DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI TEMEL BİLİMLER KLİNİK BİLİMLER 1 - 14 : Anatomi 15 - 22 : Histoloji Embriyoloji 23 - 32 : Fizyoloji 33 - 54 : Biyokimya 73 - 108 : Genel Cerrahi 55 - 76 : Mikrobiyoloji 77 - 98 : Patoloji 109 - 120: Kadın Doğum 99 - 120 : Farmakoloji 1 - 42 : Dahiliye (Dahiliye + Dahiliye Küçük Stajlar) 43 - 72 : Pediatri M (Genel Cerrahi + Cerrahi Küçük Stajlar) 1 E 31 A 2 B 32 E 3 C 33 C 4 E 34 A 5 D 35 E 6 A 36 C 7 C 37 A 8 C 38 B 9 B 39 B 10 E 40 E 11 A 41 D SE 8. DENEME SINAVI CEVAP ANAHTARI 12 E 42 13 A 14 C 15 TEMEL BİLİMLER KLİNİK BİLİMLER A 91 E 1 C 31 D 61 D 91 A 62 E 92 D 2 C 32 C 62 C 92 D 63 B 93 C 3 C 33 D 63 D 93 E 64 C 94 B 4 D 34 B 64 C 94 A 65 A 95 D 5 E 35 D 65 E 95 D 66 D 96 B 6 C 36 A 66 B 96 C 67 A 97 C 7 D 37 D 67 D 97 A 68 C 98 E 8 A 38 A 68 B 98 B 69 D 99 B 9 E 39 A 69 C 99 C 70 C 100 E 10 D 40 E 70 A 100 C 71 B 101 C 11 C 41 B 71 B 101 E D 72 C 102 A 12 D 42 E 72 A 102 B 43 A 73 B 103 D 13 B 43 A 73 C 103 C 44 B 74 D 104 C 14 C 44 C 74 A 104 C E 45 E 75 E 105 D 15 C 45 C 75 D 105 D 16 E 46 D 76 B 106 E 16 C 46 D 76 B 106 C 17 A 47 A 77 E 107 A 17 C 47 E 77 E 107 B 18 E 48 E 78 B 108 B 18 C 48 B 78 A 108 E 19 D 49 A 79 E 109 B 19 A 49 D 79 C 109 C 20 E 50 C 80 C 110 A 20 E 50 E 80 C 110 E 21 E 51 D 81 D 111 C 21 B 51 A 81 B 111 E 22 A 52 A 82 D 112 E 22 D 52 E 82 A 112 A 23 B 53 B 83 B 113 D 23 D 53 A 83 A 113 E 24 A 54 C 84 D 114 B 24 C 54 B 84 D 114 D 25 E 55 C 85 B 115 C 25 C 55 A 85 B 115 C 26 D 56 B 86 E 116 B 26 C 56 E 86 B 116 D 27 E 57 C 87 E 117 C 27 A 57 C 87 A 117 C 28 B 58 E 88 D 118 D 28 D 58 D 88 E 118 C 29 A 59 D 89 C 119 B 29 C 59 D 89 C 119 B 30 A 60 B 90 A 120 A 30 B 60 A 90 B 120 C TU 61 Bu cevap anahtarı ile ilgili tartışmalı ve değişiklikleri (www.tusem.com.tr) adresinden takip edebilirsiniz. Temel Bilimler / T 41 - 8 TEMEL TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR 1. Anorektal bölge: V. mesenterica inferior yoluyla v. porta’ya dökülen v. rectalis superior ile v. iliaca interna’ya dökülen v. rectalis medius arasında ve, gene v. rectalis superior ile v. pudenda interna yoluyla v. iliaca interna’ya dökülen v. rectalis inferior arasında. I. Foramen rotundum II. Canalis facialis III. Canalis condylaris IV. Canalis caroticus 3. A)I-II B) I-III C)I-II-III D)II-III B) Syndesmosis C) Plana D) Synchondrosis 3–C 1–E Plana tipi eklemler, sinovyal eklemdir ancak eksenleri yoktur, basit kayma hareketleri yaparlar. Canalis facialis ve canalis caroticus temporal kemikte yer alır. Canalis facialis’ten nervus facialis geçer, orta kulak boşluğunun hem arka hem de içyan duvarlarında yer alır; canalis caroticus’tan arteria carotis interna geçer ve ortak kulak boşluğunun ön duvarında yer alır. SE Başlıca plana tipi eklemler: Foramen rotundum ise sfenoid kemiğin ala major’ünde yer alır ve nervus maxillaris geçer; canalis condylaris ise oksipital kemiğe aittir ve içinden vena emisseria occipitalis geçer. Aşağıdakilerden hangisi porto-sistemik anastomoz bölgelerinden birisi değildir? - Art. acromioclavicularis - Artt. zygaphophysiales (faset eklemler - Artt.costocertebrales - Artt.costotransverseae - Artt.intercarpales - Artt.intertarsales (art.subtalaris en önemlisi) 4. A) Özofagus-mide bileşkesi TU B) Göğüs arka duvarı A) Symphysis E) Gomphosis E)II-IV 2. Aşağıdakilerden hangisi non sinovyal eklem tiplerinden değildir? Yukarıda verilen oluşumlardan hangisi/hangileri temporal kemiğe aittir? M Aşağıdakilerden hangisi nervus medianus felcinden etkilenmez? A) M.flexor digitorum superificialis C) Göbek çevresi B) M.flexor digitorum profundus 1-2 D) Retroperitoneal bölge C) M.flexor pollicis longus E) Anorektal bölge D) M.abductor pollicis longus E) M.flexor pollicis brevis caput profundum 2–B Porto kaval şantlar: 4–E Özofagus distalinde: vv. gastrica sinistra’ ya dökülen distal 1/3 özofagus venleri ile v. aygos ve v. hemiazygos’a dökülen proksimal özofagus venleri arasında (özofagus varisleri) M.flexor pollicis brevis’in caput superficiale’si nervus medianus tarafından innerve edilir ve tenar tümsek kaslarındandır, caput profundum’u ise nervus ulnaris tarafından innerve edilir. Göbek çevresinde: V. porta sinistra’ya dökülen vv. paraumblicales’ler ile v. epigastrica superior ve gene vv. paraumblicales’ler ile v. epigastrica inferior arasında (Caput medusa). 5. Retroperitoneal: V. porta’ya dökülen kolon venleri ile vena cava inferior’a dökülen vv. lumbales’ler arasında ve vv. pancreatici’ler ile v. renalis sinistra arasında. www.tusem.com.tr Aşağıdakilerden hangisinin dalları nazal septumun beslenmesinde Kiesselbach (Little) anastomozuna katılmaz? A) A.ophthalmica B) A.facialis C) A.palatina major D) A.palatina minor E) A.sphenopalatina 2 Temel Bilimler / T 41 - 8 5–D 7–C Nazal kaviteyi: Uterusun en güçlü tutucu bağı: lig.transversum cervicis (kardinal bağ) a.carotis interna’dan çıkan a.ophthalmica’nın a.ethmoidalis anteror ve posterior dalları - a.carotis externa’dan çıkan a.maxillaris’in a.sphenopalatina dalı ve a.palatina major’un ramus septi nasi dalı - a.carotis externa’dan çıkan a.facialis’in a.labialis superior ‘unun ramus septi nasi dalı besler Uterusun en güçlü asıcı bağı: Lig.sacrocervicale (sacrouterina da denir) Uterusun en geniş örtücü bağı: Lig. latum uteri Periton kökenli olmayan ve inguinal kanaldan geçen tek uterus bağı: Lig.teres uteri Kiesselbach anastomozu: - A.ophthalmica’nın a.ethmodalis anterior’u - A.sphenopalatina’nın septal dalı - A.labialis superior’un septal dalı - A.palatina major’un septal dalı tarafından oluşturulur. Lig. ovarii proprium ise overi karın arka duvarına asar ve içersinde overin otonomları ve damarları yer alır. 8. A.palatina minor katılmaz. M - Aşağıdakilerden hangisi veya hangileri nervus facialis’e ait ganglionlardandır? I. Ganglion ciliare II. Ganglion pterygopalatinum 6. Aşağıdaki kaslardan hangisi nervus trigeminus tarafından innerve edilmez? B) M.mylohyoideus IV. Ganlion semilunare SE A) M.geniohyoideus III. Ganglion geniculi C) M.digastricus venter anterior D) M.pterygoideus lateralis E) M.tensor tympani 6–A M.tensor veli palatini D)II-III-IV Nervus facialis’in parasempatik ganlionları - Gg.pterygopalatinum - Gg.submandibulare Nervus facailis’in sensitif ganglionu: - Gg.geniculi Gg. ciliare, nervus oculomotorius’un parasempatik ganglionudur. Gg.semilunare (Gasser) ise trigeminal sinirin duyusal ganglionudur. TU - C)II-III 8–C Nervus trigeminus’un innerve ettiği (1.yutak kavsi kasları): M.tensor tympani B) I-II-III E)I-IV M.geniohyoideus nervus hypoglossus’la birlikte gelen C1 spinal sinirin ön dalı tarafından innerve edilir (ansa cervicalis’in pars superior’u) - A)I-II -M.masseter 9. Aşağıdakilerden hangisi medulla spinalis’in funiculus anterior’unda yer almaz? - M.pterygoideus lateralis ve medialis - M.temporalis - M.digastricus’un venter anterior’u A) Tractus tectospinalis - M.mylohyodeius B) Tractus rubrospinalis 7. C) Tractus vestibulospinalis Aşağıdakilerden hangisi uterus’un en güçlü asıcı bağı olup içerisinde uterusun otonomlarını barındırır? D) Tractus olivospinalis E) Tractus reticulospinalis A) Ligamentum transversum cervicis 9–B B) Ligamentum ovarii proprium EFferent yollardan sadece tractus corticospinalis lateralis ve tractus rubrospinalis, funiculus lateralis’te yer alırlar, diğer tüm inen yollar funiculus anterior yerleşimlidir. Ancak tractus reticulospinalis ve olivospinalis funiculus lateralis’e de uzanırlar. C) Ligamentum sacrocervicale D) Ligamentum latum uteri E) Ligamentum pubocervicale 3 www.tusem.com.tr Temel Bilimler / T 41 - 8 10. Aşağıdakilerden hangisi orta kulak arka duvarında yer alır? 13. Sol gözü aşağı dışa bakamayan kişide aşağıdaki nucleuslardan hangisinde lezyon vardır? A) Canalis caroticus B) Canalis musculotubarius A) Sağ nucleus nervi trochlearis C) Promontorium B) Sol nucleus nervi trochlearis D) Fenestra rotundum C) Sağ nucleus nervi oculomotorius E) Eminentia pyramidalis D) Sol nucleus nervi oculomotorius E) Sol nucleus nervi abducentis 10 – E 13 – A M Nucleus nervi trochlearis hasarında karşı tarafın, nervus trochlearis hasarında ipsilateral superior oblik kası felç olur ve o göz aşağı dışa ve aşağı içe bakamaz, vertikal bakışta diplopi görülür. 14. Aşağıdakilerden hangisi diaphragma ürogenitale’yi oluşturur? A) M. İschiocavernosus SE B) M. Bulbospiongiosus C) M. Transversus perinei profundus D) M. Transversus perinei superficialis E) M. Levator ani 14 – C 11. Aşağıdakilerden hangisinin özel visseral efferent aksonu yoktur? A) N. oculomotorius C) N.facialis E) N.vagus Ürogenital diyafram: m.transversus perinei profundus D) N.hlossopahryngeus Perineal membran ise m.transversus perinei superficialis tarafından oluşturulur. 15. Aşağıdakilerden hangisi eritrosit için doğru değildir? TU 11 – A Pelvik diyaframı: m.levator ani B) N.trigeminus Özel visseral efferent aksonlar yutak kavsi kaslarının motor innervasyonunu yaparlar, bunlara branchiomotor lifler de denir. Nervus trigeminus: 1. Yutak kavsi Nervus facialis: 2. Yutak kavsi Nervus glossopahryngeus: 3. Yutak kavsi Nervus vagus: 4. Yutak kavsi Nervus accesorius (bulbar kısmı): 6. Yutak kavsi kaslarını innerve eder. A) Bant 3 proteini klor şifti yapar. B) Glikoforin A kan gruplarını belirler. C) Eritrosit membranı proteinden zengindir. D) Ankrin molekülü stoplazmada bulunur. E) Eritrosit DNA’sı sirkülerdir. 15 – E Eritrosit DNA içermez. 12. Aşağıdakilerden hangisi nervus radialis tarafından innerve edilir? 16. Aşağıdakilerden hangisi kalp debisini artırmaz? A) M.coracobrachialis B) M.brachialis C) M.pronator teres D) M.biceps brachii E) M.brachioradialis B) Anksiyete D) Adrenalin E) Asetilkolin 12 – E 16 – E M.brachioradialis, radial sinierden innerve edilir, önkola fleksiyon-supiansayon ve pronasyon yaptırır. www.tusem.com.tr A) Ateş C) Nöradrenalin Asetilkolin kalp hızını yavaşlatır. Kalp debisini düşürür. 4 Temel Bilimler / T 41 - 8 17. Aşağıdakilerden hangisi epifiz için doğrudur? 21. Paneth hücresi için aşağıdakilerden hangisi doğru değildir? A) Akşam üzeri melatonin artmaya başlar. B) Melatonin histaminden yapılır. A) İnce bağırsakta bulunur. C) Melatonin uykuda azalır. B) Lizozim salgılar. D) Melatonin salgısı alfa adrenarjik aracılıkla olur. C) Antimikrobiyal peptik salgılar. E) Melatonin azlığında puberte gecikir. D) Epitel hücresidir. E) Liberkühn kriptasının yüzeyinde bulunur. 17 – A 21 – E Paneth hücresi Liberkühn kriptasının tabanında bulunur. M 18. Aşağıdakilerden hangisi pulmoner emboli için doğru değildir? 22. Purkinje hücresi için aşağıdakilerden hangisi doğrudur? A) D dimer artar. B) Pro BNP artar. A) Glikojen içerir. C) Sağ kalp yetmezliği olabilir. B) Miyofibrilden zengindir. D) Tansiyon genellikle düşüktür. C) Gap juntion sayısı azdır. E) Hipoksi ve hiperkarbi tipiktir. D) Miyokardın içinde bulunur. E) Miyofibriller hücrenin merkezine dizilmiştir. SE 18 – E 22 – A Pulmoner embolide hipoksi ve hipokarbi oluşur. Purkinje hücresi glikojen içerir. 19. Karaciğer ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? 23. Aşağıdaki görme ile ilgili ifadelerden hangisi doğru değildir? A) Portal sahalarda mason boyanma normaldir A) Transdusin ile regüle edilir. C) Santral ven lobül ortasındadır. B) Fosfodiesteraz tip 7 rol oynar. D) Disse aralığında kollegen tip 1 yoğundur. C) Fotona bağlı hiperpolarizasyon oluşur. TU B) Sinüzoit duvarında kupffer hücresi bulunur. D) CGMP aralık eder. E) Hepatosit mikrovillusları sirozda kaybolur. E) Rodopsin tarafından algılanır. 19 – D Disse aralığında tip 1 kollegen yoktur. Az miktarda tip 3 kollegen bulunur. 23 – B 20. Aşağıdakilerden hangisi aort için yanlıştır? 24. Aşağıdakilerden hangisi embriyo dönemi için yanlıştır? Fosfodiesteraz tip 6 tarafından regüle edilir. A) Aort kompliansı yaşla azalır. A) İlk 3 haftalık süreçtir. B) Komplians sistolik basıncı etkiler. B) Organlar gelişir. C) Aortta yoğun miktarda elastik lif bulunur. C) Teratojenlere en açık dönemdir. D) Aortta, fibrillin stabilizasyonu sağlar. D) Karaciğer ve pankreas tomurcuğu gelişir. E) Aort yetmezliğinde diastolik basınç yükselir. E) El ve ayak tomurcukları gelişir. 20 – E 24 – A Aort yetmezliğinde diastolik basınç düşer. Embriyo 3-8 haftalık dönemdir. 5 www.tusem.com.tr Temel Bilimler / T 41 - 8 25. Aşağıdakilerden hangisi eozinofil için doğru değildir? 30. Aşağıdakilerden hangisi tropomodulinin görevidir? A) Yüksek miktarda arjinin barındırır. A) Aktin uzunluğunu regüle eder. B) Parazit hücrelerine karşı reaksiyon gösterir. B) Aktini baştan sonra örter. C) Bazik proteinden zengindir. C) G aktini birbirine bağlar. D) Çift çekirdeklidir. D) Miyozini stabilize eder. E) CD1A eksprese eder. E) Z çizgisini oluşturur. 25 – E 30 – A Üzerinde FC reseptörü eksprese eder. CD1A langerhans hücresinde bulunur. Aktin uzunluğunu regüle eder. 31. Aşağıdakilerden hangisi GnRH salımını artırır? M 26. Aşağıdakilerden hangisi iştah için doğru değildir? A) Leptin iştah kesicidir. B) GLP iştahı azaltır. C) Östrojen iştahı azaltır. D) Endorfin iştahı azaltır. A) Kispeptin B) Endorfin C)Histamin D)Melatonin E)Katenin E) TNF iştahı azaltır. 31 – A Endorfin iştahı artırır. Kispeptin GnRH salımını artırır. SE 26 – D 27. Aşağıdakilerden hangisi büyüme hormonu için yanlıştır? 32. Aşağıdakilerden hangisi kan akımı için yanlıştır? A) Etkileri için IGF gerekir. A) Polisitemide kan akışı azalır. B) Stres durumunda artar. B) Damar boyu artarsa kan akışı azalır. C) Egzersizle artar. C) Damar çapı azalırsa kan akışı azalır. D) Arjininle artar. D) Nöradrenalin böbrek kan akımını azaltır. E) Progesteron ile artar. 27 – E E) Dopamin sistemik direnci artırır. 32 – E Büyüme hormonu progestoranla azalır. TU Dopamin sistemik direnci azaltır. 28. Aşağıdakilerden hangisi rubro spinal yolun görevidir? 33. Aşağıdaki hormonlardan hangisinin reseptörü hücre membranında bulunur? A) Alt ekstremitte fleksiyon üst ekstremitte ekstansiyon B) Üst ekstremitte fleksiyon alt ekstremitte ekstansiyon C) Üst ekstremitte ekstansiyon alt ekstremitte ekstansiyon Üst ekstremitte fleksiyon alt ekstremitte ekstansiyon 29. Aşağıdakilerden hangisinin retrograd iletici görevi vardır? D)Ghrelin 34. Yapısında en çok gliserol bulunan membran lipidi aşağıdakilerden hangisidir? E) Kalmodulin 29 – A A) Kardiyolipin B) Fosfatidil kolin C) Sfingomyelin D) Glikozil seramid E)Plazmalojen NO, retrograd ileticidir. www.tusem.com.tr D)Kalsitriol Tüm protein-peptid yapılı hormonların reseptörleri hücre membranında bulunurken, steroid hormonların ve tiroid hormonlarının reseptörleri hücre içindedir. 28 – B C)Oreksin C)TSH 33 – C E) Üst ekstremite abduksiyon alt ekstremite adduksiyon B) Histamin B) Östradiol E) Progesteron D) Üst ekstremite fleksiyon alt ekstremitte fleksiyon A) NO A) Tiroid hormonu 6 Temel Bilimler / T 41 - 8 34 – A 37 – A Kardiyolipin (difosfatidil gliserol) prokaryot membranlarında bulunan bir membran fosfolipitidir. Ökaryotik membranlar içinde sadece mitokondri membranlarında bulunur. Yapısındaki 3 adet gliserolle en çok gliserol içeren membran lipitidir. Seruloplazmin yapısındaki bakır atomları sayesinde, +2 değerlikli demiri +3 değerliğe yükseltger, bu sayede transferrin ve ferritin gibi plazma proteinin bağlayıp; taşıması ve depolaması sağlanmış olur. 35. Birden fazla protein zincirinin bir araya gelerek oluşturdukları son fonksiyonel yapı aşağıdakilerden hangisidir? 38. Enzimlerin Km değeri ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? B) Sekonder yapı C) Süpersekonder yapı D) Tersiyer yapı A) Bir reaksiyonun maksimum hızının yarısını veren substrat konsantrasyonudur. E) Quarterner yapı B) Non-kompetitif inhibisyonda azalır. M A) Primer yapı C) Enzim miktarı ile değişmez. 35 – E D) Sayısal olarak küçük Km değeri bir enzimin substratına yüksek ilgisini gösterir. Birden fazla protein zincirinin bir araya gelerek oluşturdukları son fonksiyonel yapı quarterner yapıdır. E) Kompetitif inhibisyonda artar. 38 – B 36. Kollajenin sentezi ve işlenişi sırasında aşağıdakilerden hangisi ekstrasellüler ortamda gerçekleşir? SE Bir enzimin Km değeri, reaksiyonun maksimum hızının yarısını veren substrat konsantrasyonudur. Sayısal olarak küçük Km değeri bir enzimin substratına yüksek ilgisini, sayısal olarak büyük Km değeri ise bir enzimin substratına düşük ilgisini gösterir. Kompetitif inhibisyonda, Km değeri artarken; nonkompetitif inhibisyonda değişmez. A) Sinyal peptidinin koparılması B) Prolin ve lizin amino asitlerinin posttranslasyonel modifikasyonu C) Lizil ve hidroksilizil rezidülerinin oksidatif deaminasyonu D) Lizil rezidülerinin glikozilasyonu 39. Aşağıdaki enzimlerden hangisinin 32 haftalık bir gebede yüksek olması hepatobiliyer sisteme ait bir patoloji düşündürmez? E) Üçlü helikal yapının meydana gelişi A) 5’ nükleotidaz TU 36 – C Kollajenin sentezi ve işlenişi sırasında intrasellüler ve ekstrasellüler işlemler. B) Alkalen fosfataz C) Lösin amino peptidaz İntrasellüler 1. Sinyal peptidinin koparılması, 2. Prolil ve lizil rezidülerinin hidroksilasyonu, lizil rezidülerinin glikolizasyonu, 3. N ve C terminal uçtaki polipeptid uzantıları sayesinde zincir içi ve zincirler arası S-S bağlarının oluşumu, 4. Üçlü helikal yapının meydana gelişi, 39 – B Ekstrasellüler 1. Amino ve karboksi terminal uçtan polipeptid uzantıların koparılması, 2. Kollagen fiberlerinin bir araya gelişi, 3. Lizil ve hidroksilizil rezidülerinin oksidatif deaminasyonu, 4. Zincir içi ve zincirler arası çapraz bağlantıların meydana gelişi. ALP başlıca karaciğer, kemik, plasenta, bağırsak ve bazı kanserlerde ektopik olarak üretilir. Gebelerde plasental kaynaklı olması sebebiyle, 2 ve 3. trimestırda artması, kullanımını gebelerde sınırlar. D) Laktat dehidrogenazın 5 izoformu E) Gama glutamil transferaz 37. Seruloplazminin ferro oksidaz aktivitesinden aşağıdakilerden hangisi sorumludur? A) Bakır B) Sistein C) Demir D) Glukoz 40. Glikolizde gliseraldehit 3-P dehidrogenaz reaksiyonuyla elde edilen hidrojen ve elektronlar aşağıdaki yapıların hangisi üzerinden solunum zincirine katılır? E)Serin A) Sitokrom b B) Süksinat dehidrogenaz C) Sitokrom oksidaz D) Sitokrom-c redüktaz E) Gliserol-3-fosfat dehidrogenaz 7 www.tusem.com.tr Temel Bilimler / T 41 - 8 40 – E 43. Aşağıdaki glukoz taşıyacılarından hangisi plazma membranında bulunmaz? Glikolizde gliseraldehit 3-P dehidrogenaz reaksiyonuyla elde edilen hidrojen ve elektronlar ETZ’ye mekik sistemleri aktarılır. Karaciğer malat-aspartat mekik sistemini kullanır ve elektronlar mitokondrial NAD+’a aktarılarak kompleks I üzerinden girerler. Diğer dokular ise gliserol fosfat mekik sistemini kullanır ve elektronlar mitokondri iç zarına gliserol-3-fosfat dehidrojenaz ile aktarılarak KoQ üzerinden girerler. C) GLUT 4 D) GLUT 1 43 – A Hücre içinde (endoplazmik retikulum membranında) tanımlanmış tek glukoz transporter GLUT 7’dir. 44. Piruvat dehidrojenaz enzim kompleksini aşağıdakilerden hangisi allosterik olarak inhibe eder? M A) Triptofan-sistein B)Glisin-serin A)ADP B) NADH C) Koenzim A D) İnsülin E) Glukagon C) Fenilalanin-triptofan D) Metiyonin-tirozin 44 – B Piruvat dehidrojenaz enzim kompleksi, mitokondrinin düşük enerji kıstasları, ADP, NAD+ ve KoA ile allosterik olarak aktive edilirken; yüksek enerji kıstasları, ATP, NADH ve asetil-KoA ile allosterik olarak inhibe edilir. İnsülin enzimi kovelent modifikasyonla defosforile ve aktive, glukagon enzimi fosforile ve inhibe eder. SE 41 – D B) GLUT 2 E) GLUT 5 41. Adrenalin sentezinde kullanılan amino asit çifti aşağıdakilerden hangisinde doğru verilmiştir? E) Triptofan-metiyonin A) GLUT 7 Katekolaminlerin öncülü tirozin amino asididir. Katekolamin sentezinde son basamak noradrenalin adrenalin dönüşümü ise bir transmetilasyon reaksiyonudur ve metil vericisi olarak metiyonin kullanılır. 45. Glikojen yıkımında kullanılan enzimlerden 1,6-glikozidaz enziminin aktivitesiyle aşağıdakilerden hangisi oluşur? A) Glukoz-1-fosfat 42. Koenzim fonksiyonu olan elektron taşıyıcılar için aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? B) Glukoz-6-fosfat C) Glukoz-1,6-bisfosfat B) FAD grubu daima prostetik grup olarak bulunur. E) Glukoz TU A) Mitokondrial NADH’ın oksidasyonunu, mitokondri iç zarı üzerindeki kompleks I sağlar. D) UDP-glukoz C) NADPH indirgen biyosentezlere elektron aktarır. 45 – E D) NADH koenzim olarak çalıştığı enzimlere kovalent bağlanır. 1,6-glikozidaz enzimi glikojenin dallarını yıkar ve serbest glukoz oluşturur. E) Mitokondrial NAD+’ın redüklenmesinde sitrik asit siklusu en önemli kaynaktır. 46. Fosfoglukonat yolu için aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? 42 – D A) Fagositik hücrelerin sentezlediği H2O2’yi oluşturmak için NADPH sentezi NAD ve NADP niasinden, FAD ve FMN riboflavinden sentezlenir. FAD ve FMN çalıştığı enzime kovalent bağlanır yani prostetik gruptur; NAD ve NADP ise hidrojen bağıyla bağlanır. Mitokondrideki tüm NADH’lar elektronlarını kompleks I üzerinden aktarır. Bu NADH’ların en büyük kısmının kaynağı krebs döngüsüdür. NADPH’ın ise elektron aktardığı yerlerden birisi, yağ asit biyosentezi ve kolesterol biyosentezi gibi indirgen biyosentez reaksiyonlarıdır. www.tusem.com.tr B) Pentozların glikolize dahil edilmesi C) Nükleotid sentezleri için 5 karbonlu şekerlerin sağlanması D) Detoksifikasyon için glukronik asit oluşumu E) Biyosentezler için indirgen güç oluşumu 8 Temel Bilimler / T 41 - 8 46 – D 50. Aşağıdakilerden hangisi sekonder safra asitidir? Fosfoglukonat yolu pentoz fosfat yolunun diğer adıdır. Yolağın iki temel amacı NADPH oluşumu ve riboz-5-fosfat oluşumudur. Riboz-5-fosfat ya pürin ve pirimidin nükleotidlerinin yapımı için kullanılır veya kullanılmayacaksa yolağın sonunda glukoz-6-fosfat üzerinden glikolize dahil edilir. NADPH ise özellikle 4 farklı yerde önemlidir. 1) yağ asidi ve kolesterol biyosentezi gibi indirgen sentezlerde, 2) H2O2’nin suya indirgenmesinde, 3) ksenobiyotiklerin uzaklaştırılması için gereken faz I hidroksilasyonunda, 4) fagositik hücrelerin süperoksit anyon (O2-) oluşturmak için kullandığı NADPH oksidazın çalışması için gereklidir. D)PGE2 E)Prostasiklin 47 – A 50 – C Kolik ve kenodeoksikolik asitler karaciğerde kolesterolden sentezlenen primer safra asitleridir. Karaciğer peroksizomlarında bunların bir kısmı, glisin ve taurin ile konjuge olur safra tuzlarını oluşturur (glikokolik asit, glikokenodeoksikolik asit, taurokolik asit, taurokenodeoksikolik asit). Barsağa dökülen safra asitlerinden bakteriler sekonder safra asitleri olan, deoksikolik asit ve litokolik asit gibi sekonder safra asitlerini oluştururlar. 51. Aşağıdakilerden amino asitlerden hangisi vazodilatör bir ajanın öncülüdür? A)Glisin B) Tirozin C) Triptofan D) Arginin E) Glutamat 51 – D PGG2 ilk sentezlenen prostanoiddir. PGH2 ise aktif diğer tüm prostaglandinlerin öncülüdür. Arginin, NO sentaz enzimi ile sitrüllin ve nitrik oksit (NO) oluşturur. NO vazodilatör ve trombosit adezyon-agregasyonunu engeller. 48. Aşağıdaki moleküllerden hangisinin endojen sentezi sırasında karbon kaynağı olarak asetil-KoA kullanılmaz? A) Asetoasetik asit B) Dolikol C) Palmitik asit D) Kalsitriol 52. mRNA’nın sentezi ve posttranskripsiyonel modifikasyonu için aşağıdakilerden hangisi gerekli değildir? A) RNA primaz B) Ribonükleotidler C) Küçük nükleer RNA D) Magnezyum TU E) Ubikitin D) Glikokolik asit M C)PGD2 C) Deoksikolik asit SE B)PGH2 B) Kenodeoksikolik asit B) Taurokenodeoksikolik asit 47. Siklooksijenaz yolunda ilk oluşan prostanoid aşağıdakilerden hangisidir? A)PGG2 A) Kolik asit 48 – E E) RNA polimeraz II Asetil-KoA’dan sentez sırasında karbon atomu alan başlıca üç sentez vardır. Yağ asitleri, kolesterol ve ketonlar asetil-KoA karbonları ile sentezlenir. Kolesterol biyosentezinin ara maddesi farnezil’den sentezlenen dolikol ve KoQ’nun karbon kaynağı da bu yüzden asetil-KoA olur. Kolesterolden sentezlenen steroid hormonlar, safra asit-tuzları ve D vitamini (kalsitriol) de karbonlarını asetil-KoA’dan almış olurlar. 52 – A mRNA sentezini RNA polimeraz II yapar. Sentezde DNA kalıbı okunurken, ribonükleotidler kullanılır ve magnezyum gerekir. Sentez sonrası işlenirken (posttranskripsiyonel modifikasyon) intronları çıkaran, ekzonları uç-uca ekleyen ise küçük nükleer RNA’dır. 53. Aşağıdakilerden hangisi ürik asit artışına neden olmaz? 49. LDL’nin reseptör aracılı endositozla hücre içine alınması ve hücre içindeki metabolizması ile ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? A) Gut hastalığı B) Orotik asidüri C) Lesch-Nyhan hastalığı D) von-Gierke hastalığı A) Hücre yüzeyinde LDL reseptör sayısı artar. E) Fazla fruktozlu diyet B) HMG-KoA redüktaz allosterik inhibe olur. 53 – B C) ACAT enzimi aktive olur ve kolesterol esterleşir. Gut, Lesch-Nyhan, von-Gierke hiperüriseminin genetik, fazla fruktozlu diyet ise beslenme kaynaklı nedenidir. Orotik asidüri pirimidin sentezinde kalıtsal bir enzim eksikliğidir. D) Apo B100 ve Apo E proteinleri endositozda gereklidir. E) Klatrin proteinine ihtiyaç vardır. 49 – A 9 www.tusem.com.tr Temel Bilimler / T 41 - 8 54. Aşağıdakilerden hangisi B12 vitaminin besinlerde yer alan koenzim formlarının öncülüdür? A) Metilkobalamin 56. Aşağıdaki hastalıklardan hangisinde cilt veya yumuşak doku örnekleri mikrobiyolojik tanı açısından değer taşımaz? B) Aquakobalamin C) Hidroksikobalamin D) Adenozilkobalamin A) İmpetigo B) Kızıl E)Transkobalamin C) Erizipel D) Gazlı gangren E) Meningokoksemi 54 - C B12 vitaminin koenzim formları, metil ve adenozil kobalamindir. Aquakobalamin depo, siyanokobalamin ise ticari preperatlardaki formudur. B12 vitamini dokuya hidroksikobalamin olarak girer, koenzim formlarına dönüşür. 56 – B M Kızıl: Genellikle streptokokal faranjitin bir komplikasyonu olarak lizojenik bir bakteriyofajla kodlanan eritrojenik toksine (pyrojenik ekzotoksin) bağlı gelişir. 1-2 günlük inkübasyon döneminden sonra gövdenin üst kısmı ve boyundan başlayan basmakla solan makülopapüler döküntüler tüm vücuda yayılır. Döküntüden dolayı deri zımpara kağıdı gibi pürtüklüdür ve ağız çevresinde döküntü olmaz (perioral solukluk). Derinin kıvrım yerlerinde görülen döküntü yoğunlaşmasına pastia çizgileri denir. Dilde beyaz çilek dili ve daha sonra bu beyaz örtünün kaybolmasıyla birlikte papil ödemine bağlı kırmızı çilek dili gelişir. Döküntü deskuamasyonla kaybolur. El ve ayaklarda eldiven çorap tarzında deskuamasyonlar görülür. Bağışıklık eritrojenik toksinin tipine bağlı olduğundan tekrar kızıl geçirilebilir. Kızamıkçık, 6. Hastalık ve kawasaki sendromu gibi hastalıklarla karıştırılabilir. A) Katalaz C) Lipit A E)Elastaz 55 – C SE 55. Nötropenik hastalarda Pseudomonas aeruginosa’ya bağlı septik şok gelişiminden aşağıdakilerden hangisi sorumlu tutulur? B) Flagella D) O polisakkarit Kızıl toksini deri içi verilerek kızıla duyarlılık araştırılabilir (Dick testi). Schultz – Charlton sönme olayı ile döküntünün kızıla ait olup olmadığı anlaşılır (Döküntü bölgesinde deri içine antitoksin verildiğinde döküntünün solması). LİPOPOLİSAKKARİD (ENDOTOKSİN) Gram negatif bakterilerin duvarı parçalandığında ortaya çıkan lipopolisakkarit maddeye endotoksin denir. Endotoksin kromozom tarafından kodlanır ve üç kısımdan oluşur. 57. Sık antijenik değişiklik nedeniyle tekrarlayan reenfeksiyonlara neden olan ve bu nedenle aşı geliştirilemeyen, bir milyonun üzerinde serotipi bulunan etken aşağıdakilerden hangisidir? TU 1. Lipit A: Endotoksinin toksik etkilerinden sorumludur. Tüm endotoksinler ateş, hipotansiyon ve septik şoka neden olur. 2. Kor polisakkarit: Grup spesifik antijendir. Tüm gram negatiflerde aynı yapıdadır. A) Chlamydia trachomatis B) Neisseria meningitidis 3. Polisakkarit: Tür spesifik antijendir. 50 -100 adet tekrarlayan şeker ünitelerinden oluşur. O somatik antijeni diye bilinir ve IgM sınıfı antikor yanıtına neden olur. E. coli ve Salmonella (2000 tür) gibi bir çok gram negatif bakterilerin tiplendirilmesi için kullanılır. Neisseria ve H. influenzae’de O antijeni bulunmaz, çünkü bu bakterilerin endotoksini lipopolisakkarit değil lipooligosakkarit yapıdadır. C) Neisseria gonorrhoeae D) Streptococcus pneumonia E) Staphylococcus aureus 57 – C Sık Antijenik Değişiklik • Neisseria gonorrhoeae (pili proteinleri) Shwartzman ve Jarish herxheimer reaksiyonuna neden olan hücre duvarı yapı taşı lipopolisakkarittir (endotoksin) ve bu reaksiyona neden olan temel sitokin TNF-alfa’dır. Bu durumda sitokin yanıtını baskılamak için steroid kullanılabilir. Limulus lizat testi bir sıvıda endotoksin varlığını tespit etmek için kullanılır. www.tusem.com.tr • Borrelia recurrentis (antijenik şift ile dış membran proteinlerinde değişiklik) • Salmonella typhimurium (2 flagellar varyant) • Trypanosoma (homolog rekombinasyon) • İnfluenza (genetik reassortment ile antijenik şift) 10 Temel Bilimler / T 41 - 8 58. Aşağıdaki enfeksiyon ajanlardan hangisi aşı içeriğinde adjuvan olarak kullanılabilir? A) Hepatit A B) Hepatit B C) Kızamık D) Clostridium tetani 60. On aylık bir çocukta 39.8 C ateş ve letarji tespit edilmiş olup BOS örneğinde gram negatif koko-basiller görülmüştür. Bu hastada olası etkene göre uygulanması gereken aşının özelliği aşağıdakilerden hangisidir? A) Trivalan ölü aşı E) Mycobacterium bovis B) Kovalen bağlı protein- poliribitol aşı 58 – E C) 23 serovarlı polisakkarit aşı Adjuvan: Kendisi antijen olmadığı halde birlikte bulunduğu antijenin gücünü arttıran maddelerdir. Özellikle aşıların hazırlanmasında kullanılır (Alüminyum, civa vb.), en kuvvetli adjuvan Freund adjuvanıdır (Mycobacterium duvarında bulunan waks D ve parafin gibi). D) Heptavalan polisakkarit – protein konjuge aşı E) Vi antijeni içeren polisakkarit aşı M 60 – B Küçük gram negatif kokobasil. Polisakkarit kapsülü bulunan H. influenzae üst solunum yolu florasında bulunmamasına rağmen özellikle çocuklarda % 2- 4 oranında nazofarinks taşıyıcılığı bulunabilir. Kapsülsüz türler ise nazofarinks florasında bulunur (%5080). Kapsülü poli ribitol fosfat yapısında (PRP) olup antijeniktir. Özgül antiserumlarla yapılan kapsül şişme reaksiyonuyla tanı konabilir (S. pneumoniae’de olduğu gibi). Polisakkarit kapsülüne göre altı serotipe ayrılır (a, b, c, d, e, f). En virülan olan serotip b’dir ve invazif hastalıkların %90’ından sorumludur. 59. Karbapenemler aşağıdaki etkenlerden hangisinin tedavisinde kullanılmaz? A) Yara enfeksiyonuna neden olan Pseudomonas aeruginosa SE B) Genişlemiş spektrumlu betalaktamaz üreten Escherichiae coli C) Metisiline duyarlı Staphylococcus aureus D) Stenotrophomonas maltophilia’ya bağlı pnömoni E) Penisiline dirençli Streptococcus pneumoniae 59 – D 61. Aşağıdaki hastalıklardan hangisinde deri döküntüsünden yapılan kültürde etken üretilemez? Beta-laktamaz grupları ve genel özellikleri (Ambler sınıflaması) A) Stafilokokal toksik şok sendromu Sınıf A: Genişlemiş spektrumlu beta laktamazlar (GSBL) bu gruba girer. Genellikle antibiyotik kullanımına bağlı olarak plazmid kontrolünde gelişen bir dirençtir. GSBL (veya ESBL) üretimi en sık Klebsiella spp. ve E. coli suşlarında görülür. GSBL üreten suşlar karbapenemler hariç tüm beta- laktamlara dirençli kabul edilir. Bu durum hastane enfeksiyonları için risk oluşturur. B) Meningokoksemide peteşiyal döküntü C) Kandidemili hastalarda püstüler lezyonlardan D) Eritema kronikum migrans TU E) Tifolu hastalarda rozeollerden 61 – A Sınıf B (metallo betalaktamaz): Bu direncin gelişebilmesi için çinko iyonuna ihtiyaç vardır. Stenotrophomonas maltophilia, Bacteroides fragilis, Aeromonas ve Legionella suşları bu dirençte genellikle karbapenemlere dirençlidir. Toksik şok sendromu: Toksik şok sendromu toksini-1 (TSST-1, enterotoksin F veya pyrojenik ekzotoksin C) ısıya dirençli bir süper antijendir. Toksik şok sendromunda major kriterler; - Ateş (> 38.8 oC) - Hipotansiyon - Diffüz maküler eritematöz döküntülerin yaygın deskuamasyon gösterdiği bir tablodur (el ayası ve ayak tabanında da döküntü olur). Kusma, ishal ve yaygın organ tutulumu görülür. Uzun süreli vajinal tampon kullanan bayanlarda görülebilir. Menstiruasyon dışında meydana gelen toksik şok sendromundan enterotoksin B ve C sorumludur. Etken kan kültüründen izole edilemez. Serolojiyle tanı konabilir fakat TSST’e karşı meydana gelen antikorlar %50 vakada hasta düzeldikten sonra ortaya çıkar. TSST’i aerobik ortamda ve nötr pH’da salındığından apse formasyonu (asit pH ve anaerob) oluşturan S. aureus suşları TSST salgılamaz. Sınıf C: Genellikle gram negatif bakterilerde görülür ve kromozomal lokalizasyonludur. İndüklenebilir beta-laktamazlar bu grupta yer alır, yani bir beta laktam antibiyotiğin varlığında ortaya çıkarlar ve klavulonik asitle inhibe olmayan tek betalaktamaz grubudur. İndüklenebilir beta- laktamaz en sık P. aeruginosa’da görülmekle birlikte Enterobacter cloacae, Citrobacter freundii ve Serratia marcescens’de de gözlenir. Buna rağmen Pseudomonas aeruginosa suşlarına karşı en etkili betalaktam antibiyotiğin karbapenem olması bu antibiyotiğin OprD diye bilinen özel bir kanal sistemini kullanmasına ve molekül ağırlığının düşük olmasına bağlanabilir. Sınıf D: Oksasilini parçalayan oksasilinazlar bu gruptadır. 11 www.tusem.com.tr Temel Bilimler / T 41 - 8 62. Tipik ve atipik pnömoni ayrımının net olarak yapılamadığı durumlarda aşağıdaki antibiyotiklerden hangisinin kullanılması uygun değildir? A) Klaritromsin B) Levofloksasin C)Azitromisin D)Doksisiklin Salmonellalar laktoz etki etmediğinden MacConkey veya EMB agar besiyerinde renksiz koloniler oluşturur. TSI besiyerinde alt kısım sarı (asit), üst kısım kırmızı (alkali) görünüme neden olduğu gibi, gaz oluşturur ve besiyerinde ferroz sülfat bulunduğundan hidrojen sülfid (H2S) oluşturarak besiyerini siyaha boyar (Salmonella H2S +, Shigella H2S -). S. typhi diğer salmonellalardan farklı olarak gaz oluşturmaz ve az miktarda H2S oluşturur. Salmonellaların besiyerindeki görünümü proteusla karışır, fakat proteusun üreazının pozitif olması ayırt edici bir özelliktir. Besiyerinde üreyen kolonilerden özgün antiserumlarla (O, H, Vi) tiplendirme yapılabilir. E) Sefiksim 62 – E Tipik ve atipik pnömoni arasındaki farklılıklar Mycoplasma (Atipik pnömoni) Faranjit Yaygın Yok Başlangıç Yavaş Hızlı Subfebril (< 39 0C) Yüksek 39-40 0C (titremeyle yükselir) Paroksismal nonprodüktif, zamanla prodüktif hal alır Prodüktif Ateş Öksürük Normal Kanlı/ pürülan Balgamda hücre Lenfosit veya lökosit Lökosit (bol nötrofil) Balgamın gram boyasında etken Yok Var Kanlı ve çukulatalı agarda üreme Yok Plörotik göğüs ağrısı Yok Ampiyem veya pevral effüzyon Yok Komplikasyonlar Otit, büllöz miringit, eritema multiforme major, otoimmün hemolitik anemi, myokardit ve perikardit Bakteriyemi, menenjit, otit ve Plevral effüzyon Makrolit veya kinolon Beta laktamlar Tedavi 64. Sinüziti olan hastada üreyen etkenin laktozu, sükrozu ve glukozu fermente etmediği tespit ediliyor. Amoksisilin tedavisine cevap vermeyen hastada etken olarak aşağıdakilerden hangisi düşünülmelidir? A) Streptococcus pneumoniae B) Streptococcus pyogenes C) Branhamella catarrhalis SE Balgam görünümü Pnömokokal pnömoni (Lober pnömoni) M Özellik Var D) Neisseria meningitidis Var E) Haemophylus influenzae 64 – C Bazen Branhamella catarrhalis Normal konakta nazofarinkste kolonize olan immünitesi düşük kişilerde otit, sinüzit, bronşit ve pnömoni oluşturabilen bir etkendir. Oksidaz ve DNAase’ı pozitif gram negatif diplokoktur. DNAase S. aureus ve S. pyogenes’de de pozitiftir. Yüsek oranda (% 90) beta laktamaz salgıladığı için tedavide amoksisilin klavulonik asit gibi betalaktam inhibitörlü bir kombinasyon kullanılmalıdır. TU 63. Tavuk yedikten 12 saat sonra karın ağrısı, bulantı ve ishal yakınmaları başlayan bir hastanın dışkı kültüründe üreyen laktoz negatif, H2S pozitif, gram negatif bakteri aşağıdakilerden hangisidir? Gram negatif diplokokların özellikleri A) Shigella dysenteriae B) Salmonella enteritidis C) Pseudomonas aeruginosa D) Escherichia coli E) Campylobacter jejuni Gram negatif diplokoklar Fermentasyon Glukoz Maltoz DNAse Beta laktamaz Tedavi Neisseria meningitidis + + - Yok Penisilin Neisseria gonorrhae + - - Bazen Seftriakson Moraxiella (Branhamella) catarrhalis - - + Çoğunlukla Amoksisilin klavulonik a. 63 – B 65. Menenjiti olan 15 günlük bir yenidoğanda beyin omurilik sıvısının incelenmesi sonucunda gram pozitif basiller görülmüş olup kültürde üretildiğinde beta hemoliz yapan ve CAMP testi pozitif etken aşağıdakilerden hangisidir? SALMONELLA TANI: Hastalığın 1. haftasında en iyi sonucu kan kültürü ve kemik iliği asprasyon kültürü (sırasıyla % 80 ve % 90 duyarlı) verir. Gaita ve idrar kültürü 2. ve 3. haftalarda iyi sonuç verir. İkinci haftadan itibaren serum aglutininleri artmaya başlar ve 5. haftada maksimum seviyeye ulaşır. Hastalık remisyona girdikten sonra da düşük seviyede devam eder. A) Listeria monocytogenes B) Streptococcus agalactiae C) Staphylococcus aureus D) Corynebacterium diphtheria E) Haemophylus influenza www.tusem.com.tr 12 Temel Bilimler / T 41 - 8 65 – A 67 – A LİSTERİA TANI: Gram pozitif L vaya V şekinde görünüm arzeden bir basildir, bu nedenle derinin normal flora üyesi olan corynebacterium (difteroidler) ile karışır. Klinik örnekler 4 oC’de bekletildiğinde bakteri çoğalır ve buna soğukta zenginleştirme denir. Soğukta zenginleştirme listeria ve yersinia’da görülür. 37 oC’de hareketsiz, 22 oC’de takla atar şekilde hareket eden listeriya hareketsiz olan corynebacteriumlardan bu sayede ayrılır. Koyun kanlı agar besiyerinde üreyen kolonilerin etrafında hemolitik streptokoklarda olduğu gibi beta hemoliz zonu oluşur fakat katalazının pozitif olmasıyla streptokoklardan ayrılır. CAMP testi pozitif olup şekerleri fermentasyonla parçalar fakat gaz oluşturmazlar. BOS incelemesinde bakterinin tespit edilememesi çok önemli bir özelliğidir, çünkü BOS’ta bakterinin tespit edilebilmesi için gerekli olan sınır konsantrasyonun (104 /ml) altında bakteri bulunur (birçok bakteriyel menenjit etkeni BOS’ta tespit edilebilir). HTLV-1 (Human T-cell leukemia virüs) HTLV-1’in neden olduğu hastalıklarda T lenfositlerin çekirdekleri çiçek demeti şeklindedir. a. Erişkin T hücreli lenfositik lösemi (latent dönem 20-30 yıl): HTLV-1 Tax proteini aracılığıyla devamlı IL-2 (T lenfosit büyüme faktörü- otokrin aktivatör) salınımına neden olarak T lenfositlerin kontrolsüz çoğalmasına ve erişkin T hücreli lenfositik lösemiye neden olur. Ayrıca Tax proteini tümör süpressör p53’ü inhibe eder. Derinin en sık görülen lenfoması mycosis fungoides’te olduğu gibi HTLV1’de pautrier mikroapseleri görülür. M b. Myelopati (Tropikal spastik pareparezi): Bacaklarda ilerleyici zayıflama ve multipl skleroza (MS) benzer klinikle seyreden demiyelinizan otoimmün bir hastalıktır. MS’den farklı olarak remisyon göstermez. 68. AIDS hastalarında en sık rastlanan intrakranial enfeksiyon etkeni aşağıdakilerden hangisidir? SE 66. Akut Ebstein-Barr virus enfeksiyonu geçirmekte olan bir çocuğun serumunda, A) İnsan Herpes virüs tip 8 I. Anti-EA (erken antijen) IgG II. Anti-VCA (viral kapsid antijeni) IgM B) Crptococcus neoformans III. Anti-VCA (viral kapsid antijeni) IgG C) Toxoplasma gondii IV. Anti-EBNA (Ebstein-Barr virus çekirdek antijeni) D) Ebstain Barr virüsü antikorlarından hangilerinin bulunması beklenir? E) Herpes simpleks A) Yalnız IV B) Yanlız II 68 – C C) II ve IV D) I, II ve III TOKSOPLAMASMA E) I, II, III ve IV İmmünitesi sağlam konakta TU 66 – D - Genellikle asemptomatik Epstein Barr virüs serolojisi - Semtomatik enfeksiyon sıklıkla polilenfadenopati şeklinde görülür. Özellikle posterior servikal lenfadenopati ile birlikte çocuklarda polilenfadenopati ve erişkinde ise tek bir lenfadenopati ile karakterizedir. Lenfadenopati (%60) 1-2 ay içinde kaybolurken, bazen aylar sürebileceği gibi %6 vakada normale dönmez. Heterofil antikor Downey hücreleri VCA IgM VCA IgG EA IgG EBNA-1 IgG Yorum +/- +/- + + +/- - Akut enfeksiyon - - - + - + Geçirilmiş enfeksiyon - - - + + (R) + Burkitt lenfoma - Az bir kısmı enfeksiyoz mononükleazise benzer semptomlara neden olabilir (heterofil antikor negatif). - - - + + (D) + Nazofarinks karsinomu İmmün yetmezliklilerde (AIDS vb) AIDS’lilerde santral sinir sistemi enfeksiyonlarının en sık etkeni toksoplasmadır. 67. HTLV- 1’e bağlı gelişen T hücreli lenfositik lösemi gelişme mekanizması aşağıdakilerden hangisidir? - Ensefalit (meningoensefalit): Genellikle endojen kistin reaktivasyonu sonucunda gelişir. A) IL- 2 reseptör aktivasyonu - Serebral apse (ring enhancing mass). Beyin MR’ında mutifokal hipodens alanlar görülür. B) MHC- 2 aktivasyonu C) Gama interferon salınımı - Oftalmik toksoplazmozis: Tek taraflı koryoretinit. D) Alfa interferon salınımı E) c- myc proteinleri 13 www.tusem.com.tr Temel Bilimler / T 41 - 8 69. Gansiklovir dirençli sitomegalovirüs enfeksiyonlarının tedavisinde tercih edilecek antiviral ilaç aşağıdakilerden hangisidir? A) Valgansiklovir B) Asiklovir C) Ribavirin D) Foskarnet patojendir. Tip 1 alveolar epitel hücre yüzeyini kapatarak gaz alışverişini bozar. Ateş, nonprodüktif öksürük ve prodüktif dispne görülür. Laktat dehidrogenaz seviyesi 500 mg /dl’nin üzerindedir fakat spesifik değildir. HIV enfeksiyonu olanlarda pnömotoraks geliştiğinde P. jiroveci’den şüphe edilmelidir. TANI: Kültürü yapılamamıştır ve gramla boyanmaz. Giemza ve metanamin gümüş boyasıyla boyanabilir. İnce duvarlı trofozoid ve kalın duvarlı kisti vardır. Kistinin içinde sekiz adet intrakistik cisimcik bulunur. E) İdoksuridin 69 – D Antiviral ilaçlar ETKİN OLDUGU VİRUS ve ÖNEMLİ NOTLAR DNA polimeraz enzim inhibitörleri (genellike herpes virüs enfeksiyonlarında kullanılır) Asiklovir (Zovirax) Valasiklovir HSV ve VZV. Etkili olabilmeleri için viral timidin kinaz enzimiyle aktif metabolitine dönüşmesi gerekir. CMV’ün timidin kinazı yoktur. Nörotoksik (deliryum, tremor) ve nefrotoksik yan etkileri vardır. Asiklovir, intratübüler kristal oluşumu ile obstrüksiyona neden olduğundan akut böbrek yetmezliğine yol açar. Vidarabin HSV ve HBV Idoxuridine Herpes keratitinde kullanılır, Timidin kinaz inhibitörüdür ve sadece lokal uygulanır. Famsiklovir Pensiklovir 71. Akut miyelositer lösemi nedeniyle tedavi gören ve 10 gündür nötropenik olan bir hastada, nötropenik ateş nedeniyle başlanan antipsödomonal antibiyotiklere yanıt alınamıyor. Ateş dışında yakınması olmayan hastanın akciğer grafisi normal bulunuyor. Çekilen bilgisayarlı toraks tomografisinde “buzlu cam alanı” ile çevrili nodül saptanıyor. Bu hastada en olası ön tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Stafilokok pnömonisi SE Trifluorotimidin Herpes keratitinde kullanılır, sadece lokal uygulanır. Gansiklovir Valgansiklovir CMV. Timidin kinaza ihtiyacı yoktur, virüsün kodladığı fosfokinaz enzimiyle aktivite kazanır. Kullanımını kısıtlayan en önemli yan etkisi kemik iliği süpresyonudur. Fomivirsen CMV. Sentetik tek iplikli DNA molekülü. CMV mRNA’sının komplementeri olduğundan sadece sitomegalovirüs mRNA’sını inhibe eder. Sitomegalovirüs retinitinin tedavisinde intravitreal uygulanır. Sidafovir Herpes grubu virüsler, HPV, adenovirüs, poxvirüsüne etkili nükleotid analoğudur. Yarı ömrü uzundur, doz kısıtlayıcı yan etkisi nefrotoksik etkisidir. Oral yoldan absorbe olmaz. CMV. Aktivasyona gerek duymaz. Foscarnet Pirofosfat analoğu olduğundan pirofosfat bağlarını inhibe eder. DNA polimeraz enzim inhibitörlerine dirençli suşların tedavisinde kullanılır. Geri dönüşümlü Nefrotoksisite ve fosfatemi oluşturur. B) İnvaziv pulmoner aspergilloz C)Tüberküloz D) Sitomegalovirus pnömonisi E) Pneumocystis jirovecii pnömonisi 71 – B TU Fosfonoformat 70. Pneumocystis jiroveci’nin metanamin gümüş boyası ile incelenmesi durumunda en güvenilir tanı koydurucu form aşağıdakilerden hangisidir? A)Trofozoid B) Prekist C) Kist D) Metakistik trofozoid - İnvazif aspergillozis: Nötropeni, hematolojik malignitesi ve kemik iliği transplantasyonu yapılmış olanlarda nekrotizan bir bronkopnömoni tablosuna neden olur. En sık etken Aspergillus fumigatus’tur. - Akciğer tomografisinde önce halo sonra hilal belirtisi görülür. - Serumda; • Galaktomannan antijeni • β- glukan antijeni • D- mannitol antijeni gösterilebilir. E)Metakist 72. Deride enfeksiyona neden olan, sabouraud dekstroz agar besiyerinde oda ısısında 1- 4 haftada üreyen küf kolonilerinde bölmeli hifler, makro ve mikrokonidiumlar saptanan mantar hücresi aşağıdakilereden hangisidir? 70 – C PNEUMOCYSTİS JİROVECİ (Eski adı P. carini) Temel olarak solunum yoluyla bulaşmasına rağmen bulaş yolları ve rezervuarı tam aydınlığa kavuşmamıştır. AIDS’lilerde en sık rastalanan fırsatçı patojen, en sık rastlanan pnömoni etkeni, en sık rastlanan mantar (eskiden kandidaydı) ve ölüme en sık neden olan etkendir. Yaptığı pnömoniye plazma hücreli pnömoni denir (diffüz bilateral interstisyel plazma hücreleri) fakat AIDS’lilerde plazma hücreleri bulunmaz. Ekstrasellüler bir www.tusem.com.tr M İLAÇ A) Candida albicans B) Aspergillus fumigatus C) Trichophyton rubrum D) Malessezia furfur E) Sporosthrix schenckii 14 Temel Bilimler / T 41 - 8 74 – D T. pedis (atlet ayağı): Erişkinde en sık ratlanan mantar enfeksiyonudur. En sık etkenler T. rubrum (antropofilik) ve T. mentagrophytes (zoofilik)’tir. T. rubrum tüm dünyada en sık rastlanan dermatofitoz etkenidir. Ayrıca saçlı deri dışında meydana gelen tüm dermatofit enfeksiyonlarının en sık rastlanan etkenidir. T. rubrum kültürde pamuğumsu, beyaz renkli koloniler oluşturur. Palağa arka yüzünden bakıldığında kırmızı pigmentli koloniler oluşturur. Direk incelemede gözyaşı damlası şeklinde mikrokonidyalar görülür. T. mentagrophytes ise spiral şekilde hifler oluşturur. En sık komplikasyon bakteriyel sellülüt ve tırnak veya bacağa kadar ilerleyen mantar invazyonudur. Taenia saginata: En sık görülen sestod enfeksiyonudur. Rostellumu bulunmadığından silahsız tenya diye bilinir. Ayrıca Taenia soleuma göre daha uzundur (5 m) ve proglottidi hareketlidir. Ara konak sığır, kesin konak insandır. Sığır etinin iyi pişirilmeden yenmesi sonucunda larvanın (Cysticercus bovis) oral yolla alınmasıyla bulaşır. Barsağa ulaşan larvalar yumurta üretir. Gebe halkalarda yumurtlama deliği bulunmadığından yumurtalar ancak halkanın parçalanmasıyla ile serbest kalır. Olgun halkalar güçlü kas yapısı nedeniyle zincirden koparak anüsten atılır (abdest bozan). En sık görülen belirti halka düşürmedir (hareketli proglottid). Atılan gebe halkalar toprağa düşer ve sığırlar otla beslenirken bu yumurtayı alır. 73. Aşağıdaki parazitlerden hangisi ara konağa ihtiyaç göstermez? KLİNİK: Devamlı acıkma, iştah bozukluğu, açlık ağrıları, parazitin toksik ürünlerine bağlı sinir sistemi bozukluğu, uyurken diş gıcırdatma, ağızdan salya gelmesi görülebilir. Barsak tıkanıklığı ve apandisite neden olabilir. M 72 – C A) Paragonimus westermani B) Strongyloides stercoralis D) Fasciola hepatica E) Schistosoma mansoni 73 – B TANI: Hastalar genellikle düşürdükleri yassı halkalarla gelir (hareketli proglottid). Bu tanı için yeterlidir. Hastanın dışkısı incelendiğinde çift cidarlı ve içinde üç çift çengeli olan onkosfer görülür. SE C) Dyphylobatrium latum TEDAVİ: İlk tercih niklozamid’dir. Tedaviyle baş kısmının barsaktan ayrılması gerekir. Korunmada etlerin en az 75 oC’de 15 dakika pişirilmesi gerekir. – 10 oC’de 5 gün süreyle dondurularak larvanın ölmesi sağlanabilir. TU STRONGYLOİDES STERCORALİS İnsan gaitasıyla bulaşmış olan topraktan filariform larvanın penetrasyonuyla bulaşır. Larvalar kan yoluyla akciğere gelir (Askaris ve kancalı kurtlarda olduğu gibi) nazofarinksten yutularak mideden geçip barsağa gelirler. Barsak mukozası içinde çiftleşen yumurtlarlar barsak boşluğuna atılınca açılır ve rabditiform larvalar gaitayla atılır (gaitada yumurta görülmez). İntestinal nematodlar içinde en küçük olandır. Yaşam döngüsünü insan vücudunda tamamlar. Otoenfeksiyon: Barsak boşluğunda bazı nonpatojen rabditiform larvalar tekrar patojen olan flariform larvaya dönüşür buna internal otoenfeksiyon denir. Bazen filariform larvalar perianal bölgeden deriyi delerek tekrar kana karışır buna eksternal otoenfeksiyon denir. İndirek evrim (heterojenik döngü): Erişkin erkek ve dişiler birkaç nesil toprakta yaşayabilir. Erişkin formu toprakta bulunan tek parazittir. 75. İmmün sistemin T regülatör hücre yönünde değişimini uyaran sitokin aşağıdakilerden hangisidir? A) IL-17 B) IL-12 C) IL-10 D) IL-4 E) TGF- beta 75 – E Th1, Th2 ve Th17 yönünde farklılaşma 74. Gastrointestinal sistem şikayetleri bulunan hastanın dışkı incelemesinde proglottid gözleniyor. Buna göre aşağıdakilerden hangisi etken olarak düşünülmelidir? A) Enterobius vermicularis B) Trichuris trichura C) Ascaris lumbricoides D) Taenia saginata E) Necator americanus 15 www.tusem.com.tr Temel Bilimler / T 41 - 8 76. Tüm periferik T lenfositlerinde bulunan temel belirteç aşağıdakilerden hangisidir? 78 – B Waterhouse-Friderichsen Sendromu: A) CD34 B) CD3 Aşağıdaki bulgularla karekterizedir. C) CD4 D) CD8 • Sıklıkla N. meningitidis septisemi sonrası gelişir. (nadiren Pseudomanas, pnömokok, H. influenza sonrası ) E) B7 76 – B • Hızlı progresif karekterde hipotansiyon ve şok αβ T lenfosit (%90): Lenf bezlerinde peptid antijenlerin sunumu ile aktivasyon kazanır. CD4 ve CD8 T lenfositleri bu grupta yer alır. • Yaygın purpuralarla karekterize DIC tablosu • Masif bilateral adrenal kanamayla birlikte hızlı gelişen adrenokortikal yetmezlik M γδ T lenfosit: Kan ve dokularda erken dönemde lokal (mukozal) cevaptan sorumludur. Özellikle barsakların lamina propriasında bulunur. Genellikle bu hücrelerde CD4 ve CD8 bulunmaz (double negative cell). Bu nedenle periferik T lenfositlerde temel olarak CD3 bulunur. Diğer T lenfositleri CD4 CD25 Treg: Tolerans ve hafıza hücrelerinin gelişimini sağlar. CD4 Th17 hücresi: İmmün yetmezlikli hastalarda immün sistemi kuvvetlendirmek için IL- 17 salgılar. SE 79. Aşağı eşleştirmelerden hangileri doğrudur? Th3: Oral mukozal immüntoleranstan sorumludur. I. Tip 2 diyabet= amiloid birikimi T LENFOSİTLERİ: Antijen sunan hücreler protein antijenleri MHC ile T lenfositlere sunar. MHC, 6. kromozomda bulunan HLA (insan lökosit antijeni) genleri tarafından kodlanan bir proteindir. II. Tip 1 diyabet = insülitis III. Tip 1 diyabet = HLA ilişkisi IV. Tip 1 diyabet= otoimmünite A) I ve II 77. Aşağıdaki otoimmün hastalıkların hangisinde B hücreli lenfoma gelişme riski artmıştır? B) I ve III C) I, II ve III A) Otoimmün hemolitik anemi D) II, III ve IV E) I,II,III ve IV TU B) Sistemik sklerozis C) Çölyak hastalığı 79 – E D) Sistemik lupus eritematozis Diyabet hiperglisemi ile seyreden böbrek, göz, sinir ve damarları etkileyen bir kronik hastalıktır. Primer diyabetde major sorun insülin üretimi iken sekonder diyabette sıklıkla periferik insülin cevabının azalması mevcuttur. E) Sjögren sendromu 77 – E Sjögren zemininden MALTOMA gelişme riski artmıştır. Tip 1 diyabet patogenezi: İmmün reaktif hücrelerin beta hücrelerini öldürmesiyle karekterize otoimmün bir hastalıktır. Adacık hücrelerinde yoğun immün hücre birikimi ve insulitis izlenir. Patogenezde genetik, immunolojik ve çevresel faktörler (virüsler) suçlanmaktadır. 78. Meningokoksemi sonrasında ilerleyici hipotansiyon, dissemine intravasküler koagulasyon ve adrenal kanamayla birlikte adrenokortikal yetmezliğin gözlendiği bir çocukta en olası tanı aşağıdakileren hangisidir? A) Addison hastalığı Bu hastalarda %70 oranında anti beta hücre antikorları izlenir. B) Waterhouse-Friedrichsen sendromu Tip 2 diyabet patogenezi: C) Weil Marchesani sendromu Multifaktöryel kompleks bir hastalıktır. Periferik dokularda insüline karşı direnç oluşumu ve düzensiz insülin salınımı izlenir. Obezite çok önemli bir risk faktörüdürür. Adacık hücrelerinde amiloid birikimi izlenebilir. D) Loeyz-Dietz sendromu E) Conn sendromu www.tusem.com.tr 16 Temel Bilimler / T 41 - 8 81 – D Diabetes Mellitus TIP 1 DM TİP II DM Klinik Çocukluk ve adolesan dönem başlangıç Normal kilo İnsülin seviyelerinde progresif düşüş Dolaşımda otoantikorlar (anti-insulin, anti-GAD,anti-ICA512) Diabetik ketoasidoz Yetişkin başlangıç Obez Erken aşamada yüksek insülin ileri dönemlerde normal veya hafif azalmış insülin seviyesi Nonketotik hiperosmolar koma Patogenez Regulatuar T hücreler dysregulas- İnsulin rezistans yon (sonucunda adacık hücrelere Obezite ve obezite ilişkili self toleransın kaybı) faktörlerin insülin rezistansına neden olması Genetik HLA ilişkili HLA ilişkisi yok CTLA4, PTPN22 ve insulin geni Obezite ilişkili genlerle VNTRs genlerinde polimorfizm ilişki Adacık hücre İnsulitis morfolojisi Beta hücre kaybı ve atrofi Pyojenik Granulom: Çocuklar, gençler ve gebe kadınlarda izlenen inflamatuar bir lezyondur. Benign vasküler bir lezyondur. Gebelikte izlenen pyojenik granulom granuloma gravidarum diye bilinir. 82. Aşağıdakilerden hangisi intraduktal papiller müsinöz karsinom için yanlıştır? A) Sıklıkla pankreasın başından gelişir. M Hafif beta hücre kaybı İnsulitis yoktur B) Büyük pankreatik kanallardan gelişir. C) Erkeklerde daha sıktır. 80. Aşağıdakilerden hangisi alkolik hepatit bulgusu değildir? D) Ovariyan stromaya benzer stromaya sahiptir. A) Mallory-Denk cisimciği E) Malign dönüşüm izlenebilir. B) Kümes teli paterni fibrozis (chicken-wire fibrozis) 82 – D SE C) Plazma hücresiden zengin inflamasyon Pankreasın kistik tümörleri, pankreas tümörlerinin %5ini, pankreas kistlerinin ise yaklaşık olarak %10 unu oluşturmaktadırlar. İleri yaş kadınlarda izlenirler. D) Balonlaşma dejenerasyonu E) Nötrofil infiltrasyonu 80 – C Seröz Kistadenom Prognoz çok iyidir ve daima benigndirler. İleri yaş kadınlarda izlenir ve sıklıkla pankreasın kuyruğundan gelişirler.En sık görülen mutasyon VHL mutasyonudur. Rezeksiyon yeterlidir. Kistik tümörlerin %25’ini oluşturur. Nonspesifik şikayetler, karın ağrısı en sık semptomudur ALKOLİK HEPATİTİN KARAKTERİSTİK ÖZELLİKLERİ • Hepatositlerde şişme ve nekroz Hepatositlerde balonlaşma dejenerasyonu ve nekroz izlenir. Sişmenin sebebi yağ, su ve protein akümülasyonudur. • Mallory cisimciği Sitokeratin intermedier flamanının ve diğer sitoplazma proteinlerinin koagülasyonu ile oluşur. Şişmiş ya da ölü hepatositlerin nükleusları çevresinde yerleşmiş, belirgin eozinofilik, düzensiz kümeler şeklindeki cisimlerdir. Mallory cisimciği alkolik hepatit için karekteristiktir fakat spesifik değildir. Görülebildiği diğer hastalıklar: Primer bilyer siroz, nonalkolik yağlı karaciğer hastalığı, kronik kolestatik sendromlar, wilson hastalığı, hepatosellüler karsinom • Nötrofilik reaksiyon ve birikim • Fibrozis: Sıklıkla sinuzoidal ve perivenüller fibrozis (santral ven çevresinde) olarak ba şlar. TU Müsinöz Kistadenom Kadınlarda daha sık %95 (kadın predominansı en fazla olan tip) izlenir. Seröz kistadenomlardan farklı olarak invaziv karsinomlarla bir arada izlenebilir. Daha büyük kistik boşluklar içerir. Bu hastaların üçte birinde adenokarsinom izlenir. En sık görülen mutasyonlar: KRAS,TP53 ve RNF43. Ovarian stromaya benzer stroması vardır. 81. Yirmi haftalık gebe hastada yaklaşık 2 haftadır sağ üst çene molar diş hizasında gingival yerleşimli hiperemik lezyon bulunmaktadır. Diş fırçalama sırasında kanayan kitleye eksizyonel biyopsi yapılmıştır. Histopatolojik incelemede yoğun granülasyon dokusunu andıran lobüler vasküler proliferasyon ve inflamatuar hücreler olduğu saptanmıştır. Intraduktal Papiller Müsinöz Tümörler A) Periferal dev hücreli granülom Müsin üreten intraduktal tümörlerdir. Diğerlerinden farklı olarak erkeklerde daha sık izlenir ve pankreasın başından kaynaklanırlar. Müsinöz kistadenomlardan iki önemli farkı vardır. Müsinöz tümörlerde izlenen ovarian stroma izlenmez ve büyük pankreatik kanallarda gözlenirler. En sık izlenen mutasyonlar GNAS ve SMAD4. B)Hemanjiyom Solid Pseudopapiler Tümör C)Fibrom Genç kadınlarda daha sık gözlenen, lokal agresif bir tümördür. Beta catenin/APC mutasyonları nerdeyse yüzde yüz izlenir. Cerrahi rezeksiyon yeterlidir. Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? D) Pyojenik granülom E) Gingival granülom 17 www.tusem.com.tr Temel Bilimler / T 41 - 8 83. Otuz beş yaşında oral kontraseptif kullanımı hikayesi olan kadın hastanın karaciğerinde 4 cm çaplı kitle saptanıyor. Yapılan histolojik incelemede iki sıralı hepatosit kordonlarından oluşan düzgün sınırlı lezyon ve çevresinde normal histolojik görünüme sahip karaciğer dokusu ve HNF1 alfa mutasyonu olduğu gözleniyor. 85. Çocuklarda en sık görülen malign paratestiküler tümör aşağıdakilerden hangisidir? Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? 85 – B A) Hepatoselüler karsinom En sık malign paratestiküler tümör çocuklarda rabdomyosarkom, erişkinlerde ise liposarkomdur. Proksimal spermatik kordun en sık tümörü lipomdur. En sık benign paratestiküler tümör adenomatoid tümördür. Sıklıkla epididim üst polde küçük bir nodül olarak izlenirler. Testis etrafında izlenen nadiren izlenen birkaç benign tümörden biridir. A) Liposarkom B) Rabdomyosarkom C) Teratom D) Liposarkom E) Embryonel sarkom B) Hepatoselüler adenom C) Fibrolamellar hepatoselüler karsinom M D) Nodüler rejeneratif hiperplazi E) Fokal nodüler hiperplazi 83 – B 86. Aşağıdaki morfolojik bulgulardan hangisi progresif karaciğer hasarının habercisidir? Hepatoselüler Adenom Oral kontraseptif kullanan genç kadınlarda görülür ve ilacın kesilmesiyle geriler. Lezyonun histolojisinde portal alan yoktur, bunun yerine tümör içinde dağılmış arter ve venler izlenir. HCC ile karışma ihtimalleri ve subkapsüler lezyonlardaki rüptür riski nedeniyle önemlidir (özellikle gebelerde). Bu rüptür intraabdominal kanamaya neden olur. A) Councilman cismi SE B) Balonlaşma dejenerasyonu C) Makroveziküler yağlanma D) Mallory-Denk cismi E) İnterface hepatit ve köprüleşme nekrozu • Nadiren malignleşebilir. (özellikle beta-catenin gen mutasyonu bulunan vakalarda ve glikojen depo hastalıkları olanlarda malignleşme riski artar) 86 – E Güve yeniği nekrozu (piece meal nekroz): Nekroz portal alana komşu hepatositlerde de görülmeye başlamışsa buna piecemeal nekroz veya inteface hepatit denir. Portal alan – parankim sınırında düzensizleşme izlenir. Hepatosellüler adenom alt tipleri Üç tipi vardır. HNF1-alfa inaktive hepatosellüler adenom (MODY-3 ile ilişkili, histolojik olarak yağlı ve hücrelerden fakirdir, malignite riski yoktur, LFABP mutasyonu vardır), betacatenin aktive hepatosellüler adenom (malignite riski yüksek, glutamine sentetaz diffüz olarak pozitif izlenir), inflamatuar hepatosellüler adenom (en sık, serum Amiloid ve CRP yüksekliği eşlik eder, nonalkolik yağlı karaciğer hastalığı ile ilişkili, JAK-STAT sinyal yolu ile ilişkilidir. TU Köprüleşen (bridging) nekroz: Kronik hepatitler gibi ağır hasarlarda, Portal-Portal, Portal-Santral, Santral-Santral alanlar arasında kalan karaciğer parankiminde birleşen parankimal nekroz alanları olmasıdır. • Bu nekrotik bölgelerin yerini fibröz bantlar doldurursa; köprüleşme fibrozisi oluşur. Periportal nekroz ( Zone 1 ) : Öncelikle portal alan etrafında nekroz görülmesidir. Sıklıkla viral hepatitlerde görülür. Midzonal nekroz ( Zone 2 ): Viral enfeksiyonlar özellikle sarı humma sonrası görülür. 84. Aşağıdakierden hangisi immünohistopatolojik değerlendirmelerde pan T antijeni olarak kullanılır? A)CD4 B) CD5 C) CD8 D) CD3 Sentrlobüler nekroz ( Zone 3 ): Santral ven çevresindeki hepatositlerin nekrozudur. Konjesyon veya başka nedenlerle oluşan iskemik hasar, ilaçlar ve toksinlerin etkisiyle oluşur. E) CD21 • Kalp yetmezliği, Alkolik karaciğer hastalığı, ilaç ve toksik hepatit nekrozları sentrlobüler bölgeden başlarlar. 84 – D • Feathery dejenerasyonu: Safra kolestazı durumlarında hepatositlerin diffuz vakuollü ve köpüksü görülmesidir. CD 3 pan T antijeni olarak kabul edilir. www.tusem.com.tr 18 Temel Bilimler / T 41 - 8 • Apoptotik hücre ölümü (Councilman cisimciği): Özellikle akut viral hepatitlerde hepatosit hücre ölümüne denir. Hepatositler koyu pembe eozinofilik sitoplazmalı küçülmüş, piknotik veya fragmente çekirdeklidir ve bu hücrelere Councilman’s body adı verilir. Ayrıca yoğun eozinofilik boyanmalarından dolayı asifodilik cisimler diye de adlandırılırlar. 88. Aşağıdakilerden hangisi Paget hastalığı zemininden gelişebilecek komplikasyonlardan değildir? A) Diş köklerinde hipersementöz ve ankilöz B) Yüksek debili kalp yetmezliği C) Diş kemiklerinde periodontal ligmanet boşluğunda obliterasyon • Confluent nekrozis= hepatositlerin ağır zonal nekrozudur ve genelde yaygın parenkimal hasar bulgusudur. D) Kemiklerde erlenmayer tüpü deformitesi gelişimi E) Kemiklerde mozaik patern oluşumu 88 – D 87. Aşağıdakilerden hangisi venöz trombüslerin özellikleri arasında yer almaz? M Paget hastalığı Kemik yapımı ve yıkımı ile giden, son aşamada dayanıksız ve şekli bozuk kemik oluşumu ile karekterize bir hastalıktır. Paget hastalığının üç evresi bulunur. 1. Osteoklastik(litik) evre: Kemik trabeküllerinin osteoklastlarla yıkıldığı evredir. (Resim 6) 2. Mikst evre: Kemik yapım ve yıkımının birlikte olduğu evredir. 3. Osteosklerotik evre: Osteoklastik aktivitenin kaybolması ve düzensiz kemik sentezinin olduğu evredir. • Yeni oluşan kemik rastgele “mozaik” patternde gelişir ve bu patern paget hastalığı için patagnomoniktir. Paget hastalığının komplikasyonları: • Paget hastalığı yaşlı hastalarda osteosarkom gelişimi için predispozan bir faktördür. • Ağrı en yaygın problemdir. • Kafa kemiklerinde irileşme, kafanın dik tutulamaması, kraniyel sinirlerde sıkışmalar • Kafasında çenede büyüme (eski şapkanın küçük gelmesi, protezlerin küçük olması) • Çene kemiklerinde alveolar proseslerde genişleme, dişlerde diastema oluşumu • Diş köklerinde hipersementoz ve ankiloz • Zor diş çekimi (iskemi ve osteomyelit riski) • Sekonder osteoartrit ve alt ekstremitenin uzun kemiklerinde chalstik tipi tebeşir kırıkları en sık kompklikasyondur. • Kompresyon kırıkları ve bunun sonucu lordoz. • Y üksek debili kalp yetmezliği • En ciddi komplikasyon özellikle poliostatik formda izlenen sarkom gelişimidir(osteosarkom, malign fibröz histiositom ve kondrosarkom). Önemli radyolojik bulguları: lokalize radyoopak lezyonlarının oluşturduğu pamuk yada yün paterni. Hipersementöz ve ankiloz diş köklerinde rezorpsiyon, Periodontal ligmanet boşluğunda obliiterasyon,lamina durada kayıptır. Kemiklerde erlenmayer tüpü deformitesi oluşumu osteosklerozis hastalığında görülen bir bulgudur. A) En sık alt ekstremitenin derin venlerinde yerleşir. B) Hemorajik ( kırmızı ) trombüs de denir. C) Trombüsün kuyruğu akım yönüne doğrudur. D) Pulmoner tromboemboli gelişebilir. 87 – E SE E) Zahn çizgileri belirgindir. Venöz trombüslerde zahn çizgileri görülmez. Zahn çizgileri arteryel trombüslerde görülür.Trombüslerde fibrin birikimi sonucunda gri renki çizgilenmelere Zahn çizgileri denir. Venöz trombüsler , venöz sistemin akımının yavaş olmasından dolayı trombüsün eritrositrle kaplanması sonucu kırmızı görünür ve kırmızı (hemorajik) enfarkt adını alır.En sık alt ekstremitenin derin venlerinde yerleşir. TU Trombüsün kuyruğu, arteriel trombüslerde akım yönünün tersine doğru;venöz trombüslerde ise akım yönüne doğru uzanır. Yani her iki durumda da kalbe doğrudur. Venöz İnfarkt – Hemorajik İnfarkt Testis ve over gibi bir tek venle drene olan organlarının venleri tıkanırsa veya torsiyone olursa organda kapiller dolaşım duracağından venöz infarkt oluşur. Genellikle arteriyel sistem tıkanmalarında oluşan infarkt alanları normal dokuya göre daha soluk veya beyaz olur. Ancak bazı durumlarda infarkt bölgesine kanama olur ki bu durumda kırmızı (hemorajik) infarkttan söz edilir T Soluk İnfarkt Pankreas kalp, dalak ve böbrek gibi solid organlarda arteriyel dolaşımın oklüzyonu ile oluşur. İnfarkt alanı soluk beyaz renkli ve üçgen şeklindedir. Üçgenin tepesi arterin tıkanan kısmında, taban kısmı ise dallanan kısımlarında oluşur. İskemik infarkt alanlarında oluşan nekroz; koagülasyon nekrozudur. Beyinde ise istisnai olarak iskemi sonucu likefaksiyon nekrozu görülür. Çoğu organın infarktı skar (fibrozis) ile iyileşir.Beyin infarktı ise gliozis ile iyileşir, beyinde skar oluşmaz. 19 www.tusem.com.tr Temel Bilimler / T 41 - 8 89. Tükrük bezlerinin en agresif tümörü aşağıdakilerden hangisidir? 4. AIDS’e eşlik eden (epidemik) KS: AIDS’li olgularda, deri, mukozalar, lenf nodları ve sindirim sistemini sık tutar. Histolojik görünümü atipik iğsi hücrelerle karakterizedir. Kaposi sarkomu sıklıkla ekstremite distal bölgelerinde gelişir. A) Mukoepidermoid karsinom B) Asinik hücreli karsinom C) Malign mikst tümör D) Klasik adenokarsinom 91. Beyinde en sık izlenen nöronal tümör aşağıdakilerden hangisidir? E) Warthin tümörü 89 – C A) Santral nörositoma Malign mikst tümör (karsinoma ex pleomorfik adenom) tükrük bezlerinin en agresif (malign) tümörüdür. B) Pleomorfik ksantroastrositom M C)Astrositom D) Medulloblastom 90. Klasik kaposi sarkomu için aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? E) Gangliogliom A) AIDS ile ilişkilidir. 91 – E B) Sıklıkla 40-70 yaş arası Akdeniz ve Doğu Avrupa erkeklerinde ve Yahudilerde rastlanır. BEYİNDE NÖRONAL TÜMÖRLER SE En sık görüleni gangliogliomdur. Sıklıkla adolesan dönemde izlenir ve temporal lobda izlenir. Epilepsiye neden olabilir. Disembryoblastik nöroepitelyal tümör: İyi prognozlu, çocuklarda izlenen düşük gradeli bir tümördür. Epilepsiye neden olur. Santral nörositoma: Düşük gradeli ventriküller içerisinde yerleşen bir tümördür. Sıklıkla lateral ve 3. Ventrikülde yerleşir. C) Prognozu diğer kaposi sarkomu tiplerine göre daha iyidir. D) Klasik kaposi sarkomu genelde ciltte lokalizedir ve viseral tutulum nadirdir. E) Klasik kaposi sarkomu radyoterapiye duyarlı bir tümördür. 90 – A KAPOSİ SARKOMU Atipikal Teratoid/Rhabdoid tümör Çocuklarda izlenen oldukça malign bir tümördür. Hem supratentoryal hem de infratentoryal yerleşimli olabilirler. Rhabdoymyosarkoma benzer hücreler temel histolojik özelliğidir. Sıklıkla 22. Kromozomda anomaliler izlenir. TU Damar endotelinden köken alır. Etyolojisinde HHV-8 vardır ve AİDS’te en sık rastlanan tümördür. HHV-8 normal hücre proliferasyonunu artırır ve apoptozisi inhibe eder. P53 inhibisyonu, siklin D aktivasyonu yapar. 92. Lökositlerde bulunan aşağıdaki reseptörlerden hangisi küçük bakteriyel peptidleri ve kemokinleri tanımaya yardımcı olur ve böylece kemotaksis gerçekleşir? Dört formu bulunur 1. Klasik KS (Kronik / Avrupa tip) : Çok büyük oranda yaşlılarda özellikle Avrupa Yahudilerinde izlenir. Sıklıkla alt ekstremite derisi tutulur, iç organ tutulumu nadirdir. Sıklıkla asemptomatiktir ve uzak yayılım yapmaz, lokalize kalır. Lokal agresif seyirlidir. Yavaş gidişlidir. İkinci bir maligniteye eşlik edebilir. AIDS ile ilişkili değildir. A) Toll like reseptör B) Opsonin reseptörleri C) Nonopsonin tanıma molekülü (MAC-1) D) G-protein bağlı reseptörler E) Scavenger reseptörler 2. Afrika KS (endemik / lenfadenopatik): Genç erkek ve çocuklarda Güney Afrikada endemik olarak görülür. Agresif seyirlidir. Lokalize veya generalize lenfadenopati ile agresif seyreder, iç organ tutulumu sık izlenir. 92 – D G-protein bağlı reseptörler: Küçük bakteriyel peptidleri (N-formil metionin rezidü içerenler) tanımada yardımcı olur. Ayrıca lipid mediatörleri ve diğer kemokinlerin tanınmasında yardımcı olur. Bu reseptör aktivasyonuyla endotel adezyonu ve kemotaksis hızlanır. 3. Transplantasyona eşlik eden KS: İmmünsupresyona bağlıdır. Agresif seyirlidir sıklıkla nodal, mukozal ve viseral tutulum ile gider. Bazen immünsupresif tedavi kesilince gerileyebilir. www.tusem.com.tr 20 Temel Bilimler / T 41 - 8 LÖKOSİTLERDE BULUNAN RESEPTÖRLER VE İNFLAMASYONDA ETKİLERİ Reaktif (sekonder) amiloidozis nedenleri G-protein bağlı reseptörler Küçük bakteriyel peptidleri (N-formil metionin rezidü içerenler) tanımada yardımcı olur özellikle nötrofiller. Ayrıca lipid mediatörleri ve diğer kemokinlerin tanınmasında yardımcı olur. Bu reseptör aktivasyonuyla endotel adezyonu ve kemotaksis hızlanır TLR (Toll like reseptörler) Mikrobiyal ürünleri (lipopolisakkarit) tanımada yardımcı olur ve sonuç olarak inflamatuar mediatörlerin üretimi gerçekleşir. Romatid Artrit (en sık) FMF Tüberküloz Bronşektazi Kronik osteomiyelit Ülseratif Kolit Crohn Hastalığı Sitokin reseptörler Mikropların öldürülmesine yardımcı olur. Makrofajları uyaran major sitokin İFN-γ dır. Opsonin reseptörleri Mikropların opsonizasyonuna yardımcı olur. Hodgkin hastalığı Konnektif doku hastalıkları (Ankilozan spondilit) Neoplaziler (renal hücreli kanser) Kronik deri infeksiyonları (intravenoz ilaç veya uyuşturucu kullanılması) Amilod yapısı: Biyokimyasal olarak %95 fibril proteinler ve %5 P komponenti vardır. H-E boyası ile şekilsiz eozinofilik boyanan anormal katlanmış proteinlerden oluşan bir maddedir. 20 ye yakın farklı amiloid proteini vardır. Bunlardan 3 tanesi görülen major tiplerdir. Çoğu mikrobun tanınması ve fagosite edilebilmesi için opsonin adı verilen serum proteinleri ile kaplanması gereklidir. Yabancı ajanların ve mikroorganizmaların serum proteinleri ile kaplanması sonrası fagositozları daha kolaylaşır. Bu işleme opsonizasyon denir. M 1. AL (amiloid hafif zincir): İmmünglobulin hafif zincirlerinden meydana gelir. Plazma hücreli neoplazmlarda biriken proteindir. (Multiple myelom ve diğerleri ) Başlıca opsoninler: 2. AA (amiloid assosiye protein): İmmunoglobulin yapısında olmayan bir proteindir. SAA (serum amiloid assosiye protein) denilen serumda yüksek dansiteli lipoproteinin protein komponenti (apoprotein) olarak davranan büyük prekursör proteinden gelişir. Kronik iltihabi hastalıklarda depolanır. • Kompleman ( C3b) • Immunoglobulinlerin Fc parçarsı ( özellikle IgG ) SE • Plazma lektinleri ( mannoz bağlayıcı lektin ) Makrofajlar üzerinde fagositozu kolaylaştırıcı üç farklı reseptör bulunmaktadır. 3. Amiloid β protein: Büyük bir transmebran protein olan amiloid prekürsör olarak gelişir. Alzheimerda beyinde birikir • Mannoz reseptörleri (lektinlerdir ve bakteri duvarındaki mannoz ve glikoproteinlere bağlanarak fagositozu kolaylaştırırlar.) 94. Elli yaşında bayan hasta doktora sağ memede kitle şikayetiyle geliyor. Yapılan biyopside ada benzeri tümöral hücrelerin olduğu ve bu hücrelerin etrafındaki konnektif dokunun aşırı kollajenöz yapıda olduğu gözlenmiş ve invaziv duktal karsinom tanısı konmuştur. • Scavenger (Çöpçü) reseptörleri (asıl fonksiyonları artık reseptörlere bağlanamayan LDL lere bağlanıp fagosite etmektir ve ayrıca ek olarak bir çok mikroorganizmaya bağlanarak fagositozu kolaylaştırabilir ) TU • Opsoninler için reseptörler (yukarıda bahsedilen opsoninlere bağlanmayı kolaylaştırır) Makrofajlar mikroorganizmaları opsoninler olmadan integrinleri yardımıyla (özellikle MAC-1) fagosite edebilir. (non opsonin tanıma molekülü) Bu hastada biyopsi bulguları ile tariflenen patolojik bulgu aşağıdakilerden hangisidir? A) Anaplazi B) Desmoplazi C) Displazi D) Metaplazi E) Plemorfizm 94 – B 93. Reaktif amiloidoz gelişimine en sık neden olan kanser aşağıdakilerden hangisidir? Bu vakada desmoplazi tariflenmiştir. Neoplastik oluşumlarda parankimal dokunun yoğun kollajen üretimini stimüle etmesiyle yoğun fibrozis gelişimine desmoplazi denir. A) Tiroid papiller karsinom B) Hepatosellüler karsinom C) Renal hücreli karsinom 95. Granülasyon dokusu ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? D) Küçük hücreli akciğer kanseri E) Tiroid medüller karsinom A) Yaygın ödem ve tip 3 kollajen birikimi vardır. 93 – C B) Çok az miktarda akut iltihap hücresi eşlik eder. Kanserlerden en sık reaktif amiloidoza neden olan renal hücreli karsinomdur. Ayrıca Hodgkin lenfoma hastalarında da yine reaktif amiloidoz görülebilir. C) Neovaskülarizasyon yoğundur. D) Granülom oluşumu gözlenebilir. E) Yoğun fibroblast birikimi mevcuttur. 21 www.tusem.com.tr Temel Bilimler / T 41 - 8 95 – D 97. Apopitotik hücrede izlenen morfolojik bulgular aşağıdakilerden hangileridir? Granülasyon dokusunda granülom oluşumu gözlenmez. A) Hücrede büzüşme, sitoplazmik büzülme ve myelin figürlerin oluşumu ve sabonifikasyon Granülasyon dokusu: Fibroblast ve vasküler endotel hücre proliferasyonu yara iyileşmesinin 1. ve 3. günlerinde başlar ve granülasyon dokusunu oluştururlar. Yara iyileşmesinin erken dönemde ana komponentidir. Pembe renkli, yumuşak ve granüler görünümlü bir dokudur. 1-7 gün içerisinde gelişir. C) Hücrenin büzüşmesi, kromatinin perifere yerleşip kondanse oluşu, hücrenin fragmante olup apoptotik cisimleri oluşturması • 5-7. günlerde granülasyon dokusu ve neovaskülarizasyon maksimumdur. D) Hücresel şişme, kromatin küçülmesi ve koyu boyanması, makrofajların fagositozu M • Doku tamirinin en önemli bulgusudur. B) Hücrede şişme, kromatinin küçülmesi ve koyu boyanması ve apoptotik cisimciklerin oluşumu Sonrasında fibroz doku sentezi ile fibrozis ve geç dönemde skar oluşumu gerçekleşir. E) Hücrede şişme, karyoreksiz ve karyolizis 97 – C Granülasyon dokusunun komponentleri: Apoptotik hücrelerde izlenen 4 major morfolojik bulgu: 1. Hücresel büzülme (küçülme): Apoptozisde hücre ve çekirdeğin, hacmi küçülerek yoğunlaşmaya başlar. 2. Kromatin kondansasyonu: Apoptozisin en karekteristik bulgusudur. Kromatin nükleer membranın hemen altında periferal kondanse yerleşim gösterir. 3. Stoplazmik bleb ve apoptotik cisimlerin oluşumu: Apoptoz sırasında sitoplazmik büyük veziküller (kabarcıklar) oluşur ve bunlar hücre yüzeyinden ayrılırlar, bunlara apoptotik cisimler denmektedir. 4. Apoptotik cisimlerin makrofajlar tarafından fagositozu: Apoptotik cisimciklerin makrofajlar tarafından fagositozunu kolaylaştıran moleküller fosfotidilserin ve trombospondindir. • Gevşek ekstrasellüler matriks elemanları • İnflamatuar hücreler Fibroblastlar SE • Yeni damar oluşumları (anjiogenez) 96. Aşağıdakilerden hangisi fizyolojik apoptozis örneği değildir? A) Akut inflamasyonda görevi biten immün hücrelerin ölümü B) Hatalı katlanmış proteinlerin birikimi sonucu hücre ölümü C) İntestinal kriptalarda epitel hücre delesyonları TU D) Gelişim sürecinde otoreaktif hücrelerin ölümü E) Menstrüasyonda endometriyal hücrelerde apoptozis 98. Aşağıdakilerden tümörlerden hangisinin etyopatogenezinde sigara rol oynamaz? 96 – B APOPTOZİS A) Mesane kanseri B) Hipernefroma D) Larinks kanseri Fizyolojik Apoptozis Patolojik Apoptozis C) Pankreas kanseri Embriyogenezis esnasında programlanan hücre ölümü (gelişimsel involüsyon, farklılaşma) Hormon bağımlı involüsyon (menstrüasyonda endometriyal hücreler,menopozda over folikül atrezisi, sütten kesme sonrası memede regresyon, kastrasyon sonrası prostatda atrofi) Hızlı çoğalan hücrelerde oluşan delesyonlar (Kemik iliğinde ve timusda başarılı antijen ekspresyonu yapamayan lenfositlerin ölümü, germinal merkezlerde B lenfositler ve intestinal kriptalarda epitel hücrelerinin homeostasis amacıyla ölümü) Akut inflamasyonda görevi biten immün hücrelerin ölümü Gelişim sürecinde otoreaktif T hücrelerin yok edilmesi DNA hasarı durumları Hatalı katlanmış proteinlerin birikimi Parenkimal organlarda duktus obstruksiyonu Virüslerle enfekte hücrelerde T lenfosit aracılığıyla hücre ölümü (Councilman cisimcikleri) E) Malign mezotelyoma www.tusem.com.tr 98 – E Mesane kanseri, hipernefroma , pankreas kanseri ve larinks kanserinde sigaranın etiopatogenezde rolü ispatlanmıştır.Fakat Malign mezotelyoma etiyopatogenezinde sigaranın rolü tanımlanmamıştır. Sigara etyopatogenezinde rol oynadığı malign tümörler 22 Oral kavite kanserleri Renal hücreli kanser Larinks kanseri Pankreatik kanser Bronkojenik kanser Mesane kanseri Özefagial kanser Lenfoma Temel Bilimler / T 41 - 8 Malign Mezotelyoma 100. GABA reseptörleri ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? Mezotel hücrelerinden köken alır. Viseral ve parietal plevra- A)GABAA reseptörü pentamerik yapıda olup Cl- iyon kanalı ile kenetlidir. da, nadiren periton ve perikarda yerleşir. Adenokarsinom ile sık karışır. B)GABAA reseptörünün α, β ve γ alt birimleri vardır. Asbeste maruz kalma etiyolojide çok önemlidir. Sigara içimi C)GABAA reseptörünün α1 ve γ2 altbirimleri arasında benzodiazepin ve atipik benzodiazepin bağlanma bölgeleri vardır. ile ilişkisi yoktur. Uzak metastaz nadirdir. Toraks duvarı ve subplevral akciğer dokusuna lokal invazyon yapar. 3 tipi vardır: D) Barbitüratlar, GABAA reseptörünün α altbiriminde benzodiazepinlerden farklı bir noktaya bağlanır. • Epitelyal (adenokarsinom benzeri tübuler ve papiller yapılar yapar) E)GABAB reseptörü G-protein kenetli olup adenilat siklazı aktive eder. M • Sarkomatoid (iğsi fibroblast benzeri tümör hücreleri) • Bifazik (epitelyal ve sarkomatoid tiplerin birlikte olması) 100 – E Uzak metasta nadirdir, akciğerlere infiltrasyon yapar ve akci- GABAA reseptörü ğer yetmezliği oluşturur ve erkenden ölüme neden olur. I. Muskarinik etki yapma II. Nikotinik etki yapma SE 99. Pentamerik yapıda olup Cl- iyon kanalıdır. α, β ve γ alt birimleri vardır. α1 ve γ2 altbirimleri arasında (α1 altbirimde) benzodiazepin ve atipik benzodiazepin (zolpidem, zopiklon ve zaleplon) bağlanma bölgeleri vardır. Flumazenil, benzodiazepinlerin ve atipik benzodiazepinlerin bağlandığı yere bağlanarak bu ilaçların etkisini önler. Barbitüratlar, α altbirimde farklı bir noktaya bağlanır. GABAB reseptörü Presinaptik nöronlarda bulunur. G protein kenetli olup adenilat siklaz inhibisyonu yapar. 5-HT1A reseptörü ile aynı potasyum kanalını paylaşır. Baklofen, presinaptik GABAB reseptörlerini uyarır. Faklofen ve saklofen GABAB reseptörlerini bloke eder. III. Santral sinir sistemine geçememe IV. Kolinesteraza dirençli olma Yukarıdakilerden hangileri kolin esterlerinin ortak özellikleridir? 101. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi anksiyete tedavisinde kullanılmaz? TU A) I, II ve III B) I ve III A) Klordiazepoksit B) Venlafaksin C) II ve IV C) Suvoreksant D) Buspiron D) Yalnız IV E) Propranolol E) I, II, III ve IV 101 – C 99 – B Anksiyete tedavisi Kolin esterleri: Mide-barsak kanalında hızla hidrolize uğrarlar. Benzodiazepinler: Akut anksiyete ve panik atakların hızlı kontrolünde kullanılırlar. Sedasyon, amnezi, bağımlılık ve alkolle alındığında santral depresyon gibi olumsuz etkileri vardır. Alprazolam, panik atak ve agarofobide diğerlerinden daha etkilidir. Santral sinir sistemine geçemezler. Bazıları asetilkolinesteraz enzimine dayanıklıdır ve sistemik olarak verilebilir. Tablo: Kolin Esterleri Kolin Esteri Kolinesteraza Duyarlılık Muskarinik Etki Nikotinik Etki Asetilkolin Duyarlı +++ +++ Betanekol Dirençli ++ Yok Karbakol Dirençli ++ +++ Metakolin Duyarlı ++++ Yok Selektif serotonin re-uptake inhibitörleri (SSRI): Fluoksetin, paroksetin, sitalopram ve sertralin, 5-HT geri alımını selektif inhibe ederek anksiyete ve panik bozuklukta öncelikle tercih edilir. Selektif serotonin-noradrenalin re-uptake inhibitörleri (SSNRI): Venlafaksin ve duloksetin, 5-HT ve noradrenalin geri alımını selektif inhibe ederek anksiyete ve panik bozuklukta kullanılır. 23 www.tusem.com.tr Temel Bilimler / T 41 - 8 104 – C Buspiron: Raphe nükleusta 5-HT1A reseptörlerinin parsiyel agonistidir. Sedasyon, bağımlılık, antikonvulsan ve spazmolitik etki yapmadan anksiyolitik etki yapar. Pnömosistis jiroveci pnömonisi CD4+ 200/mL’nin altındaki AIDS’li hastalarda pnömosistis jiroveci pnömonisinin profilaksisinde ve tedavisinde ilk tercih ilaç ko-trimoksazol’dur. Tedavide pentamidin, primakin+klindamisin veya atovakuon da kullanılır. Beta blokörler: Propranolol ve metoprolol, anksiyeteye bağlı taşikardinin kontrolünde yararlıdırlar. 102. Aşağıdaki antihelmintik ilaçlardan hangisi tedavisinde kullanıldığı helmint ile birlikte verilmemiştir? 105. I. Kolestipol A) Niklozamid – Trichuris trichiura II. Fenofibrat B) Albendazol – Echinococcus granulosus III.Niasin D) Bithinol – Fasciola hepatica E) İvermektin – Onchocerca volvulus 102 – A Ailesel disbetalipoproteinemi tedavisinde yukarıdaki ilaçlardan hangileri kullanılabilir? M C) Praziuantel – Schistosoma haematobium A) Yalnız I B) Yalnız III C) I ve II D) II ve III E) I, II ve III Niklozamid 105 – D Sestotlara etkili olmasına karşın nematod enfeksiyonlarında kullanılmaz. Oksidatif fosforilasyonu inhibe eder, ATP’az aktivitesini artırır. SE Tablo: Hiperlipidemi Tedavisi T.saginata, T.solium ve D.latum gibi sestotların tedavisinde etkilidir. Sistemik dolaşıma yeterince geçmediği için T.soliuma bağlı sistiserkosiste tercih edilmez. T.solium enfestasyonunda parçalanan tenyadan açığa çıkan yumurtalara bağlı sistiserkozis riskini artıracağı için laksatif ilaçla birlikte verilmelidir. TU 103. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi 17 hidroksilaz ve 17-20 liyazı inhibe ederek refrakter prostat kanserinin medikal tedavisinde kullanılır? A) Finasterid B) Flutamid C)Gosarelin D)Abirateron Hastalık Lipit Profili Primer şilomikronemi Şilomikron ve VLDL ↑ Tedavi Diyet / Niasin / Fibrat Ailesel hipertrigliseridemi VLDL ve şilomikron ↑ Fibrat / Niasin Ailesel kombine hiperlipoproteinemi VLDL ve LDL ↑ Statin / Fibrat / Niasin Ailesel disbetalipoproteinemi VLDL ve şilomikron ↑ Fibrat / Niasin Heterozigot ailesel hiperkolesterolemi LDL ↑ Statin / Reçine / Niasin / Ezetimib Homozigot ailesel hiperkolesterolemi LDL ↑ Statin / Niasin / Ezetimib Ailesel ligand-defektif Apo B LDL ↑ Statin / Niasin / Ezetimib Hiperlipoprotein (a) Lp(a) ↑ Niasin 106. Aşağıdaki beta blokörlerden hangisi damar düz kaslarında mitozu beta blokör özelliğinden bağımsız olarak inhibe etmesinin yanında lipitleri peroksidasyona karşı korur? E)Ganireliks 103 – D A)Sotalol B) Labetalol Abirateron C) Nebivolol D) Seliprolol En yeni steroid sentez inhibitörüdür. 17 hidroksilaz ve 17-20 liyazı inhibe ederek kortizol ve testosteron sentezini baskılar. Refrakter prostat kanserinin medikal tedavisinde kullanılan ön ilaçtır. E) Karvedilol 106 – E Karvedilol Adrenerjik α1, β1 ve β2 reseptörleri bloke eder. Parsiyel agonist etki yapmaz. Lipit peroksidasyonunu önleyerek antioksidan etki yapar. Zayıf kalsiyum kanal blokörü etkisi de vardır. Damar düz kaslarındaki mitozu beta blokör özelliğinden bağımsız olarak inhibe eder. Genetik polimorfizm gösteren CYP2D6 ile metabolize olur. Konjestif kalp yetmezliğinde mortaliteyi azaltır. Astımı veya KOAH’ı olanlarda kullanılmaz. 104. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi Pnömosistis jiroveci pnömonisinin tedavisi veya profilaksisinde kullanılmaz? A)Ko-trimoksazol B) Pentamidin C) Meglumin antimonyat D) Primakin E) Atovakuon www.tusem.com.tr 24 Temel Bilimler / T 41 - 8 107. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi barsak epitelinde bulunan guanilat siklaz 2C’yi aktivite ederek klorürden zengin sekresyonu artırır ve irritabl kolon sendromu ile kronik konstipasyon tedavisinde kullanılır? A) Linaklotid B) Crofelemer C) Domperidon D) Alvimopan Vortioksetin, serotonin modülatör ve stimülatör atipik antidepresandır. 5-HT geri alımını inhibe eder ve 5-HT1A reseptörlerine parsiyel agonist etki yapar. Mirtazapin: Tetrasiklik yapıda atipik antidepresandır. Belirgin re-uptake inhibisyonu yapmaz. Presinaptik α2 reseptörleri bloke ederek norepinefrin ve 5-HT salgısını artırır. Postsinaptik 5-HT2 reseptörleri de inhibe eder. H1 reseptör blokajına bağlı sedasyon yapar. Hipotansiyon riski yüksektir. Antimuskarinik yan tesir riski düşüktür. E) Prukaloprid 107 – A Linaklotid 109. Aşağıdakilerden hangisi atropinin kullanım endikasyonlarıdan biri değildir? M Peptit yapıdadır. Düşük oranda absorbe edilir. Barsak epitelinde bulunan guanilat siklaz 2C’yi aktivite ederek cGMP’yi, klorürden zengin sekresyonu (CFTR) ve barsak hareketlerini artırır. İrritabl kolon sendromunda kronik konstipasyonun tedavisinde kullanılır. En sık yan tesiri diyaredir. A) Fosforlu insektisid intoksikasyonu B) Adenozine bağlı bradikardi ve AV blok C) Preanestezik medikasyon Crofelemer, CFTR’yi inhibe ederek linaklotidin tersi etki yapar, HIV-bağımlı diyare tedavisi için onay almıştır. SE E) Miyokart enfarktüsü 109 – B 108. I.Trazodon II. Amitriptilin III. Mirtazapin IV.Venlafaksin Atropinin kullanım endikasyonları Kolinerjik ilaç zehirlenmesi (pilokarpin ve fizostigmin gibi) Fosforlu insektisid zehirlenmesi (pralidoksim ile birlikte) Miyokart enfarktüsünde ağrıya bağlı vagal stimülasyonun düzeltilmesi Katatere, periton uyarısına, miyokart enfarktüsüne, digoksine, fenilefrine ve süksinilkoline bağlı bradikardi ve AV blok Adenozine bağlı bradikardide kontrendikedir. Chagas hastalığına bağlı bradikardi Graves hastalığında atrial fibrilasyonun önlenmesi Diyare Preanestezik medikasyon ve hiperhidrozis Yukarıdaki antidepresan ilaçlardan hangilerinin sedasyon ve hipotansiyon riski yüksek, antimuskarinik yan tesir riski düşüktür? A) I, II ve III B) I ve III C) II ve IV D) Yalnız IV TU D)Diyare E) I, II, III ve IV 108 – B 110. Aşağıdakilerden hangisi hepatik klerensi yaşlanmayla azalan ilaçlardan biri değildir? 5-HT Reseptör Modülatörleri (Trazodon / Vilazodon / Nefazodon / Vortioksetin) Atipik antidepresanlardır. Trazodon ve nefazodon, 5-HT2A reseptörlerini ve 5-HT geri alımını inhibe eder. Nefazodon, norepinefrin re-uptake’ni de azaltır. Antidepresan, anksiyolitik ve hipnotik etki yaparlar. A) İzoniazid B) Diazepam C) Propranolol D) Meperidin E) Teofilin 110 – A Alfa1 ve H1 reseptör blokajına bağlı hipotansiyon ve sedasyon yaparlar. Antimuskarinik yan tesir riskleri düşüktür. Trazodon en fazla priapizm yapan antidepresandır. Nefazodon, CYP3A4 enzimlerinin potent inhibitörlerinden biridir ve hepatotoksisiteye neden olur. Tablo: Hepatik Klerenslerinin Yaşla Değişimi Azalanlar Diazepam / Alprazolam / Klordiazepoksit Barbitürat Propranolol Meperidin İmipramin / Nortriptilin Fenilbutazon Teofilin Kinin / Kinidin Vilazodon, 5-HT geri alımını inhibe eder ve 5-HT1A reseptörlerine parsiyel agonist etki yapar. Antidepresan ve anksiyolitik etki yapar. 25 Değişmeyenler Lorazepam / Oksazepam Etanol İzoniazid Prazosin Lidokain Salisilat Varfarin www.tusem.com.tr Temel Bilimler / T 41 - 8 113 – D 111. Epilepsi tedavisinde kullanılan Vigabatrin ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? GnRH Analogları (Löprolid / Gosarelin / Nafarelin / Busarelin / Relinler) A) GABA reseptörlerini aktive etmez. B) Metabolize edilmez. Hipotalamusta GnRH reseptörlerine agonist etki yaparlar. İlk 7-10 gün gonadotropin ve seks steroidlerinin sekresyonunu stimüle ederler. 10.günden sonra reseptörlerde desensitizasyona bağlı gonadotropin ve seks steroidlerinin sekresyonunu baskılayarak tıbbi kastrasyona neden olurlar. C) Kompleks parsiyel nöbette etkisizdir. D) İnfantil spazmda ACTH’nın (kosintropin) alternatifidir. E) İrreversibl periferal görme alanı defekti yapabilir. 111 – C 114. Vigabatrin (γ-vinil GABA) II. Lupus bulguları III.Anemi IV. Hepatotoksisite C) Erlotinib D) Bosutinib C) II ve IV D) Yalnız IV İzoniazid Ön ilaçtır. Tüberküloz basilindeki katalaz-peroksidazı (katG) ile aktifleşir. KatG genindeki mutasyona bağlı etkisine direnç gelişir. Latent tüberküloz infeksiyonlarında ve tüberküloz profilaksisinde tek başına kullanılır. Diğer mikobakterilere etkisizdir. Mikolik asit sentezini inhibe ederek tüberküloz basilinin aside dirençli olmasını önler. Makrofajlara girerek hücre içi ve dışı basillere bakterisid etki yapar. 112 – E Tofasitinib Janus kinaz-3 inhibitörüdür. Oral yoldan aktiftir, büyük oranda CYP3A4 enzimlerince metabolize edilir. Primer endikasyonu solid organ transplantasyonu ve romatoid artrittir. İnflamatuvar barsak hastalıkları, spondiloartrit, psöriyasis ve kuru göz tedavisinde de yararlıdır. İlk olarak N-asetilasyonla faz II’ye sonra hidroliz ile faz I’e uğrar. N-asetiltransferaz (NAT-2) genetik polimorfizm gösterir. Hızlı asetilleyicilerdeki yarılanma ömrü, yavaş asetilleyicilerin üçte biri kadardır. Böbrek yetmezliğinde doz ayarlamasına gerek yoktur. Yavaş asetilleyicilerde daha fazla olmak üzere piridoksin eksikliğine bağlı periferik nöropati, anemi ve konvülsiyon yapar. Periferik nöropati yan tesirini önlemek için piridoksin ile birlikte verilir. 113. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi gonadotropin ve seks steroidlerinin sekresyonunu önce stimüle sonra inhibe eder? Ateş, döküntü ve lupus benzeri bulgular gibi immun kaynaklı yan tesirlere neden olur. En ciddi yan tesiri metabolitine bağlı hepatittir. Hızlı asetilleyicilerde, rifampin kullananlarda, yaşlılarda ve alkoliklerde hepatit riski artar. Karaciğer transaminazlarında artış ve sarılık da görülebilir. Hepatit geliştiğinde ilaç hemen kesilmelidir. Transaminaz takibi yapılmalıdır. A)Mekasermin B)Anastrazol C)Ganireliks D)Nafarelin E) Aminoglutetimid www.tusem.com.tr B) I ve III 114 – B TU E) Tofasitinib A) I, II ve III E) I, II, III ve IV 112. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi janus kinazı inhibe ederek romatoid artrit tedavisinde kullanılır? B) Desatinib Tüberküloz tedavisinde kullanılan izoniazidin yukarıdaki yan tesirlerinden hangileri yavaş asetilleyicilerde daha sık görülür? SE Vigabatrin kullanan hastaların %40’da irreversibl periferal görme alanı defekti ortaya çıkabilir. Görme keskinliği takibi yapılmalıdır. A) Gefitinib M I. Periferik nöropati GABA transaminazı (GABA-T) irreversibl inhibe eder. GABA reseptörlerini aktive etmez. Plazma proteinlerine bağlanmaz ve metabolize edilmez. Kompleks parsiyel nöbet ve West sendromunda (infantil spazm) kullanılır. İnfantil spazmda ACTH’nın (kosintropin) alternatifidir. 26 Temel Bilimler / T 41 - 8 116 – B Yavaş asetilleyicilerde daha fazla olmak üzere piridoksin eksikliğine bağlı periferik nöropatiye neden olur. Malnütrisyon, AIDS, alkolizm ve diyabet periferik nöropati riskini artırır. Yedek Reseptörler Maksimum etkiye katkı yapmayan reseptörlerdir. Uyarıldıklarında etki oluştururlar. Maksimum etkinin yarısını yapan konsantrasyonun (EC50), reseptörlerin yarısını uyaran konsantrasyondan (KD) küçük olmasına neden olurlar. Yedek reseptörü olmayan dokuda EC50=KD, yedek reseptör varlığında KD>EC50’dir. Konvülsiyon, psikoz, hipokrom mikrositer anemi, hafıza kaybı, optik nörit, glukoz-6-fosfat dehidrogenaz eksikliğinde hemolitik anemi yapar. Periferik nöropati, anemi, psikoz ve konvülsiyon yan tesirlerini piridoksin önler. MAO inhibitörüdür. Tiraminden zengin besinle alındığında hipertansif kriz görülebilir. Fenitoin, varfarin ve teofilinin metabolizmasını inhibe eder. 115. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi diyastolik kalp yetmezliğinde yararlı olabilmesine karşın sistolik kalp yetmezliğinde kullanılmaz? 117. M İrreversibl (non-kompetetif) antagonist ile gösterilirler. Yedek reseptörü olan dokularda parsiyel agonistler maksimum etkiyi oluşturabilir, non-kompetetif antagonist, agonistin maksimum etkisi değişmez. A) Digoksin B) Levosimendan I. Alprostadil C) Verapamil D) Spironolakton II. Treprostinil E) Lizinopril III. Karbaprost SE IV. Epoprostenol 115 – C Tablo: Sistolik ve Diyastolik Kalp Yetmezliği İlaç Grubu Sistolik Yetmezlik Diüretik Ödemi olanlarda ilk basamak Dikkatli kullanılmaları tedavide kullanılırlar gerekir Diyastolik Yetmezlik ACE inhibitörleri Kronik yetmezlikte mortaliteyi azaltırlar Sol ventrikül hipertrofisini düzeltemede yardımcı olabilirler Anjiotensin reseptör blokörleri Kronik yetmezlikte mortaliteyi azaltırlar Aldosteron antagonistleri Kronik yetmezlikte mortaliteyi azaltırlar Verapamil Kullanılmaz Digoksin Semptomları azaltır Kullanılmaz Nitrat Akut tedavide yararlı olabilir Tercih edilmez PDE inhibitörleri Akut tedavide yararlı olabilir Çalışma yeterli değildir Pozitif inotropikler Semptomları azaltırlar Önerilmez Levosimendan Akut yetmezlikte mortaliteyi azaltır Önerilmez Yukarıdakilerden hangileri pulmoner hipertansiyon tedavisinde kullanılan prostasiklin preparatlarıdır? A) I, II ve III B) I ve III C) II ve IV D) Yalnız IV E) I, II, III ve IV 117 – C Sol ventrikül hipertrofisini düzeltemede yardımcı olabilirler İlioprost / Epoprostenol / Treprostinil Prostasiklin preparatlarıdır. Pulmoner hipertansiyon tedavisinde parenteral yoldan kullanılırlar. Periferik damar hastalığı ve agregasyonu önlemek için de yararlıdır. TU Yararlı olabilirler Kalp hızını ve kan basıncını azaltarak tedavide yararlıdır 118. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi kalsiyum duyarlı reseptörleri (CaSR) aktive ederek parathormon sekresyonunu inhibe eder ve kronik böbrek yetmezliğine bağlı sekonder hiperparatiroidide kullanılır? A) Teriparatid B) Sevalemer C) Lantanum karbonat D) Sinakalset 116. Yedek reseptörler ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? E) Strontium ranelat 118 – D A) Maksimum etkiye katkı yapmazlar. Sinakalset B) Uyarıldıklarında etki oluşturmazlar. Kalsiyum-sensör mimetik (kalsimimetik) etki yapar. Paratiroid bezinde bulunan kalsiyum duyarlı reseptörleri (CaSR) aktive ederek parathormon sekresyonunu inhibe eder. C) İrreversibl (non-kompetetif) antagonist ile gösterilirler. D)KD dğerinin EC50 değerinden büyük olmasına neden olurlar. Kronik böbrek yetmezliğine bağlı sekonder hiperparatiroidi ve paratiroid kanserinde oral yoldan kullanılır. E) Yedek reseptörü olan dokuda non-kompetetif antagonist, agonistin maksimum etkisini değiştirmez. 27 www.tusem.com.tr Temel Bilimler / T 41 - 8 119. Aşağıdakilerden hangisi antineoplastik ilaçların yan tesirlerini önlemek için kullanılan antidotlardan biri değildir? A) Mesna B) Pentostatin C) Lökovorin D) Amifostin E)Deksrazoksan 119 – B Siklofosfamide bağlı hemorajik sistiti önlemek için mesna Sisplatine bağlı nefrotoksisiteyi önlemek için amifostin M Metotreksata bağlı karaciğer yan tesirini önlemek için lokovorin (folinik asit) SE Daunorubisin ve doksurobisine bağlı kardiyak yan tesirleri önlemek için deksrazoksan ve alfa-tokoferol 120. Aşağıdaki antipsikotik ilaçlardan hangisinin 5-HT2A ve M1 reseptörlerini bloke edici etkisi yüksek, α1 ve H1 reseptörlerini bloke edici etkisi düşüktür? A) Olanzapin B) Klozapin D) Haloperidol TU C) Risperidon E) Klorpromazin 120 – A Tablo: Antipsikotiklerin Reseptörleri Bloke Edici Derişimleri D2 5-HT2A M1 α1A H1 Haloperidol 1.2 57 >10000 12 1700 Flufenazin 0.8 3.2 1100 6.5 14 Tiotiksen 0.7 50 >10000 12 8 Tioridazin 8.0 28 13 3.2 16 Klopromazin 3.6 3.6 32 0.3 3.1 Ziprasidon 6.8 0.6 >10000 18 63 Risperidon 3.2 0.2 >10000 5 20 Aripiprazol 1.6 8.7 6800 26 28 Olanzapin 31 3.7 2.5 >10000 >10000 Ketiyapin 380 640 37 22 6.9 Klozapin 160 5.4 6.2 1.6 1.1 Sulpirid 6.4 >10000 >10000 >10000 >10000 www.tusem.com.tr 28 Klinik Bilimler / T 41 - 8 KLİNİK TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR 2. Bilinen meme karsinomu olan 63 yaşında kadın hastanın mastektomi sonrası tedavisine kemoterapi ve radyoterapi ile devam edilmektedir. Hasta tedavisi devam ederken şiddetlenen nefes darlığı şikayeti ile acil servise başvurmuştur. Fizik muayenesinde TA: 75/30 mmHg, Nb: 118/ dk ve boyunda venöz dolgunluk tespit ediliyor. Hastanın yapılan arteryel monitörizasyonunda her inspiryumda sistolik kan basıncında 12 mmHg düşüş saptanıyor. Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Konstrüktif perikardit B) Akciğer ödemi A) Mitral darlık B) Mitral yetmezlik C) Aort darlığı D) Aort yetmezliği E) Hipertrofik kardiyomiyopati C) Kardiyak tamponad 2–C D) Pulmoner emboli Kolay ve TUS’da çıkması muhtemel bir vaka sorusu. Soruda aortik odakta tipik sistolik ejeksiyon üfürümü verilmiştir, ek olarak aort darlığında görülebilecek EKG bulgusu olan sol ventrikül hipertrofi bulgularıda verilmiştir. Vakanın başlangıcında ise aort darlığında sıklıkla karşılaşabileceğimiz semptomlardan olan anjina verilmiştir. SE E) Kronik obstrüktif akciğer hastalığı 1–C Yetmiş üç yaşında kadın hasta anjina şikayeti ile acil servise başvuruyor. Hastanın hipertansiyonunun olduğu öğreniliyor. Fiziksel muayenesinde TA: 150/90 mmHg, Nb: 95/dk olarak tespit ediliyor. Kardiyak oskültasyonda A2 şiddetinde azalma, sternum sağında 2. interkostal aralıkta karotislere yayılan kreşendo-dekreşendo vasfında sistolik üfürüm tespit ediliyor. Çekilen EKG’de sol ventrikül hipertrofi bulguları mevcut olan hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? M 1. Vaka meme karsinomu olan bir hasta diye başlamakta sadece bu cümle bile bizi ön tanı olarak kardiyak tamponadı düşündürmelidir. Sorunu devamında şiddetli nefes darlığı, hipotansiyon ve boyun venöz dolgunluğu kardiyak tamponaddaki beck triadını hatırlatmaktadır. Sorunun sonuna doğru inspiryumdaki sistolik arteryel basınçta 10 mmHg’dan daha fazla düşüş yani pulsus paradoksus tespit edilmiş olması kardiyak tamponad tanısı koydurur. Ancak şıklara bakacak olursak pulsus paradoksus yapan diğer nedenlerde mevcuttur bunlar; konstrüktif perikardit, pulmoner emboli ve KOAH’dır ancak vaka tam olarak incelendiğinde en olası tanı kardiyak tamponaddır. Pulsus paradoksus nedenleri; Kırk altı yaşında erkek hasta yaklaşık 10 dakikadır devam eden çok şiddetli göğüs ağrısı ile acile başvuruyor. Çekilen EKG’de ST segment elevasyonu ve nabız dakikada 40 sinüs ritmi olarak gözleniyor. *Kardiyak tamponad Bu hastada aşağıdaki koroner arterlerin hangisinde total oklüzyon olması en olasıdır? *Kardiyojenik şok A) Sirkumfleks arter *Pulmoner emboli B) Sol ana koroner arter *Astım C) Sağ koroner arter *KOAH D) Sol ön inen arter *Tansiyon pnömotoraks E) Birinci diagonal arter TU 3. *Anaflaktik şok 3–C *Süperiyor vena kava sendromu Vakada sorulmak istenen koroner anatomiyi sorgulamak. Hastada ST segment elevasyonlu akut miyokard infarktüs vakası mevcuttur, eş zamanlı sinüs bradikardisi vardır. Özellikle sağ koroner arter (RCA) oklüzyonu olan vakalarda SA nod ve AV nod beslenmeside bozulacağı için sinüs bradikardisi, AV bloklar gelişebilir. Vakada özellikle bu sorgulanmak istenmiştir. 29 www.tusem.com.tr Klinik Bilimler / T 41 - 8 Yirmi sekiz yaşında bayan hasta senkop şikayeti ile acil servise başvuruyor. Bilinen çarpıntı hikayesi olan hasta bu nedenle doktora başvurmuş. Hastaya ismini bilmedikleri bir ilaç önerilmiş ve hasta bir haftadır bu ilacı kullanıyormuş. Fizik muayenesinde bilinci kapalı olan hastanın TA: 90/70 mmHg, nabız:45/dk, ateş: 36 derece bulunuyor. Kan glukozu:76 mg/dl olan hastaya çekilen EKG’de sinüs bradikardisi, PR aralığında uzama tespit ediliyor. 6. Yirmi altı yaşında kadın hasta gittikçe artan nefes darlığı, kuru öksürük ve göğüs ağrısı şikayeti ile kliniğe başvuruyor. Hastada intersitisyel akciğer hastalığından şüpheleniliyor. Aşağıdakilerden hangisi mevcut klinik tablo ile ilgili yanlıştır? A) En sık neden idiopatik pulmoner fibrozistir. B) İkinci sıklıkta çevresel ve mesleksel hastalıklar gelir. Bu hastaya tedavide aşağıdakilerden hangisinin yapılması yanlıştır? C) En iyi görüntüleme yöntemi direk grafidir. A) İ.v dekstroz tedavisine başlanması E) Tedavide steroidler kullanılır. D) Kesin tanı biyopsi ile koyulur. B) Glukagon verilmesi 6–C C) İ.v kalsiyum uygulanması İntersitisyel akciğer hastalığında en iyi görüntüleme yöntemi yüksek rezolüsyonlu bilgisayarlı tomografidir. Direk akciğer grafisi ilk tercih edilecek görüntüleme yöntemidir. M 4. D) Dijital verilmesi E) Atropin verilmesi 4–D SE Soruda verilen vaka çarpıntısı olan genç bayan hasta olduğu için mitral valv prolapsusu ve hastaya beta blokor başlanmış. İlacın fazla kullanımına bağlı intoksikasyon gelişmiştir. Beta blokor intoksikasyonunda beklenen bulgular hipotansiyon, bradikardi, senkop, bronkokonstrüksiyon, hipoglisemi beklenir. EKG de sinüs bradikardisi, av bloklar, ekstrasistoller, QRS de genişleme görülebilir. Tedavide tansiyon düzeltilir. Fizyolojik antagonizma amaçlı hastaya glukagon ve kalsiyum verilebilir. Kalp hızını düzeltmek için AV geçişini artıran ilaçlar verilir. AV nodu bsakılayan kalsiyum kanal blokorü, adenozin, dijtal gibi ilaçlar kontraendikedir. Bu hastanın kesin tanısı için aşağıdaki görüntüleme yöntemlerinden hangisi kullanılmalıdır? B) Torakal magnetik rezonans görüntüleme C) Dinamik toraks bilgisayarlı tomografi D) Yüksek rezolüsyonlu bilgisayarlı akciğer tomografisi E) Bronkografi 7–D Vaka bir bronşektazi vakasıdır. Bronşektazi bronş ve bronşiollerin kalıcı kas ve elastik dokusunun yıkımı ile giden, kalıcı dilatasyon oluşan bir hastalıktır. Proksimal sub-segmental dallar daha sık tutulur. Sol alt lob en sık tutulan lobdur. Tanıda öncelikle tipik anamnez (yani sabahları bol pürülan balgam çıkarma) ve fiziksel muayene çok değerlidir. Sonrasında ilk istenecek tetkik direk akciğer grafisidir. Direk grafide bronşektazi için non spesifik değişiklikler izlenir, bunlar; tramvay yolu, ekmek içi manzarası gibi görüntüler görülebilir. Yüksek rezolüsyonlu bilgisayarlı tomografi (HRCT) altın standart en iyi tanı yöntemidir. HRCT’de taşlı yüzük manzarası veya ekmek içi manzarası net bir biçimde görülür. Bronkografi ise artık yeni textbooklarda yerini HRCT’ye bırakmıştır. Aşağıdaki antiviral ilaçlardan hangisi HIV tedavisinde kullanılmaz? A) Doltegravir B) İndinavir C) Efavirenz D) Emtrisitabin+ tenofovir E) Entekavir 5–E Entekavir kronik hepatit B tedavisinde kullanılan yüksek direnç bariyeri olan bir antiviral ilaçtır.HIV tedavisinde kullanılmaz. Seçeneklerdeki diğer ilaçlar HIV tedavisinde kullanılabilir. www.tusem.com.tr Kırk iki yaşında erkek hasta nefes darlığı, öksürük ve balgam çıkarma şikayetleri ile kliniğe başvuruyor. Hastanın özellikle sabahları bol miktarda ve pürülan balgam çıkardığı öğreniliyor. Nefes darlığının da tüm gün devam ettiğini söylüyor. A) Direk akciğer grafisi TU 5. 7. 30 Klinik Bilimler / T 41 - 8 Otuz altı yaşında kadın hasta son dört yıldır gittikçe artan nefes darlığı ve non prodüktif öksürük ile kliniğe başvuruyor. Hastanın fizik muayenesinde TA:120/80 mmHg, Nb: 74/dk, oksijen satürasyonu %96 (oda havasında) olarak tespit ediliyor. Hastanın çekilen akciğer grafisinde bilateral retikülonodüler görünüm tespit ediliyor. Hastada restriktif akciğer hastalığı düşünülüyor ve biyopsi yapılıyor. Biyopsi sonucunda idiopatik pulmoner fibrozis tanısı koyuluyor. 10. Hiperkortizolemi şüphesi ile tarama testi yapılan ve pozitif çıkan hastanın bazal ACTH seviyesi yüksek tespit edilmiştir. Tanıyı kesinleştirmek için yapılan yüksek doz deksametazon testi de pozitif gelen hastaya bundan sonraki aşamada aşağıdakilerden hangisi yapılmalıdır? A) Adrenaller için BT çekilmesi B) 24 saatlik idrar kortizolü bakılması C) Transsfenoidal cerrahi Bu hasta için aşağıdaki tedavilerden hangisi uygun değildir? A) Kortikosteroid B) Proton pompa inhibitörleri C) Talidomid D) Nintedanib D) CRH stimülasyon testi yapılması E) İnferiyor petrosal sinüs örneklemesi 10 – D M 8. E) Pirfenidon 8–A SE Vaka idiopatik pulmoner fibrozis (IPF) vakası olup tedavisi sorgulanmıştır. Özellikle yeni onay alan ve textbooklara giren tedavileri nedeni ile TUS’da soru potansiyeli olan yerlerdendir. IPF’de kortikosteroid tedavisinin faydası tespit edilememiştir sadece solunum fonksiyonları çok ileri derecede bozulan ve saturasyonları düşüp yoğun bakım tedavisi gereken hastalarda ampirik olarak verilebilir. Ancak diğer tedaviler rutin olarak idiopatik pulmoner fibroziste kullanılır. PPİ; reflüyü engeller kronik aspirasyonu önler, talidomid; kronik öksürük tedavisinde kullanılır, nintedanib ve pirfenidon ise anti fibrotik yeni tedavilerdir. TU 11. Yirmi sekiz yaşında erkek hasta nefes darlığı, aşırı terleme, konsantrasyonda azalma ve zayıflama şikayeti ile kliniğe başvuruyor. Yapılan RAI uptake testinde artış saptanan hastanın tanısının aşağıdakilerden hangisi olması beklenmez? 9. Yirmi sekiz yaşında kadın hasta doğum sonrası halsizlik, yorgunluk şikayeti ile kliniğe başvuruyor. Laboratuar tetkiklerinde Hb: 10,7 mg/dl, T3,T4 ve TSH düşük, LH, FSH ve ACTH düşük, prolaktin yüksek tespit ediliyor. Hastanın çekilen hipofiz MR’ında büyümüş hipofiz bezi tespit ediliyor. A) TSH salgılayan hipofiz adenomu B) Toksik adenom Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Hipofiz metastazı C) Subakut tiroidit B) Sheehan sendromu D) Jod-Basedow C) Orak hücre anemisi D) Primer empty sella E) Foliküler karsinom E) Lenfositik hipofisitis 11 – C 9–E RAI uptake testleri soru değeri yüksek yerlerdendir. RAI uptake’in arttığı ve tirotoksikoz olan vakalar; graves, toksik adenom, multinodüler toksik guatr, TSHoma, foliküler karsinoma, endemik guatr ve trofoblastik hastalıklardır. Jod basedow etkisinde ise RAI uptake genelde düşüktür ancak nadiren yükselebilir. Bu seçenek çeldirici olarak koyulmuştur. Vaka postpartum dönemde lenfositik hipfisitis vakasıdır. Diğerlerinden önemli ayrımı ön hipofiz hormonlarından prolaktin yüksek diğerlerinin düşük olmasıdır ayrıca MR’da kitlesel görünüm olması özellikle sheehan sendromundan ayrımında önemlidir. Lenfositik hipofisitiste sedimantasyon da yükselir. 31 www.tusem.com.tr Klinik Bilimler / T 41 - 8 12. Elli beş yaşında kadın hasta tetani ve çenesinde kas se- 15. Aşağıdaki durumların hagisinde üst endoskopi öncelikli yaklaşım değildir? yirmeleri ile kliniğe başvuruyor. Hastanın yapılan labo- ratuvar tetkiklerinde Ca düzeyinin düşük olduğu tespit A) Disfajili hasta ediliyor. Hastanın ölçülen PTH düzeyi ve fosfor düşüktür. B) Hematemezli hasta Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? C) Genç erişkinde alarm bulguları olmayan dispepsi A) Böbrek yetmezliği B) Psödohipoparatiroidi D) 60 yaşındaki hastada dispepsi C) Hipoparatiroidi D) Vit D eksikliği E) Yabancı cisim çıkarmak için E) Hipomagnezemi 15 – C Genç bir hasta, alarm bulgusu yoksa, analjezik vb kullanıyorsa kesilmesi; asit azaltıcı PPİ verilmesi uygundur. Bu ampirik tedaviye cevap vermezse non-invazif testle HP araştırılır ve eradikasyonu yapılır (Bu uygulama ABD gibi HP prevalnsının düşük olduğu ülkelerde önceliklidir; Ülkemiz gibi HP’nin endemik olduğu toplumlarda ise HP eradikasyonu, ampirik PPİ tedavisinden önceliklidir). 12 – D M Hipokalsemi algoritmasından hazırlanmış bir soru. Bir hastada hipoklasemi mevcut ise PTH, Mg, fosfor, vit D ve GFR ölçülür. Bu 5 parametreye göre ayırıcı tanıya gidilir. Vakada verilen PTH yüksekliği ve fosfor düşüklüğü iki durumda karşımıza çıkar bunlar; vit D eksikliği ve bifosfonat kullanımıdır. 13. Aşağıdaki aşılardan hangisi aşının içeriğinde bulunan endotoksine bağlı olarak aşı yapılan bebek ve çocuklarda konvülziyon ve hipotonik hiporesponsif atağa neden olabilir? C) Pnömokok E) Şarbon 13 – B SE A) Difteri 16. Aşağıdakilerden hangisi antibiyotik tedavisinden fayda görmeyen bir malabsorpsiyon nedenidir? A) Whipple hastalığı B) Boğmaca B) Tropikal sprue D) Tetanoz C) Non-tropikal sprue D) Bakteriyel overgrowth sendromu E) Giyardiyazis Seçeneklerde yer alan boğmaca aşısı bakterinin ekzotoksininden elde edilen toksoid aşıdır. Bordetella pertussis boğmaca hastalığı etkeni Gram negatif kokobasil olup, endotoksine sahiptir. Boğmaca aşısının içerdiği endotoksine bağlı olarak aşı yapılan bebek ve çocuklarda konvülzyon ve hipotonik hiporesponsif atak gelişebilir. Diğer seçeneklerde yer alan aşıların elde edildiği bakteriler Gram pozitif bakteriler olup,Gram pozitif bakterilerde endotoksin bulunmaz. 16 – C TU Non-tropikal sprue, gluten hastalığı olup otoimmün etyoloji ön plandadır, tedavi glutensiz diyet, gerektiğinde immünsupresif ajanlardır. Diğer seçenekler antbiyotik tedavisi gereken malabsorpsiyon nedenleridir. 17. Otoimmün karaciğer hastalıklarının biyopsi bulgularının eşleştirmesi aşağıdakilerin hangisinde doğru olarak verilmiştir? 14. Kronik öksürüğü olan bir hastada öksürük yapacak diğer nedenler dışlanmışsa, GÖRH’ye bağlı olduğunu göstermek için en değerli yöntem hangisidir? A) Baryumlu grafi 1-Otoimmün hepatit, 2-Primer biliyer siroz/kolanjit, 3-Primer sklerozan kolanjit B) Üst endoskopi a-Florid duktus lezyonu, granülom, b-Fibrozan kolanjit, C) pH monitorizasyonu-impedans c-Ağır interface hepatit, plazma hücreleri, rozet D) Sintigrafi A) 1a,2b,3c B) 1b,2c,3a E) Manometri C) 1c,2a,3b D) 1c,2b,3a 14 – C E) 1a,2c,3b pH monitorizasyonu non-erozif reflüyü de gösterdiği için en duyarlı-değerli yöntemdir. www.tusem.com.tr 17 – C 32 Klinik Bilimler / T 41 - 8 18. Halsizlikle gelen 20 yaşındaki bir erkeğin yapılan tetkik- 20. Uzun yıllardır hemolitik anemisi olan, otuz bir yaşında kadın hasta halsizlik şikayeti ile geliyor. Anne ve babasında anemi olmayan kadın hastanın kardeşinde de anemi olduğu öğreniliyor. 16 yaşında iken splenektomi yapıldığını ama bir değişiklik olmadığını söylüyor. Laboratuar tetkiklerinde; Hb: 10 g/dL, Htc %31, MCV: 96 fl, LDH: 750 IU/L ve retikülosit %15 tespit ediliyor. Periferik yaymasında hemoliz bulguları ve bazofilik noktalanma tespit ediliyor. lerinde anemi ve kreatinin yüksekliği tespit ediliyor. Periferik yayması aşağıda gösterildiği gibidir. Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Pirüvat kinaz eksikliği A) Demir eksikliği anemisi B) Glukoz 6 fosfat eksikliği M B) Talasemi majör C) Herediter sferositoz C) Hemolitik üremik sendrom D) Herediter stomatositoz D) Sideroblastik anemi E) Primidin 5’ nükleotidaz eksikliği E) Pirüvat kinaz eksikliği 20 – E 18 – C Şıklardaki tüm hastalıklar hayat boyu olan hemoliz ile karakterizedir. Pirüvat kinaz eksikliği ve P5N eksikliği otozomal resesif geçişlidir (normal anne-baba, hasta çocuklar). Splenektomi başarısızlığı P5N eksikliği için tipik olmakla beraber bazı herediter stomatositoz vakalarında da olabilir (dikkat!! Herediter stomatositozda splenektomi kontrendikedir). Şıklarda bazofilik noktalanma görülen tek anemi zaten P5N eksikliğidir. Degrade, diffüze olamayan RNA birikimleri nedeni ile görülür. SE Resim soruları son yıllarda kendine çok daha fazla yer bulmaya başladı. Bu konseptte hematolojide en popüler sorular periferik yaymadan tanıya soruları olacaktır. Soruda bize verilen ipucu hastada böbrek fonksiyon bozukluğu olduğu. Sadece bu açıdan bakılsa bile HÜS tanısına ulaşılabilir çünkü diğerlerinde beklenen bir bulgu değildir. Periferik yaymayı değerlendirecek olursak yardımcı olması için görülmesi gereken hücreler ok ile gösterilmiştir. Bunlar şiştosit olarak isimlendirilen parçalanmış eritrositlerdir. Hemen akla trombotik mikroanjiopatileri (DİK, TTP, HÜS) ve metalik kapak hemolizini getirmelidir. Şıklarda buna uyan tek cevap HÜS’tür. Aynı zamanda merak edenler için yaymada gördükleri çekirdekli hücre bir normoblasttır, yani eritrosit gelişimindeki son çekirdekli hücredir. 21. Aşağıdakilerden hangisi akut graft versus host hastalığı gelişiminde risk faktörü değildir? TU A) HLA uyumsuzluğu B) Vericinin CMV negatif olması C) Hasta ve vericinin yaşının ileri olması 19. Herediter elipsositoz hastalarında en sık görülen mutasyon aşağıdakilerden hangisidir? A) Spectrin B) Ankyrin C) Band proteinleri D) RhAG D) Kadın multipar verici olması E) Akraba dışı verici olması 21 – B Alıcı ve ya vericide CMV seropozitifliği olması (negatifliği değil) akut GVHD açısından risk faktörüdür. Diğer tüm şıklar akut GVHD riskini arttıracaktır. Birden fazla vericisi olanlarda bu şartlara göre seçim yapılır. E) Glikoprotein 2b/3a 19 – A Membran anormallikleriyle giden herediter hemolitik anemilerle ilgili bir bilgi sorusu. Bu grupta en sık sorulan ve popüler olan hastalık herediter sferositozdur (HS). HS hastalarında en sık mutasyon ankyrin mutasyonudur (eskiden spectrin mutasyonuydu, lütfen karıştırmayalım). Herediter elipsositoz (HE) hastalarında ise en sık mutasyon spectrin mutasyonudur. Hastaların çoğu asemptomatiktir. Semptomatik olanlarda splenektomi yapılabilir. 22. Aşağıdaki kanserlerin hangisinin gelişiminde infeksiyöz bir ajanın etkisi yoktur? A) Serviks kanseri B) Hepatoselüler kanser C) Baş-boyun kanseri D) Kronik lenfositer lösemi E) Gastrik kanser 33 www.tusem.com.tr Klinik Bilimler / T 41 - 8 22 – D 25. Aşağıdakilerden hangisi rabdomiyoliz ile ilgili olarak doğru bir ifade değildir? Serviks kanseri ve Baş-Boyun kanseri – HPV Hepatoselüler kanser – hepatit B/C A) Hipokalemi ve hipofosfatemi etyolojide rol oynar. Gastrik kanser – helikobakter pylori B) Rabdomiyoliz sonucunda hiperkalemi, hipokalsemi, hiperfosfatemi oluşabilir. KLL herhangi bir infeksiyöz ajan ile ilişkili değildir C) Tedavisinde öncelik hipokalseminin düzeltilmesidir. D) FeNa %1’in altındadır. 23. Elli yaşındaki erkek nöbet nedeniyle acil servise getiriliyor. E) İdrarda eritrosit saptanmazken hematüri olabilir Beyin tomografisinde soliter lezyon tespit edilen hastada alınan biyopsi sonucunda lezyon akciğer aden karsinomu 25 – C ile uyumlu bulunuyor ve moleküler incelemede EGFR mu- Rabdomiyoliz etyolojisinde hipernatremi, hipokalemi, hipofosfatemi olabilir. Sonucunda hiperkalemi, hiperfosfatemi ve hipokalsemi saptanabilir, ancak asemptomatikse hipokalsemi tedavisi gereksizdir, çünkü tedavi ile dokulardan olan şift ile hiperkalsemi oluşabilir. İdrarda eritrosit saptanmaz ancak miyoglobine bağlı hematüri olur. M tasyonu exon 19 bölgesinde tespit ediliyor. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi bu hastanın tedavisinde kraniyal radyoterapi ile beraber kullanılmalıdır? A) Bevacizumab B) Sertolizumab C) Vorinostat D) Erlotinib E) Crizotinib SE 23 – D 26. Otuz iki yaşındaki kadın hasta 3 haftadan beri olan simetrik olarak proksimal interfalangeal ve metakarpofalangeal eklemlerindeki sertlik ve şişlik nedeni ile başvuruyor. Moleküler hedeflenmiş tedaviler her sınavın vazgeçilmez sorularında biri olmuştur. Bu yüzden klinikte sık kullanılan ilaçlar mutlaka bilinmelidir. Hem klinik (burada olduğu gibi) hem de spot olarak birçok soru kurgulanabilir. Akciğer adenokanserinde tedaviyi yönlendiren iki önemli mutasyon bulunmaktadır: EGFR ve ALK. Eğer EGFR pozitif ise tedavide ERLOTİNİB, ALK pozitif ise CRİZOTİNİB verilmelidir. Bevacizumab VEGF inhibisyonu, Vorinostat ise HDAC inhibisyonu yapar. Sertolizumab’ın ise konuyla hiç alakası yoktur, kendisi bir TNF antikorudur. A) Eritrosit sedimentasyon hızının 65 mm/saat olması B) RF titresinin yüksek olması C) Anti-CCP titresinin yüksek olması D) ANA pozitifliği TU E) Aile öyküsü olması 26 – C İnflamatuar artritle prezente olan bir hastada süre kısa bile olsa Anti-CCP pozitifliği RA tanısında %99 spesifiktir. Bu hastalarda böylece DMARD grubun tedavisinin erken başlanması sağlanır. Diğer tüm şıklar non-spesifiktir. 24. Aşağıdaki elektrolit bozukluklarından hangisi respiratuvar asidoz ile ilişkilidir? A) Hiponatremi B) Hiperkalsemi C) Hipofosfatemi D) Hiperkalemi Aşağıdakilerden hangisi bu hastada romatoid artrit tanısını daha çok destekler? 27. Otuz yaşındaki erkek sol diz ve ayak bileğinde yeni gelişen şişlik, kızarıklık ve ağrı ile başvuruyor. Öyküsünde Güney Doğu Anadolu Bölgesi’ne yemek turizmi nedeniyle gittiği ve 2 hafta önce ishalinin başladığı ama şu an olmadığı öğreniliyor. Herhangi bir göz semptomu ya da deri bulgusu olmayan hastada bu aşamada öncelikle yapılması gereken tetkik/işlem aşağıdakilerden hagisidir? E) Hipomagnezemi 24 – C Potasyum nöromuskuler iletiden sorumludur. Hipokalemide hiperpolarizasyona bağlı olarak kas güçsüzlüğü, paralizi, konstipasyon, ileus, respiratuvar paralizi ile ilişkilidir. Solunum kaslarında güçsüzlük hiperkapni ve dolayısı ile respiratuvar asidoz ile ilişkilidir. Bunun yanında hipofosfatemide meydana gelen 2,3-DPG eksikliği nedeni ile hemoglobin oksijen disosiyasyonu oluşamaz. Hastada mekanik ventilasyon ihtiyacı doğabilir. A) Diz eklem aspirasyonu ve sinovial sıvı kültürü B) Geniş spektrumlu antibiyotik başlanması C) Servikal ve lomber radyografi D) ANA bakılması E) Ampirik olarak metotreksat başlanması www.tusem.com.tr 34 Klinik Bilimler / T 41 - 8 30. Kırk iki yaşında bir ev hanımı son birkaç yıldan beri giderek ilerleyen, sağ elinde daha çok baş parmakta olmak üzere işaret ve orta parmağında gece uykudan uyandıran ağrı ve uyuşma yakınması ile başvuruyor. Ellerini ovuşturup sallamakla ağrı ve uyuşmanın kısmen azaldığını ifade ediyor. 27 – A Yeni eklem şişliği ile gelen bir hastada özellikle bir ya da iki eklem tutulumu bulunduğunda mutlaka ekarte edilmesi gereken tanı septik artrittir. Vücutta herhagi bir yerde infesiyon durumunda hematojen eklem yayılımı akılda tutulmalıdır. Bu vakada hastanın öyküsü öncelikle reaktif artrit düşündürmekle beraber bu tanı konulmadan önce bir acil durum olan septik artrit ekartasyonu yapılmalıdır. Bu olgunun nörolojik muayenesinde pozitif bulunma olasılığı olan işaret aşağıdakilerden hangisidir? A) Froment işareti B) Tinel işareti C) Hoffman işareti D) Myerson işareti E) Lhermitte işareti 28. Aşağıdaki etken mikroorganizma ve antibiyotik direnci eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır? Mikroorganizma M 30 – B Karpal Tünel Sendromu Antibiyotik direnci A) Kolistin Mediyan sinirin karpal tünelde sıkışması en sık görülen tuzak nöropatisidir. İdiyopatik tip pratikte en sık görülendir. Hasta özellikle geceleri ağrılı durumdan kurtulmak için elini sallar ya da ovuşturarak rahatlar. Buna “sallama-‘flick’ fenomeni” adı verilir ve karpal tünel sendromunun klinik tanısı için patognomoniktir. Ağrı distal yerleşimlidir, zaman içerisinde önkol, kol ve omuza yayılır. Motor belirti ve bulgu geç dönemde ortaya çıkar. Bilek düzeyinde mediyan sinirin perküsyonu yapıldığında el parmaklarına yayılan elektriklenme hissi Tinel belirtisi olarak bilinir ve yüksek oranda pozitiftir. S.aureus B) Enterococcus gallinarum Vankomisin Sefuroksim D) Genişlemiş spektrum sentezleyen E.coli Ertepenem SE C) Enterococcus faecium E) Mycoplasma pneumoniaeİmipenem 28 – D Genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz üreten E.coli ve Klebsiella pneumoniae suşlarının tedavisinde en etkili antibiyotik grubu karbapenemlerdir.Ertapenem karbapenenm grubunda yer alır ve genişlemiş spektrumlu beta laktamaz üreten E.coli suşlarına karşı etkilidir 31. Aşağıdakilerden hangisi multipl skleroz kötü prognostiktir? TU Diğer seçeneklerdeki eşleştirmeler doğrudur. A) Hastanın kadın olması B) İlk belirtinin duyusal olması 29. Omurilik yaralanması olan bir hastada, aşağıdaki belirtilerden hangisi otonom disrefleksi tanısı koydurur? C) İlk belirtinin optik nöropati olması A) Taşikardi B) Miyozis D) İlk belirtinin serebellar bulgular olması C) Hipertansiyon D) Hipotermi E) İlk belirtinin tek MSS bölgesini etkilemiş olması E) Bulanık görme 31 – D 29 – C MS kötü prognoz Otonomik disrefleksi, T6-T8 spinal kord (major sempatik splanknik çıkış) seviyesinin üzerinde spinal kord yaralanması olan hastalarda, kalp ve vasküler tonusun koordineli otonomik yanıtının kaybının sonucu spesifik uyaranlara yanıt olarak ortaya çıkan, kontrolsüz refleks sempatik boşalımların yol açtığı, hayatı tehdit edebilen, hipertansiyon, zonklayıcı başağrısı, aşırı terleme, kızarma, bradikardi ve piloereksiyon ile karakterize bir sendromdur. Hastalığın geç yaşlarda ortaya çıkması Progresif başlangıç Erkek cinsiyet 2 yılda sık atak geçirme Ataklarda zayıf iyileşme ile çıkma Motor ve serebellar bulgular 2 yılın sonunda özürlülük oluşması 35 www.tusem.com.tr Klinik Bilimler / T 41 - 8 34. Aşağıdaki tümörlerden hangisi medulloblastoma benzer histopatolojik özelliklere sahip ancak farklı olarak periferal yerleşimli olan ve daha az hidrosefali yapabilen; beraberinde renal tümör izlenen erken çocukluk çağındaki oldukça agresif seyirli posterior fossa tümörüdür? 32. Acil servise başvuran 35 yaşındaki erkek hasta, yaklaşık 30 dakika süren, sağ gözünün etrafında yoğunlaşan ve ataklar şeklinde olan ve gece uykudan uyandıran baş ağrısının olduğunu; ağrının zaman zaman günde 2-3 kez olduğunu ve sağ gözünde kızarıklık, yaşarmaya yol açtığını belirtiyor. Bu hasta için en olası ön tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Pilositik astrositom A) Migren B) Atipik Teratoid Rabdoid tümör B) Gerilim tipi baş ağrısı C) Küme tipi baş ağrısı D) Trigeminal nevralji C) Ependimom E) Retrobulbar nörit D) Koroid pleksus papillomu E) Pleomorfik ksantoastrositom 32 – C 34 – B En sık görülen çocukluk çağı tümörleri posterior fossa tümörleridir ki;Pilositik astrositom,Medulloblastom,Ependimom,AT RT (Atipik teratoid rabdoid tümör) olguların %90’ını oluşturmaktadır.Soru içerisinde özellikleri verilen tümör ATRT’dir.En sık görülen çocukluk çağı tümörü pilositik astrositom,en malign olanı,leptomeningeal yayılım yanı sıra hematojen metastaz bile yapabilen, vermis orijinli, MR’da hiperintens(parlak) görülen tömör medulloblastomdur.Ependimomun 4.ventrikülü doldurup hidrosefaliye yol açabileceğini, Magendi ve Luschkaya girebileceğini ve kanama içerebileceğini unutmamalıyız. Koroid pleksus papillomu ise BOS sentezindeki artış ile hidrosefali mekanizması farklı olan tümördür. SE Ağrı sırasında M Her yaşta rastlanmakla birlikte daha yaygın olarak 20-40 yaş arası ortaya çıkmaktadır. Erkeklerde ve sigara içenlerde sıktır. Ağrının tipik özellikleri tek taraflı, çok şiddetli ve kısa süreli olmasıdır. Küme başağrısı olarak adlandırılmasının en belirgin nedeni periyodik şekilde oluşmasıdır. Atakta aura yoktur ve ağrı 10-15 dakikada en yüksek seviyeye ulaşır. Parsiyel Horner Sendromu (miyoz, pitoz), Burun tıkanıklığı veya akıntısı, Göz yaşarması (nazolakrimal kanalın blokajına bağlı olarak) Konjuktival kanlanma, Alın ve yüzde terlemede artış (nadir) Ateş basması (nadir) Yüzü ve göz kapağını içeren ödem, Supraorbital ‘cold spot’ görülebilir. TU 33. Altmış dokuz yaşında erkek hasta ani gelişen konuşamama ve sağ tarafının tutmaması yakınması ile saat 10.00’da acil servise getiriliyor. Aile olayın saat 08.45’de olduğunu belirtiyor. Enalapril 10 mg 1x1 dışında tedavi almıyor. Geliş nörolojik muayenesi: TA: 175/90 mmHg Nabız: 92/dak/ aritmik. Global afazi, sağ hemiparezi, hemianopsi, hemihipoestezi var. NİH skoru:22 Rankin skoru: 5. 35. Aşağıdakilerden hangisi opioid aşırı dozunda görülür? A) Pupiller dilatasyon B) Piloereksiyon Bu hastada en uygun yaklaşım ve tedavi yöntemi aşağıdakilerden hangisidir? C) Kan basıncında artma A) Tetkik yapmadan aspirin verilir D) Solunum depresyonu B) Kranial BT çekilip acilen IV heparin tedavisi başlanır E) Vücut sıcaklığında artma C) Kranial BT çekilip servise yatırılır ve fizyoterapi başlanır 35 – D • Bilinç kaybı D) Kranial BT çekilip kanama ekarte edilerek IV trombolitik tedavi uygulanır • Toplu iğne başı pupilla E) Yoğun bakım ünitesine yatırılıp entübe edilir ve kafa içi basınç artışına yönelik tedavi başlanır • Solunum <10/dakika • Solunumun yavaşlaması ve sığlaşması • Kalp atımı <40/dakika 33 – D www.tusem.com.tr • Overdoz triad: apne, koma, pinpoint pupilla 36 Klinik Bilimler / T 41 - 8 38. Aşağıdakilerden hangisi ikincil korunmaya örnek durumlardan biridir? 36. Yirmi iki yaşında erkek hasta, yolda tek başına amaçsız ve şaşkın biçimde gezerken bulunup polis tarafından hastaneye getiriliyor. Kendisi kim olduğunu, ne iş yaptığını, İstanbul’a nasıl ve ne amaçla geldiğini bilmediğini söylüyor. Üstünden herhangi bir kimlik belgesi, para çıkmayan hastanın elinde Bursa-İstanbul bileti bulunuyor. A) Asemptomatik koroner kalp hastalığı bulunan kişilerde kan kolesterol seviyesini kontrol altında tutmak B) Menopoz sonrası hormon replasman tedavisi uygulamak Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? C) Lomber disk hernisinde fizik tedavi uygulamak A) Dissosiyatif amnezi D) Splenektomi yapılan olgularda pnömokok aşısı uygulamak B) Obsesis kompulsif bozukluk C) Dissosiyatif kimlik bozukluğu E) Akut miyokart enfarktüsü geçirmekte olan olgulara tromboliz uygulamak M D) Konversiyon bozukluğu E) Yapay bozukluk 38 – A 36 – A Birincil (primer) korunma: Hastalık kişide biyolojik olarak başlamadan önce bazı önlemler alarak söz konusu hastalığın görülmesini önlemektir. Bunlar, çevredeki olumsuz etmenlerin yok edilmesi, insanların maruz kalmasının önlenmesi, aşılama, iyi beslenme, kazaları önlemek için alınan önlemler, hiç sigara içmemek, kişisel hijyen kurallarına uymak, çocuk yetiştirme konusunda çocuğa bakım veren kişilerin ve toplumun eğitimi gibi önlemlerdir. Unutkanlık Çözülmesi (Dissosiyatif Amnezi) SE Dissosiyatif amnezinin temel özelliği önemli kişisel bilgilerin sıradan bir unutkanlıkla açıklanamayacak biçimde anımsanamamasıdır. Dissosiyatif amnezi genellikle ani başlar ve biter. Amnezi sıklıkla ağır bir psikososyal stres sırasında başlar. İkincil (sekonder) korunma: Hastalıkların belirtisiz dönemlerinde ya da belirtilerin (semptomların) hafif olduğu dönemlerde teşhis edilerek tedavi edilmeleridir. İkincil korumaya “erken tanı” hizmetleri de denir. Üçüncül (tersiyer) korunma: Hastalığın klinik bulgu ve belirtilerinin ortaya çıkışından sonra, hastaların en iyi şekilde tedavisi, sekelli hastaların rehabilite edilmesi gibi hizmetleri kapsar. Hastaların, hastalığın kötü sonuçlarından korunmasını amaçlar. TU 37. Sıfır-altı yaş arası aşısız 1000 çocuk bulunan bir bölgede kızamık salgını görülmüştür. Bu salgında ilk vaka 3 Ocak’ta görülmüştür. 4 Ocak-23 Ocak arasında 89, 24 Ocak-14 Şubat arasında 50 çocukta kızamık saptanmıştır. 39. Özellikle gelişmiş ülkelerde su kaynaklı salgınların en önemli nedeni olan ve klorlamaya dirençli olan etken aşağıdakilerden hangisidir? A) Cryptosporidium parvum Bu bölgede, kızamık salgınındaki primer ve sekonder atak hızları % kaçtır? Primer Atak Hızı (%) B) Giardia lamblia C) Escherichia coli Sekonder Atak Hızı (%) D) Salmonella typhi A) 8.9 4.6 B) 8.9 5.2 C) 9.0 4.6 39 – A D) 9.0 5.4 E) 9.0 13.6 Cryptosporidium’un eliminasyonu zor ve enfeksiyonun tekrarlama olasılığının yüksek olması nedeniyle, temel tedavi yaklaşımı hastalıktan korunma olmalıdır. Bu amaçla içme suyu kalitesinin arttırılmasına ve suların dezenfeksiyonuna önem verilmelidir. Cryptosporidium’un dezenfeksiyonu zordur. Suyun ozon veya klor ile filtrelenmesi ookistler açısından yarar sağlamamaktadır. Risk altındaki insanlar, kaynatılmış suları kullanmalı ve hayvan dışkısıyla kontaminasyondan kaçınmalıdır. E) Vibrio cholerae 37 – D Atak hızı insidans hızının bulaşıcı hastalıklarda kullanılan formudur. İnsidans hızı sağlam kişilerde yeni görülen hastalık sayısını ifade etmektedir. 37 www.tusem.com.tr Klinik Bilimler / T 41 - 8 40. 43 – A I. Eksitasyon ve deliryum dönemi Yenidoğanda pulmoner hemoraji nedenleri II. Analjezi dönemi RDS Akut pulmoner enfeksiyonlar Ciddi asfiksi Mekanik ventilasyon PDA Konjenital Kalp Hastalıkları III. Bulber paralizi dönemi IV. Cerrahi anestezi dönemi Genel anestezi sırasında yukarıdaki durumların doğru sıralaması aşağıdakilerden hangisidir? A) I-III-IV-II B) III-II-I-IV C) II-III-IV-I D) I-II-III-IV 44. On beş günlük yenidoğan bebek kırmızı idrar yapma nedeniyle hastaneye getiriliyor. Hastanın yapılan fizik muayenesinde flank bölgede unilateral solid kitle saptanıyor. Kan sayımında trombositopeni ve idrarda hematüri tespit ediliyor. E) II-I-IV-III 40 – E A) Mezoblastik nefrom Genel anestezide sıralama önemlidir ve özellikle operasyon boyunca hastanın bulber paralizi döneminde olması ve eksitasyon-deliryum dönemine girmemesi amaçlanır. B) Nöroblastom C) Renal ven trombozu D) Displastik böbrek E) Sepsis 41. Cerrahi sırasında kan kaybının azaltılması amacıyla kontrollü hipotansiyon uygulanacak olan bir hastada bu amaçla aşağıdaki ilaçlardan hangisi kullanılmamalıdır? C) Fenoldopam E) Sodyum nitroprusid 41 – B 44 – C SE A) Nitrogliserin Renal ven trombozu sıklıkla 1 yaş altında görülür. Yenidoğanda renal ven trombozunun en sık nedeni diyabetik anne çocuğu olmaktır. Hasta genellikle tek taraflı, bazen iki taraflı flank bölgede ele gelen kitle, hematüri, trombositopeni ve hipertansiyonla başvurur. B) Dopamin D) Adenozin 45. Aşağıdakilerden hangisi gestasyon yaşına göre düşük doğum ağırlıklı olarak miadında doğan bir bebekte görülmesi beklenen bir patoloji değildir? 42. Kronik osteomiyelitin sinüs ağzında aşağıdaki tümörlerden hangisi en sık görülür? TU A) Adenokarsinom Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? M Eritroblastozis fetalis Yenidoğanın hemorajik hastalığı Trombositopeni Amonyak metabolizma bozuklukları Soğuk hasarı Surfaktan tedavisi B) Retiküler hücreli karsinom A) Perinatal asfiksi B) Hipoglisemi C) Anemi D) Hipotermi E) Fetal yüz anomalisi C) Malign melanom D) Yuvarlak hücreli karsinom 45 – C E) Yassı hücreli karsinom Term düşük doğum ağırlıklı bebeklerde fetal distrese sekonder artan kortizol nedeniyle sekonder polistemi görülür. Anemi beklenen bir patoloji değildir. 42 – E Risk faktörleri: UV(öz. UVB), çevresel karsinojenler(arsenic, sigara, alkol), iyonize radyasyon, HPV, immünsupresyon, kronik inflamasyon(skar dokusu üzerinden gelişen marjolin ülseri). Gestasyon yaşına göre küçük (SGA) veya IUGR’li bebeklerin problemleri Problem 43. Aşağıdakilerden hangisinin yenidoğanda masif pulmoner hemoraji yapması beklenmez? A) Pulmoner sekestrasyon B) Üre siklus defekti Hipoksi, asidoz, infeksiyon, letal anomali Perinatal asfiksi Doğumda uteroplasental perfüzyon azalması ± kronik fetal hipoksi-asidoz, Mekonyum aspirasyon sendromu Hipoglisemi Azalmış glukojen deposu; azalmış glukoneogenez, hiperinsülinizm; hipoksi, hipotermi ve büyük beynin glukoz ihtiyacını artırması Polistemi-hiperviskosite Fetal hipoksiye sekonder eritropoetin Azalmış O2 kullanımı/hipo- Hipoksi, hipoglisemi, açlık etkisi, zayıf cilt altı termi yağ dokusu C) Yenidoğanın hemorajik hastalığı Dismorfoloji D) Hipotermi E) Patent duktus arteriosus www.tusem.com.tr Patogenez İntrauterin fetal ölüm 38 Sendrom anomalileri, kromozomal-genetik bozukluklar, oligohidroamniyosa bağlı deformasyonlar, TORCH (tokso., diğer ajanlar, rubella, CMV, HSV) Klinik Bilimler / T 41 - 8 • Canlı virüs aşıları (kızamık)PPD’yi bozar. Aynı gün veya 5-6 hafta arayla yapılmalıdır. 46. Aşağıdaki ek gıdaya başlama ile ilgili ifadelerden hangisi yanlıştır? • Aynı ekstremiteye birden çok aşı yapılacaksa an az 2 cm mesafe olmalıdır. A) Anne sütüne devam edilir. B) Demir içeren gıdalar verilmelidir. • Atlanmış aşılama durumunda tekrar başlamaya gerek yoktur, kalınan yerden devam edilir. C) Allerjik potansiyeli yüksek gıdalardan kaçınılmalıdır. D) Eş zamanlı birden fazla gıda başlanabilir. 46 – D • Bilinmeyen ya da emin olunamadığı durumlarda; Bu kişiler hastalığa yatkın kabul edilip uygun aşılama yapılmalıdır. Bağışıklık kazanmış kişiye tekrar MMR, suçiçeği, Hib, hepatit B veya polio aşısı yapılmasının kontrendikasyonu yoktur. Yedi yaş üzerinde DBT yerine Td aşısı yapılmalıdır. • Bebeğin günlük ve haftalık tartı alma hızı, anne sütünün miktarca yeterliliğinin en iyi göstergesidir. • Aşı güveni ve etkili olmakla birlikte hiçbir aşının tam koruyuculuk garantisi yoktur. • Anne sütü doğumu takiben çocuğa iki saat aralar ile verilebilir. Sağlıklı bir annenin sütü çocuğa ilk 4–6 ay yeterlidir. Bu dönemde ek besin kaynağı gerekmez. Emzirme genellikle iki saatte bir 20 dk süreyle yapılmalıdır. D vitamini desteği 15.günden itibaren başlanmalıdır. AŞI KONTRENDİKASYONLARI VE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN DURUMLAR M E) Mineral emilimini bozmaması için fitat alımı az olmalıdır. A-Genel Aşı Kontrendikasyonları 1. Bir aşıya gelişen anaflaktik reaksiyon, o aşının sonraki dozları için kesin kontrendikasyon oluşturur. • 4 – 6 aylardan itibaren kalori gereksiniminin karşılanmasında anne sütü yetersiz kalmaktadır. Ek gıdalara geçilmelidir. Balık, fındık, yumurta, inek sütü gibi alerjik potansiyelli gıdalardan kaçınmak gerekir. Mineral absorbsiyonunu azaltacağından fitat alımı az olmalıdır. Demir ve çinko içeriği yüksek gıdaların verilmesi önerilir. Anne sütüne en az 12. Aya kadar devam edilmeli ve ek gıdaların enerji yoğunluğu anne sütünü geçmelidir. Tek bir ek gıda ile başlanmalıdır, eş zamanlı birden fazla gıda verilmemelidir. Uygun aylarda biberon yerine bardak tercih edilmelidir. SE 2. Bir aşı komponentine gelişen anaflaktik reaksiyon, bunu içeren aşılar için kesin kontrendikasyondur. 3. Ateşli veya ateşsiz ciddi hastalık durumunda izleyen hekimine danışılmadan aşı uygulanmaz. B-Canlı aşıların kontrendike olduğu durumlar 1. Konjenital veya edinsel immun yetmezlikler 2. Malign hastalığı olan ve kemoterapi alanlar; Steroid tedavisi alanlar; Radyoterapi alanlar 3. Cilt enfeksiyonları 4. Hamileler 47. Aşılama ile ilgili olarak aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? TU 5. Evde immun yetmezlikli çocuk varsa oral aşılar C-Kontrendikasyon olmayan durumlar (aşı yapılabilir): A) İçindeki bir maddeye anafilaksi öyküsü olan çocuğa o aşı kesinlikle yapılmaz. 1. Bir önceki aşı dozunda hafif-orta ateş, ishal veya lokal reaksiyon (şişlik, kızarıklık, ağrı) B) Aynı ekstremiteye yapılacaksa aralarında en az 2 cm mesafe olmalıdır. 2. Ateşli veya ateşsiz hafif hastalık; Antibiyotik tedavisi alıyor olmak; Hastalığın nekahat dönemi C) Atlanmış aşılama durumunda tekrar başlamaya gerek yoktur. 3. Prematürite (rotavirüs dahil) 4. Aile veya kendinde non-spesifik alerji öyküsü D) İki canlı aşı aynı gün, iki farklı yerden uygulanabilir. 5. Penisilin veya diğer antibiyotiklere karşı non-anafilaktik alerji olması E) Humoral immun yetmezliği olanlara difteri aşısı kontrendikedir. 6. Yakın zamanda enfeksiyöz hastalıkla temas öyküsü 47 – E 7. Anne sütüyle beslenme Difteri-boğmaca-tetanoz aşısı ölü aşıdır, humoral immun yetmezliği olanlarda uygulanabilir. 8. Anne ya da aynı evde bir kişide hamilelik 9. Evde temasta olanlardan birinde bağışıklanmamış birisinin olması AŞILAR VE İMMÜNİZASYONLA İLGİLİ GENEL BİLGİLER 10.PPD pozitifliği • Aynı günde canlı veya ölü birden fazla aşılama yapılabilir. Farklı ölü aşıların ardışık uygulamasında bir sakınca yok iken farklı canlı aşıların (MMR ve suçiçeği) en az 1 ay arayla uygulanması gerekir 39 www.tusem.com.tr Klinik Bilimler / T 41 - 8 48. Aşağıdakilerden hangisi diyabetik ketoasidoz tedavi komplikasyonlarından değildir? A) Katarakt B) Hiperfosfatemi C) Hepatomegali D) Hipoglisemi 50. Doğumda normal olan bir bebekte birkaç saat içinde letarji, aksiyal kaslarda ve ekstremitelerde hipotoni ile ilerleyici ensefalopati gelişiyor. Solunumu düzensizleşen bebek hıçkırmaya başlıyor. Asit-baz değişikliği izlenmiyor, amonyağı normal saptanıyor. E) Hipokalemi Bu bebek için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? 48 – B A) Sitrülinemi DKA tedavi komplikasyonları: Hipoglisemi, hipokalemi, hiponatremi, hiperkloremik asidoz, laktik asidoz, hipofosfatemi, beyin ödemi (en sık mortalite nedeni) ve geçici komplikasyonlar olan katarakt ve hepatomegali B) İzole sülfit oksidaz eksikliği C) Molibden kofaktör eksikliği D) Hiperlizinemi M E) Nonketotik hiperglisinemi 50 – E SE Glisin uzaklaştırma enziminin genetik eksikliğidir. Yenidoğanda emmeme, kusma, koma, apne, myoklonik nöbet, hıçkırık şeklinde klinik bulgu veren hastalıklardan bir tanesidir. Amonyak düzeyi normaldir, kan gazında asidoz saptanmaz. Tanı BOS’da glisinin plazmaya oranla daha fazla artışının gösterilmesi ile konur. 49. Konvülsiyon nedeniyle getirilen 3 yaşındaki hastanın serum kalsiyumu 7 mg/dl, fosforu 7.2 mg/dl ölçülüyor. Aşağıdakilerden hangisi bu hastada beklenen bulgulardan değildir? A) Laringospazm D) Kemik fraktürü TU C) Konfüzyon B) Katarakt E) Elde parestezi 49 – D 51. Gestasyon yaşına göre küçük doğan bebeğin lökokorisi, ciltte skatrisyel alanlar ve ekstremite hipoplazisi saptanıyor. Serum kalsiyumu düşük, fostoru yüksek hastada hipoparatiroidi düşünülür. Hipoparatiroidili hastalar karşımıza hipokalsemiye bağlı klinik ve laboratuar bulgularla başvurur. Hipoparatiroidide kemikten kalsiyum resorbsiyonu azaldığı için kemik fraktürü beklenmez. Kemik fraktürü hiperparatiroidi bulgusudur. A) Konjenital varisella B) Konjenital toksoplazma C) Herediter retinoblastom Klinik bulgular: Parestezi (oral-el-ayak), Tetani (karpopedal spazmlar-ebe eli-, laringospazm, nöbet), Chovostek, Trousseau, Laringospazm (inspiratuar stridor, apne, siyanoz), Konvülziyon , Psödotümör serebri, Diş çıkması gecikir. Cilt kuru ve pullu, Tırnaklarde enine çizgiler, Katarakt , Mental bozukluk , Depresyon, psikoz, Konfüzyon, demans, stupor D) Galaktozemi E) Konjenital sitomegalovirus 51 – A Ortak görülen belirti ve bulgular; IUGR, mikrosefali veya hidrosefali, intrakraniyal kalsifikasyonlar, koryoretinit, katarakt, miyokardit, pnömoni, hepatosplenomegali, direkt hiperbilirubinemi, sarılık, anemi, trombositopeni, hidrops fetalis ve peteşi, purpura ve veziküller. Laboratuvar bulgular: Ca düşük (5-7 mg/dl) , P yüksek (712 mg/dl), ALP (N/↓), 1-25(OH)2D3 (↓), Mg(N/↓), PTH (↓); EKG’de Uzun QT ,uzun ST , pik T Aritmiler, kalp bloku, Hipotansiyon; BBT’de bazal ganglionlarda kalsifikasyon görülür. www.tusem.com.tr Bu bebekte en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? 40 Klinik Bilimler / T 41 - 8 52 – E Konjenital enfeksiyonlar Patojen Fetus Neonatal hastalık Kongenital defekt Geç sekel Kızamıkçık, boğmaca, influenza aşıları yapılmalıdır Rubella Abortus SGA, anemi, HSM, peteşi, osteit, kardit, ensefalit, pnömoni, “blueberry muffin” cilt lezyonları Kalp defektleri (PDA) katarakt, mikroftalmi mikrosefali Sağırlık, MMR, endokrinopati (DM), otizm, konvülziyon 1.İnhalasyon tedavisi: Anemi, trombositopeni HSM, hepatit, ensefalit retinit, pnömoni, LAP, “blueberry muffin” cilt lezyonları Mikrosefali, hidrosefali, mikroftalmi, periventriküler kalsifikasyon Sağırlık, MMR , konvülziyon SGA, korioretinit, kongenital su çiçeği Ekstremite hipoplazisi, kortikal atrofi, ciltte skar Sekonder enfeksiyona bağlı ölüm, MMR CMV --- %0.9 NaCl , İnsan rekombinant DNAse tedavisi , N asetil sistein Salbutamol ve diğer β2 agositler Kromolin sodyum, İnhale kortikosteroidler Aerolize antibiyotik 2.Akciğer fizyoterapisi: 3.Antibiyotik tedavisi: Tedavinin temelidir --- Coxackie / Echovirus Abortus --- Rinit, döküntü, hepatit ensefalit, HSM, pnömoni Miyokardit Nörolojik defisit, konvülziyon Poliovirus Abortus Kongenital poliomiyelit --- Paralizi Mukus tıkaçlarının açılması, Atelektazini tedavisi Herpes simplex Abortus Vezikül, hepatit, HSM, hemorajik ensefalit, retinopati Mikrosefali, hidrosefali, ciltte skar, hidransefali Nörolojik defisit 6-Nutrisyonel tedavi: Hepatit B --- Nadiren akut hepatit --- Kronik hepatit HIV --- HSM, trombosi- Serebral kalsifitopeni kasyon AİDS, MMR Parvovirus B19 Ölü doğum Hidrops Anemi --- --- Toksoplazma Abortus Hidrops SGA, HSM, sarılık anemi Hidrosefali, mikrosefali, yaygın serebral kalsifikasyon Korioretinit, MMR, santral diabetes incipitus, sağırlık Sifiliz Ölü doğum Hidrops Cilt lezyonları, mükopürülan kanlı rinit, HSM, sarılık, osteit, --- Nefrotik sendrom keratit, diş değişiklikleri Malarya Abortus HSM, sarılık, anemi --- Nefrotik sendrom Tryponosoma cruzi (Chagas) Abortus SGA, anemi, peteşi, kalp yetmezliği, ensefalit, HSM, megaözofagus Katarakt Miyokardit, akalazya, MMR Lenfositik koryomenenjitik virüs --- Retinit Hidrosefali M Varicellazoster Antibiyotik dozları minör hastalık için önerilen dozun 2-3 katı 4- Antiinflamatuvar tedavi Steroidler (Alerjik bronkopulmoner aspergillozis), İbuprofen SE 5-Endoskopi-lavaj Yüksek kalorili diyet, Pankreas enzimleri, Vitamin (özellikle A,D,E,K vitaminler) ve Eser element 53. Kabakulağın en sık komplikasyonu aşağıdakilerden hangisidir? A) Menenjit B) Orşit C) Pankreatit D) Miyokardit E) Glomerülonefrit TU 53 – A KABAKULAK İnkübasyon: 15-25 gün; Prodrom: Ateş, baş ağrısı, kusma (1-2 gün) Uni/bilateral (%70) hassas parotit, kulak ağrısı, Ekşi ve asitli gıda ağrıyı artırır. Çene açısı kaybolur, kulak kepçesi dışa-yukarı kalkar. Şişlik 3 günde pik yapar, 10.gün iner, ateş 3-5 gün sürer. Submandibüler bez tutulabilir. Sternumda ödem olabilir. Stensen kanalının ağzı kırmızı, ağrılıdır. --- Tanı: Serum amilaz(↑), lökopeni (lenfositoz), IgG titre artışı tanı koyar. 52. Kistik fibrozisli bir çocuğun beslenme prensipleri ile ilgili ifadelerden hangisi yanlıştır? Komplikasyon A) Normal çocuklardan daha fazla kalori verilir. Menenjit±Ensefalit (en sık); Transvers miyelit, aquaduktal stenoz, fasyal paralizi (nadir); Orşit (sık); Konjonktivit, optik nörit, pnömoni, nefrit, pankreatit, miyokardit, artrit, tiroidit, trombositopeni (nadir) B) Yağda eriyen vitaminler diyete eklenir. C) Diyetle normal yağ oranları korunur. D) Her öğün pankreas enzimleri verilir. E) Tuz kısıtlaması yapılır 41 www.tusem.com.tr Klinik Bilimler / T 41 - 8 54. Aşağıdakilerden hangisi grup A beta hemolitik streptokok enfeksiyonu için risk faktörü değildir? 56. Aşağıdakilerden hangisi mikrositik anemi nedeni değildir? A) Sideroblastik anemi A) Varisella B) Azotemi B) Kronik osteomiyelit C) Diabetes mellitus D) HIV enfeksiyonu C) Bakır eksikliği E) İntravenöz ilaç kullanımı D) Piridoksin eksikliği E) Hemolitik üremik sendrom 54 – B İnvaziv GAS enfeksiyonu risk faktörleri 56 – E • Varisella (Aşılamadan önce birinci risk faktörü idi), Mikrositik • Diabet, Rtc(↓/yetersiz) Rtc(↑) Rtc(↓/yetersiz) Demir eksikliği Talasemi minör Kronik hastalık/inflamasyon Kurşun zehirlenmesi Sideroblastik anemi Bakır eksikliği B6 eksikliği Talasemi send. Hemoglobin C Hemoglobin E Piropoikilositoz Folat eksikliği Diseritropo B12 eksikliği etik anemi I Edinsel aplasve III tik a. Aktif hemoliz Konj. aplastik a. Diamond-blackfan Fanconi anemisi Pearson sendromu İlaç aracılı (alkol, zidovudin) Down sendromu (genelde anemi olmaz) Hipotiroidi Kr. KC hastalığı Orotik asidüri Lesch-Nyhan Tiamin responsif MA B6 eksikliği • İV ilaç kullanımı, • Kronik akciğer ve karaciğer hastalıklarıdır. SE 55. Aşağıdaki alerjik hastalıklardan hangisinde serum IgE düzeyinin yüksek olma ihtimali diğerlerine göre daha fazladır? A) Atopik dermatit B) Astım bronşiale C) Alerjik konjonktivit D) Gıda alerjisi E) İlaç alerjisi 55 – A Normositik • IgE düzeyinin alerjik hastalarda yüksek olmasının tanısal değeri düşüktür. Alerjik hastaların %50’sinde düzeyi normal olabilir. Bir çok non-alerjik hastada düzeyi yüksektir. TU • Fizyolojik olarak yaşamın ilk yılları boyunca düzeyi artar, ergenlikte pik yapar ve daha sonra giderek azalır. • En çok atopik dermatitte yüksektir. Astımda da alerjik rinite göre yüksektir. • Alerjik bronkopulmoner aspergillozda (>1000ng/dL) olması tanı kriteridir. çok yüksek • Artmış IgE ile ilişkili non-alerjik hastalıklar: Rtc(↓/yetersiz) Rtc(↑) Kronik hastalık/inflamasyon Eritrosit aplazisi(TEC, infeksiyon, ilaçlar) Maligniteler Endokrinopatiler Böbrek yetmezliği Akut kanama Hipersplenizm Diseritropoetik anemi II Hemofagositik sendrom Kanama Ab aracılı hemoliz Hipersplenizm Mikroanjiopati (HÜS, TTP, DIC, Kasabach-Merritt) Membronopati (sferositoz, eliptositoz, ovalositoz) Enzimopati(G6PD, PK eksikliği) Hemoglobinopati (HBSS, SC) 57. On bir yaşındaki kız hasta ekimoz ve hemartroz şikayetleriyle başvurmuş. aPTT: 60 saniye, PT: 14 saniye ve kanama zamanı: 5 dakika olan hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? I. Paraziter (Askariyazis, kapillariyazis, fassiyaliyasis, kancalı kurt, onkoserkozis, paragonomiyazis, şistomiyazistrişinöz, strongiloidozis, filaryaz, , ekinokokkoz, visseral larva migrans A) Hemofili A II. Enfeksiyöz (koksikoidomikozis, alerjik bronkopulmoner aspergilloz, sistemik kandidiyaz, CMV, EBV, lepra) B) Hemofili B C) Hemofili C III. İmmun (HiperIgE sendromu, Wiscott-Aldrich, selektif IgA eksikliği, Nezelof sendromu, DiGeorge sendromu) D) Faktör 7 eksikliği E) Faktör 13 eksikliği IV. Diğer (Hodgin, IgE miyelom, yanık, kistik fibroz, eritema nododum-streptokok, Guillain-Barre, pulmoner hemosideroz, interstisyel nefrit, Kawasaki, KC hastalığı, büllöz pemfigus, infantil PAN, romatoid artrit) www.tusem.com.tr Rtc(↑) M • HIV, Makrositik 57 – C Hastanın aPTT’sinin uzun diğer rutin testlerin normal olması ve hemartroz hemofili düşündürür. Kız olması otozomal kalıtılan hemofili C (Faktör 11 eksikliği) düşündürür. 42 Klinik Bilimler / T 41 - 8 58. İki yaşında karın şişliği, solukluk, gözlerin etrafında ekimoz, boyunda lenfadenopatiler saptanan bir çocukta tanıda öncelikle aşağıdakilerden hangisi düşünülmelidir? 60. Aşağıdakilerden hangisi Kawasaki hastalığında görülebilen bulgulardan biri değildir? A) Nötropeni A) Lenfoma B) Rabdomiyosarkom B) Anterior üveit C) Beyin tümörü D) Nöroblastom C) BCG skarının belirginleşmesi E) Wilms tümörü D) Üretrit E) Safra kesesi hidropsu 58 – D Beyin tümörü dışındakiler batında kitle yapabilirler. Ancak anemi (solukluk) ve özellikle perorbital ekimoz olması nöroblastom düşündürmelidir. 60 – A Kawasaki hastalığında klinik ve laboratuvar bulgular Klinik bulgular • Kalsifiye batın kitle Virchow nodülü Hepatomegali ve asit VCS sendromu Horner sendromu Heterokromia iridis Propitoz-perorbital (Rakun gözü) Spinal kord basısı ekimoz • • • • • • Diğer klinik bulgular En az 5 gün devam eden ateş 1.Polimorfik egzantem 2.Bilateral non-pürülan konjunktivit 3.Ağız mukozası bulguları (dudaklarda kuruluk ve çatlak, çilek dili görünümü, ağız ve farinks mukozasındaki yaygın kızarıklık) 4.Unilateral > 1.5 cm LAP 5.El ve ayakta kızarıklık ve ödem; 2-3 hf sonra soyulma KVS bulguları KKY, myokardit, perikardit, kapak yetmezliği, koroner arter anomalileri, nonkoroner orta çaplı arter anevrizmaları, Raynaud, periferik gangren Solunum intertisyel infiltrasyon, plörezi İskelet-kas Artrit, artralji GİS Diare, kusma, karın ağrısı, Safra kesesi hidropsu, hepatit MSS İrritabilite, Aseptik menenjit, sağırlık GÜS Üretrit, meatit Diğer Otit,tonsillit , anterior üveit, kasıkta dekuamasyonlu döküntü, BCG yerinde eritem ve endürasyon Opso-myoklonus Diyare-hipopotasemi (VİP) Hipertansiyon (VMA;HVA) Kemik iliği yetmezliği Kemik ağrısı Tümör lizis sendromu ve DİC SE • • • • • • • Klasik klinik tanı kriterleri M • En sık spontan regrese olan tümördür. • Çocuklarda SSS dışında en sık solid tümördür. • Ortamala görülme yaşı22ay, %90 < 5 yaş görülür. • Kromozomal anomaliler N-myc amplifikasyonu 1p, 11q, 14 q delesyonu, 17q kazanımı Trk-A gen ekspresyonu Laboratuvar -Lökositoz (nötrofili) -Anemi -Trombositoz (1.haftadan sonra) -Hipoalbunemi -ESH (↑) -CRP (↑) -AST-ALT (↑) -GGT (↑) TU 59. Aşağıdakilerden hangisi lupuslu bir annenin bebeğinde görülmez? A) Konjenital kalp bloğu B) Periorbital makular rash C) Hepatit D) Trombositoz E) Kardiyomiyopati 59 – D NEONATAL LUPUS 61. Aşağıdaki konjenital kalp defekti ve eşlik ettiği hastalık eşleştirmelerinden hangisi doğru değildir? Klinik bulguları yüz, boyun ve skalpta anüler vaya maküler rash, sitopeni, hepatittir. A) Turner- Biküspid aortik kapak En korkulan komplikasyon ise konjenital kalp bloğudur. İletim bozuklukları PR uzamasından tam kalp bloğuna kadar değişir. Nadiren progresif kardiyomiyopati gelişir. Non kardiak bulgular geçicidir ancak konjenital kalp bloğu kalıcıdır. B) Noonan sendromu- Valvüler pulmoner stenoz C) DiGeorge sendromu-Trunkus arteriosus D) Kleinfelter sendromu- Hipertrofik kardiyomiyopati Temel olarak neonatal lupus anneden fetusa 16.haftadan itibaren geçen anti-Ro (anti SSA) ve anti-La (anti SSB) ilişkilidir. E) Williams sendromu- Supravalvüler aort stenozu 43 www.tusem.com.tr Klinik Bilimler / T 41 - 8 61 – D 62 – C PDA Duktusun aortik ucu sol subklavyanın hemen distalinde, pulmoner ucu ise bifürkasyon hizasındadır. Prematürelerde en sık kardiak sorundur. Prematür apnesine neden olabilir. Küçük PDA: Asemptomatik, Devamlı üfürüm (+) . Tele ve EKG (N) Büyük PDA • Kalp yetmezliği bulguları, gelişme geriliği, sık ASYE . • Sıçrayıcı nabız. 2.İKA’da sol sternal, apex ve sol klavikulaya yayılan sistolik thrill ve sistolodiyastolik üfürüm. Mitral odakta middiyastolik rulman Tele Kardiyomegali(+), Pulmoner konusta belirginleşme ve AC damarlanmasında (↑). EKG sol aks ve sol VHT/biventriküler HT Prognoz/Tedavi: • En sık komplikasyonu KKY • E. endokardit profilaksisi • 3-4. günlerde kliniğin ağırlaştığı RDSli pretermlerde PDA’da, indometazin verilir. Kateter/cerrahi girişimle Down S Endokardial yastık, ASD,VSD Apert VSD Trizomi 18-13 VSD,ASD,PDA, AoK,BiküspidAoVa Ellis-VanCreveld Tek Atrium, VSD Turner BiküspidAoVa, AoK, AS Holt Oram ASD,VSD, 1.Blok Noonan PS, ASD, KMP TAR ASD,TOF Kleinfelter PDA, ASD Williams Supravalv.AS, periferik PS Alagille Periferik PS, PS, TOF SLE TAM Konj.blok, perikardit, Libman- Sachs endokardit, Coroner arterit DiGeorge Ao kavsi, konotrunkal Kawasaki anomali Fragil X MVP, Ao kökü dilatasyonu Lyme Aritmi myokardit Crı du chat VSD, PDA, ASD Löeffler Endomyokardial hastalık Konj.Rubella PDA, Periferik PS Pompe Kısa PR, HT KMP, Aritmi, KY Maternal FKÜ VSD,ASD,PDA. AoK Maternal Diabet HTKMP, VSD, konotrunkal anomaliler ,BAT Fetal Hidantoin VSD,ASD,PDA. AoK Fetal Valproat AoK,Hipoplastik SK,AS,PA,VSD Fetal Warfarin PDA,PS Retinoik asit Konotrunkal anomaliler Fetal Alkol VSD,ASD Lityum Ebstein anomalisi M KARDİAK TUTULUMLA İLİŞKİLİ DURUMLAR SE Coroner anevrizma-tromboz, MI, Myokardit,KY Karnitin eksikliği Dilate KMP Homosistinüri Coroner tromboz Marfan AY, MY, dissekan AA, MVP Ehlers-Danlos MVP, dilate Ao kökü 63. Aşağıdakilerden hangisi Crohn hastalığına oranla ülseratif kolitte daha sık görülür? Friedrich ataksi HT KMP HT KMP Kearne-Sayre Kalp Blok Tuberoskleroz Rabdomyom C) Fistül D) Sklerozan kolanjit 63 – D 62. Dört aylık bir bebek solunum sıkıntısı nedeniyle acil servise getiriliyor. Fizik muayenede taşikardi, takipne, sıçrayıcı nabız, interkostal retraksiyonlar, Gallop ritmi, hepatome- B) Oral ülser E) Eritema nodosum TU Duchenne A) Tromboz KLİNİK-PATOLOJİ Crohn Kalın bağırsak hastalığı %50-75 %100 İleal hastalık Sık Yok; backwash ileit hariç Ülseratif kolit Mide-özofagus hastalığı Daha sık Kronik gastrit görülebilir Perianal hastalık Sık Az Üniversal Rektal hastalık Seyrek Devamsız (atlayan) lezyonlar Sık Yok Transmural tutulum Sık Alışılmadık Striktürler, Fissürler, Fistüller Sık Seyrek Kript abseleri Daha az yaygın Sık Granülomlar Sık Yok Çizgisel ülserasyonlar Seyrek Sık Toksik megakolon Yok Var Kanser riski Artmış Çok artmış gali ve sol klavikula altında devamlı üfürüm saptanıyor. Rektal kanama Bazen Sık Bu bebek için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? İshal, mukus, püy Değişken Sık A) Pnömoni B) Ventriküler septal defekt Karın Ağrısı Sık Değişken Karında kitle Sık Yok Büyüme geriliği Sık Değişken Piyoderma gangrenozum Seyrek Var C) Patent duktus arteriosus Sklerozan kolanjit Daha az sık Var D) Atrial septal defekt Kronik aktif hepatit Daha az sık Var E) Fallot tetralojisi www.tusem.com.tr 44 Ankilozan spondilit Daha az sık Var Eritema nodozum Sık Daha az sık Ağız ülserasyonu Sık Seyrek Tromboz Daha az sık Var Klinik Bilimler / T 41 - 8 64. Altı aylık bebek patlayıcı tarzda sulu ishal, karında şişlik Ek tedaviler şikayeti ile getiriliyor. Muayenesinde abdominal distan- • Probiyotik: Lactobacillus rhamnosus GG çocukluk çağı rotavirüs, Saccharomyces boulardii antibiyotik ilişkili, C.difficile ishali ve kısmen rotavirüs ishalinin süresini ve ciddiyetini azaltır. siyon ve perianal ekskoriasyon saptanıyor. Yukarıdaki hastada etyolojiye yönelik tarama için aşağıdakilerden hangisi öncelikli olarak planlanmalıdır? • Antimotilite ajanları (loperamid) kontrendikedir ve antiemetik (fenotiazinler) yararı az, yan etkileri çok fazla olduğundan önerilmez. Önerilen ve tek doz kullanımı bile dur. persistan kusmayı azaltarak ORS tedavisini artıran antiemetik ondensetron (0.2 mg/kg p.o) A) Fekal elastaz-1 düzeyi B) Asid steatokrit testi C) Gaitada redüktan madde D) İnce barsak biopsisi M E) Gaitada α1- antitripsin 66. Aşağıdakilerden hangisi basit parsiyel epilepsinin özelliklerinden birisi değildir? 64 – C Karbonhidratlar emilemedeğinde kolonda bakterilerce parçalanarak hidrojen gazı ve organik asitler ortaya çıkar. Osmotik olduklarından sulu ishale, artan hidrojen gazından dolayı patlayıcı tarza ve belirgin abdominal distansiyona neden olurlar. Hem artan hidrojen hemde organik asitler gaita pH’sını asidik yapar. Asidik gaita anüs etrafında ekskoriasyona neden olur. Karbonhidrat malabsorbsiyonu düşünüldüğünde tarama testi olarak gaitada redüktan madde bakılır. C) Jacksonian seyir D) Todd paralizisi 66 – B SE B) Antiemetikler B) Şuur bulanıklığı E) Versiv nöbetler 65. Aşağıdakilerden hangisi çocuklarda akut gastroenteritin temel tedavi prensipleri arasında yer alır? A) Antibiyotikler A) Aura 1. Basit parsiyel nöbetler 2. Kompleks parsiyel nöbetler • • • • • • • • Bilinç yerinde Yüz, boyun ve ekstremiteleri tutmaya eğilimli olan (Jacksonian) asenkron, tonik ve klonik hareketler Versiv nöbetler ve Todd paralizisi (+) Otomatizma görülmez Bazı hastalarda aura olur Ortalama nöbet süresi 10-20 sn. Tiklerle karışabilir • • • • • Şuur başta veya sonradan bozulur Hastaların çoğu aura yaşar %50-75 vakada otomatizma görülür sekonder olarak jeneralize tonik klonik nöbete dönüşebilir. Ortalama nöbet süresi 1-2 dk EEG çoğunlukla temporal lobda anormal deşarjları gösterir C) Vitamin A suplementasyonu TU D) Vitamin C suplementasyonu 67. Baş ağrısıyla başvuran çocukta aşağıdaki durumların hangisinde mutlak santral sinir sistemi görüntülenmesi gerekmez? E) Çinko suplementasyonu 65 – E Temel tedavi A) Öksürükle hissedilen kısa baş ağrısı 1-Oral Rehidratasyon Tedavisi B) Migrene nöbetin eşlik etmesi Dehidratasyon hızla değerlendirilmeli ve derecesine göre 4-6 saat içinde düzeltilmelidir. Şokta veya oral sıvıları tolere edemeyen çok az sayıda çocuğa İ.V rehidratasyonla başlanır. Tercih edilmesi gereken ORS dir. Ciddi dehidratasyonu olanlarda i.v rehidrasyonu gerektirebilecek riskler; 6 aydan küçük olmak, prematürite, kronik hastalık, 3 aydan küçük ateşi > 38 C, 3-36 ay arası ateş> 39 C, kanlı ishal, persistan kusma, azalmış idrar çıkışı, çökük gözler ve şuur bulanıklığıdır. C) Periyodik baş ağrısına nöbetin eşlik etmesi D) Gerilim tipi baş ağrısı E) Uyandıracak kadar şiddetli baş ağrısı 67 – D Baş ağrısında görüntüleme endikasyonları • • En etkili ORS litrede 75 mmol Na, 75 mmol glukoz içeren 245 mosm/L osmolaritesiolandır. • • 2-Çinko: AGE sırasında ve sonrasında gün çinko kullanımı hastalığın süresini ve ciddiyetini azaltır. • 45 Anormal nörolojik bulgular varsa Baş ağrısına fokal nörolojik bulgu eşlik ediyorsa Auraya ağrısına fokal nörolojik bulgu eşlik ediyorsa Migren ve nöbet birlikteliği varsa Baziller yada hemiplejik aura varsa akut sekonder baş ağrısı • • • • Çocuk 6 yaşında küçük yada baş ağrısını tarif edemiyorsa Öksürükle hissedilen kısa baş ağrısı Uykudan uyandığında ya da uykudan uyandıran baş ağrısı Aile öyküsü olmayan çocukta migrenöz baş ağrısı varsa www.tusem.com.tr Klinik Bilimler / T 41 - 8 • 6 ay ve 1 yaş sonrası bakteriyel (S.pnömonia ve H.influenza) otit, sinüzit, sepsis ve menenjit ve enksiyon sırasında nötropeni görülebilir. Viral hepatit ve echovirüs dışında viral ve mantar enfeksiyonu nadirdir. Echovirüs myoziti juvenil dermatomyoziti taklit eder. Canlı polio aşısı sonrası paralizi sık. Mycoplazma ve pnömosistis jiroveci pnömonisi görülebilir. Büyüme hormonu eksikliğine yol açabilir. 68. Hematüri saptanan bir çocukta aşağıdaki fizik muayene bulgularından hangisinin varlığı kesin olarak Alport sendromu tanısı koydudur? A) Sensörinöral sağırlık B) Anterior lentikonus C) Maküler beneklenme D) Korneal erozyon • Serum IgG, IgA, IgM ,IgE düzeyleri yaş normallerinin %95 altındadır. Kesin tanı flowsitometri ile dolaşımda B lenfosit yokluğunun gösterilmesi ile konur. Tedavi: Ömür boyu İVİG verilir. E) Leiyomiyomatozis 68 – B M Anterior lentikonus patognomonik olduğundan tek başına tanı koydurur. 69. Aşağıdakilerden hangisi minimal lezyon hastalığında beklenen bir bulgu değildir? B) Mikroskopik hematüri C) Hipertansiyon D) Hiperkolesterolemi E) Tromboz 69 – C A) Nazogastrik SE A) Masif ödem 71. Kardiyopulmoner resusitasyon sırasında damar yolu açılamaz ise ilk kullanılması gereken hızlı ve güvenli uygulama yolu aşağıdakilerden hangisidir? B) İntraosseöz C) İntratrakeal Minimal lezyon hastalığı çocuklarda en sık nefrotik sendrom nedenidir. Dolayısıyla masif proteinüri, hipoalbuminemi, mas,f ödem ve hiperlipidemi görülür. En sık iki komplikasyonu enfeksiyon ve trombozdur. Hastalarda başlangıçta böbrek fonksiyonlarında bozulma, gros hematüri, hipertansiyon ve kompleman düzeyinde düşüklük beklenmez. Hastaların %20 ’sinde mikroskopik hematüri olabilir. D) İntrakardiyak E) İntraperitoneal 71 – B TU İlk anterior tibial yol denenir. Tuberositas tibianın 1-3 cm altından 16 veya 18 nolu kemik iliği iğnesi ile, yoksa mandrenli LP iğnesi ile girilir. İlk 5 dakikada intravenöz veya intraosseöz yol açılamıyorsa kullanılacak 3. Yol endotrakeal yoldur. Bu yolla ilaçlar kullanılabilir. Kullanılabilen ilaçlar; Epinefrin Lidokain VazopresinAtropin Naloksan 70. Tekrarlayan pnömoni ve otit nedeniyle başvuran 2 yaşındaki erkek hastanın fizik muayenesinde tonsil dokusu ve lenfadenopatiye rastlanmıyor. Hastanın boyu %1 persantilin altında saptanıyor. Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Bruton agamaglobulinemisi B) Kistik fibrozis 72. Vitamin A eksikliğinde en erken gelişen göz bulgusu aşağıdakilerden hangisidir? C) Ağır kombine immun yetmezlik D) Hiper IgE sendromu A) Karanlığa adaptasyonda gecikme E) Omenn sendromu B) Fotofobi C) Bitot lekeleri 70 – A D) Keratomalazi X geçişli AGAMAGLOBULİNEMİ (BRUTON) E) Kseroftalmi • B lenfosit gelişim defekti sonucu dolaşımda B lenfosit bulunmaz; ağır agamaglobulinemi; tonsil dokusu yok ya da çok küçüktür. Lenf bezleri genellikle palpe edilemezler. www.tusem.com.tr 72 – A Gece körlüğü ilk ortaya çıkan klinik bulgudur. 46 Klinik Bilimler / T 41 - 8 73. Yirmi bir yaşındaki tartışma sonrası fenalaşan kadın hasta eşi tarafından acil servise getiriliyor. Herhangi bir ilaç kullanımı ya da hastalığı olmadığı anlaşılıyor. FM’de hasta ajite, akciğerler dinlemekle doğal. Solunum sayısı 35/dk. Kan gazı analizi isteniyor. pH 7.52, paCO2 25 mmHg, Ac HCO3 23.5mmol/l, Std HCO3 25.5 mmol/l, Baz Excess(BE) -1 mmol/l şeklindedir. 75. Multipl travmalı hastada aşağıdaki değişikliklerden hangisi beklenmez? A) Ötroid hasta sendromu gelişebilir. B) IL 6 seviyeleri artmıştır. C) İdrar nitrojen atılımı artmıştır. D) Travma etkisi ile artan katekolaminler insülin direnci yaratarak hiperglisemiye neden olurlar. Bu hastadaki asit-baz tablosu aşağıdakilerden hangisidir? E) Travmanın şiddeti, kortizol seviyelerinin yüksekliği ile orantılıdır. A) Metabolik alkaloz B) Metabolik alkaloz+Respiratuvar kompanzasyonlu 75 – D C) Respiratuar alkaloz M Travmalı hastalarda travmanın şiddetine bağlı olarak kortizol seviyeleri yükselir; lipoliz, proteoliz ve glikojenolizi artırır. Ortaya çıkan substratlar ile glikoneogenez artırılır. Yıkılan protein nedeniyle idrar nitrojen atılımı artar. D) Respiratuvar asidoz+ Metabolik asidoz E) Respiratuar alkaloz +Metabolik kompanzasyonlu 73 – C T3 seviyeleri düşer, TSH genellikle normaldir, travmanın şiddeti ile zamanla T4 ve TSH seviyeleri de düşebilir. Bu duruma hasta ötiroid sendromu denir. Soruda pH, alkalozdaki bir hastayı göstermektedir.pCO2 seviyesi düşük, bikarbonat seviyesi normal, olayın respiratuvar kökenli olduğunu göstermektedir. Etyoloji: Alveolar hiperventilasyon: • Ağrı, anksiyete, travma, ateş. Katabolizmanın erken dönemi • Salisilat zehirlenmesi • Tirotoksikoz, hipermetabolizma, hipoksemi Tedavi: Dakikalık ventilasyonun azaltılması ve karbondioksit retansiyonu hedeflenir. SE IL 6 doku hasarı göstergesi olarak kabul edilir ve travmanın şiddetiyle doğru orantılı olarak artar. Hastalarda hiperglisemi hakimdir, bu erken saatlerde katekolaminlerin pankreastan insülin salınımını baskılaması, ilerleyen dönemlerde ise glukokortikoidlerin oluşturduğu insülin direnci nedeniyle sağlanmaktadır. C) Aldosteron salınımı artışı 76. Kırk yaşındaki erkek hasta acil servise bilinç bulanıklığı şikayeti ile getirilmiştir. Şuuru bulanık olan hastada peritoneal irritasyon bulguları değerlendirilememiştir. TA:90/50 mmHg, nabız /dk 110, Hb 10 g/dl. Hasta yakınları, hastanın 2 hafta önce trafik kazası geçirdiğini ve 2 gün hastanede müşahade altında tutulup taburcu edildiğini söylemiştir. Yapılan acil US’de, batın içinde ve bağırsak ansları arasında yaygın sıvı saptanmıştır. D) ADH (Anti diüretik hormon) salınımı artışı TU 74. Dolaşan kan hacminde azalma sonucu aşağıdaki değişikliklerden hangisi görülmez? A) ANP (Atrial natriuretik peptit) salınımı artışı B) Splanknik alanda vazokonstriksiyon Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Bağırsak perforasyonu E) Renin salınımında artış B) Gecikmiş dalak rüptürü 74 – A C) Karaciğer laserasyonu Dolaşan kan hacminde azalma sempatik sistem uyarısı ve stres hormon salınımına yol açar. Homeostazisin sağlanabilmesi için kan volümünün uygun şekilde dağıtılması esastır. Bu amaçla periferde (cilt, kas, GİS, renal sistemde vazokonstriksiyon olur) ADH özellikle GİS te vazokonstruksiyon, ve böbreklerden su tutulumu, yapar. Azalmış renal akımı Renin aldosteron sistemini aktive eder ve hastada Na tutulumu gerçekleşir. ANP, volüm yüklenmesi durumlarında kalp (atrial) kaynaklı polipeptit hormondur. Esas olarak Na ve su kaybına neden olarak kan basıncında azalmaya neden olurlar. D) Aort anevrizma rüptürü E) Retroperitoneal hematom 76 – B Soruda hipovolemi tablosu ile gelen bir hasta profili tanımlanmıştır. US intraperitoneal bir kanamadan bahsetmektedir. Barsak perforasyonu, generalize peritonit bulguları ön planda bir tablo olmalıydı, Retroperitoneal hematom için hastada akut travma öyküsü bulunmamaktadır, bu tip hematomların genel nedeni pelvik kırıklardır. 47 www.tusem.com.tr Klinik Bilimler / T 41 - 8 79. Aşağıdaki tümör belirteçlerinden hangisi tanı ve takipte kullanılabilir? Soruda önceki travma hikayesi ile non operatif takip edilen bir dalak travmasından bahsedilmektedir. Subkapsüler dalak hematomu olan hastalarda, ortalama 2 hafta sonra hematomun açılması sonucu hipovolemi tablosu oluşabilir. Baudet’in latent peryodu ile tanımlanan bu tablo gecikmiş dalak rüprtürüdür. C) Pnömoni D) Hiperglisemi C) AFP D) CA19.9 79 – C Tümör belirteçleri genel olarak takip amaçlı kullanılmaktadır. AFP, hepatosellüler karsinomlu hastaların tanı ve takibinde kullanılabilen belirteçtir. E) Gastrointestinal intolerans 80. Kırk dört yaşındaki bayan hasta rutin meme muayenesi için başvurmuş. Meme muayenesinde patoloji tespit edilmemiştir. Tarama mamografisi sırasında sağ meme üst dış kadranda 1 cm’lik kitle görünümü izlenmiş. Sağ memenin diğer kesimleri ve sol meme normal olarak rapor edilmiş. Hastaya yapılan kor biyopsinin sonucu DCIS (Duktal karsinoma in situ) komedo tip şeklinde rapor edilmiştir. 77 – E Gastrointestinal intolerans en sık görülen komplikasyondur. Diare, abdominal kramplar ve distansiyon görülür. Enteral beslenme kesilmez, azaltılır. Teknik komplikasyonlar: kateterin yanlış pozisyonu, perforasyon, aspirasyon ve pnömoni Bu hastaya sonraki aşama için en uygun yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir? SE M B) Aspirasyon B) CEA E) CA 125 77. Enteral beslenmenin en sık komplikasyonu aşağıdakilerden hangisidir? A) CO2 retansiyonu A) CA 15.3 Metabolik komplikasyonlar: dehidratasyon, elektrolit dengesizliği, hiperglisemi, hipoglisemi, hiperos-molar, non-ketotik koma (hipernatremi de olabilir), azotemi. A) Tamoksifen ile takip B) Sağ MRM C) Meme koruyucu cerrahi+sentinel lenf nodu işaretleme D) Profilaktik bilateral mastektomi E) Neoadjuvan tedavi 80 – C 78. Aşağıdakilerden hangisi masif kan transfüzyonu komplikasyonlarından değildir? A) Hipopotasemi TU B) Hipokalsemi Duktal karsinoma insitular eğer yaygın hastalığı düşündürür bulgu yoksa meme koruyucu cerrahi ile tedavi edilebilirler. İnvaziv karsinomların aksiller lenf nodlarına metastaz yapma ihtimali çok düşüktür, bu yüzden rutin diseksiyon önerilmez. Ancak özellikle komedo tipte bu risk fazla olduğu için öncelikle sentinel lenf nodu değerlendirilmesi uygun olur. Hasta da yara iyileşmesi sonrası RT mutlaka verilmelidir. C) Trombositopeni D) Amonyak birikimi E) Kalp yetmezliği 78 – A 81. Aşağıdaki meme patolojilerinin hangisinde ağrı önemli bir yakınmadır? Beklemiş kanda oluşan değişikler ve bu ürünlerin masif transfüzyonu sonucu oluşan değişiklikler; A) Paget hastalığı B) Kistik hastalık Eritrosit yaşam süresi kısalır. C) Meme kanseri D) İntraduktal papillom Banka kanının oksijen taşıma kapasitesi azalır. E) LCIS pH düşmesi 81 – B Banka kanında 24 saat sonra trombosit yok kabul edilir. Fizik muayenede sınırları keskin olmayan, lastik kıvamında nodülarite ve bazen meme başı akıntısı ile gelir. Özellikle mens öncesi dönemde memede ağrı, gerginlik, hassasiyet belirgindir. hastalık aslında meme dokusunda hormonal etki ile oluşan benign karakterde dejenerasyondan ibarettir. Papillom öncelikle meme başı akıntısı, meme kanseri ağrısız kitle, Paget cilt bulguları ile başvururken, LCIS’da semptom yoktur. Koagülasyon faktörleri azalır: FV ve FVIII labil faktörlerdir. Depolamada azalırlar ve yok kabul edilir. K seviyesi artar: NH3 birikir www.tusem.com.tr 48 Klinik Bilimler / T 41 - 8 82. Aşağıdakilerden hangisi Graves hastalığı tanısında en değerlidir? 84. Hashimoto tiroiditiyle ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur? A) TSH reseptör ( anti TSab) A) Primer tedavisi cerrahidir. B) Anti tiroglobulin (anti TGab) B) Hastaların çoğunda geçici bir hipotiroidi dönemi olur. C) Anti tiroid peroksidaz (anti TPO ab) D) Anti fosfolipit antikoru C) RAI tedavisi cerrahi yapılamayan hastalarda tercih edilmelidir. E) Anti sitoplazmik antikor D) Anti TPO antikor pozitifliği çoğu hastada tespit edilir. E) Patolojik olarak Orphan Annie hücreleri tanı koydurucudur. 82 – A Graves hastalığı tirotoksikozun en sık görülen formudur. Otoimmün bir hastalıktır. M 84 – D Hashimato hastalığı (kronik lenfositik tiroidit, lenfoadenoid guatr, otoimmün tiroidit) tiroiditlerin en sık görülen şeklidir ve hipotiroidinin en sık sebebidir. Kadınlarda erkeklere göre 10 kat daha sıktır. Genellikle kadınlarda 30-40 yaş civarında görülür. Oto immün etyolojiye sahiptir ve diğer otoimmün hastalıklarla birlikte görülme eğilimindedir hormonal durum ilk aşamada hipertiroidi, sonra ötiroidi, son aşamada ise hipotiroidi şeklinde gelişir. Hastalığın gelişimi mutlaka bu sırayı izler ve hipotiroidi kalıcıdır. Ata % 60 (+), antitpo antikor (ama) (%95) ve tsh reseptör antikor (%60) pozitif bulunur. Tanı fizik muayene, laboratuar ve tiroid otoantikorlarının gösterilmesi ile konur. İİAB tanı ve ayırıcı tanıda faydalıdır. Spesifik bir tedavisi yoktur. Gerekirse hormon replasmanı ya da antitiroid tedavi uygulanır. Cerrahi tedavi insidansı oldukça düşüktür. hashimato tiroiditi zemininde lenfoma gelişme riski artar. bu nedenle hastalar takip altında olmalı ve bezdeki büyüme mutlaka biyopsi ile değerlendirilmelidir. Sıklıkla 40-60 yaş arası kadınlarda görülür. Titotoksikoz, difüz guatr ve oftalmopati klasik triadıdır. Ancak cilt bulguları, vitiligo, onikoliz gibi sistemik belirtilerle de ortaya çıkabilir. SE Göz bulguları karakteristiktir , Üst göz kapağında spazm ve retraksiyon (Dalrymple bulgusu), eksternal oftalmopleji, proptozis ve eksoftalmi, konjunktivanın ödem ve konjesyonu (kemozis) görülür. Eksoftalminin sebebi orbitada göz küresi arkasında mukopolisakkarit birikimidir ve tedavi sonrası da geri dönmesi beklenmez. TU Laboratuarda serum T3 ve T4 yüksek, TSH ise baskılanmıştır. ATA % 30 (+), TSI (TSH reseptör antikor) % 50-100 (+)’tir. Bezin RAI tutulumu difüz olarak artmıştır. 83. Kırk iki yaşındaki bayan hasta tirotoksik yakınmalar ile başvuruyor. Hastanın muayenesinde sol lobda 3 cm çapında nodül palpe ediliyor. Başkaca patoloji saptanmayan hastanın TSH düzeyleri baskılı, sT3 düzeyleri yüksek tespit ediliyor. 85. Umblikal herniler ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? Bu hastaya yaklaşımda sonraki aşama aşağıdakilerden hangisidir? A) RAIU tekiki B) Tiroid US C) İİAB D) Antitiroidal ajan vermek A) Prematüre bebeklerde daha sık gelişir. B) Konjenital hernilerde yüksek strangülasyon riski nedeniyle cerrahi endikasyon vardır. E) Boyun BT C) Asit, kitle, obezite gibi karın içi basınç artışı durumlarında gelişme ihtimali artar. 83 – A D) Kadınlarda daha sık görülür. Nodül sorularında öykü ve FM sonrası adım TSH bakılmasıdır. Bu işlem sonucu nodüle yaklaşım belirlenecektir. Hastamızda tirotoksik bir laboratuar mevcuttur, bu durumda nodülün hiperfonksiyone bir nodül olup olmadığını anlamak için öncelikli tetkik sintigrafi olmalıdır. E) Tüm fıtıkların %3-5’lik bir grubunu oluşturur. 85 – B Konjenital umblikal herniler 4-5 yaşlarına kadar spontan kapanma ihtimaline karşı bekletilebilir. 49 www.tusem.com.tr Klinik Bilimler / T 41 - 8 86. Apendiks karsinoidlerinin en sık prezentasyonu aşağıdakilerden hangisidir? 88 – E Karaciğer trvamasını takiben gelişen sağ üst kadran ağrısı, sarılık, melena ve/veya hematemez triadı hemobilia için tipiktir. Kesin tanısı anjiografi ile yapılabilirken aynı zamanda kateter içinden hemostatik maddeler verilerek tedavi yapılabilir. A) Karsinoid sendrom bulguları B) Akut apandisit C) İntestinal obstrüksiyon D) Asit 89. Akalküloz kolesistit ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? E) Kanama 86 – B A) Hastalar genelde ağır sistemik hastalığı olan kişilerdir. Apendiks karsinoidleri genelde appendiks vermiformisin uç kısmına yerleşirler ve a. apandisit tablosuyla tanınırlar. Appendiks vermiformisin en sık tümörüdür. B) US’de duvar kalınlaşması görülür. M C) Medikal tedaviye yanıt taşlı kolesistite göre daha iyidir. D) A.kolesistit olgularının yaklaşık %5’ini oluşturur. 2cm’yi aşmadıkları sürece malign dejenerasyon nadirdir. Metastatik olmayan vakalarda karsinoid sendrom görülmesi çok nadirdir. Genellikle karaciğere metastaz yapmazlar. E) Asıl patofizyoloji safra kesesinde gelişen stazdır. 89 – C Tedavide 1.5cm’den büyük tümörlerde veya mezoappendikse ilerleme varsa sağ hemikolektomi gereklidir. Diğer durumlarda apendektomi yeterlidir. Akalküloz (Taşsız) Kolesistit: SE Akut kolesistit olgularının az bir kısmını oluşturur. Sistemik hastalıklar, infeksiyonlar (tifo, aktinomikoz), kollajen doku hasta lıkları, sepsis, dolaşım bozukluğu, şok, kalp cerrahisi sonrasında, ateşli hastalıklar (kızıl) geçirenlerde taşsız kolesistit görülebilir. Taşlı kolesistite göre daha agresiftir. USG’de duvar kalınlaşması görülür fakat taş izlenmez. Tedavide acil kolesistektomi ya da interval kolesistektomi yapılır. Genel anestezi alamayacak olan genel durumu bozuk hastalarda lokal anestezi ile kolesistostomi yapılabilir. 87. Aşağıdaki özofagus patolojilerinin hangisinde mutlak cerrahi gerekir? A) Paraözofageal herniler B) Mallory Weis sendromu C) Sliding herniler D) Epifrenik divertiküller E) Reflü özofajit Sliding herniler reflü özofajit nedeniyle öncelikle medikal olarak tedavi edilirler. 90. Kırk beş yaşında kadın hasta sağ üst kadran ağrısı ile acil servise geliyor. Son 2 yıldır genellikle yemeklerden sonra olan ve birkaç saat içinde yatışan ağrıları olduğunu söylüyor. FM’de fazla kilolu olan hastada palpasyon bulgusuna rastlanmıyor. Epifrenik divertiküller çoğunlukla asemptomatiktir. 87 – A TU Mallory Weis genellikle semptomatik tedaviye yanıt verir. Paraözofagiyal herniler yüksek komplikasyon riskleri nedeniyle cerrahi olarak tedavi edilmelidir. Öncelikle biliyer kolik düşünülen hastayı değerlendirmede en uygun yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir? A) Abdominal BT B) Abdominal US C) ERCP D) Endoskopi E) Bu aşamada ileri tetkike gerek yoktur. 88. Altmış yaşındaki hastanın karaciğerindeki şüpheli lezyondan görüntüleme eşliğinde biyopsi alınmasını takiben 3. günde hastada; sağ üst kadranda ağrı, sarılık ve melena gelişiyor. 90 – B 91. Kolelitiazis tanısı alan yukarıdaki hastada tedavi aşağıdakilerden hangisi olmalıdır? Bu hastada tanı ve tedavide öncelikli yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir? A) MRCP A) Laparoskopik kolesistektomi B) Bilgisayarlı tomografi B) Egzersiz ve diyet C) ERCP C) ERCP D) Gastroduedonoskopi D) Kenodeoksikolik asit E) Anjiografi E) Hastada kolesistit semptomları olmadığı için takip www.tusem.com.tr 50 Klinik Bilimler / T 41 - 8 91 – A 92 – D SAFRA TAŞI KLİNİĞİ Gastrinoma Werner Sendromu (MEN-1)’nun bir parçası olabilir. Bu hastaların % 90’ında hiperparatiroidizm (genellikle paratiroid hiperplazisi sonucu), % 50 – 55’inde gastrinoma, % 30’unda hipofiz adenomu ve % 30 – 50’sinde adrenokortikal hiperplazi mevcuttur. Hastaların çoğunluğu asemptomatiktir. Hafif bir distansiyon, dispepsi ve gaz görülebilir. Sağ üst kadrandabir huzursuzluk hissi duyulabilir. Taşların koledoka geçmesiyle şiddetli ağrılar görülür. Asemptomatik kolelitiazis: ASEMPTOMATİK HASTALARDA CERRAHİ TEDAVİ özel durumlar dışında GEREKMEZ. 93. Kolon volvulusu ile ilgili ifadelerden hangisi yanlıştır? Cerrahi gereken asemptomatik Hastalar: A) Volvulusun %65-80’i sigmoid kolonu, %15-30’u ise sağ kolonu tutar. Diyabetik ve yaşlılarda, tıbbi kurumlardan uzun süre uzak kalacaklarda, porselen safra kesesi varlığında ve çocuk hastalarda Kanser şüphesi olması durumunda asemptomatik bile olsalar kolesistektomi yapılmalıdır. M B) Yatağa bağımlı, immobil hastalarda risk daha fazladır. C) Ani başlangıçlı bulantı, kusma, kolik tarzda karın ağrısı, asimetrik distansiyon başlıca kliniğidir. Biliyer kolik: Safra kesesinin (duktus sistikusun) geçici obktrüksiyonu sonucu şiddetli, kıvrandırıcı tarzda ağrılar görülür. Özellikle akşam yemeğinden sonra ortaya çıkar. Ağrı epigastrium ve sağ üst kadrana lokalize olup, sağ skapulaya vurur. Bulantı-kusma ve geğirme de görülebilir. Taş tekrar safra kesesi içine düşer yada koledoka geçerse, semptomlar ortadan kalkar. Hastada tekrarlayıcı biliyer kolikler vardır. Ateş ve lökositoz olmaz. Karaciğer fonksiyon testleri normaldir. Elektif şartlarda kolesistektomi yapılır. D) Direkt karın grafilerinde kalın barsak ansları, bükülmüş iç lastik veya omega halkası şeklinde gözlenebilir. SE E) Mortaliteyi belirleyen en önemli faktör, erken cerrahi girişimdir. 93 – E Volvulus, gastrointestinal sistemin uzun ekseni boyunca anormal katlanmasıdır. Kolon normalde fikse ve immobildir. Torsiyonu ancak aşırı hareketli bir segmentin varlığında oluşabilir. Volvulusun %65-80’i sigmoid kolonu, %15-30’u ise sağ kolonu tutar Transvers kolon ve splenik fleksurada oldukça seyrektir. Safra kesesi hidropsu: Tıkanma sonucu eğer infeksiyon gelişmezse, safra kesesi içindeki safra absorbe olur ve kese içi mukus salgı ile dolar. Buna hidropik safra kesesi denir. Safra kesesi hidropsunda da tedavi kolesistektomidir. Kolelitiazis komplikasyonları: Etiyoloji: Yatağa bağımlı, immobilize, yaşlı hastalar, hipotiroidi, parkinson, MS, skleroderma, kronik konstipasyon, liften fakir beslenme tarzı volvulus gelişme riskini artırır. 1. Akut Kolesistit (kolelitiazisin en sık görülen komplikasyonudur) TU Akut Sigmoid Volvulus: Sigmoid volvulus, sigmoid kolonun uzun ve bol mezenterinin etrafında saate ters yönde dönmesiyle oluşur 2. Kronik Kolesistit 3. Koledokolitiazis (Kolanjit ve biliyer pankreatit riski artar) Bulgular:Akut sigmoid volvulus ani bulantı, kusma, kolik tarzda karın ağrısı ile başlar. Fizik muayenede karında aşırı duyarlılık vardır ve timpanik bir kitle palpe ve perküte edilir. Barsak sesleri önceleri hiperaktif, daha sonra hipoaktiftir. Direkt karın grafileri hastaların %40’ında tanı koydurucudur. Dilate kalın barsak ansları, grafilerde bükülmüş iç lastik veya omega halkası şeklinde gözlenir. Volvule sigmoid ters U görüntüsündedir grafilerin %20’sinde rektumla sigmoid arasında gaga biçiminde bir görüntü elde edilir. Gangren şüphesi olan olgularda baryumlu grafi kontendikedir 4. Internal biliyer fistül ve safra taşı ileusu 5. Safra kesesi kanseri ? (Porselen safra kesesi) 92. Gastrinoma tespit edilen hastada aşağıdaki tetkiklerden hangisinin bakılması tedavi açısından önemlidir? A) Serum Fe düzeyi Yaşlı hastada, ani bulantı, kusma,kolik tarzda karın ağrısı, asimetrik distansiyon, direkt grafilerde bükülmüş iç lastik veya omega halkası veya U görüntüsü Sigmoid volvulusu düşündürür. B) Kalsitonin düzeyi C) Katekolamin düzeyleri Tedavi :Sigmoid volvuluslu hastada ÖNCE SİGMOİDOSKOPİ yapılmalıdır. Sigmoidoskopi ile redüksiyon ve dekompresyon olguların %85’inde mümkün olur. Sigmoidoskop ile dekomprese edilemeyen hastalarda acil cerrahi girişim gerekir. D) Kan Ca düzeyi E) Serum tiroglobulin düzeyi 51 www.tusem.com.tr Klinik Bilimler / T 41 - 8 Akut Sigmoid Volvulusta Acil Laparotomi Endikasyonları 96 – C 1. Dekompresyonun mümkün olmaması. 2. Sigmoidoskopi sırasında veya daha sonra mukoza nekrozunun tesbit edilmesi. Leiomyoma ösefagusun iyi huylu tümörleri arasında en sık görülenidir (>%50). Tüm GİS leimyomalarının % 10’unu oluşturur. Genellikle 20-50 yaş arasında görülür. 3. Sigmoidoskop veya rektal tüpten akıntının kanlı gelmesi. Düz kas orijinli oldukları için 90% ı alt 2/3 özefagustadır. 4. Dekompresyondan sonra ateş ve lökositozun devam etmesi. 5. İntestinal iskeminin diğer bulgularının olması Genellikle soliterdirler. Günümüzde bu tümörlerin çoğunun GIST (gastrointestinal stromal tümör) olduğu ve c-kıt onkogen mutasyonu sonucu olduğu kabul edilmektedir. 94. Elli yedi yaşındaki erkek hastada fekalüri ve pnömatüri tespit ediliyor. Disfaji, ağrı en sık bulgulardır. Kilo kaybı, retrosternal dolgunluk, nadiren de ülserasyon ve buna bağlı kanama olabilir. Tanıda baryumlu grafiler yardımcıdır (şekil 22.5). Ancak karsinomu ekarte etmek için endoskopi yapılmalıdır. Lümene doğru büyüyen, submukozal hareketli bir kitle olarak endoskopide değerlendirilir. Endoskopik biyopsi yapılmamalıdır. M Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Kolon divertikülozis B) Kolon karsinomu C) Crohn hastalığı D) Mesane karsinomu E) Behçet hastalığı Teşhis sonrası minimal malignite potansiyel olduğu için çıkarılmaları gerekir. Cerrahi yöntem olarak sıklıkla enükleasyon uygulanır. 94 – A SE Fekalüri ve pnömatüri, mesane ve GİS gibi içi boş lümenli organlar arasındaki fistüle işarettir. Hastalarda en sık sebep, kolonun divertiküler hastalığıdır. Tanıda sistoskopi, BT, kolonospi kullanılabilir. Tedavisi cerrahi fistül onarımıdır. 97. Erken mide kanserlerinden Tip IIc aşağıdakilerden hangisidir? A) Süperfisiyal varyant- deprese lezyon B) Ekzofitik lezyon 95. Kırk yaşında Crohn hastalığı bulunan hastada, aşağıdaki durumların hangisinde öncelikli yaklaşım nonoperatif olmalıdır? C) Çukur lezyonlar D) Süperfisiyal varyant-eleve lezyon E) Süperfisiyal varyant- düz lezyon A) Tam barsak obstrüksiyonu B) İleo vezikal fistül 97 – A Erken mide kanseri 3 grupta incelenir. D) İntraabdominal abse 1. Ekzofitik lezyonlar (en iyi) E) İntestinal karsinom gelişmesi 2. Süperfisiyal varyant: TU C) Serbest intestinal perforasyon 95 – D 2a Eleve Abse genellikle lokalize olmakta ve öncelikle görüntüleme eşliğinde perkütan drene edilebilmektedir. Diğer seçeneklerde hastaya cerrahi müdahale gerekir. 2b Düz 2c Deprese (en sık) 3. Çukur lezyonlar (en kötü) 96. Özofagus leyomiyomları ile ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? 98. Aşağıdakilerden hangisi konjenital işitme kayıplarındandır? A) Malignite riski nedeniyle cerrahi önerilir. B) Baryumlu özofagus grafisinde lümene doğru yer kaplayan düzgün yüzeyli tipik görünüm saptanır. A) Alport Sendromu B) Waardenburg Sendromu C) Kesin tanı endoskopik biyopsi ile konulur. C) Hunter Sendromu D) Özofagusun en sık görülen benign tümörüdür. D) Alström Hastalığı E) Genellikle düz kas içeren orta ve alt özefagusa lokalize olur. www.tusem.com.tr E) Klippel -Feil Sendromu 52 Klinik Bilimler / T 41 - 8 • Bu hastalar görültülü ortamda daha iyi duyar ( Willis parakuzisi) ( stapedial tip) • Hasta kendi sesini kemik iletimi ile duyduğundan konuşmasının volümünü ayarlayamaz bu nedenle sessiz konuşurlar ( otofoni) ( stapedial tip) • Hastaların sesleri ayırt etmesi normaldir (Speech diskriminasyon bozulmaz). • Kohlear otosklerozda 2000 Hz de kemik yolunda düşme olur (Chartcot çentiği) • On- off belirtisi ( stapes refleksinin kaybolması) tipiktir. • Tedavide; medikal olarak NaF veriliyor. Cerrrahi olarak stapedektomi yapılarak piston konur (cerrahi endikasyonları rinne(-), weber hasta tarafa lokalize stapes refleksi (-) ve 30 dB fazla işitme kaybı varsa) Konjenital işitme kayıpları Genetik nedenli 1- Sadece işitme kaybı olanlar a-Michel aplazisi b-Mondini aplazisi c-Scheibe Aplazisi d-Alexander Aplazisi 2. Diğer Anomalilerle Birlikte a) Waardenburg Sendromu →Otozomal dominant geçişlidir. Beyaz bir perçem lateral yerleşimlı medial kantus, irisin heterokromisi ve konjenitai işitme kaybı vardır. b) Albinizm c) Pendred Sendromu (En sık) →Triadı; kongenital işitme kaybı,guatr ve patolojik perklorat testidir. d) Jervell-Lange-Nielsen Sendromu ( Uzun QT ) e) Usher Sendromu ( Retinitis pigmentoza + vestiküler bozukluk ) f) Trisomi 13,18,21 Akkiz İşitme Kayıpları Genetik Sebepli 1-Sadece İşitme Kaybı Olanlar a) Familial Progressif SNİK 2- Diğer Anomalilerle Birlikte a) Alport Sendromu b) Hurler ve Hunter Sendromu c) Fabry Hastalığı d) Refsum Hastalığı e) Alström Hastalığı f) Richards -Rundle Hastalığı g) Nörofibromatosis h) Crouzon Hastalığı ı) Klippel -Feil Sendromu M 98 – B 100. Otuz yaşında erkek hasta ağrısız testis büyümesi ile doktora başvuruyor. Hastanın yapılan tetkiklerinde AFP ve B-HCG negatif bulunuyor; ancak USG’de kitle saptanıyor. Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? SE A) Orşit B) Testis torsiyonu C) Klasik seminom D) Spermatositik seminom E) Testisin miks hücreli tümörü 99. Otoskleroz için aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? 100 – C A) Otozomal dominant geçiş gösterir. B) Miks tip işitme kaybı ortaya çıkar. Hastanın tümör markırları negatif olduğundan seminom ve en sık görülen tipi olan klasiktir. C) Hastaların sesleri ayırt etmesi bozulmuştur. Sınıflandırma D) Görültülü ortamda daha iyi duyar I. Germ hücreli tümörler: a. Seminom 1. Klasik 2. Anaplastik 3. Spermatositik b. Embriyonel karsinom 1. adult 2. juvenil c. Teratokarsinom d. Teratom 1. matür 2. immatür e. Koryokarsinom II. Gonadostromal Tümörler a. Leyding b. Sertoli c. Gonadoblastoma III. Metastatik tümörler ( sıklık sırasına göre) a. Lenfoma/lösemi(En sık) b. Prostat( En sık metaztaz yapan solid tümör) c. Melanom d. AC TU E) Kohlear otosklerozda 2000 Hz’de kemik yolunda düşme olur. 99 – C Otoskleroz • Olgun kortikal kemik yapısında spongioz kemiğe dönüşümünde sonuçlanan osteolitik bir lezyonla başlar (Spongioz evre), bunun onarımı için başlayan osteoblastik aktivite sonucunda oluşan ossifikasyon odakları ( Sklerotik evre) ve ortaya çıkan enzimler semptomlardan sorumludur. • Lezyon yeri genellikle oval pencerededir, bu nedenle stapes taban plağında fiksasyon meydana gelir. • Genellikle bilateraldir. • Otozomal dominant geçiş gösterir. • Gebelikte hızlı progresyon gösterir. • İşitme kaybı adelosan dönemde başlar. Hastalarda ilk dönemde iletim tipi işitme kaybı vardır ilerleyen dönemde kemik yoluda etkilenerek miks tip işitme kaybı ortaya çıkar. • Erken evrede venöz konjesyon olur zar altında pembe renk görülür buna schwartze belirtisi denir( Kohlear tipte görülmez). 53 www.tusem.com.tr Klinik Bilimler / T 41 - 8 Germinal tümörler (%95) • Nornokrom-normositik aneminin eşlik etmesi karekteristikdir. Retinitis pigmentoza-hepatik fibrozis böbrek hastalığına eşlik edebilir A- Tek germ tabakasından köken alanlar (germinallerin %40) • Seminoma: • 15-40 yaş arasında görülür. 102. Aşağıdakilerden hangisi aort yetmezliğinin cerrahi endikasyonlarından biri değildir? • Over disgerminomasının homoloğudur • En sık (%40) germinal tümörüdür. A) Klinik semptomların bulunması (senkop, kalp yetmezliği angina) • En sık bilateral primer testis tümörüdür. Hiçbir zaman infantta görülmez, 40 yaşlarında sıktır. 65 yaşın üstünde spermositik(prognozu daha iyidir) tipi en sık primer testiküler tümördür. B) Diastolik tansiyonun 60 mmHg’den küçük olması C) Nabız basıncının 100 mmHg’den fazla olması • En sık görülen tipi klasik seminomdur. M D) Angiokardiografik olarak 3-4 derece kaçak olması • En radyosensitif testis tümörüdür. E) Sol ventrikül diastolik çapının artması • En iyi prognozlu testis tümörüdür 102 – B Teratokarsinoma: Cerrahi endikasyonlar • Birden fazla germ hücre tabakasından gelişir→ Teratom + Embrionel CA • Klinik semptomların bulunması (senkop, kalp yetmezliği angina ) En fazla görülen tümördür • Diastolik tansiyonun 50 mmHg’den küçük olması Seminom Teratom Teratokarsinom Embriyonel karsinom Koryokarsinom SE Miks germinal hücreli tümörler (germinallerin %60’i) Β- HCG Α-FP 7 0 25 38 • Angiokardiografik olarak 3-4 derece kaçak olması 57 64 60 70 • Sol ventrikül diastolik çapının artması 100 0 • Nabız basıncının 100 mmHg’den fazla olması 103. Yarık damak ameliyatının amaçları arasında yer almayan aşağıdakilerden hangisidir? 101. On yaşında erkek çocuk gelişme geriliği ile başvuruyor. Hastanın yapılan tetkiklerinde kreatin: 8,5 mg/dl, ayrıca normokrom normositer anemisi de var. Fizik muayenesinde retinis pigmentoza saptanıyor. A) Velofarengeal kompetansın sağlanması B) İşitmenin korunması C) Emmenin etkin hale getirilmesi TU Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? D) Yüz büyümesinin korunması A) Multikistik böbrek E) Fonksiyonel oklüzyon B) Otozomal resesif polikistik böbrek hastalığı 103 – C C) Otozomal dominant polikistik böbrek hastalığı DUDAK - DAMAK YARIKLARI D) Medüller sünger böbrek • En sık görülen majör anomalilerden biridir (Club foottan (pes ekinovarus) sonra en sık görülen doğumsal deformitedir). E) Familial jüvenil nefronofitizis • Görülme sıklığı 700-1000 canlı doğumda biridir. Dudak damak yarıklarının % 21’i sadece dudak yarığı, % 46’sı hem dudak hem damak yarığı % 33’ü sadece damak yarığıdır. 101 – E Medüller Kistik Hastalık (Familial jüvenil nefronofitizis) • OR geçiş gösterir. • Irklar arasında görülme sıklığı değişkendir. En sık asya kökenli olanlarda görülür. • En sık kalıtımsal böbrek hastalığıdır ve en sık ailesel böbrek yetmezliği nedenidir. Genellikle son dönem böbrek yetmezliği gelişene kadar tanı atlanır. • Erkeklerde dudak yarığı daha sıktır (solda). Kızlarda izole damak yarığı daha sıktır. • Renal tuz kaybı, poliüri, polidipsi, enüresis ile gider. Çocuklarda büyüme ve gelişme geriliği olabilir. www.tusem.com.tr • En sık birlikte görüldüğü genitoüriner anomali hipospadiasdır. 54 Klinik Bilimler / T 41 - 8 104. Yaşa bağlı kataraktlar ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? • Genç annelerin riski daha azdır. • En sık görülen damak yarığı popülasyonun % 2’sinde görülen bifid uvuladır. A) Anterior subkapsüler katarakt epitelin metaplazisyle meydana gelir. • Merkezi sinir sistemi malformasyonları, club foot (pes ekinovarus) ve kardiak anomaliler dudak damak yarığına en sık eşlik eden defektlerdir. B) Posterior subkapsüler kataraktta özellikle yakın görme bozulmuştur. • Gestasyonun 4-7. haftalarında gelişen yüzde nazofrontal ve lateral fasiyal çıkıntılar arasında mezenkimal penetrasyon olmaması ve füzyonun gerçekleşmemesi sonucu meydana gelir. İnsiziv foramen’in önündeki yapılarda defekt ortaya çıkar prepalatal alveol, maksilla, dudak, burun ve bazen lakrimal kese şeklindedir. C) Nükleer kataraktta özellikle yakın görme bozulmuştur. 104 – C • Tek taraflı veya iki taraflı olabilir. Senil katarakt: Defektin derecesi değişkendir. • Kataratın ve görme kaybının en sık nedenidir. 60 yaşından sonra sıktır. D) Hipermür kataraktta ön kapsül kırışmıştır. M E) Morgagnian kataraktta korteks tümüyle likeifiye olmuştur. • Komplet : Cilt, kas, mukoza, maksiller ve nazal kemikler, nazal kartilaj A) Kortikal katarakt (beyaz) • İnkomplet: Bir deri adası (simonart bandı) ile karşı tarafla ilişkili, minimal ayrışmış, sadece iz şeklindedir. SE • En sık katarakt tipidir. Lensin kapsülü ile nükleusu arasındaki korteksin kesifleşmesidir. Lens de vakuoller oluşur, bunların da su ile şişmesi neticesinde lens fibrilleri parçalanır ve lens kesifleşir. Dudak - damak yarıklı bebeklerde görülen problemler: • Beslenme problemi • Lens çok su ile şişerse entümesan kataraktan bahsedilir. Entümesan katarakt hastanın görmesini ileri derecede bozar. Hipermetropi gelişebilir. Entümesan dönemde lensin iris ile ilişkisinin relatif olarak artması nedeniyle sekonder açı kapanması kompikasyonu ve buna bağlı akut göz içi basınç artımı tablosu meydana gelebilir. • İşitme ve konuşma problemleri • Sık sık gaz yutma • Otitis media • Burundan gıda gelmesi • Aspirasyon pnömonileri • Gelişme geriliği TU • Psikolojik problemler (aile) • Daha sonraki evre tüm lensin kesifleştiği ve sarı renk aldığı mattur katarakt evresidir. İleri evrelerde korteks su kıvamına gelinceye kadar yumuşar ve nükleus dibe çöker, bu tabloya morgagnien katarakt denir. Dudak-damak yarığında tedavi planı ve zamanlama Genel olarak “10”lar kuralına göre yapılır: • Ağırlık 10 pound üzerinde (4500 gr) • Lens proteinleri ve oluşan toksik ürünler dışarı çıkarak lense bağlı üveit (fakolitik glokom) oluşabilir. • Hb 10 gr’ın üzerinde B. Arka subkapsüller katarkt • 10 hafta üzerinde • Özel bir kortikal katarakt tipidir. Lensin arka korteksinde başlayan kesafet disk şeklinde çevreye yayılır, ileride çekirdek ve tüm korteks tutulur. Kortizon tedavisi sonucunda gelişmesi önemlidir. Ayrıca radyasyon, üveit, retina dekolmanı, retinitis pigmentoza da neden olabilir. • Beyaz küre 10.000 altında ise ameliyat yapılabilir. Zamanlama 6 hafta -3 ay → Ortodontik tedavi 3 ay - 6 ay → Dudak onarımı C. Nükleer (siyah) 9 ay - 12ay → Damak onarımı 4 - 7 - 12 yaş → Alveolar kemik grefti Lens nükleusunda protein artıklarının birikmesi ile nükleus sertleşir. 5 yaş → Culumella uzatılması 55 www.tusem.com.tr Klinik Bilimler / T 41 - 8 105. Yenidoğan klamidyal konjonktiviti ile ilgili olarak hangisi yanlıştır? 108. Aşağıdakilerden hangisi, femur başı avasküler nekroz gelişimi için risk faktörü değildir? A) Yenidoğan konjonktivitinin en sık sebebidir. A) Caisson hastalığı B) Doğum sırasında anneden bulaşır. B) Orak hücreli anemi C) Postnatal 5-19. günlerde ortaya çıkar. C) Gaucher hastalığı D) Foliküler reaksiyon gelişir. D) Sistemik kortizon kullanımı E) Topikal tetrasiklin kullanılabilir. E) Pankreatit 105 – D 108 – E Bebekler ilk 3 ay folikül oluşturamadığından bu dönemde foliküler reaksiyon oluşmaz. Papiller reaksiyon gelişir Etiyoloji M İdiyopatik Steroid kullanımı Sistemik hastalıklar: Lupus, Lösemi, Gaucher 106. Aşağıdakilerden hangisi gelişimsel kalça displazisinin hazırlayıcı nedenleri arasında yer almaz? Alkol kullanımı Hiperkoagulabilite durumları (Protein C ve S, Antitrombin III eksikliği, yüksek homosistein..) A) Ligament laksitesi B) Makat gelişi Etyolojide damar hastalıkları ön plandadır. SE C) Beslenme D) Postnatal kalça pozisyonu (kundak uygulaması) E) Irksal özellikler 106 – C Etyoloji Makat pozisyonu Pozitif aile öyküsü Kız cinsiyet İlk çocuk olma A) Serviks adenokarsinomu artar. B) Endometrium kanseri azalır. C) Gestasyonel trofoblastik hastalıklar azalır. D) Overin epitelyal kanseri azalır. E) Kolorektal kanser azalır. 109 – C TU Azalmış intrauterin alan 109. Kombine oral kontroseptif(KOK) ve kanser ilişkisi ile ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? Gestasyonel trafoblastik hastalıklar ile arasında doğrudan bir ilişki yoktur.Hatta bazı çalışmalarda KOK kullanımının parsiyel mol gelişme riskini artırdığı bildirilmiştir. Tip 1→ Epifiz ile metafiz birbirinden ayrılmıştır. 110. Aşağıdaki fetal bulgulardan hangisi anöploidilere eşlik etmez? Kundak; kalça extansiyon ve addüksiyonda tutulduğundan risk yüksektir. KOK ve Kanser ilişkisi 107. Salter-Harris sınıflamasına göre fizis hattı boyunca ayrılmanın yanı sıra, metafizden bir parçanın koptuğu tip kaçtır? Endometrium ca Riski azaltır Over ca Riski azaltır Kolorektal kanser Riski azaltır A) Tip 1 B) Tip 2 Serviks kanseri C) Tip 3 D) Tip 4 Tartışmalı (Serviksin villoglandüler papiller adenokarsinom riskini artırır) Meme kanseri • E) Tip 5 • 107 – B Tip 2→ Fizis hattı boyunca ayrılmanın yanı sıra, metafizden bir parça kopar. A) Omfalosel Riski artırmaz. Fakat mevcut meme kanserinin ilerlemesine neden olabilir. KOK benign meme hastalıklarına(memenin fibrokistik hastalığı) karşı koruyucudur. B) Yarık dudak-damak Tip 3→ Fizisten başlayıp ekleme uzanan kırık hattı C) Diyafragmatik herni D) Holoprosensefali Tip 4→ Tip II+III İntraartiküler E) Jejunal atrezi Tip 5→ Kompresyon kırıklarıdır. Fizis hattı tam/kısmi kayıptır. www.tusem.com.tr 56 Klinik Bilimler / T 41 - 8 110 – E 112 – A Benzeri TUS’ta soru olarak karşımıza gelmiştir. Şekilde görüldüğü gibi Gastroşizis ve jejunal atrezinin anöploidleri predikte etme riski yoktur. Yine benzeri TUS’ta sorgulanan beklediğimiz bir soru. Cinsel yolla bulaşan Şankroid(etkeni Haemophilus ducreyı) ve HSV(herpes simplex virus) neden olduğu genital bölge ülserleri oldukça ağrılıdır. Diğer etkenlerin yaptığı ülser veya diğer lezyonlar ağrısızdır. Kromozomal anomaliler ile ilişkili major fetal anomaliler Kromozom anormallik oranı % İlişkili kromozomal anormallikler 50 45X, 21,13, triploidy Holoprosensephaly 40-60 13,18,21, triploidy Dandy Walker complex 30-50 13,18,21, triploidy Ompalocele (KC yoksa karyotip anomali riski daha fazla) 30-50 13,18,21, triploidy Yarık damak-dudak 5-15 18,13 Kardiyak anomali 10-30 21,18,13,45X, 22q mikrodelesyonu Dudodenal atrezi 30-40 21 Clubfoot 5-20 18,13 Gastroşizis - - Jejunal atrezi - - Kistik higroma 113. Aşağıdaki patolojilerden hangisi histereskopik yöntem ile tedavi edilemez? A) Endometrial ablasyon B) Endometrial polip M Anormallik C) Uterin sineşi D) Uterin septum rezeksiyonu E) Tip 5 myom 113 – E Histeroskopi TUS’ta sıkça sorulan bir cihaz. Kadın doğum pratiğinde hem tanı hem de tedavi için sıkça kullanılan bir yöntem. Uterin kaviteden kaynaklı pek çok patolojide(polip,submüköz myom,ablasyon,sineşi,yabancı cisim çıkartılması, septum gibi konjenital durumlar) kullanılabileceği gibi histeroskopik olarak tubal blokaj da yapılabilir. Tip 0,1 ve 2 myomlar submüköz myom olup tedavide histeroskopi kullanılabilir.Tip3 ve 4 intramural, Tip 5,6,7 subseröz myom grubunu temsil etmekte olup tedavide histeroskopi kullanılmaz. SE 111. Aşağıdakilerden hangisi adneksiyal kitleler için maligniteyi düşündüren ultrasonografik bulgulardan biri değildir? A) Solid komponent B) Abdominal asit varlığı C) Mural nodül D) Papiller uzantılar E) Uniloküler yapı 111 – E Benign USG bulguları Malign USG bulguları • • • • • • • • • • • Multiloküle, septalı Vejetasyon içeren Nodülarite bulunduran Solid komponenti olan Yoğun internal ekolar içeren Abdominal asit varlığı Bilateral Düzensiz konturlu Dopplerde neovaskülarize alanlar olması 114. I. Mekonyumlu amnion varlığı TU • Uniloküle,septasız İnternal ekolar içermemesi veya zayıf içermesi Solid komponent bulunmaması 8 cm’den küçük Tek taraflı Düzgün konturlu • • • II. Boyuna kordon dolanması III. Oksiput posterior prezentasyon IV. Makat prezentasyonu 112. I. Şankroid II. Kondiloma aküminatum A) Yalnız IV B) I,II ve III C) Yalnız III D) I,II,III ve IV E) III ve IV III. Şankr Yukarıdaki durumlardan hangisi veya hangilerinde vajinal doğum mümkündür? IV. Granüloma inguinale 114 – D Yukarıdaki venereal hastalık veya lezyonlarından hangisi/hangileri ağrılıdır? Yukarıdaki durumların hiçbiri mutlak sezaryen endikasyonu olmayıp, sezaryen obstetrik nedenlidir. Bu durumların hepsinde vajinal doğum mümkündür. Mentum posterior geliş,transvers prezentasyon, ayak geliş ve plasenta previa gibi durumlarda vajinal doğum imkansızdır. A) Yanlız I B) I ve II C) II,III ve IV D) Yanlız III E) I ve III 57 www.tusem.com.tr Klinik Bilimler / T 41 - 8 115. Kolposkopik incelemede invaziv serviks kanserini en sık düşündüren bulgu aşağıdakilerden hangisidir? A) Ektropion 117. Otuz üç hafta, preterm erken membran rüptürü saptanan bir gebede uterin hassasiyet, yüksek ateş ve kötü kokulu vajinal akıntı tespit ediliyor. B) Asetobeyaz epitel C) Atipik damarlanma D) Punktuasyon A) Bebeğin akciğer matürasyonu için steroid uygulanıp son dozdan 24 saat sonra doğumun gerçekleştirilmesi E) Mozaik yapı 115 – C B) Hastaya tokoliz uygulanması Eversiyon ve ektropion Doğum, KOK kullanımı ve puberte ile beraber olan fizyolojik bulgulardır. C) Antibiyotik baskısı altında hastanın en kısa zamanda doğurtulması Anormal kolposkopi bulguları D) Antibiyotik baskısı altında akciğer matürasyonu olana kadar gebeliğin devam edilmesi M Aseto-white alan Mozaisizm Punktuasyon Atipik damarlanma*------İnvaziv kanser riskini en sık gösteren bulgu Yetersiz kolposkopi Lökoplaki E) Steril şartlarda spontan doğumun beklenmesi 117 – C Olguda koryoamnionit tablosu mevcut olup haftasına bakılmadan antibiyoterapi altında doğumun en kısa sürede yapılmalıdır. SE 116. Tekrarlayan düşük etiyolojisinin araştırılmasında aşağıdaki tetkiklerden hangisinin tanısal değeri en azdır? A) Serum HbA1c düzeyi 118. Gebelik sırasında aşısı kesin kontrendike olmasına rağmen, maruziyet halinde immünglobulinler ile pasif immunizasyon yapılabilecek olan infeksiyon aşağıdakilerden hangisidir? B) Anti β2- glikoprotein-1 antikorları C) Tiroid fonksiyon testleri D) Romatoid faktör E) Histerosalpingografi 116 – D TU Test Karyotip(anne ve baba) Abort materyali Anatomik HSG, sonoultrasonografi Gerekir ise MRI-IVP-renal usg İmmünolojik LAC Antikardiyolipin antikoru Anti Beta2 glikoprotein-1 Trombosit sayımı İnfeksiyon Çevresel D) Tetanoz Gebelikte KE aşılar Önerilmeyen fakat karşılaşma riski varsa önerilen Kızamık Kızamıkcık Kabakulak Varicella Sarı humma Oral veya enjektabl polio Gebelikte önerilen aşılar Toksoid aşılar Virus aşıları Difteri-tetanoz İnfluenza Kuduz Hepatit B Hepatit A Bakteri aşıları Pnömokok Meningokok 119. Gebelikteki normal fizyolojik değişikliklerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi doğrudur? A) Serum trigliserid düzeyi azalır. TSH Luteal faz süresi AKŞ, HbA1c Prolaktin Over rezerv testi Androjen ve LH seviyesi B) Paratiroid hormon düzeyi artar. C) Total protein artar. D) İmmünglobulin M,G ve D artar. Semptom varsa tara E) Tidal volüm değişmez. Anamnez www.tusem.com.tr C) Varisella • Varicella(suçiçeği) ile temas durumunda anne ve yenidoğan Varicella zoster Ig (VZIG) yapılmalıdır. • Olası durumlar ve istenebilecek tetkikleri TUS için önemlidir. Lütfen şekli ayrıntılı inceleyiniz Genetik B) Hepatit B 118 – C • Anti nükleer antikor(ANA), Romatoid Faktör(RF),Anti paternal sitotoksik antikorlar, lenfosit kültürü ve HLA anormallikleri taranmaz. Katagori A) Hepatit A E) Kuduz • Habitüel abortus(tekrarlayan gebelik kaybı) sıklıkla idiopatiktir. Nedeni saptanan durumlar immünolojik, endokrin,anatomik ,enfeksiyöz ve çevresel nedenler karşımıza çıkmaktadır Endokrin Bu hastada en uygun yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir? 58 Klinik Bilimler / T 41 - 8 119 – B 120 – C • Gebelikte HPL hormonunun etkisiyle lipoliz olur ve serum lipit (kolesterol, Trigliserit, LDL,VLDL,HDL,apolipoprotein) düzeylerinde artış meydana gelir. Benzeri Yandal sınavında çıkmış ve TUS’ ta sorulmasını beklediğimiz oldukça popüler bir konu ve prenatal taramada önemli bir gelişmedir. • Gebelikte kalsiyum metabolizması önemlidir. İyonize kalsiyım değişmez,Total kalsiyum miktarı azalır.Buna bağlı olarak serum PTH(Paratiroid hormon) düzeyi,kalsitonin, 1,25 dihidroksivitamin D3 artar. Öncelikle maternal kanda Cell free DNA yüksek sensitivite ve spesifiteye sahip bir TARAMA testi olduğunu bilmemiz lazım. Tanı testi değildir. Bugün için özellikle Trizomi 21,18,13 , fetusta Rh genotipinin saptanmasında, fetal cinsiyet tespitinde kullanılabilir. Yarı ömrü oldukça kısadır(1-2 saat). Özellikle kana geçme fraksiyonu göz önüne alınarak 10. haftadan sonra kullanılması önerilir (ideal 12. hafta). Maternal obesite kana geçme fraksiyonunu azaltırken, sigara fraksiyonu artırır. Bundan dolayı obesite ve çoğul gebeliklerde testin güvenirliği azalır. Ayrıca 2’li ,3’lü ve 4’lü tarama testi sonucunda risk tespit edilen olgularda skonder test olarakta kullanılmaktadır. • Gebelikte bağlayıcı globülinler, Ig M,D artar. Ig G azalır(plasentaya geçtiği için). M • Total protein,albumin üretimi artar. Fakat volüm yükü daha fazla arttığı için serum düzeyleri düşer. GEBELİKTE SOLUNUM SİSTEMİ DEĞİŞİKLİKLERİ ARTANLAR AZALANLAR DEĞİŞMEYENLER İnspiratuar kapasite Ekspiratuar rezerv volüm Solunum hızı Tidal volüm pO2 Vital kapasite IRV AKC kompliyansı SE Dakikada ventile edilen hava Rezidüel volüm miktarı Fonksiyonel rezidüel kapasite Ölü boşluk hacmi Total akciğer kapasitesi TU pCO2 120. Non-invaziv prenatal test(NİPT) olarak bilinen maternal kanda cell free DNA ve analizi ile ilgili aşağdakilerden hangisi yanlıştır? A) Trizomi 21,18 ve 13 saptamada kullanılabilir. B) Maternal obesite ve çoğul gebeliklerde testin güvenirliği azalır. C) Yüksek duyarlılığa sahip bir tanı testidir. D) Yarı ömrü kısadır. Doğumdan 2-3 saat sonra maternal kanda tespit edilemez. E) Sigara kullanan annelerde fraksiyonu azalır. 59 www.tusem.com.tr TU SE M Klinik Bilimler / T 41 - 8 www.tusem.com.tr 60