' ' Sakarya Üni1Trsitesi ilahiyat f~'akühesi Dergisi 7 / 2003 AVRUPA BİRLİGİ VE KÜRESELLEŞME BAGLAMINDA CHRISTENDOME KAVRAMI VE İNSAN HAKLARI A.BSTRACT Turkey is part the history of EU but it is not part of EU culture. EU is a project to developt tlıe Westerıı Civilisation, and it is forced to Turkey as a project to change the civilisation. EU is not a Christian assocoation today, but it is a Christian civ1lisation. The history of EU cannot be written w1thout the Turks. This was expressed long before by Nicolas of Cusa. The Europian enemy of Turkey, when they read Nicolas, can fınd that they are more fanatical and narrowminded than this scholar. Avrupa Birliği (AB) ile ilişkiler Türkiye'nin son 15 yılında ekonorrik, siyasi ve tarihsel gündemini en çok belirleyen konulardan biri olageldi. I<::imi tartışmaeliara göre) AB Hıristiyan IZulübüyJü, klıııileriııt göle de degildi. Türkiye'de i\.B'nin kuruluşun ve tartışılmamıştır. mirasına ilişkin bazı değildi. alan, belki planı kadar uzanan sahil (backbone) kanımca ancak bu yeterince Bu hususu göz önünde tutarak AB'nin anılan coğrafı bölgenin geçmişte Tarihçi Paaeoek'a göre şaşırtıcı tartışılmışur ön bilgileri aktarmak gerekiyor. Günümüzde Avrupa diye Avrupa ayrıntılarıyla 'kültürel' dokusu ve geri araştırılmamış 'kültürel' ekonomi-politiği geçmişteki resmi Avrupa diye bilinen adı coğrafı gelecek ama, günümüz Türkiye'sinin Çanakkale'den Datça'ya şeridiyle, dar bir alandaki bölgenin Yunarıistan'ının adıydı. Geçmişte yani günümüzdeki Avrupa Oikoumene (Ekümene) günümüz kıtasına diyorlardı. Ege sahillerini kapsayan bu Avrupa'nın dışında Latinler Chiristanitas, Tarihçi Judith Herrio'in de * "-\raştırmacı Yazar 22 kalan bölgeye, Yunanlılar gösterdiği da gibi, ilk kez MS.893 yılında (Hıristiyanlığın Kubbesi) olarak Koşulu' Alfred bu bölgeyi Christendome tanımlamış Günümüzde bukavram hala o ilk Konumu ve I<J:alı Anglo-Sakson lanımma sokmuştu. ve resmi literatüre uygun la.rzJa, 'Ilıı:isliyan Olu~ anlamında (the sta te. and canelition of being Christian) kullanılmaktadır. Kral Alfred'in tanımı kapsama alanına sokulmuş Alfred'in tanımı Geçmişe çift yönlüydü ve günümüze kadar da bu anlayışla olan bir yönüyl\_ geçmişe, yönelik yönünde iki eski yapılmış alınmış ele ve dile bir yönüyle de tanım vardı. tanımın getirilmiştir. Kral geleceğe yöneltilmişti. Bunlar Katolik kilisesi tarafından olan 'Orbis-Mundis' (dünyevi -seküler olan) ve 'Orbis-Ecclesia' (Kilise'nin kapsama Muhteşem K.arl, o alanı) yüzyıla idi. MS.800'de Kutsal Roma imparatoru olan kadar bilinmeyen' Hıristiyanlığın Evrenselliği' temel stratejisi haline getirdi ve Orbis-Mundis'de (yeryüzünde) (Hıristiyanlığın alanını) egemenlik Christendom'u bir yönüyle yansıtıyordu. Diğer tesis işte Karl'ın edeceğini fikrini OrbisEcclesia'yı açıkladı. Kral Alfred'jn bu imparatorluk stratejisini ve siyasetini yönüyle ,Christendome, o dönemde çok hızlı bir yayJma içinde olan İslamiyet'in Dar-ül İslam (İslam dininin egemerıJiği ve uygarlığı içinde yer alan coğrafi kavramına karşı Hıristiyanlaştıtılmış coğrafi alanlar) alanları simgeliyordu. İslamiyet'in rakip din olmasıyla birlikte Christendome, Hıristiyan milleti ve soyu (race) anlamım kazandı. Böylelikle tüm Hıristiyanlar Tek Millet, tüm Müslümanlar da Tek Ümmet olıımşlardı. Bu dinsel-siyasal ayrılık ve karşıtlık, Dar-ül-İslam'ın son temsilcisi Osmanlı Devleti'nin çöküşüne (1918) ve Hilafet'in ilgasına (1924) kadar bazen açık bazen gizli daima süregelmiştir. Sözün özü; Türkiye AB'nin tarihinde Günümüzde AB, Batı Uygarlığını vardır ama kültüründe yoktur. geliştirmek amacıyla projedir. Ne var ki, bu proje Türkiye'ye bir 'uygarlığını dayatılmaktadır. Doğrudur, Hıristiyan Kulübü değildir günümüzdeki Avrupa ama yapılmış değiştirme Birliği uygadaşma planında olan bir projesi' olarak kültürel planda bir daima Christendome olmuştur. Şu hiç unutulmamalıdır yargıya 15.yüzyılın ki, AB'nin tarihi Türkler olmadan ünlü Katalik din adamı 23 yazılamaz. Bu ve bilgini Nicolaus Von Ceus, aldığı 'Dinlerarası Barış' Fatih'in Istanbul'u fethinden sonra kaleme (De Pace r:idei) adlı kit::ı bın da dile getirmişti 21. yüzyılda Avrupalı Türkiye düşmanlaiı yüzyılda yaşan11ş Von Ceus'u bir kez daha okurlarsa, 15. görüşlülük 1. planmda daha Mısır Tarihin ve Romalı doğduğu değerlerin yanı sıra bağnaz ve geride bir bilginden bile ileri olduklannı öğreneceklerdir ... Paganlar coğrafi her alanda· çeşitli toplumsaL ve , geleneksel genel kültür çerçevesinde insana verilen değer çağdaş ile insana tanın1111ş haklardan söz edilebilir ve / fakat kurumsallaşmış ;tarzıyla insan Haklarından ya da İnsani değerler sistematiğinden veya sosyolojikmatrixlerden söz edilemez; çünkü en basit anlatımıyla; örneğin yüzyılda 10. böylesi bir gelişme dünyanın hiçbir yerinde henüz kurumsallaştitıl111JŞ değildi: Tarihte İnsani Değerler ve İnsan Hakları, ilkin, dini bir tema olarakgündeme gelmiştir. N edir tolerans=hoşgörü altında değerler ki gerçekte insani ele (ya da daha tutarlı ya da insan bir deyişle hakları değil, olarak müsamaha olarak) başlığı alınabilir. Önce Monoteizm (Tektanrıcılık) ve öncesindeki Pagan toplumlarındaki hoşgörü anlayışları ve 'inanç' üzerinde Firavunlar'dan girebiliriz. Antik Mısır'da duracağız. Konuya Tek-Tanrı tapırucısı Mısır'dan Firavun .ve yaşarmştır; Akheneten (i.Ö. 1350) . Bu Firavun tarihte salar monoteizm diye anılan TekTanncılığın Güneş'i Tek-Tanrı bütün sayılır. ilk temsilcisi Tanrı'ları tanırmş olarak yok Akheneten, Aton ya da Aten ve Mısır'da egemen olduğu bölgelerdeki ettirmişti. Güneş'ten başka tanrıya tapılınasım Akheneten, daha sonra kendisini devirerek Firavun olan gibi devletin kabul Firavunlar döneminde ettiği Mısır'da Firavunların tanrılaştırıldıkları adaklarda bulunmalan ve gereği olarak duymadıklarına halkın da Devlet- Tanrıları tapınmaları birden gösterilmeye egemendiler. isteniyordu. Böylelikle Çok tanrıya fazla göstermesi işte ilkin burada, bağlılık sağlan111Jştı. Mısır'da yasaklayan Mısır'da eskiden başlandı. Ayrıca bazı da oluyordu. Halktan bunlara. saygı saygı tolerans (müsamaha), tanrılara saygı bütün diğer damadı tarafından tarihin ilk Ateist'i olarak belgelendirildi. Bu yeni dönemde olduğu adını verdiği duymaları, Tanncılığın dı:ıyması, bağlılık Antraposantrik anlamda ortaya çıkrmştı. Daha sonra bütün Akdeniz bölgesineve ülkelerine yayıl111Jştı. Mısır'da hiçbir Firavun- Tanrı 24 diğerini dışlamadığı için, uzun süren hanedan egemenliklerinde Mısır'da dengeli bir Çok-Tanncılık yerleşmişti. Roma'lı Faganlar,İonyalılar tanncılığın çeşitli biçimleri (hayatın Çok-Tanrılı değillerdi, aralarında maksadını ve ateistler ile bazı marjinal topluluklarda tam da Flatocu arılamında tek -tanrıya bağlılık duyarılar da vardı. olma tarzı, yaşama varlıklarını arasında oluşturduğu ilkesi) bir tek tanrının bütün modus vivendi (birlikte var diğer tanrılar diye diğer bütün için, son tahlilde Rahip) sıfatını bir Tanrı istedi tanrıları tanırnamazlık edemiyorlardı. Roma'nın modus vivend'si antik dünyada çok geniş yaratmıştı. Roma'nın Diğer arıların deyişle insarılar imparator son kararı üzerinde, (Baş bütün dünyevi ve uhrevi konularda Pontifex Maximus taşıyan tanrıya anlamıyla sayılınasa kaldırarak baskı kurmasını yasakladığı ortadan Epiküryenler henoteistler (zaman zaman bir bağlananlar) bireyler içinde olan zevkten ibaret sayanlar)]), kathenoteistler (tanrılardan bazılarına bağlanarılar), Roma'nın tanrılada ise çok- yaşanmıştı. Kent-mutlaklaştıtma eğilimi Faganlar ve Gentile sadece [hedonistler, arasında ve Grekler (Gentile) veriyordu. bir bir tartışma, düşünme imparatorluk ve davranma serbestisi alanı sınırlarını çoğunlukla savaşmaksızın geniş topraklara yayabilmesinin nedeni buydu. Tolerans, Roma'da civic bir kurumdu. Senato bunun koruyucusu, imparator ise uygulayıcısıydı. Tabiidir ki bugünkü anlamıyla insan Hakları yoktu, ama Roma vatandaşı olabiLı-ne hakkı vardı. Roma yurttaşı olmayarıların vanlmazsa dünyevi otoriteyi temsil eden buradan nihai kararı elde edebilme Roma'daki "günah gerekiyor. Romalılar bunu zorlayan bir 11 gibi Romalı yöneticilere kavramının din da yoktu. Gentile bir bağlıydı. ortaktılar, davranırdı. Bazen Bütün günahta başvurarak bulunuyordu. da üzerinde kısaca ve Gentile için ilk günah diye bir kavram yoktu. esas alan bir Moral Yasa'ya dilediği hakkı kavramıyla Tek-Tanrı Portuna ::::Kader 'de anlaşmaya ise, kendi cemaatlerini ilgilendiren konularda iç değil. tanrılar bile durmak Dolayısıyla şeriat yasasına değil, vicdanı insanlık, bu yasa gereği, sadece Roma'ya göre Portuna dilediğine Portuna'nın uyarlardı. isteklerine Faganlar arasında Paith-İman sadece Batıl'ın karşısındaki bir kavramdı ve okumamış sınıflara özgü bir değer olarak tanınmaktaydı. Zengin ve eğitimli sınıflar ise 'iman'a değil, &ligioya bağlıydılar. İşte bu Religio kavramı daha sonra 25 Hıristiyanlıkla birlikte bugünkü Roma'da relıgio kullanılan yasal bir düzenlemeydi. (Out tanrılada anlamıyla yurttaşlar Hıristiyanlıkla relıgion) anlamında kullanılmak Hıristiyanlığın boyun eğmek Devlet-Dini din denilen (relıgion) olguya dönüştü. arasındaki rasyonel bağlar anlarınnda yapıldı, daha sonra da birlikte de Dogma'ya kayıtsız şartsız üzere, önce Re!igion halıne gelışiyle ve inanç beslemek birlikte "Bizim Dinimiz" zorunluluğuna dönüştürüldü. Hıristiyanlığın bu döneminde anladığı religioıı 451 yılında İstanbul'un Kadıköy'ün de toplanan Synodla (din meclisi) din e sokulan üçlüsü) kavramıyla Kutsal Ruh ve aralarından Yahueli nihai şekline geldi. Daha önceki Oğlu şeklindeki birileri Şeriatı'na çıkıp bir öngördüğü şekilde taşlanarak öne sürseydi, hiç Hıristiyanlar duyan ilk ve Kutsal Ruh Hıristiyanlar Tanrı- dogmayı duymamışlardı. görünüşü da bu bağlılık Tıinite (Teslıs:Baba, Oğul yüzyılda Birinci şüphesiz tarafından Baba, hala_ eski Şeriat'ın bu öldürülürdül 2 Yahudiler Roma'nın anlayışına karşı tolerans Yahudiler yasal olarak esir ulus statüsündeydiler. Buna bir kapalı ve Sezar'a rağmen cemaat statüsüyle direnen tek dini cemaat Yahudilerdi. değil, imparatorun dostu Yahudiler tamamen kendi dini yönetilıyorlardı. başvuru hakları vardı ama bu Kendi dini sık kullanılan bir hak asıllı tarafından Tanrıları tayin ediliyorlardı .Yahudiler ise yasalarına sorunları Her o d sülalesinden gelen Semitik (Ebonit) Yahu di olan ulus uygun için Roma'ya değildi. Ancak, kralları, Roma tarafından Yahveh gönderilmiş (Anointed) olmadıkları ve insan tarafından (İmparator) tayin edilmiş (Appeinted) Krallar çok nefret oldukları için Herod sülalesine Romalılardan daha duyuyorlardı. Yahudi cemaati urbanic (Kentçi) ve civic dayalı, kırsal) kökenlıydi. Dolayısıyla (Sivilleştirici) değil pastotal (tarıma da, Yahudi, bir Pagan ya da Gentile gibi "Kentli" değildi ve onlar gibi kentte yapılmış - kentin normlarına ve ihtiyaçlarına göre düzenlenmiş doğrudan doğruya konulmuş karşılık - yasalara yasalarla Yahudiler'in Sanhedrin'i (Yaşlı değil, yönetilıyordu. Şeriatı'na göre Yahudi'nin bütün 26 Tanrısı Roma'nın Bilgeler Meclisi) başlığıyla sıralanan sayısız yasasına karşıYahudilerin Yahudi kendi senatosuna vardı. Roma'nın tek yasası hayatı tarafından !e:x: vardı: Şeriat. Tanrı'nın denetimi ·~. ..."· : . ! , :;, • .. ~· altındaydı. Tanrı, diğer Helal (Kutsal) kapısı Hoşgörüyü Tanrısı yapmıştı. Bu hayatın her Yahveh, kendi vardı. alanında deyişiyle başka (Favoritizm) kendisinden yargıç öfkeli bir Haram ayırmıştı. iki aleme Bunun dışında Bir yanda üçüncü bir olabilirdi ama Mabed'in önünde dururdu. Yahudilerin ve hayatını yanda da Haram (Profane) olamazdı. yol yoktu, (Sinagog) keskin diliyle Yahudi'nin gibi yöneten bu antlaşma onun üstün gücünü tanrı kıskanç antlaşma Tanrı'ya tapması ve bundan korkmak bir tarumamıştı. kimseye Yahudilerle bir çerçevesinde Yahudi'nin tanıması son derece tanrıydı Yahudileri (Convenant) gerekmiyordu, gerektiğini ANLAMASI gerekiyordu ve bu yetiyordu. Yahudilik bu yüzdendir ki, İslam dini gibi, Allah'a tam ve mutlak ve bağlılığı (submission) öngörmez, Yahudi gazabından kaçış olmayacağını ve bunu bilerek Tanrısı'nın Tanrı'nın isteklerini yerine getirmekten başka seçeneği olmadığını bilir. kendisinden değil gazabından korkınakla O'nun gücünden ve Dolayısıyla gücünden Yahudi, Tanrı'nın yükümlüdür (Subjection). Dahası Yahudi, İslamiyet'teki ya da Hıristiyanlık'taki gibi bir DiN'e de bağlı olmak yükümlülüğü altında değildir Yürüyen Bireydir, Din'le .Yahudi sadece DeğiL Tamısıyla bütünleşrnek hakkı ve Tanrısry/a geleneği Birlikte yoktur. Yahudi, yürüyebildiği sürece Tanrısı'yla olmak zorundadır, İMAN'a gerek duymaz, çünkü Tanrı'sı onu diğer kavimlerden ayırmış ve seçerek Kutsal yapmıştır. Yahudi bunun nişanını taşır (Sünnet). Dolayısıyladır ki Yahudi, İMAN'ın ta kendisidir. Bu yüzden de istese de imansızmış gibi davranarak İMAN'a "Sıçrama" yapamaz. Din ise imanla başlar. Yahudi bu anlamda dindar değil, Tanrı tarafından seçilmiş bireydir. Yahudilik anlayışına göre Tanrı sadece Evreni ve İnsanı yaratmış ondan sonra Yaratıcı faaliyetini durdurmuştur. Dolayısıyla Eski Ahit'in Genesis(Başlangıç) bölümünde Tanrı insan için bir de, DiN yaratmış değildir. Y ah ndilik bilindiği anlatılan altı gün içinde üzere, kitap lı dinlerin ilkidir. N e var ki Yahudi Kitap okuyarak "Öğrenim" yapan bireydir, Müslüman ya da Hıristiyan gibi dua etmek için IZitap okuyan birey değildir. Yahudi kitabını sadece evrenin dolayısıyla kendi tarihinin geçirdiği evreleri öğrenmek ve Yahudi Tanrısı'nın gücünü ve gazabını tanıyabilmek amacıyla okur. Bir Müslüman ya da bir 27 Hıristiyan gibi r Tanrı'ya ve Allah'a yakarmak ya da dua etmek için okumaz. Tanrısı'nın olmadığını Tanrısı arasındaki ilişki çalışan ondan kurtulmaya Tanrısı kovalar. arasındaki ilişki kurnaz tilki Tanrısı Yahudi olmasını istemiştir- Dolayısıyla düşünemez. ondan kendisine karşı bütün olarak ins~rılığın sadece kendi manevi algılamak Yahudi'den dünyasırün ve öldürmesini adını aşağılayan istemiştir, özelliğini edileceğini düşün ür, ona göre . ·' ·. herkesi kadın, ç()cuk, Yahudi böylesi bir emir davranır. sahip Tanrısı'nın koyduğu sınırlada yaşlı ayrırı11 ka!şısıqda Tanrı'nın isteğıne karşı çıkarsa gösteremez. c;ünkü Hoşgörü avukau Roma'lının awayışına : yapmaksızın = dinlere ve kültürlere mensup olanlar gibi davran{lr-naz ve Bu yüzden de Tolerans konusunda bir tanımlıdır. Tanrı, Bu Visdam zorıında kalmıştır. ya da Yahudi bunu böyle anlamak farklı ile gibidir; Yahudi kaçar armağan vermiştir. Yahudi kendisini herkesten edirımiştir. Diğer hoşgörü hakkı ve nişancı avcı allegorik olarak keskin Ne var ki Yahveh, Yahudi'ye bir de değildir, seçeneği hiçbir okur ve anlar. Yahudi'yle Zeka'dır. başka gücüne sadakat göstermekten Kitabını istese de kenqisinin yok Yahudi anqk Taprı' sı ister~e gösterebilir, insanlar istiyor diye gösteremez. Bu da onun başkalanna Tanrı'yı ikna etmesine bağlıdır. Mesela, ]'vfuoa Peygamber kendisini ,,kurtaran ve büyüten ablası Meryem'i, kendisini eleştirdi diye Tanrı'ya şikayet etmiştir. Tanrı da l'vieryem'i cezalandırrruş Harun'un (Aaron) ye Q'nu vebaya yakarışı üzerine Tolerans kavramı kendi sülalesinden gelen bir değerlendirilebilir. kaydıyla Yahu di Diğer Kralı vardır. kabul Yahudilik'de başka kardeşi işte insana ivien'em hastalığından ilk kez bu olayda, bir insanın gösterdiği Tolerans olarak sınırlı olınak David'in (Davut Peygamber) kendisinden önceki öldürmeyip, serbest Yahudilik'de daima belirli bir Toplumda etmiş ,~e bir örnek de yine Yahu di kavmiyle mağarada kısurmasırıa rağmen Hoşgörü, Musa daha sonra Tanrı'dan abiasım vebadarı kurtarnıasım isterniştir. Tanrı'da J\hısa'nın ısteğim kurtulmuştur. yakalatmıştır. düşuncelerin serbesrçe karşılıkla,. bir açıklanabilmesi şükran Müsamaha ve bedeli olarak key fiyeü olaıak ya da çerçevesinde mevcut değildir .. Yahudilik kendi içinde kapalı bir sistem olarak kendinden olmayan her insan Hakları bırakı-nasıdır. kralı 28 oluşwna kültürel, civic (medeni) ve urbanic (kentsel) şekiilendirilmiş bütün duyuş, davranış ve kavrama ve bunlarla düşünüş tarzlarına karşı kapalı ve bir yapıdadır. Öyle ki İbranice'ye bugün kullanılan KÜLTÜR kelimesinin girişi 19.yy'ın sonlarına Musevilik için Kültür Avrupalı açısından rastlar. Dil kavramı Tanrı'ya resmetmek yapıp istediklerinin özenrnek demektir. yapılmasını, adım doğru resminin sanatı Çünkü resim dışında Dahası, tapmışlardır. (idol ve Putlar) onlara ise tarafından belirlenmiştir. yasaktır. Yahudilik'te "Tasvir" yapmak da, Tanrı'nın Anlamı da o kadar yeni bir kelimedir. Yahudilerin dili olan Yıddish sekiller bir olgudur. eklektik kelimesi ne kadar yeniyse O'nun bütün kültürel ve yarattıklarını diğer bire bir dinler resimler Tanrısı'nın bırakın Oysa Yahudi dürüst bilebilecek Yahudi sayısı bile birkaç kişiyi geçmemektedir. Bir Deus Abscmıditus (gizli/ gizlenmiş/ görülemeyen Tanrı) durumundaki Yahveh'i Idollere ve Putlara "Resim /Tasvir" olarak duyduğu öfke Eski Abit'te defalarca tekrarlanınıştır. Yine de Avrupa'da kültürlerle yy'ın 18. Hıristiyan ortalarından başlayarak yaptıkları ailelerinin yüzyıllardır yaşayan iç içe o günlerin Yahudi cemaatleri Avrupa'sındaki çok zengin yaptırmaya başlamışlardır. gibi kendi portrelerini İlk kez bir Eskenazi aılesi bütün bireylerinin portrelerini yaptırmış ama bu Yahudiler Yahudilikle yy'da arasında şiddetle duyulunca bağlarını koparmış ve evlilikler Osmanlı'ya sığınan Sefardiınler Sabataycılar (Dönmeler) üstlenmişlerdir. Bu Ortodoks Yahudi etkileşimierin Daha sonra bu aile aracılığıyla Hıristiyarılaşmıştır. ile, daha sonra 17. yy'da ortaya Yahudiliğin dış inanış kınanmıştır. kültürlere açılmasında 15. çıkan etkili roller eklektik bir bütünü olan Siyonizm gerçekte biçimine esası itibarıyla ters düşen bir "Kültürel' akımdır. Özetlersek,Tarih boyunca Yahudilikte İnsan Hakları Tanrı'mn Mutlak Hakkı'nın çizdiği sınırlada belirliydiler diyebiliriz. Her kalmış tanımak tek Hak ise, Tanrı'yı ibaretti-Diğer bir deyişle Yahudi cemaatinde insan'a Tanrısı'nın koyduğu Şeriata Tolerans Tanrı'nındı, ve onun gücüne uymak hakkıydı, bunun şey Tanrı'nındı bağlılık duymak hakkından bırakılmış dışında tek hak, Yahudi hiçbir hakkı ancak O isterse Yahudi Tolerans sahibi olabilirdi. 29 insan'a yoktu. Sonuç: Yahudilik sui gemris kapalı devre işleyen kurgusuyla sözcüğün Ortodoks anlamıyla bir "Din"e bağlı değildir. İnsan Hakları Yahudi Tanrısı'nın koyduğu ve yazdırdığı Anayasayla (On Emir) sınırlı ve tanımlıdır. Örneklersek, Yahudi yalan söylememek, komşunun malına ve karısına göz koymamak vb. emidere muhataptır. Günümüzdeki kullanımıyla İnsan Hakları kavramı, tarihi Şeriatına aykırı planda, Yahudi öğedir. Tolerans ise kendi içinde olarak vardır. olan Yahudi dini değil, dışa dönük (civi c) ve kültürel bir sınırlıdır. Yalnızca günahının günah kavrarrllyla bedelini ferdi olarak ödemek insandır, başkalarının günahlarına sahip müteselsilen kefil olamaz. Bu husus önemlidir çünkü ilkin Yahu di cemaati içinde günah ya da suç konusu kimseyi ailesi ile birlikte topluca kendi cemaati içinde, yürürlükten bağlantılı hakkına cezalandırma geleneği, uğruna en söz a_zından kaldırılmıştlr. İnsan Hakları kavramına, mantic (bağlanış tarzı) düşünce bakırrtından en yabancı olan sistem Yahudiliktir derrilebilir. Çünkü bireyin seçim hakkı annesinin Yahudi olup olmayışıyla sınırlandırılmıştır. Dolayısıyladır ki, İnsan Bakları kavramının Hakkı" özünü oluşturan doğumundan bireyin belirlenmiş, önce Bireyin annesi Yahudi ise, onun "Bireyin Serbestçe Seçim Yapabilme yapabileceği kadere bağlanmış durumdadır. hiçbir seçim yoktur-meğer ki Cemaat bir karar alarak bireyi dışlasın. Günümüzde İsrail'de Şeriat'ın ve Medeni Kanun'un içiçeliği, esası itibarıyla seküler (dünyevi) nitelikte olan İnsan Hakları kavramının deyişle, henüz tam olarak Yahudi Tanrısı insanlara değil. insanların bu verilmiş özümsenmemiş olmasındandır. uymaları En kestirme için ON EMiR vermiştir, ON HAK bu emidere uymak haldan vardır, bunun ötesine geçen istekler hakların ihlalline yol açabilir. 3. İsa'nın Getirdiği Yenilikler İsa insanoğlu olduğu halde, hıristiyanlara göre Tanrı'nın biricik oğlu olduğunu öne sürmüştür. İsa Yahudi olmasına rağmen Yahudi Şeriat'ını değiştirerek yeni yasalar ve kurumlar koymuştur. "Tanrı 'mn Hakkı Tanrı ya Sezar'ın Hakkı Sezar'a" diyerek o güne kadar duyulmadık bir yenilik ortaya koymuş, Tanrı'nın Hakkıyla Sezar'ın (insan) Hakkı'nı eşit düzeye getirmiştir. Yahudiliktc böylesi bir eşitlik kurmayı b1rakın, bunu düşünmek bile 'şirk'tir. Son tahlilde Pagan olduğu için Yahudiler tarafından Tanrı'sız sayılan 30 imparatorun hakları olduğunu Hakkı'yla aynı · hakaretnr. T seviye de kabul etmek Yahudi t hakkı Tanrı'nın kabul etmek ve bununla da yetinmeyip bu ·• v · · ı ~7 ısa nın ogreıısınue ı ı· r-rı 1 anuw ı aıınsı ve Tanrısı'na yöneltilmiş t uuuu 1 0 ..., · . en ağır ı_ ··1 · Koyuugu yeı.Lü K.uALcüLl bir değişi..'Tie uğramıştır. Şu kesirJikle söylenebilir ki, İnsan Hakları teması, monolitik ve kendine dönük Yahudi monoteizmi'ne ilkin İsa" Mesih" ile girmiştir. Ancak hemen belirtınek Bireyselleşebilmesi gerekiyor ki, insan'a için tanırunış olan bu hak, sadece insan'ın İsa'ya duyacağı iman sayesinde Tanrı Baba'nın rahmetine ulaşabileceği anlayışıyla tanımlı ve sınırlıydı. duyulamıyorsa Bu iman ve birey kendisini İsa'nın Can'ı (sembolik olarak ekmek) ve Kan'ı (sembolik olarak şarap) ile özdeşleş tiremiyorsa, geliniş geçmiş kendi canını etmiş kurban ve gelecek bütün insanlar için insanları günahlarından olan ve böylelikle de arındırmış olan İsa'nın bağışlayıcılığından yararlanamayacaktır. Dolayısıyladır ki Hıristiyanlık'ta insan'a tanırunış vicdanına ve bilincine emanet sorunuyla bağlantılı dahi bir tanınrrı..ış değildi Hak'tı. Bir olan hak, günümüzde edilıniş değildi. Sosyal bir Hak Ancak Y ahudilikte bireye bu Hıristiyan ya?:arın belirttiği öngördüğü Yahudi, bu sistemin anlaşıldığı şekliyle, yasaklarla bireyin Tamamen iman kadarlık bir hak gibi "gündelik bayatında tıpkı örümcek tarafından sarılıp sarmalanmış bir sinek gibiydi". İsa'nın bireyin lehine olarak değerlendirilebilecek ve İnsan Haklan'na hazırlık sayılabilecek üç asli girişimi vardır. İsa, Birincisi: kurumsallaşmayı ortaya Yahu di monoteizmi'nde çıkarmıştır. Yahudilikteki Sanhedrin ile Levilik yenı bulunmayan bir Apostolat=Havarilik Kurumu. Bu kurum kurumlarının önceleri, Yeni N asıralılar sonra da bir üst Hıristiyanlar aşamasıydı. Şöyle diye bilinen ki, inanmışlar topluluğuna ve başta Yahudiler ve Aziz Paul aracılığıyla da Gentile'ye İsa'nın öğretisini iletmekle görevli kılınan - İsa tarafından - bu on iki kişilik kurumun, Paul (gerçek toplumlarında adı Saul) hariç bütün üyeleri az eğitimli ya da eğitimsiz, dini konularda söz söyleme yetkileri olmayan anlamda tamamen dini öğreti dışı kendi şahıslardı. (Lay, Secular) çevrelerden Bu toplanmış bireylerdi. Kimisi balıkçı, kimisi vergi memuru, kimisi de mesleksizdi. Üç büyük ve yetkili Yahudi hizbinde (Farisi, Sadıki, 31 K.atibi) üye değillerdi (Paul hariç). r ! ! Yahudiliktc bu örgütlerin yöneticileridayandınla_rak başa geçiriliyorlardı, Tanrıya O)'Sa Ha\'arilcr, ve Peygambcrlcrınc onun doğrudan doğruya kendisi de bu cemaat örgütlerine üye yapılmamış olan İsa tarafından atanmışlarciL Isa, açıkça Yahveh'e özenmiş ve O'nun yaptığı gibi - Yahudilere Kutsal bir Yurt vaadi- yine Yahudilere ölümden sonra hayat vaad yetkisini eLine alıp insanlara ölümsüzlük vaad etmişti. Bir edebilriıesi insanın Tanrı'nın Yahudi Şeriatı'nı temelinden satsınaya yeterli bir günah ve suçtu. İsa, hiç çekinmeden Tanrı'ya ait olan Müeyyide Gücünü (Otoriteyi) onun aslen görevlı kılınmış kullanmıştı. olarak olan Sanhedrin'in elinden vekaleren tasarruf etmekle alıp, Şeriatı da yok sayarak kendi ob1asına rağmen Böylesi bir tasarrufu insan görmüştü değil, ve Havatilerine de kendisine ait kendisi için bir Hak olduğunu söyleôiği_ bu hakkı vekaleten kullanabilme yetkisini vermişti. Böylelikle İsa, sadece Yahu dilere değil, insanlara Tanrı katına ulaşabilmede eşit bir Katılım Hakkı tammış oluyordu. İkincisi: İsa yepyeni bir kurum olan IZilise kurmak fikrini ortaya attı. İlk IZilise, İsa'nın aklındaki şekliyle, içi 'yeni' imanla doldurulmuş 'eski' Yahudi sinagogu idi. Bugünkü IZilise ile ne yapı, ne tören, ne de mimariolarak en ufak bir benzerliği vardı. Belki İslamiyet'te öngörülen Cem olma· (Cami) kavramına en yakın gelebilecek tasarımdı. İsa, IZilisesini kendisine iman'ı temsil eden Kaya (Rock-Petrus-Petra) üzerine inşa etıTıeyi tasarlamıştı. Daha sonra bu tasarım Isa'nın kendisine, Kaya gibi İmanlı olduğunu ilk söyleyen Yahudi Havarisi Simon'a Petrus (Peter) yani Kaya lakabım verişi gerekçe gösterilerek },ziz Peter adına tescil edildi. İsa'mn sadece tasarım olarak SÖZ ettiği ve Kaya gibi imanlı bireylerin bir arada bulundukları yer diye düşündüğü Kilisesi, Aziz Peter ve olan Aziz Paul'un iki ayrı yönde gösterdikleri gayretietle sabit, değişmez bir 'yer' ve 'bina' ile özdeşleştirildi. İsa'ya göre IZilise kendisine iman onunla kavgalı besleyen ve ölümsüzlüğe ulaşacaklanna bir araya gelip kendi hiyerarşik ve adım anmalarıydı. kişilerin - en fazla iki üç IZilise, sabit, müstebit: ve bürohasiye sahip bir Devlet -Dairesi degildi. Roma'lı sınıftan inanan Subaylar - Centurion'la - ama öncelikle konuşması .·yoksulların kişinin tantanalı - ve Dahası başta fahişeler iyi bir örnektir ~olmak üzere, her - her renkten ve inançtan insanların serbestçe bir araya ·gelebilecekleri buluşma mahalleriydiler. IZilise İsa'nın 32 önerdiği şekliyle, mekan değildi. Nizam'ı Tanrısı Yahudi Çünkü hoşnut olacağı Yahveh'in bulunmaktan Tanrı'nın Çadırı'nın ve muştulanmış yerinin yazılı Tanrı tarafından yazılırdı (Tabarnakl) Yahudilere göre sadece bir ve seçilirdi. İsa ise insan olmasına rağmen, yeni bir Tabarnakl icat etmeyi en doğal hakkı olarak görmüştü. Üçüncüsü: İsa hiç tereddüt etmeden yahudilerce Tanrı tarafından konulduğuna inanılan yasakların hemen hemen tamamını ilga etmişti. Yahudilere kendisinin yasaları ilgaya değil tamamlamaya geldiğini söyleyen İsa'nın h aşta Ş ebat olmak üzere bütün Yahudi yasaklarını İNSAN'ı esas alarak değiştirmesi, Yahudi Şeriatı'nı yıkmak demekti. Şöyle ki: İsa, açıkça insanların yasalar için olduklarını değil, vaaz Yas :ıl r'ın insanlar için olduklannı etınişti. Tanrı'nın yaratıcılığını günü temsil eden Şebat'a onların emrinde durdurup dinlemeye çekildiği ve -Cumartesi günleri Yahudiler'in çalışması yasaktı, ellerine ateş değmez, yemek dahi pişiremezler- karşı çıkışı ,Yahudiler'e İsa'dan yaklaşık 200 yıl önce Roma'nın Şebat'ı ilgasını hatırlattı ve İsa'yı Şebat-Yıkıcısı ilan ettirdi. İsa bu dananışıyla, önce Şebat'ı değil. insan'ı ele aldığını gösterıneyi isteınişti:İsa'ya göre insan Şebat için değil, tam tersine, Şebat insan içindi. Tanrı yasaları karşısında - ki Şebat'a uymak Tanrı yasaları arasında en üst müeyyidelerden biriydi - İNSAN 'a tanınan böylesi bir HAK o günlerin Tolcrans'a en >~.çık pagaıı ve gentile toplumlannda dahi yoktu. Özetlersek, İsa, Yahudi Monoteizmi'ne birey olarak İNSAN'ı ve onun her zaman için geçerli sayılabilecek YENİ Haklarını sakabilmeye çalışmıştı denilebilir. Yanlış aniaşılmayı önlemek için bir kez daha belirtmek gerekiyor ki, söz konusu Haklar insanoğlunun sadece Tanrı katına ulaş~bilmesi nihai hedefi göz önünde tutularak ona sunuLrnuştu; Birey'e Tanrısızlaşma Hakkını vermeyi içermiyordu. Dolayısıyladır ki, İnsan Hakları kavramı, esas itibarıyla, Hıristiyanlara ait bir kavramdır, yapı olarak Yahudi Şeriatı'nda benzer· algılanış tarzıyla yeri yoktur. İslamiyet'te inananların Allah'ın varlığı ve tanımlarını kabul etmeme ya da reddetme hakkı yoktur. Oysa Hıristiyanlık'ta İsa'nın kim olduğu ya da olmadığı, Tanrı mı yoksa O'nun Oğlu'mu olduğu, gösterdiği 33 mucizeler ve onunla r bağlantılı her söz ve kurum, kendilerini tam inanmış çeşitli eleştirilebilmekte, olarak tanınan kabul edilip kısmen İslam'da Allah'ın varlığı ve sözleri konusunda bir çevrelerce reddedilebilmektedir. kısnıen mü'minin şüphe duyması mümkün değildir. Hıristiyanlık'tan Hıristiyanlar daha gelişmiş bir DiN İslam'ın Yahudilik'den ve olmasını sağlayan ve onu en uygun inanç sistemi yapan da bu özelliğidir. İslam'da insanoğlunun hafsalasını Allah'ın gücünü ve niteliklerini kavrayamayacak ve sorgulayamayacak kadar, Tabiada sınırlı olduğu gerçeği vardır. Dolayısıyladır varoluş Tarzı, ki, Yahudilik bir Hıristiyanlık bir Dogma, ama İslamiyet kelimenin tam anlamıyla bir DiN'dir. ettiğimiz Burada sözünü kavramın felsefi hermeneotic ve Din olgusu, sosyolojik kavramlar çerçevesinde altnmış etimolojik nitelikleriyle ele anlamı değildir. Diğer deyişle, bir olan _ şeklidir; Latince religio'dan türetilerek kurulmuş olan rel(~ion karşılığı değil, İbranice'de ve I-Iıristiyanlık'ta doğrudan doğruya D-I-N şeklınde yazılarak kullanılan DİN'dir. Yahudilik'te Tolerans İsa'nın kendisine bile gösterilmemişti. Ama İsa'nın öğretisinde İnsan'a Tolerans tanınmıştır. Özellikle de sadece scçilrnişlerin değil her insanın, iman'ı aracılığıyla, Tanrı'nın Krallığı'nda başkalarırun ulaşabilecekleri Hıristiyanlar'ın sonra) Katalikliğin kendilerinin başlayan dönüştürmüş kazİyelerine en önde gelen edinebileceği mesajı seçimiyle Tolerans'ın açık kanıtıdır. kaderini yönlendirmeye bir Din Bürokrasisi'ne yüzyıldan değil, inayeti ile varsayuru - bir yer bu mertebeye Ne var ki, daha sonra Kilise, bu hakkı tam anlamıyla Ve özellikle de Aziz Augustin'in (5. dayandıratak Tolerans'ı kurucularından sayılan askıya almıştır. Aziz Augustin, bir Kentte Tolerans egemen olursa o Kent'te Şeytan'ın (İblis) egemen olacağını öne sürecek kadar Dini Tolerans'a şartlandırılan Hıristiyanlar katliamlar yapmıştır. I<ısa karşıydı. Nitekim bu ve özellikle de Katalık anlayışla alemi, yönlendirilen ve çağlar bir örnekleme yapalun: 1918-1948 boyunca sayısız yılları arasında ki 30 yıl içinde Hıristiyanlar'ın karlettiği diğer Hıristiyanların sayısı İsa'nın çarmıha gerilişinden sonraki 300 sayısından yaklaşık yıl içinde 200 kat daha Peru'da ve Meksika'da Tanrı paganların fazladır. adına karlettiği karlettikleri ilk Hıristiyanların Bu istatistiklere Katalik aleminin milyonlarca insan dahil değildir. İnsan Hakları'na, Düşünce ve İnanç özgürlüğüne esas olan Tolerans 34 fermanı'nı İmparator Konstantin Hıristiyanlığın kabulünden önce 313 yılında yazdırınıştı ve ilan etmişti. Ünlü Milan Fermanı, Hıristiyan dinine tam bir tanımıştı. özgürlük öngörülmüştü. Hoşgörü Her inanca Bu ferman bağlı müminin adından dilediği anlaşılabileceği da akdiydi ve günümüzdeki ilk insan çıkışındaki düzenlemeydi. Hıristiyanlar Hakları bu belgeye Düşünce yeniden geldi. Din tartışmaları sığınarak Dogma'yı Devlet Hıristiyanlığın savaşları sonrasında inancına bağlanacaklarına eskiden olduğu gibi, olması gerektiği şeklindeki karşılıklı hoşgörü Yakılmak Ortaçağ'da imzalanan Westfalya başlığıyla ayrılma hakkı tanındı. ona serbestçe örneğin kaldırdılar. egemen ile Tolerans ve Seküler gündemine girdi ve giderek onu belirler hale kez Sekülarizm (laiklik o dönemde yoktu) kilisdere Roma Kilisesinden yürürlükten Tanrı şiarını yerleştirdiler. yüzyıllar) (12-13. = ortaya Bunun yerine Tek K.ral (imparator) , tek Dil ve Tek Buna uymayanlara verilecek olan ceza da tekti: üzere Tolerans kavramının fıilen Dini haline getirdiler ve ondan sonra bu akdi olan Nominalist-Realist tanrısına tapahileceği gibi uygulama ortadan Bireylere ise hangi Hıristiyan tebasının kaldırılmış doğdu. (1648) ilk bir madde konuldu. Ulusal bağlanabilme hakkı Katalik bir prensin içinde yaşama ilkesi Antiaşması'na verildi. Böylece da tamamen Katalik oldu. Avrupa'da ilk kez Bu gelişmelerin belirti bir sabiteye kavuşabilmesi yaklaşık 200 yıl sürdü. Halen de tam anlamıyla yerine oturahilmiş değildir. Örneğin Yunanistan'da Yunan Kilisesi'nin bastığı İncil'den başkasını okumak ve akutmak hala yasaktır, İrlanda'da Katalikler Protestanları hala kabul edememektedirler ve Belçika'da da Din, Dil tartışmaları altında sürmektedir. 4.Sonuç Doğrudur yaşayan günümüzde 'Tek-Devlet' olmak AB, bir teokrasi yönetilmemektedir. Buna tanımlanmış (Din Devleti) rağmen içeriği bir çok kavram kaynakları isteğiyle 'Küreselleşme' değildir, sürecini Dini esaslara göre bizzat Kilise ve Papalar tarafından belirtilmeden ama aynen alınarakAB'nin 'Resmi' metinlerine monte edilmişlerdir. Bunlara bir örnek verelim. Papa XL Pius, 1931'de yayınladığı bir 'Encyclical' da (Risale) 'Subsidiarity Principle' diye yeni bir doktrin geliştirmişti. Bu doktrini Türkçe'ye tam anlamıyla çevirebilmek olası değildir, mealen, 'Küçük birimlerin yetkisi onlara ait olmalıdır, Büyük Merkez'e bırakılmamalıdır' denilebilir. Papa'nın bu 35 bürokratları tarafından dokttini 'Yerel Yönetimler'le ilgili olatak AB alınmış ve 'laik / Seküler' olduklarını AYNEN öne süren, AB'nin en ünlü liderleri Jacques Delors (Katolik), Margaret Thateber ve Francis Maude (Anglikan) tarafından 1980' li yıllarda getirilmiş binlerce kez dile ve AB nihai senedine so kulmuş tu. I<Jsacası; İsa Mesih'in ve daha sonra da Aziz Pa,ul 'un Yahudi Şeriati'nde yaptıkları 'İnsan - Eksenli' değişikliklerle ortaya çıkap, 'Hıristiyanlık, bir anlamda sekülarize edilmiş Yahudilik'tir' Günümüzdeki Avrupa Birliği bu kıtanın 2000 yıla varan Judeo-Hıristiyan geçmişi ve geleceğiyle oluşmuş 'Kültürel-Mirasın' ve Mozaiğinin korunduğu Çhristendome ve İncil'de sözü edilen 'Yeni 1 Domus, Dünya'nın aynı değişik tonları ve zamanda Hane ve renkleriyle duyuş, düşünüş. davranış 1 Ev demektir). Bu Kültürel Hıristiyanlığın biçimleri ve olduğu ideolojiler, anlayışlar bağlantılı esrarengiz yer alu örgütleri de Hıristiyanlığın Lııtinc~ Dome Miras'ın içinde Yeni Kudüsü'dür' (Rev:21:1-15). (NOT ve uygulamalarla 'Kitap-Kilise Yahudiliğin gibi, din-dışı oluşmuş açık tüm kurum, kuruluş ve dünyevi (Seküler) ve gizli bilgiler ve bunlarla vardır. Bu bilgilerden Dışı' yorumlarından kaynaklanmış bazıları 'Apocyrphal' (uydurma) yorumlarken bazıları da doğrudan doğruya 'Hıristiyanlık Öncesi' Pagan praxis 'in den (geleneklerinden) ve religio'sundan miras kalmış 'inanç' sistematikleridit. KAYNAKLAR 1. Altında!,,\., Laiklik, SÜREÇ, 1986.3. BashYeni ,\vrasya, 2003. 2. Altmdal, A, Three Faces of]esus, The Book Gtttld, Sussex, 1992. 3. Buckley, iv!icheal J., At the Origlns ofModem Atheism, Yale, 1987. 4. Coulson, N.J., Islamiı· Surveys, A History of İslamic Law, Edinburg University Press, 1964. 5. David E. Jenkins, Bi.rhop of Durham, God, Politics and Futore, SCM Press, London, 1988. 6. Deuterocanonica! Books/Apocrypha, Bib!e S ociety, Catholie Edi tion, 1979. 7. Esq, by J.H. Harington, I<..emarks upcn the Autborities of Musulman Law, Asiatic Rescarehes Vol. X London, 1811. 8. Herrin,]. Christendome, ', Fontana, 1986. 9. Holy Bibble, Hadder atid S,tougbton, Lon-don, 1988. 36 10. Kennedy, Vans, Aıı Abstract rf Aiuhammedmı Law, Journal Royal"\sian Survey, II. 1835. 11. Liber Pantificatis (The Book rf Pontiffs) Uverpool University Press, 1989. 12 Maybaum, Ignaz (Rabbi), Tria!ogue Between Jeıı.J, Chnstian and Muslim, London 1973. 13. Quarterty, Wılson, Peacock, 1996. 14. Rendtorff, Rolf, Israels Glaube in der Geschiehte, Die Juden, München, 1990. 15. Scott,John R W., Basic Christianity, Inter-Varsity Press, 1983. 16. Smart, Ninian, The World re/igions. Cambridge, 1989. 17. Steinsaltzı, .Adin, The essentia!Ta/mud, Eantam 1977. 18. Veryard, E.,AnAccount ad Divers Choice Remaiks ete, Exon, 1701. 19. Watt, by M:, İsiamir Surveys, The Inf!uence rf İslam on Medieval Europa, Edinburg University Press, 1972. 37