TEMEL PSİKOLOJİ DERSİ KONU ÖZETLERİ 1. Bölüm: Psikolojiye Giriş Psikoloji davranışın ve zihinsel süreçlerin bilimsel çalışmasıdır. Sadece insanların ne yaptıklarını değil, aynı zamanda onların düşüncelerini, duygularını, algılarını, akıl yürütme süreçlerini, hafızalarını ve bedensel işlevlerini koruyan biyolojik faaliyetlerini kapsar. Psikoloji biliminin önemli uzmanlık alanları arasında davranışçı sinirbilim, bilişsel psikoloji, gelişim psikolojisi, kişilik psikolojisi, sağlık psikolojisi, sosyal psikoloji ve kültürlerarası psikoloji sayılabilir. Psikologlar tarafından kullanılan başlıca bakış açıları ise sinirbilim yaklaşımı, psikodinamik bakış açısı, davranışçı bakış açısı, bilişsel yaklaşım ve humanistik bakış açılarıdır. Bilimsel yöntem psikologların davranışı anlamada kullandıkları yaklaşımdır. Dört adımdan oluşmaktadır: ilgili soruları oluşturma, bir açıklama oluşturma, açıklamayı desteklemek ya da çürütmek için tasarlanmış araştırmayı yürütme ve bulguları tartışmadır. Psikolojide araştırma kuramlar ve hipotezler tarafından yönlendirilir. Psikologların kullandığı bilimsel yöntemlerden arşiv araştırması eski gazeteler ya da diğer belgeler gibi var olan kayıtları hipotez testi için kullanılır. Doğal gözlemde araştırmacı ana gözlemci olarak yer alır ve doğal olarak oluşan durumda herhangi bir değişiklik yapmaz. Anket araştırmasında insanlara davranışları, düşünceleri ya da tutumları ile ilgili bir dizi sorular sorulmaktadır. Vaka çalışması ise bir kişi ya da grup ile derinlemesine görüşme ve incelemedir. 2. Bölüm: Duyu ve Algı: Duyu, duyu organlarının bir fiziksel enerji kaynağı tarafından harekete geçirilmesidir. Algı ise, duyularımızın maruz kaldığı uyaranları düzenleme, yorumlama, analiz etme ve entegre etme sürecidir. Fiziksel uyaranların özellikleri karşısında bazı tepkiler verilmektedir. Mutlak eşik değeri, bir uyaranın tespit edilebilmesi için sahip olması gereken en küçük fiziksel şiddet oranıdır. Fark eşik değeri, uyaran şiddetinde ilgili duyu organı tarafından tespit edilebilecek en düşük artış ya da düşüştür. Weber’e göre, uyaran şiddetindeki fark edilebilir fark, uyaran şiddetinin sabit bir oranıdır. Duyu adaptasyonu, şiddetinde değişiklik olmayan bir uyaranauzun süre boyunca maruz kaldıklarında, duyu sinir hücrelerinin tepkiselliğinde görülen azalmadır. Bir uyarana tekrarlı bir biçimde maruz kalındığında, o uyarana olan hassasiyetimiz gözle görülür bir biçimde azalmaya başlar. Görme, ışığa olan hassasiyetimiz sayesinde mümkün olur. Göz, ışığı, beyin tarafından yorumlanabilir sinir tepkileri haline organımızdır. Ses, hareket ve denge gibi işlevler kulakta gerçekleştirilir. Deri duyuları dokunma, basınç, ısı ve acı/ ağrı algıları ile ilgilidir. Algı ise anlamlı bütünlükler inşa etmeye yönelik kurgusal bir süreçtir. Gestalt düzenleme ilkeleri, küçük bilgi parçacıklarını anlamlı bütünlükler haline dönüştürme süreçlerimizi tanımlar. Tümdengelimle işlemleme, algı sürecinin üst düzey bilgiler, deneyimler, beklentiler tarafından yönlendirilmesidir. Tümevarımla işlemleme sürecinde ise, algı süreci bir uyaranın bireysel bileşenlerinden gelen verilerin tanınması ve işlemlenmesinden başlayarak bütüne doğru ilerlemesi sürecini kapsamaktadır. 3. Bölüm: Bilinç Durumları Bilinç bir kişinin herhangi bir andaki duygu, düşünce ve duyumlarının farkındalığıdır. Bilincin farklı halleri doğal uyku, rüya görme ve madde kullanımına bağlı oluşan durumları içermektedir. Beyin, gece boyunca etkindir. Uyku, özgün beyin dalga örüntüleri tarafından tanımlanan bir dizi durumdan geçmektedir. REM uykusu, kalp atım hızı, kan basıncı ve solunum oranında artış ve erkeklerde sertleşme ile tanımlanır. Hipnoz, dikkati toplamada artış, telkine açıklık, görüntüleri hatırlama ve yapılandırma becerisindeki artış ve gerçeklikle açıkça çelişen önerileri kabul etmeyi içeren önemli davranışsal değişimleri ortaya çıkarır. Uyarıcılar, merkezi sinir sisteminde uyarılmaya neden olur. En yaygın uyarıcılardan ikisi kafein ve nikotindir. Daha tehlikeli olan ve fazla miktarda kasılmalar ve ölüme yol açan diğer iki uyarıcı ise kokain ve amfetaminlerdir. Alkol ve diğer depresanlar merkezi sinir sistemindeki uyarılmayı azaltır. Morfin ve eroin ise narkotiklerdir. Bağımlılık yaratma özelliğinden dolayı oldukça tehlikeli maddelerdir. 4. Bölüm: Öğrenme Öğrenme, davranışta deneyime bağlı olarak göreceli olan değişimdir. Klasik koşullamada, normalde hiçbir ilgili tepki yaratmayan nötr bir uyarıcı defalarca istemsiz ve eğitilmemiş tepkiyi çıkaran uyarıcıyla eşleştirilir. Edimsel koşullamada, istemsiz bir davranış pekiştirme ya da ceza ile güçlendirilir ya da zayıflatılır. Skinner’in hayvanlarla yaptığı çalışma, pekiştirilen ya da ödüllendirilen davranışın tekrarlanma olasılığının arttığını göstermiştir. Pekiştiriciler olumlu ya da olumsuz olabilir. Pekiştirmeden farklı olarak, olumlu ya da olumsuz ceza hedeflenen davranışı azaltır ya da kaldırır. Davranış değiştirme yöntemi, öğrenmenin prensiplerini kullanarak istenen davranışın artmasını ve istenmeyenin azalmasına teşvik eder. Bilişsel öğrenme yaklaşımları öğrenmeyi, düşünce süreçleri olarak ele alır. Gizil öğrenme ve bilişsel haritalarla ilgili çalışmalar, bilişsel yaklaşımı desteklemektedir. Öğrenme, diğerini gözlemleme yoluyla da gerçekleşir. 5. Bölüm: Bellek Bilgi kodlama, depolama ve geri çağırma süreçleri aracılığıyla işleyen işlemlerin tamamına bellek denilir. Duyu belleği, duyulardan gelen ve yalnızca bir an süre ile depolanan anlık verilerden oluşur; maruz kaldığı her bir uyarıcıya ait neredeyse bire bir denilebilecek bir kopya üretme becerisine sahiptir. Kısa dönemli bellekte yaklaşık yedi birim veri depolanabilir ve 25 saniye kadar burada tutulabilir. Uzun dönemli belleğe aktarılmayan bilgiler bu sürenin ardından yok olur. Bilgilerin uzun dönemli belleğe aktarılması, anlam bakımında kodlanma ve seçici / değerlendirmeli tekrar gibi diğer yöntemler aracılığıyla gerçekleşir. Tanımsal bellek ve süreçlere ilişkin bellek ise uzun dönemli belleğin parçalarıdır. Tanımsal bellek, olay belleği ve anlam belleği adı verilen yapılardan oluşmaktadır. Duygular, görüntüler ve sesler gibi geri çağırma ipuçları bilgilerin başarılı biçimde hatırlanmasını sağlayan temel yöntemlerdir. Flaş bellek anıları, belirli ve önemli olaylar ile ilgili olmaktadır. Bir hatıra ne kadar ayrıksa o derecede kolaylıkla hatırlanır. Bellek kurgusal bir sürece dayanır. Diğer bir deyişle hatıralarımız, bizim onlara yüklediğimiz anlamlardan etkilenir. Hatıraların kaybolması, yani unutma denilen süreç şu durumlardan kaynaklanabilir: bozunum, ket vurma, ortalama bağlı unutma, Alzheimer hastalığı ve hafıza kaybı. 6. Bölüm: Düşünme, Dil ve Zekâ Düşünmek, bilginin zihinsel gösteriminin değiştirilmesidir. Düşünmek, insanların sorulara yanıt vermelerine, problem çözmelerine ve hedeflerine ulaşmalarına olanak sağlayarak bu gösterimleri özgün ve farklı biçimlere aktarır. Zihinsel imgeler, kavramlar ve prototipler bizim içinde yaşadığımız karmaşık dünyayı anlamamızı ve üzerine düşünmemizi sağlar. Problem çözme genel anlamda üç basamaktan oluşur; hazırlık, çözümler üretme ve çözümlerin değerlendirilmesi. Bebekler ana dillerini konuşmaya başlamadan önce anlarlar. Babıldama dil üretiminin ilk aşamasıdır ve tek kelimelik ifadeler bunu takip eder. Bir yaşından sonra çocuklar iki kelimelik kombinasyonlar kullanır, kelime dağarcıklarını artırır telegrafik konuşma yöntemini kullanır. Beş yaşına kadar dil kurallarının edinimi neredeyse tamamlanır. Zekâ çok çeşitli şekiller aldığından onu tanımlaması zordur. Araştırmacılar tarafından önerilen zekânın farklı görüşleri arasında; akıcı ve kristalleşmiş zekâ, Gardner’in sekiz zekâ türü, bilgi işleme modelleri, pratik zekâ ve duygusal zekâ vardır. Zekâ testleri zekâ katsayısı belirlemek adına bir kişinin zekâ yaşını ve kronolojik yaşını karşılaştırır.