ULUSLARARASI HUKUK AÇISINDAN LİBYA VE SURİYE ÖRNEĞİNDE KORUMA SORUMLULUĞU Responsibility to Protect in the Cases of Libya and Syria in Terms of Public International Law Yrd. Doç. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY ÖZET Koruma sorumluluğu kavramı, 1990’lı yıllarda gerçekleştirilen ve ağır bir şekilde eleştirilen “insani müdahalelere alternatif bulma girişiminin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Devlet Egemenliği ve Müdahale Uluslararası Komisyonu (ICISS) tarafından 2001 yılında yaratılan koruma sorumluluğu, 2005 yılında Birleşmiş Milletler’in Dünya Zirvesi Sonuç Bildirgesi’nde (138 ve 139. Paragraflar) oybirliği ile kabul edilmiştir. 2006 yılının Nisan ayında da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1674 sayılı kararı ile anılan paragraflar onaylanmıştır. Gelişmekte olan bir hukuk normu niteliğindeki koruma sorumluluğu, sadece egemen devletlerin vatandaşlarını kitlesel mezalimden koruması değil, aynı zamanda uluslararası topluluğun da bu kişileri koruma sorumluluğunu içermektedir. Eğer bir devlet kendi vatandaşlarını etnik temizlik, soykırım, insanlığa karşı suçlar ve savaş suçlarından koruyamıyorsa ve barışçıl yollardan bir sonuç alınamazsa uluslararası topluluğun ekonomik yaptırımlar gibi etkili önlemler alarak müdahale etmesi gerekir. Askeri müdahale ise, Birleşmiş Milletler otoritesi altında son çare olarak düşünülmelidir. Bu makalenin amacı, Libya ve Suriye örneklerinde koruma sorumluluğu kriterlerinin yerine getirilip getirilmediğini uluslararası hukuk açısından incelemektir. Anahtar Sözcükler: Koruma Sorumluluğu, egemenlik, uluslararası suçlar, Birleşmiş Milletler, Libya, Suriye. ABSTRACT The Concept of Responsibility to Protect (RtoP) attemps to lay out alternatives to the heavily criticized “humanitarian interventions” of the 1990s. RtoP had been produced by the International Commission on Interventionand State Sovereignty (ICISS) in 2001 and unanimously endorsed by the United Nations’s World Summit Outcome (paragraphs 138-139) in 2005. In April 2006, the United Nations Security Council reaffirmed the provisions of that paragraphs in resolution 1674. As an emerging norm TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013) 269 Uluslararası Hukuk Açısından Libya ve Suriye Örneğinde Koruma Sorumluluğu Yrd. Doç. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY RtoP includes that not only do sovereing states have a responsibility to protect their populations from mass atrocities but also does the international community. If the state fails to protect its citizens from ethnic cleansing, genocide, crimes against humanity and war crimes and peaceful measures have failed, theinternational community has the responsibility to intervene through coercive measures such as economic sanctions. Military intervention is considered the last resort by the UN authourity. The aim of thisarticle is to examine the RtoP criterions in the cases of Libyan and Syrian crises in terms of public international law. Keywords: Responsibility to Protect, Nations, Libya, Syria. sovereignty, international crimes, United GİRİŞ 270 Uluslararası barış ve güvenliği temin etmek amacı ile II. Dünya savaşı ertesinde kurulan BM, kuvvet kullanımı yasaklarken daha çok devletler arasında çıkan savaş ve çatışmaları önlemeyi hedeflemiştir. Ancak küreselleşme ile hızla değişen dünya üzerindeki çatışmaların türü iç çatışmalara doğru yön değiştirmiştir. Bunun en önemli sebepleri, 1960’lı yılların sonunda sömürgeciliğin sona ermesi ile 1990 sonrası SSCB’nin dağılmasını takiben iç karışıklıkları ve yönetim bozuklukları olan sorunlu devletlerin ortaya çıkmasıdır. Bu devletler içinde çıkan iç çatışmalar/savaşlar da devletler arası savaşların yerini almış durumdadır. Sözkonusu devletlerin vatandaşlarının en temel insan haklarının iç çatışmalarda korunması, tüm uluslararası topluluğun sorumluluk almasını gerektiren bir konu haline gelmiştir. Bu da devletlerin egemenlik anlayışında önemli bir değişim gerektirmektedir. Günümüzde devletlerin egemenlik haklarının, vatandaşlarına karşı sorumlulukları kapsamında yeniden değerlendirildiği bir döneme girilmiştir. İnsan hakları ve uluslararası ceza hukukundaki gelişmelere koşut olarak bireyler de uluslararası hukukun bir süjesi olarak varlık bulmuştur. Ağır insan hakları ihlalleri ile sonuçlanan uluslararası suçlar karşısında uluslararası topluluğun kayıtsız kalamayacağından hareketle, egemenlik artık devletlerin bir hakkı değil, sorumluluğu olarak algılanmaya başlanmıştır. Bu süreç de bizi koruma sorumluluğu doktrinine götürmektedir. Koruma sorumluluğu, meşruluğu tartışmalı olan ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu için eleştirilen insani müdahale kavramının yerine geçmiştir. Henüz koruma sorumluluğu, bir uluslararası hukuk kuralı değildir; ancak Birleşmiş Milletler’in (BM) yetkili organları tarafından da onaylanmış gelişmekte olan ve bir uluslararası hukuk normu olarak değerlendirilebilir. TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013) Responsibility to Protect in the Cases of Libya and Syria in Terms of Public International Law Asst. Prof. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY Koruma sorumluluğunun BM kararı ile ilk uygulandığı örnek, Libya’dır. Libya’da çıkan iç çatışmalar nedeniyle, BM çok kısa bir süre içinde barışçıl yollara başvurmuş, sonuç alamayınca da etkili yaptırımlar uygulanmış ve son çare olarak da askeri müdahale uygulanmıştır. Ancak Suriye örneğinde koruma sorumluluğunun uygulanmasını gerektiren gerekçeler çok daha bariz olmasına rağmen BM’nin bu konuda zamanında ve etkili bir karar almayı başaramadığı görülmektedir. Bu makalenin amacı, bu iki örnek ışığında, koruma sorumluluğunun nasıl uygulandığı ve uygulanamadığını uluslararası hukukun ilgili konuları ile birlikte incelemek ve değerlendirmektir. I. KORUMA SORUMLULUĞUNUN GELİŞİMİ A. Genel Olarak 1990’lı yıllarda önce Ruanda ve ardından Srebrenika’da gerçekleşen mezalim uluslararası hukuku önemli bir sorunla karşı karşıya getirmiş, ne yazık ki yaşananlar karşısında Birleşmiş Milletler’in (BM) eli kolu bağlı kalmıştır. 1999’da Kosova’ya yönelik BM’nin rızası olmaksızın gerçekleştirilen NATO müdahalesi, 2003’te benzer şekilde bazı devletlerin BM’nin onayı olmaksızın Irak’a operasyon düzenlemesi, BM ortak güvenlik sistemini yoğun eleştirilere maruz bırakmıştır. Devletler arasında çıkan uyuşmazlık ve çatışmalara göre dizayn edilmiş olan “ortak güvenlik sistemi” bu gibi durumlarda aciz kalmaya başlamıştır. Tüm bu gelişmeler zaten meşruluğu tartışmalı olan “insani müdahale” kavramını tekrar tartışmaya açmış1; bu kavramın ardına gizlenerek tek yanlı eylemlerin artışı uluslararası kamuoyunda tepki ile karşılanmıştır. Uluslararası topluluğu ilgilendiren ciddi insan hakları ihlalleri durumunda gerçekleştirilecek olan bu tür müdahalelerin tüm uluslararası topluluğun katıldığı bir süreç olması gerektiği vurgulanmıştır. Bu düşünceden hareketle, Kanada öncülüğünde bir çalışma başlatılmış, “Devlet Egemenliği ve Müdahale Uluslararası Komisyonu” (ICISS) kurulmuştur. Komisyon, 2001’de koruma sorumluluğuna ilişkin hazırladığı detaylı raporda öncelikli olarak, devlet egemenliğinin devletin ülkesi içinde yaşayan insanları koruma yükümlülüğünü içerdiği ifade etmiştir. İkinci olarak da eğer devlet kendi ülke sınırları içinde yaşayan insanları mezalimden koruyamıyor ya da korumada isteksiz ! " #$ % " & ' ( ) *(+ ( " , - *.( ,( /0 /12324 5 , / #$$6 78 TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013) 271 Uluslararası Hukuk Açısından Libya ve Suriye Örneğinde Koruma Sorumluluğu Yrd. Doç. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY davranıyorsa devlet egemenliğinin yerini uluslararası koruma sorumluluğunun alacağını belirtmiştir.2 Görüldüğü üzere Komisyon, raporunda “insani müdahale” kavramı yerine “koruma sorumluluğu” kavramını kullanmayı tercih etmiştir. Koruma sorumluluğundan önce var olan insani müdahalelerin en çok eleştirilme nedenlerinden biri, müdahaleye olanak veren objektif kriterlerin bulunmaması olmuştur. ICISS’in raporunda da bu durum açıkça teyit edilmiş; Somali, Bosna ve Kosova’ya müdahale edilirken Ruanda’ya müdahale edilmemesinin3 anılan müdahalelerin gerçekten insani koruma amaçlı olup olmadığı konusunda belirsizliklere yol açtığı için hangi durumlarda müdahale edilirse egemenlik hakkının ihlali olmayacağına bir netlik kazandırılmak istenmiştir.4 Bunun için de çeşitli kriterler oluşturularak öngörülebilir prosedürler belirlenmeye çalışılmıştır.5 272 Kuşkusuz, koruma sorumluluğu konusunda devletlerin en önemli çekincesi, BM Antlaşması’nın 2/1. maddesi’nde de güvence altına alınmış olan “devletlerin egemen eşitliği” ilkesinin dönüşümü konusunda olmaktadır. Özellikle insan hakları alanındaki gelişmelere koşut olarak devletlerin egemenlik alanlarında bir daralma olmuş, bazı uluslararası suçların gerçekleşmesi halinde devletlerin hükümranlık yetkilerinin en çok ortaya çıktığı cezai yargı bağışıklığının bile ileri sürülemediği bir noktaya gelinmiştir. Bu süreçte Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kurulmuş olması6 önemli bir dönüm noktası olmuştur; çünkü Mahkeme Statüsü’nde yer alan suçlar7, koruma # 6 8 G M 7 9:;; 99 *;<=<55>#$3 99"-?#6$8#$ 6@ 3"5%"/ ((0( 9" /% (0 " 9 9( ?0 3 9 - <" 9 " <A - B " 4 "* CC8 D " 3E" 9:;;" ""*;";B4F=;D24;4CC;6CG;87;<D;4CC6CG879"-H F9 2 #7$8#$ 6 / " . /% . " - " * ( /0 IJKL D., & ! " ## $ ' 5/ *=MM4:6#$ N 9:;; 99 *;<=<55>#$3 99"-? O6@ 9:;; 99 *;<=<55>#$3 99"-?#8@ / 0 " % D K -" L* 3" 5( 5, % * 0( 3%" / 9 K- " B = 0 % ( CCN " 5 " P 0 #$$#%" " *. (( /0 % K( ( 04FK 5 ,L #$$6 % "" * 9" , "5,9 *0K53 L- !! 5 , L #$ 6 8NO GC TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013) Responsibility to Protect in the Cases of Libya and Syria in Terms of Public International Law Asst. Prof. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY sorumluluğunu doğuran ağır insan hakları ihlalleri ile paralellik arz etmektedir. ICISS’in raporuna göre, bir devletin birinci sorumluluğu vatandaşlarını etnik temizlik, soykırım, savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan korumaktır. Böylece egemenliğin aynı zamanda devletlere bir sorumluluk da yüklediğinin altı çizilmiş olmaktadır.8 Anılan ilk sorumluluk, içsel sorumluk olarak ifade edilebilir. İkincisi, dışsal sorumluluk olarak nitelendirilebilecek olan devletlerin, diğer devletlerin egemenlik haklarına saygı göstermesi gerekliliğidir.9 Devletlere getirilen son sorumluluk ise, raporda ilgili yükümlülükleri yerine getirmeyen ve “başarısız devletler” olarak adlandırılan devletlerin hesap verme sorumluluğudur.10 ICISS tarafından hazırlanan rapor, BM Genel Sekreteri Kofi Annan tarafından da desteklenmiş, Annan 2005 yılında konuya ilişkin hazırladığı raporu paylaşmak ve uluslararası topluluğun insan hakları ihlallerine dikkatini çekebilmek amacı ile çağrıda bulunmuştur. Böylece BM reformu için yapılan 2005 Dünya Zirvesi’nin Sonuç Bildirgesi’nin 138 ve 139. Paragraflarında “koruma sorumluluğu”na yer verilmiş ve devletler tarafından oybirliği ile kabul edilmiştir.11 Öte yandan Sonuç Bildirgesi’nde ile ICISS raporunda yer alan tüm kritelerin aynen kabul edilmediği de belirtilmelidir. Daha ayrıntılı olan rapor, N &3 9' P, %" * 9 P K% .0" ( ( " ": & ' %% ' (K" * " " 0 DI4Q<II2 I )* % ' +,- %,- ./D--I3 Q:#$#$ 8N#RG$8 C J2IPF424 &#' ,- ,- . *0 ,- 1 1 . 23' B !( Q:74:#N?S #$ @M$ $ * " (0 " " *.( " * " ( 4 % % % 5 6 - ' % ' '' 56 56 '- '- - % '- ' 4 4 - 7- '5 6 % - 5 6 4 - '--45 6 % ' % %- ' 4' 4 ) ' /' '56 % % )(0 " ' " " /0 DKT2 D + 8$&9! *% )## 094 :;< #. " & = 8 * >/ 5 !!/ 5 2 ( * C$ ;325;M$; #$$G S" 5 F 9 6NR 6C /0 9:;;EEE*; ; 9 * " ;" ; 9?$G$G#$ 6@ TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013) 273 Uluslararası Hukuk Açısından Libya ve Suriye Örneğinde Koruma Sorumluluğu Yrd. Doç. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY koruma sorumluluğunun uygulanması konusunda yol gösterici bir rehber niteliğindedir.12 Ardından Güvenlik Konseyi de 2006 yılında almış olduğu 1674 sayılı kararı ile koruma sorumluluğunu onaylamıştır.13 2005 Dünya Zirvesi Sonuç Bildirgesi’nin 138 ve 139. maddelerini teyit eden kararda ağır insan hakları ihlalleri durumunda Güvenlik Konseyi’nin göreve hazır olduğu belirtilmektedir. Ardından 1706 sayılı Güvenlik Konseyi kararı ile önceki kararda yapılan teyit hatırlatılmıştır.14 BM Genel Kurulu ise, 2009 yılında BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon tarafından yayınlanan “Koruma Sorumluluğu Uygulama Raporu”nu değerlendirmek üzere toplanmış15, neticede 67 devletin desteği ile 63/308 sayılı Genel Kurul kararı alınmıştır.16 Anılan rapor, koruma sorumluluğuna ilişkin kriterleri daha ayrıntılı bir şekilde ortaya koymuştur.17 B. Koruma Sorumluluğunun Kapsamı ve İlkeleri 274 Kabul edilen “Koruma Sorumluluğu” ile ilgili olarak üç sütun belirlenmiştir. İlk sütun, devletin öncelikli sorumluluğunun vatandaşlarını etnik temizlik, soykırım, insanlığa karşı suçlar ve savaş suçlarından korumak olduğunu tekrarlamaktadır. İkinci sütunda, koruma sorumluluğunu yerine getirmekte başarısız olan devletlere karşı uluslararası topluluğun sorumluluğunun devreye gireceği yer almaktadır.18 Üçüncü sütunda ise, vatandaşlarını anılan dört suçtan korumayan ya da koruyamayan devletlere yönelik BM Antlaşması’nda yer alan düzenlemelere uygun olarak uluslararası topluluğun zamanında ve etkili bir müdahalede bulunabileceği ifade edilmektedir. Etnik temizlik ve soykırımın sürekli hale gelmesi durumunda ise, silahlı müdahalenin yapılabileceği kabul edilmiştir. Buradan uluslararası topluluğun sorumluluğunun tamamlayıcı nitelikte olduğu anlaşılmaktadır.19 Bir başka ifade ile aşamalı bir sorumluluk # 6 8 G M 7 N C &;% 2' 1 = # " % ,- .' J< UJD9#$ # R G &5 ,(" ( ' , 0 9:;;" "*; PJ;#6 N6N ##$ $#6 ?$G$G#$ 6@ /D 5 %5"9(,09:;;" "*; -;D HF9 U5V5;325; 7$M>#$?#$$M@UI*V2U VB4F=? #$G#$ 6@ /K/D 5 % "&'* 2 !3%+ 7 P 0 #$ #%" " 5% . : '%.0 "((/09:;;EEE*; ;9 * " ; " ; "E"?$C$G#$ 6@ 9:;;EEE*;*; ; EW"9HV;325;M6;6$NUI*V2?# $G#$ 6@ S2I5 X - &- ' % ,- .' < 2 IE " "=-J/ -4: ;#$$CFY-"GOM B 9 " 0 DI4Q<II2 K );% 1 ,- ./D3 9J #?#$ $@#N7R6$M B= 0 ""9 "", "+, "" . " B = 0 5%" , " " . * TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013) Responsibility to Protect in the Cases of Libya and Syria in Terms of Public International Law Asst. Prof. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY öngörülmektedir.20 Bu aşamalardan ilki, önleme; ikincisi, tepki/reaksiyon, üçüncüsü de yeniden inşadır. “Reaksiyon sorumluluğu”, harekete geçme anlamında kullanılmakta olup uluslararası yargılama ve askeri müdahaleyi içermektedir. Reaksiyon sorumluluğu kapsamında ICISS raporunda zorunlu müdahale için gerekli altı kriter belirlenmiştir. 1.Haklı neden: devletin kendi vatandaşlarını ağır insan hakları ihlallerinden korumaması ya da koruyamaması21 2.Doğru amaç: ağır insan hakları ihlallerinin önlenmesi ve hakları ihlal edilen kişilerin ıstıraplarının sona erdirilmesi 3.Son çare: askeri nitelikli önlemlerin son çare olarak düşünülmesi ve öncelikle tüm barışçıl yolların denenmesi22 4.Orantılılık: askeri yöntemlerin yoğunluk, kapsam ve süresinin amaçlara erişim gerekli olduğu ölçüde uygulanması23 5.Olumlu gelişme beklentisi: müdahalenin olumlu sonuç alma amacı ile gerçekleştirilmesi, hareketsiz kalınması halinde ortaya çıkabilecek olumsuzlukları gidermeye yönelik olması24 6.Doğru otorite: askeri müdahalenin sadece BM Güvenlik Konseyi kararı ile gerçekleştirilebilmesi.25 Raporda özellikle Güvenlik Konseyi’nin bu konuda sorumluluğu paylaşması gerektiği ve böylece meşruiyetini pekiştirebileceği ifade edilmiştir. Ayrıca veto nedeniyle karar alamaması durumunda Genel Kurul’un “barış için birlik” kararı ışığında devreye girebileceği konusu da gündeme gelmiştir. Raporda gerekirse bölgesel örgütlerin de yetkilendirilebileceği ifade edilmiştir. Her ne kadar Güvenlik Konseyi ve Genel Kurul’un almış olduğu kararlar olsa da koruma sorumluluğuna ilişkin sayılan kriterlerin henüz bir uluslararası hukuk kuralı haline geldiğini söylemek mümkün değildir.26 Çok yeni bir kavram olması ve bazı BM belgeleri/kararları dışında uluslararası topluluğun #$ # ## #6 #8 #G #M " /(-" B= 0 %* "?/0 5"" 7@ 5P4 = &,- .0 . ,% !' ' 2' ?H' X-< IEQ: $ ; #$$7 N <=<55#$$ 98 NR8#7 <=<55#$$ 9867R86N <=<55#$$ 986CR88$ <=<55#$$ 988 R886 <=<55 #$$ 9 M 8+ , , 02Q45 D + 54FB4 " );%,- ./ *--Q:NN#$$#CCO $ *.( " " /0 /2IIL Y X+ 32<K2 3 &;% ,- . 23 D 3 9 J # #$ $ 4)--J I " #MN TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013) 275 Uluslararası Hukuk Açısından Libya ve Suriye Örneğinde Koruma Sorumluluğu Yrd. Doç. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY henüz sürekli bir uygulaması olmaması bu konuda bir örf adet hukuku oluştuğunu da söylememize engel olmaktadır.27 Burada belki de koruma sorumluluğu kapsamında yer alan suçlar ile ilgili kısa bir değerlendirme yapmak gerekir. Koruma sorumluluğu kapsamında yer alan suçlar aynı zamanda Uluslararası Ceza Mahkemesi Statüsü’nde de yer almaktadır.28 Bunlardan soykırım suçu, suçların suçu olarak kabul edilen erga omnes nitelikte bir jus cogens kuraldır. Savaş suçları ve insanlığa karşı suçların da büyük bölümünün örf adet hukuku kuralı haline geldiği kabul edilmektedir. Bunun anlamı söz konusu suçların işlenmesi halinde evrensel yargı yetkisinin doğacak olmasıdır.29 Öyleyse devletlerin, vatandaşlarını bu suçlar konusunda koruma yükümlülüğü 1949 tarihli Cenevre Sözleşmeleri’ne, 1948 tarihli Soykırım Suçu’nun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ne, konuya ilişkin örf adet hukuku ile jus cogens kurallara dayandırılabilir. Böylece ilk aşama ile ilgili olarak uluslararası hukuk kuralının varlığını kabul etmek gerekir.30 Ancak henüz sonraki aşamalar için uluslararası hukuk kuralı oluştuğunu söylemek zor olmakla birlikte, gelişmekte olan hukuk normlarının varlığından söz edilebilir. 276 Bugün gelinen noktada, koruma sorumluluğu konusunda yaşanan gelişmeler yine de gözardı edilmemeli, eksik yönlerine rağmen BM organları tarafından alınan kararlar önemsenmelidir. Zamanla bu konuda bir uluslararası antlaşma yapılarak somut uluslararası hukuk kuralları oluşturulması fikri mümkün görünmektedir. Öte yandan burada karşılaşılabilecek en önemli sorunlardan biri, uluslararası topluluğun sorumluluğunu yerine getirmemesi halinde nasıl bir yaptırım uygulanabileceğidir. Güvenlik Konseyi’nin bu yönde alacağı bir karar kuşkusuz tüm BM üyeleri için bağlayıcı olacak ve BM Antlaşması’nın 48/2. maddesine göre kararın icra edilmesi gerekecektir. Ancak kararın gereğinin yerine getirilmemesi halinde ne olacağı konusunda hiçbir belge bize yanıt verememektedir. Benzer şekilde Güvenlik Konseyi’nin de yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda Güvenlik Konseyi tasarrufları ile ihmallerinin yargı denetimine tabi olup olamayacağı gündeme gelmektedir.31 #7 #N #C 6$ 6 35Q )!' & # ' D0 *=ZQL#$ 5 $ 5%" ,,0/1K= *0 "PL #$$6 ,.-" " 9"(0IPT< )" 1 % ' & $ / B J=:<4:6#$$GM#OM7 / 0 ." 0/2IIL+32<K2#NM @ ' " " ( " / " ): "# < ;/"" 8 ;%" -" " " TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013) Responsibility to Protect in the Cases of Libya and Syria in Terms of Public International Law Asst. Prof. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY Koruma sorumluluğuna ilişkin bir uluslararası normun bulunmamasının eksikliği Darfur Krizi’nde ortaya çıkmış, yaşanan insan hakları ihlallerinin ICISS raporunda yer alan tüm kriterleri sağlamış olmasına rağmen koruma sorumluluğunun getirdiği yükümlülükler yerine getirilememiştir. BM, NATO ve Afrika Birliği, Sudan hükümetinin isyanları engelleme konusunda sorumluluğunu yerine getirmediğini teyit eden çok sayıda karar alarak sorunun çözümü için girişimlerde bulunmuşlar32; ancak ne alınan kararlar Sudan Hükümeti’nin reddetmesi nedeniyle uygulanabilmiş ne de Darfur’a müdahale edilmesine yönelik bir karar alınabilmiştir.33 Ancak bölgeye yerleştirilen UNAMID adlı barış güçleri burada gözlem yapmaya devam etmektedir.34 UNAMID, Afrika Birliği ve BM’in “Hybrid Operasyonu” olarak nitelendirilmektedir. Anılan Barış Gücü, güvenliği sağlamak, insani yardımda bulunmak ve siyasi süreci yönlendirmek amacıyla Güvenlik Konseyi kararı ile kurulmuştur.35 Ne yazık ki somut olayda hayali kurulan “koruma sorumluluğu”ndan beklenen sonuç alınamamıştır. Zamanında ve etkili bir müdahale yapılamamış, Sudan’ın sorumluluğunu yerine getirmemesi halinde tamamlayıcı olması beklenen uluslararası koruma sorumluluğu da yerine getirilmemiştir. Öte yandan işlenen suçların sorumluları Güvenlik Konseyi tarafından Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne sevk edilmiştir.36 Koruma sorumluluğu doktrinin geliştirilmesi konusunda devletlerin en önemli tereddütleri “devletlerin egemen eşitliği” ilkesinden kaynaklanmaktadır. Bu da koruma sorumluluğunda egemenliğin hak boyutunun geri çekilerek sorumluluk boyutunun ön plana çıkarılmasından kaynaklanmaktadır.37 Modern uluslararası hukukun en önemli özelliği 1648 tarihli Westphalya Antlaşması ile dünyanın egemen devletlere bölünmüş olmasıdır. Ancak egemenlik durağan değil; içerik 6# 66 68 6G 6M 67 D K % 0 ( 0 J2P23 );% # 1 ,- .)< F*0IE3 EN?#$ @ NO#$ -/K(%8?@"" " " &'9 "0 "K,0DB23325 &;% " %,- ./-3*IEXQ: $#$ $ 6GO M$ K * ,( , 0 K25K!4 " &: & < % & 9 < / B !( * = M 5:# ?/#$$C@M7ONN / (( -/(D,09:;;"*;? #$G#$ 6@ 7MC 6 P 0 #$$7 , 0 9:;;EEE*; ;9 9*; ;";? G$G#$ 6@ K * 0 K53 L- );% "? # 1 % ! 1 ,- 0 ;% : 1/ - X - < " =9 IEQ: 8#$$M $8O C P2II! 0 )< % & # 80 ! # &/ 425/ 2 * ?#$ #@#$7 TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013) 277 Uluslararası Hukuk Açısından Libya ve Suriye Örneğinde Koruma Sorumluluğu Yrd. Doç. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY 278 ve etkinlik alanı olarak değişikliklere açık bir kavram olduğu için38 bugün bu kavramın farklı şekilde algılanmasını doğal karşılamak gerekir. Küreselleşmenin sonucunda ulus-devletler uluslararası toplulukta tek karar verici organ olma özelliğini yitirmiştir.39 BM de devletlerin egemen eşitliği ilkesine göre inşa edilmiş, bu durum Antlaşma’nın 2/1. maddesinde teyit edilerek 2/7. maddesinde de “içişlerine karışmama” yasağı düzenlenmiştir. Öte yandan BM’in kurulduğu 1945 yılından bu yana ortaya çıkan silahlı çatışmaların çok büyük kısmı iç çatışma niteliğindedir. Bunun bir nedeni 1960’lı yılların sonunda sömürgeciliğin sona ermesi diğeri de 1990 sonrası SSCB’nin dağılmasıdır. Anılan gelişmeleri takiben kurulan devletler iç karışıklıkları, yönetim bozuklukları olan sorunlu devletlerdir. İşte bu devletler içinde çıkan iç çatışmalar/savaşlar, devletler arası savaş ve çatışmaların yerini almış durumdadır.40 İçişlerine karışmama yasağına bu şartlar altında uluslararası topluluğun daha ne kadar kayıtsız kalabileceği sorununa Annan, “egemenliğin iki tasavvuru” adlı çalışmasında yanıt aramış, özetle egemenliğin bireylerin/halkların haklarının korunması yönünde evrilmesi gerektiğini ifade etmiştir.41 İnsan haklarının korunması, egemenliğe rakip bir kavram olarak değil onun bir parçası olarak kabul edilmelidir. Buradan koruma sorumluluğu yaklaşımının, “asgari güvenlik ve temel insan hakları”nı garanti eden devletleri egemen devlet olarak kabul ettiği sonucu ortaya çıkmaktadır.42 İçişlerine karışma yasağı ile ilgili kuralın BM’de bir istisnası düzenlenmiştir. VII. Bölüm uyarınca “uluslararası barış ve güvenliği tehdit eden bir durum” olması halinde Güvenlik Konseyi’nin vereceği bir karar, bir devletin ülkesi içindeki çatışmaları/insan hakları ihlallerini önleme amacına yönelik olabilir. BM Antlaşması’nın 24. maddesi uluslararası barış ve güvenliğin korunmasında başlıca sorumluluğu Güvenlik Konseyi’ne vermiştir. Uluslararası barış ve güvenliğin bozulması, tehdit edilmesi ve saldırı tespiti yapması halinde BM Antlaşması’nın 39. maddesi uyarınca Güvenlik Konseyi’nin yetkilerini kullanması mümkün olacaktır. Yakın tarihteki örneklerden yola çıkarak denilebilir ki ağır insan hakları ihlalleri de Güvenlik Konseyi tarafından barışın bozulduğu durum olarak kabul edilmektedir. Koruma sorumluluğu doktrininin gelişimi de bu süreç ile paralellik arzetmektedir. Öyleyse uluslararası insan 6N 35Q?#$ @ $# P2II!# 8$ P2II!# 8 /0444K-&;31 - #' 'P 2 N5 9 CCC 8# 35Q )2 $ < = & < - %/ PL:85: #F#$ 6NM 6C TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013) Responsibility to Protect in the Cases of Libya and Syria in Terms of Public International Law Asst. Prof. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY haklarının korunması, günümüzde içişlerine karışmama yasağının önemli bir istisnası olarak karşımıza çıkmaktadır. Günümüzde çok sayıda insan hakları sözleşmesi vardır ve bu sözleşmelere taraf olan devletler, insan hakları iç işimizdir, hiçbir müdahale olamaz söyleminden vazgeçmişlerdir. II. LİBYA’DA “KORUMA SORUMLULUĞUNUN” UYGULANMASI A. Genel Olarak Arap Baharı, Mısır ve Tunus’tan sonra Libya’ya sıçramış, 2011 yılında Kaddafi Hükümeti’ne karşı ayaklanma olmuş; yaşanan iç çatışma ve NATO müdahalesi sonunda Trablus düşmüş ve 42 yıl devam eden yönetim sona ermiştir.43 Kaddafi, ayaklanmaların başlaması üzerine isyancılara karşı savaş açtığını ilan etmiş, bu kişileri yok edeceğini açıklamıştır.44 Tüm bu açıklamalar üzerine uluslararası topluluk alarma geçmiştir. BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, BM Güvenlik Konseyi ve İnsan Hakları Konseyi’nin dikkatini konuya çekerek harekete geçmeye davet etmiştir. Libya’da sivil halka karşı gerçekleştirilen sistematik ve yaygın saldırıların “insanlığa karşı suç olduğu” teşkil ettiği belirtilmiştir.45 25 Şubat’ta konuyu araştırmak üzere bir komite kurulmuş, ertesi gün de Güvenlik Konseyi tarafından konu tartışılarak 1970 sayılı karar alınmıştır.46 Aynı zamanda Genel Kurul kararıyla Libya’nın BM İnsan Hakları Konseyi üyeliği askıya alınmıştır.47 Arap Birliği de benzer bir tutum takınarak Libya’nın üyeliğini askıya almıştır.48 Güvenlik Konseyi’nin Libya’ya ilişkin almış olduğu 1970 sayılı kararda öncelikle Libya Hükümeti’nin sivil halka yönelik sistematik ve yaygın olarak gerçekleştirdiği saldırılar “insanlığa karşı suç” olarak nitelendirilmiştir. Koruma sorumluluğuna açık bir ifade ile yer veren kararda, bu sorumluluğun öncelikle Libya Hükümeti’nde olduğu ifade edilmiştir. Bu sorumluluğunu yerine getirmeyen Libya Hükümeti yetkilileri hakkında Roma Statüsü’nün 16. 86 88 8G 8M 87 8N FSF3PX)= %.1A !0. B #% 2'%2# ' "= # 5*# #$ 6# FSF3P#$ 9:;;EEE*; ;4 E2 ;J* ;94 E9YH4 E<V $786UI*<V2 ?#N$G#$ 6@I%",("9 0*0-0( ( . *.0 * "" * , ((I%""0"96$(.(+ 0#G (( (( K , 0 9:;;EEE*;*; ; EW"9HV5;325;#NG? C7$@ ?#M$G#$ 6@ 3 5R G; B4;3=;325;5R G; 9:;;EEE; ; ;#$ ;$#; $##6W*""-W W-WE ?#$$G#$ 6@ TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013) 279 Uluslararası Hukuk Açısından Libya ve Suriye Örneğinde Koruma Sorumluluğu Yrd. Doç. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY maddesi uyarınca soruşturma başlatılması karara bağlanmıştır. Ardından BM Antlaşması’nın 41. maddesi kapsamında değerlendirilebilecek olan silah ambargosu, seyahat yasağı (Karar’ın I no’lu ekinde isimleri yer alan hükümet yetkilileri) ile diğer hükümet yetkilileri ve aile üyelerinin ülkelerdeki malvarlıklarının dondurulması (Karar’ın II no’lu ekinde yer alan kişiler) yaptırımlarının uygulanması kararlaştırılmıştır. Bütün bu yaptırımların uygulanmasını gözetme amacıyla da bir “Yaptırımlar Komitesi” kurulmuştur.49 280 1970 sayılı karara uyulmamasını takiben bu defa askeri önlemler içeren 1973 sayılı karar alınmış; önceki yaptırımların kapsamı genişletilmiş (yaptırımların uygulanacağı kişiler listeler ile belirlenmiş), BM Antlaşması’nın 42. maddesi uyarıca askeri müdahale yapılabileceği ifade edilmiştir. Bu konuda da NATO yetkilendirilmiştir. Bölgesel nitelikte Arap ve Afrika Birlikleri konunun çözümünde rol almak üzere işbirliğine davet edilmişlerdir. 15 Şubat 2011’den itibaren Libya’da işlenen insanlığa karşı suçlar ile ilgili olarak sorumluların Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasına ilişkin düzenleme teyit edilmiştir. Ayrıca 1973 sayılı karar ile “uçuşa yasak bölge” oluşturulmuştur. Aslında uçuşa yasak bölge, Güvenlik Konseyi’nin insani müdahale kapsamında pek de başvurduğu bir yol değildir. Daha önce Irak (1991) ve Bosna-Hersek (1992) müdahalelerinde insani yardım amacıyla uygulanmış; ancak “sivil halkın korunması” amacıyla ilk defa Libya’da gerçekleştirilmiştir.50 Kararın alınmasında Güvenlik Konseyi üyelerinden Brezilya, Çin, Almanya, Hindistan ve Rusya çekimser kalmış, diğer üyeler ise olumlu oy kullanmışlardır. Olumlu oy kullanan devletler, ABD, Fransa, İngiltere, Bosna-Hersek, Nijerya, Kolombiya, Gabon, Güney Afrika, Portekiz’dir.51 Kararda, “münhasıran sivil halkın korunması” ile sınırlı bir yetkilendirme yapılması konusunda uzlaşı sağlanabilmesinin nedeni, iç çatışmalardan ve silahlı çatışmalardan sivil halkı korumaktır.52 Operasyon, koruma sorumluluğu açısından değerlendirilecek olursa müdahalenin zamanında yapıldığı söylenebilir; çünkü hiç vakit kaybedilmemiştir. Bu konuda önceki örneklerden ders alındığı görülmektedir.53 Bu müdahalenin öncekilerden en önemli farkı, Güvenlik Konseyi kararı ile 8C /09:;;EEE*;; ; C7$;? N$G#$ 6@ B442P+D<K<45X )2 # /X-< --Q:MG;##$ N G /09:;;EEE*;4 E;J ;";#$ ; $#$$"?$M$G#$ 6@ G# 35Q?#$ 6@C8 G6 [<=K 59 &;% ,- .C 2 #' X - < IEQ: 6#$ # G$ TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013) Responsibility to Protect in the Cases of Libya and Syria in Terms of Public International Law Asst. Prof. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY gerçekleştirilmiş olmasıdır. Öte yandan NATO güçlerinin tarafgir olması ve isyancılar ile birlikte rejimi devirmesi 1973 sayılı kararda kendisine verilen yetkilerini aşması olarak değerlendirilmektedir. Anılan kararın amacı sivillerin korunması iken, rejim değişikliğine doğru kayma olmuştur. Çin, Rusya, Brezilya ve Hindistan bu durumu endişe verici olarak nitelendirmiştir.54 Kararın alınmasını takiben Rusya Devlet Başkanı Putin’in, bu kararın “Herşeye izin veren bir Haçlı Seferi” olduğu şeklindeki yorumu da hem Batı Devletleri hem de Arap Birliği açısından şaşırtıcı olmuştur.55 Kaddafi’nin öldürülmesi ile çatışmalar sona ermiş, 16 Eylül 2011 tarihinde alınan 2009 sayılı Güvenlik Konseyi kararı ile Libya’da BM Libya Destek Komisyonu (UNSMIL) kurulmuştur.56 Böylece BM yeniden inşa sürecinde de rol oynamıştır. Yeniden yapılanma konusunda gelişmeler hızlı olmuş, Ulusal Geçiş Konseyi ülkede bir an önce demokratik bir yönetim oluşturulacağını, yeni bir anayasa hazırlanarak seçimlerin yapılacağını açıklamıştır. Bütün bu gelişmeleri takiben Libya’nın ekonomisinin hızla gelişmesi beklenmektedir. Özellikle güvenli ve istikrarlı bir yapılanmanın oluşturulması yabancı yatırımcıyı ülkeye çekecek, böylece yeniden yapılanma sürecinde ekonomik kalkınma sağlanacaktır.57 7 Temmuz 2012’de düzenlenen genel seçimler de bu nedenle umut verici olmuştur. Bazı münferit olaylar dışında tüm tecrübesizliğine rağmen Libya halkı seçimlerde başarılı bir sınav vererek demokratik bir olgunluk sergilemiştir.58 Sonuç olarak, Libya Hükümeti ülkedeki insan hakları ihlallerini önleme sorumluluğunu yerine getirememiş; ancak Libya Operasyonu ile sivillerin korunması amacı, mezalimin daha ileri boyutlara ilerlemesini engellemeyi bir ölçüde başarmıştır. Böylece koruma sorumluluğunun ilk aşaması gerçekleşmiştir. İkinci aşama olan reaksiyon (tepki verme) açısından değerlendirildiğinde öncelikle, haklı neden şartının gerçekleştiği, Libya Hükümeti’nin sivil halkını korumadığı aksine kendisinin zarar verdiği görülmektedir. Güvenlik Konseyi’nin ilk kararında askeri nitelikte olmayan yaptırımlara başvurulmuş; fakat bundan sonuç alınamaması nedeniyle askeri nitelikte önlemler içeren karar alınmıştır. Bir başka ifade ile askeri yaptırımlara G8 [<=K 9:;;EEE;#$ ;";$6;# ;9" - *; M $M87$;" Y? #$G#$ 6@ GM /09:;;*;?#$$G#$ 6@ G7 3D</0&, 20 , #'P I" 7 K#$ C GN [!L5&2 #'5D0 #P 0#$ # GG TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013) 281 Uluslararası Hukuk Açısından Libya ve Suriye Örneğinde Koruma Sorumluluğu Yrd. Doç. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY 282 son çare olarak başvurulduğu görülmektedir. Güvenlik Konseyi’nin operasyon için NATO’yu yetkilendirmiş olması da doğru otoritenin müdahale ettiğini göstermektedir. Özellikle böyle bir yetkilendirmenin yapılabilmiş olması koruma sorumluluğu doktrini açısından olumlu bir gelişme olarak nitelendirilmiştir. Libya örneğindeki en önemli sorun, NATO’nun kendisine tanımış olduğu yetkiyi aşması noktasında olmuştur. Bu da operasyonu, orantılılık ilkesi açısından tehlikeye sokmuştur. Bu tür operasyonların çoğunlukla hava saldırısı şeklinde gerçekleşmesi, kara harekâtı ile desteklenmemesi sivil ölümlerin artmasına neden olmakta, ayrıca pek çok kişinin evlerini terk etmesi ile sonuçlanmaktadır.59 Koruma sorumluluğunun merkezinde esas olarak savaş değil, ağır insan hakları ihlallerine neden olan uluslararası suçlar yer almaktadır.60 NATO, iç çatışmanın tarafı olmuş muhalif gruplarla birlikte hareket ederek rejimi devirmiştir. Oysa NATO’yu yetkilendiren Güvenlik Konseyi kararında böyle bir amaç güdülmemiştir. Bu durum ise, yapılan operasyonu önceki müdahalelere yaklaştırmış, bir sonraki Suriye iç savaşı açısından “koruma sorumluluğu”nun işletilmesi konusunda önemli çekinceler doğurmuştur. Öte yandan Libya’daki tecrübelerin iktidar için savaşan taraflar arasındaki çatışmalardaki müdahalelerin taraflardan birine destek vermeden gerçekleştirilmesinin imkânsız olduğu görüşleri de ortaya atılmıştır.61 Üçüncü aşama olan yeniden inşa sürecinde önce de ifade edildiği gibi, BM aktif bir tutum takınmış, Güvenlik Konseyi’nde oybirliği ile alınan 2009 sayılı kararda, Libya’nın yeniden inşası konusunda destek sağlanacağı ifade edilmiştir. Kamu düzenin sağlanması, seçimlerin yapılması, insan haklarının korunması, ekonomik kalkınmanın sağlanması gibi konularda uluslararası topluluğun destek olması amaçlanmış; ikili ve çok taraflı aktörler aracılığı ile desteğin gerçekleştirileceği ifade edilmiştir.62 Böylece koruma sorumluluğunun son aşamasında da uluslararası topluluğun işbirliği içinde hareket ettiği söylenebilir. Ancak en sonuncu olması gereken bu aşamanın operasyon sırasında başlamış olması eleştiriye açıktır. Çünkü ikinci aşamada da daha önce ifade edildiği gibi rejim değişikliğine yönelik bir operasyon olmuştur. Öte yandan her şeye rağmen daha fazla sivilin ölmesini engellediği gerçeği göz ardı edilmemelidir. Libya GC P2K!4 5* &< % & 2 8 ' 5 ) ( 2 4#$ M M$ /32K2L*+4DB5X&. 1 ' :' 0? *- , %-3 ,D. .*1'5 = * 7?8@#$ 88 M 35Q ?#$ 6@ C8+ K ( 0 5233=F &;% ,- .02 1:' "IEQ:6;6#$ CM M# 9:;; EY ; *#$ $;E";#$ R$C; N;W 6 88876?#N$G#$ 6@ TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013) Responsibility to Protect in the Cases of Libya and Syria in Terms of Public International Law Asst. Prof. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY örneği, gerektiğinde acil durumlarda Güvenlik Konseyi’nin çok hızlı bir şekilde karar alabildiğini göstermiştir. III. SURİYE’DE KORUMA SORUMLULUĞU A. Genel Olarak Arap Baharı süreci ile birlikte, Mısır, Tunus, Libya ve Yemen’de iktidar değişiklikleri olmuştur. Ancak sürecin Suriye’ye sıçraması ile birlikte, Esad Hükümeti ile reform talep eden güçler arasındaki çatışmalar bir iç savaşa dönüşmüştür. İki yılı aşkın süredir devam eden çatışmalarda 80.000’den fazla insan öldürülmüş, dört milyondan fazla kişi evlerini terk etmek zorunda kalmış, yaklaşık yedi milyon kişi de insani yardıma muhtaç hale gelmiştir.63 Suriye krizi, ulusal ölçekteki çatışmaların ötesinde bölgesel ve küresel seviyede bir anlaşmazlığa dönüşmüş, Orta Doğu’da Şii-Sünni gerilimine yol açarken, dünyada demokratikleşme hareketlerini destekleyen aktörler ile otoriter yönetimleri destekleyen devletler arasında mücadeleye neden olmuştur.64 Bunun sonucunda da Suriye konusunda ağır insan hakları ihlalleri karşısında “koruma sorumluluğu” nu devreye sokmak isteyen devletler ile “devletlerin mutlak egemenliği”ni savunan ve dış müdahalelere karşı çıkan devletler karşı karşıya gelmiştir. Öncelikli olarak bölgesel düzeyde Arap Birliği, Suriye’nin üyeliğini askıya almıştır. Konu daha sonra BM gündemime taşınmış, 2012 yılının ilk aylarında BM ve Afrika Birliği özel temsilcisi Kofi Annan sorunun çözümünde görevlendirilmiş; Esad Hükümeti altı maddelik Plan’ı kabul ettiyse de sorun çözülememiştir.65 Konu, BM Güvenlik Konseyi önüne gelmiş; 21 Nisan 2012’de oybirliği ile alınan 2042 sayılı Güvenlik Konseyi kararı ile Annan Planı onaylanmış, ateşkesin gözlemlenmesi amacı ile 30 kişilik silahsız askeri bir grup görevlendirilmiştir. Ayrıca kararda, Suriye’de insan hakları ihlalleri gerçekleştirildiği ifade edilmiştir.66 Ancak, ateşkes talebinden olumlu bir sonuç alınamamasına ve insan hakları ihlallerinin giderek artmasına rağmen, Güvenlik Konseyi’nden daha sonra yaptırım içeren bir karar almak mümkün olmamıştır. M6 9:;;EEE*#9*; *;?#6$G#$ 6@ 54<KI<+52!I!) 4 #& ;'/* "K 39394:G#/!ID25L!#$ # MG 4%" #$ #%" * D K %" " J% *. 2" % $4%" * , 0 8N ("" ( "" " , -"J%( /09:;;EEE; E;E";;#$ #;$N;$#;-RRA?6$$G#$ 6@ MM 9:;;EEE*;4 E;J ;";#$ #; $M$C"?#6$G#$ 6@ M8 TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013) 283 Uluslararası Hukuk Açısından Libya ve Suriye Örneğinde Koruma Sorumluluğu Yrd. Doç. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY Rusya ve Çin’in vetoları nedeniyle daha sonra konuya ilişkin getirilen karar tasarıları kabul edilmemiştir.67 BM İnsan Hakları Konseyi tarafından Suriye’deki insan hakları eylemlerini araştırmak amacıyla oluşturulan Bağımsız Uluslararası Komisyonu’nun raporuna göre, Suriye Silahlı Kuvvetleri protestoculara karşı orantısız güç kullanmıştır. Bugüne kadar konuya ilişkin çok sayıda rapor yayınlayan Konsey, ilk olarak 29 Nisan 2011’de almış olduğu bir kararla Esad Hükümeti’nin gerçekleştirdiği insan hakları ihlallerinin çok ciddi boyutlara ulaştığını ifade etmiştir.68 Takip eden raporlarında da Hükümet’ten insan hakları ihlallerine son vermesi çağrısında bulunmuştur.69 Suriye Hükümet Başkanı Esad ise, kendisine yönelik iddiaları reddederek söz konusu protestoların uluslararası emperyalist güçler tarafından desteklendiğini ve problemin kendi hükümetinden değil, terörist olarak nitelendirdiği muhalif güçlerden kaynaklandığını iddia etmiştir.70 284 25 Mayıs 2011’de Suriye’deki duruma ilişkin olarak Fransa, Almanya, Portekiz ve İngiltere Güvenlik Konseyi’ne bir karar tasarısı sunmuş, tasarıda Suriye Hükümeti’nin “ülkesi içindeki sivilleri koruma sorumluluğu” olduğu ifade edilmiştir. Suriye Hükümeti, İnsan Hakları Konseyi’nin soruşturma görevini yerine getirmesi konusunda işbirliğine davet edilmiştir.71 Yoğun tartışmalar sırasında Rusya, Çin, Hindistan, Brezilya ve Güney Afrika, Suriye Hükümeti’nden talep edilen reform programının Güvenlik Konseyi kararı ile dayatılması konusundaki hassasiyetlerini dile getirmişlerdir; çünkü bu konu anılan devletlere göre Suriye’nin içişlerine giren bir konudur. Rusya ve Çin, 1973 sayılı Güvenlik Konseyi’nin Libya’ya ilişkin kararı sonrasında yetki aşımı nedeniyle ortaya çıkan çekincelerini dile getirmişlerdir. 21 Temmuz 2011’de, BM’in Soykırım ve Koruma Sorumluluğu konusunda görevlendirdiği özel danışmanlarının yaptığı bir açıklamada Suriye’de gerçekleştirilen insan hakları ihlallerinin “insanlığa karşı suç” boyutuna ulaştığı M7 MN MC 7$ 7 3 " -"5 %,( * "* , 5 %" * , ( , #$$N " D%. * , (" " , * , ( "" "",((/02Q45D ),8' %,- .' "IEQ:#G#$$NO#$$C#GO6 3 5O M; 39,09:;;EEE*;24;3/" ;3=;<<=<5;J* ; 9Y? 6$G#$ 6@ [<=K M &!- "? 1 * # , ' * RJ ? @ #M #$ TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013) Responsibility to Protect in the Cases of Libya and Syria in Terms of Public International Law Asst. Prof. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY ifade edilmiştir.72 Acil olarak koruma sorumluluğunu yerine getirmeye davet edilerek uluslararası insan hakları alanındaki yükümlülükleri hatırlatılmış olmakla birlikte, Suriye Hükümeti’nin tutumunda bir değişiklik olmamıştır. Güvenlik Konseyi, 4 Ekim 2011’de Suriye’de “koruma sorumluluğunu devreye sokmak” amacıyla sunulan karar tasarısını reddetmiştir. Yapılan oylamada Brezilya, Hindistan, Lübnan ve Güney Afrika çekimser kalmış, ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya olumlu oy kullanmış, Rusya ve Çin ise kararı veto etmiştir.73 BM’nin pasif tutumu karşısında Arap Birliği inisiyatifi ele alarak 16 Kasım 2011’de Libya örneğinde olduğu gibi Suriye’nin üyeliğini askıya almıştır. Arap Birliği Suriye’ye ilişkin 12 Kasım 2011’de aldığı karar ile 15 gün içinde Suriye Hükümeti ile muhalefet arasında Arap Birliği gözetiminde ulusal dayanışmanın sağlanması çağrısında bulunmuş; çağrıya olumlu yanıt vermeyen Suriye Hükümeti’ne karşı çeşitli yaptırımlar uygulanması konusunda Lübnan ve Yemen’in karşı oyuna rağmen uzlaşı sağlanmıştır.74 Libya’da da aktif davranan Arap Birliği’nin tutumu, kendi içinde geçirdiği dönüşüm sürecinde küresel sisteme entegre olma çabası olarak yorumlanmaktadır. Kendisini Arap milliyetçiliğinin kalesi olarak gören Suriye’nin üyeliğinin askıya alınması da bunu teyit eder niteliktedir. Suriye’ye yönelik Güvenlik Konseyi kararı alınmasına engel olan Rusya ve Çin, Arap Birliği’nin bölgedeki tutumunu desteklemiştir; çünkü bu durum sorunun uluslararasılaşmasını engelleyerek bölgesel düzeyde kalmasını sağlamaktadır.75 Ancak ne yazık ki Arap Birliği’nin girişimlerinden bir sonuç alınamamıştır. 22 Ocak 2012’de Arap Birliği, Avrupa Birliği’nin de desteğiyle bir “Barış Planı” hazırlayarak sorunu BM’ye sunmuştur. Ancak hazırlanan karar tasarısı, Rusya ve Çin tarafından ikinci kez veto edilmiştir.76 BM Genel Kurulu da soruna ilişkin olarak 2012 yılında iki defa toplanmış, her ikisinde de Suriye Hükümeti’ni kınamıştır. Son olarak 15 Mayıs’ta üçüncü defa toplanmış; ancak bu defa daha az devletin desteği ile bir karar alınabilmiştir.77 Arap Birliği, 6 Mart 2013’te Suriye Ulusal Konseyi’ne 7# 76 78 7G 7M 77 *?5 @+2"E"I?K5@J 3 # P 0#$ B4 9 - J <- &# 1 E - : , 1 ' # 13 B8 . *3 ' F , E 1% '?J 3 5=; $8$682#$ @ KTKK2I21)* &- #.'52P05:G #$ #C KTKK2I21# 9:;;EEE ;R RRR 0R RR RR"R 8 $NR 0"?6$$G#$ 6@ P %" ""*9" -"0 $7 # GC , "( " " - 5 ( 5 - D, B K ( /0 9:;; E;#$ 6;$G; M; RRR* RR"R* ;?#6$G#$ 6@ TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013) 285 Uluslararası Hukuk Açısından Libya ve Suriye Örneğinde Koruma Sorumluluğu Yrd. Doç. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY temsil gücü vermiştir. Birlik içinde Suriye’yi 26 Mart’tan itibaren “”Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu” temsil etmektedir.78 BM Genel Sekreteri bölgede kimyasal silah kullanılıp kullanılmadığını araştırmak için bir soruşturma başlatmıştır.79 Avrupa Birliği, muhaliflere yönelik silah ambargosunu kaldırmıştır. Öte yandan da Rusya, İran ve Venezüella’nın Suriye Hükümeti’ne ekonomik, siyasi ve askeri nitelikte desteği devam etmektedir. 80 B. Suriye’de Koruma Sorumluluğunun Başarısızlığı 286 Uluslararası hukuk tarafından kurallara bağlanmış olan silahlı çatışmaların başlaması halinde, barış dönemi için öngörülen kurallar yerini silahlı çatışmalara ilişkin kurallara bırakmaktadır. Uluslararası insani hukuk olarak da adlandırılan silahlı çatışmalar hukuku (jus in bello), uluslararası ve uluslararası nitelikte olmayan silahlı çatışmalarda sivillerin/mağdurların korunması ve kullanılacak silahları ve yöntemleri düzenlemektedir.81 Günümüzde uluslararası insani hukuk kuralları tüm devletlerin taraf olduğu 1949 tarihli Cenevre Sözleşmeleri’nde düzenlenmiştir. Sözleşmeler’in ortak 3. maddesi insan haklarının sert çekirdeğini oluşturmaktadır. Uluslararası nitelikte olmayan silahlı çatışmalar başlığı altındaki maddede, “çatışmanın Sözleşme’ye taraf devletlerden birinin ülkesinde gerçekleşmesi halinde çatışmanın taraflarının, çatışmaya taraf olmayan bireylerin en temel haklarını korumakla yükümlü oldukları” düzenlenmiştir.82 Ayrıca 1977 tarihli Cenevre Sözleşmeleri’nin II No’lu Protokol’ü de uluslararası nitelikte olmayan silahlı çatışmalara ilişkindir.83 Suriye, Cenevre Sözleşmeleri’ne taraf iken, anılan Protokol’e taraf değildir. Öte yandan pek çok hükmü örf adet hukuku kuralı niteliğinde olduğundan Suriye’nin bu kurallara da uyması gerekmektedir. 7N 7C N$ N N# N6 / ( -" " 2" % 9 /%" ( *. "9/%" ("< = 0 - ( (+I", (/09:;;EEE- ; R"R R " R7GM77M ?#8$G#$ 6@ / D 5 / K 9 ," 2" % ( -" ( 9 / " 5 BK % ( (/09:;;EEE*0 9; ;N#6MG;R " RR R"?# $G#$ 6@ 9:;;EEE * ;#$ 6;$6;# ;R* R R " RRR "*R""RR ";?$ $M#$ 6@ 9:;;EEE*#9*; *;?$ $M#$ 6@ K53?#$ 6@ 6 K , 0 PFJI # " Z<< I L!#$$C#N D0" ,( - - * ,(,* .-" * , * (*,0(/0P2[=4 2 + P12!3 &#% 9 = < = = #<# '5 )2F#$ 6## TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013) Responsibility to Protect in the Cases of Libya and Syria in Terms of Public International Law Asst. Prof. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY Suriye’deki çatışmalar değerlendirildiğinde, 16 Temmuz 2012’de Kızılhaç Uluslararası Komitesi’nin de açıkladığı gibi süre, yoğunluk ve organizasyon şartları açısından değerlendirildiğinde uluslararası nitelikte olmayan bir iç çatışma yani bir iç savaş bulunmaktadır.84 Bu durumda, Esad güçleri ile muhalif güçlerin çatıştığı her yerde uluslararası insani hukuk kuralları uygulanacaktır. Bir başka ifade ile muhalif güçlerin de bu kurallara uyma yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu yükümlülüklere uyulmadığı takdirde her iki taraf da “savaş suçu”” işlemiş olacaklar dolayısıyla da uluslararası cezai sorumlulukları görülmektedir. İnsani hukuk ile insan hakları hukukunun farklı olduğu yönünde görüşlerin85 yanı sıra birbirini tamamlayıcı nitelikte olduğunu savunan görüşler de bulunmaktadır.86 Denilebilir ki, silahlı bir çatışma sırasında uygulanan bu iki hukuk dalı, birbiri ile çok yakın ilişki içindedir ve tamamen ayrı düşünülemezler. İşte bu nedenle iç çatışmalar ve iç savaşlar artık devletlerin iç meseleleri olarak görülmemektedir. Önceki açıklamalarda da ifade edildiği gibi, Suriye Hükümeti’nin sivillere yönelik ağır insan hakları ihlallerinin “insanlığa karşı suç” niteliğinde olduğu ifade edilmiştir. Böyle bir suç kategorisinin yaratılmış olmasının nedeni, devletin kendi vatandaşına karşı işlediği suçların savaş suçları kapsamında değerlendirilememesidir.87 Tüm bu suçlar konusunda da Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin yargı yetkisi doğmaktadır. Her ne kadar Suriye, Mahkeme Statüsü’nü imzalamışsa da henüz onaylamamıştır. Öte yandan işlenen suçların sorumluları, Mahkeme Statüsü’nün 13 (b) maddesine uygun olarak Güvenlik Konseyi kararı ile BM Antlaşması’nın VII. Bölümü uyarınca Mahkeme’ye sevk edilebilecektir.88 Tüm bu gelişmeler bizi Suriye’de koruma sorumluluğunun uygulanması gerektiği sonucuna ulaştırmaktadır. Zira Suriye’de iki yıldan fazla bir süredir uluslararası suç niteliğindeki insan hakları ihlallerinin Suriye Hükümeti tarafından önlenemediği, devletin bu sorumluluğunu yerine getiremediği aşikârdır. Üstelik günümüzde Suriye başarısız devlet (failed state) olarak kabul edilmektedir. Öyleyse ulusal sorumluluk yerini uluslararası sorumluluğa bırakmaktadır. Bugüne kadar ne BM ne de Arap Birliği sorunu barışçıl yollarda çözmeyi başarabilmiştir. Suriye’de koruma sorumluluğu kapsamında öncelikle N8 NG NM N7 NN KL ! &# < # " = / 9:;;EEE*" ; 0;#8N7; >2#>N$>CC" R>2#>N$>CN>=8>/$>=6>7R>=G>C>2#>N$ >CCR R>=8>/ R?6$$G#$ 6@ PP4=( $% &'/ L !#$$M# PP4=6 K53?#$ 6@ G BL* K5"(,022<520 );%,- . @/X<%/UIQ: $#$ C R $ TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013) 287 Uluslararası Hukuk Açısından Libya ve Suriye Örneğinde Koruma Sorumluluğu Yrd. Doç. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY 288 taraflara ateşkes çağrısında bulunulması ve önleme sorumluluğu kapsamında sivillerin korunması için güvenlik koridorları oluşturulması gerekirdi. Taraflara ateşkes çağrısı yapılmış, Annan Planı devreye sokulmuş; Güvenlik Konseyi de oybirliği ile 2042 sayılı kararla bunu onaylamış olmasına rağmen taraflar ateşkes kurallarına uymamıştır.89 21 Nisan’da alından 2043 sayılı Güvenlik Konseyi kararı ile oluşturulan BM Gözlemci Misyonu (UNMIS)’ten de ateşkesin sağlanması konusunda bir sonuç alınamamıştır. Bir başka ifade ile barışçıl yollar tükenmiş, ABD, Avrupa Birliği ve Arap Birliği’nin uyguladığı yaptırımlar etkili olamamıştır.90 İkincisi, Suriye Hükümeti’nin koruma sorumluluğunu yerine getirmediği, vatandaşlarının insan haklarının ihlal edildiği, insani hukuk kurallarına uyulmadığı uyarısında bulunulması gerekirken, BM içinde bu konuda bir uzlaşıya varılamamıştır. Son olarak tüm bunlardan sonuç alınamaması halinde Güvenlik Konseyi’nin alacağı bir karar ile Libya örneğinde olduğu gibi öncelikle askeri nitelikte olmayan önlemlere başvurulması, Esad Yönetimi ve ailesine karşı “akıllı /hedeflenmiş yaptırım kararları” uygulanması ve işlenen suçların sorumlularının yargılanması için Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne sevk edilmesi gerekirdi. Ancak Güvenlik Konseyi’ndeki veto engeli aşılamadığı için bu kararların hiçbiri alınamamıştır. Zamanında ve kararlı bir şekilde etkili bir müdahale gerçekleştirilememiştir. Genel Kurul’un almış olduğu kınama kararlarının ötesine gidilememiştir. Öyleyse bugün gelinen noktada halen koruma sorumluluğunun gerekleri yerine getirilememektedir. Hatırlanacağı üzere ICISS raporunda, Güvenlik Konseyi’nin veto nedeniyle koruma sorumluluğunu yerine getirememesi halinde, Genel Kurul’un da devreye girebileceği ifade edilmiştir. Ayrıca Suriye sorunu sadece Suriyeli vatandaşların haklarını koruma sorunu olmaktan çıkmış, aynı zamanda bölgesel barışı da bozmuştur.91 Sınır-aşan çatışmaların, Lübnan’da mezhepsel nitelikte şiddetin ve genel olarak Suriyeli sığınma arayan insan sayısının artması Orta Doğu’da dengeleri bozmuş, barış ve güvenlik tehlike altında kalmıştır.92 Bu nedenle BM tarafından “uluslararası barış ve güvenliğin bozulduğu” tespitinin NC FSF3P#8 &;% 2' 1 = # " % ,- .' J< UJD9#$ #6 C 8 M #$ 6% ! 5 %" " - ( 5 (( / " &( ' "( I%" 86$$$$ " 5 "( " 0 *, " ,( ( P %" " ( #$$$$$ " 5 " #$ 6% 3 %" " G# P "( ( ""( C# ;%2'1 = #" %,- .'J < UJD9#$ #M C$ TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013) Responsibility to Protect in the Cases of Libya and Syria in Terms of Public International Law Asst. Prof. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY yapıldığına ilişkin bir karar alınması gerekmektedir. BM Antlaşması’nın 39. maddesine göre “uluslararası barış ve güvenliğin tehdidi, bozulması ve saldırı” tespiti yapma konusunda asıl yetkili organ Güvenlik Konseyi olmakla birlikte, böyle bir karar alamadığı için inisiyatif Genel Kurul’a geçmelidir. BM Genel Kurulu İç Tüzüğü, 7 Ekim 1950 tarih ve 377 sayılı "Barış İçin Birlik" Kararı'nda (Kore Savaşı sırasında alınmıştır), BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi arasında herhangi bir konuda birlik sağlanamaması durumunda nasıl bir çözüme varılacağı konusu düzenlenmiştir. “Barışa karşı bir tehdit olması, barışın bozulması ya da bir saldırı eylemi durumunda Güvenlik Konseyi, daimi üyeleri arasında oybirliği bulunmaması nedeniyle barışın ve uluslararası güvenliğin korunmasındaki temel sorumluluğunu yerine getirmezse, Genel Kurul, barış bozulmuş ya da bir saldırı eylemi olmuşsa, barışı ve uluslararası güvenliği yeniden sağlamak için gerektiğinde silahlı kuvvet kullanılması da kapsam içine girmek üzere, alınacak toplu önlemler konusunda, üyelere gerekli öğütlemelerde bulunmak amacıyla sorunu gecikmeksizin inceleyecektir. Eğer o sırada Genel Kurul toplantı içinde bulunmuyorsa, o konudaki istemi izleyen 24 saat içerisinde, olağanüstü ve ivedi biçimde toplanabilir. Böyle bir olağanüstü ivedi toplantı ya üyelerinin herhangi 7 olumlu oyu ile Güvenlik Konseyi'nin ya da Örgüt üyelerinin çoğunluğunun istemi üzerine yapılır.”93 Genel Kurul’un olağanüstü olarak toplantıya çağrılması iki şekilde olabilir. Birinci yöntem, Güvenlik Konseyi’nin davetidir. Bunun için Suriye sorununda olduğu gibi, veto nedeniyle karar alınamayan durumlarda, Güvenlik Konseyi’nin 15 üyesinden dokuzunun olumlu oyu yeterli olacaktır. Bir başka ifade ile veto yetkisi kullanılamayacaktır. İkinci yöntem, herhangi bir BM üyesinin Genel Kurul’u toplantıya olağanüstü çağırmasıdır. Bu durumda BM Genel Sekreteri, bir ay içinde Genel Kurul’da oyçokluğu oluşacağı kanaati doğması halinde, Genel Kurul’u olağanüstü toplayabilecektir. Güvenlik Konseyi’nin bugünkü oluşumuna bakıldığında, beş daimi üyenin yanı sıra, Almanya, Azerbaycan, Fas, Guatemala, Güney Afrika, Hindistan, Kolombiya, Pakistan, Portekiz ve Togo geçici üye olarak görev yapmaktadır. Bu durumda ABD, Fransa ve İngiltere’nin geçici üyelerden sadece altısı ile birlikte konuyu Genel Kurul’a taşıması mümkündür. Ancak ABD, Rusya ve Çin’in onayı olmadan bu yola da başvurmak istememektedir; çünkü bu yolun açılması kendi veto yetkisinin de etkisiz kalacağı anlamına gelmektedir. Özellikle İsrail ile ilgili kararlarda veto yetkisini kullanan ABD, bu yolun açılmasına sıcak C6 5FL5I ! ( )* ? C8GO CC$@ =: # P P K/ CC N7 TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013) 289 Uluslararası Hukuk Açısından Libya ve Suriye Örneğinde Koruma Sorumluluğu Yrd. Doç. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY bakmamaktadır.94 İkinci yolun hareket geçirilmesinde de herhangi bir üyenin örneğin Türkiye’nin öncülük etmesi mümkündür. Bu durumda, BM Genel Sekreteri Genel Kurul’u toplantıya çağırabilecek ve koruma sorumluluğun devreye sokulmasına karar verilebilecektir. Eğer bu gerçekleşemezse zaten meşruiyeti tartışmalı olan BM önemli bir prestij kaybına uğrayacaktır. Uluslararası kamuoyu, sürekli “neden Libya ama Suriye değil?” sorusunu sormakta, koruma sorumluluğunun mucidi, Gareth Evans’ın hayalleri suya düşmektedir. Evans, Suriye’de yaşananlar ile ilgili olarak “kitlesel mezalimin bütün dünyada görmezden gelinemeyeceğini, egemenliğin de insanları öldürmenin lisansı olarak kullanılamayacağını” ifade etmiştir. SONUÇ 290 Büyük beklentiler ile ortaya atılan koruma sorumluluğu, bugün gelinen noktada özellikle de Suriye örneği nedeniyle amacına ulaşamamıştır. İnsani müdahalenin yerine getirilmek istenen ve gerek BM gerek uluslararası topluluk tarafından destek gören koruma sorumluluğu, objektif olma misyonunu yerine getirememiştir. Halen insani değerler yerine ulusal çıkarlar üzerinden yapılan politikaların etkili olduğu bir kez daha ortaya çıkmış, bu süreçte de koruma sorumluluğu sınıfta kalmıştır. Dünya’da yaşanan bütün gelişmelere aynı ölçüde tepki gösterilmemektedir. Sözgelimi 11 Ocak 2013 tarihinde Fransız Ordusu’nun tek yanlı olarak Mali’ye müdahale etmesi, uluslararası toplulukta olağan bir durum gibi algılanmış, herhangi bir tepki gösterilmemiştir. Oysa Mali, uluslararası hukuk açısından toprak bütünlüğü korunması gereken bağımsız ve egemen bir devlettir.95 Mali, anılan müdahalesini BM Güvenlik Konseyi tarafından alınan 2085 sayılı karar ile meşrulaştırmaya çalışmaktadır. 26 Nisan 2013’te de BM Güvenlik Konseyi tarafından alınan bir karar ile Mali’ye bir barış gücü gönderilmesine karar verilmiştir. Tüm bu kararlar Suriye’de koruma sorumluluğunu uygulamaya karşı çıkan Rusya ve Çin’e rağmen alınabilmiştir. Aslında Mali müdahalesi bir insani müdahale örneğidir ve halen görüldüğü üzere koruma sorumluluğu, insani müdahalenin yerine geçememiştir. Suriye sorununda Güvenlik Konseyi’ndeki görüşmelerde, üzerinde en çok tartışılan konu, devletlerin bağımsızlığı, egemen eşitliği ve ülkesel bütünlüğü ilkesi olmasına rağmen Mali sorununda böyle bir hassasiyet gösterilmemiştir. Libya örneğine bakıldığında, C8 / 0 ." 0 234 T & 8 & # < = 8' 9:;;EEE*;0"9H"V#78$?$ $M#$ 6@ CG /F[KB3P2 &E %'L )N#$ 6 TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013) Responsibility to Protect in the Cases of Libya and Syria in Terms of Public International Law Asst. Prof. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY Suriye’den farklı olarak BM’nin yetkilendirdiği NATO otoritesi altında, koruma sorumluluğu kapsamında ve en önemlisi zamanında ve etkili müdahale gerçekleştirilmiştir. Öte yandan müdahale daha sonra rejim değişikliğe yönelmiş; kapsamı yön değiştirmiştir. Zayıflamış olan Libya Hükümeti’ne yönelik orantısız güç kullanılması ve hava harekâtında sivillerin zarar görmesi nedeniyle Libya müdahalesi de eleştirilmiştir. Libya krizinde ortaya çıkan eksiklikler nedeniyle, koruma sorumluluğunu geliştirmek amacıyla “Responsibility While Protecting” koruma sırasında sorumluluk kavramı gündeme gelmiştir. Zamanında, kolektif ve etkili eylem için ilkeler belirlenmesi gerektiği ileri sürülmektedir.96 Brezilya tarafından ileri sürülen bu yeni anlayışa göre, koruma sorumluluğu yerine getirilirken daha fazla kontrol ve şeffaflık olması gerektiği üzerinde durulmaktadır.97 20 Ağustos 2012 tarihli BM Genel Sekreteri’nin Koruma Sorumluluğu Raporu’nda da benzer ifadeleri bulmak mümkündür.98 Raporda daha çok “önleme” üzerinde durulmuş ve 2012 yılı “önleme yılı” olarak adlandırılmıştır.99 Ancak Suriye konusunda bir adım atılamadığı sürece koruma sorumluluğunun bir uluslararası hukuk kuralına dönüşmesi zor görünmektedir. BM İnsan Hakları Araştırma Komisyonu, Suriye’de her iki tarafın da kimyasal silah kullandığına ilişkin “makul dayanaklar” olduğunu tespit etmiştir. Haziran ayı içinde yapılması planlanan II. Cenevre Konferansı gerekli hazırlıklar yapılamadığı için Temmuz ayına ertelenmiştir. Sözkonusu gecikme nedeniyle, BM ve Arap Birliği’nin ortak Suriye özel temsilcisi Lakhdar Brahimi, “Suriye’deki durum tam anlamıyla bir trajedidir. Bu konferansı şimdiden yapamıyor olmamız bizim için utanç verici” ifadelerini kullanmıştır.100 Herşeyi anlatan bu sözler, uluslararası topluluğun yeni bir Ruanda ya da Bosna vakası ile karşı karşıya olduğu sinyallerini vermektedir. CM ! ,04P2/*& '#8 ,' #,D.0 A ;%/ ,- .0?3: . #> ?2"B442""J+BDD3 <D3J2< /0#$ 6# C7 /3D = = Q &.- ' ,D. ,A . % G % " E' 3 9 J : 4 E - < J " 5 H ?2" B442""J+BDD3 <D3J2< /0#$ 66# CN 9:;; 99 *;" Y99;R9; RR"R9?$M$M#$ 6@ CC K * 0I2< J S &- '% ,- A % . ' % ?3 ,- % "? #B8 ,- .' 3 9 J : 4 E - < J " 5 H ?2" B442""J+BDD3 <D3J2< /0#$ 6MCR7G $$ 9:;;EEE*;#;9* ;9;R RR- R0R "9R66 99?$M$M#$ 6@ TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013) 291 Uluslararası Hukuk Açısından Libya ve Suriye Örneğinde Koruma Sorumluluğu Yrd. Doç. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY K AYNAKÇA KİTAPLAR Aksar, Yusuf, “Teoride ve Uygulamada Uluslararası Hukuk II”, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2013. Başak, Cengiz, “Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Uluslararası Suçlar”, Turhan Yayınevi, Ankara, 2003. Başeren, Sertaç Hami, “Uluslararası Hukukta Devletlerin Münferiden Kuvvet Kullanmalarının Sınırları”, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara, 2003. Önok, Murat, “Tarihi Perspektifi ile Uluslararası Ceza Divanı”, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2003. Soysal, İsmail, “Türkiye'nin Uluslararası Siyasal Bağıtları, (1945–1990)”, C: 2, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara,1991. Topal, Ahmet, H., “Uluslararası Ceza Yargılamalarında Cinsel Suçlar”, XII Levha Yayınları, İstanbul, 2009. 292 Tütüncü, Ayşenur, “İnsancıl Hukuka Giriş”, Beta Yayınevi, İstanbul, 2006. MAKALELER Aksar, Yusuf, “The UN Security Council and the Enforcement of Individual Criminal Responsibility: The Darfur Case”, African Journal of International and Comperative Law, Vol:14, 2006, ss.104–119. Almeida, Paula W., “Implementing the Responsibility While Protecting After the New Report by the UN Secretary-General on Responsibility to Protect” in Responsibility to Protect: New Directions for International Peace and Security? (Edt by HUMANN, Eduarda P.; MUGGAH, Robert, IGARAPE Institute, Brazil, Mart, 2013, ss.69-75. Alpkaya, Gökçen, “BM’de Irksal Ayrımcılık Yasağı, Erken Uyarı ve Soykırım Suçunun Önlenmesi”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, C.66, No:3, 2011, ss.1–27. Annan, Kofi A., “Two Concepts of Sovereignty”, The Economist, 18 September, 1999. Arsava, Füsun, “Egemenlik ve Koruma Sorumluluğu”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XV, Y. 2011, Sa. 1, ss.101–124. TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013) Responsibility to Protect in the Cases of Libya and Syria in Terms of Public International Law Asst. Prof. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY Arsava, Füsun, “Libya Örneğinde İnsan Haklarının Korunması İçin Yapılan Askeri Müdahale”, TAAD, Yıl:4, Sayı:12, Ocak 2013, ss.81–97. Bellamy, Alex J.; Reike, Ruben, “The Responsibility to Protect and International Law, Global Responsibility to Protect 2” (2010), Martinus Nijhoff Publishers, Leiden, ss.267-286. Bozkurt, Enver, “Fransa’nın Mali’ye Müdahalesi”, Yeni Mesaj, 8 Mayıs 2013. Braga, Carlos, C. V., “Peacekeeping, R2P, RWP and the Question of the Use of Force” in Responsibility to Protect: New Directions for International Peace and Security? (Edt by HUMANN, Eduarda P.; MUGGAH, Robert, IGARAPE Institute, Brazil, Mart, 2013, ss.24-32. Breakey, Hugh; Angus J., Francis, “Points of Convergence and Divergence: Normative, Institutional and Operational Relationships Between R2P and POC”, Security Challenges, Vol:7(4), 2011, ss.39-50. Daragahi, Borzou, “Reconstruction in Libya: In a Ruinous State”, Financial Times, London, 17 Kasım 2011. Defeis, Elizabeth F., “The Responsibility to Protect and International Justice”, J. Int.’l Bus.&L., Vol:10, 2011, ss.91-101. Dunne, Tim; Gifkins, Jess, “Libya and State of Intervention”, Australian Journal of International Affairs, Vol:65/2, 2011, s.8, ss.1–15. Erhan, Çağrı, “BM Genel Kurulu Suriye İçin Harekete Geçebilir”, http://www.usak.org.tr/myazdir.asp?id=2740 . Evans, Gareth, “Russia, Georgia and the Responsibility to Protect”, 1 Amsterdam Law Forum 25, 2008–2009, ss.25–31. Evans, Gareth; SAHNOUN, Mohamed, “The Responsibility to Protect”, Foreign Affairs, Vol: 88, 2002, ss.99–110. Glanville, Kule, “The International Community’s Responsibility to Protect”, Global Responsibility to Protect 2 (2010), ss.287–306. Glanville, Luke, “On the Meaning of ‘Responsibility’ in the Responsibility to Protect” , Griffith L. Rev., Vol: 20, 2011, ss.482-504. Gökçe, Gülise; Gökçe, Orhan, “Suriye Sorunu: Başarısız veya Çöken Devlet Modeli Türkiye İçin Suriye Politikasında Uluslararası Kamuoyunu Harekete TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013) 293 Uluslararası Hukuk Açısından Libya ve Suriye Örneğinde Koruma Sorumluluğu Yrd. Doç. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY Geçirmenin Bir Aracı Olabilir mi?”, SÜ İİBF Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, ss.179–200. Gumerre, Sabelo, “The African Union and the Responsibility to Protect”, African Human Rights Law Journal, Vol:10, 2010, ss.135–160. Halatçı, Ülkü, “Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Yargı Yetkisini Kullanabilmesinin Önkoşulları”, Uluslararası Hukuk ve Politika, Cilt:I, No:3, 2005, ss.57-76. Howorth, Jolyon, “Humanitarian Intervention in the Post Cold War Era: A Provisional Balance-Sheet in Light of Libya, Syria and Mali”, Fundacition Chile 21, Santiago, 21 March 2013, ss.1–34. Kaya, İbrahim, “Suriye’de İç Savaş ve Uluslararası http://www.usakgundem.com/yazar/2487/suriye%E2%80%99de%E2%80%98%C4%B0%C3%A7-sava%C5%9F%E2%80%99-veuluslararas%C4%B1-hukuk.html. 294 Hukuk”, Keskin, Funda, “Darfur Koruma Yükümlülüğü ve İnsancıl Müdahale Kavramları Çerçevesinde Bir İnceleme”, Uluslararası İlişkiler Dergisi, Cilt 6, Sayı: 21, 2009, ss.67–88. Küçükkeleş, Müjge, “Arap Birliği’nin Suriye Politikası”, SETA Analiz, Sayı: 51, Mart 2012, ss.1–24. Mante, Brosig, “An Interlocking System of Global and Regional Security for R2P: Are We There” in Responsibility to Protect: New Directions for International Peace and Security? (Edt by HUMANN, Eduarda P.; MUGGAH, Robert, IGARAPE Institute, Brazil, Mart, 2013, ss.18-24. Peltonen, Hannes, “Sovereignty as Responsibility, Responsibility to Protect and International Order: on Responsibility, Communal Crime Prevention and International Law”, Uluslararası İlişkiler, Vol:7, No:28 (Winter 2011), ss.59–81. Peter, Anne, “The Security Council’s Responsibility to Protect“, International Organization Law Review, Vol:8, 2011, ss.1–40. Sandıklı, Atilla; Semih, ALİ, “Bütün Yönleriyle Suriye Krizi ve Türkiye”, Bilge Adamlar Kurulu Raporu, Rapor No:52, BİLGESAM Yayınları, İstanbul, 2012. Serraco, Monica, “The Responsibility to Protect: Libya and Cote D’lvoiure”, Amsterdam Law Forum, Vol:3/3, 2011, ss. 92–102. TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013) Responsibility to Protect in the Cases of Libya and Syria in Terms of Public International Law Asst. Prof. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY Stahan, Carsten, “Responsibility to Protect: Political Rhetoric or Emerging Legal Norm?”, American Journal of International Law, Vol:101/1, 2007, ss.99–120 Tekin, Sagah, “İnsani Müdahale Kavramı ve Libya’nın Geleceği”, Stratejik Düşünce Enstitüsü, Ankara, Nisan 2011, ss.1–28. Telli, Azime, “İnsani Müdahaleden Koruma Sorumluluğuna Geçiş: Eski Sorun, Yeni Kavram”, NEÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 1(2012), ss.206–220. Tezcan, Ercüment; Taşdemir, Fatma, “Silahlı Çatışmalar Hukuku ve İnsan Hakları Hukuku Açısından Suriye İç Savaşı’nın Analizi”, Ankara Strateji Enstitüsü, Ankara, Ocak 2013, ss.1–60. Welsh, Jennifer, “Implementing the Responsibility to Protect”, Policy Brief No:1/2009, Oxford, Institute For Ethics, Law, and Armed Conflict, ss.1–9. Zifcak, Spencer, “The Responsibility to Project After Libya and Syria”, Melborne Journal of International Law, Vol:13, 2012, ss.1–35. Ziya, Saliha, “Libya’nın Seçimi”, Sabah Gazetesi, 12 Temmuz 2012 BELGELER Resolution S-15/1, UN Doc A/HRC/RES/S-15/1. “Europeans on UN Council Offer Syria Resolution”, Agence France-Presse (France), 26 Mayıs 2011. UN Department of Public Information, “Security Council Fails to Adopt Draft Resolution Condemning Syria’s Crackdown on Anti-Government Protestors, Owing to Veto by Russian Federation, China’s” (Press Release, SC/10403, 4 Ekim 2011). “The Legal Case for Humanitarian Intervention in Syria Under the Responsibility to Protect”, Public International & Policy Group, May 2012. İNTERNET ADRESLERİ http://responsibilitytoprotect.org/ICISS%20Report.pdf. (23.04.2013) http://daccessddsny.un.org/doc/UNDOC/GEN/N99/395/47/IMG/N9939547 .pdf?OpenElement (27.04.2013) http://www.un.org/en/preventgenocide/adviser/responsibility.shtml (05.05.2013) http://daccessods.un.org/TMP/2318381.22010231.html (05.05.2013) TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013) 295 Uluslararası Hukuk Açısından Libya ve Suriye Örneğinde Koruma Sorumluluğu Yrd. Doç. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY http://daccessods.un.org/access.nsf/Get?Open&DS=S/RES/1706%20(2006)& Lang=E&Area=UNDOC (12.05.2013) http://www.un.org/en/preventgenocide/adviser/edwardluck.shtml. (09.05.2013) http://www.un.org/ga/search/view_doc.asp?symbol=A/RES/63/308&Lang=E. (21.05.2013) http://www.ohchr.org/en/NewsEvents/Pages/DisplayNews.aspx?NewsID=1074 3&LangID=E (28.05.2013) http://www.un.org/ga/search/view_doc.asp?symbol=S/RES/285(1970) (26.05.2013) http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2011/02/110223_gaddafi_battles_for_w est.shtml (20.05.2013) http://www.un.org/sc/committees/1970/. (18.05.2013) http://www.un.org/News/Press/docs/2011/sc10200.doc.htm. 296 http://www.cnnturk.com/2011/dunya/03/21/putin.libyaya.mudahale.hacli.sefe ri.cagrisi/610647.0/index.htl (12.05.2013) http://unsmil.unmissions.org/ (20.05.2013) http://news.xinhuanet.com/english2010/world/2011-09/18/c_131144473.htm (28.05.2013) http://www.globalr2p.org/regions/syria (23.05.2013) http://www.cbc.ca/news/world/story/2012/08/02/kofi-annan-quits.html. (30.05.2013) https://www.un.org/News/Press/docs/2012/sc10609.doc.htm. (23.05.2013) http://www.ohchr.org/EN/HRBodies/HRC/IICISyria/Pages/Documentation.a spx. (13.05.2013) http://www.israhaber.com/rusya-ve-cin-ikinci-kez-suriye-icin-veto-hakkinikullandi-14108-haberyazdir.html (30.05.2013) http://tr.euronews.com/2013/05/16/suriye-karari-bm-genel-kurulu-ndan-gecti/ (23.05.2013) http://www.aktifhaber.com/suriyeyi-smdk-temsil-edecek-756776h.htm (24.05.2013) TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013) Responsibility to Protect in the Cases of Libya and Syria in Terms of Public International Law Asst. Prof. Dr. Ülkü HALATÇI ULUSOY http://www.gazeteport.com.tr/haber/82365/ab-suriyedeki-ulusal-konseyi-tanidi (21.05.2013) http://www.suriyegercekleri.com/2013/03/21/bm-genel-sekreteri-suriyedekimyasal-silah-kullanildigi-iddialarini-arastiracaklarini-soyledi/ (01.06.2013) http://www.globalr2p.org/regions/syria.(01.06.2013) http://www.usakgundem.com/yazar/2487/suriye%E2%80%99de-%E2% 80%98%C4%B0%C3%A7-sava%C5%9F%E2%80%99-ve-uluslararas% C4%B1-hukuk.html. (30.05.2013) http://www.usak.org.tr/myazdir.asp?id=2740 (01.06.2013) http://responsibilitytoprotect.org/index.php/about-rtop/the-un-and-rtop (06.06.2013) http://www.unicankara.org.tr/v2/pages/posts/uluslararasi-suriye-baris-konferansihaziran-ayinda yapilamayacak-331.php (06.06.2013) 297 TAAD, Yıl:4, Sayı:14 (Temmuz 2013)