KALPTE YAKIN TAKİP HAYAT KURTARIR www.ahkalbim.com Kalp sağlığınızla ilgili merak ettiğiniz her şey AH KALBİM www.ahkalbim.com 1 BAŞLARKEN Kalpten geçen bir kampanya başlattık Ah kalbim Kalbimiz, yaşadıklarımızı en çok yansıtan organdır. Seviniriz, üzülürüz, coşarız, kızarız… Ama ne hissedersek hissedelim, önce göğsümüze taşınır. Duygularımız kalbimize yansıdıkça, kalbimiz de farklılaşır. Bazen heyecandan gümbür gümbür atar, bazen de adeta durmuş gibidir, varlığını bile hissetmeyiz! Duygularımızı yansıtmadaki önemi öylesine açıktır ki, şarkıların, şiirlerin ve belki de pek çok edebi metnin bir yerinde mutlaka çıkar karşımıza. Sevgi olur, aşk olur, özlem olur, dert olur, sevinç olur… Ama illa da hayat olur! Çünkü duygularımızın bir ömür boyu yorduğu kalbimizin hiç durmaksızın atması gerekir. Tabii öncelikle sağlıkla atması şart! Sağlığı iş edinmiş bir grup olarak, kalp sağlığının hem kişisel hem de toplumsal öneminin farkındayız elbette! Biliyoruz ki, tüm dünyada görülme oranı gittikçe artan kalp hastalıklarından ülkemiz insanı da payını alıyor. Ülkemizde en önemli sağlık sorunlarının ve hatta ölüm nedenlerinin başında kalp hastalıkları geliyor. Öyle ki, araştırmalar ölüm nedenlerinin yaklaşık yarısının kalp sağlığıyla ilgili sorunlardan kaynaklandığını gösteriyor. Elinizde tuttuğunuz bu kitabı oluşturmaktaki amacımız yalnızca kalp hastalıkları hakkında bilgi vermek değil. Kalp hastalıklarından korunmanın yollarını da aktarmak. Çünkü farkındayız ki, kalp hastalıklarından korunmanın yolu, daha anne karnındaki süreçte başlıyor. Bebeklerimizin kalbinin sağlıklı atmasını sağlamak için hamilelik döneminden itibaren bebeklik ve çocukluk çağında koruyucu önlemler alınması gerekiyor. Tabii bu konuda anne babalara da büyük görevler düşüyor. İşte bu kitapla 7’den 70’e herkese kalp sağlığı hakkında temel bilgileri iletmek istiyoruz. Bilginin en büyük araç olduğu çağımızda, kalp sağlığını koruyacak her türlü bilgiyi paylaşıyoruz sizlerle. İstiyoruz ki, minik ya da büyük tüm kalpler sağlıkla ve sevgiyle atsın! 3 Geçmişten bugüne... * K P L A NE A NLA TIYOR? A L N TTI, NE A Kalbin sevgi, merhamet, cesaret, gurur, ızdırap, hayal kırıklığı, hayat, ölüm gibi kavramlarla ilişkilendirilmiş olduğu ilk yazılı belgelere Sümer-Babil kültüründe rastlanıyor. Duyguların sembolü haline gelen kalbin tarihten günümüze neyi ifade ettiğini biliyor musunuz? İnsan kalbinin mağara resimlerinde ve Mısır kültürüne ait papirüslerde bile günümüzdeki kalp figürüne benzer şekilde resmedilmesi şaşkınlık verici. Tarih boyunca kalbin, farklı toplumlar ve insanlar için neler ifade ettiğinin izini sürdük. İşte geçmişten bugüne kalbin tarihi ve farklı kültürlerdeki yansıması. Hayatın ve canlılığın kaynağı Kalp, vücudumuz oluşurken anne karnında harekete geçen ilk organımızdır. Bebeğin kalbi anne karnında, altıncı haftadan itibaren atmaya başlar. Diğer organlar, kalp ve damar sistemi etrafında şekillenmeye devam eder. Koşma veya tırmanma gibi daha fazla fiziksel efor gerektiren durumlarda, kalbimizin daha kuvvetli ve daha hızlı attığını hissederiz. Böyle fiziksel ve ruhsal durum değişikliklerinde çalışmasında belirgin farklılıklar hissettiğimiz bir organ olarak kalp, hayatın ve canlılığın kaynağı olarak görülmüş, muhtemelen bu nedenle de ruhun kalbe yerleştiğine inanılmıştır. Kalbin sembolü, tüm kültürlerde aynıydı Tüm insanlık tarihi boyunca kalp, mucizevi bir organ olarak algılanmıştır. Kalp, yeryüzündeki tüm kültür ve medeniyetlerde hayatın ve canlılığın kaynağı olduğu kadar sevgi, dostluk, merhamet, vicdan, yardımseverlik, fedakarlık, vefa, birlik-beraberlik, güven ve cesaretin simgesi olarak da kabul edilmiştir. Bu duygu ve düşünceler kalp figürü ile ifade edilmiş ve bir şekilde sembolleşmiştir. Kalbin şeklini mağara duvarlarına çizdiler İnsanlığın ilk ataları olarak kabul edilen ve son Buzul Çağı’ndan önce (M.Ö. 10.000-8.000) yaşamış olan Cro-Magnonlar için kalp, yaşamın ve canlılığın devamını sağlayan en önemli organdı. CroMagnonlardan kalan Güney Fransa’daki mağara duvarlarındaki resimlerde, bu düşünceyi destekleyen ve günümüzdekine çok benzer kalp figürlerinin bulunmuş olması çok ilgi çekicidir. Avcılıkla geçinen bu ilk insanların, avladıkları hayvanların kalp atışlarının durmasıyla öldüklerini ve kalplerinin atmaya devam ettiği sürece de canlı kaldıklarını gözlemlemiş oldukları düşünülmektedir. Eski Çin ve Uzakdoğu medeniyetlerinde de kalbin ruhsal gücün ve aklın merkezi olduğu inanışı yaygındı. (M.Ö. 3000-2000) 4 Mısır’da ölülerin sadece kalbi vücutta bırakılıyordu Tarihin daha sonraki dönemlerinde (M.Ö. 2500-1000), eski Mısır’da kalp ruhun ve vicdanın merkezi olarak kabul ediliyordu. Ölümden sonra kalp dışındaki tüm organlar çıkarılıp bir seramik kase içinde ölüyle birlikte gömülüyor, sadece kalp yerinde bırakılıyordu. İnanışa göre ölümden sonra kalp, adalet tanrısı Maat’ın huzurunda tartılıyordu. Eğer kalp Maat’ın tüyünden hafif gelirse, ölen kişi Osiris (yeraltı tanrısı ile) yaşamaya devam ediyordu. Aksi halde Ammut (şeytan) kalbi yiyor ve böylece o insanın ruhu yokluğa mahkum edilmiş oluyordu. Yunan amforalarında kalp-zevk İlişkisi resmedildi Sümerliler papirüse kalbin kan pompaladığını çizdi Kalbin sevgi, merhamet, cesaret, gurur, ızdırap, hayal kırıklığı, hayat ve ölüm ‘ gibi kavramlarla ilişkilendirilmiş olduğu ilk yazılı belgelere Sümer-Babil kültüründe rastlanıyor. Yarı tanrı Gılgamış Destanı’nda kalbin bu duygu ve düşüncelerle açıkça ilişkilendirildiği görülmektedir. (M.Ö. 2100-2000) Tarihte ilk yazılı tıp belgesi olarak kabul edilen Ebers papirüsünde kalp ve nabız atışlarından, kalbin kan pompalama fonksiyonundan, vücudun her tarafına yayılmış bir damar ve dolaşım sisteminden bahsedilmiş olması şaşırtıcıdır. (M.Ö. 1550) Hipokrat ve Aristo’ya göre kalp: Düşüncenin merkezi Eski Yunan’da (M.Ö. 700-200) ruhun, kalbin içine yerleştiğine inanılıyordu. Kalbin kan pompalama fonksiyonunun farkında olan Hipokrat ve Aristo, kalbin aynı zamanda duygu ve düşünce yeteneklerinin de merkezi olduğunu düşünüyorlardı. Kuzey Afrika’daki Silphium bitkisi günümüzdeki kalp sembolüne çok benziyordu ’ Sevginin kalple ilişkisi konusunda en eski ve ilginç bulgulardan biri de antik çağlarda (M.Ö. 7. yy.) Kuzey Afrika’da bulunan Cyrene şehir devletinin hikayesinde saklıdır. Günümüzde Libya sınırları içinde kalan Cyrene şehri, civarında yetişen çok değerli Silphium bitkisiyle ünlüydü ve bu bitki nedeniyle dönemin en önemli ticaret merkezi haline gelmişti. Silphium, erkekler için çok güçlü bir afrodizyak etki gösterirken, kadınlar için kontraseptif (doğum kontrolü) amacıyla kullanılıyordu. Bu özelliği nedeniyle Silphium bitkisi o kadar değerliydi ki, Cyrene paraları üzerinde Silphium tohumunun şekli resmedilmişti. Günümüzde de kullanılan kalp sembolüne çok benzeyen bu şeklin, kalp ile erotik sevgi arasındaki ilişkinin tarihsel köklerini oluşturduğu düşünülmektedir. * Bu yazı Çocuk Kalp Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Tayyar Sarıoğlu tarafından hazırlanmıştır. Eski bir Yunan amforası üzerinde (M.Ö. 500) şarap ve zevk tanrısı Dionysos’un başındaki çelengin kalp şeklindeki yapraklarla oluşturulduğu görülür. Bu bulgu da kalp ile zevk ve mutluluk arasında ilk çağlardan beri bir ilişki kurulduğunu göstermektedir. Antik Yunan düşüncesi Roma İmparatorluğu döneminde de etkisini sürdürmüştür. Büyük Romalı otorite Ovid (M.Ö. 43-M.S. 17) yaşamın devamı için en önemli organ olan kalbin yaralanmalarında ilaçların bir işe yaramayacağını söylemiştir. Klasik tıbbın büyük hekimi olarak kabul edilen Galen (M.S. 130-200) kalbi, kan akışını düzenleyen yaşam ruhunun merkezi olarak tanımlamıştır. Galen’in, kalpteki kasılma (sistol) ve gevşeme (diyastol) fonksiyonlarından, karıncık ve kapakçıklardan atar ve toplardamarların farklı yapılarından söz etmiş olduğu ileri sürülmektedir. İlk Amerikan kültürlerinde de kalbe büyük önem atfedilmiştir. Antik Meksika medeniyetinde (M.S. 100-900) bazı ruhsal güçlerin kalple ilişkili olduğu düşünülmüş ve bu güçlerin ölünceye kadar kalbi terk etmediklerine inanılmıştır. Üç büyük dine göre kalp, sevgi ve merhameti simgeliyor Yahudi, Hıristiyan ve Müslüman teolojisinde kalbin aynı anlam ve kavramları sembolleştirdiği görülür. Her üç dinde de kalp; sevgi, merhamet, hayırseverlik, derin bir anlayış gücü gibi ruhsal duygu, düşünce ve davranışlarla özdeşleştirilmiştir. Tevrat’ta Lev’den (kalp) 190 defa bahsedilmektedir. Hıristiyanlık ve Müslümanlıkta kalp, Tanrı sevgisinin yeri ve ebedi mutluluğun aracı olarak nitelendirilmiştir. Kuran’da düşünen kalpten bahsedilir (Sure 22, Ayet 46). Yine İslam mistisizminde (tasavvuf) kalp gözünden bahsedilir. Biyolojik göz, dış dünyayı; kalbin gözü (ruhsal göz, basiret) varlık ve olayların iç yüzünü, gerçek mahiyetini, görmeyi ve anlamayı sağlar. Hıristiyanlıkta kutsal kalp kavramı vardır. 17. yy.’da Azize Margaret Marie Alacoque rüyasında dikenli bir taçla çevrelenmiş, ışık saçan bir kalp görmüştür. Kutsal kalp olarak adlandırılan bu sembol, Katolik kilisesi tarafından kabul edilmektedir. Sevgi ve yardımseverliği temsil eden kutsal kalp aslında 17. yy.’dan çok önce de Hıristiyan ikonalarında Hz. İsa’nın kalbini temsil etmek için kullanılıyordu. 5 içindekiler 8. Kalpte ilklerin tarihi Kalp hastalıklarının tanı ve tedavisinde ilk önemli başarılar ne zaman yaşandı? Kalpte ilkler ve son 50 yılın mihenk taşları 10. Ah kalbim demeden! Bu kitabı neden okunmanız gerekiyor? “Kalpte yakın takip hayat kurtarır” mesajına kulak verin. 12. KALP DAMAR SAĞLIĞI MERKEZLERİ 12. Acıbadem Kalp Damar Sağlığı Merkezleri 15. Kalp Hastalıkları Teşhis ve Takip Birimleri 18. Akredite ediliyoruz. 20. Kalp ve damar sağlığında verdiğimiz hizmetler Dakikada ortalama 60-70 kez kasılan ve ortalama 300 gram ağırlığında olan kalbimizin nasıl çalıştığını biliyor musunuz? 24. TANI VE TEDAVİDE KULLANILAN CİHAZLAR VE YÖNTEMLER 10 74 En sık görülen çocuk kalp hastalıkları neler? Bu hastalıkların tanı ve tedavisi nasıl yapılıyor? 50. Çocuk kalp hastalıkları grupları 52. Doğumsal kalp hastalıklarının tanısı nasıl konuyor? 58. Sık görülen doğumsal kalp hastalıkları ve tedavileri 74. Çocuk kalp ameliyatları öncesi ve sonrasında bilmeniz gerekenler 80. Doğumsal kalp hastalığı olan çocuklarda nelere dikkat etmeli? 80. BÜYÜK KALPLER - ERİŞKİN KALP DAMAR HASTALIKLARI Tanısından, tedavisine ve korunma yollarına kadar erişkinlerdeki kalp damar hastalıkları hakkında her şey 84. Koroner arter hastalığı 22. Kalbimiz nasıl çalışıyor? 36 46. KÜÇÜK KALPLER - ÇOCUK KALP HASTALIKLARI Kalp damar hastalıklarının tanı ve tedavisinde kolaylık sağlayan güncel teknoloji cihazlar ve uygulamalar 26. Tanı için kullanılan cihazlar PET CT, Multislice Bilgisayarlı Tomografi, Kardiyak MR, Flash CT… Hangi cihaz ne için kullanılıyor? 34. Tanı için girişimsel yöntemler Koroner anjiyografi ve el bileğinden anjiyo hangi durumlarda yapılıyor? 36. Tedavi için sık kullanılan girişimsel yöntemler Koroner anjiyoplasti, stent uygulamaları ve bypass cerrahisi hakkında merak ettikleriniz 40. Tedavi için yeni cerrahi uygulamalar Endoskopik cerrahiden sonra 2000’li yılların yıldızı robotik kalp cerrahisi ve TAVI yöntemi hakkında bilmeniz gerekenler Risk faktörleri neler? Tedavisi nasıl yapılıyor? 90. Kalp krizi Göğüste başlayan ağrı ile gelen hayati tehdit 92. Kalp kapağı hastalıkları Kalp kapağı hastalıkları nasıl ortaya çıkıyor, nasıl tedavi ediliyor? 96. Aritmiler Kalbimizin iletim sisteminde bir aksaklık olursa ne olur? 100. Kardiyomiyopatiler Sonu kalp nakline kadar gidebilen kalp kası hastalıkları 104. Büyük damar hastalıkları Aort damarındaki değişimler kalbi nasıl tehdit ediyor? 110. Periferik damar tıkanıklıkları Organları besleyen damarların daralmasıyla oluşan hastalıklar 114. Varisler Toplardamar tıkanıklıkları olarak da bilinen varisler için ne zaman cerrahi işlem uygulanıyor? 132. AMELİYAT ÖNCESİ VE SONRASI KALP SAĞLIĞI 128. Kalp ameliyatı sonrası yapmanız gerekenler 132. Kalbinizi koruyacak beslenme ve egzersiz önerileri Bu kitap Acıbadem Sağlık Grubu tarafından bilgilendirme amaçlı hazırlanmıştır. Medikal yönlendirme için doktorunuza başvurunuz. 66 Her hakkı saklıdır. Üçüncü Baskı 2014 Kalp atımı dakikada 60’ın altında info 100’ün veya üzerindeyse bu tehlike sinyali olabiliyor. Kalp damar hastalıkları tüm dünyada en önemli ölüm nedenlerinden biri. Dünyada her yıl 17 milyon, ülkemizde de 160 bin kişi kalp damar hastalıkları nedeniyle hayatını kaybediyor. Türkiye’de kalp damar hastalarına yine her yıl 260 bin yeni hasta ekleniyor. Nüfusumuzun yaşlanmasıyla birlikte bu hastalıklara bağlı ölümlerin 2020 yılında 400 bine yükselmesi bekleniyor. 400 bin 7 İ İ KALPTE İLKLERİN TARİHİ K A İ 1944 1896 İ Dr. Lud ing Rehn, kesici bir aletle kalbinden yaralanan bir askeri başarı ile ameliyat etti. Böylece kalp yaralarının iyileştirilemeyeceği yargısı sona erdi. Pulmoner embolektomi (akciğer damarından pıhtı çıkarılması) girişiminde bulunan ilk cerrah Frederic Trendelenburgʼdur. Trendelenburgʼun öğrencisi olan Kirshner, 1 24ʼte ilk başarılı pulmoner embolektomiyi bildirdi. 88 K Kalp akciğer makinesinin gelişimi kalbin ve akciğerlerin durdurularak, kalp ve akciğer fonksiyonlarının bir makineye devredilmesini sağladı. Böylece kalp içindeki anomalilerin onarılmasını mümkün kıldı. Gibbon 1 37ʼde ilk kez yaşamın suni bir kalp ve akciğer ile devam ettirilebildiğini açıkladı. Clarence Dennis ilk kez 1 51ʼde kalp-akciğer makinesini klinikte kullandı. Doğumsal kalp cerrahisi ilk olarak 1 37ʼde ohn Streiderʼın bir duktusu (akciğer damarıyla aort damarı arasında normal olmayan bir bağlantı) başarı ile bağlamasıyla başladı. Bundan sonra müdahale edilen doğumsal hastalık ise aort koarktasyonu oldu. Clarence Crafoord ilk kez 1 44ʼte, İsveçʼte başarı ile bu darlığın tedavi edilmesini sağladı. 1946 K Arthur Vineberg 1 4 ʼda meme damarını miyokard içindeki bir tünele gömme tekniğini geliştirdi. 1 0ʼlarda Amerika Birleşik Devletleri ve Kanadaʼda birçok merkezde bu girişim uygulandı. 1 2ʼde selektif koroner arteriografinin ilk kez Cleveland Clinicʼte Sones ve Shirley tarafından geliştirilmesinden sonra, doğrudan kalp damarı ve bypass üzerine çalışmalar yoğunlaştı. 1956 İ Kalp akciğer makinesinin bulunmasından önceki dönemde, açık kalp ameliyatı yapılmasına izin verecek, kalbin durdurulabileceği bir sistem yoktu. Bu dönemde kalp damar cerrahisinde, daralmış bir kapağı açmaya yönelik ilk girişim 1 12ʼde Theodore Tuffier tarafından gerçekleştirildi. Kalp akciğer makinesinin geliştirilmesinden sonra ise alton Lillehei 1 5 ʼda bu cihazı kulanarak ilk açık mitral kapak operasyonunu gerçekleştirdi. 1959 İ İlk koroner anjiyografi 1 5 yılında . Stones tarafından gerçekleştirildi. Bu gelişme, modern kardiyolojinin gelişmesine de ışık tuttu. İlk perkütan transluminal koroner anjiyoplasti (balon yöntemiyle damar açılması işlemi), 1 ylül 1 77ʼde Zürihʼte, Andreas Gruentzig tarafından uygulandı. 1999 İ İnsandan insana ilk kalp nakli Aralık 1 7ʼde Güney Afrikaʼda Capeto nʼda gerçekleştirildi. Cerrahi takımın liderliğini Christiaan Barnard üstlendi. Ancak Barnardʼın hastası ameliyattan 18 gün sonra kaybedildi. Ölüm nedeni akciğer enfeksiyonu olarak açıklandı. K Kalp damarları için stentler, balon anjiyoplastinin sonrasında tıkanıklık oranının yüksekliği nedeniyle geliştirildi. Stent, 1 . yüzyılda diş hekimi olan Charles Stent adı ile anılıyor. Günümüzde kullanılan stent teknolojisi ise 1 80 yılında geliştirildi. 1 80 sonrasında koroner arterler için kullanılmak üzere modifiye edildi. 1 8 ʼda, ac ues Puel ve lrich Sig art tarafından all stent, ilk olarak insanda kalp damarı için kulanıldı. İ Robotik cerrahi ilk olarak 1 80ʼli yılların sonunda Amerikan zay Dairesi (NASA) tarafından, yaralanmış olan askerlere uzaktan müdahale etmek üzere dizayn edildi (telesurgery-telemanuplasyon). Ancak dünyada ilk robotik kalp cererahisi ameliyatı Almanyaʼda Leipzig Kalp erkeziʼnde 1 yılında yapıldı. Bu teknolojinin Türkiyeʼye girmesi çok uzun sürmedi. Türkiyeʼde robotik ilk kapak değişimi operasyonu 2010ʼda Acıbadem aslak Hastanesiʼnde yapıldı. A Dünyada 2002 yılından beri deneysel ortamlarda ve 2004 yılından beri klinik uygulamada TAV (Transkateter aort kapak takılması) işlemleri yapılıyor. Bu işlem, 2010 yılı itibarı ile gerek Amerikaʼda ve gerekse Avrupaʼnın büyük bölümünde çok iyi merkezlerde uygulanıyor. Ülkemizde ise bu tedavi, Acıbadem aslak Hastanesiʼnde 2010 yılında uygulanmaya başladı. 99 İ İ AH KAL İM DEMEDEN linizi yumruk yapın ve yaratıcılığınızı kullanarak yumruğunuza bakın. İşte yaklaşık yumruğunuz büyüklüğünde bir organ kalbiniz. Sadece 2 0 300 gram ağırlığında ufacık bir organ. öğsünüzün ortasında atıyor! Tik tak tik tak! 2 saat. Adeta saati kıskandırırcasına çalışıyor zamanında ve gerektiği kadar, ne eksik ne fazla! ğer olması gerekenden biraz az ya da biraz fazla çalışırsa bazen yavaş yavaş bazen aniden sinyal veriyor. İşte o zaman ağzımızdan dökülen iki küçük kelime, hayatımızın merkezine oturuyor: “Ah kalbim!” “Ah kalbim!” dememek için kalbinizin sağlığını önceden düşünmeniz şart! alnızca kendinizinkini mi lbette hayır! Tüm sevdiklerinizin ve çocuklarınızın da kalp sağlığı size emanet. aha anne karnındayken tanıştığınız minicik kalbinin yaşam boyu sağlıklı çalışması için bilinçli bir anne baba olarak size düşen görevler var. Bu görevlerden ilki, kalp sağlığını koruyacak bilgiler edinmek... İşte elinizde tuttuğunuz bu kitap bu ihtiyaçtan yola çıkarak hazırlandı. ncelikle en temel sorulara cevap arandı. Kalbimize ve kalp sağlığımıza dair ne biliyoruz Onu korumak adına yaşamımıza ne katmalı, ne çıkarmalı, ne yemeli, ne yememeli Onu korumak işin en önemli kısmı olsa da, her şeye rağmen onunla gerçekten sorun yaşadığımız süreçlerde nereye başvurmalıyız oğru tıbbi desteği nerelerden ve nasıl almalıyız Bu kitapta uzmanlar, kalp hastalıklarının yanı sıra kalbi koruma yolları hakkında birçok bilgiyi bir araya getirdi. linizde tuttuğunuz “Ah Kalbim” kitabında, ‘büyük kalpler’e yönelik kalp kapağı hastalıklarından aritmiye kadar birçok hastalığa dair konular olduğu gibi, modern tanı ve tedavi yöntemleri hakkında ayrıntılı bilgiler de bulabileceksiniz. lbette ‘minik kalpler’i de unutmadık! A’dan ’ye çocuk kalp hastalıkları hakkında bilgi veren bu bölümde anne karnında başlayan süreçten itibaren minik kalplerin karşılaşabileceği sorunlar ayrıntısıyla ele alınıyor. Ayrıca çocuk kalp ameliyatı gibi bazı önemli konulara da dikkat çekiliyor. Kitapta zaman zaman kalp hastalığı nedeniyle tedavi görmüş çeşitli yaşlardaki kişilerin öykülerine rastlayacaksınız. Kitabın sayfalarını çeviren pek çok kişinin dünyada görülme oranı giderek yükselen bu tehlikeli duruma karşı hem kendini hem de sevdiklerini korumak adına harekete geçeceğine inanıyoruz. 11 A K A K M M K H B K A M K ■ 17.000 m2 kapalı alan ■ 132 yatak kapasitesi ■ .500 noktadan kontrollü akıllı bina sistemi ■ Çok kapsamlı tanı ve tedavi üniteleri ■ 24 yataklı 4 yoğun bakım ünitesi H ■ 7 modern ameliyathane ■ rişkin kalp cerrahisi ■ 2 4 Çift Kaynaklı Bilgisayarlı Tomografi cihazı ile saniyede kalp anjiyosu ■ ndovasküler girişimler ■ Anjiyo ünitesi A M H ■ Yaklaşık 40.000 m2 kapalı alan ■ Toplam 1 1 yataklı tedavi ünitesi ■ ʼu ileri seviyede steril ve yüksek teknolojiye sahip toplam 15 ameliyathane ■ ■ Robotik Kalp Cerrahisi ■ TAVİ (Transkateter Aort Kapak rişkin kalp cerrahisi ■ İleri teknoloji tomografi cihazı Flash CT ile kardiyak check-up ■ 2 Koroner anjiyo, 1 DSA olmak üzere toplam 3 anjiyo ünitesi ■ Aritmi kliniği İmplantasyonu) ■ Hibrid oda ■ ndovasküler girişimler ■ Kapalı ve tek kişilik yoğun bakım odaları ■ Hastanın minimum dolaşımını sağlayan özel sistem ■ ndoskopik kalp cerrahisi A K A B M H ■ 17.500 m kapalı alan ■ .500 noktadan kontrollü ■ İleri teknoloji tomografi cihazı Flash 2 CT ile kardiyak check-up ■ 2 4 Çift Kaynaklı Bilgisayarlı akıllı bina sistemi Tomografi ■ Helikopter ile hasta transferi cihazı ile saniyede kalp anjiyosu (Heliport) ■ Koroner ve DSA olmak üzere 2 anjiyo ■ 130 yatak kapasitesi ■ Tam donanımlı tanı ve tedavi ünitesi üniteleri ■ 28 V P odası, 7 ameliyathane ve 4 ayrı yoğun bakım servisi ■ rişkin ve pediyatrik kalp cerrahisi A H ■ 118 hasta yatağı ■ Kapalı, tek kişilik yoğun bakım odaları ■ ■ Kardiyak Tomografi ■ R ■ P T CT ■ Telemetri sistemi rişkin ve pediyatrik kalp cerrahisi ■ Koroner ve DSA olmak üzere 2 anjiyo ünitesi A ■ ■ ■ ■ ■ ■ B H 30.000 m kapalı alan 157 yatak kapasitesi 0 yoğun bakım yatağı 10 ameliyathane rişkin ve pediyatrik kalp cerrahisi Koroner ve DSA olmak üzere 2 anjiyo 2 ■ Helikopter ile hasta transferi (Heliport) ünitesi ■ 2 4 Kesitli Çift Kaynaklı Bilgisayarlı Tomografi ■ P T CT cihazı ■ Helikopter ile hasta transferi (Heliport) A A ■ 22.000 m kapalı alan ■ Toplam 120 yatak kapasitesi 2 H ■ Tam donanımlı yoğun bakım üniteleri ameliyathane ■ odern mimari, ileri teknoloji ■ ■ rişkin kalp cerrahisi ■ Anjiyo ünitesi ■ 2 4 Kesit Çift Kaynaklı Bilgisayarlı Tomografi 13 A K M A K H ■ 500 m2 kapalı alan ■ 1 yatak kapasitesi ■ 3 ameliyathane ■ 17 yoğun bakım yatağı ■ rişkin kalp cerrahisi ■ P T CT ■ Anjiyo ünitesi ■ Sintigrafik tetkiklerde gama kamera ile görüntüleme A K ■ 22.000 m kapalı alan ■ Toplam 110 yatak kapasitesi H 2 ■ 1400 noktadan kontrollü akıllı bina teknolojisi ■ rişkin kalp cerrahisi ■ ndovasküler Girişimler ■ 82 yatak kapasitesi ■ 27 yoğun bakım yatağı ■ 25 yataklı, kapalı ve tek kişilik tam donanımlı yoğun bakım odaları ■ Kapalı ve tek kişilik tam donanımlı yoğun bakım odaları ■ Tek kişilik odalar ve suit odalar ■ Varis Tedavi erkezi ■ Anjiyo ünitesi ve Kateterizasyon Laboratuvarı B ■ 4 ameliyathane ■ Girişimsel Radyoloji 1.5 Tesla R ■ Anjiyo CT ■ P T CT ■ ultislice Tomografi ■ Dijital amografi ■ eme SG 14 ■ 1000 noktadan kontrol edilen akıllı bina sistemi ■ Kapalı ve Özel İklimlendirme Sistemi ile enfeksiyon riskini minimuma indiren özel havalandırma sistemi ■ rişkin Kalp Cerrahisi ■ Anjiyo Ünitesi ve Kateterizasyon Laboratuvarı ■ 2 4 kesit CT ile saniyeler içinde kalp anjiyosu olanağı, ■ Aritmi Kliniği H ■ 22.000 m2 kapalı alan ■ 8 adet acil gözlem yatağı (5 yetişkin, 2 çocuk, 1 izolasyon) ■ 20.000 m kapalı alan ■ 5 ameliyathane H 2 ■ 2 4 Çift Kaynaklı Bilgisayarlı Tomografi ile saniyede kalp anjiyosu ■ İleri teknoloji ile donatılmış ameliyathane ■ P T CT A A ■ Gama Kamera ■ Toplam 77 yatak ■ Tek kişilik odalar lüks, standart ve suit odalar ■ Yoğun Bakım Üniteleri (5 yataklı KVC Yoğun Bakım, izolasyon dahil yataklı Genel Yoğun Bakım, yataklı Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi) ■ 7/24 sağlık hizmeti ■ Helikopter ile hasta transferi (Heliport) ■ ndovasküler Girişimler ■ P T CT ■ Helikopter ile hasta transferi (Heliport) A K A H K H ■ 13.700 m kapalı alan ■ 84 yatak kapasitesi ■ 4 ameliyathane ■ ko- for Testi ■ forlu KG ■ kokardiyografi ■ Tansiyon ve Ritim Holter ■ erkezi Sinir Sistemi ndovasküler Girişimler ■ iyokart Perfüzyon Sintigrafisi A H ■ 11.000 m kapalı alan ■ 0 yatak kapasitesi ■ 4 ameliyathane ■ Flash CT ( CT Koroner Anjiyo) ■ Dijital Röntgen ■ Renkli Doppler ■ Sefalometri özellikli Panaromik Röntgen ■ kokardiyografi ■ forlu KG ■ Holter ■ Çocuk Kardiyolojisi Bölümü 2 H ■ 0 bin m2 kapalı alan ■ 300 yatak kapasitesi ■ yataklı P C ■ 2 yetişkin Anjiyo ■ 3 ve 1.5 Tesla R ■ P T/BT ■ 10 ameliyathane ■ 10 cerrahi yoğun bakım yatağı ■ 1 çocuk Anjiyo ■ 2 Biplan Anjiyo ■ Gamma Kamera ■ Truebeam ST ■ 70 Koroner yoğun bakım yatağı ■ 12 KVC yoğun bakım yatağı ■ 1 onoplan Anjiyo ■ İodin Odaları ■ Rapidarc ■ Brakiterapi ■ 14 yataklı N C ■ Flash CT B 2 A A A H ■ 23.000 m kapalı alan ■ 77 yatak kapasitesi ■ 7 ameliyathane ■ Vasküler Cerrahi Bölümü Korotis Cerrahisi / Periferik Damar Cerrahisi / Varis Cerrahisi kokardiyografi ■ ■ forlu KG ■ for Testi ■ Holter onitörizasyonu ■ Kardiyolojik check-up ■ yataklı genel yoğun bakım ünitesi içinde koroner yoğun bakım hizmeti ■ 7 yataklı N C ■ 2 128 kesitli çift kaynaklı bilgisayarlı tomografi cihazı ile koroner anjiyografi ■ Koroner Anjiyo ■ Kardiyak rehabilitasyon ■ 3 ve 1.5 Tesla R 2 15 Acıbadem Kalp Damar Sağlığı Merkezleri Akredite ediliyoruz Tedavi sonuçlarımız uluslararası kuruluşların denetiminde ve halka açık olarak raporlanıyor. A cıbadem Sağlık Grubu olarak kardiyovasküler cerrahi veritabanı sonuçlarımız, Avrupa’da bilimsel olarak referans kabul edilen veritabanlarından birisi olan ‘European Association of Cardiothoracic Surgery, EACTS’ veri tabanında raporlanıyor. Acıbadem Sağlık Grubu’nun hasta odaklı yaklaşımı, hasta güvenliğine yönelik yaptığı çalışmaları ve sunduğu hizmetlerdeki kalitesi uluslararası kalite kuruluşlarınca akredite ediliyor. Joint Commission International (JCI) akreditasyon standartlarıyla hizmet veren Acıbadem’in akredite olduğu kuruluşlar: Joint Commission International Akreditasyonu Joint Commission International, kalite iyileştirme ve hasta güvenliği kavramlarının geliştirilmesi ve sağlık bakım hizmetlerinin etkinliğinin artırılmasını hedefleyen, bu amaçla objektif değerlendirme araçları sunan bir organizasyon. JCI, ABD’de yaklaşık 20.000 sağlık kurumunu akredite eden dünyanın en büyük akreditörü JCAHO’nun (Joint Commission on the Accrediation of Healthcare Organizations) uluslararası alanda faaliyet gösteren bölümü. JCI’ın, 1998’de uluslararası alana uygun standartları geliştirmesinden sonra, bugün Dünyada yaklaşık 50 ülkede 600 hastane JCI akreditasyonuna sahip. Acıbadem de bunlardan biri. TS EN ISO 15189 Tıbbi Laboratuvarlar Laboratuvarlarımızın tüm birimleri 20 Ekim 2005 tarihinden geçerli olmak üzere DACH (Deutsche Akkreditierungsstelle Chemie) tarafından TS EN ISO 15189 standardına göre akredite edildi. 19/10/2010 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere TÜRKAK tarafından TSE EN ISO 15189 standardına göre yeniden akredite edildi.TURKAK’ın ILAC (International Laboratory Accreditation Cooperation)’ın çok taraflı anlaşmasına (MRA – Mutual recognition arrangements) taraf olması nedeni ile laboratuvarımızın akreditasyonu ILAC’a üye tüm ülkelerde tanınır hale geldi. 16 Acıbadem Kalp Damar Sağlığı Merkezleri Nükleer Tıp Avrupa Akreditasyonu Avrupa’da Nükleer Tıp Merkezleri, Avrupa Tıp Uzmanları Birliği’nin (European Union of Medical Specialists-UEMS) Nükleer Tıp Uzmanlık Bölümü (European Board of Nuclear Medicine-EBNM) tarafından akredite ediliyor. Toplam sayısı 60 olan Avrupa’daki akredite Nükleer Tıp Merkezlerinin 11’i Türkiye’de olup bunlardan 5’i Acıbadem Kadıköy Hastanesi, Acıbadem Bakırköy Hastanesi, Acıbadem Kozyatağı Hastanesi, Acıbadem Bursa Hastanesi ve International Hospital Nükleer Tıp Bölümleri. Akreditasyonun kazandırdıkları l Hasta güvenliği yaklaşımı ile ortaya çıkabilecek tıbbi hatalar önleniyor. l Hasta ve hasta yakınlarının hakları doğrultusunda sağlık hizmeti sunuluyor. l Hizmet sunumunda multidisipliner bir anlayışla, gerektiğinde, hastalıkla ilgili tüm branşlardan görüşler alınarak varılan ortak kararlarla tedaviye yön veriliyor; ekip çalışması güçlendiriliyor. l Sağlık profesyonelleri ile hastalar ve hasta yakınları arasındaki iletişim etkinleştirilerek hasta ve hasta yakınlarının tüm süreçlere katılımı sağlanıyor. l Hasta ve hasta yakınlarına yapılacak işlemler hakkında daha çok bilgi veriliyor, uygulanacak tedaviyle ilgili onay alınarak, hastanın tedaviye uyumu yükseltiliyor. Böylece tedavinin başarısı artıyor. l Hasta mahremiyeti en üst düzeyde korunuyor. l Tüm tıbbi kayıtlara önem verilerek hastanın tedavisinin sürekliliği ve doğruluğu sağlanıyor. l Hasta ve çalışan geri bildirimleri ile sistemin sürekli iyileştirilmesi sağlanıyor; riskler azaltılarak maliyetler düşürülüyor. l Tüm hastane, tıp merkezi ve polikliniklerde ortak kavramlarla benzer yaklaşımlar sağlanıyor. l Uygun fiziksel ortamlarda ve teknolojik olanaklarla sağlık hizmeti sunuluyor, uluslararası standartlarda çalışma olanağı yaratılıyor. 17 Acıbadem Kalp Damar Sağlığı Merkezleri Kalp ve damar sağlığında verdiğimiz hizmetler Kalp damar tıkanıklığı l Efor Testi l Koroner BT Anjiyografi l Miyokard Perfüzyon Sintigrafisi l Pozitron Emisyon Tomografisi l Koroner Anjiyografi l Koroner Stent ve Balon Anjiyoplasti Uygulamaları l Koroner Bypass l Robotik Koroner Bypass l Küçük kesik Koroner Bypass Kalp kapağı hastalıkları l Ekokardiyografi l Anjiyografi ve Kateterizasyon l Perkütan Valvüloplasti l Kateter Yöntemi ile Aort Kapak Takılması (TAVİ) l Robotik Kapak Cerrahisi l Küçük Kesi ile Kapak Cerrahisi Ritim bozuklukları l Holter Moniterizasyonu l Tanısal Elektrofizyolojik İşlemler (EPS) l Kateter Ablasyon l Geçici ve Kalıcı Pace-maker Takılması l AICD Takılması l Üç Odacıklı Pace-maker Takılması Aort damar hastalıkları l Endovasküler Anevrizma Onarımı (EVAR) l Torasik Endovasküler Anevrizma Onarımı (TEVAR) l Hibrid Tedavi l Cerrahi Onarım l TAVI Periferik damar tıkanıklıkları l Doppler Ultrason l BT Anjiyografi l Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRI) Substraction Anjiyografi (DSA) l Karotis Artere Stent Uygulama (CAS) l Karotis Artere Endarterektomi (CEA) l Periferik Cerrahi Bypass l Periferik Endoluminal Bypass l Dijital Varis l Transdermal Lazer l Skleroterapi l Varis Cerrahisi l Endovenöz Varis Cerrahisi Kardiyomiyopatiler l Girişimsel Tedavi l Cerrahi Tedavi (Ablasyon) Doğumsal kalp hastalıkları l Pediyatrik l Pediyatrik l Doğumsal Kardiyoloji Kalp Cerrahisi Kalp hastalıklarında kateter ile tedavi l Doğumsal kalp hastalıklarında cerrahi tedavi Kardiyak Rehabilitasyon 18 18 dememek için siz de kalbinizi yakın takibe alın. Yaşınız kaç olursa olsun düzenli kontrollerle kalp hastalıkları riskini azaltmak elinizde. Kalpte yakın takip hayat kurtarır. 19 KALP SAĞLIĞI 4 odacıklı küçük mucize Kalbimiz nasıl çalışıyor? Anne karnında ilk oluşan organımızın, henüz 2. ayın sonunda oluşmaya başlayan kalbimiz olduğunu biliyor muydunuz? Peki ya dakikada ortalama 60-70, yılda 38 milyon kez kasılan kalbimizin nasıl çalıştığını hiç düşündünüz mü? 280-300 gram ağırlığıyla sadece yumruğumuz büyüklüğünde olan o küçücük organımızın vücudumuz için yaptıklarını bilip de şaşırmamak mümkün değil. k alp, vücudumuza gerekli besin maddelerini ve oksijeni sağlayan kanı, dolaşım sistemimiz içinde hareket ettiren, çok dayanıklı kas grubundan oluşan bir pompa. Kalp, göğsümüzün ortasında göğüs kemiğinin hemen altında yer alıyor. Kalbin dış yüzünü perikard denilen çepeçevre bir zar kaplıyor. Bu zar ile kalp arasında, kalbin çalışırken rahat hareket edebilmesi için çok az miktarda kayganlaştırıcı sıvı bulunuyor. Bir pompa sistemi gibi, kanı damar sistemi ile vücuttan topluyor, oksijenlenmesi için akciğere yolluyor ve oksijenden zenginleşmiş kanı tekrar vücuda pompalıyor. Kalbin çalışma sistemi Kalbimiz 4 odacıktan oluşuyor. Kalbin kapakları tek yöne açılan kapılar gibi, kanın 4 odacıkta akışını sürekli kontrol ediyorlar. Dolaşım vücuttan gelen kanın “vena kava superior” ve “vena kava inferior”dan sağ kulakçık’a (sağ atrium) girmesiyle başlıyor ve “trisküspid” kapağıyla sağ alt bölüme (sağ vetrikül) geçmesi ile devam ediyor. Buradan pulmoner kapaktan geçerek “pulmoner arter” ile akciğerlere gidiyor. Kan akciğerde oksijenlendikten sonra kalbe “sol ve sağ pulmoner venler”den sol kulakçığa (sol atrium) giriyor. Mitral kapağı geçerek sol karıncığa (sol ventrikül) geçiyor. Sol alt bölümün (sol ventrikülün) güçlü kasları kasıldığında oksijenden zengin kan “aort kapağı”ndan geçerek, “aort” adı verilen ana atar damar ve dalları ile dağılarak vücudumuzun ihtiyaçlarını karşılıyor. dikkat! Adım adım kanın dolaşım serüveni 20 Kalbin oldukça sistemli bir mekanizması bulunuyor. Bu mekanizmada meydana gelen tek bir aksaklık insanın hayatını sona erdirebiliyor. Bu mekanizmalardan en önemlisi sağ ve sol tarafta bulunan pompalar. Kalbin her iki tarafında da kulakçık ve karıncıklar bulunuyor. Kulakçıklar küçük pompa, karıncıklar ise büyük pompa işlevi görüyorlar. Kalbin sol tarafı temiz kan ile ilgileniyor; gelen temiz kanı organ ve dokulara ulaştırma görevi, kalbin sol tarafında bulunan sol kulakçık ve sol karıncığa ait. Kalbin sağ tarafı ise kirli kan ile ilgileniyor; sağ karıncık ve sağ kulakçık kirli kanı temizlenmek üzere akciğerlere ulaştırmak için görev yapıyor. Temiz kan kalbe ulaştığında önce üst taraftaki küçük pompaya, yani sol kulakçığa doluyor. Buradan alt tarafta bulunan büyük pompaya, yani sol karıncığa iletiliyor. Kalpteki her kulakçık birbirinden farklı görünse de aslında yaptıkları iş aynı; her biri kanı belirli bir hedefe iletmekle görevli. Mekanizmanın sistemli çalışması, bahsettiğimiz bu sıralı işlem nedeniyle çok önemli. Her şeyin sıra ile yapılması gerekiyor. Eğer bu düzen bozulursa, kalp vücuda ya hiç kan pompalayamıyor ya da kalbe aşırı kan yüklenmesi oluyor. Bu sıralamanın doğru işlemesi için kulakçık ve karıncıklar arasında kapaklar bulunuyor. Bu kapaklar akış yönüne doğru tek taraflı açılıyor. Kulakçıklar kasıldığında bu kapaklar açılıyor, kan büyük pompaya yani karıncıkların içine doluyor. Bu işlem gerçekleştikten sonra kanın geldiği yere geri dönmemesi için kapaklar tekrar kapanıyor. Ana toplardamar, oksijensiz kanı bedenin sağ kısmına getiriyor ve akciğer damarları bu kanı akciğerlere iletiyor. Akciğer toplardamarı oksijenli kanı akciğerlerden kalbin sol tarafına getiriyor ve aort bu kanı vücuda gönderiyor. Kanın bu hareketi sırasında kalp kapakçıkları kasılarak kanın odacıklar arasında geçişini sağlıyor. Bu kapaklar kalbin karıncıklarında da var. Karıncıklar kasıldığında bu kapaklar açılıyor ve kanın vücuda doğru akması sağlanıyor. Pompalama işlemi durduğunda ise kapaklar kapanıyor ve pompalanan kanın kalbe geri dönmesi engelleniyor. Bizim “kalp atışı” olarak algıladığımız ses ise sanıldığı gibi kalbin kasılıp gevşemesi sonucunda çıkan ses değil. Kalp atışını dinlerken, aslında bu dört kapakçığın şiddetle açılıp kapanma seslerini duyuyoruz. KALBİN ŞEKLİ Ok yönü kalpteki kanın akış yönünü gösteriyor. Kalp kasıldığında kan, kapakçıktan karıncıklara gönderiliyor. Yarım ay şeklindeki kapakçıklar kapanıyor, karıncıklar kasılmaya başlıyor ve kanı vücuda gönderiyor. 21 ‘ bir kalp öyküsü A.C, 29 yaşında, üçüz annesi: “Üçüz bebek sahibi olmanın şaşkınlığı ve heyecanıyla geçiyordu günlerim. Sonra göğsümde bir ağırlık, nefes almamda sorunlar oluştu. ‘Hamileliğe bağlı ileri kalp yetersizliği’ dediklerinde ne söyleyeceğimi bilemedim. Aklıma ilk gelen bebeklerim oldu; onlara kavuşabilecek miydim? Onlara sarılma şansım olacak mıydı? Ya onları büyütme şansım? Allak bullak oldum o an. Ama sonra doktorlar bana olasılıkları anlattılar ve bu sorunu atlatabileceğimi söylediler. İnandım, inanmak istedim, bebeklerim adına yaşamak istedim. Ne derlerse yaptım. İşte şimdi 3 bebek annesiyim. Bundan daha harika bir şey var mı? Üstelik kalbimdeki sorun giderildi. Artık sağlıklı kalbim, bebeklerim için daha çok atacak!” Üçüz bekleyen annede ileri kalp yetersizliği tespit edildi. l 29 yaşında ve üçüz bebek bekliyordu. l Nefes darlığı sorunu nedeniyle yapılan incelemede gebelik kardiyomiyopatisi denilen ciddi kalp yetersizliği durumu tespit edildi. l Kalbinde genişleme, ciddi fonksiyon kaybı, kalp kasılma fonksiyonunda yaklaşık yüzde 30 ve orta derecede kapak yetersizliği bulundu. l A.C., riskli gebelik programına alındı. Kardiyoloji ve Obstetrik Bölümü ile birlikte takip edildi. l Doğumu başarıyla gerçekleştirildi ve Jonethen üçüz bebeklerine kavuştu. l Bir süre sonra nefes darlığı şikayeti arttı ve yoğun bakım ünitesinde medikal tedavi altına alındı. l Taburcu olduktan sonraki aylarda yapılan kontrollerde kalp fonksiyonları tamamen normale döndü. 22 Kalbimiz durduktan info 3 dakika sonra beyin hasarı başlıyor. Kalp ortalama olarak dakikada 70, günde 104.000 ve yılda 38.000.000 kez kasılarak, içindeki kanı vücudumuza pompalıyor. Kalbimiz vücudumuza 1 dakikada yaklaşık 5.5 litre kan pompalıyor. Bu da; 1 günde 8 ton, 1 yılda 3.000 ton, 80 yılda ise 240.000 ton anlamına geliyor. İnsan ömrünün ortalama 80 yıl olduğu kabul edildiğinde pompalanan kan, yaklaşık 10 ton kapasiteli 24.000 tankeri dolduracak kadar çok. 80 yıl 23 KALP DAMAR HASTALIKLARININ tanı ve tedavisinde güncel teknoloji ürünü cihazlar ve yöntemler alp hastalıklarının erken tanısı, diğer tüm hastalıklarda olduğu gibi başarılı bir tedavi için büyük önem taşıyor. Düzenli check-up yaptırmanız ve kalp sağlığınızı yakın takibe almanız da erken tanının ilk koşulu. Acıbadem Kalp ve Damar Sağlığı Merkezleri’nde, ileri teknoloji ürünü cihazlarla tanı ve tedavi hizmeti veriliyor. Ancak kalbinize tanı koyarken ve onu tedavi ederken hekimlere büyük destek sunan ileri teknoloji ürünü bu cihazları çoğumuz tanımıyoruz. İşte sadece yolunuz düştüğünde bir şekilde karşılaştığınız ama ne işe yaradıklarını hep merak ettiğiniz bu cihaz ve yöntemlere dair bilmeniz gerekenler… 24 n Sayfa: 26-32 Kalp damar hastalıklarının tanısı için GÜNCEL TEKNOLOJİ CİHAZLAR n Sayfa: 34-35 Kalp damar hastalıklarının tanısı için GİRİŞİMSEL YÖNTEMLER n Sayfa: 36-39 Kalp hastalıklarının tedavisi için sık kullanılan GİRİŞİMSEL YÖNTEMLER n Sayfa: 40-45 Tedavide öne çıkan YENİ CERRAHİ UYGULAMALAR 25 TANI biliyor musunuz? TANI İÇİN Kalp krizinin kalbinizdeki etkilerini gösteren PET CT, kalp kasınızın durumu hakkında bilgi veren Miyokard Perfüzyon Sintigrafisi, 0.25 saniyede kalp anjiyosu yapan hızlı ve düşük radyasyonlu tomografi cihazı Flash CT... Kalpte ileri teknolojiyle tanı işlemi yapan cihazlar deyince, bu cihazların da içinde yer aldığı oldukça kabarık bir liste çıkıyor karşımıza. ileri teknoloji ürünü cihazlar Tanı için bu cihazlar gerekli! Peki hangisi, ne zaman kullanılıyor? 1. EKG Kalbinizin çalışma grafiğini çıkaran cihaz Nedir? Avantajları Elektrokardiyografi’yi (EKG); kalp kasının ve ileti ağının çalışmasını incelemek üzere, kalpte meydana gelen elektriksel faaliyetin kaydedilmesiyle elde edilen ileti kayıtları olarak açıklamak mümkün. EKG, kalp damar hastalıkları, kalbin yapısal bozuklukları ve ritim ileti anormallikleri konusunda önemli bir inceleme biçimi. 1900 yılındaki keşfinden beri iyi yorumlandığında hala değerini koruyor. EKG çekimi çok kolay elde edilebiliyor, hızla yorumlanabiliyor. Hangi durumlarda kullanılıyor? Özellikle acil şartlarda, hızlı değerlendirmelerde sıkça kullanılıyor. İşlem nasıl uygulanıyor? İşlem, hasta yatağında yatar iken göğüs ön bölgesine küçük elektrotlar yapıştırılarak yapılıyor. Göğüs duvarına yerleştirilen elektrotlar ile kalbin elektriksel aktivitesi bir yazıcıya aktarılıyor. Bu işlem birkaç dakika sürüyor. 26 Dezavantajları EKG’nin, kalpteki rahatsızlıkları tam olarak tanıma konusunda yetersiz kaldığı noktalar çok. EKG’deki bozukluklar her zaman gerçek kliniği yansıtmayabiliyor. EKG, kalp hastalıklarının teşhisinde hekimin muayene bulguları, tahliller ve filmlerle birlikte değerlendirildiğinde daha fazla yardımcı olabiliyor. Koşu bandında egzersiz yapın, kalbiniz testten geçsin! 2. EFORLU EKG TESTİ Nedir? Koşu bandı üzerinde sistemli ve belirli bir protokol eşliğinde yapılan egzersiz testi. Egzersiz sırasında göğse yapıştırılmış olan elektrotlardan elde edilen sürekli EKG kayıtlarının yorumlanması esasına dayanıyor. Egzersizler, hastanın testte yürüme süresi ve hedeflenen kalp hızı, hastanın yaşına göre ayarlanıyor. Test hastanın yaşına ve kondisyonuna göre değişmekle birlikte, yaklaşık 5-10 dk. sürüyor. Hangi durumlarda kullanılıyor? Kalbin efor altındayken çalışma düzeninin incelendiği bir test. Normal günlük işlevler sırasında semptom vermeyen damar tıkanıklıklarının araştırılmasında kullanılıyor. Kalp hızı arttıkça ve egzersizle birlikte kalbin iş yükü de artıyor. İstirahatte yeterli olan koroner kan akımı bu sırada yetersiz kalıyor ve kalp kası yetersiz beslenme nedeniyle EKG bulguları gösteriyor. Bu belirtiler bazen vektöryel sapmalar ve bazen de ritim ileri kusurları şeklinde oluyor. İşlem nasıl uygulanıyor? Koşu bandında, göğüs ön duvarına aynı elektrokardiyografi çeker gibi elektrotlar yapıştırılıyor. Bu sırada hastanın belirli bir seviyede efor harcamasını sağlamak için koşması isteniyor. Koşan hastadan alınan elektrokardiyografi sonuçları kaydediliyor. Avantajları Uzman hekimlerce yapılan eforlu EKG yorumlarında bile, egzersiz EKG testinin ciddi kalp damar hastalığını saptamadaki doğruluk oranı yüzde 80. Dezavantajları Eforlu EKG testinin yorumunun, tanı amacıyla deneyimli hekimler tarafından yapılması gerekiyor. Çünkü başka hastalıkların bulgularının da aynı olması nedeniyle, doğru yorumlanamayabiliyor. 27 TANI Ultrasonografi dalgalarıyla kalbinizin yapısı inceleniyor 3. EKOKARDİYOGRAFİ Nedir? Ekokardiyografi, ultrasonik ses dalgalarını kullanarak, hareketli bir organ olan kalbin yapısını, patolojilerini ve fonksiyonlarını inceleme imkanı veren bir teşhis ve araştırma tekniği. Hangi durumlarda kullanılıyor? Ekokardiyografi ile kalp karıncığı duvarının hareketleri ve boşluğu, kalp kası büyümeleri ve kalp kapakları incelenebiliyor. Ayrıca kalbe takılan suni kapakçıkların yapı ve işlerlik durumları da ekokardiyografi ile görülebiliyor. Doğumsal kalp hastalıklarının (kalpteki delikler, damar daralmaları vb.) tümüne yakını bu incelemeyle tanılanıyor... İşlem nasıl uygulanıyor? Ekokardiyografi aletinde, elde edilen görüntülerin izlendiği ekrana görüntüleri gönderen ve “probe” denen bir uç bulunuyor. Probe, hastanın göğsünde kalbe denk gelen bölgeye tutuluyor. Bu görüntüde kalbin tüm boşlukları, ana 28 damarlara ait giriş ve çıkış kısımları, kapakçıkların durumu, aortun ve aort kapağının durumu, kapakçıklar boyunca kanın hareketi ve kapakçıklardaki açılma ile kapanma kusurlarına ait bozukluklar görülebiliyor. Bunların yanı sıra, kalp kası fonksiyonları da kalp damar tıkanıklıkları hakkında fikir veriyor ve doğumsal kalp hastalıklarının tanısının konulmasında en temel tanı aracı oluyor. Boğazdan probun yutturulması şeklinde yapılan Transözofegal ekokardiyografi ise kalbin kulakçık kısmı, kalpte pıhtı araştırılması, kalpte delik araştırılması, bazı doğumsal kalp hastalıkları ve aort damarları hakkında çok detaylı bilgiler sağlıyor. Avantajları Hastalar üzerinde herhangi bir zararı veya yan etkisi kesinlikle yok ve kolay uygulanabiliyor. Hasta işlem sırasında ağrı hissetmiyor. Dezavantajları İleri derecede obez olan hastalarda kalp görüntüsü iyi alınamadığı için bu tetkik yetersiz kalabiliyor. Kalp ritminizi ve tansiyonunuzu siz uyurken bile kaydediyor 4. HOLTER MONİTORİZASYON Nedir? Holter takibi, hastalarda kalp ritmini ya da tansiyonu takip etmek amacıyla yapılıyor. EKG kaydı ve tansiyon değerlerini ölçmek için cep telefonu büyüklüğünde ayrı cihazlar bulunuyor. Genellikle 24 saatlik veya daha uzun süreli cihazlar hastanın vücuduna yapıştırılıyor ve sürekli olarak hastanın kalp ritmini ya da tansiyonunu ölçüyor. Hangi durumlarda kullanılıyor? Genelde hastanın günlük hayatı sırasında kalp ritmini/tansiyonunu izlemek için kullanılıyor. Hekim genellikle bu testi, hastada anormal kalp ritminden şüphelendiğinde ya da tansiyon dengesizliği durumunda uyguluyor. İşlem nasıl uygulanıyor? Hastanın normal bir gününde çeşitli fiziksel ve psikolojik değişikliklerin etkisi, alınan bazı ilaçların kalp ritminde/tansiyonunda oluşturduğu değişimlerin izlenmesi için kullanılıyor ve kalbin elektriksel aktivitesi bir teyp kasetine kaydediliyor. Hastaya, cihazı taşıdığı süre boyunca günlük aktivitelerini ve şikayetlerini kaydetmesi söyleniyor. Hastanın, cihazı taşıdığı süre içerisinde banyo/duş almaması ve cihazı sudan uzak tutması gerekiyor. Sürenin sonunda çıkarılan cihazın, bilgisayar ortamında uzman kardiyolog tarafından ritm/tansiyon bakımından analizi yapılıyor. Sonuçlar genellikle 24 saat içinde hastaya veriliyor. Avantajları Bu test, hastanın uzun bir zaman periyodu içindeki kalp ritm/ tansiyon değişikliklerini izlemesi nedeniyle büyük avantaj sağlıyor. Bu kayıt cihazlarının hiçbir yan etkisi yok ve hastada kalıcı bir etki bırakmıyor, cep telefonlarından etkilenmiyor. Hasta bu cihazları taşıdığı sürece normal hayatını sürdürüp işine devam edebiliyor, bu sürede hastanede yatmasına gerek kalmıyor. Dezavantajları Cihaz genellikle bir veya birkaç günlük kayıt yapıyor. Cihazın kayıtları incelendiğinde herhangi bir anormallik tespit edilirse kesin tanı için başka ek tetkik yapmak gerekebiliyor. 5. TRANSTELEFONİK MONİTÖR Şikayetiniz olduğunda kaydedin, telefonla kalp merkezine gönderin! Nedir? Hastaya aynı Holter cihazında olduğu gibi kayıt yapabilen bir cihaz takılıyor, kalp fonksiyonlarının izlenmesi sağlanıyor. İşlem nasıl uygulanıyor? Normalde Holter cihazları hasta üzerinde 2-3 gün kalabiliyor. Ancak daha seyrek şikayetleri olan hastalarda (1-2 haftada bir olan çarpıntı, bayılma vs.), Holter cihazının hasta üzerinde kaldığı sürede hastanın şikayeti olmayabiliyor. Bu gibi durumlarda transtelefonik çalışan telemedicine cihazı kullanılabiliyor. Avantajları Bu cihaz görünüş ve takılış tekniği bakımından Holter cihazına benzemesine rağmen sürekli kayıt yapmıyor, hasta şikayeti olduğu zaman kaydedici düğmesine basarak önceden belirlenmiş zaman süresince kayıt aldırıyor. Şikayeti olduğunda kayıt aldığından, hastalığı tespit etme oranı daha yüksek oluyor. Kayıtları göstermesi için, hasta telefonla değerlendirmeleri bir merkeze gönderiyor. Bu cihazların hasta açısından riski yok. Dezavantajları Cihazlar sudan etkilendikleri için banyo sırasında çıkarılmaları gerekiyor. 29 TANI 6. STRES EKOKARDİYOGRAFİ Ciddi kalp damar hastalıklarının tanısında kullanılan yöntem Nedir? İstirahatte yapılan ekokardiyografi, kalp boşluklarının genişliği, duvar hareket bozuklukları ve kalp kasının kasılma fonksiyonlarını saptayarak, dolaylı olarak koroner arter hastalığı tanısına yardımcı oluyor. Ayrıca tetkik sırasında diğer kapak hastalığı, kalp zarı iltihabı, aort damar yırtılması ve kalpte aşırı kalınlaşma ile seyreden kardiyomiyopati gibi göğüs ağrısına ve nefes darlığına neden olabilecek diğer durumların ayırt edilmesini sağlıyor. Hangi durumlarda kullanılıyor? Eforlu EKG testi eşliğinde uygulanan stres ekokardiyografisi, damar hastalığı bölgesinin gösterilmesi amacıyla yapılabiliyor. Dipiridamol, dobutamin, adenozin gibi ilaçlar, ilaçlı stres amacıyla kullanılıyor. Günümüzde en çok tercih edilen ajan olan dobutaminden ciddi kalp damar hastalığı tanısı yanında, kalp kasının canlılığını gösterme amacıyla da yararlanılıyor. İşlem nasıl uygulanıyor? Öncelikle kalbin, damardan uygulanan bir ilaç ile yüksek tempolu çalıştırılması sağlanıyor. Bunun için hastanın koşması isteniyor. Eğer hasta koşamayacak durumda ise ilaç uygulanarak kalpte oluşturduğu etkiler, suni olarak yaratılıyor. Efor harcama sırasındaki kalbin kasılması ve kapak fonksiyonları inceleniyor. Avantajları Maliyeti miyokardial sintigrafiye göre daha düşük olan, daha az zaman alan ve kalp fonksiyonları konusunda daha fazla bilgi sağlayan bir yöntem. Stres ekokardiyografisinin ciddi kalp damar hastalığını saptamada doğruluk oranı yüzde 90 civarında. Dezavantajları Stresle oluşacak duvar hareket bozukluklarını belirleme, görüntülerin değerlendirilmesinde deneyim gerektiriyor. Bu nedenle deneyimli hekimler tarafından yapılması gerekiyor. 30 7. MİYOKARD PERFÜZYON SİNTİGRAFİSİ Kalp kasınızın durumu hakkında bilgi veriyor Nedir? Kalp kası, koroner damarlar denilen özel damarlar aracılığıyla besleniyor. Eğer koroner damarlarda ciddi daralmalar olur ve bu da kalp kan akımını azaltırsa veya damar tamamen tıkanırsa (koroner arter hastalığı) kalp yeterli oksijeni alamıyor. Bazen kalp şikayetleri çok silik kalabiliyor veya hastanın hiçbir yakınması olmayabiliyor. Miyokardial sintigrafik inceleme; görüntülerden birincisi stres altında (örneğin egzersiz yaparken), diğeri ise istirahat durumunda olmak üzere iki ayrı durumda kalbin kanlanması hakkında bilgi verebilen bir incelemedir. Hangi durumlarda uygulanıyor? Miyokard perfüzyon sintigrafisi, genellikle kalp kasının kanlanmasında bir sorun olup olmadığını araştırmak üzere yapılıyor. Nasıl uygulanıyor? Bu işlem sırasında incelemeyi yapabilmek için az bir miktar kalp hücrelerinde tutunma özelliği olan radyoaktif madde, kol toplardamarından hastaya veriliyor. Ardından göğsün etrafında dönen bir araç (gama kamera) ile kalbin görüntüleri alınıyor. Stres ve istirahat sırasında kalp damarları aracılığıyla kalp hücrelerine yayılan radyoaktif maddenin ölçülmesi sayesinde kalp kan akımını kıyaslama imkanı veriyor. İstirahat çalışması genellikle stres çalışması ile aynı günde yapılıyor. En sık kullanılan izotoplar, talyum 201 ve teknisyuma bağlanan sestamibi ve tetrofosmin gibi ajanlardır. Avantajları Miyokardiyal sintigrafi ile ciddi koroner arter hastalığının tanısı konuluyor. Ciddi damar hastalığını tanıma konusunda tanısal duyarlılığı ve özgüllüğü (spesifitesi) yüzde 90 düzeylerindedir. Tanısal değeri Treadmill EKG testinden fazla olduğundan, damar darlığının bölgesel yerini belirleyebilme konusunda da daha iyi bilgi sağlıyor. Ayrıca test sırasında elde edilen bilgiler hastanın mortalite (ölüm) riski, kalp fonksiyonları ve ileri kalp yetersizliği hakkında da bilgi sağlıyor, elde edilen bilgiler hekimin tedavi stratejisi konusunda önemli bilgiler içeriyor. Dezavantajları Bu işlem öncesinde bazı hazırlıkların yapılmasını ve hastanın kullandığı bazı ilaçların önceden bırakılmasını gerektiriyor. 8. FLASH CT Düşük radyasyonlu ve hızlı bilgisayarlı tomografi çekimi Nedir? Flash CT, X-ışını kullanılarak vücudun incelenen bölgesinin kesitsel görüntüsünü oluşturmaya yönelik radyolojik teşhis yöntemi. İşlem nasıl uygulanıyor? Hastanın üzerinde yattığı tomografi cihazının yatağı, cihazın “gantry” adı verilen açıklığına sokuluyor. Cihazın tüp ve dedektör sistemleri vücudun etrafında 360 derecelik bir dönüş hareketi yapıyor. Bu sırada tüplerin yaydığı X-ışını dedektör tarafından algılanıyor. Bu dedektörler de doku farklılıklarını bilgisayara işlemeye başlıyor. Oluşturulan görüntüler de bilgisayar ekranından izlenerek tanı konuluyor. Hangi alanlarda kullanılıyor? Radyolojik tanı yöntemi olan Flash CT, başta kardiyak ve akciğer taraması olmak üzere vücudun hemen her alanında görüntü sağlayabiliyor. Avantajları Kalp 250 milisaniyede taranabiliyor. Tek tüp ve tek dedektörlü sistemler ile kıyaslandığında iki kat daha hızlı görüntü oluşturuyor. Tüm kalbi 250 milisaniyede tarama imkanı (1/4 kalp atış süresi) sunuyor. Bu sayede hasta kalbi 100’ün üzerinde atsa bile kalbi ilaçla yavaşlatma gereksinimi duyulmuyor ve yüzde 99’a varan yüksek bir oranda teşhis garantisi sunuyor. Kardiyak tarama yüzde 80 daha az radyasyonla yapılıyor. Flash CT rutin uygulamalarda non-invazif kardiyolojik tanı tekniği olarak kullanılabilecek, piyasada bulunan en düşük dozda radyasyon yayan tarama cihazı. ÇOK KESİTLİ BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ Kalpten binlerce kesit görüntü Nedir? Çözünürlük ve görüntü kalitesi ileri derecede geliştirilmiş olan bir tomografi cihazı. İşlem nasıl uygulanıyor? Çekim sırasında normal anjiyografi yapmak için kullanılan kontrast madde (yani damarların görünmesi için kullanılan boyar madde) damardan verilerek aynı anda binlerce kesitten saniyeler içerisinde görüntü alınıyor. Cihaz, bu görüntüleri işliyor ve ortaya birkaç dakika içerisinde kalbin damarları da dahil çok detaylı görüntüsü çıkıyor. Avantajları Saniyeler içinde kalbin anjiyografik incelemesi yapılıyor. Dezavantajları Sonuçta bir tomografi çeşidi olduğu için radyasyon alınıyor, ancak özellikle Flash CT ile bu radyasyon dozu da çok düşürülmüş durumda. 31 TANI 9. KARDİYAK MR İNCELEME Kalp kası hastalıklarını inceliyor, kalp içindeki kitleleri saptıyor Nedir? Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR), aslında çok da yeni değil, 80’li yılların başlarında geliştirilmiş ileri bir tıbbi görüntüleme yöntemi. Ancak kardiyak amaçlı kullanım prosedürleri son yıllarda geliştirildi. Hangi durumlarda kullanılıyor? Doğumsal kalp hastalıkları, kalp boşlukları ile kalbe giren ve çıkan ana damar yapılarının detaylı değerlendirilmesi, fonksiyonları bakımından önemli bilgiler sağlıyor. Bu grup hastalıklarda ekokardiyografi bulgularını tamamlayan ve hastaya zarar vermeyen bir inceleme yöntemi olarak, gittikçe artan bir önem kazanıyor. Kalp damar tıkanıklıklarının değerlendirilmesi, kalp krizi sonrası kalp kasının ne kadar etkilendiğinin ve bu etkilenme sonucu kalp kasının ne kadarının canlı ve fonksiyonel yapısını koruyabildiğinin belirlenmesi konusunda çok detaylı veriler sağlıyor. MR inceleme, anjiyografik görüntüler ve koroner damarların da görüntülenmesini sağlıyor, aynı inceleme sırasında hem fonksiyonel ve fizyolojik, hem de histopatolojik değerlendirme yapabilmeye imkan veriyor. Halen kardiyomiyopatiler olarak adlandırılan kalp kası hastalıklarının ve kalp içi kitlelerin değerlendirilmesinde en önemli tanı hassasiyetine sahip olan yöntem, MR inceleme. Avantajları En önemli avantajlarından birisi, işlem sırasında kullanılan tekniklerin böbrekler açısından daha az riskli olmasıdır. Bilinen klasik görüntüleme yöntemlerinden farklı olarak, radyasyon ve ultrason dalgaları içermiyor ve organların gerçek görünümlerini, fizyolojik parametreleri kullanarak görüntülüyor. MR’ın, ortaya koyduğu veriler bakımından günümüzde kalp damar hastalıklarının tanısında girişimsel olmayan bir görüntüleme yöntemi olarak, giderek artan geniş bir kullanım alanı bulunuyor. 10. PET CT Kalp krizinin kalbinizdeki etkilerini öğrenin! Nedir? Sintigrafi esasına dayanan bir kardiyak incelemedir. Hangi durumlarda kullanılıyor? Bu teknik, kalp kasının canlılığının ne derece korunduğunun kesin olarak gösterilebilmesi için yapılıyor. Kalp hücrelerinin daha çok fonksiyonları ve canlılığı konusunda detaylı bilgi edinmek için kullanılıyor. Örneğin hasta kalp krizi geçirmiş ise hangi dokuların bu krizden ne kadar etkilenmiş olduğu kesin bir şekilde ortaya çıkıyor. İşlem nasıl uygulanıyor? İşlem sırasında kalbe genellikle glikoz içeren işaretlenmiş izotoplar veriliyor. Nükleer tıp yöntemlerinde olduğu 32 gibi PET’te de çok küçük miktarlarda, radyoizotop denen radyoaktif maddeler kullanılıyor, hastaya yapılan stres işlemi sırasında toplardamarından veriliyor. PET’te görüntülenebilmesi için radyoizotop, glikoz veya dokular tarafından etkin olarak kullanılan bir hormon gibi, taşıyıcı görevi gören bir maddeye ekleniyor. İzotop/taşıyıcı madde bileşimi, kan dolaşımına zerk ediliyor ve çok kısa sürede hedef organ olan kalp kası hücrelerine ulaşıyor ve kalp kası hücrelerinde tutunma oranına göre yoğunlaşıyor. Glikoz içeren bu maddenin hücrelerde tutunmak suretiyle kameradan yayılan görüntüleri kaydediliyor ve elde edilen veriler hücrenin daha çok fonksiyonları ve canlılığı konusunda detaylı bilgi veriyor. Avantajları Kalp dokularının canlılığının gösterilmesinde kesin sonuç veriyor. Yüksek riskli hastaların bypass ameliyatından fayda görüp görmeyeceği hakkında yol gösteriyor. Dezavantajları Hamile ve çocuklara uygulanamıyor. ‘ bir kalp öyküsü A.K, 25 yaşında, ev hanımı: “19 yaşındaydım. Yeni evlenmiştim. Bu yaşta kalbimde aşkın büyülü sıcağından başka ne olabilirdi ki… Oldu ama. Biliyordum, annemin de kalp sorunları vardı. Genetik olarak beni etkileyebilirdi ama 19 yaşında olmaz, diye düşündüm. Daha önümde çok uzun yıllar vardı kalp sorunlarıyla tanışmak için. Ama bir gün göğsümde bir ağrı hissettim. Hastaneye başvurdum, sonuç: Kalp krizi geçirmiştim! Hem de 19 yaşımdayken.” 19 yaşında kalp krizi geçirdi! l Daha önce yaşadığı göğüs ağrısına tanı konabilir umuduyla Acıbadem’e geldi. l Ailesinde kalp hastalığı ve kolesterol yüksekliği sorunu dışında bilinen bir kalp damar hastalığı riski bulunmuyordu. l Ama teşhis kalp krizi oldu. l A.K., hastaneye gelmeden önce kalp krizi geçirmişti. l Koroner anjiyografi yapıldı. l Kalp damarında diseksiyon denilen damar içi yırtılma saptandı. l Damarına ilaçlı stent yerleştirildi ve damarın tamamen açılması sağlanarak damar yırtığı tamir edildi. l Taburcu edildi. Sonrasında sağlığı yıllarca takip edildi. l Stent işlemi sonrasındaki 3. yılda A.K. hamile kaldı ve sağlıklı bir anne oldu. 33 33 TANI biliyor musunuz? TANI İÇİN El bileğinden anjiyo hastaların yüzde 99’una uygulanıyor. Eğer hastanın kasık bölgesindeki damarlarda bir tıkanıklık varsa veya aşırı kilo nedeniyle kasıktan anjiyo yapılamıyorsa kol damarı kullanılabiliyor. El bileğinden anjiyoda hastanın damar komplikasyonları daha az oluyor. Hasta işlemden sonra isterse oturabiliyor, ihtiyaçlarını dolaşarak rahatlıkla giderebiliyor. girişimsel yöntemler Koroner anjiyografi her ne kadar en güvenilir tanı yöntemi olsa da, son dönemde sıkça duyulan “el bileğinden anjiyo” da tanı için kullanılıyor. 12. KORONER ANJİYOGRAFİ Klasik Anjiyografi: Güvenilirliği yüksek ileri teknoloji Nedir? Koroner arter darlığının anatomik yapısını incelemede ve ek teknikler ile fonksiyonel değerlendirmede en güvenilir yöntemdir. Hangi durumlarda kullanılıyor? Bu yöntem, yapılan diğer testlerde yüksek riskli olarak koroner damar tıkanıklığı şüphesi olan hastalarda, stent veya balon anjiyoplasti planlanan hastalarda ya da acil kalp krizinde tanı ve tedavi amacıyla uygulanıyor. İşlem nasıl uygulanıyor? Bu işlem sırasında hastaların mutlaka hastaneye yatışları yapılıyor. İşlem kateter laboratuvarında gerçekleştiriliyor. Kasık damarından, kol damarından veya el bileği damarlarından kalbe kadar ilerleyen kateterler yardımıyla yapılıyor. Sterilizasyon sağlandıktan sonra lokal anestezik maddeler ile giriş bölgesi uyuşturuluyor. İşlem sırasında ağrı duyulmuyor, sadece radyoopak maddesinin hastanın damarına verilmesi sırasında bir defalık ve birkaç saniye 34 süreyle tüm vücuda yayılan bir sıcaklık oluşuyor. İşlem normal şartlarda kısa süreli bir işlem olup genelde 5-10 dakika sürüyor. Bu işlem sırasında hastanın kalbindeki bazı boşluklardan veya damarlardan basınç ve kan örnekleri alınıyor, radyoopak madde verilerek damarların ve kalbin tamamen görüntülenmesi sağlanıyor. Avantajları Deneyimli merkezlerde ve deneyimli kişilerce yapıldığında çok düşük (<%0.1) mortalite (ölüm) riski taşıyor. Dezavantajları En sık karşılaşılan komplikasyonlar kasık damarında çıkan sorunlardır. Ancak bunlar geçici. Nadir olarak bu komplikasyonlar müdahale gerektirebiliyor. İşlemden sonra, işlem sırasında seçilen yönteme göre değişebilmek kaydıyla 2-6 saat hastanede gözlem süresi gerekiyor ve bu sürede damara giriş yerinde tampon yapılmak suretiyle kanama engelleniyor. El Bileğinden Anjiyografi Nedir? Kalp damar hastalıklarının teşhisinde anjiyo, anahtar bir rol üstleniyor. Ancak gelişen teknoloji sayesinde artık kasık yerine el bileğinden girilerek yapılabiliyor. Son yıllarda çok sık kullanılan ve dünyada geliştirilen yeni teknolojiler sayesinde kullanımı gittikçe artan bir anjiyografi yöntemi. Hangi durumlarda kullanılıyor? Eğer hastanın kasık bölgesindeki damarlarda bir tıkanıklık var ise veya aşırı kilo nedeniyle kasık bölgesinin kullanımı uygun değilse kol damarı kullanılabiliyor. İşlem nasıl uygulanıyor? Anjiyo yapılacak bölge, lokal olarak uyuşturuluyor. Küçük bir kesiden anjiyo işlemi uygulanıyor. Kesinin çok küçük olması sayesinde hasta, işlem sırasında ağrı hissetmiyor. İşlem sonrasında hastanın bileğine bileklik benzeri bir materyal takılıyor. Taburcu olurken bu materyal çıkarılıyor ve hastanın işlem yeri bandajlanıyor. Avantajları Hastaların yüzde 99’una uygulanabiliyor. Hastanın damar komplikasyonları (kanama, pıhtılaşma, anevrizma, diğer damarlara veya sinirlere baskı, bacakta morarma-fonksiyon azalması-iş kaybı) çok daha az oluyor. Hasta işlemden sonra isterse oturabiliyor, tuvalet ve yemek ihtiyaçlarını dolaşarak rahatlıkla giderebiliyor. Hasta aynı gün yürüyerek, arabasını kullanarak evine veya işine rahatlıkla gidebiliyor. Dezavantajları Nadiren el bileği damarında sorunlar olabiliyor. 35 TEDAVİ biliyor musunuz? Kalp damarlarında daralma olan hastalarda nasıl bir tedavi uygulanacağı, hastanın durumuna göre değişiyor. Bazıları için bypass ameliyatı, bazıları için de kalp ilaçları etkin bir çözüm olabiliyorken, bazılarında anjiyoplasti ile sorun çözülüyor. TEDAVİ İÇİN sık kullanılan girişimsel yöntemler Doğru tedavinin uygulanabilmesi için tıp teknolojisinin sunduğu modern yöntemlere ihtiyaç duyuluyor. KORONER ANJİYOPLASTİ VE STENT UYGULAMALARI k alp damarlarındaki yerel daralmaların cerrahi olmayan bir yol ile açılması işlemine koroner anjiyoplasti (balonla damar açılması) adı veriliyor. Kasık atardamarından girilerek, kalbin damarlarına doğru itilip buraya yerleştirilen ´kılavuz tel´ aracılığıyla sönük durumdaki balon, bu kılavuz tel üzerinden kaydırılarak darlığın olduğu bölgeye yerleştiriliyor ve dışarıdan verilen basınçla şişirilip (yaklaşık 3 cm. boyunda ve 3-4 mm. eninde) kalp damarı tıkanıklığı açılmış oluyor. Bazı durumlarda bu balon üzerine önceden yerleştirilmiş bir metal kafes (Stent) damar içinde kalıcı olarak bırakılarak damarın yeniden daralma ihtimali azaltılmış oluyor. Her kalp damar darlığı bu yöntemle açılmaya uygun değil. Bazı hastalar için bypass ameliyatı, bazı hastalar için de kalp ilaçları en etkin ve emniyetli tedavi şekli olabildiğinden, bu kararı ancak ilgili uzmanların vermesi gerekiyor. 36 BYPASS CERRAHİSİ alp hastalığının derecesini saptamak üzere uzman, bir dizi test yapılmasını isteyebiliyor. İnceleme için büyük olasılıkla kardiyak kateterizasyon ile birlikte koroner anjiyografi gerekebiliyor. Bu girişimler aracılığıyla kalbin durumuna dair röntgen görüntüleri alınıyor. Arterlerin tıkanma derecesine bağlı olarak doktor, koroner arter bypass girişimini önerebiliyor. Bu girişim, kalp kasının beslenmesini sağlayan kan akımını düzeltiyor ve sizi tekrar sağlıklı bir kalbe kavuşturuyor. Koroner Bypass, kalp ve yaşam için ikinci bir şans anlamına gelebiliyor. Bypass cerrahisi: Daha sağlıklı bir kalbe giden yol Koroner arter bypass cerrahisi, tıkalı veya daralmış olan arter kısmın ötesinde başka bir yol oluşturarak, kalbin yeniden kanla beslenmesine olanak tanıyor. Birden fazla tıkalı damar durumunda, birden fazla bypass işlemi gerçekleştiriliyor. Bypass damarları Bypass yapmak üzere kullanılacak damar ya da diğer adıyla greftler; göğüs, kol ya da bacaktan alınarak tıkalı koroner artere bağlanıyor. Sıklıkla kullanılan grefler; göğüs duvarından alınan imeme atardamarları, koldan alınan aort atardamarı ve bacaktan alınan toplardamardır. Bu arterler ve venler birkaç bypass için yeterlidir. Bu damarların alındıkları bölgeler yedek damarlara sahip olduğu için onların çıkarılması vücudumuzun kan akımını etkilemiyor. 37 TEDAVİ Bypass cerrahisi öncesinde Riskleri öğrenme Koroner arter bypass cerrahisinin riskleri ve kazanımları hakkında doktorunuzdan bilgi alabilirsiniz. Oldukça nadir olarak karşılaşabilecek riskler: n Solunum problemleri ya da diğer akciğer komplikasyonları n Kanama n Yara enfeksiyonları n Kalp atağı, inme ya da hayatını kaybetme Ameliyat için hazırlık n Bazı ilaçları ameliyattan 4-5 gün önce bırakmanız gerekebiliyor. Bu konuda doktorunuzdan bilgi alabilirsiniz. n Sigara kullanıyorsanız, kan akımını ve solunumu rahatlatmak için hemen bırakmalısınız. n Cerrahiden önce karaciğer, böbrek, akciğer gibi tüm vücut sistemi ve bazı hastalarda olası inme ihtimaline karşı boyun damarları, yapılan testlerle değerlendiriliyor. Bu test sonuçlarına göre doktorunuz, cerrahi sırasında karşılaşılabilecek olası risklere karşı gerekli önlemleri alıyor. n Anesteziyolog size tıbbi öykünüz hakkında bazı sorular soruyor ve ameliyat sırasında uyutulmanız için kullanılacak ilaçlar hakkında bilgi veriyor. n Cerrahi sırasında kusmanın engellenmesi için başka bir şekilde tavsiye edilmemişse en azından cerrahiden önceki gece yarısından sonra hiçbir şey yemeyiniz ve içmeyiniz. n Cerrahiden sonra verilecek olan sıvı tedavisinin planlanması için cerrahiden önce ve sonra kilonuz alınıyor. n Enfeksiyonu önlemek için göğüs, bacak, kol ve kasık bölgelerindeki tüyler tıraş ediliyor ya da azaltılıyor. Bypass cerrahisi sırasında Bypass cerrahisinin oldukça deneyimli bir ekip tarafından yapılması, kendinizi güvende hissetmenizi sağlıyor. Cerrahlar ve uzmanlar, ileri teknolojinin de desteğiyle sizin için en güvenli cerrahi tekniği uyguluyorlar. Bypass ekibi Cerrahi girişiminizde görevli olan herkes hayati bir rol üstleniyor. Kalp cerrahı ve asistanları bypass işlemini yaparken özel eğitimli hemşirelerden destek alıyorlar. Ağrısız bir girişimin sağlanması konusunda anesteziyolog sürekli olarak monitörden yaşamsal fonksiyon bulgularınızı takip ediyor. Perfüzyonist ise kan dolaşımını sağlayan kalp-akciğer makinesini kontrol ediyor. Cerrahınız sağlıklı damarı kalp ile birleştirdiği sırada kan basıncı, sıcaklık ve solunum gibi tüm parametreler yakından izleniyor. 38 Kalbe ulaşım Kalbe ulaşmak için cerrah göğsün orta hattında bir kesi yeri açıyor ve göğüs kemiğini (sternum) ayırıyor. Cerrahiden sonra göğüs kemiğiniz kuvvetli tellerle bağlanıyor ve kesi yeri dikiliyor. Çoğu hastada göğüs kemiği 6-8 haftada tamamen iyileşiyor. Kan dolaşımının sağlanması Hassas greftleme işleminden önce kalp geçici olarak durdurulabiliyor. Bu süre boyunca bir kalp-akciğer makinesi tarafından dolaşım ve solunum fonksiyonları sürdürülüyor. Makine, kana oksijen sağlıyor ve kanı tekrar vücuda pompalıyor. Cerrahi tamamlandıktan hemen sonra kalp ve akciğerler eski işlevlerine geri dönüyorlar. Greftlemenin yapılması Bypass edilecek olan damar göğüs, kol ya da bacaktan alınıyor. Damarın bir ucu tıkanmanın aşağısında olmak üzere koroner artere dikiliyor. Aileniz İçin Notlar l Hazırlıktan ameliyata kadar tüm aşamalar dahil bypass cerrahisi, hemen her merkezde 2-6 saat kadar sürüyor. Bekleme sırasında sizi rahatlatacak bazı aktiviteler planlayabilirsiniz. l Cerrahiden hemen sonra hastanız yoğun bakım ünitesine (YBÜ) alınıyor. Hasta, ameliyat sonrası 5-6 saat içinde solunum cihazından ayrılabiliyor. Ancak yoğun bakım ünitesinde 1-2 gün kalabiliyor. l Yoğun bakım ünitesinde kalma süresi içinde hastanızın durumu hakkında doktorlarınızdan ve hemşirelerinizden ayrıntılı bilgi alabilirsiniz. Bypass cerrahisi sonrasında Cerrahiden hemen sonra hasta, Kardiyak Yoğun Bakım Ünitesi’ne (YBÜ) alınıyor. Bu ünitede iyileşme yakından izleniyor. İyileşme hızı herkes için farklı olsa da, yoğun bakım ünitesinde birkaç gün geçirebilirsiniz. Yoğun bakım ünitesinden ayrıldığınızda hastanenin başka bir bölümüne transfer ediliyorsunuz. Yoğun bakım ünitesi Cerrahiden sonra uyandığınızda kendinizi bitkin, susamış veya üşümüş hissedebilirsiniz. Bunlar bu tür cerrahiden sonra normal olan durumlar ve uzun sürmüyor. Genellikle ağrı hissetmiyorsunuz. Eğer ağrı hissederseniz hemşireler size ağrı için ilaç veriyor. Cerrahi sırasında vücudunuza birçok tüp ve kablonun bağlanmış olduğunu görmeye hazırlanmalısınız. Hayati bağlantılar Başlangıçta boğazınızda bir tüp yoluyla solunum cihazına bağlanmış durumda oluyorsunuz. Bu tüp yerinde olduğu sürece konuşamazsınız. Göğüs tüpleri de ameliyat yerinde olan sızıntıların uzaklaştırılması içindir. Kalp monitörü kalp hızınızı kaydediyor ve idrar çıkışı için de bir sonda takılı bulunuyor. İntravenöz bağlantılar ameliyat sırasında ve sonrasında sıvı, ilaç ve kan vermek amacıyla yerleştiriliyor. Bu tüpler ve bağlantılar, onlara gereksiniminiz kalmadığında (genellikle 3-4 gün içinde) çıkartılıyor. Solunum terapisi Hastanede kaldığınız sürede bir hemşire ya da terapist, akciğer sorunlarını önlemek amacıyla derin nefes alma ve öksürük egzersizleri konusunda size yardımcı oluyor. Solunum egzersizleri hızla iyileşmeniz için çok önemli. Yoğun bakım ünitesinin dışında Sürekli bakıma ihtiyacınız kalmadığında yoğun bakım ünitesinden, kalbinizin monitör yoluyla takip edildiği başka bir yere alınıyorsunuz. Bu noktada iyileşme süresine sizin katkınız başlıyor. Ancak sağlık ekibinin yardım ve desteği de durmaksızın devam ediyor. 39 TEDAVİ biliyor musunuz? Minimal invaziv yöntemle uygulanan endoskopik cerrahi ile açık ameliyatlara göre iyileşme süreci ve hastanın hareket etmeye başlaması daha kısa zamanda gerçekleşiyor. TEDAVİ İÇİN yeni cerrahi uygulamalar Endoskopik cerrahiden sonra şimdi de tıp dünyasında robotik cerrahi ve TAVI yöntemiyle yapılan ameliyatlar konuşuluyor. 1. Küçük kesi ile cerrahi: Minicik bir delikten büyük bir ameliyat Nedir? Minimal invaziv bir teknik olan endoskopik cerrahide, özel endoskopik cihazlar ile göğüs bölgesine açılan küçük kesilerin içerisinden açık kalp operasyonları gerçekleştiriliyor. Ameliyat sırasında cerrahi enstrümanlar tamamen cerrahın kendi kontrolünde oluyor. Ancak cerrahi alanın görüntülenmesi için endoskopik kamera kullanılabiliyor. Hangi durumlarda kullanılıyor? Endoskopik yöntem ile koroner bypass işlemi, kapak tamirleri, kapak değişim işlemleri, kalp deliklerinin kapatılması ve ritim tedavisi için ablasyon işlemleri uygulanabiliyor. İşlem nasıl uygulanıyor? Açık kalp cerrahisi işlemleri için kasık bölgesindeki damarlar kullanılarak, kalp akciğer makinesi desteği sağlanıyor. Bu yöntemde daha küçük kesilerle göğüs kemiği açılmadan, açık cerrahide yapılan operasyonun aynısı gerçekleştirilebiliyor. Avantajları Açık ameliyatlara göre ameliyat sonrası hareket serbestliği ve yara iyileşmesi daha çabuk. Hastaların ameliyat sonrası daha erken dönemde iş yaşamına ve aktif hayata dönmeleri mümkün. Ancak endoskopik tekniğin uygulanabilmesi için göğüs duvarı yapısının ve kalpteki anatominin uygun olması gerekiyor. 40 2. Robotik cerrahi: Şimdi robotlar ameliyat ediyor! Nedir? Ameliyat amaçlı geliştirilmiş bir robot, cerrahların yönlendirmesi sonucunda operasyonu gerçekleştiriyor. Robotik cerrahinin endoskopik cerrahiden temel farkı, cerrahın bir monitörden izleyerek robotun kollarını uzaktan kumanda ederek çalıştırmasıdır. Robotik cerrahi ilk olarak 1980’li yılların sonunda Amerikan Uzay Dairesi (NASA) tarafından tasarlandı ve yaralanmış olan askerlere uzaktan müdahale etmek üzere dizayn edildi. Sonra tıbbın çeşitli alanlarında kullanılmaya başlandı. Robotik kalp cerrahisi ile ilgili ilk klinik sonuçlar 1990’lı yıllarda alındı ve kullanımı 2000’li yıllardan sonra hızla arttı. İşlem nasıl uygulanıyor? Ameliyat sırasında cerrah, hastanın yattığı masanın biraz ilerisinde bulunan, ameliyatı kumanda edebileceği bir konsola oturuyor. Bu konsoldan, görüntü alıyor ve robotun kollarını hareket ettirebiliyor. Robotun 4 kolu var. Bunlar 540 derece dönme ve 6 yöne hareket etme özelliğine sahip. Kollardan biri, aslında bir kamera. Yüksek çözünürlükte 3 boyutlu görüntüyü, 10 kat büyüterek monitöre yansıtıyor. Görüntünün 3 boyutlu olması cerraha operasyon sırasında derinlik hissi kazandırıyor, ameliyat bölgesini çok daha net ve ayrıntılı olarak görebilmesini sağlıyor. Cerrah da, bu görüntüler eşliğinde, bir cerrah eli gibi hareket edebilen robotun diğer kollarını harekete geçirerek zor ve hassas bir ameliyatı gerçekleştiriyor. Ayrıca insan elinden çok daha ufak boyutlarda olduğu için ameliyatlarda cerrahın elinin uzanamayacağı yerlere de girebiliyor. Böylece hem hastaya hem de cerraha pek çok avantaj sağlıyor. Hasta daha az ağrı çekiyor: Operasyon mini kesilerle gerçekleştiği için hastalar açık operasyona oranla daha az ağrı hissediyor. Ciltte büyük ameliyat izi olmuyor: İşlemler 8 milimetrelik 3- 4 delikten yapıldığı için ciltte estetik açıdan rahatsız eden iz kalmıyor. Hastanede yatış süresi kısalıyor: Küçük ameliyat kesisi ve daha az kan kaybı sayesinde hastalar en komplike ameliyatlarda bile 1-2 hafta içinde taburcu olabiliyor. İşe ve sosyal yaşama hızla dönülmesini sağlıyor: Ameliyat alanlarında minimal hasar oluşuyor. Bu sayede hastanın ayağa kalkma ve normal fiziksel aktivitelerine kavuşması çok daha kolay ve hızlı oluyor. Kanama oranı azalıyor: Üç boyutlu, yüksek çözünürlüklü ve operasyon alanını büyütebilen kameralar sayesinde kanama alanları net olarak görülebiliyor. Bu sayede kan kaybı çok az oluyor, hatta hastaya kan nakli yapmaya gerek kalmayabiliyor. Göğüs kemiği sorunu oluşmuyor: Göğüs kemiğinin kesilmesine gerek olmadığı için göğüs kemiğinin oynaması ya da enfeksiyon kapması gibi sorunlarla karşılaşılmıyor. Avantajları Operasyonun başarı oranı artıyor: Üç boyutlu kamera sayesinde gözlenmesi en zor bölgelerin rahatlıkla görülebilmesine olanak sağlıyor. Ayrıca robotun kolları 540 derece dönme ve 6 yöne hareket etme yeteneğine sahip. Kullanılan cihazlar çok küçük oldukları için insan elinin uzanamayacağı yerlere de ulaşabiliyor. Örneğin bu yöntemle, kalp kapağı tamir etme oranı artıyor. Acıbadem’de robotik kalp cerrahisi ile İlk’ler Oldukça teknik ve altyapı gereksinimi olan robotik cerrahi, Amerika dahil olmak üzere dünyada sayılı merkezler tarafından kullanılıyor. Ülkemizde de Acıbadem Maslak Hastanesi, robotik kalp cerrahisinde öncü merkezlerden biri oldu. Robotik cerrahi ile yapılan operasyonlarla dünyada ve ülkemizde ilk’lere imza atılıyor: %90 l Dünyada ilk olarak kalbin sol ventrikülü Damar hastalığı bulunmayan koroner arter (karıncık) içerisindeki anevrizma hastaları, anatomik yapıları uygunsa, rutin (balonlaşma), olarak robotik yöntemle ameliyat ediliyor. l Türkiye’de ilk kompleks mitral kapak tamiri, l Yine ilk mitral kapak değişimleri da Bunun yanında anatomik yapısı uygun olan hastalara mitral kapak tamiri, mitral kapak değişimi ve trikuspit kapak müdahalesi de Vinci robotu ile Acıbadem Maslak yapılabiliyor. Robotik kalp cerrahisinde Hastanesi’nde yapıldı. teknik başarı oranı ise yüzde %90. 41 TEDAVİ 3. TAVI Açık ameliyata gerek duyulmadan kalp kapağı tamiri Nedir? Kısaca TAVI (Transcatheter Aortic Valve Implantation) denilen yöntem; aslında açık kalp ameliyatı yapılmadan, kateter yöntemi kullanılarak kalbe aort kapak takılması işlemini anlatıyor. Bu işlem sırasında takılan, halen tüm dünyada ve ülkemizde kapak değişim ameliyatlarında kullanılan biyolojik kalp kapakları. TAVI yönteminde bu biyolojik kapak, bir stent kılıf içerisine yerleştiriliyor ve stent açıldığında kapak takılan bölgeye sıkıca tutunup yerleştiriliyor. İşlem nasıl uygulanıyor? Bu yöntem sırasında 2 farklı teknik kullanılabiliyor: Birinci teknikte, kapak anjiyografi uygulamalarında olduğu gibi kasıktan kateter yardımı ile kalbe kadar ilerletilip burada stent mekanizması açılarak yerleştiriliyor. Eğer kasık bölgesinde veya kalbe ulaşmak için kullanılacak karın bölgesindeki damarlarda bir tıkanıklık varsa diğer teknik uygulanıyor. Bu teknikte göğüs ön duvarında yaklaşık 4-5 cm’lik küçük bir kesi yapılarak kalbin uç kısmına ulaşılıyor ve buradan kalbe ilerletilen kateter ile kapak yerleştiriliyor. Her iki yöntemde de kalbin durdurulmasına ve açık ameliyata gerek duyulmuyor. İşlem, hasta uyutulmadan lokal anestezi altında yapılabiliyor. Hastalar TAVI işleminden sonra odalarına alınıyor. Bu sırada hastaya kan sulandırıcı bir ilaç veriliyor ve hasta 4-5 gün hastanede normal hasta şartlarında takip ediliyor. Bu süre sonrasında taburcu ediliyor. Evine giden hasta birkaç gün istirahattan sonra hastaneye kontrole geliyor ve normal hayatına kaldığı yerden devam ediyor. Kimlere öneriliyor? TAVI yöntemi öncelikle, kapak takılması için açık ameliyatı kaldıramayacak kadar yüksek riskli olan hastalar için öneriliyor. Acıbadem’de TAVI TAVI’nin geleceği TAVI yeni gelişen bir yöntem. Ancak teknolojik gelişmeler, uygulama tecrübeleri ve bilimsel sonuçlar TAVI yönteminin daha yaygın hale geleceğini gösteriyor. Çünkü TAVI girişimi ile elde edilen sonuçlar komplikasyonları bakımından, açık kalp ameliyatı ile yarışır seviyeye geliyor. tavı Dünyada 2002 yılından beri deneysel ortamlarda ve 2004 yılından beri de insanlar üzerinde TAVI kapak işlemleri yapılıyor. Bu işlem, 2010 yılı itibariyle gerek Amerika’da ve gerekse Avrupa’nın tamamında çok iyi merkezlerde başarıyla uygulanıyor. Üstelik avantajları nedeniyle 42 Bunun dışında açık ameliyat için herhangi bir engeli olan hastalarda da bu yöntem uygulanabiliyor. Bu konuda özellikle çok yaşlı, akciğer, karaciğer veya böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalar ya da daha önceden başka açık kalp ameliyatı geçirmiş olan hastalar, açık ameliyat için yüksek riskli olarak kabul ediliyor. TAVI yönteminin, açık ameliyatın uygun olmadığı bu hastalarda yaşam süresinin uzatılması ve hastanın klinik durumunun iyileştirilmesi konularında etkili olduğu biliniyor. her geçen gün yeni uygulama merkezleri hızla artıyor. Ülkemizde de 2009 yılından beri bu tedavi uygulanmaya başlandı. Acıbadem Kardiyoloji ve Kalp Damar Cerrahisi grubu da, bu yeni ve başarılı tedavi yöntemi konusunda gerekli donanıma sahip olduğu için TAVI işlemini gerçekleştiriyor. İşlem, farklı uzmanların bir araya gelerek oluşturduğu bir ekip tarafından organize ediliyor ve sonuçlandırılıyor. Bu ekip Kalp Damar Cerrahisi, Kardiyoloji, Anesteziyoloji ile Reanimasyon ve Radyoloji uzmanlarından oluşuyor. bir kalp öyküsü Ç.B. , 44 yaşında, tamirci: “Bugüne kadar hiçbir rahatsızlığım yoktu. Günde yarım paket sigara kullanıyordum. Her akşam da 3 duble rakı içiyordum. Göğsümdeki ağrının basit bir nedenle olabileceğini düşündüm. Söylediklerinde inanamadım. Tıp literatürüne girecek bir durumum varmış. Aort damarımın bir bölümü doğuştan kapalıymış ve vücudumun alt yarısı, kılcal damarlardan besleniyormuş. Ölmemişim, mucize olarak yaşamışım! Hala inanamıyorum buna… Dediler ki, bu tip sorunu olan bebekler en fazla 6 ay yaşayabiliyormuş. Ben tam 44 yaşındayım ve çok şanslıyım. Hem böyle bir haldeyken yaşadım hem de durumum zamanında saptandı. Ameliyattan sonra tamamen sağlığıma kavuştum. Artık çok mutluyum!” Doğuştan aort damarı kapalıydı ama o yaşadı! l Ç.B. 44 yaşında bir traktör tamircisi. l Edirne’nin Keşan ilçesinde yaşıyor. l Kalbinde bir sıkışma hissedince doktora gitti. l Doğuştan aort damarının vücudun alt bölümüne giden kısmı göğüs hizasından kapalıydı. Ancak tüm karın için organlar ve ayaklarının, vücudun üst tarafından gelen kılcal damarlarla beslendiği tespit edildi. l Ç.B. tıp literatürüne girdi. Çünkü daha önce dünyada 12, Türkiye’de 2 vaka bildirilmişti. Ç.B. 15’inci vakadır. l 2.5 saat süre ameliyatta kaldı. Kendisine 24 milim genişliğinde, 10 santim uzunluğunda sentetik damar takıldı. 43 TEDAVİ 4. Aritmi, yakılarak tedavi ediliyor Ablasyon yöntemleri Aritmi tedavisinde farklı enerji modelleri ile dokuların ablasyonu, kalp boşlukları açılarak veya kalp hiç durdurulmadan, kalbin dışından uygulanan yöntemlerle de yapılabiliyor. Kalbin durdurulmadan yapıldığı işlemlerde göğüs boşluğuna küçük delikler ile girilebiliyor. Bu durumda göğüs kemiğinin açılması gerekmiyor. İşte bu yöntemler: Mikrodalga ablasyon: Çok yüksek frekansla iletilen elektromanyetik dalgalar kullanılarak oluşturulan ısı yardımı ile dokularda yakma işlemi yapılıyor. Bu yöntemle kısa süreli uygulamalarda sonuç alınabiliyor. Ancak enerji kontrolü diğer tekniklere oranla daha zor olduğu için günümüzde daha az kullanılan bir yöntem. Lazer ablasyon: Çok yüksek enerjili optik dalgaların kullanıldığı bir yöntem. Kullanım alanı henüz çok sınırlı. Kriyoablasyon: Günümüzde kalp cerrahisinde en sık kullanılan yöntemlerden biri. Soğutma yolu ile dokuda ablasyon yapıyor. Güvenilirliği kanıtlanmış ve çevre dokulara verilen hasarın daha az oranda olduğu biliniyor. Ultrason ablasyon: Titreşimsel bir enerji türü kullanılıyor. Termal ısınma sonucu doku ablasyonu yapıyor. Yaygın olarak kullanılmıyor. Radyofrekans ablasyon: Kriyoablasyon ile birlikte en sık kullanılan yöntemlerden biri. Radyo bandında yer alan ve alterne edilen elektrik akımı kullanılarak doku ablasyonu oluşturuyor. Kalbin içinden ve dışından uygulanabiliyor. Unipolar ve bipolar radyofrekans ablasyon yöntemleri de bulunuyor. 5. EVAR: Karındaki baloncuğa kasıktan girilen stentle tamir Nedir? Endovasküler tedavi yönteminde karın bölgesinde oluşan damarlardaki anevrizmanın (baloncuk) olduğu aort bölgesi, kasıklardan kateter ile ilerletilen stentle tamir ediliyor. Hangi durumlarda uygulanıyor? Endovasküler yöntem öncelikle açık cerrahi yöntem için yüksek riskli hastalarda uygun. Ancak bu yöntem her hastaya uygulanamıyor. Çünkü anevrizmanın endovasküler yöntem ile tedavi edilebilmesi için hastanın damar yapısının uygun olması gerekiyor. Ayrıca hızlı ve pratik uygulanabilirliği açısından acil cerrahinin gerektiği yırtılmış anevrizmalarda da sıklıkla başvuruluyor. İşlem nasıl yapılıyor? İşlem lokal anestezi ile gerçekleştiriliyor. Ancak kateter tekniklerinin uygulanabildiği ve ameliyathane şartlarının olduğu ortamlarda yapılması gerekiyor. Bu nedenle hybrid ameliyathane denilen hem ameliyathane şartlarının sağlandığı hem de kateter tedavilerinin yapılabildiği, ileri görüntüleme yöntemlerinin uygulanabildiği ortamın sağlanması büyük avantaj. 44 biliyor musunuz? 6. TEVAR: Göğüsteki baloncuğa Karın bölgesindeki anevrizmanın kasıklardan girilerek stent ile tedavi edilmesi EVAR yöntemi olarak adlandırılıyor. Anevrizma göğüs bölgesinde ise TEVAR yöntemi uygulanıyor. kasıktan girilen stentle tamir Nedir? Endovasküler tedavi yönteminde göğüs bölgesindeki damarlarda oluşan anevrizmanın (baloncuk) olduğu aort bölgesi, kasıklardan kateter ile ilerletilen stentle tamir ediliyor. 8. Varis tedavisinde damar içi termal ablasyon: Lazer veya radyofrekans ile varisler yok ediliyor Hangi durumlarda uygulanıyor? Nedir? Endovasküler yöntem öncelikle açık cerrahi yöntem için yüksek riskli hastalar açısından uygun. Ancak bu yöntem her hastaya uygulanamıyor. Çünkü anevrizmanın endovasküler yöntem ile tedavi edilebilmesi için hastanın damar yapısının uygun olması gerekiyor. Ayrıca hızlı ve pratik uygulanabilirliği açısından acil cerrahinin gerektiği rüptüre anevrizmalarda da sıklıkla başvuruluyor. Varisi tedavi etmek için damar içine girip ısı verilerek, hastalıklı alanın yakılma işlemi yapılıyor. İşlem nasıl yapılıyor? İşlem lokal anestezi ile gerçekleştiriliyor. Ancak kateter tekniklerinin uygulanabildiği ve ameliyathane şartlarının olduğu ortamlarda yapılması gerekiyor. Bu nedenle hybrid ameliyathane denilen hem ameliyathane şartlarının sağlandığı hem de kateter tedavilerinin yapılabildiği ileri görüntüleme yöntemlerinin uygulanabildiği ortamın sağlanması şart. 7. Hybrid prosedürler: Kombine tedavi Göğüs bölgesindeki damarlarda oluşan anevrizmalar beyin, kollar ve bazı organları besleyen damarları içerebiliyor. Bu tip durumlarda basit greft ile bypass veya TEVAR işlemi, bu organların beslenmesinin korunması için yeterli olmayabiliyor. Bazen bu organların damarlarının korunması sağlanmadan, bu teknikler uygulanamayabiliyor. Bu tip anevrizmalarda öncelikle bu organ damarlarının bypass yöntemi ile kanlanması sağlanarak asıl cerrahi veya TEVAR yöntemine geçilebiliyor. Bu tip kombine tedavilerin uygulanmasına “hybrid yöntem” deniyor. İşlem nasıl uygulanıyor? Bu teknikte yüzeyel toplardamar içine bir iğne yardımıyla sokulan ve yüksek ısı veren bir kateter aracılığıyla, damar içeriden yakılarak kapatılıyor. Bu teknikte de ilave olarak varsa diz altı bölgede bulunan genişlemiş yan dallar (pakeler) 2-3 mm.’lik ayrı ayrı kesilerle temizleniyor. Uygulama hastanın durumuna göre, lokal veya genel anestezi ile yapılıyor. Avantajları Hasta aynı gün taburcu edilebiliyor. Aynı gün ayağa kalkıp yürüyor ve birkaç gün sonra işe başlayabiliyor. Dezavantajları Bu teknikte de derin damar pıhtılaşması, hafif yüzeyel yanıklar ve his bozuklukları görülebiliyor. Ancak klasik cerrahi girişime oranla bu komplikasyonlar daha az gözleniyor. 9. Varis tedavisinde damar içi köpük skleroterapisi Bu tedavi yöntemi, kılcal damarlarda kullanılan skleroterapiye benziyor, ancak yüzeyel toplardamar içine enjeksiyon yapılacağından daha konsantre ilaç kullanılarak gerçekleştiriliyor. Bu tedavi yönteminde genellikle kasıkta bir kesi yapılarak, yüzeyel toplardamar derin damarla birleştiği yerde bağlanıyor. Henüz sonuçları çok fazla irdelenmiş bir yöntem değil. Risk ve komplikasyonları diğer girişimlerle benzerlik gösteriyor. 45 46 Küçük kalpler Çocuk kalp hastalıkları Anne baba olmanın heyecanıyla ultrasonografinin ekranına bütün dikkatinizle bakarsınız. Aslında istediğiniz sadece onunla tanışmaktır. Anne karnında 9 ay sürecek yolculuğunun ilk haftalarında olan bebeğinizi görmek, varlığından emin olmak istersiniz. Ama o da ne! Ekranda her iki yanında adeta yatay iki şimşekle birleşmiş küçücük siyah nokta pıt pıt atmaktadır, şimşekler aşağı yukarı kıpırdamaktadır. Bebeğiniz bir siyah noktadan ibarettir adeta. Pek çok anne gibi siz de aynı soruyu sorabilirsiniz “Bu ne?” Ama hemen belirtelim; uzmanınızın ağzından dökülen tek sözcük sizi şaşırtabilir: “Kalbi!” n Sayfa: 48 Küçük kalpler n Sayfa: 50-51 Çocuk kalp hastalıkları n Sayfa: 52-56 Doğumsal kalp hastalıkları tanısı n Sayfa: 58-73 Doğumsal kalp hastalıkları ve tedavisi n Sayfa: 74-78 Kalp ameliyatları öncesi ve sonrası n Sayfa: 80-81 Nelere dikkat etmeli? 47 K K KAL L Küçük kalpler Evet, bebeğinizin ilk oluşan organı, kalbi! Ultrasonografi ekranında o siyah noktaya benzeyen kalp, milyarlarca kez bölünecek, gelişecek, kendini tamamlamanın yanı sıra, diğer organlarla bir bütün olarak çalışabilecek hale gelecek. Üstelik bedensel sağlığının da önemli göstergelerinden biri olarak kabul edilecek. Uzmanlar da anne karnındaki kalp atışlarını sayarak genel sağlığı hakkında bazı bilgilere sahip olacak. 9 aylık uzun yolculuğu bitirip doğduğunda, minicik bedeninin içinde yalnızca kendi yumruğu kadar büyük olan o küçük kalbi atıyor olacak. Hatta hayata merhaba dediği ilk dakikalarda bile, yine sağlıklı olup olmadığını saptamak için dakikada kaç kez attığı da hesaplanacak. inicik bir kalp atar, tüm dünya o kalbin içine sığar! Bebeğinizin kalbi de dünyayı içine almaya hazır bir şekilde doğar. O, kalbinin sağlıklı atmasıyla büyüyüp gelişecek, bir ömür boyu yaşadıkları kalbine yansıyacak, hatta dünyanın yüküʼnü taşıyacak. İşte bu yüzden anne karnındaki süreçten itibaren kalp sağlığını koruyacak tedbirler almaya özel bir önem verilmesi gerekiyor. Ancak elimizde olmayan nedenlerle oluşan sorunlarda ise, onları kendi alanında deneyim sahibi uzmanların ellerine bırakmamız şart! Çünkü tıp, bu alanda ileri teknolojiler ve modern yöntemler geliştiriyor. Bu sayede pek çok küçük kalp, tüm dünyayı içine sığdırmaya mükemmel bir şekilde hazırlanıyor. Bebeğiniz, kalbi sağlıklı attığı sürece büyümesini ve gelişmesini sağlıklı bir şekilde sürdürebiliyor. Ama bazen o küçük kalpler çeşitli hastalıklarla tanışmak durumunda kalabiliyor. Bazı bebekler, çeşitli nedenlerle anne karnında oluşan bazı sorunlarla dünyaya geliyor. İstatistiklere göre, ülkemizde her yıl 12-13 bin bebek doğumsal kalp sorunu ile dünyaya geliyor. Bazı çocukların ise doğumsal olmasa da, bebeklik ya da çocukluk döneminde yaşadıkları çeşitli hastalıklar nedeniyle kalp sağlığı etkileniyor. Ama tıp bilimi, küçük kalpler için yeni çözümler üretiyor! Günümüzde çocuk kardiyolojisi ve kalp cerrahisi alanındaki bilgi ve birikimin yanı sıra, geliştirilen yeni teknolojiler ve yöntemler, minik kalplerin daha uzun süre ve sağlıklı atmasını sağlıyor. Yeter ki doğru zamanda, deneyimli uzmanlar ve tam donanımlı hastaneler aracılığıyla teşhis ve tedavi edilme olanağı bulsunlar. Öyle ki, günümüzde eskiden ‘umutsuz’ olarak görünen birçok anomali iyileştiriliyor. Böylece bebeklerin sağlıklı bir yetişkin olarak yaşamlarını sürdürmeleri sağlanıyor. 48 info Yenidoğan dönemindeki kayıpların baş nedeni doğumsal kalp hastalıkları. Doğumsal kalp hastalıkları anne karnında en sık görülen anomaliler arasında ilk sırada yer alıyor. Yenidoğan döneminin ilk 30 gün içindeki bebek ölümlerinin yüzde 15’i doğumsal kalp hastalıklarından kaynaklanıyor. Her bin bebekten 8’i doğumsal kalp hastalığı ile dünyaya geliyor. Bu sonuç, canlı doğumların yüzde 1’i anlamına geliyor. Bu orandan yola çıkarak hesap edildiğinde ülkemizde her yıl 12-13 bin 12.000 - 13.000 bebek, doğumsal kalp hastalığıyla hayata merhaba diyor. 49 K KAL HA AL KLA Çocuk KALP Hastalıkları Çocuk kalp hastalıkları çok çeşitli. Ama uzmanlar anne karnındaki süreçten itibaren oluşabilecek kalp hastalıklarını 3 ana başlıkta topluyor Doğumsal kalp hastalıkları, romatizmal kalp hastalıkları, ritim ve ileti bozuklukları. biliyor musunuz? DOĞUMSAL KALP HASTALIKLARI Çocuklarda en sık görülen kalp hastalıkları arasında, doğumsal kalp hastalıkları başı çekiyor. Bu gruptaki hastalıklar, anne karnındaki bebeğin gelişimi sırasında ortaya çıkan anomalileri kapsıyor. Bu anomaliler; kalbin kulakçık veya karıncıkları arasındaki bölmelerdeki delikler, kalbe gelen veya kalpten çıkan damarlardaki anomaliler, kalp kapakçılarında darlık veya yetersizliğe neden olan anomaliler, koroner damarlardaki anomaliler, karıncık veya kulakçıkların gelişme bozuklukları veya bahsedilen anomalilerden birkaçının bir arada olduğu kalp gelişim bozuklukları şeklinde olabiliyor. Halk arasında “kalbi delik çocuk” olarak bilinen doğumsal kalp hastalıklarının yüzlerce değişik şekli bulunuyor. Ama bu hastalıkların bazıları hafif, bazıları orta derecede, bazıları ise çok ağır ve karmaşık sorun oluşturabiliyor. Hamilelik döneminde kullanılan bazı ilaçlar, alkol, sigara, uyuşturucu, röntgen ışınına maruz kalma, akraba evliliği ve annenin diyabetik olması, bebekte kalp sorunu oluşma riskini artıran etkenler arasında sayılıyor. RİTİM İLETİ BOZUKLUKLARI Kalbin elektriksel sisteminde anormal yavaşlama, duraklama veya hızlanmalarla kendini gösteren düzensizlikler olarak açıklanıyor. Daha çok erişkin yaşlarda görülen bu bozukluklar çocuklarda bazen doğumsal kalp hastalıkları ile birlikte, bazen geçirilmiş kalp ameliyatından sonra, bazen de bilinen herhangi bir nedene bağlı olmaksızın ortaya çıkıyor. Belli başlı kalp hastalıkları dışında daha az oranda görülse de; kardiyomiyopati, miyokardit ve perikardit gibi kalp adalesi veya kalp zarının hastalıkları da görülebiliyor. ROMATİZMAL KALP HASTALIKLARI Romatizma, geliştiği organlarda bazı sorunlara neden olan bir hastalık. Ülkemizde hala sık görülen romatizmaya yol açan neden ise boğaz enfeksiyonu. “Hemolitik streptokok” adı verilen mikroplar, boğaza yerleşerek bu bölgede enfeksiyon oluşturuyor ve aynı mikroplar bazen kalbe yerleşerek kalp kapakçıklarında şekil bozuklukları ile darlık veya yetersizliklere neden olabiliyor. 51 A A İ ML İ SIK ÖR LEN DOĞUMSAL KALP HASTALIKLARININ TANI VE TEDAVİSİ Doğumsal kalp hastalığıyla doğan bebeklerin kalplerindeki anomali bazen tedavi gerektirmeyecek kadar hafif, bazen de hayatlarını riske sokabilecek kadar ağır seyredebiliyor. Ancak ciddi doğumsal kalp hastalıklarının tanısı genellikle bebeklik döneminde konuluyor. Bu bebeklerdeki anomali çok ağır olsa bile, cerrahi girişim ile anomalilerin düzeltilme oranı oldukça yüksek. İşte tanı yöntemlerinden tedavi şekline, doğumsal kalp hastalıklarında bilmeniz gerekenler d oğumsal kalp hastalıklarının nedeni tam olarak bilinmese de; genetik özellikler, hamilelik döneminde geçirilen bazı enfeksiyonlar, ilaç kullanımı, röntgen ışınına maruz kalmak, akraba evliliği, annenin diyabetik olması, alkol ve uyuşturucu kullanımı gibi bazı durumlar, bebeğin kalbinde anomali gelişmesine yol açabiliyor. A ML İ Ciddi doğumsal kalp hastalıklarının tanısı genellikle bebeklik döneminde konuluyor. Çünkü bu bebekler doğar doğmaz ağır hastalık belirtileri gösteriyor. Ancak bazılarına tanı konması çocukluk dönemine denk gelebiliyor, hatta erişkinlik dönemine kadar uzayabiliyor. Bu durumun nedeni ise, doğumsal anomalinin çok küçük olması. Bazı durumlarda ise kişi hayatı boyunca hiçbir belirti vermeden ve sorun yaratmadan çok hafif olan bu rahatsızlıkla yaşayabiliyor. Tanı koymak için öncelikle çocuk kardiyolojisi uzmanı, fiziki muayeneden sonra çeşitli incelemeler yapıyor. Çocuğunuzla ilgili röntgen tetkiki, elektrokardiyografi (EKG), ekokardiyografi veya bazı kan testleri isteyebiliyor. Peki bu incelemeler hangi amaçla ve nasıl yapılıyor? Elektrokardiyografi (EKG), çocuğunuzun kalbinde oluşan biliyor musunuz? Doğumsal kalp hastalıkları arasında en sık görülen durum, karıncıklar arası bölme deliği olması. Bu sorun, tüm doğuştan kalp hastalıklarının yüzde 20’sini oluşturuyor. Ancak çoğu, çok küçük çapta olduğu için genellikle kendiliğinden kapanıyor. 53 A A İ ML A MA MA İ İ A MA MA İ A MA MA İ B A lH lA l l A lA A zayıf elektrik akımlarını algılayıp kalp atımını EKG kağıdına zikzak şeklinde kayıt alan bir cihazdır. Herhangi bir elektrik akımı vermediği için çocuğunuz acı hissetmez. Göğüs Röntgeni ile çocuk kardiyoloji uzmanı, çocuğunuzun kalp ve akciğerinin büyüklüğüyle şekli hakkında bilgi ediniyor. Göğüs filmi ile alınan radyasyon oldukça düşük. Herhangi bir yan etkisi de bulunmuyor. Ekokardiyografi İncelemesi ile göğsün dışında ses dalgaları kullanılarak kalbin hareketli imajları gözleniyor. Bu sırada Doppler tekniği ile ses dalgalarından yararlanılarak, kalp ve damarlardaki kan akımı ölçülüyor. Kardiyolog, bu iki tekniği kullanarak kalbin yapısı ve işlevi hakkında bilgi ediniyor. Bu inceleme yöntemiyle kalp anomalilerinin çok büyük bir bölümüne tanı konulabiliyor. Fetal Ekokardiyografi hamileliğin 54 16. haftasından itibaren uygulanabilen, ultrasonografiye benzeyen bir yöntem. Bebeğe ve anneye zarar vermiyor. Bu yöntemle anne karnındaki bebeğin kalbinin ve kalbinden çıkan damarların yapısı ile fonksiyonları inceleniyor. Fetal ekokardiyografi sayesinde doğum öncesi bebeklerde kalp anomalisi olup olmadığı belirlenebiliyor. Anjiyo (Kalp Kateterizasyonu Anjiyokardiyografi) Kalp kateterizasyonu ve anjiyokardiyografi, çok gelişmiş bir röntgen cihazı yardımıyla yapılan ileri bir inceleme türü. Genellikle kasık bölgesinden atar veya toplardamarlar içerisine yerleştirilip kalbe kadar ilerletilen, ince bir tüp (kateter) yardımıyla gerçekleştiriliyor. Efor Testi Çocuğunuzun yürüme bandı üzerinde hızlı tempoda yürütülmesi sırasında, sürekli olarak kalp elektrokardiyografisinin çekilmesi şeklinde gerçekleştiriliyor. Kardiyak Elektrofizyoloji Çocuklarda A MA MA İ A MA MA l K İ A MA MA İ l İ lA A K B l İ K lA görülen kalp ritmindeki bozukluklar, bazen doğumsal nedenlerle, bazen de kalp ameliyatlarından sonra ortaya çıkıyor. Kalp ritmindeki bozuklukların nedeni ve tipi, kalp kateterizasyonu benzeri özel bir tetkik ile belirlenebiliyor. Kardiyak elektrofizyoloji adı verilen bu yöntem uygulanırken, gereken durumlarda ritim düzensizliğine neden olan odağın ve anormal ileti yollarının ablasyon (radyofrekans dalgaları ile yakma) denilen bir yöntem ile tedavisi yapılabiliyor. Kardiyak MR Bazı çocuklarda tüm incelemeler yapılmasına rağmen kalp hastalığı tam olarak teşhis edilemeyebiliyor. Bu çocuklarda sorunun tam olarak ne olduğunu tespit etmek için MR (manyetik rezonans) veya MR anjiyografi gibi bazı ileri incelemelerin yapılması gerekiyor. Bu incelemeler, uzmana özellikle kalpten çıkan ve kalbe dönen büyük damarlar ve akciğer damar yapısı hakkında çok iyi bilgi sağlıyor. 55 TANI VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ Fetal Ekokardiyografi ile Anne karnında teşhis Fetal ekokardiyografi ile anne karnındaki bebeğin kalbinde oluşan doğumsal kalp hastalıkları tanılanabiliyor. Fakat bu incelemenin zor ve kompleks olması, işlemi yapacak uzmanın deneyimli olmasını gerektiriyor. Bu nedenle incelemenin mutlaka uzmanlaşmış merkezlerde yapılması çok önemli. Hangi durumlarda yapılıyor? Bazı durumlarda fetusta (anne karnındaki bebek) doğumsal kalp hastalığı görülme riski daha yüksek olabiliyor. Dolayısıyla fetal ekokardiyografi ihtiyacı oluşuyor. Bu durumlar fetusa ait, anneye ait ve ailesel risk faktörleri olarak 3 gruba ayrılıyor: Fetusa ait risk faktörleri l Rutin USG incelemesinde kalp dışı anomalilerin bulunması l Kromozom anomalisi tespit edilmiş olması l Kalp ritim düzensizliği l Rutin USG’de kalp hastalığından şüphelenilmiş olması Anneye ait risk faktörleri l Annede doğumsal kalp hastalığı bulunması l Teratojenlere maruz kalma l Enfeksiyona maruz kalma l Metabolik hastalıklar (diyabet, fenilketonüri gibi) Aileye ait risk faktörleri l Ailede doğumsal kalp hastalığı l Ailede sendromların bulunması (Noonan, Tuberosklerozis) 56 Ne zaman yapılıyor? En iyi görüntüleme 22-24. haftadan sonra yapılabiliyor. Ancak bazı ağır kalp anomalileri, 16. haftadan sonra da teşhis edilebiliyor. Kalp anomalisi tespit edilirse… Kalp anomalisi saptandıktan sonra bebeğin diğer sistemlerinde de sorun olup olmadığı inceleniyor. Ayrıca kromozom analizi yapılıyor. Bebeğin durumu uzmanlar tarafından değerlendiriliyor. Uzmanlar, bebeğin doğumunu bekleme kararı alabiliyor. Bu karar alındıysa, bebeğin doğumunun, gerektiğinde her türlü girişimin yapılabileceği bir merkezde gerçekleşmesi, uzmanların anında müdahale edebilmesi açısından çok önemli. Kalp anomalilerinin çoğu, yapılacak bir kateter girişimi veya kalp ameliyatı ile tamamen düzeltilebiliyor. Ancak anne karnındaki bebekte çok ağır anomaliler saptanırsa, hamileliğin sonlandırılması tartışılabiliyor. Son yıllarda araştırma safhasında olan bazı girişimlerle anne karnında da bazı müdahaleler yapılabiliyor. Cerrahiye ne zaman başvuruluyor? Her anomalide cerrahi tedavi gerekmiyor. Çünkü bazı kalp delikleri kendiliğinden kapanabiliyor. Bazı anomaliler ise kateter yöntemi denilen bir işlemle kasık damarından girilerek çözümlenebiliyor. Ancak tedavi gerektiren anomalilerin büyük bir kısmında kalp ameliyatlarına ihtiyaç duyuluyor. Ameliyatlarda başarı yüksek Doğumsal kalp sorunu nedeniyle yapılan ameliyatların başarısı gelişmiş merkezlerde oldukça yüksek. Genel olarak bu ameliyatlarda başarı oranının yüzde 95’in üzerinde olduğunu söylemek mümkün. Ancak ameliyatlardaki başarı oranı, risklere göre de çok değişiyor. 4-5 yaşlarında bir çocukta kalbin odacıkları arasındaki deliğin kapatılmasının riski yüzde 0.5 iken, yeni doğan bir bebekte yapılacak çok karmaşık bir ameliyatın riski daha yüksek olabiliyor. ‘ Çınar’ın ailesi: “İlk girişimden sonra yurtdışında tedavi seçeneklerini ararken, doktorların ‘Kalp kapakçığı kötü durumda, kalp büyümeye başlamış, üstelik yetmezlik var’ demesiyle yeni bir şok daha yaşadık… Ama oğlumuz o küçücük bedeniyle ve güçlüklere karşı çıkışıyla ne denli kuvvetli olduğunu hepimize gösterdi. Onun çok özel bir bebek olduğunu düşünüyoruz. Anjiyoya, yoğun bakım günlerine ve riskli ameliyatına gösterdiği direnç de buna işaret ediyor.” minik bir kalp öyküsü Çınar bebek, 2.5 aylık Ross ameliyatıyla kalbi yenilendi l Çınar bebek 32 haftalık dünyaya geldi. l Prematüreydi ve yalnızca 1550 gramdı. l 11 günlükken aort darlığı teşhisi konuldu. l Balonla aort kapağı genişletildi. Amaç, 1-1.5 yıl zaman kazanmaktı. Biraz büyüyünce yine ameliyat edilecekti. l Müdahale sırasında kalp kapağının zarar gördüğü saptandı. Acilen ameliyat edilmesi gerekiyordu. l Ancak küçüktü, zayıftı, büyümesi gerekiyordu. Çünkü bu ameliyatlar 3-5 yaş arası yapılabiliyordu. l 2.5 aylıkken ameliyat edildi. l Ross ameliyatıyla kendi dokularından, akciğerinden giden damarı çıkartıp hastalıklı aort kapağının yerine takıldı. l İlk 48 saat riskliydi. Çınar bebek başarıyla atlattı. l Ameliyattan 2.5 hafta sonra artık ‘iyi’ydi. Şimdi Çınar bebek, sağlıklı büyüyor! 57 DOĞUMSAL KALP HASTALIKLARI 58 DOĞUMSAL KALP HASTALIKLARI NASIL TEDAVİ EDİLİYOR? TIBBİ TEDAVİ UYGULANAN KALP HASTALIKLARI Konjestif Kalp Yetersizliği N DİR? Kalp pompası yeterince kuvvetli çalışamadığından, akciğerlerde ve diğer Kalp hastalığı bulunan çocuklara çeşitli tedavi yöntemleri uygulanıyor. Kalp anomalisi olan çocukların bazıları sadece ilaçla tedavi edilebiliyor. Ancak bazılarına cerrahi müdahale şart! Diğer taraftan, ameliyat olacak çocuğun operasyon öncesi ve sonrasında tıbbi tedaviye de ihtiyacı olabiliyor. Tüm bu tedavilerle kalbin çalışmasına destek veriliyor. organlarda sıvı birikmeye başlıyor ve ödeme (şişliğe) neden oluyor. Bu durumla birçok kalp anomalisinde karşılaşılıyor. B LİRTİL Rİ Konjestif kalp yetersizliği bulunan çocuklar çabuk yoruluyor, solunumları hızlı ve sıkıntılı oluyor. Bu sorunu olan bebeklerin beslenmelerinde sık sık problem yaşanıyor. T DAVİSİ Digoksin ve diğer bazı ilaçlarla kalbin kasılmasının güçlendirilmesi sağlanıyor. Diüretik olarak adlandırılan idrar söktürücü ilaçlar da kullanılabiliyor. Bu ilaçlar, vücutta biriken fazla sıvının atılmasına yardım ediyor. Kalp Ritim Sorunları Kalp ritim sorunları genellikle 3 değişik şekilde görülüyor. TAŞİKARDİ Çocuğun kalp atışının çok hızlı olması durumuna deniyor. Çocuklarda kalp, yaşına bağlı olmak üzere normalde dakikada 60-150 kez atıyor. Kalbin çok hızlı atması, kalbin yorulmasına neden olabiliyor. Ancak taşikardi, her zaman doğumsal kalp hastalığına bağlı olarak gelişmiyor. Kalp atış hızını normal seviyeye düşürmek için ilaç tedavisi uygulanabiliyor. BRADİKARDİ Çocuğun kalp atış hızının çok yavaş olması durumuna deniyor. Bu durum kalbin kanı pompalama fonksiyonunda azalmaya neden olabiliyor. Bradikardi genellikle doğumsal olarak ortaya çıksa da, nadiren ameliyattan sonra da görülebiliyor. Bazı çocuklarda kalbe uyarı vererek kalbin normal hızda çalışmasını sağlayan bir cihaz (kalp pili - pacemaker) takılmasına gereksinim duyulabiliyor. ARİT İ Kalp atışında düzensizlikler oluşmasına deniyor. Bu durum doğumsal bir kalp hastalığı olmadan görülebileceği gibi, ameliyattan sonra da ortaya çıkabiliyor ve düzensiz kalp ritminin tipine bağlı olarak tedavi edilmesi gerekiyor. 59 biliyor musunuz? M AL KAL HA AL KLA B KATETERİZASYON UYGULANAN KALP HASTALIKLARI Balon Septostomi B Büyük arterlerin transpozisyonu (TGA) gibi bazı kalp anomalilerinde, cerrahi tedavi yapılana kadar bebeğin hayatını sürdürebilmesi için yapılan işlemlerdir. Vücuda çoğunlukla kirli kanın gittiği bu durumda, kalbin kulakçıkları arasında açılan bir delik sayesinde temiz kanın, kirli kan ile karışması ve bu sayede vücuda daha fazla temiz kan gitmesi sağlanıyor. Bu işlemde bir toplardamar yolu ile ucunda balon olan bir kateter kalbe kadar ilerletiliyor. Kalbin kulakçıkları arasında normalde bulunan küçük delikten geçirilerek balon şişiriliyor. Böylece kulakçıklar arasında geniş bir açıklık elde ediliyor. Valvotomi, Balon Anjiyoplasti Dar olan bazı kalp kapakları veya bazı kalp damarları kateterizasyon sırasında balonla açılarak genişletiliyor. Tekrar daralmalar olsa da bebeğin büyümesi için önemli bir zaman kazanılıyor. Coil mbolizasyon ve Şemsiye ygulaması Bazı kalp delikleri (ASD) ve kapanmayan damar açıklıkları (patent duktus arteriozus) kateterizasyon sırasında kapatılabiliyor. Ancak bu uygulamaların yapılabilmesi için hem hastanın boyutlarının, hem de açıklığın yeri ve genişliğinin uygun olması gerekiyor. lektrofizyoloji ve Ablasyon Bazı ritim sorunları olan çocuklarda kalp kateterizasyonu (elektrofizyolojik çalışma) ile bu soruna neden olan odaklar bulunup kateterizasyon sırasında “ablasyon” denilen yöntemle yakılarak, ritim problemi tedavi edilebiliyor. İ A M HA AL KLA A MA Bu hastalıklarda genellikle kalpte bir delik, damar veya kapakçıklarda darlık ya da bozukluklar bulunuyor. Kirli kan vücut dolaşımına geçmediği için morarma görülmüyor. Genellikle kalp yetersizliği bulguları ön plana çıkıyor. Patent Duktus Arteriozus (PDA) N DİR? Her bebek, duktus arteriozus (PDA) ile doğuyor. Duktus arteriozus, pulmoner arter (akciğer atardamarı) ile aort (ana atardamar) arasında geçiş sağlayan bir damar bağlantısı. Akciğer atardamarı vücuttan kalbin sağ tarafına gelen oksijenden fakir ve koyu renkli kanı akciğerlere taşıyor. Akciğerlerde oksijenlenen kan, kalbin sol tarafına geçiyor. Buradan oksijenden zengin kan, aort vasıtasıyla tüm vücuda pompalanıyor. Normalde kalpten çıkan iki büyük damar arasında var olan bu bağlantı (duktus arteriozus) doğumdan birkaç saat sonra kapanıyor. Bu bağlantının açık kaldığı durumlara ise PDA adı veriliyor. PDA anomalisinde, aort yoluyla vücudu oksijenlendirecek oksijenden zengin kanın bir kısmı tekrar akciğerlere dönüyor. Bu durum, akciğer atardamarında basınç yükselmesine ve kalbin sol tarafının yüklenmesine neden oluyor. B LİRTİL Rİ Eğer duktus arteriozus büyük ise bebek çabuk yoruluyor, büyümesi gecikiyor ve hızlı solunum yapıyor. Bu bebekler kolayca zatürreye yakalanabiliyor. Ancak bazılarında ilk birkaç hafta veya ayda herhangi bir belirti ortaya çıkmayabiliyor. Eğer duktus arteriyozus küçükse, çocuk tamamen sağlıklı görünebiliyor. PDA, erken doğum LMA A KAL (prematüre) bebeklerde de sıklıkla görülüyor. Kalp ve solunum yetersizliğine yol açabiliyor. UNUTMA! CERRAHİ YOLLA TEDAVİ EDİLEN KALP HASTALIKLARI H T DAVİSİ PDA’nın tedavisi, hastanın yaşına veya PDA’nın genişliğine göre, kateter yoluyla şemsiye veya coil adı verilen bir takım cihazlar yardımıyla kapatmak veya kapalı bir kalp ameliyatı ile bağlamak şeklinde gerçekleştirilebiliyor. Prematüre bebeklerde prostogladin inhibitörü denilen ilaçlar kullanılarak da kapatılabiliyor. İlaçlar etkisiz olursa çok küçük (600-700 gr.) bebeklerde bile cerrahi uygulanabiliyor. Eğer kalpte ek başka kusur bulunmuyorsa, bebeğin dolaşımı normale dönüyor. Atriyal Septal Defekt (ASD) N DİR? Kalbin iki kulakçığı arasında büyük bir delik olursa fazla miktarda oksijenden zengin (açık kırmızı) kan, kalbin sol tarafından sağ tarafına geçiyor. Bu durumda zaten oksijenden zengin hale getirilmiş olan kan tekrar akciğerlere pompalanıyor. Bu şekilde akciğerlere giden kan akımı artıyor ve akciğer damar basıncı yükseliyor. Bu durum, ileri dönemlerde çocukta kalp yetersizliği, kalp ritminde düzensizlikler oluşmasına neden olabiliyor. B LİRTİL Rİ Çocukluk döneminde nadiren belirti veriyor. Ancak çocukta yetersiz kilo alma ve sık akciğer enfeksiyonları görülebiliyor. T DAVİSİ ASD’nin okul çağından önce kapatılması gerekiyor. Kateter yolu ile de kapatılabilen ASD, çoğunlukla bir açık kalp ameliyatı yapılmasını gerektirebiliyor. Tedavi sonunda dolaşım normale dönüyor ve uzun dönemde çocuk hayatını sağlıklı bir yetişkin olarak sürdürebiliyor. 61 UNUTMA! M AL KAL HA AL KLA A Ventriküler Septal Defekt (VSD) N DİR? Kalbin iki karıncığı (ventrikül) arasındaki bölmede bir delik bulunursa kalbin daha yüksek basınçlı olan sol tarafından, daha düşük basınçlı olan sağ tarafına fazla miktarda oksijenden zengin kan geçiyor. Böylece daha önce akciğerler tarafından oksijenden zengin hale getirilmiş kan akciğerlere geri pompalanıyor. Bu şekilde akciğerlere giden kan akımı ve akciğer atardamar kan basıncı artıyor. Kalp daha fazla çalışmak zorunda kaldığı için zamanla kalp büyümesi ortaya çıkıyor. B LİRTİL Rİ VSD’nin genişliği ile doğrudan ilişkili. Hastalık belirtileri doğum sonrası birkaç hafta içinde ortaya çıkmayabiliyor. Geniş VSD’li çocuklarda büyüme ve gelişme normalden geri kalabiliyor. Bu çocuklar sık sık akciğer enfeksiyonlarına yakalanabiliyor. Solunum sıkıntısı, inleme ve kalp yetersizliği ortaya çıkabiliyor. Bu çocukların akciğer atardamarındaki basınç yükseliyor (pulmoner hipertansiyon). Zaman içerisinde süregelen bu yüksek basınç, akciğer damarında kalıcı hasara yol açabiliyor. T DAVİSİ Bu hastalarda beklenmeden kalpteki deliğin ameliyatla kapatılması gerekiyor. Çünkü geniş VSD ile beraber akciğer hipertansiyonu olan ve 2 yaşını geçiren çocuklarda, akciğer damarında kalıcı basınç yüksekliği ve kalıcı bozukluklar oluşabileceği için ameliyat şansı ortadan kalkabiliyor. Kalbin karıncıkları arasındaki delik küçükse, kalbe daha az yük biniyor. Bu hastalardaki tek anormal bulgu, kalpte bir üfürümün duyulması olabiliyor. Bazı durumlarda küçük deliklerin ameliyatla düzeltilmesi gerekmeyebiliyor ve kendi kendine kapanabiliyor. Belli bir yaşa kadar kendiliğinden kapanmayan küçük delikler anjiyo yolu ile veya ameliyatla kapatılabiliyor. Dikkat! Kalbin odacık ve karıncıklarının normal gelişimi tamamlanmış, ancak aralarında delik (ASD, VSD) veya anormal damar bağlantısı (PDA) bulunan hastalarda yapılan girişimler genellikle tamamen normal bir kalp ile sonuçlanıyor. Bu da uzun dönemde normal bir hayat kapasitesi ve beklentisi anlamına geliyor. Kalp kapaklarında sorun olan hastalarda, problem giderilse de, ileride tekrar girişim ihtiyacı oluşabiliyor. Kalbin bir kısmının gelişiminin yetersiz olduğu ve hiç gelişmediği hastalarda ise yapılacak girişimlerle normal bir kalp oluşturmak mümkün değil. Ancak çeşitli yöntemlerle kirli ve temiz kanı tamamen ayırmak (Fontan ameliyatı) ve normale yakın bir dolaşım ve hayat kalitesi kazandırmak çoğunlukla mümkün olabiliyor. Bu durumdaki ilk dikkat edilecek nokta, zamanında müdahale edilmesi. Atriyoventriküler Septal Defekt (AVSD) N DİR? Kalbin ortasında geniş bir deliğin bulunması durumuna deniliyor. Bu delik, kalbin üst ve alt odacıklarının (atriyum ve ventrikül) ikisini birden ilgilendiriyor. Bunun yanında her iki atriyum ve ventrikülleri birbirinden ayıran kapakçıklarda (mitral ve triküspit kapaklar) tam olarak oluşmuyor. Üstelik her ikisi de, tek ve büyük bir kapakçık şeklindedir. Bu kalp kusuru, Down sendromu (Mongolizm) ile birlikte görülebiliyor. Hem atriyum hem de ventrikülde bulunan delikler nedeniyle kalbin sol tarafında bulunan oksijenden zengin kan, kalbin sağ tarafına geçiyor ve tekrar akciğerlere pompalanıyor. B LİRTİL Rİ Geniş VSD’li hastalara benzer şekilde, büyüme ve gelişme geriliği oluşuyor. Sık nefes alma, beslenememe, terleme ve sık akciğer enfeksiyonları ortaya çıkıyor. Akciğer atardamarında basınç yükseliyor (pulmoner hipertansiyon) ve zamanla akciğer atardamarında kalıcı hasar ortaya çıkabiliyor. T DAVİSİ Ameliyat, pulmoner hipertansiyonu gelişen veya ciddi hastalık belirtileri olan çocuklarda genellikle bebeklik döneminde yapılıyor. Atriyoventriküler kapak defektinin ameliyatla tamiri sonrası kan akımı normale dönüyor. Ancak oluşturulan yeni kapaklarda bir miktar yetersizlik veya bazen darlık ortaya çıkabiliyor. Bu durum, sonraki yıllarda da görülebiliyor veya artabiliyor. Bu nedenle bazı hastalarda ileride kapaklara yönelik ikinci bir cerrahi girişim söz konusu olabiliyor. Bazen hastanın genel durumu nedeniyle açık kalp ameliyatının çok riskli görüldüğü durumlarda, kapalı kalp ameliyatı (pulmoner banding) uygulanabiliyor. Bu ameliyatla akciğer atardamarı daraltılarak, fazla kan geçişi kontrol altına alınıyor. Akciğer basıncı düşürülüyor ve düzeltici ameliyat için hastanın büyümesi ve genel durumunun düzelmesi sağlanarak zaman kazanılıyor. Dikkat! Ameliyattan sonra çocuğunuz düzenli olarak çocuk kardiyoloğu tarafından takip edilmeli. Çünkü doğumsal kalp defekti olan çocukların ameliyat öncesi ve sonrasında kalp duvarı veya kalp kapaklarında enfeksiyon (endokardit) görülme riski gelişebiliyor. Bu risk hastalığa ve yapılan girişime bağlı olarak değişmekle birlikte, genellikle yüzde 1ʼin altında. Ancak endokardit gelişirse tedavisi uzun ve zor olabiliyor. Bu nedenle kalpte enfeksiyon (endokardit) gelişimini engellemek için ameliyat veya dişlerle ilgili bir girişim yapılmadan önce antibiyotik kullanılması gerekebiliyor. İyi bir ağız hijyeninin (temizlik, bakım) sağlanması da endokardit riskini azaltıyor. Aort Stenozu (AS) N DİR? Aort kapak, sol ventrikül ile vücuda kan götüren ana atardamarın (aort) arasında yer alıyor. Kalp kasıldıktan sonra aort kapağı açılıyor ve oksijenden zengin kan aorta atılıyor. Aort, sol kalpteki kanı vücuda dağıtan vücudun en büyük atardamarı. Aort kapağında oluşan darlık (stenoz) kalbin kanı vücuda pompalamasında zorlanmaya neden oluyor. Aort kapak fonksiyonları doğuştan veya sonradan gelişen hastalıklardan dolayı bozulabiliyor. Normalde aort kapağında üç tane yaprakçık bulunuyor. Doğumsal aort darlığında ise aort kapağında üç yaprakçık yerine kalın ve sert bir yaprakçık (uniküspid) veya iki yaprakçık (biküspid) bulunabiliyor. Bazen darlık, kapak altı dokularda olabileceği gibi (subaortik stenoz), aort kapağının hemen üstündeki aort damarının kendisinde de olabiliyor (Supraaortik stenoz). B LİRTİL Rİ Bazen darlık oldukça ciddi seyrediyor. Bebeklik döneminde hastalık belirtileri ortaya çıkıyor. Aort stenozu olan çocukların bazılarında göğüs ağrısı, baş dönmesi, bayılma ve sebepsiz yorgunluk görülebiliyor. 63 UNUTMA! M AL KAL HA AL KLA T DAVİSİ Darlığın derecesi İ belli bir seviyenin üstünde olan tüm hastalarda müdahale gerekiyor. Darlığın yerine göre yapılacak müdahale de farklılık gösteriyor. Kapağın altındaki darlıklar genellikle kesilerek çıkarılabiliyor. Aort kapağını tutan darlıklarda kapak genişletilebiliyor. Aort kapağının üstündeki, aort damarını tutan darlıklarda ise yama ile genişletme işlemi uygulanabiliyor. Aort kapağının kendisini tutan darlıkların bir kısmında darlık, kateter yolu ile uygulanan balonla genişletme yöntemiyle giderilebiliyor (balon valvüloplasti). Yapılan girişimle darlık giderilse bile, kapakta bir miktar deformasyon kalıyor. Belli bir süre sonra deforme kapak fonksiyonu tekrar bozulabiliyor. Bu durumlarda ikinci bir cerrahi girişime gerek duyulabiliyor. Dikkat! Aort darlığı hafif olan çocukların bile ömür boyu tıbbi kontrol altında olmaları gerekiyor. Bu nedenle kontrol ve takibi konusunda, çocuğunuzun yapabileceği sportif aktivitelerle ilgili çocuk kardiyoloğunuzdan bilgi almalısınız. Aort Koarktasyonu (AoCoA) N DİR? Bu hastalıkta aort (kalpten çıkan ve vücuda kanı götüren ana atardamar) belli bir seviyede daralıyor. Darlık, genellikle aorttan kafa ve kollara giden damarlar çıktıktan hemen sonra oluşuyor. Bu durumda kan akımı, kalpten vücuda gönderilirken dar bir yerden geçmek zorunda kalıyor. Bu hastalıkta darlığın bulunduğu yerden kalbe kadar olan bölümdeki kan basıncı yükseliyor. 64 B LİRTİL Rİ Darlığın derecesine göre, doğumdan kısa bir süre sonra sık nefes alma, beslenememe ve terleme gibi ciddi kalp yetersizliği bulguları ortaya çıkabiliyor. Darlık hafif ise herhangi bir şikayet yaratmayabiliyor ve tesadüfen doktor kontrollerinde üfürüm duyulması veya tansiyon yüksekliği tespit edilmesi ile ortaya çıkabiliyor. Aort koarktasyonunda normalde tersi doğru olduğu halde, kollardan ölçülen kan basıncı (tansiyon), bacaklardan ölçülen kan basıncından yüksektir. T DAVİSİ Aorttaki darlık, kalbin kanı pompalamada zorlanmasına, büyümesine ve kalp yetersizliğine yol açabiliyor. Aort koarktasyonu önemli ise (darlık ileri derecede ise), hastanın bekletilmeden ameliyata alınması gerekiyor. Orta düzeydeki darlıklar ise kalıcı yüksek tansiyon (hipertansiyon) oluşmaması için, genellikle okul çağından önce düzeltiliyor. Ameliyatta, kalp akciğer makinesine gerek duyulmuyor (kapalı kalp ameliyatı). Göğüs sol yan tarafından açılarak aort damarındaki darlığa ulaşılıyor. Ancak nadiren de olsa aortta tekrar darlık oluşabiliyor. Bu durumlarda bazen ikinci bir ameliyat ihtiyacı ortaya çıkabiliyor. Bazı hastalar için kateter yolu ile balon veya stent kullanılarak genişletme olarak bilinen balon anjiyoplasti yöntemiyle tedavi yeterli oluyor. Dikkat! üdahalesi gecikmiş bazı hastalarda, özellikle büyük çocuklar ve erişkinlerde daralmış olan aort tamir edilse de, kan basıncı belli bir süre veya nadiren ömür boyu yüksek kalabiliyor. Bu durumda hipertansiyonu kontrol etmek için ilaç kullanımı gerekli hale geliyor. info Özellikle hamileliğin ilk 3 ayında enfeksiyonlardan korunmak oldukça önemli. Çünkü anne karnındaki bebeğin kalp gelişiminin en önemli aşaması, hamileliğin ilk 14-60 günü arasında gerçekleşiyor. Bu dönemde yaşanan enfeksiyonlar kalbin sağlıklı gelişmesini engelleyebiliyor. Özellikle viral enfeksiyonlar kalp anomalilerine yol açabiliyor. Anne karnındayken bebeğin kalp sorunları belirlenebiliyor. Fetal ekokardiyografi yöntemiyle 16. haftadan itibaren anne karnındaki çocuğun kalp bozuklukları tespit edilebiliyor. Hamilelik döneminde kullanılan bazı ilaçlar, alkol, 16. hafta sigara, uyuşturucu, röntgen ışınına maruz kalma, akraba evliliği, annenin diyabetik olması, bebekte kalp sorunu oluşma riskini artıran etkenlerdir. 65 biliyor musunuz? M AL KAL HA AL KLA B İ A M A MA İL KAL HA AL KLA Kalpten vücuda pompalanan kan, normalde oksijenden zengin, daha açık kırmızı renklidir. Ancak siyanoz ile karakterize kalp hastalıklarında vücuda pompalanan kan, normalin tersine oksijenden fakir, koyu renkli bir kan halini alıyor. Bu durumda çocuğun teni mor görünüyor. Siyanoz olarak da tanımlanan bu durum çeşitli derecelerde olabiliyor. Siyanozun derecesi hastanın patolojisine, yaşına ve aktivitesine bağlı olarak değişebiliyor. Fallot tetralojisi (TOF) N DİR? Fallot tetralojisi 4 ayrı kalp anomalisini birden içeren ve sık görülen bir doğumsal kalp hastalığı. Kalbin iki karıncığı arasında geniş bir delik bulunduğu için oksijenden fakir kan, sağ karıncıktan sola geçiyor. Pulmoner stenoz nedeniyle oksijenden fakir kan yeteri kadar akciğere gönderilemiyor. Darlığın ciddiyeti çocuktan çocuğa farklılık gösteriyor ve esas olarak morluğun derecesini belirliyor. Sağ karıncık duvarı, normale göre daha kalın oluyor. Aort (ana atardamar) direkt olarak karıncıklar arasındaki delik üzerinde ve her iki karıncıktan da kan alıyor. B LİRTİL Rİ Bu kalp kusuru çeşitli dönemlerde belirti verebiliyor. Doğumdan hemen sonra, bebeklik döneminde veya daha sonra çocukluk döneminde ciltte morarma ile kendini belli ediyor. Bu “mor bebeklerin” gelişimi genellikle normale yakın olmasına karşın, aniden ciddi morarma nöbetleri ortaya çıkabiliyor. Bu nöbetler sırasında çocuklarda bilinç kaybı görülüyor. Daha büyük çocuklarda egzersiz sırasında nefes darlığı ve bayılma krizleri oluşuyor. Bu belirtilerin nedeni ise vücudun ihtiyacı olan oksijeni sağlayan kanın akciğerlerde oksijenlenememesi. T DAVİSİ Fallot tetralojisinin ciddiyetinin 66 ağır olduğu çocuklarda bir süre iyileşme sağlayabilmek için akciğerlere giden kan akımını artıran “şant” ameliyatı yapılabiliyor. Şant ameliyatında aort ile akciğer atardamarı arasında yapay bir damar bağlantısı kuruluyor. Bu şekilde aort kan akımından alınan fazladan bir miktar kan, oksijenlenmek üzere akciğerlere yönlendirilmiş oluyor. Bu sayede çocuk büyüyüp daha ileri bir yaşta ameliyat olana kadar morarma (siyanoz) şikayetlerinin azalması sağlanıyor. Ameliyat sayesinde çocuğun bu dönemde büyümesi ve gelişmesi mümkün hale geliyor. Fallot tetralojisinin kesin tedavisi, tam düzeltme ameliyatı ile sağlanıyor. Şant ameliyatından sonra veya akciğer atardamarı yeteri kadar gelişmiş olan hastalarda ilk ameliyat olarak yapılabiliyor. Genellikle erken çocukluk döneminde uygulanıyor. Ameliyattan sonra dolaşım normal hale geliyor ve siyanoz tamamen ortadan kalkıyor. Bazı hastalarda yıllar sonra bozuk olan pulmoner kapağın (akciğer atardamarı kapağı) yerine yapay kapak takılması gerekebiliyor. Pulmoner Stenoz (PS) N DİR? Pulmoner kapak, sağ karıncık ile akciğer atardamarı arasında bulunuyor. Kalp kasıldıktan sonra açılarak kanın akciğerlere geçişini sağlıyor. Pulmoner stenoz, bu kapağın altında, kendisinde, akciğer atardamarında veya her üçünde birden olabiliyor. Kanın dar bölgeden geçişini sağlamak için kalbin sağ karıncığı zorlanıyor ve sağ karıncıkta basınç yükseliyor. Darlığın derecesine ve ilave olarak kulakçık ile karıncıklar arasında delik bulunup bulunmamasına bağlı olarak hastada belirtiler ortaya çıkıyor. Darlık önemli ise hastalarda çeşitli derecelerde morarma (siyanoz) olabiliyor. T DAVİSİ Sağ karıncıktaki kan basıncı yüksek ve darlık önemli ölçüde ise çocuğun şikayeti olmasa bile sağ karıncığın zorlanmasını engellemek için tedavi edilmesi gerekiyor. Sadece pulmoner kapakta olan darlıklarda, kateter yolu ile uygulanan balonla genişletme yöntemiyle (balon valvüloplasti) darlık giderilebiliyor. Hastaların bazılarında açık kalp ameliyatı gerekebiliyor. Ameliyatla, darlığa neden olan dokuların çıkarılması ve yama ile genişletme gibi yöntemler uygulanıyor. Ardından dolaşım normale dönüyor ve sağ karıncık basıncı düşüyor. Nadiren hayatın ileri dönemlerinde yeniden müdahale gerekebiliyor. Büyük Arterlerin Transpozisyonu (TGA) N DİR? Normalde akciğer atardamarı (pulmoner arter) oksijenden fakir toplardamar kanını sağ karıncıktan akciğerlere taşıyor. Aort (kalpten çıkan ana atardamar) ise oksijenden zengin (açık kırmızı) kanı, sol karıncıktan vücuda taşıyor. Büyük arterlerin transpozisyonunda (TGA) kalpten çıkan bu büyük damarlar yer değiştirmiş oluyor. Aort sağ karıncığa bağlı olduğu için oksijenden fakir toplardamar kanı vücuda pompalanıyor. Pulmoner arter ise sol karıncığa bağlı olduğu için oksijenden zengin kan, tekrar akciğerlere pompalanıyor. Büyük atardamarların transpozisyonu bebek doğar doğmaz hayati risk anlamına geliyor. Çünkü bebeğin yaşaması için oksijenden fakir ve zengin kanların, bazı bağlantılar yoluyla karışması zorunludur. Bu bağlantılar iki kulakçık arasında olan bir delik (atriyal septal defekt, ASD), iki karıncık arasında olan bir delik (ventriküler septal defekt, VSD) veya pulmoner arter (akciğer ana atardamarı) ile aort arasındaki damar bağlantısı (patent ductus arteriozus, PDA) şeklinde olabiliyor. B LİRTİL Rİ TGA ile doğan bebeklerin çoğunda bu bağlantılar yetersiz kaldığından, doğumdan hemen sonra cilt rengi ileri derecede mor oluyor. Bu bebeklere acilen tıbbi müdahale yapılması gerekiyor. M AL KAL HA AL KLA T DAVİSİ Kan karışımının yetersiz olduğu durumlarda yapılabilecek farklı girişimler bulunuyor. Bunlar; l İlaç tedavisi Prostoglandin adı verilen ilaç damar yolundan sürekli veriliyor. Bu ilaç, ductus arteriozusun açık kalmasını sağlayarak bebeğin ameliyata kadar olan süreyi rahat geçirmesini sağlıyor. l Kateter yolu ile kulakçıklar arası delik açma (balon atriyal septostomi) Kasık bölgesinden girilerek yapılan bu işlemde, iki kulakçık arasındaki delik kateterdeki balon şişirilerek genişletiliyor ve kanların karışımı sağlanarak bebekteki morarma (siyanoz) azaltılıyor. l Ameliyat Kesin tedavi sağlıyor. Büyük arterlerin transpozisyonu cerrahi olarak birkaç şekilde düzeltilebiliyor. Tercih edilen yöntem, Arteryel switch (Jatene) adı verilen operasyondur. Bu ameliyatla kalpten ters çıkan damarlar, olmaları gereken yerlere yerleştiriliyor. Kalbi besleyen koroner damarlar da yeni oluşturulan aort damarına taşınıyor. Bu ameliyatla anatomik düzeltme yapılıyor ve bebeklerin normal bir yaşam 68 sürmesi sağlanabiliyor. Ancak bu ameliyatın, kan karışımı yeterli olmayan çocuklarda doğumdan sonraki ilk 3 hafta içinde yapılmış olması gerekiyor. Bu süreyi geçen çocuklarda iki aşamalı olarak uygulanabiliyor. Diğer ameliyat alternatifi, kulakçıkların ters çevrilmesi olarak tarif edilebilen Atriyal Switch (Senning) ameliyatıdır. Bu ameliyatla, normalde vücuttan dönen oksijenden fakir kan sağ karıncık yerine sol karıncığa; akciğerlerden dönen oksijenden zengin kan ise sol karıncık yerine sağ karıncığa yönlendiriliyor. Fizyolojik olarak sağlanan bu düzeltme ameliyatı sonrası, uzun dönemde kalp ritim bozuklukları ve kalp yetersizliği ortaya çıkabiliyor. Arteryel switch ameliyatı sonrası uzun dönem sonuçlar çok iyi oluyor. Hastalar ameliyattan sonra normal bir gelişim ve yaşam gösterebiliyor. Çok azı, ikinci bir girişime ihtiyaç duyabiliyor. Triküspit Atrezisi (TA) N DİR? Bu hastalıkta sağ kulakçık ile sağ karıncığı birbirinden ayıran triküspit kapak gelişmemiş oluyor. Bu nedenle sağ kulakçıktan sağ karıncığa kan akımı olmuyor. Sonuç olarak, sağ ventrikül küçük kalıyor ve tam olarak gelişmiyor. Çocuğun hayatta kalması iki kulakçık arasında bir delik olmasına (ASD) ve iki karıncık arasında bir delik (VSD) bulunmasına bağlı hale geliyor. Böylece sağ atriyuma geri dönen oksijenden fakir toplardamar kanı, iki kulakçık arasındaki delikten sol atriyuma geçiyor. Burada kan akciğerden gelen temizlenmiş oksijenden zengin kan ile karışıyor. Bu anormal kan akımından dolayı bebek mor görünüyor. T DAVİSİ TA’lı çocuklarda Fontan ameliyatı ile tam düzelme sağlanabiliyor. Bu ameliyatla sağ atriyuma dönen oksijenden fakir kan, kalbin sağ karıncığı gelişmediği için oluşturulan tünel ve bağlantılar yardımıyla oksijenlenmek üzere doğrudan doğruya akciğerlere yönlendiriliyor, morarma ortadan kalkıyor. Pulmoner Atrezi (PA) N DİR? Pulmoner atrezide akciğer atardamarının kapağı oluşmuyor. Bu nedenle sağ ventriküldeki kan, akciğer atardamarı (pulmoner arter) vasıtasıyla akciğerlere gönderilemiyor. Sağ karıncık kör bir kese gibi küçük kalıyor ve gelişemiyor. Triküspit kapak (sağ kulakçık ile sağ karıncık arasındaki) da sıklıkla az gelişiyor. İki kulakçık arasındaki delikten (ASD) oksijenden fakir toplardamar kanı sol kulakçığa geçerek, burada akciğerden gelen oksijenden zengin (açık kırmızı) kanla karışıyor. Sol karıncık oksijenden fakir olan bu kanı aorta pompalayarak vücuda dağıtıyor. Bebek damarlarında dolaşan bu oksijenden fakir kandan ötürü rengi morarmış olarak (siyanotik) görünüyor. Akciğerlerin yegane kan kaynağı akciğer atardamarı (pulmoner arter) ile aort arasında açık kalan bağlantı (patent ductus arteriyozus) sayesinde sağlanıyor. Eğer patent ductus arteriozus (PDA) daralacak veya kapanacak olursa, akciğer kan akımı kritik düzeye iniyor. Dolayısıyla bu durum, doğumdan itibaren yaşamı ciddi anlamda tehdit ediyor. B LİRTİL Rİ Morarma. T DAVİSİ Genellikle ilaç (prostglandin) kullanımı da içeren erken tedavi yöntemleri ile bu bağlantının (PDA) kapanması önleniyor. Ameliyatla pulmoner arter (akciğer atardamarı) ile aort arasında bir damar bağlantısı (şant) oluşturularak, akciğerlere kan gitmesi sağlanıyor. Bazı hastalarda tıkalı olan kapakçığın açılması da mümkün olabiliyor. Çocuk 3-4 yaşlarına geldiğinde, sağ karıncık gelişmemiş ise Fontan ameliyatı (tek karıncık tamiri) uygulanabiliyor. Gelişmiş sağ karıncığı olanlarda ise tam düzeltme ameliyatı uygulanabiliyor. Trunkus Arteriozus N DİR? Bu kalp anomalisinde kalpten sadece tek bir atardamar çıkıyor ve aort ile pulmoner artere (akciğer atardamarı) ayrılıyor. 69 M AL KAL HA AL KLA B l B B A A lK lK A lB B LİRTİL Rİ Erken dönemde kalp yetersizliği ve akciğer kan basıncı yüksekliği (pulmoner hipertansiyon) ortaya çıkıyor. T DAVİSİ Genellikle erken bebeklik döneminde ameliyat edilmesi gerekiyor. Ameliyatla geniş ventriküler septal defekt (VSD) kapatılıyor. Tek ve büyük olan bu damardan akciğer atardamarı ayrılıyor ve bir yapay damar vasıtasıyla sağ karıncık ile ilişkilendiriliyor. Total Pulmoner Venöz Dönüş Anomalisi (TAPVD) N DİR? Total pulmoner venöz dönüş anomalisinde, akciğerlerden oksijenden zengin (açık kırmızı) kanı sol kulakçığa getiren akciğer toplardamarları sol kulakçık yerine başka bir yere, genelde sağ kulakçığa (atriyum) açılıyor. Sağ kulakçıkta akciğer toplardamarları vasıtasıyla gelen oksijenden zengin kan, vücuttan gelen toplardamar kan ile karışıyor. Bu kan karışımının bir kısmı iki kulakçık arası delikten (atriyal septal defekt, ASD), sol kulakçığa geçiyor. Akciğerden kanın dönüş yolunda darlık oluşuyor. Bu, akciğerlerde kan göllenmesine ve akciğer atardamarında basınç artışına neden olabiliyor. B LİRTİL Rİ Çocuk doğduktan hemen sonra sık nefes alma, beslenememe, sık akciğer enfeksiyonu vb. hastalık belirtilerini göstermeye başlıyor. T DAVİSİ Bu kalp kusurunun erken bebeklik döneminde tamir edilmesi gerekiyor. Ameliyatla akciğer toplardamarları tekrar sol kulakçığa birleştiriliyor ve iki kulakçık arası delik kapatılıyor. Ameliyat erken bebeklik döneminde yapılırsa, yapılan ameliyattan uzun dönemde daha iyi sonuç alınıyor. Hipoplastik Sol Kalp Sendromu (HLHS) N DİR? Hipoplastik sol kalp sendromunda; aort, aort kapağı, sol karıncık ve mitral kapağı da içeren kalbin sol tarafında gelişim geriliği görülüyor. Akciğerlerden dönen kan iki kulakçık arası delikten sağ kulakçığa geçmek durumundadır. Sağ karıncık, gelen kanı akciğer atardamarına pompalıyor ve akciğer atardamarı ile aort arasında açık kalan bağlantı (PDA-patent ductus arteriozus) sayesinde kan aorta geçiyor. B LİRTİL Rİ Bebek doğumda genellikle normal görünüyor. Bu sendromla doğan bebeklerin teni kül rengine dönüşüyor. Hızlı ve zor nefes alıyorlar. Ayrıca beslenmelerinde de sorunlar görülüyor. 71 biliyor musunuz? M AL KAL HA AL KLA T DAVİSİ Eğer tedavi edilmezlerse bu bebekler doğum sonrası ilk günler veya aylarda yaşamlarını kaybediyor. Bu anomalide ameliyatla kalbin tamamen normal hale getirilmesi mümkün olmamakla beraber, bir dizi ameliyat veya kalp nakli gerekebiliyor. Ameliyat yapılana kadar ilaçların yardımıyla (prostoglandin) PDA açık tutuluyor. Bu ameliyatlar çok riskli ve karmaşık olması nedeniyle her bebeğin ayrı olarak değerlendirilmesi gerekiyor. Uzmanlar tıbbi tedavi ve cerrahi yöntemlerle her türlü tedavi seçeneklerini ayrıntılı olarak değerlendiriyor. Karar verildiğinde, ameliyat birkaç aşamalı olarak gerçekleştiriliyor. İlk aşamada Norwood ameliyatı yapılarak tüm kanın, sağ karıncık vasıtasıyla akciğer ve vücuda pompalanması sağlanıyor. Bu ameliyatın doğumdan hemen sonra yapılması gerekiyor. Diğer aşamalarda ise iki yönlü Glenn ameliyatı ve nihayetinde Fontan operasyonu yapılıyor. Bu ameliyatlarla kalbe dönen oksijenden fakir kanı getiren toplardamarlar ve akciğer atardamarı arasında bağlantılar kuruluyor. Tüm bu ameliyatların asıl amacı; sağ karıncığın sadece oksijenlemiş kanı vücuda pompalaması ve oksijenden fakir olan kanla oksijenden zengin (açık kırmızı) kanın karışmasını önlemek veya azaltmak. Dikkat! Hipoplastik sol kalp sendromlu bebekler eğer tedavi edilmezlerse, doğum sonrası ilk günlerde veya aylarda yaşamlarını kaybediyor. ‘ Esanalina’nın annesi: “Ender rastlanan bir durummuş hastalığı. Hayatla ölüm arasında gidip geliyordu bebeğim. Ama umudumuzu hiç yitirmedik. Uzmanlarımıza ve kızımıza güvendik. 19 aylıkken kucağımıza aldık ve Kazakistan’dan İstanbul’un yolunu tuttuk. Uçaktan İstanbul’a indiğimizde, buranın şifa bulacağımız kent olduğunu biliyorduk. Ameliyatı saatler sürdü. Her dakikası uzundu. Sanki yıllar geçiyormuş gibi… Ne zaman ki dokturun ‘Ameliyat başarılı geçti’ sözünü duyduk, dünyalar bizim oldu. Sanki bebeğim, yeniden dünyaya gelmişti!” minik bir kalp öyküsü Esanalina, 19 aylık Kalp zarından akciğer damarı yapıldı l Kazakistanlı bir bebek. lAkciğer damarları hiç gelişmemiş olarak dünyaya gelmişti. Üstelik akciğerleri ile kalbi arasında dolaşımı sağlayan bağlantı da yoktu. l Morarıyordu, tıkanıyordu, ileri derece kalp yetmezliği vardı. l E.N.’nin sorunu, tıpta çok ender rastlanan bir durumdu. l 19 aylıkken ülkelerinden Acıbadem’e geldiler. l 10 kişilik ekip, 8 saat süreyle bebeği ameliyat etti. l Kalp zarından alınan bir parça ile sağ ve sol akciğer damarları yapıldı. l Ameliyat sonrası akciğerlerin yeni duruma uyum sağlayabilmesi için çok özel bakım ve solunum tedavisi uygulandı… Taburcu olurken annesinin kucağındaki E.N. bebek gülüyordu. Artık rahatlıkla nefes alabilecek, morarmayacak ve sağlıklı olarak büyüyebilecekti. 73 17 ÇOCUK KALP AMELİYATLARI ÇOCUK KALP AMELİYATLARI ÖNCESİ VE SONRASINDA BİLMENİZ GEREKENLER Günümüzde minik kalplere büyük müdahale edilerek bebekler sağlıklarına kavuşturulabiliyor. Ancak ameliyat küçük ya da büyük olsa da, çocuğun bu sürece hazırlanması gerekiyor. İlk hazırlıklar Ameliyat öncesi Ameliyat, birçok anne babanın çocuğu adına endişe ile karşıladığı bir karar. Ancak kalbinde anomali olan çocuğunuz, çocuk kalp hastalıkları uzmanları ve kalp damar cerrahları tarafından değerlendiriliyor. Böylece alınan karar, çocuğunuzun bu ameliyattan fayda göreceği anlamını da taşıyor. Donanımlı bir hastane ve uzman bir ekip tarafından gerçekleştirilecek olan ameliyatta riskler en aza indiriliyor. Peki ameliyata hazırlanmak için neler yapılıyor? l Çocuğunuz genellikle ameliyattan kısa bir zaman önce hastaneye yatırılıyor. Hastanede kalma süresi ise ortalama 5 ila 10 gün. Bu süre bazı koşullarda uzayabiliyor. l Ameliyat öncesinde çocuğunuzun mümkün olduğu kadar sağlıklı olması son derece önemli. Çocuğunuzda ateş, öksürük veya soğuk algınlığı varsa çocuk kardiyoloğunuza veya kalp cerrahınıza haber vermeniz gerekiyor. Uzmanlar durumu değerlendirerek ameliyatın birkaç gün ertelenmesi kararını alabiliyor. Genel tetkikler l Çocuğunuz ameliyat öncesinde karaciğer, böbrek fonksiyonları ve pıhtılaşma faktörleri açısından inceleniyor. l Ameliyat sırasında veya sonrasında sorun yaratabilecek olası bir enfeksiyon odağının tespiti ve gerekirse tedavisi amacıyla çocuk hastalıkları uzmanı tarafından genel muayenesi ve diş hekimi tarafından diş muayenesi yapılıyor. l Çocuğunuzun ameliyata hazır olup olmadığı açısından ve gerekli ameliyat hazırlıkları bakımından değerlendirilmesi konusunda hasta koordinatörü sizi yönlendiriyor ve yardımcı oluyor. 74 Ameliyatlarda kan nakline ihtiyaç duyulabiliyor Kalp ameliyatları sırasında kan nakline ihtiyaç duyuluyor. Ameliyata bağlı olarak ihtiyaç duyulan kanın miktarı değişiyor. Genellikle açık kalp ameliyatlarında 2-4 ünite, kapalı kalp ameliyatlarında 1-2 ünite kan gerekebiliyor. Kan örnekleri AIDS, Hepatit (B ve C) ve her türlü bulaşıcı hastalık açısından titizlikle taranıyor. 75 K KAL AM Lİ A LA lA B B B B l lB l H A biliyor musunuz? Ameliyat süreci B B Kalp ameliyatları bu alanda uzmanlaşmış doktorlar, teknisyenler ve hemşirelerden oluşan bir ekip tarafından gerçekleştiriliyor. Cerrah ameliyata konsantre olurken, diğerleri hastanın kan dolaşımı, solunum ve diğer hayati fonksiyonlarını sağlayan cihazlarla ilgileniyor. Çocuğunuzun ameliyata hazır olup olmaması açısından ve gerekli ameliyat hazırlıkları bakımından değerlendirilmesi konusunda, hasta koordinatörü sizi yönlendiriyor ve yardımcı oluyor. A Bu ameliyatlarda kalp-akciğer makinesi kullanılıyor. Bu cihaz akciğerler ve kalbi devre dışı bırakarak kanın oksijenlenmesini ve vücuda kan pompalanmasını sağlıyor. Böylece kalbin güvenle durdurulması ve açılıp tamir edilmesi mümkün olabiliyor. Bu yöntemle cerrah kalbin içini ve kalp kusurunu rahatlıkla görüyor ve düzeltiyor. Ameliyat sonunda kalp tekrar çalıştırılarak pompadan çıkılıyor. Kalp ve akciğerler normal pompalama ve oksijenlendirme görevlerine geri dönüyor. Bazı açık kalp ameliyatlarında hipotermi olarak adlandırılan bir teknikle ameliyat yapılması gerekebiliyor. Hipotermi tekniğinde çocuğun vücut ısısı düşürülerek kan akımı yavaşlatılıyor, hatta durduruluyor ve güven içerisinde kalbin tamiri yapılıyor. K Bazı operasyonlar kalp-akciğer pompası kullanılmadan yapılabiliyor ve bu ameliyatlara da “kapalı kalp ameliyatı” deniyor. M İ K A B M A K Eve ne zaman dönebilir? Çocuğunuz ameliyattan sonra kısa süre içerisinde kendisini daha iyi hissediyor ve hastaneden ayrılmaya hazır hale geliyor. Taburcu olmadan önce ameliyatın sonuçlarını kontrol etmek amacıyla bazı incelemeler yapılabiliyor. Çocuğunuz kendini daha iyi hissettiğinde ve doktorunuz çocuğunuzun iyileştiğine kanaat getirdiğinde eve dönebilirsiniz. Artık çocuğunuzun kalbi, normal olan yaşıtları gibi normal bir büyüme ve gelişme gösterecektir. 77 K KAL AM Lİ A LA l B l l l İ l A l A İ A l biliyor musunuz? Ameliyat sonrası B B Yoğun Bakım Dönemi Ameliyattan sonra çocuğunuz yoğun bakım ünitesine alınıyor. Burada özel eğitimli doktor, hemşire ve teknisyenler 24 saat hizmet veriyor. Çocuğunuzun yoğun bakımda tüm hayati fonksiyonları bilgisayarlı elektronik cihazlarla takip ediliyor. Yoğun bakımdaki cihazlar ve çocuğa takılı tüplerden dolayı endişe etmeyin. Bunların hepsi gerekli ve rutin olarak kullanılan ekipmanlar. İhtiyaç kalmadığı zaman yavaş yavaş bu ekipmanların hepsi çocuğunuzdan çekiliyor. Bu özel cihazlara örnek olarak aşağıdakileri sıralayabiliriz: l Solunum makinesi (ventilatör) l Soluk borusuna takılı solunum tüpü (endotrakeal tüp) l Ekstra oksijen vermek için takılan oksijen maskesi l Göğüste biriken kan ve sıvıları boşaltmak için ameliyat sırasında yerleştirilen tahliye boruları (dren) l Kan, serum ve ilaçların verildiği damar içi uygulamalar l Burnundan takılan, mideye ulaşan nazogastrik sonda; kalp ritmi ve tansiyonunu monitörden görüntülemek için takılan elektrod ve kablolar gibi. dikkat l A l l l K ‘ Emanuel’in annesi Shkendije: “Uçakla İstanbul’a gelirken aklımda hep şu soru vardı: ‘Emanuel acaba dönüşte kucağımda olacak mı?’ O ameliyata girerken de aynı soruyu düşünmekten başka bir şey yapamıyordum… Yılbaşı öncesiydi. Herkeste yeni yıl heyecanı vardı. Oğlum ameliyata alındı. Ben hastanenin penceresinden alışveriş telaşıyla koşan insanlara baktım, baktım, baktım… Tam 6 saat! Konuşmadım, soru sormadım, yalnızca baktım. Aklımda yine aynı soru vardı. 6 saat sonra doktorlar adeta yeni yıl hediyesi gibi müjdeyi verdiler. Yaşasın, artık oğlum kucağımda dönebilecektik Arnavutluk’a!” minik bir kalp öyküsü Emanuel, 2 aylık Arnavutluk’tan geldi, kalbi baştan yaratıldı l Emanuel 2 aylık erkek bir bebekti. l Doğduğunda tüm vücuduna temiz kan taşıyan ana atardamarı ve akciğere temizlenmesi için kan götüren akciğer damarı, kalbinden ters olarak çıkıyordu. Karıncıklar arasında boşluk bulunuyordu. l Arnavutluk’un küçük bir köyünden Acıbadem’e getirildi. l Ameliyatı tam 6 saat sürdü. l Ana atardamarların ve kalbi besleyen 1 mm. çapındaki koroner damarların yerleri değiştirildi. Karıncıklar arasındaki boşluk suni yamayla kapatıldı. l Emanuel’e uygulanan ameliyat, kalp cerrahisinin ulaştığı en üst aşamalardan birisi olarak kabul ediliyor. l Emanuel şimdi sağlıklı bir bebek olarak büyüyor! 79 L İKKA M Lİ Nelere dikkat etmeli? 2. Bakteriyel endokarditten korunmalı Çocuğunuzun tedavisinde düzenli kontrol muayenelerinin yapılması son derece önemli. Doğumsal kalp hastalığı tanısı konulmasından ve kalp ameliyatından sonra günler, haftalar, aylarla ifade edilen kontrol randevuları veriliyor. Sonrasında bu randevuların sıklığı giderek azalıyor. Çocuğunuzun sorununa bağlı olarak düzenli muayene ve incelemeler gerekli olabiliyor. Bu incelemeler: l Kan testleri l Elektrokardiyografi (EKG) l Ekokardiyografi l Göğüs filmi l 24 saat EKG takibinin yapıldığı Holter tetkiki l Egzersiz testi l Anjiyografi (kalp kateterizasyonu) Bakteriyel ndokardit (B ), kan akımına karışan bakterilerin kalbin iç yüzeyi, kalp kapakları veya kan damarlarına yerleşerek enfeksiyona neden olmasıdır. B hastalığına çok sık rastlanılmıyor. Ancak doğumsal kalp hastalığı bulunan çocukların bu hastalığı geçirme riski daha yüksek. Bu nedenle korunma (proflaksi) büyük önem taşıyor. Bakterilerin kan akımına karışmasına yol açan cerrahi veya dişlerle ilgili girişim yapılmadan önce çocuğunuza antibiyotikle korunma sağlanması gerekiyor. Doğumsal kalp hastalığı nedeniyle takip edilen ameliyat olmamış çocukların hemen hepsinin B ʼden korunmak için antibiyotik kullanmaları gerekiyor. Kalp ameliyatı yapılan çocukların bir kısmında da B ʼden korunmak için antibiyotik kullanılması gerekli olabiliyor. B ʼyi önlemek için çocuğun cerrahi veya dişlerle ilgili girişim yapılmadan 1 ya da 2 saat önce antibiyotik alması gerekiyor. Amerikan Kalp Derneği (AHA) aşağıdaki girişimlerden önce antibiyotik proflaksisini gerekli görüyor l Bademcik ve geniz eti ameliyatları l Diş eti veya ağızda kanamaya neden olabilecek dişlerle ilgili girişimler l Bazı mide-bağırsak, üreme ve idrar yolu ameliyatları ile girişimler Çocuk kardiyoloğunuz B ʼden korunmakla ilgili olarak size daha detaylı bilgiler ve uygulanacak antibiyotik tedavisini belirten endokardit profilaksi kartı verecektir. Bu kartı diş hekiminiz, çocuk doktorunuz, aile doktorunuz ve diğer hekimlere göstermeniz, gerektiğinde uygun antibiyotiğin, uygun dozlarda verilmesi açısından çok önemli. İlacın dozu çocuğunuzun kilosu, kalbinin durumu ve yapılması düşünülen girişime bağlı olarak değişiyor. Doğumsal kalp hastalığı olan çocukların çoğu, fiziksel olarak tamamen aktif bir yaşam sürebiliyorlar. Bu çocukların günlük aktivitelerine herhangi bir kısıtlama getirmeye gerek yok. Ancak anne babalar, çocuklarının fiziksel aktivitelerine gereksiz olarak bazı kısıtlamalar getirebiliyorlar. Bu durum akranlarıyla bir arada bulunmasını engelleyerek çocuğunuzun fizik kondisyon ve yaşam kalitesinde düşmeye neden oluyor. Bu nedenlerle çocuk kardiyologları çocuğunuzun fiziksel olarak aktif bir yaşam sürmesini teşvik ediyor. Bu sayede çocuğunuzun kalp ve akciğer kondisyonu artıyor ve daha kaliteli bir yaşam sürebiliyor. Ancak özellikle tam olarak düzeltilemeyen bazı hastalıklarda, spor yapma veya yönlendirilmesi uygun olan spor dalları konusunda çocuk kardiyoloğundan görüş alınmalı. 4. Kalp ilaçları doğru ve düzenli alınmalı Doğumsal kalp hastalığı olan çocukların bir kısmı ilaçla tedavi ediliyor. Kullanılan ilaçlar genelde alınan besinlerle etkileşmiyor. En iyi yöntem, bebeği beslemeden önce ilacını vermektir. Ancak ilaç vermede aşağıdaki önerileri dikkate almalısınız: l Mamasıyla birlikte vermeyi düşünüyorsanız, biberonun tamamını bitiremeyeceği için alacağı ilacı mamasıyla karıştırmayın. l İlacı az miktarda su ile karıştırarak damlalık, enjektör veya kaşıkla ağzına verebilirsiniz. l Bebeğiniz ilaç verildikten sonra kusuyorsa tekrar ilaç vermeyi denemeyin. Gelecek ilaç zamanı geldiğinde yine her zaman aldığı normal dozda ilacını verin. l Çocuğunuz hasta oluyorsa, yeterli beslenemiyorsa, günlük beslenmelerinin iki veya üçünde kusuyorsa ya da altını normalden az ıslatıyorsa, doktorunuzu aramalısınız. B oğumsal kalp hastalıkları bulunan bebeklerin boyları genelde normal olmakla beraber kilo almaları daha yavaş oluyor. oğumsal kalp hastalığı teşhisi konulmadan önce bebeğinizi anne sütü veya mama ile beslemeye karar vermiş olabilirsiniz. Her iki beslenme yöntemi de kalp sorunu olan çocuğunuzu beslemek için yeterli olabilir. Ancak besleme yönteminde biraz esnek davranmalısınız. Çocuğunuz anne sütü veya mama ile besleniyor olsa bile ek kaloriye ihtiyacı olabiliyor. Bu ek kalori ihtiyacı, farklı yöntemlerle sağlanabiliyor. Çocuğunuzu en iyi nasıl besleyeceğinizi öğrenmek için doktorunuza veya diyetisyeninize soru sormaktan çekinmeyin. Böylece çeşitli beslenme yöntemleri ve çocuğunuzun aldığı besinlerdeki kalori miktarını nasıl artıracağınız konusunda bilgi alabilirsiniz. Akdeniz mutfağı tipinde beslenme alışkanlığının çocukluk yaşlarından itibaren başlatılması çok önemli. eşil sebze ve meyve ağırlıklı, beyaz et ve balık eti bakımından zengin, zeytinyağının tercih edildiği, karbonhidratların makul derecede tutulduğu diyet, çocuğunuzun erişkin yaşlarda da sağlıklı bir kalbe sahip olmasına yardımcı oluyor 81 KALP DAMAR HASTALIKLARI KALP DAMAR HASTALIKLARI Bazen kalbi besleyen damarlarda ya da kapaklarında, bazen de kalbin hiç beklenmedik bir yerinde oluşan küçük bir sorun hayatınızı etkiler, hatta kimi zaman belirler. İşte yarattığı ciddi sonuçlar itibariyle, erken tanılanması çok önemli olan kalp hastalıkları arasında en sık görülenler... ■ sayfa 84 - 91 Koroner Arter Hastalığı, Kalp Krizi ■ sayfa 92 - 98 Kalp Kapağı Hastalıkları, Aritmiler ■ sayfa 100 - 108 Kardiyomiyopatiler, Büyük Damar Hastalıkları ■ sayfa 110 - 121 Periferik Damar Tıkanıklıkları, Varisler Yay ın r len kalp hastalıkları Kalbiniz durmaksızın çalışır; günler, aylar ve yıllar boyu. Bazen damarlarınızdaki küçük bir tıkanıklık, bazen de içindeki küçücük bir delik zorlaştırır çalışmasını… Binlerce farklı neden aynı sonuca yol açabilir. Üstelik bu sorunların oluşma zamanı da değişkendir. Bazen anne karnında henüz minicik bir kalpken, bazen de zamanın çizgilerini yüzünüzde taşıdığınız o dinginlik günlerinde tehlike sinyalleri verir. Bu haliyle hayatınızın merkezine oturur. Çünkü yaşamla ölüm arasındaki ince çizgi, kalbinizin atışlarıyla çizilir. Kalbinizin her daim sağlam ve düzenli atabilmesi için sağlıklı olması gerekiyor. Oysa kalp sağlığınızı etkileyen yüzlerce hastalık var. Bu bölümde en yaygın görülen bazı kalp hastalıkları hakkında bilgiler bulacaksınız. 84 Koroner Arter Hastalı ı K Kalp damar hastalıkları deyince akla gelen, koroner arter hastalıkları oluyor. Görülme oranı gittikçe artan hastalık, oluşturduğu hayati riskleriyle dikkat çekiyor. Zamanında fark edilmez ve önlem alınmazsa, kalp krizine gidecek bir süreç yaşanabiliyor. Erken tanıyla değiştirilen yaşam biçimi, hastalığın oluşma riskini düşürüyor. Nedir? Koroner arter hastalığı (kalp damar hastalığı), en sık karşılaşılan kalp hastalıklarının başında geliyor. eki kalp damar hastalıkları nasıl oluşuyor İşte koroner arter hastalığının nasıl oluştuğuna dair bilmeniz gereken önemli püf noktaları: Kalbiniz: Kanın Sağladığı Güç Kalbiniz devamlı pompa işlevi görerek tüm vücudunuzun kan ihtiyacını karşılıyor. Bu işi yapmak için kalbin kendisi de oksijen yönünden zengin kana ihtiyaç duyuyor. Bu kan, kalbinize koroner arterler yoluyla ulaştırılıyor. Koroner Arterler: Kalbinizin Hayat Damarları Kalbinizin çalışması, koroner arterler tarafından sunulan kana bağlıdır. Koroner arterleri, kalpten tüm vücuda kan dağıtan ve en büyük damar olan aortun ilk dalları olarak düşünebilirsiniz. Sol koroner arter ve sağ koroner arter, daha küçük dallara ayrılarak kalbin tümünü besliyorlar. Sağlıklı Bir Arter Bir koroner arterin iç yüzeyi sağlıklı olduğunda kan, bu damardan rahatlıkla akıyor. Bu da kalbinizin ihtiyaç duyduğu oksijen ile beslenmesini sağlıyor. Aktivite durumunda sağlıklı arterler kalbin artan ihtiyacını rahatlıkla karşılayabiliyorlar. Hasar Görmüş Bir Arter Arterin iç tabakası yüksek kolesterol, yüksek kan basıncı ya da sigaradan dolayı zarar görmüş olabiliyor. Bu durum arter duvarında plak oluşumu (yağlı maddeler ve kalsiyum birikimi) ile sonuçlanıyor. Bu nedenle kan eskisi gibi rahatlıkla akamıyor. İşte bu durum, koroner arter hastalığının başlangıcı anlamına geliyor. Daralmış Bir Arter lak oluşumu arttıkça arter daha da daralıyor ve kalp kasına olan kan akımı aşırı derecede azalıyor. Kalpte oksijen açlığı oluşur ki, bu da göğüs ağrısına neden olabiliyor. Tıkalı Bir Arter Daralmış olan arterin bir pıhtı ile tam olarak tıkandığı durumda bir kalp atağı (miyokard enfarktüsü) geçiriliyor. Oksijen yönünden zengin kan yokluğunda o bölgedeki kalp kasları kalıcı olarak hasar görüyor. 85 K 1. Nefes Darlığı Genellikle yürüme ve koşma sırasında hızlı soluma ve buna rağmen rahat nefes alamama duygusu (hava açlığı) olarak kendini belli ediyor. Göğüs ağrısı şikayetlerinde olduğu gibi, nefes darlığı da dinlenme halinde gelebiliyor ve bu durum ciddi bir kalp hastalığının habercisi olabiliyor. Ancak bazı akciğer hastalıkları da (astım, amfizem gibi) benzer belirtilere yol açabiliyor ve gerçek sebebin kalpten mi, yoksa akciğerden mi kaynaklandığının anlaşılması çok zorlaşıyor. Bu gibi durumlarda bir kalp uzmanının ileri incelemeler yaptırıp (hatta bazen akciğer uzmanı ile birlikte çalışarak) hastanın gerçek sorununu saptaması gerekebiliyor. 2. Çarpıntı K Kalp damar hastalığı 4 farklı şekilde kendini belli ediyor. 1 Ani ölüm: Beklenmedik bir şekilde şikayetlerin başlamasından sonraki 1 saat içinde gerçekleşen ölüm olarak tanımlanıyor. Tüm ölümlerin yüzde 12’si ani ölüm şeklinde gerçekleşiyor. Ani ölümlerin yarısı da kalp ve damar hastalıklarına bağlı nedenlerle ortaya çıkıyor. Özellikle de kalp krizinin payı oldukça yüksek. Kalp kriziyle sonuçlanan hastalığın belirtilerinin başında birden başlayan göğüste baskı, yanma, ağırlık ve sıkıntı hissi geliyor. Sonrasında bunlara soğuk terleme, bulantı ve kusma eşlik edebiliyor. Maalesef ki, bu hastaların yarısı hastaneye ulaşamadan hayatını kaybediyor. Ani ölüm dışında, koroner kalp hastalıkları tüm gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, ülkemizde de ölüm nedenleri içinde ilk sırayı alıyor. 2 Kalp krizi: Kalp krizi, kalp damarının aniden tıkanması sonucu oluşuyor. Toplumda yıllık görülme yüzdesi 0.6. Belirtileri arasında; hastanın göğsünde yanma, baskı ve sıkışma hissi bulunuyor. Bu şikayetlerin çeneye ve kollara doğru 86 yayılması da söz konusu olabiliyor. Bulantı ve kusmaya soğuk terlemenin eşlik etmesi tanının güçlenmesini sağlıyor. ikayetler aniden başlıyor. Hastanın bulunduğu yerden, zamandan ve aktivitesinden bağımsız gelişiyor. ikayetler 30 dakikadan fazla sürüyor. Bu durumdaki kişilerin, derhal bir ambulansla en yakın kalp merkezi veya hastanenin acil servisine götürülmesi gerekiyor. Hayati tehlike söz konusu olduğu için bu durumda en etkili müdahale, hastanelerde yapılabiliyor. Ancak riski büyük olsa da, her kalp krizi ölümle sonuçlanmıyor. 3 Kalp krizi öncesi durum: ıhtı tarafından tıkanmaya meyilli, tıkanan, kendiliğinden açılan kalp damarı bulunuyor. Bu durumun yarattığı şikayetler kalp krizi ile aynı. Ancak şikayetlerin şiddeti daha az olabileceği gibi, şikayetlerin süresi de gün boyu devam edebiliyor. Bu durum acil müdahale gerektirdiği için hastaların en yakın acil servise götürülmesi öneriliyor. Kalp hızının aniden çok yükselmesi (dakikada 100-300 arası atım gibi) veya çok düşmesi (dakikada 30-40 atım gibi) sonucunda veya düzensiz kalp atışlarına bağlı olarak kalbin olduğu yerde hissedilen çarpıntı duygusudur. 3. Senkop (Bayılma) Genellikle ayakta dururken birdenbire bilinç kaybına uğranması, yere yığılma ve kısa bir süre sonra kendine gelme halidir. Son derece ciddi bir kalp hastalığının belirtisi olabileceği gibi, diğer çok sayıdaki daha az ciddi sebeplerden de kaynaklanabiliyor. 4 Egzersizle gelen göğüs ağrısı: Herhangi bir iş yaparken gelen baskı şeklindeki göğüs ağrısı da, kalp damar hastalığının belirtilerinden biri. Yürürken, merdiven ve yokuş çıkarken, yemek sonrası veya soğuk havalarda yürürken göğsünüzde baskı, yanma, ağırlık hissi oluşabiliyor. Bu ağrının özelliği yürümeyi bıraktığınız an azalması ve kendiliğinden (5 dakikadan kısa bir süre içerisinde) kaybolmasıdır. Bazı durumlarda ise bazen sol omuz, sol kolun iç kısmı, boyun ya da alt çene ve sırttaki kürek kemiklerinin arasına da yayılabilmesi veya öncelikle bu bölgede hissedilebilmesidir. edeni ise, kalp damarınızda yavaş yavaş oluşan daralmadır. En kısa sürede hekime başvurarak uygun tedavinin başlanması çok önemlidir. Kalp damar hastalıkları rastlantısal bir şekilde oluşmuyor. Bazı risk faktörlerinin sonucunda ortaya çıkıyor. İşte bu risk faktörleri kontrol altına alınmadığı sürece herhangi bir inceleme normal çıksa bile (buna anjiyografi dahil) kalp krizi riski ortadan kalkmıyor. Hipertansiyon: Tansiyon hastalığının yüzde 5’i genetiktir. Ancak hasta, genetik olarak eğilimli doğduğu bu hastalığın başlangıç sürecini belirleyebiliyor. Yaşam tarzına bağlı olarak bu süreci erteleyebiliyor ya da tam tersi öne alabiliyor. Tansiyon, damarlardaki kanın hızlı ve şiddetli’ akması anlamına geliyor. Bu hızlı akan kan; beyin, böbrek ve kalp gibi organları beslerken hasara uğratıyor. aman içerisinde de birden ortaya çıkan felç, kalp krizi ve böbrek yetersizliği şeklinde çeşitli organ hasarlarına neden olabiliyor. eki normal ve normal olmayan tansiyon nasıl biliniyor ormal tansiyon demek, büyük tansiyonun 120 mmHg ve altı, küçük tansiyonun ise 80 mmHg ve altında olması anlamına geliyor. Ancak yaşla birlikte atardamardaki sertlik artıyor ve kanın akışı hızlanıyor. Sonuçta, tansiyon yükselmiş oluyor. Yüksek tansiyonun kalbe zarar verme biçimini ise şöyle açıklayabiliriz: Yüksek basınca maruz kalan damar duvarı hasara uğruyor ve kandaki yağ partiküllerinin damar yüzeyine sıvanmasına ve birikmesine sebep oluyor. aman içerisinde bu birikim kalp damarlarında darlığa veya aniden tıkanmaya yol açabiliyor. ücudun motorunun kalp olduğu düşünülürse, yüksek tansiyonun bu motoru sürekli yüksek devirde çalıştırması anlamına geliyor ki, bu da uzun vadede kalbin zarar görmesine neden oluyor. e var ki, tansiyon hastalarının yüzde 50’si böyle bir hastalığı olduğunu bilmiyor. Çünkü yüksek tansiyon bu hastalarda şikayete neden olmuyor. Bu risk faktörünü ortadan kaldırmak için tansiyonun istenen düzeylere çekilmesi gerekiyor. Tansiyonu istenen düzeylere çekmek hasta ve hekimin işbirliği ile gerçekleştirilebiliyor. Büyük tansiyonu 120-150, küçük tansiyonu 80- 0 arasında seyreden bireylere öncelikle yaşam tarzı değişikliği öneriliyor. Tansiyonu 2-3 kez 160 mmHg üzerine çıkan hastalara doğrudan ilaç başlanıyor. Ancak bu hastaların yaşam tarzı değişikliğini mutlaka benimsemeleri gerekiyor. Kilo verme, yaşam tarzı değişikliğinde çok önemli bir etken. erilecek her 10 kilo başına büyük tansiyonda 20 mmHg’lık bir düşüş sağlama olanağı bulunuyor. Meyve sebze ağırlıklı beslenme ile 8 mmHg, tuz kısıtlaması ve fiziki aktivitenin artırılması ile 8’er mmHg’lık düşüş sağlanabiliyor. Yine alkol alımının kısıtlanması ile 5 mmHg’lık bir düşüş sağlanabiliyor. Tansiyon ilacı başlandıysa hastanın bu ilacı ömür boyu kullanması gerekiyor. Sigara: Sadece akciğerlerimize değil kalbimize de büyük zarar veriyor: Sigara kandaki pıhtılaşma faktörlerini harekete geçiriyor. Kalp hızını ve tansiyonu artırıyor. Kalp damarlarındaki yağdan zengin madde baloncuklarının patlama sürecini başlatıyor. ücudu bu kadar olumsuz etkileyen sigaranın içim miktarı, kalp krizi geçirme riskiyle de doğrudan ilişkili. Kalp hastalığı geçirme açısından sigara içenler, içmeyenlere göre 3 kat daha riskli. asif içici olmak da aynı sonuca yol açıyor; kalp krizi geçirme ve kalp krizinden ölme riski bir buçuk kat artıyor. Sigarayı bırakmak ise oldukça avantajlı. Sigaranın bırakılmasından bir yıl sonra kalp damar hastalığından ölüm riski yüzde elli oranında azalıyor. 5 yıl sonra ise bu risk sigara açısından sıfırlanıyor. Sigaranın bırakılması için hekimden yardım alınması öneriliyor. Kan yağlarındaki yükseklik: Kan yağlarının yüksek olması en önemli risk faktörü kabul ediliyor. Kalp damarlarında darlık oluşumuna yol açan kan yağlarındaki yükseklik düşürüldüğünde, kalp krizi geçirme ve kalp krizinden hayatını kaybetme riski azalmış oluyor. 3 çeşit kan yağı olduğu biliniyor. Bunlar; kötü kolesterol ( D ), iyi kolesterol (HD ) ve trigliserid. D kolesterol en önemli kolesterol, çünkü tedavi, daha çok kötü kolesterole göre düzenleniyor. D kolesterolün olması gereken düzey, kişiden kişiye veya hastadan hastaya göre değişiyor. öyle ki, eğer kolesterolü yüksek Diyabet: Tip 2 diyabeti olanlarda kalp damar hastalığına yakalanma riski 4 kat, tip 1 diyabette ise 10 kat artıyor. Şeker hastalığı olanlar en az kalp damar hastalığı olanlar kadar risk taşıyor. Özellikle kalp krizi ve felç geçirme olasılığının yanında ani ölüm riskleri de yükseliyor. Bu nedenle diyabet hastalarının gizli kalp damar hastalığı ve gizli kalp krizi geçirme olasılığı yüksek olduğu için yılda en az bir kez kardiyolojik muayeneden geçmeleri ve mevcut risk faktörlerinin daha şiddetli tedavi edilmesi çok önemli. Örneğin tansiyonu 140 mmHg olan normal bireye tansiyon ilacı önerilmezken, diyabet hastasında mutlaka ilaç başlanmalı. Yine kötü kolesterolü (LDL) 120 mg/dl olan normal bireye hiçbir öneride bulunulmazken, şeker hastasının değerini 100’ün altına çekmek için ilaç tedavisine başlanıyor. 87 bir hastaysanız, mutlaka doktorunuza riskinizi hesap ettirmelisiniz. Böylece doktorunuzdan 10 yıl içinde kalp krizi geçirme ve kalp krizinden hayatınızı kaybetme riskinizi öğrenebilirsiniz. Çünkü kan yağlarının ne kadar düşürüleceği, hangi değerlerin normal kabul edileceği risk hesabına göre yapılıyor. Örneğin şeker hastalığı veya kalp damar hastalığı olan bir kişide D kolesterol 100 mg dl üzerinde ilaç başlarken, risk faktörü olmayan bir hastada D kolesterol 1 0 mg dl üzerine çıkarsa ancak ilaç başlanıyor. İyi kolesterol (HD ) değerlerinin yüksek olması kalp damar hastalığı riskini azaltıyor. Trigliserid değerleri ile iyi kolesterol değerleri ters orantılı. İyi kolesterolün kadınlarda 60 mg dl, erkeklerde 50 mg dl üzerinde olması kalp damar hastalığı riskini azaltıyor. 20 yaşından sonra her sağlıklı bireyin 5 yılda bir; eğer tansiyon, yüksek kolesterol, şeker hastalığı, kalp hastalığı varsa en az yılda bir kan yağlarını ölçtürmesi öneriliyor. Genetik miras: Bir diğer risk faktörü ise İlaç tedavisi: Kalp damar hastalığı teşhis edilmemiş (birincil koruma) ve edilmiş (ikincil koruma) hastalarda ilaç tedavisi farklılık gösteriyor. Her kalp damar hastasının her gün 100-300 mg aspirin kullanması gerekiyor. Ancak her sağlıklı bireye aspirin kullanması önerilmiyor. Yalnızca sağlıklı birey olmasına rağmen 10 yıllık kalp krizi geçirme olasılığı yüzde 6’nın üzerinde çıkan kişilerin de aspirin kullanması öneriliyor. Yine birincil korumada hastaların diyabet ve tansiyon ilaçlarını düzenli kullanmaları önemli. Birincil ve ikincil korumada kolesterol ilaçlarının başlama kriterleri de farklı. Diğer kullanılan ilaç grupları hemen hemen aynı. K A genler. 1. dereceden erkek akrabalarında kalp damar hastalığı bulunan kişiler risk altında sayılıyor. Böyle bir risk bulunan kişilerin günlük yaşamda beslenmeden egzersize kadar kalp sağlığını etkileyen bir dizi faktör konusunda dikkatli olması ve gerekiyorsa değişiklik yapması gerekiyor. Beslenmede Akdeniz diyetinin benimsenmesi, özellikle doymuş yağlardan kaçınılması öneriliyor. Egzersiz yapılması da büyük önem taşıyor. Uzmanlar haftada en az 3-4 gün, günde en az 20-30 dakika yürüyüş yapılması gerektiğini söylüyor. Kalp damarlarındaki yerel daralmaların cerrahi olmayan bir yol ile açılması işlemine koroner anjiyoplasti (balonla damar açılması) adı veriliyor. Kasık atardamarlarından girilerek, kalbin damarlarına doğru itilip buraya yerleştirilen ‘kılavuz tel’ aracılığıyla sönük durumdaki balon, bu kılavuz tel üzerinden kaydırılarak darlığın olduğu bölgeye yerleştiriliyor ve dışarıdan verilen basınçla şişirilip (yaklaşık 3 cm. boyunda ve 3-4 mm. eninde) kalp damarı tıkanıklığı açılmış oluyor. Ayrıntılı bilgi için bkz. Sayfa 36 Kilo: Kilo sorunu ve göbek tipi yağlanması Koroner arter bypass cerrahisi, tıkalı veya daralmış olan arter kısmın ötesinde başka bir yol oluşturarak, kalbin yeniden beslenmesine olanak tanıyor. Birden fazla tıkalı damar durumunda birden fazla bypass işlemi gerçekleştiriliyor. Bypass yapmak üzere kullanılacak damar ya da diğer adıyla greftler göğüs, kalp ya da bacaktan alınarak tıkalı koroner artere bağlanıyor. Sıklıkla kullanılan greftler olanlarda kalp hastalığına zemin hazırlayan diyabet, tansiyon, kolesterol yüksekliği oluşum riski artıyor. Bu nedenle kilonun normal sınırlarda tutulması büyük önem taşıyor. Kadınlarda bel çevresinin 88 cm., erkeklerde 102 cm. üzeri olması göbek tipi yağlanma olduğunu gösteriyor. Eğer bu ölçülerin üzerinde iseniz, diyetisyene başvurmanız öneriliyor. 88 Kalp damar hastalığı teşhisi konan hastalara 3 farklı tedavi yöntemi uygulanıyor. Bunlar ilaç tedavisi, perkütan koroner girişimler ve açık kalp ameliyatı. Bunların içerisinden en uygun tedavi şekline hasta ve doktor birlikte karar veriyor. B göğüs duvarından alınan meme atardamarı, koldan alınan aort damarı ve bacaktan alınan toplardamarı oluyor. Ayrıntılı bilgi için bkz. Sayfa 37 M Endoskopik cerrahi ile minik kesiden büyük ameliyat Minimal invaziv bir teknik olan endoskopik cerrahide, özel endoskopik cihazlar ile göğüs bölgesine açılan küçük kesilerin içerisinden açık kalp operasyonları gerçekleştirilebiliyor. Ameliyat sırasında cerrahi enstrümanlar, tamamen cerrahın kendi kontrolünde oluyor. Endoskopik yöntem ile koroner bypass işlemi, kapak tamirleri, kapak değişim işlemleri, kalp deliklerinin kapatılması ve ritim tedavisi için ablasyon işlemleri uygulanabiliyor. Ayrıntılı bilgi için bkz. Sayfa 40 Robotik cerrahi, hassas operasyon Ameliyat amaçlı geliştirilmiş bir robot, cerrahların yönlendirmesi sonucunda operasyonu gerçekleştiriyor. Robotik cerrahinin endoskopik cerrahiden temel farkı, cerrahın bir monitörden izleyerek robotun kollarını uzaktan kumanda ederek çalıştırmasıdır. Ameliyat sırasında cerrah, hastanın yattığı masanın biraz ilerisinde bulunan, ameliyatı kumanda edebileceği bir konsola oturuyor. Bu konsoldan görüntü alıyor ve robotun kollarını hareket ettirebiliyor. Cerrah da, bu görüntüler eşliğinde, bir cerrah eli gibi hareket edebilen robotun diğer kollarını harekete geçirerek zor ve hassas bir ameliyatı gerçekleştiriyor. Ayrıntılı bilgi için bkz. Sayfa 41 info K 20-30 H Günde 104 bin kez atarak vücudumuza kan pompalamak gibi büyük bir görevi üstlenen kalbimiz, yaklaşık yumruğumuz büyüklüğündedir. Ağırlık olarak da yaklaşık 280-300 gramdır. 280-300 gr 89 biliyor musunuz? Kalp Kri̇zi Göğsünüzde aniden ortaya çıkan ağrı ve sıkışma hissiyle başlayan kalp krizinde erken müdahale çok önemli. Erken müdahale hem hayati riskin azaltılmasını hem de kalp kasının zarar görmeden kurtulabilmesini sağlayabiliyor. Diyabet, aşırı kilo, kötü beslenme ve hareketsizlik gibi kalp hastalıklarına yol açabilecek faktörlerde yapılacak olumlu değişiklikler, hastalığın ortaya çıkmasını geciktirebiliyor. 90 Kalp krizinde erkekler, kadınlara göre daha riskli. Bunun nedeni ise, kadınlarda bulunan östrojen hormonunun, damarların yapısını güçlendirmesi. Ancak kadınlarda menopoz döneminde östrojen hormonu azaldığı için bu koruma ortadan kalkıyor. Nedir? Kalp krizi, kalbi besleyen koroner arter damarlardan veya dallarından herhangi birisinin tıkanmasıyla başlıyor. Bu durumda geriye dönüşü olmayan kalp kası hasarı oluşuyor ya da ölüme neden olan kalp krizi (akut miyokard enfarktüsü) meydana geliyor. Kalp krizi, koroner kalp hastalıklarının içinde en acil ve en ağır seyreden durumların başında geliyor. Risk faktörleri neler? Kalp krizi riskini artıran 2 önemli risk faktörü var: Bunlardan birincisi değiştirilemeyen riskler olarak isimlendiriliyor. Genetik faktörler, yaş, erkek olmak, bu ilk gruba giriyor. Ailesinde erken yaşta kalp krizi öyküsü olanlar ve erkekler, kalp krizi için daha büyük bir risk altında. iskleri yaşla birlikte artıyor. İkinci risk faktörlerine ise değiştirilebilen riskler adı veriliyor. Bu risk faktörlerini azaltmak kişinin çabalarına bağlı. Sigara kullanımı, yüksek kan basıncı (hipertansiyon), diyabet hastalığı, kan yağlarının yüksek olması ve yüksek vücut ağırlığı yani obezite, değiştirilebilir gruba giriyor. Ancak bu risk faktörlerinin tamamına sahip biri, en üst düzeyde kalp krizi riskini de beraberinde taşıyor. Bu nedenlerle kalp krizi geçirme riskini önceden öğrenmek oldukça önemli. Kalp krizi riski toplumdaki bazı bireylerde daha yüksek oranda görülüyor. Bu nedenle, tüm bireylerin risk analizine tabi tutularak yüksek riskli olanların belirlenmesi ve risk azaltıcı önlemlerin uygulanması hayat kurtarıcı olabiliyor. Belirtileri Kalp krizinin temel belirtisi, göğüs ağrısı. Klasik hastada bu göğüs ağrısı şiddetli, baskı ya da basınç tarzında, ezici, sıkıştırıcı bir ağrı ve göğsün sol yarısında ya da göğüs kemiğinin altında hissediliyor. Ağrı sol kola, alt çeneye, sırta da yayılabiliyor. Daha nadir olarak sadece bu yayılma bölgelerinde de hissedilebiliyor. Özellikle yaşlı veya diyabet hastası olanlarda belirtiler farklı olabiliyor. Bu kişiler halsizlik, bayılma, nefes darlığı gibi belirtileri hissedebiliyor ve bu durumlarda da akıllarına kalp krizinin gelmesi gerekiyor. Tüm hastalarda sıklıkla soğuk ter dökme, bulantı, kusma gibi belirtiler de olabiliyor ve kalp krizi dışındaki tanıları akla getirerek değerli zamanın yitirilmesine yol açabiliyor. Kalp krizinin belirtilerini bilmek, böyle bir durumla karşılaşan bireyin zaman kaybetmeden tıbbi bakıma ulaşabilmesini sağlıyor. Çünkü kalp krizinde erken müdahale çok önemli. Erken müdahale hem hayati riskin azaltılmasını hem de kalp kasının zarar görmeden kurtulabilmesini sağlayabiliyor. Tanı yöntemleri neler? Kalp krizi tanısı hekim tarafından konulabiliyor. Bu tanı için en önemli iki bilgi, hastanın yakınmaları ve EKG’sinin değerlendirilmesiyle sağlanıyor. EKG bulguları tipik olarak kalp kriziyle uyumluysa ve hastanın yakınmaları da kalp krizine uyuyorsa, tanı konuluyor ve derhal tedaviye başlanıyor. Bazı durumlarda EKG bulguları belirgin olmayabiliyor. Bu durumda kalp kasının zarar görmesi sonucu kanda yükselen bazı enzimler ölçülüyor. Bu kan tahlilleri tanı koymada yardımcı olsa da, ancak belirli bir süre geçtikten sonra yükselmesi gibi bir dezavantajı bulunuyor. Bu nedenle uzmanlar ekokardiyografi ya da anjiyografi tetkiklerini isteyebiliyor. Tıkanan kalp damarları nasıl açılıyor? Tıkanan kalp damarının açılması iki yöntemle olabiliyor. Bunlardan birincisi, pıhtı eritici ilaçların damar yoluyla verilmesi. Bu işlem koroner yoğun bakım ünitesinde uygulanıyor. Başarı şansı, tıkanan damarın anjiyoplasti ve stentle açılması yöntemine göre daha düşük olduğu için, acil anjiyo laboratuvarı ve ekibine ulaşmanın mümkün olmadığı durumlarda yapılıyor. İkinci ve daha etkin yöntem ise tıkanan damarın acil kalp anjiyosuyla belirlenip anjiyoplasti ve stentle açılması. Bu tedavi yöntemi yüksek başarı oranına sahip olsa da, deneyimli ve hemen müdahale edebilecek bir ekip ve gerekli ekipmanlara ihtiyaç duyuluyor. Bu yöntemde kalp damarındaki tıkanıklık, kasık ya da el bileği damarından giriş yapılıp damar içerisinden kalbe ulaştırılan bir tel geçirildikten sonra bir balon yardımıyla gideriliyor ve tekrar tıkanmaması için stent denilen kafes benzeri bir materyal yerleştiriliyor. Bu şekilde damarın açılması, kalp işlevinin uzun vadede bozulması riskini önemli ölçüde azaltıyor. Hastane sonrası bakım çok önemli Kalp krizi sonrası bakım ve tedavi çok önemli. İkinci bir kriz her zaman çok daha büyük risk taşıyor. Bu nedenle hasta taburcu olmadan önce detaylı bir risk değerlendirmesi yapılıyor. Kalp krizine yol açan faktörlerin tümü gözden geçiriliyor ve bunları ortadan kaldırmaya yönelik girişim planlanıyor. Bu bakımda, yaşam tarzı değişiklikleri, rehabilitasyon, diyet danışmanlığı ve ilaç tedavilerinin yer alması gerekiyor. Bu aşamada hastanın hekimiyle yakın irtibatını kesmemesi, eğitim sürecini aksatmaması Acil tedavinin hayati önemi var Kalp krizi tanısı konulduktan sonra acil tedaviye başlanması gerekiyor. Bu tedavinin iki amacı var: Kalp krizi nedeniyle yaşam kaybını engellemek ve kalp kasının zarar görmesini önlemek. Kalp krizi nedeniyle olan ölümlerin en büyük nedeni, ölümcül kalp ritim bozuklukları. Bunlar kalp krizinin ilk saatlerinde daha çok görülüyor. Bu nedenle kalp krizi tanısı alan hastanın koroner yoğun bakım ünitesine yatışı yapılıyor. Burada kalp işlevleri makinelerle sürekli izleniyor ve olası bir düzensizliğe hemen müdahale edilebiliyor. Kalp krizi tedavisinde diğer önemli amaç, tıkanan damarın açılarak kalp kasının zarar görmesini engellemek. Eğer kalp krizinin ilk 1 saati içerisinde damar açıcı tedavi uygulanabilirse, kalp kasının zarar görmesi büyük ölçüde engelleniyor. Bu nedenle tedavide ilk 60 dakika “altın saat” olarak adlandırılıyor. Damar daha uzun süre tıkalı kalırsa, kalp kası geri dönüşsüz şekilde hasar görüyor ve hasta kalp krizini atlatsa bile uzun dönemde kalp yetmezliği gelişebiliyor. Bu ise uzun dönemli sağ kalım ve hayat kalitesi için çok olumsuz bir faktör. ve tedavisinin bir parçası olması gerekiyor. Kalp krizine yol açan etkenlerle yeterince mücadele edilmezse, kalp krizinin tekrarlama olasılığı yüksek. Sigaranın bırakılması, düzenli ve kontrollü biçimde egzersizlerin yapılması, uygun diyet ile ideal kiloya ulaşılması, yüksek tansiyon, diyabet hastalığı, kan yağları yüksekliğinin tedavi edilmesi büyük önem taşıyor. Ayrıca verilen ilaç tedavilerine uyum sağlanması ve aksatılmaması da uzun dönem sağ kalımı ve yaşam kalitesini olumlu etkiliyor. 91 Kalp Kapa ı Hastalıkları İ Kalbimizin 4 kapağı var. Gün boyu dinlenmeden açılıp kapanıyor. Ancak yeterli açılmadığında ya da kapanmadığında çeşitli sağlık sorunlarının oluşmasına neden oluyor. Üstelik hastalığın başlangıcında bazen hiçbir belirti vermeyebiliyor. Yıllarca bu sorunlarla yaşayan ama haberi olmayan pek çok kişi bulunuyor. 92 Nedir? Kalp kapağı hastalıklarından bahsetmek için öncelikle kalbin yapısından kısaca söz etmek gerekiyor. Kalbin 4 odacığı bulunuyor ve bunlar iki kulakçık ile iki karıncıktan meydana geliyor. Kalbin sağ ve sol kısmını birbirinden ayıran bölmeler var. Bu bölmeler sağ taraftaki kanın sol tarafa geçmesine engel oluyor. İşte kalbimizde bulunan toplam 4 adet kapak, bu boşluklardaki kanın tek yönde dolaşmasını sağlıyor. ücudumuzdaki toplardamarlardan dönen kirli kan ilk olarak sağ kulakçığa geliyor, buradaki kapağın (triküspit kapak) açılmasıyla sağ karıncığa geçiyor, buradan da pulmoner kapağın açılmasıyla temizlenmek için akciğerlere pompalanıyor. Temizlenmiş kan ise sol kulakçığa geldikten sonra mitral kapağın açılmasıyla sol karıncığa ulaşıyor. Aort kapağının açılmasıyla da temizlenmiş olan kan tüm vücudumuza dağılmak üzere aorta pompalanıyor. İşte bu dinlenmeksizin gerçekleşen açılıp kapanma işlemleri sırasında, kapaklar yeterli kapanamaz veya yeterli açılamazsa ya da her ikisi birden olur, yani ne tam açılma ne de tam kapanma sağlanamazsa, kalp kapağı hastalıkları meydana geliyor. Hafif kapak hastalıklarının çoğunda sadece düzenli doktor kontrolleri yeterli oluyor. Şikayeti olanlarda, yakınmalarına ve kapak hastalığının cinsine göre bazı ilaçlar öneriliyor. Balon Tedavisi ile damar darlığı gideriliyor Nedenleri neler? Kapak hastalıkları doğumsal nedenlere bağlı olabileceği gibi, çocuklukta geçirilen ateşli romatizma nedeniyle veya yaşlılığa bağlı kireçlenmeler sonucunda da gelişebiliyor. Ayrıca enfeksiyon, kapağın gevşek yapıda olması nedeniyle geçirilen kalp krizi sonucunda, kalp yetersizliklerinde ve bazı hastalıklarda ortaya çıkabiliyor. Belirtileri neler? Kapak hastalıklarında şikayetler, hangi kapakta sorun olduğuna bağlı olarak değişkenlik gösteriyor. Hastalığın erken dönemlerinde kişinin hiç yakınması olmayabiliyor ve bazen yıllarca bu şekilde yaşayabiliyor. Kapak rahatsızlığı arttıkça, kişide bulgular ortaya çıkmaya başlıyor. Bunlar genel olarak çabuk yorulma, halsizlik, çarpıntı, tıkanma hissi, nefes darlığı ve vücutta sıvı toplanmasının bir göstergesi olan ayaklarda şişlik ile kendini belli ediyor. Bazı kapak hastalıklarında ise baş dönmesi, göğüs ağrısı, hatta bayılma yakınmaları da görülebiliyor. Tanı yöntemleri neler? Kapak hastalıklarının tanısı, bu yakınmalar başlamadan, hastanın herhangi bir nedenle doktora gidip normal muayenesinde kalbi dinlenirken üfürüm duyulmasıyla tamamen rastlantısal olarak konabileceği gibi, yakınmalar geliştiğinde bazı özel tanı yöntemleriyle de ortaya çıkarılabiliyor. Darlık bulunan kapaklara uygulanan bir yöntem. En sık mitral kapağa yapılıyor. Hasta lokal anestezi alıyor. Kasıktaki damardan giriliyor, kalbin odacıklarına ulaştıktan sonra hasta olan kapağa kateter ilerletiliyor. Dar olan kapağa gelince, orada sosis şeklindeki balon şişiriliyor ve darlık olan kapak yaprakçıkları bu yüksek basınç altında bir süre kalınca balon indiriliyor, kapaktaki ciddi darlık ortadan kaldırılmış oluyor. Ayrıntılı bilgi için bkz. Sayfa 36 M İ Minik kesiden büyük ameliyat Minimal invaziv bir teknik olan endoskopik cerrahide, özel endoskopik cihazlar ile göğüs bölgesine açılan küçük kesilerin içerisinden açık kalp operasyonları gerçekleştirilebiliyor. Ameliyat sırasında cerrahi enstrümanlar tamamen cerrahın kendi kontrolünde oluyor. Ancak cerrahi alanın görüntülenmesi için endoskopik kamera kullanılabiliyor. Ayrıntılı bilgi için bkz. Sayfa 40 Robotik cerrahi ile hassas operasyon Ameliyat amaçlı geliştirilmiş bir robot, cerrahların yönlendirmeleri sonucunda operasyonu gerçekleştiriyor. Robotik cerrahinin endoskopik cerrahiden temel farkı, cerrahın bir monitörden izleyerek robotun kollarını uzaktan kumanda ederek çalıştırmasıdır. Ameliyat sırasında cerrah, hastanın yattığı masanın biraz ilerisinde bulunan, ameliyatı kumanda edebileceği bir konsola oturuyor. Bu konsoldan görüntü alıyor ve robotun kollarını hareket ettirebiliyor. Robotun 4 kolu var. Bunlar 540 derece dönme ve 6 yöne hareket etme özelliğine sahip. Kollardan biri, aslında bir kamera. Yüksek çözünürlükte 3 boyutlu görüntüyü, 10 kat büyüterek monitöre yansıtıyor. Görüntünün 3 boyutlu olması, cerraha operasyon sırasında derinlik hissi kazandırıyor, bunun sonucunda ameliyat bölgesini çok daha net ve ayrıntılı olarak görebilmesini sağlıyor. Cerrah da, bu görüntüler eşliğinde, bir cerrah eli gibi hareket edebilen robotun diğer kollarını harekete geçirerek zor ve hassas bir ameliyatı gerçekleştiriyor. Ayrıntılı bilgi için bkz. Sayfa 41 Klasik cerrahi ile kalp kapağı takılıyor Kalp içinde, kanın kalp içindeki akış yönünü belirleyen 4 kapak bulunuyor. Bu kapaklar zamanla ve çeşitli sebepler nedeniyle (doğuştan kalp romatizması, kireçlenme veya kapak iltihabı) görevini yapamaz hale geliyor. Kapaklarda daralmalar veya yetersizlikler ortaya çıkıyor. En sık ‘arıza’ görülen kapaklar, aort ve mitral kapak adı verilenler. Bu durumda bozulmuş olan kapaklar çıkarılıyor ve yerine ‘yapay kalp kapağı’ takılıyor. Bu işlem de, bypass ameliyatında olduğu gibi bir açık kalp ameliyatı gerektiriyor. Yapay kapak olarak, mekanik kapak veya biyolojik kapak seçenekleri bulunuyor. Mekanik kapaklar daha dayanıklı ancak ömür boyu kan sulandırıcı ilaç (coumadin) kullanımı gerektiriyor. Biyolojik kapaklar ise daha kısa ömürlü ancak kan sulandırıcı ilaç (coumadin) kullanımına ihtiyaç bırakmıyor. Bazı özel durumlarda ‘arızalı kapak’ değiştirilmek yerine tamir edilmeye çalışılıyor. Bazen bu tamir oldukça zor bir teknik gerektirebiliyor, ancak kalbin kasılma performansı açısından ve coumadin gerektirmediğinden, yapay kapaklara göre daha çok tercih ediliyor. 93 A Coumadin tedavisi için l İlacınızı tarif edildiği şekilde ve her gün aynı saatte alın. l Protrombin zamanı (PT) testini doktorunuzun söylediği zamanlarda düzenli olarak yaptırın. l Eğer Coumadin dozunuzu almayı unuttuysanız ve gece saat 24:00’ten önce hatırladıysanız, ilacınızı alabiliyorsunuz. Ancak gece yarısını geçtikten sonra hatırladıysanız, ertesi güne kadar beklemeniz ve sadece o gün için belirtilen miktar kadarını almanız gerekiyor. Asla iki günlük dozu bir seferde almayın. Eğer iki veya daha fazla gün üst üste ilacı almayı unuttuysanız doktorunuzu arayın, doz değişimi gerekebilir. l İlacı alırken mutlaka bir takvime işaretleyin. l Coumadin’i doktorunuz söylediği müddetçe (gerekirse hayatınız boyunca) kullanın. l Kanamalara dikkat edin. Eğer bir şeylerin normal olmadığını hissediyorsanız, sorunuz varsa, doktorunuza danışın. Antikoagülan tedavisi için l Doktorunuz size kanınızın sulanması için antikoagülan tedavisi başlamayı uygun görebilir. Antikoagülan ilaçlar kanın pıhtılaşma hızını kontrol ediyor, böylece damarlarınızda veya kalbinizde pıhtı oluşmasını önlüyor. Eğer bir pıhtı varsa, bunun büyümesini ve vücudunuzun başka bir yerine gitmesini engelliyor. Coumadin, oluşmuş olan pıhtıyı eritmiyor. Bu nedenle coumadin (antikoagülan ilacınız) hakkındaki bilgileri edinerek doğru ve düzenli kullanmanız tedavinizin başarısını artırıyor, komplikasyon ihtimalini azaltıyor ve tedavi altındayken gündelik hayatınızı sürdürmenize yardımcı oluyor. l Pıhtılaşma zamanını belirlemek için sizden bazı testleri yaptırmanız istenebiliyor. Bu testler, aldığınız ilacın dozunun yeterli olup olmadığını gösteriyor. Testler doktorunuzun belirttiği zaman aralıklarıyla yapılıyor. Test sonuçları doktora coumadin dozunu ayarlamakta yararlı oluyor ve böylece kanama ile pıhtılaşma arasındaki denge daha iyi sağlanıyor. Elektrokardiyografi (EKG): Kalp ritminin çekilmesiyle başlıyor. Burada kalbin hızı, düzenli atıp atmadığı, kalbi besleyen damarlarda bir sorun olup olmadığı ve kapak hastalıklarına özgü bazı elektriksel değişiklikler inceleniyor. Göğüs Röntgeni: Kalbin büyüklüğü ve akciğerlerin durumu değerlendiriliyor. Ekokardiyografi: Kalp ultrasonografisi olan bu yöntem, ses dalgalarıyla görüntüleme sağlıyor. Hastanın yatarken normal karın ultrasonunda olduğu gibi, göğsüne bir jel sürülerek kalbinin içini açmadan ama açmış gibi görüntüler elde ediliyor. 94 Kalbin odacıklarının büyüklüğü, kalbin yeterli kasılıp kasılmadığı, duvar kalınlıklarının artmış olup olmadığı, damar yapıları ve bunlardaki doğumsal anomaliler ve çapları ile kapakların durumu inceleniyor. Dinleme sırasında duyulan üfürümler değerlendiriliyor. Ayrıntılı bilgi için bkz. Sayfa 34 Kalp Kateterizasyonu: Çoğu zaman gerek kalmıyor. Hasta uyutulmadan yapılan bir işlem. Kasıktan ince kateterler yardımıyla kalp odacıklarına girilerek yapılıyor, ameliyat gereken durumlarda buna koroner anjiyografi yöntemi ilave edilerek koroner damarlarda sorun olup olmadığı da ortaya konuyor. ‘ bir kalp öyküsü K “Arabanın arka koltuğunda gidiyordum. İstanbul trafiği işte yine yoğun, yine ağır ağır ilerliyor. Biraz canım sıkıldı. Sonra göğsümde bir ağrı hissettim. Tuhaf, acı gibi Taksi şoförüne seslendim. Sonrası tamamen karanlık, hiçbir şey hatırlamıyorum. Bayılmışım, gözlerimi açtığımda başımda doktorlar, hemşireler vardı. Hayal meyal hatırlıyorum o anları. Sonra gözlerimi yoğun bakımda açtığımı hatırlıyorum. Tuhaf bir şeydi derin bir sessizlik, beyazlık, garip garip tıbbıi aletler Hastanede olduğumu anladım. Ama başıma ne geldiğini hatırlamıyordum. Bana ne olmuştu Kendime iyice geldiğimde ilk sorum da bu oldu. iddi bir kalp krizi geçirdiğimi söylediler. Ama atlatmıştım. ani hayat bana 2. bir şans vermişti ” K l .K. yaşında. l İşe giderken bindiği takside göğsünde bir ağrı hissetti ve ardından bilincini kaybetti. l Şo ör hastaneye getirdi. l .K. ne es alamamaktaydı ve kalp ritminde ibrilasyon denilen öldürücü bir ritim vardı. l .K. için şok ve resisütasyon yapıldı. l K bulgusu ciddi bir kalp kri i geçirdiğini gösteriyordu. l ıkalı olduğu saptanan kalpte en önemli ön ana damar balon ve ilaçlı stent ile tamamen açıldı. l aburcu olduktan sonra takip edilen .K. hayatını sağlıklı olarak sürdürüyor. biliyor musunuz? Aritmilerin önemli bir kısmı hayati tehlike yaratmıyor. Ancak bazı yapısal kalp hastalıklarının varlığında ve bazen de kalbin özel elektriksel hastalıklarında hayati tehlike söz konusu olabiliyor. Ari̇tmi̇ler B Bazen kalp hastalığı olanlarda bazen de sağlıklı kişilerde ortaya çıkan aritmilerde kalp, farklı şekilde çalışıyor. Hızlı, yavaş ya da duraklayarak sürdürdüğü atışları çarpıntıdan bayılmaya bir dizi belirtiyle kendini belli ediyor. Kalbin farklı çalışma şekline göre geliştirilmiş farklı tedavi yöntemleri bulunuyor. Nedir? Aritmi, kalbin atım hızıyla ilgili sorunların oluşması durumuna deniyor. Sağlıklı kişilerde kalp hızı genel olarak istirahat sırasında dakikada 60-100 vuru dk arasında olarak biliniyor, kalp hızı vücudun ihtiyacına göre anlık değişim gösteriyor. Örneğin istirahat sırasında kalp hızı sağlıklı kişilerde yavaşlıyor, efor sırasında, ateş, stres, heyecan ile normalde kalp hızı artıyor. Nedenleri neler? Aritmiler, genellikle kalp hastalığı olanlarda görüldüğü gibi, kalbinde hiçbir sağlık sorunu olmayanlarda da oluşabiliyor. Bu nedenle öncelikle ritim bozukluğunun ne olduğu, ardından ise zeminde bu ritim bozukluğuna yol açan herhangi bir yapısal kalp hastalık olup olmadığı inceleniyor. Çünkü aritmiler, bazen kalp dışı diğer sistemik hastalıkların bir sonucu (anemi, tiroid bezinin az veya fazla çalışması, bazı hormonal hastalıklar, bazı bağ dokusu hastalıkları gibi) olarak da ortaya çıkabiliyor. Belirtileri neler? itim bozukluğu olan hastaların bir 96 kısmı, bu sorunlarından habersizler. Bu kişilerde aritmi, rutin bir muayene sırasında veya başka bir amaç için elektrokardiyografi çekimi sırasında saptanıyor. Ancak hastaların önemli bir kısmı; çarpıntı, kalp atışlarında düzensizlik, kalbinin duracak gibi olması hissi, göğsünde kuş çırpınma hissi, boşluk hissi, baş dönmesi, bayılma, efor kapasitesinde azalma ve nefes darlığı gibi şikayetler ile başvuruyorlar. Kalp hızının yavaşlamasına yol açan ritim bozukluklarında baş dönmesi, bayılma veya eforla nefes darlığı ve baş dönmesi gibi şikayetler görülebiliyor. Özellikle kalp ritminde duraklama olması ve bu duraklamaların insanların aktif olduğu saatlerde 3 saniye ve üzerinde olması durumunda baş dönmesi ve bayılma gibi şikayetler görülebilir. Ancak özellikle uyku sırasında 3 saniye ve üzeri duraklama görülmesi her zaman anormal sayılmıyor. Kalp hızının çok fazla olduğu durumlarda bayılma ve baş dönmesi gibi şikayetler oluşabiliyor. Özellikle çarpıntı hissi ile birlikte bayılma, baş dönmesi veya göğüs ağrısı gibi eşlik eden şikayetler görülüyor ise bu durumun ciddiyetine işaret ediyor. Tanı yöntemleri neler? Hastanın şikayetleri yeterince uzun süreliyse, şikayetler sırasında elektrokardiyografi çekilmesi oldukça yardımcı oluyor. Ancak bu şikayetler yeterince uzun süreli değilse, o zaman ritim bozukluğunu ortaya koymak için uzun süreli EKG’ye başvurulabiliyor. Özellikle şikayetlerin çok sık olduğu hastalarda Holter izlemi (24 saat, 48 saat, 72 saat, 1 hafta süreli) yapılabiliyor. ikayetlerin çok sık olmadığı hastalarda ise olay kaydedici gibi cihazların uygulanması faydalı olabiliyor. Efor testi, ekokardiyografi, koroner anjiyografi gibi testler ise aritminin türünü saptamaktan çok aritmiye eşlik eden yapısal kalp hastalıklarını dışlamak için kullanılıyorlar. Efor testi ise özellikle eforla ortaya çıkan aritmileri ortaya koymada yardımcı olabilir. (Tanı yöntemleriyle ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Sayfa 26) Diğer yöntemlerle tespit edilemeyen aritmilerde ise girişimsel olarak yapılacak test elektrofizyolojik çalışma. Bu, kasıktaki bir toplardamardan kalbin içine elektriksel kayıt alabilecek özel kateterler yerleştirilerek hastalarda aritmileri uyarabilmek için çeşitli yöntemlerin uygulandığı bir tetkik yöntemidir. Tedavisi İlaç tedavisi Aritminin tipine göre uygulanan ritim düzenleyici ilaçlar mevcut. Bunun yanında aritmiye neden olan, altta yatan herhangi bir başka hastalık varsa onun da tedavi edilmesi gerekiyor. Bazen ilaç tedavisi yeterli olamayabiliyor, bu durumlarda girişimsel yöntemlere başvuruluyor. Cerrahi yöntem Atrial fibrilasyonun ilaç veya A Maze prosedürü Açık cerrahi yöntemle yapılan bu tedavi, hasta kalp akciğer makinesi desteği altındayken, göğüs kafesi ve kalp boşlukları açılarak yapılıyor. Etkinliği yüksek bir tedavi yöntemi. Farklı enerji modelleri ile yapılan ablasyon yöntemleri Farklı tip enerji uygulamasıyla dokuların ablasyonu kalp boşlukları açılarak veya kalp hiç durdurulmadan, kalbin dışından uygulanan yöntemlerle de yapılabiliyor. Kalbin durdurulmadan yapıldığı işlemlerde, göğüs boşluğuna küçük deliklerle giriliyor, göğüs kemiğinin açılması gerekmiyor. Farklı enerji modelleriyle yapılan ablasyon yöntemlerinin birçok çeşidi var. Bunlar; Mikrodalga ablasyon, Lazer ablasyon, Kriyoablasyon, Ultrason ablasyon, Radyofrekans ablasyon olarak sıralanabilir. Ayrıntılı bilgi için bkz. Sayfa 44 97 Aritmi Tedavisinde Kalp Pili ve ICD Kalp pili nedir? Kalp pilleri, bir tür programlanabilir bilgisayar chipleri ile enerji sağlayan bataryaların kombinasyonundan oluşan cihazlardır. Temel olarak göğüs duvarında köprücük kemiğinin hemen altında, cilt altına açılan bir cebe yerleştiriliyorlar. Buradan köprücük kemiğinin altından kalbe giden toplardamara iğne yardımı ile girilerek kalbin içine özel bazı kabloların yerleştirilmesi ve bu kabloların pil sistemi ile birleştirilmesi gerekiyor. Bu işlem, 1-2 saat içinde yapılabilen, lokal anestezi kullanılan küçük bir operasyon olarak kabul ediliyor. Ameliyathane ortamında yapılan işlem sonrası hastanın, hastanede kalış süresi 1-2 gün arasında değişebiliyor. girişimsel yöntemlerle tedavisinin mümkün olmadığı durumlarda cerrahi de uygulanabiliyor. arklı tekniklerin uygulanabildiği tedavide temel amaç, atrial fibrilasyonun tamamen ortadan kaldırılması ve normal ritim düzeninin sağlanması. Bu işlemler herhangi bir açık kalp cerrahisi prosedürünün bir parçası olabileceği gibi, tek başlarına sadece ritm tedavisi için de yapılabiliyor. Ablasyon Tedavisi Ablasyon tedavisi, kasıktaki toplar ve atardamarlardan kalbin içine özel elektrot denilen kabloların yerleştirilmesi ile çarpıntının mekanizmasının ortaya konup çarpıntıya yol açan odak, mekanizma veya elektriksel yolun hasar görmesi esasına dayanan tedavi yöntemi. Bu yöntem, aritmiyi tamamen ortadan kaldıracak kesin tedavi yoludur. 98 Ablasyon tedavisi ile aritmilerde, aritminin türüne göre değişkenlik göstermekle beraber yüzde 60- arası başarı sağlamak mümkün. İşlemin komplikasyon oranı ise yine aritminin türüne göre değişiyor ancak genelde oldukça düşük olduğu biliniyor. En sık damarsal komplikasyonlar görülebiliyor. adir olarak rastlansa da, kalbin normal ileti sisteminin ablasyon işlemi sırasında hasar görmesi sonucu hastaya kalp pili yerleştirilmesi gerekebiliyor. Günümüzde neredeyse her tür aritmide ablasyon tedavisi uygulanıyor. Bunların içinde supraventriküler taşikardiler, atriyal taşikardiler, atriyal flatter, atriyal fibrillasyon, ventriküler taşikardiler, ollf- arkinsonhite sendromu yer alıyor. İlaç tedavileri ise genellikle aritmileri baskılamaya yarayan tedavi yöntemi olarak kabul ediliyor. Kalp pili kimlere takılır? Öncelikle kalp ritminin yavaşlamasına yol açan aritmilerde (hasta sinüs sendromu, AV blok) gibi durumlarda hastaların şikayetlerini gidermek için takılıyor. Genelde tek odacıklı (tek kablo) ve iki odacıklı (iki kablo) türleri bulunuyor. Son 10 yıl içinde ise kalp yetmezliği ve kalbin ileti sisteminde iletinin gecikmesine bağlı olarak, kalbin sol tarafı ile sağ tarafı arasında uyumsuzluğun olduğu hastalarda ise kalp hızında yavaşlama olmasa bile kalp yetmezliği tedavisi amacı ile üç odacıklı kalp pilleri de takılabiliyor. Bu piller ile kalbin kulakçık ile karıncık, iki karıncık arası ve sol karıncığın duvarları arasında bozulmuş olan uyumlu elektriksel uyarının tekrar sağlanmasına çalışılıyor. Hastaların ortalama 5-6 yıllık ömürleri olan pillerden fayda görme oranları yüzde 70 ile 90 arasında değişiyor. ICD (kardiyoverter defibrillatör) nedir? Kalp pili benzeri, dışarıdan programlanabilen kalp pillerine benzeyen cihazlardır. Kalp pilleri gibi kalp hızının yavaşladığı durumlarda kalbi uyarmak dışında, aynı zamanda hayati tehlike arz eden ritim bozuklukları durumunda, bu aritmilerin tanısını koyup tedavisinde uygulanabilecek şok tedavisi gibi tedavileri otomatik olarak sağlıyorlar. Hastaya uygulama biçimi kalp piline çok benziyor. Endokardit K Çeşitli etkenlerle gelişen kalpteki enfeksiyonun tanısı her zaman kolay konulamıyor. Belirtileri ise kalpteki enfeksiyonun olduğu bölge ve bakterinin tipine bağlı olarak değişiyor. Mutlaka tedavi edilmesi gereken endokarditten, özellikle kalp hastalarının korunması gerekiyor. Nedir? Belirtileri neler? Endokardit kalp kapaklarının, kalp ve damarların içte yer alan tabakası olan endotel tabakasının mikrobik enfeksiyonuna deniyor. Doğumsal veya sonradan edinilmiş kalp hastalıkları olan hastalarda görülen anormal kan akımları, endotel tabakasına hasar veriyor ve altındaki kollojeni ortaya çıkarıyor. ibrin ve trombositler bu kollojen üzerinde birikiyor ve bakteri içermeyen bir pıhtı oluşuyor. Özellikle ağız içinde bulunan bakterilerin kan dolaşımına girmesiyle burada enfeksiyon gelişiyor. Erken ameliyat sonrası endokardit; cerrahi bölgenin, yapay kapakların veya yapay malzemelerin cerrahi işlem sırasında bakteriyel kirlenmesinden oluşuyor. Kalp hastaları için ciddi sağlık sorunlarına yol açabilecek endokarditin mutlaka tedavi edilmesi gerekiyor. Kalpteki enfeksiyonun olduğu bölge ve bakterinin tipine bağlı olarak değişiklik gösteriyor. Subakut yani bir süredir devam eden endokarditte, haftalar veya aylar boyunca devam eden ateş, kırgınlık, dalak büyümesi, kalpte üfürüm duyulması, kilo kaybı ile gece terlemeleri görülüyor. Kalbin sol tarafını etkileyen endokarditte beyin, kol ve bacaklar, karaciğer, dalak, böbrekler ve nadiren koroner arterlerde pıhtı atımına bağlı tıkanmalar olabiliyor. Kalbin sağ tarafını etkileyen endokarditlerde ise akciğerlerde sorunlar olabiliyor. Tedavisi Hastalara damar yoluyla verilen antibiyotiklerle en az 4 6 hafta tedavi gerekiyor. errahi, endokardite bağlı kalp yetmezliği bulguları ağırsa veya pıhtı atılması varsa uygulanabiliyor. K İyi diş hijyeni ve gingivitin (diş eti hastalığı) önlenmesi, önemli bir korunma yöntemi. Bu nedenle çocuklara erken dönemde diş fırçalamanın öğretilmesi ve diş çürüklerinin önüne geçilmesi gerekiyor. Bazı girişimler sırasında kan dolaşımına giren bakterilerin ortadan kaldırılması için antibiyotik kullanılması şart. K Diş etleri, diş kökü, ağız mukozasında delinmeye neden olabilen diş girişimlerinde, solunum yolu girişimlerinde, cilt ve kas-iskelet doku girişimlerinde, genitoüriner ve gastrointestinal girişimlerde, korunma önerilmiyor. 99 Kardi̇yomi̇yopati̇ler Kalp Kası Hastalıkları Bazen genetik, bazen de çevresel nedenlerle ortaya çıkan kardiyomiyopatiler, 5 farklı şekilde kendini belli ediyor. Tedavisinde de çeşidine göre kalp nakline uzanan farklı yöntemler bulunuyor. k ardiyomiyopatiler, Dünya Sağlık Örgütü’nün ( HO) 1 5 yılındaki tanımlamasına göre kalp fonksiyonlarının bozulmasına yol açan kalp kası hastalıklarıdır. Kardiyomiyopatiler 4 alt gruba ayrılıyor. Bunlar: K 1. Dilate Kardiyomiyopati 2. Hipertrofik Kardiyomiyopati Dinamik kardiyomiyoplasti 3. Göğüs duvarı kaslarından latissimus dorsi kasının, damar ve sinir paketi intakt kalacak şekilde kalbin çevresine flep şeklinde sarılması ve bu kasın elektriksel stimulasyonu ile kalbin kasılmasının desteklenmesini içeren bir yöntemdir. Kalbin genişlemesinin önlenmesi ve oksijen ihtiyacının azaltılmasını amaçlıyor. Bu yöntem günümüzde sık uygulanmıyor. estriktif Kardiyomiyopati 4. Aritmojenik Sağ entrikül Kardiyomiyopatisi Kardiyomiyopatilerin nedenleri neler? Birçok neden (koroner arter hastalığı, kalp kapak hastalıkları, hipertansiyon, sistemik iltihabi durumlar, metabolik sistemik hastalıklar, çeşitli zehirlenmeler ve genetik nedenler bu tablolardan birine yol açabiliyor. Kalıtsal olup olmamasına göre ise kardiyomiyopatiler primer (genetik ve genetik olmayan) ve sekonder (kazanılmış) olarak da gruplandırılıyor. Cerrahi tedavi seçenekleri errahi yöntem, kardiyomiyopatilerin ilaç veya girişimsel yöntemle tedavisinin 100 gerçekleştirilemediği durumlarda uygulanabiliyor. Ancak bu alanda da farklı teknikler söz konusu. Myosit hücre transplantasyonu Son yıllarda hasar görmüş kalp dokusunun hücre nakli ile tedavi edilmesi ile uygulanan bir yöntemdir. ormalde kalp kası rejenerasyon özelliği olmayan bir dokudan oluşuyor. Özellikle kök hücre nakli ile hasarlı dokuda sağlam kalp dokusu gelişimi sağlanıyor. Ancak klinik uygulama alanı henüz sınırlı. Sol ventrikül rekonstrüksiyonu Kardiyomiyopatili kalplerde kalbin geometrik yapısında bozulma söz konusu. Kardiyomiyopati tedavisinde son yıllarda ventrikül geometrisini düzeltmeye yönelik cerrahi girişimler üzerinde durulmaya başlandı. Açık cerrahi teknik ile kalbin eliptik hale getirilmesi sağlanarak, sol ventrikül rekonstrüksiyonu yapılabiliyor. Kalbin çevresine veya içine yerleştirilen geometrik destek cihazları Bu cihazlar kalp geometrisine kalbin iç veya dış duvarından bası ile etkiyerek, kalbin daha yüksek performansta çalışmasını sağlıyor. Dolaşım destek cihazları Kalbin pompalama fonksiyonunun azaldığı durumlarda kanın vücut organlarına pompalanmasını sağlayacak cihazlardır. Kanı kalbin fonksiyonuna benzer bir şekilde pompalıyorlar. Bu tip cihazlar açık cerrahi yöntem ile takılabileceği gibi, kasıktan kateter ile takılabilen çeşitleri de mevcut. Kullanım amaçlarına göre ömürleri de günler ile yıllar arasında farklılık gösteriyor. Kalp nakli Kalp nakli bugün için ileri kalp yetmezliğinde kabul gören ve yaşam oranlarını artırdığı gösterilmiş olan bir uygulamadır. Tıbbi tedavi ve alternatif cerrahi tekniklerin başarı oranının yükselmesi yanında, donör sayısının istenilen seviyede olmaması nedeniyle kalp nakli sayısı şu an için beklenen düzeylerde değil. Dilate Kardiyomiyopati K Nedir? Kalp boşluklarında öncelikle kalbin sol tarafının, bazen de sağ tarafının eşlik ettiği belirgin genişleme ve kalbin kasılma fonksiyonunun azalması durumuna deniyor. Toplumdaki görülme sıklığı yaklaşık 100 binde 30 kişidir. Belirtileri neler? Etkilenmiş kişilerde kalp yetersizliği belirtileri her zaman görülmüyor. Çabuk yorulma, halsizlik, nefes darlığı, çarpıntı, bayılma, ciddi ritim problemlerine bağlı olarak ani ölüm, hastalığın herhangi bir döneminde ortaya çıkabiliyor. Nedenleri neler? Dilate Kardiyomiyopatiye yol açan pek çok neden var. En sık olarak kalp damar tıkanıklığı ve koroner arter hastalıkları, kalbin kapak hastalıkları, viral enfeksiyonlar, genetik ve kanser tedavisinde kullanılan bazı kemoterapi ve radyoterapi tedavileri bu soruna yol açmıyor. Tedavisi Tedavide öncelikle altta yatan nedenler düzeltiliyor. İlk tedavi seçeneğinde betabloker grubu, kalp hızını yavaşlatan ve çoğunlukla hipertansiyon tedavisinde yararlanılan çeşitli ilaçlar kullanılıyor. Atriyal fibrilasyon denilen ritim problemi varlığında kalbin içinde pıhtı oluşma riski ve bu pıhtının vücudun çeşitli organlarına, özellikle beyne gitmesi ile felç başta olmak üzere organ fonksiyon kaybı belirgin şekilde arttığından, tedaviye farklı ilaçlar eklenebiliyor. İlaç dışı tedavide ise kardiyak resenkronizasyon tedavisi denilen kalbin değişik segmentlerinin birbiriyle olan uyumunu artırarak, kalbin kasılma fonksiyonunu iyileştirme özelliğinde kalıcı pil uygulaması yapılabiliyor. Kardiyak resenkronizasyon tedavisi özellikle ilaç tedavisine rağmen ileri derecede nefes darlığı yakınması olan hastalarda yarar sağlayabiliyor. Kalıcı pil uygulaması olarak, kalbin ciddi bir ritim probleminde kalp içinden şok vererek ölümcül ritim problemini sonlandırmak amacıyla kalp içi şoklama cihazı (implante edilebilir defibrilatör -I D-) yerleştirilebiliyor. Dilate kardiyomiyopatili hastaların yaklaşık üçte biri, ventriküler aritmilere bağlı ani ölümle hayatını kaybediyor. Bu nedenle tedavide I D yerleştirilmesi çok önemli. Kalp boşluklarında genişleme ile ortaya çıkan mitral kapak yetersizliği, bu hastaların kötüleşmesine etki edebiliyor. Bu durumda cerrahi olarak kapak yetersizliğini azaltmaya yönelik açık kalp cerrahisi ya da anjiyografik yöntemlere benzer şekilde yapılan perkütan klipsleme yöntemleri ve kapak alanını daraltmaya yönelik sistemlerin kalp içine yerleştirilmesi ile hastanın kalp yetersizliği tablosu hafifletilebiliyor. Tedavi için dirençli hastalarda kalp nakli yapılması öneriliyor. 101 Hipertro k Kardiyomiyopati K Nedir? Hipertrofik kardiyomiyopati, kalp kasını kodlayan genlerde oluşan mutasyon sonucu ortaya çıkan bir genetik hastalık olarak açıklanıyor. Kalbin özellikle sol karıncığın (sol ventrikül) duvar kalınlığında belirgin artma ile kendini belli ediyor. Toplumda görülme sıklığı oldukça yüksek. 500 kişiden 1’inde hipertrofik kardiyomiyopati görülüyor. Ancak toplumda kalp duvar kalınlaşması sebebi olarak hipertansiyon sık görüldüğü için ortaya çıkan kalp duvar kalınlaşması ile karıştırılma oranı oldukça yüksek. Yine özellikle sporcularda olan kalp duvar kalınlaşmasının bu hastalıktan ayırt edilmesi gerekiyor, çünkü ani sporcu ölümlerinin bir kısmından, aslında hipertrofik kardiyomiyopati hastalığına bağlı ölümcül ritim problemleri sorumlu. Hipertrofik kardiyomiyopati hastaları 102 özellikle hayatı tehdit eden ritim problemlerinin varlığıyla yaşıyorlar. Bu nedenle özellikle ani ölüm yönünden riskli grupları önceden tanımak çok önemli. Belirtileri neler? Hipertrofik kardiyomiyopati genetik bir hastalık olmakla birlikte, hastalık doğumdan itibaren değil de, sıklıkla ergenlik döneminde belirgin hale geliyor. Genellikle yaş ilerledikçe ortaya çıkan şikayetler nefes darlığı, göğüs ağrısı, çarpıntı, bayılma oluyor. Tedavisi isk taşıyan hastalarda özellikle kalp içi şoklama cihazları (I D) yerleştirilmesi gerekiyor. Çünkü hipertrofik kardiyomiyopatide kalınlaşan Hipertrofik kardiyomiyopatili hastalarda ani ölüm için yüksek risk gösteren 5 durum var. Bunlar; ailede ani kalp ölümü olması, bayılma, kalp duvar kalınlığının artışı, egzersizle tansiyon düşmesi, kısa süren ciddi ritim problemleri olması. kalp kası, sol kalp çıkış yolunu kalbin her kasılmasında daraltabiliyor. Daralmayı engellemeye ve kalbin kasılma gücüyle kalp hızını azaltmaya yönelik tedavi seçeneklerinin ilki, ilaç tedavisi. Kalbin çıkış yolunda daralmaya yol açan durum eğer ilaçlarla kontrol altına alınamazsa ve hastanın belirgin nefes darlığı yakınması varsa, kalınlaşan bölge 2 farklı yolla inceltilip daralma ortadan kaldırılabiliyor. Bu yollardan birincisi, açık kalp cerrahisi ile miyektomi denilen işlem. Miyektomide kalınlaşan bölge kesilerek çıkarılıyor. İkinci yol ise anjiyografik yöntem. Bu durumda ise septal ablasyon denilen ve cerrahi olmayan bir işlem uygulanıyor. Septal ablasyon yönteminde kalınlaşan bölge kontrollü bir şekilde hasarlandırılarak fonksiyonunu kaybetmesi sağlanıyor. Hasarlandırma yöntemi olarak bölgeyi besleyen atardamar içine bölgenin hasar görmesini sağlayan saf alkol ya da atardamarın tam tıkanmasını sağlayan ve böylece o bölgenin kan akımını keserek beslenmesini bozan katılaşan jel ya da coil kullanılıyor. Bu işlemlerle darlık yapan dokunun küçültülmesi amaçlanıyor. Hastalık genetik olduğu için aile taraması yapılması ve akrabalar arasından yeni hastaların tespiti de genetik danışma sağlanması açısından önemli hale geliyor. Restrikti Kardiyomiyopati K Nedir? Kalbe kan doluşunun aşırı sertleşmiş kalp duvarı nedeniyle bozulması olarak açıklamak mümkün. Bu hastalıkta kalp boşlukları genişlemiyor ve kalbin kasılma gücü çoğunlukla normal oluyor. Ancak kalbin içine pompalayacağı kanın doluşunda sorunlar ortaya çıkıyor. Nedenleri neler? Çoğunlukla sebebi bilinmeyen (idiopatik- primer) tip olarak ortaya çıkıyor. adiren kalp kası içinde birikerek kalbin duvarında sertleşmeye sebep olan depo hastalıkları restriktif kardiyomiyopatiye neden olabiliyor. Bunlar amiloidoz, sarkoidoz, hemokromatoz, hipereozinofiliksendrom ve endomiyokardiyal fibrosizdir. Belirtileri neler? Belirtileri, kanın kalbe doluş sorunundan dolayı vücudun çeşitli yerlerinde ödem oluşması. Akciğer basıncında artış öncelikle bacaklarda olmak üzere ve karın içi organlardaki ödeme bağlı şişlik, fonksiyon kaybı, karın zarında su toplanmasına bağlı asit denilen karın şişliği önemli belirtileri arasında sayılıyor. Tedavisi ikayetleri azaltmaya yönelik ilaç tedavisi dışında hastalığın ileri safhalarında kalp nakli yapılabiliyor. Aritmo enik Sa Ventrik l Kardiyomiyopati A Nedir? Kalbin özellikle sağ karıncık bölgesinin uç kısmında belirgin yağlı birikim olması ile kendini belli ediyor. Özellikle sağ kalp yetersizliği ve fonksiyon bozukluğu ile ortaya çıkan kardiyomiyopati türü olarak biliniyor. Nedenleri neler? Genellikle bilinmemekle beraber, genetik geçişli olabiliyor. Tanı yöntemleri neler? Bu yağlı birikim ve fonksiyon kaybı özellikle ekokardiyografi ve kalbin M (manyetik rezonans) incelemeleriyle ortaya çıkıyor. Tedavisi Bazen sağ kalp tutulumu ile beraber sol kalp tutulumu da eşlik ederek, sol kalp yetersizliğine de neden olabiliyor. Belirgin ciddi ritim problemleri nedeniyle kalp içi şoklama (I D) cihazları bir başka tedavi yöntemi. Tedaviye dirençli şikayetleri olan hastalarda ise kalp nakli gerekiyor. 103 y k Damar Hastalıkları A Bazen göğüste, bazen de karın bölgesindeki aort damarlarında oluşan baloncuklara zamanında müdahale edilmediğinde hayati risk oluşabiliyor. Özellikle ileri yaşlarda meydana gelen baloncuklara karşı, sigara ve yüksek kolesterol kontrolü gibi önlemler alarak olası riskleri düşürmek mümkün. A dominal Aort Ane rizmaları K Nedir? Aort damarının duvar yapısında gelişen bozulma sonucu, karın bölgesi seviyesinde normal çapının 1.5 katından daha geniş olması durumuna deniyor. İleri yaştaki erkeklerde daha sık görülüyor. Genel olarak toplumda 10 binde 2-3 oranında rastlanıyor. Görülme oranı 50 yaşın üzerindekilerde yüzde 3, 65 yaşın üzerindekilerde ise yüzde 5-6 seviyelerine ulaşabiliyor. Risk faktörleri neler? Sigara içenler, ailesinde anevrizma olanlar, ileri yaştakiler, kalp damar tıkanıklığı, yüksek kolesterolü, kronik akciğer hastalığı ile hipertansiyonu olanlar ve uzun boylular abdominal aort anevrizması gelişimi için risk grubunda. Belirtileri neler? Abdominal aort anevrizmaları sıklıkla şikayete yol açmıyor ve sessiz seyrediyor. Bu tip kişilerin hastalığı çoğunlukla başka nedenlerden dolayı yapılan tetkiklerde 104 saptanıyor. Hastaların yaklaşık yüzde 25’inde devamlı veya geçici karın ağrısı olabiliyor. Ağrı hafif veya şiddetli hissedilebiliyor. Bazen, ağrı bel bölgesinde de olabiliyor. iddetli ağrılar veya ilerleyen ağrılarda (özellikle de bel bölgesinde lokalize olanlar) aort damarının yırtılması (rüptür) söz konusu olabileceği için acilen inceleme yapılması gerekiyor. Tanı yöntemleri neler? Hastanın şikayetlerine göre yapılan değerlendirme ve muayene sonrasında, ultrasonografiyle kısa sürede tanı konulabiliyor. Anevrizmanın kritik boyutlara ulaşmadığı durumlarda, ultrasonografi takip amacıyla da kullanılabiliyor. Çapı 4 cm.’den küçük olan anevrizmalar 6 ayda bir ultrason takibiyle kontrol edilebiliyor. Ancak anevrizmanın kesin ölçümleri ve lokalizasyonu için bilgisayarlı tomografik anjiyografi (BTA), özellikle rüptür şüphesi olanlarda acil tedaviyi yönlendirmesi açısından önemli ve gerekli. Aort Damarı Tıkanıklıkları Nedir? Aortoiliak damar bölgesi, aterosklerotik damar tıkanıklıklarının en sık rastlandığı bölgelerden biri. Risk faktörleri neler? Genel olarak ateroskleroz için söz konusu olan risk faktörleri, aortoiliak damar hastalığı için de geçerli. Bu risk faktörleri; sigara içilmesi, kolesterol yüksekliği, diyabet hastalığı, hipertansiyon ve fazla kilolardır. Belirtileri neler? Buradaki damar tıkanıklıklarında en sık karşılaşılan şikayetler; yürürken kalça, uyluk ve baldırda hissedilen ağrı, seksüel disfonksiyon, istirahat ağrısı, duyu veya motor fonksiyon kaybı, ileri aşamalarda ise doku kaybı olarak sıralanıyor. Tanı yöntemleri neler? Bu tip hastalıklarda tanı, doppler ultrasonografi ve BTA anjiyografi ile konuyor. Tedavisi Tedavisinde ise açık cerrahi yöntem ile sentetik greft bypass, endoskopik yöntem ile greft bypass ve endovasküler teknik kullanılıyor. Kimler tedavi edilmeli? Endoskopik yöntem Öncelikle aort anevrizması teşhis edilmiş kişilerde anevrizma için risk oluşturan faktörlerin gözden geçirilmesi gerekiyor. Özellikle tansiyonun kontrol altında tutulması, sigaranın bırakılması çok önemli. Eğer anevrizmanın çapı 4-5 cm. üzerinde ise acil müdahale gerekiyor. Ancak rüptür (aort damarının yırtılması) gelişmiş hastalarda anevrizma çapı ne olursa olsun acil tedavi şart Bu yöntemde gerçekleştirilen tedavi, temel olarak açık cerrahi yöntemle aynı. Ancak işlem geniş bir kesi yerine karın bölgesinden yapılan küçük kesiler içinden gönderilen endoskopik cihazlarla yapılıyor. Açık cerrahi yönteme göre avantajı, daha küçük kesilerin olması. Bu tip tedavi sonucunda daha az ağrı ve daha az kanama görülüyor. Yoğun bakımda ve hastanede kalış süreleri açık cerrahi yönteme göre daha kısa oluyor. Endovasküler yöntemle anevrizma onarımı (EVAR) Açık cerrahi yöntem Bu yöntemde anevrizmanın olduğu bölgede karın duvarı yaklaşık 15-20 cm. kesi ile açılıyor. İşlem sıklıkla genel anestezi altında yapılıyor. Anevrizmanın olduğu aort damarına sentetik materyalden oluşan greft ile bypass uygulanıyor. İşlem sonrası hastanın yaklaşık 1 gün yoğun bakımda, 1 hafta da hastanede yatarak tedavi görmesi gerekiyor. Bu yöntem kateter tekniklerinin uygulanabildiği ve ameliyathane şartlarının olduğu ortamlarda yapılabiliyor. Anevrizmanın olduğu aort bölgesi, kasıklardan kateter ile ilerletilen stentle tamir ediliyor. İşlem lokal anesteziyle yapılabiliyor. Endovasküler yöntem, öncelikle açık cerrahi yöntem için yüksek riskli olan hastalara uygun görülüyor. Bu yöntem her hastaya uygulanamıyor. Anevrizmanın endovasküler yöntemle tedavi edilebilmesi için damar yapısının uygun olması gerekiyor. Ayrıntılı bilgi için bkz. Sayfa 44. 105 Torakal Aort Ane rizmaları Nedir? Göğüs bölgesi içindeki aort damarının anevrizmalarıdır. Bu bölgedeki yaklaşık 4 cm.’lik lokalize bir genişleme, anevrizma olarak adlandırılıyor. Torakal anevrizmalar özellikle 65 yaş üstündeki hastalarda yüzde 1-1.5 oranında görülüyor. Risk faktörleri neler? 65 yaş ve üzeri hastalarda, yaş ilerledikçe hastalığa daha sık rastlanıyor. Bunun yanında aort diseksiyonu, ailede anevrizma oluşu, bağ dokusu hastalıkları (Marfan Sendromu), travma, iltihabi hastalıklar torakal anevrizma gelişimini tetikleyebiliyor. Belirtileri neler? Torakal aort anevrizmaları genelde şikayete yol açmıyor ve sessiz seyrediyor. Geniş anevrizmalarda göğüs, sırt ve karın ağrısı olabiliyor. ikayetler kalp krizine benzeyebiliyor. Ayrıca ses kısıklığı, yutma güçlüğü, öksürük veya kusma ile kanama meydana gelebiliyor. Ani başlayan veya giderek şiddetlenen damar rüptürü (aort damarının yırtılması) gibi acil bir durumun habercisi olabiliyor. Tanı yöntemleri neler? Hastanın şikayetlerine göre yapılan değerlendirme ve muayene sonrasında bilgisayarlı tomografik anjiyografi (BTA) ile tanı konabiliyor, özellikle rüptür (aort damarının yırtılması) şüphesi olanlarda acil tedaviyi yönlendirmesi açısından BTA’nın acilen planlanması gerekiyor. Kimler tedavi edilmeli? Anevrizma çapı 5 cm.’den büyük hastalarda rüptür riski yüksek olduğu için müdahale gerekebiliyor. Ayrıca anevrizma çapı ne olursa olsun, rüptür gelişmiş hastalarda da acil tedaviye ihtiyaç duyuluyor. 106 Açık cerrahi yöntem Kalp damar hastalıklarının en yüksek riskli operasyonlarından biri olan torakal anevrizmalarda, anevrizmanın olduğu bölgede göğüs yan duvarı ve eğer anevrizma karın bölgesine de ulaşıyorsa karın duvarı, anevrizmanın lokalizasyonuna göre yaklaşık 25-30 cm. kesi ile açılıyor. İşlem genel anestezi altında yapılıyor. Anevrizmanın olduğu aort damarına sentetik materyalden oluşan greft ile bypass yapılıyor. İşlem sonrası yoğun bakım ve hastanede yatış süreleri, uygulanan tekniğe göre değişiyor. Torakal endovasküler yöntemle anevrizma onarımı (TEVAR) Bu yöntem kateter tekniklerinin uygulanabildiği ve ameliyathane şartlarının olduğu ortamlarda yapılabiliyor. Anevrizmanın olduğu aort bölgesi, kasıklardan kateter ile ilerletilen stentle tamir ediliyor. İşlem lokal anestezi ile yapılabiliyor. Endovasküler yöntem öncelikle açık cerrahi yöntem için yüksek riskli olan hastalara uygun görülüyor. Ayrıca hızlı ve pratik uygulanabilirliği açısından, acil cerrahinin gerektiği rüptüre anevrizmalarda da sıklıkla yapılıyor. Ayrıntılı bilgi için bkz. Sayfa 45. Hybrid prosedürler Torakal anevrizmalar beyin, kollar ve bazı organları besleyen damarları içerebiliyor. Bu tip durumlarda basit greft ile bypass veya TE A işlemi, bu organların beslenmesinin korunması için yeterli olmayabiliyor veya bu organların damarlarının korunması sağlanmadan bu teknikler uygulanamayabiliyor. Bu tip anevrizmalarda öncelikle bu organ damarlarının bypass yöntemi ile kanlanması sağlanarak, asıl cerrahi veya TE A yöntemine geçilebiliyor. Bu tip kombine tedavilerin uygulanmasına hybrid’ yöntem deniyor. info K B Sigaranın sağlığa verdiği zararlardan biri, damarların daralmasına ve büzülmesine neden olması. Araştırmalar, bir adet sigaranın kan damarlarının 20 dakika boyunca büzüşmesine neden olduğunu gösteriyor. Sigara kullanımına bağlı olarak da kanda pıhtılaşma artıyor ve bu durum dolaşım bozukluğunun ilerlemesine neden oluyor. 20 dakika Diseksiyon H Nedir? Kalpten çıkan en büyük damar olan aortun, uzun süreli yüksek basınca maruz kalması sonucu iç cidarından başlayarak yırtılması ve duvar katlarının birbirinden ayrılması olayına aort diseksiyonu’ adı veriliyor. Diseksiyonlarda duvar tam kat yırtılmıyor, ancak sorun hızlı bir şekilde tam kat yırtılmaya ilerleyebileceği için son derece acil bir durum ve hayati tehlike söz konusu. Aort damarındaki yırtılmanın yerine göre klinik seyir farklılıklar gösterebiliyor. Hastanın, hemen teşhis konularak saatler içerisinde ameliyata alınması gerekiyor ve yırtılmış olan Tanı yöntemleri neler? aort kısmı, yapay damarla değiştirilerek Hastanın şikayetlerine göre yapılan tamir ediliyor. Aort diseksiyonu her yıl değerlendirme ve muayene sonrasında ortalama bir milyon kişiden 5-6’sında ekokardiyografi ile aort damarının başlangıç görülüyor. seviyelerindeki diseksiyon tanınabiliyor. Ancak diseksiyondan şüphelenilen her durumda kesin Risk faktörleri neler? tanı için acil bilgisayarlı tomografik anjiyografi Çoğu hastada bu duruma (BTA) yapılması gerekiyor. hipertansiyon neden oluyor. Aort anevrizması, bağ dokusu hastalıkları (Marfan Sendromu), aort stenozu, aort koarktasyonu gibi hastalıklar ve aort Açık cerrahi yöntem damarıyla ilişkili tıbbi işlemler sonucunda Aort damarının başlangıç bölümünden da gelişebiliyor. başlayan diseksiyonlarda göğüs kemiği açılarak, kalp akciğer makinesi desteği altında Belirtileri neler? operasyon yapılıyor. Diseksiyonun geliştiği aort Sıklıkla ani başlayan, bıçak saplanır damar segmenti, suni greft ile değiştiriliyor. şeklinde tarif edilen şiddetli göğüs ve Eğer diseksiyon beyni besleyen damarları da sırt ağrısı oluyor. Beraberinde terleme, içine alacak şekilde ilerlemişse, kol ve bacak soğukluk, bulantı ve kusma gibi damarları kullanılarak kalp akciğer makinesi şikayetler de görülebiliyor. Diseksiyon desteğine başlanması gerekebiliyor. Bazı aynı zamanda organ ve ekstremite durumlarda tüm vücut soğutularak kan dolaşımı beslenmesini bozabileceği gibi, herhangi tamamen durduruluyor. İşlem sonrası yoğun bir organdaki fonksiyon bozukluğu veya ağrı şikayeti de (örneğin bacak ağrısı) ilk bakım ve hastanede kalış süreleri, uygulanan teknik ve hastalığın ağırlığına göre değişiyor. belirtilerden olabiliyor. 108 Kimler tedavi edilmeli? Diseksiyon, acil tedavi gerektiren bir durum. Aort damarının başlangıç seviyesinde gelişen diseksiyonların acilen operasyona alınması gerekiyor. Daha alt seviyedeki lokalize diseksiyonlarda, öncelikle tansiyon kontrolü yapılmalı. Endovasküler yöntemle anevrizma onarımı (TEVAR) Bu yöntem başlangıç ve beyni besleyen dalların çıktığı kısımları içermeyen diseksiyonlarda uygulanıyor. Kateter tekniklerinin uygulanabildiği ve ameliyathane şartlarının olduğu ortamlarda yapılabiliyor. Endovasküler tedavi yönteminde anevrizmanın olduğu aort bölgesi, kasıklardan kateter ile ilerletilen stentle tamir ediliyor. İşlem lokal anestezi ile yapılabiliyor. Endovasküler yöntem öncelikle açık cerrahi yöntem için yüksek riskli olan hastalara uygun görülüyor. Ayrıntılı bilgi için bkz. Sayfa 45 ‘ bir kalp öyküsü “Hayati risk nedeniyle doktorlar beni ameliyat etmek istemiyorlardı. Ameliyat masasında kalmak fikri çok korkutucuydu. Ama ya her gün ölme duygusu Ne zaman nerde geleceği belli olmayan bir ölüm korkusunu yaşamak beni çok yıpratıyordu. Hayatta en çok değer verdiğim 2 insan kızım ve eşim benim bu garip ruh halimden çok etkileniyordu. Sanki gözleriyle ‘Seni kaybetmek istemiyoruz’ diyorlardı. Ama korkunun ecele faydası yoktu. oktor doktor dolaştım. n sonunda ‘Ben bu riski göze alırım’ diyen doktora, ‘Ben de alıyorum’ dedim. şim ve kızım itiraz etseler de, ameliyat masasına uzanırken umudumu hiç yitirmedim” l . Y. 52 yaşında. l Kalp damarlarında kritik darlıklar olduğu tespit edildi. l akat aynı amanda diyabet ve böbrek hastası olduğu için ameliyatı çok riskliydi. l aşvurduğu her doktordan Ameliyat çok riskli bunu gö e alamam yanıtını aldı. l on başvurduğu doktor ise riski gö e aldı ve .Y. ye bypass ameliyatı yaptı. l Ameliyat oldukça başarılı geçti. l eklenenin aksine hiçbir komplikasyon yaşanmadı ve .Y. 5. günde taburcu edildi. l Şimdi kı ı ile birlikte hayatına sağlıklı bir şekilde devam ediyor. Peri̇ eri̇k Damar Tıkanıklıkları Kalbi besleyen damarlar dışındaki damarların daralmasıyla ortaya çıkan Periferik (çevresel damar hastalıkları), felç gibi çok ciddi sonuçları olan hastalıklara yol açabiliyor. Kendini en çok tıkanma ile belli eden hastalıkları erken tanılamak çok önemli. biliyor musunuz? Periferik damar tıkanıklıklarının en sık bilinen belirtilerinden biri, ağrı. Ancak ağrıların özellikleri farklı. Bu sorunu olan kişiler yürümeye başladıktan bir süre sonra bacaklarında ağrı hissediyorlar. Genelde kramp şeklinde gözüken bu ağrılar, dinlendikten sonra geçiyor. Nedir? eriferik (çevresel) damar hastalığı ( DH), kalbi besleyen koroner damarlar dışındaki damarların besledikleri organlara yeterli kan götüremeyecek şekilde daralmasına veya tıkanmasına deniyor. Risk faktörleri neler? Diyabet, uzun süreli hipertansiyon, uzun süreli lipid metabolizması bozukluğu, ailesel ateroskleroz (damar sertliği) hikayesi, gut hastalığı, hareket azlığı ve nikotin bağımlılığı risk faktörleri arasında sayılıyor. Ayrıca DH koroner arter hastalığı olanlarda, kalp krizi geçirmiş kişilerde, geçici ya da kalıcı felç atakları geçirmiş kişilerde daha sık görülüyor. Belirtiler neler? En sık şikayet edilen konu, ağrı. Ancak ağrıların da özellikleri var: Tıkanması olan kişiler, belirli bir mesafe yürürken ağrı oluşuyor. Tıkanıklık arttıkça yürüyüş mesafesi daha da kısalıyor. Genelde kramp şeklinde kendini belli ediyor. Ancak 2-5 dakika dinlendikten sonra geçiyor. Tanı yöntemleri neler? abız kontrolü ve fizik muayenenin 110 yanında, Doppler Ultrasonografi, M Anjiyografi, bilgisayarlı tomografi ile anjiyografi ve klasik anjiyografi incelemesi gerekebiliyor. isk azaltılması ve eşlik eden hastalıkların tedavisinin yanında, hastanın yaşam kalitesi ve hayati tehlike ile uzuv kaybı tehlikelerinin olup olmadığına göre aşağıdaki tedaviler uygulanabiliyor: Medikal tedavi: l Risk faktörlerinin azaltılması l Yürüme egzersizi l İlaç tedavisi l Girişimsel radyolojik tedavi ta (Balon anjiyoplast), pta stent implantasyonu, trombolitik (pıhtı eritici tedavi) l Balon anjiyoplasti l Balon anjiyoplasti + stent implantasyonu Cerrahi tedavi (Endarterektomi, bypass) l Trombendarterektomi TEA (Daraltıcı, tıkayıcı plakların temizlenmesi) Bypass (tıkalı damarların açık olan üst ve alt kısımlarının, sentetik veya hastanın kendi vücudundan alınan bir damar vasıtasıyla birleştirilmesi) Karotis Arter ah Damarı Hastalıkları İNME Tedavisi 3 tür tedavi yöntemi bulunuyor. Bunlar; medikal tedavi, cerrahi tedavi ve girişimsel radyolojik müdahaleler. Medikal tedavi Risk yönetimiyle eşlik eden hastalıkların tedavisi, kan sulandırıcı tedavi ve damar genişletici ilaçların verilmesiyle yapılıyor. Girişimsel tedaviler Sadece karotis damarı daralmış ancak tam olarak tıkanmamış damarlara uygulanıyor. Tıkanmış olan karotis damarına herhangi bir müdahaleli tedavi uygulamaya gerek duyulmuyor. Cerrahi tedavi İnme (felç) nedir? Beynin bir bölgesine giden dolaşım birkaç dakikadan daha fazla kesildiğinde, o bölgedeki beyin hücrelerinin tahrip olmasıyla hastada görme, konuşma, vücudun belli bölgelerinde hareket ya da his kaybı gelişiyor. Altta yatan hastalık hali geçiciyse, yarattığı belirtiler de geçici oluyor ve bu duruma Geçici İskemik Atak deniyor. daralması veya tıkanması sonucunda ortaya çıkıyor. Belirtiler neler? Halen dünyada kalp dışı damar operasyonları arasında uygulama sıklığı olarak 1. sırada yer alıyor. Cerrahi tedavi genel, bölgesel veya lokal anestezi eşliğinde darlığa yol açan plağın endarterektomi yöntemiyle çıkarılması ve gerektiği takdirde yama plasti uygulanarak daralmış karotid damarın genişletilmesi, eğer yeterli çapa sahipse de doğrudan kapatılmasından oluşuyor. En sık görülen belirtiler şunlar: Etkilenen karotid damarının karşı tarafında kol ve veya bacakta kuvvet, his ve hareket kaybı, aynı tarafta geçici veya kalıcı görme bozukluğu atağı, bayılma, bilinç kaybı, yüz felci ve konuşma bozuklukları. Karotis (boyun) tıkayıcı arter hastalığı nedir? Tanı yöntemleri neler? Karotis damar hastalığı boynun her iki yanından seyrederek, kafatasına giren ve beynin her iki yarımküresini beslemekle yükümlü olan karotis atardamarlarının Klinik muayenenin yanı sıra Doppler sonografi, M anjiyografi, T anjiyografi, konvansiyonel anjiyografi gibi çeşitli yöntemler kullanılıyor. 111 biliyor musunuz? Toplardamar Tıkanıklıkları Ani hava değişiklikleri solunum yolu enfeksiyonlarına yakalanmayı kolaylaştırıyor. Bu nedenle kalp kapak hastalığı olan kişilerin ani havalarda kendilerini enfeksiyon etkenlerine karşı koruması öneriliyor. Çünkü kalp kapağı hastalarının yakalandığı bu tür enfeksiyonlar nedeniyle kalpte enfeksiyon gelişme riski ortaya çıkıyor. Ven z Trom oz K Toplardamarlarda oluşan küçük bir pıhtının yol açtığı toplardamar tıkanıkları, bazen belirti bile vermiyor. Ancak küçücük pıhtı, tıkadığı yere göre hayati tehlikeye yol açıyor. Medikal tedaviye yanıt vermeyenlerde, gangren riski görülenlerde ve yoğun akciğer embolisinde cerrahi yöntemler uygulanıyor. 112 Nedir? Toplardamar (ven) içinde pıhtı oluşması ve buna farklı derecelerde yangısal değişikliklerin eklenmesi olarak açıklanıyor. Eğer iltihabi bir durum da söz konusu ise o zaman tromboflebit deniyor. Damar üzerinde ağrı, ödem, ısı artışı, kızarıklık ve duyarlılıkla kendini belli ediyor. Belirtiler neler? Toplardamar tıkanıklıkları en sık baldır toplardamarında oluşuyor. Bu bölgede şişlik, ağrı, kızarıklık, ısı artışı, hassasiyet görülüyor. Ama bu belirtilere, hastaların ancak yüzde 40’ında rastlanıyor. Bazı hastalarda ise pıhtının koparak kalp ve akciğere atması riski mevcut. O zaman da kardiyak ve pulmoner emboli tabloları oluşabiliyor. Bu durumda nefes darlığı veya göğüs ağrısı ön planda olabiliyor. oluyor. Derin ven trombozlu (D T) hastaların yaklaşık yarısında pulmoner emboli oluşuyor. Pulmoner emboli nedir? Tanı yöntemleri neler? Toplardamardaki pıhtının koparak akciğer arterini tıkaması olarak biliniyor. Hayati risk getiren bir durum. Akciğerin kan akımında 2 3’lük bir azalma ölümle sonuçlanıyor. ABD’de yılda 600 bin kadar pulmoner emboli geliştiği ve 60 bin ( 10) kişinin de bu nedenle hayatını kaybettiği biliniyor. Trombozun kaynağı, yüzde 0 alt ekstremite (bacaklar) ve pelvik venleri Doppler ultrasonografi: Deneyimli inceleme ekipleri ile yapıldığında çok doğru sonuçlar veren ve girişimsel olmadığı için olayın gidişini izlemede kolayca kullanılan bir yöntemdir. Derin ven trombozunda tedavi enöz trombozlarda eğer büyük bir toplardamar etkilenmiş ise hasta hastaneye Risk faktörleri neler? l Malignite (Kanser) l Kalça ve pelvis operasyonları l Şişmanlık l Varislerin varlığı l Hareket kısıtlılığı l Hamilelik l Oral kontraseptif (doğum kontrol ilacı) kullanımı l Geçirilmiş DVT (Toplardamar tıkanıklığı) l Yaşlılık yatırılıyor. Eğer pıhtının oluştuğu damar diz altı bölgedekiler gibi küçük damarlar ise bu durumda hasta hastaneye yatırılmadan tedavi edilebiliyor. Sıklıkla kısa süreli de olsa yatak istirahati gerekebiliyor. İlaç tedavisi genellikle erken dönemde kan sulandırıcılar ve pıhtı eriticiler şeklinde uygulanabiliyor. Sonrasında ise kompresyonlu çoraplar ile günlük fiziksel aktivitelere başlanıyor. Cerrahi tedavi: errahi işlem ancak medikal tedaviye yanıt vermeyen ve gangren riski görülen olgularda ve yoğun akciğer embolisinde uygulanıyor. Derin ven trombozu için önlemler l Venöz göllenmenin engellenmesi l Egzersizler l Uzun süreli ayakta kalma ve oturmanın azaltılması l Antikoagülan (kan sulandırıcı) ilaçlar 113 VARİSLER A aris, bacak toplardamarlarının genişlemesi, uzaması ve büklümlü hale gelmesi olarak tanımlanıyor. Batı toplumunda insanların 10 20’sinde görülüyor. aşla birlikte bu olasılık da artıyor. 0 yaşın üzerindeki her iki kişiden birinde varis görülüyor. K Varisin 4 tipi bulunuyor: 1. Örümcek ağı Telan iektazi de denilen bu damarlar ciltte yüzeyel yerleşim gösteriyor. 1 mm. veya daha az çapta oluyorlar. lle hissedilmiyorlar. enellikle kırmızı renkliler. Bölgesel olarak yıldız şekilli veya örümcek ağına benzer yaygın çizgisel oluşumlar olup tüm bacağı sarabiliyorlar. 2. Retiküler varisler iltten hafif kabarık, çapları hissedilebilen varisler. mm.’den küçük olan mavi renkli, elle zor 3. Büyük toplardamar varisleri (Safen ven varisleri) Büyük ve küçük safen venlerinin seyirleri boyunca görülen büyük geniş kıvrımlar oluşturan, elle ve gözle kolayca fark edilebilen varisler. Bunlar 3 mm.’den büyük çaplılar. ilt altında seyrettikleri için genellikle derinin rengini değiştirmiyorlar. amarın kendine ait yeşilimsi renginin yansıması görülüyor. eriden kabarık olup ayakta durmayla belirginleşiyorlar. atıp bacaklar yukarı kaldırıldığında kayboluyorlar. 4. Derindeki büyük damarların varisleri Bu toplardamarlar bacakta derin tabakada bulunuyorlar. arisler dışarıdan görünmüyor ancak bacakta ödem ve dolaşım bozukluğuna yol açabiliyorlar. 114 biliyor musunuz? Varis tek başına ilaçla tedavi edilemiyor. İlaçlar varisli damarları yok etmede etkili olamıyor. İlaç tedavisi ancak ağrının giderilmesi veya azaltılması amacıyla kullanılıyor. Ancak bu tedavi yönteminin beraberinde basınçlı özel varis çorapları da kullanmak gerekiyor. Ağrıyı azaltmak için en etkili yöntemlerden biri bacakları kalp seviyesinin üzerine kaldırmak. K Kadınlarda erkeklerden daha sık görülüyor. Kalıtımsal, yani ailesinde varis olanlarda daha sık görülüyor. Bunun dışında şişmanlık, yaşlanma, hamilelik, menopoz, uzun süre ayakta kalmanın yanı sıra derin toplardamarların tıkanıklığı ve bu damarlardaki kapak yetersizlikleri sonucunda da gözleniyor. Aslında varisin oluşma nedeni tam olarak bilinmiyor. Temel sorun, toplardamar duvarında oluşan yapısal bozukluk nedeniyle damarın genişlemesi ve damar içindeki kapakçıkların bozulmasıyla kanın geri kaçmasıdır. Bu kaçak sonucu, kan kalbe doğru dönmekte zorlanıyor ve toplardamarların içindeki basınç gittikçe artıyor. Basıncın artması sonucunda da damarlar giderek genişliyor ve böylelikle bir kısırdöngü oluşuyor. arislerin daha nadir görülen nedenleri de bulunuyor. erin toplardamarları tıkalı olan bireylerde normalde bacak kanının yüzde 10’unu taşıyan yüzeyel toplardamarlar, bacağın tüm kirli kan dönüşünü üstleniyor. Bu nedenle çapları artıyor ve varis görünümü alıyorlar. Hastaların yakınmaları l Bacaklarda özellikle akşamları ve efor sonrasında ağrı, yorgunluk ve ağırlık hissi l Bacakta kılcal damarlar oluşması l Ayak bileğinde şişlik l Ayak bileklerinde mor lekeler oluşması l Staz dermatiti veya venöz egzama da denen ciltte kızarıklık, kaşıntı ve kuruluk l Kendiliğinden veya çok küçük çarpmalarda bile cilt altında iyileşmesi uzun süren kanamalar 115 UNUTMA! A L Varislerin oluşma nedeni tam olarak bilinmese de temel sorun şöyle tanımlanabilir Toplardamar duvarında oluşan yapısal bozukluk nedeniyle damarın genişlemesi ve damar içindeki kapakçıkların bozulmasıyla kanın geri kaçması. Bu kaçak sonucu kan, kalbe dönmekte zorlanıyor ve toplardamarların içindeki basınç gittikçe artıyor. Basıncın artmasıyla da damarlar giderek genişliyor ve bu kısır döngü varis dediğimiz soruna yol açıyor. l Bazı kişilerde cilt altı yağ tabakasının sertleşmesi sonucu ayak bileği üzerindeki ciltte çökme l Kimi zaman tabloya eşlik eden huzursuz bacak sendromu Hastalığın evreleri 0 örünen veya ele gelen bir hastalık yok 1 rümcek veya retiküler kılcal damarlar 2 Büyük toplardamar varisleri 3 Ayaklarda ve bileklerde ödem a Ayaklarda renk değişiklikleri ve egzama b ilt değişiklikleri, ciltte çökmeler ’e ilave olarak iyileşmiş yaralar ilt değişiklikleriyle birlikte aktif ülserler l l l l l l arisli damarların büyük bir bölümü genellikle iyi huylu. Ancak çok ciddi varislerde 2 ve üstü ilgili bacakta dolaşım bozukluğuna bağlı olarak ciddi problemler oluşabiliyor. Ağrı, dolgunluk hissi, uzun süre ayakta kalamama veya yürüyememe sonucu iş gücünde azalma ve yaşam kalitesinde bozulma. zellikle ileri yaşlarda küçük çarpmalarla olabilecek ciddi kanamalar. Tromboflebit diye adlandırdığımız damar içinde pıhtı oluşması. Bu durum genellikle yüzeyel damarlarda oluyor, ancak derin damarlar da etkilenirse akciğer embolisi gibi ciddi sonuçlar doğurabiliyor. Oluşabilecek ülserlerin yol açacağı enfeksiyon ve yaşam kalitesinde bozulma. Çok ender de olsa ülserlerin kansere dönüşme olasılığı. A ML İ Tanı genellikle muayene ile konuyor. Ancak tedavi yöntemini belirlemek amacıyla oppler inceleme yapılıyor. oppler bir çeşit ultrason ve 116 l Atardamarlarımız kalbin pompaladığı temiz kanı dokulara taşıyor. Toplardamarlarımız ise dokularda kullanılan ve atıklarla yüklü kirlenmiş kanı kalbimize geri götürüyor. l Atardamarlarımızın kalp gibi bir pompası varken, toplardamarlarımızın ne yazık ki bu kanı yukarıya gönderecek bir pompası yok. Toplardamarlarımız yerçekimine karşı gelerek bu kanı yukarıya taşımak zorunda. l Her ne kadar bu damarlarımızda kanı yukarıya yönlendiren bir pompa olmasa da, yürümekle bu damarların etrafındaki adalelerimiz kasılıp gevşeyerek pompa etkisi yapıyor ve bu da kanın yukarıya pompalanmasına yardımcı oluyor. l Aynı zamanda nefes almakla göğüs boşluğu içerisinde yer alan kalbimiz de vakum etkisi ile toplardamarlardan kanı kendisine doğru çekiyor. Nefes verdiğimizde ya da ıkındığımızda ise tam tersi bir etkiyle toplardamarlarımızdaki kan ters yöne doğru itiliyor. Toplardamarlarımız eğer düz bir boru olsaydı kan akımı bir aşağı bir yukarı olacak ve kanın yukarıya taşınması mümkün olmayacaktı. l Toplardamarlarımızın içinde yer alan kapakçıklar bir çekvalf sistemi gibi görev yapıyor, yani kan yukarıya çıkarken bu kapakçıklar pasif olarak açılıyor ve kan yukarı hareket ediyor. Nefes verdiğimizde ise kan geriye doğru itildiğinden, bu kapaklara çarpıyor ve bu kapaklar kapanıp kanın geri kaçmasını engelliyor. herkese rahatça uygulanabilen, yan etkisiz, ağrısız, ilaçsız bir inceleme yöntemi. Bu incelemeyle damarların çapları, içinden geçen kanın hareketleri, damar içindeki kapakçıkların fonksiyonları ve derin damar hakkında çok değerli bilgilere ulaşılıyor. A İ ML İ rümcek ağı ve retiküler varisler için skleroterapi ve/veya transdermal lazer tedavisi yapılıyor. Bu tedavinin ana amacı, estetik görünüm. Bu oluşumlar kişide ciddi anlamda bir sağlık problemi yaratmıyor. Transdermal lazer tedavisi genellikle kırmızı renkli, 1 mm. ve daha ince kılcal damarların tedavisi için kullanılıyor. Skleroterapi ise 1 mm.’den kalın lezyonların tedavisi amacıyla uygulanıyor. İki tedavi yöntemi birbirlerinin Bacak toplardamarlarımız yüzeyel ve derin olmak üzere iki gruba ayrılıyor. Bypass ameliyatlarında kalbe ve diğer damarlara takmak için kullanılan, yani bir çeşit yedek damarlar. Cildin hemen altında yer alıyorlar. zun yüzeyel damar, bacağın iç bölümünde ayak bileğinden kasığa kadar uzanıyor ve burada derin sistemle birleşiyor. Kısa damar ise ayak bileğinin dış tarafında, bacak arka bölümünü takip ederek diz arkasına dek uzanıyor ve derin sisteme dökülüyor. Varis en çok bu damarlarda görülüyor. Yandaş atardamarla birlikte derinde adale ve kemiklere bitişik duruyor ve gözle görülemiyorlar. Kirli kanın çok büyük bir kısmı bu damarlarla taşınıyor. Bu damar sisteminde en sık görülen hastalık, derin ven trombozu (DVT) dediğimiz pıhtıyla tıkanma ve iç varis olarak da bilinen kapak yetersizliği. alternatifleri olmayıp daha çok birbirlerini tamamlayıcı tedaviler. Her iki tedavi de seanslar halinde yapılıyor. Hastanın hastanede yatması gerekmiyor. Bu tedavi 0 yılı aşkın zamandır uygulanıyor. Skleroterapide çok ince iğneler aracılığıyla damar içine sklerozan madde en eksiyonu genellikle sodyum klorür yapılıyor. Bu madde damar iç yüzeyinde hasar yaratarak damar duvarlarının yapışmasını sağlıyor. apışan damar artık içinde kan geçmediği için görünmez hale geliyor ve zaman içinde de vücut tarafından emilip yok ediliyor. erak edilen bir konu da, bu damarları yok etmenin vücut için sakıncalı olup olmadığı. Bunlar normal insanlarda bulunmaması gereken ve bir fonksiyonu olmayan damarlar olduğundan, bunların yok edilmesi zararlı değil. Skleroterapinin her seansı genellikle 10 1 dakika sürüyor. Her seansta yok edilen damar miktarı damarların çaplarına, kullanılan ilaç miktarına ve hastanın genel durumuna göre değişiyor. Tedaviden sonra hastaya hafif basınçlı bir çorap giydiriliyor ve hastanın 1 20 dakika yürümesi isteniyor. Bu çorabın 3 gün boyunca banyo dışında sürekli giyilmesi gerekiyor. Tedavinin hemen sonrasında en eksiyon yerindeki damarlarda kabarıklık görülüyor. aha sonra bu bölgede morluklar ve nadiren de kabuklanmalar oluşuyor. Seanslar genellikle 1 hafta ara ile yapılıyor. Skleroterapi ile damar oluşumlarının 0 0’i yok ediliyor. Kılcal damarlar 3 haftada, daha büyük damarlar ise 3 ayda yok oluyor. Hastaların yüzde 10’unda tedaviye yanıt alınamıyor. Bu hastalarda işlemin tekrarlanması gerekebiliyor. 117 A İ L Skleroterapinin yan etkileri neler? l Büyük damarlarda yapılan tedavide, bu damarlar uzunca bir süre sert bir oluşum olarak cilt altında hissediliyor. Bunların yok olması ay sürebiliyor. l Kahverengi lekelenmelerden oluşan hiperpigmentasyon. Bunların geçmesi genellikle 3 12 ay sürse de bazılarının yok olması iki yılı bulabiliyor. l n eksiyon bölgesinde daha önce olmayan çok ince kırmızı renkli yeniden damarlanma. Bunlar genellikle 3 12 ayda kayboluyor. ğer kaybolmazlarsa lazer tedavisiyle yok ediliyorlar. l Çok nadiren bacakta ani şişlikle görülen derin damar pıhtılaşması. l Çok nadiren en eksiyon yerinde küçük ülser yara oluşumu. Stripping Bu klasik cerrahi tedavi yönteminde, kasık ve ayak bileğindeki kesilerden yararlanarak yüzeyel toplardamar boylu boyunca sıyrılarak çıkarılıyor. enellikle ek olarak diz altı bölgede bulunan genişlemiş yan dallar pakeler 2 3 mm.’lik ayrı ayrı kesilerle temizleniyor. Bu işlem genel anesteziyle yapılıyor ve genellikle hasta bir gece hastanede yatıyor. Aynı gün ayağa kalkıp yürüyebiliyor. Hastaların bir hafta boyunca işe gitmemeleri öneriliyor. Bu tekniğin komplikasyonları arasında enfeksiyon, hematom cilt altında kanama , derin damar pıhtılaşması ve yüzeyel sinir hasarına bağlı hissizlik, keçeleşme gibi yüzeyel his kusurları olabiliyor. Damar içi termal ablasyon (Lazer veya radyofrekans) Bu teknikte yüzeyel toplardamar içine bir iğne yardımıyla sokulan ve yüksek ısı veren bir kateter aracılığıyla, damar içeriden yakılarak kapatılıyor. Bu teknikte de ek olarak, varsa diz altı bölgede bulunan genişlemiş yan dallar pakeler 2 3 mm.’lik ayrı ayrı kesilerle temizleniyor. Bu işlem lokal veya genel anesteziyle yapılıyor ve hasta aynı gün taburcu edilebiliyor. Hasta aynı gün ayağa kalkıp yürüyor ve birkaç gün sonra da işe başlayabiliyor. Bu teknikte de derin damar pıhtılaşması, hafif yüzeyel yanıklar ve his bozuklukları görülebiliyor. Ancak klasik cerrahi girişime oranla bu komplikasyonlar daha az gözleniyor. Damar içi köpük skleroterapisi Bu tedavi yöntemi de kılcal damarlarda kullanılan skleroterapiye benziyor. Ancak yüzeyel toplardamar içine en eksiyon yapılacağından daha konsantre ilaç kullanılıyor. Bu tedavi yönteminde, genellikle kasıkta bir kesi yapılarak yüzeyel toplardamar derin damarla birleştiği yerde bağlanıyor. Sonuçları çok fazla irdelenmiş bir yöntem değil. isk ve komplikasyonları diğer girişimlerle benzerlik gösteriyor. 118 H A A 119 Ateroskleroti̇k Olmayan Damar Hastalıkları Raynaud, Torasik Outlet, Buerger… Belki de ömrümüzde ilk kez duyduğumuz hastalıklar. Kimi parmaklardaki damarların büzüşmesine neden oluyor, kimi de çeşitli organlarda hasara yol açıyor. Bazıları enfeksiyon kökenli, bazıları genetik. Ancak nadir de görülse, bu damar hastalıklarına yakalanan pek çok kişiyi dikkat etmeleri gereken uzun bir tedavi süreci bekliyor. 120 Rayna d Hastalı ı El ve ayak parmaklarındaki damarların büzüşmesine yol açıyor er er Hastalı ı 30’lu yaşlardan sonra sigara tiryakisi erkekleri tehdit ediyor Bu hastalık, özellikle el ve ayak parmaklarının atardamarlarını etkiliyor ve bu damarların geçici ataklar sırasında anormal şekilde büzüşmesine neden oluyor. Hastalığın başlangıcı genellikle yavaş seyrediyor. Başlangıçta her iki elde bir ya da iki parmağın uçları hastalıktan etkilenirken, ileri dönemlerde belirtiler parmakların daha geride bulunan kısımlarında da görülüyor. El, kol, bacak ve ayak kan damarlarını tutarak iltihaplanmalarına (vaskülit) ve kan dolaşımının bozulmasına neden olan bir hastalık. Genellikle Buerger hastalığı; el-ayak parmaklarında soğukluk, ağrı, açık yaralar ve gangren veya aralıklı olan bacak ağrısı (belirli bir mesafe yürüdükten sonra ortaya çıkıyor) olan, 30-40 yaşlarındaki, günde 20 adet ya da üzerinde sigara kullanan erkeklerde görülüyor. Tedavisi Tedavisi Hafif ve orta derecede belirtileri olan hastaların çoğunda, damarlardaki büzüşmeyi engellemek ya da azaltmak için soğuktan korunma ve sigara içmeme gibi basit önlemler, şikayetlerin şiddeti ve sıklığının azalması açısından büyük yarar sağlıyor. İlaç, az başvurulan tedavi yöntemlerinden biri. Günümüzde en çok yarar sağlayan ilaçlar, kalsiyum kanallarını engellemeye yönelik olanlar. Eğer hasta tam olarak sigara kullanmayı bırakır ve verilen damar genişletici ilaçları düzenli olarak kullanırsa, 1-4 haftada ağrıları kayboluyor ve ardından yaralar iyileşiyor. Sigara kullanımını tamamen bırakmış hastalarda ağrıların dinmemesi, hatta ağrıların hastayı gece uyutmaması veya tıbbi tedavi metotlarıyla tedavi süresinin çok uzayacağı düşünülmesi durumunda da bypass cerrahisinin uygulanması gerekiyor. Torasi̇k O tlet Sendrom 1. kaburganın çıkarılmasını gerektiren hastalık Göğüs kafesi çıkış sendromu anlamına da gelen Torasik Outlet Sendromu’nda, kol ve ele giden damarlarla sinirler boyun kaslarının, 1. kaburga kemiğinin ve veya köprücük kemiğinin arasına sıkışıyor. Sinirlerin sıkışması sonucunda kollarda uyuşma, güçsüzlük ile yorulma belirtileri görülüyor. Tedavisi Sinirleri sıkıştıran adalelerin serbestleştirildiği ayrıca koltuk altı kesi yolu ile boyun kaburgası ve 1. kaburga kemiğinin çıkarılıp sıkışmanın giderildiği cerrahi yöntem uygulanıyor. Skleroderma Ender görülen kronik bir bağ dokusu hastalığı Skleroderma, nadir görülen kronik bir bağ dokusu hastalığı. Genel bitkinlik, cilt değişiklikleri, eli yumruk yapmakta zorlanma, el ve ayak parmaklarında katılık, aynaud hastalığı, eklem kas ağrıları, göz ağız kuruluğu ve böbrek yetmezliği ile seyredebiliyor. Tedavisi Kan damarlarını genişletecek ve dolaşımı artıracak ilaçlar veriliyor. Bu ilaçlar tansiyonun yükselmesini ve böbrek sorunlarının gelişmesini engelliyor, aynaud fenomeni tedavisine yardımcı oluyor. Mar an Sendrom Genetik olarak birçok organa hasar veriyor Bağ dokusu sorunlarına neden olan kalıtsal bir hastalık. İskelet, gözler, kalp ve kan damarları dahil olmak üzere vücudun pek çok bölümü bu hastalıktan etkilenebiliyor. Hastalıklara değişim geçirmiş bir veya daha fazla gen neden oluyor. Marfan sendromunda görülen en ciddi sorunlar, kalp ve kan damarlarıyla ilgili. Marfan sendromlu kişilerde, aort duvarı zayıflayıp esneyebiliyor (aort genişlemesi). Tedavisi Tam anlamıyla iyileştirilemiyor, ancak kan basıncını düşürmek ve aort üzerindeki baskıyı azaltmak için ilaç kullanılabiliyor. Aort damarı fazla genişlemişse, genişlemiş bölümün ameliyatı gerekiyor. i̇ rom sk ler Di̇splazi Orta yaşlı kadınlarda damarların daralmasına neden oluyor Genelde 30-50 yaşlarındaki kadınlarda gözlenen ve özellikle böbrek atardamarları gibi orta çaplı damarların daralmasına neden olan bir hastalık. Tedavisi Böbrek damarında darlık varsa, tansiyonu düşüren ilaçların yanı sıra, etkilenen damardaki daralmış bölgeye balonla genişletme işlemi yapılıyor. Eğer hastalık bu şekilde tedavi edilemeyecek kadar ileri düzeydeyse, o zaman cerrahi müdahale de yapılabiliyor. L H Lenfanjit B Lenfanjit, bakterilerin cilt altı dokulara yerleşmesi sonucunda meydana gelen, lenf kanallarının iltihabi durumuna deniyor. El ve ayaklardaki cilt yaraları ve mantar enfeksiyonlu bölgeler, bakterilerin lenf kanallarına girmesine neden oluyor. Tedavisi Antibiyotik tedavileri ile enfeksiyona yönelik tedavi. Lenfödem A Lenfatik drenajdaki bozulma nedeniyle dokulardaki lenf sıvısı boşaltılamıyor ve buna bağlı olarak lenf sıvısının dokularda birikmesiyle cilt altı yumuşak dokuda şişlik (ödem) meydana geliyor. Tedavisi Elle masaj yapılarak lenf akımına yardımcı olunuyor. Bandaj takılıyor. Cilt bakımı yapılıyor. Hastanın diyet ve egzersiz yapması gerekiyor. Ödemli bölgeye eldiven, kolluk ve çorap gibi giysiler giyilmesi isteniyor. 121 YAŞAM 16 AMELİYAT ÖNCESİ VE SONRASI KALP SAĞLIĞI ■ sayfa 124-126 Ameliyat ne zaman gerekli? ■ A ■ K 16 KAL AM Lİ A KALP HASTALIKLARINDA Ne zaman ameliyat gerekir? Kimi zaman doğuştan gelen anomaliler, kimi zaman ise yaşam tarzı veya hatalı beslenme alışkanlıklarından kaynaklanan nedenlerle, kalp hastalıklarında ameliyat zorunlu hale geliyor. 124 d eğişen yaşam koşulları ve beslenme alışkanlıklarının yanı sıra, diyabet ve yüksek tansiyon gibi kronik hastalıkların toplumda daha sık görülür hale gelmesi, kalp hastalıklarında ameliyat riskini de artırıyor. Türkiye’nin, Avrupa’da kalp hastalıklarının en fazla görüldüğü ülke olduğunu da unutmamak gerekiyor. Uzmanlar ilk aşamada hastaların mümkün olduğunca kalp ameliyatı olmalarını istemiyor. Daha çok birinci basamakta koruyarak, hastalığın oluşmasını önlemeye çalışıyorlar. Eğer hastalık oluşmuşsa, bu kez ilaçlar ve yaşam tarzı değişiklikleriyle hastalığın ilerlemesi önlenmeye çalışılıyor. Bu da olmazsa ilaç tedavisiyle, sonraki yol olarak da girişimsel kardiyoloji yöntemleriyle sorun çözülmeye çalışılıyor. Ancak tüm aşamalara rağmen bazı kalp hastalıklarında tedavi ancak ameliyatlarla sağlanıyor. Gündelik hayatta yapılacak kimi değişikliklere gereken önem verilmeyince operasyon zorunlu hale gelebiliyor. İşte ameliyatı zorunlu kılan nedenler... Koroner damar tıkanıklıklarında Kalp krizine neden olan koroner damarlardaki daralmalar belli bir seviyenin üzerine çıktığında kanın akışında engel oluşturuyor. Bu da kalbin görevini yapamaması anlamına geliyor. Bu sorunu ortadan kaldırmak amacıyla uygulanan cerrahi işleme koroner bypass ameliyatı deniliyor. Kalp ameliyatlarının çok büyük bir yüzdesini de koroner damar tıkanıklıklarına bypass cerrahisiyle yapılan müdahaleler oluşturuyor. Kalp kapağı sorunlarında Kalbi bir pompa olarak düşünürsek, bu pompanın valf (açılıp kapanan çıkış öğesi) vazifesi gören yapıları var. Bunlara da kapak deniliyor. Aort kapakları pompalanan kanın geri dönmesini engelliyor. Mitral kapak da kanın, kalp odacıkları arasında sağlıklı dolaşmasını sağlıyor. Biz kalbi tek bir organ olarak görüyoruz. Ama aslında kalp, sol ve sağ kalp olarak iki organdan oluşuyor. Sol kalp büyük dolaşımı, yani vücuttaki kan dolaşımını; sağ kalp ise küçük dolaşımı, yani akciğerde kan dolaşımını sağlıyor. Sağ kalbin kapakçıkları da pulmoner ve triküspit kapak olarak adlandırılıyor. Bu kapakçıklarda hastalıklar daha nadir görülüyor ve daha az ameliyat gerektiriyor. Daha çok sol kalbin kapakları olan aort ve mitral kapaklarda hastalık görülüyor. Eskiden ülkemizde romatizmal kalp hastalığı sık görülüyordu ve bu durum en çok mitral kapağı etkiliyordu. Ancak bu hastalığın genel sağlık koşullarındaki iyileşmeyle azalması sonucu, tıpkı Batı ülkelerinde olduğu gibi yaşlanmaya bağlı kapak hastalıkları ön plana çıkmaya başladı. Yaşlanmaya bağlı kalp hastalıklarında aort kapak ilk sırayı alıyor. 125 A AM Diyabette Kalp damar hastalığına yakalanmamak için yapılabilecek çok şey var. Öncelikle, kalp damar hastalıklarına yol açan faktörlerin gözden geçirilmesi gerekiyor. En büyük nedenlerden biri ise diyabet. Bu hastalık kontrol altına alınmaz, kişi kendine dikkat etmez ve diyetine özen göstermezse, kalp krizi geçirme ve bu nedenle ölme riski normal insana göre 10 kat fazla oluyor. Hasta, diyetine ve egzersizine dikkat ederse, operasyon geçirmesine gerek kalmayabiliyor. Yüksek tansiyonda Doğumsal kalp rahatsızlıklarında Doğumsal kalp rahatsızlıklarının en sık ortaya çıkan türü, kalp delikleri. Bunların bir kısmı ameliyat gerektirmeyen boyutlarda oluyor. Bunun dışında kalp kapakçıklarında doğuştan gelen anomaliler, kalpten çıkan damarların, kalbe giren damarların ve kalbin çevre organlara giden damarların yanlış bölgelere ve yanlış şekilde bağlı olmaları da ameliyat gerektiren hastalıklar arasında yer alıyor. Kalp yetmezliğinde Kalp yetmezliğinin son evresinde gelen hastalarda ve ileri dereceye varmış kalp yetmezliklerinde, kalp nakli cerrahi bir seçenek. Ancak kalp nakilleri donör sıkıntısı nedeniyle ülkemizde çok fazla uygulanamıyor. Kalp krizine geç müdahale edildiğinde Kalp krizinde, geç gelmiş hastalarda kalp kasındaki yırtılmalardan dolayı kalp 126 odacıklarında sorun olabiliyor. Kapaklarda ciddi hasar meydana gelebiliyor, hatta kapak kopabiliyor. Bu da hastanın acil ameliyat olmasına neden oluyor. Bu ameliyatların başarı şansı yüzde 50. Ancak hasta ameliyat olmazsa, kurtulma şansı yüzde 10’da kalıyor. Kanserde Kalbin kansere karşı çok dirençli bir organ olmasına ve kalp kanserinin çok nadir görülmesine rağmen, bazen kalpte iyi huylu tümörler olabiliyor. Ancak bunlar da ameliyatla çıkarılıyor ve hasta sağlığına kavuşuyor. Aort damarının yırtılmasında Aort damarının yırtılması veya yırtılma riski de ameliyat için bir neden. Bu durum, daha çok yüksek tansiyon hastalarında görülüyor. Kapaklarda doğuştan gelen anomali varsa, görülme riski 10 kat fazla oluyor. Aort damarının yırtılmaması için bu damarın çapı 5.5 cm. olunca ameliyat öneriliyor. Dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta da, yüksek tansiyon. Çünkü hipertansiyon, bütün organların, beyin ve kalbin de yüksek basınç altında çalışması demek. Bu nedenle tansiyon hastalarının yaşam tarzı değişikliği ile başlayıp tuzdan uzak durmaları ve egzersiz yapmaları, kalp damar hastalığına yakalanmalarını önleyebiliyor. Sigara kullanımı ve kolesterol yüksekliği de kalp hastalıklarına yakalanma ve dikkat edilmediği takdirde hastanın ameliyat olma zorunluluğunu ortaya çıkaran faktörler. Obezitede Aşırı kilo, ciddi bir sağlık sorunu. Tek başına tansiyon ve diyabete neden olabiliyor. Tansiyon ve diyabetin getirdiği problemler birbirini etkileyerek kalp damar hastalıklarına yol açabiliyor. Bu da ameliyata götüren başlıca faktörlerden biri olarak kabul ediliyor. ‘ bir kalp öyküsü AA “Çaresizdim. Ama inancım her zaman galip geldi. 10 yıl boyunca yakınmalarım arttı. Nefes almak, hareket etmek giderek zorlaştı. Her zorlukta yeni bir doktora başvurdum. Ama yanıt hep aynıydı: ‘Kalp nakli sırasında kan nakli yapabiliriz!’ Olamazdı, böyle bir şeyi kabul edemezdim! İnancım, hangi nedenle olursa olsun başkasının kanından yararlanmayı reddediyordu. Tüm kalbimle inandığım için arayışlarımı sürdürdüm. Bir gün oğlum, istediğim şartlarda ameliyat olabileceğimi söylediğinde çok sevindim. Telefonlar, yazışmalar derken, kendimi ameliyat masasında buldum. Ama yine de doktoruma hangi durumda olursam olayım, kan nakli istemediğimi belirttim yeniden. Sonuç, harika! Artık sağlıklı bir kalbim var.” İ l A.A. 60 yaşında ve Yehova Şahidi. l İnancına göre kan nakli yasak. l Aort darlığı sorunu vardı. Kalp kapağı bu nedenle kalınlaşmış ve kireç tutmuştu. l 10 yıl çeşitli doktorlara gitti. Ancak hiçbiri ameliyatı kan nakli olmadan yapamayacağını söyledi. l Oğlu araştırdı. Kan nakline ihtiyaç duyulmadan ameliyat olabileceğini öğrendi. Hemen başvurdu. l Aort kapağı 2.5 saat süren ameliyat ile değiştirildi. l Oldukça başarılı geçen ameliyatta hiç kan kullanılmadı. l Ameliyattan kısa bir süre sonra sağlığına kavuştu. A AM Kalp ameli̇yatı sonrasında hızla iyi̇leşmek için Ameliyat tekniklerinin gelişmesi ve hizmet kalitesindeki artış gibi nedenler sayesinde artık kalp ameliyatı sonrasında çok kısa sürede iyileşmek mümkün. Ancak olumsuz bir tabloyla karşılaşmamak için dikkat etmeniz gereken bazı noktalar var: Örneğin kontrollü hareket etmek, sık sık ve küçük porsiyonlar halinde beslenmek ve ilaçlarınızı zamanında almak gibi! 128 k alp ameliyatı geçirdiniz ve bundan sonra ev yaşamınıza geri dönüyorsunuz. Kendinizi hastanede daha güvende hissedebilir, bu nedenle evde karşılaşabileceğiniz sorunlar için endişe duyuyor olabilirsiniz. Ancak ameliyattan sonraki dönemde en hızlı iyileşeceğiniz yer, eviniz. İyileşmeniz hızlandıkça daha önce keyifle yaptığınız aktivitelere dönüş süreniz de kısalacak. Ameliyat sonrasında her geçen gün kendinizi daha iyi ve daha güçlü hissedeceksiniz. Bunun için sabırlı olun. Birçok insan kalp ameliyatı sonrasında sinirli, gergin veya depresif olabiliyor. Eğer siz de aynı duygular içindeyseniz bunun geçici ve olağan bir durum olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Duygularınızı sevdiklerinizle paylaşmanız bu dönemi rahat ve çabuk atlatmanızı sağlayacak. Ameliyat sonrasında daha hızlı iyileşmek ve herhangi bir sağlık sorunuyla karşılaşmamak için yaşam alışkanlıklarınızda bazı noktalara dikkat etmeniz gerekiyor: 129 A AM İlaçlarınızı zamanında alın İlaçlarınızı düzenli ve zamanında alın. Eğer bir dozu almayı unutursanız bir sonraki sefer 2 doz birden almayın. Her gün yürüyün Sık sık ve küçük porsiyonlar halinde beslenin İlk haftalarda iştahsız olmanız son derece normal. İlk 1 ay sık sık ve küçük porsiyonlarla halinde beslenin. Diyabet hastalığınız ve tansiyonunuz yoksa, aşırıya kaçmadan her şeyi yiyebilirsiniz. Bol bol su içmeye özen gösterin. İlk 1 aydan sonra diyetisyeninizin önereceği ve kalp sağlığına uygun beslenmeye de her zaman özen gösterin. Hareketleriniz kontrollü olsun İlk 2 ay hareketlerinizi kontrol altına almalısınız. Bunun nedeni ise ameliyat sırasında göğüs kemiğinizin kesilmiş olması. Çünkü yanlış hareketleriniz bu kemiğin kaynamasını geciktirebilir, hatta engelleyebilir. Bunun için evdeki ilk gününüzü dinlenerek geçirin. Ancak bunu yatakta yatmaktan çok, koltukta oturup ayaklarınızı bir pufun üzerine uzatarak yapın. Omuz seviyesinin üzerindeki nesnelere uzanmayın. Eğilirken belinizden değil, dizinizden eğilin. Oturduğunuz yerden kalkarken kollarınız yerine bacak kaslarınızı kullanın. Yataktan kalkmak için sırt üstü yatarken yatağın kenarına doğru kayın. Dizlerinizi hafifçe büküp yavaşça yan tarafa doğru eğilin. Dirseğinizi kullanarak dikkatlice vücudunuzu yukarı doğru itin ve kolunuzun vücudunuzun diğer tarafında olmasını sağlayın. Bu sırada her iki bacağınızı yavaşça zemine doğru sallayın. Kısa bir süre oturun. Bu şekilde başınızın dönmesini engelleyebilirsiniz. İlk 2 haftada günde 1 kez bir kat, daha sonraları ise giderek artan oranlarda merdiven çıkabilirsiniz. En az 1 ay süreyle 5 kilodan fazla ağırlık kaldırmamaya da dikkat edin. Çok sıcak ve çok soğuk havalar dışında, her gün düzenli olarak yürümeye çalışın. Yürüyüş parkurunuz yokuş değil, düz olsun. İlk ay yanınızda bir refakatçi bulunmasına dikkat edin. Yürüyüşler sırasında hızınızı yanınızdaki refakatçi ile nefes nefese kalmadan rahatça konuşabilecek bir tempoya ayarlayın. İlk haftalarda 15 dakikalık yürüyüşlere her hafta 5 dakika ilave edin. 2 ay sonunda, durmadan 45 dakika yürüyecek duruma gelmelisiniz. Her sabah tartılın Her sabah aynı tartıda ve benzer kıyafetlerle düzenli olarak tartılın. Günlük 1-1.5 kilodan fazla oynama varsa, bundan mutlaka kardiyak rehabilitasyon hemşirenizi haberdar edin. Göğüs korsenizi 2 ay kullanın Göğüs korsenizi 2 ay boyunca kullanın. Özellikle öksürürken ve hapşırırken korsenizin önünü ellerinizle birleştirin. Emboli engelleyici çoraplarınızı gündüz sürekli giyin. Çoraplarınızı gece yatarken çıkartabilirsiniz. Ancak sabah yataktan kalkmadan önce giymeyi unutmayın. Her gün banyo yapın Her gün düzenli olarak parfümsüz bir sabun kullanarak duş alın. Ilık suyla yıkanın, sıcak sudan kaçının. Duş alırken suyun sırtınızdan gelmesine dikkat edin. Yaralarınız tamamen iyileşinceye ve kabuklarınız kayboluncaya kadar (ki bu genellikle 2-4 hafta sürer) küveti doldurup içine girmeyin. İlk 1 ay duş yaparken yanınızda birisinin yardım amaçlı bulunması yararlı olacak. İlk 2 ay araba kullanmayın İlk 2 ay araba kullanmayın. Bu süre içinde arka koltukta oturun. Uzun yolculuklardan kaçının ve 1 saati aşan yolculuklarda ayaklarınızı uzatın. Yolculuğa çıkmadan önce çoraplarınızı mutlaka giyin. Solunum egzersizlerine devam edin Size verilen solunum egzersiz cihazını evde de kullanın. Bu cihazla her gün 6-7 kez ve her seferinde 10-15 üfleme yapın. Üflemeler arasında dinlenin. Dikkatli olun, çok sık üflemeler baş dönmesi ve göz kararmasına yol açabilir. İstirahat halinde gelen veya eforla gelip geçmeyen, uykudan uyandıran ve oturup nefes almaya zorlayan nefes darlığı durumunda kardiyak rehabilitasyon hemşirenizi veya doktorunuzu arayın. A Kendime çok mu yükleniyorum? Yaptığınız herhangi bir iş esnasında aşağıdakilerden birinin olması kendinize aşırı yüklendiğinizi gösterir: Baş dönmesi, göz kararması, sersemlik Bulantı ve kusma Soğuk terleme Konuşmanızı zorlaştıracak derecede nefes darlığı Aşırı halsizlik ve bitkinlik Çarpıntı Göğüs, sırt, boyun, çene, kol ve dişte ağrı veya baskı hissi Cinsel ilişkide dikkatli olun Ameliyattan 2 hafta sonra cinsel aktiviteye başlayabilirsiniz. Ancak kollarınıza ve göğsünüze yük bindirecek pozisyonlardan kaçının. Aşağıdaki bulgulardan herhangi birinin varlığında doktorunuza danışın: l İlişkiden sonra 5 dakikadan uzun süren hızlı kalp atışı ve nefes darlığı l İlişki sırasında veya sonrasında göğüs ağrısı l İlişkinin ertesi günü aşırı yorgunluk hissi H Ağrı: Göğüs, sırt ve omuzlarınızda ağrınız olabilir. Bu nedenle taburcu olurken reçetenize yazılmış olan ağrı kesici ilaçlarınızı doktorunuzun önerdiği şekilde kullanın. Yavaşça yapılacak bir sırt masajı, sırt ve omuzdaki ağrılı kaslarınızı gevşetip sizi rahatlatacaktır. Ayrıca ılık bir duştan da yarar sağlayabilirsiniz. Enfeksiyon: Yaralarınızı her gün düzenli olarak kontrol edin. Yara bölgelerinde kızarıklık, şişlik, akıntı ve kötü koku oluşmuşsa, ayrıca kırıklık, titreme, terleme ve 38.3 dereceyi geçen ateşiniz varsa mutlaka kardiyak rehabilitasyon hemşirenizi arayın. Çarpıntı: Düzensiz ve hızlı (istirahat halinde dakikada 120’den fazla) kalp atışı varlığında kardiyak rehabilitasyon hemşirenizi haberdar edin. Ödem: Ayak ve bacaklarınızda ödem (şişlik) oluşabilir. Buna engel olmak için ayaklarınızı sarkıtmamalı ve istirahat ederken kalp seviyesinin üstünde olacak şekilde kaldırmalısınız. Ayrıca çoraplarınızı giymeyi de ihmal etmeyin. Uykusuzluk: Ameliyat sonrasında bir süre uykusuzluk çekebilirsiniz. İlk 1 ay sırt üstü yatmaya dikkat edin. Oturur pozisyonda yatmanız gerekmez. Gündüz kısa uykulardan (şekerleme) kaçının. Yatmadan önce kitap okuma, bulmaca çözme, müzik dinleme, çok hafif atıştırma gibi sizi sakinleştirecek bir aktivitede bulunun. Gün içinde size yazılandan farklı bir ağrı kesici almayın. Kabızlık: Daha çok sebze, meyve ve lifli yiyecekler tüketin. Kurutulmuş erik yiyin. Bu önlemler yetersiz kalırsa doktorunuza danışın. Hangi ev işlerini yapabilirim? Çiçek sulama Toz alma Basit tamirat Yemek masası hazırlama Bulaşık yıkama Basit yemek yapma Hangi ev işlerinden sakınmalıyım? Süpürme, ovalama Yatak örtüsü değiştirme Çöp kovası veya mobilya kaldırma Bahçe düzenlemesi Hangi sosyal aktiviteleri yapabilirim? Örgü örme, resim yapma Kağıt oynama Arkadaşlarla yürüyüş Alışveriş Sinemaya gitmek Kaçınacağınız aktiviteler Ameliyattan 2 ay sonra yaşınıza uygun her türlü aktiviteyi yapabilirsiniz. Kan sulandıran ilaç kullanıyorsanız, kayak ve futbol gibi düşmenize ve yaralanmanıza yol açabilecek aktivitelerden ömür boyu kaçınmalısınız. 131 A L KL KAL L İ İ KALP SAĞLIĞINIZI KORUMAK İÇİN ALTIN ÖNERİLER Kalp ve damar hastalıkları Batı ülkelerinde en yaygın ölüm nedenlerinin başında geliyor. Türkiye de 50 yaş altı kalp krizine bağlı ölümlerde Avrupaʼda birinci sırada yer alıyor. Aslında yaşam alışkanlıklarına dikkat ederek kalp damar hastalıklarından yüzde 80 oranında korunmak mümkün! Nasıl mı? Kalp sağlığınızı koruyacak bir beslenme programı ve düzenli egzersiz bunun ilk koşulu. Tabii bazı yaşam alışkanlıklarınızı da değiştirmeniz gerekiyor. 132 k alp damar hastalıkları tüm dünyada en önemli ölüm nedenlerinden biri. Dünyada her yıl 17 milyon, ülkemizde de 160 bin kişi kalp damar hastalıkları nedeniyle hayatını kaybediyor. Kalp damar hastalarına yine her yıl 260 bin yeni hasta ekleniyor. Nüfusumuzun yaşlanmasıyla birlikte bu hastalıklara bağlı ölümlerin 2020 yılında 400 bine yükselmesi bekleniyor. Bu rakamların yüksek olmalarının en önemli nedeni ise kalp damar hastalıklarının özellikle erken dönemde hiçbir belirti ve sıkıntı oluşturmadan sinsice devam edebilmesi. Bu nedenle şikayeti olmayan hastalar büyük bir sorun yaşamadan önce bunun farkına varamıyor ve acil kliniklere başvurduklarında “Benim daha önce hiçbir sıkıntım yoktu” cümlesini sarf ediyor. Kalp damar hastalıklarında ilerleyen yaş, genetik özellikler ve cinsiyet gibi değiştirilemeyen bazı risk faktörleri var. Ancak yine de diğer önemli risk faktörlerini kontrol altına alarak kalp damar hastalıklarının oluşma riskini yüzde 80 oranında azaltmak mümkün. İşte kalp sağlığını korumanın püf noktaları… A L KL B L İ Yapılan çalışmalara göre, doymuş yağdan fakir; lif, antioksidan, tekli doymamış yağ ve balıktan zengin bir diyet, kalp damar hastalıkları üzerine olumlu etki yapıyor. Diyetin kalp sağlığı üzerindeki etkisinin araştırıldığı çalışmalarda, agresif yağ kısıtlamalarının ölüm oranında yüzde 30-60 azalma sağladığı ortaya konmuş. Omega3 yağ asitleri içeren besinler de kanda pıhtı oluşumunu azaltıp damar genişletici etki yapıyor. Ayrıca balık tüketimi ile kalp damar hastalıkları sonucu gelişen ölüm oranında ters orantı olduğu ortaya konmuş. Taze sebze, meyve, balık ve lifli gıdalardan zengin beslenmeye özen gösterin. Total yağ tüketiminiz diyetinizin yüzde 30’unu geçmemeli. Doymuş yağ oranını yüzde 7-10, çoklu doymamış yağ tüketimini yüzde 10, tekli doymamış yağ tüketimini ise yüzde 10-15 civarında sınırlandırın. Kırmızı eti haftada 1-2 kez olmak üzere yaklaşık 100’er gram tüketin. Tatlı tüketmek istediğinizde ağır hamur tatlıları yerine sütlü olanları tercih edin. Trigliserid değeriniz yüksekse alkolü bırakın, değilse kısıtlayın. Günlük tuz alımını da 5 gram ile sınırlandırın. 133 A L KL KAL L İ İ A AL l Yaş l Cinsiyet l Genetik etkenler l Sağlıksız beslenme l Hipertansiyon l Sigara l Diyabet l Obezite l Hareketsiz bir yaşam l Stres l Kan yağları değerleri İ A K L Hipertansiyon, kalp damar hastalıklarına birkaç mekanizma üzerinden etkili oluyor. Damar iç yüzeyi bozukluğu, hipertansiyonun erken evrelerinden itibaren ortaya çıkıyor. Hipertansiyon ayrıca damar iç yüzeyindeki genişlemeyi azaltıyor, hücrelerde yağ birikimini kolaylaştırıyor, kandaki akışkanlığı bozuyor, kireçlenmeyi artırıyor, istenmeyen hücre ve pıhtı birikimini kolaylaştırıyor. Yapılan çalışmalara göre; tedaviyle büyük ve küçük kan basınçları 13 ve 6 mm Hg düşürüldüğünde inme riskini yüzde 38, koroner olayları ise yüzde 16 oranında azaltmak mümkün oluyor. Hipertansiyon sorununuz varsa ve genç, orta yaşlı veya diyabetik iseniz hedef kan basıncınızın 130/85 mmHg’nin altında, ileri yaşta iseniz 134 140/90 mmHg altında olmasına dikkat edin. Bunun için ideal kilonuza ulaşın, tuz alımını 5 gram ile sınırlandırın, fiziksel aktivitenizi artırın, sigara içmeyin, alkol tüketimini kısıtlayın, günde 50-90 mmol potasyum alın, doymuş yağ alımını sınırlandırın ve yeterli miktarda kalsiyum ile magnezyum içeren besinler tüketin. İ A A H M B AK Sigara ile kardiyovasküler hastalıklar arasında sıkı bir ilişki mevcut. Sigara damar iç yüzeyinde kolesterol ve yağkireç birikimini kolaylaştırıyor. Kan fibrinojen konsantrasyonunu yükseltiyor, pıhtı hücrelerinin tepkilerini artırıyor ve kan akışkanlığını bozuyor. Aynı zamanda damar tonusunu ve elastikiyetini de bozuyor. Bunların yanı sıra iyi huylu kolesterol HDL’yi azaltıyor ve kötü huylu kolesterol LDL’nin damar duvarındaki zararlı etkisini kolaylaştırıyor. Kalp krizi geçiren kişilerin sigara içimine devam etmeleri halinde tekrar kriz geçirme riski yüzde 22-45 oranında artıyor. Koroner bypass sonrası sigaraya devam edilmesi de ölüm oranını 2 kat yükseltiyor. Sigara ile koroner arter hastalığı arasındaki ilişki süreklilik taşıyor ve doza bağlı değişiyor. Öyle ki erkeklerde, kalp damar hastalığı günde 1-14 sigara içenlerde 1.7 kat ve günde 25 üzeri içenlerde 2.6 kat daha yüksek bulunmuş. Kadınlarda, günde 1-4 sigara içenlerde riskin 1.9 kat, 14-24 sigara arası içenlerde 4.3 kat ve 25’ten fazla sigara içenlerde ise 5.4 kat arttığı tespit edilmiş. Pasif olarak sigara dumanına maruz kalmak da riski artırıyor. Öyle ki pasif içici her 10 sigaradan 4’ünü içmiş sayılmalı. Sigaranın bırakılması ile kardiyovasküler risk ise yaşlı hastalarda bile hızla İ düşmeye başlıyor: Bir yılın sonunda yüzde 50 kadar azalan risk, 10 yıl kadar bir süre geçmesiyle koroner olay açısından giderek kayboluyor. Kalp sağlığınız için sigarayı hemen bırakmayı ihmal etmeyin. HA A A A A Günümüzde teknolojinin sunduğu otomobil, yürüyen merdiven ve asansör gibi imkanlar nedeniyle gün geçtikçe daha az hareket etmeye başladık. Oysa fiziksel aktivite azlığı ve fizik kondisyon yetersizliği kalp damar hastalıklarının oluşumunda önemli bir risk faktörü. Türk Kardiyoloji Derneği tarafından yapılan TEKHARF (Türk Erişkinlerde Kalp Hastalıkları ve Risk Faktörü) çalışmasında, düzenli ve doğru egzersiz yapmanın kalp damar İ K AK L İ H LK L L İyi huylu kolesterol HDLʼnin damar sertliği gelişiminde koruyucu bir rolü var. Dolayısıyla düşük, yani 40 mg/dl altındaki HDL değeri önemli bir koroner risk faktörünü oluşturuyor. İ Lİ İ Trigliserid yüksekliği kalp damar hastalığının oluşumunda tek başına çok fazla bir risk teşkil etmiyor. Ancak buna sıklıkla eşlik eden düşük HDL, insülin direnci, küçük yoğun LDL ve karın çevresi genişliği ciddi bir risk oluşturuyor. Trigliserid seviyesinin 150 mg/dl veya daha aşağısında tutulması gerekiyor. Hİ H M İ İ Mİ Damar sertliği için 15 mol/lt üzeri plazma homosistein düzeyleri, bağımsız risk faktörü olarak tanımlandı. Bu düzeyin üzerindeki homosistein değerine sahip olanlarda, 5 yıl içinde miyokard infarktüsü geçirme riski 3.4 kat artıyor. L İ Genetik olarak belirlenen lipoprotein(a) yüksekliğinin erken miyokard enfarktüsü ve inme için önemli bir risk faktörü olduğu biliniyor. Artmış Lp(a) ve LDL (kötü huylu kolesterol) düzeyleri birlikte görüldüğünde kalp damar hastalığı için önemli bir risk faktörü oluşturuyor. K K A L Son yıllarda yapılan çalışmalarda, hs-CRP yüksekliğinin kalp damar hastalığı ile ilişkisi ortaya konmuş. Bu değerin <0.7 mg/L olması normal kabul ediliyor ve üzerindeki değerler kalp damar hastalıklarına yakalanma riskini artırıyor. hastalıkları nedeniyle oluşan ölümlerde yüzde 23 azalma sağladığı ortaya konmuş. hasarını kolaylaştırıyor. İyi kontrol altında olmayan diyabette tipik olarak kalp damar sağlığı için risk faktörü olan hipertrigliseridemi ile beraber HDL düşüklüğü de bulunuyor. Hipertrigliseridemi LDL (kötü huylu kolesterol) metabolizmasını etkileyerek daha küçük ve yoğun LDL moleküllerinin oluşmasına yol açıyor. Kalp sağlığınız için haftanın en az 3 günü en az 30 dakika ve aerobik özellikte egzersiz yapmaya özen gösterin. Ancak hiçbir yakınmanız olmasa bile egzersiz uygulamalarına başlamadan önce mutlaka doktor kontrolünden geçin. KA AL K İ İ İK A L Diyabetli hasta en sık kalp krizi gelişmesi sonucu yaşamını yitiriyor. Kalp damar hastalıklarından ölüm oranı tip-1 diyabetlilerde 3-10 kat, tip-2 diyabetlilerde erkekse 2, kadınsa 4 kat artıyor. Çünkü diyabet damar duvarının esnekliğini bozuyor, hücre birikimine ve artışına neden oluyor, kanda pıhtılaşmayı artırıyor ve damar iç yüzeyindeki hücre Amerikan Diyabet Derneği kalp sağlığı için açlık kan şekerinin 120 mg/dl ve glukoz hemoglobinin yüzde 7’nin altında olması gerektiğine dikkat çekiyor. Kan şekerinizi kontrol altına almak için sağlıklı beslenmeye özen gösterin, ideal kilonuza ulaşın, haftada en az 2 gün 30’ar dakika düzenli egzersiz yapın ve alkol tüketimini kısıtlayın. 135 A L KL KAL L İ İ B B İ L KA l Sakatatlar (karaciğer, beyin, böbrek, işkembe, dil vb), l Kabuklu deniz hayvanları (karides, midye, kalamar vb), l Tam yağlı etler, sucuk, salam, sosis, pastırma, tavuk ve hindi derisi, l Yağlı gıdalar (kaymak, krema, mayonez, çikolata ve yağlı soslar), l Yağda kızartma ve kavurmalar, l İçeriği bilinmeyen hazır gıdalar, l Alkollü içkiler, hazır meyve suları, meşrubatlar, l Tereyağı, kuyruk yağı, içyağı, margarin yağı, l Çorba ve diğer yemeklerinizde lezzet verici olarak kullandığınız et suyu veya tavuk suyu. İ AL KİL A LA Araştırmalar obezitenin kalp damar hastalığının oluşumunda önemli bir risk faktörü olduğunu ortaya koyuyor. Uzmanlara göre beden kitle indeksinin (kilo / metre olarak tanımlanan boyun karesi) 25 kg/ m2 altında olması normal kabul ediliyor. 25-30 kg/m2 arası kilo fazlalığı, 30 kg/m2 üzeri ise obezite olarak nitelendiriliyor. Yağların karın çevresinde toplanması kalp damar hastalıklarına yakalanma riskini daha da artırıyor. Bu nedenle bel çevresi kadınlarda 88, erkeklerde ise 98 santimi geçmemeli. Sadece yüzde 10’luk bir kilo kaybı bile kolesterol ve trigliserid değerlerinin ciddi oranda düşmesine yardımcı oluyor. Bunun için ideal kilonuzu korumaya çalışın. Şişmansanız, fazla kilolarınızdan bilinçli bir beslenme ve egzersiz programı ile kurtulun. Diyet yaparken dikkat etmeniz gereken en önemli nokta ise kilolarınızı yavaş yavaş vermeniz. Çünkü hızlı verilen kilolar, yine hızlı bir şekilde geri alınıyor. L İ İ İ A Kalp damar hastalıkları genellikle hiçbir belirti vermeden sinsi sinsi ilerliyor. Bu nedenle hastalıkların başarıyla tedavi edilmesinde erken teşhis büyük rol oynuyor. Düzenli yapılan testler de hastalıkların ciddi boyutlara varmadan tespit edilmesini sağlıyor. Böylece hastalık, büyük operasyonlara gerek kalmadan, ilaç, küçük girişimsel metodlar veya yaşam alışkanlıklarında yapılan değişikliklerle tedavi edilebiliyor. 136 Birinci derece akrabalarınızda erken yaşta kalp ve damar hastalığına yakalananlar varsa, şişmansanız, diyabet veya yüksek tansiyon hastası iseniz ve sigara kullanıyorsanız 30, kullanmıyorsanız 40 yaşından itibaren önerdiğimiz şu testleri düzenli olarak yaptırın: Total kolesterol, HDL (iyi huylu kolesterol), LDL (kötü huylu kolesterol), trigliserid ve kan şekeri. Kan yağlarınızın yanı sıra tansiyonunuzu da düzenli olarak ölçtürmeyi ihmal etmeyin. İ İ İ LMA Gözlemsel çalışmalara göre; stres, öfke ve depresyon kalp damar hastalıklarının oluşma riskini artırıyor. Özellikle enfarktüs sonrası hastalarda depresyon ve stres azaltıcı girişimlerin yararlı olduğu düşünülüyor. Stres altındaysanız, öncelikle sizi sıkıntıya sokan nedenleri düşünün. Bu sorunları ortadan kaldırmakta güçlük çekiyorsanız, bir uzman yardımı alabilirsiniz. Masaj, yoga ve meditasyon gibi çeşitli teknikler de sakinleşmenize yardımcı olabiliyor. 4 B soru Araştırmalara göre, çikolata flavonoidler (prosyanidin) denilen antioksidan maddeler içeriyor ve bunlar LDL kolesterol adını verdiğimiz kötü kolesterolün damar sertliği yapmasını önleyebiliyor. Bu nedenle uzmanlar çikolata yiyecekseniz siyah (bitter) çikolatayı tercih etmenizi öneriyor. Çünkü siyah çikolata kalp için en faydalı olan çikolata olarak biliniyor. K Zeytinyağı, içinde bulunan tekli doymamış yağ asitleri sayesinde kalp hastalıklarına ve kansere karşı koruyucu görev yapıyor. Bu avantajı ise zeytinyağının içinde bulunan polifenoller ve özellikle oleuropein, antioksidan etkileri sayesinde oluyor. Ancak zeytinyağı seçerken rafine edilmemiş olanlarını tercih etmeniz öneriliyor. Çünkü yapılan çalışmalarda, günde 25 ml zeytinyağı kullananlarda kötü kolesterol olan LDL kolesterolün azaldığı, total kolesterolün düştüğü, iyi kolesterolün arttığı saptanmış. Amerikan Gıda İlaç Teşkilatı (FDA) günde 2 yemek kaşığı zeytinyağı tüketen kişilerde koroner kalp hastalığı riskinin azaldığını belirtiyor. K Şişmanlık, koroner kalp hastalığı için sorgulanan klasik risk faktörlerinden biri. Üstelik, günümüzde özellikle gelişmiş toplumların giderek artan önemli sağlık sorunlarından biri sayılıyor. Şişmanlık pek çok riski beraberinde getiriyor. Sadece kalp hastalığı için değil, aynı zamanda kalp hastalığına da zemin hazırlayan diyabet ve hipertansiyon için de önemli risk sayılıyor. Fazla kiloların verilmesi, kalp hastalıkları oluşma riskini doğrudan etkiliyor. Örneğin şişman erkeklerin toplam kilosundan yüzde 10ʼunu vermesi, koroner hastalıklara yakalanma riskini yüzde 20 oranında düşürüyor. Verilen kilonun miktarı arttıkça elde edilen fayda da yükseliyor. Bilimsel araştırmalarda yüzde 5 kilo vermeyle bile yaşam kalitesinin arttığı, diyabet riskinin azaldığı, kan yağlarının profilinin olumlu etkilendiği ortaya çıkıyor. Kilo alımında ideal olan, vücut kitle endeksinin 25ʼin altında olması. (Vücut kitle endeksi vücut ağırlığının, kişinin boyunun metre birimi ile karesine bölümünden elde ediliyor.) Çayda flor ve manganez olmak üzere çok önemli 2 mineral var. Ayrıca kateşin denen maddeler de bulunuyor. Birkaç çeşit olan kateşinler sağlık için de oldukça yararlı. Çayda bulunan polifenoller antioksidan etkiye sahip detoksifiye edici enzimleri uyarıyor, anormal hücre büyümesini azaltıyor, LDL kolesterol oksidasyonunu azaltıyor ve ince bağırsaklarda faydalı bakterilerin artmasını sağlıyor. Pek çok yararı bulunan çayla ilgili yapılan araştırmalarda günde 700 ml çay içenlerde kalp krizi riskinin yüzde 11 azaldığı ortaya kondu. Yeşil çay içenlerin de sağlıklı kiloya sahip oldukları, uzun yaşadıkları, kalp hastalığından ve kanserden korundukları saptandı. 137 info Kalp hastalıklarının kadınlarda görülme oranı artıyor. Sağlıklı yaşam eğitimindeki yetersizlik, sigara tüketimi, tansiyon yüksekliği ve yanlış beslenme kalp damar hastalıklarının % 75-85 nedeni olarak gösteriliyor. Kalp sağlığınız için açlık kan şekerinizin 120 mg/dl ve glukoz hemoglobinin yüzde 7’nin altında olması gerekiyor. Kan %7 şekerinizi kontrol altına almak için sağlıklı beslenmeye özen gösterin, ideal kilonuza ulaşın, haftada en az 2 gün 30’ar dakika düzenli egzersiz yapın ve alkol tüketimini kısıtlayın. 138 Hastane içi kullanım içindir, dışarı çıkarılmaması rica olunur. AH KALBİM acibadem.com www.ahkalbim.com 16 ARALIK 2014 TANI