T.C. Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü işbirliğinde yürütülen “Ulusal Kanser Kontrol Programı” Basın Açıklaması 2 Eylül 2008 Kanser her yıl tüm dünyada 10 milyon kişiyi etkilemektedir. Dünya Sağlık Örgütü görüşü; 2020 yılında her yıl yeni kanser tanısı konan hasta sayısının 17 milyona, 2050 yılında 24 milyona yükseleceği ve tablonun en trajik yanı ise; bu kanserlerin 1/3’ünün etkili kanser kontrol programları yürütüldüğünde önlenebilecek olmasıdır. Tespit edilen kanser vakalarının 1/3’ünün tam olarak tedavi edilebilir olması, çocukluk çağında ortaya çıkabilen tüm kanserlerin en az % 65’inin tam olarak tedavi edilebilmesi ve kanser ağrıları ile yaşam kalitesini tehdit eden kanserle ilişkili sıkıntıların çoğunun kontrol edilebilir nitelikte olmasına rağmen maalesef birçok ülkede bu oranlarda olumlu sonuçlar elde edilememektedir. Türkiye’de en sık rastlanan ilk 10 kanserden yedisi tüm kanserlerin neredeyse 2/3’ünü oluşturmaktadır ve bunların tamamına yakını çok ucuz, etkin ve kolay uygulanabilen halk sağlığı yaklaşımları ile önlenebilecek niteliktedir. Tütün ve ürünlerinin kullanımı Dünyada olduğu gibi ülkemizde de en önemli kanser nedenidir. Türkiye’deki en sık rastlanan kanser olan akciğer-bronş kanserlerinin % 90’ından doğrudan sorumludur. Özellikle arsenik sorununun önemle ortaya çıktığı günümüzde sigara çok daha önem kazanmaktadır. Çünkü sulardaki arsenik seviyesi daha çok sigara içenlerde tütünün kanserojen etkisini arttırarak kansere neden olmaktadır. Mide, mesane, barsak, ağız ve gırtlak kanserleri ile rahim ağzı kanserlerinin oluşmasında da ciddi rol oynamaktadır. Ülkemizde halkımızın %80 i kanseri en önemli sağlık sorunu olarak nitelendirirken ancak %2 si kanserin erken belirtilerini, önlenebilme yollarını ve tarama metodlarını bilmektedir. 1- Meme kanseri için memede kitle; 2- Rahim ağzı kanseri için menopoz sonrası ve/veya cinsel ilişki sonrası kanama; 3- Kalın barsak kanseri için dışkıda kan; 4- Cilt kanseri için deride ülser veya şekil ve renk değiştiren cilt lekeleri; 5- Gırtlak kanseri için iki haftayı geçen ses kısıklığı; erken uyarıcı nitelikte belirtiler olup, toplumun bu bulgular için uyanık olması durumunda ilgili kanserlerin iz bırakmaksızın yok edilmesi mümkün olabilecektir. Tarama ile önlenebilecek kanserlerden olan meme, rahim ağzı ve kolon-rektum kanserlerinin Avrupa Birliği ülkeleri ulusal kanser kontrol programlarına entegre edildiği bilgisinden ve bu ülkelerin konudaki deneyimlerinden yola çıkılarak; Kanserle Savaş Dairesi Başkanlığı tarafından Türkiye’de meme ve rahim ağzı kanserlerinin taramaları için ulusal standartlar belirlenmiş, kolorektal kanserler için tarama standartları üzerine ise çalışılmaktadır. Taramaların her ilde en az bir Kanser Erken Tanı/ Tarama ve Eğitim Merkezi (KETEM) açılarak meme ve rahim ağzı kanserlerinin fırsatçı taramalarına aktif olarak başlanmış ve bazı illerimizde ise daha da ileri adımlar atılarak toplum tabanlı pilot tarama programları gerçekleştirilmiştir. Ülkemizde kanser nedeni ile her yıl yaklaşık 90.000 vatandaşımız kanser nedeniyle yaşamını kaybetmektedir. Bu her gün bir Being 737 uçağının düşmesi ile eşdeğerdedir. Kanser kontroluna çok daha önem verilerek Kanserle Savaş Dairesinin bütçesi son 4 yılda 2.500 YTL den Döner sermaye kullanımı ile birlikte 7.000.000 YTL ye çıkarılmıştır. Önümüzdeki yıl ilave olarak 1.000.000 USD ye eşdeğer eğitim faaliyeti için yeni kaynak yaratılmış olup kanser farkındalığını arttırabilmek için kulanımı planlanmıştır. “Ulusal Kanser Kontrol Programı Oluşturulması” projesi kapsamında, bu yıl içinde, koordinatörlüğünü Kanserle Savaş Dairesi Başkanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü Türkiye Ofisi’ nin birlikte yürüttüğü üç büyük çalıştay gerçekleştirilmiştir. Bu çalıştaylarda Türkiye’ deki çeşitli kurum ve üniversitelerden 80 uzman ve öğretim görevlisi kanser kontrolünün dört ana başlığı olan kanser önleme, kanserde erken yakalama, kanser tedavisi ve palyatif bakım konularında strateji planı niteliğinde dökümanlar oluşturmuştur. Dünya Sağlık Örgütü uzmanları Prof. Dr. Jan Stjernsward ve Dr. Xavier Batiste Gomez ulusal kanser kontrol programları ve palyatif bakım hizmetlerinin kurumsallaşması konularındaki çok özel ve engin deneyimlerini Türk uzmanlar ile 1. ve 3. çalıştaylarda paylaşmış , dökümanın oluşmasına katkı sağlamışlardır. Bu iki çalıştay arasında düzenlenmiş olan 2. çalıştay ise sadece yurtiçi katılımla gerçekleştirilmiş ve ilk çalışmada belirlenen strateji planı hedeflerine dair aktiviteler burada belirlenerek; plan geliştirilmiştir. Kanser Kontrol Programının ana hedefleri aşağıdaki şekilde belirlenmiştir. 1- Önümüzdeki 10 yılda ortaya çıkacak kanserlerin en az 1/3’ünün önlenmesi, 2- Gırtlak, meme ve rahim ağzı kanserlerinde tamamen iyileştirme (kür) oranının önümüzdeki 10 yılda % 15’den % 80’e çıkarılması, 3- Erken tanımlanabilen kalın barsak ve rektum kanserlerinin tam kür olacak şekilde tedavi edilebilir hale getirilmesi, 4- Çocukluk çağı kanserlerinde kür oranının en az % 70’e çıkarılması, 5- Ülkenin her yerinde kanser nedeni ile ağrı ve diğer sebeplerle yaşam kaliteleri bozulan hastaların hemen tamamının 5 yıl içinde gerekli palyatif tedavi hizmetlerinden yararlanmalarının sağlanması. Her 3 çalıştayda da bir araya gelen bilim insanlarının hemfikir olduğu en önemli konulardan birisi; sigara ve diğer tütün ürünlerine gelen kısıtlamaların dev bir adım olduğu ancak tütün mamülleri fiyatlarının çok daha fazla yükseltilmesi ve vergi gelirinin en az % 5’inin tütün ürünleri nedeniyle hastalanan vatandaşlara harcanmak üzere Sağlık Bakanlığı kanserle mücadele faaliyetlerine ayrılması gerektiği konusudur. Dünya Sağlık Örgütü ile işbirliğinde gerçekleştirilen projenin diğer önemli konularından birisi de “Kanserde Palyatif Bakım” konusudur.Gereksiz yere çekilen ve kanserli hastaları mağdur eden ağrıların çoğunun palyatif bakım hizmetleri ile kolaylıkla giderilebildiği bilinmektedir. Dünya Sağlık Örgütü Türkiye Ofisi Başkanı Y. Mehmet Kontaş, kapsamlı palyatif bakım hizmeti olmaksızın Kanser Kontrol Programı’ nın eksik kalacağı gerçeğinden yola çıkılarak, Türkiye’de Dünya Sağlık Örgütü’nün destekleri ile palyatif bakımın daha yüksek kalitede ve yaygınlıkta verilebilir hale gelebileceğine çalışmalar sırasında dikkat çekmiştir. Türkiye’de hastalık nedeni ne olursa olsun ölüm döşeğinde olan hastaların tahminen % 60’ının palyatif bakım hizmetlerine ihtiyaç duyduğu görülmektedir. Türkiye Ulusal Kanser Kontrol Programı’ dökümanın hazırlığında etkin rol alan öğretim görevlilerinden oluşacak olan “İzleme komitesi” programın hayata geçirilmesi fazında görev alacaktır. Stratejilerin uygulanması ve özellikle palyatif bakım hizmetlerinin yaygınlaştırılması konusunda DSÖ- Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanlığı işbirliği devam edecektir. Önümüzdeki dönemde yapılması zorunlu görülen en önemli konulardan olan Ulusal Kanser Enstitüsü etki analiz çalışması yürütülmekte olup kanuın hazırlıkları devam etmektedir. Basınımıza saygıyla duyurulur. Prof. Dr. A. Murat Tuncer, Sağlık Bakanlığı, Kanserle Savaş Dairesi Başkanı Prof. Dr. Jan STJERNSWARD, Dünya Sağlık Örgütü, Kanser Danışmanı Y. Mehmet Kontaş, Dünya Sağlık Örgütü, Türkiye Ofisi Başkanı