Uluslararası Hukuk Açısından Libya ve Suriye Örneğinde Koruma

advertisement
ULUSLARARASI HUKUK AÇISINDAN LİBYA VE SURİYE
ÖRNEĞİNDE KORUMA SORUMLULUĞU
Responsibility to Protect in the Cases of Libya and Syria in Terms of Public
International Law
Yrd. Doç. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY
ÖZET
Koruma sorumluluğu kavramı, 1990’lı yıllarda gerçekleştirilen ve ağır bir şekilde
eleştirilen “insani müdahalelere alternatif bulma girişiminin bir sonucu olarak ortaya
çıkmıştır. Devlet Egemenliği ve Müdahale Uluslararası Komisyonu (ICISS) tarafından
2001 yılında yaratılan koruma sorumluluğu, 2005 yılında Birleşmiş Milletler’in Dünya
Zirvesi Sonuç Bildirgesi’nde (138 ve 139. Paragraflar) oybirliği ile kabul edilmiştir.
2006 yılının Nisan ayında da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1674 sayılı
kararı ile anılan paragraflar onaylanmıştır. Gelişmekte olan bir hukuk normu
niteliğindeki koruma sorumluluğu, sadece egemen devletlerin vatandaşlarını kitlesel
mezalimden koruması değil, aynı zamanda uluslararası topluluğun da bu kişileri koruma
sorumluluğunu içermektedir. Eğer bir devlet kendi vatandaşlarını etnik temizlik,
soykırım, insanlığa karşı suçlar ve savaş suçlarından koruyamıyorsa ve barışçıl yollardan
bir sonuç alınamazsa uluslararası topluluğun ekonomik yaptırımlar gibi etkili önlemler
alarak müdahale etmesi gerekir. Askeri müdahale ise, Birleşmiş Milletler otoritesi altında
son çare olarak düşünülmelidir. Bu makalenin amacı, Libya ve Suriye örneklerinde
koruma sorumluluğu kriterlerinin yerine getirilip getirilmediğini uluslararası hukuk
açısından incelemektir.
Anahtar Sözcükler: Koruma Sorumluluğu, egemenlik, uluslararası suçlar, Birleşmiş
Milletler, Libya, Suriye.
ABSTRACT
The Concept of Responsibility to Protect (RtoP) attemps to lay out alternatives to the
heavily criticized “humanitarian interventions” of the 1990s. RtoP had been produced
by the International Commission on Interventionand State Sovereignty (ICISS) in
2001 and unanimously endorsed by the United Nations’s World Summit Outcome
(paragraphs 138-139) in 2005. In April 2006, the United Nations Security Council
reaffirmed the provisions of that paragraphs in resolution 1674. As an emerging norm
TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013)
269
Uluslararası Hukuk Açısından Libya ve Suriye Örneğinde Koruma Sorumluluğu
Yrd. Doç. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY
RtoP includes that not only do sovereing states have a responsibility to protect their
populations from mass atrocities but also does the international community. If the state
fails to protect its citizens from ethnic cleansing, genocide, crimes against humanity and
war crimes and peaceful measures have failed, theinternational community has the
responsibility to intervene through coercive measures such as economic sanctions.
Military intervention is considered the last resort by the UN authourity. The aim of
thisarticle is to examine the RtoP criterions in the cases of Libyan and Syrian crises in
terms of public international law.
Keywords: Responsibility to Protect,
Nations, Libya, Syria.
sovereignty, international crimes, United
GİRİŞ
270
Uluslararası barış ve güvenliği temin etmek amacı ile II. Dünya savaşı ertesinde
kurulan BM, kuvvet kullanımı yasaklarken daha çok devletler arasında çıkan
savaş ve çatışmaları önlemeyi hedeflemiştir. Ancak küreselleşme ile hızla değişen
dünya üzerindeki çatışmaların türü iç çatışmalara doğru yön değiştirmiştir.
Bunun en önemli sebepleri, 1960’lı yılların sonunda sömürgeciliğin sona ermesi
ile 1990 sonrası SSCB’nin dağılmasını takiben iç karışıklıkları ve yönetim
bozuklukları olan sorunlu devletlerin ortaya çıkmasıdır. Bu devletler içinde
çıkan iç çatışmalar/savaşlar da devletler arası savaşların yerini almış durumdadır.
Sözkonusu devletlerin vatandaşlarının en temel insan haklarının iç çatışmalarda
korunması, tüm uluslararası topluluğun sorumluluk almasını gerektiren bir
konu haline gelmiştir. Bu da devletlerin egemenlik anlayışında önemli bir
değişim gerektirmektedir.
Günümüzde devletlerin egemenlik haklarının, vatandaşlarına karşı
sorumlulukları kapsamında yeniden değerlendirildiği bir döneme girilmiştir.
İnsan hakları ve uluslararası ceza hukukundaki gelişmelere koşut olarak bireyler
de uluslararası hukukun bir süjesi olarak varlık bulmuştur. Ağır insan hakları
ihlalleri ile sonuçlanan uluslararası suçlar karşısında uluslararası topluluğun
kayıtsız kalamayacağından hareketle, egemenlik artık devletlerin bir hakkı değil,
sorumluluğu olarak algılanmaya başlanmıştır. Bu süreç de bizi koruma
sorumluluğu doktrinine götürmektedir. Koruma sorumluluğu, meşruluğu
tartışmalı olan ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu için eleştirilen insani
müdahale kavramının yerine geçmiştir. Henüz koruma sorumluluğu, bir
uluslararası hukuk kuralı değildir; ancak Birleşmiş Milletler’in (BM) yetkili
organları tarafından da onaylanmış gelişmekte olan ve bir uluslararası hukuk
normu olarak değerlendirilebilir.
TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013)
Responsibility to Protect in the Cases of Libya and Syria in Terms of Public International Law
Asst. Prof. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY
Koruma sorumluluğunun BM kararı ile ilk uygulandığı örnek, Libya’dır.
Libya’da çıkan iç çatışmalar nedeniyle, BM çok kısa bir süre içinde barışçıl
yollara başvurmuş, sonuç alamayınca da etkili yaptırımlar uygulanmış ve son
çare olarak da askeri müdahale uygulanmıştır. Ancak Suriye örneğinde koruma
sorumluluğunun uygulanmasını gerektiren gerekçeler çok daha bariz olmasına
rağmen BM’nin bu konuda zamanında ve etkili bir karar almayı başaramadığı
görülmektedir. Bu makalenin amacı, bu iki örnek ışığında, koruma
sorumluluğunun nasıl uygulandığı ve uygulanamadığını uluslararası hukukun
ilgili konuları ile birlikte incelemek ve değerlendirmektir.
I. KORUMA SORUMLULUĞUNUN GELİŞİMİ
A. Genel Olarak
1990’lı yıllarda önce Ruanda ve ardından Srebrenika’da gerçekleşen mezalim
uluslararası hukuku önemli bir sorunla karşı karşıya getirmiş, ne yazık ki
yaşananlar karşısında Birleşmiş Milletler’in (BM) eli kolu bağlı kalmıştır.
1999’da Kosova’ya yönelik BM’nin rızası olmaksızın gerçekleştirilen NATO
müdahalesi, 2003’te benzer şekilde bazı devletlerin BM’nin onayı olmaksızın
Irak’a operasyon düzenlemesi, BM ortak güvenlik sistemini yoğun eleştirilere
maruz bırakmıştır. Devletler arasında çıkan uyuşmazlık ve çatışmalara göre
dizayn edilmiş olan “ortak güvenlik sistemi” bu gibi durumlarda aciz kalmaya
başlamıştır. Tüm bu gelişmeler zaten meşruluğu tartışmalı olan “insani
müdahale” kavramını tekrar tartışmaya açmış1; bu kavramın ardına gizlenerek
tek yanlı eylemlerin artışı uluslararası kamuoyunda tepki ile karşılanmıştır.
Uluslararası topluluğu ilgilendiren ciddi insan hakları ihlalleri durumunda
gerçekleştirilecek olan bu tür müdahalelerin tüm uluslararası topluluğun
katıldığı bir süreç olması gerektiği vurgulanmıştır. Bu düşünceden hareketle,
Kanada öncülüğünde bir çalışma başlatılmış, “Devlet Egemenliği ve Müdahale
Uluslararası Komisyonu” (ICISS) kurulmuştur. Komisyon, 2001’de koruma
sorumluluğuna ilişkin hazırladığı detaylı raporda öncelikli olarak, devlet
egemenliğinin devletin ülkesi içinde yaşayan insanları koruma yükümlülüğünü
içerdiği ifade etmiştir. İkinci olarak da eğer devlet kendi ülke sınırları içinde
yaşayan insanları mezalimden koruyamıyor ya da korumada isteksiz
! "
#$ % " & ' (
)
*(+ (
" , - *.(
,( /0 /12324 5
, /
#$$6 78
TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013)
271
Uluslararası Hukuk Açısından Libya ve Suriye Örneğinde Koruma Sorumluluğu
Yrd. Doç. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY
davranıyorsa devlet egemenliğinin yerini uluslararası koruma sorumluluğunun
alacağını belirtmiştir.2 Görüldüğü üzere Komisyon, raporunda “insani
müdahale” kavramı yerine “koruma sorumluluğu” kavramını kullanmayı tercih
etmiştir.
Koruma sorumluluğundan önce var olan insani müdahalelerin en çok
eleştirilme nedenlerinden biri, müdahaleye olanak veren objektif kriterlerin
bulunmaması olmuştur. ICISS’in raporunda da bu durum açıkça teyit edilmiş;
Somali, Bosna ve Kosova’ya müdahale edilirken Ruanda’ya müdahale
edilmemesinin3 anılan müdahalelerin gerçekten insani koruma amaçlı olup
olmadığı konusunda belirsizliklere yol açtığı için hangi durumlarda müdahale
edilirse egemenlik hakkının ihlali olmayacağına bir netlik kazandırılmak
istenmiştir.4 Bunun için de çeşitli kriterler oluşturularak öngörülebilir
prosedürler belirlenmeye çalışılmıştır.5
272
Kuşkusuz, koruma sorumluluğu konusunda devletlerin en önemli çekincesi,
BM Antlaşması’nın 2/1. maddesi’nde de güvence altına alınmış olan
“devletlerin egemen eşitliği” ilkesinin dönüşümü konusunda olmaktadır.
Özellikle insan hakları alanındaki gelişmelere koşut olarak devletlerin egemenlik
alanlarında bir daralma olmuş, bazı uluslararası suçların gerçekleşmesi halinde
devletlerin hükümranlık yetkilerinin en çok ortaya çıktığı cezai yargı
bağışıklığının bile ileri sürülemediği bir noktaya gelinmiştir. Bu süreçte
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kurulmuş olması6 önemli bir dönüm noktası
olmuştur; çünkü Mahkeme Statüsü’nde yer alan suçlar7, koruma
#
6
8
G
M
7
9:;;
99
*;<=<55>#$3
99"-?#6$8#$ 6@
3"5%"/ ((0(
9" /% (0 " 9 9( ?0 3
9 - <"
9
"
<A - B
" 4 "* CC8 D
"
3E" 9:;;"
""*;";B4F=;D24;4CC;6CG;87;<D;4CC6CG879"-H
F9
2
#7$8#$ 6 / " .
/% .
"
-
"
*
( /0 IJKL D.,
& !
" ##
$
'
5/
*=MM4:6#$ N
9:;;
99
*;<=<55>#$3
99"-? O6@
9:;;
99
*;<=<55>#$3
99"-?#8@
/
0 " % D
K
-" L* 3" 5( 5, % * 0( 3%" / 9 K-
"
B =
0 % ( CCN "
5 "
P
0 #$$#%"
"
*.
(( /0 %
K(
( 04FK 5
,L
#$$6
% "" * 9" , "5,9
*0K53
L- !! 5
, L
#$ 6
8NO GC
TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013)
Responsibility to Protect in the Cases of Libya and Syria in Terms of Public International Law
Asst. Prof. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY
sorumluluğunu doğuran ağır insan hakları ihlalleri ile paralellik arz etmektedir.
ICISS’in raporuna göre, bir devletin birinci sorumluluğu vatandaşlarını etnik
temizlik, soykırım, savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan korumaktır. Böylece
egemenliğin aynı zamanda devletlere bir sorumluluk da yüklediğinin altı
çizilmiş olmaktadır.8 Anılan ilk sorumluluk, içsel sorumluk olarak ifade edilebilir.
İkincisi, dışsal sorumluluk olarak nitelendirilebilecek olan devletlerin, diğer
devletlerin egemenlik haklarına saygı göstermesi gerekliliğidir.9 Devletlere
getirilen son sorumluluk ise, raporda ilgili yükümlülükleri yerine getirmeyen ve
“başarısız devletler” olarak adlandırılan devletlerin hesap verme
sorumluluğudur.10
ICISS tarafından hazırlanan rapor, BM Genel Sekreteri Kofi Annan tarafından
da desteklenmiş, Annan 2005 yılında konuya ilişkin hazırladığı raporu
paylaşmak ve uluslararası topluluğun insan hakları ihlallerine dikkatini
çekebilmek amacı ile çağrıda bulunmuştur. Böylece BM reformu için yapılan
2005 Dünya Zirvesi’nin Sonuç Bildirgesi’nin 138 ve 139. Paragraflarında
“koruma sorumluluğu”na yer verilmiş ve devletler tarafından oybirliği ile kabul
edilmiştir.11 Öte yandan Sonuç Bildirgesi’nde ile ICISS raporunda yer alan tüm
kritelerin aynen kabul edilmediği de belirtilmelidir. Daha ayrıntılı olan rapor,
N
&3
9' P,
%"
*
9 P K%
.0"
( (
"
": &
'
%%
'
(K"
*
" " 0 DI4Q<II2 I
)*
% ' +,-
%,-
./D--I3
Q:#$#$ 8N#RG$8
C
J2IPF424 &#'
,-
,-
. *0 ,-
1
1 .
23' B
!(
Q:74:#N?S
#$ @M$
$ * "
(0 "
" *.( "
*
"
( 4
% % % 5 6 -
'
%
'
''
56
56
'-
'- - % '-
' 4
4 - 7- '5 6 % - 5 6 4
-
'--45
6 %
' % %- '
4'
4 )
'
/'
'56
% % )(0 "
' "
" /0 DKT2 D
+ 8$&9! *%
)##
094
:;<
#.
"
&
= 8
* >/ 5 !!/ 5 2
(
* C$
;325;M$; #$$G S" 5 F
9 6NR 6C /0 9:;;EEE*;
;
9
*
"
;"
;
9?$G$G#$ 6@
TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013)
273
Uluslararası Hukuk Açısından Libya ve Suriye Örneğinde Koruma Sorumluluğu
Yrd. Doç. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY
koruma sorumluluğunun uygulanması konusunda yol gösterici bir rehber
niteliğindedir.12 Ardından Güvenlik Konseyi de 2006 yılında almış olduğu
1674 sayılı kararı ile koruma sorumluluğunu onaylamıştır.13 2005 Dünya
Zirvesi Sonuç Bildirgesi’nin 138 ve 139. maddelerini teyit eden kararda ağır
insan hakları ihlalleri durumunda Güvenlik Konseyi’nin göreve hazır olduğu
belirtilmektedir. Ardından 1706 sayılı Güvenlik Konseyi kararı ile önceki
kararda yapılan teyit hatırlatılmıştır.14 BM Genel Kurulu ise, 2009 yılında BM
Genel Sekreteri Ban Ki Moon tarafından yayınlanan “Koruma Sorumluluğu
Uygulama Raporu”nu değerlendirmek üzere toplanmış15, neticede 67 devletin
desteği ile 63/308 sayılı Genel Kurul kararı alınmıştır.16 Anılan rapor, koruma
sorumluluğuna ilişkin kriterleri daha ayrıntılı bir şekilde ortaya koymuştur.17
B. Koruma Sorumluluğunun Kapsamı ve İlkeleri
274
Kabul edilen “Koruma Sorumluluğu” ile ilgili olarak üç sütun belirlenmiştir. İlk
sütun, devletin öncelikli sorumluluğunun vatandaşlarını etnik temizlik,
soykırım, insanlığa karşı suçlar ve savaş suçlarından korumak olduğunu
tekrarlamaktadır. İkinci sütunda, koruma sorumluluğunu yerine getirmekte
başarısız olan devletlere karşı uluslararası topluluğun sorumluluğunun devreye
gireceği yer almaktadır.18 Üçüncü sütunda ise, vatandaşlarını anılan dört suçtan
korumayan ya da koruyamayan devletlere yönelik BM Antlaşması’nda yer alan
düzenlemelere uygun olarak uluslararası topluluğun zamanında ve etkili bir
müdahalede bulunabileceği ifade edilmektedir. Etnik temizlik ve soykırımın
sürekli hale gelmesi durumunda ise, silahlı müdahalenin yapılabileceği kabul
edilmiştir. Buradan uluslararası topluluğun sorumluluğunun tamamlayıcı
nitelikte olduğu anlaşılmaktadır.19 Bir başka ifade ile aşamalı bir sorumluluk
#
6
8
G
M
7
N
C
&;% 2' 1 = # "
% ,-
.'
J<
UJD9#$ # R G
&5 ,(" ( ' , 0 9:;;"
"*;
PJ;#6 N6N ##$ $#6 ?$G$G#$ 6@
/D
5
%5"9(,09:;;"
"*;
-;D
HF9
U5V5;325; 7$M>#$?#$$M@UI*V2U
VB4F=? #$G#$ 6@
/K/D
5
%
"&'*
2 !3%+ 7 P
0 #$ #%"
"
5% .
:
'%.0
"((/09:;;EEE*;
;9
*
"
;
"
;
"E"?$C$G#$ 6@
9:;;EEE*;*;
;
EW"9HV;325;M6;6$NUI*V2?# $G#$ 6@
S2I5 X
-
&-
' % ,-
.' <
2 IE "
"=-J/
-4: ;#$$CFY-"GOM
B 9 " 0 DI4Q<II2 K
);% 1
,-
./D3
9J
#?#$ $@#N7R6$M
B=
0
""9
"",
"+,
""
.
"
B =
0 5%"
, " " .
*
TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013)
Responsibility to Protect in the Cases of Libya and Syria in Terms of Public International Law
Asst. Prof. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY
öngörülmektedir.20 Bu aşamalardan ilki, önleme; ikincisi, tepki/reaksiyon,
üçüncüsü de yeniden inşadır. “Reaksiyon sorumluluğu”, harekete geçme
anlamında kullanılmakta olup uluslararası yargılama ve askeri müdahaleyi
içermektedir. Reaksiyon sorumluluğu kapsamında ICISS raporunda zorunlu
müdahale için gerekli altı kriter belirlenmiştir.
1.Haklı neden: devletin kendi vatandaşlarını ağır insan hakları ihlallerinden
korumaması ya da koruyamaması21
2.Doğru amaç: ağır insan hakları ihlallerinin önlenmesi ve hakları ihlal edilen
kişilerin ıstıraplarının sona erdirilmesi
3.Son çare: askeri nitelikli önlemlerin son çare olarak düşünülmesi ve öncelikle
tüm barışçıl yolların denenmesi22
4.Orantılılık: askeri yöntemlerin yoğunluk, kapsam ve süresinin amaçlara
erişim gerekli olduğu ölçüde uygulanması23
5.Olumlu gelişme beklentisi: müdahalenin olumlu sonuç alma amacı ile
gerçekleştirilmesi, hareketsiz kalınması halinde ortaya çıkabilecek
olumsuzlukları gidermeye yönelik olması24
6.Doğru otorite: askeri müdahalenin sadece BM Güvenlik Konseyi kararı ile
gerçekleştirilebilmesi.25 Raporda özellikle Güvenlik Konseyi’nin bu konuda
sorumluluğu paylaşması gerektiği ve böylece meşruiyetini pekiştirebileceği ifade
edilmiştir. Ayrıca veto nedeniyle karar alamaması durumunda Genel Kurul’un
“barış için birlik” kararı ışığında devreye girebileceği konusu da gündeme
gelmiştir. Raporda gerekirse bölgesel örgütlerin de yetkilendirilebileceği ifade
edilmiştir.
Her ne kadar Güvenlik Konseyi ve Genel Kurul’un almış olduğu kararlar olsa
da koruma sorumluluğuna ilişkin sayılan kriterlerin henüz bir uluslararası
hukuk kuralı haline geldiğini söylemek mümkün değildir.26 Çok yeni bir
kavram olması ve bazı BM belgeleri/kararları dışında uluslararası topluluğun
#$
#
##
#6
#8
#G
#M
"
/(-"
B=
0
%*
"?/0
5""
7@
5P4 =
&,-
.0 . ,% !'
' 2' ?H'
X-<
IEQ: $ ; #$$7 N
<=<55#$$ 98 NR8#7
<=<55#$$ 9867R86N
<=<55#$$ 986CR88$
<=<55#$$ 988 R886
<=<55 #$$ 9 M 8+ , , 02Q45 D
+ 54FB4
"
);%,-
./
*--Q:NN#$$#CCO $
*.(
"
" /0 /2IIL Y X+ 32<K2 3
&;%
,-
. 23 D 3
9 J
# #$ $
4)--J
I
"
#MN
TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013)
275
Uluslararası Hukuk Açısından Libya ve Suriye Örneğinde Koruma Sorumluluğu
Yrd. Doç. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY
henüz sürekli bir uygulaması olmaması bu konuda bir örf adet hukuku
oluştuğunu da söylememize engel olmaktadır.27 Burada belki de koruma
sorumluluğu kapsamında yer alan suçlar ile ilgili kısa bir değerlendirme yapmak
gerekir. Koruma sorumluluğu kapsamında yer alan suçlar aynı zamanda
Uluslararası Ceza Mahkemesi Statüsü’nde de yer almaktadır.28 Bunlardan
soykırım suçu, suçların suçu olarak kabul edilen erga omnes nitelikte bir jus
cogens kuraldır. Savaş suçları ve insanlığa karşı suçların da büyük bölümünün örf
adet hukuku kuralı haline geldiği kabul edilmektedir. Bunun anlamı söz konusu
suçların işlenmesi halinde evrensel yargı yetkisinin doğacak olmasıdır.29 Öyleyse
devletlerin, vatandaşlarını bu suçlar konusunda koruma yükümlülüğü 1949
tarihli Cenevre Sözleşmeleri’ne, 1948 tarihli Soykırım Suçu’nun Önlenmesi ve
Cezalandırılması Sözleşmesi’ne, konuya ilişkin örf adet hukuku ile jus cogens
kurallara dayandırılabilir. Böylece ilk aşama ile ilgili olarak uluslararası hukuk
kuralının varlığını kabul etmek gerekir.30 Ancak henüz sonraki aşamalar için
uluslararası hukuk kuralı oluştuğunu söylemek zor olmakla birlikte, gelişmekte
olan hukuk normlarının varlığından söz edilebilir.
276
Bugün gelinen noktada, koruma sorumluluğu konusunda yaşanan gelişmeler
yine de gözardı edilmemeli, eksik yönlerine rağmen BM organları tarafından
alınan kararlar önemsenmelidir. Zamanla bu konuda bir uluslararası antlaşma
yapılarak somut uluslararası hukuk kuralları oluşturulması fikri mümkün
görünmektedir. Öte yandan burada karşılaşılabilecek en önemli sorunlardan
biri, uluslararası topluluğun sorumluluğunu yerine getirmemesi halinde nasıl bir
yaptırım uygulanabileceğidir. Güvenlik Konseyi’nin bu yönde alacağı bir karar
kuşkusuz tüm BM üyeleri için bağlayıcı olacak ve BM Antlaşması’nın 48/2.
maddesine göre kararın icra edilmesi gerekecektir. Ancak kararın gereğinin
yerine getirilmemesi halinde ne olacağı konusunda hiçbir belge bize yanıt
verememektedir. Benzer şekilde Güvenlik Konseyi’nin de yükümlülüklerini
yerine getirmemesi durumunda Güvenlik Konseyi tasarrufları ile ihmallerinin
yargı denetimine tabi olup olamayacağı gündeme gelmektedir.31
#7
#N
#C
6$
6
35Q )!'
& # ' D0 *=ZQL#$ 5 $
5%"
,,0/1K=
*0
"PL
#$$6
,.-"
"
9"(0IPT<
)" 1 %
' &
$
/ B
J=:<4:6#$$GM#OM7
/
0
."
0/2IIL+32<K2#NM
@ '
"
"
( " / "
):
"# <
;/""
8 ;%"
-"
"
"
TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013)
Responsibility to Protect in the Cases of Libya and Syria in Terms of Public International Law
Asst. Prof. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY
Koruma sorumluluğuna ilişkin bir uluslararası normun bulunmamasının
eksikliği Darfur Krizi’nde ortaya çıkmış, yaşanan insan hakları ihlallerinin
ICISS raporunda yer alan tüm kriterleri sağlamış olmasına rağmen koruma
sorumluluğunun getirdiği yükümlülükler yerine getirilememiştir. BM, NATO
ve Afrika Birliği, Sudan hükümetinin isyanları engelleme konusunda
sorumluluğunu yerine getirmediğini teyit eden çok sayıda karar alarak sorunun
çözümü için girişimlerde bulunmuşlar32; ancak ne alınan kararlar Sudan
Hükümeti’nin reddetmesi nedeniyle uygulanabilmiş ne de Darfur’a müdahale
edilmesine yönelik bir karar alınabilmiştir.33 Ancak bölgeye yerleştirilen
UNAMID adlı barış güçleri burada gözlem yapmaya devam etmektedir.34
UNAMID, Afrika Birliği ve BM’in “Hybrid Operasyonu” olarak
nitelendirilmektedir. Anılan Barış Gücü, güvenliği sağlamak, insani yardımda
bulunmak ve siyasi süreci yönlendirmek amacıyla Güvenlik Konseyi kararı ile
kurulmuştur.35 Ne yazık ki somut olayda hayali kurulan “koruma
sorumluluğu”ndan beklenen sonuç alınamamıştır. Zamanında ve etkili bir
müdahale yapılamamış, Sudan’ın sorumluluğunu yerine getirmemesi halinde
tamamlayıcı olması beklenen uluslararası koruma sorumluluğu da yerine
getirilmemiştir. Öte yandan işlenen suçların sorumluları Güvenlik Konseyi
tarafından Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne sevk edilmiştir.36
Koruma sorumluluğu doktrinin geliştirilmesi konusunda devletlerin en önemli
tereddütleri “devletlerin egemen eşitliği” ilkesinden kaynaklanmaktadır. Bu da
koruma sorumluluğunda egemenliğin hak boyutunun geri çekilerek sorumluluk
boyutunun ön plana çıkarılmasından kaynaklanmaktadır.37 Modern uluslararası
hukukun en önemli özelliği 1648 tarihli Westphalya Antlaşması ile dünyanın
egemen devletlere bölünmüş olmasıdır. Ancak egemenlik durağan değil; içerik
6#
66
68
6G
6M
67
D
K
% 0 ( 0 J2P23 );% # 1
,-
.)<
F*0IE3
EN?#$ @ NO#$
-/K(%8?@""
"
"
&'9
"0
"K,0DB23325
&;%
"
%,-
./-3*IEXQ: $#$ $ 6GO M$
K * ,( , 0 K25K!4 " &: & <
% & 9
<
/ B !(
* = M
5:# ?/#$$C@M7ONN
/
((
-/(D,09:;;"*;? #$G#$ 6@
7MC 6 P
0 #$$7 , 0 9:;;EEE*;
;9
9*;
;";? G$G#$ 6@
K * 0 K53 L- );% "? # 1
% !
1
,-
0 ;% : 1/ - X - <
"
=9
IEQ: 8#$$M $8O C
P2II! 0
)<
%
& # 80 ! #
&/
425/
2
* ?#$ #@#$7
TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013)
277
Uluslararası Hukuk Açısından Libya ve Suriye Örneğinde Koruma Sorumluluğu
Yrd. Doç. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY
278
ve etkinlik alanı olarak değişikliklere açık bir kavram olduğu için38 bugün bu
kavramın farklı şekilde algılanmasını doğal karşılamak gerekir. Küreselleşmenin
sonucunda ulus-devletler uluslararası toplulukta tek karar verici organ olma
özelliğini yitirmiştir.39 BM de devletlerin egemen eşitliği ilkesine göre inşa
edilmiş, bu durum Antlaşma’nın 2/1. maddesinde teyit edilerek 2/7.
maddesinde de “içişlerine karışmama” yasağı düzenlenmiştir. Öte yandan
BM’in kurulduğu 1945 yılından bu yana ortaya çıkan silahlı çatışmaların çok
büyük kısmı iç çatışma niteliğindedir. Bunun bir nedeni 1960’lı yılların
sonunda sömürgeciliğin sona ermesi diğeri de 1990 sonrası SSCB’nin
dağılmasıdır. Anılan gelişmeleri takiben kurulan devletler iç karışıklıkları,
yönetim bozuklukları olan sorunlu devletlerdir. İşte bu devletler içinde çıkan iç
çatışmalar/savaşlar, devletler arası savaş ve çatışmaların yerini almış
durumdadır.40 İçişlerine karışmama yasağına bu şartlar altında uluslararası
topluluğun daha ne kadar kayıtsız kalabileceği sorununa Annan, “egemenliğin
iki tasavvuru” adlı çalışmasında yanıt aramış, özetle egemenliğin
bireylerin/halkların haklarının korunması yönünde evrilmesi gerektiğini ifade
etmiştir.41 İnsan haklarının korunması, egemenliğe rakip bir kavram olarak değil
onun bir parçası olarak kabul edilmelidir. Buradan koruma sorumluluğu
yaklaşımının, “asgari güvenlik ve temel insan hakları”nı garanti eden devletleri
egemen devlet olarak kabul ettiği sonucu ortaya çıkmaktadır.42
İçişlerine karışma yasağı ile ilgili kuralın BM’de bir istisnası düzenlenmiştir. VII.
Bölüm uyarınca “uluslararası barış ve güvenliği tehdit eden bir durum” olması
halinde Güvenlik Konseyi’nin vereceği bir karar, bir devletin ülkesi içindeki
çatışmaları/insan hakları ihlallerini önleme amacına yönelik olabilir. BM
Antlaşması’nın 24. maddesi uluslararası barış ve güvenliğin korunmasında
başlıca sorumluluğu Güvenlik Konseyi’ne vermiştir. Uluslararası barış ve
güvenliğin bozulması, tehdit edilmesi ve saldırı tespiti yapması halinde BM
Antlaşması’nın 39. maddesi uyarınca Güvenlik Konseyi’nin yetkilerini
kullanması mümkün olacaktır. Yakın tarihteki örneklerden yola çıkarak
denilebilir ki ağır insan hakları ihlalleri de Güvenlik Konseyi tarafından barışın
bozulduğu durum olarak kabul edilmektedir. Koruma sorumluluğu doktrininin
gelişimi de bu süreç ile paralellik arzetmektedir. Öyleyse uluslararası insan
6N
35Q?#$ @ $#
P2II!# 8$ P2II!#
8 /0444K-&;31
-
#'
'P
2 N5
9
CCC
8# 35Q )2 $
<
= &
<
-
%/
PL:85: #F#$ 6NM
6C
TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013)
Responsibility to Protect in the Cases of Libya and Syria in Terms of Public International Law
Asst. Prof. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY
haklarının korunması, günümüzde içişlerine karışmama yasağının önemli bir
istisnası olarak karşımıza çıkmaktadır. Günümüzde çok sayıda insan hakları
sözleşmesi vardır ve bu sözleşmelere taraf olan devletler, insan hakları iç
işimizdir, hiçbir müdahale olamaz söyleminden vazgeçmişlerdir.
II. LİBYA’DA “KORUMA SORUMLULUĞUNUN” UYGULANMASI
A. Genel Olarak
Arap Baharı, Mısır ve Tunus’tan sonra Libya’ya sıçramış, 2011 yılında Kaddafi
Hükümeti’ne karşı ayaklanma olmuş; yaşanan iç çatışma ve NATO müdahalesi
sonunda Trablus düşmüş ve 42 yıl devam eden yönetim sona ermiştir.43
Kaddafi, ayaklanmaların başlaması üzerine isyancılara karşı savaş açtığını ilan
etmiş, bu kişileri yok edeceğini açıklamıştır.44 Tüm bu açıklamalar üzerine
uluslararası topluluk alarma geçmiştir. BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği,
BM Güvenlik Konseyi ve İnsan Hakları Konseyi’nin dikkatini konuya çekerek
harekete geçmeye davet etmiştir. Libya’da sivil halka karşı gerçekleştirilen
sistematik ve yaygın saldırıların “insanlığa karşı suç olduğu” teşkil ettiği
belirtilmiştir.45 25 Şubat’ta konuyu araştırmak üzere bir komite kurulmuş, ertesi
gün de Güvenlik Konseyi tarafından konu tartışılarak 1970 sayılı karar
alınmıştır.46 Aynı zamanda Genel Kurul kararıyla Libya’nın BM İnsan Hakları
Konseyi üyeliği askıya alınmıştır.47 Arap Birliği de benzer bir tutum takınarak
Libya’nın üyeliğini askıya almıştır.48
Güvenlik Konseyi’nin Libya’ya ilişkin almış olduğu 1970 sayılı kararda
öncelikle Libya Hükümeti’nin sivil halka yönelik sistematik ve yaygın olarak
gerçekleştirdiği saldırılar “insanlığa karşı suç” olarak nitelendirilmiştir. Koruma
sorumluluğuna açık bir ifade ile yer veren kararda, bu sorumluluğun öncelikle
Libya Hükümeti’nde olduğu ifade edilmiştir. Bu sorumluluğunu yerine
getirmeyen Libya Hükümeti yetkilileri hakkında Roma Statüsü’nün 16.
86
88
8G
8M
87
8N
FSF3PX)= %.1A !0.
B
#%
2'%2#
'
"=
# 5*# #$ 6#
FSF3P#$
9:;;EEE*;
;4
E2
;J*
;94
E9YH4
E<V $786UI*<V2
?#N$G#$ 6@I%",("9
0*0-0(
( . *.0
* "" *
,
((I%""0"96$(.(+
0#G
((
((
K , 0 9:;;EEE*;*;
;
EW"9HV5;325;#NG? C7$@
?#M$G#$ 6@
3
5R G; B4;3=;325;5R G; 9:;;EEE;
;
;#$ ;$#; $##6W*""-W
W-WE
?#$$G#$ 6@
TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013)
279
Uluslararası Hukuk Açısından Libya ve Suriye Örneğinde Koruma Sorumluluğu
Yrd. Doç. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY
maddesi uyarınca soruşturma başlatılması karara bağlanmıştır. Ardından BM
Antlaşması’nın 41. maddesi kapsamında değerlendirilebilecek olan silah
ambargosu, seyahat yasağı (Karar’ın I no’lu ekinde isimleri yer alan hükümet
yetkilileri) ile diğer hükümet yetkilileri ve aile üyelerinin ülkelerdeki
malvarlıklarının dondurulması (Karar’ın II no’lu ekinde yer alan kişiler)
yaptırımlarının uygulanması kararlaştırılmıştır. Bütün bu yaptırımların
uygulanmasını gözetme amacıyla da bir “Yaptırımlar Komitesi” kurulmuştur.49
280
1970 sayılı karara uyulmamasını takiben bu defa askeri önlemler içeren 1973
sayılı karar alınmış; önceki yaptırımların kapsamı genişletilmiş (yaptırımların
uygulanacağı kişiler listeler ile belirlenmiş), BM Antlaşması’nın 42. maddesi
uyarıca askeri müdahale yapılabileceği ifade edilmiştir. Bu konuda da NATO
yetkilendirilmiştir. Bölgesel nitelikte Arap ve Afrika Birlikleri konunun
çözümünde rol almak üzere işbirliğine davet edilmişlerdir. 15 Şubat 2011’den
itibaren Libya’da işlenen insanlığa karşı suçlar ile ilgili olarak sorumluların
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasına ilişkin düzenleme teyit
edilmiştir. Ayrıca 1973 sayılı karar ile “uçuşa yasak bölge” oluşturulmuştur.
Aslında uçuşa yasak bölge, Güvenlik Konseyi’nin insani müdahale kapsamında
pek de başvurduğu bir yol değildir. Daha önce Irak (1991) ve Bosna-Hersek
(1992) müdahalelerinde insani yardım amacıyla uygulanmış; ancak “sivil halkın
korunması” amacıyla ilk defa Libya’da gerçekleştirilmiştir.50
Kararın alınmasında Güvenlik Konseyi üyelerinden Brezilya, Çin, Almanya,
Hindistan ve Rusya çekimser kalmış, diğer üyeler ise olumlu oy kullanmışlardır.
Olumlu oy kullanan devletler, ABD, Fransa, İngiltere, Bosna-Hersek, Nijerya,
Kolombiya, Gabon, Güney Afrika, Portekiz’dir.51 Kararda, “münhasıran sivil
halkın korunması” ile sınırlı bir yetkilendirme yapılması konusunda uzlaşı
sağlanabilmesinin nedeni, iç çatışmalardan ve silahlı çatışmalardan sivil halkı
korumaktır.52
Operasyon, koruma sorumluluğu açısından değerlendirilecek olursa
müdahalenin zamanında yapıldığı söylenebilir; çünkü hiç vakit
kaybedilmemiştir. Bu konuda önceki örneklerden ders alındığı görülmektedir.53
Bu müdahalenin öncekilerden en önemli farkı, Güvenlik Konseyi kararı ile
8C
/09:;;EEE*;;
; C7$;? N$G#$ 6@
B442P+D<K<45X
)2
#
/X-<
--Q:MG;##$ N
G /09:;;EEE*;4
E;J
;";#$
; $#$$"?$M$G#$ 6@
G# 35Q?#$ 6@C8
G6 [<=K 59
&;% ,-
.C 2 #' X -
<
IEQ: 6#$ # G$
TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013)
Responsibility to Protect in the Cases of Libya and Syria in Terms of Public International Law
Asst. Prof. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY
gerçekleştirilmiş olmasıdır. Öte yandan NATO güçlerinin tarafgir olması ve
isyancılar ile birlikte rejimi devirmesi 1973 sayılı kararda kendisine verilen
yetkilerini aşması olarak değerlendirilmektedir. Anılan kararın amacı sivillerin
korunması iken, rejim değişikliğine doğru kayma olmuştur. Çin, Rusya,
Brezilya ve Hindistan bu durumu endişe verici olarak nitelendirmiştir.54 Kararın
alınmasını takiben Rusya Devlet Başkanı Putin’in, bu kararın “Herşeye izin
veren bir Haçlı Seferi” olduğu şeklindeki yorumu da hem Batı Devletleri hem
de Arap Birliği açısından şaşırtıcı olmuştur.55
Kaddafi’nin öldürülmesi ile çatışmalar sona ermiş, 16 Eylül 2011 tarihinde
alınan 2009 sayılı Güvenlik Konseyi kararı ile Libya’da BM Libya Destek
Komisyonu (UNSMIL) kurulmuştur.56 Böylece BM yeniden inşa sürecinde de
rol oynamıştır. Yeniden yapılanma konusunda gelişmeler hızlı olmuş, Ulusal
Geçiş Konseyi ülkede bir an önce demokratik bir yönetim oluşturulacağını, yeni
bir anayasa hazırlanarak seçimlerin yapılacağını açıklamıştır. Bütün bu
gelişmeleri takiben Libya’nın ekonomisinin hızla gelişmesi beklenmektedir.
Özellikle güvenli ve istikrarlı bir yapılanmanın oluşturulması yabancı
yatırımcıyı ülkeye çekecek, böylece yeniden yapılanma sürecinde ekonomik
kalkınma sağlanacaktır.57 7 Temmuz 2012’de düzenlenen genel seçimler de bu
nedenle umut verici olmuştur. Bazı münferit olaylar dışında tüm
tecrübesizliğine rağmen Libya halkı seçimlerde başarılı bir sınav vererek
demokratik bir olgunluk sergilemiştir.58
Sonuç olarak, Libya Hükümeti ülkedeki insan hakları ihlallerini önleme
sorumluluğunu yerine getirememiş; ancak Libya Operasyonu ile sivillerin
korunması amacı, mezalimin daha ileri boyutlara ilerlemesini engellemeyi bir
ölçüde başarmıştır. Böylece koruma sorumluluğunun ilk aşaması
gerçekleşmiştir. İkinci aşama olan reaksiyon (tepki verme) açısından
değerlendirildiğinde öncelikle, haklı neden şartının gerçekleştiği, Libya
Hükümeti’nin sivil halkını korumadığı aksine kendisinin zarar verdiği
görülmektedir. Güvenlik Konseyi’nin ilk kararında askeri nitelikte olmayan
yaptırımlara başvurulmuş; fakat bundan sonuç alınamaması nedeniyle askeri
nitelikte önlemler içeren karar alınmıştır. Bir başka ifade ile askeri yaptırımlara
G8
[<=K 9:;;EEE;#$ ;";$6;# ;9"
-
*;
M $M87$;"
Y? #$G#$ 6@
GM /09:;;*;?#$$G#$ 6@
G7 3D</0&,
20
,
#'P
I" 7
K#$ C
GN [!L5&2
#'5D0
#P
0#$ #
GG
TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013)
281
Uluslararası Hukuk Açısından Libya ve Suriye Örneğinde Koruma Sorumluluğu
Yrd. Doç. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY
282
son çare olarak başvurulduğu görülmektedir. Güvenlik Konseyi’nin operasyon
için NATO’yu yetkilendirmiş olması da doğru otoritenin müdahale ettiğini
göstermektedir. Özellikle böyle bir yetkilendirmenin yapılabilmiş olması
koruma sorumluluğu doktrini açısından olumlu bir gelişme olarak
nitelendirilmiştir. Libya örneğindeki en önemli sorun, NATO’nun kendisine
tanımış olduğu yetkiyi aşması noktasında olmuştur. Bu da operasyonu,
orantılılık ilkesi açısından tehlikeye sokmuştur. Bu tür operasyonların
çoğunlukla hava saldırısı şeklinde gerçekleşmesi, kara harekâtı ile
desteklenmemesi sivil ölümlerin artmasına neden olmakta, ayrıca pek çok
kişinin evlerini terk etmesi ile sonuçlanmaktadır.59 Koruma sorumluluğunun
merkezinde esas olarak savaş değil, ağır insan hakları ihlallerine neden olan
uluslararası suçlar yer almaktadır.60 NATO, iç çatışmanın tarafı olmuş muhalif
gruplarla birlikte hareket ederek rejimi devirmiştir. Oysa NATO’yu
yetkilendiren Güvenlik Konseyi kararında böyle bir amaç güdülmemiştir. Bu
durum ise, yapılan operasyonu önceki müdahalelere yaklaştırmış, bir sonraki
Suriye iç savaşı açısından “koruma sorumluluğu”nun işletilmesi konusunda
önemli çekinceler doğurmuştur. Öte yandan Libya’daki tecrübelerin iktidar için
savaşan taraflar arasındaki çatışmalardaki müdahalelerin taraflardan birine
destek vermeden gerçekleştirilmesinin imkânsız olduğu görüşleri de ortaya
atılmıştır.61
Üçüncü aşama olan yeniden inşa sürecinde önce de ifade edildiği gibi, BM aktif
bir tutum takınmış, Güvenlik Konseyi’nde oybirliği ile alınan 2009 sayılı
kararda, Libya’nın yeniden inşası konusunda destek sağlanacağı ifade edilmiştir.
Kamu düzenin sağlanması, seçimlerin yapılması, insan haklarının korunması,
ekonomik kalkınmanın sağlanması gibi konularda uluslararası topluluğun
destek olması amaçlanmış; ikili ve çok taraflı aktörler aracılığı ile desteğin
gerçekleştirileceği ifade edilmiştir.62 Böylece koruma sorumluluğunun son
aşamasında da uluslararası topluluğun işbirliği içinde hareket ettiği söylenebilir.
Ancak en sonuncu olması gereken bu aşamanın operasyon sırasında başlamış
olması eleştiriye açıktır. Çünkü ikinci aşamada da daha önce ifade edildiği gibi
rejim değişikliğine yönelik bir operasyon olmuştur. Öte yandan her şeye rağmen
daha fazla sivilin ölmesini engellediği gerçeği göz ardı edilmemelidir. Libya
GC
P2K!4 5* &<
% & 2
8 ' 5
) (
2
4#$ M
M$ /32K2L*+4DB5X&.
1
'
:'
0?
*-
,
%-3
,D.
.*1'5
=
*
7?8@#$ 88
M 35Q ?#$ 6@ C8+ K ( 0 5233=F &;% ,-
.02
1:'
"IEQ:6;6#$ CM
M# 9:;;
EY
;
*#$ $;E";#$
R$C; N;W 6 88876?#N$G#$ 6@
TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013)
Responsibility to Protect in the Cases of Libya and Syria in Terms of Public International Law
Asst. Prof. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY
örneği, gerektiğinde acil durumlarda Güvenlik Konseyi’nin çok hızlı bir şekilde
karar alabildiğini göstermiştir.
III. SURİYE’DE KORUMA SORUMLULUĞU
A. Genel Olarak
Arap Baharı süreci ile birlikte, Mısır, Tunus, Libya ve Yemen’de iktidar
değişiklikleri olmuştur. Ancak sürecin Suriye’ye sıçraması ile birlikte, Esad
Hükümeti ile reform talep eden güçler arasındaki çatışmalar bir iç savaşa
dönüşmüştür. İki yılı aşkın süredir devam eden çatışmalarda 80.000’den fazla
insan öldürülmüş, dört milyondan fazla kişi evlerini terk etmek zorunda kalmış,
yaklaşık yedi milyon kişi de insani yardıma muhtaç hale gelmiştir.63
Suriye krizi, ulusal ölçekteki çatışmaların ötesinde bölgesel ve küresel seviyede
bir anlaşmazlığa dönüşmüş, Orta Doğu’da Şii-Sünni gerilimine yol açarken,
dünyada demokratikleşme hareketlerini destekleyen aktörler ile otoriter
yönetimleri destekleyen devletler arasında mücadeleye neden olmuştur.64 Bunun
sonucunda da Suriye konusunda ağır insan hakları ihlalleri karşısında “koruma
sorumluluğu” nu devreye sokmak isteyen devletler ile “devletlerin mutlak
egemenliği”ni savunan ve dış müdahalelere karşı çıkan devletler karşı karşıya
gelmiştir. Öncelikli olarak bölgesel düzeyde Arap Birliği, Suriye’nin üyeliğini
askıya almıştır. Konu daha sonra BM gündemime taşınmış, 2012 yılının ilk
aylarında BM ve Afrika Birliği özel temsilcisi Kofi Annan sorunun çözümünde
görevlendirilmiş; Esad Hükümeti altı maddelik Plan’ı kabul ettiyse de sorun
çözülememiştir.65 Konu, BM Güvenlik Konseyi önüne gelmiş; 21 Nisan
2012’de oybirliği ile alınan 2042 sayılı Güvenlik Konseyi kararı ile Annan Planı
onaylanmış, ateşkesin gözlemlenmesi amacı ile 30 kişilik silahsız askeri bir grup
görevlendirilmiştir. Ayrıca kararda, Suriye’de insan hakları ihlalleri
gerçekleştirildiği ifade edilmiştir.66 Ancak, ateşkes talebinden olumlu bir sonuç
alınamamasına ve insan hakları ihlallerinin giderek artmasına rağmen, Güvenlik
Konseyi’nden daha sonra yaptırım içeren bir karar almak mümkün olmamıştır.
M6
9:;;EEE*#9*;
*;?#6$G#$ 6@
54<KI<+52!I!)
4
#& ;'/*
"K
39394:G#/!ID25L!#$ # MG
4%" #$ #%"
*
D
K
%"
"
J% *.
2"
%
$4%"
*
,
0
8N
(""
(
""
"
,
-"J%(
/09:;;EEE;
E;E";;#$ #;$N;$#;-RRA?6$$G#$ 6@
MM 9:;;EEE*;4
E;J
;";#$ #; $M$C"?#6$G#$ 6@
M8
TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013)
283
Uluslararası Hukuk Açısından Libya ve Suriye Örneğinde Koruma Sorumluluğu
Yrd. Doç. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY
Rusya ve Çin’in vetoları nedeniyle daha sonra konuya ilişkin getirilen karar
tasarıları kabul edilmemiştir.67
BM İnsan Hakları Konseyi tarafından Suriye’deki insan hakları eylemlerini
araştırmak amacıyla oluşturulan Bağımsız Uluslararası Komisyonu’nun
raporuna göre, Suriye Silahlı Kuvvetleri protestoculara karşı orantısız güç
kullanmıştır. Bugüne kadar konuya ilişkin çok sayıda rapor yayınlayan Konsey,
ilk olarak 29 Nisan 2011’de almış olduğu bir kararla Esad Hükümeti’nin
gerçekleştirdiği insan hakları ihlallerinin çok ciddi boyutlara ulaştığını ifade
etmiştir.68 Takip eden raporlarında da Hükümet’ten insan hakları ihlallerine
son vermesi çağrısında bulunmuştur.69 Suriye Hükümet Başkanı Esad ise,
kendisine yönelik iddiaları reddederek söz konusu protestoların uluslararası
emperyalist güçler tarafından desteklendiğini ve problemin kendi
hükümetinden değil, terörist olarak nitelendirdiği muhalif güçlerden
kaynaklandığını iddia etmiştir.70
284
25 Mayıs 2011’de Suriye’deki duruma ilişkin olarak Fransa, Almanya, Portekiz
ve İngiltere Güvenlik Konseyi’ne bir karar tasarısı sunmuş, tasarıda Suriye
Hükümeti’nin “ülkesi içindeki sivilleri koruma sorumluluğu” olduğu ifade
edilmiştir. Suriye Hükümeti, İnsan Hakları Konseyi’nin soruşturma görevini
yerine getirmesi konusunda işbirliğine davet edilmiştir.71 Yoğun tartışmalar
sırasında Rusya, Çin, Hindistan, Brezilya ve Güney Afrika, Suriye
Hükümeti’nden talep edilen reform programının Güvenlik Konseyi kararı ile
dayatılması konusundaki hassasiyetlerini dile getirmişlerdir; çünkü bu konu
anılan devletlere göre Suriye’nin içişlerine giren bir konudur. Rusya ve Çin,
1973 sayılı Güvenlik Konseyi’nin Libya’ya ilişkin kararı sonrasında yetki aşımı
nedeniyle ortaya çıkan çekincelerini dile getirmişlerdir.
21 Temmuz 2011’de, BM’in Soykırım ve Koruma Sorumluluğu konusunda
görevlendirdiği özel danışmanlarının yaptığı bir açıklamada Suriye’de
gerçekleştirilen insan hakları ihlallerinin “insanlığa karşı suç” boyutuna ulaştığı
M7
MN
MC
7$
7
3
"
-"5
%,(
*
"*
,
5
%"
*
,
( , #$$N "
D%.
*
,
("
"
,
*
,
(
""
"",((/02Q45D
),8'
%,-
.'
"IEQ:#G#$$NO#$$C#GO6 3
5O M; 39,09:;;EEE*;24;3/"
;3=;<<=<5;J*
;
9Y? 6$G#$ 6@
[<=K M
&!-
"? 1
* # ,
' *
RJ
?
@ #M #$ TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013)
Responsibility to Protect in the Cases of Libya and Syria in Terms of Public International Law
Asst. Prof. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY
ifade edilmiştir.72 Acil olarak koruma sorumluluğunu yerine getirmeye davet
edilerek uluslararası insan hakları alanındaki yükümlülükleri hatırlatılmış
olmakla birlikte, Suriye Hükümeti’nin tutumunda bir değişiklik olmamıştır.
Güvenlik Konseyi, 4 Ekim 2011’de Suriye’de “koruma sorumluluğunu devreye
sokmak” amacıyla sunulan karar tasarısını reddetmiştir. Yapılan oylamada
Brezilya, Hindistan, Lübnan ve Güney Afrika çekimser kalmış, ABD, İngiltere,
Fransa ve Almanya olumlu oy kullanmış, Rusya ve Çin ise kararı veto etmiştir.73
BM’nin pasif tutumu karşısında Arap Birliği inisiyatifi ele alarak 16 Kasım
2011’de Libya örneğinde olduğu gibi Suriye’nin üyeliğini askıya almıştır. Arap
Birliği Suriye’ye ilişkin 12 Kasım 2011’de aldığı karar ile 15 gün içinde Suriye
Hükümeti ile muhalefet arasında Arap Birliği gözetiminde ulusal dayanışmanın
sağlanması çağrısında bulunmuş; çağrıya olumlu yanıt vermeyen Suriye
Hükümeti’ne karşı çeşitli yaptırımlar uygulanması konusunda Lübnan ve
Yemen’in karşı oyuna rağmen uzlaşı sağlanmıştır.74 Libya’da da aktif davranan
Arap Birliği’nin tutumu, kendi içinde geçirdiği dönüşüm sürecinde küresel
sisteme entegre olma çabası olarak yorumlanmaktadır. Kendisini Arap
milliyetçiliğinin kalesi olarak gören Suriye’nin üyeliğinin askıya alınması da
bunu teyit eder niteliktedir. Suriye’ye yönelik Güvenlik Konseyi kararı
alınmasına engel olan Rusya ve Çin, Arap Birliği’nin bölgedeki tutumunu
desteklemiştir; çünkü bu durum sorunun uluslararasılaşmasını engelleyerek
bölgesel düzeyde kalmasını sağlamaktadır.75 Ancak ne yazık ki Arap Birliği’nin
girişimlerinden bir sonuç alınamamıştır. 22 Ocak 2012’de Arap Birliği, Avrupa
Birliği’nin de desteğiyle bir “Barış Planı” hazırlayarak sorunu BM’ye sunmuştur.
Ancak hazırlanan karar tasarısı, Rusya ve Çin tarafından ikinci kez veto
edilmiştir.76 BM Genel Kurulu da soruna ilişkin olarak 2012 yılında iki defa
toplanmış, her ikisinde de Suriye Hükümeti’ni kınamıştır. Son olarak 15
Mayıs’ta üçüncü defa toplanmış; ancak bu defa daha az devletin desteği ile bir
karar alınabilmiştir.77 Arap Birliği, 6 Mart 2013’te Suriye Ulusal Konseyi’ne
7#
76
78
7G
7M
77
*?5
@+2"E"I?K5@J
3
# P
0#$ B4 9
- J <- &# 1
E - : ,
1
' # 13
B8
. *3
' F ,
E
1%
'?J
3
5=; $8$682#$ @
KTKK2I21)*
&- #.'52P05:G #$ #C
KTKK2I21# 9:;;EEE
;R
RRR
0R
RR
RR"R 8 $NR
0"?6$$G#$ 6@
P
%"
""*9"
-"0 $7
# GC ,
"( " "
- 5
(
5
- D,
B K ( /0
9:;;
E;#$ 6;$G; M;
RRR*
RR"R*
;?#6$G#$ 6@
TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013)
285
Uluslararası Hukuk Açısından Libya ve Suriye Örneğinde Koruma Sorumluluğu
Yrd. Doç. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY
temsil gücü vermiştir. Birlik içinde Suriye’yi 26 Mart’tan itibaren “”Suriye
Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu” temsil etmektedir.78 BM
Genel Sekreteri bölgede kimyasal silah kullanılıp kullanılmadığını araştırmak
için bir soruşturma başlatmıştır.79 Avrupa Birliği, muhaliflere yönelik silah
ambargosunu kaldırmıştır. Öte yandan da Rusya, İran ve Venezüella’nın Suriye
Hükümeti’ne ekonomik, siyasi ve askeri nitelikte desteği devam etmektedir. 80
B. Suriye’de Koruma Sorumluluğunun Başarısızlığı
286
Uluslararası hukuk tarafından kurallara bağlanmış olan silahlı çatışmaların
başlaması halinde, barış dönemi için öngörülen kurallar yerini silahlı çatışmalara
ilişkin kurallara bırakmaktadır. Uluslararası insani hukuk olarak da adlandırılan
silahlı çatışmalar hukuku (jus in bello), uluslararası ve uluslararası nitelikte
olmayan silahlı çatışmalarda sivillerin/mağdurların korunması ve kullanılacak
silahları ve yöntemleri düzenlemektedir.81 Günümüzde uluslararası insani
hukuk kuralları tüm devletlerin taraf olduğu 1949 tarihli Cenevre
Sözleşmeleri’nde düzenlenmiştir. Sözleşmeler’in ortak 3. maddesi insan
haklarının sert çekirdeğini oluşturmaktadır. Uluslararası nitelikte olmayan silahlı
çatışmalar başlığı altındaki maddede, “çatışmanın Sözleşme’ye taraf devletlerden
birinin ülkesinde gerçekleşmesi halinde çatışmanın taraflarının, çatışmaya taraf
olmayan bireylerin en temel haklarını korumakla yükümlü oldukları”
düzenlenmiştir.82 Ayrıca 1977 tarihli Cenevre Sözleşmeleri’nin II No’lu
Protokol’ü de uluslararası nitelikte olmayan silahlı çatışmalara ilişkindir.83
Suriye, Cenevre Sözleşmeleri’ne taraf iken, anılan Protokol’e taraf değildir. Öte
yandan pek çok hükmü örf adet hukuku kuralı niteliğinde olduğundan
Suriye’nin bu kurallara da uyması gerekmektedir.
7N
7C
N$
N
N#
N6
/ ( -"
" 2" % 9 /%"
( *.
"9/%"
("<
=
0
-
(
(+I",
(/09:;;EEE-
;
R"R
R
"
R7GM77M ?#8$G#$ 6@ / D
5
/ K 9 ," 2" % ( -"
( 9 / "
5
BK
%
(
(/09:;;EEE*0
9;
;N#6MG;R
"
RR
R"?# $G#$ 6@
9:;;EEE
*
;#$ 6;$6;# ;R*
R
R
"
RRR
"*R""RR
";?$ $M#$ 6@
9:;;EEE*#9*;
*;?$ $M#$ 6@
K53?#$ 6@ 6 K , 0 PFJI # " Z<<
I
L!#$$C#N D0"
,( - - *
,(,*
.-"
*
,
*
(*,0(/0P2[=4
2
+ P12!3 &#% 9 = <
= = #<#
'5
)2F#$ 6##
TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013)
Responsibility to Protect in the Cases of Libya and Syria in Terms of Public International Law
Asst. Prof. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY
Suriye’deki çatışmalar değerlendirildiğinde, 16 Temmuz 2012’de Kızılhaç
Uluslararası Komitesi’nin de açıkladığı gibi süre, yoğunluk ve organizasyon
şartları açısından değerlendirildiğinde uluslararası nitelikte olmayan bir iç
çatışma yani bir iç savaş bulunmaktadır.84 Bu durumda, Esad güçleri ile muhalif
güçlerin çatıştığı her yerde uluslararası insani hukuk kuralları uygulanacaktır.
Bir başka ifade ile muhalif güçlerin de bu kurallara uyma yükümlülüğü
bulunmaktadır. Bu yükümlülüklere uyulmadığı takdirde her iki taraf da “savaş
suçu”” işlemiş olacaklar dolayısıyla da uluslararası cezai sorumlulukları
görülmektedir. İnsani hukuk ile insan hakları hukukunun farklı olduğu
yönünde görüşlerin85 yanı sıra birbirini tamamlayıcı nitelikte olduğunu savunan
görüşler de bulunmaktadır.86 Denilebilir ki, silahlı bir çatışma sırasında
uygulanan bu iki hukuk dalı, birbiri ile çok yakın ilişki içindedir ve tamamen
ayrı düşünülemezler. İşte bu nedenle iç çatışmalar ve iç savaşlar artık devletlerin
iç meseleleri olarak görülmemektedir. Önceki açıklamalarda da ifade edildiği
gibi, Suriye Hükümeti’nin sivillere yönelik ağır insan hakları ihlallerinin
“insanlığa karşı suç” niteliğinde olduğu ifade edilmiştir. Böyle bir suç
kategorisinin yaratılmış olmasının nedeni, devletin kendi vatandaşına karşı
işlediği suçların savaş suçları kapsamında değerlendirilememesidir.87 Tüm bu
suçlar konusunda da Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin yargı yetkisi
doğmaktadır. Her ne kadar Suriye, Mahkeme Statüsü’nü imzalamışsa da henüz
onaylamamıştır. Öte yandan işlenen suçların sorumluları, Mahkeme
Statüsü’nün 13 (b) maddesine uygun olarak Güvenlik Konseyi kararı ile BM
Antlaşması’nın VII. Bölümü uyarınca Mahkeme’ye sevk edilebilecektir.88
Tüm bu gelişmeler bizi Suriye’de koruma sorumluluğunun uygulanması
gerektiği sonucuna ulaştırmaktadır. Zira Suriye’de iki yıldan fazla bir süredir
uluslararası suç niteliğindeki insan hakları ihlallerinin Suriye Hükümeti
tarafından önlenemediği, devletin bu sorumluluğunu yerine getiremediği
aşikârdır. Üstelik günümüzde Suriye başarısız devlet (failed state) olarak kabul
edilmektedir. Öyleyse ulusal sorumluluk yerini uluslararası sorumluluğa
bırakmaktadır. Bugüne kadar ne BM ne de Arap Birliği sorunu barışçıl yollarda
çözmeyi başarabilmiştir. Suriye’de koruma sorumluluğu kapsamında öncelikle
N8
NG
NM
N7
NN
KL ! &# < # " = / 9:;;EEE*"
;
0;#8N7;
>2#>N$>CC"
R>2#>N$>CN>=8>/$>=6>7R>=G>C>2#>N$
>CCR
R>=8>/ R?6$$G#$ 6@
PP4=(
$%
&'/
L
!#$$M#
PP4=6
K53?#$ 6@ G BL*
K5"(,022<520
);%,-
.
@/X<%/UIQ: $#$ C R $ TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013)
287
Uluslararası Hukuk Açısından Libya ve Suriye Örneğinde Koruma Sorumluluğu
Yrd. Doç. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY
288
taraflara ateşkes çağrısında bulunulması ve önleme sorumluluğu kapsamında
sivillerin korunması için güvenlik koridorları oluşturulması gerekirdi. Taraflara
ateşkes çağrısı yapılmış, Annan Planı devreye sokulmuş; Güvenlik Konseyi de
oybirliği ile 2042 sayılı kararla bunu onaylamış olmasına rağmen taraflar ateşkes
kurallarına uymamıştır.89 21 Nisan’da alından 2043 sayılı Güvenlik Konseyi
kararı ile oluşturulan BM Gözlemci Misyonu (UNMIS)’ten de ateşkesin
sağlanması konusunda bir sonuç alınamamıştır. Bir başka ifade ile barışçıl yollar
tükenmiş, ABD, Avrupa Birliği ve Arap Birliği’nin uyguladığı yaptırımlar etkili
olamamıştır.90 İkincisi, Suriye Hükümeti’nin koruma sorumluluğunu yerine
getirmediği, vatandaşlarının insan haklarının ihlal edildiği, insani hukuk
kurallarına uyulmadığı uyarısında bulunulması gerekirken, BM içinde bu
konuda bir uzlaşıya varılamamıştır. Son olarak tüm bunlardan sonuç
alınamaması halinde Güvenlik Konseyi’nin alacağı bir karar ile Libya örneğinde
olduğu gibi öncelikle askeri nitelikte olmayan önlemlere başvurulması, Esad
Yönetimi ve ailesine karşı “akıllı /hedeflenmiş yaptırım kararları” uygulanması
ve işlenen suçların sorumlularının yargılanması için Uluslararası Ceza
Mahkemesi’ne sevk edilmesi gerekirdi. Ancak Güvenlik Konseyi’ndeki veto
engeli aşılamadığı için bu kararların hiçbiri alınamamıştır. Zamanında ve kararlı
bir şekilde etkili bir müdahale gerçekleştirilememiştir. Genel Kurul’un almış
olduğu kınama kararlarının ötesine gidilememiştir. Öyleyse bugün gelinen
noktada halen koruma sorumluluğunun gerekleri yerine getirilememektedir.
Hatırlanacağı üzere ICISS raporunda, Güvenlik Konseyi’nin veto nedeniyle
koruma sorumluluğunu yerine getirememesi halinde, Genel Kurul’un da
devreye girebileceği ifade edilmiştir. Ayrıca Suriye sorunu sadece Suriyeli
vatandaşların haklarını koruma sorunu olmaktan çıkmış, aynı zamanda bölgesel
barışı da bozmuştur.91 Sınır-aşan çatışmaların, Lübnan’da mezhepsel nitelikte
şiddetin ve genel olarak Suriyeli sığınma arayan insan sayısının artması Orta
Doğu’da dengeleri bozmuş, barış ve güvenlik tehlike altında kalmıştır.92 Bu
nedenle BM tarafından “uluslararası barış ve güvenliğin bozulduğu” tespitinin
NC
FSF3P#8
&;% 2' 1 = # "
% ,-
.'
J<
UJD9#$ #6
C 8 M #$ 6%
! 5
%"
"
-
( 5
((
/
" &( ' "( I%" 86$$$$ " 5
"( " 0 *,
"
,( ( P
%"
"
(
#$$$$$ " 5
" #$ 6%
3
%" " G# P "( ( ""(
C# ;%2'1
=
#"
%,-
.'J
<
UJD9#$ #M
C$
TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013)
Responsibility to Protect in the Cases of Libya and Syria in Terms of Public International Law
Asst. Prof. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY
yapıldığına ilişkin bir karar alınması gerekmektedir. BM Antlaşması’nın 39.
maddesine göre “uluslararası barış ve güvenliğin tehdidi, bozulması ve saldırı”
tespiti yapma konusunda asıl yetkili organ Güvenlik Konseyi olmakla birlikte,
böyle bir karar alamadığı için inisiyatif Genel Kurul’a geçmelidir. BM Genel
Kurulu İç Tüzüğü, 7 Ekim 1950 tarih ve 377 sayılı "Barış İçin Birlik"
Kararı'nda (Kore Savaşı sırasında alınmıştır), BM Güvenlik Konseyi'nin beş
daimi üyesi arasında herhangi bir konuda birlik sağlanamaması durumunda
nasıl bir çözüme varılacağı konusu düzenlenmiştir. “Barışa karşı bir tehdit
olması, barışın bozulması ya da bir saldırı eylemi durumunda Güvenlik Konseyi,
daimi üyeleri arasında oybirliği bulunmaması nedeniyle barışın ve uluslararası
güvenliğin korunmasındaki temel sorumluluğunu yerine getirmezse, Genel Kurul,
barış bozulmuş ya da bir saldırı eylemi olmuşsa, barışı ve uluslararası güvenliği
yeniden sağlamak için gerektiğinde silahlı kuvvet kullanılması da kapsam içine
girmek üzere, alınacak toplu önlemler konusunda, üyelere gerekli öğütlemelerde
bulunmak amacıyla sorunu gecikmeksizin inceleyecektir. Eğer o sırada Genel Kurul
toplantı içinde bulunmuyorsa, o konudaki istemi izleyen 24 saat içerisinde,
olağanüstü ve ivedi biçimde toplanabilir. Böyle bir olağanüstü ivedi toplantı ya
üyelerinin herhangi 7 olumlu oyu ile Güvenlik Konseyi'nin ya da Örgüt üyelerinin
çoğunluğunun istemi üzerine yapılır.”93
Genel Kurul’un olağanüstü olarak toplantıya çağrılması iki şekilde olabilir.
Birinci yöntem, Güvenlik Konseyi’nin davetidir. Bunun için Suriye sorununda
olduğu gibi, veto nedeniyle karar alınamayan durumlarda, Güvenlik
Konseyi’nin 15 üyesinden dokuzunun olumlu oyu yeterli olacaktır. Bir başka
ifade ile veto yetkisi kullanılamayacaktır. İkinci yöntem, herhangi bir BM
üyesinin Genel Kurul’u toplantıya olağanüstü çağırmasıdır. Bu durumda BM
Genel Sekreteri, bir ay içinde Genel Kurul’da oyçokluğu oluşacağı kanaati
doğması halinde, Genel Kurul’u olağanüstü toplayabilecektir. Güvenlik
Konseyi’nin bugünkü oluşumuna bakıldığında, beş daimi üyenin yanı sıra,
Almanya, Azerbaycan, Fas, Guatemala, Güney Afrika, Hindistan, Kolombiya,
Pakistan, Portekiz ve Togo geçici üye olarak görev yapmaktadır. Bu durumda
ABD, Fransa ve İngiltere’nin geçici üyelerden sadece altısı ile birlikte konuyu
Genel Kurul’a taşıması mümkündür. Ancak ABD, Rusya ve Çin’in onayı
olmadan bu yola da başvurmak istememektedir; çünkü bu yolun açılması kendi
veto yetkisinin de etkisiz kalacağı anlamına gelmektedir. Özellikle İsrail ile ilgili
kararlarda veto yetkisini kullanan ABD, bu yolun açılmasına sıcak
C6
5FL5I ! ( )* ? C8GO CC$@ =: # P P
K/
CC N7
TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013)
289
Uluslararası Hukuk Açısından Libya ve Suriye Örneğinde Koruma Sorumluluğu
Yrd. Doç. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY
bakmamaktadır.94 İkinci yolun hareket geçirilmesinde de herhangi bir üyenin
örneğin Türkiye’nin öncülük etmesi mümkündür. Bu durumda, BM Genel
Sekreteri Genel Kurul’u toplantıya çağırabilecek ve koruma sorumluluğun
devreye sokulmasına karar verilebilecektir. Eğer bu gerçekleşemezse zaten
meşruiyeti tartışmalı olan BM önemli bir prestij kaybına uğrayacaktır.
Uluslararası kamuoyu, sürekli “neden Libya ama Suriye değil?” sorusunu
sormakta, koruma sorumluluğunun mucidi, Gareth Evans’ın hayalleri suya
düşmektedir. Evans, Suriye’de yaşananlar ile ilgili olarak “kitlesel mezalimin
bütün dünyada görmezden gelinemeyeceğini, egemenliğin de insanları
öldürmenin lisansı olarak kullanılamayacağını” ifade etmiştir.
SONUÇ
290
Büyük beklentiler ile ortaya atılan koruma sorumluluğu, bugün gelinen noktada
özellikle de Suriye örneği nedeniyle amacına ulaşamamıştır. İnsani müdahalenin
yerine getirilmek istenen ve gerek BM gerek uluslararası topluluk tarafından
destek gören koruma sorumluluğu, objektif olma misyonunu yerine
getirememiştir. Halen insani değerler yerine ulusal çıkarlar üzerinden yapılan
politikaların etkili olduğu bir kez daha ortaya çıkmış, bu süreçte de koruma
sorumluluğu sınıfta kalmıştır.
Dünya’da yaşanan bütün gelişmelere aynı ölçüde tepki gösterilmemektedir.
Sözgelimi 11 Ocak 2013 tarihinde Fransız Ordusu’nun tek yanlı olarak Mali’ye
müdahale etmesi, uluslararası toplulukta olağan bir durum gibi algılanmış,
herhangi bir tepki gösterilmemiştir. Oysa Mali, uluslararası hukuk açısından
toprak bütünlüğü korunması gereken bağımsız ve egemen bir devlettir.95 Mali,
anılan müdahalesini BM Güvenlik Konseyi tarafından alınan 2085 sayılı karar
ile meşrulaştırmaya çalışmaktadır. 26 Nisan 2013’te de BM Güvenlik Konseyi
tarafından alınan bir karar ile Mali’ye bir barış gücü gönderilmesine karar
verilmiştir. Tüm bu kararlar Suriye’de koruma sorumluluğunu uygulamaya
karşı çıkan Rusya ve Çin’e rağmen alınabilmiştir. Aslında Mali müdahalesi bir
insani müdahale örneğidir ve halen görüldüğü üzere koruma sorumluluğu,
insani müdahalenin yerine geçememiştir. Suriye sorununda Güvenlik
Konseyi’ndeki görüşmelerde, üzerinde en çok tartışılan konu, devletlerin
bağımsızlığı, egemen eşitliği ve ülkesel bütünlüğü ilkesi olmasına rağmen Mali
sorununda böyle bir hassasiyet gösterilmemiştir. Libya örneğine bakıldığında,
C8
/
0
."
0 234 T & 8
& # <
= 8'
9:;;EEE*;0"9H"V#78$?$ $M#$ 6@
CG /F[KB3P2
&E
%'L
)N#$ 6
TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013)
Responsibility to Protect in the Cases of Libya and Syria in Terms of Public International Law
Asst. Prof. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY
Suriye’den farklı olarak BM’nin yetkilendirdiği NATO otoritesi altında,
koruma sorumluluğu kapsamında ve en önemlisi zamanında ve etkili müdahale
gerçekleştirilmiştir. Öte yandan müdahale daha sonra rejim değişikliğe
yönelmiş; kapsamı yön değiştirmiştir. Zayıflamış olan Libya Hükümeti’ne
yönelik orantısız güç kullanılması ve hava harekâtında sivillerin zarar görmesi
nedeniyle Libya müdahalesi de eleştirilmiştir.
Libya krizinde ortaya çıkan eksiklikler nedeniyle, koruma sorumluluğunu
geliştirmek amacıyla “Responsibility While Protecting” koruma sırasında
sorumluluk kavramı gündeme gelmiştir. Zamanında, kolektif ve etkili eylem için
ilkeler belirlenmesi gerektiği ileri sürülmektedir.96 Brezilya tarafından ileri
sürülen bu yeni anlayışa göre, koruma sorumluluğu yerine getirilirken daha
fazla kontrol ve şeffaflık olması gerektiği üzerinde durulmaktadır.97 20 Ağustos
2012 tarihli BM Genel Sekreteri’nin Koruma Sorumluluğu Raporu’nda da
benzer ifadeleri bulmak mümkündür.98 Raporda daha çok “önleme” üzerinde
durulmuş ve 2012 yılı “önleme yılı” olarak adlandırılmıştır.99 Ancak Suriye
konusunda bir adım atılamadığı sürece koruma sorumluluğunun bir uluslararası
hukuk kuralına dönüşmesi zor görünmektedir. BM İnsan Hakları Araştırma
Komisyonu, Suriye’de her iki tarafın da kimyasal silah kullandığına ilişkin
“makul dayanaklar” olduğunu tespit etmiştir. Haziran ayı içinde yapılması
planlanan II. Cenevre Konferansı gerekli hazırlıklar yapılamadığı için Temmuz
ayına ertelenmiştir. Sözkonusu gecikme nedeniyle, BM ve Arap Birliği’nin ortak
Suriye özel temsilcisi Lakhdar Brahimi, “Suriye’deki durum tam anlamıyla bir
trajedidir. Bu konferansı şimdiden yapamıyor olmamız bizim için utanç verici”
ifadelerini kullanmıştır.100 Herşeyi anlatan bu sözler, uluslararası topluluğun
yeni bir Ruanda ya da Bosna vakası ile karşı karşıya olduğu sinyallerini
vermektedir.
CM
!
,04P2/*&
'#8
,'
#,D.0
A ;%/
,-
.0?3:
.
#>
?2"B442""J+BDD3
<D3J2<
/0#$ 6# C7 /3D = = Q &.-
' ,D. ,A . % G
% " E' 3
9 J
: 4
E - <
J
" 5
H ?2" B442""J+BDD3
<D3J2<
/0#$ 66#
CN 9:;;
99
*;"
Y99;R9;
RR"R9?$M$M#$ 6@
CC K * 0I2< J S &-
'% ,-
A %
.
' % ?3 ,- % "? #B8
,-
.' 3
9 J
: 4
E - <
J
" 5
H ?2" B442""J+BDD3
<D3J2<
/0#$ 6MCR7G
$$ 9:;;EEE*;#;9*
;9;R
RR-
R0R
"9R66 99?$M$M#$ 6@
TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013)
291
Uluslararası Hukuk Açısından Libya ve Suriye Örneğinde Koruma Sorumluluğu
Yrd. Doç. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY
K AYNAKÇA
KİTAPLAR
Aksar, Yusuf, “Teoride ve Uygulamada Uluslararası Hukuk II”, Seçkin
Yayınevi, Ankara, 2013.
Başak, Cengiz, “Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Uluslararası Suçlar”, Turhan
Yayınevi, Ankara, 2003.
Başeren, Sertaç Hami, “Uluslararası Hukukta Devletlerin Münferiden Kuvvet
Kullanmalarının Sınırları”, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara, 2003.
Önok, Murat, “Tarihi Perspektifi ile Uluslararası Ceza Divanı”, Seçkin
Yayınevi, Ankara, 2003.
Soysal, İsmail, “Türkiye'nin Uluslararası Siyasal Bağıtları, (1945–1990)”, C:
2, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara,1991.
Topal, Ahmet, H., “Uluslararası Ceza Yargılamalarında Cinsel Suçlar”, XII
Levha Yayınları, İstanbul, 2009.
292
Tütüncü, Ayşenur, “İnsancıl Hukuka Giriş”, Beta Yayınevi, İstanbul, 2006.
MAKALELER
Aksar, Yusuf, “The UN Security Council and the Enforcement of Individual
Criminal Responsibility: The Darfur Case”, African Journal of International
and Comperative Law, Vol:14, 2006, ss.104–119.
Almeida, Paula W., “Implementing the Responsibility While Protecting After
the New Report by the UN Secretary-General on Responsibility to Protect” in
Responsibility to Protect: New Directions for International Peace and Security?
(Edt by HUMANN, Eduarda P.; MUGGAH, Robert, IGARAPE Institute,
Brazil, Mart, 2013, ss.69-75.
Alpkaya, Gökçen, “BM’de Irksal Ayrımcılık Yasağı, Erken Uyarı ve Soykırım
Suçunun Önlenmesi”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, C.66, No:3, 2011,
ss.1–27.
Annan, Kofi A., “Two Concepts of Sovereignty”, The Economist, 18
September, 1999.
Arsava, Füsun, “Egemenlik ve Koruma Sorumluluğu”, Gazi Üniversitesi
Hukuk Fakültesi Dergisi C. XV, Y. 2011, Sa. 1, ss.101–124.
TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013)
Responsibility to Protect in the Cases of Libya and Syria in Terms of Public International Law
Asst. Prof. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY
Arsava, Füsun, “Libya Örneğinde İnsan Haklarının Korunması İçin Yapılan
Askeri Müdahale”, TAAD, Yıl:4, Sayı:12, Ocak 2013, ss.81–97.
Bellamy, Alex J.; Reike, Ruben, “The Responsibility to Protect and
International Law, Global Responsibility to Protect 2” (2010), Martinus
Nijhoff Publishers, Leiden, ss.267-286.
Bozkurt, Enver, “Fransa’nın Mali’ye Müdahalesi”, Yeni Mesaj, 8 Mayıs 2013.
Braga, Carlos, C. V., “Peacekeeping, R2P, RWP and the Question of the Use
of Force” in Responsibility to Protect: New Directions for International Peace
and Security? (Edt by HUMANN, Eduarda P.; MUGGAH, Robert, IGARAPE
Institute, Brazil, Mart, 2013, ss.24-32.
Breakey, Hugh; Angus J., Francis, “Points of Convergence and Divergence:
Normative, Institutional and Operational Relationships Between R2P and
POC”, Security Challenges, Vol:7(4), 2011, ss.39-50.
Daragahi, Borzou, “Reconstruction in Libya: In a Ruinous State”, Financial
Times, London, 17 Kasım 2011.
Defeis, Elizabeth F., “The Responsibility to Protect and International Justice”,
J. Int.’l Bus.&L., Vol:10, 2011, ss.91-101.
Dunne, Tim; Gifkins, Jess, “Libya and State of Intervention”, Australian
Journal of International Affairs, Vol:65/2, 2011, s.8, ss.1–15.
Erhan, Çağrı, “BM Genel Kurulu Suriye İçin Harekete Geçebilir”,
http://www.usak.org.tr/myazdir.asp?id=2740 .
Evans, Gareth, “Russia, Georgia and the Responsibility to Protect”, 1 Amsterdam
Law Forum 25, 2008–2009, ss.25–31.
Evans, Gareth; SAHNOUN, Mohamed, “The Responsibility to Protect”,
Foreign Affairs, Vol: 88, 2002, ss.99–110.
Glanville, Kule, “The International Community’s Responsibility to Protect”,
Global Responsibility to Protect 2 (2010), ss.287–306.
Glanville, Luke, “On the Meaning of ‘Responsibility’ in the Responsibility to
Protect” , Griffith L. Rev., Vol: 20, 2011, ss.482-504.
Gökçe, Gülise; Gökçe, Orhan, “Suriye Sorunu: Başarısız veya Çöken Devlet
Modeli Türkiye İçin Suriye Politikasında Uluslararası Kamuoyunu Harekete
TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013)
293
Uluslararası Hukuk Açısından Libya ve Suriye Örneğinde Koruma Sorumluluğu
Yrd. Doç. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY
Geçirmenin Bir Aracı Olabilir mi?”, SÜ İİBF Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar
Dergisi, ss.179–200.
Gumerre, Sabelo, “The African Union and the Responsibility to Protect”, African
Human Rights Law Journal, Vol:10, 2010, ss.135–160.
Halatçı, Ülkü, “Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Yargı Yetkisini
Kullanabilmesinin Önkoşulları”, Uluslararası Hukuk ve Politika, Cilt:I, No:3,
2005, ss.57-76.
Howorth, Jolyon, “Humanitarian Intervention in the Post Cold War Era: A
Provisional Balance-Sheet in Light of Libya, Syria and Mali”, Fundacition Chile
21, Santiago, 21 March 2013, ss.1–34.
Kaya, İbrahim, “Suriye’de İç Savaş ve Uluslararası
http://www.usakgundem.com/yazar/2487/suriye%E2%80%99de%E2%80%98%C4%B0%C3%A7-sava%C5%9F%E2%80%99-veuluslararas%C4%B1-hukuk.html.
294
Hukuk”,
Keskin, Funda, “Darfur Koruma Yükümlülüğü ve İnsancıl Müdahale
Kavramları Çerçevesinde Bir İnceleme”, Uluslararası İlişkiler Dergisi, Cilt 6, Sayı:
21, 2009, ss.67–88.
Küçükkeleş, Müjge, “Arap Birliği’nin Suriye Politikası”, SETA Analiz, Sayı: 51,
Mart 2012, ss.1–24.
Mante, Brosig, “An Interlocking System of Global and Regional Security for R2P:
Are We There” in Responsibility to Protect: New Directions for International
Peace and Security? (Edt by HUMANN, Eduarda P.; MUGGAH, Robert,
IGARAPE Institute, Brazil, Mart, 2013, ss.18-24.
Peltonen, Hannes, “Sovereignty as Responsibility, Responsibility to Protect and
International Order: on Responsibility, Communal Crime Prevention and International
Law”, Uluslararası İlişkiler, Vol:7, No:28 (Winter 2011), ss.59–81.
Peter, Anne, “The Security Council’s Responsibility to Protect“, International
Organization Law Review, Vol:8, 2011, ss.1–40.
Sandıklı, Atilla; Semih, ALİ, “Bütün Yönleriyle Suriye Krizi ve Türkiye”, Bilge
Adamlar Kurulu Raporu, Rapor No:52, BİLGESAM Yayınları, İstanbul, 2012.
Serraco, Monica, “The Responsibility to Protect: Libya and Cote D’lvoiure”,
Amsterdam Law Forum, Vol:3/3, 2011, ss. 92–102.
TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013)
Responsibility to Protect in the Cases of Libya and Syria in Terms of Public International Law
Asst. Prof. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY
Stahan, Carsten, “Responsibility to Protect: Political Rhetoric or Emerging Legal
Norm?”, American Journal of International Law, Vol:101/1, 2007, ss.99–120
Tekin, Sagah, “İnsani Müdahale Kavramı ve Libya’nın Geleceği”, Stratejik
Düşünce Enstitüsü, Ankara, Nisan 2011, ss.1–28.
Telli, Azime, “İnsani Müdahaleden Koruma Sorumluluğuna Geçiş: Eski Sorun,
Yeni Kavram”, NEÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 1(2012), ss.206–220.
Tezcan, Ercüment; Taşdemir, Fatma, “Silahlı Çatışmalar Hukuku ve İnsan
Hakları Hukuku Açısından Suriye İç Savaşı’nın Analizi”, Ankara Strateji
Enstitüsü, Ankara, Ocak 2013, ss.1–60.
Welsh, Jennifer, “Implementing the Responsibility to Protect”, Policy Brief
No:1/2009, Oxford, Institute For Ethics, Law, and Armed Conflict, ss.1–9.
Zifcak, Spencer, “The Responsibility to Project After Libya and Syria”, Melborne
Journal of International Law, Vol:13, 2012, ss.1–35.
Ziya, Saliha, “Libya’nın Seçimi”, Sabah Gazetesi, 12 Temmuz 2012
BELGELER
Resolution S-15/1, UN Doc A/HRC/RES/S-15/1.
“Europeans on UN Council Offer Syria Resolution”, Agence France-Presse
(France), 26 Mayıs 2011.
UN Department of Public Information, “Security Council Fails to Adopt Draft
Resolution Condemning Syria’s Crackdown on Anti-Government Protestors,
Owing to Veto by Russian Federation, China’s” (Press Release, SC/10403, 4
Ekim 2011).
“The Legal Case for Humanitarian Intervention in Syria Under the
Responsibility to Protect”, Public International & Policy Group, May 2012.
İNTERNET ADRESLERİ
http://responsibilitytoprotect.org/ICISS%20Report.pdf. (23.04.2013)
http://daccessddsny.un.org/doc/UNDOC/GEN/N99/395/47/IMG/N9939547
.pdf?OpenElement (27.04.2013)
http://www.un.org/en/preventgenocide/adviser/responsibility.shtml
(05.05.2013)
http://daccessods.un.org/TMP/2318381.22010231.html (05.05.2013)
TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013)
295
Uluslararası Hukuk Açısından Libya ve Suriye Örneğinde Koruma Sorumluluğu
Yrd. Doç. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY
http://daccessods.un.org/access.nsf/Get?Open&DS=S/RES/1706%20(2006)&
Lang=E&Area=UNDOC (12.05.2013)
http://www.un.org/en/preventgenocide/adviser/edwardluck.shtml.
(09.05.2013)
http://www.un.org/ga/search/view_doc.asp?symbol=A/RES/63/308&Lang=E.
(21.05.2013)
http://www.ohchr.org/en/NewsEvents/Pages/DisplayNews.aspx?NewsID=1074
3&LangID=E (28.05.2013)
http://www.un.org/ga/search/view_doc.asp?symbol=S/RES/285(1970)
(26.05.2013)
http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2011/02/110223_gaddafi_battles_for_w
est.shtml (20.05.2013)
http://www.un.org/sc/committees/1970/. (18.05.2013)
http://www.un.org/News/Press/docs/2011/sc10200.doc.htm.
296
http://www.cnnturk.com/2011/dunya/03/21/putin.libyaya.mudahale.hacli.sefe
ri.cagrisi/610647.0/index.htl (12.05.2013)
http://unsmil.unmissions.org/ (20.05.2013)
http://news.xinhuanet.com/english2010/world/2011-09/18/c_131144473.htm
(28.05.2013)
http://www.globalr2p.org/regions/syria (23.05.2013)
http://www.cbc.ca/news/world/story/2012/08/02/kofi-annan-quits.html.
(30.05.2013)
https://www.un.org/News/Press/docs/2012/sc10609.doc.htm.
(23.05.2013)
http://www.ohchr.org/EN/HRBodies/HRC/IICISyria/Pages/Documentation.a
spx. (13.05.2013)
http://www.israhaber.com/rusya-ve-cin-ikinci-kez-suriye-icin-veto-hakkinikullandi-14108-haberyazdir.html (30.05.2013)
http://tr.euronews.com/2013/05/16/suriye-karari-bm-genel-kurulu-ndan-gecti/
(23.05.2013)
http://www.aktifhaber.com/suriyeyi-smdk-temsil-edecek-756776h.htm
(24.05.2013)
TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013)
Responsibility to Protect in the Cases of Libya and Syria in Terms of Public International Law
Asst. Prof. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY
http://www.gazeteport.com.tr/haber/82365/ab-suriyedeki-ulusal-konseyi-tanidi
(21.05.2013)
http://www.suriyegercekleri.com/2013/03/21/bm-genel-sekreteri-suriyedekimyasal-silah-kullanildigi-iddialarini-arastiracaklarini-soyledi/ (01.06.2013)
http://www.globalr2p.org/regions/syria.(01.06.2013)
http://www.usakgundem.com/yazar/2487/suriye%E2%80%99de-%E2%
80%98%C4%B0%C3%A7-sava%C5%9F%E2%80%99-ve-uluslararas%
C4%B1-hukuk.html. (30.05.2013)
http://www.usak.org.tr/myazdir.asp?id=2740 (01.06.2013)
http://responsibilitytoprotect.org/index.php/about-rtop/the-un-and-rtop
(06.06.2013)
http://www.unicankara.org.tr/v2/pages/posts/uluslararasi-suriye-baris-konferansihaziran-ayinda yapilamayacak-331.php (06.06.2013)
297
TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013)
Download