NİKOTİN VE GANGLİYONLARI STİMÜLE EDEN DİĞER İLAÇLAR, GANGLİYON BLOKE EDİCİ İLAÇLAR Sempatik ve parasempatik gangliyonlarda impuls aşırım pregangliyonik sinir ucundan salıverilen asetilkolin'in gangliyon hücresi üzerinde bulunan nikotinik tipteki kolinerjik reseptörleri etkilemesi suretiyle olur. I. GANGLİYONLARI STİMÜLE EDEN İLAÇLAR Gangliyonları stimüle eden ilaçların selektif stimülasyon yapmamaları nedeniyle tedavi yönünden pek önemi yoktur. NİKOTİN Tütün (Nicotiana tabacum) bitkisinin yapraklarıdan elde edilen bir alkaloiddir. Yaprak içindeki nikotin yüzdesi, tütünün türüne ve yetiştiği bölgeye göre değişiklik gösterir. Alkaloidlerin pek çoğu katı maddeler oldukları halde nikotin renksiz uçucu sıvı bir maddedir; kuvvetli kalevi özelliği gösterir (pKa=ll). Durmakla havanın etkisi altında kahverengi olur ve tütüne özgü koku kazanır. Suda fazla çözünür. Ancak beyne oldukça hızlı geçebilecek kadar da lipofiliktir. Farmakokinetik özellikleri: Nikotin ufak moleküllü ve lipolifik bir madde olması nedeniyle cilt ve mukozalardan kolayca ve hızlı absorbe edilir. Yanan tütünden buharlaşan nikotin duman inhale edildiğinde bu şekilde bronşiyollere ve alveollere erişir ve absorbe edilir. Sigara içilmeye başlandıktan 10-19 saniye sonra beyine ulaşır. Yabancı sigaraların çoğunda çıkan dumanın pH'si asidiktir (5.5) ve bu pH'de nikotinin büyük kısmı iyonize durumundadır. Bu durumda duman ağızda bir süre tutulsa bile ağız boşluğunun ufak sayılan yüzeyinden çok az absorbe edilebilir. Bronşiyollerin ve özellikle alveollerin teşkil ettiği toplam yüzeyin büyüklüğü ve orada fizyolojik pH'deki sıvıda çözünmesi nedeniyle, nikotin akciğerlerden, dumanın pH'si ne olursa olsun kolayca ve hızlı bir şekilde absorbe edilir. Sigara içimi bittiğinde plazma nikotin düzeyi doruğa erişir. Yerli sigaralar, pipo ve puro gibi havada işlenmiş (air-cured) tütünden yapılmış ürünlerin dumanı kalevidir (pH 8.5) ve nikotin bu durumda büyük ölçüde non-iyonize olduğundan, ağız boşluğundan da fazla absorbe edilir. Nikotin çikletinde (Nicorette gibi) nikotin, iyon değiştirici bir reçine (polakrileks) ile kombine edilmiştir; nikotin bu kompleksten yavaş salıverilir ve yavaş absorbe edilir. Nikotin ciltten kolay ve çabuk absorbe edildiği için flaster (transdermal terapotik sistem, TTS) şeklindeki preparatları yapılmıştır. Dumandaki nikotin'in absorbe edilme oranı, inhalasyonun derinliğine ve inhalasyondan sonra nefes tutma süresine göre değişir. Ağız tiryakilerinde absorbe edilen miktar yarı yarıya, hatta ¾ oranında daha az olur. Farmakokinetik ölçümler uygulanarak yapılan incelemelerde bir sigaranın içilmesiyle ortalama 1.0 mg nikotin alındığı ve alımın nisbeten fazla değişkenlik gösterdiği (0.37 mg:dan 1.56 mg'a kadar) bulunmuştur. Absorbe edilen nikotin, dolaşımdan hızlı bir şekilde beyine girer. Gebelerde plasentadan fötal dolaşıma kolayca geçer. Karaciğerde ve az bir kısmı diğer dokularda oksidlenerek, asid metabolitler şeklinde böbreklerden çabuk itrah edilir. %70-80 oranında kotinin’e ve yaklaşık %4 oranında nikotin N-okside dönüştürülür. Bu maddelerin farmakolojik etkinliği nikotininkine oranla çok düşüktür. Bütün bu metabolitler glukuronat konjugatı şeklinde idrarla atılırlar. Vücuda giren miktarın %10-20'si idrarda, değişmeden çıkar. İnsanlara 20 μg/kg i.v. nikotin injekte ederek yapılan farmakokinetik incelemeler, bu maddenin plazma düzeyinin önce hızlı bir şekilde düştüğünü (dağılım fazı) ve daha sonra yavaş bir şekilde azaldığını (eliminasyon fazı) göstermiştir. Devamlı sigara içenlerde karaciğer mikrozomal enzimleri indüklenir. Bunun nikotine değil, fakat tütün dumanı içindeki polisiklik aromatik hidrokarbonlara bağlı olduğu sanılmaktadır. İdrarın asidleştirilmesi, değişmemiş nikotin ve metabolitlerinin itrahını hızlandırır. Etki mekanizması: Nikotin, hedef hücrelerdeki özgül etkilerini, nikotinik tipteki asetilkolin reseptörlerini (nAkR) aktive etmek suretiyle yapar. nAkR'ler, beş altbirimden oluşan pentamerik yapıda katyon kanallarıdır. Alt-birimler α, β, γ, δ ve ε altbirimleridir. Alfa alt-birimlerinin en az 8 (α2'den α9'a kadar) ve beta alt-birimlerinin en az 3 (β2'den β4!ye kadar) izoformu vardır. Nikotinik reseptörler nöromüsküler kavşak, otonom gangliyonlar, adrenal medullanın kromafin hücreleri, duyusal sinir uçları, SSS nöronları ve diğer bazı yerlerde bulunur. Beyinde α ve β altbirimlerinin izoformlarının çeşitliliği nedeniyle reseptörler, ileri derecede heterojendirler ve çok sayıda reseptör alt-tipi türü vardır. Bu nedenle nikotin SSS'nin çeşitli fonksiyonlarını etkiler ve oldukça değişik etkiler yapar. Nikotin sinir uçlarını kendi reseptörlerini aktive ederek depolarize etmek suretiyle, bu uçlarda voltaja bağımlı kalsiyum kanallarını açar ve böylece nöromediyatör (dopamin, serotonin, noradrenalin, opioid peptidler ve diğerleri gibi) salıverilmesini artırır. Bu durumda nikotinin nöronal etkilerinin fazla çeşitli olmasına katkıda bulunur. Farmakolojik etkileri: Nikotinik reseptörlerin çok çeşitli kolinerjik yapılarda bulunması, reseptörlerinin açıklanan çeşitliliği ve nikotinin SSS'ne de kolayca girebilmesi nedeniyle bu maddenin farmakolojik etkileri çok sayıda ve karmaşık niteliktedir. Bu nedenle ve toksisitesinin çok fazla olması nedeniyle, terapötik değeri kısıtlıdır. Etkilerinin karmaşık olmasına yol açan bir diğer durum, nikotinin kolinerjik yapıları başlangıçta stimüle etmesi ve daha sonra devamlı depolarizasyon ve reseptör desensitizasyonu sonucu felç etmesidir. Nikotin ufak dozda verildiğinde otonom gangliyonlar ile adrenal medullada stimülasyon yapar ve impuls aşırımını fasilite eder. Yüksek dozda verildiğinde ise başlangıçta kısa süren bir stimülasyon olur ve daha sonra uzun süren bir blokaj gelişir Sigara içme esnasında olduğu gibi, çok ufak dozda vücuda giren nikotinin kardiyovasküler etkileri'nin direkt gangliyon stimülasyonuna değil, SSS'nin doğruda doğruya veya kemoreseptör aferentleri üzerinden stimülasyonuna bağlı olduğu bildirilmiştir. Nikotinin psişik etkileri dahil diğer santral etkileri de bu doz düzeyinde ortaya çıkmaya başlar. Anestezi altındaki köpeğe i.v. nikotin enj. a) Ufak dozda (0.05 mg/kg i.v.), bradikardi ve buna bağlı hipotansiyon gelişir. Bradikardi kalpte egemen olan parasempatik gangliyonların stimülasyonuna bağlıdır. b) Doz artırılırsa taşikardi ve kan basıcında yükselme oluşur. Taşikardi aşağıdaki nedenlere bağlı olabilir: i) Sempatik gangliyonların stimülasyonu, ii) Adrenal medulladaki kromafin hücrelerin stimülasyonu ve böylece katekolamin salıverilmesinin artması, iii) Karotik ve aortik glomuslardaki kemoreseptörlerin uyarılması sonucu vazomotor merkezin stimülasyonu iv) Adrenerjik sinir uçlarından noradrenalin salıverilmesinin artırılması ve v) Kalple ilgili parasempatik gangliyonların felcedilmesi c) Köpeğe daha yüksek dozda (l mg/kg i.v. veya daha yüksek) verilen nikotin, gangliyonların blokajı sonucu kan basıncında belirgin bir düşme yapar. Düşmeden önce kan basıncında kısa süren bir yükselme olur. Nikotin cilt damarlarında konstriksiyon ve çizgili kas damarlarında dilatasyon yapar. Sigara tiryakilerinde varolan tolerans nedeniyle nikotinin kardiyovasküler etkileri, sigara içmeyenlerdekine göre azalmıştır (fakat tamamiyle ortadan kalkmazlar). Sigara içmenin, dumandan absorbe edilen nikotin nedeniyle, plasma katekolamin düzeyini artırdığı insanda gösterilmiştir. Koroner kalp hastalığı olanlarda kalbin işinin artması yanında koroner kan akımı yeterli derecede artamadığından angina pektoris nöbeti gelişebilir. Sigara içildiğinde meydana gelen taşikardi, kan basıncı yükselmesi ve diğer kardiyovasküler etkilerin deneklere yarım saat önce fentolamin (alfa-reseptör blokörü) ve propranolol (beta-reseptör blokörü) verildiğinde önlendiği bulunmuştur. Ancak sigara içme arka hipofizden vazopresin salgılanmasını artırır ve ciltte oluşan vazokonstriksiyona vazopresinin katkısı olduğu, vazopresin antagonisti verildiğinde bu olayın azalması ile gösterilmiştir. Mide-barsak kanalında parasempatik gangliyon stimülasyonu sonucu peristaltik hareketleri hızlandırır ve tonusu artırır. Gözdeki yapılarda ve tükrük bezleri ile bronş mukozasının salgı bezlerinde parasempatik gangliyonların stimülasyonuna bağlı olarak önce parasempatomimetik ilaçlarınkine benzeyen, daha sonra ise gangliyonların felci sonucu parasempatolitik ilaçlarınkine benzeyen etkiler oluşturur. Sigara içme trombositierin adezivitesisini artırır ve trombus oluşmasını kolaylaştırır Nöromüsküler kavşaklarda nikotinin etkisi, gangliyonlardakine benzer. Ufak dozda nöromüsküler aşırımı fasilite eder. Yüksek dozda çizgili kaslarda felç yapar. Nikotin, santral sinir sisteminde doza-bağımlı olarak ve kişinin duyarlığına göre değişen çeşitli etkiler gösterir. ufak dozlarda psikomtor stimülan etki yapar. Nikotin, bellekle ilgili olayları (kognitif fonksiyonları) fasilite eder, iştah ve irritabilitede azalma yapar ve tremor oluşturabilir. Çizgili kaslarda santral kaynaklı hafif gevşeme yapar. Solunum merkezini ufak dozlarda stimüle eder Daha yüksek dozlarda, solunum merkezinin stimülasyonundan sonra felç gelişir. Bundan önce periferik etkisi sonucu solunum kasları da felcedilmiş olabilir. Nikotin yüksek dozda konvülsiyon oluşturur. Kronik sigara içiciler, sigara içmenin keyiflerini artırdığını ve öfke, gerginlik, depresyon ve streslerini azalttığını belirtirler. Sigara içmenin direkt psişik etkileri, esas olarak nikotine bağlıdır. Nikotin pozitif pekiştiriri bir maddedir ve kişide psişik bağımlılık yapar; zayıf derecede fiziksel bağımlılık oluşturabilir. Nikotinin psikomotor stimülan ve pozitif pekiştiririci ("keyif verici") etkisi, mezensefalonda mezolimbik dopaminerjik nöronları nikotinik reseptörler aracılığı ile aktive etmesine ve böylece nucleus accumbens ve diğer limbik yapılardaki dopaminerjik sinir uçlarında dopamin salıverilmesini artırmasına bağlıdır. Bulbustaki chemoreceptor trigger zone'u (CTZ) uyararak bulantı ve kusmaya neden olur. Bu olayda periferik etkisiyle mide motilitesini artırmasının ve midedeki aferent sinir uçlarını stimüle etmesinin de katkısı vardır. Vazopresin, ACTH, kortizol ve insülin salgılanmasını artırır. Lipolizi stimüle eder, plazmada serbest yağ asidi düzeyini ve ÇDDL düzeyini (trigliseridemiyi) yükseltir. Sigara içenlerde YDL düzeyinin azaldığı ve DDL düzeyinin yükseltildiği bulunmuştur; ancak bu son değişmeler nikotin replasman tedavisi yapılanlarda görülmez. Sigara içme ve i.v. nikotin, metabolizma hızını (bazal metabolizmayı) artırır. Bu olay katekolamin salıverilmesinin artırılmasına bağlıdır ve propranolol ile önlenebilir. Kilo kaybına neden olur. Sigarayı bırakanlarda iştah artması (özellikle tatlılara karşı) olur ve vücut ağırlığı, bırakmayı izleyen 6-12 ay boyunca artar. Nikotin deney hayvanlarında ve muhtemelen insanlarda, analjezik (antinosiseptif) etki yapar. Bunun, nikotinin ağrının kontrolü ile ilgili, beyin sapı ve omurilikteki nöronal yolakları stimüle etmesine ve kısmen de sinir ucundan opioid peptid nöromediyatörleri salıvermesine bağlı olduğu düşünülmektedir. Nikotinin terapötik kullanılışı: a) Nikotin replasman (yerine koyma) tedavisi: Sigarayı bırakmak isteyenlere nikotin çikletleri, veya cilt üzerine yapıştırılmak suretiyle uygulanan nikotin flasteri (TTS) kullanılabilir. Bu tedavi yaklaşımı, nikotin kesilme sendromu belirtilerini hafifletmektir. Bu uygulamanın, sigarayı bırakmaya karar vermiş kişilerin onu bırakmasından hemen sonra başlatılması tavsiye edilir. Bazı ülkelerde bu amaçla sigarayı kesme klinikleri kurulmuştur. Bu kliniklerde, nikotin çikleti kullananlarda başarı oranı % 27 olarak bulunduğu halde, plasebo çikleti kullananlarda başarı oranı %18 olarak bulunmuştur. Nikotin çikleti gün içinde sigara içme arzusunun belirdiği herhangi bir zamanda alınır. Çiklet hafif ve yavaş olarak 20-30 dakika sürecek şekilde çiğnenmelidir. 2 mg'lık çikletler günde en fazla 30 taneye kadar alınabilirler. Nikotin çikletinin en sık görülen yan tesirleri bulantı, baş-dönmesi. hıçkırık, karın ağrısı, ağız ve boğaz tahrişine bağlı ağrı, çene kaslarında ağrı ve salivasyondur. Bağımlılık yapma potansiyeli nedeniyle üç aydan fazla kullanılması tavsiye edilmez Nikotin flasterleri, üç büyüklükte pazarlanmışlardır; 24 saat boyunca 10, 20 ve 30 mg nikotin salıverirler.. Hergün bir flaster uygulanarak 16 saat sonra kaldırılır; arada uyku süresine denk gelen 8 saat ilaçsız süre bırakılır. Nikotin flasteri uygulandığı cilt bölgesinde kaşıntı, kızarma ve sıcaklık duyumsamaya neden olabilir; ayrıca çarpıntı ve başağrısı yapabilir. Bütün nikotin preparatları hipertansiyon, koroner kalp hastalığı, peptik ülser, periferik damar hastalığı, ciddi aritmi, diyabet, hipertiroidizm ve karaciğer ve böbrek yetmezliğinde kontrindikedir. b) Halen denenmekte olan diğer kullanılış yerleri: Nikotinin kognitif fonksiyonları artırması ve Alzheimer hastalarındaki nikotinik ve kolinerjik reseptör kaybı olması, nikotinin ve nikotin analoglarının bu hastalıkta denenmesine yol açmıştır. Reseptör kaybı henüz fazla olmayan erken dönem hastalarında başarılı sonuç alınmıştır. Sigara içenlerde Parkinson hastalığı insidensinin içmeyenlere göre yaklaşık % 50 düşük olduğu ve sigara içenlerde ülseratif kolit riskinin düşük olduğu bulunmuştur. Ayrıca,Tourette sendromunda nikotin'in tiklerin sıklığını ve derecesini azalttığı bulunmuştur Akut nikotin zehirlenmesi: Nikotin insektisid olarak kullanıldığında veya meslek nedeniyle ıslak veya nemli tütün yapraklarına fazla maruz kalındığında akut zehirlenmeye neden olabilir. Nikotin çikletinin yutulması genellikle bir sorun oluşturmaz 60 mg gibi ufak bir miktarın bile ölüme yol açtığı saptanmıştır. Bu miktar 2-3 sigara içinde mevcut toplam nikotin miktarına eşittir. Fakat bu sayıda sigaranın içindeki tütün çiğnenir veya yutulursa ölüme neden olmaz. Çünkü tütün içindeki nikotin, diğer bitkisel komponentlere absorbe edilmiş veya organik asidlerle kombine olmuş durumda bulunduğundan absorpsiyonu yavaş olur ve ufak bir miktarının absorpsiyonundan sonra kusma geliştiğinden ağızdan alınan tütün dışarı atılmış olur. Saf nikotin ağızdan alındığında böyle bir kurtarıcı durum sözkonusu değildir ve miktar yeterli ise insanı kısa zamanda öldürebilir. Akut nikotin zehirlenmesinde başlangıçta aşağıdaki belirtiler görülür: Bulantı, kusma, hipersalivasyon, ciltte solukluk, soğuma ve terleme, diyare ve karın ağrısı, görme bozukluğu, baş dönmesi, tremorlar, belirgin halsizlik ve mental konfüzyon. Daha sonra kan basıncı düşmesi ve solunum güçlüğü gelişir. Nikotine karşı bir antidot olmadığından genel tedavi yöntemlerine başvurulur. Ağızdan alınmışsa hasta kusturulur, mide yıkanır ve aktif kömür bulamacı midede bırakılır. Hastanın oksijenle mekanik solunum yaptırma olanağı olan bir yere şevki gereklidir. Toksik etken olarak sigara dumanı: Sigara dumanının bileşimi, tütünün bileşiminden oldukça farklıdır. Bu farkın nedeni tütünün yanması (pirolizis) sonucu tütün içindeki kimyasal bileşiklerin kısmen veya tamamen yeni bileşiklere dönüşmesidir. Sigara dumanı içinde, tütünün yanması sonucu oluşan yaklaşık 4000 çeşit kimyasal madde bulunur. Sigara dumanında nikotin, nem ve karbon monoksid çıktıktan sonra geri kalan maddelerin tümü, dumanın katran fazı olarak tanımlanır. Katran fazı içinde çeşitli aromatik nitrozaminler, aromatik aminler ve polisiklik aromatik hidrokarbonlar gibi karsinojenik etkinliği yüksek olan maddeler bulunur. Sigara dumanının katran fazı içinde tahriş edici ve toksik organik bileşikler de bulunur. Sigaranın farmakolojik bakımdan etkin maddesi olan nikotin ve toksikolojik yönden etkin maddeleri olan katran ve karbon monoksid için biyoyararlanım değerleri vardır. Normal bir sigaranın nikotin verimi genellikle 1-2 mg, katran verimi ise 16-30 mg arasındadır. GANGLİYONLARI STİMÜLE EDEN DİĞER MADDELER Nikotinden başka diğer bazı maddeler de gangliyonları ve adrenal medullayı stimüle edebilir; ancak tedavi yönünden önemleri yoktur. Bunlardan biri, bir alkaloid olan lobelin ve diğer ikisi sentetik kuvaterner amin türevi olan tetrametilamonyum ve dimetilfenilpiperazinyum (DMPP)'dir. Bu maddeler ilaç olarak kullanılmazlar. Bazı parasempatomimetik ilaçlar (pilo karpin ve deneysel bir ilaç olan McN-A 343 gibi) muskarinik reseptörleri aktive ederek gangliyonları uyarırlar. Histamin, serotonin, anjiotensin ve bradikinin de kendilerine özgü reseptörler aracılığı ile gangliyon hücrelerini ve adrenal medulla hücrelerini uyarırlar. II. GANGLİYON BLOKE EDİCİ İLAÇLAR Bu ilaçlar etki mekanizmalarına göre ikiye ayrılırlar: i) Kompetisyon suretiyle blok yapanlar: Bunlardan ilk bulunanı tetraetilamonyum (TEA) ve heksametonyum’dır. Gangliyonlarda ve adrenal medulladaki sinapslarda nikotinik reseptörlere karşı nörotransmiter asetilkolin ile yarışırlar. Meydana gelen blok sinapslarda asetilkolin konsantrasyonunu artırmak suretiyle (örneğin antikolinesteraz ilaçlar verilerek) ortadan kaldırılabilir. Daha sonra, bu ilaçların kısmen reseptördeki asetilkolin bağlanma noktasına dokunmadan, reseptör içindeki katyon kanalını doğrudan bloke ettikleri saptanmıştır. Kanal blokajı, reseptör blokajının aksine, agonist (asetilkolin) konsantrasyonu yükseldiğinde azalmaz, artar; çünkü, bu durumda agonist daha fazla kanalı açtığı için blokör ilacın kanalın içindeki bağlanma yerine ulaşması artar. ii) Depolarizasyon suretiyle blok yapanlar: Nikotin ve gangliyonları stimüle eden diğer nikotinik maddeler ve antikolinesteraz ilaçlar yeterli dozda verildiklerinde gangliyon hücreleri ve adrenal medulladaki kromafın hücrelerde uzun süren depolarizasyon ve desensitizasyon yaparak impuls aşırımını bloke ederler. Bu ikinci gruptaki maddelerin gangliyon bloke edici ilaç olarak değeri yoktur. Kompetisyon suretiyle veya kanalı bloke ederek gangliyon blokajı yapan ilaçlar Bu grup ilaçlar esas olarak hipertansiyon ve periferik damar hastalıklarının tedavisi için çıkarılmışlardır. TEA ile heksametonyum etki süreleri çok kısa olduğundan klinik kullanılışa girememişlerdir. Farmakolojik etkileri: Hem sempatik ve hem de parasempatik gangliyonları bloke ettiklerinden selektif etki göstermezler. Ayrıca kardiyovasküler etkilerine karşı nisbeten, çabuk bir şekilde tolerans gelişir. Bu nedenlerle ilaç olarak değerleri düşüktür. Kardiyovasküler sistemi belirgin bir şekilde etkilerler ve postüral hipotansiyon yaparlar. i) Rezistans damarlarından sempatik tonusun kaldırılması sonucu vazodilatasyon yaparlar, ii) Kapasitans damarlarında sempatik tonusu düşürürler, iii) Kalp debisini düşürürler. Çizgili kasların kan akımında belirgin bir değişme yapmazlar. Beyin kan akımındaki azalma ayakta duran hastada baş dönmesi ve senkop yapacak kadar belirgin olur Kalp atış hızını genellikle artırırlar, Mide-barsak kanalının tonus ve motifitesini azaltırlar. Mesanede detrusor kasların tonusunu azaltıklarından mesanenin kapasitesini artırırlar ve miksiyonu güçleştirirler Dış salgı bezlerinin salgısını azaltırlar, terleme azalır. Salya, gözyaşı bezi ve mukozaların salgısı azalır.. Midenin asid salgılayan bezleri inhibe edilir, salgının hacmi ve asidliği azalır. Erkeklerde, parasempatik gangliyonların blokajı sonucu ereksiyon güçlüğü, sempatik gangliyonların blokajı sonucu ise ejakülasyon güçlüğü yaparlar. Sonuçta impotans oluştururlar. Bu ilaçların çoğu kan-beyin engelini aşamadıklarından, mekamilamin ve pempidin hariç, genellikle santral etki yapmazlar. Tolerans: 4-8 hafta süre ile devamlı verildiklerinde, yaptıkları hipotansiyon ve diğer kardiyovasküler etkileri giderek azalır. Bu, tolerans gelişmesine bağlıdır. Parasempatolitik etkilerine tolerans gelişmez. Farmakokinetik özellikleri: Çoğu bis-kuvaterner amin türevidirler ve biyolojik membranları kolay aşamazlar. Bu kimyasal özelliğe sahip olanlar vücutta tamamiyle iyonize durumdadırlar. Oral dozları, parenteral dozlarının 10-20 katıdır. Vücutta genellikle biyotransfomasyona uğramazlar ve böbreklerden salgılanmak suretiyle oldukça hızlı bir şekilde itrah edilirler. İlaçlar Mekamillamin hidroklorür: Sekonder amin türevidir. Mide-barsak kanalından iyi absorbe edilir. Etki süresi nisbeten uzundur. Halen iki indikasyonda kullanılabilir: i) Omurilik zedelenmesine bağh otonomik hiperrefleksia'nın tedavisi, ii) Sigara tiryakilerinin detoksifikasyonu: Santral antinikotinik etkisiyle sigara dumanı içindeki nikotinin pekiştiriri (keyif artırıcı) etkisini bloke etmesi nedeniyle detoksifikasyon (sigarayı bıraktırma) sırasında diğer önlemlere yardımcı olarak kullanılabilir. Trimetafan kamsilat: Sulfonyum türevidir ve en kısa etki süreli olan gangliyon blokeridir. Pentolinyum tartarat ve klorizondamin klorür Gangliyon bloke edicilerin kullanılışı Kontrollü hipotansiyon: Bu amaçla trimetafanla i.v. infüzyon yapılması, kan basıncını kontrollü bir şekilde düşürür. Hipertansiyon: Hipertansif krizin tedavisi için i.v. infüzyonla trimetafan uygulanabilir