Copyright IGEMPortal AVRUPA, AMERİKA ve ASYA ÜLKELERİNDE SU YÖNETİMİ Ve TÜRKİYEYE UYARLANMASI WATER QUALITY MANAGEMENT DERS NOTLARI ve ÖDEVLERİNDEN derlenmiştir 1996 İstanbul Değerli öğrencilerime teşekkürlerimle Prof.Dr.İ.Ethem GÖNENÇ Copyright IGEMPortal AVRUPADA SU YÖNETİMİ İÇİNDEKİLER Fransa’da Su Yönetimi Almanya’da Su Yönetimi İngiltere’de Su Yönetimi Türkiye’de Mevzuat İngiliz Su Kalite Modelinin Türkiye’de Uygulanması Üzerine Bir Öneri Kaynaklar Copyright IGEMPortal FRANSA’DA SU YÖNETİMİ FRANSA’DA SU Fransa’ya her yıl 450 trilyon m3 yağmur suyu düşmektedir. Bunun 250 trilyon m3 ü buharlaşmakta veya bitkiler tarafından absorbe edilmektedir. 200 trilyon m3 akiferleri, göl, nehir ve akarsuları besler. Bu hacmin yarısı teknik ve ekonomik olarak kullanılabilir. 15 trilyon m3 su termal enerji santrallerinin soğutulması için kullanılır. Fransada toplam yıllık ortalama ortalama 600 mm’ ye düşer. yağış 800 mm’ dir, ancak kuraklık döneminde yılda Fransa’da yıllık su için yapılan masraf 10 trilyon $ dır ve çalışmaktadır. 150.000 kişi su ile ilgili işlerde FRANSA’DA YÖNETİM ORGANİZASYONU Fransanın yüzölçümü 549000m2 ve nüfus 55 milyondur. Yönetim mekanizması aşağıdaki şemada verilmiştir. Commune Departments Regions Communelerde yönetim bir meclisten ve bir belediye başkanından oluşmaktadır. Meclis ve başkan su temini ve kanalizasyon hizmetleri için gerekli yatırımları ve bunların finansmanı için vergi toplamakla yükümlüdür. Departmentlarda Communelere su temini ve kanalizasyon hizmetleri için mali destek sağlayan bir meclis seçilir. Regionların rolü daha çok planlamaya dönüktür ve yönetim bir meclis tarafından sağlanır. Bu idare birimlerinin sınırları beşeri öğeler göz önüne alınarak çizilmiş ve akarsu ve ırmakların akış yönlerini ve havzalarını dikkate alınmamıştır. Bu yüzden ülkenin ayrıldığı idari bölgeler su kaynakları problemlerinin çözümünde uygun bir yaklaşım geliştirilmesine yardımcı olmamaktadır. Copyright IGEMPortal FRANSA’DA SU POLİTİKALARI 1950 lerin sonunda durum Kurumsal Açıdan Savaş sonrası yıllara dek su ihtiyacı su kaynakları kapasitesi sınırları içinde kalmakta idi. Bazı bölgelerde kullanıcılar arasında sorun çıkmasına rağmen önemli haksızlıklar ortaya çıkmıyordu. Bu durum reklabetin olmadığı kullanıcı esaslı yönetim sistemini getiriyordu. Buna rağmen Fransa’da su kaynakları gelişiyordu. İki dünya savaşı arasında büyük baraj ve sulama projeleri gerçekleştirildi. Bu yıllarda su kaynakları ile ilgili otoriteler aşağıda verilmiştir: • • • • • • Tarım Bakanlığı Bayındırlık Bakanlığı Sanayi Bakanlığı İçişleri Bakanlığı Sağlık Bakanlığı Maliye Bakanlığı Kanunsal Açıdan Su ile ilgili kanunlarda iki ana hedef: 1. adil dağıtım 2. belli bir minimum kalitenin sağlanması 1964 yasasına kadar Fransa’da su hakları 1898 kanunu ile belirlenmiştir. 1898 Kanununa göre devlet nehir ve akarsuları - Halka ait - Halka ait olmayan olmak üzere ikiye ayırıyordu. Bu kanuna göre bir araziye sahip olan kişi bu arazideki yeraltı ve yerüstü sularını kullanma hakkına sahipti. Burada 1917 tarihli ve gelişmiş ülkelerde ilk defa çıkan “zararlı kurumlar” kanununu ayrıca belirtmek gerekir. Bu kanunun hedefi endüstriyel faaliyetler sonucu ortaya çıkan kirlenmenin ve zararlı etkilerin önüne geçmek ve bunları kontrol etmektir. Değişim İhtiyacı:1964 Yasası Savaş sonrası nüfus ve ekonomik büyüme sonucunda su ihtiyacında ve her türle kirlenmede hızlı bir artış gözlenmiştir. Her zaman kırsal ülke statüsünde olan Fransa Almanya ve İngilterenin 20 - 30 yıl öncesinde yaşadığı kısal ülkeden şehirleşmiş ülkeye geçişi gerçekleştirmekteydi. Şehirlerin su ihtiyacı ve buna bağlı evsel kaynaklı kirlenme arttı. Copyright IGEMPortal Aynı zamanda endüstrinin su ihtiyacı da arttı ve doğal çevrenin kirlenmesi ortaya çıktı. Şimdiye dek sulanan alanlar dışında güneyde yeni bölgelerin sulanması gerekti. Bu dönemde büyük miktarda su tüketimine neden olan termal santraller tamamlandı. Kısa sürede su kaynaklarının azalması su kirlenmesi gibi su kaynaklarının rastgele kullanımı ve evsel ve endüstriyel kaynaklı kirlenme sonucunda pek çok sorun ortaya çıktı. Kullanıcılar arasındaki problemlerin yönetime yansıması fazla uzun sürmedi. Bu problemlerin artışıyla beraber 1958 de , 1964 deki su yasasının hazırlanmasıyla sonuçlanan bir yeniden değerlendirmeye gidildi. 1959 da kurulan su yönetimi ile ilgili komisyon aşağıda verilen genel prensipleri belirledi: • Kullanımda ve kirlenmenin azaltılmasında kullanıcılar arasında dayanışma olmalıdır • Su ekonomik bir değerdir • Bir havzanın su kaynakları tek bir kaynak olarak değerlendirilmelidir. Kullanıcı esaslı yönetimden entegre bir yaklaşıma geçilmesinin zorunlu hale geldi. Bu prensiplere dayanan yeni bir su politikasının hazırlanması ve kanunlarla desteklenmesi için 1960 da su problemlerinin araştırılması için bir Daimi Sekreterlik kuruldu. Bu sekreterliğin çalışmaları sonucunda 1963 sonunda su dağıtımını ve kirlenme kontrolünü içeren bir kanun taslağı hazırlandı. 1964 de yeni kanun yürürlüğe girdi Su yönetim sistemindeki bu reform başarısını büyük ölçüde Fransa’daki ekonomik, yönetimsel ve politik duruma uyum gösterebilmesine borçludur. 16. Aralık. 1964 yasası Fransa’da ki su politikası stratejisini düzenlemiştir: • Kirlenme kontrolü için yasalar ve kurallar geliştirildi, kalite hedefleri ve bunların gerçekleştirilmesi için gerekli süre belirlendi , kullanıcılar arasında ki dayanışmada bu hedeflerin esas alınması gerektiğinin önemi öne çıkarıldı • Su problemlerinin çözümü için su toplamam havzaları yaklaşımı getirildi • Havza Komitesi ve Su İdare Heyeti oluşturularak yapılması gerekli yatırımlar için gerekli finansman kaynaklarının belirlenmesi açısından ekonomik boyutlar geliştirildi Sistem eşit önem taşıyan üç prensipten destek almaktadır: yönetmelik, ödül ve diyalog Bu kanunun uygulanması iki öğeyi öne çıkarmıştır: i) Yönetim faaliyetlerinin geliştirilmesi ii) Su İdare Heyeti ile ekonomik boyutların gündeme gelmesi Su İdare Heyetinin kurulmasını 1971 de Çevre Bakanlığının kurulması izledi. Çevre Bakanlığı su politikalarını geliştirmek,yönetmelikleri hazırlamak ve planlamayı organize etmekle görevlidir. Bu bakanlık Su İdare Heyetinin danışmanıdır. Copyright IGEMPortal Kanunun Güncelleştirilmesi: 1992 Kanunu Kanunun yürürlüğe girdiği 1968 yılından beri Fransa’da su kalitesi yönetimi ile ilgili pek çok gelişme olmasına rağmen 1964 yasasının temel prensiplerinden hiç birine dokunulmamıştır. Fakat bu süreç içerisinde bazı sorunlar ortaya çıkmıştır. Bun sorunlar aşağıdaki faktörlerle ilgiliydi: i) tekrarlanan ve birkaç yıl süren kuraklık ii) yeni kirlenme şekilleri iii) atıksu arıtımının yetersiz gelişimi iv) sel problemine yeteri kadar önem verilmemesi Bu faktörler in etkisiyle 1975 de Avrupa direktifleri doğrultusunda eski yasanın değiştirilmesi gerekti . Hazırlanmasına 1984 ‘de başlanan 1992 yasasının amaçları: • Mevcut kanunlardaki yetersizlik ve eşitsizliklere çözüm getirmek ve kullanılmayan yada eski yasaları elemek • Su politikalarını daha etkili kılmak • Suyun (okyanus, yerüstü ve yeraltı suları) tekliğini uygun yönetmelik ve kanunlarla ifade etmek • Su yönetiminde yerel otoritelerin rolünü kolaylaştırmak • Su ve su ortamlarının dengeli yönetimini sağlamak idi. 3. Ocak. 1992 yasasında yer alan yeni faktörler arasında önem taşıyanlar aşağıda verilmiştir: • Suyun ulusal mirasın bir parçası olduğunu kabul etmek • Tek bir hukuki sistemin kurulması • Orijinal bir planlama sisteminin oluşturulması • Communlerin gücünün artırılması (kanalizasyon sistemleri açısından) • Seçilen temsilciler ve su kullanıcıları ile müzakerelerin artırılması ve halka karşı daha açık bir tutum izlenmesi Tüm bu faktörler geçmiş deneyimler ve Avrupa ve dünya yaklaşımları ile uyum sağlamaktadır. SU KAYNAKLARI YÖNETİMİ Modern anlamda su yönetimi 1964 yasasıyla başlamış ve 1992 yasasına kadar geliştirilmiş ve uygulanmıştır. Su artık ortak mirasın bir parçası olarak değerlendirilmekte, suyun yönetiminde kullanıcıyı memnun ederken doğal çevreyi de koruyan dengeli ve entegre bir yaklaşım baz alınmaktadır.Mevcut Fransız Sistemi yönetim mekanizmasının her kademesini Devlet, Region, Departement, Commune--,kullanıcıları, seçilen temsilcileri ve havza bazında Havza Komitelerini ve organizasyonun temel direği Su İdare Heyetlerini su yönetimine dahil etmektedir. Copyright IGEMPortal Kurumsal Yapı Merkez Seviyesinde (Devlet) Son yıllarda su yönetiminden sorumlu dağılmış organları Çevre Bakanlığı çatısı altında biraraya getirmek gündeme gelmiştir. Çevre Bakanlığı bünyesinde 1992 yasasıyla bir Su Müdürlüğü kurulmuştur. Bunun amaçlarından bazıları su yönetimi konusunda devletin rolünü arttırmak, Su İdare Heyetlerinin danışmanlığını daha etkin hale getirmek olarak özetlenebilir. Su yönetimi politikalarının hazırlanmasında, su kullanımı yönetmeliklerinin izlenmesinde ve organizasyon planlamasında Su Müdürlüğü; - 13 bakanlığın temsil edildiği Bakanlıklararası Su Komisyonu’na - Farklı kategorilerden su kullanıcıları, akarsu havzası otoriteleri ve hükümet temsilcilerinden oluşan ve milli su politikaları konusunda görüş bildiren Milli Su Komitesi’ne bağlıdır. 1992’de Çevre Bakanlığı, Directions Regionales de L’Environment (DIREN) merkeze bağlı olmayan dış bürolar kurmuştur. Şu anda Çevre Bakanlığı özellikle politik konularda diğer bakanlıkların bürolarından - Tarım, Halk İşleri, Sağlık, Endüstri- yardım görmektedir. Hidrografik Havza Bazında 1964 yılında Havza Komitesi kuruldu. Bu komite havza politikalarının belirlendiği bir çeşit su parlementosu gibi görev yapmaktaydı. Agence de Bassin Havza Komitesi’nin politikalarını uygulamakla yükümlüydü. 1964 yılında Fransa 6 hidrografik havzaya ayrıldı. Bu altı havza şu şekilde gruplandırılmıştı 1) Ülkenin 4 ana toplama havzası (Garonne, Loire, Rhonr ve Sen) 2) Ülkenin kuzey ve kuzey doğusunda, nüfusun ve endüstriyel faaliyetin yoğun olduğu bölgelerde 2 adet sınır havza Her havzanıni bir havza komitesi vardır ve bu komite havza poltikalarını belirler. Havza Komiteleri üç gruptan oluşur -kullanıcılar, bölgenin ileri gelenleri (%40 -45) -farklı otoritelerden (Region, Departement, Communes) temsilciler (% 36 - 38) -devlet temsilcileri (%19 -23) Üye sayısı havzanın büyüklüğüne göre 61 -114 arasında değişmektedir. Havza Komitesi yılda iki kere toplanır. vergileri onaylar, vergilerin belirlenmesi için esasları belirler. Bunlar su idare Heyeti tarafından faaliyet programında dikkate alınır. Havza Komitesinin uygulayıcısı Su İdare Heyetidir ve teknik konularda Çevre Bakanlığına, mali konularda Maliye Bakanlığına karşı sorumluluk taşıdığı için de devlet güdümündedir. Her su idare heyetinin bir Müdürler Heyeti vardır. Bu heyet 26 üyeden oluşur. Üyeler 6 yıllık periyotlarla değişir. - her biri suyla ilgili bir bakanlığı temsil etmek üzere 8 adet devlet temsilcisi -Havza Komitesindeki kullanıcıların seçtiği 8 adet farklı kategoriden kullanıcı -Departement, Communes, Region temsilcileri Copyright IGEMPortal - Su İdare Heyeti personelinden seçilmiş bir kişi -Atama ile üç yılda bir değişen Müdürler Heyeti Başkanı Su İdare Heyeti müdürleri Çevre Bakanlığınca görevlendirilirler. Su İdare Heyetleri Fransa’nın su kaynakları yönetiminde organizasyon yapısının anahtar elemanlarıdır. Region başkanının havza içinde koordine edici bir rolü vardır. Havza Komitelerinin ana ofisleri Regionlarda bulunmaktadır. Region başkanı su kaynakları yönetimi ve politikalarıyla uyuşmasını sağlar ve Bölgesel Çevre Müdürlüğünden yardım görür. Su Yönetimi ve Geliştirilmesi Master Planının hazırlamak koordinasyon başkanının sorumluluğundadır. Region Bazında Region, regional planmayı üstlenir. Su kaynaklarının geliştirilmesi planlarının regional Gelişim Planlarına katılmasında önemli bir rolü vardır. Regionlar Havza komitesinde ve Su idare heyetinde temsil edilirler. Regionlar su yönetimi ile ilgili çalışmalar ve araştırmalar yaparlar. Çalışmaların çoğu devlet kontratı altında gerçekleştirilir. Region bazında devletin su ile ilgili işlerde temsilcisi Region Başkanıdır. Region başkanı devlet birimleri arasında koordinasyonu sağlar, devlet politikalarını uygular. DIREN (Region Bazında Çevre Müdürlüğü) ‘den yardım görür. Department Bazında Devleti Department başkanı temsil eder. Suyun ulusal mirasın bir parçası olarak görülmesi ve korunmasının ortak çıkarlar doğrultusunda önem kazanması Department başkanlarının kanuni bazda gücünün ve etkisinin artmasına yol açmıştır. Her bir Department’da kazalar, kuraklık, sel gibi durumlar için “Kriz güçleri” da devreye giren teknik bir servis vardır. Department devletin su kaynakları yönetimi ve politikasındaki temel yönetim kademesidir. Bakanlıkların Department’daki büroları başkanının yetkisindedir. Evsel kirlenmenin artması her Departement’ın kanalizasyon işlerine yardımcı olan teknik bir servis oluşturmasına (SATESE) neden olmuştur. Departement Meclisi ve Su İdare Heyeti bu hizmetlerin maliyetini paylaşmaktadır. Teknik destek servisleri üç alanı kapsar: - Atıksu arıtma işleri ile ilgili raporların hazırlanması - Sağlık standartlarının sağlandığı izleme yapıları - Arıtma bonolarını dağıtmak için veri toplanması devlet departement’lere su temini ve kanalizasyon işleri için mali destek sağlar. Bu destek Su Temini Sistemleri Geliştirme Milli Fonundan (FNDAE) sağlanır. Bu fon gelirini su tüketiminden alınan ek vergilerden sağlar. Departements son yasalardan sonra devletin rolünü üstlenmişlerdir. Şu anda Departements’ın Communes’e katkısı su ve atıksu yatırımlarında Commune’nin büyüklüğüne göre %15 - 25 arasındadır. Commune Bazında Bir yüzyılı aşkın bir süredir Commune’ler su temini ve kanalizasyon konusunda kendilerine yetki veren Codes de Communes’den yararlanmışlardır. 1992 kanununda Communes’in Copyright IGEMPortal atıksu konusunda Avrupa standartlarını belirlenen son tarihe kadar sağlayabilmeleri için bunların görevlerini ve mali kaynaklarını detaylı olarak belirlemiştir. Su temini ve kanalizyon hizmetleri yönetimi Communeler, Commune grupları ya da kendilerini temsil eden özel bir operatör tarafından gerçekleştirilir. Temsilcili su ve atıksu yönetimi yerel kanunda (Code des Communes) bir yüzyıldan uzun zamandır yeralmaktadır ve Fransa’ya özgü bir bakış açısını yansıtır. Su yönetimi ve Geliştirilmesi planlarının hazırlanmasında yerel otoriteler önemli bir rol oynamaktadır. Yerel otoriteler, daha önce belirtildiği gibi Havza Komitesinde ve Su İdare Heyetinin Müdürler Heyetinde temsil edilmektedirler. PLANLAMA Su kaynaklarının geliştirilmesi ve yönetiminin planlanması 1992 kanunuyla kurumsallaştırılmış orijinal bir sistemdir. Bu kanun su kaynakları yönetimi ve politikalarında izlenmesi gerekli prosedürü iki coğrafi kademede 1) tüm hidrolojik havza 2) hidrografik birim (nehir ya da akifer) bazında ele alır. Su Kaynakları Geliştirme ve Yönetim Master Planı (SDAGE) bir havza ya da havzalar grubunda tutarlı bir su kaynakları yönetimi için uygulanması gerekli politik yönlendirmeleri belirler. Bu yönlendirmeler ise su kalitesi ve kantitesi ile ilgili hedefleri ve bunlara ulaşmak için yapılması gerekenleri içermektedir. SDAGE ‘ler havza içi Havza Komiteleri tarafından Prefet de Region gözetiminde hesaplanır. Bunlar 5 yıllık bir dönemi kapsar. Kullanıcılar ve yerel temsilcilerde Havza Komitesi kanalıyla Master Planın hazırlanmasına katkıda bulunmuş olurlar. Master Plan hazırlanırken Region ve Department temsilcileri de biraraya gelir. Master Plan Havza Komitesinde hazırlandıktan sonra idari otoriteler tarafından onaylanır. Bu su yönetiminde devletin rolünün ne kadar büyük ve önemli olduğunu göstermektedir. Bu kademeden sonra master plan halka açılır. SDAGE Su kaynakları Geliştirilmesi ve Yönetim Planları (SAGES)’nın tutarlılığını da sağlar. SAGE, hidrografik birimler ya da akifer sistemlerinden oluşan alt havzalar ya da alt havza grupları için tasarlanır ve yerüstü ve yeraltı sularının ve su ekosistemlerinin kullanılması, geliştirilmesi kantitativ ve kalitativ açıdan korunması için genel hedefleri tanımlar. Bir SAGE ‘nin hazırlanması, düzenlenmesi ve izlenmesi özel bir komisyonun sorumluluğundadır Bu komisyon üyelerinin yarısı yerel community temsilcilerinden, dörtte biri kullanıcılardan, sahiplerden, akarsu kıyısında oturanlardan, profesyonel organizasyon temsilcilerinden, geri kalan dörtte biri de Su İdare Heyetleri de dahil olmak üzere devletin ve devlet birimlerinin Copyright IGEMPortal temsilcilerinden oluşmaktadır. Halkın fikirlerini ve gözlemlerini öğrenmek için SAGE taslağı 2 ay süresince halka açılır. Gerekli değişiklikler yapıldıktan sonra ilgili otoritelere ve Havza Komitesine görüş alınmak üzere sunulur. İdari otoritelerce onaylanan SAGE, bunu takiben halka açılır. SAGE’nin hedeflerini gerçekleştirmek üzere, kanun bir halk organı kurulmasını öngörür (Communaute Local de L’Eau - Local Water Community) Bu organ SAGE’nin hedeflerinin gerçekleştirilmesinde gerekli işlerin, yapıların, tesisatın halk adına sahibi konumundadır. Planlama prosesinde (SDAGE/SAGE) büyük ölçüde şehir planlama prosedürleri (Şehir Planlama ve Geliştirme Master Planları) temel alınmıştır. Şehir planlamasında olduğu, devlet denetiminde yürütülen oldukça kompleks bu prosedür hem hazırlanması, hem uygulanması sırasında konuyla ilgili farklı birimlerin katılımı ile gerçekleşmektedir. SU İDARE HEYETLERİ 1967-68’ de kurulduklarında Su İdare Heyetleri’ nin iki ana görevi vardı: - Havzadaki genel çalışmaların finansmanında esas rolü üstlenmek - Su ile ilgili araştırma çalışmalarında yardımcı bir rol üstlenmek Bu ikinci görev birinci ile karşılaştırıldığında fazla önemli olmamakla beraber tamamen gözardı edilemez. Her Su İdare Heyeti’ nin havza hakkında detaylı bilgi edinmesini sağlayacak yağmur ve debi ölçerlerden oluşan bir bilgi alma ağı vardır. Su İdare Heyeti’ nin tek başına ya da işbirliği ile yürüttüğü araştırma projeleri ve çalışmaları vardır. Bunlar nitrat ve pestisit kirlenmesi, yağmur suyu yönetimi vs. gibi kendi faaliyet alanları ile ilgili konulardadır. Bu tip çalışmaların sonuçları yayınlanır ve ilgili kişi ve kuruluşlara dağıtılır. Su İdare Heyeti ayrıca uzmanlık ve danışmanlık hizmetleri de sunar. Fakat Su İdare Heyeti’ nin esas görevi mali destek vermektedir. Su kaynaklarını geliştirmek ve korumak konusunda Su İdare Heyeti ne sahip ne de müteahhit konumundadır. Bu gibi durumlarda katkısı tamamen malidir. Toplum suyu israf etmenin ve kirletmenin kabul edilemez olduğunu kavramalıdır. Bu için ise teşvike gerek vardır. Su İdare Heyeti su israfı ve kirlenme ile savaşmak için iki ekonomik önlem almıştır. i) Bir taraftan kullanılan su ya da kirlenme miktarına göre suyu kullanandan veya kirletenden alınan vergi yani “Kullanan-Kirleten Öder” prensibi (Sopa), ii) Diğer yandan finansal destek. Vergiler yoluyla toplanan para, su ile ilgili ekonomik kanallara sokularak suyu temizlemek ve sudan tasarruf etmek amacıyla devlet ve özel sektöre yardım için kullanılarak bunların kirlenmeyi ve harcamayı engelleyecek teknik ve ekipmanlara yatırım yapmaları sağlanır. Bu prensip ise “suyu koruyan yardım görür” olarak özetlenebilir. (Havuç) FAALİYET PROGRAMI Su İdare Heyetleri tarafından uygulanan mali faaliyetler birkaç yılı kapsayan faaliyet programları çerçevesinde gerçekleştirilir ve Su İdare Heyetleri’ nce Havza Komiteleri’ ne sunulur. Su İdare Heyetleri ile ilgili kanun hükmünde, Su İdare Heyeti’ nce konulacak Copyright IGEMPortal vergilerin, Su İdare Heyeti’ nin Faaliyet Programı uyarınca yapması gereken harcamalar çerçevesinde belirlenmesi ve bunların Bakanlıklararası Su Komisyonu tavsiyeleri doğrultusunda Başbakan tarafından onaylanması gerektiği belirlenmiştir. Buna göre Faaliyet Programı, vergi toplanmasını kanuna bağlar ve vergi miktarını belirler. Faaliyet Programları, sosyo-ekonomik yapıyla ve genel su politikası ile uyum içinde olmalıdır. Faaliyet Programının kapsamını kısıtlayan tek unsur vergi miktarlarıdır. Fakat bu miktarlar, üyelerinin üçte ikisini vergi mükellefi su kullanıcılarının oluşturduğu Havza Komitesi tarafından belirlenir. Yani programın oluşturulmasında bir çeşit kendi kendini düzenleme mekanizması vardır. Her bir Su İdare Heyeti’ nin programı üç bölümden oluşur. 1) Havzadaki mevcut problemlerin analizi 2) Yapılacak işlemlerin listesi ya da cinsi ve bunların maliyetinin değerlendirilmesi 3) Programın mali dengesini sağlamak için oluşturulması gerekli vergi sistemi Programların içerdiği faaliyet tipleri karakterlerine ve önceliklerine bağlı olarak farklı Su İdare Heyetleri’ ne göre farklı değerlendirmelere tabi tutulabilirler. Bu faaliyetler genellikle; - Su havzalarının ve akarsuların korunması gibi işler ya da halkın yararı için yapılara (Örneğin barajlar) verilen mali destekle su kaynaklarının geliştirilmesi, planması ve korunması - Kanalizasyon işleri ve kanalizasyon ağlarının kurulması, geliştirilmesi ve kirlenmeyi azaltacak endüstriyel proseslerin uygulanması için mali destek vererek su kirlenmesi kontrolu - İçme suyu temini ve güvenliğinin sağlanması için mali destek Faaliyet programı, mali destek alacak her işi belirlememekle birlikte, işin tipini ve seçilecek donanımı Su İdare Heyeti’ nden gelecek mali desteğin miktarını (maliyetin yüzdesi olarak) herbir kategori ve destek türü için yararlanıcının kanuni statüsüne göre (devlet statüsü ya da özel) belirler. SU VERGİLERİ Fransız kanunlarına göre, Su İdare Heyetleri su kalitesinin düşmesine neden olan, su kaynaklarından su çeken, havzanın tümünde ya da bir kısmında su rejimini değiştiren özel ve tüzel kişilerden vergi yoplamaya yetkilidir. Bunlar aktif vergiler ya da sorumlu vergileri olarak tanımlanır. Diğer bir vergi cinside, Su İdare Heyeti’nin desteği ile gerçekleştirilmiş iş ve yapılardan direkt ya da indirekt yararlanan özel ve tüzel kişilerden toplanır. Bunlar pasiv vergiler ya da yararlanıcı vergileri olarak tanımlanır. Suyu kirleten ya da tüketen herkes vergi vermekle yükümlüdür. Bunlar aşağıdaki gibi gruplandırılabilir; -Büyük miktarlarda su çeken ve kirletici yükü üreten şehir ve belediyeler Copyright IGEMPortal -Az miktarda su çeken ve kullanan buna karşılık çok farklı tiplerde kirliliğe yol açan endüstriler - Belli süreçlerde fazla miktarda su çeken ve yeraltısuyunda ve akarsularda yaygın kaynaklı kirlenmeye neden olan tarımcılar - Kıta içi su yoluyla taşımacılık - Çok fazla su çeken ve kullanan Fransız Elektirik İdaresi Su İdare Heyetleri iki cins vergi toplar; -Doğal çevreye deşarjlara bağlı ‘kirlenme vergisi’ ve -suyun kaynaktan çekilmesine ve kullanılmasına bağlı ‘kaynak vergisi’ Kirlenme Vergisi ve Arıtma Primleri Kirlenme vergilerinde, doğal çevreye deşarj edilen kirletici yükleri esas alınır. Evsel kirlenme için toplanan vergilerde toplam nüfüs baz alınır. Herkes, suyun fiyatına konan ek vergi ile maliyete katılır. Bunlar daha sonra su kamu hizmetleri ile Su İdare Heyetlerine ulaşır. Evsel olmayan kirlenme için vergi miktarı verilen hizmet esas esas alınarak hesaplanır. Bu vergiler brüt vergilerdir ve hiç arıtma yapılmadan önceki brüt kirlilik yüküne karşı gelir. Eğer arıtma sistemleri yapılırsa, kuruma yada endüstriye bir arıtma primi verilir ve bu brüt vergiden düşülerek net vergi elde edilir. Kirlenme vergisi her bir Su İdare Heyeti tarafından (anti-pollution programm), kirlenmeyi giderici program çerçevesinde belirlenir. Miktarlar Havza Komitesi’nin belirlediği kalite önceliklerine ve hedeflere göre düzenlenir. 1987’de brüt vergiler tüm Su İdare Heyetleri için 350 milyon dolar ya da diğer bir ifadeyle Su İdare Heyetleri’ nin tüm gelirinin %60’ı idi. Arıtma primleri 75 milyon dolar ya da Su İdare Heyetleri’ nin harcamalarının %15’i kadardı. Kaynak vergileri Bu vergiler kantitatif su yönetimi programı maliyetini bir kısmını karşılamak için yani reservuarları, su dağıtım sistemlerini, sulama yapılarını finanse etmek için kullanılır. Kaynak vergisi iki tip verginin bileşiminden oluşur; - Suyun kaynaktan çekilmesi ve su rejiminin değiştirilmesinden dolayı alınan vergi Bu verginin miktarı çekilen su hacmine bağlı olarak hesaplanır. -Kullanma vergisi. Su kullanımına bağlı bir katsayının net kullanıma uygulanması ile bulunur. Bu katsayı örneğin su dağıtımı için 0.20, sulama için 0.7’dir. Kaynak vergileri oranları, yeraltı ya da yerüstü suyundan su çekilmesi, o bölgedeki ihtiyacının çok ya da az olması, su çekilmesinin düzenli ya da yıl içinde kurak zamanlarda fazla olması gibi faktörlere bağlı olarak değişir. 1987’de Su İdare Heyet’ leri tarafından toplanan kaynak vergileri 85 milyon dolar tutarındaydı ya da başka bir ifade ile kirlenme vergilerinin 1/4’ ünü oluşturuyorlardı. Copyright IGEMPortal SU İDARE HEYETİ BÜTÇESİ Şu anda yürülükte bulunan 6. 5 yıllık program için (1992 - 1996) Su İdare Heyetleri toplam bütçesi 7.5 milyar dolardır ve dağılımı aşağıdaki gibidir. Gelir Su İdare Heyeti Vergileri -Kirlenme vergisi %68 -Kaynak vergisi %14 Ödünç verilen miktarın geri ödenmesi Gider Mali Destek Bağış %40 Ödünç verilen miktar %20 Arıtma primleri %12 Yapılan İşler %9 İzleme %14 Su İdare Heyetleri 6. 5 yıllık program toplam bütçesinin 5. 5 yıllık program bütçesinin iki katıdır (1987-91). Su İdare Heyetleri’ nce yerine getirilmesi gerekli işlerin toplam maliyeti aşağıdaki gibi artacaktır: Bu gerek evsel, endüstriyel gerek tarımsal kaynaklı her türlü kirlenmenin önlenebilmesi için harcanan büyük çabaları gözönüne sermektedir. SU TEMİNİ YÖNETİMİ VE KANALİZASYON HİZMETLERİ Code des Communes, Communes içinde su dağıtımının endüstriyel ve ticari bir hizmet olduğunu belirtmiştir. Bu atıksu uzaklaştırması ve arıtımı için de geçerlidir. Communes, sınırları içindeki umuma ait araziyi kullanma hakkını devretme yetkisine sahiptir. Bu hak su temini ya da kanalizasyon hizmetleri için yalnızca bir operatöre verildiğinden bu hizmetler tekelleşmiştir. Uzun yıllar boyunca komşu Communes ya da Communes grupları problemlerini yetkilerinin temsil edildiği komünlerarası kurumlar, topluluklar (Komünler Topluluğu) kurarak çözmeye çalışmışlardır. Sonuçta tüm Fransa’ ya yayılmış 4600’ ün üzerinde komünler topluluğu vardır. Komünler içinde su temini ve kanalizasyon hizmetleri devletin teknik, yönetimsel ve mali danışmanlığında yürümektedir (İçişleri Bakanlığı), Sağlık Bakanlığı da dağıtılan su kalitesini izlemekle görevlidir. Fransız kanunlarına göre komünler su dağıtımını oluşturma ve yönetme yetkisine sahiptir. Bu direkt yönetim olarak bilinir ve Fransa’ nın % 25’inde uygulanır (Bu oran 1945’ te % 70 ti). Komün toplulukları gerekli gördükleri yerlerde görevlerin tümünü ya da bir kısmını özel bir operatöre devretme hakkına kanuni olarak sahiptirler. Bu temsilcili yönetim olarak bilinir ve çeşitli uygulama şekilleri vardır: - Yönetim kontratı - Kira kontratı Copyright IGEMPortal - İmtiyaz kontratı - Ya da bunların bir kombinasyonu Yerel bir komünler topluluğu özel bir operatör kullanıyorsa bunun teknik ya da pek çok nedeni olabilir. Fakat bu uygulama genellikle - Su temini ve kanalizasyon işlerinin giderek daha karmaşık hale gelemsi, ham atıksu kalitesinin düşmesi ile arıtma proseslerinin giderek hassaslık kazanması, yüksek su kalitesi standartlarını karşılamak için gerekli karmaşık arıtma prosesleri - Su ve kanalizasyon sistemlerinin geliştirilmesi ve ekipman bakımı ve değiştirilmesi için gerekli mali desteği bulmakta karşılaşılan problemlerin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Komünlerin, seçilen uygulama metodu üzerinde özellikle yönetimsel olarak kontrolü vardır. FARKLI YÖNETİM BİÇİMLERİ Direkt Yönetim Bu yönetimde komünler topluluğu su temini ve kanalizasyon hizmetlerinin gerçekleştirilmesi, geliştirilmesi ve yönetimi ile yükümlüdür. Komünler topluluğu, gerekli yapıları inşa eder, ihtiyaç duyulduğunda bunları yeniler ve bu işleri kendi personeli ile gerçekleştirir. Miktarları kendi belirler ve kendi gelir-giderlerinden sorumludur. Dışarıdan destek almaksızın gerçekleştirilen direkt yönetim Avrupa Topluluğunda entegre yönetim olarak bilinir ve oldukça konvensyonel bir uygulamadır. Temsilcili Yönetim Temsilcili yönetimde yönetime özel bir operatör dahil edilir. Ancak komünler topluluğu yapıların ve ekipmanın sahibidir. Fransa’da ‘Yetki Verme’ yalnızca su temini ya da kanalizasyon hizmetlerinin yönetimini kapsar. Yapıların ve ekipmanların, özel operatör tarafından finanse edilseler bile, devredilmesi söz konusu değildir. Bazı ülkelerde, özel sektörün katılımı İngiltere’ de olduğu gibi kati bir özelleştirmeyi getirir. Fransa’da durum böyle değildir. Fransa’da yönetme sorumlulukları yetkisinin verilmesi periyodik olarak gözden geçirilmektedir. Temsilcili yönetim iki bölümde incelenebilir; - operatör hizmet işlerini garanti eder ve bunun için toplam bir ödeme alır - operatör tarifelerin belirlenmesine katılır ve ödülün yanı sıra hizmetlerin yönetiminin sonucuna göre bir meblağ alır. Bu formül, operatörün tüm imkanların uygun kullanımının sorumluluğunu üstüne aldığı ve mali işletme risklerini kabul ettiği uzun süreli bir kontratla uygulamaya geçirilir. Böyle iki tip kontrat tanımlanabilir ; - kira kontratı : Fransa’daki en geniş yelpazeli temsilcili yönetim formudur. Bu kontrat şeklinde, operatör hizmetlerin yönetiminden sorumludur, komün topluluğu yeni yapılar inşa etmek ve bunların maliyetini karşılamakla yükümlüdür. İmtiyaz Kontratı: Bu durumda operatör yalnızca yönetim riskini değil yaoıların inşaat ve finansmanını da üstlenmektedir. Copyright IGEMPortal Kira ve İmtiyaz Kontratları Bu iki yetki verme şekli Fransa’daki temsilcilik yönetimi ile ilgili kontratların büyük çoğunluğunu temsil eder ve Fransa’nın su yönetimindeki en orjinal görüş açısını içerir Hem kira hem imtiyaz kontratları için model ya da spesifikasyon kağıtları bulunmaktadır. Bunlar hükümet tarafından hazırlanır ve kontratların oluşturulması için gerekli detayı içerirler. Böylece orijinal kontratlar ortaya çıkmaya başlamıştır. Bunlar kira ve imtiyaz kontratları arasında yeralan hibrid kontratlardır. Bazı kiralara imtiyaz verilebilmektedir. Örneğin operatörün tek başına yapıların inşaatından mesul olması gibi. Temsilcili yönetim kontratların kanuni olup olmadığı sonunda hükümet tarafından (Prefets de Departements) kontrol edilir. Temsilcili yönetim için başlangıç kontratları, arz için bir telefonu takiben lokal komünler topluluğu tarafından hazırlanan spesifik ihtiyaçlarına bağlı şartlar bazında yapılır. Kontartın son bulma tarihi geldiğinde yeni şartlar göz önüne alınarak düzenlenmesi genellikle hali hazırdaki operatör ile yapılan bir anlaşma ile uzatılır. Bir kira kontratı genellikle 12 yıl sürer. Bu sürenin kısalığı bu tip kontratların bu kadar fazla tercih edilme nedeninin açıklar. İmtiyaz kontratı ise 20 - 30 yıl arasında sürer. Bu tip kontratların uzunluğu imtiyaz sahibine ilk yatırım maliyetini aşırı tarifelere başvurmadan karşılamaya izin verir. Kontrat operatörün ciddi bir suç işlemesi durumunda komünler topluluğu tarafından feshedilebilir. Fakat bu oldukça ender rastlanan bir durumdur. Direkt yönetimden temsilcili yönetime geçmede önemli bir hususta komün topluluğu personelinin sayıları ihtiyacın üzerinde olan yeni sisteme integrasyonudur. Personelin tamamının ya da bir kısmının integrasyonu ve bunların yeni yapılanmada statüsü operatör seçiminde önemli bir kriter oluşturabilir. Komünler topluluğu, kirayı ya da imtiyazı kapsayan alan içinde hangi işlerin operatörün hangi işlerin komun topluluğunun olduğunu belirler. Ayrıca debi ölçerler ve bağlantılar hakkındaki sorumluluklar içinde derayları içerir. Doğal çevredeki kirletici yükleri ve dağıtılan suyun kalitesi gözönünde bulundurularak kontratlar yürürlükteki yönetmelikleri esas alır. Bu hususta kiracılar ve imtiyaz sahipleri Sağlık Bakanlığının kontrolündedir. Son olarak, tarifeler de kontratta belirlenmiştir. Tarifeler genellikle sabit bir kısım ve tüketimle orantılı bir kısım içerirler. Tarife kontrat süresince harcama ve gelirde ortaya çıkacak olan değişiklikleri içeren ve teklifin beraberinde sunulan taslak halindeki hesap raporu gözönüne alınarak oluşturulur. Bu kontrat ayrıca enflasyon endeksli su tarifesi düzeltmesi maddesinide içerir, su fiyatı düzenlemesi, özellikle maaşlardaki değişimleri, sosyal hizmetleri ve enerji ve kimyasalların maliyetini dikkate alır. FRANSA’DA SUYUN FİYATI Şu anda Fransa’da 13000 kadar su temini servisi ve bir o kadar da kanalizasyon servisi vardır. Bu yüzdende suyun en az 13000 değişik fiyatı vardır. Son araştırmalar ortalama su fiyatının bölgeden bölgeye % 20-50 oranında farklılık gösterdiğini ortaya çıkarmıştır. Gözlenen en düşük fiyatın, en yüksek fiyata oranı 1:20 dir. (0.17 dolar ve 3.40 dolar) Copyright IGEMPortal Bu farklı fiyatlar için çeşitli nedenler vardır. Bunların en önemlileri: - Kanalizasyon işlerinin mevcudiyeti ya da bulunmaması (kırsal komünler), bunların maliyeti su hesabına dahil edilmektedir. - Mevcut su kaynaklarının kalitesi ve yakınlığı - hizmet götürülen nüfus - bir Regiondan diğerine değişen işlerin ilk yatırım maliyetlerinin geri alınmasının etkisi - ekipman ve yapı maliyeti ya da diğer bir deyişle tesisatın kalitesi Gelecek yıllarda yapılacak olan yatırımlar, özellikle kanalizasyonda Avrupa Birliği direktiflerini karşılamak için, su fiyatını önümüzdeki yüzyıla girerken oldukça etkileyecektir. 4 tip senaryo yazılarak bir simulasyon yapılmıştır 1) Küçük , ekipmanı yetersiz bir Commune 2) yetersiz kanalizasyona sahip küçük bir kasaba 3) orta büyüklükte bir kasaba 4) standart tesisatla donatılmış kommunler birliği Bu simulasyonun sonuçları aşağıda verilmiştir. Şu anda fiyatların düşük olduğu yerlerde artış oranı en fazla olacaktır ve bu şimdiye dek gözlenen fiyat farklarının ortadan kalkmasına yardımcı olacaktır. ALMANYA’DA SU YÖNETİMİ Almanya Avrupa’nın merkezindedir ve yüzölçümü 35694 km2dir. Nüfusu 79 milyon ve ortalama nüfus yoğunluğu 222 kişi/km2 dir. Nüfus yoğunluğu bölgelere göre farklılık gösterir. Arazi kullanımı Copyright IGEMPortal Nüfus yoğunluğuna ve yüksek endüstrileşme seviyesine rağmen Aşlmanya Federal Devletinin eski eyaletlerinin %55’i ekin arazisi ve %29’u ormanlıktır. %12’si yerleşim ve trafiğe ayrılmıştır. Su ve diğer doğal alanlar %2 ile Federal Almanya’nın ufak bir kısmını teşkil ederler. Yağış Yıllık ortalama yağış 760 mmdir. Yağışın az olduğu yerlerde yıllık ortalama yağış 500 mm’dir, en yüksek miktar 500 mm ile Alplerdedir. Genellikle yağış yüksekliği batıdan doğuya gittilçe düşer. Yüzey Suları 6 büyük nehir Almanya’nın yüzeysel su kaynaklarının bir kısmını oluşturur. Bunlar Kuzey Denizine dökülen Ren, Ems, Weser, Elbe Baltık denizine dökülen Oder ve Karadenize dökülen Tuna’dır. Doğal göller genellikle Kuzey Almanya’da ve Alplerin ön bölgesinde yer alır ve toplam 1.225 km2 lik yer tutar. Su temini için uzun yıllar boyunca kaydedilmiş ortalama değerler baz alınabilir. Yağış Buharlaşma 267 milyar m3 147 milyar m3 Yağıştan gelen yüzey akış Irmağın üst tarafından gelen debi 88 milyar m3 89 milyar m3 Yıllık toplam kullanılabilir 53 milyar m3 tür. Bunun 48 milyar m3’ü kullanıldıktan sonra yüzeysel akışa ve 5 milyar m3’üde buharlaşma ile hidrolojik çevrime katılmaktadır. Kantite açısından su yönetiminde kritik durumlar beklenmemektedir. Yaklaşık 4 milyar m3’lük toplam 549 reservuar içme suyu temini, taşkın kontrolü, güç üretimi için suyu hazır tutmaktadır. Yeraltısuyu Almanya değişik jeolojik şartlar açısından farklı yeraltısuyu peyzajlarına sahiptir. Almanya’nın yeraltı suları zengindir. 16 eyaletten biri Bavyera olan 14 milyar m3 lük yeraltısuyuna sahiptir ve bu içme suyunun esas kaynağıdır. Alman Su Kaynakları Politikasının Esasları Doğal dengenin bir bileşeni olarak suyu korumak ve halkın su teminini garanti altına almak çevre politikasının ana fonksiyonlarıdır. Almanya’da içinde bulunduğu uygun iklim nedeniyle su temininde kantite açısından sorun çıkmamaktadır. Almanya’daki esas ağırlık verilen husus su kalitesidir. Bu özellikle suyun kısmen ileri derecede kirlendiği yeni 5 eyalette söz konusudur. Bu durum çerçevesinde aşağıda verilen uzun süreli su kaynakları hedefleri belirlenmiştir. -Suyun ekolojik dengesini sağlamak -içme suyu ve endüstriyel su teminini kantite ve kalite olarak garanti etmek - insan refahının devamına hizmet veren diğer tüm su kullanımlarının mümkün olmasını garanti etmek Alman su politikası aşağıdaki prensiplere bağlıdır: - ihtiyat prensibi Su kirlenmesini engellemek, kontrol altına almak ve indirgemek için gerekli tüm tedbirler kaynakta alınmalıdır. - kirleten öder prensibi Kirlenmenin kontrolü, engellenmesi ve azaltılması maliyeti kirletici tarafından karşılanmalıdır - işbirliği prensibi Kirlenme kontrolü hususunda endüstrilerde dahil olmak üzere tüm ilgililer işbirliği yapacaktır. Almanya’da endüstri ile işbirliği oldukça iyi yürümektedir. Teknik limitler (çıkış limitleri, tehlikeli atıkların üretildiği, kullanıldığı, tutulduğu ya da taşındığı tesisler için yaptırımlar) birlikte oluşturulmuştur ve oluşturulmaktadır. (Yönetim - endüstri- üniversitesi-kurumlar) Bu şekilde otoriteler endüstrinin spesifik bilgilerinden yararlanmaktadır. İşbirliği uluslararası işbirliğinide içermektediri zira kirlenmeye karşı savaş sınırların bittiği yerde son bulmaz. Bu prensip ışığında çevre çalışmalarının ana hedefi olan suların korunması için almanya sınırlarötesi işbirliği yapmaktadır. Copyright IGEMPortal SU KAYNAKLARI YÖNETİMİNDE OTORİTELER Federal Hükümet Federal Eyaletler Federal Alman Cumhuriyeti federal bir sisteme sahiptir. Yani devlet fonksiyonları Federal Hükümet ve 16 Federal eyalet arasında dağıtılmıştır. Anayasa’ya göre belediyeler, bölgeler ve şehirler Federal Devletin bir parçasıdır. Fakat yerel işlerde bu birimlere anayasaya bağlı olarak bir özerklik tanınmaktadır. Federal Hükümet ve Federal Eyalet arasında kanun yapma yetkisini anayasa üç bölüme ayırır a) özel kanunlar b) rakip kanunlar c) genel kanunlar a) Federal hükümet dışişleri, savunma, maliye ile ilgili konularda tek yetkilidir. Federal Eyaletlerin, hükümet bunları özel olarak yetkilendirmediği sürece hiçbir hakları yoktur. b) Rakip kanunlarda Federal Eyaletler, federal hükümet kanun yapma hakını kullanmadığı sürece, kanun yapmaya yetkilidir. Eğer federal hükümet bir kanun çıkarırsa, federal eyaletlerin o konuda kanun yapma yetkisi yoktur. c) Suyun ve doğanın korunması gibi bazı hususlarda federal hükümetin yalnızca genel bir yetkisi vardır. Yani federal hükümet, yalnızca federal eyalet için genel bir kanun taslağı sunmaya yetkilidir (Fedaral Su Yasası). Federal eyaletler bu genel yasaları federal eyalet seviyesinde kendi yasalarını yaparak ve ek yönetmelikleri yürürlüğe sokabilirler (Bavyera Su Yasası). Su ile ilgili tüm koşulların federal yasalar da dahil olmak üzere yönetimsel uygulaması ve su kaynakları yönetiminde devlet fonksiyonlarının yerine getirilmesi federal eyaletlerin yükümlülüğündedir. Tek istisna federal su yollarıdır. Bunların geliştirilmesi ve devamı federal hükümetin kontrolu ve yönetimi altındadır. Araştırma ve veri toplamada önemli işlemler federal hükümet tarafından yerine getirilir. Federal Eyaletler Federal Konsül aracılığıyla federal kanunların yapılmasında etkili olurlar. Almanya’ da yasalar parlamentoda (Federal ya da Eyalet Parlamentosu) yapılır ve yürürlüğe konulur. Bu ise zor ve uzun süren bir prosedürdür. Yasama organı federal ya da eyalet hükümetini ya da ilgili bakanlığı özel konularla ilgili kararnameler çıkarmaya yetkili kılabilir. Bu yetki ilgili kanunda belirtilmiştir. Daha düşük bir olasılık ta yönetim talimatlarının oluşturulmasıdır. Bunlar yalnızca yönetimi bağlar ama bu yolla en azından ilgilileri dolaylı olarak etkiler (Kanalizasyon İdari Talimatnamesi, Katı Atık Teknik Talimatnamesi). Komünler Eyaletler önemli bir parçası olan komünlerin kanun yapma ve yönetim hakları vardır. Komünler federal eyalet bölgesi içinde bölgesel topluluk birimleridir. Anayasaya göre komünler kendi bölgelerindeki görevleri kanun taslakları çerçevesinde yerine getirmekle yükümlüdür. Tiyatro, spor tesisleri oluşturulmasi gibi faaliyetlerden oluşan ihtiyari görevler ve idari işler gibi zorunlu görevler komünlerin sorumlulukları arasında yeralır. Atıksu uzaklaştırılması ve su temini komünlerin zorunlu görevleri arasındadır. Bu görevleri yerine getirebilmek için komünler iç tüzük yayınlama hakkına sahiptir, kanalizasyon sistemi bağlantılarını ve vergilerini düzenleyen kanalizasyonla ilgili iç tüzükler bunlara örnek verilebilir. YAPILAR VE İŞBİRLİĞİ Bu kompleks sistemin düzenli işleyebilmesi ve etkin bir su korunması sağlayabilmek için Almanya’da aşağıda özetlenen organizasyon çalışmaktadır: a) Federal Seviye Copyright IGEMPortal Federal Çevre Bakanlığı, su kaynakları yönetimi ve çevre politikasının bir parçası olarak su kaynakları yönetimi konusunda sınırlararası işbirliği problemleri ile ilgilenmektedir. Federal Çevre Bakanlığı, Federal Su Yasası, Atıksu Yükleri Kanunu, Deterjanları ve Temizlik Maddelerini içeren yasadan da sorumludur. Ayrıca uluslararası kanunlar çerçevesinde Avrupa Birliğinde suların korunmasını içeren uygulamalardan, ve denizlerin korunmasından da sorumludur. Federal Çevre Bakanlığının en önemli ortakları - Federal Yiyecek, Tarım ve Orman Bakanlığı Bu bakanlık kırsal kesimde su kaynakları yönetimini geliştirmekle yükümlüdür. - Federal Sağlık Bakanlığı İçme suyu temininden ve içme suyu kalitesi problemlerinden sorumludur. - Federal Ulaştırma Bakanlığı Deniz taşımacılığı ve kıta içi su taşımacılığından sorumludur. Kıyı sularının kirlenmesinin kontrolünden sorumludur. - Federal Araştırma ve Teknoloji Bakanlığı Federal Hükümetin araştırma çalışmalarını koordine eder ve su araştırmaları ve su teknolojisi konusunda temel araştırmaları ve teknolojik gelişmeyi kontrol eder. - Federal Maliye Bakanlığı Çevresel uygulamalarda ekonomik boyutlardan sorumludur. - Federal Ekonomik İşbirliği Bakanlığı Temel problemlerden ve Almanya’nın poltikalarından sorumludur. Federal Çevre Bakanlığı diğer bazı Federal otoritelerden ve araştırma kurumlarından destek görmektedir. - Federal Çevre Ajansı, Berlin Federal Çevre Bakanlığı için rapor hazırlar -Federal Hidroloji Enstitüsü, Koblenz -Federal Navigasyonve Hidrografi Enstitüsü, Hamburg -Hidrolik Mühendisliği Enstitüsü, Karlsruhe -Offenbach’daki Alman Meteoroloji Servisi Ulaştırma bakanlığına rapor verir -Federal Çevre Bakanlığı teknik danışmanlığı altındaki Su, Toprak ve Hava Hijyeni Enstitüsü Federal Sağlık Ofisi, Berlin Federal Sağlık Bakanlığına rapor verir. -Jeoloji ve Hammaddeler Enstitüsü, Hannover Maliye Bakanlığına rapor verir. b) Devlet Seviyesinde Su kaynakları yönetimi yönetmeliklerinin uygulanması Federal Eyaletlerin ve belediyelerin sorumluluğundadır. Federal Eyaletlerin çoğunda, su kaynakları yönetimi genel yönetim gibi üç kademede gerçekleşir. Bu kademelerin görev ve yetkileri eyaletten eyalete farklılık gösterir. - Üst Kademe Otorite Çevre Bakanlığı Su Kaynakları Departmanı İşlevleri: Su yönetimi kontrolü, üst kademe yönetim prosedürleri - Orta Kademe Otoriteler Federal Eyalet Otoriteleri, hükümet bakanlarının büroları, Eyalet Hükümeti İşlevleri: Su yasaları çerçevesinde önemli yönetim prosedürlerinin yürütülmesi - Alt Kademe Otoriteler Alt kademe otoriteler ve teknik otoriteler İşlevler: Su yasası çerçevesinde prosedürler ve teknik danışmanlıki suların ve atıksu deşarjlarının izlenmesi Genel problemlerin koordinasyonu ve su kanunundaki kanuni hükümleri tartışmak amacıyla su kaynakları yönetiminde görev alan Federal Eyalet otoriteleri biraraya gelerek Federal Eyaletler Bileşik Su Komisyonunu oluşturmuşlardır. c) Komünler Seviyesinde Daha önce belirtildiği gibi komünlerin su yönetiminde önemli bir işlevi vardır. Su temini ve atıksu uzaklaştırılması uygulamalarının bağımsiz ve verimli olarak gerçekleştirilebilmesi için belediyeler farklı teşebbüslerde bulunurlar. Bu teşebbüsler Federal Eyalet yasasına göre belirlenir. Copyright IGEMPortal 1)Belediye tarafından genel belediye yönetimi çerçevesinde yapılan teşebbüsler 2)Serbest muhasebe ayrıcalığı ile belediye tarafından yapılan teşebbüsler 3)Özel kanun çerçevesinde belediyeye bağlı teşebbüsler 4)Uygulama sorumluluğunun büyük oranda belediyeyede olduğu işlerin özel bir operatör modeli müteşşebüse devredildiği d) Teknik-Bilimsel Kurumlar Kanun gereği oluşturulan kurumlar dışında, su kaynakları yönetiminde makul bir su kaynakları yönetimini garanti eden özel organlar bulunmaktadır. Bunlar Teknik - Bilimsel Kurumlardır. Sayısız çalışma gruplarında Federal hükümet, Federal Eyaletler, belediyeler, kurumlar, üniversiteler ve endüstri işbirliği yapmaktadır. Aşağıda verilen teknik-bilimsel kurumlar su kaynakları yönetimi ile ilgilenmektedir. - Atıksu Teknolojisi Birliği ATV - Su Kaynakları Mühendisleri Birliği - Yönetim. Atık Yönetimi ve Tarım BWK -Alman Normları Enstitüsü DIN -Alman Gaz ve Su Bilirkişileri birliği - Almanya Su kaynakları Geliştirme Birliği -Alman Kimyagerler Birliği içinde Hidrokimya Mühendisliği Çalışma Grubu - Alman Su Koruma Birliği Bu kurumlar teknik standartlar olarak kabul edilen pek çok yönetmelik yayınlamışlardır. Sorumlulukların pek çok kademeye bölüştürülmüş olması ve su kaynakları yönetiminin tek bir merkezde toplanmaması iyi bir koordinasyonu ve görevlerin açıkça belirlenmesini gerektirmektedir. Geçmiştede ancak bu yolla bu çok yönlü görevlerin üstesinden gelmek mümkün olmuştur. SONUÇ Almanya’da su kaynakları yönetimi konusunda kanuni ve idari sistemler oldukça karmaşıktır. Bu sistemde tek bir merkezin bulunmadığı görülmektedir. Bunun birinci nedeni su işlerinin eyaletten eyalete değişen coğrafi ve jeolojik şartlara bağlı olmasıdır. Bölgesel otoriteler yerel ihtiyaçlara daha iyi ve hızlı cevap verebilir. Bu yüzden atıksu uzaklaştırılması ile ilgili çalışmalar komünler tarafından yapılır. Su kirlenme kontrolünde elde edilen sonuçlar su kaynakları yönetiminde izlenen yolun doğruluğunu göstermektedir. İkinci neden ise Almanların merkezci bir sistemde kötü deneyimler yaşamış olmasıdır. (3. Reich) Tarihe bakıldığında da Almanya’nın farklı bölgelerden oluştuğu ve bunların birbirinden bağımsız olduğu görülmektedir Copyright IGEMPortal İNGİLİZ SU YÖNETİM MODELİNİN TÜRKİYE’YE UYGULANMASI ÜZERİNE ÖNERİ İki ülkenin su kaynakları yönetimi karşılaştırıldığında, özelleştirme öncesi İngiltere ile arada benzerlikler görülmektedir. Özellikle İSKİ’ nin görevleri, sorumlulukları , yeterli seviyede yaptırım gücü ve uygulama ile desteklenmemiştir. İngiltere’de ise Su Otoritelerinin hem standartları düzenlemesi, hem kendi deşarjlarını kontrol etmesi, hem de drenaj, selden korunma, balık üretme çiftlikleri gibi işlerin de yürütücüsü olması fazladan yük yüklemektedir. Maddi açıdan da kısıtlı olması Otoritelerin gerekli büyük yatırımları yapmasını engelliyordu. Bu açılardan Türkiye’ye , bu sistemin değiştirilmiş şeklini Türkiye için öneriyoruz. Özelleştirme sonrası yönetim ise Türkiye şartlarında uygulanması sakıncalar içermektedir. Şirketlerin yüksek enflasyon ve ekonomik istikrarsızlık karşısında kredi olanaklarının belirsizleşmesi, olabilecek sorunlar karşısında hizmetleri yeterli düzeyde yerine getirilmeden ücretlerin olumsuz etkilenmesi, eldeki kaynakların verimli ve ekonomik şekilde kullanılmaması ve yatırımlara harcanmaması ihtimalleri de söz konusu olacaktır. Bu önerimizde, yasama yetkisi Çevre Bakanlığında olacak. Yürütme yani su hizmetleri büyük şehirlerde Su ve Kanalizasyon İdarelerinin sorumluluğunda olması uygun görülmüştür. Havza bazında yönetime olan ihtiyaç ise DSİ’ nin bünyesinde oluşturulacak Havza Komiteleri ile hayata geçirilecek. Bu komiteler üniversite ile işbirliğinde havzalarla ilgili veri tabanı oluşturulması ve bunların ışığında planlama taslaklarını oluşturmakla görevli olacaklar. DSİ , bu tslakları bir üst kurum olan Ulusal Su Konseyi’ne sunacaklar. Bu konsey, Su ve Kanalizasyon İdareleri başkanlarından, DSİ başkanından ve Havza komisyon başkanlarından oluşacak ve Çevre Bakanlığı’na ulusal politikaların geliştirilmesi konularında danışmanlık yapacak. Ülke için master planları hazırlayıp standartları belirleyecek olan gene bu bakanlık olacak.SKİ’lerin mali kaynakları, işletme giderlerinde kullanılmak üzere su ücretlerinden ve yatırımlarda kullanılmak üzere Ulusal Su Konseyi eliyle verilmek üzere bir fondan olacak. Bu fona atıksu ücretleri, arazi alım-satımları, rekreasyon faaliyetleri ve havza içi yerleşimlerden kesilecek miktarlar aktarılacak. Küçük belediyeler ise gene İller Bankası kanalıyla altyapılarını tamamlayacaklar. SKİ’ ler arıtma ile ilgili olarak üniversitelere proje vererek uygulamadaki sorunlarına bilimsel çözüm getirecekler. Atıksu deşarjları ve yüzeysel su kaliteleri DSİ tarafından kontrol edilecek ve cezai durumlar tespit edilerek yargıya gidilecek. Copyright IGEMPortal KAYNAKLAR CHERET,I.; Water Management in France; Euromediterranean Workshop on İnstitutional, Financial and Economic Aspects of Water Supply and Sanitation Services ÇEVRE KANUNU TASARISI, T.C. Çevre Bakanlığı MİDMER, M.; Euromediterranean Workshop on İnstitutional, Financial and Economic Aspects of Water Supply and Sanitation Services JEDLITCHKA,M. ; Organizational and İnstitutional Aspects of Water Resources Management in Germany; Euromediterranean Workshop on İnstitutional, Financial and Economic Aspects of Water Supply and Sanitation Services RİCHTLİNİEN FÜR TRİNKWASSERSCHUTZGEBİETE , DVGW- Regelwerk SU KALİTESİ KONTROLÜ YÖNETMELİĞİ, Resmi Gazete TENİERE-BUCHOT, P.; Water Quality Management in France: The Basin Agencies’ Programs, Prog. Wat. Tech. Vol 10 WATER QUALITY MANAGEMENT Copyright IGEMPortal AMERİKA’DA ve KANADA’DA SU KALİTE YÖNETİMİ VE TÜRKİYE’YE UYGULANABİLİRLİĞİ Hazırlayanlar Ayşegül Atacan Deniz Kocamaz Mustafa Yazgan GİRİŞ Çalışmanın Anlam ve Önemi Amaç ve Kapsam Hata! Yer işareti tanımlanmamış. Hata! Yer işareti tanımlanmamış. AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ VE YÖNETİMİ Federal Devlet Siyasal Organları ve Sistemin İşleyişi 1 26 AMERİKA’DA SU KALİTESİ KONTROLU 27 SU KAYNAKLARININ PLANLANMASI 28 SU KAYNAKLARININ ARAŞTIRILMASI İçme Suyunun Korunması Eyaletlerarası Su Kirlenmesi Nehirlerin Kontrolü 30 31 32 32 Copyright IGEMPortal GENEL OLARAK CWA ( TEMİZ SU KANUNU ) 32 ORDU MÜHENDİSLİK ARAŞTIRMA KURUMU 34 TAHOE GÖLÜ HAVZASINDAKİ SU KALİTESİNİ KORUMAK İÇİN DERE YATAKLARININ KORUNMASI Göl Yönetimi 1. İmar sınırlamaları 2. Atık Deşarj Standartları 3.Erozyon ve Drenaj Kontrol Projeleri 4. Bozulmuş Dere Havzaları ve Çevresinin Restorasyonu 34 35 35 36 36 36 SULAK ALANLARDA YAPILAŞMA Yasal Çerçeve Ordu Mühendislik Araştırma Kurumu Piramid Davası 37 39 41 41 AMERİKA VE KANADA’ DAKİ SİSTEMLER ARAZİ KULLANIMI YAĞIŞ SULARI TARIM ( Pestisitler) ÇAMUR DEŞARJI SIVI ENDÜSTRİYEL ATIKLAR REKREASYONEL KULLANIMI 43 43 46 48 48 49 49 SONUÇ 50 TÜRKİYE’ DE MEVCUT DURUM 53 AMERİKA’DAKİ SU KAYNAKLARI YÖNETİMİ ÖRNEK ALINARAK TÜRKİYE İÇİN YÖNETİM SİSTEMİ ÖNERİLERİ Öneri 1: Öneri 2: 54 54 55 AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ VE YÖNETİMİ 17. yy.’ ın başlarından itibaren Amerika kıtasının Atlantik kıyısı boyunca, İngiliz kolonileri kurulmaya başlar. Başlangıçtaki on üç İngiliz Kolonisi, 17. yy. sonlarında Amerika Birleşik Devletlerinin kurulmasını gerçekleştirecektir. İlk kolonilerin Amerikaya gelmesinda, ticari amaçlar önemli rol oynadığı gibi, dini inançlar da etkili olmuştur. İngiltere ve Avrupa’ nın diğer ülkelerinde dini inançları nedeniyle baskı gören gruplar için Amerika kıtası bulunmaz bir sığınak sayılmıştır. Her inançtaki insan Amerika’ da kendi inancından bir koloni bulabiliyordu. Copyright IGEMPortal Bu koloniler anavatan İngiltere’ den ortak miras olarak İngiliz siyasal kurumlaraını ve siyasal düşünce siitemini geetirmişlerdir. Her koloninin başında, genelde İngiliz Kralı tarafından atanan ancak bazı kolonilerde seçimle belirlenen bir yönetici bulunmaktadır. Yöneticinin dışında ayrıca iki de meclis vardır. Koloniler üzerindeki mevcut İngiliz denetimi 3000 mil uzaktan fazla etkili olamamış, giderek koloniler İngiltereden kopmuşlardır. Aralarında birlik ve bütünlük olmayan koloniler, bazı ortak tehlikeler karşısında birleşmeye başlayacaklardır. Koloniler Amerika’ nın yerli halkına karşı ortak güçbirliği oluşturmak için, Hollanda’ nın ticari rekabeetine karşı koyabilmek için, daha sonraları Fransızların ticari rekabeti ile başedebilmek için ve İngilterenin aldığı bazı kararlara karşı ortak hareket etme gereğini duydukları için 17. yy. ortalarında birleşmeye başlayacaklardı. 1763’ den sonra kolonilerin İngiltere’ ye karşı birleşmeleri onları bağımsızlığa götürecekti. Burada ilginç bir nokta göze çarpıyor su yönetiminde bir takım düzenlemeleri ilk yapan Massachussetts bağımsızlık girişimlerinde de öncülük etmiş hatta İngiltere tarafından asi çocuk ilan edilmiş olmasıdır. 4 Temmuz 1776 Bağımsızlık Bildirisi. Kolonilerin herbiri bağımsız bir devletin sahip olabileceği tüm yetkilere sahip, egemen bir devlet niteliğini alır. Bu devletler yerel yönetimlere ağırlık vermektedir. 1778’ de 13 bağımsız devlet bir konfederasyon oluşturur. Bu konfederasyonun adı Amerika Birleşik Devletleri Konfedarasyonu’ dur. Ancak bu konfederasyon fazla uzun sürmez. Daha sora Washington, Franklin, Jefferson, Hamilton, Madison gibi isimlerin çabalarıyla, dağılmaya mahkum gözüken bir konfederasyondan, günümüze kadar yaşayacak bir federasyon doğar. 17 eylül 1987 anayasası ile Federal Devlet kurulur. 1789 Washington ilk Amerikan başkanı olur. Amerika Birleşik Devletlerinde iki iktidar sözkonusudur. Copyright IGEMPortal 1. Federal ( Ulusal ) Devlet 2. Federe ( Üye ) Devlet Federal Devlet, federe devletin üstündedir ancak yerini almamıştır. Federal Devlet Siyasal Organları ve Sistemin İşleyişi Amerika 1787 anayasası ile yönetimektedir. Anayasa iki temele dayanır. 1. Federalizm 2. Demokrasi ABD, 50 devlet oluşan bir federasyondur. Ulusal savunma, dış politika, gümrük ve posta ile ilgili önemli konular federal devlete, medeni hukuk, polis, sağlık, eğitim gibi konular ise federe devletin yükümlülüğündedir. ABD’ deki demokrasi batı demokrasisidir. ABD’ de iki partili bir rejim mevcuttur. Bu iki parti arasında da ideolojik ayrılıklar sözkonusu değildir. Bu iki parti; 1. Cumhuriyetçi Parti 2. Demokrat Parti A. Yürütme a. Başkan Başkan ve başkan yardımcısı halk oyu ile seçilir. Seçim üç aşamada gerçekleştirilir. 1. Her parti kendi adayını seçer. 2. Her federe devlet genel oyla başkanını seçecek delegelerini belirler. 3. Seçilen delegeler ABD başkanını seçerler. Başkan 4 yıl için seçilir. Bir kişi en fazla iki kere başkan seçilebilir. Başkanın eylem ve işlemlerinden dolayı cezai sorumluluğu vardır. Siyasi sorumluluğu ise seçimlerde ulusa karşıdır. Başkan federal devleti yönetir, yasaların uygulanmasını sağlar. Federal memurları Copyright IGEMPortal senato onayı ile atar ancak senato onayına gerek kalmaksızın geri alabilir. Dış plitikayı yönetir. ABD’ de yönetim kuvvetler ayrılığına dayanır. b. Bakanlar Bakanları başkan belirler, senato onaylar. Başkan bakanlarına danışır ancak son söz yine başkanındır. Başkan Lincoln’ ün kendisine karşı olan bakanlarına karşı “yedi hayır, bir evet. Evetler kazandı” sözü meşhurdur. B. Yasama ABD parlementosu Kongre adını alır. Kanunları ve bütçeyi kongre yapmaktadır.Kongrede iki oluşum mevcuttur. 1. Temsilciler Meclisi 2. Senato Senatoda her devleti iki kişi temsil eder. Temsilciler Meclisine ise her devlet nüfus çoğunluğuna göre temsilci gönderir. Temsilciler meclisi tüm federal halkı temsil etmektedir. Kongrede genel oy ve çoğunluk sistemi geçerlidir. C. Yargı Her federe devletin kendi yargı sistemi ve fedaral devletin de fedaral yargı sistemi vardır. Federe devlet yargıçları seçimle, fedaral devlet yargıçları ise senato onayı ile başkan tarafından atanır. ABD’ de daha çok orta sınıf ve büyük bir işçi sınıfı vardır. Köylü sınıfına ABD’ de rastlanmaz. Modern tarımla uğraşan çiftçiler mevcuttur. AMERİKA’DA SU KALİTESİ KONTROLU Dünyada sukalitesine verilen önem Pasteur ve Koch’un mikrobu tanımlamasıyla 1850’ den sonra yeni bir çağa girdi. Avrupada su kalitesinin gelişimi 1800’lü yılların sonlarında başlamıştı. Oysa Amerika’da geniş su kütlelerinin ve alanlarının bulunması bu gelişimin 1900’lerden sonra olmasına neden oldu. 1900-1970 arasında ilk arıtma çalişmaları yapıldı. Bunlar genellikle; _ Yüzücü ve askıda maddelerin giderimi Copyright IGEMPortal _ Organik maddelerin giderimi _ Patojenik mikroorganizmaların giderimi olarak gelişti. 1960’larda hala kısmen arıtılmış sular deşarj ediliyordu. 1980’lerden sonra arıtma ve su kalitesi konusunda önemli gelişmeler oldu. Zor giderilebilen maddeler için ileri arıtma yöntemleri geliştirildi. 1972 yılında EPA ( Environmental Protection Agency ) tarafından Clean Water Act oluşturuldu. CWA’nın ulusal amacı; “ Ulusa ait bütün suların fiziksel, biyolojik ve kimyasal bütünlüğünü korumak veye geri kazandırmaktır.” Bu yasa, alıcı ortama önem veren bir düşünceyi su kalitesi kontrolune kazandırmıştır. Ayrıca NPDES ( National Pollution Discharge Elimination System ) ile her noktasal kaynağın uyması gereken minumum sınırlar belirlenmiştir. 1987’ de Clean Water Act’in ilk revizyonu yapılmıştır. Amerika’ da genel olarak çevresel politikalar NEPA ( National Environmental Policy Act ) ile belirlenmiştir. SU KAYNAKLARININ PLANLANMASI Su kaynaklarının planlanması, bu su kütlelerinin gelişimi ve korunması amacıyla yapılır. Planlama devletin bütün kademelerinde ve endüstride önemli bir yer oluşturur. Yerleşim alanlarının su kaynakları, genel olarak şehre ait su ve atıksu departmanları ile sağlık, drenaj ve taşkın kontrol kuruluşları tarafından planlanır. Bazı eyaletler kendilerine ait planlar yapmışlardır. Amerika’da su kaynaklarının planlanması, arazi kullanım planları ile bir bütünlük içinde değildir. Akarsu havzaları planlanırken büyük şehirlerin su ihtiyacı düşünülmemiştir. Su kaynaklarının planlanması ile su kalitesi planları ayrı ayrı düşünülmüştür. Su kaynaklarının planlanması iki esastan oluşur: 1. Değişik planlamalar arasında (federal ve federal olmayan planların karşılaştırılması) iyi bir koordinasyon olmalıdır. 2. Gelişmeler göz önünde bulundurularak gerçekçi planlamalar yapılmalıdır. Copyright IGEMPortal 1965’te oluşturulan Water Resources Planning Act (WRPA) ile su kaynakları konsülü olyşturulmuştur. Bu konsülün görevleri: 1. Ulusal su kaynaklarının ve ihtiyacının belirlenmesi 2. Standartların, prensiplerin, proje formülasyonu ve uygulanması ile ilgili düzenlemelerin oluşturulması. Havza komisyonları ile bağlantıya geçilerek en uygun havza planlarının yapılması 3. Eyaletlere su kaynakları konusunda yardımlar yapılması. 4. Yapılmış olan havza planlarını yenilenmesi. Su Kaynakları Konsülü şu üyelerden oluşur: İçişleri, tarım, ordu, yapılaşma kurumlarının temsilcileri, EPA ve Federal Enerji Komisyonu’nun yöneticileri. 1973 yılında standartlar ve prensipler yayınlanmıştır. Bu yayınlarda su ve toprak kaynaklarının planlanması ulusal ekonomik gelişim ve çevre kalitesi amaç olarak açıklanmıştır. Fakat Konsül bu standartlar uyulması konusunda bir yaptırım getirmemektedir. Bu yüzden 1983 yılında Başkan Reagen tarafından görevleri sınırlandırılmış ve yeni prensipler kabul edilerek etkili hale getirilmiştir. Bundan sonra havzalarda planlamaları Nehir Havzaları Komisyonları yapmıştır. Bu komisyonların görevleri: 1. Federal, eyalete ait, eyaletler arası, yerel havza planları yapmak. 2. Yapılmış olan planların uygulanmasını denetlemek ve alternatifleri sunmak. 3. Veri toplanmasına öncelik vermek. 4. Planlamaları yapabilmek için gerekli alt çalışmaların sürekliliğini sağlamak. Bu komisyonlar, Başkan tarafından belirlenen ancak federal acentaların üyesi olmayan bir yönetici tarafından yönetilir. Su Havza Komisyonlarının gelirleri belirgin değildir. Çünkü resmi bir gelir kaynakları yoktur. Bununla birlikte bir de federal acentelere para ödemek zorundadırlar. Devlette federal acentelere yardım etmektedir. Bu durum komisyonların yapılarının sağlam olmamasına ve kontrolde eksikliklerin olmasına yol açmaktadır. Copyright IGEMPortal SU KAYNAKLARININ ARAŞTIRILMASI 1984’te oluşturulan Su Kaynaklarının Araştırılması Kanununa göre, bu araştırmalar İçişleri Bakanlığı, Amerika Jeolojik Araştırmalar Kurumu (USGS) ve 54 eyalette kurulan büyük üniversitelere bağlı araştırma enstitüleri koordineli olarak yürütülecektir. Yayılı Kirletici Kaynakların Kontrolü Doğaya verildiği nokta tam olarak belli olmayan kaynaklardır. Tarım, şehir suları, yağış suları, yerleşim yerlerinin atıksuları ve endüstriyel atıksuların belirsiz bir şekilde yayılı olarak dağılması örnek olarak verilebilir. 1972’den beri yayılı kaynaklar büyük sorun olmuş ve 1984’de oluşturulan raporlara göre şehirlerin %78’inde noktasal kaynaklardan daha önemli zararlar oluşturulduğu belirtilmiştir. Teknolojik esaslı olmayan kontrol sistemleri yayılı kaynaklar için daha uygundur. Su kanununun 208.bölümünde yayılı kaynakların kontrolü açıklanmıştır. 1987 yılında “ Yayılı Kaynak Yönetim Programı” adı altında 319.bölümde yayınlanmıştır. Buna göre her eyalet EPA’ya iki bölümden oluşan bir dökümanı 18 ayda bir vermek zorundadır. Bu bölümler: 1. Eyalet Değerlendirme Raporu 2. Eyalet Yönetim Programı Raporda şu konulara yer verilmelidir: 1. Eyaletin bütün yüzeysel sularının ve yayılı kaynaklarının gösterilmesi 2. Bu kaynakların kategorilerinin ve kirlenme derecelerinin belirtilmesi 3. Yapılacak önleme çalışmaşarının öneminin ve izlenecek yolun ayrıntıları ile açıklanması 4. Diğer kuruluşlara yapılabilecek bağlantıların belirlenmesi Eğer bir eyaletin raporu onaylanırsa devlet tarafından, yapılacak çalışmaların parasal ihtiyaçları % 60 oranında karşılanır. 319. bölümde, 208. bölümdeki problemlerden bölgesel acente problemi çözülmüştür. Fakat yaptırım konusunda bir ilerleme kaydadilmemeiştir. Bu yüzden devletin denetimine ihtiyaç vardır. Copyright IGEMPortal İçme Suyunun Korunması 1974 yılında oluşturulan Güvenli İçme Suyu Kanunu (Safe Drinking Water Act ( SDWA)) eyaletlerde içme suyu kaynaklarına zehirli atıkların karışmasını yasaklamıştır. Zehirli atık potansiyelleri ve her zehirli içerik için Maksimum İçerik Düzeyi (Max. Contaminant Level (CMC)) belirlenmiştir. EPA en az her beş yılda bir su kaynaklarının gelişimi için yapılan işlerin ve bu kaynaklarda varolan kirleticilerin listesini istemektedir. Daha sonra bunları değerlendirerek eksik veya yanlış uygulamaları gazeteler veya su faturaları aracılığıyla halka duyurmaktadır. Halkın tepkisi ile yerel yönetimler oy ve destek kaybına uğradıkları için mümkün olduğu kadar ellerinden gelenin en iyisini yapmak zorundadırlar. Bu oldukça ilginç ve gerçekçi bir kontrol mekanizmasıdır. Yaptırım Yaptırım gücü, bütün çevresel stratejilerin gerçekleştirilmesi için en büyük güvencedir. 1972 yılına kadar yaptırım gücünün olmayışı nedeniyle Amerika’nın su kaynaklarının kirlenmesinin önüne geçilememiştir. 1972’de CWA’nın oluşturulmasıyla kirleticilerin engellenmesi için bazı yaptırımlar getirilmiştir. EPA’nın yetkileri altında olan yaptırım gücü 1987’de yapılan değişikliklerle genişletilmiştir. Girişimci yaptığı işle ilgili denetlemeler yapmalı, çevreyi izlemeli, örnekleri inceletmelidir. Yani çevresel etkileri değerlendirerek rapor halinde sunmalıdır. Yaptırımcı kuvvet onayı olan eyaletin kendisidir. EPA ona yetkiyi verir fakat aktif olarak projenin içerisinde yer almaz. Onayı alan, CWA’nın esaslarına ve EPA’nın prensiplerine uymak zorundadır. Eğer EPA herhangi bir zarar saptarsa eyalete, yapılan işi düzeltmesini ve gerekli yaptırımı uygulamasını bildirir. Eğer 30 günlük periyot sonunda zarar giderilmezse EPA kendi yaptırım gücünü kullanır. Eğer eyalet görevlerini açıkça yerine getirmiyorsa EPA onun yaptırım yetkisini durdurabilir. EPA iki türlü para cezası verebilir. Birinci tip ceza hata başına 10000$ ve 25000$ arasındadır. İkinci tip ceza ise hatanın yapıldığı gün başına 10000$ ile 25000$ arasında değişir. Bu miktarı mahkemeler belirler. Mahkemelerin karar verirken kirleticinin zararını çevresel etkinin büyüklüğünü göz önünde bulundurarak dengeyi sağlamaları gerekir. Copyright IGEMPortal Halk Jürisi Halk Jürileri devletin yaptırımına önemli bir katkıdır. CWA’nın 505.bölümünde halktan bir kişiye herhangi bir kirletici için veya EPA’nın görevini ihmali gerekçesiyle mahkemeye başvurabilme hakkı tanınmıştır. Mahkemeler, eğer halkı ilgilendiren bir çevre davası varsa halk jürisi kullanabilir. EPA’nın yaptırım gücü öellikle POTW için; 1972 ile 1985 arasında çok azdı. Raporlarda uygulamaların çoğunun yanlış gösterildiği saptandı. Genel Maliye Ofisi, EPA’nın yaptırım gücünün değerlendirilmesini istedi. Bundan sonra POTW’lara doğrudan veya dolaylı olarak yasal olmayan deşarjlar yapanlara karşı önemli yaptırım gücüne sahip oldu. Eyaletlerarası Su Kirlenmesi Birçok su kaynağı için etrafında bulunan eyaletlerce ortak anlaşmalar yapılmıştır. Amerika için bu anlaşmalar CWA’nın bir destekleyicisi olmuş, kimi zaman açıkları kapatıcı rol oynamıştır. Bu anlaşmalar bölgelerde kurulan özel komisyonlar tarafından veya ayrı ayrı eyaletler tarafından uygulanmaktadır. Her eyalet kendi yasalarına göre su kaynağını korumak zorundadır. Bununla birlikte ortak uyulması gereken yasalara da dikkat edilmelidir. Eğer diğer eyaletin yasalarına karşı bir işlem yapacaksa bu konuda anlaşılmamış bile olsa bunu karşı tarafa bildirmeli, beraberce durum değerlendirmesi yapmalıdırlar. Nehirlerin Kontrolü Nehirlerin öncelikle karakterlerinin belirlenmesi gerekir. Eyaletin yetkili kişisi, nehrin vahşi olup olmadığını, hangi yararlı kullanımının veya kullanımlarının gerekli olduğunu belirler. Nehirlerin korunması için yapılacak çalışmalar Toprak ve Suları Koruma Kanunu tarafından desteklenir. Birçok nehir, kongrelerin yönetimindedir. Bu kongrelerin diğer bir adı, Federal Yönetim Acentalarıdır. Akarsuların üzerindeki bent, baraj veya biriktirme yapılarında Federal Enerji Yönetimi Komisyonu sorumludur. GENEL OLARAK CWA ( CLEAN WATER ACT/TEMİZ SU KANUNU ) İki çeşit su kalitesi kontrolü yaklaşımı vardır: 1. Alıcı ortam esaslı yaklaşım 2. Teknolojik esaslı yaklaşım Bir su kalitesi standartı iki bölümden oluşur: 1. Verilen su kütlesinin kullanım ihtiyacının belirlenmesi Copyright IGEMPortal 2. Bu ihtiyaç için gerekli su kalitesinin belirlenmesi 1972 yılına kadar Amerikan su kalitesi kontrolü alıcı ortam esaslıydı ve zordu. Çünkü; 1. Su kalitesini tamamen belirleyecek bilimsel veri yoktu. 2. Matematik modelleme gerekiyor fakat yaplamıyordu. 3. Yapılsa bile bunu uygulamak pratikte mümkün değildi. Çünkü atık miktarları değişkendi. 4.Alıcı ortama göre deşarj standartları belirleneceğinden bu kirleticiler arasında eşitsizlik yaratıyordu. Bir kirletici, su kaynağına zarar verdiği zaman şu sorular sorulmalı ve kesinlikle cevaplandırılarak gerekli önlemler alınmalıdır. 1. Kim yaptı ? 2. Ne zaman yaptı ? 3. Bir tek kirletici mi yoksa birçok kirletici mi var ? 4. Fabrika mı ? 5. Belediye arıtma tesisi deşarjı mı ? 6. Çiftlik mi ? 7. Zararlı atık yüklemesi mi ? 8. Ne gibi bir ceza verelim ? CWA’ nın amacı ve başardıkları: Ulusal suların kimyasal, fiziksel, biyolojik kirlenmelerini önlemek ve gidermek. 1. 1985’ e kadar Navigasyonel sulara kirletici deşarjı önlendi. 2. Toksik kirleticilerin zararlılık sınırları belirlendi ve bunların üzerinde deşarj yasaklandı. 3. POTW’ ların kurulması için federal finans sağlandı. 4. Ülke genelinde atık arıtma çalışmaları yaygınlaştırıldı. ve her eyaletin kirletici kaynaklarını kontrolü sağlandı. 5. Teknolojinin geliştirilmesi için çaba harcandı. 6. Noktasal ve noktasak olmayan kaynaklar için ayrı ayrı önlemler alındı. Copyright IGEMPortal ORDU MÜHENDİSLİK ARAŞTIRMA KURUMU Bu kuruluş gel-git olan veya olmayan bütün sular için su kaynakları kontrolünden ve gelişiminden değişik kademelerde sorumlu bir otoritedir. 1899 Nehirler ve Limanlar Kanunu üzerinde ulaşım yapılan bütün suların üzerine yapılacak barajlar ve bentler için Ordu Mühendislik Araştırma Kurumlarının onayını gerekli kılmıştır. Köprülerin yönetimi buna dahil değildir. Bu kurum Temiz Su Kanununda bütün sular için bir otorite olarak kabul edilse de, kendisi esas görevini ulaşım için kullanılan suların planlanması ve taşkınların önlenmesi olarak belirtmektedir. Kurumun izinleri iki türlüdür, özel ve genel. genel bir izin bölgesel veya ülke genelinde olabilir. Genel izinlerde başka bir otoritenin onayı gerekmez. Çünkü doğal ortama fazla zarar vermeyen veya etkileri kontrol edilebilen uygulamalara izin verilir.Bu uygulamalara örnek olarak 1. Kentsel gelişim için gerekli kanallar 2. Yapıların tamiri veya yer değiştirmesi 3. Kıyı stabilizasyon çalışmaları 4. Belirli bir miktardan daha küçük alanlardaki çalışmalar. Kurumun oldukça geniş bir yaptırım yetkisi vardır. Burada çalışan mühendisler kendilerine danışılmadan yapılan bir çalışmayı durdurabilir veya restorasyonu isteyebilirler. Bütün çevresel etkileri belirlemek ve gelebilecek zararları önlemekle yükümlüdürler. Çalışmaları halkın ilgisi dahilinde ve bir denge oluşturmak adına kontrollü olarak denetlemekte ve izinleri buna göre vermektedir. Göz önünde bulundurduğu konular arasında projenin yararları, koruma gerekliliği, ekonomik, estetik, genel çevre konuları, sulak alanlar, kültürel değerler, balık ve vahşi yaşam hayatı, taşkın ve zararları, arazi kullanımı, su üzerinde ulaşım, kıyı erozyonu, rekreasyonel kullanım, su temini, su kalitesi, enerji ihtiyacı, güvenlik ve kişisel haklar bulunmaktadır. TAHOE GÖLÜ HAVZASINDAKİ SU KALİTESİNİ KORUMAK İÇİN DERE YATAKLARININ KORUNMASI Copyright IGEMPortal Giriş Tahoe Gölü, Kaliforniya-Nevada sınırında, 1897 m. yükseklikte yeralan ve ABD’ deki göller içinde büyüklüğü, temizliği ve rengi ile bilinen bir göldür. Tahoe Gölü 155 milyar m3 lük hacmi ile dünyanın en büyük göllerinden birisidir. Çok büyük bir hacme sahip olmasına rağmen nisbeten küçük bir havzaya sahip olması, doğal yollardan gelen nutrient ve sediment miktarının az olmasına, dolayısıyla göldeki su kalitesinin bozulmamasına neden olmuştur. Havza, 63 adet dereyi içermektedir. Bu derelerle beraber, bataklıklar, çayırlar ve ağaçlık bölgelerde yeralmaktadır. Bütün bu derelere ve etrafındaki bölgelere dere çevresi bölgeleri veya dere kuşakları ismi verilmektedir. Tahoe Gölü havzasının büyük bir kısmı şahıs arazilerinden oluşmaktadır. Bu arazilerde ( büyük bataklıklar, ağaçlık ve çayırlık araziler dahil) son 25 sene içinde yoğun bir imar hareketi ve yerleşme görülmüştür. Bu süre içinde göl havzasının %10’u yerleşim merkezi olmuş veya doğal hali bozulmuştur. Artan dinlenme veya ticaret amaçlı bu imar hareketleri sonucunda, göl sularında fitoplankton üretimi de artmaya başlamıştır. Gölde 1960 yılında ölçülen fitoplankton üretimi, 1980 yılında 2 katına çıkmıştır. Fitoplankton üretimindeki bu artışa, yerleşim merkezlerinden gelen yüzey akış suları ile gelen yüksek seviyede nutrient yükünün sebep olduğu tespit edilmiştir. Nütrient yükündeki direk artışla beraber, dere çevrelerinin yıpratılması sonucu, bu bölgelerin nütrientleri ve sedimentleri giderme kapasitelerinin azalması veya tamamen yok olması da, fitoplankton üretimini arttıran sebeplerden biri olmuştur. Göl Yönetimi Tahoe Gölünde artmaya başlayan kirliliği önlemek ve bozulmaya başlayan su kalitesini düzeltmek için bir dizi önlemler alınmıştır. Bu önlemler şöyle sıralanabilir: 1. İmar sınırlamaları İmar sınırlamaları çerçevesinde yapılan çalışmalarda, göl havzasındaki araziler, gölü kirletme potansiyellerine göre yedi sınıfa ayrılmıştır 1. sınıf araziler, göl kirliliği açısından en duyarlı bölgeler olarak kabul edilirler. 7. sınıf araziler, en az duyarlı bölgeler olarak değerlendirilmiştir. Duyarlı arazilerde, arazinin duyarlılığına göre %1-5 arasında bir imara izin verilmiştir. Ayrıca bu tip arazilerde bina yapılabilmesi için, birtakım ek ücretler Copyright IGEMPortal belirlenmiştir. Örneğin normal bir ev için yaklaşık olarak her yıl 750 $ civarında alınan bu ücretlerle elde edilecek yaklaşık 700000 $ / yıl civarında bir para ile erozyonu önlemede ve su kalitesini iyileştirmek amacıyla birtakım projeler yapılmaktadır. 2. Atık Deşarj Standartları Eyalette oluşturulan bir kurul ile, Tahoe Gölüne atık boşaltan kaynaklar için bazı standartlar geliştirilmiştir. Göl havzasında yeralan bütün kirletici kaynaklar için bu standartlara uyma zorunluluğu getirilmiştir. Eyalet kurulu ayrıca göle boşaltılacak toplam kirlilik yükü içinde birtakım sınırlamalar koymuştur. 3.Erozyon ve Drenaj Kontrol Projeleri Erozyonu ve drenajı kontrol etmek amacıyla hazırlanan projeler çerçevesinde, çıplak arazilerin yeniden bitkilendirilmesi, çok eğimli ve bitkisiz çıplak arazilerin mekanik olarak düzeltilmesi ve buraların yeniden ağaçlandırılması, erozyona uygun hale gelmiş ve aşınmış alanların iyileştirilmesi, yol kenarlarının bitkilendirilmesi, ve yağış sularının drenajı gibi konularda uygulamalı projeler yapılmaktadır. 4. Bozulmuş Dere Havzaları ve Çevresinin Restorasyonu Eyalet tarafından yapılan bir çalışmada, bozulmamış dere çevresinin, askıda katı maddenin % 94’ ünü, toplam azotun % 74’ünü toplam fosforun % 86’ sını ve demir yükünün % 72’ sini giderdiği tesbit edilmiştir. Yapılan diğer bir çalışmada ise, 1900 yılından beri tahmini olarak dere kenarlarının % 35’ i, çayırlık arazilerin % 50’ si, bataklıkların ise % 75’ i yerleşime açılmıştır. Sadece 1969 yılından 1979 yılına kadar bataklıkların % 25’ i yerleşim merkezi haline gelmiştir. Bütün bu imar hareketleri sonuç olarak, dere yataklarının yönlerinin değiştirilmesine, dere çevresinde bulunan toprak ve bitki örtüsünün bozulmasına dolayısıyla toprağın tabi filtrasyon yeteneğinin yokolmasına, ayrıca yerleşim merkezlerinden aşırı miktarda kirletici yüklemesine ve tarım arazilerinden aşırı pestisit ve gübre artıklarının göle girmesine neden olmuştur. Dere çevrelerinin yüksek oranda kirletici giderme kapasitesine sahip olmasına rağmen aşırı oranda tahrip edilmesi, eyalette oluşturulan çevre kurulunu da harekete geçirmiştir. Bu Copyright IGEMPortal çerçevede ilk olarak bozulmuş dere çevrelerinin iyileştirilmesi ve yerleşime sınırlama getirilmesiyoluna gidilmiştir. Bu amaçla bu bölgeler yeniden bitki örtüsüyle örtülmeye çalışılmış ve erozyon ve drenajı azaltacak şekilde arazi tesviyeleri yapılnıştır. Bu aşamalarla birlikte göl çevresinin göl kalitesini koruyarak daha fazla yerleşime açılabilmesi için neler yapılabileceği de düşünülmüş ve aşağıdaki düzenlemeler yürürlüğe konulmuştur. 1. Mevcut arıtma tesislerinin işletilmeye devam edilmesi ve verimlerinin arttırılması. 2. Bölgede mevcut bulunan bir bataklığın kalan kısmının yerleşim merkezinden gelen yüzey sularının doğal arıtımı için kullanılması 3. Bölgede bahçecilik ve peyzaj tarımının, nütrient yüklemesini minimize etmek amacıyla sınırlandırılması 4. Erozyon ve drenaj kontrol projelerine hız vermek, çayırlık arazileri işler durumda tutmak ve kapasitelerini arttırmaktadır. SULAK ALANLARDA YAPILAŞMA Sulak alanlar, kuru kara ile büyük su kütleleri ve yüzeysel su kaynakları arasındaki geçiş bölgeleridir. Bataklıklar ve haliçler sulak alanlara örnek olarak verilebilir. Taşkınların kontrolü, yeraltı suyunun beslenmesi, balık ve diğer su hayvanlarının ve bitkilerinin yaşamı için ortam oluşturma gibi önemli fonksiyonları vardır. Federal devlet bu alanların korunması için önlemler almıştır. Bu önlemler Clean Water Act’ de açıklanmıştır. Bu alanlar CWA’ ya göre Ordu Araştırma Kurumları tarafından denetlenmektedir. Mühendislerden oluşan bu kurumlar sulak alanlarda yapılaşma izninin alındığı resmi mercilerdir. Konu ile ilgili tanımlamalar yerel uygulamalda farklılık gösterir. Örneğin Massachusetts’ deki sulak alan rejimi incelenecek olursa burada sulak alanlar üç bölümde açıklanmaktadır. _ Su kütlelerinin ya da yollarının altındaki alanlar _ Kıyı Kesimleri _ Bitkisel hayatla belirlenmiş sulak alanlar Copyright IGEMPortal Burada kıyı kesimleri ile kastedilen, karanın su hacmini çevreleyen, sınırlayan kısmıdır. Bitkisel hayat, sulak alanı şu şekilde belirlemektedir: Sulak alanlarda görülen bitki örtüsünün %50 oranında bittiği, gözlenmediği bölge sulak alanının sona erdiğini gösterir. Massachusetts şehri sulak alanlarının 100 feet ( 30 m) uzaklığında bütün yapılaşmalara sınır koymuştur. Amerika’ da sulak alanların yapılaşmaya açılması gerekliliği gün geçtikçe artmaktadır. Özellikle New England’ da bu gereksinim oldukça fazladır. Çünkü bu bölgede çok hızlı bir ekonomik gelişme söz konusudur. Artık yapılaşma için başka alan kalmamış olduğundan sulak alanların devlet açısından önemi ön plana çıkmıştır. Bu durumda New England’ın gelecekteki su kaynaklarının korunup korunmayacağı devletin yaklaşımına bağlıdır. Amerika son 200 yılda sulak alanlarının yarısından fazlasını kaybetmiştir. 1950-1970 yılları arasında kaybedilen sulak alan miktarı 500000 acre/ yıl’dır. Düzenlemeler ile bu son oran 300000 acre/yıl’a indirilmiştir. Düzenlemelerin öncülüğünü bu bu konuda problemli bir yer olan (özellikle New England ) Massachusetts yapmıştır. 1963 yılında Massachusetts, sulak alanlar ile ilgili ilk düzenlemeyi Jones Act ile yapmıştır. Bu analşma sadece kıyı sulak alanlarını düzenlemektedir. 1966 yılında yapılan Hatch Act ile şehir içindeki sulak alanlar da kontrol edilmeye başlanmıştır. 1972’ de oluşturulan Massachusetts Wetlands Protection Act ile bu iki kanun birleştirilip, sağlamlaştırılmıştır. Kanunun uygulanmasını yerel koruma komisyonu veya valinin seçeceği bir kurul sağlayacaktır. Gerektiğinde Çevresel Kitle Mühendisliği Departmanına veya mahkemelere başvurulacaktır. Genelde sulak alanlar düz ve yeraltı suyunun yüzeye yakın olduğu alanlardır.Bu yüzden yeraltı suyunun beslenmesi gibi önemli görevleri vardır. Bunun dışında kirlilik kontrolu de yapar. Çünkü sulak alanlarda birçok kimyasal ve biyolojik proses oluşur. Ayrıca vahşi yaşam, bazı göçmen kuşlar ve su kuşları için barınak, yumurtlama yeri, yuva kurma ve kışı geçirme için uygun alanlar oluşturur. Yasalara 1987 yılında vahşi hayatı koruma ile ilgili bölümler eklenmiştir. Sulak alanlarda yapılaşmaya izin verilmeden önce, girişimin bitki örtüsüne, toprağa, hidrolojiye ve canlı yaşamın vereceği etkiler ayrıntılı olarak incelenir ve alınması gereken önlemler veya yer seçimi için alternatifler incelenir. Sulak alanların bitki örtüsü 5000 çeşit Copyright IGEMPortal değişik tür, 2000 değişik toprak ve devamlı temas halindedir. Bu kadar değerli olan bu alanların sıkı bir şekilde korunması gereklidir. Başvuran girişimci haklı olmakla beraber, önlemlerini almak zorundadır. Bir sulak alanda yapılaşma için başvuru aşamaları; 1. Ön danışma 2. İzin başvurusunun teslimi 3. Halka bildirim 4. İlgili kurum ve kişilerin ortak görüşmeleri 5. Gerekli düzenlemelerin yapılması 6. Halkın sonucu duyumu 7. Kabul veya red olarak özetlenebilir. Girişimci karşılaşacağı zorlukları ekonomik ve teknik açıdan çok iyi değerlendirmelidir. Sunacağı teklif içerisinde sulak alanda yapacağı çalışmalar sırasında oluşturacağı etkileri ve alacağı önlemleri açıkça belirtmelidir. ancak bu şekilde zaman kazanabilir. Çünkü sulak alanlarda gerçekleştirilecek bir girişim için izin almak oldukça güç ve zaman alıcı işlemler gerektirmektedir. Yasal Çerçeve 1972 yılında CWA ile sulak alanlarda gerçekleştirilecek herhangi bir girişim için Ordu Araştırma Mühendislik Kurumu ( US Army Corps Of Engineers ) iznine gereklilik getirilmiştir. Ancak bu program 1975’ de uygulanmaya başlanabilmiştir. Sulak alanların korunması kavramının gündeme gelmesi bu alanların ekolojik öneminin geniş kitlelerce kavranması ile gerçekleşmiştir. Bu alanlar, birçok tür için yaşam alanı oluşturan, vahşi hayatın korunmasında, su taşkınlarının önlenmesinde su kalitesinin korunması ve yeraltı su seviyesinin beslenmesinde anahtar role sahiptir. Halkın bunun bilincine varmasıyla, girişimciler sulak alanların yakınında veya içinde gerçekleştirecekleri projelerine karşı sert direnişlerle karşı karşıya gelmeye başlamışlar, çevre grupları bu konularla ilgili davalarda daha aktif rol oynamaya, düzenleyici ve sınırlayıcı konumundaki yetkililere karşı daha baskıcı bir tutum takınmaya başlamışlardır. EPA (US Environmental Protection Agency ) sulak alanların korunması ile ilgili özel bir birim oluşturduğunda girişimciler bu konu üzerinde ciddi olarak endişelenmeye başladılar. Copyright IGEMPortal Ordu Araştırma Mühendik Kurumu girişimcilerin sulak alanlar üzerinde gerçekleştirecekleri projeleri için izin kararını onaylama yetkisine sahip olduğu halde CWA, EPA’ya bu kararı veto etme yetkisi vermektedir. EPA bu veto yetkisini yalnızca 10-12 nedenle işletmesine rağmen bu durum izin karaları üzerinde son derece etkili olabilmektedir.. * CWA 40. Bölüm: Sulak alanlarda gerçekleştirilecek herhangi bir girişim için federal izin gerekliliği belirtiliyor. * Water Quality Act 404. Bölüm: Sulak alanlarda gerçekleştirilecek bir girişim için Ordu Mühendislik Araştırma Kurumundan izin gerekliliği belirtiliyor. Bu yasa ile ilgili yönetmeliklerde birtakım belirsizlikler sözkonusudur. Bunların giderilmesi için yaptırımı olmayan ancak içindeki kurallara uyulması izin süreci sonunda olumlu bir yanıt alabilmek için gerekli olan klavuzlar EPA tarafından hazırlanmıştır. * Ordu Araştırma Mühendislik Kurumu , Su Kalite Yasasının ve onun yönetmelik ve klavuzlarında belirtilen kurallara uyumu şart koşmaz. Bunlar yaptırım gücü olan kurallar değildir. Ancak bu kurallara uyum zaten başka çevre yasaları ve federal yasalarla zorunlu tutulmaktadır. * Özel durumlarda tek bir izin için, kurum bu durumlara uygun yasalara uyumu gerektirebilir. * Eyalet ve yerel hükümetler kendi yasal yetkileri içinde suya yapılacak deşarj yerlerinin tespiti ile ilgili açıklayıcı yasa ve yönetmeliklere sahiptirler. Buralara yapılacak izin başvurularının kabulu Ordu Araştırma Mühendislik Kurumu izin başvurusu için bir önkoşul gibi düşünülebilir. Klavuzlar; EPA tarafından hazırlanıp geliştirilmişlerdir.Yapılacak girişim öncesi verilecek izin üzerinde kesin sınırlamalar getirerek büyük belirsizlikleri tanımlamaktadırlar. Kuruma, uygulanabilir alternatif analizlerini ve potansiyel olumsuz etkileri, hafifletici çözümleri gözönünde bulundurmaları gerektiğini belirtiyor. Copyright IGEMPortal Ordu Mühendislik Araştırma Kurumu Son derece geniş bir yetkiye sahip olan Ordu Araştırma Kurumunun, girişim planı ticari ise yani kar amaçlı bir proje sözkonusu ise izin öncesinde daha etkili hafifletici önlemler istemesi ya da izin başvurusunu reddetmesi sözkonusu olabiliyor. Kurumun yetkilerinin geniş olması sulak alanların tanımının son derece geniş kapsamlı olmasından kaynaklanmaktadır. Yasadaki sulak alan tanımı şu şekilde yapılmaktadır: Sığ göl, lagün, deltalar, korunaklı kıyılarla genellikle su dolaşımı sınırlı olan ve örneğin sazlıklar gibi göçmen kuşların yumurtlama, yavrulama ve mevsimlik yaşama yerleri olduğu için ekolojik açıdan önem taşıyan alanlardır. Bu tanımla çimenlikten başka hiçbirşey görünmeyen araziler bile sulak alan saılabilir. Kurum, hangi alanların sulak alan olduğuna karar verme yetkisine sahip olduğu gibi izin prosesinin işleğişinde de geniş yetkilere sahiptir.Eskiden izin başvuruları son derece kolay kabul edilirken sonradan son derece sıkı kontroller gündeme gelmiştir. Kurumun özellikle bazı birimleri oldukça hoşgörüsüz davranabilmektedirler. Özellikle hiç su gerektirmeyen projeler için izin başvuruları reddedilmektedir. Kurumun bu kadar sert olmasının nedeni EPA gibi diğer hükümet kuruluşlarından kaynaklanan baskıdır. EPA’nın bir iznin onaylanmasında ya da reddedilmesinde etkisi son derece fazladır. İzin başvurusunun sonucunun elde edilmesinde Ordu Araştırma Kurumu, EPA ve Federal Mahkeme süreçlerini açıklamak üzere örnek olarak Piramid Davası incelenmiştir. Piramid Davası Bir ortaklık ilişkisi içindeki Piramid Şirketleri Northeast’ da bir alışveriş merkezinin inşaası ve işletilmesi için ortakların Massachusetts’ de Güney Atlebora’ da Sweeden Swamp diye bilinen gerçek bir sulak alana alışveriş yolu yapmak üzere başvurdular. Ordu Araştırma Kurumu iznin onaylanmasına karar verdi. Kurumun onay nedeni şu şekilde belirtilmişti: Su ekosistemi üzerinde daha az olumsuz etki yaratan uygulanabilir proje alternatifi yoktu.. Girişimci geniş çaplı hafifletici önlemler önermiş, Kurum da bu önlemlerin Copyright IGEMPortal projenin olumsuz etkilerini azaltabileceğine ve bu projenin ister sulak alana ister başka bir yerde gerçekleştirildiğinde oluşturduğu çevresel etkinin farklı olmayacağını belirtmişti. Kurum kararını takiben EPA, sulak alanların tahribinin yasaklanmasının lehinde bir karar yayınladı. EPA, Piramid projesinin sulak alanın tahribine yolaçacağı ve vahşi hayatın olumsuz etkileneceği sonucuna vardı. EPA’ nın kararına göre çevresel hasarın daha az olabileceği ortamlar vardı ve bu alanlar değerlendirilmeliydi. Bu gereçeklere dayanarak EPA, Ordu Araştırma Kurumunun izin başvurusunu onaylayan kararını veto etti. Taraflar, EPA’ nın, Kurumların izin kararlarının uygunluğunun belirlenmesinde veto otoritesinin sınırları aştığı gerekçesi ile temyiz için Federal Mahkemeye başvurdular. Mahkeme 6 Ocak 1987 tarihli kararı ile EPA’ nın kararını onaylayarak EPA’ nın veto yetkisini genişletti. Girişimci gerçekleştireceği projenin ekonomik, sosyal boyutlarını gözönünde bulundurmalı ve sulak alanda gerçekleştireceği proje için uzun ve zorlu bir süreci göze almalıdır. Artık bugün deneyimli girişimciler sulak alan izin proseslerindeki inanılmaz zorluk ve güçlüklerin, federal kurumların katmerli yetkileri ile profesyonel çevre gruplarının baskılarının oluşturduğu kabusa yabancı değiller. Girişimcinin herhangi bir araziyi satın almadan ve gelecekteki etkinliğini planlamadan önce şu noktaların belirlenmesi gerekmektedir: 1.Arazi, bünyesinde sulak alan içeriyor mu ? 2. İçeriyorsa arazinin ya da girişimin değerine sulak alanın ekonomik bir etkisi olacak mı? Bu belirlemede de birtakım güçlükler sözkonusudur. Örneğin bir arazinin sulak alan içerip içermediğine karar vermek kolay değildir. Bugün sulak alan kapsamına alınmayan bir arazi yarın alınabilir. Bu arada birtakım çelişkiler de özkonusudur. Örneğin tarımsal çalışmalar federal izin kapsamında değildir. Oysa ki bu çalışmaların topoğrafik etkileri uzun zaman sonra görülebilir, arazinin vejatasyon örtüsü, hidrolik yapısı zarar görebilir, arazi üzerinde suyun akışı değişebilir. Bunun yanında yeraltı suyunu beslemek, küçük bir su benti için federal izin gerekmektedir. Copyright IGEMPortal Girişimci genelde arazinin değerini belirlerken iznin onaylanacağını düşünerek, izin prosesindeki risklerin arazinin değerini azaltacağını hesaba katmadan belirler. Bazen de iznin onaylanmayacafı varsayımı yapılarak değerlendirme sözkonusu olabilr. Her iki yaklaşım da hatalıdır. Girişimcinin arazinin kontrolu için bir yetkili veya danışmana sahip olması ve onun önerisi ile güvenli bir değerin belirlenmesi en uygu yoldur. Bu değer izin prosesindeki karmaşıklıklar, yasalardaki son değişiklikler, politik etkenlerle iznin elde edilmesinde girişimcinin yapması gerekenleri hesaba katmaktadır. Girişimcilerin, projelerini gerçekleştirecekleri alanın içinde sulak alan olup olmadığı, yasalardaki değişiklikler, izin prosesindeki karmaşıklıklar, politik etkiler konularını güvenli ve doğru bir biçimde değerlendirecek bir danışmana sahip olmaları gerekmektedir. AMERİKA VE KANADA’ DAKİ SİSTEMLER ARAZİ KULLANIMI Yüzeysel Akış Suları Gerek Amerika’ da gerekse Kanada’ da büyük göl havzalarında direkt bir erozyon kontrolu yoktur.Birçok belediye konuyla ilgili olarak girişimde bulunmuştur. Her iki ülkenin bölge genelinde de yerel hareketleri erozyon ve çökelme kontrolunde daha aktiftir. Ontario’ da da benzer girişimler devletin planlamaları altında yeralmaktadır. Kanada Federal Ülke genelinde geçerli olan Ulusal Yapılaşma Yasası ( National Hawsing Act (NHA)), Central Mortgage and Hawsing Conporation (CMHC) adlı kuruluş tarafından konut yapımlarını yönlendirmekte ve finans yardımlarında bulunmaktadır. Fakat bu yardımları yaparken sadece noktasal kaynaklı kirleticilerden arıtma istemekte, yayılı kaynaklarla ilgili bir yaptırım getirmemektedir. Bu yüzden yayılı kaynak kirlenmelerine neden olabilmektedir. Copyright IGEMPortal Ontario Özelikle yeni gelişen bölgeleri kontrol eden bir kontrol planı yapılmıştır. Plan yerel alan kullanımını yönlendirirken, bölümlendirme ve yeniden yapılanma ile kirlenmeyi de önlemeye çalışmaktadır. Bununla birlikte Ontario’ nun kendi olanaklarıyla yapmaya çalıştığı kontrol çalışmaları belediye yetkileriyle sınırlı kalmamalı, üst makamlarca desteklenmelidir. Ayrıca herhangi bir girişim gerçekleştirilmeden önce yetkili makamlarca kontrol edilmelidir. Ancak plan girişimcilere kesinlikle su kalitesini koruma görevini vermemiştir. Bölgesel çevre otoriteleri, Yapılaşma Komitesinin büyük baskısı olmadığı her durumda çok etkilidir. Kontrol planı özellikle çökelme ölçümleri ve kontrolü konusunda daha çok kullanılmaktadır. Yapı bölgeleri bölümlendirilmekte ve yeniden yapılaşma planları yapılmaktadır. Amerika Federal Amerika’nın federal yasaları, federal sınırlar dışında yapılaşmanın getireceği kirliliği yönetecek bir otorite oluşturmamıştır. EPA araştırma ve kontrol çalışmalarının bölgesel olarak izlenmesine karar vermiş, bunun yanısıra teknik seminerler düzenlenerek yol gösterilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Konuyla ilgili olarak Amerikan Toprak Koruma Kurumu ve Jeolojik Araştırmalar Kurumları erozyonu önleme araştırmaları yapmaktadır. Amerika’ nın federal politikası erozyonu önlemek için yapılan çalışmaları desteklemek ve parasal yardım yapmak yönündedir. Eyaletler Büyük göl havzaları için erozyon ve çökelme kontrolu yapılması gereken iki eyalet Michigan ve Pennsylvania’ dır. Michigan’ da 1972 tarihli Toprak Erozyonu ve Çökelmesi Kontrol yasası geçerlidir. Bu yasaya dayalı olarak izlenen programda doğada insanın meydana getirdiği tüm değişimlerin erozyona etkisi kontrol altına alınmaya çalışılmaktadır. Pennsylvania’ nın yasaları ise Temiz Akarsu Yasası ( Clean Stream Law ) ‘ndan uyarlanmıştır. Bu yasada aynen Michigan’ daki gibi erozyana yolaçabilecek bütün yapıları kontrol altına almaktadır. Bu sayede Projelerin kontrol planı içermeleri zorunlu bırakılarak aşırı Copyright IGEMPortal yapılaşmanın zararları önlenmiştir. Sorumlu kuruluş Çevresel Kaynaklar Departmanı’ dır. Aynı departman tarafından korunan Ohio’ da ise toprak ve su bölümlere ayrılmıştır. Havzadaki bütün eyaletlerde devletin yerel organları tarafından yasal düzenlemeler yapılmaktadır. Bu sayede erozyon ve çökelme ile ilgili özel yerel bir yönetime ihtiyaç duyulmadan kontrol yapılabilmektedir. Bu düzenlemeler için gerekli kanunları genelde mahkemeler çıkartmakta ve yerel polis uygulamaktadır. Fakat kanunun bilimsel altyapıya ihtiyaç duyması nedeni ile uygulamada güçlükler çıkmaktadır. Gelişim Eğer devlet kontrollerin gelişimi için çaba harcamazsa yerel yönetimdeki bu eksiklik sürüp gidecektir. 208 Programı diye bilinen yeni düzenlemeler de açık değildir. Bu yüzden yeni taslaklarda genel konulardan çok yerel kontrol programlarına yer verilmelidir. Sonuçlar Ontario’daki su kalite kontrolu (MOE) Çevre Kurulu tarafından sadece noktasal kaynaklara izin ve onay vermek konusunda yapılmaktadır. Eyalet Çökelme Kontrolu Kanunu çıkarılmadığı sürece Eyaletlerin varolan mekanizmalar içinde kontollerini yapmaları kaçınılmazdır. Planlama kanununa göre Ministry of Havsing ve devletin yerel organlarının yönetimi ile çevreye karşı yeterli duyarlık sağlanamamaktadır. Varolan yaklaşımın zorlukları şu şekilde özetlenebilir: Çevre ile ilgili en fazla deneyime sahip olan acentalar yerel yönetimlerin yanında en az otoriteye sahiptir. Şehirleşme gereğinin oluşturduğu bir baskı söz konusudur. Yerel yönetimler uzun vadeli ve teknik yaklaşımla hazırlanmış koruma çalışmalarına engel olabilir. Son eyalet yasalarına göre birinci kalite tarım toprağı korumaya alınmıştır. Bu şekilde toprak sınıflandırılmış ve kazanç da sağlanmıştır. Bu yasalar aslında doğrudan su kalitesini koruma amaçlı değildir ama önemli yarar sağlar. Copyright IGEMPortal Kanada’nın federal politikası şu şekildedir: 1. CMHC çalışmalarını yürütürken eyaletle minimum anlaşma içerisinde olmalıdır. 2. CMHC, NHA üzerinde düzeltmeler yapabilir. Bununla beraber ağer eyalet gerekli olan erozyon kontrolunü yapmaktansa kanunlara uyacağım derse onu ancak CMHC durdurabilir. Yine de bu yaklaşımda kesin olmayan yönler söz konusudur. Erozyon kontrolünün olmadığı şehirlerde gönüllü kuruluşlarca kendilerine ait toprak koruma planları yapılmıştır. Fakat yönetim eksikliği olduğundan buralarda yapılan kontrollerin de verimli olduğu söylenemez. Michigan’ın koruma programlarında tecrübesi vardır. Bölgesel erozyon kontrolleri yerel kuruluşlarca desteklenmektedir. Michigan’ın bu politikası Michigan’ın dışındaki altı şehir tarafından yapılan erozyon ve çökelme kontrolu çalışmalarının bir sonucudur. Michigan’da gerekli yaptırım da sağlanmıştır. Pennsylvania’da ise şehir kanunları yerel düzenlemelere ihtiyaç duymamaktadır. Bununla beraber kadrolarının uygun olmayışı yüzünden kontrol aktif olarak yapılamamaktadır. Michigan için de aynı sorun zaman zaman oluşabilmektedir. Michigan ile Ontario’nun girişimleri arasında ilginç benzerlikler ve ayrılıklar vardır. Michigan’ın kanunsal düzenlemeleri erozyonu ve çökelmeyi önlemeye çalışırken, Ontario’da genellikle yapılaşmanın düzenlenmesi ve ilgil kanunlarda düzenlemeler yapılmıştır. Her ikisinde de eyalet önemli yetkiye sahiptir. Michigan Kanunları çevreyi korumada yerel yönetimin kontrollerini prensip edinirken, Ontario bunu sadece gelişim planlarının bir parçası olarak değerlendirmektedir. Yapılaşma kontrollerinde bir yaklaşıma göre gelecekte kötü etkileri oluşabilecek yapılardan parasal gelir temin edilerek, bu gelir düzeltmelerde kullanılabilir. YAĞIŞ SULARI Great gölüne yağış sularının deşarjı için US ve Kanada’da herhangi bir sınırlandırmaya gerek yoktur. Fakat yağış sularının erozyona yol açması ve toplanması konusundaki hidrolik zorluklar her iki ülke için de mevcuttur. Copyright IGEMPortal Kanada NHA’da yapılan son değişikliklerle yağış sularının toplanması için yapılan çalışmalara ve yeni tekniklerin geliştirilmesine fon sağlanmıştır. 1971’de Kanada-Ontario Anlaşmasına göre Great gölünün su kalitesini korumak amacıyla şehir drenajını kontrol eden bir komite kuruldu. Bu komite, göl için yağış sularının önemli bir kirletici olduğunu belirlemiş ve öncelikle alınması gereken önlemleri belirlemeye çalışmıştır. Ontario Ontario’daki belediyeler her ne kadar yağış sularını zararlarını önlemeye çalışıyorlarsa da bu oldukça zordur. Bu yüzden bir an önce yüzeysel sulara drenaj yaparak kurtulmaya çalışmaktadırlar. Örneğin eğer bir bekletme tankı yapılmaya kalkılırsa bu çok fazla yer gerektirdiğinden imkansızlaşmaktadır. Genellikle Çevre Koruma Kurulu, Ontario Su Kaynakları Kanununa göre su toplama kanlaları yapımına öncelik vermektedir. Bu sayede yağış sularının zararları da önlenmiş olmaktadır. Amerika Amerika genelinde birkaç acenta konu ile ilgili teknik eğitime dayalı ve planlama eseaslı çalışmalar yapmaktadır. Bunlar şu şekilde özetlenebilir: 1. EPA seçilen tanıtım projelerine finans sağlar. Ülkenin çeşitli bölgelerinde yapılacak çalışmalara yol göstermek amacıyla seminerler düzenler. Tanıtım ve pratik konusunda yardımcı olur. 2. Ordu Mühendislik Araştırma Kurumu özellikle taşkınlar için teknik çalışmalar ve araştırmalar yapar. 3. Amerika Jeolojik Araştırmalar Kurumu ise haritalar düzenleyerek arazi kullanımını, taşkın sahalarını ve gerekli düzenlemeleri belirler. Fakat bütün bu çalışmaları düzenleyen ve yerel olarak yapılması gereken taşkın kontrollerini belirleyen bir düzenleme yoktur. Eyaletler Eyaletlerde yağış sularının oluşturduğu kirliliği kontrol ve plan çalışmaları yapılmamaktadır. Hiçbir havza şehrinde, eyalet bazında bir çalışma yapılmamaktadır. Bazı eyaletlerde varolan arazi çalışmalarının önlenmesi için projeler hazırlanmaktadır fakat bu projelerin büyük yağış kanalları ve inşaat işleri yapması yüzünden maliyetleri çok yüksektir. Copyright IGEMPortal Konunun yeni oluşu ve deneysel eeksiklikler nedeniyle çalışmalar yeterli değildir. Ülke genelinde tüm kontrol girişimleri ancak devlet tarafından oluşturulmaktadır. Sonuçlar Her iki ülke için de iki ana eğitimsel gelişim gereklidir. 1. Yerel yönetimler ve halk yağış sularının kalitesi ve miktarı hakkında daha fazla bilgili olmalıdır. Yönetim mekanizmasını bilmeli ve katılmalıdırlar. 2. Teknoloji ve yönetim konusunda bilgili personel yetiştirilmelidir. Bu kadroların yağış sularının zararlarının önlenmesi için yapılan projelerde çalışması sağlanmalı, projeler her açdan desteklenmelidir. Bu yönde yapılacak çalışmalar sadece su kalitesi için gerekli ve önemli değildir. Yağış sularının denetimi ayrıca şu konularda yarar sağlayacaktır. _ Erozyon ve çökelme kontrolü _ Taşkın kontrolü _ Su Koruması _ Birleşik sistem kanallarının debilerinin azaltılması _ Kanunsuz eptik tank birleşimlerinin ortaya çıkması _ Drenaj için gerekli finansın azalması Ülke genelinde yapılmış olan çalışmalar, bölge içinde yapılacak çalışmalara örnek oluşturabilir. Fakat bunun için özellikle EPA’ nın tanıtım çalışmaları yaygınlaştırılmalı, herkesin kanunların işleyişinden ve yapılabilecek işlerden haberdar olması sağlanmalıdır. TARIM ( Pestisitler) Amerika ve Kanada’ nın her ikisi için de ekolojik olarak çevreye çok zararı olan, zehirli ve bozunmayan pestisitlerin kontrolü ülke genelinde benimsenmiştir. ÇAMUR DEŞARJI Çamur deşarjı konusunda yapılacak en önemli girişim deşarj edenin kendi çamurunu arıtmasıdır. Sağlık Kuruluşlarıyla çamur sahibi arasında bağlantı olması gerekir. Bu sayede çamurun kirlilik derecesi, arıtılıp arıtılmadığı belirlenmelidir. Copyright IGEMPortal Yerel yönetimlerle ilgili üç esas problem oluşabilir. 1.Sağlık Kuruluşlarınca belirlenmiş bir programın olmayışı, çamur üreticilerine tehlikeleri hakkında yeterli bilgili verilmemesi. 2.Güçlü ekonomik zorunluluklar karşısında sağlık kuruluşlarının izin yetkilerinin güçsüz ve sınırlı oluşu. 3. Koordinasyon eksikliği ( Devlet planlamaları ile çamur üreticileri arasında ) SIVI ENDÜSTRİYEL ATIKLAR Değişik yollarla doğaya doğrudan verilen sıvı endüstriyel atıkların kontrolü mevcut düzenleyici sistemlere yeterli olarak yapılamamaktadır. Son yıllarda endüstriyel atıkların bozunmayan organik kimyasallar içermesi ve uzun süreli etkileri olduğu düşünülürse verilecek zararın büyüklüğü anlaşılabilir. REKREASYONEL KULLANIMI Rekreasyonel amaçla kullanılan suların kalite yönetimi sadece o sudan sorumlu acentelerce yürütülür. rekreasyonel kullanımın çevreye etkileri, kullanımın tipine göre değişir. Örneğin sahillerden, kayak merkezlerinden, kampinglerden ve yazlıklardan gelen kirleticiler çeşitlidir. Pestisit ve çamur kirlenmesine yol açan rekreasyonel kullanımlar bile vardır. Kanada Federal Parklar ve koruma alanları rekreasyonel alanlar olarak belirlenmiştir. Ulusal Parklar Kanunda buraların korunması için esaslar belirtilmiştir. Bu esasları göre parklardaki hayvanlar, balıklar koruma altına alınmış, suların kirlenmesinin önlenmesi sağlanmış, atık çamurların ve diğer atıkların kontrolü zorunlu kılınmıştır. Ontario Yakın bir gelecekte Ontario’ da rekreasyonel kullanımlar için daha çok alana ihtiyaç olacaktır. Bu yüzden eyalet çevresel etki değerlendirme çalışmalarına gittikçe daha çok önem vermek zorundadır. Copyright IGEMPortal Amerika Federal Birçok federal kanunlarla temel rekreasyonel gereksinimlerin karşılanması sırasında oluşabilecek kirleticiler kontrol edilmiştir. NEPA, rekreasyonel kullanımlı projeler için çevresel etki değerlendirmesi ni gerekli kılmıştır. Toprak ve Su korunması Fonu gittikçe genişletilmektedir. Çünkü ülke içindeki bütün rekreasyon projelerinin ana kaynağıdır. Eyaletler Rekreasyonel kullanımın su kalitesine etkisi birkaç yoldan kontrol edilir. Birinci yaklaşımda bütün eyaletler için geçerli olan akarsuları koruma yönetmeliği esas alınır. Genellikle noktasal kaynaklı kirleticilere dikkat edilir. İkinci bir yaklaşımda özellikle havzalarda geçerli olan erozyon kontrol yasası başta Pennsylvania ve Michigan olmak üzere birçok eyaletlerde rekresyonel kullanımın kontrolünde de kullanılır. Üçüncü yaklaşımda ise rekreasyonel alanlar düzenlenmiş ve insanların kullanımları sınırlandırılmıştır. Bu alanlarda insanların bazı davranışlardan uzak durması ( Motorlu araç kullanımı gibi) için düzenlemeler yapılmıştır. Sonuçlar Kanada’ da genel koruma devletin elindedir ve esas olarak parkların ve koruma alanlarının kontrolüne özen verilmektedir. Bunun yanısıra büyük ölçüde çevresel olmayan kuruluşlarla ( arazi kullaanımını denetleyen kuruluşlar gibi) iletişim içerisindedir. Belediyelerin planlarının yanısıra çevre acentaları su kalitesini korumak için rekreasyonel kullanımlara sınırlandırma getirip, limitleri belirlemelidir. Ontario’ da böyle bir sistem bulunmaktadır. SONUÇ Copyright IGEMPortal Genel olarak bakıldığında, ABD’ de su havzalarında rekreasyon amaçlı amaçlı aktivitelerin birçoğuna izin verilmektedir. Yapılan araştırmalara göre, rekreasyon aktiviteleri kirlenme açısından önemli bir kaynak sayılmamaktadır. kontrollü olarak, gözetim altında yürütülen rekreasyon amaçlı aktivitelerden kaynaklanan kirlilik marjinal seviyede bulunmakta ve rezervuarlarda bulunan suyun kalitesi üzerinde önemli sayılmayacak bir artışa sebep olmaktadır. Bu kirlilik ise yapılacak basit bir klorlama işlemi ile giderilebilmektedir. Su havzalarındaki yapılaşma ile ilgili ABD’ de genel olarak yasakçı olmayan bir yaklaşım görülmektedir. Su havzalarında kontrollü bir şekilde imara açılması, su havzalarındaki yapılaşmanın kontrolden çıkmaması ve istenilen seviyede gerçekleşmesi açısından önemli olmaktadır. Su havzalarındaki yapılaşma konusunda, havza çevresinin sınıflandırılması ve bu sınıflandırmaya bağlı olarak yapılaşma oranının belirlenmesi de ABD’ de uygulanan su kalite yönetim metotlarından birisidir. Bu yaklaşıma göre havza çevresindeki alanlar, su kaynağını kirletme potansiyellerine göre sınıflandırmaya tabi tutulmakta, kirletme potansiyeli en yüksek alanlarda, en az yerleşime izin verilmektedir. Amerika’ da Çevre Etki Raporlarının ( Environmental Impact Reports ) ciddi olarak ele alınmakta ve bu raporların düzenlenmesi zorunlu hale getirilmiştir. Endüstriyel veya hertürlü aktivitenin gerçekleşmesinden önce bu faaliyetlerin çevreyi ne ölçüde kirleteceğinin belirlenmesi amacıyla düzenlenen bu raporlarla, çevre kirliliği problemleri henüz ortaya çıkmadan tanımlanmakta ve uygun çözüm yolları aranmaktadır. Amerika’ da en üst çevre kurulışu EPA’ dır. Yasaları düzenlemek, tanıtmak ve uygulamayı kontrol ederek, birimler arası koordinasyonu sağlamak gibi görevleri vardır. EPA’ nın yaptırım gücü verdiği onaylarla alt kuruluşlara geçer. Fakat bu gücün yanlış kullanımı halinde hem çalışmayı durdurma hem de bu gücü geri alma yetkisi vardır. EPA’ nın ve diğer kuruluşların yetki ve sorumlulukları Clean Water Act adlı yasa altında ülke genelinde belirlenmiştir. fakat yerel kararların alınması gerektiğinde yerel kuruluşların bilgi ve deneyimine önem verilir. Özel durumlar için komisyonlar bölgelerde hizmet vermektedir. Copyright IGEMPortal Çevre koruma projelerine EPA aracılığıyla devlet eliyle finans sağlanmaktadır. Kirleticilere verilen cezalar da bütçeye dahil edilir. EPA dışında çevre ile ilgili diğer kurumlar: • Ordu Mühendislik Aarştırma Kurumu ( Army Corps of Engineers ) • Ulusal Enerji Kaynakları Komitesi ( FERC) • Mahkemeler • Havza Komisyonları • Belediyeler • US Jeolojik Araştırmalar Kurumu Ulusal Enerji Kaynakları Komitesi ve Jeolojik Araştırmalar Kurumları yardımcı faaliyette bulunmaktadırlar. Asıl çevre koruma kontrolleri ve proje kontrolleri, çalışmaların bölge ve özelliklerine bağlı olarak Ordu Mühendislik Aarştırma Kurumu, Havza komisyonları ve belediyeler arasında paylaşılmakta veya koordineli olarak yapılmaktadır. Mahkemeler, kişilerin veya kurumların açacağı özel çevre davaları sözkonusu olduğunda devreye girmektedir. Ayrıca EPA’ nın vereceği cezalar mahkeme kararıyla denetlenmekte ve onaylanmaktadır. Kişi ve kuruluşların bu cezalara karşı çıkma hakkı vardır. Amerika’ da çevre projelerini gelişmiş özel çevre acenteleri yapar. Bu projeler onlara bölgedeki yetkili kuruluş tarafından verilir ( Belediye, havza komisyonu gibi ). Bu kuruluş oluşturulan projenin yapımı uygulaması sırasında çevresel etkilerini belirlemek ve izlemek zorundadır. EPA bütün çevresel projelerin hangi bölgede, hangi sıklıkta ve ne derecede başarılı olarak yapıldığını belirli çalışma dönemleri sonunda halka duyurur. Halkın olumsuz tepkisi ile başarısız yetkili kuruluşlar yaşayamaz. Seçimle iktadara gelemez. Copyright IGEMPortal TÜRKİYE’ DE MEVCUT DURUM Bugün Türkiye’ de içme suyu havzalarında yetkili kurumlar; • Çevre Bakanlığı • Mahalli İdareler • Sağlık Bakanlığı • DSİ Genel Müdürlüğü • Sanayi ve Ticaret Bakanlığı • İSKİ • İstanbul Büyükşehir Belediyesi • İlçe Belediyeler Uygulamadaki en önemli sorunlardan birisi mevzuat yetersizliği ve eksikliğidir. Yetki ve sorumlulukların, görev sınırlarının iyi belirlenmemiş olması gerekli önlemlerin zamanında alınmasını engellemektedir. Kanalizasyon ve su teminine ilişkin sorumluluklar İSKİ’ ye verilmiş olmakla birlikte aynı görev başka kurumlara da verilerek yetkinin nasıl kullanılacağı belirtilmemiştir. Havzadaki su kalitesinden sorumlu kurumlar arasında gerekli koordinasyon olmadığı gibi teknik donanım ve teknik kadro eksiklikleri de bulunmaktadır. Koordinasyon eksikliği nedeniyle ölçüm sonuçları değerlendirilememektedir. Umumi Hıfzısıha Kanunun’daki 237. madde dağıtım şebekelerine verilen su kaynaklarının kirlenmesini önlemek için su koruma bölgelerinin oluşturulmasına olanak tanımaktadır. Oysa bu hüküm SKKY’ye göre DSİ ve İstanbul’ da İSKİ tarafından yürütülmektedir. 240. madde ise kaynak sularını Belediyenin sorumluluğuna vermiştir. Oysa 167 sayılı Yeraltı Suları Hakkındaki Kanun bu sularla ilgili tüm sorumluluğu DSİ’ye vermektedir. İSKİ’nin çalışmalarını sürdürebilmesi için işbirliği yapması gereken kurumlar DSİ ve Büyükşehir Belediyesidir. 1981 de İSKİ kurulmadan önce İstanbul’da su temini konusunda sorumluluk DSİ’ye aitti. Aynı yıl DSİ, yalnız büyük barajların sorumluluğunu üstlenerek diğer tüm sorumluluklarını İSKİ’ye devretmiştir. Bugün DSİ baraj yapımından sorumludur. Büyükşehir Belediyisi de su temini yükümlülüğnü İSKİ’ye devretmiştir. Mevcut İSKİ yasa ve yönetmeliği kaçak yerleşim ve işletmeleri ortadan kaldırmaya yeterli değildir. Belediyeler uygulamasını 3194 sayılı yasa gereğince İSKİ’ ye danışarak inşaat ruhsatı verme gerçekleştirmemektedirler. Yetki karmaşası ve politik nedenler havzalarda Copyright IGEMPortal yapılaşmayı doğurmuştur. İSKİ yasası bu binaların yıkılması yetkisini aynı kuruluşa verdiği halde nasıl uygulanacağını belirtmemiştir. Atıksu yönetimi konusunda ise DSİ, İSKİ, Belediyeler ve halindedir. Yapılan çalışmalar İSKİ’ nin deşarjlarında Sağlık hiçbir Bakanlığı etkileşim kurum tarafından denetlenmediğini ortaya koymaktadır. AMERİKA’DAKİ SU KAYNAKLARI YÖNETİMİ ÖRNEK ALINARAK TÜRKİYE İÇİN YÖNETİM SİSTEMİ ÖNERİLERİ Biz Türkiye için oluşturulacak su kaynakları yönetim sistemi için iki farklı sistem öneriyoruz. Öneri 1: İller Bankasının ve Devlet Su İşlerinin kadroları ve yetkileri geliştirilmelidir. Havzalarda her havza için ayrı ayrı komisyonlar kurulmalıdır. Bu komisyonların başkanı kesinlikle belediye başkanı olmamalıdır. Havza komisyonları alt yapısı sağlam teknik ve bilimsel dayanaklı, çalışan halkın görüşlerine de yer veren ve havzayı bütünüyle kontrol eden kuruluşlar olmalıdır. ünyesinde halk temsilcileri, endüstri temsilcileri, belediye temsilcileri, gönüllü kuruluş temsilcileri olabilir. Başkan komisyonun kendi içinde yapacağı seçimle belirlenmelidir. Ülke, bölgelere ayrılmalı ve her bölge içinde bulunan havzaların tümünü kontrol için bölgenin en büyük üniversitesi bünyesinde Bilgi Su Kalitesi Enstitüsü kurulmalıdır. Bu enstitü havza komisyonlarının ve belediyelerin yaptığı su kalitesi çalışmalarının önemini ve başarısını değerlendirmeli ve sonuçları halka duyurmalıdır. Ayrıca Askeriye bünyesinde yaptırım amacıyla kurulacak askeri mühendislerden oluşan kuruma bildirecektir. Projenin durdurulmasını veya yetkililerin cezalandırılmasını sağlayacaktır. Bu askeri kurum ve enstitülerin halkın şikayetlerine çok açık olması ve gerekli değerlendirmeleri yapması gerekir. İSKİ varlığını sürdürecek fakat gerekirse görevlerinin yoğunluğunun azalmasıyla daha kaliteli işler yapacaktır. Çevre Bakanlığı kuvvetli ve güvenilir bir üst kuruluş olma özelliğini kazanmalı, bütün bu alt kuruluşların çalışmalarını ve görevlerini yapmalarını sağlamalıdır. Cezalar arttırılmalı, teknik kadrolara önem verilmelidir. Cezaların tümü Çevre Bakanlığında toplanmalı, değerlendirmeler burada yapılarak yetkili kuruluşlar arasında adaletli olarak bölüştürülmelidir. Copyright IGEMPortal Ayrıca ülke genelinde özel çevre kuruluşlarının güçlendirilmesi ve teknolojik olarak ileri projeler üretmesi sağlanmalıdır. Bu da ancak onlara çok iş vermek ve bu işleri sıkı bir şekilde kontrol etmek mümkündür. Öneri 2: Türkiye’deki mevcut sistemin işlememesinin, etkin ve sürekli bir yönetim mekanizmasının mevcut olmamasının temel nedeninin mevcut kurumlar arasında koordinasyonun olmayışı ve kontrol-denetim-yaptırım süreçlerinde yetki dağılımındaki karmaşıklık olduğu daha önce belirtilmişti.. Bir kuruma sorumluluğun verilmiş olması, ancak yaptırım gücünün verilmemiş olması, beraberinde kontrolsüzlüğü ve denetimsiliği getirmektedir. Su kalitesi yönetiminde konu ile ilgili kurumlar arasında koordinasyonu sağlayıcı merkezi bir birim oluşturulmalıdır. Bu birim, devlet bünyesinde, ancak siyasi otoriteden bağımsız, özerk bir kurum olmalıdır. Bu kuruma şimdilik Türkiye Çevre Koruma Kurumu diyelim. Kurumun görevleri; çevre ile ilgili herhangi bir durumda konu ile ilgili birimleri biraraya toplamak, bu birimler arası etkileşimi ve projelerin gerçekleştirilmesi için finans sağlamaktır. Biz konu ile ilgili olara kurumun ve bünyesindeki birimler arasındaki ilişkileri, su kalitesi özellikle havza yönetimi bazında ele alacağız. Havza bünyesindeki mevcut yetkili kurumlar ile şimdi belirleyeceğimiz kurumlar aşağıda verilmiştir. • Çevre Bakanlığı • Mahalli İdareler • Sağlık Bakanlığı • DSİ Genel Müdürlüğü • Sanayi ve Ticaret Bakanlığı • İSKİ • İstanbul Büyükşehir Belediyesi • İlçe Belediyeler Ek olarak; • TÜBİTAK • Bölge Üniversiteleri • Bölgedeki çevre örgütleri ( Bu örgütler de kendi aralarında etkileşimi sağlayıcı bir yapı oluşturmaya yöneltilmelidir.) • İlgili meslek odaları ( Çevre Mühendisleri Odası, Jeoloji Mühendisleri Odası vb. ) Copyright IGEMPortal TÜBİTAK ve bölge üniversitelerinin konunun içinde aktif rol almaları, geliştirilen stratejilerin bilimsel temele dayandırılmasını sağlar. Aynı durum meslek odaları temsilcileri için de geçerlidir. TÇKK bu kurumları toplantıya çağırır. Bu toplantı bölgede gerçekleştirilir. TÇKK’ ndan da toplantıya temsilci / temsilciler katılır. Gerekli işbölümü ve yetki dağılımı bu toplantılarda belirlenir. TÇKK gerekli kurumlara yetki verdiği gibi yaptırım gücü de verebilir. Kurum, yetki ve yaptırım gücü verme yetkisini düzenlenecek yasa ve yönetmeliklerden ve bu yasa ve yönetmeliklerde belirlenen çerçevelere göre belirli bir insiyatif hakkı ile alır. Yetki ve yaptırım gücü dağılımının bu toplantılarda belirlenmesi her durum için baştan ele alınması, mevzuatın eskimesi, yeni koşullara yanıt verememesi, yetki karmaşası gibi sakıncalı durumları da ortadan kaldıracaktır. Havza içindeki kurumlar yetki ve görev dağılımı yapıldıktan sonra bölgedeki endüstri kuruluşları ve halkın da katılacağı toplantılar düzenleyerek havza içindeki genel eğilimi ve istekleri belirlerler. Kurumlar çalışmalarına başladıktan sonra belirli periyotlarda toplanırlar ve ortak bir politika ortaya koyarlar. Bölgedeki kurumların oluşturduğu bu koordine gruba da Havza Komisyonu diyelim. Girişimcilerin planladıkları girişimleri için hazırlayacakları ÇED Raporları TÜBİTAK ve Bölge Üniversiteleri kontrolünde özel kurmlar tarafından hazırlandıktan sonra Havza Komisyonunda incelemeye alınır. Bu incelemeye ÇED’ i hazırlayan kuruluş, girişimci ve bölge halkı da katılır. Toplanan cezalar TÇKK’unda toplanır. Her havzanın ve bölgenin paraları TÇKK’u bünyesinde kendi fonlarında toplanır. Bu paraların belirli bir oranı da kurumun kendi merkezi fonuna aktarılır. Bu fonların gelir ve giderleri, işleyişi tüm komisyonlarca kontrol edilebilir. Şahıslar veya kurumlar verilen komisyon ya da TÇKK kararlarının değiştirilmesi amacıyla Bölge İdare Mahkemelerine başvurabilirler. Copyright IGEMPortal İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ASYA ÜLKELERİNDEKİ SU KALİTESİ YÖNETİMİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Dersin Adı: WATER QUALITY MANAGEMENT Dersi Veren: Prof. Dr. I. Ethem Gönenç Hazırlayanlar: Hilal Kınlı Özden Davaslıgil Özden Gün Banu Süzen OCAK 1996 İÇİNDEKİLER Copyright IGEMPortal I. GİRİŞ 1 II. ÇALIŞMANIN AMACI 5 III. İNCELENEN YAYINLAR III.1. JAPONYA’DA BULUNAN KASUMİGAURA GÖLÜ 6 6 III.2. JAPONYA’DA SU YÖNETİMİ AMAÇLARI 18 III.3. JAPONYA’DA SU YÖNETİMİ ALTERNATİFLERİNDEN SEÇİM YAPMAK İÇİN UYGULANAN PROSEDÜR. 22 III.4.ÇEVRE YÖNETİMİNDE ORTAK FAALİYET VE BUNUN DENETLENMESİ (JAPONYA) 25 III.5. ÇİN’DE BULUNAN DİANCHİ GÖLÜNÜN ARITILMASINDA HÜKÜMETİN ROLÜ 30 III.6. ÇİN’DE BULUNAN TAİHU GÖLÜNDE ÖTRÖFİKASYONUN ÖNLENMESİ STRATEJİLERİ 34 III.7. ÇİN’DE BULUNAN ŞANGAY, DİANSHAN GÖLÜNDEKİ SU KAYNAKLARINI KORUYARAK HAVZANIN EKONOMİK GELİŞİMİNİ DÜZENLEME 39 III.8. ÇİN’DE BULUNAN CHAOHU GÖLÜNDE ÖTRÖFİKASYON KONTROLÜ İÇİN STRATEJİ VE EYLEM 44 III.9. FİLİPİNLER’DE BULUNAN VE HİPERTROFİK BİR GÖL OLAN BAY LAGÜNÜNÜN SU KALİTESİ DEĞERLENDİRMESİ VE YÖNETİMİ:PROBLEMLER VE STRATEJİLER 46 III.10.FİLİPİNLER’DE ÖTRÖFİK VE BOZULMUŞ BİR GÖL OLAN BAY LAGÜNÜNÜN KALİTESİNİN DÜZELTİLMESİNDE HALKIN ETKİSİ 51 III.11.HAVZADAN GELEN NOKTASAL OLMAYAN KİRLENMENİN SU KALİTESİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ-İSTATİSTİKSEL BİR YAKLAŞIM (HİNDİSTAN) 55 III.12.TAYLAND’DA BULUNAN SONGKLA LAGÜNÜNÜN ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ VE SU KAYNAKLARININ GELİŞTİRİLMESİ 63 III.13.ASYA’DA SULAK ALANLARIN KORUNMASI İÇİN HALKIN KİŞİSEL GİRİŞİMLERİ 69 III.14.SU KİRLİLİĞİ KONTROLU YÖNETMELİĞİ-DÖRDÜNCÜ BÖLÜM 71 IV. SONUÇ 77 V. KAYNAKLAR 87 Copyright IGEMPortal I. GİRİŞ Göller ve rezervuarlar dünyadaki yüzeysel tatlı su kaynakları arasında en önemli kısmı oluşturmaktadır. İçme suyu, sulama, endüstriyel kullanım suyu ve enerji üretimi temin ederler. Çoğu başka yerde bulunmayan sayısız balık, kabuklu deniz canlıları, kaplumbağa, amfibyan, kuş, yaban hayvanı ve su bitkisi türüne barınma ve beslenme yeri oluştururlar. Bu hayvan ve bitkilerin çoğu yerli canlılar için protein ve diğer gereksinimlerini karşılayıcı kaynaktır. Göl ve rezervuarlar yüzme, bot vs. ile gezme, balıkçılık ve dinlenme için rekreasyon kaynağıdır. Göller aynı zamanda bazı bölgelerde taşımacılık için önemli bir ortam oluştururlar. Son olarak, göl ve rezervuarların hemen hepsinden evsel ve endüstriyel atıksular ile enerji istasyonlarının soğutma suları için alıcı ortam olarak yararlanılır. Göller nehirlere göre daha karmaşık ve hassas ekosistemlerdir. Göller ve nisbeten daha az olan rezervuarlar esasen kapalı sistemlerdir. Doğal döngülerinin kirleticileri sifonla dışarı atması uzun zaman alır. Büyük ve derin göllerde suyun yenilenmesi çok yavaş olur, yüzlerce hatta binlerce yıl alır. Göller bozulmaya karşı dayanıksızlıkları nedeniyle akarsulara göre daha özenli ve karmaşık yönetime ihtiyaç gösterirler. Herhangi bir entegre su kaynağı yönetim stratejisinde su kütlesinin hem kendisini, hem de çevreleyen havzasını hedef alan programlarla göl ve rezervuarlara özel önem verilmesi gereklidir. Dünya Bankası göl ve rezervuarların uzun vadeli yönetimi ve korunması için Su Kaynakları Yönetimi Politikası yoluyla tedbirler getirmektedir. Dünya üzerindeki suların yalnızca % 3'ü tatlıdır ve yüzeyde de yine bunların çok az bir kısmı bulunmaktadır. Yeryüzünde halihazırda mevcut tatlı su kaynaklarının % 50'den fazlasını göl ve rezervuarlar oluşturmaktadır. Ne göller ne de rezervuarlar dünya üzerinde eşit şekilde dağılmıştır. Göl ve rezervuarların çoğu yüksek gelir seviyesine sahip ülkeler arasında yer alan Kuzey Amerika ve Batı Avrupa ülkelerinde bulunmaktadır. Ancak merkezi ekonomi yönetimine sahip Doğu ve Orta Avrupa ile Latin Amerika'daki gelişmekte olan ülkelerde göl ve rezervuarların rolü daha önemlidir. Bu ülkelerde nüfuslar hızla artmakta; evsel kullanım, endüstriyel kullanım, sulama ve enerji eldesi ile tatlı su balıkları ve diğer göl bitki ve hayvanlarından elde edilen proteine giderek daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır. Yakın zamana kadar nüfus ve ekonomideki büyüme, insan yaşamının ve ekonomik büyümenin bağlı olduğu göl ve rezervuar kaynaklarının yönetimine gerekli özen Copyright IGEMPortal gösterilmeksizin gerçekleşmiştir. Son 50 yıldır pek çok ülkede göl ve rezervuarlarda mevcut tatlı suyun gerek kalitesinde, gerekse miktarında önemli ölçüde azalma meydana gelmiştir. Göl ve rezervuarlar giderek ekolojik ve ekonomik işlevlerini yerine getirmekten aciz duruma gelmektedir. Düşük ve orta gelir seviyesine sahip ülkelerde yaşayan nüfusun önümüzdeki 30 yılın sonunda 2-3 misli artıp 2025 yılında 4.7 milyardan 7.3 milyara ulaşacağı tahmin edilmektedir. Bunca insanın gereksinim ve arzularını karşılayacak fabrika ve enerji santrallerinin çalıştırılması, besin maddesi yetiştirilmesi ve içme suyunun sağlanması giderek zorlaşacaktır. Bunca ihtiyacımızı karşılayacak olan göl ve rezervuarların daha fazla bozulmasını ve tükenmesini önlemek için şimdiden eyleme geçilmesi şarttır. II. ÇALIŞMANIN AMACI Bu çalışmanın amacı, Asya’da bulunan Japonya, Çin, Filipinler, Tayland ve Hindistan gibi ülkelerde göller bazında su kalitesinin korunmasına ve yönetimine yönelik bazı çalışmaların incelenerek, sözkonusu ülkelerde su kalitesinin bozulmasına neden olan etkenlerin belirlenmesi, su kalitesinin korunması için alınan ve alınması öngörülen tedbirler ve su kalitesi yönetimi konularında bilgi sahibi olunması ve ülkemizdeki mevcut yönetmelikle karşılaştırılmasının yapılmasıdır. Copyright IGEMPortal III.1. JAPONYADA BULUNAN KASUMIGAURA GÖLÜ Japonya’nın en büyük ikinci gölü durumunda olan Kasumigaura Gölü üç bölümden oluşmaktadır: Nishiura, Kitaura ve Hitachi Tone Nehri. Bu üç bölümün toplam alanı 220 km2’dir. Toplam 56 akarsu gölü beslemektedir ve en büyüğü Sakura Nehridir. Kasumigaura büyük olmasına karşılık oldukça sığ bir göldür. Kasumigaura Gölü ve havzası ile ilgili genel bilgiler aşağıda verilmiştir. Ortalama derinlik : 4 m. Maksimum derinlik : 7 m. Havza alanı : 2200 km2 Havza nüfusu : 940.000 kişi Havzadaki konut sayısı : 280.000 HAVZADA ARAZİ KULLANIM AMAÇLARI Tüm havza oldukça verimli, düz topraklara, harika bir iklime ve su kaynaklarına sahip olduğundan tarım, çiftlik hayvancılığı ve deniz ürünleri endüstrilerine açıktır. Özellikle Japonya' nın üçüncü büyük domuz yetiştirme çiftliği buradadır. Balıkçılık yüzyıllardır çok önemli bir endüstri durumundadır. Bunlara ek olarak, Tokyo' nun merkezine 60 km. uzaklıkta olması bölgedeki üretim sektörünün de gelişmesine yol açmıştır.Doğal güzellikleriyle,oldukça güzel manzaralı tabiatıyla rekreasyonel amaçlı kullanılan gölde ulusal parklar ve halkın dinlenme alanları da bulunmaktadır. Kasumigaura Havzası toprak kullanım kategorileri Tablo.1' de belirtilmiştir. Tablo.1.Kasumigaura Havzası Toprak Kullanım Kategorileri ( %) ŞEHİR 12.4 PİRİNÇ KURU TARLALARI ALANLAR 21.2 16.0 DAĞLAR GÖL 40.1 10.3 Kasumigaura Havzası endüstrileri ile ilgili genel bilgiler de aşağıda belirtildiği gibidir. Copyright IGEMPortal KASUMİGAURA HAVZASI ENDÜSTRİYEL YAPISI Üretim: * Yıllık ihracat 2.4 trilyon yen (1.350 trilyon TL)- İbaraki toplamının % 20' si. Tarım : * Pirinç tarlaları =48.000 ha - İbaraki toplamının % 50'si * Nilüfer kökleri = 17.000 ha- İbaraki' nin yaklaşık % 100 'ü. * Tokyo metropolitan şehrinin taze sebze ihtiyacını karşılayan önemli bölgeler. Hayvan Çiftlikleri: * Domuz yetiştirme = 330.000 baş- İbaraki toplamının % 50' si * Sığır eti üretimi = 20.000 baş- İbaraki toplamının %40' ı * Süt ürünleri ve yumurta üretimi = 6.17 milyon yen (3.5 milyar) (NOT: Değerler 1993 yılı içindir.) SU KULLANIM AMAÇLARI Göl sularından içme, endüstriyel ve sulama amaçlı faydalanılmaktadır. Gölde limanlar ve rekreasyonel alanlar da bulunmaktadır. Göl suyuna duyulan ihtiyaç değişen hayat şartları, nüfus artışı, tarımsal ve endüstriyel faaliyetlere bağlı olarak artmaktadır. Tablo ...' da Kasumigaura Gölü sularının bugünkü kullanım durumu belirtilmiştir. Tablo. Kasumigura Gölü Sularının Bugünkü Kullanım Durumu Kullanım Amacı Maksimum Miktar ( m3/ sn ) İçme 2.36 Endüstriyel 8.17 Tarımsal 50.92 Diğer 0.17 TOPLAM 61.62 Copyright IGEMPortal I. SU GELİŞTİRME VE KULLANIMI GELİŞTİRMEKASUMİGAURA GÖLÜ GELİŞTİRME PLANI Kasumigaura Gölü çevresindeki bölgede sık sık su taşkınları meydana gelmektedir. Bu taşkınlarla tarım alanları zarar görmektedir. Çok farklı amaçlarla göl sularına duyulan ihtiyaç artmakta, bu da gölün su kaynaklarından daha etkili bir şekilde faydalanmayı gerektirmektedir. Bu nedenlerle hem etkili bir su kotrolü ve hem de faydalı kullanımı amaçlarıyla bir geliştirme projesi planlanmıştır ve tamamlanmasına çalışılmaktadır. Bu plan gerçekleştiğinde göl bölgesindeki yaşam şartları ve üretim fonksiyonlarında ortaya çıkacak değişimler nedeniyle bir de su kaynakları altyapı hazırlık projesi düşünülmüştür. Bu iki projeden oluşan planla ilgili şematik gösterim Şekil.1' de belirtilmiştir. Şekil.1. Kasumigaura Gölü Geliştirme Planı Sel SU KONTROL Baskını Ölçümleri PROJESİ 1.KASIMIGAUR A GELİŞTİRME İçme Suyu PLANI SU PROJESİ KULLANIM Su Kaynakları Endüstriyel Kullanım Sulama Suyu Copyright IGEMPortal Arazi İyileştirme Projeleri ETKİ AZALTMA PROJESİ Akarsu İyileştirme Projeleri Balıkçılık Limanı Projeleri Denizcilik Kaynaklarını Koruma Projeleri 2.KASIMIGAURA Deniz Ürünleri Dağıtım Projeleri SU Rekreasyon Alanları Projeleri KAYNAKLARI Su Temini Projeleri ALTYAPI HAZIRLIK PROJESİ Zirai Yerleşimlerin Atıksularını Bertaraf SU KALİTE Etme Projeleri KORUMA Gölü Besleyen Nehirlerin Su Kalitesini PROJELERİ İyileştirme Projeleri Kasumigaura Gölü Su Kalitesini İyileştirme Projesi Kanalizasyon Projeleri Hayvancılık Faaliyetleri Atıksuları Bertaraf Etme Projeleri Kanalizasyon Atıksuların Bertaraf Etme Projeleri Katı Atık Bertaraf Etme Projeleri Copyright IGEMPortal A. KASUMİGAURA GELİŞTİRME PROJESİ(1968-1995 ; Maliyet : 286.4 Milyar Yen) 1968 yılı Mart ayında, Kasumigaura havzasında su baskını ve deniz suyu girişimlerini engellemek ve aynı zamanda gelecekteki su ihtiyacını karşılamak amacıyla etkili bir su kalite kontrolü ve kullanımını sağlayacak bir proje planlanmıştır. bu proje ile sahil şeridinde , yüksekliği deniz seviyesinden 3 m. yukarıda olan bir su toplama yapısının inşası planlanmıştır.Böylelikle 43 m3/ sn' lik bir su kullanımı sağlanacaktır. Kasumigaura Geliştirme Pprojesi suyu kullanıcıları Tablo ....'da belirtilmiştir. Tablo. Kasumigura Geliştirme Projesi Suyu Kullanıcıları ( m3 / sn ) Kullanım İbaraki Chiba Eyaleti Tokyo TOPLAM Amacı Eyaleti İçme 2.50 1.56 1.50 5.56 Endüstriyel 16.60 1.20 - 17.8 Tarımsal 18.13 1.43 - 19.56 TOPLAM 37.23 4.19 1.50 42.92 B. KASUMIGAURA SU KAYNAKLARI ALTYAPI HAZIRLIK PROJESİ ( 1975-..; Maliyet : 416.9 Milyar Yen) Kasumigaura Geliştirme Projesinin göl bölgesinde meydana getireceğ, yaşam şartlarındaki değişiklikler nedeniyle bu projeye gerek duyulmuştur. Proje amaçları şöyle belirtilmiştir: 1. Yüksek bir su kalitesi sağlamak 2. Bölgedeki sağlık koşullarını iyileştirmek ve stabilitesini sağlamak 3. Projenin gölde ve bölgedeki üretim faliyetlerinde, günlük yaşam şartlarında oluşturabileceği zararlı etkileri azaltmak. Su Kaynakları Bölgesi : Kasumigaura Geliştirme Projesinin sonucunda belirgin şekilde sosyo-ekonomik değişikliklere uğraması beklenen 23 şehir, kasaba ve köy. Proje Tamamlanma Bölgesi : Yukarıda belirtilen su kaynakları bölgesi ve çevresindeki 42 şehir, kasaba ve köy. Copyright IGEMPortal KASUMIGAURA SU GETİRME PROJESİ (1976-2000; Maliyet: 190 Milyar Yen) Japonya' da yıllık yağışlar dünya ortalamasının iki katı olduğu halde kişi başına düşen ortalama yıllık yağış miktarı dünya ortamasının yarısına karşılık gelmektedir. Bu nedenle su kesintileri 1994 yılı yazında 15 milyon kişiyi susuz bırakmıştır. Yapı Bakanlığı "akış rejimi ayarlama projesi " ile Naka ve Tone nehirlerini Kasumigaura Gölüne bağlayarak yılda 650 milyon ton su sağlanmasını gerçekleştirmiştir. Projeden sağlanacak sudan yararlanan eyaletler ile ilgili veriler Tablo. ' da belirtilmiştir. Tablo. Kasumigaura Su Getirme Sistemi Kullanıcıları ( m3 / sn ) Kullanım İbaraki Chiba Amacı Eyaleti Eyaleti İçme 6.60 1.26 1.40 0.94 10.20 Endüstriyel 2.10 0.40 - - 2.50 8.70 1.66 1.40 0.94 12.70 TOPLAM Tokyo Saitama TOPLAM Eyaleti Havzanın Bugünkü Kullanımı ve Çözüm Bekleyen Problemler: 1. Su Kirliliği : Artan nüfus ve gelişen endüstriler su ihtiyacında bir artma yarattıkları gibi çevresel ve sosoyal problemler de oluşturmaktadır.Gölde koku ve estetik yönden köyüleşme görülmektedir. KOI, N ve P konsantrasyonlarında artış görülmektedir. Ötrifikasyon problemiyle karşı karşıya kalınmıştır. Su kalite ölçümleri havzadaki nehirler ve göller üzerinde yre alan kontrol noktalarında yapılan ölçümlerle belirlenmektedir. Kirliliğin önemine göre yılda 4-24 defa ölçüm yapılmaktadır. 2. Kuraklık : Bölgede sık sık su kesintisi problemi yaşanmaktadır.Son olarak Nisan ve Mayıs aylarında Naka Nehri çevresinde tuzluluğun artması yöredeki insanların yaşamını kötü yönde etkilemiştir. Naka Nehri 1984,1987, 1990, 1991 ve 1993'te ; Tone Nehri 1972, 1973, 1978, 1979, 1980, 1982, 1987, 1990 ve 1994 'te kuraklık çekişlerdir. 3. Artan Su İhtiyacı : Artan nüfus, yaşam çevresinin iyileştirilmesi, bölgesel gelişim ve su teminin yeraltı su kaynaklarından yüzeysel su kaynaklarına yönelmesiyle eldeki kısıtlı kaynakların çok etkili şekilde kullanılması için çalışmalar yapılması gereklidir. Copyright IGEMPortal Kasumigaura Su Getirme Projesinin Avantajları: • Kasumigaura ve Sakura Nehri sularının kalitesinde iyileşme • Naka ve Tone Nehirlerine kurak dönemlerde su temini • İlave içme ve kullanma suyu temini Kasumigaura Su Getirme Projesinden Beklenen Sonuçlar: 1. Kanalizasyon iyileştirme projeleri ve atıksu kontrolü gibi su kalite koruma projeleri ile birlikte Kasumigaura Su Getirme Projesinin tamamlanmasıyla Naka v Tone Nehirlerinin yüksek kalitedeki sularının Kasumigaura Gölüne karışması sağlanacak. göl sularında seyrelme ve sirkülasyonun etkisiyle fiziiksel ve estetik koşullarda iyileşme görülecektir. Arıtma maliyeti düşecek ve göl sularındaki iyileşme turizme de olumlu yönde etki edecektir. 2. Kurak dönemde su temini, tuzluluğun azaltılması ve su kalitesinin yükselmesi, ekosistemin korunması ve yüksek kalitede su temininin sağlanması yararları olacaktır. 3. İçme ve kullanma suyu olarak gelecekteki ihtiyacı karşılayacak 12.7 m3 / sn' lik bir su temini sağlanacak. KASUMIGAURA SU KULLANIM PROJESİ (1975-2004 ; Maliyet: 240.6 Milyar Yen ) Proje, İbaraki Eyaletinin güneydoğusundaki 30 şehir, kasaba ve köyde faliyet gösteren endüstri, çiftlik ve yerleşim yerine sabit miktarda su temini sağlamak amacıyla planlanmıştır. Tablo. ' da su temini ile ilgili bilgi verilmiştir. Tablo. Kasumigaura Su Kullanım Projesi Su İhtiyacı Kullanım Kategorileri Maksimum Su Temini Notlar (m3 / sn) İçme 1.01 500.000 kullanıcı Endüstriyel 1.06 Günlük mak. 85.000 m3 Tarımsal 17.76 21.640 ha TOPLAM 19.83 Copyright IGEMPortal II. KASUMIGAURA SU KALİTE KORUMA PLANI İBARAKİ EYALETİ KANUNU : Kasumigaura Gölünde ötrifikasyonu önleme amacıyla 1982' de tamamlanan kanunla yasal bir sistem getirilmiştir. Bu kanunla bölgedeki sakinler ve endüstriler atıksılarında ve üretimlerinde N ve P konsantrasyonlarını düşürmek zorunda kaldılar. GÖLLER KANUNU : 1984 ' te ortaya atılan kanun 1985 'te tamamlanmıştır.Su kirliliğine maruz kalan göl ve bataklıkların su kalitesini korumak amacıyla özel ölçümler getirmiştir. Fabrika ve işyerlerinden verilen atıksuları düzenlemek, kanalizaasyon sistemi atıksularının kalitesini yükseltmek amaçlarıyla ölçümler yapılmasını öngören geliştirilmiş, sistematik bir planlama getirmiştir. 1987 yılında İbaraki Eyaleti bu konuda bir su kalite koruma planı yayınlamıştır. SU KİRLİLİĞİ KONTROL KANUNU :Ulusal ve bölgesel yönetim bazında su kalite kontrol politikasını belirleyen en önemli yasadır. Bu yasa, su temin edilen alanlarda endüstriyelatıksu standardı getirmiş ve su kirliliği kontrolünde düzenleyici bir güç oluşturmuştur. İbaraki Eyaleti ötrifikasyon ve su kirliliği kontrolünde daha da sert standartlar getirmiştir. 1990 'da mutfak, banyo ve tuvaletten kaynaklanan arıtılmamış atıksularla ilgili olarak düzeltmeler yapılarak halkın da duyarlılık göstermesi sağlanmıştır. III. SU KALİTE İYİLEŞTİRME ÇALIŞMALARI 1-) Evsel Tedbirler Kanalizasyon Sistemleri : Havzada gerçekleştirilen su kalite koruma faliyetlerinin sonucu olarak kanalizasyon sistemlerinin inşa edilmesi kaçınılmazdır. Bu amaçla havzada özel çevre koruma bölgeleri de düşünülerek kanalizasyon inşaatı projeleri düşünülmüştür. Evsel atıksu arıtma tesislerinde N ve P arıtımı için en uygun teknoloji ve metot araştırılmaktadır. 1993 yılı sonunda Kasumigura havzasının nüfusunun % 36'sı kanalizasyon sisteminden yararlandığı belirtilmiştir. Copyright IGEMPortal Zirai Atıksuları Arıtma Tesisi : 1993 yılı sonunda sadece 10 şehir, kasaba ve köydeki yerleşimlere hizmet veren 13 tarımsal atıksu sistemi bulunduğu belirtilmiştir. Bu sistemlerde kanalizasyon atıksuları sulama suyu haline getirilerek bölgedeki su kalitesinin iyileştirmesine oldukça katkıda bulunulmaktadır. Ham Kanalizasyon Atıksu Arıtma Tesisleri : Pek çok şehir, kasaba ve köylerin atıksuları günümüzde devletin işlettiği arıtma tesislerinde arıtılmaktadır. Bu sistemden sadece 3 kasaba ve köy yararlanamamaktadır. Birleşik Arıtmalı Septik Tank Projeleri : Bölgedeki yerleşimin atmasıyla septik tankların da sayısında artma görülmektedir. Bugün yaklaşık 62.000 adet septik tank olduğu söylenmektedir. Fakat septik tanklar basit yapıda olduğundan atıksular arıtılmadan göle verilmekte ve bu da başlıca kirlenme nedeni yaratmaktadır.Basit septik tanklar çok fazla arıtma yapmadığından Ibaraki Eyaleti birleşik arıtmalı septik tankların kullanılması için girişimlerde bulunmuştur. Hatta birleşik arıtma yapan septik tankların doğru şekilde işletilmesi için yayınlar hazırlamıştır. Evsel Atıksular : Hiçbir arıtma işlemine uğramadan direkt göle, nehirlere akan evsel atıksularda ise kaynağında bazı önlemler alınmıştır. Bu konuda mutfakta filtre kullanmak, atıkları azaltmak, birleşik arıtma yapan septik tankların teşkili konularında devlet teşvik edici yayınlar hazırlamıştır. 2-) Fabrika ve İşyerlerinde Alınacak Tedbirler Denetleme ve Rehberlik : Bölgedeki fabrika ve işyerlerinin atıksularına Su Kirliliği Kanunu ve Ibaraki Eyaleti Kanununda belirtilen standartlar uygulanmaktadır. Kaynakta yapılan testler ve bağlayıcı kurallarla oldukça sıkı denetim yapılmaktadır. Yeni Fabrika ve İşyerleri : Kirliliğin artmasını önlemek amacıyla bölgede yeni kurulan fabrikalar atıksularını geri kazanma ve ileri atıksu arıtma teknolojilerini kullanmak için teşvik edilmektedir. Copyright IGEMPortal Bölgede yeni kurulacak her teşebbüs için İbaraki Eyaleti, o tesisin Kasumigaura Havzasındaki ötrifiksayona etkisine göre karar verir. Kapsam Dışı Fabrika ve İşyerleri : Atıksu standartları uygulanmayan çok az atık üreten işyerleri ve fabrikalar da atık yüklerini azaltmakla yükümlüdürler. Yardım ve Teşvikler : Eğitim ve seminerler düzenlenerek atıksu arıtma tesislerinin kurulması ve iyileştirilmesinde fabrika ve iş yerlerine rehberlik ve danışma gibi yardımlar yapılmaktadır. 3-) Tarımsal Önlemler Uygun gübreleme, su kontrolü ve sağlıklı toprak elde etme konularında rehberlik hizmetleri doğrultusunda yüzeysel akıştan gelen kirlenme engellenmektedir. Rehberlik hizmetleri yerel devlet kuruluşları ve tarımsal kuruluşlar tarafından gerçekleştirilmektedir. 4-) Hayvan Çiftliklerinde Alınacak Tedbirler Hayvan kümeslerinin iyileştirilmesi, temizliği ve bakımı konularına özen gösterilmesiyle, hayvansal atıkların su temin edilen kaynaklara karışması engellenmektedir. Hayvan dışkılarının tarımda kullanılmak üzere geri kazanılması ve bu tür atıkların arıtılma yöntemleri hakkında rehberlik hizmeti verilmektedir. Gübrelerden tarımsal amaçlarla yararlanmak üzere kurutma, fermentasyon, depolama, taşıma ve uygulama çalışmalarını gerçekleştirmek için sistemlerin geliştirilmesi konularında bilgilendirme yapılmaktadır. Gübre Dağıtım Sistemleri ile sebze, meyve yetiştiricileri ile hayvan yetiştiricilerini birbirine bağlayarak kendi tarımsal ihtiyaçlarını karşılaşmaları sağlanır. 5-) Balıkçılık Tedbirleri : Göldeki N, P yükünü azaltmak amacıyla, uygun sazan balığı yetiştirme teknikleri ve daha az kirliliğe neden olan balık türlerinin yetiştirilmesi konularında rehberlik verilmektedir. Copyright IGEMPortal 6-) Gölde Düzenli Su Kontrol Tedbirleri : Göl tabanında biriken çamurların drenajı: Göl tabanınıda biriken çamurlardan kaynaklanan N ve P başlıca kirlilik kaynağını oluşturmaktadır. Bu zararlı tabakanın temizlenmesi mekanik yolla gerçekleştirilmektedir. Mavi-yeşil Alglerin Giderilmesi : Gölün kirliliğine neden olan ve estetik açıdan da hem renk hem de problemi yaratan algler Yapı Bakanlılığının başlattığı temizleme projesi ile gerçekleştirilmektedir. Toplanan alglerin gübre olarak kullanılmasından başka olumlu kullanım yöntemleri araştırılmaktadır. Bitkilendirme İle Arıtma : Kasumigaura Gölü su kalitesini arttırmak amacıyla göl sahil şeridinde ve sığ bölgelerde su bitkileri yetiştirilmektedir. Eğitim Aktiviteleri : Kasumigaura su kalitesinin iyileştirilmesinde İbaraki Eyaleti halkının da olumlu katılımını sağlamanın vazgeçilmez olduğu görüşü hakimdir. Kasumigaura Gölü Problemlerini Yeniden Çözme Konseyi ile bölgedeki 41 şehir, kasaba ve köyde kurulan derneklerin ortaklaşa çalışmaları su kalite koruma amacına yönelik çeşitli projeler ve aktiviteler gerçekleştirilmiştir. Bu organizasyon şeması Şekil. ' de belirtilmiştir. Copyright IGEMPortal Şekil.. Kasumigaura Gölü Kirlilik Problemlerini Yeniden Çözme Konseyi IBARAKI EYALETİ Su Kalite Denetimi Halk Duyarlılığını Arttırma Çalışmaları Halkla İlişkiler 41 Bölgenin Yöresel Uzmanları Evsel Atıksularda Önlemlerin teşvik edilmesi Nehir Suları Kalite İyileştirme çalışmaları Kasumigaura Gölü Çevresel Bilgi Merkezi Kasumigaura Üzerine Bilgi Toplama ve Dağıtma Kasumigaura Doğa Gezileri ve Turlar Kasumigaura Çocuk Çevresel Gözlem Merkezi " Su Kalite Ayı " İlanı Çevresel Fuar ve Festivaller Copyright IGEMPortal III.2. JAPONYA' DA SU YÖNETİMİ AMAÇLARI Ryoose Higano NEHİR YASASI : Nehir yasasında su yönetimi amaçları şu şekilde belirtilmiştir ; " Taşkınlardan kaynaklanan zararları önlemek amacıyla akarsuların etraflıca yönetimi ve akarsu sularının normal fonksiyonlarının devam ettirilmesi, akarsulardan en uygun şekilde yararlanma yoluyla toprak korumasını ve ülkenin gelişimini sağlamak ve bu suretle halk emniyetini gerçekleştirmek, refahını arttırmak." Nehirlerin normal fonksiyonlarının devam ettirilmesine bağlı olarak belirlenen şartlar ; gemicilik, balıkçılık, gezinti, kalite, tuzluluğun önlenmesi, nehir ağızlarında birikimin önlenmesi, nehir yönetim faaliyetlerinin devamı ve yeraltı su seviyesinin korumasını kapsamaktadır. SU KAYNAKLARI GELİŞTİRME YASASI : Bu yasada belirtilen amaçlar ; " Nehirlerin oluşturduğu tüm su sistemlerinde, su kaynaklarının yararlı kullanımı ve geliştirme çalışmalarının arttırılması ile birlikte, endüstriyel gelişme, büyüme, şehir popülasyonunun artışına bağlı olarak su ihtiyacı olan bölgeler için su temin edilen ana su kaynaklarının kalitesinin ve güvenliğinin sağlanması, bunun sonucunda ulusal ekonominin gelişimine katkıda bulunmak ve insanların yaşam standartlarının iyileştirilmesi " şeklinde belirtilmiştir. SU KANUNU Japonya’ da nehirler devlet malı olarak kabul edilmektedir ve yönetimi kanunlarca gerçekleştirilmektedir. Nehir suları özel amaçlarla kullanılamaz denilmektedir. Nehir Kanunu A sınıfı ( 102 su sistemi ), B sınıfı ( 2185 su sistemi ) ve diğer nehirlere ( 9 su sistemi ) uygulanmaktadır. A sınıfına giren nehirler devletin kendisi, B sınıfı nehirler eyalet hükümeti ve diğerleri ilgili şehir, kasaba ve köylerin yöneticileri tarafından yönetilmektedir. Nehri yöneten kurum sel baskını durumunda gerekli acil durum önlemlerini alabilmektedir. Olağanüstü durumlarda su kullanımını kontrol edebilmektedir. Copyright IGEMPortal Nehir Kanununun uygulandığı akarsularda herbir sistem için temel bir çalışma planı hazırlanmıştır. Bu planda su sistemlerindeki gerçek şartlara uygun olarak aşağıdaki konularda somut bir şekilde yol gösterimi yapılmaktadır; 1 - Su sistemine bağlı olarak nehirleri emniyeti ve faydalı kullanımı konularında temel rehberlik. 2 - Nehir çalışmalarının proje planları için temel veriler: a) Taşkın dizaynı ve nehir kanalı ile taşkın kontrol barajları arasında yerleşimi. b) Anahtar bölgelerde yüksek su deşarjları dizaynı. c) Nehir sularının normal fonksiyonlarının korunması amacıyla anahtar bölgelerde gerekli deşarjlar. 3 - Nehir çalışmalarının uygulanması için veriler ; a) Tahmin edilen yüksek su seviyesi, dizayn bölgeleri ve anahtar bölgelerde kanal planlaması için önemli bilgiler. b) Amaçlar, nehir çalışmalarının çeşitleri, yerleri ve nehir yönetimi adına yapılan çalışmaların ana hatları. SU KAYNAKLARININ GELİŞİMİNİ ARTTIRMA KANUNU Su kaynakları geliştirme sistemi olarak tanımlanan su sistemleri için Su Kaynaklarının Gelişimini Arttırma Kanununa göre ayrı bir temel plan hazırlanmıştır. Bu planda projeler ve amaçları belirtilmiştir. Bugünkü duruma göre 5 su sistemi bu kapsamda ele alınmıştır : Tone, Yodo, Kisa, Yoshino ve Chikugo nehir sistemleri. Herbir su kaynakları geliştirme planında, temel olarak şu konular ele alınmıştır. 1 - Gelecekteki su ihtiyacını belirleme, kullanımdan kaynaklanan zararlar, su temini hedefleri. 2 - Hedef su teminine ulaşmak için gerekli veriler. 3 - Su kaynaklarının yararlı kullanımı ve geliştirilmesini kapsayan diğer önemli konular. Copyright IGEMPortal ÖZEL ÇOK AMAÇLI BARAJ KANUNU Nehir Kanunu dışında özel durumlarda uygulanan Özel Çok Amaçlı Baraj Kanunu da vardır. Bir çok amaçlı baraj yapılırken barajın yapılma nedenlerini gösteren temel plan hazırlanır. Bu plan ; 1 - Dalga ve taşkınlara karşı alınan koruma önlemleri 2 - Sulama, evsel ve endüstriyel amaçlı suların temini 3 - Su - gücü üretimi 4 - Nehir sularının normal fonksiyonlarının devamını sağlamak için gerekli olan suyun güvencesi, korunması. Nehir idare kurumu, nehir sularının kirliliğinin önlenmesi yolunda alınan önlemlerle birlikte, nehir sularının normal fonksiyonlarının devam ettirilebilmesi yolunda çalışmalar yapar. Bunlara ek olarak alınan diğer önlemler : 1 - Nehirlere gelen akım, Fabrika Atıksu Kontrol Kanunu ile Su Kirliliği Kontrol Kanununa göre belirlenen su kalite standartları ile kontrol edilmektedir. 2 - Drenaj sistemleri Kanalizasyon Kanunu ile iyileştirilerek kirlilik önlenmektedir. HALK SAĞLIĞINI KORUMA TEMEL KANUNU Su kirliliğine bağlı olarak halk sağlığını tehdit eden hastalıkların önlenmesi, halk sağlığını korumak ve yaşanabilir, sağlıklı bir çevre yaratmak amacıyla kararlaştırılmıştır. Bu kanun esas alınarak, ülkedeki herbir nehir, göl ve sahil alanı için kullanım amacına göre ( evsel, endüstriyel, balıkçılık, banyo,...) derecelendirilmiş ayrı standartlar hazırlanmaktadır. Halk sağlığını korumak için, bu standartlar ülkenin heryerinde aynı şekilde uygulanmalıdır. Copyright IGEMPortal III.3. JAPONYA'DA SU YÖNETİMİ ALTERNATİFLERİNDEN SEÇİM YAPMAK İÇİN UYGULANAN PROSEDÜR Japonya' da, Nehir Kanununa bağlı olarak A sınıfına giren nehirler devlet, B sınıfına giren nehirlerse eyalet hükümetleri tarafından yönetilmektedir. Nehrin A sınıfı olarak belirlenmesi, Nehir Konseyi ve ilgili eyalet valilerinin fikirleri alınarak gerçekleştirilir.Eyalet valileri kendi aralarında yaptığı genel toplantıdan sonra fikirlerini açıklarlar. Nehri yöneten yetkili kuruluş veya kişi, yönetimini üstlendiği her su sistemi için temel çalışma planı hazırlar. Bu plan; geçmişteki taşkınlardan oluşan zararlar, bugünkü su kaynaklarının yararlı kullanımı ve gelişimi, ayrıca ulusal toprak gelişme planı da gözönünde tutularak ayrıntılı bie şekilde hazırlanır. Çalışma planı hazırlanırken önce birkaç inceleme yapılır. A SINIFI NEHİRLER A sınıfına giren nehirler için, İnşaat Bakanı Nehir Konseyinin fikrini öğrendikten sonra plan hakkında karar verir. Nehir Konseyi üyeleri İnşaat Bakanı tarafından, ilgili yönetim kurumlarının memurları ve yerel devlet dairelerinin başkanları arasından seçilen tecrübeli kişilerden oluşur. Halkın düşüncelerinin dolaylı yoldan anlatıldığı organ olarak kabul edilebilir. .Belirli bir nehirde , herhangi bir sorun hakkında araştırma ve tartışma yapılması gerektiğinde Nehir Konseyi bünyesinde bir komite düzenlenlr. Bu komite üyeleri de İnşaat Bakanı tarafından üzerinde çalışılan konu ile ilgili bilgi ve tecrübe sahibi olan yerel devlet kuruluşlarının başkanları ve bu kuruluşların genel kurul üyeleri arasından seçilir. Buna ek olarak ; nehir yönetimini gerçekleştirenler , Nehir Kanunu uygulamaya geçtiğinde bundan direkt olarak etkilenen her teşebbüs üzerinde yargı hakkı bulunan yönetici kurumun başkanına danışmalıdır. Copyright IGEMPortal B SINIFI NEHİRLER Eyalet hükümeti, yönetimini gerçekleştirdiği nehirle ilgili olarak bir temel çalışma icraat planı hazırlar ve İnşaat Bakanının onayını alır. Önemli sorunların tartışılması gerekli hallerde eyalet konseyleri ilgili eyaletlerde kurulabilir. KARAR VERME SİSTEMİ A sınıfı bir nehre çok amaçlı baraj yapımı için, İnşaat Bakanı alternatifler üzerinde çalıştıktan sonra ilk olarak bir taslak planı hazırlar. Daha sonra yönetici kurumların başkanlarına danışır ve sonra eyalet valilerinin görüşlerini dinleyerek barajın yararları hakkında fikir alır. Eyalet valileri kendi aralarında yaptıkları genel toplantıda alınan kararın ardından görüşlerini bildirirler. Acil olarak, geniş bir alanı kapsayan bölgede su temini önlemlerinin alınması gerektiği hallerde , endüstrilerin yayılması ve şehir nüfusunun artması durumunda Başbakan bölgeyi bir " Su Kaynakları Geliştirme Sistemi ." olarak ilan eder. Bu karar , Eyalet Valileri ve Su Kynaklarını Geliştirme Konseyi' nin fikirlerinin dinlenmesinden ve Bakanlar Kurulunun kararı ardından verilir. Başbakan bölgedeki plan hakkınsda karar verirken ilgili yönetim kurumlarının başkanlarına danışır. Eyalet Valilerinin görüşlerini de dinler. Aynı zamanda Su Kaynaklarını Geliştirme Konseyinin Fikişrlerini de dikkate alır. Su Kaynaklarını Geliştirme Konseyi Başbakan tarafından belirlenen üyelerden oluşur. Su gücüyle elektrik üretiminde , Başbakan alternatif planları da gözönüne alarak güç kaynaklarının geliştirilmesi ile ilgili bir temel planın taslağını hazırlar. Bu planı tartışmak üzere Elektrik Gücü Geliştirme Koordinasyon Konseyi' ne götürerek , ilgili yönetici kurumların başkanları ile ortak çalışma yapar.Tüm bu işlemlerden sonra Başbakan temel plan üzerinde karar verir. Konsey, gerektiğinde , karar üzerinde rol oynaması için ilgili eyalet hükümetine ricada bulunur. Başbakanın yöneticisi olduğu Konsey Üyeleri, ilgili yönetim kurumlarının başkanları ve diğer bilgili ve tecrübeli kişilerden oluşur ve Başbakan tarafından belirlenir. Copyright IGEMPortal EKONOMİK PLANLAMA KURUMU GENEL MÜDÜRÜ, su kirliliğini önlemek amacıyla atıksu kalitesi standartlarına bağlı olarak su çalışmaları yapar: Eyalet valilerinin görüşlerini alır ve Su Kalitesi Konseyine danışarak su alanını tanımlar. Fabrikalar, maden ocakları, yün yıkama tekstil kuruluşları, kanalizasyon vb. yerlere uygulanan atıksu standartlarını belirler. Halkın standartlarla ilgili ihbarını değerlendirir ve aynı zamanda ilgili yönetici kurumlarının başında bulunanları bu standartların sağlanması için uyarır. Su Kalite Konseyi, Ekonomik Planlama Kurumu Genel Müdürü tarafından, ilgili yönetici kurumların memurları arasından seçilen kişilerden oluşur. SU KALİTE STANDARTLARI Halk sağlığını ağır metaller ( cıva, kadmiyum vb..) ve diğer birikim yapan maddelerden korumak amacıyla tüm sular için müsade edilebilir limitler bazında üniform standartlar getirilmiştir.Çevreyi korumak amacıyla ilgili bölgeler için ayrıca su kalite standartları belirlenmiştir. Bu standartlara konuyla ilgili partilerin ve merkezi Halk Hastalıkları Mücadele Konseyinin fikirlerini dinledikten sonra Bakanlar Kurulu karar verir. Bu standartlara dayanarak su kirliliğini önlemek için çeşitli tedbirler alınacaktır. Konsey üyeleri Başbakan tarafından belirlenmektedir. Eğer Bakanlar Kurulu önceden standartlar üzerinde karar vermişse, eyalet hükümetleri Ekonomik Planlama Kurumu Genel Müdürü ile değerlendirme yaparak Bakanlar Kurulunun belirlediği standartlara bağlı olarak hedef değerler belirlerler ve bu hedeflere ulaşmak için ortak çalışma yaparlar. Copyright IGEMPortal III.4. ÇEVRE YÖNETİMİNDE ORTAK FAALİYET VE BUNUN DENETLENMESİ (JAPONYA) Yoshiyuki İshii Özet Japonya'da 1970'lerden bu yana büyük özel teşebbüsler tarafından çevre kirlenmesi riskinin azaltılmasına yönelik denetim ve araştırma yürütülmüş, bu çevre denetim ve araştırma faaliyetini kendilerine en uygun yöntemle gerçekleştirilmiştir. Çevrenin dünya ölçeğinde korunması için dünyadaki alıma ayak uyduran Uluslararası Standartlaşma teşkilatı (International Organization for Standardization), Çevre Yönetim Standartları dizisini getirme kararı almış ve Haziran 1993'te 207 nolu Teknik Komiteyi kurmuştur. Bu makalede özel bir şirket olan Hitachi'deki çevre yönetim faaliyetleri anlatılmış ve Taslak halindeki Çevre Yönetim Sistemi ve Denetleme Standartlarına yönelik yaklaşımı açıklanmıştır. I. Hitachi'deki Çevre Yönetim ve Denetiminin Tarihi Altmışlı yıllarda Japonya'da şehirler çok çeşitli çevre kirlilikleriyle karşı karşıya kalmıştır. Buna Japonya'daki hızlı endüstrileşme sebep olmuştur. Bu koşullar altında hükümet çok sayıda kanun çıkarmış ve özellikle 1970'den sonra bunları daha zorlayıcı hale getirmiştir. 1971'de kirlilik kontrolu için milli kalifikasyon incelemeleri başlatılmıştır. Bu geçmişi göz önünde bulunduran Hitachi, Eylül 1971'de Çevre Koruma Geliştirme Merkezini kurmuş ve Şekil 1'de görülen kirlilik önleme faaliyetlerini başlatmıştır. 1973'de çevrenin içte denetimi başlatılmıştır. Çevre kalitelerinin iyileştirilmesi için gereken çevre teçhizatı ve vasıtaları araştırılmıştır. Bu nedenle bu araştırma için ekstra bütçe ayrılmıştır. Şayet çevre yatırımları diğerleriyle sadece döner sermayeleri dikkate alınarak karşılaştırılsaydı, bu yatırımlar sıralamada daha aşağıda yer alır ve gerçekleştirillmeleri çok Copyright IGEMPortal zor olurdu. Bu durum göz önünde bulundurularak çevresel nitelikleri temin etmek için çevreye yönelik iç denetimi başlatması ve yatırım sonuçlarını kontrol etmesi Hitachi için doğaldır. Çevre denetimindeki bu iki görüş Hitachi'deki Çevre Yönetim Sisteminin önemli unsurlarını oluşturur. Bu ilişki Şekil 2'de gösterilmiştir. Sistemde temel P.Y.K (Planla, Yap, Kontrol et) döngüsü kurulmuştur. Dünyadaki global çevre akımını onaylayan Hitachi, idari yapısını yeniden düzenlemiş ve 1991'de Çevre Politikası Dairesi'ni kurmuştur. Şekil 3'te çevre yönetimine yönelik teşkilat yapısı gösterilmiştir. Ortak hareketlerin standartları tüzüğe eklenen " doğal çevreyle uyumu gerçekleştirmek sözleriyle yeniden düzenlenmiş ve eyleme yol gösterici ilkeler getirilmiştir. Çevre Heyeti, Teknik Heyet'ten ayrı olarak kurulmuştur ve çevre konuları üzerinde çalışmaktadır. Heyetin başında şirketin başkan yardımcısı bulunmaktadır. Bu alt komisyonlarda bugünlerde beş büyük sorun araştırılmaktadır: - Ozon Tabakasının Korunması - Global Isınmanın Önlenmesi - Ürünlerin geri kazanılması - Endüstriyel Atık Yönetimi - Çevre Yönetimi ve denetim sistemlerinin yeniden oluşturulması (Şimdilerde uluslararası olarak tamamlanmakta olan ISO 14001 standardına uygun hale getirmek için) 2. Hitachi'nin Çevre Yönetim Sistemi'nin ISO'nun Taslak Halindeki Standartlarıyla Karşılaştırılması ISO 140001 taslak Çevre Yönetim Sistemi standardında, Çevre Yönetim Sistemi'nde önem taşıyan çok sayıda unsur mevcuttur. Bu unsurlardan birkaçı tanımlanmış ve Hitachi'ninkilerle karşılaştırılmıştır. Copyright IGEMPortal a. Teşkilatın büyüklüğü Taslak standart, teşkilatın büyüklüğünün kararlaştırılması büyük önem taşımaktadır. Hitachi'de 35'ten fazla fabrika mevcuttur. Şirketin üst yönetimi her fabrikanın çevre yönetimini pratik olarak denetleyemez. Bu yüzden teşkilat fabrikayla aynı büyüklükte tanımlanacaktır. b. Kaynakların hazırlanması ISO'nun taslağı, teşkilatın mal kaynakları, insan kaynakları, vs. gibi çok çeşitli kaynakları temin etmesini gerektirmektedir. Hitachi, yukarıda anlatıldığı şekildeki çevre yönetimini yürütecek bu tür kaynakları önceden hazırlamıştır. Yani bu unsurda herhangi bir değişiklik sözkonusu olmayacaktır. c. Deming döngüsü vasıtasıyla çevre yönetim sistemi modeli Hitachi çevre yönetimini Şekil 2'de gösterildiği şekilde temel PYK döngüsü vasıtasıyla yürütmektedir. ISO taslağı da Şekil 4'te gösterilen Deming döngüsü vasıtasıyla Çevre Yönetim Sistemi modelini sunmaktadır. Bu çevrim 5 temel unsurdan oluşmaktadır. - Çevre politikası - Planlama - Yürütme ve eylem - Kontrol ve düzeltici eylem - Yönetimin denetlemesi Bu iki model kavram olarak birbirine çok benzemektedir. Bununla birlikte, taslakta üst yönetimin rolü vurgulanmaktadır. Bu daha sonra taslağa uygun hale getirmek için orijinal Çevre Yönetim Sistemine eklenecektir. d. Sürekli ilerleme Copyright IGEMPortal ISO standardının yürütülmesi için sürekl,i ilerleme gerekecektir. Hitachi'de daha önce açıklandığı gibi, çevresel randımanı artırmak için ekstra bütçe hazırlanmıştır. Çevre yatırımları ve etkili hedefler için yapılmıştır. Çevre yatırımları, özel ayrıntılar belirtilmeksizin toplam randımanın her açıdan sürekli geliştirilmesi için gerçekleştirilmiştir. Hitachi'ninki ile aynı sürekli ilerleme düşüncesinin ISO taslağında belirtilmesi son derece makuldür. e. Çevre denetimi ISO'nun taslak standardı aşağıdaki gibi Çevre Yönetim Sistemi denetimini gerektirmektedir. a.1. ÇYS'nin çevre yönetimi için planlanmış olan ve standardın gereklerini kapsayan düzenlemelerle uyum içinde olup olmadığının belirlenmesi 2. ÇYS'nin uygun şekilde yürütülüp yürütülmediğinin ve devam ettirilip ettirilmediğinin belirlenmesi b. Yönetim yeniden gözden geçirilmek üzere denetim sonuçları hakkında bilgi sağlanması amacıyla periyodik olarak yürütülecek ÇYS denetimi için teşkilat tarafından program ve prosedürler gerçekleştirilecek ve sürdürülecektir. Hitachi'nin her fabrikasında, çevre araştırmaları ve kontrolu çevre heyeti veya çevre güvenlik heyeti tarafından yürütülmektedir. Bu heyetin başında genellikle her kısımdaki üğretim mühendisliği bölümünün kıdemli yöneticisi bulunur ve gözden geçirilen sonuçlar kısmın üst kademe yöneticisine rapor edilir. Hitachi'nin çevre denetimi Genel Müdürlük'teki personel tarafından kısımdaki bütün çevre faaliyetleri ve randımanı denetleyecek şekilde, gerekirse diğer kısımların randımanıyla karşılaştırarak yürütülür. Iso taslağındaki denetim işleyişi ile aradaki tek fark çevre araştırmalarının Genel Müdürlük değil herbir kısım tarafından ayrı ayrı yürütülmesidir. Copyright IGEMPortal Her durumda, her kısımdaki üst yönetimin rolü, bu taslak standardın gereklerine uygun hale getirilmesi açısından daha sıkı ve kesin olarak belirlenecektir. Üst yönetim, çevre yönetiminin denetlenmesini doğrudan kendisi gerçekleştirecektir. Hitachi Iso taslağıyla karışıklığa yol açmamak için çevre denetimine yeni bir yaklaşım getirmiştir. 3. Hitachi'nin Yeni Yaklaşımı Bu yeni yaklaşım karşılıklı çevre denetimi adını almıştır. Her kısımdan denetleyici ve öndenetleyiciler seçilmiş ve diğer fabrikaların çevre denetimini yapmak üzere eğitilmişlerdir. Bu yaklaşımda, denetimin nasıl gereği gibi yönetileceğini ve anlaşılacağını bulacaklardır. Aynı zamanda, denetimi kısa sürede gerçekleştirme imkanı bulacaklardır. Hitachi, bağlı kuruluşlardan böyle bir denetim sistemini aralarında benimsemelerini ve denetçi ve öndenetçilerin eğitim kursunu sürdürmelerini istemiştir. Karşılıklı çevre denetim sistemi ISO sistemine geçiş süreci yaratacak ve denetçiler iyi biçimde uyguladıklarında ISO sistemine geçilecektir. III.5. ÇİN’DE BULUNAN DİANCHİ GÖLÜNÜN ARITIMINDA HÜKÜMETİN ROLÜ Ning Huang Giriş: Çin’de Kunming şehrinin güney batısında yer alan Dianchi gölü, bir tatlı su gölü olup, koruma altına alınmış 13 önemli su sisteminden birisidir (Şekil.1). 20’den fazla nehir ve dere göle girmekte, ancak gölün yalnızca Tanglangchuang nehri vasıtasıyla bir çıkışı bulunmaktadır. Dianchi gölü ile ilgili temel veriler Tablo.1’de verilmektedir. Copyright IGEMPortal 1. Dianchi gölü havza alanı 2. Kunming şehri 3. Dianchi gölü 4. Çıkış bölümü Şekil.1. Dianchi gölü Tablo.1. Dianchi gölü ile ilgili temel veriler. Deniz seviyesinden yükseklik (m) 1886.5 Havza alanı (km2 ) 2920 Göl yüzey alanı (km2 ) 300 Ortalama derinlik (m) 4.4 Maksimum derinlik (m) 10.9 3 Su kapasitesi (m ) 1,290,000,000 Kıyı şeridi uzunluğu (km) 163 Havzadaki nüfus (1988 yılı) 1,804,000 Dianchi gölünün kuzey kısmında doğal olarak bulunan bir banket , gölü güney kısımda dış göl (ana gövde) ve kuzey kısımda ise iç göl (diğer adıyla Caohai) olarak iki bölüme ayırmaktadır. Her iki kısım arasında ulaşımın sağlanabildiği bir kanal bulunmaktadır. Kunming şehrinin yapılaşması ve gelişimi Dianchi gölü çevresinde gerçekleşmektedir. Gölün yararlı kullanımları aşağıda verilmektedir. - Kunming şehrinin içme suyu temini - Endüstriyel su kullanımı - Tarımsal su kullanımı - Su depolama - Taşkın kontrolu - Turistik amaçlı - Ulaşım - Su ürünleri üretimi - İklim ayarlama - Hidro-elektrik enerji üretimi,vb Copyright IGEMPortal Dianchi Gölünün Kirliliğine Neden Olan Etkenler: Kunming şehrinin aşağı kesimlerinin evsel atıksuları direk olarak Dianchi gölüne deşarj edilmektedir. Deşarj edilen evsel atıksuların miktarı 220000 m3 /gün olarak verilmektedir. Göle verilen kirleticilerin ve besi maddelerinin önemli boyutta olmaları sebebi ile gölün su kalitesi sürekli olarak bozulmaktadır. Bunun sonucu olarak ta, gölde ötröfikasyon ciddi boyutlara ulaşmış durumdadır. Kuzey kısımda yer alan Caohai’nin suları siyah görünümlü olup kötü kokmaktadır. Bu sebeple bu bölgenin sularından faydalanılamamaktadır. Buna karşılık, Dianchi gölünün güney kısmından içme suyu temin edilmektedir. Bu bölümdeki sular, Çin’de yüzey suları için uygulanan Ulusal Çevre Kalite Standardı’na göre 5.sınıf su kalitesine uymaktadır. Bu sularda, 72 çeşit organik kirletici tespit edilmiştir. Sözkonusu organik kirleticilerin varlığı ise, gölün içme suyu olarak kullanımını tehdit etmektedir. Dianchi gölü havzasında su gereksinimi yılda 650 milyon m3 olarak verilmektedir. Ancak havzadaki su kaynakları yılda yalnızca 550 milyon m3 su temin edebilmektedir. Su ihtiyacı ve su temini arasında 100 milyon m3 açık bulunmaktadır. Ayrıca havzada ciddi boyutta orman tahribi ve şiddetli toprak erozyonu olmakta ve havza taşkın kontrolu bakımından zayıf kalmaktadır. Bütün bu nedenlerden ötürü, Dianchi gölü ciddi boyutta kirlenmiş durumdadır. Gölün kirlenmesi, Kunming şehrinin ekolojik çevresini ve insan aktivitelerini direk olarak etkilemekte, Kunming şehrinin, hatta Yunnan eyaletinin sosyo ekonomik gelişimini tehdit etmektedir. Bu nedenle, hükümetin, Dianchi gölünün kirliliğinin giderilmesi amacıyla önemli tedbirleri acilen alması gerekmektedir. Dianchi Gölünün Kirliliğinin Giderilmesinde Hükümetin Rolü: Geçmiş 10 yılda Dianchi gölü havzasında hükümetin yaptığı işler aşağıda verilmektedir. 1. Hükümet,”Dianchi Gölünü Koruma Yönetmeliği” gibi pek çok kanun ve yönetmelik yayınlamıştır. Copyright IGEMPortal 2. Dianchi gölünün kirliliğinin giderilmesi projesinin fizibilite raporunun hazırlanması, Kunming şehrinin su temini ve drenaj sisteminin planlamasının tamamlanması gibi konularda uzmanları organize ederek bilimsel araştırma yaptırmıştır. 3. Gölün kıyı şeridi boyunca 124.7 km bent yaptırmıştır. 4. 55 000 ton/gün kapasiteli bir evsel atıksu arıtma tesisini inşa etmiştir. 5. Göl kenarındaki eski kirlilik kaynaklarının arıtımı için yaptırım gücünü kullanmıştır. 6. Dianchi gölünü koruma komitesini kurmuş, ofis vs. sağlamıştır. Bütün bu yapılanlar Dianchi gölü için yararlı olmuştur. Ancak kirlenmenin hızı yapılan önlemlerden daha fazla olduğundan, Dianchi gölünün kirliliği halen ciddi boyuttadır. Bu nedenle, hükümet, Dianchi gölünün kirliliğinin tamamen giderilmesi için 1993 yılından itibaren geçerli olmak üzere, 18 yıllık bir plan hazırlamıştır. Bu planın mühendislik bileşiminde yapılacak işler 4 bölümde verilmektedir. 1. Noktasal kirlilik kaynaklarının arıtımı. Bunlara örnek olarak; evsel atıksuların arıtımı, önemli endüstriyel atıkların arıtımı, düzenli depolama sahalarının inşa edilmesi verilmektedir. 2. Noktasal olmayan kirlilik kaynaklarının arıtımı. Bunlara örnek olarak; havzanın ormanlaştırılması, tarımsal alanlardan gelen yüzey sularının kontrolu verilmektedir. 3. Gölün içindeki kirlilik kaynaklarının arıtımı. Örnek olarak; iç gölde sedimanın kazınması, su bitkilerinin kontrolu verilmektedir. 4. Su kaynaklarının geliştirilmesi ve su kullanım hatlarının düzenlenmesi. Örnek olarak; havza dışındaki başka su kaynaklarından Kunming şehrine su temin edilmesi, su kaynaklarının optimum şekilde düzenlenmesi ve gerekli yerlere ulaştırılması verilmektedir. Dianchi gölü kirliliğinin giderilmesi projesinin mühendislik bileşiminde toplam 26 proje bulunmaktadır. Hükümet bu yatırımın tamamlanabilmesi için gerekli maliyetin bir kısmını kendisi, bir kısmını uluslararası finans organizasyonlarından alınacak borç ile, bir kısmını da havza yöresinden olmak üzere muhtelif kanallarla karşılamayı planlamaktadır. Dianchi gölünün arıtımı pek çok alanı ilgilendirdiğinden, ilgili bütün alanlar arasındaki ilişkilerin koordinasyonunu sağlaması amacı ile hükümet, Yunnan Eyaleti Çevre Koruma Koordinasyon Grubu’nu kurmuştur. Hükümet çeşitli yollarla halkın da konu ile ilgili eğitimini sağlayarak, halktan destek bulmayı planlamaktadır. Hükümet, aynı zamanda, gölün Copyright IGEMPortal arıtımı ile ilgili yapılacak işlerin gereksinimleri ve yeni şartları da göz önünde bulundurarak, gölün arıtımının efektif olarak tamamlanması ve istenen amaca ulaşmasının garantilenmesi amacı ile kanun ve yönetmeliklerdeki eksiklikleri tamamlamayı planlamaktadır. Sonuç: Makalede Dianchi gölünün arıtımında hükümetin idaresi bir garanti olarak görülmektedir. Bunun nedeni olarak da, hükümetin gölün yönetiminde kanunsal, ekonomik, mühendislik , eğitim tedbirlerini kullanabileceği verilmektedir. III.6. ÇİN’DE BULUNAN TAIHU GÖLÜNDE ÖTRÖFİKASYONUN ÖNLENMESİ STRATEJİLERİ Yiping Huang I. Giriş Taihu gölü Çin'de Changjiang nehri deltasının deltasının güneyinde yer almaktadır. Göl yüzey alanı 2338 km2 ve ortalama derişnlik 2.0 metredir. Ortalama su tutma kapasitesi 47.6x10-3 dür. Göl havzası genellikle düz bir alandır. Göle 200'den fazla nehir girmektedir. Havzanın Topografik özelliklerine göre genellikle göle giriş akımları güney batıdan, gölden deşarjlar ise kuzey doğudan olmaktadır. Gölün faydalı kullanımları; - su miktarının ayarlanması - su temini, - sulama suyu, - su kültürleri, - taşımacılık, - turistik vb. olarak sıralanmaktadır. Yöredeki tarımsal faaliyetlerin ve endüstrilerin hızlı gelişmesinin sonucunda giderek daha fazla sayıda kirletici göle deşarj edilmekte ve bu durum da göldeki Copyright IGEMPortal besi maddelerinin artmasına ve yıllar geçtikçe gölün ekolojisi ve çevresinin tahrip olmasına sebep olmaktadır. Göldeki ötröfikasyonun değerlendirilmesi amacıyla çeşitli araştırmalar yapılmıştır. Bu makalede nüfus, ekonomi, kaynak ve çevre arasında sürdürülebilirlik ve harmonizasyon yapılmaya çalışılmıştır. Su kalitesinin iyileştirilmesine yönelik olarak çeşitli tedbirler önerilmektedir. II. Taihu Gölünün Ötröfikasyon Eğilimi Taihu gölünde ötröfikasyon problemi 1960'lı yıllarda başlamış olup son 30 yılda, özellikle de 1980'li yıllardan sonra ciddi şekilde hızlanmıştır. Temmuz 1990'da planktonların ani patlaması, içme suyu teminini büyük ölçüde etkilemiştir. 1986-1991 yılları arasında Taihu gölünün muhtelif bölgelerinde yapılan ölçümlerde, toplam azot, toplam fosfor ve klorofil-a verilerine göre Wuli gölü bölgesinde ötröfikasyon ciddi boyuttadır. Meiliang bölgesi ötröfik ile ileri ötröfik arasında gruplandırılmıştır. Taihu gölünün merkezinde orta derecede ötröfikasyon sözkonusudur. Göl seti bölgesinde ise yine ötröfik olarak sınıflandırılmıştır. III. Taihu Gölünde Ötröfikasyonun Kontrolu ve Önlenmesi Stratejileri ve Alınan Tedbirler Taihu gölünün su yenileme periyodu 308 gündür. Gölün doğu kesimindeki pek çok körfezde ekstra su kalmaktadır. Bu da ötrofikasyonun doğal bir sebebidir. Son 30 yılda insan aktiviteleri, nüfusun artışı, ekonomideki ve insanların sosyal davranışlarındaki değişiklikler, gölün ötröfik durumunun değişmesine sebep olmuştur. Ayrıca azot ve fosfor içeren büyük miktarlarda atıksuların göle deşarjı da gölü ötröfikasyona sürüklemiştir. Taihu gölünde ötröfikasyonun kontrolu ve önlenmesi için temel stratejiler aşağıda verilmektedir. Copyright IGEMPortal 1. Göle giren kirleticilerin toplam miktarının kontrolu 1990 verilerine göre, Taihu gölüne yılda 21806 ton azot ve 1988 ton fosfor girmektedşir. Bu miktarın azot için % 72'si nehirler vasıtasıyla girmektedir. Noktasal olmayan kaynaklardan gelen azot yüzdesi % 28 ve fosfor yüzdesi ise % 21 olmaktadır. Noktasal kaynaklardan gelen azot ve fosfor ise toplam yükün yalnızca % 1'ini oluşturmaktadır. Bu nedenle azot ve fosforun göle girişinin kontro edilmesi için birinci önlem, Taihu gölüne giren nehirlerin taşıdığı azot ve fosforun azaltılmasıdır. Noktasal olmayan kaynaklardan gelen kirliliğin azaltılması için de gölün çevresindeki şehirlere atıksu arıtma tesisleri kurulması ve büyük ölçekli kümes hayvanı ve balık çiftliklerinin kontrol edilmesi gibi tedbirler önerilmektedir. Tarımsal alanlarda kullanılan gübreler sınırlandırılmalıdır. Eğer azotlu gübrelerin kullanımı dönüm başına 35 kg olacak şekilde sınırlandırılırsa, tarımsal alanlardan gelen yüzey sularında azot miktarının azalacağı belirtilmektedir. Meilang körfezine giren nehirler, göle giren tüm nehirlerin taşıdığı azot ve fosforun sırasıyla % 6 ve % 7'sini taşımaktadırlar. Bu nedenle bu nehirlerin göle giriş yerlerinin değiştirilerek, Zhushan göle giriş yapmalarının sağlanmasının Meiliang körfezindeki ötröfikasyonu azaltacağı belirtilmektedir. 2. İç kaynaklardaki besi maddesi yükünün azaltılması Göl suyu, sedimanlar ve organizmalardaki besi maddeleri iç kaynakları oluşturmaktadır. 1991 yılında sedimandaki azot miktarı % 0.14 olup 1980 yılının 2.1 katı artmıştır. Sedimandaki fosfor miktarı da % 0.061 olup 1980'deki miktarın 1.2 katı fazladır. Fitopilanktonun hızlı artışı, zooplanktonun ve makrofitin azalması, trolle yapılan balık avlama, salyangozların toplanması için yapılan emme işlemleri ve kafes kültürlerinin yetiştirilmesinden kaynaklanmış olup ekosistemin besi maddesi balansının zarar görmesine sebep olmuştur. Bu nedenle göle içsel kirlilik yüklerinin etkilerinin de azaltılması gerekmektedir. Gölün ötröfik bölgelerinde su sümbülleri gibi bazı su bitkileri yetiştirilerek bunların besi maddelerini kullanmaları ve detritusu absorbe temeleri sağlanabilmektedir. Gölün ekolojik yapısının ayarlanması için tatlı su midyeleri, salyangozlar ve bazı balık çeşitleri gölde muhafaza edilmelidir. !991-1994 yılları arasında Mailang körfezi etrafında yapılan Copyright IGEMPortal çalışmalarda, gölden su bitkilerinin temizlenerek göl suyunda besi maddelerinin giderilmesi çalışmaları yapılmıştır. 3. Taihu gölü çevresinin korunması için planlamanın tamamlanması ve kurulması Taihu gölü havza alanı 35324 km2 'dir. 7 şehir, 35 ilçe (county) ve 989 kasaba bulunmakta olup 33 milyon kişi yaşamaktadır. Taihu gölünün çevresel ve ekolojik faktörleri oldukça karmaşıktır. Bu nedenle entegre ve otoriter bir organizasyonun kurulması gerekmektedir. Taihu gölü havzasında bulunan Jiangsu ve Zhejiang eyaletleri ile Shangai belediyesi birlikte çalışıp Taihu gölü su kaynağı koruma komitesini oluşturmaya muktedir insan gücünü vermelidir. Bu komite Taihu gölündeki kirliliğin kontrolunun koordinasyonunu ve organizasyonunu sağlamakla görevli olacaktır. Bu tip yetkili bir organizasyon kurulduğu zaman bir master plan yapılmalıdır. Politika, planlama, teknoloji, mühendislik, ekonomi, idare ve kanunlar kullanılarak yörenin sosyal, ekonomik ve çevresel açıdan iilerlemesini sağlayacak bir strateji belirlenmelidir. Kaynak, çevre ve sürdürülebilirliğin dengesi Taihu gölünün doğal ekolojik sistem çevriminin makul kaynak kullanımı, geri kullanım ve muhtelif insan yapımı ekolojik sistemlerle ayarlanması ile sağlanmalıdır. Çevresel kirliliğin kontrol altına alınması ekonomik ve teknik hususlarla birlikte toplumun ve havza yönetiminin çevreye karşı duyarlılığına bağlı olmaktadır. Ekonomik ve sosyal gelişme ile çevrenin korunması arasındaki çelişkinin azalktılması amacı ile aşağıdaki konulara öncelik verilmelidir ; - entegre ve koordine edilmiş yöresel gelişme planları, - enerjinin ve endüstrilerin makul şekilde planlanması - yeni proje tekliflerinin ve eski girişimlerin tekniksel açıdan geliştirilmesi - ana şehirler ve kasabalardan gelecek kirliliğin kontrolu - doğal kaynakların korunması. 4. Uygun kanunların kullanılarak halkın çevre korumaya karşı duyarlılığının artırılması Copyright IGEMPortal Taihu gölünde fosfor konsantrasyonu azot konsantrasyonundan daha hızlı artmaktadır. Genellikle fosforun kontrolu azotun kontrolundan daha kolay olmaktadır. Taihu gölünde fosfor konsantrasyonunun 0.03 mg/l 'nin altına düşürülmesi için uygun kanunlar yapılmalıdır. Taihu gölü havzasında su kalitesinin korunmasına yönelik yönetmelikler drenaj sistemlerinde su kalitesinin yönetimi bakımından iki eyalet ve bir belediye arasındaki ilişkileri harmonize edecek şekilde formule edilmelidir. III.7. ÇİNDE KAYNAKLARINI BULUNAN ŞANGAY, KORUYARAK DIANSHAN HAVZANIN GÖLÜ’NDEKİ EKONOMİK SU GELİŞİMİNİ DÜZENLEME Renliang Ruan Dianshan Gölü,Şangay’ın temel su kaynağıdır.Şehir merkezinden 55 km uzaklıkta olup Jiangsu ve Şangay sınırları içindedir. Yüzölçümü 62 km2 ’dir. Bunun 47.5 km2 si Şangay’a, 14.5 km2 ‘si Jiangsu’ya aittir.Ortalama derinliği 2.1 m olan sığ bir göl olmakla beraber Tai Gölü’nden aldığı suları Huangpu Nehri’ne veren bir geçiş gölüdür.Huangpu Nehri’ne gelen suyun yaklaşık % 17 ’si bu gölden temin edilir. Şangay’ın ana su kaynağı olarak kabul edilen bu gölden aynı zamanda ulaşımda, sulamada, balıkçılıkta ve taşkın sularını depolamada da büyük ölçüde yararlanılır. Dianshan Gölü, Şangay’ın ekonomik gelişiminde ve insan yaşamında önemli bir rol oynar. Huangpu Nehri’nin yukarı kısmı için Şangay Belediyesi tarafından Huangpu Nehri’nin Üst Bölgelerindeki Su Kaynakları İçin Bir Koruma Kanunu (The Conversation Law of Water Sources in The Upper Reaches of River Huangpu) düzenlenmiştir. Dianshan Gölü de bu koruma alanının içinde kalmaktadır. Bu sebeple bölgedeki kirliliğe sebep olan birçok fabrika kapatılmış veya başka yere taşınmıştır. Uygulamaya konulmak istenen yeni projeler de çok sıkı bir şekilde kontrol edilmektedir. Fakat bu durum da esasen fabrikalara dayanan bölgenin endüstrisini sınırlamıştır. Şehrin ekonomik gelişimi azalmıştır. Şöyle ki Dianshan Gölü Bölgesi’nden sağlanan toplam endüstriyel gelir, Şangay’daki diğer bölgelerin ortalama gelirinden % 21 daha azdır. Bu sebeple de bölgenin şartlarına göre “Three Water Products” Copyright IGEMPortal (aquatic vegetable, aquatic product and water fowl) diye bir sistem geliştirilmiştir. Böylelikle yetiştirilen ürün kapasitesi de hızlı bir şekilde artmıştır. Ürünle birlikte kirleticilerin miktarının da artması bölgedeki kirlenmeyi de büyük ölçüde etkilemiştir. Bu durum bölgenin ekonomik gelişimi ve göl çevresinin korunması arasında bir problem yaratmıştır. Bu problemi çözmek amacıyla birtakım araştırmalar yapılmış; Dianshan Gölü ‘ndeki su kaynaklarını koruyacak ve havzanın ekonomik gelişimini düzenleyen bir plan öne sürülmüştür. Bu planla birlikte gerekli ölçümler yapılarak havzanın ekonomik yapısı ayarlanıyor ve su kaynağının kirlenmesi önlenmeye çalışılıyor. Dianshan Gölü ‘nün Doğal ve Sosyal Çevresi Havza alanı 446 km2 olup 3 kasaba ve 12 köyü içermektedir. Gölün çevresindeki toprak oldukça verimli, uygun iklim koşullarına sahip, su şebekelerinin yoğun olarak bulunduğu bir alandır. Havzanın toplam alanının % 52 ‘sini yetiştirme alanları, % 37 sini ıslak alanlar oluşturmaktadır. Bu bölge, nehir ve göller bölgesi olmakla beraber balık ve ürünün çok fazla olduğu bölge olarak da önem taşımaktadır. Bu sebeple taşkın kontrolleri ve su çekilmeleri için çok sayıda su kontrol projeleri yapılmıştır. Çinlilerin reformu (düzeni) ve açık politikası kırsal bölgelerin ekonomik gelişimini desteklemektedir. Bu durum havza ekonomisini hızlı bir şekilde geliştirirken aynı zamanda da gölün çevre şartlarını etkilemektedir. Gölün hidrolojik rejimi yukarı bölgelerdeki akıntılarla ve aşağı bölgelerdeki gel-git akıntıları ile oluşur. Yapılan ölçümlerden göldeki suyun yaklaşık 16-17x107 m3 olduğu belirlenmiştir. Göle sularını veren başlıca akarsular Jishuigang, Dazhusha ve Baishiji dir ki bunlar göldeki suyun % 85 ‘lik kısmını oluştururlar. Kirlilik Kaynağı Göldeki kirleticiler; yalnız noktasal kaynaklı (örneğin; endüstriyel ve evsel atıksu) değildir. Nokta olmayan kaynaklar (göle doğrudan boşalan sular) da vardır. Noktasal kaynaklardan gelen atıksu miktarı 11257 ton/gün’e çıkmaktadır. Başlıca kirleticiler; KOI, bakır ve Copyright IGEMPortal AKM’dir. Bunlar toplam kirlenme yükünün sırasıyla % 59.2, % 10.7 ve % 8’ini oluştururlar. Noktasal olmayan kaynaklardan gelen kirleticiler önem sırasına göre şöyle sıralanır; AKM, T-N,KOI VE T-P. Azot ve fosfor göldeki ötrofikasyonu kısıtlayan başlıca faktörlerdir. Göle doğrudan deşarj edilen azot miktarı 4278 ton; fosfor miktarı 255.5 ton’dur. Elde edilen sonuçlara göre; göldeki toplam azot konsantrasyonu gölde birikip çöken maddelerin % 0.074 ‘ünü oluşturur. Bu oran Tai Gölü’nde de hemen hemen aynı değerdedir. Azot dağılımı zamnala belirli ölçüde değişmezken derinlik arttıkça azalır. Göldeki toplam fosfor konsantrasyonu da birikmiş maddelerin % 0.051 ‘ini oluşturur. Fosfor miktarı Tai Gölü’ndeki konsantrasyon değerinden daha azdır.Gölde biriken organik madde miktarı toplam azot konsantrasyonu ile lineer bir oran içinde olsa da aynı ilişki fosfor konsantrasyonu için geçerli değildir. Azot ve fosfor yükünün artması; noktasal olmayan kaynak kontrolünü gelecekteki su kaynaklarının korunması için başlıca çalışma alanlarından biri olarak kabul ettirmiştir. Su Kalitesi Göldeki su kalitesi, kirletici kaynak kontrolü için ölçümlerin yapılmaya başlandığı 1987’den beri belirgin bir şekilde düzelmeye başlamıştır. Örneğin; sudaki azot ve fosfor miktarında önemli bir ölçüde azalma olmuştur. Fakat yine de toplam fosfor miktarının 0.09 mg/lt ‘ye çıktığı zamanlar olmuştur. Su kalitesinin kapsamlı bir şekilde tahkik edilmesi FUZZY MATRIX ile yapılmaktadır. Dianshan Gölü su kalitesi, IV. sınıf (GB8383-88) içinde yer almaktadır. Berraklık, toplam azot, fosfor göldeki su kalitesini etkileyen başlıca faktörlerdir. Su kalitesi mevsimlere göre bir değişiklik gösterir. Göldeki su kalitesinin en iyi olduğu Haziran-Eylül aylarıdır. Bu mevsimde su kalitesi için bir sınıflandırma yapıldığında III. sınıfa girer. Kalitenin en kötü olduğu mevsim Aralık-Şubat dönemidir ki bu dönemde suyun kalitesi V. ve VI. sınıfa kadar düşer. Suyun kalitesi Mart-Mayıs ayları arası bu iki sınıfın arasında yer alır. Su kalitesi, diğer suların karıştığı bölgelerde en kötü değerde iken akıntıyla beraber kalite düzelir. En iyi kalite gölün kuzey kısmının orta bölgelerindedir. Copyright IGEMPortal Göldeki Canlılar Phytoplankton: Dianshan Gölü ‘nde hemen hemen 115 tür phytoplankton vardır. Bunların türleri ve yoğunluğu mevsimlere göre değişiklik gösterir. En fazla üreme Nisan-Eylül ayları arasındaki dönemde gerçekleşir. Gölde yaşayan canlıların başlıcaları şunlardır: Vascular hydrophytler, zooplanktonlar, zoobenthoslardır. Özellikle son 30 yılda makrozoobenthos türlerinde çok büyük bir değişiklik gözlenmemiştir. Zoobenthos türlerine bakıldığında Dianshan Gölü ‘nün orta derecede kirlendiği anlaşılmaktadır. Balıklar: Gölde 45 kadar balık türü vardır. Toplam türlerin % 60’ını Crprinidoe’ler oluşturur. Balıkların büyük bir çoğunluğu gölün içinde yetişir ama bir kısmı da göle diğer sulardan göç etmektedir. Dışardan gelen balık sayısının az olmasının sebebi; su kirliliğini önleme çalışmaları sırasında geçiş yollarının kesilmesidir. Çevre Problemlerinin Sebepleri ve Önleme Çalışmaları Yapılan araştırmalar başlıca çevre probleminin ötrofikasyon olduğunu göstermektedir. Azot ve fosforun çok fazla miktarda bulunması doğrudan ötrofikasyona sebep olmakla beraber bazı yardımcı faktörleri de şu şekilde sıralayabiliriz: 1. Gölün çok geniş bir alan kaplaması ile birlikte sığ bir göl olması, göldeki besi maddelerinin de fazla olmasına ek olarak ılıman iklim koşullarının da mikroorganizmaların bütün bir yıl boyunca yaşamasına yardımcı olması, 2. Gölün çevresindeki bölgelerde nüfus yoğunluğunun 547 kişi/km2 olması, 3. Gölün çevresinde hızlı gelişen endüstri bölgelerinden göle deşarj edilen atıksuyun devamlı artması, 4. Yeryüzünden göle taşınan azot ve fosforun her yıl büyük miktarda artması, 5. “Three Water Products” ile birlikte oluşan dışkıların çoğalmasının, azot ve fosfor miktarının da artması, 6. Göldeki balıkların dışardan beslenmesi, 7. Gemilerden ve turizm sektöründen besi maddelerinin deşarj edilmesi. Copyright IGEMPortal Bu sayılanlar doğal, sosyal ve teknolojik sebepler olarak gösterilebilir. Fakat politik ve kanuni düzenlemeler daha önemli sebeplerdir. Bu sebeple göldeki ötrofikasyon kontrolü, politik ve hukuksal korumalara göre düzenlenmelidir. Öncelikle gölün çevresinde yaşayanların ve turistlerin su kaynaklarının korunması gerektiğine inandırılmaları, çevre bilinçlerinin geliştirilmeleri çok önemlidir. Kirlenmenin “kaynakta-geçiş bölgelerinde-alıcı ortamlarda” oluştuğu belirlenmiştir. Önleme çalışmaları teoride iki adımda gerçekleşir. Burada amaç; Dianshan Gölü ‘ndeki su kaynaklarını koruyarak havzanın ekonomik gelişimini düzenlemektir. Birinci Adım - PLAN: İlk adımın amacı; dışardan gelen besi maddelerinin kontrol edilmesidir. Havzanın plan aşamasında devlet de gölün yönetimine katılır. Göl çevresinin korunması için ekonomik yapının ayarlanması gerekir. Böylelikle su kaynaklarının korunması ile ekonomik gelişme arasındaki ters orantı bir ölçüde azaltılabilir. Turizm bu bölgede en önemli endüstri olarak kabul edilmiştir. Hem ekonomi hem de çevre için son derece yararlı olan bu endüstri “no-smoking industry” olarak adlandırılır. Bölgenin şartları da turizm sektörü için oldukça uygundur. Örneğin; güzel doğa manzaraları, düzgün şekillenmiş bölgeler çok fazla turisti bölgeye çeker. Bu sebeple uygulanan plana göre çiftçilerin büyük bir kısmı otellere, restoranlara ve turistik yerlere idareci veya personel olmak üzere yetiştirilmektedir. Fabrikaların kapatılması da adım adım gerçekleşmektedir. Bu durumda uygulamaya konan planla birlikte bölgenin ekonomisi de gelişmektedir. İkinci Adım - ÖTROFİKASYONU ÖNLEME ÇALIŞMALARI: Burada esas amaç; gölün içindeki besi maddelerinin yükünün azaltılmasıdır. Bu sebeple çeşitli ötrofikasyonu önleme çalışmaları yapılmaktadır. Bunlardan başlıcaları; daha kötü koşullardaki su koruma çalışmaları, Vascular Hydrophytlerin temizleme çalışmaları ve balığın ötrofikasyon için etkisinin araştırılmasıdır. Bütün bu projeler geliştirilmiş ve uygulamaya konulmuştur. Copyright IGEMPortal III.8. ÇİN’DE BULUNAN CHAOHU GÖLÜ’NDE ÖTROFİKASYON KONTROLU İÇİN STRATEJİ VE EYLEM Chaohu Gölü,Çin’in en büyük 5 tatlısu gölünden biridir.Chaohu Vadisi’nde 6 milyon insan 11 şehirde yaşar.Göl , milyonlarca insan için içmesuyu olmanın yanında sulama,balıkçılık ve gemi taşımacılığı gibi amaçlara da hizmet etmektedir.Ekonomik gelişmeyle beraber su seviyesindeki değişiklik,göle gelen büyük miktar ve çeşitteki kirleticiler gölü Çin’in en ötrofik su kütlelerinden biri yapmıştır. Gölün ötrofikleşmesi ve su kalitesinde giderek artan kötüleşmenin sebepleri, suyun sığ olması, yüksek ışık geçirgenliği,bol çözünmüş oksijen içeriği ve alg büyümesi için iklimin uygun oluğunun yanısıra şunlar olmuştur : - Endüstriyel atıksuların çoğu ve evsel atıksuların tamamı arıtılmadan doğrudan göle verilmektedir. - Gölün bütün çevresi tahıl üretilen çiftliklerle sarılıdır.Kimyasal maddelerin yanlış ve giderek artan kullanımı ile nutrientlerin çoğu göle akar ve gölde standartları aşan toplam N ve P konsantrasyonlarına yol açar. - Yükü ağırlaşan nüfus artışı , toprak erozyonu ve sınırlanan bitki örtüsü büyümesi - Yarı kapalı göl , nutrientin kalış süresini ve su ekosistemlerinin bozulmasını arttırır. Göldeki toplam nutrient hacminin azaltılması , ötrofikasyonun kontrolu için en önemli hedefi oluşturur.Bu sırada , a) vadinin tamamını dikkate alan bir strateji planlanmalı, b) hem noktasal , hem noktasal olmayan kaynaklar gözönüne alınarak kapsmlı bir arıtmanın prensipleri izlenmeli , c) göldeki toplam nutrient miktarının azaltılması gibi ana problemler üzerinde önemle durulmalıdır. Bu amaçla şu önlemler önerilmiştir : 1) Vadide toprak erozyonunun ağaçlandırma , büyük eğime sahip yerlerde teraslama , mevcut bitki örtüsünü koruma gibi yöntemlerle en aza indirilmesi. Böylece en büyük noktasal olmayan nutrient kirliliği kaynağı kontrol altına alınmış olur. Copyright IGEMPortal 2) Tarım yöntemlerinin iyileştirilmesi, gübre kullanımının kontrolu, yakacak olarak odun kullanımının azaltılması , doğalgaz ( metan ) üretim ve kullanımımnın arttırılması 3) Kıyı çevresinde doğal yeşillikle oluşturulacak koruma bölgesi, yağış suyuyla bölgeye gelecek N ve P yükünü tutacak ve azaltacaktır. 4) Balık popülasyonu yapısının ayarlanması ve alg kütlesinin azaltılması. Seçilecek balıklar besi maddesi olarak ortamdaki istenmeyen algleri tüketecektir. 5) Mavi - yeşil alg patlamalarından yararlanılması. Mavi - yeşil algler göldeki organik maddenin % 70’ini oluşturmaktadır ve proteince zengin olup çeşitli aminoasit ve vitaminler içermektedir. 6) Gölün hidrolik , hidrolojik ve kimyasal durumunun iyileştirilmesi. Gölü besleyen havza sularının kanallar yardımıyla sulamaya verilmesi , nehrin suyunun seyreltilmesi ve göl suyunun dışarı verilmesiyle N , P yükünün ve alg kütlesinin bir kısmı dışarıda bırakılmıi olur.Böylece ötrofikasyon derecesi yavaş yavaş düşürülür ve alg patlamaları daha seyrek meydana gelir. 7) Su kalitesi yönetiminin güçlendirilmesi. Kirletici miktarının kontrolunun sağlanması amacıyla “Chaohu Gölü Kaynaklarının Korunması İlkeleri” resmen yayınlanmış ve 1988’de yürürlüğe girmiştir.Özel su kaynağı koruma organizasyonları kurulmuştur.Su kalitesi standardı ile uyumlu olacak şekilde toplam kirletici miktarı kontrolu belirlendiğinde noktasal N ve P yükü kaynakları sınırlı bir sürede azalacaktır. 8) Göl çevresindeki yerleşimlerin büyüklüğüne,N ve P’nin göle deşarj hacmini azaltacak şekilde sınırlama getirilmelidir. 9) Göl çevresindeki endüstriyel düzenin akla uygun hale getirilmesi ve birtakım ürünlerin yapısının değiştirilmesi. Büyük miktarlarda su tüketecek veya göl havzasında ciddi kirlilik problemlerine yol açacak hiçbir yeni girişime izin vermeyecek politikalar oluşturulmalıdır.Mevcut girişimler de üretimlerini aşmamalıdır. 10) Endüstriyel atıksu ve yerleşimden gelen kanalizasyon suları daha ileri arıtılmalıdır.Bu tür atıksuların arıtımına öncelik verilmelidir. Copyright IGEMPortal III.9. FİLİPİNLER’DE BULUNAN VE HİPERTROFİK BİR GÖL OLAN BAY LAGÜNÜNÜN SU KALİTESİ DEĞERLENDİRİLMESİ VE YÖNETİMİ: PROBLEMLER VE STRATEJİLER 1. Özet Son on yıl boyunca Bay lagününün su kalitesinin eğilimi balıkçılık kaynağı ve olası evsel su temini kaynağı olarak kullanımı ile ilgili bir değerlendirmeye tabi tutulmuştur. İpucu niteliğindeki birtakım su kalite parametrelerinin seviyeleri, balık üretimi için arzu edilen su kalite kriterlerinin ya çok üstünde ya da çok altında ortalama değerlere ulaşarak tehlikeli gidişi haber vermiştir. Su kalitesindeki bozulmanın sebepleri ve ekolok etkisi ile yönetim problemleri ve gölün içinde bulunduğu hipertrofik durumdan kurtarılıp ıslah edilmesine yönelik önerilen stratejiler de makale kapsamında ele alınmıştır. 2. Giriş Bay lagünü, 900 km2'lik yüzey alanıyla Filipinler'in ve Güney Doğu Asya'nın en büyük tatlı su gölüdür. Yaklaşık 2900 km2 kaplayan havzasında 10 milyon civarında bir nüfus tesbit edilmiştir. Gölü, 203 yerleşimin oluşturduğu 27 belediye çevrelemektedir. Gölün Manila Körfezi'ne tek çıkışı olan Pasig nehri de dahil 21 büyük nehir kolu mevcuttur. Gölün ortalama derinliği 1976 yılında 2.8 m olarak saptanmıştır. Göl, büyük yüzey-hacim oranı, yüksek besi maddesi konsantrasyonları ve yüksek su sıcaklığıyla hipertrofik sınıfa dahil edilmiştir. Göl aşağıda verilen birçok kullanımın baskısı altındadır; - balıkçılık - enerji üretimi - endüstriyel kullanım - sulama - balık üretme çiftlikleri - denizcilik ve taşımacılık Copyright IGEMPortal - rekreasyon ve estetik kullanım - alıcı ortam - taşkın kontrolu - gelecekte evsel su temini kaynağı Halihazırda gölün en önemli kullanımı balıkçılık içindir. Yukarıda sayılan kullanımlar için aşırı taleplerin yanısıra doğal ve insan etkisindeki kaynaklardan gelen atık yüklerinin olumsuz etkileri de gölün doğal kaynaklarını sürekli tüketmiş, su kalitesini düşürmüş ve üretimini azaltmıştır. Yıllar süren sömürü ve kötü yönetim sonucu göl balıkçılık için iyi sayılan "C" kategorisinden çıkmıştır. Belirtiler, Bay lagününün hipertrofiğin de ötesinde, distrofik duruma eriştiği yolundadır. 3. Bay Lagününün Su Kalitesi Değerlendirmesi Son on yıldır sürdürülen su kalitesi izleme çalışmaları, "C" sınıfı sular için tavsiye edilen kriterlerin çok altında veya çok üstünde su kalitesi parametreleri vermiştir, bu da gölün kötüye giden şartlarının göstergesidir. İletkenlik, klor bileşikleri, sertlik, bulanıklık, KOI, amonyak, nitrat, fosfor parametrelerinde sürekli yükselen, alkalinite, pH, çözünmüş oksijen ve geçirgenlikte azalan eğilimler gözlenmiştir. Işık geçirgenliği değerlerindeki eğilim, en az 100 cm olması kriterlerde tavsiye edilen Secchi diski okumalarının son on yılda 50 cm'nin altına düşmesi ile göl suyunun bulanıklığının gittikçe kötüleştiğini göstermektedir. Benzer şekilde alkalinite de istenen 40 mg/l değerinin altına düşüş ve gölün tamponlama kapasitesinde sürekli kayıp görülmektedir. Öte yandan amonyak ve diğer azot biçimlerinin seviyelerindeki artış, aşırı organik madde yükünün ve hüküm süren belirgin anaerobik şartların göstergesi olmaktadır. Yüksek fosfor seviyesi ile birlikte bu durum gölü son derece ötrofik kılmaktadır. Gerçekten gölün bulanıklığına rağmen, güneşli hava varken küçük bir açıklık, özellikle balık çiftliklerinde balık ölümlerine yol açan, kitle halinde alg büyümesini başlatmaya yeterli olacaktır. Ayrıca, kriter değerlerinin 20 katına ulaşan koliform bakteri seviyesi insan ve hayvan atıklarının yarattığı kirlenmenin kötüye gittiğinin göstergesidir. Copyright IGEMPortal 4. Bay Lagünü'nün Su kalitesine Etki Eden Faktörler Endüstrileşmedeki tarıma dayalı bir ekosistemin belirgin özelliklerinden hızlı nüfus artışı, endüstriyel büyüme ve şehirleşme, ormanların yok edilmesi, yoğun tarım ve hayvancılık, altyapı tesisleri, vs. göl çevresinde giderek artmıştır. Bütün bu etkenler gölün kirlenmesine ve bozulmasına katkıda bulunmaktadır. Kimyasal maddeler (örneğin zehirli ve tehlikeli maddeler), organik atıklar, besi maddeleri, hastalık yapıcı organizmalar, silt, yağ, soğutma suyu deşarjları, vs. en büyük kirlenme problemleridir. Bunlar havza içindeki noktasal ve yaygın kaynaklardan doğal yolla veya insan faaliyetleri sonucu ortaya çıkmaktadır. 5. Su Kirliliğinin Ekolojik Etkileri Kirleticilerin hafifletilmeyen girdileri ve canlı yaşamını olumsuz etkileyen diğer etkenler Bay Lagünü'nü bir ekosistem olarak ciddi biçimde tahrip etmiştir. Fizyolojik olarak suları oldukça bulanık, kirli, kötü kokulu ve koliform bakteri dolu hale gelmiştir. Biyolojik açıdan, 3 m'yi aşan sediment tabakasıyla örtülen ve kaplanan bütün köklü dip su bitkileri yok olmuştur. Gölün distrofik yani ölmekte olduğunun belirtileri gözlenmiştir. Bu belirtiler; a. Balık, karides, salyangoz, v.s. üretimi ve toplanmasında gittikçe aşağı inen ve şiddetli düşüş b. Ardarda gelen balık ölümleri c. Özellikle köklü bitkilerin yaşam mekanının tahrip olması d. Yerli ve sürekli balık türlerinde eksilme (Önceden mevcut 23 balık ve yumuşakça türünden yarıdan azı kalmıştır.) e. Alüvyon dolması ve artan bulanıklık f. Hastalık yapıcı organizmalar ile ağır metaller gibi zehirli ve tehlikeli maddelerin miktarında artış. 6. Su Kalitesi Yönetimi Problemleri ve Çözüm Yolları Bay lagününün son derece kirlenmiş ve bozulmuş, distrofik duruma yaklaşmakta olan bir ekosistem olarak, mevcut durumu sadece savunmasız, incinebilir bir ekosistemin yönetiminde yapılan büyük yanlıştan gelebilir. Gölün yönetilmesi ve korunmasındaki bu Copyright IGEMPortal yanlışın tek sorumlusu, gölün yönetimi ve geliştirilmesiyle görevli devlet kuruluşu olan Lagüna Gölü Geliştirme Dairesi (LLDA)'dır. 25 yılı aşkın zamandır mevcut olsa da, LLDA emir ve işlevini yerine getirmede etkin olmamıştır. Aksine, gölü korumak yerine sömürdüğü söylenebilir. Çünkü LLDA faaliyetini sürdürmek için bir devlet kuruluşu olarak gölün gelirine muhtaçtır ve sabit parasal kaynak ihtiyacı içinde gölün taşıma kapasitesini aşacak derecede balık üretme çiftliklerinin çoğalmasına göz yummuştur. Bu ve endüstriyel kaynaklar başta olmak üzere, çeşitli kaynaklardan yapılan atık deşarjlarının kontrolunda etkisiz kalması, gölün su kalitesindeki hızlı bozulmanın sebepleridir. Kirletenlere para cezası kesilerek, çeşitli kaynaklardan ücret alınarak elde edilen gelir LLDA'nın ancak varlığını sürdürmesini sağlamış, göle koruyucu hiçbir şey getirmemiştir. LLDA'nın yetkisini kullanmasında karşılaştığı bir diğer problem, kurumsal yapısından kaynaklanmaktadır. Bay lagünü havzasında çalışan kitle örgütleri, gönüllü gruplar, sosyal işler dairesi, yerel yönetimler gibi diğer devlet kuruluşlarının üstüste düşen faaliyetlerini uygun şekilde koordine edememektedir. Bu durum LLDA'nın kendi görevlerini yerine getirmedeki etkinlik ve kanuni yetkisini de zayıflatmaktadır. 7. Öne Sürülen Çözüm Yolları ve Öneriler Bay lagününün gittikçe kötüleşen su kalitesi ve distrofik durumu ile yönetiminde yaşanan karmaşık sorunlar göz önüne alınırsa, gölün ıslahı ve sürdirülebilir kalkınmasına yönelik gerekli tedbirler ve çözüm yollarının belirlenmesi için soruna organizasyona dayanan bir yaklaşım gerekmektedir. Bu da devlet ile halkın ortak ve uyumlu çabalarını şart kılmaktadır. Bu amaçla gölün ıslahı için aşağıdakiler önerilmiştir: a. Bölge halkını kaynakların korunmasına ve ekoloji bilincine teşvik edici yoğun çevre eğitimi kampanyası b. Faal bir ağaçlandırma programını da kapsayacak şekilde arazi kullanım planları ve politikalarının havzaya sıkı sıkıya uygulanması c. Kirletenlerden atıklarını arıtmalarını isteyerek, göle evsel, endüstriyel ve tarımsal atık girişinin kontrolu d. Çeşitli nehir yan kollarındaki kirlenmenin temizlenmesi ve kontrolü e. Usulsüz balık avlama yöntemlerinin ve gölü bölgelere ayırmanın kontrolu ve balık çiftliği alanlarının gölün taşıma kapasitesine göre sınıflandırılması Copyright IGEMPortal f. Halka balıkçılığın dışında geçimini sağlayacağı alternatif çareler sunulması g. Gölün dibinin taranması ve derinleştirilmesi (Bu, bulanıklığın ve düşen üretimin temel sebebi olan birikmiş sedimentlerin giderilmesi için gerekli bir tedbirdir.) h. Stratejinin, sayılan tüm diğer maddelerini de kapsayacak ve işbirliğine gidecek şekilde, gölün sürdürülebilir kalkınması için bir master planın hazırlanması ı. Gölün yönetiminden sorumlu mevcut resmi kuruluşun (LLDA) kaldırılması veya bölgedeki çeşitli destekleyicileri kapsayacak şekilde çoğunluğa dayalı bir "Bay Lagünü Kaynak Yönetim Konseyi" olarak yeniden yapılandırılması III.10. FİLİPİNLERDE ÖTRÖFİK VE BOZULMUŞ BİR GÖL OLAN BAY LAGÜNÜNÜN KALİTESİNİN DÜZELTİLMESİNDE HALKIN ETKİSİ Aristides Q. Sarmiento Bay lagünü yaklaşık 900 km2’lik yüzey alanı ve 2920 km2’lik havzası ile Güneydoğu Asya’nın en büyük gölüdür. Bu göl, ülkenin başkenti ve şehirciliğin en çok geliştiği bölgesi olan Manila metrosunun güneydoğusunda, 15 km uzağında yer almaktadır. Bu gölün sınırları, hükümetin yoğun endüstriyel dağıtım programını uyguladığı Calabarzon bölgesi olarak adlandırılan Rizal ve Laguna illerinin güney ve kuzey kısmında kalmaktadır. Göle sularını boşaltan 21 nehir ve tek çıkışı olarak denize akan bir nehir kolu bulunmaktadır. Bay lagünü binlerce balığın yetiştiği temel bir kaynaktır. Gölde yapılan başlıca endüstriler balıkçılık ve ördek yetiştiriciliğidir. 1960’ların ortalarına kadar göl suyunun derinliği 7 metre kadar olup içme, yüzey ve diğer rekreasyonal aktiviteler için uygun özellik taşıyacak nitelikte temiz ve maviydi. Fakat zamanla göl suyunun kalitesi bozulmaya başladı. Göl suyunun ve kaynaklarının yanlış kullanılması, ve uzun süreli ekolojik ve sosyal etkilere karşı herhangi bir koruma yapılmadan bölgede hükümetin uyguladığı hızlı endüstrileşme politikası özellikle son 30 yılda gölün kötüleşmesine aebep olan başlıca etkenlerdir. Copyright IGEMPortal Göl Çevresinin Korunmasına Halkın Katılımı 1970’lerin başlarında bölgede yaşayan halk tarafından göl kaynaklarının dengesiz dağılımını belirleyen bazı çalışmalar yapıldı. 1978-1989 yıllarında yapılan bu sosyal çalışmalar öncelikle göl kıyı komitelerinin, bölgedeki halkı koruma aktivitelerine teşvik etme amacına yönelikti. Halkı organize etmek ve yönlendirmek, ayrıca hükümetin koruma politikasında yer almasını sağlamak kolay değildi. 1978-1979 yılları arasında yapılan çeşitli hükümet yönetimleri ve daireleri bu gölü ekolojik yapısı çok çabuk değişen bir kaynak olarak göstermemekle birlikte, farklı hükümet projelerinde ise göl, taşkın kontrolünün ve drenaj sistemlerinin yapıldığı, Calabarzon ve Manila metrosu bölgelerindeki endüstriler ile birlikte, turizm ve sulama için de bir su kaynağı olarak ele alınmıştır. Bu resmi incelemeler sonucu göl kullanımı için “Üstün Su Kullanma Kanunu” olarak bilinen ve gölü çeşitli kullanım kaynağı şeklinde nitelendiren bir kanun çıkarılmıştır. Hükümet daha sonra göllerle ilgili daha ileri programlar ve projelet yapmış, yabancı dernek ve finansal kurumlarla çalışmaya başlamıştır. Bay lagününün ekolojik durumu, öncelikle su kalitesi hızlı bir şekilde kötüleşmiş, ve göldeki canlıların yaşamı da büyük ölçüde etkilenmiştir. Örneğin 1983’te gölden 232,000 mt balık elde edilmişken bu sayı 1988’de 89,000 mt’ye düşmüştür. Su kalitesinin bozulmasıyla birlikte göldeki salyangoz üretimi de azalmış, buna bağlı olarak da gölde yetiştirilen ördek sayısında da belirgin düşüş gözlenmiştir. Bozulmuş su kalitesinin ve bakılmamış gölün en önemli etkisi balıkçılar için olmuştur. Geçimini balıkçılıktan sağlayanlarıın çoğu iflas etmiş, başka bir işte çalışmak zorunda kalmıştır. Bunlardan diğer denizlerde çalışmak amacı ile ülkelerini terkedenler olmuş, bu da beraberinde birçok sorun getirmiştir. Bunlar çok uzun süre ailelerinden uzak kalmışlar, çocukları da ailenin geli,rine katkıda bulunmak amacıyla okulu bırakıp çocuk yaşta çalışma hayatına atılmıştır. Ekolojik ve sosyal durum dikkate alınarak 1989 yılında bu şartları ve buna bağlı nedenleri hafifletmek amacı ile Güney Tapalog bölgesinde çalışmalarını Bay lagününü iyi hale Copyright IGEMPortal getirmek üzere başlatan çeşitli bölümlerden oluşan İnsan Gücü İçin Dayanışma Birliği kuruldu. Bu kirliliğin girişimleri sonucu 1990’ın Nisan ayında Bay lagününün Düzeltilmesi İçin İnsanların Aktivite Programı oluşturuldu ki bu programda beş nokta dikkate alınıyordu. Bunlar; 1. Kirlenme, 2. Su havzasının bozulması 3. Gölle ilgili düzeltme faaliyetleri, 4. Balıkçılık ve gölden sağlanan diğer faydalar, 5. Hükümet araştırması ve yönetimi. Halkın hareketine ve katılımına dayandırılarak oluşturulan bu Aktivite Planında çalışmalar Bay lagününü düzeltmek amacı ile üç aşamadan oluşuyordu. 1-Halkın Hükümet Programında Yer Alması Bay lagününün başlıca yapısı şu şekildeydi: ötförik,kirlenmiş ve su kaynaklarının ekolojik yapısı bozulmuştu. Burada yaşayan halkın öncelikle gelir düzeyini iyileştirmek amacıyla acilen ürün kapasitesini artıracak ve gölün bozulan kapasitesini düzeltecek çalışmalara gerek duyuluyordu. 1990 yılının Nisan ayının başlarında halk Manila Metrosu’nun içme suyunu Bay lagününden sağlayan plana aşağıdaki sebeplerden dolayı karşı çıkıyordu.: 1) Yeni temizleme metotları kullanılmasına rağmen bu su kullananların sağlığı için tehlike taşıyordu; 2)Bu plan dahilinde suyun faaliyeti artacaktı; 3) Bu çalışmalarla birlikte zaten bozulmuş olan gölde daha kötü çevre koşulları meydana gelecekti; 4)Gölden elde edilen balık kapasitesinde bir azalma olacak bu da geçimini balıkçılıktan kazanan insanların yaşam şartlarını değiştirecekti; 5)Göl halkı bu projeden gerektiği gibi yararlanamayacaktı. Copyright IGEMPortal 1990’nın Haziran ayında ülkenin önde gelen senato üyelerinden E.Wigberto, bu planın uygulanması için destek arama çalışmalarına başladı. Bay lagününün kirlenmesinin önlemi için ve doğal halinin korunması için yapılan çalışmalar bazı bilim ve akedemik kuruluşlar , bölgedeki kiliseler ,gazete yazarları, öğrenciler ve NGOs tarafından destekleniyordu. Bu hakkında halka bilgi vermek amacıyla sempozyumlar düzenlendi.Yapılan bu çalışmalar etkili oldu ve projenin baş destekleyicisi olan ve bu proje için 128 milyon amaerikan doları ayıran Asya Gelişme Bankası (Asıan Development Bank) önerisini geri çekti.1990’nın Ekim’inde de devlet projenin uygulamasını ertelemek zorunda kaldı. 2. Çevre Eğitimi 1989’da SPP’nin Bay lagünündeki ilk incelemelerine başlaması ile birlikte halkın çevre eğitimini geliştirme çalışmalarına katılması kaçınılmaz oldu.Geçen süre ile beraber SPP; a)Akademik kuruluşlarca yapılan teknik araştırmaları halka ve özellikle geçimini balıkçılıktan sağlayan kesime duyuracak şekilde, b)Bu çalışmada ele alınan dosyaları hükümet ve kanun görevlilerine bildirecek, c)Lagünün korunması için yapılan pilot çalışmaların sonuçlarını d)Gölün durumu ve halkın aktivite programı üzerine yapılan bazı okullara götürecek, eğitime ve bilgi çalışmaları arasında bir bütünlük sağlayacak, e)Üç şehirdeki endüstriyel kirlenme ve su kalitesi değerlendirme çalışmaları hakkında komitenin önde gelenlerine bilgi verecek bir yapıya sahipti. Bütün bu çevre eğitimi için yapılan etkinlikler sebebiyle birkaç bin kişi daha bu aktivitelerden haberdar oldu, fakat halen daha halkın eğitim ihtiyacı devam etmektedir. 3. Spesifik Komite Çalışmaları Kapsamlı yapılan eğitim ve bilgi verme programları, halkın Bay lagününü yeniden iyileştirme çalışmalarında daha aktif olarak yer almasını sağladı. Örneğin, Bmon şehrinde yaşayanlar ve işçiler, fabrikaların atıklarının ne derece etkili olduğu konusunda bilinçlendi ve bu sebeple kirliliği azaltmak için yapılan çalışmalarda yer aldı. Plilla ve Jala-jala’da yaşayan balıkçılar ve ördek yetiştiriciler, balık ve ördek çiftliklerini tahrip eden güçlü tesislerden açığa çıkan yağ sızıntısını protesto eden etkinlikler yaptılar. Bölgedeki çiftçiler su seviyesinin artmaması için çalışmalar yaptı, çünkü fazlalaşan su miltarı taşıp çiftliklerini tahrip ediyordu. Copyright IGEMPortal III.11. HAVZADAN GELEN NOKTASAL OLMAYAN KİRLENMENİN SU KALİTESİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ- İSTATİSTİKSEL BİR YAKLAŞIM Özet : Noktasal olmayan kaynakların kontrolu doğal olarak karmaşıktır.Bunu başarmanın yolu ,arazi kullanımının planlamasında istatiksel bir yaklaşımın benimsenmesidir. Bu yaklaşım ,havza alanının farklı kısımlarında oluşturdukları kirlenme riskine göre yürütülecek en uygun faaliyetleri düzenleyici bir mekanizmanın ulusal bir çatı ve uygulama kaideleri ile sağlanmasını esas alır.Sözkonusu “bölgelere ayırma (zoning)” yaklaşımı çeşitli su kalite programlarında giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Bu makalede, çeşitli noktasal olmayan kirlenme kaynakları ve havza içindeki bölgelemenin su kalitesi üzerindeki etkisi gözönünde tutulmaktadır.İstatiksel yaklaşıma yönelik olarak yapılan bu mevcut çalışmada , bölgelemenin gölün su kalite parametreleri üzerindeki etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. GİRİŞ : İçme suyu kalitesi için giderek artan sıkı yasal düzenlemeler ve son zamanlarda farkına varılan yeni kirlenme tehditleri,ham su kalitesindeki bozulmaya karşı güven derecesinin yüksek tutulmasının başlıca öneme sahip olduğunun altını çizmektedir.Bu görev özellikle Hindistan gibi daha yüksek nüfusa sahip ülkelerde içme suyu temini amacıyla yüzeysel ve yeraltı sularının geniş ve büyüyen kullanımı ile daha da ön plana çıkmıştır. Alışılageldiği üzere , kirlenme noktasal veya yaygın kaynaktan gelmesine göre tanımlanır ve ele alınır.Noktasal olmayan kaynaklı kirlenme havayı ve toprak yüzeyini yıkayan ve temizleyen yağışın ardından ortaya çıkan ve sediment,hayvansal atıklar,gübreler ve organik maddeler gibi çeşitli maddeleri en yakın,doğal veya yapay su yatağına taşıyan akıştan kaynaklanır.Noktasal olmayan kaynaklı kirlenmenin değerlendirilmesi, bir dereceye kadar noktasal kaynakların arıtılmasına duyulan acil ihtiyacın gölgesinde kalmış ve bunun sonucunda yaygın kaynaktan kirlenme gerektiği gibi incelenmemiş , su kalitesi üzerindeki etkisi pek iyi anlaşılmamıştır. Su kalitesindeki bozulmanın önlenmesi için havzanın noktasal olmayan kaynaktan kirlenmesinin ve arazi kullanım modelinin kontrol altına alınmasının üzerinde Copyright IGEMPortal durulmalıdır.Şehirlerin bulunduğu havzaların suları, çok geniş çeşitliliğe sahip yerleşim,endüstri,tarım vs. alanlarına dökülür.Sonuç olarak ,ortaya çıkan kirleticiler ne kadar fazlaysa kirliliğin tahmin edilmesi o denli belirsiz bir hal alır.Örneğin , çiftçilik faliyetlerinin yoğunlaşması veya tarıma ayrılan bölgenin daha geniş alana yayılması göldeki nütrient miktarlarını arttırabilir. Havzadan Gelen Yaygın Kaynaklı Kirlenmenin Su Kalitesi Üzerindeki Etkisinin İncelenmesi İçin Yaklaşımlar : Fazlasıyla basitleştirilmiş olma riski taşısa da , arazi kullanımı uygulamalarının su kalitesi üzerindeki etkisinin belirlenmesi amacıyla üç çeşit prosedür kullanılmıştır. 1-Havzanın çeşitli arazi kullanım bölgelerinden gelen sızıntı suyu ve noktasal olmayan kaynaklı akış içindeki kirleticilerin doğrudan ölçümü.Böyle çalışmalardan elde edilen sonuçlar ormanlık bölgelerden gelen akışın en düşük kirlilik potansiyeline sahip olduğunu göstermiştir.Tarım yapılan bölgelerden gelen kirlenme ziraat ve hayvancılık uygulamalarına bağlı olarak oldukça değişken yüke sahiptir.Şehir ve yerleşim bölgeleri çok defa makul değişkenlikte daha yüksek kirletici konsantrasyonu vermektedir. Bu doğrudan ölçüm yönteminin getirdiği önemli bir problem belli bir arazi miktarının kullanımına bağlı olarak akışta veya sızıntıda ortaya çıkan kirletici kayıplarını belirtebilirken bir akıntı,nehir veya göle gerçekte ulaşan kirlilik miktarının sağlamaz. Tarımsal uygulamalar belirlenmesini genelde dolayısıyla akıntı veya göllerdeki sediment yüklerini saptamakta kullanılan genelleştirilmiş teknikler bir istisna oluşturur. Su kalitesi ve arazi kullanımını incelemeye yönelik geri kalan diğer iki prosedür ise bir akıntı ,nehir veya gölün havza veya drenaj bölgesi üzerinde yoğunlaşır.Farklı bölgelerden gelen akışın özelliklerindeki geniş çeşitlenme , bir havza içindeki noktasal olmayan kaynaklı kirlenmenin incelenmesini karışık hale getirir.Ayrıca mevsimlik veya hatta günlük yağış değişikliklerinin etkisi ve kirleticilerin olası biyokimyasal ve fiziksel taşınım ve dönüşümü karmaşık ve belirsizdir. Copyright IGEMPortal 2-Tek bir havzanın veya birkaç havzadan oluşan küçük bir grubun deneye dayalı ve kapsamlı olarak incelenmesine yönelik daha önce bahsedilen olayın anlaşılmasını hedefler. Bu tip incelemeler ,arazi kullanımının idaresi uygulamaları hakkında veri toplama ve su kaltesi hakkında detaylı örneklendirme programı büyük zaman ve para gerektirir.Bununla birlikte su kalitesi üzerindeki birbiri ile bağlantılı hidrolojik,biyokimyasal ve geomorfik etkiler tam anlamıyla anlaşıdığında şüphesiz bu tür çaba şarttır. 3-Su kalitesi-arazi kullanımı incelemesinin üçüncü çeşidi daha çok ele alınan su kalitesi olayının karşılaştırmalı analizi üzerinde durmaktadır. Çalışmaya çok sayıda havza dahil edilebileceğinden istatistik tekniklerinin kullanıldığı nicel analizden yararlanılabilir. Bu araştırmalar ne çözünlemeli ne de deneyle elde edilen ve tahmin yapmada kullanışlı bağıntılar verir. Ancak bir takım havza özelliklerinin su kalitesi üzerinde daha önemli etkilere sahip olduklarını göstermiştir.Su kalitesi ve arazi kullanımları arasında hesaplanan bağıntılar bulunabilir. Küçük bir yerleşim havzası içindeki su kalitesi ve arazi kullanımının ekonomik, demografik ve coğrafi parametreleri arasındaki ilişkilerin ortaya konmasında adım adım çok sayıda regresyon ve korelasyon çalışmalarından yararlanılabilir. Bu çalışmalar havzadan gelen noktasal olmayan kaynaklı kirlenmenin su kalitesi üzerindeki etkisinin incelenmesinde istatistik yaklaşımın ne kadar yararlı olduğunu genelde kanıtlamıştır. Yine de araştırmalar ele alınan havzalardaki bölgeleme (arazi kullanım uygulamaları) verilerinin tam olmaması veya her havza için az sayıda uygun su kalite örneğinin bulunması nedeniyle sınırlı kalmıştır. ÇALIŞMA ALANININ TANIMLANMASI Mevcut çalışma Hindistan’ın güneyinde yer alan ve Warangal şehri merkezindeki klasik bir şehir çevresi muhiti temsil eden bir havzayı konu almaktadır. *18 derece kuzey enlemi 79 derece 35 dakika doğu boylamı’nda yer almakta ve 18,5 kilometre karelik bir alanı kaplamaktadır. *Yüzey şekilleri genellikle ovalıktır. *İklim: Nadiren yağışlı ve kurak mevsime sahip subtropik .Mayıs-kasım arasında süren yağış 800 mm civarındadır. *Drenaj incelenen Badri gölüne doğru dendritik olarak gerçekleşmektedir. Bu bölge Andra Pradesh eyaletindedir. Jeolojisi granit ağırlıklıdır. Copyright IGEMPortal *Beşeri Özellikler: Yerleşim bölgesi incelenen bölge üzerinde yayılmış nisbeten iyi inşa edilmiş blok duvar yapılarından oluşmaktadır. Bölge eğilimine uygun düşen şeritler halinde yerleşim görülür, evler genelde özellikle eyalet anayolu boyunca kümelenmiştir. Şehir eyaletin en önemli iş merkezlerinden biri olduğundan gerek demiryolu gerekse karayolu taşımacılığı son derece fazladır. Ayrıca otelller, marketler alış-veriş merkezleri tiyatrolar gibi iş yerlerini kapsamaktadır. Endüstriyel faaliyet küçük ve orta ölçekli birimlerle sınırlıdır. Şehrin kenarında yeralan tarım toprakları da göle olan drenaja katkıda bulunur. Mevcut çalışma su kalite parametreleri ve arazi kullanım faaliyetleri arasındaki korelasyon katsayılarının belirlenmesini içerir. Mevcut veriler sınırlı olduğundan çalışmada noktasal kaynaklar arasındaki girişim gözönünde tutulmamıştır. Havzadaki noktasal olmayan kaynaklardan doğan kirlilik fırtınadan hemen sonra alının akış numuneleriyle analiz edilmiştir. Numuneler farklı fırtınalardan sonra incelenen çeşitli arazı kullanım bölgelerinden toplanmış, su kalite parametreleri ve bunların istatistik analiz için kullanılacak ortalama değerleri analiz edilmiştir. SONUÇLAR VE TARTIŞMA Arazi Kullanımı ve Su Kalitesi: Warangal şehri iyi planlanmamış bir gelişme içindedir. Şehrin tamamı şerit halinde büyüme biçimine uyarak Warangal ve Kazipet’i birbirine bağlayan anayolun her iki tarafında büyümüştür. Bu nedenle ilçe kendine has ve sınırlı arazi kullanımlarına sahiptir. Incelenen bölgede göze çarpan belli başlı arazi kullanım faaliyetleri yerleşim , ticaret ve taşımacılıktır. Bölgenin arazi kullanım haritasını tamamlayan diğer faaliyetler ise endüstriyel ve tarımsal faaliyetlerdir. Badri havzasına ait su kalite verileri literatürde rapor edilmemiştir. Bu çalışma, havzadan gelen noktasal olmayan kaynaklı kirlenmenin gölün su kalitesi üzerindeki etkisini incelemek niyetiyle yapılmış bu tip ilk çalışmadır. Bir kaç tane de olsa önceden çalışmalar yapılmış olsa, korelesyon çalışmaları daha kolay yürütülebilecekti. Copyright IGEMPortal Sonuçlar havzadan gelen noktasal olmayan kaynaklı kirlenmenin gölün su kalitesini önemli ölçüde etkilediğini göstermiştir. Bu da şu olaylarla açıklanabilir: Su oldukça etkili bir çözücüdür,bu nedenle büyük ve çeşitli çözülmüş madde yükünü taşır. Ayrıca, havza içindeki ilerlemiş arazi kullanımları doğal drenaj yollarını önemli ölçüde değiştirir, drenaj akımlarının yükünü ve yeraltı suyuyla alışverişlerini çözelti haline getirir. Korelasyon Çalışmaları: Su kalite parametreleri ve arazi kullanım alanları arasındaki korelesyon katsayıları Tablo 1’de verilmiştir. Tartışma şu kısımlardan oluşmaktadır: Yerleşime yönelik arazi kullanımı: Bu arazi kullanımı klorürler, fosfatlar ve nitratlarla en büyük korelasyona sahiptir. Bunun olası sebebi, fırtınalar sırasında yağış suyunun evsel atık su ile temasta bulunmasıdır. Şehir hiçbir yeraltı kanalizasyonu sistemine sahip olmadığından yağış oldukça bu olasılık hep mevcuttur. Ticari amaçlı arazi kullanımı: Ticari amaçlı arazi kullanımı en büyük korelasyona fosfatlar,KOI ve nitratlar için sahiptir. Bu tip arazi kullanımında ticari yerlerden gelen uygun arıtma yapılmadan rastgele verilmiş yüksek organik madde içeriği bu gözleme sebep olarak gösterilebilir. Taşımacılık için arazi kullanımı: Yoldan gelen drenaj,kurşun, KOI,kalsiyum, yağ ve gres gibi kirleticilerin çevredeki yüklerine tek bir birim olarak artış getirirken, şehir kümeleşmeleri ve yüzeysel suya bir veya daha fazla noktadan su drene eden yol alanları ortaya önemli sorun çıkarabilir. Benzer bir sorun da yol boyunca kırlık alandaki akarsulara gelen drenaj nedeniyle ortaya çıkar, bunlar başka türlü hiçbir insan yapısı çıkış suyu almazlar .Yol yüzeyindeki suda bulunan ağır metaller arasında en iyi belgelenmişi olan kurşun önemli ölçüde taşımacılıkla arazi kullanımıyla bağlantılıdır. Kalsiyum da taşınması sırasında yapı malzemesinden sızmalar ile bu arazi kullanımıyla iyi bir korelasyon verir. Yağ ve greslerin fire ve sızıntılarının da su kütlelerine ulaşması beklenir, ancak analiz teçhizatı gerektirdiğinden bunlar mevcut çalışmada rapor edilmemiştir. Copyright IGEMPortal Tarımsal arazi kullanımı: Tarımdan ve diğer açık alanlardan gelen noktasal olmayan kaynaklı kirliliğin su kalitesi üzerinde oluşturabileceği etki genellikle suyun içinde gerçekten çok yüksek miktarda bulunan elementten kaynaklanır. Tarımsal arazi kullanımının nitrat, fosfat , potasyum , kalsiyum ,BOI miktarlarını doğrudan , sodyum ve kolorür miktarlarını daha az ölçüde etkilediği gözlemlenmiştir. Arazinin tarıma yönelik kullanımı hayvan atıkları , ürün kalıntıları ve çiftlik evlerinden gelen atık su dolayısıyla ortaya çıkan ve genellikle septik sistemler yoluyla deşaj edilen yüksek organik yük içeriği yaratır. Bunları su kalitesi üzerindeki ilk etkisi yüzeysel akış yoluyla göl sularına girdiklerinde yüksek oksijen ihtiyacına yol açmalarıdır. Gübre , böcek ilacı ve pestisidlerin rastgele kullanılması ve kötü çiftçilik uygulamaları organik ve inorganik kirleticilerin başka kompleks formlarını alması sonucunu doğurur. Arazinin tarım amaçlı kullanımı akarsu ve gölllerde tarlalardan gelen yüzeysel drenajdan kaynaklanan birçok kirleticiye katkıda bulunur .Orta eğime ve iyi, dayanıklı bitki örtüsüne sahip otlak alanları organik yapıdaki kirletici yüklerinin büyük kısmını sulara karışmalarından önce bünyesinde tutar. Bununla birlikte herhangi bir biçimde yanlış yönetim son derece kirli akımların göl sularına ulaşmasıyla sonuçlanabilir. Ayrıca ürün kalıntılarının uygun biçimde yönetimi de toprağın üst katmanları içinde stabilize olmalarını sağlayarak, toprağın nem tutma kapasitesini arttırır ve ağır ağır parçalanır bozulurken verimliliğini yükseltir. Endüstriyel arazi kullanımı: Endüstriyel atıksuların arıtma ihtiyaçları yükünün özellliklerine ve çıkış suyu deşarj yöntemlerine bağlı olarak son derece değişme gösterir. İncelenen bölgedeki endüstrilerin çoğu küçük yada orta ölçekli olduklarından, bunların en sonunda göl sularına karışan atıksuyunun deşarjdan önce arıtılmasına pek fazla dikkat edilmemiştir. Bu ise yüksek BOI , KOI ve klorür içeriğine neden olur, bu sebeple bunlar endüstriyel arazi kullanımıyla çok sıkı ilişki içerisindedir. SONUÇLAR İçme suları için giderek daha sıkılaştırılan yasal düzenlemeler ve son zamanlarda farkına varılan yeni kirlenme tehditleri , su kalitesinde ortaya çıkacak bozulmaya karşı güvenliğin çok yüksek tutulmasının başlıca öneme sahip olduğunun altını çizmektedir. Bu nedenle, Copyright IGEMPortal önerilen istatistiksel yaklaşım uzun vadeli su kalitesi yönetim programlarında arazi kullanımı yönetimi ve noktasal olmayan kaynaklı kirlenmenin kontrolünü birleştirmek için kullanılabilir. Arazi kullanımının planlanmasına yönelik biçimde yapılandırılmış bir yaklaşımın benimsenmesi havza alanının farklı bölgelerindeki arazi kullanım faaliyetlerinin oluşturacakları kirlenme risk derecesine göre uygun hale getirilmesini sağlar. Bu yaklaşım su kalitesinde zararlı etkilere yol açabilecek arazi kullanımlarının kontrol altında tutulabilmesi için kullanışlı bir yöntemdir. Ancak veriler farklı mevsimler boyunca bir zaman süresi içinde toplanabilirse daha iyi bağıntılar kurulabilir Tablo 1.Su Kalite Parametreleri ve Arazi Kullanım Alanları Arasındaki Korelasyon Katsayıları A R A Z İ K SU U Yerleşim L L Ticaret KALİTES A N I Taşımacılı M I Tarım Endüstri k İ Nitrat 0,626 0,423 0,289 0,989 0,381 Fosfat 0,724 0,892 0,420 1,012 0,295 Florür 0,532 0,577 0,473 0,589 0,324 Klorür 1,121 0,280 0,328 0,927 0,992 BOI 0,456 0,863 0,346 0,724 0,865 KOI 0,553 0,885 0,468 0,743 0,962 Sodyum 0,186 0,491 0,498 0,862 0,423 Potasyum 0,223 0,314 0,422 0,879 0,322 Kalsiyum 0,315 0,432 0,732 0,823 0,462 Kurşun 0,226 0,258 0,897 0,143 0,126 Copyright IGEMPortal III.12. TAYLAND’DA BULUNAN SONGKHLA LAGÜNÜNÜN ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ VE SU KAYNAKLARININ GELİŞTİRİLMESİ Tawatchai Tingsanchali Giriş: Songkhla Lagünü, Tayland’ın en büyük göl sistemi olup birbirine seri olarak bağlı 4 gölden oluşmaktadır (Şekil 1). Lagün Tayland’ın güneyinde yer almaktadır. Akış yönüne göre göllerin adı sıra ile Talay Noi, Talay Luang, Talay Sap ve Talay Sap Songkhla’dır. Talay Sap Songkhla’nın çıkış suları Gulf of Tayland’a verilmektedir. Songkhla Lagünü ile ilgili temel veriler Tablo 1’de verilmektedir. Şekil.1. Songkhla Lagünü Copyright IGEMPortal Tablo.1. Songkhla Lagünü ile ilgili temel veriler 1 0 Yükseklik (m) 2 Havza alanı (km ) 8233 Lagün yüzey alanı (m) 1043 Ortalama derinlik (m) 1-2 Yıllık tatlı su girişi (m3) 6,072 milyon Yıllık yağış (mm) 1400-1600 Potansiyel buharlaşma (mm) 1700-1800 Göllerin tuzluluk durumu göllere tatlı su girişlerine ve denizden uzaklıklarına göre değişmektedir. Genellikle Talay Noi ve Talay Luang göllerinin suları tatlı veya hafif tuzlu, Talay Sap gölü suları orta derecede tuzlu, Talay Sap Songkhla gölü suları ise deniz suyu derecesine yakın derecede tuzludur. Songkhla Lagünü havzasında karşılaşılan problemler aşağıda verilmektedir. 1. Yağmurlu mevsimlerde aşırı miktarda gelen suyun tutulması için yeterli kapasite olmadığından, kurak mevsimlerde sulama suyu sıkıntısı olmaktadır. Ayrıca kurak mevsimlerde lagüne giren tatlı suyun azalması sebebiyle, lagüne giren deniz suyunda artış olmakta, bu da tatlı su ihtiva eden göllerin sularının tuzluluğunu artırarak, sulamaya elverişsiz hale getirmektedir. 2. Karides çiftlikleri, yerleşim bölgeleri ve endüstrilerden göle atıksu deşarjları nedeni ile su kalitesinin bozulması sözkonusudur. 3. Erozyon ve sedimentasyon dolayısı ile göldeki su derinliği azalmakta, bu durum da gölün su tutma kapasitesini azaltmaktadır. 4. Su bitkileri ve su sümbüllerinin gelişmesi, göldeki tatlı suyun önemli ölçüde azalmasına sebep olmaktadır. 5. Talay Noi gölünün üst kısmında yer alan bataklıktaki asidik ortamdan gelen sular ile Talay Noi gölünün bazı bölümlarinin suları asidiktir. 6. Aşırı yağmurların olduğu periyotlarda taşkınlar meydana gelmektedir. Copyright IGEMPortal Lagün Sularının Yararlı Kullanım Alanları ve Su İhtiyaçları: Lagün sularının yararlı kullanım alanları ve su ihtiyaçları Tablo.2’de verilmektedir. Tablo.2. Lagün sularının yararlı kullanım alanları ve su ihtiyaçları Yararlı Kullanım Su İhtiyacı Sulama 722 milyon m3 /yıl Evsel 56 “ Endüstriyel 4 “ Turistik 22 “ Kirlilik Kontrolu 230 milyon m3 /ay Burada kirlilik kontrolu amacıyla kullanılan suya kuru mevsimlerde lagün çevresinde yer alan yerleşim bölgeleri ve endüstrilerin atıksu deşarjlarından olabilecek kirliliğin seyreltilmesi amacıyla ihtiyaç duyulmaktadır. Su Kaynaklarının Geliştirilmesi Songkhla lagününün havzasında su kaynaklarının geliştirilmesi amacı ile 12 adet rezervuar yapılması planlanmıştır. Reservuar sayısının 12 adet olması; yörenin dağlık olması, kısa ve küçük derelerden oluşması, bu sebeple de büyük hacimli rezervuarlar yapılmasına elverişli olmamasından kaynaklanmaktadır. Rezervuarlar tamamlandığında toplam 440 milyon m3 su tutma kapasitesine sahip olacaklardır. Denizden gelen suların su kalitesine olan etkilerinin önlenmesi amacı ile, sosyo-ekonomik ve çevresel özellikler de dikkate alınarak, Talay Luang ve Talay Sap göllerinin arasına tuzlu su bariyeri inşa edilmesi kararlaştırılmıştır. Bu bariyerin yapılmasıyla, bariyerin üst kısmında yer alan Talay Noi ve Talay Sap göllerinde, bu göllere deşarj eden nehirlerin suları tutularak,büyük hacimlerde tatlı su depolanabilecektir. Depolanan tatlı su dolayısı ile, sulama suları ve evsel kullanım için ilave olarak sırasıyla 783 ve 245 milyon m3 su temin edilebilecektir. Havzada yeraltı sularının miktarı yüzey sularına kıyasla daha azdır. Ancak bazı alanlarda, yeraltı suları da yüzey suları ile birlikte kullanılmaktadır.Tüm havzada su kaynaklarının geliştirilmesi amacıyla, su paylaştırma ve istenilen yere ulaştırma sisteminin geliştirilmesi ile sulama veriminin artırılmasına yönelik çalışmaların da yapılması gerekmektedir. Copyright IGEMPortal Çevresel Etki Değerlendirme: Songkhla Tuzlu Su Bariyeri projesinin, ekosistemi iyileştirmekle birlikte, kaçınılmaz bazı olumsuz etkilerinin de olacağı belirtilmektedir. Bu etkiler ve alınması planlanan tedbirler. Tablo.3’de verilmektedir. Bariyer projesi son 20 yıldan bu yana hükümetle halk arasında problem yaratmıştır. Bu problemin çözümü amacı ile, 1995 yılı içinde devlete ait sulama suyu departmanı yetkilileri bir toplantı düzenlemişlerdir. Bu toplantıya; yörede yaşayan halk, devlet yetkilileri, politikacılar, işadamları, akademisyenler, çevreciler ve gönüllü çevre kuruluşları katılmışlardır. Toplantının sonucunda, suyun, sudan yararlanan herkese adaletli bir şekilde dağıtılması ile halk probleminin çözülebileceği anlaşılmıştır. Sonuçlar: Tuzlu su bariyeri projesi, büyük ölçekli bir su kaynakları geliştirme projesi olarak görülmektedir. Bu projenin gerçekleşmesi ile beklenen faydalar aşağıda verilmektedir: 1. Lagünün bir bölümü bloke edilerek, tüm su kullanıcılarının ihtiyaçlarını karşılayacak ölçüde su depolanabilecektir.. 2. Tarımsal üretimde, dolayısı ile de çiftçilerin gelirlerinde kayda değer artışlar beklenmektedir. Bu durumunda, proje yatırımının sosyal ve ekonomik açıdan faydalı olduğunun bir göstergesi olduğu belirtilmektedir. 3. Sulama sularının dışında, diğer su kullanım aktivitelerinde de artış beklenmekte, bunun da yörenin sosyo-ekonomik açıdan gelişmesine sebep olabileceği belirtilmektedir. Projenin gerçekleşmesi ile, yörenin nüfusunda ve endüstrilerdeki beklenen artış doğal olarak su kalitesinin bozulmasına sebep olacağından, su kirliliğinin önlenmesine yönelik olarak belirli bir planın gerekliliği belirtilmektedir. Kirliliğin kontrol altına alınması için alınacak tedbirler; evsel ve endüstrilerden deşarj edilen atıksuların, göllere veya göllere su taşıyan nehirlere ulaşmadan arıtılması, üretim proseslerinde suyun geri kullanımı, kimyasal gübreler gibi çevresel açıdan zararlı maddelerin kullanımının azaltılması vb. olarak verilmektedir. Aynı zamanda su kalitesinin korunması ve su kaynaklarının geliştirilmesi konusunda halkın bilinçlendirilmesinin de faydalı olacağı belirtilmektedir. Copyright IGEMPortal Tablo.3.1. Songkhla Tuzlu Su Bariyeri Projesinin Çevresel Etkileri ve Alınacak Tedbirler. No Etkiler 1 Su bitkileri Tedbirler ve su Su bitkileri ve su sümbüllerinin göl yüzey alanının sümbülleri %1’ini aşmasının önlenmesi 2. Taşkın seviyesi Rezervuarın su seviyesinin kontrolu 3 Tuzluluk Aşırı tuzluluğun seyreltilmesi amacıyla rezervuardan daha fazla su bırakılması 4 Atıksu Atıksu arıtımı 5 Asidik su Bataklığın arıtımı ve asidik suların muson yağmurları mevsiminde bariyerlerden deşarj edilmesi 6 Erozyon ve Rezervuar çevresinde yıl boyunca yeşil kalabilen sedimentasyon bitklilerin yetiştirilmesi 7 Balıkçılık Rezervuara tatlı su balığının stoklanması 8 Karides avcılığı Tuzlu ve tatlı su karides çiftliklerinin ayrılması 9 Ekosistem Bariyerin tuzlu su tarafında ormanların artırılması 10 Vahşi hayat Orijinal türlerin korunması, yeni türlerin ve yiyecek kaynaklarının sağlanması 11 Su kaynaklı hastalıklar Halkın sağlık açısından bilgilendirilmesi ve sağlıkla ilgili tedbirlerin alınması . Copyright IGEMPortal III.13.ASYA’DA SULAK ALANLARIN KORUNMASI İÇİN HALKIN KİŞİSEL GİRİŞİMLERİ Syed A. Hussein (HİNDİSTAN) 1993’te Kushiro’da yapılan Ramsar Konferansı,sulakalanların halkın tam ve etkin katılımıyla bilinçli kullanımı için yönergeyi kurmuştur.Asya halkı geçimlerini sağlarken göller,nehirler ve sulakalanlarla herzaman ilişki ve alışveriş içinde olmuştur.Bu alanlar çeşitli toplumların ekonomisi,kültürü ve dini ile birarada ilişkide tutulmuştur.Sulakalanların bilinçli kullanımı kavramını yerleştirmede halkın katılımına ihtiyaç duyulur. Ramsar Sözleşmesi’nin “Kushiro Yönergesi”: Devlet daireleri,dernekler,araştırma grupları,NGO’lar ve en önemlisi bölge halkını da kapsayan bölge ve ülke seviyesindeki bileşenler arasında artan istişari sürece olan ihtiyacı vurgulamıştır.Hem tedbirlerin yerine getirilmesinde hem de eylem planlarının formüle edilmesinde ve tasarlanmasında halkın rolü katılımcılar olarak apaçık ortadadır.Gerek resmi,gerek resmi olmayan kuruluşlar,ilgili bölgelerinde özel eylem ve müzakerelere devam edilmesi konusunda görüş birliğine varmışlardır.Mart 1996’da Brisbane’de (Avustralya) gerçekleştirilecek Ramsar Sözleşmesine Taraf Partilerin bir sonraki toplantısını çabuklaştırmak amacıyla birçok Asya ülkesinde halkı bilinçlendirme kampanyaları başlatılmıştır.Bu toplantı aynı zamanda Sözleşme’nin 25. yıldönümü de olacaktır. Asya’da doğal ve yapay göller,mangrovlar,bataklık ormanlar,nehirler ve bataklıkların oluşturduğu sulakalanlar son derece önemli ekosistemlerdir.Balıkçılık,deri ürünleri,içme ve sulama suyu temini, taşkın ve erozyon kontrol mekanizmaları gibi pekçok değerli kaynak temin ederler,yüksek bir biyolojik çeşitliliği barındırırlar.Nehir,göl ve diğer su kaynakları aynı zamanda toplumlarla dini, kültürel ve sosyal açılardan da ilişki içindedir. Asya’da en az 120 milyon hektar sulakalan (pirinç tarlaları hariç) bulunmaktadır.Bunun %80’I 7 ülkededir: Endonezya, Çin, Hindistan, Papua Yeni Gine, Viyetnam, Miyanmar ve Bangladeş. Bangladeş’te 12 milyondan fazla kişi tamamen sulak alanlara bağımlıdır. Asya Sulak alanları Yönetimi uluslararası sulak alanlardan 947’sinin bölgede bulunduğunu Copyright IGEMPortal belirtmektedir.Bunlardan 216’sı Güney Asya’da (Hint yarıkıtası) , 373’ü Güneydoğu Asya (Miyanmar, Filipinler ve Papua Y. Gine dahil) ve Doğu Asya’da (Çin, Japonya, Kuzey ve Güney Kore) bulunur. Asya dünya karaları yüzey alanının %14’ünden azını oluşturmasına rağmen dünya nüfusunun %56’sını barındırmaktadır.Nüfus yoğunluğu dünyanın geri kalanındakinden 8 misli yüksektir ve yılda 55 milyonluk bir hızla artmaktadır.Bu nüfusun büyük bir kısmı sulakalanların içinde veya çevresinde yerleşmiştir.Dolayısıyla doğal kaynaklar üzerinde önemli bir baskı yaratmaktadır.Bunun doğrudan bir sonucu olarak sulakalanları şunlar tehdit etmektedir : * Sulakalanları tehdit eden unsurlar : Toplam : 35 çeşit Önemlileri : 11 çeşit 1. Aşırı balıkçılık ve buna bağlı baskılar 2. Avcılık ve doğurduğu rahatsızlık 3. Çiftlik hayvanlarının aşırı otlaması 4. Her tür kirlenme 5. Su çevresinin bozulması,toprak erozyonu ve alüvyon dolması 6. İnsan yerleşimleri ve yayılmasının yarattığı genel rahatsızlık 7. Tarım,yerleşim ve endüstriyel amaçlı drenaj 8. Evsel amaçlı ağaç kesimi (yakacak ,barınma,..) 9. Suyun yolunun sulama,evsel ve endüstriyel amaçlı olarak saptırılması 10. Ticari amaçlı ormancılık 11. Kontrolsuz turizm,rekreasyon ve bunlara bağlı çeşitli yapıdaki gelişmeden kaynaklanan rahatsızlık III.14. SU KİRLİLİĞİ KONTROLU YÖNETMELİĞİ-DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Su Kalitesine İlişkin Planlama Esasları ve Yasaklar İçme ve kullanma suyu temin edilen kıtaiçi yüzeysel sularla ilgili kirletmem yasakları Copyright IGEMPortal Madde 16- İçme ve kullanma suyu rezervuarlarının ve benzeri su kaynaklarının korunmasında, her kaynak için özel hükümler getirilinceye kadar aşağıda verilen genel ilkeler ve koruma alanları geçerlidir.: A) İçme ve kullanma suyu rezervuarı içinde ve civarında suların kirlenmesine neden olacak faaliyetler yapılamaz. B) Çöp ve moloz gibi atıklar bu tür su kaynaklarına atılamaz ve atılmasına izin verilemez. C) Akaryakıt ile çalışan kayık, motor ve benzeri araçların kullanılmasına izin verilmez. Yelkenli, kürekli veya akümülatör ile çalışan vasıtalara ve sallara izin verilebilir. İstisnai durumlarda, akaryakıt ile çalışacak su araçlarının kullanılmasına Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü veya Bölge Müdürlüklerince izin verilir. Bu amaçla kullanılacak araçlarda oluşabilecek her türlü atık ve sintine suyunun arıtıldıktan sonra bile içme ve kullanma suyu rezervuarına boşaltılması yasaktır.. D) İçme ve kullanma suyu rezervuarlarının su toplama havzaları içinde bulunan devlete, belediyelere ve kamuya ait araziler koruma alanları için verilen kısıtlamalara tabidir. E) Yüzme, balık tutma, avlanma ve piknik yapmaya, su alma noktasına 300 m'den daha yakın olan yerlerde izin verilemez. F) İçme suyu temin edilen rezervuarlarda ihale yoluyla balık avı yapılması yasaktır. Ancak Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'nce Başbakanlık Çevre Genel Müdürlüğü'nden olumlu görüş almak kaydıyla, ekonomik bölge oluşturan rezervuarlarda, ihale yoluyla balık avı yapılmasına izin verilebilir. Mutlak Koruma Alanı: Madde 17- İçme ve kullanma suyu rezervuarlarının maksimum su seviyesinden itibaren 300 m genişlikteki şerit, mutlak koruma alanıdır. Söz konusu alanın sınırının su toplama havzası sınırını aşması halinde, mutlak koruma alanı havza sınırında son bulur. Bu alanda aşağıda belirtilen koruma tedbirleri alınır: Copyright IGEMPortal A) Koruma alanı içinde kalan bölge, ilgili kanunun yetkili kıldığı idarece kamulaştırılır. Kamulaştırma işlemlerinin mevxut kent içi veya kent dışı yoğun yerleşimler nedeniyle olağanüstü yüksek harcamaları gerektirebileceği durumlarda, içme suyu kaynağının korunması için idarece gerekli düzenlemeler yaptırılır. B) İçme ve kullanma suyu projesine ve mevcut yapıların kanalizasyon sistemlerinin islahına ait mecburi teknik tesisler hariç olmak üzere, bu alanda hiçbir yapı yapılamaz. Bu alanda kalan mevcut yapılar dondurulmuştur. C) Çevre düzeni ve amenajman planına uyularak, bu alan içinde gölden faydalanma, piknik, yüzme, balık tutma ve avlanma ihtiyaçları için cepler teşkil edilir. Bu cepler su alma yapısına 300 m'den daha yakın olamaz. D) İdarece gerekli görülen yerlerde alan çitle çevrilir veya koruma alanı teşkil edilir. Kısa Mesafeli Koruma Alanı: Madde 18- İçme ve kullanma suyu rezercuarlarının mutlak koruma alanı sınırından itibaren 700 m genişliğindeki şerittir. Söz konusu alan sınırının su toplama havzası sınırını aşaması halinde, kısa mesafeli koruma alanı havza sınırında son bulur. Kısa mesafeli koruma alanı içinde: A) Turizm, iskan ve sanayi yerleşmelerine izin verilemez. B) Çöp ve moloz birikintisine izin verilemez. C) Madde 17 B'de anılan mecburi teknik tesisler ile Kültür ve Tabiat varlıklarını Koruma kanunu kapsamına giren uygulamalar dışında hafriyat yapılamaz. D) Sıvı ve katı atık depolarına ve mezarlık kurulmasına izin verilemez. Bu alanda kalan mevcut yapılar dondurulmuştur. E) Bu alanın rekreasyon ve piknik amacı ile kullanılmasına dönük kamu yararlı ve günü birlik turizm ihtiyacına cevap verecek, sökülüp takılabilir elemanlardan meydana gelen, geçici nitelikte kır kahvesi, büfe ve benzeri tek katlı yapılara, onanmış çevre düzeni ve uygulama planlarına ve plan kararlarına uygun olarak izin verilebilir. F) Yukarıda E fıkrasında belirtilen yapıların kapalı kısmının alanı 100 m2'yi geçemez. G) Yukarıda E fıkrasında belirtilen yapıların sıhhi tesisatları Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı'nın 19.3.1971 tarih ve 13783 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Copyright IGEMPortal "Lağım Mecrası İnşası Mümkün Olmayan yerlerde Yapılacak Çukurlara Ait Yönetmelik" hükümlerine göre düzenlenir. H) Suni gübre ve tarım ilaçları kullanmamak şartıyla ve hayvancılık hariç olmak üzere, diğer tarımsal faaliyetlere izin verilir. Ayrıca erozyonu artırıcı metodların uygulanması önlenir. I) İmar planı gereği yapılacak yolların bu alandan geçecek olan kısımlarında sadece ulaşımla ilgili fonksiyonlara izin verilir. Orta Mesafeli Koruma Alanı Madde 19- İçme ve kullanma suyu rezervuarlarının kısa mesafeli koruma alnı sınırından itibaren 1 km genişliğindeki şerittir. Söz konusu alan sınırının su toplama havzası sınırını aşması halinde, orta mesafeli koruma alanı havza sınırında son bulur. Bu alanlardaki koruma tedbirleri aşağıda belirtilmiştir: A) Bu alanda hiçbir sanayi kuruluşuna ve iskana izin verilemez. B) Bu alanda yapılan ifrazlardan sonra elde edilecek her parsel 5000 m2'den küçük olamaz. Bu parsellerin tapu ve kadastro veya tapulama haritasında bulunan veya varolan bir yola yapılan ifrazdan sonra en az 25 m cephesi bulunması mecburidir. C) Bu alanda bulunan parsellerde sıhhi ve estetik mahzur bulunmadığı taktirde parsel hattının % 5'inden fazla yer işgal etmemek, İnşaat alanları 2 katta toplam 250 m2'yi, saçak seviyelerinin tabii zeminden yüksekliği h=6.50 metreyi aşmamak, yola ve parsel sınırlarına 5 metreden fazla yaklaşmamak şartı ile, bir ailenin oturmasına mahsus bağ veya sayfiye evleri veya eğlence veya turizm tesisleri ile bu gibi tesislerin müştemilat binalarının yapılmasına izin verilebilir. Bu alanda ayrıca entegre tesis niteliğinde olmayan mandıra, kümes, ahır, ağıl, su ve yem depoları, hububat depoları, gübre ve silaj çukurları, arıhaneler, balık üretim tesisleri ve un değirmenleri gibi konut dışı yapılar, mahreç aldığı yola 10 m'den., parsel hudutlarına 5 m'den fazla yaklaşmamak ve inşaat alanı kat sayısı %55'i ve yapı yüksekliği h=6.50 metreyi geçmemek şartı ile yapılabilir. Beton, temel ve çelik seralar yaklaşma mesafelerine uyulmak şartı ile inşaat alanı katsayısına tabi değildir. Beton temel ve çelik çatı dışındaki basit örtü mahiyetindeki seralar ise yukarıda belirtilen çekme mesafeleri ve inşaat alanı katsayısına tabi değildir. Ayrıca bu tesisler Copyright IGEMPortal hakkında Tarım Orman ve Köyişleri bakanlığı'nın Taşra Teşkilatının uygun görüşünün alınması başka bir amaçla kullanılmayacağı hususunda tesis sahiplerince ilgili idareye noterlikçe tasdikli yazılı taahhütte bulunması gerekmektedir. Bu maddede anılan yapılar ilgili bakanlıklar ve kuruluşlarca hazırlanmış bulunan 1/50 veya 1/100 ölçekli tip projeler üzerinden yapılabilir. Ayrıca tüm yapıların imar mevzuatına uygun olarak yapılması gerekir. D) Atıksular ancak "Teknik Usuller Tebliği"nde verilecek sulama suyu kalite kriterlerine uygun olarak arıtıldıktan sonra sulamada kullanılabilir. E) Hiçbir şekilde maden ocağı açılmasına ve işletilmesine izin verilmez. F) Bu yörede suni gübre ve tarım ilaçları kullanmamak kaydı ile tarım yapılabilir. G) Bu yörede çöp dökme ve imha alanlarına izin verilmez. Uzun Mesafeli Koruma Alanı: Madde 20- İçme ve kullanma suyu rezervuarının yukarıda kalan koruma alanlarının dışında kalan su toplama havzasının tümü uzun mesafeli koruma alanıdır. Bu alanda aşağıda belirtilen koruma tedbirleri alınır: A) Bu alanda kirletici nitelik taşıyan sıvı, gaz ve katı atıklar üreten yeni sanayi kuruluşlarına izin verilmez. B) Uzun mesafeli koruma alanında yerleşik bulunan mevcut tesislerin ise bu koruma alanından uzaklaştırılmaları esastır. Ancak bu mümkün olmadığı taktirde yukarıda A bendinde bahsi geçen sıvı, gaz ve katı atıkların ekonomik uygulanabilirliği ispatlanmış ileri teknoloji seviyesinde arıtma ve bertaraf teknikleriyle uzaklaştırılması ilgili İdare tarafından istenecektir. C) İçme ve kullanma suyu rezervuarını besleyen tüm sulara, akar ve kuru derelere hiçbir surette atıksu ve atık deşarjı yapılamaz. Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren, 19'uncu maddenin C bendinde belirtilenlerin dışında yeni iskana ve 20'inci maddenin A bendinde belirtilen türde sanayi kuruluşlarına izin verilemez. Ancak yer değiştirmesi mümkün olmayan mevcut iskan bölgelerinden kaynaklanan atıksuların bu Yönetmeliğin Beşinci bölümünde verilen deşarj sınırlamalarının ötesinde, rezervuardaki suyun Tablo 1'de yer alan kıta içi su kaynaklarının sınıflarına göre kalite kriterlerini bozmayacak şekilde arıtılarak deşarjına izin verilebilir. Katı atık atılamaz. Copyright IGEMPortal D) İçme ve kullanma suyu rezervuarının havadan ve erozyon nedeni ile topraktan kirlenmesine karşı gerekli tedbirlerin alınması sağlanır. E) Bu yörede kontrollu çöp depolama ve imha alanlarının kurulması, ilgili İdarece Başbakanlık Çevre Genel Müdürlüğü'nün uygun görüşü alınarak yapılabilir. Göllerle İlgili Kirletme Yasakları Madde 21- İçme ve kullanma suyu temini dışındaki amaçlarla yapılmış olan rezervuarlar ile bu amaçlar dışında kullanılan göl ve göletlere, arıtılmamış evsel atıksular verilemez. Bu gibi göl havzalarında bulunan veya yeni kurulacak olan sanayi kuruluşlarının, ekonomik uygulanabilirliği ispatlanmış ileri teknoloji seviyesinde arıtma yapmaları, bir çevre etki değerlendirmesi sonucunda gerekli görülürse ilgili İdare tarafından istenebilir. Ayrıca göllere atıksu deşarjı ile ilgili olarak bu yönetmeliğin 33, 34 ve 35'inci maddelerinde belirtilen esaslar uyarınca derin deniz deşarjı yapılamaz. Arıtılmış evsel atıksuların tam arıtma ilkelerine göre sağlamaları gereken deşarj standartları bu Yönetmeliğin 32'inci maddesinde verilmiştir. Toplam koliform ve ötröfikasyona yol açan azot ve fosfor elementlerinin ayrıca alıcı göl ortamındaki tolere edişlebilen sınırlara uyması esastır. Özellikle ötröfikasyon kontrolu açısından göllere verilecek evsel atıksular, bu yönetmeliğin 32'inci maddesi uyarınca gerekli deşarj standartlarını sağlamak amacıyla yapılacak olan klasik biyolojik arıtma işlemlerinin ötesinde azot ve fosforu birlikte gideren bir üçüncül arıtma tesisinde arıtıldıktan sonra göllere deşarj edilebilir. Bu konuda yapılacak yatırımların çok yüksek bulunması halinde, ekonomik kıyaslaması yapılmak kaydıyla, atıksulşarın sözkonusu gölün su toplama havzası dışına tahliyesi yapılır. Alınan bütün bu tedbirlere rağmen alıcı ortam olarak göl sularının kalitesi Tablo 2'de istenen düzeye ulaşmadığı taktirde, Çevre Genel müdürlüğü, bir Havza Su Kalitesi Düzenleme Planı hazırlanması için Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, İller Bankası Genel Müdürlüğü ve Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı'nın ilgili teşkilatları arasında koordinasyonu sağlar. Bu yolla hazırlanacak koruyucu plana uyulması esastır. Copyright IGEMPortal Tablo 2. Göller, göletler, bataklıklar, ve baraj haznelerinin ötröfikasyon kontrolu sınır değerleri İstenen Özellikler Kullanım Alanı Doğal kullanım alanı ve rekreasyon Çeşitli kullanımlar için (doğal olarak tuzlu, acı ve sodalı göller pH 6.5-8.5 KOI, mg/l 3 8 ÇO, mg/l 7.5 5 AKM,mg/l 5 15 Toplam Koliform Sayısı, 1000 (EMS)/100ml 0.1 Toplam azot, mg/l 0.005 6-10.5 1000 1 0.1 Toplam fosfor, mg/l IV. SONUÇ İncelenen makalelerden elde edilen bilgilere dayanarak, bu çalışmadan elde edilen sonuçlar; Asya ülkelerinde sulak alanları tehdit eden unsurlar, su kalitesinin korunmasına yönelik aktiviteler, Asya ülkelerindeki uygulamalar ile ülkemizde yürürlükte olan Su Kirliliği Kontrolu Yönetmeliğinin karşılaştırılması, ülkemiz için geliştirilen havza yönetim modeli olmak üzere dört bölümde verilmektedir. 1. Asya Ülkelerinde Sulak Alanları Tehdit Eden Unsurlar Asyada en az 120 milyon hektar sulak alan (pirinç tarlaları hariç) bulunmaktadır. Bunun %80’i 7 ülkededir. Endonezya, Çin, Hindistan, Papua Yeni Gine, Vietnam, Miyanmar ve Bangladesh. Asya Sulak Alanları Koruma Yönetimi uluslararası sulak alanlardan 947’sinin bölgede olduğunu belirtmektedir. Bunlardan 216’sı Güney Asya’da (Hint Yarıkıtası), 373’ü Güneydoğu Asya’da (Miyanmar, Filipinler ve Papua Yeni Gine Dahil) ve Doğu Asya’da (Çin, Japonya, Kuzey ve Güney Kore) bulunmaktadır. Copyright IGEMPortal Asya, dünya karalarının yüzey alanının %14’ünden azını oluşturmasına rağmen, dünya nüfusunun % 56!sını barındırmaktadır. Nüfus yoğunluğu dünyanın geri kalanınkinden 8 misli yüksektir ve yılda 55 milyonluk hızla artmaktadır. Bu nüfüsun büyük bir bölümü sulak alanların içinde veya çevresinde yerleşmiştir ve dolayısıyla doğal kaynaklar üzerinde önemli bir baskı yaratmaktadır. Bunun doğrudan bir sonucu olarak sulak alanları tehdit eden unsurlar toplam 35 çeşit olup önemli olan 11 çeşidi aşağıda verilmektedir: 1- Aşırı balıkçılık ve buna bağlı baskılar 2- Avcılık ve buna bağlı rahatsızlık 3- Çiftlik hayvanlarının aşırı otlaması 4- Her tür kirlenme 5- Su çevresinin bozulması, toprak erozyonu ve alüvyon dolması 6- İnsan yerleşimleri ve yayılmasının yarattığı bozulma 7- Tarım, yerleşim ve endüstriyel amaçlı drenaj 8- Evsel amaçlı ağaç kesimi (yakacak, barınma vs.) 9- Suyun sulama, evsel ve endüstriyel amaçlı olarak yolunun saptırılması 10- Ticari kütük/ağaçlandırma (odunculuk) 11- Kontrolsüz turizm, rekreasyon ve bunlara bağlı farklı yapıda gelişmeden kaynaklanan rahatsızlık 2. Su Kalitesinin Korunmasına Yönelik Aktiviteler İncelenen makalelerde, göllerde su kalitesinin korunmasına yönelik olarak yapılan, yapılması planlanan veya önerilen aktiviteler aşağıda verilmektedir. 2.1. Kanun ve yönetmeliklerdeki eksikliklerin tamamlanması -Gölün su kalitesinin korunması ile ilgili yapılacak işlerin gereksinimleri göz önünde bulundurularak gölün arıtımının efektif olarak tamamlanması ve istenen amaca ulaşmasının garantilenmesi amacıyla kanun ve yönetmeliklerdeki eksikliklerin tamamlanması, -Endüstriyel büyüme, gelişme, popülasyon artışına bağlı olarak su ihtiyacı artan bölgelerin su kaynakları geliştirme sistemi olarak belirlenmesi. Su temin edilen ana su kaynaklarının kalitesinin ve güvenliğinin sağlanması amacıyla bu sistemler için Su Kaynaklarını Geliştirme Yasası kapsamında özel plan ve projeler hazırlanması Copyright IGEMPortal 2.2. Noktasal kirlilik kaynaklarının kontrolu. -Kanalizasyon sistemlerinin tamamlanması -Evsel ve endüstriyel atıksuların mevcut göl için geliştirilecek olan atıksu deşarj standartlarına göre arıtımı -Endüstiyel kuruluşların iç yönetimlerinde çevreyi korumaya ve geliştirmeye yönelik bir iç politika benimsemeleri ve iç çevre denetiminin sağlanması -Düzenli katı atık depolama alanlarının inşa edilmesi -Üretim proseslerinde suyun geri kullanımı -Çeşitli nehir veya dere yan kollarındaki kirlenmenin temizlenmesi ve kontrolu -Gölün ölü bölgelerine giriş yapan ve ötröfikasyona yol açan maddeler taşıyan akarsuların yönünün değiştirilerek su döngüsünün olduğu başka bir yerden göle giriş yapmalarının sağlanması -Göl çevresindeki yerleşimlerin büyüklüğüne, göle N ve P deşarjı hacmini azaltacak şekilde sınırlama getirilmesi -Endüstriden gelen atıksuların gölde oluşturduğu kirliliği azaltmak amacıyla sanayi kuruluşlarının faaliyetlerinin durdurularak veya bir ölçüde azaltılarak bunun yerine turizm sektörünün geliştirilmesi -Atıksu arıtma tesislerinin kurulması ve iyileştirilmesinde rehberlik ve danışmanlık gibi yardımların yapılması 2.3. Noktasal olmayan kirlilik kaynaklarının kontrolü. -Toprak erozyonunun ağaçlandırma, büyük eğime sahip yerlerde teraslama, mevcut bitki örtüsünü koruma gibi yöntemlerle en aza indirilmesi. -Tarımsal alanlardan gelen yüzey sularının kontrolu -Tarım yöntemlerinin iyileştirilmesi, gübre kullanımının kontrolu(Eğer azotlu gübrelerin kullanımı dönüm başına 35 kg olacak şekilde sınırlandırılırsa, tarımsal alanlardan gelen yüzey sularında azot miktarının azalacağı belirtilmektedir.), -Yakacak olarak odun kullanımının azaltılması, doğal gaz üretim ve kullanımının artırılması -Hayvan çiftliklerinin iyileştirilmesi, temizliği, bakımı konularına özen gösterilmesiyle, hayvansal atıkların su temin edilen kaynaklara karışmasının engellenmesi -Gübrelerden tarımsal amaçlarla yararlanmak üzere kurutma fermentasyon, depolama taşıma ve uygulama çalışmalarını gerçekleştirmek için sistemlerin geliştirilmesi. Copyright IGEMPortal -Gübre dağıtım sistemleri ile sebze ve meyve yetiştiricilerini birbirine bağlıyarak kendi tarımsal ihtiyaçlarını karşılamalarının sağlanması - Toprak yüzeyinin çayır, otlak gibi bitki örtüsüyle kaplı tutulmasını sağlayarak yüzey akışı ile gelecek olan kirleticilerin bir kısmının tutulması - Kara ve demiryolundan yüzeysel akış ve drenajla gelen kirlenmenin kontrolü 2.4. Gölün içindeki kirlilik kaynaklarının kontrolü. -Gölün ötröfik bölgelerinde su sümbülleri gibi bazı su bitkilerinin yetiştirilerek bunların besi maddelerini kullanmaları ve detritusu absorbe etmelerinin sağlanması, daha sonra gölden su bitkilerinin temizlenerek, göl suyunda besi maddelerinin giderimi çalışmaları, -Gölün ekolojik yapısının ayarlanması için tatlı su midyeleri, salyangozlar ve bazı balık çeşitleri gölde muhafaza edilmesi , -Usulsüz balık avlama yöntemlerinin ve gölü bölgelere ayırmanın kontrolü ve balık çiftliği alanlarının gölün taşıma kapasitesine göre sınıflandırılması -Gölün dibinin taranması ve derinleştirilmesi (Bu bulanıklığın ve düşen üretimin temel sebebi olan birikmiş sedimentlerin giderilmesi için gerekli bir tedbir olarak belirtilmektedir. Göl tabanında biriken çamurların temizlenmesi ile çamurlardan çözünerek su kirliliğine neden olan N ve P ‘nin de büyük bir kısmı arıtılmış olacaktır.) -Balık popülasyonu yapısının ayarlanması ve alg kütlesinin azaltılması (Balık alg yer) -Mavi-yeşil alg patlamalarından yararlanılması (protein değeri yüksek, çeşitli amino asitler ve vitaminler içerdiği belirtilmektedir. Bunlardan gübre olarak ta yararlanılmaktadır.) -Havza dışından getirilen yüksek kaliteli sularla seyreltme yapılması -Daha az kirliliğe sebep olan balık türlerinin yetiştirilmesi. 2.5. Su kaynaklarının geliştirilmesi ve su kullanım hatlarının düzenlenmesi. -Havza dışındaki başka su kaynaklarından su temin edilmesi, -Su kaynaklarının optimum şekilde düzenlenmesi ve gerekli yerlere ulaştırılması, -Sulama veriminin artırılması Copyright IGEMPortal 2.6. Göl koruma komitesi kurulması, -Bu komitede devlet yetkilileri, politikacılar, işadamları, akademisyenler, çevreciler ve gönüllü çevre kuruluşlarının yer alması. -Bu komitenin göldeki su kalitesinin korunması için yörenin nüfusu, ekonomisi, kaynakları ve çevresi arasında sürdürülebilirlik ve harmonizasyon yaparak koordinasyonunu ve organizasyonunu sağlamakla görevli olması. -Bu tip yetkili bir organizasyon kurulduğu zaman bir master plan yapılması. Politika, planlama, teknoloji, mühendislik, ekonomi, idare ve kanunlar kullanılarak yörenin sosyal, ekonomik ve çevresel açıdan ilerlemesini sağlayacak bir stratejinin belirlenmesi. -Kaynak, çevre ve sürdürülebilirliğin dengesi gölün doğal ekolojik sistem çevriminin makul kaynak kullanımı, geri kullanım ve muhtelif insan yapımı ekosistemlerle ayarlanmasının sağlanması. - Çevresel kirliliğin kontrol altına alınması ekonomik ve teknik hususlarla birlikte toplumun ve havza yönetiminin çevreye karşı duyarlılığına bağlı olmaktadır. Ekonomik ve sosyal gelişme ile çevrenin korunması arasındaki çelişkinin azaltılması amacı ile aşağıdaki konulara öncelik verilmelidir. -entegre ve koordine edilmiş yöresel gelişme planları, - faal bir ağaçlandırma programını da kapsayacak şekilde arazi kullanım planları ve politikalarının havzaya sıkı sıkıya uygulanması - enerjinin ve endüstrilerin makul şekilde planlanması - yeni proje tekliflerinin ve eski girişimlerin tekniksel açıdan geliştirilmesi - ana yerleşim birimlerinden gelecek kirliliğin kontrolu - doğal kaynakların korunması -Büyük miktarlarda su tüketecek veya göl havzasında ciddi kirlilik problemlerine yol açacak hiçbir girişime izin vermeyecek politikalar oluşturulması. Mevcut girişimlerin de üretimlerini aşmaması. -Kaynağın korunmasında ve geliştirilmesinde endüstri tesislerinin kendi içlerinde benimseyecekleri bilinçli çevre politikası, iç denetim ve de koruma komitesinin faaliyetleri için sağlayacakları finansman katkısı Copyright IGEMPortal 2.7.Halkın çevre bilincinin artırılması ve halkın desteğinin sağlanması -Halkın konu ile ilgili eğitiminin sağlanarak halktan destek bulunması, bunun için bölge halkını kaynakların korunmasına ve ekoloji bilincine teşvik edici yoğun çevre eğitimi kampanyasının düzenlenmesi -Göl ve çevresinde doğa gezileri tur ve organizasyonları -Gölde çocuk çevresel gözlem merkezi kurulması -Yöre halkına geçimini sağlayacağı alternatif çareler sunulması 3. Asya Ülkelerindeki Uygulamalar ile Ülkemizde Yürürlükte Olan Su Kirliliği Kontrolu Yönetmeliği’nin Karşılaştırılması Su Kirliliği Kontrolu Yönetmeliği’nde içme ve kullanma suyu rezervuarlarının maksimum su seviyesinden itibaren 300 m genişliğindeki şerit mutlak koruma alanı, mutlak koruma alanı sınırından itibaren 700 m genişliğindeki şerit orta mesafeli koruma alanı, bu alanların dışında kalan su toplama havzasının tümü de uzun mesafeli koruma alanını oluşturmaktadır. Mutlak, kısa ve orta mesafeli koruma alanlarında hiçbir sanayi kuruluşuna izin verilmezken, uzun mesafeli koruma alanında ise mevcut sanayi kuruluşlarından mümkün olanların koruma alanlarından uzaklaştırılmaları, mümkün olmayanların ise sıvı, gaz ve katı atıklarının ileri teknoloji seviyesinde arıtma ve bertaraf teknikleriyle uzaklaştırılmaları istenmektedir. Uzun mesafeli koruma alanında yer değiştirmesi mümkün olmayan yerleşim bölgelerinden kaynaklanan atıksuların yönetmelikteki deşarj standartlarına uygun şekilde arıtılarak deşarjına izin verilmektedir. Tarımsal faaliyetlere suni gübre ve tarım ilaçları kullanmama şartıyla kısa ve orta mesafeli koruma alanlarında herhangi bir kısıtlama getirilmemektedir. Hayvancılık faaliyetlerine mutlak ve kısa mesafeli koruma alanlarında hiçbir şekilde izin verilmezken, orta mesafeli koruma alanında entegre tesis niteliğinde olmayan mandıra, kümes, ahır, ağıl, su ve yem depoları, arıhane, gübre çukurları, balık üretim tesisleri ve un değirmenleri gibi konut dışı yapılara belirli şartlarla izin verilmektedir. Copyright IGEMPortal Mutlak koruma alanında çevre düzeni planına uyularak bu alan içinde gölden faydalanma, piknik, yüzme, balık tutma ve avlanma ihtiyaçları için su alma yapısına minimum 300 metre mesafede bölgeler tespit edilmektedir. Kısa mesafeli koruma alanında ise, hiçbir turizm ve iskan yerleşimlerine izin verilmemektedir. Yalnızca rekreasyon ve piknik amaçlı kullanılmasına dönük günü birlik turizm ihtiyacına cevap verecek, sökülüp takılabilir elemanlardan meydana gelen, geçici nitelikte kır kahvesi, büfe ve benzeri tek katlı yapılara izin verilmektedir. Orta mesafeli koruma alanında parsel hattının % 5’inden fazla yer işgal etmemek sureti ile, 2 katlı bağ veya sayfiye evleri veya eğlence veya turizm tesislerinin yapılmasına izin verilmektedir. Ötröfikasyon kontrolu açısından göllere verilecek evsel atıksular, gerekli deşarj standartlarını sağlamak amacıyla yapılacak olan klasik biyolojik arıtma işlemlerinin ötesinde azot ve fosforu birlikte gideren bir üçüncül arıtma tesisinde arıtıldıktan sonra göllere deşarj edilebilir. Bu konuda yapılacak yatırımların çok yüksek bulunması halinde, ekonomik kıyaslaması yapılmak kaydıyla, atıksuların sözkonusu gölün su toplama havzası dışına tahliyesi yapılır. Alınan bütün bu tedbirlere rağmen alıcı ortam olarak göl sularının kalitesi yönetmelikte istenen düzeye ulaşmadığı taktirde, Çevre Genel müdürlüğü, bir Havza Su Kalitesi Düzenleme Planı hazırlanması için Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, İller Bankası Genel Müdürlüğü ve Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı'nın ilgili teşkilatları arasında koordinasyonu sağlar. Bu yolla hazırlanacak koruyucu plana uyulması esastır. İncelenen makaleler ile SKKY’da ilgili bölümler karşılaştırıldığında, aşağıda belirtilen hususlar ortaya çıkmıştır: -İncelenen makalelerde havza bazında kontrol yapılmakla birlikte havza alanı rezervuardan uzaklık mesafelerine göre bölgelere ayrılmamıştır. -İncelenen makalelerde havzada bulunan sanayi kuruluşlarının varlığı kabul edilmekle birlikte atıklarını kontrollü bir şekilde deşarj etmeleri istenmektedir. -Çin dışında incelenen diğer ülkelerde havzadaki su kaynaklarının yönetiminde sudan yararlananlar söz sahibi olabilmektedir. Çinde ise devletçilik anlayışı hakim olup, su kalitesinin yönetimi açısından SKKY ile benzerlik göstermektedir. -İncelenen ülkelerde havza bazında su kalitesinin korunmasına yönelik yönetmelikler yayınlanmakla birlikte ülkemizde yürürlükte olan SKKY tüm havzalar için uygulanmaktadır. Copyright IGEMPortal 4. Ülkemiz İçin Geliştirilen Taslak Havza Yönetim Modeli İncelenen makalelerin, derste edinilen bilgilerin ve bu yöndeki düşüncelerimizin ışığında ülkemiz için taslak bir havza yönetim modeli geliştirilmiştir. Bu modele göre; - Havzalar, havza bazında kurulması önerilen Havza Yönetim Kurulu tarafından yönetilmelidir. Bu kurulda; - Devlet Su İşleri - İller Bankası - Yerel Yönetim - Yerel Yönetimlerin Su ve Kanalizasyon İdaresi - Çevre Bakanlığı - Bayındırlık Bakanlığı - Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı - Sağlık Bakanlığı - Sanayi Kuruluşları (varsa) -Geçimini havzadan sağlayan meslek grupları (Çiftçiler, balıkçılar, turizmciler,vs.) - Üniversiteler - Araştırma Kurumları - Gönüllü Çevre Kuruluşları - Hukuk temsilcileri görev almalıdır. Başkan üyeler arasından oylama ile seçilmelidir. - Havza yönetim kurulunun faaliyetlerini Çevre Bakanlığı, Bayındırlık Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı yetkililerinden oluşan bir üst kurul denetlemelidir. - Havza Yönetim Kurulu’nun altında havza yönetim kuruluna bağlı olarak çalışan aşağıdaki alt komiteler bulunmalıdır: - Noktasal kirlilik kaynaklarının kontrolü komitesi - Noktasal olmayan kirlilik kaynaklarının kontrolü komitesi - Göl içi kirlilik kaynaklarının kontrolü komitesi - Su temini komitesi Copyright IGEMPortal - Su kaynaklarını geliştirme komitesi - Mali işler komitesi - Hukuki işler komitesi - Eğitim komitesi - Laboratuvar grubu - Havza yönetim kurulu göreve başladıktan sonra üniversitelere veya bilimsel araştırma kuruluşlarına havzanın mevcut durumunun belirlenmesi, havzanın su kullanım alternatiflerinin belirlenmesi ve herbir alternatif için fizibilite çalışması yapılması konularında proje verir. - Havza Yönetim Kurulu bu projede sunulacak olan alternatifleri değerlendirerek havza için uygun gördükleri su kullanım alternatifini seçer. Seçilen su kullanım alternatifi için gerekli su kalitesine göre, üniversiteler veya araştırma kuruluşlarına havza bazında Su Kalitesi Korunması Yönetmeliği’ne baz teşkil edecek çalışmaların yapılması amacı ile tekrar proje verilir. Bu projenin raporu üst kurula sunulur ve üst kurul bu rapor doğrultusunda Su Kalitesini Koruma Yönetmeliği’ni hazırlar. Bu yönetmelikte havzada seçilen su kalitesinin korunmasına yönelik olarak alınması gerekli tedbirler, atıksu deşarj standartları gibi hususlar ile birlikte Havza Yönetim Kurulu’nun yetki ve sorumlulukları da belirtilir. - Havza yönetim kurulu havzada su kalitesinin korunması ve geliştirilmesi yönünde bir strateji belirleyerek beşer yıllık master planlar hazırlar. Bu planların hazırlanmasında ve yürütülmesinde alt komiteler görev alır. Havza içindeki denetlemeleri ilgi alanlarına göre alt komiteler yapar. - Havza Yönetim Kurulu’nun faaliyetini sürdürebilmesi ve hazırlanan master planı yürürlüğe koyabilmesi için gerekli finansal kaynağın ise; - bir kısmı devlet tarafından karşılanır, - bir kısmı uluslararası finansal kuruluşlardan alınacak kredi ile karşılanır, - bir kısmı havza yöresinde bulunan çeşitli faaliyetlerden ve yerleşim birimlerinden katkı payı alınarak karşılanır (Havzada bulunmanın bir bedeli olmalıdır.) - bir kısmı da yapılan denetimler sonucu usulsüz su kullananlara ve kirletenlere kesilen cezalarla karşılanır. - Master planın uygulanmasında ve denetleme sırasında karşılaşılan hukuki problemlerin çözümü için yerel çevre mahkemeleri kurulmalı, bu mahkemelerde bilirkişiler de görev almalıdır. Copyright IGEMPortal V. KAYNAKLAR 1. “Lake Kasumigaura-A Precious Source of Pure Water for Our Daily Life”, İbaraki Prefecture, March 1995. 2. Water Management- Gestion de l’Eau, OECD, 1972. 3. 6’th International Conference on the Conservation and Management of LakesKasumigaura 95. Harmonizing Human Life with Lskes Toward the Sustainable Use of Lakes and Reservoirs, Vol.1,2,3.