27.08.2013 TÜRKİYE ABD İLİŞKİLERİ TARİHİ 1945’ten GÜNÜMÜZE TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİ 1. Dünya Savaşı ile Osmanlı ile ABD ilişkileri ciddi olarak başlamıştır. İkinci Dünya Savaşı sonundaki Postdam Konferansı’nda Sovyetler Birliği, TürkSovyet sınırı çizgisinde kendi lehine değişiklik yapılmasını istemiştir. Amerika, iki devlet arasındaki soruna karışmayacağını bildirse de bu konferanstan sonra Türk boğazları konusundaki görüşünü yeniden gözden geçirmiş ve 1946 yılbaşından itibaren de Türkiye’nin toprak bütünlüğüyle yakından ilgilenmiştir. ABD, bir anlamda Boğazların Rusların eline geçmemesi adına Türkiye’nin yanında yer almış ve ilk defa müttefik ülke konumuna gelmiştir. 2. Dünya Savaşı'nın Türkiye-Amerika ilişkilerinin güvenlik odaklı bir başlangıcı olmuştur. ABD hükümeti, meselenin artık Türk- Sovyet ilişki alanını aşmış olduğunu ve bu konuda Birleşmiş Milletlerin son kararı vereceğini bildirdi. Amerikan hükümetinin Türkiye’ye ilgisinin artmasına rağmen, Sovyetler Birliği 8 ağustosta Türk hükümetine verdiği notada boğazlarda üst isteğini tekrarlamıştır. Türk hükümeti Sovyetlerin verdiği notaya cevap vermeden önce Amerika hükümetine danışmış ve ABD hükümetinin direktifleri sonucunda bu notayı reddetmiştir. Amerika burada, Sovyetlerin Türkiye’ye egemen olma isteğinin daha sonra başlarına bela olabileceğini ve Sovyetlerin Türkiye’de olağan bir egemenliğinin, Akdeniz ve Orta Doğu’da dengelerin bozulmasına neden olacağını düşünmüştür. Buna rağmen Rus baskısını üzerinde hisseden Türkiye, savaş sırasında ordusunu terhis etmemişti. Ancak hükümet ordunun masraflarını karşılamakta zorlanmış ve dış yardıma ihtiyaç duymuştu. 23 Şubat 1945’te imzalanan Dr. Hasan Özgür ÖZEN – Amerika Birleşik Devletleri Ülke Görevlisi - ozgurozen@tbmm.gov.tr TBMM Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Başkanlığı, Strateji Bürosu Sorumlusu Tel: 420 69 23 anlaşma gereğince, Amerika Ekim 1946’da Türkiye’ye 23 milyon dolarlık kredi açarak yardımda bulunmuştur. Dönemin ABD başkanı Harry S. Truman 12 Mart 1947 tarihli Amerikan Kongresinde –daha sonra Truman Doktrini adını alacak olan- mesajını okumuştur. Yine Truman Doktrini’nin amaçlarına ulaşması için 5 Haziran 1947 tarihli “Marshall Planı” duyurulmuştur. Tüm bu gelişmeler savaş sonrası dönemi kapsayıp “soğuk savaş” devresini açmıştır. Bu, Marshall Planı’na uygun olarak hazırlanan Türkiye ve Yunanistan’a 400 milyon dolarlık (100 milyon dolar Türkiye için) yardım verilmesini öngören “yardım kanunu” kongrede kabul edilmiş ve 22 Mayıs 1947’de başkan tarafından onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Türkiye’ye yapılacak yardım konusunda ön çalışmaları yapmak üzere, 23 Mayıs 1947’de, bir araştırma heyeti Türkiye’ye gelmiştir. Heyet silâhaltındaki askerlerin azaltılması ve silahların modernleştirilmesi gerektiğini öngören bir rapor hazırlamıştır. Buna uygun olarak Türkiye’ye yapılacak yardım hakkında antlaşma 12 Temmuz 1947’de Ankara’da imzalanmıştır. Yapılan bu yardım, büyük bir memnuniyet ile karşılanmışsa da askeri amaçlı olduğu için Türk ekonomisinde bir rahatlık sağlamamıştır. Marshall Planında adı geçen 16 ülke, 16 Nisan 1948’de Avrupa Ekonomik İşbirliği Teşkilatını (OECC) kurmuştur. Türkiye 4 Temmuz 1948’de ABD ile ekonomik işbirliği antlaşmasını imzalamıştır. 1949- 1951 yılları arasında Türkiye’ye Marshall Planı çerçevesinde yardım yapılmış, bu yardım 1951 yılından sonra “ortak savunma programına” da dâhil edilerek “ortak savunma idaresi” kanalıyla gerçekleştirilmeye başlanmıştır. Türkiye tüm bu gelişmelerin etkisiyle ABD tarafına kaymış ve bir nevi ABD’nin müttefiki haline gelmiştir. Ayrıca İsrail devletini de yine Amerikan siyaseti nedeniyle tanımıştır. Dr. Hasan Özgür ÖZEN – Amerika Birleşik Devletleri Ülke Görevlisi - ozgurozen@tbmm.gov.tr TBMM Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Başkanlığı, Strateji Bürosu Sorumlusu Tel: 420 69 23 Türkiye ABD’den almış olduğu bu yardımlarla bir nebze olsun rahatlamışsa da Sovyet Rusya’nın arka arkaya verdiği notalarla boğazlarda üs ve doğuda toprak talebini tekrarlaması Türkiye’yi sıkıntıya sokmuştur. Batıda Sovyet tehlikesine karşı Batı Avrupa Savunma Birliği, daha sonra da ABD’nin önderliğinde NATO’nun kurulması Avrupa ülkelerini rahatlatmış, ancak Türkiye’nin bu sisteme dâhil olma başvuruları hep reddedilmiştir. Buda yine ABD’nin işine geldiği gibi, politika değişikliğine gittiğine işaret eder. Ancak buna rağmen Türkiye, Sovyet saldırılarından kurtulmanın tek yolu olarak ABD ile ortak hareketten geçtiğini görmesi, bu devletle müttefiklik halinin devam etmesine neden olmuştur. Bu arada 14 Mayıs 1950 seçimlerinde Türkiye’de iktidar değişikliği olmuş, Demokrat Parti başa geçmiştir. Demokrat Parti genelde CHP’nin dış politikasını benimsemiştir. Muhalefette iken NATO’ya girme politikasını ısrarla savunan Demokrat Parti iktidara geçtikten sonra da bu yönde hızlı bir şekilde başlatmıştır. Türkiye’nin NATO’ya girmesindeki ilk fırsat, Kuzey Kore’nin Güney Kore’ye saldırmasıyla doğmuştur. Birleşmiş Milletlerin Güney Kore’ye yardım isteğine, Türkiye 25 Temmuz 1950’de 4500 kişilik bir kuvveti Kore’ye göndererek cevap vermiştir. Türk ordusunun Kore’deki başarıları Türkiye’nin NATO’ya katılmasında en önemli etken olmuştur. Buna rağmen Türkiye’nin Yunanistan’la birlikte 1 Ağustos 1950’deki başvurusu da kabul edilmemiştir. Fakat sonraki gelişmelerde, Türkiye ve Yunanistan, 15–20 Eylül 1951’de Ottowa’da yapılan NATO’nun yedinci toplantısında oy birliğiyle NATO’ya girmiştir. TBMM 18 Şubat 1952’de Kuzey Atlantik antlaşmasını onaylayarak birliğe resmen üye olmuştur. Türkiye’nin NATO’ya katılımı ABD için çok önemliydi, nitekim Türkiye’nin birliğe katılımıyla Türk ordusundan faydalanılacak, Sovyet Rusya daha iyi kontrol edilecek ve orta doğu petrollerine hâkim olma daha da Dr. Hasan Özgür ÖZEN – Amerika Birleşik Devletleri Ülke Görevlisi - ozgurozen@tbmm.gov.tr TBMM Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Başkanlığı, Strateji Bürosu Sorumlusu Tel: 420 69 23 kolaylaşacaktı. Türkiye ise böylelikle kendisine, geleneksel Sovyet tehdidine karşı bir müttefik edinmiş oluyordu. Türkiye NATO’ya üye olduktan sonra uluslar arası ilişkilerin büyük bir kısmı, bu örgüte ve gerçek lider konumundaki ABD’nin tutumuna ve davranışına göre ayarlanmıştı. ABD bir yandan NATO çerçevesi içinde Türkiye’de askeri üsler kurmuş, NATO ile ilişkisi olmayan üslere de yerleşme olanağını da elde etmişti. ABD’nin Türkiye’de elde ettiği bu kolaylıklar bir dizi ikili antlaşmalarla sağlanmıştır. Türkiye ile Amerika arasında yapılan bu antlaşmaların çoğu TBMM’nin onayı olmadan gerçekleştirilmiştir. Türk hükümeti; dış politikadaki Amerikan endeksli tavrı neticesinde, Amerika’nın 5 Ocak 1957’deki Orta Doğu’ya Sovyet ajanlarının sızmasını önleyecek Eisenhower doktrinini hararetle desteklemiştir. Dış politika da tamamen Amerikan siyaseti güdülmesi bölge ülkeleriyle olan ilişkileri iyice bozmuştur. 27 Mayıs 1960’a gelindiğinde Türkiye’de darbe olmuş ve yalnızca darbeyi yapanlar NATO’ya bağlı bulunduklarını bildirmişlerdir. Türk-Amerikan ilişkileri; 1964’de Kıbrıs’taki Rumların Türklere karşı izlediği politika nedeniyle, Türkiye’nin bölgeye müdahale etmek istemesi üzerine bozulmuş, Amerika’nın böyle bir olayda Amerikan silahlarının kullanılmayacağını bildirmesi hoşnutsuzluğa neden olmuştur. 1969’da daha önce yapılan antlaşmalar tekrar gözden geçirilmiş, antlaşmalar varılan savunma işbirliğine antlaşmasına göre karşılıklı egemenlik ve eşitlik prensibine dayandırılmıştır. Bu işbirliği antlaşmasıyla; ABD’ye ait tesis ve üslerde Türkiye’nin izni olmadan hiçbir hareket yapılmayacak, Türk makamları bu üs ve tesisleri denetleyebileceklerdi. Ayrıca ABD personeli 30.000’den 7.000’e indirilerek ABD’nin Türkiye’deki görüntüsü mümkün olduğunca azaltılmaya çalışılacaktı. 1974 Kıbrıs Barış Harekâtından sonra, ABD’nin Şubat 1975’de uygulamaya başladığı, 1978 Eylülüne kadar devam eden ambargosu iki ülke Dr. Hasan Özgür ÖZEN – Amerika Birleşik Devletleri Ülke Görevlisi - ozgurozen@tbmm.gov.tr TBMM Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Başkanlığı, Strateji Bürosu Sorumlusu Tel: 420 69 23 ilişkilerini derinden sarsmıştır. Türkiye ise bu ambargo sırasında 25 Temmuz 1975’ten itibaren Türkiye’deki Amerika üs ve tesislerine el koymuştur. 29 Mart 1980’de yapılan antlaşma ile Türkiye, Amerika üs ve tesislerinde tam bir egemenlik sağlamıştır. Ayrıca 12 Eylül 1980 darbesi Amerika’da memnuniyetle karşılanmıştı. Bozulan ilişkiler düzeldiği gibi Türk dış politikası tekrar Amerikan endeksli hale gelmiştir. Bu dönemde, ilk olarak 1980’de Savunma ve Ekonomik İşbirliği Antlaşması imzalanmış. Daha sonra Özal döneminde Türk- Amerikan ilişkileri her alanda kendini göstermiştir. Bu dönemde Amerika’dan ekonomik anlamda yardım alınmış fakat Türkiye’nin Kıbrıs harekâtının yansıması olarak istenilen düzeyde gerçekleşmemiştir. Aynı dönemde Türkiye ile Yunanistan’a yapılan yardımların %70’i Yunanistan’a yapılmıştı. Amerika Türkiye’de meydana gelen 1980 darbesiyle de Türkiye ile olan ilişkilerini arttırdı. Yalnız Kasım 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)’nin bağımsızlığını ilan etmesi Amerika tarafından kınandı, ayrıca bu durum Bangladeş ve Pakistan gibi devletlerin Türkiye tarafından tanınmasını da engelledi. Kısacası Türkiye’nin Kıbrıs konusu nedeniyle hem ABD ile hem de Yunanistan’la ilişkileri bozuldu. ERMENİ KARAR TASARI SORUNLARI ve TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİ Ermeni karar tasarıları genelde senato ve temsilciler meclisinden kaynaklanan sorunlar olarak görünse de, iki ülke arasındaki ilişkileri gerginliğe götürecek dereceye ulaşmıştır. 1980’e kadar bu konu temsilciler meclisine geldiğinde ADB yönetimi tarafından durdurulmuştur. Ancak bu tarihten sonra iç dinamiklerinde tetiklemesi ile ABD bu konuyu durdurmak yerine desteklemeye Dr. Hasan Özgür ÖZEN – Amerika Birleşik Devletleri Ülke Görevlisi - ozgurozen@tbmm.gov.tr TBMM Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Başkanlığı, Strateji Bürosu Sorumlusu Tel: 420 69 23 başlamıştır. 1980–1982–1984 tarihlerinde bu konu tekrar meclise getirilmiş, 1984’de temsilciler meclisinde, 24 Nisanın “insanın insanı hunharca katlettiği gün” olarak ilan edilmiştir. 1985’de bu teşhis temsilciler meclisinde genel oya sunuldu, ancak ABD’deki Türkiye uzmanları ve bilim adamı sıfatındaki 69 tarihçinin ortaklaşa yayınladıkları bildiri sonucunda hata yapıldığı bildirilmiş ve tasarı son anda reddedilmiştir. Fakat Ermeni lobisi çalışmalarına tüm hızıyla devam etmiş ve bunu tüm dünyaya kabul ettirmek için çalışmalar başlatmıştır. Tabi ki bu durum TürkAmerikan ilişkilerinin bozulmasına da neden olmuştur. Son olarak George Bush’un 1990 seçimlerinde, bir milyonu aşkın Ermeni’nin -sözde- soykırımda katledildiği günün 75. yıldönümüne katılacağını bildirmesi Türkiye’de olumsuz karşılanmıştır. Bu da Türk-Amerikan ilişkilerinin Ermenistan politikası sonucunda nasıl bozulduğuna işaret eder. Ermeni yasa tasarısı 1990’dan günümüze kadar çeşitli tarihlerde özellikle ABD seçimleri öncesinde devamlı gündeme getirilmektedir. Nisan 2007’de de ABD’deki Demokrat Parti’de başkanlık yarışı içindeki Illinois Senatörü Barack Obama, yine Demokrat Parti adaylarından New York Senatörü Hillary Clinton ve yine Senatör Harry Reid “sözde Ermeni soykırımını” desteklediğini bildirmiş. Daha birçok Amerikan yetkili “sözde ermeni soykırımını” kabul eder bir tavır takınmıştır. Bunda bunu kabul edenlerin, öncelikle halkı kendi taraftarı haline getirme politikası ön plandadır. Türkiye buna karşı diplomasi alanında elinden geleni yapmaya çalışsa da maalesef bunda fazla başarılı olamamaktadır. Türkiye –ABD ve Kürt Sorunu Dr. Hasan Özgür ÖZEN – Amerika Birleşik Devletleri Ülke Görevlisi - ozgurozen@tbmm.gov.tr TBMM Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Başkanlığı, Strateji Bürosu Sorumlusu Tel: 420 69 23 ABD 1980’e kadar Kürt sorunu ile fazla ilgilenmedi 1980’den sonra Türkiye’de baş gösteren PKK olayları neticesinde Kürt kelimesini daha sık telaffuz eden Amerika, Kürtlerin dil ve kültürlerini daha iyi yaşaması için taleplerde bulundu. Yine Kuzey Irak’taki Kürtlerle son derece ilgilenen Amerika, İran-Irak savaşı öncesinde Kürtlere yardım etti. Amerika’nın Türkiye, İran ve Irak’ta bulunan Kürtleri bir federal çatı altında toplamak ve bu birlik sayesinde İsrail’i rahatlatma gibi amaçları bilinmektedir. Amerika’nın Kürtlere desteği Türkiye ile Amerika arasında sorunlar çıkmasına neden olmuştur. Türkiye II. Dünya savaşından sonra, belli aralıklarla kesinti olsa bile, daima Amerika ile ilişkilerini iyi tutmuş ve bu ülkeyle hareket eder hale gelmiştir. Daha sonra 1983 yılında başbakan olacak Turgut Özal döneminde de Türk- Amerikan ilişkileri her alanda gelişme kaydetmiştir. Kısaca 1983'ten Soğuk Savaş’ın bittiği tarih olan 1989'a kadar ilişkiler oldukça üst düzeyde tutulmuştur. Soğuk savaşın bitişi ilişkilerde bir duraksamaya ve Türkiye'nin rolünün sorgulanmasına neden olsa da, 1991'deki Körfez Savaşında Türkiye'nin üstlendiği rol, Türkiye'nin, ABD'nin süper güç olduğu bu ’Yeni Dünya Düzeninde de önemli bir konumunun olduğunu göstermiştir. 1990'lı yıllarda Türkiye içeride terörle ve krizlerle uğraşmak zorunda kalsa da, dış politika anlamında ABD ile ilişkileri çeşitlendirme yoluna gitmeyi tercih etmiştir. 1991 yılında geliştirilmiş “ortaklık kavramı” ortaya atılmıştır. 1995'ten sonra ise ilişkiler değişik bir boyut kazanarak “stratejik ortaklık” seviyesine çıkarılmıştır. 11 Eylül 2001'de ikiz kulelere yapılan terör saldırısı sonrası ABD ileriki yıllarda tüm dünyayı ve özellikle Ortadoğu bölgesini etkileyecek güvenlik vizyonunu değişimine gitmiştir. ABD Soğuk Savaş’ın artık bittiğini eskiden en büyük düşmanları olan Sovyetler Birliğinin yerini yeni en büyük düşman olarak Dr. Hasan Özgür ÖZEN – Amerika Birleşik Devletleri Ülke Görevlisi - ozgurozen@tbmm.gov.tr TBMM Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Başkanlığı, Strateji Bürosu Sorumlusu Tel: 420 69 23 terörizmin aldığını ve bu yeni düşmanla eski tip güvenlik önlemleri ile mücadele edilemeyeceğini belirtmiştir. 11 Eylül saldırıları ABD'nin dış politikasını başlı başına değiştirmiştir. ABD, radikal İslam’la savaşı, kendine görev belirlemiş, Ortadoğu’ya huzur, demokrasi ve barışı getirmek vaadiyle askeri müdahalelerde bulunmuştur. Bu müdahaleler önce Afganistan daha sonra da Irak'a olmuştur. Türk-ABD ilişkilerinin yoğunlaşması Irak'a yapılan müdahale sırasında ve sonrasında olmuştur. ABD, Irak’la sınır komşusu olan Türkiye'den sevkiyat yapabileceği askeri üs talep etmiştir. Fakat 1 Mart 2003'te TBMM'de ABD askerlerinin Türkiye'de bulunan üsleri kullanmasına izin veren tezkerenin geçmemesi iki ülke arasındaki ilişkilerde gerginliğe neden olmuştur. Fakat asıl olay bundan yaklaşık 4 ay sonra yaşanmıştır. Kuzey Irak'ta bulunan Türk askeri birliğine ABD askerleri tarafından yapılan baskın ve Türk askerlerinin başına çuval geçirilmesi olayı, Türk ABD ilişkilerini durma seviyesine getirmiştir. ABD daha sonra bu olaydan ötürü özür dilemiştir. Fakat Türkiye kamuoyu açısından bu olay ilişkilerde kapanmayacak derin bir yara açmıştır. Türkiye 1990'lardan beri bölgede bir Kürt devletinin oluşumuna göz yummayacağını belirtmiştir. Bu nedenle Irak'ın bütünlüğünün korunması ve öncelikle BM kararlarına uymaya ikna edilmesi gerektiğini savunmuştur. Gerek Türkiye'de 35-40 yıldır var olan Amerika karşıtı kamuoyu gerekse de mevcut müdahalenin sonucunun Türkiye açısından zararlar getirebileceği ihtimali, 1 Martta TBMM'den tezkerenin reddiyle sonuçlanmıştır. 2008 ve sonrasında Obama'nın başkan seçilmesi ve yaydığı olumlu hava ‘’komşularla sıfır sorun’’ politikasını uygulamaya sokması, ABD Türkiye ilişkilerinde olumlu bir hava yaratmıştır. Kıbrıs konusunun çözümü konusunda atılan adımlara ve özellikle Ermenistan’la ikili ilişkilerin gelişmesi yönünde atılan adımlara ABD açıkça destek vermiştir. Dr. Hasan Özgür ÖZEN – Amerika Birleşik Devletleri Ülke Görevlisi - ozgurozen@tbmm.gov.tr TBMM Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Başkanlığı, Strateji Bürosu Sorumlusu Tel: 420 69 23 Ayrıca 2010 yılında yaşanan Mavi Marmara baskını sonrasında Türkiye'nin ABD'den her zamanki gibi sadece göstermelik destek alması, bu konuda ABD-Türkiye ilişkilerini samimiyetten uzaklaştırmaktadır. Artık sadece çıkarları doğrultusunda ABD'yi seçen fakat çıkarları çatıştığında ABD'den yine de kopamayan bir Türkiye yerine, her alanda çıkarlarını maksimize etmeye çalışan Türkiye kendini göstermeye başlamıştır. Kaynakça http://fkilic.blogcu.com/1945-ten-gunumuze-turkiye-abd-iliskileri/1446007 http://www.turkishny.com/hot-news/50-hot-news/38335-1945ten-gunumuzeturk-amerikan-ilikileri/printing http://arsiv.setav.org/ups/dosya/28398.pdf http://tr.caspianweekly.org/ana-kategoriler/turk-dis-politikasi/3403-ikincidunya-savasindan-gunumuze-turkiye-abd-iliskileri-ve-bu-baglamda-guncel-turkdis-politikasina-bakis.html Prof. Dr. Enver BOZKURT, Araş. Görev. Selim KANAT, Bush Dönemi Ulusal Güvenlik Stratejisi'nin Obama Döneminde Sürdürebilirliği, Özlem DEMİRKIRAN, Soğuk savaş sonrası Ortadoğu Ekseninde TürkAmerikan İlişkileri, Yüksek Lisans Tezi İlber ORTAYLI, İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı, Timaş Yayınları YAKUP BERİŞ, ASLI GÜRKAN ; TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNE BAKIŞ: ANA TEMALAR VE GÜNCEL GELİŞMELER TEMMUZ 2002 , TÜSİAD ABD Temsilciliği Değerlendirme Raporu-Temmuz 2002 Dr. Hasan Özgür ÖZEN – Amerika Birleşik Devletleri Ülke Görevlisi - ozgurozen@tbmm.gov.tr TBMM Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Başkanlığı, Strateji Bürosu Sorumlusu Tel: 420 69 23