hepiniz çobansınız" hadisi de bu bağlamda hatırlanmalıdır: "Sizden herbiriniz birer çobansınız ve herbiriniz giitDevlet yöneticisi bir çobandan ve yönettiği ki§ilerden sorumludur. Evin erkeği bir çobandır ve aile bireylerinden sorumludur. Evin hanımı, kocasının evi içinde bir çobandır ve güttiiğiinden sorumludur. Hizmetçi, efendisinin malı üzerinde bir çobandan ve bunım yönetiminden sorumludur." 15 tüğiiniizden sorumlusımuz. Bir başka sözünde "Sizn en hayırlınız ailesine karşı en hayırlı alandır. Ben de allerne karşı hayırlıyırn." 16 şek­ linde konuşan sevgili Peygamberimiz hem alıli'iki ve hııkfik:l, hem cinsel ve bedeni hem de medelli gerekierin topluca yeririe getirilınesini, "hayırlı olmak" gibi bir vasıfla nitelendirmiştir. Eşierin arasında zaman zaman başgösterebilecek kır­ hem bu görevlerin ihmaline hem de aile yuvasının dağılmasına bir sebep teşkil edemez: "Ey inananliır! Kadınlarla ıyı geçinin. Eğer onlardan hoşlanmıyorsanız, hoşlanmadığınız bir şeyi Allah çok hayırlı kılmış olabilir." 17 ayetiyanında şu ayetler de eşler arasında çıkabilecek uyuşmazlık ve dargınlıkların hemencecik bir ayrılış vesilesi yapılmamasını, aksine yaraların sarılmasını istemektedir: gınlıklar, "... Sorumsuz davranmasından korktuğunuz kadınlara verin, yataklarından ayrılın ve onlara vurun. Eğer size itaat ederlerse, aleylılerine btı§ka bir yol aramayın. Allalı yücedir, uludur. Eğer karı-kocanın aralarının açıl­ masından korkarsanız, erkeğin ailesinden bir hakem ve kadının ailesinden bir hakem gönderin·. Eğer onları dilzeltmek isterlerse Allalı aralarını bulun. Allalı bilendir, haberdardır. "18 öğüt "Ve eğer bir kadın, kocasının Jıuysuzluğundan, yahut kendisinden yiiz çevirmesinden korkarsa, anltJ§ma ile aralarını düzeltmelerinde ikisine de günah yoktur. Barı§ daima iyidir. Zaten nefisİer kıskançlığa hazır duruma getirilmi§tir. Eğer güzel geçinir, sakınırsanız Allalı yaptıklarınızılıaber a/ır."19 Aile dışında kalan insanlara, kısaca topluma yönelik görev ve sorumluluklara duyarlı olmak, İslam ailesinin bir diğer temel niteliğini oluşturmaktadır. Nasıl müslüman birey sadece kendisini düşünen bencil bir varlık değilse, müslüman aile de kendi topluluğu dışında diğer topluluklara karşı belli bir alıllikl-hukilkl sorumluluk altında olduğunu bilin. Bir müslüman ailenin, kendi dışında sorumluluk ta- §ıdığı ilk grup, akrabalardır. Gerek anne gerek baba ta- rafından aynı süHlle içinde bulunan insanlar yekdiğerinin sevincine ve üzünrusüne ortak olmak durumundadırlar. "Kuşkusuz Alla/ı, adaleti, iyiliği, alerabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasımz diye size öğüt veriyor. "20 buyruğuyla Yüce Allah bu noktanın altını çizmektedir. Sıla-i rahm dediğimiz akrabalık bağlannın muhafaza edilmesi, Kur'an-ı Kerim'de iyi bir müslümanın viız­ .geçilmez vasfı olarak nitelenirken, tersine bu bağa riayet etmeyip akraba sorumluluğunu gözardı edenler "hüsrana uğrayanlar", "yeryüzünde bozgunculuk yapanlar, lanetlenip Cehenneme gidenler" olarak nitelendirilmiştir. Şu ayeti kerimeleri okuyan akıllı ve bilinçli bir müslüman tercihini herhalde birinciler yönünde kullanacaktır: "Onlar Allalı 'm gözeti/mesini emrettiği şeyleri gözeten (akrabalık bağlarını kopannayıp onlara iyilik eden), Rablerinden sakman ve kötü hesaptan korkan kimselerdir. "21 "Onlar öyle sapıklardır ki, kesin söz verdikten sonra sözlerinden dönerler; Allalı 'ın, ziyaret edilip hal ve lıa­ tırmm sorulmasım istediği kimseleri ziyaretten vaz geçerler ve yeryüzünde fitne ve fesat çıkarırlar. Işte onlar gerçekten hüsrana uğrayan/ardır...ıı "Allah'a verdikleri sözü kuvvetle pekiştirdikten sonra bozanlar ve Allah'ın riayet edilmesini emrettiği şeyleri (bağlan kopanp) terk edenler ve yeryüzünde fesat çı­ karanlar, işte lanet onlar içindir, ve kötü yurt onlanndır." 22 Müslüman ailenin topluma karşı sorumluluğu elbette akraba ile sınırlı değildir. Nisa Suresi'ndeki şu ayet sözkonusu sorumluluğun çerçevesine komşulan, yetimleri, yoksullan, dostlan vb. kimseleri de dahil. etmektedir: yakın ''Allalı'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koş­ Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, " yakm komşuya, uzak komşuya, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara iyi davranın. Allah kendini beğenen ve daima böbürlenen kimseyi sevmez. "24 mayın. İslam kırnından sürekli kendisini geliştirrnek olmalıdır. Bu bir taraftan dünyanın iman edilmesi için gerekliyken, diğer taraftan müslümaniann dünyanın geri kalmış toplumlan olmaktan kurtulması için önemlidir. Zaten beşikten mezara kadar bilgi ve kültür peşinde koşmayı bir erdem olarak sunan Peygambere, ilim nasipleri kıt aileler, ümmet olarak yaraşmaz. Müslüman aile Ali'nin (r.a.) tavsiyesine uyarak çocuklannı yannın bilgi ve tekniğiyle donatmalıdır. Böyle olduğu zaman toplum nitelikli, müslümanlar başı dik hale gelirler. Ana hatlanyla çizdiğimiz işte bu islam ailesi modeli üzerine şekillenen toplurnlar, moral değerlerin alabildiğince tahrip edildiği, iffetsizliğin çağdaşlık ambalajıyla sunulduğu, nikahsız birliktelillerin aslında tam bir sorumsuzluk vesilesi iken özgürlük diye pazarlandığı günümüzde, insanlığı devarnı için bir şanstır. Daha insanca bir hayat, daha huzurlu bir dünya umudu taşıyaniara düşen görev ise anılan bu niteliklerin kendi ailesinde hangi oranda bulunduğunu sorgularnaktır... DiPNOTLAR: ı Rurn30/2ı 2 İsra, ı 7123 3 En'am, 6/ı5ı . 4 Lokrnan, 31/ı4 5 Tevbe, 9/24 6 Lokrnan, 31/15 7 Şura, 42/49-50 8 En'am, 6/140 9 Enfal, 8/28 ı O Münafikun, 63/9 ll Kehf, ı 8/46 ı2 Lokrnan 3ıll6-ı9 ı3 Cami'u'l-Usul, I/4ı6 14 Nisa, 4/34 ı 5 Buhari, Cum'a ll; MUslim, lmare, 20; Tirnıiz.i, Cihad, 27 ı 6 İbn Mace, Nikalı, 40 ı 7 Nisa, 4/ı 9 ı 8 Nisa, 4/34-35 ı9Nisa, 4/ı28 20 Nahl, ı 6/90 2ı Ra'd, 13/2ı 22 Bakara, 2127 23 Ra'd, ı3/25 24 Nisa, 4/36. aynca bkz. Bakara, 2/ı77 ailesinin özellikle günümüzde gözardı edebir temel niteliği de ilim, kültür ve sanat ba- meyeceğimiz "flçinizden bekarlar~, köle ve cariyelerinizden iyileri evlendirin. Eğer yoksul iseler, Allah, lütfuyla onları zengin eder. Allah(1.n mülkü) geniştir. O, (Herşeyi) hilendir." (Nur Suresi, 32) 51