HAYVANLARDA ÜREME • GAMETOGENEZ Eşeyli üremeyle çoğalan canlılarda , gametler, gametogenez sonucunda oluşur. Daha önce de anlatıldığı gibi gametlerin mayoz ile meydana getirilmesi üreme ana hücrelerinde olur.Üreme ana hücreleri üreme organlarında bulunur. Üreme organları erkeklerde testis, dişilerde yumurtalıklardır. Erkek üreme hücresine sperm, dişi üreme hücresine yumurta adı verilir. • Yumurta hücresi büyük, hareketsiz ve çok sitoplazmalı; sperm ise hareketli . küçük ve daha az sitoplazmalıdır. • Sperm hücresi, baş, boyun ve kuyruk kısmından oluşur Baş kısmında lizozim • enzimlerini içeren akrozom denilen bölge yer alır. Spermlerin boyun kısmında mitokondriler bulunur, kuyruk kısmı ise hareketi sağlayan kamçıdır. Kuyruk spermlerin yumurtaya doğru hareketini • sağlar. 2. Oogenez Dişi bireylerde yumurta . hücresinin gelişimi anne rahminde başlar ve belirli bir yaşa gelinceye kadar sürer. Erkeklerde sperm sayısı sınırsız olmasına karşın yeni doğmuş bir kız çocuğunun yumurtalıklarında birincil oosit durumundaki hücre sayısı yaklaşık 300.000 kadardır. Bu yumurtalar ergenlik dönemine kadar birincil oosit olarak bekler. Ergenlik döneminden itibaren hormonların etkisiyle gelişimini tamamlar v.p 7 Eşeysel olgunluğa erişmiş dişi bireyde, erkek bireylerde yaşanan . gelişimlere benzer olaylar yaşanır. Bununla birlikte dişilerde, üreme hücreleri belirli dönemlerde oluşur. Belirli dönemlerde, dişi üreme sisteminin bir parçası olan yumurtalıklarda, mayoz bölünme ile yumurta hücresinin üretilmesine oogenez denir Yumurtanın korunması ve beslenmesi yumurtalık sayesinde olur. Yumurtalıkta çok sayıda kesecik (folikül) bulunur. Her kesecikte ise bir tane birincil oosit vardır. Her ay genellikle bir yumurta hücresi olgunlaşarak döllenmenin gerçekleşebilmesi v.p 8 için yumurtalığın dışına bırakılır. v.p 9 v.p 10 Yumurta ana hücresi olan 2n kromozomlu oogonyumlar mayoz . bölünmeye hazırlanır ve birincil oosit adını alır. Birincil oositten mayoz I sonunda biri büyük, diğeri küçük iki haploit (n) hücre oluşur. Bunlardan küçük olan kutup cisimciği, büyük olan ikincil oosittir. Sitoplazmanın çoğu ikincil oositte toplanmıştır. Kutup cisimciği haploit kromozom sayısının sağlanması için oluşur. v.p 12 Mayoz II sonunda, ikincil oositten biri büyük ve bol sitoplazmalı ootit, diğeri . küçük kutup cisimciği olmak üzere iki haploit (n) hücre oluşur. Aynı zamanda Mayoz I'de oluşan kutup cisimciği de bölünmeye uğrayabilir ve böylece kutup cisimciklerinin sayısı üçe ulaşır. Daha sonra kutup cisimcikleri eriyip kaybolur. Ootit ise farklılaşarak olgun yumurta hücresini meydana getirir. v.p 13 Kromozomlar mayoz bölünme sonucu oluşan hücrelere eşit . dağılır fakat sitoplazma eşit miktarda dağılmaz. Bunun sonucunda her bölünme sırasında sitoplazmanın neredeyse tümü bir yavru hücrede (ootit) toplanır. v.p 14 Çok miktarda sitoplazmaya sahip olan hücre yumurta hücresini . oluştururken küçük hücreler (kutup cisimcikleri) parçalanır. Böylece kromozom sayısı yarıya inerken büyük miktarda sitoplazma yumurta hücresine aktarılmış olur. Döllenmeden sonra embriyo gelişirken yumurta hücresindeki besini kullanır. Bu nedenle sitoplazmanın çoğunun yumurta hücresinde toplanması önemlidir. v.p 15 Her canlıda farklı büyüklük ve . yumurta biçime sahip olan çeşitleri verilmiştir. Pek çok canlıda yumurta zarını çevreleyen örtüye vitellin zar denir. Böcek yumurtaları vitellin zarın yanı sıra sert ve su geçirmez yapıda protein tabakalara sahiptir. Kurbağalarda ise yumurtanın kurumasını önleyen jel tabakası bulunur v.p 16 v.p 17 Kuşlar, sürüngenler ve yumurtlayan memelilerde yumurta beyazı . olarak adlandırılan yoğun bir protein çözeltisi vitellin zarını sarar. Yumurta beyazının dışında yumurta kabuğu da bulunur. İnsanda yumurta hücresi, yaklaşık 150 mikron büyüklüğündedir. Bu büyüklük insan vücut hücrelerinin (örneğin lenfosit) 100 katı kadardır. Spermin küçük ve hareketli olmasına karşın yumurta büyük ve hareketsizdir. Yumurta hücresinin hacmi sperm hücresinin 250.000 katı kadardır. v.p 18 Yumurta örtüleri birçok türde oositin gelişimi ya. da döllenmesi sırasında oluşur. Örtülerin yapısı ve sayısı türe göre farklılık gösterebilir.Memelilerde yumurta zarı protein, glikoprotein ya da polisakkaritlerden oluşan ve zona pellusida adı verilen jel benzeri örtüyle çevrilidir Zona pellusida türe özgü yapıya sahiptir ve yumurtayla aynı türe ait spermlerin döllenmesini sağlar v.p 19 Memelilerde yumurta, gelişim aşamasında folikül hücreleri ile . çevrilidir. Yumurtalık dokusundan gelişen bu hücreler yumurtayı besler ayrıca zona pellusidanın oluşumuna katılır. Yumurta bırakıldıktan sonra da farklılaşarak koruyucu bir örtü şeklinde yumurtayı çevreler. Yumurtalıktan atılan yumurta döllenme kanalına (fallopi tüpüne) geçer. Memelilerde döllenme burada gerçekleşir v.p 20 v.p 21 1. Spermatogenez Spermler erkek üreme sistemindeki özel . yapılarda bulunan 2n kromozomlu sperm ana hücrelerinden oluşur. Bu hücrelere spermatogonyum denir. Erkek birey erginliğe ulaşmadan önce spermatogonyumlar mitozla çoğalır. Mitozla yeni spermatogonyumların oluşması ergenliğe ulaştıktan sonra da devam eder. Spermatogonyumlar büyüyüp gelişerek mayoza hazırlanır. Bu hücrelere birincil spermatosit denir. 2n kromozomlu spermatositlerden mayoz I sonunda haploit (n) krozomlu iki hücre meydana gelir. Bu v.p 22 hücrelereikincil spermatosit denir. İkincil spermatositlerden mayoz II sonunda spermatit adı verilen haploit (n) kromozomlu . dört hücre oluşur. Mayoz bölünmeyle erkek üreme organı olan testislerin (erbezlerinin) yapısındaki seminifer tüpçüklerinde spermlerin oluşmasına spermatogenez denir Spermatogenez sırasında oluşan sağlıklı bütün sperm (sperma) hücreleri eşit miktarda sitoplazma ve genetik materyal içerir ve eşit büyüklüktedir. Gelişmekte olan spermatitler seminifer tüpçüklerinden ayrılır, depo edilmek üzere erkek üreme sistemindeki özel bölümlere geçer, burada farklılaşarak hareket yeteneği kazanır v.p 23 Spermatogonyumdan hareketli sperm oluşuncaya kadar geçen zaman 65-75 . gündür. Yetişkin erkeklerde her gün yaklaşık 3 milyon spermatogonyum bu sürece başlamaktadır. Spermin yapısı göreviyle uyumludur. Sperm; baş, orta bölüm ve kamçı olmak üzere üç kısımdan oluşur v.p 24 Baş bölümünde n sayıda kromozoma sahip çekirdek bulunur. . Başın uç kısmında akrozom vardır. Akrozom sindirim enzimleri içeren bir keseciktir. Yumurta hücresinin zarını eritmekte görev alır. Spermin orta bölümünde mitokondriler bulunur. Mitokondrilerin ürettiği ATP enerjisi, kamçının yapısını oluşturan mikrotübüller tarafından kullanılarak hareket sağlanır v.p 25 Baş bölümünde n sayıda kromozoma sahip çekirdek bulunur. . Başın uç kısmında akrozom vardır. Akrozom sindirim enzimleri içeren bir keseciktir. Yumurta hücresinin zarını eritmekte görev alır. Spermin orta bölümünde mitokondriler bulunur. Mitokondrilerin ürettiği ATP enerjisi, kamçının yapısını oluşturan mikrotübüller tarafından kullanılarak hareket sağlanır v.p 26 Baş bölümünde n sayıda kromozoma sahip çekirdek bulunur. . Başın uç kısmında akrozom vardır. Akrozom sindirim enzimleri içeren bir keseciktir. Yumurta hücresinin zarını eritmekte görev alır. Spermin orta bölümünde mitokondriler bulunur. Mitokondrilerin ürettiği ATP enerjisi, kamçının yapısını oluşturan mikrotübüller tarafından kullanılarak hareket sağlanır v.p 27 Spermatogenezin başlaması türün üreme döngüsüne. bağlıdır. Spermatogenez, yetişkin erkek bireylerde sürekli ya da belirli aralıklarla olabilir. Üreme dönemi belirli mevsimlerle sınırlandırılmış hayvanlar sadece bu dönemde sperm üretir. Bütün yıl boyunca verimli olan hayvanlarda sperm üretimi süreklidir. v.p 28 . v.p 29 • • • • • • • • • • Spermin özellikleri: Az sitoplazmalı ,küçüktür . Kamçılı ve aktif hareketlidir Besin maddesi içermez Uç kısmında ovum zarını eritecek enzim içeren akrozom bulunur Fertilizin maddeye pozitif taksi gösterir Zigotun kromozom kaynağıdır Zigotun sentrozom kaynağıdır Dişi üreme sisteminde 2-3 gün canlı kalabilir Ömür boyu üretilir v.p 31 v.p 32 v.p 33 • A-Dış Döllenme : , • Sadece suda yaşayanlarda gözlenir. • Döllenme olasılığını arttırmak için fazla sayıda üreme hücresi oluşturulur. • Döllenen yumurtadaki embriyo gelişimini suda tamamlar. • Genellikle yumurta ve spermler suya bırakıldığından çiftleşme organlarına rastlanmaz • B-İç Döllenme : • Kara ortamında nem . , sıcaklık ve radyasyon gibi faktörlere karşı üreme hücrelerini korumak için döllenme dişi bireyin üreme sisteminde gerçekleşir. • Genelde karada yaşayanlarda görülür. • Üreme hücreleri dişi bireyin üreme sistemi içinde birleştiğinden döllenme olasılığı fazlalaşmıştır. • Döllenmiş yumurtadaki embriyo gelişimini dişi bireyin içinde veya dışarıda tamamlayabilir. • Çiftleşme organları kullanıldığından üreme hücresi sayısı azdır. • • • • • • • • • • Döllenme ve gelişme şekline göre üçe ayrılır A-Dış döllenme ve dış gelişme: Suda yaşayan canlılarda (Balık ve kurbağalarda) görülür Yumurta ve sperm vücud dışına su ortamına bırakılır Döllenme garantisi yoktur Yumurtanın etrafında kabuk oluşumu yoktur Döllenmeden sonra gelişen embriyoda kabuk,korion,amnion ve allantois gibi zarlar yoktur.Sadece vitellüs kesesi vardır. Embriyo su ve O2 ihtiyacını sudan karşılar Embriyo metabolik artıkları bulunduğu su ortamına difüzyonla verir Yumurtada yeterli besin olmadığı için başkalaşım veya embriyonal gelişim tamamlanmadan beslenme davranışları görülür Yumurta sayısı fazla döllenme garantili değildir . • B-İç döllenme dış gelişme: • Karada yaşayan sürüngen ve kuşlarda görülür • Döllenme dişi bireyin vücudu içinde müller kanalında gerçekleşir • Döllenmeden sonra yumurta etrafında kabuk oluşumu gerçekleşir • Yumurta vücudun dışında gelişimini tamamlar • Gelişen embriyonun etrafında kabuk,korion,amnion zarları ayrıca yedek besin deposu vitellüs kesesi ve metabolik artıkları depolayan allantois kesesi bulunur • Embriyo ile dış ortam arasında sadece gaz alış verişi vardır • Yumurta sayısı az döllenme garantilidir • Yumurtada embriyonik gelişimi tamamlatacak kadar yeterli besin bulunur • Dişilerde müller kanalı oluşan yumurtanın döllendiği,vitellüsün vekabuğun oluştuğu yerdir. . • • • • • • • • • C-İç döllenme ve iç gelişme: Memelilerde görülür Döllenme dişi bireyin vücudu içinde gerçekleşir Embriyonik gelişim dişi bireyin vücudu içinde tamamlanır.Ana organizma embriyonun korunması,beslenmesi,solunumu vb.bütün yaşamsal ihtiyaçlarını karşılar Yumurta sayısı azdır döllenme ve gelişme garanti altındadır Oluşan embriyo madde alış verişini ana organizmanın vücudu ile yapar Yumurtada kabuk yoktur. Vitellüs çok azdır. Allantois ve vitellüs keseleri körelmiş ve bu keselerin görevini göbek bağı almıştır . Not:İç döllenme iç gelişme gösteren bazı balık ve sürüngenlerde ana organizmanın rolü: 1-Döllenme ortamıdır 2-Embriyonun korunmasında rol alır • • • • • • • • • • • • • • • • • Döllenme ve Gelişim Ovipar canlılar: İç döllenme veya dış döllenme görülür Gelişme vücud dışında gerçekleşir Embriyonik gelişimi destekleyecek özel davranışlar gelişmiştir Örn:Balık,kurbağa,sürüngen ve kuş Ovovipar canlılar: İç döllenme görülür.(Genelde) Embriyonik gelişim yumurta içinde ana canlının vücudu içinde özel organlarda gerçekleşir. Ana canlının vücudu sadece koruyucudur Gelişimi biten yavru doğar gibi ana vücudu terk eder Örn:Karasinek,lepistes,engerek,köpek balıkları Vivipar canlılar: İç döllenme görülür Yumurtalarda vitellüs çok azdır Gelişme ana canlının vücudunda gerçekleşir Ana canlı embriyonun bütün ihtiyaçlarını karşılar. (Beslenme,korunma,boşaltım maddelerinin atılımı,solunum vb.) Örn:Memeliler . • Hayvanlarda gelişme Bir canlının zigottan ergin haline . gelinceye kadar geçirdiği değişim ve gelişim olaylarına ontogenez denir.Hayvansal organizmalarda yumurta özellikleri gelişimin temel özelliklerini belirler. • Besin içeriğine göre yumurta tipleri 1-İzolesital:Vitellüs yumurtada az ve eşit dağılım gösterir Örn:Memeli 2-Telolesital:Vitellüs çok ve bir kutuba toplanmıştır Örn:Sürüngen,Kuş 3-Sentrolesital:Vitellüs merkezde toplanmıştır Örn:Böcekler . • • • • • • DIŞ DÖLLENME Suda yaşayan calılarda görülür. Sperm ve yumurta dış ortamda birleşir. Gamet sayısı fazladır. Çifleşme organı yoktur. Dış gelişme gösterir.(embriyo yumurta içinde gelişir.) • Yavru bakımı yoktur. • • • • • • • . İÇ DÖLLENME Karada yaşıyan canlılarda görülür. Gamet sayısı azalmıştır. Çifleşme organı vardır. Yavru bakımı görülür dış yada iç gelişme görülebilir. Döllenme şansı gametlerde yüksektir. • Döllenme sırasında spermin sadece baş kısmı yumurta içerisine girer; boyun ve kuyruk kısmı dışarıda • kaldığından oluşan zigotta erkekten gelecek mitokondriler bulunmaz. • Erkek bireylerin testislerinde sperm oluşturulmasına spermatogenez dişi bireylerin • yumurtalıklarında yumurta oluşturulmasına oogenez denir. • Spermatogenezde mayozla oluşan dört hücre gamete dönüşür; ancak oogenez sonucunda oluşan • dört hücreden sadece bir tanesi yumurta hücresine dönüşür. • Döllenme sonucunda oluşan zigotun, gereksinimleri büyük ölçüde yumurta hücresi tarafından karşılandığından • yumurta hücresinin sitoplazması daha fazla ve kendisi daha büyüktür , . • İNSANDA ÜREME SİSTEMİ . • İnsanda bütün sistemler gibi üreme sistemi de iyi gelişmiştir. Her iki cinsiyette de çok gelişmiş üreme • organları vardır. İnsanda üreme sistemi, sinir sistemi ve hormonal sistemin etkisi altındadır. Üreme organları • dişi ve erkekte farklı yapılar içermektedir. • • • • İNSANDA ÜREME SİSTEMİ GÖREVLERİ . 1-yumurta oluşturma 2-dişi eşey hormonu üretmek 3-yumurtayı döllenecek yere taşımak • 4-embriyo için uygun ortam oluşturmak • 5-yavru gelişmesini sağlamak • Dişi üreme sistemi . organları • 1-yumurtalık (ovaryum) • 2-follopi tüpü (döllenme kanalı)(yumurta kanalı)oviduck kanalı • 3-döl yatağı (rahim , Uterus) • 4-vajina(servik=dölyatağı ağzı) • • • • • A-Ovaryum: . hemen Karın boşluğunun altında sağda ve solda olmak üzere bir çifttir. Yumurtaların oluştuğu organdırOrtalama 28 günde bir yumurta gelişir Yumurtalar folikül denen yapıların içindedir Östrojen ve progesteron hormonu üretir. I. Yumurtalıklar • Yumurtalıklar gamet üretir, hem de östrojen ve progesteron gibi hormonları salgılar. • bir dişi birey, yumurtalıklarında300 bin kadar birincil oositle dünyaya gelir. Ergenlik çağından menopoz devresine kadar bu oositlerin ancak 300‐500'ü kullanılır, geri kalanlar küçülerek yok olur. Birincil oositler, dişi eşeysel olgunluğa erişinceye kadar yumurtalıklardaki küçük kesecikler içinde bekler. Bu keseciklere folikül denir. Her âdet döneminde genellikle bir folikül gelişerek olgunlaşan yumurta hücresini serbest bırakır. Folikül hücreleri aynı zamanda östrojende salgılar. • B-Follopi kanalı(Tüpü): • Ovulasyonla karın .boşluğuna bırakılan yumurtaları huni şeklindeki baş kısmı ile toplar. • Kanala geçen yumurtalar uterusa taşınır • Döllenmenin gerçekleştiği yerdir • İlk bölünmeler kanalda başlar • İç yüzey silli epitelle döşelidir • İç yüzeyde besleyici sıvı üreten bezler bulunur.Bu bezlerden salgılanan sıvı ile döllenmiş yumurtanın hareket ve beslenmesi sağlanır II. Yumurta Kanalı • yumurtalıkla döl yatağı arasında oluşmuş bir kanaldır. Yumurta kanalının yumurtalığa bakan ucu kirpikli huni şeklinde bir yapılanma gösterir. Bu yapılar, yumurtalıktan serbest bırakılan yumurtanın yumurta kanalına alınmasını sağlar. Yumurtanın döl yatağına taşınması yumurta kanalı ile gerçekleşir. Yumurta kanalının iç yüzeyi titrek sillerle örtülmüştür.Bu sillerin hareketi yumurtanın ya da zigotun döl yatağına ulaşmasını sağlar. Döllenme olayı yumurta kanalında gerçekleşir. III. Döl Yatağı(uterus) • Döl yatağı, embriyonun doğuma kadar geliştiği bölgedir • Kalın duvarlı ve kaslı bir yapıdır. Döl yatağının iç kısmı mukus salgılayan ve bol kan damarı taşıyan ENDOMETRİYUM • Embriyonun endometriyum dokusunun içerisine gömülmesi(implantasyon) döllenmeden 6 veya 7 gün sonra gerçekleşir. • Embriyo,gelişiminin ilk 2‐4 haftasında doğruda endometriyumdan beslenir. • Daha sonra embriyonun besin alış verişi plasentadan karşılanır • C-Uterus: • Duz kaslardan oluşmuş organdır . • Follopi kanalı ile vagina arasında yer alır • Embriyonik gelişimin gerçekleştiği yerdir • D-Vagina: • Spermlerin dişi vücuduna alındığı organdır • Doğumda bebeğin ana vücudunu terkettiği organdır • Döllenmemiş yumurtanın dışa atılımını sağlar IV. Vajina ve Serviks • Döllenmemiş yumurtanın atılması, spermlerin dişi vücuduna bırakılması ve doğumun gerçekleşmesi vajina adı verilen üreme organıyla sağlanır. • Vajina dişi üreme sisteminin dışa açılan açıklığıdır. Vajinayı döl yatağına bağlayan bölgeye serviks denir. . • Vajinanın üretra ile bağlantısı yoktur yani yumurta ve idrar farklı açıklık tan dışarı atılır. • Yumurta yapım yeri ovaryum • Yumurtanın döllenmesi için atıldığı yer fallopi tüpü • Döllenmiş yumurtanın gelişim yeri uterus • Uterusun içini döşeyen tabakaya endometrium tabakası denir. • Adet döngüsünde endometrium tabakası kalınlaşır. • Dişi üreme sistemi; yumurtalıklar, döllenme borusu (fallop tüpü), rahim . ve vajinadan oluşur • Karın bölgesinde göbek deliğinin hemen alt kısmında idrar kesesinin arkasında bulunan • rahim, portakal büyüklüğünde olmasına rağmen gebelik sırasında yüzlerce kat büyüyebilme, daha sonra • da eski haline gelebilme özelliğine sahip bir organdır. • Bol miktarda kılcal kan damarı ile donanmış olan rahim, bir embriyonun tutunup yerleşebilmesine ve dış etkilerden korunabilmesine olanak tanır. • Rahim ile yumurtalıklar arasında konumlanmış, rahimle bağlantılı olan döllenme borusunun iç yüzeyi, silli epitel ile kaplıdır. Döllenme boruları, yumurtanın rahime gönderilmesini sağlar. Yumurtanın döllenmesi, • sadece döllenme borusu içerisinde gerçekleşebilir. Döllenme borusunun bazı enfeksiyonlar nedeniyle • tıkanması, yumurtanın geçişine olanak vermeyeceği için kısırlığa neden olur. Döllenme borusuna çok • yakın konumlanmış olan yumurtalıklar ise oogenezin gerçekleştiği yerlerdir . • Mayoz insanlarda dişi bireylerde bebek henüz anne karnındayken başlar. Ancak . birincil oosit oluşumundan sonra, profaz I aşamasında ergenliğe kadar, duraklama dönemine girer. Ergenlikte hormonların • etkisiyle birincil oositler birer birer mayozu tamamlayarak her ay bir ya da iki yumurta oluşturur . • Mayoz, kadınlarda menopoza kadar yani yaklaşık elli yaşına kadar sürer. Bu dönem içinde bazı oositlerbozulur ve yumurtayı oluşturamaz. Kadınlarda iki tarafta birer adet olmak üzere iki yumurtalık bulunur. Yumurtalıktan • salınan yumurta, döllenme borusunu döşeyen siller yardımıyla fallop tüpünün içerisine alınır . . . • A) DİŞİ ÜREME SİSTEMİNİ KONTROL EDEN HORMONLAR . • FSH (folikül uyarıcı hormon) • Hipofizin ön lobundan salgılanır. • bir Folikülün gelişmesini ve olgunlaşması • yumurtanın üretimini uyarır oogenez başlar . • gelişen folikülden Östrojen hormonunu salgılatır. • FSH ve östrojen miktarları negatif geri bildirimle ayarlanır , • LH (lüteinleştirici hormon) . • Ovulasyonu (yumurtlamayı) uyarır . yumurtlamanın ardından foliküler dokunun korpus luteuma dönüşmesini sağlar. • Korpus luteumdan progesteron salgılatır. Az ostrojen salgılatır. • LH ile progesteron hormon miktarları pozitif geri bildirimle ayarlanır. • LTH (Lüteo tropik hormom) = prolaktin • Yanlızca dişilerede. • Korpus luteumun varlığını sürdürmesini sağlar ö ve p salgılama • Süt bezlerinin gelişimini, süt salgılanmasını .analık duygusunun oluşmasını sağlar. • Görüldüğü gibi hipofiz hormonları ve eşey hormonları birbirini pozitif ve negatif geri bildirimle etkilemektedir. Bu karşılıklı etkileşime, feed-back (geribildirim) mekanizması denir • ÖSTROJEN • OLGUN FOLİKÜL HÜCRELERİ,KORPUS . LUTEUM VE PLASENTADAN SALGILANIR. • uterus gelişmesi (endometriyum gelişimi) • (mitoz hızlandırma bol sıvı ve kan gelmesini sağlama) • dişilere yönelik ikinci eşey karakterlerinin oluşumu • FSH salgısınını negatif feedback sağlar • LH salgılatır . • PROGESTERON • HÜCRELERİ,KORPUS LUTEUM VE PLASENTADAN SALGILANIR. • Endometriyum gelişimi duvar kalınlıgı ve kanın maksimum olmsını sağlar. • Embriyonun endometriyuma tutunması • Follopi tüpü hücrelerinde bol miktarda besin birikmesi zigotu ilk bölünme evresinde besler • LH salgısınını negatif feedback sağlar • Hamilelik metabölizmasını düzenler. • Oksitosin doğum olayında etkilidir . Süt salgılamasında etkilidir • B) MENSTRUAL DÖNGÜ • Oogenezin tamamlanması ve yumurtanın oluşumu . ile döllenmemiş yumurtanın vücuttan atılışına kadar • olan döngüye menstrual döngü denir. Yaklaşık 28 ‐ 35 gün süren bir dönemdir. • Menstrual döngü boyunca yumurtalıkta, foliküler evre, ovulasyon evresi ve luteal evre olmak üzere • üç evre yer alır. Rahim duvarında ise bu döngü boyunca, menstrual akış aşaması, hücrelerin bölünerek • çoğaldığı aşama ve salgı aşaması görülür • • • • • • • a) Foliküler evre (10‐14 gün) 10‐14 gün sürer . FSH salgılanır Folikül gelişimi olur Yumurta gelişimi başlar Olgun folikülden östrojen salgılanır Östrojen uterus gelişimini başlatır östrojen max biter • Olgunlaşmamış profaz I aşamasında bekleyen yumurta, folikül denilen bir yapı içerisinde bulunur. • Hormonların etkisiyle foliküllerin birisi büyür ve içerisindeki yumurta gelişir. • • • • b) Ovulasyon evresi:(1‐2 gün) Hipofizden LH salgılaa kalınlaşma devam edernır . Ovulasyon olur Korpus luteum (yağ bakımından zengin lutein hücreleri oluşturur)oluşmaya başlar • Buradan salgılana progesteron çok bu evre biter • uterust • Hormonların etkisiyle folikül yırtılır; yumurtalıktan salınan olgunlaşmış yumurta, siller yardımıyla döllenme borusuna geçer • c) Korpus luteum evresi: (10-14 gün) • Yırtılan folikül hücrelerinin . kalıntıları sarı yağ damlacıkları içeren korpus luteuma (sarı cisim) dönüşür. • Bu hücreler progesteron ve östrojen hormonları salgılar. Progesteron hormonu rahmi embriyo için hazırlar. • Rahim dokusu süngerimsi bir hal alır, bu doku içerisindeki kan miktarı artar. • d) Menstruasyon evresi: (3. 5 gün) • Eğer döllenme olmamışsa korpus luteum bozulur. Rahim iç duvarı parçalanır ve yumurta bir miktar • kanla birlikte mukus yardımıyla vücut dışına atılır. • Döllenme olursa . • Yumurta döl yatağına tutunur • Yumurtalıkta korpus luteum devam eder • Progesteron ve österojen salgısı devam eder • Plasenta oluşur • Uterustan HCG(karyotik gonodotropin hormonu) • K l p ve ö salgılatır. Döllenme olmamışsa; . – Hipofizin LH salgısı minimuma düşer – LH’ın ovaryuma etkisi minimum olur. – Ovaryumdaki korpus luteum hücreleri parçalanır. • – Progesteron salgısı minimuma düşer • – Uterusa etki minimum olur. • – Uterusta oluşan geçici doku ve döllenmemiş yumurta kanama ile birlikte atılır. • • • • • Dişi üreme sistemine spermlerin girişi vajinadan sağlanır. Vajina, rahim ağzı ile rahime bağlanır. . • Kız çocuklarında üreme sisteminin korunması amacıyla vajinada bir zar bulunur. Zar cinsel ilişki sırasında • parçalanır. • Vajina, bakteriyel enfeksiyonlara karşı korunabilmek için asidik bir ortama sahiptir. Bu bölüm üreme • sistemine giriş kapısı olduğundan hijyen çok önemlidir. • • • • • • • Korunmasız cinsel ilişki ile geçen birçok hastalığın yanı sıra, vajinanın asit ortamının sabun gibi alkali . maddelerle bozulması, mantar hastalıklarına uygun zemin hazırlar. Cinsel yolla geçen birçok hastalıktan korunmak için cinsel ilişki öncesi dikkatli olmak gerekir. Günümüzde cinsel yolla bulaşan belli başlı hastalıklar • arasında AIDS, frengi, bel soğukluğu, hepatit • ve HPV (Human papilloma virus) nin neden olduğu • rahim ağzı kanseridir. • • • • • • • • • • AIDS, HIV (Human deficiency virus) virüsünün cinsel ilişki ile kana geçmesi ve akyuvarları enfekte . ederek bağışıklık sisteminin çökmesiyle ortaya çıkan bir hastalıktır (Resim 1.72). Günümüzde tedavisi ya da aşısı yoktur. Korunma yollarına dikkat ederek yayılma engellenebilir. Resim 1.73: Frengi hastalığının etkeni sifiliz bakterisi Frengi ve bel soğukluğu bakterisi, cinsel ilişki sırasında üreme organlarına geçerek çıbanlar ve yaralar oluşturur. Bu hastalıklar, uygun antibiyotikler kullanılarak tedavi edilebilmektedir • HPV bir siğil virüsü olmasına rağmen bazı türleri siğil yapmayıp rahim • ağzı hücrelerine yerleşerek rahim ağzı kanserine neden olmaktadır. • Cinsel ilişki yoluyla bulaşan bu hastalığın erken teşhis için kadınların • düzenli smear testi yaptırması gereklidir. • Hepatit virüsünün bazı tipleri de yine korunmasız cinsel ilişkiyle bulaşarak • karaciğere yerleşir. Hepatite ve sonrasında karaciğer kanserine ve • siroza neden olabilir. • Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunmada önemli iki yoldan biri • prezervatif kullanmak, diğeri tek eşliliği tercih etmektir. • Üreme sistemlerinin düzenli muayenelerle kontrolü de çok önemlidir . • 1.2.3.2 ERKEK ÜREME SİSTEMİ • Erkeklerde üreme sistemi testisler, yardımcı bezler ve erkek eşey organından oluşur. • Testisler, skrotum adı verilen bir çift kese içinde vücut dışında tutulur . Spermatogenezin • gerçekleşmesi ve spermlerin canlılığını koruyabilmesi için testislerin vücut sıcaklığından daha düşük bir • sıcaklıkta tutulması gereklidir. Testisler içinde çok sayıda kıvrımlardan oluşan seminifer tüpçükleri bulunur. • Bu tüpçüklerin arasında bulunan Leydig hücreleri, erkeklik hormonlarını üretir. Seminifer tüpçüklerinde • mayoz sonucunda üretilen spermler, epididimis kanalına gönderilir. Epididimisten spermlerin geçişi • yaklaşık olarak üç hafta alır; bu süre içerisinde spermler olgunlaşmasını tamamlar ve hareket etme yeteneği • kazanır. Spermler, önce vas deferens kanalına geçer, oradan da idrar kanalı olan üretraya geçerek • dışarıya atılır. . • Görevleri . • 1- sperm üretmek • 2- spermin hareketi için sıvı besin üretmek • 3- testeron hormonu üretmek Erkek Üreme Sistemi • Erkek üreme sistemi • testisler, • testis içi ve dışı genital kanallar (epididimis, vas deferens kanalı) • , yardımcı bezler • penisten oluşur . • KANALLAR epdidimis • Vas deferans . • YARDIMCI BEZLER • Seminal kesecikleri • Prostat bezi • Cowper bezi • Hayvanlarda Üreme • İnsanda erkek üreme sistemi . A-Testis B-Epididimis C-Vas deferans D-Penis E-Salgı (Seminal) bezleri a-Seminal bez b-Prostat bezi c-Cowper bezi a. Testisler • Erkek eşey bezleri olan testisler bir çifttir ve skrotum adı verilen testis torbasında bulunur. • Testislerin iki önemli görevi vardır. Bu görevler, hormon salgılamak ve erkek üreme hücrelerini (sperm) üretmektir. • Her testis, seminifer tüpcük adı verilen bine yakın kıvrılmış • kanaldan oluşur. Seminifer tüpçüklerde iki belirgin hücre grubu bulunur. • Bunlar sertoli hücreleri ve spermotogonik hücreler (spermatogonyumlar, spermatositler ve spermatitler)dir. • Sertoli hücreleri spermlerin beslenmesini ve desteklenmesini sağlar. Tüpçüklerin arasına dağılmış olan leyding hücreleri erkek cinsiyet hormonu olan testosteron salgılar. EPİDİDİMİS • Seminifer tüpçüklerde oluşan spermlerin döllenme ve hareket yetenekleri yoktur. Bu spermler seminifer tüpçüklerden epididimis kanallarına geçer. döllenme ve hareket yeteneği kazanır olgunlaşır VAS DEFERANS • Olgunlaşan spermler • epididimisten vas deferens denilen sperm kanalına geçer. Vas deferens • kanalı idrar kesesi üzerinden dolanarak spermleri üretraya taşır. • Spermler üretradan dışarı atılır. • Spermler depolar Erkek Üreme Sistemindeki Yardımcı Bezler • • • • seminal kesecik, Prostat bezi Cowper bezidir Bu yardımcı bezler spermlerin hareketini kolaylaştıran ve beslenmesini sağlayan seminal sıvı adı verilen salgıyı meydana getirir. Kayganlaştırma, bazik • Not erkekte sperm ve . idrar aynı açıklıktan atılır buna üretra denir • Prostat bezi sperm ve yumurtanın çıkışını denetler. • Özellikleri: • Testiste seminifer tüplerinde gerçekleşir • Ergenlik dönemine kadar sadece sperm ana hücreleri (Spermatogoniumlar) mitozla çoğalır • Ergenlikle beraber mitozla çoğalırken mayozla spermler meydana gelir • Mayoza başlayacak hücreye 1.spermatosit (2n) denir • Mayoz II geçirecek hücreye 2. spermatosit (n) denir • Mayoz sonu oluşan hücrelere spermatid (n) denir • Oluşan spermatidler dölleme yeteneği kazanmak için farklılaşırlar. Bu olaya spermiyohistogenez denir. • Farklılaşma epididimiste gerçekleşir • Her sperm ana hücresinden kalıtsal olarak farklı 4 aktif sperm oluşur . • Yardımcı bezler; spermlerin beslenebilmesi, hareketinin , kolaylaşması için ortamın kayganlaşmasını ve asidik ortamların nötralleşmesini sağlayan sıvılar salgılar. İdrar kanalı bağlantılı olan bezler; prostat bezi ve seminal keseciklerin salgıları, spermler ile birlikte semen adı verilen sıvıyı meydana getirir. Yardımcı • bezler, semenin çıkışından önce üretrayı kayganlaştıran ve üretranın içerisini nötralleştiren şeffaf bir sıvı salgılar. • Erkek eşey organı penistir ve spermlerin kadın üreme sistemine aktarılmasını . sağlar. Peniste ortada • idrar kanalı kanalının etrafında süngerimsi doku bulunur; bu doku kan damarları açısından zengin bir dokudur. • Bu dokuya kan dolması, penisin sertleşmesini sağlayarak cinsel ilişkiyi kolaylaştırır. • Erkek üreme sisteminden salgılanan ana hormon testosterondur. Testosteron, diğer erkek cinsiyet • hormonuyla birlikte erkek bireylerde kıllanma, ses kalınlaşması gibi ikincil erkeklik özelliklerin ortaya çıkmasını sağlar. • A) ERKEK ÜREME SİSTEMİNİ KONTROL EDEN HORMONLAR. • Erkek üreme sisteminde folikül uyarıcı hormon ve lüteinleştirici hormon etkilidir . • FSH (folikül uyarıcı hormon); • s Testislerde seminifer tüplerinin gelişimini sağlar • Testislerde sperm oluşumunu uyarır ve spermatogenezi başlatır. • LH (lüteinleştiren hormon); testosteron hormonunun salgılanmasını sağlar sperm olgunlaşması • Andorojen. Testesteron • Sperm olgunlaşması • Erkeklere özgü ikinci eşey karakter oluşumu • ERKEK ÜREME SİSTEMİ • Erkeklerde üreme sistemi testisler, yardımcı bezler ve erkek eşey organından oluşur. • Testisler, skrotum adı verilen bir çift kese içinde vücut dışında tutulur Spermatogenezin • gerçekleşmesi ve spermlerin canlılığını koruyabilmesi için testislerin vücut sıcaklığından daha düşük bir • sıcaklıkta tutulması gereklidir. Testisler içinde çok sayıda kıvrımlardan oluşan seminifer tüpçükleri bulunur. • Bu tüpçüklerin arasında bulunan Leydig hücreleri, erkeklik hormonlarını üretir. Seminifer tüpçüklerinde • mayoz sonucunda üretilen spermler, epididimis kanalına gönderilir. Epididimisten spermlerin geçişi • yaklaşık olarak üç hafta alır; bu süre içerisinde spermler olgunlaşmasını tamamlar ve hareket etme yeteneği kazanır. Spermler, önce vas deferens kanalına geçer, oradan da idrar kanalı olan üretraya geçerek • dışarıya atılır. . . • Yardımcı bezler; spermlerin beslenebilmesi, hareketinin . kolaylaşması için ortamın kayganlaşmasını • ve asidik ortamların nötralleşmesini sağlayan sıvılar salgılar. İdrar kanalı bağlantılı olan bezler; prostat bezi • ve seminal keseciklerin salgıları, spermler ile birlikte semen adı verilen sıvıyı meydana getirir. Yardımcı • bezler, semenin çıkışından önce üretrayı kayganlaştıran ve üretranın içerisini nötralleştiren şeffaf bir sıvı • salgılar. • Erkek eşey organı penistir ve spermlerin kadın üreme sistemine aktarılmasını . sağlar. Peniste ortada • idrar kanalı kanalının etrafında süngerimsi doku bulunur; bu doku kan damarları açısından zengin bir dokudur. • Bu dokuya kan dolması, penisin sertleşmesini sağlayarak cinsel ilişkiyi kolaylaştırır. • Erkek üreme sisteminden salgılanan ana hormon testosterondur. Testosteron, diğer erkek cinsiyet • hormonuyla birlikte erkek bireylerde kıllanma, ses kalınlaşması gibi ikincil erkeklik özelliklerin ortaya çıkmasını • sağlar. • ERKEK ÜREME SİSTEMİNİ KONTROL EDEN HORMONLAR . • Erkek üreme sisteminde folikül uyarıcı hormon ve lüteinleştirici hormon etkilidir • FSH (folikül uyarıcı hormon); • Testislerde sperm oluşumunu uyarır ve spermatogenezi başlatır. • LH (lüteinleştiren hormon); • Testislerden testosteron hormonunun salgılanmasını sağlar. • DÖLLENME • Spermler dişi üreme sistemine aktarıldıktan sonra . yumurta tarafından salgılanan kimyasallar yardımıyla • döllenme borusundaki yumurtaya ulaşır. Yumurtanın etrafında dolaşan binlerce spermden sadece • birisi, yumurtanın etrafındaki zona pellucida adlı bir kılıftan geçerek hücre zarına tutunur. Hücre zarının • özgüllüğü sayesinde yumurtayla sadece aynı türe ait sperm birleşebilir. • Spermlerin baş tarafında bulunan akrozom, içindeki hidrolitik enzimler sayesinde yumurtanın hücre • zarını deler. Yumurta zarına ilk tutunan sperm hücre içerisine girerken yumurtanın dışında, diğer spermlerin • girmesini engelleyen bir kılıf oluşur. Böylece bir yumurtanın sadece bir sperm tarafından döllenmesi • sağlanmış olur. Sperm çekirdeğinin yumurta çekirdeği ile birleşerek zigot oluşturmasına döllenme adı • verilir • • • • • • • • • • • • Döllenmeden sonra zigot, segmantasyon geçirerek çok sayıda blastomere dönüşür. Blastomerlerden oluşmuş blastosist, rahim duvarına gömülür ve hamilelik meydana gelir. Eğer döllenme sperm sayısının azlığı gibi çeşitli bazı nedenlerden dolayı doğal yolla gerçekleşemiyorsa kısırlık meydana gelebilir. Böyle durumlarda erkekten alınan spermler ile kadından alınan yumurtalar, uygun dış ortamda bir araya getirilerek döllenme sağlanabilir. • • • • • • • Başka bir yöntem olan mikroenjeksiyon uygulaması ile sperm, bir cam pipet yardımıyla yumurtanın içerisine aktarılır. Hafif bir elektrik akımı verilerek çekirdeklerin birleşmesi sağlanır (Resim 1.78). Dış ortamdaki bu döllenme olayı sonrasında zigot belirli bir büyüklüğe gelişince rahime yerleştirilerek hamilelik sağlanır. Bu yönteme tüp bebek • yöntemi denir. • Dişi üreme sistemine spermlerin girişi vajinadan sağlanır.. Vajina, rahim ağzı ile rahime bağlanır. • Kız çocuklarında üreme sisteminin korunması amacıyla vajinada bir zar bulunur. Zar cinsel ilişki sırasında • parçalanır. • Vajina, bakteriyel enfeksiyonlara karşı korunabilmek için asidik bir ortama sahiptir. Bu bölüm üreme • sistemine giriş kapısı olduğundan hijyen çok önemlidir. • • • • • • • • • • • • • • • Korunmasız cinsel ilişki ile geçen birçok hastalığın yanı sıra, vajinanın asit ortamının sabun gibi alkali maddelerle bozulması, mantar hastalıklarına uygun zemin hazırlar. Cinsel yolla geçen birçok hastalıktan korunmak için cinsel ilişki öncesi dikkatli olmak gerekir. Günümüzde cinsel yolla bulaşan belli başlı hastalıklar arasında AIDS, frengi, bel soğukluğu, hepatit ve HPV (Human papilloma virus) nin neden olduğu rahim ağzı kanseridir. AIDS, HIV (Human deficiency virus) virüsünün cinsel ilişki ile kana geçmesi ve akyuvarları enfekte ederek bağışıklık sisteminin çökmesiyle ortaya çıkan bir hastalıktır Günümüzde tedavisi ya da aşısı yoktur. Korunma yollarına dikkat ederek yayılma engellenebilir. . • B) DÖLLENME • Spermler dişi üreme sistemine aktarıldıktan sonra yumurta tarafından salgılanan kimyasallar yardımıyla döllenme borusundaki yumurtaya ulaşır. Yumurtanın etrafında dolaşan binlerce spermden sadece birisi, yumurtanın etrafındaki zona pellucida adlı bir kılıftan geçerek hücre zarına tutunur. Hücre zarının özgüllüğü sayesinde yumurtayla sadece aynı türe ait sperm birleşebilir. Spermlerin baş tarafında bulunan akrozom, içindeki hidrolitik enzimler sayesinde yumurtanın hücre zarını deler. Yumurta zarına ilk tutunan sperm hücre içerisine girerken yumurtanın dışında, diğer spermlerin girmesini engelleyen bir kılıf oluşur. Böylece bir yumurtanın sadece bir sperm tarafından döllenmesi sağlanmış olur. Sperm çekirdeğinin yumurta çekirdeği ile birleşerek zigot oluşturmasına döllenme adıverilir . • • • • • • • • • • • • Döllenmeden sonra zigot, segmantasyon geçirerek çok sayıda blastomere dönüşür. Blastomerlerden oluşmuş blastosist, rahim duvarına gömülür ve hamilelik meydana gelir. Eğer döllenme sperm sayısının azlığı gibi çeşitli bazı nedenlerden dolayı doğal yolla gerçekleşemiyorsa kısırlık meydana gelebilir. Böyle durumlarda erkekten alınan spermler ile kadından alınan yumurtalar, uygun dış ortamda bir araya getirilerek döllenme sağlanabilir. . • Başka bir yöntem olan mikroenjeksiyon uygulaması ile . sperm, bir cam pipet yardımıyla • yumurtanın içerisine aktarılır. Hafif bir elektrik akımı verilerek çekirdeklerin birleşmesi sağlanır • Dış ortamdaki bu döllenme olayı sonrasında zigot belirli bir büyüklüğe gelişince rahime yerleştirilerek hamilelik sağlanır. Bu yönteme tüp bebek yöntemi denir. . • • • • • • • • • • • • • • • 1.2.3.3 AİLE PLANLAMASI Resim 1.79: Aile planlaması için kullanılan yöntemlerden biri, doğum kontrol haplarıdır. Fizyolojik bir olay olan döllenmenin sıklığının insanlar tarafından plânlanarak çocuk sayısının yeterli sayıda tutulabilmesi için yapılan çalışmalar, aile planlaması olarak isimlendirilir. Aile planlamasını uygulayan insanlar, istedikleri zamanda ve istedikleri sayıda çocuk sahibi olabilmektedirler. Aile planlamasının uygulanabilmesi için zaman zaman döllenmenin engellenmesi gereklidir. Bunun için aileler doğum kontrolü yöntemlerini uygularlar. Bu yöntemlerden birisi, eğer çocuk sahibi olmak istenmiyorsa erkek bireylerin cinsel ilişki sırasında prezervatif kullanmasıdır. Bir diğer yöntem, hamile kalmamak için kadınların doğum kontrol hapı kullanmasıdır. Doğum kontrol hapları, hormon içerir ve bu haplar ancak dü • zenli kullanıldığında hamilelik önlenir (Resim 1.79). • İnsanlar, diğer memeli hayvanların aksine, yıl içerisinde belirli bir üreme dönemine sahip değildir, her • zaman üreyebilirler. Aile planlaması insanların gereğinden fazla çoğalmasını engeller. Sosyal, toplumsal • ve psikolojik yararların yanında insan neslinin sürdürülebilmesini sağlar. Aile planlamasının amacı, insanların • maddi gücüne göre besleyip büyütebileceği, eğitimini sağlayacağı ve kendilerine daha iyi yaşam • koşulları sunabileceği kadar çocuk yapmasını sağlamaktır. GELİŞME • Zigot oluşumuyla başlayıp, yetişkin bir bireyin meydana gelmesiyle sonuçlanan olayların hepsine birden gelişme denir. , • Organizmaların gelişmesi üç temel olayla gerçekleşir. • ‐Hücre bölünmesi:Döllenmiş yumurtanın (zigot) bölünmesiyle başlayan hücre bölünmesi,tüm yaşam boyu devam eder. • ‐Büyüme: Canlı hücrelerdeki madde miktarının artmasıyla ölçülür.Organizma belli bir büyüklüğe ulaşınca büyüme hızı yavaşlar. • ‐Farklılaşma: Büyüme devam ederken, hücreler özelleşir ve hücre çeşitliliği ortaya çıkar. Gelişmenin evreleri • 1‐Bölünme • 2‐hücre göçü • 3‐Farklılaşma • 4‐ organagenez . • HAYVANLARDA GELİŞME BÜYÜME • Gelişmenin ilk basamağı olan segmentasyon genel olarak bütün hayvanlarda birbirine benzer. Bundan sonraki evreler ise çeşitli hayvan gruplarında farklıdır. Döllenmiş yumurtanın segmentasyonunu etkileyen en önemli faktör yumurtadaki vitellüstür. • İçindeki vitellüsün miktarına ve dağılışına göre üç tip yumurta vardır. • İZOLESİTAL (Alesitel) Yumurta Tipi . • Çok az olan besin maddesi (vitellüs) hücrelerin içine eşit olarak dağılmıştır. • Örnek: Denizkestanesi, Amphiooxus, memeli yumurtaları,… • TELOLESİTAL Yumurta Tipi • Besin maddesinin miktarı çoktur. • Örnek: Balık, sürüngen yumurtaları,… • SENTROLESİTAL Yumurta Tipi • Besin maddesi hücrenin ortasında toplanmıştır.Sitoplazma, bu besin maddelerinin ve çekirdeğin etrafını ince bir tabaka halinde sarar. Arka arkaya olan çekirdek bölünmesi, vitellüs içerisinde olur. • Örnek: Eklembacaklı, böcek yumurtaları, EMBRİYONİK GELİŞMENİN ANA İLKELERİ • Embriyondan yeni bir bireyin oluşmasını sağlayan gelişmenin ana ilkeleri şunlardır: • -Bölünme –(hücre göçü )Gastrulasyon -Farklılaşma Organogenez • Bölünme .. • Yumurta sperm ile birleştiğinde oluşan zigot, hızlı bir bölünme yeteneği kazanır. Gelişmenin ilk devrelerinde görülen çok hızlı mitoz bölünmelere segmentasyon denir. Bölünmelerle hücre sayısı artarken, hücre hacmi artmaz.Çünkü segmentasyon sırasında zigottaki maddeler blastomerlere paylaştırılır. Segmentasyon sonucu oluşan her hücreye blastomer denir. • Bölünmelerle yüzlerce blastomerden yapılı hücre topluluğu oluşur. Bu yapıya morula denir. Gelişmenin başlangıcında hızlı ve birbirini takip eden mitoz bölünmeler gerçekleşir. Bu bölünmelere segmentasyon denir. Birbiriyle aynı büyüklük ve genetik özelliklere sahip blastomerlerin oluşturduğu dut görünümündeki bu hücre topluluğuna morula denir. Moruladaki hücrelerden iç taraftakiler blastula evresinde kenarlara göç ederek içinde boşluk olan bir yapı oluşturacak şekilde tek sıra hâlinde dizilir. Bu yapıya blastula adı verilir. İçteki boşluğa da blastula boşluğu denir (Şekil1.7.2).Blastula boşluğunun içi özel bir sıvı ile doludur. Blastosöl (birinci karın boşluğu) adı da verilen blastula boşluğu geçici bir boşluktur • Morulanın oluşması tamamlandığında merkezdeki hücreler çeperlere doğru çekilmeye başlar. Tüm hücreler çeperlere çekilip tek sıralı bir hücre tabakası haline gelir. Böylece meydana gelen yapının ortasında geçici bir boşluk oluşur. Bu boşluk, hücrelerin ürettikleri özel bir sıvıyla dolar. Bu boşluğa blastula boşluğu (blastosöl) denir.İçi blastula sıvısı denilen sıvıyla dolu, etrafı tek sıralı hücrelerden meydana gelen yapıya blastula, bu evreye de blastula evresi denir. • Blastula evresinde hücrelerde farklılaşma yoktur. Hücreler çevreleriyle doğrudan temasta olduklarından kolayca gaz alışverişi yaparlar. Blastula boşluğu geçici bir boşluk olup, embriyonun daha sonraki gelişme evrelerinde kaybolur. • Gastrulasyon HÜCRE GÖÇÜ • Blastula oluşumundan kısa bir süre sonra, embriyonun alt kısmındaki hücreler blastula boşluğuna doğru hareket ederler. Böylece hücre tabakasının bir bölümü içeri doğru çökmeye başlar. Hücre göçü ile birlikte iki tabakalı embriyonun oluştuğu bu safhaya gastrulasyon, bu safhadaki embriyoya da gastrula denir. • Hücre hareketi ile alttan meydana gelen çökme, üstteki hücre tabakasıyla birleşene kadar sürer ve iki tabakalı embriyo oluşur. • İçteki hücre tabakasına endoderm, dıştaki hücre tabakasına ektoderm denir. • Sünger ve sölenter gibi basit yapılı hayvanlardan ayrı olarak, gelişmiş hayvan türlerinde ektoderm ve endoderm arasında, mezoderm adı verilen üçüncü tabaka oluşur. • Embriyo tabakaları ergin organizmanın bütün doku • ve organlarının başlangıcıdır. . Hücre Göçü • Blastulanın yüzeyine yakın ya da yüzeyinde yer alan hücreler blastula boşluğuna doğru göç etmeye başlar. Bu hücre göçüyle birlikte iki veya • üç tabakalı embriyo oluşur. Bu evreye gastrula evresi denir. Hücre göçü sonucu oluşan çökmeyle ortaya çıkan boşluğa gastrula boşluğu(ilk bağırsak boşluğu) adı verilir (Şekil1.7.2). Gastrula boşluğunundışa açılan kısmına da blastopor denir. Gastrula boşluğu gelişmenin daha sonraki evrelerinde sindirim kanalı hâline gelir. Blastopordan bazı • ilkel canlılarda ağız gelişmiş canlılarda ise anüs oluşur. c. Farklılaşma ve Organogenez • Gastrula saffasındaki embriyo tabakaları (endoderm,mezoderm, ektoderm) farklılaşarak doku ve organlarımeydana getirir. Bu olaya organogenez denir. • Organogenez Genlerin kontrolünde gerçekleşir bu olaylar hücre tabakalarının katlanması, yarılarak ayrılması ve hücrelerin yoğun olarak kümeleşmesi şeklinde olur. . • Organogenez, • gen etkinliği • hücrelerin karşılıklı etkileşimleri, (embriyonik indüksiyon) • hareketleri • kümeleşmeleri sonucu gerçekleşir. hücrelerin ölmesi . • Organogenez • Farklılaşma sonucu oluşan hücrelerden aynı işlevi yürütecek olanlar, gruplaşıp önce dokuları oluşturur. Bunlar belirli bir organizasyonla organları, organlar sistemleri, sistemlerde organizmayı oluşturur. • Farklılaşma sonucu oluşan dokuların belirli bir organizasyon sonucu organları oluşturmasına organogenez denir. • Organogenez, doku ve organlara göre değişen gen etkinliği ile hücrelerin karşılıklı etkileşimleri, (embriyonik indüksiyon)hareketleri ve kümeleşmeleri sonucu gerçekleşir. • Organogenez sırasında bazı hücrelerin ölmesi organların şekillenmesinde etkili olur. NÖRULASYON 1‐sırtta notokord denilen sırt ipliği oluşur 2‐notokort daha sonra körelir yerini omurga alır 3‐notokort üzerinde nörol levha oluşur. 4‐nörol levha ortasından çökerek nörol tüp oluşturur. 5‐ nörol tüpün geniş olan kısmından beyin diğer bölgesinden omurilik oluşur. Spemann yaptığı birinci deneyde; semenderembriyosunun sırt tarafındaki ektodermi çıkarıp embriyoyu ve çıkardığı parçayı uygun gelişme ortamına bırakmıştır. Ektodermi çıkarılan embriyonun iyileşerek iribaş hâlini aldığı fakat sinir sisteminin oluşmadığını görmüştür. İkinci deneyde Spemann, bir semender embriyosunun sırt ektoderminibir ucundan açarak altındaki sırt mezodermini kesip çıkarmıştır.Daha sonra açtığı sırt ektoderm parçasını tekrar yerleştirmiştir. Semenderembriyosunun geliştiğiniancak sinir sisteminin meydana gelmediğinigörmüştür. Bu deney sonunda sinir sisteminin meydana gelmesi için mezodermin gerekli olduğunu anlamıştır . • Spemann üçüncü deneyinde, iki semender embriyosu kullanmıştır.Birinci embriyonun sırt mezodermini keserek çıkartmıştır. Kestiği parçayı,ikinci embriyonun karın tarafından çıkardığı mezoderm parçasınınyerine yerleştirmiştir. Bu durumda ikinci embriyoda biri normal şekilde sırtta, diğeri ise mezoderm parçasının yerleştirildiği karın bölgesinde olmak üzere iki sinir sisteminin meydana geldiğini görmüştür. Bu deneylerleSpemann, sinir sisteminin meydana gelebilmesi için sırt mezoderminin ektodermi etkilemesi gerektiğini kanıtlamıştır . Göz oluşurken ilk olarak ön beyinden dışarı doğru iki çıkıntı ektoderme doğru büyür ve ektoderme dokunduğu yerlerde içe doğru çöküntü yapar. Bu çöküntülere optik çukur (göz kadehi) denir. Optik çukurlar beynin esas gövdesine dar bir (optik sap) sapla bağlıdır. Buradan görme sinirleri oluşur. Optik çukurun kalın olan iç tabakasından gözün ışık enerjisi ne duyarlı kısmı olan retina oluşur. Dıştaki ince tabakasından da retinanın pigment tabakası oluşur. Optik kesenin ektoderme temas etmesiyle göz mercekleri gelişmeye başlar (Şekil 1.7.6). Bu temas engellenirse göz merceği oluşmaz. Gelişmenin devamında mercekler üzerlerini örten ektoderme temas ederek gözün ön kısmında korneanın oluşmasını başlatır. • Endodermden oluşan doku, organ ve sistemler • Sindirim sistemi ve buna bağlı bezler (karaciğer, pankreas), solunum sistemi (akciğerler), sidik kesesi • Mezodermden oluşan doku, organ ve sistemler • Bağ doku, kıkırdak, kemik gibi iskelet sistemi, karın zarı, kas doku, kalp, dolaşım, boşaltımı üreme sistemi ile alt deri • Ektodermden oluşan doku, organ ve sistemler • Üst deri (epidermis), duyu organları, sinir sistemi, kıl, tırnak, diş minesi, ter ve yağ bezleri EMBRİYONİK ÖRTÜLER İç döllenmenin görüldüğü sürüngen, kuş ve memelilerde, embriyo oluşumundan sonra onu korumak ve beslemek amacıyla embriyonik zarlar gelişmiştir . • Koryon:diğer örtüleri sarar, solunuma yardımcı göbek bağı oluşumu • Allontoyis:artıkları depolar solunum,. Memelilerde göbek bağı olusumu suda yaşıyanlarda yok • Amniyon :embriyoyu sarar embriyoyu korur • Suda yaşıyanlarda yok • Vitellus. sindirim kanalından oluşur beslenme • Özellikleri: • Ovaryumda folikül içerisinde gerçekleşir • Embriyonik evrede 3. aydan itibaren ovum ana hücreleri gelişir • Embriyonik dönemde mayoza başlayan 1. oositler ergenlik dönemine kadar profaz-1 evresinde kalırlar • Ovaryumda gelişecek ovum sayısı bellidir • Ergenlikle beraber periyodik olarak ortalama 28 günde bir ovum gelişir • Not: Bazı hayvanlarda ovum yılda bir topluca, bazılarında birkaç kez gruplar halinde bırakılır • Bir oogoniumdan 1 ovum 3 kutup hücresi oluşur • Oogniunun sitoplazmasının büyük kısmı ovumda kalır • Ortalama 45-50 yaşına kadar devam eder . • Özellikleri: • Testiste seminifer tüplerinde gerçekleşir • Ergenlik dönemine kadar sadece sperm ana hücreleri (Spermatogoniumlar) mitozla çoğalır • Ergenlikle beraber mitozla çoğalırken mayozla spermler meydana gelir • Mayoza başlayacak hücreye 1.spermatosit (2n) denir • Mayoz II geçirecek hücreye 2. spermatosit (n) denir • Mayoz sonu oluşan hücrelere spermatid (n) denir • Oluşan spermatidler dölleme yeteneği kazanmak için farklılaşırlar. Bu olaya spermiyohistogenez denir. • Farklılaşma epididimiste gerçekleşir • Her sperm ana hücresinden kalıtsal olarak farklı 4 aktif sperm oluşur . • EMBRİYONUN KORUNMASI VE BESLENMESİ . • Memelilerde, diğer hayvanlardan farklı olarak plasenta adı verilen özel bir yapı vardır. • Plasenta, embriyona ait koryon ve allantoyisle annenin döl yatağının iç dokularından oluşur ve embriyonun yerleşip geliştiği bölümdür. • Embriyo rahme gelinceye kadar döllenme borusundaki hücrelerden difüzyonla beslenir. • Gebeliğin 8‐12. haftalarında koryon zarından rahim dokusunun içine doğru villus denilen uzantılar meydana gelir. Bu uzantılarda çok miktarda kılcal kan damarı bulunur. • Plasenta ve fetüsün bağlantısı göbek kordonu ile olur. • Göbek kordonu; amniyon zarının kenarlarının birleşmesiyle embriyodan gelen iki atardamar, • kılcalların oluşturduğu bir toplardamar ve allantoyisin bağ dokusu ile çevrilmesiyle oluşur. • Göbek kordonu 1 cm çapında, 55‐70 cm uzunluğunda ve jelatinimsi bir maddeden oluşmuştur. • Çoğunlukla sarmal olarak kıvrılmıştır. Plasentanın Görevi Fetüs için beslenme, solunum ve boşaltım organı olarak görev yapar.Ayrıca önemli bir endokrin bezdir. Hipofiz hormonuna benzer bir hormonla (Koryonik gonadotropin) östrojen ve progesteron salgılar ve fetüsün döl yatağında kalmasını sağlar. • DOĞUM . • Doğum, İlk gelişmesini büyük ölçüde tamamlayan embriyonun ve plasentanın anne vücudundan ayrılması olayıdır. • İnsanda normal gebelik süresi 280 gün (40 hafta)’dür. • Gebelik süresinin sonunda bebeğin başı normal olarak döl yatağı açıklığına doğru dönüktür. Doğum olayı büyük ölçüde hormonların denetimiyle sağlanır. Gebelik süresi tamamlandığında döl yatağı kasları, östrojen ve oksitosin hormonlarının uyarısıyla aralıklı olarak kasılmaya başlar. Bu kasılmalar doğum sancısına neden olur. Başlangıçta oldukça kuvvetli olan kasılmalarla önce amniyon kesesi yırtılıp amniyon sıvısı akmaya başlar. Bu olay doğumun başladığını gösterir. Bu sıvı, doğum yollarını kayganlaştırarak doğumu kolaylaştırır. • Döl yatağı kaslarının kasılmasıyla vajinaya doğru itilen yavrunun dışarı çıkmasına karın kaslarının kasılması da yardımcı olur. Sonunda yavru önce baş kısmı ile anne vücudunu terk eder, yani doğar. • Bebeğin doğmasından sonra, plasentanın vücut . dışına atılmasına kadar döl yatağının kasılması devam eder. Eş de denilen plasentanın vücut dışına atılmasıyla doğum tamamlanır. Bundan sonra döl yatağı küçülür ve iç çeperi gebelikten önceki durumunu alır. • Doğumdan sonra bebeği anneye bağlayan göbek bağı, bebeğin göbeğine yakın kısmından bağlanıp bu kısmın üzerinden kesilir. Bebeğin vücudunda kalan kısa bir göbek bağı parçası sonradan kurur ve düşer. • Memelilerde bebek anne sütüyle beslenir. Bunun için gebeliğin son zamanlarında annenin süt bezleri değişimini tamamlar ve doğumdan sonra süt salgılamaya başlar. Süt salgılanması prolaktin hormonuyla sağlanır. . • ÇOKLU DOĞUM • Çoklu Doğum: Bir doğumda birden fazla bireyin doğmasına çoklu doğum denir. • İnsanlarda ortalama her 86 doğumdan birinde ikiz meydana gelir. İkizler, kendilerini oluşturan yumurtanın sayısı ve ikizlerin kalıtsal özelliklerine göre çift ve tek yumurta ikizleri olarak isimlendirilir • Çift Yumurta İkizleri • Annede bir defada iki yumurta oluşabilir. Bunların her biri ayrı ayrı spermlerle döllenir. Bunlar ayrı ayrı plasentalarda gelişir, bir defada doğar. İki farklı yumurtadan oluşan bu ikizlere çift (ayrı) yumurta ikizleri ya da yalancı ikizler denir. • İnsanlarda doğan ikizlerden ¾’ü çift yumurta ikizleridir. • Çift yumurta ikizlerinin cinsiyetleri aynı ya da farklı olabilir. . • Tek Yumurta İkizleri • Annede oluşan bir yumurta bir spermle döllenir ve zigot oluşur. Zigotun ilk bölünmesi sonucu oluşan iki hücre (blastomerler) ender olarak birbirlerinden ayrılır. Mitoz bölünmeyle oluştuğu için birbirinin aynısı bu iki hücre, anne rahminde ayrı ayrı gelişir ve bir defada doğar. • Bir tek yumurta ve spermden oluşan, aynı genetik yapıdaki bu ikizlere tek yumurta ikizleri (gerçek ya da eş ikizler) denir. • Tek yumurta ikizleri, görünüş olarak ayırt edilemeyecek kadar birbirine benzer. • Tek yumurta ikizleri, yapışık ikizler şeklinde de oluşabilir. Bunlar, blastomerlerin içindeki hücre kitlelerinin tam olarak ayrılmaması nedeniyle meydana gelir. . • Gelişmede anormalliklere neden olan başlıca faktörler: . • X, β, γ ışınları gibi yüksek enerjili ışınlar • Yüksek dozda ve bilinçsiz kullanılan gıda katkı maddeleri • Annenin hamilelik döneminde geçirdiği ateşli hastalıklar • Asitlik ve bazlık derecesindeki anormal değişmeler, örneğin; aniden korkma,sinirlenme,vb. • Virütik hastalıklar • Yakın akraba evlilikleri • İleri yaşlarda çocuk yapılması . • ÇOK HÜCRELİLERDE ÖZEL GELİŞİM EVRELERİ • Çok hücrelilerde özel gelişim evreleri, • larva • başkalaşım evreleridir. . • LARVA EVRESİ • Larva: Bazı hayvanların gelişimi sırasında oluşan ve atalarına benzemeyen, daha sonra başkalaşım geçirerek atalarına benzer hale gelen genç şekline larva denir. • Larva oluşması özellikle su ve kara hayvanlarında yaygındır. • Larva oluşturan hayvanların, embriyolarıyla erginlerinin yaşadıkları ortam ve besin çeşitleri farklıdır. • Bazı hayvan türlerinin larvaları birbirine benzer. Bu benzerlik, hayvanlar arasındaki akrabalığın bir ölçüsü olarak kabul edilir. . • BAŞKALAŞIM • Başkalaşım (Metamorfoz):Bazı canlıların larvadan ergin oluncaya kadar yapısal değişiklikler geçirerek atalarına benzer hale gelmesine başkalaşım (metamorfoz) denir. • Bazı hayvanların larvaları doğrudan değişerek ergine dönüşür. Bazı hayvanların larvaları ise uygun olmayan ortamlarda önce pupa denilen hareketsiz bir yapıya dönüşüp canlılıklarını sürdürür. Uygun koşullarda gelişmelerini tamamlayıp ergin bireye dönüşürler. . • • • • • • • • • • , REJENERASYON (YENİLENME) Rejenerasyon (Yenilenme): Canlı organizmanın, bazı doku ve hücrelerinin yenilenmesi ve çeşitli nedenlerle yaralanan yada kopan vücut parçalarının yerine yenilerinin yapılabilme özelliğidir. Rejenerasyon sırasında hücre bölünmesi, büyüme ve farklılaşma gibi olaylar görülebilir. Deniz yıldızı kopan kollarını rejenerasyon ile tamamlayabilir. Yassı solucanlardan planaryada yenilenme çok yüksektir. Planarya parçalara ayrılacak olursa her parça baş bölgesine olan uzaklıkla orantılı olarak eksilen kısımlarını yeniler. Hatta planaryanın başı, göz bölgesinden gövdeden ayrılmadan boyuna doğru kesilirse iki başlı planaryalar gelişebilir. İnsanda rejenerasyon deri, karaciğer ve midede çok fazla olduğu halde yürek kasında ve sinir dokuda yok denecek kadar azdır. İlkel yapılı canlılarda rejenerasyon üremeyi sağladığından vücut düzeyindedir. Örnek: Deniz anası, planaria Yengeç kopan çenesini, semender ve kertenkele kopan kuyruğunu yenileyebilir fakat bu kopuk parçalar yeni bir canlıyı oluşturamadığından rejenerasyon organ düzeyindedir. Yüksek yapılı canlılarda örneğin insanda kesilen bir yerin rejenerasyonu doku düzeyindedir. • HÜCRE VE DOKU KÜLTÜRLERİ . • Kültür Ortamı: Hücre ve dokuların yaşatılıp geliştirebileceği özel olarak hazırlanmış ortamlara kültür ortamı denir.Kültür ortamı; kan plazması, embriyonik dokuların bir özütü, vitaminler ve diğer • kimyasal maddelerle hazırlanmış sterilize bir ortamdır.Kültür ortamında yetiştirilen ilk hücre kültürü, tavuk embriyosunun kalbinden alınan hücrelerle yapılmıştır. • Hücre kültürü, kanser araştırmaları başta olmak üzere, hücre farklılaşmasının açıklanmasında ve hücrelerin birbirleriyle ilişkilerinin incelenmesinde ve tarım alanında kullanılır. • Dünyada en tanınmış hücre kültürü, 1952 yılından beri yaşatılan Hela (hila) hücreleridir. Bu hücreler 1952 yılında rahim kanserinden ölen Hela adlı hastadan alınmıştır. Kadın öldüğü halde, hücreler halen kültür ortamında yaşatılabilmektedir. • Doku kültürleri de bilimsel araştırmalarda ve yapay doku elde edilmesinde kullanılmaktadır. • Günümüzde bitkilerin de doku kültürleriyle yetiştirilebileceği yapılan çalışmalarla kanıtlanmıştır. • DOKU VE ORGAN NAKLİ . • Sağlıklı bir doku ya da organın, bir kişinin vücudunun farklı bir yerine veya başka bir kişiye aktarılmasına doku ya da organ nakli (transplantasyon) denir. • Doku ve organ naklinde aranacak temel şart, alıcı ve vericinin kan grubu ve doku antijenlerinin birbirine uymasıdır. • Genel olarak üç şekilde nakil yapılabilir: • Canlı insandan nakil • Bireyin kendisine doku uyumu olan kişilerden (aynı yumurta ikizleri, Yakın akraba, vb.) yapılan nakildir.Örneğin,kan, deri, tek böbrek, karaciğer ve pankreasın bir kısmı canlıdan nakil yapılmaktadır. • Kadavradan nakil • Kadavradan alınan doku ve organların nakledilmesidir. İki böbrek, kalp, karaciğer ve pankreasın tamamı, kornea, vb. kadavradan alınabilir. • Diğer kaynaklardan nakil • Hayvanlardan ve doku kültürlerinden nakil yapılabilmektedir • CANLILARDA ÖMÜR UZUNLUĞU • Ömür Uzunluğu: Bir canlının meydana gelmesiyle ölümü arasında geçen ortalama süreye ömür uzunluğu denir. Bu süre her canlı türünde farklıdır.Yaşlanma olayı doğumdan önce başlar ve belirli bir zaman sonunda hızlanır. • Organizmada yaşlanmanın temel nedenleri • ˉHücrelerin çekirdeklerinin, hücre bölünmesini ve diğer hücre faaliyetlerini yönetme işlevini gerektiğince yapamaz duruma gelmesi • ˉVücut hücrelerindeki mutasyon vb. olaylar sonucu kromozom değişmeleri • ˉMetabolizma sonucu oluşan artıkların hücrede geri dönüşsüz şekilde birikmesidir. • Her canlı türünde olduğu gibi insanlarda da maksimum bir ömür vardır. • Ortalama ömür uzunluğunu; beslenme, çalışma, koruyucu sağlık hizmetleri, zararlı alışkanlıklar, yaşama ortamının koşulları vb. çevresel etmenler etkiler. • ,