KAMU MALİYESİ Kamu Maliyesi, kamu kesiminde oluşan faaliyetlerin ekonomik, sosyal ve mali yönlerini inceleyen bir bilim dalıdır. Ülkedeki ekonomik faaliyetin iki ana parçasından biri olan ve kamu faaliyetleri yürüten birimler esas itibariyle KAMU TÜZEL KİŞİLERİDİR. Kamu tüzel kişilerinin en büyüğü ve en önemlisi muhakkak ki devlettir. Mahalli idarelerde bu kategoride yer almakta ve birlikte değerlendirildiklerinde önemli bir güce sahip oldukları anlaşılmaktadır. İster devlet isterse de mahalli idareler faaliyetlerine ilişkin kararlar alırken kamu hukukunun bazı kurallarına uymak zorundadırlar. Zira kamu yararı güden kamu hukuku kuralları gerektiğinde iktisadi yararları ihmal etmek ilkesine göre düzenlenmiştir. Ayrıca siyasal çıkarlar bazen iktisadi gerçeklere aykırı kararlar alınmasına sebep olabilmektedir. Ancak sebep olunacak iktisadi ve mali sonuçları ile bunlarda kaynaklanan sorunları inceleyen ve çözüm arayan bilim dalı KAMU MALİYESİDİR. Kuşkusuz kamu kesimi sadece devlet ve mahalli idareden ibaret olmayıp, bilimsel araştırmalarda KİT‘lerde kamu kesimi içinde mütalaa edilmektedir. Dolayısıyla devlet ve mahalli idareler tarafından kurulan KİT ler bunlar tarafından denetlenmekte ve kontrol altında tutulmaktadır. Dolayısıyla kamu kesimindeki faaliyetleri inceleyen kamu maliyesi iktisat, kamu hukuku ve siyaset bilimleriyle iç içedir. Kamu Ekonomisinin Amaçları: 1)İktisadi istikrarın gerçekleştirilmesi 2)gelir dağılımında etkinliğin sağlanması 3)kaynakların etkin kullanımının ve tahsisinin sağlanması Kamu Sektörü ile Özel Sektör Arasındaki Farklar 1)Kamu sektörünün amacı kamu hizmetidir bu yüzden maliyet unsurunu gözetmez ve karlılık söz konusu değildir. Özel sektörün asıl amacı kar elde etmektir. 2)Yapılan kamu hizmetlerinin karşılığı vergilerdir. Özel sektörün finansmanı ise ürettiği mal ve hizmetlerin satışından elde ettiği gelirlerdir. 3)kamu sektörü her zaman özel sektörden büyüktür. Kamu sektörünün ekonomi içindeki büyüklüğünü KAMU HARCAMALARI / GSMH (gayri safi milli hasıla) formülü ile hesaplanır ve sonuç 0, 1, 0 ile 1 arasında değerler alır. Sonucun 1 çıkması halinde ekonomideki tüm giderler devlet yani kamu sektörü tarafından karşılanıyor demektir. Sonucun 0 çıkması ekonomideki tüm giderlerin özel sektör tarafından karşılandığı anlamına gelmektedir ki bu durum imkânsızdır. Çünkü devletin güvenlik ve adalet hizmetleri özel sektöre bırakılamayacağı için kamu giderlerinin alt sınırı her zaman için sıfırın üstündedir. 0 ile 1 durumları iktisadi sistemin çökme noktalarıdır. 0 değerine ne ölçüde yaklaşacağımızı ise devletin piyasadaki rolüne göre belirleyebiliriz. 4)kamu ekonomisinde gelirler gidere göre ayarlanır, özel ekonomide ise giderler gelirlere göre ayarlanır. Yani önce devlet yapacağı giderleri belirler daha sonra da bu giderlere göre gelir toplar. Özel sektörde ise önce gelir elde edilir daha sonra bu gelirin büyüklüğüne göre gider yapar. 5)kamu sektörü ülkenin tüm ekonomik faaliyetlerine yön verebilecek güce sahiptir. Özel ekonomideki firmalar sadece kendi politikalarını uygular. KAMU HİZMETLERİ Devletin gerçekleştirdiği kamu hizmetlerini aşağıdaki gibi sınıflandırabiliriz 1)Toplumsal mal ve hizmetler (tam kamusal ve hizmetler) 2)Yarı kamusal mal ve hizmetler 3)Özel mal ve hizmetler 4)Erdemli (merit ) mallar 5)Erdemsiz (demerit) mallar 6)Klüp mallar 1)Toplumsal Mal ve Hizmetler: Kollektif mal ve hizmetler bir ülkede yalnızca devlet tarafından üretilebilir. Milli savunma hizmetler ve adalet hizmetleri gibi. Bu hizmetlerin özel sektöre bırakılması düşünülemez. Tam kamusal mal ve hizmetlerin toplumsal olması gerekmekte olup, toplumsal ve hizmetlerin özelliklerini ise şu şekilde belirtebiliriz - Bu mal ve hizmetlerden elde edilen fayda toplumun bireyleri arasında bölünemez. - Sadece devlet tarafından üretildiği için piyasa konusu olamaz, fiyatlandırılamaz. -Tam kamusal mallarda tüketiciler taleplerini belli etmezler. Bedavacılık eğilimleri bunu engeller. Bu tür malları tüketmekte rekabet yoktur. -Tüketimden Mahrum Bırakılamama; Kamusal mallarda bedeli ödenmese de bunun faydasından mahrum etmek mümkün değildir. O ülkede yaşayan herkes bu mal ve hizmetlerden yararlanabilir -Piyasaya Sunulamaması (Pazarlanamaması) ; Bu özellik sözü geçen mal ve hizmetlerin “bölünemez” nitelikte oluşlarının doğal bir sonucudur. -Üretim Hacminin Genişliği; Bunların üretim hacimlerinin genellikle piyasa tarafından karşılanmasına imkân vermeyecek derecede büyük olmasıdır -Tüketimin Bazen Zorunlu Kılınabilmesi; Örneğin, ilkokulun zorunlu olması, bazı dönemlerde aşı mecburiyeti vb. 2)Yarı Kamusal Mal ve Hizmetler: Yarı kamusal mal ve hizmetlere örnek olarak eğitim, sağlık, konut verebiliriz. Yarı kamusalı tam kamusaldan ayıran en önemli özellik faydanın bölünebilir olmasıdır. Yarı kamusalların faydasının bölünebilir olması bunları pazarlama fırsatı vermektedir. Bu tür mal ve hizmetlere bireyler taleplerini belli ederler. Taleplerin olması ve faydanın bölünebilirliği bu malların fiyatlarının oluşmasına neden olur. Yarı kamusal mal ve hizmetlerdeki bu özellikler özel mal ve hizmetlerle aynı özelliktedir. Toplam fayda: sosyal fayda + özel fayda = Sosyal fayda. Örneğin kuduz mikrobu bulaşan bir kişiye aşı yapılarak hem o kişi kurtarılır hem de mikrobun yayılması engellenir. Kaynak dağılımında optimum etkenliğin sağlanması, yani kıt kaynakların tüketici tercihlerine cevap veren en iyi amaçlara yöneltilip israfa meydan verilmemesi ancak tam rekabet şartlarının gerçekleşmesiyle mümkün olur. Ancak tam rekabet de oluşan sorun nedeniyle, bunu telafi etmek için pazarlanabilir bir kısım mallar kamu ekonomisince üretilmektedir. Bu mal ve hizmetlerin faydası bölünebilir ve fiyatlandırılabilir. Bölünebilir mal bölünemez mal ayrımını ilk defa Samuelson yapmıştır. 3)Özel Mal ve Hizmetler: Bu mal ve hizmetlerden faydalanabilmek için bedelinin ödenmesi gerekir. -Fiyatları toplumdaki bireyler arasında bölünebilir -Tüketimle sona erer -Direkt olarak bireysel ihtiyaçları karşılamaya yöneliktir. Örneğin gıda maddeleri, elektrik, su, … 4)Erdemli Mal ve Hizmetler: Sadece bazı gruplara, sınıflara ve kişilere özel menfaat sağlayan kamu hizmetleridir. Örneğin yoksullara yapılan yardımlar, yaşlılara yapılan yardımlar, öğrenci bursları , … 5)Erdemsiz mallar: ‘’ zararlı özel mallar’’ yada ‘’ek sosyal maliyeti ‘’olan mallar da denebilir. Devlet toplum sağlığı için bu tür malların kullanım ve tüketimine müdahale eder. Örneğin devlet uyşturucu kullanımını yasaklarken sigaranın tüketimini de kısıtlamaya çalışır. Paternalizm denilen bu analyışa göre devletin önemli bir görevide gerektiğinde bireylere bir ‘’baba ‘’ gibi davranarak onları zararlı alışkanlık ve faaliyetlerden korumaktır. 6)Klüp Mallar: Belli bazı kuruluşların sadece kendi üyelerine sunduğu mal ve hizmetlerdir. Bu mal ve hizmetlerden kural olarak sadece o kuruluşa üye olan kişiler yararlanabilir. Örneğin SSK, odalar ve barolara üye olanların yararlandığı hizmetler, spor klüplerine üyelik …. DIŞSALLIKLAR Bir üretici veya tüketicinin faaliyetleri dolayısıyla diğer üretici veya tüketicilerin dolaylı olarak etkilenmesine dışsallık denir. Bu etkilenme olumlu şekilde oluyorsa pozitif dışsallık, olumsuz oluyorsa negatif dışsallık sözkonusu olmaktadır. Negatif dışsallıklara dış zarar denmektedir. Dışsallıklar ; üreticiden üreticiye, üreticiden tüketiciye, tüketiciden tüketiciye, tüketiciden üreticiye dışsallıklar olmak üzere 4 gruba ayrılır. 1)Üreticiden üreticiye dışsallık : Bir üreticinin faaliyeti başka bir üreticiyi olumlu şekilde etkiliyorsa üreticiden üreticiye pozitif dışsallık, olumsuz şekilde etkiliyorsa üreticiden üreticiye negatif dışsallıktan bahsedilir. Örneğin bir patates fabrikasının atıkları o bölgede hayvan üreticilerini olumlu etkileyebilir, bu pozitif bir dışsallıktır. Örneğin bir fabrikanın zehirli atıkları o bölgedeki ekili arazisi olan bir üreticiyi etkilediğindede negatif dışsallıktan bahsedilir. 2)Üreticiden tüketiciye dışsallık: Bir üretim faliyeti tüketicilerin durumunu olumlu yada olumsuz etkileyebilir. Olumlu şekilde etkiliyorsa üreticiden tüketiciye pozitif dışsallık, olumsuz şekilde etkiliyorsa üreticiden tüketiciye negatif dışsallıktan söz edilir. Örneğin; bir ilçeye yapılan yatırımla o bölgedeki insanlara yeni iş imkânlarının sağlanması pozitif dışsallık iken, bir bölgedeki fabrikanın bacasından çıkan zehirli gazların halka zarar vermesi negatif dışsallıktır. 3)Tüketiciden tüketiciye dışsallık: Tüketicilerin tüketimleri sonucunda diğer tüketiciler olumlu yada olumsuz etkilenebilir. Örneğin bir tüketicinin apartman önüne bıraktığı çöpler diğer sakinleri rahatsız eder. Bu faaliyet tüketiciden tüketiciye negatif dışsallık iken, bir tüketicinin almış olduğu malın son tüketim tarihine bakarak yanındaki arkadaşına bu alışkanlığı kazandırması pozitif dışsallıktır. 4)Tüketiciden üreticiye dışsallık: Bir tüketicinin tüketim faaliyetinden üreticiler olumlu yada olumsuz etkilenebilir. Örneğin ; bir tüketicinin aldığı bir ürünü beğenmeyip bu ürünü yada firmayı kötülemesi tüketiciden üreticiye negatif dışsallık iken tersi durumda pozitif dışsallık örneğidir. Dışsallıkların oluşması halinde devlet ekonomiye müdahale edebilir. Ayrıca negatif dışsallıklar firmalar için ek bir maliyet unsurudur. Çünkü firmalar bu olumsuzlukları gidermek zorundadır bu yüzden gerekli tedbirleri alır, yenilikler yapar. Bu da firmanın maliyetini artırır. Ayrıca devlet çeşitli yöntemlerle dışsallığı önlemeye, zararlarını azaltıp- faydalarını artırmaya ve dışsallığı toplumsallaştırmaya çalışır. Bu yöntemler; a) Vergileme: yayılan dışsal zarar kadar vergileme yapar b) Miktar kısıtlaması: üretim tüketimde kullanılan zararlı maddelerin kullanımına kota koyulması c) Sübvansiyon d) Piyasa yaratma: en etkili yöntemdir e) Mülkiyet haklarını düzenleme