YER YUVARLAĞININ YAPISI VE YER ŞEKİLLERİNİN OLUŞUMU Yer yuvarlağının oluşumu yy.’lardan beri araştırılmaktadır. Zaman içinde bu oluşum ile ilgili çeşitli teoriler geliştirilmiştir. En son STEPHEN HAWKİNG tarafından < Büyük Patlama Teorisi > daha da geliştirilmiştir. 1992 deki uydu çalışmalarından elde edilen bilgiler bu teoriyi doğrulamıştır. Buna göre evren 15 milyar yıl önce büyük bir patlama sonucu; galaksiler ve Güneş Sistemi ise 5 milyar yıl önce oluşmaya başlamıştır. Dünya ve gezegenlerin yaşının 4,5-5 milyar yıl olduğu sanılmaktadır . YER YUVARLAĞININ YAPISI Yer yuvarlağı çeşitli taşlardan oluşan ve yer kabuğu adı verilen katı bir kabukla çevrilidir. Yer kabuğunun kalınlığı karalarda 35km. , okyanus diplerinde 8-10 km. ‘dir. Yer kabuğu kimyasal bileşimleri bakımından 2’ye ayrılır: 1-)SİAL: Üstte bulunan katmandır. Yoğunluğu 2,7 gr. /cm3 tür. İçinde Alüminyum ve Silisyum bol miktarda bulunur. Granit, kum taşı ve kalker gibi hafif taşlardan oluşur. 2-) SİMA :Altta bulunan katmandır. Yoğunluğu 3 gr. /cm3 ‘tür. Bazalt türü ağır taşlardan oluşur. Silisyum ve Magnezyum ağırlıklıdır. YER KABUĞUNUN MALZEMESİ: TAŞLAR (KAYAÇLAR) Yer kabuğunu oluşturan, çeşitli minerallerden ve organik maddelerden oluşan katı doğal maddelere TAŞ (KAYAÇ) denir. Belirli bir kimyasal yapıya sahip olan inorganik, doğal ve katı maddelere ise MİNERAL denir. En yumuşağı TALK, en serti ise ELMAS’tır. Aslında bütün taşların kökeni magmadır. Taşları oluşumlarına göre 3’e ayırabiliriz: 1)PÜSKÜRÜK (MAGMATİK) TAŞLAR: Bu taşların ortak özellikleri, hepsinin minerallerden oluşmasıdır. Kaynağı Magmadır. Magmanın yer kabuğundaki çatlaklara sokulmasına ya da yeryüzüne ulaşmasına MAGNETİZMA denir. Magmanın yeryüzüne ulaşmadan katılaşmasıyla İÇ PÜSKÜRÜK TAŞLAR (DERİNLİK TAŞLARI) oluşur. Yer altında yavaşça soğuyarak oluştuğu için açık renkli ve iri tanelidir. Örnek: GRANİT. Magma yeryüzüne ulaşarak püskürürse, bu olaya VOLKANİZMA denir. Böylece magmanın yeryüzünde katılaşmasıyla DIŞ PÜSKÜRÜK TAŞLAR ( VOLKANİK TAŞLAR) oluşur. Koyu renklidirler. Örnek: BAZALT. Volkanlardan püsküren magma irili ufaklı katı parçalar halindeyse, bunların birikmesiyle VOLKANİK TÜFLER oluşur. 2)TORTUL TAŞLAR: Bunlarında kökeni magmadır. Ancak yeryüzüne ulaşan magmatik taşlar, dış etkenler tarafından parçalanır, taşınır ve çukur yerlerde birikerek çökelirler. Böylece TORTUL TAŞLAR oluşur. Tabakalar halinde oluşurlar ve içlerinde fosil bulundururlar. 3 gruba ayrılırlar: A)FİZİKSEL TORTUL TAŞLAR: Akarsu, rüzgar, buzul ve dalgaların yeryüzündeki taşlardan kopardıkları parçaların çukur alanlarda birikmesi ve doğal çimentoyla birleşmesiyle oluşurlar. İri çakıllara ÇAKIL TAŞI (KONGLOMERA), kum tanelerinden oluşanlara KUM TAŞI(GRE), kil tanelerinden oluşanlara KİL TAŞI (ŞİST) denir. Köşeli olanlara ise BREŞ adı verilir. B)KİMYASAL TORTUL TAŞLAR: Sular tarafından eritilip çökeltilen tortul taşlardır. Yeryüzündeki en yaygın kimyasal tortul taş KİREÇ TAŞI(KALKER)’dir. Örnek: Travertenler. Tuzlu suların buharlaşmasıyla da TUZ oluşur. C)ORGANİK TORTUL TAŞLAR: Bitki ve hayvan kalıntılarının çökmesiyle oluşurlar. Bitki kalıntılarından KÖMÜR ve LİNYİT, hayvan kalıntılarından oluşanlara ise petrol, mercan kayaları ve tebeşiri örnek verebiliriz. 3)BAŞKALAŞMIŞ (METAMORFİK) TAŞLAR: Püskürük ve tortul taşlar yerin derinliklerinde basınç ve sıcaklığın etkisiyle eski özelliklerini kaybeder ve yeni özellikler kazanırlar. Böylece METAMORFİK TAŞLAR oluşur. Örnek: kalker mermere, granit ise gnaysa dönüşmektedir. YER YUVARLAĞININ İÇ YAPISI Yer kabuğunun altında MANTO yer alır. Mantonun en üst katı ve yer kabuğu katı maddelerden oluştuğu için, tümüne birden LİTOSFER(TAŞ KÜRE) denir. Taş küre pek çok parçalara bölünmüş haldedir. Bunlara LEVHA(PLAKA) denir. Manto, alt ve üst manto olmak üzere ikiye ayrılır. Üst mantonun yoğunluğu 3,54 gr/ cm3 ‘tür. Alt mantonun yoğunluğu ise 5gr/cm3’tür. Manto yer kürenin 4/5’ini oluşturur. Yeryüzündeki deprem, volkanik faaliyetler, kıtaların kayması, gibi olayların kaynağı mantodur. Yer kürenin en iç kısmında ise ÇEKİRDEK yer alır. Yoğunluğu 10gr/cm3’tür. İç ve dış çekirdek olmak üzere ikiye ayrılır. İç çekirdek 13gr/cm3’tür. Dış çekirdek ise 10gr/cm3’tür. Dış çekirdek ergimiş Fe-Ni karışımından, iç çekirdek ise katı haldeki Fe-Ni bileşiminden oluşur. (Bilim adamlarının ortak görüşü) burada sıcaklık 4000 santigrat derecenin üzerindedir. JEOLOJİK DEVİRLER: Yer kabuğunun tarihi bazı bölümleri ayrılmıştır. Bunlara JEOLOJİK DEVİRLER denir. 1)İLKEL ZAMAN(ANTEKANBRİEN/ AZOİK/İLKEL CANLILAR DEVRİ) 4 milyar yıl öncesine dayanır kıtaların çekirdek kısımları oluşmuştur. Sıcaklık çok yüksektir. Zamanın sonlarında bakteri ve algler ortaya çıkmıştır. 2)1.ZAMAN(PALEOZOİK/ESKİ CANLILAR DEVRİ) 370 milyon yıl öncesine dayanır. Kıvrılma olayları olmuştur, kıtalar büyümüştür. Taş kömürü yatakları oluşmuştur. 3)2.ZAMAN(MEZOZOİK/ORTA CANLILAR DEVRİ) 170 milyon yıl öncesine dayanır. Tortulanma ve birikmeler oluşmuştur. Kırılmalarla ayrı kıtalar oluşmaya başlamıştır. 4)3.ZAMAN:(NEOZOİK/TERSİYER/YENİ CANLILAR DEVRİ) 80 milyon yıl öncesine dayanır. Alp kıvrımlar oluşmuş ve eski kıtalara eklenmiştir. Volkanik olaylar olmuştur. Kıtalar iyice ayrılarak Atlas ve Hint Okyanusları belirmiştir. Linyit, petrol, tuz yatakları oluşmuştur. Bugünkü bitki ve hayvan türlerinin ana çizgileri belirmiştir. 5)4.ZAMAN(ANTROPOZOİK/KUATERNER) 2 milyon yıl öncesine dayanır. Kültür bitkileri ve hayvanlar ortaya çıkmıştır. İstanbul ve Çanakkale Boğazları oluşmuş, Egeid karası çökmüştür. Şiddetli soğuma ve buzul çağları yaşanmıştır. En önemlisi ise insanın ortaya çıkmasıdır. İÇ KUVVETLER Kara ve okyanusların dağılışı, ilk jeolojik devirlerde bugünkü gibi değildi. Bugünkü şekline ulasana kadar pek çok değişim geçirmişlerdir. Bu değişim hakkında çeşitli teoriler ileri sürülmüştür. Bunlar: a)Kıtaların kayması teorisi b)Levha tektoniği teorisi Levha tektoniği teorisine göre yer kabuğu çeşitli büyüklükteki levhalardan oluşmaktadır ve bu levhalar hareket halindedir. Bu levhaların en büyükleri olan 7 tanesi de kıtaları oluşturmaktadır. Yerkabuğunun altından gelen ve yerkabuğunun şekil ve biçim değiştirmesine neden olan kuvvetlere İÇ KUVVETLER denir. İç kuvvetlerin etkisi ile yerkabuğunda oluşan hareketlerin tümüne TEKTONİK HAREKETLER adı verilir. Tektonik hareketlere 4 ana başlık altında toplayabiliriz: 1)Dağ oluşumu(Orojenez), 2)Epirojenik Hareketler, 3)Volkanizma, 4)Depremler 1)DAĞ OLUŞUMU(OROJENEZ) Okyanus tabanlarında çevreden aşınarak gelen tortul maddeler milyonlarca yıl üst üste birikir. Bu tortulanma alanına JEOSENKLİNAL denir. Bu tortulanma alanı birbirine yaklaşan levhalar arasında kalınca, yanlardan gelen basınç etkisiyle sıkışır. Sıkışan tabakalarda kıvrılma ve yükselmeler oluşur. Böylece kıvrım dağları oluşur. Buna Dağ Oluşumu (Orojenez) denir. ÖRN; Alpler, Toroslar, Kuzey Anadolu Dağları gibi. Orojenik hareketler sırasında tabakalar kubbe şeklinde yükselirse, bu yapıya ANTİKILİNAL denir. Tekne şeklinde çukurlaşan tabaların oluşturduğu yapıya ise SENKLİNAL denir. 3 büyük orojenez vardır. 1.Jeolojik zamanda KALEDONYEN ve HERSİNYEN, 3. zamanda ALPOROJENEZİ oluşmuştur. Kıvrılma özelliği taşımayan sert tas ve tabakalar, orojenik hareketler sırasında kırılırlar. Bu kırıma olayına FAYLANMA, kırıklara ise FAY denir. Fay hatlarında yüksekte kalan kısımlara HORST,alçakta kalan kısımlara ise GRABEN adı verilir. 2)EPİROJENİK HAREKETLER: Yerkabuğunun geniş alanlı alçalma, yükselme ve yaylanma hareketlerine EPİROJENİK HAREKETLER denir. Bu tür hareketler yer kabuğunda çok geniş alanları kaplar. Yükselmelerle kıtalar, çukurlaşmalarla okyanuslar oluşur. Epirojenik hareketleri oluşturan başlıca nedenler: 1) Yan basınçlar, 2) Kıtaların aşınma sonucu hafiflemesi 3) Aşınan maddelerin çukur alanlarda (kıta ve okyanus tabanı) birikmesi sonucunda, kıta ve okyanus tabanlarının çökmesi, 4) Buzulların erimesiyle hafifleyen karaların yükselmesi, gibi olaylardır. Epirojenik hareketler sonucu oluşan yayvan kubbelere JEOANTİKLİNAL, büyük okyanus çanaklarına ise JEOSENKLİNAL adı verilir. Epirojenik hareketlerle deniz ilerlemesi (TRANSGRESYON) vedeniz çekilmesi (REGRESYON) olayları meydana gelir. Sonuçta karaların ve denizlerin dağılışı değişmektedir. TÜRKİYE’DE EPİROJENİK HAREKETLER Anadolu Yarımadası epirojenik olarak yükselirken Karadeniz Akdeniz çukurlukları çökmektedir. Çukurova ve Ergene Havzası da çökmektedir. Dördüncü jeolojik zamanda epirojenik hareketlerle Egeit karası çökerek Ege Denizi oluşmuştur. Ayrıca İstanbul Boğazı, Çanakkale Boğazı ile Marmara Denizi de bu olaylar sonucu oluşmuştur. 3)VOLKANİZMA: Magmanın yerin derinliklerinden gelerek yeryüzüne çıkması yada yer kabuğu çatlaklarına sokulması olayına VOLKANİZMA denir. Volkanik şekiller yeryüzünde oluştuğu için bu deyimden yeryüzündeki magmatik olaylar anlaşılır. Yeryüzünde Aktif Volkanların Bulunduğu Yerler: 1) Büyük Okyanus Çevresi (Pasifik Ateş Çemberi) 2) Akdeniz ve Çevresi 3) Asya, Afrika gibi kıtaların ortak kesimleri 4) Atlas Okyanusunun ortasında kuzey-güney yönlü “S” şeklindeki okyanus eşiği TÜRKİYEDEKİ VOLKANİK DAĞLAR 1) Doğu Anadolu B.’ nde; Büyük ve Küçük Ağrı, Nemrut, Süphan, Tendürek 2) İç Anadolu B.’ nde; Hasan, Karadağ, Karacadağ, Erciyes, Melendiz 3) Güney Anadolu B.’ nde; Karacadağ 4) Ege B.’ nde; Kula Volkanları vardır. 4)DEPREMLER Yeryüzünde duyulan ve doğal kökenli olan yer sarsıntılarına DEPREM denir. Oluş nedenine göre 3’e ayrılır: a)Tektonik depremler: Yer kabuğunu oluşturan levhaların birbirine yaklaşması, birbirinden uzaklaşması gibi durumlarda ortaya çıkan sismik dalgaların yeryüzünü sarsmasıyla oluşur. b)Volkanik depremler: Volkanizma faaliyeti sırasında oluşan büyük sarsıntılardır. Etki alanı volkanik faaliyetin olduğu yer ile sınırlıdır. c)Çöküntü depremleri: Su ile kolay çözünen kayaların bulunduğu yerlerde, yeraltında büyük boşluklar oluşur. Zamanla bu boşlukların üzerlerinin çökmesiyle, büyük sarsıntılar yaşanır. Çöküntü depremlerinin etki alanı dardır. **Yeryüzünde en çok görülen, can ve mal kaybına yol açan depremler tektonik depremlerdir. **Yerkabuğunun derinliklerinde, depremin oluştuğu ana sarsıntı alanlarına iç merkez(hiposantır) denir. **Yeryüzünde deprem odağına en yakın noktaya ise dış merkez(episantır) ya da merkez üssü denir. **İç merkez ile dış merkez arasındaki uzaklığa odak derinliği denir. *** İç merkez ile dış merkez arasındaki uzaklığa ''odak derinliği'' denir. Odak derinliği arttıkça depremin şiddeti azalır. Ancak derinlik arttıkça depremin etki alanı genişler. Derinlik azaldıkça depremin etki alanı daralır. Depremler Sismograf denilen aletle ölçülür. En çok kullanılanı Richter ölçeğidir.Buna göre depremin şiddeti değil depremin odak noktasından yayılan enerji(magnitüt) dikkate alınır.Richter ölçeği ile saptanan en büyük deprem 8,5 büyüklüğündedir.1920'de Çin'de 1960' da Şili 'de olmuştur. Depremin Şiddetine Etki Eden Faktörler a) Depremi oluşturan enerjinin büyüklüğü: Enerji büyüdükçe depremin şiddeti artar. b)Depremin süresine bağlıdır: Süre arttıkça yıkıcı etkisi artar. c) Odak derinliğine bağlıdır: Uzaklık arttıkça şiddeti azalır. d)Depremin olduğu arazinin yapısına bağlıdır: Gevşek dokulu arazide yıkıcılığı artar. TÜRKİYE’DE DEPREMLER Türkiye dünyanın en büyük deprem kuşaklarından biri olan Alp-Himalaya sistemi üzerindedir. Türkiye, yerkabuğunun birbirine yaklaşma bölgesi üzerinde yer alır.(Afrika-Sibirya Kalkanı ) Anadolu Yard. 3. ve 4. jeolojik devirlerde de epirojenik olarak yükselmiştir. Bu sırada eski kütlelere komşu olan yerlerde büyük faylar oluşmuştur. Bunlar: 1)Kuzey Anadolu Deprem Kuşağı: Burası Saros Körfezi’nden başlayıp Marmara Denizi İzmit Körfezi, Adapazarı, Bolu, Gerede, Amasya, Tokat, Erzincan ve Van Gölü’nün batısına kadar uzanır. 2)Güney Anadolu Deprem Kuşağı: Dünyanın en büyük fay hattı, Doğu Afrika, Kızıldeniz, Lut Gölü üzerinden Antakya, Kahramanmaraş, Adıyaman, Varto üzerinden Van Gölü’nün doğusuna ve Ağrı’ya kadar uzanır. 3)Batı Anadolu Deprem Kuşağı: Kırık hatları üzerinde yer alan Bakırçay, Gediz, Büyük ve Küçük Menderes ovaları ile göller yöresinin büyük kısmı bu kuşakta yer alır. Depremlerden Korunma Yolu: Deprem sırasında Neler yapılacağı konusunda halk eğitilmelidir. Enkaz kaldırım konusunda eğitimli sivil savunma uzmanları yetiştirilmelidir. Binalar depreme dayanıklı yapı tekniklerine göre yapılmalıdır. Yeni yerleşimler deprem riskinin en az olduğu yerlerde kurulmalıdır. DIŞ KUVVETLER Yer yüzündeki başlıca dış kuvvetler; 1)Akarsular 2)Rüzgarlar 3)Buzullar 4)Dalga ve Akıntılar 5)Yer altı suları 6)Gel-git olayı 7)Heyelan ve erozyondur. Yeryüzü şekillerinin aşılmasında ilk aşama taşların çözülmesi ve parçalanmasıdır. TAŞLARIN ÇÖZÜLMESİ: Taşların dış olayların etkisiyle değişikliğe uğramasına çözülme denir. Dış kuvvetler Atmosfer kökenlidir ve gücünü ise Güneşten almaktadır. Taşların çözülmesi üç şekilde olur.Bunlar: 1)FİZİKSEL ÇÖZÜLME: Gece-gündüz arasındaki sıcaklık farkının fazla olduğu yerlerde kayarlın genleşme ve büzülmesine bağlı olarak oluşur. Bu tür çözülme, kurak bölgelerde özellikle 30 derece enlemlerindeki çöllerde görülür. Mekanik çözülme de denir. 2)KİMYASAL ÇÖZÜLME: Çözülebilir taşların(Kireç taşı, tebeşir, tuz vs.) yaygın olduğu sıcak ve nemli bölgelerde, suyun etkisiyle kayaçların kimyasal bileşimi değişir. Ayrıca su ve oksijen ile birleşerek demirli minerallerin oksitlenmesini de(paslanma) sağlar. 3)BİYOLOJİK ÇÖZÜLME: Bitki örtüsünün çok olduğu yerlerde, bitki köklerinin taş çatlaklarına sokulması ve çatlağı genişletmesiyle olur. Bu tür çözülme etkisi diğerlerine göre daha azdır. TOPRAK OLUŞUMU Toprak çeşitli özellikteki kayaların fiziksel, kimyasal ve biyolojik etkilerle ayrışmasıyla oluşan ve içinde canlı toplulukları barınan, bitkilerin besin kaynağı olan örtü katıdır. Toprak oluşumunu etkileyen faktörler: a)İklim şartları, b)Taşların özellikleri, c)Bitki örtüsünün etkisi, d)Arazinin eğim durumu, e)Zaman’dır. Yağış ve sıcaklık taşların çözülmesinde çok önemlidir. Sert taşlar üzerinde topraklar uzun sürede oluşurken, yumuşak taşlar üzerinde kısa sürede oluşur. Bitki örtüsünün yoğun olduğu yerlerde toprakta organik madde çoktur. Dik yamaçlarda toprak tam olarak oluşamaz. Toprağın tüm katlarının oluşabilmesi için zaman çok önemlidir. Oluşumunu tamamlamış bir toprak kesitinde; ana kaya, ayrışmış kaya, ham toprak ve olgun toprak katları (Horizonları) bulunur. A KATI: Bu kat, organik madde bakımından zengindir. Bitkilerin tutunup yetiştiği kattır.Bu kat aynı zamanda yıkanma katıdır.Tuz ve kireç gibi maddeler sular tarafından eritilir ve B katına taşınır. B KATI: A katından yıkanıp gelen minerallerin(Kireç, tuz vs.) biriktiği kattır. C KATI: Temelde ana kayanın parçalarından oluşan çözülmesini henüz tamamlamamış iri parçaların bulunduğu kattır. ANA KAYA: Toprağın ana özelliğini belirleyen kattır. Volkanik veya tortul kütle özelliği gösterebilir. TOPRAKLARI OLUŞUMLARINA GÖRE İKİ GRUPTA İNCELİYORUZ 1)TAŞINMIŞ TOPRAKLAR: Bunlar yüksek yerlerde dış etkenlerle koparılarak taşınan parçaların, alçak yerlerde biriktirilmesiyle oluşan topraklarıdır. Bu topraklardan; Akarsuların biriktirdiklerine alüvyon, Rüzgarların biriktirdiklerine lös, Buzulların biriktirdiklerine moren adı verilir. 2)YERLİ TOPRAKLAR: Bunlar aşınma olaylarının az olduğu yüksek alanlarda ya da az eğimli bölgelerde oluşur. Yerli toprakların oluşmasında taşların yapısı ve çevrenin iklim özellikleri etkilidir. İklime bağlı olarak oluşan yerli topraklara zonal topraklar denir. A)NEMLİ BÖLGE TOPRAKLARI: Bol yağış alan yerlerde bitki örtüsü çok olduğu için, bu topraklar humusça zengindir. Fakat bol yağış ile yıkandıkları için mineral bakımından fakirdirler. 1)LATERİT TOPRAKLARI: Nemli-sıcak kuşakta (Ekvatorla dönenceler arasında)oluşan topraklardır. Bünyelerindeki demirden dolayı kırmızı renklidir. Mikroorganizmalar ağaçların yapraklarını tükettiği için humusça fakirdirler. 2)TERRA-ROSSA TOPRAKLARI: Akdeniz ikliminin etkili olduğu bölgelerde oluşur. Kireç taşının çözülmesiyle oluşan bu topraklarda demir oksit, kil ve silis bulunur. 3)KAHVERENGİ ORMAN TOPRAKLARI: Ilıman Kuşak’ta yaprağını döken ağaçların bulunduğu alanlarda görülür. Bitki örtüsü gür olduğu için humusça zengindir. Yağışlar nedeniyle topraklar yıkandığı için mineral bakımından fakirdir. 4)PODZOL TOPRAKLARI: Tundra ikliminin güneyinde iğne yapraklı ormanların olduğu alanlarda görülür. Yıkandıkları için kireç bakımından fakirdir. Silisyum ve Alüminyum bakımından zengindir. 5)TUNDRA TOPRAKLARI: Tundra bitki örtüsünün göründüğü alanlarda oluşur. Kışın donan toprak yazın bataklık halindedir. B)KURAK BÖLGE TOPRAKLARI: Yağışların az olduğu yerlerde oluşurlar. 1)ÇÖL TOPRAKLARI: Çöl bölgelerindeki bu topraklarda şiddetli buharlaşma nedeniyle topraktaki tuz ve kireç yüzeyde birikerek sert bir tabaka oluşturmuştur. Cılız ve tuzcul bitkiler yetişir. 2)KESTANE VE KAHVERENGİ STEP TOPRAKLARI: Orta kuşaktaki karaların iç kesimlerinde bozkırlarda oluşan bu topraklar, yağış azlığı nedeniyle mineral bakımından zengindir. Tahıl tarımına elverişlidir. 3)ÇERNEZYOMLAR: Orta kuşakta yarı nemli alanlarda oluşan kara renkli topraklardır. Yüksek platolardaki çayırlara bağlı olarak oluştuklarından humusça zengindir. Gür otların olduğu bu alanlar hayvancılık bakımından zengindir. TÜRKİYE’DE BAŞLICA TOPRAK TİPLERİ: Akdeniz, Ege ve Güney Marmara kıyılarında kırmızı renkli terra-rossa toprakları vardır. İç ve Güneydoğu Anadolu’da kestane renkli step toprakları, Karadeniz Bölgesinde kahverengi orman toprakları ve potzol toprakları vardır. Doğu kara renkli çernozyomlar yer alır. HEYELAN(YER GÖÇMESİ VE KAYMASI) Toprağın, taşların büyük kütleler halinde bulundukları yerden koparak aşağı doğru kaymasına heyelan(Yer Kayması) denir. Göçme olayında ise toprağın hareketi düşey yönlüdür. Mağara tavanlarında ve çeşitli nedenlerle boşaltılmış arazide(Maden ocakları gibi.) görülür. YER KAYMALARI VE GÖÇMELERİNİ OLUŞTURAN NEDENLER 1)Yer Çekimi,2)Eğim,3)Yağış,4)Tabakaların Yapısal özelliği,5)Bitki örtüsünün tahribi,6)Beşeri faktör(insanların çeşitli nedenlerle yamacın doğal eğimini bozması) TÜRKİYE’DE YER KAYMALARI VE GÖÇMELERİ Ülkemizde heyelan en çok görüldüğü bölge; Karadeniz Bölgesidir. Bu durumun nedenleri: a)Eğimin fazla olması, b) yağışın çok olması, c) toprağın killi olmasıdır. Türkiye’de az da olsa yer göçmelerine rastlanır. Çözünebilen taşların yaygın olduğu Akdeniz Bölgesi’nde ve İç Anadolu Bölgesi’nin güneyinde görülür. TOPRAK EROZYONU Tarım topraklarının dış kuvvetler tarafından şiddetli ve hızlı bir şekilde süpürülüp götürülmesine HIZLANDIRILMIŞ EROZYON ya da TOPRAK EROZYONU denir. Toprak erozyonunu oluşturan nedenler : 1) Eğim 2) aşındırıcı güçler ( bunlar iklime bağlı olarak akarsular veya rüzgardır.) 3) bitki örtüsünün tahrip edilmesi 4) arazinin yanlış kullanılmasıdır. ÜLKEMİZDE TOPRAK EROZYONUNU ÖNLEME YOLLARI Yılın her mevsimi yağışlı olan Karadeniz Bölgesi dışında her yerde değişik derecelerde erozyon görülür. Özellikle İç Anadolu Bölgesi’nde şiddetlidir. 1) Ormanlar korunmalı ve yenileri yetiştirilmelidir. 2) Rüzgarın hızını kesici ağaçlar dikilmelidir. 3) Eğimi çok olan yerlerde tarım yapılmamalıdır. 4) Nöbetleşe ekim yapılmalıdır. 5) Dik yamaçlar taraslanmalıdır. 6) Otlar korunmalı, aşırı hayvan otlatılmamalıdır. 7) Halk eğitilmeli ve çevre bilinci aşılanmalıdır. AKARSULAR Uzun bir süre belli bir yatak içinde ve uzun mesafe boyunca akan sulara akarsu denir. Akarsular yağmur suları, kaynak suları, eriyen kar ve buz sularıyla beslenmektedir. AKARSU HAVZASI: Akarsuların bütün kollarıyla birlikte farklı büyüklükteki yerlerin sularını topladığı alana akarsu havzası denir. Eğer akarsu denize ulaşabiliyorsa açık akarsu havzası denir. Örn; KIZILIRMAK HAVZASI, gibi. Sularını ( yer şekillerine ya da iklime bağlı olarak) denize ulaştıramayan havzalara ise kapalı akarsu havzası denir. Örn; VAN GÖLÜ, TUZ GÖLÜ, KONYA HAVZASI, GÖLLER YÖRESİ KAPALI HAVZALARI, gibi SU BÖLÜMÜ ÇİZGİSİ: Akarsu havzasının, yükselti hattı boyunca diğer havzalardan ayrıldığı sınıra SU BÖLÜMÜ ÇİZGİSİ denir. Aynı zamanda akarsu havzasının sınırını oluşturur. AKARSU AĞI: akarsuyun, havzası içinde kollarıyla birlikte oluşturduğu ağa denir. Havzanın eğimi, taşların cinsi v e tabakaların özelliklerine göre değişik tipte akarsu ağları oluşur. AKARSUYUN AKIMI( DEBİSİ): Akarsu yatağının belli bir kesitinden belli bir süre içinde geçen su miktarına akım (debi) denir. m³/sn olarak ifade edilir. Akarsuyun akımının yıl içinde gösterdiği değişiklikler, o akarsuyun rejimini oluşturur. Akım miktarı mevsimlere göre büyük değişiklikler gösteren akarsuların rejimi düzensizdir. Akarsuyun akım miktarında yıl içinde büyük değişiklikler olmuyorsa rejimi düzenlidir. AKARSUYUN AŞINDIRMASINI ETKİLEYENFAKTÖRLER: 1)su miktarı, 2) akarsu yatağının eğimi, 3) akarsuyun hızı 4) akarsuyun taşıdığı yük miktarı, 5) araziyi oluşturan taş ve tabakaların özellikleridir. Akarsular tarafından parçalanarak taşınan maddeler, kaynaktan ağza doğru taşınır. Ancak aşındırma kaynak yönüne doğru yani geriye doğru olur. Buna GERİYE AŞINDIRMA denir. Akarsu yana, derine ve geriye doğru aşındırmasının sonucunda yatağını iç bükey hale getirir. Buna DENGE PROFİLİ denir. BAŞLICA AKARSU AŞINDIRMA ŞEKİLLERİ 1)VADİLER: Akarsuların içinde aktıkları çukurluklara vadi denir. Vadiler, akarsuyun özelliğine, yatağın kayaç yapısına ve eğime göre farklı şekiller alırlar. a) Çentik Vadi: Dik yamaçlı tabansız vadilerdir. Akarsu derine aşındırmasının güçlü olduğu yerlerde oluşur. b) Kanyon Vadi: Tabakaları farklı yapıdaki arazide oluşan, yamaçları basamaklı dik vadilerdir. c) Boğaz Vadi: Sert kayaların akarsu tarafından derine aşındırılmasıyla oluşur. Geçit özelliği taşırlar. d) Tabanlı Vadi: Akarsuların eğiminin azaldığı yerde, taşıdıkları maddeleri yatak çevresine biriktirmesiyle oluşur. e) Asimetrik Vadi: Akarsu yatağının her iki yamacının farklı aşınması sonucu oluşan vadi şeklidir. 2) DEV KAZANI: Çağlayanların döküldüğü dik yamaçlı yerlerde çarpmanın etkisiyle oluşan büyük çukurlara dev kazanı denir. 3) PERİ BACALARI: Volkan türü gibi kolay aşınan maddelerin çok olduğu yerlerde seller sonucu oluşan koni biçimli şekillerdir. Temel arazi yumuşak dokuluyken üzerinde bulunan daha dirençli taşların olduğu kısımlar seller tarafından aşındırılmaz. Böylece ilginç görüntülü şekiller oluşur.Örn;Nevşehir’de , Ürgüp , Göreme çevresinde olduğu gibi. 4) PENEPLEN(YOTUKDÜZ):Dış kuvvetlerin yeryüzünü aşındırması sonucunda deniz seviyesine yaklaşmış dalgalı düzlüklere PENEPLEN denir. Akarsu aşındırmasının son aşamasıdır. 5) KIRGIBAYIR(BADLANDS):Kuraklığın etkili olduğu, bitki örtüsünün olmadığı yerlerde sağnak yağışların oluşturduğu yamaç sellerinin küçük yarıklar oluşturmasıyla meydana gelir. İç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde yaygındır. 6) MENDERESLER: Tabanlı vadilerde yatak eğimi azaldığı için , akarsu düzenli kıvrımlar çizerek akar.Büklümlerin her birine menderes denir.Örn; Gediz , Büyük Menderes gibi . 7) SEKİ(TARAÇA):Aşındırması sona eren akarsular, akımlarının yeniden akmasıyla yada tektonik yükselmelere bağlı olarak, yatağını yeniden kazmaya başlar. Böylece vadi yamaçlarına akarsuyun önceki yatak seviyesini gösteren basamaklar oluşur. AKARSULARDA BİRİKTİRME FAALİYETLERİ Akarsuların biriktirmesine etki eden faktörler: 1-)Yatak eğimini azalması, 2-)Akarsu yükünün artması 3-)Akış hızının azalmasıdır. BAŞLICA BİRİKTİRME ŞEKİLLERİ a)Birikinti Konisi(yelpazesi): Eğimli yamaçlardan hızla inen sel suları bir düzlüğe vardığında, eğim birden azaldığı için taşıdığı maddeleri koni oluşturacak şekilde biriktirir. Bu şekilde BİRİKİNTİ KONİSİ oluşur. b)Akarsu Setleri ve Adaları :Menderesli akan sularda yatağın sık yer değiştirmesi yada akım miktarındaki azalmaya bağlı olarak akarsu yatağında oluşan adacıklara denir.Pek çoğu akım miktarının artmasıyla kaybolmaktadır. c)Dağ Eteği Ovaları: Dağ eteğinde pek çok birikinti konisinin bir araya gelmesiyle oluşan ovalardır.(Uludağ eteğindeki Bursa Ovasındaki gibi) d)Dağ İçi Ovaları: Dağlık alanların iç kısımlarındaki az eğimli yerlerde, dağ eteği ovalarının birleşmesiyle oluşan ovalardır. Türkiye’de sıradağların çokluğu, dağ içi ovalarını da arttırmıştır. e)Deltalar: Akarsuların denize döküldükleri yerlerde, taşıdıkları alüvyonların denize doğru ilerleyecek şekilde birikmesiyle oluşan düzlüklere delta denir. Kıyılarda delta oluşması için; Gel-git etkisinin az olması Akarsuyun bol malzeme taşıması Denize döküldüğü yerin sığ olması Akarsuyun döküldüğü kıyılarda güçlü deniz akıntılarının olmaması gerekir YER ALTI SULARI Yeryüzüne düşen yağışların bir kısmı yeraltına sızarak çeşitli derinliklerde birikir. Bu sulara yer altı suları denir. Yer altı sularının kurumasına ve miktarlarına etki eden faktörler: a)Yağış miktarı, b)Arazinin geçirimlilik durumu, c)Eğim, d)Sıcaklık(Buharlaşma), e)Tabanda geçirimsiz tabanların varlığıdır. Yer altında su üç şekilde bulunur: 1)TABAN SUYU: Geçirimli olan üst tabakanın altında geçirimsiz tabaka yer alıyorsa üstten sızan sular, geçirimsiz tabakanın üzerinde birikir. Bu yeraltı sularına taban suyu denir. Alüvyal ovalar ve vadi tabanlarından yaygındır. 2)BASINÇLI YER ALTI SUYU(ARTEZYEN):Artezyen suları, geçirimli ve geçirimsiz tabakaların üst üste geldiği yapılarda, iki geçirimsiz tabaka arasında kalan geçirimli tabaklarda oluşur. Ancak bu suların artezyen özelliği gösterebilmesi için kenarlarda yüksek, ortası çukur yapılara ihtiyaç vardır. Bu tür kıvrımlı yapılarda biriken su tabana baskı yapar. Bu baskı nedeniyle yer altı suyu basınç kazanır. Özellikle Trakya ve İç Anadolu’da içme ve sulama suyu ihtiyacını karşılar. 3)KARSTİK YER ALTI SUYU: Çözülebilen taşların bulunduğu karstik arazide yer altında oluşan boşluklarda biriken sulardır. Akdeniz Bölgesi’nin Teke ve Taşeli Platolarında bu sulara rastlanır. KAYNAKLAR Yer altı sularının kendiliğinden yeryüzüne çıktığı yerlere kaynak denir. Başlıca çeşitleri; a)Soğuk Su Kaynakları: Bu kaynakların sıcaklıkları düşüktür. Başlıca çeşitleri; vadi, tabaka ve karstik kaynaklardır. b)Sıcak Su Kaynakları: Yerin derinliklerinde magma ile temas ettikleri için suları sıcaktır. Başlıca çeşitleri; fay kaynakları ve gayzerlerdir. Volkanik alanlarda ya da fay hatları boyunca magmanın etkisiyle yer altı sularının sıcaklığı artar. Yüzeye çıkarken çeşitli tabakalardaki mineralleri eriterek bünyelerine alırlar. Yeraltı sularının magma ile teması bazen suyun buhar olmasına yol açar. Buharın kendiliğinden yüzeye çıkmasıyla da gayzer oluşur. Bu şekilde yeraltında oluşan buhar enerjisine de jeotermal enerji denir. Örn; DenizliSarayköy ve Aydın-Germencik gibi. KARSTİK ŞEKİLLER Yeraltı suları ve kaynaklar yeryüzünde ve yeraltında kimyasal yolla çözünürler. Sonucunda bazı şekiller oluşturur. Çözünebilen taşların(Kalker, jips, kaya tuzu vs.) bulunduğu yerlerdeki yer altı sularına karstik sular denir. Karstik Aşındırma Şekilleri: Kalker,jips,kaya tuzu ve tebeşir,gibi tortul taşlar suda kolay çözünür.Böylece; lapye, dolin, uvala, polye, obruk,mağara ve galeriler, kör vadi, düden(su yutan), voklüs (su çıkan) gibi aşındırma şekilleri oluşur. Karstik Biriktirme Şekilleri; Kalkerli suların içindeki kireci biriktirmesiyle oluşurlar. Biriktirmeyi arttıran faktörler, suyun buharlaşması ve karbondioksit oranının azalmasıdır. Biriktirme şekilleri; Damla taş(sarkıt ve dikit) ve travertenlerdir. BUZULLAR VE OLUŞTURDUĞU ŞEKİLLER Buzulların Oluşumu: Kutup bölgelerinde ve dağların yüksek kesimlerindedir. Sıcaklık yıl boyunca 0º derecenin altında olduğu için karlar erimeden üst üste yığılır. Bu erimeyen karlara TOKTOĞAN KAR ya da KALICI KAR denir. Kalıcı karların başladığı yükseltiye TOKTOĞAN KAR SINIRI denir.Bu sınır enlem etkisine bağlı olarak Ekvatordan kutuplara doğru alçalır. Ekvatorda 5000m.’den başlayan bu sınır, kutuplarda 0 m’ye iner. Kalıcı kar sınırlarının yukarısında biriken karlar zamanla kalınlaşır, basıncı artar. Ayrıca donma-çözülme olaylarının da etkisiyle sıkışarak buzul halini alır. Buzulların yukarı bölümüne beslenme bölgesi, en alttaki dil kısmına da erime bölgesi denir. Buzul Aşındırma Şekilleri: Buzlar kalın kütleler halinde olduklarından büyük bir iç basınca sahiptir ve adeta bir hamur gibi hareket eder. Bu hareket sırasında aşındırmalar yapar. Bu olaya buzul aşındırması denir. 1)BUZUL VADİLERİ: Vadi içine yerleşen buzulun aşağı doğru hareketi sırasında vadileri U şeklinde aşındırır. Buzul vadileri akarsu vadilerine göre çok kısadır. 2)SİRK(Buz Yalağı): Dağların yüksekliklerindeki buzulların ilk oluşmaya başladığı yerdeki küçük aşınım çukurlarına sirk denir. 3)FİYORT: Kutuplara yakın yerlerde buzulların deniz seviyesine inerek, kıyıda oluşturduğu şekillerdir. Aşındırma deniz seviyesinin altına indiği için kıyıdan içerilere deniz ilerler. Norveç’te bu tür kıyılara sık rastlanır. Buzul Biriktirme Şekilleri: Buzullarda aşındırdıkları maddeleri bir süre taşıdıktan sonra biriktirir. Böylece buzul biriktirme şekilleri oluşur. Buzulların vadi tabanı ve yamaçlardan kopardıkları parçalara moren(Buzultaş) denir. Morenlerin gerisinde zamanla sular birikirse, buzul set gölleri oluşur. Buzullardan çıkan akarsular, buzulların önünde ova biçiminde geniş düzlükler oluşturur. Buzul-akarsu biriktirmesi sonucu oluşan bu düzlüklere sander denir. Ülkemizde Buzul Şekilleri: Günümüzde Türkiye’de; Aladağ, Erciyes, Kaçkar, Büyük Ağrı, Süphan, Buzul ve Sat dağlarında buzullar bulunmaktadır. Buzul çağında bile ülkemizde buzullar yüksek dağların doruklarında kalmıştır.Bu nedenle buzul şekilleri ülkemizde yaygın değildir.En çok sirklere rastlanır.Sirkler daha sonlara sularla dolarak sirk oluşturmuştur. RÜZGÂRLAR VE RÜZGÂRLARIN OLUŞTURDUĞU ŞEKİLLER Rüzgarlar mekanik çözülmenin şiddetli olduğu kurak ve yarı kurak iklimlerde etkilidir. Özellikle dönenceler çevresinde ve kara içlerinde oluşan çöllerde, rüzgar şekillendirici etkisi fazladır.Bitki örtüsü olmaması aşındırmanın etkisini arttırır. Rüzgar Aşındırma Şekilleri: 1)MANTARKAYA(TAFONİ): Rüzgarın yüzeyden havalandırdığı maddelerin kayalara çarparak aşındırma meydana getirmesiyle oluşan şekillerdir. 2)YARDANG: Farklı arazi yapısına sahip milli ve tüflü arazilerde oluşan yüzey bozukluklarına denir. ***Türkiye’de rüzgar aşındırmasının en etkili olduğu yerlerin başında KonyaKarapınar çevresi gelir. Bunun dışında rüzgar aşındırması pek etkili olmamıştır. Rüzgar Biriktirme Şekilleri: Rüzgar taşıdığı maddeleri(kum,toz,gibi) hızının azaldığı bırakarak biriktirir.Bunlara kumul denir.Kumullar çöllerde oluşabileceği gibi kıyılardada oluşur.Bunlara kıyı kumulu denir.Türkiye’de İstanbul-Şile’de kıyı kumuluna rastlanır. Hilal biçiminde birikerek oluşan kumullara barkan denir.Kurak yerlerden taşıyarak çok uzaklarda biriktirdikleri toz boyutundaki maddelerin oluşturduğu örtüye lös denir.Ülkemizde bulunmamaktadır.Lösler,özellikle çöl bölgelerine yakın nemli bölgelerde verimli tarım toprakları haline gelir. DALGALAR Rüzgarların etkisiyle deniz ve göl yüzeylerinde meydana gelen salınımlardır. Dalga boyu, rüzgarın hızı arttıkça artar. Dalgalar ayrıca denizlerde meydana gelen volkanizma ve depremlerin etkisiyle oluşur.Bu dalgalara Tsunami dalgası denir.Dalgalar sığ kıyılarda(kıta sahanlığının geniş olduğu) biriktirme,derin kıyılarda ise aşındırma yapar. Dalga Aşınım Şekilleri: Falez(Yalıyar): Dağların kıyıya paralel uzandığı alanlarda dalgaların yamacın altını oyması ve üst kısmın çökmesiyle oluşan yer şeklidir.Yurdumuzda Doğu ve Batı Karadeniz kıyıları ile,Teke yarımadası,Taşeli Platosu ve Tekirdağ-İstanbul arasında görülür. Dalga Biriktirme Şekilleri: 1.Kumsal(Plaj): Dalgaların aşındırarak taşıdığı malzemeleri sığ kıyılarda biriktirmesiyle oluşan kum depolarıdır. 2.Kıyı Oku: Dalgaların taşıdığı malzemeleri deniz içinde veya kıyıya paralel bir şekilde biriktirmesiyle oluşan yer şeklidir. 3.Kıyı Kordonu: Kıyı oklarının koy ve körfezin ağız kısmını kapatacak şekilde büyümesiyle oluşan yer şeklidir. 4.Tombolo(Saplı Ada): Kıyı yakınında bulunan ada ile kara arasında dalgaların getirdiği malzemeleri biriktirmesi sonucu ada karaya bağlanır. Böyle oluşan yer şekillerine denir. Örneğin Kapıdağ yarımadası. GEL-GİT (MED-CEZİR):Ay ve güneşin çekim kuvveti ile deniz göl yüzeylerinde oluşan kabarma ve alçalma hareketidir. Gel-git olayında Ay’ın etkisi daha (Dünyaya daha yakın olduğundan) fazladır. Ay günü ile güneş günü arasındaki 50 dk.lık farktan dolayı gel-git olayı her gün bir önceki güne göre daha geç gerçekleşir.Ay ve Güneşin etkisiyle gün içinde iki yükselme ve iki alçalma hareketi olur.Yeniay ve Dounayda büyük gel-git ilk ve son dördünde küçük gel-git yaşanır. Kabarma ve alçalma arasındaki seviye farkına gel-git genliği denir. Gel-git genliği iç denizlerde azdır(40-50 cm.).Okyanus kıyılarında fazladır. Türkiye’yi çevreleyen denizler bir iç deniz olduğu için gel-git olayının etkisi azdır. Gel-git olayının etkisiyle akarsuların ağız kısmında oluşan doğal limanlara Haliç denir. Yurdumuzda haliç oluşumu yoktur. BAŞLICA KIYI TİPLERİ Kıyıların şekillenmesinde etkili faktörler: 1.Dalgalar 2.Dalga akıntısı 3.Gel-git akıntısı 6.İç Kuvvetler 4.Akarsular 5.Buzullar 7.Kıyıdaki dağların uzanış biçimleri 8.Canlılar (Mercanlar) (en az etkili) 9.Rüzgarlar (Dolaylı etkiye sahip) 10.Okyanus Akıntıları: Muson rüzgarları ve sürekli rüzgarların (Alizeler,Batı Rüzgarları) oluşturduğu akıntılar. 11.Yoğunluk (Tuzluluk) ve Seviye Farkı : Denizlerin boğazlarla birbirine bağlandığı yerde görülür. Örneğin Karadeniz’den Akdeniz’e doğru, Akdeniz’den Karadeniz’e doğru alt akıntı olması A.ENİNE KIYILAR: Dağların kıyıya dik uzandığı yerlerde görülür. Ör: Ege Bölgesi Kıyıları (Edremit Kuşadası arası). Bu kıyılarda; girinti-çıkıntı fazladır. Kıta sahanlığı geniştir. İç kesimlere ulaşım kolaydır. Limanların hinterlandı geniştir. Deniz etkisi iç kesimlere kadar sokulabilir. B.BOYUNA KIYILAR: Dağların kıyıya paralel uzandığı yerlerde görülür. Örn: Karadeniz ve Akdeniz Kıyıları. Bu kıyılarda; girinti-çıkıntı azdır. Doğal limanlar azdır ve hinterlandları dardır. İç kesimlere ulaşım zordur.Dalga aşındırmasıyla falez oluşumu fazladır. Kıyı ile iç kesimler arasında iklim, bitki örtüsü, ekonomik faaliyetlerde farklılık fazladır. C.RİA TİPİ KIYILAR: Akarsu vadilerinin deniz suları altında kalmasıyla oluşan kıyı tipidir. Örn; İstanbul- Çanakkale Boğazları, Haliç ve Güneybatı Anadolu kıyıları gibi. D. DALMAÇYA KIYI TİPİ: kıyıya paralel uzanmış dağların çukur kısımlarının deniz suları altında kalmasıyla oluşan kıyı tipidir. Dağların yüksek kısımları adaları oluşturur. Örn; Adriyatik Denizi’nde Dalmaçya kıyıları, ülkemizde Antalya-Kaş kıyıları, gibi. E. LİMANLI KIYILAR: Geniş tabanlı vadilerin veya koy-körfezlerin deniz suları altında kalmasıyla oluşan kıyı tipidir. Örn; Karadeniz’in kuzeyindeki kıyılar (Odessa, Dinyeper ) ,yurdumuzda ise Büyük ve Küçük Çekmece kıyıları bu tür kıyılardandır. F. HALİÇ (ESTUAR ) TİPİ KIYILAR: Gel-git olayının etkisiyle akarsu ağızlarında oluşan kıyılardır. Kuzeybatı Avrupa kıyılarındaki önemli limanlar buna örnektir. Hamburg Limanı, gibi. Ülkemizde bu kıyı tipi yoktur. G. FİYORT TİPİ KIYILAR: Buzul vadilerinin sular altında kalmasıyla oluşan kıyılardır. Bu kıyılara en iyi örnek İskandinav Yarımadası’ndaki kıyılar gösterilir. Eğer kıyıda adalar var ve kıyının girinti-çıkıntısı fazla ise bu tür kıyılara SKAYER TİPİ KIYILAR denir. Örn; Norveç kıyıları. H. RESİF KIYILARI: Mercan kabuklarının üst üste birikmesiyle oluşan kıyı tipidir. Örn; Avusturalya’nın doğusundaki mercan adalarının kıyıları.