KAMU PERSONEL SEÇME SINAVI ÖĞRETMENLİK ALAN BİLGİSİ TESTİ TARİH ÖĞRETMENLİĞİ 3-5 MART 2017 Çözüm Kitapçığı Deneme-6 Bu testlerin her hakkı saklıdır. Hangi amaçla olursa olsun, testlerin tamamının veya bir kısmının Merkezimizin yazılı izni olmadan kopya edilmesi, fotoğrafının çekilmesi, herhangi bir yolla çoğaltılması, yayımlanması ya da kullanılması yasaktır. Bu yasağa uymayanlar gerekli cezai sorumluluğu ve testlerin hazırlanmasındaki. mali külfeti peşinen kabullenmiş sayılır. TA R İH 2017 - ÖABT/ TAR 1. Antropologların ulaştığı bulgular şu şekilde özetlenebilir: ● ● ● İnsanlar fizyolojik özelliklerinin bir sonucu olarak vücutlarının sağında bulunan uzuvlarını kullanma eğilimi göstermişlerdir. Dişler milyonlarca yıl geçmiş olmasına rağmen sağlam kalmayı başarmıştır, dolayısıyla diş minesi oldukça dayanıklı bir dokudur. Dişlerin bu denli güçlü olması, insanları beslenme dışında ağızlarını alet yapmak gibi amaçlarla da kullanmaya sevk etmiştir. Dişlerin sağ çapraz bir şekilde deformasyona uğraması da bunun sebeplerinden biridir. 4. ya yın cılık 5. 6. 3. Arnoldo Momigliano, Antik Dönem’e ilişkin olarak çok sayıda eser kaleme almış, önemli tespitler yapmış bir bilim insanıdır. Modern Tarihçiliğin Klasik Temelleri isimli eseri tebliğ ve makalelerinin derlemesinden oluşmaktadır. Eserinin Thukidydes ile Herodotos’u karşılaştırdığı bölüm ele alındığında şu sonuçlara ulaşılabilir: ● Herodotos’un Yunan-Pers Savaşlarını anlattığı eseri üslubunun da etkisiyle modern okuyucular tarafından daha insani bulunmaktadır. ● Modern okuyucular Herodotos’un eserinin, Thukydides’in eserine göre daha ilgi çekici olduğunu düşünmektedirler. ● Herodotos ve Thukydides tarihin kurucuları arasında yer almaktadır. ● Dolayısıyla modern Yunanistan’da atılmıştır. tarihçiliğin ● Momigliano, tarihçiliğe bakış açısı sebebiyle Thukydides’in Herodotos ile birlikte anılmaktan rahatsızlık duyacağı var sayımını ortaya atmıştır. Tarihçiler, kullanmak istedikleri kaynaklardan araştırmalarıyla ilgili kısımları doğrudan fiş adı verilen kâğıt parçalarına aktarırlar. Daha sonra bu fişlere bakarak atıf yaparlar. Atıf yaparken kullandıkları kaynağı dipnotta belirtirler. Eserlerini yazarken başvurdukları kaynakları ise toplu olarak bibliyografya (kaynakça) kısmında sıralarlar. İsminden ve Mısır’da yaşamasından hareketle Ptolemios hanedanı ile ilişkilendirilen Batlamyus, araştırmalarını Roma Dönemi’nde MS II. yüzyılda yürütmüştür. Güneş sistemi üzerine yaptığı tespitlerle kendisinden sonraki bilim insanlarına yol göstermiş, ilham kaynaklığı etmiştir. Çalışmaları ile özellikle Müslüman bilim insanlarını etkilemiştir. A B C D E ise m A B C D E Herodotos hikâyeci tarih anlayışını benimsemişken, Thukydides’in ise araştırmacı tarih anlayışına sahip olması daha nesnel bir anlatım benimsemesini sağlamıştır. A B C D E A B C D E Metroloji günümüzde kullanılmayan ölçü ve tartı birimlerinin modern ölçü ve tartı birimlerine dönüştürürken başvurulan bir bilimdir. Dolayısıyla Walter Hinz’ın İslam’da Ölçü Sistemleri isimli çalışması doğrudan metroloji bilimi ile ilgilidir. Bu eserde İslam devletlerinde kullanılmış olan ölçü ve tartı birimlerinin günümüz metrik sistemindeki karşılığı verilmektedir. ● A B C D E Bununla birlikte antropologlar genel olarak günümüzde yaşamayan insanların anatomisi ile ilgilenirler ve evrimi hakkında tespitlerde bulunurlar. Dolayısıyla insan anatomisi hakkında araştırma yürüttükleri, yargısına ulaşılamaz. 2. TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 6 Yunan uygarlığında (I) hukuki gelişmelerin itici gücünü toplumdaki sınıfsal mücadeleler oluşturmuştur. Örneğin Drakon kanunları soyluların toplumdaki ayrıcalıklı konumunu korumak için çıkarılmıştı. Solon kanunlarının amacı ise köleliğe yönelikti. Roma uygarlığında da benzer şekilde Roma’daki ilk önemli kanun çıkarma girişimi olan On İki Levha Kanunlarının da yayımlanmasındaki itici güç, patricilerle plebler arasındaki sınıfsal mücadele olmuştur. A B C D E 7. temelleri Lao-çe (Lav dzı/Lao-tse), Konfüçyus ile aynı dönemde yaşamıştır. Taoizm’in kurucusu olarak kabul edilmektedir. Bu inanç sisteminin amacı, insan duygu dünyasının derinlikleri ve doğanın gizemlerini ortaya çıkarmaktır. A B C D E 2 Diğer sayfaya geçiniz. TG D EN EME ÇÖZ ÜM -6 8. 20 17- ÖA B T/ TA R 11. Roma İmparatorluğu’nun sınırları Somali’den İskoçya’ya, Fırat Nehri’nden Cebeli Tarık Boğazı’na kadar uzandığı dönemde hüküm sürmüş olan ve “beş iyi imparator” olarak anılan hükümdarlar şu şekilde sıralanabilir: ● Nerva (96-98) ● Trajan (98-117) ● Hadrian (117-138) ● Antonius Pius (138-161) ● Marcus Aurelius (161-180) Bilge bir hükümdar olarak kabul edilen Marcus Aurelius, Roma’nın kuzeydoğudaki tabii sınırı olarak kabul edilen Tuna’nın ötesine uzanan başarılı seferler gerçekleştirmiştir. Ancak askerî başarılarının yanı sıra stoacı filozoflar arasında gösterilen imparator, Hollywood yapımı Gladiator isimli filme de ilham kaynağı olmuştur. Köklü bir geçmişe sahip olan Kırgızlar tarih sahnesinde görüldükleri MÖ 202’den XIII. yüzyıla kadar çok sayıda toplulukla temas kurmuşlardır. Kırgızların Büyük Hun Devleti’ni teşkil eden boylar arasında yer aldığı görülmektedir. Göktürklerin kökenine ilişkin efsanelerde Kırgızlara dair bilgilere rastlanmaktadır. Mu-Kan Kağan Dönemi’nde Göktürklere bağlanmışlardır. Uygurlara bağlı boylar arasında da Kırgızlar yer almıştır. Çinlilerle diplomatik temaslar geliştiren Kırgızlara ait önemli sayıda kalıntı Uybat, Kapçal, Tuyuhtanyasko kurganları ile Kopen mezarlarında ele geçmiştir. Öte yandan On-Ok konfederasyonunu oluşturan boylar arasında Kırgızlar yer almamışlardır. A B C D E 12. A B C D E Codex Cumanicus isimli Latince eserde Kıpçak Türkleri ve yaşayışları hakkında bilgilere tesadüf edilmektedir. Karadeniz’in kuzeyine gelip ticaret yapan Alman ve İtalyan tüccarlar, bu sahada temas kurdukları Kıpçakları daha iyi tanımak için böylesi bir eser meydana getirmişlerdir. A B C D E İstemi Yabgu’nun askerî faaliyetleri esasen egemenliği süresince yönettiği alanları ortaya koymaktadır. Öncelikle bu konuda günümüze kadar ulaşan önemli bilgiler bulunmaktadır. Bu bilgilerin temelinde İstemi Yabgu’nun askerî faaliyetlerini, ustaca yürüttüğü diplomatik manevralarla desteklemiş olması yatmaktadır. Akhunların kontrolündeki saha Göktürklerin genişlemeyi amaçladıkları bir bölgeyi teşkil ediyordu. Akhunlara karşı Sasanilerle anlaşan İstemi Yabgu, Semerkant, Buhara dâhil olmak üzere Maveraünnehr bölgesini ele geçirmeyi başardı. Öte yandan Kâşgar geleneksel olarak devletin batı kolunca idare ediliyordu. Ötüken ise kutsal başkent olması sebebiyle doğunun hükümdarı tarafından yönetiliyordu. ise m 9. ya yın cılık 13. A B C D E 14. A B C D E Emevi hanedanının yerini Abbasilerin almasıyla birlikte Endülüslü Müslümanlar, Abbasi halifesinin otoritesini reddederek kendi halifelerini iş başına getirmişlerdir. Buna paralel olarak 909 ile 1171 yılları arasında Mısır merkez olmak üzere Kuzey Afrika’da egemenlik kuran Fatımiler de kendi halifelik iddialarıyla ortaya çıkmışlardı. A B C D E 15. 10. Hz. Ömer Dönemi’nde İran, Müslümanlar tarafından fethedilmiştir. Önemli savaşların ardından gerçekleşen fetihler sonucunda Sasanilerin önemli merkezleri olan Medain, Sus ile Ahvaz ve Horasan havalisi ele geçirilmiştir. Öte yandan Kıbrıs, Hz. Osman Dönemi’nde, Emevi hanedanının kurucusu Muaviye’nin girişimleriyle gerçekleşmiştir. Mu-kan Kağan, 553’te oturduğu Göktürk tahtında 20 yıl süre ile görev yapmıştır. Hüküm sürdüğü dönemde dağınık hâldeki Türk topluluklarını birleştirmeyi başaran Mu-kan Kağan Dönemi’nde Göktürk Devleti’nin sınırları Mançurya’dan Karadeniz’e kadar uzanıyordu. Onun çağında Göktürk Devleti’nin dünyanın en güçlü devleti olduğu ifade edilmektedir. A B C D E VIII. yüzyıla ait olan Battal Gazi ya da Seyyid Battal Gazi Destanı, Malatya Serdarı Hüseyin Gazi’nin oğlu Battal Gazi’nin Bizans topraklarında gerçekleştirdiği gazaları konu edinmektedir. Destanda, Battal Gazi’nin Emevilerin İstanbul Kuşatması’na katıldığı gibi önemli tarihî gelişmelere gönderme yapılmaktadır. Türk kimliği ile günümüze kadar gelmiş olan Battal Gazi’nin Türk bir anneden dünyaya geldiği bilinmektedir. Bunun dışında Battal Gazi, çok sayıda tarihî romana ve Cüneyt Arkın ile bütünlemiş olan Yeşilçam filmlerine de ilham kaynağı olmuştur. A B C D E 3 Diğer sayfaya geçiniz. 2017 - ÖABT/ TAR 16. TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 6 19. Senkretizim, farazi bir örnek durumla açıklanırsa bağdaştırılması mümkün olmayan Paganizm ile Hristiyan öğretinin birleştirilmesi olarak ifade edilebilir. Bu konuda Babür Devleti’nin varlığını sürdürdüğü dönemde ortaya atılan fikirler özel bir örneği teşkil eder. Geleneksel Hint inançlarının güçlü bir şekilde varlığını koruduğu bir coğrafyada kurulan Babür Devleti, Türk-Moğol devlet geleneğinin bir devamı niteliğinde olmasının yanı sıra Müslüman bir hanedanın idaresindeydi. Bu dönemde Hinduizm’e ait unsurlarla İslam inanç esaslarının açıklanmasına dönük çabalar popülerlik kazanmış, çok sayıda Müslüman bu senkretik yaklaşımın bir ürünü olarak kendine has tarikatlara bağlanmışlardır. A B C D E 20. A B C D E A B C D E 18. Batı Anadolu Türk Beyliklerinden biri olan Saruhanoğullarının geçmişte meydana getirip de günümüze kadar yankılanmaya devam eden özellikleri kısaca şu şekilde sıralanabilir: ● Adını kurucusu olan Saruhan Bey’den almıştır. Bu bakımdan Osmanlılar da dâhil olmak üzere adını kurucusundan alan devletlerden biridir. ● Saruhanoğulları Beyliği, Memluklerle diplomatik temaslar kuracak kadar geniş bir hinterlanda sahipti. ● Batı Anadolu’daki diğer denizci beylikler gibi Saruhanoğullarının da donanmaları vardı ve gaza anlayışının bir parçası olarak Hristiyan bandıralı gemilere veya Bizans ve İtalyan topraklarına akınlar düzenliyorlardı. ● Saruhanoğullarının bağımsızlığına 1390 tarihinde Yıldırım Bayezit tarafından düzenlenen sefer sonucunda Osmanlılar son vermiştir. Ancak hanedan varlığını sürdürmüştür. Geçmişte “Ekümenik Patrikhane” olan Ortodoks Rum Kilisesinin en önemli dinî kurumu olan Patrikhane, İstanbul’da bulunduğu Fener semtiyle özleşmiştir. Nitekim Fener Rum Patrikhanesi olarak bilinmektedir. Böylesi bir durumun ortaya çıkasında Patikhanenin bulunduğu yer kadar, Fener’de yaşayan çok sayıda Rum’un Osmanlı Dönemi’ndeki etkisiyle de açıklanabilir. Fenerli Rum aileler Osmanlı hariciyesi için son derece önemli pozisyonlar işgal etmiş, saray ve çevresi başta olmak üzere nüfuz sahibi hâle gelmişlerdi. Sonuç olarak “Fener Rum Patrikhanesi” ifadesiyle Osmanlı Devleti’nde Ortodoks Rumların etkisi ve Patrikhanenin Fener semtinde yer alması arasında bağ kurulabilir. A B C D E ya yın cılık Anadolu Selçuklu Devleti’nin askerî yapılanması Selçuklu Devleti’nin bir devamı niteliğindeyse de önemli liman kentlerinin ele geçirilmesinin bir sonucu olarak Anadolu Selçuklu Devleti’ne has, “emirüssevahil” unvanı ortaya çıkmıştır. Emirüssevahil unvanlı görevliler Anadolu Selçuklu donanmasına komuta ediyorlardı. Bu bakımdan daha sonra birer donanma üssüne dönüşecek olan ve uluslararası deniz ticaretinin önemli birer limanı hâline gelen Sinop (I) ve Alanya’nın (II) fethi donanmanın teşkili ile ilişkilendirilebilir. 21. ise m 17. Kolonizatör Türk dervişleri tanımı Ömer Lütfi Barkan tarafından şu makalesinde yapılmıştır: “Osmanlı İmparatorluğunda Bir İskân ve Kolonizasyon Metodu Olarak Vakıflar ve Temlikler.” Ömer Lütfi Barkan, Türk tarihçiliğinin dönüm noktasında yer alan değerli bilim insanlarından biridir. Türkiye’de Annales ekolünün tanınmasında büyük katkılarda bulunmuştur. Patrona Halil İsyanı, İstanbul’da iktidarı kontrolü altında tutan çevrelerle özdeşleşmiş olup Lale Devri’nin sanat anlayışını mimari alanında yansıtan çok sayıda eserin yok olmasına sebep olmuştur. Haliç, Lale Devri’nde üst düzey devlet ricali arasında oldukça popüler bir yaşam alanı olmuş, burada inşa edilen 170’ten fazla kasır isyan sırasında yağmalanmış ve yıkılmıştır. Lale Devri’nin anılarını ayakta tutan Saadabad Sarayı ise 1809’a kadar varlığını koruyabilmiştir. A B C D E 22. Osmanlı tahrir geleneğinin Tanzimat sonrası dönemdeki devamı olarak kabul edilebilecek olan sayım ve kayıt sisteminin adı temettüattır. Temettüat sayımlarında gelir getirici kaynaklar kayıt altına alındığı gibi halkın yaşadığı konutlar ile hane reisi fiziksel özellikleriyle birlikte kaydedilmiştir. 23. Osmanlı Devleti’nde; ● Tanzimat Fermanı’nın ilanı, ● Muhassıllık Nizamnamesi ile muhassıl meclislerinin açılması, ● Vilayet Nizamnamesi ile vilayet meclislerinin oluşturulması, ● Anayasal gelişmeler demokratikleşme yolunda atılan adımlar arasında değerlendirilebilir. Bununla birlikte Dar-ı Şûra-yı Babıali, hükûmet mekanizmasını güçlendirmeye yönelik gerçekleştirilen ıslahatlardan biridir. A B C D E A B C D E A B C D E 4 Diğer sayfaya geçiniz. TG D EN EME ÇÖZ ÜM -6 24. 20 17- ÖA B T/ TA R 28. İngiltere genç başbakanı William Pitt’ten başlayarak Rusya başta olmak üzere Osmanlı topraklarında yayılmacı emelleri bulunan devletlere karşı Osmanlı Devleti’ni destekleme politikası geliştirmişti. Bu politika “devletin varlığı” olarak isimlendirilmiştir. Öte yandan 93 Harbi’nden sonra özellikle Osmanlı hükûmetinin borçlarını ödeme yönünde geliştirdiği yaklaşım İngiltere’nin Osmanlı karşıtı kampa dâhil olmasına sebep olmuştur. Kıbrıs ve Mısır’ın işgali de bu politika değişikliğinin bir göstergesidir. A B C D E 29. A B C D E A B C D E 26. Dünya tarihinin kırılma noktalarından biri olarak kabul edilen Fransız İhtilali, “Hürriyet, Eşitlik ve Kardeşlik” anlamına gelen “Liberté, Égalité, Fraternité” sloganıyla özdeşleşmiştir. Daha sonraları fırkaya dönüşecek olan İttihat ve Terakki Cemiyetinin ileri gelenlerinin “Hürriyet, Adalet, Musavat (eşitlik)” sloganını benimserken Osmanlı kamuoyunda da olumlu bir şekilde anılan Fransız İhtilali’nden ilham almışlardır. Bu slogan ile Osmanlıcılık fikrine de vurgu yaptıkları anlaşılmaktadır. Sedat Alp, Türkiye’nin ilk hititoloğudur. Türk tarihçiliğine yaptığı katkılar yalnızca akademik yayın ve araştırmalarıyla sınırlı kalmamış, Türk Tarih Kurumu başkanlığı görevini de yürüterek kurumsal anlamda da katkılar sağlamıştır. Atatürk’ün desteği ile Almanya’da eski doğu dilleri eğitimi alan Sedat Alp, 1940’ta geldiği Türkiye’de Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesinde öğretim üyesi olarak görev yapmıştır. Dünyada Hititoloji alanında prestijli üniversitelerde eğitim veren Sedat Alp çok sayıda ulusal ve uluslararası ödül alarak ülkemizi ve Türk bilim insanlarını yurt dışında başarıyla temsil etmiştir. Ord. Prof. Dr. Sedat Alp, 2006’da Ankara’daki evinde hayata gözlerini yummuştur. A B C D E ya yın cılık Gazetenin kamuoyu oluşturma gücü, Türk basın tarihinde ilk defa meşrutiyetin ilanından önce fark edilmiştir. Osmanlı Batılılaşma hareketlerinin bir parçası olarak Batı dünyası ve onun demokratik kurumlarını daha yakından tanıyan ve takip etmeye başlayan Osmanlı aydınları, siyasi sürece daha fazla dâhil olmak istiyorlardı. Bu bağlamda bir gazetenin kamuoyu oluşturma gücüne başvurarak iktidara baskı uygulayan Ziya Paşa, Namık Kemal ve Şinasi öncülüğünde bir grup Osmanlı aydını Hürriyet gazetesini çıkarmaya başladılar. Londra ve Cenevre’de basılan bu gazetenin, baskı maliyeti Kavalı hanedanından gelen kişilerce finanse ediliyordu. ise m 25. Çalışmalarına başbakanın manevi başkanlığında 1928 yılında başlayan Âl-i İktisat Meclisi, 24 üyeden oluşuyordu. Esasen iktisat bakanının başkanlığında toplanan meclisin toplantılarına çeşitli meslek gruplarının temsilcilerinin yanı sıra çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren girişimcilerin temsilcileri de katılıyordu. 30. Dönemin iktisat vekilinin meclis zabıtlarına yansıyan ifadeleri ile henüz Kurtuluş Savaşı sırasında çıkarların 1921 tarihli Zonguldak ve Ereğli’deki kömür işçilerine yönelik düzenlemeler ile sınırlı düzenlemeler ele alındığında şu sonuçlara ulaşmak mümkündür: ● Zonguldak ve Ereğli’deki kömür çıkarma faaliyetleri Kurtuluş Savaşı Dönemi’nde de sürmüştür. ● Zonguldak ve Ereğli’deki kömür imkânsızlıklar içinde çalışmaktaydı. ● Zonguldak ve Ereğli’deki kömür işçilerinin yaşadığı sorunlar iktisat vekilinin iradesiyle gündeme gelmiş, bu süreçte sendikal bir mücadele söz konusu olmamıştır. ● 1921 tarihli iş kanun, yalnızca Zonguldak ve Ereğli’deki kömür işçilerine yönelik olarak çıkarılmış olsa da Türk işçisinin ilk defa haklarının devlet güvencesi altına alınmış olması, kömür işçilerinin sorunlarıyla birlikte Türkiye’de işçi haklarının ele alınmaya başlandığını göstermektedir. ● Kömür işçilerinin sorunlarının devlet eliyle düzeltme iradesi sosyal devlet anlayışı ile ilgilidir. A B C D E 27. Ziya Gökalp’in, Atatürk’e hitaben kaleme aldığı ve “Gazi Paşa Hazretleri’ne” ifadesiyle başladığı şiirinin verilen dörtlüğü ile Cumhuriyetçilik ilkesine gönderme yaptığı ifade edilebilir. Özellikle dörtlük içinde geçen “Artık çiftlik değil, bir hür memleket/’Malikane’ yazılamaz taşında…” ifadesiyle padişahın yerini halkın iradesine dayanan ve “Hâkimiyet kayıtsız, şartsız milletindir!” sloganıyla dile getirilen cumhuriyet yönetiminin yüceltildiği görülmektedir. işçileri Bununla birlikte Cumhuriyet tarihinde “Büyük Madenci Yürüyüşü” gibi kamuoyunda uzun süre gündem hâline gelen büyük protesto ve yürüyüşlerle birlikte anılan maden işçilerinin yalnızca verilen pasajdan hareketle Türkiye’deki işçi hakları konusunda öncülük ettiklerini savunmak mümkün değildir. A B C D E A B C D E 5 Diğer sayfaya geçiniz. 2017 - ÖABT/ TAR 31. TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 6 34. Yargıtay (II), 6 Mart 1868 tarihinde “Divan-ı Ahkâm-ı Adliye” adıyla kurulmuştur. Daha sonra 1879’da “Mahkeme-i Temyiz” adını almış, 1945’te ise bugünkü adıyla anılmaya başlanmıştır. Danıştay (I), “Şûrayı Devlet” adıyla 1869’da kurulmuştur. Önce 1922’de TBMM’ye bağlı bir kurum iken 1927 yılı itibarıyla bağımsız hâle gelmiştir. Sayıştay (III) ise 1876’da kurulmuştur. A B C D E Tarih boyunca toplumlar arasında kültürel köprülerin kurulmasında savaşlar, göçler ve ticari faaliyetler etkili olmuştur. Avrupa’da X. yüzyıldan itibaren Müslüman Kuzey Afrika ve Doğu Akdeniz ile ticari bağlar geliştiren Venedik Cumhuriyeti, egemen olduğu bölgelerde Müslüman sanat anlayışının etkilerini yansıtan eserler inşa etmiştir. Bu bakımdan Paris, Londra, Moskova ya da Viyana gibi önemli Avrupa başkentleri arasında Venedik’te daha fazla İslam sanat anlayışını yansıtan eserlere tesadüf etmek mümkündür. A B C D E 35. ya yın cılık Katolik kilisesinin elde ettiği siyasi gücün kaynağı ile Ortodoks kilisesinden farkı konusu Avrupa tarihçilerini yüzyıllar boyunca meşgul etmiştir. Günümüzde bu konu Batı’daki Roma egemenliğinin ortadan kalkmasıyla birlikte oluşan çok kutuplu siyasi yapı içinde Roma Katolik Kilisesinin yerini alması ile açıklanmaktadır. Buna göre, ortaya çıkan siyasi boşlukta din üzerinden tanımlanan iktidar anlayışının da etkisiyle Roma Katolik Kilisesinin ruhani lideri olan papalar âdeta birer hükümdar gibi Avrupa’daki siyasi sistemde güç elde etmişlerdir. Öte yandan Ortodoks Kilisesinin ruhani lideri olan patrikler en başından beri Bizans (Doğu Roma) imparatorları tarafından tayin edilen memurlar gibi hareket etmişleri, siyasi bir otorite elde edememişlerdir. Bir başka ifadeyle Doğuda hâlihazırda güçlü bir siyasi otoritenin varlığını koruyor olmasına karşılık Batı Roma İmparatorluğu’nun çökmesi, Doğu’da kilisenin nüfuz kazanmasına engel olurken Batı’da kilisenin siyasi bir güç olarak ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. ise m 32. A B C D E A B C D E 36. 33. Avrupa’da büyük mali kaynaklara sahip olmayan, geniş bir ülkeyi kontrol altında tutma imkânına sahip olmayan ülkeler, kurdukları sistem ile birlikte daha verimli vergi politikaları ile maliyesini güçlendirmiş, böylece askerî harcamaları için finansman desteği oluşturabilmişlerdir. Söz gelimi Prusya’nın büyük bir askerî güç olarak ortaya çıkışında, Napolyon Savaşları sırasında Fransa karşısında alınan ağır yenilgilerinin tecrübeleri etkili olmuştur. Daha geniş olanaklara sahip komşuları karşısında Almanlar, kaynaklarını verimli kullanma gayretine girişmişlerdir. Bu konuda bir başka örnek ise İsveç’tir. İsveçliler XVI. yüzyıldan başlayarak kurdukları bürokratik ve askerî düzen ile komşuları Rusya’ya ve Kutsal Roma - Germen İmparatorluğu’na karşı üstünlük elde etmeyi başarmışlardır. Otuzyıl Savaşları bunu en özel örneğidir. İsveçlilerin, savaşa dâhil olmasıyla dengeler Protestanlar lehine değişmiş ve Otuzyıl Savaşlarında Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu gurur kırıcı mağlubiyetler almıştır. İngiltere ile Fransa arasında yaşanan Yüzyıl Savaşları, 1337 ile 1457 yılları arasında yaşanmıştır. Veraset meselesi ile başlayan savaşlar, İngiltere tacını da elinde tutan Norman krallarının Fransa’daki topraklarını kaybetmesi ile son bulmuştur. Akitanya’daki çatışmalar ile gelişen muharebeler, İngilizlerin, Calais dışındaki topraklarını yitirmesinin ardından kendiliğinden son bulmuştur. Bu bakımdan dünya ve Avrupa tarihi açısından müstesna bir yere sahiptir. A B C D E İtalya ve Almanya’nın siyasi birliğini sağlaması sürecine müdahale eden, ordusunun başında Prusya’ya karşı giriştiği Sedan Muharebesi’nde esir düşmesine karşılık, Fransa’nın Hindiçini’deki sömürgelerini genişleten, hem halk tarafından seçilen ilk cumhurbaşkanı hem de son hükümdar olması ile tarihteki yerini alan Fransız siyasetçi ve devlet adamı III. Napolyon’dur. III. Napolyon Dönemi’nde, İtalya’ya müdahale edilmiş, böylece Avusturya, İtalya’dan çıkarılmıştır. Öte yandan Tilsit Antlaşması 1807’de akdedilmiş olup III. Napolyon’un amcası Napolyon Bonapart tarafından imzalanmıştır. A B C D E 6 Diğer sayfaya geçiniz. TG D EN EME ÇÖZ ÜM -6 37. 20 17- ÖA B T/ TA R 41. Cumhuriyet tarihinde çift meclisli sistem ilk olarak 1961 Anayasası ile birlikte hayata geçmiştir. “Cumhuriyet Senatosu” adıyla kurulan yasama organı, esasen TBMM’nin üst meclisi niteliğindeydi. 3 grup üyenin oluşturduğu meclisin 1. grubunu 150 kişilik seçilmişlerdir. 2. grubunu Cumhurbaşkanı’nca seçilen atanmışlar ile Millî Birlik Komitesi teşkil ediyordu. Cumhuriyet Senatosu 1980 Askerî Darbesi’nin ardından çalışmalarını durdurdu. 1982 Anayasası ile anayasal bir kurum olmaktan çıktı. ● Ünite Beylikten Devlete (1300 -1453): Fetret Devri, hanedan, saltanat, örf, tekfur, voyvoda, iskan, kolonizasyon, çıkma, dirlik, hirfet, ahilik, lonca, gedik, fütüvvet, miri arazi, yörük, tahrir ● 2. Ünite Dünya Gücü Osmanlı Devleti (1453 -1600): Fetihname, amanname, Babüssaade, Rönesans, Reform, Katoliklik, Ortodoksluk, Protestanlık, Kalvenizm, engizisyon, papalık, dogmatizm, hümanizm, Harem, Divanıhümayun, reaya, kalem, oda, eyalet, sancak, kaza, muhtesip, yurtluk, ocaklık, Birun, Enderun, seyfiye, ilmiye, kalemiye, imtiyaz, kapitülasyon, hazine, külliye ● 3. Ünite Arayış Yılları (XVII. Yüzyıl): Kutsal ittifak, ıslahat, parlamento, meşrutiyet, mutlakiyet, merkantilizm, mültezim, mukataa ● 4. Ünite Avrupa ve Osmanlı Devleti (XVIII. Yüzyıl): Aydınlanma, modernizm, ihtilal, inkılap, babıali, eşraf, âyan, malikâne, esham, sömürgecilik ● 5. Ünite En Uzun Yüzyıl (1800 - 1922): Tanzimat, Panslavizm, Panislamizm, Pantürkizm, Osmanlıcılık, Batıcılık, Kanunuesasi, Meclis-i Mebusan, fırka, milliyetçilik A B C D E 38. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin ve Türk spor tarihinin müstesna isimlerinden biri olan Selim Sırrı Tarcan’ın elde ettiği başarıların yankıları günümüzde de hissedilmektedir. Selim Sırrı Tarcan, Türkiye Millî Olimpiyat Komitesinin kurulmasında etkili olmuştur. Olimpiyatlarda Türkiye’yi temsil eden sporcular yetiştirmiş, ülkemizde voleybol sporunun öncüleri arasında yer almıştır. Sporcu ve eğitmenlik kariyerinin yanı sıra Tek Partili Dönem’de Ordu Milletvekili olarak 5, 6 ve 7. dönemlerde TBMM üyesi seçilmiştir. A B C D E Yakın dönem dünya tarihinde “Prag Baharı” adıyla yerini alan gelişme, Doğu Bloku’ndaki ilk önemli çatlaklardan birini teşkil etmektedir. 1968’de başlayan ve Çekoslovakya’nın liberalleşme çabalarının sonucunda gelişen halk hareketine başbakan seçilecek olan Alexander Dubçék öncülük etmiştir. Dubcék’in basının özgürleştirilmesine yönelik attığı adımlar ile ve tüketim maddeleri üzerindeki devlet denetimini sınırlandırma çabaları Moskova tarafından endişe ile takip ediliyordu. Sonunda liberalleşme çabaları 20-21 Ağustos 1968’de Varşova Paktı’nın müdahalesi ile akamete uğradı. 42. ise m 39. ya yın cılık A B C D E A B C D E Welton ve Mallan’a göre sözlü tarihin öğrencilere kazandırdığı beceriler şunlardır: ● Dinleme ● Gözlem ● Soru sorma ● Bilgiyi düzenleme ● Olguyu düşünceden ayırma ● İlgisiz bilgi arasında ilgili bilgiyi bulma ● Kendilerinden önceki kuşakları daha iyi anlama ve takdir etme ● Değişim ve sürekliliği algılama A B C D E 40. 1920’li yılların sonunda faaliyetlerine başlayan ve 1950’de Papalık tarafından tanınan Opus Dei tarikatı, Vatikan’ın çıkarları doğrultusunda tüm dünyada sızma faaliyetleri gerçekleştirmektedir. İstihbarat servislerinin üst düzey yönetim kadrolarından, dışişleri bakanlıklarının kadrolarına kadar stratejik noktalara sızma gerçekleştiren Opus Dei tarikatı çalışma sistemi ve amaçları bakımından Batılı liberal aydınlar tarafından terör faaliyetleri yürütmekle suçlanmaktadır. 43. A B C D E Randıman ilkesine göre, okulda yapılan eğitimin sonunda ortaya verimli, ekonomik, toplumsal olan bir iş çıkmalıdır. Çocuğun tarih çalışmaları bir ürün vermelidir. Bu çalışmanın sonuçları çevredeki insanlara, anne ve babalara aktarılmalıdır. A B C D E 7 Diğer sayfaya geçiniz. 2017 - ÖABT/ TAR 44. TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 6 48. Öğretmenin vermiş olduğu örneklere senkronizm adı verilir. Senkronizm eş zamanlılık anlamına gelmektedir. Tarihteki olayları eş zamanlı olarak gösterir. Kafkas Cephesi’ni anlatan bir öğretmenin Çanakkale Cephesi’ne vurgu yapması, II. Abdülhamit Dönemi’ni işleyen bir öğretmenin Almanya’da Wilhelm’den bahsetmesi durumları buna örnek olarak verilebilir. Piaget’ye göre doğası itibarıyla soyut olan tarih öğretimi 11 yaş sonrasında gerçekleşen soyut işlemler döneminde gerçekleşir. Hallam’a göre, tarih öğretimi 14 yaşında verilmelidir. J.J. Rousseau’ya göre tarih öğretimi 15 yaş sonrasında verilmelidir. A B C D E A B C D E 45. Jean le Rond d’Alembert tarih öğretiminin bugün ile başlayıp yakın geçmişlerden ilk çağlara doğru geriye gitmesi gerektiği fikrini ilk ortaya atan kişidir. D’Alembert’a göre, gençler için tarih şimdiki zamandan uzak zamana geriye doğru öğretilmelidir. Böylece kendi yaşadıkları zamanla tarihin ilgisini görebilirler. Nihal Atsız’ın Bozkurtlar Diriliyor adlı eseri Göktürkleri anlatmaktadır. Eserde II. Göktürk Devleti’nin kuruluşu ve diğer boylarla yaptıkları mücadeleler anlatılmaktadır. 49. ise m 46. ya yın cılık A B C D E 1949 tarihinde toplanan IV. Millî Eğitim Şûrası’nda tarih eğitimi komisyonu kurulmuştur. Komisyon kararında tarih ders kitapları ile ilgili olarak tarih kitaplarının sonuna sözlük eklenmesi ve kitapların sonuna bibliyografya konulması kabul edilmiştir. Ayrıca tarih ders kitaplarına karikatür konularak kitap içeriklerinin daha eğlenceli olması fikri savunulmuştur. A B C D E A B C D E 47. Kronoloji becerileri şunlardır: ● Yerleştirme ● Sıralama ● Konumlandırma ● Tarihlendirme ● Mesafelendirme ● Eşzamanlılık 50. A B C D E Dünyaca ünlü Kırgız yazar Cengiz Aytmatov’un 1958 yılında yayınlanan en güzel aşk romanı olan Cemile, birbirine açık iki gencin hikâyesini anlatmaktadır. Bu hikâye bir Kırgız köyünde, II. Dünya Savaşı yıllarında cepheden yeni dönen Danyar ile kocası cephede olan Cemile’nin yasak aşkını anlatmaktadır. A B C D E 8