Dünya Sağlık Örgütü, Avrupa Bölge Ofisi ve Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Daire Başkanlığı tarafından ortak olarak yürütülmekte olan Ulusal Kanser Kontrol Programı Çalıştayı sonrası belirlenen hedefler ve alınan kararlar hakkında 2 Mayıs 2008 Basın Açıklaması Kanser her yıl tüm dünyada 10 milyon kişiyi etkilemektedir. Eğer bugün yeterli mücadele verilemez ise, önümüzdeki 10 yılda tüm dünyada 84 milyon kişi kanser nedeni ile yaşamını yitirecektir. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, 2020 yılında her yıl yeni kanser tanısı konan hasta sayısı 17 milyona, 2050 yılında 24 milyona yükselecektir. Bu artışın % 70’inden fazlası az veya orta gelir düzeyine sahip ülkelerde olacaktır. Tablonun en trajik yanı, bilinçli programlarla tüm kanserlerin 1/3’ü önlenebilir niteliktedir. Tespit edilen kanser vakalarının 1/3’ünün tam olarak tedavi edilebilir olması, çocukluk çağında ortaya çıkabilen tüm kanserlerin en az % 65’inin tam olarak tedavi edilebilmesi ve kanser ağrıları ile yaşam kalitesini tehdit eden kanserle ilişkili sıkıntıların çoğunun kontrol edilebilir nitelikte olması gerçeğine karşın, maalesef birçok ülkede bu sonuçlar elde edilememektedir. Sağlık Bakanlığı, Kanserle Savaş Dairesi’nin üzerinde çalıştığı ve şekillendirdiği ULUSAL KANSER KONTROL PROGRAMI, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) adına danışmanlık yapan uluslararası bilim adamı ve ulusal kanser kontrol programları konusunda uzman Prof. Dr. Jan STJERNSWARD ile ülkemizin değerli bilim insanlarının katıldıkları bir çalıştayda tekrar gözden geçirildi. DSÖ danışmanı, radyoterapi ve onkoloji uzmanı Prof. Dr. Jan STJERNSWARD birçok ülkede ulusal kanser kontrol programının geliştirilmesinde çalışmıştır. Prof. Dr. Jan STJERNSWARD, Türkiye’nin çok etkili ve her yönüyle mükemmel bir Kanser Kontrol Programına liderlik yaptığını ve Sağlık Bakanlığı’nda kanser kontrolünden sorumlu ayrı bir birimi bulunması dolayısıyla çok nadir şanslı ülkelerden biri olduğunu bildirdi. Türkiyede kalp damar hastalıkları ile birlikte en önemli ölüm nedenlerinden biri olan kanserler içinde en sık rastlanan ilk 10 kanserden yedisi tüm kanserlerin neredeyse 2/3’ünü oluşturmaktadır ve bunların tamamına yakını çok ucuz, etkin ve kolay uygulanabilen halk sağlığı yaklaşımları ile önlenebilecek durumdadır. Tütün, iki önemli insan katili hastalığın, kalp-damar hastalıkları ve kanserin en önemli nedeni olup, Türkiye’deki en sık rastlanan kanser olan akciğer-bronş kanserlerinin % 90’ından doğrudan sorumludur. Mide, mesane, barsak, ağız ve gırtlak kanserleri ile rahim ağzı kanserlerinin oluşmasında da ciddi rol oynamaktadır. Tütün üreticisi bir ülke olmasına karşın, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti tütün nedeni ile ölen halkın korunması için gereken ciddi adımları cesaretle atmış bulunmaktadır. Sigara ve diğer tütün ürünlerine gelen kısıtlamaların yanı sıra, 30 Nisan-1 Mayıs 2008 tarihleri arasında gerçekleşen çalıştayda bir araya gelen bilim insanları sigaranın vergisinin çok daha fazla yükseltilmesi ve vergi gelirinin en az % 5’inin tütün ürünleri nedeniyle hastalanan vatandaşlara harcanmak üzere Sağlık Bakanlığı kanser kontrol programlarına ayrılması gerektiğini belirtmişlerdir. Gerek karaciğer kanserine, gerekse kronik hepatit ve siroza karşı önemli koruyucu etki sağlayan Hepatit B aşısının Türkiyede her doğan çocuğa ücretsiz yapılıyor olması ve yenidoğanlarda % 96’lık aşılama oranı yakalanması önemsenmesi gereken önemli bir başarıdır. Türkiye’deki rahim ağzı kanseri vakalarının, dünya verileri değerlendirildiğinde diğer bazı ülkelere benzerlik göstererek oldukça düşük olması, etkin smear tarama programlarının başlamış olması, HPV aşısının etkinliğinin % 70 civarında olduğunun tahmin edilmesi ve maliyeti nedeni ile HPV aşısının Türkiye’de rahim ağzı kanseri kontrolü için rutin kullanımının maliyet-etkin olmayacağı açık olarak görülmektedir. İleride elde edilecek bilgiler ve dünyadaki HPV aşı piyasasının geleceği yere bakılarak tekrar durum değerlendirmesi yapılabilir. 12345- Meme kanseri için, memede kitle; Rahim ağzı kanseri için, menopoz sonrası ve/veya cinsel ilişki sonrası kanama; Kalın barsak kanseri için, dışkıda kan; Cilt kanseri için, deride ülser veya şekil ve renk değiştiren cilt lekeleri; Gırtlak kanseri için, iki haftayı geçen ses kısıklığı; erken uyarıcı nitelikte belirtiler olup, toplumun bu bulgular için uyanık olması durumunda ilgili kanserlerin iz bırakmaksızın yokedilmesi mümkün olabilecektir. Tarama ile önlenebilecek kanserlerden olan meme, rahim ağzı ve kolon-rektum kanserlerinin Avrupa Birliği ülkeleri ulusal kanser kontrol programlarına entegre edildiğini belirten Kanserle Savaş Dairesi Başkanı Prof. Dr. A. Murat Tuncer, Türkiye’de de meme ve rahim ağzı kanserlerinin taranmasının ulusal standartlarının belirlendiğini, taramaların her ilde en az bir Kanser Erken Tanı-Tarama ve Eğitim Merkezinin (KETEM) açılarak meme ve rahim ağzı kanserlerinin aktif olarak tarandığını, bu yıl sonunda kolon-rektal kanserlerinin de ulusal standartlarla taranmaya başlanacağını açıkladı. Gereksiz yere çekilen ve kanserli hastaları mağdur eden ağrıların çoğu palyatif bakım ile kolaylıkla tedavi edilebilmektedir. Kapsamlı palyatif bakım olmaksızın Kanser Kontrol Programı olamayacağı, Türkiye’de Dünya Sağlık Örgütü’nün destekleri ile palyatif bakımın daha yüksek kalitede ve yaygınlıkta kullanılır standartlara yükseltileceğini belirten Dünya Sağlık Örgütü Türkiye Ofisi Başkanı Y. Mehmet Kontaş, Türkiye’de hastalık nedeni ne olursa olsun ölüm döşeğinde olan hastaların tahminen % 60’ının palyatif bakım gerektirdiğini açıkladı. 2 Ankara’da Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü’nün birlikte yürüttükleri çalıştayda kanser kontrolünde ana hedefler aşağıdaki şekilde belirlenmiştir. 1Önümüzdeki 10 yılda ortaya çıkacak kanserlerin en az 1/3’ünün önlenmesi, 2Gırtlak, meme ve rahim ağzı kanserlerinde tamamen iyileştirme (kür) oranının önümüzdeki 10 yılda % 15’den % 80’e çıkarılması, 3Erken tanımlanabilen kalın barsak ve rektum kanserlerinin tam kür olacak şekilde tedavi edilebilir hale getirilmesi, 4Çocukluk çağı kanserlerinde kür oranının en az % 70’e çıkarılması, 5Ülkenin her yerinde kanser nedeni ile ağrı ve diğer sebeplerle yaşam kaliteleri bozulan hastaların hemen tamamının 5 yıl içinde gerekli palyatif tedaviden yararlanmalarının sağlanması. Ulusal Kanser Kontrol Programının detaylandırılması ve yaygınlaştırılması için ortak eğitim çalışmaları devam edecektir. Basınımıza saygıyla duyurulur. palyatif bakımın Prof. Dr. A. Murat Tuncer, Sağlık Bakanlığı, Kanserle Savaş Dairesi Başkanı Prof. Dr. Jan STJERNSWARD, Dünya Sağlık Örgütü, Kanser Danışmanı Y. Mehmet Kontaş, Dünya Sağlık Örgütü, Türkiye Ofisi Başkanı 3